Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu Küreselleşmeyi Yöneten Üç Ana Kurum: IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu Küreselleşmeyi Yöneten Üç Ana Kurum: IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü"

Transkript

1 SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Ağustos 2013, Sayı:29, ss SDU Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences August 2013, No:29, pp Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu Küreselleşmeyi Yöneten Üç Ana Kurum: IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü Mehmet Ali GÖNGEN ÖZET KüreselleĢme çağımızın en çok tartıģılan olgulardan bir tanesidir. KüreselleĢme sürecini, çağdaģlaģma olarak destekleyenler olduğu gibi, emperyalizmin yeni adı olarak görenler de vardır. KüreselleĢme birçok boyutuyla tartıģılan bir kavramdır. Daha çok siyasal, kültürel ve ekonomik boyutlarıyla tartıģılan küreselleģme olgusunu, bu çalıģma daha çok ekonomik boyutuyla tartıģmayı denemektedir. Bu bağlamda IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü KüreselleĢmeyi yöneten üç ana kurumun politikalarını incelemek, küreselleģme sürecini daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır. Yoksullukla mücadele için kurulmuģ olan Dünya Bankası, küresel istikrarı korumak için kurulmuģ olan IMF ve uluslararası ticareti yönetmek için kurulan Dünya Ticaret Örgütü'nün politikaları sonucu dünyanın geldiği nokta daha fazla yoksulluk ve daha fazla kriz olmuģtur. ILO gibi bazı uluslararası kuruluģların dünyadaki yoksullukla ilgili yayınladığı bazı raporlar ve bizzat Dünya Bankası'nın geliģmemiģ ülkelerin daha da yoksullaģtığı ile ilgili itirafları küreselleģme sürecini yukarıda adı geçen üç kurum ekseninde tartıģmayı önemli kılmaktadır. Bu anlamda IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'nün küreselleģme sürecindeki rolü ve bu rolünün nasıl sonuçlar doğurduğu bu çalıģmanın cevap bulmak istediği sorudur. Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, The Economic Dimension of Globalization -Three Main Instutions Leading the Globalization Process: The IMF, The World Bank, The World Trade Organization ABSTRACT Globalization is one of the most widely discussed phenomenon of our age. The process of globalization is not only supported by those who see it as modernization but also considered by some others to be the new name of imperialism. The concept of globalization which is mainly discussed from its political, cultural and economic aspects is handled from its economic aspect in this work. In this respect, it would help to understand the process of globalization to analyze the policies of three major establishments leading this process, the IMF, the World Bank and World Trade Organization. However, the world has been facing more poverty and deeper crisis because of the policies followed by these three major establishments, the World Bank which was established to reduce poverty on a global scale, the IMF which was established to ensure the stability of the international monetary and financial system and the World Trade Organization which was established to deal with the global rules of trade. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Anabilim Dalı Doktora Programı, maligongen@hotmail.com

2 118 Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu Some international institutions' reports on world poverty, such as that of ILO, as well as the World Bank's confessions on increasing poverty in undeveloped countries make it important to handle the process of globalization in line with the mentioned major establishments. In this sense, this study aims to answer the question regarding the IMF's, World Bank's and the World Treaty Organization's role and its consequences in globalization process. Key Words: Globalization, IMF, the World Bank, World Trade Organization. Giriş KüreselleĢme günümüzün en çok tartıģılan kavramlarından bir tanesidir. Birçok boyutuyla tartıģılan küreselleģme gibi geniģ bir olguyu kısa bir makalede incelemeye çalıģmak kolay bir iģ değildir. Ekonomiden siyasete, sosyal politikalardan kültüre, sosyolojiden medyaya bir çok alandaki tartıģmalarda adeta sihirli bir sözcük gibi kullanılan küreselleģme olgusunu zor kılan baģka bir özelliği de ideolojik temelli tartıģılmasıdır. KüreselleĢme her ne kadar çok boyutlu tartıģılsa da esasen temelinde ekonomik bir olaydır. KüreselleĢmenin ekonomik bir olay olması onu ideolojik tartıģmaların merkezine oturturken aynı zamanda yine bu sebepten dolayı küreselleģmenin kazananları olduğu gibi kaybedenleri de vardır. Yine tüm bu sebeplerden dolayıdır ki küreselleģme, tabir yerindeyse 'uçlarda' tartıģılan bir olgudur. Kimilerine göre küreselleģme çağdaģlaģma ve geliģme demekken, kimilerine göre küreselleģme emperyalizmin 21. yüzyıldaki adıdır. Kimilerine göre küreselleģme Batı'nın demokrasi ve insan haklarına dayanan değerlerini az geliģmiģ ülkelere taģıyan bir süreçken, kimilerine göre küreselleģmenin getirdiği demokrasi ve insan hakları gibi kavramlar bir aldatmacadan ibarettir. Kimilerine göre dünya kaynaklarının en akılcı ve verimli bir biçimde kullanılması iken, kimilerine göre küreselleģme Batı'nın ekonomik düzeni olan kapitalizmin dünyayı pazar yapma aracıdır 1. Bu çalıģma küreselleģmenin ekonomik boyutunu, özellikle ekonomik anlamda küreselleģmeyi yöneten üç ana kurum olan IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'nü tartıģmayı hedeflemektedir. Bu üç kurumun politikaları bağlamında küreselleģme olgusunu açıklamayı hedefleyen bu çalıģmamız temel olarak iki ana bölümden oluģtuğu söylenebilir. Bu anlamda, birinci bölümde küreselleģme ve küreselleģme ile ilgili yaklaģımları tartıģmaya çalıģtık. Yine bu bölümde küreselleģmenin boyutlarını, özellikle ekonomik boyutunu ortaya koymaya çalıģtıktan sonra, Ġkinci bölümde Konumuzun esasını oluģturan IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü'nü tartıģtık. Yine Dünya Ticaret Örgütü'nün kurulmasına vesile olan Uruguay Round kararlarını küreselleģme bağlamında sonuçlarını incelemeye çalıģtık. Bu makale, adı geçen üç kurumun politikalarının belirlediği bu süreci, merkez- kapitalist ülkeler lehine, çevre- geliģmemiģ ülkeler aleyhine geliģen bir süreç olduğunu ileri sürmektir. 1. Küreselleşmenin Tanımı ve Küreselleşmeye Dair Yaklaşımlar KüreselleĢme kavramı günümüzde en çok tartıģılan kavramlardan bir tanesi olduğu gibi, kavramın tanımı ve çerçevesi hakkında da bir fikir birliği yoktur. Bazı düģünürler küreselleģmenin sadece ekonomik boyutuna önem verirken; diğerleri, küreselleģmenin 1 Baskın Oran, Küreselleşme ve Azınlıklar, Ankara, İmaj Yayınevi, 2009, s.1-2.

3 Mehmet Ali GÖNGEN 119 ekonomik boyunun yanında siyasi ve kültürel boyutlarına da değinmektedir 2. KuĢkusuz küreselleģme kavramını bu kadar tartıģılır kılan ve üzerinde bir tanım birliğinin sağlanamamasının en büyük sebebi kavramın içinde barındırdığı ideolojik potansiyeldir. KüreselleĢme kavramı doğası itibariyle ekonomik, sosyal ve kültürel bir konsept içinde tartıģıldığından dolayı, küreselleģme ile ilgili her tartıģma, makale, fikir, sahibinin dünyaya hangi pencereden baktığı üzerinde yürümektedir. Örneğin, ''globalization reader'' adlı kitapta yazar ''yeni keģfedilen bir ada toplumunun nasıl dünya toplumu ile entegre olacağı'' gibi farazi bir soru çerçevesinde küreselleģmeye farklı bakıģ açılarını ortaya koymaya çalıģıyor 3. Buna göre dört farkı görüģten bahsedilebileceğini dile getiren yazar bu görüģleri Ģöyle izah etmektedir. Birinci gruptaki düģünürler göre; iģletmeler ucuz iģgücünün avantajlarında faydalanmak için oraya fabrikalar kurmak, altyapıyı geliģtirmek için mühendisler göndermek ve adanın doğal kaynakları üzerinde hak talep edeceklerdir. Ġkinci gruptaki düģünürler göre, büyük güçlerin temsilcilerinin ada toplumuna güçlü bir devlet inģa etmeleri ve orayı iģbirliğine uygun hale getirmeleri için yardım edeceklerini ifade edeceklerdir. Uluslararası organizasyonlar da küresel politikada istikrarlı katılımcı olmaları için destek sağlayacaklardır. Üçüncü grup düģünürler göre ise uzmanlar adayı istila ederek ülkenin diğer toplumlar gibi çalıģacak uygun bir ülkeye sahip olması için gereken kurumlarının inģasına yardım edeceğini vurgulayacaklardır. Son grup düģünürlere göre ise toplum tek kültürü korumaya ilgilenen örgütlerin yardımıyla, dünya kültürünün gaspına karģı kendi mirasını korumalarına odaklanacaklardır. Bu farazi soruya verdiği cevaptan yola çıkarak ortaya koymaya çalıģtığı dört farklı küreselleģme bakıģ açısına göre; birinci gruptakiler için küreselleģme ucuz iģgücü ve yeni yerlerin doğal kaynakları üzerinde hak iddia etme aracı, ikinci gruptakiler için küreselleģme; küresel politikalara entegre yolu, üçüncü gruptakiler için küreselleģme; modernleģme aracı, dördüncü gruptakiler içinse küreselleģme; kültür emperyalizmidir. Antony Giddens'e göre küreselleģme, dünyadaki toplumsal iliģkilerin yoğunlaģmasıdır. Uzak yerellikleri birbirine bağlayan bu yoğunlaģma öyle bir Ģekilde gerçekleģmektedir ki, yerel olaylar, kilometrelerce uzaktaki olaylar tarafından biçimlendirilmekte ve bunun tersi de söz konusu olmaktadır. 4 Baskın Oran'a göre küreselleģme, ''Batı'nın altyapısıyla (uluslararası kapitalizm) ve üstyapısıyla (rasyonalizm kültürü) tüm dünyaya yayılmasıdır 5. Alan Freeman'a göre küreselleģme ıraksama (makasın açılması) demektir. Bu görüģünü sayısal verilerlerle destekleyen Freeman, 1980 yılında geliģmiģ ülkelerde kiģi baģına düģen GSYĠH dolarken 2000 yılında 26201dolara çıktığını, aynı dönemde dünyanın geri kalan kısmında GSYĠH'nın 1690 dolardan 1160 dolara düģtüğüne dikkat çekmektedir. 6 2 Coşkun Can Aktan- Hüseyin Şen, Globalleşme, 11 Aralık, Frank C. Lechner,- John Boli, 'word Society and the Nation State'', The Globalization Reader, Oxford, Blackwell publishing ltd. 2012, s, Manfred B. Stager, Küreselleşeme, Ankara, Dost Kitapevi Yayınları, 2006, s Oran, a.g.e., s.4. 6 Alan Freeman, ''Ulusların eşitsizliği'', Küreselleşmenin Krizi, Hazırlayan Alan Freeman ve B. Kagarlitsky, İstanbul, Yordam Kitap, 2007, s.65.

4 120 Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu Tarık Ali, küreselleģmeyi kapitalist sömürünün yeni bir biçimi olarak tanımlarken 7, Stiglitz'e göre, küreselleģme, ülkelerin ve dünya halkların bütünleģmesidir. 8 Fikret BaĢkaya 9 küreselleģmeyi ''emperyalist saldırının yoğunlaģması'' olarak tanımlarken, Roland Robertson'a göre 10 küreselleģme, bir kavram olarak, hem dünyanın küçülmesine hem de dünyadaki bilincin bir bütün olarak yoğunlaģmasına iģaret etmektedir. Bugün küreselleģme ile ilgili üç temel görüģten bahsedilebilir. Bunlar hiperküreselciler, Ģüpheciler ve dönüģümcüler. Hiperküreselciler için Ulus- devlet endüstri çağının bir ürünüdür ve küreselleģme çağında önemini kaybetmektedir. Onlara göre küreselleģme Ulus-devlet döneminin sonudur. KüreselleĢme herkesin global piyasa kanunlarına bağlı olduğu yeni bir dönemdir. Bu iddiaya göre küreselleģme sürecinin kazananları ve kaybedenleri vardır. ġüphecilere göre ise yaģadığımız dünyada aslında hiç bir Ģey yeni değildir. KüreselleĢme; küreselleģmenin ekonomik konseptini piyasanın tam entegrasyonuna eģit tutan bir mite dayanmaktadır. Ayrıca onlara göre küreselleģme sürecinde ulus-devletler daha da güçleneceklerdir. DönüĢümcülere göre ise küreselleģme dünya düzenini ve modern toplumu yeniden oluģturan politik, sosyal ve ekonomik gücün ötesinde bir politik güçtür. DönüĢümcülere göre küreselleģme süreci ulus-devlet sürecinin yeniden inģasıdır. 11 AĢırı kürselleģmecilerin temsilcilerinden Ohmae küreselleģmeyi 'insanların küresel piyasa disiplinine her yerde giderek daha çok bağlı olduğu yeni bir dönem'' olarak tanımlıyor. Diğer yandan Ģüphecilerin temsilcisi olan Hirst ve Thompson göre, küreselleģme, uluslararası ekonominin giderek üç temel bloka bölündüğü, ulusal hükümetlerin çok güçlü kaldığı gerçeğini saklayan bir mittir; bunlar Avrupa, Asya Pasifik ve Kuzey Amerika'dır. Bu gruba göre küreselleģme beklenilmeyen bir Ģey değildir, AĢırı küreselleģmeciler tarafından bu süreç abartılmaktadır, dahası dünya üç bölge arasında bölünmüģ ve eskisinden daha az bütünleģmiģtir. DönüĢümcülerin temsilcileri arasında Giddens, Scholte, Castells gibi düģünürlere göre, küreselleģme, modern toplumları ve dünya düzenini yeniden Ģekillendiren hızlı sosyal, siyasal ve ekonomik değiģimlerin arakasındaki ana siyasal güçtür. Yine bu bağlamda, bu görüģün temsilcilerine göre uluslararası ya da ulusal, iç iģler ya da dıģ iģler arasında bir fark kalmamıģtır. 12 John Baylis, Stave Smith ve Patricia Owens ''The Globalization of the World Politics 13 '' adlı kitabın giriģinde küreselleģme ile ilgili üç temel teoriden bahseder. Bunlar; Realizm, Liberalizm ve Marksizm'dir. Marksistlere göre küreselleģme batı dünyasının öncülük ettiği bir olgudur ve bu günkü dünya sistemini tanımlamaktadır. 7 Alan Freeman - Boris Kagarlitsky ''Dünya İmparatorluğu mu yoksa İmparatorluklar Dünyası mı', Küreselleşmenin Krizi, Hazırlayan Alan Freeman ve B. Kagarlitsky, İstanbul, Yordam Kitap, 2007, s Joseph e. Stiglitz, Küreselleşme Büyük Hayal Kırıklığı, İstanbul, Plan B. yayıncılık,2006, s Fikret Başkaya, Küreselleşmenin Karanlık bilançosu, İstanbul, Özgür Üniversite Kitaplığı, 2009, s Manfred B. Stager, Küreselleşeme, Ankara, Dost Kitapevi Yayınları, 2006, s David Held vd., Golabal Transformations: Politics, Economics and Culture, Standford, Standford University Press, 1999, s., Held vd., a.g.e.,s Baylis John vd., The Globalisation of World Politics; An Introduction to International Relations, Oxford, Oxford University Press, 2008,s.4-5.

