Ann Major - Zorlu Aşk

Transkript

1 Ann Major - Zorlu Aşk Bree Oliver Romanın kadın kahramanı Michael North Romanın erkek kahramanı Chez Z Bree ye, ünlü bir şef olan ağabeyi Johnny Z den kalan bistro Biiou Bree nin annesi WilI M ichael ın kardeşi Tonv W ilkin arkadaşı Jacob North Michael m üvey babası

2 - BİRİNCİ BÖLÜM MlCHAEL North gece yarısı irkilerek uyandı. İlk aklına gelen şey, yanındaki nefis kadını yoklamak oldu. Kadın sıcacık ve yumuşacıktı, ay ışığında parlayan sapsarı saçlan yastığa dağılmıştı. Michael bu saçlan yeniden okşayıp öpmeyi istiyordu ama yumruklarını sıkarak kendini tuttu. Uzun süredir kimseyle bu kadar güzel bir gece geçilmemişti. Vicdanında, alışık olmadığı ince bir sızı vardı. Ne de olsa, bu kadını bencilce ve planlı bir şekilde baştan çıkarmıştı. Kadını rahatsız etmemeye çalışarak hafifçe doğruldu, saçlarını gözünün önünden çekti. Bu akşam onunla yaptığı her şey yalandı. Onunla batmakta olan bistrosunda yemeğe çıkması, onu kendi dairesine getirip sevişmesi, onunla şakalaşıp gülmesi yalandı hep. Bunların hepsini saf, küçük kardeşini korumak için yapmıştı ama bir noktadan sonra kardeşi Will aklından çıkıp gitmişti. Bree yle, ona ağabeyi, tanınmış şef Johnny Z den kalan bistro Chez Z de buluşmuşlar, geceye şampanyayla başlamışlardı. Bree yemek yapmayı da yemeyi de seviyordu, Michael onu keyifle izlemişti. Bree şampanya içince kızarmış, hem kendi parmaklarına hem de MichaePın parmaklarına bulaşan çikolatayı yalayarak temizlemişti. Dilinin ıslak ve sıcak dokunuşu Michael a neredeyse onunla sevişmek kadar zevk vermişti. Bree nin kahkahasına ve ona takıldığı zaman yüzünün parlamasına da bayılmıştı. Kimseyle böyle iyi vakit geçirdiğini hatırlamıyordu. Doğrusu böyle bir şeyi hiç ummamıştı. Her şeyden önce Bree onun tipi değildi çünkü. O genellikle soğuk, ince sarışınlardan hoşlanırdı. Bree ise fıkır fıkır, cilveli bir kadındı. Ucuz şallar, takılar takıp takıştırıyordu, çantasında tarak olduğu şüpheliydi. İkincisi ise, Bree Oliver, tüm o masum görünüşüne ve cazibesine rağmen tam bir servet avcısıydı. Chez Z yi iflastan kurtarabilmek için, aptal kardeşi WilFi gözüne kestirmişti. Michael, Will in iyiliği için Bree ye engel olacaktı. Onunla vakit geçirmek ne kadar hoşuna giderse gitsin, Bree bunu hak ediyordu. Michael keşke beş yıl önce Anya Parris e âşık olduğunda da bu kadar akıllı davranabiiseydi. Anya nm hamilelik yalanına kanması, berbat bir evlilik ve skandal bir boşanmayla sonuçlanmıştı. Michael, servetinin kadınlan ona nasıl çektiğini bir daha hiç unutmamıştı. Kardeşi Will in.tersine, servetinin çektiği kadınlardan sadece hoşlanmakla kalmıyor, onlarla kısa süreli ilişkiler yaşıyordu. B ir daha hiç bir kadına güvenme ye c ek, c iddi b ir ilişkiye girmeyecekti. Ona göre daha rahat bir çocukluk geçirmiş olan kardeşi Will ise hâlâ saflık edebiliyordu. Bu yüzden onu Bree nin elinden kurtarmak M ichael a düşmüştü. Pencereden giren yumuşak ay ışığı odayı gümüş tonlarında aydınlatıyordu. Bree ona sıcacık sokulmuş, derin bir uykuya dalmıştı. Ucuz gümüş takıları komodinin üstündeydi, renkli kıyafetleri ve şalları ise yerde, sandaletlerinin hemen yanındaydı. Sıcacık vücudu ve pürüzsüz teni Michael ı kendisine çekiyordu. Michael onun yanında kalmak, onu her öptüğünde kehribar rengi gözlerinde beliren ışıltıyı görmek istiyordu aslında. Ancak bunu yapmayacaktı, Bree yle işi bitmişti. Bree nin çilek kokusu hâlâ başını döndürüyordu, onu uzun uzun öpmek, onunla yine sevişmek çok cazip görünse de kendini tutacaktı. Vücutlarının ilk birleştiği anı hatırladı, Bree onu kadife bir eldiven gibi sarmıştı, çok dardı. İlk anda acı bir çığlık atınca Michael

3 J endişelenerek durmuştu ama Bree devam etmesini istemişti. Sonra vücutları birbirine alışmış, Bree onu kendisine çekmiş, bırakmamıştı. Gerçekten çok iyi bir oyuncuydu bu kadın, masum bir bakireymiş gibi davranmayı başarmıştı. Bu kadar zevkli olduğu hiç aklıma gelmezdi, diye fısıldamıştı Michael ın kulağına. İyi ki seninle oldu, hep senin gibi yakışıklı ve akıllı biriyle olmasını hayal ederdim. Çok özeldi bu. Michael için de onunla birlikte olmak çok özeldi. Bree, Michael m buz gibi soğuk dünyasını ısıtmıştı. Michael bir anlığına benliğini tamamen savunmasız bir şekilde ona teslim etmişti. Gece boyu sevişmişler ve Michael kondom kullanmasına rağmen her defasında daha da fazla zevk almıştı. Will senin soğuk ve mesafeli olduğunu söylemişti, diye fısıldamıştı Bree. Will le kıyaslanmak hoşuna gitmese de Bree yle her öpüşmesinde aralarında tuhaf bir bağ kuruluyordu sanki. Hissettiği heyecana bağımlı olmuş gibiydi, Bree ye benzeyen kadınlar hakkında bildiği her şeyi unutmak üzereydi. Bree nin kollanndayken hep eksikliğini duyduğu yuva sıcaklığını hissetmişti. Michael ın hiçbir zaman gerçek bir yuvası olmamıştı. Yanlarında büyüdüğü ve onu nüfuslarına alan North ailesinin yanında bile kendisini bir yuvadaymış gibi hissetmemişti. İlk kez Bree nin yanında böyle oluyordu. Bu kadın onun için tehlikeliydi, ondan kurtulması şarttı. Yanında bir gece daha geçirirse dizginleri tamamen ona kaptıracağı kesindi, hatta bistrosuna para bile yatırabilirdi o zaman. Öte yandan, acaba bistroya para yatıracak olursa Bree onu Will e tercih eder miydi? O kadar parası vardı ve benliğinin bir parçası Bree nin onu herkese tercih etmesini diliyordu. Michael sessizce küfretti, böyle şeyler düşünmesi onu amacından uzaklaştırabilirdi. Michael... MichaePın kalp atışları hızlandı. Bree nin sesi ne kadar yumuşak ve çaresizdi... Yumuşacık dokunuşları Michael ın yüreğine değiyordu sanki. Kaç yaşındaydı acaba? Yirmi beş? Yani Michael dan on yaf küçük. Daha genç bile olabilirdi. Yaşı kaç olursa olsun, altın»arım gür saçlarının çevrelediği güzel yüzü ve çıplak omuzlurıyll Michael ın aklını başından alıyordu. Klasik güzellikteki biçimli kaşları, ince burnu, belirgin elmacık kemikleri ve dolgun dudaklarıyla bir heykel kadar güzeldi Bree nin yüzü. Ancak doğru dürüst giyinmek için ne parası ne de tarzı yeterliydi. Üzerindeki çuval gibi geniş giysiler, ince belini, dolgun kalçalarını, yumuşak göğüslerini ve diri meme uçlannı gizliyordu. Bree çıplak haliyle kusursuzdu. M ichael ın tek istediği yine onunla birlikte olmaktı ama bunun çok yanlış olacağını biliyordu. Onu uyandırmamaya çalışarak doğruldu ama Bree hissetmişti hemen. Uykulu bir sesle, Michael, yanıma gel sevgilim, dedi. Ben senin sevgilin değilim, diye kestirip attı Michael. Michael... Yanlış bir şey mi yaptım? Michael artık bu işi bitirmek zorundaydı yoksa çıldıracaktı. Haşin bir sesle, Ben senin sevgilin değilim, diye tekrarladı. Bu gece yaşadıklarımız bir yalandı. Yalan mı? Seni, Will i korumak için baştan çıkardım. Bistroya para toplamak için düzenlenen yardım gecesinde bizi birlikte gördüğünde bana yaklaşımından senin onu kullanmaya çalıştığını anladım. Sen de benim işimi kolaylaştırmış oldun aslında.

