ON ÜÇ KUTSAL YADİGAR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ON ÜÇ KUTSAL YADİGAR"

Transkript

1 ON ÜÇ KUTSAL YADİGAR 1

2 ON ÜÇ KUTSAL YADİGAR Orijinal Adı: The Thirteen Hallows Yazarı: Michael Scott & Colette Freedman Genel Yayın Yönetmeni: Meltem Erkmen Çeviri: Alp Sanlı Editör: Aslı Güçlü Düzelti: Fahrettin Levent Düzenleme: Nurhan Seyrekbasan Kapak Uygulama: Berna Özbek Keleş 1. Baskı: Mart 2014 ISBN: YAYINEVİ SERTİFİKA NO: Michael Scott & Colette Freedman Türkçe Yayım Hakkı: Aslı Karasuil aracılığı ile Epsilon Yayıncılık Hizmetleri Tic. San. Ltd. Şti. Baskı ve Cilt: Kitap Matbaacılık Davutpaşa Cad. No: 123 Kat: 1 Topkapı / İstanbul Tel : (0212) (pbx) Fax : (0212) Sertifika No: Yayımlayan: Epsilon Yayıncılık Hizmetleri Tic. San. Ltd. Şti. Osmanlı Sk. Osmanlı İş Merkezi 18/4-5 Taksim / İstanbul Tel: (0212) (pbx) Faks: (0212) İnternet adresi: epsilon@epsilonyayinevi.com 2

3 ON ÜÇ KUTSAL YADİGAR Michael Scott & Colette Freedman Çeviri: Alp Sanlı 3

4 4

5 Savaştan artakalan tek şey hatıralarıydı. Dünyayı olduğu gibi hatırlıyorlardı: Yeni ve ham bir dünya. Tüm canlıların efendileri oldukları bir dünya. İnsanoğlunun yalnızca bir sürü gibi güdüldüğü, katledildiği ve yenildiği bir dünya. İnsanoğlunun tadını hatırlıyorlardı... Tatlıydı. İnanılmaz güzeldi. Fakat hatıraları acıyla lekelenmişti: Gerçekte çocuk olmayan bir çocuğun onları dünyadan kovmasının hatırasıyla. Onları Öteki Dünya ya hapsetmesinin hatırasıyla. Böylece iblisler yeni bir plan yaptılar. Hazırlık süreci yüzyıllar aldı ve görevi yerine getirecek en uygun adayı beklerken bir yüzyıl daha geçip gitti. Sabırlıydılar çünkü zamanı insanoğlu gibi ölçmüyorlardı ve ödülleri gerçekten muhteşemdi. Planları oldukça basitti: Dünyalar arasındaki kapıyı açmak için yadigarları bir araya getirmek. İhtiyaç duydukları tek şey doğru ajanı bulmaktı: Mutlak bilgi için yanıp tutuşan ve bu amaç doğrultusunda her şeyi yapmaya hazır bir insanı. Bu yüzden beklediler. 5

6 6

7 25 EKİM, PAZAR 1 Bir kadın öldü. Altmış altı yaşında, sağlıklı, enerjik, nadiren içen ve sigara kullanmayan biriydi. Uykuya dalmış ve bir daha uyanmamıştı. Ailesi ve arkadaşları yas tuttu, bir cenaze töreni düzenlendi, çiçekler sipariş edildi, son görevler yerine getirildi. Viola Jillian heyecandan yerinde duramıyordu. O kadınla hiç tanışmamıştı, öldüğünü duyana kadar varlığından bile bihaberdi. Fakat öldüğüne sevinmişti. Böyle hissettiği için içten içe utanıyordu ama yine de bunu pek takmayacak kadar bencildi. Ne de olsa kadının ölümü ona inanılmaz bir fırsat sunmuştu. Böyle bir fırsat - kendine sürekli hatırlattığı üzere - nadiren ele geçerdi, ele geçtiğinde ise ona sıkıca tutunmak gerekirdi. Bu onun fırsatıydı. Elizabeth Tay- 7

8 lor gözlü, balıketli o esmer kadın Drury Lane Tiyatrosu nun oyun topluluğunda birkaç hafta zaman geçirmişti. Ölen kadın başrol oyuncusunun annesiydi ve yapımcılar Viola ya ertesi akşam Nancy nin rolünü üstleneceğini bildirmişlerdi. Genç kadın sahneye ilk kez çıkmasını izleyecek yeterli sayıda basın mensubu olacağından emin olmak adına neredeyse erkek arkadaşı sayılan gazeteciyle görüşür görüşmez perişan haldeki Nancy ye başsağlığı dilemeye gitmişti. Bu onun fırsatıydı ve bu fırsattan mümkün olduğunca istifade etmeye kararlıydı. Viola Jillian her zaman bir yıldız olmak istemişti. Genelde Pazar günleri oyuncu grubundaki diğer kızlarla bir şeyler içmeye çıkardı ancak Batılı düzgün bir yıldıza dönüşmek için iyice dinlenmiş olmak istiyordu. Viola tiyatronun tarihini biliyordu: Her büyük yıldız şans eseri keşfedilmişti. Ve bencil kalbinin derinliklerinde büyük bir yıldız olduğunu biliyordu. Keşfedilmesine dair hayaller kuruyordu. Bunun altından kalkabilecek kadar yetenekli ve güzeldi, dahası sahnenin ötesine geçip filmlerde rol almayı arzuluyordu. Daha önce EastEnders ve Coronation Street adlı İngiliz pembe dizilerinde küçük roller oynamıştı ama ikinci, hatta beşinci altıncı planda kalmaktan bıkmıştı ve bu rollerin üstüne yapışmasından korkuyordu. Neredeyse yirmi dört yaşındaydı; geriye fazla zamanı kalmamıştı. Diğerleri Ku Bar da içebilirlerdi ama o eve, yatağına gidecekti. Bardan erken ayrılıp Soho yakınlarındaki dairesine yürümeye karar verdiğinde dışarıda bulutsuz ve huzur verici muhteşem bir sonbahar gecesi hâkimdi. Viola ensesinde bir ürperti hissettiğinde bardan uzaklaşalı iki yüz metre bile olmamıştı. Hayatı boyunca dans etmiş ve 8

