OBEZ HASTALARDA DİYET, EGZERSİZ VE İLAÇ TEDAVİSİNİN HOMOSİSTEİN DÜZEYLERİNE ETKİSİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "OBEZ HASTALARDA DİYET, EGZERSİZ VE İLAÇ TEDAVİSİNİN HOMOSİSTEİN DÜZEYLERİNE ETKİSİ"

Transkript

1 T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA HASTALIKLARI BİLİM DALI OBEZ HASTALARDA DİYET, EGZERSİZ VE İLAÇ TEDAVİSİNİN HOMOSİSTEİN DÜZEYLERİNE ETKİSİ Uzm. Dr. SİNAN KIRIM YAN DAL UZMANLIK TEZİ TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. TAMER TETİKER ANA-2005

2 Yan Dal Uzmanlık tezimin hazırlanmasında büyük emeği geçen Prof. Dr. Tamer Tetiker e ve Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı çalışanlarına, Yard. Doç. Dr. Tamer İnal a ve nezdinde tüm merkez laboratuvarı çalışanlarına, Sayın Bekir Bölükbaşı na teşekkür eder ve tezimin tamamlanması esnasında aramızdan ayrılan Hocam Prof. Dr. M. Mustafa Koçak ın aziz hatırasına ithaf ederim. Dr. Sinan Kırım

3 İÇİNDEKİLER Sayfa No TEŞEKKÜR i İÇİNDEKİLER... ii TABLO LİSTESİ... iii ŞEKİL LİSTESİ... iv ÖZET ve ANAHTAR SÖZCÜKLER... v ABSRACT-KEYWORD... vi GİRİŞ... 1 GENEL BİLGİLER Obezite Tanımlama Sıklık ve dağılım Ölçümü ve tanısı Etyoloji Obezitenin tipleri Obezitenin komplikasyonları Obezitenin tedavisi Homosistein Tanım ve metabolizması Homosisteini artıran durumlar Homosistein ve tıkayıcı damar hastalıkları Homosisteinin aterogenezdeki rolü GEREÇ ve YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA SONUÇLAR.. 30 KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ... 35

4 TABLO LİSTESİ Tablo no: sayfa no: Tablo 1: Obezitenin ölçüm teknikleri 3 Tablo 2: Obezitenin etyolojik sınıflaması 5 Tablo 3: Obezitenin komplikasyonları 7 Tablo 4: Koroner kalp hastalığı nedenli ölüm verilerine dayalı obezitenin göreceli risk oranları 7 Tablo 5: Hiperhomosisteinemi nedenleri 12 Tablo 6: Hastaların başvuru dönemindeki yaş, boy ve kilo ortalamaları 18 Tablo 7: Hastaların başvuru döneminde, 1. kontrolde ve 2.kontroldeki Kolesterol ve lipit profili, ürik asit, insülin, C-peptit, vitamin B-12, folik asit, açlık kan şekeri, insülin direnci, serum elektrolitleri ve homosistein düzeyleri 19 Tablo 8: Başvuru döneminde, 1. kontrolde ve 2.kontroldeki kilo, BKİ ( beden kitle indeksi), sistolik ve diyastolik arter basıncı, nabız sayısı, bel ve kalça çevresi değerleri 20

5 ŞEKİL LİSTESİ Şekil no : sayfa no: Şekil 1. Hastaların başvuru, 1. kontrol ve 2. kontroldeki BKİ, bel çevresi ve kalça çevresi ölçümleri 23 Şekil 2. Hastaların başvuru, 1. kontrol ve 2. kontroldeki total kolesterol, LDL kolesterol, HDL kolesterol ve trigliserit düzeyleri 23 Şekil 3. Hastaların başvuru, 1. kontrol ve 2. kontroldeki homosistein, insülin ve ürik asit düzeyleri 24 Şekil 4: Hastaların başvuru, 1.kontrol ve 2.kontroldeki sistolik, diyastolik kan basınçları ve nabız sayısı değerleri 24

6 ÖZET Etkisi Obez Hastalarda Diyet, Egzersiz ve İlaç Tedavisinin Homosistein Düzeylerine Obezite halen tüm dünyada yaygın olarak bulunan ve görülme hızı hızla artan bir hastalıktır. Obezite ayrıca komplikasyonları nedeni ile de ( kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon vb) bir halk sağlığı problemidir. Yüksek homosistein düzeylerinin kardiyovasküler hastalıklara neden olduğu son yıllarda ortaya çıkmıştır. Günümüzde hiperhomosisteinemi ateroskleroz için bağımsız bir risk faktörü olarak tanımlanmaktadır. Çalışmamızda obezite tedavisi için kullanılan tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz ve ilaçların, homosistein düzeylerine etkileri araştırıldı. Bu amaçla 2003 yılı Ocak ayı ile 2004 yılı Ocak ayı arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları polikliniğine şişmanlık nedeniyle başvuran 40 yaş üzerinde, 16 sı erkek, 24 ü kadın 40 hasta alındı. Hastalarda sekonder obezite nedenleri ekarte edildi. Tüm hastalara ideal kilolarına göre hesaplanarak diyet verildi ve günlük 1 saat olmak üzere düzenli yürüyüş yapmaları önerildi. Diyet ve egzersize başlamalarından 3 ay sonra hastalar 2 gruba ayrılarak bir gruba günde 1 kez sabah öğününde tok karnına alınmak üzere 10 mg Sibutramin, diğer gruba ise günde 3 defa her öğünde aç karnına alınmak üzere 90 mg Orlistat başlandı. Başlangıçta, diyet ve egzersize başlamalarından 3 ay sonra ve ilaç tedavisinin 3. ayında hastalar homosistein düzeyleri için tekrar değerlendirildi. Her iki değerlendirmede de homosistein düzeylerinde azalma görülmesine rağmen istatistiksel olarak anlamlı değildi. Obezite tedavisinde seçilecek yöntemler, obezitenin komplikasyonları açısından da güvenli ve yararlı olmalıdır. Bu çalışma sonunda obezite için kullanılan yöntemlerden tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz, Sibutramin ve Orlistat tedavisinin homosistein düzeyleri açısından güvenli olduğu söylenebilir. Anahtar Sözcükler: Diyet, Homosistein, Obezite, Orlistat, Sibutramin.

7 ABSTRACT The Effects of Diet, Exercise and Drug Therapy on Homocysteine Levels in The Patients with Obesity Obesity is still a common and frequently disease seen in worldwide, it is also a public health problem because of its related complications ( such cardiovascular disease, diabetes mellitus, hypertension etc.). In the last few years, it has come to light that high homocysteine levels can cause cardiovascular disease. Today, hyperhomocysteinemia is considered as an independent factor for atherosclerosis. In this study, we investigated the effects of diet, exercise and medical drugs used for obesity treatment on serum homocystein levels. Forty exogenic obes patients (16 males and 24 females) who were admitted to Cukurova University, Medical Faculty Endocrinology and Metabolism Division between January 2003 and January 2004 included in the study. The other reasons and disorders for obesity were excluded. All from the study patients were allowed to a diets estimated according to their body weights and regular jogging for an hour daily. Three months after onset of diet and exercise, the patients were divided into two groups. Group 1 was given 10 mg Sibutramine once a day after breakfast and group 2 was given 120 mg Orlistat three times before each meal. The patients were reevaluated for serum homocysteine levels in the beginning, at 3 months after starting diet and exercise and at the 3 th months of the medications. Although serum homocysteine levels decreased in both groups, it was not statistically significant. The modalities chosen for obesity treatment should be safe and useful for its related complications. In the present study, it is revealed that medical dietary therapy, exercise, Sibutramine and Orlistat are all found to be safe and usable for homocyteine levels in obesity treatment. Key Words: Diet, Homocysteine, Obesity, Orlistat, Sibutramine

8 1. GİRİŞ Obezite dünyada ve ülkemizde hızla artmakta olan bir hastalıktır. Metabolik sendromun önemli bir bileşenidir ve ateroskleroza dolayısı ile de kardiyovasküler hastalıklara neden olmaktadır. İnsülin direnci, hipertansiyon, hiperkolesteroleminin de patogenezinde rol oynamaktadır. Günümüzde obezite bir halk sağlığı problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm dünya ülkelerinde giderek artan bir hızda görülmektedir. Obezite tedavisinde halen ideal kiloya göre ayarlanmış tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz temel taşıdır. Orlistat ( gastrik lipaz inhibitörü ) ve Sibutramin ( selektif noradrenalin ve serotonin geri alım inhibitörü) ülkemizde obezite tedavisi için yaygın olarak kullanılan ilaçlardır. Hiperhomosisteinemi son dönemlerde tanımlanan yeni ortaya konulmuş bir kardiyovasküler risk faktörüdür ve erken ateroskleroza neden olmaktadır. Özellikle prematür aterosklerozların önemli bir kısmının nedenidir. Homosisteinin direk etki ile vasküler düz kas hücre proliferasyonunu uyardığı düşünülmekle birlikte aterogeneze nasıl neden olduğu halen tam olarak bilinmemektedir. MTHFR ( metilen tetra hidro folat redüktaz) geni mutant olan kişiler dışında çoğunlukla hiperhomosisteinemi beslenme ve yaşlanma ile ilişkilidir. Pek çok ilacın ( anti konvülzanlar, niasin, fibratlar v.b. ) ve hastalığın ( sistemik lupus eritematozus, kronik böbrek yetmezliği, malign tümörler v.b.) homosistein düzeylerini etkilediği bilinmektedir. Bu çalışmada bu iki önemli kardiyovasküler hastalık risk faktörünü birlikte değerlendirmeye ve obezite ile mücadele yöntemlerinin homosistein üzerine olan etkilerini araştırmayı amaçladık. Halen obezite tedavisinde kullanılmakta olan orlistat ve sibutramin in obezite üzerine olan olumlu etkilerinin yanında homosistein düzeyleri açısından güvenilir olup olmadığını ortaya koymayı amaçladık. Obezite için uygulanan tıbbi beslenme tedavisinin homosistein düzeylerine etkisini araştırmaya çalıştık.

