Balangıçtan Bugüne MEZHEPSZLER Hazırlayan: Mehmet Ali DEMRBA

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Balangıçtan Bugüne MEZHEPSZLER Hazırlayan: Mehmet Ali DEMRBA"

Transkript

1 Milli Fikir Yayınları : No : 3 Balangıçtan Bugüne MEZHEPSZLER Hazırlayan: Mehmet Ali DEMRBA 2. Cilt, 1. Baskı Aydınlar Fikir Klübü P. K. 8 ÇORUM Dizgi, Baskı, Cilt; Ota Yayınevi ve Matbaacılık Koli. ti. STANBUL 1980 Ö N S Ö Z Ehl-i sünnet itikadı, bize önce lâzım olan. Edillei erbaa dır, Hakkı bâtıldan ayıran. Bid'atleri din bilenin akıbeti gayet vahim. Miftahımız olmalı Bismillâhirrahmânirrahîm. «Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?» ve «Bilmediklerinizi âlimlerden sual ediniz.» buyuran, Rahman ve rahim olan Allahü teâlâ'ya sevdii ve beendii ekilde hamdü sena olsun. «Âlimler Peygamberlerin vârisleridir.» buyuran geçmi ve gelecek bütün insanların her bakımdan en yüksei, en güzeli, Rabbü'l-âleminin mahbubu Peygamberimiz Muhammed Mustafa'ya, temiz Ehli Beytine, her biri hidayet yıldızı olan Eshâb-ı kiramına, onlara uymakla onlardan sonraki üstünlük sırasına kavuan Tabiine, Tebeî tabiîne, müctehid din imamlarına, evliya-i kirama ve kıyamete kadar onların izinden gidenlere salât-ü selâm ve en iyi dualar olsun. Allahü Teâlâ bizleri, mezhep imamları ve mezhep içindeki müctehidler vasıtasıyla Resulüne (sallallahü aleyhi ve sellem) uyan Ehl-i sünnet itikadına sahip kullarından eylesin. Din adamı kılıına girip dinimizi içten yıkmaya çalıan müctehid taslakları, vehhâbi merepli mezhepsizlerin errinden muhafaza buyursun! Sevdiklerini dost, sevmediklerini düman olarak tanıtsın! Selefi merepli sapıklara aldanmaktan, bâtılı hak, yanlıı doru, mezhepsizlii mezhep sanmaktan korusun! Âmin. Yine derleme ii bu âcize nasip olan MEZHEPSZLER kitabının bu ikinci cildi,,birinci ciltten çok farklıdır. Millî FKR'de neredilen mezhepsizlik ile alâkalı Ehl-i sünnete uygun yazıların yanı sıra kelâm, fıkıh, tasavvuf, edebiyat gibi konulardaki faideli yazılar, cazip okuyucu mektupları ve seçilmi okuyucu iirleri ikinci cildde yer aldıı için daha geni zümreye hitap edici ve okuyucuların takdirlerine mazhar olucu bir mahiyet arz etmektedir. «MÜCADELEMZN EHEMMYET» isimli yazımızı okuyan insaf sahibi uurlu müslümanların bu kitabın yapılmasındaki zarureti teslim etmemeleri mümkün deildir. Ya Rabbî, zâtının, sıfatlarının, Habibinin (sallallahü aleyhi ve sellem), Âlinin, Eshâbının, âlim ve velî kulların muhabbetini kalbimizde artır, sevgine kavuturacak ileri bizlere ihsan eyle! Ehl-i sünnet dümanı vehhâbilerden, onların kamufle adı olan selef dümanı selefîlerden, mezhepleri ortadan kaldırmaya çalıan mezhepsizlerden, Eshâb-ı kirama saldıran rafizîlerden muhafaza buyur! Hakkı hak, bâtı bâtıl olarak, tanıt, sevdiklerine dost, sevmediklerine de düman olmamızı nasip et! Âmin Yâ Rabbel âlemin! Mehmed Ali Demirba 5 Austos Ramazan-ül-mübarek 1399 ÇNDEKLER Önsöz...3 Mezhepsizlik Nedir?...7

2 Mücâdelemizin Ehemmiyeti...11 Süleyman Uluda ve Fuad Kavukçu Uluda'a vesikalı cevaplar Uluda ın cevabı (Kelâm ilmi)...44 slam da mürid ve irad faaliyeti..., Uluda'a cevabım mâm-ı Gazali hazretleriyle bir mülakat Ahmet Lütfü Kazancı Celâl Yıldırım Naim Erdoan Mehmet Bilgiç Dr. Haydar Seçkin Dr. Ali Özek Ziya Uygur Hasan Kaya'ya açık mektup Yusuf Vehbi Yavuz ran hadiseleri üzerine Afetullah Humeyni iiler kâfirdir Huceci Katiyye ran Rafızîleri mürteddir Ramazan Aslanbaba ve tütün bni Teymiyye'nin yolu Bir bayan yazara Zünnarlının saçmaları Mehmet Mehmedaliolu Çok bilmi efendiye Büyük Gazeteye cevap Densiz ceride Sebil-ura kavgası mam-hatip liselerinde yeni gayretler Sünnilii tehdit eden Abduhçuluk fitnesi Mezhepsizlerin maaları Dinde reform Vehhabilik Nedir? Vehhabîlik Hakkında Kaddafi Hazreti Muaviye Telfik macunu Humeynici öretmene

3 Kur'ân tercemesi ile din örenilmez ctihad...: slâmiyeti doru örenmenin yolu tikad da mezhep tektir Dinde anari Felsefe sefaleti lim dediin slâmcı olmak Kur'an kursu dümanlıı Ülkücüden ülkücüye Akıncıdan akıncıya uurlu hareket Mutlu olmak nsanın yaradılı hikmetleri Bir devrimci ile konuma kinci bir devrimci Çocuk terbiyesi Okuyucu mektupları MEZHEPSZLK NEDR? Bazı kimselerin mezhepsiz olduunu açıklıyoruz. Fakat bazıları mezhep nedir, mezhepsizlik nedir bilmedikleri için, iin ehemmiyetini idrak edemiyorlar. Bun kısaca arz etmek istiyoruz. MEZHEP NEDR? Bir müctehidin ictihadlarının hepsine MEZHEP denir. eriatı bildiren ilme FIKIH LM denir. Fıkıh bilgileri, Kitap, Sünnet, cma ve Kıyas denilen Edile-i er 'iyye'den meydana gelmitir. Eshâb-ı kiramın tamamı müctehid olup her birinin mezhebi dierine göre az veya çok farklı idi. Mezhepler, hak ve bid'at mezhepleri olmak üzere ikiye ayrılır. TKADDA MEZHEPLER : tikad da müslümanların 73 fırkaya ayrılacaı bunlardan sadece birisinin (FIRKA- NACYE denilen EHL- SÜNNET VEL CEMAAT fırkasının) Cennete gidecei DALÂLET FIRKALARI denilen BD AT FIRKALARININ ise Cehenneme gidecei Hadîs-i erifle bildirilmitir. (Bkz. 48. sayımıza) AMELDE HAK MEZHEPLER : lk asırlarda Eshâb-ı kiram, Tabiîn ve Tebe-i tabiîn devrindeki mutlak müctehidlerin her birinin birer mezhebi vardı. Bugün dördü hariç dierlerinin hükümleri bilinmediinden bunlarla amel etmek caiz deildir. Vehhâbînin birisi çıksa «Ben hazreti Ebu Bekrin veya mâm-ı Sevr'in mezhebiyle amel edebilirim.» dese bu caiz deildir. Bizim gibi mukallidlere her biri birer hidayet yıldızı olan Eshâb-ı kiramı taklid etmesi caiz deildir. (Bkz. 48. sayımızdaki vesikalara) MEZHEPSZLK NEDR : Çeit çeittir. Kimi dinde reformcu olup dini içten yıkmaa çalıır. Kimi slâmiyet i asra uydurmaa gayret eder, kimi dini, kendi anlayıına göre tefsir eder, kimi mezhepleri inkâr eder, kimi hak veya bâtıl mezhepleri birletirmee kalkar, kimi bazı ictihadları kabul etmez. Bu bakımdan mezhepsizlerin çou kâfir, pek azı ise sapıktır. Bir kısım sapık müslümanlar da bilerek veya bilmeyerek bu mezhepsizlere maalık yapmaktadırlar. kinci derecedeki mezhepsizlerin bir kısmı öyledir:

4 1 - Bir kimsenin kendisini mutlak müctehid görerek ahkâm çıkarmaa çalıması, Kitap ve Sünnete kendi anlayıına göre mana vermesi, Ehl-i sünnetten ayrılması (selefîlik ve vehhâbilik hareketi böyle bir mezhepsizliktir.) 2 - Hak ve bâtıl mezhepler arasında tercihler yapmak veya sadece hak mezhepler arasında tercihlerde bulunmak suretiyle hak mezhepleri ilga etme hareketi. 3 - cma ve kıyası inkâr, taklit aleyhtarlıı, farklı ictihadlarından dolayı slâm âlimlerine dil uzatıp bni Teymiyye, evkâni, Abduh gibi mezhepsizleri önder kabul etmek. Bu hareketleri yapan kimselerin mezhepsiz olduu kolayca anlaılır. Bununla beraber birkaç müahhas misal verirsek mezhepsizler daha kolay tehis edilir. MEZHEPSZLER TANIMAK : Aaıdaki hareketler mezhepsizler tarafından yapılmaktadır: l - ttihâd-ı slâm «slâm birlii» diyerek hak, bid'at ve bâtıl mezhepleri bir arada toplama gayreti (Meselâ sünnî, iî, vehhâbi, dürzî ve sosyalistleri bir çatı altında toplamak gibi) 2 - Mezhepler üstü hareket etme «slamcılık cereyanı» Bugün Ehl-i sünnet olan bazı kimseler bilmeden slâmcı tabirini kullanmaktadır, slâmcılık mezheplerden uzak olma hareketidir. Osmanlı Devletini yıkan âmillerden birisi de bu slamcılık hareketidir. 3 - Küfürleri belli olan bni Sina, Farabi gibi filozofları, Efgani ve Abduh gibi masonları slâm âlimi olarak tanıtma ve takdim, kâfirlere karı yumuak hareket etme «slâm hümanizmi» dedikleri bâtıl yol. 4 - slâmiyeti solculuk zannetme, özel mülkiyeti inkâr, Seyyit Kutup gibi malı cemiyetin mülkü sayma, «slâm sosyalizmi» dedikleri bâtıl cereyan. 5 - Ehl-i sünnetin dört hak mezhebinden birisine göre kitap yazmayıp, slâm da Faiz, slâm da Zekât, slâm da Abdest gibi hak mezhepleri ilga edici Telfik hareketi. 6 - slâm-ı ilâhi bir din kabul etmeyip, insan mahsulü olduu hissini verebilmek için slâm düüncesi, slâm nazariyesi, Kur ân da Evrim Teorisi, slâm ın görüü gibi ifadeler kullanma ii. 7 - Müellefe-i Kulübün Kütüb-i sittedeki Hadîs-i eriflerle sabit iken Kâfirlere zekât vermek için Mason Abduh gibi müellefe-i kulüba zekât verilmesini savunmak. 8 - Müftabih kavilleri zikretmeyip çeitli mezheplerdeki âlimlerin içtihatlarını bildirerek okuyucuyu aırtma gayesini gütmek veya bunlardan bazısının içtihadının kuvvetli olduunu söyleyerek âlimler arasında hakemlik yapmak. 9 - Sıffîn hâdisesini vurdu kırdı eklinde anlatılarak Hazret-i Muaviye radiyallahü anh'a dil uzatmak Çorum ve Kastamonu Tufeylileri gibi beerî sistemlere ELHAMDÜLLLAH eklinde hamd etmek Tasavvufu, rabıtayı, ölmü evliyanın feyz vermesini inkâr etmek Altın yüzüe, kadın-erkek birlikte oturmaa ve düük faizlere cevaz vermek skât-ı salât, devir ve zuhru âhiri kabul etmemek Müzii ve teganniyi caiz görüp Kur'ân-ı kerîmi teganni ile okumak Peygamberlerin günah ilediini söylemek Vefat etmi evliya ve enbiyadan yardım istemeyi irk saymak «Allah gökte veya Arta oturuyor.» demek slâm âlimlerinin kitaplarında MEVDU hadîs olduu iftirasını yaymak Zaruretsiz küfür alametini, kullanmayı caiz görmek Çaya, kahveye haram demek Teypten ezan okumaa cevaz vermek Peygamber aleyhisselâmın mübarek anne ve babasına kâfir demek Mucizeleri tevil veya inkâr etmek. Miracın Mr. Hamidullah gibi rüyada olduunu söylemek.