9 izleyicilerden birinin odağı haline gelen bir dansçının ne gibi hislere kapıldığını deneyimlemişti. Biri tarafından takip edildiğini biliyordu. Gece on bir buçukta Londra sokakları Pazar gecesi âlemcileriyle dolu olurdu. Viola çantasını göğsüne doğru çekti ve Shaftesbury Caddesi nde ilerlerken adımlarını hızlandırdı. Son zamanlarda bölgede bir dizi şiddet içeren soygun olayı yaşanmıştı ve Viola bu olaylardan birine kurban gitmek istemiyordu. On dakika içinde dairesine varmış olacaktı. Her köşe başında arkasına bakıyor, ensesindeki ürpertiyi hissetmeye devam etse de kimseyi göremiyordu. Daha az kalabalık olan Dean Sokağı ndan hızla geçti ve neredeyse boş olan Carlisle Sokağı na vardığında yarı koşar haldeydi. Ancak yaşadığı binaya girip kapıyı ardından kapadığında kendini rahatlamış hissetti. Psikiyatrıyla artan endişe ataklarını konuşacağına dair zihnine not düştü. Bir oyuncu için hayatı oldukça sıradandı ve onun gibi birinin saldırıya uğrama olasılığı neredeyse imkânsızdı. Nancy nin bilindik şarkılarından birini mırıldanırken haline güldü. Koridorda durdu, günün postalarına bakıp tarihi geçmiş birkaç faturayı attı ve yakın zamanda Regent Sokağı nda açılmış olan Anthropologie mağazasının hediye çekini sakladı. Zihni daha önemli meselelere odaklanırken Nancy nin kırmızı elbisesinin biraz daha dekolte verilerek düzenlenmesi konusunda kostüm sorumlusunu ikna edip edemeyeceğini düşündü. Merdivenlerden çıkmaya başladığında 1C deki Bayan Clay in dairesinden boğuk haykırış sesleri geldiğini işitti. Viola genelde başkalarının işine burnunu sokan biri değildi (özellikle de karşısındaki sürekli olarak onun çok fazla gürültü yaptığından şikâyet eden yetmişlik bir teyze ise) bu yüzden 9

10 basamakları çıkmaya devam etti. Ardından kırılan bir camın belirsiz şıngırtısı duyuldu. Viola durup aşağı yöneldi: Ters giden bir şeyler vardı. Yaşlı kadının kapısının önünde durdu, yüzünü serin ahşaba dayayıp gözlerini kapadı ve dinledi. Fakat işitebildiği tek şey nefes nefese kalmış birinin solumasıydı. Diğer komşuları uyandırmamaya çalışarak usulca kapıyı tıklattı. Yanıt gelmeyince zile bastı. Çaykovski nin 1812 Uvertürü kapının öteki tarafından yankılandı. Viola bir an için bu duyduğunun kapı zili olduğunu düşünse de çok geçmeden bunun Bayan Clay in genelde sabahları dinlediği klasik müzik kanalı olduğunu anladı. Kapı hâlâ açılmamıştı. Tekrar zile bastı ve müzik sesinin tuhaf bir şekilde yükseldiğini fark etti. Yaşlı kadının dairesinden bu kadar geç bir saatte ses geldiğini daha önce hiç duymamıştı. Bayan Clay in kalp krizi geçirmiş olabileceğini düşündü birden. Sağlık durumunu aklından geçirdi, kadın yaşına göre oldukça dinçti. Temiz taşra havası, demişti bir keresinde Viola yı drama okulunda edindiği sigara alışkanlığı yüzünden eleştirirken. Ben küçük bir kızken taşrada yaşardık. Öylesi temiz bir hava insanı ömür boyu besler. Viola parmağının ucu plastik yüzeyin üzerinde beyazlaşıncaya kadar zili sert bir şekilde tekrar çaldı. Belki de Bayan Clay şu anda uygunsuz biçimde yüksek olan müzik sesi yüzünden zili duymuyordu. Viola cevap alamayınca çantasını karıştırıp anahtarlığını çıkardı. Yaşlı kadın acil bir durum olursa diye aylar önce ona dairesinin anahtarını vermişti. Anahtar yığını arasından doğru olanı bulup kilitte döndürdü ve kapıyı açtı. Daireye adımını atar atmaz yüzüne tür- 10

11 lü kokular çarptı: Nahoş bir dışkı kokusuna karışan keskin bir metal kokusu. Viola irkildi, bir eliyle lambanın düğmesine ulaşmaya çalışırken diğer eliyle ağzını kapadı. Düğmeye bastı ancak hiçbir şey olmadı. Dar koridora ışık süzülmesini sağlamak adına dairenin kapısını açık bırakarak ilerledi... Ve ayaklarının altındaki halının su olamayacak kadar kıvamlı bir sıvıyla ıslanmış olduğunu fark etti. Neyin üstünde duruyordu? Bunu bilmek istemediğine karar verdi; her ne ise yıkandığında geçeceğini ümit etti. Bayan Clay? Bayan Clay? diye seslendi müziğe karşın. Beatrice? Ben Viola Jillian. Her şey yolunda mı? Yanıt yoktu. Yaşlı kadın kalp krizi geçirmiş olmalıydı ve Viola nın şimdi gidip bir ambulans bulması gerekecekti - sonra da muhtemelen tüm geceyi hastanede geçirecek ve sabaha bir pislik gibi görünecekti. Viola oturma odasının kapısını iterek açtı. Ve durdu. Buradaki koku daha da keskindi, ekşi idrar gözlerini yakıyordu. Yansıyan ışıktan görebildiği kadarıyla oda harap durumdaydı. Güzel müzik etrafını saran yok oluşla alay edercesine çalmaya devam ediyordu. Her bir mobilya parçası ters dönmüş, şöminenin iki yanında duran sandalyelerin kolçakları sökülmüş ve pembe çiçekli kanepe ikiye ayrılmıştı. Çekmeceler yerinden çıkarılıp boşaltılmış, duvarlardaki resimler parçalanmıştı. Yerde duran Victorya dönemini yansıtan antika ayna üstünden geçilmişçesine tuzla buz olmuştu. Bayan Clay in muazzam cam figür koleksiyonu da artık halının üstündeydi. Bir hırsızlık vakası. Viola sakinleşmeye çalışarak derin bir nefes aldı. Daire soyulmuştu. Peki ama Bayan Clay neredeydi? Yıkımın ortasın- 11