5 Mehmet Ali GÖNGEN 121 Aynı zamanda, küreselleģme uluslararası kapitalist sistemin geliģiminin son aģamasıdır. Liberallere göre, küreselleģme ile birlikte artık devletler dünyanın merkezinde değildir, çünkü dünyadaki politikaları artık belirleyen ana etmen küreselleģme olgusudur. Realistlere göre küreselleģme dünyanın bölgesel bölünmüģlüğünü değiģtirmiyor. Devletler egemenliklerini sürdürüyor ve devletler sistemi aynı kalacak. Yukarıdaki düģünceleri değerlendirmek gerekirse, Marksist düģünürlerin küreselleģmeyi kapitalist sistemin bir parçası olarak gördükleri, bu noktadan hareketle kapitalizmin son aģaması olarak değerlendirdiklerini söyleyebiliriz. Bunu klasik Marksist teorinin 'tarihsel materyalizm' düģüncesi üzerinde okumak mümkündür. Bu yönüyle bakıldığında tarihsel materyalizmde formüle edilen tarihin geçirdiği aģamalar ilkel, köleci, feodal, kapitalist dönemlerdir. Bundan sonraki dönemler ise Sosyalist ve komünist dönemler olacaktır. ĠĢte Marksistler küreselleģmeyi kapitalist dönemin son aģaması olarak değerlendirmektedirler. Liberaller 'artık dünyanın merkezinde devletler yoktur' derken sermayenin küreselleģmesi ile beraber uluslararası piyasanın mutlak hâkimiyetine vurgu yapmakta, uluslararası Ģirketlerin gücüne göndermede bulunmaktadırlar. Realistler küreselleģe olgusunun devletlerin egemenliğinden bir Ģey götüremeyeceğine, devletlerin dünya siyasetinde her zaman belirleyici etken olarak kalacağına inanmaktadırlar. Marksistlerin düģüncesini daha iyi ortaya koymak için, Marksist bir düģünür olan Chomsky'e kulak vermek yerinde olacaktır. ''KüreselleĢmeyi uluslar arasılaģmanın geniģlemesi' ve ''Kurumsal zorbalık'' diye tanımlayan Chomsky, birinci hedefleri kar olan uluslar arası Ģirketlerin, göreceli olarak hesaplanamayan ve değiģik Ģekilde birbirinin içine geçmiģ durumu olarak değerlendirir. Bundan hareketle daha da ileriye giden Chomsky, küreselleģme ile ulaģılmak istenen hedefin tek tip bir insan olduğunu ifade eder. Bu konuda medyanın rolünün de çok önemli olduğunu belirten düģünür, popüler medyanın dünyayı nasıl algılamamız gerektiği konusuna kadar tek tip bir insan yaratma çabasına değindikten sonra küreselleģmenin global kurumsal kapitalizmden ayrı düģünülemeyeceğini ifade eder. 14 Burada Chomsky'nin küreselleģmeyi kapitalist sistem, yani bu günkü dünya sisteminin bir parçası olduğunu söylerken kullandığı ''Kurumsal zorbalık'' kavramı ile aynı zamanda bu sürecin sistemli ve bilinçli bir süreç olduğuna da dikkat çekmektedir. KüreselleĢme etrafında dönen kavramsal tartıģmalara ve KüreselleĢmeye dair yaklaģımlara kısaca değindikten sonra, küreselleģmenin boyutlarına kısaca değinmekte fayda var. Aslında küreselleģme çok yönlü bir kavram olmasına rağmen üç temel boyutu olduğu söylenebilir; ekonomik boyutu, siyasal boyutu ve kültürel boyutu. Yukarıdaki kavramsal tartıģmalardan da anlaģılabileceği gibi esas olarak küreselleģmenin ekonomik bir olay olduğu iddia edilebilir. KüreselleĢmenin siyasal ve kültürel boyutlarını daha çok ekonomik boyutlarının birer sonucu olarak ele almak daha doğru olacaktır. Zaten çalıģmamızın baģında da değindiğimiz gibi KüreselleĢme 'ziyadesiyle ideolojik' kılan bu ekonomik boyutudur. Bu sebeplerden dolayı küreselleģmenin siyasal boyutu ile küreselleģmenin kültürel boyutunun tanımını 14 Barb Blakely Duffelmayer, Visualizing respect: Visual Media literacy and Students' understanding of globalization and technology ıssues, Autumn 2004, volume 24, Number 2, s, , 29 Aralık 2012.

6 122 Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu vermekle yetinip daha çok konumuzu ilgilendiren küreselleģmenin ekonomik boyutu üzerinde duracağız Siyasal Küreselleşme Siyasal alanda küreselleģme kavramı Ulus ötesi yönetici ve düzenleyici kurumların örgütlenmesine ve liberal siyasal ideolojinin ve onun kurumsal biçimlerinin yayılmasına karģılık olarak kullanılmaktadır 15. Siyasal globalleģme, eskiden uluslararası sistemin temel aktörü olan ulus-devletin üstünlüğünü sarsmıģ ve ulus-devleti, yetkilerini baģkalarıyla paylaģmaya mecbur bırakmıģtır. Ulus devlet, globalleģme ile yetki ve otoritesini uluslararası ve uluslar-üstü kuruluģlara devretmeye baģlamıģtır. Bu süreçte uluslararası iliģkilerin artmasına paralel olarak sorunların uluslararası arenaya taģınması da artıģ göstermiģ ve bunların çözümü uluslararası iģbirliğini zorunlu hale getirmiģtir. Bir baģka ifadeyle, uluslararası siyasal ve ekonomik aktörler devlet egemenliğine ortak olmuģ; ülkeler, ulusal ve uluslararası politika uygulamalarında dıģ dünyayı dikkate almak durumunda kalmıģtır 16. Yani küreselleģme ile birlikte devlet, birey ve toplum iliģkisinin yeniden tanımlanması ihtiyacı ortaya çıkmıģ, ulus devlet hâkimiyeti sarsılmıģtır Kültürel Küreselleşme Kültürel anlamda küreselleģme genel olarak Batı düģüncesi ve kültürünün yayılması anlamında kullanılmaktadır 17. BaĢka bir görüģe göre Kültürel KüreselleĢme, dünya üzerindeki kültürel akıģların artmasını ve yayılmasını ifade eder. Kültürel küreselleģme üzerinde yürütülen en önemli tartıģma, küreselleģme sürecinde insanların birbirlerine benzediği midir yoksa farklılaģtığı mıdır tartıģmasıdır. Küresel hiper küreselcilere göre küreselleģme sürecinde insanlar giderek bir birine benzemektedir. Bunu kanıtlamak için; Amazon yerlilerinin Nike marka spor ayakkabı giymesi, Güney Sahra sakinlerinin Texaco beysbol Ģapka satın almaları ya da Ramallah'ta Filistinli gençlerin Chicago Bulls tiģörtlerini giymelerini örnek göstermektedirler. Mesela Amerikalı Sosyolog George Ritzer McDonaldlaĢma kavramını, Yine Amerikalı siyaset kuramcı Benjamin Berber McDünya kavramını bu anlamda kullanmaktadır. Ġyimser Hiper Küreselciler de benzerliğin arttığı konusunda aynı fikirdeler ama bunun iyi bir Ģey olduğunu iddia etmekteler. Örneğin Amerikalı Francis Fukuyama dünyanın AmerikanlaĢmasını ''demokrasinin ve serbest piyasanın yayılması'' olduğunu iddia etmektedir Ekonomik Küreselleşme Ekonomik KüreselleĢme, dünya ölçeğinde karģılıklı ekonomik etkileģimlerin yoğunlaģmasını ve yaygınlaģmasını ifade ermektedir. Muazzam sermaye ve teknoloji akıģları, mal ve hizmet ticaretini teģvik etmiģtir. Piyasalar dünyadaki yaygınlık alanlarını geniģletince, ulusal ekonomiler arasında yeni bağlantılar oluģtu. böylece ortaya yeni dev uluslu Ģirketler, güçlü uluslararası ekonomik kuruluģlar ve büyük bölgesel ticaret 15 Susan Manning, Introduction, Journal of world system Research, Volume :5, Issue: 2,1999, s Aktan- Şen, a.g.m. 17 Manning, a.g.e., s Stager, a.g.e., s

7 Mehmet Ali GÖNGEN 123 sistemleri çıktı 19. Ekonomik globalleģme, kendisini üretim ve finansal faaliyetlerin globalleģmesi olmak üzere iki faklı alanda göstermektedir. Üretimin globalleģmesi, ülke bazında faaliyet gösteren firmaların üretim faaliyetlerini diğer ülkelere ve kıtalara yaymalarını ifade ederken, finansal faaliyetlerin globalleģmesi ise, finansal faaliyetlerin globalleģmesiyle sermaye, herhangi bir coğrafi sınır içerisinde kalmayıp; daha düģük risk ve daha yüksek kazanç sağlamak düģüncesiyle herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmadan sınır-ötesi alanlara kolayca yayılmasını ifade etmektedir Ekonomik Küreselleşmenin Tarihsel Gelişimi KüreselleĢmenin baģlangıcı ile ilgili de düģünürler arasında sağlanmıģ bir ittifak yoktur. Doğrusu iģin bu kısmının çok önemli olduğu kanaatinde de değiliz. Sonuç olarak bugün karģımızda 'KüreselleĢme' diye bir olgu vardır. Ama yine de küreselleģmenin geçirdiği tarihi süreçle ilgili kısa bir Ģeyler söylemek gerekirse; ''Bazıları, globalleģmenin insanlık tarihi kadar eskiye dayandığını ve baģlangıç tarihi olarak insanoğlunun sivilleģme çabalarını göstermektedir. Bazıları ise globalleģmenin ortaya çıkıģını modern çağın baģlangıcı, diğer bazıları 1800 lü yılların ortasını, bir kısmı da 1950 lerin sonları ya da 1970 li yıllar olarak göstermektedirler. Tarihsel süreç içerisinde ülkeler kapsam ve boyutları itibariyle çeģitli globalleģme aģamalarından geçmiģlerdir. Mısır, Helen ve Roma globalleģmelerini buna örnek göstermek mümkündür. Ancak, bugünkü anlamıyla küreselleģme bunlardan farklı olup; tamamen batılı değerler üzerine oturmaktadır.'' 21 KüreselleĢmenin tarihinde küreselleģmenin itici gücü olarak üç dönemden bahsetmek mümkündür; 16. yüzyıldaki keģif ve buluģlar, 18. yüzyılın sonlarında meydana gelen sanayi devrimi 22 ve Ġkinci dünya savaģı sonrasındaki dönem. 15. yüzyılın sonlarına doğru baģlayan keģifler, 16. yüzyıl ve 17. yüzyıl ile birlikte daha hızlanan ticaret ve sömürge çabaları küreselleģme sürecini hızlandırmıģtır. Bu tarihten itibaren batılı fatihler özellikle Ġspanya ve Portekiz'in üstün silah teknolojisinin yardımıyla askeri iģgali devreye sokarak sömürgeleģtirme politikalarına hız verdiler. Kolonilerden (sömürgelerden) ucuz hammadde ve iģgücü temin eden bu devletler edindiklerini (altın ve gümüģ madenleri) Batı ya aktardılar 23. Kısacası küreselleģmenin birinci dönemi keģiflerle baģlayan sömürgeleģtirme hareketi ile beraber geliģen ticari hareketlilik olarak özetlemek mümkündür. Sanayi Devrimi ile birlikte, ''ulaģım ve iletiģim teknolojisinin geliģmesiyle sömürgeci ülke, sömürge ülke ile olan bağlarının kuvvetlendirilmesi sonucu aralarındaki dıģ ticareti, kota ve gümrük vergisi gibi kısıtlamaları da ortadan kaldırmıģ. Bu serbest dıģ ticaret, sömürgeci ülkenin sanayi ürünlerinin rahatlıkla sömürge ülke pazarlarını ele geçirmesine neden olmuģ. Ayrıca sömürgeci ülke yatırımları da 19 Stager, a.g.e., s Aktan- Şen, a.g.m. 21 Aktan- Şen, a.g.m. 22 Ceyda Ilgaz Büyükbaykal, Türkiye'de Televizyon Alanında Küresel Yerel Birlikteliği, CNN Türk ve CNBC-e Örneği, İstanbul, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları, 2004,s., Hüseyin Çeken vd.,eşitsizliği Derinleştiren Bir Süreç Olarak Küreselleşme ve Yoksulluk, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 9,Sayı,2, 2008, s, iibfdergi/archive/e%c5%9fitsizli%c4%9fi%20derinle%c5%9ftiren%20bir%20s%c3%bcre%c3%a7 %20olarak%20k%C3%BCreselle%C5%9Fme%20ve%20yoksulluk.pdf, 10 Aralık 2012.

