ÜNİTE TIBBİ SOSYAL HİZMET İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÜNİTE TIBBİ SOSYAL HİZMET İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi"

Transkript

1 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Giriş Tarihsel Süreç Sağlık Bakım Sisteminde Sosyal Hizmet Yasal Dayanaklarıyla Hastanelerde Sosyal Hizmet Uzmanları Çevresi İçinde Birey Biyopsikososyal Yaklaşım Disiplinlerarası Ekip Çalışması TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra sağlık bakımı alanında sosyal hizmet mesleğinin; tarihçesini ve temel işlevlerini öğrenebilecek, yasal dayanakları hakkında bilgi edinebilecek, kuramsal temelleri hakkında fikir edinebilecek, çevresi içinde birey ve biyopsikososyal yaklaşımları görebilecek, disiplinlerarası ekip çalışmasını öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 1

2 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi GİRİŞ Sağlık alanı, sosyal hizmet mesleğinin en saygın uygulama alanlarından birisidir. Mesleğin ortaya çıktığı yirminci yüzyılın başından itibaren sağlık bakım ortamlarında sosyal hizmet uygulamalarına ilişkin mesleki uzmanlaşma da başlamıştır. Sosyal hizmet uzmanları, hastanelerde hastalıkların psikososyal ve ekonomik boyutlarıyla ilgili son derece önemli roller ve sorumluluklar üstlenmeyi sürdürmüşlerdir. Günümüzde hastalıkların psikolojik, sosyal ve ekonomik belirleyicileri çeşitlenmektedir. Ortalama yaşam beklentisi yükselmekte ve bununla ilişkili olarak akut hastalıklar yerine kronik hastalıkların yaygınlığı artış göstermektedir. Diğer taraftan hasta hakları da gelişmekte ve sağlık bakım hizmetleri hasta merkezli ve evde bakım hizmeti yönelimli olarak yeniden kurumsallaşmaktadır. Ayrıca tedavide ekip çalışması günümüzde daha çok önem kazanmaktadır. Bu nedenlerle sosyal hizmet mesleğine sağlık bakım sistemi içinde duyulan gereksinim, her geçen gün daha çok artmaktadır. Bu bölümde, sosyal hizmet disiplininin ve mesleğinin sağlık bakım alanındaki yerini, temel işlevlerine ve sosyal hizmet uzmanlarının sağlık bakım kuruluşlarındaki rollerini yasal dayanaklarıyla ve genel bir çerçeve içinde öğreneceksiniz. Tarihsel Süreç Gelişmiş ülkelerde sosyal hizmet uzmanlarının hastanelerde tedavi ekibinin bir üyesi olarak çalışmaya başlaması Yirminci yüzyılın başlarına rastlar. Gelişmiş ülkelerde sosyal hizmet uzmanlarının, hastanelerde tedavi ekibinin bir üyesi olarak çalışmaya başlaması yirminci yüzyılın başlarına rastlar lerin başında sağlık hizmetlerinde bir paradigma değişimi de yaşanmıştır. Bu dönemin öncesinde sağlık hizmeti, toplumun refah düzeyi yüksek olan üyeleri tarafından daha çok yararlanılan özel bir hizmet niteliği taşımıştır. Alt sosyoekonomik düzeydeki gruplar ise sağlık hizmetinden daha az sıklıkta yararlanabilirlerdi. Hekim ve hemşire sayısı da toplumun genel nüfusuna oranla oldukça sınırlı sayıda idi. Buna paralel olarak sağlık hizmeti, genelde hekimin hastanın evine gitmesi yoluyla verilirdi. Sanayi devrimi sonrası kırdan kente yönelen göçlerle kentler oluşmaya ve hızla büyümeye başladı. Bu gelişme, kalabalık kitlelerin bir arada yaşadığı kentlerde hastanelerin kurulması sonucunu doğurmuştur. Kuşkusuz, bu demografik yapı değişimine paralel olarak tıp alanında önemli buluşlar ve ilerlemeler de kaydedilmiş, geçmişte çok sayıda insanın ölümüne neden olan hastalıklar artık tedavi edilebilir hâle gelmiştir. Örneğin, antibiyotik in bulunması sayesinde enfeksiyon hastalıkları yüzünden ölümlerin oranında önemli düşüşler sağlanmıştır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

3 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Sağlık hizmetinin ev ziyaretleri yoluyla yapılması yerine hastanelere kayması hekimin görüş alanının daralması olarak adlandırılır. Hastanın evine giderek tedavi hizmeti sağlayan hekim modelinin yerini kentlerde kurulan hastanelerin alması, beraberinde bazı sorunları getirmiştir. Hekimler; önceden hastalarının kişisel ve aile özelliklerini, hastalık hikâyelerini, beslenme alışkanlıklarını ve yaşam koşullarını bilirlerdi. Tıbbi tedavinin merkezi hastaneler olduğunda ise hekim, tanımadığı ve kişisel nitelikleri hakkında bilgi sahibi olamadığı çok sayıda hastaya tedavi hizmeti sunmak zorunda kalmıştır. Bu yapısal değişimle birlikte hekimler, hastanın kişisel özelliklerinin ve sosyal koşullarının hem hastalığın oluşumuna ve hem de tedaviye etkide bulunan önemli faktörler olduğunu fark etmişlerdir. Etkin bir tedavi hizmeti için hastanın kişisel ve sosyal yönleriyle ilgili bilgi sahibi olunması gerektiği düşünülmüştür. Örneğin; bazı fakültelerde okuyan tıp öğrencileri, eğitimleri kapsamında hastaların evlerine ziyaretler yapmış ve yaşam koşulları hakkında bilgi edinmişlerdir. Hekimin görüş alanının daralması olarak tanımlanan bu süreçte, sosyal hizmet mesleği devreye girmiş ve hastane merkezli sağlık hizmetinde oluşan boşluğu doldurmuştur. Sosyal hizmet uzmanlarının hastanelerde tıbbi sosyal hizmet uzmanı olarak çalışmasının temel nedeni hasta ve hekim arasındaki bağlantıyı güçlendirme gereksinimidir. Şu hâlde, sosyal hizmet uzmanlarının hastanelerde tıbbi sosyal hizmet uzmanı olarak çalışmasının temel motivasyonu hasta ve hekim arasındaki bağlantıyı güçlendirme gereksinimi olmuştur. Bununla ilişkili olarak yaşanan bazı gelişmeler de tıbbi sosyal hizmetin gelişiminde rol oynamıştır lerin başında tüberküloz, frengi gibi hastalıkların ölüm oranı çok yüksekti. Tüberküloz, fabrikalardaki kötü çalışma koşulları nedeniyle oluşmaktaydı. Frengi de uygunsuz cinsel ilişki ve hijyenik olmayan koşullar nedeniyle ortaya çıkmaktaydı. Özellikle yeni sanayi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

4 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi kentlerinde ikisi de çok yaygın hastalıklar arasındaydı. Tüberküloz ve frengi uzun süre hastanede yatarak tedavi ve sonrasında hastanın ailesinden ayrı yaşamasını gerektiriyordu. Bu hastalıklar, sosyal koşulların hastalıkların oluşmasında ve tedavisinde etkili olduğunu göstermiş ve hastanelerde hekim ve hemşire dışında çalışan bir profesyoneli gerekli kılmıştır. Hastanelerde hekim ve hemşirelerle birlikte çalışmaya başlayan ilk sosyal hizmet uzmanları, başlangıçta hastaların hastalıkla ilgili sosyal sorunlarını belirleme rolü üstlenmişlerdir. Sosyal hizmet uzmanlarının hastanelerdeki mesleki etkinlikleri arttıkça rolleri de çeşitlenmiştir. Hastanelerde çalışan ilk sosyal hizmet uzmanlarının görevlerini şu şekilde sıralayabiliriz: Hastanelerde çalışan hekimlerin, hastalarını doğrudan gözleme ve ev/iş koşullarını değerlendirme olanağını kaybetmiş olmaları nedeniyle tıbbi tedavinin önündeki tıbbi olmayan engellerin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması da mümkün olamamıştır. Hasta ve ailesinin tedaviye uyum sağlaması için hastalığın etkileri, hastane bakımı konularında bilgilendirilmesi Hastaların hastalıkla bağlantılı olan psikolojik ve sosyal koşullarının belirlenmesi Hekimin tedavi planına uymasında hastalara yardımcı olma Hastane ile toplum ve çeşitli kurumlar arasında bağlantı kurma Yukarıda sıraladığımız görevleri üstelenen sosyal hizmet uzmanları, tıbbi tedavinin önündeki engelleri ortadan kaldırmak için hastaların hastane çevresi ile sosyal çevresi arasında oluşan boşluğu köprü işlevi görerek doldurmuşlardır. Aynı zamanda hastaların sağlık durumuna etki eden sosyal, çevresel ve duygusal sorunları ortadan kaldırma yönünde müdahaleler yapmışlardır. Sosyal hizmet uzmanlarının hastaların tedavi sürecine gözle görülür katkılar sağlayan bilimsel müdahaleleri, başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere Batı da sosyal hizmet okullarının hızla artması sonucunu doğurmuştur. Günümüzde ABD'de hastanelerde çalışan tıbbi sosyal hizmet uzmanlarının sayısı yaklaşık 150 bin civarındadır.türkiye'de ise Sağlık Bakanlığı ile üniversitelerin hastanelerinde çalışan sosyal hizmet uzmanı sayısı 600 kişiden biraz fazladır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

5 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Sosyal hizmet sağlık alanında yüz yılı aşkın süredir etkindir. Sosyal hizmet uzmanının hasta hakkında elde ettiği psikolojik ve sosyal veriler, hekimin hastasını iyileştirme potansiyelini artırır. Türkiye de ise sosyal hizme;t ilk lisans mezunlarını, gelişmiş ülkelerden yarım yüzyıl sonra 1965 te vermiştir ve 1966 yılından itibaren sosyal hizmet uzmanları başta çocuk, genç, özürlü ve yaşlı refahı hizmetleri olmak üzere hastanelerde de istihdam edilmeye başlanmıştır. Hastanelerde çalışan ilk sosyal hizmet uzmanlarının mesleki sorumlulukları, başlangıçta Batılı meslektaşları gibi yoksul bireylerin ve ailelerinin sağlık sorunlarıyla ilgilenmek ve sosyal koşulların hastalıklarla ilişkisi (tüberküloz gibi) üzerinde çalışmak olmuştur. Bunların yanı sıra tedavi hizmetlerinden yararlanan kişilerin sosyal güvenlik koşulları, barınma gereksinimleri ve hasta ebeveynlerin çocuklarının bakımı konularında müdahale ve yönlendirmeler yapılmıştır. Sağlığa ve hastalığa atfedilen değer arttıkça ve sağlığın anlamı genişledikçe sosyal hizmet uzmanlarının hastanelerdeki işlevleri de artış göstermiştir lere gelindiğinde sağlığın yalnızca bedensel ve zihinsel değil, aynı zamanda sosyal öğelerden de oluştuğu ve bunlardan birinde yaşanan sorunun diğerlerini de olumsuz etkileyeceği Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen sağlık tanımında belirtilmiştir. Bu tanıma esas olan bilimsel perspektif, insanın biyopsikososyal bir varlık olduğunu ve tıbbın sağlık sorunlarına bütüncül yaklaşmasının zorunluluğunu vurgulamıştır. Tanım ayrıca, tıbbın ve sosyal hizmetin ortak bir paydada yan yana gelmesinin gerekçesini ortaya koymaktadır. Hekim, hastayı sağlığına yeniden kavuşturma çabasında bedensel ve ruhsal öğelere odaklanırken sosyal hizmet sosyal öğelere odaklanır. Diğer ifadeyle sosyal hizmet uzmanı sosyal sağlığın temininde etkin ve karar verici konumdadır. Zihinsel ve bedensel sağlığın temininde karar verici olan uzman hekiminin ise destekleyici rolleri vardır. Sağlık, 1946'da Dünya Sağlık Örgütü Anayasasında şöyle tanımlanmıştır: "Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönlerden tam bir iyilik hâlidir." 224 sayılı Kanun sağlık hizmetlerinin toplumla bütünleşmesine, tedavi edici, koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerinin gelişmesine katkı vermiştir. Ülkemizde de sağlığın yalnızca bedensel ve zihinsel sorunlar ve hastalıklarla ilgili olmadığı yetkili kişiler tarafından fark edilmiş ve 1961 yılında 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. 224 sayılı Kanun un amacı 1.maddede ifade edilmiştir: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde bir hak olarak tanınan sağlık hizmetlerinden faydalanmanın sosyal adalete uygun bir şekilde ifasını sağlamak maksadıyla tababet ve tababetle ilgili hizmetler bu kanun çerçevesinde hazırlanacak bir program dâhilinde sosyalleştirilecektir. Kanunda sağlığın günümüzde kabul gören üç boyutlu tanımına da yer verilmiş olması, ülkemiz sağlık mevzuatı tarihi açısından olumlu bir gelişmedir. Buna göre Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

6 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi sağlık: Yalnız hastalık ve maluliyetin yokluğu olmayıp bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâlidir. Sağlık hizmetleri ise şöyle ifade edilmiştir: İnsan sağlığına zarar veren çeşitli faktörlerin yok edilmesi ve toplumun bu faktörlerin tesirinden korunması, hastaların tedavi edilmesi, bedenî ve ruhi kabiliyet ve melekeleri azalmış olanların işe alıştırılması (rehabilitasyon) için yapılan tıbbi faaliyetler sağlık hizmetidir. Sağlık Bakım Sisteminde Sosyal Hizmet Geleneksel sağlık hizmeti, hastalığın bedensel olarak tedavi edilmesi ve tıbbi patolojinin ortadan kaldırılmaya çalışılmasına dayalıdır. Hastanın ve ailesinin, hastalığa, tedaviye ve hastalık sonrası yaşama psikososyal yönden yeniden uyumunun sağlanması ve sürdürülmesi için sosyal hizmet uzmanlarının aile ve toplum odaklı müdahalelerine gereksinim duyulmaktadır. Geleneksel sağlık hizmeti, hastalığın bedensel olarak tedavi edilmesi ve tıbbi patolojinin ortadan kaldırılmaya çalışılmasına dayalıdır. Sağlık hizmetinin temeli bu yapıda, hastanelerin ayaktan hasta takibinin ve tedavisinin sağlandığı poliklinik hizmetleri ile yatarak hasta tedavisinin yapıldığı klinik hizmetlerini içerir. Günümüz sağlık hizmetlerinde ise; kronik hastalıkların sıklığının ve yaygınlığının artması, tıp teknolojisindeki gelişmeler ve ekonomik sistemdeki değişimler gibi nedenlerle yeni eğilimler ortaya çıkmıştır. Klinikte yatarak sürdürülen tedavi yerine, toplum tabanlı sağlık bakımı anlayışı yaygınlaşmaya başlamıştır. Artık koruma ve tedavi hizmetleri yalnızca hastanelerle sınırlı değildir. Zira tıp alanındaki gelişmeler, hastaların hastanelerde yatarak geçirdikleri sürelerin azalması sonucunu doğurmuştur. Örneğin; bir kalp krizinin ardından birçok hasta, 72 saat içinde taburcu edilerek evlerine gönderilmektedir li yılların sonunda, kalp krizi sonrasında hastanede kalma süresi ortalama 50 gün civarındaydı. Cerrahi girişim yapılan hastalarda hastanede kalma süresi ise ortalama 15 gün civarındadır. Bazı hastalıkların cerrahi tedavisinde bu süre çok daha kısadır. Tıp ve eczacılık alanındaki gelişmelerle yine bu süre de belirgin biçimde azalmıştır. Hastaneden toplumsal alana doğru genişleyen sağlık hizmeti, sosyal hizmet mesleğinin sağlık bakım alanındaki sorumluluklarını artırmıştır. Hastanın ve ailesinin; hastalığa, tedaviye ve hastalık sonrası yaşama psikososyal yönden yeniden uyumunun sağlanması ve sürdürülmesi için sosyal hizmet uzmanlarının aile ve toplum odaklı müdahalelerine gereksinim duyulmaktadır. Toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesinden tanı, sağaltım ve izleme süreçlerine kadar genişleyen yelpazede sosyal hizmet uzmanlarını sağlık alanında çeşitli roller üstlenirken görmek olanaklıdır. Temelde, sosyal hizmetin dört yıllık lisans eğitimiyle kazanılan genel bilgi ve beceri repertuarı kullanılarak çalışılmaktadır. Ayrıca, süpervizyon altında bir öğretim yılı süren hastane ve klinik uygulamaları da sosyal hizmet lisans eğitim programları kapsamındadır. Kimi durumlarda ise; lisans eğitiminin sonrasında sağlık alanında uzmanlaşma sağlayan, yoğunlaştırılmış dersleri içeren sosyal hizmet yüksek lisans eğitimiyle özel Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

7 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Tıbbi sosyal hizmet hastalığı ve tedavisi sırasında hastayı etkileyen sosyal ve duygusal sorunların çözümüyle uğraşmak amacıyla sosyal vaka çalışması ve grup çalışması yöntemlerinin kullanıldığı sosyal hizmet mesleğinin bir uygulama alanıdır. tıbbi ve psikiyatrik sosyal hizmet bilgi ve beceriler, sosyal hizmet uzmanlarına kazandırılmaktadır. Ayrıca, beynelmilel geçerliği olan ve belirli bilimsel yaklaşımlara göre tasarlanmış bir programla psikoterapi eğitimi almış sosyal hizmet uzmanları ruhsal sağaltımda etkin rol almaktadırlar. Görüldüğü gibi, sosyal hizmet uzmanının sağlık alanına ilişkin bilimsel donanımı arttıkça sağaltımda üstlendiği işlev ve roller çeşitlenmektedir. Tarihsel süreçte sağlığa atfedilen anlamın gelişmesi ve sosyal hizmet disiplininin bilgi ve beceri repertuarının zenginleşmesiyle sosyal hizmet mesleği, sağlık bakım alanına yaptığı katkıları artırmıştır. Geçmişten günümüze değin sosyal hizmet mesleğinin sağlık alanındaki işlevlerinin anlaşılmasına katkı verecek çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bunlardan biri, Friedlander in (1963) yaptığı tanımdır. Tanıma göre; tıbbi sosyal hizmet, hastalığı ve tedavisi sırasında hastayı etkileyen sosyal ve duygusal sorunların çözümüyle uğraşmak amacıyla sosyal vaka çalışması ve grup çalışması yöntemlerinin kullanıldığı sosyal hizmet mesleğinin bir uygulama alanıdır. Stroup (1960), tıbbi sosyal hizmeti genelde fiziksel hastalığı olanların sosyal ve duygusal sorunlarıyla tıbbi bir kurum çatısı altında ilgilenen bir dal olarak tanımlamıştır. Türkiye de sosyal hizmet mesleğinin gelişmesinin öncülerinden olan Nihal Turan a göre ise (1979); tıbbi sosyal hizmet, sosyal hizmet metot ve felsefesinin sağlık ve tedavi hizmetlerine uyarlanması, tıp ve halk sağlığı programları çerçevesinde uygulanmasıdır. Türkiye de düzenlenen 4. Ulusal Sosyal Hizmetler Konferansı Sağlık ve Sosyal Hizmetler Komisyonu Raporu nda tıbbi sosyal hizmetler ise kişi, grup, aile ve toplumun sağlık hizmetlerinden etkin biçimde yararlanmaları amacıyla sosyal hizmet uzmanlarınca yürütülecek ekonomik, sosyal, psikolojik ve eğitsel boyutlarda, destekleyici ve geliştirici hizmetlerin sosyal hizmet disiplini ve mesleğinin yöntem ve felsefesiyle birleştirilerek tıp ve koruyucu sağlık hizmetleri çerçevesinde verilen hizmetler bütünüdür. biçiminde tanımlanmıştır. Sağlık bakımı kurumlarında sosyal hizmet mesleğinin temel görevi, hastalara ve ailelere sosyal hizmet sunmaktır. Tıbbi sosyal hizmetin genel amacı ise; 1-Hastanın tıbbi bakım ve tedaviyi kabul etmesi ve bakımın etkili bir şekilde kullanılmasını kolaylaştırmak, 2-Sağlık sorunları nedeniyle hasta ve ailesinin yaşadığı stresi azaltmak, 3-Hastanın hastalığı ve içinde bulunduğu koşullar nedeniyle ortaya çıkan sorunlarını çözmektir. Tıbbi sosyal hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları: Hastanın hastalığı ve tedavisi ile ilgili olabilecek sosyal, ekonomik ve duygusal faktörleri anlamasında yardımcı olmak, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

8 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Hastanın ve ailesinin bilişsel ve duygusal baş etme çabalarını desteklemek, Onlara güven duygusu vermek, Hastanın ve ailesinin yararına toplum kaynaklarını harekete geçirmek, Hastane işleyişine mesleki açıdan katkıda bulunmak yoluyla hastanenin daha iyi hizmet vermesine katkı vermek gibi görevler üstlenebilirler. Sağlık bakım sisteminde sosyal hizmet uygulaması ise bir seri aşama sonucunda gerçekleşir. Bu aşamalar; 1- Başlangıç ( hasta ve sorunlarını belirleme ) 2- Sosyal hizmet planlaması aşaması 3- Hizmetin verilmesi aşaması 4- Değerlendirme, sonlandırma ve izleme aşaması Bu aşamalar arasında ayrım, sadece analitik açıdandır. Hizmet verilirken izlenen süreçte böyle bir ayrıma gitmeye gerek yoktur. Örneğin; başlangıç aşamasında sosyal hizmet uzmanı ile hasta arasındaki ilişki, yeni bir bilgi gün ışığına çıkıncaya kadar devam eder. Aynı şekilde süreç devam ederken yapmış oldukları her eylem ve aşama sonucunda sosyal hizmet uzmanı ve hasta değerlendirme yapabilir. Yasal Dayanaklarıyla Hastanelerde Sosyal Hizmet Uzmanları 1983 de yürürlüğe giren Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği nde ve 2011 de yürürlüğe giren Tıbbi Sosyal Hizmet Yönergesi nde sosyal hizmet uzmanlarının rol ve sorumlulukları tanımlanmıştır. Tıbbi sosyal hizmet uzmanları, genelde hastanelerin sosyal hizmet birimlerinde görev yaparlar. Bu birimlerde çeşitli poliklinik veya kliniklerden ayaktan veya yatarak tedavi hizmeti alan hastaların sosyal hizmet gereksinimlerini karşılayan uygulamalar yaparlar. Türkiye de 1983 te yürürlüğe giren Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği nde genel hatlarıyla 2011 de yürürlüğe giren Tıbbi Sosyal Hizmet Yönergesi nde ise ayrıntılı olarak hastanelerin sosyal hizmet birimlerinde görev yapan sosyal hizmet uzmanlarının rol ve sorumlulukları tanımlanmıştır. Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği ile hastanelerde sosyal servis adı altında sosyal hizmet birimlerinin ve bu birimlerde görev yapacak olan sosyal hizmet uzmanlarının rol ve sorumlulukları, yasal bir çerçeveye kavuşturulmuştur. Yönetmeliğin Sosyal Hizmetler başlıklı 35. maddesinde sosyal hizmet uzmanlarının çalışacağı birimin tanımı yapılmıştır. Buna göre; standardında sosyal hizmet uzmanı bulunan yataklı tedavi kurumlarında bir sosyal servis kurulur. Birden fazla sosyal hizmet uzmanı bulunduğu takdirde içlerinden baştabip tarafından görevlendirilen bir tanesi, bu servisin amirliği görevini de yürütür. Sosyal servis; yataklı tedavi kurumlarına müracaat eden, yatan ve kurumdan çıkan hastaların sosyal ve ekonomik sorunlarının saptanması, çözümlenmesi, hastanın çevresi ve ailesiyle ilişkilerinin sağlanması, kurumun halkla ilişkiler işlerinin yürütülmesi ile Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