9 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Obezite Tanımlama: Obezite kelimesi latince; ob: - den dolayı ve esum: edere (den gelir) = yemiş olmak kelimelerinden gelir ve yemekten dolayı demektir. Günlük kullanımda bu kelimeye şişmanlık anlamı yüklenmiş olmakla birlikte farklı dillerde farklı kelimelere de şişmanlık anlamı yüklenmektedir. Şişmanlık, vücutta aşırı miktarda yağ depolanmasıdır. 18 yaşındaki erkeklerde vücut ağırlığının yaklaşık % i ve kadınlarda ise yaklaşık % i yağ dokusundan oluşur. Erkeklerde yağ miktarı % 25 i ve kadınlarda % 30 u aşarsa şişmanlık söz konusudur Sıklık ve Dağılım: Gelişmiş ülkelerin özellikle orta ve az gelirli kesimlerinde, gelişmekte olan ülkelerin ise orta ve üst gelir düzeyindeki kesimlerinde daha sık görülmekle birlikte, tüm dünyada yaygın olarak ortaya çıkmakta ve sıklığı giderek daha da artmaktadır yılı itibariyle Hatemi ve arkadaşları toplumumuzda % 25.2 oranında obezite ( VKİ ( Vücut Kitle İndeksi) > 30) ve % oranında fazla kilolu (VKİ: over weight) olduğunu tespit etmişlerdir 1. Her yaş grubunda görülmekle birlikte orta yaşlarda doruk seviyeye gelir ve 55 yaşından sonra sıklığı azalmaya başlar. Kadınlarda daha sık görülmesinin en önemli nedenleri arasında gebelikler esnasında alınan kiloların verilemeyişi ve östrojenin yağ dokusunu artırıcı etkisi sayılabilir. Kadınlarda obezite daha sık görülmekte iken erkeklerde fazla kilolu oranı daha yüksektir. Evlilik sonrası dönemde her iki cinste de prevalansda artış görülmektedir. Yapılan çalışmalarda son 10 yıl içinde tüm ülkelerde obezite sıklığında % oranında artış olduğu görülmüş olup, bu sonuçlar bize bir obezite epidemisi ile karşı karşıya olduğumuzu düşündürmektedir Ölçümü ve tanısı: Doğrudan ölçüm ancak kadavrada uygulanabilen bir yöntemdir. Canlılarda dolaylı yöntemler kullanılmaktadır. Klinikte yağ miktarını belirlemek için uygulanan yöntemler tablo 1 de verilmiştir. VKİ yöntemi ucuz ve kolay kullanılır olması nedeniyle toplum taramaları da dahil olmak üzere en sık kullanılan yöntemdir ancak gebelerde,

10 Tablo 1. Obezitenin ölçüm teknikleri 2. I. Doğrudan ölçüm II. Dolaylı ölçümler A. Antropometrik ölçümler 1) Boy ve ağırlık: a) Aktüel kilo > % 20 ideal kilo* b) BMI** > 25 ( Quetelet index)(normal değer:18-25) 2) Çevre ve çap ölçümleri: Bel/kalça oranı ( N: )*** erkekte > 1, kadında > ) Deri kıvrım kalınlığı (mm): Triseps Subskapuler Toplam Erkek >23 >22 >45 Kadın >30 >27 >60 C. İzotop veya kimyasal dilusyon yöntemi 1) Vücut suyu 2) Vücut potasyumu D. Vücut yoğunluğu ve volümü 1) Su altı tartısı 2) Plethysmometric yöntem 3) Dualphoton absorpsiometre (DPA) E. İletkenlik 1) Total body electical conductivity (TEBC) 2) Bioelectric impedance F. Görüntüleme yöntemleri: USG (Ultrasonografi), CT ( bilgisayarlı Tomografi), MRI ( Magnetic rezonans görüntüleme) G. Tüm vücut nötron aktivasyon analizi * ideal kilo=boy-100- (boy-150)/4 ** BMI= ( Body mass indeks=vücut kitle indeksi) kg/m 2 ***Bel çevresi ölçümü arkada her iki spina iliaka posterior superiorun üzerinden ve önde göbek çevresinden geçen en dar çevre olarak ölçülür. Kalça ölçümü için arkada kalçanın en geniş yeri ve önde simfizis pubis den geçen çevre ölçümü kullanılır.

11 atletik yapılı kişilerde ve Uzakdoğu toplumlarında yanlış sonuçlar verebilmektedir. VKİ nin arasında olması normal, arası hafif şişman ( over weight), olması şişman, arası belirgin şişman ve 40 ın üzerinde olması morbid şişman olarak değerlendirilir. Deri kıvrım kalınlığı ölçümü ölçen kişiye ve tekniğe bağlı farklılıklar gösterebilmektedir. İzotop ve dilüsyon yöntemleri ile vücut yoğunluğu ölçümü yöntemleri uygulaması zor olan tekniklerdir. Biyoelektrik impedans ölçümleri oldukça duyarlıdır ancak vücut yağ dağılımından etkilenirler ve özel aletlere ihtiyaç duymaktadırlar. Radyolojik yöntemlerden özellikle bilgisayarlı tomografi kesine yakın sonuçlar vermektedir ancak hasta radyasyon alır ve pahalıdır Etyoloji: Obezitenin etyolojik sınıflaması tablo 2 de verilmiştir. Tüm bu etyolojik nedenlerdeki ortak olan nokta, alınan kalorinin gerek duyulandan fazla olmasıdır. Akılda tutulması gereken önemli bir nokta ise büyüme sürecinde, gebelik ve emzirme döneminde ve de bazı hastalıkların seyri esnasında, enerji ihtiyacının artmasıdır. Ayrıca yaşlanmayla birlikte metabolizma yavaşlamakta ve hareketlilik azalmaktadır. Sigara içenlerde nikotin fazladan bir oksidasyona neden olarak metabolizmayı hızlandırmakta bu da günlük yaklaşık olarak 200 kaloriye karşılık gelmektedir. Bu ve başka nedenlerle de ( iştah değişiklikleri gibi) sigara içenlerde obezite daha az görülmekte ve sigarayı bırakanlarda kilo artışı ortaya çıkmaktadır. Genetik Faktörler: Obezlerin 2/3 ünün ebeveynlerinin biri veya her ikisi de obezdir. Ayrıca tek yumurta ikizlerinde konkordans yüksektir. Şişman ailelerin evlat edindiği çocuklarda kendi biyolojik çocukları kadar şişmanlığa rastlanmamıştır. Endokrin Faktörler: Endokrinolojik hastalıkların seyrinde obezite görülebilmektedir. Cushing sendromu olan vakaların yaklaşık yarısı hekime santral obezite nedeniyle başvurmaktadır. Hipotiroidi de ise semptomlar çok silik olabilmektedir. Psikojenik, kültürel ve alışkanlıklarla ilgili faktörler: Bazı kişilerde depresyon ve stress durumlarında aşırı yeme paterni gelişebilmektedir. Ancak obezlerin genel olarak kişilik yapıları obez olmayanlardan farklı bulunmaz. Geniş taramalarda şişmanlardaki asıl problemin hareket azlığı olduğu görülmektedir. Podometre takılarak takip edilen deneklerde şişman olanların haftada 25 km yürürken şişman olmayanların haftada 56

