Gıda ve Su Krizi Kapıda

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Gıda ve Su Krizi Kapıda"

Transkript

1 Türkiye nin Tek Tarım Gazetesi EKİM 2013 Yıl:2 Sayı:23 TÜRKİYE KÖY KALKINMA VE DİĞER TARIMSAL AMAÇLI KOOPERATİF BİRLİKLERİ MERKEZ BİRLİĞİ GAZETESİ Gıda ve Su Krizi Kapıda Birleşmiş Milletler FAO Teşkilatı tarafından tespit edilen 2013 yılı Dünya Gıda Gününün konusu Gıda Güvencesi ve Beslenme için Sürdürülebilir Gıda Sistemleri olarak belirlendi Yılı Birleşmiş Milletler 19. Uluslararası Kooperatifler Günü'nün teması: "Kooperatif kurumsal kriz döneminde güçlü kalır" Dünyada 1 milyardan fazla insan açlık sorunuyla karşı karşıya. Yaklaşık 2 milyar insan yoksulluğun pençesinde. 2.5 milyar insan sağlıklı su erişiminde sıkıtıntı yaşıyor. Açlık, yoksulluk ve diğer sorunlardan çıkış arayışları sürüyor. Küreselleşme, küreselleşen sorunlara yanıt veremez hale geldi. Bireysel yaklaşımlar çok uluslu şirket yaklaşımları maalesef dünyada sorunları çözmek yerine tam tersi kronikleşmesine yol açtı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), yaşanan aşırı yağışlar ve kuraklık nedeniyle düşen gıda üretiminin biyoyakıtlar nedeniyle iyice azalacağını ve bunun da yeni gıda krizlerine yol açacağını duyurarak, biyoyakıt üretimini sınırlandırmasını istiyor. Kalkınma Bakanlığı nın hazırladığı Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi nde de Konya Şeker Ödüle Doymuyor Konya Şeker Uluslararası Güvenilir Gıda Zirvesi nden 8 ayrı dalda ödül alma başarısını gösterdi. Gecede Uluslararası Başarı Ödülü' yüzde 100 Anadolu sermayesi olduğu için Konya Şeker'e, Güvenilir Marka Ödülü' Konya Şeker'in gıda markası Torku'ya, En Doğal Gıda Üretimi Ödülü' tüketiciye tohumdan sofraya Konya Şeker güvencesiyle ürünler sunduğu için Konya Şeker'e, En İyi Ambalaj Ödülü' Torku Tereyağı Kasesi'ne, En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülü' Konya Ovası'na Türkiye nüfusu kadar ağaç dikme hedefi ile yola çıktığı ve Fidan Üretiminde Bir Başarı Öyküsü Ülkemizin en eski ve en büyük kooperatiflerinden biri olan Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi tüm koopeatiflerimize örnek teşkil ediyor. Fidan Üreticileri Alt Birliği ve Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mehmet Selçuk Bilgi ile Türkiye de fidancılık sektörü, kooperatifçiliği ve Kooperatifin başarı öyküsünü konuştuk. Röportaj bugün 10 milyon ağaç diktiği sosyal sorumluluk projesiyle Konya Şeker'e, İnovasyon ve Ar-Ge Ödülü' şeker pancarı tohumu işleyebilen, kaplama teknolojisini kullanan ilk ve tek firma olan Konya Şeker iştiraki Beta Ziraat'e, Güvenilir Gıda Ödülü' Konya Şeker'in hayata geçirdiği dünyanın en büyük Et- Süt Entegre Tesisi Panagro'ya, Yenilikçi Gıda Teknolojisi Ödülü' de bu tesiste yer alan Beyaz Peynir Üretim Hattı'na' verildi.» Syf 14 te» Syf 12 de Hadi İLBAŞ Dünden Bugüne Kooperatifçilik -23-» Syf 2 de Prof.Dr. MUSTAFA KAYMAKÇI 12 Eylül Askeri Darbesi ni Köy-Koop Açısından Nasıl Okumalı?» Syf 4 te Erol AKAR Resmi Kuruluşlar Artık Para Almadan Hiçbir İşlem Yapmıyor» Syf 7 de IPCC Uyarıyor; Küresel İklimdeki Isınma Olağandışı! Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli IPCC nin 5. değerlendirme Raporu açıklandı. IPCC 2007 den beri ilk kez Değerlendirme Raporu yayımladı. Birleşmiş Milletler Çevre Programı nın insanların neden oldukları iklim değişikliğini değerlendirmek amacıyla oluşturduğu Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) İsveç in başkenti Stockholm de gerçekleşti. Aralarında hükümet yetkilileri ve uzmanların da bulunduğu 100 ülkeden 252 delegenin katıldığı panelde, iklim değişikliğindeki son gelişmeler rapor ha- yakın dönemde dünya ölçeğinde gıda ve çevre krizleri artararak yaşanacağı uyarısında bulunuyor. Son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle tarımsal üretimdeki sorunlar yanında; dünyada artan açlık, kuraklık, yoksullaşmanın sonucunda gıda üretimi ön plana çıkarken, sorunların çözümü yolunda kooperatifler ilgi odağı oldu. Kooperatifler yeniden gelişme sürecine girdi. Bizler de bu gelişmeleri dikkate alarak, kooperatifleri daha etkili hale getirmek durumundayız. Dünya Gıda Günü bu anlamda önemsenmelidir. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Gününü, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, FAO Türkiye Temsilciliğinin işbirliği ile organize ediliyor. Dünyadaki diğer ülkelerde olduğu gibi FAO tarafından Gıda Güvencesi ve Beslenme için Sürdürülebilir Gıda Sistemleri konusunda ülkemizde farkındalık yaratmaya yönelik faaliyetler gerçekleştirilecek. Gıda ve su krizinin çözülmesinde de kooperatifler etkin rol oynayabilir. Bu nedenle yapılacak çalışma ve toplantılarda kooperatiflerin, sosyo ekonomik sorunları çözmedeki toplumsal gücü vurgulanmalıdır. Bu yıl BM Dünya Gıda Günü olan 16 Ekim 2013 tarihi Kurban Bayramı na rastladığından, Dünya Gıda Günü etkinlikleri 22 Ekim 2013 tarihinde gerçekleşecek. Ülkemizdeki gıda ve su ile ilgi resmi kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütleri bu etkinliklerde yer alacaklar. Konu hakkındaki toplumsal duyarlılığı bir kez daha kamoyu ile paylaşacaklar. line getirilerek kamuoyuna duyruldu. 39 Ülkeden 800 den fazla bilim insanının katkıda bulunduğu, Türkiye de dâhil olmak üzere IPCC ye üye bütün ülkelerin üzerinde anlaştığı rapor net bir gerçekliğin altını çiziyor.» Syf 18 de Prof.Dr. T. Ayhan ÇIKIN Bir Kooperatif Nedir? Prof.Dr. Tayfun ÖZKAYA Köy Tavuklarının Katledilmesi Almanya'nın Enerji Kooperatiflerine Ziyaret Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü heyeti Almanya da faaliyet gösteren yenilenebilir enerji kooperatiflerini yerinde inceledi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı eylemleri içerisinde yer alan yeni nesil kooperatiflerin kurulması ve geliştirilmesi çalışmaları kapsamında; yaklaşık 7000 kooperatif ve 20 milyondan fazla kooperatif ortağı bulunan ve son 5 yılda kurulan kooperatiflerin üçte ikisi yenilenebilir enerji kooperatifleri olan Almanya ya teknik bir ziyaret gerçekleştirdi.» Syf 10 da» Syf 6 da» Syf 5 te Dr. Erhan EKMEN Ülkemiz İçin Fırsat» Syf 14 te Kurban Derisi Toplamada Tek Yetkili Artık THK Değil Kurban Bayramı öncesi herkesi yakından ilgilendiren karar sessiz sedasız uygulamaya girdi. Bundan sonra isteyen her kurum deri ve bağırsak toplayabilecek. 26 Eylül 2013 Tarihli ve Sayılı Resmî Gazete de; Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte yapılan değişiklikle, Türk Hava Kurumu'nun kurban derisi ve bağırsak toplama konusundaki tekel olan yetkisi elinden alındı.» Syf 4 te Ünal ÖRNEK Ahilik ve Kooperatifçilik» Syf 16 da Dr. Neşe Nuray TOPRAK İneğime Neden-Nasıl- Ne Kadar Silaj Yedirmeliyim?» Syf 10 da Tevfik Fikret CENGİZ IPARD ve Diğer Destekler Üzerine Yorumlar» Syf 20 de

2 2 KOOPERATİFÇİLİK Ekim 2013 Köy-Koop Haber Dünden Bugüne Kooperatifçilik yılında Karacan Armağanı kazanan kooperatiflerden ikisini inceledik. Sıra üçüncüsüne geldi. Üçüncüyü de inceledikten sonra bunlardan hangilerinin ayakta kalabildiğini, kalamamışsa nedenlerinin ne olduğunu son üçüncü kooperatifi de inceledikten sonra bir değerlendirme yapacağım. MUHASEBEDE BU AY Murat AKBABA Muhasebeci Sevgili kooperatifçiler, Ekim ayı muhasebe konusu ile ilgili yapılması gerekenleri sizler için, madde madde aşağıda sıraladım. İşlerinizde başarılar dilerim. YEŞİL IŞIK 1965 Aralık ayında Engiz çevresinde yoğun bir kooperatifçilik çalışmalarının başladığını görüyoruz. Engiz kahvelerinde aylardır süregelen soruna artık çözüm bulunmuştur. Milliyet Gazetesinde çıkan bir haber Engiz kahvelerinde bomba gibi patladı. Artık kooperatifçiliğe rahatça girişmek için yeşil ışık yandı dediler. İşin aslını öğrenmek için Yalçın Bey Ankara ya koşuyor. Köy İşleri Bakanlığı Anakara dönüşü Yalçın Bey kahvede şunları anlatıyor: Arkadaşlar, Ankara da Köy İşleri Bakanlığı Teşkilat Başkanlığını buldum. Haber doğruymuş. Kooperatif kuran köylüler öncelikle dış ülkeye gönderiliyormuş. Bu yıl 12 kooperatiften sevkiyat yapılmış. İlgililer bana kooperatif kurmak için yapılacak işlemleri açıkladılar. Bir adet ana sözleşme verdiler. proje ile gelin dediler. Hemen kolları sıvadım, çalışmaya başladım. 30 Kasım günü Kooperatif Teşkilatı Başkanı Sayın Hüsnü Kurutluoğlu na, Engiz Çevresi Kalkınma Planı İnkişaf Raporu nu sundum. Başkan, rapora bir göz attı ve raporu orada oturan yaşlı bir köylüye göstererek dedi ki: Bak, işte böyle bir proje ile geleceksiniz. Savaş Başladı 4 Aralık 1965 Cumartesi, Yörükler Köyündeyiz. Yörükler o gece saat 3 te sona eren çevrenin ilk kalkınma kooperatifini kuruyorlar. Yöneticilerin seçiminde sert tartışmalar çıkıyor. Onlara hakemlik yapılamıyor. Yörükler kendi kanunlarını uyguluyorlar. 5 Aralık 1965 Pazar. Bafra-Engiz İlkokulunda toplantı yapılıyor. Yalçın Bey tam 4 saat konuşuyor. Ankara izlenimlerini anlatıyor. Bakanlığa sunduğu raporda yer alan konuları teker teker işliyor. Topluluk çıt çıkarmadan dinliyor. Sıra kurucu 20 ortağın saptanmasına gelmişti. İlkokul Müdürü Cahit Girginer toplantı başkanı olarak kurucu ortakları yazmaya koyuldu. Aman Yarabbi! O koca kalabalık bir anda çil yavrusu gibi dağılmasın mı? Ortada 13 kişi kalakaldı. 7 kişi noksanları vardı. Yalçın Bey hatıra defterinde şöyle yazıyor: Ver lan 125 Lirayı! Evde akşam yemeği zehir oldu bana. Hemen çekilip yattım. Fakat gözüme uyku girmiyordu. Yataktan fırladım, Mehmet Hadi İLBAŞ Köy-Koop Eski Genel Başkanı soluğu bizim kahvede aldım. İlk gözüme çarpan kahvede garsonluk yapan Vatan Yeşilyurt oldu. Hemen yakasına yapıştım. Ver lan 125 lirayı. Yiyecem senin paranı. Oğlan şaşkına döndü. Parayı Ali Uyanıktan alıp bana verdi. Böylece Bafra Ballıca Köyü Kalkınma Kooperatifinin de temeli atılmış oldu. Yoğun Çalışmalar İki köyde başlayan kooperatifçilik kıvılcımı çevrenin diğer köylerine de sıçrıyor. Köylerde açık oturumlar düzenleniyor ve kalkınma kooperatifinin faydaları anlatılıyor Bazı köyler çekimser kalıyor, bazıları ise çekimser harekete candan katılıyorlar. Yoğun ve sürekli çalışmalar sonucu çevrenin 7 köyünde 7 Kalkınma Kooperatifi kuruluş işlemlerini tamamlıyor. ( 17 Ocak 1966 ) Engiz Çarşısında bir Kooperatif Odası açılıyor. Artık kooperatife ilişkin tartışmalar kahve köşelerinde değil, Kooperatif Odasında yapılıyor. Köy Kalkınma Kooperatiflerinin temsilcileri Engiz Kültür Birliği ni kuruyorlar.( 24 0cak 1966 ). Kooperatif Odası Birlik Odası ismini alıyor. Kültür Birliği Üyeleri her hafta Pazar günleri Birlik Odasında toplanarak çevrenin sorunlarını tartışıyor, yapılacak yatırımları araştırıyor ve sorunlara çözüm yolları arıyorlar. Diğer taraftan kooperatifçiler ilgili Devlet Kuruluşları nı yardıma çağırıyor. Halk Eğitim, Teknik Ziraat, Veteriner ve Zirai Mücadele Müdürlükleri köylerde yurt kalkınması, ileri düzeyde tarla ve hayvan ürünleri elde edilmesi, tarım ürünlerinin değerlendirilmesi konularında köylüyü aydınlatıyor. Konuşmalar yapılıyor, açık oturumlar düzenleniyor, konu ile ilgili filmler gösteriliyor. 27 Şubat 1966 günü Engiz de İlk Kooperatifçilik Kurultayı toplanıyor. Kurultayda köy kooperatifçiliği işleniyor. Köy Kalkınma Kooperatiflerinin ne olduğu ve ne olmadığı açıklığa kavuşturuluyor. Kooperatifçiliğin asla komünistlik olmadığı vurgulanıyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Devlet Kooperatifçiliği geliştirici tedbirleri alır dediği hatırlatılıyor. Bundan sonra Engizli kooperatifçilerin proje çalışmalarına giriştiklerini ve ele alınacak projeleri uygulamak üzere kendi aralarında Genel İşbirliği Kurulu kurduklarını görüyoruz. Kuruluş Çalışmaları ile ilgili bölüm sona ererken, Yalçın Engiz in bu yoğun çalışmalara değinen hat6ıralarına izleyelim: Tatlı Anılar Fırının üzerini babam bize tahsis etti. Annem de bir halı bir dolap verdi. Burasını Kooperatif Odası yaptık. Kooperatifçilik hayatımın en heyecanlı dakikaları bu odada geçti. İlk kooperatifçilerden Hassan Alı Yücel in Taşova-Ballıca Kooperatifinden getirdiği, haberleri anlatması, yine ilk kooperatifçilerden Alaçamlı Şükrü Kirman ın anarşist davranışları Ahmet Altun un ortaya çıkması, gece yarılarına kadar süren Engiz Kültür Birliği toplantıları, Osman Uzun un Almanya ya gönderilip gönderilmemesine ilişkin oylama burada oldu. Ne yorucu ve ne heyecanlı gündüzler, akşamlar ve gecelerdi onlar. Sabahın seher vaktine dek süren bir toplantıda Okur yazarlığı olmayan Murat Karabal Şöyle dedi: Arkadaşlar Büyük Millet Meclisi bile bu saate kadar çalışmıyor. Pazar günleri benim için bir nimetti. İş günlerinde arazide yıldırım hızı ile çalışırdım. Cuma akşamlarını iple çekerdim. DSİ Projelerinin uygulandığı Merzifon ve Çorum ovalarından Engiz e heyecan içinde akardım. Eve bir uğrayıp doğruca fırının üstüne çıkardım Cumartesi öğleleri de Direden çıkar çıkmaz Engiz e koşardım. Pazar günlerini çok severdim. Okulda Almanca Dersleri yapardık. Çoban lık arkadaşlarıma Almanlar ve Almanca hakkında bilgi verirken, alafranga tuvaletin nasıl kullanılacağını onlara gösterirken, çocuklar kadar heyecan duyardım. Bildiğimi onlara aktarmak benim için büyük bir zevkti. En faydalı yardımcılarım Ahmet Altun, Şükrü Kirman ve Hasan Ali yücel oldular. Çevre köylerin taranmasını ve 5 köyde daha kalkınma kooperatifi kurulmasını onlar sağladılar. Ben kendi doğup büyüdüğüm Bafra Engiz köyünde zorlukla karşılaşırken Ahmet Altun un Samsun Engiz köyü Kalkınma Kooperatifini kısa sürede kurmasını takdirle anarım. sürecek - Yazarımızın tüm yazılarına; internet adresinden ulaşabilirsiniz. 01/10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/ /10/2013 Prof.Dr. Lütfü ÇAKMAKÇI Prof.Dr. Tayfun ÖZKAYA Prof.Dr. Ayhan ÇIKIN Dr. Umut TOPRAK Dr. Hilal TUNCA Dr. Tuba ŞANLI Dr. Güray AKDOĞAN Tevfik Fikret CENGİZ KÖY-KOOP MERKEZ BİRLİĞİ 1971 yılından bu yana faaliyet gösteren Türkiye Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatif Birlikleri, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu nun geçiçi 2. maddesi gereği, intibak dışı kalarak tüzel kişiliklerini korumuş ve Merkez Birliği düzeyinde KÖY-KOOP adı altında üst örgütlenmelerini tamamlamışlardır. Köy-Koop Merkez Birliği; Tarıma ait farklı çalışma alanlarında (Hayvancılık, Süt üretimi ve işlenmesi, seracılık, halı kilim üretimi, zeytin ve zeytinyağı işlenmesi, bal, çeltik üretimi ve işlenmesi, çiçekçilik, fidan, salça, reçel, konserve üretimi v.b.) etkinlik gösterir. YAYIN KURULU Prof.Dr. Mustafa KAYMAKÇI Prof.Dr. Cem ÖZKAN Dr. Yener ATASEVEN Dr. Özdal KÖKSAL Dr. Neşe N. TOPRAK Dr. Levent DOĞANKAYA Dr. Selen Deviren SAYGIN Ünal ÖRNEK Gazetemizin Yayın Kurulu Üyeleri Fahri Olarak Görev Yapmaktadırlar. KÖY KALKINMA VE DİĞER TARIMSAL AMAÇLI KOOPERATİF BİRLİKLERİ MERKEZ BİRLİĞİ Eylül 2013 Dönemine Ait İlan ve Reklam Vergisinin Beyanı ve Ödenmesi Eylül 2013 Dönemine Ait Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin Verilmesi Eylül 2013 Dönemine Ait Aylık ve Temmuz-Ağustos- Eylül/2013 Dönemine Ait Üç aylık Gelir/Kurumlar Vergisi Stopajının Beyanı Eylül 2013 Dönemine Ait İstihkaktan Kesinti Suretiyle Tahsil Edilen Damga Vergisi ile Sürekli Mükellefiyeti Bulunanlar İçin Makbuz Karşılığı Ödenmesi Gereken Damga Vergisinin Beyanı Eylül 2013 Dönemine Ait Aylık ve Temmuz-Ağustos- Eylül/2013 Dönemine Ait Üç aylık Katma Değer Vergisinin Beyanı Eylül 2013 Dönemine Ait Aylık ve Temmuz-Ağustos- Eylül/2013 Dönemine Ait Üç aylık Gelir/Kurumlar Vergisi Stopajının Ödenmesi Eylül 2013 Dönemine Ait Aylık ve Temmuz-Ağustos- Eylül/2013 Dönemine Ait Üç aylık Katma Değer Vergisinin Ödenmesi Eylül 2013 Dönemine Ait İstihkaktan Kesinti Suretiyle Tahsil Edilen Damga Vergisi ile Sürekli Mükellefiyeti Bulunanlar İçin Makbuz Karşılığı Ödenmesi Gereken Damga Vergisinin Ödenmesi Eylül 2013 Dönemine Ait 4/a ve 4/b Kapsamındaki Sigortalılara İlişkin Primlerin Ödenmesi Eylül 2013 Dönemine Ait Haberleşme Vergisinin Beyanı ve Ödenmesi Eylül 2013 Dönemine İlişkin Ba, Bs Formlarının Verilmesi Sanayi ve Ticaret Odası Yıllık Munzam ve Nispi Aidat II. Taksit Ödemesi 15 Ekim Dünya Çiftçi Kadınlar Günü Dünya Çiftçi Kadınlar Günü nün kutlanma fikri ilk olarak 1995 yılında Çin in başkenti Pekin de yapılan 4. BM Kadın Konferansı sırasında ortaya atıldı. Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAP), Dünya Kırsal Kadın Derneği (ACWW), Afrika Kırsal Kadın Ağı Derneği (NARWA) ve Dünya Kadınlar Zirvesi tarafından da desteklenen Dünya Çiftçi Kadınlar Günü, 2008 yılında Birleşmiş Milletler bünyesinde resmi kutlama olarak kabul edildi. Herkesin, açlık, yoksulluk çekmeyeceği, eşit, mutlu yaşayacağı bir gelecek umuduyla tüm emekçi kadınlarımızın, Dünya Çiftçi Kadınlar Günü nü kutluyoruz. Köy-Koop Merkez Birliği Türkiye Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatif Birlikleri Merkez Birliği İmtiyaz Sahibi ve Yayınlayan: S.S. Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği KÖY-KOOP Adına Yakup YILDIZ Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mehmet VAROL Genel Yayın Yönetmeni: Emel TUĞRUL Haber Müdürü: Turgay SOLMAZ Haber Koordinatörü: Ayhan ELMALIPINAR Reklam Müdürü: Yasemin ACAR Merkez Adres: Paris Cad. 24/7 Kavaklıdere-Ankara Tel: Faks: Web: E-posta: info@koy-koop.org Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın Ekim 2013 ANKARA Baskı: Atalay Matbaacılık Ltd. Şti. Elif Sk. Sütçü Kemal İşhanı No:7/ İskitler - ANKARA Tel: Yazıların Sorumluluğu yazarlara, ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.

3 Köy-Koop Haber Ekim 2013 GÜNDEM 3 Trakya Birlik, Ayçiçeği Avans Alım Fiyatını Açıkladı Trakya Birlik, iş yılında ayçiçeğine uygulanacak avans alım fiyatını açıkladı. Yönetim Kurulu, yüzde 40 standart yağ oranlı ayçiçeğinin ton fiyatını bin 170 lira, yüzde 45 oranlı bin 258 lira, yüzde 50 oranlı olanını ise bin 346 lira olarak belirledi. Trakya Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Trakya Birlik) yönetim kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, ayçiçeği alımlarında uygulanacak avans alım fiyatının belirlendiği bildirildi. Yönetim Kurulu açıklamasında, Yağlık ayçiçeği Türkiye bitkisel yağlar tüketiminde yüzde civarında payı ve yüzde 40 civarındaki yüksek yağ oranı ile ülkemizin en önemli yağlık tohumudur. Yıllara göre değişiklik göstermekle beraber ülkemizde üretilen yağlık ayçiçeği ürününün yüzde orandaki bölümü birliğimizce alınmaktadır iş yılı Türkiye ayçiçeği rekoltesinin 1 milyon 500 bin ton seviyelerinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Birliğimize bağlı kooperatiflerimiz ortaklarınca bu yıl ayçiçeği alım kampanyasında 370 bin ton rekolte taahhüt edilmiştir denildi. Trakya Birlik faaliyet bölgesinde ayçiçeği hasadının Ağustos ayının ortalarında başladığı hatırlatılan yönetim kurulunun yazılı açıklamasında, 48 kooperatifimize ait 90 alım merkezi ve iki fabrikamızda ham yağ oranına göre 149 bin 125 ton, ham yağ oranına göre 50 bin 179 ton, normal alım esaslarına göre 2 bin 110 ton high oleik cinsi ve 17 bin 682 ton düşük yağ oranlı olmak üzere toplam 219 bin 96 ton ayçiçeği alımı yapıldı. Ham yağ oranına göre yapılan alımlarda yüzde 41 ve üzeri yağ oranı çıkan ürünler yüksek yağ oranlı ürün olarak değerlendirilmekte ve prime tabi tutulmaktadır ifadeleri yer aldı. Trakya Birlik yönetim kurulunun bu yıl ayçiçeği alımlarında uygulanacak avans alım fiyatının yüzde 40 standart yağ oranlı ayçiçeği ürünü için ton başına bin 170 lira, yüzde 45 yağ oranlı ayçiçeği ürünü için bin 258 lira yüzde 50 yağ oranlı ayçiçeği ürünü için bin 346 lira olarak belirlediği açıkladı. Birlik yönetimi, ayçiçeği ürün bedellerinin kurumun imkanları ölçüsünde peşin olarak ödeneceği ve 350 bin ton ürün alabilecek finansal olanak bulunduğu bildirildi. Yağlı Tohum Fiyatlarında %40'lara Varan Düşüş Gerçekleşti Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneğinin her yıl geleneksel hale gelen Yağlı Tohumlu Bitkiler & Bitkisel Yağlar Konferansı Eylül 2013 tarihinde İstanbul da gerçekleşti. Yerli ve yabancı uzmanlarca Dünya ve Türkiye'de yağlı tohumlu bitkiler ve ham yağların üretim ve arz-talep dengelerinin değerlendirildiği konferansın açılış konuşmasında BYSD Başkanı A. Edip Uğur 2013 yılı Dünya yağlı tohum üretiminin ciddi ölçüde artarak 495 milyon tona ulaştığını, aynı şekilde ülkemizde de 2013 yılı ayçiçeği üretiminin rekor bir düzeye ulaşarak 1,4 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildiğinin söyledi. Başta buğday, mısır olmak üzere tüm emtia fiyatlarındaki düşüşe paralel olarak yağlı tohum fiyatlarıda %40'lara varan düşüş gerçekleştiğini belirten Uğur; ülkemizde de ayçiçeği tohum fiyatlarında benzer düşüşler olduğunu sektör olarak bunun önlenmesi için gerekli çalışmaların yapıldığını, gözetim fiyatının artılırak "Okul Sütüne" Anlık Takip gümrük vergisi ödemesinin yükseltildiğini, dünya fiyatlarının düşmesine karşılık ülkemizde buğday ve mısır fiyatları koruma önlemleri ile müdahale alım fiyatı uygulamalarıyla bir yıl öncesine göre artış gösterdiğini bildirerek, benzer durumun ayçiçeği üreticisine de yansıması açısından destekleme primlerinin artırılması yönünde çalışmalar yapıldığı bilgisini aktardı. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim öğretim yılının ikinci yarısında dağıtılacak okul sütüne ilişkin işlemlerin sağlıklı yürümesi ve takibi için Okul Sütü Modülü hazırladı. Modül sayesinde, okullarda bozuk süt olup olmadığı, öğrencilerde oluşabilecek alerjik reaksiyonlar, okullardaki süt tüketimi, velisi tarafından süt içme izni alan öğrenciler takip edilebilecek ve gerekli tedbirler alınabilecek Bakanlık, sütün bozuk olması durumunda analiz sonucunu beklemeden sınıfta süt dağıtmını durduracak, o sütün diğer partileri de dağıtılmayacak Velilerden ve kamuoyundan gelen talep doğrultusunda bu yıl bağımsız anaokullarında da süt dağıtılacak Süt içen öğrencinin gelişimi de takip edilecek, öğrenci gelişim formu hazırlanacak. Programa yönelik teknik hazırlıklar Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nezdinde sürdürülüyor. Bakanlık, mayıs ayı itibarıyla 81 il valiliğinden velisi tarafından süt içme izni olan öğrenci sayılarının e-okul sistemine işlenmesini talep etti. Süt miktarının Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bildirilmesi nedeniyle izin formlarının doldurulmasının ve tespitinin netleşmesi gerekiyor. Veliler, halen e-okul üzerinden ulaşabilecekleri formu doldurarak, çocuklarının süt içmesini istediğini veya istemediğini okula bildirecekler. Bakanlık okul sütü rehberi de hazırladı. Programın iyi bir şekilde yürütülmesine ilişkin bilgilerin yer aldığı rehbere göre, il okul sütü komisyonları ile okullarda kabul komisyonları oluşturulacak. Bu komisyonların çalışmalarına ilişkin bilgiler de rehberde yer alacak. Süt dağıtımının ardından oluşabilecek her türlü olumsuzluk sınıf öğretmeni tarafından doldurulacak form ile bildirilecek. Sorun olduğu düşünülen sütler o sınıfta dağıtılmayacak ve sütün diğer partilerinin de dağıtımı durdurulacak. Bakanlık, analiz raporunun çıkmasını beklemeden süt dağıtımını sonlandıracak. Programın iletişim faaliyetleri kapsamında ise Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca süt içmenin faydalarını anlatan kamu spotları hazırlanacak. Köy-Koop Kastamonu Birliğinin Strateji Planlama Çalışmaları Başladı Kastamonu Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği, Stratejik Planlamaya yönelik çalışmalarına tarihinde başladı. 17 Ekim 2012 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı belgesinde yer alan 6 numaralı stratejik hedef (Kurumsal ve Profesyonel Yönetim Kapasitesi Arttırılacaktır) kapsamında Köy-Koop Kastamonu Birliği Kurumsal Strateji Belgesi hazırlamak için harekete geçti. Çalışma Ekibi Oluşturuldu Konu ile ilgili Kastamonu Ticaret Borsasının toplantı salonunda yapılan çalışmada, öncelikle Birlik Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri, farklı konularda faaliyet HAL VE GİDİŞ gösteren birim Kooperatif Başkanları ve Birlik Personellerinden oluşan bir çalışma ekibi oluşturuldu. Ekip, DGRV eğitim Uzmanlarından Sayın Ufuk Öztürk Peker' in moderatörlüğünde 3 gün süren bir çalışma yaptı. Yoğun geçen bu çalışmalar sonucunda; Köy-Koop Kastamonu Birliği nin; vizyonu ve misyonu belirlenerek, SWOT analizi çalışmaları yapıldı. Birlik, önümüzdeki süreçte Stratejik Planlama çalışmalarına devam edilecek. Köy-Koop Kastamonu Birliği Bölge Toplantılarına Devam ediyor Kastamonu Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği önderliğinde Kastamonu Tarım İl Müdürlüğü ve Orman Bölge Müdürlüğünün ortaklaşa yapacağı bir eğitim programı oluşturuldu. Kastamonu da kurulmuş olan 314 birim Kooperatifi yakından ilgilendiren, Kooperatif ortaklarının desteklerden yararlanması adına, Kooperatiflerin Yönetim Kurullarına düşen görev ve sorumlulukların anlatıldığı, bilinçlendirme ve bilgilendirmeye yönelik Eğitimler ; 19 Eylül 2013 tarihinde başlamıştı. Toplamda 9 ilçe merkezinde 12 etkinlik düzenlenerek, 16 ilçede kurulmuş olan bütün birim kooperatif yönetimleri bu toplantılara katılım sağlayacaklar. Eğitimlerde genel olarak; Anaç sığır, buzağı ve süt desteklemeleri ile ilgili uygulama ve Kooperatif yöneticilerinin sorumlulukları, Tarım İl Müdürlüğü'nce kooperatiflere verilen proje ve destekler, Orman Bölge Müdürlüğü' nce kooperatiflere verilen destekler ve uygulamada karşılaşılaşılan sorunlar olarak belirlendi. İlk eğitim, 19 EYLÜL 2013 Tarihinde Kastamonu Borsa Binasının toplantı salonunda; Kastamonu Gıda ve Hayvancılık Tarım İl Müdürü Osman Yaman, Orman Bölge Müdürlüğünden Mefar Erhan Çubukçu ve Abdullah Bahçeci ve Merkez ilçeye bağlı kooperatif başkanlarının katılımı ile gerçekleştirildi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 25 Mayıs 2013 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2013/29 No lu Hayvancılık Desteklemeleri hakkında Uygulama Esasları Tebliği ne göre Kooperatif ortaklarının ileride hak kaybı yaşamamaları adına, eğitime katılan kooperatif başkanlarına ortakların desteklerden yararlanması için nelere dikkat etmeleri gerektiği, hangi belgelerin hazırlanarak, müracaatlarda izlenecek yollar; Kastamonu Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği Personellerinden Ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet Çorbacıoğlu tarafından yapılan bir sunumla katılımcılar bilgilendirildi. Yapılan sunum sonunda, Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su ürünleri Şubesinden Ziraat Mühendisi Uğur Bağçe, uygulanmakta olan desteklerin genel olarak bir değerlendirmesini yaparak, konu ile ilgili katılımcılardan gelen soruları yanıtladı. Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şubesinden Ziraat Mühendisi Cihat Sipahi ise katılımcılara; Kırsal Kalkınma Desteklerinin neleri kapsadığına yönelik bir bilgilendirme çalışması gerçekleştirdi. Eğitim takvimi, 08 Ekim 2013 tarihinde yapılacak programla son bulacak. Sait MUNZUR

