BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT"

Transkript

1 > DÜBAM DUNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI

2

3 DÜBAM BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT Genel Yayın Yönetmeni Akif Emre DÜBAM Yayınları Küresel İletişim Merkezi Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş Tel: (0212)

4 > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 4

5 BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT < Rapor Bu ayki Yuvarlak Masa Toplantısında Babıali Yayıncılığı ve İslami Neşriyat konuşuldu. Konuklarımız; Beyan Yayınları ndan Ali Kemal Temizer, çeşitli dergi ve gazetelerde yazılarıyla tanıdığımız Ömer Lekesiz ve Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları Merkezi (EDAM) nden Alpaslan Durmuş. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren basın-yayın dünyasının merkezi haline gelen Babıali de yaşanan değişim ve dönüşüm siyasal ve toplumsal gelişmelerin ışığında masaya yatırıldı. Cumhuriyet in ilanı ve harf devrimi, askeri darbeler, büyük sermayelerin/ holding yayınevlerinin piyasaya dahil olması gibi kırılma noktalarının Türkiye basın-yayınına ve özelde İslami neşriyata etkileri ele alındı. Türkiye de ilmihal kitaplarından güllü Yasin cüzlerine, İslam tarihinden Müslümanların modern tarihlerine ve modern kapitalist sistemin analizinden İslam coğrafyasının hallerine kadar pek çeşitli alanlarda gerçekleştirilen basın-yayın faaliyetinin İslami neşriyat adı altında kategorize edilmesi başlı başına sorgulanması gereken bir husus. Bu toplantıda yayıncılık tarihinde yapılan kısa gezinti, bu hususa dolaylı olarak da olsa ayna tutmaktadır. Yayınevlerinin geçirdiği dönüşüm ve siyasal dönemeçler üzerinden Müslüman okurun eğilimleri tespit edilmeye çalışıldı. 60 lı yıllar, Türkiye İslamcılarının siyasi hayatında bir dönüm noktasını işaret ediyordu. Tek parti döneminden sonra sağ bir partiye destek verme şeklinde de olsa da kendi siyasetlerini yapma durumuna gelmişlerdi. Cumhuriyet in ilanından sonra İslami neşriyatın canlanması da aynı yıllara denk gelir. II. Meşrutiyet döneminin fikri canlılığından sonra düşünsel hayatta yarım asrı aşan bir durgunluk halinin sebeplerinin elbette soruşturulması gerekiyordu. Temizer, bu minvalde harf devriminin altını çizerek fikri birikimi besleyen damarların kesilmiş olduğuna dikkat çekiyor. Bu dönemde Müslümanlar tabiri 5

6 > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 6 caizse- en geri sınırlarına çekilmişler ve imanlarından endişelendikleri için iman ve temel ibadetlerine yönelik yayınlara ağırlık vermişlerdir. İslami neşriyattaki canlılık, Babıali nin fiziki sınırlarını da zorlamış 80 li yıllarda Beyazıt, Beyaz Saray İslami neşriyatın merkezi olarak bir yayıncılık fenomeni haline gelmişti. Bu dönemde yayınevlerinin ve okurlarının temayüllerine dair Lekesiz iyi bir tefsir kitabına, iyi bir fetvalar bütünü veya hadis külliyatına ihtiyaç duyuyorduk. Ama asıl bizde bilinci uyandıran kitaplar, o dönemde, İslam ın daha özel, spesifik yönleriyle anlaşılmasına katkı sağlayan kitaplardı şeklinde ifade ediyor. Kitap ve yayıncılık, o dönemde ne ifade ediyordu ki, dini ve siyasi canlılığın merkezine oturuyordu? Lekesiz e göre, dini gayret sahibi kişiler, toplumun fikriyatını etkilemek için, mevcut yapının kötülüğünü görüp onu düzeltmek için, insanlara bir şeyler anlatmak için araç olarak kitabı seçip yayınevi kurdular. Bu sebeple Beyaz Saray ın İslamcıların gündemini belirleyen, kitapların ülkenin farklı bölgelerine ve çeşitli toplum kesimlerine ulaşmasını sağlayan bir kültür merkezi mesabesinde olduğunu söyleyen Temizer, tercüme faaliyetlerinin düşünsel hayata getirdiği canlılığın altını çiziyor. Ona göre, bu dönemde İslam coğrafyasının farklı bölgelerinden önemli düşünürlerin kitaplarının tercüme edilmesi, kendi kültürel değerleriyle irtibatı kopan Türkiye Müslümanları için canlandırıcı ve besleyici bir işleve sahip olmuştur. Durmuş da özellikle Arapçadan tercümelerin Türkiye deki, fikirlerin kavramlaştırılarak kitap formatına girmesini sağlayacak ideolog ve fikir üreticisi boşluğunu doldurduğuna dikkat çekmektedir. Lekesiz ise bu tercümelerin Türkiye deki düşünürlerin telif eser vermelerine yaptığı katkının altını çizmektedir. Diğer taraftan 28 Şubat sürecinin Müslümanların zihni dünyasında yaptığı etkiye paralel olarak yayıncılık anlayışlarının da köklü bir biçimde değiştiği hususunda konuşmacıların hemfikir olmalarının altı çizilmelidir. 80 li yıllarda Türkiye nin küresel ekonomiye entegrasyonuna ve genel olarak liberalleşme sürecine girmesiyle birlikte basın-yayın dünyasında da tekellerin/holding yayınevlerinin ana akım yayıncılığı belirleyici olduğu bir gelişme yaşanmıştır. Buna bağlı olarak İslami neşriyat alanında, tasnif edilmesi gereken farklılaşma meydana gelmiştir. Lekesiz, İslami kesimin yayın faaliyetini bu tarihten itibaren iki başlık altında incelemek gerektiğini söylüyor ve bunlardan birincisini idealist yayınevleri diyebileceğimiz, artık çok fazla da işin kârına bakmayan, ancak o çarkı döndürecek kadar işin maddi boyutuna bakan butik yayınevleri ; diğeri ise kitap üretim şirketleri

7 BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT < Hiç şüphesiz, içinden geçtiğimiz günlerde etkisinin her alanda hissedildiği 28 Şubat sürecinin asıl değişime sebep olduğu nokta, zihnî yapı. Bu sonucu doğuran asıl sebebin, İslami yayınevlerinin 28 Şubat tan önce Türkiye de beş milyon bilinçli kişiye hitap ederken sonrasında ülkenin tamamına yönelik yayın yapma politikası gütmeye başlamaları olduğunu söylüyor, Lekesiz. Buna bağlı olarak basın-yayın dünyasında sektörleşme meydana gelirken daha önce yayınlarda gözetilen İslami ve ideolojik kaygıların ifade biçimleri de değişmiştir. Post-modern darbenin getirdiği siyasal baskı ortamında Müslümanların kendi terim ve kavramlarıyla konuşamamalarının sonucu olarak daha genel ve seküler bir dil kullanmaya başlamaları hepimizin şahit olduğu bir gelişme. Durmuş bu gelişmeyi değerler eğitimi kavramlaştırması üzerinden tespit edip somutlaştırırken adına bile din eğitimi denilemeyen eğitim-öğretim biçiminin içeriğinin dini esasları öğretmekten uzaklaştığına işaret etmekte. İslami neşriyat faaliyeti yürüten yayınevlerinin kapitalist piyasa koşullarına daha da fazla entegre olduğu bu değişim süreci, okurların temayüllerini belirlediği gibi yazarların eserlerini kaleme alırken etkisi altına girdikleri bir takım piyasa kaygılarını da beraberinde getirmektedir. Lekesiz in tespitiyle yazar artık kendisini gerçekleştirme ya da bir ideale hizmet etme durumunda değil; yükselen bir burjuvazinin kafa konforuna katkıda bulunmak üzere kendi kalemini, yeteneğini sunan insan pozisyonundadır. Bununla birlikte İslami yayınevlerinin kapitalist pazarda pay sahibi olmakta holding yayınevleriyle rekabet edebildikleri de söylenemez. Ana akım medyada etkili ve belirleyici olan tekeller İslami kaygılarla kaleme alınan eserleri görmezden gelmekte ve piyasadaki kâr marjları bu tekellere göre bir hayli düşük olan İslami yayınevlerinin yayın politikalarını değiştirmeye zorlamaktadır. Durmuş, ana akım medyanın kendisi için belirlediği okur profiline göre İslami yayınları satışa sokmadıklarını vurgulayarak söz konusu piyasa koşullarına dikkat çekmektedir. Türkiye nin son yarım yüzyıllık tarihinde yaşadığı değişim ve dönüşüm siyasal alanda gözlenebildiği gibi bireylerin hayatlarına nüfuz eden ayrıntılarda da içkin. Yayıncılık alanında yapılan kısa gezinti, söz konusu değişim sürecinin farklı boyutlarını gözler önüne serdiği gibi daha derinden anlamaya da kapı aralamaktadır. Yuvarlak Masa Toplantılarında ele aldığımız her konuda bu değişim sürecinin farklı boyutlarıyla karşı karşıya geliyoruz. Sonraki toplantılarda toplumu ve hayatı anlamaya yönelik başka konuları ele almaya devam edeceğiz. 7

