ÇEVRE KONULU EĞİTİCİ EĞİTİMİ KURSU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÇEVRE KONULU EĞİTİCİ EĞİTİMİ KURSU"

Transkript

1 ÇEVRE KONULU EĞİTİCİ EĞİTİMİ KURSU ÖĞRETMEN EL KİTABI EYLÜL 2014

2 ÇEVRE KONULU EĞİTİCİ EĞİTİMİ KURSU ÇEVRE KONULARI 3 5 EYLÜL 2014

3 1) ÇEVRE VE AHLAK Çevre Kavramı Çevre kavramı değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bu farklılık, tanım sahiplerinin çevre anlayışlarından ve çevreye bakışlarından kaynaklanmaktadır. Bir tanıma göre çevre, insan faaliyetleri ve canlı varlıklar üzerinde hemen ya da süre içinde dolaylı ya da dolaysız bir etkide bulunabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etkenlerin belli bir zamandaki toplamıdır. Mehmet Doğan a göre çevre; hayatın gelişmesine tesir eden tabiî, içtimaî ve kültürel dış şartların bütünüdür. Bilimsel olarak çevre; bir organizmanın etrafındaki biyolojik, kimyasal ve fiziksel alanı diye tanımlanır. Eğitimciler ise çevreyi, bir sistem olan insanla etkileşerek onda değişme ya da gelişme yaratan öteki sistem, nesne, güç ve uyaranların toplamıdır şeklinde tanımlamaktadır. Sonuç olarak çevre; insanlar ve diğer varlıkların yaşamları boyunca yaşamsal faaliyet ve ilişkilerini sürdürdükleri, etkileşim içinde bulundukları fiziksel, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. 1 Ahlak Kavramı Ahlak olgusu insanı diğer canlı varlıklardan ayıran en önemli unsurlardan birisidir. Yani ahlaktan bahsedilirken, kesin olarak insani bir durumdan söz ediliyor demektir. Hem bir duygu olarak, hem de iradi-bilinçli bir davranış olarak ahlaki eylem, insana özgü bir tutumdur. Ahlak bilindiği üzere çok genel bir ifadeyle neyi, niçin ve nasıl yapmalıyız? sorularına cevap arayan bir ilim sahasıdır. Dolayısıyla insanın kendine ve diğer varlıklara karşı olan sorumluluklarına dair bir takım kural ve prensipleri, kendisiyle ve diğer varlıklarla kuracağı ilişkiler sistemiyle ilgili bir takım değerleri ve değer yargılarını içerir. Bu anlamda bir sistemi ifade eder. Ahlak kavramı, lügatlerde hulk kelimesinin çoğulu olarak geçmektedir. Hulk ise, seciye, huy, tabiat, insanın davranış tarzı, tutumları ve tavırları anlamında kullanılmaktadır. Istılahi olarak ise insanın doğuştan veya sonradan kazanılan zihni veya ruhi halleri ile bu hallerinden doğan iyi veya kötü tavır ve hareketlerini ifade etmektedir. Buna göre Arapça'da ki ahlak kelimesi, hem ontolojik-varoluşsal yani felsefi, hem de sosyolojik bir anlam taşır. Buna göre ahlak olgusunun hem değişmez bir yanı vardır, hem de zaman içinde geçirdiği bir değişim söz konusudur. Bu anlam doğrultusunda, bu kavramın içinde özellikle İslam dinine münhasır bir ahlak anlayışının olduğu söylenebilir. Ahlak kavramı Batı dillerinde ise iki farklı biçimde kullanılmaktadır: Etik ve moral Yunanca "etik" kavramı "ethos" kelimesinden gelmektedir. Bu kavram aslında ahlakın tam bir karşılığı olmaktan çok, ahlakın konuları üzerine yapılan felsefelerin genel bir adıdır. Başka bir 1 Dilaram AKRAMOVA ( Yrd. Doç. Dr., Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı - ÇEVRE, AHLAK VE DİN EĞİTİMİ)

4 ifadeyle, ahlak üzerine yapılan felsefe ya da ahlak üzerine düşünebilme faaliyetidir. Yani etik, "iyi ile kötü olan davranışların belirlenmesini teorik olarak ve mantık temellerine dayalı olarak incelemeyi konu edinen bir disiplin" dir. Böylece ahlak felsefesi anlamındaki etik, belli bir toplumda veya belli bir dönemde ortaya çıkmış ahlak kurallarıyla değil, ahlakın her zaman ve toplumda geçerli ilkelerinin neler olduğu, farklı ahlak kuralları arasında seçim yapmamızı belirleyen ilke ve ölçütlerin neler olabileceği gibi konularla ilgilenir. Demek ki dini anlamda ahlak, bir toplumda kabul edilen doğrudan veya dolaylı olarak ilahi kaynaklı belli kurallar kümesini ifade ederken; felsefenin bir dalı olarak etik ise, ahlaki kavramların çözümlenmesi için, rasyonel, mantıki ve teorik temelleri bulmaya çalışır. Bu nedenle de farklı disiplinlere göre farklı ahlak anlayışları ortaya çıkmaktadır. 2 Kaynağı dîne dayanmayan ahlâk, yani lâik ahlâk sistemi, insanın karakterini şahsi çıkar esasına bağlar. Onu tereddüt, korku, ihtiras ve menfaatleriyle baş başa bırakır. Bu sistemde insanın en güçlü silahı, aklı, zekâsı ve kurnazlığıdır. Herhangi bir dînî/ahlâkî müeyyide tanımayan insan, akıl ve zekâ silahını kullanmak suretiyle her şeyi çıkarına göre yorumlayabilir, yaptığı gayri meşru işlere kılıf bulur ve yakasını kanunun elinden kolayca kurtarabilir. Böylece bu insan, aklı ve zekâsı olmayan vahşi hayvanlardan daha tehlikeli hale gelebilir. 3 Çevre Sorunlarının Sebebi: İnsan ve Davranışları Modern dünya nın Gordion düğümü gibi çözülmesi olmazsa olmaz öneme sahip ortak sorunların başında çevre sorunları gelmektedir. Çevre Sorunları Nedir? Çevre sorunları, canlıların davranış ve yaşam şekillerinde olumsuzluklar meydana getiren faktörlerin tümüdür. Hava-su-toprak kirliliği, hayvan ve bitki türlerinin ortadan kalkması ve kimyasal-nükleer atıklar bunlardan bazılarıdır. Deprem, heyelan, sel, kasırga, çığ, hortum, tsunami gibi büyük ölçüde yıkıcı olaylar ise birer doğal afet olarak adlandırılmaktadır. Bu olayların sadece doğadaki fiziksel sebeplerle meydana geldiği ve insanların sosyal, ekonomik ve politik sistemlerinin çarpıklığından dolayı afetlere dönüştüğü savunulmuştur. Buna göre, bu tür olaylar kendi başına afet değil, tehlikedir. Ancak insanların tutumları yüzünden afete dönüşmektedir. Çünkü doğal tehlikeler, jeofiziksel olaylardır ve atmosfer, hidrosfer, litosfer ya da biyosferdeki fenomenlerin değerlerindeki sapmalarla ortaya çıkan risklerdir. Bunlar ancak insan yerleşimleri, toprak kullanımı ve sosyo-ekonomik organizasyon düzeniyle ilişkisi sonucu tehlikeye ve afete dönüşür. Çevre felaketleri ise doğadaki çeşitli unsurlara insan eliyle verilen zarara bağlı olarak gelişen olumsuzluklardır. İklim değişiklikleri, küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi gibi yeryüzündeki tüm canlı yaşamını olumsuz etkileyen yerküredeki köklü değişimler buna dâhildir. Doğal tehlikeler insanın kırılgan tutumuyla afete dönüşürken, çevre felaketleri insanın bizatihi kendi eliyle verdiği zararlardan kaynaklanmaktadır. 4 2 Dr. Osman ÖZTÜRK 3 Hasan Tahsin FEYİZLİ 4 Mustafa ÜNVERDİ ( Yrd. Doç. Dr.. Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi- İNANAN İNSANDA KÜRESEL ÇEVRE SORUMLULUĞUNUN TEOLOJİK NEDENLERİ)

5 Çevre Sorunları Süreci İnsanoğlu var olduğundan beri sürekli bir şeyler üretip aynı zamanda tüketmektedir. Tarım toplumlarında insanlar ihtiyaçları kadar üretirken, sanayileşmeyle birlikte üretim artmış, tüketim ise gereksinimleri gidermekten ziyade sembol ve gösterge haline dönüşmüştür. İnsan günlük yaşamını devam ettirebilmek için çeşitli mal ve hizmet üretmek ve tüketmek durumundadır. Bu ihtiyaçların giderilmesinde temel ihtiyaçlar en önemli olanlarıdır. Sanayi inkılabıyla birlikte kırsal kesimden şehir merkezlerine doğru göçün artması yeni üretim, tüketim ve hizmet biçimlerinin oluşmasına neden olmuştur. Sanayi inkılabı ve aydınlanma düşüncesi ile birlikte insanın tabiata olan bakışı değişmiş, tabiat insanın ihtiyaçlarını gideren bir dost olmaktan çıkarak onun güç ve kudret sahibi olması için artık bir araç haline dönüşmüştür. Bu zihinsel dönüşüm, insanın üretim ve tüketimle ilgili düşünce ve davranışlarını etkilemiştir. Sanayi toplumu ile birlikte ciddi çevre sorunları ve yeni risk çeşitleri ortaya çıkmıştır. Sanayi devrimi tüm insanlığın gözlerini kamaştırmış ve heyecan uyandırmıştır. Eski dinsel mutluluk tezlerinin artık iflas ettiği düşünülerek, yeni bir mutluluk tezi geliştirilmiştir. Bu teze göre, var olan ahlaki ve dini değerlerin geçerliliği kalmamış, artık insan mutluluk tezini kendi eliyle yazacak hale gelmiştir. Öyle ki, insanın çevresine istediği gibi hükmedip, istediği tahribatı yapmasında bundan sonra hiçbir sakınca kalmamıştır. Çünkü yeni mutluluk tezinin mimarı da, muhatabı da insandır. Bu heyecan verici süreç, bir gün sorunsuz bir hayat ve sınırsız bir mutlulukla sonuçlanacaktır. Bu inançla ilerleyen söz konusu sürecin sonunda ortaya çıkan şey, ne yazık ki tam bir hayal kırıklığı olmuştur. Belki teknoloji sayesinde günlük hayat daha da kolaylaşmış, ama tam hiçbir engel olmaksızın mutlu olunacağı düşünülürken, başka sorunlar ortaya çıkmıştır. 5 XX. yüzyılda yaşanan bu teknolojik gelişmeler ve sanayileşme ile kentleşme ve nüfus artışı, insanın doğa üzerindeki baskısını tehlikeli boyutlara taşımıştır. XX. yüzyılın sonuna doğru toplumlar çevreyle olan ilişkilerinden kaynaklanan bir dizi sorunla karşı karşıya kaldıklarının bilincine varmaya başlamışlardır. Dünyadaki endüstrileşme ile birlikte insanoğlunun ulaştığı refah seviyesi bugün herkesin şikâyette bulunduğu çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Şu bir gerçek ki gereğinden çok tüketen yani israf eden daha çok atık madde çıkarmakta, çevreyi daha fazla kirletmektedir. Bu nedenle "çoğu endüstrileşmiş ülke giderek daha fazla zenginleşmekte ve onların "enerji" ve "yenilenmeyen" kaynak tüketimi her zamankinden daha büyük bir hızla artmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler de şayet gelişmiş ülkelerin yaptığı oranda çöp, atık ve pislik hâsıl etselerdi ve atmosferi kirletselerdi bugün yeryüzü yaşanmaz hale gelirdi. Eğer çevrenin korunması konusundaki duyarsızlık böyle devam edecek olursa büyük bir olasılıkla insanlık daha birçok felaketle karşılaşacaktır. 5 Prof. Dr. M. Doğan KARACOŞKUN (Gaziantep Üniversitesi Rektörü)

6 Bütün bu sorunların kaynağında ne vardır? Bunları kim ortaya çıkarmaktadır ve neden kaynaklanmaktadır? Hiç şüphesiz ki bu sorunların kaynağında insan vardır. İnsan kendi eliyle ve eylemleriyle hem karada, hem denizde, hem de havada düzeni bozarak yeryüzünü fesada uğratmakta, ekili ve dikili alanları tahrip edip, nesilleri bozmaktadır. Günümüzde gittikçe artan bu çevre sorunları, insan-çevre ilişkilerini yeniden ele almayı gerekli kılmıştır. Çevreyi kirletip tahrip etmeye neden olan birçok maddi ve manevi unsurlar vardır. Genel olarak bunlar: Cehalet, düşmanlık, ilgisizlik, bencillik ve israftır. Bu bağlamda gerçekten de israf ve aşırı tüketim, hesapsızca harcamalar çevre kirliliğini artırmakta mıdır? Eğer artırıyorsa böylesi ahlak-dışı, kötü huyun önüne nasıl geçilir? Bu konuda hangi tedbirler alınabilir, ne gibi çözümler üretilebilir? gibi sorulara cevap aranmalıdır. Tüketim Kültürü Tüketim, mal ve hizmetlerin insan isteklerini gidermek üzere son kez kullanılışıdır. Başka bir ifadeyle tüketim, belirli bir ihtiyacımızı tatmin etmek için bir ürünü veya hizmeti edinme, sahiplenme, kullanma ya da yok etme olarak tanımlanabilir. Tüketim olgusu sadece ekonomik ve yararcılık temelinde değil, bunun yanında gösterge, sembol ve işaretleri de içine alan sosyal ve kültürel bir olgu olarak görülmektedir. Tüketim kültürü kavramı farklı anlamlarda kullanılsa da genel olarak iki anlamda kullanılır. Birincisi, üretilen ürün ve hizmetlerin tüketiciye ulaştırılmasında kültürün baskın hale gelmesini anlatmak amacıyla kullanılır. İkincisi ise, bireysel beğenileri, sosyal değerleri ve tüketicilerin yaşam tarzlarını ifade etmek amacıyla kullanılan bir kavramdır. Gerçekte tüketim kültürü, tüketicilerin çoğunlukla faydacı olmayan, statü arama, başkalarıyla arasında fark meydana getirme ve yenilik arama gibi amaçlarla mal ve hizmetleri tutkuyla arzuladıkları, peşine düştükleri, elde etmeye çalıştıkları bir kültüre karşılık gelir. Tüketim, modern toplumlarda daha çok toplumsal statünün ve kimliğin bir göstergesi haline gelmiş; kitle iletişim araçları tarafından sunulan moda ürünler ve yeni yaşam tarzları bu eğilimi meşrulaştıran araçlar olmuşlardır. Bu süreçte özellikle gençler, kitle iletişim araçları vasıtasıyla tüketicilere ulaştırılan ürünlerden ve hizmetlerden en çok etkilenen toplumsal kesimi oluşturmuştur. Kapitalist sistemde tüketim önemlidir. Sistemin devamı açısından özellikle mal ve hizmetin çeşitliliği ve sürekli tüketimi hayati öneme sahiptir. Bundan dolayı tüketimi sürekli artırmak ve canlı tutmak için çeşitli faaliyetler yapılır. Kentleşme, kitle iletişim araçları, reklamlar, moda, alışveriş mekânları tüketim kültürünü yaygınlaştıran faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ne kadar üretir ve tüketirsem o kadar çok mutlu olurum düşüncesi ve sırf maddi tüketime endeksli yaşam tarzı; günümüz insanını huzursuz etmiştir. Nitekim yapılan çalışmalar tüketim çılgınlığı ve mutluluk arasındaki paradoksu göstermesi açısında önemlidir. Normalin üzerinde servet ve tüketimin insanların daha tatminkâr yapamaması, tüketime yönelik yaklaşımımızı yeniden değerlendirmemiz için en etkili nedenlerden biri olabilir. Günümüzde; çevre kirliliği ve ekolojik dengenin bozulmasında temel sebep, kapitalizmin açığa çıkarmış olduğu tüketim çılgınlığı ve doğal kaynakların tahrip edilmesi

7 olarak görülmektedir. Aşırı tüketim israf- modern yaşam biçiminin neredeyse tüm alanlarını kapsamış durumdadır. İsraf; elde bulunan kaynak ve imkânların yersiz, ölçüsüz ve hesapsız kullanılmasıdır. Sade yaşamın güzelliğini kaybetmesi ve toplumun sürekli tüketime yöneltilmesiyle birlikte üç sosyal hastalık kendini göstermiştir. Bu hastalıklar aile de ve ülke de ekonominin çöküşünün görünmeyen psiko-sosyal nedenidir. Bunlar; hedonizm, egoizm ve komfortizm hastalıkları olup zevkçiliği, bencilliği ve kişisel rahatı yücelten bireylerin çoğunlukta olduğu hiçbir aile mutlu olamaz, hiçbir kurum devam edemez ve hiçbir toplum ayakta kalamaz. İsraf ekonomisinin tabii bir sonucu olan tüketim hırsı, korkunç bir şekilde her şeyi yiyip bitirmekte, geriye sadece altından kalkılmaz atık ve enkaz yığınları kalmaktadır. Özellikle Büyük Sanayi Devrimiyle Batı kültürü, doğadaki tüm değerleri üretim, pazarlama ve tüketim döngüsüne yerleştirmeye yönelmiştir. Buna bağlı olan mevcut ekonomik anlayışlar ise hızlı büyüme uğruna sürekli tüketim toplumu oluşturmaktadır. Ekonomik canlılığın devamını sağlamak için de sürekli üretim-tüketim döngüsünü korumak istemektedir. Bunun için de reklâmlar yoluyla kitlelere sürekli yeni ihtiyaçların ortaya çıktığı hissi uyandırılır ve yeni harcama kalemleri oluşturulur. Daha sonra da halka hissettirilen ihtiyaçlar rekabetçi üretim süreçleriyle hızla karşılanmaya çalışılır. Bu kısırdöngü tekrarlandıkça daha fazla üretim, daha fazla tüketim sürekli teşvik edilir. Sonuçta bu hızla tabii kaynaklar yetersiz kalır, dayanamaz olur. Burada insanın aklına gelen bir soru da; tüketim, çevre sorunları ve nüfus artışı üçgeni içinde yer alan nüfusun, israf ve tüketim çılgınlığının, çevre sorunları ve kirliliğinin neresinde ve ne kadar yer almakta olduğu sorusudur. Bu nüfus artışı, kemiyeti ifade eden bir nüfus artışı mıdır? Yoksa keyfiyeti ifade eden bir nüfus artışı mıdır? Yani Afrikalı biri mi çevreyi daha çok kirletmektedir? Yoksa Avrupalı, Amerikalı biri mi? Çevre kirliliğinin en önemli nedenlerinden biri olan israf ve tüketim çılgınlığı gelişmiş ülkeler de mi daha çok, yoksa geri kalmış ülkeler de mi? Yine "İnsan için rahat mı, yoksa huzur mu daha önemlidir?" sorularını akla getirmektedir. 6 Bütün bu soruların cevabı aşağıdaki istatistiki bilgide mevcuttur. Dünya nüfusunun %23 ünü oluşturan Gelişmiş Ülkeler, doğal kaynakların %85 ni, dünya enerjisinin %70 ini, metallerin %75 ini, besinlerin %60 ını kullanmaktadır. Barry Commoner de The Closing Circle (1971) adlı çalışmasında asıl sorunun nüfus artışının kendisinde olmadığını; sorunun sanayi toplumlarına özgü tüketime dayalı yaşam biçimlerinde olduğunu ileri sürmektedir. Yazar, çevre sorunlarının piyasa ekonomisinin bir başarısızlığı olduğu ve tüketim toplumunun doğayı tahrip ettiğini ileri sürmektedir. 7 6 Hüsamettin ERDEM ( Prof. Dr., Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi - İSRAF, TÜKETİM ÇILGINLIĞI VE ÇEVRE KİRLİLİĞİ) 7 Dr. Hasan Yücel BAŞDEMİR - KÜRESEL ISINMA VE ÇEVRE AHLAKI - ÇEVRE VE DİN ULUSLARARASI SEMPOZYUM BİLDİRİ METİNLERİ CİLT 2

8 ÇEVRE SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ Çevre Sorunlarının Çözümü İçin Hukukî Yaklaşım İnsan ve doğa ilişkisi birbirinden bağımsız bir ilişki değil, iç içe bir birlikteliktir. Doğa olmadan yaşamın değil devamı, bizatihi kendisi mümkün değildir. Doğanın korunması için ulusal ve uluslararası yasal düzenlemeler, ilke ve kurallar konulmaya başlanmıştır. Çevre hukuku diyebileceğimiz bu alan oldukça genç bir hukuk dalıdır. Ne var ki hukuki düzenlemeler çevreyi korumaya yetmeyecektir. Bir fiilin hukuken bir anlam kazanabilmesi için icra edilmesi gerekir. Hukuk eylem icra edildikten sonra devreye girer ve kanunilik ilkesi gereği önceden belirlenen cezai yaptırımın uygulanması söz konusu olur. Cezai yaptırımların gelişim süreci ise cismen ezadan hürriyeti bağlayıcı cezaya, oradan da maddi (parasal) yaptırımlara doğru çevrilmektedir. Bunun sonucu olarak çevrenin korunması için ahlaken donanımlı bireyler yetiştirilmedikçe, bir diğer deyişle çevrenin insanda ahlaki bir değer olarak yer etmesi sağlanmadıkça, hukukun öngördüğü yaptırımı göze alan ya da mevzuattaki boşluğu yakalayan, ya da an itibariyle hukukun tespit edemediği insan çevreye zarar vermeye devam edecektir. Hukuk felsefesinde hukukun kaynağı tartışmaların kaynağı olmuştur. Kelsen'e göre de anayasa dahil tüm normlar geçerliliğini temel bir normdan alır. Temel normun geçerliliği ise siyaset, ahlak ve dine dayanır. Genel kabul gören görüşe göre; hukukun kaynağı, toplum vicdanı, halk şuuru, ahlak, din gibi evrensel değerlerdir. Hukukun küreselleşmesi, ahlak kurallarının hukuk kuralları karşısındaki konumunu daha da geriletirken önemini ve önceliğini daha çok hissettirmeye başlamıştır. O kadar ki ahlak, hukuk normu oluşturulurken devreye girmek durumundadır. Ahlaktan yoksun bir hukuk kuralı ne denli hakkaniyet unsuru taşıyabilir? Ahlak kurallarına aykırı davranılması durumunda toplumsal kınanabilirlik dışında bir yaptırımla karşılaşılmayacağı, kişinin bu kınanabilirliği umursamaması durumunda ahlak kurallarının bir anlamı olmayacağı, bu sebeple hukuken yaptırıma bağlanmış bir kuralın daha etkili olacağı sürekli olarak ifade edilmiştir. Oysa ahlak kurallarının kişiye bir yaptırım uygulamak gibi amacı zaten yoktur. Ahlak kurallarının asıl işlevi, gerçekleştirmek istediği erdemin, herhangi bir zorlama ve yaptırım olmaksızın kişi tarafından kendiliğinden benimsenmesi ve yaptırım tehdidi olmasa bile erdemli davranışın sergilenmesidir. Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır. Ahlaktan yoksun modern ceza anlayışı, özellikle çevrenin korunması için son derece yetersizdir. Hukuk kurallarıyla korunmaya çalışılan çevre; hukuk kuralı, ahlak unsuru içermediği müddetçe materyalizmin yeni bir faaliyet sahası olmaktan öte geçmeyecektir.

9 Çevre hukuku, oluşan yeni durumlar ve koyduğu ilke ve kuralları bir şekilde dolananlar için yeni çareleri ve kriterleri iş işten geçtikten sonra düşünmeye başlayadursun, ahlak; insanlık tarihiyle birlikte var olan ilke ve değerlere dönüş bekliyor. 8 Çevre Sorunlarının Çözümüne Ahlâkî Yaklaşım Çevre sorunları ve özellikle de küresel ısınma; başlangıçta teknolojik gelişmelerin ve aşırı sanayileşmenin sonucu olarak algılanmış, bu sorunun aslında bir insan ve ahlak sorunu olduğu gözden kaçırılmıştır. Daha sonraları çevre sorunlarının küresel bir hal almasıyla aslında karşılaşılan sorunun bir insan ve ahlak sorunu olduğu, yaşanan durumun bir sonuç olduğu değerlendirilmeye başlanmıştır. Günümüz itibariyle ise genelde çevre sorunları özelde de küresel ısınmada insanın en önemli unsur olduğu kabul edilmiş durumdadır yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler Çevre Raporu küresel ısınmada insan faktörünün etkisini %90 olarak belirtmiştir. Çevre sorunlarının başlıca aktörü insan olmakla beraber söz konusu sorunları en fazla hisseden ve sonuçlarından en fazla etkilenen de insan olmaktadır. Teknoloji kirliliği, enformasyon kirliliği, yerel kültürlerin yok oluşu, fakirlik ve sefaletin artan yükselişi, varlıklı olanlarla fakir olanlar arasındaki farkın gittikçe büyümesi, artan silahlanma oranları, kirli bilim, toprağın verimliliğindeki düşüş ve artan çölleşme oranları, yerel kültürlerin hızla yok oluşu vb. birçok problem, tüm farklılıklarına rağmen insan ve ahlak sorununun sonucudurlar. 9 Ahlak dinamik bir tecrübedir. Ahlaki hayat sürekli akan bir su gibi, yeni durumlar, fırsatlar ve yetenekler ortaya çıkarmakta, küçük ve büyük olduğuna bakılmaksızın sürekli karar vermemizi gerektirmektedir. İnsanlık tecrübesinin ortaya çıkardığı çevre sorunları, yeni ahlaki sorumluluklarımızı nasıl yerine getireceğimiz sorusunu gündeme getirmektedir. İnsanın çevreye nasıl bir statü verdiği sorusu, insanın çevreyle kurduğu ahlaki ilişkinin belirlenmesinde merkezi düzeyde bir öneme sahiptir. Çevreye niteliksel olarak nasıl bir değer atfettiğimiz çok önemlidir. Çevrenin araçsal bir değere mi, yoksa araçsal olmayan içsel bir değere mi sahip olduğu sorusuna verilen cevap bizim çevreyle kurduğumuz ilişkinin doğasını belirlemektedir. Çevreye araçsal değer olarak yaklaşmak, ona, başka amaçları gerçekleştirmenin bir aracı olarak bakmak sonucunu doğurmaktadır. Çevrenin bizatihi kendisinin bir değer olduğunu düşünmek ise, çevreye başka amaçların gerçekleştirilmesine yarayan bir araç olarak bakmamak anlamına gelmektedir. Bir şeyin bizatihi değer olarak görülmesi, bireye onu korumak ve ona zarar vermemek şeklinde moral bir sorumluluk ve görev yüklemektedir. Doğa ve insan arasında karşılıklı ve bütünleyici bir ilişki vardır. İnsan doğaya, doğa insana feda edilemez. İkisi birbiri uğruna yok olamaz, ancak birbirleri içinde var olurlar. Bütün insanların şu soru üzerinde derinliğine düşünmesi gerekmektedir: Canlılar topluluğu içinde benim yerim nedir? İnsanın, çevreyle işbirliği içinde olması ve ona karşı özel sorumlulukları olduğunu unutmaması gerekir. Canlıları bilmek ve ihtiyaçlarının farkına derinliğine ve yeterli bir şekilde varmak önemlidir. Ahlak, insanı aşmakta ve insanın ötesindeki varlıkları da kapsamaktadır. Bütün canlı organizmalara ve yapılara karşı insan, sorumluluk ve ahlakla donanmalıdır. 8 Av. Doğan KARAOĞLAN (ÇEVRE HUKUKLA DEĞİL AHLAKLA KORUNUR) 9 Prof. Dr. M. Doğan KARACOŞKUN (Gaziantep Üniversitesi Rektörü)

10 Günümüzde insan, tabiata hükmetme ilişkisi geliştirmiştir. İnsanın tabiatın efendisi olma gibi bir pozisyonu ve ona hükmetme şeklinde bir ayrıcalığı yoktur. İnsan, tabiatla üstünlük değil, eşitlik ilişkisi kurmalıdır. İnsanın gayri adil olarak tabiat ve çevreyi tüketme hakkı yoktur. Bütün canlıların iyiliği ve refahı için insanın kendisini sınırlamayı öğrenmesi gerekmektedir. Çevre krizini çözecek veya derinleştirecek olan insani veya gayri-insanî davranışlarımızdır. Çevre konusunda duygularımızın ve maneviyatımızın yeniden inşa edilmesi gerekmektedir. Günümüzde insanlar, ahlaktan çok güdülerine ve arzularına cevap vermektedirler. İnsan hayatında güdülerin ve arzuların yeri, işlevi ve etkisi önemlidir. İnsanın güdülerini ve arzularını sınırlamayı öğrenmesi gerekmektedir Gelecek nesillere karşı sorumluluğumuz, onlara insani ihtiyaçlarını ve hayatlarını devam ettirebilecekleri bir çevre bırakmaktır. İnsanın ötesine giden ve ahlaki duruşu bütün canlılara teşmil eden bir ahlaka ihtiyaç vardır. Bunun için insanın bencil ve dar çıkarlarının ötesine gitmesi gerekmektedir. Bu sebeple insanın çevreye ve içinde yaşayanlara saygı ile yaklaşması gerekmektedir. Doğaya insanın müdahalesi aşırıdır. Doğanın insanın müdahalesinden korunması gerekmektedir. Çevre krizi insanın modern dönemde yaşadığı derin bir krizin sonucudur. Modern insan ve toplumlar, kendilerine ve kutsala yabancılaşmalarının sonucu olarak doğaya yabancılaşmışlardır. İnsanın özgürlüğü teknoloji yardımıyla doğayı boyunduruk altına almakla gerçekleşemez. İnsan doğayla bütünleştiği ölçüde özgürleşir ve insanlaşır. İnsan ve doğayı birbirinden ayıran bölücü yaklaşım terk edilmeli, insan-doğa bütünlüğü esas alınmalıdır. Pozitivizm, çevreyi tahrip eden bir felsefedir. Tabiata azgınlaşmışçasına saldıran bir fıtrat, hem insanlığa hem de çevreye yabancıdır. Doğa üzerine tefekkür ederek, insan kendini inşa edebilir. İnsanın duygusal ve manevi olarak doğa ile ilişki kurmaya ihtiyacı vardır. Duygu ve manevi temelli bir ilişki, insanın merkezine Allah ı ve O nun ayetleri olan doğayı yerleştirecektir. 10 O halde, çevre sorunlarının temelinde insanın inanç ve düşünce dünyasındaki değişimin yer aldığı bilinmektedir. Çevre sorunlarına sadece teknolojik çözümler aramak yeterli değildir. Bunun yanında kirliliği önlemede toplumların inanç ve düşünceleri de dikkate alınmalı, bu doğrultuda çevre sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalar yapılmalı ve projeler geliştirilmelidir. Bireylerin ve toplumların inanç dünyasını ve değer yargılarını göz önünde bulundurarak tüketim kültüründen uzaklaşması için bu değerlerin harekete geçirilmesi gerekmektedir. 11 Çevre sorunlarını çözmek için öncelikle insanımıza, manevi ve vicdani sorumluluk bilinci, dünya ve ahiret dengesini kurması gerektiği ve ebedi hayat inancı, yani ferdî çıkarlarıyla ve maddi değerlerini mutlaka manevi değerlerle bütünleştirmesi gerektiği bilinci verilmelidir. O halde, önce insanın kendisini temizlemesi ve düzeltmesi gerekmektedir. O, temizlenmeden hiç bir şey düzelmez; işe önce kişinin kendisinden başlaması gerekir. 10 Bilal SAMBUR ( Prof. Dr., Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi - ÇEVREDE BÜYÜK PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ: TEO-ANTROPO-EKOSENTRİK YAKLAŞIM) 11 Hüsamettin ERDEM ( Prof. Dr., Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi - İSRAF, TÜKETİM ÇILGINLIĞI VE ÇEVRE KİRLİLİĞİ)

11 Dinî kaynakların çevre konusu hakkında söylediklerini, ahlaki öğretilerinin insan üzerindeki etkilerini ve bunda din eğitiminin rolünü ve önemini ortaya koymak, insanların bu hususlarda daha duyarlı davranmasına yardımcı olacaktır. Din ve onun öğretileri insan davranışlarını ve çevresiyle olan ilişkilerini direkt etkileyecektir. İSLAM IN ÇEVRE TASAVVURU VE İSLAM PERSPEKTİFİNDEN ÇEVRE SORUNLARI MODERN İSLAM IN ÇEVRE TASAVVURU İnsan-Çevre ilişkilerini izah noktasında kullanılan Thomas Kuhn a ait paradigmatik modele göre her toplumun egemen bir dünya görüşü vardır ve bu görüş tabiat ile olan ilişkilerini şekillendirir ve meşrulaştırır. 12 İslam toplumu kendi dünya görüşünü Kur ani bilgiler ve Nebevî ölçülere göre belirler. Dolayısıyla onun çevre ile olan ilişkilerini de yine bu iki esas belirler. Buna göre kainat, onu var eden Allah ın varlık ve kudretinin delili olarak yaratılmış, Rûm suresi 24 ve 25. Ayet-i kerimeler de bu duruma delil gösterilmiştir. Şöyle der Allah Teâlâ: Size bir korku ve (yağmur) ümidi vermek için şimşeği göstermesi, gökten yağmur indirip onunla ölümünden sonra yeri diriltmesi de, O nun (kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda akıl erdirecek bir toplum için elbette ibretler vardır. Göğün ve yerin O nun emriyle (bu şekilde) durması, O nun (kudretinin) delillerindendir. Canlı ve şuurlu varlıklar âleminin bir parçası olan insan bu alemin etkilenen ve etkileyen bir parçasından ibarettir. 13 Allah Teâlâ şöyle buyurur: Kainat çeşitli ve farklı unsurlardan meydana gelmiş olsa da her mahluk ve canlı ilahi bir bütünlük arz eder: Yerde hareket eden hiçbir hayvan ve (havada) kanatlarıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki (yaratılış ve yaşayışta) sizin gibi bir toplum teşkil etmesinler. Kitab da biz, hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (onların hepsi), ancak Rablerinin huzuruna toplanacaklardır. 14 " (Allah) yeryüzünü canlılar için yayıp döşedi." 15 ayeti Allah ın yeryüzünü bütün canlılar için en uygun ve mükemmel biçimde yarattığını ifade etmektedir. İslam düşünürlerinin büyük bir kısmı dünya olabilecek âlemlerin en mükemmelidir görüşüne kabul ederler. 16 Kainat belli bir gaye için belli nizam ve kurallara göre tüm canlılar için elverişli biçimde yaratılmıştır ki buna Sünnetullah denilir. 17 Allah ın yaratma ve yönetmesinde ezelden süregelen ve değişmeyen kurallar gereğince gereği varlıklar ne için gönderildiklerinin bilincindedir. 18 Mükemmel bir surette ve düzen içinde yaratılmış bu alem kemal ve mükemmelliğini, onu yöneten ve nizama koyan Yaratıcısının hususiyetlerinden almaktadır. 19 İnsan, Allah ın yeryüzündeki halifesi olarak yaratılmış ve Onun mahlûkuna halife tayin edilmiştir. İslam yönetim anlayışında devlet, vatandaşlarını, topraklarında bulunan canlı- 12 Muammer Tuna, Çevre Sosyolojisinin ortaya Çıkışı ve Çevre Toplum İlişkilerinin Tarihsel Evrimi, Çevre Sosyolojisi, Eskişehir: AÜ. Yay., 2012, s Hür Mahmut Yücer-Sinan Yılmaz, Şeriat ve Tasavvuf Bağlamında Din-Çevre İlişkisi Üzerine bir Değerlendirme, TKSAD, Karabük: KÜ, 2012, s En am 6/ Rahman 55/ Mehmet Dalkılıç, İslam Düşünürlerinin Alem Görüşü, Uluslar Arası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiriler Kitabı, İstanbul: İÜ, 2008, II, s İlyas Çelebi, Sünnetullah, DİA, İstanbul: TDV, XXXVIII, s Yücer- Yılmaz, age., s Dalkılıç, age., s.7.