9 Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinde hastanelerde sosyal hizmet birimlerinin ve sosyal hizmet uzmanlarının mesleki rol ve sorumlulukları tanımlanmıştır. Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi görevlidir. Ayrıca kurum personelinin karşılıklı ilişkilerinde ve sosyal sorunlarında danışma ve yardım sağlama görevini de yapar. Yönetmeliğin 126. maddesinde sosyal hizmet uzmanının görev ve yetkileri sıralanmıştır. Buna göre sosyal hizmet uzmanı hastanede: Hastaların kişisel ve ailevi sorunlarının çözümlenmesinde ailesi ve yakın çevresi (hastane iş, okul vb.) ile iş birliği yapar, posta ve halkla ilişkiler hizmetlerini yürütür. Bunun için kuruma müracaat eden hasta sahibi ve ziyaretçilerin müşküllerinin çözümlenmesinde, aranan hastaların kolayca bulunmasında, gerekli görülen her türlü tedbirleri alır ve aldırır. Hastaların gerektiğinde sosyoekonemik durumlarının tetkikini yaparak hastane harcamalarına katılıp katılmayacağını araştırır ve değerlendirir. Aldığı sonucu Bakanlıkça saptanan bir forma doldurarak hasta evraklarının arasına ekler. Maddi yetersizliği olanlara, diğer dış kurumlardan sürekli veya geçici destek sağlanmasına yardımcı olur. Uzun süre yatacak hastaların boş zamanlarını değerlendirici faaliyetler düzenler, moral gücünün arttırılmasını sağlar. Kurum ile diğer sosyal hizmetler ve sağlıkla ilgili kurumlar arasında baştabibin izni ile iş birliğini sağlayarak kurumun gelirini arttıracak program ve çabalara katılır ve teşhis, tedavi hizmetleri bakımından diğer yataklı kurumlarla koordinasyon ve yardımlaşmayı sağlar. Kurum içinde bulunan gönüllü kişilerin çalışmalarını düzenler, yoksa bu tip çalışmaların kuruma yönelmesini sağlar. Öncelikle kurum personelinin ve olanaklar oranında, yatan hastaların çocukları için kreş ve gündüz bakımevi açılmasına yardımcı olur. Kurum sonrası oluşacak kişisel ve toplumsal ve ekonomik koşulların yeniden düzenlenmesine yardımcı olur. Ayrıca; yönetmeliğin hemşirenin görev ve yetkileriyle ilgili maddesinde hemşirelere, hastaların sosyal ve ruhsal durumları ve beslenmeleri ile ilgili olarak fizyoterapist, sosyal hizmet uzmanları, diyet uzmanları ve psikologlarla iş birliği yapma ve bunların servislerdeki çalışmalarını kolaylaştırma sorumluluğu verilmiştir. Yönetmelik sosyal hizmet mesleğinin hastanelerde yasal bir güçle yer almasını sağlayan önemli bir belge olmakla birlikte sosyal hizmetin bilgi ve uygulama sorumluluğu dışında bazı görevler tanımlaması nedeniyle hatalı ve eksik bir yasal düzenleme olarak görülmüştür. Sosyal hizmet mesleği, meslek dışındaki yasal ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

10 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi idari yapılar tarafından tanındıkça yönetmelikten kaynaklanan sorunlar da aşılmıştır. Hastane sosyal hizmetine temel teşkil eden, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği nin tamamlayıcısı niteliğinde olan bir diğer belge, 2011 yılında yürürlüğe giren Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulama Yönergesidir. Yönergenin amacı; sağlık kurum ve kuruluşlarından hizmet alan hastaların tedavi sürecini etkileyen psikososyal ve sosyoekonemik sorunlarının, sosyal hizmet mesleği ve disiplininin yöntem ve teknikleriyle zamanında çözümlenebilmesi için tıbbi sosyal hizmetin planlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirleyerek tıbbi sosyal hizmet uygulamalarının insan hakları, eşitlik ve sosyal adalet temelli bir anlayış ile etkili ve ulaşılabilir bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Yönerge, Sağlık Bakanlığına bağlı ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarını kapsamaktadır. Ayrıca yönerge, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Yönergede tıbbi sosyal hizmet: Ayakta ya da yatarak tedavi gören hastaların tıbbi tedaviden etkili bir şekilde yararlanması, sosyal sağlığının korunması ve geliştirilmesi, tedavi sürecinde hastanın ailesi ve çevresi ile ilişkilerinin düzenlenmesi, tedavi sürecini etkileyen psikososyal ve sosyoekonomik sorunlarının zamanında çözümlenerek sosyal işlevselliğini yeniden kazanması amacıyla yürütülen sosyal hizmet uygulaması olarak tanımlanmıştır. Yönergede sosyal hizmet müdahalesi de açığa kavuşturulmuştur. Buna göre sosyal hizmet müdahalesi: Bireyle grupla aileyle toplumla sosyal hizmet ve sosyal hizmet araştırması yöntemlerinin kullanıldığı ve başvuru, inceleme, müdahale, değerlendirme, uygulama, sonuçlandırma ve izleme aşamalarının gerçekleştirildiği tıbbi sosyal hizmet uygulamasını ifade etmektedir. Buraya kadar değindiğimiz yönetmelik ve yönergeye ek olarak Türkiye İş Kurumunun 2006 yılında yayınladığı Türkiye Meslekler Sözlüğü içinde Hastane Sosyal Hizmet Uzmanı na yer verilmiş meslek tanımı ile görev işlem ve basamakları tanımlanmıştır. Buna göre hastanelerde çalışan sosyal hizmet uzmanlarının meslek tanımı şöyledir: Sağlık kuruluşunda tedavi gören her hastanın uygulanan tıbbi tedaviden etkin bir şekilde yararlanması amacı ile ekonomik, sosyal, eğitsel ve destekleyici hizmetler veren, hastanın ailesi ve yakın çevresi ile ilişkilerini düzenleyen, hastane hizmetlerinde hasta beklentilerine uygun hizmet planlanması faaliyetlerini yürüten nitelikli kişidir. Görev işlem ve basamakları ise şöyle sıralanmıştır: Sosyal Hizmet Uzmanı (Hastane); işletmenin genel çalışma prensipleri doğrultusunda araç, gereç ve ekipmanları etkin bir şekilde kullanarak işçi sağlığı, iş Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

11 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi güvenliği ve çevre koruma düzenlemelerine ve mesleğin verimlilik ve kalite gereklerine uygun olarak: a) Hastaların tedavi programından en üst düzeyde yararlanması için psikososyal destek çalışmaları yürütmek, b) Sosyal desteğe ihtiyacı olan hastaların kişisel ve ailevi sorunlarının çözümlenmesinde ailesi ve yakın çevresi ile iş birliği yapmak, c) Hekim isteği üzerine hastanın sosyoekonomik, psikososyal durumuna ilişkin Sosyal İnceleme Raporunu hazırlamak ve hasta evrakları arasına eklemek, d) Sosyal desteğe ihtiyaç duyan hastaların diğer ilgili kurumlardan (SHÇEK, SYDV vb.) sürekli veya geçici destek sağlanmasına yardımcı olmak, e) Kalacak yeri olmayan, kimsesiz hastalar için sosyoekonomik durumlarını değerlendirmek, hastane harcamalarına katılıp katılamayacağını araştırmak ve değerlendirmek, f) Kadın, çocuk istismarı ve ihmali vakalarına karşı ilişkin işlemleri yürütmek, g) Taburcu edildiği hâlde tıbbi, ekonomik ve sosyal nedenlerle evine gidemeyen, sosyal güvencesi ve ödeme gücü olmayan, tıbbi malzeme bedellerini karşılamayan, intihar eyleminde bulunmuş, yabancı uyruklu olup hastane masraflarını karşılamayan vb. durumlardaki hastalar için gerekli değerlendirmeleri ve işlemleri yürütmek, h) Uzun süre yatacak olan hastaların boş zamanlarını değerlendirici faaliyetler düzenlemek, moral gücünün artırılmasını sağlamak, i) Hastane hizmetlerine yönelik, koordinasyon ve yardımlaşmayı sağlayacak gönüllü sosyal çalışmalar yapan kişi ve kuruluşların çalışmalarını düzenlemek ve takip etmek, j) Yatan hastalar ve kurum personeli çocukları için çocuk bakımevi hizmetlerini yürütmek, k) Hasta güvenliği ve hasta hakları kültürünün oluşturulması için gerekli çalışmalara katılmak, l) Sosyal serviste yapılan çalışmalara ilişkin kayıt ve raporların mesleki gizlilik prensibine uygun olarak korunmasını sağlamak, vb. görev ve işlemleri yerine getirir. Görüldüğü gibi sözlükte sosyal hizmet uzmanının görevleri, önceki yasal düzenlemelere benzerlik göstermektedir. İnsanları en doğru şekilde anlamak ve onlara yardım etmek, ancak onları yaşadıkları sosyal çevre koşulları ve kaynakları bağlamında değerlendirmekle olanaklıdır. Tıbbi Sosyal Hizmetin Kuramsal Çerçevesi Buraya kadar değindiğimiz yasal düzenlemeler; sosyal hizmet uzmanlarının, hastanelerin, sosyal hizmet birimlerindeki sorumlulukları üzerinde durmaktadır. Bugün gelinen aşamada ise sosyal hizmet uzmanları yalnızca herhangi bir kliniğe bağlı olmayan sosyal hizmet birimlerinde değil, aynı zamanda kronik hastaların Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

12 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi yoğun olduğu, nefroloji, onkoloji, kardiyoloji, psikiyatri, göğüs hastalıkları, endokrinoloji vb. kliniklerde ve uzmanlık birimlerinde de mesleki çalışmalarını yürütmektedirler. Sağlık bakım alanında sosyal hizmet uygulaması özellikle psikoloji disiplini kaynaklı yoğun bir bilgi ve beceri birikimi gerektirmektedir. Buna paralel olarak çalışan kliniklere göre, sosyal hizmet uzmanları temel tıbbi bilgilere de sahiptirler. Diğer taraftan, hastalara ve ailelerine sosyal koşullarını göz önünde bulundurarak profesyonel destek sunan sosyal hizmet uzmanları için sağlık bakım alanında çalışmak, duygusal ve zihinsel yönlerden oldukça zorlayıcıdır. Sosyal hizmet uzmanlarının çalıştığı hastalar, hastalık nedeniyle bedensel işlevlerin bozulmasının yanı sıra çeşitli psikolojik ve sosyal yoksunluklar içinde bulunan kişiler olabilmektedir. Bir sosyal hizmet uzmanının kişisel gözlemlerine aşağıdaki örnek kutusu içinde verilmiştir. Çevresi İçinde Birey Mesleğin temel işlevleri ve sosyal hizmet uzmanlarının görev tanımları, sağlık bakım sisteminin her bir alanında özgün ve nettir. Bununla birlikte çalışılan kuruluşun büyüklüğü, temel amacı ve örgütsel özellikleri, sosyal hizmet uzmanlarının rollerinde farklılaşmaya yol açabilir. Yine de sağlık bakım sisteminin hangi alt alanı olursa olsun sosyal hizmet uygulaması temel bir kuramsal yaklaşıma dayalı olarak yürütülür. Bu yaklaşıma göre; insanları en doğru şekilde anlamak ve onlara yardım etmek, ancak onları yaşadıkları sosyal çevre koşulları ve kaynakları bağlamında değerlendirmekle olanaklıdır. Burada sosyal çevre; bir kişinin, kişilerarası ilişkilerini, gereksinimleri için kullandığı kaynakları ve toplumdaki konumu, rolleri ve topluma katılımını içeren yaşamının nitelikleridir. Bu kuramsal yaklaşım, sosyal hizmet literatüründe çevresi içinde birey olarak adlandırılır. Kronik hastalığı nedeniyle hastaneye yatmak zorunda olan bir kişinin iyileşme potansiyelini artırmak için onun hastanede yattığı sürece yaşam koşullarının ve hastaneden taburcu olduktan sonra nelerle uğraşmak zorunda olduğunun bilinmesi gerekir. Örneğin, böyle bir durumdaki hastanın kendisine bakabilecek bir yakını çevresinde mevcut mudur? Hasta, ne tür desteklere sahiptir? Hastanın çevresindeki toplumsal kaynaklar, iyileşmesine katkı vermekte midir? Esasında insanları çevre koşulları içinde anlamak, tıbbi ve psikiyatrik sosyal hizmetin ötesine geçmekte ve tüm alanlardaki sosyal hizmet uygulamasının temellerini oluşturmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

13 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Tıbbi Sosyal Hizmetin Duygusal Penceresinden Müracaatçı Görünümleri Sosyal hizmet uzmanı Cafer Çay, tıbbi sosyal hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının hastanelerde karşılaştıkları müracaatçılarıyla ilgili bazı duygusal detayları şöyle paylaşıyor: - Yabancısı oldukları şehrin hastanesine, hastasını yatırmış ama kendisinin gidecek yeri olmayan, hastane kuytularında bazen üşümüş, yağmurla ıslanmış, aç, yalnız, sevgisiz, başhekimin gözüne gözükmesinler diye kovulan, iki taş arasında ateş yakıp konserve kutusunda yumurta pişirerek çocuğunu doyurmaya çalışan, hasta yakınları - Elleri ve ayakları titreyerek iki büklüm yürüyen, muhtemelen çocuk ya da yakınlarından yardım isteyememiş ya da bulamamış, ellerinde bir yığın kâğıt, film ve tahlille hastane labirentlerinde oradan oraya sürüklenen yılların yorgunu, yaşlılar, sakatlar - Vezneye kırık sesiyle ve çekinerek : bir bakın acaba ne tutuyor efendim, şu kadar paramız var, şunları yaptırmasam olur mu? diye istem kağıdını kaygıyla uzatan güvencesiz yoksullar - Küçücük yavrusunun ciddi bir hastalığa yakalandığını öğrenince dizlerinin üstüne yığılan ve daha o çok küçük diye bağıran, feryat eden, yüreği dağlanan anneler ve bu manzara karşısında boğazı düğümlenen, yutkunarak gözyaşlarını yutan ve hangi parayla neyle bir çare bulurum derdindeki babalar - Sosyal Hizmet Birimine gelmiş hastalık, kimsesizlik, bakımsızlık ve ihmal edilmişlikten dert yanan, aslında aynı yaşta olduğunuz ama ilk görüşte ufacık bir çocuk sandığınız, büyüyememiş kimseler - Hasta yatağında sürekli ölümü düşünerek eriyen, bir su uzatmak için bile refakatçısı olmayan sahipsizler, ilgili bir su karşısında bulunmaz nimetmiş gibi sarılıp tüm hayatını anlatan, torunuyla oynaması, kızının demlediği çayı içip onlara dualar etmesi gerekirken güvenle sığınacağı bir yeri olmadığı için taburculuk direnci gösteren hastalar - Babanın ya da aile bireyinin tecavüzüne uğramış, yaşadıklarını sıradan bir şeymiş gibi kanıksayarak, donuk bir ifade ile anlatan istismar mağdurları ve yine bu benim utancım değil ki dercesine dik durmaya çalışıp bir yandan da bu çaresizlik içinde dünyadan silinip gitme ve yok olma arzusuyla dolu kız ve erkek çocukları - Aylardır yiyebildikleri tek sıcak yemeğin hastane karavanası olduğunu öğrendiğiniz insanlar - Evde sağlık hizmeti kapsamındaki bir incelemenizde terk edilmişlik yüzünden, beslenemediği için ölen yatalaklar ve öyle bir ölüm ki son 15 gün yatağındaki kurumuş dışkısıyla kalmış olanlar, - Kocasının şiddeti yüzünden omurgası zedelenen ve artık yürüyemeyecek kadınlar - Aç çocuğunun ağlamasına dayanamayıp intihara kalkışan ve sonunda da sakat kalan adamlar, - Bir gece ıssız bir yere götürülüp bacakları ve kolları insafsızca kırılan travestiler - Üstü başı kışın soğuğunu kaldıramayacak kadar ince giyimli, annelerinin kucağında hastaneyi yıkacakmışçasına öksüren bebekler - Krikosu boşalan arabanın altında ezilmiş 9-10 yaşındaki tamirci çırağı işçi çocuklar, - Çocuğuma doyamadan gitmek istemiyorum diyen ve her gün en çok da bu düşünsel ve duygusal acıyla ölen kanser hastası anneler - İki çocuğunu metabolik hastalık yüzünden kaybeden ve hasta olan son çocuğuna ne olur iyileş, sana her şey alacağım taksiler.. bisikletler.. oyuncaklar diyen işsiz, beş parasız babalar Tıbbi sosyal hizmet işte böylesi duygusal yoğunluğu olan ve türlü sıkıntılarla yaşayan insanlara hizmet verilen bir alandır, tıbbi sosyal hizmet. Tüm bu insanlara ne kadar profesyonel yaklaşsak da ne kadar başarılı sosyal hizmet müdahaleleri üretsek de ne kadar bilimsel tespitler yapsak da üzülürüz. Üzülürüz, çünkü bunların kimsenin başına gelmesini istemeyeceğimiz için üzülürüz, onları rahatlatacak hizmet ve kaynakların azlığı ya da çabuk ulaşılabilir olmamasının verdiği çaresizlik karşısında üzülürüz, onların yaşamak zorunda oldukları hayatın sorumlusu bir yerde bizler olduğumuz gerçeği ile yüzleştiğimiz için üzülürüz, aslında ne çok şeye sahip olduğumuzu fark edemeyişimiz için üzülürüz Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

14 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Biyopsikososyal Yaklaşım Sosyal hizmete özgün olan çevresi içinde birey yaklaşımı, aynı zamanda sağlık alanındaki güncel ve genel bir yaklaşım olan biyopsikososyal yaklaşım ile paraleldir. Biyopsikososyal yaklaşıma göre sağlık ve hastalık; biyolojik, psikolojik ve sosyal değişkenlerin karmaşık etkileşimleri ile şekillenmekte ve hiçbiri diğerinden ayrılarak kategorize edilememektedir. Bu modelde klinik yaklaşım biyolojik tıptan daha fazlasını gerektirir, çünkü hastalıklar tamamen, ancak psikolojik ve sosyal faktörlerin göz önüne alınması ile anlaşılabilir. Bu üç faktör birbirleriyle etkileşirler. Psikososyal faktörlerin hastalık etiyolojisinde ve devamında etkili olduğu düşüncesi, klinik psikolojinin başlıca uğraş alanı olmuş ve aile hekimleri ile davranış bilimlerini de etkilemiştir. Sosyal hizmet uzmanları sağlık alanında çalışabilmek için hastalıkların etiyolojisi, epidemiyolojisi, psikolojik, duygusal, ailesel ve sosyal yönleri ile tedavi sistemleri ve toplumsal kaynaklar konularında bütüncül bir eğitim alırlar. Bu geniş çerçeveden hastalıkların anlaşılması; sosyal ve kültürel çevrenin tanınmasını, etkilenen bireyin psikolojik kaynaklarının bilinmesini ve toplumda var olan bozuklukların genetik ve biyokimyasal yapısının bilinmesini gerektirir. Hastalıklar, onu yalnızca daha küçük biyolojik bileşenlerine ayırarak anlaşılamaz. Sosyal hizmet uzmanları, hastalara profesyonel yardımı en iyi şekilde sağlayabilmek için özel uygulama becerilerine ve bilimsel bilgi birikimine gereksinim duyarlar. Çevresi içinde birey ile biyopsikososyal yaklaşımlar temelinde sosyal hizmet uzmanları sağlık alanında çalışabilmek için hastalıkların etiyolojisi, epidemiyolojisi, psikolojik, duygusal, ailesel ve sosyal yönleri ile tedavi sistemleri ve toplumsal kaynaklar konularında bütüncül bir eğitim alırlar. Sosyal çevresi içinde hastanın anlaşılması için hastalığın etiyolojisini ve tedavi yöntemlerini bilmek gereklidir. Sosyal hizmet uzmanı, çalıştığı kliniğe göre hastalıklar ve tedavi teknikleriyle ilgili temel bilgiler edinir. Bu bilgi, sosyal hizmet uzmanı tarafından hastası için hazırlayacağı psikososyal müdahale planının oluşturulmasında kullanılır. Ayrıca, müdahale sürecinde ailenin ve tedavi sisteminin rollerinin ne olacağı konuları da belirlenir. Tedavi sistemlerine ilişkin bilgi; sosyal hizmet uzmanına, disiplinlerarası ekip içinde hangi rolleri üstlenerek çalışabileceği ve hangi konularda hasta adına savunuculuk yapacağı konularında yardımcı olur. Toplumsal kaynaklar bilgisi ise; sosyal hizmet uzmanına, hastanın belirli gereksinimlerini, toplumun hangi kaynaklarını kullanarak giderebileceği ve hastaları kaynaklarla bağlantılandırma konularında yardımcı olur. Tıbbi sosyal hizmet uygulamasının kuramsal dayanağı olan biyopsikososyal yaklaşım son tahlilde, çevresi içinde hastalara ve hastalık sürecine çok boyutlu olarak bakılmasını, resmin tamamının görülmesini gerektirmektedir. Bu nedenle sosyal hizmetin sağlık bakım sistemi içinde bütüncül (holistik) bir bakışa sahip olduğunu da söyleyebiliriz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

15 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Disiplinlerarası Ekip Çalışması Sağlık bakım hizmetinin temelini ekip çalışması oluşturur. Sağlık bakım hizmetinin temelini ekip çalışması oluşturur. Çünkü tanı, tedavi ve izleme süreçleri farklı alanlardan çoklu bilgi ve becerilerin kullanımını gerektirir. Başta ilgili branşın uzman hekimleri ve hemşireleri olmak üzere psikologlar, fizyoterapistler, diyetisyenler, sosyal hizmet uzmanları ve diğer profesyoneller tedavi ekibi içinde kendi uzmanlıklarına göre çeşitli roller üstlenirler. Ekip çalışması, ekip üyelerinin iş birliği ile yürür. Her meslek grubu hastanın tedavisi için birlikte çalıştığı profesyonelin görev, yetki ve sorumlulukları hakkında bilgi sahibi olduğu durumlarda, dinamik ve etkin bir sağlık hizmeti sağlanmış olur. Tedavi ekibinin üyeleri aralarında hastanın sorunları ve gereksinimleriyle ilgili gerekli bilgileri paylaşırlar. Üyeler arasında sürekli ve sistematik bir bilgi değiş tokuşu yapılmaktadır. Disiplinlerarası sağlık bakım ekibinin ortak işlevlerini şöyle sıralayabiliriz: Hasta sorunlarını ve gereksinimlerini ekip üyeleriyle paylaşma İlgili uzmanın kullanacağı bilgileri ona iletme. Örneğin; hekimin, hastanın duygusal veya aile ilişkilerindeki sorunları sosyal hizmet uzmanına iletmesi Ekip içi dinamikleri geliştirmek için eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yürütme Müdahale planları geliştirme Etik karar verme için çalışma Görev ve sorumlulukların dağıtımını yapma Hastayla ilgili ilerlemelerin değerlendirmesini yapma. Buraya kadar sıraladığımız ortak ekip işlevleri, çalışılan kliniğe ve hasta grubuna göre çeşitlenebilir. Örneğin; psikiyatri kliniğinde tanı öncesi hasta değerlendirmesinde, sosyal hizmet uzmanlarının, diğer kliniklerde olmayan çok önemli katkıları bulunmaktadır. Sosyal hizmet uzmanının ev/okul/iş ziyaretleriyle hastanın psikososyal değerlendirmesini yaparak elde ettiği bilgiler, doğru psikiyatrik tanının konulmasında destekleyici olmaktadır. Kuşkusuz bu durum; kalp, endokrin gibi hastalıkların tanısında söz konusu değildir." Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