5 24 - Mezhepsiz Mevdûdî gibi manın artını be olarak bildirmek, kaderi inkâr etmek Ceket ve manto giyenleri zaruretten sakal bırakamayanları tekfir etmek Suudî Arabistan'ı eriat ülkesi bilmek, küfür diyarlarını slâm Devleti kabul etmek Ramazan'ın giri ve çıkıında vehhâbilere uymak, vehhâbilerle yapılan Kültür Anlamasını müdafaa etmek ve vehhâbileri Ehl-i sünnet zannetmek Zındık Humeynî'yi slâm âlimi zannetmek ve ran rafizîlerini Müslüman bilmek Kur'ân-ı Kerîm' den ve Hadîs-i eriften bizim gibi mukallidlerin anladıkları delil olmaz. Bunlar ancak müctehidler için delildir. Hal böyle iken muteber bir tefsire bakmadan «Kur'ân-ı Kerîm'i okuyup Allah böyle buyuruyor demesi büyük hatadır. Ben Kurân dan ve Hadîs ten baka delil tanımam demesi büyük cinnettir. Bu bakımdan vaizlerin cemaate Kurân a sarılın demesi uygun deildir. Bizlerin Kur'ânı Kerîm'e göre hareket etmesi ancak mezhebimizin müftabih kavilleriyle amel etmesiyle mümkündür. Herkese Kur'an ve hadîs tercemesi okumasını söylemek büyük sapıklıktır Türkiye de mezhepsizliin olmadıı yaygarasını koparmak. (Yukarıda sıralanan hareketlerin hepsi mezhepsizlik deildir. Fakat mezhepsizler tarafından tatbik edildii için mezhepsizleri tehis için bir anahtardır.) MÜCADELEMZN EHEMMYET (Aaıdaki yazıda Millî FKR i niçin çıkarmak mecburiyetinde kaldıımızı, Ehl-i sünnetin, kıymeti, ehli bid'atın zararı, din adamı, kılıında ki mezhepsizlerin sapıklıklarını ve hıyanetlerini anlatmanın dinimizin emri olduu, iman birliini parçalamak, için SLÂM BRL diye bir maske kullanıldıı, Ehl-i, sünnetten baka birleilecek yer bulunmadıı gibi hususlar anlatılmaktadır. Bu yazıyı okuyan insaf sahiplerinin hakkı teslim etmemeleri mümkün olur mu?) MLLÎ FKR E TEPKLER: Tepkilerden bazıları unlardır. 1- «Dinsizler ve gayri müslimler dururken din adamlarının hataları ile uramak gıybet deil mi? Hatasız kul olur mu? Hatalı da olsa bid'at ehlinin kitaplarından fâidelenmelidir.» diyorlar. 2 - «slâmiyet yalnız Ehl-i sünnetten ibaret deildir. Suudi vehhâbîleri, ran iîleri ve Libya sosyalistleri gibi Müslümanlarla birleerek ÎTTÎHÂD-I ÎSLÂM gerçekletirilmelidir. Bid'at ehli müslümanlar kötülenirse SLÂM BRL'nin gerçeklemesi mümkün deildir.» diyorlar. 3 - «Mezhepsizlerin hatâlarını biz de kabul ediyoruz. Ancak imdi zamanı deil, slâm nizamı kurulunca iç mücadele o zaman verilmelidir» diyorlar. DN ADAMI KME DENR? Sosyalist cumhuriyetlerden, lâik devletlerden, gayri slâmî krallıklardan maa alıp onların kanunlarına göre hareket eden din görevlilerine DN ADAMI denmez. Eskiden fetva verme ehliyetine sahip olan din âlimlerine MÜFTÎ denirdi. Bazı câhiller, müftîlerle MÜFTÜ denilen devlet memurlarını birbirlerine karıtırıyorlar. ah Veliyyullah-i Dehlevî hazretleri «ZALET ÜL-HAF» isimli eserinde din adamını öyle tarif etmektedir: «Bir kimseye slâm âlimi, DN ADAMI denilebilmesi için EDLLE- ER'YYE'den hüküm çıkarabilmesi, her hükmün delilini bilmesi lâzımdır. Yani, kıraet, tefsir, hadîs, Selef-i salibinin anlayıp bildirdii hükümleri bilmesi lâzımdır. Kur'ân-ı Kerîmi tefsir edebilmek için de bu ilimlere mâlik olmak, her âyetin sebeb-i nüzulünü ve selef-i sâlihinin tefsirlerini bilmek, hıfzı ve fehmi kuvvetli olmak lâzımdır.» DN ADAMINI KMLER KÖTÜLÜYOR? bni Asâkir hazretleri, TEBYÎN-U KZBL-MÜFTER adlı eserinde öyle buyurmaktadır : «Din âlimlerinin etleri zehir gibidir. Koklayan (tenkid etmee cür'et eden) hastalanır, tadan (kötüleyen) ölür.» Dier slâm âlimleri de din adamlarını kötüleyen, fetvalarını beenmeyip yere atan kimselerin küfrüne kail olmulardır. Yani yukarıda vasıflarını bildirdiimiz din adamlarını kötüleyenler kâfirdir. Biz hiç bir kimseyi kötülemiyoruz. Kötü olan kimseleri, mezhepsizleri tehir ediyoruz. Kitaplarından misaller vererek hatâlarını açıklıyoruz. Bu hatâlara aldanmamaları için müslümanları ikaz ediyoruz.

6 Mecmuada hatâlarını bildirdiimiz mezhepsizler, mâm-ı Gazali ve bni Arabî hazretleri gibi din adamlarını ve Hazret-i Osman ve Hazret-i Muaviye (radiyallahü anhüma) gibi Eshâb-ı kiramdan birçok kimselere dil uzatıyorlar, onları kötülüyorlar. Biz ise bu mezhepsizlerin kitaplarından misaller vererek aman bunlara kanmayın, imanınızı çaldırmayın diye müslümanları ikaz ediyoruz. Meselâ Mevdûdî ve Seyyit Kutup gibi mezhepsizlere aldanıp da Hazret-i Osman gibi bir sahabeye dil uzatılmamalıdır. Çünkü mâm-ı Rabbani kuddise sirruh öyle buyurmaktadır: «Kur'ân-ı Kerimi ve eriatı bizlere bildiren Eshâb-ı kirâmdır. Onlardan biri kötü olursa, Kur'ân-ı Kerim salam olmaz. eriatın doruluuna güven kalmaz. Kur'ân-ı kerimi Osman radiyallahü anh topladı. Osman radiyallahü anh için dil uzatılırsa Kur'ân-ı kerîme dil uzatılmı olur. Zındıkların böyle itikadlarından Allahü teâlâ ya sıınırız.» (C. 1, M. 54) MEZHEPSZLER TENKD GIYBET M? Gıybet nedir, ne deildir, vesikalandıralım: «Gıybet, bir müslümanın veya bir zımnimin gizli bir kusurunu arkasından söylemek olup harbîlerin ve açıkça günah ileyen müslümanların bu günahlarını bildirmek, müslümanlara zulmedenlerin ve alıverite onları aldatanların yaptıkları bu fenalıkları duyurmak, müslümanları bunların errinden sakındırmak, müslümanlıı yanlı anlatanların ve yazanların bu iftiralarını söylemek lâzım olduundan gıybet olmaz.» (Reddül Muhtar C. 5) MEZHEPSZLERN HATÂSI NE? Mezhepsizlerin hatâları «Kul hatasız olmaz.» kabilinden basit hatâlar deildir, îmâna taallûk eden azîm hatâlardır. Bir kısmı bid'at bir kısmı ise küfürdür. Bunların bir kısmını söylemek icap ederse öyle sıralamak mümkündür. bni Teymiyye gibi Arın kıdemine kani olmak, (Arı yaratılmı kabul etmemek) Mason Abduh gibi Teselsülün butlanına, muhalif olup düük faizlere cevaz vermek, Mason Efgani gibi «Peygamberlik san'atlardan bir san'attır.» demek, Zındık Reit Rıza gibi icmayı inkâr edip telfık zihniyetini savunmak, Mr. Hamidullah gibi mu'cizeleri te'vil veya inkâr etmek, Zeydî evkânî gibi taklidi haram saymak, zmirli smail Hakkı gibi camilere sıra, müzik âletleri konmasını ve Türkçe namaz kılınmasını istemek, kızılba Humeynî gibi kendisini mürsel peygamberlerden üstün bilmek ve ma'sûm bir AYETULLAH olarak tanıtmak, S. Kutup gibi âyet-i kerimeye aykırı olarak sâ aleyhisselâmın öldüünü söylemek ve sosyalist bir zihniyetle özel mülkiyeti inkâr ederek «mal cemiyetin mülküdür.» demek, Emekli Postacı gibi Eshâb-ı Kirama dil uzatmak, Süleyman ATE gibi «ilk insan Âdem aleyhisselâmdır.» demeyip ilk insanı hücre kabul ederek «Kur an da evrim teorisi» olduunu iddia etmek, NESÎL DERGS gibi iî, vehhâbî ve sosyalistlerden müteekkil bir SLÂM BRL düünmek ve mezhepsizleri hüccet gibi göstermek basit birer hatâ mıdır? Yoksa bu ite bir kasıt mı vardır? Yaptıımız incelemelere göre mezhepsizlerin ekserisinin masonlarla ibirlii yapıp slâmiyet i dejenere etmek istediklerini gördük. Maksadımız bilmeden bu dinde reformcu zındıkların peinden giden gafil müslümanları uyarmaktır. Mezhepsizleri ifa etmezsek ne olur? Mazaallah büyük felâkete duçar olabiliriz, ite vesikası: MEZHEPSZLKLE MÜCADELENN EHEMMYET: Mezhepsizlerin de hüccet bildii mâm-ı Rabbani müceddid-i Elfi Sâni Ahmed-i Fârûkî Serhendî (kuddi sirruh) hazretleri Mektûbat'ta u hadîs-i erifi nakletmektedir: Ortalık karııp yalanlar yayılıp, dinden olmayan eyler ortaya çıkınca âdetlere karıtırılınca ve Esbabıma dil uzatılınca, doruyu bilenler herkese bildirsin, Allahü teâlânın, meleklerin ve bütün insanların laneti, bilip de, gücü yettii halde bildirmeyenlere olsun. Allahü teâlâ böyle âlimlerin farzlarını ve dier ibâdetlerini kabul etmez. (C. 1, M. 251) Mezhepsizlerin bid'at ve küfürlerine ses çıkarmayalım da, hadîs-i erifte bildirilen lanete müstahak mı olalım? Bize mezhepsizlerle mücadeleyi bırakın diyen gâfiller, bu hadîs-i erifin dehetinden korkmuyorlar mı? Mezhepsizler tarafından bata Hazret-i Muaviye radıyallahü anh olmak üzere Eshâb-ı kirama dil uzatılmaktadır. bni Teymiyye'nin sapık yolu SELEFYYE adı altında canlandırılmak istenip KTAP VE SÜNNET IIINDA denerek SEVÂD- A'ZAM'dan müslümanların ayrılması için uraılmaktadır. TELFIK cinayetleri ilenmektedir. Bid'at fırkalarını sevdirme gayretleri görülür. Daha bunlar gibi dinde olmayan ne bid'atlar türemitir. Bu gerçekleri bilip de susmak, lanete müstehak dilsiz bir eytan olmak demek deil midir?

7 «Defi mazarrat, celb-i menfaatten evlâdır.» kaidesine uyarak ehl-i bid'atın mazarratını def etmee çalııyoruz. Ehl-i sünnet itikadını da bildirerek celb-i menfaat temini için gayret ediyoruz. Allahü teâlânın emirlerini bildirmek ve yasak ettiklerinden sakındırmak çok mühim bir vazifedir. Bunu da vesikalandıralım: EMR- MA'RÛF VE NEHY-Î ANLMÜNKER : Hadîs-i erifte öyle buyrulmutur : «Birbirinize müslümanlıı öretiniz. Emr-i ma'rûfu bırakırsanız, Allahü teâlâ en kötünüzü baınıza musallat eder ve dualarınızı kabul etmez.» Yine Hadîs-i erifte öyle buyruldu: «Bütün ibâdetlere verilen sevap, Allah" yolunda gazaya verilen sevaba göre deniz yanında bir damla su gibidir. Gazanın sevabı da, EMR- MA'RÛF VE NEHY-Î ANLMÜNKER sevabı yanında, denize göre bir damla su gibidir.» HADKA'da dil âfetleri bahsinde buyruluyor ki: «Emr-i ma'rûfu ve nehy-i münkeri el ile yapmak hükûmet adamlarına, dil ile yapmak din adamlarına, kalb ile yapmak da her nıüslümana farzdır» DN ADAMININ KÖTÜSÜ OLUR MU? Acaba din adamının kötüsü olursa zararı nasıl olur? Bunu da vesikalandıralım: TEZKRE- KURTUB MUHTASARI n daki hadîs-i erifte öyle buyurulmaktadır: Ahir zamanda câhil din adamları ve fâsık hafızlar çoalır. O zamanın din adamları, eek leinden daha bozuk ve daha kokmu olacaklardır.» KÜNÜZ-ÜD-DEKAIK'daki Hadîs-i erifte öyle buyurmaktadır: Ümmetimin felâkete sürüklenmesi, kötü din adamlarından olacaktır.» DÂREM'nin bildirdii Hadîs-i erîf ise öyledir: «Din adamlarının kötüsü kötülerin en kötüsüdür.» HADKA da (El âfetleri) bahsinde u hadîs-i erîf bildirilmektedir : «Ümmetim, kötü din adamlarından çok zarar görecektir.» KMYA- SAADET'teki Hadîs-i erifte öyle buyrulmaktadır : «Ümmetimdeki münafıkların çou Kur'ân-ı kerîm okuyanlardan olacaktır.» Yine Kimya-i Saâdet'te Ebû Süleyman Darâni öyle buyurmaktadır: «Cehennemde azap yapan Zebani isimli melekler puta tapan kâfirlerden önce eriata uymayan hafızlara saldıracaklardır.» RYAD-ün-NÂSHÎN'deki hadîs-i erifte ise öyle buyurulmaktadır: «Kur'ân-ı Kerîm okuyan çok kimse vardır ki, Kur ân-ı kerim onlara lanet eder.» Bu hadîs-i eriflerden anlaılacaı üzere din görevlilerinin içinde dini içten yıkmaa çalıan bir çok mezhepsiz bulunmaktadır. Böyle hâinlerin ihanetlerini açıklamak büyük bir cihad deil midir? Bazı gafil müslümanlar mezhepsizlere maalık ederek bu cihada mani olmaları çok korkunç deil midir? Bizim bu mukaddes vazifemizi kötülemeden önce, hatâlarını açıkladıımız din adamı kılıındakiler, kokmu din görevlileri midir, yoksa hââ islâm âlimleri midir? Bu tesbit edilmeden «ç mücadeleye imdilik lüzum yok» demek kadar büyük gaflet olur mu? Aslında iç düman, dı dümandan, içteki yara dıtaki yaradan daha tehlikelidir. Ayaktaki bir yaranın tedavisi, kalbdeki bir yaranın tedavisinden daha kolay olur. Sırlarımızı, cephanemizi ve zayıf noktalarımızı bilen bir dümanın zararı dıtaki dümandan daha tehlikelidir. Bize mezhepsizlerle mücadeleyi bırakın diyenler gaflet içinde deillerse büyük ihanet içindedirler. KÖTÜ DN ADAMLARI BÖLÜCÜDÜR ran'daki iîlere özenip devleti yıkmaa kalkanlar, vehhâbilere uyarak Ramazanın son günü oruç bozarak ikilie sebep olanlar, bizim partili deildir diyerek Ehl-i sünnet müslümanlarını tekfir edip dömeye kalkanlar, kâfirden gelme diyerek ceket giymeyenler, gözlük takmayanlar, mantoya kâfir

