Kürtlere karşı yapılan sıcak savaşta yer alan bir ülkücünün, özel timin, gemileri hazırlayan bir Laz ın, İtalya da yakalanan gemi kaptanın anlatımları

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Kürtlere karşı yapılan sıcak savaşta yer alan bir ülkücünün, özel timin, gemileri hazırlayan bir Laz ın, İtalya da yakalanan gemi kaptanın anlatımları"

Transkript

1 Kürtlere karşı yapılan sıcak savaşta yer alan bir ülkücünün, özel timin, gemileri hazırlayan bir Laz ın, İtalya da yakalanan gemi kaptanın anlatımları Sevê Evîn Çiçek Peri Yayinlari, 2005, Istanbul Lazo Lazistanlı: 1966 İstanbul Eyüp doğumluyum. Aslen Trabzon Lazlarındanım. (Kendisini Türk olarak tanıttı. Laz mı, Rum mu, Ermeni misiniz?. Trabzon un yerlileri bu halklardır, deyince, Laz olduğunu söyledi) Dört kardeşiz. Diğer kardeşlerim ilkokul mezunudurlar. Babam Tır şoförüydü. Annem ise bizleri büyütmekle sorumlu bir bayan. Ev kadınıydı de İran a çalışmak için giden babam annemi de kendisiyle birlik te götürdü. Sekiz yıl sonra geri döndüler. Onlar gidince, bizler de yalnız kalınca okulu bıraktım. Ben ilkokul da çok başarılı bir öğrenciydim. Anne ve babanın ev den uzak olmaları sonucu başarısız bir öğrenci durumuna düştüm. Ortaokulda düştüğüm durum benim üzerimde olumsuz yönde etki yaptı. Okuldan uzaklaştım. Ortaokul öğrencisiyken Eyüp semtinde Ülkü Ocakları na gidip, gelmeye başladım. Ülkü Ocakları okul sorumluluğunu aldım. Etkinliklere katılıyordum. İnsanları etkileme gücüne, becerisine sahibim. Doğuştan gelen bir yetenek. Bu işlerle uğraşınca okulu önemsemedim. Çalışmaya başladım. Çalışmak zorundaydım. Varlıklı bir aile değildik. Amcam avukatlık öğrenimi görmüştü. Ama mesleğini yapmıyordu. Meşhur Of lu İsmail in gazinosundaki fotoğraf stüdyosunu almış ve çalıştırıyordu. Bir süre onun yanında çalıştım. Abim ise sırf beni cezalandırmak için araba tamirhanesin de çalıştırmaya başladı. Okulu terk etmemi kabullenemedi. Annem ise hep Oğlum sigortalı bir işe gir. Bir güvencen olsun. Hastalık, kaza olursa ne yaparsın?. Nerden yardım isteyeceksin? derdi. Ben de onun söylediklerinden etkilendim. Hep genç ve sağlıklı olarak kalmayacaktım. Uzel traktör fabrikası Milliyetçi Harekat Partisi taraftarlarının elindeydi. Orada çalışabilmek için müracaat ettim. Türk milliyetçisi olduğum için işe alındım. Montaj işinde çalışmaya başladım. Bir süre sonra araç kullanabilme ehliyeti aldım. O işten de ayrıldım. Bir kamyon satın alıp, torbalara konmuş, değişik kilolardan oluşan kömürlerden satmaya başladım. Gidip ocaktan alır ve Eyüp Kaymakamlığının karşı tarafındaki otoparkta da satardım. Politik aktivitelerimi sürdürüyordum. Eyüp Ülkü Ocakları Başkanı oldum. Ülkü Ocakları Dergi nin temsilciliğini yapıyordum. Resmi görevim yoktu. Faaliyetler de bulunuyordum. O zamanlar ülkü ocakları tekdi. Ama içinde iki ayrı görüş hakimdi. Hilalciler ve Bozkurtçular. Hilalciler; Türk-İslam ülküsünde birleşmiş şeriat nizamının savunucularıydılar. Bozkurtçular ise, Türkçülüğü ve Türk milliyetçiliğini esas almış ve onlar için en önemli şey Türkçülük, yani bir nevi faşizm. Ben hilalciler gurubundandım senesin de MÇP ( Milliyetçi Çalışma Partisi) kuruldu. Ben de Eyüp ilçesinde yönetim kurulu kurucu üyesiydim. Daha sonra teşkilattaki anlaşmazlıklar, MHP nin kendi öz kültüründen uzaklaşarak, kitle partisi olma çabasına girişmesi, Türk İslam ülküsünün göz ardı edilerek sadece Türkçülüğün esas alınması ve Alpaslan Türkeş imzasıyla gelen bir genelge de Kanımız aksa da zafer İslam ın, ya Allah, Bismillah, Allahu Ekber vb. sloganların yasaklanması ve teşkilata Atatürk ün Ata Put un (hilafeti kaldırdığı için M. Kemal e karşı) resimlerinin asılmasını istemesi, teşkilata üye olarak kabul edilecek kişiler de -geçmişte çok ince araştırma yapılırken- herkesin kabul edilmeye başlanması, her türden insanın -mafyacıdan, uyuşturucu tüccarına kadar- gelmesiyle artık o teşkilatta kalamayacağımı anlamam sonucu, konuşmacı olduğum bir gece de düşüncelerimi yüksek sesle dile getirdim ve istifa ettim.

2 MHP teşkilatında bu cüretti gösterebilecek, düşüncelerini sesli dile getirebilecek insanlarla birlikte ayrıldım. Eyüp ilçesinde ben yalnızdım.türkiye deki milliyetçi temel de kurulan partilerin tarihin de benim yaptığım bir ilkti. Böyle davranışların bedeli ağırdır. Daha sonra Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları da istifa ettiler. Büyük Birlik Partisi ni kurduk. Ben de Eyüp Nizam -ı- Alem Ocakları ikinci başkanı olarak görev aldım. Yaklaşık bir yıl sonra Gazi Osman Paşa Nizam-ı- Alem Ocağı başkanı ve İstanbul - Avrupa yakası bölge temsilcisi oldum. Aynı zaman da ocağın İstanbul Basın sözcüsüydüm. O yıllarda Eyüp ilçesi ikinci başkanıyken Alibeyköy Endüstri Meslek Lisesi inde okuyan ve teşkilatımıza üye olan öğrenciler bir gün bana geldiler. Dediler ki Marmara Lions adı altında bir Mason Locası okullar da sağlık taraması yapmak için İstanbul Valiliği nden izin almış. Öğrencilere sözüm ona Nüfus planlaması adı altında ahlaksızlık dersleri vermekteler. Ders, seminer veren beyefendi ise Kızlar bu böyle takılır diyerek prezervatifi mikrofona geçiriyor. Kullanılış şeklini tarif ediyor ve Erkekler bunu takmayı pek sevmezler. Sizler onları bunu takmaya mecbur edin diyor. Benim ahlak anlayışıma göre o yaşta gençlere o cümlelerin söylenmesi, Zina yapabilirsiniz. Ama bunsuz yapmayın anlamına geliyordu. Bunun üzerine T.C. Anayasası nın Ahlaka muhalif eğitim yapılamaz maddesine istinaden İstanbul Sulh Cumhuriyet Savcılığı na basın toplantısı eşliğinde başvuruda bulundum. Konunun üzerine gidilmeye başlandı. İstanbul Valiliği verdiği sağlık taramaları izinlerini iptal etmek zorunda kaldı. Bir daha da böyle bir girişim de bulunamadılar. Bu tür seminerlere katılmak mecburi değildi. Şike yaptığı için futbol hakemliğinden kovulan ve Alibeyköy Meslek Lisesi ne müdür olarak verilen kişi bütün öğrencileri seminere katılmaya mecbur etmişti. Bu nedenden dolayı Milli Eğitim Müdürlüğü ne de suç duyurusunda bulundum. Aykan Köseoğlu adlı adam açığa alındı. Daha sonra Avcılar semtinde çok daha iyi bir okula müdür olarak atandı. Çünkü arkasında Lions kulüpleri vardı. Ben de bu çıkışımla o kulüp üyelerini kendime düşman etmiştim. Türkiye Cumhuriyetini yıllarca başbakan ve cumhurbaşkanı olarak yöneten Süleyman Demirel de on üçüncü dereceden masondur. Bu kulübün üyelerindendir. Bir ara Kıyak emeklilik yasası TBMM nin gündemindeydi. Ben de bir metin hazırlayarak Türkiye nin için de bulunduğu durumu ortaya koydum. Bir işçinin, bir memurun geçinemediği bir ülkede vekillerimiz kıyak emeklilik peşine düşmüşlerdir. Gaziantep in Olakçı köyünde henüz ilkokul bulunmazken bu sorunu çözecek olan vekillerimiz sadece kendilerini düşünmekteler. Bu durum da görüyorum ki sizler bizlerin değil, ceplerinizin vekillerisiniz. Bu sebepten dolayı ben şahsım adına sizlere vermiş olduğum vekaletimi azl ediyor ve beni temsil etme görevinden sizleri alıyorum. cümlelerini yazdım. Bu azilnameyi noter aracılığıyla meclise göndermek istedim. Kabul etmediler. İlçe seçim kuruluna gittim. İlçe seçim kurulu başkanı ağır ceza hakimiydi. Adam korktu. Beni ve basın görevlilerini tersledi, azarladı. Ben böyle bir işlem yapamam dedi. Gazetecilere döndüm ve vekalet verirken sorun yok. Almak istediğiniz de muhatap bulamıyorsunuz, dedim. Postahaneye gittik. Metni imzalayıp, gönderdik. Orada bulunan insanlar da imzaladılar. Konu insanların hoşuna gitti. Ertesi gün tüm televizyon ve gazeteler de bu olay Hükümete sivil muhtıra olarak çıktı. Beni hiç sevmeyen Hürriyet Gazetesi görevlileri de olayı manşet yapmışlardı. Aczimendi tarikatı üyelerini sırf Kılık-kıyafet kanununa muhalefet ten tutukladılar. Üç kişiden fazla oldukları içinde olayı teröre sokup, terör örgütü mensubu olmaktan yargıladılar. Ben de cumhuriyet savcısından izin alarak basın görevlileriyle birlikte onların kondukları ceza evine gittim. Savcıyı öğrencilik yıllarımda tanıyordum. O da Laz dı. Türk milliyetçisi olmuştu. Basın görevlilerini içeri almadılar. Biz üç kişi içeri girip, tutuklularla görüşüp, çıktık. Dışarıda basın açıklaması yaptık. Acizmendilere zulüm yapıldığını, zorla saç ve sakallarının kesilmek istendiğini, ibadet saatlerin de kasıtlı olarak yüksek düzey de müzik sesi açıldığını, söyledim. Sadece Akit gazetesin de Acizmendilere çin işkencesi başlığı altın da haber olarak verildi. Diğerleri yer vermediler, yazmadılar. Aynı gün Büyük Birlik Partisi Genel Merkezi nde genel başkan yardımcısı Ökkeş Şendiler beni aradı. Benimle görüşmek istediğini, telefon da konuşamayacağını ve Ankara ya gitmem gerektiğini, belirtti. Gittim. Kendisiyle görüştüm. Acizmendilerle fazla ilgilenme. Çok yakında onlarla ilgili bir bomba patlayacak. Sen de rezil olursun. Onlardan uzak dur. Bir süre sonra ne demek istediğimi çok iyi anlarsın. dedi.

3 Tam on gün sonra Müslüm Gündüz, Fadime Şahindal la basıldı. O, olay ordu görevlilerinin hazırladıkları bir komploydu. Ben Ökkeş Şendiller in bilgiyi kimden aldığını tahmin edebiliyordum. O tarihler de etkili biri, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Daire Başkanlığı eski sekreteri bizim partinin genel sekreteriydi. Bilgiyi ondan aldığına emin oldum. Akabin de Yüksek Askeri Şüra kararları oluşturuldular ve anneleri baş örtülü, babaları sakallı olanlar ordudan atılmaya başlandılar. Necmettin Erbakan ın T.C. Ordu su yöneticileri tarafından nasıl kullanıldığını çok az politika bilen birisi de anlamıştır. Ordu yöneticileri ona istedikleri her şeyi imzalattırdılar. Ben de buna istinaden tekrar bir basın toplantısı düzenleyerek Genel Kurmay Başkanlığı yetkililerine Almış olduğunuz kararları çok doğru ve yerinde buluyorum. Türkiye de tabii ki en büyük tehlike irticadır(gericilik). Bu kişileri ordudan atmakla büyük bir tehlikeyi önlüyorsunuz. Ben bu kararı yerinde bulduğum gibi eksik de buluyorum. Sizler de takdir edersiniz ki orduda cephanelik nöbetini er tutar. En ağır silahlar er ve erbaşların ellerindedir. Bu durumda anneleri baş örtülü ve babaları sakallı olan insanların çocuklarını da askere almayın. dedim. İl başkanımız teslimiyetçi bir insandı. Ben teşkilat başkanıyken faaliyetlerimi il den izin almadan yapıyordum. Mutlak hiyerarşik bir yapı yoktu. Bu girişimimden yaklaşık bir ay sonra Nizam ı Alem Ocakları nın o dönem deki genel başkanı Ankara da Ocak Başkanlarının katıldığı bir toplantı da bana Seninle özel görüşmek istiyorum. dedi. Özel görüşme de ise bana Gazi Osman Paşa teşkilatını fes et. Bütün gurubunu dağıt. Kendin de bir müddet ortalıkda gözükme. talimatını verdi. Açıklama istedim. Şu a da sana bir şey söyleyemem. Eğer beni dinlemezsen başın çok ağrıyacak. Altından kalkamazsın uyarısında bulundu. Biz bizi biliyorduk, tanıyorduk. Bana güvenemiyor ve açıklamada bulunamıyordu. Çünkü tanık olduğum, duyduğum şeyleri toplantılarda sesli olarak dile getiriyordum. Konuşmamdan korkuyordu. Ben çok fazla idealisttim. T.C devletinin sistemini, siyasi yapısını benimsemiyordum. İslam şeriatı fikrinin savunucusuydum. Sistemle ilişkilere girenlerden nefret ediyordum. Bundan dolayı benim alt kadrolarımın üstler de neler olduğunu bilmelerini ister ve açıklama yapardım. Şeffaf bir insanım. İki yüzlü değilim. Sorumluluk his ettiğim için duyduklarımı, tanık olduğum şeyleri anlatırdım. Çünkü bir gün Allah ın huzurunda hesap verecektim. Benim alt birimlerimde görev yapanlarla ilgili olarak tanrı benden hesap soracaktı. Uygun olmayan talimatlara tepki gösterirdim. Ben, benden istenileni yapmadım. Gazi Osman Paşa teşkilatını kapatmadım. Genel başkanıma da, eğer isterseniz tabelayı indiririm. Ama başka bir isim altın da faaliyet yürütürüm, uyarısında bulundum. Güldü ve Gerek yok dedi. Bu gelişmeler üzerine bana bağlı olan ocak başkanlarıyla toplantı yaptım. Durumumu kendilerine izah ettim. Sekiz ilçe birden tabela indirdik. Daha sonra genel başkanımın beni uyarmaya çalıştığını, olacakları haber vermek istediğini fark ettim. Ben olabilecekleri, yapılabilecekleri tahmin edememiştim. Üç kişi gelip üye oldular. Genel kültür düzeyleri yüksek ve akıllı insanlardılar. Üçünü de yönetim kuruluna aldım. Liderlik vasıflarına sahiptiler. Bu arada Avrasya gemisi olayı patlak verdi. Ben daha ocak başkanıyımdım. Amacımız Çeçenistan daki Rus zulmünü dünyaya duyurmaktı.trabzon limanın da eylemi yapmaya karar verdik. Eylemde yer alacak olanlar Kafkas kökenli ve İslam a inanan insanlardılar. Gemi kaçırıldığın da gemidekilerle ilk görüşme yapan kişi ben oldum. Devletin en üst düzey yöneticileri gemideki eylemcileri aradılar ve hiç biriyle görüşemediler. Biz cep telefonlarının dinlenilmediklerini sanıyorduk. Cep telefonuyla Mehmet Emin Topcan la görüştüm. Nereye gidiyorsunuz?,dedim. Bana Rusya ya cevabını verdi. Hem kendinizi hem de yolcuları tehlikeye atıyorsunuz. Operasyon yapılır. İstanbul a gelin. Basının merkezi burası. Olayı burada dünyaya duyuralım önerisin de bulundum. Teklifimi mantıklı buldu. İstanbul a doğru hareket ettiler. Telefonun çekebildiği, bağlantının sağlandığı yerlerde irtibattaydık. O sıra da Uğur Dündar a bağlı ekip bizim ocağın merkezine geldiler. Biz de basın toplantısındaydık.ruhsatlı silahlarımızla ve pompalı tüfeklerimizle Çeçenistan da savaşmak için gönüllüyüz, diyorduk. Gelen ekipden biri Uğur Dündar ın gemiye çıkmak istediğini ve çıkabilmesi için de yardımcı olmamızı istediğini söyledi. Olayla ilgimiz yok. Bizde kendi dergimiz için röportaj peşindeyiz, cevabını verdik. Onları başımızdan savdık. El telefonuyla bağlantı sağlayamadım. Trabzon sahil radyosunu aradım. Gemidekilerle görüşmek istediğimi, Nizam -ı- Alem Ocakları temsilcisi olduğumu, dergi adına konuşmak istediğimi söyledim. Adımı verdim. Oradaki görevli ise Çağrılarımıza cevap vermiyorlar. dedi. Telsizden