12 Tablo 2. Obezitenin etyolojik sınıflaması 2. I. Genetik obezite a) Doğmalık macrosomia adipositas b) Laurence-Moon Biedl sendromu c) Hiperostosis frontalis interna ile birlikte olan obezite d) Von Gierke hastalığı ile birlikte olan obezite e) Prader-Willi sendromu f) Ailevi hipoglisemi sendromu ( alfa hücresi yokluğu) g) Rothmund sendromu II. Hipotalamik obezite a) Adiposo-genital distrofi (Fröhlich sendromu) b) Kleine-Levin sendromu III. Endokrin nedenli obezite a) İnsülinoma b) Cushing sendromu c) Hipotiroidi d) Stein-Leventhal sendromu e) Erkek hipogonadizmi f) Hipotalamo-hipofizer cücelik g) Menapozdan sonra görülen obezite IV.Mutad obezite a) Toplumsal-ailevi-gelenekler nedeniyle b) Psişik faktörler c) Hareket azlığı d) Besin bolluğu ve eğitim eksikliği e) Gebelik ve doğumlar km yürüdüğü görülmüştür 3. Beden gücünün kullanıldığı işlerde çalışan kişilerde şişmanlık nadir görülür. Günlük kalorilerini sık sık ve az miktarda alan kişilerin şişmanlamadığı bilinmektedir. Obez kişilerde aşırı hızlı yeme alışkanlığı vardır. İlk lokmadan sonra tokluk hissinin oluşması için gereken sürenin yaklaşık 10 dk olduğu düşünülürse bu alışkanlığın obeziteye olan katkısının ne denli büyük olduğu görülür. Pek çok kültürde şişmanlık

13 zenginliğin, yüksek sosyal statünün, güzellik ve doğurganlığın sembolü olarak görülmüş ve teşvik edilmiştir. Dilimize yerleşmiş olan bir dirhem et bin ayıp örter ifadesi de bunun bir örneğidir Obezitenin tipleri: Çocukluk çağında başlayan ve yağ hücrelerinin sayısının artması ile karakterize olan hiperplastik tip ile erişkin çağda başlayan ve yağ hücrelerinde hipertrofinin belirgin olduğu hipertrofik tip olmak üzere iki obezite tipi vardır. Hiperplastik tipde tedaviye cevap daha düşük görülmekte, hipertrofik tipde ise riskler daha fazla olmaktadır ancak tedaviye cevabı daha iyi olmaktadır. Diğer bir tiplendirme ise aşırı yağın birikim yerine göre yapılmıştır. Android tip adını alan birinci tipde yağ dokusu karın ve göğüsde toplanmıştır. Bel /kalça oranı erkeklerde 0.9 un, kadınlarda ise 0.8 in üzerindedir. Diğer tipde ise yağ dokusu uyluk ve bacaklarda toplanmıştır ve gynoid tip adını almaktadır. Android tipde hipertansiyon, dislipidemi ve koroner arter hastalığı daha fazla görülmektedir. Abdominal yağ dokusu kana sürekli serbest yağ asitleri vermekte ve bu durum insülin direncine sonuç olarak dislipidemi ve hiperglisemiye neden olabilmektedir. Tüm bu faktörler koroner kalp hastalığı için risk faktörü olmaktadır. Sadece bel ölçümü ile de koroner kalp hastalığı risk artımı tespit edilmiştir ( erkeklerde 104 cm, kadınlarda 88 cm nin üstü riski artırmaktadır) Obezitenin komplikasyonları: Obezitenin komplikasyonları Tablo III de verilmiştir. ABD de hemşire 13 yıl boyunca izlenmiş ve şişman olan grupta kardiyovasküler ve kanser nedenli ölümlerde artış saptanmıştır. Normal sınırlarda dahi olsa kilolu kadınlar kilolu olmayanlara göre daha fazla koroner kalp hastalığı riskine sahip olarak bulundular. En düşük risk 18 yaşında zayıf olup daha sonra belirgin (5kg) kilo alıp vermemiş olanlarda saptandı. Yirmi altı yıl boyunca izlenen 8800 erkekte ise obezlerde tüm nedenlere bağlı ölüm oranı 2 kat, koroner kalp hastalığı nedeniyle ölüm oranı ise 3.3 kat daha yüksek olarak bulunmuştur 4,5. Dokuz yüz bin erkek ve kadında başlangıç vücut kitle indeksi ile 16 yıllık izleme süresi sırasında kansere bağlı ölümlerin incelendiği ileriye dönük bir araştırma olan ACS çalışmasında, fazla kilo ile birçok kanser tipine bağlı ölüm oranı arasında pozitif bir ilişki gösterilmiştir 6. Van İtallie koroner hastalığı nedenli ölümün verilerini toplayarak obezitenin rölatif risk oranlarını saptamıştır 7 (tablo 4). Obezlerde bel/kalça oranı ölçümleri vücut kitle indeksinden bağımsız olarak serum lipidleri, sistolik ve diyastolik kan basıncını olumsuz

14 yönde etkiler. Framingham çalışmasında her iki cinste de hipertansiyon ile obezite arasındaki yakın ilişki gösterilmiştir. Tablo 3. Obezitenin komplikasyonları 1) Diyabetes Mellitus 2) Aterosklerotik kalp hastalığı 3) Hipertansiyon 4) Hipertrigliseridemi 5) Karaciğer yağlanması 6) Alveoler hipoventilasyon (pickvick sendromu) 7) Safra taşı insidansında artış 8) İnme 9) Osteoartroz 10) Gut 11) Oligomenore ve endometrium kanseri 12) Deri enfeksiyonları 13) Cerrahi ve doğum riski 14) Hiatus hernisi ve fıtıklar 15) Varis ve tromboemboli 16) İntihar ve kazalara yatkınlık. Tablo 4. Koroner kalp hastalığı nedenli ölüm verilerine dayalı obezitenin göreceli risk oranları Hastalık yaş yaş yaş Hipertansiyon Hiperkolesterolemi Diabetes mellitus Kilodaki %10 luk bir azalma yaklaşık sistolik kan basıncında 10 mm Hg lık bir azalmaya neden olmaktadır. Kilo verme hem obez hem de obez olmayan bireylerde tansiyon düşmesine neden olmaktadır. Morbid obezlerde oksijen tüketimi artarken karbondioksitde de birikim olmaktadır. Bu hastalarda solunum işi artar ve kompliyans

15 azalır. Elastik işi artan akciğerde fonksiyonel kapasiteler ve solunum volümü küçülmektedir. Alveoler hipoventilasyon ile de uyku-apne sendromu gelişebilmektedir. Vücut kitle indeksi arttıkça Diyabetes Mellitus riski de yükselmektedir. Bir çalışmaya göre vücut kitle indeksi 35 kg/m2 olanlardaki rölatif risk 40 kat fazladır 8. Hiperinsülinemi ve insülin direnci obezitede karakteristiktir. Kilodaki azalma ile hem kan glukoz düzeyi düşmekte, hem de beta hücre fonksiyon bozukluğu düzelmektedir. Kolesterol döngüsündeki artışlar ve safranın bileşimindeki değişiklikler sonucu safra taşı insidansı artar. Obez bireylerde erkek hastalarda kolon, prostat, kadınlarda ise reprodüktif sistem ve safra kesesi kanserleri daha sıktır. Obez kadınlardaki endometrium kanseri yağ dokusunun miktarı ile doğru orantılıdır. Osteoartirit daha çok ayak ve diz eklemlerinde görülür ve fazla kiloların yaptığı mekanik travma nedeniyle oluşur. Obezite ile ilgili psikolojik etmenler oldukça geniş bir konudur. Ancak obezitenin neden olduğu beden imajının aşağılanması, diğer psikolojik sorunlara eğilimi artırmaktadır. Sinema ve uçak koltuğuna sığamama ya da turnikelerden geçememe utanmaya ve sosyal yaşamda çöküntüye neden olmaktadır. Özellikle visseral obezite erkeklerde testosteronda azalmaya neden olmaktadır. Bu durum vücut kitle indeksi 40 dan fazla olduğunda daha çok belirginleşmektedir. Ayrıca periferde artan östron ve östradiol LH pulslarının azalmasına neden olur. Kadınlarda ise androjenemi artar ve böylece disfonksiyonel uterus kanamaları, hirsitismus, akne gelişimi artar. Obezlerde GH azalmakta, visseral obezitesi olanlarda ise IGF-1 azalmaktadır. Serbest IGF ise artmaktadır ve GH u baskılamaktadır 6,7, Tedavi: Kilo kaybının; semptomları azaltıcı ve/veya ortadan kaldırıcı, yandaş hastalıklardan kaynaklanan sorunları giderici ve bunlarla ilgili mortaliteyi azaltıcı etkisi tartışılmazdır. Pek çok yöntem olmakla birlikte tedavideki değişmez ana ilke; alınan enerji ile tüketilen enerjinin dengelenmesidir. Hastanın ve hekimin beklentileri iyi değerlendirilmelidir. Kilo vermek kadar geri almamanın önemi vurgulanmalıdır. Davranış tedavileri genellikle bir terapistin gözetiminde kişilik gruplarla ve haftada 1-2 saat süreyle yapılır. Yaşam boyu davranış değişikliğini sağlamaya çalışan bir süreçtir. Kendini monitörize etme, uyarı kontrolu, yeme kontrolu, pekiştirme ve güçlendirme, bilişsel yeniden yapılanma, beslenme eğitimi, fizik aktivite ve davranış kontratları olmak üzere 8 bileşeni vardır. Etkinliği son yıllarda daha da artmıştır. Süre ile kilo kaybı pozitif ilişkilidir. Diğer obezite tedavi yöntemleri ile kombine edilebilir. Wadden ve Bell tedaviden 48 hafta sonra hastaların %25-55 inin başlangıç kilolarına döndüklerini görmüşlerdir. Bu süre 3-5 yıla çıkıldığında