16 Ödev Bireysel Etkinlik Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Ekibin başarısında en önemli faktör, her meslek grubunun birbirini çok iyi tanımasıdır. Hastanın veya ailesinin hangi durumlarda hangi ekip üyesine yönlendirilmesi gerektiğine ilişkin bilgi ve farkındalık, tedavi ekibinin tüm üyeleri için sahip olunması gereken bir niteliktir. Ne var ki ekip çalışması doğası itibarıyla bazı güçlükler içerir. Her meslek grubunun hastaya yönelik tutumları ve davranışları, kendi bilgi birikimleri ve deneyimlerine göre farklılık gösterebilmektedir. Hasta için hangi uygulamanın veya hizmetin en iyisi olacağı noktasında görüş ayrılıkları da oluşabilir. Dolayısıyla ekip içinde uzlaşma ve iş birliğini sürdürecek bir ekip liderinin (genelde hekimler), ekibin sağlıklı işleyişinin mümkün kılınmasında önemli bir sorumluluğu bulunmaktadır. Bir hastanenin sosyal hizmet birimine ziyaret yaparak sosyal hizmet uzmanlarının çalışmaları hakkında bilgi edininiz. Bulunduğunuz ildeki hastanelerde görev yapan sosyal hizmet uzmanlarının ağırlıklı olarak hangi hangi tip hasta grubuna yönelik psikososyal müdahaleler yaptığını inceleyiniz. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

17 Özet Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Gelişmiş ülkelerde, sosyal hizmet uzmanlarının hastanelerde tedavi ekibinin bir üyesi olarak çalışmaya başlaması, yirminci yüzyılın başlarına rastlar. Sağlık hizmetinin ev ziyaretleri yoluyla yapılması yerine hastanelere kayması hekimin görüş alanının daralması olarak adlandırılır. Sosyal hizmet uzmanlarının hastanelerde tıbbi sosyal hizmet uzmanı olarak çalışmasının temel nedeni, hasta ve hekim arasındaki bağlantıyı güçlendirme gereksinimidir. Sosyal hizmet sağlık alanında yüz yılı aşkın süredir etkindir. Sosyal hizmet, uzmanının hasta hakkında elde ettiği psikolojik ve sosyal veriler, hekimin hastasını iyileştirme potansiyelini artırır. 224 sayılı Kanun; sağlık hizmetlerinin toplumla bütünleşmesine, tedavi edici, koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerinin gelişmesine katkı vermiştir. Geleneksel sağlık hizmeti, hastalığın bedensel olarak tedavi edilmesi ve tıbbi patolojinin ortadan kaldırılmaya çalışılmasına dayalıdır. Hastanın ve ailesinin; hastalığa, tedaviye ve hastalık sonrası yaşama psikososyal yönden yeniden uyumunun sağlanması ve sürdürülmesi için sosyal hizmet uzmanlarının aile ve toplum odaklı müdahalelerine gereksinim duyulmaktadır. Tıbbi sosyal hizmet, hastalığı ve tedavisi sırasında hastayı etkileyen sosyal ve duygusal sorunların çözümüyle uğraşmak amacıyla sosyal vaka çalışması ve grup çalışması yöntemlerinin kullanıldığı sosyal hizmet mesleğinin bir uygulama alanıdır te yürürlüğe giren Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği nde ve 2011 de yürürlüğe giren Tıbbi Sosyal Hizmet Yönergesi nde sosyal hizmet uzmanlarının rol ve sorumlulukları tanımlanmıştır. Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinde hastanelerde sosyal hizmet birimlerinin ve sosyal hizmet uzmanlarının mesleki rol ve sorumlulukları tanımlanmıştır. İnsanları en doğru şekilde anlamak ve onlara yardım etmek, ancak onları yaşadıkları sosyal çevre koşulları ve kaynakları bağlamında değerlendirmekle olanaklıdır. Sosyal hizmet uzmanları; sağlık alanında çalışabilmek için hastalıkların etiyolojisi, epidemiyolojisi, psikolojik, duygusal, ailesel ve sosyal yönleri ile tedavi sistemleri ve toplumsal kaynaklar konularında bütüncül bir eğitim alırlar. Sağlık bakım hizmetinin temelini, ekip çalışması oluşturur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

18 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisinde sağlık bakımı alanında sosyal hizmet mesleğine duyulan gereksinimin nedenleri arasında yer almaz? a) Psikologların destek gereksinimi b) Kronik hastaların artışı c) Hasta haklarının gelişmesi d) Evde bakım hizmetlerinin gelişmesi e) Ekip çalışmasının öneminin artması 2. Aşağıdakilerden hangisi 1900 lerin öncesinde sağlık hizmetinin odağını en doğru şekilde özetlemektedir? a) Sağlık hizmetinin, toplumun belirli kesimlerinin yararlanabildiği özel bir hizmet niteliği taşıması b) Sağlık hizmetinin, geleneksel yöntem ve tekniklerle sunulması c) Hekimlerin modern tıp tekniklerini benimsemesi d) Sağlık hizmetinin, daha çok koruyucu ve önleyici hizmetlerle sınırlı olması e) Sağlık hizmetlerinde ekip çalışmasının etkin olması 3. Aşağıdakilerden hangisi hekimin görüş alanının daralması ifadesinin doğru açıklamasıdır? a) Hekimin modern tıp yöntemlerini sınırlı düzeyde kullanması b) Sağlık hizmetinin sosyal devletin sorumluluğu altına girmesi c) Sağlık hizmetinin ev ziyaretleri yoluyla yapılması yerine hastanelere kayması d) Sağlık hizmetinde hekimin yerine alternatif tıp yaklaşımlarına başvurulması e) Hekimin hasta ziyaretlerinde hastaların sosyal koşullarını değerlendirmesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

19 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi 4. Aşağıdakilerden hangisi tarihsel süreçte, sosyal hizmet uzmanlarının hastanelerde tıbbi sosyal hizmet uzmanı olarak çalışmasının temel motivasyonu olmuştur? a) Hastaların ruhsal sorunlarını iyileştirme b) Hastaların ekonomik yoksunluklarını giderme c) Evde sağlık hizmetlerini geliştirme d) Hasta ve hekim arasındaki bağlantıyı güçlendirme gereksinimi e) Hastaların hastalık ve tedaviyle ilgili bilgi gereksinimini karşılama 5. Aşağıdakilerden hangisi hastanelerde çalışan ilk sosyal hizmet uzmanlarının görevleri arasında yer almaz? a) Hasta ve ailesini; hastalığın etkileri, hastane bakımı konularında bilgilendirme b) Hastaların, hastalıkla bağlantılı olan psikolojik ve sosyal koşullarını belirleme c) Hastalara uygun beslenme ve diyet programı hazırlama d) Hekimin tedavi planına uymasında hastalara yardımcı olma e) Hastane ile toplum ve çeşitli kurumlar arasında bağlantı kurma 6. Aşağıdaki yasal düzenlemelerin hangisinde sosyal hizmet uzmanlarının hastanelerdeki yetki ve sorumluluklarına ilk kez yer verilmiştir? a) Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun b) Tıbbi Sosyal Hizmet Yönergesi c) Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri Yönetmeliği d) Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği e) Tıbbi Sosyal Hizmetler Kanunu 7. Aşağıdakilerden hangisinde bütüncül (holistik) bakış doğru biçimde açıklanmaktadır? a) Hastalara ve hastalık sürecinin çok boyutlu olarak değerlendirilmesi b) Hastaların tamamlayıcı tıp uygulamalarından yararlanması c) Bedensel bütünlüğün göz önünde bulundurulması d) Hastanın ruhsal yapısının öncelikli olarak dikkate alınması e) Hastanın ve yakınlarının sağaltım sürecine dâhil edilmesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

20 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi 8. Aşağıdakilerden hangisi disiplinlerarası sağlık bakım ekibinin ortak işlevleri arasında yer almaz? a) İlgili uzmanın kullanacağı bilgileri ona iletme b) Ekip içi dinamikleri geliştirmek için eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yürütme c) Görev ve sorumlulukların dağıtımını yapma d) Müdahale planları geliştirme e) Hastalık tanısı koyma 9. Tıbbi Sosyal Hizmet Yönergesi hangi yılda yürürlüğe girmiştir? a) 1961 b) 1973 c) 1983 d) 2001 e) Aşağıdaki sosyal hizmet uygulama aşamalarının hangisinde hastaların sorunlarının ayrıntılı analizi yapılmaktadır? a) Başlangıç b) Planlama c) Hizmeti verme d) Değerlendirme - sonlandırma e) İzleme 1a-2a-3c-4d-5c-6d-7a-8e-9e-10a Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

21 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR 4. Ulusal Sosyal Hizmetler Konferansı Raporu, (1994). Sağlık ve Sosyal Hizmetler Komisyonu Raporu, akt. Duyan (1996). Beder, J. (2006). Hospital social work: the interface of medicine and caring, N.Y. Routledge. Browne, T. Arthur (2006). Social work roles and health-care settings, Handbook of Health Social Work, N.J., Wiley, Cowles, L. A. Fort (2003). Social Work in the Health Field, N.Y., The Haworth Press Çay, C. Tıbbi Sosyal Hizmetin Duygusal Penceresinden Müracaatçı Görünümleri, Sosyal Hizmet Uzmanları Web Sitesi, Erişim: Duyan, V. (1996). Tıbbi Sosyal Hizmet, Ankara Duyan, V. (2011). Sosyal Hizmet, Temelleri, Yaklaşımları, Müdahale Yöntemleri, Ankara, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayını Friedlander, W. (1963). Introduction to Social Welfare, Prentice Hall, New Jersey, akt. Duyan (1996). Rosenberg, J. (2009). Working in Social Work The Real World Guide to Practice Settings, New York, Routledge. Sağlık Bakanlığı Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı Belgesi ( ). (2011). Ankara, Sağlık Bakanlığı. Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun (1961). Resmi Gazete, Kanun no. 224, Sayı Stroup, H. (1960). Social Work: An Introduction to the Field, American Book Company, New York, akt. Duyan (1996). T.C. Sağlık Bakanlığı İnternet Sitesi Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulama Yönergesi (2011). Sağlık Bakanlığı, Sayı Tuncay, T. (2012). Kardiyak Rehabilitasyonun Psikososyal Yönleri ve Sosyal Hizmet Müdahaleleri, Türkiye Klinikleri Kardiyak Rehabilitasyon Özel Sayısı, 5(2), Turan, N. (1979). Tıbbi Sosyal Hizmet Yayınlanmamış bir makale, SHA, Ankara, akt. Duyan (1996). Uncu.Y, Akman M. (2004) Sağlığa Biyopsikosoyal Yaklaşım. TC Sağlık Bakanlığı Aile Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

22 Sağlık Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmetin Kapsamı ve Önemi Doktorları İçin Kurs Notları. Ankara 2004;73,78. Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği (1983). Resmi Gazete, Sayı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

23 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Dünyada ve Türkiye de Tıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi Tıbbi Sosyal Hizmet Tarihsel Gelişimi, Tıbbi Sosyal Hizmetin Türkiye'deki Gelişimi, Tıbbi Sosyal Hizmet Glanındaki Gelişmeler, Sağlık Bakanlığının 663 Sayılı KHK İle Yapılanmasının Tıbbi Sosyal Hizmet Kapsamında Getirdikleri. TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Tıbbi sosyal hizmet tarihsel gelişimini kavrayabilecek, Tıbbi sosyal hizmetin Türkiye'deki gelişimini açıklayabilecek, Tıbbi sosyal hizmet alanındaki gelişmeleri fark edebilecek, Sağlık Bakanlığının 663 sayılı KHK ile yapılanmasının tıbbi sosyal hizmet kapsamında getirdiklerini öğrenebilebileceksiniz. ÜNİTE 2

24 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi GİRİŞ Tıbbi sosyal hizmet; hastalığı ve tedavisi sırasında hastayı etkileyen, sosyal ve duygusal sorunların çözümüyle uğraşmak amacı ile sosyal kişisel çalışma ve bazen de grup çalışması yöntemi kullanılan sosyal hizmet mesleğinin bir uygulama alanıdır. Tıbbi sosyal hizmet, genellikle fiziksel hastalık sahiplerinin sosyal ve duygusal sorunları ile tıbbi bir kurum çerçevesinde ilgilenen bir daldır. Bu alana ilişkin bir başka tanıma göre tıbbi sosyal hizmet; sosyal hizmet metod ve felsefesinin sağlık ve tedavi hizmetlerine adapte edilmesi, tıp ve halk sağlığı programları çerçevesinde uygulanmasıdır. Bu alanda yapılan başka bir tanım; hastanede ayaktan veya yatarak muayene, tetkik ve tedavisi yapılan hastaların tıbbi tedaviden etkin bir şekilde yararlanmaları amacıyla sosyal hizmet uzmanlarınca yürütülecek ekonomik, sosyal, psikolojik, eğitici, destekleyici ve geliştirici hizmetlerin yanında hastanın ailesi ve çevresi ile ilişkilerinin düzenlenmesi, hastaneden taburcu olduktan sonra kişisel ve ailevi sorunlarının çözümlenmesi gibi hizmetlerin bütünü şeklindedir. Tıbbi sosyal hizmet; odak noktası hastalık ve onun tıbbi tedavisi ile ilgili sosyal ve duygusal problemlere, hastaların ve ailelerinin uyumlarına yönelik bir hizmettir ve sosyal problemi olan hastalar için her hastanede mevcut olması gereken bir programdır. şeklinde tanımlanmaktadır. Tıbbi sosyal hizmet, hastanın gereksinimlerini ve onu çevreleyen koşulları anlayan ve bunların hastalığını nasıl etkilediğini dikkate alan bir hizmet türüdür. Tıbbi sosyal hizmet; hastaneye yatan her hastanın uygulanan tedaviden en etkili şekilde yararlanması amacıyla sosyal hizmet personelince görülecek ekonomik, sosyal, eğitsel ve destekleyici hizmetler yanında hastanın ailesi ve çevresi ile ilişkilerinin düzenlenmesi, hastaneden çıktıktan sonra kişisel ve aile sorunlarının çözümlenmesi gibi hususların tümü tıbbi sosyal hizmet olarak adlandırılır. 4. Ulusal Sosyal Hizmetler Konferansı Sağlık ve Sosyal Hizmetler Komisyonu Raporunda tıbbi sosyal hizmetler; kişi, grup, aile ve toplumun sağlık hizmetlerinden etkin bir biçimde yararlanmaları amacıyla sosyal hizmet uzmanlarınca yürütülecek ekonomik, sosyal, psikolojik ve eğitsel boyutlarda, destekleyici ve geliştirici hizmetlerin sosyal hizmet disiplini ve mesleğinin yöntem ve felsefesiyle birleştirilerek tıp ve koruyucu sağlık hizmetleri çerçevesinde verilen hizmetler bütünüdür. şeklinde tanımlanmaktadır. Tıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi Tıbbi sosyal hizmetin gelişmesinde başlıca dört faktör rol oynamıştır. Bunlardan ilki; on dokuzuncu yüzyılın sonlarında (1880), İngiltere'de akıl hastanelerinden taburcu olan hastaların hastalığının tekrarlamasına engel olmak için evlerinde takip Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

25 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi edilmesi görüşününün benimsenmesidir. Evlere gönderilen "ziyaretçiler", aileye hastanın nasıl bakılması gerektiği anlatmaktaydılar. İkinci faktör ise, muhtaç aileleri saptayarak yardımda bulunmak üzere "Lady Almoner" adı verilen ve yoksulların evine giden gönüllü kadınların hastanelerde görev almasıdır. İlk kez 1890'da Sir Charles tarafından Londra'da başlatılan bu sistem sayesinde ücretli ya da ücretsiz yatacak hastaların hangi kaynaktan ne ölçüde yardım alacaklarına karar verildiği gibi sosyal durumları da inceleniyordu. Tıbbi sosyal hizmetlerin gelişmesinde önemli olan üçüncü faktör, aynı yıllarda (1893) Amerika Birleşik Devletlerinde, hastaneler ve toplum merkezlerince yoksul hastaları tedavi sonrasında takip için bu hastaların evlerine hemşire gönderilmeye başlanmasıdır. Bu ziyaretler, tedaviyi kolaylaştırdığı gibi hastalığın aile hayatında yarattığı bireysel ve sosyal sorunları tanımlamaya da yararlı olmaktaydı. Dördüncü faktör ise tıp öğrencilerinin sosyal yardım kurumlarındaki çalışmalarıdır. Amerika Birleşik Devletlerinde John Hopkins Üniversitesi; hastalığa yol açan psikolojik ve sosyal sorunların tıp eğitimi içinde ele alınmasına gerek duyarak öğrencilerini söz konusu kurumlarda hastanın sosyal, ekonomik ve mesken sorunlarını incelemekle görevlendirmiştir. Daha sonraki yıllarda hastalığa yol açan ve hastalığın neden olduğu psikososyal ve ekonomik faktörlerin önemi anlaşılmış ve kabul edilmiştir. Ayrıca; hastalığın sadece tıbbi tedavisinin yeterli olmadığı, bunun yanında psikososyal etmenlerin de ele alınması ve önleyici, takip edici yaklaşıma da yer verilmesi gerektiği görülmüştür. Tıp elemanları; eski aile doktorları gibi, hastanın yaşama koşulları, alışkanlıkları, aile ilişkileri, geliri vb. gibi konularla ilgilenemiyorlardı. Bu nedenle sosyal durumu ihmal edilen hastalar ve aileleriyle ilişki kuracak, sorunlarının çözümlenmesinde yardımcı olacak birisinin istihdam edilmesinin gerekliliğine inanılmış, 1905 yılında ABD'de tıbbi sosyal hizmet Boston Massachusetts General Hospital, New York Belleve Hospital, Baltimore John Hopkins Hospital, Boston Berkeley Infirmary Hospital gibi hastanelerde resmen uygulanmaya başlamıştır. Tıbbi sosyal hizmetin tarihçesi açısından Alexander ve Weber, kronolojik bir sıralama yapmış ve bu sıralamada yasal düzenlemelerin yanı sıra tıbbi sosyal hizmet açısından önemli olabilecek yayın ve eserlere de yer verilmiştir yılında sosyal hizmetlerde ilk uygulama kursları başlatılmıştır ve aynı yıl içinde New York Flantropi Okulu'nun temelini oluşturan New York Hayırseverler Örgütü faaliyete geçmiştir yılında yukarıda belirtilen bilginin yanı sıra aynı hastanede James J. Putman tarafından ilk psikiyatrik sosyal hizmet uzmanı görevlendirilmiştir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

26 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi 1909 yılında akıl sağlığı için Ulusal Komite kurulmuştur. Yine aynı yıl içinde Chicago'da ilk çocuk akıl sağlığı kliniği olan Juvenile Psychopathic Institute kurulmuştur yılında New York Akıl Hastaneleri tarafından bakım sonrası hizmet için sosyal hizmet uzmanları istihdam edilmiştir yılında Dr. C. Cabot, sosyal hizmet uzmanı ve doktorun hastanın tedavisinde tedavi ekibinin birer üyesi olduğu görüşünü ortaya atmıştır yılında bir akıl sağlığı kurumu olan Boston Psychopathic Hospital'da Mary C. Jarret'in yönetiminde ilk sosyal hizmet bölümü kurulmuştur. Yine aynı yıl içinde Phipps Kliniğinde, John Hopkins Hospital'de sosyal hizmet uzmanı istihdam edilmiştir yılında Richard C.Cabot tarafından Sosyal Hizmet ve İyileştirme Sanatı (Social Service and the Art of Healing) adlı eser yazılmıştır.1915 yılında Cannon Massachusetts General Hospital, sosyal himet bölümünde şef olarak çalışmaya başlamıştır. Sosyal hizmet uygulamalarını yataklı tedavi hizmetleri ile bütünleştirmiş ve bu görevde 1945 yılına kadar kalmıştır yılında Mary Richmond tarafından Sosyal Teşhis (Social Diagnosis) adlı eser yazılmıştır. Ayrıca, sosyal hizmet üzerine Ulusal Konferans düzenlenmiştir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

27 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi 1918 yılında Amerikan Tıbbi Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği kurulmuştur. Ayrıca,aynı yıl içinde Amerikan Hastanede Çalışan Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği kurulmuştur yılında şu anda "The Family" olarak bilinen Social Casework adlı dergi yayın hayatına başlamıştır yılında Amerikan Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ve 1926 yılında Amerikan Psikiyatrik Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği kurulmuştur yılında Chicago Üniversitesi Basımevi tarafından, Social Service Review yayınlanmaya başlamıştır yılında ünlü sosyal hizmet uzmanı Jane Addams'a Nobel Barış Ödülü verilmiştir yılında 1921 yılında kurulun Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, 1918 ve 1926 yıllarında kurulan Tıbbi ve Psikiyatrik Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ile diğer dört dernek birleşerek Ulusal Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği kurulmuştur yılında Sosyal Güvenlik Yasasının 18. ve 19. maddeleri ile bakım hizmetlerinin masraflarını karşılayamayanlara yönelik olarak Medicare ve Medicaid yardım kurumları kurulmuştur yılında Hastaneler Birleşik Komisyonu tarafından hastalara ve ailelerine sosyal hizmetin mutlaka sağlanması gerektiği ortaya konmuştur. Elde edilen bilgilerden anlaşıldığı gibi sosyal hizmet mesleğinin sağlık alanında uygulanmaya başlaması, bu alanın birincil sorumluluğunu taşıyan tıp elemanlarınca sağlanmıştır. Tıbbi Sosyal Hizmetin Türkiye deki Gelişimi Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarından hizmet alan hastalar ve yakınları, tedavi sürecinde hastanın sağlığına kavuşmasını engelleyen psikososyal ve sosyoekonemik sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunlar, hastalık öncesi var olup kişinin sağlığını kaybetmesine neden olduğu gibi hastalığa bağlı tedavi sürecinde veya taburculuk aşamasında gelişip hastaların sağlığına kavuşmasını engelleyebilmektedir. Bu sorunlar; zamanında çözümlenmediğinde hastayı ve hasta yakınlarını mağdur etmekte, sağlık çalışanları ve sağlık kuruluşlarını da tıbbi tedavi harici sorunlarla karşı karşıya bırakmakta ve sağlık hizmetini aksatabilmektedir. Özellikle özürlü, kimsesiz, bakıma muhtaç, yoksul, sağlık güvencesiz, yaşlı, mülteci, sığınmacı, insan ticareti mağduru, aile içi şiddet mağduru, ihmal ve istismara uğramış, kronik (kas, diabet, diyaliz, onkoloji, acil, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