4 telefonlara bağlantı yapılıyor. Benim adımı ve görevimi söylediklerin de cevap alabileceklerini, bu önerimi denemeleri gerektiğini belirttim. Radyodakilerin de işlerine geldi. Cevap verilmiyor ve gemi kaçırılmıştı. Adımı anons ettiklerin de kendilerine cevap verildi. Bağladılar. M.E.Topcan konuşmaya başladı ve bana emret başkanım dedi. Ben de sinirlendim ve boş bulundum, konuştum. Farkında olmadan kendimi ve ilişkimizi ele verdim. Kendisine, beni cep telefonumdan ara, uyarısın da bulundum. Devlet birimleri durumdan haberdar oldular. Mit müsteşarlığından Trabzon il başkanımız aranıyor ve tehdit ediliyor. İl başkanımız korktu ve teşkilatı bırakıp gitti. Teşkilatınızı kapatabiliriz. Gemidekilerin teslim olmaları yönün de aracı olun demişlerdi. M. E. Topcan la görüştüğüm. Uğur Dündar ın isteğini kendisine açıkladım. Onu gemiye kesinlikle kabul etmemesini tembihledim.bu kişinin kendilerinin kimliklerini teşhir edeceğini söyledim ve eğer beklerseniz şu anda İhlas Haber Ajansıyla görüşme halindeyim. Onlardan bir kameramanla gemiye geleceğim, dedim ve görüşmenin içeriğine dair bilgi verdim. Onlar da teklifimi makul buldular. M.E.Topcan la mutabık kaldık. Ben İhlas Haber Ajansıyla pazarlığı sürdürüyordum. Çeçen Kafkas Komitesi ne verilerek Çeçenistan a gönderilecek cephane için yüklü bir miktar da para ve helikopter alacaktık. Benim düşüncem gemiye çıkıp, gemiyi İstanbul boğazına sokup, Saray burnu limanına çektirip, orada kalabalık halk kitlesini hazır tutup, o arkadaşları da halkın arasına karıştırıp, kaçırtmaktı. Halkı hazırlayacak ve yolcuları bırakıyoruz diyerek, onları da birlikte çıkaracaktık. Sanırım parti genel merkezindekiler işi hal ettiler. Haluk Kırcı bu şekilde devreye sokuldu. Yaklaşık iki saat sonra Uğur Dündar gemiye çıktı. Şayet onu gemiye bırakmamış olsalardı pazarlığı istediğimiz şekil de sonuçlandıracaktım.uğur Dündar gemide, Haluk Kırcı yı telefonla arayarak, M.E.Topcan ve devlet görevlileri arasın da arabuluculuk yaptılar. Her iki kişi onları teslim olmaya ikna ettiler ve gemideki eylemciler daha sonra bu olaydan dolayı içeri alındılar. Milli İstihbarat Teşkilatı(MİT) mensupları onları kendileri için çalıştırmak istediler. Onlar da kabul ediyorlarmış görüntüsü verdiler. Bundan dolayı da devlet görevlileri tarafından ceza evinden firar ettiler hikayesi uydurularak hapisten bırakıldılar. Onlar da yurt dışına kaçtılar. MİT e çalışacak insanlar değillerdi. İslam a inanıyorlardı. Daha sonra Muhammet Emin Topcan sahte kimlikle Türkiye ye giriş yaptı. Amacı Bosna da savaşacak gönüllü savaşçı götürmekti. MİT in takibinde olduğu için İstanbul hava limanın da yakalandı. Akibetini bilmiyorum. Uğur Dündar MİT in ihtiyacı olduğu zaman kullandığı, istediği zaman da tokat attığı bir kişidir. Kaçakçılık dosyalarını hazırladı. O bilgileri kimlerden, hangi kurumlardan alıyor ve karşılığında neler veriyor?. Ben bu gemi olayından sonra T.C. istihbarat örgütlerini karşıma almış oldum. Abdullah Çatlı nın kazada öldüğü gün Devlet Memurlarının ve müstahdemlerin şapka takma mecburiyeti vardır. maddesine muhalif olarak adliye de basın açıklaması yapıyordum. Bir gazeteci Abdullah Çatlı ya vatan haini diyorlar. Siz ne diyorsunuz? dedi. Ben de onunla aynı konumda olan insanlar ceplerin de Emniyet Müdürü kimlikleriyle dolaşıyorlar. Canımızı sıkarlarsa isimleri açıklarız. A.Çatlı ya vatan haini diyen ise, Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Bakan olan Mesut Yılmaz dı. M. Yılmaz ı partinin genel başkanlığına getiren ise Ümit Ölmezdi. Ü.Ölmez eski MHP lilerden ve A.Çatlı nın en yakın arkadaşıydı. Tabi ki ben varolan gerçekleri, kapalı kapılar arkasında olanları açıkça söyleyemedim. Söyleyemezdim. Kim nasıl indiriliyor, kim nasıl yükseltiliyor?. A.Çatlı ya vatan haini diyenler, A.Çatlıları içlerinde barındırıyorlar demekle yetindim. Ben görevliyken teşkilata gelen üç kişiyi kabul etmiştim. Bunların İBDA-C örgütü ( İslami Büyük Doğu Akıncıları Cephesi) üyesi olduklarını bilmiyordum. İstanbul da bir çok bombalama eylemine katılmışlardı. Eyüp lisesi önündeki Atatürk büstünü söküp Haliçe atmışlar, Sinegog ve meyhane bombalamışlardı. Bu arada ben teşkilatın tabelasını indirmiş ve başkanlığı bırakmıştım. Zeytinburnu nda ağabeyimin atari salonun da kendisine yardım ediyordum. Bir gece kapıyı özel aletleriyle açan siyasi şube polisleri beni silah namlusuyla dürtükleyerek uykudan uyandırdılar. Ben İBDA-C idarecisi olarak gösterilmiştim. Oysa ki ben onları hiç sevmem. Bunu mahkemede de açıkça söyledim. Evim arandı. Birkaç kitabımı aldılar. Siyasi şubeye götürüldüm. İlk üç gün sadece işkence sesi dinlettiler. Bir polis beş dakika da bir gelir ve kafama vurur Sen bize şapka giydirecektin. Biraz sonra sıra sen de derdi. Kasetlere aldıkları işkence seslerini dinlettiklerini sonradan öğrendim. Bana Konuş. Arkadaşların her şeyi anlattılar. Bak senin için iyi olmaz. Bu adamları Eminönü ne götürmüşsün. dediler. Evet, götürdüm. Bana balık-ekmek yiyeceklerini söylediler. Ben de

5 götürüp bıraktım, açıklamasında bulundum. Biz üç aydır takipteyiz dediler. Eğer öyleyse ilgim olmadığını bilmeniz gerekir, cevabını verdim. Bu olaydan üç ay kadar önce bu şahısların liderleri yanıma geldi. Ben kendisinin İBDA-C li olduğunu bilmiyorum. Bizim ocağın mensubu olarak biliyordum. Bana Başkan Dev-Sol cular evimi kurşunladılar dedi. Gazi mahallesinde oturuyordu. Ben de Gazi mahallesi polis karakolunu aradım. Onun devamlı gittiği bir pasta hane ve evinin kurşunlandığını öğrendim. Hem de gidip gördüm. İki gün sonra aynı şahıs beni ziyaret etti ve Başkanım sen Trabzonlusun. Kendimi korumam için bir silaha ihtiyacım var. Bana bir silah bul. isteğinde bulundu. Ben de olur, bakarız, diyerek, başımdan savdım. Bir gün sonra aynı guruptan biri geldi Başkanım iki tane silahım var. Paraya sıkıştım. Satmak istiyorum. deyince, Kürşat kod isimli kişi için, Kürşat dün bana silah sordu. Ona lazım. Kendisiyle görüş,. Aranız da hal edin, dedim. Başkanım sen görüşsen daha iyi olur. Yarın yakalanırsa benim ismimi verir. Sen ocak başkanısın. İsmini vermeye cesaret edemez. ricasın da bulundu. Allah var ya hiç şüphelenmedim. Defalarca böyle şeyler oldu. Benim için sıradan bir durumdu. Kendim kaç kez silah aldım. Ben kendimi korumak için silah taşıyordum.satmak isteyen silahı getirdi ve ben de Kürşat a verdim. Siyasi şubeye götürüldüğümde satıcı ve alıcı gibi davrananların birlik de eylem yaptıklarını öğrendim. Birbirlerini çok iyi tanıyan insanlardılar ve birlikte bana komplo kurmuşlardı. Silah isteyen İBDA-C nin Gazi Osman Paşa sorumlusu. Satmak isteyen de üyesi, yani muhtalip. Polisin biri geldi ve bana Kendini ezdirme. Bu adama silah satmışsın. dedi. Ben de kabul etmedim. Satmadım, cevabını verdim. O adam şube de itirafçı oldu. cümlesini kullandı. Ben inanamadım. Çünkü benim anlayışıma göre İslam a inanan birisi itirafçı olamaz, olamazdı. Senaryo yapıyorlar, düşüncesine kapıldım. Polis benim silahı sattığıma dair belgeyi hazırlamış. Bana imzalatmak istediler. İmzalamamak için direndim. Dayak yedim. Şef olarak hitap ettikleri bir polis diğerlerine Siz dışarı çıkın. Sadece göz bandının altını açın. Okusun. Bizi görmesin emrini verdi. Okudum ve baktım yazılanlara göre suçlamayı kabul ediyorum. Ben böyle bir ifade vermedim, bu suçlamayı kabul etmiyorum,deyince aynı adam Sen buranın neresi olduğunu biliyor musun?. Buraya çok saka gelip de bülbül olarak çıktılar. Biz öttürmesini biliriz. Sen geçmişde iyi bir insanmışsın. Ama sonradan ibneleşmişsin. Geçmişine hürmet ederek seni bu güne kadar yukarıya almadık. Ama anlaşıldı. Seni yukarı almamız lazım. dedi. Dışarı çıktı. İyi polis rolünü oynayan polis yanıma geldi. Bak oğlum en azından bu silahları, silah sattığını kabul et. Aksi takdirde eşini getirecekler. Çırıl, çıplak soyup bütün polislere gösterecekler. Bedeniyle oynayacaklar. Değişik şeyler olabilir Ben bu söylenilenleri yapabileceklerine inandım. Çünkü yapılıyordu, yapılmıştı. Olayın İslam i sorumluluğundan korktuğum için örgütle ilgili hiçbir suçlamayı kabul etmedim. İlgim yoktu. Sadece silahları kabul ettim. İslam da erkek kadından sorumludur. Kadının işlediği günahların hesabını tanrı kocasına sorar. Ben karımın düşürüleceği durumun korkusunu yaşamaya başladığım için ve ayrıca silahta da aracılık yaptığım için yazılanları kabul ettim ve kağıdı imzaladım. Dört günlük gözaltından sonra savcılığa çıkarıldık. Benim birlikte alındıklarım her şeyi anlatmışlardı. Çuval da ne varsa döküp, itirafçı olmuşlardı. Bizi Kırklareli nde itirafçıların kaldıkları cezaevine götürdüler. On dört ay orada kaldım. İlk gittiğim de altı kişiyi bir koğuşa verdiler. Onbeş gün o koğuşta kaldım. O insanlarla konuşmuyor, sadece kitap okuyordum. İBDA-C lilerle aynı yerde kalmayı kendime yediremiyordum. İslam a ihanet etmişlerdi. İslam a inanan itirafçı olamaz. Onbeş gün sonra İstanbul siyasi polisinden bizi göz altına alan ekip ( irticayla mücadele masası) bizleri ziyarete geldiler. Diğer altı kişi onların ziyaret isteklerini kabul edip, görüşmeye gittiler. Ben gitmedim. Onlar görüşmeden döndüklerinde ben ceza evi müdürüne dilekçe verdim. Gönüllü olarak hücrede kalmak istiyorum, isteminde bulundum. Yoksa ayrı bir koğuşa vermezlerdi. Ayrıca diğer koğuşlarda Dev-Sol (Türkiye sol hareketlerinden biri), PKK(Kürdistan İşçi Partisi) itirafçıları kalıyorlardı. Yıllarca onların sahip oldukları siyasi görüşlere karşı mücadele etmiştim. Aynı odalar da nefes almamız mümkün değildi. Solu, sosyalizmi halen sevmiyorum. O ideolojiye karşıyım. O koğuşlara da gitmek istemiyordum. Benim kalabileceğim tek yer hücreydi. Ceza evindeki ismi müşadiye olan yer. Dilekçem işleme kondu, kabul edildi. Hücre bölümünün ikinci katında on hücre yan yanaydı. Bir koridorla bağlantı sağlanmıştı. Ben oraya götürüldüm. Başka kimseyi koymadılar. Orası bana verildi. Cezaevi müdürü de Büyük Birlik Partisi nden milletvekili adayı olmuştu. Aynı siyasi görüşlere sahiptik.

6 Üst katta aynı şekil de hazırlanmış olan on hücrede Mustafa Duyar (Sabancı katliamı sanığı) yalnız kalıyordu. Alt katda ceza alan mahkumların kaldığı hücrelerden oluşuyordu. Yaklaşık bir buçuk ay sonra alt kattan bir kişi yanıma getirildi. Bir hücreye kondu ve hücrenin kapısı da üzerine kilitlendi. Benim ve M. Duyar ın kaldığı yerde kapılar kilitlenmiyordu. Hücresi kilitlenen içer de yangın çıkardı. Baş gardiyan bir ekiple geldi. Niye yaktın yatakları? sorusunu sordu. Ben olanları dinliyorum.genç erkek Ben itirafçı değilim. Polis beni zorla buraya getirdi. Beni yoldaşlarımın, PKK örgütünün olduğu ceza evine gönderin. Burada kalmak istemiyorum. dedi. Benim inancım zulme karşıdır. Ben o gence yapılanları kabullenemedim. Genç 19 yaşlarındaydı. İzmir de eylem yapmıştı. Ben gardiyanlarla konuşmasını dinlemeye devam ettim. Gardiyan ikinci müdüre çıktı. Elinde bir hortumla geri döndü. Ulan itirafçı olmamışsan seni buraya getirmezler deyip, hortumla o insanı dövmeye başladılar. Bana olan yaklaşımından dolayı daha önce ceza evi ikinci müdürünün durumunu dışarıya bildirdim ve tehdit ettirdim. Benden, sahip olduğum ilişkilerimden çekiniyordu. Kapımı açtım ve aşağı indim. Baş gardiyanın yakasından tuttum, kenara fırlattım. Bu adam tavuk çalmamış. Siyasidir. Burada hiçbir siyasiyi dövmüyorsunuz. Bunu da dövemezsiniz, dedim. Bana Reis sen bu işe karışma. Bu adam PKK li. Hak ediyor deyince, ben de kendisinse PKK li ise devlet cezasını vermiş. Bak burada, cevabını verdim. O ceza evinde gardiyanların tümü ülkücülerden oluşmaktaydılar. Bana karşı yumuşaklardı. Siyasi görüşümü biliyorlardı. Kendilerine, sorumluluk benim. Bu genci benim yanıma verin. Bir daha olay çıkarmaz. Zaten tekim. Benim de arkadaşa ihtiyacım var şeklinde isteğimi açıkladım. Genci ellerinden aldım. Onu yirmi gün sonra alıp götürmek istediler. Ben söylenilenlere inanmadım, zarar vermelerinden, eziyet etmelerinden korktuğum için kapı altına kadar da gençle beraber gittim. Gardiyanlar gencin bir başka ceza evine sevk edildiğini söylediler. Bu olay diğer koğuşlar da duyulmuş. Her ne kadar oradakiler itirafçı olsalar da bir siyasi mahkumu dövdürmemem hoşlarına gitmişti. PKK itirafçıları koğuşun da kalanlar Niye hücre de kalıyorsun?. Gel birlik de kalalım teklifin de bulundular. Ben de PKK koğuşu diye gitmek istemedim. Onlarla anlaşamam, sorun çıkar şeklin de bir düşünceye sahiptim. İbrahim Gümrükçüoğlu; Süleyman Demirel e suikast girişimin de bulunmuştu. 65 yaşın da ve kan kanseriydi. Aklı dengesi de bozuktu. Onun koğuşuna gittim. Tek bir adli mahkumla birlikde kalıyordu. Ceza evine girdikten dört ay sonra bir PKK itirafçısıyla tanıştım. O da beni kendi koğuşuna davet etti. Düşündüm. Ben bunlara karşı savaştım. Sıcak çatışmalara girdim. Hep karşı cepheden baktım. Onları izleme, tanıma fırsatım olur. Müdüriyete dilekçe yazdım. Yer değiştirmek istediğimi bildirdim. Müdür dilekçemi okuyunca, beni hemen odasına çağırdı. Nasıl olur da böyle bir şey yaparsın?. PKK lilerin koğuşlarına gitmek istersin?. diyerek şaşkınlığını belirtti. Kendisine bu adamlar artık PKK li değiller. İtirafçılar. Siz bunlara niye hala PKK li diyorsunuz?, sorusunu sordum. Bunun üzerine Bunlar ne kadar itirafçı olsalar da devlet düşmanıdırlar. Bunu hiçbir zaman unutma ve bunlara kesinlikle güvenme cümlelerini sıraladı. Ben onların koğuşlarına gitmek konusunda ısrarlı olduğumu söyleyince de Sen bilirsin. Sonradan pişman olacaksın uyarısında bulunma gereği duydu. Bende de ne kadar da olsa bir çekingenlik vardı. Ben Laz ve onlar ise Kürtler. Benzer özelliklerimiz çok. Asi yapılara sahibiz. Sert kafalıyız. On altıncı koğuşun kapısından içeri girdim. İlk dikkatimi çeken şey beni çok şaşırttı. Koğuşların da mescit vardı. Koğuşun bir bölümüne halı döşetmişler ve namaz kılınacak yer haline getirmişlerdi. Koğuşta kalan herkes namaz kılıyordu. Aylar geçtikten sonra öğrendim ki bu kişiler devletçi olmamışlardı. Sadece örgüt değiştirmişlerdi. Hepsi Hizbullahçı olmuşlardı. Koğuşta duyduğum bir hadiseyi aktarmak istiyorum. Hanefi Avcı ( emekli İstihbarat Daire Başkanı) koğuşa geliyor. Alaattin Kanat ( General Zınar ) adlı itirafçıya Biz milleti zorla itirafçı yapıyoruz. Sen Hizbullah çı yapasın diye mi bu kadar çaba gösteriyoruz? diyor. Karagümrük çetesi üyeleri koğuşlarında esrar, bıçak, cep telefonu yakalatıyorlar. Bunları da cezalı olarak hücrelere getirmişlerdi. Mustafa Duyar çok kaprisli biriydi. Çete üyeleri kendi aralarında yüksek sesle konuşuyorlar. Müzik dinliyorlar. M. Duyar Rahatsız oluyorum diyerek onlar volta atarlarken üzerlerine bardak fırlatıyor. Tartışma çıktı. M. Duyar çok ağır küfürler etti. Onlar da Biz bunun hesabını senden sorarız dediler. Cezaevi müdürü tedbir olarak M. Duyar ı bir başka ceza evine sevk etti. O ora da açlık grevi yapıyor ve tekrar Kırklareli ne gelmek istiyor.

7 Evlenmiş ve evlendiği kadın da hapisteydi. Karısı da eski Dev-Sol cuydu ve hamileydi. M. Duyar ı hiçbir mahkumla karşı karşıya getirmezlerdi. Havalandırmaya, görüşe tek olarak çıkarırlardı. Özel muamele uygulanıyordu. Adam gece yarısı ceza evi görevlisini şehre gönderip dondurma aldırabiliyordu. Bütün istekleri yerine getiriliyordu. Kadın Kırklareli nde olduğu için onu da gönderdikleri yerden geri getirdiler. Bir süre sonra kendisi sevk istedi. Geldiği yere götürdüler. Karagümrük çetesi mensupları da bir başka cezaevine sevk istediler. Onları, kavgalı oldukları M. Duyar ın kaldığı ceza evine göndermezlerdi. Onlar gittikleri yerden, onun bulunduğu cezaevine sevk istiyorlar. M. Duyar ın o kişiler tarafından öldürüldüğünü televizyon haberlerinden duyduk. Ben PKK itirafçıları koğuşun da kalmaya devam ediyorum. İlginç izlenimlere sahip oldum. Hayrete düştüğüm anlar oldu. Her biri bir üniversite mezunu gibiydi. Adamı konuşturuyorum. Köyünden çıkmış ve PKK ye katılmış. İlk okul mezunu. Genel kültür yüksek öğrenim görmüş birine ait. Ben Türkçe yi bile konuşamayacak insanlarla aynı yerde kalacağım, diyordum. Ön yargılıydım. Karşı cephelerinde yer alarak savaştığım, çatıştığım insanları tanımıyordum. Tanımadan yargılamıştım. Çünkü şartlandırılmıştım. Onlar içeide okuyor, sınavlara giriyor ve değişik okulların diplomalarını alıyorlardı.üniversite öğrencileri olmuşlardı. O insanların teşvikleriyle ben de sınavlara girmeye başladım. Dışardan bıraktığım, terk ettiğim ortaokul ve lise diplomalarını aldım. Üniversite sınavına girdim. Açık öğretim fakültesini kazandım. (Bir yıl için de nasıl oldu da çok sayı da sınavı verip, orta okul, lise diploması alabildi ve üniversite giriş sınavını kazanabildi?. Düşündürücü!. Koğuşun ayrıcalıklı bir özelliği yok muydu?. İtirafçılıkla birlikte verilen hizmetlere karşılık, devleti temsil edenler de onların rahatlıkla diploma almalarını sağlamıyorlar mıydı?. ) PKK itirafçıları Başımıza ne geldiyse cehaletten geldi diyorlardı. En belirgin özelliklerini kavramaya başladım. Ben bugün de çarşıda yürüyen birini, yürüyüş şeklinden tanıyarak bu insan gerilladır, diyebilirim. Çok hızlı yürüyorlar. Alışkanlık. İçeride hıza gerek olmadığı hal de seri şekilde hareket ediyorlardı. Ben İslam i mahkum olduğum halde, yıllarca İslam i bir düzen için mücadele ettiğim halde, Arapça Kuranı kerim okumayı onlardan öğrendim. Çünkü Türkçe okuyordum. Her biri, her gün bir cüz Kuran okur ve bir ayda Kuranı hatm etmiş oluyorlardı. Son derece düzenli bir yaşantıları vardı. Disiplin geçerliydi. Kural koymuşlardı. Herkes yalnızca Maltepe sigarası kullanacak ve günde sadece on tane içebilecek. Ailem parlament getirirdi. Ben de kantinde değiştirir ve Maltepe sigarası alırdım. Gelen paralar tek bir kasada ve tüm koğuş için kullanılırdı. Herkesin şahsi ihtiyaçları temin edilirdi. Aileleri görüşe gelmeyen itirafçılar da varlardı. Kitap okuma saatleri hazırlanmıştı. Herkes mecburen okumak zorundaydı. Spor saatleri belirlenmişti. Voleybol oynanırdı. Siyasi mahkumlar arasında bir birlik oluşturulmuştu. (İBDA-C liler hariç). Cezaevi yönetiminden herhangi birisine zorlama, sert uygulama yapılsa, hep birlikte tavır alınır ve yönetime geri adım attırılırdı. Bir çift, karı-koca içerdeydiler. Orada da kendi partilerinin, PKK nın düşüncelerini koruyorlardı. Kendileriyle sohbet ederken bu durumu çok açık fark ettim. Bayan ve erkek ayrı koğuşlarda kalıyorlardı. Onlar, görevli olarak dağdan İstanbul a gönderiliyorlar. Erkek bölge sorumlusu bayan ise alt birimler de görevli. Birbirlerine aşık oluyorlar. Durumları fark ediliyor. Bunlardan öz eleştiri isteniyor. Tabii kalacakları uygulamaları bildikleri için kaçıyorlar. PKK de kadroların evlilik yapmaları, duygusal ilişkiler kabul görmediği için kendi partileriyle ters düşüyorlar. Daha önceden polis tarafından takibe alınmışlar ve partilerinden kaçtıktan sonra da yakalanmışlar. Erkek Nerede yaşayacağız?. Kendi memleketime gidemem. Avrupa ya da çıkamam. Dışarı çıkmak istersek bize yardımcı olur musun?. Kendi çevremden yardım alamam, destek göremem. Dıştalanır ve yargılanırım. Suçlu olarak görülüyorum. derdi. İlginç olan şuydu. Bu çift kimseyle ilgili bilgi vermiyorlar. Sadece kendi yaptıklarını, görev ve sorumluluklarını kabul ediyorlar. Evlendikleri için de örgüt koğuşuna gidememişlerdi. Savaşçıların evlenmeleri yasakmış. Mecburen itirafçılar koğuşuna gitmişlerdi. Bunlar eğer suçlandıkları şeyleri kabul etmemiş olsalardı daha erken ceza evinde çıkacaklardı. Polis kendileriyle ilgili delil bulamamıştı. Bu kişiler ise itirafçılık yasasından faydalanamamışlardı. Polis üst yazıyı Bize faydalı olmadı. Sakladığı başka şeyler var. İnandırıcı değil diyerek hazırladığı için itirafçılık yasasından faydalanamıyorlardı. Ceza evinde çok sayı da itirafçı olmuş ve başkalarını da yakalatmış insan vardı. Bu çift kimseyi yakalatmadıkları halde, ilk itirafçılardan oldukları, örnek teşkil ettikleri için onları itirafçılık yasasından yararlandırmışlardı. Yasa yürürlükten kaldırıldığı için de içeride kalmışlardı. Hiçbir şeyden faydalanamamışlardı. İtirafçılardan idam cezası alanlar dahi üç buçuk yıl