12 dan geçerken ayağının altındaki cam kırıkları çıtırdadı. Olay anında yaşlı kadının burada olmadığını umut etti, yine de içgüdüsel bir şekilde onun burada olduğunu biliyordu. Beatrice Clay gece vakti dairesinden pek çıkmazdı. Çok tehlikeli, derdi. Yatak odasının kapısını aralarken yerdeki kitapların ahşaba sürtündüğünü duydu. El yordamıyla lambanın düğmesine bastı ama yine hiçbir şey olmadı. Koridordan süzülen ışığın güçsüz parıltısında bu odanın da harap edildiğini, yatağın üstüne yığılmış battaniyeleri güç de olsa görebiliyordu. Beatrice? Benim, Viola. Yatağın üstündeki yığın kıpırdanıp hareket etti ve Viola tam o anda alçak bir soluk sesi işitti. Zar zor içeri girdi ve yaşlı kadının kafasını gördü. Kavrayıp geri çekerken battaniyenin ıslak ve sıcak olduğunu hissetti. Yataktaki kadın kıvranıyordu. Piç kuruları muhtemelen onu bağlamışlardı. Viola bir diğer battaniyeye uzanıyordu ki yatak odasının kapısı gıcırdayarak ardına kadar açıldı ve yatağın üzerine ışık saçıldı. Beatrice Clay in boğazı kesilmişti ancak öncesinde vücudu korkunç şekilde parçalara ayrılmıştı. Yine de tüm bu korkunç yaralara rağmen kadın hâlâ hayattaydı, ağzı ve gözleri açıktı, hırıltılı bir şekilde nefes alıp veriyordu. Genç kadının çığlığı boğazında düğümlendi. Yatağın üstüne bir gölge düştü. Dehşete kapılan Viola kapı girişini dolduran siluetle yüzleşmek için arkasına döndü. Işık nemli, çıplak bir vücudu aydınlatıyordu. Viola oradakinin uzun boylu, kaslı bir adam olduğunu görebiliyor, ancak ters açıdan vuran ışıktan ötürü adamın suratını seçemiyordu. Adam sol kolunu havaya kaldırdı ve ışık tuttuğu mızraktan damlayan sıvıyı görünür kıldı. 12

13 Odaya adım attığında Viola artık onun kokusunu alabiliyordu: Ter ve metalik kanın zengin etli misk kokusu. Lütfen... diye fısıldadı Viola. Işık mızrağın bıçağı üzerinde titreşti. Acı verici darbe mızrağının önünde eğilin. Adam korkunç bir şekilde sinir bozucu olan 1812 Uvertürü nü elindeki ölümcül silahla bir orkestra şefi edasıyla yönetti ve müzik zirveye tırmanırken genç kadının üstüne atıldı. Acı yoktu. Viola göğsünün altında ani bir soğukluk hissetti, sonra da onu kucaklayan sıcaklığı. Sıvı karnından damlıyordu. Konuşmaya çalıştı ama kelimeleri şekillendirecek kadar nefeslenemedi. Artık odadaki ışığın farkındaydı: Buz gibi mavi ve yeşil alevler mızrağın yaprak şeklindeki bıçağının etrafında kıvılcımlar saçıyordu. Bıçaklanmıştı - Yüce Tanrım, o mızrak ona saplanmıştı. Mızrağın sapının etrafında kıvrılan alevler yükselerek silahı tutan eli aydınlattı. Viola her iki eliyle yarasına bastırarak dizlerinin üstüne çökerken adamın rahatsız edici bir şekilde yakışıklı ve uzun olduğunu fark etti. O kadar uzundu ki... Uzun, karanlık ve yakışıklı. Genç kadın görüşünün kendisine oyun oynayıp oynamadığını ya da acının yargısını etkileyip etkilemediğini düşünerek odaklanmaya çalıştı. Mızrak yükseldi, soğuk alevler saldırganın başına sıçrayıp adamın yüzünü aydınlattı. Viola onun gözlerini gördüğünde yarınki gösteride Nancy nin rolünü oynayamayacağını anladı. Viola Jillian asla bir yıldız olamayacaktı. 13

14 26 EKİM, PAZARTESİ 2 Bir tane daha, dedi Judith Walker kedisi Franklin e bir tonbalığı konservesi açarken. Bir çöp kutusunun arkasından kurtarılmış olmasına rağmen bu tekir tam bir yiyecek eleştirmeniydi ve konserve tonbalığından başka hiçbir şey yemiyordu. Judith sevgili kedisinden bir nebze olsun teselli bulmaya çalıştı ancak kedi karnını doyurmakla meşguldü. Bir ölüm daha ve işte korktuğu başına gelmişti. Judith, Bea Clay ile bundan yetmiş yıl önce çocukken tanışmıştı ve ikili on yıllar boyunca oldukça yakın bir arkadaşlık geliştirmişlerdi. Daha bir ay önce Judith Londra treniyle onun yanına gitmişti ve genç kızlar gibi kıkırdayarak National Gallery nin etrafında dolanmadan önce birlikte çay içmişlerdi. Aralarındaki bağ kardeşten de öteydi. Evlilikler, boşanmalar, 14