4 4 GÜNDEM Ekim 2013 Köy-Koop Haber 12 Eylül Askeri Darbesi ni Köy-Koop Açısından Nasıl Okumalı? 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi nin 33 yılını tamamlamış bulunuyoruz. Darbeden ben de nasibimi almış, faşist ve muhbir kimi akademisyenlerin asılsız ihbarları ile görevine son verilmiş ve 5 yıl aradan sonra mahkeme kararıyla üniversiteme dönmüştüm. Bilindiği üzere darbe için iç çatışmalar gerekçe olarak gösterilmişti. Gerçekten de 12 Eylül öncesi kan gövdeyi götürüyordu. Ancak burada öncelikle sorulması gereken soru şu; 11 Eylül ile 13 Eylül arasında ne oldu ki 13 Eylül de çatışmalar bıçak gibi kesildi. Cevabını yıllar sonra bu konuda anılarını yazan bir general verdi, darbeyi yapan cundanın çatışmaları engelleyebileceğini, ancak istenmediği açıkladı. 12 Eylül Askeri Darbesi ile Köy- Koop da kapatılmıştı. Çatışmalarla ilgisi olmayan, partiler, sendikalar, çeşitli kitle örgütleri hedefe alınarak çoğu kapatıldı. Yüzbinler işkenceden geçirildi, hapishaneler doldu, binlerce yurtsever kamu görevlisi ve akademisyen 1402 Yasası ile görevinden alındı. Daha sonra 1982 yılında 12 Eylül rejimi hukukunu oluşturacak yeni anayasa nerdeyse açık oy, kapalı sayımla kabul ettirildi. 12 Eylül Askeri Darbesi ile Köy-Koop da kapatılmıştı. Nedeni şuydu; 1980 yılına gelindiğinde Köy-Koop Merkez Birliği, 54 ilde kuruluşunu tamamlamış, 2,5 milyon ortağa, bir bankaya ve geniş mal varlığına erişmişti. Kırsal kesimin bu örgütlü gücü kimi işveren ve aracılar ile bunlarla bağlantılı siyasi çevreleri ekonomik ve siyasi olarak rahatsız etmişti. Hatta anılan sosyal sınıf ve katmanlar tarafından bölme girişimlerine başlanılmıştı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile Köy-Koop Merkez Birliği Yönetim Kurulu üyeleri siyasi nedenlerle tutuklanmıştı. Genel Başkan dâhil yöneticilerin önemli bir bölümü yargılanarak aklanmıştı. Ancak bununla yetinilmemiş olacaklar ki Köy-Koop Merkez Birliği 1984 yılında kapatılmış ve mallarına el konulmuştu. 12 Eylül Askeri Darbesi nin ekonomik çözümlemesi nasıl yapılabilir? Darbenin ekonomik çözümlemesi, Türkiye yi kapitalist dünya ekonomisine bağımlı bir çevre ekonomisi olarak eklemleyen bir yapısal dönüşüm projesi olduğu şeklinde yapılabilir. Bunun ön adımı aslında 24 Ocak 1980 Kararlarıyla atılmıştı. Ancak emekçi sınıfların demokratik taleplerini baskı altına alarak iç ve dış sermaye lehine büyük gelir aktarımlarını öngören politikaların, kısmen de olsa demokratik koşullarda uygulamaya konulması zordu. Darbe ile emekçi sınıfların her türlü hak arama mücadelesi engellendi, işçi ve köylülerin ekonomik örgütleri kapatıldı, mallarına el kondu. Nitekim bunu dönemin işverenler sendikası başkanı, Şimdiye kadar biz ağlıyorduk, artık onlar ağlasın diye açık olarak söyledi. Adına yeni-liberal politika olarak adlandırılan, aslında faşist politikalarının uygulayıcısı da garip bir şekilde günümüzde liberal çevrelerin hala en gözde adamı olan Turgut Özal oldu. Sonradan Özal Hükümetleri ve onları izleyen hükümetlerin ekonomi politikalarıyla, yabancı sermayenin tahakkümüne karşı kamuyu koruyan sanayi, tarım ve hizmet KİT leri özelleştirildi, uluslararası tahkim kabul edildi, Avrupa Birliği ile tam üyelik gerçekleştirilmeden Gümrük Birliği ne girildi. Ülkenin finansal sisteminin uluslararası sermayenin ele geçirmesine olanak sağlandı. Günümüzde finansal sistemin yarısı yabancı sermaye eline, borsanın üçte ikisinin yabancı sermaye denetimine girmiş bulunuyor. Prof.Dr. Mustafa KAYMAKÇI İzmir Çiftçi Örgütleri Güçbirliği Platformu mustafa.kaymakci68@gmail.com Bu bağlamda, ekonomide tek seçeneğin liberal ekonomik sistem olduğu kabul ettirildi. Emek-sermaye çelişkisi unutturuldu. Demokrasi adına etnik ve dinsel kimlikler öne çıkarıldı, bir başka deyişle ulusu birleştiren öğeler yerine, ayrıştıran öğeler zenginlik olarak sunuldu. Siyasi olarak 12 Eylül Askeri Darbesi Nedir? Siyasi olarak da, 12 Eylül Hareketi, kimilerinin Ilımlı İslam ya da Amerika ya Uyumlu İslam rejimi yaratmanın ön adımıydı. Böylelikle Amerika Birleşik Devletleri nin stratejik çıkarları doğrultusunda, Sovyetler Birliği ne dönük bir kuşatma hareketinin gerçekleştirilmesi yolunda adımlar atıldı. Uyumlu İslam ın ruhani önderinin Pensilvanya da olması bunun en önemli göstergesi değil mi? Siyasetin iç boyutuna gelince. Siyaseti ve ekonomiyi ilgilendiren bütün yasalar, varlıklıların lehine değiştirildi. Demokrasiyi geliştirecek örgütler olarak düşünülen siyasi partilerle ilgili yasa, tepeden inmeci bir şekilde değiştirildi. Üstelik var olan partilerin ekonomik programları, neredeyse aynılaştırıldı Özetle, 12 Eylül Askeri Rejiminin getirdiği yeni-liberal politikalar, ekonomi, siyaset ve toplumsal açıdan önemli sorunlar ortaya çıkardı. Büyüme yani üretim geriledi. Borçlanma, sürekli bir kaynak sağlama seçeneği oldu. Dış borcun artması, emperyalist güçlerin denetimini hızlandırdı. Ekonomiden siyasete, hatta tarihin yorumlanması bile AB/ABD nin tekeli altına girdi. İşsizlik dayanılmaz boyutlara erişti, bu durum gelir dağılımının toplumsal sınıflar arasında olduğu kadar, bölgeler arasında ayrımını derinleştirdi. İşsizliğin artması ile kişiler özgüvenini yitirdiler, bağımsız hareket etme ve düşünme yetenekleri kayboldu. Toplumda özgür bireylerin emek temelinde örgütlenmesi yerine etnik ve dinsel kültüre bağlı örgütlenmeler başat oldu. İşsizlik, salt fakirliği ve açlığı oluşturmadı, bireylerde ve toplumda ahlaki çöküntüyü de yarattı. Ne dersiniz? İçinde yaşamakta olduğumuz süreç, 12 Eylül Askeri Darbesi nin bütün kurum ve kuruluşlarıyla devam ettirilmek istendiğini göstermiyor mu? İki örnekle yazımızı bitirelim. Mart 2014 de olacak yerel seçimler gibi demokrasiyi boyutlandıracak uygulamalarda bile demokrasinin kırıntısı var mı? Aday adayları tepeden belirlenmiyor mu? İkincisini Köy-Koop dan verelim. Yeniden toparlanmaya çalışılan küçük ve orta ölçekli köylülüğün örgütlü gücü olan Köy-Koop u zayıflatmak için, bölme girişimi olmadı mı? Kurban Derisi Toplamada Tek Yetkili Artık THK Değil Kurban Bayramı öncesi herkesi yakından ilgilendiren karar sessiz sedasız uygulamaya girdi. Bundan sonra isteyen her kurum deri ve bağırsak toplayabilecek. 26 Eylül 2013 Tarihli ve Sayılı Resmî Gazete de; Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte yapılan değişiklikle, Türk Hava Kurumu'nun kurban derisi ve bağırsak toplama konusundaki tekel olan yetkisi elinden alındı. Türk Hava Kurumu Başkanı Osman Yıldırım, "Biz yine kurban derisi toplamaya devam edeceğiz. Bu sene diğerlerinden farklı olarak topladığımız kurban derilerinin tamamını kendi faaliyetlerimiz için kullanacağız, diğer kurumlara verme durumu kalktı. Kendi havacılık faaliyetlerimize aktaracağız" dedi. Kurban derilerinin kim tarafından toplanacağı her yıl tartışma konusu oluyor. Türkiye'de uzun yıllardır bu konudaki tek yasal kurum Türk Hava Kurumu idi. Yapılan düzenleme ile, değeri 100 milyon TL'lerle ifade edilen kurban derisi pazarı, deri toplamak isteyen herkese açılmış oldu. Resmi Gazete'de Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmelik'te yapılan değişiklikle, kurban derisi ve bağırsağı toplama, fitre ve zekat zarfı dağıtarak yardım toplama konusunda Türk Hava Kurumu'na tanınan tüm yetki düzenlemeleri çıkarıldı. Böylece kurban pazarı derisi herkese açılmış oldu. Yeni karar ilk kez, 15 Ekim'de başlayacak olan Kurban Bayramı'nda uygulanacak. Türk Hava Kurumu, devletin kendisine verdiği kurban derisi toplama görevini, 1983 yılından bu yana 2860 sayılı Yardım Toplama, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunları ile nasıl uygulanacağını açıklayan Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmelik gereğince yerine getiriyordu. THK: biz toplamaya devam edeceğiz 26. Ahilik Haftası Kutlandı Türk Hava Kurumu Başkanı Osman Yıldırım ise, sorularımız üzerine "Türk Hava Kurumu yasalarla kendisine verilen yetkiler çerçvesinde faaliyetlerini sürdürmeye devam edecek" yanıtını verdi. Yönetmelik değişikliği ile kurban derisi konusunda kendilerine tanınan imtiyazların kaldırıldığını belirten Yıldırım, "Biz yine kurban derisi toplamaya devam edeceğiz. Bu sene diğerlerinden farklı olarak topladığımız kurban derilerinin tamamını kendi faaliyetlerimiz için kullanacağız, diğer kurumlara verme durumu kalktı. Kendi havacılık faaliyetlerimize aktaracağız" dedi. Kurban derisi toplamada tek yetkili kurum bugüne kadar Türk Hava Kurumu idi. Yardım Toplama Yönetmeliğine göre, Türk Hava Kurumu Kurban Bayramı'nda toplanan deri ve bağırsaklardan elde edilen gelirleri çeşitli kurumlar arasında bölüştürmekle yükümlü. Buna göre gelirlerin, yüzde 50'sinin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na, yüzde 40'ının Türk Hava Kurumu'na, yüzde 4'ünün Türkiye Kızılay Derneği'ne, yüzde 3'ünün Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na, yüzde 3'ünün Türkiye Diyanet Vakfı'na verilmesi gerekiyordu. Ancak söz konusu paylaşıma ilişkin düzenleme de yürürlükten kaldırıldı. Türk Hava Kurumu'na tanınan kurban derisi toplama yetkisi, tartışmaları da beraberinde getiriyordu. Özellikle son yıllarda büyük illerde Türk Hava Kurumu'na olan bağışların azaldığı belirtilirken, kurban derisinde Türk Hava Kurumu dışında bir pazarın oluştuğu da biliniyor. Buna göre, küçük vakıflar, dernekler, camiler ve özellikle de öğrenci yurtları da kurban derisi topluyor. Değişen yasa ile birlikte THK artık fitre de toplayamayacak. THK 2013 için fitre bedelini de 9.25 TL olarak belirlemişti. Kırşehir de düzenlenen Ahilik Haftası kutlamaları, 23 Eylül 2013 tarihinde Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı nın katılımıyla yapıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın koordinesinde Kırşehir Valiliği, Kırşehir Belediyesi, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) ve sivil toplum kuruluşları tarafından organize edilen 26. Ahilik Haftası kutlamalarına davetliler ve esnaf topluluğu katıldı. Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci ve Vali Özdemir Çakacak'ın Ahi Evran-ı Veli'nin ilke ve felsefelerini anlatmalarının ardından bir konuşma yapan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Ahi Evran'ı dünya çapında tanıtmak amacıyla "8. Bağcılık ve Teknolojileri Sempozyumu" yapıldı Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe ve Bitkileri Bölümü tarafından düzenlenen Sempozyum Eylül de gerçeleşti. 4 yılda bir yapılan Bağcılık ve Teknolojileri Sempozyumu nda bağcılık alanında çalışan akademisyenler, araştırıcılar son yıllarda elde ettikleri deneyimleri paylaşarak, 60 sözlü ve 65 poster olmak üzere 125 bildiri ile katkı sağladılar. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bahçe Bitkileri Araştırmaları Daire Başkanı Nejdet Kaplan, Türkiye nin, kuru üzüm, bağ yetiştirme alanları ve üzüm yetiştiriciliğinde dünyanın iddialı ülkelerinden biri olduğunu belirterek, Bakanlık olarak Kırşehir'in Ahi Evran Külliyesi yapımını başlattıklarını ve külliyeye TOBB'un 7 milyon, TESKOMB'un 3 milyon ve TESK'in 2 milyon liralık katkı sunduklarını açıkladı. Yazıcı, ''Ahilik hayat tarzıdır, kuru kuru söz değildir. Ahlak ve esnaf mektebi, esnaf teşkilatıdır. Ahilik'te ben değil, biz vardır. Ahilik iyilikleri yaymak, kötülükleri engellemektir, dedikodu yapmamaktır. Ahilik fakir ile zengini bir tutmaktır. Ahilik tüm toplumsal ve ticari ilişkilerde dürüst ve güvenilir olmaktır. Ahilik kardeştir, eli açıktır, cömerttir. Esnaf dayanışmasının öncüsüdür. Ahilik bir insan bilimidir. Ahi her yerde, her ortamda ve her çağda denge ve düzen tutturandır. Dağıtan değil, toparlayandır, yıkan değil yapandır. Bu toprakların hamurunda Ahilik yani kardeşlik vardır. Eğer ülkemizde ve dünyada Ahilik geleneğini özümsemiş olsaydık, bugün dünyada katliamlar olmazdı. Eğer Ahiliği tam olarak benimsemiş olsaydık, dün akşam İstanbul'da oynanan maçta o olaylar yaşanmazdı.'' dedi. bu iddiayı sürdürerek daha ileri taşımaya çalışıyoruz dedi. SÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cevdet Şeker de programın, fakülte olarak bu yıl düzenledikleri 3. ulusal sempozyum olduğu söyledi. Sempozyumda, bağcılık ve teknolojilerin geliştirilmesi konusunda akademisyen ve araştırmacıların fikir alışverişinde bulunacağına değinen Şeker, tarım alanında çalışmalar yaparken, ekosistemdeki dengeleri ve olası bozuklukları da dikkate almak gerektiğini ifade etti.

5 Köy-Koop Haber Ekim 2013 GÜNDEM 5 Yumurta Zirvesi Antalya da Düzenlenecek Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (Yum-Bir) tarafından 31 Ekim-3 Kasım arasında Antalyada "Yumurta Zirvesi" gerçekleştirilecek. Yum-Bir den yapılan yazılı açıklamaya göre, ilk kez 31 Ekim-3 Kasım arasında Antalyada düzenlenecek Yumurta Zirvesinin, üreticiler ile sektöre girdi sağlayan firma temsilcileri ve bazı bakanlıklardan yönetici ve uzmanlarını buluşturması hedefleniyor. Üreticiler ile sektöre girdi sağlayan paydaşları, uzmanları ve karar vericileri buluşturacak olan zirvenin; sektördeki yeniliklerin paylaşılması, ticari ilişkilerin geliştirilmesi, paydaşlar arası iletişimin güçlendirilmesine ve yumurta tüketiminin arttırılmasına önemli katkılar sunması beklenmekte. Ayrıca Türkiye ve dünyada yumurta üretimi ve ticareti ele alınarak, sürdürülebilir üretim konusu tartışılacak. Yem hammaddelerinin geleceği, sürü sağlığı ve biyogüvenlik, kanatlı sağlığı ve verimliliği, kanatlı refahı ve bunların gıda güvenliğine etkileriyle dünyadaki yaygın tavuk hastalıklarının oluşturduğu ekonomik kayıpların ana konuları arasında yer aldığı zirvede, ayrıca kümes atıklarının değerlendirilmesi, tavuk dışkılarından enerji ve organik gübre elde edilmesiyle yumurta tavukçuluğunun çevresel etkileri ele alınacak, yumurta mevzuatına ilişkin bilgi verilecek. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Mustafa Tayarın yapacağı oturumda da diyetisyen Dilara Koçak, yumurtanın beslenmedeki önemini anlatacak. Çiğ Süt Destekleme Priminin Düşürülmesi TBMM Gündemine Taşındı Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova, çiğ süt üreticilerine ödenen destekleme priminin düşürülmesini TBMM gündemine taşıdı. Milletvekili Nedret Akova, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından cevaplandırılması istemi ile verdiği soru önergesinde şu hususlara değindi: Çiğ süt üreticilerine litre başı ödenen destekleme primlerinin, Nisan, Mayıs, Haziran aylarına ait destekleme icmalleri askıya çıkarıldığında, 9 kuruştan 6 kuruşa düşürüldüğü anlaşılmıştır. Haziran ayında İzmir de yapılan Gıda ve Tarım Zirvesinde yaptığınız açıklamada çiğ sütte destekleme primini %50 artışla 9 kuruşa çıkardığınızı açıklamıştınız. Yem ve diğer girdilerin fiyatları artarken, yaptığınız açılamanın tam tersine düşük Türkiye nin İlk Organik Tarım İşletmeciliği Bölümü Türkiye de üniversite bünyesinde ilk olan Organik Tarım İşletmeciliği'nin öğrencileri eğitim ve öğretime başladı. Denizli nin Çivril ilçesinde, Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) bünyesinde açılan Atasay Kamer Uygulamalı Bilimler Meslek Yüksekokulu Organik Tarım İşletmeciliği Bölümü'nün öğrencileri ve öğretim üyeleri, kahvaltıda biraraya geldi. Etkinliğe Yüksekokul Müdürü Yrd. Doç. Dr. Şevket Civelek, öğretim üyeleri Prof. Dr. Hüdai Yılmaz, Yrd. Doç. Dr. Sinan Uzunlu, Yrd. Doç. Dr. Kemal Vatansever, Yrd. Doç. Dr. Mesut Öncel, Yrd. Doç. Dr. M.Elvan Tunca ve Yrd. Doç. Dr. Ertürk Alptekin ile öğrenciler katıldı. Organik Tarım İşletmeciliği Bölümü nün Türkiye de bir ilk olduğunun vurgulayan Yüksekokul Müdürü Yrd. Doç. Dr. Şevket Civelek, Türkiye nin organik tarım ihracatı, yok denecek kadar az. Bu alanda söz sahibi olabilmemiz için organik tarım yapılan işletmeler kurmalıyız. Onun için sizin okuyacağınız bu bölümde alacağınız eğitim çok önemli. Siz Türkiye nin en özel öğrencilerisiniz. Şu anda bu bölüm Türkiye de tek. Bu okulun açılması, hem sizin için hem de Türkiye için büyük bir fırsattır. Sizin bu fırsatı iyi değerlendireceğinize inancım tam. dedi. Okullarının hem fiziki hem de kadro olarak mükemmel olduğunu da belirterek, Laboratuvarlarımız, sınıflarımız ve sosyal alanlarımızla okulumuz, Türkiye standartlarının üzerinde. Kadro konusunda da Türkiye deki en iyi organik tarım hocaları bünyemizde. şeklinde konuştu. destekleme fiyatları nedeniyle, çiğ süt üreticileri mağdur olmuşlardır. Akova nın cevaplandırılmasını istediği soruları şöyle sıraladı: Yapılan açıklamanın tam tersine destekleme primi neden düşürülmüştür? Orman Mühendislerine Reçete Yazma Yetki Belgesi Verilecek Reçete sadece ormanlık alanlardaki zararlı organizmalara karşı kullanılan bitki koruma ürünlerini kapsayacak. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 24 Eylül 2013 Tarihli ve Sayılı Resmî Gazete 'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğin "Reçete yazma yetki Kadınlar Tarımdan Sanayiye Geçti 2013 yılı haziran ayında kadın istihdamı tarımda 81 bin azalırken, sanayide 85 bin arttı. TÜİK in haziran ayı istihdam verilerinden derlenen bilgilere göre, 2013 haziran ayında kadın istihdamı geçen yılın aynı dönemine göre 330 bin artarak 7 milyon 688 bin kişiden 8 milyon 18 bin kişiye yükseldi. Aynı dönemde tarımda kadın istihdamı 81 bin kişi azalırken, sanayideki istihdam artışı 85 bine yükseldi. Hizmet sektöründeki kadın istihdam artışı haziran ayında da devam etti ve geçen Çiğ sütün fiyatlarında anormal bir artış oldu mu ki destekleme primleri düşürüldü? Destekleme primlerinin 9 kuruş olacağı hesabıyla, çiğ süt fiyatları düşük belirlendiğinden dolayı, çiğ süt üreticisinin mağduriyeti nasıl giderilecektir? Süt sanayicilerinin süt fiyatlarını düşürmek için süt alım miktarlarını azaltması nedeniyle çiğ süt üreticilerinin çalışma şartlarının giderek ağırlaşmasından dolayı, sektörün ayakta kalabilmesi amacıyla destekleme prim fiyatlarının yükseltilmesi gerekmiyor mu? belgesi almak için müracaatta bulunabilecek kişiler" başlıklı 10. maddeye ek hüküm getirildi. Buna göre sadece ormanlık alanlardaki zararlı organizmalara karşı kullanılan bitki koruma ürünlerini reçeteye yazmak üzere, orman mühendisleri reçete yazma yetki belgesi almak için müracaatta bulunabilecek. yılın haziran ayına göre 335 bin ilave istihdam sağlandı. Erkek istihdamı ise bu yılın haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 412 bin kişi artarak 17 milyon 188 bin kişiden 18 milyon 300 bin kişiye ulaştı. Erkek istihdamının 211 bini hizmet, 171 bini sanayi ve 30 bini inşaat sektöründe gerçekleşti. Bu yılın haziran ayında toplam istihdam artışı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,9 oranında artarak 25 milyon 577 binden 26 milyon 319 bine yükseldi. Köy Tavuklarının Katledilmesi Köylü düşmanlığı ülkemizde çok sinsi bir şekilde yapılıyor. Bunu uygulayanların bir kısmı bile bu düşmanlığı ilerleme veya insan sağlığı adına yaptıklarını zannediyorlar yılında kuş gribi gerekçe gösterilerek köy tavukçuluğu yok edilmek istenilmişti. Hatırlayacağınız gibi evrimleşerek insandan insana geçme özelliği kazanan ve öldürücü hale gelen bir kuş gribi mikrobu söz konusu idi. O zamanki Sağlık Bakanı Akdağ ise kesin ve sürekli çözüm bunları kesmek demekte idi. Mısır da ve Tayland da da yetkililer benzer şeyleri söylediler. Köylüler hiç neden olmadıkları bir sorunun kurbanları haline getirilmekte idiler. Buradaki amaç büyük tavukçuluk şirketlerinin önünde engel olan köy tavukçuluğunu yok etmek idi. Dev işletmelerin ilerleme olduğuna iman etmiş kişiler onca veriye rağmen tuttukları yola devam ettiler. Birçok çiftçi kuruluşu da temelinde köylü düşmanlığı yatan bu açık köy tavuğu düşmanlığı karşısında seslerini çıkarmadılar. Köylümüz ise bir kez daha bilgisizliği nedeniyle eziklik duyguları içinde tavuğunu teslim etmek ve saklamak arasında gitti geldi. Hekimler, veterinerler, ziraat mühendisleri ve biyologların ezici bir çoğunluğu bu gerçekleri göremediler ve pasif kalarak köy tavukçuluğunun yok edilmesine karşı çıkmadılar. Dev işletmelerle bu tür yeni ve insandan insana yayılma özelliği kazanan kuş gribi veya domuz gribi arasında sıkı ilişkilerin olduğu bir gerçektir. Örneğin Amerika Bilimin İlerlemesi Derneği'nin 2008 yılı konferansında, üye araştırmacılardan Danielle Nierenberg şunları söylemişti: Küreselleşmiş tavuk ticareti ve büyük kentlere yakın olan büyük boyutlu endüstriyel çiftlikler kuş gribi virüsünün yayılmasında büyük ölçüde sorumludur. Buna karşılık köy tavukçuluğu adaletsiz bir şekilde hedef haline getirildi. Grain adlı saygın kuruluşun web sayfasında da belirtildiği gibi, ( birçok bilim insanı suçun köy tavukları ve göçmen Prof.Dr. Tayfun ÖZKAYA Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi tayfun.ozkaya@ege.edu.tr kuşlara atılmasına katılmamaktadır. Kuş gribi salgınları büyük çiftliklerde pek çok defa çıkmıştır. Avustralya, ABD, İngiltere, İtalya, Şili, Hollanda bunlardan sadece bazılarıdır. Virüs tavukların kendi arasında ve diğer hayvanlar arasında yayılırken melezlenmekte, evrim geçirmekte ve değişmektedir. Aynı zamanda yoğun insan nüfusu ve ilişkiler virüsün insana geçebilir yönde evrilmesine yol açmaktadır. Çok sayıda hayvanın bulunduğu kümeslerde virüsün evrilme hızı müthiş düzeylere çıkmaktadır. Şimdi biliyoruz ki gezinen köy tavuğu yumurtaları ve etinde insan sağlığı için çok yararlı Omega 3 yüksek düzeyde bulunmaktadır. Ayrıca bunlarda zehirli maddeler yoktur ve lezzetleri daha iyidir. Köy tavukçuluğu köylülerin beslenmesi ve köyde tutunması için çok önemlidir. Köy tavukçuğunu yok etmek bir yana, gezen ve organik yemlerle beslenen tavukçuğu teşvik etmek gereklidir. Büyük tavukçuluk işletmeleri ise dev kümeslerde hapsettikleri güneş görmez, ayağı toprağa basmaz, eşinmeyi unutmuş tavukların sağlıklı olduğunu söylemektedir. Buna inananların sayısı hızla azalıyor. Köylü düşmanlığı bilimi de kendine alet ediyor. Kuş gribi olayı bunun çok ilginç bir örneğidir. Süt Ürünleri Üretimi Düştü Temmuzda toplanan inek sütü miktarı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,8 azalarak 675 bin 451 ton oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "Süt ve Süt Ürünleri Üretimi Temmuz 2013" verilerini açıkladı. Buna göre, toplanan inek sütü miktarı temmuzda yıllık bazda yüzde 2,8 azaldı. Temmuzda ticari süt işletmeleri tarafından içme sütü üretimi ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,4 artarak 90 bin 994 tona ulaştı. İnek peyniri üretimi 51 bin 579 tonla bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,1 artarken, koyun, keçi, manda ve karışık sütlerden elde edilen peynir çeşitleri ise 3 bin 123 tonla önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9 azalış gösterdi. Yoğurt üretimi 103 bin 226 tonla bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,2 arttı. Ayran üretimi ise 41 bin 849 tonla bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,7 azaldı. Ayrıca 2 bin 521 ton kaymak, 374 ton koyulaştırılmış (konsantre) süt, 2 bin 35 ton tam yağlı, yarım yağlı süt tozu ve kaymak tozu, 3 bin 112 ton yağsız süt tozu ve 3 bin 309 ton tereyağı üretildi.

6 6 TARIM Ekim 2013 Köy-Koop Haber Bir Kooperatif Nedir? Bir Kooperatifin Doğası Kooperatif, ortak ihtiyaçlarının (mal ve hizmet tedariki, kendi ürün ve hizmetlerini pazarlama, istihdam yaratma, vb.) tatminini araştıran gerçek veya tüzel kişilerin bir birlik/dernek yoluyla sahip oldukları bir işletmedir. Kooperatif, ekonomik sorunları çözüm üretirken bir işletme, bu sorunları çözüm sürecinde insanlar arası bir yardımlaşma sağlarken bir dernek/birlik niteliğindedir. Yani hem sosyal yönü, hem de ekonomik yönü olan özgün bir sosyo-ekonomik kuruluştur. Kooperatif, bir veya birden fazla ekonomik etkinliğe sahip işletmeleri/insanları bir araya toplar: Kooperatif işletmeden mal ve hizmet satın alan tüketicileri (gıda tedariki, konut, sağlık ve çocuk bakımı kooperatifleri örneği); Kendi ürettikleri mal ve hizmetleri işleme ve pazarlama için işbirliği yapan üreticileri çiftçiler, esnaf ve sanatkâr, vb. bağımsız girişimciler işleme ve pazarlama kooperatifleri); Kendi mesleki faaliyetlerine gerekli mal ve hizmetleri satın almak için kooperatif yapan işletmeleri ve iş yapan üreticileri ( çiftçiler, esnaf ve sanatkâr gibi bağımsız girişimcilerin kurduğu tedarik kooperatifleri); Kendi istihdamını korumak ve kendi çalışma koşullarını iyileştirmek isteyen çalışanların kooperatifleri ( işçi üretim kooperatifleri örneği). Yine bağımsız girişimcilerin tasarruflarını değerlendiren ve finans ihtiyacını karşılayan bankacılık kooperatifleri. Kooperatif işletme, bir kişi, bir oy ilkesi temeli üzerinde demokratik şekilde iki konumlu olarak çalışır: tüm üyelerden oluşan genel kurul ve genel kurulca seçilmiş üyelerden oluşan yönetim kurulu. Geniş alana yayılmış veya çok sayıda ortak sahibi olan kooperatifler için delege sistemi yapılandırılması gerekebilir. Prof.Dr. T. Ayhan ÇIKIN t.ayhan46@yahoo.com.tr Bir kooperatifin kuruluş sermayesi, genellikle kooperatifin kuruluş sırasında belirlenen sermaye miktarının paylar şeklinde ortakları tarafından alınarak oluşur. Bu paylara sosyal pay adı verilebilir. Her üyenin sorumluluğu sahip olduğu pay veya bunun katları olabilir. Bazı kooperatiflerde bu sorumluluk sınırsız da olabilir. O nedenle kooperatiflerin adlarının başında Sınırlı/Sınırsız Sorumlu Kooperatifi yazar. Kooperatifin hukuki yapısı Bir kooperatif aşağıdaki unsurlara göre kurulmuş olabilir: Örgütlenme ve çalışma tarzını çerçeveleyen bir kooperatif Kanunu (Türkiye de 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu); veya özel durumlarda özel nitelikli kanunlar (4572 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Hakkında Kanun; 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu; 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu, vb.) Bir kooperatifin misyonu Bir kooperatif, hem ekonomik ve hem de toplumsal bir misyona sahiptir. Örneğin kooperatiflerin bu misyonu son onlu yıllarda daha be- Gelir Uçurumu Derinleşiyor lirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır: yerel kaynaklarla üretilmiş mal ve hizmetlerin küreselleşen piyasalara girebilmesi, yerel kaynakların, özellikle işgücünün istihdamı yoluyla yerel ekonomilerin ve toplumun gelişmesinde kooperatifler önemli roller üstlenmektedir. Kooperatif türlerine göre bunları şöylece özetlemek mümkündür: Bir tüketim kooperatifinin misyonu: üyelerine satmış olduğu mal ve hizmetler için en uygun fiyatla en iyi kaliteyi sunarak ortaklarının ihtiyaçlarını tatmin etmek: gıda malları, konut, çocuk bakımı, vb Bir üretici kooperatifinin misyonu : üyeler adına pazarlanmış veya üyeleri adına piyasalardan tedarik edilmiş mal ve hizmetler için en iyi fiyat ve kaliteyi buluşturarak ortaklarının ihtiyaçlarını tatmin etmesi: özellikle tarım kesiminde ürünleri toplayıp işleyerek pazarlayan kooperatifler veya gübre, ilaç, hayvan yemi, vb.. girdileri ortakları adına temin eden kooperatifler. Bir işçi (emek) kooperatifinin misyonu: Bu kooperatifin temel misyonu üyelerine çalışma koşulları (ücretler, iş kalitesi, vb.) sunarak onların bu yöndeki ihtiyaçlarını gidermektir. Bu kooperatifleri gelişmiş ülkelerin hemen hemen her sektöründe görmek mümkündür; ancak daha çok temel işlemlerin bileşiminde bilgi ve insan gücünün bulunduğu sektörlerde yoğunlaşmışlardır. Son onlu yıllarda, işçi (emek) kooperatiflerinin bir çeşidi, kendi işgücünü istihdam eden sermaye katılımlı çalışma grubu (şirketi) şeklinde ortaya çıkmaktadırlar. En tipik örnekleri, İspanya da Mondragon, Fransa da SCOP (İşçi üretim kooperatifleri) dir. Türkiye de Huğlu Av Tüfekleri Kooperatifi kişinin doğrudan kişinin de dolaylı olarak geçimine katkıda bulunmaktadır. Kooperatifler, giderek ekonominin tüm kesimlerinde yer alarak ekonomiyi ve rekabeti çeşitlendirmektedirler. Kooperatifçi selamlarımla Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre, 2012 yılında, Türkiye nin en zengin yüzde 20 si, gelirin yüzde 46,6 sını aldı. Buna karşın en yoksul yüzde 20 nin payına, gelirin ancak yüzde 5,9 u düştü. Bu oranlara göre, en zenginlerin toplam gelirden aldığı pay, en yoksulların sekiz katı oldu. TÜİK verilerine göre, ortalama yıllık hanehalkı kullanılabilir geliri 26 bin 577 lira olarak tahmin edildi. TÜİK, maaş-ücret gelirlerinin, yüzde 46,5 lik oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip kalem olduğunu, bunu yüzde 20,4 le müteşebbis gelirlerinin ve yüzde 20 yle sosyal transferlerin izlediğini iddia etti. 'Sürekli Yoksulluk' Yüzde 16 Veriler, nüfusun yüzde 16,3 ünün yoksulluk sınırının altında kaldığına işaret ederken, sürekli yoksulluk riski altında olanların oranı da yüzde 16 olarak hesaplandı. TÜİK araştırması, hanehalklarının yüzde 61,3 ünün konut alımı ve konut masrafları dışında taksit ödemesi ve borcu olduğunu beyan etti. Nüfusun yüzde 85,9 u evden uzakta bir haftalık tatili karşılayamayacağını söylerken, yüzde 61,8 i beklenmedik harcamalara ayırabilecek parası olmadığını belirtti. Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş dokuz maddeden, en az dört tanesini karşılayamama durumu anlamına gelen maddi yoksunluk oranı da, 2012 yılında yüzde 59,2 olarak hesaplandı. Gelirlerin yüzde 47 si kayıp! TÜİK in düzenli olarak yayımladığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması nın sonuçlarını ciddiye almak çok mümkün görünmüyor. Kişilerin beyanına dayanarak derlenen verilerle, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla verilerindeki yerleşik hanehalklarının tüketimi verisi arasında yüzde 47 civarında bir fark var. Başka bir deyişle, gelirlerin yüzde 47 si Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması nda beyan edilmediği için, gelir dağılımı normalde olduğundan farklı çıkıyor ve bölüşümdeki uçurumun büyüklüğünün üzeri örtülüyor. İktisatçı Mustafa Sönmez, gelir dağılımı verilerinin yüzde 20 lik dilimler halinde açıklanmasının da yoksulluğun boyutunu saklayan etmenlerden biri olduğunu vurguluyor. Verilere göre, en zengin yüzde 20 nin yıllık ortalama geliri 59,7 bin lira. Yani, aylık ortalama 5 bin lira geliri olan haneler, mutlu azınlık içinde yer alıyor. Verilerdeki bu sapmalar, yüksek gelir düzeyine sahip hanelerin beyanlarındaki eksikliklerden, faiz, kâr, rant kalemlerinin anketlerde eksik beyan edilmesinden kaynaklanıyor. Biraz ciddi biçimde baktığınızda hiçbir tutarlılığı, inandırıcılığı olmayan şeylerle karşılaşıyorsunuz yorumunu getiriyor. Akıllı Etiket İçin Firmalara Eğitim Başlıyor Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi ile uygulamaya konulacak yeni bir etiketleme, takip ve denetim uygulaması için firmaların eğitimi başlıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi ile uygulamaya konulacak yeni bir etiketleme, takip ve denetim uygulaması için firmaların eğitimi başlıyor. Tüketicinin sms, telefon, mobil uygulamalar ve internet sayfası olmak üzere dört şekilde ürünü sorgulamasını sağlayacak akıllı etiket sistemi için yaklaşık 3 bin firmanın eğitimi hedefleniyor. Sahte, taklit ve tağşiş edilmiş ürünlerle mücadelede önemli bir başarı sağlayacak Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi başlangıçta 7 ürün grubu için hayata geçirilecek. Bakanlık; ilk olarak ambalajlı ürünlerde uygulanacak sistemle ilgili, firmalara eğitim verecek. Sektörün bilgilendirilmesi ve sisteme adaptasyonu Tarımın Efe si Mahmut Eskiyörük amacıyla yapılacak eğitim, ürün takip sistemi uygulanacak ürünleri üreten, ambalajlayan ve ithal eden gıda işletmecilerini kapsıyor. Ülke genelinde yaklaşık 65 bin firma gıda üretim faaliyetinde bulunuyor. Bu kapsamda ürün gruplarına göre eğitim çalışmaları; alkollü içkiler için 16 Eylül, takviye edici gıdalar için 17 Eylül, enerji içecekleri, bebek mamaları, formülleri, ek gıdalar için 17 Eylül, siyah çay için 18 Eylül, bitkisel sıvı yağlar için 19 Eylül ve bal için 20 Eylül 2013 tarihlerinde Bakanlık merkezinde gerçekleştirilecek. ilgili ürün gruplarındaki tüm firmalar Ürün takip sistemi ile getirilen yeni etiketleme sistemini, en geç 31 Aralık 2013 tarihinde uygulamaya başlayacaklar. Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, Bergama da düzenlenen Zeybek Ateşi 3. Ulusal Efe Kurultayı nda Tarım Efesi ilan edilerek efe fesi giydi. Köy-Koop Merkez Birliği İlk gününde Türk Tarihinde Efelik Kültürü isimli bir panel ile başlayan Zeybek Ateşi 3. Ulusal Efe Kurultayı nın ikinci gününde ise İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, dernek ve federasyon temsilcilerinin yanı sıra Bergamalıların katılımıyla gerçekleştirilen Zeybek Yürüyüşü ile devam etti. Kurultay kapsamında bir araya gelen Efeler ve zeybekler, Bergama Cumhuriyet Meydanı ndaki etkinlik alanına marşlar ve ellerindeki bayraklar ile yürüdüler. Zeybek Ateşi nin yakılmasının ardından ulusal efe kurultayı tarafından gerçekleştirilen ödül töreninde, emperyalizme ve popüler kültüre karşı verdiği mücadeleden dolayı yılın Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük Efe Kurultayı Tarım Efesi, Teco Petrolcülük Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yalçınkaya Efe Kurultayı Ekonomi Efesi ve Ege Folklor Dernekleri Federasyonu Başkanı Nebi Kayan da Efe Kurultayı Kültür Efesi ilan edildiler. Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük törende yaptığı konuşmada; Ben Mustafa Kemal Atatürk ten aldığım ilhamla yola çıktım. Efelik insanın ruhundadır sonradan öğrenilecek bir şey değildir. Tarihteki efeliğin tanımını yaparken efelerin, zalimin karşısında mazlumun yanında olduğunu söylüyoruz. Tire Süt Kooperatifi olarak yaptığımız mücadele bu tanımla örtüşüyor. Biz, dev işletmeler karşısında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan küçük üreticilerin devamını sağlamak için mücadele ediyoruz. Dünyada esen vahşi kapitalizm rüzgârına karşı, köyden kente göçü önlemeye karşı ve bu anlayışın ülke çapında geliştirilmesi için mücadele ediyoruz. Tarihe baktığımızda efelerimizin de verdiği mücadele buydu. Biz ezilenin yanındayız. Türkiye nin yapısı bozulmadan, tarım köylünün elinden alınmadan, yüzyıllardır tarımsal üretim yapan küçük üreticinin yok olmaması mücadelemizdir diye konuştu. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun...