8 yatıyorlardı. Bu çift o süreyi yattıkları halde içerden çıkamıyorlardı. Ancak yeni bir itirafçılık yasası çıkarsa, hapisten kurtulabilirlerdi. On dört ayım bitti ve tutuksuz yargılanmak üzere bırakıldım. Mahkeme sonucun da nasıl bir karar verildi?. Bilmiyorum.Geçenlerde bu ülkede bulunan konsolosluğumuza gittim. Türkiye ye gitmek için pasaport almaya geldim, dedim. Orada görevli olan ve aynı görüşleri paylaştığım eski bir arkadaşımla karşılaştım. Bizim açımızdan bir sakınca yok. Ama Ankara ya sormamız gerekiyor dedi ve sonuç da T.C.pasaportunu aldım. Benim hayatım roman. 23 yaşında iken evlendim. Annem beni evlendirdi ki fırtınalı yaşamım durulsun. Sorumluluk alıp, ağırbaşlı bir erkek olayım. Evlilikle elimi kolumu bağlamak istedi. Başaramadı. Evlilik de beni değiştirmedi. Eşim ve çocuklarım annemle birlik de aynı evi paylaştılar. Maceraprest halim devam etti.üç çocuk babasıyım. Evlilik idealist insanlara göre bir iş değil. Ne eşe, ne de çocuklara gerekli olan şeyleri verebiliyorsun. Çocukların sevgiye doyamıyorlar.günaha giriyorsun. Kişisel bütünlüğe kavuşmuş çocuklar yetiştiremiyorsun. Derleyip toparlayamıyorsun. Senden beklentileri olanlara zaman ayıramıyorsun. Gerekli değeri, sevgiyi veremiyorsun. Çünkü politik görüşünün getirdiği işlerin peşinde sürükleniyorsun. Senin faaliyetlerinin bedelini yakınların ödüyorlar. Siyasi faaliyetlerimi yürütürken ticaret yapmaya devam ettim. Ben içerdeyken yakınlarım aileme destek sundular. Komployla içeri düşürülmüş ve beraber çalıştığım insanlardan hiçbir destek görmemiştim. Çocuklarım da ilgisiz kalmışlardı. Sanki yıllarca bir siyasi çevre içinde faaliyet yürütmemiştim. Onlarla birlikte aynı amaçlar için koşmamıştım. Emek harcamamıştım. Tekmeyi yemiş ve yalnızlığa itilmiştim. Bütün emeğim buz üzerindeki resim gibi silinmişti. Görülmüyor, görülmek istenmiyordu. İçerden çıktım. Abim hazırladığı bir büroyu verdi. Bana Birkaç gün kafanı toparla önerisin de bulundu. Elektronik oyun makineleri montajı yapılacak bir yer açabiliriz, dedik. Polis takibindeydim. Bir gün kendime çay alırken dışarı da, araç içinde kaldığım yeri gözetleyenlere de çay gönderdim. İnip yanıma geldiler. Ekip şefi Gerçekten İBDA-C yle ilişkin var mı? sorusunu sordu. Kendisine benimle ilgili komployu sizler kurdunuz. İlişkim olmadığını da biliyorsunuz, cevabını verdim. Altı ay beni izlediler. Daha önce arkadaşım olan ve avukatlık bürosu işleten Muammer Küçük bana geçmiş olsuna geldi. Yav bayağı sıkılmışsın. On dört ay insanın psikolojisini bozmaya yeter. Ben bir tekne aldım. Bodrum a gidelim. Biraz dinlen. Ceza evi psikolojisini üzerinden atarsın önerisin de bulundu. Tamam. İhtiyacım var. İyi olur, dedim. Ertesi gün Biletleri aldım. Hazırlan. Gidiyoruz haberini verdi. Gittik. Bir tatil köyünün yan tarafındaki tersanede bir otel vardı. Kalabalıktan sıkılıyordum. Bunalıyordum. Ses beni rahatsız, huzursuz ediyordu. Bundan dolayı da teknede, kamerada kaldım. Dinleniyordum. M. Küçük bana Avrupa ya insan taşıma işine ortak olma teklifi getirdi. Kendisine benim sermayem yok. Ortak olamam, cevabını verdim. Sermaye istemiyoruz. Aklını ve çevreni sermaye olarak koy. Gemi personelinin idaresi senden olsun. Benim için yeterli yanıtını verdi. Kendisine sermayesiz ortak olmam. Bu işin sonu ne olur?. Belli olmaz. Kaç para koydun ki? tarzın da bakarsan ben kaldıramam. Dostluğumuz da bozulur, deyince, o da Yine birlik de olalım. Ben sana %10 vereyim. şartını koydu. Kendisine, ben haram para yemek istemiyorum. Bu işin mesuliyeti var, dediğim de Hangi hocaya sorarsan sor. Aldığımız paranın haram olmadığını öğreneceksin. Allah ın değil, devletin kanunlarını çiğniyoruz. Para alıp karşılığında insanları yolculuğa çıkarıyoruz. Hizmet sunuyoruz. Kimsenin parasını gasp etmiyoruz. Adamları götürdükten sonra yolculuk bedelini alıyoruz şeklin de izaha girişti. Bunun üzerine ben bu işi din adamlarına sordurdum. İşin haram olmadığını söylediler. Ben imama diyorum ki, adam para veriyor ve kendisini İtalya ya götürüyorum. İmam da Ha buradan Samsun a, ha İtalya ya götürmüşsün. Allah katında günah işlemiyorsun diyerek beni cevaplıyor. Tabi ki imama demiyorum ki insanları gemilere bindirip götürüyoruz. Rezil, perişan oluyorlar. İşin o yönünden bahsetmiyoruz. Sırf taşımacılık olarak gösteriyoruz. Bana göre insanları İtalya ya getiriyoruz ve insanlar perişan oluyorlar bir, çoluk-çocuk asimile, kafir oluyor, iki. Biz cinayetten daha büyük bir suç işliyorduk. Ben bu günahları işledim. Mesela adam burada ve eşi orada, geldiği yerde. Kadın ölüyor. Adam karısının cenazesine gidemiyor. Anam ölmeden iki gün önce beni aradı. Ölüyorum. Gel, son kez görüşelim isteğin de bulundu. Gidemedim. Param yoktu. Kendisine açıklayamadım. Ana, seninle mahşer de görüşeceğiz, dedim. Atalarımızın ellerini tutmayıp da Bunlar cünüptür deyip atlarının özengilerini öptürdükleri

9 insanların kıçlarını öpüyoruz. Buralar da aileler parçalanıyor. Getirdiğim çok sayı da insanın yuvaları yıkıldı. Adam Oturum hakkı alacağım diyerek evleniyor. Kadına alışıyor. Bırakamıyor, terk edemiyor. Yuvasını yıkıyor. Biz cilve yapmasını bilmeyiz. Adam, erkeğimiz Avrupalı kadın da cilveyi, bakımlı vücudu, cinselliği görünce, kendi kadını soğuk geliyor. Tümüyle uzaklaşıyor de içerden çıkmış, arkadaşımla görüşmüş ve bu işi yapmaya karar kılmıştım. İlk kez mayıs 1997 de, balıkçı teknesinden yolcu teknesine dönüştürülmüş, 22 metre boyun da ağaç, tek makineli bir tekneyle 138 kişiyi İtalya sahillerine getirdim. Hazırlanan haritada duracağımız yer gösterilmişti. Orayı buldum. Tekneyi sahile yanaştırdım. Kafası kuma çıkıyor. Kıç tarafın da derinlik dört metre. Rahat durabileceğim bir yer. Genç olanları merdivenlerin üzerine çıkartım. Yolcuları tek, tek indirdim. Onları sahile bırakıp, geri döndüm Tek makinayla yola çıkmak, ölümle kumar oynamaktı. Zora düştüğünde kim den yardım isteyeceksin?. Daha önceki seferlerde tekneleri getiren personeller tekneleri bırakıp, kaçıyorlardı. İtalya üzeri Fransa ya geçip, oradan da Türkiye ye dönüyorlardı. Ben sekiz bin civarın da insanı İtalya ya getirdim. Bu işi yaparken beni en çok rahatsız eden şey yolcuların valizleriydi. Bazen yolcuya ne yapacaksın bu giysileri der? ve valizleri suya atardım. Vakit dar, canını kurtarmayı düşünüyorsun. Çocuğu aşağı indirmeye çalışırken adam valizini indirmek için çabalıyor. Ulan geldin. Burada her şey verilecek. Maaş alacaksın. Elbise verilecek. Bu valizleri niye taşıyorsun?,der, bağırırdım. Tabi ki ben buralarda gelen yabancılara bütün imkanlar sunuluyor, diye biliyordum. İtalya da insanların sefilleri oynadıklarından habersizdim. Oysa her şey ilk yirmi gün için. Sonra hiçbir yardım verilmiyor. Şebeke başlarına, getirdiğiniz yolculara söyleyin, valiz getirmesinler uyarısın da bulunurdum. Yükleyip, boşaltma sorun oluyordu. Toplama merkezlerinde de yolculara, valizleri bırakın, sadece yiyecek getirebilirsiniz, derdim. Şebeke üyeleri çok şerefsizler. İnsanlara yalan söylüyorlar. Gemide verilen zeytin, ekmeği yiyemeyen yolcu Niye bize gerçek söylenmiyor?. Yanımıza yiyecek alırdık. diyor. Şebekeci 500 DM daha fazla alabilmek için yalan söylüyor. İlk yolcu gemisi İstanbul Ticaret Odası nın orada hazırlanıyor. Unkapanı semtinde gündüz yolcuları bindiriyorlar. Bir görevli İtalya bir, iki diyerek bağırıyor. O gemi bin kişiyi İtalya ya getirdi. Benim ortak olduğum kişi bu gemiyi gönderiyor. Kendisi de gemideymiş. Burada yakalanmış ve altı ay içer de kalmış. Bu gemiden elde ettiği parayla yedi daire almıştı. Irak ve Afganistan lılardan adam başı 6-7 bin doları aracı alıyor. Gemi sahibi, taşıma aracını organize eden kişi ise kişi başı dolar alıyor. Şimdi örö alınıyor. Biz de Karadenizliler de çırak olarak gemiye girersin ve zaman içinde yükselirsin. Gemici olursun. Pratikten yetişirsin. Ben gemici değildim. Bu konu da eğitim almamıştım. Harita okumayı öğrendim ve deniz aracını kullandım. Yolcu taşıdım. Türkiye de üç ayrı gurup gemi işini organize ediyor. Kendi aralarında rekabet var. Bizim tekneyi geri götürmemizle birlikte bize yolcu veren şebeke Bu adamlar Karadenizliler. Bu işi iyi biliyorlar diyerek yolcularını bize vermeye başladı. İstanbul Aksaray da ki pala Şükrü Geminin başında gidersen yolcularımı sana veririm derdi. 1) Karadenizliler 2) Mardinliler 3) Hem uyuşturucu hem de insan kaçakçılığı yapan gurup. Nereli olduklarını bilmiyorum. Türkiye de insan kaçakçılığını ilk yapan kişi Korman lakaplı bireydir. Daha sonra bu işi bırakıp, mazot ticareti yapmaya başladı. Korman bu işi Mardin li Edip lakaplı Volkan Tekin ile birlik de yapıyordu. Bir buçuk yıl kadar kendim yolcularla birlikte gelmedim. Gemilerde de bir şeye karışmadım. Yükleme nerede yapılacaksa, yolcu nerede alınacaksa orada ki jandarma veya polise para verme işini ayarlıyordum de bir otobüs dolusu Kürt ü Antalya da gemiye bindirmek üzere götürürken yakalandım. Antalya girişinde mola vermiştik. Kürtler alış veriş yaptılar. Kürtleri fark edenler polisi arıyorlar. Bir otobüs dolusu Kürt Antalya da ne yapacaklar?. Polis bizi durdurdu. Kimlik kontrolü yaptılar. nereye gidiyorsunuz? dediler. Yolculardan kimisi düğüne, kimisi piknik yapmaya gidiyoruz cevaplarını verdiler. Benim amacım gemiyi yakalatmamaktı. Gemi sahil de bekletiliyor. Yolcuları alıp, hareket edecekler. Polisi oyaladım. Bizi götürenler bir taksiyle önden gidiyorlar. Kemer otogarının önünde buluşacağız, dedim. Denizde araştırma yapılmasını önlemek istedim. Polis bizimle birlik de oto gar da sabaha kadar bekledi. Emniyet müdürü geldi ve adamlarına Ne oldu?. Ne yaptınız? sorularını sordu. Polisler Her hal de bizi fark ettiler. Kimse gelmedi cevabını verince, emniyet

10 müdürü Kimlikleri toplayın emrini verdi. Kimliklere baktıktan sonra Bu kadar Kürtün için de bu Laz ın ne işi var. İşi yapan budur. Alın cümlelerini kızgın bir şekil de sıraladı. Benimle birlikte dört Kürdü de aldılar. Onlar da yolcu toplayan şebekecilerin yardımcılarıydılar ve İtalya ya geliyorlardı. Biri şebekenin başının oğluydu. Bizi Antalya siyasi şubeye götürdüler. Gözlerimiz bağlandı. Her zaman yaptıkları numarayı yaptılar. Eğil ulan. Kafanı çarpacaksın ulan. Boş versene ben o tezgahları daha önceden geçtim, dedim. Bunun üzerine yanımda duran polis Şef, şef bu tecrübeliymiş. Buna özel muamele yapalım cümlelerini kullandı. Diğer alınanlar Kürt oldukları için dayak yiyorlardı. Sesleri duyuyordum. Aşağılayıcı hakaretlere maruz kaldılar. Ben de dayak yiyeceğime emin oldum. Polise şube müdürünüzle görüşmek istiyorum, isteğinde bulundum. Ne yapacaksın şube müdürünü? dediler. Önemli. Ben kendisiyle görüşürüm, sizinle değil şeklinde onları cevapladım. Beni onbeş dakika sonra bir odaya soktular. Birisi Benimle görüşmek istemişsin cümlesiyle seslendi. Sizin kim olduğunuzu bilmiyorum. Gözlerimi açın da konuşalım, teklifinde bulundum. Bana Sen buranın neresi olduğunu biliyor musun? sorusunu sordu. Kendisine çok iyi biliyorum. Ben terörist değilim, vatanseverim, dedim. Gözlerimi açtırdı. Söyle bakalım deyince cesaretlendim ve bakın müdür bey benim bu işle bir alakam yok. Yeni ceza evinden çıktım. Nizam ı- Alem Ocakları başkanlığı yaptım. İBDA-C örgütü mensubu olduğum iddia edildi. Hiçbir ilişkim yok. Bana bir komplo kuruldu. Mahkeme de bu örgütü İslam i bir örgüt olarak görmediğimi açıkladım. Tasvip etmiyorum. Örgüt peşime düştü. Bir yanda İstanbul polisi sürekli takip ediyor. Bir yanda devlet. Bundan dolayı da ülkeyi terk etmeye karar verdim. Kaçıyordum. Adama bir miktar para verdim DM alıyorlarmış. Benim o kadar param yoktu. O da karşılığın da Sen yolu, izi biliyorsun. Kafile başkanlığı yap. Otobüsü kemere getir dedi. Benim konumum bu. Bunun üzerine Bir dakika bekle dedi ve İstanbul terörle Mücadele şubesini aradı. Bilgi aldı. Kardeşim sen niye yurt dışına gidiyorsun. Oralar Türkiye den daha tehlikeli. Hangi şehrimize gidersen git, yetkililere durumunu anlat. Sana yardımcı olmayanın anasını, avradını s Gel Antalya ya yerleş. Hatasından dönene yardım etmek bizim vazifemiz. cümlelerini sıraladı. Adamlarına emir verdi. İfadesini verdiği şekil de alın. Yardımcı olun. Yazık, günah bir daha tutuklanmasın. dedi. Örgütçülük aptalca dayak yemek midir?. Ben bunu hiçbir zaman arkadaşlarıma anlatamadım. Kafanı kullanıp, şartları lehine çevireceksin. Gerekiyorsa yalan söylemesini de bileceksin. Bir gece göz altından sonra yolcuların hepsini savcılığa çıkarmışlardı ve serbest bırakılmışlardı. Biz yedi kişinin işlemlerini polis geciktirdiği için savcı beklemek zorun da kalmıştı. Kızgındı. Dosyayı okumadan Hepsini tutukladım. Alın götürün şeklin de bağırdı. Ceza evine götürüldük. Bir ay dolandırıcılar koğuşunda kaldık. Mahkemeye çıkarıldık. Hakim cezanın en üst düzeyini veren biri olarak tanınıyordu. Ben tedirgindim. Hakim yerini aldı ve tutuklu olanlara Dönün arkanıza bakın. İzlemeye gelenlerden tanıdıklarınız var mı?. emrini verdi. Arkaya baktım. Şebekeci Abdurrahman gelmişti. Kimseyi tanımıyorum, dedim. Diğerleri de Tanıdık kimse yok şeklin de cevaplayınca, hakim gelenlere soru sordu. Niye geldiniz?. Mahkeme salonun da ne arıyorsunuz? Mardin li Abdurrahman Oğlum bura da. Onun için geldim cevabını verince, hakim onun oğluna Oğlum babanı tanımıyor musun? sorusunu sordu. O da Efendim kalabalık dan babamı göremedim yanıtını verdi. İlk sıra da benim adım olduğu için Oğlum yurt dışına adam götüreceğim diyerek, insanları dolandırmaktan yargılanıyorsun. Evet dinliyorum. Cevabın ne olacak? açıklama ve sorusunu yöneltti. Ben, benim bu suçla bir ilgim yok. Biz dolandırıldık DM verdim. Adamlar bizi bir araçla takip ediyorlardı. Otobüsle bu şehre getirildik. Hakim bey, polisler onları, şebekecileri yakalayamadılar. İnsan kaçakçılarını yakalamak istemiyorlar, cümlelerini sıraladım. Hakim Anlaşıldı diyerek kafasını salladı. Dosyayı okudu. Ya sizi niye tutuklamışlar ki? dedi. Hiç kimsenin benim için Ben buna para verdim şeklin de bir iddiası yoktu. Çünkü ben o işlere bakmıyordum. Hakim Sanıkların tamamının beraatlarına diyerek kararını verdi. Savcının iddianameyi Adam dolandırmak maddesinden hazırlamasının sebebine gelince, Türk Ceza Kanunu nda yurt dışına adam kaçırmakla ilgili bir madde olmayışı, bu suçun pasaport kanununa muhalefet maddesine girmesi ve Türk lirası (1,5 isviçre frangı) para cezası olması sebebiyle, savcının da bu cezayı az görmesi, tutuklamanın kanuni olabilmesi için her yakalanana dolandırıcılık maddesi uygulanıyor. Orta da dolandırıcılık yoktu. Arz-talep meselesi. Gelmek isteyen parasını verir ve gelir. Bundan dolayı da tüm davalar beraatla sonuçlanıyordu, sonuçlanır. Her yakalanana aynı işlem yapıldı.