15 çocuklar, torunlar ve yaşlılığın getirdiği rahatsızlıklar boyunca hep yakın kalmışlardı. Mektuplar e-postalara dönüşürken herhangi bir kapı komşusundan daha yakın olmalarını sağlayan düzenli yazışmalarına her zaman devam etmişlerdi. Judith Bea yla İkinci Dünya Savaşı sırasında, ikisi de tahliye edilen bir çocukken, Galler de karşılaşmıştı ve o andan itibaren arkadaş olmuşlardı. Judith arkadaşını ne zaman düşünse onun oltu taşı rengindeki siyah gözlerini ve gözlerinin rengiyle uyumlu, tarandığında elektriklenen kalın telli saçlarını anımsardı. Zavallı Bea. Hayatında öylesine çok acı, öylesine çok kayıp olmuştu ki. Üç kocasını gömmüş ve tek çocuğundan uzun yaşamıştı. Şimdiye kadar hiç görmediği New York ta yaşayan bir torunu vardı ve oldukça yalnızdı. Yetmiş dört yaşındaki çoğu insan oldukça yalnızdı. Bea her zaman kısa çubuğu çekiyor gibiydi. Kıtlık ve buhran yıllarına şahit olmuş, sonrasında emlak değerlerinin fırlamasıyla biraz para kazanma şansı yakalamış, ancak fiyatların daha da artabileceğini düşünürken evini satmakta çok geç kalmıştı. Bir sonraki durgunluk dönemi ekonomiye sert bir darbe indirdiğinde ise fiyatlar tepetaklak olmuş, Bea çoğunlukla öğrencilerin ve kendisinden yaşça küçük sanatçıların yaşadığı bir apartmanda küçük bir daireye taşınmak zorunda kalmıştı. Son e-postasında Londra dan ayrılmaktan ve kıt birikimleriyle son günlerini Cotswolds daki bir bakımevinde geçirme ihtimalinden bahsetmişti. Judith ona katılabileceğini söyleyerek espri yapmıştı. Kalçasındaki arterit yüzünden kulübesinde dolanmakta bile zorluk çekiyordu ve bakımevleri genellikle tek katlıydı. Son e-postalarından birinde bir bakımevinde kalsalar eşit ölçüdeki inatçı 15

16 hassasiyetleriyle belalı ikili olarak görülebileceklerine dair şakalaşmışlardı. Ve geri kalan günlerini kuzeyin sükûnet dolu güzelliği içinde yan yana geçirebileceklerine dair: Okuyarak, kart oyunu oynayarak ve huzurun keyfini sürerek. Bir anda duygularına yenik düşen yaşlı kadın oturdu. Artık çok geç, diyerek pencere pervazına sıçrayan ve ona aldırmayan Franklin e dert yandı. Acı bir şekilde gülümsedi: Öldüğünde hayata bir kedi olarak dönmek ve tüm gün yalnızca yiyip uyumak isterdi. Neredeyse gönülsüzce Guardian gazetesini aldı ve haberi tekrar okudu. Yaşlı bir kadının kanlı ölümüyle ilgili haber üçüncü sayfada yarım paragrafa sığdırılmıştı. Emekli Kadın ve Yardımına Koşan Komşusu Öldürüldü Londra da polis Beatrice Clay in (74) ve yardımına koşan komşusu Viola Jillian ın (23) vahşice öldürülmesini araştırıyor. Dedektifler dul olan Bayan Clay in gece geç saatte hırsızları fark ettiğini ve hırsızlar tarafından yatağa bağlanıp ağzı bir yastık kılıfıyla tıkanan kadının nefes yetmezliğinden öldüğünü düşünüyorlar. Polis bir kat yukarıda yaşayan Bayan Jillian ın bir ses duyup aşağıya indiğini varsayıyor. Hırsızlardan biriyle giriştiği mücadelede genç kadın ölümcül bir şekilde bıçaklanmış. Judith gözlüğünü çıkardı ve gazetenin üstüne koydu. Burnunun direğini sıktı. Haberin anlatmadığı şey neydi? Bilinçli olarak saklanan şey neydi? Örgü çantasının içinden yakın zamanda bileylenmiş bir makas çıkardı ve haberi gazeteden dikkatlice kesti. Daha sonra bu haberi kupür albümüne ekleyecekti. Ölüm ilanı listesi kabarıyordu. 16

17 Bea Clay beşinci ölümdü. Son iki ay içindeki dördüncü ölüm. Ya da en azından öğrendiği beşinci ölüm. Londra da yaşlı bir kadının öldürülmesi sekiz satırdan az bir yer tutuyorsa, diğer yaşlıların kaza sonucu ya da farklı türdeki ölümleri birçok kişi tarafından umursanmıyor bile olabilirdi. Ve Judith tüm kurbanları tanıyordu. Millie ilkti. Mildred Bailey on yıl önce evinde ölmüştü. Yeğeniyle birlikte Galler deki bir çiftlik evinde yaşayan yatalak kadın korkunç bir kazanın kurbanı olmuştu. Judith daha sonra bunların birer kaza olmadığını fark edecekti. Millie Galler den hiç ayrılmamıştı. Ebeveynleri Blitz* sırasında öldürülmüştü ve Millie o dönemde Gallerli bir çift tarafından evlat edinilmişti. Judith Millie yi hatırlıyordu, bir grup çocuğun en büyüğü ve kesinlikle en beceriklisiydi. Sekiz yaşındayken, bir grup tahliye edilecek çocuğa, özellikle de üç gün içinde üç buçuk milyon çocuğun kırsal alana tahliye edildiği Fareli Köyün Kavalcısı Operasyonu sırasında dört buçuk yaşında olan çocuklara bakma görevini üstlenmişti. İkinci Dünya Savaşı nın ilk yıllarında Alman hava araçlarının tüm büyük şehirleri bombalayacağına ve gelecek nesillerin yaşamasını sağlamak adına çocukların kırsal alana tahliyesinin tek yol olduğuna inanılıyordu. Dört yüz çocuk Galler in uzak batı ucundaki Pwllheli ye tahliye edilmiş ve aralarında Judith in de bulunduğu on üç kişiden oluşan küçük bir grup ise Madoc un dağlık kırsalına götürülmüştü. Tahliye edilen çocukların on ikisi sonunda evlerine dönmüş ancak Millie burada kalmıştı. * İkinci Dünya Savaşı sırasında Birleşik Krallık ın Nazi Almanyası tarafından 7 Eylül 1940 ile 16 Mayıs 1941 tarihleri arasında aralıksız bombalandığı döneme verilen ad. 17

