ÜÇ KEMALLER DİYARI TEKİRDAĞ

Transkript

1 ÜÇ KEMALLER DİYARI TEKİRDAĞ Tekirdağ ve topraklarını Üç Kemaller Diyarı olarak nitelemek yanlış olmaz. Atatürk ün hürriyet aşkının ilk kıvılcımlarını aldığı vatan ve özgürlük şairi Namık Kemal Tekirdağ lıdır. İkinci Kemal, Mustafa Kemal Atatürk tür. Topraklarını önemli tarihsel olaylarla ilgili olarak beş kez şereflendirdiği Tekirdağ da; 23 Ağustos 1928 tarihinde harf devrimi ile ilgili olarak Tekirdağ ve Tekirdağ lılardan memnunluğunu şu içten sözlerle ifade ediyordu; az zaman sonra ve Türk harfleriyle, göz kamaştırıcı Türk manevi inkişafının vasıl olabileceği kudret ve itibarın beynelmilel seviyesini gözlerimi kapayarak şimdiden o kadar parlak görüyorum ki, bu manzara beni gayşediyor (Kendimden geçiriyor). Ben yalnız bu gün Tekirdağlılarda sezdiğim ruh ve hissi halete, yalnız buna dahi istinaden kat i olarak beyan

2 edebilirim ki, bütün Türk Milleti bu mesele de benim gördüğümü, benim hissettiğimi aynen görmekte ve hissetmektedir... Üç Kemaller Diyarı Tekirdağ derken, üçüncü Kemal, gene Balkanlar da (Üsküp) doğmuş büyük şair Yahya Kemal Beyatlı dır. Kendisi; Atatürk döneminde 1 Mart 1935 te V.Dönem ve 3 Nisan 1939 da VI. Dönem Tekirdağ Milletvekilliğini yapmış, Tekirdağ a olan bağlılığını ve ilgisini şiirinde Fetihler Ufku Tekirdağ sözleriyle ifade etmiştir. Tekirdağ, Trakya'nın güneyinde, Marmara denizinde 133 km.'lik kıyı şeridiyle "Marmara' nın İncisi" unvanını fazlasıyla hak eden, doğal güzellikleri, tarihi ve kültürel mirası, güçlü sosyo-ekonomik yapısıyla yörenin, hatta Türkiye' nin en önemli illerindendir. Tekirdağ kara, deniz ve hava ulaşımı bakımından kavşak noktası oluşu itibariyle önemli bir konumdadır. Asya'yı Avrupa'ya bağlayan önemli karayolları Tekirdağ sınırlarından geçer. E80 (TEM) otoyol geçişi ve D 100 karayolu ilin kuzeyinden, D110 (İstanbul-Keşan Sahil Yolu) karayolu ise ilin merkezinden geçerek, hem Avrupa'ya hem de Çanakkale üzerinden yine Anadolu'ya ulaşım imkânı sağlar. İlin İstanbul' a olan uzaklığı 130 km.'dir. İstanbul'dan Edirne'ye, oradan da Avrupa'ya değin giden demiryolu ağının 84 km.'lik bölümü yine Tekirdağ ili sınırları içinde yer almaktadır. İlin en gelişmiş ilçesi Çorlu'da bulunan "Çorlu Hava Alanı", haftanın belirli günlerinde tarifeli iç hat seferleri, ilin en büyük kazanımlarından biri konumuna gelmiştir. Tüm bunlara karşılık, Tekirdağ merkezde Akport, ilçesi Marmara Ereğlisi'nde bulunan Martaş deniz limanları da uluslararası statüye sahiptir. Öte yandan, Tekirdağ limanından Marmara adası ve Avşa (Türkeli) adasına da seferler düzenlenmektedir. Tekirdağ'ın tarih içinde geçirdiği evrelere bakacak olursak, diğer Trakya illeri gibi benzer süreçleri yaşadığını görürüz. Şehrin tarihinin M.Ö. 6000'lere değin geri gittiğine dair buluntular mevcuttur. İlin yakınlarındaki, bugünkü Barbaros yakınlarında Bisanthe ismiyle kurulduğu savı güçlüdür. Grek deniz kolonilerinin kıyı boyunca bu bölgeyi önemsediğini tarih bizlere söylüyor. Buna karşılık yöreye adını veren Trak boylarının kurduğu medeniyetin izleri diğer Trakya illeri gibi Tekirdağ'da da oldukça güçlüdür. Traklar'ın derin izlerine karşılık, tarih sürecinde benzer medeniyetler etkisinde kalmıştır. İskit seferine çıkan Pers hükümdarı Darius, bu bölgenin de önemini çok iyi bilmektedir. Perslerin ardından bir süre Makedon hâkimiyetini de gören kent, Romalılar zamanında Rhadestus ismini alır. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra, Bizans etkisine giren Tekirdağ'ın o zamanki ismi Rodosto olur. Yörenin Osmanlı tarafından fethi ise 14. yy'da önce Şarköy, Malkara taraflarının (1356), ardından Tekirdağ ve Çorlu civarının (1357) alınmasıyla olur. Osmanlı dönemiyle birlikte Anadolu'dan yoğun bir Türkmen iskanına sahne olan şehrin kimliği yeniden şekillenirken, önceleri Rodosçuk diye dillendirilen şehir, cumhuriyet dönemine kadar Tekfurdağ adı ile anılacaktır.