8 124 Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu tasarruflarını ya doğrudan yatırım Ģeklinde ya da dıģ borç olarak sömürge ülkelere serbestçe aktarmaya baģlamıģlardır. Bu dönemde küreselleģme süreci sömürgeci ve sömürge ülkeler arasında hız kazanmıģtı. Ancak, I. Dünya SavaĢı nın yaģanması, ardından 1929 da Büyük Buhran ın yaģanmasıyla küreselleģme süreci yavaģladı. II. Dünya SavaĢı ndan sonra küreselleģme süreci hız kazanmıģ ve bu döneme de küreselleģmenin üçüncü dönemi ortaya çıkmıģtır.'' 24 Ġkinci dünya savaģının hemen sonrası ABD'nin himayesinde kurulan IMF, DB, GATT, OECD gibi uluslararası kuruluģlarla birlikte küreselleģme yeniden bir ivme kazandı. 50'li ve 60'lı yıllarda global üretim ve global ticaret hem geliģmiģ hem de geliģmekte olan ülkelerde çok hızlı bir Ģekilde arttı. Diğer taraftan dünyanın dört bir tarafında faaliyet gösteren ABD patentli uluslar üstü firmalar tarafından gerçekleģtirilen doğrudan yabancı sermaye yatırımında da hızlı bir artıģ oldu 25. Ġkinci Dünya savaģı Ġngiltere, Almanya, Fransa, Japonya, Ġtalya, SSCB gibi ülkeleri yıkıma götürürken ABD tek güç merkezi haline geldi. Bunun sebepleri arasında 1930'lu yılların sonunda, savaģın silah sanayiden her türlü tüketimyatırım malı sanayine ihracat artıģı yoluyla üretime verdiği ivme sayesinde büyük Bunalım'ın atlatılması, böylelikle güçlü bir büyüme baskısının ortaya çıkması ve bu büyük büyüme baskısının teknolojik buluģlara kaynaklık etmesini sayabiliriz. Ayrıca bu dönemde Avrupa'daki FaĢist rejimlerden Musevi kökenli olduğu ya da rejimlerin ideolojilerine muhalif oldukları için, kaçan Einstein, Oppenheimer, Von Braun gibi ünlü bilim adamlarının ABD'ye kaçması sonucu 'beyin' açığı kapanmıģtı. SavaĢın baskısıyla Atom çekirdeğinin parçalanması, sentetiklerin yapımı, tarımda melez mısır tohumu gibi yeni buluģlarda ABD'de ortaya çıktı. ABD ikinci dünya savaģı sonrası bütün dünyanın baģlıca besin sağlayıcısı konumuna gelmiģ, Dolar Bretton Woods sistemiyle tek anahtar para olarak yükselmiģ böylelikle dolaysız yatırımlarla sermayesi ve markaları dünyaya yayılmıģtı. Bütün bu geliģmeler ABD'yi ikinci dünya savaģından sonra devasa bir güç haline gelmesine sebep olmuģtu. 26 Ağustos 1971'de Bretton Woods sistemini çökmesi ile sabit kur sistemi terkedilmiģ, ve ABD, Almanya, Ġngiltere, Japonya gibi geliģmiģ ülkeler sermaye hareketi üzerindeki kısıtlamaları kaldırmıģtır. Bunun sonucu finansal globalleģme olağanüstü bir ivme kazanmıģtır 'de küreselleģme, serbestleģme ve ÖzelleĢtirme hareketi olarak ABD ve Ġngiltere öncülüğünde Batı dünyasında çok büyük bir ivme kazandı. 1980'lerde Ronald Reagen ve Margaret Thatcher, ABD ve Ġngiltere'de, Stiglitz'in ifadesi ile ''serbest piyasa ideolojisi vaazlarına 28 '' baģladı. Thatcher ve Reagen Keynesciliğe karģı neoliberal düģüncenin baģını çektiler ve Stager'e göre bilinçli bir Ģekilde, küreselleģme kavramını dünya ekonomilerin 'liberalleģtirilmesi' ile iliģkilendirdiler 29. Piyasaların serbestleģmesi önündeki bütün engellerin kaldırılması, yeni piyasalara ulaģmak isteyen ABD ve Ġngiltere'nin yegane arzusuydu li yılların sonunda SSCB nin dağılması dünya artık iki kutuplu olmaktan çıkmıģ ve merkezinde ABD nin yer aldığı tek kutuplu hale 24 Çeken vd., a.g.m., s Aktan- Şen, Globalleşme, a.g.m.,s Gülten Kazgan, Küreselleşme ve Ulus-Devlet: Yeni Ekonomik Düzen, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,2009,s.,13 27 Aktan- Şen, a.g.m.,s Stiglitz, a.g.e., s Stager, a.g.e., s.61.

9 Mehmet Ali GÖNGEN 125 gelmiģtir. Bu dönemden itibaren küresel kapitalizm bütün kurum ve kuralları ile rakipsizleģmiģtir. Kısaca özetleyecek olursak, küreselleģme süreci yukarıda da anlatıldığı üzere emperyal bir süreçtir. 15. Yüzyılın sonunda baģlayan keģiflerle baģlayan sömürgecilik daha sonra sanayi devrimi ile beraber geliģen ulaģım ve iletiģim teknolojisi ile beraber sömürge ülke ile sömürgeci ülke arasındaki bağların güçlenmesine sebep olmuģtur. Gelinen noktayı kapitalist sistemin bir tür yeniden üretim koģulu yaratmak suretiyle yayılması, yeni kaynaklara ulaģıp, yeni pazarlar açmak olarak yorumlayan Fikret BaĢkaya'ya göre küreselleģme ile dayatılanın fikrin ''kapitalizmin artık eski kapitalizm olmadığı, 'aklını kullanabilen' herkese eģit olanaklar sunduğu düģüncesi yaygınlaģtırılmasıdır'' 30. BaĢkaya bununla kapitalist sömürgeciliğin küreselleģme ismi altında ambalajlanıp yeniden pazarlandığına vurgu yapmaktadır. Bu noktadan hareketle özellikle 2. Dünya SavaĢı sonrası ABD'nin öncülük ettiği ve Stiglitz'in ifadesi ile küreselleģmeyi yöneten üç ana kurumun -IMF, DB ve DTÖ-, küreselleģme olgusu içindeki yerini incelemek yerinde olacaktır. Üçüncü dönemin yeni bir aģaması olarak değerlendirebileceğimiz, SSCB'nin dağılması, Berlin Duvarı'nın yıkılması ve ABD- Ġngiltere organizesi ile yürütülen 'piyasaların liberalleģmesi'' politikaları sonrası küreselleģmenin geldiği yeri tanımlamaya çalıģalım. Ġzettin Önder 31 gibi bazı Ekonomistler bu süreci, ''yeni tür sömürgecilik'' olarak değerlendirirken, Stiglitz gibi bazı ekonomistler ise, ''küreselleģmenin kendisinin kötü bir Ģey olmadığını aksine kötü yönetildiği için 'büyük hayal kırıklığı' olarak'' tanımlamaktadır. 2. Küreselleşmeyi Yöneten Üç Ana Kurum: IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü II. Dünya SavaĢı nın hemen sonrasında ABD nin himayesinde tesis edilen IMF, Dünya Bankası, GATT, ve OECD gibi uluslararası kuruluģların hayata geçirilmesi globalleģme sürecine ivme kazandırmıģtır. Bu uluslararası kuruluģlar aynı zamanda küreselleģme olgusunun ortaya çıkardığı kuruluģlardır. Hemen hemen tamamı 1940'ların ikinci yarısında kurulan bu kuruluģların da katkısıyla 1950'ler ve 1960'larda yeni bir globalleģme dalgası ortaya çıkmıģtır. 32 IMF ve Dünya Bankası 1944 yılının Temmuz ayında New Hampshire eyaletinin Bretton Woods kasabasında yapılan BM para ve Maliye Konferansı'nın sonucunda, Ġkinci Dünya SavaĢının yol açtığı yıkımın ardından Avrupa'yı yeniden kurabilmek ve dünyayı ekonomik bunalımlardan kurtarabilmek için finans sağlama çabasının bir parçası olarak kuruldu. Dünya Bankası'nın gerçek adına baktığımız zaman ''Uluslararası Ġmar ve Kalkınma Bankası''dır. Buradaki ''kalkınma'' ibaresi bu kuruluģunun asıl misyonunu yansıtıyor. GeliĢmekte olan ülkelerin çoğu o zamanlar hala sömürgeydi ve ekonomik kalkınma için hangi yetersiz çabaların harcanabileceği ya da harcanacağı kararı Avrupalı efendilerinin sorumluluğu olarak görünüyordu. Daha 30 Başkaya, a.g.e., s İzettin Önder, Küreselleşme ve Ulusal Ekonomiler Açısından Egemenlik Sorunu, Siyasal İletişim Enstitüsü, 15 Kasım, Aktan- Şen, a.g.m., s.10.

10 126 Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu zor bir görev olan küresel ekonomik istikrarı sağlama görevi IMF'ye verilmiģti. Uluslararası Para Fonu küresel bir bunalımın bir daha çıkmasını engellemekle görevlendirildi. Bu görevi, küresel toplam talebi korumak için üstüne düģeni yapamayan ve kendi ekonomilerinin çökmesine engel olmayan ülkelere uluslararası baskı uygulayarak yerine getireceklerdi. Gerektiğinde, toplam talebi kendi kaynakları ile karģılayamayan ve ekonomik çöküntü ile karģı karģıya olan ülkelere likidite sağlayacaktı. 33 Yoksullukla mücadele için kurulmuģ olan Dünya Bankası ve küresel istikrarı korumak için kurulmuģ IMF'nin bu hedeflerinde ne ölçüde baģarılı olduğu, ya da artık ne ölçüde bu hedeflere ulaģmaya çalıģtığı konusuna geçmeden önce IMF ve Dünya Bankası'nın kurulduğu günden beri geçirdiği değiģimi, yapılarını, aralarındaki iliģkiyi incelemek yerinde olacaktır. Stiglitz'in ifadesiyle ''IMF Ģovunu'' geliģmiģ ülkeler yönetiyor ve bir tek ülkenin veto hakkı var; Amerika BirleĢik Devletleri 34. IMF, Bretton Woods Para Sisteminin çöküp, ABD dolarının altın standartlarından ayrılmasını (Ağustos 1971) izleyerek; Dünya Bankası ise Avrupa'nın savaģ yıkıntısını gidermesi sonrasında iģlev değiģimine girdiler. Daha fazla geliģmekte olan ülkelerle ilgilenmeye baģladılar. Bu iki kurum daha önce programlarını birbirinden bağımsız olarak yürütüyorlardı. Fakat 1970'li yılların son çeyreğinden itibaren, birbiri peģi sıra GeliĢmekte Olan Ülkeler (GOÜ) uluslararası bankalara borçlarını ödeyemez duruma düģtükçe bu politika değiģti. Artık IMF'nin sıkıntıda olan herhangi bir ülkenin IMF programını yürütmeyi taahhüt ettiğine ve ilgili politikaları uyguladığına iliģkin 'yeģil ıģık'' iģareti Dünya Bankası için de geçerli oldu. Böylece GOÜ karģısında birlikte hareket etme yoluna girdiler. Kredi için baģvuran GOÜ için küreselleģmeci ''yapısal uyum'' politikalarını birlikte Ģart koģtular. 35 Stiglitz'e göre, Bu kurumlardaki en çarpıcı değiģim, 1980'lerde Ronald Reagen ve Margaret Thatcher, ABD ve Ġngiltere'de, ''serbest piyasa ideolojisi vaazlarına verirken gerçekleģti. IMF ve Dünya Bankası, verecekleri borç ve bağıģlara çok ihtiyacı olan, serbest piyasa ekonomisine geçmeye gönülsüz fakir ülkelere bu fikirleri dayatmak için kullanılan yeni misyoner kuruluģlar haline geldiler 36. Bu iki kurumdaki ideolojik değiģimi ise Stiglitz Ģöyle ifade etmektedir; ''Piyasaların çoğu zaman kötü iģlediği inancına dayanarak kurulmuģ olan IMF, Ģimdi ideolojik bir coģku ile piyasaların üstünlüğünü savunuyor. Ülkelere daha geniģlemeci ekonomi politikaları (ekonomiyi canlandırmak için harcamaları arttırmak, vergileri azaltmak ya da faiz oranlarını düģürmek gibi politikalar) izlemeleri için uluslararası bir baskı uygulamak gerektiği inancına dayanarak kurulmuģken, bugün IMF, ancak açıkları kapama, vergileri artırma ya da faiz oranlarını yükseltme gibi ekonomide küçülmeye yol açacak politikaları benimseyen ülkelere fon sağlıyor'' tespitinde bulanan Stiglitz, bu durumu ''Keynes, çocuğunun ne hale geldiğini görseydi mezarında ters dönerdi'' Ģeklinde özetlemektedir Stiglitz, a.g.e., s Stiglitz, a.g.e., s Kazgan, a.g.e., s Stiglitz, a.g.e., s Stiglitz, a.g.e., s.34