28 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi geriatri, ruh sağlığı, fizik tedavi, beyin cerrahi, yoğun bakım, ortopedi hastası vb.) hastalar ve aileleri sosyal hizmet müdahalesine büyük ihtiyaç duymaktadır. Öte yandan sağlığın tanımının...fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik hali olarak yapıldığı da göz önüne alındığında sağlığın sosyal yönünü ilgilendiren tıbbi sosyal hizmet öne çıkmaktadır. Özetle Sağlık Bakanlığının tıbbi sosyal hizmet politikasının oluşturulması ve sürdürülebilir kılınması, bu yönüyle de önem arz etmektedir. Tıbbi Sosyal Hizmet Alanındaki Gelişmeler Sağlık alanında yapılan çalışmalar, kuşkusuz sağlık mevzuatı kapsamında yürütülmektedir. Başlangıçta doğrudan sosyal hizmetlere yönelik düzenlemeler olarak düşünülmemişse de sosyal hizmet uygulamalarını geçmişte etkilemiş, hâlen etkilemekte olan ve hatta yeni hazırlanan tasarılarla gelecekte de etkileyecek olan mevzuata değinmekte yarar olacağı düşünülerek ilgili sağlık mevzuatı kabul tarihi itibarıyla aşağıda özetle sunulmaya çalışılmıştır. Umumi Hıfzısıhha Kununu (Yasa No. 1593, Kabul Tarihi: 1930, Resmî Gazetede Yayımı: tarih ve 1489 sayı), hâlen yürürlükte olup halk sağlığı ile ilgili düzenlemeleri (çocuk ölümlerinin azaltılması, doğum öncesi ve sonrası ana sağlığının korunması, zührevi hastalıklar, genel kadınlar ve verem gibi sosyal hastalıklar dâhil bulaşıcı hastalıklardan korunma, çocuk ve gencin sağlığının korunması ve geliştirilmesi, ruhsal ve fiziksel özürlülerin korunması ve onları barındıracak kurum ve kuruluşların kurulması ve yönetimi, göçmenlerin sağlık işleri, cezaevlerinde sağlığa uygun koşulların sağlanması, sağlık istatistiklerinin tutulması, sağlıkla ilgili yayın ve propagandanın yapılması gibi) kapsamaktadır. Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Yasa (Yasa No: 224, Kabul tarihi: 5 Ocak 1961, Resmi Gazetede yayımı: 12 Ocak 1961 tarih ve sayı) ile ilgili kanun, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde bir hak olarak tanınan sağlık hizmetlerinden faydalanmanın sosyal adalete uygun bir şekilde uygulanması amacı ile sağlıkla ilgili hizmetlerin bir program çerçevesinde düzenlenmesini öngörmektedir. Bu açıdan bakıldığı zaman sağlık hizmetlerinin halkın ayağına götürülmesini olanaklı kılacak sağlık evi, sağlık ocağı, sağlık merkezi, sağlık grup başkanlığı teşkilatını kurmak ve bu birimlerde çalışacak tıp ve yardımcı sağlık personelini yetiştirecek görevlendirmesinin nasıl yapılacağı ortaya konmaktadır. Ancak bu yasada toplumu tanıma, toplumla çalışma (toplum organizasyonu ve kalkınması) hizmeti, ilk basamakta çalışan ebeye görev olarak verilmiştir. Önceleri pilot uygulama olarak bazı ilçe ve illerde başlatılan teşkilat ve uygulama daha Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

29 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi sonraları tüm ülke çapında yaygınlaştırılmışsa da uygulama, özellikle sevk sistemi, istenilen düzeyde işletilememiştir. Benzeri sistem, 1978 yılında Alma Ata'da yapılan Dünya Sağlık Örgütü Toplantısı'nda kabul edilmiş ve tüm ülkelerde, ulusal koşullar dikkate alınarak yapılacak uyarlamalarla uygulanması kararı alınmıştır. Sağlık Hizmetleri Temel Yasası (Yasa No: 3359, Kabul Tarihi: 7 Mayıs 1987, Resmi Gazetede yayımı: 15 Mayıs1987 tarih ve sayı). Kanun; Milli Savunma Bakanlığı hariç, bütün kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk tüzel kişilerini ve gerçek kişileri kapsar nitelikte sağlıkla ilgili temel esasları düzenlemiştir. Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Yasa'nın uygulanmasında karşılaşılan aksaklıkları gidermeye yönelik önlemleri içermektedir. Sağlıkla ilgili hizmet veren diğer kurum ve kuruluşlarla iş birliğini vurgular. Mezuniyet öncesi eğitimi gerekli nitelikte eleman ihtiyacını karşılamak amacı ile YÖK ile koordinasyonu öngörür ve hizmet içi eğitim programlarının düzenlenmesine önem verir. Bu proğramlara katılmayan veya katıldığı hâlde başarısız olanların geçici veya devamlı meslekten uzaklaştırma ile cezalandırılmasına değinmektedir. Tıp ve sağlık hizmetlerinin koruyucu, teşhis ve tedavi edici ve rehabilite edici yönüne işaret etmekte ve koruyucu sağlık hizmetlerinde görevli sağlık ve yardımcı sağlık personelinin sağlık işletmesi kapsamına alınma ve mali imkânlarından yararlandırma usül ve esaslarının Sağlık Bakanlığınca belirleneceğini kaydetmektedir. Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilmeye çalışılan son çalışma, Sağlık Reform Paketidir. Bu paket; Dünya Sağlık Örgütünce 1978 yılında Alma-Ata'da imzalanan Dünya Sağlık Deklerasyonu esas alınarak hazırlanan "Ulusal Sağlık Politikası", "Yeni Sağlık Mevzuatı" taslaklarını içermektedir. Söz konusu Taslak'ın hazırlık çalışmalarına önceleri meslek elemanlarımız davet edilmemiş, sonradan katılım sırasındaki taleplerimiz de dikkate alınmamıştır. Taslak'ta sosyal hizmet uzmanı; tıp ve sağlık ekibinin bir elemanı olarak değerlendirilmemiş, sağlıkla ilgili meslekler sınıfında ele alınmıştır. Aynı Taslak ta diyet uzmanı, klinik psikolog; doğrudan hasta ile temas eden meslek elemanı olarak yorumlanmış, sosyal hizmet uzmanının hasta ile hiç teması olmadığı biçimindeki bir bakış açısıyla hareket edilmiştir. Aynı tasarıda toplumu tanıma, toplumla çalışma, risk grupları ve halkla ilişkiler konularına yeni sağlık uygulamalarında önemli yaklaşım olarak değinilmekte, ancak bu işleri yürütecek elemanlar konusunda bir tanımlama yapılmamaktadır. Bütün bunlara karşın sağlık alanında sosyal hizmetin önemi gittikçe daha fazla oranda kabul görmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

30 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi Şöyle ki Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan standart kadro tablosunda sosyal hizmet uzmanlarının sağlık ocaklarında da görevlendirilmesine ve buralarda kadro ihdasına da yer verilmiştir. Ülkemizde sağlık alanında sosyal hizmet çalışmalarına ve sosyal hizmet uzmanlarına olan gereksinim gün geçtikçe artmaktadır. Ülkemizde ise tıbbi sosyal hizmetin tarihçesi ve mevzuatı ile ilgili olarak çeşitli kaynaklarda kimi bilgilere rastlanabilmekle birlikte bu bilgiler yeterince kapsamlı ve açık değildir. Bu çalışma ile ülkemizde tıbbi sosyal hizmetin gelişimi ve mevzuata ilişkin bilgiler ele alınacak ve bu alana bir katkı verilmeye çalışılacaktır. Tıbbi sosyal hizmet alanındaki gelişmeleri üç bölümde incelemekte fayda vardır. Bu dönemleri şöyle özetleyebiliriz: Birinci Dönem: Yılları Sosyal hizmetlerin ilk resmî örgütleniş biçimi, Sağlık Bakanlığı kuruluş yapısı içinde yer almıştır yılında başlatılan düzenlemelerde, sosyal hizmetler sadece tıp ve sağlık alanında düşünülmeyip Bakanlığın o zamanki isminde yer alan "sosyal yardım" hizmetlerini organize etmek amacı da göz önünde tutulmuştur. Konu, tıbbi sosyal hizmet açısından ele alındığı zaman bu çalışmaların önemli kilometre taşlarının başlangıcı olduğu düşünülebilir. Bu kilometre taşlarının başlangıcı olarak tarih ve 7355 sayılı kanun olan Sosyal Hizmetler Enstitüsü'nün kurulmasına dair kanun kabul edilebilir. Bu kanun, Resmî Gazete'nin 22 Haziran 1959 tarihli nüshasında yayımlanmıştır. Bu kanunda Sosyal Hizmetler Enstitüsünün görevleri; teşkilat yapısı gibi konular yer almış, tıbbi sosyal hizmet açısından yasal bir dayanak oluşturmuştur. Enstitü bünyesinde tıbbi sosyal hizmetler şubesi kurulmuştur. Bu yasa ile Bakanlığın teşkilat yapısı içinde Tıbbi Sosyal Hizmetler Şubesi kurulmuş ve kanunun 7. maddesinde bu şubenin görevlerine yer verilmiştir. Buna göre: "Tıbbi Sosyal Hizmetler Şubesi, sosyal hizmetlerin koruyucu, terbiye ve tedavi edici tıbbi sosyal cephelerini (sosyal intibaksızlıklarını giderme, rehabilitasyon gibi) ihtisas bakımından tetkik ve bunların memlekette tatbikine dair olan esasları vazeder." denmektedir. Sosyal hizmetler ve doğal olarak tıbbi sosyal hizmet alanında da çalışacak elemanları yetiştirmek üzere 1961 yılında "Sosyal Hizmetler Akademisi" kurulmuştur yılında 225 sayılı Kanunla Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı bünyesinde Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü faaliyete geçmiştir. Ülkemizde tıbbi sosyal hizmetin bir ihtiyaç olarak ortaya çıkması yanında sağlık alanında sosyal hizmetin ilk uygulamalarına 1964'te Sosyal Hizmetler Akademisi öğrencilerinin stajları ile başlamış, 1967 yılında ise Ankara Üniversitesi Hastanesine bir sosyal hizmet uzmanının atanması ile tıbbi sosyal hizmet resmî yapı içinde yer almıştır. Bir başka kaynağa göre; Türkiye'de ilk - bilimsel ve mesleksel - tıbbi sosyal Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

31 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi hizmet uygulaması, 1964 yılında Miss Violet Bemmels idaresinde, bir grup stajyer sosyal hizmet uzmanı ile Hacettepe Hastanesi'nde başlatılmıştır. Hacettepe Hastanesi Sosyal Hizmet Bölümü'nün kayıtları ve belgeleri incelendiği zaman bu konuda Nüket Atalay tarafından 1968 yılı Ocak ayında hazırlanan rapor, tıbbi sosyal hizmetin tarihçesi açısından şimdiye kadar pek bilinmeyen birçok bilgiyi gözler önüne sermektedir. Bu belgeye göre, Sosyal Hizmet Bölümü'nün 1966 yılı Ocak ayında kurulduğu belirtilmektedir. Bölümün 1966 yılı çalışmalarının özetlendiği bir dokümana göre, yukarıda belirtilen tarihte Nüket Fikriğ ve Barış Gönüllüsü olduğu belirtilen Eileen Mc. Carthy'nin çalışmaları ile bölümün amaçları belirlenip çalışmalara başlanmıştır. Aynı dökümana göre, ilk yıl içinde Sosyal Hizmet Bölümünün hastane içinde desteklenmediği ve çalışmaların pek çok kişi tarafından yanlış anlaşıldığı vurgulanmaktadır. Kim tarafından, ne tip bir eğitimin verildiği açık olmamakla birlikte Sosyal Hizmet Bölümü personelinin sosyal hizmet yöntemlerini öğrenip uygulamaları için hizmet içi eğitimlerinden söz edilmektedir. Gönüllüler ile önceleri çatışmalar ve anlaşmazlıklar olduğu vurgulanmakla birlikte daha sonraları iş birliği sağlanabilmiştir. Sosyal Hizmet Bölümü'nün kuruluşu sırasında Sosyal Hizmetler Akademisi'nden 3 öğrencinin, Sosyal Kişisel Çalışma stajını yapmaları için hastaneye gönderildiği ve hocaları Mr. Pillai tarafından denetlendiği vurgulanmaktadır. Aynı yıl içinde Prof.Solomon Green'in sosyal hizmet konusunda verdiği konferanstan söz edilmektedir. Sosyal Hizmet Bölümü tarafından hastalarla bireysel görüşmelerin yapıldığı kişisel çalışma; 1967 yılında başlayan grup çalışmaları, hasta yatış mülakatları, gönüllüler grubu ile iş birliği, oyun odalarındaki çalışmalar, eğlence faaliyetleri, hizmet içi eğitimi, hastane personeli eğitimi ve Sosyal Hizmetler Akademisi öğrencilerinin eğitimi biçimindeki eğitim faaliyetleri yürütülmüştür. Hastanedeki sosyal hizmet çalışmalarına ilave olarak Gülveren Ana ve Çocuk Sağlığı Merkezi'nde duyulan ihtiyaç üzerine Ağustos 1967'den itibaren bu merkezde de Sosyal Hizmet Bölümü kurulmuş ve bir sosyal hizmet uzmanının yönetiminde bölüm faaliyetleri yürütülmeye başlanmıştır. Sosyal Hizmet Bölümü nün kendine ait bir bütçesinin bulunduğundan söz edilmekte ve hastane bütçesinde para ayrıldığı, ayrıca gönüllülerden; International Child Welfare Union'dan yardım alındığı ve bölüme bağlı bir satış büfesinden elde edilen gelirden söz edilmektedir. Son olarak yapılan araştırmalardan söz edilmekte ve 3 ayrı araştırmanın yürütüldüğü ve tamamlandığı belirtilmektedir yılında sosyal hizmet alanına yeni elemanlar yetiştirmek amacıyla Hacettepe Üniversitesi bünyesinde H.Ü.Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmetler ve Sosyal Çalışma Bölümü kurulmuştur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

32 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi Hacettepe Hastanesi Sosyal Hizmet Bölümü tarafından verilen hizmetlerin değerlendirildiği bir başka raporda tıbbi tedaviye ilişkin hizmetler kapsamında; sosyo-ekonomik değerlendirme, taburculuk, servis nakli, yer sağlama, yuvaya yerleştirme, giyecek yardımı, tetkik yardımı, ilaç yardımı, cihaz yardımı, yol ücreti, kızılay yardımı, sosyal faaliyetler kapsamında grup çalışması, eğlence faaliyeti, film gösterisi, gezi, gönüllü çalışmaları, oyun odaları faaliyetleri gibi çalışmaların yapıldığından söz edilmektedir. Tıbbi sosyal hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları; hastanın hastalığı ve tedavisi ile ilgili olabilecek sosyal, ekonomik ve duygusal faktörlerin önemini sağlık ekibine iletmek, hasta ve ailesine bu faktörleri anlamasında yardımcı olmak, hastanın ve ailesinin moralini arttırmak, onlara güven duygusu vermek, hastanın ve ailenin yararına toplum kaynaklarını harekete geçirmek, hastane işleyişine mesleki açıdan katkıda bulunmak yoluyla hastanenin daha iyi hizmet vermesine çalışmak gibi görevler üstlenmiş ve 1973 yılına kadar çok yataklı devlet hastanelerinde görev alan sosyal hizmet uzmanlarının sayısı 20 civarında iken artan ihtiyaçları karşılamak üzere ve kapsamlı tıp anlayışının gittikçe yerleşmesi nedeniyle hastanelere atanan sosyal hizmet uzmanı sayısında büyük artış olmuştur. S.B'nin 1989 istatistiklerine göre; Sağlık Bakanlığı hastanelerinde görev yapan 94 sosyal hizmet uzmanı bulunurken bu sayı günümüzde Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre 1994 yılında 162'ye çıkmıştır. Ancak bu sayıya üniversite hastanelerinde SSK hastanelerinde çalışan sosyal hizmet uzmanları dâhil değildir yılı itibarıyla bu sayının 300'ün üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Birbiriyle bağlantısız olarak merkez ve taşra hastanelerinde çalışan sosyal hizmet uzmanlarının, alana ilişkin sorunlarını tartışmalarını sağlamak ve ortak uygulamaya geçmeleri için 1972 yılı başında Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü tarafından Ankara'da üç günlük toplantı yapılarak görev tanımlamaları yapılmıştır. Bu tanım, 26 Kasım 1973 tarih ve sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tedavi Kurumları Yönetmeliği içinde yerini almıştır. Bu yönetmeliğin 33., 34. ve 35. maddelerinde Tıbbi Sosyal Hizmetler; 130. maddede sosyal hizmetler şefinin görev ve yetkileri, 131. Maddede ise sosyal hizmetler uzmanının görev yetkileri konusuna yer vermiştir. Sağlık Bakanlığı Hıfzıssıhha Okulu'nda, Dünya Sağlık Örgütünün desteği ile "Sağlık Alanında İnsan Gücünün Geliştirilmesi" adı altında 1976 yılında başlatılan bir projede, sosyal hizmet uzmanı Halk Sağlığı alanında da sağlık ekibinin bir üyesi kabul edilmiş ve seçilen iki sosyal hizmet uzmanı, diğer ekip elemanları ile birlikte üç aylık sağlık hizmetleri uyum programından geçirilerek Projenin uygulama alanları olan Ankara-Çubuk ve İzmir-Torbalı ilçelerinde Sağlık Grup Başkanlıkları bünyesinde oluşturulan standart kadroda yer alarak çalışmalarına başlamışlardır. Ayrıca; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerinin halk sağlığı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

33 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi stajlarında da eğitici olarak yer alan sosyal hizmet uzmanları, tüm sağlık personeli ile karşılıklı uyum ve etkili çalışma örneğini vermişlerdir. Halk sağlığı alanında ekip elemanı olarak sosyal hizmet uzmanına ihtiyaç olduğunun belirlenmesi üzerine Hıfzıssıhha Okulu bünyesinde de Sosyal Hizmetler Bölümü kurulmuştur. Kısa zamanda sayısı sekize ulaşan sosyal hizmet uzmanları; özellikle "toplumu tanıma- toplumla çalışma" konularında eğitimci, araştırmacı ve uygulayıcı eleman olarak hizmet vermeye başlamışlardır. Bu arada, sağlık grup başkanlıklarında sosyal hizmet uzmanı kadroları oluşturulmuşsa da ilçe düzeyinde çalışacak bir iki uzman hariç, sosyal hizmet uzmanları bulunamamıştır. Birinci Tedavi Kurumları Yönetmeliği kaldırılarak hâlen yürürlükte olan 1983 tarihli Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği yayımlanmıştır. Bu yönetmelikteki sosyal hizmete ilişkin hükümler, önemli ölçüde bir önceki yöenetmelikteki hâliyle devam etmiştir. İkinci Dönem: Yılları Yukarıda belirtilen yönetmelik, 13 Ocak 1983 tarih ve sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ve hâlen yürürlükte bulunan Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği ile yeniden düzenlenmiş ve bu yönetmeliğin 125.,126. maddelerinde sosyal hizmetler şefi ve sosyal hizmetler uzmanının görev ve yetkileri belirtilmiştir. Ayrıca; 159.maddede, halkla ilişkiler memurunun görevleri başlığı altında, sosyal hizmetler uzmanın halkla ilişkiler görevini de yürütebileceğini belirten bir hüküm konmuştur. Bu her üç maddede yazılan görevlerin tartışmalara ve değişik yorumlara açık bir dil sergilediği görülmektedir. Hıfzıssıhha Okulu'nun 1983 yılında uygulamalarının durdurulması sonucunda diğer tıp ve sağlık elemanları ile birlikte sosyal hizmet uzmanlarının da değişik kuruluşlara atamaları yapılmış ve bu durum, halk sağlığı alanındaki sosyal hizmet uygulamalarının da son bulmasına neden olmuştur. Diğer taraftan, 1983 yılı ülkemizdeki sosyal hizmet uygulamaları açısından bir dönüm noktasıdır. Bu yıl içinde sosyal hizmet; uzun yıllardan beri üzerinde durulan, ancak bir türlü gerçekleştirilemeyen korunmaya, bakıma, yardıma muhtaç çocuk, sakat ve yaşlılar ile diğer ihtiyaç gruplarını kapsayan sosyal hizmetlere ilişkin yönetim ve uygulamaların bütünleştirilerek tek bir otoriteye bağlanması ve güçlü bir örgütsel yapının kurulması, 27 Mayıs 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ile gerçekleşmiştir. Bu kanunun 38. maddesine göre; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel.Müdürlüğü, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler Enstitüsü, İllerdeki Korunmaya Muhtaç Çocukları Koruma Birlikleri ve Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumunun birleştirilmesi ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

34 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi bütünleştirilmesi suretiyle kurulmuş, bu kuruluşlara ait yasal hükümler yürürlükten kaldırılmıştır. Bu kanun; ülkemizdeki sosyal hizmet uygulamaları açısından yeni bir dönemi açmıştır, ancak tıbbi sosyal hizmet uygulamaları açısından bazı açmazları da beraberinde getirmiştir. SSYB bünyesindeki Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü ve Sosyal Hizmetler Enstitüsü'nün bu kanunla kapatılmış olmasının tıbbi sosyal hizmet uygulamalarının büyük oranda uygulama alanı olan bir büyük yapının göz ardı edilmesine ve bu alandaki hizmetlerin organizasyonuna büyük ölçüde ket vurulmasına neden olmuştur. Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü bünyesinde yürütülen tıbbi sosyal hizmetler için örgütsel bir yapı ortadan kaldırılmıştır. Ancak bu alandaki eksiklik, gün geçtikçe açık bir biçimde hissedilmeye başlanmış ve bu eksiklik, "Bakanlığın halkla ilişkiler faaliyetlerinde hızlı bir tempo ile artış olduğu ve bunun doğal sonucu olarak sosyal hizmet üretimine ihtiyaç doğduğu; Bakanlık bünyesinde doğrudan bu hizmetleri üretmekle görevli bir organizasyon bulunmadığı, bu ihtiyacı gidermek ve Bakanlıkla Taşra Teşkilatı arasındaki sosyal hizmet koordinasyonunu sağlamak" şeklinde ifade bulmuş ve bu eksikliği karşılamak üzere tarihli makam onayı ile Sağlık Bakanlığı bünyesinde Sosyal Hizmetler Koordinatörlüğü kurulmuştur yılında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından sosyal hizmetlere ilişkin görevler alınarak Başbakanlığa devredilmiştir. SSYB, Sağlık Bakanlığı olarak devam etmiştir yılında, Sağlık Bakanlığı ve Taşra Teşkilatı arasındaki sosyal hizmet koordinasyonunu sağlamak amacıyla Sosyal Hizmetler Koordinatörlüğü kurulmuştur. Bu koordinatörlük, daha sonra halkla ilişkiler koordinatörlüğü ile birleştirilerek bakanlık makamına ulaşan hasta dilekçelerinin illerle koordinasyon hâlinde işleme alınması ve başvuranların sorunlarının çözümüne ilişkin faaliyetleri yürütmüştür. Sağlık alanında tıbbi sosyal hizmetlere olan gereksinimin bir başka göstergesi olarak 1 Eylül 1993 tarih ve sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Yönetmeliği nde sosyal hizmet uzmanına yer verilmiş olması gösterilebilir. Buna göre; cihaz sayısı 10'dan fazla her merkezde, bir uzman mutlaka bulunması gerekmektedir. Diğer yandan Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde sosyal hizmet uzmanı istihdamına gerek duyulmakta ve hâlen iki sosyal hizmet uzmanı görevlendirilmiş bulunmaktadır yılında Sağlık Bakanlığı hastanelerinde hasta hakları birimlerinin kurulması çalışmaları başlamıştır. Hasta hakları alanında yapılan çalışmalar, tıbbi sosyal hizmetlerin gelişimi açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Hasta hakları birimlerinde meslek olarak öncelikle tercih edilen sosyal hizmet uzmanları, mesleki Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