4 Sen neden söz ediyorsun böyle? Diyorum ki, seninle sadece kardeşimi artık görmemen için yemeğe çıkarak birlikte oldum. Her şey Will içindi. Will mi? Bir dakika! Sen bizim Will le çıktığımızı mı sanıyorsun? Yani aslında benden hoşlanmamış miydin? Senin nasıl birisi olduğunu biliyorum, senden nasıl hoşlanabilirim? Michael da bir zamanlar yoksul olduğu için insanların daha fazlasını islediklerini bilirdi, ayrıca istediğini elde etmek için başkalarını kullanmanın ne demek olduğunu da iyi biliyordu. Bu konuda onun da hatırlamak istemediği tecrübeleri olmuştu. Önce onun peşindeydin, sonra benim peşime düştün. İflas etmek üzere olan lokantana para arıyorsun çünkü. Hayır, diye fısıldadı Bree. Will in yatırımcı (arından birisi olduğunu inkâr mı ediyorsun? Hayır. Bree nin güzel dudakları hafifçe titriyordu, gözleri nemlenmişti. Beni kandırdın mı yani? Beni gerçekten istememiş miydin? Michael başını iki yana salladı. Neden? Nasıl yapabildin bunu? Ben ne Will i ne de bir başkasını kullandım hayatım boyunca! Will arkadaşım, aynı zamanda da yatırımcım. Bistroya en başından beri yatırım yapanlardan birisi. Ama ben onun parasının peşinde değilim! Değilim! Öyleyse bizi Will le birlikte gördüğün akşam bana neden o kadar yakınlık gösterdin? Biraz flört etmiş olabilirim. Çünkü senin de benden hoşlandığını sanmıştım. Bree nefes almak için durdu. Will le sadece arkadaşız. O aslında ağabeyim Johnny nin arkadaşıydı, ağabeyim Chez Z yi açtığında para yatırmıştı. Will le böyle tanışıp arkadaş olduk. Sadece arkadaş mısınız? Bree, yardım gecesinde sırtı açık gümüş rengi bir tuvalet giymiş, üzerine şeffaf bir şal almıştı. Kıyafeti vücudunu cömertçe sergiliyordu. Aile hikâyesi de Michael m onun hakkında iyi şeyler düşünmesini sağlayacak gibi değildi. Ağabeyi, ünlü şef Johnny Z, altı ay önce tanınmış bir plastik cerrahın karısının yatağında ölü bulunmuştu. Herkes Johnny i cerrahın vurduğu konusunda hemfikirdi, adamın karısı da olaydan sonra ortadan kaybolmuştu. Cerrah çok iyi avukatlar tutmuş, polise konuşmamıştı. Böylece soruşturma kapatılmıştı. Hem bu skandal, hem de Johnny nin artık mutfakta olmaması Chez Z yi iflasın eşiğine getirmişti. Will yardım gecesine onunla gitmemi istemişti. Böylece bistroya yardım edebilecek binleriyle tanışabileceğimi umuyordu. Seni tanıştırınca, senin de bu insanlardan birisi olabileceğini düşünmüştüm. Bree nin gözleri öylesine masum bakıyordu ki Michael neredeyse inanacaktı ama sonra aklına Anya geldi. Anya ya nasıl da kanmıştı! İş hayatında ne kadar iyi olursa olsun kadınlar konusunda pek becerikli değildi anlaşılan. Benim de küçük kardeşim kadar saf olduğumu sanıyorsan yanılıyorsun. Hadi, giyin ve çık, git. Eğer Will den uzak durursan dün gece birlikte olduğumuzu ona söylemeyeceğim. Ya da tam tersi. Umurumda değil. Hatta ben kendim anlatırım~ona. Böylece senin onun hayatını kontrol etmeye çalıştığını görür, senden daha da fazla nefret eder. Michael şaşırmıştı. Benden nefret etme lüksü yok onun, harçlığını benden alıyor. Yani her şey para ve kontrol üzerine kurulu, öyle mi? Benim de senin gibi olduğumu sanıyorsan...

5 Senin kim olduğunu biliyorum ben! diye Bree nin sözünü kesti Michael. Kardeşimin peşini bırak. Bu defa yanlış ata oynadın, başka bir kurban bul kendine. Bu defa böyle saf olmasın, seninle benim gibi biri olsun. İstediğini anlatabilirsin ona. Ayrıca ben senin gibi değilim, bana şantaj yapamazsın. Benim gibisin. Tek ortak yönümüz aç gözlülük değil aslında. Eğer Will seni istemiyorsa, ben seni metresim olarak tutabilirim. İlgimi çekebildiğin sürece seni ve bistronu finanse ederim. Beni duyuyor musun sen? Son defa söylüyorum, kardeşinle sadece arkadaşız biz. Bu yüzden de birlikte olduğumuzu söylemeni umursamayacaktır. Will sadece bistroya yatırım yapan tanıdıklardan birisi, hem hayatında birisi var zaten. Gerçekten mi? Kimmiş? Ona sorsan daha iyi olur. Michael onun yalan söylediğini anlamıştı. Öte yandan, söylediği gibi, gerçekten de Will in hayatında birisi varsa, Michael, Bree yi kendisine ayırabilirdi. Ona Will den daha fazla para verebileceği kesindi. Durumu tekrar değerlendirdiğinde bunun fena bir seçenek olmadığına karar verdi. Peki o halde, Will, hayatında başka birisi olduğu için seni istemiyorsa, beni yatakta memnun ettiğin sürece bistronun ayakta kalmasını sağlarım. Efendim? Bree anlayamamış gibi ona baktı. Beni duydun. Metresim olursan, beni dün geceki kadar memnun ettiğin sürece para derdin olmaz. Buna inanamıyorum. Önce, kardeşinle ilişkimi mahvetmek için benimle birlikte oluyorsun, sonra da beni kendine mi alıyorsun? Seninle tanıştığıma çok üzüldüm. Düzgün bir semtte güzel bir dairede oturup lüks mağazalardan alışveriş yaparken böyle hissetmeyeceğinden eminim. Cep harçlığın da dolgun olacaktır ayrıca. Dur bir dakika! Bistronu kurtarmak istiyorsun, öyle değil mi? Birbirimizden hoşlandığımıza göre neden olmasın? Bree yataktan fırladı. İnsanları satın alamazsın! Paranın satın alabileceği şeyleri bilsen şaşarsın. Ben satılık değilim. Bu konuda şüpheliyim, sadece doğru teklifi yapamadım herhalde. İstediğini söylersen anlaşırız. Senin iyi bir insan olduğunu düşündüğüme inanamıyorum. Nasıl böyle aptal olabiliyorum! Bree içini çekti. Bu, sana daha önce anlattığım durumu ispatlıyor. Erkekler konusunda sezgilerim güçlü değil. Sense hepsinin içinde en kötüsü çıktm. Michael hayal kırıklığını saklamayı başarmıştı. Şoförümü çağırayım, beş dakika içinde burada olur, seni istediğin yere götürür. Bundan sonra seni kardeşimin yanında görmek istemiyorum, anlaşıldı mı? Ne bana, ne de kardeşine ne yapacağımızı söyleyebilirsin sen. Onunla istediğim zaman görüşeceğim. O da parasını istediği yere yatırabilir. Çok yanılıyorsun. Michael arkasını dönüp odadan çıktı, Bree nin ıstırap dolu bakışlarına, titreyen dudaklarına ya da çıplak göğüslerine daha fazla bakamayacaktı. Bree onu reddetmişti, Will i kullandığı çok açıktı ama Michael yine de onu arzuluyordu.

6 Ancak dış kapının sertçe kapandığını duyduktan sonra yatak odasına döndü. Bir süre karanlıkta durdu, pencereden dışarı baktı. Gökyüzünde pınl pırıl bir dolunay vardı, romantik şeylerden hoşlananlar için çok güzel bir gece olmalıydı ama Michael öyle biri değildi. Can sıkıntısıyla pencerenin yanından ayrıldı, bütün ışıkları yaktı. Birden gözü bembeyaz çarşafın üzerindeki parlak kırmızı kan lekelerine takıldı. Yanılmış olabilir miydi gerçekten? Bree bakire miydi? Michael kalbinin suçluluk duygusuyla sıkıştığını hissetti. Vücutları birleştiği anda Bree nin nasıl çığlık attığım hatırlıyordu. Sonra ona bazı projelerinden söz ettiğinde ona hayranlıkla bakışı geldi aklına. Hayatta en azından bir şey başarabilmiş olsaydım kendimle çok gurur duyardım, demişti Bree. Bir de sana bak! Ufak bir aile şirketini global bir yatırım devine dönüştürdün. Çin de bankalar, oteller; Malezya da eneıji santralleri açıyorsun. Dünyayı fethediyorsun, ailen seninle gurur duyuyor olmalı. Michael onun bekâreti konusunda yanıldığına göre diğer konularda da yanılıyor olabilir miydi? Bree onun başarılarına gerçekten değer vermiş miydi? Ya da ondan hoşlanmış mıydı en azından? Michael düşüncelerini toplamaya çalıştı. Bree nin amacının ne olduğundan emindi. Ağabeyini kaybetmesiyle birlikte bistroları tehlikeye girince, parası için Will in peşine düşmüştü. Sonra o yardım gecesinde Michael la tanışınca onun daha büyük bir av olduğuna karar vermiş olmalıydı. Michael ı sadece gururu incindiği için reddetmişti. Michael yatak çarşaflarını toplarken Bree nin ışıltılı yüzü ve ona hayran bakışları gözlerinin önünden gitmiyordu. Eğer Bree gerçekten de onun düşündüğü gibi bir kadınsa onu neden reddetmişti? Michael sıkıntı dolu bir gece geçirdikten sonra sabah ilk iş Bree nin evine gitmişti ama Bree nin oradan ayrıldığını öğrenmişti. Bree telefon mesajlarına da cevap vermiyordu. Michael doğruca Chez Z ye gitmiş, Bree nin Fransız annesi Bijou yu bulmuştu. Bree acil bir işi çıktığı için gitmesi gerektiğini söyledi, dedi annesi. Üzgün görünüyordu ama kurcalamadım. Keşke sorsaymışım. Senin yüzünden mi gitti yoksa? Hayır. Bree erkekler konusunda beceriksizdir. Ne yazık ki bana çekmiş, babası da benim hayatımı mahvetmişti. Eğer ona iyi davranmayacaksan ondan uzak dur, anlaşıldı mı? Michael buna ne diyebilirdi ki? Sadece, böyle bir annesi olduğu için Bree yi kıskandığını düşündü. O bu kadar şanslı değildi. Michael, Bree konusunda kardeşini uyarmaya gittiğinde Will onu eve bile almadı. Kapı aralığından, Bree senin onu neyle suçladığını anlattı, dedi Will. Nerede olduğunu bilmiyorum ve doğrusu bilseydim de sana söylemezdim. Sınırı çok aştın. Başka bir kadınla ilişkin olduğunu söylemişti, doğru mu? Aslında yumuşak huylu birisi olan Will kaşlarını çattı. Özel hayatımı neden seninle hiç konuşmadığımı şimdi anlamışsındır. Sonra da kapıyı Michael ın yüzüne kapattı. Michael kendisini suçlu ve huzursuz hissediyordu. Will ne saklıyordu acaba? Bree onu reddetmekle kalmamış, kardeşini de ona karşı doldurmuştu. Will bir başkasıyla birlikte olduğunu onaylamadığına göre hâlâ Bree yle ilgileniyor olabilir miydi? Eğer Will in hayatında başka birisi varsa Michael, Bree ye kapıldığıyla kalmış olacaktı. Ne yaparsa yapsın bir türlü Bree yi akimdan çıkaramıyordu Michael. Çok yoğun çalışıyor, onu hiç umursamadığını ispat etmek ister gibi çok güzel kadınlarla çıkıyor ama Bree yi unutamıyordu. Bir aylığına Şanghay a iş için gitmesi de onu unutmak içindi.