11 Mehmet Ali GÖNGEN 127 Yani özellikle 1980 lerden sonra IMF, döviz kurlarının istikrarlı hale gelmesini kolaylaģtırmak ve ülkelerin kendilerini finansal dalgalanmalara karģı korumasına yardım etmek için çalıģmak yerine, önceliği sermaye akıģı ve spekülatif kar arayıģının önündeki bütün engelleri kaldırmaya vermiģtir. Dünya Bankası ise buna paralel bir Ģekilde yoksul yerel ekonomilerin lehine yatırımı kolaylaģtıracağı yerde, IMF nin bir aracına dönüģmüģtür 'li yıllarda Dünya Bankası sadece projelere (yol, baraj projeleri gibi) kredi vermekten öteye geçti ve yukarıda belirttiğimiz gibi yapısal uyum kredileri adı altında daha geniģ kapsamlı destek sağlamaya baģladı. Tabii bu krediler IMF'nin onayına bağlıydı. IMF'de onay vermek için kredi almak isteyen ülkelere bazı Ģartlar getiriyordu. Normalde IMF kuruluģunun esası olarak krizler üzerine odaklanması gerekiyordu ama geliģmekte olan ülkelerin her zaman yardıma ihtiyacı olduğu için, IMF geliģmekte olan ülkelerin yaģamlarının kalıcı bir parçası haline gelmiģti. Berlin duvarının yıkılması ile beraber IMF için yeni bir faaliyet alanı ortaya çıktı; Eski Sovyet Cumhuriyetleri ve Avrupa'daki komünist blok ülkelerinde piyasa ekonomisine geçiģi yönetmek. Dünya Bankası'nın ise yapısal meselelerle, yani devletin parayı nereye harcayacağı, ülkenin mali kuruluģları, emek piyasası, ticaret politikası gibi konularla uğraģması gerekiyordu. 39 KüreselleĢmenin ortaya çıkardığı IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluģların nasıl merkez ülkelerin politikalarını çevre ülkelere dayattığını anlamak için bu kurumların verdiği kredi kaynaklarına bakmanın yeterli olacağını dile getiren Kazgan, bu anlamda IMF'i incelemenin yeterli olacağını çünkü Dünya Bankası'nın da benzer kurallarla yönetildiğine dikkat çekiyor; ''IMF üyesi her ülkenin, fona kota denilen bir payla katılması gerekir; bunun % 25 SDR (IMF tarafından yaratılan ''özel çekme hakları') veya SDR'nin birleģimine giren baģlıca paralardan (ABD dolarları, Japon yeni, Ġngiliz Sterlini ve Avro), geri kalan % 75'i de ülkenin kendi ulusal parasından oluģur. Her üyenin Fon'daki oy ağırlığı kendi kotasının büyüklüğü ile belirlenir. G-7 ülkelerinin kota toplamı, bütün kotaların %50'sine (yalnız ABD'ninki 1998 yılında %17,5) eģittir; yani oy hakkının yarısı bunlardadır. Sayısı artan AB ülkeleri de eklendiğinde bunun oranı %60'a çıkar. Diğer bir deyiģle ABD, Japonya, AB, ve Kanada birlikte oy ağırlığında neredeyse üçte iki payına sahiptir; geri kalan ülkelerin payı azınlıktadır''. Bu yapıyı göz önüne alındığında merkez ülkeler (kapitalist ülkeler) dıģında geri kalan GOÜ'in kararlarda etkili olma Ģansının hiç olmadığı sonucuna varan Kazgan, üyelerin kotaları oy ağırlığını da belirlediği için, ABD, Japonya ve AB yönetim kurulu kararlarında egemen olduğunu belirtmektedir. 40 Bu çerçevede eğer bir çevre ülke kredi talebi kotasının sadece % 25'ini oluģturan ilk dilim kadarsa, ülkeye Ģartlar dayatılmaz, sadece ülkenin durumunu düzelteceğine dair vereceği söz yeterli olur. Ġkinci % 25 için Ģartlar biraz daha ağırlaģır, son dilimdeyse Ģartlar en ağır düzeye çıkar. Artık o krediyi talep eden ülkeden sadece enflasyonun düģürülmesi, ekonominin daralması, faiz hadlerinin yükselmesi için para arzının kısılması ve iç talebi düģürecek biçimde ücretler-maaģlar ile tarım fiyatlarının reel anlamda düģürülmesini sağlayacak önlemler alınmasının yanı sıra siyasal ve 38 Serdar Öztürk- Ali Sözdemir, Küresel Krizin Ekonomik Etkileri, Küreselleşmenin Krizi, 20 Aralık, Stiglitz, a.g.e., s Kazgan, a.g.e.,s

12 128 Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu hukuksal koģullarda dayatılır. KüreselleĢme dünyasına uyum sağlamak üzere ekonomiyi ''serbestleģtirici'' özelleģtirmeyi hızlandırıcı Ģartlar da eklenir. 41 Bretton Woods anlaģması üçüncü bir uluslararası ekonomik örgütün daha oluģmasına neden oldu: Dünya Ticaret Örgütü. Bu örgütün görevi, uluslararası ticari iliģkileri yönetmekti. Her ne kadar GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel AnlaĢması, Orijinal ismiyle General Agreement on Tariffs and Trade) gümrük tariflerini indirmede baģarı sağlamıģ olsa da 42, DTÖ gibi daha çok yetkilere sahip bir kuruluģa ihtiyaç vardı, çevreyi küreselleģme sürecine daha çok dahil edebilmek için 43. Büyük sermayeye sahip merkez kapitalist ülkelerin yeni pazarlara daha rahat açılma fikri çerçevesinde gereklilik duyulan DTÖ 7 yıl süren sıkı pazarlıklar sonucu ancak 1995 yılında hayata geçebildi. Bu noktada, DTÖ'nün kurulmasına sebep olan ve uzun müzakerelerle geçen Uruguay Round'da alınan kararları ile IMF ve Dünya Bankası'nın uygulamalarının kime yaradığını, bu noktadan hareketle küreselleģmenin ekonomik sonuçlarını irdelemeye çalıģalım IMF, DB, DTÖ Politikaları Işığında Küreselleşme KüreselleĢme nedir sorusunu cevaplamak ve süreci daha iyi anlayabilmek için ekonomik anlamda küreselleģmeyi yöneten üç ana kurumu- IMF, DB, DTÖ- yakından incelemeye çalıģacağımız bu bölümde, bu kurumlar aracılığıyla yürütülen KüreselleĢme politikalarını daha iyi anlamak için Uruguay Round'da alınan kararlar bize bir fikir verebilir. Çünkü Uruguay Round sonucu olarak Dünya Ticaret Örgütü kurulmuģ ve Uruguay Round'da alınan kararlar bugün dünya ticaretinin nasıl yapılacağını belirleyen en önemli anlaģma metnidir. Uruguay Round'da alınan kararların bazıları Ģu Ģekildedir; Tarım: Tarım ürünleri ihracatına verilen mali destek %36, mali destekle yapılan ihracatın miktarı %21 oranında azalacaktı. Ġthal yasakları, gönüllü ihracat kotaları, değiģken gümrük resimleri gibi, tarife dıģı engeller, 1 Temmuz 1995'e kadar, aynı korumayı sağlayan gümrük vergilerine dönüģtürülecek ve izleyen yılların sonunda % 36 ve %24 oranında indirilecekti. Burada öngörülen süre merkez için 6 yıl çevre için 10 yıldı. Ġleriki yıllarda gümrük vergileri yükseltilmeyecekti. Dokuma-Giyim Sektörü: Dokuma-Giyim sektörünün yıllık üretim değeri 240 milyon dolar ve en büyük üreticileri çevre ile Avrupa üreticileriydi. Son kırk yıldır bu alanda merkez ''gönüllü ihracat kotaları'' ismi altında kotalar uyguluyor, aynı zamanda bazen ithalata getirdiği anti-damping vergiler yüklüyordu. UR'da 2005 yılında kadar bu kotaların kaldırılması karara bağlandı. Diğer sınai mamulleri: Diğer sınai mamulleri ile ilgili; merkezin tarım araç gereçleri, tıbbi araç gereçler, çelik, bira ve damıtılmıģ içkiler, ilaçlar, kağıt, oyuncak ve mobilya üzerinden aldığı gümrük vergileri tümüyle, elektronik ürünler üzerinde aldıkları % 50- %100 arasında inecekti. Oysa çevre için böyle bir yükümlük yoktu. Merkezin daha çok kendi arasındaki ticarete konu olan bu ürünler, böylece serbestçe mübadele edilecekti. 41 Kazgan, a.g.e., s Stiglitz, a.g.e.,s Kazgan, a.g.e.,s.140.

13 Mehmet Ali GÖNGEN 129 Entelektüel Haklar: Entelektüel haklar (patent ve telif hakları) alanında ise bilgisayar programları 50 yıl, patentler ve telif hakları yıl arasında korunuyordu. 44 Bu maddelere dikkatli baktığımızda Ģunları söyleyebiliriz; Dünya ticaretini serbestleģtirmek için yola çıkan UR görüģmeleri çevre kazançlarını ortadan kaldırmıģtır. Tarım ürünlerinde ihracata yönelik destek indirimine gidilmesinden hareketle Ģöyle bir örnekle konuyu somutlaģtırabiliriz. Örneğin muz ihracatçısı bir Afrika ülkesi tropikal ürünler için % 40'a varan gümrük vergisi indiriminden yararlanması mümkün ancak Bio-teknoloji yoluyla bir merkez Ģirketi her türlü çevre koģullarına daha dayanıklı, verimli ve daha lezzetli bir muz üretirse, kendi ülkesindeki üretimle Afrikalı üreticinin ihracatını ikame edebilir. Afrikalı muz üreticisi aynı teknolojiyi ele geçiremediği için, nitelik ve fiyat açısından, gümrük indirimine rağmen, pazar dıģı kalabilir. Yani bio-teknoloji, tarım, tıp ve yine birçok alanda her türlü teknolojiyi elinde tutan merkez ülkeler, çevrenin tarımı destekleme politikalarını engelleyerek tarım üretimi ve ihracatını duraklatırken teknoloji tekelini perçinleme yoluna gitti. 45 Yine bilgisayar programı ve patentler ve telif hakları için getirilen koruma da çevrenin yeni teknoloji alanlarında taklit yoluyla bir atılım yapabilmesi olanaksızlaģtırıldığını dile getiren Kazgan, ''Teknolojiyi yaratanlar çok uzun yıllar boyunca tekel gücünü elinde tutabilecekleri için yeni ürünlerin fiyatı yüksek kalıyor; tekel gücünü kıracak yeni firmalar ortaya çıkamıyor. Bu vesileyle çevre, devre dıģı kaldığı gibi yüksek fiyatlı ürünler kullanmak zorunda kalıyor''. Devamında bir çeģit hırsızlık olan ''taklit''in tabi ki savunulacak bir Ģey olmadığını ifade eden Kazgan, '' Ancak patent hakkı sürelerinin uzunluğu da savunulamaz; bir faal kiģinin çalıģma yaģamını kapsayan sürede ''tekel'' gücü ile karģılaģması, ne buluģun maliyeti ile açıklanabilir, ne de bunun teģviki ile'' diyor. 46 Sonuçta UR kararları ile GeliĢmekte Olan Ülkeler kazançlarından orantılı bir pay alamadığına değinen Stiglitz bu düģüncesini Dünya Bankası verileriyle de destekliyor. Dünya Bankası'nın yaptığı hesaplamalardan birine göre dünyanın en fakir bölgesi olan Sahra-altı Afrika'da gelir, bu ticaret anlaģmasının sonunda yüzde 2 geriledi. 47 Yukarıda değindiğimiz noktalar göz önüne alındığında küreselleģme sürecinin zengin-merkez ülkeler lehine geliģen bir süreç olduğunu, dahası bu süreçten yoksulçevre ülkelerin zararlı çıktığını, daha da fakirleģtiğini söyleyebiliriz. ġimdi IMF ve DB politikaları çerçevesinde biraz küreselleģme sürecini irdelemeye çalıģalım. Washington uzlaģmasının üç temel direği Mali kemer sıkma politikaları, ÖzelleĢtirme ve piyasaların liberalleģtirilmesi idi. IMF, DB bu kurallara göre politika belirliyor, zorda kalan ülkelere bu Ģartları dayatıyordu. Stiglitz'e göre çoğunlukla yeterli donanıma sahip olmayan ülkelerde bu politikalar durumu daha da kötüleģtiriyordu. ÖzelleĢtirme politikalarının GOÜ'de yarattığı handikapları görmek için bir kaç somut örnek verelim. FildiĢi Sahili'nde Fransız firma, devleti ikna edip 44 Uruguay Round'unda alınan kararlar Gülten Kazgan'ın ''Küreselleşme ve Ulus-Devlet'' adlı kitabından alınmıştır. Daha fazla bilgi için İstanbul bilgi Üniversitesi Yayınlarında çıkan bu kitaba bakılabilinir) 45 Kazgan,a.g.e., s Kazgan, a.g.e., s Stiglitz, a.g.e., s.83.

