Dilin Çağr sı. Yüksel Pazarkaya ya Ellinci Sanat Yılında Armağan. Hazırlayan İnci Pazarkaya

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Dilin Çağr sı. Yüksel Pazarkaya ya Ellinci Sanat Yılında Armağan. Hazırlayan İnci Pazarkaya"

Transkript

1

2

3 Dilin Çağr sı Yüksel Pazarkaya ya Ellinci Sanat Yılında Armağan Hazırlayan İnci Pazarkaya

4 ÖNSÖZ Dilin Çağrısı Yüksel Pazarkaya ya Ellinci Sanat Yılında Armağan 2010 Hazırlayan: İnci Pazarkaya Kitap Tasarım: Sadık Karamustafa Grafik Tasarım ve Uygulama: Aret Bedikyan Ön kapak fotoğrafı: İnci Pazarkaya Arka kapak fotoğrafı: Işık Engin-Gatrall Baskı: Zebra Matbaacılık Yüksel in yetmişinci yaşı ellinci sanat yılıyla çakışıyor. Bazı dostlarımız, bir şey yapalım, deyince, nasıl olsa dostlar ve arkadaşlar yapacak diyerek bu armağan kitaba kalkıştık. Arkadaşlar yazılarıyla oluşturacaklardı zaten kitabı. Onlara bir de yazıları isteyip örgütleme işini yüklemek içimden gelmedi. Dost ve arkadaşlara çağrı işini, gelen yazıları toplamayı, kısaca taşımacılığı severek üstlendim. Arkadaşlar, eksik olmasınlar, kitabın içeriğini oluşturan değerli yazılarını esirgemediler. Ellerine, dillerine, kalemlerine, yüreklerine sağlık. Redaksiyon yükünü de sevgili Kadir Kıvılcımlı üstlendi. Ona da derin gönülborcum var. Kitaptaki ilk yazıyı değişik bir amaç göstererek Yüksel den istedim. Böylece onu da doğrudan işin içine kattım kitabı görünce haberi olur. Kitabın basım işini de TÜYAP üstlenince, aslında bana hiç gerek kalmadı. Ama adettendir bir yayına hazırlayan gerekli diye adımı koydum. TÜYAP a, özellikle sevgili Bülent Ünal, sevgili Deniz Kavukçuoğlu ve sevgili Cemran Öder e büyük bir teşekkür borçluyum. Varolsunlar. İnci Pazarkaya

5 İÇİNDEKİLER Yüksel Pazarkaya...10 Yaşamımdan Kesitler Tahsin Saraç...22 Bir Dostu İzdüşümlemek Doğan Hızlan Yaşamla Edebiyatın Kesiştiği Noktada Yüksel Pazarkaya KatharIna Baudach Denken An Yüksel Yüksel Üzerine Düşünceler Güngör Dilmen...34 Yuhalar ve Alkışlarla Pulat Tacar Arkadaşım Yüksel Pazarkaya Habib Bektaş...42 Dilin Irgatı ve Efendisi Hakkı Keskin Değerli Dostum Yüksel Pazarkaya nın 70. Doğum Gününü Kutlarken ElIsabeth Walther Literatur Und Mediation Edebiyat ve Arabulmak Ayşe Sarısayın Yüksel Pazarkaya ile Dostluk Dolayları nda Şinasi Dikmen...69 Yüksel Pazarkaya Hig Demiş, Duydun Mu? RafIk SchamI An Einen Jungen Mann Namens Yüksel Genç Bir Adam Adı Yüksel Hikmet Altınkaynak Yıllık Kültür Elçisi, Şair, Yazar, Çevirmen 70 Yılın Serüveniyle Yüksel Pazarkaya KİTAP DOLAYLARI Günay Güner Türk Yazınının Bilge Gezgini Yüksel Pazarkaya Gültekin Emre Şiirin Yükselişi Necati Tosuner Ren Dolayları Meral Oraliş Yazının Hasat Mevsimi Behçet Çelik Ben Aranıyor da Arananlar Nermin Küçükceylan Güz Öyküleri Necmi Sönmez Rilke nin Toplu Eserlerine Doğru KURAM DOLAYLARI Sargut Şölçün Erkenntnisinteresse Edebiyata, Tarihe ve Türklere İlişkin Düşünceler Üzerine Nilüfer Kuruyazıcı İki Dilde Yaşamak, İki Dilde Yazmak Nilüfer Tapan Avrupa Birliği Dil Politikaları Çerçevesinde Bireysel ve Toplumsal Çokdillilik CornelIus BIschoff Dilimin Sınırları Değişen Sosyal Hayat ve Çeviri Dili Türkçe Füsun Bayrakdar Kültür Aktarımında Çeviri Stratejileri: Yüksel Pazarkaya nın Türkçe-Almanca Çevirileri Örneğinde Bir Araştırma Umut Balcı Yüksel Pazarkaya: Somut Şiir Necmi Sönmez Şiirsel İmge-Görsel İmge Ali Osman Öztürk ve Meral Akın Almanya daki Türk Çocuk Edebiyatı Üzerine Kısa Notlar Jale Özcan Yüksel Pazarkaya nın Eserlerinde Eğitim Sorunları: Edebiyat Yardımı ile Kültürlerarası Eğitime Bir Katkı

6 PAZARKAYA DOLAYLARI keşfe çıktım doğasında sözün varmak için aslına özümün (saat ankara, aralık 27) Abidin Dino 8 9

7 Yüksel Pazarkaya nın Kaleminden: Yaşamımdan Kesitler İzmir Sivrihisarlı babamın askerliğini yaptığı kent. Otuzlu yıllarda hâlâ yarı yarıya savaştan kalma yangın yeri görünümünde olsa da, körfeziyle, bulvarlarıyla, Dr. Behçet Uz un kurmaya başladığı Kültür Parkı ile, Kordonboyu, Alsancak, Güzelyalı ve Karşıyaka sıyla, binalarıyla onu çekip kendisine bağlamış. İzmir de yerleşip iş tutmaya karar vermiş. Ölünceye kadar orada terzilik yaptı ve orada toprağa verildi. Aradan birkaç yıl geçince, 1939 yılında Sivrihisar a gidip annemle evlenmiş, onu da alıp gelmiş. Zekiye ve Mustafa Bazarkaya böyle İzmirli olmuşlar. Yaşamlarını İzmir de geçirmeye başlamışlar. İki erkek, üç kız çocukları İzmir de dünyaya gelmiş, okumuş, büyümüş. Sahi, bir de Bazarkaya nın kısaca öyküsü. Soyadı yasası çıkınca, dedem kardeşiyle birlikte Sivrihisar yakınlarında bir yerin adı olan Pazarkaya da karar kılmış. Rahmetli Rüştü Yüzügüllü dayımız Sivrihisar Nüfus Müdürü o zaman (Daha sonra Eskişehir Nüfus Müdürü oldu). Soyadımızı kütüğe yazarken, memlekette ve bütün Orta Anadolu da söyledikleri gibi, Bazarkaya diye yazıvermiş. Yıllar sonra ailenin bir kısmı mahkeme kararıyla B yi P yaptırmış. Dedem ve babam mahkemeyle uğraşmamış. İzmir de ve diğer büyük kentlerde ama Pazar deniyor. Yazar adı olarak ben de hep Pazarkaya yı kullandım. İzmir in tarihi Basmane garına yakın Abdullah Efendi Sokağı nda 24 Şubat 1940 günü dünyaya geliyorum. Doğduğum evi hiç anımsamıyorum. Kira evleri değil mi, annem babam başlangıçta durmadan taşınmış, ev değiştirmiş. İlk anımsadığım yer Hamamönü ndeki büyücek bahçeli ev. Oradan da ancak sisli bir toprak bahçe imgesi belleğimde, belli belirsiz. İki, üç yaş- larında olmalıyım. Asıl anımsadığım ev, uzun yıllar oturduğumuz Altınordu semtinde, Faik Paşa Mahallesi 954 Sokak taki 10 numaralı iki katlı ahşap ev. Karşımızda Kadıavlusu nun girişi, günü gelince yazılacağım Yıldırım Kemal Bey İlkokulu na üç, beş adım. Okul zilini evden işitmek mümkün. Yıldırım Kemal Bey İlkokulu, birinci sınıftaki Fehime öğretmenim, iki, üç ve dördüncü sınıftaki İbrahim öğretmenim belleğime silinmez çizgilerle kazılı bugün de. Onlara ne çok şey borçluyum. Tabii önce beni onlara yetiştiren anneme, babama. Sonra orta ve lise bölümlerini okuduğum Namık Kemal Lisesi ve oradaki öğretmenlerim. Mustafa Tan, Hayri Çakaloz, Mürteza Gürkaynak, Fuat Edip Baksı, Cemal Tanaç, Edibe Tınaz, Melahat Konakçı ve daha başka öğretmenlerim... Ne çok şey borçluyum hepsine, ne çok gönül borcum var yaşamım boyunca tükenmeyecek. Onlardan galiba bir tek, o zaman gencecik güzel kimya öğretmenim olan Melahat Hanım hayatta. Daha nice sağlıklı güzel yıllar diliyorum. Annem babamla birlikte öğretmenlerim yoğurdular kişilik hamurumu, istisnasız İzmir deki bütün öğretmenlerim ve çevremiz. Güzel Türkiye mizi, en başta Mustafa Kemal Atatürk, şehitlerimiz ve gazilerimiz, kimlere, nasıl borçlu olduğumuzu, onu can pahasına sahiplenmeyi de onlardan öğrendim. Ne güzel öğretmenlerdi onlar. Mustafa Tan ve Cemal Tanaç ile matematik büyük zevkti, Melahat Hanım ın dersinde kimya ne büyük keyif, Fuat Edip Baksı edebiyatı estetik hazza çevirirdi ve diğerleri... İlkokuldayken fuar alanındaki sergi sarayında izlediğimiz kukla oyunu, ortaokulun ikinci sınıfını iftiharla tamamlayınca, annemin babamın armağanı İstanbul Şehir Tiyatrosu nun İzmir turnesindeki oyunları, Tayyare, Elhamra, Büyük, Yeni sinemalarında izlenen özellikle Türk filmleri, İzmir Radyosu nda çocuk kulağımın kendini kaptırdığı Karagöz ve Tarzan temsilleri, lise yıllarımda Fuat Edip Baksı öğretmenimin davudi sesinden yine radyo edebiyat sohbetleri, annemin babamın okumaktan zevk aldıkları Kerime Nadir, Esat Mahmut romanları, babamın abone olduğu Yeni Asır gazetesi v.b., evin ve okulun yanı sıra beni biçimleyen yaşantılardan bazıları. Ortaokula başladığım yıl babama terzi dükkânının bulunduğu çarşıdan aldırdığım, kullanılmış camlı ufak kitap dolabım. Ayıptır söylemesi, ilkokulda olsun, orta ve lisede hemen her yıl iftihar listesine geçtim, ödüllendirildim yazında Namık Kemal Lisesi nden mezun oldum. İstanbul Matematik yanında kimya en sevdiğim ders. Kimya eğitimi için gidilecek yer o yıllar bir tek İstanbul Teknik Üniversitesi. Giriş sınavlarında başarılıyım, ama girmek istediğim dalların sıralamasında bir cahillik yapıyorum. Sanıyo

