SAYFA 1. Divriği Ulu Camii Fotoğrafları Hollanda'da SAYFA 1

Transkript

1 SAYFA 1 DİVRİĞİ DE 19 MAYIS GERGİNLİĞİ İçişleri Bakanlığı, hazırlanan yeni yönetmeliği dayanarak mülki amirlere şu emri gönderdi: 19 Mayıs ta Gençlik ve Spor Müdürlükleri dışında kimse Atatürk Anıtına çelek koymayacak. Bu talimat Divriği de gerginliğe sebep oldu. Divriği Belediye Başkanı Hakan Gök,CHP İlçe Başkanı Hüsamettin Kırkayak,İşçi Partisi İlçe Başkanı Sayit Şahbaz,CHP İl Genel Meclis Üyesi Sadık Güller, bazı Mahalle Muhtarları başta olmak üzere kalabalık bir grubun CHP İlçe Başkanlığı Önünden başlattıkları çelenk koyma yürüyüşü Hükümet Binası önünde polis engeli ile karşılaştı. Emniyet Müdürü Ahmet Şaşmaz ın üst makamlardan aldıkları emri ve bahse konu genelgeyi hatırlatması üzerine durmak mecburiyetinde kalan heyet, yalnız üç kişinin Anıta yaklaşabilip saygı duruşu ve İstiklal Marşı okumasına eşlik etti. Aynı heyet geri dönüp Belediye Binası önünde oldukça coşkulu bir tören yaptı. Davul zurna eşliğinde halaylar çekildi... Konu ile ilgili aradığımız İl Genel Meclisi Üyesi Sayın Sadık Güller şunları söyledi: Divriği Ulu Camii Fotoğrafları Hollanda'da Tarihi Sivas Divriği Ulu Camii ve şifahanesinin fotoğraflarının yer aldığı Cennetin Kapıları sergisi Hollanda nın Lahey şehrinde açıldı. Serginin açılışına katılan Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Bu tür aktiviteler Hollanda da Türkiye nin tanıtımına büyük katkı yapıyor. O yüzden bu gibi sergi ve faaliyetlerin artması gerekir." dedi. Lahey Kültür ve Tanıtma Müşaviri Enis Tataroğlu da, Divriği Ulu Camii'nin 1985 yılında UNESCO tarafından dünya miras listesine Türkiye den alınan ilk üç eserden biri olduğunu hatırlattı. Tataroğlu, "Külliye özellikle sanat tarihi açısından oldukça önemli bir kompleks. Türk ve İslam sanatına ilgi duyan herkesin çok ilgisini çekeceğini umuyoruz." dedi. Divriği çoğunluğuyla Atatürkçü Düşünce Sistemine saygılı, Kuvay-ı Milliye Ruhunu içselleştirmiş insanların yaşadığı tarihi bir Kent. Divriğililer Cumhuriyet değerlerine bağlı ve saygılılar. Bizler iki parti ve Belediye öncülüğünde Atamıza çelenk koymak istedik. Emniyet mensupları da haklı olarak aldıkları emrin gereğini yaptılar. Karşılıklı konuşuldu, kırıp dökme olmadan sessizce bölgeden uzaklaşıp Belediye Önünde etkinliğimize devam ettik.bu törenler önümüzdeki yıllarda daha organize bir şekilde daha büyük coşkularla kutlanacaktır. dedi. Mimar Basri Hamulu da Kültür ve Turizm Bakanlığı nın desteğiyle daha önce Fransa ve Brezilya da sergilenen fotoğrafların Hollanda dan sonra Amerika ve Japonya da sergileneceğini söyledi. ( Cihan Haber) KURULTAY DA BENİ UMUTLANDIRAN SÖYLEM MUSTAFA TARAKÇI * 13 Mayıs 2012 günü, Zeytinburnu Abdi İpekçi kapalı Spor Salonunda yapılan CHP İstanbul İl Kongresine gittim. Temmuz 2012 Büyük Kurultay öncesi il kongrelerinden en büyüğü yapılıyordu. İl Başkanlığına iki kişi adaydı. Mevcut aday akademisyen Oğuz Kaan Salıcı ile eski partililerden iş adamı Ali Özcan. (Devamı Sy. 8 de) * Özgeçmiş RESTORATÖR DEMİRTAŞ MÜHÜRDARZADE KONAĞINDA Türkiye'de önemli tarihi eserlerin restorasyon çalışmalarında görev alan restoratör-arkeolog Ahmet Demirtaş, Divriği'deki Mühürdarzade Konağı'nda çalışmalara başladı. Sivas İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Salih Ayhan'ın davetlisi olarak Divriği gelen Demirtaş, ilçede restorasyonu devam eden Mühürdarzade Konağı'nda incelemelerde bulundu. Mühürdar zade Konağı'nın restorasyon çalışmalarına katkıda bulunacağını ifade eden Demirtaş, yapılacak çalışmaları anlattı. Konağın sıvalarının sökülmesi ya da yeniden sıva yapılması sırasında zarar oluşmaması için şerbetlik, niş ve şömine gibi özel restorasyon gerektiren kısımları, ahşap, köpük ve poliüretan ile korumaya alacaklarını belirtti. Demirtaş, ''Konağın çatlağı ve dökülen kısımların restorasyonuna öncelikle temizliklerini yaparak başlayacağız. Daha sonra kopan kısımlar kalıpları alınarak, restore edilebilecek dayanırlıkta ki yerler ise tekrar yerlerine yapıştırılarak restore edilecek. Artık dayanıklılığını ve tutuculuğunu kaybetmiş yerlerde üstlerinden kalıp alınmak suretiyle aynı malzemeden kalıp dökülerek yerlerine yapıştırılacak ve sıvayla birleştirilerek restorasyonu tamamlanacak.''dedi. Demirtaş'ın, Topkapı Sarayı Harem Dairesi ve Yıldız Sarayı başta olmak üzere önemli tarihi eserlerin restorasyonu çalışmalarında görev aldığı belirtildi. HABER: Hürdoğan SAYFA 1

2 SAYFA 2 DİVRİĞİLİ HANIMLARA MÜJDE! Divriği Ulucami çevresinde Yıkım çalışmaları başladı Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü(UNESCO)'nün Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası'nın etrafında çevre düzenleme çalışmaları kapsamında kamulaştırılan binaların yıkımına başlandı. Başbakanlık Direktifi doğrultusunda, Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı nın aralarında yaptıkları protokol gereği tüm Yurtta okullar ders sonrası kapılarını herkese açacak. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü(UNESCO)'nün Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası'nın etrafında çevre düzenleme çalışmaları kapsamında kamulaştırılan binaların yıkımına başlandı. Okulların bahçeleri, spor tesisleri, varsa bilgisayar dershaneleri halk tarafından kullanılacak. Bu konuda Sivas Valisi Sayın Kolat, 17 Mayıs 2012 günü il bazında gerekli protokolleri imzaladı. Divriği de benzer düzenlemelerle liseler ve ilköğretim okullarını( eski deyimle)en kısa zamanda halka açacak. Bundan en büyük mutluluğu ev hanımlarımızın ve henüz bir işte çalışma imkânı bulamamış gençlerin duyacağını tahmin ediyorum. -Okul bahçeleri basketbol voleybol oynayanlarla dolu olacak, -Meraklı hanımlar, genç kızlar bilgisayar dershanelerinde uzman veya gönüllü eğiticilerden bilgisayar kullanımını öğrenecekler, -Okullar okumak için ödünç kitaplar verecek, -En kötü