11 Ortağım işlediği bir suçtan dolayı bir yıl ceza yemişti. Defalarca yakalanıp, bırakıldı. Yattığı süreleri o cezanın yerine saydırdık. Ortağım ve diğerleri her yakalandıkların da komploya uğradık diyorlardı. Ben de gerekli olan senaryoyu hazırlamıştım. Söylediklerim doğru ve gerçek şeyler değillerdi. Biz gemiyi hazırlarız. Şebekeleri ararız. Gemi kaldıracağım. Bana kaç adam vereceksin?, deriz. Eğer verilen sayılar gemi kaldırmaya değiyorsa, gemiyi kaldırırız. Tarih, zaman ve kalkılacak yeri hiç kimseye söylemeyiz. Siz yolcularınızı hazır tutun. Biz hazır olunca otobüs gönderip aldıracağız, açıklamasın da bulunurduk. Gemi hazır olunca semtlerden gelecek adam sayısına göre araç gönderirdik. Şebekeler arasın da rekabet olduğu için ispiyon da oluyor. Seni yakalatıyorlar. Gemiyi kaldıramıyorsun. Bir ay içeride kalıyorsun. Meydan onlara kalıyor. Bodrum da, Antalya da, İzmir de işe göre gerekli yere gidiyordum. Gemi nere de kaldırılacaksa, oraya. Ben yeni işe başlamıştım. Ortağım Muammer Küçük bir başka gemi kaldıran gurubu ve geminin yerini ihbar etti. Ben kızdım. Tepki gösterdim. İstanbul a döndüm. Gelip, beni ikna ettiler. Ortak bir daha kimseyi ihbar etmeyeceğine dair şeref sözü verdi. Geri döndüm. İslam münafıklığı yasaklamıştır. İhbar münafıklıktır. Sürekli Avrupa ya gelmek isteyen insanlar vardı. Dokuz gemi ve balıkçı teknesi gönderdik. Rus yapımı olan ve Bulgaristan dan kiraladığımız bir gemiyle 950 kişiyi yola çıkardık. Bu gemiyi gönderirken benim ortağım sırf yolcu alabilmek için eski düşmanlarımızla işbirliği yaptı. Olayı da benden gizli tuttu.yaklaşık bir ay sonra gerçeği öğrendim. Bu işle ilgili oluşan bir düşmanlıktı. Ortağımı çağırdım ve hesaplarımızı yapalım, teklifinde bulundum. Ben artık seninle birlik de olmam. İşin içine menfaatin girince aklını kaybediyorsun, dedim ve ayrıldım. Bir yıl kadar görüşmedim. Bazen beni arardı. Yok dedirtirdim. Bir ara tasavvuf yolunu seçtim. Kendimi dine verdim. Nakşibendi tarikatına girdim. Günlük ticaret yapmaya başladım. Araba teypleri alıp, satıyordum. İnsanların Allah ın dinini, Allah ın emrettiği şekil de yaşamaları için yol gösteren, dini öğreten, hiçbir siyasi görüş taşımayan, herkese kapısını açan bir tarikat. Ben elli tane teşkilat değiştirdim. Hep dost aradım. Kime dost dedimse bana ihanet etti. İhanet etmeyecek bir dost buldum. Ona da ben ihanet ettim. Ben mürşidime ihanet ettim. Çünkü o benden bir daha günah işlemeyeceğime dair söz almıştı. Bütün geçmişimi biliyordu. Silah taşımamı yasaklamıştı. İki yıl kadar onların tarif ettikleri şekilde yaşadım. Ömrümün en zevk aldığım, kendimi rahat his ettiğim, mutluluğu bulduğum dönemiydi. İki yılın bitiminde yeniden eski arkadaşlarıma uydum. Bir arkadaşımın problemi yüzünden elime silah aldım. Önce zikiri, sonra da namazı bıraktım. Arkasından da, yeniden her türlü pislik geldi. Sözümü tutmadığım için ihanet etmiş oldum. Ben de macera ruhu oluşmuştu. Rahat oturamıyordum. Hep kaçma, kovalama olacak. Rahat, huzur beni rahatsız ediyor. İlginç,tuhaf bir insanım. Ben bir durumdan dolayı sıkıntıdaydım ve bir yerde saklanıyordum. Ortalık da dolaşmıyordum. Eski ortağım, ağabeyimle beraber gelip, beni buldu. Çanakkale den deniz yoluyla Avrupa ya göndereceği adamları yakalatmıştı. Sıkıntı da olduğunu söyledi.. Çanakkale Jandarma alay komutanıyla anlaşıyorlar. Gemiyi kaldıracak, yola çıkaracak. Çanakkale valisine giden özel bir ihbar sonucunda jandarma komutanı albay mecburen operasyon yapmak zorun da kalıyor. Oradaki en yüksek rütbeli o. Diğer askeri görevliler ona bağlılar kişiyi yakalatmışlardı. Askerler benim ortağım Muammer Küçük ve onun ortağı Ömer Bekar ı da yakalıyorlar. Ömer Bekar eski Milliyetçi Harekat Partilidir. Abisi Burhan Bekar ise Trabzon il başkanıydı. Değişik defalar MHP den milletvekili adayı oldu. Askerler kendilerini yakalayınca, onlar da askerlere albayın arkadaşı olduklarını söylüyorlar. Jandarmalar albayı arıyorlar. Albay söylenilenleri doğruluyor ve her ikisini bırakmalarını emrediyor. Göz altı, tutuklanma yaşamıyorlar. Bu olaydan bir süre sonra ortağım, ağabeyime İnsan ticaretini bırakıp, turizmcilik yapmak istiyorum. Bu işi de kardeşinle birlik de yürütmek istiyorum. Bu iş için DM koymamız gerekiyor diyor. Benim onun projelerinden haberim yok. Abim ise Kardeşim sermayesi olmadan iş yapmaz cevabını veriyor. Adam parayla oynuyordu. Çok iyi kazanmıştı. Sırf beni ikna edebilmek için ağabeyime bu miktarı söylüyor. Abi be sen kardeşine destek çık. Bu işi birlik de yapalım. Bir yıl için de senin paranı da öderiz. deyince, abim de Bir dairem var. Satıp parasını vereyim. Kardeşim gayri meşru bir iş yapmasın. Eğer yetmezse arabamı da satar veririm. diyerek, beni koruma amaçlı düşüncesini açıklıyor.

12 Çünkü benim başım beladan kurtulmuyordu. Aranıyor ve ondan dolayı da saklanıyordum. Kendi aralarında anlaşıyorlar ve gelip beni buldular. Çanakkale deki gemi olayını anlattılar. Yanıma geldiklerinde yeni proje bana açıklandı. İkna oldum. Birlikte Marmaris e yat, marin tersanesine gittik. Efesus gemisini gördük. Turistik, yüzer tesisli denilerek turizm bakanlığından işletme müsaadesi alınmıştı. Turistik amaçlı kullanılan araçlar için katma değer vergisi ödenmiyordu. Maliyet çok düşüyordu. Turizm teşvik kredisi de alabiliyorsunuz. Turizm düzgün bir iş diye benim kafam da yattı. Hemen işlemlere başladık. İzmir de Hatay caddesi üzerinde çok lüks bir yazıhane tutup Alp Limited Şirketi ni kurduk. Efesus gemisi iş bankasına aitti dolar istiyorlardı. Gerçek değeri, yani yaptırmaya kalksanız bir milyon dolardı. Banka yöneticilerinin gemiden dolayı çok sıkıştıklarını, satmak istediklerini öğrendim. Gemi kullanılarak bankada hortumculuk yapılmıştı. Geminin değerinin çok üzerin de sahibine kredi verilmişti. Bunu yapan müdür de zor durumdaydı. Geminin sahibi parayı alıp kaçmıştı. Müdür gemiyi yeniden satarak kendisini kurtarmaya çalışıyordu dolar teklif ettik. Sonuç da gemiyi satın aldık doları da peşin ödemedik. Lizing sistemiyle elde ettik. Yani borç süresi için de bittikten sonra mal bizim oluyordu. Ödeme yapılmadı, şartları yerine getirmediniz mi mal sahibi olamazsınız. Turizmcilik yapacağız diye gemiyi aldık. Var olan imkanlardan yararlanacaktık. Geminin de iyi bir bakıma ihtiyacı vardı. İki ana makine ve üç jenaratörü yeniledik. Masraf sermayeyi geçti. Şirket adına bankadan döviz çekleri aldık. Yaptığımız masraf dolar tuttu. Çekleri ödeme dönemi geldi. Ortağım Ya ne yapacağız?. Sen birkaç sefer İtalya ya adam götür. Geminin başında git. Ben kaptan ve personel bulurum. Personel sıkıştığı an gemiyi terk eder. Acımaz. Sen yolcuları indirir, gemiyi alıp dönersin. dedi. Mecbur kaldığım için teklifini kabul ettim. 100, 120, 90 kişiyi üç sefer de Bodrum dan alıp Reggio Calabria bölgesine indirdim. Şebeke bize oyun oynamıştı. Kendi aralarında anlaşmışlardı. Sayıyı fazla göstermişlerdi. Ama az sayı da insan gönderiyorlardı. Giderlerimizi karşılıyorduk. Ben getirdiğim yolcu başı alınan parayı bildiğim için hesabı yaptım. Geminin borcunun bitmesi gerekiyordu. Rahatsız olmaya başladım. Ortaklarım hırsızlık yapıyorlardı. Gelir, gideri aştığı halde, aşmamış gibi gösteriliyordu. Ben evime ay da DM götürebiliyordum. Paraya dokunmuyordum ki borcumuz bitsin. Bana Hadi bir sefer daha git dediler. Gitmiyorum. Benim hesaplarıma göre borcun ödenmiş olması lazım. Yok be. Daha çok açığımız var. Çok yolcu götüremedik cevabını verdiler. Çaldılar. Şirket hesabından zimmetlerine para geçirdiler. Bunu his ettim. Ya bu gece yolcu İstanbul dan yola çıkmış. Yükleme yapmamız lazım dediler. Kendilerine gemi burada. Ortak değilim. Ben gitmiyorum, dedim ve arabadan indim. O arada İzmir otobüsü geldi. Bindim ve Bodrum dan İzmir e geçtim. Evimi İstanbul dan İzmir e taşımıştım. Akşam Muammer Küçük, Ömer Bekar ve abim geldiler. Ömer paraya karşı müthiş zaaflı bir insan. Parayı çok seviyor. Yolcular için yiyecek almaz ve onları aç göndermek isterdi. Birgün kendisine bunlardan DM kazanıyorsun DM lik de yiyecek al,dedim. Defalarca kendisine silah çektim. Hep birileri araya girip engellediler. İnsan gibi konuşmayı da bilmezdi. Hakaret ederdi. Tipik bir Karadenizli. Abim bana Oğlum sağa, sola çek kesmişsiniz. En azından çeklerini öde. Adın sahtekara çıkmasın. Adımız kötüye anılmasın ricasın da bulundu. Onlarla dört saat konuştum. Hesapları çıkardılar. Muammer gemi inşa işini iyi biliyordu. Tersane görevlilerine istediği faturayı kestiriyordu. Üç ödeyip de beş gösteriyordu. Sonuç da gelenler beni ikna ettiler. İstemeyerek yenide yolcu taşıma görevini kabul ettim. Biz deniz araçlarına her binen kişi için tek, ek para alırdık. Bütün giderleri (aracı satın alma, personel maaşı, yiyecek, yakıt) bize aitti. Rüşvet verilmesi gereken yerlere de bu paradan verirdik. Her gemi de bölge jandarma komutanına DM(alman markı), sahil güvenlik komutanına DM verirdik. Gemi kalkmadan önce paranın yarısını, kalktıktan sonra diğer yarısını verirdik. Eğer daha önce birlik de iş yapmışsak, paramız varsa önceden, yoksa sonradan ödeme yapardık. Datça sahil güvenlik komutanı astsubay başçavuş Adnan, Finike jandarma komutanı ise üsteğmendi, adını unuttum. Önce bizi yakaladı. Daha sonra birlik de iş yapmaya başladık. Ben onu ikna ettim. İzmir de ve Alanya da polis müdürleri bizimle birlikte çalıştılar. Alanya daki Alanya ilçe emniyet müdürü vekili baş komiserdi. İzmir deki mali şube müdürüydü. Bize bu adamlar yetiyordu. Ben Bodrum da çok sayıda gemi kaldırdım. Sahil güvenlik ve jandarmayla bir bağlantım yoktu.