8 > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 8

9 BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT < Toplantı Metni Aynur Erdoğan: Konumuz Babıali yayıncılığı ve İslami neşriyat. Babıali deyince ne anlıyoruz? Tarihte Çemberlitaş ta II. Mahmut Türbesi nden başlayarak, Sirkeci ye kadar kavis yapan caddenin adı Bab-ı Âli. Merkezi şimdi valilik olarak kullanılan tarihte sadaret binası olan yer te Osman Nuri Ergin sokakları tekrar isimlendirirken Valilikten Sirkeci ye kadar olan bölüme Ankara Caddesi demiş. Ama tarih boyunca ve insanların hafızasında o bölge Babıali olarak kalmış. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra ise Babıali de kitapçılar açılmaya başlıyor ve bu bölge bir yayıncılık merkezi haline geliyor. Öyle ki, tabiri caizse, açık hava bir düşünce kuruluşu haline geliyor. Babıali ilk darbesini 1928 deki harf devrimiyle aldı. Kitapçılar stoklarındaki Arap alfabesiyle basılmış kitapları piyasaya süremedikleri için büyük bir darbe almış oluyorlar. Ama asıl darbeyi 1980 lerden sonraki tekellerin piyasaya girmesinden sonra aldığı genel kanaat olarak hep dillendirilir. Babıali de ikamet eden ve bu süreçlere de yakinen şahit olmuş birisi olarak Ali Kemal Bey le başlayarak ilk sorumu kendisine yönlendirmek istiyorum. İslami gazeteler 1925 Şeyh Said isyanıyla birlikte yasaklanmış, kapatılmış birçoğu. Bu isyanı kışkırtıcılıkla suçlanmışlar. Buna rağmen Cumhuriyet döneminde bazı yayıncılık ekollerinin oluştuğunu görüyoruz. Mesela Sırat-ı Müstakim ekolü, Said-i Nursi nin Risale-i Nur ekolü, Nurettin Topçu nun Hareket ekolü veya Necip Fazıl ın Büyük Doğu ekolü gibi yayın ekolleri oluşmuş. 80 li yıllarla birlikte ise yayıncılığın fiziki anlamda da Bab-ı Âli nin dışına taştığına şahit oluyoruz. Beyazıt ta Beyaz Saray yayıncılığı ortaya çıkıyor. Bu durum yayıncılık geleneğinde bir farklılaşmaya mı işaret ediyor, Beyaz Saray olgusunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ali Kemal Temizer: Osmanlı dan itibaren bir değerlendirme yapacaksak yayıncılığın mekân olarak üç noktada toplandığını söyleyebiliriz. Bir tanesi zaten Osmanlı dan beri devam ede gelen Beyazıt tır ki sahaflar çarşısı merkezidir. Osmanlı nın yayıncılık merkezi olarak kabul edilen bir mekândır orası. Onunla beraber bugün Cağaloğlu denilen, sizin daha sonra Ankara Caddesi olarak isimlendirildiğini belirttiğiniz yerde 60 lı yıllara kadar çok yoğun bir yayıncılık faaliyeti yok. Tek tek, şahıslara dayalı... Hatta o zamanlar yayınevleri ile matbaalar bir kabul edilirdi ki çok yayınevinin adı aynı zamanda matbaa olarak geçerdir. Mesela Ali Said Matbaası Yayınları tarzında kitaplar çıkardı. Türkiye de 9

10 > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 10 yayıncılığın miladi 1960 dır diyebiliriz. Yani 60 tan sonra pek çok yayıncılık artık şahsi teşebbüslerin, şahsi organizasyonların, kişisel yazarların yapısından biraz daha kurumsal yapıya dönüştü yılında olmalı, Kapalı Çarşı da büyük bir yangın çıkmış, o yangın üzerine Kapalı Çarşı daki esnaflar çevredeki hanlarda yerler tutmaya başlamışlar. O zaman Kapalı Çarşıdaki tamirat bitinceye kadar, üniversitenin tam karşısında, Beyaz Saray olarak adlandırılan yerde pek çok esnaf dükkân kiralamış ve orada faaliyette bulunmuşlar. 60 tan sonra tekrar eski yerlerine dönünce oradaki Kapalı Çarşı esnafı Beyaz Saray olarak bilinen yerdeki dükkânlara birer ikişer yayıncılar gelmeye başlamış. İslami nitelikteki yayınlar da zaten bu 60 lı yıllarda canlanmış. O nispi özgürlük ortamından sonra yavaş yavaş şahsi teşebbüsten kurumsal bir teşebbüse doğru geçiş olmuş. 60 tan sonra orada başlayan, nüvesi orada atılan yayınevlerinin sayısı zamanla çoğalmış. Yani ilk Beyaz Saray ın içinde, sadece İslami değil başka yayınevleri de varken bir süre sonra orası sadece İslami yayıncılığın merkezi haline geldi 1990 a kadar da orası bir otel haline dönüştürüldüğünde Beyaz Saray ın bütün yayınevleri Şehzadebaşı nda bulunan Yümni İş Merkezi ne geçti. Beyaz Saray artık onda sora eski Beyaz Saray olmadı. A.E.: Yümni İş Merkez indeki durumla Beyaz Saraydaki durumu karşılaştırdığınızda ne tür farklılıklar gözlüyorsunuz? A.K.T.: Beyaz Saray daki yapı kurumsal kimliğin ötesinde anlamlar taşıyordu. Orası insanların bir üçüncü mekân ihtiyacını gören yerlerdi. İstanbul a dışarıda gelenler, İstanbul içinde olanlar dünyada neler olup bittiğini, neler yaşandığını, neler üretildiğini dünyaya nasıl bakmaları gerektiğini Beyaz Saray daki yayınevlerine uğrayarak, orada gördükleri yazarlarla, yayıncılarla konuşarak öğrenirlerdi. Orası bir bir kültür merkeziydi. Neredeyse yılın her günü açık bir fuardı. Yazarlarla çok rahat görüşülebilen bir mekândı. Bir eğitim atmosferiydi aynı zamanda. İnsanlar kafalarındaki soruları orada cevaplandırabiliyorlardı veyahut cevap alacağı insanlarla karşılaşabiliyorlardı. Bu anlamda çok özgün bir modeldir Beyaz Saray. Beyaz Saray dışında bir kısmı Cağaloğlu nda, bir kısmı Beyazıt ta başka yayınevleri de var oldu ama Beyaz Saray ın kurumsal kimliği yayın tarihimizde çok özgün bir model olarak kaldı. Yümni ye taşındıktan sonra büyük bir ihtimalle sadece mekân değişikliği değil aynı zamanda bir zihniyet değişikliği de oldu. Tam soğuk savaş döneminin bittiği, insanların artık tek kutuplu bir dünyada yaşadığı, ideolojilerin sona erdiğine inandıkları biraz daha rehavet içine girdikleri, İslami hassasiyetlerin, dini gayretlerin, bir şeyler yapmak ihtiyacının yerini daha çok dünyevi hedefler peşinde koşmanın aldığı döneme denk geldi. İnsanlar bu yeni yeri eski Beyaz Saray gibi algılamadılar. Oraya gitmediler. Oraya gittiklerinde de muhtemelen eski atmosferi bulamadıkları için devam etmediler. Beyaz Saray da civarında yayınevi vardı.