7 Daha sonra, onun New York tan ayrıldığı gün Bree nin bistroya dönüp Will le yemeğe çıktığını öğrenmişti. Bree ondan gizlendiğine göre bir şeyden korkuyor olmalıydı. Neyin peşindeydi? Michael ona engel olup Will i kurtarabilecek miydi? - İKİNCİ BÖLÜM Sekiz hafta sonra WlLL iyileşecek, iyileşmek zorunda. Michael acil servisin ağır, çelik kapılarından hızla geçti. JFK Havaalam ndan şehre giderken limuzininden Bree yi aramış ama yine cevap alamamıştı. Bunun üzerine, onunla yüzleşmek için Chez Z ye gitmeye karar vermiş ama tam bistronun önünde aracından inmek üzereyken asistanı Pedro arayarak kazayı haber vermişti. Michael hemşirelerin bulunduğu danışma masasına gitti hemen. Will North nerede? Önce kimse cevap vermek istemedi, hemşireler birbirlerine baktılar. Michael m yüreği ağzına gelmişti. Sonra yaşlıca bir hemşire durumu anlattı. Yağışlı havada iki araç kafa kafaya çarpışmıştı. Kardeşinin şoförü ve arkadaşı olan Tony Ferrar la, onlara çarpan dört çekerli aracın sürücüsü olan yirmi dört yaşındaki kadın olay yerinde hayatlarını kaybetmişlerdi. Will kaza anında emniyet kemerini çözüp karısının üzerine kapandığı için ağır yaralanmıştı, pek çok kırığı vardı. I lemşirenin anlattıkları Michael ın zihninde uğulduyordu. Karısı mı dediniz? Yoksa Michael ın ona yemekte anlatacağını söylediği şey bu muydu? Onu Şanghay dan aradığında bir ara Bree yi soracak olmuştu ama Will bu konuda konuşmayı reddetmiş, Sana önemli haberlerim var, yarın yemekte bir araya geldiğimizde anlatırım, demişti. Michael, Ameliyattan önce kardeşimi görebilir miyim? diye s o rd u h e m ş ireye. Elbette ama uzun sürmesin, hastayı yormayın. Michael, WilPin kül rengine dönmüş yüzünü ve yaralarını görünce sarsıldı. Will? Beni duyuyor musun? Benim, Michael. Yüzü sargılar içindeki kardeşi hafifçe kıpırdandı, Michael a bakmaya çalışıyordu. Konuşma, dedi Michael. Zamanım yok... Ölürken tüm hayatın film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer derler ya hani, yanlışmış, insan yaşayamayacağı geleceğini görüyormuş aslında. Konuşmaya çalışıp gücünü tüketme. Çok gençsin, iyileşeceksin, yemin ediyorum. Sen bile bir şey yapamazsın. Ama yapabileceğin bir şey var. Ne istersen. Bree ye iyi bak. Efendim? Bree ye, yani karıma. Michael kulaklarına inanamıyordu. Bree yle mi evlendin? Bree hamile. Şimdi açıklayacak zaman yok. Bunu sana bu şekilde söylemek istemiyorduk aslında. Ona ve bebeğe iyi bakacağına dair bana söz ver. Kazada o da yaralandı. Biz arkada oturuyorduk. Arabayı en iyi arkadaşım olan Tony kullanıyordu, onu kaybettik. Bense Bree yi kurtarmaya çalıştım, senin için. Benim için mi? Ona iyi bak.

8 M ichael ın alnında ter taneleri belirmişti. Ölkeyle yumruklarım sıktı, kardeşi için duyduğu üzüntüyle Bree ye duyduğu öfke arasında sıkışmış hissediyordu kendisini. Kesin olan tek bir şey vardı; Bree, Will le ilişkisi konusunda ona yalan söylemişti. İkisinin en başından beri bir ilişkileri vardı. Hatta Bree, Will le evlenebilmek için ondan hamile kalmıştı. Tüm bunları, Michael, Şanghay dan dönene kadar gizli tutmuşlardı. Bree, W ill in gözünü öylesine kör etmişti ki, Will kaza esnasında kendi emniyet kemerini çözerek onu korumuştu. Will in evlendiği zaman North vakfından bir milyon dolar alacağı geldi aklına. Çocuğu olduğu zaman bu miktar daha da artacaktı hatta. Acaba Bree nin bu servetten haberi var mıydı? Will, ağabeyinin aklından geçenleri okuyordu sanki. Onun hakkında ne düşündüğünü biliyorum. Evliliğimizi onaylamadığını da biliyorum ama Bree harika birisi, sandığın gibi bir servet avcısı değil o. Michael sessizce küfretti, kardeşi ne kadar da saftı. Ona yaptığın şey... Benim hatam. Ne yaptıysam senin için yaptım, dedi Michael. Biliyorum. Yine de bana söz ver, ona iyi bakacaksın değil mi? Michael böyle bir şeye söz veremezdi. Will, Söz ver, diye üsteledi. Odanın tüm havası bir anda boşalmıştı sanki. Kardeşi öylesine bitkin görünüyordu ki Michael onu reddedemeyecekti. Kravatını düzelttikten sonra dişlerini sıkarak, Karma iyi bakacağıma söz veriyorum, dedi. Bistrosunu kurtarmasına da yardım edeceksin. Michael başını sallayarak onayladı. W ill rahatlayarak gözlerini kapattı. Kısa bir süre sonra da hastabakıcılar gelip onu ameliyata götürmek üzere sedyeye aldılar. Michael büyük bir üzüntüyle kardeşinin ameliyathaneye götürülmesini izledi. Onu bir daha görüp göremeyeceğini bilmiyordu. Birden kendisini çocukluğundaki gibi yapayalnız hissetti. Orada daha fazla duramayarak tekrar hemşirelerin yanma gitti, B ree nin yerini öğrendi. Aileden olması muhtemel iki kadın, Bree nin üzerine eğilmişlerdi. Bree, geniş odadaki diğer yataklardan bir perdeyle ayrılmış dar bir yatakta yatıyordu. Michael elini uzattı, Ben Michael North, Will in ağabeyiyim. Kadınlardan yaşlı olanı da elini uzattı. Bree nin annesiyim ben, Bijou. Seni hatırlıyorum, bistroya gelip onu aramamış miydin sen? Onun canını sıktığını düşünmüştüm hatta? Evet. Bijou nun yanındaki sarışın, Ben de Marcie, diye söze karıştı. Bistroda garson olarak çalışıyorum. Bree dünyanın en iyi insanıdır, Will de öyle. Böyle iki harika insanın başına böyle... Bijou hemen, Marcie! diye payladı genç kadını. Güçlü olman gerekiyor. Sonra Michael a döndü. Onunla konuşmak için sadece b i r dakikan var. Kadınlar yanlarından uzaklaştıktan sonra Michael, Bree nin yatağına yaklaştı. Bree nin gözleri kapalıydı, önce Michael ı fark etmedi. Gözlerinin altında koyu renkli halkalar vardı. Yüzünde ve kollannda onlarca ezik ve kesik vardı. Michael onun ne kadar kötü yaralandığını görünce bir an nefes alamadı. Eğer Bree ye bir şey olursa, Michael ın kardeşiyle son bağı da kopmuş olacaktı.

9 Bree? Beni duyabiliyor musun? Benim, Michael. Şanghay dan gelir gelmez kazayı haber aldım, hemen buraya koştum. M ichael... Bree yavaşça gözlerini açtı, yüzünde bir an sevince benzer bir ifade belirdiyse de hemen toparlandı ve Michael a buz gibi baktı. Bijou nerede? Burada ne işin var senin? Annemi istiyorum. Annen hemen dışarıda. Wil1 sana bakmamı istediği için geldim yanına. Sana inanmıyorum! O da benim gibi senden bıkmıştı! Hemen git buradan! Michael hiç alışkın olmadığı bir şekilde tereddüde düşmüştü. Bree başını duvara doğru çevirip Sana ihtiyacım yok, dedi. Will de bunu biliyor, seni o göndermiş olamaz, yalan söylüyorsun. Ameliyata girmeden hemen önce konuştuk onunla. Aman Tanrım. Ne kadar bencilim. Tony öldü, Will ise o yaralı haliyle beni düşünüyor hâlâ. O kadar iyi bir insan ki. Evet, gerçekten de öyle. Michael ın sesi sert çıkmıştı. Bree irkilerek ona döndü tekrar. Will in ağır yaralandığını öğrendim hemşirelerden. Benim yüzümden yaralandı Will. Tam jip bize çarpmadan önce emniyet kemerini çözüp benim üstüme kapandı, beni ve bebeği korumak için. Zavallı Tony nin hiç şansı yoktu. Will bir bebek beklediğinizden söz etti. Bree nin yüzü daha da solmuştu. Seninle bebek hakkında konuşmaması gerekiyordu, bu konuda bana söz vermişti. Eğer durumu kötüye giderse benden sana ve bebeğe bakmamı istedi. Ben de ona söz verdim ve sözümü tutacağım. Gerçekten mi? Bree kaşlarını çatarak Michael a baktı. Sanki sözünün bir önemi varmış gibi. Git buradan. Sen beni istesen de istemesen de sözümü tutmaya kararlıyım. Beni kandırdın, şimdi düşününce çok aşağılayıcı bulduğum şeyler yapmama neden oldun. Nasıl o kadar aptal olabildim? Michael m gözlerinin önünde onunla yeniden yapmayı hayal ettiği şeyler canlanmıştı. Ben karşımda bir insan var sanmıştım, sense kendimi sana en çok açtığım, en savunmasız olduğum anda gerçek niyetini söyledin. Birlikte olduğun diğer kadınlar ne düşünüyorlar umurumda bile değil ama seni bir daha hayatımın sonuna kadar görmek istemiyorum. Will in ağabeyi ve bebeğimin amcası olman bile umurumda değil. Seni görmek de istemiyorum, çocuğumun seni tanımasını da istemiyorum. Anladın mı? Michael m yüreğini hiç ummadığı bir suçluluk duygusu sarmıştı ama bunu belli etmeyecekti. Houston un yoksul mahallelerinde geçen çocukluğu ona duygularını saklamasını öğretmişti. Annesi Jacob North la evlenene kadar masöz olarak çalışmıştı. North, evlenmelerinden sonra Michael ı nüfusuna geçirmişti. Michacl büyük bir yoksulluk içinde, hiç değer görmeden geçen çocukluk yıllarını asla unutmayacaktı. Will ise varlıklı bir adamın tek oğlu olarak, el üstünde tutularak büyütülmüştü. Will herkesi severdi, en çok da evlatlık ağabeyini. Michael ı seven belki de tek kişiydi Will. Michael, her şeyini borçlu olduğu Jacob a, Will i hayatının sonuna kadar koruyacağına dair söz vermişti. Bu sorumluluk duygusu, annesine asla güvenmese de W ill in doğmamış çocuğunu da kapsıyordu. Eğer Wiü e bir şey olursa, Will in çocuğu -yani senin de çocuğun- bir North olacak. Ben de kardeşime verdiğim sözü tutarak, bu küçük insanla ilgili her türlü sorumluluğu üstleneceğim.

10 Yani yine para ve kontrol meselesi, öyle mi? Çocuğum senin için sadece North servetinin bir varisi olarak önem taşıyor. Michael, Will in çocuğunun onun için aslında neler ifade ettiğini Bree yle konuşacak değildi. Ağır bir sorumluluğu olan büyük bir servet bu. İstediğini elde etmeye alışkın olduğuna eminim. Ancak bu kez bu böyle olmayacak, dedi Bree. Göreceğiz. Michael konuyu uzatmadı. Ameliyat masasındaki kardeşinin hamile karısını o anda sıkboğaz etmeyecekti. Sakin bir şekilde yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. Bree yüzünü buruşturarak başını diğer tarafa çevirmişti. Bir saat kadar sonra WilPin cerrahı yanlarına geldi. Michacl, cerrah daha bir şey söylemeden, yüzündeki ifadeden Will i kaybettiklerini anlamıştı. Ayağa kalktı, cerrahla kısaca konuştular. Kalbini buz gibi bir pençe sıkıştınyormuş gibi acı çekiyordu. Bree, cerrahın, Kardeşiniz olay yerinde çok kan kaybetmiş, sözünü duyunca hıçkırıklara boğulmuştu zaten. Michael kendisini hiç bu kadar kötü hissetmemişti. Belki de kendi duygularına yoğunlaşmamak için dönüp Brec ye baktı. Bree nin yüzü çarşaf gibi, bembeyazdı. Michael uzanıp onun elini tuttu. Bree hiç beklemediği bir şekilde Michael m elini sıktı, dahası uzanarak onu ceketinden tuttu, kendisine çekti. Bir an sonra yüzünü Michael ın omuzuna gömmüş, sessizce hıçkırarak ağlıyordu. Bu temas Michael a çok iyi gelmişti, böyle bir şeye bu kadar ihtiyaç duyduğu hiç aklına gelmezdi. Bree, diye mırıldandıktan sonra onu incitmemeye çalışarak dikkatle ona sarıldı. Her şey düzelecek. Bunu bilmiyorsun, nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin? Zaman her şeyin ilacıdır. Michael bunun çok klişe bir laf olduğunu biliyordu ama tuhaf bir şekilde Bree nin ona sarılması bile acısını biraz dindirmiş gibiydi. Daha önce ağlayan birisiyle bu kadar kuvvetli bir bağ kurduğunu hatırlamıyordu. Bir süre sonra Bree, Anneme ve Marcie ye sen söyler misin? dedi içini çekerek. Ben yapamayacağım. Elbette, ne istersen yaparım. Gerçekten mi? Kusura bakma ama kalpsiz bir adamın şimdi bana her istediğimi yapacağını söylemesi hiç inandırıcı gelmiyor bana. WiH in çocuğunu taşıyorsun ve Wi!l i kaybettik. Bundan sonra aramızda her şey çok farklı olacak. Evet, Will in çocuğu, diye alçak sesle tekrarladı Bree. W ill in bebeği için yapamayacağım şey yok, senin için de. ~ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ~ B r EE, ağrı kesiciler yüzünden iyice sersemlediğini düşündü. Will in çatı katındaki dairesinde Michael la birlikte kalmayı kabul etmesinin başka bir açıklaması olamazdı. Apartmanında asansör yok, evin üçüncü katta. Asansörsüz bir binada kalmak daha önce hiç problem olmamıştı Bree için, asansörler de dahil olmak üzere kapalı yerlerden hoşlanmazdı. Çocukken ondan büyük bir kuzeni onu bir dolaba kilitleyip oyun oynamaya gitmişti. Annesi aşağıdaki mutfakta işini bitirip de onu dolapta bulduğunda Bree korkudan çılgına dönmüş durumdaydı. Michael, Will in dairesinin kapısını açmaya çalışırken Bree sabırsızlıkla onu izliyordu. Kardeşinin evine daha önce hiç gelmemiş olmana inanamıyorum.