16 hemen hepsi bazal kilolarına dönmüşlerdir 9. Tıbbi beslenme tedavisi obezite tedavisinin temelini teşkil etmektedir. Çok düşük kalorili (200 kcal/ gün) ve düşük kalorili diyetler ( kcal/gün) kardiyak artimilere bağlı ani ölümler yaptığından artık kullanılmamaktadır. Dengesiz diyetler ( sadece yağlar, sadece karbo- hidratlar, ya da sadece proteinlerden oluşan) ketozise, elektrolit kaybına neden olmakta ve ancak kısa süreler uygulanabilmektedir. Oysa ki dengeli beslenme bir ömür boyu sürmelidir. Enerji tüketiminin iyi bir yolu olan fizik aktivite; insülin direncini azaltır, vücut kompozisyonunda değişiklikler yapar, yandaş hastalıkların tedavisine de olumlu etkisi vardır. Aerobik egzersizler tercih edilmeli, yarım saatden az olmamalı ve en az 48 saatlik aralarla tekrar edilmelidir. Ömür boyu devam edilmesi gereken bir tedavidir.obezite ile mücadelede ilaç tedavileri de uygulanmaktadır. Santral sinir sistemini etkileyen ilaçlardan olan amfetaminler iştah kesici olarak kilo kaybı sağlamaktadadır ancak öfori yapmaları ve amacından farklı kullanımları nedeniyle günümüzde kullanılmamaktadırlar. Dexfenfluramin ve fluramin lipogenezi azaltırlar, diyete bağlı termogenezi artırırlar. Fenilpropanolamin dekonjestan bir ilaç olmasına rağmen kilo kontrolu sağlamaktadır ve FDA tarafından olasılıkla obeziteye etkili ilaçlar grubuna dahil edilmiştir. Sibutramine; serotonin ve noradrenalin geri alım inhibitörüdür. Günde 30 mg a kadar değerlendirilmiştir ancak tedavi edici doz aralığının 5-15 mg lık dozlar olduğu gösterilmiştir. Vücut ağırlığını hem gıda alımını azaltarak ( doygunluğu artırarak) hem de sempatik sinir sistemine etki ile enerji tüketimini artırarak azalttığı düşünülmektedir. Kahverengi yağ dokusunda beta-3 adrenoreseptörleri artırmaktadır. Bilinen yan etkileri, ağız kuruluğu, uykusuzluk, sıkıntı hissi ve kabızlıktır. Kalp hızında ve tansiyon arteryelde artışa neden olmaktadır. Difenilhidantoin kompulsif tipde yeme davranış bozukluğunda etkilidir. GABA agonistlerinin ventromedial hipotalamusa enjeksiyonu ile yiyecek alımı artmakta, lateral hipotalamusa enjeksiyonu ile de azalmaktadır. GABA reseptör blokeri olan Bicucculine yiyecek alımını azaltmaktadır. Periferik etkili ilaçlar dan Efedrin sempatomimetik etkilidir ve adrenerjik yollarla ilgili yapıları etkileyerek yiyecek alımını azaltmaktadır. Kafeinle birlikte kullanımı sinerjik etki gösterir ve bu etki metilli ksantinler ile artar. Çok fazla yan etkileri olması nedeniyle kullanılmamaktadır. Beta agonistler kahverengi yağ dokusuna etki ederek bazal metabolizmayı % 10 a varan oranlarda artırmaktadır. Beta-1 ve beta-2 reseptörlerin aksine beta-3 reseptörler gastro-intestinal sistemde de bulunmaktadır ve üstelik beyaz yağ dokusunda da lipolize neden olmaktadır. Halen deneme aşamasında olan ilaçlar gelecek vaad etmektedir. Tiroid hormonları da termogenez yoluyla kilo kaybına

17 neden olmaktadır. Ancak bu dozlarda protein yıkımına, osteoporoza ve kardiyomyopatiye neden olmaktadır. Ayrıca yağsız beden kitlesinde hızlı bir azalma olmaktadır. Gastrointestinal sisteme etkili olanlar lifli gıdalar, yeme hızını azaltarak, çiğneme süresini uzatarak, midede gerginlik yaratarak ve mide boşalması ile emilimi geciktirerek kilo kaybına neden olmaktadır. Hem kısa dönemde hem de uzun dönem de etkileri gösterilmiş olmakla beraber tedavideki yerleri tartışmalıdır. Barsağın fırçamsı kenarlarında bulunan disakkaridazları inhibe den ilaçlar (akarboz ve miglitol) insanların tolere edebildiği dozlarda kilo kaybına neden olmamaktadır. Tetrahidrolipstatin ve orlistat gastrointestinal lipazı serin kalıntısına kovalan bağlanarak inhibe ederler. Bu şekilde yağ asitlerinin emilimi bloke edilir. Ağız yolu ile alınan yağın yaklaşık % 30 u emilemez ve feçesle atılır. İshale ve yağda eriyen vitaminlerin kaybına neden olurlar. Günlük maksimum kcal lik yağın emilmesini engelleyebilirler. Yağsız beden kitlesinde minimal azalmaya neden olmaktadır. Kolestiramin safra asitlerine bağlanarak yağların deterjan etkisiyle parçalanmasını önler. Tolere edilebilen en yüksek dozlarda bile kilo kaybına yol açmazlar. Neomisin de yağ emilimini azaltmaktadır ancak mukoza üzerine ciddi toksik etkileri vardır. Hipogonadizmli hastaların obez olmasından yola çıkarak human koryonik gonadotropin denenmiştir ancak etkisiz olduğu görülmüştür. Abdominal obezitesi olan erkek hastalarda testesteronun etkili olduğu gösterilmiştir. GH etkisiz bulunmuştur. Naloxon kısa süreli çalışmalarda yiyecek alımını % 30 oranında azaltmıştır. Özellikle blumialı hastalarda etkin olduğu görülmüştür. Yiyecek alımını düzenleyen peptidler ( kolesistokinin, nöropeptit-y, CRH, galanin) ve bunları düzenleyen peptitlerle (leptin) ilgili çalışmalar son yıllarda obezite çalışmalarının odak noktası olmuştur. Somatostatin, bombessin, glukagon, TRH, kalsitonin VİP ve nörotensin hala araştırılmakta olan moleküllerdir. Gastrik rekonstüriksiyonlar ve by-pass operasyonları ve bu ikisinin kombinasyonu cerrahi tedavi olarak uygulanmaktadır. By- pass operasyonları ciddi yan etkileri nedeniyle artık neredeyse terk edilmiş durumdadır. Günümüzde en popüler olan yöntem mideye uygulanan silikon bandlardır yaş arasında, vücut kitle indeksi 40 dan yüksek olan, ciddi obezite komplikasyonları olan hastalara uygulanmaktadır 3,5, Homosistein Tanım ve metabolizması: Homosistein metiyoninden demetilasyon ile oluşan sülfür içeren bir aminoasittir. İnsanda bilinen hiçbir proteinin yapısına katılmaz ve hayvansal ürünlerle alınır 10. Homosistein 2 temel yolla metabolize olur. A)Metiyoninin artmış olduğu durumlarda

18 trans-sülfürasyon yolu ile metabolize olur. Homosistein serinle geri dönüşümsüz olarak bağlanır ve sistatiyona dönüşür. Bu reaksiyon ko-faktör olarak B6 vitaminin kullanır ve sistatiyon beta sentetaz enzimi ile katalize edilir. Sistatiyon B6 vitaminini ko-faktör olarak kullanan sistatiyonaz enzimi ile hidrolize olarak sisteine metabolize olur. B) Metiyoninin düşük olduğu durumlarda ise primer olarak remetilasyon ile metabolize olur. Remetilasyon da 2 şekilde oluşur. 1) 5-metil tetrahidro folatdan kobalamin bağımlı metiyonin sentetaz enzimi ile metil grubu alarak tekrar metiyonine dönüşür. 5-metil tetra hidrofolat ko-faktör olarak riboflavin kullanan metilen tetra hidrofolat redüktaz (MTHFR) yolu ile oluşur. 2) Metil vericisi olarak betaini kullanır ve betain-homosistein metil transferaz enzimi ile oluşur (BHMT). Plazmada yaklaşık olarak %75 i proteinlere bağlı olarak, %25 ide homosistein dimerleri olarak dolaşır Homosisteini artıran durumlar: Homosisteini artıran fizyolojik ve patolojik faktörler tablo 5 de verilmiştir. De Lorgeril ve arkadaşları fenofibrat la tedavi edilen hastalarda homosistein düzeyinde % 46 oranında bir artma tespit etmişler ancak tedavi boyunca homosistein metabolizmasına etkili vitaminlerin düzeylerinde bir değişiklik tespit etmemişlerdir 12. Statinlerin ise homosistein düzeylerine anlamlı bir etkisi bulunamamıştır. Kolestiramin kobalamin emilimine olan etkileri nedeniyle homosisteinde artmaya neden olmaktadır. Nikotinik asit pridoksal kinazı inhibe etmekte bunun sonucu olarakta sistatiyon beta sentetaz aktivitesi için gerekli olan pridoksinde azalmaya neden olarak homosistein düzeyinde artmaya neden olmaktadır. Munshi ve arkadaşları tip 2 DM li hastalarda metiyonin yüklemesi sonrası homosisteinde %40 oranında artma tespit etmişlerdir 13. UKPDS çalışmasına göre kardiyovasküler mortaliteyi azalttığı bilinen metformin homosistein düzeylerini artırmaktadır 14. Hem B12 vitamini düzeylerini azaltmakta hem de vitamin B12-intrinsik faktör kompleksinin ve bu molekülün reseptöre bağlanması için gerekli olan serbest kalsiyumu bağlamaktadır. İnsülin direnci ile homosistein düzeyleri arasında ilişki olduğu bilinmektedir.