8 rum ki, alacağım puana göre, sıralamadaki dala verileceğim. Kendimi de ancak ikinci sıradaki dala göre puan alabilir sayıyorum ve kimyayı ikinci sıraya yazıyorum. Birinci sırada ise, pek de canımın çekmediği, nasıl olsa girmem sandığım elektroteknik yazılı. Haydi elektrotekniği kazandın, başlayabilirsin. Pek hoşlanmadım, ama elden ne gelir. Üç ay devam ettim elektrotekniğe. Bu arada Sümerbank ın ve MTA nın yurtdışı sınavlarına girdim. İkisini de kazandım. MTA, İngiltere ye petrokimya öğrenimine gönderecek, Sümerbank Almanya ya tekstil kimyası için. O zaman Türkler arasında genel bir Alman hayranlığı var, tabii Almanya yı yeğledim. Bu sınavların sonucu belli olur olmaz, elektrotekniğe bir daha uğramadım, üç ay olmuştu dersler başlayalı, pılımı pırtımı toplayıp hemen İzmir e eve döndüm. İstanbul da hasta olacaktım. Ailemin beni okutacak durumu yok. İzmir Namık Kemal Lisesi nde varlıklı velilerin oluşturduğu adını ne yazık anımsamadığım bir özel girişim, başarılı öğrenci olarak ayda yüz lira burs bağladı. Onunla geçinmeye çalışırken, Sirkeci deki bir eski otelde gece bekçiliği yapıyor ve karşılığında bir odada kalıyorum. Gece bekçiliği ve üniversite olacak iş değildi, sağlık elden gidiyordu. Yurtdışı sınavı kurtardı Şubatına kadar İzmir de evde kendime geldim. Bu arada Ankara ya giderek Almanya ya gidiş işlemlerini tamamladım. Dönerken Sivrihisar a uğrayıp anneannemin, teyzelerimin, hala ve amcalarımın ellerini öptüm. 16 Şubat 1958 günü, o zamanki İzmir Cumaovası havaalanından bir THY uçağı İhsan Barın ve rahmetli Alev Alkan arkadaşlarımla beni Atina ya götürdü. Onlar da resmi burslu olarak Almanya da yükseköğrenimi kazandılar. Atina da bir gece kaldıktan sonra ertesi gün de Sabena şirketiyle Frankfurt a uçtuk. Böyle başladı Almanya serüveni. Germersheim am Rhein Germersheim deki Yabancı Diller ve Tercümanlık Enstitüsü (A.D.I.) Mainz Üniversitesi ne bağlı bir bölüm. Bin dolayında öğrencinin yüzde doksanı Almanya nın her yöresinden gelmiş kız öğrenciler. O zamanlar tercümanlık daha çok kadın mesleği. Ama herhangi bir Alman üniversitesinde çeşitli dallarda eğitim görmek isteyen yabancı öğrenciler de burada bir süre kalarak Almanca öğreniyorlar. Bunlar arasında Türkiye den gelen resmi burslu öğrenciler de var. Kırk elli öğrenci varız. Ren Nehri kıyısında küçük bir kasaba olan Germersheim de her an beraberiz ve Türkçe konuşuyoruz. Ama Almanca derslerimiz her gün beş, altı saat yoğun. Değişik öğretmenlerden dersler alıyoruz, yabancı diller okuyan bazı Alman öğrenciler de görevli olarak bizimle her gün belli saatlerde, Tudor olarak konuşma temrinleri yapıyorlar, anlamadığımız yerleri açıklıyorlar. O aylar bizi yüreklendiren öğretmenimizse Almanca dilbilgisini Türkçe açıklayarak bize öğreten, daha sonraki yılların dünyaca ünlü Türkoloğu Şinasi Tekin. Hamburg Üniversitesi nde Türkoloji doktorasını tamamlamış, Türkiye de askerliğe sevkini bekliyor. Yaklaşık üç ay öğretmenimiz oldu ve sonra Türkiye ye döndü. Kendisinden çok şey öğrendim. Rahmet ve sevgiyle anıyorum. 18 Yaşında Üniversitede Hoca Yaz tatili gelince arkadaşların hemen hepsi Almanya nın çeşitli üniversite kentlerine dağıldı. Burs aldıkları dalda öğrenime başlayacaklar. Kimya öğreniminin Almanya da hem sonbaharda, hem de ilkbaharda başlayabildiğini öğrenince, bir yıllık dil öğrenme süremi sonuna kadar kullanmak amacıyla ben Germersheim de kaldım. Kasabanın tek sinemasında her gün değişen filmleri izleyerek, Baden Baden dan yayın yapan SWR den saat başı haberleri dinleyerek, Almanca kitap okuyarak o yaz aylarında en fazla gelişmeyi sağladım. Türkçe konuşma olanağı da kalmamıştı. Ekim başında Türkiye den yeni bir grup öğrenci Almanca öğrenmek için geldi. Altı aylık Almanca bilgim onlarda neredeyse hayranlık uyandırıyor, sanki kendileri hiç öyle konuşamayacaklarmış duygusuna kapılıyorlardı. Onlara Almanca dilbilgisini Türkçe açıklayan öğretmen de yoktu artık. Şinasi Tekin hakkında ben bazı şeyler anlatınca, enstitünün yönetimine giderek, kendilerine de Türkçe açıklayarak öğretecek bir öğretmen istediler. Yönetim, öyle bir öğretmen yok artık, olsa veririz, demiş. Bunun üzerine benimle konuştular. Türkçe açıklayacak hocaları olmamı istediler. Kabul ettim, üniversite yönetimi de onayladı. Almanca öğrenmeye başladıktan 6 ay sonra, böylece üniversitede Almanca öğretmeni oldum. Sözleşmeyle belli bir aylık da almaya başladım. Kimisi doktora için gelmiş, benden büyük öğrencilerime mahçup olmamak için, Şinasi Tekin in notlarından her derse çok iyi hazırlanarak girdim ve Almanca dilbilgisini öğrencilerime öğrettim. Hoşnut kaldıklarını, bugün bile karşılaştığımızda gönül borcuyla dile getirirler. Ama galiba ben Almanca dilbilgisini asıl o zaman, öğretirken öğrendim. Bir yandan da Alman öğrencilerin izledikleri Alman dili ve kültürü derslerine devam ettim. Bonn daki eğitim ateşeliğimiz, Aachen ya da Stuttgart Teknik Üniversitesi nde öğrenime başlayabileceğimi bildirince, Germersheim e daha yakın olan Stuttgart ı yeğledim. Stuttgart Stuttgart Üniversitesi (eski Technische Hochschule) kimya bölümüne 1959 yaz sömestresi için kayıt yaptırdım ve mayıs başında Germersheim den Stuttgart a taşındım, Wera Strasse de yaşlıca bir kadının yanında bir oda kiraladım. Üniversitede kimya, fizik, makina, mineroloji, yüksek matematik derslerini izlerken, rektörlüğe bağlı Studium Generale dikkatimi çekti. Ak

9 şam saatlerinde çeşitli sanat, kültür dallarında, daha çok uygulamaya yönelik çalışma grupları bir uzmanın yönetiminde herkese açık sunuluyordu. Genel kültür çalışmaları, özellikle teknik dallarda okuyan öğrencilerin yararlanması için. Reinhard Döhl ün yönetiminde radyofonik oyun grubu ilgimi çekti. Gittim. Üç, beş kişilik bir grup. Reinhard Döhl ile tanıştım. Türk olduğumu öğrenince, Göttingen Üniversitesi nde birlikte okudukları Özdemir Nutku ile arkadaşlığından söz etti. Grupta o sömestre boyunca Dylan Thomas ın Unter dem Milchwald (Süt Ormanı Altında) oyununu bir Grundig teype kaydetmeye çalıştık. Bu deneyim, 1961 yılında İzmir Radyosu nda yayımlanan Karlar Çözülürken adlı ilk radyofonik oyunumu yazdırdı bana. (33 dakika süren oyuna İzmir Radyosu dakika başına üç lira, toplam 99 lira telif hakkı ödedi bana. Edebiyattan ilk kazancım bu oldu.) Reinhard Döhl, Edebiyat Bilimleri kürsüsünde Profesör Fritz Martini nin asistanıymış. Kendisi, kiliseye eleştiri yönelten Missa Profana yı yazdıktan sonra hakkında dava açılınca, Stuttgart ta felsefe profesörü Max Bense tarafından Stuttgart a çağrılmış ve kendisine hem destek olunmuş hem de üniversitede iş verilmiş. Edebiyat, tiyatro ilgimi görünce, Bense nin, Martini nin derslerine, seminer ve kolokyumlarına girebileceğimi söyledi. Ben de Almanca da ifade edildiği üzere, bunu iki kez söyletmedim. Fritz Martini, Max Bense, Käte Hamburger, tiyatro tarihçisi Siegfried Melchiner (Müzik Yüksek Okulu), Helmut Kreuzer in seminer ve kolokyumlarına devam etmeye başladım. Bazen kimya okuduğumu bile unutacak denli. Ama kimyayı sonuna kadar okudum. Bu arada 1962 yazında güney İsveç teki Vålberg kasabasındaki Rayonfabriken de (suni ipek fabrikasında) üç ay boyunca kimya öğrenimi için gerekli stajı da yaptım. Türk Öğrencileri Derneği, Yaprak adında bir dergi çıkarıyorlardı yılındaki ilk sayıdan itibaren orada şiir, öykü ve çeviriler yayınlamaya başladım. Aynı tarihlerde Stuttgart ve Tübingen Üniversitelerinin ortak notizen dergisinde de ilk Almanca yazı, şiir ve çevirilerimi yayınlamaya başladım. Yanılmıyorsam, Attila İlhan ın istanbul sancısı Almanca ya çevirip yayınladığım ilk şiir oldu yılında eyaletin en büyük gazetesi Stuttgarter Zeitung un sanat (Feuilleton), politika ve yerel yurt haberleri sayfalarında yazmaya, gazete tarafından etkinlikleri izlemek ve yazmak için sık sık görevlendirilmeye başladım yılından itibaren de Almanya nın en büyük günlük gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung sanat sayfalarında yazmaya başladım. Friedrich Hommel, Gunter Schäble, Ruprecht Skasa-Weiß, Rolf Michaelis ve Günther Rühle gibi değerli, tanınmış redaktör, yazar ve eleştirmenlerden büyük destek gördüm. Yazılarım yalnızca Türk edebiyatı, tiyatrosu ve siyaseti konularında değildi. Alman oyunlarının eleştirisi, edebiyat etkinlikleri üzerine yazılar da oluyordu. Sonraki yıllar birçok başka Alman gazetesinde de tek tük yazım çıktı yılında eyaletin Stuttgart taki bölge radyosu olan SWR (Güney Almanya Radyosu) sanat ve edebiyat saatlerinde programlar yapmaya başladım. İlk yayınım, Reinhard Döhl ile birlikte Almancaya çevirdiğim Özdemir Nutku şiirleri ve değerlendirmesi oldu. Nâzım Hikmet, Orhan Veli, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Melih Cevdet Anday derken ilerleyen yıllarda Gülten Akın a, Özdemir İnce, Hilmi Yavuz ve diğerlerine kadar devam etti gitti. Bu radyoda ayrıca Karagöz üzerine 100 dakikalık bir yayın hazırladım (Dinleme Zamanı) ve radyo oyunlarım yayınlandı. Burada da özellikle edebiyat bölümü başkanları olan Karl Schwedhelm ile Johannes Poethen in ikisi de aynı zamanda değerli şairler büyük güvenlerini ve desteklerini gördüm. Dostlukları beni her zaman mutlu etti. Anıları önünde sevgiyle eğiliyorum yılında önce çocukluğumdan beri okuduğum İzmir Yeni Asır gazetesinde yazmaya başladım. Almanya dan makaleler, şiirler gönderiyordum. İki, üç yıl devam etti. Oradan edebiyat dergilerine geçtim yılından itibaren Varlık dergisi ve yıllıklarında öykü, şiir, deneme, eleştiri ve çevirilerim çıkmaya başladı. Yaşar Nabi Nayır ı burada sevgiyle anmak isterim. Türk Dili ve diğer dergilere de izleyen yıllarda yazılarımı göndermeye ve yayınlamaya başladım. Edebiyatın Getirdiği Mutluluk Edebiyatın bana hiçbir getirisi olmasa bile, İnci ile tanışmamı, dolayısıyla bütün mutluluğumu edebiyata borçluyum. Elbette bir bütünün iki yarısının buluşması ve bir araya gelmesi, olabilecek en güzel yazgı. Ama bu yazgıda edebiyat da bir vesile Şubatında bir gün Stuttgart Üniversitesi nin kütüphanesinde ders çalışırken onu gördüm ve dersi bir yana koyup, Kara Kazaklı Kız adıyla bir kısa öykü yazdım. Birkaç gün sonra kütüphaneye geldiğimde, onun benimle birlikte kimya okuyan Suna nın yanında birinci kat merdiveninden inmekte olduğunu gördüm. Demek o da bir Türk kızıydı. Onlar aşağıya gelince, Suna ya, Merhaba, dedim. Beni, Arkadaşım İnci, diyerek onunla tanıştırdı. Hemen yazdığım öyküyü söyledim. Okumak istediğini söyleyince, ertesi gün için yine kütüphanede randevulaştık. Öyküyle birlikte birkaç da şiirimi verdim. Okuyacak, düşüncesini söyleyecekti. Tanışmamız ve mutluluğumuz böyle başladı. Şubat içinde nişanlandık, aynı yıl eylül başında Münih Başkonsolosluğu muzda nikâhımız kıyıldı Ekiminde Utku, 1968 Nisanında Toygar ve 1974 Mayısında Suzan Ayda dünyaya geldi