ihtimalle her okulda ayda bir konferanslar düzenlenecek, çeşitli konularda bilgilendirmeler yapılacak, -Folklor kursları olacak, herkse en az iki ayrı havada halay çekmesini en güzel şekilde öğrenecek, bunun üzerine birde harmandalı öğretilirse ne güzel olur. Hadi Hayırlısı, çok güzel şey bunlar... Divriği Ulucami ve Darüşşifası etrafındaki binalara 2. etap kamulaştırma çalışmalarının ardından anlaşma sağlanan ve kış dolayısıyla bir süre daha evlerinde kalma izini verilen mülk sahiplerinin evlerini tahliyelerinin ardından Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'nun kararı doğrultusunda 96 parsel üzerinde bulunan binaların yıkım çalışmalarına başlandı. İl Özel İdaresi ekiplerince yıkılmaya başlanan binaların, Divriği Belediyesi ve Sivas Müze Müdürlüğü'nün denetiminde yapılıyor. Yıkım çalışmalarının tamamlanmasından sonra bölgede arkeolojik kazı çalışmalarına başlanacak. Tarihi bulgu olma ihtimaline karşı cami önünde ve kale altı bölgesinde yapılacak kazı çalışmalarının yanı sıra çevre düzenlemeleri proje çalışması da yürütülecek. Çalışmalar kapsamında Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası ile tarihi Divriği Kalesi arasında yürüyüş parkuru, hediyelik eşya ve satış alanları yapılacak. ÇAMŞIH, NERDEN NEREYE!? Edinilen bilgiye göre Çamşıhlılar, dönemin Milli Eğitim Bakanı Orhan Dengiz i ikna ederler, O da talimat verir; döneminde 16 pare köyden oluşan Çamşıh Ortaokulu Öğrenime başlayacak. Bu meselenin takipçisi de Ziya Önder, Tevfik Koraltan,Vahit Bozatlı, Enver Akova,Hüseyin Çınar olurlar...okul Köylünün müşterek emeği ve maddi katkısıyla yapılmıştır. Okul, 1980 yılına kadar öğretime devam eder. Ondan sonrası da okutacak çocuk bulamaz. Bulunan birkaç çocuk da Divriği de Yatılı Bölge okuluna gönderilir. Nerden nereye! Bir zamanlar Orta Okulu olan Çamşıh ın bugün açık İlkokulu bile yok! Eski Ortaokul binası Gürpınar Köyünde, halen sosyal amaçlı kullanılıyor.. SAYFA 2

3 SAYFA 3 TÜRKĠYE TURĠZĠMĠNDE SİVAS ÖRNEK OLACAK MERALAR AĞAÇLANACAK Sivas Valisi Sayın Ali Kolat,16 Mayıs 2012 günü yaptığı toplantıda Bakanlar Kurulunca alınan kararların Sivas ta nasıl uygulanacağına dair esasları ortaya koydu. Buna göre tarım ve hayvancılığa elverişli olmayan meralar ağaçlandırılacak. Verimsiz meraların ağaçlandırılması konusunda ilgili bakanlık arasında imzalanan protokol gereği ilimizde de meralar ağaçlandırılacak. Konuyla ilgili bakanlıkların il müdürlüklerinin yetkilileriyle bir araya gelen ve basın toplantısı düzenleyen Vali Ali Kolat, Sivas ın geniş bir mera alanı olduğunu ve ağaçlandırılmasının güzel bir çalışma olacağını söyledi. Mera alanlarında erozyon kontrol çalışması ve ağaçlandırma çalışması yapılmak üzere imzalanan protokol ile verimsiz meralar üzerinde çalışma yapılacağını dile getiren Vali Kolat, şunları kaydetti: Mera niteliğini kaybetmiş, vasfını yitirmiş alanların ağaçlandırılarak ormanlık alana kazandırılması için bir çalışma olacak. Bakanlıkların yaptığı protokol çerçevesinde ilimizde de bu çalışmayı sürdüreceğiz. Burada yaptığımız toplantı ile bakanlıklarımızın il müdürlüklerinin yaptığı çalışmaları değerlendireceğiz. Mera Kanunu yla ilgili çalışma şu anda meclisimizde ve meraların kiraya verilmesi, başka alanlara kaydırılması gibi çalışmalar var. Mera vasfını taşımayan alanların meyve bahçelerine dönüştürülerek şahıslara verilmesi imkânı da getirilecek. Sivas olarak geniş bir mera alanımız var. Yüzölçümümüzün yüzde 40 ına tekâmül ediyor ancak bu meralarla ilgili ıslah çalışmalarımız sürüyor ama meraları dolduracak hayvan sayısını bulamıyoruz. Hayvan sayımız her geçen gün artıyor ama bunu milyonlara ulaştırmalıyız. Genel Yayın Yönetmeni ve Yayın Koordinatörü MUSTAFA TARAKÇI Mizanpaj: Mutlucan AYDIN Bünyamin ŞAHİN Halkla İlişkiler-Tanıtım: Ayla YERLİKAYA VERGİ DAİRESİ: Göztepe VERGİ KİMLİK NO: İl Genel Meclisi Başkanı Sedat Özata, 2009 yılında göreve başlarken amacımız ilimizi daha yaşanabilir bir hale getirmekti. 3 yıldır bu amaç çerçevesinde meclis olarak birlik ve beraberlik içerisinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bundan sonraki süreçte Sivas ı örnek bir şehir yapmak için elimizden geleni yapacağız dedi. İl Genel Meclisi Başkanı Sedat Özata, Sivas ı örnek bir şehir yapmak için meclis olarak çalışmalarını var güçleriyle sürdürdüklerini söyledi. İl Genel Meclisi nin çalışmaları hakkında açıklama yapan Sedat Özata, mecliste görev alan bütün meclis üyelerinin tek amaçlarının ve gayelerinin Sivas ı daha yaşanabilir bir kent haline getirmek olduğunu söyledi. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ün 108 gün kaldığı ve Cumhuriyet in temellerini atarak büyük önem verdiği Sivas a hizmet etmenin onur ve gurur verici olduğunu dile getiren Özata, şehrin Türkiye içinde önemli bir merkez olduğunu söyledi. DĠVRĠĞĠ NĠN DE ADI GEÇĠYOR! 2011 de Türkiye ye gelen toplam turist sayısı 31 milyon, toplam turizm gelirimizse 25 milyar dolar oldu. Türkiye, 2011 de turizmde dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi oldu. Dünya Turizm Örgütü (WTO) verilerine göre ülkemiz turizmi bir önceki yıla oranla yüzde büyüdü. Antalya, 2011 yılında turist sayısı açısından New York un önüne geçti. 