3 Balkan savaşlarının ardından Tekirdağ önce Bulgar işgalinin acı yıllarını yaşayacaktır Temmuz'undan 1922 yılı Kasım'ına kadar ise acı hatıralarla dolu Yunan işgali şehre esaret günlerini tattıracaktır. Şehrin kurtuluş günü 13 Kasım 1922'dir Şubat'ı ise Tekirdağ'ın milli hafızasında pamuklara sarıp sarmaladığı bir tarihtir. Bu tarihte Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Çanakkale Savaşları öncesinde o meşhur 19. Tümeni kurmak üzere cephe gerisinde, Tekirdağ'da hazırlıklarına başlar. Gazi'nin şehri ikinci ziyareti de bir o kadar kıvanç taşır. 23 Ağustos 1928'de harf devrimi sebebiyle Gazi, bu defa cumhuriyetin aydınlığı ile esaretinden kurtulmuş bu cumhuriyet kentine yeniden gelir. Tarihi yönüyle Tekirdağ'dan bahsederken, vatan şairi Namık KEMAL'in de Tekirdağ'lı olduğunu, şehrin bunu bir övünç vesilesi olarak daima dile getirdiğini de burada dile getirmeliyiz. Bir etnografya müzesi konseptindeki Namık Kemal Evi, Tekirdağ'a gelenlerin mutlaka uğraması gereken bir yerdir. Tekirdağ merkez ilçeye bağlı 4 beldeye sahiptir: Banarlı, Barbaros, Karacakılavuz ve Kumbağ. İlçeleri ise şunlardır: Çerkezköy, Çorlu, Hayrabolu, Malkara, Marmara Ereğlisi, Saray, Şarköy. Kumbağ'ın hemen kıyısından yükselen Tekir Dağları, 945 metrelik Ganos ( Işıklar ) Dağı zirvesini de içine alarak, Saroz körfezi gerisinde yer alan Gelibolu düzlüklerine değin uzanır. Kuzeyde ise, Saray ilçesi Istranca Dağları'nın güney eteklerine kurulmuştur. Bu iki dağ silsilesi arasında, özellikle ilin doğu kısımlarına doğru peneplen tepecikler oluşturan verimli ovalar bulunur. Tekirdağ, Türkiye'nin refah seviyesi en yüksek illerinden birisidir. Bunun sebeplerinden en önemlisi, 1973 yılında Çerkezköy'de kurulup Çorlu'ya doğru gelişme gösteren organize sanayi bölgesidir. Başta tekstil olmak üzere, deri, ilaç sanayi, beyaz eşya, otomotiv yan sanayi vs. birçok önemli alanda, Türkiye'de isim yapmış markaların fabrikaları bu bölgede yer almaktadır. Bu durum ne yazık ki beraberinde kontrolsüz göç ve çevre sorunlarını getirmiştir. Civardaki ilçe ve beldelerin nüfusları hızla 8-10 katına değin yükselmiştir. Örneğin, Çorlu ilçesi ilin iki katı büyüklüğe sahiptir.

4 Tekirdağ topraklarının tarım için ekolojik şartlara uygunluğu, kenti bir tarım kenti olarak da önemli bir yere taşımıştır. Bu beraberinde tarımı yapılan ürünler üzerine sanayi kolları oluşmasını kaçınılmaz kılmıştır. Tarla tarımı olarak ayçiçeği, buğday, mısır ve son yıllarda artan kanola ekimi düşünüldüğünde, beraberinde bölgede yağ ve un sanayinin önemli markalarının yatırımları da anlaşılacaktır. Yine aynı kıyı kesimi boyunca zeytin üretimi, buna bağlı olarak gelişen yan sanayi kolları geçim kaynaklarının başında yer alır. Geleneksel usulde üretilen zeytinyağları sofraların baş köşesinde yerini alır. Toprak tarımından bahsetmişken, ilin başta kiraz olmak üzere modern meyvecilikte de ivme kazanan bir il olduğuna değinmek gerekir. Naipler köyünde doğup, 2010 yılında 46. defa kutlanan "Tekirdağ Kiraz ve Kültür Sanat Festivali" bu alandaki başarıyı taçlandıran uluslararası bir girişimdir. Hayvansal üretim olarak da, özellikle Malkara ilçesi değerli süt ürünlerini markaya dönüşmüş geniş bir ürün gamında başta Trakya olmak üzere, tüm Türkiye' ye sunmaktadır. Bu yörenin sağlıklı sütlerinden elde edilen süt ürünleri sektörde önem arz etmekte, hatta yatırımların kapasitesini artırmak için ilçeye ilgi artmaktadır. Tarihi varlıkları sebebiyle Tekirdağ oldukça zengin bir ildir. Antik yerleşimlere ait buluntular ile Osmanlı dönemi eserleri bugüne değin ulaşabilmiştir. Şehirde bulunan Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Rakoczi Müzesi ve Namık Kemal Evi şehrin tarihi dokusunu bir çırpıda okumak için muhakkak görülmesi gereken yerlerdir. Şehrin turizmde de kendini konumlandırdığı yer ve hedefleri açısından Tekirdağ önem taşır. Sadece Marmara denizinde 133 km.lik kıyı şeridine sahiptir. Özellikle Marmara Ereğlisi ve Kumbağ arasında yoğun yapılaşmanın olumsuzluklarına karşın doğal plajlar bulmak mümkündür. Şarköy plajları ise son 3 yıldır mavi bayrak ile ödüllendirilmektedir. İlin Saray ilçesi sınırlarında, Çamlıkkoy denilen kesiminde Trakya'nın tek doğal karaçam ormanına ev sahipliği yapan doğa harikası bir bölgede 2,5 km.lik Karadeniz'e de kıyısı bulunmaktadır. Halk arasında en çok Kastro ismiyle bilinen bu bölge, doğa ve deniz tutkunlarının, kamp-karavancıların en çok tercih ettiği yerdir. Kumbağ'dan itibaren Tekir Dağları üzerinde eko turizm çerçevesinde doğa yürüyüşü parkurları belirlenmiştir. Özellikle Naip, Yeniköy ve Uçmakdere civarında doğa yürüyüşü, fotoğraf gezileri ve kültür turları için büyük potansiyel bulunmaktadır. Yöre bu konuda hafta sonu turlarının kataloglarında kendine çoktan yer edinmiştir

