Administrator tarafından yazıldı. Salı, 20 Temmuz :17 - Son Güncelleme Cumartesi, 27 Ağustos :20
|
|
- Gonca Özbek
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 Otizm Otizm, yaşamın erken dönemlerinde başlayan ve yaşam boyu süren, sosyal ilişkiler, iletişim, davranış ve bilişsel gelişmede gecikme ve sapmayla belirli, nöropsikiyatrik bir bozukluk olarak kabul edilmektedir. Nadir görülmesine karşın bireyin ve ailesinin tüm yaşamını etkilemekte ve toplumsal bir sorun oluşturmaktadır. Erişkin yaşlara kadar sürdürülen izleme çalışmalarında otistik yetişkinlerin 2/3 ünün ağır sorunları olduğu ve basit temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadıkları ve bakıma muhtaç oldukları bildirilmektedir. olarak tanımlanmasından günümüze kadar geçen yarım yüzyıllık süre içinde beyin anatomisi, fizyolojisi, histolojisi ve işlevleri alanında yapılan çalışmalar, bu karmaşık sendromun nörobiyolojik bir bozukluk olduğu konusunda önemli veriler sağlamıştır. Bununla birlikte tüm bu çalışmalarda, otizme yol açan beyin bölgelerinin ve düzeneklerinin saptanabildiğini söylemek olası değildir. Otizm konusundaki bilgiler, henüz bu bozukluğun önlenmesi ve temel belirtilerinin uygun tedavisi için yeterli değildir. Tarihçe : 1 / 12
2 İlk kez Kanner (1943), yaşamın ilk yıllarında görülen ve şizofreniden belli çizgilerle ayrılabilen - sosyal ilişki, iletişim biçimi ve çevreye karşı olağan dışı tepkilerle karakterize edilen - erken bebeklik otizmi ni, tanımlanmıştır. Kanner in orjinal makalesinde tanımladığı 11 çocukta, sosyal ilişki kuramama, dili iletişim için kullanmama, ekolali, tekrarlayıcı amaçsız hareketler, değişiklikleri tolere edememe gibi tanı sınıflamalarında günümüzde de ölçüt olarak kullanılan özellikler yanında bugün geçerliliğini yitirmiş olan (normal zeka düzeyleri, diğer tıbbi durumlarla ilişkili olmama.) bazı özellikler de tariflemiştir. DSM-III tanı sınıflamasına kadar çocukluk çağı psikozları arasında yeralmıştır. DSM-III'de farklı bir klinik antite olarak tanımlanmıştır. DSM-IV'de yaygın gelişimsel bozukluklar bir kaç grup bozukluktan oluşan bir grup olarak sınıflandırıldı. Bunlar: Rett bozukluğu, çocukluk dezintegratif bozukluğu ve asperger bozukluğudur. Rett bozukluğu yalnızca kızlarda gözlenir. Rett'li çocuklar gelişimin ilk 6 ayında normaldir daha sonra dejenaratif gelişimsel gidiş gösterirler. Tipik olarak çocukta stereotipik el hareketleri, amaca yönelik davranışlarda kayıp, sosyal etkileşimde azalma zayıf koordinasyon, ve azalmış dil kullanımı vardır. Çocukluk dezintegratif bozukluğu: çocuk ilk 2 yılda normal gelişim göstermiştir, sonrasında 2 veya daha fazla alanda önceki kazanılmış alışkanlıklarda kayıp başlar (dil kullanımı, sosyal etkileşim, motor beceriler, idrar ve kaka kontrolü). Asperger bozukluğunda çocukta dil gelişiminde gecikme olmaksızın sosyal ilişkilerde bozulma ve repetetif ve sterotipik davranışlar gözlenir. Bu çocukların bilişsel yetenekleri ve uyum becerileri normaldir. Sıklık ve Yaygınlık: 2 / 12
3 Sendromun heterojen oluşu, tanımlama ve yöntem sorunları bu alandaki sistematik araştırmaları güçleştirmektedir. Otistik bozukluğun çocukluk psikozları ve diğer yaygın gelişimsel bozukluklardan ayrımı zaman zaman oldukça zor olmaktadır. Zeka geriliklerinde de otistik belirtiler gözlenebilmektedir. Çalışmalar bozukluğun nadir görüldüğünü ortaya koymaktadır.bu yazarlar, çalışmalarında, otizmin kesin şekilde tanımlanarak, diğer yaygın gelişimsel bozukluklardan ayrı tutulduğunda 2 / ; çok kısıtlı olarak tanımlanmadığında ise 4-5 / oranında rastlandığını bildirmektedirler. Son zamanlarda bazı çalışmalarda oranların 10 / gibi daha yüksek olabileceği ileri sürülmektedir Genel kanı otizmin erkeklerde kızlardan fazla görüldüğüdür. Tipik erkek kız oranı 4:1 veya 5:1 olarak bildirilmektedir. Hemen hemen sadece kızlarda görülen Rett Sendromu dışında tüm yaygın gelişimsel bozukluklar erkeklerde sık görülmektedir. Ancak kızların erkeklerden daha ciddi etkilendiği de öne sürülmektedir. Klinik Özellikler: Sıklıkla zihinsel gelişme geriliğinin eşlik ettiği bu bozukluk, davranış ve gelişimsel özellikleriyle diğer yaygın gelişimsel bozukluklardan ayrılmaktadır. Sendromun daha iyi tanımlamalarının yapılması gerektiği konusunda fikir birliği olmakla birlikte, günümüz tanı sistemleri içinde otistik bozukluk ayrı bir tanı grubu olarak yer almaktadır. Günümüze kadar ICD-10 (WHO 1992) ve DSM-III, DSM-IV (APA 1987, 1994) tanı sistemlerinde tanı için gerekli olan belirtiler üç alanda toplanmıştır. 3 / 12
4 1. Sosyal ilişki sorunları 2. Dil bozuklukları 3. Stereotipik, tekrarlayıcı davranışlar 1. Sosyal İlişkide Sorunlar En belirgin sosyal ilişki sorunu karşılıklı sosyal iletişimde yetersizlikler ve kişilerarası ilişkilerde duygusal yakınlık kuramamakdır. Bazı otistik çocuklar bebekliklerinde bile kucaklanmaktan hoşlanmazlar. Diğer çocuklar kucaklandıklarında kendileri kucaklayanlara sarılırken otistik bireyler böyle bir davranışta bulunmazlar. Oyun çağındaki çocuklar çevrelerindekileri kişileri görmüyormuş izlenimi verirler, kendilerine seslenildiğinde sese doğru dönmezler, yaşıtlarıyla oyun oynamazlar ve tek başınalığı yeğlerler. Otistik çocuklar sosyal iletişimin önemli alanlarından birisi olan göz temasını, diğer çocuklara oranla ya çok az kurarlar ya da hiç kurmazlar. Dikkatleri bir oyuncak ya da bir aile bireyine yönlendirilemez. Başkalarının davranışlarını taklit etmezler, birşeyleri gösterme, verme, paylaşma gibi iletişim yollarını kullanmazlar. 2. Sözel İletişimde Bozukluklar Tüm otistik çocukların yarısında işlevsel konuşma gelişimi olmamaktadır. Ancak konuşma gelişimi olmayan çocukların çoğu ağır zihinsel özürlüdür. Otizmin tipik özelliklerinden birisi 4 / 12
5 konuşmanın gecikmesidir. Konuşmanın başlamaması okul öncesi çocuklarda en sık başvuru yakınmasıdır.ayrıca otistik bireylerde özgün konuşma bozuklukları mevcuttur. Çoğu, seslere alışılmadık tepkiler verirler. Bazı sesleri (özellikle yüksek sesler) duyduklarında elleriyle kulaklarını kapatabilirler. Zaman zaman işitme sorunu varlığını düşündürecek düzeyde seslere tepki vermezlerken, bazı seslere (TV reklamları, pop müzik klipleri, şeker kağıdı) son derece duyarlı olabilirler. Konuşma başladığında dikkati çeken en önemli özellik konuşmada sosyal içeriğin olmaması ya da alışılmadık olmasıdır. Karşılıklı konuşma son derece azdır. İçerik genellikle kelimelerin ard-arda eklenmesi ile sınırlıdır. Konuşan otistik çocukların bir bölümünün aşırı uğraşları (takıntı) doğrultusunda ya da ileride olacak olaylar konusunda tekrarlayıcı sorular sorduklarını bildirilmiştir. Bu sorular genellikle karşıdaki kişinin ilgisi ya da durumunu göz önüne almaksızın sorulan sorular olarak tanımlanmaktadır. Otistik çocukların bir kısmında daha iyi bir konuşma gelişimi gözlenir. Bu çocuklarda da karşılıklı sohbet şeklinde bir konuşmadan çok tekrarlayıcı ve kendi kendine (monolog) konuşmadan söz edilir. Bazıları konuşsalar da nadiren ya da ihtiyaçları ve soruları için iletişim kurarlar. Konuşmalarda zamirlerin karıştırılmasına da (örneğin ben yerine o) sık rastlanır. Söylenenleri tekrarlama (erken ekolali), kendisinden üçüncü tekil şahıs olarak ya da ismiyle sözetme, ezberlenmiş cümleler ya da TV reklamlarından alıntılar gibi kalıp cümlelerle stereotipik konuşma (gecikmiş ekolali), farklı ses tonu ve vurgulamayla soru sorar gibi ya da melodik konuşma ve kelime uydurmalar (neoloji) görülür. Otistik çocuklarda sözel olmayan iletişimde de bozukluklar saptanır. İletişimde kullanılan yüz ifadesi, beden dilini kullanma ve anlama, jest ve mimiklerin kullanımı (özellikle hayret ve sempati gibi duygusal türde) yaşıtları düzeyinde gelişmez. 3. Hareket Bozuklukları 5 / 12
6 Otistik çocuklar sosyal çevrelerine ya da sosyal uyaranlara tepkisiz davranırken cansız nesnelere alışılmadık bağlanma gösterebilirler. Örneğin bu çocuklar aile bireylerine tepki ya da bağlanma göstermedikleri halde, alışılmadık cansız nesnelere (şişe kapakları gibi) bağlılık geliştirebilirler. Oyuncaklarla oynamama ya da oyuncakları (ses çıkaran ya da basit tek hareketli olanlar dışında) alışılmadık şekillerde kullanma yaygındır. Bu özellik okul öncesi yaşlarda, takıntılı şekilde oyuncakların belirli bölümleriyle alışılmadık şekilde oynamalarıyla dikkat çekici hale gelir. Örneğin çocuk oyuncak arabaların yalnızca tekerleklerini döndürmekle ya da oyuncak evin kapısını açıp kapatmakla uğraşabilir. Bebeklerle ya da tüylü hayvanlarla kendi kendilerine, hayali, yaratıcı, esnek, taklit gerektiren oyunlar oynamazlar. Bazı otistik çocuklar telefonla konuşma gibi basit taklit oyunları oynayabilirler. Çoğu otistik birey nesnelerin işlevsel olmayan duyusal yönleriyle (tatma, koklama, dokunma). Kendi çevresinde dönme, nesneleri döndürme, ellerini kanat çırpar tarzda sallama, parmak uçlarında yürüme gibi anlamsız, tekrarlayıcı, basmakalıp (stereotipik) hareketler sık görülür. Nesnelere doğrudan bakmak yerine çevresel (periferik) bakış kullanırler. Bu çevresel bakış alanı içinde el ve parmaklarda basmakalıp, yineleyici hareketler sıkça gözlenebilir. Büyümeyle birlikte, ayakkabı numaraları, haritalar, telefon numaraları, doğum tarihleri gibi tekrarlayıcı konulara özel ilgi gösterir hatta bunları takıntı haline getirebilirler. Günlük işler sırasında belirli rutinleri izlemek konusunda (hep aynı yoldan eve gitmek, sürekli aynı giysileri giymekte direnmek, mobilyaların yerlerinin değişmemesi gibi) aşırı ısrar edebilirler. Otistik çocuklar kendilerine vurmak ya da kendi ellerini ısırmak gibi kendilerine yönelik saldırgan davranışlar gösterebilirler. Bu davranışlara, aynı zamanda zeka geriliği olanlarda daha sık rastlanmakla birlikte, normal zeka düzeyine sahip otistiklerde de benzer davranışlar gözlenebilir. Genelde duygulanım donuk olarak tanımlanır. Bununla birlikte alışılmadık duygusal tepkiler sıktır. Yeni durumlarda (bazen de sürekli tekrarlanan durumlarda) panik gibi aşırı tepkiler verebilirler. Daha büyük çocuklarda herhangi dış uyaran olmaksızın ağlama ya da gülme gibi duygusal oynaklık (afektif labilite) görülebilir. Bilişsel Gelişim 6 / 12
7 Kanner in otistik çocukların normal zeka düzeylerinde oldukları şeklindeki ilk gözlemleri günümüzde geçerliğini kaybetmiştir. Önceleri testlerdeki kötü performansın olumsuz (negativist) tutuma ya da testlerin çocuklara uygun olmamasına bağlanmasına karşın, gelişimsel olarak uygun testler uygulandığında da otistik çocukların çoğunda (yaklaşık ¾) zeka geriliği saptanmaktadır. Bazı çocuklarda uygulanan testlerde alışılmışın ötesinde yetenek alanları (bellek, küplerle desen) gözlenebilir. Az sayıda otistik çocuk müzik, resim, güçlü bellek, takvim hesaplama (hangi yılın hangi tarihinin hangi güne geldiğini hesaplama) gibi özel yeteneklere sahip olabilir. Otistik çocuklarda bilişsel bozuklukların bebeklik döneminde mevcut olduğu, gelişimsel değerlendirmelerde bu özelliğin gözden kaçabileceği, ancak okul öncesi dönemde saptanabildiği belirtilmektedir. Nedenleri: Kanner 1943 yılında 11 olgudan edindiği klinik gözlemlerine dayanarak erken bebeklik otizmi (early infantile autism) tanımlamasını yaparken; bu çocukların normal zeka düzeylerinde olduklarını, ailelerinin yüksek eğitim düzeyinden obsesif kişilik özelliklerine sahip, soğuk, çocuklarıyla yeterince duygusal ilişki kurmayan kişiler olduklarını belirtmiştir. Bu tanımlamanın ardından, alanda çalışanlar arsında sendromun uzun süre psikojenik kökenli olduğu düşüncesi egemen olmuştur. Ancak daha sonraki çalışmalarda bu çocukların ¾ ünde zeka geriliğinin olması, epilepsi ve EEG bozukluklarına sık rastlanılması, diğer organik kaynaklı bozukluklarda da otistik belirtilerin gözlenmesi ve otizmde genetik yapının öneminin saptanmasının ardından, otizmin biyolojik temelli bir nörogelişimsel bozukluk olduğu düşüncesi yaygınlaşmıştır. Günümüzde otizm etiyolojisi konusunda farklı iki önemli varsayım mevcuttur. Bunlardan ilki far klı organik etiyolojilerin otizm sendromuna neden olduğu görüşüdür. Diğer varsayım ise, diğer tıbbi bozuklukların nadiren otistik belirtilere yolaçtığı, aslında otizmin özgün genetik bir bozukluk olduğu görüşüdür. 7 / 12