11 Will beni Yukarı Doğu daki evine her zaman davet ederdi ama bu yeni evine hiç çağırmamıştı. Ya benim evimde ya da şehirde bir mekânda buluşuyorduk. Bir iki kere buraya uğrayacak oldum ama her seferinde ya tam dışarı çıkıyordu ya ev arkadaşı evdeydi ya da işleri vardı. Rahatlıkla tek başına kalabilecekken neden bir ev arkadaşına ihtiyaç duyduğunu anlayamamıştım. Ona sorduğumda çok iyi bir arkadaşının kalacak yere ihtiyaç duyduğunu söylemişti. Bree, Will in yalanını sürdürmeye karar vererek, Doğru, diye onayladı. Evlendiğimizde o da burada yaşıyordu. Ev epey kalabalık olmuştur o zaman. Bree, M ichael m ses tonundan hoşlanmamıştı ama ses çıkarmadı. Michael nihayet kapıyı açmayı başarınca dirseğiyle Bree ye dokunarak içeri girmesini işaret etti. Bree bu ufacık temasla bile irkilmişti. Yalanlarıyla onu kandırıp kullanan bir adamdan böyle etkilenmesi kabul edilir bir durum değildi, hayatta yardım isteyeceği en son kişiydi Michael. Sadece Will in ağabeyi olduğu için dişini sıkıyordu Bree. Buna hiç gerek yok aslında, dedi huzursuz bir şekilde. Nasıl ben senin burada olmanı istemiyorsam sen de benimle burada olmayı istemiyorsundur. Neden ikimizin de işini kolaylaştırıp gitmiyorsun? Istesen de istemesen de kalıyorum. M ichael ın yüzünde çok kararlı bir ifade vardı. Zaten yorgun o lan Bree p es e dip onun pe şinden içe ri girdi. Michael içerinin dekorasyonunu görünce çok şaşırmıştı. Vay canına! Burası Will in diğer evinden çok farklı. Onun böyle şeylerden hoşlandığını bilmiyordum. Onun hakkında bilmediğin daha çok şey var. Evin dekorasyonu, ünlü bir tasarımcı olan Tony e aitti. Ferah odalar, yüksek tavanlar, soyut tablolar ve minimalist mobilyalar tamamen Tony nin tarzıydı. Michael ın, Bree nin bu evde yaşamadığını anlaması uzun sürmezdi, evde Bree ye ait çok az şey vardı. Bree buraya geldiğinde ilk birkaç haftayı kanepede ağlayarak ve Michael ı unutmaya çalışarak geçirmişti. Emin olduğu iki şey vardı; bebeğini istiyordu, ağabeyinin bistrosunu ayağa kaldıracaktı. Tek başıma kalabilirim ben, diyerek şansını denedi Bree yine. Bu konuyu konuşmuştuk, doktorun ne söylediğini biliyorsun. Hamilesin, başında bir şişlik var. Ayrıca tansiyonun düşük ve önümüzdeki hafta yalnız kalmaman gerekiyor. Michael neredeyse onun için endişeleniyormuş gibiydi. Dairenin kapısını kapattı, ceketini çıkartıp kanepenin üstüne fırlattı. Seni burada istemiyorum, dedi Bree yeniden. Kendimi bu kadar kötü hissederken geceyi birlikte geçirmek isteyeceğim son kişisin. Bunu tamamen anladım ama eğer kalmazsam bebeğin, yani yeğenim için tehlikeli bir durum olabilir. Annenin kedilerine alerjin olduğunu sen söyledin. Gazetelerden tanıdığım süper model sevgilin Çin den gelişini dört gözle bekliyor olmalı. Michael kaşlarını kaldırdı. Kıskandın mı yoksa? Bree tüm üzüntüsüne ve bitkinliğine rağmen öfkelenmişti. Sadece senin gibi bencil ve kibirli birisi bu anlamı çıkarabilirdi. Sorumu cevaplamadın, kıskandın mı? Saçmalama! Sadece gazetelerde mankenlerle birlikte göründüğün bir iki habere rastlamıştım. Onları da kullanıp atıyor musun?

12 Tekinsiz bir sessizlikten sonra Michael, Hayatımda süper model falan yok, dedi. Doğal olarak beni bekleyen hiç kimse yok. Asıl sen Will le ilişkinizden söz etsene. Will evlendiğinizi söyleyince çok şaşırdım, bana onunla aranızda böyle bir şey olmadığını söylemiştin. Nasıl oldu bu? Ne zaman? Bree bakışlarını kaçırdı. Will evlenme teklif edince kabul ettim. Senin tersine o çok tatlı birisiydi. Senin gibi bir kadın için mükemmel bir av yani. Yanılıyorsun. Bree bir şeyler söylemeyi düşündü ama kendisini savunmaya çalışırsa durum daha da kötüye gideceği için sustu. Boş ver, ne düşündüğün umurumda değil. Michael kaşlarını çattı, bir yandan salonda dolaşıp etrafa göz gezdiriyordu. Piyanonun üzerindeki fotoğrafı görünce durdu. Bu deri ceketli adam da kim? Bree yanına gelip fotoğrafa baktı ama deri ceketli adamın Tony olduğunu söylemesi için buna gerek yoktu, fotoğrafı çok iyi biliyordu. Tony ile Will, bistrodaki bir partide onunla Johnny için kadeh kaldırıyorlardı burada. Tony, dedi gözleri dolarak. Arabayı kullanan adam mı? Hani VVill in en iyi arkadaşı? Will in ev arkadaşı o muydu? Aynı zamanda nikâh şahidimizdi. Ve çok dahafazlası. Michael fotoğrafı yavaşça yerine koyduktan sonra dönüp Bree ye baktı. Will le neden evlendiniz? Bree geri çekildi. Neden bunu konuşmak zorundayız? Sen benim aşk hayatım hakkında konuşuyordun ama. Michael ın sesinde tehlikeli bir tını vardı. Kardeşimi de beni istediğin gibi istemiş miydin? Bree, Michael ı ne kadar çok arzulamış olduğunu hatırlayınca ürperdi, işin kötüsü o anda bile onu arzulamaya devam ediyordu. Onunla evlendiğime göre? Neden? Bana yaptıkların yüzünden. Harika kardeşin, senin asla yapmayacağım bildiği için beni korumaya çalışmıştı. Başka ne yapacağımı bilemiyordum. Michael onun, kırılganlığını hissetmişti sanki, uzanıp Bree nin ellerini tuttu, onu kendisine çekti. Bree bakışlarım onun güzel yüzünden kaçırmaya çalıştı. Bu yüzü ve ondan ne kadar etkilendiğini unutmak için çok uğraşmıştı ama daha hastane odasında ilk karşılaşmalarında bu çabanın boşa olduğunu anlamıştı. Seni çok düşündüm, diye mırıldandı Michael. O geceyi, yaptığımız ve söylediğimiz her şeyi, seni unutmak istememe rağmen düşünüp durdum. Will le ilişkin konusunda en başından beri yalan söylediğini bilmeme rağmen şimdi bile içime işliyorsun. Bree paniğe kapılarak elini ondan kurtarmaya çalıştı ama yapamadı. Michael, kor gibi yanan bakışlarını ondan ayırmadan Bree yi kendisine biraz daha çekti. Kardeşimle nasıl evlenebildin? Bree, Michael ın gerçekleri duymayı hak etmediğini düşündü. Karışık bir hikâye. Karışık hikâyelere bayılırım, anlat bana. Ya da daha iyisi, göster bana, diye fısıldadı Michael. Ne demek istediğini anlamıyorum. Öyle mi? Michael bir anda Brce yi ensesinden kavradı, bir eliyle çenesinden tutup yüzünü yüzüne yaklaştırdı. Bree Michael a karşı koymaya çalıştı ama onun gözlerinde yitip gitmesinin an meselesi olduğunu biliyordu. Bu ise büyük bir hata olurdu, karşısında kalpsiz ve onun ne hissettiğine aldırmayan birisi vardı çünkü.

13 Yine de dizlerinin bağı çözülmüştü bile. Tüm duygularının ayaklanması için Michael m hafifçe dokunması yetmişti. Bree hiç düşünmeden geriye doğru eğildi, Michael m dudaklarını davet eder gibi dudaklarını araladı. Dudakları buluştu, Michael ın dili ihtirasla ona dokunmaya başladı. Bree daha önce yaşadıklarından çok daha güçlü şeyler hissediyordu. Michael a karşı koymak zorundaydı, onun neyin peşinde olduğunu biliyordu ama iradesini kaybetmiş gibiydi, Michael onu kendisine çektikçe o da ona daha çok sarılıyordu. Michael da duygularını inkâr etmeye çalışıyordu belki ama onu tutkuyla öpüyordu. Bree onun da aralarındaki çekime karşı koymaya çalıştığının farkındaydı. Michael onu öpmeye devam ederken beline sarılmıştı, Bree artık tir tir titriyordu. Michael ın elleri vücudunda dolaşırken zaman durmuş gibiydi. Michael onu kalçalarından kavrayıp vücuduna ve sertliğine yaslayınca Bree temkinli davranmayı bıraktı, ellerini MichaeFın pantolonun beline götürdü, gömleğini pantolonunun içinden çıkardı. Ancak tam ellerini onun sert karın kaslarında dolaştırmaya başlamıştı ki Michael inleyerek dudaklarını onunkilerden ayırdı. Bir adım geri çekilmesine rağmen hâlâ Bree yi tutuyordu. Ne oldu? diye fısıldadı Bree. Sorumun cevabını aldım. Hâlâ istiyorsun beni, yani WilFle menfaatin için evlenmişsin. Düşündüğüm kadar aşağılık biriymişsin. Kardeşimi kullanmanı asla affetmeyeceğim. Onu incitip incitmeyeceğine aldırmadın bile değil mi? Efendim? Bree dehşete kapılmıştı. Kim kimi kullanıyordu? Michael onu en az kendisinin hissettiği kadar şiddetli bir tutkuyla öptükten sonra nasıl böyle şeyler söyleyebilirdi? Yani onu gerçekten bir şey ispatlamak için mi öpm üştü? Bree, Michael ı hem arzuluyor hem de ondan nefret ediyordu. Seni istediğim yok, sadece ağn kesiciler yüzünden direncim düşük. Ne yaptığımın farkında değildim. Eğer kendini daha iyi hissedeceksen buna inanabilirsin elbette ama bana arzu duyduğun kesindi. Çünkü ben bir insanım ve beni önemsediğini düşünmüştüm. Soyunmana ve banyo yapmana yardım edeyim mi? Efendim? Michael ın konuyu böyle apansız, değiştirebilmesi çok kırıcıydı. Bree onun bir daha duygularıyla oynamasına asla izin vermeyecekti. Sertçe, Başımın çaresine bakabilirim ben, dedi. Yorgun ve bitkindi, Michael da bunu kullanmıştı işte. Öyleyse bir an önce başla. Sen buradayken olmaz. Yokmuşum gibi davranırsın. İmkânsız. Seninle sadece kardeşime söz verdiğim için ilgileniyorum. İnan bana, sonra seni bırakacağım. Seni kendim istediğim için öpmedim. Kardeşimi istemiş miydin, onu anlamak için öptüm ve istemediğini anlamış oldum. Şimdi odana git, kapıyı kapat ve yatmaya hazırlan. Bree b u adamla nasıl kalacaktı? Ben de duşun sesini duymayı beklerken yiyecek bir şeyler ayarlayıp işle ilgili bir iki telefon görüşmesi yapayım. Elbette, CEO muz North servetini idare etmekten insan olmaya zaman bulamıyordur. Lanet olsun, bebek bakıcılığı yapmaktan başka işlerim de var benim, dedi Michael. Sonra telefonunu alıp kanepeye oturdu.