18 Ölüm ilanına göre Mildred her nasılsa tekerlekli sandalyesinden düşüp merdivenlerden yuvarlanmış ve metal tırabzanlardan biri göğsüne saplanmıştı. Judith bunu korkunç bulmuştu. Talihsiz. Beklenmedik. Zamansız. Ta ki bir sonraki ölüme dek. Judith Thomas Sexton ı hiçbir zaman sevmemişti. Tommy küçükken bile bir zorbaydı. Kıvırcık kızıl saçlı, kahverengi gözlü, şişman bir çocuktu. Kendinden küçüklere sıklıkla işkence eder, durmaksızın onlarla uğraşırdı. Büyüdükçe daha da amansız bir zorbaya dönüşmüştü; gençliğinde hayatını borç tahsil ederek idame ettirmiş, emekliliğinden sonra tahsilat acenteliği ve tefecilik yapmıştı. İki ay önce Brixton da polisin mafya hesaplaşması dediği bir olayda katledilmişti. Ölümünün vahşeti basının ilgisini çekmişti: Bedeni boğazından kasıklarına kadar açılmış, kalbi ve ciğerleri sökülmüştü. Gazeteler bu habere MODERN KARINDEŞEN LONDRA DA başlığını atmışlardı. Judith Sexton ın öldürülmesine şaşırmamıştı. Tommy nin kötü bir sonla karşılaşacağını her zaman biliyordu. Düşman bombardıman uçakları üstlerinden geçerken çocuğun dikkat çekmek amacıyla fenerini açarken yakalandığı ve fena bir dayak yediği o geceyi hâlâ hatırlıyordu. Çocuk sonrasında cezasının amacına değer olduğundan bahsetmişti: Uçakların kasabayı bombalamasını umut ediyor çünkü bir ceset görmek istiyordu. Üç hafta önce Georgina Rifkin in öldüğünü duyduğunda Judith ilk kez korkudan buz kesmişti. Sırrı bilen iki kişinin ölümü bir rastlantıydı. Üç kişinin ölümü ise tesadüften fazlaydı. Emekli bir öğretmen olan Georgie National Express in ray- 18

19 larına düşmüştü. Daha sonra Judith internette yaşlı kadının kollarının ve bacaklarının tren raylarına bağlanmış olduğuna dair çıkan söylentileri keşfetmişti. Yalnızca dört gün önce Nina Byrne Edinburgh da ölmüştü. Basın emekli kütüphanecinin dairesinin mutfağında yemek yaparken yanlışlıkla kaynar yağ dolu tencereyi üstüne devirdiğini açıklamıştı. Judith Nina nın asla yemek yapmadığını biliyordu. Ve şimdi Bea. Daha kaç tanesi vahşice öldürülecekti? Judith Walker kurbanların sistematik bir şekilde katledildiğini biliyor ve sıranın ne zaman kendisine geleceğini merak ediyordu. Judith ayağa kalktı ve güneşten solmuş bir fotoğrafı şömine rafından alıp pencereye yöneldi. Fotoğrafı güneşe doğru çevirip üç düzensiz sıra halinde duran on üç gülümseyen yüze baktı. Bu arkada duran yaşça büyük çocuklarla ve onların önünde diz çökmüş daha küçük çocuklarla bir sınıf fotoğrafı olabilirdi. Siyah-beyaz fotoğraf uzun zaman önce sarı-kahverengiye dönmüştü ve yüzlerdeki detayları fark etmek oldukça zordu. Mildred, Georgina ve Nina arka sırada ayakta duruyor, birbirlerinin omzuna kolaylıkla attıkları kollarıyla sekiz yaş bağımsızlığını ortaya koyuyorlardı. Sırıtan Tommy Bea nın sol tarafında diz çökmüştü. Judith ise Bea nın diğer yanında bağdaş kurmuş oturuyordu: İki kızın da üzerinde aynı çiçekli elbise vardı, ikisinin de kurdeleli siyah saçlarının bukleleri omuzlarına sarkıyordu. Bu küçük esmer kızlar kardeş sanılacak kadar birbirlerine benziyorlardı. Bu çocukların beşi artık ölüydü. Judith bir daha asla kullanmayacağına ant içtiği bastonun- 19

20 dan destek alıp küçük kulübesinde dolanarak tüm pencerelerin ve kapıların kilitli olduğundan emin oldu. Onun için geldiklerinde bu engelin ne kadar etkili olacağını bilmiyordu ama yine de belki ona yanında taşıdığı reçeteli hapları yutabilecek kadar zaman kazandırırdı. Polise gidebilirdi, fakat yalnız başına yaşayan ve kedisiyle konuştuğu bilinen yaşlı bir kadının ipe sapa gelmez laflarına kim inanırdı ki? Polislere ne anlatacaktı? İkinci Dünya Savaşı sürecinde birlikte tahliye edildiği beş çocuğun öldürüldüğünü ve sırada kendisinin olabileceğini mi? Bize neden birinin sizi öldürmek istediğini düşündüğünüzü açıklayın, Bayan Walker? Çünkü ben İngiltere nin on üç kutsal yadigarından birinin koruyucusuyum. Judith gülümseyerek merdivenin başında durdu. Bu düşünce ona bile oldukça gülünç geliyordu. Yetmiş yıl önce de bugünkü kadar şüphelenmişti. Yaşlı kadın bir sonraki adımını atmadan önce tırabzanı ve bastonunu iyice kavradığından emin olarak merdiveni usulca çıkmaya başladı. İki yıl önce düşüp sağ kalçasını kırmıştı. Yetmiş yıl önce ihtişamlı bir savaş dönemi sonbaharında on üç çocuk Galler dağlarının gölgesindeki bir kasabaya yerleştirilmişti. Birçoğu evinden ilk kez ayrılıyor ve ilk kez bir çiftlikte kalıyordu. Bu büyük bir maceraydı yazında çiftliğe gelen aksakallı adam ise yalnızca başka bir merak unsuruydu. Ta ki onlara büyü ve folklor hakkında vahşi ve harika hikâyeler anlatmaya başlayana dek. Judith anahtarı çevirip kullanmadığı yatak odasının kapısını iterek açtı ve toz zerrecikleri akşamüstü güneşinde uçuşurken kontrol edilemez bir biçimde havasız alanda hapşırdı. 20

SAFTİRİK Greg in Günlüğü HEY GİDİ GÜNLER!