8 Çalışmalar daha çok ikinci görüşü destekleyen bulgular ortaya koymaktadır. Otistik bir çocuğun doğumundan sonra ikinci bir otistik çocuk dünyaya gelme riski %3-8 olarak bildirilmektedir. Bu oran küçük gibi görülmekle birlikte genel populasyona göre (görece risk) 60 ile 400 kez fazladır. Epidemiyolojik ikiz çalışmalarında da yüksek eş-hastalanma (konkordans) oranları bildirilmektedir. Tek yumurta ikizlerinde (monozigotik) oran değişik yazarlara göre %36-96 iken çift yumurta ikizlerinde (dizigotik) oran %0-24 olarak saptanmıştır. Otistik çocukların otistik olmayan tek yumurta ikiz eşlerinde % 82 ye varan oranlarda okuma, heceleme, söylem bozuklukları, konuşma gecikmesi ve zeka gerilikleri saptanmıştır. Bu oranlar çift yumurta ikizlerinde ancak %10 düzeyindedir. Otistik çocukların anne babalarında da sosyal sorunların (yalnızlığa eğilim, empati eksikliği, duygusal cevapsızlık...) kontrol gruplarına göre anlamlı derecede yüksek olduğu bildirilmektedir. Landa ve arkadaşları, dilin sosyal kullanımı, hikaye ve fıkra anlatmlarında otistik çocukların anne ve babalarında k ontrollerden anlamlı derecede fazla (eğitim ve IQ ile açıklanamayan) sorun saptamıştır. Kanner ve Eisenberg in otistik çocukların ailelerinin iyi eğitim almış, mükemmelliyetci, duygusal tepkilerde yetersizlikleri olan, soğuk kişiler oldukları görüşü son zamanlardaki çalışmalarla da desteklenmektedir. Ancak bu bulgunun otizmle ilişkisi, çocukların yetiştirilme şeklinden çok genetik geçişi destekleyen kanıtlar olarak kabul edilmektedir. Bu bulgular tüm beyni yaygın ve seçimsiz olarak etkileyen genetik bozukluklardan çok oldukça özgün bir genetik sorunun varlığını düşündürmektedir. Buna karşılık, olguların önemli bölümünde farklı organik etiyolojilerin rol oynadığı ya da, otizmin beyin hasarının sıradan sebepleriyle birlikte olduğu görüşü hakkında oldukça az kanıt vardır. Otizmin beyin hasarına yol açacak prematurite, çok büyük doğum ağırlığı, doğum travması gibi durumlarla normallerden daha sık birlikte olabildiği, konjenital rubellada, fenilketonuride, frajil-x sendromunda, tubero skleroziste otistik belirtilerin görülebildiği ancak bunların otizmin nedeni olmadığı bildirilmektedir. Otistik çocuklarda yüz tanıma işleminin diğer çocuklardan farklı olduğu, bütünden çok parçalara 8 / 12
9 odaklandıkları, bu nedenle bazen kişilerin yaş ve cinslerini ayırdetmede yetersiz oldukları gösterilmiştir.birçok araştırmacı otistik çocukların başkalarının zihinsel durumlarını anlayamadıkları (zihin teorisi), bu nedenle zihinsel-körlükleri olduğu konusunda fikir birliği sağlamışlardır. Ancak bu bulgunun otizme özgü olmadığı, işitme engellilerde de benzer zihin teorisi test sonuçları elde edildiği, otistik çocukların az bir kısmının da bu testlerde başarılı olduğu bildirilmektedir. Otistik bozukluğun temelinde yüksek düzey planlama ve davranış kontrolundaki sorunların yer aldığı öne sürülmektedir. Bu görüşü destekleyen araştırmacılar, otistik bireylerin frontal lob lezyonu olan kişilerdekine benzer şekilde yönetici işlevlerde (executive functions) bozukluklar gösterdiğini öne sürmektedirler. Olayları yalnızca dış görünüşleri ile değerlendirmeme, uygunsuz tepkileri baskılayabilme, amaçlanan davranışları ardışık şekilde planlama, kendi başarısını izleyebilme, geri-bildirimleri alabilme, dikkatin başka konulara yöneltilmesinde esnek olabilme gibi uygun problem çözme yetileri olarak tanımlanan yönetici işlevler otistik çocuklarda gelişmemektedir. Otistik çocuklarda EEG bozukluklarına sık rastlanması ve bu çocuklarda epilepsi oranının yüksek olması bozukluğun biyolojik kaynaklı olduğunun ilk kanıtı olarak kabul edilmektedir. Olguların çoğunda saptanan EEG bozukluğu yaygın paroksismal diken ve dalga aktivitesidir. Diğer bazı olgularda diken ve yavaş dalga odakları saptanmaktadır. Değişik yayınlarda EEG bozukluklarına rastlanma oranı %32-65; epilepsi oranı erişkinliğe dek süren izleme çalışmalarında % olarak bildirilmektedir. Kesitsel çalışmalarda ise epilepsi oranı % 0-4 olarak saptanmıştır. Otistik çocuklarda epileptik bozukluklar her yaşta başlayabilmekle birlikte erken çocukluk ve ergenlik dönemlerinde en yüksek oranlarda gözlenmektedir. EEG bozuklukları ile zihinsel gelişme geriliği arasında anlamlı ilişki mevcuttur. Zeka geriliği olan otistik bireylerde EEG bozukluklarına rastlanma oranı daha yüksektir. Daha ağır sorunları olan otistik bireylerde beyin işlevlerinde bozuklukları ortaya koyan EEG bozukluğu ve epilepsi gibi sorunlar daha sık gözlenmektedir. Uyarılmış Potansiyeller 9 / 12
10 Elektrofizyolojik çalışmalar, otizmde beyin sapı işitsel uyarılmış potansiyellerinin kontrolerden farklılık göstermediğini, P300 ve işitsel ve görsel Nc potansiyallerinde bozukluklar olduğunu göstermektedir. Otizmde paryetal ve frontal asosiyasyon kortekslerinde bilateral simetrik nörofizyolojik bozuklukların olabileceği, bu bozuklukların da daha az etkin ve farklı kortikal işitsel uyaran işlemleri (auditory information processing) ve / veya seçici dikkatin kortikal bölümlerinde sorunlara yol açabileceğini düşündürmektedir. Santral sinir sistemi nörotransmitterleri, otistik bireylerde, beyin omurilik sıvısında (BOS), kanda, idrarda ve trombositlerde çalışılmıştır.zihinsel özürlü otistik çocukların 1/3 ünde ve otistik olmayan zihinsel özürlülerin yarısında kan serotonin düzeyleri yüksek bulunmuştur. Bazı çalışmalarda ise trombositlerde serotonin konsantrasyonunun artmış olduğu bildirilmektedir. Serotoninin birincil metaboliti olan 5-hidroksiindolasetikasit (5-HIAA) düzeyleri otistik bireylerde düşük bulunurken, beyin omurilik sıvısı 5-HIAA ölçümleri normallerden farklılık göstermemiştir. Seçici serotonin geri alım önleyicilerinin (SSRI) özellikle stereotipik davranışları azalttığı ve sosyal etkileşimi arttırdığı bildirilmektedir. Normal kontrollerle karşılaştırıldığında kan noradrenelin düzeyleri otistik çocuklarda yüksek bulunmuştur. Ancak aynı madde ve metabolitlerinin idrarda atılımı değişik çalışmalarda farklı olarak saptanmıştır. Dopaminerjik işlevlerdeki olası değişikliklerin de otizm kliniğinde etkili olabileceği düşünülmüştür. Dopamin reseptör blokerleri (antipsikotikler) otistik belirtileri azaltmaktadır. Otistik çocuklarda dopaminin yıkım ürünü olan homovanilik asidin (HVA) BOS düzeyleri yüksek olduğu bildirilmektedir. Otistik bireylerde opioid (beta endorfin ve enkefalinler) düzeylerinde değişiklikler olduğu bildirilmektedir. Otizm belirtilerinden olan stereotipik davranışlar, azalmış ağrı duyarlılığı, sosyal tepkisizlik opiyat reseptör agonisti (ya da uyuşturucu maddeler) verilenlerde görülen tepkilere benzemektedir. Güçlü bir opiyat antagonisti olan Naltrexonun stereotipik ve kendine zarar verici davranışlarda azalma, göz teması, oyun yönelimi, dikkat ve sosyal etkileşimde artma gibi olumlu etkiler yaptığı öne sürülmüştür. 10 / 12
11 Otistik bireylerin beyinlerinin direk mikroskopik incelemeleri günümüze kadar az sayıda çalışmada gerçekleştirilebilmiştir. Bu çalışmalarda serebellum Purkinje ve granül hücrelerinde kayıp, serebellum çekirdeklerinde de hücre kaybı ya da yapısal bozukluklar saptanmıştır. Olgularda perinatal ve postnatal zedelenmeyi düşündüren geriye doğru (retrograd) hücre kaybı, gliozis ve makroskopik lezyonlar saptanmamış olması, farklılıkların gebeliğin 2. üç ayında (2. trimestr) ya da haftalarındaki gelişimsel sapmayı düşündürmektedir. Bazı çalışmalarda otistik bozukluk için kritk beyin parçasının temporal lob olabileceği ileri sürülmektedir. Bu varsayım; temporal lob hasarı olan bazı kişilerde otizm benzeri sendrom gözlendiği bildirilerine dayanmaktadır. Hayvanlarda temporal bölgede hasar oluşturulduğunda, beklenen sosyal davranışlarda kayıp, huzursuzluk, repetetif motor davranışlar ve kısıtlı davranış örnekleri gözlenmektedir. Kanner in otizmi tanımlamasından günümüze kadar geçen süre içinde otizmde nöroanatomik bozuklukları araştırmaya yönelik çok sayıda beyin görüntüleme çalışması yapılmıştır. Tek bir bölge ya da belirli bir patolojinin tüm çalışmalarda gösterilemediği dikkati çekmektedir. Az sayıda çalışmada serebral korteks, talamus, bazal ganglionlar, beyin sapında bozukluklar saptanmıştır.çalışmalarda tekrarlayan şekilde saptanan bulgular beyin-omurilik sıvısı alanında genişleme (ventriküler dilatasyon) ve serebeller doku azalmasıdır. Otistik çocuklarda MRI çalışmalarında polimicrogyria, schizensephaly, macrogyria gibi yapısal bozukluklar saptanmıştır. Bu bulguların gebeliğin 6. ayında beyin korteksine nöron göçü sürecinde oluşan bir bozukluğun yol açmış olabileceği ileri sürülmüştür. Aynı zamanda bu bulgunun, gebeliğin 4-5. aylarında granüler ya da Purkinje hücre göçü bozukluğuna bağlı serebeller hipoplazi bulgusu ile paralellik gösterdiği belirtmektedir. Positron emisyon tomografi (PET) ve tek foton emisyon tomografi (SPECT) otistik çocuklarda beyin işlevlerini değrlendirmek amacıyla kullanılmıştır. Otistik çocuklarda bazı çalışmalarda beyinde genel olarak artmış glukoz kullanımı saptanırken bazı çalışmalarda ise metabolizmada azalma ve hipoperfüzyon (azalmış kan akımı) saptanmıştır. Bazı çalışmalarda ise beyin metabolizması bozuklukları saptanmamıştır. 11 / 12
12 Anne ile embriyo veya fetus arasında immunolojik uyuşmazlığın otizme sebep olabileceği ileri sürülmüştür. Bazıotistik çocukların lenfositleri anne antikorları ile reaksiyon verirler, bunun sonucu gestasyonda embriyonik nöral veya ekstra embriyonik dokularda hasar olasılığı yükselir. 12 / 12
70. Yılında Otizm Spektrum Bozuklukları. Dr. Sabri Hergüner Meram Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi AD
1943 2013 70. Yılında Otizm Spektrum Bozuklukları Dr. Sabri Hergüner Meram Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi AD Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: Yok Danışman: Yok Konuşmacı: 2012 Janssen Cilag
DetaylıOtizm Spektrum Bozukluğu. Özellikleri
Otizm Spektrum Bozukluğu Özellikleri Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocukların büyük bir bölümünde duyusal uyaranlara karşı abnormal tepki (örn. aşırı hassasiyet ya da tepkisizlik) gözlemlenmektedir. Yaygın
DetaylıT.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM
T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM BENİ KOŞULSUZ SEVİN! OTİZM NEDİR? O Bireyin sosyal iletişimini, dil
DetaylıOtizm Spektrum Bozukluğu. Tarihçe, Yaygınlık ve Nedenler
Otizm Spektrum Bozukluğu Tarihçe, Yaygınlık ve Nedenler Otizm Spektrum Bozukluğu OSB nöro-gelişimsel bir bozukluk ve bir özel eğitim kategorisidir. Otistik olarak da nitelendirilirler. OSB na sahip çocukların
DetaylıOTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU. Prof. Dr. Berna Özsungur Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD
OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU Prof. Dr. Berna Özsungur Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD 58. Türkiye Milli Pediatri Kongresi 25 Ekim 2014 TANIM Otizm Spektrum
DetaylıYGB olgularında infantil spazm, tuberoskleroz, serebral libidozis ve frajil X kromozom anomalisi en yaygın görülen tıbbi bozuklardır.