8 kıyafeti diyenler, çaya kahveye haram damgasını basanlar, daha bunun gibi hareketlerle fitnelere sebep olanlar, yukarıda bildirilen Hadîs-i eriflerdeki vasıfları bildirilen kötü din adamlarıdır. Hadîs-i erifte uykuda olan fitneyi uyandıranlara lanet edilmitir. Muhyiddin-i Arabî hazretleri MÜSAMERE isimli kitabında bölücü din adamları hakkındaki u hadîs-i erifi nakletmektedir: «Bir zaman gelir ki müslümanlar, birbirlerinden ayrılır, parçalanır. eriatı (Ehl-i sünnet vel cemaat yolunu) bırakıp kendi düüncelerine göre ilerine uyarlar. Kur'ân-ı kerimi çalgılardan arkı gibi okurlar, Allahü teâlâ bunlara lanet eder.» Zebanilerin putperestlerden önce saldıracaı bu bölücü din adamları, mason Abduh ve çömezleri dört hak' mezhebi bire indirmek yani hepsini kaldırmak için SLÂMDA BRLK, SLÂMDA FAZ, SLÂMDA ZEKAT, SLÂMDA ABDEST, KTAP VE SÜNNET IIINDA, SLÂMIN IIINDA, SLÂMDA U, ÎSLÂMDA BU diye kitap yazıyorlar, îcmaya karı geliyorlar, itikadda tek hak mezhep EHL- SÜNNET VEL CEMAAT iken itikadda mezhebi üçe çıkarıyorlar, müçtehidler arasındaki rahmet olan ictihad ayrılıklarını körüklüyorlar. Biz de bunların bid'atlerini açıklayınca bizi Emr-i marûftan nehyetmeye kalkıyorlar. Ehl-i kıble zannederek kâfir vehhâbileri, sapık fırkaları ve Ehl-i bid'atı sevdiklerini açıktan açıa söyleme cüretini gösteriyorlar. Bid'at ehlinin kötülüü hakkında 48. sayımızda Selef î Uluda'a cevap verirken kâfi miktarda açıklama yapmıtık. Bid'at ehline kıymet verenin slâmiyet i yıkmaa yardım edeceini bildiren Hadîs-i erif ile bid'at ehlini seven kimsenin kalbinden îman nurunun çıkacaını bildiren Hadîs-i erifleri nakletmitik, îman mes'elesi olduu için Uluda'a bu sapık fikirlerinden dolayı tevbe eylemesini emr-i ma'rûf olarak tebli etmitik. Tevbesini açık olarak yapması gerekirken yapmamıtı. Çünkü Kimya-i Saadetteki Hadîs-i erifte öyle buyrulmaktadır: «Gizli yapılan günahın tevbesini gizli yapınız, aikâre yapılan günahın tevbesini aikâre yapınız, günahınızı bilenlere tevbenizi duyurunuz.» Bu hadîs-i erife göre, S. Kutup gibi mezhepsizlere, belki tevbe etmi diye hüsn-i zan etmek doru deildir. BD'AT VE BD'ATIN ZARARI : Zamanımızda vehhâbilere sevgi, iîlere rabet ve bid'at ehline sempati çoaldıı için bid'at hakkında birkaç vesika daha verelim: mâm-ı Rabbani hazretleri Mektûbat'ta buyuruyor ki: «Bid'at demek, Peygamber aleyhisselâm ve O'nun dört halifesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkan eylere denir. Peygamber aleyhisselâm buyurdu: «Dinimizde yapılan her yenilik, her reform merduttur. Bu bid'atlerin hepsi dalâlettir, doru yoldan ayrılmaktır.» Bid'atleri HASENE (güzel), SEYYE (kötü), diye ikiye ayırmılarsa da bu bid'atlerin hiç birisinde güzellik ve parlaklık deil, yalnız karanlık ve bulanıklık görüyorum. Eer bugün kalbler kararmı olduundan bid'at sahibinin ileri iyi ve güzel görülürse de yarın kıyamet günü kalbler uyandıı zaman bunların zarar ve pimanlıktan baka bir netice vermedikleri görülecektir.» (Mek. C. 1/186) «ster hasene, ister seyyie desinler, her bid'at sünneti yok eder. Belki bir bakımdan güzel denmi olabilir. Hiç bir bid'atin kendisi güzel olamaz. Çünkü Allahü teâlâ sünnetlerin hepsini beenir. Sünnetlerin zıddı ise eytanın beendii eylerdir. Bugün bid'atler her yere yayılmı olduundan bu sözümüz çok kimseye aır gelir.» (C. 1/255). «Bid'atlerle dini yükseltiyoruz, eriatın noksanlarını tamamlıyoruz diyorlar. Herkesin bu bid'atleri yapmasını körüklüyorlar. Allahü teâlâ bunları doru yola getirsin. Bilmiyorlar ki, din bu bid'atlerden önce kâmil olmutu. Allahü teâlânın ni'meti tamam olmutu.» (C. 1/260). «Bid'at sahibi ile konumak, kâfirle arkadalık etmekten kat kat daha fenadır. Yetmi iki çeit bid'at sahibi vardır. Bunların içinde en kötüsü, Eshâb-ı kirama dümanlık edenlerdir. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîm'de bunlara kâfir diyor. Sûre-i Fethin son âyetinde (SENN ESBABINA KÂFRLERN DÜMAN OLMASI ÇN) buyuruyor.» (C. 1/54). Fetâvâ-i haremeyn kitabının 19. sayfasındaki Hadîs-i erifte öyle buyrulmaktadır: «Bir bid'at ehli gördüünüzde yüzüne nefretle bakınız. Çünkü Cenâb-ı Hak bütün bid'atçılara buz eder. Onların hiç birisi Sırat köprüsünden geçemiyecek hepsi sinek ve çekirgeler gibi dökülüp Cehenneme yuvarlanacaktır.»

9 Tarikat-ı Muhammediye'de bildirilen Hadîs-i erifte buyuruluyor ki: «Bid'at sahibi, bid'atinden vazgeçmedikçe, Allahü teâlâ onun hiç bir ibâdetini kabul etmez.» Mezhepsizlerin peinden giden gafillerin aaıdaki Hadîs-i erifi okuyarak tevbe etmeleri umulur: «Bid'at sahibi olanlara hürmet eden, ölü veya dirilerini metheden veya büyük bilen slâmiyeti yıkmaa yardım etmi olur.» HER KTAP OKUNUR MU? Bazı eyyamcılar bilmeden diyorlar ki: «Her kitabı okumak lâzımdır, faydalı yerlerini alır, zararlı yerlerini atarız.» Mezhepsizler de kötü maksatlarını gizleyerek aynı eyi öyle ifade ediyorlar: «Vehhâbî, iî ve dier Ehl-i sünnet harici kitapları da okuyup faydalanmak icap eder, faydalı yerlerini alır, zararlı yerlerini atarız.» Birkaç arkadala Çorum mam Hatip Lisesine gitmitik. Öretmen Emin Cansız ile Hamidullah'ın mi'râcı inkâr ettiinden konuuyorduk. Karamancı olarak tanınan Müdür Mehmet Yıldırım söze katılıp öyle dedi: «Hamidullah da insandır. Kitabının birkaç yerinde hatâ vardır diye kitabını okumamak mı icap eder? Faydalı yerlerini alır, yanlı yerlerini atarız.» Bu zihniyet çok yanlıtır. Bir kitap bilgi örenmek, istifade etmek için okunur. Eer kitabın doru ve yanlıı biliniyorsa okumaa hiç lüzum yoktur. Eer yanlı ve doru bilinmeden okunuyorsa, maazallah yanlı bir itikaddan dolayı imansız gidilebilir. Bu bakımdan içinde îman açısından bir tek yanlı bulunan kitap okunmaz. Biz mezhepsizlerin kitaplarını, hatâlarını tehir ve müslümanları ikaz gayesiyle okuyoruz. Ehl-i sünnet âlimleri de bu gaye ile okudukları gibi yanlıını ve dorusunu anlayabilme kudretine sahip oldukları için bid'at ehlinin hattâ kâfirlerin kitaplarından nakiller yapmılardır. Meselâ Mutezile âlimi Zemaheri'den birçok nakil yapılmıtır. Hakkı bâtıldan, doruyu yanlıtan ayıramayacak olanın, yani Ehl-i sünnet âlimi olmayan kimsenin, bir mutezilenin, bir iînin, bir vehhâbînin kitabını okuması çok zararlıdır imanı yok edebilir. YEN BR KTAP YAZMAA HTYAÇ VAR MI? Mezhepsizler, teknolojinin ilerlemesinden bahsederek, hiç bir misal vermeden sayısız problemler çıktıını bunları çözmek için içtihada ve asra göre tefsire ihtiyaç olduunu durmadan yazıyorlar. Tercüman Gazetesi'nde Muhammed Erol diye birisi, Kur'ân-ı Kerîmin her asra göre yeniden tefsir edilmesini savunuyordu. Asra göre tefsir yazmak isteyen birisi, âlim ve kâmil bir velî'ye gelerek niyetini açıklar. Mübarek âlim u manada cevap verir : «Bir kitap ancak ihtiyaç olursa yazılır. Yeni bir tefsire ihtiyaç var mıdır? Ehl-i sünnet âlimleri bugüne kadar yazdıı tefsirlerde bir noksanlık mı bıraktılar da bu noksanlıkları tamamlayacaksınız? Veya tefsirlerine bid'atler, fazlalıklar karıtırdılar da siz bunları mı ayıklayacaksınız? Elli bin cild kitap okudum, muteber tefsirlerin hiç birisinde noksanlık veya fazlalık görmedim. Yazacaın tefsiri yırtar çöp tenekesine atarım.» Mektubat'ta ise öyle buyrulmaktadır: «Nasihat istiyorsunuz, faideli eyleri açıklamamı arzu ediyorsunuz. Ehl-i sünnet âlimleri ve tasavvuf büyükleri faideli eylerin hepsini yazdılar. Lüzumlu bilgilerden açıklanmadık hiç bir ey bırakmadılar. Kurtulmak ve saadete kavumak isteyen ancak Ehl-i sünnet vel cemaat âlimlerinin gösterdii yolda yürümelidir. (C. 1/69) Ehl-i sünnet âlimleri, âyet-i kerîmelere kendi anlayılarına, düünülerine göre mana vermedi. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem'in, âyetlerden anlayıp bildirdiklerini Eshâb-ı kiramdan örendiler, bu örendikleri manaları kitaplarına yazdılar. Peygamber aleyhisselâmın bildirdiinden baka türlü tefsir etmek caiz deilken asra göre tefsir yazmaa kalkmak büyük bir cinayettir. slâmiyette çözülmemi hiç bir mes'ele kalmamıtır. Ehl-i sünnet âlimleri kıyamete kadar yapılacak olan her iin yollarını Eshâb-ı kiramın açıklamasından, Kitab ve Sünnetten çıkarıp bizlere bildirmilerdir. Mezhepsizlerin içtihada yeltenmelerine fırsat bırakmamılardır. Buna ramen mezhepsizler, kendi bozuk düüncelerine Kur'ân yolu, Eshâb yolu, Selef yolu, Sünnet-i Senniyye

10 gibi isimler vererek gençleri kandırmaa çalııyorlar. Bu bakımdan nakle dayanmayan, içinde ahsî düünce olan kitapların okunması çok zararlıdır. TUHFET-ÜS-SÂLKN kitabında mâm-ı Gazâlî hazretlerinin öyle buyurduu bildirilmektedir: «Üç kimse Kur'ân-ı kerîmin manasını anlayamaz: 1 - Arapçayı iyi bilmeyen ve tefsir okumamı olan, 2 -Büyük günaha devam eden. Ehl-i sünnet itikadından küfre sapmayacak kadar ayrılmak bile büyük günahtır. Bunun için bid'at sahipleri Kur'ân-ı kerîmi anlayamaz. Çünkü bid'atin zulmü kalbi karartır. 3 - tikad bilgilerinden birisini yanlı anlayıp Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdii hak sözü kabul etmeyen de Kur'ân-ı kerîmi anlayamaz.» Görüldüü gibi, bir kimsenin ana lisânı vehhâbîler gibi Arapça olsa da bid'at veya küfür ehli ise Kur'ân-ı Kerîmi doru anlayamaz ve yanlı anlayıı sebebiyle peinden gidenleri felâkete sürükler. Mezhepsizler Kur'ân-ı kerîmi doru anlayabilselerdi bid'at ehli ile birleme teklifinde bulunmazlardı. K ZID BR ARADA BULUNMAZ Karaman, Uluda, Nesil Dergisindeki yazarlar, dier selefîler ve bunların avukatı Ahmet Gürta öyle düünüyorlar : «Biz mâm-ı A'zamı sevdiimiz gibi, hatâsı olmakla beraber Muhammed Abduh'u da severiz.» Çeitli bid'at ve küfürleri bulunan mason Abduh sevilirse, mâm-ı A'zam rahmetullahi aleyh ve Muhammed aleyhisselâm sevilmemi olur. Bu ifademizin de vesikasını verelim: Mektûbat'ta öyle buyrulmaktadır: «Muhammed aleyhisselâma tam ve kusursuz tâbi olabilmek için, onu tam ve kusursuz sevmek lâzımdır. Tam ve olgun sevginin alâmeti de onun dümanlarını düman bilmektir. eriatını beenmeyenleri (mu'cizeleri inkâr edenleri, teselsülün butlanına muhalif olanları, icma'ya karı gelenleri, telfık yapan mülhidleri, içteki kötü bir arzudur diyerek eytana inanmayan dinde reformcuları) sevmemektir. Muhabbete müdahane (geveklik) sımaz. ki zıd eyin muhabbeti bir kalbde, bir arada yerlemez. CEM' ZIDDEYN MUHALDR. ki zıddan birini sevmek dierine dümanlıı icap ettirir.» (M. 165) Görüldüü gibi, hem Muhammed aleyhisselâmı, hem de Muhammed Abduh'u sevdiini söyleyen kimsenin bu sevgisinde yalancı olduu anlaılmaktadır. HAK LE BÂTIL BRLEMEZ Yabancılar, slâmiyeti parçalamak, îman birliini bozmak için SLÂM BRL maskesi ile Arabistan'da bir vehhâbî devleti kurdular. Mezhepler slâm birliine mani oluyor diye mezhepleri kaldırdılar. Vehhâbîlerle yapılan KÜLTÜR ANLAMASI gereince Türkiye'ye sokulan vehhâbî kitaplarının dört hak mezhepten hiç birisine göre yazılmadıı görülmektedir. Kitap ve Sünnetten kendi bozuk düüncelerine göre çıkardıkları manaya slâmiyet demektedirler. nsanların sulh ve saadet içinde yaamalarını kim istemez. Bu idealden istifade etmek isteyen mezhepsizler, öyle diyorlar: «Ate ile su niye ayrı duruyorlar, gelin bunları birletirelim, karde karde bir arada dursunlar.» ki zıd eyin bir arada bulunması muhaldir. Mezhepsizler bunun muhal olduunu bildikleri için yanmakta olan slâm me'alesini söndürmek, parlayan Ehl-i sünnet ııına su sıkmak istiyorlar. Bunu da uzlama, birleme gibi maskeler kullanarak yapmak istiyorlar. Geçen gün bir komünist, milliyetçilerle anlama yapılamayacaını öyle açıkladı : «Faizmle diyalog olmaz, faizmle ancak mücadele edilir.» Komünistler, milliyetçilere faist diyerek, mezhepsizler de Ehl-i sünnet mensuplarına «Mezhepçi müteassıplar» diyerek anari çıkarıp Türkiye'yi yıkmak istiyorlar.