5 NE YENİR? Yörenin kirazı, balığı, karidesi, Tekirdağ köftesi, ayçiçeği, üzüm ve karpuzu meşhurdur. NE ALINIR? Terkirdağ el sanatları türünden hediyelik eşya olarak Karacakılavuz ve Sağlam Taşta kilim, heybe, eldiven, seccade gibi el dokuma ürünleri, Çerkezköy ilçesindeki fabrikalarda da makine halıları üretilmektedir. Mutlaka... Tekirdağ, Rakoczy Müzesi ve Namık Kemal Evini görmeden, Şarköy ve Kumbağ'da denize girmeden, Tekirdağ köftesi yemeden, Karacakılavuz el dokumalarından almadan...dönmeyin. Çorlu Çorlu, tarihin çeşitli dönemlerinde Makedonya, Roma ve Bizans egemenliğinde kalmıştır. Zaman zaman Hun, Avar ve Peçenek akınlarına da maruz kalmıştır. Ayrıca İstanbul üzerine çeşitli seferler düzenleyen Arap ordularının istilasına da uğramıştır. Ortaçağda burada Bizans ı korumak için kullanılan Thzolous (Trizallum) kale kentinin bulunması İstanbul yolu üzerinde yer alan Çorlu ya askeri bir önem kazandırmıştır Çor veya Çur terimi eski Türk boylarında yüksek bir rütbe veya unvan olarak kullanılmaktaydı. Çor veya Çur dan Çorlu şehrinin adı çıkmıştır. Rüzgârlı şehir Hayrabolu

6 Eski adı rüzgârlı şehir anlamına gelen Chariupolis okunuşu ile Hanri-polis'miş. Sonradan Hanrıpol olarak değiştirilmiş ve günümüze Hayrabolu olarak gelmiş. Malkara, Merkez ve Muratlı ilçelerine sınır olan Hayrabolu vadi üzerinde kuruludur. Birçok tarihi kalıntılara ve yapılara ev sahipliği yapan rüzgârlı ilçe Hayrabolu'da; Çelebi Sultan Mehmet Camii, Güzelce Hasan Bey Camii, Çarşı Camii, Sarban-i Ahmet Dergâhı gibi birçok eski ve günümüzde duran yapılar mevcuttur.

7 Ayçiçeği ve buğday yetiştirmeli ve buna dayalı tarımsal sanayi fabrikaları ilçede bulunmaktadır. Her yıl ayçiceği festivalleri yapılmaktadır. Murat eli Muratlı Birçok şehir'de Muratlı ilce isimi veya köyleri varır. Burası Tekirdağ ilçesi Muratlı'dır. Şehir kalıntılarının temellerinden çıkartılan bakır ve küp parçalarından anlaşılacağı üzere ilçe eski yerleşim yerlerinden biriymiş. Türkiye'de tam ortadan demir yolu geçen üç ilçeden biridir Muratlı. Muratlı ilçesinin ismi rivayeti; Osmanlı hükümdarı l. Sultan Murat, sefer dönüşünde buradan geçerken eski karayolu köprüsünün güneyinde ordugâh kurmuş ve bu alanı çok beğenmiş. Yaveri hükümdarına: -Sultanım bu beldeyi çok beğendiniz, demiş. Bu beldeye ne ad verelim? diye sormuş. Sultan Murat Eli olsun, diye ferman buyurmuş. Böylece tarihe ve coğrafyaya bu isim geçmiş. Cumhuriyet zamanında göçmenler ilçeye yerleştirilmesi ile birlikte Muratlı hızla büyümüş.