35 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi saygınlık kazanırken Bakanlığın daha fazla istihdam oluşturması da başka bir kazanım olmuştur. Üçüncü Dönem: 2010 Yılı Sonrası 2010 yılından bu güne kadar tıbbi sosyal hizmetler alanındaki gelişmeleri kapsayan üçüncü dönemde, tıbbi sosyal hizmet çalışmalarının daha bilimsel bir yaklaşımla ve somut temeller üzerinde yürütüldüğü görülmektedir. Bu dönemde aşağıdaki gelişmeler yaşanmıştır: 10 Haziran 2010 tarihinde Hastane Forumu dergisinin organizasyonu ile Tıbbi Sosyal Hizmet Paneli 2010 gerçekleştirilmiştir. Panelde, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veli DUYAN tarafından konferans verilmiştir. Programa yaklaşık 150 civarında sosyal hizmet uzmanı ile bazı hastane başhekimleri, başhekim yardımcıları ve akademisyenler katılmıştır. Temmuz-Ekim 2010 aylarında, tıbbi sosyal hizmet çalışmalarını yürütecek sosyal hizmet uzmanlarının Bakanlığa görevlendirilmeleri sağlanmıştır. 09 Kasım 2010 tarihinde Tıbbi Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğü sayılı Makam oluru ile kurulmuştur. Bu gelişmeyle ilk defa tıbbi sosyal hizmet adıyla ve odağı tıbbi sosyal hizmetin geliştirilmesi olan bir idari teşkilatlanma, Sağlık Bakanlığı bünyesinde teşkil edilmiştir. 16 Şubat 2011 tarihinde Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulama Yönergesi yürürlüğe girmiş ve bu gelişmeyle birlikte tıbbi sosyal hizmet uygulamalarının Bakanlık hastanelerinde yürütülmesine ilişkin usül ve esaslar belirlenmiştir. İlk kez tıbbi sosyal hizmet çalışmaları yönerge ile belirlenen standart formlara kaydedilmiş ve bunun neticesinde sağlıklı istatistiki veriler elde edilmeye başlanılmıştır yılının Nisan ayında Tıbbi Sosyal Hizmet Bilim Komisyonu teşkil edilmiştir. Komisyon'da tıbbi sosyal hizmet alanında deneyimi ve akademik çalışmaları olan dört akademisyen ile Bakanlık hastanelerinde görev yapan iki deneyimli sosyal hizmet uzmanı görev almıştır yılı Şubat-Mart aylarında ilk kez hastanelerde çalışan sosyal hizmet uzmanlarına yönelik, tıbbi sosyal hizmet uygulamaları konusunda, birer günlük bölgesel eğitimler gerçekleştirilmiştir. Vatandaşların tıbbi sosyal hizmet çalışmaları konusunda bilgilendirilmesi amacıyla afiş ve broşürler oluşturulmuş, 2011 yılı Nisan ayında İstanbul'da gerçekleştirilen EXPOMED Fuarında ilk kez tıbbi sosyal hizmet çalışmaları tanıtılmıştır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

36 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi 2011 yılının Mayıs-Ekim ayları arasında sosyal hizmet birimleri kuran veya kurması gereken Bakanlık hastaneleri denetlenerek hizmetin etkin sunumu ve yaygınlaştırılması çalışmaları yürütülmüştür yılının ikinci altı ayında tüm Türkiye genelinde yaklaşık 80 bin hastaya sosyal hizmet uzmanlarında sosyal hizmet müdahalesi gerçekleştirilmiştir yılı sonuna kadar 300 hastanede tıbbi sosyal hizmet birimlerinin kurulması sağlanmıştır yılında 663 sayılı KHK ile Sağlık Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı yeniden yapılandırılmış ve bunun neticesinde Tıbbi Sosyal Hizmetler Şubesi kaldırılarak en küçük idari birimler olarak daire başkanlıkları teşkil edilmiştir. Bu kapsamda tıbbi sosyal hizmet çalışmalarını yürütmekle sorumlu Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı kurulurken Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunda da Hasta, Çalışan Hakları ve Güvenliği Daire Başkanlığı teşkil edilmiştir yılı Aralık tarihleri arasında üç gün süreli Birinci Uluslararası Tıbbi Sosyal Hizmet Kongresi gerçeleştirilmiştir. Kongreye yurt dışından ve yurt içinden akademisyenleri, sağlık kurumlarının üst yöneticileri, doktorlar, hemşireler ile yaklaşık 200 civarında sosyal hizmet uzmanı ve Bakanlık bürokratları katılmıştır yılının Mart ayında bir hafta süreyle 30 sosyal hizmet uzmanının katılımıyla sosyal hizmet akademisyenlerinin eğitim verdiği tıbbi sosyal hizmet eğitici eğitimi gerçekleştirilmiştir. Bu eğitimlerin devamı olarak 2012 yılı Ekim ve Kasım aylarında da iki grup hâlinde eğitimler gerçekleştirilmiştir yılı öncesinde yaklaşık 180 olan sosyal hizmet uzmanı sayısı hasta hakları çalışmalarıyla 2005 yılında yaklaşık 260 rakamlarına kadar yükselmiştir yılı Temmuz ayında Sağlık Bakanlığının tümünde 484 olan sosyal hizmet uzmanı sayısı, 2010 yılı sonunda 534'e, 2011 yılı Mart ayında 594'e, 2011 yılı Aralık ayında ise 749'a yükselmiştir yılı Aralık ayında ve 2012 yılı Ocak ayında ataması yapılan, ancak henüz göreve başlamayan sosyal hizmet uzmanlarının görevlerine başlaması ile sosyal hizmet uzmanı sayısı 840'ı geçmiştir. Buradan da anlaşılmaktadır ki 2010 yılı başından 2012 yılı başına kadar geçen iki yıllık sürede, sosyal hizmet uzmanı sayısı neredeyse iki kat yükselmiştir. Tıbbi Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğünün kurulduğu tarihten 663 sayılı KHK neticesinde görevinin sonlandığı Mart 2012'ye kadar geçen bir buçuk yıllık dönemde Şube olarak Çocuk Koruma Kanunu gereğince; yedi (7), sığınmacı, mülteci ve insan ticareti mağdurlarına yönelik çalışmalar kapsamında beş (5), engellilere yönelik çalışmalar kapsamında, iki (2) toplantıya katılım sağlanmıştır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

37 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi Engelli ve kronik hasta gruplarından kas hastalarına ilişkin iki (2) çalıştay gerçekleştirilmiştir. Sağlık Bakanlığının 663 Sayılı KHK İle Yapılanmasının Tıbbi Sosyal Hizmet Kapsamında Getirdikleri Sağlık Bakanlığı; 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin, 2/11/2011 tarihli ve (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmesini takiben Bakanlık Merkez Teşkilatı ve bağlı birimleri ile Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ve Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü şeklinde yeniden yapılandırılmıştır. Bakanlığın değişimini ve yeni yapıya dönüşümünü teminen Sağlık Bakanlığı Değişim Yönetimi Programı hazırlanmış ve yeniden yapılanma süreci, oluşturulan değişim yönetimi programı çerçevesinde yürütülmüştür. Kanun hükmünde kararnamede taşra teşkilatı da Bakanlık ve bağlı kuruluşlarına göre yeniden yapılandırılmıştır. Bu yapılandırmada İl ve İlçe Sağlık Müdürlükleri ile Sağlık Grup Başkanlıkları Bakanlığın; Kamu Hastane Birlikleri, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun; Halk Sağlığı Müdürlükleri ise, Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun taşra yönetim teşkilatı olarak belirlenmiş ve bunlara bağlı hizmet birimleri öngörülmüştür. Yeni yapılanma ile şube müdürlükleri tamamen kaldırılarak en küçük idari birimler olarak daire başkanlıkları belirlenmiştir. Daha önce Tıbbi Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğünün bağlı olduğu Hasta Hakları ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı kaldırılarak yeni yapılanma neticesinde Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı teşkil edilmiştir. Bakanlığın taşra teşkilatı olarak il ve ilçe sağlık müdürlükleri belirlenmiştir. Sağlık müdürlüklerine, 112 acil sağlık hizmetleri dışında hizmet sunumu görevi verilmemiş olup ilde sağlık hizmetlerinin izlenmesi ve koordinasyonu görevi verilmiştir. İl sağlık müdürlükleri bünyesinde yer alan hasta hakları koordinatörleri, son düzenlemelerle hasta hakları ve tıbbi sosyal hizmetler koordinatörü olarak görevlendirilmiştir. Bu kapsamda il sağlık müdürlüklerine sosyal hizmet uzmanları kadroları verilmiş ve görevlendirmelere imkân sağlanmıştır. 663 sayılı KHK ile kurulan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu bünyesinde Hasta Çalışan Hakları ve Güvenliği Daire Başkanlığı kurularak bu daire başkanlığının görevleri arasında hasta hakları ve çalışan güvenliği çalışmalarının yanında Bakanlık hastanelerinde tıbbi sosyal hizmet çalışmalarının yürütülmesi sorumluluğu da yer almıştır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

38 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun taşra teşkilatı olarak her ilde en az bir tane olmak üzere, Kamu Hastane Birlikleri oluşturularak Genel Sekreterlikler teşkil edilmiştir. Her genel sekreterlik bünyesinde tıbbi sosyal hizmet çalışmalarını yürütmek üzere kurumun Hasta Çalışan Hakları ve Güvenliği Dairesinin izdüşümü olarak aynı isimli birimler teşkil edilmiş ve bu birimlere ağırlıkla sosyal hizmet uzmanları görevlendirilerek genel sekreterliğe bağlı hastanelerdeki hasta hakları, çalışan güvenliği ve tıbbi sosyal hizmet çalışmalarının geliştirilmesi ve koordine edilmesi sorumluluğu verilmiştir. Bakanlık hastanelerinin de söz konusu KHK ile yönetsel yapısı değiştirilmiş olup daha önce Başhekimliğe bağlı olarak hizmet sunan tıbbi sosyal hizmet birimleri, yeni yapılanma ile önce Başhemşirenin yerine tanımlanan Bakım Hizmetlerine bağlanmış iken yapılan itirazlar üzerine Başhekimlere disiplin mevzuatına dayandırılarak bağlanmış ve kriz kısmen aşılmıştır. Başhekim, Hastane Yöneticisine bağlı olduğu için tıbbi sosyal hizmet birimlerinin 1983 tarihli Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği ve 2011 tarihli Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulama Yönergesi sağlanan hastanenin en üst yöneticisine bağlanma imkânı fiilen ve resmen ortadan kalkmıştır. Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun ise merkez teşkilatında tıbbi sosyal hizmetlerin birinci basamakta sağlık kurum ve kuruluşlarında yürütülmesine ilişkin bir görev tanımlaması yapılmamıştır. Söz konusu kuruma bağlı her ilde halk sağlığı müdürlüğü kurulmuş, ancak bu müdürlükler bünyesinde tıbbi sosyal hizmet birimleri tanımlanmamıştır. Müdürlüklerde görev yapan sosyal hizmet uzmanları ise; ağırlıkla ruh sağlığı hizmetlerinin yürütüldüğü birimlerde görevlendirilerek toplum ruh sağlığı merkezleri, çocuk ve kadın izlem merkezleri ile benzer çalışmaları yürütme sorumluluğu verilmiştir. Taşrada sadece toplum sağlığı merkezleri bünyesinde (Nüfusu 50 bin ve üzeri olanlarda), sosyal hizmet uzmanı kadroları tanımlanmıştır. Çok az sayıda sosyal hizmet uzmanı hâlen TSM'lerde görev yapmaktadır. Bakanlığın yeni yapılanmasını düzenleyen 663 sayılı KHK ile tüm kadrolu yöneticiler, görevlerinden alınmıştır. Bu durum, tıbbi sosyal hizmet çalışmalarının geliştirilmesi konusunda kamu hastanelerinin yöneticilerine yönelik yürütülen bilgilendirme ve eğitim çalışmalarının etkisini önemli oranda ortadan kaldırmış ve yeni atanan yöneticilere benzer eğitim ve rehberliğin yapılmasını gerekli hâle getirmiştir. Üç başlı taşra yönetim sistemi dâhilinde tıbbi sosyal hizmet çalışmalarının, sadece kamu hastanelerinde yürütülmesi ve geliştirilmesi için düzenlemeler yapıldığı görülmekte olup bu durumun tıbbi sosyal hizmetlerin birinci basamakta gelişimini olumsuz etkileyeceği görülmüştür. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

39 Ödev Bireysel Etkinlik Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi Yeni yapılanmada tıbbi sosyal hizmet çalışmalarıyla birlikte sosyal hizmet uzmanının temel meslek uzmanı olarak sorumluluk üstlendiği, hasta ve çalışan hakları alanındaki hizmetlerin yürütülmesinden sorumlu daire başkanlıklarına, hemşire ve doktorlar atanarak sosyal hizmet uzmanı daire başkanı atanmamasının hizmetlerin yeterli ve etkli bir şekilde yürütülmesi ve geliştirilmesini olumsuz etkileyeceği görülmektedir. Ülkemizde tıbbi sosyal hizmet birimlerinin yaygınlığını araştırınız. Bu kadar eski bir geçmişe sahip tıbbi sosyal hizmet uygulama alanının istenilen düzeyde olamamasının nedenleri ne olabilir? Tartışınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

40 Özet Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi Tıbbi sosyal hizme,; hastalığı ve tedavisi sırasında hastayı etkileyen sosyal ve duygusal sorunların çözümüyle uğraşmak amacı ile sosyal kişisel çalışma ve bazen de grup çalışması yöntemi kullanılan sosyal hizmet mesleğinin bir uygulama alanıdır. Tıbbi sosyal hizmet, genellikle fiziksel hastalık sahiplerinin sosyal ve duygusal sorunları ile tıbbi bir kurum çerçevesinde ilgilenen bir daldır. Bu alana ilişkin bir başka tanıma göre tıbbi sosyal hizmet; sosyal hizmet metod ve felsefesinin sağlık ve tedavi hizmetlerine adapte edilmesi, tıp ve halk sağlığı programları çerçevesinde uygulanmasıdır. Tıbbi sosyal hizmet ; odak noktası hastalık ve onun tıbbi tedavisi ile ilgili sosyal ve duygusal problemlere, hastaların ve ailelerinin uyumlarına yönelik bir hizmettir. ve sosyal problemi olan hastalar için her hastanede mevcut olması gereken bir programdır. şeklinde tanımlanmaktadır. Tıbbi sosyal hizmetin gelişmesinde başlıca dört faktör rol oynamıştır. Bunlardan ilki, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında (1880) İngiltere'de akıl hastanelerinden taburcu olan hastaların hastalığının tekrarlamasına engel olmak için evlerinde takıp edilmesi görüşününün benimsenmesidir. İkinci faktör ise, muhtaç aileleri saptayarak yardımda bulunmak üzere "Lady Almoner" adı verilen ve yoksulların evine giden gönüllü kadınların hastanelerde görev almasıdır. Daha sonraki yıllarda hastalığa yol açan ve hastalığın neden olduğu psikososyal ve ekonomik faktörlerin önemi anlaşılmış ve kabul edilmiştir. Ayrıca hastalığın sadece tıbbi tedavisinin yeterli olmadığı bunun yanında psikososyal etmenlerin de ele alınması ve önleyici, takip edici yaklaşıma da yer verilmesi gerektiği görülmüştür yılında, sosyal hizmetlerde ilk uygulama kursları başlatılmıştır.1911 yılında New York Akıl Hastaneleri tarafından bakım sonrası hizmet için sosyal hizmet uzmanları istihdam edilmiştir.1917 yılında Mary Richmond tarafından Sosyal Teşhis (Social Diagnosis) adlı eser yazılmıştır yılında Amerikan Tıbbi Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği kurulmuştur. Tıbbi sosyal hizmetin Türkiye'deki gelişimine bakıldığında Umumi Hıfzısıhha Kununu (Yasa No. 1593, Kabul Tarihi: 1930, Resmî Gazetede Yayımı: tarih ve 1489 sayı), hâlen yürürlükte olup halk sağlığı ile ilgili düzenlemeleri (çocuk ölümlerinin azaltılması, doğum öncesi ve sonrası ana sağlığının korunması, zührevi hastalıklar, genel kadınlar ve verem gibi sosyal hastalıklar dâhil bulaşıcı hastalıklardan korunma, çocuk ve gencin sağlığının korunması ve geliştirilmesi, ruhsal ve fiziksel özürlülerin korunması ve onları barındıracak kurum ve kuruluşların kurulması ve yönetimi, göçmenlerin sağlık işleri, cezaevlerinde sağlığa uygun koşulların sağlanması, sağlık istatistiklerinin tutulması, sağlıkla ilgili yayın ve propagandanın yapılması gibi) kapsamaktadır.sosyal hizmetlerin ilk resmî örgütleniş biçimi, Sağlık Bakanlığı kuruluş yapısı içinde yer almıştır. Sosyal hizmetler ve doğal olarak tıbbi sosyal hizmet alanında da çalışacak elemanları yetiştirmek üzere, 1961 yılında "Sosyal Hizmetler Akademisi" kurulmuştur yılında 225 sayılı Kanunla Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı bünyesinde Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü faaliyete geçmiştir.1967 yılında sosyal hizmet alanına yeni elemanlar yetiştirmek amacıyla Hacettepe Üniversitesi bünyesinde H.Ü.Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmetler ve Sosyal Çalışma Bölümü kurulmuştur. Temmuz-Ekim 2010 aylarında, tıbbi sosyal hizmet çalışmalarını yürütecek sosyal hizmet uzmanlarının Bakanlığa görevlendirilmeleri sağlanmıştır yılı Temmuz ayında, Sağlık Bakanlığının tümünde, 484 olan sosyal hizmet uzmanı sayısı; 2010 yılı sonunda 534'e, 2011 yılı Mart ayında 594'e, 2011 yılı Aralık ayında ise 749'a yükselmiştir yılı Aralık ayında ve 2012 yılı Ocak ayında ataması yapılan, ancak henüz göreve başlamayan sosyal hizmet uzmanlarının görevlerine başlaması ile sosyal hizmet uzmanı sayısı 840'ı geçmiştir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

41 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını etkileşimli olarak cevaplandırabilirsiniz 1. I. 19. yüzyıl sonlarında İngiltere de akıl hastanelerinden taburcu olan hastaların hastalığının tekrarlamasına engel olmak için evlerinde takip edilmesi görüşünün benimsenmesidir. II. Lady Almaner adı verilen ve yoksulların evine giden gönüllü kadınlar hastanelerde görev almıştır. III yılında, sosyal hizmetlerde ilk uygulama kursları başlatılmıştır. IV yılında, Amerikan Tıbbi Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği kurulmuştur. Tıbbi Sosyal Hizmetin tarihçesi ile ilgili olarak yukarıdakilerden hangisi ve hangileri yanlıştır? a) Yalnız I b) I ve III c) III ve IV d) II ve IV e) Yalnız III 2. Tıbbi Sosyal Hizmetin tarihçesi ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? a) 1912 yılında, Dr. Cabot sosyal hizmet uzmanı ve doktorun hastanın tedavisinde tedavi ekibinin birer üyesi olduğu prensibini ortaya atmıştır. b) 1909 yılında, New York Akıl Hastaneleri tarafından bakım sonrası hizmet için sosyal hizmet uzmanı istihdam edilmiştir. c) 1898 yılında, sosyal hizmetlerde ilk uygulama kursları başlatılmıştır. d) 1917 yıllında, Mery Richmend tarafından Sosyal Teşhis adlı eser yazılmıştır. e) 1931 yılında, ünlü sosyal hizmet uzmanı Jane Addams a Nobel Barış ödülü verilmiştir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

42 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi 3. Sağlıklı Hizmetlerin Sosyalleştirilmesi hakkındaki yasada (1961 tarihli) toplumu tanıma, toplumla çalışma hizmeti, ilk basamakta çalışan.. görev olarak verilmiştir. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdaki sözcüklerden hangisi getirilmelidir? a) Sosyal hizmet uzmanına b) Hemşireye c) Ebeye d) Doktora e) Sosyoloğa 4. Aşağıdakilerden hangisi tıbbi sosyal hizmet alanında yılları arasındaki gelişmelerden birisi değilidir? a) Sosyal hizmetlerin ilk resmî örgütleniş biçimi, Sağlık Bakanlığı kuruluş yapısı içinde yer almıştır. b) 1959 tarihli ve 7355 sayılı Kanun olan Sosyal Hizmetler Enstitüsünün kurulmasına dair kanun kabul edilmiştir. c) Sağlık alanında sosyal hizmetlerin ilk uygulamalarına, 1964 yılında Sosyal Hizmetler Akademisi öğrencilerinin stajları ile başlanmıştır. d) 1967 yılında, Ankara Üniversitesi Hastanesine bir sosyal hizmet uzmanı atanmıştır. e) 1959 yılında Hacettepe Üniversitesi bünyesinde Sosyal Hizmetler ve Sosyal Çalışma Birimi kurulmuştur. 5. Hacettepe Üniversitesi bünyesinde, Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmetler ve Sosyal Çalışma Bölümü hangi tarihte kurulmuştur? a) 1958 b) 1959 c) 1960 d) 1966 e) 1967 Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

43 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi 6. I. Hastalığı ve tedavisi ile ilgili olabilecek sosyal, ekonomik ve duygusal faktörlerin önemini sağlık ekibine iletmek II. Hastanın ve ailesinin moralini artırmak III. Hastanın ve ailesinin yararına toplum kaynaklarını harekete geçirmek IV. Hastanın hastalığına teşhis koymak Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri tıbbi sosyal hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının görevlerinden değilidir? a) Yalnız II b) Yalnız IV c) II ve IV d) I ve III e) II ve III 7. Hıfzısıhha Okulunun yılında uygulamalarının durdurulması sonucunda diğer tıp ve sağlık elemanları ile sosyal hizmet uzmanlarının değişik kuruluşlara atamaları yapılmıştır. Bu durum, halk sağlığı alanındaki sosyal hizmet uygulamalarının da sonlanmasına neden olmuştur. Yukarıda boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? a) 1983 b) 1982 c) 1981 d) 1980 e) Mayıs 1983 tarihinde. sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu gerçekleşmiştir. Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? a) 5320 b) 3413 c) 2828 d) 4320 e) 6284 Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

44 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi 9. Aşağıdakilerden hangisi 2010 yılı sonrasında sosyal hizmetlerde görülen gelişmelerden biri değildir? a) 2010 yılında Hastane Forumu Dergisinin organizasyonu ile Tıbbi Sosyal Hizmet Paneli 2010 gerçekleştirilmiştir. b) 2010 yılında Tıbbi Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğü sayılı makam oluru ile kurulmuştur. c) 2011 yılında Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulama Yönergesi yürürlüğe girmiştir. d) 2011 yılı sonuna kadar 300 hastanede, tıbbi sosyal hizmet birimlerinin kurulması sağlanmıştır. e) 2010 yılında Sağlık Bakanlığı hastanelerinde hasta hakları birimleri nin kurulması çalışmaları başlamıştır. 10. I. Kanun hükmünde kararnamede taşra teşkilatı da Bakanlık ve bağlı kuruluşlarına göre yeniden yapılandırılmıştır. II. Yeni yapılanma ile şube müdürlükleri tamamen kaldırılarak en küçük idari birimler olarak daire başkanlıkları belirlenmiştir. III. Müdürlüklerde görev yapan sosyal hizmet uzmanları ise ağırlıkla ruh sağlığı hizmetlerinin yürütüldüğü birimlerde görevlendirilerek toplum ruh sağlığı merkezleri, çocuk ve kadın izlem merkezleri ile benzer çalışmaları yürütme sorumluluğu verilmiştir. IV. Bakanlığın taşra teşkilatı olarak il ve ilçe sağlık müdürlükleri belirlenmiştir. Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri Sağlık Bakanlığının 663 sayılı khk ile yapılanmasının tıbbi sosyal hizmet kapsamında getirdikleri değişikliklerdendir? a) Yalnız III b) II,III,IV c) I,II,III d) III,IV e) I,II,III,IV 1e-2b-3c-4e-5e-6b-7a-8c-9e-10e Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