10 Edebiyattan, sanattan daha büyük bir etki beklenir mi! Ondan sonraki yıllarda özellikle edebiyat çalışmalarım için İnci nin tükenmez desteği en büyük güç ve esin kaynağım oldu. Ve benim için de ne büyük, ayrı bir mutluluk ki, sanatsever olmasının yanında onun kadar çok kitap okuyan birini yaşamım boyunca tanımadım. Mutlaka vardır, ama ben onu hep elinde kitabıyla görüyor ve yaşıyorum. Kimya Yüksek Mühendisliği okurken, 1965 yılında Helmut Kreuzer, Alman Dili ve Edebiyatı kürsüsünde yardımcı asistan olmak ister miyim, diye sordu bir gün. Derhal kabul ettim. Yapacağım iş, öğleden sonraları kürsünün kütüphanesinde oturmak, çalışmaya gelenlere kütüphanedeki kitaplar konusunda yardımcı olmak, bunun dışında masa başında oturup okuyup yazmak kendi işlerimi. Bundan güzel bir iş olur mu? Reinhard Döhl, bir gün kürsü kitaplığına gelince, Buradaki kitapları okursan, iyi bir germanist olursun, dedi. Allah söyletti. Kürsü başkanı Ordinaryus Profesör Fritz Martini, ünlü Alman Edebiyatı Tarihi kitabının yeni baskısının düzeltilerini okumamı isteyince, Alman edebiyatı tarihini de özenle okumuş oldum. Yalnızca birkaç dizgi yanlışı buldum. Bir gün Helmut Kreuzer, tanınmış Alman yazarı Hermann Kasack, iki genç yazara ufak bir maddi özendirme ödülü vermek istiyor, dedi. Birini bana, birini de genç şair Helmut Mader e vermeyi önermiş. Galiba ilk ödülüm, bu 150 Mark oldu. Öğleden önce ve akşam kimya, öğleden sonra edebiyat ve felsefe seçiminde Süleyman Demirel hükümeti işbaşına gelir gelmez, Sümerbank da aralarında (genel müdürü rahmetli Rahmi Tunçağıl idi), beş KİT in genel müdürlerini görevden aldı. Yerlerine gelenler, beni derhal geri çağırdılar. Tam da diploma tezimle ilgili laborutuar ve yazım çalışmalarına başlamıştım. Niçin çağırdıklarını biliyordum. Edebiyat Peşimde 1965 yazında seçim öncesi yurtta tatil yaparken, Ankara da olduğumu öğrenen genel müdür Rahmi Tunçağıl benimle görüşmek istedi. Makamında ziyaret ettim. Bana aynen şunu söyledi. Ortaokulu bitirmemiş polisler senin yüzünden bana baskı yapıyorlar. Bursunu kes, geri çağır, diyorlar. Senin yüzünden, bir de Sunullah Arısoy yüzünden. O da komünistmiş, sebebi de Sümerbank dergisinde öztürkçe kullanıyormuş... Onlar komünistlermiş... Sen Alman gazetelerinde Nâzım Hikmet i öven yazılar yazmışsın, hükümeti eleştiriyormuşsun. Ayrıca oraya giden Türk işçilerine tiyatro ve edebiyatla komünist propaganda yapıyormuşsun. Nâzım Hikmet i ben de okuyorum, ama evimde, kimsenin haberi yok. Sen de öyle yapsana. Sonra işçilere sen karışma, okulunla uğraş. Baskılara daha ne kadar direnebilirim, bilmiyorum. Ben direndikçe, bu da komünist diye bana diş biliyorlar... Açıksözlü, dürüst ve Kemalist genel müdürümün benim yüzümden zorda kalmasını istemediğimi, dikkatli olacağımı söyleyerek ayrıldım. Ama bu görüşmenin üzerinden birkaç ay geçti geçmedi, o görevden alındı. Beni geri çağıran yenilereyse, diploma çalışmamı yapmakta olduğumu ve Sümerbank ın yetişmiş eleman olarak bana ihtiyacı yoksa, benim de Sümerbank a ihtiyacım olmadığını, burs borcumun çıkartılması isteğimi yazdım. Genciz ve Atatürk devrimcisiyiz ya, hiçbir maddi dayanağı olmayan bir gözüpeklik. Ama Allah a çok şükür, İnci en büyük desteğim. Bir yandan o çalışıyor, bir yandan ben yarım kadro asistanlık yapıyor, gazete ve radyoya çalışıyor ve taksit taksit Sümerbank borcunu ödüyorduk. Son kuruşuna kadar ödedik, o günler yaklaşık kırk bin Mark tutan bu borcu... Yeni Appretur lar konulu - yani tekstili suni olarak kolalayan uygun kimyasal bileşimler - diploma çalışmamın özetini Almanya da bir kimya dergisi yayınladı ve 200 Mark telif ödedi. Kimyadan tek maddi kazancım bu oldu. Bir daha kimyager olarak hiç çalışmadım ders yılında Stuttgart Üniversitesi nde edebiyat bilimleri ve felsefe dallarında ikinci eğitim için kaydımı yaptırdım. Zaten edebiyat kürsüsünde asistanlık yapıyordum ve 1966 yılında üniversitenin yabancı öğrencilerine, asıl öğrenimlerine başlamadan önce bir yıl boyunca Almanca öğrendikleri ön sömestrelerinde Almanca öğretmenliği yapmaya başlamıştım her gün iki saat yılında hocam Profesör Dr. Fritz Martini ile doktora konumu kararlaştırdık: Die Dramaturgie des Einakters im 18. Jahrhundert in der deutschen Literatur. 18. Yüzyılda Alman Edebiyatında Tek Perdelik Oyunların Dramatürjisi. 18. yüzyıl, aydınlanma ve Alman klasiklerinin yüzyılı olarak yakından ilgilendiğim bir dönem bugüne kadar. Schiller in de kaçarak tutuklanmaktan kurtulduğu ve oyunlarının sahnelendiği Mannheim Nationaltheater dolayısıyla kaynak olacak oyunlar için en önemli mekân, Mannheim Bilimsel Kütüphanesi idi. Genelde dışarıya ödünç kitap verilmeyen tarihsel bir kütüphane. Stuttgart Mannheim arası yüz kilometreden fazla. Aylarca gidip gelerek orada çalıştım ve hemen hepsi orijinal ilk basımlarından yaklaşık 500 tek perdelik oyun saptayıp okudum, çalışmamı onların üzerinden yürüttüm yılında 350 sayfalık doktora çalışmam magna cum lauda en yüksek derecesiyle kabul edildi Aralık ayında da Profesör Fritz Martini ile Profesör Max Bense nin mümeyyiz oldukları sözlü doktora sınavından geçtim. Çalışma 1973 yılında Göppingen Kümmerle Verlag bilimsel yayınları arasında çıktı. Olumlu yankılardan en sevindiğim, Almanca bilen rahmetli Muhsin Ertuğrul un bana, Böyle bir çalışmayı keşke bizim tiyatromuz üzerine de yapsan, diye yazması oldu

11 İlkler Stuttgart Üniversitesi nde öğrenime başlayınca, ilk araştırdığım konulardan biri, üniversite tiyatrosu oldu. Bir tiyatro ülkesi olan Almanya da Stuttgart Üniversitesi nin bir tiyatrosunun olmaması beni şaşırttı yılında daha çok teknik dallarda okuyan ve lise sıralarında da tiyatro oynamış bir grup Alman öğrenci, Studium Generale çatısı altında ve Studiobühne adıyla ilk tiyatro girişiminde bulununca, bundan haberdar olur olmaz katıldım. Röder adında tiyatro ilgisi olan bir gazeteciyi yönetmen olarak aldılar yılında Wolfgang Borchert in Kapıların Dışında ve Albert Camus nün Doğrular adlı oyunlarını sahneledik, her ikisinde de rol aldım yazında benim girişimimle Uluslararası Üniversiteler Kültür Şenliği ne çağrıldık. İstanbul dan sonra, Ankara, İzmir ve Bursa ya da gittik. Bursa da Camus yü, diğer kentlerde Borchert i başarıyla oynadık. Almanca oynamamıza karşın, salonlar hep doluydu ve çok alkışlandık. Bunda elbette bir Alman ekibi olmamız da etkiliydi. Almanya yı ve Almanları o yıllar hep gözü kapalı alkışlıyorduk. Hâlâ öyle midir, pek emin değilim. Röder, Nürnberg gazetesinde görev aldığı için, 1963 yılında bizi bırakıp ayrıldı. Üniversitenin Studium Generale yönetimi (rektörlüğe bağlı) üniversite tiyatrosunun yönetimini bana önerdi. Hemen kabul ettim yılına doktora çalışmama başlayana kadar Stuttgart Üniversitesi Tiyatrosu nu yönettim. Bir Türkün Almanya da böyle bir görev üstlenmesi bir ilkti yılında Stuttgart ta okuyan ilgili Türk öğrencileri ve çalışmak için gelmiş bazı meraklı Türklerle Almanya daki ilk Türkçe tiyatroyu da kurdum. Cahit Atay, Turhan Oflazoğlu, Özdemir Nutku v.b. yazarların oyunlarını sahneledik. Oyunlarımızı Stuttgart ve çevre illerde Türk işçilerinin yoğun yaşadıkları yerlerde, işçi yurtlarında, kültür ve danışma merkezlerinde gösterdik. Bu oyunları hem yönettim, hem kendim de İnci ile birlikte oyuncu olarak rol üstlendim. Üniversite tiyatrosunda da 6 yıl içinde Almanca olarak Çehov dan Pinter e pek çok oyun sahneleyip kendim de oynadım. Bir Türk yazarının Almanya da Almanca ilk oyunu olarak, 1965 programında Güngör Dilmen in Canlı Maymun Lokantası oyununu Almancaya çevirip sahneledim. Bu oyunla hem ünlü Erlangen Üniversite Tiyatroları şenliğine, hem de İstanbul Kültür Şenliği ne çağrıldık o yıl. Her iki şenlikte de seyirci ikiye bölündü, alkışlayanlar ve yuh çekenler vardı. Öğrenci tiyatroları şenliklerinde, özellikle Almanlar arasında yuh (buh) alışılmış bir tepki türüdür yılında da Alfred Kurealla nın Almanca çevirisiyle Nâzım Hikmet ten Demokles in Kılıcı adlı oyunu sahneye koydum. Stuttgart Devlet Tiyatrosu nun 400 kişilik Kammertheater (Oda Tiyatrosu) sahnesinde gösterdik. Bu, Batı Almanya da ilk Nâzım oyunuydu. İstanbul a da davet edildi yine. Ancak, Demirel hükümeti, solcu yaftasıyla şenliği yasakladı. Bizim tiyatronun Alman öğrencilerini kovuşturup, trene bindirdiler ve sınırdışı ettiler. Oyun, Nâzım Hikmet indi ne de olsa. Stuttgart Ticaret Lisesi nde Brecht ile Schwäbissch Hall Halk Yüksek Okulu nda yine Brecht ile Jochen Ziem den oyunlar sahneye koydum yılında Stuttgarter Zeitung gazetesinde Nâzım Hikmet üzerine geniş bir yazım çıktı. Bu, yasaklı dönemde bir Türk yazarın Nâzım üzerine yayımladığı ilk yazıydı. Yön dergisi bu yazıdan kısa bir süre sonra Nâzım ın şiirlerini yayınlamaya başladı. Bu yazımla birlikte Türkiye de hakkımda dosya açıldı. İşçilerle yaptığımız edebiyat toplantıları, tiyatro gösterileri de komünist faaliyetler olarak dosyayı yıldan yıla şişirdi. ( Solcuların nefesini dinleyen İçişleri Bakanı rahmetli Faruk Sükan, yaşlılığında bunun bir yanlış olduğunu anlayıp nadim olmuş; kızı ve damadından dinledim. Sayın Süleyman Demirel in ne zaman günah çıkartacağını yıllardan beri merak eder dururum.) İkinci Dünya Savaşı ndan sonra Türk şiirinden Almancaya çevrilen ilk kitap, arkadaşım Helmut Mader in yardımıyla çevirdiğim ve ünlü Suhrkamp yayınevinde yayınladığım Orhan Veli Kanık, Poesie, iki dilli kitap. Ünlü dünya şairlerinin yayınlandığı bu diziye tanınmış şair Hans Magnus Enzensberger karar veriyordu. Orhan Veli nin kitabı, kapsamını yaklaşık üç kata çıkararak, 1985 yılında Frankfurt ta Dağyeli Yayınevi nde bir kez daha iki dilde yayınlandı. Bu kitap, 35 tanınmış eleştirmenin değerlendirmesiyle her ay yayınlanan En İyiler Listesi ne giren ilk Türk yazarı oldu. Girmekle kalmadı, hem de birinci sırada yer aldı. O listede örneğin, Günter Grass ın yeni romanı dokuzuncu sıradaydı. Başka hiçbir Türk yazarına bu onur nasip olmadı bir daha. Stuttgart IG Metall sendikası adına, Türk sendika üyeleri için ilk kez Türkçe bir gazeteyi yayınladım. Almanya ya gelen ilk Türk emekçilerinin şiirde bıraktıkları ilk izler, benim yazdığım ve bazılarını önce bu sendika gazetesinde yayınladığım şiirlerdir. Bu şiirler toplu olarak Almanya da Bizden Çizgiler bölüm başlığıyla Koca Sapmalarda Biz Vardık kitabımda yer aldı. Almanya da, giderek Avrupa da ilk Türkçe edebiyat dergisini de yılları arasında Stuttgart ta Anadil adıyla çıkardım. Daha sonra çıkan sanat ve edebiyat dergilerinin anasıdır Anadil. Buna Almanca sayfalar da ekleyerek Türk yazarlarından tadımlık çeviriler sundum. Başlangıcı 1953 olarak tarihlenen dünya somut şiir akımına altmışların başından itibaren katılan ilk ve tek Türk şairiyim. Somut şiirlerim 18 19

12 Almanya dan Amerika ya, Japonya dan Brezilya ya uluslararası somut şiir antolojilerine ve müzelere girdi, sergilerde yer aldı. Köln ve Dresden de iki de kişisel somut şiir sergim açıldı yılında Stuttgart Halk Yüksek Okulu yabancı diller bölüm başkanlığına atanan ilk kişi oldum. Daha önce böyle bir bölüm başkanlığı yoktu. Böylece Almanya Halk Yüksek Okullarındaki ilk Türk bölüm başkanı da ben oldum. Bu görev sırasında aynı zamanda Halk Yüksek Okulları federal çatı örgütünün Goethe Enstitüsü merkeziyle birlikte yürüttüğü uluslararası Almanca sınavları (Deutsch als Fremdsprache) eyalet ve federal görevlisi (kurul başkanı) olarak atandım. Alman Birinci Televizyonu olan ARD, ilk kez Almanya daki Türkleri konu alan bir dizi tasarlayınca, gerçekleştirme işini Münih teki ünlü Bavaria stüdyolarına verir. Stüdyo, dizinin senaryosunu benden ister. Türklere karşı önyargıları besleyen bir şey yazmam, ancak sempatiyle yaklaşırım. Peşin söyleyeyim, işinize gelmiyorsa, başkasına gidin, dedim. Kabul ettiler. Almanya da yaşayan Türkler ve onların Almanya daki yaşam ilişkileri üzerine çevrilen 12 bölümlük ilk dizi film Komşumuz Balta Ailesi nin senaryolarını ben yazdım. Dizi 1983 yılında ARD tarafında saat 19 da gösterildi. Diziyi daha sonra TRT 2 de yayınladı yılı başından itibaren Alman Radyolar Birliği nin (ARD) kararıyla 1964 Kasımında başlatılan Almanya çapındaki günlük Türkçe yayınları hazırlayan WDR Köln Radyosu nun ilk Türk yönetmeni oldum arasındaki yönetmenler Alman arkadaşlardı. Bu dönemde radyonun ilk ve tek Baden Württemberg eyaleti muhabiri olarak görev yaptım Martında Ankara Devlet Tiyatrosu Şinasi Sahnesi nin açılışı sevgili Raik Alnıaçık ın yönetiminde Mediha adlı oyunumla yapıldı yılında Princeton Üniversitesi Almanca Bölümü ndeki konuk profesörlüğüm sırasında bu üniversitede ilk kez bir Almanca oyunu, Brecht ten Küçük Burjuva Düğünü nü sahneye koydum yılında da Ohio State Üniversitesi ndeki konuk profesörlüğüm sırasında bu üniversitede ilk kez iki dilli, İngilizce- Almanca bir oyun sahneledim. Bu oyunu Edgar Lee Masters in şiirlerinden, dramatürjik çalışmasını yaparak kendim kotardım yılı yaz döneminde Dresden Üniversitesi nde başlatılan Chamisso Poetika Dersleri ni vermek üzere ilk çağrılan yazar oldum. Princeton, Bryn Mawr College, St. Louis Washington ve Ohio State Üniversitelerinde birer sömestre konuk profesörlüğüm dışında, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi nde de iki yıl Türk ve Alman edebiyatı bölümlerinde vatan hizmeti babında dersler verdim ders yılı açılış dersini de vermemi önerdi sayın rektörümüz Ramazan Aydın. Bunu büyük bir onur olarak algıladım. Dersimin konusu, Avrupa Birliği nin Dayanılmaz Hafifliği idi. Bunu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Senatosu nun, bu üniversitenin tarihinde üçüncü kişi olarak, onursal doktora payesini verme kararı izledi. Bu törendeki konuşmamın konusu, Yaşlılar Üniversitesi idi. Çanakkale Üniversitesi ile ilişkim, biz Gökçeada ya yerleştikten sonra gelişti. On beş yıldır yerleştiğimiz Gökçeada da da ilk şiir günleri, ilk edebiyat konferansları, ilk kitap sergisi, ilk resim sergisi, belediye adına ilk Türkçe-İngilizce dergi gibi etkinlikleri İnci ile birlikte ve birçok dost ve arkadaşın katkılarıyla gerçekleştirme fırsatını bulduk. Bu konularda en büyük sorun, ne yazık, devamlılığı sağlayamamak. İlklere, Cem Yayınevi nin sahibi sevgili Ali Uğur un isteği üzerine Rainer Maria Rilke nin Türkçe de ilk kez bütün şiirlerini çevirip yayınlama uğraşını da ekleyerek sürüyor burada bir nokta koyalım

13 Tahsin Saraç BİR DOSTU İZDÜŞÜMLEMEK (Ozan Yüksel Pazarkaya İçin) Nasıl da tan-alacası, nasıl da duru Bir yanardağ gölünün gökmavi suyu O pınar-dostluk yüreğin. Çılgın çağrıların çılgınlığından uzak Bir İnci çiçeğine yönelik oldu hep Yaşam boyu sevgin. Doğan HIZLAN Yazar, Eleştirmen Yaşamla Edebiyatın Kesiştiği Noktada Yüksel Pazarkaya Sabah güneşi vurmuş çayırlar diriliği Ve en gönendirici bir sıcak soluk Mutluluğa bakışta akgüvencinliğin. Ve karınca köresi koşuşturmalarda Kozasını yine de bilgece, onurla Örebilmiş o ipekböcekliğin. Islak ve karayeşil ırak illerden Bozkır gecelerine ve Ege güneşine Sızlarken yurtsamayı tüm kemiklerin İncindiğin yerdir gurbet dizesini ah Yazık ki benden önce sen söylemişsin. Yüksel Pazarkaya üzerine kuşatıcı bir yazı yazabilmek için, onun birkaç yönüne değinmek gerekir. Düzyazı çalışmaları, şiirleri ve çevirileri. Onun bibliyografyasına baktığınızda, Türk edebiyatındaki yerini değerlendirirken, Türk edebiyatını, özellikle Türk şiirini Almanya ya iyi çevirilerle tanıttığını da anımsamak gerekiyor. Almancadan yaptığı çeviriler aracılığıyla da birçok Alman şairini bize tanıttı. Onun işlevi çift taraflı bir edebiyat elçisi olmasında odaklanır. Önce şiiriyle başlamak gerekir. Şiiri; Türk şiirini özümsemesinin yanısıra Batı şiirini de özümseyen, onu fark ettiren bir kimlik taşır. Yol Dolayları, Yunus Nadi Şiir Ödülü nü de almıştı. Yol kelimesinin çağrışım zengini olduğunu hepimiz biliyoruz. Pazarkaya, bu çeşitlemeyi şiirinde kullanmış. Sevinç var, hüzün var, yaşanmışlık var. Her kitabın farklı okuru, kitabın farklı bir yerine, bölümüne çengellenir. Hiç kuşkusuz tahmin edeceğiniz gibi ben de Necatigil Dolayları na yöneldim. İkimizin de sevdiği bir şair Behçet Necatigil. Pazarkaya onun şiirlerini Almancaya çevirdi, hatta önemli kitaplar arasında yer aldı

14 Kupon Fırtınası nda Pazarkaya, onun dizeleriyle kendi dizelerini eşleştiriyor. Hem kendi şiirini yazıyor, hem büyük usta Necatigil in dizelerine göndermeyle saygı duruşunda bulunuyor. Tıpkı divan edebiyatı şairleri gibi. Kupon Fırtınası Rüzgâr değişik yönlerden ani fırtına Ufak bir aradan sonra fırtınaya devam, bizi izleyiniz. Yaşam üç pula mutluluğunuz kırk kupona süper kupon bugün. Şimdi kopar ufuktan çepçevren poyraz gençken, lodos yaşlanınca, kasım kasavet taş kapat düşe düşünceye. Süper kuponu kaçırmayın alın makası elinize çekilin köşenize, kesin özenle yaşam üçe, mutluluk beşe. Çoktandır bu mevsim Barbaros Parkı nda sararmıyor yapraklar kızıl değil koca koyu kalıplar savrulur dört yana. Fırtına, kasırga çok kupona çok kırk bir kere maşallah, mutluluk kuponda. Eşkenar üçgen darmadağın rüzgâr da şaşırdı pusulayı bu kent de dar açı geniş açı hava acısız her şey her şey sevgili şair her şey acısız artık hava kesilebilir dilim dilim. Rüzgâr çeşitli yönlerden poyraz kasırga, lodos deli kasım kasavet kaçacak delik bulamıyor kent. Üç kupona, beş kupona. Akşamın Saltanatı da aynı anlayışın ürünü. Hem Necatigil e sevgiyi, saygıyı; hem de bu şiirlerin özelliklerini anlatabilmek için, bu şiiri de alıntılamak gerekiyor: Akşamın Saltanatı Tasalluttur saltanatı akşamın keder vermez onun kadar başka hiçbir şey. Sığınak arıyorsun Korunmasız Çıkış yolu arıyorsun Yok bir açık Akşama benziyor güz günü Alplerin kuşattığı bu kentte cam göbeği akışkan bir buzul kenti değil seni ikiye bölen nehir. Olmamışsan serserisi bir kentin akmamışsa içinden bir nehir gibi kalabalık keder orda doğmuş orda ölmüşsün ne eder. Dünya açık Kapamak istiyorsun Dünya bağlı Çözmek istiyorsun 24 25

