Halkların Zamanı HALKLARIN ZAMANI. M. Cihat ÇOBAN OĞLU. (Şahin DOĞU) Roman
|
|
- Yonca Şafak
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 HALKLARIN ZAMANI M. Cihat ÇOBAN OĞLU (Şahin DOĞU) Roman 1
2 Basım Yeri: Ronahi Matbaası Basım Tarihi: Ağustos
3 Her şeye rağmen... 3
4 4 Halkların Zamanı
5 ... Yüreğinde herkese yer aç, öyle ki sevgin sevgileri büyütsün Zerdeşte Kal 5
6 6 Halkların Zamanı
7 İÇİNDEKİLER Bir yol hikayesi...9 Başka bir dünya...37 Firari aşkların zamanı...92 Adnanın konağı Sınırlar aşılırken Yürek çağrısı Yarasalar sarmış heryanı baykuşlar tünemiş Beni red edennefretimde boğulur Bizim gerçeğimiz ateşin hikayesidir Umudun yolcuları Çember Ve Güneşe koşarken
8 8 Halkların Zamanı
9 BİR YOL HİKAYESİ Aracın sarsıntılı hareketlerinden dolayı uyandı. Otobüs gecenin karanlığında kıvrılmış sırtında görünüp kaybolan beneklerin bulunduğu yılan misali yolda ilerliyordu. Aracın farları karanlığı delercesine yolun geceye kalmış kısmını uyandırırcasına aydınlatıyor, hızla yol alıyordu. Otobüsün içi kırmızı loş ışıklarla aydınlık bırakılmıştı. Yüzler bulanık ve sisliydi. Kimisi belirsizliklere, kimisi hasretliklere, kimisi umursamazcasına uykuya, kimisi de sigaralarını ciğerlerini patlatırcasına yarılayarak düşüncelere farların güçlü ışıklarında inleyen karanlığa dalmışlardı. Meltem içi içine sığmamacasına heyecan doluydu. Sabırsızca soluklandı. Arabanın uğultulu sesi dışında otobüs sessiz ve sakindi. Yan tarafında saçları önden dökük, başı eğik, çenesi göğsüne yaslı aracın sarsıntılarıyla sarsılan babasının pırıltılı sesi vardı. Meltem sabahın alaca şafağına bir an önce kavuşmak istercesine küçük kol saatini havaya, loş ışığın altına, başının üstüne kaldırarak baktı. Şafağa daha dört saat vardı. Işık ve yol hızla ilerliyordu. Kızarmış yanağını eline dayadı ve cam tarafına döndü. Siyah bir perde çekilmiş gibiydi pencereye. Gözleriyle gökyüzünü taradı. Belli belirsiz birkaç pırıltı orada unutulmuş gibi asılı kalmıştı. Soluğu camı buğulandırdı. Eliyle buğulanan camı sildi. Gözü kendi siluetinin camdaki yansımasına takıldı. Yanlarından gelip geçen arabaların belirip kaybolan ışıkları, geride bıraktığı yaşamın fotoğraflarının flaşları beyninde belirip hızla akmasına neden olmuştu. Babasının canını dişine takarak kendisini annesiz büyütmeye çalışması, okul yıllarının zorlu süreçleri, acı-tatlı arkadaşlık hatıraları ve gelinen yer... Görüntüler cama çarpıp buğulanan cam kadar yakın ve taze. Bir el uzatımı kadar. Ne de çabuk gelip geçti, oysa bitmeyecekmiş gibiydi diye içinden geçirdi. Kalbi hızla atmaya başladı. İyisi kötüsüyle her şey geride kalmıştı. Yeni bir yaşam başlıyordu artık. Yeni bir sayfa. Her şeyi ben le başlayan bir yaşam. İçi içine sığmıyordu. Yüzü dalgalandı. Doğruldu, ön tarafa doğru başını uzattı. Dün akşamdan beri 9
10 yoldaydılar. Ve bu saniyeden sonra gece ağır otobüs ise yavaş ilerliyordu. Derinden bir iç çekti. İçinden bir an önce bitse de başlasam dedi kendi kendine. Kendi ayakları üzerinde yürüyebilmek, kendini çevreleyen çitleri parçalayıp özgür olabilmek, babaya çevreye, kimseye bağımlı olmadan yaşamak, hele bir de bu saatten sonra maddi olarak yardım edebilmek dedi. Sevinci, mutluluğu kabına sığmayarak taşmak üzereydi. Gözleri, belirsizlikleri adım adım, aşarak yol alan otobüsün ışıklarının yansımasına takıldı. Asfaltın şeritleri akıp geçiyordu. Zaman gibi, mekan gibi ve bilinmeyene yolculuklar, sürprizler, hayaller, umutlara açılan kapılar gibi. Hafif sarsıntılı araba ninni söyler gibiydi. Ağırlaşan göz kapaklarına engel olamadan, uykunun kanatlarına kapılmıştı. Koltuğa gömülürken korku ve heyecan bir demet gül olup yanaklarında donup kalmıştı. Meltem... Meltem kalk sabah oldu kızım diyen babasının gür sesiyle uyandı. Evde iken sabahları uykuda uyandıran, okula zamanında gitmesini sağlayan bu ses, sanki otobüsün içinde değil de halen evde okula yetişme telaşıyla uyandı. Bir an otobüsün içinde olduğunu fark etti. Başını yasladığı kolu uyuşmuştu. Eliyle kolunu ovdu. Kendisini tebessümle izleyen babasına utangaç bir bakış fırlattı. Bak gün doğdu, yolumuz da az kaldı. dedi fazla alçak olmayan bir sesle. Meltem uyku mahmurluğunu halen üzerinde atamamıştı. Hafifçe şoför mahalinin camından ileriye baktı. Gök yüzünde kendisini göstermeye başlayan hafif aydınlık giderek kızıllaşan bir turuncuya bıraktı. Turuncu, mavi mor birleşimi tamamlayarak altın bir renge dönüştü. Ve ışık tüm berraklığıyla yeryüzüne akıyordu. Ne kadar güzel bir görüntü dedi içinden Meltem. Babasına bakarak gülümsemişti. Uzun yolculuklara çıkmadığından gülümsemesi esnemeyle kesildi. Babası iyi uyuya bildin mi dedi. Hıı... Hııı diyerek başıyla onayladı Meltem. Hızla yol alan otobüsün her iki tarafında da dümdüz bir ova uzanıyordu. Hasadı kaldırılmış tarlalardaki anızlar ya yakılmış ya da kirli sarı bir görüntü ortaya çıkarmıştı. Kiremit rengi toprak sürülmeyi bekliyordu. Çok geniş bir ova değil mi dedi. Babasıyla Meltem göz göze gelmişlerdi. Gururla karışık bir burukluk yüzünde belirivermişti babasının. Kızıyla konuşmak istiyordu ama nereden başlayacağının şaşkınlığı vardı üstünde. Hafif bir tonda yeni bir yaşama başlıyorsun, heyecanlı mısın dedi. 10
11 Yeni bir sınava giriyormuş gibi dedi Meltem. Babasının içinden geçenleri hissedercesine söylemişti. Tuhaf bir heyecan, korku ve kaygıyla gün doğumuna takılmıştı gözleri. Kendine iyi bak emi, gözüm arkada kalmasın dedi. Sesi yumuşamış yüzü çocuksu bir hal almıştı babasının. Haydi baba ağlatacaksın beni... dedikten sonra bir an sessizlik oldu aralarında. Otobüsteki yolcuların bir çoğu uyanmış günün ilk ışıklarıyla gidecekleri yerin heyecanını yaşıyorlardı. Kimisi yola dalıp gitmişti, kimisi sevinçli, kimisi belirsizliklerin bitiş noktasına varmanın telaşını yaşıyordu. Seninle gurur duyuyorum dedi Meltem in babası fısıltıyla. Ben de... dedi ve ekledi; çalışıp didinip okutup büyüttüğün için. Meltem daha sözünü bitirmeden babası araya girmişti. Sanki bir daha görüşmeyecekmişiz gibi konuşuyoruz değil mi? dedi hüzünlü bir sesle. Yapma baba... hep görüşeceğiz. Ama ayrılan benim, işe başlayan benim, sen kaygılanma dedi Meltem. Babası kızına sarıldı. Sarı dağınık saçlarına utangaç bir öpücük kondurdu. Ne bileyim işte. Bu yaban ellerde yapayalnız kalmandan... bu kez Meltem sözün arasına girmişti. Ne olacak ki. Ne bileyim işte baba yüreği Yapma baba sonunda beni ağlatacaksın dedi, bulutlanmış gözlerle babasının kırmızıya çalan yüzüne bakarak. Neyse, neyse gittiğimiz yerde senin gibi tek başına buralara gelmiş bayan öğretmenle ev tutar kalırsınız dedi. Yolun akışına bakarak düşünceli düşünceli söylemişti bunları. Meltem in belli belirsiz sesi merak etme diye çıkmıştı. Ve ekledi; daha önceleri buralara gelmemiştim. Tanımıyorum buraları bir an duraladı. Allahın en ücra köşesine tayinimin çıkması gerekmiyordu... başka bir yer olsaydı... mesela İzmir, Antalya gibi yani. Bir şey olmaz baba, meraklanma dedi. Biraz kendini toparladı. Düşünceleri ateş gibi yanan yüreğinde annesinin yokluğuna gidivermişti. Olsaydı da o da bu günleri görseydi der gibi pencereden akıp giden platoya, tepelik yerlere daldı. Babası kesik kesik cümlelerle bir şeyleri hatırlatmak istercesine O... O... Okan iyi bir çocuktu dedi, biraz tereddüt dolu bir sesle. Baba sadece arkadaşımdı. Hem öyle ciddi bir ilişkimiz de olmadı. Kastettiğin evlilikse benim için çok erken dedi. Sesi biraz sinirlice çıkmıştı. 11
12 12 Halkların Zamanı Ama bir de mürüvvetini görseydim. Gam yemezdim ya dedi derin bir iç çekerek. Meltem konuyu değiştirmek için Haydi haydi beni ima ederek kendine yer açmaya çalışıyorsun. Böylelikle sohbeti farklı bir yöne çekmeye çalışıyordu Meltem. Babası biraz şaşırarak o nasıl şey öyle dedi. Baba benim de ayrılmamla birlikte yalnız başına kalacaksın. Uygun bir hayat arkadaşı senin için de iyi olur. Kısa bir sessizlik anından sonra Meltem tekrar söze devam etti. Annemin yeri zaten doldurulamaz ama sen de biliyorsun ki yaşam devam ediyor. Derken iri damlalar pencere tarafına çevrilmiş göz bebeklerinden alev alev yanan yanaklarını sıyırıp aktı. Kendi gerçekliklerine tekrar geri dönmüşlerdi. Meltem camdan dışarıya doğru dalıp giderken babası da önüne bakarak düşüncelere dalıp gitmişti. Karısı fabrika tezgahında kaza sonucu yaşamını yitirdiği günden beri kızıyla birlikte yalnızdılar. Annesinin yokluğunu yaşatmamaya çalışmıştı. Ama ne o ne de kızı annesinin yokluğunu uzunca yıllar atamamıştı. Ya şimdi... şimdi hepten yalnız kalacaktı. Bir boşluktan sarkan sarkaç gibi yalnız ve bir başına. Bu düşünce bir ateş gibi yüreğini yaktı. Kendine tekrar tekrar hep yalnız kalmak dedi. Bir an kızaran gözlerini silerek ona doğru gülümsemeye çalışan Meltem in masmavi gözlerinin içindeki dalgalı neme gözü çarptı. Kendisi de yüreğinde kabarmaları yaşıyordu. Meltemin ilk doğduğu günü kendisine bu ismi verirken ki sevinçli günleri gözlerinde akıp geçti. Meltem babasına dönerek Söz ver bana tamam mı? dedi hafif tebessümle. Kesik hırıltılı bir sesle tamam dedi babası. Hayatın akışı ikisini de farklı yönlere sevk etmişti. Yaşam kavgası devam ediyordu. Ama gittikçe içe büzülen yalnızlaşan iki insan. Kentin keşmekeşinden insan kalabalıklarından gürültülerden, beton yığınlarından, onca kalabalığın içinde yalnızlığı hep tecrit gibi kalan komşunun komşudan habersiz, arkadaşın arkadaştan uzaklığı, ailenin gittikçe kendi içinde yalnızlaşmasını iliklerine kadar yaşamışlardı. Hep başka diyarları hayal etmiş, düşler kurmuştu. Bu yaşamın keşmekeşi insanı gittikçe içinde yutup bitiren değersizleştiren karmaşasına inat kendi başına düşler kurmuştu. Nasıl? Ne şekilde? Hep bu soruları tekrarlamıştı kendi kendine Meltem. İşte şimdi onun umuduyla yola bakıyordu. Dalıp dalıp gidiş ondandı. Koridorun kenarında hemen yanlarındaki koltukta başında siyah beyaz puşisi, uzamış kır sakalı, kırış kırış yüzüyle yaşlı bir adam babasının tarafına dönerek.
13 Yolculuk nereye dedi. Fazla bozuk olmayan bir Türkçe ile söylemiş gülümsüyordu. Urfa ya dedi Meltem in babası elini koltuğun kenarına koymuş, tıraşlı yüzünü avucunun içine dayamıştı. Bir adama bir de gittikçe daralıyormuş izlenimi uyandıran yola bakarak söylemişti. Hayırdır dedi yaşlı adam. Yan gözlerle pencere tarafına dönmüş sarı tel tel perçemi yüzünü örtmüş Meltem e baktıktan sonra tekrar yaşlı adama dönerek hayırdır hayır dedi ve göz ucuyla Meltem i işaret ederek Kızım dedi hafif tebessümle. Bu yıl okulunu bitirdi Urfa da öğretmenlik yapacak Daha önce Urfa ya gelmiş miydiniz? dedi yaşlı adam. Duymuştum ama gelip görmek nasip olmamıştı. Kısmet işte. İlk kez kızımla birlikte geliyoruz. İçindeki garip terredütleri atabilecek birkaç şey duymak ister gibi adama baktı Meltem in babası. Adam yüzünü yoldan ayırmayarak, gözlerini yola dikerek düşünceli düşünceli güzeldir Urfa dedi. Siz de Urfa ya mı gidiyorsunuz, oralı mısınız dedi alel acele. Amed e... Diyarbakır a dedi sözünü düzeltmek ister gibi. Meltem in babası merakla. Amed Diyarbakır ın ilçesi mi dedi. Adam bir şeylerin ezikliğini hissedercesine yüzünü asmıştı. Kısaca Diyarbakır a gidiyorum dedi. Yüzünün rengi solmuştu. Yaşlı adamın bu hali Meltem in babasının dikkatini çekmişti. İçinden tekin bir adam değil dedi kendi kendine. Yaşlı adam ise çenesini eline dayamış yola dalıp gitmişti. Yanında da siyah çarşaflı yaşlı bir kadın oturmaktaydı. Bir an adam dönerek kendisine bakmakta olan Meltemin babasıyla göz göze geldi. İçinden geçen tereddüttü anlamış gibiydi. Kısık bir sesle derdimiz büyük dedi. Ve ekledi. isminiz neydi, nereden geliyorsunuz diyerek sohbeti yolun akışıyla devam ettirmek istedi yaşlı adam. Meltem in babası bir an şaşakaldı. Rasim dedi. İstanbul dan geliyoruz. Kendisi de farkında olmadan vermiş olduğu cevaba şaşırmıştı. Yolun kenarındaki tabela gözüne kısa bir an çarptı. Otobüs hızla ilerlemekteydi. Ve yaşlı adama dönerek ne kadar yolumuz kaldı dedi. Adam düşünceli düşünceli sizin az bizim daha var dedi. Hıımm dedi. Sıkılmış, sohbeti kesmek ister gibi yüzünü başka yöne çevirdi Rasim. İlgisizce hatta biraz da tiksintiyle etrafına baktı. İçindeki kuşkular onu kemirmeye başlamıştı. adam tekin değil deli mi ne! Neden sonra kendi konuşmasına içindeki kaygılarına cevap aramak ister gibi adama dönerek şakilerin, 13
14 14 Halkların Zamanı anarşistlerin, teröristlerin olduğu söyleniyor, doğru mu? Var mı? koltuğundan biraz sarkarak yaşlı adama sokulmak ister gibi fazla kısık olmayan bir sesle söylemişti. Yaşlı adamın yüzünde beliren değişikliği fark etmemiş gibi olduğu söyleniyor diyerek sorusunu tekrarladı. Bilmiyorum, söyleniyor dedi yaşlı adam. Yüzü gerilmiş, belli belirsiz kırlaşmış kaşları, kırış kırış olmuş alnında çatallaşmıştı. Kısa bir an ve sessizlikten sonra varsa yolumuzun üstüne çıkarlar, biz de siz de daha iyi görmüş oluruz dedi. Sesi pürüzlenmişti yaşlı adamın. Kalbinin çarpıntıları nabzını yükseltti. Yüzü kızıllaşmıştı Rasim in endişeli bakışlarını kızından saklamak istercesine elinin tersiyle alnından biriken ter damlalarını sildi. İlgiyle kendisini izleyen Meltem umursamazcasına kısa bir bakışı yaşlı adama ve daha sonra babasına attı. Babasının buluttan nem kapan yersiz telaşlarını biliyordu. İçindeki ruh halini iyi tanıyordu. Rasim kızına dönerek başını hafiften eğmiş kısık bir sesle adamın durumu hiç iyi değil dedi. Baba abartmıyor musun? dedi. Ne abartması... yaşlısının durumu buysa genci nicedir... derken Meltem babasını rahatlatmak ister gibi biraz büyütüyorsun dedi. Sen duymadın mı söylediklerini, birazdan görecekmişiz dedi hiddetlenerek. Meltem babasının içindeki tereddütleri gidermek için sözün gelişidir baba, o seni tanımıyor sen de adamı tanımıyorsun dedi. Rasim tedirginliğini kızına bulaştırmamak için içinden geçenleri söylemedi. Ama Meltem in rahat olması fazla önemsememesi biraz da olsa ona da rahatlık vermişti. Muavinin telaşlı telaşlı koridordan geçmesi yolcuların uğultulu sesi Meltem ve babasını şoför mahalline doğru bakmaya itmişti. Uzak bir mesafeden yolun ortasında DUR ihtarının yazıldığı tabela ve onun gerisinde yolun iki tarafında askeri arabalara benzeyen arabalar, polislerin yanar döner lambaları gözerine çarptı. Karşı taraftan gelen arabalar gelip geçiyordu. Kendi şeritlerindekiler ise durduruluyordu. Rasim istemeye istemeye yaşlı adama ne oluyor diye sordu. Adam kısaca arama var dedi. İhbar var herhalde dedi Rasim. Cevap almak ister gibi bir kızına bir de yaşlı adama baktı. Adam kestirmek ister gibi bilemiyorum ama hep var dedi. Meltem söze atılarak yani normal bir arama değil mi? dedi. Rasim şaşkın gözlerle bir
15 Meltem e bir de yaşlı adama baktı. Bir an bekledi. Yaşlı adam usulca öyle de denilebilir dedi. Meltem in gözlerinde üniversite kampüsüne girerken bekleşen polisleri ve arama yapan kadın polisleri hatırladı. Hiç eksilmemiş, gittikçe olağanlaşmıştı bu kimlik ve üst aramaları. Böylesi aramalara benzemese de gözü alışıktı bu uygulamalara. Rasim bir şeyleri korumak ister gibi Eee gerekiyor tabii... ipi var, ipsizi var değil mi? diyerek tekrardan bir kızına bir de cevap vermesi için yaşlı adama kaydı gözleri. Yaşlı adam donuk bakışlarla Rasim i kısa bir an sözdü. Ve aramanın yapılacağı yere doğru hızı gittikçe yavaşlayan arabanın ön tarafına baktı. Muavinin titrek sesi koridorda yankılandı. herkes kimliklerini hazırlasın dedi ve araba durdu. Sivil giyimli uzun namlulu silahları ve el telsizleriyle her iki kapıdan öfkeli yüzler içeri girdi. Öfkeli bir bağırışla herkes aşağıya diye ön taraftan eli cihazlı bıyığının uçları çenesine doğru sarkan ince zayıf adam söylemişti. Öfkeli ve sinirli görünüyordu. Normal gibi görünen arama bu ses tonuyla Meltem in korkuyla karışık heyecanlanmasına neden olmuştu. Küçük el çantasından görev ve hüviyet cüzdanını çıkardı titrek ellerini gizlemek istercesine. Yolun her iki yanı sivil resmi polis araçlarıyla donatılmış gibiydi. Şoför de dahil herkes inmişti. Kimlikler muavin tarafından aramanın yapıldığı yerin hemen yanında askeri arabanın içinde oturmuş gözleriyle otobüsün kenarına dizilmiş insanları delici, kuşku dolu bakışlarla süzen sivil giyimli polislere verildi. Bir an sonra görev kağıdı babasının ve kendisinin hüviyet cüzdanları arabadaki adam tarafından getirilip Meltem ve babasına verilmişti. Tamam siz arabaya binebilirsiniz dedi adam. Rasim kızının solgun bakışlarıyla karşılaştı. Bir an heyecanını gizleyemeden bir asker edasıyla sağ ol komutanım dedi Rasim. Yılışık ve yapmacık bir edayla söyleyivermişti polise. Otobüsten indirilen yolcuların elleri ve ayakları açık yüzleri otobüsün kaportasına çevrilmiş, aramalar için polislerin gelmesini bekler gibi durmuşlardı. Kadınların kimisi çarşaflı kimisi mantolu, kimisi tülbentli başlarıyla solgun bakışlarla olanları izliyor. Ve kadın polisler tarafından aranıyorlardı. Meltem ve babası boş otobüsün içinde yerlerinde oturmuşlardı. Meltem olanları olabildiğince görmeye çalışıyor. Rasim ise sahte bir rahatlama havasını kendisinde yaratmaya çalışarak kızına sanki bir şeylerde haklılığını ispat etmek ister gibi Eee gerekli tabii değil mi? derken sözünü bitirmemişti ki aramanın yapıldığı yerden bağırtı küfürler ve tartaklama sesleri duyuluyordu. Meltem ve babası bu seslerle donup kalmışlardı. Rasim geçmiş yıllarda gençliğinde solcuların ardına takıldığından dolayı zaman zaman 15
16 polislerin eline düşmüştü. 12 Eylül darbesiyle de yıllar önce bıraktığı solcu olma sevdasından temelden vazgeçti. Çünkü birkaç gün gözaltına alındığında yaşadığı zorlu sıkıntılı eziyet dolu günleri gözlerinin önünde şimşek gibi akıp gidiyordu. Meltem etrafını sorgular gibi bakındı. Rasim in solgun yüzüne yeniden renk geldiğini içi rahatlayarak gördü. Ama kendisi tepeden tırnağa titreme esintisine kapılmıştı. Ağır bir o kadar da çok kısa bir sessizlik aralarında oldu. Yolcuların aramaları devam ediyordu. Rasim kızına doğru eğilerek kısık bir sesle,. terbiye şart dedi. Eskiden solculuk yaptım neler başıma gelmedi ki, tövbeler tövbesi dedi. İçinden geçenleri fısıltıyla ağzından dökerken. Buradaki insanlar devletle başa çıkabileceklerini sanıyorlar devletle savaşan kaybeder, biz yaptık da ne oldu... Meltem onu duymuyor gibiydi. Aşağıdan gelen küfür ve tokat seslerine kulak kabartmıştı. Yanlarından gelip geçen arabalara dalgın gözlerle bakıyordu. Rasim tekrar ona dönerek kendinden hoşnut bir edayla sen de çocukları devlete millete itaat ettireceksin, onları bu yönlü terbiye ettireceksin işte dedi ve ekledi öğretmen ıslahı, terbiyeyi başta tohumlayandır sakın unutma dedi. Bir şeyleri unutmuş da alelacele yetiştirmesi gerekiyormuş gibi söylemişti bunları. Yolcular tek tek içeri gelmeye başlamışlardı. Kimisi ayaklarını yerden sürüklüyor, kimisinin saçı başı dağınık yüzleri solgun ve öfkeli, ağır bir sessizlik ortamı içerisinde yerlerine geçip oturmuşlardı. Araba yola koyulduğunda polislerin delici bakışları halen otobüsün ve yolcuların üzerindeydi. Yan koltukta oturan yaşlı adam ve kadın diğer yolculardan farksız suratlarındaki tüm kas ve damar kıvrımları alabildiğince açığa çıkmış ve gerilmişti. Rasim göz ucuyla yaşlı adama baktı. Adam kıpırtısızdı. Kaskatı kesilmiş bir noktaya kenetlenmişti. Kendi kendine bir şeyler söylüyor gibiydi. Gerekli miydi bu kadar diye sürdürürken kendinden hoşnut Rasim sözü böldü. Gerekli... gerekli sen bilmezsin bunları dedi. Kendinden emin ve kasılarak konuşmuştu. Yaşlı adam da Rasim e kısa ama anlamlı bir bakış fırlattı ve tekrar önüne bakarak düşüncelere daldı. Şehrin görüntüsü dalga dalga büyürken otobüsün içindeki hareketlilik artmaya, sessizliğin yerini inmek için eşyalarını toparlayan, hazırlık yapan yolcuların telaşına bırakmıştı kendini. Meltem heyecanla babasına bakarak. Urfa değil mi? dedi. Hım, Hıımm işte geldik dedi. Güzelce bir lokantaya gidip hem dinlenir hem karnımızı doyururuz. Öğlene doğru da Milli Eğitim in 16
17 yolunu tutarız dedi gülerek Meltem e. Meltem hafif zorlu bir tebessümle karşıladı babasının sözlerini. Milli Eğitim müdür muavininin odasında muavin Rasim le konuşuyordu. Valla beyefendi ben bilmem dedi kesin bir dille. Rasim bir Melteme bir de muavine şaşkın şaşkın bakarak ama nasıl olur Ankara da bize urfa demişlerdi. Muavin Rasim in sözünü keserek doğru Urfa demişler ama bir de ilçeleri var beyefendi dedi. Rasim hiddetlenerek bir de ilçelerimi, bir yanlışlık olmasın Yok beyefendi bakın şu defterde kalın defteri Rasim e göstererek a işte Meltem hanımın ismi ne yapacağını şaşırır şekilde muavine bakarak görüyorum da dedi Rasim. Muavin yine kesin bir dille yapacak bir şey yok merkezi sistem beyefendi diyerek başından savmaya çalıştı Rasim i. Rasim halen ısrarlıydı. Valiye gitsek diyerek bir çözüm yolu aramaya çalışıyordu. Yetkili değişen bir şey olmaz dedi. Suratını asmıştı. Nasıl değişen bir şey olmaz koskoca vali dedi Rasim. Beyefendi bunlar yukardan belirlenmiş kimsenin yapabileceği bir şey yok diyerek Rasim in konuşmasına fırsat bırakmadan ne yapacağını bilememenin tedirginliği içerisinde konuşmalarını izleyen Meltem e dönerek Hoca hanım zaten geç kalmışsınız bir an önce ilçeye ulaşmalı göreve başlama tebliğini almalısınız. Yoksa hakkınız yanabilir dedi. Üstü kapalı tehdit savurur gibi konuşmuştu muavin. Meltem muavinin itiraz kabul etmeyen emredici sesinden yapacak bir şeyin olmadığını anlamıştı ve babasına dönerek haydi gidelim baba dedi. Rasim ve Meltem istemeye istemeye tokalaşmak zorunda kalmışlardı. Rasim ama diyecekti ki Meltem in yüz ifadesi onu engellemişti. Dışarı çıktıklarında Rasim sinirli sinirli ya burası bambaşka bir dünya dedi kendini tutamayarak. Meltem babasına dönerek yarı buruk bir edayla istersen sen İstanbul a dönebilirsin dedi. olur mu şehre razı olmazken bir de ilçe Allah bilir daha... Rasim sözünün ardını getirmeden başını iki tarafa sallaya sallaya ilerliyordu. Meltem yumuşak, ısrarlı bir şekilde babasının sinirli haline karşılık baba ben kendi başıma gidebilirim sen git. Zaten işinden aldığın izin süresi de az kaldı dedi. Olmaz olmaz seninle geleyim ne olur ne olmaz dedi Rasim. Baba ben çocuk değilim artık erişkin bir kadınım, kendim de işlerimi halledebilirim. Artık şehrin işlek kalabalık caddelerine doğru yürümeye başlamışlardı. Rasim de hem söyleniyor hem de kızıyla konuşuyordu. hayır birlikte gideriz. Benim içim iyice rahatlar ondan sonra dönerim dedi Rasim. Sen dön zaten yoruldun ben işimi halleder göreve 17
18 başlar sana haber veririm beni merak etme, muavin bize ilçe arabalarının kalktığı yeri de tarif etmişti. Bulur tek başıma da giderim dedi. Babasını ikna etmek istercesine ısrarlı söylemişti sözlerini Meltem. Rasim çıktıkları caddede de akıp geçen arabaları geniş kaldırımlardan gelip geçen insanlara aldırmadan kendi kendine el kol hareketleriyle söyleniyordu. O kadar sinirliydi ki başını bazen farkında olmadan iki yana hızla sallıyordu. Birden durdu. Meltem arkasından yürüdüğü için o da yerinde aniden durmak zorunda kaldı. Kızgın kızgın etrafına bakınarak Allah bilir bu kırolar daha neler başımıza getirecekler dedi. Meltem gülerek babasının koluna girdi ve gel... onca şey duyduğumuz bu şehri birkaç saat de olsa gezelim görelim biraz rahatlarsın dedi. Ve sözlerini sürdürdü yürümeye başladıklarında garaja girerken gördüğümüz kaleyi ve üstünde dikmelerin olduğu yere gidelim. Balıklı gölü görelim dedi. Yaşamı akışına bırakarak ardından sürükler gibi babasıyla yürümeye başlamışlardı. Hep bir şeylerle bu sıkıntılı saatleri gidermek ister gibi bak... baba gülerek trafik lambalarının ışığında otomobillerle birlikte bir de at arabaları durmuş ne ilginç değil mi? diyerek gülüyor, Rasim i de güldürmeye çalışıyordu. İstanbul da pek nadir gördüğü şeyler burada olağan bir yaşamın parçalarıydı. İnsanlar ve şehir tarihi tablolardan fışkırmış gibiydi. Peçeli, çarşaflı kadınlar, at arabaları, yüz yıllık binalar, konaklar, kervansaraylar ve hanlar. Sık sık selamlaşan insanlar, içten, nükteli, kinayeli konuşmalar ve dışarıya kaldırıma taşan iskemlelerde oturan çaylarını sakin sakin içen insanların anlamlı çevreyi süzmeleri. Bütün görüntüler bir tablonun tarihi parçalarıydı. bu çarşı yüzyıllardır aynı canlılıkta işliyor biliyor musun baba dedi, kervansarayın labirent gibi kemerli sokağına girerken. Bir yandan halı kilim diğer yandan bakır işlemeciliği ve göz nuruyla süslemelerinin yapılışları. Sarafların incelikli işlemeleri, kalaycıların kesif kokulu dükkanları, eyvanların içindeki çay bahçeleri, kuşların şarkı söyler gibi uçuşları, eski eşyaların alınıp satıldığı sergilendiği geniş avlular. İç içe geçmiş dükkanları ilgiyle izledikten sonra güney kapısından çıkarlarken bakır işlemeli küçük bir duvar tepsisini gördü. Benden hatıra olsun sana baba diyerek donuk gözlerle bakan babasının yanından hızla küçük kemerli dükkana girdi. Üzerinde Hz. İbrahim in atıldığı dikmeleri gösteren kabartmalı Urfa hatırası diye yazan bir bakır tepsiyi aldı. Kaç para verdin bu döküntüye dedi Rasim yürümeye başladıklarında. Meltem gülerek ucuza kapattım baba dedi. 18
19 Kemerli sütuna doğru yürürlerken üzerinde Anzeliha parkı yazan beyaz mermerden yapılmış etrafı beyaz dökme taşlarla nakışlanmış korkuluklarla çevrilmiş balıklı göle doğru yürüyorlardı. Meltem içinden peygamberler şehri dedi. Ve her yanıyla tarihin canlılığını yansıtan yer, zamanda bir yolculuk gibi dedi. Balıklı gölün etrafında dolaşırken Nemrut un oturduğu rivayet edilen dört köşe uzun bir sütuna benzeyen evine bakarak bak İbrahim için yanıp tutuşan Nemrut un kızı Anzeliha nın kendini attığı yer. Büyük göleti eliyle göstererek burası da onun aşkının yakıcılığıyla İbrahim den sonra kendini attığı yer dedi büyük su havuzunu göstererek. İri alabalıklar içinde oynaşıyorlardı. Meltem in gösterdiği yeri dalgınlıkla ha diye karşılık veren Rasim etrafına bakınıyordu. Bak şurası da dedi Meltem elini kuzey ucunu göstererek göğe doğru yükselen bir tepenin üstündeki İbrahim in mancınıkla atıldığı işlemeli sütunları göstererek Hz. İbrahim in şu... İbrahim in atıldığı gölün önünde durarak balıkları ve berrak suyu göstererek buraya yakılmak için atılmıştı. Ateş su, odunlar kutsal balık oldu dedi. İçi içine sığmıyormuşçasına sıkıntılarını dağıtmak ister gibi Meltem in ağzı açıldıkça gözlerinin içi buğulanıyor bir ıslaklık kaplıyordu. Rasim Meltem in gösterdiği yerlere şöyle bir göz atarak hım diye cevaplıyordu. Meltem in söylediklerini dinler görünüyordu. Gezmekten yorulmuşlardı. Balıklı gölün kenarındaki çay bahçesine girdiler. Güvercinlerin sesi tatlı bir ahenk yaratıyordu. Buraya ziyarete gelen insanlar etraflarına merakla bakınarak ikişerli üçerli gezip duruyor, park da hınca hınç insan kaynıyordu. Suyun hemen kenarında korkulukların kenarındaki bir masaya götürdü onları garson. Ne içersiniz Rasim bize çay getir. Meltem e dönerek başka bir şey ister misin dedi. Meltem garsona bakarak hayır anlamında başını hafifçe salladı. İkisi de sessizleşmişti. Meltem mavi berrak suların içinde yüzen yüzlerce balığın ziyaretçilerce atılan yemlere doyumsuzca saldırmalarına sudan çıkıp yükselişlerine tekrar suya dalışlarına doyumsuzca baktı. Ve kendi kendine fısıltıyla kocaman balıklar dedi. Rasim dalıp giden kızına bakarak durgunlaştın dedi. Zoraki bir tebessümle yüzünü babasına doğru dönerek düşünüyorum dedi kısaca. Garson elinde bir tepsi üstünde bir semaver ve onunda üzerinde küçük bir porselen demlik iki bardak kesme şekerle dolu cam bir şekerlikle başka bir garsonun eşliğinde masaya doğru servis yapmaya geldi. Beriki garson gayet nazik bir şekilde malzemeleri masaya dizdikten sonra başka bir şey ister misiniz dedi. Rasim garsonun suratına bakmadan eliyle de sözlerini tamamlarcasına yok dedi. Rasim çayları doldurmaya başlamıştı. 19
20 20 Halkların Zamanı Meltem büyük meşe ağaçlarının altında oturan insanlara dalgın ya da sevinçli gezip dolaşanlara baktı. İçinden hepsi de gündelik yaşamın sıkıntılarından kurtulmak, yaşamlarında bir an da olsa yeni ve renkli bir şeyler katmak için vakit geçiriyorlar diye içinden geçirdi. Meltem bardağına bir kesme şekerini atarken güzel ve şirin bir yere benziyor dedi. Rasim nasırına basılmış gibi şirinliği... tövbe tövbe dedi Sert bir ses tonuyla. Beklemedikleri durumlarla karşılaşmaları Meltemi de içten içe ikircikli kılmıştı. Diğer yandan babasını iyi tanıdığından onun her şeye karşı hep bir olumsuzluk havasını estirdiğini bildiğinden yine de içindeki dalgalanmaya engel olamıyordu. İçten içe ne olacağının rahatlığından çok tedirginliği düşüncelerini kemiriyordu. Çözümsüz kalmış gibiydi. Kendi kendini sorgular gibi düşünceleriyle boğuşuyordu. Oysa her şeye hazırlanmamış mıydı. Hatta bir çok arkadaşının mecburi hizmeti doğuya olduğu için istifa edip öğretmenlik yapmaktan vazgeçtiğini görmemiş miydi. Bunları bilmiyor muydu. Beklenmedik şeylerle karşılaşacağını ummuyor muydu. Halbuki yaşamın anlamı da bu değil miydi. Hep bir akışkanlık içinde olmak, hep yeni yeni şeyleri keşfetmek, yepyeni bir yaşamda her şeye rağmen sınırları aşmak bu değil miydi hayali. Kısa ama ağır olan sessizlik anı yükselip alçalan yüreğini ve düşüncelerinin mekiğini dokumuştu Meltem in. Yüzüne yansıtmak istemese de içinden geçenler suratından esip geçiyordu. Annen vefat ettiğinde sen daha ilkokulu yeni bitirmiştin. Sevginin üzerine gölge düşmesin diye sana üvey acısı tattırtmadım... ya doğduğun gün dünyalar bizim olmamış mıydı, adını ne koyalım diye günlerce kafamızı patlatmıştık, bu güzel şirin şeye isim bulamıyorduk. Yaşamımızın anlamına isimler kifayetsiz kalıyordu. Sonra kıyıda dolaşırken denizden insanın içini rahatlatan martıların salıntısında dans ettiği kanatlarını coşturduğu, oynaşır gibi dalgalandığı bir esinti yüzümüzü yalayıp düşüncelerimize duygularımıza dokundu. Deniz martılar, ve meltem. O an senin ismine bu yakışır dedik. Annen ve ben coşkuyla bu ismi benimsedik. Ve sevgimizin meyvesine Meltem adını koyduk... pek nadir işten güçten fırsat bulup kaçamak simitli gezintilerimiz de senin ismini bulmuştuk. Annen olsaydı da şimdiki halini ve bu günleri görseydi dedi Rasim. Gözlerinin içi kızarmıştı. Saçsız alnına ter damlalarının yansımaları belirmişti. Meltem in pembemsi yanaklarında süzülen iki iri göz yaşı çenesinde donup kalmış gibiydi. Yarıya kadar dolu bardaklar öylece kala kalmıştı. Rasim ağlamaklı bir ses tonuyla şimdi bilmem hangi ilçede öğretmenlik yapacaksın eliyle etrafı göstererek burası olsaydı hadi neyse
21 diye bildi. Kısa bir süre göz yaşlarına hakim olamamıştı. Hafiften kızaran burnunu çekerek silen Meltem merak etme ben başımın çaresine bakarım dedi. Babasına anlamlı bakmıştı. Rasim acınası bir yüzle Meltem e bakarak benimle geri dön dedi. Meltem kısa bir an sessiz kaldı. Bir bocalamayı yaşayan babasının yanıp sönen sözleri Meltem i kendi gerçekliğine daha çok yakınlaştırmıştı. Kendini toparlayarak hayır baba dedi ve ekledi buraya kadar geldim gerisini de getirebilirim dedi. Sonra kaçamak bakışlarla çevreyi göz altından süzdü. Rasim in başı önüne şişik göbeğine doğru eğilmişti. Meltem babasına bakarak utanmış gibi etraf bizi gözetliyor kendine gel baba dedi. Rasim iniltili bir sesle başını yerden kaldırmayarak sen de o martılar gibi uçup gittin dedi. Yumuşak şefkat dolu bir sesle babasına bakarak elini yüzünü yıka ferahlarsın. Sen gelince gideceğimiz otobüs garajına doğru yürür daha ayrıntılı konuşuruz dedi. Rasim yerinden ağır aksak kalktı ve lavaboya doğru yürüdü. Parktan çıkarlarken Meltem hesabı ödedi. Ve babasının koluna girerek önlerinden akıp giden insanların içine dalar gibi cadde boyu yürüdüler. Bir süre öylece sessiz sedasız boş gözlerle çevreye baktılar. Rasim biraz kendine gelmiş gibiydi. Kızına dönerek karnında açtır, bir şeyler yiyelim dedi. Babasının teklifini ona da iyi geleceğini düşünerek güleç bir yüzle yanaklarındaki gamzeler belirgin bir şekilde büyümüş, iyi ki sordun dedi. taştan kemerli girişi ve kubbesi olan. Usta ellerin işliğinden geçen el dokuması kilimlerle duvarları süslenen, tam ortasında aynı kesme taşlarından yapılı fıskiyeli havuzu bulunan bir lokantaya girmişlerdi. Yemek büfesinin önünde durdular. Çeşitli yemeklere göz attıktan sonra Meltem buranın çiğ köftesi ve kebabı meşhur değil mi dedi babasına yanlarında bekleyen garson araya girerek bu saatlerde lokantamızda çiğ köfte bulunmaz daha çok gece servislerinde bulunur dedi gülerek. Bize iki porsiyon kebap ve salata dedi Rasim. Eyvan biçimli yere geçerlerken. Ne kadar otantik ne kadar zengin bir tarih insana huzur veriyor değil mi dedi masada babasının karşısındaki sandalyeye oturan Meltem. Rasim anlamsızca çevresine bakındıktan sonra hımım, hım dedi kesik bir sesle.. Akşam minibüs garajına doğru giderlerken, Meltem in hem midesi hem genzi yanıyordu. Rasim de hem kendi durumundan hem de kızının rahatsızlığından dolayı gürleyen bir sesle bir şeyi yenmez, yenmez bunlar yemek yemesini de bilmiyorlar dedi sesi kızgın ve öfkeliydi. insan bu kadar mı acı yapar yemekleri... 21
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de
DetaylıO sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç
O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek
DetaylıDersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.
Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan
DetaylıNURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.
Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci
DetaylıYOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN
YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir
DetaylıGüzel Bir Bahar ve İstanbul
Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.
DetaylıGeç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin
Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz
DetaylıC A NAVA R I N Ç AGR ISI
C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;
Detaylıde hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu
İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda
DetaylıGünler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin
Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.
DetaylıEngin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.
ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.
DetaylıABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.
SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç
DetaylıGülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!
Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,
Detaylı6. Sınıf sıfatlar testi testi 1
6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor
DetaylıGÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU
GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU 1. DIŞ. CADDE - GECE 1 FADE IN: Saat 22:30. 30 yaşında bir gazeteci olan Eren caddede araba sürmektedir. Bir süre sonra kırmızı ışıkta durur. Yan koltukta bulunan fotoğraf
DetaylıI. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS
I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara
DetaylıHazırlayan: Saide Nur Dikmen
Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu
DetaylıPırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;
Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen insanların kullandığı yoldan; yemyeşil ağaçların rüzgar ile savrulan dallarından çıkan sesin dalga
DetaylıBir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,
Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.
DetaylıAĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?
AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta
DetaylıDört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda
Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara
DetaylıYIL DEDE'NİN DÖRT KIZI
Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp
DetaylıEZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK
Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK Bir çocuk varmış. Eşyalarını toplamaktan hiç hoşlanmazmış. Bir gün yerlerde atılı duran eşyalar, aralarında konuşuyorlarmış. - Sen neden hala buradasın. Bu saatte
DetaylıHelena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci
Bir Kız Bara Girer Ve... Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci 4 Bir Kız Bara Girer Ve... Bütün kadınlar bir iç çamaşırından çok fazla şey beklememeleri gerektiğini bilirler. Çok seksi olmak istiyorsanız,
DetaylıBÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE
BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. NTİK SNDLYE 8 Genç adam, antika ile uğraşıyordu ve bu yüzden ülkenin en uzak yerlerini geziyor, beğendiği antika malları
DetaylıYönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20
Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat
DetaylıYÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat
- şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.
DetaylıHafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK
Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını
DetaylıÖzel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK
Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK YENİ YIL Bizlere kutlu olsun. Sizlere kutlu olsun. Eski yıl sona erdi, Yepyeni bir yıl geldi. Bu yıl olsun mutlu bir yıl, Bu yıl
DetaylıANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI
ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM
DetaylıEvimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım
Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa
DetaylıBirinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.
Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli
DetaylıAdı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?
ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa
DetaylıEdwina Howard. Çeviri Elif Dinçer
Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela
DetaylıESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an
Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim
DetaylıÇiKOLATAYI KiM YiYECEK
ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,
DetaylıBir adam... Bel Plan Dış/Gün. Bir şehir... Geniş Açı. Ve insanlar... Geniş Açı
...ZEDE Bir adam... Bel Plan (Görüntü adama doğru yaklaşıyor) Bir şehir... Geniş Açı Şehirde hayat akıyor... Ve insanlar... Geniş Açı Düşme görüntüsü Yüksek bir yerden düşme hissi, aşağıya doğru tilt...
Detaylıama yüreğe dokunanlar
Hiçbir hatıra tekrar yaşanamaz, ama yüreğe dokunanlar O gün tam 8 yıl öncesine gittim. Çekingen ve meraklı tavırlarla otobüsten inen abilere ve ablalara bakıyordum. Bizim için gelmişlerdi sadece bizim
DetaylıEkmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.
1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına
DetaylıDerleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen
Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Çok çok eski zamanlarda, var varken, yok yokken ahmak bir kurt, kapana yakalanmış. Kapana yakalanan
DetaylıBenzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.
Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar
DetaylıALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?
ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.
DetaylıBir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..
BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat
DetaylıKÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU
KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,
DetaylıOHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)
OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU) Samuel Beckett (1981) Türkçesi: Semih Fırıncıoğlu Ohio Doğaçlaması (Ohio Impromptu) ilk kez 9 Mart 1981 de, Ohio State Üniversitesi nin işbirliğiyle, Drake Union, Stadium
Detaylıyeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde
otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur
Detaylıİsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali
Aşağıda verilen isimleri örnekteki gibi tamamlayınız. Örnek: Ayakkabı--------uç : Ayakkabının ucu İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Kalem sap Çanta renk Araba boya Masa kenar Deniz mavi Rüzgar şiddet
DetaylıSIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.
SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru
Detaylı> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik
KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...
DetaylıDENEYLERLE BÜYÜYORUZ
BU AY HANGİ KAVRAMLARI ÖĞRENECEĞİZ? Hızlı-Yavaş Ön-Arka Sağ- Sol BEYİN FIRTINASI YAPALIM Büyüdüğünde hangi mesleği seçeceksin ve nasıl bir yerde yaşayacaksın? Bir gemi olsaydın nerelere giderdin? Neler
DetaylıİÇİNDEKİLER. Yeni Komşular 9 Kara İnsanı 22 Polis Ziyareti 38 Denizin Sesi 49 Önemli Ziyaret 65 Kütükhane 79 Korsan Ziyafeti 90 Hırsızlar 101
İÇİNDEKİLER Yeni Komşular 9 Kara İnsanı 22 Polis Ziyareti 38 Denizin Sesi 49 Önemli Ziyaret 65 Kütükhane 79 Korsan Ziyafeti 90 Hırsızlar 101 YENİ KOMŞULAR Artık akşamdı ve Michiel yatağa girmişti. Öfkeliydi.
Detaylı&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ
CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor
Detaylı1.Aşağıdaki isimlere uygun sıfatkarı getiriniz.(büyük, açık, tuzlu, şekerli, soğuk, uzun,güzel, zengin)
Birnci vize 1.Aşağıdaki isimlere uygun sıfatkarı getiriniz.(büyük, açık, tuzlu, şekerli, soğuk, uzun,güzel, zengin) a)... su b)... otel c)... kahve ç)... çay d)... yemek e)... boylu f)... adam g)... kız
Detaylıþimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.
Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.
Detaylıtellidetay.wordpres.com
Peşin Alınmış Ücret Gecenin oldukça ilerlemiş bir vaktinde özel bir kliniğin önünde duran taksiden üç kişi indi. Şoför yarı baygın yaşlıca bir adamın bir koluna aynı yaşlarda görünen hanımı ise diğer koluna
DetaylıCİN ALİ İLE BERBER FİL
....... CiN ALl'NIN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin To'Ju ' 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula
DetaylıRukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5
Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.
DetaylıBİZE KATILIR MISINIZ?
BİZE KATILIR MISINIZ? ŞARKILAR FARECİK Bizim mutfakta bir yuvası var. Ben bilemem ki kaç yavrusu var. Her şeyi kemirdi. Her şeyi dağıttı. Annemi babamı çıldırttı. Farecik farecik, Döktün saçtın farecik,
DetaylıISBN : 978-605-65564-3-2
ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ
DetaylıSoðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi
BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.
DetaylıTATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.
TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi
DetaylıT.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI
BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 4-10 Nisan: Polis Haftası 7-13 Nisan: Dünya Sağlık Günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan'ı içine alan hafta: Dünya Kitap Günü T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM
DetaylıΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ
ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες
DetaylıTAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI
TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI Güneşli bir günün sabahında, Geyikçik uyandı ve o gün en yakın arkadaşı Tavşancık ın doğum günü olduğunu hatırladı. Tavşancık arkadaşlarına her zaman yardımcı oluyor, ben
DetaylıBilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.
Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz
DetaylıBARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe
BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca
DetaylıIlgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)
Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) 14 Şubat 2010 Pazar günü, Fotoğraf Sanatı Kurumu (FSK) organizasyonluğunda 26 kişilik bir grupla günübirliğine Ilgaz a gidiyoruz.
DetaylıPirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan
1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında
DetaylıAdım-Soyadım:... Oku ve renklendir.
Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir. Gemiyle bir yolculuğa çıkmaya hazır mısın? O zaman geminin üzerindeki çiçeklerden 2 tanesini yeşile, bir tanesini pembe renge boyamalısın. Geminin pencereleri açık mavi
DetaylıHerkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse
Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı
Detaylı"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."
Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir
DetaylıEşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)
Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Yazan: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Ne varmış, ne çokmuş, gece karanlık, güneş yokmuş. Her kasabada kabadayı insanlar varmış.
DetaylıGiovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.
OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav
DetaylıΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:
ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011
DetaylıGÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY
GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY Dan Gutman Resimleyen Jim Paillot Emma ya Öğle Yemeği Balık Pizza Browni Süt 6 7 8 İçindekiler 1. Ben Bir Dahiydim!... 11 2. Bayan Cooney Şahane Biri... 18 3. Büyük Kararım...
DetaylıSINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...
SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... Gereksiz yere kaygılanmayın! Kendinizi rahat hissederseniz sınavda panik yaşamazsınız. Sınav için daima olumlu düşünün. Sınavı ölüm kalım savaşına dönüştürmeyin. Sınav sadece
DetaylıEsrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg
Esrarengiz Olaylar Saatler gece yarısını çoktan geçmişti. Uzaklarda bir yerlerde, sarkaçlı duvar saatinin iç ürperten sesi yankılandı: Dangg Dongg Dangg Bir köpek uludu. Yarasalar, ince tonlu haykırışlarla,
DetaylıHaydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır
1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası
Detaylı.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.
.com Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. ilkok 2/... Sınıfı Türkçe Dersi Değerlendirme Sınavı Adı-Soyadı:... Yaşayabilmek için oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen sayesinde karadaki
DetaylıBerk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır
Berk Yaman Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır / /20 YAZI ARKASINDA SİZİN FOTOĞRAFINIZ KULLANILMAKTADIR Evveel zaman içinde yaşayan iki âşık varmış. Kara sevdaları
DetaylıUzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer
Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik
DetaylıDerleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı
Derleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı DAMLA BÖRTÜCEN Zeytin, rüyasında benekli faresini kaybetti. Cadıya sordu, cadı biz fare yemeyiz ama
DetaylıŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN
ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE Ekim 2013 Sayı 1 Yazar; HARUN ŞEN 1 İçindekiler KALDIRIMLAR 1... 3 DİYET... 4 ÇOCUKLARINIZA ZAMAN AYIRIN... 5 2 KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama
DetaylıJiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.
Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine
Detaylıedersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları
RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki
DetaylıTurkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.
Meraba, Ben Asena Ünğan. 19 yaşındayım. 1-22 Eylül 2016 tarihinde Güney Kore'de, Incheon, Seoul,Jeonju,Gyeonju ve Busan da bulundum. Güney Kore topraklarına sevdam 9 yaşında iken, Taekwondo ile başladı.
DetaylıMUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN
MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri büyük yazılır. Cesur Yumak Nevşehir Japon Azerbaycan Ağrı Dağı Anıtkabir Cümleler her zaman büyük
DetaylıMUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN
MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri
DetaylıΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ
ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:
Detaylı(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı
2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle
Detaylı&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ
.... CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor
DetaylıANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ
ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal
DetaylıAdım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi
Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi daha çok sevdiğimiz bir dağ köyünde doğup büyüdüm. Uzak
Detaylı1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.
1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. Cümlesinde altı çizili kelimenin zıt anlamlısı hangi cümlede vardır? 1. A. Bugün çok çalıştım. 2. B. Akşamları az yemek yemeliyiz. 3.
DetaylıHerkese Bangkok tan merhabalar,
Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak
Detaylıtellidetay.wordpress.com
Dört Dakika İçin Bile Olsa Okuyabilmek Evden acele ile çıkmıştım. Koşar adımlarla metroya doğru ilerlerken bir yandan öğrencilere vereceğim dersin plânını yapıyor, bir yandan da çiseleyen yağmurda ıslanmamaya
Detaylıtellidetay.wordpress.com
Dört Dakika İçin Bile Olsa Okuyabilmek Evden acele ile çıkmıştım. Koşar adımlarla metroya doğru ilerlerken bir yandan öğrencilere vereceğim dersin plânını yapıyor, bir yandan da çiseleyen yağmurda ıslanmamaya
DetaylıHazırlayan: Saide Nur Dikmen
Yayın no: 169 VEFA VE CÖMERTLİK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 15 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu
DetaylıAteş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular
Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil
Detaylı