7 Köy-Koop Haber Ekim 2013 TARIM 7 Almanya'nın Organik Tarım Çıkmazı! Almanya'da mahsul üreticilerin geçimine yetmediği ve yönetmelikler de işlerini zorlaştırdığı için organik tarım üreticileri havlu atmaya başladı. Sağlıklı beslenme tutkunu Almanların organik ürün talebi hızla artıyor. Kimyevi madde görmemiş gıda maddesi ve çevre sağlığı Almanya'da giderek önem kazanıyor. Son dört yılda organik tarım ürünlerine olan talep yüzde 21 oranında arttı. Talebin daha hızlı arttığı tek ülke ABD. Ancak organik tarım yapan küçük çiftlikler talep patlamasına ayak uyduramıyor. Almanya'daki tarım arazilerinin sadece yüzde altısında ve tarım işletmelerinin ise yüzde sekizinde organik üretim yapılıyor. Avrupa ve deniz aşırı ülkelerden yapılan ucuz organik gıda maddesi ithalatı yerli üreticiyi zor durumda bırakıyor. Büyük marketler organik ürünü kendi markasıyla pazarlayarak fiyat kırıyor. Organik üreticisi pes ediyor Stefan Röhke bu nedenle geçen yıl yeniden konvansiyonel tarımcılığa başlayan üreticilerden biri. 19 yaşındayken tarım işletmesini babasından devralan Röhke, tarım makineleri teknisyenliğini bırakıp çiftliği birkaç yıl işlettikten sonra organik tarım yapmaya karar vermiş. 80 hektar genişliğindeki arazisinde organik sebze ve tahıl yetiştirmeye başlayan Röhke, suni gübre ve zirai ilaçlamaya karşı olduğu için bu yolu seçmiş, ama 11 yıl sonra işlerin ters gittiğini görmüş. Röhke, Organik rekolte haliyle düşük oluyordu. Hasadı zordu ve sürekli kontroller canımı sıkıyordu. O yüzden konvansiyonel ürünlere dönmeyi düşünmeye başladım. Ekolojik tarımı istemeyerek bırakıp ve yeniden tarlaya zehir sıkmaya başladım diyor. Mahsul geçindirmiyor Almanya'nın Aşağı Saksonya eyaletindeki üretici, toprağından yılda iki ton organik tahıl kaldırmış. 100 kilosuna ödenen 25 euronun ailesini geçindirmeye yetmediğini belirten Röhke, organik tarımla ilgili Almanya'daki sert yönetmeliğe uymakta zorlandığını, arazisinin verimsiz olmasının da belini büktüğünü belirtiyor. Yönetmelikler uyarınca çok az gübre kullanmasına izin verilen Röhke, 40 kilodan fazla azotlu gübre kullanmam yasak olduğu için yeterli miktarda tahıl yetiştiremiyordum. Zarara girmemem için 100 kilo ürünün 70 euro etmesi gerekiyordu diyor. Stefan Röhke, organik tarımı bıraktıktan sonra tarlalarından aldığı mahsulün bir kat arttığını ifade ediyor. Almanya'da yapılan araştırmalara göre, yılları arasında kurulan her iki organik tarım işletmesi karşılığında bir işletme konvansiyonel tarıma geri dönmüş. Her yıl 600 çiftçinin de çevre ve sağlık dostu tarımdan vazgeçmek zorunda kaldığı belirtiliyor. Uzmanlar, ekonomik nedenler, büyüme imkânlarının sınırlı olması ve yönetmeliklerden kaynaklanan engellerin çoğu organik tarım Zeytinyağında Yüksek Rekolte Bekleniyor işletmesinin sonunu getirdiğine dikkat çekiyor. Organik tarımın teşvikinde yapılan hatalara işaret eden uzmanlar, örneğin tarım sübvansiyonların eyaletlere ve eyalet hükümetinde kimlerin olduğuna göre değiştiğini hatırlatıyor. Konuyla ilgili araştırma yapan Thünen Enstitüsü'nün uzmanlarından tarım mühendisi Hiltrud Nieberg, Teşvikler duruma göre bir azalıyor, bir artıyor. Üretici de güvensizlik içinde, beş yıl sonra da teşvik alıp almayacağını ve yatırımlarını kaç senede çıkaracağını bilmek istiyor diyor. AB'nin tarım politikası organik tarımı vurdu Avrupa Parlamentosu ve Konseyi ise haziran sonlarında ortak tarım politikasını yeniden düzenleyerek, organik tarıma ödenen teşviklerin yüzde 15 oranında azaltılmasını kararlaştırmıştı. Organik Üreticiler Birliği, sağlıklı tarım için daha fazla kaynağa ihtiyaç olduğunu teyit edenlerin sübvansiyonları azaltmasına akıl erdirmenin zor olduğunu söylüyor. Birlik Başkanı Felix Löwenstein, Organik teşviklerinin artırılması, hiç olmazsa azaltılmaması daha mantıklı olurdu diyor. AB, tarım sübvansiyonlarını şekillendirmede üye ülkeleri serbest bıraktı. Almanya Tarım Bakanı Ilse Aigner ülkesindeki organik tarımın kayıplarını telafi yoluna gitmeyeceklerini ima etti. Oysa Almanya'daki organik tarıma elverişli alanlar çok yavaş genişliyor yılında bu oran yüzde 1,8'de kaldı. Federal hükümetin, tarım arazilerin yüzde 20'sini organik tarıma ayırma hedefine ulaşılması zaman alacak. Zaten hükümet de hedefe ne zaman varılacağına dair tarih vermeye yanaşmıyor. UZZK'nın yaptığı tahmine göre, sezonunda rekolte, zeytinyağında 130 bin ton, zeytinde 410 bin ton olacak. Resmi Kuruluşlar Artık Para Almadan Hiçbir İşlem Yapmıyor Önceki bir yazıda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın Destekleme dosyalarının her birinden TL. Döner sermaye bütçesine para talep ettiğinden ve uygulamanın taşrada önemli iş yüküne ve karmaşaya neden olduğundan bahsetmiş ve bu soruna bir çözüm getirilmesinin gerekliliğinden bahsetmiştik. Maalesef bu güne kadar bu konuda her hangi bir gelişme olmadığı görülüyor. Sorun aynen devam ediyor. Bakanlıkça, desteklemeler için (Örneğin; süt, anaç sığır, buzağı vs.) Kredi başvuruları için ve bakanlıkça yapılan her iş ve işlem için (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2013 yılı döner sermaye ücretleri listesindeki 258 hizmet kaleminden) değişik meblağlarda bir ücret alınmaktadır. Desteklemelerden yararlanan üretici sayısını dikkate alırsak, Bakanlık Döner Sermaye bütçesinde biriken bedellerin çok ciddi meblağlara ulaştığını tahmin etmek hiç de zor değil. Üretici ne düşünürse düşünsün önemli değil! Doğrusu Bakanlığın böyle sağlam bir gelirden vaz geçmesi de kolay olmasa gerek. Tüketim Kooperatifleri Tüketim kooperatiflerine ne oldu? Vergi muafiyetleri ortadan kaldırılan tüketim kooperatiflerinin bir çırpıda sanki sonu getirilmiştir. Üreticiden tüketiciye oluşturulması gereken zincirin çok önemli bir halkası kopartılmıştır. Ayakta Erol AKAR Köy-Koop Kastamonu Birlik Başkanı kalmayı başaranları da gerçekten kutlamak gerek. Maliye Bakanlığınca, gerekçe olarak o dönemde kooperatiflerin özel sektörle haksız rekabet içerisinde oldukları, diğer bir ifade ile özel sektörün gelişmesinde önemli bir engel teşkil ettikleri gerekçe gösterilmiştir. İşin ilginç yanı, biz kooperatifçiler olarak bu olumsuzluğun önemini yeterince idrak edemedik ve gerekli mücadeleyi yeterince sergileyemedik. Hâlbuki Market zincirlerinin tüketim kooperatiflerine, kabzımalların tarımsal kalkınma kooperatiflerine, tefecilerin ve bankacıların kredi kooperatiflerine, müteahhitlerin yapı kooperatiflerine karşı olmamaları mümkün müdür? Büyük Tehdit: Gıda ve Su Krizi Kalkınma Bakanlığı nın hazırladığı Ulusal Strateji Taslağı ndan kritik uyarı ve tespitler çıktı. Önümüzdeki yıllarda dünyada ekonomi değil gıda ve su krizi yaşanacak. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'ne (UZZK) bağlı tespit heyetinin yaptığı sezon tahminine göre zeytinyağında 130 bin, sofralık zeytinde 410 bin ton üretim bekleniyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından rekolte tahmini için yetki verilen UZZK tarafından oluşturulan rekolte tespit heyeti, tahmin çalışması sonuçlarını basın toplantısıyla açıkladı. UZZK Başkanı Mustafa Tan, ülke genelinde 41 ilde yapılan çalışma sonucu, meyve veren 136 bin 750 ağaçtan ortalama 7,6 kilogram verimle 410 bin 162 ton sofralık zeytin, 130 bin ton zeytinyağı üretileceğinin tahmin edildiğini belirtti. Bu rekoltenin yok yılı olmasına rağmen çok yüksek olduğunu, 72 bin tonluk yok yılı ortalamasının ikiye katlandığını belirten Tan, geçen yıl da var yılında 201 bin tonla rekor kırıldığını hatırlattı. Bu yıl üretimin Türkiye'nin iç tüketimi ve ihracatına yetecek seviyede olduğunu dile getiren Tan, "Bu rekolte, geçen yılların var yılı rekoltesidir. Ürün arzı yönünde tedirgin olacak bir durum yok" dedi. Türkiye'nin ağaç sayısını 100 milyondan 160 milyona çıktığını, dünyada üretimini bu kadar hızla artıran başka bir ülkenin bulunmadığını söyleyen Tan, yüksek rekoltenin pazarda iyi kullanılamadığını savundu. En büyük üretici İspanya'nın yaşadığı kuraklık nedeniyle dünya pazarında büyük zeytinyağı açığı yaşandığını, elinde stoklarla birlikte 240 bin ton yağı bulunan Türkiye'nin ise ihracatının yüzde 70'ini dökme olarak ihraç ederek önemli bir fırsatı teptiğini ileri süren Tan, şöyle konuştu : "İspanya, İtalya gibi üreticilerin tam kapımızı çalmaları gereken bir sezonu yaşadık. Ancak bunu maalesef kullanamadık. Evet ihracatımız çok arttı ama ortalama 2,9 dolar yani yaklaşık 5,8 liraya yağ sattık. 1 litre zeytinyağının maliyeti zaten 5,5 lira. Yani maliyet fiyatına yağ sattık. Bunda Suriye'den kaçak yollarla giren ve ne kadar olduğunu tahmin edemediğimiz yağın önemli payı var. Suriye'den giren yağ, fiyatlar üzerinde baskı yarattı. Fiyatın düşmesine bazı ihracatçıların Dahilde İşleme Rejimi kapsamında zeytinyağı ithalatı yapılması taleplerini gündeme getirmesinin de etkisi oldu. Suriye'den gelen yağdan pek çok kişi istifade etti. Kaçak yağ girişine önlem alınmazsa zeytinyağı üreticisini zor günler bekliyor." Zeytinyağı ihracatında doğru bir politika izlenemediğini, zeytinyağının maliyet fiyatına başka ülkelere satılması yerine iç piyasada tüketilmesinin daha doğru olacağını belirten Tan, UZZK olarak zeytinyağı tüketiminin artırılması için bir tanıtım kampanyası yapacaklarını ifade etti. "Kamu spotu engellendi" Uluslararası Zeytinyağı Konseyi' nden bu konuda mali destek sağladıklarını anlatan Tan, ünlü sanatçılar ve siyasetçilerin dahil olacağı, ulusal televizyon kanallarında yayınlanacak programlar düzenleyeceklerini söyledi. Tan, zeytinyağı tüketimine dikkat çekmek için Kamu Spotu kuşağında yayınlanmak üzere film hazırlama çalışmalarının ise bitkisel yağ lobisi tarafından engellendiğini iddia ederek, "Böyle bir filmin haksız rekabet yaratacağını iddia ettiler. Tüm dünyada zeytinyağı tüketimi kamu sağlığını doğrudan ilgilendirdiğini gerekçesiyle teşvik edilirken biz bir üretici ülke olarak bunu yapamıyoruz" dedi. Kalkınma Bakanlığı, Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi ( ) taslağını tamamlayarak ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerine sundu. Strateji taslağına göre önümüzdeki yıllarda dünya ölçeğinde gıda ve çevre krizleri yaşanabilecek. Gıda fiyatlarının yıllarındaki ani yükselişinin ekonomik büyüme ve yoksullar üzerinde etkili olduğuna dikkat çekilen taslakta, hızlı gıda talebi artışı ve arz yönündeki kısıtlar nedeniyle gelecekte daha kalıcı sorunların ortaya çıkabileceği uyarısı yapıldı. Şehirlerde Nüfus Artacak Çalışmaya göre iklim değişikliği, çevre sorunları ve alternatif kullanımlarla birlikte suda kıtlık yaşanabilecek. Bakanlık, su ve çevre sorunlarının önlenebilmesi için etkili çevre politikalarının hızla uygulamaya konulmasını istedi. Yapılan tespitlere göre önümüzdeki dönemde hem Türkiye hem dünyada kır nüfusu azalırken şehir nüfusunda ciddi artışlar olacak. Türkiye de şehirlerde yaşayan nüfus 2050 yılında 80 milyonu bulacak. Şehirlerin aşırı büyümesi tüm dünyada hem gıda ve su hem çevreyle ilgili kriz riskini daha da derinleşmesine yol açacak. Yine taslakta, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan son siyasi gelişmelerin Türkiye ye etkisine değinildi. Bu ülkelerde gerçekleşen gerginlikler, çatışmalar ve rejim değişiklikleri Türkiye nin yakın bölgelerinde istikrarı olumsuz yönde etkiliyor. Ni te lik li ve Genç İş gü cü Talebi Yükselecek Yaş lan ma ve ulus la ra ra sı göç hare ket le ri nin Tür ki ye açı sın dan gide rek da ha faz la önem ka za na cak. Ge liş miş ül ke nü fus la rı nın gi de rek yaş lan ma sı ne de niy le ni te lik li ve genç iş gü cü ta lep le ri nin ar ta ca ğı be lir ti lir ken, Tür ki ye eko no mi sinin bü yü me per for man sı, ge li şen ula şım ve ile ti şim im kan la rıy la bir lik te, baş ta met ro pol ler ol mak üze re, sa na yi ve tu rizm kent le rinin, özel lik le çev re ül ke ler den küre sel dış göç ha re ket le ri için da ha ca zip ha le ge le ce ği be lir til di. Taslak ta, bu nun iyi ana liz edil me si ve ted bir ler dü şü nül me si de is ten di.

8 8 KOOPERATİFÇİLİK Ekim 2013 Köy-Koop Haber Tarımın Geliştirilmesi İçin Köy-Koop un Önerileri -III- Gıda Sanayi ve Organize Gıda Perakendeciliğinde Durum ve Öneriler Sermayeyi ellerinde tutan merkez ülkelerin (Genellikle ABD/AB kökenli) çokuluslu şirketleri, piyasayı ellerine geçirmek ya da denetim altına almak için pazar liberalizasyonu denilen politikalar uyguladılar. Bu kapsamda yürütülen politikalar özetle şunlar oldu; Gelişmekte olan ülkelere uygulanan politikalar, ticaretin serbestleştirilmesi, kamusal düzenlemelerin azaltılması ve kaldırılması (özelleştirme vb.), yabancı sermayeye eşit muamele hatta avantajlar, ekonomik istikrar programları (özünde emek ücretlerinin düşürülmesi) şeklinde özetlenebilir. Kısaca anılan politikalarla çokuluslu firmalar için yeni bir ticaret ve yatırım ortamı oluşturuldu. Böylece, özelleştirilen kamu şirketleri ile yerli firmalar, çokuluslu şirketlerce satın alınmaya başlandı. Küçük üretici, tarım ve gıda sektöründe devre dışı ya da daha ucuza mal satmak durumunda kaldı. Gıda sanayinde yeni üretim ve pazarlama teknikleri ortaya çıkarıldı. Tekelleşen ve yabancılaşan gıda sanayi, ürünlerini daha yüksek oranda süpermarket/hipermarket zincirleri ile pazarlamaya başladı. Bu şekilde kar payları yüksek oldu. Aynı zamanda kar transferlerine olanak sağlandı. Gelişmekte olan ülkelerin dış ödemeler dengesi bu yolla da giderek bozuldu. Şehirleşme ve gelir dağılımının bozulmasıyla yaratılan ve zenginleştirilen katmanlar için yeni arayışlar ve özentiler ortaya çıkartıldı. Bunlar, çağdaşlaşma diye tüketim toplumuna ve yabancı ürünlere yönelmeye başladılar. Gelişmekte olan ülkelerde, pazarlama zincirinde kimi sorunların; örneğin kalite ve gıda güvenliği gibi sorunların çözümünün yabancı firmalar ile olası olabileceği beyinlere aktarıldı ve benimsetildi. Bu bağlamda; Gıda Perakendeciliğinde Durum Ne? Gıda sanayinde meydana gelen tekelleşme, öncelikle kuzey ülkelerinde perakende gıda sektöründe de süpermarket/ hipermarket zincirlerini hızla yaygınlaştırdı. Satın almalar yoluyla da (buna anlaşılmayı zorlaştırmak için konsolidasyon deniliyor) tekelleşme ortaya çıktı. Bu bağlamda, dünya çapında gıdada 5-6 büyük mağaza zincirinin piyasalara egemen olduğu görülüyor. Bunlar, ABD li Walmart ve Kroger, Fransız Carrefour, Hollandalı Ahold, Alman Metro ve Britanyalı Tesco olarak sıralanabilir. Türkiye de de organize gıda perakendeciliği, çok uluslu hipermarketlere sağlanan olanaklarla tekelleşti ve yabancılaştı. Bugün gıda perakendeciliği, Carrefour, Migros, Metro ve Tesco gibi dört yabancı tekelin denetimine girdi. İç piyasada tek bir ulusal firma kaldı. Durum böyle olunca; Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye de de küçük ve orta ölçekli gıda perakendecileri yok olma sürecini yaşıyor. Sektörde bakkal sayısı hızla azalıyor, küçük esnaflar siftahsız dükkân kapatıyor. Tekelleşen ve yabancılaşan şirketler karşısında büyük üretici firmalar bile, pazarlık ve yaptırım gücünü giderek yitiriyor. Üretici firmalar, mallarını pazarlamak için birçok bedeli, Balıkçılıkta Yeni Av Sezonu Yine Umut En zor mesleklerden biridir balıkçılık. Denizin şakası olmaz doğa ile mücadele edeceksin, hem avlayacaksın hem koruyacaksın, hem kurallara uyacaksın hem en büyük av peşinde koşacaksın, hem ayakta kalacaksın hem evine ekmek götüreceksin. Yinede hep umutludur balıkçı kolay vazgeçmez. Bu yılda önceki yıllar gibi av yasağı döneminde dinlendi, hazırlandı ve yine bir Eylül yeni umutlarla geldi. Gırgır gemileri için 1 Eylül, trol gemileri için 15 Eylül itibariyle yasak kalktı ve vira bismillah diyerek denize açıldı tekneler. Batı Karadeniz de Marmara da istavrit, palamut, Çanakkale de sardalya avladılar bolca ve yüzlere bir gülümseme yerleşti. Hamsi henüz bol değil ancak havalar biraz daha soğuyunca artacak ki balıkçılar da hemfikir bu yıl daha iyi av olacağına. Buraya kadar her şey önceki senelerden, televizyon ve gazete haberlerinden pek de farklı değil aslında fakat geçen yıldan bir farkı var herkes gibi benim de dikkatimi çeken. Geçen yıl av sezonu başında tartışmalar, protesto gösterileri, eleştiriler, televizyon programları ve tüm bunların kaynağı -Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığı nı düzenleyen Tebliğ- vardı gündemde. Bu yıl ise sakin başladı, sadece dualar ve iyi dileklerle. Esasen her yıl farklı bir yönüyle tartıştığımız bu düzenlemelerin tarafları yani Bakanlık ve balıkçıları dinlediğinizde her ikisine de hak Dr. Levent DOĞANKAYA Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Koruma Bölümü levent.dogankaya@agri.ankara.edu.tr vermemek mümkün değil. Elbette balıkçılarımız geçimini, Bakanlık ve bizler de çevreyi, biyoçeşitliliği, ekonomiyi ve sosyal hususları yani sürdürülebilirliği ön planda tutmak durumundayız fakat her şeyden önce hepimizin aynı tarafta olduğunu unutmamak gerekir. Türkiye İstatistik Kurumu ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan istatistikler üzerinden rakamlara bakacak olursak 2012 yılı itibariyle balıkçı gemisi ve kayıtlı çalışanıyla yaklaşık 315 bin tonu balık olmak üzere 400 bin tona yakın avcılık üretimi gerçekleşti denizlerimizde. Elbette geçtiğimiz yıl hamsinin beklenen miktarda olmaması rakamlar üzerinde etkili oldu. Ancak yıllar bazında rakamlar incelendiğinde dünya genelindeki duruma paralel şekilde ülkemizde de yetiştiriciliğin payı giderek artarken avcılığın çok fazla değişmediği görülebilmekte, hatta azalma eğilimi sergilemekte. Bu bile sürdürülebilir balıkçılık konusuna ne kadar özen göstermemiz gerektiğini tek başına işaret ediyor. Bilimsel ilkelere dayalı idari kararlar, eğitimli-bilinçli balıkçı ve bilinçli tüketici ile balıkçılığımızın çok daha iyi yerlere geleceği aşikâr balıkçılık sezonunun balıkçılarımız için bereketli olmasını, bir vatandaş olarak da taze, bol ve ucuz balık tüketebilmeyi diliyorum. Meseleyi şu şekilde özetlemek de mümkün: çok avlamak değil hep avlamak gerekli. organize gıda perakendeciliği yapan tekellere ödemek zorundadır. Bunlar arasında; raf bedeli, bedava ürün, gondol bedeli, Türkiye de açılan mağaza bedeli, ürün çeşidinin azaltılması, ürün bedelinin önceden belirlenmemesi, borç faturası, özel markalı ürün bedeli gibi bedeller sayılabilir. Organize gıda perakendecisi firmalar, gerek üretim yaptırdıkları, gerekse satın almalardaki ticari ilişkilerde ödemeleri geciktiriyorlar. Ödeme süresi gün arasında değişiyor. Oysa bu süre, Batı ülkelerinde günle sınırlıdır. Üretici firmalara ya da tedarikçi firmalara ödetilen bedeller ise, son tahlilde tarım üreticilerine, bir başka deyişle çiftçilere yansıtılıyor. Çiftçiler, ürünlerini daha ucuza elden çıkarmak zorunda kalıyorlar. Perakende sektörünün yabancılaşması, giderek Türkiye üretim sektörünü de olumsuz etkilemeye başladı. Bugün neredeyse yabancı tekellerin egemenliğindeki marketlerde pazarlanan ürünlerin yarısı dışarıdan gelmekte. Bu durum, üretimi aşağıya çekiyor ve işsizliği körüklüyor. Yabancılaşan perakende sektöründe, gıdaların güvenirliliği tartışmaya açılmalıdır. Gıdalarda raf ömrü uzatılsın ve bozulmasın amacıyla katkı maddeleri kullanılıyor. Bu durum, gıdaların güvenilirliğini olumsuz etkiliyor. Perakende sektöründe tüketicileri bilgi edinme hakkı konusunda taleplerde, geri bildirimler de yeterince hızlı değildir. Organize gıda perakendeciliği, tüketicileri aşırı ve gereksiz tüketime de yönlendiriyor. Bu amaçla çeşitli düzenlemeler yapılıyor. Raf düzenlemeleri, fiyat indirimleri, taksitle gıda satışları gibi. Gıda Sektöründe Tekelleşme ve Yabancılaşmayı önleme için öneriler Başlıcalarını sıralayalım; Küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleri, gıda firmaları karşısında örgütsüzdür. Bu durumda ürünlerini yok pahasına gıda firmalarına satma zorunda kalıyorlar. Üstelik son dönemlerde hızlanan sözleşmeli tarım modeliyle gıda firmalarına tek yanlı bağımlılık egemen olmuştur. Öncelikle bunların örgütlenmeleri sağlanmalıdır. Gıda ve perakende sektöründe yaşanan tekelleşme ve yabancılaşmadan tüketicilerin de karlı çıkmıyorlar. Bunların tüketici kooperatifleri olarak örgütlenmeleri yanında üretici kooperatifleri ile organik bağ kurmalarını sağlayacak yasal ve ekonomik önlemler alınmalıdır. Küçük ve orta ölçekli gıda firmaları, çokuluslu şirketlerce satın alınıyor ya da kapanmak zorunda kalıyorlar. Bundan yerli büyük gıda firmaları da etkilenecek gibi gözüküyor. Bunların özel olarak desteklenmeleri gerekiyor. Gıda sektöründe tekelleşme ve yabancılaşma, tarımda endüstriyel tarımla ortaya çıkmış bulunuyor. Bu durum ise çevre sağlığını olumsuz etkiliyor. Bu bağlamda endüstriyel tarım yerine -çevre korumacı küçük ve orta ölçekli tarıma ağırlık verilmelidir Gıda sektöründe tekelleşme ve yabancılaşma, kıtalararası ve bölgesel ticareti de gündeme getiriyor. Bu durumda kullanılan katkı maddeleri, gıdaların besleme ve sağlık açısından güvenirliliğini ve azaltıyor. Bunu önlemek için Yerel Üret, Yerel Tüket, Sağlıklı Kal! şiarına uygun düşün bir gıda sanayisini kurmak yoluna gidilmelidir. Gıdaların işlenmek üzere ya da işlendikten sonra, bölgeler, ülkeler, hatta kıtalararası taşınması, çok büyük bir enerji gereksinmesini de ortaya çıkartıyor. Küresel ısınmanın yeryüzünü tehdit ettiği günümüzde, bu- konunun önemi de dikkate alınmak zorundadır. Gıda firmaları, reklamlarla hazırhızlı yiyeceklerin tüketimini özendiriyor. Bu şekilde, hamburger yiyen, kola ve bira içen, çağdaşlaşmayı böyle sanan tek tip insan tipi yaratılıyor, yaratılmak isteniyor. Farklı kültürler yok ediliyor. Beslenme açısından tek tip insan oluşturma ve farklı kültürlerin yok edilmesine karşı kitleleri bilinçlendirmek için kamusal çalışmalar sağlanmalıdır. Birçok Balığı İthal Ediyoruz Egeli balıkçılar, yeni av sezonuna ithal balığın ve çeşitli uygulamaların getirdiği sıkıntı ile girdi. Üç tarafı denizlerle çevrili olan, dünyanın en güçlü balıkçılık filolarından birine sahip bulunan Türkiye, birçok balığı ithal ediyor. İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi Mehmet Şahin Çakan, Türkiye'de tüketilen orkinos ve birçok balığın yurtdışından geldiğini söyledi. Çakan, "Dubai'den 10 liraya orkinos ithal ediyoruz. Otellerin rağbet ettiği köpekbalığı bile dışarıdan geliyor" dedi. Bol ve ucuz İTO Meclis Üyesi Çakan, "Bu sezon balığın bol, fiyatın ucuz olduğunu belirten Çakan, "Palamut, hamsi, sardalye... Tüm balıklar ucuz ve bol. Buna rağmen Türkiye'ye ithal balık geliyor. Balık hali bile ithal balıklarla dolu. Vietnam'da bataklıklarda, çamurların arasında yetişen pangasus adlı balık burada 15 liraya dil şiş diye satılıyor. Kotalar nedeniyle kendi orkinosumuzu tutamıyoruz. Senegal'den, Dubai'den 10 liraya orkinos ithal ediyoruz. Otellerin rağbet ettiği köpekbalığı bile dışarıdan geliyor. Destek verildiği takdirde biz ithalatı önleriz" diye konuştu. Çakan, Buca Balık Hali'nde yılda 39 bin ton balığın işlem gördüğünü belirterek, daha modern bir balık hali ile balıkçıların daha çok iş yapabileceklerini söyledi. Çakan, halin kapısında kooperatifler tarafından nakil belgesi kesilmesine de tepki gösterdi. Komşuda avlanma Ege Gırgır Balıkçıları Derneği Başkanı Mehmet Aksoy, özellikle krizdeki Yunanistan'ın kıyılarında balık tutmak için devlet desteği istedi. Aksoy, "Komşu krizde. Adaları satmaktan bahsediyorlar. Gidip anlaşalım, belli komisyon karşılığında balıklarını biz tutalım" dedi. Balıkçıların Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yerine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'na bağlanmasını isteyen Aksoy, "Bizim başımızdakiler ziraat mühendisi veya veteriner. Oysa bizim su ürünleri mühendislerine ihtiyacımız var" diye konuştu.

9 Köy-Koop Haber Ekim 2013 EXPOCOOP Brezilya 2014 Kooperatifler Fuarı Türk Kooperatifçileri Bekliyor TARIM Urfa da Doktorlara 'Tarım İşçılığı' Eğıtımı 9 Brezilya da ilk defa gerçekleştirilecek Uluslararası Kooperatif Fuarına Türk Kooperatifleri de davet edildi. İlk olarak 2008 yılında Portekiz Lizbon da, 2010 yılında Hindistan Bangalor da ve üçüncüsü 29 Ekim- Kasım 2012 tarihleri arasında İngiltere Manchester de gerçekleştirilmişti. Geleneksel hale gelen bu Uluslararası Kooperatif Fuarları yanında şimdi de Dünyanın büyük kooperatif üst örgütlerinden biri olan Brezilya Kooperatifler Örgütü nün (OCB) ev sahipliğinde ICA ve ICA nın Amerika kıta örgütü ACI nin desteği ile Mayıs 2014 tarihleri arasında Brezilya nın Parana şehrinde bir kooperatifler fuarı düzenlenecek. Kıta örgütü bazında organize edilen bu ilk fuar ile iki yılda yapılan genel fuarın yanında her yıl yapılması mümkün olan kıta fuarları uygulamaya geçti. Bu uygulama ile kooperatifler daha fazla iletişim ve görüşme fırsatı yakalarken, yarattıkları ticari hareket ile dünya ticaret gündeminde yer almaya başladılar. Tüm bu fuarlar ile kooperatifler ürünlerini ve faaliyetlerini sergileyecekler, karşılıklı ticaret ve işbirliği imkânlarını görüşecekler ve birlikte yeni fırsatlar yakalayacaklar. Gerçekleştirilecek toplantılar ile de global sorunlara değinilecek, deneyimlerini aktaracak, sorunların çözümü için ortak akıl ile çareler üretilebilecek. Brezilya Kooperatifler Örgütü (OCB) yeni bir adıma ev sahipliği yapıyor. Güney Amerika nın en büyük ülkesi olan Brezilya nın Kooperatiflerinin üst örgütü olan Organização das Cooperativas Brasileiras (OCB) Başkanı Marcia Lopes De Freitas 5 kıtadan her sektörden kooperatifleri bu fuara davet ediyor. Dünya kooperatiflerini işbirliği ve dayanışmaya vesile olacak bu fuara Türk kooperatifçilerini de bekliyor. Her geçen gün küresel güç olma yolunda ilerleyen Brezilya nın ve dünyanın en geniş pazarlarından olan Güney Amerika nın kooperatiflerinin dünya kooperatifleri ile bütünleşeceği bu fuar hiç şüphesiz her alanda üretim ve pazarlama yapan, hizmet üreten kooperatiflerin kıtalararası işbirliğini de geliştirerek dünya kooperatiflerine yeni kapılar açacaktır. Başkan Marcia Lopes De Freitas; Dünya ticaretinde kooperatiflerin hak ettiği düzeye gelmesinde etkili olacak bu ticari ilişkiler, global sorunların çözümü yanında insanların sosyal ve ekonomik menfaatlerinin korunmasına da katkıda bulunacaktır mesajını verdi. Şanlıurfa da 25 aile hekimine mevsimlik tarım işçilerinin karşılaştıkları hastalıklar ve hastalıklara karşı yapılması gereken konular hakkında bilgi verildi. Mevsimlik tarım işçilerinin yoğun yaşadığı yerlerdeki Aile Sağlığı Merkezleri Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı tarafından, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, Şanlıurfa ve Adıyaman İl Halk Sağlığı Müdürlükleri işbirliği ile Eylül de Adıyaman da, Eylül de Şanlıurfa da eğitime alınmaya başladı. İlk eğitimlerin etkisi üzerine devam ettirilme kararı alınan bu eğitimleri Toros Tarım ve Hollanda Büyükelçiliği destekliyor. Programın yürütücüsü Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeynep Şimşek tarafından yapılan açıklamada; mevsimlik tarım işçilerinin başta ana-çocuk sağlığı olmak üzere önemli sağlık sorunları yaşadığı belirtildi. Yaklaşık 5 aydır Türkiye nin 48 ilinde tarlalarda çalışan mevsimlik işçi ailelerde daha fazla hastalık ve sağlık sorunu görüldüğü vurgulandı. İkamet ettikleri evlerinde yaklaşık 4-5 ay kalacak kişilerin sağlık sorunlarını önlemek için koruyucu sağlık hizmetlerine erişimini sağlama açısından önemli konuların işlendiği eğitimlere, mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı mahallelerdeki aile hekimleri ve ebe-hemşireler katıldı. Tıp Fakültesi ve Sağlık Yüksekokulu öğretim elemanları tarafından verilen eğitimlerde, tarım işçilerinde sık görülen bulaşıcı hastalıklar, üreme sağlığı sorunları ve diğer hastalık ve erken ölümlere neden olan durumlar ve hekimin, ebenin ve hemşirenin yapması gereken işler ele alındı. Programın temel amacının sağlık personeli tarafından en çok hastalanan ve ölen bu kişilere nitelikli ana sağlığı ve diğer koruyucu sağlık hizmetlerini ulaştırmak olduğu açıklandı. Aile hekimliği sisteminin kayıtlı nüfusa hizmet verdiği bildirilen açıklamada, tarımdan dönen ailelerin bir an önce doğan bebeklerini nüfusa kaydettirmeleri, bebeklerin, gebelerin, yaş kadınların sağlık kontrolleri için mutlaka bağlı oldukları aile hekimlerine götürülmesi gerektiği belirtildi. Özellikle anne karnındaki bebeklerin, yeni doğanların ve gebelerin kontrolleri düzenli yapıldığı durumda, ölüm ve hasta/sakat bebek doğumları ile sık görülen hastalıkların azalacağı belirtilen açıklamada, böylece her iki ilin sağlık göstergelerinin iyileşeceği vurgulandı. Anız Yakana Dekar Başına 33,83 TL Para Cezası Bakanlık, anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskun mahallerde işlenmesi durumunda ise bu cezanın 5 katı uygulanacak. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, bazı bölgelerde anız yakma vakalarına rastlanması nedeniyle yazılı açıklama yaptı. Toprağın işlenmesinin daha kolay olacağı düşüncesiyle anız yakmak kazanç değil ekonomik kayıplar oluşturduğuna dikkat çeken Bakanlık, toprağa, bitkiye ve çevreye zarar veren anız yangınlarının, verimliliği azalttığını, doğanın dengesini bozduğunu ve birçok canlı türüne zarar verdiğini bildirdi. Bakanlığın yaptığı açıklamada; "Bilinçsizce çıkarılan anız yangınları kontrolden çıkarak çevredeki ağaç ve ormanları da yakmaktadır. Anız yakma küresel ısınmayı da tetiklemektedir. Atmosfere salınan karbondioksit miktarı da azımsanmayacak ölçüde fazlaca olmaktadır. Ülke topraklarımız organik madde bakımından zengin olmadığından anız yakmayla birlikte mikroorganizmalar da yok olmaktadır. Bu nedenlerle hasat sonrası tarlaların işlenmesi en doğru yöntem olup anız yakanları gören vatandaşlarımızın ihbarda bulunmaları çevrenin korunması açısından önemlidir." bilgisi verildi. Anız yakma yasağına uymayanlara 2872 Sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesine dayanılarak dekar başına 33,83 TL idari para cezası ve anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskun mahallerde işlenmesi durumunda ise bu cezanın beş kat artırılarak uygulanacağını bildirdi. Çukobirlik Kütlü Pamuk Alım Fiyatını Arttırdı tarihinden geçerli olmak üzere, 1 lira 80 kuruş olan Çukurova Beyaz 1 kalite Kütlü pamuğun Kilogram fiyatı 1 lira 825 kuruşa, 1 lira 830 kuruş olan Güneydoğu Anadolu Beyaz 1 kalite Kütlü pamuğun Kilogram fiyatı ise 1 lira 855 kuruşa yükseltildi.

10 Ekim 2013 Köy-Koop Haber 10 TARIM REFORMU Almanya'nın Yenilenebilir Enerji Kooperatiflerine Ziyaret Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü Başkanlığında Türk Heyeti Almanya da Faaliyet Gösteren Yenilenebilir Enerji Kooperatiflerini İnceledi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı eylemleri içerisinde yer alan yeni nesil kooperatiflerin kurulması ve geliştirilmesi çalışmaları kapsamında; Ağustos 2013 tarihlerinde, yaklaşık 7000 kooperatif ve 20 milyondan fazla kooperatif ortağı bulunan ve son 5 yılda kurulan kooperatiflerin üçte ikisi yenilenebilir enerji kooperatifleri olan Almanya ya teknik bir ziyaret gerçekleştirildi. Ziyarete; Kooperatifçilik Genel Müdürü başkanlığında; Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Marmarabirlik ve Pankobirlik temsilcileri katılım sağladı. Almanya nın Berlin, Bavyera ve Baden- Württemberg eyaletlerinde gerçekleştirilen toplantılarda kooperatiflerin yapıları, kuruluşları, faaliyet gösterdikleri alanlar ve özellikle yenilenebilir enerji alanındaki faaliyetleri ile ilgili önemli bilgiler edinildi. Alman Kooperatifleri Konfederasyonu (Deutsche Genossenschafts und Raiffeisenverband e. V. (DGRV)) tarafından hazırlanan program çerçevesinde; ilgili kamu kurumlarını yanı sıra rüzgar, güneş ve biyo-kütle alanında faaliyet gösteren yenilenebilir enerji kooperatifleri ziyaret edilerek brifingler alındı. Alman Enerji Ajansı (Deutsche Energie- Agentur GmbH (DENA), Güneş Enerjisi Federal Birliği (Bundesverband Solarwirtschaft), Belediye ortaklı yenilenebilir enerji kooperatifleri için önemli bir örnek olan Yeni Enerjiler Batı Kayıtlı Kooperatifi (Neue Energien West eg), bio-enerji kooperatiflerine örnek teşkil eden Tarım Gücü GmbH (Agrokraft) ile Baden- Württemberg Eyaleti Kayıtlı Kooperatif Birliği, Baden-Württemberg Eyaleti Çevre, İklim ve Enerji İşleri Bakanlığı ve rüzgar enerjisi konusunda önemli bir kooperatif örneği olan Ingersheim Çevresi Enerji Kooperatifi olmak üzere farklı türde yenilenebilir enerji kooperatifleri, enerji birliği ve kamu kurumları ile toplantılar yapılarak tesisler yerinde incelendi. Avrupa Birliği nin 2020 Enerji Politikalarındaki dönüşüm ve Almanya Yenilenebilir Enerji Kanununun değişmesi ile sağlanan uygun girişim ve yatırım ortamı sayesinde yenilenebilir enerji alanında kooperatifleşme oranının arttığı ülkede, Tarife Garantisi Programının sağladığı fiyat netliğinin yatırımları kooperatifleşme yönünde teşvik ettiği vurgulandı. Özellikle enerji alanında kooperatifleşebilmenin yerel yönetimler eli ile teşvik edildiğinin belirtildiği toplantılarda halkın da enerji gibi önemli bir konuda kooperatifleşme bilincine sahip olduğuna ve bu bilinç ile hareket ettiğine dikkat çekildi. Toplantılarda sektörün yapısal, teknik ve hukuki durumları ele alınmış ve bu kapsamda ülkemizde ne gibi çalışmalar yapılabileceği konusunda görüş alış verişinde bulunuldu. Ayrıca yapılan görüşmelerde kooperatifçiliğe ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca yürütülen faaliyetler kapsamında Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı ile ülke kooperatifçiliği tanıtıldı. Toplantılar sonucunda, Almanya nın yenilenebilir enerji alanındaki kooperatiflerin ülkemizde kurulması düşünülen yenilenebilir enerji kooperatifleri için iyi bir örnek teşkil ettiği ve bu alanda kooperatifleşebilmenin Ar&Ge, eğitim çalışmaları ve uzun süre uygulanabilir, sağlam hukuki temeller üzerine oturtulmuş bir mevzuat altyapısı ile mümkün olacağı tespitinde bulunuldu. Almanya örneğinde kooperatif modelinin yerel kalkınmanın sağlanmasına, sermayenin tabana yayılmasına, toplumun enerji politikalarında söz sahibi olmasına nasıl etkin bir rol üstlendiği somut örneklerle gözlemlendi. Almanya gibi gelişmiş ve enerji fazlasını ihraç eden bir ülkenin dahi kooperatifler aracılığı ile enerji sektöründe önemli yatırımlar yapması, enerji açığı bulunan ülkemizde kooperatifçilik modelinin çok hızlı bir şekilde enerji sektöründe faaliyete geçmesi gerçeğini bir kez daha teyit etti. İneğime Neden-Nasıl-Ne Kadar Silaj Yedirmeliyim? Uygun koşullarda yapılan ve saklanan silaj süt sığırı işletmeleri için yararlı, ekonomik ve kaliteli bir kaba yem kaynağı olarak kullanılabilir. Dikkat ettiyseniz yazımın başında sadece silaj değil, uygun koşullarda hazırlanan ve saklanan silaj terimini kullandım. Bu koşulları bir önceki sayımızda ayrıntılı olarak sizlerle paylaşmıştım. Zira doğru ve uygun koşullarda hazırlanmayan silajın hayvan sağlığını tehdit etmesinin yanısıra işletmeyi de ekonomik kayba uğratacağı bilinmelidir. Pek çok ülkede bazı yetiştiriciler her yıl rutin olarak silaj yaparken bazı yetiştiriciler yeşil ot kurutmada ve saklamada güçlük çektiklerinde silaj yapımına başvurmaktadırlar. Silajın diğer ot saklama yöntemleri ile kıyaslandığında pekçok avantajı olduğu görülmektedir. Öncelikle yeşil ot bulmanın mümkün olmadığı kış aylarında suca zengin kaba yem ihtiyacını karşılamada iyi bir alternatiftir. Üstelik birim alandan elde edilen ürünün minimum besin maddesi kaybı ile saklanmasını sağlar. Silaj, hava koşullarından etkilenmez oysa kurutma, hava şartları ile doğrudan ilişkilidir. Özellikle yoğun yağış alan bölgelerde iyi bir saklama yöntemidir. Kuru ot ile kıyaslandığında işletmede daha az alan işgal eder. Silaj yapımında kullanılacak pek çok bitki erken biçildiğinden üretici tarlasını daha etkin bir şekilde değerlendirebilir, diğer bitkilerin ekilebilmesine olanak sağlar. Karma yem teknolojisi bakımından yemde homojenitenin sağlanması oldukça önemlidir, silaj toplam hazır rasyon (TMR) içinde rahatlıkla homojen bir şekilde karıştırılabilir. Bu da, hayvanın daha dengeli ve yeterli bir şekilde beslenmesine olanak sağlar. Kaliteli bir silaj, renk, koku ve lezzeti sebebiyle hayvanların iştahını açar, sevilerek tüketilir. Elbette silajın da bazı dezavantajları yok değil. Uygun koşullarda yapılmayan silajda besin maddesi kaybı oldukça yüksek olabilmektedir. Kalitesiz silajın depolanması işletmede gereksiz alan kullanımına neden olmaktadır üstelik silaj için kullanılan alanlar ahırlar gibi birden çok kullanım alanına sahip değildirler. Silajlık bitkinin hasadı, silajın depolanması ve uygulamada kullanılması aşamasında özel ekipman gerektirir. Bu ekipmanların ilk yatırımı yüksek olabilmektedir. Kuru ota göre bir yerden bir yere nakliyesinde de güçlükler yaşanabilir. Silo açıldıktan sonra raf ömrü oldukça kısadır, hızlı bir şekilde bozulabilir. Ancak, kısa sürede tüketilebildiği için balya silajında bozulma problemi son derece azdır. Hayvanlara verilecek silaj miktarı, silajı yapılan Dr. Neşe Nuray TOPRAK Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü bitkinin çeşidi ve silajın kalitesi özellikle de kuru madde içeriği ile yakından ilişkilidir. Silajın kuru madde miktarı arttıkça hayvana yedirilecek miktar azaltılmalıdır. Kaliteli bir silaj olduğu düşünülürse 6 aylık yaşı tamamlamış hayvanlara günde 3-5 kg, düvelere kg, süt ineklerine kg a kadar silaj verilebilir. Elbette burada hayvanın kuru madde tüketim kapasitesi hesaplamada kullanılan en önemli veridir ki; bir süt ineğinin yaşama payı ortalama kuru madde ihtiyacı canlı ağırlığının % 2-2,5 i olarak hesaplanır. Buna göre; 500 kg canlı ağırlıktaki bir hayvanın yaşama payı kuru madde ihtiyacı 10-12,5 kg arasında değişmektedir. Bu ihtiyacın yarısının % 25 kuru madde içeriğine sahip bir silajdan karşılanması istenirse; hayvana 20 kg silaj yedirilmesi gerektiği sonucuna varılır. Geri kalan kuru madde ihtiyacı ise kuru otlardan herhangi biri ile rahatlıkla karşılanabilir. Peki, silajı hayvana yedirirken nelere dikkat etmeliyiz? Ruminantların beslenmesinde selülozun etkisi oldukça önemlidir. Özellikle süt ineklerinde sütte yağ içeriği doğrudan yemin selüloz miktarından etkilenir. Bu yüzden silaj ile beslemede selüloz oranı da gözden kaçırılmamalıdır. Sağımdan hemen önce hayvanlara silaj yedirilmemelidir. Silaj hayvanlara sağımdan sonra verilmelidir. Ahırda silaj depolanmamalı, uzun süreli bekletilmemelidir. Aksi takdirde süte kokusu geçer. Kurudaki hayvanların beslenmesinde silaj kullanımı sınırlandırılmalıdır. Ruminant beslemede kullanılan diğer yemler gibi mutlaka hayvana alıştırılarak yedirilmelidir, miktar yavaş yavaş arttırılmalıdır. Hayvana yedirilecek silaj miktarı belirli sınırlar dâhilinde olmalı, kaba yem: kesif yem oranı göz ardı edilmemelidir. Aksi takdirde hayvanın sağlığı ve verimi olumsuz etkilenir. Yazımı son bir öneri ile bitiriyorum: Süt sığırlarının beslenmesinde sap ve samanı mümkün olduğunca kullanmayalım. Hele ki hayvanın kuru madde tüketiminin azaldığı dönemlerde samandan uzak durup kaliteli kaba yem kaynaklarına yönelelim. Yok, eğer illa ki vazgeçemem diyorsanız tokluk hissi vermesi açısından günde 1,5-2 kg ın üzerine çıkmayalım. Samanın bir altlık-yataklık malzemesi olduğunu unutmayalım Sağlıkla kalın.

11 Köy-Koop Haber Ekim 2013 TARIM 11 Tohumun Toprakla Buluştuğu Ekim Ayı Hüzünle anılan sonbahar umuttur aslında, yeşermek için toprağa düşen bir tohumun kalbinde. Umudun yeşermek için toprakla buluştuğu Ekim ayı, kelime anlamı olarak da tarım ülkesi olduğumuzun oldukça güzel bir emaresidir. Tohumla toprak buluşmadan evvel ise yorgun ama gururlu emekçiler buluşur önce toprakla, binbir kaygı ama yine umutla. Belki para eder bu seneki ürünü de, askerden dönecek oğlunun düğününü yapar şanıyla ya da kızı üniversiteye başlayacaktır, ziraat mühendisi çıkıp alacaktır babasının yükünü omuzlarından, ama para gerekir okumaya okutmaya. Olsun mühendis çıkacaktır kızı hiç ürün vermeyen bahçeyi yeşertecektir cevizle armutla elmayla, umuttur ektiği elbet yeşerecektir ama önce kara toprak yola gelmelidir almalıdır tohumu bağrına beslemelidir onu bilir ihtiyacı olanı. Hazırlar onu yavaş yavaş büyük buluşmaya, meşakatli ancak titiz bir çalışma başlar usuldan Yorgun traktörünün arkasına bağladığı, bu senede değiştiremediği için kaynakla parça eklettiği eski kulaklı pulluğu ile cebelleşir güneşin alnında terinide katar toprağına, rahmet diler bir yandan binbir duayla Eskiden çağıl çağıldı diye düşündü gölgesinde dinlendiği söğüt ağaçının dibinden akan cılız dereye bakarken Mustafa amca, sonra devasa bacalarıyla tüten fabrika dumanını izledi uzaktan. Fabrika kiralamış dedilerdi geçenlerde kahvede doğruymuş kuruttu dereyi bi de kirletti eskiden arkadaşlarıyla okuldan, tarladan ahırdan kaçarak gelip yüzdükleri serinledikleri dereleri kokar olmuştu bi süredir aslında fabrikadan daha önce kaybetmişti eski duruluğunu sanki. Dr. Selen Deviren SAYGIN Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Anabilim Dalı Bilemezdi elbet kendi katkısını bu kirliliğe. Devlet toprağını analiz ettirip kendini kayıt altına aldıran çiftçiye dönüme 2,5 TL teşvik verecek dediler diye yaptırdığı toprak analizine bakarak, Mustafa amca şu kadar gübre at sakın fazla atma gerek yok diyen kirpi saçlı gözlüklü dünkü oğlan, ilaç satan Ahmet Bey den daha mı iyi bilecekti ne kadar gübre ilaç atacağını. Sonrasını düşünmedi bu fazla kimyasallar nerelere gidiyor diye hep toprakta mı kalacak sandı acaba, içtiği ya da bir zamanlar arkadaşlarıyla yüzüp eğlendiği bu derelere ulaşamaz diye mi düşündü? Daha hazır değildi toprak, iyice ufalamak gerek dedi bi sabah, erkenden 10. Tarla Bitkileri Kongresi Gerçekleşti düştü yola. Diskli pullukla bi güzel ufaladı o gün tarlasını, sonrasında bi de tırmıklayıp, gübreyi ve tohumuda attık mı tarlaya tamamdır bu iş artık dedi karısına, yudumlarken bir yandan sarı kızın sütünden mayalanan dumanı tüten yoğurt çorbasını. Ufalamak iyiydi de, ya o son zamanlarda tarlada kopan toz fırtınaları sanki daha bi şiddetlenmiş gibiydi hele o bi kaç yıldır sürerek düzelttiği karıklar bu sefer daha mı genişlemişti ne? Yine bilemezdi elbet su ve rüzgâr erozyonunun bu genel emareleri. Nasıl ki sinsi bir hastalık vücudu usul usul ele geçirirse, erozyonda toprağını elinden almak üzereydi. Bu kadar ağır işlemeye, sömürülmeye, kirlenmeye dayanacak belkide sadece bi kaç yıllık ömrü kaldığını umudlarını ektiği o kara toprağının Bu sayıda edebiyat meraklısı bir birey olarak durumu size farklı bir dille anlatmaya çalıştım. Alışkın olduğumuz akademik dil bazen anlaşılmaz olabiliyor, ancak yaşadığımz coğrafya ve yüzyılda uygun olmayan toprak ve tohum yatağı hazırlama tekniklerinin sonuçları gelecek dönemler için oldukça endişe verici bir boyutta seyretmektedir Eylül tarihlerinde Konya da gerçekleştirilen Türkiye 10. Tarla Bitkileri Kongresi ne Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi ev sahipliği yaptı. Kongreye Türkiye nin çeşitli üniversitelerinden 750 akademisyen, araştırmacı ve özel sektör temsilcilerin katıldı. Tarla Bitkilerinde Yetiştirme Teknikleri, Bitki Besleme, Gübreleme ve Sulama, Genetik ve Islah, Biyoloji ve Fizyoloji, Biyoteknoloji, Hastalık ve Zararlılar, Mekanizasyon, Ürün Depolama, İşleme, Değerlendirme, Ekonomi ve Pazarlama konuları ele alındı. Ayrıca Organik Tarım, Tohumluk ve Teknolojisi gibi konularda sözlü ve poster bildiriler kabul edildi. Kongrenin açılış konuşmasını yapan Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Topal dört gün sürecek toplantılarda tarla bitkileriyle ilgili yeni çalışmaların ele alınacağını söyledi. Topal, Türkiye de işlenen tarım alanlarının yüzde 80 inden fazlasında tarla bitkileri üretiminin yapıldığını ifade etti. Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakkı Gökbel ise Türkiye de tarım alanında önemli ilerlemeler kaydedildiğini, üniversite olarak bu tür kongrelerle gelişime katkıda bulunmaya gayret ettiklerini dile getirdi. Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Mehmet Babaoğlu da buğday, arpa, çeltik, Mısır ve ayçiçeği gibi dünya ticaretinin ana konusu olan ürünlerden oluşan tarla bitkileriyle ilgili çalışmaların çok önemli olduğunu vurguladı. Suyu daha az kullanan tarla bitkilerinin geliştirilmesi ve su yokluğundan en az etkilenir şekilde çalışmaların yapılması gerektiğinin altını çizen Babaoğlu, Tarla bitkileri gıda açısından önemli ürünlerden oluşuyor. Tarla bitkilerine önem vermemizin yanında, kuru tarımı yeniden keşfetmemiz ve yağışın az olduğu bölgelerde suyu daha fazla toprakta depolamayı geliştirmemiz gerekiyor. Kaliteli ürüne önem vermeliyiz. KOP bölgesinde yeni su kaynağı getirme ve mevcut suyu en uygun şekilde kullanma konusunda son üç yıldır ciddi çalışmalara imza atıldı. Bu yıl içinde KOP la ilgili 5 yıllık bir eylem planı ortaya çıkacak diye konuştu. Kongrenin kapanışında bir sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildirgede tüm tarla bitkilerinde suyu daha az tüketen ve kuraklığa dayanıklı çeşitler üzerindeki çalışmalara ağırlık verilmesi kararı çıktı. Çin Ukrayna'dan Toprak Alıyor Çin birkaç yıl içinde Ukrayna'da 3 milyon hektarlık ekime elverişli toprak satın alacak. Çin Devlet Tarım şirketi Ukrayna arasında varılan anlaşma uyarınca, Çin birkaç yıl içinde Ukrayna'da 3 milyon hektarlık ekime elverişli toprak satın alacak. Satın alınacak tarım toprağı İsrail ve Hollanda'nın yüzölçümünden büyük. Çin Devlet Tarım şirketi Xinjiang Production and Construction Corps. ve Ukrayna KSG Agro şirketi arasında varılan bir anlaşma uyarınca, Çin birkaç yıl içinde Ukrayna'da 3 milyon hektarlık ekime elverişli toprak satın alacak. Söz konusu topraklar Ukrayna'nın Dnipropetrovsk bölgesinde bulunuyor. Bölge Zengin Tahıl Üretimiyle Tanınıyor Bu anlaşmanın ilk adımı olan ve toplam değeri 2.6 milyar dolar olan Ukrayna - Çin gıda işbirliği programı Ağustos sonundan itibaren yürürlüğe girdi. Birkaç yıllık bir zaman dilimi içinde Çin şirketinin mülkiyetine geçecek olan toprak miktarı, Ukrayna tarıma elverişli topraklarının % 7'sini oluşturuyor. Ukrayna sınırları içinde Çin şirketi tarafından denetlenecek olan bu topraklar, Hollanda'nın ya da İsrail'in yüzölçümünden de büyük. Dünyada tarıma en elverişli toprak olarak bilinen "kara toprak"ların % Traktör Satışları Azaldı 30'una sahip olan Ukrayna ise bu alışverişle avantajlı duruma geldiği kanısında. Özel mülkiyette bulunan KSG Agro şirketi çoğunluk hisse sahibi Szerhij Kasanov, Ukrinform'a yaptığı açıklamada Ukrayna'nın Çin'le yaptığı anlaşmayla çok büyük bir pazara tarım ürünleriyle girme şansını yakaladığını vurguluyor. Çinli uzmanlar ise, Çin'de tarıma elverişli toprakların yetersizliği ve yüksek nüfus nedeniyle böyle bir yol tercih ettiklerini belirtiyorlar. Planlara göre Çin uzun vadede Çinli nüfusun tarım ve gıda ihtiyaçlarını, başka ülkelerdeki ancak mülkiyeti kendine ait tarım alanlarındaki üretimle karşılayacak. Ukrayna topraklarını satın alma konusunda Arap ülkeleri de görüşmeler yapıyorlar. Açıklamalara göre geçtiğimiz yıllarda Libya da Ukrayna'dan 250 bin hektar toprak satın aldı. Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR) verilerine göre 2013 Ağustos ayında adet traktör üretildi. Üretim bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 226 artış sağladı. Yılın ilk sekiz ayında ise adet traktör üretildi. Geçen yılın yarısına göre imalat yüzde 11 oranında azaldı Ağustos ayında adet traktörün bayilere satışı gerçekleşti. Bayilere satılan traktör miktarında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 75 artış oldu. Yılın ilk sekiz ayında adet traktörün bayiye satışı gerçekleştirken, geçen yılın ilk yedi ayına göre satışlar yüzde 8,7 azalma oldu Temmuz ayında adet traktör iç pazarda satışı gerçekleşti. Satışlar bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19,3 artış sağladı. Yılın ilk yedi ayında adet traktör satışı gerçekleştirken, geçen yılın aynı dönemine göre satışlarda yüzde 11,6 düşüş yaşandı Ağustos ayında 789 adet traktör ihraç edilirken, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11 arttı. Yılın ilk sekiz ayında ise adet traktör ihracatı gerçekleşirken, geçen yılın ilk yedi ayına göre ihracat %9,6 azaldı. Orta Anadolu İhracatçıları Birliği resmi istatistiklerine göre sektörün, Türkiye makine ihracatında 22 adet alt makina ürün grubu arasında 7. sırada yer aldı yılında ilk 8 ayda traktör aksam ve parçaları hariç 414 Milyon dolar değerinde traktör ve ekipman ihracatı gerçekleşti. Organik Tarım Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ Yayımlandı Organik Tarım Destekleme ödemesinden faydalanmak isteyen çiftçiler, 13/1/2014 tarihinden itibaren 28/3/2014 günü mesai saati bitimine kadar OTD başvuru dilekçesi ve uygunluk belgesi ile ÇKS de kayıtlı oldukları il/ilçe müdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir. Uygunluk belgesi ni başvuru sırasında getiremeyen çiftçilerin başvurusu alınır. Ancak, bu durumda olan çiftçilerin bu belgeyi 28/3/2014 tarihine kadar teslim etmeleri zorunludur. Bu tarihten sonra verilen uygunluk belgesi kabul edilmez ve yapılmış olan başvuru geçersiz sayılır. Çiftçilerin uygunluk belgesini almak üzere sözleşmeli olduğu yetkilendirilmiş kuruluşa müracaatı esnasında 2014 üretim sezonuna ait ÇKS belgelerini vermeleri esastır. Tebliğ, 10 Eylül 2013 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlandı.

12 12 RÖPORTAJ Ekim 2013 Köy-Koop Haber Fidan Üretiminde Bir Başarı Öyküsü Röportaj: Emel Tuğrul Meyve bahçesi kurucuları, özellikle çeşit seçimini en iyi şekilde yapmalıdırlar. Pazar değeri yüksek olan, bölgesinde pazarlamasını kolaylıkla yapabileceği, iklimine ve toprağına uygun tür-çeşitleri seçmelidir. Bahçenin en iyi şekilde bakımını öğrenmeli ve kendi evladı gibi ağacına bahçesine bakmalıdır. Kooperatifçilikle kazanç sağlamanın en doğru yol olduğuna inan insanlarla, bölgesinin hem ekonomik hem sosyal gelişimini sağlayan, son yıllarda özellikle yaptığı ihracatlarla gündeme gelen, ülkemizin en eski ve en büyük kooperatiflerinden biri olan Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, tüm koopeatiflerimize örnek teşkil ediyor. Fidan Üreticileri Alt Birliği ve Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mehmet Selçuk Bilgi ile Türkiye de fidancılık sektörü, kooperatifçiliği ve Kooperatifin başarı öyküsünü konuştuk. Köy-Koop Haber - Genel olarak ülkemizde fidancılığın durumunu değerlendirir misiniz? Fidancılığın geleceğini nasıl görüyorsunuz? M. Selçuk Bilgi - Meyve fidancılığı küçük arazilerde yoğun emek verilerek yapılan bir aile ziraatıdır. Günümüzde ülkemizin 49 ilinde yetiştirilmektedir yılında 5553 sayılı Tohumculuk Kanununa dayanılarak çıkarılan Meyve Fidanı ve Üretim Materyali Sertifikasyonu İle Pazarlaması Yönetmeliği nin uygulamaya konulması ile fidancılık ülkemizde gelişme göstermiş ve daha ciddiye alınarak yapılmaya başlanmıştır. Tüm bu kanun ve yönetmelikler ile bu işi ciddi, dürüst ve ata mesleği olarak yapanlar ayakta kalabilecek diğer merdiven altı kaçak üretim yapanlar elenecektir. Şu anda uygulamada ufak tefek aksamalar mevcuttur. Ancak aşılamayacak bir zorluk yoktur. Bakanlığımızın fidan üreticisi ile daha fazla bilgi alış verişi içerisinde olması gerekmektedir. Bazı saha uygulamalarında sıkıştığımız noktalar olmaktadır. Tüm olumsuzlukların atlatılması durumunda fidancılık büyük gelişme gösterecektir. Çünkü ülkemiz gerek iklimi gerek toprak yapısı nedeniyle fidancılığa çok müsaittir. Bu mevzuatların altyapısı ve uygulama sistemi yeni yeni kendini göstermiş olup birkaç yıl içinde ülkemiz büyük kapama meyve bahçelerine sahip olacaktır. Bu da ülkemizdeki meyveciliğin büyük ölçüde gelişmesini sağlayarak ithalatın gerilemesini ihracatımızın büyümesini sağlayacaktır. K.K. - Fidan üretiminde önemli unsurlar ve karşılaşılan sorunlar nelerdir? S. B. - Fidan üretiminin en önemli üretim girdisi anaç ve aşı gözüdür. Mevzuatlarımızın yeni oluşması nedeniyle şu anda mavi etiketli sertifikalı fidan üretimi yapabilmemiz için gerekli 3 nolu damızlık parsellerimiz bulunmamaktadır. Dolayısıyla üreticiler, menşei sertifikası olmayan ağaçlardan alınan üretim materyalleri ile üretim yapmaktadır. Bu da üreticilerin ismine doğru fidan üretiminde sıkıntılar yaratmaktadır. Bu sıkıntı ayrıca meyve bahçesi kurucusunu da etkilemektedir. Bunun yanı sıra bahçe kurucusu tam randımanlı olarak da devlet desteklerinden yararlanamamaktadırlar. Diğer bir sorunumuz ise piyasada tutulan meyve çeşitlerinin bazılarının ülkemizdeki meyve tescil listesinde bulunmamasıdır. Bu nedenle tescil listesinde bulunmayan çeşitlere sertifika alamamakta dolayısıyla üretim gerçekleştirememekteyiz. Ancak bahçe kurucuları meyvesi tutulan çeşitleri istemektedir. Şuanda üretimini yaptığımız çeşitleri Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkeler 15 sene önce üretmekteydi. Kısacası yeni meyve çeşitlerini ülke olarak çok geriden takip etmekteyiz. Biz fidancılar bu ülkelere gidip yeni çeşitlerin analizi yapsak bile ülkemizdeki bazı prosedürler nedeniyle bunların sertifikalı üretimlerini yapmak senelerimizi almaktadır. K.K. - Sektördeki ithalat ve ihracat durumunu açıklar mısınız? S.B. - Maalesef fidancılıkta ihracatımız çok yüksek seviyelerde değil. Son dönemlerde özellikle Türk Cumhuriyetlerine bazı ihracatlarımız olsa da yeterli seviyede değildir. Diğer ülkeler Türk Cumhuriyetlerindeki pazarı keşfetmiş olup önümüze geçmeye başlamışlardır. Dolayısıyla kendimizi en kısa zamanda bu ülkelere ürettiğimiz fidanlarla kanıtlamalı ve bu pazarı kimselere bırakmamalıyız. Türk Cumhuriyetlerin dışında ABD, Almanya, Arnavutluk, Danimarka, Bulgaristan, Fransa, Irak, İtalya, Mısır, Nijerya, Rusya, Ürdün gibi ülkelere de fidan ihracatı yapılmıştır. Bu işin ciddiye alınıp yapılması ve gereken desteğin verilmesiyle fidan ihracatımızın artması kaçınılmazdır. Bu konuda da dünyaya önder olabilecek konumdayız. Sektörümüzde fidan ihracatı gerçekleşmekteydi. Son çıkan 5553 sayılı yasa ile bunlar önemli ölçüde azalmıştır. Piyasada çok Üstün Kabul gören meyve çeşitlerini kurmak için bazı yatırımcılar ithal etmektedir. Bu çeşitlerin anaç tescil listesinde yayınlanıp aşı gözleri ülkemize getirilip fidan yetirilirse ithalatın önüne geçilebilinir diye düşünmekteyiz. Örneğin anaç ithalatında laboratuar ortamında yetiştirilen fidanların ithalatı yasaklandığından ülkemizde bu konuda ciddi yatırımlar yapmış olan önde gelen laboratuarlar dar boğaza girmiştir. K.K. - Fidan alırken dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir? S.B. - Fidanı öncelikle kaynağından alınmalıdır. Üreticiden alınması yaşanılan sorunları sıfıra indirir. Çünkü fidan üreticisi kendi ürettiği fidanı en iyi bilendir. Fidan üreticisi hem iyi bir fidancı hem de iyi bir meyveci olmak zorundadır. En çok yaşanan problemler ismine doğruluk ve tutmama problemidir. İsmine doğruluğun garantisi üreticinin kendisindedir. Bir sorun çıksa bile aşı gözünü nerden temin ettiğini bilebilir ve gereken önlemini alır. Fidan tutmama sorunu genellikle bahçe kurucularının açık köklü fidanı dikmenin koşullarını çok fazla bilmemesinden kaynaklanır. Gene fidan üreticisi fidanının yetişme koşullarını, iklim-toprak uyum koşullarını en iyi şekilde bildiği için müşterisini en iyi şekilde yönlendirebilir. Tüm bunların yanı sıra sertifikalı fidan alınması en önemli unsurdur. K.K. - Meyve bahçesi kurmak isteyen üreticilere neler tavsiye edersiniz? S.B. - Meyve bahçesi kurucuları, özellikle çeşit seçimini en iyi şekilde yapmalıdırlar. Pazar değeri yüksek olan, bölgesinde pazarlamasını kolaylıkla yapabileceği, iklimine ve toprağına uygun türçeşitleri seçmelidir. Bahçenin en iyi şekilde bakımını öğrenmeli ve kendi evladı gibi ağacına bahçesine bakmalıdır. K.K. - Bademli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi hakkında genel bilgi verir misiniz? S.B. Kooperatifimiz 1968 yılında 20 üreticinin bir araya gelerek oluşturduğu bir kuruluştur. Ancak 1/01/1971 tarihine gelinceye kadar hiçbir faaliyette bulunmamıştır. 10/08/1970 yılında yeni çıkan 1163 sayılı yasayı intibak etmek için genel kurulunu toplamış, intibakını yaptıktan sonra 1/01/1971 yılında aktif olarak faaliyetlerine başlamıştır. Bademli nin mitolojideki ismi Potamia dır. İzmir ili Ödemiş ilçesine bağlı Aydın dağlarının Kuzey eteğinde dört derenin delta yaptığı yerde kurulmuş eski bir yerleşim birimidir. İklimin beldemize sunduğu avantajlardan kaynaklanan zengin endemik bitki çeşitliliği kendiliğinden oluşmuştur. Faaliyete başladığımız günden bugüne 45 yılı doldurmanın, bugün meyve fidancılığında Türkiye'ye ve Türk Cumhuriyetlerine, Orta Doğu'ya hitap etmenin yapmış olduğumuz, altyapı tesisleri ve tarım sanayileri ile Bademli' nin üreten gücü olmanın haklı gururunu yaşamaktayız. Beldemizde dedelerimizden kalma zeytin, incir, asma, kestane, ceviz yetiştiriciliği vardı li yıllarda rutubetin ve cephenin oluşturduğu imkânlarla kiraz, erik, kayısı, şeftali gibi meyve fidanlarını tohumdan ekerek aşılama yöntemleri ile kendi ev bahçelerimizde adet fidan yetiştirmekte ve kendi ihtiyacını karşılamaya başlayan köylümüz 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu na dayanarak yetiştirmeye başlamış olduğumuz fidanların kendi iç pazarlarımızda (İzmir ve Aydın ilinin ilçe, belde ve köylerinde) satarken zaman içerisinde 1970 li yıllarda Ege Bölgesi il ve ilçelerine, 1980 li yıllardan sonra ise Türkiye nin her yerinde yetiştirmiş olduğumuz fidanlarımızı bu kanun çerçevesinde pazarlamaya çalıştık. Bugün ülkemizde meyve veren ağaçların %60 ı Kooperatifimizin kayıtlarından geçerek dikildiği düşünülmektedir. K.K. - Kooperatifinizin faaliyetleri nelerdir? S.B. - Kooperatifimizin faaliyet alanları; 1- Zeytin ve zeytinyağı üretim imalat şişeleme ambalajlama ve pazarlama 2- Meyve fidanı yetiştirmek meyve bahçesi kurmak 3- Süt toplama ve Süt işleme tesisleri 4- Meyve soğuk hava depoları ve ambalaj ve pazarlama organizasyonu 5- Doku kültürü laboratuvarı ile (virüsten ari) üretim 6- Bitki ıslahı 7- Damızlık kalem ve anaç tesisleri kurmak 8- Süs ve süs bitkileri üretmek K.K. - Kooperatifte hangi fidanları yetiştiriyorsunuz? S.B Yılı Dış Mekân Süs Bitkisi Üretimlerimiz: Bitki Grubu Ortaklarımızın 2012 Yılı Meyve Fidanı Üretim Miktarları: ÇEŞİT Miktar Ağaç Grubu Çalı Grubu İbreliler Grubu Selvi Grubu Mazı Grubu ADET ELMA KİRAZ ARMUT ERİK NAR ŞEFTALİ AYVA BADEM VİŞNE NEKTARİN ZEYTİN 6255 NARANCİYE DUT MUŞMULA TRABZON HURMASI CEVİZ KESTANE KAYISI İNCİR 6150 TOPLAM

13 Köy-Koop Haber Ekim 2013 TARIM 13 K.K. Kooperatif-Ortak ilişkisi hakkında bilgi verir misiniz? Kooperatifimiz ortaklarının tohum, anaç, aşı gözü, gübre, hayvan yemi, zirai ilaç vb. tarım girdilerini en iyi şekilde temin etmektedir. Ayrıca fidancılık yapan ülkelerdeki teknolojik gelişmeleri izlemekte ve ortaklarımızın üretmiş oldukları ürünleri iç ve dış pazarlarda pazarlamalarına yardımcı olmaktadır. Bunun yanı sıra ortaklarımıza çeşitli ülkelerdeki üretim tekniklerini, sertifikasyon şeklini göstermek ve yeni meyve çeşitlerinin analizini yapmak için eğitim amaçlı yurtdışı gezileri düzenlemekteyiz. Zeytin-zeytinyağı Kooperatifimiz ortaklarımızın üretmiş olduğu zeytin ve zeytinyağı konusunda da yatırımlar yapmış, sofralık zeytin, natürel ve organik zeytinyağı üretmektedir. Hayvancılık Hayvancılık yapan ortaklarımıza yem girdilerini sağlamakta ve veterinerlik hizmetleri vermekteyiz. Süt üreticisi ortaklarımızı hayvan barınaklarının yanı sıra sağım ünitelerini yapıp ürettikleri süt oranında soğutucu tank koyarak soğuk süt zincirini oluşturduk. Üretilen bu sütleri de süt işleme tesisimizde yoğurt, ayran, pastörize süt ve mamul madde olarak satmaktayız. Artan sütü ise soğuk süt olarak pazarlamaktayız. Fidancılık Hızla büyüyen şehirlerimizin yeşil alan bakımından gelişmesini sağlamak için fidancılık bölümümüzden ayrı bir bölüm oluşturarak büyük şehirlerimizin yeşillendirilmesinde ihtiyaç olan bitkileri (süs bitkisi) üretmek ve bu konuda ithalatın önüne geçmek için bu alanda yatırım yapmış aynı zamanda ortaklarımızı yönlendirmekteyiz. Meyve fidanının pazarı konusunda çeşitli araştırmalar yapmış, 1985 yılından bu yana Ortadoğu ülkelerine (Lübnan, Ürdün, Suriye, Irak gibi) meyve fidanı ve süs bitkisi ihracatı yapmaktayız den bu yana ise ortaklarımızın ürettikleri meyve fidanı ve süs bitkisinin dünyadaki gelişmesini takip ederek gerekli alt yapı yatırımlarını yapmaktayız. Kooperatif olarak Doku Kültürü Laboratuvarı, soğuk hava depoları, anaç kalem damızlıkları ve ülkemizde yetişen endemik bitkilerin ıslahları konusunda yatırımlar yapmış ve yenilikleri takip etmeye çalışmaktayız. Meyvecilik/ meyve ambalaj, tasnif ve paketleme tesisi Ayrıca meyvecilik yapan ortaklarımızın meyvelerini değerlendirmek, iç ve dış pazarda satışlarını gerçekleştirmek için yaş meyve ambalaj, tasnif ve paketleme tesisini kurmuştur. Bununla ilgili pazarlama çalışmalarını yaparak yetiştirmiş olduğumuz ürünleri Ortadoğu ülkelerine ve Rusya Federasyonuna pazarlamaktayız. Ortaklarımızın ürünlerini ulusal düzeydeki açılan ihalelere katılmak ve ürettikleri ürünleri yurtiçinde pazarlamaktayız. Ayrıca kamu ihale kurumunun 3/A maddesine göre de satış yapmaktayız. Sertifikasyon Bilindiği üzere önceden 308 sayılı Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanun a dayanılarak fidan üretimi gerçekleşmekteydi. Daha sonra Hollanda, Fransa ve İtalya da uygulanan ulusal sertifikasyon sistemine uyularak 308 sayılı kanun 5553 sayılı Tohumculuk Kanunuyla değiştirilmiştir. Böylece AB uyum yasaları çerçevesinde kanunumuz yenilenmiş ve mevzuat alt yapısıyla ulusal sertifikasyon sistemimiz kurulmuştur. Yeni kurulan sistemimiz, numaralı damızlık ünitelerden oluşmaktadır. Buna bağlı olarak da 2 farklı sertifikalandırma mevcuttur. 1.si standart fidan sertifikasyonu; bu sertifikasyonda fidanın ismine doğruluğu üretici tarafından garanti edilen, kalem ve anaç menşei sertifikası olmayan damızlık parsellerden temin edilerek üretilen fidandır. Bu fidanların kontrolü, bakanlık tohumluk kontrolörleri tarafından yapılmaktadır. 2.si sertifikalı fidan; sertifikalandırılmış 3 numaralı damızlık ünitelerinden elde edilen kalem ve anaçla üretilen fidanlardır. Bu kapsamda otakların sertifikalı fidan üretimi sağlanmaktadır. Bademli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinin yanında, Fidan Üreticileri Alt Birliği (FÜAB) Yönetim Kurulu Başkanlık görevini sürdüren Selçuk Bilgi den FÜAB hakkında bilgi aldık. K.K. - Fidan Üreticileri Alt Birliği ne zaman ve hangi amaçla kuruldu? Kaç üyesi bulunmakta ve hangi illerde örgütlenmiştir? S.B. - Birliğimiz yılında, fidancılık sektöründe faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişiler tarafından oluşan üreticilerin bir araya gelerek, mesleki dayanışma ve mesleki faaliyetlerinde bulunanların ekonomik ve sosyal haklarının korunmasını sağlamak ve mevzuatla ilgili verilen görevleri yerine getirmek amacıyla kurulmuştur. Birliğimizin şu anda 542 üyesi bulunmaktadır. Kuruyan Göller İçin Uluslararası Buluşma 4 Kıtadan Aktivistler ve Akademisyenler, Kuruyan Göller için Eylül de Burdur da bir araya geldi. Doğa Derneği, 2007 den bu yana sürdürdüğü Burdur Gölü nü Kurtarma Projesi kapsamında, Eylül 2013 tarihlerinde, Vaillant ın desteğiyle, Burdur da Kuruyan Göller İçin Uluslararası Buluşma başlığıyla uluslararası bir toplantı düzenledi. İki gün süren toplantıya, Orta Asya, Afrika, Ortadoğu, Balkanlar dan, Türkiye de dahil olmak üzere 10 ülkeden akademisyen, kamu kurumu ve doğa koruma örgütü temsilcisi 19 bilim insanı katıldı. Dünyada ve özellikle ülkemizin yakın çevresinde göllerin kurumalarının sebep ve sonuçlarına, bunun yanı sıra, kurumakta olan gölleri korumak için uluslararası ölçekte yürütülen çalışmalara dair bilgi ve deneyim paylaşımında bulunularak ortak çözüm üretilmesinin hedeflendiği toplantı Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans Salonu nda gerçekleşti. Akdeniz bölgesi 1900 yılında sahip olduğu sulak alanların yaklaşık yüzde 50 sini kaybetti Akdeniz Sulak Alanlarının Korunması Araştırma Merkezinden Dr. Christian Perennou; tarımsal sulama amaçlı sondaj kuyularının yer altı suyunu tükettiğini, barajların dere ve akarsuların göllere taşıdığı yüzeysel suyu azalttığını, bunun sonucunda başta Göller olmak üzere tüm Akdeniz'de sulak alanların kurumaya başladığı bilgisini vererek, "Akdeniz bölgesi 1900 yılında sahip olduğu sulak alanların yaklaşık yüzde 50'sini kaybetti. Türkiye yanlış su ve tarım politikaları nedeniyle Avrupa'da sulak alan kaybının en çok yaşandığı ve tarımda su tüketiminin en çok arttığı ülke" ifadesini kullandı. Doğa Derneği Genel Müdürü Engin Yılmaz ise Türkiye'de ve dünyada yüzyıllardır var olan göllerin son 60 yıldır benzer yanlış tarım ve su politikaları nedeniyle yok olduğunu söyledi. Göllerin yaşatılmaması durumunda göllere bağlı hayatını sürdüren balıkların, kuşların, insanların ve diğer canlıların da yaşamlarını yitireceğini anlatan Yılmaz, "Türkiye'den Kenya'ya, Ürdün'e ve Yunanistan'a göllerimizi kurutan yanlış tarım ve su politikalarına karşı, derelerin göllere özgürce akmasına olanak vererek su döngüsünün bütünselliğini koruyan, göllerimizin 'su hakkı'nı tanıyan, yörenin şartlarıyla uyumlu tarımsal üretime dayalı alternatif politikaları hayata geçirmekten başka çaremiz yok" diye konuştu. Burdur Gölü Burdur Gölü'nü Kurtarma Projesi Koordinatörü Ayşe Sargın da gölleri yaşatmanın tek yolunun doğayla uyumlu yaşam ve üretim biçimlerinin hayata geçirilmesi olduğuna işaret etti. Burdur'da yörenin iklim ve su şartlarına uygun az su tüketen ya da yağmura dayalı tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Sargın, "Tarımda tasarruflu sulama sistemleri kullanılmalı, gölleri besleyen derelerin üzerine baraj yaparak Göle su akışı kesilmemeli, hali hazırda var olan barajlardan göllere 'hakkı' olan su düzenli verilmeli" diye konuştu. Burdur Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya ise Burdur Gölü'nün kurumasını önlemek için henüz somut adımların atılmadığını kaydetti. Belediye olarak gölü kirleten unsurları ortadan kaldırdıklarına dikkati çeken Akkaya, arıtma tesisini devreye soktuklarını, bu sayede Göle kirli suyun gitmediğini belirtti. Kuruyan Anadolu Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) verilerini değerlendiren 4 kıtadan 19 bilim insanının hazırladığı 'Su Raporu' ana başlığı adı altında yayınlanan ve toplantı öncesinde basın mensuplarına dağıtılan 'Kuruyan Anadolu' raporuna göre Kuruyan Anadolu' raporuna göre Türkiye'nin en büyük su kaynakları Eğirdir ve Burdur gölleri kuruyor, Kovada Gölü ise birkaç yıl içinde kuruyacak. Raporda, Isparta için en büyük riskin Eğirdir Gölü'nde olduğu kaydedildi. Gölün kurumaya yüz tutmasının yanı sıra Kerevit varlığının da tehlikede olduğu açıklandı. Su Raporu'nun Burdur Gölü' nün kurumasıyla ilgili tespitinin isabetli olduğunu değerlendirmesini yapan Eğirdir Su Ürünleri Enstitüsü eski Müdürü Biyolog Sedat Karakoyun, "Raporun en doğru tarafı Burdur Gölü'nün kurumasıyla ilgili bölümü. Kuruma alarmı veriyor. Burdur Gölü'nden beslenen köylerde yaklaşık 10 bine yakın su kuyusu var. Sulama için suyu pompalıyorlar. Bu nedenle Burdur Gölü'nü kaybediyoruz, ciddi tehlike var." diye konuştu Raporda Eğirdir Gölü'nün de kurumaya başladığı, Kovada Gölü'nün ise birkaç yıl içinde kuruyacağının belirtildiğine değinen Karakoyun, "Bunlar çok iddialı tezler. Eğirdir Gölü'nde geçmişte su seviyesi 4 metre düştü ve yeniden 4 metre yükseldi. Büyük bir kayıp olmadı. Dolayısıyla su bütçesiyle ilgili bir sıkıntı yok. Gölhisar İlçesi başta olmak üzere çevresinde yılda en az 15 defa tarımsal ilaçlama yapılıyor. Buradaki tarımsal atıklar göl suyuna ve yeraltı sularına karışıyor. Eğirdir ve Kovada göllerinin sorunu kuruma değil. Su bütçesiyle ilgili sorun yok. Asıl sorun, suyun kalitesi, tehlike bu. Dikkat çekilmesi gereken konu budur." açıklamasında bulundu. Hazırlanan raporda, Türkiye deki su alanlarıyla ilgili şu çarpıcı bilgiler yer alıyor: Son 50 yılda 6 kentte 36 göl tamamen kurudu, 14 göl kuraklık tehlikesi altında, Son 60 yılda 2 milyon hektar sulak alan kurudu, Burdur Gölü nün sadece 2012 de kaybettiği su miktarı 3 milyar damacanadan fazla, 20 yıl önce altı deniz denilen Konya Havzası nda su seviyesi her yıl 1.5 metre düşüyor, Çok su tüketen tarım politikaları ve suyun doğal döngüsüne barajlarla müdahale eden su politikaları, Türkiye de ve dünyada göllerin yok olmasına yol açan en önemli faktör.

14 14 AB ve TARIM Ekim 2013 Köy-Koop Haber Konya Şeker Ödüle Doymuyor Uluslararası Güvenilir Gıda Derneği'nin İstanbul Yıldız Şale Sarayı'nda düzenlediği Uluslararası Güvenilir Gıda Zirvesi nde bağımsız seçici kurulun incelemelerinden tam not alarak başarıyla geçen Konya Şeker 8 ayrı dalda ödüle layık görüldü. Gecede Uluslararası Başarı Ödülü' yüzde 100 Anadolu sermayesi olduğu için Konya Şeker'e, Güvenilir Marka Ödülü' Konya Şeker'in gıda markası Torku'ya, En Doğal Gıda Üretimi Ödülü' tüketiciye tohumdan sofraya Konya Şeker güvencesiyle ürünler sunduğu için Konya Şeker'e, En İyi Ambalaj Ödülü' Torku Tereyağı Kasesi'ne, En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülü' Konya Ovası'na Türkiye nüfusu kadar ağaç dikme hedefi ile yola çıktığı ve bugün 10 milyon ağaç diktiği sosyal sorumluluk projesiyle Konya Şeker'e, İnovasyon ve Ar-Ge Ödülü' şeker pancarı tohumu işleyebilen, kaplama teknolojisini kullanan ilk ve tek firma olan Konya Şeker iştiraki Beta Ziraat'e, Güvenilir Gıda Ödülü' Konya Şeker'in hayata geçirdiği dünyanın en büyük Et-Süt Entegre Tesisi Panagro'ya, Yenilikçi Gıda Teknolojisi Ödülü' de bu tesiste yer alan Beyaz Peynir Üretim Hattı'na' verildi. Zirvede güvenilir gıda masaya yatırıldı Uluslararası Güvenilir Gıda Derneği (UGGD) tarafından dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Güvenilir Gıda Zirvesi'nde ödül töreni öncesinde Tarladan Sofraya Güvenilir Gıdanın Sektör Boyutu ele alındı. İstanbul Yıldız Şale Sarayı'nda organize edilen zirvede yerli ve yabancı çok sayıda firma temsilcisi bir araya geldi. Zirvenin ardından güvenilir gıda konusunda öncü olan firmalara ödül verildi. Uluslararası Güvenilir Gıda Zirvesi'nde 'Güvenilir Gıda Sağlıklı Yaşam' ana teması ile sektörün geleceği masaya yatırıldı. Ödülleri Toplayan Konya Şeker'de Hedef Dünya Markası Olmak Tarım-sanayi entegrasyonunu sağlayarak istikrarlı büyümesini sürdüren ve tüm dünyaya örnek olan Konya Şeker, Uluslararası Güvenilir Gıda Zirvesi'nde ödülleri topladı ve rotasını dünyaya çevirdi. Türkiye'de yerel bir şirketten Türkiye'nin tarımsal sanayi devine dönüşen Konya Şeker, bağımsız kurum ve kuruluş tarafından yapılan araştırmalarda da her yıl en başarılı firmalar arasında gösteriliyor. ISO 500'de bu yıl 5 basamak birden yükselen ve ilk 50'de yerini sağlamlaştıran tek kooperatif şirketi Konya Şeker olurken, kurum ilk 100 şirket arasında da tarım sektörünü tek başına temsil ediyor. Son 13 yılda gerçekleştirdiği yaklaşık 1.8 milyar dolar tutarındaki fiili yatırım ile 30 üretim tesisini tamamlarken faaliyet alanını tarım, gıda, kimya, enerji ve turizmden oluşan beş ana sektöre çıkaran, Konya Şeker, yatırımlarını sürdürüyor İSO 500'deki sıralamasının yanı sıra Capital Dergisinin 16 yıldır düzenli olarak gerçekleştirdiği Türkiye'nin en büyük 500 şirketi araştırmasına göre 16 sıra birden yükselerek listeye 84'üncü sıradan giren Konya Şeker, Türkiye'nin net satışlara göre en büyüklerinin sıralandığı Fortune 500 listesinde de ilk 100'de 20 sıra birden ilerleyerek 70'nci sıraya yükseldi. Tarımın amiral gemisi olan Konya Şeker'in 2023 yılı hedefini dünyanın ilk 5 gıda şirketinden biri olmak. Konya Şeker den Besilere Özel Mısır Gevreği Konya Şeker bünyesindeki Çumra'da faaliyete geçen tam otomasyonlu Yem Fabrikası tarafından, öğütülmüş mısırın 185 derecede pişirilmesiyle elde edilen ve cips görünümünde mısır gevreği küçük ve büyükbaşlar tarafından besi yemi olarak kullanılabilecek. Çumra Yem Fabrikası AR-GE birimi tarafından geliştirilen ve yaklaşık 3 ay boyunca Konya Şeker'in damızlık ve besi çiftliklerinde çeşitli ırklardaki büyükbaşlarda denenen Mısır Gevreği nin aynı sürede, aynı miktarda kullanılan başka yemlere göre et verimini en az %10 oranında arttırdığı tespit edildi. Pazara Birinci Yem, Mısır Gevreği markasıyla sunulacak olan mısır gevreği şimdilik 50 kg'lik paketlerde satışa sunulurken, ilerleyen dönemde çiftliklere dökme olarak da verilebilecek. Konya Şeker'in bir ilke imza atarak ürettiği cips görünümündeki mısır gevreği, yüksek sıcaklık ve basınç altında pişirildiği için hayvanlara yüksek enerji sağlarken, lezzeti nedeniyle de besi hayvanlarının iştahını arttırıyor. Yem Fabrikası Müdürü Ahmet Diler "Bu kapsamda fabrikamızda mısır pişirme makinelerini kurarak yeni bir yem üretmeye başladık. Sadece öğütülmüş mısırdan üretilen ve herhangi bir katkı maddesi içermeyen "mısır gevreği", öğütülmüş mısırın 185 derecede, barlık atmosfer basıncında, buhar ve su verilerek pişirilmesiyle elde ediliyor. Yüksek basınçtan sonra ürünün normal ortama alınmasıyla, kendiliğinden kabaran, cips görünümündeki bu yem, normal mısır yemine göre hayvanlar tarafından daha kolay hazmediliyor ve ürünün neredeyse tamamı sindirildiği için, et tutma oranını yükseltiyor, dolayısıyla da et verimini arttırıyor" dedi. mısır gevreği ile ilgili kısa bir değerlendirme yapan Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk ise ülkemizin hayvancılıkta iki tane temel problemi var. Birincisi verim. İkincisi besi materyalleri konusundaki yetersizliklerimiz. Bu iki problem hem üreticinin hem de tüketicinin kaybına sebep oluyor. Üretici maliyetli ürettiği için kazanamıyor, tüketici ise ürüne yüksek bedeller ödeyerek ulaşabiliyor. Yani üreten de tüketen de kaybediyor. Biz hayvancılıkta gelişmiş ülkelere göre aynı miktarda yem girdisiyle hayvan başına daha az süt alabiliyor, hayvan başına daha az et üretebiliyoruz. Bunun da iki tane temel sebebi var birincisi etçi ve sütçü ırklarla ilgili problemlerimiz. Bu ülkemiz hayvancılığının ciddi bir meselesi ve uzun vadede mutlak surette çözülmesi gereken bir problem. Ciddi ve yaygın ırk ıslahını esas alan bu konuda da Konya Şeker olarak biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Ülkemiz hayvancılığına kendi bölgemizden başlayarak etçi ve sütçü ırkları kazandırma konusunda önemli bir projeyi yürütüyoruz. Ancak bu mesele hemen ve bugünden yarına çözülebilecek bir mesele değil. Hayvan başına daha az verim almamızın ikinci sebebi ise hayvancılıkta verim artışını sağlayacak besi metot ve materyalini yaygın ve yeterince kullanamamamız. Bu mesele diğerine göre daha kısa sürede halledilebilir bir mesele. Bir şartla verim artışını sağlayacak uygun besi materyalini üretmek şartıyla. Yem Fabrikamızın AR-GE birimi ülkemizin hem kıt olan besi materyalinden tasarruf etmesini sağlayacak hem de üreticinin daha az yemle daha çok verim elde etmesini sağlayacak mısır gevreğini geliştirdi. Ülkemiz hayvancılığına hayırlı olmasını temenni ediyorum. Biz bunun benzer uygulamasını ABD ye yaptığımız bir ziyarette büyük çiftliklerde görmüştük. Bir çiftlikte mısırın haşlanarak hayvanlara yedirildiğini tespit etmiştim. O seyahatin dönüşünde hazmı kolaylaştıran ve yemin neredeyse tamamının ete dönüşmesini sağlayan bu metodu arkadaşlarımdan incelemelerini ve bu uygulamanın nasıl geliştirilebileceğine çalışmalarını istemiştim. Uzun ve titiz bir çalışma sonucunda Yem Fabrikamız mısır gevreğini geliştirdi ve bu ürünün çeşitli versiyonlarının denemesini bizzat çiftliklerimizde yaptı. Nihayet en az miktarda mısırla en yüksek verimin elde edildiği nihai ürünü geliştirdi. Bu ürünün kullanımın yaygınlaşmasıyla hem hayvan başına et verimi artacak, hem üretici daha az yem maliyeti ile daha çok et üretebilecek, hem de ülke olarak daha az besi materyali kullanarak daha çok et üretebileceğiz. Yani hem üretici kazanacak hem de ülkemiz kazanacak dedi. KOOPERATİF Ülkemiz İçin Fırsat Sevgili Kooperatifçi Dostlar, Dünya da kooperatifçiliğin en üst teşkilatı Uluslararası Kooperatifler İttifakı (The International Cooperatives Alliance-ICA) ile ilgili geçen sayılarda bilgi vermiş ve sizlere ICA nın Başkanı, Dame Pauline Green in selamlarını iletmiştim. Bu sayıda bu seneki etkinlikleri kapsamında ülke olarak yakalayabileceğimiz büyük bir fırsattan bahsetmek istiyorum. ICA, 118 yıldır 96 ülkeden farklı siyasi görüşlere sahip 271 üye ile barış, demokrasiye bağlılık ve siyasi tarafsızlık konusunda ilkeli bir tutum gösteren kooperatifçilik alanında Dünya nın en büyük örgütüdür. I. ve II. Dünya Savaşı, hatta soğuk savaş dönemlerinde bile mevcudiyetini bozulmadan koruyan tarihteki tek örgüttür. Devletler üstü, insanlık adına yaptığı çalışmalardan dolayı Birleşmiş Milletler tarafından danışmanlık statüsü tanınan ilk üç sivil toplum kuruluşundan biridir. Bu örgüt, her sene büyük organizasyonlar düzenleyerek kooperatifçiliğin önemini bütün Dünya ya anlatmaktadır. Bu konuda büyük başarılar elde edilmiştir. Dünya çapında büyük bir sermaye birikimi ve istihdam kaynağı haline gelerek özellikle gelişmekte olan ülkeler için umut ışığı olmuştur. Bu nedenle Birleşmiş Milletler 2012 yılını Kooperatifçilik Yılı olarak ilan etmiştir. Ülkemizden 4 örgütümüz (Türkiye Milli Kooperatifler Birliği, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği, Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği ve Türk Kooperatifçilik Kurumu) ICA ya (Avrupa Kooperatif Alt Teşkilatına - The Cooperatives Europe) üyedir. Bu örgütlerimiz son yıllarda ICA içinde önemli faaliyetlerde bulunmuşlar ve başarılar sağlamışlardır. Bunlardan en önemlisi geçtiğimiz Mayıs ayında, Avrupa bölgesi alt teşkilatı olan Avrupa Kooperatifleri Alt Teşkilatı nın İstanbul da yapılan Genel Kurul toplantısı ve müteakiben gerçekleştirilen çalıştaylarıdır. Avrupa nın en büyük kooperatif örgütünün İstanbul da böyle bir organizasyonu gerçekleştirmesi ülke kooperatifçiliği adına büyük bir başarıdır. Burada yapılan seçimlerde Yönetim Kurulu na, Türkiye den Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı İlhami TEKE seçilmiştir. ICAO Uluslararası Tarım Kooperatifleri Örgütü Yönetim Kurulu na daha önce Orman Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı Cafer Yüksel seçilmiştir. Ülkemiz tarım kooperatifle- Dr. Erhan EKMEN Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Teşkilatlanma Daire Başkanlığı Projeler ve Dış İlişkiler Çalışma Grubu Sorumlusu rinin ICA bünyesindeki bu başarıları ülkemiz adına övünç vericidir. Ülkemizde büyük bir atılım dönemine giren kooperatifçilik hareketinin, bundan sonra da gelişimini artan bir hızla devam ettirmesi gerekmektedir. Önümüzdeki günlerde bunun için güzel fırsat bulunmaktadır. Geçen sene Manchester da yapılan büyük genel kurul toplantısı bu sene Cape Town da yapılacaktır. Burada gelecek sene genel kurulun nerede yapılacağı kararı alınacaktır. Burada iyi bir kulis faaliyeti yürütülerek ICA büyük genel kurulu nun seneye ülkemizde yapılması sağlanabilir. Bu durum, Olimpiyatların ülkemizde düzenlenmesi kadar büyük önem taşımaktadır. Bu fırsatı yakalayabilmek adına özellikle tarım kooperatiflerimize ciddi sorumluluk düşmektedir. Bu sene 6 Temmuz da kutlanan Uluslararası Kooperatifler Günü nün teması kooperatif girişimlerin kriz zamanlarında güçlü oldukları konusunu vurgulanmakta ve bu durum tarım sektörü ile örneklenmektedir. ICA içinde FAO nun da etkisiyle tarım kooperatiflerinin etkinliği gün geçtikçe daha da artmaktadır. Bu nedenle kooperatiflerden sorumlu kamu kurumları ve kooperatif merkez birlikleri hep birlikte çalışmalı ve 2014 yılında bütün dünya kooperatiflerini ülkemizde buluşturmayı başarmalıdırlar. Bu konuda herkesin üzerine düşen sorumluluğu üstleneceğine inanıyor ve şimdiden Kurban Bayramınızı kutluyorum. KÖY-KOOP BURDUR BİRLİĞİ 29 EKiM CUMHURiYET BAYRAMI KUTLU OLSUN

15 Köy-Koop Haber Ekim 2013 TARIM 15 Hayvan Yemlerinde Nanoteknoloji Uygulamaları Dünyada 21.yüzyılın eşiğinde gıda, tarım, hayvancılık, otomobil sanayi, inşaat sektörü, tekstil, iletişim, tıp v.b alanlarda ileri teknolojiler hızla gelişerek kullanılmaktadırlar. Günümüzde, nanoteknoloji günlük yaşantımızda birçok alanda uygulanan ileri teknolojilerden birisidir. Nanoteknolojinin asıl konusu molekülleri oluşturan atomların kombinezonlarını değiştirerek farklı moleküller ve farklı maddeler yaratmaktır. Nano sözcük olarak, bir fiziksel büyüklüğün bir milyarda biri anlamına gelir. Bir nanometreyse metrenin bir milyarda birine eşit bir uzunluk birimidir. Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler nanoteknolojiyi geleceğin bilimi olarak görmekte ve öncelikli alan olarak değerlendirmektedirler. Amerika, Çin, Japonya, Almanya, Yunanistan, İsrail, İran, Asya ülkelerinden Hindistan, Çin, Güney Kore v.b ülkeler ciddi yatırımlar yapmakta ve bu yatırımlarından büyük ölçüde gelirler beklemektedirler. Ülkemizde de nanoteknoloji araştırma merkezlerimiz mevcut olup üniversitelerimizde ve araştırma merkezlerimizde gıda, tarım, hayvancılık ve diğer sektörlerde bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Ancak bu alandaki Ar-Ge çalışmalarının arttırılması gerekmektedir. Nanoteknoloji uygulamaları hayvan besleme alanında yem katkı maddelerinin üretimi, yemin kalitesi ve besleyici değeri, yemlerin sindirimi ve emilimi, yemlerin üretilmesi, işlenmesi, paketlenmesi, depolanması ve patojenlerin saptanmasında, hayvan genetiği, üremesi ve sağlığı ile biyoteknoloji alanlarında kullanılmaktadır (Saçaklı ve Cömert, 2012). Nanopartiküller kimyasal karakterlerine göre organik ve inorganik partiküller olmak üzere 2 büyük kategoriye ayrılmaktadırlar. Organik nanopartiküller (nonakapsüller olarak da adlandırılmakta ve esansiyel besin maddelerinin veya ilaçların taşınmasında bir araç olarak kullanılmaktadırlar) hayvan beslemede yemlerin fonksiyonelliğini değiştirerek veya iyileştirerek onların besleyici değerini artırmak için kullanılmaktadır. Nanopartiküller, vitaminler veya diğer besin maddelerinin tadını ve görüntüsünü değiştirmeksizin onları kaplayarak sindirim sisteminden kan dolaşımına taşınmasında yardımcı olmaktadırlar. Organik nanomateryaller nutrasötikler (hastalıkların tedavisinde veya önlenmesinde sağlığa yararları bilimsel olarak ispatlanmış, toksik olmayan, herhangi bir gıda ekstresi) gibi proteinler, yağlar ve şeker moleküllerini kapsamaktadır. Bitki özleri de yemlerde organik nanomateryal olarak kullanılmaktadır. İnorganik nanopartiküller ise titanyum dioksit, silikon dioksit, kalsiyum, magnezyum ve gümüş nanopartikülleri gibi pek çok inorganik bileşiği içermektedirler (Omaro v.d 2009). Hayvan besleme alanında inorganik nanomateryaller yemlerde bulunan bakterilerin öldürülmesi, yem katkı maddeleri üretimi, paketleme ve depolamanın yanı sıra suyun dezenfeksiyonunda da kullanılmaktadırlar. Yemlerde nanoteknoloji uygulamaları genel olarak aşağıdaki amaçlar için kullanılırlar: 1. Yemin Kalite ve Besin Değerinin Geliştirilmesinde Gıda ve yem endüstrisinde nanoteknolojinin birçok potansiyel uygulamaları vardır. Bu uygulamalar doğal gıda maddelerinin tat, lezzet ve diğer özelliklerini geliştirmek için küçük düzeyde değişikliklerle birlikte vücutta temel besin maddelerinin biyoyararlılığının arttırılması gibi büyük düzeyde değişiklikleri içermektedir (Food Safety Authority of Ireland, 2008). Nanoteknoloji uygulamaları hayvan yemlerinin modifikasyonu, ürün kalitesi ve değerinde olduğu gibi hayvansal üretimi geliştirmek içinde etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde hayvan yemlerinin çoğu besin değeri açısından yeterli düzeyde değildir. Bu nedenle de günümüzde hayvan beslemede yemlere nano ölçekli besin maddelerinin ilave edilmesi, küçük besin maddelerinin kullanımını ve protein sentezinin etkinliğini geliştirmek için etkili olan önemli yaklaşımlardan birisidir. 2. Yem Katkı Maddelerinin Üretimi Nano boyutta katkı maddeleri içeren bazı gıda ve beslenme ürünleri piyasada ticari olarak mevcutturlar (Brunori v.d, 2008).Örneğin nano boyutta katkı maddeleri ile ilgili Amerika Tarım Bakanlığı ve Clemson Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, gıda kaynaklı patojenleri azaltmak için zararlı bakterilere bağlanabilen biyoaktif polistiren nanopartikülleri içeren tavuk Dr. Nezaket CÖMERT Ziraat Yüksek Mühendisi nezaketcomert@yahoo.com yemi geliştirilmiştir (OECD 2010). Kanatlı sektöründe de modifiye montmorillonit nanokompositlerin kullanımının aflatoksinin olumsuz etkilerini ortadan kaldırabildiği özelliklerinin olduğu bilinmektedir (Shi et al. 2006). Polifenoller, mineraller ve mikrobesin gibi aktif maddelerin nanopartikülerle kaplanması bu maddeleri oksidasyondan korur ve istenmeyen tatları azaltır (Heller, 2006).Vitamin E, Omega 3, 6 ve 9 un ışık, ısı ve oksijen zararına karşı stabil kalabilmeleri için nanoteknoloji uygulamaları ile kapsülleme işlemi gerçekleştirilmektedir (Canham, 2007). 3. Yemlerin İşlenmesi, Paketlenmesi ve Depolanması Gıda ve yem sanayinde (işleme, paketleme ve depolama) nanoteknoloji uygulamaları tüketicilere ve üreticilere birçok potansiyel faydalar sunmaktadır. Nanopartiküllerin ultra ince boyutları ve dolayısıyla onların çok geniş yüzey alanı, onları birçok uygulamada geleneksel makro ölçekli yapılardan daha etkili bir şekilde fonksiyonel olmasını sağlar (Food Safety Authority of Ireland, 2008). Mikro ve nano eleklerin dahil olduğu yeni membran tipleri gıda ve yemin işlenmesi esnasında uygulanabilmektedirler. Bu eleklerin gözenekleri mikrometre ve nanometre aralığında yer almaktadır. Bu yeni tip membranlar, mineraller gibi değerli gıda ve yem maddelerinin işleme sırasında kaybolmalarını engellemek için kapsülleme işleminde kullanılırlar. Gıda ve yem işlemesindeki diğer gelişmeler, besin maddelerinin emiliminin arttırılmasını sağlamak için gıdalara nanopartiküllerin ilave edilmesini de içermektedir. Nanoteknoloji uygulamaları gıda ve yem sanayinde aktif ve akıllı paket olmak üzere iki yeni tip paketlemeye olanak sağlamıştır. Aktif paketlemeye örnek olarak gıda ve yem ile temas halinde bulunan oksijen, karbondioksit ve nemi önlemek için dağılmış kil nano tanecikleri içeren bir plastik film verilebilir. Akıllı paketleme ise çevresel koşullara cevap veren, kendi kendini tamir eden veya kimyasal ve patojen kontaminasyonu olduğu uyarısını paket rengini değiştirerek yapan nanomateryalleri içerir (Jones, 2006). 4. Yem Patojenlerinin Tespiti Gıda ve yem sanayinde karşılaşılan mikrobiyal güvenlik sorunlarının çoğu gıda / yem işleme ekipmanları ve mikroorganizmalar ile mikrobiyal sporların yüzeyle kontaminasyonuyla ilgilidir. Araştırmalar uzun süredir kirletici mikroflorayı yok etmek ve belirli çevre koşulları altında serbest kalabilen, antimikrobiyal bileşiklerle yüklenebilen kendi kendini temizleyen yeni nesil malzemeleri geliştirmek için yapılmaktadır (Carmen v.d, 2003). Nanomateryaller patojenlerin sadece tespitinde değil, çiftliklerden uzaklaştırılmalarında da kullanılmaktadırlar. Aynı zamanda patojenlerin tespitinin daha iyi düzeylerde olabilmesi için nanosensörlere de ihtiyaç duyulabilmektedir. Sonuç olarak, diğer sektörlerde olduğu gibi gıda, tarım ve hayvancılık Lizbon. Portekiz biliminin her alanında da nanoteknoloji uygulamaları için büyük bir potansiyel vardır. Bazı potansiyel faydalı uygulamalar ekonomik hayvansal üretimi destekleyebilir. Yeterli düzeyde araştırma ve yatırımlar uygun ileri teknolojileri geliştirmek için gereklidir. Ancak insanlık için faydalı olan tüm ileri teknolojilerde olduğu gibi nanoteknoloji uygulamalarının da etkilerinin gıda, tarım ve hayvancılık, insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkilerini belirlemek için daha çok bilimsel araştırmalara ve yatırımlara ihtiyaç vardır. KAYNAKLAR Brunori G., Jiggins J., Gallardo R., Schmidt O. (2008). The Second SCAR Foresight Exercise, Synthesis Report, New challenges for agricultural research: climate change, food security, rural development, agricultural knowledge systems, p EU Commission Standing Committee on Agricultural Research (SCAR). Carmen I. M., Chithra P. P., Qingrong H., Takhistov P., Liu S., and Kokini, J.L. (2003). Nanotechnology: A New Frontier in Food Science. Food Technology December.Vol. 57, No: 12. pp Canham, L.T. (2007). Nanoscale Semiconducting Silicon as a Nutritional Food Additive. Nanotechnology 18; (6pp). Food Safety Authority of Ireland. (2008). The Relevance for Food Safety of Applications of Nanotechnology in the Food and Feed Industries. Abbey Court, Lower Abbey Street, Dublin 1, Website: Heller, L Flavor firm uses nanotechnology for new ingredient solutions. Available From foodproductiondaily-usa.com/news/ ng.asp?id=69938 Jones, P. B C. (2006). A Nanotech Revolution in Agriculture and The Food Industry. June, ISB news report. Omara, I. A., Chwalibog, E. Sawosz. (2009). Applıcatıon Of Nanopartıcles Of Noble Metals In Anımal Scıence Revised Draft. Department of Basic Animal and Veterinary Sciences, University of Copenhagen. OECD (Organization for Economic Cooperation and Development). (2010). Report of the questionnaire on regulatory regimes for manufactred nanomaterials. Environment. Paris. Saçaklı, P., Cömert, N Nanotechnology and Its Applications on Animal Feeds Poster Bildiri, I. Uluslararası Tarım, Gıda ve Gastronomi Kongresi,15-19 Şubat 2012, Belek, Antalya. Shi, Y. H., Xu, Z. R. Feng, J. L. and Wang. C. Z. (2006). Efficacy of modified montmorillonite nanocomposite to reduce the toxicity of aflatoxin in broiler chicks. Animal Feed Science and Technology 129: Şubat PORTEKİZ ULUSLARARASI GIDA VE İÇECEK TİCARET FUARI 9º