14 130 Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu özelleģtirme ismi altında telefon hizmetlerini satın aldı. Sadece bununla yetinmeyen Firma cep telefon hizmetleriyle de bir tekel haline geldi. Bu firma sonra telefon ücretlerini o kadar yükseltti ki artık üniversite öğrencilerinin parası internet bağlantısına yetmeyecek bir noktaya geldi. Yine Stiglitz ''KüreselleĢme: Büyük Hayal Kırıklığı'' adlı kitabında Faslı fakir köylü kadınlarının, bir sivil toplum kuruluģu giriģimiyle baģladıkları tavukçuluk faaliyetlerinin IMF'in özelleģtirme politikaları sonucu nasıl bir iflasla sonuçlandığını anlatırken hem IMF'in toplumsal dokuyu hesaba katmadan aldığı kararların nasıl sonuçlar doğurabileceğine hem de gerekli altyapı olmadan yapılan özelleģtirmenin nasıl insanların hayatını mahvedebileceği konusunda ibretlik bir olaydır. Bu olayda bir sivil toplum kuruluģu köylü kadınların iģlerinden arta kalan zamanda tavukçuluk yapmaları için gerekli eğitimi vermiģ, devlette de köylülere gerekli civcivleri temin etmiģ. Bu faaliyet Faslı kadınlar için bir gelir imkanı iken, IMF devlete civcivleri vermemesi gerektiğini söylemiģ. Bu iģin özel sektör tarafından yapılması gerektiğini söylemiģ. Kısa bir süre içinde bir özel sektör köylü kadınlara civciv satmaya baģlamıģ ama civcivlerde ölüm oranı yüksek olunca özel sektör garanti vermekten kaçınmıģ. Köylülerde ölüm oranı yüksek civcivleri alma riskinden kaçındıkları için köylülerin hayatında bir fark yaratabilecek bu sektör kapanmıģ 48. Genel olarak özelleģtirme mantığı, devletin iģlettiği sektörler ve firmaları özel hale getirmek ve böylelikle daha rekabetçi bir ortam sağlayıp daha çok üretim yapmak mantığı üzerine kuruludur. Ancak gerekli yasal altyapı ve yeterli donanım olmadığı zaman yukarıdaki iki örnekte olduğu gibi bu çok kötü sonuçlanabilir. Aslında doğru yapıldığında özelleģtirmenin iyi sonuçlar verebileceğine dikkat çeken Stiglitz, özelleģtirmenin gerekli tedbirler alınmadan yapıldığında ortaya çıkardığı riskleri Ģu Ģekilde dile getiriyor. ''ÖzelleĢtirmede verimsiz iģçilerin iģten çıkartılması ve bu yolla maaģ bordrolarını azaltarak zarardaki devlet teģebbüsünü kara geçirme hedeflenir. Ancak ekonomistler genel verimliliğe bakmalıdır; iģsizliğin toplumsal maliyeti vardır ve bu maliyetleri özel Ģirketler hiç dikkate almaz. Örneğin, sanayileģmiģ ülkelerde iģten çıkarmanın acısı iģsizlik sigortaları ile biracık olsun hafifleyebilir. Fakat geliģmemiģ ülkelerde böyle bir durum söz konusu olmadığı için bu iģsizler topluma büyük bir yük bindiriyorlar; kentsel Ģiddet, artan suç oranı, toplumsal ve politik huzursuzluklar. Bu sorunlar olmasa bile iģsizliğin çok yüksek maliyetleri vardır. Bunlar: iģsizliğini kaybetmemeyi baģarmıģ iģçiler arasında yaygın bir endiģe, artan bir yabancılaģma, iģini kaybetmeyen aile üyelerinin sırtına yüklene ekstra mali yük, bunun sonucu çocukların okuldan alınması'' 49. Tabii bütün bu örneklerden IMF'nin yanlıģ politikaları sorumludur diyebiliriz. Ama diğer yandan küreselleģme olgusunun dünyaya tek bir pencereden baktığı ve fakir-çevre ülkelere dayattığı politikaların sonucunu çok da önemsemediği sonucuna da varabiliriz. ÖzelleĢtirme FildiĢi Sahili örneğinde olduğu gibi telekomünikasyon sektörünü Fransız firmaya verirken, üniversite öğrencilerinin internete bağlanamamasını önemsemeyebilir. Çünkü IMF için birinci öncelik piyasaların uluslararası düzeyde liberalleģmesidir. Piyasalar liberalleģecek ki yeni pazarlar açılsın. Yeni pazarlar açılsın ki sermayedar ülkeler daha çok kar etsin. Bu bağlamda, Bu konuda o ülkenin toplumsal gerçekliğini de çoğu zaman dikkate alınmaz. 48 Stiglitz, a.g.e., s Stiglitz, a.g.e., s

15 Mehmet Ali GÖNGEN 131 IMF'in Piyasaların LiberalleĢmesi politikasına daha yakından bakmak gerekirse Ģunları söyleyebiliriz. Stiglitz'e göre geliģmiģ ülkelerin küreselleģme ile ilgili dayattığı en büyük iki yüzlülük bu alandadır. GeliĢmiĢ ülkeler kendi ihraç ettiği ürünler ile ilgili ticaretin serbestileģmesi noktasında baskı uygularlar ama o sırada geliģmekte olan ülkelerin rekabetinin kendi ülke ekonomileri için tehdit oluģturabilecek sektörleri korumayı sürdürürler. Örneğin, ABD ve Japonya dâhil olmak üzere geliģmiģ sanayi ülkelerin çoğu, sanayilerinin bir bölümünü, yabancı Ģirketlerle rekabet edebilecek kadar güçlenene dek akılcı ve seçici bir tavırla koruyarak ekonomilerini geliģtirdiler. Yine Avrupa ülkeleri 1970'lere kadar sermayenin serbest dolaģımını yasaklamıģlardı. GeliĢmemiĢ ya da geliģmekte olan ülkelerin finans sektörlerini ya da diğer sektörlerini rekabete açmalarını adil olmadığı gibi kötü bir ekonomi yönetimi olduğunu ifade eden Stiglitz, geliģmekte olan ülkeleri küçük bir tekneye benzeterek iddiasını Ģöyle örneklendiriyor. '' geliģmekte olan ülkelerin bazı sanayi kolları diğer ülkelerdeki güçlü benzerleriyle rekabetten tehlikeli bir Ģekilde zarar görebilir; böyle bir durumda bu piyasaları ithal ürünlerle rekabete açmak için baskı yapmak toplumsal ve ekonomik olarak korkunç sonuçlara yol açabilir. Ülkelerin sanayi ve tarım sektörleri yeni iģ alanları yaratacak kadar güçlenmeden, mevcut iģ alanları sistematik Ģekilde yok edilir. Böylece geliģmekte olan ülkedeki çiftçiler Avrupa ve Amerika'nın yüksek sübvansiyonlarla desteklenen ürünleriyle rekabet edemez...imf'nin dayattığı gibi sermaye piyasasını hızlı bir Ģekilde liberalleģtirme, bu tekneleri (geliģmekte olan ülkeleri küçük teknelere benzetiyor) daha gövdesindeki delikler onarılmadan, kaptana eğitim verilmeden, can yelekleri bordoya konulmadan, fırtınalı bir denize yollamaya benzer, en iyi Ģartlar altında bile büyük bir dalga karģısında alabora olması yüksek bir ihtimaldir.'' 50 Bu noktada Ģu soruyu sormak gerekiyor; neden geliģmiģ sanayi ülkeleri, baģta ABD olmak üzere kendisinin yapmadığı, yapmaktan kaçındığı politikaları IMF ve DB aracılığıyla geliģmemiģ ya da geliģmekte olan ülkelere dayatıyor. Stiglitz söz konusu olan kitabın birçok yerinde bunu IMF'in ekonomi bilmemesine, ekonomistlerin yetersizliğine, ekonomistlerin kafasında bir Ģablon olduğuna ve ülkelerin ekonomik dinamiklerini göz önüne almadan bunu her ülke için uygulamaya çalıģtıklarına değiniyor ama bunun emperyalist bir politika olduğunu da görmek gerekir. Çünkü yukarıda değindiğimiz bütün somut örnekler bizi küreselleģme ile ilgili Ģöyle bir sonuca götürüyor. Sanayisi geliģmiģ merkez ülkeler ile geliģmemiģ çevre ülke arasında Ģöyle bir iliģki var; ''Merkezden çevre ekonomilere dayatılan küreselleģme olgusu, merkezde konuģlanmıģ güçlü sermaye açısından hem yeni pazarlara, hem üretim faktörlerine, hem de yeni faaliyet ve kâr alanlarına açılma anlamına gelmektedir. Bu üç alandaki açılımda da piyasa süreci nin dayatılması, güç iliģkisini hakim kılarak, tüm bu alanların merkez sermaye tarafından sömürülmesini gerçekleģtirmeyi amaçlamaktadır. Böylece, merkez sermaye, daralan kâr hadleri ve kriz sorunlarını aģmaya ya da hafifletmeye çalıģmaktadır. Bu anlatım çerçevesinde, küreselleģmeyi, merkez sermayenin yeni kaynaklara uzanmak amacı ile çevreyi denetim altına almaya çalıģması olarak tercüme edersek, bu süreçte çevrenin merkez lehine kaynak kaybına uğramasının kaçınılmaz olduğunu ifade etmiģ oluruz. Gerçekten, merkez sermaye tam da bunu yapmaktadır Stiglitz, a.g.e., s Önder, a.g.m., 1 Aralık 2012.

16 132 Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu Ayrıca bu bağlamda burada, Uruguay Round görüģmelerinde alınan kararları yeniden hatırlatmakta yarar var; gerek tarım ürünlerinde ihracata yönelik destek indirimine gidilmesi gerekse patent telif haklarından Ģartların çevre aleyhine zorlaģtırılması ''Piyasaların LiberalleĢmesi sürecinin'' merkez lehine iģletilen bilinçli bir süreç olduğu sonucuna rahatlıkla ulaģabiliriz. Çünkü küresel ekonomide, tarım geliģmemiģ ülkelerin elinde neredeyse tek silah. Buna karģın patent ve telif hakları ise teknolojiyi elinde bulunduran geliģmiģ ülkelerin en büyük silahı. Yani kısacası parası olan, güçlü olan küreselleģme sürecinde düdüğü elinde bulunduruyor. IMF ve DB'nin politikalarını bu gözle değerlendirdiğimizde neden ABD'nin kendisi için uygulamadığı politikaları geliģmemiģ ülkelere IMF veya DB aracılığıyla dayattığı daha anlaģılır olacaktır. Çünkü ortada Ģöyle bir durum var; çevre, merkezin ekonomi alanında etkileme, değiģim ve düzenleme gücüne tabii; yeni teknolojiyi ancak eskidiğinde merkezden alabiliyor. Finans kaynakları açısından (Uzakdoğu'da Tayvan, Çin, Singapur, Malezya dıģında) ezici çoğunluğu merkeze bağlı durumdalar. Hal böyle olunca neredeyse tek yönlü bir küreselleģmeden bahsetmek mümkün; merkezden çevreye bir akım ve tek boyutlu bir dünya. Bu durumda küreselleģme sürecinin gördüğü iģlev ortadadır. Tekrar etmek gerekirse; KüreselleĢme, merkezde konuģlanmıģ güçlü sermaye açısından hem yeni pazarlara, hem üretim faktörlerine, hem de yeni faaliyet ve kâr alanlarına açılma anlamına gelmektedir. 52 Sonuç olarak IMF, DB ve DTÖ'nün kurulma gerekçelerini göz önüne aldığımızda dünyanın bugün geldiği nokta itibariyle bu kurumların baģarısız olduğunu söyleyebiliriz. Stiglitz, dünyayı olumsuz Ģekilde etkileyen finansal aksaklıklarla mücadele etmek amacıyla kurulan IMF, yoksulluğu bitirmek vaadiyle kurulan Dünya Bankası ve bu esaslar üzerine kurulan Dünya Ticaret Örgütü'nün baģarısız olduğunu ifade ederken, IMF kurulduğu günden beri yüzden fazla ülkede ekonomik kriz meydana geldiğini, dahası, özellikle IMF'in dayattığı vakitsiz liberalleģme politikalarının küresel istikrarsızlıkta payı olduğunu belirtiyor. Ayrıca bir ülke krize girdiğinde IMF fonları ve politikaları özellikle o ülkelerin yoksulları için iģi daha da zorlaģtırdığını ifade ediyor. Yine Stiglizt kendisi Dünya Bankası'nın baģ ekonomisti olarak göreve baģladığı zaman dünyanın içinde bulunduğu durumu anlatırken aslında Dünya Bankası'nın da baģarısızlığını anlatmıģ oluyordu; Bugün dünyada 1.2 Milyar insan 1 doların altında yaģıyor, dünya nüfusunun %45'i yani 2.8 milyar insan günde 2 doların altında yaģıyor. Bu noktada ister istemez insanın aklına Ģu soru geliyor. Belki de ortada Stiglitz'in iddia ettiği gibi bir baģarısızlık yoktur, tam tersine bir baģarı vardır. Çünkü yukarıda özelikle Kazgan ve Önder'in ifade ettiği gibi bu bir politikaysa, yani ''Merkezden çevre ekonomilere dayatılan küreselleģme olgusu, merkezde konuģlanmıģ güçlü sermaye açısından hem yeni pazarlara, hem üretim faktörlerine, hem de yeni faaliyet ve kâr alanlarına açılma anlamına'' geliyorsa, dahası'' küreselleģmeyi, merkez sermayenin yeni kaynaklara uzanmak amacı ile çevreyi denetim altına almaya çalıģması olarak tercüme edersek, bu süreçte çevrenin merkez lehine kaynak kaybına uğramasının kaçınılmaz olduğunu'' kabul edersek, o zaman bir 'baģarısızlık'tan söz edilemez. Bu durumda bir baģarısızlıktan ziyade merkezde konuģlanan sermayenin çevreyi sömürüsünden bahsedilebilir. Yine bu konuda Ģu veriler meseleyi anlamada bize yardımcı olacaktır. Bugün G-7 ülkelerin dünya ticaretindeki yeri yüzde 52'dir. Dünya GSMH'nın yüzde 52 Kazgan, a.g.e., s