13 Datça önemliydi. Yunana geçer iken çıkış noktası, Datça sahil güvenlik bölgesinden geçiyorsunuz. O adam sürekli telsizleri dinliyordu. Bodrum jandarma da bir hareketlenme olursa hemen anında haber veriyordu. Jandarma geliyor. İşi iptal edin. diyordu. diğer birimlerden de haber alıp bize ulaştırıyorlardı. İzmir Karaburun da jandarma başçavuş vardı. En son gemiyi oradan getirdim. Ben adamı tanımıyorum.ortağım sürekli kendisiyle görüşürdü. Bir kez dava dosyamı aldım ve yakalanmama neden olan, problem çıkaran karakol komutanıyla görüştüm. Ortamı biraz yumuşatıp, sohbeti koyulaştırdıktan sonra, kardeşim niye engel oluyorsunuz?. Paralarıyla adamları sürgüne götürüyoruz. Gitmek istiyorlar ve bunun karşılığında para da veriyorlar. Daha ne istiyoruz. Yani dağa çıkıp bizlere karşı çarpışsınlar mı?. Bunu mu istiyoruz?. Biz işi kolaylaştırıyoruz. Paralarını alıyoruz. Giderleri yaptırıyoruz ve onları ta uzaklara götürüp bırakıyor, başımızdan def ediyoruz. Siz de engel oluyorsunuz. Gidişlerini engelliyorsunuz!, dediğim de karakol komutanı bana cevaben Albayım da Bırakın, engel olmayın. Gitsinler. Yükten, potansiyel tehlikelerden kurtuluyoruz dedi açıklamasında bulundu. Ve derin, derin düşündü. Sonuçta ikna oldu. Daha sonra da bizimle birlikte bu işi yapmaya başladı. Payını alıyordu. Adalar da altı milin dışına çıktın mı, ülkeler de ise, karadan sonra on iki mili aştın mı, uluslararası sulara girmiş oluyorsun. Müdahale edemezler. Çok özel durumlar da, interpollük bir durum olursa interpol görevlileri müdahale ederler. Suç unsuru bulamazlarsa suçlu duruma düşüp, tazminat ödemek durumun da kalırlar. Ben o süreç de % 10 ortaklıktan her gemi kalkıştan sonra DM alıyordum. Çok kazanıyoruz diye, lüks yaşıyorduk. Harcadım. Sadece DM biriktirebildim da gece gemiyi yükledik. O bölgenin karakol komutanı geldi. Sivil giyinmişti. Yolculara Hadi çabuk olun. Çabuk olun. Hava aydınlanacak diyor du. Bodrum da geminin olduğu yerde su derinliği azmış. Eski ve küçük bir tersaneden yolcuları bindirdik. Daha önce tersane sahibine bir aylık kazancını ödedik ki oraya başka gemi kabul etmesin. Biz rahatlıkla kullanabilelim. Yolcular binince gemi karaya oturdu. Çok zor şekil de yola çıkardık. Gemiye iki yarım kaptan vermişlerdi. İkisi bir kaptan etmezdi. Dümen yekesini düşürmüştük. Arabanın direksiyonu gibi bir şey. Yön verir. O, olmayınca rotayı tutturmak zor. Gemiyi götüren iki makineden arızalı olan, yekesi düşene yarım, diğerine tam güç vererek ilerledik. Dört gün bu şekil de yol aldık ve hiç uyuyamadım. Adamlara güvenemedim. Defalarca rotadan çıktıklarını fark edip, düzeltirdim. Uykusuzluk beni iyice asabileştirdi. Yolcularla problem yaşadım. Yolculardan birisi, Batman Beşiri li Burhan Danışman, kendisini PKK lı gibi gösterip yolculardan faydalandı. Provakasyon da yaratıyordu. Kendisine bana bak. Ben PKK lilerle birlikte içerde kaldım. Onları çok iyi tanırım. Bu insanları kandırabilirsin ama beni kandıramazsın. Beni çok zora sokarsan seni zincirliğe kilitlerim. Hava bile alamazsın, uyarısın da bulundum. Bir seferin de Molla isimli yolculardan biri bir bayana sarkıntılık yapmıştı. Onu oraya kilitlemiştim. İçeride havasızlıkdan bayıldı. Mardin li Yusuf Kurt bizimle çalışıyordu. En iyi anlaştığımız, en çok yolcu veren kişiydi. Molla da onun yeğeniydi. Gece uyuyor numarasıyla, kadına el atıyor. Yaptığını duydum. Tayfalar zorla elimden aldılar. Batman lı tehdidim üzerine durdu. Her zaman iki on altılı ve bir pompalı tüfek bulunduruyordum. Yunan adalarından birine yakın bir yerde yolcular isyan çıkardılar. Bizi karaya çıkarın diye diretmeye başladılar. Ben havaya kurşun sıkıp, kendilerine göz dağı verdim. Her yolcu getirişim de silah sıkardım. Korkunun gözünü seveyim!. Yolcular silahı görünce siniyorlardı, olay çıkaramıyorlardı. Silah bulundurmamın, mermi sıkmamın nedenini sordukların da ise kendilerine, daha ne istiyorsunuz?. İsteğiniz bu değil miydi?. Türkiye den uzaklaştınız. Kurtuldunuz. Şu an da bir başka ülkenin sularındasınız. Bunu kutluyorum, derdim. Fikrimle, zikrim bir değildi. Getirdiğim yolculardan dövdüklerim de oldu. Dört gün sonra İtalya sahiline vardık. Karaya yanaştığımız da tayfaya çapayı at dedim. Çapayı atıyor ama halata bağlamıyor. Gemi devrilme tehlikesi geçirdi. İnsanlar bağırmaya başladılar. Gemiyi kurtarabilmek, devrilmesini önlemek için 20 dakika makinelerle uğraştım. Şanzıman plakaları bozuldu. Dümen yekesi olan makine arızalı, sağlam olan makinenin da dümen yekesi yok. Bu durum da deniz de yol alırsınız. Gemi de istediği yöne gider. Siz yön veremezsiniz. Geri dönmek de problemdi. Kendim de içindeyim. Benim malım ve o kadar insanı riske atamazdım. Makarna, un dışın da yiyecek yoktu. Ortağımı aradım. Arızaları belirttim. Gemi inşacı olduğu için bu işleri iyi biliyordu. Bana Ora da hiçbir şey yapamazsın. Gemiyi terk edersen batarız. Ne yapıyorsan yap, geri dön. Ege açıklarında tamir ettiririm. dedi. Gemiyle fırtınaya yakalanırsak kurtuluşumuz mümkün değil,

14 uyarısın da bulundum. Karaya yaklaşıp, yolcuyu indir isteğin de bulundu. Kendisine kafayı karaya çıkaramayacağım. Daha önce devrilme tehlikesi geçirdik, açıklamasını yaptım ve bunun üzerine Hep hislerinle hareket ediyorsun. Nasıl istiyorsan öyle yap cevabını verdi, telefonu kapattı. Yolcular korkuyorlardı. Burhan isyanı başlattı. Havaya kurşun sıktım ve Burhan, daha fazla üzerime gelirsen seni vururum, tehdidini savurdum. Aklı başından insanlar onu yanımdan uzaklaştırdılar. Şevki ismin de biri anlayışlı ve kibar bir tarzda Biz denizi tanımıyor ve tepkilerini anlamıyoruz. Çoluk, çocuk var. Sen de babasın. Bu insanları mağdur etmemek için ne gerekiyorsa yap isteğin de bulundu. O an da çok zor durumdaydım. İtalya sahil güvenlikten yardım istesem yakalanıp, içeri atılacak ve iki yıl yatacaktım. Şevki ye git insanları ikna et. Bizi, gemi görevlilerini ele vermesinler, biz altı kişi görevliyiz. Ben bir kişiyi ikna edeceğim. Geminin turistik olduğunu, açıkta arızalı olarak beklerken, silahlı bir takım kişiler tarafından kaçırıldığını, kaçıranların da gemi kaptanıyla anlaşmalı olduğunu, daha sonra geminin arkasındaki sürat botuyla kaptanın ve tayfaların kaçtıklarını, bu kişinin de gemiyi terk etmediğini ve telsizle polis çağırdığını söylesinler, bizimle ilgili ifade vermesinler, ricasın da bulundum. Kürtlerin kültürel özelliklerini, bazı değerlerini biliyorum. Devlete bilgi vermeyi sevmez ve insanları teslim etmezler. İhbarcılar sevilmez. Kabul görmezler. Kendilerine sığınanı canları pahasına korurlar. Kendi yaşamlarını tehlikeye sokarlar. Kadınlar Kaptan merak etme. Bizleri bırakıp kaçabilirdin. Ama kaçmadın. Seni kimse teslim edemez. Edenin karşısına biz çıkarız dediler. İşin doğrusu ben Irak Kürtlerinden çekiniyordum. Daha önce çok sayıda deniz taşıma araçları personelleri onların ihbarları sonucu yakalanmışlardı. Onlar İtalya polisinin Sizi geri göndeririz. Sınır dışı ederiz. tehditleri üzerine bilgi veriyorlardı. Çünkü Irak a dönmek istemiyorlardı. İtalya da ki hukuki haklarını da bilmiyorlardı. Kolay oturum alabilme ümidiyle gemi personellerini ele veriyorlardı. Zaten 1999 sonuna kadar gelip de oturum hakkı almayan olmadı. Herkese veriyorlardı. İngilizce bilen Ahmet adlı kaptan yardımcısını deniz polisiyle konuşturdum. Koordinatları verdik. Beş dakika sonra bize çağrı yaptılar. rotaya gelin dediler. O rotaya yöneldik.iki üç saat sonra polis botları ve uçaklar geldiler. Bizi Reggio Calabria limanına yanaştırdılar. İnanç isimli ikinci kaptan yaptığımız plan dahilin de teslim oldu. Biz diğerleri yolcuların arasına karıştık. Onlar gelmeden önce kredi kartım hariç, üzerimde bulunan bütün belgeleri denize attım. Silahları suya fırlattım. Bizi kampa götürdüler. Sahte isimle iltica baş vurusunda bulundum. Geçici oturma hakkını aldıktan sonra da İtalya da ki bağlantılarımız aracılığıyla Fransa ya oradan da Paris ve Almanya ya geçecektim. Şebekecilerin yardımıyla Almanya ya geçtim. Orada eşimin teyzesin de kaldım. Geri dönmek için belge gerekliydi. Üzerim de kimlik yoktu. Bundan dolayı da bir plan hazırladım ve Alman polisine müracaat ettim. Fransa ya vizeli olarak geldim. Ülkenize geçtim. Burada ki tanıdıklarımı da ziyaret ettim ve burada pasaportumu kaybettim. Bulup, getiren olmadı mı?,açıklama ve sorularını sordum. Polis bana pasaport ve benzeri bir belge bulup kendilerine getiren olmadığını ve belgelerimi kaybettiğime dair bir belge verebileceklerini belirtiler. Kendilerinden rica ettim. Hazırlayıp verdiler. 20 gün Almanya yı dolaştım. Aynı belgeyle Frankfurt Türk Konsolosluğuna gittim. Bana yol belgesi verin, dedim. Bir ay sonra gel dediler. Türk Hava Yolları görevlileri de yol belgesi olmadan bilet vermiyorlar. Ya pasaport ya da yol belgesi göstermek zorundasın. Alman Hava Yolları na gittim. Bilet alıp, alamayacağımı sordum. Git gümrük polisine sor. Onlar geçiş izni verirlerse, biz de bileti veririz. Onlar izin vermezlerse biletin yanar. bilgisini verdiler. Oraya, gümrük polisine gittim. Elimde ki kağıdı alıp, baktılar. Görevli Ben buna inanmıyorum. Ama sen ülkene dönmek istiyorsun. Onun için git biletini al, gel şeklin yol gösterdi. Gidip bileti aldım. Görevli normal çıkışımı verdi. Uçağa bindim. İstanbul dış hatlar da indim. Polise 100 dolar rüşvet verir ve geçerim düşüncesindeydim. Üzerim de yalnızca faksla gönderilen nüfus belgesinin fotokopisi vardı. Polisin yanına gittim. Almanya da yarattığım hikayeyi anlattım. Beni Genel Bilgi Merkezine takarsanız burada sabahlamam gerekir. Çoluk, çocuğum bekliyor. Evime gitmek istiyorum. Yardımcı olun. Cezam neyse kesin, yani rüşvetinizi alın, dedim. Polis Böyle bir işlemi tek başıma yapamam cevabını verdi ve baş komiserini çağırdı. Adam geldi. Hayırdır bey efendi?. Sorun nedir? Elimde ki belgeyi gösterdim. Aynı hikayeyi anlattım. Neden konsolosluktan yol belgesi almadınız? sorusunu sorunca, kendisine konsolosluğa gittim.

15 Bir ay beklememi istediler. Orada ne yapacaktım?. Ailem burada, deyince Vay şerefsizler. Alman vatandaşının problemi oldu mu konsolosları buraya kadar geliyor ve kendilerini yolcu ediyor. Bizimkiler de başlarından savıyorlar.oğlum beyin işlemlerini Kıbrıs tan giriş yapmış gibi düzenle. Girişini yapsın. emrini verdi. Kıbrıs tan Türkiye ye gelenlere pasaport gerekmiyor. 100 dolarımı da vermeden hava alanından çıktım. Gemiyi bıraktım diye abim ve ortaklarımla aram açıldı. Bir yıl bu işe ara verdim. Ortak olmadım. Bana çok yalvardılar. Battım. Perişan oldum. Birbirimize ekmeğimiz, tuzumuz geçmiş. Kabul et. Yolcuları götür deyip durdu. Ona yolcu verenler ben geminin başında olursam, gidersem, yolcu verebileceklerini şart koşmuşlardı. Yolcuyu ruhsal olarak rahatlatmayı biliyordum. Son sefer de ise ağabeyimle birlik de Muammer ve Ömer in evime gelmeleri, Muammer in diretmesi, yalvarması ve Yav beni yüz üstümü bırakıyorsun? demesi sonucu tamam bir kez daha gideceğim, demiştim. Geminin geleceği koordinatı ben, Muammer ve İtalya da bize çalışan, karayı kontrol eden bir adamımız biliyorduk. Koordinata geldiğimiz de İtalyan polisler pusudaydılar. Ben radarda onları gördüm. Hareket etmedikleri için ihtimal vermedim. Balıkçıdırlar diye düşündüm. Geri dönmeye kalkışsak peşimize düşüp yakalayacaklardı. Karaya bir mil kalmıştı. Karaya yaklaşıp merdivenleri indirdiğim de polisler ışıkları yaktılar. İki genç tayfaya bu gemiyi siz getirdiniz, dedim. Onlar rollerini kabul ettiler. 138 yolcu vardı. Kampa götürülmüş ve yolcuların arasına karışmıştık. Ortağımı arayıp durumumuzu anlattım. O arabayı hazırlatacaktı. Adamlar kampın dışın da bekleyeceklerdi. Gece telleri aşıpda kaçacaktık. Havanın kararmasını bekliyorduk. Saat altı sıralarında bir polis aracının içinde olan görevliler kaldığımız konteynırların araların da tur attılar. Biz dışarıdaydık. Kaçmak için organizeyi oluşturmaya çalışıyorduk. Beni tanıyan eski personelimden biri ceza evindeydi. Onu getirip bizi teşhis ettirmişler. Hava karardı günüydü. Polisler gelip beni ve makineciyi aldılar. Beni polis merkezinde bir aynanın karşısında oturttular. Tercüman vardı. Hazırlanan kağıt da üzerin de bulunan eşyalar yazılmış. İmzala dedi. Halen içeriğini tam olarak bilmediğim belgeyi imzaladım. Cezaevine götürüldük. İki gün sonra savcı geldi. Biz suçlamaları kabul etmedik. Makineci 55 yaşlarındaydı. Altı ay sonra suçlamaları kabul ettim ve makinecinin sadece yolcu olduğunu belirttim. İki yıl ceza verdiler. Bir yılı tamamladığımız da üst mahkeme benim tutukluluk halimi, makinecinin de cezasını bozdu. İkimiz de bırakıldık. O, Türkiye ye döndü. Ben gitmedim. Yakalanmamda ihbar vardı. Her şeyi, ilişkilerimi hesapladım. Avrupa da kalmamın daha hayırlı olacağını düşündüm. Beni ihbar edenlerin değişik planları olabilirdi. Sığınma başvurusun da bulundum. Polis benden bilgi istedi. Bilebileceğim şeyleri tahmin ediyorlardı. Bazı gerçek, bazı hayal ürünü şeyler söyleyerek çarkçıyı kurtarmaya çalıştım. Beni kampa verdiler. Gittiğim kampta daha önce getirdiğim bir yolcumla karşılaştım. İlk kez 1999 da, yolcularla birlik de kaldığım, ihbar edilmediğim ve kaçtığım kampta 24 gün beraber kalmıştık. Diyarbakır lı yolcumdan dolayı bir başka aileyle tanıştım. O aile bireylerinin düştükleri içler acısı durumu, için de bulundukları sorunları görünce yaptığım işten, bu işi, insan ticaretini yapanlardan nefret ettim. Ben de babaydım ve kızlarım, çocuklarım vardı. Çocuklarım aynı durumu yaşamış olsalardı ben çıldırırdım. Her halde kendimi öldürürdüm. Tanrı beni af etsin. Düşündüm, düşündüm ve zararın nesrinden dönsem kardır diyerek, İtalyan polisine müracaat ettim. Tanıdığım, bildiğim bütün şebekeciler, insan tacirleri hakkın da kendilerine ayrıntılı bilgi vereceğimi söyledim.yalnızca tek şartım var. Onu yerine getirmezseniz konuşmam, dedim. Eşimi ve çocuklarımı getireceksiniz. Onları yanım da görmeden, can güvenliklerinden emin olmadan konuşmam. Polis şaşırdı. Beklemedikleri bir şeydi. Ortağımdan DM alacağım vardı. O güne kadar ortağım o paradan azar, azar bana gönderdi ve İzmir de bulunan eşime de veriyordu. Ailem onla geçiniyordu. İtalyan yetkililer eşim ve çocuklarımı turistik vizeyle buraya getirdiler. Ben konuşmaya başladım. Verdiğim bilgiler üzerine interpol (uluslararası polis) görevlileri Türkiye ye gittiler. Ortağım ve şebekecilerden bir kaçı yakalandılar. Türkiye de insan kaçakçılığı, ticaretiyle ilgili her hangi bir kanun olmadığı için yakalananlar bir ay sonra serbest bırakıldılar. Bu insanlar temmuz 2003 de 800 den fazla sayıda insandan oluşan yeni bir gurubu Avrupa ya gönderdiler. Ben şebekecilik yapan, gemileri organize eden insanların çoğunu tanıdığım için eski ortağımın yaptıklarından haberdar oluyorum. Onları arama ihtiyacı da duymuyorum. Bağlarımı kopardım. İnsan taşıma macerasın da çok şey kaybettim. Gerçeği sorarsanız ben kendimi arıyorum. Cezaevinde çıktıktan sonra oturup içki de içtim. Kısa süre sonra biraz, biraz kendimi toparlamaya