16 16 KOOPERATİFÇİLİK Ekim 2013 Köy-Koop Haber Dünyadan Kooperatif Hikâyeleri Dr. Nezaket CÖMERT / Dr. Erhan EKMEN Değerli Kooperatifçi Dostlar, Dünyadan köşemizde sizlere bu sayıda Avrupa da tarım koşulları bize benzeyen ülkelerden kooperatif hikâyeleri anlatmaya devam edeceğiz. İtalya dan sonra bu sefer İspanya ya gidiyoruz. Krizler karşısında kooperatiflerin önemini vurgulayan bu hikâyeden hoşlanacağınızı umarız. Bu vesile ile Mübarek Kurban Bayramınızı kutlarız. Sadece Krıze Değıl Büyümeyede Odaklanmak Anecoop Kooperatifi Sadece Krizi Atlatmıyor, Aynı Zamanda Büyümeye Odaklanıyor... Akdeniz in en büyük sebze ve meyve tedarikçilerinden birisi olan Anecoop Kooperatifi nin sözcüsü Carlota Pardo, Talepleri karşılamaya ihtiyacımız var diyor ve bazı sorunlarının olduğunu ekleyerek, Bu sorunlardan birinin meyve ve sebze kooperatifi sektörü o kadar çok dağınık ki bir grup olarak sahip olmamız gereken güce sahip değiliz şeklinde ifade ediyor. Carlato Pardo yukarıda yaptığı açıklamalarına ek olarak Meyve ve sebze sektöründeki talebin dünya çapında çok az şirket tarafından karşılandığını fakat İspanya da yüzlerce kooperatifin bu sektörde tedarikçi konumunda olduğunu belirtiyor. Anecoop Kooperatifi, kendilerinin büyük rakipleri ile aynı seviyede bulunmasına yardımcı olan birleşmenin faydalarını göstererek, dünya çapındaki diğer meyve ve sebze işletmeleri için bir referans noktası olmuş. Bu kooperatif, üreticiyi temsil eden 79 üye kooperatifi birleşmenin faydalı sonuçlarına inandırarak birlikte daha ucuz işletme maliyetlerinin ve daha fazla pazarlık gücünün sağladığı faydalara ulaşmışlar. Anecoop Kooperatifi, sorunlu yerel ekonomiden ve taahhüt ettikleri sözleşmelerin getirdiği bağlayıcılıklardan dolayı problem yaşayan ve ayakta kalmak için mücadele eden diğer işletmelerin faaliyetlerini de temsil etmiş. Kooperatif, İspanyol iş sektöründeki birçok firma ile karşılaştırıldığında, son bir yıl içerisinde sağlam finansal sonuçlar oluşturduğu ve işgücünü devam ettirdiği görülmektedir. Carlato Pardo, kooperatif işletme modelinin zor zamanlarda kendi değerini kanıtladığını açıklayarak, Biz herhangi bir krizi atlatabilen bir iş modeliyiz diyerek üstünlüklerini ifade ediyor. Anecoop Kooperatifi, son zamanlarda özellikle çocukların sağlığı ve yaşamları gibi toplumsal konulara da odaklanmış. Çocukların daha fazla miktarlarda meyve ve sebze yemelerini teşvik için 2 yıl önce Büyüyen Gelecek adlı kampanya başlatmış. Bu kampanya, katılımcıları (çocukları) teşvik etmek için 28 gün süren Buket Yönetimi adlı bir online bir oyunu da eklemişler. Diğer yandan kooperatif, aile içinde yemek alışkanlıklarında, çocukların genel olarak daha az yemek yemelerinin altında yatan nedenler ile mücadele etmek için faaliyetlerde bulunuyormuş. Anecoop Kooperatifi, geçtiğimiz günlerde Fransa da aynı kampanyayı başlatmış. 2. ULUSAL BAĞCILIK ve ŞARAPÇILIK SEMPOZYUMU 31 Ekim, 1-2 KASIM 2013 DENİZLİ Ahilik ve Kooperatifçilik Ahilik Orta Asya dan Anadolu ya göç eden ve esnaflık yapan Türkler arasında Türk kültüründe mevcut işbirliği ve dayanışma geleneğinin İslam kültürünün etkisiyle şekillendiği sosyo ekonomik bir modeldir. Selçuklu ve Osmanlı döneminde Anadolu daki Türk esnaf ve sanatkârları arasında devletin ekonomik yapısının bel kemiğini oluşturan ve kendi kuralları ile hizmet veren devlet dışı örgütlenme şeklidir. Günümüzdeki odalara benzer yapısı yanında ağırlıklı olarak ekonomik ve sosyal faaliyetleri ile kooperatiflere de benzemektedir. Ahilik Hacı Bektaş Veli nin tavsiyesi ve Ahi Evran tarafından kurulan ticaret hayatında güzel ahlakın, dayanışmanın, yardımseverliğin ve de kardeşliğin hâkim kılındığı, tasavvufun da en güzel değerlerini taşıyan bir uygulamadır. Anadolu da 700 yüzyıldan fazla etkili olan sistem bu topraklarda milli birliğinin oluşturulmasında büyük rol oynamıştır. Türklerin Anadolu daki varlığını perçinleyen sosyo ekonomik uygulama olarak tarihe geçmiştir. Ahilik uygulaması birçok yabancı araştırmacının da dikkatini çekmiş ve çeşitli eserlerde ahiliğe de yer verilmiştir. Bu nedenle modern kooperatifçilik hareketinin oluşmasında ahiliğinde etkileri olduğu ifade edilmektedir. Ahilikteki dini ve vicdani sorumluluklar sistem içindeki gerek yöneticilerin gerekse üyelerin halka hizmetin hakka hizmet inancı içinde hareket etmesini sağlamış, işbirliği ve dayanışmada bireysel menfaatler yerine toplumsal menfaatler her zaman ön planda olmuştur. Kazanç hırsı içinde şahsi menfaatlerini ön plana alanlar sistemden her zaman dışlanmış ve cezalandırılmıştır. Ne yazık ki ahilikten sonra oluşturulan yapıların ahilik kadar etkin olduğunu söylememiz güçtür. Ahiliğin insana, dayanışmaya, paylaşıma, gelir adaletine verdiği önem kooperatifçilik hareketinde de en önemli unsurlardan biridir. Kooperatifçilikte de ortaya konan ilkeler bir ölçüde ahiliğe benzer yapıdadır. Bireysel menfaatten çok toplumsal menfaatler ön plandadır. Birlik, dayanışma ve sahiplenme kooperatifçiliğin en temel özelliğidir. Dünyada kooperatifçilik hareketinin başarısında topluma hizmet eden ve bu görevi ulvi bir duygu ile yerine getiren kişiler hareketin başarısında rol almışlardır. Halka hizmet vermeye ömürlerini adayan din adamları, öğretmenler ve de birçok toplum önderi kooperatifçiliğin gelişmesine liderlik ederek ekonomik ve sosyal hayatın gelişmesini sağlamışlardır. Günümüzde adından çok söz edilen İspanya Mondragon işçi kooperatiflerinin kurucusu José María Arizmendiarrieta, her zaman top- Ünal ÖRNEK Ziraat Yüksek Mühendisi uno58@hotmail.com lumsal çalışma düzeni ve duyarlılığı ile örnek gösterilen Japonya da kooperatifçiliğinin bugünkü seviyesine ulaşmasını sağlayan Toyohiko Kagawa bir din adamıdır. Bu nedenle kooperatifçilikte gelişmiş ülkelerde kooperatif liderlerinin doğru, dürüst ve toplumsal yaklaşımları yanında uygulanan istikrarlı hükümet politikaları bu ülkelerde ekonomide ve sosyal alanda toplumsal yaraların sarılmasında büyük rol oynamıştır. Bugün gelişmiş ülkelerin gelişmişliklerinin atında yatan gerçek neden kooperatifçilikte de gelişmiş olmalarıdır. Günümüzde de yaşanan ekonomik kriz karşısında sorunların çözümünde kooperatifler toplumsal görevlerini yapmaya devam etmektedirler. Dünyaca büyük firmalar bile sosyal fonlarının kullanılmasında kooperatifleri tercih etmektedirler yılının Birleşmiş Milletlerce Uluslar arası Kooperatifler yılı ilan edilmesinde de bu başarı hikayeleri etkin olmuştur. Günümüzde ise ahiliğin felsefesine en yakın uygulama kooperatifçiliktir. Yaş Çay Ürünü İçin Fark Ödemesi Desteği Tebliği Yayımlandı 2013 yılı yaş çay ürünü için kilogram başına, 12 kuruş fark ödemesi desteği yapılacak. Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeline Göre Yaş Çay Üreticilerine 2013 Yılı Yaş Çay Ürünü İçin Fark Ödemesi Desteği Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2013/56) ruhsatlı üretici olup, Kararnameden önceki yaş çay ürünü destekleme ödemelerine ilişkin kararnameler doğrultusunda yaş çay ürünü destekleme ödemelerinden faydalanmak için kamu ve/veya özel sektör işletmelerine başvuruda bulunan ve 2013 yılı üretim sezonunda da üreticiliği devam eden ruhsatlı üreticilerin belgeleri, 2013 yılı fark ödemesi desteği için de geçerlidir. Kamu ve özel sektör işletmeleri tarafından, bu üreticilere 2013 yılı üretim sezonunda sattıkları yaş çay miktarı üzerinden, üretici başvurusu olmaksızın 2013 yılı fark ödemesi desteği düzenlenir. Ancak kamu ve/ Ülkemizde de 150 yılı aşan tarihsel süreçte kooperatiflere liderlik yapan başta öğretmenler olmak üzere birçok gönüllü kooperatifçimizin başarı hikayeleri oluşturmada ne denli etkili olduğu görmekteyiz. Tabii işin üzücü yanı ahilik gibi bir gelenekten gelen ülkemizin halen gelişmiş ülkelerdeki gibi bir kooperatif yapısına sahip olamamasıdır. Kooperatiflerimizin sorunların çözümü ve daha etkin çalışmalar yapmak için çözüm yaratacak yasal düzenlemeler beklenmesidir. Bazı çevrelerin ve kişilerin ahilik gibi bir toplumsal deneyime sahip olduğumuzu görmeden kooperatifçiliği bize uzak gibi değerlendirmeleridir. Her ahilik haftasını kutlarken bilmemiz ve unutmamamız gereken gerçek kooperatiflerin günümüzün ahilik sistemi olduğudur. Ahilik nasıl bize yabancı değilse kooperatiflerde yabancı değildir. Ahiliğin tasavvufi değerleri bir ölçüde kooperatifçilik ilkelerine yansıyan manevi değerleridir. Ecdadın bu topraklarda kalıcı olması ve güçlenmesindeki anahtar rol nasıl ahilik ise bugün ülkemizin toplumsal olarak kalkınmasındaki anahtar rol kooperatiflerdir. Kooperatifler toplumsal dayanışmayı ve adaletli paylaşımı dikkate alan halka hizmet yerleridir. Buralarda hizmet vermek halka olduğu kadar insanlığa ve hakka da hizmet etmektir. Ahilik haftasını kutlarken dileğimiz bu inanç içindeki insanların çağımızın ahilik hareketi olan kooperatifçiliğe katkı sağlaması ve önderlik etmesidir. Hepimizin ahilik haftası kutlu olsun. veya özel sektör işletmelerine 2013 yılı üretim sezonunda sattıkları yaş çay nedeniyle, bu fark ödemesi desteğinden ilk defa yararlanmak isteyenler ile bu yıl farklı özel sektör işletmelerine yaş çay satan ruhsatlı üreticiler, 27/12/2013 tarihi mesai bitimine kadar çiftçi belgesi ve başvuru dilekçesi ile birlikte T.C. kimlik numarasını beyan ederek yaş çay sattıkları kamu ve/veya özel sektör işletmelerine başvururlar.

17 Köy-Koop Haber Ekim 2013 ÇEVRE 17 Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği ve Sulama Birlikleri Derneği nin Su Kanunu Tasarı Taslağı Üzerine Görüş ve Önerileri I) Madde 6 daki Ulusal Su Planı: Bakanlıkça, su kaynaklarının miktar ve kalite açısından mevcut ve gelecekteki durumu dikkate alınarak; sosyal, ekonomik ve ekolojik ihtiyaçları karşılayacak bir Ulusal Su Planı hazırlanır. ın kapsamında bu ulusal su planının hazırlanma nedenlerinin yanı sıra ülkemizde Su Güvenliği ve Gıda Güvenliğini sürdürülebilir olarak sağlamanın temel ilkeleri de yer almalıdır. II) Su Yasası Tasarısı Taslağında Ulusal Su Planının Temel İlkeleri yer almalıdır. Havza Yönetim Planı bu temel ilkeler ve anlayış çerçevesinde hazırlanmalıdır III) Tasarı Taslağının Havza Yönetim Planı başlıklı (7) nci maddesinde Bakanlığın yapacağı koordinasyonda hangi hususların yer alacağı belirtilmemiştir Öte yandan, bu konunun Bakanlık tarafından hazırlanmasında uygulanacak usul ve esasların yönetmelikle belirlenmesi hükmü sıkıntı yaratabilir. Bu nedenle düşünülen yönetmelikte yer alması istenilen hususların Kanun maddesi olarak düzenlenmesi gerekir. IV) Tasarı Taslağı nın Taşkın kontrolü ve taşkın yönetim planı başlıklı (8) ci maddesinde Taşkın Yönetim Planı nı hazırlayacak veya hazırlatılan planı kontrol edecek kurumun belirtilmesi uygun olacaktır. Bu durum yetki karmaşasını ortadan kaldıracaktır. V) TBMM inde halen görüşülen yeni Mahalli İdareler Kanununa konulan hükümlerle Doğal Mineralli suların tahsis ve işletme yetkisi Büyükşehir Belediyelerine verilmektedir. Bu nedenle tasarı taslağının (10) cu maddesinin değişmesi gerekmektedir. Tasarı taslağının (10) cu maddesinin 5. bendinde yer alan bakanlıkça yapılacak denetimlere ait usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir. Gerektiğinde denetleme yetkisi DSİ Genel Müdürlüğüne, İl Özel İdarelerine, Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına devredilebilir denmektedir. Ancak. İl Özel İdarelerinin ve Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının idari yapılarının yeniden düzenlenmesi gündemde olduğundan 10. Maddenin bu husus dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi ve izleme denetim görevinin sadece DSİ Genel Müdürlüğüne verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. VI) Tasarı taslağının 13. Maddesinin 7. Bendinde tahsislerin maksat ve şartlarında değişiklik yapmaya ve gerektiğinde tahsisi edilen su miktarını azaltıp çoğaltmaya veya su tahsisini kaldırmaya Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yetkilidir. denmektedir. Burada taslağın daha önceki maddelerinde Havza su tahsisi planı Bakanlıkça yapılır veya yaptırılır denmekte ve DSİ Genel Müdürlüğü nün bu planın hazırlanmasında yer alıp almayacağı belli olmamaktadır. DSİ Genel Müdürlüğü sadece havza su tahsisi heyetinin karara bağladığı tahsisleri uygulayan bir kurum olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle DSİ Genel Müdürlüğüne bu maddede verilen su miktarını azaltıp çoğaltma ve hatta tahsisi kaldırma yetkisi diğer maddelerdeki görev ve yetkilendirmelerle çelişmektedir. Suyun tahsisinin havza su tahsisi heyeti tarafından karar bağlanıp DSİ Genel Müdürlüğünce azaltılıp çoğaltılması ve hatta kaldırılması maddesinin uygun ve uygulanabilir olabilmesi için DSİ Genel Müdürlüğünün Su yun tahsisinde de de etkin bir şekilde yetkili olması gerektiği düşünülmektedir. Yine bu maddede Suyun nitelik, nicelik ve tahsis maksadı yönünden özelliğini olumsuz şekilde etkilemeyecek ilave kullanımlara izin verilebilir. Denmektedir. Bu iznin hangi kurum tarafından verileceği bu maddede açık bir şekilde belirtilmelidir. VII) Tasarı Taslağında Su Yönetimi Yüksek Kurulu nun amacının üst düzey koordinasyon ve işbirliği sağlamak olduğu belirtilmektedir. 9 Bakan dan oluşan kurulun yapısı incelendiğinde, bir erk olarak koordinasyon ve işbirliğini sağlamak üzere etkili kararlar alabilmesi zor olacaktır. Bu kurulun ancak uzman bir komisyonun önerilerinin uygulanmasını koordine edecek bir işlev üstlenebileceğini, bu durumda da bu kararları oluşturacak uzman komisyonun nasıl oluşturulacağının belli olması gerektiği düşünülmektedir. VIII) Yasa tasarısı Taslağı nın 11 Maddesinin 3ncü bendindeki Su Yönetimi Yüksek Kurulu nun toplantılarına davet edilebilecek kuruluşlar arasında su kullanıcı örgütleri de yer almalıdır. IX) Yasa Tasarısı Taslağı nın 12. Maddesindeki Havza Su tahsisi planları yapılır veya yaptırılırken Nehir havzaları veya Nehir havza bölgeleri ile Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modelindeki 30 tarım havzasının birlikte ele alınması gerekir. Bu hususun havza su tahsisi planlarını karara bağlayacak havza su tahsisi heyetince de dikkate alınması için bu heyette su kullanıcı örgütlerinden ( (Sulama Kooperatifleri ve Sulama Birliklerinden )mutlaka birer temsilci yer almalıdır. X) Esası havza ölçeğinde su yönetimi yapılmasına yönelik olan bir yasa tasarısında Havza Su Tahsis Heyeti nin nasıl oluşacağı yasa içinde belirlenmeli ve yönetmeliğe bırakılmamalıdır XI) Yasa Tasarısı Taslağında Havza Su Tahsisi Planının Bakanlığın hangi birimi tarafından yapılacağı veya yaptırılacağı belirtilmelidir. XII) Yasa Tasarı sının 19. Maddesinde su kaynakları yönetiminde kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyetleri arasındaki koordinasyonun merkezde ve havzalarda bakanlık tarafından sağlanacağı yer almaktadır. Bu da Bakanlığın Nehir havzası veya Nehir Havza Bölgesi ölçeğinde kurumsal bir yapılanmaya ihtiyacı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çok önemli ihtiyacın hangi kurumsal yapı ile giderileceği tasarıda yer almalıdır. XIII) Taslağın 16. maddesinin 3 üncü bendine, Bakanlıkça temin edilen bilgilerin Bakanlık tarafından kamu kurum ve kuruluşları ile Sulama faaliyeti hizmetini Yürüten Sulama Birliği ve Sulama Kooperatiflerine ibaresinin eklenmesi uygun olacaktır. XIV) Taslağın 22. Maddesin 5. bendinde Su ücretleri, DSİ tarafından genel hükümlere göre takip ve tahsil edilir. İfadesinde DSİ tarafından tahsil ve takip edilecek olan ücretlerin hangi su ücretleri? olduğu açıkça belirtilmelidir. Tasarının Tümü Üzerine Görüş Ve Öneriler Yasa tasarısı taslağı su kullanıcı örgütlerini ve suyun %75 inin kullanıldığı sulama sektörünü yeterince dikkate almadan hazırlanmıştır. Buna rağmen bu yasa tasarısı ile ülkemizin su yönetimi geçmiştekinden daha olumlu olarak bütüncül bir yapıya kavuşacaktır. Ancak bu yasa tasarısının kurumsal yapıyı ve mevcut kurumlar arasındaki yetki ve sorumlulukları yeterince tanımlayamadığı görülmektedir. Bu nedenle tasarının gerekli düzenlemeler yapılmadan yasalaşması durumunda uygulamada bazı sorunlar yaratabileceği düşünülmektedir. Bunların yanı sıra Yasa Tasarısı Taslağındaki suyun tam maliyetinin karşılanması anlayışı ülkemizin sosyo-ekonomik gerçekleri ile uyumlu bir anlayış değildir. Özellikle bu ilkenin tarım kesiminde yaşama geçirilmesinde sosyo-politik sıkıntıların doğmasına neden olacağı açıktır. Ülkemiz birçok alanda hızlı bir değişim ve dönüşüm içinden geçmektedir. Bu nedenle Su yasa tasarısı taslağında yer alan düzenlemeler kurumsal yapıdaki yenilenmeler ve diğer alanlardaki yasal ve idari düzenlemeler ile birlikte ele alınmalıdır. Böylece bu geçiş döneminde ortaya çıkabilecek idari yönetim zafiyetleri nedeniyle su kullanıcıların zarar görmesi önlenmelidir. Sera Gazı Salınımında İlk Üç: ABD, Çin ve Gıda İsrafı Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından yayınlanan Gıda İsrafının Ayakizi raporu, çöpe giden gıdalardan yıl boyunca yayılan sera gazlarının 3.3 milyar ton karbondioksit eşdeğeri olduğunu ortaya koydu. Roma da düzenlenen bir basın toplantısı ile tanıtılan rapor gıda israfının çevresel etkilerinin incelenmesi açısından bir ilk olma özelliğini taşıyor. Tarladan son kullanıcıya, tüm gıda tedarik zincirinin kapsayan rapor çevresel etkileri incelemenin yanında, bu israfın hangi kaynaklarda ve hangi ürün gruplarında oluştuğunun da belirlenmesini hedefliyor yılında beklenen 9 milyar insanı besleyebilmesi için mevcut gıda üretimini %60 oranında arttırması gereken dünyada her gece 870 milyon insan yatağa aç giriyor. Buna karşın israf edilen gıda miktarı korkunç boyutlarda. Gıda ve Tarım örgütünün verilerine göre her sene 1.3 milyar ton gıda üretimden tüketime kadar olan zincir içerisinde bir şekilde israf oluyor. Bu israfın %54 ü tarladan işleme tesislerine kadarki süreçte, kötü hasat yöntemleri ya da depolama sorunları nedeniyle gerçekleşirken, %46 lık kısım gıda işleme tesislerinde, ürünlerin satış noktalarına ya da tüketiciye taşınması sırasında ve son olarak tüketicilerin elinde gerçekleşiyor. Gelişmiş ülkelerde israfın daha büyük bir kısmı tüketici tarafında yaşanmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerde üretim sürecindeki kayıplar daha büyük rol oynuyor. Kayıpların ekonomiye getirdiği fatura hayli yüklü. Gıdayla birlikte israf edilen ekonomik değer tam 750 milyar dolar, yani İsviçre nin GSMH sına eşit. Raporun çevresel etkiler konusundaki bulguları tarım ve gıdanın neden çevre mücadelesinin en önemli alanlarından birisi olması gerektiğini ortaya koyuyor. İsraf edilen 1.3 milyar ton, ekili tarım arazilerinin %28 inde yapılan tarım faaliyetlerinin boşa gitmesi anlamına geliyor. Tarım arazisi olarak kullanma bahanesinin dünyanın dört bir yanında ormanları nasıl katlettiği düşünülürse bu israfın önüne geçmenin biyoçeşitliliğin korunmasına ve ekolojiye getireceği faydaları tahmin etmek mümkün. Su kullanımı konusunda da israf edilen gıdalar çarpıcı rakamlara dönüşüyor. Yıl boyu israf edilen gıdaları yetiştirmek, işlemek ve ulaştırmak için harcanan su Avrupa nın en uzun nehri olan Volga nın yıllık su akışına eşit, yani 250 km3. Bu kadar su tüm dünyanın mesken su ihtiyacını karşılayacak boyutta. İsrafın bir diğer boyutu da iklim değişikliği ile ilgili. Kullanılamayan gıdaların üretimi, işlenmesi, taşınması için kullanılan enerji nedeniyle açığa çıkan sera gazları, israf edilen gıdaların çürümesi nedeniyle ortaya çıkan sera gazlarıyla birleştirildiğinde yıllık 3.3 milyar ton CO2 eşdeğeri sera gazının gıda israfı nedeniyle atmosfere salındığı ortaya çıkıyor. Bu demek oluyor ki Gıda İsrafı isimli bir ülkemiz olsaydı, sera gazları salımı konusunda bu ülkeyi geçebilen sadece iki dev olacaktı: ABD ve Çin. Konu ile ilgili konuşan Gıda ve Tarım Örgütü yöneticisi José Graziano da Silva Çiftçiler, balıkçılar, gıda üreticileri, süpermarketler, yerel yönetimler, hükûmetler ve tüketiciler; hepimiz gıda tedarik zincirinde israfın oluşmasını engelleyici değişiklikler yapmalı ve israfa engel olamadığımız yerlerde yeniden kullanım ve geri dönüşüm yollarına başvurmalıyız çağrısında bulunurken, örgüt önerilerini şöyle sıralıyor; Gıda İsrafını Kaynağıda Engelle: Sadece daha iyi hasat ve depolama yöntemleri geliştirmekle sınırlı kalınmamalı, arz-talep dengelerini analiz edereken daha iyi planlama yapılan bir atılım gerçekleştirilmeli. Tekrar Kullanıma Kazandır: Satışa uygun olmadığı düşünülen ürünler ikincil pazarlarda kullanıma kazandırma (meyve reyonunda satılmayan meyvelerin meyve suyu yapımında kullanılması gibi) veya ihtiyaç sahiplerine ulaştırılarak çöpe gitmekten kurtarılmalı. İnsan kullanımı için hiç bir şekilde elverişli olmayan ürünler hayvan yemi olarak kullanılmalı. Kurtar ve Geri Dönüştür: Çöpe gidecek gıdaları toplayarak kompost, biyogaz gibi ürünlere dönüştürecek uygulamalar yaygınlaştırılmalı.

18 18 HAYVAN HASTALIKLARI Ekim 2013 Köy-Koop Haber Leptospiroz Hastalığı Leptospiroz, hastalık oluşturan Leptospira türlerinin sebep olduğu, yabani ve evcil memeli hayvanlarda görülen, sıklıkla fare ve rat gibi kemirgenlerle taşınan ve insanlara bulaşan bir hastalıktır. Tüm dünyada ve ülkemizde de görülen bir infeksiyon olmasının yanında bu hastalığa en çok tropikal bölgelerde rastlanmaktadır. Bataklık ateşi, yedi gün ateşi, Weil hastalığı gibi birçok isimle de anılan leptospiroz günümüzde dünyada yaygın olarak görülen bir zoonoz (hayvanlardan insanlara bulaşan) hastalık olarak kabul edilmektedir. Dünyadaki yıllık görülme sıklığı ılıman bölgelerde 0,1-1/ , tropikal bölgelerde / arasında değişmektedir. Leptospiroza, genel adı Leptospira olan uzun sarmal mikroorganizmalar (spiroket) neden olmaktadır. Bu etken grubu içerisinde toprakta bulunan ancak hastalık oluşturmayan türler de mevcuttur. Dünyada farklı coğrafik bölgelerin her birinde hâkim olan farklı leptospiralara rastlanabilmektedir. L. interrogans insanlarda ve hayvanlarda görülen infeksiyonların en önemli nedenidir. Leptospiralar daha çok sulu, sıcak ve alkali topraklar ile bataklıklarda bulunmaktadır. Hayvan ve insan vücudu dışında suda ve toprakta aylarca canlı kalabilmektedir. Tuzlu suya dirençli olmadıkları halde deniz suyunda 24 saat yaşayabildikleri bilinmektedir. Leptospira cinsi bakteriler, ısının 22ºC nin üzerinde olduğu bölgelerdeki sularda aylarca kalabilirler. Çevre ısısına ve kuruluğa dirençli bir bakteri olması nedeniyle sular çekildikten sonra su depolarında, su kuyularında, bodrum katlarında, çamurlu ve alkali ortamlarda canlılığını aylarca koruyabileceği unutulmamalıdır. Hastalık ilk kez 1886 da Alman asıllı hekim Adolf Weil tarafından bulunmuştur. Titreme ile yükselen ateş, kas ağrıları, karaciğer ve dalağın büyümesi, böbrek iltihabı ve sarılık hastalığın tipik bulguları olarak değerlendirilmiş ve buna atfen Weil Hastalığı adını almıştır. Bu gelişmelerden 20 yıl kadar sonra 1907 yılında Stimson tarafından sarıhumma salgını sırasında ölmüş olan bir hastanın böbreğinden ilk kez leptospira spiroketleri izole edilmiştir. Daha sonra ise Inaba ve arkadaşları 1916 yılında Japon maden işçilerinden, Uhlenhut ve Fromme 1946 yılında Fransa da siper hastalığına yakalanmış Alman askerlerden leptospiraları izole etmeyi başarmışlardır. Ülkemizdeki ilk leptospiroz vakasının ise 1915 yılında bildirildiği bilinmektedir. Hastalığın doğadaki en önemli kaynağı kemirgenlerdir. Fareler hastalığın taşınmasında en önemli rolü oynar. Bunun dışında tilki ve gelincik gibi vahşi kemirgenler ile, tüm çiftlik hayvanları ve köpekler infeksiyonun yayılmasında önemli kaynak ve taşıyıcılardır. Leptospira taşıyıcı hayvanlarda genel olarak hastalık tablosu oluşturmaz. Kemirgenlerde ve diğer hayvanlarda leptospiralar böbreğe yerleşirler ve yıllarca idrarla atılarak suya, toprağa ve çevreye yayılırlar. İnsanlara bulaşma sıklıkla infekte hayvan idrarı ile kontamine olmuş sulara temas ile olmaktadır. Etken derideki yaralardan veya göz, ağız, burun gibi muköz membranlardan vücuda girmektedir. İnsandan insana bulaşma bildirilmemiştir. Etken, infekte hayvanların idrarı ile kirlenmiş sularla sulanmış sebzelerde de bulunabilmektedir. Bu hastalıkta bazı meslek gruplarının yüksek risk taşıdığı bilinmektedir. Çiftçiler, özellikle çeltik tarımı ile uğraşan işçiler, mezbaha işçileri, madenciler, avcılar, veteriner hekimler, gemiciler, kanalizasyon işçileri ve askeri personelin hastalığa yakalanma riski daha yüksektir. Leptospirozun yayılmasında ve insanlara bulaşmasında hayvanların fazla sayıda ve toplu halde bulunmalarının önemi fazladır. Örneğin pirinç üretiminde çalışanlarda infeksiyonun daha çok farelerin çoğaldığı mevsimlerde görüldüğü bildirilmektedir. Mevsimsel etki de hastalığın yayılmasında önemli bir faktördür. Etken sulu ve sıcak ortamları sevdiğinden, yağışın fazla olduğu zaman- Arş. Gör. Güzin İPLİKÇİOĞLU ÇİL A.Ü. Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı larda bu hastalık artmaktadır. Tropikal bölgelerde özellikle yağmurlu mevsimlerde sebebi bilinmeyen ateşin en önemli nedeni leptospirozdur. Örneğin Sri Lanka da özellikle aşırı yağışların ardından ortaya çıkan ciddi leptospiroz salgınları bildirilmiştir. Sadece 2008 yılı içerisinde resmi kayıtlara geçen toplam leptospiroz vaka sayısı 7423 ve ölümle sonuçlanan vaka sayısı ise 207 dir (% 2,6). Bu olgular en az Ocak ayında, en fazla ise Eylül ayı içerisinde saptanmıştır. Leptospiroz, gelişmekte olan ülkelerin hastalığı olmasına rağmen, gelişmiş ülkelerde de rafting, balıkçılık, yüzme gibi su sporlarına veya çeşitli hobi aktivitelerine bağlı olarak gözlenebilmektedir. Malezya nın Borneo bölgesinde 2000 yılında yapılan su sporları müsabakası esnasında 158 yarışmacının % 44 ünde leptospiroz bulguları ortaya çıkmıştır. ABD de bir triatlona katılan atletlerde muhtemelen yarış sırasındaki 1,5 millik yürüyüşten kaynaklanan leptospira infeksiyonu bildirilmiştir. Leptospiroz salgınlarının bir diğer özelliği de doğal afetler sonrası görülme oranının yüksek olmasıdır. Aşırı yağışlar ve sel baskınları gibi çevreyi değiştiren faktörler, hayvanlarda taşıyıcılığa neden olarak infeksiyonun yayılmasına katkı sağlamaktadır. İnsanların büyük kısmının salgınlara neden olan taşkın sulara devamlı olarak maruz kalması, salgınların ortaya çıkışını kolaylaştırmaktadır. Temmuz 2000 de şiddetli yağmurlardan sonra sular altında kalan Hindistan ın Mumbai şehrinde, devlet hastanesine müracaat eden yetişkinler arasında bir çok leptospiroz olgusu görülmüştür. Aynı dönemde nedeni bilinmeyen ateşli hastalık geçiren 93 çocuğun % 32 sinde leptrospiroz saptanmıştır. İnsanlarda leptospiroz, belirtisiz seyreden bir klinik tablodan, ölüme sonuçlanabilen çoklu organ hastalığına kadar değişik şekillerde görülür. Evcil hayvanlarda ve insanlarda çok farklı klinik bulgularla ortaya çıkabilmektedir. Leptospirozun kuluçka süresi ortalama 1-2 haftadır. İnsandaki enfeksiyonlarda semptom görülmeyebilir. Fakat grip benzeri hafif hastalıktan, sarılık ve böbrek bozukluklarına kadar değişen klinik tablolar oluşturabilir. Tedavi başta penisilin olmak üzere, çeşitli antibiyotikler ile yapılmaktadır. Hayvanlarda özellikle, sığır, koyun, keçi ve domuzlarda septisemi, anemi, böbrek bozukluğu ile karakterizedir. Kemirgenlerde, etkeni taşıyanlarda çoğunlukla herhangi bir semptom IPCC Uyarıyor; Küresel İklimdeki Isınma Olağandışı! gözlenmemektedir. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda canlı muayene sırasında ateş, anemi, sarılık dikkati çeker. Bu hastalık için en tipik bulgu idrarda görülen kandır. İdrarın renginin kırmızı veya şarap rengine değişmesi hastalıktan şüphe edilmesini gerektirmektedir. Ancak sarılık veya babezyoz gibi idrarda kanın bulunduğu diğer hastalıklarla karıştırılmamalıdır. Kesilen hayvanlarda bulguların gözleneceği organlar karaciğer ve böbrektir. Karaciğer çoğu vakada büyümüş ve koyu sarı renktedir. Böbrekler de koyu hatta bazen siyah renk almıştır. İdrar kesesinde kırmızı idrar varlığı da ölmüş ya da kesilmiş hayvanlarda hastalığın teşhisi açısından önemlidir. Deri altında sarılık görülmesi de bulguları desteklemektedir. Hastalıkla mücadele de insan, hayvan ve çevre bir arada değerlendirilmelidir. Özellikle hastalığın yayılması ve bulaşmasında en önemli faktör olan fareler ve diğer kemirgenlerle mücadele ilk planda yapılması gerekenlerdendir. Riskin yüksek olduğu bölgelerdeki hayvanların hastalığa karşı aşılanması da diğer bir önlemdir. Leptospiroza yakalanma riski yüksek meslek gruplarındaki insanların bu konu ile ilgili olarak bilinçli ve dikkatli olmaları gerekmektedir. Koruyucu giysiler giymek, hayvanlarla temas eden su kaynaklarını kullanmamak gibi basit önlemlerle hastalığın bulaşması engellenebilmektedir. Hastalığın bulaşmasında en büyük rolü oynayan kirli suların, korunma ve kontrolde de önemi büyüktür. Temiz olmadığı bilinen sularda yüzmek, balık tutmak gibi faaliyetlerden kaçınılmalıdır. Et Muayenesi Bakımından Önemi: Hastalık etkenleri insanlara geçtiğinden, hastalıklı hayvanların kesilmeden imha edilmesi gerekir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli IPCC nin 5. değerlendirme Raporunu açıklandı. IPCC 2007 den beri ilk kez Değerlendirme Raporu yayımladı Birleşmiş Milletler Çevre Programı nın insanların neden oldukları iklim değişikliğini değerlendirmek amacıyla oluşturduğu Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) İsveç in başkenti Stockholm de gerçekleşti. Aralarında hükümet yetkilileri ve uzmanların da bulunduğu 100 ülkeden 252 delegenin katıldığı panelde, iklim değişikliğindeki son gelişmeler rapor haline getirilerek kamuoyuna duyurudu. 39 Ülkeden 800 den fazla bilim insanının katkıda bulunduğu, Türkiye de dâhil olmak üzere IPCC ye üye bütün ülkelerin üzerinde anlaştığı rapor net bir gerçekliğin altını çiziyor. IPCC nin önceki raporlarında iklim değişikliğinin insan nedenli olduğunu kesin olarak iddia etmiyordu. Bu rapor ise kesinlikle insan nedenli olduğunu ortaya koyuyuor: Küresel iklimdeki ısınma olağandışı! Atmosfer ve okyanuslar ısındı, kar ve buz miktarları azaldı, ortalama deniz düzeyi yükseldi ve sera gazlarının atmosferdeki birikimleri arttı. Hem gezegenimiz hem de bizler büyük risk altındayız. Rapordan satırbaşları; Geçen 30 yıl küresel ölçekte 1850 den beri kaydedilen en sıcak birbirini takip eden 30 yıl, 21 inci yüzyılın ilk 10 yılıysa en sıcak 10 yıl. Karbondioksit ve metan gibi sera gazlarının atmosferdeki miktarı bugün itibariyle en azından son 800 bin yıllık dönemde hiç olmadığı kadar yüksek bir düzeye çıktı. İnsan türünün son 800 bin yıldır dünya üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Dolayısıyla atmosferde şu andaki kadar yüksek bir sera gazı düzeyi hiç yaşanmadı. Grönland ve Antarktika da buz kalkanları geçen 20 yıllık dönemde kütle kaybetti, buzullar neredeyse yüzeysel ölçekte küçülmeyi sürdürdü ve Kuzey Kutup deniz buzu ve kuzey yarımküre ilkbahar kar örtüsü alansal olarak küçülmelerini sürdürüyor. Okyanuslar atmosfere salınan insan kaynaklı karbonun yaklaşık yüzde 30 unu emmiş ve bu da okyanusların asitlenmesine yol açtı. 19 uncu yüzyıl ortasından beri gözlenmiş olan deniz düzeyi yükselmesi hızı önceki 2 bin yıllık dönemdeki ortalama yükselme oranından daha büyük. Küresel ortalama deniz yüzeyi döneminde 19 santimetre yükseldi. Soğuk gün ve gecelerin sayısı azaldı, sıcak gün ve gecelerin sayısı arttı. Bazı bölgelerdeki sıcak hava dalgalarının sıklığında artış gözlendi. Kuvvetli yağış olaylarının sayısının arttığı kara alanları bu olayların azaldığı alanlardan daha geniş. Küresel ısınma 2100 yılı sonrasında da sürecek dönemine göre dönemindeki küresel ortalama yüzey sıcaklığı değişikliği olasılıkla 0.3 derece ile 0.7 derece aralığında olacak. IPCC raporu bir uyarı niteliği taşıyor. Stockholm de toplantı devam ederken, İstanbul da bir basın toplantısı düzenleyen Türkiye İklim Ağı bir açıklama yayınladı. Buğday Derneği, Doğa Derneği, Doğa Koruma Merkezi, EUROSOLAR Türkiye, Greenpeace Akdeniz, KADOS, TEMA, Yeryüzü Derneği, Yeşil Düşünce Derneği, Yeşilist, WWF-Türkiye ve 350 Ankara dan oluşan İklim Ağı, açıklamasında hükümete de çağrıda bulunularak Türkiye nin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda benimsediği bekle ve gör politikasını terk edip, iklim biliminin gösterdiği doğrultuda harekete geçmesi için IPCC raporu bir uyarı niteliği taşıyor. dendi. Raporun detayına: ipcc.ch/pdf/reports-nonun-translations/turkish/capture-dioxidestorage-tr/c1-introduction-tr.pdf adresinden ulaşabilirsiniz. IPCC, 1998 de BM nin iki alt kurumu olan Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından kurulmuş bir panel. IPCC iklim değişikliği konusunda var olan bilimsel çalışmaları eleştirel bir gözle derleyerek, ilgili sonuçları kapsamlı ve güvenilir biçimde insanlığın hizmetine sunuyor. IPCC nin bir diğer amacı da, bilimsel sonuçlara göre karar vericilere tavsiyelerde bulunmak. IPCC, şimdiye kadar dört adet değerlendirme raporu hazırladı. Bu raporlarda, son bilimsel tahminlere göre iklim değişikliğinin geldiği noktayı inceledi. Stockholm de yapılan ve dünya çapında 1000 e yakın bilim insanının katkı sunduğu, 5 inci Değerlendirme Raporu nda ise iklim değişikliğinin bilimsel temelleri ve gelecek ile ilgili öngörüleri paylaştı.