11 milyon turistin ziyaret ettiği Antalya, 10 milyon turisti ağırlayan New York u geride bıraktı... İstanbul, geçen yıl 8 milyon turist ağırladı de Türkiye ye gelen toplam turist sayısı 31 milyon, toplam turizm gelirimizse 25 milyar dolar oldu. Ülkemizi ziyaret eden turistler arasında Ruslar yüzde 25 ile Almanları geçerek ilk sırada yer aldı. Bir başka istatistiğe göre ise Rusya da en çok yurtdışına çıkış yapılan ülke Türkiye oldu... Örneğin, Türkiye nin tanıtımı için bu yıl Dünya Mirası listesindeki 10 değerimiz öne çıkarılıyor. Türkiye nin tanıtımı için hazırlanan afiş 2011 de dünyanın en iyisi seçilmişti. Bu yılki tanıtım afişinde Selimiye Camii, Nemrut, Kapadokya, İstanbul, Truva, Divriği, Denizli, Safranbolu, Hattuşaş (Çorum) ve Xantos Letoon (Kaş-Fethiye arası) yer alacak. Sivas ın kuzeyi güneye, doğuyu batıya bağlayan bir köprü konumunda olduğunu ve yapılan her hizmetin ayrı bir önem taşıdığını belirten Özata, Bu bilinçle hizmetlerimizi eksiksiz yerine getirmenin mücadelesini veriyoruz. İlimiz sınırları içerisindeki bütün ilçe, belde, köy ve mezralarımızın taleplerini dinliyor, sorunlarına çözüm bulmak için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Beldelerimizde, köylerimizde hatta en küçük mezramızda dahi bir sorun olmasını istemiyoruz. İçme suyu olmayan, yolu olmayan, kanalizasyonu olmayan bir tane dahi yerleşim birimi bırakmamak için meclis üyelerimizle hep birlikte çalışıyoruz dedi. HABER: Yeni Ülke YETKİLİLERE SESLENİYORUZ: EMSAL Boya DİVRİĞİ KAYMAKAMINI BEKLİYOR! San. Paz. Dış Tic. Ltd. Şti. - Divriği, Anadolu nun Ortadoğu sunda parlayan bir yıldızdır. - Mengücekoğullarına Başkentlik Yapmıştır yılından beri Türkiye nin en önemli Demir Cevheri üretim merkezidir. - ULUCAMİİ si ile Dünya Kültür Mirasına ev sahipliği yapmaktadır. DİVRİĞİ SAYI: 28 KAYMAKAMI BİRAN ÖNCE SAYFA GÖREVLENDİRİLMELİDİR. Dolapdere Sanayi Sitesi 6.Ada No:1 İkitelli / İSTANBUL 0 (212) (212)

4 SAYFA 4 BAŞKANLIK SİSTEMİ HAKKINDA AKP İSTANBUL İL KONGRESİNİ İZLEDİK HABER ANALİZ/MT İSTANBUL Sayın Başbakan ın Başkanlık Sistemi hakkında baş danışmanı ve planlama müşaviri sanki Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu gibi. Sayın Kuzu uzun bir süredir başkanlık sistemi üzerinde çalışan biri. Bu konu onun hem akademik ilgi alanı hem de tutkusu. Bu konuda en ciddi açıklamaları geçtiğimiz günlerde Ali Kırca nın Siyaset Meydanı adlı programında yaptı. Ali Kırca ile karşılıklı konuşmaların yapıldığı bu programda Sayın Burhan Kuzu Başkanlık Sistemi ile ilgili özellikle şunları söyledi: Tarafsız gazetecilik anlayışıyla AK Parti İstanbul İl Kongresini de izledik. Doğrusu beklediğimizden çok daha fazlasını gördük. CHP İl Kongresi ile kıyaslamayacak ölçüde bir kalabalık vardı.70 bin kişilik ARENA Galatasaray stadyumu tıklım tıklım doluydu.en az 5 bin kişi de stadyum dışındaydı.kongre saatinde Stadyum a gittiğimizde oturacak yer bulamadık.il Başkanı Aziz Babuşçu ve Sayın Başbakan ın konuşmalarını ayakta dinledikten sonra ayrıldık. İl Başkanı doğrusu çok iyi çalışmış. Tüm varoşdakileri otobüsle Seyrantepe ye taşımasını bilmişti. Her otobüs için bir sorumlu belirlenmişti. O sorumlu kavuzluğunda ellerinde AKP flamalarıyla halk, kadınlı erkekli kendi ilçelerine tahsis edilen kapılardan geçip tribünlere gidiyorlardı. İçerde bir coşku ki deme gitsin! Gençlerin çok olması bu coşkuyu daha da artırıyordu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ayakta alkışlandı. Eşi ile birlikte Stad etrafında bir tur atarak halkı Selamladı. Karanfiller dağıttı... Başbakan, yaptığı uzun konuşmada, İstanbul a olan Sevgisinden, İstanbulluya verdiği önemden bahsetti Konuşmasının içinde yer yer şu veciz ifadeler Dikkati çekiyordu: Dava için bir araya gelmiş koca bir kitleyiz. Stadyum da İl kongresi yaptığımızdan dolayı Allah a şükrediyorum. Biz bir olduk, birlik olduk, birlikte Türkiye olduk. 9.5 yılda 3.5 kat büyüdük. Bu gücü İstanbul dan aldık. Durmak yok yola devam. Sayın Başbakan konuşmasında; Fatih Sultan Mehmed in, Yavuz Sultan Selim ın, Adnan Menderes in isimlerini andı. Onlara güzel göndermeler yaptı, rahmetler okudu. Gençlere hitaben de Gençler kendinize güveniniz. Fatih İstanbul u 21 yaşında aldı.sizler, Fatih in İstanbul u fethettiği yaştasınız, dedi. Konuşmasının sonunda güncel politikaya yer verdi. Uludere konusu hakkında sert söylemlerde bulundu... SAYFA 4 Mevcut parlamenter sistemi yürümüyor. Parti başkanları her şey; milletvekilleri el kaldırıp indirmekten başka bir şey yapmıyor. Milletvekilliği sanki devre dışı %10 baraj sistemi doğru değil. Ama, koalisyon olmasın diye buna mecbur kalıyorsunuz. Yasama ile yürütme iç içe girmiş vaziyette. Yürütme istediği yasaları meclisten geçiriyor. Oysa kuvvetler ayrılığı esas olmalı. Yasama, yürütme, yargı birbirinden bağımsız ve birbirini denetler olmalı. Sayın Kuzu, bu mahsurları ortaya koyduktan sonra, kendi arzularının (iktidarın) Amerikan Sistemine benzer bir başkanlık sistemi olduğunu ifade etti. Yani, tek veya senatolu bir veya iki meclis olacak; bakanlar meclis dışından teknokrat kişilerden seçilecek, çok sayıda danışmanlar başkana yardımcı olacak, başbakan olmayacak... Yasaları meclis çıkaracak bütçeyi onlar onaylayacak başkan ve kabinesi yalnız icradan sorumlu olacak. Başkan en fazla iki kere üst üste seçilebilecek. Yasama, yüksek mahkemeler, Başkanın yasalara uygun icraat yapıp yapmadığını sürekli denetim altında tutacak. Burhan kuzuya göre başkanlık sistemi için eyalet sistemine geçmek zorunlu değil; üniten yapıda kalarak da başkanlık sistemi olur. Bu konu, ülke yönetiminde hepimizin şu veya bu şekilde kafa yormamız, müdahil olmamız gereken bir konu. Biz de hemen, başkanlık sistemi kötüdür deyip kestirip atmıyoruz. Sistem, belki devlet mekanizmasının daha hızlı işlemesine yol açabilecektir. Bakanların milletvekili olmaması, işinin ehli kişiler olması bir avantaj olacaktır. Mecliste her görüş temsil edilebilir. Seçim barajının olmaması demokrasi için bir olumlu gelişmedir. Ancak, bu sistem ülkenin daha hızlı kalkınmasına nasıl katkıda bulunabilir? İşsizliği, Anadolu dan batıya göçü durdurabilir mi? Hele hele terör sorununa, Kürt meselesine nasıl katkıda bulunabilir? Bu sistemin bunlarla bağlantısını kurup düşünmemiz lazım. Bu sistemle beraber valileri de halk seçse, vali başkanlığında ki il genel meclisi ve il özel idaresi daha da güçlendirilse yetkilendirilse ne olur? Diyeceğim o ki bu pilav daha çok su kaldırır. Biz burada meselenin önemine dikkat çekmek istedik!

5 SAYFA 5 Orta okulun yanındaki duvarın rezaletini biliyorsunuz! Kültür şehirlerinde topografya bozulmaz o duvarı o yükseklikte yapmamalıydı şehri çok çirkinleştirdi Belediye meclisi buna müsaade etmemeliydi. - Basri Abi biz Safranbolu, Beypazarı nın sene gerisinden gidiyoruz diyelim, biz onların seviyesine gelmek için neler yapmalıyız? Çarşıda çok güzel dükkânlarımız var. Onları bölüm bölüm tamir etmeliyiz. Onları bir organizasyonla bir bölümünü el sanatları hediyelik eşya dükkânları olarak kullanmalıyız. Divriği çarşı ve cami bölgesi koruma altında ama bu yeterli değil. Bu dükkânların restoresi için üniversitelerle işbirliği halinde olmalıyız. Mimarlık öğrencilerinin Divriği ye gelip staj yapmalarını temin etmeliyiz. Onların istediği çok şey değil yol parası ve yemek, proje ödevini Divriği de yapacaklar. Bunları bilmek lazım. (GEÇEN SAYIDAKİ RÖPORTAJIN DEVAMI) Elimde Divriği Ulu Camii Darüşşifa ile ilgili çok resim vardı. Kültür bakanlığı ile temasa geçtim. Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Sivaslı Sayın Nihat Gül de çok yardımcı oldu. 75 bin lira ödenek ayırdılar. Divriği Ulu Camii resimleri ağırlıklı 3 bin adet kitap basıldı. 2 bin tanesini Kültür balkanlığı ilgili yerlere dağıttı, bizim de dağıttığımız yerler oldu. Şimdi elimde hiç kalmadı. Biliyorsun Divriği Ulu Camii 1985 te UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasına dahil edilen 10 eserden biri. Ama şu özelliği var, Türk Kültür ü kökenli tek eser. Buna de vesile Sayın Doğan Kuban oluyor. Bugün 86 yaşındaki Doğan Hoca nın bize çok katkıları oldu. Doğan Hoca nın yaptığı bir başka iyilik de bizim serginin Fransa da altı şehirde sergilenmesine, sonra Hollanda ya gitmesine sergilenmesine vesile oldu. Bu konuda Nihat Gül Bey in de büyük desteklerini gördük. Konsolosluklarla temasa geçtiler hukuki müsaadeleri aldılar. Sonra bizim sergi Başbakanımızın Brezilya ziyareti nedeniyle Brezilyaya kadar gitti. Doğan Kuban ile temasımız devam ediyor. Sayın Hocam dünya kültür değerlerini çok iyi biliyor, çok gezmiş çok görmüş biri. Bu nedenle Divriği Ulu Cami sini emsalsiz bir eser olarak görüyor ona çok değer veriyor. Sergimize Cennetin Kapıları ismini vermek de onun düşüncesiydi. Hep beraber bilinçlenirsek halk bilinçlenirse Divriği kendine daha çabuk gelir. Sizin gazete ve kişisel gayretleriniz de Divriği için çok önemli! Siz çok kıymetli bir iş yapıyorsunuz. Birlikte Divriği için eğitim ve bilinçlendirme programları yapabiliriz. Bu konuda davetiye değil vatandaşa mektup da yazabiliriz Divriği yi Divrikliler anlatmıyor bu bir eksiklik, bunu biz yapmalıyız, bizler yapmalıyız. - Basri Abi, Divriği de çok kıymetli konaklarımız var yıkılmaya yüz tutanlar var. Onların vakıflar kanalıyla tamirinin yapılması kurtarılması lazım bunun yanı sıra çok çirkin binalara ruhsat veriliyor. Konağın yanında derme çatma bir ev olmaz, bu Divriği ye yakışmaz. Birde yol kenarlarına herkes kafasına göre bahçe duvarı örüyor. Bununda bir standardı olmalı Divriği müze şehir kimliğini korumalı, kale ile ulu cami ve konaklara sahip bu güzelim Selçuklu incisi şehir başı boş bırakılmamalı, kaderine terk edilmemeli.. Çok haklısın Mustafa Bey, seninle hemen hemen aynı düşüncedeyiz. Divriği için birlikte çok güzel işler yapacağımıza inanıyorum. Aklıma ne geldi biliyor musun? Bizim kara erik, toz tutan sarıeriklerimiz var ya onu hiçbir yerde bulamazsınız! Çizgili kırmızı yaz elmamız hiç bir yerde yok! Bunları koruma altına almak lazım. Bunları daha çok yetiştirmek lazım. Farklılıklarımızın farkında olmamız lazım. - Basri Abi,( benim de konuşmamız esnasında ara sorularımla Ulu Cami yi oldukça ayrıntılı olarak ortaya koydu)divriği denilince tabi başka değerlerimiz de var: Kale var, Konaklarımız, Kümbetlerimiz var; hele hele sizinde benimde çok sevdiğimiz çarşımız var. Bu konularda bir mimar gözü ile bir Divriği Sevdalısı gözü ile neler söylemek istersiniz bu konularda neler yapmalıyız? Konaklarımız işlevsel olarak restore edilsin diyoruz. Yani fonksiyonunda göre butik otel, restoran, çay kahve içme yeri gibi düşünülüp restore edilsin diyoruz. Bu konuda Sayın Mahir Tevrüz Hoca da aynı düşüncede. Siz ne söyleyeceksiniz? Önce çarşıyı konuşalım diyorum. Çarşı başlı başına bir kültür. Daha önce Ermeni ustaları vardı. Malum kale mahallesi etekleri Ermeni evleriydi. Biz bir dönem onlarla iç içe yaşamışız. Onlar bizden biz onlardan yemek yapmasını öğrenmişiz. Divriği de çok kültürlü bir geçmiş var bunları bilmek tanımak lazım. Bizlerin öncelikli görevi Divriği nin ne olduğunu kültürel geçmişini ve değerlerini önce yeni kuşaklara anlatmak olmalı. Kaymakam ile milli eğitim ile koordine ederek bizlerin okullarda düzenlenecek seminerlerde Divriği nin kültürel kimliğini değerini anlatmamız lazım. Divriği yi korumak için önce içinde hali hazır yaşayanların Divriği yi iyi tanıması lazım onların tanımak bizim de tanıtmak görevimiz var. Divriği de yanlış bir iş yapılmaması için halkın bilinçlenmesi lazım. Biz bilinçli olmadığımızdan kalenin taşlarını temelde kullandık. Zevk için dereye yuvarladık, çarşıda olur olmaz tamirler yaptık, konakların o güzelim cumbalarını, tokmaklarını görmezden geldik... Yeni yapılan binalarda Selçuklu Mimarisinden örnekler olmalı! Belediye ve kaymakamlığın görevleri var, belediye meclisi yetkili olmalı, meclis kararı alınmadan ruhsatlar verilmemeli ihaleler yapılmamalı. Kültür şehirlerinde bu bir zorunluluk. Bu meclisin danışmanları da olmalı; konularında uzman kişiler fahri olarak da görev almalı; ortak aklı kullanmalıyız uzmanlardan yararlanmalıyız. - Basri Abi, çok güzel bir iki saat geçti, dolu dolu Divriği konuştuk. Divriği de neler yapılması lazım geldiği konusu üzerinde durduk. Ne güzel bir duygu, ne güzel bir sevgi ve heyecan... Divriği için bir şeyler yapmanın şevkini coşkusunu sizde gördüm, mutlu oldum, motive oldum, çok teşekkür ederim. Okurlarımız için güzel bir röportaj oldu. Eğitici yanı ağır basan bir röportaj oldu. Tekrar çok teşekkür ederim birlikte çalışmalarımızın devam etmesini umuyor ve diliyorum. (Gelecek Sayıdaki Röportajımız Av. İsmail Hakkı Karaca ile) SAYFA 5