11 BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT < Eski bir düğün salonuydu orası, sonra iki katlı pasaj haline getirildi. 40 a yakın yayınevi Yümni ye taşındı ama zannediyorum ruhu Beyaz Saray da kaldı. Yani bedeni taşındı oraya, fiziki imkânları oraya geçti. Eskiden Beyaz Saray da olan yayınevleri orada yeniden yer aldılar. Hatta biz Beyaz Saray ın dışında olan bir yayıneviydik. Orada yer almak istediğimizde bize eski Beyaz Saray esnafının katılacağı bir yer orası dediler. Dışarıdan yayınevi almıyoruz, dediler ve biz oraya girememiştik o zaman. Dolayısıyla böyle bir kurumsal yapıyı bütünüyle taşıdılar ama bu bedenî bir taşınma oldu. Yani ruhu tarihte kaldı. A.E. : Beyaz Saray a gelen okuyucu veya ziyaretçi profiline baktığınızda ne diyebilirsiniz? Daha çok öğrenciler mi geliyordu, İstanbul dışından gelenler var mıydı A.K.T.: Her taraftan insanlar geliyordu. Öğrenciler geliyordu, halk geliyordu, yazarlar geliyordu, yurt dışından gelen insanlar vardı. Beyaz Saray profilini Türkiye deki yayın çizgisinin neredeyse bir karışımı olarak görmek mümkün. Yani dışarıdan bakıldığında, bugün değerlendirildiğinde biraz halk tipi yayıncılığın merkezi olarak düşünülüyor orası ama ben bütünüyle öyle olduğu kanaatinde değilim. Çünkü orada çok ciddi fikri alt yapıları olan hatta kendilerine has özel çizgileri olan, özel misyonları olan kurumlar da vardı. Mesela Pınar Yayınları ilk orada başladı yayın hayatına. Rahmetli oldu, İsmail Özdoğan; Enderun Yayınevi vardı. Orası bir sivil üniversite gibi çalışırdı. Akademisyenlerin daha çok gelip gittikleri bir yerdi. Ankara daki Akçağ ın ilk kurucusu İsmail Ünalmış ın yeri vardı. Orası özgün bir mekândı. İmam hatip okullarının oluşturdukları bir birlik vardı, onların Tohum diye bir dergileri vardı ve Tohum Yayınevinde, dergi de orada çıkardı. A.E. : Düşünce Dergisi nin rolü neydi? Bütün bir Beyaz Saray ın Düşünce Dergisi etrafında şekillendiği söylenir. Abartılıyor mu yoksa cidden çok etki miydi? A.K.T.: Yok, doğru değil. Ben Düşünce nin kurucusuyum, yazı işleri müdürüyüm. Biz Beyaz Saray da hiç olmadık. Beyaz Saray ın hemen arkasında bir iş hanındaydık. Yani sonra oraya geldik. İlk başlarken Cağaloğlu nda Aydınlar Han da idik. Orada küçük bir nüvesi vardı yayıncılığın. İhya Yayınları İsmail Kazdal ın ve rahmetli Nihat Armağan ın Fikir Yayınları vardı o handa. Orada penceresi olmayan, aydınlığa bakan, yaklaşık herhalde 6-7 metrekarelik küçük bir odada başladı Düşünce Dergisi. Yayına geçtikten sonra Beyazıt a gittik ama Beyaz Saray da hiç olmadık. Beyaz Saray ın hemen yanındaydık. Doğal bir ilişkimiz vardı ama Beyaz Saray Düşünce Dergisi nin, Düşünce Yayınları nın çok dışında, çok farklı ve ondan öncesinde olan bir oluşumdu. A.E. : 80 li yıllara girmişken orada biraz kalalım istiyorum. Ömer Bey, 80 li yıllarda yayın dünyasının ana konuları, okuyucuların temayülleri bağlamında baktığınızda ana akım yayıncılığı ne tür özellikler gösteriyordu ve İslami yayıncılık bundan hangi bakımlardan farklılaşıyordu? 11

12 > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 12 Ömer Lekesiz: İsterseniz Ali Kemal Bey in İstanbul la ilgili çizdiği tabloya ben taşrayı da ilave edeyim. Çünkü İslami camianın düşünsel bilinçlenmesi ve kültürel etkileşimi bizde tamamen kitapevleri üzerinden yürüyen bir şeydir. Taşrada özellikle Malatya da, Diyarbakır da, Ankara da, Yozgat ta, Kırıkkale de bir kitapevi hemen hemen o günün bütün entelektüel faaliyetlerini bünyesinde toplayabilecek kadar aktif olabiliyordu. 76 da Ankara ya geldiğimde benim ilk uğradığım yer Ulus taki Nur Kitapeviydi. Onun arkasında hemen zaten Zafer Çarşısı nda bizim öğrencilik zamanlarımız Akabe Kitapevi açıldı, Fatih Kitapevi açıldı. Mavera Dergisi nin ve Aylık Dergi nin çıktığı zamanlar Yazarlarla Ali Kemal Bey in söylediği gibi birebir görüşme imkânımızın olduğu, zihnimizdeki soruları sorduğumuz ve bilinçlendiğimiz ortamlardı. Peki, kitapevini ayakta tutan neydi? Kitapevini ayakta tutan da yayıncılıktı kuşkusuz ve bu yayıncılık da İstanbul dan beslenen bir yayıncılıktı. Öyle ki İstanbul la kurulan bu kitapevi ilişkisi ve kitapevi bağlılığı bizde bir tür yayınevlerinin kuruluşunu, kapanışını, yeni kitaplarının ne olduğunu belirlerdi. Taşra merkezli bakarak eğer Ankara yı örnek alacak olursak iki tane güçlü edebiyat dergisini görürüz. Bizim ideolojik ortama dâhil olduğumuz 70 li yıllar itibariyle gençliğin bir şeyleri öğrenmek, hayatı sorgulamak, zamanı sorgulamak, Türkiye deki sistemi sorgulamak yönünde, solun karşısında daha ideolojik bir çerçeveye oturduğu dönemde aradığı yayınlar da elbette ki öncelikle dini bilinç kazandıracak kitaplardı. İyi bir tefsir kitabına, iyi bir fetvalar bütünü veya hadis külliyatına ihtiyaç duyuyorduk. Ama asıl bizde bilinci uyandıran kitaplar, o dönemde, İslam ın daha özel, spesifik yönleriyle anlaşılmasına katkı sağlayan kitaplardı. A.E. : Dini bilinç kazandıran kitaplar, mesela, geleneksel, klasik fıkıh, tefsir, hadis kitapları mı yoksa Ö. L.: Değil. Kaynak kitap diye tabir edeceğimiz kitapları hemen hemen hepimiz ihtiyaç duyuyorduk muhakkak. İyi bir tefsir kitabına, iyi bir fetvalar bütünü veya hadis külliyatına ihtiyaç duyuyorduk. Ama asıl bizde bilinci uyandıran kitaplar, o dönemde, İslam ın daha özel, spesifik yönleriyle anlaşılmasına katkı sağlayan kitaplardı. A.E.: Siyasi yönüyle ele alan kitaplar diyebilir miyiz buna? Ö. L.: Siyasi de diyebiliriz tabii ki. Ama bir de bunun edebiyat boyutu da var, sadece siyasi de değil. Örneğin Yeryüzü Yayınevi ilk defa duyduğunuz isimlerle ve bir takım kitaplarla çıkıyor. Örneğin; önceki adı Ian Dallas olan Abdulkadir Es Sufi nin kitapları ve benzeri kitapların taşradaki etkisi belki İstanbul dan çok daha yoğun olurdu ama yinede yarı yarıya bir bilgi söz konusu. Yani ideolojik, siyasi anlamda kitaplara ağırlık

13 BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT < veriliyordu, öbür yandan edebiyat kitaplarına da ağırlık veriliyordu çünkü 80 kuşağının yayıncılıkla ilişkisi daha çok edebiyatın beslediği bir ilgi gibiydi. Çünkü Düşünce Dergisi hariç dergilerimizin çoğunluğu edebiyat dergisiydi. Ama hatırlıyorum Düşünce Dergisi bile edebiyat ürünlerine yer vermek zorunda kalmıştı. Hem düşünce kitaplarına hem de edebiyat kitaplarına artan yoğun bir ilgi söz konusuydu. Zannediyorum ki, bir tür ideolojik yarışma da vardı. Yani onlar şunu yapıyorsa biz de bunu A.E.: Sol la mı? Ö. L.: Tabii ki. Özellikle İslam dışı olan bütün guruplarla Örneğin diyelim ki sol ideolojik romanlara hız vermişse siz de tutup hidayet romanlarına hız veriyordunuz. Zaten hidayet romanları dediğimiz olgu böyle ortaya çıktı. Yoksa Müslümanlar kendiliklerinden bir hidayet romanı üretelim diye roman üretmediler. Sol ideolojik anlamda Kemalist rejimi kutsallaştıran, yücelten bir takım romanlar ortaya koyduğu için Müslümanlar da kendi çocuklarını eğitecek, onlardan uzak tutmasını sağlayacak kitaplar ürettiler ve bunun adı daha sonra hidayet romancılığı olarak kaldı. Böyle bir etki tepki daima vardı tabii ki. Hala da var olduğunu zannediyorum ben. A.E. : Necip Fazıl ın Büyük Doğu dergisi veya Nuri Pakdil in Edebiyat dergisi örneklerinde olduğu gibi daha önceki siyasi ve düşünsel ekoller bir dergi etrafında şekilleniyor. Bu İslami yayıncılığa özel bir gelenek midir? Ö. L.: Demin sizin söylediğiniz gibi bizim Sırat- ı Mustakim den başlayan bir yayıncılık geleneğimiz var. Bunlar periyot, mevkute anlamında gündelik olayları yorumlamanın yanı sıra düşünsel hayatı tanzim edecek, kültürüne katkıda bulunacak yayınlarla başlıyorlar. Örneğin merhum Eşref Edip in bu manada yayıncılığa başlaması, o zamanlar Fransızcadan İslam ansiklopedisine karşılık alternatif bir İslam ansiklopedisi üretme çabasıyla başlıyor ve bizim yayıncılığımız da neticede o yayıncılara kitap temin edecek zihinleri yetiştirmesi bakımından dergiciliğimizin temel bir önemi var ve karşılıklı bir sinerji söz konusu bunların arasında. Ama sadece bundan da ibaret değil. 80 li yıllarda özellikle 70 li yılların sonundan 80 li yılların sonuna kadar bizde bir de çeviri vakıası var. 80 kuşağının en fazla etkilendiği ürünler, kaynak kitaplar mı, siyasi kitaplar mı diye sormuştunuz Bir Müslüman dünyaya nasıl bakmalı, dünyadaki hadiseleri nasıl algılamalı, nasıl yorumlamalı sorularına ilişkin kitaplar tercüme edildi. Bu manada Seyyid Kutub un, Hasan El Benna nın, Mevdudi nin tercüme edilmesi bizdeki o fikir hareketliliğine çok büyük etki etti zannediyorum. Bunlar dergilerin dışında olan bir şeydi. Dergiler daha kurumlaşmış, yerel düşünceyi dile getirirken, özellikle edebi perspektifle okunabilir, kabul edilebilir ortam oluştururken aynı zamanda çeviriler yoluyla da çok ciddi bir düşünsel transfer söz konusu olmuştu. 13