TARİHÇE 1930 da Heller, bebeklik demansını, ağır gerilemeye stereotipilerin,huzursuzluğun ve konuşma kaybının eşlik ettiğini belirterek tanımlamıştır. 1943 te Kanner, bebeklik otizmi 1944 de Asperger otistik
DetaylıZihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları
Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları Zihinsel Bozuklukları Kavrama Zihinsel bozukluklar hakkında daha fazla bilgi edinin Daha önce zihinsel gerilik olarak bilinen zihinsel bozukluk (ID), bireyin
DetaylıCinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar
Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar Geç-dönem Bozukluklar Depresyon Kaygı Bozuklukları Yeme Bozuklukları Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nörogelişimsel Bozukluklar Otizm Dikkat Eksikliği Hiperaktivite
Detaylı2011-2012 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BÜLTEN 5
2011-2012 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BÜLTEN 5 OTİZM NEDİR? Kendi dünyalarında yalıtılmış (izole) otizmli bireyler, farklı ve uzak görünürler ve başkaları ile duygusal bağlar oluşturmazlar. Bu şaşırtıcı beyin
DetaylıTANIM. Aşağıdaki gelişim alanlarının bir kaçında ağır ve yaygın yetersizlik ile karekterize edilir;
OTİZM TANIM Aşağıdaki gelişim alanlarının bir kaçında ağır ve yaygın yetersizlik ile karekterize edilir; Sosyal etkileşim becerileri, İletişim becerileri Basma kalıp ilgiler, aktiviteler ya da davranışların
DetaylıÖZEL ELLER E-BÜLTEN Nisan 2017
ÖZEL ELLER Değerli okurlarımız; ÖZEL ELLER E-BÜLTEN Nisan 2017 EMEĞİ GEÇENLER Fatma ÜSTÜNDAĞ Mustafa ÇİFTCİ Hilal DOĞAN ALANYA ÖZEL EĞİTİM MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ(OKULU) Kadıpaşa Mahallesi İkizler Sokak
DetaylıOtistik çocuklarda belli beyin bölgelerinde daha az nöron ve azalmış dendritik dallanma görülmektedir.
Otizm 1943 te Kanner tarafından tanımlandığında psikolojik faktörlere dayandığı düşünülüyordu ve soğuk anne modeli ile açıklanıyordu. Ancak bu model yapılan çalışmalarla kanıtlanamamış ve bilim dünyası
DetaylıOtistik Spektrum Bozuklukları
Otistik Spektrum Bozuklukları Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Psikiyatristi www.gunescocuk.com TANIM: Toplumsal etkileşim ve iletişimde problemlere neden olan nörobiyolojik bir bozukluktur.
DetaylıBu bozukluk madde kullanımına veya genel tıbbi durumdaki bir bozukluğa bağlı değildir.
Psikiyatrinin en önemli hastalıklarından biridir. Bu hastalıkta gerçeği değerlendirme yetisinde bozulma, acayip tuhaf davranışlar, hezeyanlar ( mantıksız, saçma, olması mümkün olmayan veya olması mümkün
DetaylıK. Ç. Tanı Süreci: ABA Programı: /Algiozelegitim
K. Ç. Tanı Süreci: Nisan 2013 doğumlu K. Ç. ın yerinde sallanması, 1,5 yaşına geldiğinde etrafı ile iletişimi kesmesi, eve gelen misafirlerle hiç etkileşime geçmemesi ailenin çocuğunda bir farklılık olduğunu
DetaylıObsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Sınıf Dersi Sunum Akışı Tanım Epidemiyoloji Klinik özellikler Tanı ölçütleri Nörobiyoloji
DetaylıERGOTERAPİ ve OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUKLARI
ERGOTERAPİ ve OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUKLARI 1 Otizm Nedir? Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğudur. Otizm genellikle yaşamın ilk 2 yılında ortaya çıkar. Otizmli
DetaylıY.C. Tanı Süreci
Y.C. Tanı Süreci Y nin yaşıtlarına göre geç konuşmuş olması, ellerini sürekli olarak çırpması, rutinler konusunda ısrarcı davranışları aile tarafından ilk dikkati çeken belirtiler olmuştur. Aile ilk olarak
DetaylıBazı araştırmacılar, zihinsel engelli olan ve olmayan çocukların oyun türü ve düzeylerini karşılaştırmışlardır.
Engelli Çocuklar Ve Oyun Zihinsel Engelli Çocuklar Zihinsel Engel Doğum öncesinde, doğum anında ve sonrasında çeşitli nedenlere bağlı olarak merkezi sinir sisteminde, daha doğrusu beyinde meydana gelen
DetaylıDERS: ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ
DERS: ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ NEDİR? DOÇ. DR. CEVRİYE ERGÜL Tarihçe Öğrenme güçlüğü spesifik olarak ilk kez Samuel Orton ve Alfred Strauss isimli nöropsikiyatristler tarafından tanımlanmıştır.
DetaylıÇocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir.
Konuşma gecikmesi Çocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir. Aylara göre konuşmanın normal gelişimi: 2. ay mırıldanma, yabancılara
DetaylıERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM
9.11.2015 ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM Konular Doğum öncesi gelişim aşamaları Zigot Doğum öncesi çevresel etkiler Teratojenler Doğum Öncesi G elişim Anneyle ilgili diğer faktörler Öğr. Gör. C an ÜNVERDİ Zigot
DetaylıA. A. A. Tanı Süreci: Haziran 2015 doğumlu A. nın 18. Aya gelindiğinde var olan kelimeleri kullanmayı bırakmış olması ailenin ilk dikkatini çeken
A. A. A. Tanı Süreci: Haziran 2015 doğumlu A. nın 18. Aya gelindiğinde var olan kelimeleri kullanmayı bırakmış olması ailenin ilk dikkatini çeken nokta olmuştur. Aile, bir çocuk ve ergen psikiyatristine
Detaylı2014
2014 DİKKAT EKSİKLİĞİ BOZUKLUĞU (DEB) ve MentalUP İçerik DEB e Klinik İlgi DEB Nedir? DEB in Belirtileri DEB in Zihinsel Sürece Etkileri DEB in Psikososyal Tedavisi MentalUP tan Faydalanma MentalUP İçeriği
DetaylıÇocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON. Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül
Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Hasan Kalyoncu Üniversitesi 2016 www.gunescocuk.com NÖROGELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR
DetaylıOTİZM. A. TANIMLAMA VE SINIFLANDIRMA B. TARİHÇE C. EPİDEMİYOLOJİ Yaygınlık Cinsiyet dağılımı
A. TANIMLAMA VE SINIFLANDIRMA B. TARİHÇE C. EPİDEMİYOLOJİ Yaygınlık Cinsiyet dağılımı OTİZM Sosyoekonomik düzey D. OTİZMİN GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN ÖNCÜL ETMENLER Doğum mevsimi Aşırı sosyal uyaran yoksunluğu
DetaylıDoç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji
Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Şizofreni, çocuklarda ender görülen bir bozukluktur. On sekiz yaşından önce başlayan şizofreni erken başlangıçlı şizofreni (EBŞ), 13 yaşından
DetaylıGelişim Psikolojisi Ders Notları