15 Bir kent serserisinin deyişleri oturmuş kaldırıma çalı süpürgesi sakalı, zımbasız ikiye katlı kitabı: Dünyanın Uyumu ederi gönlünden ne koparsa Olmamışsan serserisi bu dünyanın akmamışsa içinden bir nehir gibi uyumu dünyanın bu dünyadan geçmişsin ne eder. Dünya dönüşüm Biçimi deniyorsun Boynunda tasallutu akşama benzeyen bir güz gününün. * Yüksel Pazarkaya nın edebiyata, insana, sanata bakışını değerlendirebilmek için şu dört kitabını mutlaka anmalıyız: Yaz Öyküleri, Güz Öyküleri, Kış Öyküleri ve Bahar Öyküleri. Söz konusu metinler, bildiğimiz kısa öykülerden biraz daha farklı bir özelliğe sahipler. Birer takvim öyküsü bunlar. Yazıların niteliğini anlayabilmek için bu tür konusunda kısa bir bilgi notu iletmeliyim. Takvim öyküsü Rönesans ın, dolayısıyla matbaanın bir ürünüdür. Matbaa ile birlikte takvim üretimi ve yayımı da hız kazanmaya, bu ürüne okunacak metinler konulmaya başlamıştır. Bu metinlerin özelliği, okuma alışkanlığı sürecinin henüz başında yaşayan insanlara uygun, okumayı sevdirecek, yaygınlaştıracak metinler olmasıdır. Kısa, kolay anlaşılan, yerel dilin renklerini de bolca taşıyan, arada doğrudan okura seslenen düz öyküdür. Takvimlerde basılmak için anekdot, fıkra, haber, söylence, gülmece ve kısa öykü yelpazesi içinde, özgün tür ağırlığı olmayan metinler.(...) Bildiğim kadarıyla Türk yazınında bu türün örneği neredeyse yoktur. İlk kez dört kitap halinde yayınlanan Güz Öyküleri, Kış Öyküleri, Bahar Öyküleri ve Yaz Öyküleri ile bu türü, Batıdaki örneklerinden bağımsız, özgün olarak deneyen takvim öyküleri sunuluyor. (...) Türk edebiyatı için bir yenilik, genç yazarlara yeni bir tür önerisi bu metinler. Zengin malzeme kullanabilmenin nasıl mümkün olduğunu, Pazarkaya nın bu öyküleri gösteriyor. İzlenim, gözlem, yaşantı, başka yazarlardan etkilenme, mevsimin sızıntısı hissediliyor. Günümüz edebiyatında, yazılacakları bir türün sınırları içine hapsetmek alışkanlığından vaz geçildi. Pazarkaya nın öykülerini okumadan önce, klâsik öykü ile karşılaşmayacağınızı bilmelisiniz. Bazen öykü, bazen deneme, bazen alıntı olduğu yargısına varacaksanız. Edebiyatı geniş açıdan bilen birinin yazdıklarında bir bileşimler gelgitlerine rastlarsınız. Çünkü onun içinde kendi yaşamı da vardır, başka yazarların anıları da, kitapları da. Mevsim adları ne kadar belirliyor bu yazıları? Elbet de gerekli ölçüde. Mevsimden soyutlamak mümkün değil, hele önemli ögelerden biri mevsimse. Kış ruh hali başkadır, bir bahar gününün yumuşak duyguları daha başkadır. Bunun örneklerinden birisi, Bahar Öyküleri içindeki Bütün Erguvanlar öyküsü: Aldırmıyorsun buna, yeter ki arkadaşın sana şimdi Emirân ı anlatsın. Boğaz ı anlatsın. Emirgân daki evini anlatsın... Emirgân da oturmak, ne güzel şey diyorsun. Dünyada senin âşıkın olmak ne saadet. Ah, kürdilihicazkâr... Bir bitmeyecek aşk-ı muhabbet ne güzel şey... Ve kalksın, ne kadar erguvanı varsa Emirgân ın. Ne kadar ışıltılı mavisi ve beyaz gemileri varsa Boğaz ın ve ne kadar ışıkları varsa geceleyin Anadolu yakasının ve ne kadar lâciverdi varsa gecenin ve ne kadar tavşan kanı demli çayı varsa, ne kadar rakı lokantası varsa, ne kadar teknesi, ne kadar balıkçısı varsa, ne kadar yeşil korusu, ne kadar konağı, he kadar sımsıcak ve yürekten havası varsa, işte ne kadar Emirgân varsa, kalksın hepsi bir anda bu büyük Orta Avrupa kentinin, çadır tiyatrosunun, salaş, salaş olduğunca taşra gösterişli, sabah tenhası, mahmur kahvesinin içine doluversin. Sönmez seheri haşre kadar şi r-i kadîm Bir meşaledir devredilir elden ele. Ve sen arkadaşınla bunca çok Emirgân ın orta yerinde, tavşan kanı demli çay mı içtiğin, akşamdan kalma ılık suyla üstüne döktüğün tatsız kahve mi, hiç bilme... (Bütün Erguvanlar, Yüksel Pazarkaya, Bahar Öyküleri, s ) Kitabın düzeninden söz etmek gerekir. Her ayın bir gününde yazı yer alır, yukarıda küçük takvimde de o günün üzeri çizilir. Zira takvim öyküleri bunu gerektirir

16 Öykülerde yazarın yaşamından notlar, izdüşümler de bulacaksınız. Örneğin yazarın evlilik yıldönümünün izlerine de öykülerinde rastlayabilirsiniz. Yirmi beş yıl. Onu gördüğüm ilk mekân kutluydu. Üniversite kütüphanesinde ara sınavlar için kimya denklemleri çalışıyordum. Belki de başka bir dersin notlarını. Buğday tenine boyanmış koyuca kırmızı dudaklar hemen dikkatimi çekti. Sonra kara kaşları, kaş diye durmuyorlardı. Kütüphane sessizliğinin içinde ışıltılı bakışlarından yaşam fışkıran gözlerinin üstünde. Dudaklarla, gözlerle, yanaklarla bir kompozisyon, bakışlarımı ayıramadığım bir alımlılık oluşturuyordu. Resim demek istemem, resim insan elinden çıkar. Bu yüz, uzun kara saçların da katıldığı bir Tanrı yaratığına, o yaratığın kendi yaratıcı eli de değmiş, sanatta olabilecek güzelliği çok aşan, değişik tanımsız bir güzellikti. Doğalla sanatın bireşimi. (Gümüş Yıldönümü, Yüksel Pazarkaya, Güz Öyküleri, s.12) Katharina Baudach Denken an Yüksel * Hiç kuşkusuz bir yazarın edebiyat notu verilirken, edebiyat dışı tavırları, tepkileri değerlendirmeye alınır. Yüksel Pazarkaya nın siyasal duruşu Atatürkçü, devrimci, Türkiyeli bir Batıcı olarak değerlendirilmelidir. Tüm bunları değerlendirdiğimizde, çağdaş bir aydın portresi çıktığını söylemeye gerek yok. Yüksel Pazarkaya, gerek yazdıkları, gerek çevirdikleri, gerek düşündükleriyle Doğu ile Batı arasıda bir kültür köprüsüdür. Ende der sechziger Jahre wurden die Gastarbeiter, die die prosperierende Wirtschaft ein Paar Jahre zuvor in die Bundesrepublik gerufen hatte, zu einem Problem. Man hatte fleißige Hände für die Maschinen gewollt, aber nicht daran gedacht, dass daran Menschen hingen, die in der Heimat Familien hatten und auch hier nicht ohne ihre Frauen und Kinder leben wollten. Heute, vierzig Jahre später, kann man sich kaum vorstellen, welch Erstaunen und welche Aufregung diese Erkenntnis damals auslöste. Fieberhaft dachte man in Regierung und Kommunen über Zuzugsgenehmigung u.a. bürokratische Maßnahmen nach. Menschen mit Herz und Verstand schlossen sich zusammen und appellierten an Kirchen und Sozialverbände, sich der Gastarbeiterfamilien anzunehmen. Es ging wie eine warme Welle durch das Land, und ich denke gernan diese Zeit zurück. Vielleicht habe ich diese Zeit auch in so schöner Erinnerung, weil sie mir eine wunderbare Freundschaft schenkte: Inci ve Yüksel Pazarkaya. Natürlich wollte ich etwas für die neuen Mitbürger tun und beschloss, zweisprachige Kınderbücher herauszubringen. Leider konnte ich keine der fünf Sprachen und hatte bisher nur berufliche Kontakte zu Italien und Griechenland. Und wer studierte Türkisch oder Serbokroatisch? Ich glaube, es war Christa Spangenberg, die mir Yüksel Pazarkaya nannte. Dr. Yüksel Pazarkaya, ein türkischer Schriftsteller und Poet. Konnte ich den um die Übersetzung von schlichten Kinderbuchtexten bitten? Ich nahm allen Mut zusammen und schrieb ihm und erhielt zu meiner freudigen Überraschung eine Zusage. Yüksel Pazarkaya verstand mein Anliegen und un

17 terstützte mich von Anfang an. Er übersetzte nicht nur alle Kindergeschichten, sondern schrieb auch eine eigene, UTKU, die wie alle anderen auch in Italienisch, Griechisch, Spanisch und Serbokroatisch erschien. Der positive Widerhall in allen Medien war groß. Am meisten gefreut haben uns die vielen Einzelbestellungen von türkischen Familien. Dafür hatten wohl die positiven Besprechungen in den türkischen Zeitungen gesorgt. Der Höhepunkt unserer Zusammenarbeit war DER DRACHEN IM BAUM, eine Anthologie türkischer Geschichten, Märchen und Gedichte mit den schönen Illustrationen von Orhan Peker. Zusammengestellt, übersetzt und mit eigenen Gedichten und einem kleinen Schauspiel von Yüksel Pazarkaya. Die Erstausgabe erschien in türkischer Sprache, die deutsche Übersetzung von Yüksel dann ein Jahr später. In diesen Jahren kam ich oft zu Besprechungen nach Stuttgart und lernte Inci als liebenswürdige Gastgeberin kennen, die aber auch an unserer Arbeit lebhaften Anteil nahm. Ich erlebte Utku, den ernsthaften Schüler, Toygar als lustigen Kobold und Suzan noch als Baby. Und eines Tages waren sie alle groß und flügge. Als ich 1978 meinen Verlag aufgeben musste, war aus der Zusammenarbeit mit Yüksel Pazarkaya längst eine Freundschaft geworden. Anlässe, um zu langen Gesprächen zusammen zu kommen, gab es genug oder wurden gefunden. Die alljährliche Verleihung des Adelbert-von-Chamisso-Preises in München oder die Taufen und späteren Konfirmationen meiner Nichten und Neffen in Hamburg gaben mir Gelegenheit, in Bensberg ein paar Tage Zwischenstation zu machen. Dabei ermunterte die wanderlustige Deutsche ihre Gastgeber zu langen Spaziergängen rund um Bensberg. Ich hoffe im Interesse von Yüksels Gesundheit, dass ihm etwas von meiner germanischen Wanderlust geblieben ist. Und dann meine vielen runden Geburtstage inzwischen, zu denen Inci und Yüksel und manchmal auch Suzan als treue Gratulanten erschienen und mir den Tag verschönten. Ein wunderbares Geschenk und unvergessliches Erlebnis war unsere gemeinsame Reise von Izmir über Konya nach Kapadokien und zurück über Ankara und zum ersten Bescuh auf Incis Insel. Es war Ostern und so kalt auf der Insel, dass das Olivenöl gefroren war. Jeder Tag dieser ereignisreichen Reise steht farbig vor meinen Augen, und ich könnte noch von tausend Einzelheiten berichten. Unvergessen auch die Wochen auf Gökçeada. Inci hat aus dem Haus ein Juwel gemacht und mit Terrasse und Garten ein kleines Paradies geschaffen. Die anschließende Fahrt nach Troja, Pergamon und zu Yüksels Freunden waren ein weiteres Geschenk und sind mir ebenso unvergesslich. Siebzig Jahre Yüksel! Allerherzlichsten Glückwunsch und Dank für achtunddreißig Jahre Freundschaft. Ich habe dieser Tage in unserem Briefwechsel gelesen und mich gefreut, wie ernsthaft und ausführlich wir literarische, politische und tagespolitische Fragen austauschten, wie farbig Deine und Incis kleine Berichte aus Euren Amerikaaufenthalten oder von der Insel waren. Ein ganzer Lebensabschnitt wurde dabei noch einmal Gegenwart. Ich bin sehr glücklich, dass es Dich und Inci gibt, und dass Ihr meine Freunde seid. Ich wünsche Euch beiden noch ein langes, glückliches Leben. Eure Katharina 30 31

18 Katharina Baudach Yayıncı Yüksel Üzerine Düşünceler Altmışlı yılların sonunda, büyüyen ekonominin birkaç yıl önce Federal Almanya ya getirttiği konuk işçiler bir sorun olmaya başladılar. Makinelere çalışkan eller gerekiyordu, ama bu ellere memleketlerinde aileleri olan ve burada da karılarından ve çocuklarından uzakta kalmak istemeyen insanların bağlı olduğu düşünülmedi. Aradan kırk yıl geçtikten sonra, o zaman yapılan bu saptamanın nasıl da büyük hayret ve heyecan uyandırdığını, bugün tasavvur etmek neredeyse olanaksız. Hükümette ve yerel yönetimlerde hummalı bir şekilde, taşınma sınırlamaları ve benzer bürokratik önlemleri düşünmeye başladılar. Aklı ve yüreği olan insanlar bir araya gelerek, konuk işçi ailelerine sahip çıksınlar diye, kiliselere ve toplum kuruluşlarına seslendiler. Ülkede boydan boya sıcak bir dalga esti ve ben o günleri sevgiyle anıyorum. O zaman, belki de, aynı günlerde bana fevkalade bir dostluk armağan ettiği için anımlarımda böylesine güzel: İnci ve Yüksel Pazarkaya. Doğallıkla ben de yeni hemşehrilerimiz için bir şeyler yapmak istedim ve iki dilli çocuk kitapları yayınlamaya karar verdim. Ne yazık, beş dilden hiçbirini bilmiyordum ve o zamana dek yalnızca İtalya ve Yunanistan ile meslek icabı ilişkim vardı. Ve kim Türkçe ya da Sırphırvatça öğreniyordu ki? Sanırım, bana Yüksel Pazarkaya adını söyleyen Christa Spangenberg idi. Dr. Yüksel Pazarkaya, bir Türk yazar ve şairi. Ondan basit çocuk metinlerini çevirmeyi rica edebilir miydim? Bütün cesaretimi toplayıp, kendisine bir mektup yazdım ve sevindiren sürpriz, olumlu bir yanıt olarak geldi. Yüksel Pazarkaya benim davamı anladı ve başından itibaren beni destekledi. Bütün çocuk öykülerini çevirmekle kalmayıp, aynı zamanda kendi de Utku öyküsünü yazdı. Bütün diğerleri gibi o da İtalyanca, Elence, İspanyolca ve Sırphırvatça çevirileriyle de yayınlandı. Bütün medyada geniş olumlu yankı buldu. En fazla, Türk ailelerden gelen bireysel siparişlere sevindik. Türkçe gazetelerdeki olumlu haberler bunu sağlamış olmalı. Ortak çalışmamızın doruğu, Ağaca Takılan Uçurtma oldu; Türk öykü, masal ve şiirlerinden oluşan, Orhan Peker in güzel çizimlerle resimlediği bir güldeste. Derleyen, çeviren, kendi şiirlerini ve bir kısa oyununu da katan: Yüksel Pazarkaya. İlk basım Türkçe yayınlandı, Yüksel in yaptığı Almanca çeviri de bir yıl sonra. O yıllar görüşmeler yapmak için sıkça Stuttgart a geldim ve sevimli bir ev sahibesi olarak İnci ile tanıştım, o ama bizim çalışmamıza da önemli ölçüde katıldı. Ciddi tavırlı öğrenci Utku yu, neşeli bir bücür olarak Toygar ı ve henüz bebek olan Suzan ı yaşadım. Ve gün geldi, hepsi büyüyüp yuvadan uçtu yılında yayınevimi bırakmam gerektiği zaman, Yüksel Pazarkaya ile işbirliği çoktan bir dostluğa dönüşmüştü. Uzun sohbet ve söyleşiler için fırsatlar hep doğdu ya da bulundu. Münih te yıldan yıla verilen Adalbert von Chamisso Ödülü ya da Hamburg taki yeğenlerimin doğum ve sonraları kilise cemaatine kabul törenleri, Bensberg i birkaç gün için ara durak yapmama fırsat verdi. Bu arada yürümeyi seven Alman konuk, ev sahiplerini Bensberg çevresinde uzun yürüyüşler yapmaya özendirdi. Umarım Yüksel in sağlığı için yararlı da olmuş ve benim Cermen yürüme tutkumdan onda iz bırakmıştır. Ve sonra benim birçok yuvarlak yaş günlerim; onlara İnci ve Yüksel, bazen Suzan da sadık kutlayıcılar olarak gelip, benim özel günümü güzelleştirdiler. Birlikte İzmir den hareketle Konya üzerinden Kapodokya ya ve Ankara üzerinden dönerek İnci nin adasında gerçekleştirdiğim ziyaret, benim için fevkalade bir armağan ve unutulmaz bir yaşantıydı. Paskalya zamanıydı ve adada zeytinyağını bile donduran bir soğuk vardı. Bu yaşantı dolu yolculuğun her günü gözlerimin önünde hâlâ canlı duruyor ve buna benzer daha bin çeşit ayrıntıdan söz edebilirim. Gökçeada da geçen haftalar da unutulmaz. İnci adadaki evi bir mücevher yapmış, terasıyla bahçesiyle küçük bir cennet yaratmıştı. Ardından Troya ve Bergama ya ve Yüksel in arkadaşlarına (Çandarlı da Dilmen ler) yaptığımız yolculuk da ayrı bir armağan ve benim için unutulmaz oldu. Yüksel yetmiş! Candan kutlama ve otuz sekiz yıllık dostluk için teşekkürler. Bu günlerde mektuplaşmalarımıza baktım; ne denli ciddiyetle ve kapsamlı olarak edebiyat, politika ve günlük konularda fikir alışverişinde bulunduğumuzu saptadım, senin ve İnci nin Amerika günlerinizden ya da adadan yazdığınız küçük renkli haberlere sevindim. Bütün bir yaşam parçası bu vesileyle bir kez daha canlandı. Sen ve İnci var olduğunuz ve benim dostlarım olduğunuz için çok mutluyum. İkinize de daha uzun, mutlu bir yaşam dilerim. Katharina nız 32 33

19 Güngör Dilmen Yazar Yuhalar ve Alkışlarla Görelim, tümcenin sonunu nasıl getireceğiz? * Babası, Oğlum adam gibi bir meslek sahibi olsun, diye oğlunu Almanya ya gönderiyor. Stuttgart Teknik Üniversitesi nde kimya okuyacak, mühendis olacak. -Yoo, düzeltelim. Yüksel Almanya ya baba parasıyla değil, kendi kazandığı bursla gidiyor. -Sonuçta aynı şey. Baba Pazarkaya oğlunun sağlam bir meslek sahibi olacağı umudunda... O ise kendini şiire, tiyatroya vuruyor. - Üniversitenin kimya fakültesinden diploma alıyor da. Annesi, babası Oğlumuzun Üniversite diploması diye kimbilir ne özenle saklamıştır o belgeyi. (Öğreniyorum ki, İnci ye bırakmış saklaması için.) Oysa, Yüksel in uğraşı artık kimya formülleri ile değil. Sözcüklerle, sahnelerle. * Yüksel ve eşi İnci ile yüzyüze tanışmamız 1965 yılında oldu. Yirmili yaşlarında pırıl pırıl iki genç. Ben de otuz beş. Daha önceden yazışmamız var. Yüksel, benim Canlı Maymun Lokantası oyunumu Almancaya çevirmiş, Stuttgart Üniversitesi nde sahneye koymuş. Şimdi de oyunu İstanbul Gençlik Tiyatro Festivali ne getiriyor. Tepebaşı nda İ.B. Dram Tiyatrosu ndayız. Salon festivale katılan değişik ülkelerden gençlerle dolu. İki Alman grubu var. Ben de o günlerde Çanakkale den İstanbul a gelen anne ve babamı getirmişim tiyatroya. Yabancı dilde de olsa oğullarının bir oyununu seyretsinler, kıvansınlar. Şansa bakın. Oyunun sonunda ikinci Alman grup sahneyi yuhalamaya başladı. Salonun yarısı da onlara katıldı. Kimi Boooo! diyor kimi Yuuuuh! Salonun öbür yarısı da alkışlıyor, bravo çekiyor. İşin tuhafı seyircinin bu zıt tepkisi benim bayağı hoşuma gidiyor. Ancak salonda annem, babam da var. Onlar üzülsün istemiyorum. Uzaktan izliyorum. Babam sakin. Annem ayağa kalkmış. Siz benim oğlumun oyununu nasıl yuhalarsınız, der gibi söyleniyor. Yuhalar yükseldikçe, alkışlar da yükseliyor. Nihayet, salonun ön sıralarında oturmakta olan şair-tiyatrocu Ercüment Behzat Lav ayağa kalktı, oyunu yuhalayan gençleri Almanca uyardı. Yine de yuhalamalar, alkışlar sürüyor. * Ertesi gün Alman konsolosluğunda çaya çağrılıyız. Orada yeni bir şaşkınlığa uğruyorum. Geçen akşam yuhalanan Alman gençler epey solcu bir oyun oynadıklarının bilincine geç varmışlar. Bunun rahatsızlığı içindeler. Sonra sonra düşündükçe anlamaya başlıyorum, depolitize olmanın ne demek olduğunu. O günlerde iki Almanya var. * Şimdi yazımızın başlığını tümleyelim: Yuhalar ve Alkışlarla Başlayan Dostluk. * Araya şu yıldızcıkları (*) koyarak sürdürüyorum. Yüksel le arkadaşlığımız da böyle zaman kesintileriyle geçti. Ancak hiç kopmadı. * (Batak Yayınevi) 1978 yılında 6 arkadaş: Orhan Asena, Tahsin Saraç, İoanna Kuçuradi, Yüksel Pazarkaya, Talat Halman ve ben, Şiir-Tiyatro yayınevini kurduk. Kendi oyunlarımızı, şiirlerimizi, düşün kitaplarımızı yayınlamaya başladık. Yüksel, Almanya şubemiz oldu, Talat da Amerika. Oysa, yayınevinin ne kaydı var ne kuydu. Aramızdaki adı Batak Yayınevi. Hoş, kimseyi batırmadık. Başı Tahsin çekiyor. Böyle yirmi kadar kitap basmışız. İoanna nın evi kitap depomuz. Orhan şoförümüz. Tahsin ciğin ölümüyle yayınevimiz de kendi küçük tarihine karıştı. * 1982 yılında Aziz Nesin, Gertrude Durusoy, Tahsin Saraç, Yüksel ve ben Köln de İnterlit diye bir Yazın Konferansı na çağrılıyız. Yüksel zaten Stuttgart ta. Tahsin Ankara dan yola çıkıyor. Ben İstanbul dan. Tahsin in talimatıyla Stuttgart ta Pazarkaya ların evinde buluşacağız. Adresi alıyorum... Uzun bir otobüs yolculuğu. Evi buluyorum. İnci Hanım beni görünce birden şaşırıyor. Ama belli etmemeye çalışıyor. Belli ki Tahsin benim de geleceğimi 34 35

20 onlara haber vermemiş. Utanıyorum, Tahsin e kızıyorum. Ne diyorlar bunun adına: Alaturkalık. Ama artık olan olmuş... * Yüksel bize Stuttgart ı gezdiriyor. Beş yaşındaki kızı da yanımızda. Suzan Almanya da doğuyorum diye sarışın ve mavi gözlü olmayı seçmiş. Uyum diye buna denir. * Kentin bir yerinde bir anıt tepe var. Ne anıtı? II. Dünya Savaşı nın korkunç bombardımanlarının somut tanığı: Patlamış, parçlanmış, birbirine karışmış çelik, beton, feryat ediyor. Anlatılası yok. İlle bir çağrışım mı? Vezüv lavlarının yuttuğu Pompei diyeceğim, ya da Picasso nun Guernica sı. Suzan Tahsin in sırtında, bu anıt tepeye tırmanıyoruz. * Ertesi gün olmalı. Bu kez Stuttgart ın başka bir yöresini geziyoruz. Bağlık bahçelik yamaçlar. Bir evin bahçesindeki kehribar üzüm salkımları... Tahsin le benim ilgimizi ve de canımızı çekiyor. İnci nin okeyi ile birer salkım koparır olduk. Hay aksilik, bahçenin sahibi bizi gördü, Hanslandı. Tahsin, Pardonnez moi! diyor. İnci ne yaptı biliyor musunuz? Özür mü diledi adamdan? Hiç değil. Adamı haşladı, ayıpladı. Göz hakkı, komşu hatırı! diye bir nutuk çekti. Ufak çapta bir kültür çatışması. Biz kazandık. * İnci Hanım bize yeni bulaşık makinesini gösteriyor. Dolaylı olarak, Siz de biraz uygar olun, evinize böyle gereçler alın, demeye getiriyor... Biz de, Ya, ne iyi olur! falan diyoruz. Tahsin le çarşıdan birer çift bulaşık eldiveni aldık. Biz de eve bunları götüreceğiz, diye İnci ye gösterdik. Kızdı. Siz adam olmazsınız! der gibi acımsı güldü. * Bir ertesi gün, İnci ve çocuklarla vedalaştık. Yüksel arabasıyla bizi Köln e götürdü. Konferansın açılacağı yapının yanında büyük bir atlı yontusu var. Tepesine iki üç Türk çocuğu tırmanmış. Gertrude Durusoy ile tanıştık. Çağrılılar arasında Aziz Nesin de vardı. Ancak gelememiş (Pasaport vermemişler!). Üzüldük. O da olsaydı konferansımız daha bir renklenirdi. Gertrude yi Almanlar çabuk keşfettiler. Konuşmadığı dil az. Rica, minnet... Çevirmen olarak kürsüden indirmiyorlar. Biz de elbet övünüyoruz. * Yüksel ile Tahsin değişik ortamlarda şiir okumaya gidiyor. Bir gün de Heinrich Böll ün yayınevine çağrılıyız. Yüksel, Heinrich Böll ile bir köşeye çekilmiş söyleşi yapıyor. Biz ellerimizde kadehler, Tahsin le tartışıyoruz. Bırakalım, o günü Yüksel anlatsın: (İnci, o günü Yüksel e sordu: Yüksel, hoş bir anı, başka zaman anlatırım, dedi.) * On yıl sıçrıyoruz Bu kez Bonn Tiyatro Bienali. Yüksel, Memet Baydur, Yücel Erten, ben, söyleşilere-tartışmalara katılıyoruz. Akşam Pazarkaya ların evindeyiz. * Ren nehrinde Ren şarapları yüzyıllardan beri içilmiştir elbet. Ancak, Ren nehrinde rakı içmek epey nadir olsa gerek. Ben bu yaşantıyı Yüksel e borçluyum. Geziyi kim düzenlemiş anımsamıyorum. Eski haritalarda Kolonya, şimdi olmuş Bizim Kölün. İşte Köln den hareket ettik büyükçe bir nehir gemisiyle. Koblenz e doğru mu? Öğleye yakın bir saat olmalı ki, gemi rıhtımdan kalkar kalkmaz, açıldı büfe. Ay neler görüyorum: sigara börekleri, çiy köfteler ve de rakı. Bunları Almanlar hazırlamış olamaz. Söyle Yüksel, kimdi o güzel geziyi düzenleyen? Yüksel ile ellerimizde rakı kadehleri geminin kıçına gidiyoruz. Ne görüyoruz teknenin dümen suyunda silahlı bir koruma botu. Önce bir idi, oldu iki. Yani korunuyoruz Ren nehrinde. Bu benim acaip hoşuma gidiyor... anlamadan nedenini. Kime karşı korunuyoruz? Kim batıracak bizi? O denli önemli miyiz? Yüksel, bunu sana İnci gönderdi, diye elime bir rulo tutuşturuyor. Açtıkça, Ren nehrinin neresindeyiz, nereden nereye gidiyoruz, görüyoruz. Karşı yamaçlarda şatolar, kaleler, nehir kentleri. Bu Ren nehri güzergâh haritası hâlâ evimdedir. Ara sıra açar anarım, Yüksel ile o kralsı geziyi. * Yüksel İzmirli, ben Çanakkaleli. Şimdi ben olmuşum İzmirli, o Çanakkaleli. Yüksel in sözü: Takas ettik. Aynen öyle. Ben Çanakkaleliyim ya, Gökçeada yı ilk kez görüyorum Pazarkaya ların sayesinde. Görmemiştim, ne de olsa yakıncık, elbet bir gün görürüm diye. Gökçeada yı ilk kez yaşıyorum, Pazarkaya ların çepeçevre Ege, kartal yuvası evlerinde. Yüksel İzmirli, ben gecikmiş Çanakkaleli. * İstanbul, Eskişehir, İzmir Stuttgart, Köln, Bonn üçgenleri. Üçer günlü beşer günlü buluşmalar. Arkadaşlığımız böyle sürüp gidiyor. Aman sürsün... Burada anılara bir çizgi çekiyorum *** Dostluğun ötesinde Yüksel ile aramızda ilginç (bana göre ilginç) bir yazar- okur iletişimi geçti. Son görüşmemizde bana 3 kitabını imzalayıp vermişti (Demek kitabın biri henüz yayımlanmamıştı). Dört mevsimden öyküler. Bahar Öyküleri, Yaz Öyküleri, Güz Öyküleri, Kış Öyküleri. Ben, tümü

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Der kleine Hase möchte lesen lernen

Der kleine Hase möchte lesen lernen Der kleine Hase möchte lesen lernen Der kleine Hase kann nicht lesen. Er will es aber lernen. Doch wie lernt man lesen? Er geht zum dicken Bären, der in einem Baum lebt. Der kleine Hase fragt den dicken

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun olduktan (1972) sonra bir süre aynı bölümde kütüphane memurluğu yaptı (1974-1978). 1976 da Türk

Detaylı

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. 1976 da Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi nin yayın kurulunda görev aldı. 1981 de doktorasını

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 27 Aralık 1936 Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Uluslararası Buluşma Türkiye Fotohaber, Sayfa 1

Uluslararası Buluşma Türkiye Fotohaber, Sayfa 1 Türkiye 2011 Uluslararası Buluşma/ Türkiye 21 Ekim 30 Ekim Uluslararası Buluşma Türkiye Fotohaber, Sayfa 1 Alman Türk Buluşması Bizi bekleyen gezi nedeniyle hepimiz heyecanlıydık. Uçuş öncesi, bekleme

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:1 Nisan 2015 1 KİTAP VE KÜTÜPHANENİN ÖNEMİ 3 2014-2015 KÜTÜPHANE ORYANTASYONUMUZ 5 KÜTÜPHANEMİZ 8 OKUMA ŞENLİĞİMİZ 10 BRITANNICA ONLINE 12 SEVİM AK

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

ALBERT EİNSTEİN HAYATI

ALBERT EİNSTEİN HAYATI ALBERT EİNSTEİN HAYATI Albert Einstein!"#$ Albert Einstein 14 Mart 1879 da Almanya nın Ulm kasabasında dünyaya geldi. Babası Hermann Einstein ve amcası Jakob bir elektrik şirketi kurdular. Annesi Pauline

Detaylı

Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016

Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016 1 KÜTÜPHANE ORYANTASYON HAFTASI 3 BİLGİ OKURYAZARLIĞI HAFTASI 4 YAZI TÜRLERİNİ TANIYORUZ 5 BİLİMSEL ARAŞTIRMA BASAMAKLARI DERSİMİZ 6

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım

Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız Ünsal bey?

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

1.TEOG Öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı Nasıl Değerlendirmeliyiz.

1.TEOG Öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı Nasıl Değerlendirmeliyiz. 1.TEOG Öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı Nasıl Değerlendirmeliyiz. Sınava sayılı günler kala heyecanı gözlerinden okunan 8.sınıf öğrencilerimize TEOG öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı

Detaylı

7AB 2 nd SEMESTER TURKISH FINAL REVIEW PACKET. 1. A: Adın ne? B:... a) Adım Alex b) Adın Alex c) Adımız Alex d) Adları Alex

7AB 2 nd SEMESTER TURKISH FINAL REVIEW PACKET. 1. A: Adın ne? B:... a) Adım Alex b) Adın Alex c) Adımız Alex d) Adları Alex 7AB 2 nd SEMESTER TURKISH FINAL REVIEW PACKET ADI SOYADI: SINIF: TARIH:.. 1. A: Adın ne? B:. a) Adım Alex b) Adın Alex c) Adımız Alex d) Adları Alex 2. Senin adın ne? a) Benim adım Sana b) Senin adım Sana

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler SORU- Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? MUHAMMED DİKAL

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 10 u 10 geçiyor. Almanya yı kurtarmak için 120 dakikan ve üç canın var. Komisere güvenebilir misin?

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 10 u 10 geçiyor. Almanya yı kurtarmak için 120 dakikan ve üç canın var. Komisere güvenebilir misin? Bölum 03 Kant Sokağı na giderken Anna Kant Sokağı na doğru yola çıkar, ancak yolu bilmediği için adresi sormak zorunda kalır. Siyah kasklı motosikletliler yeniden ortaya çıktığında ve ona ateş ettiklerinde

Detaylı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR ANNEM ANNEM Annem annem canım annem, Gönlüm senle kalbim senle Canım annem gülüm annem Dünyam sensin benim bir tanem.. Biliyorum elbet bir gün gelecek Bir başka bebekte bana annem diyecek Bende hep iyi

Detaylı

KÜLTÜR VE TURĐZM BAKANI Ertuğrul GÜNAY

KÜLTÜR VE TURĐZM BAKANI Ertuğrul GÜNAY 1 KÜLTÜR VE TURĐZM BAKANI Ertuğrul GÜNAY 28 Mart - 03 Nisan 2011 tarihleri arasında kutlanacak olan 47. KÜTÜPHANE HAFTASI'nın açılış törenini onurlandırmanızı diler. Tarih: 28 Mart 2011 Saat: 14:00 : Antik

Detaylı

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM ATATÜRK ANLATIYOR 1 2 1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM Sahibi Atatürkçü Düşünce Derneği adına: Tansel ÇÖLAŞAN Yazı Kurulu Ayşe Nejla ÖZDEMİR (ADD önceki GYK Üyesi, Matematik Öğretmeni ) Alaattin ATALAY

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 26 Zaman Deneyleri

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 26 Zaman Deneyleri Bölüm 26 Zaman Deneyleri Anna şimdiki zamana dönünce Paul ile birlikte zaman makinesini bloke etmeye çalışır. Ama bunun için gerekli şifreyi bilmiyordur. Anna müziği takip eder ve kırmızılı kadın ortaya

Detaylı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır.

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır. 30.10.2015 DENİZATI ndan Herkese Merhaba! Haftanın ilk günü sohbet saatimizde herkes hafta sonu neler yaptığını anlattı. Duvarda asılı olan Atatürk resimlerine dikkat çeken öğretmenimiz onu neden asmış

Detaylı

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi 80 EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi Sayın İnşaat Mühendisi Adayı, İnşaat Mühendisliği Eğitimi Kurulu, İMO 40. Dönem Çalışma Programı çerçevesinde İMO Yönetim Kurulu nca İnşaat Mühendisliği Eğitimi

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 21 Yeni Bir Plan

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 21 Yeni Bir Plan Bölüm 21 Yeni Bir Plan Anna 2006 yılına geri döner. Rahip Kavalier kırmızılı kadın tarafından kaçırılır. Anna, rahibin nerede olduğunu ortaya çıkaramadığı için 9 Kasım 1989 a, Berlin duvarının yıkıldığı

Detaylı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. C i h a n D e m i r c i Damdaki Mizahçý 90 Yaþýnda Eskimeyen Bir Usta: Haldun Taner Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. 1986'da yitirdiðimiz Haldun Taner

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ 2011-2012 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: 1 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Şiir Resimleyen: Cihan Demirci 2. basım Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN Resimleyen: Cihan Demirci Can Sanat Yayınları Yapım, Dağıtım, Ticaret ve Sanayi Ltd.

Detaylı

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon un davetiyle Bodrum a gelen Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor. Van Mustafa Cengiz Ortaokulu Mor Menekşeler

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11.05. Görevini tamamlamak için 65 dakikan var.

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım, sabah saat 11.05. Görevini tamamlamak için 65 dakikan var. Bölüm 14 Gelecek Đçin Geçmişe Anna zaman makinesini bulur ve teröristlerin tarihi bir olayı silmek istediklerini öğrenir. Ama hangi olayı? Oyuncu onu 1961 yılına gönderir. Sadece 60 dakikası vardı. Rahibe

Detaylı

GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ

GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ Önceki gün vefat eden gazeteci yazar Bülent Akkurt Bodrum da dostları, yakınlarının kollarında son yolculuğuna defnedildi. Bülent Akkurt un yazıları bir

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Almancadan Türkçeye Çeviri YDA

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Almancadan Türkçeye Çeviri YDA DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS Almancadan Türkçeye Çeviri YDA 404 8 2+0 2 2 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Almanca Lisans Zorunlu / Yüz Yüze

Detaylı

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün 2013-2014 EĞİTİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ ATAM SENİ ÖZLÜYORUZ. BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini

Detaylı

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe MERAKLI KİTAPLAR Alfabe Bu kitabın sahibi:... Dinle bir tanem, şimdi sana, bir çocuğun öyküsünü anlatmak istiyorum... Uzun çoooooooook uzun adı olan bir çocuğun öyküsü bu! Aslında her şey onun dünyaya

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım 1989, akşam saat Görevini tamamlamak için 15 dakikan kaldı. Ama hala dikkatli olmak zorundasın.