14 > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 14 A.E.: Dergilerin yerlilik özelliğinin altını çizelim mi? Karşılaştırma imkânınız oldu mu bilmiyorum; İslam coğrafyasının farklı bölgelerinde de dergi etrafında mı şekilleniyor düşünsel veya siyasal hareketler? Yerli düşüncenin dergi çevresinde şekillenmesi buraya özgü bir şey midir acaba? Ö. L.: Orada belki bir ayrım yapmak, Ali Kemal Bey in söylediği halka yönelik yayıncılık dediği şeyin de altını çizmek lazım. Bir dergi oluşumundan ve dergilerin etkisinden söz ediyorsak aynı zamanda entelektüel bir etkiden de söz ediyoruz demektir. Ama din özü itibariyle zaten popülisttir, halkçıdır. Bu nedenle de entelektüel yayıncılık karşılıklı olarak dergilerden beslenirken ve yayınevlerini beslerken ideolojik ve kültürel anlamda da yerleşirken öbür taraftan halkın talebi olan İslami yayıncılık da söz konusuydu. Bir tarafta İsmet Özel in Üç Meselesi ni yayınlayan bir yayınevimiz var ama öbür tarafta da güllü Yasin yayınlayan bir yayınevimiz var. İkisinin de piyasası var. Bu tablo daha çok entelektüel düzeyde ortaya çıkıyor. Öbürünü olumsuzlamak anlamında söylemiyorum. Çünkü dediğim gibi dinin özü zaten popülisttir ve dolayısıyla din şunlara ulaşacak veya bunlara ulaşmayacak diye bir sınırlama yapamazsınız. O halde dindar kesime yönelik faaliyetlerin tamamını bir bütün olarak almak lazım. Bu genelde Beyaz Saray ın ihmal ettiği bir görevdi ama gerek taşradaki, gerek merkezdeki dergilerin oluşturduğu entelektüel ortam da bunun üstünde hatta o popülizme gidişat kazandıracak, istikamet kazandıracak bir oluşum, yapılanma gibi. Kendiliğinden olan bir şey, bu organize bir şey değil yani. Dini bir gayretle, toplumun fikriyatını etkilemek için, mevcut yapının kötülüğünü görüp onu düzelmek için, insanlara bir şeyler anlatmak için araç olarak kitabı seçip yayınevi kurdular. A.K.T.: Şöyle bir ayrım, muhtemelen tabloyu daha netleştirebilir: Yayıncılık tarihimizin yayınevlerini değerlendirirken belki şöyle bir ayrım yapmak mümkün; bir tanesi şahsi kurumlar. Dini bir gayretle, toplumun fikriyatını etkilemek için, mevcut yapının kötülüğünü görüp onu düzelmek için, insanlara bir şeyler anlatmak için araç olarak kitabı seçip yayınevi kurdular. Mesela Yağmur Yayınları İsmail Dayı Bey in gayretiyle kurulmuştur. Şahsi kurumlar bunlar. Cağaloğlu yayınların, İhya Yayınları, Bahar Yayınları, Fikir yayınları vs. de böyle. İlk yayınlar tamamen kişisel gayretle oluşmuş kurumlardı. Bir de ekol yayıncılığı vardır o dönemde. Bunlar dergiyle başlayıp daha sonra yayına dönen kurumlardı. Yani bunlar kişisel değil, grup yayıncılık. Hareket, Hilal öyleydi, Mavera sonra öyle oldu, Düşünce öyleydi. Bütün bunlar bir grup hareketi olarak ortaya çıktı, dergiler çıkardılar, o dergilerdeki ürünler daha sonra kitaba dönüştü

15 BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT < ve bir yayın ekolü haline geldiler. Alpaslan Durmuş: Ömer Ağabeyin tespitlerinin bende uyandırdığı birkaç noktaya değinmek istiyorum. Düşünce ve edebiyat dergileri ve genel olarak süreli yayınların bu derece etkili olmasının sebebi, sıcak düşünce mübadelelerinin çok olduğu bir ortamın olması. Mesela benim çocukluğum, ilk gençliğim 80 li yıllarda geçti Biri bir dergide bir şey söylüyordu, sonra bir başkası ona cevap yazıyordu Sonradan bunlar kitaplaşıyordu. Mesela birçok yazarın bu anlamda aslında gazete toplamından oluşan yazıları vardı. Bu, daha sıcak ihtiyaca cevap veren, daha sıcak ürünler olarak duruyor. Onun için de mesela bizim camiada, İslami yayıncılıkta dergiler baskın. Çünkü durmadan karşıda bir cephe olduğu düşünülüyor. Bu kimi zaman gerçekten var, kimi zaman belki hayali bir düşman olarak var, ama daima bir düşmana karşı yazıyor. Onun için de sıcak bir ihtiyaç var. Daima elde silah, yani kalem tutuluyor. Mesela solda öyle çok fazla mesela dergi yok; bizimki kadar kanlı canlı bir dergicilik yok. Belki bir takım ekoller yok. Çin komünizmi, Bulgar komünizmi gibi bir takım ekoller etrafında tek tük dergiler olurdu ama doğrudan bir adamın dergisi gibi değil de bu gurubun dergisi olarak. Yani Ali Ağabeyin tasnifi ile grup ekol yayınlarının dergileri vardı ama onlar daha çok Çin komünizmde mesela Mao nun kitaplarını çevirmek için aslında kuruluyordu. Yani Mao nun ideologluğunu yapmak için, Türkiye deki nakilliğini yapmak için kuruyorlardı. Solda, o anlamda dergiyi en çok tutan, en çok dergicilik yapmayı seven adam hep Perinçek olagelmiştir mesela. Şey bir dönem yaptı onu A.E.: O da sıcak siyasetin içinde bir isim... A.D.: Evet. Dolayısıyla burada bir sıcak ilişki, temas, ihtiyaç dergileri doğuruyor gibi geliyor. Bir yönüyle bu tespiti bilmiyorum yapabilir miyiz? Bu, kafama doğdu. Arapçadan tercümeleri saymazsak ideologluk yapan, fikriyat üreten, bu fikirlerini kavramsallaştırıp bir kitap formatında yayınlayabilecek çapta olan birileri yok. Arapçadan tercümeler bunu bir nebze yapıyor. Dışarıdan bıraktığınız zaman kitap üretecek kitle yok aslında. Hâlbuki kitap biraz daha durmuş, oturmuş, belli entelektüel birikime yaslanan bir platformdur. A.E.: Dergi bazında düşündüğümüzde de mesela Birikim in karşısına koyabileceğimiz düşünce üreten bir İslami derginin olmaması da bu durumun diğer bir dezavantajı mı? A.D.: Biraz daha tevakkuf halinde olalım gibi düşüncelerle bir takım girişimler oldu, olmadı değil. Mesela Seha Neşriyat ın, İskender Paşa camiasının çıkardığı İslam Dergisi 80 li yılların ortalarında çıkıyor farazan. Mesela İlim Sanat biraz daha durmuş oturmuş, biraz daha entelektüel, akademik arka planı olan bir yerde. Hatta Ömer Ağabeyi benim yazar olarak tanımam da orada yayınlanan İslamcılık makalesiyledir. Burada belki 15