8 Namık Kemal Üniversitesi Muratlı Meslek Yüksekokulu ilçede bulunmaktadır. Muratlı, şehir merkezine 24 km uzaklıkta olup, doğusunda Çorlu ilçesi, güneyinde Tekirdağ ve kuzeyinde Kırklareli ilinin Lüleburgaz ilçesi bulunmaktadır. Malkara ilcesi Şehre 54 km. uzaklıkta olan Malkara, kuzey batısında Uzunköprü, kuzey doğusunda Hayrabolu, güney doğusunda Şarköy, güneyinde Gelibolu, batısında ise Keşan bulunmaktadır km² lik yüzölçümü ile Tekirdağ ilinin toprak alanı en geniş ilçesidir. Şair Nev'i ve Evliya Çelebi Malkara hakkında bilgileri; 1533 yılında Malkara'da doğan Şair Nev'i, şair Baki'nin çağdaşıdır. Osmanlı Kadılarından Ataullah ın oğlu olan Şair Nev'i, Padişah ve sadrazam çocuklarına öğretmenlik yapmıştır. Ayrıca, bazı îllerde Kadılık yaptıktan sonra, kısa bir sure Bağdat Kadılığında da bulunmuştur. Büyük gezgin Evliya Çelebi; hemen, hemen bütün Osmanlı Împaratorluğu'nu dolaşmış ve Malkara'yı da görmüştür. Malkara'nın haneden oluştuğunu, evlerinin kiremit örtülü, bakımlı bir şehir olduğunu Seyahatnamesinde belirtir.

9 Silivri Silivri nin İstanbul a yakınlığı ve Avrupa dan karayoluyla gelen turistin, denizi ilk defa Silivri de görmesi, İstanbul un giriş kapısı olması, sahip olduğu tarihi ve doğa özellikleri dikkate alındığında turizm konusunda önemli potansiyele sahip olduğu görülmektedir. Ayrıca Silivri, İstanbul un diğer yerleşim merkezlerine göre sanayinin getirdiği olumsuzluklardan etkilenmeyen ender yörelerdendir. Silivri 45 km uzunluğunda sahil şeridine sahiptir. Sahil şeridinin bazı alanlarında oluşturulan park ve gezi yerleri ile ilçeye gelen misafirlere dinlenme ve eğlenme imkânı sağlamaktadır. Deniz sporları yapma olanağı yanında da, köyler arası yollar ve kırsal alanlar otomobil, motor ve bisiklet yarışı yapmaya elverişlidir. GEZİLECEK YERLER : TARİHİ YAPILAR

10 Rüstempaşa Külliyesi: Rüstem Paşa, Kanuni Sultan Süleyman'ın damadıdır. Cami, bedesten, hamam, kütüphane, kervansaray, imarethane ve medreseden müteşekkil külliye günümüze kadar ancak cami, bedesten ve kütüphane yapılarını ulaştırabilmiştir. Kervansaray ve imarethanenin yeri tespit edilememiştir. Ertuğrul mahallesinde, belediye ve valilik binalarının karşısında yer alan külliye yapı topluluğu 1553 senesinde Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Rüstem Paşa Camii : Düzgün köfteki taştan yapılmış kare planlı cami geniş bir avlunun içerisinde yer alır. Tek minarelidir. Son cemaat yeri çifte revaklı olup, üzeri ahşap çatılıdır. Doğu ve batı cephelerinde altta dört üstte ise ikişer pencere mekâna aydınlık sağlarken, ibadet mekânı tromplu bir kubbeyle örtülmüştür. Barok üslupta ve geometrik süslemelere yer verilmiştir. Caminin son cemmat yerinin ardında çokgen cepheli bir şadırvan yer almaktadır. Kütüphane : Cami yapısı ile medrese arasında bulunan kütüphane bir dönem aşevi olarak hizmet vermiş, yakın dönemde restore edilmiştir. Medrese : Medrese yapısı caminin 30 mt doğusunda olup, 1880 yılında üzerine ahşap bir okul binası yapılmıştır. Bu yapı daha sonra Rüştiye ve İdadi olarak kullanılmış, cumhuriyet döneminde de ilkokul görevi görmüştür. Hamam Yapısı : Günümüze taş ve tuğla duvarlarının küçük bir bölümü ulaşan hamam kalıntıları caminin doğu duvarına bitişik olarak görülmektedir. Bedesten : Rüstempaşa Bedesteni cami yapısının 100 mt batısında yer alır. Dört tarafında da kapısı olan bedestenin üzeri iki sıra kubbeli olarak örtülüdür. Günümüze ulaşmasında yakın dönemde geçirdiği restorasyonun büyük katkısı vardır. Eski Cami: Eski cami Ertuğrul mahallesinde olup, orijinal haliyle günümüze ulaşamamıştır. Bir yangın ve 1912 depremiyle hasarlar gören cami sonradan onarımlarla bugünkü haline kavuşmuştur. İlk cami yapısının yanmasından sonra Zahire Nazırı Tekirdağlı Ahmet Ağa tarafından 1830 yılında yeniden inşa edilmiştir büyük depremini gören yapının minaresi

11 yıkılmış, yeniden yapılmıştır. Tek şerefeli bir minaresi olan ahşap çatılı kiremit örtülüdür. Geniş bir avlu içerisinde yer alan caminin sekizgen planlı bir de şadırvanı bulunmaktadır. Orta Cami: Kürkçü Sinan Ağa tarafından yapılan cami günümüze orijinal haliyle ulaşamamıştır. 1854'te eskisinin yerine yapılan cami çatısı kiremit kaplıdır. Sinan Ağa'nın kabri cami avlusunda yer almaktadır. Eski cami ile Rüstem Paşa camileri arasında yer aldığı için "Orta Cami" ismiyle bilinmektedir. Tabhaneli olan ilk hali, cami yeniden onarılırken caminin ibadethanesine ilave edilerek mekân genişletilmiştir. Hasan Efendi Camii: Hasan Efendi mahallesinde yer alan cami 1627 yılına tarihlidir. Şeriye kâtibi Hasan Efendi tarafından yaptırılmış cami dikdörtgen planlı ve moloz taştan yapılmıştır. Geçirdiği onarımlarla orijinal yapısını kaybetmiştir. Hasan Efendinin kabri cami avlusunda yer almaktadır. Yusuf Ağa Camii: Muratlı caddesi üzerindeki cami özgün yapısını yitirmiş olup 1760 yılına tarihlidir. Yusuf Ağa tarafından yaptırılan yapı dikdörtgen planlıdır. İlk minaresi ahşap olan cami daha sonra kesme taştan tek şerefeli bir minareye kavuşmuştur.

12 İnecik İmaret Camii: Cami Tekirdağ merkeze bağlı İnecik bucağında bulunmaktadır. Antalya mirlivası Hüseyin Bey tarafından yılında yapılmış olup, şehrin en eski camisi olarak bilinir. Erken Osmanlı mimarisi üslubunda, T planlı bir camidir. Tek minareli ve tek kubbeli caminin, son cemaat yeri 5 kubbeyle örtülüdür. Antalya Mirlivası Hüseyin Bey'in kabrinin bulunduğu bir türbeye sahiptir. İlçelerinde bulunan tarihi camileri ilgili ilçelerin sayfalarında anlatılacak olup isimleri şunlardır : Ayazpaşa Camii (Saray), Camii Kebir (Şarköy), Çelebi Sultan Mehmet Camii (Hayrabolu), Fatih Camii (Çorlu), Gazi Ömer Bey (Turhanoğlu Ömer Bey) Camii (Malkara), Gazi Süleyman Paşa Camii (Malkara), Güzelce Hasan Bey Camii (Hayrabolu), Güzelköy Eski Camii (Güzelköy - Şarköy), Hacerzade İbrahim Bey Camii (Malkara), Hasipbey (Çarşı) Camisi (Hayrabolu), Kanuni Sultan Süleyman Camii (Çorlu), Ömer Efendi Camii (Hayrabolu), Sadrazam Cedid Ali Paşa camii (Marmara Ereğlisi) Çeşmeler: Çiftlikönü Meydan Şadırvanı, Hacı Çeşmesi, İskele Çeşmesi, Kadı Çeşmesi, Kuru Çeşme, Meydan Şadırvanı, Racokzi Çeşmesi, Sahil Şadırvanı, Solak Çeşme, Sururi Ağa Çeşmesi, Şabanoğlu Çeşmesi, Şehitler Anıtı Çeşmesi, Tavanlı Çeşme, Yusuf Ağa Çeşmesi... Bu çeşmeler günümüze ulaşabilen çeşmelerdir. Tekirdağ merkezde yılları arasında 82 adet eski çeşmenin yıkıldığı tespit edilmiştir. Öte yandan ilçelerinde de birçok tarihi çeşme yapısı bugün bile görülebilmektedir. Hamamlar: Yalı Hamamı (Merkez), İnecik Erenler Hamamı (İnecik Köyü), Ayazpaşa Hamamı (Saray) hamamları bugün de kullanılan tarihi hamamlardır. Bunun yanı sıra tahrip olmuş veya kullanılamaz hale dönüşmüş başka hamamlar da vardır. Bunlara örnek; Eski Hamam, Orta Hamam, Paşa Hamamı (Tekirdağ Merkez), Çifte Hamam, Eski Hamam (Malkara) Anıtlar : Atatürk Heykeli, Harf İnkilabı Anıtı, Hürriyet Abidesi, Kurtuluş Anıtı, Namık Kemal Anıtı, Namık Kemal Heykeli, Şehitler Anıt Çeşmesi, Şehit Öğretmenler Anıtı Ayrıca ilin tarihi ve kültür varlıkları arasında çeşitli tarihlerde yapılmış, bazıları günümüze değin ulaşamamış pek çok han, hamam, köprü, kale & burç, türbe yapıları bulunmaktadır. ÖREN YERLERİ

13 APRİ: Bizans döneminin önemli bir yerleşimi olan antik kent, Malkara ilçesine bağlı Kermeyan köyündedir. M.S.46 yılında dönemin imparatoru Cladius tarafından, Bizans'ın ileri gelen emekli askerleri için yaptırıldığı bilinmektedir. BARBAROS (BANADOS): Bir dönem Banados olarak da anılan antik kentten geriye kalan kent surlarının bir bölümü bugünkü Barbaros beldesinin kuzeybatısında görülebilmektedir. Barbaros antik kentinin M.Ö.6 yy'da İyonyalı deniz kolonistlerince kurulduğu anlaşılmaktadır. Barbaros aynı zamanda Bizans döneminde de önemli bir yerleşmeye ev sahipliği yapmıştır. BEŞİKTEPE YERLEŞİMİ: İsmini beşik görünümlü bir tepe üzerinden alan ve kaleburç kalıntılarına ev sahipliği yapan Beşiktepe antik yerleşimi Tekirdağ'ın Ahmedikli ve Hacıköy köyleri arasında görülebilmektedir. BİSANTHE: Bisanthe ile ilgili bilgilere ilk Heredot tarihinde M.Ö.430 tarihiyle ilgili olaylar sebebiyle rastlarız. Samoslu kolonistlerce kurulduğu tahmin edilen antik kentin ilk kuruluş tarihi bilinememektedir. Odris Trakları ve Bizans dönemlerinde de kentin