14 Telefondaki kimse öncelikle başsağlığı dilemiş olmalıydı ki Michael sesini alçaltmış, yüz ifadesi değişmişti. Bree onun tümden duygusuz bir adam olmadığını anlayabiliyordu, demek ki sadece onu umursamıyordu Michael. Bree, onun kardeşinin cenaze töreniyle ilgili ayrıntıları konuştuğunu duyunca kendisini unuttuğunu düşünerek Will le Tony nin yatak odasına yöneldi. Odaya adımını attığı anda Michael telefonu eliyle kapatarak, Sakın kapıyı kilitleme, diye seslendi. Bayılırsan diye kapıyı kırmam gerekir yoksa, anlaşıldı mı? Bree nin sabrı taşmıştı artık. Seni burada istemiyorum! Söylediklerini yapmak zorunda değilim! Sana dayanamıyorum! Bu tartışmayı daha önce yaptık. Doktor sadece bir hafta sonraki kontrole kadar benim gözetimim altında kalman koşuluyla izin verdi taburcu olmana. Bir hafta daha mı! diye inledi Bree. O sırada o kadar çok ağrım vardı ki seninle bir hafta geçirmeyi kabul ettim. Sonuçta kabul ettin ama. Bu yüzden şimdi ne söylersen söyle, benim dediğim olacak. Bree kapıyı kapattı. Sonra Michael m onu öpüp sonra da kendisinden uzaklaştırması aklına gelince kapıyı tekrar açtı ve hırsla çarptı. Bu çocukça hareket içini rahatlatmamıştı elbette. Tonny ile Will in pırıl pınl odaları ona yine arkadaşlarının kaybım hatırlatmıştı. Üzgün bir şekilde banyoya gitti, aynada kendisine baktı. Rengi çok solgun görünüyordu, yüzü çürük ve kesiklerle doluydu. Saçında hâlâ kan pıhtıları vardı, bu haliyle Michael ın onu istediğini nereden çıkartmıştı? Michael onu hiçbir zaman istememiş, onu hiçbir zaman umursamamıştı. Hatta tam tersine, ondan hiç hoşlanmıyordu. Onun tek derdi North servetini korumaktı. Bebekle ilgilenmesinin de sebebi buydu. Bree, Will in planını kabul ettiğine pişmandı. O zaman Michael orada olmaz, Bree onunla öpüşüp ona karşı güçlü duygular beslediğini görmezdi. Şimdi, Michael ın ondan nefret etmesine dayanmak zorundaydı. Hıçkırığını bastırarak soyunmaya başladı. Michael, Bree nin içeride yalmz olduğunu aklından çıkaramıyordu. Acaba o yatakta kardeşiyle mutlu anlar yaşamış mıydı Bree? Bir yandan onun kardeşini mutlu etmiş olduğunu umuyordu ama onu kardeşiyle paylaşma düşüncesi bile kahredici geliyordu. Bree ona aitti, onu arzuluyordu. Onunla yeniden öpüştüğü anda anlamıştı bunu Michael. Neden hep böyle paranın peşinde olan kadınlara kapılıyordu? Bree nin kapıyı çarparak kapatmasının üzerinden saatler geçmiş olmalıydı. Michael kanepeye uzanmış, huzursuz bir şekilde bekliyordu. Kardeşine, Bree ye iyi bakacağına dair söz vermiş, oraya bunun için gitmişti. Ancak bunun yerine, tutup Bree yle öpüşmüştü. Ancak bunu sadece Bree nin onu arzulayıp arzulamadığını anlamak için yapmış ve cevabı öğrenmişti. Yine de ona dokunmaya hakkı yoktu, ne olufsa olsun Bree kardeşinin karısıydı. Üç hayata mal olan bir trafik kazasında yaralanmıştı, hamileydi. Bebeğin ve Bree nin iyiliği için Michael ın ona elini sürmemesi gerekiyordu. Michael m gözleri kapanmak üzereydi ki Bree nin acı çığlığını duyarak yerinden fırladı, şimşek hızıyla odaya atıldı. Bree?

15 Bree yatak örtülerini kenara atmıştı, hafifçe titriyordu. Gözleri hâlâ kapalıydı, Michael a cevap vermemişti. Michael onun kâbus gördüğünü anlayarak kendisini suçlu hissetti, buna o sebep olmuştu. Öfkesini unutarak baktı Bree ye. Bree nin üzerinde uzun kollu bir erkek kıyafeti vardı, boyu dizlerinin biraz üzerindeydi. Michael onun gözlerinin altındaki koyu halkaları ve solgun yüzünü görünce ona kötü davrandığı için kendini iyice suçlu hissetmişti. Onu uyandırmadan pikeyi tekrar üzerine örttü. Bree nin titremesi geçmeyince içeri gidip ceketini getirdi, ceketi de üzerine örttü. Sonra onun yanından aynlamayarak yanına uzandı, yavaşça Bree nin saçlarını okşamaya başladı. Bree uyurken çok genç ve masum görünüyordu. Michael, birlikte oldukları gcce onun bakireymiş gibi davranmasını ve çarşaftaki kan lekelerini hatırladı. Hiç bu kadar genç ve toy olup da onu arzulayan biriyle birlikte olmamıştı. Bree nin rol yaptığından emindi ama yine de çok etkilenmişti. Bree yeniden irkilip çığlık attıktan sonra Michael m sıcaklığına sokuldu. Michael onu ürkütmemek için nefes almaya korkuyordu. Derken Bree elini onun bacağına götürünce bir anda tüm vücudu alev almış gibi tahrik oldu, sertleşti. Bree, Michael, diye fısıldıyordu. Michael onu uyandırmaya çekinerek usulca, Buradayım, diye fısıldadı. Benim bir bebeğim olacak. Sana söylemek istedim ama nasıl söyleyeceğimi bilemedim. Tamam. Michael dikkatle Bree ye baktı, Bree nin gözleri kapalıydı, uykusunda konuşuyor olmalıydı. Bebeği biliyorum, dedi Michael. Buna sevinmeni istemiştim. Sevindim. M ichae l, kardeş inden ona b ir şey kaldığı için sevinm işti ama içten içe de Bree nin Will le hiç ilişkisinin olmamasını istemişti. Bree yi okşayıp teselli etmemek için kendisini tutup elini nazikçe omuzuna koydu, alnını hafifçe öptü. Korkma, kimsenin seni ya da bebeği incitmesine asla izin vermeyeceğim, diye fısıldadı. Bree uykusunda gülümsedi. Biliyorum. Sadece görünüşün sert ve acımasız. Bree nin sesindeki şefkat Michael ın yüreğine dokunmuştu. Bree yine çilek kokuyordu. Michael onun ne kadar kaygan ve dar olduğunu hatırlıyordu, vücutları ilk birleştiğinde acıyla çığlık atmış ama Michael m devam etmesini istemişti. Mükemmeldi, çok tatlıydı. Michael artık çarşafta gördüğü kan damlalarının sahici olduğuna inanıyordu, Bree nin hayatındaki ilk erkekti o. Onu kendisine çekmek, sıkıca sarılmak, ondan önce kimseyle neden birlikte olmadığını sormak istiyordu. Ama bundan da önemlisi, onunla yeniden sevişmek istiyordu. Bunları düşündüğüne inanamıyordu, sadece parası için kardeşiyle birlikte olan bir kadını arzulaması akıl dışıydı. Kontrolünü kaybedip onu öpmeye başlamadan önce kalkıp gitmeliydi. Kendini zorlayarak koca yatağın diğer ucuna yuvarlandı, sonra kalkıp pencereden uzun süre dışarıyı seyretti. Bu kadın için çok fazla şey hissetmemek zorundaydı. Biraz sakinleştikten sonra yatağın yanındaki rahat koltuğa oturdu, sadece birkaç dakika kalmak niyetindeydi. Ancak birkaç dakika sonra derin uykuya dalmıştı bile. B re e, alarm sesine uyandı. Başı çatlayacak gibi ağrıyordu. Aslında sadece başı değil, vücudunun her bir parçası ayrı sızlıyordu. Acıyla inleyerek yatakta doğruldu, neyi vardı böyle?