16 > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 16 Yönelişler i söyleyebiliriz. Yönelişler Dergisi de bir ekol, kanal olarak oluşmaya başladı ama sönümlendi. Ekip dağıldı, birisi Amerika ya gitti, ötekisi gazete kurdu vs. Zaman Gazetesi o zaman kuruldu. Yedi İklim ilk dönemlerinde Yönelişler e oldukça benzeyen bir yayıncılıkla başlamıştı. Yönelişler gibi yayınlayacağı bir takım kitaplardan alıntılar yapardı. Düşünce eserleri, tasavvuf kökenli, felsefi kökenli metinler yayınlardı. Yani özellikle bu iki husus bir ışık olarak çaktı kafamda, düşünmek lazım belki. A.E.: Eyvallah. Biraz daha sizin alanınıza girelim. Yayın dünyasını baz alarak düşündüğümüzde insanların dini öğrenme ve çocuklarına öğretme yöntem ve metotlarında ne tür değişimler gözlüyorsunuz? A.D.: Ali Kemal Ağabey in 90 lardan sonra Yümni ile alakalı söylediği gibi; tek kutuplu dünyaya dönüştükten sonra ne oldu diye belki sormak lazım. Bir kere kişisel gelişim türü kitaplar çok yaygınlaştı. Çünkü karşında bir düşman yoksa kendine dönüyorsun, kendini geliştirmeye, kendi keseni arttırmaya, kendi kişisel mutluluğunu sağlamaya, daha bireysel bir dünya oluşturmaya çalışıyorsun. Bu dönemde bol miktarda kişisel gelişim kitapları çıktı. Bunların İslami, Kuranî kişisel gelişimleri de uydurulmaya başlandı. Kuran a göre kişisel gelişim kitabı yazanlar olduğu gibi, bu kişisel gelişim kitaplarını çevirirken bir takım Hıristiyanî kavramları veya New Age bir takım tabirleri, Budist bir takım kavramları biraz daha Müslümanlaştırarak çevirdiler. Doğu nun Hikayeleri ve Psikoterapi diye bir çeviri vardır. Mevlana dan, Şirazi den vs. bir takım hikâyelerle, psikoterapik bir takım tespitlerde bulunmaya çalışır. Mesela onu bizimkiler çevirdiği zaman doğrudan daha dini bir takım tabirlerle çeviriyor. Biraz daha İdris Şah ın çevirilerine benziyor. Yani daha yeni ve seküler kavramlar oluyor. Ötekisi çevirdiği zaman biraz daha Osmanlıca kavramlar kullanıyor. Dolayısıyla aslında değişen sadece ifade, biçim. Yoksa çocuk yetiştirme ve çocuğa bilgiyi aktarma biçimi, aile ilişkileri, aile ilişkileri içinde kadının ve erkeğin iki cinsiyet olarak dönüşümü vs. tamamının genel dönüşümden çok bağımsız olmadığını düşünüyorum. Yani bizim kadınlarımız da İslami feministlik yapmaya başlamış oldular. Bizim çocuklarımız da diğer çocuklardan çok farklı şeylerle uğraşıyor değiller. Babalar ve oğullar çelişkisini filanca ne kadar yaşıyorsa ben de o kadar yaşıyor oldum. Yani değişen bir şey var mıydı? Yok. Bu noktada Necip Fazıl ın bir beytine sığınmak gerektiğini düşünüyorum; Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın/gündüz geceye muhtaç; bana da sen lazımsım diyor ya üstat. Zaten öteki dediğin zaman bir baraj kuruyorsun kendine ama ötekin yoksa sınır koymuyorsun. Ötekiyle beraber zaten bir zeminde yaşıyorsun ve aynı zeminde yaşamak da bir etkileşimi getiriyor. Kötüdür, iyidir diye bir teşhisle söylemiyorum bunu ama bu etkileşim sonuçta iki tarafı da dönüştürüyor. Çünkü tekerlek giderken yolda, yol da aşınır tekerlek de

17 BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT < aşınır. Yani burada da öyle bir aşınma var. Ben İslami yayıneviyim diyen piyasadaki birçok yayınevinin aslında İslami kaç tane yayını var diye sorduğunda geleneksel olarak yayınladığı bir takım kitapları bir kenara koyarsan İslami yayınevi kimliğini ifade edecek hiçbir şeyin olmadığını görürsün. O da piyasadaki normal kişisel gelişim, popüler, best seller, kitaplar düzeyinde bir yayıncılık yapıyor. Peki, niye İslami? Sadece bir kimlik olarak Müslümanlığıyla, bir de geçmişte belki anasının babasının dedesinin o türden kitaplar yayınlamış olmaklığıyla kalmış durumda. A.E.: Diğer taraftan mesela değerler eğitimi gibi bir kavram ürettik ve her ne kadar seküler bilimin kavramlarıyla ifade etmiş olsak bile bazı İslami değerleri daha geniş kesimlere ulaşıyor hale getirdik. Bu tür çabaların da olumlu bir tarafı yok mu sizce? Din eğitimi, tamamen değer eğitimine, yani bizim hareketlerimize nasıl nüfus edeceği belli A.D.: Yok. Bu tür çabalara yönelik benim bir takım tövbelerim var. Değerler eğitimi kavramını ilk defa rahmetli Ahmet Şişman Ağabey ile beraber biz uydurduk. Ahmet Şişman Allah rahmet etsin- Eğitim Merkezi ni kurmayı düşünüyordu. Ensar Vakfı bünyesinde sadece din eğitimi ile alakalı konuları araştıracak, öğretecek, bununla alakalı yol yöntem yordam geliştirecek ve sadece bu konuya odaklanmış bir yer oluşturalım karşı çıktım. diye bir istişare toplantısına çağırmıştı. O zaman ben de şöyle bir fikir ileri sürdüm. O zaman tam 28 Şubat ın baskılı dönemi. Bizim şuanda sadece ilahiyatçıların değil ben Müslümanım diyen herkesin, özellikle sosyal bilimler alanındaki insanların bu alana dair bir takım üretimlerini tahrik etmemiz gerekiyor. Bu alanı daha fazla tanınan, bilinen, konuşulan bir alana dönüştürmemiz gerekiyor. Çünkü bu din eğitimi dediğimiz hadise ilahiyatçılara bırakılmayacak kadar bir ciddi alan haline dönüşmüş oldu. Ciddi bir kavgadır artık. Onun için biraz daha laik, seküler, biraz daha soft, herkesi de kuşatan bir isim koyalım dedim. Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Bölümünden Halil Ekşi Hoca ile istişarelerimizde religion education türü bir takım yabancı akademik dergilere baktık. Bu values education (değerler eğitimi) dergisiyle karşılaştık. Biz parantez içinde Turkey diye ekleme yaptık sadece. Dolayısıyla bizimki orada aslında -tırnak içinde söylüyorum- palyatif bir çözümdür. Geçici, pansuman tedbirdi. Var olan baskıya yönelik olarak daha fazla tolere edilebileceğimiz bir merkez açmaya çalışmış idik. Fakat bugün gelinen noktada din eğitimi yani gerek bir bilgi alanı olarak öğrenmek anlamında gerekse yaşantı olarak olmayan bir tarza dönüşmüş durumda. Onun için din kültürü, din eğitimi veya din öğretimi gibi bir takım ders isimlerinin kaldırılmasına hep 17

18 > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 18 eğitim anlamında bu kavramla yetiniliyor. Din eğitimi, tamamen değer eğitimine, yani bizim hareketlerimize nasıl nüfus edeceği belli olmayan bir tarza dönüşmüş durumda. Onun için din kültürü, din eğitimi veya din öğretimi gibi bir takım ders isimlerinin kaldırılmasına hep karşı çıktım. Eğer zorunlu ders olarak konulacaksa adının Din Eğitimi ve Öğretimi olması lazım. Şu anda mesela yeni yasayla beraber Din Eğitimi Öğretimi anlamında konan üç tane seçimlik ders var; Kuranı Kerim, Hz. Muhammed in hayatı ve temel dini bilgiler. Üç dersin de içeriğine baktığınız zaman temizlik, düzen, nizam, sorumluluk gibi çok soft kavramlar şeklinde içerikleri. Dini hiçbir kavram yok, terminoloji sıfırlanmış durumda yani. Biz eskiden kavramlarımıza sahip çıkalım, Kurani kavramları bozmayalım derken geldiğimiz nokta bu. Hatta komik şeyler yaşanıyordu mesela gösteriye gitmişiz, kahrolsun tağut diye bağırıyoruz. Adamın biri, aramızdaki polis amca ya bu tağut kim, niye bu adam kahrolsun diyoruz diye soruyordu. Ama tağut kavramı bizim için önemli bir kavramdı. Bugün tağut kelimesini kullanmıyorlar mesela. Terminolojik karşılığı var mıdır, mutlaka böyle kalmalı mıdır diye tartışabiliriz o ayrı bir konu. Kısacası değerler eğitimi alanı daha diğerini kuşatan, bir Yahudi nin, Hıristiyan ın, Müslüman ın, kısacası herkesin ortaklaşabildiği bir kavram. İçi farklı doldurulabilmekle beraber, ortak olabilen temel bir kavram. Ama din eğitimi, öğretimi dendiğinde din öğretilir. Sen diyelim ki Hıristiyan sındır Hıristiyanlık dinini öğretirsin, ötekisi Yahudi dir Yahudiliği öğretir. Çünkü öğretmek deyince hem bir bilgi alanından, ilim alanından yani Yahudi şeriatından, İslam şeriatından bahsediyoruz demektir. Hem de bir eğitim alanından, yani mesela namaz kılmayı hayatının vazgeçilmezi olarak koymaklıktan bahsediyoruz demektir. A.E.: Ali Kemal Hocam tekrar tercüme yayıncılık meselesine dönmek istiyorum. Özellikle 80 li yıllarda İslam dünyasının farklı bölgelerinden tercüme eserler, Türkiye de İslamcılığı nasıl etkiledi? A.K.T.: Yayıncılığı ülkemizin tarihi yapısı içinde bir düzene oturtursak şöyle bir değerlendirme yapmak mümkün olabilir; Cumhuriyetten itibaren insanların en yakın hissettikleri şey, imanlarına yönelik saldırıydı veyahut da kendi imanlarına ilişkin duydukları endişeydi. Dolayısıyla ilk yayıncılık faaliyetleri bir anlamda sadece imanı kurtarmaya yönelik söylemlerin oluşturduğu metinlerden oluştu. Bu anlamda aslında yayın tarihimizin en büyük yayıncısı olarak Said-i Nursi yi saysak çok yanlış bir şey söylemiş olmayız. Kurumsal anlamda belki bir yayınevi kurmadı ama o bir yayın faaliyeti yaptı. İnsanların imanlarını kurtaracak, özgüvenlerini kazandıracak, imanlarına ilişkin boşluğu doldurabilecek şeyler söyledi. Bunlar Anadolu da pek çok insan tarafından el yazmalarıyla çoğaltıldı. Bir yayınevinin, bir derginin o dönemde yapması gereken fonksiyonları

19 BABIALİ YAYINCILIĞI VE İSLAMİ NEŞRİYAT < yaptı. Yani ta 1960 a kadar birinci derecede ihtiyaç duyulan şey buydu ve bizim ilk dönem yayın faaliyetlerimiz de bunlardan oluştu. O nedenle artık kurumsal normal kitaplar yayınlanmaya başlandığında en popüler kitaplar; Karanlık Gecelerin Nurlu Sabahı gibi kitaplardı. Benzeri birkaç kitap o dönemin en çok satılan, ihtiyaç duyulan, yaygınlaşan kitaplarıydı. Namaz Hocaları, dua kitapları biraz da böyle bir ihtiyacı karşıladı. Bu süreçten sonra, yani 70 li yıllardan sonra dünya çok yoğun bir ideolojik çatışma ortamına girdi. Özellikle Marksist hareketlerin bölgedeki etkinliği ister istemez A.E.: Oraya geçmeden önce şunu sorabilir miyim; Tarık Zafer Tunaya 60 lı yıllara kadarki İslami düşüncenin aslında Meşrutiyet düşüncesinin bir adım ötesine gidemediğini, kısır kaldığını söyler. Düşünsel, kültürel, siyasal anlamda gelişme gösteremedi İslami düşünce der, Tunaya. Siz bu durumu, Müslümanların imani konulara yoğunlaşmasına mı bağlıyorsunuz? Batı nın gelişmişliği, içinde bulunduğumuz şartlar, yoksulluğumuz, fikri kültürümüzü besleyen damarların kesilmiş olması birden bire bizi, II. Meşrutiyet A.K.T.: Ömer Bey in ihtisas alanına giren bir konu bu ama ben şöyle söyleyebilirim: Bir arkadaşım 1912 ve I. Dünya Savaşı yılları üzerine yaptığı doktora çalışmasında, o dönemin çok yoğun fikri hareketler ihtiva haline getirdi. ettiğini, yüzlerle ifade edilebilecek dergi çıktığını, çok ciddi bir fikri hareketliliğin olduğunu, Osmanlı nın, İslam âleminin nasıl kurtulabileceğine dair çok yoğun tartışmaların olduğunu söylüyor. Fakat Cumhuriyet le, harf devrimi ile beraber artık bütün bu tartışmaların dışında, bir anlamda değerlerinden soyutlanmış, kökleriyle bağları kopartılmış bir toplum ortaya çıktı. Batı nın gelişmişliği, içinde bulunduğumuz şartlar, yoksulluğumuz, fikri kültürümüzü besleyen damarların kesilmiş olması birden bire bizi, II. Meşrutiyet döneminin yoğun fikri tartışmalarının dışında bir köylü toplumu haline getirdi. Fikriyatı olmayan, kaynaklara ulaşımı engellenmiş, başında kendisine doğru şeyleri anlatacak hocalarının, öğretmenlerinin, fikir adamlarının olmadığı bir çorak dönemdir o dönem. Dolayısıyla insanlar kendilerine biçilen yeni gömleği giymek istemediler. Eski gömlekleri zaten gardıroptan kaldırılmıştı. Bundan dolayı sadece kapatabildikleri yerleri kapatabilecek bir refleks göstererek böyle şeylere ihtiyaç duydular. Dolayısıyla bizim 70 li yıllarda yoğunlaşan fikri, ideolojik çatışma sürecine kadarki yayıncılığımızın özeti imanı kurtarmaya yönelik bir yayın faaliyetidir. Bütün hedefler, üretilmiş ürünler, insanların gayretleri sadece kendilerini korumak, onlara biçilen rollere razı olmamak üzere. Onlara gösterilen yolda gitmeyip döneminin yoğun fikri tartışmalarının dışında bir köylü toplumu 19

20 > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 20 kendi sırat-ı mustakimleri üzerine kalmak için neye ihtiyaçları varsa, ilk dönem yayıncılığının kurumsal ürünleri bunlardır. A.E.: 70 lerden sonra temel dinamik tercümeler mi? A.K.T.: 70 lerden sonra ideolojik kavgalar başladı. Kurumsal anlamda alt yapımız yoktu. 50 li yıllara kadar İmam Hatip okulları, İlahiyatlar yoktu. Yani bir fetret dönemiydi o dönem. Ne düşünür üretebildi, ne bu içinde bulundukları fikri çatışmalar konusunda onlara materyal sağlayabilecek insanlara sahipti. Müslümanların içinde bulundukları durumu yorumlayabilecek, neler olup bittiğine dair onlara yeterli bilgiyi verebilecek çok fazla yerli düşünür yoktu veyahut da çok azdı. Bu dönem tercüme hareketleri devreye girdi. Çatışma ortamında ihtiyaç duyulan konularda malzeme olabilecek fikriyatları devşirebildikleri bir alandı tercüme hareketleri. Bu bir ihtiyaçtan doğdu; çünkü gerek Hint kıtasında gerek Arap âleminde bizdeki kadar bir kopukluk olmadı. Yani orada da her ne kadar sömürge dönemleri yaşanmış olsa da harf devrimi gibi büyük bir dönüşüm olmadığı için bu açıdan bizden biraz daha ileri noktadaydılar ve orada üretilen şeyler yoğun bir şekilde tercüme edildi. Bu faaliyet yaklaşık olarak 80 lerin sonuna kadar iş gördü. Tercüme edilerek dünyamıza girmiş olan Mevdudi, Seyyid Kutub, Muhammed Kutub, Malik bin Nebi nin ithal edilen ürünleri, fikir dünyamızı zenginleştiren ve tam da o gün çok ihtiyaç duyduğumuz bizde üretilmeyen ürünlerdi. Bundan dolayı bir karşılık gördü. Türkiye deki fikri hareketin sağlam temellere oturmasında çok büyük katkıları oldu ama şimdi artık farklı bir kulvara dönüştü o iş. A.E.: Yerelliğine, yerel düşüncenin üretilmesine zarar verdi mi sizce? Son dönem İslamcılık tartışmalarında Said-i Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Necip Fazıl Kısakürek vs. çizgisinin yerel olduğu, 80 lerden itibaren dışarıdan tercümeyle gelen Seyyid Kutub gibi isimlerin düşüncelerinin İslamcılığın yapay, yüzeysel tarafını oluşturduğu yönünde bir eleştiri var. Dışarıdan tercümeler yoluyla gelen fikirlerin yerel düşüncenin üretilmesine ket vurduğu söylendi. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? A.K.T.: Ben bu düşüncelere katılan birisi değilim. Bir Müslüman için yerelle yabancı arasındaki fark ulusal merkezli düşünceyle ancak ifade edilecek bir şeydir. Nüanslar olabilir ama bir Müslüman için bir fikrin yerelliği veya yerel olmayanı gibi kesin ayrımla birbirinden ayrılabilecek bir özellik taşımaması gerektiğini düşünüyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun bir Müslüman ın ürettiği her şey benim için yerel bir şeydir. Bu topraklarda üretilmesiyle, Hindistan da üretilmesi, İspanya da üretilmesi arasında bir fark yoktur. Böyle bir tasnif ancak yerel merkezli bir fikri harekete sahip insanlar için anlamlı olabilir. Küçük nüanslar olabilir. Bu toplumun ihtiyaçları neyse belki onlara öncelik vermek anlamında, buranın diliyle anlatmak anlamında, akıllarının alabildiği bir yapıda

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...5 GİRİŞ...9 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...38 3 2. BÖLÜM ÖNCÜLER Necip Fazıl Kısakürek ve

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! Şehir ve Medeniyet İÇGÜDÜSEL DEĞİL, BİLİNÇLİ TERCİH: ŞEHİR Şehir dediğimiz vakıayı, olguyu dışarıdan bir bakışla müşahede edelim Şehir denildiğinde herkes kendine göre bir

Detaylı

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! On5yirmi5.com Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! Üniversitelerin açılmasıyla birlikte geçen hafta İstanbul Polisi, Beyazıt ve Beşiktaş'ta bir dizi korsan fotokopi baskını gerçekleştirildi.