Gelişim Psikolojisi Ders Notları Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL www.gunescocuk.com Tanımlar Büyüme: Organizmada meydana gelen sayısal (hacimsel) değişiklikler Olgunlaşma: Potansiyel olarak var olan işlevin
DetaylıZihinsel Yetersizliği Olan Öğrenciler
Zihinsel Yetersizliği Olan Öğrenciler Zihinsel yetersizlik üç ölçütte ele alınmaktadır 1. Zihinsel işlevlerde önemli derecede normalin altında olma 2. Uyumsal davranışlarda yetersizlik gösterme 3. Gelişim
DetaylıP.Y. Tanı Süreci: Temmuz 2014 doğumlu P. nin 2,5 yaşını geçmesine rağmen konuşmaması, yerinde sallanması ailenin çocuğunda bir şeylerin yolunda
P.Y. Tanı Süreci: Temmuz 2014 doğumlu P. nin 2,5 yaşını geçmesine rağmen konuşmaması, yerinde sallanması ailenin çocuğunda bir şeylerin yolunda gitmediğini gösteren ilk işaretler olmuştur. Aile, bir çocuk
Detaylıfetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin
Döllenmiş yumurta fetüs bebek ölüm çocuk İleri yaş yeniyetme yetişkin Yaşam boyu devam eden biyolojik, bilişsel, sosyal gelişim ve kişilik gelişiminin bilimsel incelemesi Gelişim psikolojisinin başlıca
DetaylıZeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri
Zeka Geriliği nedir? Zeka geriliğinin kişinin yaşına ve konumuna uygun işlevselliği gösterememesiyle belirlidir. Bunun yanı sıra motor gelişimi, dili kullanma yeteneği bozuk, anlama ve kavrama yaşıtlarından
Detaylı1 ÖZEL EĞİTİM VE ÖZEL EĞİTİME MUHTAÇ ÇOCUKLAR
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 ÖZEL EĞİTİM VE ÖZEL EĞİTİME MUHTAÇ ÇOCUKLAR 13 1.1. Özel Gereksinimli Bireyler 16 1.2. Özel Eğitimin Amacı ve İlkeleri 18 1.3. Özel Eğitimin Önemi 19 1.4. Engelliliğin Genel
DetaylıZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ TANIM, SINIFLANDIRMA VE YAYGINLIK
ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ TANIM, SINIFLANDIRMA VE YAYGINLIK Zihinsel yetersizlik için kullanılan terimler Tutumlarda ve uygulamalardaki değişiklikler, kullanılan terimleri de değiştirme çabalarına neden
DetaylıEpilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;
Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak
DetaylıÖZÜR GRUBUNUN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ. bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu
ÖZÜR GRUBUNUN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ Tanımı Görme yetersizliği, görme gücünün kısmen ya da tamamen yetersizliğinden dolayı bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu
DetaylıÖğrenme Güçlüğü. Yrd. Doç. Dr. Emre ÜNLÜ
Öğrenme Güçlüğü Yrd. Doç. Dr. Emre ÜNLÜ Öğrenme Güçlüğü Nedir? Normal yada normal üstü zekaya sahip olma Yaşından ve yeteneklerinden beklenilen düzeyde başarı elde edememe Dinleme, konuşma, okuma-yazma,
DetaylıDemans ve Alzheimer Nedir?
DEMANS Halk arasında 'bunama' dedigimiz durumdur. Kişinin yaşından beklenen beyin performansını gösterememesidir. Özellikle etkilenen bölgeler; hafıza, dikkat, dil ve problem çözme alanlarıdır. Durumun
DetaylıBEYİN ANATOMİSİ TEMPORAL VE FRONTAL LOB
BEYİN ANATOMİSİ TEMPORAL VE FRONTAL LOB TEMPORAL LOB Üst temporal gyrus Orta temporal gyrus Alt temporal gyrus Temporal loblar; duyusal girdilerin organize edilmesinde, işitsel algılamada, dil ve konuşma
DetaylıProf. Dr. Erbil Gözükırmızı İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak. Nöroloji A.D. 11. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi 6-10 Kasım 2010, Antalya
Prof. Dr. Erbil Gözükırmızı İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak. Nöroloji A.D. 11. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi 6-10 Kasım 2010, Antalya Modern toplumlarda uykudan alacaklı olmak artık sıradan bir olaydır. Bunun karşılığında
DetaylıSİNİR SİSTEMİ VE BEYİN ANATOMİSİ 2
SİNİR SİSTEMİ VE BEYİN ANATOMİSİ 2 Bilgiyi işlemede büyük rol oynar HİPOKAMPUS Hafıza, öğrenme, bilişsel haritalama ve dikkat ile yakından ilişkilendirilmiştir Bu bölgeye zarar gelmesi öğrenme ve hatırlamada
DetaylıDUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.
0212 542 80 29 Uz. Psk. SEMRA EVRİM 0533 552 94 82 DUYGUSAL ZEKA Son yıllarda yapılan pek çok çalışma zeka tanımının genişletilmesi ve klasik olarak kabul edilen IQ yani entelektüel zekanın yanı sıra EQ
DetaylıOtizm ve bilişim. Yrd.Doç. Dr. Alev Girli DEÜ Buca Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü alev.girli@deu.edu.tr
Otizm ve bilişim Yrd.Doç. Dr. Alev Girli DEÜ Buca Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü alev.girli@deu.edu.tr Otizm Spektrum Bozukluğu otizm, asperger sendromu, rett sendromu, çocukluk dezintigratif (çözülme/bozulma)
DetaylıErken Tanıda Dikkat Edilmesi Gereken En Belirgin Gelişim Özellikleri: 1.ay yüze bakma. 2.ay gülümseme. 2-3. ay obje takibi
Bebeklik dönemi açısından değerlendirme yaptığımızda; otizmin erken teşhisi ile ilgili olarak özellikle sosyal belirtilere dikkat edilmesi gerekmektedir. 15. aya kadar göz kontağı kurmama, taklit etmeme,
DetaylıBEYİN GELİŞİMİNİN HİKAYESİ
BEYİN GELİŞİMİNİN HİKAYESİ Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları
DetaylıDikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Giriş DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu), çocukluk çağının en sık görülen
DetaylıOksipital Loblar ve Görme. Dr. Timuçin Oral
Oksipital Loblar ve Görme Dr. Timuçin Oral İTİCÜ 16 Aralık 2008 1 frontal lob santral (rolandik) sulkus pariyetal lob oksipital lob temporal lob silviyan (lateral) sulkus Limbik Lob Frontal Lob Parietal
Detaylı10 Mayıs 2009 tarihinde uygulanan Pep-r Gelişimsel Ölçeği Değerlendirme Sonuçları: Kronolojik Yaş : 3 yaş 9 ay
C. C. 17 Ağustos 2005 doğumlu bir erkek çocuğudur. Eylül 2008 yılında Londra da bir anaokuluna başlamıştır. Annesi, yaşıtlarıyla kıyasladığında aynı iletişim becerilerini gösteremediğini düşündüğünden
DetaylıZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR
ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR 1)ÖZELLİKLERİ 2)KARŞILAŞMA SIKLIĞI 3)TÜRKİYE VE DÜNYADA YAPILAN FAALİYETLER 4)EĞİTİMLERİ 5)AİLEYE VE ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER ÖZELLİKLERİ MOTOR GELİŞİM ÖZELLİKLERİ ZİHİNSEL GELİŞİM
DetaylıGöz teması kuramazlar, biriyle göz göze geldiklerinde sanki boşluğa bakıyor gibi dururlar ya.