14 gözde bir yerleşim olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır. Antik kentin yeri Barbaros yakınları olarak tespit edilmiştir. GANOS: Sırtını verdiği dağ silsilesine de ismini veren Ganos antik yerleşimi bugünkü Şarköy ilçesinin Gaziköy sınırlarında yer almaktadır. Ksenopohon tarihinde antik kentin Odris kralı Seuthes'in kıyı kentleri içerisinde en önemlilerinden olduğu bahsedilmektedir. GÜNEŞLİ: Önemli sayıda tarihi bulguya rastlanılan Güneşli antik yerleşimi Tekirdağ'ın Saray ilçesinin 2 km. batısında yer almaktadır. HERAİON TEİCHOS: Geçtiğimiz yıllarda yapılan kazılardan elde edilen sonuçlar kentin tarihini yeniden yazmaya sebep olacak değerde olup, antik kaynaklar Heraion Teichos antik kentinin Perinthos yakınlarında olduğunu yazar. Antik dönemlerde yerleşimlerin seyrek aralıklarla olması sebebiyle, Perinthos (Marmara Ereğlisi) antik kentine 30 km mesafede oluşu anlaşılabilir bir durumdur. Zira Heraion Teichos antik kenti, Tekirdağ merkeze bağlı Karaevli köyü altı diye bilinen mevkide, Çitlenbik deresinin denize kavuştuğu yere yakın bir konumdadır. MİSİNLİ: İlin Çorlu ilçesine bağlı Misinli beldesi dönemi net belirlenememiş sur ve burç kalıntılarına ev sahipliği yapmaktadır. PERİNTHOS (HERAKLİA): Perithos antik kenti Marmara Ereğlisi ilçesindedir. Döneminde anakaraya bir yol ile bağlı olduğu anlaşılan antik kentin izlerini bugün bile su altında takip etmek mümkündür. Samoslu kolonizatörlerce M.Ö.600'lerde kurulduğu tespit edilen kent, Traklar ve Bizans döneminde de önemli bir merkez olma özelliğini korumuştur. M.S.3 yyla birlikte kentin adı Heraklia olarak değişmiştir. TORONTE: Şarköy ilçesi Tepeköy'de bulunan antik kentin, Apollon-Toronthes'e adandığına ait bulguya bir adak stelindeki yazıttan anlıyoruz. TEKİRDAĞ TÜMÜLÜSLERİ: Özellikle Trak dönemine tarihlenen tümülüs yapılarına yörede höyük denilmektedir. Tümülüsler içerisinde yatan kişinin statüsüne göre yüksekliği şekillenen, içerisinde bir gömü odası ve onun eşyaları bulunan, üzeri toprak yığılarak yükseltilmiş mezar yapılarıdır. Tekirdağ ve civarında çok sayıda tümülüs yapısı gözlemlenirken bunlardan Naip, Karaevli Harekât Tepe Tümülüsü ve Hacıllı Tümülüsü'nde kazılar yapılmış ve zengin buluntulara rastlanmıştır.

15 MÜZELER : TEKİRDAĞ MÜZESİ: Ertuğrul mahallesinde bulunan müze binası ilk olarak Vali Konağı olarak hizmet vermiştir. M.Ö 4500' e değin bir tarih sürecine ait buluntulara yer verilen müzenin çeşitli teşhir salonları vardır. Arkeolojik eserler salonu, taş eserler salonu, etnografya salonu ve Tekirdağ odası. Müzenin bahçesi çeşitli buluntulara ait objelerle zenginleştirilmiştir. Müze pazartesi hariç her gün ziyaret edilebilmektedir. RAKOCZİ MÜZESİ: Bina eski bir Türk evidir. Macar halk kurtuluş kahramanı 2. Rakoczi Frenç yıllarındaki hayatının son dönemlerini Osmanlı himayesinde ve Türk konukseverliği ile Tekirdağ'da geçirmiştir. Bu yılların hatırasına konuk edildiği ev 1982 yılında Macar hükümetince Rakoczi ailesinin özel eşyalarıyla müze olarak düzenlenmiştir. Pazartesi hariç diğer günler ziyaret edilebilen müzede fotoğraf çekmek yasaktır. NAMIK KEMAL EVİ : Vatan şairi Namık Kemal'in Tekirdağ'da doğduğu ev örneklenerek, şairimize ait kişisel eşyalar ve Tekirdağ evlerine ait objelerle süslenen müze-ev 1994 yılında Namık kemal derneği'nin girişimleriyle hizmete girmiştir. Malkara ilçesinde "Malkara Eğitim ve Kültür Vakfı Müzesi" özel statü ile yörede yapılan buluntulardan objelere ev sahipliği yapmaktadır.