45 Dünyada ve Türkiye detıbbi Sosyal Hizmetin Tarihsel Gelişimi YARARLANILAN ve BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Akıcı, N.ve diğ., (1986)."Ankara Hastanelerinde Yatan Kanserli Hastalara Sunulan Tıbbi Sosyal Hizmetler Üzerine Bir Araştırma" H.Ü.Sosyal Hizmet Yükekokulu (basılmamış bitirme tezi),ankara Alexander, C.A. and D.N.Weber., (1977). Social Welfare: Historical Dates. Encyclopedia of Social Work. NASW Washington DC, Atalay, N.(1967). Hacettepe Hastanesi Sosyal Hizmet Bölümü Yıl Sonu Raporu,Ank. Butrum, Z.,(1967). Social Work in Medical Care. London:Wilner Brother Ltd. Çakmaklı, K.,(1976). Türkiye'de Sağlık Hizmetlerinin Bütünlenmesinde "Tıbbi Sosyal Hizmetin" Önemi, Sermet Matbaası, Istanbul Duyan, V. (1996). Sağlıkta Psiko-Sosyal Boyut (Tıbbi Sosyal Hizmet). Ankara, Friedlander, W.(1963) Introduction to Social Welfare. New Jersey: Prentice Hall Güran Koşar, N. (1989). Sosyal Hizmetlerde Aile ve Çocuk Refahı Alanı. Ankara: Yargıçoğlu Matbaası Öztürk H.D. ve diğ. (1982). Tıbbi Sosyal Hizmet (basılmamış bir çalışma) Ankara: H.Ü.Hastaneleri Sosyal Hizmet Bölümü Rubinow, E. (1943). Medical Social Work. Journal of American Hospitals Sağlık Bakanlığı (1990). Yataklı Tedavi Kurumları Istatistik Yıllığı Ankara Severge, O.(1970). Hacettepe Hastanesi Sosyal Hizmet Bölümü Yıl Sonu Raporu, Ankara Stroup, H. (1960). Social Work: An Introduction to the Field, NewYork: American Book Company Teague, D. (1972). Social Services. Journal of American Hospital Association. Turan, N.(1979). "Tıbbi Sosyal Hizmet" Yayınlanmamış Bir Makale. SHA, Ankara. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

46 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Sağlık Davranışı Kuramları Sağlık Davranışının Tanımı Sağlık Davranışı İle İlgili Kuram Sağlık Davranış Modelleri, TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Sağlık davranışının tanımı yapabilecek, Sağlıkla ilgili davranışların öngörülmesinde kullanılan bireysel sağlık davranışı modellerini genel bir çerçeve içinde öğrenebilecekceksiniz. ÜNİTE 3

47 Sağlık Davranışı Kuramları GİRİŞ Günümüz bilgilerinin ışığında; Eğer insanlar başka türlü davransalardı, ya birçok hastalığa hiç yakalanmaz ya da çeşitli hastalıkların yol açtığı ızdırapları çok hafif atlatabilirlerdi. önermesini rahatlıkla ileri sürebiliriz. Düzenli bedensel egzersiz yapma, araç içinde emniyet kemeri takma, dişleri düzenli fırçalama, sigara kullanmama, önerilen diyet programlarını uygulama gibi çok çeşitli alanları kapsayan sağlık davranışlarının sağlığı korumadaki etkileri değişik çalışmalarla gösterilmiştir. Sağlık; Dünya Sağlık Örgütünce (WHO), sadece sakatlığın ya da hastalığın olmayışı değil, aynı zamanda kişinin bedenen, ruhen, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik hâli içerisinde olması olarak tanımlanmaktadır. Sağlığın korunması ve geliştirilmesi ile ilgili olarak yapılan araştırmalar; sağlık davranışlarının benimsenmesi, geliştirilmesi, değiştirilmesi ve uygulanmasının belirleyicisi olarak yaş, cinsiyet, ırk, ekonomik durum gibi sosyodemografik değişkenler üzerinde yoğunlaşmıştır. Bireyin yaşı, cinsiyeti, ırkı değiştirilemeyeceğinden sağlık davranışlarının değiştirilmesi ve geliştirilmesi, bireysel özelliklere göre ele alınmalıdır. Sağlık davranışı, bireyin sağlığa ilişkin olarak var olan eylemleridir ve bireyin geçmiş deneyimleri, toplumsal kültür ve çevresel unsurlara göre şekillenir. Sağlık davranışı; bireyin öznel standartlarına, toplumsal ve çevresel etmenlere bağlı olarak var olan davranışının pekiştirilmesi, geliştirilmesi veya değiştirilmesi şeklinde gerçekleşir. İnsanların sağlıkla ilgili davranışlarını değiştirmeye nasıl motive edilebileceği, sağlık psikolojisi alanındaki pek çok araştırmaya konu olmuştur. Kişilerin davranışlarını anlayabilmek ve onların sağlık davranışlarını geliştirmek amacıyla bazı modeller geliştirilmiştir. Bu modellerden; Sosyal Bilişsel Modeli, Sağlık İnanç Modeli, Nedenli Davranış ve Planlı Davranış Kuramı, Korunma Motivasyonu Teorisi, Transteoretik Model, Yeniliklerin Yayılması, Pender in Sağlığı Geliştirme Modeli nın davranış değişimini motive ettiğine ilişkin sağlık psikologları arasında büyük oranda görüş birliği vardır. Bunlar dışında sağlık davranışını kapsayan çok daha fazla modeller de bulunmaktadır: Toplum örgütü, iletişim, yeniliklerin yayılması, sosyal pazarlama, bilgi süreci, stres ve başa çıkma, nüksetmeyi önleme ve güçlendirme, kuramlarüstü model, korunma ve güdülenme kuramı, sağlık kontrolü odağı, önlem uyarlama süreç modeli. Bu modellerin ortak özelliği, sağlığın biyolojik ve psikososyal bir yaklaşımla ele alınmasıdır. Modeller, bireylerin ve toplumun sağlığını geliştirmek veya bir sağlık sorununa karşı bireysel ve toplumsal düzeyde önlemler almak amacıyla yürütülen kampanyalarda yol gösterici bir rol oynamaktadır. Bu bölümde sağlık davranışının tanımını, sağlıkla ilgili davranışların öngörülmesinde kullanılan bireysel sağlık davranışı modellerini, genel bir çerçeve içinde öğreneceksiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

48 Sağlık Davranışı Kuramları Sağlık Davranışı Sağlık davranışı ile ilgili çalışmsalar; son yıllarda giderek artmış, sağlık eğitimi ve halk sağlığı hedeflerinin gerçekleştirilmesi ve halk sağlığının başarısının geliştirilmesinde bir amaç olarak tanımlanmıştır. Sağlık ve kişinin sağlıkla ilgili davranışları gerçekleştirip gerçekleştirmemesini etkileyen davranışlar, artan bir şekilde sağlık psikolojisi tarafından çalışılmaktadır. Sağlık davranışı, bireyin sağlıklı olmak ya da sağlıklı olduğu zaman hastalıktan korunmak için gerçekleştirdiği davranıştır. Sağlıklı yasam biçimi; sadece hastalıklardan korumak değil, yaşam boyunca iyilik düzeyini artıran davranışları göstermeyi içermelidir. Bu davranışlar; bireyin iyilik düzeyini artıran, kendini gerçekleştirmeyi sağlayan davranışlar olup yeterli, dengeli beslenme, stres yönetimi, yeterli ve düzenli egzersiz yapma, sigara kullanmama, sağlık sorumluluğu ve hijyenik önlemleri kapsamaktadır. Bireyin geçmiş deneyimleri, toplumsal kültür ve çevresel unsurlara göre şekillenir. Sağlık davranışı; bireyin öznel standartlarına, toplumsal ve çevresel etmenlere bağlı olarak var olan davranışının pekiştirilmesi, geliştirilmesi veya değiştirilmesi şeklinde gerçekleşir. İnsan doğuştan gelen çok az davranış örüntüsüne sahiptir. Doğuştan gelen bu davranışları, refleksler ve içgüdüsel davranışlar olarak düşünebiliriz. İnsan yaşamı boyunca birçok davranışı yaşadığı sosyal çevre içerisinde öğrenmektedir. Toplumsal yapı, kitle iletişim araçlarından gönderilen iletiler ve sağlığa zararlı maddelere erişim olanakları, bazı sağlık davranışlarını güçlendirirken bazı davranışları engelleyebilmektedir. Doğal olarak olumlu sosyal çevrenin, olumsuz sosyal çevreye göre istenilir davranış kazandırma olasılığı çok daha yüksektir. Sağlık alanındaki birçok davranışın insanın yakın sosyal çevresinden kazanıldığı gözlenmektedir. Walker ve arkadaşları (1987), sağlık davranışını olumlu ve olumsuz olmak üzere iki grupta incelemişlerdir. Olumlu sağlık davranışlarına örnek olarak; spor yapmak, yeterli ve dengeli beslenmek, en az yılda bir kez sağlık kontrolünden geçmek, emniyet kemeri takmak ve diğer kişilerle olumlu iletişim kurmak gösterilebilir. Olumsuz sağlık davranışları kapsamında ise sigara içme, alkol kullanma ve aşırı yemek yeme sayılabilir. Gochman (1997) göre; sağlık davranışının, sağlığı sürdüren, yeniden yapılandıran ve geliştiren sağlığı koruma, geri kazanma ve iyileştirmeyle ilişkili olan inançlar, beklentiler, motiveler, değerler, algılar ve diğer bilişsel faktörler gibi kişisel özellikler, duygulanım durumu, alışkanlıklar ve eylemlerle ilişkili olduğunu belirtmiştir. Sağlık davranışları değişik boyutlar dikkate alınarak sınıflandırılmaktadır. Kasl ve Cobb (1966), sağlık davranışını üç baslık altında tanımlamaktadır: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

49 Sağlık Davranışı Kuramları 1. Koruyucu Sağlık Davranışı: Sağlıklı olduğunu düşünen kişinin semptomsuz dönemde hastalığı önlemek ya da erken tanı amacıyla gerçekleştirdiği davranış. 2. Hastalık Davranışı: Hasta olduğunu algılayan kişinin, sağlık durumunu tanımlamak ve yapılması gerekeni uygulamak için gerçekleştirdiği davranış. 3. Hasta Rolü Davranışı: Hasta olduğunu düşünen kişinin iyileşmek için gerçekleştirdiği davranıştır ve esas olarak tedaviye uyumu içermektedir. Sağlıkla ilgili davranışların kişilerin demografik, sosyal, ekonomik, eğitim, etnik ve benzeri özellikleri ile ilişkili olduğu görülmektedir. Sağlık davranışının sosyal belirleyicileri Bağlamsal Fizik çevre Sosyal çevre Sağlık bakımı Organizasyonel Kurumsal Ekonomik kaynaklar Toplumsal kaynaklar Politikalar Bireysel Sosyodemografik özellikler- yaş, cinsiyet, ırk, etnik, eğitim, gelir, medeni durum Psikososyal sosyal destek, uyum, başa çıkma Psikolojik- İnanç ve tutumlar Sağlık davranışı Kaynak: Emmons K.M, (2000).Health Behaviors in a Social Context. In L. F. Berkman & I. Kawachi (Eds.), Social Epidemiology ( p. 242). Philadelphia, PA: Lipincott-Raven Publishers. Sağlıkla ilgili davranışların yaşam koşullarının düzeltilmesiyle iyileştiği de kabul edilmektedir. Yaşam koşullarının değişmesi süreci; yaşam biçiminin, davranış özelliklerinin değişmesiyle koşut olmaktadır. Bireylerde sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesi, yaşam tarzının iyileştirilmesi, bir anlamda sağlıklarının korunmasını kendi görevleri olarak algılamaları ve bunun sonucunda riskli davranışlardan kaçınarak sağlığı koruyucu ve geliştirici davranışları uygulamaları, kaçınılmaz bir gerçektir. Sağlık davranışlarını gerçekleştirenlerin tahmin edilmesi ve anlaşılması, sağlık davranışları ile ilgili araştırmaların hedeflerinin belirlenmesini sağlar. Sağlık davranışlarının gerçekleştirilmesini etkileyen çeşitli etmenler vardır. Bunlar; demografik etmenler, sosyal etmenler, duygusal etmenler, kişinin hastalıkla ilgili Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

50 Sağlık Davranışı Kuramları algıladığı semptomlar (ele gelen kitle, ani kilo kaybı, geçmeyen ateş gibi), sağlık hizmetlerine ulaşılması, kültürel etmenler, kişilik ve bilişsel etmenlerdir Sağlık Davranışı İle ilgili Kuram Bilimsel anlamda kuram; içeriğinde gerçekler, yasalar, çıkarımlar, bilimsel öngörüler ve test edilmiş hipotezler bulunan doğanın ya da fiziksel evrenin belirli yönlerini açıklama gücüne sahip, son derece iyi desteklenmiş önermelerdir. Bir başka tanıma göre ise kuram; birbiri ile ilişkili olgu sınıflarının oluşlarını ve davranışlarını açıklama gücüne sahip, çeşitli önerme tiplerinin (ikinci dereceden kuramlar, yasalar, hipotezler vb.) oluşturduğu kapsayıcı, tümel bir önerme şeklinde anlaşılmalıdır. Suppe ye (1977) göre; bilimsel kuramlar, son derece iyi kurgulanmış, çok iyi desteklenmiş ve iç tutarlılığı son derece yüksek olan açıklama sistemleridirler. Bu tanımlamalardan hareketle bilimsel kuramlar, birden çok bilim alanını ilgilendiren, sanki birbirleriyle ilgisizmiş gibi görünen olgu kümelerini ilişkilendiren, üst kuramsal açıklama dizgeleri oluşturmaya yararlar. Kuramlar; araştırmaların planlanmasını, uygulanmasını ve değerlendirilmesini sağlamaktadır. Neden, ne, nasıl sorularına yanıt aramakta; davranışı açıklayarak davranış değişikliğinin gerçekleştirilmesini sağlamaktadır. Kişilerin davranışlarını anlayabilmek ve onların sağlık davranışlarını geliştirmek amacıyla bazı yaklaşımlar geliştirilmiştir. Psikolojinin davranış modellerinden uyarlanmış olan bu yaklaşımlar, bireylerin ve toplumun sağlığını geliştirmek veya bir sağlık sorununa karşı bireysel ve toplumsal düzeyde önlemler almak amacıyla yürütülen kampanyalarda yol gösterici bir rol oynamaktadır. Sağlık davranışlarının açıklanmasında, sıklıkla Sosyal Öğrenme Teorileri kullanılmaktadır. Genel sosyal öğrenme teorileri, bilişsel davranış teorileri ile sosyal öğrenme teorilerinin özelliklerini birleştirici niteliktedir. Sosyal öğrenme teorileri bireysel davranışın sadece iç psikolojik güçler tarafından değil, aynı zamanda sosyal çevre tarafından da şekillendiğini savunmaktadır. Dolayısıyla bireye ait bilişsel ve diğer kişisel faktörler ile çevresel faktörler karşılıklı etkileşim içerisindedir. Bu kuramlara dayanan Sosyal Bilişsel Modeller, kişinin sosyal çevresiyle ilgili algısını ön plana çıkarmaktadır. Sağlık davranışı ve ona rehberlik eden fikirler, son derece karmaşık olduğu için tek bir model ile açıklanamaz. Modeller, bir ya da birden fazla kurama dayanarak davranışın belirli bir sistematik içinde anlaşılmasını sağlamakta; sağlığı geliştirme ve sağlık eğitimi çalışmalarının planlanmasında kullanılmaktadır. Sağlık Davranışı Modelleri Sağlıkla ilgili davranış değişimini açıklamak için birçok teorik model ileri sürülmüştür. Olumlu sağlık davranışlarının başlatılması ve sürdürülmesinde önemli belirleyici olan modeller, aşağıda kısaca açıklanmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

51 Sağlık Davranışı Kuramları Sosyal Bilişsel Model: Model, davranışsal öğrenme kuramcılardan Albert Bandura tarafından geliştirilmiştir. Bandura, gözlem yoluyla öğrenme üzerinde durmuştur. Gözlem ya da taklit yoluyla öğrenme mekanik bir kopya değildir; aksine zihinsel süreçlere dayalı aktif bir eylemdir. Bu sebeple taklit etmeden çok, model alma kavramı kullanılır. Davranışları, söyledikleri ve sözlü olmayan ifadeleri kendisini gözlemleyen kişi tarafından algılanan ve gözlemcide yeni beceri, kanaat ve davranış şekillerinin benimsenmesine yol açan kişi, model olarak tanımlanmaktadır. Bandura, gözlemlenen ve taklit edilen model davranışının öğrenen üzerinde üç temel etkisi olduğundan söz etmektedir: Öğrenme etkisi, teşvik edici ya da baskılayıcı etki, tepkiyi kolaylaştırıcı etki. Bandura ya göre; gözlem yoluyla öğrenme, dört temel süreci kapsamaktadır; dikkat etme, hatırda tutma, davranış oluşturma ve motivasyon süreçleridir. Dikkat Etme Süreci: Gözlem yoluyla öğrenmede ilk adımdır. Birey, model alacağı kişinin davranışlarını gözler ve algılar. Bu süreci, bireyin ilgisi, gereksinimi, amaçları ve modele duyulan hayranlığı etkiler. Hatırda Tutma Süreci: Hatırda tutma, gözlem yoluyla öğrenilen bilgilerin sembolleştirilip kodlandığı ve bellekte saklandığı aktif bir süreçtir. Depolanan bilgilerin davranışa dönüştürülmesinde zihinsel olarak tekrar edilmesi önemlidir. Davranış Oluşturma Süreci: Bu aşama, dikkat edilen ve hatırda tutulan davranışın birey tarafından uygulanması sürecidir. Motivasyon Süreci: Motivasyon süreci, öğrenilenleri performansa dönüştürmeyi sağlayan bir süreçtir. İnsanlar gözlem yoluyla öğrendikleri her davranışı uygulamaya geçirmeyebilir, ancak öğrenilen şeylerin kullanılması bireyi güdüler. Sosyal Bilişsel Modele göre, insan aklı; kişinin gerçeğini oluşturmakta, bilgileri çözümlemekte, değer ve beklentilere göre davranışı sergilemektedir. Model, davranışının saptanmasında bireysel faktörlerin ötesine geçerek çevresel ve sosyal faktörleri de göz önünde bulundurmaktadır. Davranış, çevresel ve sosyal faktörlerle bilişsel süreçlerin etkileşiminin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Davranışın sonucu ile ilgili beklentiler, davranışın gerçekleştirilmesinde rol oynamaktadır. Bandura nın Sosyal Bilişsel Modelinin temel varsayımları; İnsanlar, başkalarının davranışlarını gözlem yoluyla öğrenebilir. Öğrenme, davranış değişikliğine yol açan veya açmayan içsel bir süreçtir. Davranış, amaca yöneliktir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

52 Sağlık Davranışı Kuramları İnsanlar davranışlarını kontrol etmeyi ve sorumluluğunu almayı öğrenebilirler. Ödül ve ceza, davranışı doğrudan olduğu kadar dolaylı olarak da etkiler. Davranış, önceki deneyimlerden alınan ödül veya pekiştirenlerden daha fazla etkilenir. Modelin ilkeleri ise karşılıklı belirleyicilik, sembolleştirme, öngörü kapasitesi, dolaylı öğrenme, öz düzenleme kapasitesi ve öz yargılama kapasitesidir. Model tıbbi tedaviye uyum, alkol kullanımı, aşılama hizmetleri gibi çeşitli sağlık sorunlarının anlaşılmasında ve çocukların ahlaki ve değer yargılarının içselleştirilmesinde kullanılmıştır. Sağlık İnanç Modeli Sağlık İnanç Modeli, son elli yıldır sağlık davranışının kavramsal çerçevesinin oluşturulmasında en sık kullanılan modeldir. Sağlıkla ilgili davranış değişikliğinin açıklanması, sağlığın sürdürülmesi ve koruyucu sağlık davranışı ile ilgili müdahale araştırmalarının planlanmasında kullanılmaktadır. Model; bazı insanların neden sağlığı koruma davranışlarını gösterirken diğerlerinin hastalıktan korunma ve tarama programlarına yetersiz katılımını açıklamak amacıyla Hochbaum, Kegeles, Leventhal ve Rosenstock tarafından 1950 yılında geliştirilmiştir. Bu dönemde önemli bir halk sağlığı sorunu, bireylerin tüberküloz taramalarından servikal kanser erken tanısı için pap smear testine, bağışıklama programlarından ücretsiz veya çok düşük ücretle sağlanan diğer erken tanı yöntemlerini kullanmamalarıydı. Bu nedenle model, koruyucu sağlık davranışlarının belirleyicilerinin öngörülmesi amacıyla geliştirilmiştir. Uzun yıllardır meme kanseri erken tanı/ tarama davranışları yanında diğer koruyucu davranışları (bağışıklama davranışları, prenatal davranışlar, sigara içme davranışı vb.) etkileyen faktörleri değerlendirmek için de kullanıldığı belirtilmektedir. Rosenstock a göre model, kişinin inanç ve davranışları arasındaki ilişkiyi ve bireysel karar verme düzeyinde sağlık davranışlarına bireysel motivasyonun etkisini açıklar. Aynı zamanda model, kişiyi sağlığa ilişkin eylemleri yapmaya ya da yapmamaya neyin motive ettiğini ve özellikle sağlık davranışlarının sergilenmesinde etkili olan durumları tanımlamaktadır. Model, bir değer-beklenti modeli olup bilişsel değişkenlere odaklanmıştır. Hastalığın önlenmesi değer; koruyucu sağlık davranışının hastalığı önleyeceği inancı beklentidir. Beklenti, hastalığın şiddetine göre değişmekte ve önerilen sağlık davranışının gerçekleştirilmesi durumunda hastalığa yakalanma olasılığı azalmaktadır. Modele göre sağlık davranışları, hastalıkla ilgili algılanan ciddiyet ve tehdidi azaltmak için eyleme geçilmesinin getirilerine ilişkin algılanan yararla ilişkilidir. Model, sağlık tehdidine ilişkin öznel algılar temelinde altı boyuta dayanır: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

53 Sağlık Davranışı Kuramları Algılanan Duyarlılık (tehdit algısı): Sağlıklı davranışları benimsemede insanlar üzerinde etkili olan güçlü algılardan bir tanesi, algılanan duyarlılıktır. Bu; tanının kabulünü, hastalığa yakalanma olasılığını içermektedir. Algılanan duyarlılığın artması ile riski azaltmak için davranışı gösterme olasılığı da artmaktadır. Örneğin; meme kanserine karşı duyarlılığı fazla olan kadınların, düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapma olasılığının fazla olması. Algılanan Ciddiyet (tehdidin olası sonuçlarının değerlendirilmesi): Tedavi kabul edilmediğinde ortaya çıkacak sonuçları içermektedir. Hastalığın ölüm, sakatlık, ağrı, sosyal kayıplar gibi olası sonuçları ile ilgili değerlendirmelerini kapsamaktadır. Duyarlılık ve ciddiyetin birlikte ele alınması, algılanan tehdit olarak tanımlanmaktadır. Örneğin, çoğu birey solunum yolu enfeksiyonunu önemsemez ve birkaç gün dinlenme sonrasında iyileşeceğine inanır. Ancak bireyde aynı zamanda astım varsa grip algısı, onun ciddi bir hastalık olabileceği yönündedir. Algılanan ciddiyet; hastalığın ölüm, sakatlık, ağrı, sosyal kayıplar gibi olası sonuçları ile ilgili değerlendirmelerini kapsamaktadır. Algılanan Yarar (önleyici hareketin etkinliğinin değerlendirilmesi): Hastalık tehdidini azaltması için gerçekleştirilecek davranışın etkili olacağı ile ilgili inanç, algılanan yarar olarak tanımlanmaktadır. Kişi, etkili olduğunu düşünmedikçe eyleme geçmemektedir. Gerçekleştirilecek davranış sonucu kişi, koruyucu sağlık davranışını gerçekleştirmesinin yarar sağlayacağını düşündüğünde eyleme geçer. Algılanan yarar, bireyin sağlık davranışını uygulamaya açık olup olmadığını belirler. Bu nedenle bireylere olumlu sağlık davranışlarını uygulama ve sürdürmenin yaşam süresine ve yaşam kalitesine olan etkileri öğretilerek bireylerin sağlıkla ilgili tutum, davranışlar ve olumlu sağlık uygulamaları yapmanın yararı ile ilgili bilgilenmeleri sağlanabilir. Böylece bireyin kendi sağlığını kontrol etme olasılığı artar. Örneğin; meme kanseri erken tanı yöntemlerine yönelik olarak kadınların algıladıkları yararlar arasında, hastalığın erken tanılanması ile daha kolay tedavi imkânlarını sağlaması, kanserden ölümleri azaltması. Algılanan Engeller (ortaya konulacak davranışın zorluklarının ve negatif sonuçlarının değerlendirilmesi): Önerilen davranışın gerçekleştirilmesini zorlaştırdığı düşünülen engeller, davranışın olası olumsuz yönleridir. Kişi, davranışın olumlu ve olumsuz sonuçlarını tartar. Algılanan duyarlılık, ciddiyet ve yarar, algılanan engellerin etkisini azaltırsa davranış gerçekleştirilir. Kişinin hastalıkla ilgili yüksek duyarlılık algısı, kişinin bu konudaki bilgi düzeyine bağlıdır. Duyarlılığın ve ciddiyetin yüksek olduğu algılandığında kişi kendini korumak ister ve harekete geçer. Kişinin sağlık ve hastalıkla ilgili algısı, davranış gerçekleştirilirken hastalıkla ilgili gerçeklerden daha etkilidir. Koruyucu sağlık davranışlarının gerçekleştirilmesini engelleyen önemli değişken, algılanan engel ve algılanan yarar arasındaki farktır. Kadınlarda meme kanseri erken tanısına yönelik algılanan Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