19 Tablo 5: Hiper homosisteinemi nedenleri Enzim nedenli olanlar Sistatiyon beta sentetaz, metiyonin sentetaz, metilen tetra hidro folat redüktaz Kobalamin mutasyonları Vitamin yetmezlikleri Folat, pridoksal fosfat, vitamin B12 Artmış metiyonin alımı Demografik özellikler Yaşlanma, erkek cinsiyet, sigara içimi, sedanter yaşam, postmenopozal dönem Kronik hastalıklar Renal fonksiyon kaybı Sistemik lupus eritematozus Malign tümörler Hiperproliferatif hastalıklar Şiddetli psöryazis Hipotiroidi Diabetes mellitus Transplantasyon Kritik hastalıkların akut dönemi İlaçlar Antikonvulzanlar (fenitoyin, karbamazepin), Folat antagonistleri (metotreksat), Vitamin B12 antagonistleri ( nitröz oksit), Vitamin B6 antagonistleri, Kolesterol düşürücü ilaçlar ( kolestiramin, niasin), Tiyazid diüretikler, Siklosporin, Fenofibrat İnsülinin amino asit metabolizmasına güçlü etkileri vardır ve plazma metiyonin düzeyini azaltır. Hepatik transsülfürasyon enzimlerine etki etmektedir. Sistatiyon beta sentetaz ve MTHFR enzimelerine etkisi hiperinsülineminin derecesine bağlıdır. Endojen östrojenin arttığı en klasik durum olan gebelikte homosistein seviyeleri düşmektedir. Metiyonin yükleme testi ile olan yükselme postmenopozal kadınlarda premenopozal kadınlara göre daha belirgindir. Postmenopozal kadınlar östrojenle tedavi edildiklerinde homosistein azalmakta iken premenopozal kadınlara verilen östrojenle değişmemektedir.

20 Östrojen ve anti androjen tedavi alan erkek transseksüellerde homosistein düzeylerinde belirgin azalma görülmüştür. Tamoksifen kullanan postmenopozal meme kanseri olan kadınlarda da homosistein düzeylerinde düşme tespit edilmiştir. Bu etki tamoksifenin parsiyel östrojenik etkisi ile ilişkili olabilir. Homosistein düzeyleri testesterondan etkilenmemektedir. Ancak kadın transseksüellerde belirgin artış görülür. Homosistein iskelet kasındaki bağlantı bölgelerinde kreatinin-kreatinin sentezinde kullanılmaktadır. Metotreksat folat metabolizmasına olan etkileri nedeniyle homosisteinde yükselmeye neden olmaktadır. Bu etki hem romatoid artrit hem de kanser tedavisi kullanımında görülür. Folik asit verilmesiyle bu etki kaybolmaktadır. Ayrıca sülfasalazin de homosistein düzeyini artırmaktadır. Karbamazepin, fenitoin ve fenobarbital ile folat metabolizması etkilenmekte ve homosistein düzeyleri artmaktadır. Valproik asitin etkisi ise minimaldir 11. Homosisteinin kendisininde epileptik etkisi vardır. Petri ve arkadaşları SLE li hastaları taramış ve %51 inde hiperhomosisteinemi tespit etmişler ayrıca inme ve arteryel trombotik olayları artırdığını tespit etmişlerdir Homosistein ve tıkayıcı damar hastalıkları Yaklaşık 25 yıl önce McCully ve arkadaşları kobalamin metabolizmasındaki bir bozukluğa bağlı homosistinüri, sistatiyonuri ve metil malonik asidüri nedeniyle ölen bir çocuk rapor ettiler. Bu olgudaki arteryel lezyonlar sistatiyonin beta sentetaz eksikliği olan hastalarınkine çok benzemekteydi. Bu gözlem homosistinürili hastalardaki erken tıkayıcı damar hastalığının nedeninin yükselmiş homosistein seviyeleri olduğunu düşündürdü 16. Clarke ve arkadaşları metiyonin yükleme testi ile orta dereceli hiperhomosisteinemik hastaları ortaya koydular ve inme geçirenlerde %42, periferik damar hastalığı olanlarda %28 ve kardiyovasküler hastalığı olanlarda da %30 hiperhomosisteinemi saptadılar. Bu rapora göre erken tıkayıcı damar hastalığı görülme riski homosistein seviyeleri yüksek olanlarda normallere göre 30 kat daha fazla bulundu 17. The European Concerted Action Project çalışması ile homosisteinin vasküler hastalıkların diğer nedenleri ile olan ilişkisi incelenmiştir ve diğer bağımsız risk faktörlerine benzer risk profili tespit edilmiş olup, sigara ve hipertansiyon ile sinerjistik etki ettiği gösterilmiştir 18. Morrison Nutrition Canada Survey katılımcıları takip edilmiş ve 165 kalp damar hastalığı nedenli ölüm incelendiğinde düşük folat düzeyinin ölümcül kalp damar hastalığı ile ilişkili olduğu bulunmuştur 19. Hekimlerin sağlık çalışmasında ise yüksek homosistein düzeylerinin 5 yıl içinde kalp krizi geçirme riskini 3.4 kat artırdığı bulunmuştur 20. Framingham kalp çalışmasına katılan 1160 yaşlı (67-96) hastada yapılan çalışmada ileri yaş ve düşük B

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Hipertansiyon HT Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Bu sunum Arş. Gör. Dr. Neslihan Yukarıkır ve Arş. Gör. Dr. Dilber Deryol Nacar

Detaylı

1. Yağ depolanmasını engellemek (iştahı kesmek, yağ emilimini azaltmak)

1. Yağ depolanmasını engellemek (iştahı kesmek, yağ emilimini azaltmak) İlaç tedavisinde yöntem: 1. Yağ depolanmasını engellemek (iştahı kesmek, yağ emilimini azaltmak) 2. Yağ kullanımını artırmak olmalıdır (termogenezi artırmak, lipolizi artırmak) İştah kesiciler: Hem katokolaminerjik

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler: Obezite alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olmasıyla oluşur. Bunu genetik faktörler, metabolizma hızı, iştah, gıdaya ulaşabilme, davranışsal faktörler, fiziksel aktivite durumu, kültürel faktörler

Detaylı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı Fiziksel Aktivite ve Sağlık Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı 1 Fiziksel İnaktivite Nedir? Haftanın en az 5 günü 30 dakika ve üzerinde orta şiddetli veya haftanın en az 3 günü 20 dakika

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ

İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ Yaşar Çalışkan 1, Abdullah Özkök 1, Gonca Karahan 2, Çiğdem Kekik 2, Halil Yazıcı 1, Aydın

Detaylı

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? VÜCUT BAKIMI 1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? A) Anatomi B) Fizyoloji C) Antropometri D) Antropoloji 2. Kemik, diş, kas, organlar, sıvılar ve adipoz dokunun

Detaylı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı Dr. Derda GÖKÇE¹, Prof. Dr. İlhan YETKİN², Prof. Dr. Mustafa CANKURTARAN³, Doç. Dr. Özlem GÜLBAHAR⁴, Uzm. Dr. Rana Tuna DOĞRUL³, Uzm. Dr. Cemal KIZILARSLANOĞLU³, Uzm. Dr. Muhittin YALÇIN² ¹GÜTF İç Hastalıkları

Detaylı

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1 1 VÜCUT KOMPOSİZYONU VÜCUT KOMPOSİZYONU Vücuttaki tüm doku, hücre, molekül ve atom bileşenlerinin miktarını ifade eder Tıp, beslenme, egzersiz bilimleri, büyüme ve gelişme, yaşlanma, fiziksel iş kapasitesi,

Detaylı

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Johanna M. Geleijnse,* Cees Vermeer,** Diederick E. Grobbee, Leon J. Schurgers,** Marjo H. J. Knapen,**

Detaylı

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Tedavisi: Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Sıklık Yolaçtığı sorunlar Nedenler Kan basıncı hedefleri Tedavi Dünyada Mortalite

Detaylı

Vücut yağ dokusunun aşırı artışı olarak tanımlanır. Ülkemizde okul çağındaki çocuk ve adolesanlarında obezite oranı % 6-15 dolaylarındadır.