6 SAYFA 6 HER CAN ÖLÜMÜ TADACAKTIR UNESCO Sivas Buluşması" "Dünya Mirasının 40.Yılında 40 Ülkeyle UNESCO Sivas Buluşması" adlı program, Haziran'da gerçekleştirilecek.17 Haziran da Divriği de olunacak. Divriği de Buluşalım! Ülkemizin yetiştirdiği en kıymetli konuşma ustası, tek kişilik güldürü ustası,türkçeyi en seri ve en düzgün konuşan sanatçılarımızdan biri ve önde geleni Orhan Boran ı kaybettik. Orhan Boran Milli Mücadele yıllarında, Sivas Kongresine İstanbul Üniversite Gençliğini temsilen katılan,üsteğmen rütbesinde uzman doktor olan Hikmet in oğludur.hikmet,kongrenin ilk haftasında, başkalarının özellikle Amerika nın himayesine girme görüş beyanlarından sıkılmış,mustafa kemal Paşa nın odasında Ona, Siz de aynı görüşü savunuyorsanız size de karşı çıkacağımızı bilesiniz.biz buraya kurtuluş çareleri aramaya geldik, başkalarının himayesine girmek için değil! mealinde sözler söyleyen yurtsever bir gencin Hikmet in oğludur. Orhan Boran da kuşkusuz bu büyük insandan yeteri kadar feyiz almıştır. 27 Mayıs 2012 Pazar günü, İstanbul Anadolu Yakasında, Bağdat Caddesi üzerinde bulunan Erenköy Galip Paşa Cami inde kılınan Öğlen namazını müteakip, Zincirlikuyu Mezarlığına defnedildi. Cenaze töreninde beklenen kalabalık olmasa bile seçkin bir sevenler kitlesi vardı. Akrabaları, dostları, vefa duygusu gelişmiş, Sanata ve sanatçıya önem vermesini bilen İstanbul Halkı ve Sanat Camiasından Sayılı insanlarımız ordaydılar... Amigo Bilal, tabutun taşınması esnasında Halkı alkış tutmaya davet ederken şu Sözleri dikkat çekiciydi: O haza bir İstanbul Beyefendisiydi. Sizler de öylesiniz, İyi ki geldiniz, Nerede o eski İstanbul, nerede o eski İstanbullu? Orhan Boran lar kolay yetişmez. Orhan Boran lara sahip çıkmak onlara saygı duymak zorundayız. Eline her mikrofon alan kendini Orhan Boran sanmasın! Orta ve yaşlı kuşağı özellikle radyodan çok iyi tanıdığı Orhan Boran 84 yaşında aramızdan ayrıldı. Ruhu şad, mekânı cennet olsun... 1 MAYIS 2012 SAYI: 26 SAYFA 6

7 SAYFA 7 İBRETLİK Yedi Ulu Ozan Yedi Ulu Ozan, Alevilik'te söyledikleri deyiģler ile Alevi inancını halka anlatan ve yaģadıkları dönemden bugüne, zakirler ve sözlü edebiyat ile ulaģan kimi hükümdar-ģair, kimi halktan, bir çoğu Ehli Beyt soyundan gelen kiģilere denir. Cemlerde okunan deyiģlerin tamamına yakını bu ozanlara aittir. Artık, bir kutsal miras niteliğinde kuģaktan kuģağa taģınır olan bu deyiģlerin eģi görülmedik sanatsal yapısı ve 'Ulu Ozanlar'ın gerektiğinde ölümden çekinmemeleri ve yapıtları onları halk nezdinde ulu kılmıģtır. Bir deyiģ örneği aģağıya alınmıģtır: Yüzüm süre süre geldim dergaha, Erenler meydanı uludur deyi, Aradım noksanlık özümde buldum. Kusura kalmayan Ali'dir deyi. KÜTAHYA LİSESİNDE ÖĞRETMENLERE HİTABEN KONUŞMA Gazi Mustafa Kemal 24 Mart 1923 te Kütahya Lisesi nde öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verir: memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir. Fakat bu iki ordudan hangisi daha değerlidir, hangisi bir diğerinden üstündür? Şüphesiz, böyle bir tercih yapılamaz! Bu iki ordunun ikisi de hayatidir. Yalnız siz irfan ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun değer ve yüceliğini anlatmak için şunu söyleyeyim ki, sizler ölen ve öldüren birinci orduya, niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz. Divan-kebir'den Seçme Rubailer: Senin canında bir can vardır. Sen o canı ara! Senin teninin dağında çok kıymetli bir inci bulunmaktadır. Sen o incinin madenini ara! Ey Hak yolunda yürüyüp giden sufi! Eğer arayabiliyorsan, onu sen kendinde ara, Kendinden dışarıda arama! Nevşehir Hacıbektaş Dergahı sınırları içinde Yedi Ulu Ozan Büstü Mevlana Celaleddin Rumi Yedi Ulular olarak anılan şairler: Fuzuli(16. yy.) Seyyid Nesimi (14. yy.) Pir Sultan Abdal (16. yy.) 'dır. Ey nazlı nazlı yürüyen selvi, hazan rüzgârı sana değmesin. ġah Ġsmail Hatayi (16. yy.) Ey cihanın gözbebeği, kem göz senden uzak olsun. Kul Himmet (16. yy.) Sen göklerin de canısın, yerin de!.. Virani (16. yy.) Canına, rahmetten, rahattan başka bir şey dokunmasın! Yemini (15. yy.) Mevlana Celaleddin Rumi Genel Değerlendirme: TAM MANASI Nobran : Kaba, gönül kırıcı olan Maraba : Çiftlik kahyası,ürüne ortakçı, hizmetçi Fuzuli : yersiz, gereksiz Mazlum : Zulüm görmüş, haksızlığa uğramış Yetim :Babası olmayan, Öksüz :Anası veya hem anası hem de babası olmayan Dürzü :Ağır hakaret,küfür sözü, Gavat :Uygun olmayan birleşmelere aracılık eden, ahlak yoksunu kimse, Pençe :Yırtıcı hayvanların tırnakları,ayakkabının tabanındaki kösele, Meşk :Yzaı ve müzikte alışmak ve öğrenmek için yapılan toplu çalışma, Yedi Ulu Ozan tarihsel süreçte Alevilik, 12 Ġmamlara bağlılık, dönemin siyasi sorunları hakkında halkı aydınlatan ve o dönem için önemli olan Arapça ve Farsça gibi dilleri de bilmelerine rağmen eserlerini halkın anlayacağı Türkçe dilinde veren ozanlardır. ĠnanıĢa göre hem Alevi inancı uğruna verdikleri mücadele ve katlandıkları zulüm, hem de edebi eserlerindeki insanları cezbeden içerik nedeniyle kendilerinden sonra gelen tüm ozanları etkilemiģ ve artlarında iz bırakmıģtır. Sayılan bu sebeplerin yanı sıra birçoğunun Ehli Beyt soyundan gelmesi de bu ozanların bugüne Yedi Ulular olarak anılmasına yol açar. Biz önümüzdeki sayılarda bu ozanlarımızı ayrı ayrı tanıtacak, Onlardan bir nebze de olsa bilgiler sunacağız. SAYFA 7 ATATÜRK GÜLHANE PARKINDA BAŞÖĞRETMEN OLARAK KONUŞUYOR Gazi Mustafa Kemal, 8 Ağustos 1928 tarihinde İstanbul Gülhane Parkı ndaki kapalı mekânda başöğretmen sorumluluğu ile yeni alfabe hakkında bir konuşma yapmış ve şu ifadeleri kullanmıştır: Arkadaşlar! Bizim kıvrak ve zengin dilimiz yeni türk harfleriyle kendini gösterecektir. Yüzyıllardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurmaktan, aslında iyi anlaşılmayan, bizim de anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak zorundayız. Yeni türk harflerini çabucak öğrenmelidir. Yurttaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu yurtseverlik, ulusseverlik ödevi biliniz. Düşününüz ki, bir ulusun, bir toplumun yüzde onu, yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni bilmez durumdadır, bundan insan olanlar utanmalıdır. Bu ulus utanmak için yaratılmış bir ulus değildir! (3) (3): Atatürk ün Söylev ve Demeçleri, 1968 sadeleştiren; Behçet Kemal Çağlar

8 SAYFA 8 Alb. MUSTAFA TARAKÇI Yrd. Doç. Dr./ Em. Kur. Alb tarakci.mustafa@gmail.com KURULTAY DA BENİ UMUTLANDIRAN SÖYLEM 13 Mayıs 2012 günü, Zeytinburnu Abdi İpekçi kapalı Spor Salonunda yapılan CHP İstanbul İl Kongresine gittim. Temmuz 2012 Büyük Kurultay öncesi il kongrelerinden en büyüğü yapılıyordu. İl Başkanlığına iki kişi adaydı. Mevcut aday akademisyen Oğuz Kaan Salıcı ile eski partililerden iş adamı Ali Özcan. Bunların dışında 40 il yöneticisi,160 Genel Kurul delegesi ve İl disiplin kurulu üyeleri seçilecekti.600 ün üzerinde delege tek tek oy kullandı. Çarşaf Liste yöntemiyle seçim yapıldı.il delegelerinin hemen tamamı kurultay delegesi olmak, Ankara da oy kullanmak isteyince çarşaf listede isimler çoğaldı, liste bir metreye ulaştı.bu liste içinde oy kullanacak delegeler tek tek isim seçtiler. 160 kişiyi böyle belirleyip isimlerinin yanındaki kareye çarpı işareti koydular. Nokta koymak hata kabul edildi. Bu iş oldukça zaman aldı. İkinci liste İl başkanlığı listesiydi. Orada belirlenecek 40 yöneticiyi ve 9 disiplin kurulu üyesini belirlemek zor olmadı. Nerdeyse herkes, desteklediği il başkanının listesini bir şekilde biliyordu, o isimleri işaretledi. Burada şu gerçek ortaya çıktı: Genel Kurul Delegelerini çarşaf listeyle belirleyebilirsiniz, belki bu normal, ama İl Başkanlığına birden fazla aday varsa normal olarak herkes kendi ekibiyle daha başarılı olacağından, il başkanı ile birlikte il yönetimini de blok liste olarak oylamak daha mantıklı gibi geliyor. Özellikle Genel Kurul delegeleri seçiminde 184 kişinin oyunun geçersiz sayılması, bu işin çok da kolay olmadığının bir göstergesi. Delegeler bu konuda eğitimli olacaklar. Nasıl oy kullanacaklarını bilecekler. Yaptıkları bir işaret hatası, isimlerin yazılmasında yapılan hatalar çok pahalıya mal oluyor. Benim asıl söylemek istediklerim bunlar değil. Söylemek istediğim ve önemsediğim bir konuyu bu kurultayda bizzat Sayın Kılıçdaroğlu nun ağzından duydum, onu sizinle paylaşmak istiyorum: Yeni CHP anlayışında fakirliği paylaşmak değil, üretmek daha çok kazanmak ve zenginliği de hakça paylaşmak var, dedi. Önce üreteceğiz, sonra Hakça bölüşeceğiz! Bu anlayış ve bu yaklaşım çok önemli. Şimdiye kadar sol söylemde fakirliği kader kabul edip, aynı derecede fakir olmanın edebiyatı yapılırdı. Bu anlayışın yeni söylemde terk edildiğini yakından gördüm.üreteceğiz diyordu Kılıçdaroğlu. Anadolu da özelleştirmeye son vereceğiz. Anadolu ya devlet eliyle fabrikalar yapacağız, bu bölgede yoksulluğun, işsizliğin, göçün önüne böyle geçeceğiz. Özel sektörün keyfine bırakmayacağız diyordu. İşte Atatürkçü bir yaklaşım! Özel sektörün ulaşamadığı yere devletin ulaşması. Burası vatan toprağıdır kaderine terk edilemez anlayışı... Türkiye, ne etnik ne inanç ne de doğal kaynakların dağılımı ve iklim bağlamında homojen bir yapıya sahip değil. Bölgeler arası kalkınmışlık düzeyi de çok farklı. İstanbul ve çevresi fabrika bacaları, makine tezgâhlarından geçilmezken; Diyarbakır da, Van da, Kars ta, Erzurum da, Sivas ta tüten bir fabrika bacası yok. İşte buralarda devlet öncü olacak. Devlet veya devlet vatandaş işbirliği ile yeni fabrikalar yapılması, üretim yapılması ve bu üretimden gelecek gelirin Hakça bölüşülmesi sosyal demokrat anlayışın temel esasını oluşturur. Liberal anlayışta böyle bir sorumluluk söz konusu değildir. Atı alan Üsküdar ı geçer, Parası olan düdüğü çalar işte bu nedenle sayın Kılıçdaroğlu nun üretimden, devlet eliyle Doğu ve Güneydoğu da fabrika yapılmasından bahsetmesi beni heyecanlandırdı. Bu politika ve söylem sıradan söylem değil. Maalesef çoğu basın, süt polemiğini, Suriye söylemlerini öne çıkarıyor, bu konulara pek değinmiyor. Neden mi diyeceksiniz? Kurultayları takip eden muhabirlere baktım eh işte işin esasını görecek kapasitede değiller.biz görmemezlikten gelmek istemedik, kısa da olsa paylaşmak istedik. BURASI VATAN TOPRAĞIDIR KADERİNE TERK EDİLEMEZ. Mustafa Kemal Atatürk AHMET YOZGATLI Öğretmen (E) Divriği Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Bşk. Yrd. DİVRİĞİDE KONAKLAMA SORUNLARIMIZ Divriği deki eski konaklarımızdan Abdullah Paşa Konağı, Ayanağa Konağı, Sancaktar Evi, Şeyhoğlu Evi, Muratoğlu Evi, Mührüdarzade Evi ve Cumhuriyet İlk Okulu aslına uygun olarak yenilendi. Ne yazık ki bunlardan sadece Cumhuriyet İlk Okulu Halk eğitimin kurslarına, üniversite yaz okulu olarak hizmet vermekte diğerleri ise sadece yenilenerek birer süs bibloları gibi durmaktadır. Abdullah Paşa Konağı 16 yataklı bir tarihi otel olarak yapılmasına rağmen halen bu gün dahi amacına uygun kullanımı yapılmamaktadır. Buranın ihalesi yapılırken Divriği için en fazla hizmet edeceğine inandığımız profesyonel bir turizm şirketine verilmeli. Bu şirkette tur düzenlemeli orada geceleyecek turistler getirmeli. Diğer konaklarımıza gelince bunları Turizmin amacına uygun olarak kullanılması gerekmektedir. Gelen kişilerin bunları gezip görme şansları yoktur. Ancak, Kaymakamlıktan veya Belediye den oranın anahtarını alıp bir görevli ile gitmeden görme imkanları yoktur.halbuki bu konaklarımız 24 saat açık turizmin hizmetinde olmalıdır.bu konaklarımız pansiyon olarak hizmet vermeli.düşünsenize Divriği ye kültür turizmi amaçlı gelen kültürlü kişiler bu beton yığını yerlerimizde mi yatmak isterler, yoksa bu eski konaklarımızda mı?işin gerçeği Avrupa dan, Amerika dan,japonya dan Divriği ye gelen kişilerin memleketlerinde bizden daha güzel beton konaklama yerleri var.şu da bir gerçek evet konaklamak için otellerimiz de olmalı.bu konuda Dilaver Güllüoğlu na da teşekkür etmemiz gerekir.selavattepede ki Deçomko nun yerini satın almış ilave kat için proje çizdirmiş ek kat için müracaat etmiş katta atmış ama ne hikmetse halen işletme ruhsatını alamamış.otel üç yıldızlı pırıl pırıl 65 yataklı bir otel hakikatten çok güzel gelen kişileri Sivas,Malatya,Kayseri deki hava alanlarından alıyor Divriği ye getirip konaklatıyor, sonrada götürüp hava alanına bırakıyor.hakikatten güzel bir hizmet.bu otelin bir an önce kullanımı gereklidir.sivas bu konuda Divriği ye destek değil köstek olmaktadır.gelen tur rehberlerine Divriği ye gidip gezin ama konaklamadan Sivas a dönün diyerek telkinde bulunmaktalar.halbuki Divriği ye gelen her turistin Sivas a da mutlak uğrayıp gezeceklerini düşünmemektedirler.sivas sadece Divriği Ulu Camii ile turizmde ismini duyurabilecektir. Bizlerinde dışarıdaki Divriğililer olarak tanıdığımız bildiğimiz tur şirketlerini bu konuda ikna etmeliyiz.okul ve arkadaş grupları ile her sene bir gün olsa buluşma günleri yapılmakta bu günlerimizi rahatlıkla Divriği ye çekebiliriz.biz Sivas Eğitim Enstitüsü Mezunları bu yıl Divriği de buluşacağız.inşallah bu da bir örnek olur. Bu konağımızda sabah kahvaltısında bazlama, bal, kuru kaymak,peynir,süt vermeli bunları yapacak Divriğili kişiler çalıştırmalı,ama mutlak buranın işletmesi profesyonel turizm şirketleri tarafından yapılmalı yoksa işin gerçeği elimize yüzümüze sürteriz; İnşallah en kısa zamanda ihalesi yapılıp Divriği turizmine hizmet eder.düşünsenize; memleketimize gelen kişilerin bu konakta kalmaları burada konaklamaları Divriği için ne kadar önem kazandırır... BAŞKALARININ MENFAATİNE ZARAR VEREBİLİRSİN, REKABETTİR! MİLLİ MENFAATE ZARAR VERMEN KABUL EDİLEMEZ, HIYANETTİR! Mustafa Tarakçı SAYFA 8

9 SAYFA 9 Zeynel YAYLA DİVRİĞİ CHP ESKİ İLÇE BŞK DİVRİĞİDE TURİZM Divriği ye ilgi ve alakanın gittikçe büyüdüğü gözükmektedir. Son 1 2 yıl içerisinde Divriği de gerek merkezi yöneticilerin gerekse yerel yöneticilerin bir hareketliliği gözükmektedir. Bu konuda ki gösterilen çabaların turizm amaçlı olduğu söylenmektedir. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sivas Valiliği, Divriği Belediyesi, Divriği Kaymakamlığı nın ve bazı derneklerin Divriği de ki tarihi mekânları koruma altına almaları, tarihi binaların onarılması ve tadilat çalışmaları devam etmektedir. Bunun yanında Divriği kalesi ve Divriği ulu caminin de düzenlemeleri için yapılan çalışmalar Diviğinin turizm açısından gelişmesi için gösterilmektedir. Bu çalışmalar yapılırken ilçe de bazı vatandaşlar mağduriyet yaşamaktadırlar. Bu yaşanan mağduriyetin en büyük nedenlerinden biri organizasyon eksikliği ve fikir ve projelerin değerlendirilmeden hayata geçirilmesinden kaynaklanmaktadır. Şu anda yapılan çevre düzenleme tadilat ve onarımlar ilçemiz nüfusuna zarar vermiştir. Vatandaşlar al acele yapılan bu uygulamalardan memnun kalmamıştır. Yine de turizm amaçlı bu çalışmalar yapılıyor ise; Şu soruları sormak gerekiyor Divriği ye turist gider mi? Divriği bir turizm kenti olabilir mi? Divriği de turist ne kadar zaman kalabilir? Turizme yeterli olacak miktarda konaklama ve restaurant var mı? Turistin kalması için geçerli nedenler ve şartlar nelerdir? Divriği Ulu camisi UNESCO tarafından dünya miras kapsamında koruma altındadır. Turizm bir anda artacak diye bir şey yok. Fakat Divriği de ki tarihi zenginliklerimizi önce tanıtmamız gerekiyor. Bu değerlerimiz ne kadar çok turizm adına tanıtılırsa o kadar bir ilgi ve çekim merkezi olacaktır. Turizm ile birlikte barınma ve alt yapı sorunları gündeme gelmektedir. Öncelikle yol, su sorunlarının çözülmesi gerekir. Zara ve Kangal güzergâhı yolların Divriği ye uzaklığı bilinmektedir. Divriği için ideal yolun Hafik üzerinden bağlanması önemlidir. Divriği- Arapkir ve Divriği-Kemaliye yollarının bitirilmesi gerekir. Ayrıca, İlçeye turistin katkı sağlaması için birkaç gün dinleneceği göreceği ve eğleneceği mekânların olması gerekir. Eğer turist sadece yolcu gibi gelir bakar gider ise bu ilçeye fazla bir şey bırakmaz. Bunun yanında kalıcılığını sağlayacağımız projelerin uygulanması gerekir ki bu da turistin görselin dışında eğlenmesi için zaman ayırması demektir. Divriği insanının yerli turizm ile yüzleşmesi gerekir. Öncelikle, gurbette bulunan Divriği özlem ve hasreti ile Divriğiliyim diyenlerin Divriği de yılda bir defa olsun tatillerini geçirmeleri, yazlıkçıların daha da yerli hale gelerek daha uzun süre kalmaları ile başlanmalıdır. Bu görevler de öncelikle Divriği ve köylerinin oluşturduğu derneklerin tur girişimleri ile sağlanabilir. BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR. BİR ELİN NESİ VAR İKİ ELİN SESİ VAR. HİÇKİMSE, HERKESTEN AKILLI DEĞİLDİR. KONUK YAZAR DÜNYA KÜLTÜR MİRASINDA DİVRİĞİLİ OLARAK SORUMLULUĞUMUZ Birleşmiş Milletler UNESCO Dünya Miras Sözleşmesinin 40.yılı tüm Dünya da çeşitli etkinlik ve törenlerle kutlanıyor. 1 Mart'ta Viet-Nam'da "Dünya Miras Konvansiyonunun Sürdürülebilir Kalkınmaya Katkısı" konferansı ile başlayan etkinlikler, 8 Kasım'da Japonya'nın Kyoto Şehrinde yapılacak kapanış etkinlikleri ile son bulacak. Türkiye de ise Haziran 2012 tarihler arası Sivas Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü organizasyonu ile Sivas ve Divriği Dünya Miras Alanında 40 ülkeden katılımcılarla geniş kapsamlı bir kutlama yapılacaktır. Projenin tarih ve kültür şehri Sivas ve Divriği ye tanıtım anlamında çok büyük bir katma değer kazandırması beklenmektedir. UNESCO Genel Direktörü İrina Bukova 40.yıl etkinlikleri değerlendirmesinde özetle şunları söylemiştir;"dünya Mirası barış ve sürdürülebilir kalkınma için bir yapı taşıdır. Yerel toplumlar için paylaşılan bilgi ve gücün ortaya çıkardığı belli bir kimlik ve itibar kaynağıdır. 2012'de UNESCO Dünya Mirası Sözleşmesinin 40. Yılını kutlarken bu mesaj her zamankinden daha anlamlıdır." UNESCO nun amblemi kültürel ve doğal varlıkların birbirleriyle olan bağlılığını sembolize etmektedir. Merkezi kare insan tarafından yaratılmış bir formu ve daire doğayı temsil eder, her ikisi birbiriyle çok yakından bağlıdırlar. Amblem dünya gibi yuvarlaktır ve aynı zamanda korumanın bir sembolüdür. Uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere Dünya Mirası statüsü tanınmaktadır.birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınan eserler arasında ülkemizden de 10 değerli eser bulunmaktadır.bunlar;divriği Ulu cami ve Darüşşifası,İstanbul,Kapadokya,Hattuşaş,Nemrut Dağı,Pamukkale,Ksantos ve Letoon antik kentleri,troya,selimiye Camii. Divriği eserinin 6 Aralık 1985 tarihinde Dünya Miras Listesine girmesindeki iki temel kriter:benzersiz sanatsal bir başarı ürünü olan bu kültürel mülkiyet, kendi içinde İslami mimarinin en güzel anıt yapılarından birini temsil etmesi ve Divriği Ulu Camii Anadolu Selçuklu camilerinden göze çarpanlardan bir tanesi olmakla birlikte ne avlusunun ne sıra sütununun ve de abdesthanesinin olmamasına rağmen (muhtemelen iklimin şiddetine bağlı olarak) bu kapalı alanda bütün dini görevlerin yerine getirilebilmesidir. Hayırsever müessesesi şifahanesi de cömert yönetimiyle birlikte caminin bu listeye kabul edilme sebeplerinden biridir. UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Korunması Temsili Listesinde ise 9 adet kültürel mirasımız kayıtlıdır. Meddah Hikâyeleri, Âşıklık Geleneği, Nevruz Kutlamaları, Semah, Tören Keşkeği Geleneği, Mevlevi Sema Ayini, Karagöz Gölge Oyunu, Kırkpınar Yağlı Güreşleri Festivali, Geleneksel Sohbet Toplantıları. Dünya Miras Listesinde yer alan benzersiz eserimizle ilgili yönetim ve yükümlülüklerin yeterince yerine getirilmesine ilişkin çabalar yeterli değildir. Kurumlar arası yetki çatışmaları ve mevzuattan kaynaklanan sorunlar nedeniyle bilim adamı uzman kişilerin çabaları sonuçsuz kalmaktadır. Kültür ve doğa varlıklarının zenginliği açısından özel bir konuma sahip olan Divriği de uluslararası paha biçilmez evrensel değere sahip İslam mimarisinin bu başyapıtı Dünya Mirasımızın korunması geliştirilmesi çağdaş yaşamla değerlendirilmesi her kurum ve kuruluşun olduğu kadar öncelikli Divriğililer olarak toplumsal bir sorumluluğumuzdur. İhsan Çalapverdi DİVRİĞİ, DÜNYA KÜLTÜR MİRASINDA HAKETTİĞİ YERİ ALACAKTIR. SAYFA 9

10 SAYFA 10 SELANİK-KAVALA-İSKEÇE-GÜMÜLÇİNE-DEDEAĞAÇ GEZİ İZLENİMLERİ-2 KALEME ALAN: Mustafa Tarakçı Selanik te eşimle birlikte sahildeki kefeler arasında dolaşıp kendimize oturacak bir yer ararken dikkatimi bir şey çekti. Selanikli gençler sanki hiç çay kahve içmiyorlar gibi. Önlerinde hep kokteyl bardakları, dondurma kâseleri, bira kadehleri göze çarpıyordu. Birde gösterişli su şişeleri. Öyle pet şişelerle su servisi yok. Büyük silindir kolonya şişelerine benzer cam su şişeleri... Sigara maalesef bizdeki gibi. Mekânlar şık ve temiz. Pisuarlar, lavabolar farklı tasarımda. El yıkama yerlerinde çanak yok. Ön tarafı yukarıya kaldırılmış dikdörtgen granit düşünün, su aşağıya doğru süzülüp kayboluyor. Hemen bütün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi büyük tuvaletten sonra yıkanma yok. Kağıt havlu ile silme var. Selanik, Yunanistan daki ekonomik krizden nasibini almışa benziyordu. Önceden başlatılan metro inşaatı bizim bir zamanlar Ulus Keçiören, Kızılay-Çayyolu hattı gibi kaderine terk edilmiş vaziyette... Doğudan Batıya, Selanik, Kavala, Dedeağaç şehirleri deniz kıyısında; Yunan /Hıristiyan ağırlıklı şehirler, Türk nüfus yok denecek kadar az. İskeçe ve Gümülcine iç kesimde ovalık arazide tarıma dayalı şehir durumundalar. Buralarda nüfusun yarıya yakını Türk ve Müslüman. Çift gidiş gelişli ana yolun her iki tarafında birbirine yakın vaziyette çok sayıda köy yer alıyor. İnsanın baktıkça imrendiği yeşillikler içinde bakımlı köyler. Çoğunda cami görünüyordu. Camikilisenin yan yana olduğu çak sayıda köyün olduğuna da rehberimiz vurgu yaptı. İskeçe ve Gümülcine nin şehir merkezi nüfusları 50 bin kadar. Selanik Kavala arası otobüsle iki saat Selanik ten 10 km. sonra Atatürk ün çocukken dayısının çiftliğinde karga kovaladığı Langaza beldesinin içinden geçiyorsunuz. Düz ovaya yayılmış güzel bir belde. Selanik Kavala arasında çok güzel koylar var. Derinliğinde bir veya iki katlı, kırmızı kiremitleriyle yeşillikler içinde oldukça şirin görünen çok sayıda yazlık evlerdikati çekiyor. Çoğunun Selanik ve Kavallıların olduğu söyleniyor. Batı Trakya da zeytin ağaçları, bakımlı üzüm bağları dikkatimi çekti. Otoban ın dönüş yolunda sol ufkunda, boydan boya uzanan dağ silsileleri Rodoplar. Arkası da Bulgaristan toprağı... REKLAM İÇİN AYRILMIŞTIR. REKLAM İÇİN AYRILMIŞTIR. KAVALA; 150 bin nüfuslu, yoğun ve fakat şirin binalarıyla bir sahil kenti.tarıma elverişli toprağı olmamasına rağmen halk ticaret ve turizmle hayatını kazanıyor. Şehrin refah düzeyi yüksek gözüküyor. Nerden mi anladın diyeceksiniz? Binalar, sokaktaki arabalar, insanların kılık kıyafeti hep birer emare... Kavalalı Mehmet Ali Paşa, burada doğmuş, büyümüş, sonra Osmanlı ya vali olmuş, Mısır ı yönetmiş derken Osmanlı ya kafa tutmuş biri. Çok geniş bir Külliyesi var. Şimdi otel olarak kullanılıyor.dikkati çeken ne biliyor musunuz, bu külliye Mısır mülkiyetinde gözüküyormuş, Oteli işleten şahıs bu tarihi mekanı 29 yıllığına Mısır Hükümetinden kiralamış?! Kavalalı Mehmet Ali Paşa nın doğduğu evin hemen yanında çok heybetli bir heykeli var, at üstünde. Kavala da ayrıca önemli bir tarihi eser olarak Bizim Muhteşem Yüzyıl dizisinden yakından tanıdığımız Pargalı İbrahim Paşanın yaptırdığı bir Cami ve hemen onun yakınından geçen ve İstanbul dakine çok benzeyen su kemerleri var. Su kemerleri de Pargalı nın önerisiyle yaptırılmış. Kavala, görülmeye değer, fazla büyük olmayan yamaç şehri. Evlerin yüzde sekseni denizi görüyor. Ben Kaş, Mardin, Beyrut a biraz benzettim konum olarak...kavala nın hemen karşısında turistik Tasos Adası var. Şarabı ve balı ile meşhurmuş. ( Önümüzdeki sayıda İskeçe, Gümülcine, Dedeağaç izlenimleriyle yazı dizimizi sonlandıracağız.) SAYFA 10