19 Köy-Koop Haber Ekim 2013 TOPRAK 19 Toprağa Karışan Tarım İlaçlarının (Pestisitlerin) Davranışları, Çevre ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri -II- Toprak çok sayıda fiziksel ve kimyasal olayın aynı anda gerçekleştiği karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle bu noktadan itibaren bahsedeceğimiz olguların büyük oranda aynı süreçlerde gerçekleştiğini aklımızda tutmalıyız. Toprağa uygulanan veya ağaçtan toprak yüzeyine düşen pestisitler (i) güneş ışığı etkisi ile parçalanarak yok olabilir; (ii) taşınabilir; (iii) toprak tarafından emilebilir; (iv) bitkiler tarafından alınabilir; (v) toprakta yaşayan mikroorganizmalar tarafından tüketilebilir veya farklı maddelere dönüştürülebilir ve son olarak (vi) toprak profili boyunca yeraltı sularına kadar yıkanarak yeraltında birikebilir. Taşınma olayı nasıl gerçekleşir? Pestisit kalıntıları suyla temas ettiklerinde çözünebilir veya su içinde süspansiyon 1 haline gelebilirler. Her iki durumda da toprak yüzeyinden rüzgâr yardımı ile uygulandıkları alandan çok daha farklı noktalara sürüklenebilirler. Sıcaklığın etkisi ile suyun buharlaştığı durumlarda ise erozyonla sürüklenen çok küçük toprak tanelerine yapışarak farklı alanlara taşınmaları söz konusudur. Eğer taşınma aşamasının bir yerinde yukarıdaki gibi bir göl varsa ve taşınma sürekli ise o zaman tatarcık- DDD örneğindekine benzer olaylar gerçekleşebilir ve bir tarlaya uygulanan pestisit, aralarında kilometrelerce mesafe olsa da bir göl veya ırmak ekosisteminde yaşayan canlıları zehirleyebilir. Topraktan taşınma olayının tam aksine kalıntıların toprak tarafından emilmesi ve uzun sürelerde uygulandığı alanda birikmesi de önemli bir olaydır. Emilen pestisit kalıntıları ilerleyen zamanlarda yavaş yavaş salınarak topraktaki zararsız canlılara zarar verebilir ve daha da önemlisi bazı kalıntılar tarım bitkileri tarafından alınabilir. Bu noktada yine ilginç bir örnek vereceğiz. Pestisit kullanımının tarihsel gelişimi ile ilgili bilgi verirken 70 li yıllara gelindiğinde DDT ve DDD gibi organo-klorlu pestisitlerinin ve kimyasal akrabalarının birçok ülkede yasaklandığını ifade etmiştik. Dünyada pestisit tüketimi en yüksek ülkelerden biri olan Japonya da bu kervana katılmış ve 1970 de bu grupta yer alan dieldrin in kullanımını yasaklamıştır. Ancak aradan geçen 40 yıllık zamana rağmen yapılan araştırmalar hala salatalık yetiştirilen Japon Topraklarında sorun olabilecek düzeyde dieldrin olduğunu göstermiştir. Peki, neredeyse yarım asır öncesi toprağa verilen bir tarım ilacı nasıl olur da bu kadar uzun süre toprakta korunabilir veya saklanabilir? Bu sorunun cevabı toprağın sıra dışı tabiatı ile ilgilidir. Bilindiği gibi toprağın bünyesini oluşturan kil kısmı ile besin deposu gören humus kısmı su ve gübreleme ile verilen besin maddelerini tutarak belirli bir vadede bitkiye sağlar. Kil ve humusun bir diğer görevi de bitki gelişimi açısından gerekli olmayan ve aslında bitki ve toprak yaşamına zararı olabilecek pestisit kalıntıları vb. kirleticileri hapsederek zararlarını önlemektir. Toprağın tamponlama özelliği olarak ifade edebileceğimiz bu yetenek, 1970 lerde yoğun 1 Süspansiyon; bir katı maddenin herhangi bir sıvı içerisinde çözünmeden asılı olarak kalmasıdır. bir şekilde salatalık tarımı yapılan alanlarda kullanılmış dieldrin in humus içeriği oldukça yüksek olan Japon Topraklarında nasıl korunduğunu bize açıklıyor. Ne yazık ki toprağın tamponluk özelliği sınırsız veya sonsuz değildir. Her canlının sınırları olduğu gibi toprağın da sınırları var ve bu sınırlar aşıldığı takdirde beklemediğimiz problemlerle karşılaşabiliriz. Nasıl mı? Japonya örneğinin devamını sizlere aktaralım. Yetmişli yıllarda dieldrin kullanımının yasaklanmış olduğu topraklarda hala tarım devam etmektedir ve 2000 li yıllarda yetiştirilen salatalıklarda da yine dieldrin saptanmıştır. Bu bize toprakta hapsolan kirleticilerin her an veya belirli bir zaman sonra tekrar salınabildiğini ve bitkiler tarafından da alınabildiğini gösteriyor. Pestisit kalıntıları sadece bitkilerin değil toprakta yaşayan mikroorganizmalarının da yaşam döngüsüne girer. Bazı sıra dışı toprak bakteri ve mantarları pestisit kalıntılarının enerji ve besin kaynağı olarak kullanıp ayrıştırabilir. Bu özellik her ne kadar kalıntıların ortadan kaldırılması gibi görünse de mikroorganizmaların ayrıştırma faaliyetleri sonunda açığa çıkan dışkı ve yan ürünler kalıntıdan daha zararlı ve kalıcı biyokimyasal maddeler olabilir. Bütün bunlara ek olarak pestisit kalıntılarının toprak ortamında başına gelebilecek diğer bir olay çözünürlüğü yüksek pestisit kalıntılarının humus ve kil içeriği düşük toprak koşullarında toprak profili boyunca aşağılara doğru süzülerek yeralaltı suyuna ulaşması, birikmesi ve çok uzak mesafelere taşınmasıdır. Buraya kadar su ve toprağa karışan pestisitlerin davranışlarını açıklamaya çalıştık. Her ne kadar aktif olarak kullanıldığı dönem geride de kalmış olsa organo-klor grubunda yer alan pestisitlerin yarattığı zararlardan muzdarip ülkelerden örnekler vermeye çalıştık. Özellikle Japonya örneğinde gördüğümüz gibi yıllar önce yasaklanmış da bu maddeler hala etkilerini devam ettirmektedirler. Doç. Dr. Oğuz Can TURGAY A.Ü. Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü turgay@agri.ankara.edu.tr Araş. Gör. Muhittin Onur AKÇA A.Ü. Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Muhittin.Onur.Akca@ankara.edu.tr Peki, acaba Ülkemizde durum nedir? Geçmişte kullanılmış, kullanımı sınırlandırılmış veya yasaklanmış pestisitlerin toprak ve su kaynaklarımız ve sağlığımız üzerinde oluşturduğu risklere ilişkin yeterince bilgimiz var mı? Biraz da bu konularda okurlarımızı bilgilendireceğiz. Türkiye de kullanılan pestisit miktarı pek çok tarım ülkesinden düşüktür. Diğer yandan rakamlara dayalı bu yaklaşım yanıltıcıdır ve Türkiye de oldukça heterojen bir pestisit tüketimi bulunmaktadır. Ege ve Akdeniz Bölgeleri tüketim toplamı, genel olarak ülke tüketiminin %34 den fazlasını, hatta bazı yıllar %50 sine yakınını oluşturmaktadır. Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerindeki kullanım ise, ülke tüketiminin ancak %10 u kadardır. Türkiye de yıllık pestisit tüketimi yıllık iniş ve çıkışlara rağmen yılları arasında % 270 oranında artmıştır. Özellikle son yıllardaki önemli artışlar daha da dikkat çekicidir. Pestisit tüketimi 2002 yılında 12,199 ton iken, 2006 yılında yaklaşık % 50 artış ile 18,258 ton, 2007 yılında da % 24,22 artarak 22,681 ton olarak belirlenmiştir. Her yıl yeni zirai mücadele ilaçlarının kullanıma verildiği Türkiye de yılda ortalama ton tarım ilacı kullanılmaktadır. Bu miktarın % 47 sini insektisitler, % 24 ünü herbisitler, % 16 sını fungisitler, % 13 ünü de diğer gruplar oluşturmaktadır. Kullandığımız pestisitlerin özelliklerine bakıldığında insan sağlığı ve çevre sağlığı açısından olumsuz özellikler gösteren türlerini kullandığımızı da söyleyebiliriz. Organo-klorlu pestisitler yurdumuzda arası dönemde yoğun olarak kullanılmıştır. Örneğin DDT kullanımı 1945 yılında başlamış, 1960 ve 1970 lerde yaygın olarak kullanılmış ve 1985 yılında hem DDT hem BHC (zindan) kullanımı yasaklanmıştır. Diğer yandan heptaklor kullanımı 1988 de durdurulmuştur. HCB (hegzaklorbenzen) Türkiye de çok daha önceleri, 1959 da yasaklanmasına ve üretimi yapılmamasına rağmen klorlu çözücüler içinde yan ürün olarak bulunmaktadır. Yetmişli yılların başlarında yasaklanmış olmasına rağmen hala Japonya topraklarında yüksek düzeylerde kalıntıları tespit edilen dieldrin Ülkemizde 1971 ve aldrin ise 1979 dan beri kullanılmamaktadır. Diğer yandan Endosülfan Türkiye de kullanımı 2007 yılına dek uzun süreli kullanıma sahip tek organik klorlu bileşik olup kullanımı 2007 yılında alınan kararla 2008 yılından sonra yasaklanmıştır lu yılların baslarından 1970 li yılların sonlarına kadar özellikle endüstrileşmiş ülkelerde basta sanayi olmak üzere pek çok alanda geniş olarak kullanılan PCB (poliklorbifenil) bileşiklerinin ise 1996 yılından itibaren kullanımları ülkemizde yasaklanmıştır yılında gelen kısıtlamalardan önce yurdumuzda kullanılan organo-klorlu pestisitlerin %90 ı DDT ve BHC dir. Burada vurgulamak istediğimiz önemli bir husus yukarıda adı geçen organo-klorlu pestisitlerin yaklaşık %70 inin Çukurova Bölgesinde tüketilmiş olduğudur. Dolayısı ile organo-klorlu pestisit kalıntılarının sadece A.B.D ve Japonya da değil Türkiye de de bir tehdit olabileceğini söyleyebiliriz. Bu kirleticilerin etkileri ile ilgili Ülkemizde araştırmalar 1976 da yapılmıştır ve hala yapılmaktadır. Bu araştırmalardan elde edilen bulgular pestisit kullanımı ve diğer endüstriyel faaliyetlerle bağlı olarak Türkiye nin değişik bölgelerinde insan bünyesinde tespit edilen organo-klorlu pestisit kalıntı düzeyinin genellikle uluslararası standartların altında; ancak zaman zaman da üzerinde olduğunu göstermiştir. İki binli yıllara geldiğimizde çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı gibi konular üzerinde artan küresel-bilimsel ilginin bir uzantısı olarak, Türkiye de de organo-fosforu ve organo-klorlu pestisit kalıntılarının birikimi ile ilgili araştırmalarda farklı yönelmelerin olması çok sevindiricidir. Birkaç örnek vermek gerekirse, bazı araştırmalarda ürettiğimiz buğday, bal ve balık gibi tahıl ve gıda ürünlerinde organo-klorinli bileşikler tespit edilmiştir. Bu konudaki en dikkat çekici verilerden birisinin tarımsal aktivitenin çok yüksek olduğu Antalya Bölgesinde yaşayan annelerden toplanan anne sütünde yine organo-klorinli maddelerin bulunmuş olmasıdır diyebiliriz. Diğer yandan tarım topraklarımızın pestisit kalıntı durumu ile ilgili yeterli çabamız olmadığını üzülerek söylemek durumundayız. Bu durumun nedenleri; (i) toplum ve kamuoyunda pestisit kullanımından kaynaklanabilecek riskler ile ilgili endişelerin genellikle Avrupa Birliği Ülkelerine ihraç edilen tarım ürünlerinin kalıntı içeriği üzerinde odaklanmış olması, (ii) sediment ve su kaynaklarındaki kalıntı düzeylerinin sadece çevresel kaynak kalitesi olgusu içinde ve sınırlı düzeyde irdelenmesi ve maalesef (iii) çevreseltarımsal araştırma kurumlarında toprakta kalıntı analizlerinin gerçekleştirilebileceği altyapı koşullarının ve uzmanlaşmanın yeterli olmamasıdır. Bu hususlara dikkat çekmek için gerçekleştirdiğimiz bir ön çalışmada biz de çok ilginç sonuçlar elde ettik. Çukurova Bölgesinin yoğun pestisit kullanılan alanlarından topladığımız toprak örneklerinde DDE 2 ve endosülfan-sülfat 3 olduğunu saptadık. Ne ilginçtir ki DDT 1985 ve endosülfan 2007 yılında kullanımı yasaklanan pestisitlerdir yılında elde ettiğimiz bu sonuçlarda hala bu maddelerin olmasının bize göre iki açıklaması olabilir. Ya Japonya Topraklarında olduğu gibi yıllar önce yasaklanan bu ilaçların kalıntıları kil içeriği yüksek Çukurova Topraklarında saklanmış (ama bir gün açığa çıkmak üzere) duruyor veya yasaklandığı halde kullanımı devam ediyor. Bu bulguların açıklaması her ne olursa olsun toprak kaynağımızı korumak için hepimize görevler düşüyor. Yine bir soru sorarak yazımızı bitirmek istiyor ve cevabını değerli okurlarımıza bırakıyoruz. Pestisit kalıntısı tespit edilen ihraç ürünlerini imha edebilir ve yenisini yetiştirebiliriz. Peki, yasaklanmış olan pestisitleri hala tüketiyor isek ve yasak olmasa dahi gereğinden fazla kullanıyorsak bu yüzden kalitesini kaybetmiş ve işlevlerini yitirmiş topraklarımızı geri kazanabilir miyiz? Yoksa mevcut haliyle korumak daha mı kolay olurdu? 2 DDE; DDT nin doğada bozulması ve kimyasal özelliklerinin değişmesi ile oluşan yeni bir formudur. 3 Endosülfan sülfat; İnsektisit ve akarisit olarak kullanılan bir organo-klorinli pestisit olan endosulfanın doğada oksitlenmesi sonucu oluşan türevidir.

20 20 KIRSAL KALKINMA Ekim 2013 Köy-Koop Haber Kooperatiflerde Muhasebenin Önemi -III- Sevgili Kooperatifciler, geçen ay muhasebe teknikleri ve bizleri ilgilendiren konularla giriş yapmıştım. Bu ay ise muhasebe belgeleri ile devam ediyorum. Muhasebe için belge nedir? İlgili kanun (V.U.K) hükümlerine göre tutulan ve 3. Şahıslarla kooperatifimizin münasebet ve muamelelerine ait kayıtlardır. Kooperatifimiz için gerekli olan belgeler hangileridir? Fatura İrsaliye Müstahsil makbuzu Gider pusulası Perakende satış fişi Ücret bordosu Serbest meslek makbuzu Banka dekontu Bu belgeleri kısaca açıklayalım. Fatura: Kooperatifimizin almış olduğu mal veya hizmet karşılığında borçlandığı meblağı göstermek üzere, malı satan veya işi yapan kişi tarafından düzenlenerek kooperatifimize verilen ticari belgeye alış faturası denir. Kooperatifimizin satmış olduğu mal veya hizmet karşılığında alacaklı olduğu meblağı göstermek üzere, kooperatifimiz tarafından düzenlenerek mal veya hizmeti satın alan kişiye verilen ticari belgeye satış faturası denir. Faturalarda şu bilgilerin bulunması zorunludur: 1) Faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası 2) Faturayı düzenleyenin adı, ticari ünvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi, vergi numarası 3) Müşterinin adı, ticari ünvanı, iş adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi, vergi numarası 4) Malın ya da işin türü, miktarı, fiyatı ve tutarı 5) Satılan mala ilişkin teslim tarihi ve irsaliye numarası Faturalarda uyulması gereken kurallar: Fatura düzenlenirken sıra numarasının takip edilmesi zorunludur. Faturalar en az bir asıl, bir örnek olarak düzenlenir. Tarihler birbirini takip etmelidir. Mal teslimini izleyen 7 gün içinde düzenlenmelidir. Fatura, düzenleyen tarafından imzalanmalıdır. Alınan bir faturaya itiraz süresi 8 gündür. Fatura düzenleme sınırı 2012 Yılı için 770,00 TL dir. Sevk irsaliyesi: Malın nereye ve kime gönderildiğini gösteren belgedir. En az 3 örnek düzenlemek zorundadır. Düzenleyenin adı, unvanı, adresi, vergi dairesi ve vergi numarası, müşterinin adı, unvanı, adresi, vergi dairesi ve vergi numarası yada t.c numarası, malın yada işin türü, miktarı, yazılması zorunludur. Malı kim taşıyorsa irsaliyeyi o düzenler. İrsaliye tarihinden sonraki 7 gün içinde fatura düzenlenmesi zorunludur. Nihai tüketiciye yapılan satışlarda sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek yoktur. Sevk irsaliyesi malın teslim edildiğini ispat eden bir belgedir. İrsaliyeli Fatura: Fatura ile aynı işlevi görür. Faturadan farkları şunlardır: Ayrıca sevk irsaliyesi düzenlemeye gerek kalmaz, En az 3 örnek olarak düzenlenmelidir. Faturada yer alması gereken bilgilerle birlikte irsaliyeli faturada, fatura düzenleme saatinin de yer alması gerekir. Turgay SOLMAZ Köy-Koop Genel Müdürü Müstahsil makbuzu: Kooperatifin, vergiden muaf çiftçiden yani ortağından mal satın alırken (tarım ve hayvansal ürünler) düzenlediği belgedir. İki nüsha olarak düzenlenir ve malı satan ortağa imzalattırılır. Bu nüshalardan biri kooperatifte kalırken diğer çiftçiye verilir. Müstahsil makbuzu, fatura yerine geçen bir belgedir. Müstahsil makbuzunda şu bilgilerin bulunması zorunludur: 1) Müstahsil makbuzunu düzenleyen kooperatifin adı, ticari ünvanı, iş adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi, vergi numarası, 2) Ortağın ya da ortağı olmayan çiftçinin adı soyadı, bağlı bulunduğu vergi dairesi, vergi numarası veya TC kimlik numarası, imzası 3) Malın türü, miktarı, tutarı ve gelir vergisi kesinti tutarı Gider Pusulası: Kooperatifin, vergi dairesinde vergi kaydı olmayan kişilerden almış olduğu mal ve hizmet karşılığında düzenlediği belgedir. Fatura yerine geçer. En az iki örnek olarak düzenlenir. Gider pusulasında şu bilgilerin bulunması zorunludur: Mal ya da işin mahiyeti, cinsi, miktarı, bedeli, İşi yaptıranın adı soyadı, adresi, TC kimlik numarası, imzası, İşi yaptıranın (kooperatifin) ünvanı, adresi, vergi dairesi ve numarası Perakende Satış Belgesi: Defter tutmak zorunda olan esnafın, fatura kesme zorunluluğu bulunan miktardan (2012 yılı için 770,00 TL) daha düşük bedellerle yaptığı satışlar veya işler karşılığında fatura yerine düzenlenebileceği belgedir. Yaygın olarak kullanılan perakende satış belgeleri şunlardır: Perakende satış fişi, Yazar kasa fişi Yolcu taşıma bileti Ücret bordosu: Kooperatifimizde çalıştığımız işçilere yaptığımız ödemeleri ve bu ödemeler üzerinden yapılan sosyal güvenlik, gelir vergisi ve damga vergisi kesintilerini gösteren belgedir. Kooperatifler, bu belgeyi işçiye imzalatarak ücretini öder. Serbest Meslek Makbuzu: Kooperatifin herhangi bir serbest meslek erbabından (muhasebeci, avukat, mimar, vb.) hizmet karşılığında serbest meslek erbabının düzenleyeceği belgedir. Fatura yerine geçen bir belgedir. Faturada bulunması gereken bilgiler serbest meslek makbuzunda da yer alır. Banka Dekontu: Bankalarda yaptığımız işlemler karşılığında aldığımız belgedir. Defterlerde olduğu gibi belgelerde de muhafaza zorunluluğu var mıdır? Defterdeki muhafaza zorunluluğu, belgeler için de aynı şekilde geçerlidir. Vergi Usul Kanununa göre 5yıl Türk Ticaret Kanununa göre ise 10 yıl bu belgelerin muhafaza edilmesi gerekir. Önümüzdeki ay bu konular üzerinde konuşacağız. Saygılarımla. IPARD ve Diğer Destekler Üzerine Yorumlar Tarım ürünlerinin işlenmesine yönelik yatırımlara sağlanan hibe ve teşvikler çeşitlendikçe yatırımcılar hangi kaynağı kullanarak yapmak istedikleri yatırımı gerçekleştirmelerinin uygun olacağı konusunda tereddüt etmektedirler. Zaten yatırım yapmak beraberinde birçok zorluğu ve riski getirir. Teşvikler risklerin azaltılması amacıyla devletin belli sektörlere veya dezavantajlı bölgelere yaptığı mali yardımlardır. Ancak yatırımcı bir yatırım için karşısına çıkan farklı teşvik unsurlarından sadece birini kullanabilir. Tabi öz sermayesi yeterliyse ve ben hiç destek istemiyorum derse tartışmaya gerek yok. Böyle bir durumda yatırım finansal açıdan sermayenin verimliliği açısından tartışılabilir. Yani Ziraat Bankası faizsiz kredisi mi kullanacak, IPARD programından mı faydalanacak, yoksa teşvikli yatırım mı yapacak ve teşvik unsurlarından faydalanıp bunun yanında indirimli yatırım kredisi mi kullanacak. Bu durumda yatırımcı ne yapacak? Yatırımcıya hangisini istersen oradan faydalan diyemezsiniz. Birinci husus hangi bölgede hangi yatırımın yapılacağı veya daha fazla getirisi olacağı, ikincisi ise kişinin / kurumun finansal durumu ve beklentileri ve nasıl finanse edileceği yatırım kararında temel faktörlerdir. IPARD projelerinde başlangıçta her ilde her tedbir uygulanmıyordu. Bana göre de doğru olan bu yaklaşım eğer bir araştırma sonucu ise sonradan niye kaldırıldı. Madem kaldırıldı her teklif edilen proje için o ilde kapasite fazlası yoktur yazısı istenmesine gerek var mı? Çünkü bu yazıyı alamadığı için yatırım yapamayan bir yatırımcı yok. Teorik olarak Yatırımcıya yol Tevfik Fikret CENGİZ Köy-Koop Merkez Birliği Proje Koordinatörü tfikretcengiz@yahoo.com TKDK'dan 512 milyon Euro Hibe Kredisi Erzurum'da tarım ve hayvancılık sektörlerinin canlandırılıp, geliştirilmesi amacıyla TKDK vasıtasıyla 512 milyon Euro'luk hibe kredisi kullandırılacak. Kredi kapsamında besici ve çiftçilere yüzde 65'e varan hibe desteği sağlanacağı belirtildi. TKDK Yerinde Kontrol Birim Amiri Atilla Özlü şunları söyledi: "Belirli periyotlarla çağrıya çıkıyoruz. 11. çağrımıza çıktık. Her çağrı döneminde bilgilendirme toplantıları gerçekleştiriyoruz. Şu anda 'Tarımsal İşletmeler ve Kırsal Turizm' çatısı altında 10 başlıkta yer alan hibe çağrısı yaptık. Süt üretimi için yüzde 65'e kadar diğer sektörler içinse yüzde 50'ye kadar hibeler verilecek ayrıca KDV muafiyeti uygulanacak." TKDK Ödeme Talep Uzmanı Muhammet Mutlu ise 11. çağrı dönemiyle ilgili 512 milyonluk Euro'luk hibe desteğimiz var. Bu ödenekten Erzurum'un mümkün olduğunca fazla pay almasını arzuluyoruz. Amacımız Erzurum projelerine maksimum gösterecek bir kurum yok diyemeyeceğim çünkü Kalkınma Ajansları var. Ajansların bölgelerine yönelik çalışmaları var. Yatırım Ortamı Analizi, Bölgesel Rekabet Analizi gibi çalışmalar ve hatta girdiçıktı (bölgesel veya il bazında) olmalı ki insanlara doğru bilgiler aktarılabilsin. Bütün bu bilgileri özümsemiş bir kurumun yatırımcıların tercihlerinde tavsiye niteliğinde de olsa etkili olmalıdır diye düşünüyorum. Bana göre bu kurum Kalkınma Ajanslarıdır. Danışmanlık yapan özel kurumlar için, çoğunlukla, bu değerlemenin önemi yoktur çünkü onlar proje yazmak konusunda örgütlenmişlerdir. Görüştüğüm birçok yatırımcı ilk duyduğu destekle yatırım yapmak üzere geliyor. IPARD programını duyan ise hemen yapalım diyor. Biraz konuşunca ilk duyumlarının aksine sıfır sermaye ile olmadığını biraz da zorlanarak anlıyor. Ağrı da yatırım yapacak bir yatırımcı ile Manisa da yatırım yapacak bir yatırımcının aynı konuda ve aynı kapasitede yatırım kararı olsa her ikisi de IPARD projesinden faydalanmak istediğini belirttiğinde ne yapılmalı? a. Hemen yapalım b. Ağrı da yeni teşvik yasasına bakalım c. Faizsiz veya sübvansiyonlu kredi alalım Burada yatırımcının finansal durumunu analiz etmek gerekir. Teşvik belgesi alıp yatırım yaparsa yatırım maliyeti Doğu illerinde muhtemelen 7-10 yıl arasında neredeyse sıfırlamaktadır. Ancak başlangıç döneminde öz sermaye olmalıdır. IPARD projesi yapıp uygularsa, teorik olarak hiç öz sermaye yatırmasa %50 kredi alsa bile geri kalan % 50 lik kısma alınacak hibe düşünüldüğünde faiz oranı toplam yatırım için oldukça düşük olacaktır. Ziraat Bankası kredisi ile yatırım yaparsa belli miktar öz sermaye koymak zorunda kalmakta ancak iki yıla kadar ödemesiz dönem olabilmektedir. Faiz ve toplam vadede sağlanan imkânlar yatırımcı için tercih nedeni olabilir. Sonuçta yatırımın nasıl finanse edileceği bu alternatifler arasında ve yatırımcının finans durumunun ortak fonksiyonu olacaktır. Doğru karar biraz detay olacak ama NBD ve IRR hesaplaması sonucunda verilmelidir. Daha da ileri gidersek gelecek 10 yılda tarım ürünlerinde ve gıda ürünlerinde fiyatların nasıl bir eğilim izleyeceği konusundaki analizlere göre duyarlık analizi de yapmak gerekir. Bu yazıdaki teknik değerlendirmeler özellikle küçük çaplı bir yatırım için gereksiz görülebilir. Ancak ülkemizde sermaye birikiminin gelişmiş ülkelere göre daha az olduğu düşünülürse bizim için sermayenin daha verimli kullanılması gerekir ki farkı kapatabilelim. tutarı kullandırabilmektir. Hibe desteklerinin kullanılabilmesi için bir projenin sunulması gerekiyor. Avrupa Birliği (AB) standartlarında yapılacak projelerle bölgesel gelişmişliği üst düzeye çıkarmayı hedefliyoruz." dedi. ER- GİAD Tarım ve Gıda Komitesi Başkanı Ahmet Altan'da TKDK'nın hibe desteklerinin bölgedeki ekonomik kalkınma için çok önemli olduğunu belirterek, "Tarım ve hayvancılıkla ilgili TKDK hibe kredilerini çok önemsiyoruz. Maalesef, Erzurum bu tip desteklerden yeterince faydalanamıyor. TKDK'nın 11. Çağrı kapsamında ilgili sektörler için ciddi hibe destekleri ve KDV muafiyetleri var. Keşke kapsam itibariyle daha geniş tutulabilseydi ayrıca bürokrasiyle ilgili geçtiğimiz dönemlerden edindiğimiz bazı olumsuzlukları da TKDK yetkililerine aktarma imkanı bulduk. Onlar da yardımcı olacaklarını ifade etti. TKDK yetkililerini de son derece istekli gördüm. Ayağımıza kadar gelen bu fırsatları değerlendirelim. Bu fırsatlar sonsuza dek sürmez. Yatırımcıları proje sunmaya davet ediyorum. Proje hazırlanmasıyla ilgili olarak derneğimiz her türlü desteği vermeye hazır. 20'den fazla yetkin uzman kadromuz bu konuda yardımcı olmak için yatırımcılarımızı bekliyor. TKDK yetkililerine de özverili ve çözüm odaklı çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum." diye konuştu.

TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU

TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU Resim 1: Bakanlığımızca Geliştirilen Yerli Hibritlerimiz (ATAK S). 1. Kanatlı sektörü ile ilgili üretim, tüketim ve istihdam Bakanlığımız, 1930 lu yıllarda

Detaylı

1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA 17.09.2014

1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA 17.09.2014 1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA 17.09.2014 Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, yumurta, tereyağı ve kırmızı et tüketiminin kalp ve damar hastalıklarını

Detaylı

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı Mart 08, 2012-7:46:36 Bakan Eker, tarımın zannedildiği gibi sadece üreticilerle değil, gıdadan dolayı toplumun tamamını ilgilendiren bir konu olduğunu,

Detaylı

PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ

PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ KARAMAN ELMA PANELİ PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ 25 NİSAN 2016 Hazırlayanlar Uzman İsmail ARAS Uzman Hakan ANAÇ Araştırma, Etüt ve Planlama Birimi GİRİŞ Dünyanın en büyük elma üreticilerinden olan ülkemiz ve

Detaylı

BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNDE İTHALATA BAĞIMLILIK SÜRÜYOR

BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNDE İTHALATA BAĞIMLILIK SÜRÜYOR BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNDE İTHALATA BAĞIMLILIK SÜRÜYOR Gözde SEVİLMİŞ Giderek artan nüfusa paralel olarak gıda maddeleri tüketimi ve dolayısıyla bitkisel yağ tüketimi artmaktadır. Diğer yandan artan gıda

Detaylı

MANİSA TİCARET BORSASI

MANİSA TİCARET BORSASI MANİSA TİCARET BORSASI KANATLI SEKTÖR RAPORU 2015 EĞİTİM ARAŞTIRMA BİRİMİ TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nca Geliştirilen Yerli Hibritler (ATAK

Detaylı

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 2003-2011 DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU Türk tarımını kalkındırmadan Türkiye yi kalkındıramayız Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan Ekolojik denge ve küresel gıda

Detaylı

2015 Ekim Ayı Bülteni

2015 Ekim Ayı Bülteni 2015 Ekim Ayı Bülteni Katılım Yapılan Toplantılar, Ziyaretler ve Etkinlikler: 01.10.2015 tarihinde Borsamız, TE - TA Teknik Tarım aracılığıyla Üyelerimize ve Bölgedeki Sektör ilgililerine hitaben " Hayvancılıkta

Detaylı

EKİM AYI MECLİS TOPLANTISI / YÖNETİM KURULU FALİYET RAPORU SUNUMU. YÖNETİM KURULU AYLIK FAALİYET RAPORU 27 Ekim 2014

EKİM AYI MECLİS TOPLANTISI / YÖNETİM KURULU FALİYET RAPORU SUNUMU. YÖNETİM KURULU AYLIK FAALİYET RAPORU 27 Ekim 2014 YÖNETİM KURULU AYLIK FAALİYET RAPORU 27 Ekim 2014 Ekim ayı içerisinde Odamız tarafından; üyelerimizce talep edilen 37 adet Kapasite Raporu, 15 adet Ekspertiz raporu ve 6 adet de Fiili Tüketim Belgesi düzenlenmiştir.

Detaylı

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR)

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR) TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR) ANTALYA DA TARIM SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ÇALIŞTAYI GIDA ALT SEKTÖRÜ ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 6 Eylül 2010, Antalya 1 ANTALYA

Detaylı

KARS ŞEKER FABRİKASI RAPORU

KARS ŞEKER FABRİKASI RAPORU Şu an 240 çalışana sahip şeker fabrikası da, üretimin artması durumunda daha önce olduğu gibi istihdamını 400 lere çıkarabilecek ve il ekonomisine giren sıcak para miktarı da artacaktır. KARS ŞEKER FABRİKASI

Detaylı

AB ORTAK PİYASA DÜZENİNE UYUM ÇALIŞMALARI. AB Ortak Piyasa Düzeni

AB ORTAK PİYASA DÜZENİNE UYUM ÇALIŞMALARI. AB Ortak Piyasa Düzeni AB ORTAK PİYASA DÜZENİNE UYUM ÇALIŞMALARI AB Ortak Piyasa Düzeni Ortak Tarım Politikası (OTP) AMAÇLAR Tek Pazar Tarımsal verimliliği artırmak Tarımda çalışanlara adil bir yaşam standardı sağlamak Mali

Detaylı

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ Büyük tarımsal ekonomiler sıralamasında 7. sırada yer alan ülkemiz tarımının milli gelire, istihdama ve dış ticarete katkısı giderek artmaktadır. Tarım sektörü; 2008 yılında

Detaylı

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

Biyosistem Mühendisliğine Giriş Biyosistem Mühendisliğine Giriş TARIM Nedir? Yeryüzünde insan yaşamının sürdürülmesi ve iyileştirilmesi için gerekli olan gıda, lif, biyoyakıt, ilaç vb. diğer ürünlerin sağlanması için hayvanlar, bitkiler,

Detaylı

07-10 ARALIK 2017 ATO CONGRESIUM ANKARA

07-10 ARALIK 2017 ATO CONGRESIUM ANKARA KOOP 2017 2. TÜRKİYE KOOPERATİFLER FUARI 07-10 ARALIK 2017 ATO CONGRESIUM ANKARA AMACI Sürdürülebilir sosyal ve ekonomik bir kalkınma için en önemli işletme modellerinden birisi olan Kooperatif ürünlerini

Detaylı

Detay Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti

Detay Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti Detay Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti HAKKIMIZDA Detay Fuarcılık Organizasyon & Tanıtım Hizmetleri Limited Şirketi TOBB- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nin Y-276 numaralı Yurtiçinde

Detaylı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı Üretim ve Verim Katkısı Toplum Beslenmesine Katkı Sanayi Sektörüne Katkı Milli Gelire Katkı Dış Ticaret Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı

Detaylı

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR Halil AGAH Kıdemli Kırsal Kalkınma Uzmanı 22 Kasım 2016, İSTANBUL 1 2 SUNUM PLANI TARIMDA KÜRESELLEŞME TÜRK TARIM SEKTÖRÜ VE SON YILLARDAKİ GELİŞMELER TARIMDA

Detaylı

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ.

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ. EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) ve Avrupa Birliği (AB) ile ortaklaşa finanse edilen ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından

Detaylı

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya Projenin Hedefleri Projenin hedefi: Amasya da çalışmayan ama çalışmak isteyen ya da aktif olarak iş arayan 300

Detaylı

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry MART 2015 Afyonkarahisar AFYONKARAHİSAR Chamber of Commerce TİCARET VE and Industry SANAYİ ODASI İLİMİZ İHRACAT RAKAMI 2015 ŞUBAT / AFYONKARAHİSAR

Detaylı

Gümüşhane Kelkit ilçesinde Doğu Keredeniz 1. Organik Tarım Kongresi başladı.

Gümüşhane Kelkit ilçesinde Doğu Keredeniz 1. Organik Tarım Kongresi başladı. DOĞU KARADENİZ 1. ORGANİK TARIM KONGRESİ BAŞLADI. Gümüşhane Kelkit ilçesinde Doğu Keredeniz 1. Organik Tarım Kongresi başladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gümüşhane Valiliği, Aydın Doğan Vakfı,

Detaylı

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi.

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi. Tarım Sektörünün İhracattaki Yeri ve Önemi Şebnem BORAN Ülkemizde son yıllarda önceliğin sanayi sektörüne kayması sonucu ekonomimizde göreceli olarak tarım ürünlerinin ihracatımızdaki ağırlığı giderek

Detaylı

5. KARİYER GÜNLERİ GERÇEKLEŞTİ

5. KARİYER GÜNLERİ GERÇEKLEŞTİ 5. KARİYER GÜNLERİ GERÇEKLEŞTİ 14.05.2014 Ordu Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu ile Çalışma ve İş Kurumu Ordu İl Müdürlüğü işbirliğinde alternatif iş fırsatları yaratmak, öğrenciler ile

Detaylı

AR&GE BÜLTEN 2016 OCAK-ŞUBAT SEKTÖREL SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

AR&GE BÜLTEN 2016 OCAK-ŞUBAT SEKTÖREL SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ Şebnem BORAN Ülkemiz ve bölgemiz tarım ekonomisi içerisinde hayvancılık sektörünün oldukça önemli bir payı bulunmaktadır. Hayvansal ürünler toplumun yeterli ve dengeli beslenmesindeki

Detaylı

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER DUNYA GIDA GUNU ACLIGA KARSI BIRLESELIM Dr Aysegul AKIN FAO Turkiye Temsilci Yardimcisi 15 Ekim 2010 Istanbul Bu yılki kutlamanın teması, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde dünyadaki açlıkla mücadele

Detaylı

Mısır alım fiyatı açıklandı

Mısır alım fiyatı açıklandı Mısır alım fiyatı açıklandı Ağustos 28, 2012-1:42:57 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) mısırın tonunu 595 liraya almaya hazır olduğunu bildirerek, bunun geçen

Detaylı

Paris İklim Değişikliği Taraflar Konferansı na bir adım atıldı

Paris İklim Değişikliği Taraflar Konferansı na bir adım atıldı Bi Ul E Hi tl EP t E li h Paris İklim Değişikliği Taraflar Konferansı na bir adım atıldı L Agence Française de Développement (AFD), Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Araştırma Merkezi (MURCIR)

Detaylı

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI BASIN ÇALIġMALARI BASIN AÇIKLAMALARIMIZ 5 Mayıs 2010 Özelleştirme Karşıtı Platform İstanbul Bileşenleri nin Taksim BEDAŞ önünde gerçekleştiği basın açıklaması yoğun bir katılımla yapıldı. Şubemiz üye ve

Detaylı

BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI!

BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI! BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI! Birleşmiş Milletler Genel Kurulu; kooperatiflerin sosyo-ekonomik kalkınmaya, özellikle yoksulluğun azaltılmasına, istihdam yaratılmasına ve sosyal bütünleşmeye olan

Detaylı

ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ. Vet. Hek. Ümit Özçınar

ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ. Vet. Hek. Ümit Özçınar ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ Vet. Hek. Ümit Özçınar ORGANİK TARIM VE HAYVANCILIK NEDİR? Organik tarımın temel stratejisi, kendine yeterli bir ekosistem oluşturarak, bu ekosistemdeki canlıların optimum

Detaylı

FAO GIDA FİYAT ENDEKSİ

FAO GIDA FİYAT ENDEKSİ FAO GIDA FİYAT ENDEKSİ FAO gıda fiyat endeksi, uluslararası gıda emtia fiyatlarına ilişkin değişimleri aylık olarak ölçen bir endekstir. 5 emtia grubuna (et, mandıra, şeker, hububat ve yağ) dahil toplam

Detaylı

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ! MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ! İşçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs; tüm yurtta olduğu gibi İstanbul da da coşkuyla kutlandı.1978 1 Mayıs ın ardından ilk kez izin verilen

Detaylı

Tarımın Anayasası Çıktı

Tarımın Anayasası Çıktı Tarımın Anayasası Çıktı Günnur BİNİCİ ALTINTAŞ Tarım sektörünün anayasası olan 5488 sayılı Tarım Kanunu iki yıllık yoğun bir çalışmanın ardından 18.04.2006 tarihinde kabul edildi. Resmi Gazete de 25.04.2006

Detaylı

TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ İZMİR

TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ İZMİR TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ 12.01.2016 İZMİR KURULUŞ KANUNU Tarım Kredi Kooperatiflerinin temelleri 1863 yılında Memleket Sandıkları adı altında Mithat Paşa tarafından atılmıştır. 1972 yılında çıkarılan

Detaylı

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; Tarımı gelişmiş ülkelerin çoğunda hayvancılığın tarımsal üretim içerisindeki payı % 50 civarındadır. Türkiye de hayvansal üretim bitkisel üretimden sonra gelmekte olup, tarımsal üretim değerinin yaklaşık

Detaylı

2015 Yılı Nisan Ayı Bülteni

2015 Yılı Nisan Ayı Bülteni 2015 Yılı Nisan Ayı Bülteni Katılım Yapılan Toplantılar, Ziyaretler ve Etkinlikler: 4 Nisan 2015 tarihinde ATSO da düzenlenen Güneş Enerjisi Bilgilendirme Semineri Borsamızı temsilen Egemen ARSLANKIRAY

Detaylı

Bir hayaldi gerçek oldu...

Bir hayaldi gerçek oldu... 2 Bir hayaldi gerçek oldu... Türkiye de tarım ve hayvancılıkta entegrasyonu sağlayarak verimi artırmak ve ülkemize katma değeri yüksek hayvancılık modelini kazandırmak, uzun yıllardan bu yana hayalini

Detaylı

Sayı: 16 MAYIS 2013. (21 Mayıs 2013 Salı) İspanyol Ar-Ge Firması Odamızı Ziyaret Etti

Sayı: 16 MAYIS 2013. (21 Mayıs 2013 Salı) İspanyol Ar-Ge Firması Odamızı Ziyaret Etti 21 Mayıs Dünya Süt Günümüzü Mecidiyeköy Meydanında Kutladık TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Üyeleri, Dünya Süt Günü etkinlikleri çerçevesinde süt ile alakalı yaşanan bilgi kirliliğini ortadan

Detaylı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya da 400-450 un değirmeni olduğu biliniyor. Bu değirmenlerin yıllık toplam kapasiteleri 6 milyon tonun üzerine. Günde 100 tonun üzerinde üretim gerçekleştirebilen

Detaylı

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KARABÜK

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KARABÜK T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 2003-2011 DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KARABÜK Türk tarımını kalkındırmadan Türkiye yi kalkındıramayız Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan Ekolojik denge ve küresel

Detaylı

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi

Detaylı

TOBB GGK nın Onursal Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkanı Sayın Ali Sabancı dır.

TOBB GGK nın Onursal Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkanı Sayın Ali Sabancı dır. TOBB GGK, TOBB bünyesinde teşekkül ettirilen ve TOBB Yönetim Kurulu nun alacağı kararlara ışık tutan, genç girişimcilik konusunda genel politikalar geliştiren ve görüş oluşturulmasına katkıda bulunan istişari

Detaylı

İzmir İktisat Kongresi, 30-31 Ekim 2013 Oturum 7D: Tarım ve Gıda Sektöründe Dönüşüm. Panel Başkanı: Vedat Mirmahmutoğlları, GTHB Müsteşarı

İzmir İktisat Kongresi, 30-31 Ekim 2013 Oturum 7D: Tarım ve Gıda Sektöründe Dönüşüm. Panel Başkanı: Vedat Mirmahmutoğlları, GTHB Müsteşarı İzmir İktisat Kongresi, 30-31 Ekim 2013 Oturum 7D: Tarım ve Gıda Sektöründe Dönüşüm Panel Başkanı: Vedat Mirmahmutoğlları, GTHB Müsteşarı Panelistler: Erdoğan Güneş (Ankara Üniversitesi), Abdullah Kutlu

Detaylı

1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!- 03.09.2014

1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!- 03.09.2014 1- Ulusal Kırmızı Et Konseyi Seferihisar da Toplanacak!- 03.09.2014 Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) Yönetim Kurulu ve Değerlendirme Toplantısı, Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği alanında Türkiye'nin en

Detaylı

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİ BÜLTENİ 1 İÇİNDEKİLER 1. Türkiye de Kooperatifçilik. 3 2. Bakanlığımız Görev Alanında Kooperatifler..4 2.1 Türlere Göre Kooperatifler..5 2.2 İllere Göre Kooperatifler.9 2.3 Yeni

Detaylı

TÜRK YE ARALIK 2017 ATO CONGRESIUM ANKARA

TÜRK YE ARALIK 2017 ATO CONGRESIUM ANKARA KOOP 2017 2. TÜRKİYE KOOPERATİFLER FUARI 07-10 ARALIK 2017 ATO CONGRESIUM ANKARA AMACI Sürdürülebilir sosyal ve ekonomik bir kalkınma için en önemli işletme modellerinden birisi olan KOOPERATİFÇİLİĞİN

Detaylı

Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası. 2014 Yılı Faaliyet Raporu

Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası. 2014 Yılı Faaliyet Raporu Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası 2014 Yılı Faaliyet Raporu BAŞKANDAN Odamızın kurumsal yapısı ve yarım asırlık tarihinden elde ettiği tecrübe ve birikim sayesinde, son derece sağlam temeller üzerinde yapılanmıştır.

Detaylı

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur Sosyal Güvenlik Kurum Başkanlığı ve Türkiye Ziraat odaları Birliği tarafından düzenlenen bilgilendirme, toplantısında konuşan Ziraat odaları

Detaylı

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN DÜZCE

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN DÜZCE T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 2003-2011 DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN DÜZCE Türk tarımını kalkındırmadan Türkiye yi kalkındıramayız Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan Ekolojik denge ve küresel gıda

Detaylı

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA KENT KONSEYİ MEVZUATI YASA 5393 SAYILI BELEDİYE KANUNU (TC Resmi Gazete Tarih: 13 Temmuz 2005, Sayı 25874) Kent Konseyi MADDE 76 Kent Konseyi

Detaylı

Tire İzmir % Tire İzmir % 2007 50.802 369.477 14% 25.005 614.805 4% 2008 58.142 368.591 16% 28.000 561.079 5%

Tire İzmir % Tire İzmir % 2007 50.802 369.477 14% 25.005 614.805 4% 2008 58.142 368.591 16% 28.000 561.079 5% Tire de ağırlıklı olarak büyükbaş hayvancılık olmak üzere küçükbaş hayvancılık, kümes hayvancılığı ve arıcılık yapılmaktadır. Hayvancılığa verilen önemle çiftçilerin elinde bulunan yerli ırkların yöreye

Detaylı

KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU

KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU DÜNYA ÜRETİMİ VE TİCARETİ Dünyada 0207 Gümrük Tarife Pozisyonlu (GTP) kanatlı eti ve ürünleri üretiminde başı çeken ülkeler sırasıyla ABD (17,5 milyon ton), Çin Halk Cumhuriyeti

Detaylı

KAMU HİZMET STANDARTLARI TABLOSU KARKAMIŞ İLÇE GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI

KAMU HİZMET STANDARTLARI TABLOSU KARKAMIŞ İLÇE GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI KAMU HİZMET STANDARTLARI TABLOSU KARKAMIŞ İLÇE GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI SIRA HİZMETİN ADI NO ÇKS Kaydı İşlemleri 1 2 MGD Müracaatları Yem Bitkisi 3 Sertifikalı Fidan ve

Detaylı

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Çalışma hayatında barış egemen olmalı Çalışma hayatında barış egemen olmalı Ocak 19, 2012-3:31:16 olduğunu belirtti. olduğunu belirterek, ''Bu bakış açısı çerçevesinde diyalog merkezli çalışmalarımızı özellikle son 7 aydır yoğun bir şekilde

Detaylı

SİVAS İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ EKİM-2015 BORSA

SİVAS İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ EKİM-2015 BORSA SİVAS İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ EKİM-2015 BORSA Tar-Yat Birimi Destekler 2014 2003 2015 DGD - 387,2 Milyon TL Mazot 14,9 Milyon TL 152,7 Milyon TL ALAN BAZLI TARIMSAL DESTEKLER Kimyevi Gübre

Detaylı

tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Batı Trakya Türk Azınlığının Sosyoekonomik Sorunları ve Çözüm Önerileri Sektör çalıştay sunumları 4 Nisan 2008 Bu çalışmada ifade edilen görüşler çalıştay

Detaylı

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2015 / Sabancı Center

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2015 / Sabancı Center SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2015 / Sabancı Center Kurumsal yönetime inancınızı paylaşmak, sürdürülebilir kalkınma hedefiyle ilerlemek için VIII. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi nde yerinizi alın!

Detaylı

GIDALARDA ATIKLARIN AZALTILMASI VE GERİ KAZANIMI

GIDALARDA ATIKLARIN AZALTILMASI VE GERİ KAZANIMI GIDALARDA ATIKLARIN AZALTILMASI VE GERİ KAZANIMI Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Genel Sekreteri Kaan Sidar, Dünya'da 2 milyar insanın yeterli beslenemediğini ve 10 milyon insanın açlıktan

Detaylı

DAĞ İNCİSİ PROJESİNİN OKULUMUZA KATKILARI

DAĞ İNCİSİ PROJESİNİN OKULUMUZA KATKILARI DAĞ İNCİSİ PROJE EKİBİ DAĞ İNCİSİ NEDİR? DAĞ İNCİSİ PROJESİNİN HEDEFLERİ NELERDİR? DAĞ İNCİSİ KRONOLOJİSİ DAĞ İNCİSİ FAALİYETLERİ DAĞ İNCİSİ PROJESİNİN OKULUMUZA KATKILARI DAĞ İNCİSİ PROJE EKİBİ Nilüfer

Detaylı

NİSAN AYI BÜLTENİ 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu

NİSAN AYI BÜLTENİ 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu Teke Yöresi 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı, 27-30 Nisan tarihleri arasında kapılarını ziyaretçilere açtı. Üreticinin yeni teknolojilerle buluştuğu fuarı ilk gün

Detaylı

TAHİR BÜYÜKHELVACIGİL - BYSD BAŞKANI

TAHİR BÜYÜKHELVACIGİL - BYSD BAŞKANI TAHİR BÜYÜKHELVACIGİL - BYSD BAŞKANI Dünyada Ham Yağ Üretimi (Milyon ton) Hammadde ihtiyacımızın yüzde 75 ini ithalatla karşılıyoruz. Bitkisel yağ sektörü, ayçiçeğinde hammadde yetersizliği nedeniyle dışa

Detaylı

BİYOYAKITLAR ve ENERJİ TARIMI. Prof. Dr. Fikret AKINERDEM Yrd. Doç. Dr. Özden ÖZTÜRK S.Ü. Ziraat Fakültesi

BİYOYAKITLAR ve ENERJİ TARIMI. Prof. Dr. Fikret AKINERDEM Yrd. Doç. Dr. Özden ÖZTÜRK S.Ü. Ziraat Fakültesi BİYOYAKITLAR ve ENERJİ TARIMI Prof. Dr. Fikret AKINERDEM Yrd. Doç. Dr. Özden ÖZTÜRK S.Ü. Ziraat Fakültesi ENERJİ TARIMI VE ÜLKE GERÇEĞİ Canlılığın vazgeçilmezleri; enerji ve tarım: Devletin-varlığın, Bağımsızlığın,

Detaylı

AÇLIĞIN ÖNLENMESĠ ve GIDA GÜVENCESĠNĠN SAĞLANMASI

AÇLIĞIN ÖNLENMESĠ ve GIDA GÜVENCESĠNĠN SAĞLANMASI AÇLIĞIN ÖNLENMESĠ ve GIDA GÜVENCESĠNĠN SAĞLANMASI Yrd. Doç. Dr. Mustafa ERBAġ Sultan ARSLAN A. Nur DURAK Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü erbas@akdeniz.edu.tr Sunum Planı

Detaylı

T.C. Kalkınma Bakanlığı

T.C. Kalkınma Bakanlığı T.C. Kalkınma Bakanlığı 2023 Vizyonu Çerçevesinde Türkiye Tarım Politikalarının Geleceği- Turkey s Agricultural Policies at a Crossroads with respect to 2023 Vision 2023 Vision, Economic Growth and Agricultural

Detaylı

Resmî Gazete Sayı : 29361

Resmî Gazete Sayı : 29361 20 Mayıs 2015 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 29361 TEBLİĞ Orman ve Su İşleri Bakanlığından: HAVZA YÖNETİM HEYETLERİNİN TEŞEKKÜLÜ, GÖREVLERİ, ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA TEBLİĞ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam,

Detaylı

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry ARALIK 2015 Afyonkarahisar AFYONKARAHİSAR Chamber of Commerce TİCARET VE and Industry SANAYİ ODASI 2015 ARALIK / AFYONKARAHİSAR İHRACATI İlimizin

Detaylı

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı, Türkiye nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı nın Geliştirilmesi Projesi nin Açılış Toplantısında Ulrika Richardson-Golinski a.i. Tarafından Yapılan Açılış Konuşması 3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği

Detaylı

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry AĞUSTOS 2015 Afyonkarahisar AFYONKARAHİSAR Chamber of Commerce TİCARET VE and Industry SANAYİ ODASI YÖNETİM KURULU FAALİYET RAPORU (24.07.2015-27.08.2015)

Detaylı

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor AYLIK RAPOR Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor İlk dört ayda enflasyon MB nin sene sonu hedefine yaklaştı. İhracatta düşüş sürüyor. EKONOMİK VE SEKTÖREL GELİŞMELER Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine

Detaylı

Dünyada ve Türkiye de Endüstriyel Süt İşleme

Dünyada ve Türkiye de Endüstriyel Süt İşleme Dünyada ve Türkiye de Endüstriyel Süt İşleme Dünyada üretilen toplam süt miktarı farklı kuruluşlar tarafından açıklanmaktadır. Bu kuruluşlar temelde birbirleriyle bağlantılı olmalarına rağmen veri toplama

Detaylı

AR&GE BÜLTEN. İl nüfusunun % 17 si aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır.

AR&GE BÜLTEN. İl nüfusunun % 17 si aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır. İzmir İlinin Son 5 Yıllık Dönemde Tarımsal Yapısı Günnur BİNİCİ ALTINTAŞ İzmir, sahip olduğu tarım potansiyeli ve üretimi ile ülkemiz tarımında önemli bir yere sahiptir. Halen Türkiye de üretilen; enginarın

Detaylı

Anadolu Bacıları ndan Tam Destek

Anadolu Bacıları ndan Tam Destek Pancar İle İlgili Tarımsal Üretime Dayalı Ürün Geliştirme - PANPEK Projesinin Tanıtım Toplantısı Gerçekleştirildi Ankara Kalkınma Ajansı tarafından finanse edilen, Polatlı Ticaret Odası, Başkent Üniversitesi,

Detaylı

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI. 2014 Yılı Faaliyet Raporu

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI. 2014 Yılı Faaliyet Raporu YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI 2014 Yılı Faaliyet Raporu Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası 2014 Yılı Oda Faaliyetlerimiz 69 Slayt 31.01.2014 AB Slovenia Projesi Denetimi 03.01.2014 Belediye Başkan Adayı Kazım

Detaylı

Endüstri İlişkileri Kapsamında

Endüstri İlişkileri Kapsamında çimento işveren ocak 2010 Endüstri İlişkileri Kapsamında Mevzuattaki Değişiklikler Ekim-Kasım-Aralık 2009 Dönemi Hazırlayan: Av. Füsun GÖKÇEN 22 Ekim 2009 tarih ve 27384 sayılı Resmi Gazete de Çevre Denetimi

Detaylı

1. KONUM BELİRLEME VE UYDU NAVİGASYONU ZİRVESİ 2015. Gerçek Zamanlı Yerel Sabit GNSS (CORS) Ağları ve Belediyecilik Uygulamalarındaki Önemi

1. KONUM BELİRLEME VE UYDU NAVİGASYONU ZİRVESİ 2015. Gerçek Zamanlı Yerel Sabit GNSS (CORS) Ağları ve Belediyecilik Uygulamalarındaki Önemi 1. KONUM BELİRLEME VE UYDU NAVİGASYONU ZİRVESİ 2015 Gerçek Zamanlı Yerel Sabit GNSS (CORS) Ağları ve Belediyecilik Uygulamalarındaki Önemi Değerli Sektör Temsilcisi; 1. Konum Belirleme ve Uydu Navigasyonu

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı ve Enerji Verimliliğinin Arttırılması Projesi

Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı ve Enerji Verimliliğinin Arttırılması Projesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı ve Enerji Verimliliğinin Arttırılması Projesi Dr. Muhyettin SĐRER Saha Koordinatörü GAP Bölge Kalkınma Đdaresi Başkanlığı / Birleşmiş

Detaylı

7 Haziran 2015 Seçim Beyannamesi TOPLUMSAL ONARIM VE HUZURLU GELECEK TARIM

7 Haziran 2015 Seçim Beyannamesi TOPLUMSAL ONARIM VE HUZURLU GELECEK TARIM 7 Haziran 2015 Seçim Beyannamesi TOPLUMSAL ONARIM VE HUZURLU GELECEK TARIM Tarım sektörü rekabet gücü yüksek bir yapıya kavuşturulacak Tarımda modern işletmeciliğe dönüşüm sağlanacak Tarım arazilerinin

Detaylı

1- Ziraat, 100 milyon Euro kaynak sağlayacak - Dünya 03.12.2014

1- Ziraat, 100 milyon Euro kaynak sağlayacak - Dünya 03.12.2014 1- Ziraat, 100 milyon Euro kaynak sağlayacak - Dünya 03.12.2014 2- Sanayinin Sorunlarını üniversite çözecek Hürriyet- 02.12.2014 Ankara Üniversitesi bünyesinde yeni kurulan Teknoloji Transfer Ofisi (TTO)

Detaylı

ADANA İLİ TARIMSAL ÜRETİM DURUMU RAPORU

ADANA İLİ TARIMSAL ÜRETİM DURUMU RAPORU ADANA İLİ TARIMSAL ÜRETİM DURUMU RAPORU Ağustos 2013, Adana Hazırlayanlar Sabahattin Yumuşak; Adana Güçbirliği Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Sinem Özkan Başlamışlı; Çiftçiler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi

Detaylı

TÜRKİYE TARIMI, GELİŞMELER ve GENÇ TARIMCILAR

TÜRKİYE TARIMI, GELİŞMELER ve GENÇ TARIMCILAR «GENÇ TARIMCILAR GELECEĞE HAZIRLANIYOR» GÜNÜMÜZ TARIMINDA GERÇEKLER, HEDEFLER VE FIRSATLAR PANELİ TÜRKİYE TARIMI, GELİŞMELER ve GENÇ TARIMCILAR Prof.Dr. Cengiz SAYIN Akdeniz Üniversitesi / Ziraat Fakültesi

Detaylı

Sağlıklı Tarım Politikası

Sağlıklı Tarım Politikası TARLADAN SOFRAYA SAĞLIKLI BESLENME Sağlıklı Tarım Politikası Prof. Dr. Ahmet ALTINDĠġLĠ Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ahmet.altindisli@ege.edu.tr Tarım Alanları ALAN (1000 ha)

Detaylı

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KIRIKKALE

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KIRIKKALE T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 2003-2011 DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KIRIKKALE Türk tarımını kalkındırmadan Türkiye yi kalkındıramayız Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan Ekolojik denge ve küresel

Detaylı

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR)

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR) TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR) ANTALYA DA TARIM SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ÇALIŞTAYI SÜS BİTKİLERİ VE TIBBİ AROMATİK BİTKİLER ALT SEKTÖRÜ ÇALIŞMA GRUBU

Detaylı

2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 07 Mayıs 2013 ESKİŞEHİR

2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 07 Mayıs 2013 ESKİŞEHİR 2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 07 Mayıs 2013 ESKİŞEHİR İklim değişikliği Biyoçeşitliliğin Korunması Biyoyakıt Odun Dışı Orman

Detaylı

T.C SİNOP VALİLİĞİ İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı

T.C SİNOP VALİLİĞİ İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı T.C SİNOP VALİLİĞİ İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı 24.10.2017 Tanım Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı, kırsal alanda ekonomik

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2012 EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2012 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR ŞUBAT 2012 İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)

Detaylı

HAYRABOLU TİCARET BORSASI 2014 YILI FAALİYET RAPORU

HAYRABOLU TİCARET BORSASI 2014 YILI FAALİYET RAPORU HAYRABOLU TİCARET BORSASI 2014 YILI FAALİYET RAPORU Türkiye Muharip Gaziler Derneği Hayrabolu Temsilci Ali Güz Borsamızca Derneklerine yapılan yardımlardan dolayı Borsamız Yönetim Kurulu Başkanı Süreyya

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012 EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) 2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK

Detaylı

OECD Tarım Komitesi 163. Oturum

OECD Tarım Komitesi 163. Oturum OECD Tarım Komitesi 163. Oturum 28.01.2015 Ayhan Baran AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Uluslararası Kuruluşlar Daire Başkanlığı İçerik Katılımcılar Toplantı gündemi G20 Bilgi Heyet listesi Gıda Tarım

Detaylı

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023 Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023 İÇERİK Amaç, Vizyon Hazırlık Süreci İnovasyona Dayalı Mevcut Durum Stratejiler Kümelenme ile ilgili faaliyetler Sorular (Varsa) İNOVASYON & KÜMELENME

Detaylı

GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI EĞİTİM YAYIM VE YAYINLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI Kırsal Kesimde Kadın Kooperatifleri

GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI EĞİTİM YAYIM VE YAYINLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI Kırsal Kesimde Kadın Kooperatifleri GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI EĞİTİM YAYIM VE YAYINLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI Kırsal Kesimde Kadın Kooperatifleri Uzm.Nimet KALELİ Kırsalda Kadın Hizmetleri Koordinatörü 20 OCAK 2013 Tarımsal üretimi

Detaylı

1- TÜSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık konusunu ele aldı - TÜSİAD 27.11.2014

1- TÜSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık konusunu ele aldı - TÜSİAD 27.11.2014 1- TÜSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık konusunu ele aldı - TÜSİAD 27.11.2014 TÜSİAD, Türk tarım sektörünün tüm unsurlarını bütüncül bir bakış açısıyla ele almak amacıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Rekabet

Detaylı

TARSUS TİCARET BORSASI

TARSUS TİCARET BORSASI TARSUS TİCARET BORSASI Ülkemizde yetiştirilen tarımsal ürünlerden, tarımsal üretimin bir kısmı doğrudan tüketilirken, bir kısmı sanayide hammadde olarak işlenerek değişik gıdalara dönüştürülmektedir. Tarımsal

Detaylı

TÜRKİYE DE YAĞLIK AYÇİÇEK TOHUMU VE AYÇİÇEĞİ YAĞI ÜRETİMİ, ARZ TALEP DENGESİ

TÜRKİYE DE YAĞLIK AYÇİÇEK TOHUMU VE AYÇİÇEĞİ YAĞI ÜRETİMİ, ARZ TALEP DENGESİ TÜRKİYE DE YAĞLIK AYÇİÇEK TOHUMU VE AYÇİÇEĞİ YAĞI ÜRETİMİ, ARZ TALEP DENGESİ HAKAN ÇALEN GENEL MÜDÜR V. Yağlı Tohumlu Bitkiler ve Bitkisel Yağlar Konferansı 2016 / İSTANBUL Türkiye yağlı tohum üretimi

Detaylı

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN ANTALYA

2003-2011 T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN ANTALYA T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI 2003-2011 DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN ANTALYA Türk tarımını kalkındırmadan Türkiye yi kalkındıramayız Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan Ekolojik denge ve küresel

Detaylı

TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SAYI: 2010/02 FINDIK BÜLTENİ 08.03.2010 1- FINDIK ALIMLARI: A) 2009 dönemi rekolte tahmini ile 2008 yılı üretimi kıyaslandığında, ülkemiz üretiminin % 44, dünya

Detaylı

ULUDAĞ YAŞ MEYVE SEBZE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ÜYELERİNE SİRKÜLER NO.: 248

ULUDAĞ YAŞ MEYVE SEBZE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ÜYELERİNE SİRKÜLER NO.: 248 ULUDAĞ YAŞ MEYVE SEBZE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ÜYELERİNE SİRKÜLER NO.: 248 T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü nden alınan yazıda; Türkiye de kiraz-vişne

Detaylı

Mevcut Durum ve Geleceğimiz

Mevcut Durum ve Geleceğimiz Mevcut Durum ve Geleceğimiz Metodoloji 21.Yüzyılın Yeni Güvenlik Ajandası Yeni Jeopolitik Eksen Gıda Jeopolitiğinin Yeni Ekseni Gıda Güvenliği ve Türkiye Yeni Güvenlik Ajandası Ulusal Askeri Güvenlik

Detaylı