54 Sağlık Davranışı Kuramları engelleri arasında hekim önerisinin olmaması, bilgi eksikliği, utanma, ağrı, maliyet, vakit bulamama, radyasyon alma korkusu, işlemleri gereksiz bulma ve kötü bir sonuçla karşılaşma endişesinin yer aldığı belirtilmektedir. Algılanan Öz-Etkililik (bireyin karar verme sürecini takiben harekete geçme yeteneği): Öz etkililik; beklenen sonuçlara ulaşmak için davranışın gerçekleştirilmesi ile ilgili kişinin kendine olan inancını, kararlılığını ve iradesini kapsamaktadır. Bu nedenle davranış değişikliğinin başlatılması ve davranışın öz etkililik, zamanla deneyimler aracılığıyla gelinen bir inançtır. Bireylerin ne yapabilecekleri konusunda öz yeterliliklerini doğrudan deneyim, diğer insanları gözlemlemeleri ya da başkalarının yorumlarını dinleme yoluyla geliştirebilirler. Öz etkililik inancı; kendini yansıtma ve kendini gözlemlemede, ilişkilerin neden sonuçlarını anlamada kullanılan sembolik dil yoluyla etkilenir. Ek olarak bu bilişsel özellikler, bir bireyin öz yeterlik gelişimini çevreden aldığı sosyal tepkiler doğrudan etkiler. Öz etkililik inançlarının dört temel kaynağı olduğunu belirtmektedir. Bunlar; tam ve doğru deneyimler, sosyal modeller tarafından sağlanan dolaylı yaşantılar, sözel ikna ve bireyin fiziksel ve duygusal durumudur. Davranış İle İlgili İpuçları: İpuçları, davranışı tetikleyen mekanizma olarak kabul edilmektedir. İpuçları önemli olmakla birlikte, sistematik olarak çalışılmamıştır. Model; harekete geçmek için hastalığın şiddetinin, algılanan duyarlılık ve algılanan tehdit ile ilgili hazır bulunuşluğun önemli olduğunu belirtmektedir. Davranış, hastalığın şiddetini ya da algılanan duyarlılığı azaltmak amacıyla gerçekleştirilmektedir. Sağlık İnanç Modeli nin en yüksek faydayı sağladığı kullanım alanları, bilinçlendirme kampanyası gibi çeşitli müdahale programlarının planlanması ve değerlendirilmesi aşamalarıdır. Tarama programlarına katılmada, sağlık ve hastalık davranışlarının tahmin edilmesinde ya da hekimin önerilerine ve tedavi planına uyma sırasında karşılaşılan sorunların açıklığa kavuşturulmasında ve bunların üstesinden gelmeyle ilgili yaklaşımların belirlenmesinde, Sağlık İnanç Modeli önemli katkılar sağlamaktadır. Nedenli Davranış ve Planlı Davranış Kuramı: Davranışa yönelik tutum (DYT): Kişisel bir faktör olarak tanımlanan ve bireylerin her hangi bir davranışı gerçekleştirmeleri hususundaki olumlu ya da olumsuz değerlendirmelerini ifade eden davranışa yönelik tutumdur. Nedenli Davranış Kuramı (NDK) ve bu kuramın genişletilmiş hâli olan Planlı Davranış Kuramı (PDK) na göre, tutum ve davranış arasındaki ilişkiyi anlamak için bazı ara koşullar dikkate alınmalıdır. PDK, bağımsız bir kuram olmaktan çok NDK'nın uzantısı olup kurama ek olarak davranışla ilgili algılanan kontrolü içermektedir. Planlı Davranış Kuramı (PDK) na göre davranışın belirleyicisi, bireylerin belli tarzdaki eylemlere ilişkin niyetidir. Davranışsal niyet, kişinin belirli bir davranışı yapmaya ya da yapmamaya yönelik eğilimini ifade eder. Örneğin; organlarını Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

55 Sağlık Davranışı Kuramları bağışlama eğilimi olmayan kişilerin, bağışlama davranışı göstermeleri beklenilemez. PDK; davranışın, davranışa ilişkin dikkat çekici bilgilerin ve inançların, bir fonksiyonu olduğunu varsayar. İnsanlar herhangi bir davranışla ilgili olarak çok fazla sayıda inanca sahip olabilirler, ancak herhangi bir zamanda diğerlerine göre bu inançların çok azını dikkate alırlar. İşte bu dikkat çeken inançların, kişilerin niyetlerinin ve davranışlarının belirleyicisi olduğu düşünülür. Dikkat çeken üç tip inanç ayırt edilmiştir: Davranışla ilgili tutumları etkilediği varsayılan davranışsal inanç, Öznel normların temelinde yatan belirleyicileri oluşturan normatif inanç ve Davranışsal kontrol algısının temellerini sağlayan kontrol inancı. Subjektif norm (SN): Sosyal bir faktör olan ve bireyin herhangi bir davranışı sergileme/sergilememe hususunda algıladığı sosyal baskı ya da teşvik/destektir Nedensel Davranış Kuramı; davranışla ilgili inanç, tutum ve niyet ile davranış arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Davranışa ve nesneye yönelik tutum, birbirinden bağımsızdır. NDK; Fishbein ve Ajzen (1975) tarafından geliştirilmiş olup tutumların subjektif normlarla birlikte insanların davranışa yönelik niyetlerini açıklayabildiğini, niyetin de davranışın doğrudan tahmincisi olduğunu ifade eder. Niyet ise, bireylerin ilgili davranışı gerçekleştirme ya da gerçekleştirmeme yönündeki eğilimlerini/planlarını ifade eder. Niyet, iki temel değişkenin fonksiyonudur: Davranışa yönelik tutumlar ve subjektif norm. NDK ya göre genel olarak eğer bir birey ilgili davranışı olumlu olarak değerlendiriyorsa ve önem atfettiği sosyal etkileyicilerin de kendisinin bu davranışı sergilemesini desteklediğini düşünüyorsa, bu davranışı gerçekleştirmek niyetine sahip olacak demektir. NDK modeli Şekil 1 de yer almaktadır. Şekil1: Nedensel Davranış Kuramı Modeli NDK; spor, sağlık, pazarlama, psikoloji gibi çok çeşitli konulara uygulanmış ve modelde yer alan yapıların davranış ve davranışsal niyetleri tahmin etme yeteneği bağlamında iyi bir performans gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Ajzen (1985), davranışlarla ilgili sahip olunan niyeti açıklamak üzere NDK ya algılanan davranışsal kontrol (ADK) değişkenini ekleyerek PDK yi geliştirmiştir. PDT modeli Şekil 2 de sunulmuştur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

56 Sağlık Davranışı Kuramları ADK, bir bireyin herhangi bir davranışın gerçekleştirmesinin kendi kontrolünde olup olmadığı yönünde yetenekleri ve imkanlarıyla ilgili algılamalarını ifade etmektedir ve birey ne kadar fazla kaynak ve fırsata sahipse ve ne kadar az engel ile karşılaşıyorsa, o bireyin davranış üzerindeki algılanan kontrolü o kadar büyük olacaktır. Şekil2.Planlı Davranış Kuramı Modeli Bu modelde DYT, SN ve ADK değişkenlerinin niyet aracılığıyla davranışı açıkladığı ifade edilmektedir. Şekil 2 de ADK ile davranış arasındaki yolun noktalı olarak gösterilmesinin nedeni; ADK nın, bazen niyetin aracılığı olmadan yani doğrudan davranışı açıklayabileceği ihtimalidir. PDT, davranış üzerinde etkili olabilecek değişkenleri açıklamaya yönelik geniş kapsamıyla araştırmacılar tarafından en sık kullanılan ve ampirik olarak en çok test edilmiş bir teori olarak kabul görmektedir. Korunma Motivasyonu Teorisi Kuram, 1975 yılında Rogers tarafından korkuyla ilgili yaklaşımları açıklamak için geliştirilmiştir. Var olan bir risk hakkında bireyde korku oluşturmak suretiyle davranışın gösterilmesi yönünde bireyin güdülenmesi anlayışına dayanan bu teori, sağlık riski ve bu riskin sonuçları hakkında tehditler kullanarak olumlu sağlık davranışı geliştirme amacı taşımaktadır. Eğer önerilen davranış, korkunun azaltılmasını sağlarsa, pekiştirilmekte ve gerçekleştirilme sansı artmaktadır. Ancak önerilen davranış korkuyu azaltmazsa, uygun olmayan basa çıkma davranışları gerçekleştirilebilir. Modele göre sağlıkla ilgili davranışın gelişmesi; tehdidin ciddiyeti, bireysel hassasiyet, uyaranın etkinliği, bireyin kendi öz etkinlik kapasitesi ve korku unsurlarının bir bileşeni olarak ortaya çıkmaktadır. Kurama göre korku, çeşitli bilişsel süreçleri başlatır. Mesajlar hastalığın ciddiyetini, hastalıkla ilgili duyarlılığı, önerilen davranışın etkililiğini, ilgili davranışın gerçekleştirilmesi için gereken öz yeterliliği ve niyeti içermelidir. Transteoretik Model Model, Prochaska ve arkadaşlarının 1979 yılında yaptıkları sigara içenlerin profesyonel tedavileri sürecindeki özgüven değişimini inceledikleri çalışmalarından ortaya çıkmıştır ve psiko-terapi nin pek çok kuramını birleştirmektedir. Davranış değişimini anlamada en yararlı programlardan biri, Transteoretik Model dir. Transteoretik Kuramın en belirgin özelliği, davranış değişiminin aşamalar hâlinde gerçekleştiğini öne sürmesidir. Buna göre davranış; tasarlama öncesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

57 Sağlık Davranışı Kuramları (precontemplation), tasarlama dönemi (contemplation), hazırlık (preparation), eylem (action) ve sürdürme (maintenance) aşamaları sonucu ortaya çıkmaktadır. Model değişim basamağı, değişim süreci, kararsal denge ya da değişimin artıları ve eksileri, durumsal güven ya da davranış değişiminde öz-yeterlilik ve yeniden nüksetmeye neden olan durumsal sakınca arasındaki ilişkileri açıklamaktadır. Transteoretik Model temelli araştırmalar son 20 yılda, birçok olumsuz sağlık davranışında uygulanmış ve olumlu yönde değişimin ortak prensiplerini bulmuştur. Bu davranışlar arasında; sigara bırakma, egzersiz yapma, güneşten korunma, yiyeceklerle alınan yağın azaltılması, stres yönetimi ve obesiteden kurtulma yer almaktadır. Bu problem davranışlar; yaşam kalitesinin azalması, hastalık ve ölüm oranlarının artmasıyla ileri derecede ilişkili olduklarından dolayı hem halk sağlığı hem de klinik görüş noktasında önemlidir. (Şekil 3. Transteoretik Model Yapısı) Şekil 3. Transteoretik Model Yapısı Yapılar Açıklama Değişim Aşaması Tasarlama Öncesi Önümüzdeki altı ay harekete geçme niyetinin olmaması Tasarlama Dönemi Önümüzdeki altı ay harekete geçme niyeti Hazırlık Önümüzdeki otuz gün harekete geçme niyeti ve bu yönde çeşitli adımlar atma Eylem Altı aydan az bir zamanda davranışta belirgin bir değişimin olması Sürdürme Altı aydan fazla bir süre davranışta belirgin bir değişimin olması Kararsal Denge (değişimin artıları ve eksileri) Artıları Değişimin yararı Eksileri Değişimin maliyeti Öz-yeterlilik Güven Zor durumlar karşısında kişi, sağlıklı davranışlar gösterebilir. Kışkırtma)Cazibe Zor durumlar karşısında kişi, sağlıksız davranışlar gösterebilir. Değişim Süreci Bilincin Artması Sağlıklı davranış değişimini destekleyen yeni fikirleri, düşünceleri ve önerileri bulma ve öğrenme Dramatik Yardım Sağlıksız davranış risklerini kabul eden olumsuz duyguları (korku, kaygı, endişe, vs.) deneyimleme Kendini Yeniden Değerlendirme Birey olarak kişinin kimliğinin önemli bir parçasını oluşturan davranış değişikliğini gerçekleştirme Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

58 Sağlık Davranışı Kuramları Çevrenin Yeniden Değerlendirilmesi Kurtuluş/Serbestlik İlişkilere Yardım Etme Şartlanma Güçlendirme Yönetimi Uyarıcı Kontrolü Toplumsal Serbestlik Kişinin sosyal ve/veya fiziksel çevresi üzerinde sağlıksız davranışların olumsuz etkisini ya da sağlıklı davranışlara olumlu etkisini fark etme Değişim için vaatte bulunma Sağlıklı davranış değişikliği için sosyal destek arama ve bu desteği kullanma Sağlıksız davranışları anlama ve/veya daha sağlıklı alternatif davranışları koşullarını belirleme Olumlu davranış değişikliği için ödülleri arttırma ve/veya sağlıksız davranışların ödülünü azaltma Sağlıksız davranışları hatırlatan şeyleri ya da ipuçlarını ortadan kaldırma ve/veya sağlıklı davranışları hatırlatan şeyleri ya da ipuçlarını ekleme Sağlıklı davranış değişimini destekleme yönünde toplumsal normların değişimini gerçekleştirme Bu modelin diğer modeller üzerinde pek çok avantajı bulunmaktadır. Öncelikle bir süreç olarak davranış değişimini tanımlar. Ardından değişim sürecini basamaklara bölerek ve basamaklar doğrultusunda süreçle en çok hangi değişkenin ilgili olduğunu çalışarak model, hem araştırma hem de müdahale gelişimi için önemli araçlar sağlar. İkincisi, yapıların ölçümü üzerindeki odak model için güçlü bir temel oluşturur. Farklı sorunlu davranışlar ve nüfus karşısında farklı değişkenler, değişimin her bir aşaması için aşama hareketiyle ilişkilendirilmiştir. Yeniliklerin Yayılması Teorisi İlk olarak Ryan ve Gross tarafından 1943 yılında ortaya konulan kuram, yeni düşünce ve uygulamaların toplumsal yapı içerisinde uygun kanallar kullanılarak ve yeteri kadar sıklıkla iletilmesi sürecini tanımlamaktadır. Kuramın öncülerinden Everett M.Rogers; Yeniliklerin Yayılımı - Diffusion of Innovations adlı kitabında yeniliği kişi veya başka bir kabullenme birimi tarafından yeni olarak algılanan düşünce, uygulama veya nesne olarak tanımlamaktadır. Rogers e göre mesajın kabul görmesi veya davranışın benimsenmesi; hedef kitlenin yeniliği kendisi için faydalı görmesi, ihtiyaçları ve değerleri ile uyumluluğunun anlaşılması ve benimsenmesinin kolay olarak görülmesi, ayrıca davranışın denenebilir olması ve denemenin sonuçlarının olumlu bulunmasına bağlıdır. Kuram; yeni fikir, teknoloji, ürün ve inançların belirli topluluklarda nasıl, neden ve hangi biçimlerde yayıldığını, topluluk arasında yayılımın hangi oranda, hangi şartlar Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

59 Sağlık Davranışı Kuramları arasında gerçekleştiğini inceler. Yayılma, her zaman bir sosyal değişim ortaya çıkarır. Bir sistemde bir yenilik benimsendiğinde ya da reddedildiğinde bir sosyal değişim meydana gelmektedir. Rogers, yeniliklerin yayılmasında dört ana unsur olduğunu söylemektedir. Bunlar; yenilik, iletişim kanalları, zaman ve sosyal sistemdir. Burada herhangi bir buluşun ya da fikrin daha önce ortaya çıkmış olması ve başka sosyal sistemlerde yayılmış olması önemli değildir. Eğer bir fikir bir bireye göre yeni ise, o bir yeniliktir. Rogers ın (1995) modelinde yeniliğe uyum veya ret kararı verirken bilgi, beş aşamadan geçer. Bu süreç, bir bilgi arama ve bilgi işleme etkinliğidir. Temelde bireyin yenilik hakkındaki belirsizlikleri azaltmasına yardımcı olacak bilgileri edinmeye çalıştığı bu beş aşama; bilgi, ikna olma, karar, uygulama ve doğrulamadır (Şekil 4). İlk aşamada birey, yenilik ve işlevleri hakkında bilgi edinir. İkna olma aşamasında yeniliğin kendisi için avantaj ve dezavantajlarını değerlendirerek, yeniliğe tutumunu biçimlendirir. Karar aşamasında birey, yenilik hakkında ek bilgiler edinir ve yeniliği kabul ya da ret kararı verir. Bu aşamada birey, özellikle çevresindeki bireylerin değerlendirmelerinden etkilenir. Dördüncü aşama olan uygulama, yeniliğe uyum kararı verildiğinde gerçekleşir. Son aşamada birey, uyum kararını doğrular ve güçlendirir. Şekil 4. Yeniliklerin Yayılması Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

60 Sağlık Davranışı Kuramları Kaynak: Rogers, E.M. (2003). Diffusion of Innovation-5th edition.free Press.New York Pender in Sağlığı Geliştirme Modeli Pender, 1990 yılında Sağlık İnanç Modeli ne sağlığı koruma kavramını ekleyerek bu modeli tanımlamıştır. Modelin ana fikri; sağlığı geliştirmek için sağlıklı yaşam biçimi oluşturulması, bu nedenle davranışların sağlıklı olacak şekilde değiştirilmesidir. Sağlığın geliştirilmesi, bireyin kendi sağlığını geliştirmesi ve kendi sağlığı üzerindeki kontrolünü arttırma gücünü kazanması olarak tanımlanmaktadır. Hastalıklardan korunmada, erken tanıda bulunmada ve sağlığın sürdürülmesinde, sağlığı geliştirici davranışların kullanılması temel olarak karşımıza çıkar. Bu model, sağlığı geliştirici unsurları ve tahmin edilen nedensel mekanizmaları açıklayıp tanımlamaktadır. Sağlığın geliştirilmesi modelindeki bilişsel algılama faktörleri, sağlığı geliştirici davranışların kazanılması ve sürdürülmesinde başlıca motivasyon el mekanizmalardır. Bilişsel algılama faktörlerinin her biri, sağlığı geliştiren davranışın gerçekleştirilmesini doğrudan etkiler. Model, sağlığı geliştiren davranışlarla ilgili yedi bilişsel etmen içermektedir; sağlığa verilen değer, sağlık kontrolünün algılanması, öz yeterlilik, sağlığın bireysel tanımı, sağlık durumunun algılanması, sağlığı geliştiren davranışların algılanan yararı, sağlığı geliştiren davranışlarla ilgili algılanan engeller. Modelde belirtilen yedi bilişsel algılama faktörünün özellikle üç tanesi- sağlık kontrolünün algılanması, öz-yeterlilik ve sağlık durumunun algılanması- geliştirici davranışların en güçlü belirleyicisidirler. Sağlık İnanç Modeli ve Pender in modeli; hastalığı tedavi etme, sağlıklı davranışların korunması ya da düşünce ve davranışların belirli bir yönde değiştirilmesi ile sağlanan bir durum olarak değerlendirilmektedir. Sağlık, ulaşılması gereken bir hedeftir. Sonuç Davranış değişikliği için tek bir modelin etkili olduğunu söylemek güçtür. Örneğin; beslenme davranışı değişikliğinde çoklu model yaklaşımının benimsenmesi, bireysel, çevresel, sosyal ve kültürel değerlere uygun değişikliklerin planlanması önerilmektedir. Davranış değişikliğini başlatan faktör ne olursa olsun kişinin süreçte istenmeyen gerilemeler yaşamaması için değişim kararını içsel olarak korumaya çalışması ve zararlı davranıştan sakınması önemlidir. Değişiklik için gerçekçi beklentiler belirleme ve yeni durumdan memnun olma, uzun vadede davranış değişikliğinin sonucunu belirleyen etkenlerdir. Çalışmalar; riskli sağlık davranışlarını değiştirmekte başarısız olan kişilerde, bu değişimdeki aksamaların içsel, durağan olmayan ve kontrol edilebilir nedenlerle ilgili olduğunu göstermiştir. Araştırmacılara göre bu nedenler, başarısızlıktan geri dönülebildiğini ve başarının Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

61 Bireysel Etkinlik Sağlık Davranışı Kuramları tekrar edilebilir olduğunu açıklamaktadır. Sağlık davranışları, egzersiz ve sağlıklı beslenme gibi sağlığı geliştiren davranışlardan başlayarak asılama, kondom kullanımı, tarama programlarına kat ılınması gibi sağlığı koruyan davranışlardan tedaviye uyum gibi hasta rolü davranışlarına kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu davranışlar, kısa ve uzun dönemde bireyin sağlığını etkileyebilir. Bu davranışlardan bir bölümü, kişinin kendi kontrolünde olduğu için ilgili davranışın gerçekleştirilmesi ile sağlıkla ilgili olası sorunların önlenebileceği gündeme gelmiştir. Bu nedenle sağlık davranışlarının altında yatan etmenlerin belirlenmesi, psikoloji ve diğer sağlıkla ilgili disiplinlerin son zamanlarda yaptığı çalışmaların odak noktasını oluşturmuştur. Sağlığı olumsuz yönde etkileyen davranışların sıklığını değiştirmek, bireyin ve toplumun sağlığını geliştirmek ve bu davranışların gerçekleştirilmesine yol açan etmenlerin anlaşılması için büyük çaba oluşmuştur. Sağlığın korunması ve geliştirilmesi çalışmalarının başarısı; kuşkusuz, insanların bilgi, düşünce ve değer yargılarının değiştirilmesiyle mümkündür. Bu değişimi sağlamanın en kolay yolu, sağlık eğitimidir. Sağlık davranış kuramlarından birini seçerek örnekle açıklayınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