16 DENİZ VE DOĞA TURİZMİ : Tekirdağ'ın turizm potansiyelinin büyük kısmını deniz ve doğa turizmi oluşturur. Marmara'da ve Karadeniz'de yaklaşık 130 km kıyısı olan Tekirdağ'ın en gözde sahilleri Kumbağ'dadır. Çeşitli konaklama yerleri (pansiyon, motel, apart otel, orman içi dinlenme vb...) seçenekleri sunan Kumbağ il merkezine 15 km mesafede yer almaktadır. Buna karşılık Barbaros da Kumbağ gibi konaklama seçenekleri günden güne artan yerlerdendir. Şarköy, Marmara Ereğlisi, Çorlu ve Saray (Karadeniz'de - Kastro plajı) ilçelerine ait kıyılarında deniz turizmi için olanaklar bulmak mümkündür. Kamping ve Günübirlik Dinlenme Tesisleri : ALKAYA KAMPİNG: Tekirdağ - İstanbul yolu üzeri, 4. km. Dereağzı mevkii. (50 Çadır yeri, otopark, restaurant, büfe, wc) BAĞTUR KAMPİNG: Ova Mevkii, Esmer Sitesi yanı, Sahil boyu / Kumbağ (30 çadır yeri, otopark, yeme içme üniteleri, Wc...) ÇAMLIK KAMPİNG: İstanbul Yolu, Karaevli altı mevkii (20 Çadır kapasiteli) DEREAĞZI PLAJI: İstanbul yolu üzeri, 3. km (Duş, kabin, wc, yeme-içe üniteleri) DEĞİRMENALTI PLAJI: İstanbul yolu üzeri, 6.km TEKİRDAĞ ORMAN KORUSU: İstanbul yolu üzeri, 6.km. KUMBAĞ PLAJI VE ORMANİÇİ DİNLENME TESİSLERİ: Kumbağ Tekirdağ'a 15 km uzaklıkta bir yerleşimdir. Çeşitli konaklama seçenekleri bulabilir, kamu tesislerinin dinlenme ünitelerinden yararlanabilirsiniz. Kumbağ plajı temiz ve denizi güvenlidir. Kumbağ sırtlarındaki ormaniçi dinlenme tesisleri özellikle hafta sonları çok sayıda sayfiyeciyi ağırlamaktadır. Ayrıca diğer ilçe ve beldelerde çeşitli kamping ve günübirlik dinlenme tesisleri bulmak mümkündür. Bunlardan bazıları şunlardır :

17 ÇORLU: Çorlu Belediye Plajı (Çorlu'ya 20 km), Çorlu Orman Korusu (Ulaş mevkii) MARMARA EREĞLİSİ & YENİÇİFLİK BELDESİ: Diana Kamping, Huzur Kamping, Kral Kamping, Tredaş Kamping, Ünal Kamping, Marmara Ereğlisi Askeri Kampı SARAY: Çamlıkkoy (Kastro) Doğal Plajı ve Ormaniçi Dinlenme Tesisleri (Saray'a 32 km), Laladere Mesiresi (Saray-Güngörmez Köyü) ŞARKÖY : Şarköy Marmara'da üst üste aldığı mavi bayraklar ile deniz turizminde farklılığını ortaya koymaktadır. Şarköy belediye plajı etrafındaki tesisler, konaklama imkânları ve rüzgâr sörfü gibi farklı deniz aktiviteleri ile önemli bir merkezdir. Bu konudaki bilgileri Şarköy ve Hoşköy (Hora) isimli içeriklerimizde bulabilirsiniz. Tekirdağ'ın son yıllardaki en büyük kazanımı şüphesiz Ganos dağlarındaki parkurlarda yapılan günübirlik doğa yürüyüşleridir. Bunun için Tekirdağ'da faaliyet gösteren Tekirdağ Doğa Sporları ve Havacılık Klübü (Tedohavk), Zirve Dağcılık Tekirdağ Temsilciliği gibi ekiplerle temasa geçilebilir. Yürüyüş parkurları kıyıdaki yerleşimlerden (Uçmakdere, Hoşköy, Melen, Mürefte vb...) Ganos dağlarının zirvelerine doğru veya yerleşimlerin birbiri arasında yapılmaktadır. Sıcak yaz dönemleri hariç yılın 8-9 ayı boyunca yörede düzenli doğa yürüyüşü faaliyetleri bulmak mümkündür. Öte yandan Tekirdağ'ın uluslararası bir statüye taşıdığı yamaç paraşütü etkinlikleri ile Ganos dağlarının zirvelerinden Marmara denizi yönüne doğru güvenli bir şekilde yamaç paraşütü ile atlayış gerçekleştirmek mümkündür. Bunun için Tedohavk ile temasa geçmek gerekmektedir. Denize uzun kıyıları olan Tekirdağ'da birçok yerde sportif olta balıkçılığı, özellikle de Istranca eteklerindeki Saray ilçesi civarında av turizmi için potansiyel mevcuttur.