16 başladım. Huzurun İslâm da olduğuna inanıyorum. İslam a göre yaşamaya çalışıyorum. Ortağım Muammer Küçük şu anda Alattin Çakıcı ile ortak çalışıyor. Dolaylı bir ilişki. A.Çakıcının bir adamı yanında. Kendi kendime zavallı Muammer!, dedim. Çakıcı ben değilim. Ona yanlış yaptı mı kendisine santim, santim ödettirir. Ben Kırklareli cezaevinde kalıyorken tanıdığım, dostum bildiğim çok sayı da insan için de yalnızca Muammer beni arayıp, sormuş ve desteklemişti. Bundan dolayı da kendime yakın buldum ve ortak oldum. Yanlışlarını, para çarpmasını görmemezlikten geldim. Bana yaptığını A.Çakıcı ya yapamaz. Onu götürürler. Adam alışmış. Karşı tarafın anlayamayacağını düşünerek hile, sahtekarlık yapacak. Onlar yaptıklarını anlar ve kendisini cezalandırırlar. O piyasanın kuralları vardır. Şu anda sıfırdayım. Hiçbir şeyim yok. İnsan ticaretinden kazandığımı da harcadım. Giderler için kullandım. Ben çalıştım, kullanıldım ve başkaları kazandılar. İçerde yatmak zorunda kaldım. Sinirlerim, vücudum yıprandı. Tepkici, asabi, tedaviye ihtiyaç duyan bir insan durumundayım. Eşim ve çocuklarım da aynı durumdalar. Kavga eksik olmuyor. En ufak şey tartışma sebebi oluyor. Burada beş kuruş etmeyen insanların ağız kokularını çekiyorum. Ailece perişan oldum. Yiyecek bulamadığımız, aç kaldığımız günler oldu. Annem öldü. Param olmadığı için cenazesine gidemedim. Çocuklarımın giderlerini karşılayamıyorum. Çalışamıyorum da. Sık, sık iş değiştiriyorum. Çalıştığım da da aldığım yetmiyor. Eşim evlere temizliğe gidiyor. O çalışmasa tümden rezil olacağız. Çok şey biliyorum ki açıklayamadım. Yaptığım görevleri belirtemedim. Birilerine hedef olmak istemiyorum. Yaptıklarım bilinirse rahat bırakılmam. Artık maceracılık, kahramanlık, kullanılma dönemleri bitti. Köşeme çekilip, dinlenmek istiyorum. Hep Kürtlere karşı savaştım, çalıştım. Yaşamımın belirli dönemlerin de Kürtlere bulaştım. Şu anda da bu şehir de Kürt olan iki aileyle görüşüyoruz. Türkçe biliyorlar. Onlardan başka konuşacak kimseler yok. Birbirimize gidip geliyoruz. Onlar da olmasalar tümden yalnız kalacaktık. Sonuç da dönüp, dolanıp, geldiğim yer, nokta burası ekim ayında İtalya ya gönderilen gemi Muamer Küçük e aitti. Çıkabilecek tartışmaları önleyecek kimseyi gemide görevlendirmiyorlar. İnsanları geminin ambarına kilitleyip, hava almalarına dahi müsaade etmiyorlar. Yük gibi üst, üste yığıyorlar. Ambar yüksektir. İnsanların tırmanıp da yukarı çıkmaları mümkün değil. Ancak birbirlerinin omuzlarına çıkarlarsa kapağa ulaşabilirler. İnsanlara kötülük, zulüm yaptıkları için insanlardan korkuyorlar. Kapıları kilitliyorlar. Kapı kilitlendi mi içerdeki insan hava alamaz. Deniz de güneş saca vurdu mu içerinin sıcağı hamamı geçer. Sağlıklı bir insan dahi o koşullar da içerde sağ kalamaz. Güllü Altürk adlı bayan ( Giresun lu. Annesi Kürt, babası bir başka halktan İstanbul doğumlu. HADEP de görevli. Altı aylık hamile) bu koşullar için de havasızlık sonucu boğulmak suretiyle eşinin kolların da can veriyor. Bütün ısrarlara rağmen kapakları açmıyorlar. Kadın ölünce gemi de isyan çıkıyor. O anda personelden hangisi yolcuların eline geçse parçalayacaklar. O gemi de benim bir arkadaşım vardı. İnsanların galeyana gelmeleri üzerine makine dairesine kaçıyor. Ben o genci buranın polisine verdiğim bilgiler dahilinde getirttim. Söylediklerimin doğruluğunu ispatlamaya çalışıyordum. Geminin hazırlandığını haber almıştım. Kendim onu aradım. Buraya gelmesini istedim. O da gelmek istiyordu. Kendisiyle konuştum. Gidip gemiye binip, geldi. Amacım gemiyi ve gemiyi getirenleri yakalatmaktı. Onun durumdan haberi yoktu. Telefonla kendisiyle görüşüp, geminin geleceği noktayı öğrenmiş olacaktım. O gemi görevlisi değildi. Ben gelmesine neden oldum. Gemide hamile kadın da ölünce iş zora bindi. Burada onu yargılayıp, içeri attılar. Sekiz yıl ceza yedi. İtiraz mahkemesi cezayı dört yıla düşürdü. Ceza nedeni insan kaçakçılığı yapmaktı. Gemi görevlisi olarak yargılandı. Ben avukat tutamadım. Bütün telefon görüşmelerim kayıtlı olduğu halde hiçbir şey yapamadım. İki yıldır adam içerde. Ararat gemisini kimler organize ettiler, hazırlayıp da yola çıkardılar derseniz onu da açıklayayım; Edip kod adlı, Volkan Tekin ; Geminin sahibi ve insan ticaretin de birinci düzeyde bir eleman. Bana verdiği para çekinden dolayı gerçek adını biliyorum. Sürekli sahte isimler kullanır. İstanbul da büyük oto gardaki Mardin Expres in sahibidir. Gemi çok eski, hurda olduğu için çok ucuza alındı. Edip hala insan kaçakçılığı işine devam ediyor.

17 Abdurrahman Aslan; Mardin lidir. İstanbul Zeytinburnu nda oturuyor. Ruhsatlı silah taşıma hakkına da sahip. Abdurrahman Güler onun amcasının oğludur. Birlik de çalışıyorlar. Yusuf Kurt; İstanbul Aksaray da Laleli iş merkezi nin idarecisidir. Ermeni Şükrü ve Pala Şükrü adlı kişiler; Pala Şükrü İstanbul Aksaray da Vatan Saray otelinin sahibidir. Her ikisi de halen insan kaçakçılığına devam ediyorlar. Salih Kurt; Salih Keleş olarak bilinir. İzmir Kadifekale de otobüs garın da Mardin Expres in sahibi. İnsan Ticareti yapan diğer şahsiyetlere gelince; Korman ; Gerçek mi, sahte isim mi?, bilmiyorum. Adam insan ticaretiyle işe başladı ve tirilyarlık oldu. Çok büyük paralar vurdu. İnsan ticaretini bırakıp mazot kaçakçılığına başladı. İstanbul Üsküdar tarafın da benzin istasyonu var. Şimdi mazot kaçakçılığı yapmaya devam ediyor. Türkiye de yabancı uyruklu deniz araçları mazot alırlarken gümrük ve vergi ödemiyorlar. Mazot fiyatı da yarı yarıya düşüyor. Korman mazotu içerden, petrol ofisinden alıyor. Deniz de yabancı deniz araçları kullanıcılarına sattım diyor. Gerekli belgeleri de düzenliyor. Belgeler gerçek değil. Çünkü satış işlemi gerçekleşmiyor. Benzin satılmıyor. Satılmış olarak gösterilen benzin Türkiye sınırları içinde satılıyor. Gümrük ve vergi ödenmeden para kazanılıyor. Milyarlar orta da dönüyor. Muammer Küçük; Alaaatin Çakıcı nın bir adamıyla ortak olmuş. Çakıcı dolaylı ortak. Halen insan ticareti yapıyor. Ömer Bekar; Trabzonludur ve halen bu işi yapanlardan. Ahmet Tombul; Karadeniz li li olmalı. Uyuşturucu ve insan kaçakçılığını birlik de yapıyordu. Halen uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor. Hacı Hıdır; İzmir Kadifekale de kalır. Bu işi yapanlardan. Buraya bizim ve diğer insan tacirlerinin getirdikleri insanlar çok değişik acılar yaşıyorlar. Bedduaya maruz kalıyoruz. Tanrı katında suç işledik. Ceza evindeyken Irak lı bir Kürtle konuştum. İtalya dan Almanya ya insanları götürüyor. İnsan kaçakçılığı yapıyor. Aynı zaman da bir alman kadınla evli. Üç de çocuk yapmışlar. Alman kadın eski arkadaşlarından birisiyle öpüşerek, kendisine hoş geldin, diyor. Bu görüntüyü kaldıramayan Kürt kadını dövüyor. Kadın da bunu şikayet ediyor. Çocukları da elinden alıyorlar. Dövüyorsun. Şiddet uyguluyorsun diyerek, göstermiyorlar. Marketi varmış. Kadınla ayrılınca işi de bozulmuş. İnsan ticaretine başlıyor. Şebekecilik yapıyor. İtalya da yakalanıyor. Normalde bu iş için iki yıl ceza veriyorlar. İtalya da ki kanuna göre iki yıl dan fazla ceza yemezse içeride yatırmıyorlar. Sınırdışı ediyorlar. Bu Irak lı olduğundan sınırdışı da edemediklerinden, Iak a gönderemediklerinden, yetkililer nasıl bir uygulamaya gideceklerini bilemediler. Tam iki yıl yatırdılar. Eğer hakim sınırdışı cezası vermemişse, bu cezayı alan on dört ay yatardı. Bu adam cezaevinde uyuşturucuya alışmıştı. Çocuklarının hasretlerine dayanamıyordu. Onlardan bahsederdi. ***** Swissotel'i basanlar çete değil! ; Yargıtay, Çeçenya'da Rusya'ya karşı savaşanlara destek amacıyla Swissotel'i işgal ederek müşterileri on iki saat rehin tutan eylemcileri 'çete' kabul etmedi, bu suçtan verilen beraat kararlarını onayladı. Sanıklara bunun dışındaki rehin alma, ateş etme suçlarıyla, 'alt sınır'dan verilen cezalar da, 'aleyhe temyiz olmadığı' gerekçesiyle Yargıtay'ca onaylanıp kesinleştirildi. Bir numaralı sanık Muhammet Emin Tokcan, daha önce Avrasya gemisini kaçırarak kamuoyunu günlerce meşgul etmiş, ancak dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın yakınlık gösterdiği Tokcan ve arkadaşlarının 'örgütlü suç işledikleri' kabul edilmemişti. Yargıtay'ın, Swissotel baskını ve benzer eylemcilerin yasa karşısında nasıl tanımlanacağına ışık tutan kararı da, aynı yönde oldu. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 22 Nisan 2001'de Swissotel'i işgal edip müşterileri 12 saat rehin tuttuktan sonra teslim olan 13 sanık hakkında İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen kararın temyiz incelemesini sonuçlandırdı. Daire, 'suç işlemek için çete kurmak' suçundan verilen beraat kararlarını, usul ve yasaya uygun buldu ve onadı. Daire, 'hürriyeti tahdit' ve 'meskûn mahalde ateş etmek' suçundan sanık Tokcan'a verilen 11 yıl 10 ay 6 gün, Emin Taş'a verilen 8 yıl 20 gün, Ramazan Karabulut, Yüksek Özdemir, Ali Tokcan, Hayri Kadı, Yalçın Şahin, Bahri Demir, Atilla Kivik, Bünyamin Kivik, Hayati Ak, Mehmet Yapıcı ve Serdal Seferoğlu'na verilen 3 yıl 10 ay 20'şer gün hapis cezalarını da onayladı.

18 Daire, sanıkların lideri durumunda görülen Muhammet Emin Tokcan hakkında 'Ateşli Silahlar Hakkında Yasa'ya aykırılık suçundan zamanaşımı süresi içinde kamu davası açılabileceğine dikkat çekerken, bu kişinin eylemde kullandığı iki kalaşnikof tüfeği 1993 yılında gittiği Çeçenya'dan dönerken beraberinde yurda sokmuş olduğunu da belirledi. Bu nedenle, sanığa 'kaçak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri ülkeye sokma' suçu yerine, 'kaçak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alma' suçunu düzenleyen maddesi uyarınca ceza verilmesi eleştirildi. Aynı sanığa, eylemde iki silah taşıdığı halde cezanın üst sınır yerine alt sınırdan verilmesini de kabul etmeyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi rehin alma suçunun mağdur sayısı kadar oluşacağını, ancak mahkemenin cezaları buna göre artırmadığını da belirledi. Ancak Yargıtay 'karşı temyiz bulunmadığı' gerekçesiyle, eksik ceza tesbitine rağmen cezaları 'mahkemeden geldiği haliyle' onayladı. (Radikal, )

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

FETÖ İMAMLARINDAN S. TÜRK ÜN OĞLU BODRUM DA GÖZALTINA ALINDI

FETÖ İMAMLARINDAN S. TÜRK ÜN OĞLU BODRUM DA GÖZALTINA ALINDI FETÖ İMAMLARINDAN S. TÜRK ÜN OĞLU BODRUM DA GÖZALTINA ALINDI Hakkında yakalama kararı bulunan FETÖ İmamlarından, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü İç Hastalıkları Anabilim Dalı

Detaylı

Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor?

Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor? Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor? HABER MERKEZİ- Mersin in Tarsus ilçesinde yaklaşık 1 yıldır devam eden kazı ile ilgili gizem her geçen gün

Detaylı

22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi

22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi 22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi GÜNAH KEÇİSİ BULUNDU! Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tancan Uysal, Soma daki kömür faciası hakkında çok tartışılacak bir yazı kaleme aldı.

