Ahmet,öğle yemeğinin sonunda ağzına attığı muz diliminin tadını beğendi.tat nedir,nasıl tat alırız diye düşündü.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Ahmet,öğle yemeğinin sonunda ağzına attığı muz diliminin tadını beğendi.tat nedir,nasıl tat alırız diye düşündü."

Transkript

1 ÖĞLE YEMEĞİNDEN SONRA ON SANİYE Yazan:Uçar Demirkan Ahmet,öğle yemeğinin sonunda ağzına attığı muz diliminin tadını beğendi.tat nedir,nasıl tat alırız diye düşündü. Tat nedir?tat,bazı varlıkların kişilerin tat alma organı üzerinde bıraktığı duyudur.beş duyudan biri,tat alma duyusudur. Tat,dil aracılığıyla alınır.tat,yenilen,içilen varlıklardaki tat verici moleküller ile ağzın içerisindeki tat alıcı duyargaların arasındaki bir kimyasal etkileşimdir. Tatlar,acı-akşi-tuzlu-tatlı-sıcak-soğuk olmaktadır.ayrıca,glutomat,et,balık,baklagillerden alınan umami denilen bir tat da bulunmaktadır. Tat alma organı dildir. Ancak,ağızdaki dil altı tükürük bezleri de tat almada rol oynar.dil ayrıca konuşmayı sağlar,yiyecekleri ağızda devindirerek sindirime yardımcı olur. Yiyeceklerin,yutulmasında da etkili olur. Tat,dile dokunan varlıklardan kemoreseptörler(kimyasal alıcılar) ya da daha yaygın adıyla kemosensörler(kimyasal uyarıcılar)aracılığıyla alınır. Yiyecek ya da içecekler ağıza alınır.bunlar,tükürükte çözünür.içlerindeki tat verici moleküller dildeki tat alma tomurcuklarınca algılanır.alıcıların aldığı kimyasal bilgiler tat alma sinirlerine iletilir.tat alma sinirlerince,elektrik impulslarına(darbelerine )dönüştürülen tatlar,beyindeki tat alma merkezine taşınır. Dil üzerinde bulunan tat tomurcuklarının sayısının 9-10 bin dolayında olduğu varsayılmaktadır.çocuklarda sayı daha fazladır.yaşlandıkça tomurcukların sayısı azalır. Bebekler,anne karnındaki amniyon sıvısından ilk tadı alırlar.bu nedenle,bir iki günlük bebekler bile değişik tadları ayırt edebilir. Tat tomurcukları tatlara göre uzmanlaşmıştır.dilin ön,arka ve yanlarında ayrı ayrı tatlar alınır. Tat almak için,tat verici varlık moleküllerinin suda erimiş olması gerekmektedir.elmaya dilimizi değdirirsek tat almayız.elmayı ısırıp ağzımızın içine alınca,elma parçası tükürük içinde çözünür ve tat alma işlemi başlar. Varlıkların moleküler yapısında oluşan kimyasal değişim sonucu tatlar elektrik sinyallerine dönüştürülmekte;,tat alma sinirleri ile elektrik sinyalleri olarak beyne gönderilmekte,tat beyinde algılanmaktadır.algılanma süreci,1/10 saniye dolayındadır.beyin,sinirlerin taşıdığı tat 1

2 sinyallerini ayrıca yorumlamaktadır.böylece Ahmet,bir dilim muz yediğinin bilincine varmaktadır C derece arasındaki sıcaklıklarda olan besinlerden tat alınır.bu sınırların altında ve üstünde tat alma duyusu az olmakta,algılama eksik kalmaktadır. Tatlı-tuzlu-ekşi gibi değişik tat türleri,beyindeki kendi açlık merkezlerini aktif hale getirmektedir.bunun sonucunda,canımız tatlı ya da ekşi bir şeyler yemek ya da içmek istemektedir.lohusaların aş ermesi olayı da böyle bir olay olmalıdır.ancak,bu kez,ana karnındaki çocuğun beyninin tat alma merkezinin rol oynadığını benimsemek gerekir. Beyinde yaklaşık yüz milyar sinir hücresi(nöron) vardır.üç adet ana tat siniri,tat hücrelerinden aldıkları mesajları,bu nöronlardan tat alma ile ilgili olanlara taşır. Tatların bu nöronlarda nasıl algılandığı çözülememiştir. Diğer yandan,tat alma duyusu ile koku alma duyusunun içiçe oldukları anlaşılmaktadır.bu nedenle,bu iki duyunun beyinde aynı merkezlerce algılandığı düşünülmektedir.hasta birisi,burnu tıkalı ise,yediklerinden ve içtiklerinden tat alamamaktadır. Tat alma duyusu ile ilgili hastalıklar bulunmaktadır. Tat körlüğü kalıtsal bir hastalıktır.bu tip hastalar,bazı tadları alamamaktadırlar. Dil iltihabı-dil yaraları-dil kanseri-dil büyümesi-dil guatrı gibi hastalıklarda da tat alma duyusu etkilenmektedir. Alın lobu sendromu(uru)nda(beyin bozukluğu) görme ve tat alma bozuklukları ortaya çıkmaktadır.beyindeki şakak lobu sendromunda da bu durum ortaya çıkabilmektedir. Günümüzde kişioğlu diline öykünerek elektronik dil yapılmıştır.üzerinde yüz kadar minik delik(tad alma tomurcukları)bulunan bu araçlarla bayat besinler ve bakterilerin neden olduğu çürümüş gıdalar saptanabilmektedir. Avusturalyalı çocuklardan yerlilerde yüzde 12,diğerlerinde yüzde7,9 oranında tat alma bozuklukları saptanmıştır.nedenleri;kulak,burun boğaz hastalıkları ya da beslenme alışkanlığı değişiklikleri olabilmektedir. Ahmet,iyi ki tat alma duyumuz varmış,yoksa bu evrenin lezzetlerinden uzak kalacaktık diye düşünürken yarı aralık pencereden,dışarıda aşk serenadı yapan iki kumrunun tekdüze seslerini duydu.işitme nedir,nasıl işitiyoruz diye düşündü. İşitme duyusu nedir?atmosferde oluşan ses dalgalarının kulaklarımız tarafından toplanması;beyne iletilmesi;beyindeki merkezde karakter ve anlam olarak algılanması sürecidir. 2

3 Ses nedir?ses,maddelerden oluşan bir ortamda yayılan mekanik titreşim dalgalarıdır.işitme duyusunun uyarıcısıdır.kişioğlu tüm titreşimleri duyamaz.belli frekanslardaki sesleri duyabilir. Oysa kişioğlu tüm sesleri duyabilseydi ne güzel olurdu.uzaydaki o kargaşanın seslerini,okyanuslardaki yaşamın gürültüsünü,mağmanın fokur fokur kaynama sesini de duyabilmek ne güzel olurdu Titreşen her varlık(bu arada bizim bedenimiz de)ses üretir.radyonun sesini açınca radyo da titreşir.radyo açıkken önüne konulan mumun alevi de titreşir. Jet uçakları alçaktan uçarlarsa pencerelerin camları titreşir. Sesin,bir enerjisi vardır.ses de bir enerjidir.tıpkı ışık gibi,ses de bir enerji türüdür. Bir tarihte Ankara Opersı nda sopranoyu dinlerken,soprano sesini sonuna dek bırakmış ve opera binasının tavanında asılı en az bir tonluk olduğu düşünülecek avizenin taşlarını şıkır şıkır oynatmıştı.o zaman,sesin ne güçlü bir silah olarak kullanılabileceğini düşünmüştüm. Ses frekansı,bir saniyede oluşan titreşim sayısıdır.ses frekansı birimi Hertz(Hz)tir.Yüksek frekanslı sesler ince ve tiz ; düşük frekanslı seslerse kalın ve pes seslerdir. Kişioğlu Hz arasındaki sesleri duyabilir.16 nın altındaki sesler subsonik(duyulabilirin altı) ve 2000 nin üzerindeki sesler ise ultrasonik seslerdir.konuşma sırasında erkek sesinin frekansı 120 Hz;kadın sesinin frekansı ise 250 Hz.dir. Sesin şiddeti,kişioğlunun duyduğu sesin yüksekliğidir.ölçüsü desibel(db) dir.fısıltı sesi 30 db;konuşma sesi db;bağırma sesi db;uçağın kalkış sesi db;tüfek patlaması sesi 130 dbdir. Sesin hızı 344/sn dir.hızı sesin hızından yüksek olan aygıtlara süpersonik denilmektedir.jet uçaklarının bir çoğu süpersoniktir.ilk süpersonik yolcu uçağı olan Concorde on yıllarca anakaralar arasında uçmuş;iniş ve kalkışlarda çevrede oluşturduğu zararlar nedeniyle uçuştan alınmıştır. Sesin frekansı,sesi oluşturan titreşimlerin bir saniyedeki sayısıdır. Sesin genliği,ses dalgasının yüksekliğini gösterir.amplitüd olarak ölçülür.,sesin şiddeti,bir varlığın birim yüzeyine sesin uyguladığı basınçtır.sesin şiddeti,ses kaynağının kişioğluna uzaklığına göre değişir.ses kaynağı uzaklaştıkça ses azalır.tren düdüğünde bu durum gözlenir.tren uzaklaştıkça düdüğünün sesi azalır. Sesin şiddetinden yararlanılıp savaş için silahlar geliştirilmeye çalışılmaktadır.gerçekten de ses bombaları atıldığında,evlerin camları kırılmaktadır. Ses dalgaları yayılırken hava,su ve katı maddelerin taneciklerini titreştirir.kaynak uzaklaştıkça,tanecikten taneciğe aktarılan sesin enerjisi azalır. 3

4 Kişioğlu,çevresindeki tüm sesleri işitemez.işitebilseydi ne güzel olurdu. İşitme,iki biçimde gerçekleşmektedir.hava yoluyla işitme-kemik yoluyla işitme.hava yoluyla oluşan işitme,kemik yoluyla olan işitmeden iki kat güçlü olmaktadır. Hava iletişimli işitmede ses kulak kanalı ve orta kulakta ilerleyerek iç kulağa(koklea)ya ulaşır.işitme burada oluşur.kemik iletimli işitme sisteminde,ses dalgaları kemik yoluyla taşınır.ses dalgaları,dış ve orta kulağı atlayarak,bir aygıt yardımıyla kulak arkasındaki kafatası kemiklerinden doğrudan iç kulağa gider. İşitme türleri;normal-az-çok ya da doğrudan işitme ve aygıt yardımıyla işitme olmaktadır. Nasıl işitiriz?kulak kepçeleri ses dalgalarını toplar.kulak yolu,ses dalgalarını kulak zarına iletir.kulak zarı ses titreşimlerini kemik köprüye(çekiç-örs-özengi-bazılarına göre bir de mercimek)iletir.kemik köprü,ses titreşimlerini iç kulağa iletir.iç kulaktaki sıvı dalgalanır.salyangoz(sıvının içinde olduğu organel)içindeki duyu hücreleri,bu titreşimlerden etkilenir.işitme sinirleri,bu etkiyi elektrik darbelerine dönüştürüp beyne iletir.beyindeki işitme merkezi,sesleri algılar.beyin aynı zamanda sesleri yorumlar.örneğin,zil çaldığında,bunu duyan öğrenciler derse girerler. Burada akla şu soru gelmektedir.neden beyin sesleri ses sinirleri ile doğrudan algılamayıp kulak gibi karmaşık bir yapıdan geçtikten sonra sesleri algılamaktadır?bu soru diğer duyular için de geçerlidir.neden tatları dil aracılığıyla,görüntüyü gözler aracılığıyla,kokuyu burun aracılığıyla,dokunmayı deri(ten) aracılığıyla algılamaktayız da neden beyin bu duyuları doğrudan algılamamaktadır?beyin bu duyuları doğrudan algılayabilseydi o zaman deriye,dile,gözlere,buruna,kulaklara gerek kalmayacaktı.o zaman kişioğlulları bambaşka varlıklar olarak(belki de beyinden oluşan bir plazma olarak) ortaya çıkacaklardır.kişioğlu ve beyni geliştikçe,belki de bu tür bir varlığa dönüşecektir. Kulak,ikinci görev olarak dengemizi sağlamaktadır.kulağın içindeki yarım daire kanallarındaki denge sinirleri,değişiklikleri beyne değil beyinciğe iletir.beyincik dengeyi sağlayacak emirleri bedenin organlarına dağıtır,yollar.bunu vestibül sistemi sağlar.kanallar ve vestibül siniri vardır.bunlar,dengeyi sağlamaya yardım eder. Bebeğin işitme duyusu ana rahminde sekizinci haftada başlar ve 27 nci haftada tamamlanır.yeni doğan bebekler,ani ve kuvvetli seslerle irkilir.ikinci ayında başını sese döndürür. Sekiz aylık olduğunda,ses kaynağına yönelir. Yarasa ve balinalar,kişioğullarının duyamayacağı sesler çıkarır.hafif şiddedeki depremlerin seslerini de duyamayız.buna karşılık,tavuklar ve köpekler bu tür deprem seslerini de duyarlar. Kulağın duyamadığı titreşimlerden tıp(ultrason),haberleşme(iletişim),yer kabuğu incelemeleri,petrol aramalarında yararlanılmaktadır.steteskop,ultrasonografi,radarlar kişioğlunun duyamadığı ses titreşimleri ile çalışır. 4

5 Megafonlar,işitme aygıtları,mikrofonlar sesin şiddetini arttırır. İşitme organımız olan kulak üç kesimen oluşur.dış kulak-orta kulak ve iç kulak. Dış kulakta kulak kepçesi-dış kulak kanalı-kulak zarı bulunur.uzayla ilgili filmlerde uzaylıların kulak kepçeleri,başlarından yaklaşık yirmi santim yukarıya uzanan antenler üzerinde olarak gösterilmektedir.bu tür kulak kepçeleri bizim için de yararlı olabilirdi.o zaman kulak kepçelerimizi 360 derece döndürüp ses dalgalarını daha iyi algılardık,yerlerini daha kolay saptardık. Orta kulakta üç kemik(çekiç-örs-özengi) bulunur.orta kulak zarına timpan zarı denir.orta kulağın içi hava ile doludur.orta kulak;öztaki borusu ile farinkse(yutak) bağlanır. İç kulak(koklea)salyangoz biçiminde olup sıvı ile doludur.içinde,tüylü duyarlı hücreler bulunmaktadır. İşitme sinirleri de buradadır. Corti organı iç kulaktadır.tüy hücreleri ve destek hücrelerinden oluşur.corti organının çalışma biçimi çözülememiştir.ancak,ses enerjisini elektrik enerjisine dönüştürüp sinirlere ilettiği bilinmektedir. İç kulakta hücrelerden nöronlara bilgi aktarımı,ganglion aracılığıyla olmaktadır.iç kulaktaki dolayındaki ganglion hücresi,iletimde rol oynar. İşitme olayı,beyindeki işitme merkezinde gerçekleşmektedir.beyinde(üst beyin)iki görme ve işitme merkezi vardır.sağ ve sol lobda birer işitme merkezi vardır.gürültü ve müzik sağ yarım küredeki merkezde;konuşma,anlatma ve açıklama işitme merkezi sol yarım küredeki merkezde algılanmaktadır. Beyindeki birçok merkezin yerini kesin olarak bilmek ve tanımlamak olanaklı değildir.beyin bir hologramdır.onu anlayabilmek için,yeni sibernetik yasalarına gereksinim vardır. Kişioğullları sesleri işitirken,bir yandan da ses kaynaklığı yapmaktadırlar.gerçekten de;konuşurken,bağırırken, öksürürken,hapşırırken,hıçkırırken,gaz çıkarırken,iç organlarımızda düzensizlikler olurken ses çıkarmakta;ses kaynağı olmaktayız. Diğer yandan,kişioğullarının konuşma sırasında ses kaynaklığı yapmaları çok karmaşık bir olgu olarak ortaya çıkmaktadır. Selam derken;dudaklarımızı, dilimizi oynatmakta;akciğerimizden nefes borusuna hava üflemekte,gırtlakta ses tellerini titreştirmekteyiz..üstelik,her bir harfin sesini oluşturmak için beyinden gelen değişik sinyallerle ses tellerini ayrı ayrı titreştirmekteyiz.tüm bu işlemleri,beyindeki konuşma merkezi,saniyenin onda biri gibi bir sürede gerçekleştirmektedir.bunu hiçbir elektronik beynin gerçekleştirmesi olanaklı görülmemektedir. Sonuçta;konuşmanın da görme olgusu denli karmaşık bir yapıda olduğu gözlenmektedir. İşitme ile ilgili çeşitli hastalıklar bulunmaktadır.başlıcaları: 5

6 Kronik orta kulak iltihabı-kulak zarı kirlenmesi-kulak mantarı-orta kulakta sıvı birikimi-iç kulak bakteriyel enfeksiyonları-(şiddetli baş dönmesi ve işitme kaybı vardır)-kabakulak,kızamık ve herpes zoster virüsleri işitme organını tutarak,kalıcı tipte işitme yitimine yol açmaktadır. Kulak çınlaması vardır.bu durumda uğultu-çınlama-yel sesi-makine sesi gibi sesler sürekli olarak duyulmaktadır.kulak çınlamasıyla ilgili halk arasında yaygın bir söylence vardır.sol kulak çınlıyorsa birileri hakkınızda kötü konuşuyor demektir.sağ kulak çınlıyorsa,birileri sizden iyilikle söz ediyor demektir.(bir tür altıncı his-duyu-uyarlaması gibi düşünülmektedir.)oysa doktorlar,kulaklarınız çınlıyorsa bize başvurma vaktiniz geldi demektedir.ya kulaklarınızda sorun vardır,ya da tansiyon sorununuz başlamış demektir. Kulak çınlamasının nedenleri şunlardır: İç kulağın yaşlanması-kulak damarlarında daralma-yüksek ya da düşük tansiyon-şeker hastalığı-orta kulak iltihabı-orta kulakta sıvı birikmesi-kolestrol yüksekliği-psikolojik etmenler(depresyon-gerginlik). İşitme hastalıkları ise şunlardır. İletim tipi olanlar:dış ve orta kulaktaki sorunlardan kaynaklanan işitme yitmeleridir.örneğin,kulak kanalı olmaması,perfore kulak zarı,orta kulakta sıvı,iltihaplanma,sabitleşmiş orta kulak kemikçikleri,kesintili kulak kemikçikler zinciri nedeniye ortaya çıkar.-işitme aygıtları ile çözüm sağlanır. Sesörinöral tipli olanlar:iç kulakta ortaya çıkan sorunlarla ilgilidir. Yaşlılık,kalıtım,artan intrakoklea basıncı,sürekli gürültüye maruz kalma,uyuşturucu kullanımı gibi nedenleri bulunmaktadır.ilaçlarla ya da koklear implantlar(kulağa yerleştirilen aygıtlar)la çözümlenir.örneğin,çekiç-örs-özengi kemikleri kaynamışsa yenileri ile değiştirilmektedir. Nöral(sinirsel)işitme yitmesi:işitme sinirleri hasara uğramıştır.alınan sinyaller beyne ulaşamaz.beyindeki tümörler,beyin kanaması,kafatası kırılması gibi durumlarda ortaya çıkar.bu tür durumlarda,işitsel beyin sapı implantı yararlı olmaktadır. Ahmet bunları düşünürken burnuna güzel bir kadın parfümü kokusu geldi.arkasına baktı ve geçip giden genç bir kadını gördü.koku nedir,nasıl koku alırız?diye düşündü. Varlıkların havaya geçen kokulu moleküllerinin kokusu alınır.koku alma,solunum yolu ve burun oyuklarının üst kesiminde bulunan mukos mambranındaki(organelindeki)koku alma sinirleri yoluyla olur. Mukozadaki kimyasal işlemden sonra koku,elektriksel iletişimle merkezi sinir sistemindeki( beyindeki) koku merkezine gelir ve algılanır. 6

7 Koklamanın iki işlevi vardır.temel görevde,tehlike sinyali alma,yiyecek ve içeceklerin kullanılabilirliğini anlamadır.psikolojik görevde,güzel kokular yaşamın tinsel ve düşünsel önemini anlatır. Bir koku sürekli alınırsa,bir süre sonra koku duyulmaz olur.bu duruma adaptasyon(uyum) denilmektedir. Kokular,resim ya da sesten daha kolay anımsanmaktadır. Koku almada,bireysel farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Beden kokusu,hem genetik hem de yaşam tarzı ile değişikliğe uğrar.bazı hastalarda,değişik kokular oluşur ve çevredekileri rahatsız eder. Gıdaların,beden kokusunda rolü bulunmaktadır.çok et tüketenlerde etsi,çok balık yiyenlerde balıksı koku oluşur. Besinlerden soğan ve sarımsak da,bedende ve nefeste kokulara neden olur. Erişkin bir kişi,yaklaşık birkaç bin kokuyu ayırt edebilir.kadınların ve çocukların koku alma duyusu daha gelişmiştir.oysa,ilk çağlarda avcı olan erkek olduğuna göre tersi olmalıydı.erkeklerin koku duyusu daha gelişkin olmalıydı.belki de öyleydi de,çağdaş yaşamda erkekler avcılığı bıraktıklarından,bu gerileme ortaya çıkmıştır. Bebeklerin koku alması 12 aylık olduktan sonra başlar;6 yaşlarında tamamlanır.ancak yeni doğmuş bebekler,annelerinin ve sütlerinin kokusunu diğerlerinden ayırt edebilmektedirler.anneler bebeklerinin,bebekler de annelerinin kokusunu diğerlerinden ayırt edebilmektedirler.bu nedenle,bebeğin ana rahminde inci haftalardan sonra,koku almağa başladığı düşünülmektedir. İyi ve kötü kokular;ağır ve hafif kokular vardır.ayrıca;yedi temel kokunun olduğu varsayılmaktadır.bunlar;çiçek-nanemsi-eterik-çürüksü-kafur-ter-mis kokuları olmaktadır. Burun da dil gibi suda(mukus-sümük)çözünen kokulu molekülleri algılar.koklama da,suda çözünebilen maddelerde olur.bu nedenle,tat alma duyusu ile iç içedir. Burun koku alma organıdır.ucu kıkırdaktan,arkası kemiktendir.burun boşluğu,sapan kemiği ile ikiye ayrılır.boşluklarda,ortaya doğru inen üçer tane kemik çıkıntılar vardır.aralarında hava dolaşan bu kemiklere,boynuzcuk kemikleri denir.bu kemiklerin arasındaki boşluklara sinüs boşluğu denir. Burun boşluğu,mukus(sümük)salgılayan epitel(deri) hücreleriyle döşenmiştir.burundaki kıllar ve mukus,kirli havayı temizler,mukus ayrıca havayı nemlendirir,burun kıvrımları ise ısıtır. Burundaki koku reseptörleri(alıcıları)çok çabuk adapte olurlar.ilk saniyede kokunun yüzde ellisi alınır.sonraki birkaç dakika içinde,kokuya adapte olunur. 7

8 Kişilerin CO gibi zehirli gazları algılama yeteneği yoktur.o nedenle,karbon monoksidin(co) kokusuz olduğu ileri sürülür.oysa;eğer kişioğulları uzaya gitmeyi düşlüyorsa,her türden zehirli gazı soluma alışkanlığı edinmelidir.bunun için de,co gazı ve benzerlerinin (mutlaka bir kokuları vardır)kokusunu alma eğitimleri yaptırılmalıdır. Kişilerde,koklama epiteli yaklaşık 5 cm karedir.köpeklerde bazı kez 100 cm kareye ulaşmaktadır.o nedenle,köpekler bizlerden daha iyi koku alabilmektedir. Islak bir zar gibi burun içinde yaklaşık mm karelik bir alanı kapsayan mukus epitelinin asıl işlevi,koku almaktır. Bunun yanında,solunan havadaki toz parçacıkları,burun mukozasının yapışkan salgısıyla tutulur.mukoza hücrelerinin üzerindeki sil (kirpik) adlı ince uzantılar ile dışarıya taşınır.burun mukozası,yabancı tozlarla(karabiber gibi)tahriş olduğunda hapşırma ya da aksırma ortaya çıkar. Ergin bir kişioğlunun koklama epitelinde milyon koku alıcı hücre bulunur.bu hücrelerin yaşam süresi bir ay kadardır.her bir hücrede,6-8 sil vardır.beyinden gelen her bir sinir hücresine,bin kadar koku alıcı bağlanır.koku alıcılar,değişik dolayında kokuyu ayırabilir.bazı görüşlere göre,koku alma hücreleri de,tat alma hücreleri gibi,her bir tür koku için uzmanlaşmıştır. Her duyu organı,almış olduğu uyarıları beyne yollar.orada değerlendirilip yorumlandıktan sonra ilgili organa beyinden emir gelir.organ,tepkisini gösterir.iyi kokuyu içimize çeker,kötü kokuda burnumuzu kapatır ya da yönümüzü kokunun geldiği yönden başka yöne çeviririz. Kişilerin yüzde 41 i idrar kokusunu,yüzde 36 sı bira kokusunu,yüzde 7 si balık kokusunu alamazlar.bu olgu,bu güne dek açıklanamamıştır.yalnızca,çinko eksikliğinin koku alma duyusunu zayıflattığı bilinmektedir. Hayvanlardaki koklama lobu(uç beyindedir)memelilere doğru,oransal olarak küçülmektedir.diğer yandan kafatasındaki thalamus;koklama hariç tüm duyuların toplandığı yerdir.beyindeki koku alma ve tat alma merkezleri aynıdır. Her kişioğlunun DNA sı gibi,kendisine has koku kimliği bulunmaktadır. Koku ölçen ve kokuları ayırt eden bir aygıt bugüne dek geliştirilememiştir. Koku alma mesajları,beynin korteks bölgesindeki koku alma merkezine gönderilir.koku alma merkezi,doğrudan hipotalamus ile bağlantılıdır.ancak,beynin ürettiği koku sinyallerinin oluşumu ve yapısı çözümlenememiştir. Gül ile zambak kokusu nasıl ayırt edilir?bunlar,beyinde değişik noktalara mı gider,yoksa bir ortak noktada mı işlenir? Koku algılama noktalarının hem beyinde hem de alıcı hücrelerde ayrı olduğu düşünülmektedir.o zaman,beyinde binlerce değişik kokuyu algılayacak binlerce ayrı nokta 8

9 bulunduğunu düşünmek gerekmektedir.bu da beynin yapısının ve nöronların dağılımının ve işlevlerinin ne denli karmaşık olduğunun bir başka kanıtı olmaktadır. Diğer yandan,binlerce ayrı kokuyu algılayan resaptörleri(alıcıları)kodlayan genler olduğu anlaşılmıştır.bunlardan,yüz değişik gen tanımlanmıştır. Koku almayla ilgili hastalıklar şunlardır: En önemlisi sinüzit hastalığıdır.sinüslerin iltihaplanması sonucu,gidip gelen dayanılmaz baş (alında)ağrıları ortaya çıkar. Burada,bir anımı anlatmak isterim.gençliğimizde,dalarak zıpkınla balık avlardık.böyle bir günde,arkadaşım dalıyor ben de kıyıda dinleniyordum.arkadaşım bir balık saptamış olmalıydı ki,dalıp çıkıyordu.birden,denizin üzeri kıpkırmızı oldu.arkadaşım da suda çırpınıyordu. Hemen denize girip yardımına gittim.burnundan çeşme gibi kan akıyordu.onu kıyıya getirip yan yatırdım.bir süre sonra,kanaması durdu.meğerse,balığın peşinden yedi metreye maskesiz ve tüpsüz daldığından,basınç nedeniyle burnu kanamıştı.olayın iyi yanı sonradan ortaya çıktı.sinüzit hastası olan arkadaşımın sinüzit hastalığı sona erdi.doktor bir arkadaşımızın açıklamalarına göre,denizin basıncıyla sinüslerdeki iltihap boşalmış ve hastalık geçmişti.tam Her mazarrattan(kötülükten)bir iyilik doğar olmuştu. Adaptasyon(uzun süre aynı kokuyu alma durumu)da koklama duyarlığının yüzde kadarı yitirilmektedir. Bazı kişilerde,doğuştan koku körlüğü(anosmi) hastalığı vardır. Koklama bozuklukları: Burun hastalıkları, Burun damlalarının ve spreylerinin uzun süreli kullanımlarında ortaya çıkan koklama bozuklukları, Başa alınan darbeler(koku alma merkezini etkileyen), Sara hastalığı, Burun iltihapları ve sinüzit, Şizofreni, Tik olarak elini,ayağını koklama, Değişik varlıkları koklama tiki, Uçucu madde koklama hastalığı 9

10 Olmaktadır. Ahmet,sol eliyle kulağını kaşıdı.bu arada,dokunma duyusu nedir,nasıl oluşur? diye düşündü. Dokunma duyusu,tüm bedenimizi saran derinin bir varlığa değmesi ile ya da herhengi bir şeyin ve olgunun deriye basınç yapması ile ortaya çıkan duyudur. İki türlü dokunma duyusu vardır. Savunma sistemi:ağırlığa karşı ve beklenmedik dokunmalarda ortaya çıkar. Ayırım yaptırıcı sistem:varlıklar ve olgular hakkında bilgi edinilmesine yöneliktir. Dokunma duyuları;sert,yumuşak,düz,pürüzlü,keskin,kör,kaygan,yapışkan,yaş,kuru,sıcak, soğuk olmaktadır. Tüm tenimiz,dokunma duyusunun bulunduğu alanlardır.dokunmayı algılayan dokunma sinirleri,derinin tamamına yayılmıştır.ancak,asıl dokunma duyu organı;el,parmaklar ve parmak uçları olmaktadır. Dokunma duyusunun şiddeti,bedenin değişik yerlerinde ve kişiden kişiye farklılıklar göstermektedir. Körler,görme duyusu eksikliğini dokunma duyusu ile giderirler.hatta,dokunarak renk ayırımı yapan (sonradan olma) körler bile vardır. Dokunma duyusu,anne karnında gelişen ilk duyudur. Doğumdan sonraki ilk beş ayda dudaklar ve dil dışında dokunma duyusu tam gelişmiş değildir.bu nedenle,yeni doğan bebeğin eline iğne batırılsa tepki vermez.bebek,aile bireylerinin kendisine dokunmasından hoşlanır.fazla dokunulmayan bebeklerde,büyüme geriliği gözlenmiştir. Diğer duyularda olduğu gibi,dokunma duyusunda da varlıkların fiziksel enerjisi algılanır ve sinirlerce duyuya dönüştürülür.tüm duyumlarda bir alt eşik bir de üst eşik vardır.kişioğlu,bu iki eşik arasındaki uyarıları algılar.aynı türden uyarıya uzun süre maruz kalınırsa adaptasyon(alışma,duyarsızlaşma) ortaya çıkar. Derideki sıcaklık soğukluk noktaları,diğer dokunma algılama noktalarından farklıdır.acı ve sızı iç organlarda çok az duyulur.ağrı duyusu da dokunma ile oluşur. Deri,üst deri ve alt deri olarak iki tabakadır.üst deride duyu sinirleri bulunmamaktadır.kan damarları,duyu hücreleri,duyu sinirleri alt deride(epidermus,endoderm) bulunur. Bedenin her yerindeki derideki duyu hücreleri dağılımı homojen(tek tip yapıda)değildir.ayrıca,derideki duyu hücreleri duyuların türlerine göre(sertlik,acı gibi)uzmanlaşmışlardır.en duyarlı deri parmak uçları ile dudaklardadır.parmak uçlarında en 10

11 çok alıcı hücre bulunmaktadır.bir santimetre karede dolayında duyu alıcı hücre bulunduğu varsayılmaktadır. Deri, santimetre kareyi kaplayan en geniş duyu organımızdır. Her duyuda olduğu gibi,dokunma duyusunun gelişmesinde ve çalışmasında dikkat çok önemlidir.deri duyumlarını,tek tek sinir hücreleri değil duyu hücre örüntüleriguruplaşmaları- algılar.bu hücreler karmaşık yapılı olup biri birleriyle sürekli ilişki içindedirler.alt derideki dokunma duyu hücreleri,duyumu alıp beyindeki dokunma-hissetme merkezine iletir.algılama burada olur. Sevinç,korku,heyecan gibi durumlarda beyinden gelen emirlerle sinir hücreleri kıl kaslarını gerer ve kıllar dikleşir.ürperme olayı oluşur.tıpkı korkan bir kedinin kıllarının dikleşmesi gibi. Deride,çeşitli uyarılara dönük alıcılar vardır.deri,mekanik enerjideki değişmeleri dokunma ve basınç alıcıları ile alır.bunlar,mekanik enerjiyi elektro kimyasal enerjiye dönüştürürler.bunları,dokunma sinirleri impulslar(darbeler) olarak beyindeki merkeze taşır ve algılama beyinde tamamlanır.uzmanlaşmış sinir uçları(merkel diskleri,ruffini sonlamaları,pacini cisimciği,meisner cisimciği,krause soğanı)adlarını alırlar.ancak,tüm bu sinirlerin,aynı zamanda ortaklaşa bir bilinçle çalıştığı düşünülmektedir. Dokunma duyusu,bir milisaniyeden az bir sürede beyne ulaştırılmaktadır. Dokunma duyusu merkezi, beynin tam ortasında yer alır.pacietal lobda,motor korteks temporal lob ve angüler girus ün ortasında yer alır. Diğer yandan,dokunma duyusunun öğrenme sürecinde önemli bir rolü vardır.çünkü,öğrenme alanı angüler girus dokunma hücresinin yanında yer alır. Bebek,dokunarak öğrenir.her dokunuşta hem dokunma merkezi hem bellek çalışır. Dokunma duyusu bozuklukları ve hastalıkları bulunmaktadır C derece arasındaki sıcaklıklarda deri sürekli olarak dokunmuş durumda kalırsa,deri zarar görebilir. Stereognazi,varlıkları elle dokunarak tanıma olgusudur.daha önce bilinenler tanınabilir. Grafestezi,gözler kapalıyken avuç içine yazılan yazının anlaşılması olgusudur. Deri yaralanmalarında ve yanmalarında da dokunma duyusu zarar görür.deri yanmaları: Asit,baz,deterjan ile temaslarda Güneş ışınlarının zararları altında uzun süre kalmada ortaya çıkmaktadır. Usker sendromu hastalığında dokunma duyusu hasar görmektedir. Tüm deri hastalıkları da dokunma duyusunu etkiler.başlıcaları: 11

12 Egzama,selülit,sedefhastalığı,vitiligo,ciltalerjileri,çıban,sivilce,ben,şirpençe,temriye,uçuk,yıla ncık,emripel,behçet hastalığı gibi hastalıklardır. Bazı deri hastalıklarının tanısında dermatoskop diye bir alet kullanılmaktadır. Ahmet,pencerenin önünden bir kelebeğin uçup gittiğini gördü.nasıl görüyorum acaba? diye düşündü. Görme,belirli bir dalga boyundaki elektromanyetik ışınların(görülebilir olanlar)verdiği uyarıların algılanmasını sağlayan duyudur. Görme,tıpkı bir fotoğraf makinesi gibi çalışan gözlerimize varlıklardan gelen ışınların,önce saydam tabaka(kornea) ve mercek(lens)tarafından kırılarak,gözün arkasında yeralan retina tabakasına odaklanmasıdır.sonra,burada oluşan(ters)görüntü,görme sinirlerince beyne taşınır ve görme merkezinde düz bir görüntü oluşur. Gözler,bir fotoğraf makinesi tekniği ile çalışırlar.ancak,bir fotoğraf makinesinin yapamayacağı birçok işlemi de yaparlar.göz,görme işini doğrudan yapan bir organdır.bu nedenle,gözün koruyucu yapıları vardır.bunlar;kaşlar,kirpikler,göz kapakları,gözyaşı bezleri ve göz kaslarıdır. Nasıl gördüğümüze dair açık düşünceler oluşmamıştır.görmeyi açıklamada görsel ruhbilim(sinema fikrine dayanır),görsel fizyoloji(göz-beyin ilişkisini anlatır) ve hücre biyolojisi(nöronları çözümlemeğe çalışır) bilim alanları vardır. Görme,yalnızca ışınların algılanması değildir.orada ne var,ne deviniyor,bunların anlamı nedir? Bu konuları çözümlemek için göz ve beyin ortaklaşa çalışırlar. Görmenin ayrıntılı incelemelerinde bazı gerçeklerle karşılaşılmıştır. Görme sistemi,bizi aldatabilir.görmek istediklerimizi görürüz.bir vazo resminin iki yanında iki ayrı adamın resmi de varsa,isteneni görürüz. Görsel bilgilerde belirsizlikler olabilir.bir trafik kazasına tanıklık eden onlarca kişi,onlarca değişik olay anlatabilir. Görme,bitiştirici bir süreçtir.beyin,görüntüyü kaydetmekle kalmaz,onu yorumlar. Beyin,kör noktayı doldurmaya çalışır.kör nokta,gözdeki görme sinirleri bölgesidir.ayrıca,trafikte sürücünün sol arkasında da bir kör nokta bulunmaktadır. Görme olgusu,varlıkların ve evrenin ve olayların bir simgesel yorumudur. Görmede;biçim,renk,devinim,boyut,derinlik,uzaklık ayrı ayrı algılanır. 12

13 Varlıklardan yansıyan ya da çıkan ışınlar olmazsa,görme olayı gerçekleşmez.görme olayının olması için,bu ışınların göze ulaşması gerekir.o nedenle,uzaydaki birçok varlığı görememekteyiz.gerçekte varlıkları,beynimizle görürüz. Görme,göze ulaşan fotonların(ışığın)algılanması ve çözümlenmesidir.gözler,beynin uzantısı gibi çalışmaktadırlar. Gerçekte tüm duyular,beynin uzantısı olarak çalışmaktadır.dolayısıyla,kişioğlunun bedeni,nöronlardan oluşan bir plazmanın biçimlendirdiği uzay varlıklarıdır.tıpkı,kuark plazmalarının yoğunlaşarak uzay varlıklarını oluşturması gibi,nöronlar da uzantılarında yoğunlaşarak kişioğlu bedeni dediğimiz uzayı varlıklarla(organlarla) doldurmuş gibi olmaktadır.tüm duyu organlarımız ve diğer organlar(yürek hariç) sinir sistemi ile beyne bağlanmış durumdadır.bir tek yüreğimizde sinir sistemi yoktur.yüreğin kasları,bedenimizdeki tek iradi olmayan kaslardır.yüreğimiz ana karnında beyinden emir almadan çalışmaya başlamakta ve tüm yaşamımız boyunca beyinden emir almadan çalışmasını sürdürmektedir.bu durum da ilginç bir olgudur.belki de,beyin yoluyla yüreğe emir vermek,egemen olmak olanaklıdır.çünkü,bazı Hint fakirlerinin(yogilerin)yüreklerini belirli sürelerde dururup yeniden çalıştırdıklarına dair söylenceler bulunmaktadır. Görme türleri şunlardır: Normal görme-flu(sisli)görme Normal(gözle) görme-gözlük ya da lensle görme Normal görme-şaşı görme Ultraviyole ve görülebilir ışınlar,kızılötesi ışınlar;x ve y ışınları,gamma ışınları,mikrodalga ve radyo dalgaları elektromanyetik spektrumu(gökkuşağını) oluşturur.görülebilir ışığın dalga boyu,gözdeki görme hücrelerini(rod ve cone hücreleri) etkileyecek boyuttadır. Görülebilir ışınların madde ile etkileşimi,x ışınlarından ayrıktır.görülebilir ışınlar 700 nanometre-400 nanometre(milyarda bir) aralığındadır.bazı kişiler; dalga boyundaki ışınları da görebilmektedirler. Keşke,gözlerimizin yapısı,evrende varolan tüm ışınları algılayabilecek bir yapıda olsaydı.o zaman,çok daha değişik ve çok daha devingen bir evreni görüyor ve izliyor olacaktık.ne yazık ki bu yeteneğimiz yoktur.güneşe açık gözle çok kısa bir süre baktığımızda bile,güneş ışınları nedeniyle geçici körlük yaşamaktayız.oysa,güneşteki patlamaları çıplak gözle izlemek ne denli güzel ve yararlı olurdu. Gözün görme işlevini;göz merceği,gözdeki reseptörler(ışığı alıcı hücreler) ve ışığı elektrik impulslarına(darbelerine)dönüştüren ve beyne ulaştıran sinir hücreleri ve görme sinirleri yerine getirir. Gözler;üç tabakadan oluşur.sert tabaka-damar tabaka-ağ tabaka. 13

14 Sert tabaka, beyaz olup gözün ön ve ortasında saydamlaşarak saydam tabakayı(kornea) oluşturur.bu tabaka,ışığı kırarak göz bebeğine taşır. Damar tabaka,gözdeki kan damarlarından oluşur ve gözün önünde düzleşir ve irisi oluşturur.iris,gözün renkli kesimidir. İriste göz rengi pigmentleri bulunur ve göze rengini verir. İrisin ortasında göz bebeği vardır.işık,buradan göze girer.göz bebeği,göze gelen ışığın şiddetine göre daralır ya da genişler. Göz merceği,irisin arkasında yer alır.ağ tabaka ile göz merceği arasındaki(gözün arka odası denilir) boşluk berrak,jelatinimsi bir madde ile doludur. Ağ tabaka(retina) gözün en gerideki ve derindeki tabakadır.işığı alan reseptör(alıcı)hücreleri ile bunları elektrik darbelerine dönüştüren sinir hücreleri ile döşenmiştir. Alıcı hücreler koni ve çomak olmak üzere iki tiptir.koniler,renkleri görürler.çomak hücreler varlığın biçimini,konumunu algılar. Retina,duyusal ve pigment epitelinden oluşur.duyusal retina çok katlı bir yapıya sahiptir ve ışık enerjisini sinirsel uyarıya dönüştürür. Retinada fotoreseptörler(ışık algılayıcıları),bipolar hücreler(ışığı iletir),ganglion hücreleri(ışığı beyin sinirlerine aktarır),müller hücreleri(destek hücreleri) vardır.fotoreseptörler koni hücreler(cone) ve çubuk hücrelerden(rod) oluşur. Görme olgusu;en karmaşık duyudur.ayni anda ışık,renk,yer,boyut,devinim algılanmaktadır.bu olgu sırasında gözlerdeki mercekler,dış görüntüyü ağ tabakaya aktarır.bu nedenle,gözler üzerinde çok çalışmalar ve deneyler yapılmıştır.en iyi tanınan organımız,gözlerimizdir denilebilir. Ağ tabakada,fotonlara-ışık foton akımıdır-tepki veren milyarlarca bağımsız ışık duyargası vardır.bu ışık duyargaları,ışınları sinirler aracılığıyla beyne taşır,varlıktan çıkan ışınların ortaya koyduğu varlık biçimi ve varlığın diğer özellikleri,beyince algılanır. Gözlerde,üç tür koni biçimli görme hücresi vardır.bunlar,kısa,orta ya da uzun dalga boylarını algılar.ya da mavi,yeşil,kırmızı renkleri algılayan koni hücreler vardır.erkeklerin küçük bir yüzdesinde kırmızı konileri yoktur.renk körüdürler. Ara renkler de bu koniler aracılığıyla(birlikte çalışmaları ile) algılanmaktadır.ara renklerin algılanması işlevinin gerçek bir mucize olduğu anlaşılmaktadır. Her duyuda olduğu gibi,görmede de dikkat çok önemlidir.dikkat,bir projektör gibi çalışır.dikkatle bakılan varlıklar,daha iyi görülür. Gözler; Ao arasındaki dalga boyundaki ışınlarla uyarılır. 14

15 Kornea ve göz merceğinden geçen eksenin retinayı kestiği yerde bir çukur bulunmaktadır.buna,sarı leke denilmektedir. Göz merceği,mercek bağları ile kirpiksi cisim denilen kesime bağlıdır.bunların yardımıyla göz merceğinin yuvarlaklığı(odak noktası)değiştirilir.buna,göz uyumu denilir. Gözdeki ön oda sıvısı,iris ile kornea arasındaki boşluğu doldurur.işığın kırılmasında rol alır.arka oda,göz merceği ile iris arasındaki boşluktur.mercekle ağ tabaka arası,camsı cisim denilen bir sıvı ile doludur. Gözdeki alıcılar duyu sinirlerine bağlıdır.bu duyu sinirleri gözlerin arkasında birleşip(optik sinir)i oluşturur.göz sinirlerinin göz yuvarlaklarından çıktıkları yerde,alıcı hücreler bulunmaz.buraya,kör nokta denilmektedir. Görme olayı şöyle gerçekleşmektedir: Varlıklardan gelen ışınlar,saydam tabakadan kırılarak geçtikten sonra göz bebeğinden de geçerler ve merceğe ulaşırlar. Mercekte ışınlar bir kez daha kırılır ve camsı cisimden geçerek retina üzerinde(fotoğraf makinesinde olduğu gib)ters görüntü oluşturur.gelen ışınlar,koni ve çomak biçimindeki alıcı hücreleri uyarırlar.bunlar da,görme sinirlerinde elektro kimyasal taşımayı(elektrik darbelerini)başlatır.impulslar,duyu sinirleri ve optik sinir tarafından beyne ulaştırılır. Beyindeki görme merkezinde gelen darbeler değerlendirilir.varlık düz,net ve renkli olarak algılanır. Elektrikel darbeler beyne varlığın tümü,biçimi,rengi,uzaklığı,devinimi,ortamı hakkında tüm bilgileri taşırlar.bu işlem,saniyenin onda biri kadar bir sürede gerçekleşir ve tamamlanır. Beyin,ağ tabakaya ters düşmüş olan görüntüyü düzeltir. Beyin,iki gözden gelen görüntüleri(bunlar biribirinden farklıdır-aynı varlığa bir sağ bir de sol gözle bakarak bu farkı deneyebiliriz)birleştirir.burada akla neden iki gözümüz var sorusu takılmaktadır.belki de kafatasımızın arka yanında ya da şakaklarımızda da ikiden fazla gözlerimiz olsaydı daha çok varlığı aynı anda görebilirdik.o zaman,beynin de bu tür birden çok görüntüyü algılayıp yorumlayacak yeni bir organizasyonunun olması gerekecekti.hiç şüphe yok ki,altı gözü olan bir kişioğlu,doğada yaşamada çok daha fazla üstünlükler yakalayabilecektir. Görme sinyalleri ilk olarak beynin arka kabuğundaki görme alanına ulaşır.bu merkezin 2,2 mm kadar kalınlığı ve birkaç santimetre alanı vardır.altı tabaka halinde,yüz milyon kadar nöron (beyin hücresi) içermektedir.ilk algı,dördüncü tabakada oluşur. Bu görme merkezi,uzayda kuarkların kuark adacıkları oluşturması gibi beyinde de (nöron adacıkları) nın bulunduğunun bir belirtisidir. 15

16 Tüm duyular gibi,görme duyusu da nöronlarca kimyasal olarak gerçekleştirilmektedir.bu görme olayının tinle(ruhla) bir ilgisi yoktur. Beyin,yalnızca nerede ne ışık şiddeti olduğunu gösteren sinir hücreleri takımıyla yetinmez.işıkları simgesel tanımlamalara da tabi tutar.gerçekte gözler,evrenin simgesel yorumunu görürler.beyin,ışınları simgeleyip görüntüyü oluştururken tin yoktur.deneyimlerimiz ve genlerimizdeki bilgiler vardır.görmede en önemli işlem,beynin biçimi zeminden(ortamdan)ayırmasıdır.zaten beyin biçim,devinim,renk,boyut gibi öğeleri ayrı ayrı algılamaktadır. Beyindeki bazı öğeler,ince ayrıntılara,bazıları daha kaba,bazıları ise iyice kaba ayrıntılara tepki göstermektedir.varlıkların üç boyutlu görülebilmesi için,varlığın olduğu ortamın tamamının üç boyutlu görülmesi gerekir.ayrıca,derinliğin de algılanması gerekir.hareketlerde dikkat işin içine girmekte ve beyindeki uzun erişimli sistem,bunları kaydetmektedir.dikkat ve dikkatin yönlendirilmesi,görme olayında değişikliklere yol açmaktadır. Beyindeki görme merkezi,oksipital lobdadır.kendini görememektedir.ana görme merkezi ve yorum merkezinden oluşmaktadır. Beyinde 30 adet görme merkezi tanımlanmıştır.beynin yüzde kadarı görme yolları ve görme ile ilgili yüksek merkezlere ayrılmıştır. Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere,biyologlar en çok beynin görme işlevi üzerinde yoğunlaşmışlardır.diğer duyuların beyince nasıl algılandığına dair bilgilere ulaşılmamışken,görme duyusunun beyindeki durumu hakkında oldukça yol alınmıştır.yine de görme olayı ile ilgili tam ve açık seçik bir görüşe ulaşılamamıştır. Çünkü gözler,kişioğlunun dış evrene açılan kapılarıdır.gözleriyle teleskoplar yardımıyla makro kozmosu,mikroskoplar yardımıyla mikro kozmosu incelemek;bunlara ait hesapları yapmak ve denetlemek olanağını bulmaktadır.o nedenle,gözlerin (beynin bir tür uzantısı)olduğu ileri sürülmektedir. Beyindeki görme kortikal bölgesinde ortaya çıkan bozukluklar,görme bozukluklarına yol açmaktadır.keza,beyin hasarları sonucu da bazı görme bozuklukları ortaya çıkmaktadır.beyin hasarları sonunda;yarım görme(yarıyı ihmal),renkleri görememe(renk seçememezliği),yüz tanımamazlığı(oğlunun yüzünü tanımama),devinimleri bozuk görme,derinlik algısını yitirme gibi olgular ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca,gözlerden kaynaklanan görme hastalıkları vardır. Miyopluk:Gözün çapının uzun olması sonucu,görüntü sarıbenek üstüne değil önüne düşer.uzağı seçemezler.gözlükle,lensle ya da operasyonla düzeltilmektedir. Hipermetropluk:Gözlerin çapı kısadır.işınlar,sarıbeneğin arkasına düşer.yakını iyi göremezler.gözlükle,lensle,operasyonla düzeltilir. 16

17 Astiğmatizm:Kornea ya da göz merceğindeki kavislenmeden dolayı,varlıklar bulanık görülür.gözlükle,lensle,operasyonla düzeltilir. Operasyonlar genelde lazer ışınları ile yapılmaktadır. Presbitlik:Göz merceği esnekliğini yitirmiştir.yakın iyi görülmez.gözlükle düzeltilir. Körlük:Hiçbir ışını görememedir.doğuştan ya da sonradan olabilmektedir. Diğer görme hastalıkları:arpacık-blefant(göz kapağı iltihabı)-göz kanalı hastalıkları-diyabetik retinapati-patlak göz hastalığı-episklerit(skleranın dış tabakasının yangısı)-glokom(göz tansiyonu)-konjoktivit-göz tembelliği-göz tümörleri-göz yaralanmaları-kataraktkeratokonus(korneanın incelmesi)-kolokom(doğuştan gelen göz yarıkları)-kornea hastalıklarıorbiter hastalığı(korneanın örtülmesi)-renk körlüğü-ağ tabaka ayrılması,sklenet(göz akı iltihabı)-şaşılık,iris iltihabı,gece körlüğü(a vitamini eksikliği). Dalay Lamaların alınlarının ortasında bir üçüncü gözlerinin olduğu;bununla çok uzaklardaki ya da duvar gibi engellerin gerisindeki varlıkları da görebildiklerine dair söylenceler vardır.belki de,altıncı duyu dediğimiz yetenektir bu söylencede belirtilenler. Ahmet,böyle düşünürken,altıncı his(duyu)nedir,var mıdır? diye düşündü.o sırada çocukluğundaki bir anısını anımsadı. Dört yaşında olmalıydı.komşularının oğlu askere gitmiş,topçu olmuş,askerliğini İzmir yakınındaki bir topçu birliğinde yapıyordu.gece nöbeti sırasında,sorumlu olduğu bölgedeki bir topun kaması çalınmış.kama olmayınca,savaş topu bir demir yığınından başka bir şey olmuyordu. Bu nedenle,çocuğu tutuklamışlar,divanı harbe çıkaracaklardı.ne yapıp ne edip topun kamasını bulmalıydı çocuğun ailesi ve yakınları.başvurmadık yer ve yetkili bırakmamışlardı.ama,kamayı bulamamışlardı.kama,yer yarılmış yerin dibine batmıştı sanki. Sonunda,kayıp varlıkların yerini bilebildiğine dair söylence bulunan bir hoca efendinin evine gitmişti çocuğun anası.belli bir para ödemişler,adam,fincandaki su falına bakarak topun kamasının bulunduğu yeri söylemişti.topun kaması,filan tepedeki falan ağacın altında toprağa gömülmüştü. Gidip o tepedeki tanımlanan ağacın altını kazmışlar ve bir çuvala sarılı olarak topun kamasını bulmuşlardı.kamayı askeri yetkililere teslim edip asker çocuklarını,hapisten ve divanı harpten kurtarmışlardı. Buna,uzagörüm deniliyordu.bazı yetenekleri olan kişioğulları,geçmişteki ya da gelecekteki olayları ve varlıkları görebiliyorlardı.bu olayda da öyle olmuştu. 17

18 Ahmet e göre ise,hoca efendi çok akıllı adam olmalıydı.topun kaması ağır bir şeydi.çok uzağa taşınamazdı.kamayı çalan kişi,onu bir süre saklayacak idiyse,onu bir yere gömecekti.en iyisi bir ağaç altı olmalıydı.ayrıca,ağacın bazı özellikleri olmalıydı.karşıt durumda,ağacı karıştırırsa,onu gömen kişi kolayca onu oradan çıkaramazdı.hoca efendi,özelliği olan(örneğin yıllanmış çınar ağacı gibi)bir ağacı tanımlamış ve kama o ağacın altında bulunmuştu.yoksa,uzagörümmüş,altıncı hismiş bunlar gerçek olamazdı. Ama,bazı ruhbilimcilere göre ve doktorlara göre altıncı his(duyu) olabilirdi.altıncı duyu ile ilgili oldukça çalışma bulunmaktadır. Bir olayı önceden hissetme(olacağını düşünme),anılan bir kişinin biraz sonra o ortama gelmesi,bir görünümü önceden görmüş gibi olma,birisinin içinden geçenleri bilebilme gibi açıklanamayan,fizik ötesi olgulara altıncı his(duyu) denilmektedir. Uygulamada da gözlenmektedir.maden yataklarının ve su kaynaklarının aranmasında ve bulunmasında;bazı hastalıkların tanısında;cinayet suçlularının bulunmasında,çalınan şeylerin yerinin bilinmesinde ve bu gibi başka konularda altıncı duyu uygulamalarına rastlanmaktadır. Olacakları önceden bilme(önsesi) de buraya girer.örneğin,hazreti Fatma,ne zaman öleceğini önceden bildirmiştir.keza;bedri Ruhselman adlı ruhbilimci de,hangi gün ve nasıl bir olayla öleceğini önceden bildirmiştir. Altıncı hisse(duyuya) telepati(durugörü) de denilmektedir.önce bilimsel kabul görmemiştir.sonraları,beimsenmiştir.her kişide az ya da çok vardır.kadınların altıncı duyusu,erkeklerinkinden fazladır. Altıncı his;varolan beş duyunun tümü kullanılarak,varolmayan bir geleceğin ya da geçmişin beyne yansıtılmasıdır.belleğin dışında ve algı dağarcığının algılamasının ve anlamasının son bulduğu noktada ortaya çıkan bir duyudur. Görülmeyen varlıkları görebilmeyi olanaklı kılan bir duyudur.medyumluk,sezgilerimiz bu altıncı duyunun konusudur. Altıncı duyu kullanılarak telepati(uzaduyum),telekinezi(uzaktan devinim),yoga,astral yolculuklar yapılabilmektedir. Diğer yandan;altıncı duyuyu geliştirmek olanaklıdır.herkeste yüzde yirmi dolayında bu duyu vardır.örneğin,bir şarkı mırıldanırız.üç dakika kadar yürüdükten sonra,bu şarkının radyoda ya da televizyonda çalındığını ve söylendiğini gözleriz.bir tanıdığımızı düşünürüz.az sonra karşılaşırız. Altıncı duyuyu geliştirerek oranı yüzde yetmişin üzerine çıkarırsak,o zaman diğer kişiler bize ermiş kişi gibi bakarlar. Kedi,köpek,at gibi hayvanlarda bu duyu daha da gelişmiştir.örneğin,bir kediyi evinizden kilometrelerce uzağa bırakırsınız.o,yine sizin evinizi bulur ve size geri döner. 18

19 Altıncı duyu,bir tür beynin gelişmişliğidir.bunun sonucunda,varolan beş duyunun uzantısı olarak ortaya çıkmaktadır.bu,eğitimle olduğu gibi,bazı durumlarda beyindeki travmalar sonucunda da ortaya çıkmakta ve gelişmektedir. Bir tarihte Diyarbakır da Gürcü Bacı diye adlandırılan bir kadın vardı.beyin travması geçirmiş olduğu,yüzünden belli oluyordu.bu kadının altıncı duyusu çok gelişmişti.yaşadığı dönemin en ünlü falcısıydı.tüm politikacılar,onun müşterisiydi. Bu Gürcü Bacı yı ben de ziyaret etmiştim.kendisi gibi,bedeni ve yüzü çarpık bir kardeşi vardı.ahşap bir evin avlusunda elinde tuttuğu su dolu fincana işaret parmağınızı sokup ne öğrenmek istiyorsanız aklınızdan geçiriyordunuz.sonra,eski ahşap bir merdivenden Gürcü Bacı nın bulunduğu odaya gidiyordunuz.gürcü bacı;size bir şey sormadan aklınızdan geçirdiklerinizin yanıtını veriyordu. Bir arkadaşım benden önce girdi ve çıkınca Bir benim bir de allahın bildiği bir konuyu sordum.bildi ve benim sorumu yanutladı demişti. Ben de yanına gittiğimdekonuşmağa başladı.evlenip evlenmeyeceğimi öğrenmek istemiştim.bana,sarışın bir hanımla evleneceğimi söyledi.şimdiki eşim,yapma sarışındır.eşimden zenginlik göreceğimi belirtti.ben,ancak eşimden gönül zenginliği gördüm.bir de evlilikten iki oğlum ve bir kızım olacağını söylemişti.biz,iki oğlanı yaptıktan sonra durduk.kendi kendime Ben, ağabeyim ve kız kardeşim üç kardeştik.gürcü Bacı herhalde bizi gördü,karıştırdı. diyordum ki,on yıl aradan sonra kızım oldu. Kemiklerin sızlasın Gürcü Bacı diye ilenmiştim kadıncağıza.s Gerçekte altıncı duyumuz (belki de yedinci duyumuz da)vardır.ancak,evreni beş duyumuzla algıladığımızdan,altıncı duyu konusundaki araştırmalar sınırlı kalmaktadır.altıncı duyu,beynin bilinç altıyla ilgili olabilir. Başka bir görüşe göre altıncı duyu,parapsikolojinin(ileri ruhsal araştırmaların) konusudur. Bedenimizde varolduğu düşünülen manevi bir duyudur. Altıncı duyu,beynin ve bedenin kendini tedavi etmesine yarayan bir plasebo(hastalara ilaç diye su vererek hastaları iyileştirmek olayı)etkisidir. Altıncı duyu,psişik(tinsel) bir olgudur.kanıtlanamamaktadır.ama,bu durum,altıncı duyunun olmadığını göstermez.atomlar,atom kuramı kurulana dek vardı ama bilinmiyordu.altıncı duyu da birgün kanıtlanabilir.bunu sağlayacak yeni yöntemler geliştirilebilir. Ölümden dönüş-tünelin ucundaki ışığı görüp geri dönme olayı-travma durumu ya da halüsinasyondur.yaşadığımız evrenden başka evren yoktur.genelde,bu tür kişilerde altıncı duyu güçlenmektedir. Altıncı duyunun önemli bir alanı da Deja vü olaylarıdır.kişiler,bazı yerleri önceden gördüğünü,bazı olayları önceden yaşadığını düşünür.örneğin,izmir de doğmuş birisi,hiç 19

20 gitmediği halde,bir Paris resmine bakıp o yer hakkında detaylı bilgiler verebilmektedir.ya da bir film izlerken,perdedeki bir olayı kendisinin de daha önce yaşadığı izlenimine kapılmaktadır.bu alanda, bilimsel araştırmlarda epey yol alınmıştır. Bazı bilim adamlarına göre;geleceği görme yeteneğinin merkezi,diansefal denilen ve sempatik sinir sisteminin birleştiği beyin merkezidir.mağara adamlarında beynin bu merkezi bütünüyle faaldi.sonradan,merkezi sinir sistemi geliştikçe,bu merkez gerilemiştir.atatürk te de beyindeki bu merkezin faal olduğu ve onun birçok kehanetinin(geleceğe dönük görüşlerinin) olduğu söylenmektedir. En büyük ileriyi görme yeteneği olan kişi Nostradamus adlı hristiyan din bilgini olmaktadır.keza,mayaların da yerkürenin sonunun ne zaman geleceğine dair altıncı duyuları olduğu ileri sürülmektedir. Onlara göre.12aralık 2012 de yerküre yok olacaktır. Beyin,bedeni korumaya yönelik işlemlerini,genellikle duyu organlarını kullanarak yapar.bu sırada,eski duyu verilerini de kullanır.buna altıncı duyu denilmektedir. Altıncı duyunun beyindeki merkezi,anterior cingulate cortex(ön cingulet korteksi) olmaktadır.bu merkez,bir tür erken uyarı merkezidir.altıncı duyu,bu merkezde;bir şey ters gittiğinde,bir yanlışlıkta,ya da zor durumda devreye girmektedir.beynin bu merkezinin,olası zorluklara karşı eğitilebileceği düünülmektedir. Bir başka görüşe göre;kuantum kuramındaki sicim kuramına göre varolan paralel evrendeki ikizimiz devreye girerek,altıncı duyuyu oluşturmaktadır. Kabul etmek gerekir ki;mikro evrende,çok yüksek enerji düzeyinde,çok büyük yerçekimi(çekim) alanlarında olanları tam anlamış durumda değiliz.altıncı duyu da,bu alanlarla ilgili olduğundan anlamakta ve kullanmakta zorluk çekiyor olabiliriz.bilim geliştikçe,altıncı duyuyu da daha iyi anlayıp gözleyebileceğizdir. Ahmet;renkleri nasıl görüyoruz?tanıdık bir yüzü nasıl anımsıyoruz?nasıl işitiyoruz,tat alıyoruz,dokunuyoruz,kokuları alıyor ve ayırt edebiliyoruz?bu mucizeleri gerçekleştiren beynimiz nasıl bir organdır?nasıl çalışır,neler yapar?diye düşündü. Kişioğlu temelde bir enerji topağıdır.bu enerji topağının içindeki nöronlar(beyin hücreleri) durmaksızın aralarında alış veriş yaparlar.beyin,nöronların alışveriş yaptığı muazzam bir alışveriş merkezidir. Beynin en önemli işlevi olan akıl(us),sinir hücreleri(ve öbür hücrelerin) ve bağların moleküllerinin etkileşimidir. Bir başka beyin işlevi olan bilinci anlamamız için,sinirsel edimleri anlamamız ve çözümlememiz gerekmektedir. 20

GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ

GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ MEKANİK DUYULAR İnsanlarda dokunma, basınç, sıcaklık ve ağrı gibi bir çok duyu bulunmaktadır. Bu duyulara mekanik duyular denir. Mekanik duyuların alınmasını sağlayan farklı

Detaylı

DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR

DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR Duyu Algılama, Tepki Verme ve Beyin Algılama beyinsel analiz tepki Sıcaklık, ışık, ses, koku duyu reseptörleri: elektriksel uyarılara dönüşür Uyarı beyin korteksindeki talamus

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DUYU ORGANLARI 3 GÖRME DUYUSU VE GÖZ

ADIM ADIM YGS LYS Adım DUYU ORGANLARI 3 GÖRME DUYUSU VE GÖZ ADIM ADIM YGS LYS 159. Adım DUYU ORGANLARI 3 GÖRME DUYUSU VE GÖZ GÖRME DUYUSU VE GÖZ Vücudumuzdaki görme duyusu göz organında bulunur. Vücudumuzda göz içerisinde; Reseptör Mercek Sinirler görmeyi sağlayan

Detaylı

PSİ153 Psikolojiye Giriş I - Prof. Dr. Hacer HARLAK

PSİ153 Psikolojiye Giriş I - Prof. Dr. Hacer HARLAK Alıcı organların çevredeki enerjinin etkisi altında uyarılmasıyla ortaya çıkan nörofizyolojik süreçlerdir. Beyin Uyarıcı (Dış çevre ya da iç çevre) duyu organı (alıcılar) Birincil Duyular Görme İşitme

Detaylı

YGS ANAHTAR SORULAR #4

YGS ANAHTAR SORULAR #4 YGS ANAHTAR SORULAR #4 1) Düz ve çizgili kasları ayırt etmek için, I. Kasılıp gevşeme hızı II. Oksijensiz solunum yapma III. Çekirdeğin sayısı ve konumu IV. İstemli çalışma verilen özelliklerden hangileri

Detaylı

Havacılıkta Ġnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

Havacılıkta Ġnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA Havacılıkta Ġnsan Faktörleri Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA BÖLÜM 1 Biyolojik Varlık Olarak İnsan Birinci Bölüm: Fiziksel Faktörler ve Algı Geçen Hafta GEÇEN HAFTA İnsan, Fiziksel Faktörler ve İnsan Performansı

Detaylı

Besin Glikoz Zeytin Yağ. Parçalanma Yağ Ceviz Karbonhidrat. Mide Enerji Gliserol Yapıcı Onarıcı. Yemek Ekmek Deri Et, Süt, Yumurta

Besin Glikoz Zeytin Yağ. Parçalanma Yağ Ceviz Karbonhidrat. Mide Enerji Gliserol Yapıcı Onarıcı. Yemek Ekmek Deri Et, Süt, Yumurta SİNDİRİM SİSTEMİ KARBONHİDRAT PROTEİN Besin Glikoz Zeytin Yağ Parçalanma Yağ Ceviz Karbonhidrat Mide Enerji Gliserol Yapıcı Onarıcı Yemek Ekmek Deri Et, Süt, Yumurta Enzim Şeker Enerji Aminoasit YAĞ VİTAMİN

Detaylı

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER Vücudumuzda, bir dakika içerisinde, sayamayacağımız kadar çok olay gerçekleşir. Duyuları algılamak, düşünmek, yürümek, konuşmak gibi birçok olay aynı anda gerçekleşir.

Detaylı

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a Fizyoloji PSİ 123 Hafta 8 Sinir Sisteminin Organizasyonu Sinir Sistemi Merkezi Sinir Sistemi Beyin Omurilik Periferik Sinir Sistemi Merkezi Sinir Sistemi (MSS) Oluşturan Hücreler Ara nöronlar ve motor

Detaylı

Ses Dalgaları Testlerinin Çözümleri. Test 1 in Çözümleri

Ses Dalgaları Testlerinin Çözümleri. Test 1 in Çözümleri 3 Ses Dalgaları Testlerinin Çözümleri 1 Test 1 in Çözümleri 1. Ses dalgalarının hızı ortamı oluşturan moleküllerin birbirine yakın olmasına ve moleküllerin kinetik enerjisine bağlıdır. Yani ses dalgalarının

Detaylı

7. Sınıf Fen ve Teknoloji. KONU: Duyu Organları

7. Sınıf Fen ve Teknoloji. KONU: Duyu Organları Çevremizdeki değişim ve gelişmeleri algılayarak sinir sisteminin bilgilenmesini sağlayan organlara duyu organları denir. Duyu organları çevremizdeki, ışık, koku, tat, basınç, sıcaklık ve seslerin algılanmasında

Detaylı

İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve

İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve YAPAY SİNİRAĞLARI İnsan beyni, birbiri ile karmaşık ilişkiler içinde bulunan nöron hücreleri kitlesidir. Tüm aktivitelerimizi kontrol eder, yaradılışın en görkemli ve gizemli harikalarından biridir. İnsan

Detaylı

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir Sistemine (MSS) bilgi ileten ve bilgi alan sinir sistemi bölümüdür. Merkezi Sinir Sistemi nden çıkarak tüm vücuda dağılan sinirleri

Detaylı

Km/sn IŞIĞIN KIRILMASI. Gelen ışın. Kırılan ışın

Km/sn IŞIĞIN KIRILMASI. Gelen ışın. Kırılan ışın Işık: Görmemizi sağlayan bir enerji türüdür. Doğrusal yolla yayılır ve yayılmak için maddesel ortama ihtiyacı yoktur. Işınlar ortam değiştirdiklerinde; *Süratleri *Yönleri *Doğrultuları değişebilir Işık

Detaylı

10.01.2013. Görme Fizyolojisi. Dr. Sinan Canan sinancanan@gmail.com. Elektromanyetik Tayf

10.01.2013. Görme Fizyolojisi. Dr. Sinan Canan sinancanan@gmail.com. Elektromanyetik Tayf Görme Fizyolojisi Dr. Sinan Canan sinancanan@gmail.com Elektromanyetik Tayf 1 Görme Optiği Kırılma Görme Optiği Kırılma 2 Görme Optiği Odak Uzaklığı Görme Optiği Işığın gözde izlediği yol: Kornea (en yüksek

Detaylı

SİNİR SİSTEMİ VE BEYİN ANATOMİSİ 2

SİNİR SİSTEMİ VE BEYİN ANATOMİSİ 2 SİNİR SİSTEMİ VE BEYİN ANATOMİSİ 2 Bilgiyi işlemede büyük rol oynar HİPOKAMPUS Hafıza, öğrenme, bilişsel haritalama ve dikkat ile yakından ilişkilendirilmiştir Bu bölgeye zarar gelmesi öğrenme ve hatırlamada

Detaylı

10. Sınıf. Soru Kitabı. Dalgalar. Ünite. 3. Konu. Ses Dalgası. Test Çözümleri. Sismograf

10. Sınıf. Soru Kitabı. Dalgalar. Ünite. 3. Konu. Ses Dalgası. Test Çözümleri. Sismograf 10. Sınıf Soru Kitabı 3. Ünite Dalgalar 3. Konu Ses Dalgası Test Çözümleri Sismograf 2 3. Ünite Dalgalar Test 1 in Çözümleri 1. Ses dalgalarının hızı ortamı oluşturan moleküllerin birbirine yakın olmasına

Detaylı

Beş Duyumuz Duyu Organları ve Görevleri

Beş Duyumuz Duyu Organları ve Görevleri Beş Duyumuz Duyu Organları ve Görevleri Çözümlü Soru - 4 Deri ile ilgili olarak verilen aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Vücudumuzu bir örtü gibi kaplayarak güzel bir görünüm kazandırır. B)

Detaylı

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ 10. SINIF KONU ANLATIMLI 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ 2 Ünite 3 Dalgalar 3. Ünite 3. Konu (Ses Dalgaları) A nın Çözümleri 1. Sesin yüksekliği, sesin frekansına bağlıdır.

Detaylı

Adı Soyadı :. Numarası :.

Adı Soyadı :. Numarası :. Adı Soyadı :. Numarası :. Çalışma Kağıdı Konu: Beş Duyumuz Kazanım 1: Duyu organlarının önemini fark eder. 2: Duyu organlarının temel görevlerini açıklar. 3: Duyu organlarının sağlığını korumak için yapılması

Detaylı

ünite1 Fen Bilimleri Beş Duyumuz Beş Duyumuz 3. Burundaki kılları koparmak Çok sıcak cisimlere dokunmak

ünite1 Fen Bilimleri Beş Duyumuz Beş Duyumuz 3. Burundaki kılları koparmak Çok sıcak cisimlere dokunmak ünite1 Beş Duyumuz Beş Duyumuz Fen Bilimleri 1. Özgür Selin TEST 1 Kitapları okumamı sağlar. Annemin yaptığı kekin tadını almamı sağlar. Öğrencilerin sözünü ettiği duyu organları hangileridir? Özgür Selin

Detaylı

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER A) BİYOLOJİK ETMENLER KALITIM İÇ SALGI BEZLERİ B) ÇEVRE A) BİYOLOJİK ETMENLER 1. KALITIM Anne ve babadan genler yoluyla bebeğe geçen özelliklerdir.

Detaylı

Arka Beyin Medulla Omuriliğin beyne bağlandığı bölge kalp atışı, nefes, kan basıncı Serebellum (beyincik) Kan faaliyetleri, denge Pons (köprü)

Arka Beyin Medulla Omuriliğin beyne bağlandığı bölge kalp atışı, nefes, kan basıncı Serebellum (beyincik) Kan faaliyetleri, denge Pons (köprü) SİNİR SİSTEMİ BEYİN Belirli alanlar belirli davranış ve özelliklerden sorumlu. 3 kısım Arka beyin (oksipital lob) Orta beyin (parietal ve temporal lob) Ön beyin (frontal lob) Arka Beyin Medulla Omuriliğin

Detaylı

www.fendersi.gen.tr DUYU ORGANLARIMIZ

www.fendersi.gen.tr DUYU ORGANLARIMIZ DUYU ORGANLARIMIZ Çevremizi algılamamızda görevli olan göz, kulak, burun, dil ve deri duyu organlarımızdır. Duyu organlarımız birlikte çalıştığında çevremizi algılamamız daha kolay ve doğrudur. Çevremizdeki

Detaylı

Ses dalgaları. Dış kulağın işitme kanalından geçer. Kulak zarına çarparak titreşir.

Ses dalgaları. Dış kulağın işitme kanalından geçer. Kulak zarına çarparak titreşir. İşitme engelliler İşitme duyusu İşitme duyusu, ses olarak adlandırdığımız mekanik titreşimleri ortaya çıkarabilme yeteneğidir. İşitmenin gerçekleşebilmesinde etkili ve önemli rolü olan organımız kulaktır.

Detaylı

CANLILAR VE YAŞAM BEŞ DUYUMUZ DUYU ORGANLARI VE GÖREVLERİ

CANLILAR VE YAŞAM BEŞ DUYUMUZ DUYU ORGANLARI VE GÖREVLERİ CANLILAR VE YAŞAM 2. ÜNİTE BEŞ DUYUMUZ DUYU ORGANLARI VE GÖREVLERİ DUYU ORGANLARININ TEMEL GÖREVLERİ GÖZ: Görme Organımız Göz, cisimlerin şeklini, rengini ve büyüklüğünü kısacası görüntüsünü algılamamızı

Detaylı

ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI ALGI BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI Hesap Yapan Beyin Uyaranların kodlanması, bilgilerin saklanması, materyallerin dönüştürülmesi, düşünülmesi ve son olarak bilgiye tepki verilmesini içeren peş peşe

Detaylı

DUYU ORGANLARI GÖZ. Göz sert tabaka, damar tabaka ve ağ tabaka (retina) olmak üzere üç bölümden oluşur.

DUYU ORGANLARI GÖZ. Göz sert tabaka, damar tabaka ve ağ tabaka (retina) olmak üzere üç bölümden oluşur. DUYU ORGANLARI GÖZ Göz sert tabaka, damar tabaka ve ağ tabaka (retina) olmak üzere üç bölümden oluşur. a) Sert Tabaka: Gözün dışında bulunan beyaz renkli kısımdır ve gözü dış etkilerden korur. Işığı kıran

Detaylı

MATEMATİĞİN GEREKLİLİĞİ

MATEMATİĞİN GEREKLİLİĞİ Dr. Serdar YILMAZ MEÜ Fizik Bölümü Ses dalgalarının özellikleri 2 MATEMATİĞİN GEREKLİLİĞİ Matematik, yaşamı anlatmakta kullanılır. Matematik yoluyla anlatma, yanlış anlama ve algılamayı engeller. Yaşamda

Detaylı

Ünite. Dalgalar. 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları

Ünite. Dalgalar. 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları 7 Ünite Dalgalar 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları SES DALGALARI 3 Test 1 Çözümleri 3. 1. Verilen üç özellik ses dalgalarına aittir. Ay'da hava, yani maddesel bir ortam olmadığından sesi

Detaylı

Ses Dalgaları. Test 1 in Çözümleri

Ses Dalgaları. Test 1 in Çözümleri 34 Ses Dalgaları 1 Test 1 in Çözümleri 3. 1. 1 Y I. Sonar II. Termal kamera 2 Z 3 Sesin yüksekliği ile sesin frekansı aynı kavramlardır. Titreşen bir telin frekansı, telin gerginliği ile doğru orantılıdır.

Detaylı

SES DALGALARı Dalgalar genel olarak, mekanik ve elektromanyetik dalgalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Elektromanyetik dalgalar, yayılmak için bi

SES DALGALARı Dalgalar genel olarak, mekanik ve elektromanyetik dalgalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Elektromanyetik dalgalar, yayılmak için bi SES FĠZĠĞĠ SES DALGALARı Dalgalar genel olarak, mekanik ve elektromanyetik dalgalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Elektromanyetik dalgalar, yayılmak için bir ortama ihtiyaç duymazlar ve boşlukta da

Detaylı

Santral (merkezi) sinir sistemi

Santral (merkezi) sinir sistemi Santral (merkezi) sinir sistemi 1 2 Beyin birçok dokunun kontrollerini üstlenmiştir. Çalışması hakkında hala yeterli veri edinemediğimiz beyin, hafıza ve karar verme organı olarak kabul edilir. Sadece

Detaylı

Duyum ve Algı. Prof. Dr. Güler Bahadır Dr. Nilüfer Alçalar İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

Duyum ve Algı. Prof. Dr. Güler Bahadır Dr. Nilüfer Alçalar İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Duyum ve Algı Prof. Dr. Güler Bahadır Dr. Nilüfer Alçalar İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Amaç: Algı ve algının özelliklerini tanımlamak 2 Öğrenim Hedefleri: Öğrenciler; Algı ve duyumu

Detaylı

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI

ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI ALGI VE ALGISAL ÖRGÜTLEME YASALARI Çevredeki nesneleri ve olayları, tanıma, kavrama ve anlama, etiketleme ve tepki vermeye hazırlanma gibi işlemlerdir. ALGI Duyu organlarıyla gelen bilginin anlamlandırılmasıdır.

Detaylı

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER Boşaltım Sistemi İNSANLARDA BOŞALTIMIN AMACI NEDİR? VÜCUDUMUZDAN HANGİ ATIK MADDELER UZAKLAŞTIRILIR? İDRAR SU TUZ KARBONDİOKSİT BESİN ATIKLARI ÜRE ATIK MADDELERİ VÜCUDUMUZDAN HANGİ

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU 11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU DUYU ORGANLARI Canlının kendi iç bünyesinde meydana gelen değişiklikleri ve yaşadığı ortamda mevcut fiziksel, kimyasal ve mekanik uyarıları alan

Detaylı

Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır.

Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır. Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır. Burun boşluğu iki delikle dışarı açılır. Diğer taraftan

Detaylı

Göz Fonksiyonel & Klinik Anatomisi ve Fizyolojisi

Göz Fonksiyonel & Klinik Anatomisi ve Fizyolojisi Göz Fonksiyonel & Klinik Anatomisi ve Fizyolojisi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Temel Anatomi ve Fizyoloji Dersi SBF 122 Öğr.Gör.Dr. Nurullah YÜCEL Fonksiyonel & Klinik Anatomisi

Detaylı

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR?

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR? Beynin Temelleri Kitabın geri kalanının bir anlam ifade etmesi için beyinle ve beynin nasıl işlediğiyle ilgili bazı temel bilgilere ihtiyacınız var. Böylece, ileriki sayfalarda nöron gibi bir sözcük kullandığımda

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI 11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI Canlılar hayatsal faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ATP ye ihtiyaç duyarlar. ATP yi ise besinlerden sağlarlar. Bu nedenle

Detaylı

fetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin

fetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin Döllenmiş yumurta fetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin Yaşam boyu devam eden biyolojik, bilişsel, sosyal gelişim ve kişilik gelişiminin bilimsel incelemesi Gelişim psikolojisinin başlıca

Detaylı

Bilal ELÇİ tarafından düzenlenmiştir.

Bilal ELÇİ tarafından düzenlenmiştir. SES BU ÜNİTEDE BİLMENİZ GEREKENLER 1. Bir ses dalgasının belli bir frekans ve genliği olduğunu 2. Sesin titreşimler sonucu oluştuğunu 3. Ses yüksekliğinin sesin ince veya kalın olması anlamına geldiğini

Detaylı

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM 9.11.2015 ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM Konular Doğum öncesi gelişim aşamaları Zigot Doğum öncesi çevresel etkiler Teratojenler Doğum Öncesi G elişim Anneyle ilgili diğer faktörler Öğr. Gör. C an ÜNVERDİ Zigot

Detaylı

Güç ve Enerji. Güç; Enerji; Birimi = W - kw - MW. Birimi = Wh - kwh - MWh

Güç ve Enerji. Güç; Enerji; Birimi = W - kw - MW. Birimi = Wh - kwh - MWh Temel Kavramlar Gerilim (Voltaj) V, v, E, e volt V Yük (Charge) Q, q coulomb C Direnç R ohm W Kapasitans C farad F Endüktans L henry H Frekans f hertz Hz Güç P, p watt W Enerji E watt-saat Wh Ohm Kanunu

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI 11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI B) ÇEVRESEL (PERİFERAL) SİNİR SİSTEMİ Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir

Detaylı

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?. Eğer cevabınız hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri

Detaylı

SES. Meydana gelişi Yayılması Özellikleri Yalıtımı Kaydı

SES. Meydana gelişi Yayılması Özellikleri Yalıtımı Kaydı SES Meydana gelişi Yayılması Özellikleri Yalıtımı Kaydı Sesin Oluşumu Ses kaynakları titreşerek meydana gelir. Esnek olan cisimler ses dalgaları meydana getirebilir ve ses dalgalarını iletebilir. Titreşen

Detaylı

Fizyoloji ve Davranış

Fizyoloji ve Davranış Fizyoloji ve Davranış sorular sorular - sorular Farketmeden sıcak sobaya dokunduğunuzda hemen elinizi çekersiniz. Bu kısa sürede vücudunuzda neler olur? Kafein, esrar, alkol v.b.nin vücudunuzda ne tür

Detaylı

PSİKOLOJİYE GİRİŞ DUYUM VE ALGI. Öğr. Gör. Ezgi Deveci. Işık Üniversitesi Psikoloji Bölümü

PSİKOLOJİYE GİRİŞ DUYUM VE ALGI. Öğr. Gör. Ezgi Deveci. Işık Üniversitesi Psikoloji Bölümü 31.10.- 02.11. 2016 PSİKOLOJİYE GİRİŞ DUYUM VE ALGI Öğr. Gör. Ezgi Deveci Işık Üniversitesi Psikoloji Bölümü 31.10.- 02.11. 2016 1. Görsel Sistem 2. İşitme 3. Diğer Duyular 4. Algıda Organizasyon Süreçleri

Detaylı

YGS ANAHTAR SORULAR #3

YGS ANAHTAR SORULAR #3 YGS ANAHTAR SORULAR #3 1) Bir insanın kan plazmasında en fazla bulunan organik molekül aşağıdakilerden hangisidir? A) Mineraller B) Su C) Glikoz D) Protein E) Üre 3) Aşağıdakilerden hangisi sinir dokunun

Detaylı

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER Denetleyici ve Düzenleyici Sistemler Vücudumuzda aynı anda birçok karmaşık olayın birbirleriyle uyumlu bir şekilde gerçekleşmesi denetleyici ve düzenleyici sistemler tarafından sağlanır. Denetleyici ve

Detaylı

8. Sınıf. ozan deniz ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVI SES. 4. Sesleri birbirinden ayırmaya yarayan özelliğidir. K L M

8. Sınıf. ozan deniz ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVI SES. 4. Sesleri birbirinden ayırmaya yarayan özelliğidir. K L M 1. 3... Ḳ M Şekildeki çalar saatten etrafa yayılan ses dalgalarının K,, M noktalarındaki şiddetleri ve frekansları arasındaki ilişki aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir? Şiddetleri Frekansları

Detaylı

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA Havacılıkta İnsan Faktörleri Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA Ders Hakkında Dersin Genel Amacı: - İnsanı tanımak - Kusurlarımızın farkına varmak - (Sağlıklı) düşünme yi öğrenmek Dersin Özel Amacı: - İnsan faktörlerini

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : FĐZĐKSEL OLAYLAR ÜNĐTE 5 : IŞIK (MEB)

ÖĞRENME ALANI : FĐZĐKSEL OLAYLAR ÜNĐTE 5 : IŞIK (MEB) ÖĞRENME ALANI : ĐZĐKSEL OLAYLAR ÜNĐTE 5 : IŞIK (MEB) D- MERCEKLER VE KULLANIM ALANLARI (4 SAAT) 1- ler ve Özellikleri 2- Çeşitleri 3- lerin Kullanım Alanları 4- Görme Olayı ve Göz Kusurlarının 5- Yansıma

Detaylı

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

Doç. Dr. Orhan YILMAZ Yazar Ad 145 Doç. Dr. Orhan YILMAZ İnsanda yaş ilerledikçe tüm organlarda görülebilen yaşlanma işitme organında da görülür ve bu arada işitme duyusu da gün geçtikçe zayıflar. Yaşlılığa bağlı olarak gelişen

Detaylı

SİNİR SİSTEMİ 3(İNSANDA SİNİR SİSTEMİ) SELİN HOCAYLA BİYOLOJİ DERSLERİ

SİNİR SİSTEMİ 3(İNSANDA SİNİR SİSTEMİ) SELİN HOCAYLA BİYOLOJİ DERSLERİ SİNİR SİSTEMİ 3(İNSANDA SİNİR SİSTEMİ) SELİN HOCAYLA BİYOLOJİ DERSLERİ İNSANDA SİNİR SİSTEMİ İnsanda sinir sistemi merkezi sinir sitemi (MSS) ve çevresel sinir sistemi (ÇSS) olmak üzere ikiye ayrılır.

Detaylı

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar YARALANMALAR YARA NEDİR? Bir travma sonucu deri yada mukozanın bütünlüğünün bozulmasıdır. Aynı zamanda kan damarları, adale ve sinir gibi yapılar etkilenebilir. Derinin koruma özelliği bozulacağından enfeksiyon

Detaylı

Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler. Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı

Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler. Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Bir Hint Hikayesi: Altı Kör Adam ve Fil DUYSAL UYARAN DUYSAL UYARANIN SİNİR SİNYALLERİNE

Detaylı

OPTİK Işık Nedir? Işık Kaynakları Işık Nasıl Yayılır? Tam Gölge - Yarı Gölge güneş tutulması

OPTİK Işık Nedir? Işık Kaynakları Işık Nasıl Yayılır? Tam Gölge - Yarı Gölge güneş tutulması OPTİK Işık Nedir? Işığı yaptığı davranışlarla tanırız. Işık saydam ortamlarda yayılır. Işık foton denilen taneciklerden oluşur. Fotonların belirli bir dalga boyu vardır. Bazı fiziksel olaylarda tanecik,

Detaylı

CEVAP ANAHTARI: 1.TEST: 1.B 2.E 3.C 4.D 5.E 6.C 7.C 8.E 9.D 10.B 11.A 12.C 13.C 2.TEST: 1.E 2.E 3.D 4.A 5.C 6.D 7.E 8.E 9.D 10.D 11.E 12.E 13.D 3.TEST: 1. E 2.D 3E. 4.D 5.C 6.A 7.C 8.C 9.B 10.D 11.B 12.D

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK C IŞIĞIN KIRILMASI (4 SAAT) 1 Kırılma 2 Kırılma Kanunları 3 Ortamların Yoğunlukları 4 Işık Işınlarının Az Yoğun Ortamdan Çok Yoğun Ortama Geçişi 5 Işık Işınlarının

Detaylı

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır.

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır. Zikir, hareket (ritm), ses ve nefes unsurlarını içeren komplike bir yöntemdir. Bu değişik unsurlar bir ahenk içinde birlikte çalışarak İlâhî bir orkestrasyon oluştururlar. Zikir hareketleri, 1 li, 2 li,

Detaylı

OPTİK. Işık Nedir? Işık Kaynakları

OPTİK. Işık Nedir? Işık Kaynakları OPTİK Işık Nedir? Işığı yaptığı davranışlarla tanırız. Işık saydam ortamlarda yayılır. Işık foton denilen taneciklerden oluşur. Fotonların belirli bir dalga boyu vardır. Bazı fiziksel olaylarda tanecik,

Detaylı

TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ

TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ 9 Mekanik ve Elektromanyetik Dalga Hareketi TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ Adem ÇALIŞKAN Mekanik dalgalar Temelde taneciklerin boyuna titreşimlerinden kaynaklanırlar. Yayılmaları için mutlaka bir ortama

Detaylı

SES BAYRAM DERİN MEHMET AKİF İNAN İLKOKULU 4 A SINIFI ÖĞRETMENİ

SES BAYRAM DERİN MEHMET AKİF İNAN İLKOKULU 4 A SINIFI ÖĞRETMENİ SES BAYRAM DERİN MEHMET AKİF İNAN İLKOKULU 4 A SINIFI ÖĞRETMENİ SES VE ÖZELLİKLERİ Katı, sıvı ve gaz halindeki maddelerin oluşturduğu maddesel (tanecikli) ortamlarda dalga şeklinde yayılabilen, titreşimlerden

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 18 Mayıs 2009 12:56 - Son Güncelleme Pazartesi, 18 Mayıs 2009 12:58

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 18 Mayıs 2009 12:56 - Son Güncelleme Pazartesi, 18 Mayıs 2009 12:58 Fiziksel Gelişim Bebeklik Döneminde - Fiziksel Gelişim 0-2 yaşlar arasını içeren bebeklik dönemi fiziksel açıdan pek çok temel becerinin kazanıldığı bir dönemdir. Bu dönem içerisinde bebeklerin hem beden

Detaylı

BEYİN Ve SİNİR SİSTEMİ. Prof.Dr.S.Naz Yeni slaytları hazırlayan: Dr Ufuk Ergün

BEYİN Ve SİNİR SİSTEMİ. Prof.Dr.S.Naz Yeni slaytları hazırlayan: Dr Ufuk Ergün BEYİN Ve SİNİR SİSTEMİ Prof.Dr.S.Naz Yeni slaytları hazırlayan: Dr Ufuk Ergün Tarihçe Prehistorik zamanlardan beri, nörolojik hastalıklar dikkati çekmiştir. İnsan beyni hakkında, anatomisi hakkında bazı

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI 11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI 4) Mide Tek gözlü torba şeklinde olan, kaburgaların ve diyaframın altında karın boşluğunun sol üst bölgesinde, yemek borusu ve ince

Detaylı

Elektromanyetik Dalgalar. Test 1 in Çözümleri

Elektromanyetik Dalgalar. Test 1 in Çözümleri 38 Elektromanyetik Dalgalar 1 Test 1 in Çözümleri 1. Radyo dalgaları elektronların titreşiminden doğan elektromanyetik dalgalar olup ışık hızıyla hareket eder. Radyo dalgalarının titreşim frekansı ışık

Detaylı

Not: Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. Ya da okumaya devam edebilirsiniz

Not: Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. Ya da okumaya devam edebilirsiniz Uzay Ne Kadar Soğuk? Uzay ne kadar soğuk, veya ne kadar sıcak? Öncelikle belirtelim; uzay, büyük oranda boş bir ortamdır. Öyle ki, uzayda 1 metreküplük bir hacimde çoğu zaman birkaç tane atom, molekül

Detaylı

3- Destek ve Hareket Sisteminin (Kasların) Çalışması :

3- Destek ve Hareket Sisteminin (Kasların) Çalışması : KAS SİSTEMİ İskelet sistemindeki kemiklerin üzerini örten, iç organların yapısına katılarak vücudun ve iç organların hareket etmesini sağlayan kasların oluşturduğu sisteme kas sistemi denir. a) Kasların

Detaylı

4. ÜNĠTE : SES. Ses, bir noktadan baģka bir noktaya doğru dalgalar halinde yayılır. Bu dalgalar titreģimler sonucunda meydana gelir.

4. ÜNĠTE : SES. Ses, bir noktadan baģka bir noktaya doğru dalgalar halinde yayılır. Bu dalgalar titreģimler sonucunda meydana gelir. 4. ÜNĠTE : SES 1 SES; madde moleküllerinin titreģimiyle oluģan bir dalga hareketidir(titreģim hareketidir). Ses; katı, sıvı veya gaz gibi maddesel bir ortamda yayılır. BoĢlukta ses yayılmaz. *Havası boģaltılmıģ

Detaylı

Define Sandığı Beynimiz! - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Define Sandığı Beynimiz! - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Beynimizle ilgili günümüzde birçok gelişmiş bilimsel bilgiler mevcuttur ancak hala beyinle ilgili sırlar tamamen bilinmemekte ve araştırmalara konu olmaya devam etmektedir. İlk yapılan araştırmalarda,

Detaylı

MADDE VE IŞIK saydam maddeler yarı saydam maddeler saydam olmayan

MADDE VE IŞIK saydam maddeler yarı saydam maddeler saydam olmayan IŞIK Görme olayı ışıkla gerçekleşir. Cisme gelen ışık, cisimden yansıyarak göze gelirse cisim görünür. Ama bu cisim bir ışık kaynağı ise, hangi ortamda olursa olsun, çevresine ışık verdiğinden karanlıkta

Detaylı

GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU

GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU Güneş ışınımı değişik dalga boylarında yayılır. Yayılan bu dalga boylarının sıralı görünümü de güneş spektrumu olarak isimlendirilir. Tam olarak ifade edilecek olursa;

Detaylı

SİNİR SİSTEMİ. Duyusal olarak elde edilen bilgiler beyne (yada tam tersi) nasıl gider?

SİNİR SİSTEMİ. Duyusal olarak elde edilen bilgiler beyne (yada tam tersi) nasıl gider? SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ Descartes- İnsan vücudu bilimsel olarak (doğal yasalarla) açıklanabilecek bir hayvan makinesidir Bu makineyi araştıran, beyin ve davranış arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim

Detaylı

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35)

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35) Psikolojiye Giriş Web adresi Bu Senin Beynin! Ders 2 2 Değerlendirme Arasınav (%30) Diğer şeyler Bağlantıya geçme Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Nasıl iyi yapılır Kitap inceleme (%20) Deneye

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS. 73. Adım ÜREME BÜYÜME GELİŞME EMBRİYONİK ZARLAR İNSAN EMBRİYOSUNUN GELİŞİMİ-1

ADIM ADIM YGS LYS. 73. Adım ÜREME BÜYÜME GELİŞME EMBRİYONİK ZARLAR İNSAN EMBRİYOSUNUN GELİŞİMİ-1 ADIM ADIM YGS LYS 73. Adım ÜREME BÜYÜME GELİŞME EMBRİYONİK ZARLAR İNSAN EMBRİYOSUNUN GELİŞİMİ-1 EMBRİYONUN DIŞINDA YER ALAN ZARLAR Zigotun gelişmesi ardından oluşan embriyo; sürüngen, kuş ve memelilerde

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

Beynin Anatomik Açıdan İncelenmesi ve Beyin Sisteminin İşleyişi

Beynin Anatomik Açıdan İncelenmesi ve Beyin Sisteminin İşleyişi Beynin Anatomik Açıdan İncelenmesi ve Beyin Sisteminin İşleyişi - Ana Hatlarıyla Merkezi Sinir Sistemi - Sinir Hücrelerinin (Nöronlar) Temel İşleyişi - Hücre Gövdesi, Dendrit, Aksonlar, Sinaptik Ağlar

Detaylı

SAYI: 1 YIL: 1 OCAK 2011 Hazırlayanlar:ERSEN PERİ ELİF DERYA BULUT ALİ İHSAN YAĞCI RIDVAN ERTAN

SAYI: 1 YIL: 1 OCAK 2011 Hazırlayanlar:ERSEN PERİ ELİF DERYA BULUT ALİ İHSAN YAĞCI RIDVAN ERTAN SAYI: 1 YIL: 1 OCAK 2011 Hazırlayanlar:ERSEN PERİ ELİF DERYA BULUT ALİ İHSAN YAĞCI RIDVAN ERTAN Bu Sayının İçinde; 1-GÖZÜN KISIMLARINI YERLEŞTİRME OYUNU PROJE TANITIMI PROJE SONRASI GRUPLAR ARASI ETKİLEŞİ

Detaylı

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde EPİLEPSİ Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır, ve beyin hücrelerinde geçici anormal deşarjlar sonucu ortaya çıkar. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik

Detaylı

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK BMM307-H02 Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK ziynetpamuk@gmail.com 1 BİYOELEKTRİK NEDİR? Biyoelektrik, canlıların üretmiş olduğu elektriktir. Ancak bu derste anlatılacak olan insan vücudundan elektrotlar vasıtasıyla

Detaylı

NOT: Ağrı (acı) duyusu reseptör olarak farklılaşmamış serbest sinir uçları ile algılanır.

NOT: Ağrı (acı) duyusu reseptör olarak farklılaşmamış serbest sinir uçları ile algılanır. DUYU ORGANLARI Her organizma gibi insan da değişen çevredeki değişiklikleri algılamak ve bunlara uygun cevaplar vermek zorundadır. Duyu organlarında ortamdan gelen uyarıları alma özelliği bulunan özel

Detaylı

Kazanım Merkezli Çalışma Kağıdı 1. Ünite Vücudumuzda Sistemler Boşaltım Sistemi

Kazanım Merkezli Çalışma Kağıdı 1. Ünite Vücudumuzda Sistemler Boşaltım Sistemi Fen Bilimleri 7. Sınıf. Ünite Aşağıda, boşaltım sistemi ile ilgili verilen ifadelerden doğru olanlarının yanına (), yanlış olanlarının yanına () koyunuz. Aşağıda verilen resimde sinir hücresinin kısımları

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Davranış Bilimleri I. Fizyobiyolojik Sistem A Biyolojik Yaklaşım II. Psikolojik Sistem B. Davranışçı Yaklaşım C. Gestalt

Detaylı

ÖĞRENCİ ETKİNLİKLERİ

ÖĞRENCİ ETKİNLİKLERİ ÖĞRENCİ ETKİNLİKLERİ Ses kirliliğinin insan üzerindeki etkisi nedir? YILIN DÜĞÜNÜ! Düğün dernek kurulur çok güzel şeylerdir bunlar fakat herkes herşeyi normal olarak yapsa birbirlerine saygı gösterse daha

Detaylı

SU, HALDEN HALE GİRER

SU, HALDEN HALE GİRER Atmosferde yükselen buhar soğuk hava tabakasıyla karşılaştığında yoğuşur. Gaz halindeki bir madde dışarıya ısı verdiğinde sıvı hale geçiriyorsa bu olaya yoğuşma denir. Sıcak Hava Yükselir ve Soğuyup Yağış

Detaylı

10. Sınıf. Soru Kitabı. Optik. Ünite. 5. Konu Mercekler. Test Çözümleri. Lazer Işınının Elde Edilmesi

10. Sınıf. Soru Kitabı. Optik. Ünite. 5. Konu Mercekler. Test Çözümleri. Lazer Işınının Elde Edilmesi 10. Sını Soru itabı 4. Ünite Optik 5. onu Mercekler Test Çözümleri azer Işınının Elde Edilmesi 4. Ünite Optik Test 1 in Çözümleri 1. çukur ayna sarı mavi perde ayna Sarı ışık ışınları şekildeki yolu izler.

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS. Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10. Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS. Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10. Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10 Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam Anatomi 42 16 58 Fizyoloji 39 18 57 Histoloji ve Embriyoloji 12 4 16 Biyofizik

Detaylı

Merkez s n r s stem, s n r s stem n n bey n ve omur l ğ çeren bölümüdür. Bu bölgelerde bütün mpulslar değerlend r l r ve yönlend r l r.

Merkez s n r s stem, s n r s stem n n bey n ve omur l ğ çeren bölümüdür. Bu bölgelerde bütün mpulslar değerlend r l r ve yönlend r l r. Merkez S n r S stem ; Ön, Orta, Arka Bey n ve Omur l k Merkez s n r s stem, s n r s stem n n bey n ve omur l ğ çeren bölümüdür. Bu bölgelerde bütün mpulslar değerlend r l r ve yönlend r l r. 1. Bey n http://www.yenibiyoloji.com/?p=3529&preview=true

Detaylı

Teleskop: gökyüzüne açılan kapı

Teleskop: gökyüzüne açılan kapı Teleskop: gökyüzüne açılan kapı Teleskop sözcüğü, uzak anlamına gelen tele ve uzağa bakmak anlamına gelen skopein Yunanca sözcüklerinden oluşmuştur. En basit tanımıyla teleskop, gözlerimizle göremeyeceğimiz

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ. Besinlerin kimyasal sindirimi. Ağızda başlar değişimi. Karbonhidratların sindirimi. Enzimler sayesinde gerçekleşti.

SİNDİRİM SİSTEMİ. Besinlerin kimyasal sindirimi. Ağızda başlar değişimi. Karbonhidratların sindirimi. Enzimler sayesinde gerçekleşti. SİNDİRİM SİSTEMİ Besinlerin kimyasal sindirimi Ağızda başlar değişimi Karbonhidratların sindirimi Enzimler sayesinde gerçekleşti. Yutağa geldi besinler Fazla durmadı gittiler Yemek borusuna gelince Kaslar

Detaylı

ERGENLİKTE HİJYEN SAĞLIK VE KİŞİSEL BAKIM. Hazırlayan Okul Rehber Öğretmeni İrem YILDIRIM

ERGENLİKTE HİJYEN SAĞLIK VE KİŞİSEL BAKIM. Hazırlayan Okul Rehber Öğretmeni İrem YILDIRIM ERGENLİKTE HİJYEN SAĞLIK VE KİŞİSEL BAKIM Hazırlayan Okul Rehber Öğretmeni İrem YILDIRIM SAĞLIK VE HİJYEN NEDİR? Sağlık; kişinin doğuştan getirdiği kalıtsal özellikleri ile fiziksel, biyolojik ve sosyal

Detaylı

ŞEFKAT KOLEJİ İMFO SINIF FEN SORULARI

ŞEFKAT KOLEJİ İMFO SINIF FEN SORULARI ŞEFKAT KOLEJİ İMFO 016 7.SINIF FEN SORULARI 1. A, B, C diye adlandırdığımız atom modelleri hakkında aşağıdaki bilgiler veriliyor. I. B modeli Atomun yapısında büyük boşluklar vardır düşüncesi ile A modelinin

Detaylı

Mercekler Testlerinin Çözümleri. Test 1 in Çözümleri

Mercekler Testlerinin Çözümleri. Test 1 in Çözümleri 6 Mercekler Testlerinin Çözümleri 1 Test 1 in Çözümleri cisim düzlem ayna görüntü g 1 1. çukur ayna perde M N P ayna mercek mercek sarı mavi g 1 Sarı ışık ışınları şekildeki yolu izler. Mavi ışık kaynağının

Detaylı

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı Hayvan hücreleri mikroskop ile incelendiğinde hücre şekillerinin genelde yuvarlak

Detaylı

2. HAFTA MİKROSKOPLAR

2. HAFTA MİKROSKOPLAR 2. HAFTA MİKROSKOPLAR MİKROSKOPLAR Hücreler çok küçük olduğundan (3-200 µm) mikroskop kullanılması zorunludur. Soğan zarı, parmak arası zarlar gibi çok ince yapılar, kesit almadan ve mikroskopsuz incelenebilir.

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı