YEŞİL-BEYAZ Vefa Lisesi Yayın Kulübü Dergisi. Editörden. İçindekiler

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "YEŞİL-BEYAZ Vefa Lisesi Yayın Kulübü Dergisi. Editörden. İçindekiler"

Transkript

1 İçindekiler Editörden...1 Vefalılara...2 Hayata Dair...2 Bosnam a / Şiir...3 Auschwitz / Araştırma...4 Eğitim Üzerine / Söyleşi...6 Kendince Bir Vefa Yazısı / Deneme...9 Şehid-İ Muazzez Vefalı Ahmet Rıfkı Efendi den Öğrendiklerim Dünya Halkları Öpüşün Barışın! / Deneme Yine De / Şiir Geçmişe Yad Edilmiş Kağıt Parçaları / Deneme Uçak Mühendisliğine Dair / Söyleşi Küçük Bir Sahil Kasabası: Lunenburg, NS / Gezi Şükrü Paşa Anıtı ve Balkan Savaşı Müzesi / Gezi Mustafa Reşit Tarakçıoğlu / Araştırma Behçet Necatigil Üzerine / Söyleşi Nazım Hikmet Ran / Bugün Pazar Sunay Akın - İstanbul Oyuncak Müzesi / Söyleşi Yılında Dark Side Of The Moon / Araştırma Kadın / Şiir Dorian Gray in Portresi / Eleştiri MBİBCY / Eleştiri Masal Müfettişi / Söyleşi Güldü Küçük Kız / Şiir Alpay Erdem in Çizgi si / Söyleşi Ruhumun Treni / Şiir Kader Üzerine / Söyleşi Çay İyileştirir / Deneme Su Topu / Söyleşi Vefadans Okulumuzda Pasch Günümüzün Mobil Cihazları Dizi Köşesi Akıl Oyunları Editörden Yaren Türkkan / Kerem Akarslan Vefa Lisesinden yeni bir dergiyle merhaba Kökleri asırlara ulaşmış okulumuzun öğrencileri tarafından hazırlanan Yeşil-Beyaz dergimiz her sene olduğu gibi bu sene de büyük emeklerle hazırlandı ve siz değerli okuyucularımıza sunuldu. Büyük bir topluluk olmamamıza rağmen karşılaştığımız zorluklar bazen heves kırıcı bezen stresli olsa da yazı ekibimizin ve teknik kısımlarla ilgilenen arkadaşlarımızın içindeki dergimizi oluşturma ve sizlerle karşılaştırma gururunu yaşama isteği, bunları aşmamızdaki en büyük etmendi. Farklı kişiler, farklı düşünceler ve herkese hitap edeceğini düşündüğümüz geniş bir konu yelpazesiyle dergimizi oluşturduk. Yazı yazmak, duygularımızı, düşüncelerimizi zenginleştirmenin yanında kendimizi samimi şekilde ifade edebildiğimiz en iyi yoldur. Bunun bilincinde tüm yazılarımız bizim gelecekte ulaşabileceğimiz edebi dünyanın küçük bir parçasıdır. Bize bu yolda rehberlik eden ve her türlü süreçte yardımını esirgemeyen edebiyat öğretmenimiz Naime Yasan a, röportajlarında verdikleri içten cevaplar ve hoş sohbetleri için tüm konuklarımıza, bu güzel derginin tüm yazarları, çizerleri ve teknik ekibine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Okuma ve yazma şevkimizin hep aynı istekle devam etmesi dileğiyle YEŞİL-BEYAZ Vefa Lisesi Yayın Kulübü Dergisi MAYIS 2014, YIL 14 SAYI 20 Sahibi: Banu Durna Kayacan Vefa Lisesi Müdür Vekili Genel Yayın Koordinatörü ve Yayın Kulübü Rehber Öğretmeni: Naime Yasan Editörler: Yaren Türkkan, Kerem Akarslan Yayın Kurulu: Kerem Akarslan, Yaren Türkkan, Tuğçe Şengezer, Tuğçe Miray Kızıltepe, Ece İrgin, Pooya Kara Düzeltme: Naime Yasan Foto: Ece İrgin, Tuğçe Miray Kızıltepe Grafik-Tasarım: Minyatür Ajans Matbaa: Çevik Matbaası 20.Sayı/2014 1

2 Vefalılara Banu Kayacan Kısa bir süre önce katıldığım bu büyük ailede geleceğe güvenle ve umutla bakan siz gençleri görmekten son derece mutlu oldum. Başarı yalnızca öğrencinin gayretiyle ya da yalnızca öğretmenin, idarenin çalışmalarıyla elde edilemez. Ancak birlikte yapılan bir iş sonucu elde edilebilir. Vefa lisesi 142 yıllık bir geçmişi ile mezun ettiği ve yetiştirdiği önemli şahsiyetleriyle, eğitim anlayışıyla çalışanı, velisi ve nihayetinde öğrencisi ile Türkiye nin övgüye değer sayılı okullarından bir tanesi olmuştur. Bundan sonra da bu değerlerine yenilerini ekleyerek gelişmeye devam edecektir. Sizlere düşen idealleriniz uğrunda çabalamak ve bütün gayretinizle çalışmaktır. Her ne kadar sizlerle yeni tanışmış olsak da ben kendimi yıllardır birlikteymişiz gibi hissediyorum. Bu geçen günler bana Vefa Lisesinin büyük bir ayrıcalığın ismi olduğunu öğretti. Sizlerin o sevgi dolu bakışlarınızı ve bana olan desteğinizi asla unutamam. Her daim başarılı olmanız ve gülümsemeniz dileğiyle. Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi... Ağladım. Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim. Sevmeyi öğrendim. Sonra güvenmeyi Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim. İnsan tenini öğrendim. Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu... Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.. Evreni öğrendim. Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim. Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğin öğrendim. Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi Hayata Dair Tarık Sekmenli gerektiğini. Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim. Okumayı öğrendim. Kendime yazıyı öğrettim sonra Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana Gitmeyi öğrendim. Sonra dayanamayıp dönmeyi Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vard ı m. Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım. Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim. Namusun önemini öğrendim evde Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim. Gerçeği öğrendim bir gün Ve gerçeğin acı olduğunu Sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim. Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim. Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim. Olur ya Kalp durur Akıl unutur Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur, ne de unutur 2 Yeşil-Beyaz

3 Kargalar ölünce küllerinden doğmazmış meğer Bosnam a Bölük pörçük bir muhabbetsizlik haritasının öksürerek ruhunu, Bölünmez bir toprak kütlesi olmasının masalını Dinleyerek küçüldük biz O an, hani şu, Göğün yıkılmak üzere olduğu zamanlardan birinde, -nedense bir türlü yıkılmazdı şu gök- Çehresiz çocuklar biçildi, Vatanımızın kutlu gübreleri Fısıltıların dahi, Fısıltıların dahi sevgiliyi düşündüremediği bir cehennem karanlığında, Gece, gözbebeklerinin ardında beddualar emziren bir dev anasıydı. Sarhoş cesetlerin soluklandığı koridorlarda ağladık Güneşin doğuşunu görememiş miskinler Ve biz vardık o kanlı ikindi karanlığında. Sahte bir şairin devrik cümleleri kadar şekilsiz, Kan öksüren bir anne kadar çaresiz, Bir istikbalin sezaryenli evlatlarıyız biz. Nafile bir idam cezasının infazıdır, Güneşin doğuşundan sebep ümitvar oluşumuz. Haykırışların dahi, Haykırışların dahi sevgiliyi unutturamadığı bir mahşer aydınlığında, Gece, halen, gözbebeklerinin ardında beddualar emziren bir devanasıydı. Nur Başgelen 20.Sayı/2014 3

4 Auschwitz İlhami Turaloğlu Hitler in saf ırk takıntısı sınır noktasına ulaştığı zaman devreye sokulur nihai çözüm. Daha sonra dünyanın en büyük katili ünvanını alacak Himmler planlar, Führerin emri üzerine planın uygulamaya konulması için Rudolf Hoess isimli SS subayını ana karargahı olan Berlin e çağırır. Plan basittir. Yahudiler, çingeneler, eşcinseller ve komünistler ortadan kaldırılacak ; Tek Halk, Tek Millet, Tek Lider yolunda hiçbir engel kalmayacak. Ama bunu dünya bilmeyecek, başta Hoess olmak üzere hiçbir Nazi askeri bu konuda kimseye bahsetmeyecektir. O yıl Rudolf Hoess 20 bin hektarlık bir alan üzerinde bulunan Auschwitz kampının komutanlığına getirilir. Kırk yaşındaki bir SS subayı için oldukça büyük bir başarıdır bu. 17 yaşındayken ordunun en genç subayı olmak, 1. Dünya savaşında Osmanlı Harp Madalyası kazanmak, 1929 da Himmler in sağ kolu olmak ve şimdi de komutanlık Hoess aldığı emir üzerine doğruca Auschwitz e gider. Son hazırlıklarını tamamlar. Artık dünyanın görüp göreceği en büyük insani kıyıma hazırdır. Avrupa nın dört köşesinden çalışma zorunluluğu adı altında saf ırkı bozacak insanlar toplanır. Yaşlılar, gençler, kadınlar ve bebekler. Ayrım gözetmeksizin hepsi. Kampın içine kadar ilerleyen trenlerle Auschwitz e getirilirler. Trenlerden iner inmez kampın girişinde meşhur ArbeitMachtFrei (Çalışmak Özgür Kılar) yazısını görürler. Azrail lakaplı Doktor Mengele trenlerden inen grupları ikiye ayırır. Sağ grupta erkekler, sol grupta ise kadınlar ve çocuklar. İnsanlar çalışmaya geldiklerini sandıkları için yanlarında bavulları ve tüm maddi servetleri vardır. Görevliler bu eşyaların üzerine isimlerini yazmaları, çalışma süreleri dolunca hepsinin kendilerine geri verileceklerini söylerler. Daha sonra ise Nazi devlet hazinesine katılması için ayırırlar. İkiye ayrılan grupların önünde Alman SS subayları ve sözde doktorları kısa bir sorgulama yaparlar. Bunun sonucunda çalışabilecekler sağ tarafa aktarılır. Çalışamayacaklar ise sol tarafa katılırlar. Sol tarafa gelen insanlar, kampa getirilenlerin büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. Günlerdir süren tren yolculuğu hepsini harap ve bitap kılmıştır. Açlık susuzluk ve yakıcı güneş insanları bezdirmiştir. Sonunda bir SS subayı sol taraftakilere kıyafetlerini çıkartmasını söyler, çırılçıplak kalan insanlara duş alacaklarını söyleyip yolu gösterir. Büyük bir istekle onu takip eden insanlar gaz odalarına doluşur. Daha sonra ise su yerine odaya doldurulan Zyklon B gazı ile 2 ila 20 dakika arasında öldürülürler. Savaştan sonra yakalanıp Nünberg mahkemesine çıkarılan Hoess savunmasında durumu şöyle ifade etmektedir. Zor olan işin tekniği değildi: İsteseydik çok daha fazla insanı imha edebilirdik. Öldürme kısmı işin en az zaman alan bölümdü, yarım saat içinde 2000 insanı öldürebilme imkanımız vardı ama asıl zaman alan cesetleri yakma faslıydı. Cinayet işin kolay kısmıydı, gaz odalarına göndermek için mahkumların başlarına gardiyan dahi koymuyorduk, duş alacaklarını zannederek yolu buluyorlardı fakat kullanılan su değil zehirli gaz oluyordu. Ve her şey çok çabuk bitiyordu. 4 Yeşil-Beyaz

5 Çığlıklar kesilince hepsinin öldüğünü anlayan görevliler kapıları açar: Cesetleri hemen yandaki yakma fırınlarına taşırlar.(ki bu fırınlar günde 4000 cesedi küle dönüştürme kapasitesine sahiptir.) Yakmadan önce ise saçları kumaş yapmak için kesilir, altın ve gümüş dişleri sökülür. Yakma işleminden sonra küllerin bir kısmı sabun yapılmak için çeşitli fabrikalara yollanır. Kalanları ise gübre olarak kullanılmak üzere Almanya nın bereketli (!) tarlaları için ayrılır. Tüm mahkumların kıyafetleri ve eşyaları yine savaş mahkumu olan diğer insanlar, Polonyalılar tarafından; para, değerli maden, kıyafet ve gündelik eşya olmak üzere ayrıştırılır. Daha sonra ise yine trenler vasıtasıyla Almanya ya yollanır. Sağ tarafta kalan güçlü sınıfı ise soyundurulur, gerçekten yıkanmaları için kabinlere yollanır. Yıkanmanın ardından isimleri mahkum defterine yazılır. 3 farklı açıdan fotoğrafları çekilir. Kollarına ise onları saf ırktan olmaktan alıkoyan eksiklikleri (Yahudi, Katolik, Çingene) belli bir sayı sistemine göre dövme olarak kazınır. Daha sonra ise çizgili pijamaya benzer bir kıyafet giydirilip 3 katlı ranzada 450 kişi kalacakları koğuşlarına gönderilirler. Sürekli bir arada olmak salgın hastalık riskini de arttırır. Mahkumların büyük çoğunluğu ilk bir sene içerisinde hastalıktan, açlık susuzluktan ya da dayak yemek ve işkence görmekten ötürü yaşamını yitirir. Kadınların çok az kısmıyla ikizlerin ve cücelerin tamamı kampın Azrail kod adlı doktoru Josef Mengele tarafından korkunç deneylere tabi tutulur. Bu deneylerin içinde kısırlaştırma, diyabetten kurtulma, hastalıkları daha kolay tedavi edebilme ve kusurlarını yok edebilecek gen değiştirmeye kadar uzayan korkunç deneyler de vardır. Eğer herhangi bir sebepten ötürü ikizlerden biri ölürse diğeri kurşuna dizilip yakma fırınlarına gönderilir. Sayıları iki bini bulan bu ikizlerden sadece 200 kadarı kurtulabilmiştir. Bunun dışında seçilen mahkumlara donma, sıtma, çeşitli uyuşturucular, deniz suyu içirme, zehir denettirme, yüksek irtifa tepkileri, gibi deneyler uygulanır. Auschwitz kampına resmi rakamlara göre yaklaşık 2 milyon insan yerleştirilir.(gelir gelmez gaz odalarında öldürülen insanlar bu sayının dışındadır.)kampın içinde ise yaklaşık 1.5 milyon Yahudi nin öldürüldüğü düşünülmektedir. Bir milyon kişinin ise kampa gelir gelmez gaz odalarına gönderilerek öldürüldüğü düşünülmektedir. Kamplarda tam olarak kaç kişinin öldüğü hâlâ bilinmemektedir. Savaşın sonlarına doğru Hitler yavaş yavaş geri çekilirken İngiliz ve Rus casus uçakları gelen istihbaratın üzerine Auschwitz üzerinden uçarak resmi olarak kampın varlığını doğrular. Ve bu ancak kampın kuruluşundan 3 sene sonra gerçekleşir. I. Dünya savaşında ordunun en genç subaylarından olan ve savaş sonucunda Osmanlı devletinden Gelibolu Yıldızı isimli madalya almaya hak kazanan Hoess 24 yıl sonra 2 milyondan fazla insanın öldürülmesinden sorumlu mudur? Hitler in ölümünden sonra oluşan karmaşada birçok SS subayı ve parti üyesi de onu takip edip intihar eder. Hitlerin sağ kolu olan Himmler in intiharının ardından Hoess kendi kaderini yazmayı düşünüp kampı Rus kuvvetleri ele geçirmeden önce kamptan kaçar. Savaşın bir sene sonrasında Franz Lang adlı bir çiftçinin kimliği altında yakalanmaktan kaçan Hoess,11 Mart 1996 da tutuklanır. Onu ihbar eden kişi ise karısıdır. Oğullarının işkence göreceğinden korkan biçare kadın kocasını ihbar etmek zorunda bırakılır Nisanında Nürnberg Mahkemelerinde ifade veren Hoess kendi komutanlığındaki kamplarda 2.5 milyon tutsağı mahkum ettiklerini yarım milyonunun ise açlık ve hastalıktan öldüğünü itiraf eder. RudolfHoess 16 Nisan 1947 de ilk komutanı olduğu Auschwitz in ön bahçesinde asılarak idam edilir. İdamından önce yazdığı mektupta şunları söyler: Vicdanım bana bu açıklamayı yapmayı mecbur kılıyor. Hapishanedeki hücremin ıssızlığında insanlığa karşı ağır bir günah işlediğimi acı bir şekilde kabullendim. Auschwitz in Komutanı olarak Hitler in insanlığı yok etme adına yaptığı vahşi planlardaki payımdan sorumlu tutuluyorum. İnsanlığa karşı korkunç yaralar açtım. Özellikle Polonya halkının dile getirilemez cefasına sebep oldum. Bunu hayatımla ödeyeceğim. Tanrı yaptıklarımdan dolayı beni affetsin. 20.Sayı/2014 5

6 İrfan Erdoğan la Eğitim Üzerine Sohbet Ekin Yıldız İrfan Erdoğan, eğitim araştırmaları ve uygulamaları yapan, aynı zamanda öğretmen yetiştiren bir eğitim bilimcidir. Kendisi yılları arasında Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı yapmıştır. Şu an İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi nde öğretim üyesi ve PDR bölüm başkanıdır. Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Eğitimci ve öğretmen yetiştirici olarak tanımlayabilirim. 20 yıldır öğretmen yetiştiriyorum. Bu 20 yılın öncesinde de bu mesleğe hazır olmak için ABD de 6,5 sene master ve doktora eğitimi aldım. Pratik yönden bakıldığında ise hem üniversitede ders veriyorum hem ilgilendiğim bu konuyla ilgili araştırma ve uygulama yapıyorum. Alanla ilgili birçok kitap ve makale yazdım. 500 civarında konferansa katıldım ve bu konferanslarda e yakın öğretmenle çalıştım. Özel hayatımla ilgili olarak ise evli ve bir çocuk babasıyım. Bu mesleği nasıl seçtiniz? İlkokula başladığımdan itibaren ailemin etkisiyle hep devlet memuru olma hayaliyle yetiştim. Ortaokul zamanında yatılı okula başladım. Daha sonra mühendis olma isteğiyle meslek lisesine başladım ancak daha sonradan fark ettim ki meslek lisesinden mühendis olunmuyormuş. Devlet memuru olma hayali hep vardı böylece bir makas değişikliği yaparak öğretmen olmaya karar verdim. O zamana kadar genel olarak makul bir başarı çizgisinde ilerledim. Liseden sonra Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesine başladım. Zaman içerisinde motivasyonum arttı ve bazı rastlantılar peş peşe geldi. Lise yıllarımda kendimle baş başa kaldığım zaman hep yurt dışı hayali kurardım ancak bu benim için tamamen keyfi bir şeydi, gerçekleştirme amacıyla kurduğum bir hayal değildi. Kendimi eksik görürdüm. Örneğin Almanca dersimiz hep boş geçerdi bu nedenle master için Hacettepe Üniversitesine başvurduğum zaman Bilimi geçerim ancak dilden kalırım diye düşünüyordum ancak daha sonradan fark ettim ki en yüksek dil puanını almışım ve aslında dilim iyiymiş. Kariyer anlamında kendinizi nasıl bir konumda görüyorsunuz? Stresli bir konumda görüyorum. Kariyerle ilgili genel olgulara göre profesörlük hep son noktadır ancak bunun kişiye yüklediği sorumluluk çok fazla. Bu aşama hep anlamlandırmayla geçiyor. Ne kadar yaptım? Başardım mı? insan sorguluyor ve olma yolculuğuyla ilgili bir arayış yaşıyor. Mesleğe başlangıç yılları aslında daha yorucu gözükse de insan daha dinamik, stressiz, saf ve sorumluluk bilinci daha farklı çünkü önünde bir hayat seni bekliyor. Profesörlük ise daha sakin gözükmesine rağmen insanı sürekli bir arayışa sürüklüyor ve insanın konumunu sorgulamasına sebep oluyor. Erken yaşta ailenizden uzakta yaşamaya başladınız. Farklı şehirler, ülkeler, kültürler tanıdınız. Bunun sizi nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz? 6 Yeşil-Beyaz

7 Çok erken yaşta acısını çektim. Üniversite sona kadar her ayrılık çok acıydı. Devamlı hüzün vardı, hiç daha iyisi olmadı ve alışamadım. Ayrılık acısı bitiyor, özlem başlıyordu. Dönem sonları ve başları hep iki duyguyu yaşardım: hüzün ve mutluluk. Otogarlar benim için müthiş bir hüzündür. Hâlâ otogarlardan geçerken bunu hissederim ve keşke zamanım olsa da gidip orada oturup bekleyebilsem diye düşünürüm. Ayrılık zamanla aileme ve yakınlarıma karşı yabancılaşmayı getirdi. Özgür ruhlu ve çok fazla bağlılık yaşamayan bir insan oldum. Bu nedenle dost meclislerinde, fikir mecralarında ve ideoloji takibinde belli bir kesime bağlı olmadım çünkü kalıcı olabileceğim konusunda kendime güvenemiyordum. Yurtdışında karşılaştığınız, gördüğünüz eğitimle Türkiye deki eğitim sistemini karşılaştırır mısınız? Türkiye de eğitim, kıymeti bilinmeyen bir sistem. Korku kültürüne ve baskıya dayanıyor. Öğrenciler, işlevini yitirmiş bilgileri öğrenmek zorunda kalıyorlar. Eğitim sistemi bir tren yolculuğuna benzetilirse ABD de inip başka bir trene binme şansım varken, Türkiye de bu trene ya binersin ya da treni kaçırırsın. Yurtdışında öğrenci temelli, işlevsel, daha esnek, daha dinamik ve daha çeşitli bir sistem var. Öğrenci her an kendini bulmaya ve keşfetmeye devam ediyor. Bana göre, bu düşüncem hep eleştirilse de eğitimin klasik yönü değerlidir. Bu klasik yön; belirli bir disiplin içinde, bilginin hâkim olduğu bir sistemdir. Türkiye deki eğitimde 2000 li yıllardan öncesi ve sonrası olarak ikiye bölündü. Eski-yeni ayrımı ortaya çıktı, 2000 li yılların öncesi ötekileştirildi. Öğrenciler ve veliler sürekli eğitim üzerine tartışmaya sürüklendi böylelikle gereksiz bir meşguliyet oluştu. Son dönemlerde Psikoloji ve PDR alanlarına olan ilgi oldukça arttı. Sizce bunun sebebi nedir? Toplumun eğitime ilgisi arttı. Ebeveynler çocuklarının hep daha ileriye gitmesini istedi. Eğitime olan talep arttı ve eğitim verenler ilgi çekmeye başladı. Gerçekçi olmak gerekirse Türkiye de mesleğin popülaritesi iş bulma imkânı ile doğru orantılı çünkü Türkiye de iş bulmak çok zor. Rehber öğretmenlere olan ihtiyaç arttıkça iş bulma oranı arttı bu yüzden söz konusu alanlara yönelimler arttı ancak bu ilgiye layık olmak ve cevap verebilmek gereklidir. Çevremde gözlemlediğim kadarıyla rehber öğretmenlere ilişkin algı olumsuz ve onların yetersiz olduğu düşünülüyor. Bunun sebebi ne olabilir ve bu durum nasıl değiştirilebilir? Burada çift yönlü algı problemi yaşanıyor. Rehber öğretmenlerden beklenen eğitsel problemlere yardım etmeleridir ancak onların önünde bir psikolog ibaresi de var bu yüzden rehber öğretmen, aile ve öğrenci bir çerçeveye oturamıyor. MEB in tasavvuruna göre de rehber öğretmen, psikoloji ve psikiyatri temelli problemlerle ilgilenmemelidir. Öğretmen arkadaşlar bu boyutu da geçmeye ve bu alanlarda da var olamaya çalışıyor. Rehber öğretmen nedir? karmaşası yaşanıyor ve sürekli problem çıkıyor. O zaman biraz Psikoloji ve PDR nin farkından bahseder misiniz? Psikoloji, Fen-Edebiyat Fakültesi nin bir bölümüdür. Davranış odaklıdır, klinik ortam gerektiren problemlerle uğraşan bir alandır. PDR ise; Eğitim Fakültesinin bir bölümüdür. Bu programın mezunu, eğitim-öğretim problemleriyle ilgilenir. Rehber öğretmen, gencin ruh halini bilen, gelişimsel özelliklere vakıf, öğrenme sürecine aşina, okul ortamı için katkı sağlayan ve okulla özdeşleşen kişidir. İki alan arasında örtüşen geniş bir alt yapı olsa da mevzuatta özlük hakları ayrışıyor. Bu yasaların da öngördüğü bir ayrışmadır. Alana ilgi arttıkça talep de arttı. Sizce alanda başarılı olmak ve fark edilmek için neler gerekmektedir? İki yıl öncesine kadar üniversiteye giriş çok zordu. Kontenjan az olduğundan öğrencilerin varı yoğu çalışmaktı. Üniversiteyi kazanmak başarı ise başarı da çalışmaktı. Şimdilerde ise üniversite kazanmak aynı zorlukta değil bu yüzden üniversiteyi kazanmak çok üst düzeyde başarı değildir. Peki fark yaratacak olan nedir? Karaktere odaklanmak önemlidir. Sosyal, entelektüel, donanımlı olan ön plana geçecektir. Eskiden dil bilmek önemli sanılırdı şimdilerde ise kendiliğinden gerçekleştiği için çok da ayırt edici değil. Ayrıca günümüzde master yapmak da öğrenciler tarafından çok önemsenen bir konu haline geldi. Üniversite sonrası master yeni bir hayat tasavvuru oldu. Bugün ABD de bir master programında yirmi öğrenci varsa bu öğrencilerin üç beş tanesi kırk elli yaşlarındadır ve bu çok sıradan bir durumdur. Ülkemizde bunu görmek pek mümkün değil. Bu durum bir tek tipleştirme yaratır ve öğrenciler seri imalata benzer. Bence zorunlu eğitim sonrasında gencin aklına yatarsa ve gerektiğini düşünüyorsa genç biraz dinlenebilmelidir. Eskiden bu gerekli olsa bile üniversiteye gitmek mecburiydi şimdi ise gerekli durumlarda birey ara verebilir ve geleceğe dair sakince düşünebilir, karar verebilir. Ülkemizde üniversite seçenekleri oldukça fazla. Siz üniversiteleri devlet veya vakıf olmasına göre nasıl değerlendiriyorsunuz? Üniversitelerde oran problemi var yıl öncesine göre üniversite sayısı oldukça arttı. Vakıf üniversitesi fenomeni 20.Sayı/2014 7

8 oluştu. Türkiye vakıf sistemine çok alışık olmadığından başlarda önyargılı davrandı, ötekileştirdi ve vakıf üniversiteleri itibarsızlaştı. Bu yüzden vakıf üniversiteleri şu ana kadar çok başarılı olamadı ancak zamanla bu başarı artacaktır. Vakıf üniversitelerinin sadece belli bir kesime hitap ettiğini düşünmek doğru değildir. Burs gibi olanaklarla toplumun her segmentini kabul etmektedir. Devlet ve vakıf üniversiteleri arasında finansal farklılık var. Vakıflar doğası gereği kâr odaklı olmasına rağmen bu durum değiştirilip, kâr yerine eğitim odaklı bir hizmet sağlandığında (fiyat üzerinde değil realitede) bu farklılık azalacaktır. Sizce öğrenciler seçim yaparken üniversite mi bölüm mü seçmelidir? Üniversiteler çok fazla standartlaştı. Bu yüzden hangi üniversite olduğu önemli değil. Hala önemli olduğuna dair bir tutum devam ediyor. Bu yüzden öğrenci kendi idealini takip etmelidir. Kazandığı, yerleştiği yere mahkum kaldığını düşünmek yerine değer vermelidir çünkü sistem her kurumu eşitlemiştir. Dershanelerin eğitim sitemindeki fonksiyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Dershaneler, sistemin klasik bir sonucudur. Okulun boşluğunu dolduran, olmazsa olmaz, var olan sisteme baskı kuran bir kurum haline geldi. Bu baskı azaltılmalı ancak şartların doğurduğu sonuç radikal bir şekilde durdurulamaz. Olumsuz etki etüd edilip onların kaldırılması gerekmektedir. Bazı yönlendirmelerle okul ve dershaneler dönüşüm geçirebilir. Keskin adımlar ise sistemin enerjisini kaybetmesi demektir. Ben okul dışı ilave bir eğitim kurumunun yıl daha sistemde kalacağını düşünüyorum. Böylece öğrencilerin entelektüel ve sosyal olması sağlanmalıdır. Kırk saat uygulaması yerine yarım günlük, okula destek olacak sosyal ve kültürel programlar olmalıdır. Eğer okul hayata benzetilseydi örneğin araştırma, spor, sanat okula aktarılsaydı kırk beş saat bile olsa bu problem olmazdı ancak bu sistemde her saat öğrenci için bir külfettir ve ders saatlerinin arttırılması yerine azaltılması bile gerekmektedir. Bir baba ve bir eğitimci olarak günümüz gençliğini nasıl görüyorsunuz? Ben gençlere baktığımda saf, temiz, belli bir süreçten geçmiş melek yüzlü bireyler görüyorum ancak diğer taraftan baktığımda ise çok stresli ve gelecekten kaygılı olduklarını görüyorum. Öğrenci daha birinci sınıftayken o senenin tadını çıkarmayı bırakıp dört yıl sonrasını, mezuniyetini düşünüyor. Öğrendiklerinin ona ne kazandırdığını ve nerede işine yarayacağını sorguluyor. Önemli olan eğitimden haz almak, eğitimin tadını çıkarmaktır. Öğrenci her türlü imkândan yararlanabilmelidir. Örneğin, bir fizik öğrencisi tarih kitabı, bir tarih öğrencisi de fizik kitabı okuyabilmelidir. Öğrenci çok yönlü olmalıdır. Başta bahsettiğim saf ve temiz olmak aslında bir avantajdır ancak şu anki sistemle birlikte bu iyi kumaş, kendini hafif bozarak bir elbiseye dönüşüyor. Ülkemizde sınav sistemi, ders programı, müfredat, yönetmelik gibi konularda yapılan değişiklikler çok fazla ve bu sık değişimler, öğrencilerde geleceklerine dair bir güvensizlik ve kaygı yaratıyor. Bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir? Öğrenci kaygısının kesinlikle telafisi olamaz. 17 milyon öğrenci sisteme güvenmiyor. Bu insan hakları ihlalidir. Okul hayatı öğrenciler için zulüm gibi geçiyor. O yüzden bu çok büyük bir problem ve kesin önlem alınması gerekmektedir. Aynı zamanda algı biraz da abartıldı. Kamuoyunun eğitim bilgisi düşük olduğundan bir korku ortamı oluştu. Çözüm olarak okulu biraz esnetmek gerekir. Okullarla bağlantılı eğitici, öğretici, öğrenciyi her yönde geliştirecek kurumlar olmalıdır. 8 Yeşil-Beyaz

9 Kendince Bir Vefa Yazısı Ayça Koçaş Benden bu yılki dergi için bir şeyler yazmam istendiğinde heyecanımı ve paniğimi çaktırmamayı denedim. Ne kadar başarabildim bilemiyorum ama iyi denemeydi sanki. Sonrasında her günün akşamı oturup sizlerle ne paylaşabileceğimi düşündüm. Eski dergilerden ilham almaya çalıştım. Fransız kültüründen gireyim dedim. Olmadı, olmadı, olmadı Sonra bir gün, bir öğlen sizi izlerken aniden Evet: Evreka! Size sizi yazmaya karar verdim. Aslında, ben değil siz karar verdiniz ama olsun. Ben, uzun yıllar çeşitli konuşma metinleri üzerinde çalışmışlığın da etkisiyle retorikte, diğer türlü laf cambazlığında ve uzun yazılar konusunda aslında hiç de fena değilimdir ama söz konusu kalbime ve ruhuma çok derinden dokunan şeyler olduğunda doğrusu lafı pek uzun uzadıya dolandıramıyorum çünkü sonra toparlanıp konuya dönmek epey zor oluyor. Dolayısıyla özet geç! meye çalışacağım. Sizler Sizler keşke kendinizi benim gözümden görebilseniz. Güzelliğinizi, ışığınızı, enerjinizi, tek tek biricikliğinizi; sevginizi, hırçınlıklarınızı, muzurluklarınızı, aklı evvelliklerinizi, kaçışlarınızı, öfkenizi, üzüntünüzü, korkunuzu, çocukluğunuzu, büyüklüğünüzü, özgüveninizi ve güvensizliklerinizi Öyle güzel, öyle özel, öyle umut verici, öyle canlandırıcı, öyle özgürleştirici, öyle en yorgun sabahta bile uyanıp koşarak okula gelmeye değersiniz ki Keşke hepiniz ama hepiniz kendinizi benim gözümden görebilseniz. Maalesef bu hiçbirimiz için mümkün değil. Yapamıyoruz. En azından henüz, şartlar şaşırtıcı derece şahane değilse, kendimizi, değerimizi ve yapabileceklerimizi bir başka gözden göremiyoruz. Ben eminim ki, hepiniz bugün yaşadığınız ve hayata bakışınızı daraltan ya da bulandıran şeylerin tümünü atlatarak kendinize ve hatta insanlığa güzel yaşam yolları çizecek akıllara ve ruhlara sahipsiniz. Bu konuda tek dileğim, o güzel yollarda güncel gerçekleriniz ne olursa olsun hayal kurmaktan vazgeçmeden, hayatın müziğine asla sağırlaşmadan, hayatın dönem dönem görebildiklerimizin ötesindeki resmine körleşmeden, özellikle kendinize çizdiğiniz sınırları ve koyduğunuz engelleri aşmayı öğrenerek, kendinden emin ve sağlam adımlarla ilerleyebilmeniz. Fransızca dersini birlikte işlediğimiz ve işlemediğimiz tüm Vefa öğrencilerine, bana bu ilk M.E.B. öğretmenliği deneyimimi böyle bir camia içinde sizlerle paylaşma şansı sunan değerli insanlara, beni böyle bir deneyimde desteklerinden mahrum etmeyen değerli öğretmenlerime ve okulumuz görevlilerine, Vefa nın vefalı gönüllülerine bana bir yılda hatırlattıkları ve öğrettikleri için ne kadar teşekkür etsem az. İtiraf ediyorum ki, örgün öğretimde bir çömez olarak bazen gerçekten yoruldum ama o yorgunluğun bile her dakikasına değdi. Yazımı özellikle siz genç arkadaşlarımdan başucumdan hiç ayırmadığım bir ricada bulunarak bitirmek istiyorum. Hayat hiçbir zaman size hayalleriniz için gereken tüm elverişli şartları sunmayacak. Bizzat kendimden de biliyorum ki, bunların çoğunu siz yaratmak zorundasınız ve Yirmi yıl sonra bugün yapmadığınız her şeyden, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Dolayısıyla halatlarınızdan kurtulun. Alışılmış limanlardan uzaklaşın. Alize rüzgârlarını yelkenlerinize doldurun. Araştırın. Hayal edin. Keşfedin. (Mark Twain) İyi seyirler! 20.Sayı/2014 9

10 Şehid-i Muazzez Vefalı Ahmet Rıfkı Efendi den Öğrendiklerim Mehmet Akif Bal 10 Yeşil-Beyaz 1996 yılında başladığım meslek hayatımın en önemli safhalarından birini, 2010 yılı Nisan ayında tayin olduğum Vefa Lisesi oluşturdu. Kanuni nin oğlu Şehzade Mehmed adına yaptırdığı Şehzade Camii ve külliyesini bir tarafına, tarihi bir medreseyi diğer tarafına, Bozdoğan Kemerini öte tarafına alan Vefa Lisesi, daha kapısından içeri girdiğim andan itibaren bana niteliğini gösteren bir okul olmuştur. Okula girer girmez karşıma ünlü Mimar Kemalettin Bey in (20 TL lerde resmi bulunan mimar) yaptırdığı ve bir yüzü taş olan bina çıktı. Bu nasıl bir mimari tarz diye düşünerek ilerlerken biraz ileride Sadrazam Mütercim Rüştü Paşa nın hususi konağı olarak hizmet vermiş konakla karşılaştım. Hemen yanında Şehid Ali Paşa Kütüphanesi binası yer almaktaydı. Biraz daha yürüdükten sonra okul idaresinin bulunduğu yeni, yani betonarme binaya varmıştım. Tarihi yapıların arasından keyifle geçtikten sonra bir betonarme binaya girmek pek keyifli olmasa da, yeni binanın girişinden itibaren beklenmedik bir atmosferle karşılaştım. Bu farklı atmosferi oluşturan yer, okul müzesi idi. Geniş bir mekandan oluşan ve Vefalı kimliğini oluşturan belgelerin bulunduğu yer. Okul müzesinin verdiği keyif, betonarme binanın muhtemel keyifsizliğini ortadan kaldırmıştı. Okula giriş yapılan ana kapının bir müzeye açılması, eğitim teşkilatımızdaki pekçok öğretmen ve öğrencinin alışık olmadığı bir durum aslında. Tarihi bir mekandan okula giriş yapıp, müzeden geçerek okul idaresine ulaşmak ve hatta sınıflara çıkmak ilginç bir duygu. Böyle olmuştu Vefa ya başlamam. O kadar yıllık bir öğretmen olarak tanıdık bir okula gelmiştim ama bu yeni okul beni şekillendirecek diye düşünmekten de kendimi alamamıştım. Ne yalan söyleyeyim, tedirgin de olmuştum. Okulun beni etkileyen pekçok özelliğine rağmen esas etkilendiğim konu, Vefa Lisesi nin 125. Yıl Anısı na çıkarılan kitap oldu. Kitaba yönelik incelemelerim sırasında olsun, müzedeki incelemelerin sırasında olsun, süreç beni ilginç bir yaşamla karşılaştırdı. Kitabı incelediğim bir gün, okuduğum bir anı karşısında sarsıldım. İsmini daha evvel hiç duymadığım bir şahsa ait bir anının beni derinden etkileyeceğini açıkçası beklememiştim. Metni bitirdikten sonra gözyaşı dökmemek elde değildi ancak ben bu işi o an yapamadım, beceremedim. Bahsedeceğim şahsa ait olayı okurken bir an dönüp kendime bakmaya çalıştım. Ben nasıl bir öğretmendim. Nelerle uğraşıyordum. Fikrim, ufkum ne derinlikteydi. Kendimi öğretmen kimliğimle aşabilecek hangi davranışları sergilemiştim. Öğrencilerime faydalı olabilecek hangi ciddi adımları atabiliyordum. Öğrencilerimi hangi ufuklara götürmeye çalışmıştım. Benden daha üstün kaç öğrenci yetiştirebilmiştim. Meslek hayatımda iz nevinden neler bırakabilmiştim. Açıkçası bir durum muhasebesine girmiştim. Ama anlatım o kadar etkileyiciydi ki, metni bir daha okuduktan sonra durum bende ciddi bir tesir yapmış oldu ve artık suyun göz pınarlarına gittiğinin farkına varabildim. Bu psikoloji içerisinde bulunurken, okula yeni gelmiş bir öğretmen olarak yanlış da anlaşılmamalıydım. Bu nedenle müzeyi geziyor gibi yapıp ve fakat aslında müzenin bir köşesine çekilerek kendime gelmeye çalışmıştım. Daha uzatmadan beni ve mesleki anlayışımı derinden etkileyen hatta sarsan bu kahramandan bahsetmeliyim. Bahsedeğer isim, Vefa Lisesi nin I. Dünya Savaşı yıllarında Fransızca Öğretmenliği yapan Şehid-i Muhterem Ahmed Rıfkı Efendi dir. Gazilik rütbesine erişmiş Vefa Lisesi, Çanakkale de çok şehid vermişti ama bilinen tek şehid öğretmen Ahmed Rıfkı Efendi ydi. Şimdi bir durup düşünelim. Bir öğretmenin yaşamına ait bir dönem, bizi halen bir duygu seline götürebiliyor, ağlatabiliyor, düşündürebiliyor, coğrafyaya bağlılığı artırabiliyor, Vefalılık şuurunun canlı tutulmasına etki edebiliyor, insani değerlerle bizi barıştırabiliyor ve bizim için herşeyden önemlisi, bizlere idealist bir öğretmen portresi çizebiliyor. Evet, ölmüş bir şahsiyet, geride bıraktığı anılarıyla tüm bunların gerçekleşmesine vesile olabiliyor. Belki de şehitlerin ölmediği, onlara ölüler demememiz gerektiği yaklaşımının felsefesi bu. Tam da burada kendime soruyorum: Acaba biz yaşayan öğretmenler olarak, Ahmet Rıfkı nın ideallerine, cesaretine ne kadar yakınız. Aslında ne kadar yakın olduğumuza vereceğim cevap, benim mesleki anlamda kim ve ne durumda olduğumu da ortaya koyacak türden.

11 Vefa Lisesi ndeki 18 Mart Çanakkale Zaferi kutlamalarında yaptığım konuşmalarımda ısrarla Ahmed Rıfkı vurgusu yapmaya çalıştım. Derdim sadece Ahmed Rıfkı yı birilerine anlatmak değildi. Ahmed Rıfkı nın yaşadıkları gerçekten bahse değerdi. Buna rağmen Ahmed Rıfkı dan bahsederken çok zorlandığımı da söylemeliyim. Çünkü, Ahmed Rıfkı nın şehadeti öncesi ve sonrasında yaşanan onunla ilgili olaylar kolay bahsedilecek türden olaylar değildi. Boğazımın, bir yıl aralıklı her iki törende de düğümlendiğini bir ben biliyorum. Ama durumun oluşturduğu yoğun etkiyi sadece ben yaşamamıştım. Vefa Lisesi nin konferans salonundaki çok sayıdaki Vefalı öğrencinin, öğretmenin ve dışarıdan gelen misafirlerin Ahmed Rıfkı nın şehadetiyle ilgili süreçten cidden etkilendiklerini biliyorum. Salonun her iki dönemdeki törenlerde cidden yumuşadığını, bir duygu seli oluştuğunu, hatta gözyaşlarını tutamayanların olduğuna şahid oldum. Onları inanın ben ağlatmadım, onları Şehid-i Muhterem Ahmed Rıfkı Efendinin şehadet sahneleri ağlattı. İnanıyorum ki, o Şehid-i Muhteremin aziz ruhu da o salondaydı. Ve yine inanıyorum ki, o nezih topluluğa saatlerce vatan sevgisi, yurt sevgisine dair standart nutuklar irad edilseydi, bir Ahmed Rıfkı nın bıraktığı tesir elde edilemeyebilirdi. Bu nasıl bir duygu menbaıydı, bu nasıl bir aidiyetti ki, Vefalılar hem hüzünlenmiş hem de gözyaşı dökebilmişlerdi. Bu yaklaşım, Vefalıların şehidlerine olan hürmeti değil de neydi? Aslında çoğu eğitim kurumuna nasip olmayan şehidlik mertebesinin tecellisiydi bu. Vefa Lisesi ndeki vefa duygularının oluşumu ve Vefalı öğretmenlerin okullarına ve öğrencilerine yönelik aidiyet duyguları da bu etkilerle gelişecektir. Peki, bendeki öğretmen sorumluğumu sorgulamama yol açan, idealist bir öğretmenin nasıl olması gerektiğini bana hatırlatan, öğrencilerime ne şekilde davranışlar geliştirmem gerektiğini bir daha düşünmeme yol açan, öğretmen kişiliğin kendisini aşmış olması gerekliliğini bana düşündüren, öğrencisine tüm yaşamıyla örnek olması gereken bir öğretmen modelini önüme koyan bu şehid-i muhterem Ahmed Rıfkı Efendi nin bize intikal eden anısı neydi. Esasen ona bir bakmak gerek: Yıl 1915 Çanakkale de kızılca kıyametin koptuğu günler. Aylardan Mayıs. Vefa Lisesi Fransızca Muallimi Ahmet Rıfkı her günkü gibi mektepten içeri girer. Koridorlarda sessizlik hakimdir. İlk dersi birinci sınıfadır ve aynı suskunluk o sınıfta da vardır. Talebeler başlarını önlerine eğmişler, öylece sıralarında oturuyorlardır. Selâm verir Ahmet Rıfkı, ama çocuklar selâma bile karşılık vermezler!. Ahmet Rıfkı iyice şaşırmıştır. Arka sıralarda oturanlardan biri ayağa kalkarak; Hocam, mahallemizde eli ayağı tutan abilerimiz Çanakkale ye gönüllü gittiler ama siz hâlâ buradasınız!. Biz de gitmek istiyoruz, fakat yaşımız tutmuyor, söyler misiniz bize, vatanımız elden giderse sizin verdiğiniz eğitim ne işe yarar? der. Ahmet Rıfkı nın konuşacak hâli yoktur! Çocuklar elbette haklıdır ve o an kararını verir. Kendisi de Çanakkale ye gitmelidir; vatan için, Hakk ve Hakikat için düşmanla çarpışmalıdır. Yaşlı gözlerle sınıftan çıkar ve mektebin idaresine dilekçesini verir. Arkadaşlarıyla, talebeleriyle vedalaşır, evine gelir. Ahmet Rıfkı nın hayattaki tek varlığı yaşlı annesi Ayşe Hanım dır ve Şehzadebaşı semtindeki evlerinde beraber oturmaktadırlar. Durumu annesine anlatır, ondan hakkını helâl etmesini ister. Ardından mahallenin bakkalı, gün görmüş bir zat olan Selâhattin Adil Efendi ye uğrar ve şöyle der: Selâhaddin Amca, vatanın bağrına saplanmış olan düşman hançerini Allah ın izniyle çıkartmaya gidiyorum. Senden isteğim, anamı iaşesiz bırakma!. Kısmetse dönüşte borcumu öderim!. Ahmet Rıfkı önce İstanbul da kısa bir eğitim görür sonra da Çanakkale-Düztepe deki birliğine bölük komutanı olarak gider.. Çeşitli cephe ve siper savaşlarına katılır. Ve 19 Aralık 1915 günü şehid olur. Ahmet Rıfkı nın şehitlik haberi kısa zamanda İstanbul a ulaşır. Annesi haberi alır, çok üzülmesine rağmen imanı bütün bir hanım olduğundan hadiseyi tevekkülle karşılar. Aklına, veresiye yiyecek aldığı bakkal gelir. Bakkala gider ve; Selâhaddin Efendi, oğlum Çanakkale de şehid düştü. Şehitlik künyesi, eşyaları ve ikramiyesi bir heyetle bu sabah bana ulaştırıldı. Yedi aydır senden veresiye alırız, borcumuzu verelim de oğlum borçlu yatmasın der. Selâhaddin Efendi şöyle cevap verir; Ayşe Hanım sen okuma yazma bilmezsin, okuma bilen bir yakınını getir de hesabı o çıkarsın. Bunun üzerine Ayşe Hanım, komşusunun kızı Gülşah la birlikte dükkâna gider. Selâhaddin Adil Efendi, Ahmet Rıfkı bölümünü açarak veresiye defterini Gülşah ın önüne koyar!. Kız, defteri incelerken birden hıçkırıklarla ağlamaya başlar. Bu duruma Ayşe Hanım ve dükkândaki diğer müşteriler de şaşırmışlardır. Gülşah ın yanına gelirler. Gülşah, onlara veresiye defterindeki kırmızı harflerle yazılmış satırları gösterir. Şöyle yazıyordur defterde; Bu hesap, Ahmet Rıfkı nın kanıyla ödenmiştir, vesselâm!. O ana kadar hiç konuşmayan bakkal Selâhaddin Efendi, yaşlı gözlerle şu sözleri söyler: Ahmet Rıfkı, bu vatan uğruna canını feda etti. Biz birkaç parça mal vermekten mi çekineceğiz?. Katbekat helal olsun!. Âlem-i berzahta inşaallah bizlere şefaatçi olur!. Bir öğretmenin şehadetini anlatan bu duygu dolu ifadelere bakıldığında, bu duygu selinin eğitimin en iyi örneklerinden biri olduğunu gördüm. Buradaki iyi örnek, öğretmeni de yetiştiren bir örnektir. Eğitimin iyi örneğinin sadece öğrenciyi bağlamadığını düşünüyorum. Bu iyi örnek yaklaşımından ben de nasiplendim diyebilirim. Ahmed Rıfkı Efendi nin o yüce yaşamından bir parça faydalanabildiğimi söyleyebilirim. Bana, seni Vefa da etkileyen en önemli husus nedir diye sorsanız, Ahmed Rıfkı Efendi nin Şehadeti derim. Bu öyle bir cevher ki, Vefa Lisesi ni de ve hatta tüm memleketi de ayağa kaldıracak bir beşeri sermayedir derim. Bana mesleki hayatımda heves veren, azim veren, yaptığım işin ciddiyetini bana derinden kavratan, benim için adeta tutunulacak bir dal olan Ahmet Rıfkı Hocam a, binlerce selam, şükran ve minnet duygularımla. Ebedi istirahatgahını bilemesem de, mekanın nurla dolsun kıymetli hocam. İşte Ahmed Rıfkı Efendi nin bende bıraktığı izler bunlardır. 20.Sayı/

12 Dünya Halkları Öpüşün Barışın! Cavit Mertcan Atçeken İnsanoğlu açgözlü falan değil.dünya malıyla da işimiz yok. Tek sıkıntımız elimize geçeni gerektiği gibi kullanamamak. Tam olarak bize verilmiş sayılmasa da elimize bi dünya geçmiş. Genel özellikleri uygun, gayet kullanışlı, bizden önceki kiracılar dinazorlar -ki gayet temiz kullanmışlar- eksiksiz bize bırakıp çekilmişler kenara. Sanmıyorum ki ilk insanımsı varlıkların elinde bir kullanma kılavuzu vardı. Anatomik yapımıza en yakın, keşfedilmiş en eski canlı yıl önce Afrika da yaşamış. Çok kısa sürede bu dedeler -saygımız sonsuz- Asya ya Avrupa ya yürümüş hatta sıkılan bir grup adalardan seke seke Avustralya ve Amerika ya tutunmuş. Bu yolculuklara İlk Coğrafi Keşifler diyebiliriz. Kaldı ki insanoğlunun çağlar önce keşfettiği Amerika yı asırlar sonra ooo yeni mekan bulduk kankiler diyerek yeniden keşfetmesi apayrı bir absürtlük. Yapmışız böyle şeyler. Burada asıl merak etmemiz gereken şu Yahu bu adamlar nereye gidiyor? Biz evden bakkala çıkmaya üşenirken yıllar önce kıtalar aşmak niye? Şimdiii dönelim en başa. Afrika daki dedelerin bulundukları bölgeyi terk etmek için sebepleri bol. Ama anlatır mısın Asyalı dayı senin derdine ne ki vurdun Miami sahiline? Bizi zorlayan tek etken kendimizdik sevgili türdaşlar. Yanlış anlaşılmasın kötü insanlar getirmedi bizi bu noktaya, türümüzün özelliklerine farklı boyutlar getirdik bu ortada ama neler götürdük? Hadi ilk insanlar cahil -hatta o kadar cahillermiş ki ölmüşler-bilemediler yayıldılar yerleşim planı üzerine yerleşim planı yaptılar Tamam her canlı gibi biz de belli haklara sahibiz hatta bu hakların çoğunluğu bir yerde görev sayılır, ama bir noktada bu hak-hukuk davası patlak verdi. Sebep belli. Ben hayatımda kendi türü dahil bütün canlıları katledebilmeyi, tek seferde binlerce hayatı bitirebilmeyi kendinde hak gören başka omurgalı-omurgasız hayvan ya da bitki türü görmedim. Her insan dünyaya atılmış bir sarmaşık tohumudur kanımca. Resmen bir şeye tutunmak, sarılıp ondan faydalanmak üzere varolmuşuz. Karşı taraf ne kadar gönüllü ve iyi niyetli olursa olsun. Ananı emdin kuruttun ailenin diğer fertleri zaten yanında.hadi diyelim ergenliğe kadar biyolojik nedenler, içgüdü falan. E evliliği nasıl açıklayacaksın? Türün devamını sağlama amaçlı deme şimdi, 50 sene veli kalan insanlar türün devamını mı sağlıyor hâlâ? Tutunmaya mecbursun, bir insana, bir fikre, bir ülküye ya da bir kurallar bütününe. Tutunmuyorum arkadaş diyenler bile Tek başıma da güçlüyüm düşüncesine tutunuyor bilesin. Senden sonra gelen de sana tutunuyor, üst sıralarla bağlar kopuyor yavaş yavaş, başka dallar buluyorsun. İçerden veya dışarıdan bir güç (bkz: Dış Mihrak) seni mutlaka bağ kurmaya zorluyor Ve bu güç yeni bağlar kurabilmen için sana kolaylıklar sağlıyor. Olay senin seçimlerinde. Sözün özü, insanoğlunun yolculuğunun devamı, sevdalar, ayrılıklar, küslükler hep senin seçimlerinle mümkün. Yaptığın seçimlerle kendini istemediğin durumlardan sıyırırsın, kurduğun bağlar yaşamını kaliteli kılar. Anlayacağın vaktin daralmadan aklını başına topla insanoğlu, bağ kurmaktan kaçma! 12 Yeşil-Beyaz