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ TÜRK-İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ 25-27 Mayıs 2012 Nova, İbis Hotel - İstanbul Oturumlar Panel

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi Murat Çokgezen Prof. Dr. Marmara Üniversitesi 183 SORULAR 1. Ne zaman, nasıl, hangi olayların, okumaların, faktörlerin veya kişilerin tesiriyle ve nasıl bir süreçle liberal oldunuz? 2. Liberalleşmeniz

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ 1. Adı Soyadı : İsmail Kıllıoğlu İletişim Bilgileri Adres : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) 521 81 00 Mail : ikillioglu@fsm.edu.tr 2. Doğum -

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Cenaze namazıyla yapılan cenaze törenine bir kere daha canım sıkıldı da diyemeyeceğim Devrimcilerin bu türlü davranışlarına alıştık

Detaylı

Bölge Uzmanı Nihai Form

Bölge Uzmanı Nihai Form Bölge Uzmanı Nihai Form KİŞİSEL BİLGİLER Ad: Abdulkadir Soyad: AKSÖZ TC Kimlik No: 48079752710 Uyruk: T.C. Cinsiyet : Erkek Doğum Yeri: İstanbul/Kadıköy Doğum Tarihi: 25/09/1995 Telefon: 05549916572 Eposta

Detaylı

Türkiye birden fazla yerli araç üretecek kabiliyette

Türkiye birden fazla yerli araç üretecek kabiliyette Türkiye birden fazla yerli araç üretecek kabiliyette Ocak 18, 2012-12:42:00 Otomobil sektörünün Türkiye'deki durumuyla ilgili önceden çok kapsamlı açıklamalar yaptıklarını ve bu dönemde hükümet programında

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor.

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor. Babalarını Yola Getiren Kızlar! Prof. Dr. Hasan Şimşek İstanbul Kültür Üniversitesi (www.hasansimsek.net) 28 Aralık 2014 Yakın geçmişte Cübbeli Ahmet Hoca hakkında bir yazı yazdım. Özellikle dindar geçinen

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH 427 7 3+0 3 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli Dersin

Detaylı

Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti

Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu Toplantısı TOBB Plaza da

Detaylı

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA (1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA Birinci Ehlibeyt (a.s) Kültür ve Sanat Festivaline Davet Kısa Filmler ve İngilizce Kitap Yazımı bölümlerinde Büyük Peygamber (s.a.a) konulu ve büyük hediyeli

Detaylı

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri) ARAŞTIRMA ALANLARI 1 Kur an İlimleri ve Tefsir Kur an ilimleri, Kur an tarihi, tefsir gibi Kur an araştırmalarının farklı alanlarına dair araştırmaları kapsar. 1. Kur an tarihi 2. Kıraat 3. Memlükler ve

Detaylı

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor Türkiye deki üniversite imkanlarının zorluğu ve kontenjan sıkıntısı öğrencileri değişik arayışlara itiyor. Her yıl 50 binin üzerinde

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Y jenerasyonunun internet bağımlılığı İK yöneticilerini endişelendiriyor. Duygusal ve sosyal becerilere sahip genç profesyonel bulmak zorlaştı. İnsan

Detaylı

PÜF NOKTALARI: SINIF İÇİNDE ÖĞRENCİLERİN KATILIM HAKKININ GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAMAK

PÜF NOKTALARI: SINIF İÇİNDE ÖĞRENCİLERİN KATILIM HAKKININ GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAMAK PÜF NOKTALARI: SINIF İÇİNDE ÖĞRENCİLERİN KATILIM HAKKININ GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAMAK İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi Görüşlerini ifade etmek ve kendisiyle ilgili kararlara etki edebilmek

Detaylı

YASIYOR. MUYUZ. SASIYOR.. MUYUZ? Bismillahirrahmanirrahim MUHİDDİN YENİGÜN. (e-posta: muhiddin@yenigun.name.tr) yayınevi sertifika no: 14452

YASIYOR. MUYUZ. SASIYOR.. MUYUZ? Bismillahirrahmanirrahim MUHİDDİN YENİGÜN. (e-posta: muhiddin@yenigun.name.tr) yayınevi sertifika no: 14452 YASIYOR. MUYUZ yayınevi sertifika no: 14452 Yayın no: 11 YAŞIYOR MUYUZ ŞAŞIYOR MUYUZ? Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İSBN: 978 975 261 200 6 1. Baskı: Eylül,

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI Portal Adres 2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI : www.salom.com.tr İçeriği : Gündem Tarih : 31.10.2018 : http://www.salom.com.tr//haber-108505-2_israil_ve_yahudilik_konferansi_bandirmada_gerceklesti.html

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

8. Kamu Yönetimi Sempozyumu

8. Kamu Yönetimi Sempozyumu 8. Kamu Yönetimi Sempozyumu Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Türkiye Belediyeler Birliği nin işbirliği ile Yönet imi Sempoz yumu Antakya Ottoman Palace ta çok sayıda davetlinin katılımı

Detaylı

MehMet Kaan Çalen, 07.04.1981 tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı. 2004 yılında Trakya

MehMet Kaan Çalen, 07.04.1981 tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı. 2004 yılında Trakya ÖTÜKEN MehMet Kaan Çalen, 07.04.1981 tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı. 2004 yılında Trakya Üniversitesi, Tarih Bölümü nden mezun oldu. 2008 yılında

Detaylı

NECİP FAZIL KISAKÜREK

NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK kimdir? Necip fazıl kısakürekin ailesi ve çocukluk yılları. 1934e kadar yaşamı 1934-1943 yılları hayatı Büyük doğu cemiyeti 1960tan sonra yaşamı Siyasi fikirleri

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN Muğla Gazeteciler Cemiyeti 12. Seçimli Genel Kurulu Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezinde gerçekleşti. 23 yıldır cemiyet başkanlığını yürüten duayen gazeteci

Detaylı

KADIN ESERLERİ KÜTÜPHANESİ VE BİLGİ MERKEZİ VAKFI

KADIN ESERLERİ KÜTÜPHANESİ VE BİLGİ MERKEZİ VAKFI Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Yayınları : 40 Kadınların Belleği Dizisi No : 8 Yayına Hazırlayan A. Oğuz İcimsoy PROJE DESTEĞİ FİNLANDİYA BÜYÜKELÇİLİĞİ Baskı ve Cilt: Hanlar Matbaası

Detaylı

SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN?

SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN? SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN? Ya pı Kre di Ya yın la rı - 4878 Sa nat - 235 Sen Surat Okumayı Bilir misin? / Selçuk Demirel Editör: İshak Reyna Kitap tasarımı: Selçuk Demirel Grafik uygulama: Süreyya

Detaylı

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983 - Turgut Sunalp'e seçim kaybettiren medya kazası - Gaffur'a Vakit zulmü Ve - İki ayrı "KANATLI" kaza RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı * * * Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Tarih geçmiş hakkında eleştirel olarak fikir üreten bir alandır. Tarih; geçmişteki insanların yaşamlarını, duygularını, savaşlarını, yönetim

Detaylı

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır KSS Söyleşileri Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Çevre Projeleri Koordinatörü Ferda Ulutaş ile Vakfın faaliyetleri, kurumsal sosyal sorumluluk

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ Oya Baydar, Mine Söğüt, Özcan Yüksek, Ercan Kesal, Arif Keskiner ve Melih Güneş konuklarla sohbet etti 86. İzmir Enternasyonal Fuarı nda bu yıl ilk

Detaylı

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGIN SETA Abdullah YEGİN İstanbul

Detaylı

Bölge Uzmanı Nihai Form

Bölge Uzmanı Nihai Form Bölge Uzmanı Nihai Form KİŞİSEL BİLGİLER Ad: Muhammed Enes Soyad: Akgün TC Kimlik No: 30701106244 Uyruk: Türk Cinsiyet: Erkek Doğum Yeri: Esenler Doğum Tarihi: 9/1/1997 Telefon: 5387780248 Eposta Adresi:

Detaylı

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) 12. Hafta Ders Notları - 03/05/2017 Arş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

EĞLENCEM MEDYA. Prof. Dr. E. Nezih ORHON. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi

EĞLENCEM MEDYA. Prof. Dr. E. Nezih ORHON. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi EĞLENCEM MEDYA Prof. Dr. E. Nezih ORHON Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Merhaba, Öğrencilerimiz ile birlikte hayata geçireceğimiz çalışmalarda deneyim paylaşımı için aşağıdaki şu üç boyutu

Detaylı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal

Detaylı

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum. Türkiye deki en büyük emek israflarından birisi İngilizce öğreniminde gerçekleşiyor. Çevremde çok insan biliyorum, yıllarca İngilizce öğrenmek için vakit harcamış, ama hep yanlış yerlerde harcamış. Bu

Detaylı

S. 115 ARTI YÖN. Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel. Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum

S. 115 ARTI YÖN. Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel. Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum ARTI YÖN ARTI YÖN Kemal Koçak: Üniversite yaşamı beklediğimden daha güzel Sıdıka Pınar Temiz: Burada kendimi güvende hissediyorum Hadan Türkal: Hayat adına kimse vazgeçmemeli S. 115 BAŞARI ENGEL TANIMAZ!