11 Bal ile sirke, süt ile idrar, zemzem ile arap birlemeyecei gibi hak ile bâtıl da birlemez. Ancak gerektiinde bir anlama, bir uzlama yapılabilir. Asırlardır dört hak mezhep yaamı, imdi SLÂMDA BRLK diyerek bunları kaldırmak istiyorlar. ngilizlerin Arabistan'a yaptırdıı bu ii, Türkiye'de bazı çevreler Ehl-i sünnete yapmak istiyorlar. Bilerek veya bilmeyerek ngiliz oyununa geliyorlar. NESL DERGS mensupları, Ehl-i sünnet ile Ehl-i sünnet dıı grupların birlemesini açıktan açıa savunabilir hale gelmilerdir. NESL DERGS, Mart 1979 sayısında sayfa 15 te aynen öyle demektedir: «ran iî ve caferî, Suudî Arabistan vehhâbî, Irak, Suriye, Mısır, Libya ve Cezayir, solcu ve sosyalist der (derseniz) ve onlardan uzaklaırsanız SLÂM BRL iddianız havada kalmaz mı? Bu anlayıtaki müslümanlar TTHÂD-I SLÂM'dan nasıl bahsedebilirler?» Nesil Dergisinin 1979 Temmuz sayısında ise (sayfa 33 te) öyle denmektedir. «üphe götürmez bir gerçektir ki, sünnî olsun, Ehl-i sünnet dıı olsun, müslümanların birlik ve tesanüt içinde olmaları, tarihte olduundan çok daha iddetli bir ihtiyaç ve zaruret halini almıtır.» Atele suyun birlemesini teklif, tesanüdü mü gerektirir, yoksa yanan atein tamamen sönmesini mi icap ettirir? Nesil Dergisi aynı sayı ve aynı sayfada öyle demektedir: Dergimizin bu sayısında slâmın iki aynı mezhebine balı âlimlerin, söz konusu ettiimiz birleme ve kardelii tazeleme gayretlerini tarihî bir metin içinde sergilemekteyiz.» (Nesil Sıra No, 34) Nesil'in bahsettii tarihî metin, bizim de terceme ederek nerettiimiz HUCEC- KAT'YYE RSALES'dir. Bu risalede okuyucularımızın da bilecei gibi ran'daki iîlerle Ehl-i sünnet mensupları münazara ediyor, neticede Ehl-i sünnetin hak ve doru olduu kabul ediliyor, iîler tevbe ederek Ehl-i sünneti kabul edip Müslüman oluyorlar. Nesil Dergisi de bu kısmı aynen terceme ederek ranlıların iîlii bırakıp küfrü gerektiren hususlardan vazgeçip Ehl-i sünnete girerek Müslüman olduklarını bildiriyor. Ancak Hazret-i Ebû Bekir ile Hazret-i Ömer'e (radiyallahü anhüma) dil uzatmanın küfrü icap ettiini, böyle kimselerin Hanefî mezhebine göre tevbesinin bile kabul edilmiyeceini Nesil Dergisi de bildirmek mecburiyetinde kalmıtır. Fakat ranlıların eyhayna dil uzattıklarına dair bir senet bulunamadıı için iîlerin Ehl-i sünneti kabul edip müslüman olmalarına razı olunuyor. Gel gör ki, Nesil Dergisi ranlı iîlerin Ehl-i sünneti kabul edip müslüman olmalarına SÜNNÎ - Î TTFAKI diye manet atıyor. Hadiseyi bu kadar tersyüz etmek, hedefinden saptırmak ancak selefîlere mahsus bir taktiktir. Hak ile batıl, sünnet ile bid'at birlemez. Birletirilmeye kalkılırsa hepsi de bâtıl olur. Ehl-i sünneti parçalamak için, bölücülük için BRLEME maskesi takılmaktadır. Temiz su ile necasetli su birleirse bir birleme olur, ancak bu suya artık temiz su denmez, hepsi de necasetli su olur. Vehhâbî ile, iî ile Ehl-i sünnet birleir mi? Bazı mezhepsizler de ran iîlerini örnek alarak komünistlerle birlikte bir isyan hazırlıı içinde oldukları, müslümanların baına felâket hazırlamakla megul oldukları çileri Bakanlıının gizli tamimi ile ve ran iîlerini övme gayretlerinden anlaılmaktadır. Böylece müslümânları parçalayıp komünistlere yem olarak takdim etme gayretlerine dikkat edilmeli ve müslümanların bu oyuna gelmesine fırsat verilmemelidir. Mezhepsizlerin SLÂM BRL davasında samimî olmadıkları, bu maske ile iman birliini parçalamak istedikleri, bid'at ehli ile ibirlii teklif etmelerinden, komünistlerle müterek hareketlerinden ve Ehl-i sünnet etrafında birlemeyi reddettiklerinden anlaılmaktadır. Bütün müslümanların birleecei yer Ehl-i sünnet yoludur. O halde tek doru tek hak olan Ehl-i sünnet yolu nedir? Bâtılda deil ancak hakta birleilir. EHL- SÜNNET VE KIYMET : Hadîs-i erifte öyle buyurulmaktadır: «Ümmetim, yetmiüç fırkaya ayrılacak, bunlardan yalnız birisi Cennete girecektir. Bunlar benim ve Esbabımın yolunda (Ehl-i sünnet vel cemaat yolunda) olanlardır.» Mezhepsizler, hümanist geçinerek bid'at, dalâlet ve küfür fırkalarına da müslüman dedikleri ve ngilizlerin çıkardıı SLÂM BRL maskesi altında hareket ettikleri için yukarıdaki Hadîs-i erifi inkâr

12 ediyorlar. Bu hadîs-i erîfin dört SÜNEN kitabında bulunduu MLEL VE NHAL tercemesinde bildirilmektedir. BERKA ve HADKA kitaplarında Buhari ve Müslim'de bulunduu bildirilmektedir. Ayrıca bu hadîs-i erîf, Ehl-i sünnet âlimlerinin istisnasız hepsinin kitaplarında mevcuttur. Meselâ lcâm-ul-avâm, Gunyetüt talibin, erh-i Mevâkıf, Ebussuud Efendi'nin fetvaları gibi muteber kitapların hepsinde mevcuttur. 48. sayımızda bunun sayısız vesikalarını vermitik. Bunlardan bir tanesi Hayâli'nin erh-i Akaidi'nde bildirilen ibaredir: «Ehl-i haktan maksat, Ehl-i sünnet vel cemaattır.» Mektûbat'ta buyuruluyor ki: «Yetmiüç fırka içinde Cehennemden kurtulan yalnız Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Her müslüman, Ehl-i sünnet itikadını örenmeli, imanını buna göre düzeltmelidir.» (C. 2/67) Aynı cilddeki hadîs-i erifte öyle buyurulmaktadır: «Benden sonra müslümanlar arasında çok ayrılık olacaktır. O zamanlarda yaayanlar, benim yoluma ve Hulefa-i râidinin yoluna yapısın. Sonradan meydana çıkan eylerden kaçsın. Çünkü dinde yenilik (reform) doru yoldan çıkmaktır. Benden sonra dinde yapılacak deiikliklerin hepsi dinsizliktir.» (C. 2/67) ZAMANI DELM : Gafiller bilerek veya bilmeyerek öyle diyorlar: «Millî FKR'in yaptıı mücadeleye katılıyoruz, mezhepsizlik bid'atı her yeri sarmıtır, fakat imdi zamanı deildir. slâm nizamı kurulduktan sonra iç mücadele verilmelidir.» çteki hainleri (dahilî dümanları) temizlemeden dıtaki dümanlarla mücadele etmek mümkün olur mu? çimizi hainlerden, kundakçılardan, arkamızdan hançerlemek isteyenlerden temizlemedikçe karıdaki dümanın üstüne nasıl gidilir? arap ile zemzemi karıtırdıktan sonra artık bu karııma nasıl zemzem denir? Bid'at ehli ile birlikte islâm nizamı kurulur mu? Mezhepsizlerin dedii ekilde bir islâm nizamı kurulduktan sonra Ehl-i sünnet için çalımak mümkün olur mu? Suudî Arabistan'da adı slâm nizamı olan bir devlet kuruldu. Aradan kaç sene geçtii halde Ehl-i sünnet olabilmi midir? Ehl-i sünnete yaklama var mıdır? Aksine Ehl-i sünnet dümanlıı alıp yürümütür. Bata Türkiye olmak üzere dünyayı vehhâbî yapmak için çalııyorlar, milyonlar, milyarlar harcıyorlar. Libya'da da slâm nizamı denilen bir devlet kurulmutur. Ehl-i sünnet için çalıılma öyle dursun devamlı komünizme kaymaktadır. randaki devletin adı da slâm nizamı veya slâm cumhuriyetidir. Ehli sünnet için çalıma imkânı var mıdır? Muhtariyet istiyenleri kuruna dizdirmektedir. Kendine müslüman diyen dier Arap devletlerinin hali de herkesin malumudur. Daha önce buralarda hiç Ehl-i sünnet yok muydu? Vehhâbî devleti kurulmadan önce orada Ehl-i sünnet yok muydu? imdi onlar nerede? Ehl-i bid'at kuvvetli olursa Ehl-i hakka müsaade eder mi? Bugün Arabistan'dan bir Ehl-i sünnet sesi yükseliyor mu?' Komünistlerle müterek hareket ederek, bid'at ehli ile birlikte slâm nizamı için devlete isyan etmek Ehl-i sünnetin kökünü kazımak için sürdürülen alçakça bir plândır. Komünistlerle, kapitalistlerle iktisadî, siyasî, ticarî anlamalar, ittifaklar yapılabildii gibi vehhâbilerle de geçici ittifaklar, anlamalar, uzlamalar yapılabilir. Her anlama olur ama itikad anlaması olur mu? Nasıl biz vehhâbîlii, iîlii kabul etmezsek onlar da Ehl-i sünneti kabul etmezler. tikad taviz kabul etmez. Baka bir tabirle itikadda ehven-i er yoktur. Siyasî ve iktisadî sahalarda errin ehveniyle bir anlama, bir uzlama, bir ittifak mümkündür. Mezhepsizler bunu da kabul etmemektedir. Mecmuamızın gayesi, bid'at ve bâtıl cereyanlarla mücadele ve Ehl-i sünnete uygun ekilde faideli ilimleri örenip öretmektir. Faideli ilimler nelerdir? LM ÖRENMEK VE ÖRETMEK : man ve itikad tabirleri aynı manada olup, bunları anlatan ilme LM' KELÂM denir. Kelâm âlimlerinin yazdıı kıymetli kitaplara AKAD kitabı denir. Beden ile yapılacak ahkâm-ı er'iyyeyi bildiren ilme LM- FIKIH denir. Ehl-i sünnet itikadını ve fıkıh bilgilerini örenmeden önce GÜLSTAN kitabını ve hikâye kitaplarını okumamalıdır. Fıkıh kitapları yanında Gülistan ve benzeri kitaplar lüzumsuzdur. (Mek. C. 3/17)

13 bni Abidin buyuruyor ki: «Fıkıh bilgisi ekmek gibi herkese lâzımdır.» (C. 1 S. 35) Fıkıh ilmi hakkındaki hadîs-i erifler: «Allahü teâlânın en üstün dedii kimse dinde fakih olan kimsedir.» «Her eyin dayandıı bir direk vardır. Dinin temel direi fıkıh bilgisidir.» «bâdetlerin efdali, en kıymetlisi fıkıh örenmek ve öretmektir.» Berika'da bildiriliyor ki: «Tefsir kitaplarına tâbi olmamız emrolunmadı, fıkıh âlimlerine tâbi olmamız emrolundu.» (S. 1297) Tefsir okuyabilmek için bir çok ilmi bilmek icap eder. Bu ilimler bilinmezse tefsir okuyan kimsenin, imânı gidebilir. Hadika'da buyuruluyor ki: «Kelâm ilmini Ehl-i sünnet vel cemaat âlimlerinin bildirdikleri itikadı örenecek, bunları akıl ve nakil ile isbat edecek, sapıklara ve dinsizlere anlatacak kadar okumak farz-ı ayn olup bundan fazlasını örenmek ancak din âlimlerine lâzımdır. Bakalarına caiz deildir. mâm-ı afiî buyurdu: «Büyük günah ilemek, kelâm ilmi ile uraıp sapıtmanın yanında hafif kalır.» Bizaziye fetvasında buyruldu: «Kelâm ilmi ile uraanların çou zındık olur.» Fıkıh ilmi ile uramak, yani farzları ve haramları örenmek her müslümana farz-ı ayndır. Yukarıdaki nakillerden anlaılacaı üzere salahiyetli slâm âlimleri kelâm ilminden lüzum olanlarını bize bildirmilerdir. Âlim olmayan kimselerin kelâm ilmi ile uramaları zındıklık olur. Tefsir okuyacak ilme sahip olmayan kimselerin tefsir kitabı yazdıklarını görüyoruz. Böyle kitapları okuyan kimselerin sapıtması çok kolay olur. Herkese farz olan ilim, ilmihal bilgileridir. Biz de bu bilgileri vermee çalııyoruz, Allahü teâlâ doruların yardımcısıdır. SÜLEYMAN ULUDA VE FUAD KAVUKÇU Selefi merepli kimselerin yazdıkları kitaplar sapıklık zehiriyle dolu olduunu bildiimiz için bu ahısların ders kitabı olarak yazacakları eserleri deil de yapıtlarının aynı zehirlerle dolu olacaını düünerek mam Hatip okullarında ders kitabı olarak okutulan KELÂM DERSLER kitabını incelemek istedik. Yazarları: Süleyman Uluda, Bursa Y. slâm Enstitüsünde öretmen, dieri Fuad Kavukçu Bursa mam-hatip Lisesinde Müdür. Çorum halkı bu ahısları tufeyli olarak tanımaktadır. Fuad Kavukçu yu ilk defa Yasin Hatipolu ile görümek üzere Millî FKR'in idare bürosuna geldii zaman tanımıtık. «Sorma kiinin aslını sohbetinden bellidir.» derler. Biz de konumalarından selefi zihniyetli birisi olduunu hemen anladık. Kitabını incelediimizde tehisimizin isabetli olduunu gördük. ncelemesini yaptıımız Kelâm Dersleri kitabında verdiimiz sayfa numaralan 1977 baskısına aittir. Kitap tamamen selefi metodla yazılmıtır. Kitabı tenkid için birkaç kitap yazmak gerekir. Bariz birkaç husus üzerinde durmak istiyoruz. Selefîler, selefiyye isimli sapık mezhebi nasıl görüyorlar, vehhabilii nasıl biliyorlar, slâm âlimlerini nasıl kötülüyorlar, sapık kimseleri nasıl övüyorlar bunları görelim. Sayfa 201'de SELEFYYE MEZHEB diye balık atılıp öyle deniyor: «Hanefî, Mâliki ve afiî mezheplerinin eski mensupları da Selefiyye mezhebinden idiler. Fakat daha sonra E'ariyye ve Mâtüridiyye mezhepleri teessüs edince bahis konusu mezhep mensuplarnın büyük ekseriyeti Mâtüridiyye ve E'ariyye mezheplerini benimsediler.»

14 Hiç bir Ehl-i sünnet kitabında selefiyye mezhebi diye bir ey yoktur. Selef vardır, selef-i salihinden olan Eshâb-ı kiramın tamamı müctehid idi, her birinin kendine göre mezhebi vardı, selefiyye mezhebi diye bir mezhep yoktu. Dört hak mezhep teessüs etmeden önce her müctehidin bir mezhebi vardı. Peygamber aleyhisselâm gelmeden önce de mü'minler ya sa aleyhisselâmın veya brahim aleyhisselâmın eriatiyle amel ediyorlardı. Peygamber aleyhisselâm gelince eski hak dinler neshedildi. Her biri bir hidâyet yıldızı olan eshâb-ı kiramdan herhangi, birisini taklid haramdır. Bir kimse çıksa dört hak mezhepten birisine tâbi olmayıp ben Eshâb-ı kiramın mezhebiyle amel edeceim, hak mezheplere deil, kitaba ve sünnete tâbi olacaım derse o kimse mezhepsiz olur. Yukarıda aldıımız cümle batan sona yanlı. Mezhepler teekkül etmeden önce müctehidler kendi mezhebinde idi, mukallidler ise yakınlarındaki müctehidlere sual sorarak amel ederlerdi. «Hak mezhep mensuplarının ekserisi Ehl-i sünnetin iki imamına tâbi olmular.» Ekserisi ne demek? Tamamı deil mi? Eer tâbi olmayan tek kii kalırsa o kii mezhepsiz olmaz mı? bni Teymiyye tâbi olmadı mezhepsiz oldu. Sayfa 202 de Selefiyyenin metodunun Kur'ân metodu olduu zikredilerek öyle denilmektedir: «Ashabın dini inancını aynen muhafaza etmek ve sonradan ortaya çıkan fikir ve bid'atlara iltifat etmemek vazgeçilmez bir prensiptir.» E'ariyye ve Mâtüridiyye Kur'ân metodu deil mildir? Bunlar Eshâb-ı kiramın inancını muhafaza etmiyorlar mı? Bunlar sonradan çıkan fikir ve bid'atlere iltifat mı ettiler? " Sayfa 203 de baklayı aızlarından çıkarıyorlar. Sonraki Selefilerden bahsederken bunların kimliklerini de açıklıyorlar. Sonraki selefîler ne yapmılar bakalım: «Selef mezhebinin ve inançlarının doruluunu ispat için geni izahlara girmilerdir, bni Kayyım Cevziyye gibi sonraki Selefîlerde bu hal açık olarak görülmektedir. Eski ve yeni Selefilerin hepsine birden EHL SÜNNET- HASSA adı verilir.» bni Teymiyye ve bni Kayyımın nasıl bir mezhepsiz olduunu daha önceki sayılarımızda vesikaları ile ispat etmitik. Demek ki kendi aızları ile söylüyorlar, selefîyye mezhebi bni Teymiyyenin mezhepsiz yolu imi. Bir de bu mezhepsizlik yoluna Ehl-i sünnet-i hassa diyorlar. Sayfa 133 de de uydurulan bu Ehl-i hassa'nın tarifi yapılıyor. «Sünnet üzere bulunan ehl-i tevhit» diye bitiriliyor. Bir de Ehl-i sünnet-i Amme varmı. Onun tarifi de öyledir: «Sünnet üzerinde itina ile durmayan, kuvvetli bir nas bulunmayan ve sahabe ve tabiinden açık bir ittifak bulunmayan mes'elelere dalan ehl-i tevhididir.» Ehl-i sünnet-i amme denilenler kim? Kim olacak dört hak mezhep... bni Teymiyye gibi mezhepsizler sünnet üzere hareket etmi, dört hak mezhep mensupları ise sünnet üzerinde itina ile durmamı. Ehl-i sünnete yapılan bu büyük iftira karısında acaba Ahmet Gürta niye susmu ki? Selefîyye mezhebinin tarif ekli Emekli Postacının tarifine çok uymaktadır. Postacı selefi olduunu gizlememektedir. Acaba siz gizliyor musunuz? Biz sizi biliyoruz ama, öyle açıkça konuun herkes bilsin. Bilindii gibi bir ictihad muhakkak doru olmayabilir. Dört hak mezhebin dördü de haktır, fakat dördü de doru olamaz. Fakat mukallitler kendi mezheplerini hak ve doru bilerek amel etmek mecburiyetindedirler. Bir mezhebdeki hükümlerin doru olup olmadıını ancak Allahü teâlâ bilir. Hal böyle iken Uluda ve Kavukçu çıkyor, kendi ifadelerine göre mezhepsiz bni Teymiyyenin tabi olduu selefîyye mezhebinin doru olduunu söylüyorlar. Sayfa 212 de öyle bir balık atmılar. BU MEZHEBN DORULUUNU SPATLAYAN DELLLER : Hemen altında öyle deniyor: «Selefîyye mezhebinin en doru, en emin ve en iyi bir mezhep olduu evvelâ AKL, sonra SEM ve NAKL delillerle ispat edilmek istenmitir.» Sayfa 213 de iyice açık vererek diyorlar ki: «Biz selef mezhebinin hak olduunu iddia ediyoruz.» Hemen aaıda nakli delillerle bu mezhebin hak olduu öyle ispat (!) ediliyor:

15 «Müteabih naslarin manasını aratırmak ve incelemek ve bunlara dair soru sormak bid'attir. Her bid'at fenadır. Bid'at fena olunca zıddı olan yerlemı gelenek ve sünnet iyidir demek olur. Bu esasların kabulü Selef mezhebinin hak olduu neticesini dourur.» Yani hak olan doru olan Selefîyye mezhebidir. Bundan bakası ise bid'attir, yanlıtır. Dört hak mezhebe yapılan bu iftiralar karısında yaygaracı niçin susuyor ki? Ey Müslümanlar, haberiniz olsun, vehhabiliin kamufle adı olan selefîlik hak ve doru bir mezhepmi gibi mam-hatip Liselerinde bile okutulmakta ve çocuklarımız zehirlenmektedir. imdi de bu iki kafadarın VEHHABLlK hakkındaki fikirlerini örenelim. Sayfa 214 de Abdülvehhab için özbeöz tabiri kullanılmaktadır, özbeöz Arap kelimesi acaba niçin kulllanılmaktadır? Aynı sayfada öyle deniyor,: «Vehhâbilik zuhur ettii zaman Arabistanın içtimai artları, slamdan evvelki câhiliyye Araplarının içtimâi artlarına benziyordu.» Hiç câhiliyye Arapları ile müslüman olan Arapların içtimaî vaziyetleri birbirleriyle kıyas kabul eder mi? Acaba bu kıyastan maksat vehhâbilii haklı gösterebilmek için bir yumuatma hareketi midir? Sayfa 215 de vehhabiliin esasları anlatılırken öyle deniyor: Vehhâbiler, Buhari ve Müslim'de rivayet edilen hadislere dayanarak sünnî ve iî'ler tarafından hürmet edilen kimselerin kabirleri üzerine bir hâtıra olmak üzere ina edilen san'at ve tarih bakımından büyük deer taıyan türbe, mescit ve âbideleri yıkmılar ve yerle bir etmiler.» Bu cümle ile ne denmek isteniyor? htimalleri sıralıyalım: 1 - Buharî ve Müslim gibi sahih hadîslere istinaden böyle bir hareket yapıldıı için yerinde bir harekettir, yaasın vehhâbiler. 2 - Her ne kadar sahih hadîsle sabit ise de böyle tarihi ve sanat deeri büyük olan eserleri yıkmak doru deildir, kahrolsun vehhâbiler. 3 - Buharî ve Müslim'deki hadîslere itimat edilmeyecei için vehhâbilerin bu hareketleri uygun deil 4 - Kütüb-i sittenin en mehur iki hadîs kitabına riayet edilerek böyle hareket edilmesi vehhâbilerin dine balı olduklarını göstermesi bakımından ehemmiyete haizdir. Baka bir ihtimal varsa bildirsinler. Hangi ihtimal çıkarılırsa çıkarılsın, yukarıdaki cümle dinimize aykırıdır. Yapılan hareket ya iyidir ya kötüdür. Dine uygunsa iyidir, deilse kötüdür. Tarih ve san'at deeri dinden üstün bir deer deildir. Mes'elenin aslı udur: Vehhâbiler (selefîler) nasları tevil etmezler. Hadîs-i eriflerdeki maksad-ı nebeviyi bilmedikleri için dine aykırı olarak bunları yıkmılardır. Fakat bu selefîlere göre vehhâbiler dine uygun hareket etmilerse de san'at deeri büyük olan böyle eserleri yıkmaları uygun olmamıtır. Aynı sayfada vehhâbiliin esasları arasında BD'AT ALEYHTARLII zikrediliyor. çtihadı hükümlerin ve cma-i ümmetin bid'at olduu için dini bir deeri olmadıı, ayrıca bunlar kahve, çay, tütün gibi eylere bid'at ve haram dedikleri kaydedilerek deniliyor ki: «Onlara göre slâm, temiz bir menbadan berrak ve saf bir ekilde akan fakat baka çay, dere ve akarsularla birletii için bulanık hal alan bir suya benzer. slâmı bu gibi bulanık ve pis sulardan temizlemek için tek çare suyun kaynaına çıkmak, yani DN SAFVET ASLYESNE RCA ETMEKTR.» s Onlara göre diye balayan bu ifadeler iyi midir, kötü müdür? Elbette iyidir ve buna hiç bir müslüman itiraz edemez. Ama vehhâbiler bunu mu yapıyorlar? Vehhâbilii bu ekilde övmekten maksat nedir? Vehhâbilerin dere çay gibi sözleri hak mezheplerdir. Hââ hak mezhepler dini kirletiyor diyorlar. Fakat Kavukçu ve Uluda bu ii güzel gibi gösteriyorlar. Nihayet vehhâbilerin özellikleri anlatılarak tenkid ediliyor, aırılıkları da kötülenerek ÎCMA-I ÜMMET'ten ayrıldıkları söyleniyor. Bu ümmetin dalâlet üzerinde icma etmiyecei hadîs-i erifle sabit olduuna göre vehhâbiler Uluda ve Kavukçu'nun ifadelerine göre de dalâlete yuvarlanmılardır. Yani Ehli sünnetten ayrılmılardır. Acaba bu iki kafadarın sözlerindeki samimiyet derecesi nedir? Gerçekten onları dalâlete yuvarlanmı, Ehl-i sünnetten ayrılmı olarak biliyorlarsa, bu sapıklara Ehl-i sünnet diyen kimseleri de tenkid etmeleri gerekir. Meselâ aynı kafadaki Hayrettin Karaman'ı vehhâbilie sünnî

16 mezhep dedii için tenkid etmeleri gerekmez mi? Emekli Postacı da bu sapıklara sünnî mezhep demiti. Uluda NESL Dergisinde yazı yazıyor. Samimî olduunu ispat için Karaman ve Postacıyı bu açıdan olsun tenkid etmelidir. Vehhâbilerin aırı hareketlerinden sonra yumuadıklarını yazıyorlar. Diyorlar ki: «Bugün vehhâbi mezhebinin hâkim olduu Suudi Arabistan'da motorlu vasıtalardan istifade edilmekte, radyo ve televizyon tesisleri kurulmu bulunmakta, sinema gibi elence yerlerinin faaliyet göstermesine müsaade edilmekte, bankalar açılmakta, kızlar okullara devam etmekte ve kız öretmen okulları tedrisat yapmaktadır.»s. 217: Yumuamanın ne olduu görüldü. Dine aykırı bu hareketler yumuama mıdır, yoksa dinimizden taviz midir? Dinden uzaklama mıdır? Bu kötü hareketleri yumuama olarak vasıflandırmaktan maksat nedir ki? Son olarak bu sapık akımın tesirleri anlatılarak deniyor ki: «evkânî üzerinde de vehhâbiliin tesirleri görülür. M. Abduh Mısır'da vehhâbiliin münevver ve kültürlü bir temsilcisi sayılabilir.» s, 218 Vehhâbi dedikleri mason Abduh acaba niçin münevver ve kültürlü diye övülür? Vehhâbi olan bir kimsenin münevverlii nereden gelir ki? Madem bu mason Abduh vehhâbi, ne diye fikirdaınız Hayrettin Karaman onu mutlak müctehid diye övmektedir? Siz ne diye Bay Karaman'ı ikaz etmiyorsunuz? Sizin vazifeniz deil, ikaz etmezsiniz. Fakat Konya'da Ahmet Gürta var, mezhepsizlik mevzuunda kitap yazmıtır. O ne diye Karaman'ı bu husus için olsun tenkid etmemitir? Hal böyle iken, Ahmet Gürta igüzarlık ederek mason Abduh'a vehhâbi diyen D. Ali Kayapınar hocayı niçin tenkid etmitir? Uluda ve Kavukçu sayesinde mezhepsiz evkani'nin aynı zamanda vehhâbi fikirli bir selefi olduunu da örenmi olduk. S. 76'da ise evkani, Zeydiler arasında çıkan serbest düünceli bir âlim olarak tanıtılmaktadır. Serbest düünce demek ne demektir? Yani hiç bir hak mezhebe balanmamı, aklı nasıl erdiyse öyle düünmü, yani mezhepsiz bir kimse demek midir? Bu mezhepsiz Zeydî'ye Ehl-i sünnetin Mutlak Müctehidi diyen Hayrettin Karaman acaba niçin tenkid edilmez? Bu soru Ahmet Gürta'a sorulmaktadır. Sayfa 45'de mâm-ı Gazali hazretleri öyle övülmektedir: «Bu eseriyle Gazâli'nin, felsefenin belini bir daha dorultamayacak bir ekilde kırdıına hükmedildi ve kendisine Hadim ül-felasife (felsefeyi yıkan) unvanı verildi.» Hemen aaıda ise öyle denilmektedir: «bn-i Rüt, bu eserde aklî ve mantıkî delilleri büyük bir maharet ve dirayetle kullanarak Gazâli'yi tenkid etti ve Gazâli'nin tenkidlerinin yersiz, mânâsız ve saçma olduunu ileri sürdü. Böylece Gazâli'nin felsefeye indirdii darbeyi bn-i Rüt, Gazâli'ye indirmi oldu. Bu fikir kavgasında gerçek galip Gazali midir, yoksa bn-i Rüt mü? Bu cihet hâlâ tartıma konusudur.» s. 45 Hemen aaıda mâm-ı Gazâli'nin felsefenin yirmi mes'elede dine aykırı olduunu ispat ettii, bunlardan üç mes'elede filozofları kâfir saydıı bildirilmektedir. Filozofların tekfirini gerektiren üç mes'ele uymu: (Felsefe diyormu ki:) 1 - Âlem, Allah gibi ezelî ve kadimdir. 2 - Allah cüz'i olan eyleri bilmez. 3 - Cismani ve bedenî bir har yoktur. (Âhirette dirilme yoktur.) s. 46 Aynı sayfada Uluda ve Kavukçu, mam-ı Gazâli'nin bu üç görüten dolayı Farabî ve bni Sina gibi filozofları kâfir saydııı bildirmektedirler. Biz de bu iki kafadara tarafsızlıı veya yansızlıı veya serbest düünceyi bırakıp da bu üç fikrin küfür olup olmadıını soruyoruz. Eer küfür diye cevap verirseniz, mâm-ı Gazâli'nin, zihniyetine kâfir dedii bni Rüt'ü acaba galip sayabilir misiniz? Acaba o zaman hâlâ tartıma konusu vardır diyebilir misiniz? Hiç hak ile bâtıl tartıma konusu olabilir mi? Müslümana göre mam-ı Gazali haklıdır, kâfirlere ve mezhepsizlere göre de bni Rüt haklıdır. Bunun tartıma neresindedir? Talebelerin kafalarını karıtırmaktan maksat nedir?

17 Kitabın çeitli yerlerinde slâm filozofları tabiri kullanılmaktadır. Filozof kâfir demek anlamına geldiine göre slâm kâfiri ne demektir? Aynı ekilde slâm Felsefesi tabiri nasıl kullanılır? Aynı ekilde kitabın çeitli yerlerinde slâm düüncesi tabiri kullanılmaktadır. (S. 56) Düünce insan mahsulüdür. slâm ise ilâhîdir. slam felsefesi demek gibi slâm düüncesi demek de küfür deil midir? Sayfa 136'da MÜTEAHHRN KELÂMCILAR denilerek mam-ı Gazali, mam-ı Razi, Seyfuddin el- Amidi, Beyzavi gibi Ehl-i sünnet âlimleri sayıldıktan sonra öyle bir hükme varılıyor: «Müteahirinin ilm-i kelâmı bid'at fırkalarını yıkmısa da, Selefîyye mezhebinin yayılmasını da önlemitir. bni Teymiyye ve talebesi bn-ül Kayyım el-cezvî gibi zatlar selefîyye mezhebini ihyaya çalımılarsa da muvaffak olamamılardır.» S Ne diye mam-ı Gazali ve mam-ı Razi gibi Ehl-i sünnetin büyükleri iki kafadara göre tek doru olan Selefîyye mezhebinin yayılmasını önlerler ki? Eer Selefîyye bunların dedii gibi doru ve hak bir mezhep ise hââ mam-ı Gazali gibi büyükler dine en büyük darbeyi indirmi kimselerdir. Tek doru mezhebin yayılmasını önlemek dinsizlik deil midir? Halbuki selefîyye isimli sapıklıı yıkan âlimler Ehli sünnetin büyükleridir. Mezhepsiz Mevdudî gibi selefi fikirli reformcuların mam-ı Gazâli'ye olan dümanlıklarının gerçek sebebi böylece anlaılmaktadır. mam-ı Gazali gibiler selefîyye sapıklıını batırmaya çalııyorlar, bni Teymiyye gibi mezhepsizler ise ihyaya gayret ediyorlar. Selefîyyenin doruluu (!) buradan da anlaılıyor? Nesil Dergisine yazı yazan bütün selefîleri sıra geldikçe böylece tehir etmeye devam etmek istiyoruz. Bugüne kadar hiç bir selefi cevap vermemitir. Eer Uluda ve Kavukçu bu selefî fikirlerinden dönmülerse veya herhangi bir tevilleri varsa bildirirlerse memnuniyetle nerederiz. Son olarak Kelâm Dersleri kitabındaki Sunusilik hakkındaki yazıdan birkaç satır alalım. Sayfa 218'de Sunusilik hakkında öyle deniyor. «Sunusî, ibadet ve taata dükün, abid, zahid ve takva sahibi bir zat idi.» S. 218 Sunusî'nin olu hakkında ise öyle deniyor: «Yetitirdii mürit ve propagandacılarla Sunusîlii ve dolayısıyle müslümanlıı Kuzey Afrika'ya yaymaa çalıtı.» S. 218 Hemen aaıda Sunusîliin inançları bakımından kahve ve tütünü haram sayma gibi hususlarda vehhâbilere benzedii kaydedilmektedir. Sunusîlikten bir mezhep olarak bahsedilmektedir. Sunusîlik acaba hak ve doru bir mezhep midir? Aklı olan herkes doru ve hak olana tâbi olması lâzımdır. Hak ve doruyu bırakmak ise ahmaklıktır. O halde iki kafadara soruyoruz, hangi mezheptensiniz? Hak ve doru bildiiniz selefîyye mezhebinden mi? Evet demek mecburiyetindesiniz, zira hak ve doru bildiiniz bir yola girmeyene ne denir? Hayrettin Karaman «Maturidi ve Hanefiyim» dedi. Siz de mi böyle diyeceksiniz? O zaman size demez miyiz, siz samimî iseniz niye doru bildiiniz yoldan yürümüyorsunuz? diye. Emekli Postacı gibi «Selefîyye mezhebindeniz» derseniz o zaman mes'ele kalmaz. Cevap bekliyoruz. ULUDA'IN CEVABI KELÂM LMÎ VE TKAD MEZHEPLER Bizi iman sahibi bir müslüman olarak yaratan tevhid akidesini Kur'ân-ı kerim ve Muhammed (s.a.v.) in sevgisini gönlümüzde yerletiren bunlara tâbi olma özlem ve iradesini baheden Mevlâmıza hamd olsun. Rabbından aldıı vahyi olduu gibi ümmetine tebli eden, mübarek söz, fiil, hal ve tavırlarıyla Yaradanımızın yüce buyruklarını, herkesin anlayacaı ekilde açık bir biçimde izah eden, bu fâni âlemden ayrılırken: «Size iki ey bırakıyorum, biri Kur'an dieri Hadîs. Bu iki esasa sıkı bir ekilde sarıldıınız takdirde, hiç bir zaman sapıklıa dümezsiniz.» diyerek ümmetini irad eden Kâinatın Efendisine salât ve selâm olsun. Habib-i Kibriya tarafından itmam ve ikmal edilen ilâhî tebligatı eksiksiz bir ekilde kendinden sonraki nesle ileten Onun âl ve Eshabından da Hak teâlâ razı olsun. Âyet ve Hadîsten gerektiinde yeni dinî hükümlerin nasıl çıkarılacaını örnekler halinde bize gösteren büyük müctehidlere ve mezhep sahibi imamlara Rabbımız bol bol rahmet ihsan eylesin, bizi o büyüklerin yolundan ve izinden ayırmasın.

18 Millî FKR dergisinde hakkımızda bir yazı nerederek bizi cevap vermeye davet ettiiniz için «Müslümanın müslüman tarafından yapılan davete icabet etmesi gerekir» kaidesine uyarak bu yazıyı kaleme aldık. Ümit ederiz yazımızı eksiksiz bir ekilde neredersiniz. Böylece «Cevap bekliyoruz fikirlerinizi memnuniyetle nerederiz» eklinde vaadınıza dinî ve ahlâkî manada sadakat göstermi olursunuz. Önce u hususu belirtmek isteriz: Bizimle ilgili yazınız ilmî ölçülere uygun bir tenkid olsaydı, buna çok memnun kalacaktık. Fakat bizi «Mezhepsiz, tufeyli, vehhâbî, slâm âlimlerini kötüleyen, çocukları zehirleyen, sapık, bid'atçı, yalancı, iftiracı... ilh» eklinde takdim ve tarif etmeniz herhalde bir tenkid deildir. Buna yerme, kötüleme Kınama, karalama ve suçlama demekten baka bir isim vermek mümkün deildir. Bir müslümanın dier bir müslümanı karalaması, kötülemesi ve aır bir dille suçlaması, açıkça gıybetini yaparak incitmesi, hem de bu gibi eylerin slâm adına yapılması en azından üzücü ve gönül kırıcıdır. Bizi tenkid etmeniz için hiç bir zaman kabul etmediimiz mezhepsiz, vehhâbi... gibi suçlamaları yapmanız art mı idi? Kusurlarımız bile olsa bunları örtmeniz gerekmez miydi? Hiç olmazsa derginizde çıkarmaya karar verdiiniz yazının bir kopyesini bize gönderir: «Sizin hakkınızda böyle düünüyoruz, bunları kabul ediyor musunuz? ayet reddediyorsanız cevabî yazınızı gönderin, ikisini birlikte dergimizde neredelim.» diyebilirdiniz. Böyle davranmanız îslâmî ölçülere daha uygun düerdi. Müslümanları irad davası ile neriyat yapan bir dergiye yaraan bu olurdu. yi niyetli kiilere de bu yakıırdı. Bu cevabı aldıktan sonra neretmeyip «Suçladık fakat cevap veremediler», iddiasıyla ortaya çıkacaınıza hüsnü zannı esas alarak inanmak istemiyoruz. Dergide aleyhimizde o kadar çok suçlamalar var ki hangisine cevap vereceimizi bilemiyoruz. Yalnız ithamlara temel konu olarak gördüümüz Selef Mezhebi mes'elesi üzerinde durmakla yetinmek istiyoruz. Zaten yazınızın ilk kelimesi de Selefî tabiridir. Burada verdiimiz bilgileri dikkat ve insafla deerlendiren okuyucuların, vicdanî kanâatlarına imdiden rıza gösteriyor ve verecekleri hükümlere teslim oluyoruz. 1 - Derginizde aynen öyle diyorsunuz: «Hiç bir Ehl-i sünnet kitabında Selef mezhebi diye bir ey yoktur, selef vardır, Selef mezhebi diye bir ey yoktur.» Biz diyoruz ki bu tamamen asılsız bir iddiadır. Hiç bir temele dayanmayan bir iddianın kaynaı bilgisizlikten gelen cesarettir. Bu bilgisizlik olmasaydı, hiç üphe etmiyorum ki derginizde bu nevi aır suçlamalar yer almazdı. Kelâm Dersleri isimli kitabımızı, bizi karalamak ve kötülemek için deil de, tenkid ve istifade etmek ve bu konuda bakalarına da faydalı olmak için okusaydınız, bu bile bu konudaki bilgi eksikliinizi gidermee yeterdi. Fakat pein fikirler ve sabit kanaatlar yeni eyler örenmee engel olan aılması güç barajlardır. u hususun bilhassa dikkate alınmasını okuyucudan önemle rica ediyoruz. Bizim üzerinde durduumuz konu tikadî ve Kelâmî mezhepleridir. Hanefî, Hanbelî, afiî ve Malikî gibi amelî ve fıkhî mezhepler deildir. Dergide bu iki nevi mezhep bilerek veya bilmeyerek yekdierine karıtırılmıtır. Selefiye mezhebinin hak oluundan, dört hak mezhebin bâtıl ve bid'at olması lâzım gelecei gibi akıl ve ilim dıı bir netice çıkarılmıtır. E'ari mezhebi haktır demek Hanefî mezhebi hââ bid'attir manasına mı gelir? Selefîyye için de durum aynıdır. 2- Dergide diyorsunuz ki: «iyice açık vererek diyorlar ki: Biz selef mezhebinin hak olduunu iddia ediyoruz.» Yine derginizde: «Selef mezhebinin hak olmasının delili bunun zıddının bid'at olmasıdır, bid'at dalâlettir...» diyorsunuz. Bunu bize atfediyorsunuz. 4 - Yine derginizde Gazâli'den: Gazali hazretleri bahsedilmektedir. Demek ki bizce büyük bir âlim Gazali, sizce de makbul ve muteber bir sünnî âlimi. Yine derginizde Selefîyye isimli sapıklıı yıkan âlimler Ehl-i Sünnetin büyükleridir.» «mam-ı Gazali gibiler Selefîyye sapıklıını batırmaya çalııyorlar...» gibi ifadeler vardır. I. ddianıza cevap: Gazali (ölüm H. 505) lcamü'l-avam an ilm'il-kelâm isimli eserinde aynen öyle der: kinci konu Selef mezhebinin hak bir mezhep olduunu delille isbat etmeye dairdir.» Belki bu manayı bizim ifademizden ziyade Gazâli'nin kendi sözünden daha iyi çıkarırsınız, diye orjinal metni aynen veriyorum: «El-ba büssâni: fi ikametil-burhan âlâ enne'l-hak mezhebü-sselef...» Bütün Ehl-i sünnet uleması tarafından muteber bir akaid kitabı olarak kabul edilen Taftazani'nin erhü akaid'de «En salim yol, selef yoludur.» ifadesi vardır. imdi ben size soruyorum. Selef mezhebi var mıdır yok mudur? Varsa bu mezhep yeni mi çıkmıtır veya H. 727 de vefat eden bni Teymiyye tarafından mı çıkarılmıtır? Ondan iki asır kadar

19 evvel yaamı olan Gazali ve hattâ ondan çok daha evvel, E'arî ve Mâturidi mezheplerinden bile önce Selefîyye mezhebi hak mezhep olarak ortada yok mu idi? II. iddianıza cevap: Gazali yukarıdaki eserinde biz mezhebinin hak olduunu iddia ediyoruz veya iddia ettik) diyor. Daha iyi anlayasınız diye Hüccetü'l-slam Gazâli'nin ifadesini aynen verelim. «dd'eynâ enne'l hak hüve mezhebü's-selef» imdi soruyoruz Gazâli'nin sözünü aynen naklettiimiz için mi iyice açık vermi olduk? Bu sözü Gazali söyleyince ona Hazret dersiniz biz ondan nakledilince Mezhepsiz oluruz demek ha? nsaf ve izin sahibi olanlar buna ne derler acaba? III. ddianıza cevap: «Selef mezhebinin hak oluunun delili» diye balayarak yukarıdaki cümlenin Gazâli'ye ait ifadesi de öyle «ed-delil âlâ enne'l hak mezhebü's-selef, enne nakizehü bid'atün» bu ifadeyi kitabımıza almamız «Dört mezhebe yapılan iftira» oluyor. Bu sözü söylemek gerçekten dört mezhebe iftira oluyorsa -ki asla ve kat a böyle bir ey bahis konusu deildir.- Bu iftirayı biz mi yoksa Gazali mi yapmı oluyor? Kaldıki biz hiç bir zaman amel mezheplerinden bahsetmedik. Selefîye mezhebinin doru olmasından, hak olan dört mezhebin yanlı veya bid'at olması kat'iyyen gerekmez. Zira biri itikadı, dieri amelî bir mezheptir. Ayrıca mezhep sahibi imamların her biri itikad bakımından selef mezhebinde olan ve bu mezhebin hararetli taraftarlıını yapan saygı deer zatlardı. IV. ddianıza cevap : Gazali hiç bir zaman selef mezhebini batırmaya çalımamıtır. Aksine onu ihya etmek için çalımı ve el-ilcamül-avam isimli eserini bu maksat için yazmıtır. «Selef mezhebi gıda gibidir, herkesin buna ihtiyacı vardır. Kelâm ilmi deva gibidir, sadece hastalıa yakalananlar buna muhtaç olur» diyen O büyük imamdır. Hak olan bir mezhebin bir yerde yayılması, hak olan dier mezhebin aynı yerde yayılmasına engel olursa, bu durum iki mezhepten birinin bid'at olduu manasına gelmez. Misal: Kuzey Afrika memleketlerinde Maliki mezhebinin yayılması, Hanefî mezhebinin buralarda, Anadoluda Hanefî mezhebinin yayılması maliki mezhebinin burada yayılmasına mani oldu, denirse, yanlı bir ey mi söylemi olur? Ehl-i sünnet kelâmının yayılmasının, selef mezhebinin yayılmasına engel olması da böyledir. «Bir mezhepteki hükümlerin doru olduunu ancak Allahü teâlâ bilir.» buyuruyorsunuz. Peki E'ari ve Maturidi mezhebindeki hükümlerin doru, Selefîyye mezhebindeki hükümlerin yanlı olduunu siz nereden biliyorsunuz? Görülüyor ki Selefîye mezhebinin en doru ve en emin yol olduunu söyleyen biz deil, H. 505 de vefat eden Gazâli'dir. Biz kitabınıızdaki Selefîye mezhebini anlatırken sadece Ehl-i sünnet; alimlerinden özellikle Gazâli'den nakiller yaptık, kendiliimizden hiç bir ey söylemedik. «mam Gazâlî'nin kâfir dedii bn Rüd...» diye bir cümleniz var. Gazâlî bn Rüd'e nasıl kâfir diyebilir ki, bn Rüd Gazâlî'nin vefatından tam onbe sene sonra domutur. Fikir tarihi konusunda konumak kolay bir ey deildir. Sussanız çok daha iyi etmi olursunuz. Tabakat'ü-afiyye (C. I. S. 66 Beyrut tarihsiz) de Sübki öyle der: «mam Safî, Malik, Ahmed, Buharî ve mütekaddimin ve müteahhirinden bir takım ve zümreler selef mezhebinde gitmilerdir.» Tekrar soruyorum Selefiye mezhebi son bir veya iki 5-6 asır içinde mi icad edildi, yoksa bu mezhep dört hak mezhep sahibinin mezhebi midir? Bu nevi delillerin haddi ve hesabı yokken «Selef-i salihin vardır, ama selef mezhebi yoktur» eklindeki ilim ve akıl dıı iddianız için 5-6 asır evveline ait vesikalar gösterebilir misiniz? (*) (*) Millî FKR'in notu: Bu sayıda sayısız vesika gösterdik, derhal tövbe etmenizi bekliyoruz. Ehl-i sünnetin inancı udur: tikad konularında Ehl-i sünnet ve Ehl-i hak olmak üzere üç mezhep vardır: a) Selefiye mezhebi, b) E'ariye mezhebi, c) Maturidiye mezhebi, Bir kimse bunlardan hangi mezhebi benimserse benimsesin ki bu konuda hür ve muhtardır hak yolda olur. Selefiyye mezhebinde olmak en az E'ari mezhebinde olmak kadar erefli bir intisaptır. Selefiye mezhebine -ama hakiki manasiyle mensup olmak saliklerine sadece eref verir. Biz Gazâlî kadar ileri giderek «En doru yol selef yoludur» demiyoruz. Ama Selefiye mezhebi de E'ari mezhebi kadar dorudur diyoruz, te bizim inancımız budur. Var mıdır bunun gizli kapalı yanı?

20 En az 5-6 asır evvel yazılmı olan Ehl-i sünnet âlimlerinin eserlerine dayanarak Selefiye mezhebinin sapık bir mezhep olduunu bize ispat ederseniz, imdiden size minnettar kalırız. Son asırdaki çou derme çatma olan kitapları önümüze delil diye çıkarmayın. Vehhâbiler, Kütüb-i sittede rivayet edilen hadîslere dayanarak türbeleri yıkmılardır, dedik. Bununla Vehhâbilerin davranılarının zahiren doru gibi göründüünü fakat aslında hatalı ve isabetsiz olduunu anlatmaya çalıtık. imdi yine soruyorum. Kütüb-i sittede bu manâyı ifade eden hadîsler var mıdır, yok mudur? Bütün muteber Hanefî fıkıh kitaplarının Kitabü'l Kerahiyye bölümünde kabir üzerine yüksek binalar yapmak mekruh sayılmıyor mu? Bu konuda iki makalemiz için Nesil'e bakınız. Kabir üzerine onbinlerce ve yüzbinlerce lira harcanarak bina yapılmasını slâma uygun bulmuyorum. Ama ecdadımızdan bize yadigâr olarak kalan, san'at, tarih ve medeniyet bakımından deeri olan türbelerin yıkılmasını ve yok edilmesini sakıncalı ve zararlı buluyorum. Büyük slâm Medeniyetinden bize miras kalan bu nevi türbelerin yıkılmasını bir yana slâm öncesi Anadoluda kurulan medeniyetlerden kalan tarihî eserlerin bile imha edilmesini «Yer yüzünde gezin ve sizden öncekilerin akıbetinin nasıl olduunu görün» (Rum 42) mealindeki âyetlere uygun bulmuyorum. slâm öncesi din mensuplarının bıraktıı eserler yok edilse, onlardan ibret ve ders alma imkânı olur mu? Eski eser bulunmayan bo bir arazide dolamanın âyetlerin istedii faydayı temin etmeyecei aikâr deil midir? Yunan gâvuru da igal ettii yerlerdeki cami ve slâm mabetlerini yıkmı ve yakmıtı. Camilere dokunmayıp sadece mezar üzerindeki binaları yıkan Vehhâbiler onlarla bir tutulur mu? Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin: Bugün gerek Arabistan'da gerekse baka yerlerde ina edilen camilere Yunan kâfiri bir tek kuru vermezken, bu i için milyonlar harcayan Vehhâbiler ve Suudiler onlarla nasıl bir tutulur? Ankara'daki Kocatepe camiine Suudilerin milyonlar verdiklerini siz unutsanız bile kamuoyu hatırlayacaktır. Demek istiyoruz ki Vehhâbiler türbeleri yıkmada ve dier bazı konularda her ne kadar hatalı ve zararlı bir yol tutmularsa da, bunları slâm mabetlerini yıkan ve yok eden Yunan gavuru gibi görmemek gerekir. Zira Vehhâbiler müslümandırlar, çünkü Ehl-i kıbledirler. Böyledirler diye onların zihniyetinden uzak durmamak gerekmez. Vehhâbilerin bugün eski sert ve katı tutumlarını aynen devam ettirdikleri söylenebilir mi? Bir yumuamanın mevcudiyeti muhakkaktır. Ama bu yumuama bazı noktalarda müsbet, dier bazı noktalarda menfîdir. Televizyonlarında gösterdikleri Amerikan filimleri elbetteki bir yumuamanın sonucudur ama bu makbul bir ey deildir. evkani serbest fikirli bir âlimdir, dedik. Bununla unu anlattık. Serbest fikirli olduu için eski mezhebi olan Zeydiyeyi bırakarak selef yolunu tuttu. Bir kimseyi bid'at mezhebinden uzaklatırarak selef yoluna sevk eden bir düünce tarzı iyi midir, kötü müdür? Hükmü siz verin. Sırası gelmiken söyleyeyim: A. Davudolu Hocamızın «Sübülü's-selâm» isimli eserini «Selâmet yolları» adıyla Türkçeye tercüme ettii Emir San'anî (ölüm 1968) in durumu da aynen evkanî gibidir. Bu eserin Arapça önsözünde müellifin taklide karı, ictihad ve teceddüt taraftarı bir Selefi olduu en açık ekilde yazılmıtır. Ayrıca hiç bir mezhebe de balı olmadıı belirtilmektedir. Birçok âlimleri ve mütercimleri, mezhepsiz diye tehir ederken bu konu üzerinde durmamanızın sebebini anlamak oldukça zor geliyor bize. Bizimle bakaları arasında irtibat aramak ve münasebet kurmak gayretleri de nafile. Herkes kendi fikrinden ve hareketinden sorumludur. Biz düünür ve yazarken bakalarından emir almayız. Yaptıklarımızın hesabını Mahkeme-i Kübrada vereceiz. naallah Allah bizi mahcup etmez. u fani âlemde de din kardelerimize fikir ve hareket tarzımızı her vesile ile izah etmeyi görev biliyoruz. Galiba bu konuda kendinize benzeterek bakalarından emir alarak yazdıımıza hükmediyorsunuz. Derginizde delil diye (s. 9) «Ehl-i bid'at, Ehl-i küfürden daha tehlikelidir» eklinde aslî kaynaını zikretmeden bir söz ileri sürüyorsunuz. Ehl-i bid'at iki nevidir: ia, Mutezile ve Haricîler bid'at ehlidir. Ancak bu mezheplerin bazı kolları, mü'min, muslim ve muvahhid sayıldıı bundan dolayı ehl-i kıble deyiminin ümulüne girdii halde, dier bazı kollarının slâmiyetle alâkaları yoktur. Misal: a) ia'dan Zeydiye ve Caferiye Ehl-i kıble olarak kabul edilir. b) ia'dan olduklarını iddia eden Müellihe ve Gurabiye ne müslüman sayılır, ne de Ehl-i kıble, Ehli sünnetin bu konudaki inancı udur: «Bid'at mezhebinden bile olsa ehl-i kıbleden olan bir ahsa kâfir denemez. «Bizim inancımız da budur. imdi burada:

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ. EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ www.almuwahhid.com 1 Müellif: Şeyhu'l-İslam İbni Teymiyye (661/728) Eser: Mecmua el-feteva, cilt 4 بسم هللا الرحمن الرحيم Selefin, kendilerinden sonra gelenlerden daha alim, daha

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

DİN dersleri almak, din kültürü edinmek isteyen temiz niyetli bir gence:

DİN dersleri almak, din kültürü edinmek isteyen temiz niyetli bir gence: DİN dersleri almak, din kültürü edinmek isteyen temiz niyetli bir gence: Madde madde yazacağım aşağıdaki bilgileri ve uyarıları iyice okumanızı istirham ederim. 1. Sizin, bir Ehl-i Sünnet Müslümanı olarak,

Detaylı

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Hz. Ali (kv) bildiriyor: Resulullah (sav) bir gün beni huzuruna çağırdı: "Ya Ali! Senin bana yakınlığın, Harun Peygamberin Musa Aleyhisselama olan yakınlığı gibidir.

Detaylı

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır. İslam çok yüce bir dindir. Onun yüceliği ve büyüklüğü Kur an-ı Kerim in tam ve mükemmel talimatları ile Hazret-i Resûlüllah (S.A.V.) in bu talimatları kendi yaşamında bizzat uygulamasından kaynaklanmaktadır.

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir. Hastalık ve Yolculukta: Eğer bir insan hasta ise ve yolcu ise onun için oruç tutmak Kur an-ı Kerim de yasaktır. Bazı insanlar ben hastayım ama oruç tutabilirim diyor veya yolcuyum ama tutabilirim diyor.

Detaylı

MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ BU KISA VESİKALAR BUNDAN BİR KAÇ GÜN ÖNCE, ŞİA NIN RASULULLAH IN ASHABINI ÖZELİKLE EBU BEKR VE ÖMERİ, SONRA OSMAN I

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir? On5yirmi5.com Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir? Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir? Muharrem orucunun önemi nedir? Yayın Tarihi : 6 Kasım 2013 Çarşamba (oluşturma : 1/22/2017) Hayatın bütün

Detaylı

Bundan kırk, elli sene önce ülkemizde böyle bir kötülük yoktu. Sonra iyi yetişmemiş icazetsiz kişiler kafa karıştırıcı, tahripkâr bir çığır açtılar.

Bundan kırk, elli sene önce ülkemizde böyle bir kötülük yoktu. Sonra iyi yetişmemiş icazetsiz kişiler kafa karıştırıcı, tahripkâr bir çığır açtılar. MÜSLÜMANLAR için büyük fenalıklardan biri dinî konularda herkesin kendi kafasından, kendi heva re yine göre konuşması, ulu orta dinî ve şerî konularda açıklama yapması, hüküm vermesidir. Bundan kırk, elli

Detaylı

Fırka-i Naciyye. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 22:27

Fırka-i Naciyye. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 22:27 İslâmî akideyi en net ve sağlam şekliyle kabul eden topluluk. Bu deyim iki kelimeden meydana gelmiş bir isim tamlamasıdır. Terkibin birinci ismi olan fırka kelimesi için bk. "Fırak-ı Dalle". Naciye kelimesi

Detaylı

Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır:

Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır: Sorularlarisale.com "Kur'an ın her kelamı üç kaziyeyi müştemildir. Birincisi, bu Allah ın kelamıdır. İkincisi, Allah ca murad olan mana budur. Üçüncüsü, mana-yı murad budur..." İzah eder misiniz? "Kur'an

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

İbadetin Manası ve Çeşitleri

İbadetin Manası ve Çeşitleri İbadetin Manası ve Çeşitleri Muhammed ibni Abd'il Vehhab (rahimehullah) www.at-tawhid.org 1 İbadetin Aslı Allah a ibadetin aslı; Allah ın emirlerine uymak nehyettiklerinden kaçınmak suretiyle ona itaat

Detaylı

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ استواء االله عرشه ] تر [ Türkçe Turkish Abdurrahman el-berrâk Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 00-43 استواء االله عرشه» باللغة ال ية «عبد الر ن ال اك

Detaylı

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ حكمة ريم م ا ير ] تر [ Türkçe Turkish Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil 2009-1430 1 حكمة ريم م ا ير» باللغة ال ية «مد صالح

Detaylı

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır. Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır. Kur'an-ı Kerimde bir kimseye hayat vermenin adeta bütün insanlara hayat verme gibi

Detaylı

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN IÇERIK ÖNSÖZ 13 Giriş DİN VE AKAİT Günümüzde Din Algısı Sosyal Bilimcilere Göre Din İslam Açısından Din Dinin Anlam Çerçevesi İslam Dini İslam ın İnanç Boyutu Akait İman İman-İslam Farkı İman Bakımından

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

Eşhedü en lâ iâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh.

Eşhedü en lâ iâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh. Âmentü billahi ve melâiketihi ve kütübihî ve rusülihî ve'l yevmi'l-âhıri ve bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihi mine'llâhi teâlâ ve'l-ba'sü ba'de'l mevti hakk Eşhedü en lâ iâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden

Detaylı

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 1) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Müslüman ın Müslüman üzerindeki hakkı

Detaylı

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir? Question Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir? Answer: Dört ana kaynağa yani Kur an a, sünnete, akıla ve icmaya dayanarak Masumların velayet hakkına

Detaylı

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6] K U R B A N Şartlarını hâiz olub,allah a yaklaşmak amacıyla kesilen kurban;hz. Âdem in çocuklarıyla başlayıp [1],Hz. İbrahim-in oğlu İsmail-in kurban edilmesinin emredilmesi[2],daha sonra onun yerine koç

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL Önsöz Klasik ilimler geleneğimizin temel problemlerinden birine işaret eden tevil kavramını en geniş anlamıyla inanan insanın, kendisine hitap eden vahyin sesine kulak vermesi ve kendi idraki ile ilâhî

Detaylı

بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/

بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/ بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/256-259 Şeyh Hamd bin Atik (V. 1301) kardeşlerinden birisine hitaben şöyle

Detaylı

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma Question İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma (s.a)'nın mushafı hakkındaki sözleri idi. Allah-u Teâlâ tarafından Hz. Fatıma Zehra (s.a)'ya ilham edilen

Detaylı

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum yıldönümünü türkü-şarkı söylemeden ve haramlar işlemeden kutlamanın hükmü

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum yıldönümünü türkü-şarkı söylemeden ve haramlar işlemeden kutlamanın hükmü Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum yıldönümünü türkü-şarkı söylemeden ve haramlar işlemeden kutlamanın hükmü [ تريك Turkish ] Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik

Detaylı

Asr-ı Saadette İçtihat

Asr-ı Saadette İçtihat Mehmedkirkinci.com Asr-ı Saadette İçtihat Sual: Hazret-i Peygamber zamanında içtihat yapılmış mıdır? Her güzel şey, her hayır Nebi ler eliyle meydana geldiği gibi, küllî bir hayır olan içtihadı da ilk

Detaylı

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? حكم تكر لعمر م يكو بينهما ] تريك Turkish [ Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü [ تريك Turkish ] Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2014-1436 حكم جوائز املسابقات يف املناسبات ابلدعية «باللغة

Detaylı

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm: Hatim-i Esam hazretleri, hocası Şakik-i Belhi hazretlerinin yanında 33 sene kalır, ilim tahsil eder. Hocası, bu zaman içinde ne öğrendiğini sorduğu zaman, sekiz şey öğrendiğini söyler ve bunları hocasına

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır. 4.MEKTUP MEVZUU : a) Mübarek ramazan ayının faziletleri. b) Hakikat-ı Muhammediye'nin (kabiliyet-i ulâ) beyanı.. Ona ve âline salât, selâm ve saygılar.. c) Kutbiyet makamı, ferdiyet mertebesi.. NOT : İMAM-I

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : KELAM TARİHİ Ders No : 0070040093 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ!

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ! KİM BU ZINDIK! Hamd Allah ındır. O na hamd eder ondan yardım ve mağfiret dileriz nefislerimizin şerrinden amellerimizin kötülüklerinden ona sığınırız. Allah ın yol göstericilik ettiğini hiç kimse saptıramaz.

Detaylı

SAYILI ADIMLARLA ELDE EDİLEN MİLYONLARCA SEVAPLAR

SAYILI ADIMLARLA ELDE EDİLEN MİLYONLARCA SEVAPLAR Bu broşürün dağıtımı, tercümesi veya basımına katkıda bulunun. Zirâ iyiliğin yapılmasına vesile olan, o iyiliği yapan kimse gibi ecir alır. SAYILI ADIMLARLA ELDE EDİLEN MİLYONLARCA SEVAPLAR ملايني احلسنات

Detaylı

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti uygulaması sadece bir ezan vakti icin yola baş koymuş zamanla gelişerek farkli ozelliklere sahip olmuş çok faydalı ve önemli bir

Detaylı

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25 136. Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, uzak bir sapıklıkla

Detaylı

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Veda Hutbesi. Ey insanlar!  Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. Veda Hutbesi Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki: Hamd, Allahü Teâlâya mahsûstur. O'na hamd eder, O'ndan yarlığanmak diler ve O'na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından

Detaylı

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15 İçindekiler Önsöz 11 Kısaltmalar 15 EBÛ MANSÛR EL-MÂTÜRÎDÎ 17 Hayatı 17 Siyasî ve İlmî Çevresi 20 İlmî Şahsiyeti 22 Eserleri 25 a. Kelâm ve Mezhepler Tarihi 25 b. Usûl-i Fıkıh 29 c. Tefsir ve Kur an İlimleri

Detaylı

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته ] تر [ Türkçe Turkish Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2010-1431 1 ما حكم الصيام وحكمته» باللغة ال ية «عبد

Detaylı

SECDE-İ TİLAVET. 1- Tilavet, Kur an okumak demektir. Secde âyeti okununca yapılan secdeye tilavet secdesi denir.

SECDE-İ TİLAVET. 1- Tilavet, Kur an okumak demektir. Secde âyeti okununca yapılan secdeye tilavet secdesi denir. SECDE-İ TİLAVET Secde-i Tilavet Secde ayetlerinden biri okunduğu zaman, hem okuyanın hem de dinleyenin, secde-i tilavet yapması, sünnet-i müekkededir. Secde ayetleri 14 tane olup şunlardır: 1- Hac suresi

Detaylı

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? ] تريك Turkish [ Türkçe Abdulkerim el-hudayr Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 0-43 هل لرسو صىل الله عليه

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

DİYOBENDİYE FIRKASI طاي فة دليو ندية

DİYOBENDİYE FIRKASI طاي فة دليو ندية DİYOBENDİYE FIRKASI طاي فة دليو ندية ] ريك - Turkish [ Türkçe - şeyh Muhammed Salih el-muneccid الشيخ مد صالح املنجد Terceme: IslamQa koordinasyon: Sitesi Islamhouse رمجة: موقع الا سلام سو ال وجواب تنسيق:

Detaylı

KEŞKE (ŞAYET/EĞER) KELİMESİNİ KULLANMANIN HÜKMÜ

KEŞKE (ŞAYET/EĞER) KELİMESİNİ KULLANMANIN HÜKMÜ ب[ KEŞKE (ŞAYET/EĞER) KELİMESİNİ KULLANMANIN HÜKMÜ [ Türkçe ] حكم استعمال كلمة ) لو ( اللغة التركية [ Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye لشيخ الا سلام ابن تيمية Terceme eden : Muhammed Şahin ترجمة: محمد بن مسلم

Detaylı

Muhammed Salih el-muneccid

Muhammed Salih el-muneccid KABİRDEKİ HAYATIN TABİATI NASILDIR? [ Türkçe ] طبيعة الحياة في القبر [باللغة التركية [ Muhammed Salih el-muneccid محمد بن صالح المنجد Terceme eden : Muhammed Şahin ترجمة: محمد بن مسلم شاهين Tetkik eden

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed b. Salih el-useymîn Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2011-1432 الصيام برؤ ة واحدة» اللغة الرت ية «بن صالح

Detaylı

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ حكم الصلاة مع الجماعة ] باللغة التركية [ Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid ألفه الشيخ: محمد صالح المنجد Terceme edenler Muhammed Şahin ترجمه: محمد

Detaylı

KUR'AN VE SÜNNET IŞIĞINDA SOFİLİK VE TASAVVUF ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDÎN EL-ELBANİ ŞEYH MUHAMMED BİN SALİH EL-USEYMİN 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1436 KUR'AN VE SÜNNET IŞIĞINDA SOFİLİK VE TASAVVUF

Detaylı

Abdeste mani olmayan şeyler

Abdeste mani olmayan şeyler Abdeste mani olmayan şeyler Sual: Boya işiyle uğraşıyorum. Elimde öyle kolay kolay çıkmayan boya izleri kalıyor. Namaz kılabilir miyim? Elbette kılabilirsiniz. Boyaları çıkarma imkanı yoksa, o haliyle

Detaylı

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi Niçin Teravih Namazı denilmiştir? Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınan namaz. "Teravih" kelimesi Arapça, "Terviha"nın çoğuludur ve "oturmak, istirahat etmek'" anlamına gelmektedir. Teravih namazı

Detaylı

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? ] ريك Turkish [ Türkçe İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 20-432

Detaylı

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim. DUA Eudhu Billahi Minessaytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdulillahi Rabil-alemin Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel

Detaylı

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 202-433 ح م ملسح القبعة والكوفية

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

BESMELE VE ALLAH LAFZ-I CELÂLİ'NİN SAYIMLARI

BESMELE VE ALLAH LAFZ-I CELÂLİ'NİN SAYIMLARI Bu yazı www.multimediaquran.com sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır. 11-15-2015. Herhangi bir medyada yayınlanması halinde yukarıdaki bilginin referans olarak verilmesi

Detaylı

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular İÇİNDEKİLER Takdim. 9 İTİKAD ÜNİTESİ Din Din Ne Demektir?... Dinin Çeşitleri... İslâm Dininin Bazı Özellikleri... I. BÖLÜM 11 11 11 II. BÖLÜM İman İmanın Tanımı... İmanın Şartları... Allah'a İman... Allah

Detaylı

لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان

لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان Ramazan ayından kalan kaza orucunu, Şaban ayının ikinci yarısında tutmakta bir sakınca yoktur لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان ] تر [ Türkçe Turkish Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed

Detaylı

Hadisler Işığında Tasavvuf un İslâm daki Yeri

Hadisler Işığında Tasavvuf un İslâm daki Yeri Hadisler Işığında Tasavvuf un İslâm daki Yeri بسم الله الرحمن الرحيم Meşhur Cibril hadisinde, din mefhumunu; iman, İslâm ve ihsan başlığıyla üç ana unsura ayıran Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi ve sellem),

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Muhammed Salih el-muneccid Abdest Alırken Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin Allah Katındaki Makamı ile Dua Etmek لاعء أثناء الوضوء ب ا ه ليب ص االله عليه وسلم ] ريك - Turkish [ Türkçe - şeyh Muhammed Salih el-muneccid الشيخ

Detaylı

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir. TEMEL DİNİ BİLGİLER KİTAPLARA İMAN 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir. 2 Kutsal kitap neye denir? Allah ın emir ve yasaklarını,

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

Hadis Istılahları. ADL: Râvînin hadîsi bozmadan rivâyet eden dürüst bir müslüman olması. AHZ: Bir şeyhden hadîs almak.

Hadis Istılahları. ADL: Râvînin hadîsi bozmadan rivâyet eden dürüst bir müslüman olması. AHZ: Bir şeyhden hadîs almak. Hadis Istılahları Her ilim dalının bir terminolojisi olduğu gibi hadîs ilimlerinin de ıstılahları vardır. Hadîs ıstılahları anlaşılmadıkça hadîs usûlü de anlaşılamaz. Hadîs ıstılahları çok sayıda olduğu

Detaylı

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen Muâz b. Cebel'in Hz. Peygamber in (s.a.v.) sorduğu

Detaylı

DİNİMİZ İSLAM www.dinimizislam.com

DİNİMİZ İSLAM www.dinimizislam.com DİNİMİZ İSLAM www.dinimizislam.com Mezhep ve Mezhepsizlik Künye Sahibi: Mehmet Ali Demirbaş Gazeteci Yazar 29 Ekim Cad. No:23 Kat:4 Yenibosna İstanbul Tel: (0212) 454 38 20 mehmetali.demirbas@tg.com.tr

Detaylı

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri 1 ) İlahi kitapların sonuncusudur. 2 ) Allah tarafından koruma altına alınan değişikliğe uğramayan tek ilahi kitaptır. 3 ) Diğer ilahi

Detaylı

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Siyer-i Nebi ne demektir? Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) doğumundan ölümüne kadar geçen hayatı içindeki yaşayışı, ahlâkı, âdet ve davranışlarını inceleyen ilimdir.

Detaylı

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü [ ثريك Turkish ] Türkçe Abdulaziz b. Baz Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2012-1433 االججهاع ىلع قراءة يس عدة مرات ثم ادلاعء

Detaylı

Soru: Kimlerin fitre vermesi gerekir? Hangi ürünlerden verilebilir?

Soru: Kimlerin fitre vermesi gerekir? Hangi ürünlerden verilebilir? Fitre/Fıtra Fıtrayı kimler verir Soru: Kimlerin fitre vermesi gerekir? Hangi ürünlerden verilebilir? İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisabı kadar malı, parası bulunan Müslümanın

Detaylı

ARAFAT DAĞI. Hazırlayan: Heyet. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik: Ali Rıza Şahin

ARAFAT DAĞI. Hazırlayan: Heyet. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik: Ali Rıza Şahin ARAFAT DAĞI ] ريك Turkish [ Türkçe Hazırlayan: Heyet Terceme: Muhammed Şahin Tetkik: Ali Rıza Şahin 20-432 جبل عرفة» اللغة الرت ية «إعداد موعة من العلماء رمجة: مد مسلم شاه مراجعة: ع رضا شاه 20-432 Birincisi:

Detaylı

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 20-432 ع لكمة الطاغوت» باللغة الت ية «مد صالح املنجد رمجة: ممد مسلم شاه مراجعة:

Detaylı

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19 Önsöz Kur an tefsirleri üzerine yapılan araştırmalar bir hayli zenginleşmesine karşın, yüzlerce örneğiyle sekiz-dokuz asırlık bir gelenek olan tefsir hâşiyeciliği, çok az incelenmiştir. Tefsir hâşiye literatürü;

Detaylı

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir. AHMAK DOST Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir. İyilik zannıyla topluma,tüm değerlere,insanlığa karşı kötülük işlemektedir. İbrahim Peygamberden yana olduğunu

Detaylı

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15 İçindekiler Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15 Ebû Mansûr el-mâtürîdî 1. Hayatı 21 2. Siyasî ve İlmî Çevresi 25 3. İlmî Şahsiyeti 28 4. Eserleri 31 4.1. Kelâm ve Mezhepler Tarihi 31 4.2.

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir. Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan Recep ve Şaban ayını mübarek kılıp bizi ramazan ayına ulaştıran rabbimize hamd olsun. Bu yazımızda sizinle ramazan ayıyla ilgili terimlerin anlamını inceleyelim. Ramazan: Hicri

Detaylı

Arefe günü ile ilgili meseleler ve hükümleri مساي ل وأح م تتعلق بيوم عرفة. Bir Grup Âlim

Arefe günü ile ilgili meseleler ve hükümleri مساي ل وأح م تتعلق بيوم عرفة. Bir Grup Âlim Arefe günü ile ilgili meseleler ve hükümleri مساي ل وأح م تتعلق بيوم عرفة ] تر [ Türkçe Turkish Bir Grup Âlim Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 00-43 مساي ل وأح م تتعلق بيوم عرفة» باللغة

Detaylı

Asiye Türkan MÜ MİNLERİN ANNESİ HZ. AİŞE

Asiye Türkan MÜ MİNLERİN ANNESİ HZ. AİŞE Asiye Türkan MÜ MİNLERİN ANNESİ HZ. AİŞE Ümmü'l-mü'minîn Âişe bint Ebî Bekr es-sıddîk el-kureşiyye (ö. 58/678) Hz. Ebû Bekir'in kızı ve Hz. Peygamberin hanımı. Babası Ebû Bekir b. Ebû Kuhâfe, es-sıddîk

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE ORUÇ

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE ORUÇ TAKVAYA ERMENİN YOLU; ORUÇ (O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki Kur an; insanlara hidayet (doğru yol) rehberi, doğru yolun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak onda(ki Kadir gecesinde) indirildi.

Detaylı

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? Kişisel gelişim, insanın gelişimi merak etmesi, yeni insanlar tanıması, gazetede güzel yazı yazan veya kitap yazmış insanları merak ederek onları tanımak, sadece yazılarından

Detaylı

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir. Hz. Hüseyin: da aile halkından 19 kişi

Detaylı

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler GÜNAH ve İSTİĞFAR Israr etmek kişiyi nasıl etkiler Peygamber (s.a.v) Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Hiçbir küçük günah yoktur ki, ısrarla işlenilmeye devam edildiği halde büyümesin. Ve

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik.

Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik. HAYRETTİN KARAMAN HOCAMA CEVAB Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik. Ancak sizlerin bazı noktalarda

Detaylı

Ehl-i Sünnet ve'l-cemaat Cumartesi, 10 Ocak :55

Ehl-i Sünnet ve'l-cemaat Cumartesi, 10 Ocak :55 Günümüzdeki küfür tufanından, isyan selinden kurtulabilmek için, ALLAH Teâlâ'nın dinine sımsıkı sarılmak gerekir. Bilindiği gibi Nuh (A.S) ve beraberindekiler ALLAH'ın dinine sarıldıkları için selamete

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com amaz Memduh ÇELMELİ NAMAZ: AYET ve HADİSLER «Namazı kılın; zekâtı verin ve Allah a sımsıkı sarılın...» (Hac, 78) Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber e itaat edin ki merhamet göresiniz. (Nûr, 56) «Muhakkak

Detaylı

Dinî Kitapların Satışı ve Telif Hakkı

Dinî Kitapların Satışı ve Telif Hakkı Dinî Kitapların Satışı ve Telif Hakkı MÜNHASIRAN DİNİ KİTAPLARIN SATIŞI TİCARETİ VE TELİF HAKKI MEVZUUNA DAİR FETVALAR: SORU 522 -Telif, tercüme ve telif hakkı ne demektir? CEVAP: Telif, herhangi bir yazarın

Detaylı

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 7. KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ UYGULANMASI 7.1. KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ TEMEL FELSEFESİ VE GENEL AMAÇLARI Kelam; naslardan hareketle inanç esaslarını ve insanın düşünce yapısına ilişkin temel

Detaylı

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir? Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir? Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir? Kısacası

Detaylı