Vücut yağ dokusunun aşırı artışı olarak tanımlanır. Ülkemizde okul çağındaki çocuk ve adolesanlarında obezite oranı % 6-15 dolaylarındadır. Vücut yağ dokusunun aşırı artışı olarak tanımlanır. Ülkemizde okul çağındaki çocuk ve adolesanlarında obezite oranı % 6-15 dolaylarındadır. Olguların çok büyük bir bölümünde ise obezitenin altında yatan

Detaylı

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ HAYAT PROGRAMI (2014 2017) TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ

Detaylı

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ HAZIRLAYAN:FZT.MELTEM ERASLAN DANIŞMAN:PROF.DR.İSMET MELEK Obezite (şişmanlık),vücutta aşırı ölçüde

Detaylı

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC DİYABETES MELLİTUS Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC İ NORMAL FİZYOLOJİ İnsan vücudu enerji olarak GLUKOZ kullanır Alınan her besin vücudumuzda glukoza parçalanır ve kana verilir Kandaki glukozun enerji kaynağı olarak

Detaylı

Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır

Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır OBEZİTE Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu

Detaylı

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Sık Görülen Kardiyolojik Sorunlarda Güncelleme Sempozyum Dizisi No: 40 Haziran 2004; s. 69-74 Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım Prof. Dr. Hakan

Detaylı

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması Halil Yazıcı 1, Abdullah Özkök 1, Yaşar Çalışkan 1, Ayşegül Telci 2, Alaattin Yıldız 1 ¹İstanbul

Detaylı

raşitizm okul çağı çocuk ve gençlerde diş çürükleri büyüme ve gelişme geriliği zayıflık ve şişmanlık demir yetersizliği anemisi

raşitizm okul çağı çocuk ve gençlerde diş çürükleri büyüme ve gelişme geriliği zayıflık ve şişmanlık demir yetersizliği anemisi büyüme ve gelişme geriliği diş çürükleri zayıflık ve şişmanlık okul çağı çocuk ve gençlerde demir yetersizliği anemisi 0-5 Yaş Grubu Çocuklarda iyot yetersizliği hastalıkları vitamin yetersizlikleri raşitizm

Detaylı

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır. ŞİŞMANLIK (OBEZİTE) Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır. Yağ dokusunun oranı; Yetişkin erkeklerde % 12 15, Yetişkin kadınlarda %20 27 arasındadır. Bu oranların

Detaylı

KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR Prof.Dr. ARZU SEVEN İ.Ü.CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI DİSMETABOLİK SENDROM DİYABESİTİ SENDROM X İNSÜLİN DİRENCİ SENDROMU METABOLİK

Detaylı

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler Diyabet nedir? Diyabet hastalığı, şekerin vücudumuzda kullanımını düzenleyen insülin olarak adlandırdığımız hormonun salınımındaki eksiklik veya kullanımındaki yetersizlikten

Detaylı

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon Obezite Nedir? Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA! KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA! Portal : www.takvim.com.tr İçeriği : Gündem Tarih : 09.03.2017 Adres : http://www.takvim.com.tr/yasam/2017/03/09/karacigerini-koru-sigortayi-attirma Karaciğerini koru

Detaylı

Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı

Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı Chronic REnal Disease In Turkey CREDIT Hipertansiyon ve Kronik Böbrek Hastalığı Alt Analiz Sonuçları Prof. Dr. Bülent ALTUN Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi CREDIT: Kilometre Taşları

Detaylı

MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ

MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ Dr. Mürvet YILMAZ BAKIRKÖY DR. SADİ KONUK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KADINLARDA HT Yaşlanma ile birlikte kan basıncında artış görülür. Erişkin kadınların %25 Postmenopozal

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki Ayşe Ağbaş 1, Emine Sönmez 1, Nur Canpolat 1, Özlem Balcı Ekmekçi 2, Lale Sever 1, Salim Çalışkan 1 1. İstanbul Üniversitesi,

Detaylı

Araş.Gör.İnci Türkoğlu Araş.Gör.Neslihan Ülger Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Araş.Gör.İnci Türkoğlu Araş.Gör.Neslihan Ülger Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Araş.Gör.İnci Türkoğlu Araş.Gör.Neslihan Ülger Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Genel Bilgiler Hasta Adı: Cinsiyet: B.Y. Kadın Yaş: 40 Eğitim: Meslek: Lise

Detaylı

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALARINDA KONİSİTE İNDEKS ÖLÇÜMLERİNİN LİPİD PROFİLİ İLE İLİŞKİSİ

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALARINDA KONİSİTE İNDEKS ÖLÇÜMLERİNİN LİPİD PROFİLİ İLE İLİŞKİSİ KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ HASTALARINDA KONİSİTE İNDEKS ÖLÇÜMLERİNİN LİPİD PROFİLİ İLE İLİŞKİSİ Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı GİRİŞ Dislipidemi

Detaylı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır. Obezite Nedir? Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Nimet Aktaş*, Mustafa Güllülü, Abdülmecit Yıldız, Ayşegül Oruç, Cuma Bülent

Detaylı

Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay

Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay Metabolik Sendrom Tanı Tedavi Dr. Abdullah Okyay Metabolik Sendrom İnsülin direnci (İR) zemininde ortaya çıkan Abdominal obesite Bozulmuş glukoz toleransı (BGT) veya DM HT Dislipidemi Enflamasyon, endotel

Detaylı

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim

Detaylı

OBEZİTE NEDİR? Erkeklerde %20,5 Kadınlarda ise % 41,0 Toplamda % 30,3 olarak bulunmuştur. İstanbul 33,0 Orta Anadolu 32,9

OBEZİTE NEDİR? Erkeklerde %20,5 Kadınlarda ise % 41,0 Toplamda % 30,3 olarak bulunmuştur. İstanbul 33,0 Orta Anadolu 32,9 OBEZİTE NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır. Günlük yaşamda bireylerin (gebe, emzikli, bebek, okul çocuğu, genç,

Detaylı

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT Prof.Dr.Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı Sempatik Sistem Adrenal Medulla Kas kan dolaşımı Kan basıncı Solunum sıklık ve derinliği Kalp kasılma gücü Kalp atım

Detaylı

(İnt. Dr. Doğukan Danışman)

(İnt. Dr. Doğukan Danışman) (İnt. Dr. Doğukan Danışman) *Amaç: Sigara ve pankreas kanseri arasında doz-yanıt ilişkisini değerlendirmek ve geçici değişkenlerin etkilerini incelemektir. *Yöntem: * 6507 pankreas olgusu ve 12 890 kontrol

Detaylı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı HASTA BİLGİLENDİRME FORMU HİPERLİPİDEMİ Hiperlipidemi; kanda çeşitli yağların yüksekliğini

Detaylı

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir.

ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir. ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir. Metabolik Sendrom Araştırma Grubu Prof.Dr. Ömer Kozan Dokuz Eylül Üniv. Tıp Fak. Kardiyoloji ABD, İzmir

Detaylı

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

OKUL ÇAĞINDA BESLENME OKUL ÇAĞINDA BESLENME Doç. Dr. Yeşim ÖZTÜRK Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Gastroenteroloji, Beslenme ve Metabolizma Ünitesi Nisan 2008-İZMİR ADÖLESAN DÖNEM 1. Biyolojik değişim BÜYÜME

Detaylı

Fizik Tedavide Antropometrik Ölçümler. Prof. Dr. Reyhan Çeliker

Fizik Tedavide Antropometrik Ölçümler. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Fizik Tedavide Antropometrik Ölçümler Prof. Dr. Reyhan Çeliker Antropoloji nedir? Antropoloji İnsanı, biyolojik yapısını, bedensel özelliklerini, kültürel yapısını, sosyal davranışlarını inceleyen bilim

Detaylı

Tip 2 Diyabetlilerde Kardiyovasküler Hastalık Riskini Azaltma: Eğitimin Etkinliği

Tip 2 Diyabetlilerde Kardiyovasküler Hastalık Riskini Azaltma: Eğitimin Etkinliği Tip 2 Diyabetlilerde Kardiyovasküler Hastalık Riskini Azaltma: Eğitimin Etkinliği Ayfer Bayındır Şeyda Özcan İlhan Satman Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Koç Üniversitesi Hemşirelik

Detaylı

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU Yazar Ad 61 Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU Ülkemizde kalp damar hastalıkları erişkinlerde en önemli ölüm ve hastalık nedeni olup kanser veya trafik kazalarına bağlı ölümlerden daha sık görülmektedir. Halkımızda