SAFTİRİK Greg in Günlüğü HEY GİDİ GÜNLER! Jeff Kinney SAFTİRİK Greg in Günlüğü HEY GİDİ GÜNLER! Orijinal Adı: Diary Of a Wimpy Kid: Old School Yazarı: Jeff Kinney Genel Yayın Yönetmeni: Meltem Erkmen Çeviri: Kenan Özgür Düzenleme: Gülen Işık Kapak

Detaylı

Orijinal Adı: My Weird School / Miss Suki is Kooky! Yazarı: Dan Gutman Genel Yayın Yönetmeni: Meltem Erkmen Çeviri: Andaç Oral Düzenleme: Gülen Işık

Orijinal Adı: My Weird School / Miss Suki is Kooky! Yazarı: Dan Gutman Genel Yayın Yönetmeni: Meltem Erkmen Çeviri: Andaç Oral Düzenleme: Gülen Işık BAYAN SUKI / ÇOK ÖFKELİ Orijinal Adı: My Weird School / Miss Suki is Kooky! Yazarı: Dan Gutman Genel Yayın Yönetmeni: Meltem Erkmen Çeviri: Andaç Oral Düzenleme: Gülen Işık Resimleyen: Jim Paillot Kapak

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N.

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N. New York ta bugün kar yağıyor. 59. Cadde deki evimin penceresinden, yönetmekte olduğum dans okuluna bakıyorum. Bale kıyafetlerinin içindeki öğrenciler, camlı kapının ardında, puante * ve entrechats **

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika

Detaylı

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri Sohbetler *Kendimi tanıyorum (İlgi ve yeteneklerim, hoşlandıklarım, hoşlanmadıklarım) *Arkadaşlarımı tanıyorum *Okulumu tanıyorum

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI Hazırlayan İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni 1 Saçları hangisi tarar? o A) Bıçak o B) Tarak o C) Eldiven o D) Makas 2 Hangisi okul eşyası değil?

Detaylı

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK? DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER SERBEST ZAMAN YAPTIK? Çocuklara sporun önemi anlatıldı ve her sabah spor yaptırıldı. Çocuklar ilgi köşelerinde öğretmen rehberliğinde serbest oyun

Detaylı

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. Çeviri Deniz Hüsrev Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir. 5 6 BİRİNCİ BÖLÜM Hayatınızı elinizden alınıp klozete atılmış, ardından da üzerine

Detaylı

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI Göknil Genç BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI 1 Çeviren: Saadet Özen ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 5. basım Resimleyen: Mustafa Delioğlu Göknil Genç BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI 1 Resimleyen: Mustafa

Detaylı

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 4-10 Nisan: Polis Haftası 7-13 Nisan: Dünya Sağlık Günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan'ı içine alan hafta: Dünya Kitap Günü T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM

Detaylı

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA Havacılıkta İnsan Faktörleri Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA BÖLÜM 2 Düşünen ve Hisseden Varlık İnsan İkinci Kısım: Sosyal İnsan Geçen Hafta GEÇEN HAFTA Yanlılık BU HAFTA Sosyal Etki Tartışma Issız bir adada

Detaylı

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe BARIŞ BIÇAKÇI 1966 da Adana da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte Ocak 1994 ve Ekim 1997 de iki şiir kitabı yayımladı. İletişim Yayınları nca

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci Bir Kız Bara Girer Ve... Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci 4 Bir Kız Bara Girer Ve... Bütün kadınlar bir iç çamaşırından çok fazla şey beklememeleri gerektiğini bilirler. Çok seksi olmak istiyorsanız,

Detaylı

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY Dan Gutman Resimleyen Jim Paillot Emma ya Öğle Yemeği Balık Pizza Browni Süt 6 7 8 İçindekiler 1. Ben Bir Dahiydim!... 11 2. Bayan Cooney Şahane Biri... 18 3. Büyük Kararım...

Detaylı

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Çok Mikroskobik Bir Hikâye Çok Mikroskobik Bir Hikâye ÜMMÜŞ PÖRTLEK İlköğretim Okulu nda sıradan bir ders günüydü. Eğer Hademe Kazım, yine bir gölgelikte uyuklamıyorsa, birazdan zil çalmalıydı. Öğretmenimiz, gürültü yapmadan toplanabileceğimiz

Detaylı

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp

Detaylı

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum! Televizyon programına konuk olarak çağırılmıştım. Bir gün içerisinde

Detaylı

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış Cem Akaş BUMBA İLE BİBU Resimleyen: Reha Barış Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Düzelti: Leyla Nebioğlu Son Okuma: Egem Atik Kapak ve İç Tasarım: Gözde Bitir Tasarım Uygulama: Güldal Yurtoğlu 1. Basım: 2000

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Dört Dakika İçin Bile Olsa Okuyabilmek Evden acele ile çıkmıştım. Koşar adımlarla metroya doğru ilerlerken bir yandan öğrencilere vereceğim dersin plânını yapıyor, bir yandan da çiseleyen yağmurda ıslanmamaya

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Dört Dakika İçin Bile Olsa Okuyabilmek Evden acele ile çıkmıştım. Koşar adımlarla metroya doğru ilerlerken bir yandan öğrencilere vereceğim dersin plânını yapıyor, bir yandan da çiseleyen yağmurda ıslanmamaya

Detaylı

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi daha çok sevdiğimiz bir dağ köyünde doğup büyüdüm. Uzak

Detaylı

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor MİRKET NİNELER Tanıdığım en farklı iki kadın olan anneannem ve babaannem için... Çünkü onlar hep ayakta kalırlar. N. T. SEV Yayıncılık Eğitim ve Ticaret A.Ş. Nuhkuyusu Cad., No. 197 Üsküdar İş Merkezi,

Detaylı

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara

Detaylı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun Resimleyen: Uğur Altun Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 2. basım Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ Resimleyen: Uğur Altun Yayın Koordinatörü: İpek Şoran

Detaylı

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı. Düş Kırıklığı Karnı iyice acıkmıştı. Harabeler içinde bulunan bekçi kulübesinin ardındaki, begonvil, yasemin ve incir ağaçlarıyla çevrili alana doğru koştu. Leziz yemeğinin tadını uzaktan bile duyumsuyordu.

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

Bay Çiklet in Bahçesi

Bay Çiklet in Bahçesi 1. Bölüm Bay Çiklet in Bahçesi Bay Çiklet, kırmızı sakallarıyla ve bacakları birbirine dolanmış bir ahtapot gibi ters ters bakan, kan çanağı gözleriyle öfke dolu, yaşlı bir adamdı. Çocuklardan, hayvanlardan,

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir. ZAMİR (ADIL) Kitapları dolabın diğer rafına koyalım. Bunları dolabın diğer rafına koyalım. Yukarıdaki cümlelerde koyu yazılmış sözcükleri inceleyelim: ilk cümlede "kitap" sözcüğü bir varlığı kar şıladığından

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HÂLÂ HARİKA

ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HÂLÂ HARİKA Zehra İpşiroğlu ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR HÂLÂ HARİKA Resimleyen: Gözde Bitir Bu kitabın ilk baskısı ÇYDD için Toroslu Kitaplığı tarafından yapılmıştır. Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Düzelti: Leyla Nebioğlu Kapak

Detaylı

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu? AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok benim kahraman dedem Kelimeleri zıt

Detaylı

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri büyük yazılır. Cesur Yumak Nevşehir Japon Azerbaycan Ağrı Dağı Anıtkabir Cümleler her zaman büyük

Detaylı

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri

Detaylı

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını

Detaylı

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ 5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ HAZIRLIK SINIFI EKİM AYI ŞARKILARIMIZ OKULUMA BAŞLADIM BİR DÜNYA BIRAKIN SONBAHARIN SESLERİ SEVİMLİDİR HAYVANLAR HOŞ GELİŞLER OLA Her gün erken kalkarım Önce yüzümü

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Bu ayki yaşayan değerimiz Sevgi.

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 169 VEFA VE CÖMERTLİK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 15 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

UFUK GÜRBÜZDAL TURK 102-3

UFUK GÜRBÜZDAL TURK 102-3 UFUK GÜRBÜZDAL 21302411 TURK 102-3 (Ayhan Türker/ Çiçekçi / turkerart.com) BÜTÜN YEMİŞLER DALLARINIZDADIR Çiçekçi bir abi var kireci dökülen binamızın önünde, yaşı binanın kapısından bakınca kırk, kırk

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi : Yazan : Osman Batuhan Pekcan Ülke : FRANSA Şehir: Paris Kuruluş : Vir volt Başlama Tarihi : 4.7.2017 Bitiş Tarihi : 9.8.2017 E-posta : bat.pekcan@gmail.com Herkese Paris ten selamlar. Dün itibariyle 1

Detaylı

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir? 3 YAŞ AYIN TEMASI Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar? İskelet sistemi nedir? Ne işe yarar? Aile ve aileyi

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele ŞEBNEM İŞİGÜZEL 1973 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesi nde antropoloji okudu. İlk kitabı Hanene Ay Doğacak 1993 yılında yayımlandı. Aynı yıl Yunus Nadi Öykü Ödülü

Detaylı

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Sarmaşık

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Sarmaşık ŞEBNEM İŞİGÜZEL Sarmaşık ŞEBNEM İŞİGÜZEL 1973 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesi nde antropoloji okudu. İlk kitabı Hanene Ay Doğacak 1993 yılında yayımlandı. Aynı yıl Yunus Nadi Öykü Ödülü ne değer bulundu.

Detaylı

İLK OK UMA KİT APLARI

İLK OK UMA KİT APLARI İLK OKUMA KİTAPLARI Bu kitabın sahibi:... Altı yaşındaki Ugo bir sabah uyanmış ve bir de bakmış ki karnının üzerinde yeşil bir aslan oturuyor! Aslan şişman değilmiş ama pek ufak tefek de sayılmazmış.

Detaylı

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) 14 Şubat 2010 Pazar günü, Fotoğraf Sanatı Kurumu (FSK) organizasyonluğunda 26 kişilik bir grupla günübirliğine Ilgaz a gidiyoruz.

Detaylı

HAKAN BIÇAKCI Otel Paranoya

HAKAN BIÇAKCI Otel Paranoya HAKAN BIÇAKCI Otel Paranoya HAKAN BIÇAKCI 1978 de İstanbul da doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul da tamamladıktan sonra 1996 yılında üniversite eğitimi için Ankara ya gitti. 2001 de Bilkent Üniversitesi

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 162 DÜRÜSTLÜK VE DOĞRULUK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 99 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın

Detaylı

Sevgi Başman. Resimleyen: Sevgi İçigen

Sevgi Başman. Resimleyen: Sevgi İçigen SEVGİ BAŞMAN: 1986 da Tokat ta doğdu. 2008 yılında İstanbul Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünü bitirdi ve ardından İngiltere ye yerleşip üç yıl öğretmenlik yaptı. 2012 yılında Keele Üniversitesi

Detaylı

DESTANLAR VE MASALLAR. Samed Behrengi KÜÇÜK KARA BALIK. Masal. Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez

DESTANLAR VE MASALLAR. Samed Behrengi KÜÇÜK KARA BALIK. Masal. Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez Samed Behrengi KÜÇÜK KARA BALIK Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez DESTANLAR VE MASALLAR Masal samed Behrengi Küçük Kara Balık Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez Yayın

Detaylı

WLL100. Ninnici Hav Hav KULLANIM KILAVUZU

WLL100. Ninnici Hav Hav KULLANIM KILAVUZU WLL100 Ninnici Hav Hav KULLANIM KILAVUZU TR Ambalaj İçeriği Ürün ambalajının içinden aşağıdakiler çıkmalıdır: Ninnici Hav Hav 3 adet AAA Çinko Karbon Pil Kullanım Kılavuzu Pillerin Yerleştirilmesi DİKKAT!