COMPUTER: Mission Berlin. 9 Kasım 1989, akşam saat Görevini tamamlamak için 15 dakikan kaldı. Ama hala dikkatli olmak zorundasın. Bölüm 24 Zaman Geçiyor Anna 1961 yılında sakladığı metal kutuyu bulur ama kutu paslandığı için açamaz. Açmayı başardığında içinde eski bir anahtar bulur. Bu, sırrın anahtarı mıdır? Zaman su gibi akıp gider

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 19 Soğuk Savaş ta Aşk

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 19 Soğuk Savaş ta Aşk Bölüm 19 Soğuk Savaş ta Aşk Sadece 40 dakika: Anna ve Paul kırmızılı kadından kaçarlar ve Batı Berlin e gelirler. Paul Anna ya aşkını ilan ederek durumu daha da komplike hale getirir. Bu bir şans mıdır,

Detaylı

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ. Dokuz Eylül Üniversitesi 1990

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ. Dokuz Eylül Üniversitesi 1990 AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Önder PAKER 2. Doğum Tarihi: 27.05.1960 3. Ünvanı : Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tiyatro Dokuz Eylül Üniversitesi 1982 Yüksek Lisans

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

NECİP FAZIL KISAKÜREK

NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK kimdir? Necip fazıl kısakürekin ailesi ve çocukluk yılları. 1934e kadar yaşamı 1934-1943 yılları hayatı Büyük doğu cemiyeti 1960tan sonra yaşamı Siyasi fikirleri

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

KASIM AYI VELİ BÜLTENİ

KASIM AYI VELİ BÜLTENİ 2010-2011 KASIM AYI VELİ BÜLTENİ Sevgili ATAM; Minik kalplerimizde çoşku, Gözlerimizde ışıltı, dilimizde verilen içten bir söz; GELECEK BANA EMANET, ATAM SEN RAHAT UYU!... Ekim Ayı nı geride bıraktık.

Detaylı

ÖZEL DÜNYA ÇOCUK EVİ ANAOKULU EĞİTİM YILI YILDIZ GRUBU AKADEMİK TAKVİMİ

ÖZEL DÜNYA ÇOCUK EVİ ANAOKULU EĞİTİM YILI YILDIZ GRUBU AKADEMİK TAKVİMİ 05 EYLÜL Bütün çocuklarımız okulda, uyum ve gözlem sürecimiz başlıyor. 13 EYLÜL Eğlence merkezine gidiyoruz 15 EYLÜL TANIŞMA TOPLANTISI 18 EYLÜL Sosyal derslerimiz başlıyor 20 EYLÜL VATANDAŞ ÇOCUK projesi

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 162 DÜRÜSTLÜK VE DOĞRULUK ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 5523 99 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın

Detaylı

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR İnsan Okur Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 2 Süleyman Bulut İnsan Okur 4 Süleyman Bulut İnsan Okur Süleyman Bulut Ben küçükken, büyükler hep aynı soruyu sorardı: Büyüyünce ne olmak istiyorsun?

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı Haziran 17, 2016-1:22:00 Başbakan Yıldırım, "Terör örgütünün telkinlerine gençlerimiz asla ve asla itibar etmesinler. Onlar bizim

Detaylı

HAFTALIK VELİ BÜLTENİ 16 HAZİRAN Tüm öğrencilerimize ve öğretmenlerimize sağlıkla geçirecekleri mutlu bir tatil diliyoruz.

HAFTALIK VELİ BÜLTENİ 16 HAZİRAN Tüm öğrencilerimize ve öğretmenlerimize sağlıkla geçirecekleri mutlu bir tatil diliyoruz. HAFTALIK VELİ BÜLTENİ 16 HAZİRAN 2017 Tüm öğrencilerimize ve öğretmenlerimize sağlıkla geçirecekleri mutlu bir tatil diliyoruz. Öğretmenlerimize emekleri için çok teşekkür ediyoruz. BABALARIMIZA... VELİLERİMİZE

Detaylı

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı. 2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı. Binanın açılış törenine Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE! A KİTAPÇIK TÜRÜ T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 8. SINIF ALMANCA 2015 8. SINIF 2. DÖNEM ALMANCA DERSİ MERKEZİ ORTAK SINAVI 30 NİSAN 2015 Saat: 11.20

Detaylı

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 08 Meçhul adamın kimliği

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 08 Meçhul adamın kimliği Ders 08 Meçhul adamın kimliği ve sarayda Kral Ludwig olduğunu iddia eden adamla konuşurlar. Ama ardından ilginç bir şey tespit eder. Esrarengiz yabancının gerçekte kim olduğunu bulur. Đki muhabir, yeniden

Detaylı

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA 1. HAFTA TARİH : 01 MART 2016 04 MART 2016 KONU : YEŞİLAY 1- Yeşilay nedir? Ne işe yara? Faaliyetleri nelerdir? Nefes akciğer yapalım. Vücudumuzu 2- Sigara ve alkolün zararlarını hep birlikte öğrenelim

Detaylı

SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYAT ANASINIFI FAALİYET TAKVİMİ

SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYAT ANASINIFI FAALİYET TAKVİMİ ANASINIFI SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYAT SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYAT ANASINIFI FAALİYET TAKVİMİ 21 Eylül Veli Toplantısı Anasınıfı Zümresi Okul İçi 10 Ekim Malatya Park AVM Anasınıfı Zümresi Okul Dışı 26 Ekim Aileler

Detaylı

DEMANS NEDİR? ?????????????? ????????????

DEMANS NEDİR? ?????????????? ???????????? ? DEMANS???? BU? NEDİR??????????????????? DEMANS, KAFADA GERÇEKLEŞEN BİR HASTALIKTIR. Kişi demans hastalığına yakalandığında, hafızası eskisi gibi çalışmamaya başlar. Bunu gözlerinle göremezsin. Hastanın

Detaylı

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden, Çemberlitaş taki dedesinin konağında büyüyen şair, Amerikan ve Fransız kolejlerinde başladığı ilk ve lise öğrenimini Deniz Lisesi nde tamamladı. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü nü 1924 te bitirince

Detaylı

OCAK AYI BÜLTENİ ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU 6 YAŞ ANASINIFI

OCAK AYI BÜLTENİ ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU 6 YAŞ ANASINIFI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU 6 YAŞ ANASINIFI OCAK AYI BÜLTENİ 1-31 OCAK TEMA ÇALIŞMALARIMIZ Bu ay farklı duygular içindeydik. Birçok duyguyu hem hep birlikte yaşadık hem de yaşattık. Bizi en çok heyecanlandıran

Detaylı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal

Detaylı

İçindekiler YENİ YILA BAŞLARKEN OKUL AİLE BİRLİĞİMİZE TEŞEKKÜR EDERİZ

İçindekiler YENİ YILA BAŞLARKEN OKUL AİLE BİRLİĞİMİZE TEŞEKKÜR EDERİZ İçindekiler Yeni Yıla Başlarken... 2 Okul Aile Birliğimize Teşekkür Ederiz... 2 Eğitimde İzlerimiz... 3 Aralık Ve Ocak Ayı Etkinlik Takvimimiz... 7 Matematiğe Dokunmak... 8 Sevgili Ege Sağlam ın Resim

Detaylı

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR? Kişisel gelişim, insanın gelişimi merak etmesi, yeni insanlar tanıması, gazetede güzel yazı yazan veya kitap yazmış insanları merak ederek onları tanımak, sadece yazılarından

Detaylı

iyi günler sevgili ilk yar'larımızın değerli dostları, Bugün geçmişlere gideceğiz, çünkü yakınlarda kulaklarını çok çınlatmıştık... Ne kadar güzel bir örnek çalışmaydı öğretmenlerimizin sevgili Ahmet Hocamızın

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Hafta Sonu Ev Çalışması YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI Zaman adlı ölümsüz bir dev vardı. Bir gün Zaman, Yıl Dede'yi dört kızıyla birlikte yeryüzüne indirdi. Kızlar, yeryüzünü çok sevdiler. Hepsi bir yana dağılıp

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfinle kurul Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer

Detaylı

Elvan & Emrah PEKŞEN

Elvan & Emrah PEKŞEN Bu hafta için 5 güne 5 değerlendirme hazırlıyoruz. İlk üçünü paylaşıyoruz. 2 Tanesi de çarşamba sitemizde! Puanlama Aşağıda... 1. Sınav Test Soruları 5 puan 6x5=30 Harf,hece tablo 1 puan 45x1=45 Sayı okuma

Detaylı

Yüzyüze Dersler Video Konferans Danışmanlık E - Öğrenme Sanal Sınıf E - Öğrenme İçeriği Doğru Meslek Seçimine Destek Bursu Tüm programlarda, Plato MYO tarafından hazırlanan Mesleki Eğilim Testi ni uygulayan

Detaylı

2013 Kış Etkinlikleri

2013 Kış Etkinlikleri KARTAL ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi 2013 Kış Etkinlikleri İlk Dönem Sonu Eğitim sistemimizde seçkin bir yere sahip olan İmam Hatip Liseleri içerisinde ayrı bir konumda bulunan

Detaylı

Yüksek. Eğitim bilimleri. Eğitim bilimleri

Yüksek. Eğitim bilimleri. Eğitim bilimleri ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Salih Bolat 2. Doğum Tarihi:.7.1956. Ünvanı: Yrd.Doç.Dr 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Lisans Sosyal Politika Yüksek Lisans Eğitim bilimleri Doktora Eğitim bilimleri Üniversite

Detaylı

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız ve hangi okulları

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun Resimleyen: Uğur Altun Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 2. basım Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ Resimleyen: Uğur Altun Yayın Koordinatörü: İpek Şoran

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

Herzlich willkommen! - Hoş geldin! ÜBUNGEN / ALIŞTIRMALAR. Ergänze den Dialog! / Diyaloğu tamamla!

Herzlich willkommen! - Hoş geldin! ÜBUNGEN / ALIŞTIRMALAR. Ergänze den Dialog! / Diyaloğu tamamla! 4. UNGEN / ALIŞTIRMALAR Ergänzungsübungen / Boşluk doldurmaca M1 Ergänze den Dialog! / Diyaloğu tamamla! A: geht Ihnen? B: Danke, geht es gut. Und? A:, mir geht auch. A: geht dir? B: Danke, geht es gut.

Detaylı

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) DİNLEME İSTEKLER (9) Metinleri dinleyelim

Detaylı

ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel

Detaylı

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 29.VELİ BÜLTENİ

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 29.VELİ BÜLTENİ İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 29.VELİ BÜLTENİ 1 Değerli Velimiz, Geçtiğimiz hafta cumartesi gününden itibaren etkinlikler

Detaylı

KARİYER GÜNLERİ ETKİNLİKLERİ

KARİYER GÜNLERİ ETKİNLİKLERİ KARİYER GÜNLERİ ETKİNLİKLERİ Kariyer Günleri kapsamında lise öğrencilerimize 14.05.2014 Salı günü tıp fakültesi tanıtımı yapıldı. Tanıtıma,TED Kayseri Koleji Vakfı yönetim kurulu üyesi Sayın Op. Dr. Suat

Detaylı

Alan: Sosyal Psikololji. 04/2007 10/2008 Yüksek Lisans Humboldt Üniversitesi Berlin

Alan: Sosyal Psikololji. 04/2007 10/2008 Yüksek Lisans Humboldt Üniversitesi Berlin Yrd. Doç. Dr. Leyla ÖZDEMİR Holtur Evleri 2. Etap A Blok Daire 24 Boztepe/Trabzon Mail: leyla-oezdemir@hotmail.com Doğum Tarihi: 12.01.1980 Eğitim Bilgileri 10/2008 12/2012 Doktora Humboldt Üniversitesi

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR.YAPTIĞIN İŞİ ADAM GİBİ YAPMAYI VE GELİŞİMİN ÖNEMİNİ ONUN HAYATINDA ÖĞRENDİM SORU-Bize kısaca kendinizi

Detaylı

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 02 Firarda

Mission Berlin. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Bölüm 02 Firarda Bölüm 02 Firarda Anna komiserin sorularını yanıtlar, ama sorgulama motosiklet gürültüsü ve silah sesleriyle bölünür. Anna kaçar ve müzik kutusunun üzerinde bir adres keşfeder. Bu ipucu ona yardımcı olacak

Detaylı

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR RENKLER Ben bir küçük ressamım Pembe sarı boyarım Yeşil yeşil ormanlar Mavi mavi denizler Turuncudur portakal Gökte sarı güneş var Fırça kalem ve kağıt Olmazsa resim olmaz Reklerle oynamaktan Hiç bir çocuk

Detaylı