12 cansız varlıklar ile insan yapısı çevreyi temsil ederek, canlı-cansız doğa ile insan yapısı çevre unsurlarının varlığını sadece insan için ve onun hatırına değil, bizatihi kendiliğinden hak sahibi kabul etmelidir. Kur'an: " Göklerde ne var, yerde ne varsa, hepsini (Allah), kendi (lütfu)ndan sizin istifadenize verdi. Şüphesiz bunda düşünecek bir toplum için elbette ibretler vardır." 20 ayetinde beyan olunduğu üzere yaratılmışların bir lütuf olarak insana sunulduğunu söylemesinin yanında insanın gerçekte bir "emanetçi" olduğunu da beyan etmektedir: " Doğrusu biz emaneti (emir ve yasakları) yerine getirme sorumluluğunu göklere, yere ve dağlara arz (ve teklif) ettik de (onlar) bunu yüklenmekten kaçındılar ve on(un getireceği sorumluluk)tan korktular da onu insan yüklendi. (Eğer bunun gereğini yapmaktan kaçınırsa) cidden o çok zalim, çok cahil (demek)tir. 21 Yeryüzünde karışıklığa ve kaosa sebep olabilecek potansiyele sahip olduğu yukarıdaki ayette belirtilmiş olan insan bozgunculuk yapmaktan, düzeni bozmaktan, zarar verip fesat çıkarmaktan men edilmiştir. Bu sayılanların tamamına tabiata karşı işlenecek her kusur dahil edilmiştir. Müslümanlar (İman, ahlâk ve ilâhî adaletle belirli bir) düzen sağlandıktan sonra (bunlardan saparak) yeryüzünde bozgunculuk yapmayın,!" 22 ayetinden hareketle çevre denilen olgunun insandan topluma, hayvandan bitkiye, kaynaklarından kurallarına kadar bütün unsurlarını zarar vermeden koruma emrini almıştır. İslam ın çevre anlayışı önce tahrip eden sonra onaran kapitalist düşünceden farklı bir istikamet çizer. Kur anı anlayış, varlıklar âleminden düzeni bozmayacak şekilde, gerektiği ölçüde ve miktarda faydalanmayı mümkün görür. Hz. Peygamber (a.s) tabiatın hiçbir şart ve durumda tahrip edilmesine müsaade etmez. Onun Râfi b. Amr çocukken karnını doyurmak için Ensar dan birisinin hurma ağacını taşlayınca, Hz. Peygamber (a.s) ona son derece şefkatli bir üslupla Evladım, ağaçları taşlama, dibine düşenleri al, ye! 23 Sözleri makul dahi olsa ferdi veya toplumsal hiçbir ihtiyaç durumunun tabiatı tahribe ruhsatı yoktur. İnsanın ihtiyaç ve iyiliği için tabiat ve kaynaklar denilen istifadeye açık bileşenler feda edilemez. Bu durum doğrudan bir hak ihlalidir. Endüstriyel toplumda çevrecilik, çevrenin korunmasını, insanın da bu korunmuş çevrede fiziksel ve ruhsal olarak dengeli ve sağlıklı biçimde yaşaması anlamına gelir. Modern toplumların nihayet ulaştıkları çevre anlayışı ise tabiat ile iç içe geçmiş bütüncül bir yaşam biçimini ifade eder. 24 İslam dininin en büyük uygulayıcısı olan Allah resulünün iki sözü İslam ın tabiat ile olan irtibat ve ilişkisini izah eder niteliktedir: İlki Uhud Bizi Sever, Biz de Uhud'u Severiz 25 meşhur hadisidir. Bu hadis İslam dininin çevrecilik anlayışının insan merkezli bir çevreci anlayış olmadığını, her iki varlığın birbirleri için ifade ettiği değere işaret eder. Fayda ve zarar üzerinden yürütülen pek çok çevre anlayışı bu sevgi seviyesinde ifade edilmemiştir. Müslümanlar tabiata sevgi ile bağlıdırlar. Bu sevgi hem ona verdikleri değerden hem de onu Yaratan a duydukları sevgi ve hürmetin tezahüründendir. İkincisi Yeryüzü bana mescid kılındı! hadis-i şerifidir. Bu söz ise insanın kulluk kutsallığından kendisini arındırdı kabul edilmiş, ibadet mekânına göstereceği bütün özen ve titizliği yeryüzüne ve içindekilere göstermesi, kutsallık atfetmesi sağlanmıştır. 26 Mescit 20 Casiye 45/ Ahzab 33/ Araf 7/ Tirmizi, Buyu, Muammer Tuna, Çevreciliğin Teorik Temelleri, Çevre Sosyolojisi, Eskişehir: AÜ. Yay., 2012, s Buhârî, Cihad, Mehmet Atalay, İslam ve Çevre Pisikolojisi, Çevre ve Din Sempozyumu, İstanbul: Yalın Yay, 2008, I, s. 186.

13 temizlik demektir, mescit kabul edilen yeryüzünün mescit seviyesinde temizliği ve korunması da bu kabulün getirdiği bir zorunluluktur. Modern Hukukun çevre ile ilgili iki temel hususundan bahsedilir: 1- Çevre insan eliyle kirletilmektedir. 2- Kirlenen çevre temizlenmelidir. Bu iki unsuru dikkate alarak İslam çevre hukukunu Çevrenin kullanılması, temiz tutulması, kirlenmekten korunması ve kirlenen çevrenin temizlenmesi gayesiyle alınan tedbirleri düzenleyen hukuk kaidelerinin tümü olarak tanımlamak mümkündür. 27 İslam düşüncesinin merkezinde kamu yararı düşüncesi yer almaktadır. Bunun yanında insanlara, eşyalara, canlılara ve cansızlara zarar vermemek ve zarara mani olmak ikinci çok önemli esasıdır. 28 Bu husus Resulullah Efendimiz şu hadisinden hareketle belirlenmiştir: Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yasaktır Zarar vermemek, zararlıyı bertaraf etmek İslam çevre hukukuna göre yeterli değildir. Ek olarak zararı gidermek, izale etmek de gereklidir. İslam Hukuku çevreye zarar vermeyi yasakladığı gibi çevrenin temizliğini istemek ve emretmenin de İslam ın en mühim prensiplerinden olan iyiliği emretmek kötülükten nehyetmek çerçevesinde izah eder. Dolayısıyla çevreyi temiz tutmayı emir ve teşvik, insanları da bu zarardan sakındırmak bizzat İslam ın bu prensibinin bir zorunluluğudur. 29 Kurulmuş büyük İslam Devletlerinin neredeyse tamamında göze çarpan, düzenlilik, temizlik, güzele tutkun oluş, yoksulu ve acizi koruma, hayvanlara değer verme ve bakımını üstlenme, ağaçları koruma ve ağaçlandırma çalışmaları İslam dininin arz üzerindeki her varlığa verdiği değeri gözler önüne sermektedir. Ancak tarihi seyir içinde özellikle son birkaç yüzyıldır gerçekleşen dinden uzaklaşma ve gayr-i Müslim toplumlara üstünlük kabulü ile gerçekleşen yakınlaşma, siyasi ve ekonomik güçsüzün güçlüye öykünmesine yol açmıştır. Müslüman ülkeler öz değerlerini unutmuş, güçlenen batı ülkelerinin ihtişamından etkilenerek onları takibe başlamış, sanayileşme ile sınırlı kalacağını zannettikleri bütün bir fikir ve anlayış dünyasını ithal etmişlerdir. Batı düşüncesinin temelinde, tarım toplumuna geçiş ile başlatılan ve Rönesans ile kuvvetlenen, insanın üstünlüğü ve tabiatın bu gücün marifetiyle sömürülmesi görüşü, olduğu gibi değilse de büyük ölçüde özellikle yan etkileri ile birlikte İslam dünyasına girmiştir. İslam topraklarındaki bakımsızlık harabiyet boyutuna o dönemlerde geçmiştir. Nihayet Müslüman ülkeler kendi inanç ve gönül dünyalarına ithal ettikleri sorunlarla çağdaşı ülkeler gibi mücadeleye başlamışlar, bu sorunlara kendi gönül ve kültür dünyalarından çözümler üretmekte aciz kalmışlardır. İSLAM PERSPEKTİFİNDEN MODERN ÇEVRE SORUNLARI Kur an inancı kişiyi elinden ve dilinden emine olunan kimse olarak tarif eder. Ebu Şüreyh den rivayet edilen bir hadise göre Hz. Peygamber (a.s) (bir kere arka arkaya üç kere yemin ederek) Vallahi iman etmiş olmaz, vallahi îmân etmiş olmaz, vallahi îmân etmiş olmaz! Buyurdu. (Mecliste hazır bulunanlar tarafından): Yâ Resûlallah! Bu iman etmiş olmayan kimdir? diye soruldu. Resûl-i Ekrem: Kim olacak, şu komşusu zulmünden, şerrinden emin olmayan kişi, diye cevap verdi. 30 Bu tarif Müslümanları sadece insanlara değil canlı cansız diğer bütün yaratılmışlara karşı sorumlu ve dikkatli kılar. Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe (kâmil manada) iman etmiş olamaz. 31 Bu hadiste ifade edilen mana gereği mümin sokağını temiz 27 Servet Armağan, İslam da Çevre ve Korunması, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, 2010, sayı 15., s Armağan, age., s Armağan, age., İmam Gazali, İhya-u Ulumi d-din, müt. Ali Arslan, İstanbul: Yaylacık Mat., 1973, Kitabu l-edeb, Hadis no: Buhârî, İmân, 7

14 tutmaktan başlayarak, mahallesini, şehrini, ülkesini, dünyasını ve hatta atmosfer dışındaki alanları dahi temiz tutmak anlayışını elde eder. Tüketim ve İsraf İslam toplumsal hayatının en mühim prensiplerinden biri her türlü israftan kaçınmaktır. Bu prensip israfın en sıradan ihtiyaçları da içeren " Ey Âdemoğulları! Her mescit(de yani secde edeceğiniz zaman ve mekân)da ziynet (olan temiz ve güzel elbise)nizi alın (giyinin). Yiyin, için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.!" 32 ayet-i kerimesi ile dile getirilir. Tüketim maddelerinin hayvan ve bitkiler dünyasından karşılanan bu ihtiyaçlar bütününe getirilen sınırlama ekosistemi koruyan çok önemli bir katkıdır. Çünkü insanın günlük yiyecek ve içeceklerinin, giyim ve süs eşyalarının tamamı kara ve deniz canlılarından sağlanmaktadır. İslam dini israfı yasaklamakla kara ve denizde, sadece biyotik (canlı) değil; belki abiyotik (cansız) çevreyi de koruma altına almış olmaktadır. 33 Raşit Halifelerin ikincisi Hz. Ömer in "Kişinin her canının çektiğini satın alıp yemesi israf olarak yeter!" 34 sözü dikkat çekicidir. Modern toplumun tüketimi teşvik edişi ve bireyi tükettiği ölçüde değerli bulan anlayışı İslam ın yetecek kadar tüketme prensibi ile örtüşmemektedir. İsrafın gereksiz tüketime, gereksiz ve aşırı tüketimin çevre kirlenmesinden kaynakların israfına kadar pek çok probleme yol açtığı ortadadır. Modern dünya tüketimi özendirerek çevre kirlenmesine, kaynakların hızla tüketilmesine sebep olmaktadır. Oysa Kur ani hayatın israfı yasaklayıp iktisadı teşvik eden prensipleri ile tüketimin azaltılması, üretim aşamasında ortaya çıkan çevre tahribatına yol açan aşamaları bertaraf edeceği gibi, tüketim neticesinde ortaya çıkan atık probleminin de büyük ölçüde azaltılmasını temin edebilir. İhtiyaçtan fazlasını zevk, sefa, gösteriş, itibar gibi nefsanî duyguların tatmini ile tüketmek daha çok kaynak kullanmak, daha çok atık madde üretmek, daha çok kirletmek demektir. Kaynakların giderek azalması alternatif çözümleri düşünülmesini zorunlu kılmaktadır. İsraf, aşırı tüketim ve lüks tüketim sonucu giderek önemi artan kısıtlı ve sınırlı kaynaklar konusu tehlikesi henüz ölçülememiş nükleer güç gibi alanlara yönlenmesine, pek çok canlı türünün ölümüne, ciddi tahribatlara sebep olan zehirli atıkların üretilmesine yol açmaktadır. 35 İslam israf, tüketim kültürünü reddederek problemleri ortaya çıkmadan önleme potansiyeline sahiptir. 36 Ucuz iş gücünün yeni sömürü araçları olarak dünyanın her yerinde yaygınlaştığı bir dönemde aşırı tüketmek ve israf bu sömürüye dolaylı bir katılım anlamını taşımaktadır. Ucuz iş gücünün sömürülmesi konusunun ise göç olgusu ile birlikte düşünülmesi gerekir ki bu da kendi başına yeterince büyük bir problemdir. Bütün bu sayılan problemlere tüketim aşırılığı dolayısıyla sebep olmak, Allah ın beyan ettiği düzeni bozmak; tabiatın yenilenemez, geri döndürülemez imkânlarını büyük oranda azaltmak gelecek nesillerin haklarını da israf etmek anlamını taşımaktadır. 37 Bu da İslam düşüncesine göre başlı başına bir israf ve hak ihlali meselesidir. 32 Araf 7/ Necdet Çağıl, Kur an Işığında Çevre Gerçeği ve Çevre Bilinci, EKEV, 2008, sayı 36., s Çağıl, age. 35 Semra Cerit Mazlum, Çevrecilik ve Çevre Hareketleri, Yeni Toplumsal Hareketler, Eskişehir: A.Ü. Yay., 2011., s En am 6/ Hüseyin Akyüz, Çevre Dostu Bir Elçi: Hz. Muhammed, Çevre ve Ahlak Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, 2014, s. 43.

15 Açlık ve Yoksulluk Kaynakların doğru, dengeli ve adaletli kullanılmamasının bir sonucu olarak tabi afetler tabi afetler bile tetiklenebiliyor. Yerel bir sorumsuzluk bütün dünyanın bedeli ödediği bir afete yol açabiliyor. Bu failleri genellikle gelişmiş ülkeler olduğu bilinen bir konudur, sanayileşme ilk olarak bu ülkelerde başlamış çevre ve kaynak sorunları ilk olarak onların gündemlerini işgal etmiş, zararlarını küresel boyuta genişletmişlerdir. Hatta ilk sömürgecilik eylemleri bile kaynak arayışının bir neticesidir. Açlık ve yoksulluk da gelişmiş ülkelerin bir sorumsuzluğu olarak üçüncü dünya ülkelerini etkileyen en önemli sorunlardan biri olarak ortaya çıkmıştır. Üstelik artmakta ve yayılmaktadır, zira sanayileşme, her gün arasına sömüren, kaynakları tüketen, israf eden, kirleten ve bozan yeni ülkeler katarak yoluna devam etmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler gelişmemiş ülkelere oranla çok daha fazla besin ve enerji tüketirler. 38 Üçüncü dünya ülkelerinde yaşayan insanların çoğunun evinde elektrik bile bulunmazken gelişmiş ülkelerin evlerinde ortalama 50 elektrikli araç bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki insanlar aşırı ve dengesiz beslenmekten dolayı sağlık ve kilo sorunları çözebilmek için tonlarca para harcarken, gelişmemiş ülkelerde çocuklar yetersiz beslenme ve açlıktan hayatlarını kaybetmektedir. Ekonomik olarak kaynakları tüketilen, işleyecek ve üretecek sermayeden yoksun olan, eğitim ve gelişim imkânları da bulunmayan ülkeler kısır bir döngünün içine hapsedilmiş durumdadır. İklim değişikliklerinin her türlü sonucundan etkilenen bu ülkeler ormanlarını da ısınma kaynağı olarak kullanıp yok edilmesine yol açmakta, her türlü kurtuluş imkânlarını bilinçsiz ve çaresizce yok etmektedir. İslam böyle bir dengesizliğe göz yummadığı gibi yoksul ve çaresizlere el uzatmayı bireysel ve devletler bazında sorumluluk çerçevesi içine almıştır. İslam inancında mal sahibine dilediği gibi tasarruf hürriyeti verilmez. Zira şahsi menfaatlerinin arkasında içinde yaşadığı cemiyetin menfaatleri vardır. 39 Parayı yığmak eğilimini kontrol eden zekât 40 müessesesi servetleri görünür kılar ve ilahi bir buyruktur. Herkes malının belirli bir miktarını muhtaç ve yoksullara onların hakkı olarak vermelidir. Yabancı insanlara ait hakkın müminin mülkü arasında bulundurulması yoksulu ötekileştiren modern anlayışın karşısında yer almaktadır. Böylece mümin sadece farkındalık kazandığında değil bu bilince ulaşmadığı durumlarda dahi muhtaç ve yoksullar için kendinden bir parçayı ayırmak zorundadır. Zekâtla, yoksul ve güçsüzler, borçlular, köleler, göçe mecbur kalanlar, yeni Müslüman olanların 41 tamamı müslümanların sorumluluğuna verilmektedir. Namazla herkesin eşitliği ilkesi, zekâtla da sosyal adalet ve yoksulluğun giderilmesi prensibi öğretilmektedir. 42 Nimetlere şükür bir müslümanın önde gelen vazifesidir. Şükür dil ile yapılabildiği gibi kendisinde var olan her şeyi ona sahip olmayanlarla paylaşmak şükrün bir çeşididir. Sıhhatin şükrü hastayı gözetmektir, tokluğun şükrü açı doyurmaktır, varlığın şükrü yoksulu giydirmektir, ilmin şükrü bilmeyene öğretmektir. Bu bakımdan üçüncü dünya ülkeleri her alanda şükür icra etme sahaları olarak kabul edilebilir, zira bu sorunların hepsine sahip bulunmaktadırlar. Çevrecilik anlayışında daha az tüketmek, daha az enerji harcamak, daha sade yaşamak çözümleri üretilse de İslam daki ilave elindeki paylaşmak prensibi bu çözüme çok büyük bir katkı yapacaktır. 38 Tuna, Çevreciliğin Teorik Temelleri, s Seyyid Kutup, İslam da Sosyal Adalet, çev. Yaşar Tunagür-Adnan Mansur, İstanbul: Cağaloğlu Yay., 1968, s Osman Eskicioğlu, Çağdaş Vergi Anlayışının İslam Hukuku Açısından Eleştirisi, Basılmamış Kitap, s. 48, Erişim: Eskicioğlu, age., s Eskicioğlu, age., s. 50.

16 Biyoçeşitlilik - Diğer Canlılar: Allah güzeldir, güzelliği sever. 43 Hadis-i şerifi bütün İslam düşünce ve hayatına tesir etmiş, bu söz hürmetine İslam güzel sanatları ortaya çıkmıştır. Güzelliğin çevreye tezahürü ise bahçelerdir. Endülüs ve Osmanlı bahçeleri bu sahada değerlendirmeye en layık örneklerdir. Bahçecilik kültürü her toplumun egemen düşüncesine göre gelişmiş sahalardan biridir. Batılı bahçeler günümüzde ülkemizde de benzerleri görüldüğü üzere son derece muntazam bir düzene sahip olduğu gibi mevsimine göre çiçek veren çiçekler ve bitkilerle doludur. İslam mutasavvıfları Rasulullah Efendimizin tavsiyesine uyarak eşyayı yaradılış gayesinin dışında kullanmamaya dikkat etmişlerdir. Bununla birlikte gerekmedikçe hiçbir şeyi ait olduğu yerden bir başka yere nakletmemeye de özen göstermişlerdir. 44 İslam dininin bir taşı bile gereksiz yere yerinden oynatmaya müsaade etmemesi müminlerde yerdeki bir çakıl taşını tekmelemekten kaçınmaya kadar varmıştır. 45 Sufilerin önderlerinden Bayezid-i Bistamî Hazretlerinden nakledilen şu hadise dikkate şayandır: Bir Hac yolculuğu sırasında Hemedan şehrine uğrayan Beyazıt-ı Bestamî oradan bir çiçek tohumu aldı ve devesine binip Bestam'a geldi. Çiçek tohumunu çıkarmak için torbasını açtığında içine bir kaç karıncanın girmiş olduğunu gördü. Bunları Hemedan dan getirdiğini düşünerek Böyle çalışkan bir mahluku vatanından ayırmaya benim hakkım yok. diyerek, kilometrelerce yolu geri dönerek karıncaları yurtlarına iade etti. 46 Osmanlı bahçeleri de dünyaca ünlüdür. Ama onlarda mutlak bir düzenden ziyade tıpkı mimaride görüldüğü gibi ortama ve var olana bir uyum görülür, bu uyumda da büyük bir saygının izleri teşhis edilir. Osmanlı bahçelerinde güller, laleler ve meyve ağaçları ile bezenmiş yerel bitkiler vardır. Havuzlar vardır ama batılı örneklerinde olduğu gibi berrak ve çağıldayan değil, içinde yaşayan canlıların güvenlik ve savunma güdülerini zayıflatmayacak biçimde durgun ve biraz da bulanıktır. Osmanlı bahçeleri bahçe ve avluları ile suyu bol bir yerde kurulmuş, meyve ağaçları ve çiçeklerle dolu, çeşmelerle bezenmiş cennete benzetilerek tasarlanmışlardır. 47 Osmanlıların gül kokusuna ve güle, dolaysıyla gülzârlara olan tutkusu menşeini Peygamber terinin gül koktuğu bilgisine dayandırır. Müslüman bakış açısı güzelleştirmeyi bile güzelleştirilecek olanın tabiatına uygun biçimde yapmayı tercih eder, bozmaz ve yeniden inşa etmez, sadece biçim verir, estetik katar. Tabiatın tabiatına gösterilen bu saygı, ekolojik dengeyi sağlayan biyo çeşitliliğin devamını sağlayan en önemli unsurdur. Zira ekosistemin varlığını sürdürebilmesi barındırdığı bütün canlıların varlığını sürdürebilmesine bağlıdır. 48 " (Bak gör) semayı; onu, O yükseltti ve (her şeyde) ölçü (ve denge)yi koydu. (Hak ve adalete ait) ölçüde taşkınlık (haksızlık) etmeyin!" 49 ayeti bir ihtar ve tehdit içermektedir. Dengeyi bozmak geri dönüşü mümkün olmayan tahribat ve değişikliğe sebep olabilecektir. Bu sebeple endemik bitki türleri ve nesli tükenen hayvanların varlığı önemlidir. Her bir tükenen cins, Allah ın yarattığı denge içerisinde kendisine ait yeri terk etmiş demektir. Tabiatı 43 Müslim, İmân, Sema Özdemir, Sufi Düşünceye Göre Çevre Bilincinin Ontolojik Temelleri, Çevre ve Ahlak Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, 2014, s Yücer-Yılmaz, age., s Ferideddin Attar, TEzkiretü l-evliya, çev. Süleyman Uludağ, İstanbul: Erdem Yay., 1984, s Sühendan Arıkan, Evliya Çelebi Seyahatnamesine Göre İstanbul ve Bursa daki Bahçe ve Meralar, Çevre ve Ahlak Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, 2014, s Tuna, Çevreciliğin Teorik Temelleri, s Rahman 55/7-8

17 zarar görmüş çevre barındırdığı bitki ve hayvan türlerini kaybeder, yeni türler ortaya çıkar. Bu da değiştirilmiş bitki ve canlı dengesi ile fıtratı bozulmuş ve başkalaşmış bir tabiat demektir. Başka bir tabiat başka bir bitki örtüsü başka bir iklim demektir. Kıt Kaynak: Su İklim değişiklikleri, küresel ısınma gibi sorunların da dâhil olduğu birçok karmaşık sebebin yol açtığı kuraklık ve çölleşme İslam ın duyarlı olduğu konulardandır. İslam soruna sebep olan şartların düzeltilmesinin yanı sıra sınırlı kaynakları doğru kullanma bilinci üzerinde de durur, su tüketimini en aza indirmenin yollarını gösterir. Suyun az bulunduğu bir beldede nazil olan İslam Dini nin su ile yakın ilişkisi, onu günlük ibadet hayatının bir zorunluluğu sayması dikkat çekicidir. Müslümanlar beş vakit namazlarını su ile abdest alarak kılmalıdırlar, bütün ibadetlerinin kabulü için ise genel bir temizlik olan gusle ihtiyaçları vardır. Buna rağmen suyun dikkatli ve ölçülü harcanması gerekir. Hz. Peygamber (a.s) abdest alırken bile gereğinden fazla su kullanılmasını mekruh saymıştır. Konuyla ilgili olarak nakledilen bir hadis şöyledir: Sa d abdest alırken Hz. Peygamber(SAV) çıka geldi. Onun çok su kullanarak abdest aldığını görünce: Bu israf da ne? diye müdahale etti. Sa d ın: Abdestte israf olur mu? diye sorması üzerine Resulullah (SAV) şu açıklamayı yaptı: Evet, akmakta olan bir nehir kenarında olsanız da. 50 İçme ve kullanım suyunun temizliği meselesi günümüz çevre sorunlarının en önemlilerinden biridir. Dünyada 2 milyar insan temiz içme suyuna erişememektedir. 51 Elbette bu insan eli ile yapılmış bir kirliliktir. İçme suyu havzalarında inşa edilen yapılar, havzaların kirletici unsurlardan korunmaması bu sorunun başlıca sebebidir. Esasında bu konu Hz. Peygamber in (a.s) zamanından su yokluğu sebebiyle bir sorundu. Bu yüzden suyun nasıl ve ne ölçüde kullanılacağına dair pek çok hadis-i şerif varid olmuş, Resulullah bu hususta önemli uyarılar ve kurallar getirmiştir. Hz. Peygamber (a.s) su alınan kuyuların, pislikten korunmasını emretmiş, mesela kuyuların etrafından 25 zira lık bir mesafenin (yaklaşık 20 m.) yasak bölge olması gerektiğini belirtilmiştir. Yine bu cümleden olmak üzere, hayvan ağıllarının içme suyu kuyularına 40 zira (yaklaşık 35 m. ) dan daha yakın olmamasını emretmiştir. 52 Ayrıca O, su kaynaklarına, nehir kenarlarına büyük abdest bozmayı; akan ve durgun sulara küçük abdest bozmayı yasaklamıştır. 53 O, kurbanını şehrin içinde ötede beride değil, hayvan kesim yerlerinde (Menhar ve Musallâ) kesilmesini tavsiye etmiştir. 54 O dönemin kirletici unsurlarını teker teker sayan, yine o devre ait riskli durumları bertaraf etmeyi emreden Allah Resulünün bu tavsiyelerinden hareketle şunları söylemek mümkündür: Dere, nehir, ırmak veya çay ve benzeri akarsulara; su birikintisi, havuz, gölet, baraj, göl, deniz, okyanus gibi durgun sulara şehir ve sanayii atık sularının akıtılmaması, zorunlu ise arıtıldıktan sonra uygun şartlarda bu kanalların bağlanması gerekir ve bu dinî bir sorumluluktur. 55 Allah Resulünün sınırlamalarında yer altı sularının korunmasının da gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre sadece insan atıkları ile değil kimyasal üretim ve benzeri yollarla yer üstü ve yer altı sularının kimyevî, radyoaktif ve zehirli maddelerle kirletilmemesi gerekir. 50 Ahmed b. Hanbel, Müsned, haz: Rıfat Oral-Süleyman Sarı, Konya: Ensar Yay., 2003, II, Cemal Zehir, Sorularla Su Problemleri, Gebze İleri teknoloji Enstitüsü e-bülten, Erişim: Armağan, age., s Hüseyin Akyüz, Çevre Dostu Bir Elçi: Hz. Muhammed, Çevre ve Ahlak Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, 2014, s Akyüz, age., s Talat Sakallı, Hz. Peygamberin Evrensel Mesajındaki Çevre Bilincine Güncel bir Bakış, Çevre ve Ahlak Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, 2014, s. 85.