Detaylı

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz ÜNİTE 4 Şimdiki Zamanın Rivayeti Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz Siz gid-iyor-muş-sunuz

Detaylı

EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri)

EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri) EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri) KONULAR 1-Okula Uyum Haftası 2-Okulumuzu Tanıyoruz 3-Okul Kuralları BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 1-1-4 Eylül kurban bayramı 2-25 Eylül- 1 Ekim itfaiye haftası 3-Eylülün 3. haftası

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Roman Resimleyen: Vaqar Aqaei 12. basım Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK Resimleyen: Vaqar Aqaei Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör: Ebru Akkaş Kuseyri İç

Detaylı

Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK. Resimleyen: Vaghar Aghaei

Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK. Resimleyen: Vaghar Aghaei Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK Resimleyen: Vaghar Aghaei cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör: Ebru Akkaş Kuseyri İç ve Kapak Tasarım: Gözde Bitir Tasarım Uygulama: Güldal

Detaylı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Çok çok eski zamanlarda, var varken, yok yokken ahmak bir kurt, kapana yakalanmış. Kapana yakalanan

Detaylı

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg Esrarengiz Olaylar Saatler gece yarısını çoktan geçmişti. Uzaklarda bir yerlerde, sarkaçlı duvar saatinin iç ürperten sesi yankılandı: Dangg Dongg Dangg Bir köpek uludu. Yarasalar, ince tonlu haykırışlarla,

Detaylı

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor? . Sınıfı Hatırlıyorum Türkçe Noktalama İşaretleri 1. Hafta Aşağıdaki şiiri iki defa okuyunuz. Verilen soruları cevaplandırınız. TEMİZ ÇOCUK Temiz çocuk hasta olmaz. Gönlü acı ile dolmaz. Hiçbir vakit benzi

Detaylı

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU. NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU. NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER YAPTIK? DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER SERBEST ZAMAN YAPTIK? Çocuklara sporun önemi anlatıldı ve her sabah spor yaptırıldı. Çocuklar ilgi köşelerinde öğretmen rehberliğinde serbest

Detaylı

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan; Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen insanların kullandığı yoldan; yemyeşil ağaçların rüzgar ile savrulan dallarından çıkan sesin dalga

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu na göre 2008 yılı sonu itibariyle evlatt edindirilen

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

Zengin Adam, Fakir Adam

Zengin Adam, Fakir Adam Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Zengin Adam, Fakir Adam Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

KEREM ASLAN Her Şey Dahil

KEREM ASLAN Her Şey Dahil KEREM ASLAN Her Şey Dahil KEREM ASLAN 1987 de Ankara da doğdu. TED Ankara Koleji ve Yahya Kemal Beyatlı Lisesi ni bitirdi, Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü nden mezun oldu. Eğitimine devam etmek için

Detaylı

Türkçe Yayım Hakkı: Akcalı Ajans aracılığıyla Epsilon Yayıncılık Hizmetleri Tic. San. Ltd. Şti.

Türkçe Yayım Hakkı: Akcalı Ajans aracılığıyla Epsilon Yayıncılık Hizmetleri Tic. San. Ltd. Şti. Dr. CARBLES ÇOK ACIMASIZ Orijinal Adı: My Weird School / Dr. Carbles is Marbles Yazarı: Dan Gutman Genel Yayın Yönetmeni: Meltem Erkmen Çeviri: Andaç Oral Düzenleme: Gülen Işık Resimleyen: Jim Paillot

Detaylı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR ANNEM ANNEM Annem annem canım annem, Gönlüm senle kalbim senle Canım annem gülüm annem Dünyam sensin benim bir tanem.. Biliyorum elbet bir gün gelecek Bir başka bebekte bana annem diyecek Bende hep iyi

Detaylı

yeniden açıncaya kadar bir kenara koyarlar, kendilerince unuturlar. Yalnızca gazetelerine verirler kendilerini.

yeniden açıncaya kadar bir kenara koyarlar, kendilerince unuturlar. Yalnızca gazetelerine verirler kendilerini. Yağmurlu Bir Gün O kadar yağmurlu bir gündü ki böyle bir günde kimsenin canı dışarıya çıkmak istemezdi. Yağmur geceden bu yana hız kesmeden, sağanak halinde yağmaya devam etmişti. Öylesine gürültülü yağıyordu

Detaylı

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı

Detaylı

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı ABD nin Kansas Üniversitesinden matematikçi Prof.Dr. Jeffrey H. Lang, İslam a giriş hikâyesini yazmış olduğu Melekler Soruncaya Kadar [Even Angels Ask: A Journey

Detaylı

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI 01-05 HAZİRAN 2015 01 HAZİRAN PAZARTESİ SERBEST ZAMAN ETKİNLİĞİ: Çocuklarla selamlaşıldı ve istedikleri ilgi köşelerinde evden getirdikleri oyuncaklarla

Detaylı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması BEZELYE TANESİ

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması BEZELYE TANESİ Hafta Sonu Ev Çalışması BEZELYE TANESİ Zamanın birinde bir bahçe varmış. Bahçede bir bezelye varmış. Bezelye bahçede büyümüş. Tohum vermeye başlamış. Bir bezelye tanesi kabuğundan ayıklanmış. Evin çocuğu

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

PELİN BUZLUK Deli Bal ve Kanatları Ölü Açıklığında

PELİN BUZLUK Deli Bal ve Kanatları Ölü Açıklığında PELİN BUZLUK Deli Bal ve Kanatları Ölü Açıklığında PELİN BUZLUK 1984 te doğdu. Öykü ve yazıları 2002 den bu yana çeşitli dergi ve seçkilerde yayımlandı. Deli Bal (2010) adlı ilk öykü kitabı Yaşar Nabi

Detaylı

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı? AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı? Ve orada kötü kalpli olarak gösterilen Pers İmparatoru Darius u Diğer ismiyle Dara yı Tarih 300 lü yılları gösteriyor. Ama İsa henüz doğmamış.

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz Refik Durbaş BEZ BEBEKLE KUKLASI ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Şiir Resimleyen: Burcu Yılmaz 2. basım Refik Durbaş BEZ BEBEKLE KUKLASI Resimleyen: Burcu Yılmaz Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör: Ebru Akkaş

Detaylı