Detaylı

Babalar Gününe Özel Panellerimiz Varlıkları ve Sağlıkları Bizim İçin Önemlidir

Babalar Gününe Özel Panellerimiz Varlıkları ve Sağlıkları Bizim İçin Önemlidir Babalar Gününe Özel Panellerimiz Varlıkları ve Sağlıkları Bizim İçin Önemlidir Anneler ve Babalar Günlerinde Sevdikleriniz İçin Özel Programlarımız Babalarımıza Özel... 40 Yaş Üstü Erkek Sağlık Taraması

Detaylı

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Dr. Ali Ayberk Beşen Başkent Üniversitesi Tıbbi Onkoloji BD Giriş Sitotoksik tedaviler herhangi

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ Sami Uzun 1, Serhat Karadag 1, Meltem Gursu 1, Metin Yegen 2, İdris Kurtulus 3, Zeki Aydin 4, Ahmet

Detaylı

Prof.Dr. Oktay Ergene. Kardiyoloji Kliniği

Prof.Dr. Oktay Ergene. Kardiyoloji Kliniği Hipertrigliseridemii id i Tedavisi i Prof.Dr. Oktay Ergene İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Hipertrigliseridemi Gelişimiş VLDL Chylomicron Liver Defective Lipolysis Remnants

Detaylı

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Mustafa Altay 1, Nihal Özkayar 2, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Murat Alışık 4, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2 1 Ankara Numune Eğitim

Detaylı

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI Bariatrik ameliyatlar sadece kilo kaybı sağlayarak fiziksel değişim sağlamazlar, asıl önemli olan kilo kaybı sonrası vücudumuz için bu 7 önemli

Detaylı

YAŞLILARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA

YAŞLILARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA YAŞLILARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA Yaşlılara yönelik egzersiz programları hazırlarken Genetik özelliklerine, Hastalık durumuna, Daha önceden sporla ilişkisine, Ne kadar

Detaylı

15. Ulusal Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Kongresi Nisan 2013, Antalya. Obezite: Gerçekten iyi bir gösterge mi? Dr.

15. Ulusal Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Kongresi Nisan 2013, Antalya. Obezite: Gerçekten iyi bir gösterge mi? Dr. 15. Ulusal Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Kongresi 24-28 Nisan 2013, Antalya Obezite: Gerçekten iyi bir gösterge mi? Dr. Sedat Üstündağ Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji BD, Edirne Obezite:

Detaylı

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar Diyet denilince aklımıza aç kalmak gelir. Bu nedenle biz buna ''sağlıklı beslenme programı'' diyoruz. Aç kalmadan ve bütün besin öğelerinden dengeli biçimde alarak zayıflamayı ve bu kiloda kalmayı amaçlıyoruz.

Detaylı

Yakınması: Efor sonrası nefes darlığı, sabahları şiddetli olan ense ağrısı, yorgunluk

Yakınması: Efor sonrası nefes darlığı, sabahları şiddetli olan ense ağrısı, yorgunluk 62 y., kadın, emekli bankacı İzmir de oturuyor. Yakınması: Efor sonrası nefes darlığı, sabahları şiddetli olan ense ağrısı, yorgunluk Öykü: 12 yıldır hipertansif. İlaçlarını düzenli aldığını ve diyete

Detaylı

HCV POZİTİF RENAL TRANSPLANT HASTALARINDA POSTTRANSPLANT DİYABET GELİŞİMİ RİSKİ ARTMIŞ MIDIR?

HCV POZİTİF RENAL TRANSPLANT HASTALARINDA POSTTRANSPLANT DİYABET GELİŞİMİ RİSKİ ARTMIŞ MIDIR? HCV POZİTİF RENAL TRANSPLANT HASTALARINDA POSTTRANSPLANT DİYABET GELİŞİMİ RİSKİ ARTMIŞ MIDIR? Abdullah ŞUMNU 1, Erol DEMİR 2, Ozan YEĞİT, Ümmü KORKMAZ, Yaşar ÇALIŞKAN 2, Nadir ALPAY 3, Halil YAZICI 2,

Detaylı

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ İnfertilite (Kısırlık); döl oluşturma yeteneğinin azalması ya da yokluğu ile karakterize edilen tıbbi bir durumdur. Hem erkeklerde, hem de kadınlarda

Detaylı

Günde kaç saat, haftada kaç gün egzersiz yapılmalı?

Günde kaç saat, haftada kaç gün egzersiz yapılmalı? Başarılı bir kilo verme ve daha da önemlisi bu kiloyu korumada en önemli anahtar egzersizdir. Kilo verdikten sonra egzersiz yapmayı bırakanlar yeniden kilo alırken, egzersize devam edenlerde bu ihtimal

Detaylı

Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir.

Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir. Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir. Dr. Sibel Güldiken Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma

Detaylı

Prediyabetik ve Tip 2 Diyabetik Kadınlarda Kardiyovasküler Risk: Gerçekten Erkeklerden Daha Yüksek Mi?

Prediyabetik ve Tip 2 Diyabetik Kadınlarda Kardiyovasküler Risk: Gerçekten Erkeklerden Daha Yüksek Mi? Prediyabetik ve Tip 2 Diyabetik Kadınlarda Kardiyovasküler Risk: Gerçekten Erkeklerden Daha Yüksek Mi? Prof Dr Füsun Saygılı EgeÜTF Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıBD DM Mortalite ve morbiditenin

Detaylı

VÜCUT KOMPOZİSYONU. Doç. Dr. Ferda GÜRSEL

VÜCUT KOMPOZİSYONU. Doç. Dr. Ferda GÜRSEL VÜCUT KOMPOZİSYONU Doç. Dr. Ferda GÜRSEL Vücut Kompozisyonu YAĞIN, Kas, kemik ve diğer dokulara oranıdır. 2 Aşırı Kiloların Sağlık Riski l Koroner kalp hastalığı l Yüksek tansiyon l Yüksek kollesterol

Detaylı

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABETES MELLİTUS Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABET YÖNETİMİ Kan şekeri ayarını sağlamaktır. Diyabet tedavisinde hedef glukoz değerleri NORMAL HEDEF AKŞ (mg/dl)

Detaylı

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel LİPOPROTEİNLER LİPOPROTEİNLER Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı olarak çözündüklerinden, taşınmaları için stabilize edilmeleri gerekir. Lipoproteinler; komplekslerdir. kanda lipidleri taşıyan

Detaylı

VÜCUT KOMPOSİZYONU VE EGZERSİZ PROGRAMLAMA

VÜCUT KOMPOSİZYONU VE EGZERSİZ PROGRAMLAMA 1 VÜCUT KOMPOSİZYONU VE EGZERSİZ PROGRAMLAMA 2 VÜCUT KOMPOSİZYONU Vücuttaki tüm doku, hücre, molekül ve atom bileşenlerinin miktarını ifade eder Tıp, beslenme, egzersiz bilimleri, büyüme ve gelişme, yaşlanma,

Detaylı

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Yaşlı Bakım-Ebelik YB 205 Beslenme İkeleri Uzm. Dyt. Emine Ömerağa emine.omeraga@neu.edu.tr YAŞLANMA Amerika da yaşlı bireyler eskiye göre

Detaylı

GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ

GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ 0 1 Test Adı Endikasyon Çalışma Yöntemi Numunenin alınacağı tüp Glukoz Diabetes mellitus (tarama, tedavi) Üre Böbrek yetmezliği Kreatinin Böbrek yetmezliği

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur.

Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Kronik böbrek hastalığı adeta bir salgın halini almıģ olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Basit ve ucuz bazı testlerle erken saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karģın,

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK Beslenme İle İlgili Temel Kavramlar Beslenme: İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması, Yaşam kalitesini artırması için

Detaylı

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması 20 24 Mayıs 2009 tarihleri arasında Antalya da düzenlenen 45. Ulusal Diyabet Kongresinde

Detaylı

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de

Detaylı

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, Önlenebilen veya geciktirilebilen bir hastalıktır.

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, Önlenebilen veya geciktirilebilen bir hastalıktır. Sık görülen, Morbidite ve mortalitesi yüksek olan, Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, Büyük ekonomik yük getiren, Farkındalığı ve erken tanısı düşük olan, Önlenebilen veya geciktirilebilen bir hastalıktır.

Detaylı

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Dr.Meltem Pekpak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 34.Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon 18-22 Ekim,Antalya

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ YAPAN HASTALARDA İKODEXTRİN KULLANIMININ METABOLİK SENDROM VE DİĞER KARDİOVASKÜLER RİSK FAKTÖRLERİ İLE İLİŞKİSİ

PERİTON DİYALİZİ YAPAN HASTALARDA İKODEXTRİN KULLANIMININ METABOLİK SENDROM VE DİĞER KARDİOVASKÜLER RİSK FAKTÖRLERİ İLE İLİŞKİSİ PERİTON DİYALİZİ YAPAN HASTALARDA İKODEXTRİN KULLANIMININ METABOLİK SENDROM VE DİĞER KARDİOVASKÜLER RİSK FAKTÖRLERİ İLE İLİŞKİSİ Şebnem KARAKAN, Siren SEZER, F.Nurhan ÖZDEMİR ACAR Başkent Üniversitesi

Detaylı

TND Böbrek Sağlığı Otobüsü

TND Böbrek Sağlığı Otobüsü Sık görülen, Morbidite ve mortalitesi yüksek olan, Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, Büyük ekonomik yük getiren, Farkındalığı ve erken tanısı düşük olan, Önlenebilen veya geciktirilebilen bir hastalıktır.

Detaylı

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Nihal Özkayar 2,Bayram İnan 1, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2, Nisbet Yılmaz 1 1 Ankara Numune

Detaylı

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır?

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır? Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır? Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Lebriz Hale Aktün, Yeliz Aykanat, Fulya Gökdağlı

Detaylı

YÜKSEK KOLESTEROL. Hiperkolesterolemi; Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir?

YÜKSEK KOLESTEROL. Hiperkolesterolemi; Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir? YÜKSEK KOLESTEROL Hiperkolesterolemi; Kolesterol ve kolesterole bağlı kalp damar hastalıklar en büyük ölüm sebebidir. Hiperkolesterolemi kan yağlarından biri olan kolesterolün yüksek olmasıdır. Kan yağları

Detaylı

BÖBREK NAKLİ SONRASI HİPERÜRİSEMİ GELİŞİMİ İLE İLİŞKİLİ RİSK FAKTÖRLERİNİN ARAŞTIRILMASI. Dr. Şahin EYÜPOĞLU

BÖBREK NAKLİ SONRASI HİPERÜRİSEMİ GELİŞİMİ İLE İLİŞKİLİ RİSK FAKTÖRLERİNİN ARAŞTIRILMASI. Dr. Şahin EYÜPOĞLU BÖBREK NAKLİ SONRASI HİPERÜRİSEMİ GELİŞİMİ İLE İLİŞKİLİ RİSK FAKTÖRLERİNİN ARAŞTIRILMASI Dr. Şahin EYÜPOĞLU Giriş Hiperürisemi, böbrek nakli sonrası yaygın olarak karşılaşılan bir komplikasyondur. Hiperürisemi

Detaylı

OBEZİTE İLE MÜCADELE VE KONTROL PROGRAMI & TÜRKİYE DİYABET KONTROL PROGRAMI -TGDF-

OBEZİTE İLE MÜCADELE VE KONTROL PROGRAMI & TÜRKİYE DİYABET KONTROL PROGRAMI -TGDF- OBEZÝTE (ÞÝÞMANLIK) ÝLE MÜCADELE VE KONTROL PROGRAMI EYLEM PLANI (2010-2014) OBEZİTE İLE MÜCADELE VE KONTROL PROGRAMI & TÜRKİYE DİYABET KONTROL PROGRAMI -TGDF- Doç. Dr. Serdar GÜLER Türkiye Obezite ve

Detaylı

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Yaşlı Bakım-Ebelik 2. Ders YB 205 Beslenme İkeleri 2015 Uzm. Dyt. Emine Ömerağa emine.omeraga@neu.edu.tr BESLENME Dünya Sağlık Örgütü (WHO-DSÖ)

Detaylı

Türkiye Diyabet Prevalans Çalışmaları: TURDEP-I ve TURDEP-II

Türkiye Diyabet Prevalans Çalışmaları: TURDEP-I ve TURDEP-II 47. ULUSAL DİYABET KONGRESİ 11-15 Mayıs 211, Rixos Sungate Hotel, Antalya Türkiye Diyabet Prevalans Çalışmaları: TURDEP-I ve TURDEP-II Prof. Dr. İlhan SATMAN ve TURDEP-II Çalışma Grubu İstanbul Üniversitesi

Detaylı

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? Vücudun, büyümesi yenilenmesi çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin yeterli miktarda alınmasıdır. Ş. İKİBUDAK BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ SAĞLIKLI BİR Y AŞAMIN

Detaylı

Kalp Hastalıklarından Korunma

Kalp Hastalıklarından Korunma Kalp Hastalıklarından Korunma AsılRezzan Dr alt başlık Deniz stilini Acardüzenlemek için tıklatın Kalp- Damar hastalıkları (KDH) birçok Avrupa ülkesinde ve Türkiye de orta ve ileri yaş grubunda en önemli

Detaylı

Endokrin ve Metabolik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz

Endokrin ve Metabolik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz Endokrin ve Metabolik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz Prof Dr Zehra Aycan Doç Dr Baran Yosmaoğlu Yrd Doç Dr Cihan Fidan Hasan Göktan Arzu Bektaş Kapsam: Tip 1 diyabet Obezite ve Tip 2 diyabet

Detaylı

Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Kanser Hastalığına Eşlik Eden Kronik Hastalıklar-I Hipertansiyon

Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Kanser Hastalığına Eşlik Eden Kronik Hastalıklar-I Hipertansiyon Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kanser Hastalığına Eşlik Eden Kronik Hastalıklar-I Hipertansiyon HİPERTANSİYON Dr. Hatice ODABAŞ Yüksek Kan Basıncının Nasıl Bir Tehlikesi Vardır?

Detaylı

OBEZİTENİN NEDENİ GELİŞİMİ VE ENERJİ DENGESİ

OBEZİTENİN NEDENİ GELİŞİMİ VE ENERJİ DENGESİ OBEZİTENİN NEDENİ GELİŞİMİ VE ENERJİ DENGESİ Basit olarak tanımlamak istenirse, obezite, enerji dengesinin bozulması sonucunda oluşmaktadır. Diyet, egzersiz ve genler enerji dengesini oluştururlar. Enerji

Detaylı

Kolesterol yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir maddedir.

Kolesterol yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir maddedir. On5yirmi5.com Kolesterol Nedir? Kolesterol yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir maddedir. Yayın Tarihi : 21 Haziran 2011 Salı (oluşturma : 11/3/2015) Kolesterol beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar,

Detaylı

Diyabetik Hasta Takibi. Dr. Hasan Onat PHD Diyabet Çalışma Grubu İnece ASM, Kırklareli

Diyabetik Hasta Takibi. Dr. Hasan Onat PHD Diyabet Çalışma Grubu İnece ASM, Kırklareli Diyabetik Hasta Takibi Dr. Hasan Onat PHD Diyabet Çalışma Grubu İnece ASM, Kırklareli Amaç Bu oturum sonunda katılımıcı hekimler birinci basamakta Diyabet hastalığının yönetimi konusunda bilgi sahibi olacaklardır.

Detaylı

Check-up. dedigin. Kişiye ve yaşa özel check-up ile kontrol ü sağlamaktır.

Check-up. dedigin. Kişiye ve yaşa özel check-up ile kontrol ü sağlamaktır. Check-up guven dedigin ~ Kişiye ve yaşa özel check-up ile kontrol ü sağlamaktır. Erken tanı ile kontrol elimizde! Uz. Dr. Yavuz Maşrabacı Güven Çayyolu Sağlık ve Yaşam Kampüsü Uz. Dr. Bekir Yazan Güven

Detaylı

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler ENDOKRİN SİSTEM Endokrin sistem, sinir sistemiyle işbirliği içinde çalışarak vücut fonksiyonlarını kontrol eder ve vücudumuzun farklı bölümleri arasında iletişim sağlar. 1 ENDOKRİN BEZ Tiroid bezi EKZOKRİN

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

KARŞIYAKA HİPERTANSİYON PREVALANS VE FARKINDALIK (KARHİP) ÇALIŞMASI

KARŞIYAKA HİPERTANSİYON PREVALANS VE FARKINDALIK (KARHİP) ÇALIŞMASI KARŞIYAKA HİPERTANSİYON PREVALANS VE FARKINDALIK (KARHİP) ÇALIŞMASI Hipertansiyon (HT) çağımızın en önemli sağlık sorunu olup mortalite ve morbidite nedenlerinin başında gelmektedir. Türkiye de de tüm

Detaylı

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi Özgün Araştırma / Original Investigation Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi Effect of Body Mass Index on the Determination of Bone Mineral Density in Postmenopausal

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Uzman Dr. Mehtap Ezel Çelakıl DR.MEHTAP EZEL ÇELAKIL 4YAŞ ERKEK HASTA Şikayeti:

Detaylı

İnfektobezite: Çocuklardaki Obezitede Adenovirüslerin Rolü

İnfektobezite: Çocuklardaki Obezitede Adenovirüslerin Rolü İnfektobezite: Çocuklardaki Obezitede Adenovirüslerin Rolü Elçin Kal Çakmaklıoğulları 1, Tamer Şanlıdağ 1, Betül Ersoy 2, Sinem Akçalı 1, Ahmet Var 3, Candan Çiçek 4 1 Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi,

Detaylı