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012 15 Mart 2012 Perşembe günü işlerinden atılan Asilçelik işçileri Bursa nın Orhangazi ilçesi cumhuriyet meydanında basın açıklamasıyla İşimizi İstiyoruz talebini dile getirdikleri ve işlerine geri dönene

Detaylı

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir. Sayın Yargıç, Ben bir yazarım. Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir. Siyasilerin, savcıların, yargıçların günün koşullarına göre değişip duran arzularına uyarak düşüncelerimi,

Detaylı

KAYIP KIZI BODRUM POLİSİ BULDU

KAYIP KIZI BODRUM POLİSİ BULDU KAYIP KIZI BODRUM POLİSİ BULDU İstanbul da bir süre önce evini terk eden genç kızı Bodrum polisi buldu. Ulusal televizyon kanallarında kızının eviden ayrıldıktan sonra bir daha geri dönmediğini açıkladığını

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum. PEPE NİN HİKAYESİ Pepe, herkesin olmak isteyeceği türden bir insandı. Her zaman neşeli olup, her zaman, söyleyeceği pozitif bir şey vardı. Birisi istediğinde hemen gidiyor, daima : Daha iyisi olamaz! diye

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu

FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu FETÖ'nün kripto haberleşme uygulaması ByLock'a dair her geçen gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Deşifre edilen binlerce kullanıcı arasında teröristbaşı Gülen'in

Detaylı

Sabah erken saatlerde de koğuşlara baskınlar yapılarak sürgüne gönderilecekler toplanmaya başladı ve sıra bizim koğuşa gelmeden isyan başladı.

Sabah erken saatlerde de koğuşlara baskınlar yapılarak sürgüne gönderilecekler toplanmaya başladı ve sıra bizim koğuşa gelmeden isyan başladı. Başlarken önceki yazıdaki bir hatayı düzelteyim: İbrahim sabaha karşı değil gece yarısı sayım bahanesiyle koğuş dışına çağrıldığını ve hemen alınarak sürgüne gönderildiğini iletti. O sırada koğuş içlerinden

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

Necdet Özel: Milletten Özür Dilememiz Gerekiyor

Necdet Özel: Milletten Özür Dilememiz Gerekiyor Necdet Özel: Milletten Özür Dilememiz Gerekiyor Necdet Özel, görev yaptığı dönemde en fazla Gülen örgütü mensubu subayın generalliği yükseldiği dönemin genelkurmay başkanı... 12.08.2016 / 10:27 Eski Genelkurmay

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi.

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi. Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi. TESK Otelde gerçekleştirilen toplantıya Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş

Detaylı

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin Çalışan Gazeteciler Günü nde Bodrum da görev yapan gazeteciler Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon un Trafo Bodrum da düzenlediği

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti Ekim 23, 2016-8:39:00 Başbakan Binali Yıldırım, "Peşmerge güçleri Başika kasabasını DEAŞ'tan temizlemek için

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda

Detaylı

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?

Detaylı

KAYMAKAMA ve GAZETECİLERE SALDIRDILAR

KAYMAKAMA ve GAZETECİLERE SALDIRDILAR KAYMAKAMA ve GAZETECİLERE SALDIRDILAR Bodrum Gümüşlükte olaysız ve şenlik gibi yapılan sembolik tabela dikimini yapan Bodrum Kaymakamı Dr.Mehmet Gödekmerdan ikinci durağı Kadıkalesi Ormancılar Sitesinde

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte

Detaylı

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) DİNLEME İSTEKLER (9) Metinleri dinleyelim

Detaylı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Örgütü Yalıkavak Mahalle Temsilciliği tarafından geniş katılımlı birlik ve dayanışma

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar Samed Behrengi Sevgi Masalı Çeviren: Songül Bakar Samed BEHRENGİ Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi, 1939 da Tebriz de doğdu. Öğretmen okullarında öğrenim gördükten sonra Tebriz Üniversitesi İngiliz

Detaylı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı - 'Büyük haber gazetecinin ayağına gelmezse o büyük haberin ayağına nasıl gider? - Söz ağzınızdan bir kez kaçınca rica minnet yemin nasıl işe yaramaz? - Samimi bir itiraf nasıl harakiri ye dönüştü? - Evren

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı Einstufungstest / Seviye tespit sınavı Dil: Türkçe Seviye: A1/A2 1. Günaydın, benim adım Lavin, soyadım Çeşme. (a) Günaydın ben adım Lavin, soyadım Çeşme. Günaydın benim ad Lavin, soyad Çeşme. 2. Ben doktorum,

Detaylı

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki Gazeteciler Günü Trafo da Kutlandı Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle Bodrum da görev yapan gazetecilerle Trafo Bodrum

Detaylı

Macit Gündoğdu:2019 Yerel Seçimleri ne hep beraber emin adımlarla yürüyeceğiz

Macit Gündoğdu:2019 Yerel Seçimleri ne hep beraber emin adımlarla yürüyeceğiz Macit Gündoğdu:2019 Yerel Seçimleri ne hep beraber emin adımlarla yürüyeceğiz Adalet ve Kalkınma Partisi Bodrum İlçe Başkanlığı, Aralık ayı danışma toplantını gerçekleştirdi. Toplantıya katılan Ak Parti

Detaylı

Çocuklar en iyi notları getirmeseler de boğazımızdan kesip alıp verdiğimiz telefonları, en iyi şekilde ve gözü gibi korudukları bir gerçektir.

Çocuklar en iyi notları getirmeseler de boğazımızdan kesip alıp verdiğimiz telefonları, en iyi şekilde ve gözü gibi korudukları bir gerçektir. İletişim için icat edilen cep telefonları, bugün artık çok farklı alanlarda ve çok farklı amaçlarda kullanılmaktadır. Okul çağı çocuğuna okul giderken yolda durakta bir şey olursa haberimiz olsun diye

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) ESAS N0:2009/191 03.08.2012 TUTANAK 27.07.2012 tarihli oturumda saat 19.27 sıralarında Mahkeme Başkanı tarafından duruşmanın

Detaylı

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler.

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler. Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler.de www.wahreliebewartet.de Avrupa ülkelerindeki gençlik denilince

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Kılıçdaroğlu: İş adamı konuşuyor tehdit, gazeteci konuşuyor tehdit, belediye başkanı konuşuyor tehdit, ne olacak tehditlerin sonu? Tarih : 04.06.2011 -BATMAN MİTİNGİ- Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu,

Detaylı

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Magozwe Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Kalabalık bir şehir olan Nairobi de, sıcak bir yuvası olmayan bir grup evsiz çocuk yaşıyormuş. Her gün onlar için yeni ve bilinmeyen bir

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! On5yirmi5.com Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! Üniversitelerin açılmasıyla birlikte geçen hafta İstanbul Polisi, Beyazıt ve Beşiktaş'ta bir dizi korsan fotokopi baskını gerçekleştirildi.

Detaylı

Bodrum-Datça Feribot Seferleri Başladı

Bodrum-Datça Feribot Seferleri Başladı Bodrum-Datça Feribot Seferleri Başladı Yasal düzenlemeler tamamlanmadığı için bir süredir aksayan Bodrum ile Datça arasındaki Feribot seferleri karşılıklı olarak başladı. Muğla Büyükşehir Belediyesi, Bodrum-Datça

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ ADALET ve CESARET ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 24 3 Sertifika no: 14452 Uğurböceği

Detaylı

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Detaylı

Kadınların Çalışma Deneyimleri

Kadınların Çalışma Deneyimleri Belkıs Kümbetoğlu: Kadınların Çalışma Deneyimleri Herhangi bir mağazanın, atıyorum işte, özellikle şey, markaların mağazalarına... Gece gidip, işte elimizde cihazla şeyleri, ürünleri sayıyoruz.bunu yapıyoruz

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Beterin Beteri Var Mehmet işten çıkarılır. Eve gelip durumu bildirince, hanımı içeri almaz. Gidecek yeri olmadığından Şeyhin dergahına gider. Bu sırada şeyh talebeleriyle sohbet etmektedir. Bu arada börek

Detaylı

Cemil ÇİÇEK TBMM Başkanı. Çocuklar bizim geleceğimizdir. Onlara ne kadar önem verir,onları ne kadar iyi eğitir, ne kadar donanımlı hale getirirsek,

Cemil ÇİÇEK TBMM Başkanı. Çocuklar bizim geleceğimizdir. Onlara ne kadar önem verir,onları ne kadar iyi eğitir, ne kadar donanımlı hale getirirsek, Çocuklar bizim geleceğimizdir. Onlara ne kadar önem verir,onları ne kadar iyi eğitir, ne kadar donanımlı hale getirirsek, geleceğimiz de o kadar teminat altında demektir. Cemil ÇİÇEK TBMM Başkanı 1 Ali

Detaylı

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? Kişisel gelişim, insanın gelişimi merak etmesi, yeni insanlar tanıması, gazetede güzel yazı yazan veya kitap yazmış insanları merak ederek onları tanımak, sadece yazılarından

Detaylı

Menümüzü incelediniz mi?

Menümüzü incelediniz mi? by elemeği Menümüzü incelediniz mi? Yılmaz Usta nın hikayesini duydunuz mu? Niçin Nevale? Yılmaz Usta nın hikayesi Bir insan pasta ustası olmaya nasıl karar verir? Yani 1972 yılında Kastamonu da doğduğunuzu

Detaylı

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983 - Turgut Sunalp'e seçim kaybettiren medya kazası - Gaffur'a Vakit zulmü Ve - İki ayrı "KANATLI" kaza RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı * * * Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Ýstanbul hastanelerinde GREV! Ýstanbul hastanelerinde GREV! Onaylayan Administrator Wednesday, 20 April 2011 Orijinali için týklayýn Doktorlar, hemþireler, eczacýlar, diþ hekimleri, hastabakýcýlar, týp fakültesi öðrencileri ve taþeron

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ K.R. RAVINDRAN U.R. Başkanı 2015 16 Canan ERSÖZ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2015 16 Firuz Harbiyeli 3. Grup Guvernör Yardımcısı Hüseyin MURSAL (Başkan) Süleyman ÇOLAKOĞLU (Asbaşkan) Okşan HALEFOĞLU (Kulüp

Detaylı

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΜΑΘΗΜΑ: ΤΟΥΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: A ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ:

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : www.urfa.com Tarih: 29.01.

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : www.urfa.com Tarih: 29.01. Günlük Haber Bülteni 30.01.2015 İNTERNET HABERLERİ İnternet Haber Sitesi : www.urfa.com Tarih: 29.01.2015 İNTERNET HABERLERİ İnternet Haber Sitesi : www.haberler.com Tarih: 29.01.2015 İNTERNET HABERLERİ

Detaylı

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda. TÜRKÇE 12-13: OKUMA - ANLAMA - YAZMA OKUMA - ANLAMA 1: Rezervasyon Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda. Duşlu olması şart. Otel görevlisi: Tek kişilik odamız kalmadı

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : Tarih:

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi :  Tarih: Günlük Haber Bülteni 13.02.2015 İNTERNET HABERLERİ İnternet Haber Sitesi : www.urfanatik.com Tarih: 12.02.2015 İNTERNET HABERLERİ İnternet Haber Sitesi : www.sanliurfa.com Tarih:12.02.2015 İNTERNET HABERLERİ

Detaylı

AKP'li Başkan, Peygamberin oğlu Tayyip dedi mi? Sözcü yalan mı söylüyor?

AKP'li Başkan, Peygamberin oğlu Tayyip dedi mi? Sözcü yalan mı söylüyor? AKP'li Başkan, Peygamberin oğlu Tayyip dedi mi? Sözcü yalan mı söylüyor? AKP'li başkan Hz. Muhammed in nüfus cüzdanını çıkarttı. Tayyip adını çocuklarının arasına koydu. 9 Ekim 2012 AKP li başkan, peygamberi

Detaylı

CİHAN PARTİSİ HAYIR MI, EVET Mİ? REFERANDUM 2017 KATALOĞU. Devlet meseleleri uzun soluklu işlerdir; uzun yola tek şoförle gidilmez..

CİHAN PARTİSİ HAYIR MI, EVET Mİ? REFERANDUM 2017 KATALOĞU. Devlet meseleleri uzun soluklu işlerdir; uzun yola tek şoförle gidilmez.. Devlet meseleleri uzun soluklu işlerdir; uzun yola tek şoförle gidilmez.. Kürşad Emre ÖĞRETMEK Cihan Partisi Genel Başkanı DEĞERLİ VATANSEVERLER! Referandumda oy vermeden önce bu kataloğu mutlaka okuyunuz..

Detaylı

7-10 ŞUBAT 2002 TARİHLERİ ARASINDA TRABZON DA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ ALT KOMİSYON RAPORU

7-10 ŞUBAT 2002 TARİHLERİ ARASINDA TRABZON DA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ ALT KOMİSYON RAPORU 7-10 ŞUBAT 2002 TARİHLERİ ARASINDA TRABZON DA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ ALT KOMİSYON RAPORU Alt Komisyon Raporu, 14 Mart 2002 Perşembe günü yapõlan Komisyon toplantõsõnda oy birliği ile kabul edilmiştir.

Detaylı

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek Aralık 08, 2011-4:57:28 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Büyük Anadolu Otel'de düzenlenen Türk-İş 21. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu. Çalışma

Detaylı

Bodrumlu seçmenden yoğun katılım

Bodrumlu seçmenden yoğun katılım Bodrumlu seçmenden yoğun katılım Kocadon ve CHP ye Demir, CHP ye katılan vatandaşlara rozet taktı CHP li Başkan Kocadon: Barışa en yakın parti CHP dir CHP li Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, CHP

Detaylı

AYHAN KARAHAN CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN TUTUKLANDI

AYHAN KARAHAN CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN TUTUKLANDI AYHAN KARAHAN CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN TUTUKLANDI Bodrum da HDP nin basın açıklamasına katılan gazeteci ve Bodrum Çevre Platformu Sözcüsü Ayhan Karahan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan a hakaret ettiği

Detaylı

Oktay Ekşi Çetin Emeç'i anlattı : Suikast listesindeydi koruma istemedi

Oktay Ekşi Çetin Emeç'i anlattı : Suikast listesindeydi koruma istemedi Oktay Ekşi Çetin Emeç'i anlattı : Suikast listesindeydi koruma istemedi Oktay Ekşi, katledilişinin 28. yılında Çetin Emeç'i Aydınlık'a anlattı: Çetin Emeç, Erol Simavi ve ben suikast listesindeydik. Çetin,

Detaylı

Durumun neden kötü olduğu benim ve İbrahim Yalçın ın yazılarında açıklandı.

Durumun neden kötü olduğu benim ve İbrahim Yalçın ın yazılarında açıklandı. Soldaki resmi tarihler üzerine yazılan yazılardan sonra durumun kötü olduğu gibi bir izlenime kapılabilirsiniz. Durum iyi ya da durum kötü demek genellemedir ve her genelleme gibi de ayrıştırılması gerekir.

Detaylı

HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ

HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ 9 Şubat Pazar günü gerçekleştirilen seçimler ile Bodrum Şöförler ve Otomobilciler Esnaf Odası başkanı seçilen Hasan Kablı, Aytekin Çanakcı dan

Detaylı

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR.YAPTIĞIN İŞİ ADAM GİBİ YAPMAYI VE GELİŞİMİN ÖNEMİNİ ONUN HAYATINDA ÖĞRENDİM SORU-Bize kısaca kendinizi

Detaylı

Kemal Akyer: 18 Ocak 2011 Çarşamba

Kemal Akyer: 18 Ocak 2011 Çarşamba Vergi borcum benim belimi büküyor Yarış sahalarında fırtınalar estiren bir isimdi... Taa ki o talihsiz gün gelip kapıya dayanıncaya kadar... Bugün sağlık sorunlarıyla mücadele eden Yalçın Akağaç aynı mücadeleyi

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı