Sebahittin Korkmaz TSE Başkanı

Transkript

1 Sebahittin Korkmaz TSE Başkanı Saygıdeğer Standard Dergi Okuyucuları, Yapılan bilimsel araştırmalar günümüzde yapı sektörünün karbon ayak izi artışında diğer sektörlerin önüne geçtiğini göstermektedir. Doğal kaynakların üçte birini kullanan bu sektör, su kaynaklarının %12 sini kullanırken, toplam katı atığın %40 ından sorumludur. Bu tespitler başta uluslararası örgütler olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlara, tek tek bireylere önemli sorumluluklar yüklemektedir. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için hepimizin elbirliği ile bunu sağlayacak adımları atmamız gerektiği çok açık bir gerçektir. Günümüzde özellikle ekonomi, çevre, enerji, yangın, güvenlik, şehir planlama, ulaşım vb. temel ilkelerin gelişmiş uygulamalarını prensip edinen Akıllı Şehir konseptlerinin oluşumunda ana unsur olan ve insanlığın yaşam kalitesinin çatısını oluşturacak olan Güvenli Yeşil Binaların geleceğimizdeki yaşam kalitemiz üzerine olacak olan etkisi tartışılmaz bir unsurdur. Güvenli Yeşil Binalar; yapılı çevrenin, insan sağlığı ve doğal çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirecek şekilde tasarlanması ve işletilmesi anlamına gelmektedir. Yani enerjinin, suyun ve diğer kaynakların etkin kullanımının sağlanması, kullanıcıların sağlığının korunması, çalışanların verimliliğinin arttırılması, atık, kirlilik ve çevresel bozulmanın azaltılmasının anahtarı Güvenli Yeşil Binalardır. Bunlara ek olarak Güvenli Yeşil Binalar, radyasyon, elektro manyetik kirlilik, uçucu organik bileşikler, yangın ve deprem ile ilgili güvenlik faktörlerini mevzuat gereklilikleri üzerine çıkarak sorgulayan bir sistem olarak kurgulanmıştır. Binaların güvenli yeşil olarak tanımlanabilmesi için, sürdürülebilir arazi planlaması, su ve enerji tasarrufu, ekolojik malzeme kullanımı, iç ortam hava kalitesi, kullanıcı sağlığı ve konforu, ulaşım ve atıkların kontrolü, güvenlik, akustik ve kirlilik gibi alanlarda belli standartların karşılanması gerekmektedir. Böylece kaynakların verimli kullanılması, binanın tasarım ve inşaat sürecinde çevreye etkisinin azaltılması amaçlanmaktadır. Türk Standardları Enstitüsü olarak tüm bu unsurları değerlendirerek ülkemizde Güvenli Yeşil Bina Belgelendirmesini başlatmak için yaklaşık 2 yıl önce harekete geçtik. Dünyadaki birçok belgelendirme sistemini özenle tetkik ettik; uluslararası kabullerin yanı sıra ülkemize özgü ilaveler yaptık. Nihayetinde Enstitümüz bünyesinde çalışan 26 personel ve farklı üniversitelerimizden hocalarımızın değerli katkılarıyla belgelendirme faaliyetlerine başladık. Enstitümüz çevreyi koruma ve küresel ısınmayla mücadele konularında, mevzuatın getirdiği yükümlülük ve kurumsal kimliğimizin bize vermiş olduğu sosyal sorumluluk gereği üzerine düşen görevleri bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da eksiksiz olarak yerine getirmeye devam edecektir. Saygılarımla

2

3 26 Standard Ekonomik ve Teknik Dergi 14 Yeşil Yapı Malzemelerinde ve Yeşil Bina Sektöründe Gelişmeler in İlk Yarısı Biterken Ekonomiye Bakış 30 Güvenli Yeşil Bina Puanlama Kriterleri 34 İSG Alet Çantası #4 38 Endüstriyel Ekoloji ve Endüstriyel Simbiyoz 44 Radyolojik Doz Değerlendirmesi 58 Deprem Güvenliği ve Yapısal Olmayan Elemanlar Güvenli ve Yeşil Binalarda Birlikte Isı ve Güç Sistemleri 66 Futbolda Şiddet: Çözüm İçin Önce Teşhis Gerekli 72 İnovasyon, Kapı ve Duvar 78 Gebze Elektroteknik Laboratuvarı standard haziran

4 haberler Otomotivde Eşdeğer Parça dönemi başlıyor TSE Başkanı Sebahittin Korkmaz, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle gerçekleştirdiği tanışma toplantısında 1 Haziran 2015 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Eşdeğer Parça Belgelendirmesi ile ilgili bilgi verdi. Eşdeğer Parça Belgelendirmesi; Hazine Müsteşarlığının koordinasyonunda Türk Standardları Enstitüsü (TSE), Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD), üniversiteler ve diğer paydaşlarla yapılan yaklaşık üç yıllık çalışma sonucunda, Hazine Müsteşarlığının tarih ve 2015/2 sayılı Genelgesi ile resmileşmiştir. Söz konusu Genelge ile Eşdeğer Parça Belgelendirme yetkisi 2 yıllık süre için TSE ye verilmesi karara bağlandı. Bu uygulamayla ilk 2 yıl TSE olmak üzere daha sonra da akredite edilmiş belgelendirme kurumlarınca onaylanacak muadil ürünler orijinal parça yerine kullanılabilecek. TSE Başkanı Sebahittin Korkmaz, Enstitünün 1 Haziran 2015 tarihinde başlayan bu belgelendirme faaliyetine ait dokümantasyon, personel, eğitim ve laboratuvar hazırlıklarını tamamlayarak başvuruları almaya başladığını belirtti. Korkmaz, Eşdeğer Parça Belgelendirmesine neden ihtiyaç duyulduğunu şöyle anlattı: Bir ürün Türkiye de üretilip orijinal parça olarak yurtdışına bir birime satılıyor, aynı ürün Türkiye ye geri döndüğünde bizim tüketicimize dört birime, beş birime satıldığını görüyoruz. Yani bizim ürünümüz bize geri döndüğünde, orijinallik kazandığında bizim imalat maliyetimiz, hatta satış birim maliyetimizin 4 katına çıktığını görüyoruz. Üstelik orijinal ürün diye adlandırdığımız ürünleri testlere tabi tuttuğumuzda bizim yerli imalatçılarımızın ürünleriyle aynı özelliklere sahip olduğunu görüyoruz. Bu problemleri ortadan kaldıracak yegâne unsur, bu eşdeğer parçaların orijinal parça gibi bir takım testlerden geçirilerek, bu testler sonucu orijinal parçanın verdiği sonuçları verip vermediğinin ölçülmesi ve belgelendirilmesidir. İşte bu eşdeğer parça belgelendirmesi sürecidir. Biz bu belgelendirme modeli ile otomotiv yedek parça üreticilerimize, kalitesi konusunda iddialı oldukları yedek parçaları, uluslararası alanda geçerli metotlarla test ederek orijinal parça değerinde olduğunu belgelendirme konusunda bir alan açmış olduk. Korkmaz, Eşdeğer Parça Belgelendirmesinde TSE nin görevlendirilmesinin, Enstitünün uygunluk değerlendirme alanında sahip olduğu yetkinlik sonucu olduğunu vurguladı: TSE bildiğiniz gibi alanında en yetkin, en geniş kaynaklı, Avrupa nın en büyük laboratuvar tesislerine sahip olan bir kuruluştur. Bu alanda kamu eşgüdümü içerisinde uygunluk değerlendirme sektörünü de regüle etmek amacıyla 2 yıllık süre için TSE ye bu yetki verildi. 1 Haziran itibariyle belge verilmeye başlandı. TSE personel eğitimlerini, laboratuvar çalışmalarını tamamladı, her türlü müracaata karşılık verecek bir yapı kurduk. Şu ana kadar 3 milyon liralık bir yatırım yapıldı. TSE Başkanı, Eşdeğer Parça Belgelendirmesinde ücretlerin parçaya göre belirleneceğini anlattı: Eşdeğer parça belgelendirmesinde TSE laboratuvara gelen her parça için ücret talebinde bulunacak. Ancak bu ücretler eşdeğer parça üzerindeki maliyet arzı hiç bir zaman binde birlerin, binde beşlerin üzerine çıkmayacak. Eğer beklediğimiz şekilde bir karşılık bulursa bu eşdeğer parça belgelendirmesi ile satışların çok yukarılara çıkacağını ve bu anlamda da belgelendirme için TSE nin veya iki yıl sonra akredite olmuş diğer kuruluşların belirleyecekleri ücretlerin maliyet arzlarına etkisi gündeme getirilemeyecek seviyede düşük kalacak. TSE Başkanı Korkmaz, düzenlemeyle otomotiv yan sanayi ürünlerinin orijinal parçaya göre kalite ve standartlara uygunluğunun sağlanacağını kaydetti: Şu anda yedek parça üreten yan sanayicilerimizin ürünleri test edilmiyor ya da kendi test imkânlarıyla test ediliyor. Bu anlamda onların imkânlarına göre bir kalite ortaya çıkıyor. Hâlbuki eşdeğer parça belgelendirmesi vasıtası ile bağımsız bir kuruluş onları test etmiş olacak ve kalite konusundaki seviyeleri bu sayede yukarı çekilmiş olacak. Aksi takdirde eşdeğer parça belgelendirmesine tabi olmayınca ürünü pazar bulamayacak. Araçlarda 30 binin üzerinde parça olduğuna dikkat çeken Korkmaz, TSE, araçlarda kullanılan tüm parçalar için genel kriterler oluşturmuştur, hangi parça için başvuru yapılırsa yapılsın, kriter havuzundan ilgili testler seçilerek belgelendirme yapabilecek durumdadır. Söz konusu kriterler; AB direktifleri, 4 standard haziran 2015

5 Birleşmiş Milletler Teknik düzenlemeleri ile Uluslararası standartları kapsadığı gibi, özel deneyleri de ihtiva etmektedir. Ayrıca motorlu araç sigortalarında en çok kullanılan 20 parça için özel çalışma yapılarak kriterler belirlenmiş ve belgelendirme süreci oluşturulmuştur. Bu 20 parçanın 10 tanesinde AB direktifi, 3 tanesinde ise uluslararası standartlar zorunlu olup diğer parçalar için özel deneyler belirlenmiştir dedi. Eşdeğer Parça Belgelendirmesi yönteminin İspanya ve İtalya da uygulandığını, başka ülkelerde de farklı uygulamalara gidildiğini belirten Korkmaz, TSE nin tüm faaliyetlerinde uluslararası akreditasyona sahip olduğunu vurguladı. TSE Başkanı şöyle konuştu: TSE nin akreditasyonunu TÜRKAK yapıyor. TÜR- KAK ın vermiş olduğu akreditasyon ise uluslararası veya bölgesel örgütler ile yapılmakta olan çok taraflı tanınma anlaşmaları (MLA) kapsamında küresel kabul görmektedir. Dolayısıyla TSE herhangi bir ürüne belge verdiği zaman bu Avrupa'da olsun Amerika'da olsun tanınırlığında bir problem yok. Ama eşdeğer parça ayrı bir konu, farklı bir yöntem kullanıyoruz. Kendi ülkemiz sınırları içerisinde TSE nin metotları ve laboratuvar şartları ile şu anda hiçbir teste tabi tutulmadan kullanılan yedek parçaların orijinal parça değerleri ile yedek parçaların değerlerini karşılaştırıp referans değerler elde edilip yedek parçanın orijinal parçanın değerleri karşılayıp karşılamadığına bakılıyor ve sonuç elde edildikten sonra belgelendiriliyor. Orijinal parçaya uygulanan bütün test ve deney metotlarının eşdeğer parçaya uygulanacağını anlatan Korkmaz, aynı sonuç alınan parçaların eşdeğer parça olarak belgelendirileceğini söyledi. Korkmaz; Eşdeğer Parçayı, zorunlu mevzuat dışında kalan ve ilgili genelgenin de öngördüğü kütle, boyut, malzeme ve işlevsellik kontrollerinin de sağlanacağı, parçaya göre sayısı değişmekle beraber, toplamda 39 farklı test metodu ile teste tabi tutacağız. Bu testler sonucunda orijinali ile aynı sonucu veren parçalar bizden belge alabilecek diye konuştu. TSE ye şu ana kadar eşdeğer parça belgelendirmesi için 13 ayrı firmanın 138 parça için müracaat ettiğini belirten Korkmaz, ilgili genelgedeki izlenebilirlik maddesine ilave olarak belge verilen tüm firmalara, üretilen eşdeğer parçalara vurulmak üzere bir belge numarası verileceğini, parçaların bu numara ile TSE tarafından takip edileceğini, izleneceğini, belge alan firmaların ara kontroller haricinde yılda bir kez denetleneceğini ve olumsuzluk tespit edildiğinde belgelerin iptal edileceğini anlattı. standard haziran

6 haberler Adıyaman Üniversitesine kalite belgesi Adıyaman Üniversitesine (ADYÜ) Türk Standardları Enstitüsü (TSE) tarafından TS EN ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi verildi. Üniversitenin Rektörlük Konferans Salonunda gerçekleştirilen törende konuşan TSE Başkanı Sebahittin Korkmaz, standartların insanların ve toplumların ortak iyisi olduğunu söyledi. Kurum olarak herkesin kabul ettiği ortak iyiyi belgelendirdiklerini ifade eden Korkmaz, Bu ortak iyiler uluslararası rekabette bazı ülkelerde, biz ortak iyiyiz belgelendirmesini yaparken maalesef piyasa yönetimi olmadığı için ayağa düşecek duruma gelmiş. Şu anda belge konusunda belge çöplüğü diye adlandırılan iki ülke var. Bu ülkeler de Türkiye ve Hindistan" dedi. Türkiye nin belge çöplüğüne dönüşmesinin kalite yönetim sistemi belgesinin önemsenmemesinden kaynaklandığını ifade eden Korkmaz, kalite yönetim sistemlerinin üretildikten sonra içselleşmesi gerektiğini ve bunun daha sonra kültüre dönüşeceğine dikkat çekti. Korkmaz, özellikle üniversitelerde kalite yönetim sisteminin gerçek anlamda uygulanıp içselleşmesi durumunda eğitim kalitesinin garanti altına alınacağının altını çizdi. Çin den ayakkabı ithalatı yüzde 28 azaldı TÜİK verilerine göre, toplam ayakkabı ithalatı 2014 yılının ilk çeyreğine göre yüzde 20 gerileyerek, 244 milyon dolara düştü. En fazla ithalat 122,4 milyon dolarla Çin den yapıldı. Geçen yılın Ağustos ayında bu ülkeden yapılan ithalatta gümrük vergilerinin artırılması, dış alımın gerilemesinde etkili oldu. Buna göre, Çin den yapılan ithalat 2014 yılının ilk çeyreğine göre yüzde 28 gerileme gösterdi. Çin in ardından en fazla ithalat yapılan ülke olan Vietnam dan alınan ayakkabı tutarı da yüzde 6 azalarak 49 milyon dolardan 46 milyon dolara, Endonezya dan yapılan ithalat yüzde 23 azalışla 26 milyon dolardan 20 milyon dolara indi. Zorunlu trafik sigortasında yeni dönem Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, Resmi Gazete de yayımlandı. Zorunlu trafik sigortasına yönelik esasları düzenleyen genel şartlar, 1 Haziran 2015 te yürürlüğe girecek. Genel şartlarda, eşdeğer parça, orijinal parça tanımları yapıldı. Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yoksa orijinali ile değiştirilecek. Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçlarda hasar gören parça, onarımı mümkün değilse öncelikle orijinaliyle, orijinal parçanın bulunmaması durumunda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değiştirilecek. Ancak model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçta hasar gören parçanın orijinal olmadığı durumda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişim yapılacak. Bu uygulama sonucu araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilemeyecek. 6 standard haziran 2015

7 Bilişim Vadisinin temeli atıldı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Bilişim Vadisinin, çevresinde oluşturacağı ekosistemle 5 bin Ar-Ge firması ve yaklaşık 100 bin çalışanın kullanabileceği tesis ve sosyal donatılarla zengin bir yaşam alanı haline geleceğini söyledi. Sürekli büyüyen bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün dünyadaki pazar büyüklüğünün 5 trilyon dolara ulaştığına dikkati çeken Bakan Işık, şöyle konuştu: Bu alanda gelişmekte olan ülkelere en büyük fırsatları sunan sektör ise yazılım sektörüdür. Bilişim ve yazılım teknolojileri, ülke kalkınmasının en önemli dinamiği olarak öne çıkmaktadır. Ülkemizde ekonomik büyüme ve sosyal refahın artması için güçlü olduğumuz geleneksel sektörlerde yüksek katma değerli üretim yapısına geçmemiz ve aynı zamanda yüksek teknolojili sektörlerin de üretim ve ihracatımız içindeki payını artırmamız gerekiyor. Bunu gerçekleştirmek için odaklanmamız gereken alanların başında ise Ar-Ge, inovasyon, marka ve tasarım gelmektedir. Odaklanmamız gereken bir diğer konu da mal ve hizmet üretimi gerçekleştirdiğimiz bütün alanlarda bilişim teknolojilerindeki etkinliğimizi artırmaktır. 3 milyon metrekarelik alana yayılan bu vadi, bilginin teknolojiye, teknolojinin de ürüne dönüşeceği Türkiye nin bilişim üssü olacak. Akademinin, sanayinin, girişimcilerin, fikir üretiminin, akıl ve alın terinin buluşacağı 1,25 milyon metrekarelik Ar-Ge ofis alanına sahip bu vadide, sadece bilişim firmaları değil, bilişim teknolojilerine dayalı üretim yapmak isteyen tüm Ar- Ge firmaları da yerlerini alacak. Bilişim Vadisinde, kuluçka merkezleri, uluslararası yenilik ve teknoloji transfer ofisleri ve prototip atölyeleri ile güçlü bir sinerji oluşacaktır. Çevresinde en büyük 500 sanayi şirketinden 87 sinin bulunduğu, 37 organize sanayi bölgesi, 14 üniversite, TÜBİTAK ve TSE gibi kurumların yer aldığı bölgeyi, bilişim teknolojileri alanında cazibe merkezi haline getireceklerini bildiren Işık, 3,5 saatlik bir uçuş mesafesi ile 25 trilyon dolar büyüklüğünde bir pazar hacmi ve 1,5 milyarlık bir nüfusa ulaşılabilen bölge, havaalanları, hızlı tren, otoyol bağlantıları ve Körfez geçişi ile lojistik açıdan da önemli bir lokasyon haline gelecek diye konuştu. standard haziran

8 haberler Madeni yağ lisansı başvurularında değişiklik Atık yağlardan geri kazanılmış baz yağların ham madde olarak kullanılacağı tesisler için yapılan madeni yağ lisansı başvurularında TSE Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi aranacak. Konuya ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) kararı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, atık yağlardan geri kazanılmış baz yağların ham madde olarak kullanılacağı tesisler için yapılan madeni yağ lisansı başvurularında, TSE standartlarına uygun olduğunu gösteren Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi istenecek. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı mayıs ayı veri bülteni Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Mayıs ayı dış ticaret, şirket ve esnaf geçici idari verilerine ilişkin bülteni yayımlandı. Buna göre, geçen ay en çok ihracat yapılan fasıllar, 1 milyar 154 milyon dolar ile motorlu kara taşıtları, 970 milyon dolar ile kazan, makine ve cihazlar, aletler, parçaları ve 693 milyon dolar ile örme giyim eşyası ve aksesuarları olarak belirlendi. Mayıs ayında en çok ithalat yapılan fasıl ise 3 milyar 364 milyon dolar ile mineral yakıtlar, mineral yağlar ve müstahzarları oldu. Bu ayda en fazla ihracat 1 milyar 20 milyon dolarla Almanya ya yapıldı. Bu ülkeyi sırasıyla 692 milyon dolarla İngiltere ve 662 milyon dolarla Irak izledi. En fazla ithalat ise 1 milyar 935 milyon dolar ile Çin den gerçekleştirildi. Bu ülkeyi sırasıyla 1 milyar 847 milyon dolarla Almanya ve 1 milyar 770 milyon dolarla Rusya takip etti. Otomotiv sanayisinde üretim ilk beş ayda yüzde 19 arttı Otomotiv Sanayii Derneğinin (OSD) 2015 Mayıs Ayı Üretim, İthalat, İhracat, Satış Değerlendirme Raporuna göre, yılın beş aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 19, otomobil üretimi ise yüzde 8 arttı. Bu dönemde, toplam üretim 543 bin adet, otomobil üretimi ise 318 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Ticari araçlarda ocak-mayıs döneminde üretim, minibüste yüzde 136, kamyonet ve büyük kamyonda yüzde 32, otobüste yüzde 22, küçük kamyonda yüzde 11 artarken midibüste ise yüzde 1 azaldı. Bu dönemde, traktör üretimi yüzde 1 azalarak 19 bin 959 düzeyinde oldu. Söz konusu dönemde 247 bin adedi otomobil olmak üzere, toplam 394 bin adet taşıt ihraç edildi. Ocak-Mayıs döneminde gerçekleşen taşıt aracı ihracatı, 2014 yılı aynı dönemine göre yüzde 7 arttı. Bazı plastikten ürünlerin ithalatında gözetim uygulanacak Ekonomi Bakanlığının İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliği Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, plastik ve mamulleri faslında yer alan, birim gümrük kıymeti kilogram başına 3 doların altındaki poliesterlerden ürünler ve diğerlerinin (yalnız bioryante polietilen tereftalat film) ithalatında ileriye yönelik ülke ayrımı yapılmaksızın gözetim uygulanacak. Gözetim belgeleri altı ay boyunca geçerli olacak ve üçüncü kişilere devredilemeyecek. 8 standard haziran 2015

9 Engelsiz iller için destek sağlanacak Türkiye de engellilere yönelik çeşitli hizmetler gerçekleştiren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bu yıl da engellilere yönelik planlanan hedefler için yoğun çalışmalar yürütüyor. Engellilerin haklarının gelişmesi ve izlenmesine yönelik çalışmalar yürütecek olan Bakanlık, engellilerin tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit şekilde yararlanmasını teşvik ve temin etme, insanlık onurlarına saygıyı güçlendirme amacını taşıyan ve Türkiye nin taraf olduğu Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme'nin uygulanması ve izlenmesini teşvik etmek için 9 yıllık bir planlama oluşturacak. Engelli bakım ve rehabilitasyon hizmeti sunan kuruluşlarda bakım hizmetinin kalitesi ile hizmet alan ve hizmet veren memnuniyetinin artırılması, bakım hizmetlerinde standardizasyon sağlanacak. Erişilebilirlik Destek Projesi (ERDEP) ile yerel koşullara göre belirlenen pilot alanlarda, kamu tarafından yoğun kullanılan sağlık yapıları, eğitim yapıları, ibadethaneler gibi binalar; kaldırımlar, yaya geçitleri, alt ve üst geçitler, bilgilendirme donanımları, kent mobilyaları, rekreatif donanımlar, çocuk oyun alanları, genel kullanıma açık tuvaletler, açık otoparklar, toplu taşıma durakları, istasyonlar, iskeleler, ören yerleri ile yerel koşullara özgü diğer kullanımlar gibi açık alan bileşenlerinin engelsiz hale getirilmesi hedefleniyor. 29 ilde uygulanması planlanan proje kapsamında iller izlenecek, denetlenecek. Projeyle yerel yönetimlerden gelecek projeler de desteklenecek. LPG LPG li otomobiller düşüşte Anadolu Ajansı muhabirinin TÜİK verilerinden derlediği bilgilere göre, LPG lilerin payı, 2004 te yüzde 14,7 seviyesinde bulunurken, bu oran hızla yükselerek 2013 te yüzde 41,5 e çıktı. LPG li otomobillerin payındaki artış oranı, arasında yüzde 182 olarak gerçekleşirken, bu ivme 2014 ten itibaren tersine döndü. Söz konusu oran, 2014 sonu itibariyle 41,4 e, bu yılın Mart ayı itibariyle da 41,1 e geriledi. Son 12 yıllık dönemde payı en çok azalan, benzinli otomobiller olurken, 2004 yılında 75,2 seviyesinde yer alan benzinlilerin payı, bu yılın Mart sonu itibariyle yüzde 28,6 ya kadar düştü. Söz konusu dönemde, LPG li araçlara talep hız keserken, dizel otomobil ise sürücülerin yeni gözdesi oldu yılında dizel otomobillerin toplam otomobiller içerisindeki payı yüzde 4,7 seviyesinde bulunurken, bu oran Mart sonu itibariyle yüzde 29,9 a yükseldi. standard haziran

10 Güvenli Yesil. Bina Belge 10 standard haziran 2015

11 dosya Ayşe Gökbayrak Barış Avşar Gözde Onur TSE TSE Güvenli-Yeşil Bina Belgelendirmesinde temel olarak 6 adet majör uygunsuzluk vardır. Bu majör uygunsuzluklar: yangın güvenliği, deprem güvenliği, uçucu organik bileşikler, formaldehit ve benzen, elektromanyetik kirlilik, radyasyondur. lendirme Süreci standard haziran

12 Türk Standardları Enstitüsünün sitesinde bulunan Güvenli-Yeşil Bina Başvuru Formu doldurulur. Başvuru dokümanlarının uygunluğu değerlendirilir. Daha sonra eğitim, bilgilendirme toplantısı ve çalıştay yapılır. Güvenli Yeşil Bina Belgelendirmesi sürecinde; Güvenli Yeşil Bina Kriterleri ile ilgili bilgilendirme yapılır. Başvuru sahibinin talebine bağlı olarak TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, TS EN ISO Çevre Yönetim Sistemi ve TS İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi ortak temel eğitimi, Enerji Verimliliği eğitimi gerçekleştirilir. İlk olarak bina yapımında kullanılan malzemelerin radyasyon değerlendirmesi; betondan numune alınarak gerçekleştirilir. Mermer, granit ve seramik kaplamalarda ise radyasyon kriteri için yerinde ölçüm yapılır veya numune alınarak deney sonuçları değerlendirilir. Radyasyon ölçümü sonucunda kriterlerde belirlenen limitleri aşıp aşmadığı kontrol edilir. Limitler aşılmadıysa yerinde ölçümlerle elektromanyetik kirlilik değeri ortaya konur. TSE, daha güvenli bir iç ortam hava kalitesi için bina içerisinden numune alarak, laboratuvar ortamında Uçucu Organik Bileşikler ve formaldehit kontrollerini gerçekleştirmektedir. Böylelikle yaşam süremizin büyük bir kısmını içerisinde geçirdiğimiz, iç ortam lar çok daha sağlıklı bir yapıya sahip olacaktır. Son olarak majör uygunsuzluklardan deprem ve yangın ile ilgili faktörler sorgulanır. Majör uygunsuzluk bulunması durumunda başvuru sahibinden uygunsuzlukların düzeltilmesi talep edilir. Düzeltici önleyici faaliyetler (DÖF) uygun olarak sonlandırıldıysa diğer kriterlerin incelenmesine devam edilir. DÖF ün uygun olmaması durumunda asgari puan sağlanmış dahi olsa belge verilmez. Firmanın müraacatı reddedilir. Majör uygunsuzluk olmaması durumunda diğer belgelendirme kriterlerinin incelenmesi sürecine girilir. 12 standard haziran 2015

13 TSE, daha güvenli bir iç ortam hava kalitesi için bina içerisinden numune alarak, laboratuvar ortamında uçucu organik bileşikler ve formaldehit kontrollerini gerçekleştirmektedir. Majör uygunsuzluklar haricindeki kriterler yapının tamamlanma durumuna göre değişkenlik gösterir. Bu kriterler temel olarak 10 ana başlık altında incelenir. Enerji verimliliği başlığı sertifikamızı diğer uluslararası sertifikalardan pozitif olarak ayrıştırmaktadır. Şöyle ki günümüz dünyasında kaynakların büyük çoğunluğu enerji üretmekte kullanılmaktadır. Toplam puanın %40 ı bu başlık içinde yer almaktadır. Uluslararası belgelendirme yapısı içerisinde enerjiye en çok önem veren Güvenli-Yeşil Bina belgesidir. Diğer başlıklar başlangıç tasarımı; alan seçimi; yaşamsal alan tasarımı; malzeme ve kaynak kullanımı; sağlık, güvenlik ve konfor; suyun etkin kullanımı; karbon emisyonu; işletme yönetimi ve ödül puanıdır. Yeşilin olmazsa olmazı ağaçlandırma sertifikamız da büyük bir öneme sahip olup ağaçlandırma yapan binalara ödül puanı verilmektedir. Kriterlere göre yapılan değerlendirmeler ve ölçümlerin sonuçları raporlandırılarak nihai karar için değerlendirmeye sunulur. Güvenli Yeşil Bina Belgelendirmesinde dört tip sertifika, bronz, gümüş, altın- sertifika bulunmaktadır. Rapor sonuçları kriterlerde belirlenen limitler dahilinde ise puanlaması yapılarak ilgili yapının Güvenli Yeşil Bina sertifikası alıp alamayacağı ve alınan toplam puana göre hangi tip sertifika alacağı belirlenir. standard haziran

14 dosya yesil.. yapı malzemelerinde ve... yesil. bina sektöründe. gelismeler. Arif Künar VENESCO Genel Müdürü Türkiye de yeşil bina sektörü ve buna bağlı olarak yeşil yapı malzemeleri hızla gelişiyor. Yapı malzemelerinde temiz üretim ve sürdürülebilirlik çalışmaları yavaş yavaş gündeme oturmakta. Yeşil Bina Değerlendirme- Sertifikasyon Sistemleri ; bu tür ürünlere talep yaratmakta, alımlarda öncelik sebebi olmaktadır. Dünyada yeşil ve sertifikalı binaların alımında-satılmasında ve kiralamasında çok önemli avantajlar, farklılıklartercihler olduğu tespit edilmiş durumdadır. ABD de yeşil mortgage sistemi, ülkemizde de yeşil bina değerleme kuruluşları-bankaları oluşmuştur. Peki gerçek yeşil bina ve yapı malzemelerinin sürdürülebilirliği nasıl sağlanmalıdır? Bu yazı, yeşil bina sektöründeki bilgi kirliliğinin, yanlış bilgilendirmenin önüne geçmek ve üretici firmaların geç olmadan doğru yolda zaman harcamaları ve sınırlı kaynakların doğru kullanılmasını sağlamak için kaleme alınmıştır. Çünkü henüz yolun başında olan bu sektör, doğru ve sağlıklı bir gelişme gösterebilirse; hem ülkemiz enerji-sukaynak verimliliğinin sağlanmasına, yeni bir niş pazar yaratılmasına hem de inşaat sektörümüzün bu birikimle-tecrübe ile diğer ülkelerdeki başarılarına-gücüne de destek olacak, katkı sağlayacaktır. 14 standard haziran 2015

15 Türkiye gerçeklerini yansıtan, daha doğru, sürdürülebilir yerel-ulusal bir bina değerlendirme sistemi ihtiyacı çok açıktır ve bu konuda TSE Güvenli Yeşil Bina Sertifikası çalışmaları devam etmektedir. Sektörde doğru bilinen bazı yanlışlar: Ürüne LEED Belgesi LEED, Amerika da geliştirilen bir yeşil bina değerlendirme sertifika sistemidir. Yapı malzemelerini değerlendirmez, fakat sürdürülebilirliğini-çevre dostu olduğunu kanıtlayabilen ürünlere ilave puan imkânı sağlar. Türkiye de kriterleri kolay olduğundan dolayı en yaygın olan LEED değerlendirme sisteminde ürünlerden puan almak; üreticinin inşaat sahasına olan yakınlığının bildirimi ile sağlanabiliyordu. Bu mesafe 500 mil, yani 800 km üzerinde olarak verilmiş! Zaten Türkiye nin neresinde olursanız olun; ürünleriniz sürdürülebilir ve-veya yerel ürün oluyor! Bu, bir Amerikan sertifika sisteminin hiçbir uyarlama yapılmadan, Türkiye de olduğu gibi kullanılmasının getirdiği eksikliklerin en basit örneğidir. Türkiye gerçeklerini yansıtan, daha doğru, sürdürülebilir yerel-ulusal bir bina değerlendirme sistemi ihtiyacı çok açıktır ve bu konuda TSE Yeşil-Güvenli Bina Sertifikası çalışmaları devam etmektedir. LEED, kabul edilen ve başlayacak olan yeni versiyonunda, malzeme konusunu; ISO 14040/44 Standardında tanımlı; Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD) ile yapılan Çevresel Ürün Beyanları (EPD) ile çözmeye çalışmıştır. Adı çevreci ya da yeşil olan sitelerde yayınlanan ürün; çevrecidir Her konuda olduğu gibi, yeşil malzeme konusunda da bazı kerametleri kendinden menkul web siteleri ortaya çıkarak belirli bir bedel karşılığı ürünleri sitede yayınlamakta ve yeşil yapmaktadır 1. Daha da tehlikelisi, bazı internet siteleri hiç bir temele dayanmayan ve şeffaf olmayan değerlendirme ile ürününüze; Çevre Dostu etiketi vermektedir 2. Bu etiketlerin uluslararası hiçbir geçerliliği ve pazarlama değeri yoktur. Ürünlerin çevresel performansı bilimsel verilere dayalı YDD standartları çerçevesinde yapılmalıdır 3. Bu tür internet sitelerinde yer almak, kısa vadede kazançlı gibi görünse de, şeffaf olmadıklarından dolayı uzun vadede marka imajını zedelemektedirler. Bilimsel temellere dayanmayan ve uluslararası kabul görmeyen sistemler malzeme sektörüne zarar vermekte, evrensel - talep edilen sistemlere geçişte vakit kaybına sebep olmakta ve sektörün rekabet gücünü azaltmaktadır. standard haziran

16 Ürün; doğal ham maddelerden yapılıyor, o nedenle sürdürülebilirdir Piyasada doğal ham maddelerden üretilen birçok ürün var. Örneğin tuğla, seramik, cam ve benzerleri gibi birçok yapı ürünü; doğal kaynaklardan üretiliyor. Durumun böyle olması, bu ürünlerin sürdürülebilir ya da çevre dostu olduklarını göstermez. Çünkü bu ürünlerin üretiminde yoğun enerji kullanımı söz konusu olabilmektedir. Bu da iklim değişikliğine sebep olan karbon emisyonlarını artırmaktadır. O nedenle yapı malzemesinin ham maddeden üretim ve bertaraf süreçlerine kadar bütün aşamalarının irdelendiği; Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi bilimsel yaklaşımının uygulanması gerekmektedir. O zaman, yapı malzemeleri üreticileri; ürünlerinin sürdürülebilirliğini nasıl ispat edecek ve güvenilirliğini nasıl sağlayacaklar? Aslında bu sorunun cevabını uluslararası standartlara, Avrupa daki yasal çerçeveye ve pazar gelişmelerine bakarak cevaplayabiliriz. EPD ler, ham maddenin doğadan elde edilmesi, ürünün üretimi ve yaşam sonu bertarafına kadar olan tüm süreçlerin şeffaf ve sayısal olarak bilimsel bir yaklaşımla değerlendirildiği ve ürünün çevre performansının belirli etki kategorilerine göre hesaplandığı çalışmalardır. Türkiye de, özellikle yapı ürünleri sektöründen ilginin olduğu bu etiketleme türü; yapı ürünleri harici ürünler için de elde edilebilmektedir. Daha çok firmalar arası ticarette kullanılan bir etiketleme türü olarak bilinmektedirler. Avrupa Komisyonu Sürdürülebilir Tüketim, Üretim ve Sürdürülebilir Sanayi Politikası (SCP/SIP) Eylem Planı 8 direktifinde, üretimin yanında bir o kadar önemli olan sürdürülebilir tüketimde nihai tüketiciyi bilgilendirmek için geliştirilen etiketlerin kirliliğine (fazlalığı) atıfta bulunmuş ve bu amaçla AB Eko etiketi etiketini geliştirmiştir. Amacı sadece tek etiket ile müşteriye güven vermek ve sürdürülebilir satın Uluslararası Standardizasyon Örgütü 4 (International Organization for Standardization, ISO) 1990 lı yıllarda çevre etiketleri ile ilgili bir dizi standart geliştirmiştir: ISO 14020: Tüm çevre etiketlerini içeren rehber. ISO Tip II: Kendinden beyanlı çevre etiketleri (genellikle sadece bir nitelik içeren, bazen bir şirketin çevre amblemi gibi). ISO Tip I: Çevresel açıdan önderlik eden, hemen hemen çoğunun üçüncü parti amblemi tarafından ifade edildiği çevresel etiketler. ISO Tip III: Detaylı ürün ve ürünle ilgili çevresel etkileri içeren çevresel beyanlar. ISO Tip II etiketleri; sadece üreticilerin kendi beyanlarını içermektedirler. Uluslararası pazarlarda sorgulandıklarından, Türkiye de de; kendinden beyanlı Tip II türü etiketlere olan ilgi gün geçtikçe azalmaktadır. ISO Tip I etiketleri; önceden belirlenen kıstaslara uyumluluk sağlayarak etiketleme yoluna gittiklerinden, çevresel açıdan tercih edilen ürünler için pazar avantajı yaratmaktadır. Türkiye nin de gündeminde olan AB Eko etiketi 5 (EU Ecolabel), İsveç Beyaz Kuğu 6 (White Swan) ve Alman Mavi Melek 7 (Blue Angel) etiketleri; ISO Tip I çevre etiketleme sistemi dahilinde tanımlanırlar. ISO Tip III olarak tanımlanan Çevresel Ürün Beyanları (EPD), bir ürünün veya sistemin çevresel etki değerlendirmesini; ISO te tanımlanan ve ISO 14040/44 serisi Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi standartlarına uygun olarak sağlayan bir etiketleme olarak bilinir. almayı teşvik etmektir. Tüm inşaat malzemelerini kapsamasa da, ahşap ve halı zemin kaplamaları, sert kaplamalar (doğal ve aglomere taşlar, mermer, mozaik, seramik karolar ve kiremitler) boya ve vernikler, ahşap mobilyalar, ısı pompaları ve ampuller gibi bazı yapı ürün grupları için AB Eko-Etiketi alınabilmektedir. 16 standard haziran 2015

17 Yapı malzemelerinin tümünde alınabilen etiketin adı, Avrupa Yapı malzemeleri Üreticileri Birliği 9 (ECO Platform), Avrupa Yapı Malzemeleri Direktifi 10, "Avrupa Standartları Enstitüsü 11 (CEN/TC 350), LEED, BREEAM ve DGNB gibi birçok önde gelen yeşil bina sertifikasyon sistemlerinin kabul ettiği EPD belgeleridir. EPD belgeleri; birçok Avrupa ülkesinden alınabildiği gibi, Türkiye de EPD Türkiye 12 " ile de verilmektedir. "The International EPD System 13 " ofisi olarak kurulan EPD Türkiye, sadece uluslararası geçerli EPD belgelerini ücretsiz olarak internet sitesinde yayınlamakta, mimar ve mühendislerin sürdürülebilir malzeme seçimi için adres olmaktadır. "Avrupa Yapı Malzemeleri Üreticileri Birliği" tarafından kurulan ECO Platform un ana amacı da; üyelerini EN normuna uyumlu EPD konusunda bilinçlendirmek ve EPD belgelendirmesinin bir ticari bariyer oluşturmasının önüne geçmektir. Yeni değişen "Avrupa Yapı Malzemeleri Yönetmeliği" CE işareti gerekliliklerine; "EPD Belgesi"ni de ilave etmiştir. Bütün bu gelişmeler olurken, yapı malzemeleri üreticilerinin sürdürülebilirliği başka etiket, oluşum internet sitesi gibi yerlerde aramaları; hem zaman kaybı hem de kazanç kaybı olacaktır. Bu uluslararası gönüllü sertifikasyonların dışında, ulusal ve AB normlarına göre bazı benzer ürün sertifikaları da TSE tarafından sağlanmakta ve hazırlanmaktadır. LEED eğitimine katılan LEED Associate Sertifikası alabilir Ayrıca sektörde Sosyal Sorumluluk Projesi olarak kurguladıklarını iddia ederek LEED eğitimleri verenler, bunu tamamen ticari amaçlarla yapıp kâr gütmeyen ve Türkiye de USGBC nin yetkili kuruluşu ÇEDBİK LEED eğitimlerine karşı haksız rekabet yaratmaktadır. Ayrıca eğitim sonunda katılımcılar sanki LEED Associate sertifikası alıyormuş gibi bir algı yanılması yaratılmaktadır. Halbuki LEED akreditasyonları; sadece USGBC nin sınavları geçilerek alınabilir. Aynı şekilde USGBC ye üye olmak isteyen şirketler gereken ücreti vererek üye olabildiği halde, bazı şirketler sanki kendileri USGBC tarafından seçilmiş şeklinde yanlış haber yapmaktadırlar. USGBC yalnızca Yönetim Kuruluna girecek şirketleri seçer. Kamu binaları ve hastanelerde LEED Sertifikası zorunluluğu ve yeşilimsi binalar Yeni yapılanan bazı kamu binalarının teknik şartnamelerinde ve 200 yatak üzeri kamu hastane şartnamelerinde-sözleşmelerinde yer alan sadece bir cümle ile LEED Sertifikası alınacaktır ibaresi yaygınlaşmaktadır. Ancak, genel olarak iyi-faydalı gibi görünse de maalesef uygulama olarak yanlış ve sorun yaratmaktadır. Müteahhitin başta sertifika sürecine dair hiçbir bilgisi olmadan, bu konuda en başta proje aşamasında zorunlu olan kriterler için gerekebilecek proje-danışmanlık-ürün-sistem-sertifika bedeli vb. satın alma farkı almadan yapılan ihale sonucunda, sadece LEED Sertifikası alınması zorunluğu; sonradan traji-komik uygulamalara, göstermelik yeşilimsi bina yapılması vb. sonuçlara sebep olabilmektedir. En azından yerli-ulusal bir yeşil bina sertifika sistemi devreye girince, LEED yerine ülkemizin mimari-kültürel yapısına daha uygun olacak bu yeni ulusal sertifikanın; en başta ihalenin hem teknik hem de idari şartname sürecinde belirtilmesi, sürecin en başında verilecek eğitimlerle ve sonradan çeşitli ölçümlerle yapılan uygulamaların doğrulanmasıyla; gerçek yeşil bina ların yapılabilmesi-işletilebilmesi çok daha sağlıklı-gerçekçi ve sürdürülebilir olacaktır. İnşaat sektöründe; Gerçek-sürdürülebilir yeşil binalar yerine, ülkemizde sayıları giderek artan yeşilimsi binalar ın da önüne geçilmiş olacaktır. DİPNOT ( DC0397:EN:NOT) index_en.htm 11 index.html standard haziran

18 MASDAR 18 standard mayıs 2015

19 Bir şehir düşünün. Öyle bir şehir ki tüm enerjisini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamakta, sıfır karbon salınımı yapmakta ve enerjisini en verimli şekilde kullanmakta. Kullanılan suyun, üretilen çöpün büyük kısmı geri dönüştürülmekte, insanlar olabilecek en çevreci şekilde bir hayat sürmekte. Aslında böyle bir şehir var, adı da Masdar. Dünya üzerindeki en sürdürülebilir şehir diyebileceğimiz Masdar hem bir şehir hem de koskoca bir laboratuvar. Mehmet Alp Er ODTÜ Abu Dhabi ye 17 km uzaklıkta 2006 yılında yapımına başlanılan bu şehir Birleşik Arap Emirlikleri Devleti ne ait Mubadala Şirketi (Mubadala Development Company) tarafından inşa edildi ve ediliyor. Buradan da anlayacağınız üzere Masdar devam eden bir proje. Şehir, içerisinde Masdar Enstitüsü adında alternatif enerji kaynakları, sürdürülebilirlik ve çevre üzerine yoğunlaşmış bir üniversiteyi de barındırmakta. Ortalama 20 milyar dolarlık yatırım yapılacak olan Masdar şehri 6 kilometrekarelik bir alan üzerinde kurulacak ve tamamlandığı zaman 40 bin kişinin yaşam alanı haline gelecek. Masdar şehrinin bu 40 bin kişiye ek olarak her gün 60 bin civarında çalışana da ev sahipliği yapması bekleniyor. Projenin tamamlanma yılı 2016 olarak düşünülüyordu ama finansal sorunlardan dolayı bu tarih 2025 yılına çekildi. Masdar sonuç değil süreç odaklı bir proje olduğu için bu tarih değişikliği pek bir şeyi değiştirmeyecektir, çünkü bu proje durdurulmadıkça oradaki insanlar yeni şeyler deniyor, öğreniyor ve buluyor olacaklar. standard haziran

20 Masdar ı koskoca bir laboratuvar olarak adlandırmamın nedeni bu şehrin her köşesinde farklı bir sistem veya projeye ev sahipliği yapması. Dünyada eşi bulunmayan Beam Down Project gibi. Masdar aynı zamanda sürücüsüz yolculuk yapmaya olanak sağlayan Personal Rapid Transit sistemine, hiçbir enerji harcamadan rüzgârı yakalayıp yer seviyesine getirerek doğal klima özelliği taşıyan Wind Tower lara ve Orta Doğu nun en büyüğü olma özelliği taşıyan, toplam 10 MW gücündeki güneş tarlalarına sahip. Beam Down Project Güneş in enerjisini klasik yollardan farklı bir biçimde hasat etmek için tasarlanmış. Aynalar yardımıyla Güneş ışığını bir noktada toplayıp o noktadaki enerjiyi buhar türbini döndürmek için kullanan bir sistem zaten vardı. Ama bu sistemin büyük dezavantajları da var. Öncelikle uzun bir kuleye ihtiyacınız var ve elde etmek istediğiniz enerji arttıkça kulenizin uzunluğu da artmak zorunda. Ayrıca elde ettiğiniz yoğun Güneş enerjisi ile su veya başka bir sıvıyı ısıtıp buhar türbininden geçirmek durumundasınız. Bu durumda ya kuleniz çok sağlam olmalı ya da ısıtılacak sıvıyı aşağıdan yukarıya pompalamalısınız. İlk durum çok maliyetli ve bakımı normale göre daha zor olacaktır. İkinci durumda ise verim istenilen düzeyde olmayacaktır. Masdar da bu problemlere Beam Down Project ile farklı bir bakış açısı getirmişler. Beam Down Project de Güneş ışınları bir kulenin tepesinde değil de yer seviyesinde toplanmakta ve bu sistemde kule yerine daha geniş ve o kadar uzun olmayan bir yapı bulunmakta. Üstünde aynalar bulunan ve gelen ışınları bir merkezde toplayan bir yapı. Bu sistemde Güneş ışınları yerde bulunan aynalara geliyor ve bu aynalar gelen ışınları ikincil aynaların bulunduğu yapıya yönlendiriyor. İkincil aynalar da gelen ışınları yer seviyesinde bulunan bir merkezde odaklıyor. Bu merkezin sıcaklığı 700 C lere varıyor ve orada ısıtılan su güçlü bir buhar türbinini döndürmek için kullanılıyor. Sıfır karbondioksit salınımı politikasına sahip bir şehirde petrolün türevleriyle çalışan bir arabanın kullanılması pek de mantıklı olmazdı. Elektrikli otobüslerin ve arabaların ve de hafif raylı sistemin ve metronun yanı sıra Masdar ulaşım ihtiyacına pek de alışık olmadığımız bir çözüm getirmiş: Kişisel Hızlı Ulaşım Sistemi (Personal Rapid Transit - PRT). Bu sistem sürücüsüz, hızı ve rotası önceden belirlenen ve gps ile yönlendirilen elektrikli bir araç filosundan oluşmakta. Bu araçların duraklarında araçlar yolcular için hazır olarak beklemekte. Bir yolcunun içeri girip, gitmek istediği konumu seçip düğmeye basması yeterli. Masdar da kullanılan bir PRT aracının bataryası bir buçuk saatte doluyor ve dolu batarya ile 60 km gidebiliyor. Çalışmadıkları zaman duraklarda bekleyen bu araçlara kendi kendilerini şarj edebilecekleri bir sistemin yapılabileceğini düşünürsek menzil hiç sorun olmayacaktır 6 km karelik Masdar şehrinde. Bu araçlar için ray veya onları yolda tutmak için duvar benzeri bir yapı da gerekmiyor. Bu sayede rota değişikliği yapmak veya yeni rotalar oluşturmak için çok fazla uğraşa gerek yok, yazılımsal olarak halledilebiliyor bu tür ihtiyaçlar. Burada kullanılan PRT sisteminin başka bir özelliği de bu araçların yer altında hizmet vermesi. Bu sayede yeryüzü yayalara bırakılmış olunuyor. Ama yer altı deyince metro tünelleri gibi kapkaranlık bir yer hayal etmeyin, Masdar şehrinde bulunan PRT yolları oldukça aydınlık, güneş ışığı alan yerler. Masdar PRT sistemi ile ulaşım ihtiyacını temiz ve yenilikçi bir şekilde karşılamış. Abu Dhabi nin hemen dışında kurulan Masdar yakıcı sıcakların da ortasında bulunmakta. Masdar fikrinin mimarları bu şehrin sokaklarını serinletebilmek için önceden her Arap şehrinde bulunan bir sistemi kullanmışlar: Rüzgâr Kulesi (Windtower). Rüzgâr kuleleri şehirlerin üzerinden esen rüzgârı yakalayıp aşağılara getirerek doğal klima özelliği görüyorlar. Bu kulelerin güzel bir özelliği ise hiç enerji harcamamaları. Kulenin üst kısmında birbirlerine paralel çok sayıda panel bulunuyor ve bu paneller rüzgârı kulenin boru şeklindeki ana gövdesinin içerisine yönlendirecek şekilde yerleştirilmişler. Kulenin alt kısmı ise tamamen açık, böylelikle paneller sayesinde yönlendirilen rüzgârlar kulenin gövdesindeki boru yardımıyla Masdar şehri sokaklarına yayılıyorlar. Böylelikle yaşam alanları hiç enerji harcanmadan ve klimaların neden olabileceği hastalıklar (Lejyoner hastalığı gibi) olmadan serinletilmiş olunuyor. Şehrin enerjisi Orta Doğu nun en büyük güneş paneli tarlasından geliyor. Bu panellerin toplam sayısı Elde edilen 10 MW lık bu gücün fazlası ise Abu Dhabi şebekesine gönderiliyor. Kısacası şehir kendi enerjisini karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda da Abu Dhabi ye yeşil enerji sağlıyor. Masdar da aynı zamanda evlerin çatılarında da güneş panelleri bulunmakta. Bu da fazladan 1 MW lık enerji sağlıyor. Çatılarından elde edilen bu enerji evlerin toplam enerjilerinin %15-20 civarlarındaki kısımlarını karşılıyor. 20 standard haziran 2015