Detaylı

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ 9.11.2017 Sayın Bakanım, STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 1 İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Kıymetli Basın Mensupları, Global

Detaylı

DBY Ajans. This book has been supported by the Office of Scientific Research Projects of Istanbul Medeniyet University Istanbul, Turkey - March 2014.

DBY Ajans. This book has been supported by the Office of Scientific Research Projects of Istanbul Medeniyet University Istanbul, Turkey - March 2014. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimince desteklenmiştir. Proje Numarası: 458 Kitabın Adı: Büyük Doğu Kapaklarında Portreler, Toplum ve Gençlik Yazarlar: Ahmet

Detaylı

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım. ABUZER KARA 1.Kendinizi tanıtırımsınız. Ben Abuzer Kara 1961 Samsat doğumluyum.ilk ve orta öğrenimimi Samsat ta bitirdim.19 82 yılında evlendim.1983-1984 Yılları arasında askerlik görevimi ifa ettim.1987

Detaylı

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014 Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye ile Kürdistan arasındaki ekonomik ilişkiler son yılların en önemli rakamlarına ulaşmış bulunuyor. Bugünlerde petrol anlaşmaları ön plana

Detaylı

Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak

Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak Sami Altınkaya nın Bloomberg TV de canlı olarak yayınlanan çıkış yolu programına katılan KMTSO Başkanı Kemal Karaküçük: 2023 te Kahramanmaraş ın 5 milyar dolar

Detaylı

Biz yeni anayasa diyoruz

Biz yeni anayasa diyoruz Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI Tıbb-ı Nebevi İslam coğrafyasında gelişen tıp tarihi üzerine çalışan bilim adamlarının bir kısmı İslam Tıbbı adını verdikleri., ayetler ve hadisler ışığında oluşan bir yapı olarak

Detaylı

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI ALANLAR ve ÖNCELİKLER AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI 1- Kur an İlimleri ve Tefsir Kur an ilimleri, Kur an tarihi, tefsir gibi Kur an araştırmalarının farklı na dair araştırmaları 1. Kur an tarihi 2. Kıraat

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI Yrd. Doç. Dr. Turgay CİN* 3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI Ortodoks Hıristiyanlık hukukunda vakıf var mı, yok mu, bir sorgulayın. Birinci sorum bu Hıristiyan

Detaylı

KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI

KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI Portal Adres KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI : www.anayurtgazetesi.com İçeriği : Gündem Tarih : 24.03.2014 : http://www.anayurtgazetesi.com.tr/default.asp?page=haber&id=489297 KLÜ DEN SAGLIK

Detaylı

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?

Detaylı

SRA Versiyon Şubat 2001

SRA Versiyon Şubat 2001 SRA Versiyon Şubat 2001 Anti-psikotik İlaç Kullanımı ile ilgili Araştırma H.A. Wolters H. Knegtering D. Wiersma R.J. van den Bosch Academisch Ziekenhuis Groningen Kişi ile ilgili özel veriler Tarih:...

Detaylı

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz?

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz? On5yirmi5.com İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz? İmam Hatip Liseleri Son günlerin en gözde hedefi Katsayı, Danıştay, ÖSS ve başörtüsüyle oluşan okun saplandığı tam 12 noktası. Kimilerinin ötekileri Yayın Tarihi

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 2012-2013 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ 1 Değerli Velimiz, İnsan yetiştirmek başka hiç bir canlıyı yetiştirmeye benzemez.

Detaylı

KURAN IN ANLAMI İLE BULUŞMAK ARAŞTIRMASI

KURAN IN ANLAMI İLE BULUŞMAK ARAŞTIRMASI KURAN IN ANLAMI İLE BULUŞMAK ARAŞTIRMASI Kasım 2007 İÇİNDEKİLER Metodoloji I. Araştırmanın Metodoloji ve Örneklemin Yapısı II. Örneklemin Mezhep Bağlılığı ile İlgili Yapısı III. Dindarlık Algısı IV. Din

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI!

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI! İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI! Türkiye nin gündemine damgasına vuran önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu - Aman ormancı, yaman ormancı Bıraktın bizde derin bir acı - Dua ile bisiklet gider mi?... - Özbek Paşa'dan AKP falı... Ve - Bush'tan "beni kimse sevmiyor" sendromu RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender

Detaylı

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE Standart Eurobarometer 76 AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE Bu araştırma Avrupa Komisyonu Basın ve İletişim Genel Müdürlüğü tarafından talep ve koordine edilmiştir. Bu rapor

Detaylı

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008 SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN 2008 YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008 "Değerli Konuklar, Değerli Misafirler, Cumhurbaşkanlığı

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

2 NİSAN OTİZM FARKINDALIK GÜNÜ Farklı olduğumu biliyorum ama yetersiz değilim.

2 NİSAN OTİZM FARKINDALIK GÜNÜ Farklı olduğumu biliyorum ama yetersiz değilim. 2 NİSAN OTİZM FARKINDALIK GÜNÜ Farklı olduğumu biliyorum ama yetersiz değilim. Bültenin Hazırlanmasında Emeği Geçenler: Deniz BÜLBÜL Şekibe ÖZÇELİK Gökhan POLATEL Başak EKİN KOTİL Değerli Okurlar; Yeni

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 GİRİŞ SOSYOLOJİ VE DİN SOSYOLOJİSİ Din Sosyolojisinin Konusu...11 Zeki Arslantürk Sosyolojik Din Tanımları...37 Kemaleddin Taş Din ve Toplum İlişkileri...43 Dini Tecrübenin İfade

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI AZİZ BABUŞCU 4 te AK AK PARTİ İL BAŞKANI 10 da YIL: 2012 SAYI : 169 24-31 ARALIK 2012-7 OCAK 2013 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 2

Detaylı

Batı Toplumuna İlk Kez Rakip Çıkardık

Batı Toplumuna İlk Kez Rakip Çıkardık Batı Toplumuna İlk Kez Rakip Çıkardık İslam Coğrafyasının en batısı ile en doğusunu bir araya getiren Asya- Afrika- Balkan- Ortadoğu Üniversiteler Konseyi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde resmen kuruldu.

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

Yaprak Özer İndeks İçerik İletişim Danışmanlık CEO. Öncelikleriniz iletişim stratejinizi de değiştirir

Yaprak Özer İndeks İçerik İletişim Danışmanlık CEO. Öncelikleriniz iletişim stratejinizi de değiştirir Yaprak Özer İndeks İçerik İletişim Danışmanlık CEO Öncelikleriniz iletişim stratejinizi de değiştirir Küresel finans sektörü, barındırdığı risklerden dolayı geçtiğimiz yıl birçok şirket için belirsizliklerle

Detaylı

11.12.2015 Cuma İzmir Basın Gündemi. Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler

11.12.2015 Cuma İzmir Basın Gündemi. Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler 11.12.2015 Cuma İzmir Basın Gündemi Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Akademik Düşünce Konferansları

Detaylı

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü. Alişan HAYIRLI Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü. Şimdi Müslümanlar ikiye bölünecek... 1-Bu baskını tasvip edenler,

Detaylı

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Dünyada yaşanan ekonomik kriz liderlik stillerinde de değişikliğe yol açtı. Hay Group'un liderlik stilleri üzerine yaptığı araştırmaya göre, özellikle

Detaylı

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 238. HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 238. HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 238 HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen: Nurullah Bilekli Kapak Tasarımı: Cemile Kocaer

Detaylı

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Giriş Ana hatlarıyla İslam dini programı, temel sayılan programlardan sonra daha ileri düzeylere yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu programı takip edecek ders

Detaylı