17 Mehmet Ali GÖNGEN 'ini üretmekteler. KüreselleĢme zengin ülkelere daha çok zenginleģmeyi vaat ederken zengin ülkeler ile fakir ülkeler arasındaki uçurum derinleģmektedir. Bu uçurum ülkeler arasındaki dengesizlikle de sınırlı değildir üstelik. Halklar boyutuyla da durum farksızdır; 1960 yılında dünyanın en zengin yüzde 20'si ile en yoksul yüzde 20'si arasındaki gelir uçurumu 1/30 iken bu oran 1990 yılında 1/60, 2000 yılında ise 1/75'e yükselmiģtir. 53 KuĢkusuz, yoksulluğun yegane sebebi; IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü öncülüğünde yürütülen küreselleģme sürecidir ya da bu üç kurumun politikaları buna sebep olmuģ demek istemiyoruz ama bu politikaların yoksulluğa çözüm bulmak bir yana bu sorunu daha da derinleģtirdiğini ortaya koymaya çalıģıyoruz. 3.Sonuç KüreselleĢme olgusu bu gün hala dünyada hararetle tartıģılan kavramlardan bir tanesidir. Tanımı, çerçevesi ve kapsamı ile ilgili bir fikir birliği olmamasının temel sebebi içinde barındırdığı ideolojik potansiyeldir. Sosyal, Siyasal ve Kültürel boyutlarıyla tartıģılan KüreselleĢme kavramı esasen Ekonomi temelli bu kavramdır. KüreselleĢme, merkezde konuģlanmıģ güçlü sermaye açısından hem yeni pazarlara, hem üretim faktörlerine, hem de yeni faaliyet ve kâr alanlarına açılma anlamına gelmektedir. Batı kapitalizminin bir tür kendisini yenilemesi ve mümkün olduğunca pazarını geniģletme çabasıdır. Günümüzde Ekonomik açıdan KüreselleĢmeyi yöneten üç ana kurum olan IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi oluģumlar, kuruluģ amaçlarının çok uzağında politikalar yürütmektedirler. Yoksullukla mücadele için kurulmuģ olan Dünya Bankası ve Küresel istikrarı korumak için kurulmuģ IMF'nin, eğer gerçekten amaçları belirlenen bu hedefleri gerçekleģtirmekse baģarısızdırlar. Sonuçta IMF kurulduğu günden beri yüzden fazla ülkede kriz oldu ve bu gün hala dünya nüfusunun yüzde 45'i günde iki doların altında bir gelirle hayatlarını sürdürmektedir. Diğer taraftan Zengin ve Fakir ülkeler arasındaki makas açıldığı gibi Fakir ülkeler giderek daha da fakirleģmekte, zengin ülkeler daha da zenginleģmektedir. Gerek DTÖ'nün ortaya çıkmasını sağlayan Uruguay Round gerekse MIGA ve MAI'de alınan kararlara baktığımızda ortada bu kurumların baģarısızlığından çok bilinçli bir süreçten bahsetmek gerekmektedir. Bu süreci merkez-kapitalist ülkelerin, çevrenin kaynaklarını sömürdüğü yeni bir emperyalist süreç olarak tanımlamak mümkündür. Kaynakça CAN, Aktan CoĢkun, GloballeĢme, (eriģim tarihi Kasım 11, 2012). BAġKAYA, Fikret, Küreselleşmenin Karanlık Bilançosu, Ġstanbul, Özgür Üniversite Kitaplığı, BAYLĠS, John-Stave, Smith, OWENS, Patricia, The Globaliztion of World Politics: An Introduction to International Relations, Oxford, Oxford University Press, TASAM( Türk Asya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü), Küreselleşmenin Boyutları ve Etkileri,2006, 14 Aralık 2012.

18 134 Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu BÜYÜKBAYKAL, Ceyda Ilgaz, Türkiye'de Televizyon Alanında Küresel Yerel Birlikteliği CNN Türk ve CNBC Örneği, Ġstanbul, Ġstanbul Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi Yayınları, ÇEKEN, Hüseyin-ÖKTEN ġevket-teġoğlu, Levent, EĢitsizliği DerinleĢtiren Bir Süreç Olarak KüreselleĢme ve Yoksulluk, C.U.İ.İB.F. dergisi, Cilt:9, Sayı:2, 2008, 20derinle%C5%9Ftiren%20bir%20s%C3%BCre%C3%A7%20olarak%20k%C 3%BCreselle%C5%9Fme%20ve%20yoksulluk.pdf, 10 Aralık DUFFELMAYER, Barb Blakely, Visualizing Respect: Visual Media Literacy and Understandig of Globalizaiton and Technology Issues, 24(2)_pp pdf, FREEMAN, Alan, 'Ulusların Eşitsizliği'', içinde Küreselleşme Krizi, Alan Freeman ve Boris Kagarlitsky (der), Ġstanbul, Yordam Kitap, FREEMAN, Alan-KAGARLĠTSKY Boris, Dünya İmparatorluğu mu yoksa İmparatorluklar Dünyası mı, içinde Küreselleşme Krizi, Alan Freeman ve Boris Kagarlitsky (der), Ġstanbul, Yordam Kitap, HELD, David ve MCGREV Anthony, GODTBLATT David, PERRATON Jonathan, Global Transformation, Politics, Economics and Cultures, Standford, Standford University Press, KAZGAN, Gülten, Küreselleşme ve Ulus Devlet: Yeni Ekonomik Düzen, Ġstanbul, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, LECHNER, Frank C., BOLĠ John, World Society and Nation State, in Globalization Reader, Oxford, Blackwell publishing ltd, STAGER, Manfred B., Küreselleşme, Ankara, Dost Kitapevi Yayınları, STĠGLĠTZ, Joseph E., Küreselleşme Büyük Hayal Kırıklığı, Ġstanbul, Plan B Yayıncılık, SUSAN, Manning, Introduction, Journal of World System Research, Volume:5, Issue:2, ORAN, Baskın, Küreselleşme ve Azınlıklar, Ġstanbul, Ġmaj Yayınevi, ÖNDER, Ġzettin, KüreselleĢme ve Ulusal Ekonomiler Açısından ĠletiĢim Sorunu, ereselleme-ve-ulusal-ekonomler-acisindan-egemenlksorunu&catid=137:makale&itemid=388, ÖZTÜRK, Serdar-SÖZDEMĠR, Ali, Küresel Krizin Ekonomik Etkileri, KüreselleĢme Krizi, TASAM, Türk Asya Stratejik AraĢtırmalar Enstitüsü, KüreselleĢmenin Boyutları ve Etkileri, 2006, boyutlari_ve_etkileri, 14 Aralık 2012.

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu DÜNYA EKONOMİSİ Teknoloji, nüfus ve fikir hareketlerini içeren itici güce birinci derecede itici güç denir. Global işbirliği ağıgünümüzde küreselleşmişyeni ekonomik yapının belirleyicisidir. ASEAN ekonomik

Detaylı

Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II)

Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II) Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II) 2- Tekstil ve Hazır Giyim Ticaretinde Kotalar ve Çin in Sektöre Etkisi Hande UZUNOĞLU Dünyada tekstil ve hazır giyim ticaretinde kota

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2 İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2 PLANLAMAYI GEREKTİREN UNSURLAR Sosyalist model-kurumsal tercihler Piyasa başarısızlığı Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma sorunları 2

Detaylı

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ Yazar : Erdem Denk Yayınevi : Siyasal Kitabevi Baskı : 1. Baskı Kategori : Uluslararası İlişkiler Kapak Tasarımı : Gamze Uçak Kapak

Detaylı

Küresel Kriz Sonrası Dünya Ekonomisinin Geleceği

Küresel Kriz Sonrası Dünya Ekonomisinin Geleceği 2009 TEMMUZ - EKONOMĠ Dr. Orkun ÖZBEK Küresel Kriz Sonrası Dünya Ekonomisinin Geleceği ABD de konut kredisi piyasalarında baģlayan ve kısa sürede tüm dünyayı saran küresel krizin baģlamasından bu yana

Detaylı

İktisat Tarihi

İktisat Tarihi İktisat Tarihi 7.5.18 SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS Savaş 10 milyon askerin ölümüne, 20 milyonunun yaralanmasına neden oldu. Ekonomik açıdan uzun dönemde fizik yıkımdan daha zararlı olan normal ekonomik

Detaylı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı Mikroekonomik Analiz I IKT751 1 3 + 0 8 Piyasa, Bütçe, Tercihler, Fayda, Tercih,

Detaylı

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Brezilya: Ülkeler arası gelir grubu sınıflandırmasına göre yüksek orta gelir grubunda yer almaktadır. 1960 ve 1970 lerdeki korumacı

Detaylı

IMF, Birleşmiş Milletlerin uzmanlaşmış kurumlarından biri olsa da, kendi tüzüğü, yönetim yapısı ve mali kaynağı vardır.

IMF, Birleşmiş Milletlerin uzmanlaşmış kurumlarından biri olsa da, kendi tüzüğü, yönetim yapısı ve mali kaynağı vardır. IMF ye Genel Bakış Biz kimiz? Uluslararası Para Fonu (IMF) parasal konularda küresel işbirliğini arttırmak, mali istikrarı sağlamak, uluslararası ticareti kolaylaştırmak, yüksek istihdamı ve sürdürülebilir

Detaylı

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? Dünyada mal ve hizmet hareketlerinin uluslararası dolaşımına ve üretimin uluslararasılaşmasına imkan veren düzenlemeler (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ...i GİRİŞ...1. Birinci Bölüm MİLLETLERARASI ÖRGÜT TEORİSİ

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ...i GİRİŞ...1. Birinci Bölüm MİLLETLERARASI ÖRGÜT TEORİSİ İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...i GİRİŞ...1 Birinci Bölüm MİLLETLERARASI ÖRGÜT TEORİSİ I. MİLLETLERARASI ÖRGÜTLERİN DOĞUŞ NEDENLERİ...3 II. MİLLETLERARASI ÖRGÜTLERİN AMAÇLARI...5 III. MİLLETLERARASI ÖRGÜTLER VE ULUSLARARASI

Detaylı

KÜRESEL KRİZ SONRASI KÜRESEL FİNANSAL SİSTEM İÇERİSİNDE TÜRK FİNANSAL SİSTEMİ BAKİ ALKAÇAR (BDDK)

KÜRESEL KRİZ SONRASI KÜRESEL FİNANSAL SİSTEM İÇERİSİNDE TÜRK FİNANSAL SİSTEMİ BAKİ ALKAÇAR (BDDK) KÜRESEL KRİZ SONRASI KÜRESEL FİNANSAL SİSTEM İÇERİSİNDE TÜRK FİNANSAL SİSTEMİ BAKİ ALKAÇAR BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (BDDK) KÜRESEL KRİZ SONRASI KÜRESEL FİNANSAL SİSTEM İÇİNDE TÜRK FİNANSAL

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

Uluslararası Tarım ve Gıda Politikası II

Uluslararası Tarım ve Gıda Politikası II Uluslararası Tarım ve Gıda Politikası II DIŞ TİCARET POLİTİKALARI Doç.Dr.Tufan BAL Not: Bu sunuların hazırlanmasında çeşitli internet siteleri ve ders notlarından faydalanılmıştır. Giriş Tarım Ürünleri

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ:... 1

İÇİNDEKİLER GİRİŞ:... 1 İÇİNDEKİLER GİRİŞ:... 1 Birinci Ayrım: MİLLETLERARASI ÖRGÜT TEORİSİ... 3 I. Milletlerarası Örgütlerin Doğuş Nedenleri... 3 II. Uluslararası İlişkiler ve Milletlerarası Örgütler... 5 III. Milletlerarası

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ... 1-20 1.1. Temel Makro Ekonomik Göstergelere Göre Türkiye nin Mevcut Durumu ve Dünyadaki Yeri... 1 1.2. Ekonominin Artıları Eksileri; Temel

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 6. HAFTA 4. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ Gelişmekte olan ülkeler, son 25 yılda ekonomik olarak oldukça

Detaylı

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU 4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Yeni Dönem Türkiye - AB Perspektifi Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı: Fırsatlar ve Riskler ( 21-22 Kasım 2013, İstanbul ) SONUÇ DEKLARASYONU ( GEÇİCİ ) 1-4. Türkiye

Detaylı

2009 YILI SAYILARIYLA SAVUNMA SANAYİİMİZ

2009 YILI SAYILARIYLA SAVUNMA SANAYİİMİZ YÜZDE 29 YILI SAYILARIYLA SAVUNMA SANAYİİMİZ M. Kaya YAZGAN SaSaD Genel Sekreteri Giriş Bilindiği gibi Savunma Sanayii Ġmalatçılar Derneği SASAD her yıl yaptığı bir anketle yurdumuzun savunma sanayiinde

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

İkinci Bölümde; Global hazır giyim ticareti senaryoları ve Türkiye için hedefler oluģturulmaktadır.

İkinci Bölümde; Global hazır giyim ticareti senaryoları ve Türkiye için hedefler oluģturulmaktadır. SUNUŞ Türk hazır giyim sektörü her dönem sürdürdüğü yatırım eğilimi ve özellikle dıģ talebe bağlı üretim artıģı ile ekonomik büyümenin itici gücü olmakta, yatırım, kapasite ve üretim artıģı ile emek yoğun

Detaylı

Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor!

Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor! Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor! Çin ABD savaşı kızışıyor. AB ile TTIP görüşmelerini sürdüren ABD`nin, TPP`yi olumlu sonuçlandırarak, Çin`in bölgede artan etkinliğini dengelemek açısından

Detaylı

KÜRESELLEŞME VE BÖLGESELLEŞME

KÜRESELLEŞME VE BÖLGESELLEŞME Ankara Üniversitesi Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Anabilim Dalı Uluslararası Ekonomik Bütünleşmeler ve Avrupa Birliği KÜRESELLEŞME VE BÖLGESELLEŞME Belgin Akçay Küreselleşmeye İlişkin

Detaylı

Politika Notu Temmuz Küresel Kriz ve Türkiye Ekonomisinde Tarihi Daralma. Sumru Öz 1

Politika Notu Temmuz Küresel Kriz ve Türkiye Ekonomisinde Tarihi Daralma. Sumru Öz 1 Şekil 1. En Büyük 20 Ekonominin 2008 Yılı 4. Çeyrek Büyüme Oranı (2007 4. Çeyrek GSYH ye Kıyasla) Politika Notu 09-05 Temmuz 2009 Küresel Kriz ve Ekonomisinde Tarihi Daralma Sumru Öz 1 Küresel ekonomi,

Detaylı

ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR (İKT206U)

ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR (İKT206U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR (İKT206U)

Detaylı

bu Ģekilde Türkiye ye gelmiģ olan sıcak para, ĠMKB de yüzde 400 lerin, devlet iç borçlanma senetlerinde ise yüzde 200 ün üzerinde bir kazanç

bu Ģekilde Türkiye ye gelmiģ olan sıcak para, ĠMKB de yüzde 400 lerin, devlet iç borçlanma senetlerinde ise yüzde 200 ün üzerinde bir kazanç 2007 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KANUN TASARILARI İLE 2005 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KESİNHESAP KANUNU TASARILARININ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU GÖRÜŞME TUTANAKLARI BAġKAN: Sait AÇBA BAġKANVEKĠLĠ:

Detaylı

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü Ekonomik Analiz ve Değerlendirme Dairesi Küresel Ekonomik Görünüm OECD 6 Mayıs ta yaptığı değerlendirmede 2014 yılı için yaptığı

Detaylı

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ 1. YIL GÜZ DÖNEMİ İleri Makroiktisat I IKT801 1 3 + 0 6 Makro iktisadın mikro temelleri, emek, mal ve sermaye piyasaları, modern AS-AD eğrileri. İleri

Detaylı

Rusya nın DTÖ Üyeliğinin Türk-Rus Ticari İlişkilerine Olası Etkileri

Rusya nın DTÖ Üyeliğinin Türk-Rus Ticari İlişkilerine Olası Etkileri Rusya nın DTÖ Üyeliğinin Türk-Rus Ticari İlişkilerine Olası Etkileri Türkiye ve Rusya Rusya, Türkiye tarihinde önemli yer tutmuş bir coğrafya Geçmişte ve günümüzde Rusya ile olan ilişkilerimiz DTÖ üyeliği

Detaylı

interview INTERVIEW Ernst WELTEKE Haziran 99

interview INTERVIEW Ernst WELTEKE Haziran 99 söyleþi interview söyleþi - interview SÖYLEÞÝ(*) Ernst WELTEKE INTERVIEW Ernst Welteke is currently the Guvernor of the Central Bank of Essen State of Germany. He was recently elected as the Guvernor of

Detaylı

Ekonomik Performans Ġçin Olmazsa Olmaz KoĢul: Finansal GeliĢme

Ekonomik Performans Ġçin Olmazsa Olmaz KoĢul: Finansal GeliĢme Ekonomik Performans Ġçin Olmazsa Olmaz KoĢul: Finansal GeliĢme Erdem ALPTEKĠN Finansal geliģme ile ekonomik geliģme arasında güçlü bir bağ olduğu, ülke ekonomilerinin geliģim süreci izlendiğinde açık bir

Detaylı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%) 2016/17 Global İhracat-Büyüme Tahminleri Kaynak : EDC Export Credit Agency - ÜLKE ANALİZLERİ BÜYÜME ORANLARI ÜLKELERİN YILI BÜYÜME ORANLARI (%) Avrupa Bölgesi; 1,5 % Japonya; 0,50 % Kanada ; 1,30 % Amerika;

Detaylı

SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ

SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ Sağlıkta yapılan dönüģümü değerlendirirken sadece sağlık alanının kendi dinamikleriyle değil aynı zamanda toplumsal süreçler, ideolojik konumlandırılmalar, sınıflararası

Detaylı

TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF

TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF TÜRK SPOR SİSTEMİNİN YAPILANDIRILMASI VE BAZI ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRILMASI (3) DOÇ.DR.HAKAN SUNAY A.Ü.SBF ANAYASAMIZIN 59 MADDESİ; Devlet her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek

Detaylı

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası STRATEJİK VİZYON BELGESİ SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası Yakın geçmişte yaşanan küresel durgunluklar ve ekonomik krizlerden dünyanın birçok ülkesi ve bölgesi etkilenmiştir. Bu süreçlerde zarar

Detaylı

Finansal Krizden Bu Yana Dünya Ticaretinin En Kötü Yılı : 2015

Finansal Krizden Bu Yana Dünya Ticaretinin En Kötü Yılı : 2015 Finansal Krizden Bu Yana Dünya Ticaretinin En Kötü Yılı : 215 The Economist Intelligence Unit, Haziran 216 Küresel ticaret finansal krizden bu yana, 215 te en zayıf yılını yaşadı. Ekonomi Politikaları

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON 367 8 3 + 0 3 6

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON 367 8 3 + 0 3 6 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON 367 8 3 + 0 3 6 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü İngilizce Lisans Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR İlknur M. Gönenç Erkek diģi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hak kın yarattığı her Ģey yerli yerinde. Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, Noksanlıkla eksiklik, senin

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET

ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETĠN ĠLK ÜNĠTESĠ SĠZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERĠLMĠġTĠR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNĠTELERĠ ĠÇĠNDEKĠLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBĠLĠRSĠNĠZ. ÇALIŞMA EKONOMİSİ KISA ÖZET WWW.KOLAYAOF.COM

Detaylı

ASYA-PASİFİK MUCİZESİNİN SIRRI

ASYA-PASİFİK MUCİZESİNİN SIRRI ASYA-PASİFİK MUCİZESİNİN SIRRI Prof.Dr.Coşkun Can Aktan Kaplanları çok çevik ve hızlı koşan hayvanlar olarak tanırız. Ancak neden Asya kaplanları Afrika kaplanlarından daha hızlı koşmaktadır? Hiç düşündünüz

Detaylı

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık

Detaylı

DOĞAL GAZ SEKTÖRÜNDE PERSONEL BELGELENDĠRMESĠ

DOĞAL GAZ SEKTÖRÜNDE PERSONEL BELGELENDĠRMESĠ Türk Akreditasyon Kurumu Personel Akreditasyon Başkanlığı Akreditasyon Uzmanı 1 Ülkemizde ve dünyada tüm bireylerin iģgücüne katılması ve iģgücü piyasalarında istihdam edilebilmeleri için; bilgiye dayalı

Detaylı

Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları

Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Uygulama Laboratuar Kredi AKTS Saati Saati Saati Uluslararası Siyasi İktisat IR211 Güz 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Yok

Detaylı

İÇİNDEKİLER. KISIM 1 Giriş ve Kurumlar 1. Çeviri Editörünün Ön Sözü. İkinci Dünya Savaşı Sonrasındaki Uluslararası Ekonomik Kurumlar 17

İÇİNDEKİLER. KISIM 1 Giriş ve Kurumlar 1. Çeviri Editörünün Ön Sözü. İkinci Dünya Savaşı Sonrasındaki Uluslararası Ekonomik Kurumlar 17 İÇİNDEKİLER Çeviri Editörünün Ön Sözü Ön Söz xix xxi KISIM 1 Giriş ve Kurumlar 1 Bölüm 1 Küresel Ekonomide Amerika Birleşik Devletleri 2 Giriş: Uluslararası Ekonomik Entegrasyon 2 Uluslararası Ekonomik

Detaylı

ÇOK TARAFLI İLİŞKİLER VE AVRUPA BİRLİĞİ NİN GELECEĞİ KONFERANSI. Ümit Özlale

ÇOK TARAFLI İLİŞKİLER VE AVRUPA BİRLİĞİ NİN GELECEĞİ KONFERANSI. Ümit Özlale tepav Economic Research Policy Foundation of Turkey ÇOK TARAFLI İLİŞKİLER VE AVRUPA BİRLİĞİ NİN GELECEĞİ KONFERANSI Ümit Özlale 29 April 2011 2 Sunum Planı 1. Bölüm: İhracat performansımız Pazar genişlemesi

Detaylı

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ? TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ? Dr. Fatih Macit, Süleyman Şah Üniversitesi Öğretim Üyesi, HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu Üyesi Giriş Türk Konseyi nin temelleri 3 Ekim 2009 da imzalanan Nahçivan

Detaylı

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART 2018 Hazırlayan: Yağmur Özcan Uluslararası

Detaylı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ Finans Önemli, Öğrenmek Heyecan Verici, Bilmek Değerlidir! DOÇ. DR. KORAY KAYALIDERE SUNUŞ İÇERİĞİ Finansal piyasalardaki riskler, Faiz - döviz kuru etkileşimi ve

Detaylı

DTÖ DOHA MÜZAKERELERİ VE TARIM POLİTİKALARI. Prof. Dr. Ahmet ŞAHİNÖZ Başkent Üniversitesi

DTÖ DOHA MÜZAKERELERİ VE TARIM POLİTİKALARI. Prof. Dr. Ahmet ŞAHİNÖZ Başkent Üniversitesi DTÖ DOHA MÜZAKERELERİ VE TARIM POLİTİKALARI Prof. Dr. Ahmet ŞAHİNÖZ Başkent Üniversitesi DÜNYA TARIM POLİTİKALARINDAKİ GELİŞMELER MODERN EKONOMİ ÇAĞINDA, yani 21. yüzyılda; Tarım politikalarını, küresel

Detaylı

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ Erdem ALPTEKĠN Türk finans sistemi incelendiğinde en büyük payı bankaların, daha sonra ise sırasıyla menkul kıymet yatırım fonları, sigorta

Detaylı

Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE) ISSN:

Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE) ISSN: Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE) ISSN:2148-9963 www.asead.com 2008 KÜRESEL KRİZİ SONRASI DÖNEM TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM 2013 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 2,8 oranında büyüyen ABD ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 3,6 oranında büyümüştür. ABD de 6 Aralık 2013 te

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRKİYE EKONOMİSİ TÜK449 7 3+0 3 4

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRKİYE EKONOMİSİ TÜK449 7 3+0 3 4 DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRKİYE EKONOMİSİ TÜK449 7 3+0 3 4 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin

Detaylı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

TÜRKĠYE TEKNOLOJĠ GELĠġTĠRME VAKFI (TTGV) DESTEKLERĠ

TÜRKĠYE TEKNOLOJĠ GELĠġTĠRME VAKFI (TTGV) DESTEKLERĠ TÜRKĠYE TEKNOLOJĠ GELĠġTĠRME VAKFI (TTGV) DESTEKLERĠ 3 TEMEL DESTEĞĠ MEVCUTTUR 1- Ar-Ge Proje Destekleri 2- Çevre Projeleri Destekleri 3- Teknolojik Girişimcilik Destekleri Ar-Ge Proje Destekleri a) Teknoloji

Detaylı

MARKA ŞEHİR ÇALIŞMALARINDA AVRUPA ŞEHİR ŞARTI SÖZLEŞMESİ DİKKATE ALINMALI

MARKA ŞEHİR ÇALIŞMALARINDA AVRUPA ŞEHİR ŞARTI SÖZLEŞMESİ DİKKATE ALINMALI ENER DEN MARKA ŞEHİR AÇIKLAMASI VAHDET NAFİZ AKSU, ERZURUM DA YAPILAN MARKA ŞEHİR TOPLANTISINI DEĞERLENDİRDİ: ENER olarak, Erzurum un Marka Şehir haline gelmesini yeni kalkınma paradigması oluşturulmasıyla

Detaylı

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Uygulama Laboratuar Kredi AKTS Saati Saati Saati Uluslararası Ekonomi Politik IR502 Seçmeli 3 0 0 3 7.5 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar Dünya Bankası Grubu Hakkında Dünya Bankası nedir? 1944 te kurulan Banka, kalkınma desteği konusunda dünyanın en büyük kaynağıdır 184 üye ülke sahibidir

Detaylı

ULUSLARARASI PARASAL SİSTEMİN GELİŞİMİ. Türev Piyasaları, Sayılgan 2

ULUSLARARASI PARASAL SİSTEMİN GELİŞİMİ. Türev Piyasaları, Sayılgan 2 TÜREV PİYASALARI Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Türev Piyasaları, Sayılgan 1 ULUSLARARASI PARASAL

Detaylı

ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3

ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3 ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3 1-ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİ POLİTİKASI UYGULAMA SİSTEMLERİ 2-ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİ POLİTİKASININ OLUŞUMUNDA ETKİLİ OLAN KURUM VE KURULUŞLAR ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİ POLİTİKASININ

Detaylı

6. Aile İşletmeleri Kongresi 10 Nisan 2014. Mustafa MENTE Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreter

6. Aile İşletmeleri Kongresi 10 Nisan 2014. Mustafa MENTE Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreter 6. Aile İşletmeleri Kongresi 10 Nisan 2014 Mustafa MENTE Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreter Ajanda 1. Türkiye İhracatçılar Meclisi Biz Kimiz? Türkiye nin İhracat Gelişimi 2. Türkiye Ekonomisi

Detaylı

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER 21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER KÜRESEL EKONOMİYİ ROTASINDAN ÇIKARABİLECEK 10 BÜYÜK TEHLİKE DÜNYA EKONOMİSİ VE ABD EKONOMİSİNDE OLASI MAKRO DENGESİZLİKLER (BÜTÇE VE CARİ İ LEMLER AÇIĞI) (TWIN TOWERS) İSTİKRARSIZ

Detaylı

Küme Yönetimi URGE Proje Yönetimi. Kümelenme Bilgi Merkezi Deneyimleri

Küme Yönetimi URGE Proje Yönetimi. Kümelenme Bilgi Merkezi Deneyimleri Küme Yönetimi URGE Proje Yönetimi Kümelenme Bilgi Merkezi Deneyimleri Temel Ġlkeler Mevcut durumun değiģmesi kolay değildir, ZAMAN ve ÇABA gerektirir. DeğiĢimden ziyade DÖNÜġÜM, EVRĠM sürecidir. BaĢarı

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR FDI doğrudan yabancı yatırım, bir ülke borsasında işlem gören şirketlerin hisselerinin bir diğer ülke veya ülkelerin kuruluşları tarafından satın alınmasını ifade eden portföy yatırımları dışında kalan

Detaylı

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY 3 EYLÜL 2013 DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Değerli konuklar, yurtdışından gelen değerli misafirlerimiz, finans sektörünün kıymetli

Detaylı

İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM TURİZM POLİTİKASININ TANIMI, ÖZELLİKLERİ VE TURİZM POLİTİKASINI OLUŞTURAN ELEMANLAR. Yrd. Doç. Dr.

İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM TURİZM POLİTİKASININ TANIMI, ÖZELLİKLERİ VE TURİZM POLİTİKASINI OLUŞTURAN ELEMANLAR. Yrd. Doç. Dr. İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM TURİZM POLİTİKASININ TANIMI, ÖZELLİKLERİ VE TURİZM POLİTİKASINI OLUŞTURAN ELEMANLAR Yrd. Doç. Dr. Şefik Okan MERCAN 1. POLİTİKA KAVRAMI... 1 2. TURİZM POLİTİKASININ ÖZELLİKLERİ...

Detaylı

İçindekiler kısa tablosu

İçindekiler kısa tablosu İçindekiler kısa tablosu Önsöz x Rehberli Tur xii Kutulanmış Malzeme xiv Yazarlar Hakkında xx BİRİNCİ KISIM Giriş 1 İktisat ve ekonomi 2 2 Ekonomik analiz araçları 22 3 Arz, talep ve piyasa 42 İKİNCİ KISIM

Detaylı

HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015

HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015 HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015 YÖNETİCİ ÖZETİ Uludağ İhracatçı Birlikleri nin kayıtlarına göre, Bursa dan Hollanda ya ihracat yapan 361 firma bulunmaktadır. 30.06.2015 tarihi itibariyle Ekonomi Bakanlığı

Detaylı

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici Ödemeler Dengesi Doç. Dr. Dilek Seymen Araş. Gör. Aslı Seda Bilman 1 Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom

Detaylı

ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ EYLEM PLANI (2012-2014) İSTİHDAM-SOSYAL KORUMA İLİŞKİSİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ

ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ EYLEM PLANI (2012-2014) İSTİHDAM-SOSYAL KORUMA İLİŞKİSİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ 1. Sosyal yardımlar hak temelli ve önceden belirlenen objektif kriterlere dayalı olarak sunulacaktır. 1.1 Sosyal Yardımların hak temelli yapılmasına yönelik, Avrupa Birliği ve geliģmiģ OECD ülkelerindeki

Detaylı

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi Cahit YILMAZ Kültür Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İstanbul c.yilmaz@iku.edu.tr Key words:kredi,büyüme. Özet Banka kredileri ile ekonomik büyüme arasında

Detaylı

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar) İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar) Merkantilizm: 15. ve 16. yüzyıllardaki coğrafî keşiflerde birlikte Avrupa ülkeleri dünyaya açılmaya

Detaylı

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Devrimci Marksizm Yayın Kurulu Uzun vadede bu felâket konusunda suçun nasýl daðýtýlacaðý çok þeyi belirleyecektir. Ýþte bu, önemli bir entelektüel

Detaylı

DERS BİLGİLERİ ULUSLARARASI İKTİSAT TPB 215 3 2+ 0 2 4

DERS BİLGİLERİ ULUSLARARASI İKTİSAT TPB 215 3 2+ 0 2 4 DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI İKTİSAT TPB 215 3 2+ 0 2 4 Dersin Dili Türkçe Dersin Seviyesi Önlisans Dersin Türü Zorunlu Dersin Koordinatörü Öğretim Görevlisi Serkan

Detaylı

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N 1 EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER 1 3 M A R T 2 0 1 4, P E R Ş E M B E Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N 1948 DEKİ EKONOMİK DURUM 2 TABLO I Ülke ABD Doları Danimarka 689 Fransa 482 İtalya

Detaylı

İktisat Tarihi II. 26 Mayıs 2017

İktisat Tarihi II. 26 Mayıs 2017 İktisat Tarihi II 26 Mayıs 2017 Uluslararası Ticaret ve Dünya Ekonomisinin Gelişmesi 1815-1913 yılları arası dünya ekonomisinin ilk küreselleşme dalgasına şahit oldu. 20. yüzyılın başlarında artık bütünleşmiş

Detaylı

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE 20 Eylül 2013, İstanbul DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ 1 Sayın Maliye Bakanım, Yurt dışından gelen değerli misafirlerimiz,

Detaylı

Kümelenme ile İlgili Kavramlar

Kümelenme ile İlgili Kavramlar Program 25 Ağustos 2014 Kümelenme Kümelenme İle İlgili kavramlar Türkiye de kümelenme politikaları Başarılı küme örnekleri Ostim Savunma ve Havacılık Kümelenmesi İnegöl Mobilya Kümelenmesi Yalova Saksılı

Detaylı

«KUŞAK VE YOL» VİZYONU

«KUŞAK VE YOL» VİZYONU «KUŞAK VE YOL» VİZYONU MİLLİDEN KÜRESELE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA Yüksel Görmez Kıdemli Ekonomist: 2013-2014 Pekin Ekonomi Müşaviri TEPAV Çin Büyükelçiliği Kuşak ve Yol Perspektifinde Türkiye- Çin Ekonomik

Detaylı

1 OCAK- 30 HAZĠRAN 2009 DÖNEMĠNE AĠT KONSOLĠDE OLMAYAN FAALĠYET RAPORU

1 OCAK- 30 HAZĠRAN 2009 DÖNEMĠNE AĠT KONSOLĠDE OLMAYAN FAALĠYET RAPORU TURKISH BANK A.ġ. 1 OCAK- 30 HAZĠRAN 2009 DÖNEMĠNE AĠT KONSOLĠDE OLMAYAN FAALĠYET RAPORU A-BANKAMIZDAKĠ GELĠġMELER 1-ÖZET FĠNANSAL BĠLGĠLER Bankamızın 2008 yıl sonunda 823.201 bin TL. olan aktif büyüklüğü

Detaylı

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği Dış Ticaret Politikası Temel İki Politika Korumacılık / İthal İkameciliği Genel olarak yurt dışından ithal edilen nihai tüketim mallarının yurt içinde üretilmesini; böylece dışa bağımlılığın azaltılmasını

Detaylı

İkinci Öğretim. Küreselleşme ve Yoksulluk

İkinci Öğretim. Küreselleşme ve Yoksulluk İkinci Öğretim Küreselleşme ve Yoksulluk Küreselleşme, özellikle 1980 li yılların sonları ve 1990 lı yılların başlarından itibaren dünyada yaygın olarak kullanılan çok boyutlu bir kavramdır. Küreselleşmenin

Detaylı

İÇİNDEKİLER III. Önsöz

İÇİNDEKİLER III. Önsöz İÇİNDEKİLER Önsöz III Bölüm 1 ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER 1.1. Klasik Dış Ticaret Teorisi 1.1.1. Merkantilizm 1.1.2. Klasik Dış Ticaret Teorilerinin Dayandığı Varsayımlar 1.1.3. Emek-Değer Teorisi

Detaylı

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI 2010 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi Zorunlu Dersler Uluslararası İlişkilerde Araştırma

Detaylı

Ödemeler Dengesi Doç. Dr. Dilek Seymen Araş. Gör. Aslı Seda Bilman 1 Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom

Detaylı

Türkiye Ekonomisi : Dışa Açılma, Dış Ticaret, Büyüme, İşsizlik

Türkiye Ekonomisi : Dışa Açılma, Dış Ticaret, Büyüme, İşsizlik Türkiye Ekonomisi 1980-2010 : Dışa Açılma, Dış Ticaret, Büyüme, İşsizlik 1980 yılı ülkemizde ekonominin serbestleģtiği ve dıģa açıldığı dönemdir. Aynı zamanda dünya da küresel sermayeyi geniģletici politikalar

Detaylı

ULUSLAR ARASI TARIMSAL İLİŞKİLER. Prof.Dr.Emine Olhan

ULUSLAR ARASI TARIMSAL İLİŞKİLER. Prof.Dr.Emine Olhan ULUSLAR ARASI TARIMSAL İLİŞKİLER Prof.Dr.Emine Olhan olhan@agri.ankara.edu.tr Ulusal Tarım Politikasını Etkileyen Nedenler İçsel Faktörler: doğal koşullar, tarımsal yapı ve uygulanan tarım sistemleri Dışsal

Detaylı

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545 Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545 Finansal Krizler İkinci Dünya Savaşı ndan sonra başlayıp 1990 sonrasında ivme kazanan ulusal ve uluslararası finansal

Detaylı

Genel olarak ticaret ve işbölümü ne kadar fazla serbest olursa ve rekabet mevcut ise halk o ölçüde fazla fayda sağlar. Adam Smith

Genel olarak ticaret ve işbölümü ne kadar fazla serbest olursa ve rekabet mevcut ise halk o ölçüde fazla fayda sağlar. Adam Smith C.Can Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak- İş Konfederasyonu Yayını, 2002. NİÇİN BAZI MİLLETLER ZENGİN, BAZILARI YOKSUL? Genel olarak ticaret ve işbölümü ne kadar fazla serbest

Detaylı

2010 YILI HAZIR GĠYĠM SEKTÖRÜNDE GELĠġMELER VE SEKTÖRÜN 2023 YILI HEDEFLERĠ

2010 YILI HAZIR GĠYĠM SEKTÖRÜNDE GELĠġMELER VE SEKTÖRÜN 2023 YILI HEDEFLERĠ 2010 YILI HAZIR GĠYĠM SEKTÖRÜNDE GELĠġMELER VE SEKTÖRÜN 2023 YILI HEDEFLERĠ Hande UZUNOĞLU Türkiye sanayisinin lokomotifi olarak lanse edilen hazır giyim sektörü üretim ve istihdama katkısıyla önemli bir

Detaylı

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü Ekonomik Analiz ve Değerlendirme Dairesi Küresel Ekonomik Görünüm Çin Ekonomisi Nisan-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı

Detaylı

Araştırma Raporu. Ekonomik ve Sosyal Konsey. Yozlaşmanın Yoksulluğa Etkisi. Çağla Bektaş, Ömer Sarıtaş. Pozisyon: Başkan, Başkan Vekili.

Araştırma Raporu. Ekonomik ve Sosyal Konsey. Yozlaşmanın Yoksulluğa Etkisi. Çağla Bektaş, Ömer Sarıtaş. Pozisyon: Başkan, Başkan Vekili. Forum: Sorun: Yazar: Ekonomik ve Sosyal Konsey Yozlaşmanın Yoksulluğa Etkisi Çağla Bektaş, Ömer Sarıtaş Pozisyon: Başkan, Başkan Vekili Araştırma Raporu Giriş Yozlaşma benliğini kaybetme asimile olmak

Detaylı

Türkiye nin esas gündemi orta gelir tuzağından çıkmak olmalıdır

Türkiye nin esas gündemi orta gelir tuzağından çıkmak olmalıdır tepav Economic Policy Research Foundation of Turkey Türkiye nin esas gündemi orta gelir tuzağından çıkmak olmalıdır Ankara 26 Haziran 212 28, kişi başı gelirin ABD ye oranı (doğal log) Türkiye nin esas

Detaylı

tepav PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞÜN ÖTEKİ YÜZÜ Ocak2015 N201501 DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞÜN ÖTEKİ YÜZÜ Ocak2015 N201501 DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı DEĞERLENDİRMENOTU Ocak2015 N201501 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Ayşegül Aytaç 1 Araştırmacı, Ekonomi Çalışmaları PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞÜN ÖTEKİ YÜZÜ Petrol fiyatları, 2014 yılının

Detaylı

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ DERS NOTLARI 1 1999 17 Ağustos 1999 depremi Marmara bölgesinde Üretim,

Detaylı

Tarife Dışı Politika Araçları

Tarife Dışı Politika Araçları Tarife Dışı Politika Araçları İthal Kotaları İthal edilecek mal hacmi üzerine fiziki miktar veya değer olarak konulan sınırlamalardır. Amaç Yurtiçi tarım veya sanayi kesimini korumak Ödemeler bilançosu

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014 ORTA VADELİ PROGRAM (2015-201) 8 Ekim 2014 DÜNYA EKONOMİSİ 2 2005 2006 200 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 T 2015 T Küresel Büyüme (%) Küresel büyüme oranı kriz öncesi seviyelerin altında seyretmektedir.

Detaylı