18 KÜLTÜR TURİZMİ : Tekirdağ sosyal hayat içinde tarihi süzgeçten geçmiş kazanımlarıyla kültür turizmi için de olanaklar sunar. Trakya'nın çoğu yerinde rastladığımız Hıdrellez geleneği yamaç paraşütü şenlikleriyle harman edilerek her yıl Mayıs ayının ilk haftası büyük kutlamalarla yaşatılmaktadır. Yöresel farklılık gösteren bir başka bahar kutlaması ise tüm halkı Tatar Türkü olan Hayrabolu ilçesine bağlı Emiryakup köyünde senelerden beri düzenlenen Tepreş şenlikleridir. Çorlu'da Mayıs ayının ilk hafta sonu kutlanan "Dudulenge Şenliği", Saray'a bağlı Büyükyoncalı beldesinde aynı tarihte kutlanan "Bozopa Şenliği" de Hıdrellez benzeri, yöreye özgüleşmiş bahar kutlamalarındandır. Ayrıca çeşitli ilçe ve beldelerde özellikle yaz aylarında yapılan adını yerleşim yerlerinden, yetiştirilen tarım ürünlerinden (Karpuz Festivali-Marmara Ereğlisi, Süt ürünleri Festivali-Malkara, Ceviz Festivali-Çorlu) veya geleneksel yağlı güreşlerden (Çerkezköy, Velimeşe) alan şenlik ve kent festivallerine rastlanmaktadır. İlki 1961 yılında "Kiraz Cümbüşü" olarak Tekirdağ'ın Naip köyünde başlayan şenlikler, bugün yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerinin organizasyonuyla uluslararası nitelikte bir kent festivaline dönüşmüştür. Festival zamanı şehrin sosyal, sanatsal ve ekonomik zenginliğini yansıtan aktivitelere yer verilmektedir. Tekirdağ'a bağlı Karacakılavuz ve Ferhandalı yerleşimleri el dokumalarıyla günümüze kadar gelen bir geleneğe ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle Karacakılavuz el dokumalarının yaşatılması için çeşitli eğitimler verilmektedir. Karacakılavuz köyü sakinleri 1800'lü yılların sonunda Balkanlar'dan gelip yerleştikleri bu bölgeye, Balkanlar'daki yaşantılarının önemli bir kültür kazanımı olan el dokumalarını da taşımışlar ve günümüze kadar yaşatmışlardır.

19 Şarköy, Mürefte, Hoşköy, Gaziköy gibi kıyı yerleşimlerden Ganos dağlarının eteklerine doğru yoğun bir zeytin ve bağ tarımı yapılmaktadır. Sonbahardaki bağbozumu şenlikleri yöreye çok sayıda kültür turu ve fotoğraf ekiplerinin gelmesine vesile olmaktadır. Şarköy'e bağlı Hoşköy beldesinde bulunan, beldenin eski adıyla anılan Hora Feneri 1876 yılında Fransız mühendislere yaptırılmış, bölgenin ikinci büyük deniz feneridir. Tamamen metalden yapılmış fenerin yapımında tek bir çivi dahi kullanılmamıştır. Yapıldığı günden bugüne değin aynı ailenin 4 kuşak temsilcilerince işletilmiş fener ile daha geni bilgiyi "Selvet Nine'nin Fransız Feneri" ve Hoşköy (Hora) isimli içeriklerimizde bulabilirsiniz. LEZZET DURAKLARI : Gastronomi haritasında Tekirdağ'a değer katan ve Tekirdağ'dan değer alan en önemli şey şüphesiz kentin adına tescillenmiş köftesidir. Tekirdağ köftesi lezzeti ve sunumuyla sadece Trakya'dan değil Türkiye'nin pek çok yerinden damak düşkünlerini yöreye çekmektedir. Bu konuda isim yapmış işletmeler kadar şehrin her yerine yayılmış ucuz fakat salaş mekânlar bulmak da mümkündür. Tekirdağ köftesinin ününe karşılık, Keşan'ın kendine özleştirdiği "satır köfte" ile Tekirdağ'ın birçok yerinde rastlayabileceğiniz kasap köfte de yörede tadabileceğiniz lezzetlerin başında yer alır. Tekirdağ'ın Gelibolu ve Çanakkale ile hep bir yarış halinde anılan bir diğer lezzeti ise peynir helvasıdır. Peynir helvasının en lezzetlilerini Tekirdağ'da tatmanız mümkündür. Bunun için Peştamalcı caddesindeki "Çakır Usta'nın Peynir Helvacısı" ile " Meşhur Tekbaş Peynir Helvacısı"nı tavsiye edebiliriz.

20 Hayrabolu'ya ait " Hayrabolu tatlısı" ise yine malzemesinde peynire yer verilen şerbetli bir tatlı olup Tekirdağ mutfağına has geleneksel bir lezzettir. Denize uzun kıyıları göz önüne alındığında balık mutfağının Tekirdağ için özelleştiğini söylemek yerinde olur. Kent merkezinde ve denize kıyısı olan tüm yerleşimlerde her bütçeye hitap edebilecek balık restaurantları ve salaş balık lokantalarına rastlayabilirsiniz. Şarköy ilçesi aynı zamanda lezzetli zeytinyağları ile de adından söz ettirmektedir. Yöredeki bağların özellikle kokulu siyah üzümleri yöre pazarlarında sofralık üzüm olarak büyük rağbet görmektedir. Özellikle Malkara yönüne doğru olan yol boyu köylerinde - ki Mahramlı buna bir örnektir - salaş köy lokantalarında hele ki zamanına rastladıysanız kuzu-oğlak çevirmenin en lezzetlilerini tadarsınız. Tekirdağ'a bağlı Malkara ilçesi ise meşhur süt ürünleri ve peynirleri ile edindiği şöhreti bu alandaki bir festival ile taçlandırarak haklı gururunu ilan etmektedir. İşyerleri Arası Mesafeler TEKİRDAĞ ile ÇORLU arasındaki mesafe 37 KM TEKİRDAĞ ile HAYRABOLU arasındaki mesafe 56 KM TEKİRDAĞ ile MALKARA arasındaki mesafe 59 KM TEKİRDAĞ ile MURATLI arasındaki mesafe 24 KM TEKİRDAĞ ile SİLİVRİ arasındaki mesafe 80KM