13 Yine De Küçük bir kıvılcımdı o barış evini ateşe veren, Kalmamış bitmişti artık aydınlığı gören, O büyük adamdı, gözlere perde çeken, Bu derin uykuydu kardeşliği bitiren. Gülen yoktu, ümitler tükenirken Karanlık sardıysa, umut yeşermez kimseden, Yorgunsun yaşlı kadın, yine de bil içinden Günler geçerken inanmaktır hayat. Küçük kız, yaşlı kadın Olanlar senin suçun olmadı hiç, Karanlığın içine habersiz geldin, Sen daha doğmadan ışığı kaybettin. Ama inan, güneş doğar bir gün yeniden, Çiçekler açacak senin toprağından, evinden Sevebilirsin o zaman tereddüt etmeden, Belki güleceksin sende ilk defa inanarak içinden İlke Candan Bengi 20.Sayı/

14 Geçmişe Yad Edilmiş Kağıt Parçaları Çağla Irmak Şen Bakarız amcamızın, dayımızın siyah beyaz fotoğraflarına Atmışlar kollarını birbirlerinin omuzlarına, yüzlerde zoraki bir tebessüm. Belli ki arkada onlara işaret eden birileri var. Bekleyemezler; Bitse de devam etsek oyuna. İşte bu kâğıt parçasına basılmış hayattan kareler, gelecekte muntazamca inceleyip yaşlarımızla ıslatacağımız değerlerimizdir belki de Fotoğraflar geri dönemeyişlerimiz, bir daha o anı yaşayamayışlarımızdır. Fotoğrafçısı vardır bir de bu işin. Elinde büyükçe bir makine, ilerde fotoğrafladığı kişinin ona duyacağı minnetten habersiz elindeki fotoğrafı sallar. Ve teslim eder sahibine. Eski usul fotoğraf makineleri daha bir özen gerektirir; fotoğraf çekilmeye gidiyoruz dendi mi saçlar taranır, güzel giysiler giyilir, en güzel şekilde süslenilir. Değer verilir Büyük bir şeydir bu o zamanda düşünürsek Ben fotoğrafçı bir aileden geliyorum aslına bakılırsa. Dayım da fotoğrafçı ve gazetecidir. Yakın geçmişte yaşadığımız semt hakkında yazdığı kitapta çoğu 1900 lerin başında Fotoğrafçı Mehmet Efendi, Akif Efendi gibi isimler tarafından çekilmiş fotoğraflara yer verir. Çünkü fotoğrafların zamanı durdurduğuna inanır. Çünkü bir güvercin fotoğrafıyla başlayan fotoğraf sanatı, yıllar hatta yüzyıllardır geri dönemediğimiz zamanlar için bizi teselli etmektedir. Eski fotoğrafları incelerken şuna tanık oluyorum; yüzlerdeki gerçeklik, o an hissedilen duygu neyse aynısının objektife yansıması. Şimdi ise ruh halimize bakmaksızın gülümsüyoruz objektife. Gelecekte o anki ruh halimizi anlayamadan bakacağız fotoğraflara, hep mutluymuşuz sanacağız. Oysa yaşamdan kesitlerdir onlar, üzüntüsüyle, sevinciyle, kıvancıyla hatırlanmak üzere 14 Yeşil-Beyaz

15 Uçak Mühendisliğine Dair Batuhan Karaköse / Ozan Öner Uçak mühendisliği Türkiye de çok az üniversitede eğitimi veriliyor siz hangi üniversitede öğrenim gördünüz? Ben İstanbul Teknik Üniversitesinde (İTÜ) öğrenim gördüm senesinde başlayıp 1980 senesinde mezun oldum. Öğrencilik yıllarım 12 Eylül olaylarına denk geldiği için 1 sene okulumu geç bitirdim. Benim başladığım yıl uçak mühendisliği sadece İTÜ de vardı ve ayrı bir fakülte olarak değil makine mühendisliğinde bir bölüm olarak vardı. Makine mühendisliğinde o dönem genel makina, endüstri mühendisliği, uçak mühendisliği vardı. Uçak mühendisliği tercihim küçüklükten gelen bir hayalim değildi o dönem biraz mantık kullanarak yaptığım bir tercihti. Lise yıllarımda inşaat mühendisliğine ilgim vardı o bölümü istiyordum. Oturduğum yerde komşumuz uçak teknisyeniydi onu görerek uçak mühendisliği için heveslendim araştırınca da uçağın güzel bir şey olduğunu seyahat imkanları olduğunu görünce öyle bir tercih yaptım. İlk tercihime yazdım ve o bölüme girdim. Bir buçuk sene iş aradım ufak tefek işlerde vakit harcadım. Sonunda THY sınavına girip kazandım.1982 mayıs ayında işe başladım o yıldan beri uçak mühendisi olarak çalışıyorum. Üniversiteden mezun olduktan sonra iş imkanları nasıl oldu? Üniversite tarafından mı yoksa kendi imkanlarınızla mı iş imkanı buldunuz? Üniversite bu konuda bir şey yapmadı. Ben mezun olduğumda internet ya da bilgisayar değil faks bile yoktu. Biz mezun olduktan sonra gazetede iş ilanlarına bakıp iş aradım. Bir avantajım vardı makine fakültesinden mezun olduğum için makine alanında da devam edebilirdim. Bir çok arkadaşım bu şekilde devam etti. Sadece THY olduğu için iş veren olarak sadece orası vardı ve THY bazen iş sunuyordu ve ona girmeniz gerekiyordu. Makine mühendisi olarak iş aradım ilanlara bakarak görüşmelere gittim. Genel reddedilme nedenlerimden biri tecrübesizlikti ama daha büyük bir etken de askerlik yapmamış olmamdı. Sonunda THY sınav açtı ve duyurusunu yaptı. Yazılı ve sözlü sınavlarına girdim ve çalışmaya başladım. Sınıfımdan 4 arkadaş başladık. 30 kişi mezun olmuştuk geri kalanlar iş hayatlarına başka şekilde devam ettiler. Nerelerde staj yaptınız? İlk stajımı Topkapı da bir fabrikada yaptım. 1 ay orada çalıştım. İşçilerle montajda çalıştım. Benim için iyi bir tecrübe oldu. Üretim hattında çalıştık güzel bir deneyim oldu. Genelde öğrencilere pek imkan vermezler öğrenci için de pek faydalı olmaz ama bizde öyle olmadı çok şey öğrendim. Daha sonraki stajımı THY de yaptım. THY bakım alanlarını ilk orada gördüm sonra da orada çalışmaya başladım. Uçak mühendisliğinin silah sanayi otomotiv gibi geniş bir yelpazesi var. Bir makina mühendisi veya bir elektrik elektronik mühendisiyle uçak mühendisliğinin farkı nedir? Uçak mühendisliği benim dönemimdeki eğitimle şu anki eğitim biraz farklı. Uçak makinenin bir dalı olarak öğretildiği için bir çok dersimiz ortaktı. Bu bizim için bir avantajdı hem uçak mühendisi hem de makine mühendisi olarak çalışabiliyorduk. Bu bölümü kazanan insanların kavrama yetenekleri, analitik yetenekleri, düşünceleri ileri seviyede oluyor. Herhangi bir başka sektörde de başarılı olabiliyordu. İçimizde üretim sektöründe, otomotiv sektöründe çalışanlar da var. Fabrikalarda yöneticilik yapanlar kendi işini kuranlar var. Eğitimini aldığınız işi yapmak zorunda değilsiniz. Kişinin kendi yetenekleriyle ilgi alanlarıyla bağlantılı olarak diğer alanlarda da başarılı olabiliyorlar. Şimdi artık benim mezun olduğum bölüm fakülte oldu. Uzay ve havacılık bölümü oldu hatta uzay ve uçak olarak da ayrıldı. ODTÜ Havacılık mühendisliği bölümünü açtı. Onun dışında Anadolu ve Erciyes Üniversitesi nde mühendislik ünvanı vermese de havacılık konusunda eğitim veriyorlar. Teknisyen adayları yetiştiriyorlar ve havacılık alanında yöneticilik yapabilecek kapasitede insanlar yetiştiriyorlar. Uçak mühendisi olarak işe başladığınızda görevleriniz nelerdi? Hangi alanlarda çalıştınız? 20.Sayı/

16 İşe başladığım zaman THY ve askeriyede iş imkanları vardı. Askeriyede bakım onarım işlerinde sivillerin çalışması olanağı yoktu daha sonra sözleşmeli olarak alındı fakat ben mezun olduğumda çalışabileceğim tek yer THY idi. Ben THY na girebilen şanslılardandım. Uçak tiplerine göre görevlendirmeler yapıldı ben de şuan pek kullanılmayan bir uçakla ilgili görev aldım. Üreticiden gelen dökümanları değerlendiriyorduk. Bunlar bakım onarım, talimatlar, iyileştirme çalışmaları gibi. Biz bu çalışmaların yürütülmesini takip ediyorduk. Uçak üzerinde bakım onarım çalışması sırasında görevlendirmeler nasıl? Bir mühendis grubu ve teknisyen grubu. Teknisyen uçak üzerinde fiilen çalışan eline alet alıp uçak üzerinde işlem yapan kişidir. Bunun için de sivil havacılık kurumundan lisansı vardır. Bu lisanslar her uçak için farklıdır yani her teknisyen her uçakta çalışamaz. Lisansını da bulunan uçak tiplerinde çalışabilir. Bunun içinde çalıştığı şirketinden de bir yetki belgesi alması lazım. Bütün bunlar olduktan sonra çalışabilir. Biz mühendis olarak lisansımız olmadığı için aynı işi yapamayız. O yüzden mühendisler planlama yapar, arızalarda arızanın giderilmesinde destek olur. En büyük görevlerimizden biri üretici ile yazışmalar yapmaktır. Bu işe böyle başlayıp ilerleyip yönetici olabiliyoruz. Zaman ilerledikçe yönetici olmak kaçınılmaz oluyor. Daha iyi para kazanabilmek için de yönetici olmak zorunlu oluyor. Yurt dışında çalışma fırsatım da oldu orada sadece mühendislik yaparak burdaki yönetici olmaktan daha fazla miktarda kazanmak mümkün ama malesef Türkiyede böyle değil. Uçak mühendisliğinde kullanılan teknolojilerde Türkiye ve dünyadaki teknolojiler arasındaki farklar nelerdir? En basit şekilde anlatmak gerekirse dünyada teknoloji üretiliyor biz Türkiye de bunu uyguluyoruz. Maalesef biz takip ediyoruz onlar ise ilerliyorlar. Türkiyede uçak üretimi olmadığı için uçak mühendisinin gerçek bir kullanım alanı yok. Yurt dışında uçak mühendisi uçak tasarlamada uçağın üretim aşamasında çalışır. Uçağın üretim sonrası sertifikalandırma sürecinde görev alır. Araştırma geliştirme çalışmaları yapar. Laboratuvarda çalışır. Bizde üretim olmadığı için hazır uçağın bakım onarımını yapıyoruz yani uygulamada görev alıyoruz. Dışarıyla aramızdaki temel fark üretmek araştırma yapmakla hazırlanmış olan şeyleri uygulamak olarak görebiliriz. Biz bakımları yaparken üreticinin hazırladığı dökümanları uygulamak zorundayız. Hangi sıklıkla hangi bakımların yapılması gerektiğinin dökümanları var bizim yaptığımız bu dökümanı uygulamak. Bunların hazırlanması çok ayrı bir süreç. Ben bu süreçtede bulundum senesinde Tusaş uzay ve havacılık sanayisi f-16 savaş uçağı üretmek amacıyla Ankara da kuruldu. Orada çalışmak için müracaat etmiştim ve kabul edildim. Kurulduktan sonra 2 sene orada çalıştım. O sırada yurt dışına çalışmaya gönderildik ve uçak üretiminde görev aldım. Tasarımda değil fakat belli parçaların üretimini yaptım. Bu çalışmaların Türkiye ye çok şey kattığını düşünüyorum. Türkiye de uçak üretimi için çalışmalar var mı? Evet var. Ankara da Tusaş TAİ olarak adlandırılıyor insansız uçak ve eğitim uçağı araştırmaları var fakat fazla ayrıntı bilmiyorum ama bu şekilde uçak imalatı başlıyor. Birden uçak yapamazsınız küçükten başlamak gerekiyor. Şu anda uçak mühendisliğinin en gerçek uygulaması Tai dedir. Tasarlıyorlar, geliştiriyorlar, üretiyorlar, deneme uçuşları yapıyorlar. Onun dışında bakım sektörü olarak THY var. Havacılık kuralları nelerdir? Bütün faaliyetleri yaparken belirli kurallara uymamız gerekiyor. Türkiye de bu kuralları düzenleyen Habercilik Denizcilik ve Ulaştırma Bakanlığına bağlı sivil havacılık genel müdürlüğü (SHGM) var. Çıkarılan bir düzine kural var. Tabii bu kuralları onlar çıkarmıyor. Uluslararası bir örgütten geliyor aslında. Onların uluslararası kurallara bağlı olarak Türk havacılık kuralları çıkarılıyor. Avrupa havacılık kuralları da var. Biz o kurallara bağlı olarak çalışıyoruz. Bir hava yolu şirketinin organizasyon yapısının nasıl olması gerektiği, hangi yöneticiyi çalıştırması ve o yöneticinin niteliklerinin nasıl olması gerektiği, nasıl eğitim almaları, hangi sıklıkla eğitim almaları gerektiği gibi kurallar vardır. Senede en az bir kere sivil havacılık tarafından denetleniyoruz. Biz kendi içimizde iş denetlemeri yapıyoruz. Kuruluşlar hizmet aldıkları kuruluşları denetliyorlar. Sürekli denetim altında çalışıyoruz. Askeri ve sivil havacılık arasındaki farklar neler? Sivil havacılıkta üreticinin kurallarına uymamız gereklidir. Askeriyede de bu kurallar vardır fakat askeriye bu kurallara ister uyar ister uymaz. Belki uçak alırken garanti şartları arasında bakım kurallarına uyulması şartı vardır bunun dışında kimse zorlamaz. Sivil havacılıkta böyle değil bizim faaliyetlerimizin hepsi onaylı olması gerekiyor. Yaptığımız işler dökümanlar onaylı olması gerekiyor aksi taktirde sivil havacılık bu şirketi kapatabilir. Ruhsatımızı iptal edebilir. Hatta hatalı iş yapan teknisyenin lisansı iptal edilebilir. Yönetici kusurlu görülürse yönetici onayı iptal edilebilir. Sivil havacılıktaki kuralların çı- 16 Yeşil-Beyaz

17 kışı tesadüflerden değil havacılığın yaşadığı acı kazalar sonucu ortaya çıkmıştır. Peki destek ve imkan açısından bakacak olursak Türkiye de yeni yetişen bir uçak mühendisi askeri alana mı yönelmeli yoksa sivil alana mı yönelmeli? Sivil alana yönelmeli eğer kendini geliştirmek istiyorsa çok kural var ama sivil alanda gelişme ve dışa açılma imkanı daha fazla askeriye gitmesinler mi gitsinler tabii biraz bu tercih oluyor. Sivil havacılık çok kuralları olan bir sektör kendi çerçevesinde ama ben şahsen sivil havacılık tercih ederim. O zaman anladığım kadarıyla Türkiye de yetişen bir mühendis kendini uluslararası alanda olabilecek düzeyde yetiştirmek durumda ve bu da eğitimini yurtdışına taşımakla oluyor çünkü dediğiniz gibi Türkiye de üretim yok bakım onarım ve montaj var. Şart değil ben yurtdışında eğitim görmedim. Burada eğitim gördüm ama buna rağmen gidip Kanada da çalışabildim başarılı da oldum. Üniversitede teorik düşüncesini öğreniyorsunuz çalışarak da pratiğe döküyorsunuz bunu. Analitik düşünmeyi öğretiyor üniversite farkında olmadan problem çözme yeteneğini kazandırıyor geliştiriyor ondan sonra iş hayatınızda karşılaştığınız demin de söylediğim gibi elektrik olur imalat olur tasarım olur bakım olur çok önemli değil onunla alakalı uygulayabiliyorsunuz öğrendiklerinizi ama teknik bilgi olarak baktığımız zaman üniversitede öğrendiğim uçak bilgisi iş hayatıma başladığımda hiçbir işe yaramadı. İş hayatına başladıktan sonra öğreniyorsunuz şu an tabii biraz farklı dediğim gibi bizim zamanımızda bu kadar imkan söz konusu değildi. Okulda hocanın tahtada anlattığı ile sınırlıydı o da yeterli olmuyordu bunu daha sonra çalışmaya başlayınca gördük. İnşallah nasip olursa burada ya da başka bir yerde çalışmaya başladıktan sonra eksikleriniz olduğunu görüyorsunuz ve ona göre yöneliyorsunuz, kendinizi yetiştiriyorsunuz. Türkiye ye uçaklar kiralık olarak geliyor 18 tane uçağımız var Atlasjet te, bunların hepsi kiralık uçaklardır. Uçakları kiralık alırken mühendisler gider uçağın dokümanlarını, uçağı inceler. Yapılması gereken işler var daha çok evrak üzerine bunları yaparlar. Böylelikle uçağı da daha iyi öğreniyor. Uçak üstünde hangi işlemler yapılmış hangi bakımlar yapılmış hangi arızalar hangi tamirler yapılmış bunları inceliyorsunuz. Çalışırken keza uçağa girip faaliyet yapmıyoruz ama teknisyen yapmadan kontrol ediyorsunuz, ona talimatlar veriyorsunuz. Dolayısıyla kiralık olarak uçak alınırken gidip orda bir ay iki ay rica edip kalıp uçakla yatıp uçakla kalkmalısınız. Böylelikle uçak mühendisi çalışarak gelişiyor. Bu işler uçak mühendisine çok yoğun bir tempo getiriyor bir uçak mühendisinin çalışma saati olarak bilgi verecek olursak ne dersiniz? Doğru, dönem dönem yoğun bir tempo oluyor ama diğer sektörlere göre bakacak olursak örneğin tekstil sektörüne göre onlar çok daha yoğun çalışırlar. Hafta sonu da çalışırlar bizler hafta sonları çalışmıyoruz. Çalıştığınız şirkete göre mesaiye kalıyorsanız ek ücret alıyorsunuz. Yoğun olduğu dönemler her iş hayatında var ama problem değil bunlar. Ben de dahil çevremde uçak mühendisliğini isteyen çok insan var, acaba önerir misiniz? Zor bir soru ben kendi çevremde konuşurken diyorum bazen uçak mühendisi olmaktansa pilot olmak daha iyi diye. Daha doğrusu güzel bir şey havacılık. Dediğim gibi çok zevkli, çok geniş sahası olan bir şey. Ben havacılık seçtiğim için bir çok yere seyahat etme imkanım oldu. Havacı olmasaydım hiçbir yere gidemezdim içine girince insanlar tabii başka şeyler de görmeye başlıyor. Maddiyat zaman zaman önemli oluyor maalesef. Üst nokta burada pilotluk. Pilotlar her yerde çok daha iyi ücret alıyorlar, daha az çalışıyorlar. Biz o kadar sorumluluk alıyoruz, mesela yönetici olduğunuz zaman her an size ulaşılabilir, her dakika bir işiniz çıkabilir. Örneğin ben Pegasus ta çalışırken gecenin dördünde uçak kalmıştı ve sorun halledilene kadar hep telefonla iletişim halindeydim, bana gece ayaktaydım diye bir ödeme yapılmıyordu. Ama pilotun durumu çok daha farklı, maddi açıdan bakarsak bu işin üst noktası pilot olur ama tabii çalışma şartları farklı. Pilot olduğunuz zaman kabine girip 4-5 saat orda oturuyorsunuz yani bunu da yapabilir misiniz, o da bir soru işareti. Uçak mühendisliği ama zevkli, herhangi bir fabrikada çalışmaktan çok daha zevkli ve sizi çok daha geniş ufuklara açabiliyor, yurtdışı imkanları daha fazla. Bir dönem havacılık gözdeydi Türkiye de birçok havayolu şirketleri vardı iş imkanları daha fazlaydı. Şimdi biraz daralmaya girdi, havayolu sayısı azaldı, iki üniversite olduğunu düşünürsek şimdi ODTÜ ve İTÜ galiba en son yüzdü öğrenci sayısı bunların hepsinin iş bulma imkanı yok bu da bir gerçek. Yani mezun sayısı az olmasına rağmen hemen iş bulabilenlerin sayısı ona göre çok daha az. Tabii, maalesef bu yüzden başka alanlara yönelebiliyorlar. Varsayalım mühendis olduk ve pilotluğa adım atmak istiyoruz bunun hakkında ne diyebilirsiniz? Süre olarak kesin bir şey yok pilotlukta. Ancak yaşta sınır var ondan sonra mecburen emekliye ayrılıyorsunuz. Kaptan olmak için de yaş sınırı var. Şirketlerde değişiyor bu 35 civarında filan olabiliyor. Ondan önce ikinci pilot olarak 5-6 sene uçmanız lazım ki kaptan olabilesiniz. Pilotluk derken burada asıl önemli olan kaptan olabilmek. İkinci pilot başlangıç seviyesi tabii ki belli bir saat uçmanız lazım. İkinci pilot olarak kaptan olmadan önce saat ki kaptan olabilesiniz.işte bu da 4-5 senedir ondan sonra kaptan olabilirsiniz 30 yaşına kadar zamanı var öyle söyleyeyim yani. Bir 20.Sayı/

18 kaç sene mühendis olarak çalıştınız baktınız beklentilerinizi karşılamıyor pilot olmak belli bir şey gerektirmiyor işte. Ama burada Türkiye de bunun gibi üç dört tane pilot eğitimi veren okul var, sıfırdan pilot yetiştiriyor veya THY gibi kendisi alıp kendi eğitimini veriyor. Pilot olma şansı her zaman var ama mühendis her zaman olamazsınız. Mühendislik için okul bittikten sonra belki bir sene daha şansınız var ondan sonra artık bir daha şansınız kalmaz. Mühendis olmak bence daha önemli pilot her zaman olabilirsiniz. Peki hani sektördeki daralmadan bahsettiniz ya bu dünyada da var mı normal mi? Dünyada bir çıkıyor bir iniyor cycle diyorlar bir genişliyor bir daralıyor. Kanada da çalıştığım dönemde orda da iki sene personel alıyorlardı, uçak üretimi düşünce veya ekonomik bir kriz olunca işten çıkarımlar oluyordu. Uçak üretimi düşerse uçuşlar azalırsa buna bağlı olarak da işsizlik başlıyor bu biraz dünyanın ekonomisine de bağlı olan bir şey dünyada ekonomi iyi giderse uçuşlar artıyor. Şu anda aslında büyüme evresinde uçak imalatlarına bakarsanız hepsi üretimi artırmış durumda. Önümüzdeki beş on sene için çok daha fazla uçak ihtiyacı olacağı açığa çıkıyor. Geçenlerde katıldığım bir konferansta dile getirildi. Özellikle uzak doğuda orta sınıf tabaka çok artıyor seyahat eden kişi sayısı artıyor, bu da hava yolu sayısını uçakların sayısını artırıyor. Tabii ki dünyadan bağımsız değiliz ama Türkiye de aksi oluyor bu biraz da bölgesel şartlarla ilgili. Bazı şirketler mesela Sky battı, bunların gidişatı belirliyor biraz da. Bir ara seksenlerde doksanlarda çok fazla havayolu vardı Türkiye de. İş imkanı çok fazlaydı ama şu anda işin bu daralmaya gelmesi kuralların çok ağırlaşmasına da bağlı. Kurallar çok sıkı. Yeni bir hava yolu kuracağım dediğinizde ruhsat on milyon dolar gibi bir para koymanız gerekiyor. Bu Türkiye ye özgü mü şartlar aynı mı? Yurtdışında nasıl tam bilmiyorum ama en azından eskiye göre Türkiye de biraz daha zorlaştı. Bir sürü bakım şirketi vardı ama şimdi yalnızca THY kaldı. Bunun nedeni nedir bir sürü neden olabilir tabi sayı azaldı belki daha fazla kişi çalışıyor eskiye göre ama sadece bir yerde çalışıyor. Sadece bir tane patronunuz var, işe giremiyorsanız. Halbuki eskiden öyle değildi. Birçok kişi benim de çalıştığım MNG yi ikinci iş kapısı olarak görüyordu. Havayolu olarak büyüdü ben Pegasus a girdiğimde on beş uçakları vardı. Şimdi 45 uçakları var. Yani sayı olarak azalıyor ama şirketler büyüyor. Daha fazla kişi istihdam ediyorlar ama iş veren kişinin sayısının azalması dediğim gibi sizin gidebileceğiniz kapılar azalıyor. O kapının ne kadar büyük olduğu değil kaç tane kapı olacak o önemli. Küçük şirketlerde işe başlamak hem daha kolay hem daha çok çabuk öğreniyorsunuz. Çünkü küçük bir havayolunun her şeyiyle ilgileniyorsunuz. Bu öğrenme açısından güzel bir şey. Ama büyük bir şirkette size verilen odada ne öğrenecekseniz. öğreniyorsunuz. O yüzden ilk başlarda küçük yerlerde çalışmak kendini yetiştirme açısından daha iyi. Ama her şeye rağmen uçak mühendisliği güzel. İş imkanı cidden düşük, yani şey olarak bakıyorum iki yüz kişi yetişiyorsa on bilemediniz yirmi tanesi uçak mühendisi olarak iş bulabiliyor bu yüzden çoğunluk başka sektörlere kayıyor. Bunu da göze almanız gerekiyor ya da çok iyi olacaksınız sizi tercih edecekler. Öncelikle bu işin başı İngilizce dokümanlar her şey İngilizce. İngilizce olmazsa bu sektörde iş yapamazsınız şimdi yeni kural çıktı uçak teknisyenleri de İngilizce sınava tabi tutuluyorlar. Geçebilenlerin sertifikası lisansı yenileniyor, geçemeyenlerin lisansı iptal oluyor. İngilizce barajı geçemeyen çalışamayacak artık İngilizce şart yani anlayacağınız. Yurt dışında da çalıştım demiştiniz bundan biraz bahseder misiniz? Yurt dışında Kanada da Bombard Air de mühendis olarak çalıştım custom support deniyor. Yani müşterilere destek olan bölümlerde çalıştım. Demin çocuklara söylerken bir uçağın bakım programı var. Üretici bunu hazırlıyor dedim o dokümanın hazırlanmasında görev aldım. Ben orda bu süreçte görev aldım. Uçağın structure dediğimiz gövde kısmı ile ilgili çalışmalar incelemelerde bulundum. Orda o işi yaptım daha sonra da müşterilerden gelen teknik konularda onlara bilgi akışında bulundum yol gösterdim. Çok zevkli bir çalışma ortamı vardı ama ülkemize dönelim diye tekrar Türkiye ye döndük. Mesleki hayat olarak rahattım orda oysa. Ama vatanımıza hizmet edelim diyerekten bir de çocuklar ailelerinden uzak büyümesin diye döndüm ve iş hayatıma burada devam ediyorum. Hatta küçük kızım geçen sene okul ile Kanada ya gitmişti ve Niye bıraktınız da geldiniz diyordu. Kanada da bir süre çalışmışsınız. Nasıl gittiniz peki Kanada ya? Göçmen olarak gittim. TAİ de çalışırken birkaç arkadaş daha gitmişti. Müracaat ettim ben de göçmen olarak gittim. İş bakmak maksadıyla TAİ den izin alıp da gittim. O süre zarfında buldunuz buldunuz bulamadınız geri dönüyorsunuz. Bombard Air in işçi aldığını biliyordum daha önce gazete ilanlarından görmüştüm. Şurada custom supportda çalışsam ne güzel olur. diye düşünmüştüm sonra da o bölümde işe girdim. Aslında yerimiz yok demişlerdi bana hatta Türkiye ye geri dönüyordum. İznim de dolmuştu ama daha önce yöneticilere şirketlere mektuplar yazmıştım. Üst yöneticilere tek tek mektuplar göndermiştim. Bu mektupların işe yaradığını gördüm. Aradığımda akıllarında kaldığımı gördüm aynı şeyi burada da uygulamıştım. Aradım, sordum. Başvurumun insan kaynaklarına gönderildiğini söylediler ki bu bana Yerimiz yok. diyen bölümdü. Hemen gelir misiniz? sizinle görüşmek istiyoruz dediler. Gittim, görüştüm ve hemen dediler gel işbaşı yap. Bu kendi çabamla oldu ama yoksa uçağa binip dönüyordum. Bize zaman ayırıp verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz. Rica ederim. 18 Yeşil-Beyaz

19 Küçük Bir Sahil Kasabası: Lunenburg, NS. Ekin Eylem Yıldız Denizi, denizdeki yaşamı ve denizin arkasında kalanları görebileceğimiz çok güzel küçük bir kasaba Lunenburg. Rengârenk evleri ve en güzel ev yapımı dondurmanın ağızda dağılan waffle ile oluşturduğu ahengi unutamayacağınız tatlı hazineler sunuyor size. İnsanlar sadece yürüyor Lunenburg da. Evlerdeki 1800 lerden kalma tabelalar ve kapılardaki çapalar ile sanki bir geminin içinde hissediyorsunuz kendinizi. Evlerin en üst katlarındaki, veda edenlerin dönüşlerini gözlemek için yapılan çatılar kim bilir ne sevinçler ne hüzünler yaşadı. İskelelerden okyanusa açılan gemileri izlemek ve sonrasının sonsuz mavi olduğunu bilmek, içimde bir denizcinin tutkusunu hissettirdi, aynı zamanda arkamda bıraktıklarımın hüznünü. Zaman hâlâ 19. yüzyıl Lunenburg da. Uzun ve okyanus kokulu bir yürüyüşten sonra kolamın buzlarında kayboldum. Diyebilirim ki cidden görülmeye değer ve çok farklı zamanlarda hissettiren bir denizci kasabası Lunenburg. 20.Sayı/

20 Şükrü Paşa Anıtı ve Balkan Savaşı Müzesi M. Orkun Şen Geçen yazın büyük bir bölümünü İstanbul da geçirmiştim. Babamın işleri nedeniyle bir yere gidememiştik. Temmuzun sıcağında İstanbul gerçekten çok sıkıcıydı. Bulunduğumuz ay Ramazan ayıydı. Annemler beni gece sahura kaldırdılar. Sahurdan sonra yatmayı düşünüyordum ki babam değişiklik olsun diye bizi Edirne ye götüreceğini söyledi. Çoktan hazırlıklar yapılmıştı. Ben sadece fotoğraf makinemi aldım ve çıktım. Edirne nin İstanbul a üç saat uzaklıkta olduğunu biliyordum. Bu nedenle uyumamaya çaba gösterdim. Yol çok hızlı geçti. Zaten anneannemler Tekirdağ da oturduğu için yolun yarısı tanıdıktı. Çok sayıda taş yapı yol boyunca devam etti. Oysa bir on sene önce buralarda sapsarı ayçiçeği tarlaları insanın içini açardı. Ben de bu görüntünün hayranıydım. Artık denizden iyice uzaklaşmıştık. Pınarhisar, Lüleburgaz, Kırklareli derken nihayet Edirne ye geldik. Tarihe meraklı olduğum için buranın beni cezbedeceğini biliyordum. Edirne Osmanlı Devleti ne seksen sekiz sene başkentlik yapmış bir ilimizdi. Osmanlı padişahlarının gözde yerlerindendi. Tarihte Ruslar, Bulgarlar ve Yunanlar tarafından işgal edilse de en sonunda bizim topraklarımızda yer almıştır. Edirne nin uğradığı işgaller: Edirne I. Balkan Savaşı esnasında kaybedilen fakat II. Balkan Savaşı esnasında Bulgaristan ın zayıflığından faydalanarak Enver Paşa nın cesur bir hareketi ile Osmanlı ya geri kazandırılan fakat I. Dünya Savaşı ndan sonra tekrar yitirilen yine de Milli mücadele sayesinde, kurtarılan Türk vatanın bir parçası olabilmiştir. Osmanlı tarihinde uğradığı işgaller Rus işgalleri ile başlamaktadır. Sultan II. Mahmud un kararıyla, Vakayi Hayriye - Hayırlı Olay olarak anılan bizim bildiğimiz anlamda Yeniçeri Ocağı nın kaldırılmasıyla sonuçlanan olaydan sonra, Osmanlı İmparatorluğu nun yeni kurulan, daha yeterince teşkilatlandırılamamış bir orduyla neredeyse ordusuz denilebilecek bir döneminde, Rusya bu fırsatı kaçmaz diyerek diplomatik sebepler yaratıp savaş ilan eder Osmanlı - Rus Savaşı böylece başlamış olur. İlk Rus saldırısı durdurulduysa da, 1829 yılındaki ikinci saldırılarıyla Ruslar, Sadrazam Reşit Paşa yönetimindeki Osmanlı Ordusunu yenilgiye uğratırlar ve Edirne, fethinden beri ilk kez işgal yaşar. Kent, savaşın bitiminde Osmanlı tarihinin en ağır anlaşmalarından birine tanık olur. Buna göre Ruslar, aldıkları toprakları geri verecek, Prut Nehri sınır olmaya devam edecekti. Fakat Osmanlı 11.5 milyon duka altın savaş tazminatı ödeyecekti. Başka tavizler olarak Rus gemilerine boğazların açılması kabul 20 Yeşil-Beyaz

SAMİ ÖZEY ŞEHİT BİR MUALLİMİN İBRETLİ HİKAYESİ.. Değerli dostlarım; Çanakkale Savaşı dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir..

SAMİ ÖZEY ŞEHİT BİR MUALLİMİN İBRETLİ HİKAYESİ.. Değerli dostlarım; Çanakkale Savaşı dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir.. SAMİ ÖZEY ŞEHİT BİR MUALLİMİN İBRETLİ HİKAYESİ.. Değerli dostlarım; Çanakkale Savaşı dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir.. Bu savaş, birinci dünya savaşında kahraman askerlerimizin, cihanı

Detaylı

Ata Hocanin bize kazandirdigi guzel insanlardan biri de sevgili Tulin dir... Tulin in yazisini paylasiyor,

Ata Hocanin bize kazandirdigi guzel insanlardan biri de sevgili Tulin dir... Tulin in yazisini paylasiyor, Sevgili Dostlarimiz, Dun sevgili Ata Hocamizi yolcu ettik... Sadece ILKYAR daki gonullu, arkadas, ogretmen ve ilkyar larimizin degil, Hacettepe, Mersin, Istanbul, MEB ve diger ortamlarda da hepimizin Ata

Detaylı

- HAFTALIK KULÜP BÜLTENİ

- HAFTALIK KULÜP BÜLTENİ Ian RISELEY U.R. Başkanı 2017 18 Serdar ÜNLÜ U.R. 2430. Bölge Guvernörü 2017 18 Şevki BUDAK 2. Grup Guvernör Yardımcısı - HAFTALIK KULÜP BÜLTENİ Adres: İnönü Cad. Önen Pasajı Antakya, Hatay Tel/Faks: (326)

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi 80 EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi Sayın İnşaat Mühendisi Adayı, İnşaat Mühendisliği Eğitimi Kurulu, İMO 40. Dönem Çalışma Programı çerçevesinde İMO Yönetim Kurulu nca İnşaat Mühendisliği Eğitimi

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da 21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da geleceğin mimarı nesiller artık bizim ellerimizde, güvenle... Keşke Hep Çocuk Kalsak! Büyüyünce ne olacaksın diye sorarlar. Oysa çocuk kalmak en güzel şey değil midir?

Detaylı

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SİVAS BELEDİYESİ İŞARET DİLİ EĞİTMENİ MUSTAFA EPİK. İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR. İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR MUTLAKA BAŞARILI OLACAKTIR SORU- Bize kısaca kendinizi

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek; on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik; yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir. Konfüçyüs REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN 1.SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim 2014 05 Aralık 2014 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında, disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

S. 115 ARTI YÖN. Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel. Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum

S. 115 ARTI YÖN. Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel. Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum ARTI YÖN ARTI YÖN Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum Hadan Türkal: Hayat adına kimse vazgeçmemeli S. 115 BAŞARI ENGEL TANIMAZ!

Detaylı

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?...

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?... ANKET-1 (LİSE) Türk İşaret Dilinde izlemek için tıklayınız. Ad Soyad:. Okul -Sınıfı:. 1. Okul başarınızı nasıl yorumluyorsunuz? Kötü Orta İyi Çok iyi 2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?

Detaylı

GÖLCÜK MESLEK YÜKSEK OKULU 7. DÖNEM ÖĞRENCİLERİ KOCAELİ FABRİKAMIZDA BECERİ EĞİTİMİNE BAŞLADI Sabahattin Gücin Eğitim Uzmanı İnsan Kaynakları Direktörlüğü 2001 yılında Ford Otomotiv Sanayi A.Ş. ile Kocaeli

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

BİLİŞİM SEKTÖRÜ, HİÇ TARTIŞMASIZ, KENDİNİ EN HIZLI VE EN ÇOK YENİLEYEN SEKTÖRLER ARASINDA YER ALIYOR

BİLİŞİM SEKTÖRÜ, HİÇ TARTIŞMASIZ, KENDİNİ EN HIZLI VE EN ÇOK YENİLEYEN SEKTÖRLER ARASINDA YER ALIYOR Çankaya Üniversitesi 2008 Mezunu ve Üniversitemiz Bilgisayar Mühendisliği Bölümü nde çalışan Uzman Efe Çiftçi ile bir söyleşi gerçekleştirdik BİLİŞİM SEKTÖRÜ, HİÇ TARTIŞMASIZ, KENDİNİ EN HIZLI VE EN ÇOK

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR.YAPTIĞIN İŞİ ADAM GİBİ YAPMAYI VE GELİŞİMİN ÖNEMİNİ ONUN HAYATINDA ÖĞRENDİM SORU-Bize kısaca kendinizi

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

Mutluluk nedir? Kenan Kolday

Mutluluk nedir? Kenan Kolday Mutluluk nedir? Kenan Kolday İzmir 2017 1 2 KENAN KOLDAY Holistik gelişim, ruhsal yolculuk, yaşam koçluğu, hakikati arayış, üst düzey yöneticilik 1975 yılında İzmir de Dünya ya geldi. Özel İzmir Amerikan

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun Resimleyen: Uğur Altun Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 2. basım Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ Resimleyen: Uğur Altun Yayın Koordinatörü: İpek Şoran

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN 1. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (30 Ekim - 15 Aralık 2017 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

KİŞİSEL GÜÇ KİTABINIZ Güçlenin! KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin! Hangi alanlarda başarılıyım? Ne yapacağım? Okul hayatınız bittiğinde, önünüze gerçekleştirebileceğiniz çok sayıda fırsat çıkar. Kendi iş yerlerini açan insanların ne tür

Detaylı

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız ve hangi okulları

Detaylı

SOSYALLEŞEBİLEN ÖĞRENCİNİN İLETİŞİMİ DE GÜÇLÜ OLUYOR

SOSYALLEŞEBİLEN ÖĞRENCİNİN İLETİŞİMİ DE GÜÇLÜ OLUYOR 2007 yılında Çankaya Üniversitesi İşletme Bölümü nden birincilikle mezun olan, ayrıca Uluslararası Ticaret Bölümümüzde çift ana dal yapan, 2010 yılında da İşletme Yönetimi Yüksek Lisans Programı ndan mezun

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN 3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (19 Ekim - 04 Aralık 2015 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN 1. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (31 Ekim- 16 Aralık 2016 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu Türkisch Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu Veliler için Bilgiler Januar 2008 / Türkisch 2 / 6 Zürih Kantonu İlköğretim Okulu Hedefler ve Hedefe Yönelik Görüşler Zürih kantonunda devlet ilköğretim okulu

Detaylı

MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ

MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ Onur BİÇER Yüksekokulumuza 2006 yılında görevime başlamış olup 2008 yılında kazanmış olduğum muhasebe ve vergi uygulamaları (İÖ) Programını okuyup 2010 yılında

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ 2011-2012 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: 1 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır.

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır. 30.10.2015 DENİZATI ndan Herkese Merhaba! Haftanın ilk günü sohbet saatimizde herkes hafta sonu neler yaptığını anlattı. Duvarda asılı olan Atatürk resimlerine dikkat çeken öğretmenimiz onu neden asmış

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

KKTC de EĞİTİM ve ÖĞRENİM. GÖRÜŞLER ve ÖNERİLER

KKTC de EĞİTİM ve ÖĞRENİM. GÖRÜŞLER ve ÖNERİLER KKTC de EĞİTİM ve ÖĞRENİM GÖRÜŞLER ve ÖNERİLER Prof.Dr. Ufuk TANERİ, IOM, HE 2003-03-14 Eğitim-Öğrenim Doğuş anı ndan başlayıp Ömür Boyu süren bir Süreç, yüzyılımız ve gelecek nesiller beklentilerinin

Detaylı

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz?

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz? On5yirmi5.com İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz? İmam Hatip Liseleri Son günlerin en gözde hedefi Katsayı, Danıştay, ÖSS ve başörtüsüyle oluşan okun saplandığı tam 12 noktası. Kimilerinin ötekileri Yayın Tarihi

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Diğer: Diğer:... Diğer:...

Diğer: Diğer:... Diğer:... Anket Üniversite Bu anket formu, işitme engellilerin üniversite eğitimlerini desteklemeyi amaçlayan bir proje çerçevesinde sizlerin sorunlarını değerlendirmek için hazırlanmıştır. Ad Soyad: Devam ettiğiniz

Detaylı

BENİM OKUDUĞUM YILLARDAKİ ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ YLE ŞİMDİKİ ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ ARASINDA BÜYÜK FARK VAR

BENİM OKUDUĞUM YILLARDAKİ ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ YLE ŞİMDİKİ ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ ARASINDA BÜYÜK FARK VAR 2003 yılında Bilgisayar Mühendisliği Bölümümüzden mezun olan ve halen TAİ`de görev yapan Edip Berker ile bir söyleşi gerçekleştirdik. BENİM OKUDUĞUM YILLARDAKİ ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ YLE ŞİMDİKİ ÇANKAYA

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

C. ÖĞRETİM ELEMANLARINA GÖRE NİCEL VE NİTEL ANALİZ SONUÇLARI

C. ÖĞRETİM ELEMANLARINA GÖRE NİCEL VE NİTEL ANALİZ SONUÇLARI RAPOR ÖĞRETİM ÜYELERİNİ DEĞERLENDİRME ANKETİ BULGULARI Bu rapor Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim Dalına ait dersleri okutan öğretim elemanları hakkında öğrenci görüşlerine

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... Gereksiz yere kaygılanmayın! Kendinizi rahat hissederseniz sınavda panik yaşamazsınız. Sınav için daima olumlu düşünün. Sınavı ölüm kalım savaşına dönüştürmeyin. Sınav sadece

Detaylı

MÜHENDİSLİK KARİYERİ Mühendislik Kariyeri Mezun olduktan sonra çalışmak için seçtiğiniz şirket ne olursa olsun genelde işe basit projelerle başlayacaksınız. Mühendis olmak için üniversitede 4 yıl harcamanıza

Detaylı

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Beyazız. Bir rengin tarafı değiliz. Elimizden geldiğince iyilik

Detaylı

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 2002 yılından beri Koç Üniversitesi nde lisans ve lisansüstü toplam 16 farklı dersi, 35 farklı şubede anlattım. 8-10 kişilik küçük sınıflara

Detaylı

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ 1 Değerli Velimiz, Geçtiğimiz hafta sonunda 2-6.sınıflardaki öğrencilerimizin

Detaylı

Özel gereksinimli çocuklar

Özel gereksinimli çocuklar Özel gereksinimli çocuklar Spor becerileri yolu ile toplumsal yaşama uyum ve katılımlarını sağlamak Mutlu ve üretken bireyler olmalarına yardımcı olmak. Programımıza yaklaşık 70 sporcu devam etmektedir.

Detaylı

Sevgili dostlar. 53 yıldan sonra avukatlığı bırakmak zorunda kaldım. Sizlere son bir anımı sunuyorum. Sevgiler, saygılar.

Sevgili dostlar. 53 yıldan sonra avukatlığı bırakmak zorunda kaldım. Sizlere son bir anımı sunuyorum. Sevgiler, saygılar. MESLEĞE VEDA From: Güney Dinç Sent: Wednesday, April 16, 2014 1:56 PM To: Subject: [ÇEHAV] Mesleğe Veda Sevgili dostlar. 53 yıldan sonra avukatlığı bırakmak zorunda kaldım. Sizlere son bir anımı sunuyorum.

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre Hayatta, insanlar üzerinde en çok etkili olan şeyi arayan bir kız, bu sorusunu karşılaştığı herkese sorar. Çeşitli cevaplar alır ama bir türlü ikna olamaz. En sonunda şehrin bilgesi bir nineye gönderilir.

Detaylı

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş gazileri ziyaret etti

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş gazileri ziyaret etti Diyanet İşleri Başkanı Erbaş gazileri ziyaret etti Erbaş, "Bizim bu mücadele ruhumuz böyle sürdüğü müddetçe hiçbir güç bu milleti mağlup edemeyecektir. Her zaman biz galip olacağız. Yeter ki bu inanç,

Detaylı

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO: A2 DÜZEYİ ADI SOYADI: PASAPORT NO: NOT OKUMA 1 KARADENİZ TURU Metin Bey: Merhaba! Görevli: Merhaba efendim, buyurun! Nasıl yardımcı.(1)? Metin Bey: Ben bu yaz ailem ile bir tura çıkmak istiyorum. Bana

Detaylı

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$ ilk yar'larımızın değerli dostları, çoktandır ekteki yazıyı tutuyordum, yeni gönüllülerimizin kaçırmaması gereken bir yazı... Sevgili İbrahim'i daha önceki yazılarından tanıyanlar ekteki coşkuyu çok güzel

Detaylı

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası Temmuz 15, 2015-4:50:00 Başbakan Ahmet Davutoğlu, salonda bulunanlara, "Bayrama ulaşmadan önce bir bayramı daha sizlerle yapabilmek için bu atama merasimi gerçekleştirme

Detaylı

ÜNİVERSİTEMİZ ÖĞRENCİLERİNE ÜST DÜZEY OLANAKLAR SAĞLIYOR

ÜNİVERSİTEMİZ ÖĞRENCİLERİNE ÜST DÜZEY OLANAKLAR SAĞLIYOR Çankaya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü nden 2006 da lisans derecesini alarak aynı bölümde 2009 yılında yüksek lisansını tamamlayan H. Emre Akkuş ile Çankaya Üniversitesi ve sektör hakkında

Detaylı

ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ BENİM GELECEĞİM OLDU. Sayın Yurduseven öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ BENİM GELECEĞİM OLDU. Sayın Yurduseven öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Çankaya Üniversitesi Bilgi İşlem Departmanı nda çalışan ve 2007 Bilgisayar Mühendisliği Bölümümüzden mezun olan Hakan Yurduseven ile bilgilendirici bir söyleşi gerçekleştirdik. ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ BENİM

Detaylı

EğiHm Hedefleri nereden geliyor?

EğiHm Hedefleri nereden geliyor? Önümüzdeki Nisan ayında sını0aki herkes okuma yazmayı öğrenmiş olacak 3 haneli sayılarla çarpma işlemi yapabilecek 3 haneli sayılarla bölme işlemi yapabilecek A4 kağıdın fotokopisini çekebilecek Evin anahtarıyla

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi Değerli Hekim Arkadaşımız, Bu anket ülkemizdeki farklı eğitim kurumlarınca uygulanan örnekler temel alınarak UÜTF Tıp

Detaylı

BATIKENT O ZEL I NCI OKULLARI YAŞAYAN DEĞ ERLER EĞ I TI MI PROĞRAMI

BATIKENT O ZEL I NCI OKULLARI YAŞAYAN DEĞ ERLER EĞ I TI MI PROĞRAMI BATIKENT O ZEL I NCI OKULLARI YAŞAYAN DEĞ ERLER EĞ I TI MI PROĞRAMI Bilgi ancak değerle birleştiğinde anlam kazanır. Çünkü değerler kişinin yaşamına yol gösteren ilkelerdir. İNCİ YAŞAYAN DEĞERLER EĞİTİMİ

Detaylı

Başarının Yöntem i İLKOKUL KOLEJİ.

Başarının Yöntem i İLKOKUL KOLEJİ. Başarının Yöntem i İLKOKUL www.konyayontem.com KOLEJİ Yönetim Kurulu Özel YÖNTEM Koleji, 20 yıldır eğitimin her kademesinde emek vermiş öğretmenlerin bir araya geldiği bir kurumdur. Milli Eğitim Bakanlığının

Detaylı

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden 2 Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden mezun oldu. Farklı kurumlarda çalıştıktan sonra 2 arkadaşı

Detaylı

ama yüreğe dokunanlar

ama yüreğe dokunanlar Hiçbir hatıra tekrar yaşanamaz, ama yüreğe dokunanlar O gün tam 8 yıl öncesine gittim. Çekingen ve meraklı tavırlarla otobüsten inen abilere ve ablalara bakıyordum. Bizim için gelmişlerdi sadece bizim

Detaylı

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz. Hitit Üniversitesi Aktif Yaşam Kulübü olarak,engelli kardeşlerimize farklı eğlenceler düzenledik. Farkındalık programları yaptık, 2 yılda 5 okula kitap yardımında bulunduk. Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN 2. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (30 Ekim - 15 Aralık 2017) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile... Ilkyar da yar kim, ilk'i kim gonul kim, gonullu kim ayirt etmek cok zor birbirinin icine gecmis sevgi yumaklari; ama su var ki, bu sevgi ilmeklerini kiymetli kilan emek... Boylesine bir emek hic bir maddi

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim Sohbetler *Tatilde neler yaptık? *Hava nedir? Hangi duyu organımızla hissederiz? *Tatildeyken hava nasıl değişimler oldu? *Müzik dendiğinde

Detaylı

EKİM ÜNİTE II ÖĞRETİCİ METİNLER

EKİM ÜNİTE II ÖĞRETİCİ METİNLER SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ 015 016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİL VE ANLATIM İ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI EYLÜL ÜNİTE I METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI ÜNİTE 1 İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR HAFTA

Detaylı