18 Kimyevi atıklar gibi ambalajlar da durgun veya akarsuya atılmamalı, yer altı sularını kirlettiği dikkate alınarak toprağa gömülmemelidir. Bu atıkların yakılması hava kirliliğine yol açacağı için özel şartlarda imha yoluna gidilmelidir. Benzeri kirlilik potansiyeline sahip hastane atıklarının da aynı özenle imhası gereklidir. Bahsi geçen kirleticiler hadis-i şerifler kapsamında yer alan su kaynak ve havzalarına yaklaştırılması yasaklanan kirleticilerdir. Çöp depolama tesislerinin, su havzalarına inşa edilmemesini de yine aynı nebevî yasak çerçevesinde değerlendirilmelidir. Zararı suya, havaya, toprağa, insan, hayvan ve bitkilere dokunan, cansız maddeleri bile tahrip eden kimyasal ve nükleer silahların savaş söz konusu olduğunda dahi kullanılması bu nebevî yasak kapsamında ele alınmalıdır. 56 Ormansızlaşma-Ağaçlandırma Hz. Peygamberin (a.s) Mekke den Medine ye hicreti sadece Müslümanları dönüştürmekle kalmamıştır. Bu göç, Medine için de büyük bir değişimin başlangıcı demektir. Medine bu tarih itibariyle başlayan ağaçlandırma faaliyetleriyle çehresini yeşillendirmiştir. Kendisi ağaç diktiği gibi Müslümanlara da ağaç dikmelerini tavsiye etmiştir. Hürriyetini elde edebilmek için üç yüz-beş yüz fidan dikmek zorunda kalan Selmân-ı Fârisî ye yardım ederek katıldığı ağaçlandırma faaliyeti tarihte çölde yapılan en kapsamlı ağaç dikme kampanyası kabul edilebilir. 57 Medine yakınlarındaki Zureybu't-Tâvil ismiyle bilinen alanın ormanlaştırılması için çaba göstermiştir. Hz. Peygamber (a.s), Zûkard Gazvesi nden dönerken, Zureybut-Tavîl mevkiine gelince, Ensârdan Benî Hârise ler: Ey Allah ın Rasûlü! Burası bizim deve ve koyunlarımızın otlağıdır, kadınlarımızın dolaşma için çıktığı yerlerdir dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s): Kim buradan bir ağaç kesecek olursa, onun karşılığı olmak üzere bir ağaç diksin! diye emretti. Bu emir üzerine ağaçlar dikildi ve bir orman meydana geldi. 58 Hz. Peygamber'in (a.s) ağaç dikmeyi ve ziraatı teşvik ettiğine dair pek çok hadis bulunmaktadır. Ayrıca sadece ağaç dikmeyi değil, kesilen ağaçlarına yerine iki misli ağaç dikilmesini şart koşmuştur. Şöyle buyurmuştur: "Hiçbir Müslüman bir meyve fidanı dikmez ki, ondan her yenen; -hatta- kuşların ve canavarların yediği ve birisinin o fidandan noksanlaştırıp aldığı her şey o fidan sahibi için bir sadaka olmasın" buyurmuştur. 59 Resulullah Efendimizin sünneti üzere genişleyen mezarlıklara ağaç dikme geleneği neredeyse bütün İslam şehirlerinin en etkili ağaçlandırma faaliyetidir. Yeşilliğin ölülere bile yararı olduğunu bildiren Hz. Peygamber (a.s) bir defasında iki mezar arasından geçerken bir ağaç fidanı istemiş ve onu iki mezarın arasına dikmiştir. Bu davranışının sebebi kendisine sorulduğunda ise, yeşilliğin devam ettiği sürece onların azabının hafifleyeceğini belirtmiştir. 60 Zorunluluk durumlarında ağaç kesmek kaçınılmaz olduğunda da Allah Resulünün ifrattan kaçındığı, ancak gerektiği yerlerde ve miktarda ağaç kesilmesine müsaade ettiği görülmektedir. (O hainlik yapan Yahudilerin yurtlarında kendilerine siper edindikleri) herhangi bir hurma ağacını (ne zaman) kestiniz veya onu (kesmeyip) kökleri üzerinde (olduğu gibi) bıraktınızsa, (hep) Allah ın izniyledir ve (bu izin) yoldan çıkanları rezil etmek içindir. (Yoksa öfke veya keyfinize göre kesemezsiniz.)" 61 Bu ayette belirtildiği üzere savaş gibi fevkalade durumlarda bile, ağaçların tamamen değil ancak bir kısmının kesilebilmesi de Allah ın iznine tabi kılınmaktadır. 56 Sakallı, age., s Akyüz, age., s Akyüz, age., s Müslim, Musagât, Müslim, Taharet, Haşr 59/5.

19 Kirlilik ve Atık Üretme İslamda esas olan temizliktir ve Allah, pis ve murdar şeyleri haram kılar. 62 Bununla birlikte Allah pâk ve naziftir, pâklık ve nezafeti sever; kerim ve cömerttir, kerem ve cömertliği sever. 63 Öyle ise Müslümanlar avlularını ve herkesin kullanımına açık boş sahaları temiz tutmalıdır. 64 Temizliği imanın bir parçası kabul eden Resulullah ise kirliliği önleyici türlü tedbirler öne sürmekte ve uyarılarda bulunmaktadır. Zira önemli temizlemek değil kirletmemektir. Günümüzde özellikle ülkemizde çokça görülen kirli bir alışkanlık olarak yere gömülmeyen tükürük Allah Resulünün nazarında ümmetinin kötü amellerinden biridir. 65 Yine Hz. Peygamber (a.s) ferdi bir yanlışlığın toplumsal huzura zarar veren boyutuna dikkat çekerek şöyle buyurur: Lanete uğramışlardan olmaktan sakının Ashap: Bunlar da kim, ey Allah ın Rasulü? diye sorunca, Resulullah(sav) açıklar: Halkın gelip geçtiği yollarla, gölgelendikleri (kuytu) yerlerde abdest bozanlardır. 66 Bu çerçevede yolları, parkları, yaşam ve dinlenme alanlarını kirletmek, insanların gelip geçtiği yerlere çöpleri, ambalaj atıklarını bırakmak, insanları rahatsız edecek herhangi bir maddeyi atmak atık olmasa bile men edilmiştir. Hz. Peygamber (a.s) insanların ortak kullanım alanlarının ve yollarının kirletilmesini lanetin bir gerekçesi olarak nitelendirmiştir. 67 Kur an-ı Kerim de çevreyle ilgili meseleleri içeren, çevreye nasıl muamele edileceğini içeren ve bu manada yol gösterici olan yaklaşık 500 ayet olduğu belirtilmektedir. 68 Bunlardan bir tanesi insanın kirleten yönüne dikkat çektiği belirtilen O halde (Resûlüm! Bir ön alamet olarak) göğün apaçık bir duman getireceği günü gözetle. (O duman bütün) insanları saracaktır. Bu acıklı bir azaptır. 69 Ayetinin günümüzdeki hava kirliliğini tarif ettiği düşünülmektedir. 70 Hz. Peygamberin (a.s) şehircilik görüşlerinden biri olan, Müslümanları inşa edecekleri binanın boyunu, komşusunun binasından daha yüksek yapmama konusundaki uyarısı aslında başka bir amaca da hizmet etmektedir. İzni olmadıkça binanı onun binasından yüksek yapıp rüzgârına mani olmaman Hadisinde geçen rüzgâr sözcüğünün kapsamını geniş manada düşünülecek olursa kastedilenin hadisten komşunun manzarası ve güneşini engellemeyecek evler inşa etmenin yanında rüzgârın engellenmemesi ve binalar arasında hava akımının sağlanması için yapılmış bir uyarı olduğu görülür. 71 Evlerin bahsedildiği biçimde yapılması halinde taze ve temiz havanın dolaşımı sağlanacak, kirli havanın birikmesi ve yığılmasına da engel olunabilecektir. Dolayısıyla İslam canlıların teneffüs ettiği havanın da insan eliyle insanın menfaati doğrultusunda kirletilmesine de karşı çıkar. Müslümanın temizlik fikrine göre kirlilik ister çevre ile alakalı, ister içtimai ve ferdi olsun sakınılması gereken bir derttir. Bu durumu şu hadis-i şerif özetlemektedir: Allah ım pislikten ve pislenmekten sana sığınırım Araf, 7/ İbnü l-kayyim el-cevziyye, et-tıb bu n-nebevî, çev: Abdülvehhab Öztürk, Ankara: Kahraman Yay., 2013, s Akyüz, age., s Müslim, Mesacid, Müslim, Taharet, Müslim, Taharet, E.Ruhi Fığlalı, Çağımızda İtikadi İslam Mezhepleri, İstanbul: Şa-To Yay., 2001, s Duhan 44/ Armağan, age., s Akyüz, age, s Buhari, Vudu, 9.

20 Şehircilik Hz. Peygamber in (a.s) Medine ye gelişi ile şehrin yapısı da bundan etkilemiştir. Esasında bu etkileşim, daha sonra kurulacak bütün İslam şehirlerinin ana yapısını oluşturacak ilk oluşumdur. Özellikle Cuma namazının bütün cemaati alabilecek büyük mescitlerde kılınması gerekliliği ile insanların bu yapıların etrafında toplanması şehirleşmenin hızlanmasını sağlamıştır. 73 Şehrin sosyal, idari ve eğitim merkezleri ise yine mescidler ve camilerdir. 74 Şehir kapsamındaki diğer bütün organizasyonlar caminin etrafında şekillenmiştir. İlk İslam şehri olarak Medine daha sonra kurulacak şehirler için bir örnek teşkil etmiştir. İslam mimarisinin de en önemli eserleri ve şehrin sembolleri 75 olan mescit ve camii mimarisi Allah ın mescitlerini ancak Allah a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, (İslâm a uygun yaşamak için) Allah tan başkasından korkmayan kimseler mâmur eder. (Onları yapar, cemaat ve âlimlerle şenlendirir)ler. İşte, onların doğru yola erenlerden olmaları umulur. 76 ayet-i kerimesinin belirttiği mamuriyet ölçüsüne göre inşa edilmişlerdir. Bu ilahi emir ve insana ilka ettiği gönül ve fikir zenginliği dünya mimari tarihinin şaheserlerinin vücuduna vesile olmuştur. İnsani ve ilahî değerler yapı malzemelerine tesir ederek güzelleştirmiş, taşın, toprağın ve ahşabın tesirleri ise insanı dönüştürmüş, böylece mimari toplumu inşa eden fonksiyonunu icra etmiştir. 77 İslam şehirlerinin plansız bir yapıya sahip olduğu ve düzensizliğin hâkim olduğu sıklıkla ifade edilir. 78 Bu durum İslam düşünürleri tarafından toplumsal ve iktisadi hayata müdahale etmemenin savunulmasından dolayıdır. İslam ın toplumsal düzenlemelere beşeri müdahaleyi hoş görmemesi bunun ilahi amaca karşı işlenmiş bir cürüm olarak görülmesindendir. 79 Şehirlerin insanların birbirlerinin haklarını gözeterek, kendi özgürlük sınırları içinde kalma şartı ile gelişmesi, şehre kendine özgü bir kişilik kazandırmıştır. Izgara modeli ile cetvelle çizilmiş gibi tamamen insan kontrolü ve tahakkümü ile inşa edilmiş şehirlerin en büyük ve görkemlilerinden bile bunu görmek mümkün değildir. 80 Müslümanlar tarihleri boyunca kendi inanç ve kültürlerine ve coğrafi yapı ve iklime göre şekillenmiş, tabiata ve inanca tabi olarak özgürleştirilmiş şehirlerde yaşamışlardır. Yeryüzü şekillerini hiçe sayarak, önlerine çıkan dağları, nehirleri, ormanları amansızca yok ederek 81 tabiatı nötralize eden 82 Protestan benlik ve mekan dili ızgara biçimi 83 İslam şehirlerinin kabullenemeyeceği kadar çok müdahale içermektedir. Medine nin şehirleşmesinde Hz. Peygamber in (a.s) şehir hayatına dair önerileri belirleyici unsurlar olmuş bu öneriler tarih boyunca İslam şehirlerinde gözlenen niteliklere dönüşmüşlerdir. Resulullah ın mesken siyasetini fuzulî inşaatın yasak olması prensibi ile başlatmak mümkündür. Şöyle buyurmuştur: İhtiyaç fazlası her bina, sahibinin üzerinde bir vebaldir. 84 Evlerin niteliği ise herkese yeterli genişlikte bir ev olarak ifade edilebilir Mustafa Demir, Türk İslam Medeniyetlerinde Şehirleşme, İslami Araştırmalar Dergisi, 2003, XVI, sy. 1, s Halil İnalcık, İstanbul Bir İslam Şehri, çev. İbrahim Kalın,, s Erişim: İnalcık, age., s Tevbe 9/ Mehmet Yılmaz, İslam da Mimar ve Şehir, s Erişim: İnalcık, age., s İnalcık, age., s Izgara Plan, s. 70, Erişim: Izgara Plan, s Izgara Plan, s Izgara Plan, s Ebû Dâvud, Edeb 156,157.

21 Resulullah ın bu konudaki önerileri de İslam ın ifrat ve tefrit arası iktisat anlayışını göstermektedir. İhtiyaçtan fazlasını, nicelik ve nitelik bazında hoş karşılamamıştır. İlk İslam şehrinin yolları da Peygamberi önerilerle düzenlenmiş, sokakların yüklü iki devenin karşılaştıklarında birbirlerine değmeden rahatlıkla geçebilecekleri genişlikte (7 zira') olması temin edilmiştir. 86 Yol üzerinde bulunan ve insanlara eziyet veren şeylerin de yoldan kaldırılması ve uzaklaştırılması emri ise en bilinen şehircilik kurallarından birdir. 87 Bu bağlamda yollara atılmış olan sivri ve kesici maddeleri, araçlara zarar veren maddeleri, taş ve benzeri engelleri yollara koymamak; mükâfatlara nail olma sebebi kabul edilmiştir. Bunun yanında yolları inşa etmekle sorumlu olanların işlerini doğru ve tam olarak yapmamaları, kullanıcıların uygunsuz yer ve biçimde yol kenarlarına araç park etmeleri ve trafik kurallarına riayet etmemeleri gibi uygulamaları da kul hakkına müdahale sayılabilir. Yol kenarlarına oturmak İslam şehri düzeninde men edilmiştir. Hz. Peygamber (a.s) Yolların kenarlarına oturmaktan sakınınız buyurdular. Sahabe, Ey Allah ın Rasulü!, ihtiyaçlarımızın bir kısmını buralarda görüyoruz, buralarda oturmaktan başka çaremiz yok. Yol kenarları bizim meclislerimiz, oturup sohbet etmek durumunda olduğumuz yerlerimizdir, oralarda biz meselelerimizi görüşürüz sözleri ile bu konuda izin istediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s): Mutlaka oturmanız gerekiyorsa, o halde yolun hakkını veriniz buyurdular. Sahabe Ya Resulullah, yolun hakkı nedir? diye sorunca Hz. Peygamber (a.s): Gözüne sahip olmak (kötü gözle bakmamak, harama bakmamak), halka eziyet vermekten kaçınmak, selam verenin selamını almak, iyiliği emredip kötülüğü yasaklamaktır buyurdular. 88 Bu hadisten yola çıkarak ev ve dükkân sahiplerinin yaya ve vasıtaların geçişini güçleştirecek, yolu daraltacak, trafiği aksatacak şekilde yol kenarlarında oturmaları, yollara eşya koymaları, bir şeyler dökmeleri, inşaat malzemeleri ile geçenleri risk altında bırakmaları gibi şeyler de yol hakkından sayılabilir. 89 Hayvanların Korunması: İslam hayvanları her türlü zarardan korumanın ötesinde bir hassasiyete sahiptir. Hayvanlara eziyet etmek de onlara lanet etmek de yasaklanmıştır. Hz. Peygamber (a.s.), bir kadının yolculuk esnasında dişi bir deveye lanet etmesini işitti. Hz. Peygamber (a.s.) hayvana lanet etmeyi bırak diyerek o kadını azarladı. 90 Bir hayvanın sahibi onu yedirmekle ve o hastalandığında onu tedavi etmekle sorumludur. Bundan dolayı Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: Allah bir kadını cezalandırdı, çünkü o, bir kediyi açlıktan ölene kadar hapsetmişti. O kadın kediyi ne yedirdi ne de onun kendi yiyeceğini almasına izin verdi. 91 Müslümanların hayvanlara aşırı yük yüklemesi men edilmiştir. Zira Allah insanın bir hayvana acı çektirmesini de yasaklamıştır. İnsan bir hayvanı onun yavrusuna zarar verebilecek tarzda veya zamanda sütünü sağamaz. Bu durum yavruların hakkını ihlaldir. İneği sağacak kişi hayvanın canını yakmamak için tırnaklarını kesmelidir. Arı kovanından bal alan kişi arılara da hak ayırmalı ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalıdır. Binek olarak kullanılan 85 İbrahim Canan, Hz. Peygamber in Mesken Telakkisi, Şehir ve Yerel Yönetimler, (Ed.: Vecdi Akyüz-Seyfeddin Ünlü), İstanbul, 1996, I, Buhari, Mezalim, Sünen-i Ebû Dâvud, Edeb 159,160; 88 Müslim, Selam, Muhammed Aydın, Kur an ve Sünneti Göre İnsanların Bozgunculuklarının Çevreye Etkileri (Çevre Bağlamında Yol Hakkı başlığı ve devamı), Çevre ve Din Sempozyumu, İstanbul, 2008, I, , 90 Mevil Y. İzzeddin, İslamî Ahlak Ve Çevre, Kelam Araştırmaları, 2012, 10:2, s Buhari, Enbiya, 54

22 hayvanların sırtlarında uzun süre beklenilmemesi, fıtrî vazifelerinin dışında kullanılmamaları, dövüştürülmemesi, hayvanların hedef ittihaz edinerek atış yapılmaması da önemle üzerinde durulan konulardır. 92 Bir rivayette Hz. Peygamberin (a.s.) Rabbim bu adama sor beni boş yere ne diye öldürdü! 93 dediği bildirilmiştir. Bu hadisten hareketle haksız yere bir hayvanın öldürülmemesi, özellikle eziyet ve işkence ile öldürülmesi yasaklanmış, yüzlerine vurulmaması, zararlı hayvanları öldürürken bile eziyet çektirilmemesi istenmiştir. 94 "Kesilene merhamet edene, Allah Kıyamet günü rahmet eder" müjdesini veren Allah Resulü hayvanı keserken bile ona merhamet edilmesini, şefkatli olunmasını emretmiştir. Koyun, keçi ve diğer hayvanları yemenin dışında bir amaçla kesmeyin, telef etmeyin 95 emri ile ancak ihtiyaç miktarınca avlanmaya izin veren İslam dini ile 1889 da Kraliyet Kuşları Koruma Birliği nin 96 kurulmasına yol açacak kadar aşırı avlanan batılı halkın avcılığı bir spor haline dönüştürmesi arasındaki algı farkı ortadadır. Muasırları insan haklarından habersiz durumdayken, İslam Peygamberinin öğütleri doğrultusunda Müslümanlar hayvan haklarından söz ediyorlardı. İnsan hayvan ilişkisinin en güzel örnekleri Osmanlı toplumunda görülmektedir. Kuşlara hizmet ve birlikte yaşamın en güzel örneği Kuşevleri inşa ediliyor, Guraba-i Laklakan benzeri hasta ve güçsüz hayvanları koruma vakıfları inşa ediliyordu. TASAVVUF DÜŞÜNCESİNDE TABİAT Sûfîler, ilk zamanlardan itibaren hayatın anlamı, âlem ve içindekilerin mahiyeti ve değeri, insanın âlemle ilişkisi hakkında düşünmüş ve çeşitli yorumlar getirmişlerdir. Bu yorumların içinde tabiat ve öğelerine dair düşünceler önemli bir yer tutar. Yedi (kat) gök, yer ve onların içindekiler O nu tesbih eder. O na, hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat (siz) onların tesbihlerini anlayamazsınız. Doğrusu O, halîmdir (cezaya acele etmez ve) çok bağışlayıcıdır. 97 Ayeti varlıkların yaratıcı ile olan ilişkisinin onlara kattığı hususiyeti izah etmektedir. Zikir ve tesbih etme kabiliyeti varlıklarda şuur ve bilinç delilleri olarak kabul edilmiş böylece tabiatın cansız değil, canlı ve anlamlı olduğu fikri ortaya çıkmıştır. 98 Derin ekoloji olarak tanımlanan insan ile tabiat ilişkisini derinlemesine inceleyerek tabiatın değerinin kendinden olduğu fikri 99 mutasavvıflarda daha üst bir seviyede algılanır. Var olan her şeyin Allah ı zikir üzere bulunduğu düşüncesinden hareketle tabiat kutsallık atfedilen bir mertebeye yükseltilmiştir. Hüseyin Hamevî dervişlerini çiçek toplamaya gönderir. Eşref-i Rumi Hazretleri de mürşidinin isteği üzerine gider ama kuru bir menekşeden aşka bir şey getirmez. Hamevî sebebini sorduğunda Sultanım hangi menekşenin başına varsam bana Allah hakkı için beni koparma, tesbihimden beni ayırma diye yalvardığını duydum. Sonunda işte şu zikir ve tesbihi tükenmiş menekşeyi buldum der. 100 Benzeri olayları anlatan pek çok derviş menkıbesi bulunmaktadır. Allah kâinatla konuşur ve onları canlı varlıklar gibi muhatap kabul ederek der: Sonra (iradesi), bir duman (gaz) halinde olan göğe yöneldi. Ona ve yeryüzüne: İkiniz de isteseniz 92 Fatih Erkeçoğlu, Hz. Peygamber ve Çevre Bilinci, Çevre ve Ahlak Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, 2014, s Ekrem Demirli, İbnü'l-Arabi'nin Alem ve Tabiat Görüşü, Erişim: Erkeçoğlu, age., s Akyüz, age., s Mazlum, age., s İsra 17/ Demirli, age. 99 Mazlum, age., s Yücer-Yılmaz, s. 328.

23 de istemeseniz de (bir düzen ve uyum içinde var olup hükmüme) gelin. buyurdu. Onlar da: İsteyerek geldik. derler. 101 Varlıkların yaradılışı sırasında Allah Teala nın kün yani ol emri verildiği anda bu emre tabi olan varlıklar zuhur etmişlerdir. Son devir mutasavvıflarından Prof. Dr. M. Es ad Coşan müslümanın çevre ve tabiatla olan ilişkisine hem tasavvufi anlamda dikkat çekmiş hem de modern anlamda çevre anlayışını dile getirmiş aktif çevreci hareketler başlatmıştır. Kendisi Müslümanların temizliğe verdiği önemi izah ederken tasavvufi kavramları kullanır: Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu; "Yâ Âişe! Şu iki elbiseyi yıka! Bilmez misin ki elbise kirlendiği zaman tesbihi biter." Temizken tesbih eder, kirlendiği zaman tesbihi biter. Öyleyse Müslüman temiz giyinmeli ki kalbi ve azaları gibi elbisesi de tesbih etsin. "Evdeki pislik, süprüntü bereketi giderir, rızkı azaltır." 102 Ve "Bir insan secde ettiği zaman, secde ettiği mahal yedi kat yerin altına kadar temizlenir." Hadis-i şerifleri mutasavvıfların zahiri ve batıni temizliği bir arada yorumlamalarını sağlamıştır. Mekanın ve yerin temizliğinin ancak ibadetlerle sağlanabileceğini beyan etmişlerdir. O halde bir yerin temizliği ibadetledir. Bir mekânın temizliği sadece maddî ölçülerle ölçülemez. Maddî ölçülerle temiz olduğu halde mânevî yönden pis kabul edilen mekanlar vardır. Bu yerlerin temizliği ve güzelliği cami, tekke gibi kutsal yapılar ve iman ve irfan gibi değerlerle ziynetlendirilerek temin edilebilir. Hem etken hem de etkileyen konumları ile mekân ve insan ilişkisi, dönüştüren ve değiştiren bir dinamiğe sahiptir. İnsanlar mekânları inşa eder gibi görünse de zaman içinde ve yavaşça mekânlar da insanları dönüştürürler. İnsanların ruh ve gönül dünyalarını yansıtan mekânların içinde yaşayanlarla irtibatına, kültürümüzde bir darb-ı mesel olan "Şeref-ül mekân bil mekîn" (Mekanın şerefi oturanlar iledir) sözü ile dikkat çekilmiştir. O halde mekânların temizliği de içinde barınan insanların temizliği ile mümkündür ki bahsi geçen temizlik ahlakidir. Ahlâk kirliliği, ahlaki bozukluk, fesat veya dejenerasyon mekan kirliliğine yol açan en mühim saiktir. Zira ahlaki kirlilik içsel bir mesele gibi görünse de bozukluğu ve biçimsizliği, aynı nitelikleri haiz mimari anlayışı ve çevre tahribatı ile kendini gösterecektir. Bu ciddi çevre sorununun kaynağından çözümlenmesinin çaresi tasavvuftur. 103 Tabiata, havaya, suya, toprağa, ağaca, çiçeğe, yapıya, anıta, kıra, köye, kente, tarlaya, bahçeye, yola, dağa, denize karşı sorumluluk sahibi olmak İslam ahlakı olarak sayılmıştır. Tasavvufun adabı, insanlığın gereği tabiata sevgili ve saygılı olmaktır. Halifetullah ancak böyle olunabilir. Her yönden, her şeye, her mahluka sevgiyle yaklaşmak, fayda götürüp, menfaat sağlamak, yararlı, olumlu, ılımlı, verimli, sevimli olmak İslamın özü, tasavvufun ilk şartıdır. 101 Fussilet, 41/ M. Es ad Coşan, Çevre Anlayışımız, Erişim: M. Es ad Coşan, Çevre Anlayışımız, Erişim: M. Es ad Coşan, Başmakaleler, İstanbul: Server İletişim, 2008, III, s

24 2) ÇEVRE ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ TÜRKİYE'DE ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ÇED: Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesi ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalardır. ÇED, ülkemizde 7 Şubat 1993 tarihinden beri uygulanmaktadır. İlk ÇED Yönetmeliği tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik çeşitli yıllarda revize edilmiştir. Gerçekleştirilmesi planlanan projeler için halen tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği hükümleri uygulanmaktadır. Söz konusu yönetmelik 19/12/2009 tarihli ve sayılı, 14/4/2011 tarihli ve sayılı, 30/6/2011 tarihli ve sayılı, 5/4/2013 tarihli ve sayılı Resmi Gazetelerde yayımlanan yönetmelikler ile revize edilmiştir. Türkiye de ÇED in uygulanmasında yetkili merci Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü dür. Çevresel Etki Değerlendirmesi Süreci Gerçekleştirilmesi planlanan projenin çevresel etki değerlendirmesinin yapılması için tarih ve sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 8. ve 16. maddelerinde belirtilen başvuru ile başlayan ve işletme sonrası çalışmaların uygun hale geldiğinin belirlenmesi ile sona eren süreçtir. EK-1 Süreci Yönetmelik EK-1 Listesinde yer alan faaliyetleri ve EK-2 listesinden Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir kararı verilen faaliyetleri kapsar. Çevresel etki değerlendirmesi başvuru dosyası Başvuru dosyası Yönetmeliğin EK-III ünde yer alan Genel Format (gerçekleştirilmesi planlanan, yönetmeliğin EK-I listesinde yer alan projelerin özelliklerini, yerini, olası etkilerini ve öngörülen önlemleri içeren, projenin genel boyutları ile tanıtıldığı format) esas alınarak hazırlanır. Hazırlanan dosya Bakanlığa sunulur. Bakanlıkça uygunluk yönünden 3 gün içerisinde incelenen dosyanın bir örneği halka duyurulmak üzere Valiliğe gönderilir. İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) Proje için verilecek özel formatın kapsamını, kriterlerini belirlemek ve bu ilkeler doğrultusunda hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporunu inceleyip değerlendirmek üzere Bakanlık tarafından kurulan komisyondur. Komisyon Bakanlıkça süreci yöneten birim ve ilgili kamu kurum/kuruluşları personelinden oluşur. Halkın Katılımı Toplantısı

25 Halkın katılımı toplantısı, kapsam ve özel format belirleme toplantısından önce halkı proje hakkında bilgilendirmek, projeye ilişkin görüş ve önerilerini almak üzere proje mahallinde yapılan toplantıdır. Toplantının yeri, tarihi ve saati en az 10 gün öncesinden, yerel ve ulusal yayım yapan gazetelerde ilan edilir. (Gazete ilan formatına ulaşmak için tıklayınız.) Toplantı İl Çevre ve Şehircilik Müdürünün veya görevlendireceği bir yetkilinin başkanlığında yapılır. Toplantı tutanağı, bir sureti Valilikte kalmak üzere Bakanlığa gönderilir. Komisyon üyeleri, 8 inci madde de belirlendiği şekilde kendi isteklerine bağlı olarak kapsam belirleme toplantısı öncesinde proje uygulama yerini inceleyebilir; kendilerine iletilen tarihe göre halkın katılımı toplantısına katılabilirler. Halkın katılımı toplantısı çalışmaları ile ilgili sekretarya hizmeti, İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından yürütülür. Çevresel Etki Değerlendirmesi Özel Formatı Kapsam belirleme ve inceleme değerlendirme komisyonu tarafından oluşturulan ve projenin önemli çevresel boyutları göz önüne alınmak suretiyle genel formatta belirtilen ana başlıklar altında ele alınması gereken konuları tanımlayan formattır. Bakanlıkça oluşturulan komisyon toplanarak projeyi değerlendirir. Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporunu kimlerin hazırlayacağını belirler. Halkın katılımı toplantısında belirtilen hususları da dikkate alarak özel formatı 12 iş günü içerisinde hazırlar ve yatırımcıya verir. Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu İncelenmesi Yönetmeliğin EK-1 listesinde yer alan veya Valilikçe Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir kararı verilen bir proje için Komisyonca oluşturulan özel formata göre hazırlanan rapor Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu adını alır. Hazırlanan ÇED Raporu yatırımcı tarafından Bakanlığa sunulur. Bakanlıkça 3 iş günü içerisinde raporun format uygunluğu kontrol edilir. Rapor uygun bulunmamışsa iade edilir. Bakanlıkça uygun bulunan raporun ise, komisyon üye sayısı kadar çoğaltılması yatırımcıya bildirilir. Çoğaltılıp Bakanlığa sunulan rapor, komisyonca yapılacak toplantıda değerlendirmek üzere üyelere gönderilir. Salt çoğunlukla gerçekleştirilen toplantıda yönetmeliğin 12. maddesi çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılır. Çalışmalar tamamlandığında tutanak ile rapor nihai edilir. Halkın Görüşü Nihai rapor 10 iş günü halkın görüşüne açılır. Bu süre içerisinde projeye yönelik olarak halktan gelen görüşler de dikkate alınarak 5 iş günü içerisinde karar verilir. Bakanlıkça Verilen Karar: Çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Kapsam Belirleme ve İnceleme Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde

26 olduğunun saptanması üzerine gerçekleşmesinde sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararıdır. Gerekli izinler alınarak yatırıma başlanmasında sakınca yoktur. Çevresel etki değerlendirmesi olumsuz kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Kapsam Belirleme ve İnceleme Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle uygulanmasında sakınca görüldüğünü belirten Bakanlık kararıdır. Yatırım gerçekleştirilemez tarih ve sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'ne tabi projeler için Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararı alınmadıkça bu projeler hiçbir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. EK-2 Süreci Yönetmelik EK-2 Listesinde yer alan faaliyetleri kapsar. Proje Tanıtım Dosyasının İçeriği Proje tanıtım dosyası (PTD); Seçme Eleme Kriterlerine tabi projelere Çevresel Etki Değerlendirmesi uygulanmasının gerekli olup olmadığının belirlenmesi amacıyla hazırlanan dosyadır. ( EK-IV) Hazırlanan dosya Valiliğe sunulur. Valilik 5 işgünü içinde dosyayı uygunluk yönünden inceler. Valilikçe; uygun bulunan dosya üzerinde 15 işgünü inceleme ve değerlendirme yaparak, 5 işgünü içerisinde karar verir. Valilikçe Verilen Kararlar: Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı: Seçme eleme kriterlerine tabi projelerin önemli çevresel etkilerinin olmadığı ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlanmasına gerek bulunmadığını belirten Valilik kararıdır. Gerekli izinler alınarak yatırıma başlanmasında sakınca yoktur. Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir Kararı: Seçme eleme kriterlerine tabi projelerin çevresel etkilerinin daha detaylı incelenmesi ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlanmasının gerektiğini belirten Valilik kararıdır. Uygulanacak EK-1 prosedürü sonuçlanmadan yatırıma başlanamaz. İzleme ve kontrol Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararı alındıktan sonra, projenin inşaat, işletme ve işletme sonrası aşamalarında, kararın verilmesine esas teşkil eden şartlar doğrultusunda ve çevre değerlerini olumsuz etkilemeyecek biçimde yürütülmesinin sağlanması için yapılan çalışmalardır. Proje sahibi Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararını aldıktan sonra yatırımın başlangıç, inşaat dönemine ilişkin izleme raporlarını Bakanlığa iletmekle yükümlüdür. Proje sahibi Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararını aldıktan sonra projede yapılacak Yönetmeliğe tabii değişiklikleri Valiliğe iletmekle yükümlüdür. Aykırı Uygulamalarda Yapılması Gerekenler

27 Yönetmelik kapsamındaki projelerde; Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararı alınmaksızın başlanan faaliyetler Bakanlıkça, Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararı alınmaksızın başlanan faaliyetler ise mahallin en büyük amiri tarafından süre verilmeksizin durdurulur. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu ya da Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararı alınmadıkça yatırıma ilişkin durdurma kararı kaldırılmaz sayılı Çevre Kanunu'nun ilgili hükümlerine göre işlem tesis edilir. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu ya da Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararı verildikten sonra, proje sahibi tarafından nihai Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyasında taahhüt edilen hususlara uyulmadığının tespit edilmesi durumunda söz konusu taahhütlere uyulması için projeyle ilgili Bakanlıkça/Valilikçe bir defaya mahsus olmak üzere süre verilebilir. Bu süre sonunda taahhüt edilen hususlara uyulmaz ise yatırım durdurulur. Yükümlülükler yerine getirilmedikçe durdurma kararı kaldırılmaz sayılı Çevre Kanunu'nun ilgili hükümlerine göre işlem tesis edilir. İZİN VE LİSANS İŞLEMLERİ Çevre İzni Çevre Kanunu uyarınca alınması gereken; emisyon, deşarj, gürültü kontrol, derin deniz deşarjı ve tehlikeli madde deşarjı konularından en az birini içeren izindir. Çevre Lisansı Atıkların toplanması, geri kazanılması, geri dönüşümü ve bertaraf edilebilmesine ilişkin teknik yeterliliktir. Geçici Faaliyet Belgesi İşletmecinin* çevre izin veya çevre izin ve lisans başvurusu yaptığında, faaliyeti esnasında ilgili mevzuata uygun olarak çalıştığını belgelemesi için Yönetmeliğin 7 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre belirlenecek süreler için tesise verilen belgedir. Yönetmeliğin Ek-1 listesinde yer alan işletmeler için Bakanlık; Ek- 2 listesinde yer alan işletmeler için Valilikler (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri) tarafından verilir. Çevre izin veya çevre izin ve lisansına e-başvuru dosyasının hazırlanması ve sunulması Çevre izin veya çevre izin ve lisansı başvurusu çevre yönetim birimi, istihdam edilen çevre görevlisi ya da Bakanlıkça yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmaları tarafından yapılır. Ek-1 ve Ek-2 listelerinde yer alan işletmeler için çevre izni veya çevre izin ve lisans başvurusu elektronik imza ile elektronik ortamda yetkili mercie yapılır. Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek-2 sinde belirtilen faaliyet ve tesislerin başvuru dosyalarında Ek- 3 te belirtilen bilgi, belge ve raporların sunulması zorunludur. Başvuru dosyasının yetkili mercilere sunulmasından başvurunun sonuçlanmasına kadar olan tüm süreçler ile bilgi, belge ve raporların doğruluğu, mevzuata uygunluğu ve doğacak hukuki sonuçlar konusunda işletmeci ve hizmet satın alımı yoluyla işlemlerin gerçekleştirilmesi durumunda yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firması müteselsilen sorumludur.