16 Başının üstünden birisi, İyi misin? diye sordu tok bir sesle. Bree şaşkınlıkla başını kaldırıp baktı. Michael? M ichael ın yatak odasında ne işi vardı? Yalnız tek tuhaflık bu da değildi, Tony ile W ill in odasıydı burası. Michael dikkatle ona bakıyordu. Bree yanaklarının kızardığını hissetti. Michael ne zamandır oradaydı ve ne kadardır onu izliyordu acaba? Michael ın yüzündeki gergin ifadeyi görünce bir anda hastaneyi, araçlarına çarpan.jipi hatırladı Bree. Tony diğer şeride geçmeye fırsat bulamamıştı, Will üzerine kapanmış, kazadan kurtulamamıştı. Will in acısı en az dünkü kadar acıydı. Bree yüzünü ellerinin arasına alıp Will in yastığına gömüldü. Ağabeyi Johnny nin ölümünden sonra en iyi arkadaşı olan W ill i kaybetmişti. Ancak seni görünce hatırladım her şeyi, gerçek çok acı, dedi. Michael ın gözlerinin rengi koyulaştı. Biliyorum. Uyandığında gerçeklerle yüzleşmeden önce geçen kısa bir an olur böyle. Onlarsız bir güne uyanmak istemiyorum, onların evinde olmak d a iste m iy o ru m. Onların evi mi? Yani, Will in evi, diye çabucak düzeltti Bree. Bizim evimiz. Hatırlamak istemiyorum, çok zor. Bir de bana sor. Ama başka şansımız yok, sorumluluklarımızı gözetmek zorundayız. Michael çok ılımlı ve yumuşak konuşuyordu ama Bree onun aslında öyle birisi olmadığım asla unutmamalıydı. Kahve ister misin? diye sordu Michael. Bree başıyla onaylayınca Michael kahve için çıktı. Elinde kahve fincanıyla döndüğünde Bree, Saat kaç? diye sordu. Dokuz. Normalde Bree nin bu saatte bistroda olup güne hazırlanması gerekiyordu ama doktor bir hafta işe gitmemesini önermişti. Bistroyla onun yerine annesi ilgilenecekti, o da burada Michael la kalacaktı. Dokuzlara kadar uyuyacağımı düşünmezdim hiç ama hamileliğin başından beri sık sık oluyor bu. Bir bebek büyütüyorsun içinde. Hamilelikten çok anladığımdan değil ama bu seni yoran bir süreç olmalı. Kendine iyi bakmalısın. M ichael m bebeğini korumaya yönelik çabası, Bree nin ona karşı yumuşamasına neden oluyordu ki bu tehlikeli bir hareketti. Bree eğer temkinli davranmazsa, onıın kendisine de iyi davranacağını düşünmeye başlayacaktı. Aslında gece gördüğü rüyada Michael çok iyi birisiydi, onun korktuğunu görüp yatıştırıyordu. Bree bunu sadece rüyalarında görebileceğini düşündü. Michael onun hakkında hiç iyi şeyler düşünmeyen, acımasız bir para makinesiydi. Onunla sadece kardeşini ve North servetini korumak için birlikte olmuştu. Bree, WilPe aralarında bir şey olmadığını söyleyince de ona hemen metresi olmasını teklif etmişti. Yani Michael, Bree yi sadece bir tehdit ya da cinsel bir obje olarak görüyordu. Micahel, Burası ikimiz için biraz küçük galiba, dedi. Bree başıyla onayladı. Ben de bana W ill le Tony i hatırlattığı için hoşlanmıyorum buradan. Önümüzdeki bir haftayı birlikte geçirmek zorunda olduğumuza göre benim evime gitsek daha iyi olacak, orada rahat ederiz. Bree orada geçirdiği geceyi hatırlayarak ürperdi. Öyle berbat bir deneyim yaşadığı yerde bir hafta geçirmek istemiyordu.

17 Orası da olmaz. Ev üç katlı ve beş yatak odası var, inan bana orada benimle daha az karşılaşırsın. Teklifin şimdi cazip bir hâl aldı işte, dedi Bree. Öyleyse eşyalarını topla, hemen gidelim. Bree üç parça eşyasının durduğu çekmeceye göz attı. Olmaz. Neden? Eşyalarım eski evimde kaldı. Michael şüpheyle tek kaşını kaldırınca Bree çabuk çabuk ekledi. Will le o kadar hızlı evlenmiştik ki eşyalarımı henüz getirememiştim buraya. Yalan söylemenin en kötü yanı, bir yalan söyledikten sonra devamını getirme zorunluluğuydu. Michael yalanını ne zaman keşfedecekti acaba? Michael, Peki, dedi. Kahvaltıdan sonra gidelim mi senin evine, bebeğin beslenmesi gerek, öyle değil mi? Bree gülümseyerek başını salladı. Korkunç bir gece geçirmesine rağmen MichaePla hemen uzlaşabilmesine kendisi bile şaşırmıştı. Chez Z de bir şeyler atıştırırız, bu arada Bijou işleri idare edebiliyor mu diye bakmış olurum. Michael bu teklifi de kabul etti hemen. Bree koca bir haftayı onunla nasıl geçireceğini kara kara düşünmeye başlamıştı. Michael ona olumlu yaklaşınca hemen ona güvenmeye başlıyordu. Zayıf bir anında yakalandığında ne olacaktı? Aptal bir şekilde sırrını ele verecek miydi? DÖRDÜNCÜ BÖLÜM B r EE, Chez Z ye girdikleri anda Michael ı oraya sürüklediğine pişman olmuştu. San sandalye masalan, itfaiye kırmızısı duvarlara asılı rengârenk tablolarıyla bu sıcacık mekân ona Michael la karşılaştıkları ve hayatını tamamen değiştirerek W ill le evlenmesine neden olan o geceyi hatırlatıyordu. Marcie, hırpalanmış durumdaki patronunun korkunç bir trafik kazası geçirdikten sonraki gün, çok yakışıklı bir adamın kolunda kafeye gelmesinde olağandışı bir şey yokmuş gibi onlara uzaktan gülümseyip masalarla ilgilenmeye devam etti. Bijou hemen Bree nin yanma gelip nasıl olduğunu sordu. Bree iyi olduğunu söyleyerek onu rahatlatınca Michael a teşekkür edip işinin başına döndü, müthiş bir yoğunluk yaşıyorlardı. Bree, Michael ın Chez Z ye geldiği ilk geceyi düşünmek istemiyordu ama Michael onu sımsıkı bileğinden kavrarken bu çok zordu. Onun bu ufacık teması bile içini titretmeye yetiyordu. O geceye tekrar döndüğünde onun aslında kendisini baştan çıkartmaya kararlı olduğunu anlıyordu. Will onu Michael konusunda uyarmıştı aslında, onun iş konusunda çok acımasız olabildiğini, özel hayatında da kolaylıkla kabalaşabildiğim söylemişti. İş hayatındaki düşmanlarımızı saf dışı bırakma konusunda acımasız bir dâhidir ağabeyim. Kazanmak için her şeyi yapabilir. Babam onun, bu rekabet dünyasında ailemizin en çok ihtiyaç duyduğu kişi olduğunu söyleyerek işlerin başına geçirdi. Ailemize evlâtlık olarak girmesine rağmen hepimiz ona hesap vermek durumundayız. İnan bana, Michael her şeye müdahale edebilir. Bunu bizi önemsediği için yaptığını söyler ve bu doğrudur ama yine de kabalaşabilir. Bu senin zoruna gitmiyor mu? diye sormuştujbree. Elbette zoruma gidiyor ama onun nasıl zor koşullarda büyüdüğünü biliyorum. Bir keresinde bana onu kurtların büyüttüğünü anlatmıştı. Hayatıma müdahale ederek beni koruduğunu düşünüyor, öyle

18 yaptığını da biliyorum. Bana zarar vermeye kalkan birisi olursa onu yok eder. Bana yakınlık gösteren kadınlar konusunda kaygılıdır, bu yüzden ondan uzak durmaya bak. Ama bu çok saçma, biz sadece arkadaşız. İnan bana, o böyle görmeyecektir. Tüm bunlar Bree nin bir kulağından girip diğerinden çıkmıştı. Will in tüm uyarılarına rağmen o gece Michael onunla flört edince hemen yelkenleri suya indirivermişti. Ne büyük bir aptallık ettiğini ancak şimdi anlayabiliyordu. Tanışmalarından sonra Michael yardım gecesinde Chez Z ye tekrar gelmişti. Bree onu görünce hemen yanma gitmiş, geçen seferki masasının boş olduğunu söylemişti, çok iyi hatırlıyordu. Tekrar merhaba, beni hatırlayacağını sanmıyordum, demişti Michael kısık bir sesle. W ill in ağabeyini mi? Ayrıca en iyi arkadaşımın ağabeyi olmasan bile seni nasıl unutabilirdim ki? Bree fazla hevesli konuştuğunu fark edince kızarmıştı. Yani, şey... Chez Z ye hoş geldin. Michael gülümsedi. Senin servis yaptığın masalardan birini istiyorum. Bu akşam çalışmıyorum, tam çıkmak üzereydim. Bir arkadaşımla sinemaya gidecektik. Çok kötü. Belki benimle bir kadeh şampanya içmen için kandırabilirim seni. İyi bir şampanya seçecek olursam belki sen de sinemada bir sonraki seansa gitmeye razı olursun. Bree bu teklifi reddetmesi gerektiğini biliyordu ama Michael ona öylesine samimi bir şekilde bakıyordu ki karşı koyamadı. Bir kadeh için kalabilirim sanırım. Michael uzanıp onun elini tuttu, hafifçe sıktı. Bree, Michael ın başparmağı avucunu okşayınca ürpermişti. Daha önce onunla ilgilenen başları olmuştu ama Bree hiçbiriyle fazla yakınlaşmamıştı. Yirmili yaşlarındaydı ama hâlâ bakireydi. Şampanya ve yanında getirilen lezzetli yiyecekler bir süre sonra Bree nin başını döndürmeye başlamıştı bile. Bree nin içkiyle arası çok iyi olmasa da yemek yemeyi her zaman çok severdi ama yine de M ichael ın onun çok tutucu olduğunu düşünmesini istemediği için peş peşe şampanya içmeyi de ihmal etmiyordu. Michael ın onunla flört ettiğinin farkındaydı, şampanyanın da etkisiyle Bree artık sadece onu algılıyor gibiydi. Diğer müşterilerin uğultusu, çatal bıçak sesleri hep geri planda kalmıştı. Bir süre sonra, böyle muhteşem bir adamın onunla ilgilenmesi karşısında hissettiği utangaçlık tamamen silinip gitmişti. Aralarında müthiş bir çekim vardı, Michael ın da bu çekimi fark edip onunla hissetmesi son derece normaldi. Bree sohbet ederlerken Michael a ağabeyi, annesini, bistrolarını, kısacası hayatıyla ilgili her şeyi anlatıp duruyordu. Yayıncılık işine girmek istiyordum, dedi Michael a. Editör olmak istiyordum ama burada ağabeyime yardımcı olmam gerekti. Onların yanında kendimi biraz sıkıcı ve renksiz hissetsem de aileme yardımcı olmak istiyorum. Ailemde herkesin büyük tutkuları vardır. Kendini harcama hemen, diye mırıldandı Michael. Ben kitap seven biriyim. Onlarsa hep sahnede, göz önünde olmak istiyorlar. Bistro mutfaklarında çekilen televizyon programlarının hayalini kuruyorlar. Ben onlarla sadece yemeğe duydukları tutkuyu paylaşabiliyorum. Kısacası ailemin yanında çok sıkıcıyım. Hiç de sıkıcı değilsin. Bence ağabeyin Z de senin bistroyu ne kadar çok önemsediğini fark etmiştir. Bree, bistroyu gerçekten çok sevdiğini ancak ağabeyini kaybettikten sonra anlamıştı. Michael bu konuda haklıydı, Bree artık bistroyu kaybetmek istemiyordu.