OTİZM Genç Gelişim Kişisel Gelişim Gelişimsel bozuklukların en yaygın olanlarından biri otistik bozukluktur. Otistik çocuklarda oyunlarda, sosyal etkileşimde ve sözel iletişimlerinde bozukluklar ve basmakalıp
DetaylıYaygın Gelişimsel Bozukluklar
Yaygın Gelişimsel Bozukluklar Yaygın Gelişimsel Bozukluklar Yard. Doç. Dr. Emrah SONGUR GOÜ Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Otistik Bozukluk Diğer Yaygın Gelişimsel Bozukluklar Asperger Sendromu
DetaylıPSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ
PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ Ahmet Zihni SOYATA Selin AKIŞIK Damla İNHANLI Alp ÜÇOK İ.T.F. Psikiyatri
DetaylıMERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER
MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER BEBEKLİK DÖNEMİNDE (0 3 YAŞ) ERKEN TANI İÇİN KRİTİK DÖNEMLER Bebeklik dönemi, gelişimin en hızlı ilerlediği dönemdir. Çevrelerine
DetaylıNİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ
NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans
DetaylıKonvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı
Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı Beyinde bir grup nöronun anormal deşarjına bağlı olarak
DetaylıFizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a
Fizyoloji PSİ 123 Hafta 8 Sinir Sisteminin Organizasyonu Sinir Sistemi Merkezi Sinir Sistemi Beyin Omurilik Periferik Sinir Sistemi Merkezi Sinir Sistemi (MSS) Oluşturan Hücreler Ara nöronlar ve motor
DetaylıSİNİR SİSTEMİ DERS PROGRAMI
T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2016 2017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II SİNİR SİSTEMİ V. DERS KURULU (20 MART 2017-26 MAYIS 2017) DERS PROGRAMI DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ
DetaylıHavacılıkta Ġnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA
Havacılıkta Ġnsan Faktörleri Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA BÖLÜM 1 Biyolojik Varlık Olarak İnsan Birinci Bölüm: Fiziksel Faktörler ve Algı Geçen Hafta GEÇEN HAFTA İnsan, Fiziksel Faktörler ve İnsan Performansı
DetaylıHAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ
HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ SUNUM PLANI: Hareketli çocuk kime denir? Klinik ilgi odağı olması gereken çocuklar hangileridir?
DetaylıEĞİTİMDE KAVRAMLAR, İLKELER, HİZMETLER VE SAYISAL BİLGİLER
İÇİNDEKİLER 1. Bölüm ÖZEL EĞİTİMDE KAVRAMLAR, İLKELER, HİZMETLER VE SAYISAL BİLGİLER Giriş... 3 Türkiye de Özel Eğitim Gerektiren Bireylerle İlgili Sayısal Bilgiler...10 Özel Eğitimde İlkeler...11 Türkiye
DetaylıSes dalgaları. Dış kulağın işitme kanalından geçer. Kulak zarına çarparak titreşir.
İşitme engelliler İşitme duyusu İşitme duyusu, ses olarak adlandırdığımız mekanik titreşimleri ortaya çıkarabilme yeteneğidir. İşitmenin gerçekleşebilmesinde etkili ve önemli rolü olan organımız kulaktır.
DetaylıNİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ
NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ Doç. Dr. İbrahim H. Diken Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümü Easy ICT Konferansı 1 Ekim 2009, Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Konferans
DetaylıO Gelişim, organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve sosyal yönden en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme
BİREY GELİŞİMİ O Gelişim, organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve sosyal yönden en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme kaydeden değişimidir. O Gelişim; organizmanın
DetaylıArka Beyin Medulla Omuriliğin beyne bağlandığı bölge kalp atışı, nefes, kan basıncı Serebellum (beyincik) Kan faaliyetleri, denge Pons (köprü)
SİNİR SİSTEMİ BEYİN Belirli alanlar belirli davranış ve özelliklerden sorumlu. 3 kısım Arka beyin (oksipital lob) Orta beyin (parietal ve temporal lob) Ön beyin (frontal lob) Arka Beyin Medulla Omuriliğin
DetaylıSİNİR SİSTEMİ DERS PROGRAMI
T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2017 2018 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II SİNİR SİSTEMİ V. DERS KURULU (19 MART 2017-25 MAYIS 2018) DERS PROGRAMI DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ
DetaylıHisteri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.
Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir. Konversiyon bozukluğu, altta yatan organik bir neden bulunmaksızın ortaya çıkan, bayılma, felç olma ve duyu kaybı gibi nörolojik belirtilerdir. Hastalar
DetaylıEpilepsi ayırıcı tanısında parasomniler. Dr. Hikmet YILMAZ CBÜ Tıp Fakültesi Nöroloji AD, Manisa
Epilepsi ayırıcı tanısında parasomniler Dr. Hikmet YILMAZ CBÜ Tıp Fakültesi Nöroloji AD, Manisa Nokturnal paroksismal olaylar Jeneralize & parsiyel epileptik nöbetler Parasomniler Normal uyku varyantları
DetaylıOtizmin ortaya çıkma sıklığı 30 aylıktan önce görülmektedir.
OTİZM NEDİR? Erken çocukluk döneminde görülmeye başlayan, sosyal etkileşim, iletişim bozukluğu ile ilgisizlik ve etkinliklerde belirgin sınırlılıklarla kendini gösteren yaygın gelişimsel bozukluktur. Bir
DetaylıTepki Örüntüleri Olarak Duygular Duyguların İletişimi Duyguların Hissedilmesi
Duygular Tepki Örüntüleri Olarak Duygular Duyguların İletişimi Duyguların Hissedilmesi Tepki Örüntüleri Olarak Duygular Duygusal bir tepki üç tip bileşen içerir: Davranışsal Otonomik Hormonal Tepki Örüntüleri
DetaylıPsikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi
Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi Yavuz Ayhan, Ayşe Elif Anıl Yağcıoğlu Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Araştırmacı Danışman Konuşmacı
DetaylıUYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri
UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ UDA nın Kökenleri İnsanlar neden davrandıkları gibi davranırlar? Neden bazı insanlar toplumun onayladığı gibi davranırken, bazıları toplum tarafından onay görmeyen davranışlar
DetaylıDİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUĞU ANLAMAK
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUĞU ANLAMAK Prof. Dr. Sirel Karakaş Neurometrika Medikal Tıp Teknololojileri Ltd. Şti Nöropsikoloji ve Psikofizyoloji Derneği Başkanı Uslarası Kıbrıs Üniversitesi
DetaylıDr. Can CELİLOĞLU Adana Numune E.A.H. Çocuk Sağ.ve Hast. Kliniği
Dr. Can CELİLOĞLU Adana Numune E.A.H. Çocuk Sağ.ve Hast. Kliniği Olgu-1 Olgu-1 12 yaşında, kız Hasta alt bezi raporu için kliniğimize yönlendirilmiş. Değişik 3. basamak merkezler ve üniversite hastanelerinde
DetaylıErol BELGİN Başkent Üniversitesi. 59.Türkiye Milli Pediatri Kongresi 4-8 Kasım 2015, Belek-Antalya
Erol BELGİN Başkent Üniversitesi 59.Türkiye Milli Pediatri Kongresi 4-8 Kasım 2015, Belek-Antalya LİSAN (DİL) Kognitif ve perseptif yapıya sahip karmaşık bir sentral sinir sistemi fonksiyonudur. Söylenileni
DetaylıO Dil; Çok geniş anlamıyla dil, düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracıdır.
DİL GELİŞİMİ O Dil; Çok geniş anlamıyla dil, düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracıdır. O Dil gelişimi; seslerin, kelimelerin, sayıların,
DetaylıRisk Altındaki Çocuklara Yaklaşım
Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım Prof. Dr. Betül Ulukol Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Risk Yüksek riskli gebeliklerin sonucu dünyaya gelenler Özel sağlık gereksinimi olan
DetaylıOYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak
OYUN VE ÇOCUK Oyun oynamak çocukluk çağına özgü psikolojik, fizyolojik ve sosyal içerikli bir olgudur. Oyun hem zihinsel gelişimin aynası olan hem sosyal becerilerin öğrenildiği hem de duygusal boşalımın
DetaylıSİNİR SİSTEMİ DERS PROGRAMI
T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II SİNİR SİSTEMİ V. DERS KURULU (19 MART 2017-25 MAYIS ) DERS PROGRAMI DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ DÖNEM
DetaylıT. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II SİNİR SİSTEMİ V. DERS KURULU (21 MART MAYIS 2016)
T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2015 2016 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II SİNİR SİSTEMİ V. DERS KURULU (21 MART 2016-24 MAYIS 2016) DERS PROGRAMI DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ
DetaylıEditör İbrahim H. Diken ÜNİTE 8 GÖRME YETERSİZLİĞİ OLAN ÖĞRENCİLER. Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gürsel
Editör İbrahim H. Diken ÜNİTE 8 GÖRME YETERSİZLİĞİ OLAN ÖĞRENCİLER Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gürsel Hazırlayan: Gizem Yıldız YASAL TANIM Görme keskinliği; ayrıntıları ayırt etme, görme yeteneğidir. Görme alanı;
DetaylıBÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.
BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof Dr Zehra AYCAN zehraaycan67@hotmail.com Büyüme Çocukluk çağı, döllenme anında başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder Bu süreçte çocuk hem büyür hem de gelişir
DetaylıOlaya Ġlişkin Potansiyel Kayıt Yöntemleri Kognitif Paradigmalar
Olaya Ġlişkin Potansiyel Kayıt Yöntemleri Kognitif Paradigmalar Prof. Dr. Sacit Karamürsel İstanbul Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı sacit@istanbul.edu.tr Elektroansefalogram (EEG), merkezi sinir
DetaylıYetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR
Yetişkin Psikopatolojisi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin psikopatolojisi içerik: Sınıflandırma sistemleri Duygudurum bozuklukları Anksiyete bozuklukları
DetaylıGÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ
GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan
DetaylıTalamokortikal İlişkiler, RAS, EEG DOÇ. DR. VEDAT EVREN
Talamokortikal İlişkiler, RAS, EEG DOÇ. DR. VEDAT EVREN Bilinç İnsanın kendisinin ve çevresinin farkında olma durumu. İç ve dış çevremizde oluşan uyaranların farkında olma durumu. Farklı bilinç düzeyleri
DetaylıOtizm Nedir? Nasıl Fark Edilir?
On5yirmi5.com Otizm Nedir? Nasıl Fark Edilir? Otizm nedir? Otizmde tanısal özellikler nelerdir? Nasıl fark edilir? Yayın Tarihi : 27 Mart 2012 Salı (oluşturma : 10/9/2015) Kanner 1943 yılında, yaşamın
DetaylıDikkat eksikliği yıkıcı davranış bozukluğu başlığı, temelinde birbirinden ayrı, ancak yakından bağlantılı üç davranış biçimini ifade eder.
Dikkat Eksikliği Dikkat eksikliği yıkıcı davranış bozukluğu başlığı, temelinde birbirinden ayrı, ancak yakından bağlantılı üç davranış biçimini ifade eder. Bunlar; 1. Dikkat eksikliği/öğrenme güçlüğü 2.
DetaylıKÜLTÜR ÇERÇEVESİNDE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK:ETİYOLOJİ VE DIŞAVURUM
KÜLTÜR ÇERÇEVESİNDE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK:ETİYOLOJİ VE DIŞAVURUM Doç.Dr.Nuray Türksoy Karalı Bakırköy Ruh ve Sinir Hast.H. II.Nevroz Birimi 13.Anadolu Psikiyatri Günleri 19-22 Mayıs 2004 OKB---------------RİTÜEL
DetaylıDİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. M. Yelda TAN
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. M. Yelda TAN DEHB başlıca 3 alanda bozulmayı içerir: 1) Dikkat eksikliği 2) Hiperaktivite 3) Dürtüsellik Dikkat eksikliği
DetaylıTÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARDA VİTAMİN D DÜZEYLERİ. Dr.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARDA VİTAMİN D DÜZEYLERİ Dr. Çağatay Uğur ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK
DetaylıProf. Dr. Mehmet ALİ MALAS TEORİK DERS SAATİ
T. C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2013 2014 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM II I. DERS (SİNİR SİSTEMİ) KURULU (09 EYLÜL 2013-08 KASIM 2013) DEKAN BAŞKOORDİNATÖR DÖNEM II KOORDİNATÖRÜ DÖNEM
DetaylıKOD 1 DAVRANIŞ MR (48-72 AY) xxxxxxx DAVRANIŞ VE UYUM RAPORU. "Sorun, sorun olmadan çözümlenmelidir."
KOD 1 DAVRANIŞ MR (48-72 AY) DAVRANIŞ VE UYUM RAPORU "Sorun, sorun olmadan çözümlenmelidir." KİŞİSEL BİLGİLER Doğum Tarihi Cinsiyet Okulun Adı Sınıf İl İlçe Uygulama Tarihi Formu Dolduran 8.6.2011 ERKEK
DetaylıOYUN VE ÇOCUK. Oyunun Aşamaları:
OYUN VE ÇOCUK Çocuklar oyunla dünyayı keşfederler, diğer kişilerle kuracakları ilişkileri öğrenirler, kendi yeteneklerini ve güçlerini test ederler, yeni fikirleri denerler ve farklı aktiviteleri deneyecek
DetaylıTuret Bozukluğu(ses ve çoğul hareket tiklerinin bir arada olduğu tik bozukluğu) Tourette Sendromu ( ses ve çoğul hareket tiki bozukluğu)
Tourette Sendromu ( ses ve çoğul hareket tiki bozukluğu) Tourette Sendromu (TS) kişinin yaşamında ciddi sorunlara yol açan, organik nedenli, birden çok hareket ve bir yada birden çok ses tikinin aynı dönemde
DetaylıUZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER Otizm Otizm uzun yıllardır kullanılan bir terimdir. Otistik olarak tanımlanan çocukların genellikle başkalarıyla iletişim kurmakta zorlandıkları, konuşmadıkları, kendi
DetaylıOYUNLARLA EBEVEYİNLİK
OYUNLARLA EBEVEYİNLİK Oyun, çocuğun zihinsel, bedensel ve sosyal gelişimini hızlandıran en önemli faaliyetlerden bir tanesidir. Oyun hem eğlenceli hem de eğitseldir. Çocuk, oyun aracılığıyla duygularını
DetaylıYAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy
YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek
DetaylıÇOCUKLARIN AKADEMİK BAŞARILARINDA YETERLİ VE DENGELİ BESLENME İLE HAREKETLİ YAŞAMIN ÖNEMİ VE ESASLARI
ÇOCUKLARIN AKADEMİK BAŞARILARINDA YETERLİ VE DENGELİ BESLENME İLE HAREKETLİ YAŞAMIN ÖNEMİ VE ESASLARI Beslenme yetersizlikleri ve yetersiz fiziksel aktivite çocuğun sosyal ve akademik başarısını etkileyen
DetaylıDERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS. Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10. Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam
DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10 Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam Anatomi 42 16 58 Fizyoloji 39 18 57 Histoloji ve Embriyoloji 12 4 16 Biyofizik
DetaylıİÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III
İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III Ünite:I Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 Psikoloji ve Eğitim Psikolojisi 15 Eğitim Psikolojisi ve Bilim 17 Eğitim Psikolojisi ve Bilimsel Araştırma
Detaylı