28 Çevre izin veya çevre izin ve lisans prosedürüne tabi olan faaliyeti veya tesisi işleten ve mülkiyet hakkı, kiralama veya diğer yasal yetkilerle kullanma hakkına sahip, hukuki olarak sorumlu, gerçek veya tüzel kişiler. Çevre iznine veya çevre izin ve lisansına tabi işletmeler Çevre iznine veya çevre izin ve lisansına tabi işletmeler, çevresel etkilerine göre aşağıdaki biçimde sınıflandırılmıştır. a) Çevreye kirletici etkisi yüksek düzeyde olan işletmeler (Ek-1 Listesi) b) Çevreye kirletici etkisi olan işletmeler (Ek-2 Listesi) Ek-1 ve Ek-2 listelerinde yer alan işletmelerin, çevre izni veya çevre izin ve lisansı alması zorunludur. Çevre İznine veya Çevre İzin ve Lisansına Tabi Olmayan İşletmeler EK-1 ve EK-2 listelerinde yer almayan işletmelerde de çevre izin veya çevre izin ve lisansı kapsamında yer alan ilgili mevzuatta belirtilen esas ve hükümlere uyulması ve emisyon sınır değerlerinin aşılmaması gerekir. Yetkili merci, EK-1 ve EK-2 listelerinde yer almayan ancak ilgili mevzuattaki emisyon sınır değerlerini aşan işletmelerden de çevre izni veya çevre izin ve lisansı alınmasını ister. Çevre İznini veya Çevre İzin ve Lisansını Vermeye Yetkili Merciler Yönetmelik uyarınca verilecek geçici faaliyet belgesi veya çevre izin veya çevre izin ve lisansı; Ek-1 listesinde belirtilen işletmeler için Bakanlık, Ek- 2 listesinde belirtilen işletmeler için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri tarafından verilir. Bakanlık, Ek-1 listesinde yer alan işletmeler için geçici faaliyet belgesi, çevre izni ve çevre izin ve lisansı verme yetkisini Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine devredebilir. Birden fazla tesisi olan işletmelerin çevre izni veya çevre izin ve lisansı işlemleri, işletme adına ve işletmede aynı adreste yer alan entegre tesislerin tümü birlikte değerlendirilerek yürütülür ve sonuçlandırılır. Bir işletme içinde EK-1 ve EK-2 listesine tabi faaliyet veya tesislerin birlikte bulunması halinde söz konusu müracaat Bakanlık tarafından değerlendirilir. Çevre izin veya çevre izin ve lisansına e-başvuru dosyasının hazırlanması ve sunulması Çevre izin veya çevre izin ve lisansı başvurusu çevre yönetim birimi, istihdam edilen çevre görevlisi ya da Bakanlıkça yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmaları tarafından yapılır. Ek-1 ve Ek-2 listelerinde yer alan işletmeler için çevre izni veya çevre izin ve lisans başvurusu elektronik imza ile elektronik ortamda yetkili mercie yapılır. Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek-2 sinde belirtilen faaliyet ve tesislerin başvuru dosyalarında Ek-3 te belirtilen bilgi, belge ve raporların sunulması zorunludur. Başvuru dosyasının yetkili mercilere sunulmasından başvurunun sonuçlanmasına kadar olan tüm süreçler ile bilgi, belge ve raporların doğruluğu, mevzuata uygunluğu ve doğacak hukuki sonuçlar konusunda işletmeci ve hizmet satın alımı yoluyla işlemlerin gerçekleştirilmesi durumunda yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firması müteselsilen sorumludur.

29 Geçici Faaliyet Belgesi Verilmesi EK-1 ve EK-2 listelerinde yer alan işletmeler, yönetmelik 7 inci madde kapsamında geçici faaliyet belgesi için yetkili merciye e-başvuru yapar. Elektronik başvuru dosyasında EK-3A ve EK-3B de belirtilen bilgi, belge ve raporların bulunması zorunludur. Geçici faaliyet belgesi e-başvuru dosyası yetkili merci tarafından otuz gün içerisinde incelenir. Yapılan başvurunun yetkili merci tarafından uygun bulunması durumunda işletmeye, gerekli bilgi, belge ve raporların tamamlanması için bir yıl süreli geçici faaliyet belgesi verilir. Çevre izin veya çevre izin ve lisans başvurusunun değerlendirilmesi ve belgenin düzenlenmesi EK-1 ve EK-2 listelerinde yer alan işletmelerin, geçici faaliyet belgesinin alınmasından itibaren en geç altı ay içerisinde çevre izin veya çevre izin ve lisansının e- başvuru sürecini tamamlamaları zorunludur. Başvuru sürecinin tamamlanması aşamasında, EK-3C de belirtilen bilgi, belge ve raporlar sunulur. Bu süre içinde başvuru tamamlanmaz ise geçici faaliyet belgesi iptal edilir. E-başvuru sürecinin tamamlanmasından sonra, başvuru yetkili merci tarafından seksen gün içerisinde incelenir. Söz konusu e-başvuru dosyasında herhangi bir bilgi, belge ve raporun eksik olmaması ve başvurunun uygun bulunması halinde yetkili merci tarafından, çevre izin veya çevre izin ve lisans belgesi düzenlenerek işletmeciye verilir. Söz konusu e-başvuru dosyasında herhangi bir bilgi, belge ve raporun eksik olması halinde, yetkili merci eksiklikleri işletmeciye ve hizmet satın alımı yoluyla işlemlerin gerçekleştirilmesi durumunda yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmasına bildirir. Bildirim tarihinden itibaren eksikliklerin seksen gün içinde tamamlanarak yetkili mercie gönderilmesi zorunludur. Eksikliklerin giderilmesi durumunda yetkili merci tarafından çevre izin veya çevre izin ve lisans belgesi düzenlenerek işletmeciye verilir. Geçici faaliyet belgesi iptal edilen veya geçici faaliyet belgesinin süresi içerisinde çevre izni veya çevre izin ve lisansını alamayan işletmeler; bir defaya mahsus olmak üzere, başvuruda bulunulan her bir çevre izin ve/veya lisans konusu için 16 ncı madde uyarınca belirlenen belge bedeli kadar ödeme yaparak tekrar müracaatta bulunur. Bu işletmeler için izin süreci yeniden başlatılır ve işletme kendi adına yeni geçici faaliyet belgesi düzenlenene kadar faaliyette bulunamaz. Bu süre sonunda da çevre izni veya çevre izin ve lisansını alamayan işletmeler üç ay süresince tekrar müracaatta bulunamaz. Geçici faaliyet belgesi veya çevre izin veya çevre izin ve lisansı belgesi olmaksızın faaliyette bulunan işletmeler hakkında 2872 sayılı Çevre Kanununun ilgili maddeleri uyarınca idari yaptırımlar uygulanır. Geçici faaliyet belgesinin süresi dolan, geçici faaliyet belgesi iptal edilen ve/veya faaliyeti durdurulan işletmeler; EK-1 listesinde yer alıyor ise Bakanlık tarafından işletmenin bulunduğu yerdeki Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne, EK-2 listesinde yer alıyor ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından Bakanlığa bildirilir. Geçici faaliyet belgesi verilmesi, çevre izin ve/veya çevre izin ve lisans başvurusunun değerlendirilmesi ve belge düzenlenmesi aşamalarında yetkili merci tarafından işletmenin kurumsal elektronik posta adresine yapılan bildirimler işletmeye tebliğ edilmiş kabul edilir. Bildirimler işletmenin çevre yönetim birimi, istihdam edilen çevre görevlisi ya da hizmet satın alınması durumunda Bakanlıkça yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmalarına da gönderilir.

30 Çevre izin veya çevre izin ve lisans belgesinin iptali İşletmenin çevre izin veya çevre izin ve lisans koşullarına aykırı iş ve işlemlerinin tespit edilmesi durumunda yetkili merci tarafından Çevre Kanunu nun ilgili maddeleri uyarınca idari yaptırım uygulanır. Uygunsuzluğunun düzeltilmesi için; işletme tarafından iş termin planı ve taahhütname verilmesi halinde, işletmeye yetkili merci tarafından en fazla bir yıla kadar süre verilebilir. İşletme tarafından iş termin planı ve taahhütname verilmemesi, çevre ve insan sağlığı yönünden tehlike yaratan faaliyetler nedeniyle işletmeye süre verilmemesi veya işletmeye verilen sürenin bitiminde uygunsuzluğun giderilmemesi halinde, yetkili merci tarafından çevre izin veya çevre izin ve lisans belgesi iptal edilir. İşletmenin faaliyeti, kısmen veya tamamen, süreli veya süresiz durdurulur. Çevre Görevlisi Faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olan ve/veya neden olabilecek ve Çevre Kanununa göre yürürlüğe konulan düzenlemeler uyarınca denetime tâbi kurum, kuruluş veya işletmelerin faaliyetlerinin mevzuata uygunluğunu, alınan tedbirlerin etkili olarak uygulanıp uygulanmadığını değerlendiren, tesis içi yıllık iç tetkik programları düzenleyen tesiste veya çevre yönetim hizmeti veren çevre danışmanlık firmasında çalışan görevlidir. Çevre görevlisinde aranılacak nitelikler Tesis veya faaliyet ile bunların çevre yönetim birimlerinde veya yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmalarında çalışacak çevre görevlilerinde aranılacak nitelikler şunlardır: a)en az dört yıllık üniversitelerin çevre mühendisliği bölümünden mezun olmak. b)en az dört yıllık üniversitelerin balıkçılık teknolojisi mühendisliği, endüstri mühendisliği, fizik mühendisliği, gıda mühendisliği, hidrojeoloji mühendisliği, inşaat mühendisliği, jeoloji mühendisliği, jeofizik mühendisliği, kimya mühendisliği, makine mühendisliği, metalurji ve malzeme mühendisliği, maden mühendisliği, orman mühendisliği, orman endüstri mühendisliği, su ürünleri mühendisliği, tekstil mühendisliği ve ziraat mühendisliği, fizik, kimya veya biyoloji bölümlerinden mezun olmak ve Bakanlıkça yapılacak veya yaptırılacak sınavda başarılı olmak. c)bakanlık merkez ve taşra teşkilatının çevre yönetimi ve çevresel etki değerlendirmesi birimlerinde, yönetmelikte belirtilen görev ve sürelerde çalışmış olmak. Çevre görevlilerinin yükümlülükleri (1) Çevre yönetim birimi ya da tesis veya faaliyette çalışan çevre görevlisi; a) Tesis veya faaliyet bünyesinde; 1) Çevre yönetimi faaliyetlerini mevzuata uygun bir şekilde yürütmek ve koordine etmekle, 2) Yürütülen çalışmaları düzenli aralıklarla izleyerek ilgili mevzuatta belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğini tespit etmekle, 3) Yılda bir defadan az olmamak üzere ilgili mevzuat hükümlerine göre iç tetkik gerçekleştirmek ve iç tetkik sonucunda bir rapor hazırlamakla, bu raporu tesis veya faaliyet

31 sahibine/sorumlusuna sunmak ve tesis veya faaliyet bünyesinde muhafaza edilmesini sağlamakla, 4) Uygunsuzluk tespit edildiğinde tesis veya faaliyetin sahibine/sorumlusuna uygunsuzluğun giderilmesi için önerilerde bulunmak ve uygunsuzluğun giderilip giderilmediğinin takibini yapmakla, 5) Çalışanlara çevresel konularda bilgilendirici eğitim çalışmaları yapmak ve özendirici faaliyetler düzenlemekle, b) Tesis veya faaliyetin çevresel konularda alması gerekli izin, lisans ve belgeleri alma, güncelleme ve/veya yenileme çalışmalarını yürütmekle, c) İstenecek bilgi ve belgeleri belirtilen formatta; zamanında ve eksiksiz olarak iletmekle, ç) Bakanlık veya il çevre ve şehircilik müdürlüklerince yapılacak denetimler sırasında; 1) Tesis veya faaliyette hazır bulunmakla, 2) İstenen bilgi ve belgeleri sağlamakla, d) Öğrendikleri ticari sır mahiyetindeki bilgileri saklı tutmakla yükümlüdür. Çevre Denetimi Çevre Denetimi Tesis veya faaliyetlerin çalışmasının Çevre Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe giren yönetmeliklere uygunluğunu kontrol etmek için, bu mevzuatın yetkili kıldığı kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyon sağlanarak, faaliyetlere ilişkin bilgilerin tarafsız bir şekilde toplanmasını, değerlendirilmesini, rapor haline getirilmesini ve idari yaptırım kararı ile yetkilendirilmiş makama bildirilmesini ifade eder. Denetime Tabi Tesisler veya Faaliyetler Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde kalan serbest ve münhasır ekonomik bölgeler dâhil egemenlik ve yargılama sahaları içerisindeki tüm kara ve deniz alanlarında 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri kapsamındaki her türlü kirlilik kaynağı ve ihlaller denetime tabidir. Denetime Tabi Tesislerin veya Faaliyetlerin Yükümlülükleri Denetime tabi tesis veya faaliyetler; İlgili mevzuat kapsamında gerekli ölçüm ve analizleri, Bakanlığa ya da Bakanlıkça yetkilendirilmiş özel veya kamu kurum ve kuruluşların laboratuvarlarına yaptırmakla, Denetim sırasında çevre denetim görevlisinin tesis veya faaliyetlerin alanlarına girmesini, güvenliğini ve denetim için gerekli görülen personel ve her türlü ekipmanı sağlamakla, Çevre denetim görevlisinin gerekli gördüğü hallerde ve/veya itiraz durumunda ölçüm ve analizlerin giderlerini karşılamakla,

32 Denetim sırasında çevre mevzuatı kapsamında istenilen bilgi ve belgeleri öngörülen sürede ve eksiksiz olarak sağlamakla, Çevre yönetimi hizmeti konusunda yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmalarından çevre danışmanlığı hizmet satın alımı sözleşmesi yapılması durumunda en geç bir ay içerisinde ilgili valiliğe bildirmekle, Çevre yönetimi hizmeti konusunda yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmalarıyla yapılmış olan çevre danışmanlığı hizmet satın alım sözleşmelerinin iptal edilmesi durumunda en geç bir ay içerisinde ilgili valiliğe bildirmekle, Çevre yönetimi hizmeti konusunda yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmalarıyla yapılmış olan çevre danışmanlığı hizmet alım sözleşmelerinin iptal edildiği tarihten itibaren en geç iki ay içerisinde diğer bir yetkilendirilmiş firma ile yeni bir anlaşma yapmakla veya çevre yönetim birimi kurmak ya da çevre görevlisi istihdam etmekle yükümlüdür. Birleşik Denetim Tesis veya faaliyetlerin, çalışmalarının Çevre Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe giren hava, su, toprak, atık, kimyasallar, deniz ve gürültüye ilişkin tüm yönetmeliklere uygunluğunun bir arada ele alındığı denetimlerdir. Ortam Bazlı Denetim Tesis veya faaliyetlerin Çevre Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe giren hava, su, toprak ortamları ile atıklara, kimyasallara ve gürültüye ilişkin mevzuattan birinin uygunluğunun ele alındığı denetimlerdir. Çevre Denetim Görevlilerinde Aranacak Nitelikler En az dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı personelinden aşağıda belirtilen eğitim programlarına katılarak eğitim belgesi alanlar bu madde uyarınca yapılacak puanlamaya göre Çevre Denetim Görevlisi olarak görevlendirilirler. a) Kapsamı Bakanlıkça belirlenen çevre denetimi eğitimi; (60 puan). puan). b) Çevre mevzuatı kapsamında yapılan her bir çevre denetimi bir puan; (en fazla 25 c) Çevre bilim ve teknolojisi, çevre işlem ve etkileri, çevre mevzuatı, çevre yönetim sistem ve standartları, çevre denetim işlem usul ve teknikleri ile cihazların teknik yönleri konularından herhangi birini kapsayan iş tecrübesi her bir yıl için bir puan; (en fazla 15 puan). Tanıtım Kartı Yönetmeliğin 35 inci maddesinde yer alan koşulları sağlayan Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı personeli için şekli ve içeriği Bakanlıkça belirlenecek tanıtım kartı düzenlenir. Çevre denetim görevlileri yaptıkları denetimler sırasında bu tanıtım kartlarını ve görevlendirme onaylarını tesis veya faaliyet sahibine ya da tesis veya faaliyet sorumlusuna göstermek zorundadır. Denetim görevinden herhangi bir nedenle süresiz ayrılanlar, tanıtım kartlarını, Bakanlığa gönderilmek üzere İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüklerine, Bakanlık merkezinde de ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğüne teslim eder.

33 Çevre Gönüllüsü Bakanlıkça, uygun niteliklere sahip kişiler arasından seçilen ve Çevre Kanunu ve bu Kanuna göre yürürlüğe konulan düzenlemelere aykırı faaliyetleri Bakanlığın merkez veya taşra teşkilatına iletmekle görevli ve yetkili kişidir. Görevini kötüye kullandığı tespit edilen çevre gönüllülerinin bu görevleri sona erdirilir; bu kişiler yeniden çevre gönüllüsü olarak başvuruda bulunamazlar. Çevre gönüllülerinin tesis veya faaliyetlere giderek denetleme yapma yetkisi olmayıp bildirim yapma yetkisi bulunmaktadır. Çevre Gönüllüsünde Aranacak Nitelikler Çevre gönüllüsünün: a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması, b) Kamu hizmetlerinden yasaklı olmaması, c) En az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olması, ç) Kurum, kuruluş ve işletmelerde en az beş yıl süreyle çevre konularında çalışmış olması, d) Bakanlık tarafından düzenlenecek çevre mevzuatı eğitimine katılmış olması, e) Bakanlık tarafından açılacak sınavda başarılı olması gerekmektedir. Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığında Müsteşar ve Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapmış olan kişiler çevre mevzuatı eğitimi ve sınav koşulu aranmaksızın Bakanlığa başvurdukları takdirde çevre gönüllüsü olurlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünde ve Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığında, kamu kurum ve kuruluşların çevre birimi bünyesinde en az beş yıl süre ile çalışmış ve üniversitelerin dört yıllık fakülte ve yüksekokullarından mezun olan personel çevre mevzuatı eğitimi ve sınav koşulu aranmaksızın Bakanlığa başvurdukları takdirde çevre gönüllüsü olurlar. Çevre Mühendisliği bölümlerinden doktor ve üzeri akademik unvan almış kişiler de Bakanlığa başvurdukları takdirde çevre mevzuatı eğitimi ve sınav koşulu aranmaksızın çevre gönüllüsü olurlar.

34 ÇEVRE YÖNETİMİ Atık Yönetimi Günlük hayatımızın içinde; evlerden, hastanelerden, okullardan, tüm iş yerlerinden, tüm sosyal ve kültürel paylaşım alanlarından ve endüstrinin her alanından her gün binlerce ton atık açığa çıkmaktadır. Atık Üreticisi veya fiilen elinde bulunduran gerçek veya tüzel kişi tarafından çevreye atılan veya bırakılan ya da atılması zorunlu olan herhangi bir madde veya materyali ifade etmektedir. Çocukluğumuzdan itibaren çöp kavramı altına sıkıştırmaya alıştığımız atıklar, günümüzde, planlı ve programlı olarak yönetimi gereken, kendi içinde kurumları olan, sosyal bir kavram haline gelmiştir. Ülkemizde atık yönetimi, evsel, tıbbi, tehlikeli ve tehlikesiz atıkların minimizasyonu, kaynağında ayrı toplanması, ara depolanması, gerekli olduğu durumda atıklar için transfer istasyonlarının kurulması, atıkların taşınması, geri kazanılması, bertarafı, geri kazanım ve bertaraf tesislerinin işletilmesi ile kapatma, kapatma sonrası bakım, izleme-kontrol süreçlerini içeren bir yönetim biçimidir. Atıklar, çevre ve insan sağlığına olan etkileri oranında tehlikeli ve tehlikesiz olarak birbirinden ayrı değerlendirilirler. Ancak özellikleri ne olursa olsun atıkların insan ve canlı yaşamının olduğu ortamlara hiçbir önlem alınmaksızın doğrudan atılmaması gereklidir. Bu gereklilik ülkemizde 1983 yılında çıkarılan çevre kanunu ile yasal zorunluluk haline getirilmiştir. Tehlikeli nitelikli atıklar özellikle içerdikleri zararlı kimyasallar ve diğer maddeler nedeniyle insan ve çevre sağlığına kalıcı zararlar verebilmektedir. Bu tür atıkların özel yöntemlerle toplanması, taşınması, geri kazanılması veya bertaraf ettirilmesi gerekmektedir. Evlerimizden kaynaklanan deterjan kutularından, pillere, arabalarımızdan kaynaklanan yağlara ve akülere ve iş yerlerimizden kaynaklanan çeşitli atıklara kadar, günlük hayatımızın içinde yer alan pek çok atık insan ve çevre sağlığı açısından tehlikeli özellikler taşımaktadır.

35 Bu atıklara endüstrinin çeşitli kollarından çıkan tehlikeli atıklar da eklendiğinde ortaya ciddi şekilde yönetimi gereken binlerce ton atık çıkmaktadır. Özellikleri nedeniyle tehlikesiz olarak nitelendirilebilen atıkların yönetimi de en az tehlikeli atıklar kadar önem arz etmektedir. Örneğin tehlikeli olarak nitelendirilemeyen mutfak atıkları, kâğıt, karton, cam gibi ambalaj atıkları, endüstriden kaynaklanan tonlarca atık tehlikesiz olarak nitelendirilmekle birlikte bu atıkların da tehlikeli atıklara karıştırılmadan ve mümkün olabilen en yüksek oranda geri kazanımını hedefleyen bir yönetim sistemi içinde yönetilmeleri gerekmektedir. Hızla devam eden ekonomik büyüme, şehirleşme, nüfus atışı ve refah seviyesinin yükselmesi atık türleri ve miktarındaki artış her bir atık türü için ayrı yönetim sistemi kurmak yerine tüm atıkları içine alan entegre bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Entegre atık yönetiminin temeli, atık yönetimi, atık önleme, atık azaltma, yeniden kullanım, geri dönüşüm, enerji geri kazanma, bertaraf hiyerarşisine dayanmaktadır. Bu bölümde atıkların mümkün olabilen en iyi şekilde yönetilmelerinin sağlanması için kendi içinde nasıl sınıflandırıldığı ve nasıl tanımlandığının yanısıra bir değer olarak ekonomiye kazandırılmalarına ilişkin özet bilgiler yer almaktadır. Atık yönetimi, çevre kirliliğinin önlenmesi ile ilgili çalışmalarda öncelikli sırada yer almaktadır. Bu konuda ülke olarak daha iyi bir yönetim modelini oluşturabilmemiz için evlerimizden başlayarak daha bilinçli ve sorumlu davranmamız gerekmektedir. Belediye Atıkları Yönetiminden belediyenin sorumlu olduğu, evlerden kaynaklanan ya da içerik veya yapısal olarak benzer olan ticari, endüstriyel ve kurumsal atıklara belediye atığı veya evsel atık denir. Belediye atıkları başlıca aşağıdaki bileşenleri içerir: Karışık evsel katı atıklar Geri dönüştürülebilir atıklar (cam, metal karton ambalaj atıkları) Evlerden çıkan tehlikeli atıklar (piller, ampuller, boya kutuları vb.) Ticari ve kurumsal atıklar (iş yerleri, okullar ve diğer kamu binalarından gelen atıklar) Evsel nitelikli endüstriyel katı atıklar Bahçe, hal ve pazaryeri atıkları (yeşil atıklar) Cadde, kaldırım ve meydan süprüntüleri Hacimli atıklar (mobilya vb.) Evsel katı atıkların toplanması, taşınması ve geri kazanılması ile çevre ve insan sağlığına olumsuz etki yapmadan nihai bertarafına ilişkin yükümlülük, yetki ve sorumluluklar 5393 Sayılı Belediye Kanunu ile Belediyelere ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Büyükşehir Belediyelerine verilmiştir Sayılı Çevre Kanunu ile, Büyükşehir Belediyeleri ve Belediyeler, evsel katı atık bertaraf tesislerini kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmekle yükümlüdürler. Ülkemizde hali hazırda yaklaşık olarak yıllık 30 milyon ton evsel çöp oluşmakta olup 2012 yılı verilerine göre kişi başına düşen atık miktarı 1.14 kg dır. Atıkların kontrolsüz biçimde bırakıldığı alanlar, insan sağlığını tehdit eden özellikler göstermekte, hastalıkların hızla yayılmasına, toprak kirlenmesine, yüzeysel suların

36 kirlenmesine, yer altı sularının kirlenmesine, çevreye rahatsız edici koku yayılmasına, haşere ve böcek sorunları oluşmasına, bu alanlarında oluşan metan gazı, patlama, heyelan ve hava kirliliği vb. problemlere neden olmaktadır. Söz konusu atıkların çevreye ve insan sağlığına etkisini azaltmak ve yönetimini sağlamak üzere uygulanan bertaraf yöntemleri arasında kompostlaştırma, düzenli depolama, yakma, biyometanizasyon, piroliz, gazlaştırma gibi uygulamalar sayılabilir. Belediye atıklarının yönetimi konusunda 1991 yılından itibaren düzenleme ve çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda Ülkemizde işletmede olan 69 adet Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi bulunmaktadır. İşletmede olan düzenli depolama tesisleri ile 44.5 milyon nüfusa hizmet edilmektedir. Söz konusu tesisler ile Belediyelerin atık hizmeti verdiği nüfusun %74 ünün atıkları düzenli olarak depolanmaktadır. Düzenli depolama tesislerine ek olarak ülkemizde sekiz adet kompost tesisi, on bir adet metan gazından enerji üreten tesis ve belediye atıklarının hammadde olarak kullanıldığı toplam üç adet biyometanizasyon tesisi bulunmaktadır. Düzenli depolama sahalarının işletmeye alınması ile düzensiz depolama sahalarının rehabilite edilmesi ve depo gazının değerlendirilmesi ile ilgili çalışmaların arttırılması hedeflenmektedir. Belediyeler/birlikler evsel katı atıkların bertarafı için en uygun teknolojiyi kullanmak zorundadır. Bertaraf yöntemlerinin belirlenmesinde evsel atığın miktarının ve niteliğinin bilinmesi kilit rol oynamaktadır. Katı atık karakterizasyonu, bir katı atık yönetim sistemi kurulacak bölgede atık miktarının ve niteliğinin belirlenmesi esasıdır. Bu esasa göre katı atık yönetim sistemi içerisinde yer alacak tesislere ve bu tesislerin kapasitelerine karar verilir. Atık kompozisyonu ile ilgili olarak da bölgesel ya da belediye bazında olmakla beraber yapılmış pek çok çalışma bulunmaktadır. Katı Atık Ana Planı Projesi kapsamında yapılan katı atık kompozisyon belirleme çalışmasının sonucu aşağıdaki şekilde verilmektedir. Şekil 1: KAAP Projesi atık kompozisyonu belirleme çalışması sonucu (2006) Belediye Atıklarının Toplanması, Taşınması ve Bertarafı Evlerde, sokak ve parklarda, pazar yerlerinde, sağlık kuruluşlarında ve işyerlerinde oluşan çöplerin, toplum sağlığına zarar vermeyecek şekilde biriktirilmesi büyük önem taşımaktadır.

37 Belediye atıklarının biriktirildikleri yerden bertaraf amacıyla toplanması iki şekilde olmaktadır. Karışık Toplama: geri kazanılabilir atıklar, mutfak atıkları ve diğer atıkların tümünün bir arada biriktirilip atık toplama araçlarıyla toplandığı sistemdir. İkili Toplama: Biyobozunur atıklar(yaş atık) ile geri kazanılabilir atıkların(kuru atık) evlerde iki farklı torbada biriktirilmesi ve ayrı olarak toplandığı sistemdir. Belediye/birlikler, geri kazanılabilir atıkların diğer atıklarla karıştırılmadan kaynağında ayrı toplanması için; ikili toplama sistemini, atık getirme merkezlerini kurarlar. Şekil 2:Toplama Ekipmanları Katı atık yönetim sisteminin maliyeti en yüksek kısmı, atıkların toplanmasıdır. Bertaraf metodunun termal işlemler olması halinde ise toplama maliyeti ikinci sırayı alır. Bir entegre katı atık yönetim sisteminin başarısı, toplama sisteminin başarısı ile doğru orantılıdır. Çünkü katı atık yönetim sisteminin hedefe ulaşması, atıkların kaynaklarından intizamlı, sürekli ve zamanında toplanmasına bağlıdır. Kaynağında ayrı toplanan geri kazanılabilir atıklar, sıkıştırmasız araçlarla, karışık ve organik atıklar genellikle sıkıştırmalı araçlarla toplanmakta ve taşınmaktadır. Şekil 3: Atık taşıma araçları

38 Atıkların, toplanma güzergâhının katı atık bertaraf tesisine uzaklığının kısa olduğu yerlerde küçük toplama araçları ile taşıma daha ekonomiktir Ancak uzun mesafelerde; katı atıkların taşınmasının ekonomik olmasını sağlamak, taşıma hattındaki trafiğe fazla yüklenmemek için şehirlerin merkezi yerlerinde aktarma(transfer) istasyonları kurulabilir. Bu istasyonlarda küçük hacimli araçlarla toplanan katı atıkların daha büyük hacimli araçlara aktarılarak, bu araçlarla işleme ve depo yerlerine taşınması sağlanır. Aktarma direkt taşıma aracına yapılabileceği gibi, bir ara depoya (bunker) boşaltıldıktan sonra, yeni araca doldurmak şeklinde, dolaylı olarak da gerçekleştirilebilir. Aktarma istasyonlarının koku, toz, gürültü ve görünüş yönünden çevreyi kirletmemesi için, boşaltma işleminin yapıldığı yerlerin, kapalı olarak inşa edilmesi zorunludur. Şekil 4: Aktarma İstasyonu Ülkemizde, Katı Atık Bertaraf Tesisleri Mahalli İdare Birlikleri aracılığı ile en geniş bölgenin faydalanabileceği (50-60 km yarıçap dahilinde) şekilde hayata geçirilmektedir. Bu noktadan hareketle ülke genelinde birlik oluşturan belediyelere öncelik verilerek çalışmalar bölgesel düzeyde yürütülmektedir. Böylece, sınırlı kaynaklardan maksimum avantaj sağlanacak şekilde yararlanılabilir ve büyük ölçekli işletmeler ve büyük tesisler ortaklaşa kullanılarak daha fazla verim elde edilebilir. İşbirliğinin, pahalı ve kompleks tesislerin planlaması, kurulması ve işletilmesi açısından son derece önemlidir. Mevcut düzensiz depolama sahalarından kaynaklanması muhtemel sorunları önleyebilmek için aşağıda ayrıntılı şekilde açıklanan bertaraf yöntemleri uygulanmalıdır. Atıkların nasıl bertaraf edileceği, katı atık karakterizasyonu dikkate alınarak belirlenir. Bertaraf yöntemleri olarak; kompostlaştırma, düzenli depolama, yakma, biyometanizasyon, piroliz, gazlaştırma sayılabilir. Kompostlaştırma: Kompostlaştırma, organik maddenin kontrollü şartlar altında humus veya humus benzeri stabil ürüne kadar biyolojik olarak ayrışmasıdır. Kompostlaştırma ile başlıca aşağıdaki hedeflere ulaşılması beklenir. Biyolojik olarak ayrışabilir organik maddelerin, biyolojik olarak kararlı bir maddeye dönüştürülmesi ve atığın hacminin azaltılması, Katı atık içinde bulunabilecek patojen, sinek yumurtası v.b. istenmeyen organizmaların yok edilmesi, Mevcut veya oluşabilecek koku probleminin ortadan kaldırılması,

39 Maksimum nütrient (N, P, K) içeriğinin muhafaza edilmesi, Gübre ve toprak şartlandırıcısı olarak kullanılabilecek bir ürün elde edilmesi. Entegre katı atık yönetim sisteminin birinci önceliği, kaynakta ayırma ile üretilen atık miktarının azaltılmasıdır. İkinci öncelik ise kompostlaştırmayı da kapsayan geri dönüşüm ve geri kazanımdır. Kompost, üretilen organik maddenin tekrar kullanıma sunulmak üzere yapılan geri dönüşüm faaliyetinin faydalı son ürün haline getirilmesidir. Piyasa şartları uygun olsa bile, geri dönüşüm ve kompostlaştırma gerekli şekilde planlanıp uygulanmazsa beklenen başarı sağlanamaz. Mesela evsel katı atıklar içerisinde (bahçe ve mutfak atıkları) organik madde içeriği fazla ise buna bağlı olarak kompost tesisi kurulabilir. Kompostlaştırma Teknolojileri; Pasif yığında kompostlaştırma: Basit sistemlerdir. Karıştırma yapılmaz. Doğal hava hareketinden yararlanılır. Yığın yüksekliği 1-1,2m geçmez. Sıcaklık ve sıkışma kontrol edilmezse anaerobik şartlar oluşur. Aktarmalı yığında kompostlaştırma: Dünya genelinde en yaygın olarak kullanılan sistemdir. Karıştırma için özel makine ekipmanlar kullanılır. Alan ihtiyacı fazladır. Havalandırmalı statik yığında kompostlaştırma: Genellikle açıkta yapılan sistemlerdir. Havalandırma için ilave sistemler vasıtasıyla sağlanır. Havalandırmada negatif veya pozitif basınç oluşturulur. Negatif havalandırmada çekilen hava biyofiltrede arıtılabildiğinden daha az koku sorunu ile karşılaşılır. Yığın yüksekliği 1,5-2,5 m arasındadır. Reaktörde kompostlaştırma: Bina, kanal veya reaktör içindeki kompostlaştırmadır. Bu sistemlerin ilk yatırım maliyeti yüksektir. Kompost üretim süresi kısadır. Koku problemi daha azdır. Mekanik ekipmana duyulan ihtiyaç fazladır. Alan gereksinimi açık kompost tiplerine göre daha azdır. Bahçe tipi kompost Bahçe ve evlerde üretilen organik atıkların yerinde kompostlaştırılmasını sağlayan bu sistemler dünya genelinde yaygın olarak kullanılmakta olup, pek çok modele sahiptir. Şekil 5: Kompost Tesisi

40 Biyometanizasyon: Organik atıkların oksijensiz ortamda parçalanması işlemidir. Biyogaz tesislerinin amaçları; Biyogaz elde edilmesi ile elektrik ve ısı enerjisi geri kazanımı, Atıkların stabilize edilmesi (arıtma çamurları), Organik gübre elde edilmesi, Atıklarda koku ve patojen giderimi sağlanması (%80 e varan koku giderimi), Çevresel kazançlar (sera gazlarının azaltılması, fosil yakıtların kullanımının azaltılması, vb.) sayılabilir. Biyogaz, ısıtmada, enerji amacıyla, motorlu araçlarda yakıt olarak kullanmaktadır. Termal Sistemler: Yakma: Yanabilir atıkların inert bir kalıntıya (kül, cüruf) dönüştürülmesi prosesidir ve enerji geri kazanımı sağlanır. Atık doğrudan yakılabileceği gibi ısıl değerini arttırmak ve yakma tesisinde daha etkin proses kontrolü sağlamak amacıyla ön işleme de tabi tutulabilir. Ön işleme tabi tutulmuş atık, diğer yakıtlarla birlikte (örneğin kömür) ısı geri kazanımlı yakma tesislerinde yakılabilir. Piroliz: Oksijensiz ortamda yakmadır. Piroliz prosesi ürünleri katı, sıvı ve gaz olabilir. Uygulamada organik bir atığa dışarıdan ısı enerjisi aktarılır. Gazifikasyon: Gazifikasyonda sınırlı miktarda oksijen sisteme verilir ve bunun sonucunda oluşan oksidasyon ile sistem kendi kendinin sürekliliğini sağlayabilecek miktarda ısı üretir. Şekil 6: Yakma Tesisi

41 Düzenli Depolama Yöntemi: Şekil 7: Düzenli Depolama Tesisi Düzenli depolama; katı atık sızıntı sularının ve depo gazının olumsuz etkilerini kontrol altına alınacağı bir sızdırmazlık ve gaz kontrolü sisteminin yapılmış olduğu alanlara, katı atıkların çevre problemleri oluşturmayacak şekilde kademeli olarak zemin üzerinde depolanarak bertaraf edilmesidir. Bu işlemin düzenli depolama olabilmesi için; alt-üst taban geçirimsizliği, sızıntı suyu, depo gazı, yönetiminin olması gerekir. Düzenli Depolama Tesislerinin, birlik nüfusu, çıkan atık miktarı ve atığın karakterizasyonuna bağlı olarak projelendirilmesi gerekir. Düzenli Depolama Tesisi, sabit ve diğer yardımcı üniteler (giriş ve kantar binası, kantar, düzenli depolama lotu, tekerlek yıkama ünitesi, sızıntı suyu toplama havuzu ve sızıntı suyu arıtma tesisi, garaj, atölye, idari bina, trafo, jeneratör, aydınlatma ve yangın söndürme sistemi, yüzey suyu toplama kanalları, yollar, su deposu, gaz toplama sistemi, tıbbi atık sterilizasyon ünitesi, maddesel geri kazanım tesisi, vb.) için gerekli büyüklükte olmalıdır. Düzenli depolama tesislerinde, geçirimsizlik sistemi teşkiliyle, katı atıkların depolanmasından kaynaklı sızıntı sularının yer altı ve yerüstü su kaynaklarına karışması önlenir, sızıntı suları sızıntı suyu borularıyla toplanarak arıtma tesisine verilir, çıkan gaz ise toplanarak enerji üretiminde, ekonomik olmaması halinde depo gazı meşalelerde yakılır. Depolama tesisi, izinsiz girişleri engelleyecek şekilde çevre çiti ve giriş kapısı ile donatılarak emniyet altına alınır. Tesis belli bir plan dahilinde işletilir, gelen atıkların düzenli olarak serilip sıkıştırıp üzerinin her gün örtülmesi sağlanır ve kullanım ömrü dolduğunda uygun şekilde kapatılır. Belediye atıklarının depolanacağı tesisler II. Sınıf Düzenli Depolama Tesisleridir. Düzenli depolama yöntemi, katı atıkların bertarafı konusunda en fazla uygulanan yöntemdir. Maliyeti diğer yöntemlere göre daha azdır. Diğer yöntemlerden hangisi kullanılırsa kullanılsın sonuçta yine depolanması gereken artıklar (kül, curuf ve benzeri artık

42 ve atıklar) açığa çıkmaktadır. Bu nedenle düzenli depolama işleminin tekniğine uygun olarak yapılması, yeraltı ve yüzey sularının kirlenmesinin önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Şekil 8: Düzenli depolama tesisi Şekil 9: Düzenli depolama tesisi Düzensiz depolama sahaları; kontamine olmuş sahalardır. Bu alanlarda yüksek çevresel riskler mevcuttur. Düzensiz depolanan atıklar, yeraltı ve yüzeysel suların kirliliği, hava kirliliği, görüntü kirliliği, taşıyıcı haşere üreme riski, heyelan riski taşımaktadır. Depolama alanlarından kaynaklanabilecek riskleri azaltmak için; eski ve kötü/yanlış yönetilmiş/işletilmiş düzensiz depolama sahalarını kapatmak ve rehabilite etmek gerekir.

43 Şekil 10: Düzensiz depolama tesisi Şekil 11: Rehabilite edilmiş saha

44 Evimizdeki Tehlikeli Atıklar Günlük yaşamda kullandığımız ve hayatımızı kolaylaştıran birçok tehlikeli ürün bulunmaktadır. Bu ürünler işlerimizi daha hızlı, kolay ve etkili bir şekilde yapmamızı sağlayan temizlik malzemeleri, deterjanlar, boyalar, kişisel bakım ürünleri, böcek ilaçları gibi çok çeşitlidirler. Acaba bu ürünlere güvenebilir miyiz? Tüketici olarak marketten satın aldığımız bir ürünün genellikle güvenilir olduğuna inanırız. Ancak evlerimizde kullandığımız birçok ürün tehlikeli kimyasal maddeler içermektedir. Bu ürünlerin uygun bir şekilde kullanılmaması ya da bertaraf edilmemesi halinde zararlı etkileri görülebilmektedir. İhtiyacımız olan ürünlerin hangilerinin tehlikeli olduğunu, tehlikeli olması durumunda ürünün kullanımı, saklaması ve alternatifi olan ürünle ilgili bilgimiz olması halinde evimizi ve çevremizi daha sağlıklı ve yaşanılabilir düzeye taşımamız mümkün olacaktır. Satın aldığımız tehlikeli kimyasal maddeler içeren ürünlerin etiketleri üzerinde risklerin neler olduğu hem sembollerle hem de yazılı olarak tüketiciye bildirilmektedir. Bu semboller ve üzerindeki kullanım talimatlarına uyulduğu takdirde bu kimyasalların olası etkileri en aza indirilebilir. Özellikle aşındırıcı, tahriş edici, patlayıcı, solunması halinde tehlikeli, tutuşabilir gibi tehlikelilik özellikleri içeren kimyasalları kullanırken koruyucu eldiven, maske ve elbise kullanılmalıdır. Tehlikeli ürünün kullanılmadığı zamanlarda kapağı sıkıca kapatılmalı, çocukların ve evcil hayvanların ulaşamayacakları kilitli bir yerde saklanmalıdır. Ürün tamamen bitene kadar ya da bertaraf edilinceye kadar orijinal ambalajında saklanmalıdır. Tehlikeli ürünler birbirleriyle karıştırılmamalıdır. Yanıcı ürünlerin ısı ve ateş kaynaklarından uzakta bulundurulması gerekir. Ürünler etiket bilgilerine uygun sıcaklık ve koşullarda saklanmalıdır. Bu tür tehlikeli kimyasalların mutlaka tamamının tüketilmesi gerekmektedir. Kullanabileceğimizden fazla olması halinde bir başkasına vererek tamamının tüketilmesini sağlamalıyız. Her kimyasal farklı özellik göstereceğinden ne şekilde kullanılması ve bertaraf edilmesi gerektiğinin bilinmesi gerekmektedir. Bu sebeple Çevre ve Şehircilik Bakanlığı nca Evimizdeki Tehlikeli Atıklar el kitapçığı hazırlanmış ve Bakanlığın web sitesinden tüm tüketicilere kaynak olarak sunulmuştur. Evlerde kullanılan kimyasalların ne gibi riskler içerdiği, nasıl kullanılması gerektiği ve nasıl bertaraf edilmesi gerektiğine dair her türlü bilgiye bu kitapçıktan ulaşılabilmektedir.

45 Atıkların Geri Kazanım a. Geri Kazanım Nedir? Atıkların özelliklerinden yararlanılarak içindeki bileşenlerin fiziksel, kimyasal veya biyokimyasal yöntemlerle başka ürünlere veya enerjiye çevrilmesidir. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir atık yönetim sistemi, atıkların diğer atıklarla karışmadan kaynağında ayrı toplanması ve organize bir yapı içerisinde geri kazanım sürecinin gerçekleştirilmesi ile sağlanabilmektedir. b. Geri Kazanımın Yararları o Doğal kaynaklarımız korunur, o Enerji tasarrufu sağlanır, o Atık miktarı azalır, çöp alanlarının ömrü uzar. o Ekonomiye katkı sağlanır. c. Ambalajlar ve Geri Dönüşüm Ambalaj; içindeki ürünü koruyan, temiz kalmasını sağlayan ve taşınmasını kolaylaştıran önemli bir malzemedir. Geri kazanılabilir atıklarının ayrı toplanmasında dünyada en yaygın etkili ve verimli uygulama; kaynağında ayrı biriktirme ve toplamadır. Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanmasıyla ambalaj atıklarının geri dönüşümünde kaliteli ürünler elde edilebilmektedir. Katı atık yönetim sisteminin verimli bir şekilde işletilmesi ve halkın memnun edilebilmesi için toplama sisteminin planlandığı şekilde çalıştırılması gereklidir. Bu nedenle toplama sistemi, ülke gerçeklerini dikkate alan, toplumun sosyo-ekonomik yapısı ve alışkanlıkları ile uyumlu, çabuk alışılabilir ve uygulanabilir olmalıdır. Ayrı toplama çalışmalarında toplama yapılacak bölgelere ve yerlere göre mavi poşetler, iç mekân kutuları, kumbaralar ve konteynırlar kullanılabilmektedir. Vatandaşlar tarafından belediyenin hazırlamış olduğu ambalaj atıkları yöneyim planı doğrultusunda ayrı toplama yapılan bölgelerde, poşetlerin kumbaraları ve konteynırların içine ambalajın dışında başka malzemeler atılmamalı, poşetler belirtilen gün ve saatte dışarı çıkarılmalıdır. Uygulamada kullanılan kumbara, konteynır, afiş vb. gibi ekipmanlara sahip çıkılması, onlara zarar verilmemelidir. Ayrı toplama çalışmalarında kullanılan ekipmanların avantaj ve dezavantajları aşağıdaki tabloda verilmektedir.

46 Kaynakta Ayrı Biriktirme Ekipmanları Kapıdan kapıya toplama yöntemi Tüketici pasiftir, Ağırlıklı olarak toplayıcı rol oynar, Tüketici tarafından diğer evsel katı atıklardan ayrı olarak ambalaj atıkları bir poşette biriktirilir, Belirli periyotlarla lisanslı işletmeler tarafından toplanır. Bırakma merkezli toplama yöntemi Toplayıcı pasiftir, Ağırlıklı olarak tüketici rol oynar, Tüketici ayırdığı ambalaj atıklarını belirli bir mesafe kat ederek kumbara ya da konteynerlere bırakır. Büyük konteyner Ağırlıklı olarak fabrikalar, marketler, alışveriş merkezlerinin arka kısımlarında kullanılır, Büyük konteynerlerde biriktirilir, Belirli periyotlarla konteyner sahiplerince toplanır, Evlerde mavi poşetlerde biriktirilen ambalaj atıkları belediyelerin hazırlamış oldukları ambalaj atıkları yönetim planlarında belirtilen gün ve saatte vatandaşlar veya kapıcılar tarafından dışarı çıkarılmaktadır. Ambalaj atıkları özel olarak giydirilmiş araçlarla taşınmaktadır. Ambalaj atıklarının toplanması ve taşınmasında kullanılacak araçların üzerinde Ambalaj Atığı Toplama Aracı ifadesi bulunmalıdır. Kolayca okunabilecek ve anlaşılabilecek boyutlarda tasarlanmalıdır. Ayrı toplanacak ambalaj atıkları ile atılmayacak atık türleri yazı ve şekil ile gösterilmelidir. Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplama çalışmasında kullanılan özel olarak giydirilmiş araçların örnekleri aşağıda verilmektedir.

47 Karışık olarak toplanan ambalaj atıkları lisanslı ambalaj atığı ayırma tesisinde cinslerine göre ayrılmaktadır. Cinslerine göre ayrılan malzemeler preslenmekte ve lisanslı geri dönüşüm tesislerine gönderilmelidir. Bu tesisler birer eğitim merkezi haline getirilmektedir. Ambalaj atıklarının lisanslı işletmelere verilmesi esastır ve ambalaj atıklarının bunların dışındaki işletmeler tarafından toplanması yasaktır. Lisan almış işletmelere ait örnekler aşağıda yer almaktadır.

48 Toptan ve/veya perakende olarak ambalajlı ürünlerin satışını yapan iki yüz metrekareden büyük kapalı alana sahip mağaza, market, süpermarket, hipermarket ve benzeri satış yerleri ambalaj atıklarının ayrı toplanmasını sağlamak ve tüketicileri bilgilendirmek üzere ambalaj atığı toplama noktaları oluşturmak, ambalaj atıklarını, belediyenin ambalaj atığı toplama planı doğrultusunda sözleşme imzaladığı lisanslı toplama ayırma tesisine vermek, plastik poşet kullanımını en aza indirecek gerekli tedbirleri almaları gerekmektedir. Alıveriş merkezlerinde yer alan biriktirme noktalarından ve poşet azatlımı konusunda gerçekleştirilen çalışmalardan örnekler aşağıda yer almaktadır. Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplama çalışmalarının geliştirilebilmesi ve yaygınlaştırılması için en önemli etken eğitimdir. toplumun, katı atık yönetimi planının her aşamasında bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir. Bu amaçla uygulamanın her aşaması için belediyeler tarafından, sanayici tarafından ayrı ayrı eğitim programları düzenlenmeli, tüketicilere hem uygulamanın başlangıcında tanıtıcı bilgiler hem de uygulama devam ederken yapılan çalışmalarla ait bilgiler verilmelidir. Eğitim çalışmalarında ayrı toplama faaliyetlerine yönelik tanıtıcı reklâmlar, afiş ve broşürler

49 yayımlanmalı, ekipmanlar dağıtılmalı, vatandaşlar bilgilendirilmeli, eğitimin sürekliliği sağlanmalıdır. Eğitim ve uygulama politikaları kapsamında kullanılabilecek eğitim unsurları aşağıdaki gibidir: Yazılı ve Görsel Seminer Programları Uygulama ve Teknik Destek Eğitime öğrencilerden ve kadınlardan başlanmalıdır. Eğitim için görsel dokümanlara ağırlık verilmelidir. Ayrı toplamanın ne zaman başlayacağı halka önceden dağıtılacak dokümanlarla bildirilmelidir. Bu dokümanlarda ayrı toplamanın önemi ve nasıl yapılacağı, halkın sorumluluğu anlatılmalıdır. Okullarda ansiklopedik bilgi vermek yerine ilgi uyandırarak öğrenmeyi sağlamak, araştırmacı, sorgulayıcı ve üretici fertler yetiştirmek, okulöncesi dönemde çevre eğitiminin eğlendirici, bilgilendirici, özendirici, uygulamalı olarak çevre sorunlarının farkına varılmasına olanak sağlamak amaçlanmalıdır. Plastik Ambalajlar: Evsel atıklar arasında bulunan özellikle gıda, meşrubat, deterjan ve kozmetik ürünlerin ambalajlarıdır. Plastik ambalaj atıkları yıkanıp granül haline dönüştürülerek, ikincil ürün imalatında hammadde olarak; plastik torba, marley, pis su borusu, elyaf, dolgu malzemesi ve sera örtüsü imalatı ile otomotiv sektöründe kullanılmaktadır. Metal Ambalajlar: Evlerimizde gıda ve içecek ambalajında kullanılan iki çeşit ambalaj malzemesi vardır. Bunlar teneke ve alüminyumdur. Günlük hayatımızda en çok kullandığımız yağ tenekeleri ve meşrubat kutuları metal ambalajların en önemlileridir. Metal ambalajların geri dönüştürülmesi sonucunda pencere çerçevesi ve sprey kutusu gibi metal malzemeler üretilmektedir. Cam Ambalajlar: Camın hammaddesi kumdur. Cam ambalajlar en sağlıklı ambalaj çeşidi olup, geri dönüşüm oranı en yüksek olanıdır. Cam şişe ve kavanozların kullanımı ülkemizde oldukça eski yıllara uzanmaktadır. Cam şişeler depozitolu ve depozitosuz olarak ikiye ayrılır. Depozitolu şişeler temizlenerek tekrar kullanılır. Depozitosuz olanlar ise, diğer cam atıklar ile birlikte renklerine göre ayrılmak suretiyle, kırılarak cam tozu haline getirilir. Cam tozu; kum, kireç taşı ve soda külü ile karıştırılıp, yüksek sıcaklıkta şekillendirilerek yeni ürünlere dönüştürülür. Kâğıt ve Karton Ambalajlar: Kâğıt ve karton türleri arasında gazete kâğıtları, evsel atıkların önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Kâğıt ve karton üreticisi kuruluşlar, atık kâğıttan yaklaşık %30 oranında orijinal hammaddeye karıştırarak üretimde kullanmaktadırlar.

50 Karton, süt ve meyve suyu kutuları %80 kâğıttan ve az bir oranda da plastik ve alüminyumdan oluşmaktadır. Kullanılmış kartonlardan; masa, sandalye ve dolap gibi mobilyalar üretilmekte, ayrıca kâğıt hammaddesi olarak da kullanılmaktadır. Evsel atıkların önemli bir bölümü temiz ve ayrı toplanabildiği takdirde, ekonomiye geri kazandırılması mümkün olmaktadır. Kâğıt ve karton ambalajların geri dönüştürülmesi sonucu atık miktarı azaltılmış ve enerji tasarrufu sağlanmış olur. Bir ton atık kâğıdın geri dönüştürülmesi ile 17 ağaç kurtarılmış olur. Bunun için halkımızın bu konuya duyarlılığı arttırılmalı, ayrıca ülke genelinde atıkların ayrı toplanması ve değerlendirilmesi konusunda, kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliği sağlanarak, gerekli tedbirler alınmalıdır. ÖZEL ATIKLAR a. Atık Madeni Yağlar Atık yağlar motorlu araçların yağ değişim işlemlerinden ve sanayi kuruluşlarının faaliyetleri sırasında açığa çıkan ve kanserojen etkiye sahip maddeleri içeren tehlikeli bir atıktır. Atık yağlar; Su içindeki oksijeni azaltır, su içinde atık yağla beslenen mikroorganizmalar oluşur. Bu mikroorganizmaları yiyen balıklar ve diğer canlılar yoluyla kanserojen maddeler insanlara ulaşır. Atık yağların kontrolsüz olarak soba vb. yerlerde yakılması neticesinde, içindeki kanserojen maddeler doğrudan havaya karışmakta ve insanlar tarafından solunmaktadır. Atık yağlar; evsel atık su arıtma tesislerinde arıtılamaz, bu nedenle kanalizasyon sistemine dökülmemelidir. Atık yağların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisanslandırılmış tesislerde çevre ve insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde işlem görmesi, atık üreten noktaların belirlenmesi ve bilinçlendirilmesi önem arz etmektedir. Atık yağlar ulusal atık taşıma formu düzenlenerek lisanslı özel araçlarla toplanmakta ve kategorilerine uygun olarak geri kazanım(enerji veya hammadde) veya bertaraf amaçlı olarak değerlendirilmek üzere lisanslı işletmelere teslim edilmesi gerekmektedir. Atık yağların enerji geri kazanımı amaçla kullanıldığı çimento, kireç ve demir-çelik fabrikalarında Çevre ve Orman Bakanlığınca belirlenen esaslar dahilinde atık yağlar ek yakıt olarak kullanılmakta ve atık yağlardan önemli bir seviyede enerji geri kazanımı sağlanmaktadır. Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yapılan düzenlemeyle yönetmelik, Avrupa Birliği 75/439 EC sayılı atık yağ direktifine tam uyumlu hale getirilmiştir. Yönetmeliğe göre, atık endüstriyel yağlar lisanslı atık yağ toplama firmaları tarafından, atık motor yağları ise motor yağı üreticileri veya bunların yetkilendirilmiş kuruluşları tarafından toplanabilmektedir. Atık Madeni Yağların Kontrol ve İzleme Sisteminin Oluşturulması Projesi kapsamında yapılan modelleme ile Türkiye de yıllık yaklaşık 177 bin ton motor yağının tüketildiği ve 134 bin ton atık motor yağının oluştuğu belirlenmiştir. Ortaya çıkan atık motor yağlarının motor yağı üreticileri tarafından ise ancak % civarında bir oranla toplandığı da bilinmektedir. Atık yağın geri kazanımı sonucu elde edilen ürünler başta baz yağ olmak üzere ülke ekonomisi açısından önemli bir değer oluşturur. Kazanç yaklaşık 97 milyon usd/yıl dır. Bu

51 nedenle atık yağların ekonomiye kazandırılabilen, geri dönüşümü mümkün, çok kıymetli bir atık olduğunun unutulmaması gerekmektedir. Yakıt Kalorifik Değer (kcal/kg) Doğalgaz Motorin Atık Yağ Fuel Oil Linyit Bir litre atık yağ bir milyon litre içme suyunu içilemez hale getirir. Bir litre atık yağdan 3.56 kwh elektrik üretilebilir. Bir litre atık yağın enerji karşılığı kilokaloridir. Bir litre atık motor yağından 0,625 litre baz yağ üretilir.

52 b. Bitkisel Atık Yağlar Ülkemizde kişi başına ortalama bitkisel yağ tüketimi 20 kg olup, yıllık yaklaşık 1,5 milyon ton bitkisel yağ gıda amaçlı olarak piyasaya sürülmektedir. Buna karşılık rafinasyon tesislerinden kaynaklanan soap-stock, tank dibi tortu, yağlı toprak gibi bitkisel atık yağlarla birlikte yaklaşık ton atık yağın oluştuğu düşünülmektedir. Kişi başı 2 kg kullanılmış kızartmalık yağ oluşumu öngörüsüyle, bu miktarın yaklaşık tonunun kullanılmış kızartmalık yağ olduğu tahmin edilmektedir. Son zamanlarda ülkemizdeki fast-food türü gıdaların tüketimindeki artışlarla beraber, kullanılmış kızartmalık yağ miktarında da artışlar olmuştur. Bitkisel yağlar yüksek sıcaklıkta kolaylıkla okside olmakta kullanım ömürlerini tamamladıktan sonra ekotoksik özellikler göstermektedir. 1 lt atık yağ 1 milyon litre içme suyunu kirletebilmektedir. Kullanılmış bitkisel atık yağlar evsel atık su kirliliğinin yaklaşık %25 ini oluşturmaktadır. Kullanılmış kızartmalık yağlar, lavaboya dökülmesiyle kanalizasyon sistemlerinde tıkanmalara ve arıtma tesislerinin maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Arıtılmayan atık sular içindeki bitkisel atık yağların denizlere, göllere ve akarsulara ulaşmasıyla da başta balıklar olmak üzere ortamdaki canlılar üzerinde tahribatlara sebebiyet verebilmektedir. Bitkisel atık yağlardan kaynaklanan çevresel zararların en aza indirilebilmesi ve ekonomiye kazandırılabilmesi için Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği tarihli ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmeliğin Genel İlkeler başlıklı 5 inci maddesinin (ı) bendi gereği Atık yağlar, çevre lisanslı geri kazanım tesisleri ile geçici depolama izni almış toplayıcılar tarafından toplanabilir. Toplanan bitkisel atık yağların geri kazanımı ise Bakanlığımızdan çevre izni ve lisansına sahip geri kazanım tesislerinde gerçekleştirilmektedir. Kullanılmış kızartmalık yağ haricindeki atık bitkisel yağlar genel olarak sabun ve yemlik yağ üretiminde kullanılmaktadır. (Kullanılmış kızartmalık yağların sabun üretiminde kullanımı Sağlık Bakanlığınca, yemlik yağ üretiminde kullanımı ise Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı mevzuatınca yasaklanmıştır.) Kullanılmış kızartmalık yağlar ise genel olarak asit yağ ve endüstriyel yağ üretiminde kullanılmaktadır. Özel Tüketim Vergisi uygulamaları nedeniyle kullanılmış kızartmalık yağlardan biyodizel üretimi ekonomik olmaması nedeniyle gerçekleştirilememektedir. Ayrıca; bu yağlar biyogaz üretimde de kullanılabilmektedir. Bitkisel atık yağların toplanarak geri kazanımının sağlanmasındaki ilk temel nokta, halkın ve bitkisel atık yağ üreten lokanta, otel, yemekhane vb. atık üreticilerinin bu atık yağların çevre ve insan sağlığına olan zararlarının farkında olması ve bu atık yağların ekonomiye katkı açısından önemli bir unsur olduğunun bilincine sahip olmasıdır.

53 Eğer bu bilince ulaşılabilirse toplanan kullanılmış kızartmalık yağ miktarı artacak, bu yağların geri kazanımı ile ekonomiye katkı sağlanacak, istihdam oluşturulacak, çevresel açıdan daha önemli bir husus olarak suyu, toprağı, havayı kısacası gelecek nesillerimizden emanet aldığımız çevreyi korumuş olacağız. c. Ömrünü tamamlamış lastikler Ömrünü Tamamlamış Lastiklerin Kontrolü Yönetmeliği tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik, bisiklet ve dolgu lastikleri hariç, ömrünü tamamlamış diğer tüm lastikleri kapsar. ÖTL lerin diğer atıklardan ayrı olarak toplanması, taşınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertarafı, ithalatı, ihracatı ile transit geçişi gibi hususları düzenler. Faydalı ömrünü tamamladığı belirlenerek araçtan sökülen orijinal veya kaplanmış, bir daha araç üzerinde lastik olarak kullanılamayacak durumda olan ve üretim esnasında ortaya çıkan ıskarta lastikler, ömrünü tamamlamış lastik olarak nitelendirilmektedir. Araç lastiğinizin diş derinliği 1,6 mm nin altında ise artık, lastik değil bir atığa sahipsiniz. Ömrünü tamamlamış lastiklerinizi (ÖTL) ücretsiz olarak satın aldığımız noktaya ya da lastik değişimi yapılan servis noktalarına iade edebiliriz. Ömrünü tamamlamış lastikleri geri kazandığınızda yaklaşık % 73 oranında granül kauçuk malzemesi, % 19 oranında çelik tel ve % 8 oranında tekstil ve diğer maddeler geri kazanılmaktadır. Piroliz yöntemi kullanılarak; karbon siyahı, aromatik yağlar, tel ve ısıl değeri çok yüksek olan pirolitik gaz elde edebilirsiniz. Türkiye de her yıl yaklaşık ton ömrünü tamamlamış lastik açığa çıkmaktadır. Bir lastiğin geri dönüşüme gönderilmesiyle birçok ürün elde edilebilir ton ömrünü tamamlamış lastiğin geri kazanımı sonucunda; yaklaşık ton kauçuk granülü ve ton çelik geri kazanılmaktadır,

54 ton ömrünü tamamlamış lastiğin piroliz işlemi sonucunda; yaklaşık litre pirolitik yağ, ton karbon siyahı ve ton pirolitik gaz geri kazanılmaktadır. Ömrünü Tamamlamış lastiklerin iyi depolanmaması sonucunda Sivrisinek ve fareler için uygun bir üreme alanı olacağı gibi salgın hastalıkların yayılmasında da etken bir rol oynamaktadır. Bu yığınlar, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde günlerce söndürülmesi mümkün olmayan yangınlara ve zehirli gazların oluşumuna neden olurlar. d. Atık Piller ve Akümülatörler Ülkemizde atık pillerin ve akümülatörlerin yönetimiyle ilgili esaslar, Bakanlığımız tarafından hazırlanan ve 31 Ağustos 2004 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak 01 Ocak 2005 tarihinde yürürlüğe giren Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği ile belirlenmiştir. Yönetmelik ile atık pil ve akümülatörlerin çevre ve insan sağlığına olan zararlarını en aza indirmek, evsel katı atıklarla karışmasını ve evsel çöp depolama alanlarına atılmasını engellemek ve geri kazanım veya nihai bertarafı için toplama sistemini kurmak ve atık yönetim planını oluşturmak amaçlanmaktadır. Atık Piller Pil şarj edilmeyen primer hücrelerde kimyasal reaksiyon sonucu oluşan kimyasal enerjinin doğrudan dönüşümü ile üretilen elektrik enerjisi kaynağı olup bazı piller şarj edilebilerek birkaç defa kullanılabilmektedir.

55 Türkiye de yılda yaklaşık 6-7 bin ton pil piyasaya sürülmektedir. Cep telefonundan saate, oyuncaktan tv kumandasına, dizüstü bilgisayara kadar hayatımızı kolaylaştıran birçok alanda kullanılmaktadır. Piller şarj edilmeyen piller ve şarj edilebilen piller olarak iki gruba ayrılır. Çinko karbon, alkali mangan, lityum piller şarjsız, nikel kadmiyum, nikel metalhidrit ve lityum iyon piller ise şarjlı grupta yer alır. Özellikle nikel kadmiyum, nikel metalhidrit ve lityum iyon piller geri kazanılmaktadır. Bu tür pillerin geri kazanımından nikel, kobalt ve kadmiyum elde edilmektedir. Dünyada rezervleri oldukça azalan kobaltın atık pillerden geri kazanım yoluyla elde edildiği bilinmektedir. Piller ve bataryalar sökülmemeli, içleri açılmamalı ve ezilmemelidir. Genellikle saatlerde kullanılan düğme pillerin çocuklar tarafından kolayca yutulabilme riskine karşı, bu tür piller ortalıkta bırakılmamalıdır. Şarj edilemeyen piller, alevlenme ve patlama riskine karşı kesinlikle şarj edilmeye çalışılmamalıdır. Atık pillerin çöpe, toprağa, denize, akarsulara ve kanalizasyonlara atılması veya yakılmaları durumunda içerdikleri ağır metaller çevrenin kirlenmesine yol açabilmektedir. Kadmiyumlu pil bir olimpik havuzun üçte birini doldurmaya yeterli litre suyu kirletebilmektedir. Bu da yaklaşık 11 kişinin yıllık su ihtiyacına karşılık gelmektedir. Kullanım ömrünü tamamlamış piller ve bataryalar tüketici tarafından ayrı kaplarda biriktirilmeli, okullarda, marketlerde, camilerde, muhtarlıklarda ve diğer kamuya açık alanlardaki pil toplama noktalarına bırakılmalıdır. Pil toplama noktalarındaki atık piller toplandıktan sonra, yetkili kişiler tarafından türlerine göre ayrıştırılmalı, çeşitli fiziki ve kimyasal işlemlerle bünyelerindeki bazı değerli maddelerin geri alınmaları sağlanmalı veya uygun koşullarda bertaraf edilmelidir. Pil ya da bataryaların yakılarak bertaraf edilmeleri çözüm değildir. Çünkü yanma sonucunda kurşun, cıva ve kadmiyumun daha da zehirli olan oksitleri gaz halinde oluşur ve soluduğumuz havaya karışır

56 Atık Aküler Akümülatörler endüstride ve araçlarda otomatik marş, aydınlatma veya ateşleme gücü için kullanılan, şarj edilebilir sekonder hücrelerde kurşunla sülfürik asit arasındaki kimyasal reaksiyon sonucu kimyasal enerjinin doğrudan dönüşümü ile üretilen elektrik enerjisi kaynağıdır. Akümülatörler kullanım alanlarına göre starter (otomobil aküleri), stasyoner ve traksiyoner (Telekom aküleri, Enerji santral aküleri, Forklift aküler, kesintisiz güç kaynakları aküleri) akümülatörler olarak sınıflandırılmaktadır. Ülkemizde özel aküler hariç (agm ve jel) bütün kurşun asit aküler (starter, stasyoner ve traksiyoner) dünya standartlarında üretilmektedir. Yıllık üretim ve ithalat miktarı yaklaşık tondur. Atık akülerin, gelişigüzel atılması veya yasal olmayan bir biçimde depolanması, zamanla deforme olan ve kırılan akülerden; çevreye kurşun veya kurşunla kirlenmiş sülfürik asitin saçılmasına neden olmaktadır. Bu olay toprak kirliliğinin yanı sıra göller, akarsular, nehirler ve yeraltı suları gibi içme suyu kaynaklarının da kirlenmesine yol açar. Atık akülerin gelişigüzel yakılması sonucunda, kurşun kül içinde kalır, açığa çıkan baca gazlarından dolayı havadaki kurşun emisyonu artar ve hava kirliliğine neden olur. 10 gr kurşun 200 kg toprağı kirletmektedir. Atık haline gelen akümülatörlerin uygun koşullarda depolandıktan sonra özel araçlarla taşınarak geri kazanım tesislerine gönderilmesi sağlanmalıdır. 1 ton kurşunun cevherden elde edilmesi için 345 kw-h enerji harcanırken 1 ton kurşunun atık aküden elde edilmesi için yalnızca 115 kw-h enerji harcanır. Bu da hem enerji tasarrufu hem de ülke ekonomisine katkı sağlar.

57 e. Ömrünü Tamamlamış Araçlar (ÖTA) Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmelik tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve bu Yönetmelikle ömrünü tamamlamış araçların toplanması, depolanması, işlenmesi, geri dönüşümü ve geri kazanımına ilişkin esaslar ve yeni araç tasarımlarında uyulması gereken kriterler belirlenmiştir. Bu yönetmelik otomobil, hafif ticari araç, motosiklet ve motorlu bisiklet haricindeki üç tekerlekli araçları, bu kategorilerdeki ömrünü tamamlamış araçlar ile bunlara ait aksam, parça ve malzemeleri kapsamaktadır. Otomotiv sanayi, demir-çelik, petro-kimya, lastik gibi temel sanayi dallarının başlıca alıcısı ve bu sektörlerdeki teknolojik gelişmenin de sürükleyicisidir. Ömrünü tamamlamış araçlar; otomotiv sektörünün diğer çevresel etkilerden farklı olarak yalnızca çevresel kirleticiler değil, aynı zamanda içerdikleri geri dönüştürülebilir, geri kazanılabilir ve yeniden kullanılabilir malzemeleri ile birer değerdirler. Genel olarak ömrünü tamamlamış bir araca bakıldığında % 85 inin yeniden kullanılabilir, geri kazanılabilir ve geri dönüştürülebilir parça ve malzemelerden oluştuğu görülmektedir. Bu parça ve malzemelerin yeniden kullanımı, geri kazanımı ve geri dönüştürülmesi; doğal kaynakların hızla tüketilmesinin önüne geçer ve üretilen atıkların çevre ve insan sağlığı için bir tehdit olmaktan çıkarılarak ekonomi için bir girdiye dönüştürülmesini sağlar. Ömrünü tamamlamış araç parça ve malzemeleri kurşun, kadmiyum, altı değerlikli krom ve civa gibi tehlikeli maddeler içermektedirler. Eğer bu parça ve malzemeler atık değerlendirilmesi safhasında doğru olarak işlenmezler ise yeniden kullanım veya geri kazanım için söküldüklerinde, parçalandıklarında, yakıldıklarında veya kimyasal işleme tabi tutulduklarında içerdikleri kurşun, kadmiyum, cıva gibi zehirli metaller açığa çıkabilmekte ve bu atıklar önemli birer toksik madde kaynağına dönüşerek çevre ve insan sağlığı açısından büyük sorunlara sebep olabilmektedir. ÖTA yönetimi içerisinde yer alan teslim yerleri, geçici depolama alanları ve işleme tesisleri ile ömrünü tamamlamış araçların çevre ve insan sağlığına zarar vermeden çevre ile uyumlu bir şekilde geri kazanımının sağlanması hedeflenmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü işbirliği ile kurulan veri sistemi ile lisanslı tesislere teslim edilmeyen ömrünü tamamlamış araçların Emniyet Müdürlüğünce de hurdaya ayrılması engellenmiştir. Ömrünü tamamlamış araç sahipleri, araçlarını yukarıda belirtilen alanlara teslim ederek; araçlarının çevre ve insan sağlığına zarar vermeden tehlikeli maddelerden

58 arındırıldığı, söküldüğü, geri dönüşüm ve geri kazanımının sağlandığı alanlara ulaşımını sağlaması gerekmektedir. f. Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyalar Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gelişen teknoloji ile birlikte tüketim alışkanlıkları hızla değişmekte buna bağlı olarak yeni tür atık tipleri ortaya çıkmaktadır. Bunlardan biri de elektrikli ve elektronik eşya atıkları (AEEE) dır. Bilgisayar, monitör, televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, cep telefonu ve bunun gibi ev, ofis ve endüstride kullanım alanı bulan, yararlı ömrünü tamamlamış veya arıza nedeniyle daha fazla kullanılmayan, tamiri mümkün olmayan aletlerin tümü elektronik atık kategorisi altında toplanmaktadır. İnsan sağlığına ve çevreye zararlı olan bileşikler içerebilen bu atıkların belirli standartlar çerçevesinde geri dönüştürülmesi, geri dönüştürülemeyenlerin ise uygun yollarla bertarafı gerekmektedir. Elektrikli ve elektronik atıkların geri dönüşümü sadece atıkların bertarafı açısından değil aynı zamanda bakır, alüminyum, altın gibi değerli materyallerin geri kazanımı açısından da önemlidir. Bunun yanında doğru olarak işlenmez ise tekrar kazanım veya kullanım için söküldüklerinde, parçalandıklarında, yakıldıklarında veya kimyasal işleme tabi tutulduklarında içerdikleri kurşun, kadmiyum, cıva gibi zehirli metaller açığa çıkabilmekte, bu atıklar önemli birer toksik madde kaynağına dönüşerek çevre ve insan sağlığı açısından büyük sorunlara sebep olabilmektedir. Bu atıklardan değerli olan kısımların geri kazanılmasının ülke ekonomisine getireceği pozitif etkilerin yanında uzaklaştırılması gereken tehlikeli bileşik içerikleri de atık yönetiminin önemini arttıran hususlardan biridir. Bu sebeplerden ötürü birçok ülke bu gibi atıkların miktarının azaltılması ve yeniden kullanımı, geri dönüşümü ve diğer yeniden değerlendirme şekillerinin kontrolü için yasal düzenlemelerde bulunmuşlardır. Elektrikli ve elektronik eşyaların üretiminden nihai bertarafına kadar çevre ve insan sağlığının korunması amacıyla hukuki ve teknik esasların düzenlendiği Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Kontrolü Yönetmeliği tarihli ve sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış ve tüm maddeleri ile tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Yönetmelik, insan sağlığına ve çevreye zararlı olan maddeleri içerebilen bilgisayar, televizyon, buzdolabı, cep telefonu gibi elektrikli eşyaların belirli standartlar çerçevesinde çevre lisanslı tesislerde geri kazanılmasını, geri kazanımı mümkün olmayanların ise uygun yollarla bertarafını içermektedir. Ayrıca bu ürünlerin üretiminde kurşun, kadmiyum, civa gibi bazı tehlikeli maddelerin kullanımında kısıtlamalar getirmiştir. Bu ürünler atık haline geldiğinde vatandaşlar belediyelerin kuracağı atık getirme merkezlerine, üreticiler ve lisanslı işleme tesisleri tarafından kurulacak aktarma merkezlerine

59 veya vatandaşın talep etmesi halinde yeni bir elektrikli ve elektronik eşya satın aldığı yere hiçbir ücret ödemeden verebileceklerdir. Yine bu Yönetmelikle elektrikli ve elektronik eşya üreticileri, ürün bilgisi açıklamalarında AEEE Yönetmeliğine Uygundur ibaresine yer vermekle ve piyasaya sürülen EEE lerini TS-EN nin sayılı Türk Standardına uygun olarak sembolü ile işaretlemekle yükümlüdürler. g. Tıbbi Atıklar Sağlık kuruluşlarının faaliyetleri sırasında üretilen atıklar diğer atıklardan daha fazla oranda yaralanma riski ve daha yüksek enfeksiyon riski taşırlar. Atık nerede üretilirse üretilsin, atıklara muamele etmek için güvenli ve güvenilir yöntemler gereklidir. Tıbbi atıkların yetersiz ve uygunsuz muamelesi, ciddi halk sağlığı sonuçları yaratabilir ve çevre üzerine olumsuz etkiler yapabilir. Bu yüzden güvenli tıbbi atık yönetimi, çevre sağlığını korumanın önemli bir bileşenidir.

60 DİKKAT! TIBBİ ATIK BU AMBLEM NEDİR? Bu amblem uluslararası biyotehlike amblemi olup, bu amblemin kapsamında, toplanmasından taşınmasına, geçici depolanmasından bertarafına kadar diğer atıklardan ayrı işlem görmesi gereken tıbbi atıklar yer almaktadır. Tıbbi Atık Tanımı Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ne göre tıbbi atık, sağlık kuruluşlarından kaynaklanan enfeksiyöz atık, patolojik atık ve kesici-delici atıkları ifade etmektedir. Daha geniş bir tanımlamayla tıbbi atık tanımı, Mikrobiyolojik laboratuvar atıklarını, Kan, kan ürünleri ve bunlarla bulaşmış nesneleri, Kullanılmış ameliyat giysilerini (kumaş, önlük ve eldiven ve benzeri), Diyaliz atıklarını (ekipmanlar), Karantina atıklarını, Bakteri ve virüs içeren hava filtrelerini, Enfekte deney hayvanı leşleri, organ parçaları, kanı ve bunlarla temas eden tüm nesneleri, Vücut parçaları, organik parçalar, plasenta, kesik uzuvlar ve benzeri atıkları (insani patolojik atıklar), Biyolojik deneylerde kullanılan kobay leşlerini, Enjektör iğnelerini, İğne içeren diğer kesicileri,

61 Bistürileri, Lam-lameli, Kırılmış diğer cam ve benzeri nesneleri kapsamaktadır. Tıbbi atıkların güvenli yönetimi amacıyla yayımlanan Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği nde sağlık kuruluşlarından kaynaklanan atıklar dört ana başlık altında toplanmıştır. Bu sınıflandırma aşağıda verilmektedir: I-EVSEL NİTELİKLİ ATIKLAR -Genel Atıklar -Ambalaj Atıkları II-TIBBİ ATIKLAR -Enfeksiyöz Atıklar -Patolojik Atıklar -Kesici-Delici Atıklar III-TEHLİKELİ ATIKLAR IV-RADYOAKTİF ATIKLAR Tıbbi Atıkların Sağlık Etkileri Tıbbi atıklara maruziyet hastalık veya yaralanmaya yol açabilir. Tıbbi atıkların tehlikesi aşağıdaki özelliklerin bir veya daha fazlasından kaynaklanabilir. Enfeksiyona neden olabilen patojenler içerir, Kalıtsal yapı (DNA) üzerinde değişikliklere neden olabilir, Toksik ya da tehlikeli kimyasal veya farmasötik maddeleri içerir, Radyoaktivite içerir, Kesicileri içerir.

62 Risk Altındaki Kişiler Tıbbi atıklara maruz kalan tüm bireyler potansiyel olarak risk altındadırlar. Risk altındaki bu bireylere, tıbbi atık üreten sağlık kuruluşlarının içinde veya dışında olup, hem bu atıkları taşıyan, hem de dikkatsiz yönetim sonucu bu atıklara maruz kalanlar dâhildir. Risk altındaki başlıca gruplar aşağıdadır: o Doktorlar, hemşireler, yardımcı sağlık çalışanları ve diğer hastane personeli, o Sağlık kuruluşlarında veya evde tedavi ve bakım alan hastalar, o Sağlık kuruluşlarının hasta ziyaretçileri, o Çamaşırhane, atık toplama ve taşıma gibi sağlık kuruluşlarının destek birimlerinde çalışanlar, o Atık sterilizasyon/bertaraf tesislerindeki işçiler, o Atık boşaltım sahalarında ayıklama yapan kişiler. Enfekte Atıklar ve Kesicilerin Tehlikeleri Enfekte atıklar birçok patojen mikroorganizmalardan birini içerir. Enfekte atıklardaki patojenler birçok yolla insan vücuduna girebilir: o Derideki batma, yıpranma veya kesi yoluyla, o Mukoz membranlar yoluyla, o İnhalasyonla, o Sindirimle. Tıbbi atıklar aracılığıyla bulaşmanın HIV ve hepatit B-C virüs enfeksiyonlarıyla özel ilişkisi vardır. Bu virüsler genellikle kan ile kontamine olmuş şırınga iğnelerinden yaralara bulaştırılırlar. Sağlık kuruluşlarında antibiyotiklere ve kimyasal dezenfektanlara dirençli bakterilerin bulunması, kötü yönetilen tıbbi atıklarla yaratılan tehlikeleri daha da arttırmaktadır. Patojenlerin yoğun olduğu kültürler ve kontamine olmuş kesiciler (özelikle hipodermik iğneler) sağlıkla ilgili akut potansiyel tehlikeleri barındıran atık maddelerdir. Kesiciler, patojenlerle kontamine olmuşlarsa, sadece kesik ve batmalara yol açmazlar, aynı zamanda bu yaraların enfekte olmasına da neden olabilirler. Bu iki riskten (yaralanma ve hastalık bulaşması) dolayı kesiciler çok tehlikeli bir atık sınıfı olarak kabul edilirler. Batma ve kesiklerin yanında esas sorun bu temasla bulaşan kan enfeksiyonlarıdır. Hipodermik iğneler ise kesici atık kategorisinin önemli bir bölümünü oluştururlar. Tıbbi Atık Yönetiminde Uygulanacak Genel Esaslar Türkiye de tıbbi atıkların güvenli yönetimiyle ilgili esaslar 22 Temmuz 2005 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ile belirlenmiştir.

63 Yönetmeliğe göre atıkların kaynağında ayrı toplanması ve geçici depolanması sorumluluğu sağlık kuruluşlarının, atıkların geçici atık depolarından alınarak taşınması, sterilizasyon işlemine tabi tutulması ve bertaraf edilmesi konularındaki sorumluluklar ise belediyelere aittir. Atıkların Kaynağında Ayrı Toplanması Sağlık kuruluşlarında oluşan atıklar tıbbi atıklar, tehlikeli atıklar, evsel nitelikli atıklar ve ambalaj atıkları olarak sınıflandırılmalı ve birbirleri ile karışmadan kaynağında ayrı olarak toplanmalıdır. Tıbbi Atıklar: Tıbbi atıklar, başta doktor, hemşire, ebe, veteriner, diş hekimi, laboratuvar teknik elemanı olmak üzere ilgili sağlık personeli tarafından oluşumları sırasında kaynağında diğer atıklar ile karıştırılmadan ayrı olarak biriktirilirler. Tıbbi atıkların toplanmasında kırmızı renkli özel plastik torbalar kullanılır. Tıbbi atıkların bir alt grubu olan kesici ve delici atıklar ise diğer tıbbi atıklardan ayrı olarak özel plastik veya lamine kartondan yapılmış kutular içinde toplanmalıdır. Ünite içinde tıbbi ve evsel nitelikli atıklar ayrı ayrı taşınmalıdır. Bu araçlar turuncu renkli olmalı, üzerlerinde Uluslararası Biyotehlike amblemi ile Dikkat! Tıbbi Atık ibaresi bulunmalıdır. Tıbbi atıklar ile evsel nitelikli atıklar aynı araca yüklenmemeli ve taşınmamalıdır.

64 Sağlık kuruluşlarında toplanan atıklar, belediye tarafından alınıncaya kadar geçici atık deposu veya konteynerler içinde geçici olarak depolanmalıdır. Atıklar bu depolarda veya konteynerlerde en fazla 48 saat bekletilebilir. Geçici atık deposu içindeki sıcaklığın +4 ºC nin altında olması durumunda bekleme süresi bir haftaya kadar uzayabilecektir. Sağlık kuruluşunun geçici depolama için geçici atık deposu mu, yoksa konteyner mi kullanacağı konusu ise öncelikle sağlık kuruluşunun yatak kapasitesine bağlıdır. En az 20 yatak kapasitesine sahip sağlık kuruluşları geçici atık deposu inşa etmek zorundadırlar. 20 den az yatağa sahip sağlık kuruluşları geçici atık deposu olarak konteyner kullanmak zorundadırlar. Belediyelerin Yükümlülükleri Belediyeler tıbbi atık yönetim planı hazırlamakla, tıbbi atıkları taşımakla ve bu atıkları sterilizasyon işlemine tabi tutarak zararsız hale getirmek ve/veya bertaraf etmekle yükümlüdürler. Tıbbi atıkların geçici atık depoları ve konteynerler ile küçük kaynaklardan alınarak bertaraf tesisine taşınmasından büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri, diğer yerlerde ise belediyeler ile yetkilerini devrettiği kişi ve kuruluşlar sorumludur. Tıbbi atıkların taşınması özel olarak dizayn ve imal edilmiş araçlarla yapılır.

65 Tıbbi atık taşıma araçları için ilgili valilikten taşıma lisansı alınması gerekmektedir. Tıbbi atıklar yakılarak bertaraf edilmekte veya sterilizasyon işlemine tabi tutularak zararsız hale getirilmektedir. Kurulacak tıbbi atık yakma ve sterilizasyon tesisleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığından geçici faaliyet belgesi/çevre lisansı alınması gerekmektedir. SU VE TOPRAK KİRLİLİĞİ Su Potansiyeli Su, hayatın en temel kaynağı olmakla birlikte ve sağlık için de vazgeçilmez bir ihtiyacımızdır. Su kaynaklarının korunması ve verimli bir şekilde yönetimi, sürdürülebilir gelişmenin gerçekleştirilebilmesi açısından önem arz etmektedir. Son yıllarda, nüfus artışı ve iklim değişikliği dolayısıyla dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan su sıkıntılarında artışlar görülmektedir. Nitekim yayınlanan birçok raporda gelecekte karşılaşılması muhtemel kuraklıklardan bahsedilmektedir. Uluslararası bir araştırma kuruluşu raporunda; 2025 yılına kadar, dünyanın üçte birinin su kıtlığından etkileneceği; 20 yıldan yakın bir sürede de Afrika da yeterli ve temiz su bulamayan insan sayısının 600 milyona ulaşabileceği belirtilmektedir. Su varlığına göre ülkeler sınıflandırıldığında; yılda kişi başına düşen ortalama kullanılabilir su miktarı m3 ten az olan ülkeler "su fakiri", m3 den az olan ülkeler "su azlığı", m3 ten fazla olan ülkeler ise "su zengini" olarak kabul edilmektedir. Dünyada kişi başına su tüketimi yılda ortalama 800 m3 civarındadır. Dünya nüfusunun yaklaşık % 20 sine karşılık gelen 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksun olup, 2,3 milyar kişi sağlıklı suya hasrettir. Bazı tahminler, 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı ile yüz yüze geleceğini göstermektedir. FAO (Food and Agriculture Organization) ya göre, 1995 yılında su kıtlığı ve su stresi yasayan nüfusun dünya nüfusuna oranı sırası ile %29 ve %12 iken, 2025 yılında bu oranlar %34 ve %15 e yükselecektir.

66 1995 ve 2025 te Dünya da Kişi Başına Kullanılabilir Su Potansiyeli Su Kaynağı Dünya Dünya DURUM Nüfus Nüfus (m3/kişi) Nüfusuna Nüfusuna (milyon) (milyon) Oranı (%) Oranı (%) Su Kıtlığı Var < Su Stresi Var Su Yeterli > Sınıflandırma Dışı Toplam FAO (2002), Crops and Drops: Making the Best Use of Water for Agriculture, Rome. Buna ek olarak, 2050 yılında su sıkıntısı çeken ülkelerin sayısı 54 e, bu şartlarda yaşamak zorunda kalan insanların sayısı 3,76 milyara yükselecektir. Bu durum 2050 de 9,4 milyar olması beklenen dünya nüfusunun % 40 ının su sıkıntısı çekeceği anlamına gelecektir. Türkiye de toplam kullanılabilir su miktarı 112 milyar m 3 tür. Ülkemizin, bir yılda kişi başına düşen yaklaşık 1566 m 3 lük kullanılabilir tatlı su miktarı dikkate alındığında, su zengini bir ülke olmadığımız anlaşılmaktadır. Aynı zamanda su fakiri sınıfına da girmememizle birlikte, su kaynaklarımızı israf etmeden, planlı şekilde kullanmak mecburiyetinde olduğumuz aşikârdır. Ülkemiz 26 Ağustos 2009 tarihinde Kyoto Protokolü ne resmen taraf olarak küresel iklim değişikliği ile etkin mücadele edeceğini, bu konudaki küresel mücadeleye katkı vereceğini ve aktif olarak sürece katkı sağlayacağını teyit etmiştir. Şüphesiz ki küresel iklim değişikliğinin en çok tesir edeceği tabii kaynak su olacaktır. Su Kirliliği Nedir? Su kaynağının kimyasal, fiziksel, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi şeklinde gözlenen ve doğrudan veya dolaylı yoldan biyolojik kaynaklarda, insan sağlığında, balıkçılıkta, su kalitesinde ve suyun diğer amaçlarla kullanılmasında engelleyici bozulmalar yaratacak madde veya enerji atıklarının boşaltılması olarak tanımlanabilir. Su kirliliğinin kaynakları genel olarak üç ana başlıkta toplanabilir. Bunlar; Evsel nitelikli kirlenme (fekal ve organik atıklar) Endüstriyel nitelikli kirlenme (kimyasal, radyoaktif atıklar) Tarımsal nedenli kirlenme (pestisid ve kimyasal gübrenin aşırı kullanımı) Su kirliliğine etki eden unsurlar ise; Fekal atıklar, Organik atıklar, Kimyasal Atıklar,

67 Aşırı üretim artışına neden olan besin maddelerinin, alıcı ortamın dengesini bozacak şekilde aşırı boşaltımı, Atık ısı, Radyoaktif atıklar, Deniz dibinden taranan malzeme, çamur, çöp ve hafriyat artıklarının ve benzeri atıkların boşaltımı, Gemilerden kaynaklanan petrol türevli katı ve sıvı atıklar (sintine suyu, kirli balast, slaç, slop, yağ ve benzeri atıklar), Yukarıda sayılanların dışında kalan kimyasal maddeler gerçekte sanayinin çevre üzerindeki olumsuz rolü belki diğer tüm faktörlerden çok daha fazladır. Özellikle Türkiye de sanayi kuruluşlarının sıvı atıkları ile su kirliliğine ve yine su kirliliğine bağlı toprak ve bitki örtüsü üzerinde aşırı kirlenmelere neden olduğu ve hızlı bir şekilde doğa tahribine yol açtığı bilinmektedir. Diğer yandan kimyasal gübrelerin bilinçsizce ve aşırı kullanımı da zaman içinde toprağı çoraklaştırmakta ve yine doğal çevrim ile gerek su kirlenmesi gerekse diğer etkileri ile olumsuzluklar yaratmaktadır. Su kalitesinin bozulmasına neden olan kaynaklar arasında; yeterli veya hiç arıtması olmayan yerleşim yerleri ve endüstriler, tarım alanlarının tarım dışı amaçla kullanımı, zirai amaçlı kullanılan gübre ve pestisitler, çöp alanları, yol yapımı, ormansızlaşma ilk sıralarda sayılabilir. Bu etkenler havzada; erozyon, sedimantasyon, kirlilik ve su rejiminin değişmesi şeklinde kendini göstermektedir. Dünyada ve ülkemizde su tüketimi ve ihtiyacı hızla artarken, su kaynakları da hızla tükenmekte ve kirlenmektedir. Hızlı nüfus artışı, çarpık kentleşme, plansız sanayileşme, tarım alanlarının tarım dışı kullanımı, ormansızlaşma, sadece kalkınma ve kar amacının ön planda olduğu politikalar ve yönetsel ve tüzel eksiklikler sonucunda, doğal kaynaklar yok olmakta, su kaynakları olumsuz yönde etkilenmektedir. Doğal kaynaklarımızdan verimli etkin ve sürdürülebilir kaynak kullanımı göz önüne alarak koruma-kullanma ilkeleri çerçevesinde korumamız ve kullanmamız gereklidir. Ülkemiz büyüme süreci içerisinde olup, hızlı nüfus artışının, endüstriyel, kentsel ve tarımsal faaliyetlerin yol açtığı çevre sorunları ve tahribatı sınırlı su kaynaklarının kirlenmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, mevcut su kaynaklarının korunması ve atıksuların geri kullanımı çok önem arz etmektedir. Artan su talebi, yükselen alternatif tabii su kaynakları fiyatları ve gelişen geri kazanma teknolojileri atıksuların tekrar kullanılmasını hem çevre ve hem de kaynakların ekonomik kullanımı yönünden cazip hale getirmektedir. Ülkemiz AB ye katılım sürecinde 21 Aralık 2009 tarihinde Çevre Faslını müzakereye açmıştır. Özellikle Avrupa Birliği mevzuatıyla da uyumlu olarak su kirliliğinin azaltılmasındaki temel politikamız; atıksu oluşturmayan ya da oluşan atıksuyu tekrar geri kazanan temiz üretim teknolojilerinin kullanılması ve kirliliğin kaynağında önlenmesidir. İnsanlık olarak suya olan bağımlılığımız dikkate alındığında, kirlenmiş olan suların veya denizler gibi alternatif su kaynaklarının, çeşitli işlemler sonrası kullanılabilir hale getirilmesinin önemi daha da ortaya çıkmaktadır. Bu noktada, günümüzde çevre

68 teknolojilerinde gelinen seviyede, atıksular bir arıtma ünitesinden geçirildikten sonra ileri arıtmadan geçirilerek yeniden kullanılabilmektedir. Gerek deniz suyundan içme ve kullanma suyu elde etme, gerekse evsel, endüstriyel atıksular ve katı atık deponi sahalarından çıkan sızıntı suyunun arıtılarak geri kazanımı ve çeşitli maksatlarla kullanılması son yıllarda oldukça önem kazanmıştır. Bu nedenle bu konudaki uluslararası bilgi birikiminin ve geliştirilen teknolojilerin paylaşılması ve kamuoyuna sunulması, su kaynaklarının etkin yönetimi açısından son derece ehemmiyet arz etmektedir. Geleneksel su temini maliyetlerinin artan kirlilik ve su kıtlığı nedeniyle artması, su geri kullanım ve desalinizasyon maliyetlerinin göreceli olarak azalması nedenleriyle ileri teknolojilerin kullanımı son dönemlerde ülkemizde ve dünyada artış göstermektedir. Su kaynaklarının kısıtlı olması, içme suyu temin edilecek su kaynağının kalitesinin uygun olmaması gibi nedenlerle içme suyunun kıta içi su kaynaklarından ve deniz suyundan temininde bu teknolojilerin kullanımı yaygınlaşmaktadır. Çevreyi koruma amaçlı yapılan çalışmalar sonucunda son yıllarda kanalizasyon şebekesi ve atıksu arıtma tesisi ile hizmet verilen belediye sayısında ve nüfusta önemli artış olmuştur. Atıksu arıtma tesisi ile hizmet verilen nüfusun ise toplam belediye nüfusuna oranı 2012 yılı sonu itibariyle %72 ye ulaşmış olup, 2017 yılında % 85 e ulaşması hedeflenmektedir. Çevre ile ilgili politikaların uygulanmasında ekonomik araçların rolünün çevre politikalarını destekleyecek şekilde kullanılması gerekmektedir. Belediyelerin su, atıksu ve katı atıkla ilgili hizmetlerinin karşılığını almasının sağlanması, bu hizmetlerden tahsil ettikleri gelirleri yine sadece bu alanlarda kullanmalarının sağlanması, teşvik ve cezai yaptırımın güçlendirilmesi hususları yer almıştır. Atıksu altyapı tesisleri ile evsel katı atık bertaraf tesislerinin kurulması, bakımı, onarımı, işletilmesi, kapatılması ve izlenmesi, bu tesislerle ilgili olarak verilen tüm hizmetleri karşılayabilecek tarifelerin; atıksu altyapı yönetimleri, büyükşehir belediyeleri ve belediyeler tarafından belirlenmesi, ayarlanması ve uygulanması yoluyla çevresel altyapı hizmetlerinin sürdürülebilirliğini sağlamaktadır. Hızlı nüfus artışı, aşırı sanayileşme, küresel ısınma, artan kuraklık ve aşırı tüketim ile birlikte tatlı su kaynakları global ölçekte hızla tükenmektedir. Her ne kadar Türkiye, toplam tatlı su kaynakları miktarı bazında, Orta Doğu daki ülkelere oranla daha avantajlı gözükse de, tatlı su kaynaklarımızın lokasyon olarak homojen bir şekilde dağılmadığı bir gerçektir. Artık ülkemiz bir su zengini değil, tam tersine su fakiri sınıflandırmasına doğru ilerlemektedir. Özellikle endüstriyel ve evsel atıksuların yeterince arıtılmadan alıcı ortamlara verilmesi sonucunda, zaten az olan tatlı su kaynaklarımız kirlenmekte ve kullanılamaz hale gelmektedir. Sanayi atıksularından kaynaklı çevre kirliliği, sadece ülkemizde değil, tüm dünyada üstesinden gelinmesi gereken en önemli çevre sorunlarının başında gelmektedir. Ülkemizde sanayi atıksularından kaynaklı çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolünden Bakanlığımız sorumludur. Atıksuların kontrolü, bertarafı ve atıksu kaynaklı kirliliğin önlenmesi konularında yetkili kurum olan Bakanlığımız, atıksu sorunlarının çözümü için kurum ve kuruluşların işbirliğiyle mevzuat bazında çalışmalar yapmakta, aynı zamanda farklı sanayi sektörleriyle zaman zaman bir araya gelerek atıksu kaynaklı sorunlara ortak akıl ürünü çözümler getirmeye çalışmaktadır. Kirliliğin giderilmesi ve kontrolü için usul ve esaslar

69 belirlenmekte, sanayide kirliliğin kaynağında önlenmesi, atıksuların en uygun kullanımının sağlanması ve temiz üretim teknolojilerinin kullanılması için çalışmalar yapılmaktadır. Türkiye de atıksuların kontrolü, bertarafı ve atıksu kaynaklı kirliliğin önlenmesi konularında yetkili kurum olan Bakanlığımız, atıksu sorunlarının çözümü için yalnızca mevzuat bazında çalışmalar yapmamakta; aynı zamanda farklı sanayi sektörleriyle zaman zaman bir araya gelerek atıksu kaynaklı sorunlara ortak akıl ürünü çözümler getirmeye çalışmaktadır. Bu çerçevede ilk günden bu yana sanayicilerle bir araya gelinmekte ve hem çevresel gereklilikleri kollayan hem de ekonomik kalkınmaya engel teşkil etmeyen çözümler bulunmaktadır. Sanayide kirliliğin kaynağında önlenmesi, temiz üretim ve atıksuların en uygun kullanımının sağlanması için çalışmalar yapılmakta ve gerekli düzenlemelerin uygulanması sağlanmaktadır. Toprak Nedir? Toprak, yerküreyi ince bir tabaka halinde kaplayan, kayaçların fiziksel ve kimyasal prosesler sonucunda parçalanması, ayrışması ve zaman içerisinde sayısız mikroskobik ve makroskobik organizma ve bitki kalıntılarının birikmesi sonucunda oluşan bir doğal kaynaktır. Toprak, bitki örtüsünün beslendiği kaynakların ana deposudur. Toprağın üst tabakası insanların ve diğer canlıların beslenmesinde temel kaynak teşkil etmektedir. Bir gram toprağın içerisinde milyonlarca canlı bulunmakta ve ekosistemin devamı için bunların hepsinin ayrı önemi bulunmaktadır. Toprak, su ve hava ile birlikte, yeryüzündeki yaşamın vazgeçilmez unsuru olan önemli bir doğal kaynak olup, her üçü de suyun yerküredeki oluşumunu, değişimini ve hareketini tanımlayan hidrolojik döngü çerçevesinde birbirleriyle yakından ilgilidirler. Birisinde oluşan olumlu ya da olumsuz herhangi bir değişiklik doğrudan veya dolaylı yoldan bir diğerini etkilemektedir. Örneğin, zararlı bir kimyasal madde ile kirlenmiş olan toprak, kirleticinin buharlaşması yoluyla hava kirliliğine, yıkanması yoluyla hem yüzey hem de yeraltı suyu kirliliğine neden olabilmektedir. Toprağın bir doğal kaynak olarak öneminin anlaşılabilmesi için önce toprağın temel işlevlerinin neler olduğunun bilinmesinin önemi yüksek olup, bunlar; -Tarımsal (gıda üretimi) -Altyapısal (inşaat/altyapı zemini) -Ekolojik (biyoçeşitlilik, besin döngüsü) -Hidrolojik (su kaynaklarının beslenmesi, alıcı ortam) işlevleridir. Toprak Kalitesi kavramı toprağın bu işlevleri ile doğrudan ilgilidir.

70 Toprak Kirliliği En önemli doğal kaynaklardan birisi olan toprağın tarım dışı amaçlarla kullanılması, ağır metallerle kirlenmesine ve erozyon sonucu oluşan etkilerle kayıplara uğramasına ve veriminin düşmesine yol açmaktadır. Kaybedilen toprakların yeniden kazanılması çok zordur. 1 cm. kalınlıkta ki toprak ancak birkaç yüzyılda oluşabilmektedir. Toprak kirliliği her geçen gün daha da ciddi boyutlara ulaşan önemli çevre problemlerinden birisini teşkil etmektedir. Olayın ciddiyetini kavramak amacıyla basit bir örnek vermek gerekirse; toprağa atılan küçük bir kalem pil 20 çuval toprağı kirletmektedir. Ayrıca kirlenmiş olan toprağın temizlenmesi çok yüksek maliyeti olan bir iş olup, toprağın tekrar eski halini alması ise yıllar sürmektedir. Yirminci yüzyılın ortalarına doğru hızlı nüfus artışı ile birlikte, tarım ve diğer alanlardaki sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak, toprak kirliliği de artmaya başlamıştır. Toprak alıcı ortam ve beslenim alanı olarak düşünüldüğünde, toprak kirliliği yüzey ve yeraltı suyu için uzun süreli kirlilik kaynağı oluşturması bakımından ayrı bir önem arz etmektedir. Alıcı ortam olarak kullanıldığında, toprak kirleticilerin tutulmasını ve giderilmesini sağlayan fiziksel, kimyasal, biyolojik reaktör olarak düşünülebilir. Toprağın kirlilik depolama ve kirliliği giderme (tampon veya filtreleme) kapasitesi, toprağın uzun dönemde bir kirlilik kaynağı tehdidi oluşturup oluşturmayacağını da belirlemektedir. Bu nedenle toprak kirliliği, su kaynaklarını ilgilendiren ve su kalitesine yönelik etkilerin değerlendirilmesinde su kirliliği ile bağlantılı olarak ele alınması gereken bir konudur. Ayrıca, çöp sahaları ve geniş kirlenmiş sahalardan önemli miktarda gazın sıcaklıkla açığa çıkması durumunun mevcut olduğu hallerde, toprak kirliliği hava kirliği ile birlikte değerlendirilmelidir. Toprak Kirliliğine Sebep Olan Faktörler: Endüstri tesislerinden çıkan ve arıtılmaksızın havaya, suya ve toprağa verilen atıklar çevreyi kirletmekte olup, Ülkemizde sanayi tesislerindeki yanlış uygulamalar, uygunsuz atık/atıksu bertarafı, doğal afetler, sanayi tesislerinde çeşitli kimyasal maddelerin depolanması ve nakilleri sırasında meydana gelen döküntü ve sızıntılar noktasal kaynaklı toprak kirliliğine neden olmaktadır. Yerleşim alanlarından çıkan atıklar, egzoz gazları, endüstri atıkları, tarımsal mücadele ilaçları ve kimyasal gübreler toprak kirliliğine sebep olan en önemli etkenlerdir. Yine yerleşim alanlarından çıkan çöplerin gelişigüzel boşaltıldığı alanlar ile kanalizasyon şebekelerinin arıtılmaksızın, doğrudan toprağa verildiği alanlarda toprak kirliliği meydana gelmektedir. Otomobillerden çıkan egzoz gazları ile karbon monoksit, kükürt dioksit, kurşun ve kadmiyum vs. gibi zehirli maddeler havaya yayılmakta ve solunum yolu ile büyük bir kısmı canlılar tarafından alınmaktadır. Geriye kalanı ise, rüzgârlar ile uzak mesafelere taşınmakta ve yağışlarla yere inerek, toprak ve suları kirletmektedir.

71 Tarımsal mücadele ilaçları ve suni gübrelerin, bilinçsiz ve aşırı kullanımı sonucu, toksik maddelerin toprakta birikimi artmakta ve doğal ortamın ve toprağın kirlenmesine sebep olmaktadır. Ayrıca, Sodyum, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, çinko, bakır, mangan gibi maddeleri içeren suni gübrelerin aşırı ve bilinçsiz kullanımı sonucu, toprağın yapısı da bozulmaktadır. Denizlerde Meydana Gelen Kazalara Karşı Hazırlıklar Türkiye, konum itibariyle Asya ve Avrupa Kıtalarını birbirine bağlayan, dolayısıyla iki kıta arası ticaret ağında odak noktası olarak Boğazlarından farklı büyüklükte, sayısız geminin kıtalar arası geçiş yaptığı önemli bir yarımada ülkesidir. Dünya ve Türkiye ticareti açısından son derece önemli olan İstanbul ve Çanakkale Boğazları ndan yılda ortalama gemi geçmekte ve Boğaz trafiğinin büyük bir kısmını tankerler oluşturmaktadır. Son 5 yılda geçen tehlikeli madde taşıyan gemilerin taşıdığı yük, ortalama 150 Milyon tondur. Bu verileri göz önünde bulunduracak olursak denizlerimizde kaza riskinin ne kadar büyük olduğu ve muhtemel kazalara karşı hazırlıklı olmanın önemi ortaya çıkmaktadır. Denizlerin birden ülkeye kıyısının olması ve birbirlerine bağlantısı olması sebebiyle, kirliliğe karşı korunması için sadece ülke olarak alınacak tedbirler yeterli olmamaktadır. Bu nedenle denizlerin korunmasına yönelik olarak gerekli düzenlemeleri yapmak üzere ülkeler arasında bölgesel ve uluslararası anlaşmalar, sözleşmeler yapılmaktadır. Bu anlaşmalar uyarınca gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Ülkemizde 2009 yılından itibaren gerek uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülükler gerekse ulusal mevzuatın uygulanması için deniz kazalarına karşı risk yönetimi ve acil müdahale çalışmaları büyük bir ivme kazanmış ve 2013 yılı itibariyle bu konuda çok yol kat edilmiş durumdadır. Bakanlığımızın deniz kazaları ile ilgili görevleri arasında, acil müdahale planlarının hazırlanması, kıyı alanlarında acil müdahale planlarının uygulanması, kirlenmenin türü ve etkilerinin belirlenmesi, çevreye olan zararların tespiti, olay sonrası kirlilikten etkilenen

72 alanların rehabilitasyonu bulunmaktadır. Bu kapsamda yapılan çalışmalar sonucu denizlerimizde meydana gelebilecek farklı tür ve boyuttaki kazalara karşı hazırlıklı olmak amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çeşitli acil müdahale planları tanımlanmıştır. Tanımlanan acil müdahale planı türleri şunlardır: a) Gemi acil müdahale planı. b) Kıyı tesisi acil müdahale planı. c) Bölgesel acil müdahale planı. ç) Ulusal acil müdahale planı Gemi acil Müdahale Planı: Ülkemizin taraf olduğu anlaşmalardan biri olan Gemilerden Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşmenin-MARPOL 73/78 ve ekleri dikkate alınarak petrol veya diğer zararlı madde kirliliğine hazırlıklı olmak amacıyla hazırlanır. Gemiler için gerekli asgari personel, ekipman ve malzeme seviyesi ilgili uluslararası sözleşmelere uygun olarak hazırlanan gemi acil müdahale planlarında belirtilir. Kıyı tesisi acil müdahale planı: Açık deniz tesisleri ve boru hatları da dahil, kıyıda veya kıyıya yakın bölgelerde denizlerin petrol ve diğer zararlı maddelerle kirlenmesine yol açabilecek faaliyetleri icra eden kıyı tesislerine ait kıyı tesisi acil müdahale planları, bütün seviyeler için planlama ve faaliyetleri içerir. Ülkemizde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tüm kıyı tesislerine Denizlerin petrol ve diğer zararlı maddelerle kirlenmesine karşı hazırlıklı olma amacıyla Kıyı tesisi risk değerlendirmesi ve acil müdahale planı hazırlama zorunluluğu getirilmiştir. Tesis bilgilerinin tümünü içeren bu planlarda, tesise özel acil müdahale planı hazırlanarak yapılması gerekenler adım adım belirlenmiş, şematik olarak da açıklanmış olup; Planlar, olayın müdahale aşamaları, devlet otoritelerine raporlaması ve olay sonrası temizlik çalışmalarının ayrıntılı bilgilerini ve senaryolarını da içeren ayrıntılı bir kılavuzdur. Kıyı tesisleri tarafından hazırlanan planlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı na sunulmakta;

73 Bakanlık tarafından onaylandıktan sonra Kıyı tesislerinde görevli personel acil müdahale konusunda belirli zaman aralıklarıyla planda belirtilen eğitimlerden geçirilmekte ve periyodik olarak tatbikatlar düzenlenmektedir. Böylece herhangi bir deniz kazası olması durumunda kıyı tesisi ve personel derhal harekete geçebilmekte ve zaman kaybından dolayı yaşanacak felaket önlenmektedir. Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun ve Uygulama Yönetmeliği Acil müdahale planlamasında kademeli müdahale yaklaşımı esas alınır. Bu kapsamda aşağıdaki müdahale seviyeleri uygulanır: a) Seviye 1: Bir kıyı tesisinde veya gemide operasyonel faaliyetler sonucu oluşabilecek ve küçük ölçekli kirlenmelere neden olabilecek olayları kapsar. Bir kıyı tesisi veya Kanun kapsamında yer alan bir geminin kendi imkân ve kabiliyetleri ile kontrol altına alabileceği olaylardır. b) Seviye 2: Bir kıyı tesisi veya Kanun kapsamındaki bir geminin kendi imkân ve kabiliyetlerinin yetersiz kaldığı durumlarda bölgesel imkân ve kabiliyetler ile müdahale edilip kontrol altına alınabilecek orta ölçekli olaylardır. c) Seviye 3: Denizde ve/veya kıyı tesisinde meydana gelen ciddi kazalardan kaynaklanan büyük ölçekli olayları kapsar. Acil Müdahale Planlarının uygulanmasında ise olaya müdahale operasyonları aşağıda yer alan dört aşamadan oluşur. a) Aşama I : Bildirim, b) Aşama II : Planın değerlendirilmesi ve aktif hale getirilmesi, c) Aşama III : Müdahale operasyonları, ç) Aşama IV: Atıkların bertarafı ve kirlenen alanların rehabilite edilmesi. Bölgesel acil müdahale planı: Bölgesel acil müdahale planı, ikinci seviyedeki bir olaya hazırlıklı olma ve müdahalenin planlanmasını içerir ve sorumlu vali tarafından uygulamaya konulur.

74 Bölgesel acil müdahale planları aynı zamanda, ilgili tüm personelin görev ve sorumluluklarının yanı sıra, hazırlıklı olma ve müdahale faaliyetlerine ilişkin detaylar ile bildirim prosedürleri, haberleşme usulleri ve sorumlu bölgesel acil müdahale merkezinin tam ve açık bir şekilde belirlenmesini de kapsar. Ulusal acil müdahale planı: Üçüncü seviye bir olaya hazırlıklı olma ve müdahale için bir ulusal acil müdahale planı sürekli olarak hazır bulundurulur. Bu çalışmalar neticesinde; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hazırladığı 6 Bölgesel ve 1 Ulusal Acil Müdahale Planı 8 Şubat 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş olup; başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmak üzere Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı ve ilgili kurum kuruluşların görev ve sorumlulukları tanımlanmış, koordinasyon, operasyon komiteleri oluşturulmuş, olay yeri koordinatörleri belirlenmiştir. Böylece Ülkemiz, meydana gelmesi muhtemel deniz kazalarına daha hazırlıklı ve donanımlı hale gelmiştir. Planların uygulanabilmesinin sağlanması için planlarda görev alan kişilerin eğitim almaları sağlanmakta ve yine planların etkinliğini artırmak üzere kıyı tesisleri tatbikatlar yapmaktadır. Ulusal ve bölgesel planlarda yer alan kamu kurum/kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının kaza sonucu olan petrol ve diğer zararlı madde kirliliklerine karşı birlikte hareket edebilme hazırlıklı olma ve erken reaksiyon kabiliyetlerinin artırılması amacıyla yine ulusal ve bölgesel düzeyde tatbikatlar yapılmaktadır. Bugüne kadar ülkemizde gerçekleştirilen tatbikatlar ise şöyledir: 1. Karadeniz Ereğli Sulh 2007 Uluslararası Tatbikat Eylül 2007, 2. İzmit Körfezi nde Petrol Kirliliğine Müdahale Bölgesel Tatbikatı Mayıs 2008, 3. İskenderun Körfezi nde Petrol Kirliliğine Müdahale Bölgesel Tatbikatı Kasım 2008, 4. İzmir Aliağa Körfezi nde Petrol Kirliliğine Müdahale Ulusal Tatbikatı Mayıs 2009, 5. Samsun da Petrol Kirliliğine Müdahale Bölgesel Tatbikatı Kasım 2009, 6. Çanakkale de Petrol Kirliliğine Müdahale Bölgesel Tatbikatı Mayıs 2010, 7. Antalya da Petrol Kirliliğine Müdahale Ulusal Tatbikatı Ekim 2010, 8. İstanbul da Petrol Kirliliğine Müdahale Ulusal Tatbikatı Eylül 2011,

75 Deniz kirliliğine sebep olan kazalardan dolayı meydana gelecek zararları karşılamak üzere gemiler taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar gereği sigorta belgeleri bulundurmakla yükümlüdür. Kıyı tesislerinden kaynaklı bir olayın gerçekleşmesi sonucunda oluşan zararlar ise kıyı tesisleri deniz kirliliği zorunlu mali sorumluluk sigortası ve çevre kirliliği mali sorumluluk sigortasından karşılanmaktadır. BALIK ÇİFTLİKLERİ Denizlerde Balık Çiftliklerinin Kurulamayacağı Hassas Alan Niteliğindeki Kapalı Koy ve Körfez Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Tebliğ başta Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Denizcilik Müsteşarlığı olmak üzere ilgili kurum/kuruluşların görüşleri doğrultusunda hazırlanmış ve tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Tebliğ kapsamında bulunan 162 adet Balık Çiftliğinin tamamının Tebliğ kriterlerini sağlayan uygun alanlara taşınma işlemi tamamlanmış olup balık çiftlikleri modernize üretim tesisleri haline dönüştürülmüştür. Kanun ve Tebliğ ile getirilen düzenlemeler, koy ve körfezleri balık çiftlikleri kurulması açısından tamamen yasaklamış değildir. Sadece kıyıdan belli bir mesafede ve uygun akıntı hızı ve derinlikte koy ve körfezlerin kirlenmesini önleyecek ve daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir üretimin gerçekleştirileceği alanlarda faaliyette bulunulması sağlanmıştır. Böylece hem denizlerimizin korunması hem de daha sağlıklı üretim yapılması temin edilmiştir.

76 YÜZME SUYU Yüzme Suyu Kalitesi Artıyor İnsan sağlığını korumak, denizlerimizi ve plajlarımızı temiz tutmak için yüzme amaçlı kullanılan suların kalitesi düzenli olarak izleniyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Valiliklerimiz marina, plaj ve yüzme suyu alanlarından faydalanan vatandaşlarımızın sağlığını korumak, çevre ve hizmet kalitesini yükseltmek için birlikte çalışıyor. Bu kapsamda, 76/160/ EEC sayılı Yüzme Suyu Kalitesi AB Direktifinin Türk mevzuatı ile uyumlaştırılması yapılmış, Yüzme Suyu Kalitesi Yönetmeliği tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Yönetmelik kapsamında, Sağlık Bakanlığı izlemeden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise bu alanlarda kirliliğin önlenmesinden sorumlu otoriteler olarak tanımlanmıştır. Yüzme amacıyla kullanılan suların sağlaması gereken mikrobiyolojik parametrelere ait limit değerler Yönetmelik ekinde verilen Tablo da yer almakta olup burada verilen değerlere uyulması gerekmektedir. FEKAL KOLİFORM TOPLAM KOLİFORM FEKAL STREPTOKOK Zorunlu Değerler Kılavuz Değerler Zorunlu Değerler: Mutlak suretle uyulması gereken değer. Kılavuz Değerler: Uyulması hedeflenen değer.

77 2012 yılında, 1186 numune noktasından yüzme suyu kalitesinin izlenmesi için analiz yapılmıştır. Bu noktalardan; 1081 nokta yönetmeliğe uygun bulunmuştur. MAVİ BAYRAK MAVİ BAYRAK LI PLAJ VE MARİNALARIN SAYISI ARTIYOR!!! Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı (FEE) koordinatörlüğünde plajlar ve marinalarda denizin evsel nitelikli atıksular tarafından kirliliğinin önlenmesi amacıyla yürütülen Mavi Bayrak Kampanyası na ülkemiz de 1994 yılından bu yana katılmaktadır. Plaj ve marinalara verilen uluslararası bir çevre ödülü olan mavi bayrak için plajlarda 32 ve marinalarda 24 kriter aranmaktadır. Plajlar için öncelikle deniz suyunun AB Yüzme Suları Direktifi, Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği ve Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği ne uygun olması ve atık suların uygun olarak bertaraf edilmesi, düzenli olarak deniz suyu analizlerinin yapılması, plajda ve yüzme alanında meydana gelebilecek kirlilik kazalarında uygulanmak üzere acil durum planlarının hazırlanması önem kazanmaktadır. Marinalarda ise başta marina içerisinde deniz suyunun görsel olarak temiz olması, bir çevre politikası ve planının olması, marinalarda olabilecek kazalar için acil durum planı ve güvenlik önlemleri ile birlikte yat ve teknelerden kaynaklanan pis su, sintine suları ve tehlikeli atıkları alabilecek olanakların bulunması gelmektedir. Mavi Bayraklı Plaj Mavi Bayraklı Marina

78 Mavi Bayrak, temiz olduğu tespit edilen plaj ve marinalara verilen uluslararası bir çevre ödülüdür. Mavi Bayrak ödülü, 1 (bir) yıl süre ile geçerlidir. Yıllara Göre Mavi Bayraklı Plaj ve Marinalar Plaj Marina 2013 yılında 383 plaj, 21 marina ile 13 yat Mavi Bayrak ile ödüllendirilmistir. Uluslararası alanda Mavi Bayrak uygulaması yapan 46 Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı üyesi ülke arasında 2013 yılında Mavi Bayrak sıralamasında Türkiye 3. sırada yer almaktadır. GEMİLERDEN ATIK ALINMASI VE ATIKLARIN KONTROLÜ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR: Atık: Gemilerin ürettiği atıklar ile yük artıklarını, Gemilerin ürettiği atıklar: Bir geminin normal faaliyetleri sırasında üretilen ve MARPOL 73/78 in EK-I, EK-IV ve EK-V i kapsamına giren, kanalizasyon dâhil tüm atıklar ve yük artıkları dışındaki tüm artıkları ve MARPOL 73/78 in EK-V inin uygulanmasına yönelik düzenlemelerde tanımlanan yük ile ilgili atıkları, Liman: Tersaneler ve yat limanları ile balıkçı ve gezinti tekneleri de dâhil olmak üzere tüm gemilerin muhtelif faaliyetlerinde kullanabilmeleri amacı ile inşa edilmiş ve donatılmış deniz ve kıyı yapılarını, Liman yöneticisi: Liman işleticisi adına hareket edebilecek yetkiye sahip gerçek veya tüzel kişiyi, Atık alım yükümlüsü: Çevre Kanunu nun (ÇK) 11 inci maddesi ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa göre gemilerden atık alma yükümlülüğü bulunan sorumluları, ifade eder. ÇK 11. Maddesine göre: Liman, tersane, gemi bakım-onarım, gemi söküm, marina gibi kıyı tesisleri; kendi tesislerinde ve gemi ve diğer deniz araçlarında oluşan petrollü, yağlı katı atıklar ve sintine, kirli balast, slaç, slop gibi sıvı atıklar ile evsel atıksu ve katı atıkların alınması, depolanması, taşınması ve bertarafı ile ilgili işlemleri ve tesisleri yapmak veya yaptırmakla yükümlüdürler.

79 Liman başkanlıkları; a) Gemilerin limanlara gelmeden önce yapmaları gereken atık bildirimlerini kontrol etmekle, b) Gemilere ulusal ve uluslararası mevzuat çerçevesinde yapılan denetimler ile liman devleti ve bayrak devleti denetimlerinde; gemilerin bir sonraki limana varana kadar oluşacak atıkları için atık tanklarında yeterli depolama hacminin olmadığının belirlenmesi halinde atıkları alınıncaya kadar kalkışına izin vermemekle, c) Gemilere ulusal ve uluslararası mevzuat çerçevesinde yapılan denetimler ile liman devleti ve bayrak devleti denetimlerinde; yeterli atık depolama hacmine sahip olup da atık vermeyen gemileri, gideceği bir sonraki limanın bağlı olduğu liman başkanlığına ve/veya denetleme yetkisi olan kurumlara bildirmekle yükümlüdür. Ayrıca; Gemilerden Atık Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, tarihli ve sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak taraf olunan Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmesinin Önlenmesi Hakkında Uluslararası MARPOL 73/78 Sözleşmesine dayanılarak ve tarihli ve 2000/59/EC sayılı Gemilerin Ürettiği Atıklar ve Yük Artıkları İçin Kullanılan Liman Atık Alım Tesisleri Hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifine paralel olarak hazırlanmış ve 2004 yılında yayımlanmıştır. Yönetmelik kapsamında, 2003 yılında atık kabul tesisi yok iken, şu anda Bakanlığımız tarafından lisanslandırılan 232 liman atık kabul tesisinde gemi atıklarının alınması hizmeti verilmektedir. Gemilerden Atık Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliği çerçevesinde Mavi Kart ve Gemi Atık Takip Sistemi uygulamaları başlatılmıştır. Etkin bir atık alım ve takip sisteminin kurulması amacıyla hayata geçirilen Mavi Kart Sistemi nde, yoğun deniz turizminin yaşandığı Muğla ve Antalya illeri pilot bölge olarak belirlendi. Muğla ve Antalya da bulunan tüm yat limanı, balıkçı barınaklarında atık alım ve sistem alt yapısı oluşturularak, yatlarda ve diğer su araçlarında, online atık kayıt ve takip sistemi olan, Mavi Kart uygulamaları başlatılmıştır. Mavi Kart Sistemi ile kağıt ortamında formlarla yapılan atık kayıt ve takip uygulamaları internet ortamına aktarılacak, bürokrasi azaltılacaktır. Deniz araçlarından bırakılan atığın türü, miktarı, veriliş tarihi gibi envanter bilgileri otomatik olarak tutulacaktır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkisi bulunan diğer kurumlarca yapılan denetim ve kontrollerin etkinliği artacaktır. Bu sayede daha etkin bir atık yönetimi sağlanmış olacaktır Uygulamaya geçirilen bir diğer proje olan Gemi Atık Takip Sistemi(GATS) ile gemi atıklarının daha etkin kontrolü hedeflenmektedir. Projeyle, gemi atık bildirimleri ile limanlarca gemi atıklarının alınması ve bertarafı aşamasında kullanılan form bilgileri elektronik ortama taşınacaktır. Bu sistem sayesinde gemilerin illegal deşarjları kontrol altına alınacak ve gemi atıkları envanteri otomatik olarak sistemde tutulacaktır. Gemi Atık Takip Sistemiyle de gemiler tarafından yapılan atık bildirimleri, atık kabul tesislerine alınan atık tür ve miktarları, yine bu tesislerde yapılan susuzlaştırma ve arıtma işlemleri ile bu atıkların bertaraf işlem ve yöntemleri online olarak görülebilecektir. Liman atık kabul tesislerinin atık yönetim planları sisteme işlenerek atıkların bertarafı ve kontrolü etkin hale getirilecektir.

80 Gemi Kaynaklı İllegal Deşarjların Kontrolü Çalışmaları: Atık kabul tesisinin kurulması tek başına gemi kaynaklı kirliliklerin önlenmesinde yeterli olmamaktadır. Bu tesislerin kurulmasının yanında, illegal deşarj yapan gemiler için uygulanacak cezai müeyyideler ki, Bakanlığımız bu konuda Sahil Güvenlik Komutanlığı başta olmak üzere Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, İstanbul, Kocaeli, Antalya ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını da 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında yetkilendirmiştir. Bu kapsamda yetkili kurumlar denetim çalışmalarını 24 saat esasına göre sürdürmekte ve deniz kirliliğine neden olan gemilere 2872 sayılı Çevre Kanunu kapsamında cezai işlem uygulamaktadırlar. Ayrıca, Yetkili Kurumlarda görevli denetim elemanlarına Deniz Kirliliği Denetçisi Eğitimi verilmektedir. Bu eğitim programlarında; Deniz Çevresinin Ekolojik Yapısı ve Kirlilik Deniz Kirliliği Konusunda Ulusal Mevzuat Uluslararası Düzenlemeler Gemilerin Denetiminde Uygulanacak Mevzuat Hükümleri ve Sorumluluklar Gemilerin Denetiminde Delillerin Toplanması ve Suç Dosyasının Oluşturulması Gemi Terimleri, Gemide Kirleticilerin Bulunduğu Yerler ve Deşarjları Kirleticilerin Bulunduğu Yerlerin Uygulamalı Olarak Gösterimi Numune Alma, Muhafaza ve Taşıma Usul ve Esasları Numune Alma Usullerini Uygulamalı Olarak Gösterimi Gemi Atık Takip Sistemi (GATS) Uygulama Eğitimi konuları işlenmektedir. Bunların yanı sıra Türk Karasularındaki yabancı bayraklı gemilerle ilgili Liman Devleti Kontrolleri de Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Isınma Kaynaklı Hava Kirliliği Hava kirliliğine genellikle, araçların egzozlarından, sanayi tesislerinden ve ısınma sistemlerinin bacalarından atmosfere verilen yanma gazlarından kaynaklanmaktadır. Özellikle şehir merkezlerindeki hava kirliliğinde en büyük pay ısınma amacıyla kullanılan soba ve kalorifer kazanlarında yakıtların yanması sonucu oluşan partikül madde, kükürt dioksit, karbon monoksit, azot oksitler vb. kirleticiler oluşmaktadır. Yakıtın içindeki kükürtün yanması sonucu oluşan kükürt dioksit gazı ile yakıtın iyi yakılamaması sonucu oluşan karbonlu bileşikler, is, kurum ve kül insan sağlığına zararlıdır. Kış döneminde meteorolojik şartlara da bağlı olarak rüzgarsız ve rutubetli günlerde bu kirleticilerin insan sağlığına etkisi daha da yoğun yaşanır. Ülkemizde özellikle kış mevsiminde bazı şehir merkezlerinde meteorolojik şartlara da bağlı olarak hava kirliliği görülmektedir. Kış aylarında ısınmadan kaynaklanan hava kirliliğinin temel sebepleri; düşük vasıflı yakıtların iyileştirilme işlemine tabi tutulmadan kullanılması, yanlış yakma tekniklerinin uygulanması ve kullanılan yakma sistemlerinin işletme bakımlarının düzenli olarak yapılmaması seklinde sıralanabilir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ısınma kaynaklı oluşan hava kirliliğinin önlenmesi amacıyla Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği, tarih ve sayılı Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile yakma tesislerinde ısınma amacıyla kullanılacak yerli ve ithal katı, sıvı ve gaz

81 yakıtların kalite kriterleri (özelliklerini) ve kullanılması yasak maddeler, katı yakıtların torbalı satılmasının zorunlu olduğu, illerin kirlilik derecelendirilmesinin nasıl yapılacağı, katı, sıvı ve gaz yakıtlı yakma sistemlerinin uyması gereken kural ve koşulları ile bacadan atılan emisyonlar için sınır değerler belirlenmiştir. Son kullanıcı olan vatandaşın hem yakıtın tam verimle yakılarak maksimum ısınma sağlamak amacıyla, hem de hava kalitesine olan olumsuz etkilerin en aza indirilmesi amacıyla soba veya kalorifer kazanlarının yakılırken dikkat etmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. - Kömür satın alırken, Bakanlık birimlerinden alınmış izini olup olmadığının sorgulanması, - Kalorifik değeri yüksek ve kükürt, kül, uçucu bileşik oranı düşük yakıtların tercih edilmesi, - Kalorifer kazanlarının ateşçi eğitimi almış kişiler tarafından usulüne uygun yakılmasının sağlanması, - Yakılması yasak olan petrol koku, mineral yağ, araba plastiği parçaları, lastik, tezek, katı atıklar ve tekstil artıkları, kablolar, ıslak odun, boyalı odun, plastikler, ev eşyaları ve yemek atıkları gibi evsel atıklar, özel atıklar, tıbbi atıklar, asfalt ve asfalt ürünleri, boya ve boya ürünleri ile fuel-oil kapları vb. maddelerin ısınma amacıyla sobalarda yakılmaması, - Doğal kullanımı olan yerlerde kömür ve fuel-oile göre daha nispeten daha temiz olan bu yakıtın kullanımının tercih edilmesi, - Bina yalıtımlarının yaptırılması veya yalıtımlı konutların tercih edilmesi, gerekmektedir. Ulaşım Kaynaklı Hava Kirliliği Şehir merkezlerinde oluşan hava kirliliğinin en önemli kaynaklarından biride araçların egzozlarından çıkan kirletici gazlardır. Trafik yoğunluğu ve araçların dur kalk faaliyeti ile daha da artan ve çıkış yeri olan araç egzozlarının insan solunumuna en yakın mesafede olmasıyla etkisi en çok hissedilen hava kirliliği kaynağını oluşturmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından egzoz gazı kirleticilerinin azaltılmasını sağlamak ve ölçümler yaparak kontrol etmek amacıyla Egzoz Gazı Emisyonu Kontrolü Yönetmeliği, tarih ve sayılı Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik kapsamında, araçlar sahiplerinin egzoz emisyon ölçümü yaptırma yükümlülükleri, ölçüm yapacak istasyonların özellikleri, egzoz gazı emisyon ölçüm cihazı ile ilgili düzenlemeler belirtilmiştir. Araç kullanıcıların, araçlarının düzenli bakımını yaptırmalı, kaliteli yakıt dışında başka bir yakıt kullanmamalı (10 numara yağ olarak tanımlanan kullanılmış motor yağları) ve egzoz gazı emisyon ölçümlerini takip ederek düzenli olarak yaptırmalıdır. Toplu taşıma araçları kullanmak, yakın mesafelerde yürüyerek veya bisiklet kullanımı ile de ulaşım kaynaklı hava kirliliğini azaltılmasına katkı sağlanabilir. Hava Kirliliği ve Hava Kalitesi İnsan sağlığı ve çevre üzerinde toplu ölümlere varabilecek seviyede olumsuz etkileri olan hava kirliliği özellikle büyükşehirlerde her geçen gün önemi artan bir sorundur. Çarpık kentleşme, nüfus artışı, kentlere göç, plansız sanayi bölgeleri ve trafik yönetimi hava kirliliğinin temel sebepleri arasındadır. Hava kirliliğinin etkin kontrolü için tüm kirletici

82 kaynaklarla ilişkili çok sayıda kurum ve kuruluşun işbirliği ve kamuoyunun desteği büyük önem arz etmektedir. Hava kalitesinin iyileştirilebilmesi için ülkemizde de tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi çeşitli yasal düzenlemeler yürürlüktedir. Bunların bir kısmı sanayi, ısınma, trafik gibi kirletici kaynakların kontrolüne yönelik, bir kısmı da soluduğumuz havanın kalitesine ilişkindir. Kirliliğin kontrolüne ilişkin düzenlemelerle hedeflenen, hava kirliliğinin insan sağlığı ve çevre üzerindeki zararlı etkilerini önlemek veya azaltmak için belirlenmiş hava kalitesi hedeflerini sağlamaktır. Hava Kirliliğinin İnsan Sağlığı Üzerine Olan Etkileri Hava kirliliği; atmosferde toz, duman, gaz, su buharı şeklindeki kirleticilerin, insan ve diğer canlılara zarar verecek düzeye erişmesidir. Trafik, sanayi ve ısınma sistemleri hava kirliliğinin başlıca kaynaklarıdır. Hızlı kentleşme, şehrin yanlış bölgelere kurulması, kalitesiz yakıtlar ve uygun olmayan yakma sistemleri gibi sebepler de hava kirliliğinin artmasına yol açmaktadır. Yapılan klinik çalışmalarda söz konusu kirleticilerin solunum yolu hastalıklarını artırdığı tespit edilmiştir. Hava kirleticilerindeki günlük artışlar çeşitli akut sağlık sorunlarına sebep olmaktadır. Örneğin hava kirletici parametrelerin konsantrasyonunun artması, astım ataklarında artışa yol açmaktadır. Kirleticilere uzun süreli maruz kalma sonucunda sağlıkta kronik etkiler ortaya çıkmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve Hollanda'da yapılan çalışmalarda hava kirliliği olan bölgelerde yaşayanların ömrünün, kirliliğin olmadığı bölgelerde yaşayanlara göre 1-2 yıl daha kısa olduğu belirlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü nün (WHO) 2011 yılı raporuna göre, dış ortam hava kirliliğinin dünya çapında yılda 1.3 milyon ölüme neden olduğu ve orta gelirli ülkelerin bu değerin çoğunluğunu oluşturduğu tahmin edilmektedir. Hava kirliliğinin sağlık etkisi öksürük ve bronşitten, kalp hastalığı ve akciğer kanserine kadar değişmektedir. Kirliliğin olumsuz etkileri sağlıklı kişilerde bile gözlenmekle birlikte, bazı hassası gruplar daha kolay etkilenmekte ve daha ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu gruplardan biri yaşlılardır. Fizyolojik kapasitesi ve fizyolojik savunma mekanizması fonksiyonlarındaki azalma, kronik hastalıklardaki artma sebebiyle yaşlılar normal yaş gurubundaki halka nazaran hava kirliliğinden daha kolay etkilenmektedir. Küçük çocuklar, savunma mekanizması gelişiminin tamamlanmaması, vücut kitle birimi başına daha yüksek ventilasyon (soluk alıp verme) hızları ve dış ortamla daha sık temas sebebiyle daha fazla riske sahip diğer bir hassas gruptur. Yaş durumunun yanısıra hava yolunda daralmaya yol açan hastalıklar da kirleticilere hassasiyeti artırmaktadır. Yapılan çalışmalar, kirlilik arttıkça astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalıkları (KOAH) gibi hastalıklarda artış olduğunu göstermiştir. Kalabalık yaşam, yetersiz sanitasyon (çevre hijyeni), beslenme yetersizliği gibi düşük yaşam standartları da hassasiyeti etkileyen faktörlerdendir. Bu şartlarda yaşayanlar enfeksiyon hastalık sorunları ile karşı karşıyadırlar. Dolayısıyla, hava kirliliğinin sonuçlarından daha fazla etkilenilmektedir. Hava Kirliliği ve Risk Grupları Bebekler ve gelişme çağındaki çocuklar Gebe ve emzikli kadınlar Yaşlılar

83 Kronik solunum ve dolaşım sistemi hastalığı olanlar/sigara Kullananlar Düşük sosyoekonomik grup içinde yer alanlar Genel olarak havadaki kirleticilerin sağlığa etkileri şöyle toparlanabilir; Solunum fonksiyonlarında bozulma Solunum sistemi hastalıklarında artış Kronik solunum sistemi hastalığı olan kişilerin hastalıklarının alevlenmesinde artış Kronik kalp hastalığı olan kişilerin hastalıklarının alevlenmesinde artış Kanser görülme sıklığında artış Erken ölümlerde artış

84 Dış ortam hava kirliliğinin toplum sağlığı ile ilişkisi değerlendirilirken yukarıda sıralanan doğrudan sağlık etkilerinin yanı sıra içme ve sulama suyu kaynaklarının, bitki örtüsünün zarar görmesi ve mikro klima değişiklikleri nedeniyle dolaylı etkilerini de göz önünde bulundurmak gereklidir. Tüm bunların yanı sıra; ortamın nem oranı, sıcaklık, sıcaklık değişim hızı, rüzgârlar ve benzeri etmenler de hava kirliliğinin sağlık üzerine olan etkisinde değişikliklere yol açabilmektedir. Bakanlığımız ve ilgili kurum ve kuruluşların katkısı ile hazırlanan, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü nün 2009 yılında yayımlamış olduğu Türkiye Kronik Hava Yolu Hastalıklarını Önleme ve Kontrol Programı nda bahsedildiği üzere; Dünyada 2005 yılında meydana gelen toplam 58 milyon ölümün 35 milyonu kronik hastalıklar nedeniyle olmuştur. Tüm ölümlerin %60 ı kronik hastalıklardan meydana gelmektedir. Şekil: Dünyada Kronik Hastalıkların Durumu, Hastalık Guruplarında Ölüm Sayıları Her bir hava kirleticinin etki süresi, konsantrasyonu ve diğer karakteristiklerine bağlı olarak insan vücudunda yapmış olduğu etkiler aşağıda sıralanmaktadır: Karbonmonoksit ( CO ) Karbon monoksitin oksijen taşıma kapasitesini azaltması sonucunda kandaki oksijen yetersizliği nedeniyle kan damarlarının çeperleri, beyin ve kalp gibi hassas organ ve dokularda fonksiyon bozuklukları meydana gelmektedir. Kükürt Oksitler ( SOX ) Hava kirletici emisyonların en yaygın olanı (SO2) kükürtdioksittir. Her yıl tonlarca SO2 çeşitli kaynaklardan atmosfere verilmektedir. Solunan yüksek konsantrasyondaki kükürt dioksitin %95'i üst solunum yollarından absorbe olmaktadır. Bunun sonucu olarak, bronşit, amfizem ve diğer akciğer hastalık semptomları meydana gelmektedir.

ÇEVRE KONULU EĞİTİCİ EĞİTİMİ KURSU

ÇEVRE KONULU EĞİTİCİ EĞİTİMİ KURSU ÇEVRE KONULU EĞİTİCİ EĞİTİMİ KURSU ÖĞRETMEN EL KİTABI 2 5 EYLÜL 2014 ÖNSÖZ Çevre bilinci oluşturma ve ekolojik dengeyi koruma amaçlı dernek ve vakıfların son yıllardaki sayıca artışı ve amaca yönelik nitelikli

Detaylı

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 İnsan yaşamı ve refahı tarihsel süreç içinde hep doğa ve doğal kaynaklarla kurduğu ilişki ile gelişmiştir. Özellikle sanayi devrimine kadar

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

ÇEVREYE YÖNELİK TARIM POLİTİKALARI

ÇEVREYE YÖNELİK TARIM POLİTİKALARI ÇEVREYE YÖNELİK TARIM POLİTİKALARI Çevre ile ilgili temel kavramlar Çevre sorunlarının nedenleri Tarımsal faaliyetin neden olduğu çevre sorunları Sürdürülebilir tarım ve tarımsal kalkınma.hafta Çevreye

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Küresel Ekoloji. Yrd. Doç. Dr. Aslı Sade Memişoğlu

Küresel Ekoloji. Yrd. Doç. Dr. Aslı Sade Memişoğlu Küresel Ekoloji Yrd. Doç. Dr. Aslı Sade Memişoğlu Başlıklar 1. Gençlikten olgunluğa geçiş: sürdürülebilir uygarlıklara doğru 2. Ekolojik-Sosyal uçurumlar 3. Küresel sürdürülebilirlik 4. Senaryolar 5. Uzun

Detaylı

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK HAZIRLAYAN Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK MADDİ TEMİZLİK MANEVİ TEMİZLİK İslam dini, hem maddî, hem de manevî temizliğe büyük bir önem vermiştir. Bu iki kısım temizlik arasında büyük bir ilgi vardır.

Detaylı

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir. ÖRNEKLER DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHL. BİLGİSİ ÜNİTE: 1. ÜNİTE (KADER İNANCI) KONU: KAZA VE KADER İNANCI KADER: Kelime olarak KAZA: Kelime olarak kader; bir şeye gücü kaza, hükmetmek, - Su 100 yetmek, biçimlendirmek,

Detaylı

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre Çevre Yüzyılı Çevre; canlıların yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Hava, su ve toprak bu çevrenin fizikî unsurlarını; insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar ise, biyolojik unsurlarını

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? Canlıların hareket etme, büyüme ve yaşamlarını sürdürebilmeleri

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Varlıklar Âlemi Meleklere İman Meleklerin

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ. ÜNİTE: KAZA VE KADER Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. Öğretmeni tanır ve dersin amacı, derste işlenecek konular ve ders işleme teknikleri hakkında bilgi sahibi

Detaylı

Doğa, Çevre, Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitlilik

Doğa, Çevre, Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitlilik TEMEL KAVRAMLAR Doğa, çevre, Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitlilik Kavramları Yabanıl Alan, Yabanıllık ve Yaban Hayatı Kavramları Doğa Koruma Kavramı ve Kapsamı Doğal Kaynak Yönetiminin Genel Kapsamı Doğa,

Detaylı

İMAR HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI

İMAR HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI İMAR HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI İDARENİN İMAR HUKUKU NEDENİYLE SORUMLULUĞU HAKKINDA GENEL ANALİZ DOÇ.DR. MÜSLÜM AKINCI İMAR ve İDARE Belli bir yerleşim alanının teknik, sosyal ve hukuki araç

Detaylı

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı LGS(Liselere Geçiş Sistemi) deneme sınavı arayan birçok öğrenci için güzel bir hizmet Şanlıurfa MEM tarafından veriliyor. LGS deneme sınavı ile 2 Haziran

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ KÜLTÜR SANAT VE PEYZAJ ÇEVRE NEDİR?ÇEVRE OLUŞUMLARI VE YORUMLAR

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ KÜLTÜR SANAT VE PEYZAJ ÇEVRE NEDİR?ÇEVRE OLUŞUMLARI VE YORUMLAR ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ KÜLTÜR SANAT VE PEYZAJ ÇEVRE NEDİR?ÇEVRE OLUŞUMLARI VE YORUMLAR ÇEVRE NEDİR? Çevre, yeni ve giderek güncelleşen bir kavram olarak gittikçe daha

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş İstanbul Teknik Üniversitesi Geomatik Mühendisliği Bölümü CBS & UA ile Afet Yönetimi Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş Amaçlar (1) Kriz yönetimi kavramının tartışılması Tehlike, acil durum ve

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1 Uymanız gereken zorunluluklar ÇEVRE KORUMA Dr. Semih EDİŞ Uymanız gereken zorunluluklar Neden bu dersteyiz? Orman Mühendisi adayı olarak çevre konusunda bilgi sahibi olmak Merak etmek Mezun olmak için

Detaylı

Küresel Değişim Ekolojisi BYL 327 Hacettepe Üniv. Biyoloji Bölümü lisans dersi

Küresel Değişim Ekolojisi BYL 327 Hacettepe Üniv. Biyoloji Bölümü lisans dersi Küresel Değişim Ekolojisi BYL 327 Hacettepe Üniv. Biyoloji Bölümü lisans dersi Küresel Değişim Kavramı Çağatay Tavşanoğlu Hacettepe Üniv., Biyoloji Böl., Ekoloji Anabilim Dalı 2017-2018 Güz Sistem kavramı

Detaylı

Hak ihlalinin sosyal boyutları Prof. Dr. Ejder Okumuş Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak. Hak-fedakârlık dengesi

Hak ihlalinin sosyal boyutları Prof. Dr. Ejder Okumuş Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak. Hak-fedakârlık dengesi Hak ihlalinin sosyal boyutları Prof. Dr. Ejder Okumuş Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak. Hak-fedakârlık dengesi Toplumsal hayat, hak ve fedakârlıklar üzerine kuruludur. Hak ve fedakârlıkların dengeli

Detaylı

2018 YGS Konuları. Türkçe Konuları

2018 YGS Konuları. Türkçe Konuları 2018 YGS Konuları Türkçe Konuları 1. Sözcük Anlamı 2. Söz Yorumu 3. Deyim ve Atasözü 4. Cümle Anlamı 5. Cümle Yorumu 6. Paragrafta Anlatım Teknikleri 7. Paragrafta Konu-Ana Düşünce 8. Paragrafta Yapı 9.

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 06 07 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ AY EKİM KASIM HAFTA ARALIK DERS KONU ADI SAATİ Allah Her Şeyi Bir Ölçüye Göre Yaratmıştır Kader ve Evrendeki Yasalar İnsan İradesi ve Kader

Detaylı

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

SOSYOLOJİSİ (İLH2008) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. DİN SOSYOLOJİSİ (İLH2008) KISA ÖZET-2013

Detaylı

2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ KONU VE ININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ 1. ÜNİTE: KAZA VE KADER EYLÜL Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. Öğretmeni tanır ve dersin amacı, derste işlenecek

Detaylı

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK ÇEVRE KORUMA ÇEVRE Öğr.Gör.Halil YAMAK 1 Çevre Kirlenmesi İnsanoğlu, dünyada 1,5 milyon yıl önce yaşamaya başlamıştır. Oysa yer küre 5,5 milyar yaşındadır. Son 15 yıl içinde insanoğlu, doğayı büyük ölçüde

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, GELECEĞİN SORUNLARI SU Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, ekonomik kalkınma, enerji üretimi,

Detaylı

2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ KONU VE ININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ 1. ÜNİTE: KAZA VE KADER EYLÜL Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. İlk Ders Genelgesi 1. Allah Her Şeyi Bir Ölçüye

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar Sosyoloji Konular ve Sorunlar Ontoloji (Varlık) Felsefe Aksiyoloji (Değer) Epistemoloji (Bilgi) 2 Felsefe Aksiyoloji (Değer) Etik Estetik Hukuk Felsefesi 3 Bilim (Olgular) Deney Gözlem Felsefe Düşünme

Detaylı

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ 1 ETİK NEDİR? ETİK NEDİR? Etik terimi Yunanca ethos yani "töre" sözcüğünden türemiştir. Değerler felsefesinin

Detaylı

Editör Doç.Dr.Hasan Genç ÇEVRE EĞİTİMİ

Editör Doç.Dr.Hasan Genç ÇEVRE EĞİTİMİ Editör Doç.Dr.Hasan Genç ÇEVRE EĞİTİMİ Yazarlar Doç.Dr.Hasan Genç Doç.Dr.İbrahim Aydın Doç.Dr.M. Pınar Demirci Güler Dr. H. Gamze Hastürk Yrd.Doç.Dr. Suat Yapalak Yrd.Doç.Dr. Şule Dönertaş Yrd.Doç.Dr.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Hayat Amaçsız

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU STRATEJİK VİZYON BELGESİ ( TASLAK ) 6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU İslam Ülkelerinde Çok Boyutlu Güvenlik İnşası ( 06-08 Mart 2015, Serena Hotel - İslamabad ) Güvenlik kavramı durağan değildir.

Detaylı

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ, Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ Ders No : 0070040072 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir. İKLİM MÜCADELELERİ 20. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, iklimdeki değişimler daha belirgin hale gelmiştir. Günümüzde, hava sıcaklığındaki ve yağış miktarındaki değişimler, deniz seviyesinin yükselmesi,

Detaylı

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır.

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır. Eşyada yenip içilme bakımından asıl olan mubah olmaktır. Bütün eşya, aslında insanların yararlanmaları için yaratılmıştır. Onun için aslında temiz olan, akla ve sağlığa zararlı olmayan bir kısım hayvan

Detaylı

1 MEKÂN-EKOSİSTEM-ÇEVRE-EKOLOJİ- ÇEVREBİLİM: KAVRAMSAL TARTIŞMA

1 MEKÂN-EKOSİSTEM-ÇEVRE-EKOLOJİ- ÇEVREBİLİM: KAVRAMSAL TARTIŞMA İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 MEKÂN-EKOSİSTEM-ÇEVRE-EKOLOJİ- ÇEVREBİLİM: KAVRAMSAL TARTIŞMA 11 1.1. Giriş 12 1.2. İnsan- Çevre İlişkilerinin Tarihi Arka Planı 12 1.2.1.Teknoloji, Tüketim ve Çevre 13 1.2.2.İnsan-

Detaylı

ÇEVRE VE AHLAK SEMPOZYUM BİLDİRİ METİNLERİ

ÇEVRE VE AHLAK SEMPOZYUM BİLDİRİ METİNLERİ ÇEVRE VE AHLAK SEMPOZYUM BİLDİRİ METİNLERİ GAZİANTEP, 2014 Dinin Temel Kaynakları ve Hukuk Bağlamında Çevre-Ahlak İlişkisi 153 ÇEVRE HUKUKLA DEĞİL AHLAKLA KORUNUR Doğan KARAOĞLAN * Özet İnsan, kendi fiillerinin

Detaylı

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK AİLE KURMAK &AİLE OLMAK Dr. Fatma BAYRAKTAR KARAHAN Uzman-Ankara Aile Nedir? Aile kelimesinin kökü, ğavl dir. Bu kelime, ağır bir sorumluluk altına girmek demektir. Bu kökten gelen aile ise, birini çekince

Detaylı

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Giriş Ana hatlarıyla İslam dini programı, temel sayılan programlardan sonra daha ileri düzeylere yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu programı takip edecek ders

Detaylı

Kelimenin en dar anlamıyla,neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir.

Kelimenin en dar anlamıyla,neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir. Çağrı ÖZGAN Kelimenin en dar anlamıyla,neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir. Terim genellikle kültürel, dinî,seküler ve felsefi topluluklar tarafından, insanların çeşitli

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı İnsanın Evrendeki

Detaylı

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü Kadına Şiddet Raporu 1 MİRBAD KENT TOPLUM BİLİM VE TARİH ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ KADINA ŞİDDET RAPORU BASIN BİLDİRİSİ KADIN SORUNU TÜM TOPLUMUN

Detaylı

SPOR HUKUKU 1.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

SPOR HUKUKU 1.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER SPOR HUKUKU 1.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER SPOR KAVRAMI Spor; bireysel ya da takım halinde yapılabilen, belirli kuralları ve teknikleri olan; oyunlar, hareketler ve yarışmalar vasıtasıyla; fiziksel, zihinsel,

Detaylı

BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı Öğrenci : ALİ İHSAN ASLAN Eğitsel Performans Bismillâhirrahmanirrahim

Detaylı

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23) Dedikodu (Gıybet) Gıybet Dedikodu (gıybet), birisinin yüzüne söylenmesinden hoşlanmadığı şeyleri arkasından söylemektir. O kimse söylenen şeyi gerçekten yapmış ise bu gıybet, yapmamış ise iftira olur (Hadis,

Detaylı

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI Ahlak ve Etik Ahlak bir toplumda kendisine uyulmaya zorlayan kurallar bütünü Etik var olan bu kuralları sorgulama, ahlak üzerine felsefi düşünme etkinliği. AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI İYİ: Ahlakça

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : TÜRK KÜLTÜRÜNDE HADİS (SEÇMELİ) Ders No : 0070040192 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

Tasarruf Etmiyoruz Pazartesi, 01 Aralık :38. Tasarruf Etmiyoruz

Tasarruf Etmiyoruz Pazartesi, 01 Aralık :38. Tasarruf Etmiyoruz Tasarruf Etmiyoruz İktisat kelimesi Arapça kasd kelimesinden türetilmiştir. Ayrıca iktisat, İtidalli olmak anlamına da gelmektedir İktisat kelimesinin eş anlamlısı olan ekonomi ise Latince bir terimdir

Detaylı

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler 1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

ÇEVRE VE HEKİM SORUMLULUĞU. Dr.Mustafa SÜLKÜ PRATİSYEN HEKİMLİK KONGRESİ

ÇEVRE VE HEKİM SORUMLULUĞU. Dr.Mustafa SÜLKÜ PRATİSYEN HEKİMLİK KONGRESİ ÇEVRE VE HEKİM SORUMLULUĞU Dr.Mustafa SÜLKÜ 04.11.2016 20.PRATİSYEN HEKİMLİK KONGRESİ 1978 İspanya Anayasası Herkes, kişinin gelişimi için uygun bir çevrede yaşama hakkına sahip olup aynı zamanda bunu

Detaylı

GÖKKUŞAĞI KOLEJİ PYP SORGULAMA PROGRAMI

GÖKKUŞAĞI KOLEJİ PYP SORGULAMA PROGRAMI GÖKKUŞAĞI KOLEJİ PYP SORGULAMA PROGRAMI 2017-2018 SINIF / YAŞ haklar ve lar, haklar ve lar 4/5 YAŞ Ailemizi ve kültürlerimizi bilmek kimliğimizi geliştirmemizi sağlar. Aile kültürümüz Aile kültürleri arasındaki

Detaylı

DEĞERLER EĞİTİMİ (Teorik Çerçeve) Yrd. Doç. Dr. Mahmut ZENGİN Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

DEĞERLER EĞİTİMİ (Teorik Çerçeve) Yrd. Doç. Dr. Mahmut ZENGİN Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi DEĞERLER EĞİTİMİ (Teorik Çerçeve) Yrd. Doç. Dr. Mahmut ZENGİN Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Değerler Eğitimi Değer Kavramı? Okullar Değer Öğretimi Yapmalı mı? - Niçin Değerler Eğitimi? Hangi

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Kader ve

Detaylı

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi SOSYOLOJİ (TOPLUM BİLİMİ) 1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi Sosyoloji (Toplum Bilimi) Toplumsal grupları, örgütlenmeleri, kurumları, kurumlar arası ilişkileri,

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı 1.ÜNİTE - FELSEFEYLE TANIŞMA A-Felsefe Nedir? Felsefenin

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

BÖLÜM: 2. Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar. Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları. Ramazan Bayramı Sevinci

BÖLÜM: 2. Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar. Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları. Ramazan Bayramı Sevinci Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları Ramazan Bayramı Sevinci Maun Suresi ve Anlamı BÖLÜM: 2 Sosyal hayatımızı

Detaylı

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İyi ve kötü, yanlış ve doğru kavramlarını tanımlar, Etik bilincini geliştirmeye ve insanları aydınlatmaya

Detaylı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine asif philosopy/mış gibi felsefe deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar varmış gibi hareket edeceksin. Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri

Detaylı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı ARAZİ BOZULUMU LAND DEGRADATİON Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı LAND DEGRADATİON ( ARAZİ BOZULUMU) SOİL DEGRADATİON (TOPRAK BOZULUMU) DESERTİFİCATİON (ÇÖLLEŞME) Arazi Bozulumu Nedir - Su ve rüzgar

Detaylı

Güzel Ahlâkı Kazanmak

Güzel Ahlâkı Kazanmak Ramazan, Allah a yakınlaşma vesilesidir. Oruç tutan insan Allah ın beğendiği davranışlar sergilemeye, nefsinin tutkularından sakınmaya çalışır. Şeytana karşı dikkatli ve şuurludur, vicdanının doğruyu fısıldayan

Detaylı

Çevre İçin Tehlikeler

Çevre İçin Tehlikeler Çevre ve Çöp Çevre Bir kuruluşun faaliyetlerini içinde yürüttüğü hava, su, toprak, doğal kaynaklar, belirli bir ortamdaki bitki ve hayvan topluluğu, insan ve bunlar arasındaki faaliyetleri içine alan ortamdır.

Detaylı

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI TEOG SINAV SORUSU-1 1. Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder. Bu hadiste verilen mesaj aşağıdaki ayetlerin hangisinde

Detaylı

STANDART VE STANDARDİZASYON

STANDART VE STANDARDİZASYON STANDART VE STANDARDİZASYON İnsanoğlu yaratıldığı günden bu yana karışıklıktan kurtulma ve belirli bir düzen tesis etme gayreti içerisinde olmuştur. Bu düzenleme sürecinin tabiî bir neticesi olarak ortaya

Detaylı

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik 1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve

Detaylı

Doğal Afetler ve Kent Planlama

Doğal Afetler ve Kent Planlama Doğal Afetler ve Kent Planlama Yer Bilimleri ilişkisi TMMOB Şehir Plancıları Odası GİRİŞ Tsunami Türkiye tektonik oluşumu, jeolojik yapısı, topografyası, meteorolojik özellikleri nedeniyle afet tehlike

Detaylı

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ I.SINIF I.YARIYIL FL 101 FELSEFEYE GİRİŞ I Etik, varlık, insan, sanat, bilgi ve değer gibi felsefenin başlıca alanlarının incelenmesi

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ ZEKAT SADAKA: AYET-İ KERİMELER «Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görür.» (Bakara,

Detaylı

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir. 2012 LYS4 / COĞ-2 COĞRAFYA-2 TESTİ 2. M 1. Yukarıdaki Dünya haritasında K, L, M ve N merkezleriyle bu merkezlerden geçen meridyen değerleri verilmiştir. Yukarıda volkanik bir alana ait topoğrafya haritası

Detaylı

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. PLATO: Çevresine göre yüksekte kalmış, akarsular tarafından derince yarılmış geniş düzlüklerdir. ADA: Dört tarafı karayla

Detaylı

İNSANIN DOĞASI, MÜLKİYET VE İSRAF ÜZERİNE BAZI GERÇEKLER

İNSANIN DOĞASI, MÜLKİYET VE İSRAF ÜZERİNE BAZI GERÇEKLER İNSANIN DOĞASI, MÜLKİYET VE İSRAF ÜZERİNE BAZI GERÇEKLER Prof.Dr.Coşkun Can Aktan I....Yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici

Detaylı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Fikret BABAYEV * Sayın Başkan, değerli katılımcılar! Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün bu faaliyete iştirak etmek ve sizlerle bir arada bulunmak benim için büyük bir mutluluktur. Bu toplantıya ve şahsıma

Detaylı

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI 29 Şevval Mehmet YAMAN İl Müftüsü Hoca Ahmet Yesevi Camii 15.5.2018 Salı Yatsıdan Önce RAMAZAN AYI VE ORUCUN FAZİLETİ 1 Ramazan Halil YILMAZ Vaiz Cacabey Camii 16.5.2018 Çarşamba Öğleden Önce ORUCA AİT

Detaylı

EHO2-SS.16DES / EH01-SS.15DES

EHO2-SS.16DES / EH01-SS.15DES 41 Üniversite Hazırlık Programı - Türkçe TÜRKÇE 01 Sözcükte ve Söz Öbeklerinde Anlam 5 5 4 4 3 4 02 Cümlede Anlam (Kavramlar) 4 4 4 4 4 4 03 Cümle Yorumu 6 6 4 4 4 4 04 Anlatım Türleri 2 2 2 2 2 2 05 Paragrafta

Detaylı

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20 T.C. 8. SINIF I. DÖNEM ORTK (MZERET) SINVI 14 RLIK 2013 Saat: 11.20 DİN KÜLTÜRÜ VE HLK BİLGİSİ 1. Biz herşeyi bir ölçüye göre yarattık. (Kamer suresi, 49. ayet) Güneş ve ay bir hesaba göre hareket eder.

Detaylı

EKOLOJİ EKOLOJİK BİRİMLER

EKOLOJİ EKOLOJİK BİRİMLER EKOLOJİ EKOLOJİK BİRİMLER EKOLOJİK BİRİMLER *Ekoloji: Canlıların birbirleriyle ve yaşadıkları ortamla olan ilişkisini inceleyen bilim dalıdır. Ekolojik birimlerin küçükten büyüye doğru sıralaması: Ekoloji

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ KURBAN: AYET ve HADİSLER Biz, her ümmet için Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine onun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. İlahınız,

Detaylı

İçindekiler. Değişim. Toplumsal Değişim. Değişim Eğitim ilişkisi. Çok kültürlülük. Çok kültürlü eğitim. Çok kültürlü eğitim ilkeleri

İçindekiler. Değişim. Toplumsal Değişim. Değişim Eğitim ilişkisi. Çok kültürlülük. Çok kültürlü eğitim. Çok kültürlü eğitim ilkeleri İçindekiler Değişim Toplumsal Değişim Değişim Eğitim ilişkisi Çok kültürlülük Çok kültürlü eğitim Çok kültürlü eğitim ilkeleri Değişim Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde; bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com dinkulturuahlakbilgisi.com 1-Ülkemizde Kızılay, Sosyal hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Aşevleri -gibi kurumların varlığı aşağıdakilerden hangisine önem verildiğini göstermektedir? A- Milli eğitime

Detaylı

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI ETİK Etik, Latince ethica kelimesinden Batı dillerine geçmiştir. Ahlaksal olanın özünü ve temellerini araştıran bilim, insanın kişisel ve

Detaylı