19 İş konusunda çok iyi değilimdir aslında. Bırakamaz mısın peki? Senin hayalin bu değilmiş sonuçta. Öyle ama bistro artık ailem için çok şey ifade ediyor, özellikle ağabeyimi kaybettikten sonra. Bu ailemiz için bir onur meselesi halini aldı artık. Ağabeyim ve bize bugüne kadar destek olan herkes için burayı ayakta tutmak zorundayım. Bunun içire ne gerekiyorsa yaparım. Michael m gözlerinin rengi koyulaştı. Gerçekten istediğin bu mu? Başlangıçta değildi ama artık bunu istiyorum. Sana gıpta ediyorum, gerçek bir ailen ve onlara yardım etmek için bir hedefin var. Affedersin, sürekli ben konuştum. Aslında bunu çok yapmam. Neyi? Michael uzanıp tekrar Bree nin elini tuttu. Bunu. Yani birisiyle çıkmam pek. Bunun için zamanım yok. Eminim başka kızlarla daha eğlenceli vakit geçirebilirdin. Çok yanılıyorsun. Michael m gözlerinde bir pırıltı belirmişti. Senden hoşlandım. Buraya seni daha iyi tanımak için gelmiştim. Neden? Nedenini biliyorsun sanırım. Bree, onun da kendisine karşı bir şey hissetmiş olabileceğini düşündü. Michael nazikçe bileğini okşamaya başlayınca ürpermişti. Will senin evlât edinilmiş olduğunu söylemişti. Michael ın yüzünden bir gölge geçer gibi oldu. Bree kendisini çok kötü hissetti, şimdi bunu neden söylemişti ki? Affedersin, bunu söylememem gerekirdi. Önemli değil. Sadece bu konuda fazla konuşmam ama seninle konuşmak iyi gelecek. Çok yoksul ve zor bir çocukluk geçirdim. İnsanın hiçbir şeyinin olmaması ne demektir, çok iyi bilirim. Baytovvn da bir rafineride çalışan babam ben bebekken ölmüş, onu hiç tanımadım. Annemse ev geçindirebitmek için masözlük yapıyordu. Çok fazla erkek arkadaşı olurdu. Ne onlardan hoşlamrdım ne de bana rüşvet gibi verdikleri hediyeleri kabul ederdim. Üçüncü sınıftayken limanda çalışmaya başladım, daha sonra bir çim biçme makinesi aldım ve çim biçerek para kazanmaya başladım. Okumaya devam ettim, Houston Üniversitesi ne gittim. Annem Jacob North la tanışana kadar hayatım çok zordu. Onlar nasıl tanışmışlar? Jacob annemin müşterisiymiş. Evlendiklerinde üniversiteyi yeni bitirmiştim. Jacob beni borsacı olarak işe aldı, sanırım o zamanlar bile bende bir şeyler görmüş olmalı. Onun yardımıyla hızla ilerledim. Annemden hiç hoşlanmayan akrabaları buna iyice içerlediler. Jacob, muhtemelen annemi sevindirmek için, o ölmeden önce beni nüfusuna geçirdi. İşlerin başına geçecek güvenilir birisine ihtiyacı olduğunu söylüyordu. Oğlu Will in çok şımartıldığı için yeterince güçlü olmadığım düşünüyordu. Will gerçekten de işe hiç ilgi duymuyordu ama beni ağabeyi yerine koymuştu. Jacob ölünce Will le ikimiz kaldık, North ailesinin diğer fertleri benden kurtulmak istiyorlardı. Dava açtılar, Jacob un vasiyetini iptal ettirmek istediler ama kaybettiler. En azından akraba değilmişsiniz. Michael gülümsedi. Will dışında yapayalnızım. Sonra Bree yi biraz yakınına çekti. Birisine kolay kolay güvenemem bu yüzden. Daha sonra tatlılan geldi, Michael Bree ye tatlısını kendi elleriyle yedirdi. Bree şimdi geriye dönüp baktığında böyle bir şeye izin vermiş olduğuna inanamıyordu. Michael onun yemeğe olan zaafını onu baştan çıkartmak için kullanmıştı.

20 Bree o gecenin hatıralarını geride bıraktı, Michael ın önünden yürüyerek mutfağa geçti. Öğle yemeği için hayli erkendi ama annesi çoktan hazırlıklarını tamamlamıştı bile, mutfakta yoğun bir soğan, sarımsak kokusu vardı. Sana bir sufle yapayım, dedi Bree. Hiç gerek yok. Yemek pişirmek bana iyi geliyor. Bree bu şekilde dikkatini dağıtıp Michael dan uzaklaştırabileceğim de umuyordu. Bir önlük taktıktan sonra buzdolabından dört yumurta çıkardı. Bu sırada Michael çekmeceleri açıp kapamaya, etrafı karıştırmaya başlamıştı. Bree tam ona rahat durmasını söyleyecekken Michael ın telefonu çaldı. Michael telefona cevap verip mutfaktan çıkarken tamamen işine odaklanmıştı, telefondakiyle hisse senetleri ve borsa konusunda bir şeyler konuşuyordu. Ancak Bree suflenin hazır olduğunu haber verince mutfağa döndü. Mutfaktaki ufak masada sadece sufle yoktu, çıtır çıtır kruvasanlar, ev yapımı böğürtlen reçeli ve nefis bir kahve de vardı. Bree, Beni buraya getirdiğin için teşekküt ederim, dedi. Bijou yla Marcie nin burayı idare edebildiklerinden emin oldum. Şefiniz ve garsonlar nerede? Mark ın biraz işi çıkmış, geç gelecek. Bijou yla Marcie burada oldukları için garsona ihtiyaç yok aslında. Annen yemek pişirebiliyor mu? Evet ve hayır. Yemek yapmayı çok sevdiği için yapıyor ama yapamıyor! Z yle ben onun yemekleriyle büyümemize rağmen hayatta kaldığımız için çok şanslıyız. Annemin verdiği yemek davetlerinden sonra ambulansla hastaneye kaldırılan misafirlerimiz oldu. Şaka yapıyorsun. Keşke öyle olsa! Annem eline geçen her şeyi tencereye atıp yemek yapar, ondan sonra da insanları yemeğe davet eder. M ichae l güldü. Yemek yapmayacağına söz verdiği için burada çalışmasına izin verdik. Z öldüpnden beri annem onun ruhunun buralarda dolaştığını söylüyor. Anneme ihtiyacımız var, herkes umudunu kaybettiği anda bile o bizi bir arada tutuyor. Z onun en değerli çocuğuydu. Bunu nereden biliyorsun? Bree ona annesiyle babasının onun yüzünden evlendiklerini ve annesinin onu hem konser piyanistliği kariyerinin sona ermesi hem de kötü evliliği nedeniyle suçladığını anlatacak değildi. Bunun yerine, Z, uzun süre sonra doğmuş. Annemle babam sadece onun ne kadar mükemmel ve iyi bir evlât olduğu konusunda anlaşırlardı. O doğduktan sonra benim varlığım unutuldu sanki Bu yüzden ondan nefret ediyor muydun? Tam tersiydi, Bree nin yüreği bu konuda ferahtı. Z çok yetenekli, muhteşem birisiydi. Bana kanat geriyor, beni çok seviyordu, ondan nasıl nefret edebilirdim ki? Demek gençliğinde editör olmak istiyordun? Bree bu hayalini ona anlatmamış olmayı diledi, gizli hayalleri Michael ı ilgilendirmezdi hiç. Ancak onunla konuşmak yüreğinin derinliklerinde bir yerlere dokunmuştu, eğer biraz çabalarlarsa normal bir ilişkileri olabileceğini düşünmeye bile başlıyordu. Kendini tutamayarak anlatmaya başladı. Okumayı çok seviyordum, okuduğum hikâyeler sayesinde aile dramlarımızdan kaçabiliyordum. Nasıl yapacağımdan emin değildim ama zaman içinde kendi hikâyelerimi yazacağımdan emindim. Ancak Z giderek ünlenmeye başlamıştı. Program