62 Ödev Özet Sağlık Davranışı Kuramları Kişilerin davranışlarını anlayabilmek ve onların sağlık davranışlarını geliştirmek amacıyla bazı modeller geliştirilmiştir. Bu modellerden: Sosyal Bilişsel Modeli, Sağlık İnanç Modeli, Nedenli Davranış ve Planlı Davranış Kuramı, Korunma Motivasyonu Teorisi, Transteoretik Model, Yeniliklerin Yayılması, Pender(1987) tarafından geliştirilen Sağlığı Geliştirme Modeli nın davranış değişimini motive ettiğine ilişkin sağlık psikologları arasında büyük oranda görüş birliği vardır. Sağlık davranışı, bireyin sağlıklı olmak ya da sağlıklı olduğu zaman hastalıktan korunmak için gerçekleştirdiği davranıştır. Sağlıkla ilgili davranış değişimini açıklamak için birçok teorik model ileri sürülmüştür. Sağlık davranışı ve ona rehberlik eden fikirler, son derece karmaşık olduğu için tek bir model ile açıklanamaz. Modeller; bir ya da birden fazla kurama dayanarak davranışın belirli bir sistematik içinde anlaşılmasını sağlamakta, sağlığı geliştirme ve sağlık eğitimi çalışmalarının planlanmasında kullanılmaktadır. Sağlık davranışları; egzersiz ve sağlıklı beslenme gibi sağlığı geliştiren davranışlardan başlayarak asılama, kondom kullanımı, tarama programlarına kat ılınması gibi sağlığı koruyan davranışlardan tedaviye uyum gibi hasta rolü davranışlarına kadar geniş bir alana yayılmıştır. Sağlığın korunması ve geliştirilmesi çalışmalarının başarısı; kuşkusuz, insanların bilgi, düşünce ve değer yargılarının değiştirilmesiyle mümkündür. Bu değişimi sağlamanın en kolay yolu, sağlık eğitimidir. Ödev gönderimi Tıbbi sosyal hizmet çalışanlarına yönelik sağlığın geliştirilmesi eğitimi nasıl verilmeli ve neleri kapsamalıdır? Tartışınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

63 Sağlık Davranışı Kuramları DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. I. Bireyin sağlığa ilişkin olarak var olan eylemleridir. II. Bireyin yaşı, cinsiyeti, ırkı sağlık davranışları üzerinde etkili değildir. III. Bireyin öznel standartlarına, toplumsal ve çevresel etmenlere bağlı olarak değişir. 1. Yukarıdaki ifadelerden hangisi sağlık davranışı tanımına ait değildir? a) Yalnız I b) Yalnız II c) Yalnız III d) I ve II e) I ve III 2. Aşağıdakilerden hangisi Pender tarafından geliştirilen bir modeldir? a) Sosyal Bilişsel Kuram b) Planlı Davranış Kuramı c) Sağlığı Geliştirme Modeli d) Sağlık İnanç Modeli e) Yeniliklerin Yayılması Teorisi 3. Sosyal Bilişsel Model, aşağıdaki hangi araştırmacı tarafından geliştirilmiştir? a) Rosenstock b) Hochbaum c) Ajzen d) Prochaska e) Bandura 4. Model, kişinin inanç ve davranışları arasındaki ilişkiyi ve bireysel karar verme düzeyinde sağlık davranışlarına bireysel motivasyonun etkisini açıklar. Açıklama aşağıdaki modellerden hangisine aittir? a) Nedenli Davranış ve Planlı Davranış Kuramı b) Korunma Motivasyonu Teorisi c) Sosyal Bilişsel Kuram d) Sağlık İnanç Modeli e) Transteoretik Model Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

64 Sağlık Davranışı Kuramları 5. Tasarlama öncesi, tasarlama dönemi, hazırlık, eylem ve sürdürme aşamaları hangi kurama aittir? a) Yeniliklerin Yayılması Teorisi b) Transteoretik Model c) Sağlığı Geliştirme Modeli d) Korunma Motivasyonu Teorisi e) Sosyal Bilişsel Kuram 6. Sağlık İnanç Modeli ne göre, sağlığı koruma kavramının eklenmesiyle oluşturan model aşağıdakilerden hangisidir? a) Sosyal Bilişsel Kuram b) Korunma Motivasyonu Teorisi c) Yeniliklerin Yayılması Teorisi d) Kuramlarüstü model e) Sağlığı Geliştirme Modeli 7. Aşağıdaki ifadelerden hangisi Yeniliklerin Yayılması Teorisine aittir? a) Yayılma her zaman bir sosyal değişim ortaya çıkarır. b) Yeniliklerin yayılmasında yedi ana unsur söz konusudur. c) Fishbein ve Ajzen tarafından geliştirilmiştir. d) Davranışla ilgili inanç, tutum ve niyet ile davranış arasındaki ilişkiyi inceler. e) Kurama göre korku, çeşitli bilişsel süreçleri başlatır. 8. Aşağıdaki ifadelerden hangisi Transteoretik Model için söylenmez? a) Davranış değişiminin aşamalar halinde gerçekleştiğini öne sürer. b) Sigara içenlerin tedavileri sürecindeki özgüven değişimini inceleme çalışmasıyla ortaya çıkmıştır. c) Ana fikri, sağlığı geliştirmek için sağlıklı yaşam biçimi oluşturulmasıdır. d) Prochaska ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. e) Model,hem araştırma hem de müdahale gelişimi için önemli araçlar sağlar. 9. Aşağıdaki gruplamalardan hangisi Sağlığı Geliştirme Modelinde en önemli üç bilişsel etmendir? a) Sağlık kontrolünün algılanması- Öz yeterlilik- Sağlığın bireysel tanımı b) Sağlık kontrolünün algılanması- Öz yeterlilik- Sağlık durumunun algılanması c) Öz yeterlilik- - Sağlık durumunun algılanması -Sağlığın bireysel tanımı d) Sağlık durumunun algılanması- Sağlığı geliştiren davranışların algılanan yararı-sağlığı geliştiren davranışlar e) Sağlık kontrolünün algılanması-- Sağlık durumunun algılanması- Sağlığı geliştiren davranışlar Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

65 Sağlık Davranışı Kuramları 10. Sağlığın korunması ve geliştirilmesini sağlamanın en kolay yolu,. dir. a) Sağlık modelleri b) Sağlık politikaları c) Sağlık kanunu d) Sağlık eğitimi e) Sağlık motivasyonu 1b-2c-3e-4d-5b-6e-7a-8c-9b-10d Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

66 Sağlık Davranışı Kuramları YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Acar, T. (2007). Öz-Yeterlilik (Self-Efficacy) kavramı üzerine. Erişim tarihi: Altıparmak, S. ve Koca Kutlu, A. (2009) Yaş Grubu Kadınlarda Sağlığı Geliştirme Davranışları ve Etkileyen Faktörler, TAF Preventive Medicine Bulletin, 8(5): Ajzen, I., (1985), From Intentions to Actions: A Theory of Planned Behavior, In J. Kuhl & J. Beckman (Eds.), Action Control, From Cognition to Behaviour, Springer- Verlag Berlin Heidelberg, Alınmıştır (Kocagöz, E. ve Dursun, Y. (2010). Algılanan Davranışsal Kontrol, Ajzen in Teorisinde Nasıl Konumlanır? Alternatif Model Analizleri, M Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 12 (19): ) Aksayan, S. ve Gözüm, S. (1998). Olumlu Sağlık Davranışlarının Başlatılması ve Sürdürülmesinde Öz-etkililik (Kendini Etkileme) Algısının Önemi, C.U. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2(1):35-42 Anonim.(2013). Yeniliklerin Yayılması Ders Notları. Bölüm 1: Yayılmanın Bileşenleri yayilmanin-bilesenleri, Erişim tarihi: Aydoğdu, N.G. ve Bahar, Z. (2011). Yoksul Kadınlarda Sağlık İnanç Modeli ve Sağlığı Geliştirme Modeli Kullanımının Mmem ve Serviks Kanseri Erken Tanı Davranışlarındaki Değişime Etkisi, Dokuz Eylül niversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi, 4(1):34-40 Bulduklu, Y. (2010). Televizyonda Yayınlanan Sağlık Programlar ve İzleyicileri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 24:75-85 Çenesiz, E. ve Atak, N. (2007). Türkiye de Sağlık İnanç Modeli ile Yapılmış Araştırmaların Değerlendirilmesi, TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 6(6): Demir, K. (2006). Rogers ın Yeniliğin Yayılması Teorisi ve İnternetten Ders Kaydı, uram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 47: Fırıncı, T. (2012). Ergenlik Çağı Gençlerde Sağlıklı Yaşam Biçimi Araştırması, Hacettepe Üniversitesi Sosyalojik Araştırma e-dergisi, Kasım Sayısı: 1-14 Figen Serçekuş, P. Ve Mete, S. (2009). Uyum Modeli ve Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramının Doğum Öncesi Eğitiminde Kullanımı, Dokuz Eylül niversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi, 1(1): Fishbein, M., Ajzen, I., (1975), Belief, Attitude, Intention and Behavior: An Introduction to Theory and Research, Reading, MA: Addison-Wesley. Alınmıştır Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

67 Sağlık Davranışı Kuramları (Kocagöz, E. ve Dursun, Y. (2010). Algılanan Davranışsal Kontrol, Ajzen in Teorisinde Nasıl Konumlanır? Alternatif Model Analizleri, M Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 12 (19): ) Gochman, D. S. (1997). Health Behavior Research: Definitions and Diversity. Handbook of Health Behavior Research. New York: Plenum Press Alınmıştır Mutlu, N. (2006). niversite Öğrencilerinin Sağlık Davranışı ile ilgili Sorumluluk Algıları, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sağlık Eğitimi AB.D (yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Ankara. Gözüm,S. ve Bağ, B.(1998). Etkin Sağlık Eğitiminde Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramının Kullanımı, Atatürk niversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 1(2)32-43 Güngörmüş, Z. ve Karabulut Yılmaz, E. (2012). Üniversite Öğrencilerinin Genel Sağlık Ölçümlerinin Değişim Aşamalarına Göre Değerlendirilmesi, Gümüşhane niversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 1(3): İkizler, C.H. ve Tabak, R.S. (2000). Sağlık Davranışlarında Beklentilerin Rolü: Sosyal Kognitif Teori, Türk Aile Hekimliği Dergisi, 4(1-4):38-41 Kocagöz, E. ve Dursun, Y. (2010). Algılanan Davranışsal Kontrol, Ajzen in Teorisinde Nasıl Konumlanır? Alternatif Model Analizleri, M Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 12 (19): Kaca, G., Amado, S., Kıkıcı, İ.,Cilasin, S., Dağ, E., Leylek, İ. ve Şahin, Ö. (2009). Organ Bağışına Yönelik Tutumların Planlı Davranış Kuramı Çerçevesinde İncelenmesi, Türk Psikolojisi Dergisi, 24(64):78-91 Karataş, H. ve Öztürk, C. (2009). Sosyal Bilişsel Teori ile Zorbalığa Yaklaşım, Dokuz Eylül niversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi, 2(2):61-74 Kasl, S. V., Cobb, S. (1966). Health Behavior, Illness Behavior and Sick-Role Behavior: I Health and Illness Behavior. Archives and Environmental Health, 12(2): Alınmıştır Türkeri, F. (2006). Yetişkin Eğitimi, Sağlık Davranış Modelleri ve Sağlığı Geliştirme avramları Arasındaki İlişkilerin Tanımlanması, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sağlık Eğitimi A.B.D. (yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Ankara. Lawson, A. E. (1995). Science Teaching Of The Development Thinking. California: Wadsworth Publishing Company. Alınmıştır (Taşkın, Ö. Çobanoğlu,E.O., Apaydın, Z., Çobanoğlu, İ.H.,Yılmaz, B. ve Şahin, B. (2013). Lisans Öğrencilerinin Kuram Kavramını Algılayışları, Boğaziçi niversitesi Eğitim Dergisi, 25(2): Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

68 Sağlık Davranışı Kuramları Mutlu, N. (2006). niversite Öğrencilerinin Sağlık Davranışı ile ilgili Sorumluluk Algıları, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sağlık Eğitimi AB.D (yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Ankara. Nahcivan, N.Ö. ve Seçginli, S. (2003). Meme Kanserinde Erken Tanıya Yönelik Tutum ve Davarnışlar: Bir Rehber Olarak Sağlık İnanç Modelinin Kullanılması, C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 7(1): Pender, N. J. (1987). Health Promotion İn Nursing Practice (2nd Ed.). Norwalk, CT:Appleton&Lange. Redding, C.A., Rossi, J.S., Rossi, S.R., Velicer, W.F. and Prochaska, J.O. (2000). Health Behavior Models, The International Electronic Journal of Health Education, 3(Special Issue): Rogers, E.M. (2003). Diffusion of Innovation-5th edition.free Press.NewYork Alınmıştır Demir, K. (2006). Rogers ın Yeniliğin Yayılması Teorisi ve İnternetten Ders Kaydı, uram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, Suppe, F. (1977). The Structure Of Scientific Theories (2nd ed.) Chicago: University of Illinois Press.. Alınmıştır (Taşkın, Ö. Çobanoğlu,E.O., Apaydın, Z., Çobanoğlu, İ.H.,Yılmaz, B. ve Şahin, B. (2013). Lisans Öğrencilerinin Kuram Kavramını Algılayışları, Boğaziçi niversitesi Eğitim Dergisi, 25(2): Taşkın, Ö. Çobanoğlu,E.O., Apaydın, Z., Çobanoğlu, İ.H.,Yılmaz, B. ve Şahin, B. (2013). Lisans Öğrencilerinin Kuram Kavramını Algılayışları, Boğaziçi niversitesi Eğitim Dergisi, 25(2): Türkeri, F. (2006). Yetişkin Eğitimi, Sağlık Davranış Modelleri ve Sağlığı Geliştirme avramları Arasındaki İlişkilerin Tanımlanması, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sağlık Eğitimi A.B.D. (yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Ankara. Walker, S. N., Sechrıst, K. R., Pender, N. J. (1987). The Health Promoting Lifestyle Profile Development and Psychometric Characteristics. Nursing Research. 36(2):76-80 Alınmıştır Mutlu, N. (2006). niversite Öğrencilerinin Sağlık Davranışı ile ilgili Sorumluluk Algıları, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sağlık Eğitimi AB.D (yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Ankara. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

69 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Birinci Basamak Bakım Uygulamalarında Tıbbi Sosyal Hizmet Birinci Basamak Bakımın Tanımını Birinci Basamak Bakım Uygulamalarında Sosyal Hizmet Uzmanlarının Görevleri, İşlevleri ve Rolleri, Birinci Basamak Bakımda Çalışan Sosyal Hizmet Uzmanlarının Yeterlilikleri, Hasta ve Ailelerle İletişim Kurma ve Değerlendirme Toplumsal Düzeyde Bilgi Toplama ve Değerlendirme Planlama, Sözleşme Yapma ve Hasta ile Hasta Yakınlarıyla Görüşme Toplum Hizmetleri Gelişimi ve Sosyal Politika Değişimi İzleme ve Değerlendirme TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Birinci basamak bakım uygulamalarının tanımını yapabilecek, ülkemizde birinci basamak bakım uygulamalarını öğrenebilecek ve birinci basamak bakım uygulamalarında sosyal hizmet uzmanlarının görevleri, işlevleri ve rollerini görebilecek, Birinci basamak bakımda çalışan sosyal hizmet uzmanlarının yeterliliklerini öğrenebilecek, Birinci basamak bakımda çalışan sosyal hizmet uzmanlarının klinik değerlendirme süreçlerini öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 4

70 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet GİRİŞ Birinci basamak sağlık hizmetlerini, tüm bireylere coğrafi açıdan dengeli şekilde ulaştırabilmek, birinci basamak sağlık hizmetlerinin toplumun katılımını sağlayacak şekilde bireylerin yaşadıkları ve çalıştıkları yerlerde koruyucu, tanı koyucu, tedavi ve rehabilite edici yönleriyle sunabilmek temel hedeflerdir. Birinci basamak bakım; insanın hayat kalitesini iyileştirmede sınırsız bir potansiyele sahip olmakla birlikte tıbbi bakım sisteminin geniş, karmaşık ve en önemli unsurlardan biridir ve son 25 beş yılda modern tıpta anahtar bir öğe olarak görülmektedir. Sağlık hizmetlerinin sunumu, hastalık tarihiyle koşut olarak ihtiyaçlar çevresinde örgütlenmiştir. Olanakların gelişmesi, sağlıkla ilgili bilginin artması, sağlık hizmetleri sunumuna yansımış ve sanayi devrimi sonrası basamaklı sağlık hizmetleri sunumu sistematik olarak ortaya çıkmıştır. Yalnızca yeni teknolojilerin, ilaç tedavilerinin ya da uzmanlık alanlarının artması değil, aynı zamanda hastalığın erken tanı ve tedavisi ile psikososyal problemlerde erken müdahalenin gelişmesi sonucunda toplum sağlığında belli başlı iyileşmeler olmaktadır. 12 Eylül 1978 de, Alma Ata da yapılan Uluslararası Temel Sağlık Hizmetleri üzerine Konferans ta, bütün dünya hükümetlerinin, sağlık ve kalkınma konusunda çalışanların hepsinin ve bütün dünya toplumlarının, bütün insanların sağlığını korumak ve daha iyi bir duruma getirmek için acilen harekete geçmelerine ihtiyaç olduğunu belirten bir deklarasyon yayınlanmıştır. Alma Ata konferansının sağlık politikaları üzerinde derin etkileri olmuş, birinci basamak sağlık hizmetlerinin bu alanda uzmanlaşmış hekimler tarafından verilmesi gerektiği konusunda görüş birliğine varılmıştır. Dünya Sağlık Örgütünün (DSO) Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri, 2008 Dünya Sağlık Raporunda, birinci basamak sağlık hizmetlerinin genişlemekte olan rolüne ve dünyada birinci basamak sağlık hizmetlerinin desteklenmesi konusuna odaklanılmıştır. Sosyal hizmet uzmanı, bu çabalarda temel bir role sahiptir. Sosyal hizmet uzmanları; aynı zamanda Anne-Çocuk Sağlığı programlarınca desteklenen özel ve devlet kurum ve kuruluşlarında, toplum sağlığı merkezlerinde, tıbbi eğitim programlarında, bakım kurumlarında, dâhiliye ve pediatri programları ile özel tıbbi uygulamaların yapıldığı klinikler olmak üzere hastanelerde görev almaktadır. Birleşik Amerika Sağlık ve İnsani Hizmetler Birimi (1998), sağlıktaki uyumsuzluğu gidermek, etnik ayrımcılığın önüne geçmek amacına yönelik 6 temel alan belirlemişlerdir. Bu alanlar; bebek ölümü, kanserle mücadele, kardiyovasküler rahatsızlıklar, diyabet, HIV/AIDS ve bağışıklık sistemi sorunlarını içermektedir. Birinci basamak bakım hizmetleri, bu sağlık sorunlarını iyileştirmede hayati bir öneme sahiptir ve sosyal hizmet, bu çalışmalara önemli katkılarda bulunabilir. Bu Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

71 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet bakımdan birinci basamak bakım hizmetlerinde sosyal hizmet uzmanının görev, rol ve sorumluluklarını çok iyi belirlenmesi gerekmektedir. Bu bölümde, birinci basamağın tanımını ve birinci basamak uygulamalarını, birinci basamak bakım uygulamasında sosyal hizmet uzmanlarının görevlerini, işlevlerini ve rollerini, sosyal hizmet yeterliliklerini, hasta ve ailelerle iletişim kurma ve değerlendirmeyi, toplumsal düzeyde bilgi toplama ve değerlendirmeyi, öğreneceksiniz. Birinci Basamak Bakım Çeşitli grup ve kuruluşlar, farklı şekillerde birinci basamak bakımı tanımlamışlardır. Birçok tanım olmasına rağmen ortak özellikler şu şekilde sıralanır: Hasta medikal ve psikososyal hizmetlere ihtiyaç duyduğunda öncelikle uygulamalara başvurur ve bunları sağlayanlarla iletişim kurar. Bakım; kapsamlı, sürdürülebilir, ulaşılabilir ve mevcut/uygun olmalıdır. Kapsamlı; tedarikçilerden alandaki biyolojik ve psikososyal problemlerin neler olduğunu belirlemeleri ve tedavi etmeleri beklenir. Sürdürülebilir; tedarikçiler, uygun ve doğru hastane ve diğer özel hizmetleri sağlama sorumluluğunu almalıdır. Ulaşılabilir; hastalar/müracaatçılar, yaşadıkları yere yakın hizmetlere ulaşabilmelidir. Mevcut; hastalar/müracaatçılar, günün herhangi bir saatinde makul bir zaman diliminde bakımlarını alabilmelidir. Birinci basamak sağlık bakımı kavramı tek yönlü, ancak hastane ve uygulama arasında net olmayan bir anlaşmayı içerir. Bu anlaşmaya göre uygulamalar, kayıtlı hastaların sağlığını hem koruma hem de iyileştirme sorumluluğunu üstlenecektir. Birinci basamak bakım; teşhis edilmemiş belirti, semptom ya da sağlığa ilişkin herhangi bir kaygı durumunda bireyler için ilk iletişim kurma ve bakımı sürdürme becerisinde olan ve bunun için özel eğitim almış sağlık personeli tarafından sağlanır. Birinci basamak bakım; çeşitli sağlık bakım uygulamaları içinde sağlığın teşviği, hastalıktan korunma, sağlıklı olma/sağlığı sürdürme, danışmanlık, hasta eğitimi, teşhis, kronik ve akut hastalıklar konularını içermektedir. Birinci basamak bakım, sağlık bakım hizmetlerinin işbirliğiyle etkili bakım sağlamak amacıyla hastayı savunur. Felsefi düzeyde birinci basamak bakımın bazı önemli boyutlarının anlatıldığı tanımda Schlesinger (1985), sağlık adına birinci basamak bakımı, sosyal adalet, eşitlik ve bireysel sorumluluk kavramlarının temel prensiplerine dâhil etmeye Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

72 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet çalışmıştır. Bu bağlamda birinci basamak bakım; yasal reformların düzenlenmesi ve bakıma ulaşılabilirliliğin arttırılmasından sağlık ve hastalık durumlarında barınma, işsizlik, eğitim vb. toplumsal sorunlara kadar değişen kavram ve faaliyetleri kapsamaktadır. Faaliyetler grubu içinde birinci basamak bakım, önleme dâhil olmak üzere sağlık eğitimi ve yaygın hastalıkların teşhisi konularına da odaklanır. Bu durumda da hastalığın psikososyal bileşenleri, birinci basamak bakımın temel bileşenini oluşturmaktadır. Birinci basamak bakım, çeşitli uygulamalar içinde yer alabilir. Bu açıdan sosyal hizmet çalışanlarının rolleri tartışılırsa her bir uygulama daha iyi anlaşılabilir. Birinci basamak bakım uygulamaları; resmî sağlık kuruluşları olarak resmî kurum tabiplikleri, sağlık ocağı, verem savaş dispanseri, ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, sağlık merkezi, SSK sağlık istasyonu ve dispanserinde özel sağlık kuruluşu olarak Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik kapsamında açılan özel polikliniklerde yapılabilir. Birçok sağlık bakım programı, olumlu bir anlam içermesinden dolayı kendisini birinci basamak bakım merkezi olarak tanımlamaktadır. Ancak ne yazık ki bazıları, hastaların ihtiyacı olan sürekli bakımı sağlamada isteksiz ve yetersizdir. Akut, aralıklarla devam eden ilk bakımı sağlamalarına rağmen kayıtlı hastaların sağlık durumlarını koruma ve iyileştirme sorumluluğunu almamaktadırlar. Örneğin; eğer hasta, aile öyküsünde kalp rahatsızlığı bulunan ve kolesterolü ölçülmeyen 40 yaşın üzerinde bir erkekse; eğer hasta 60 yaşın üzerinde ve akciğer rahatsızlığı varsa ve grip aşısı olmamışsa; eğer hastayı her ziyarette farklı bir hekim görüyorsa; eğer hasta, fark edilmeyen ya da tedavi edilmeyen majör depresyon durumunda ise hasta, büyük olasılıkla birinci basamak bakım uygulamasına kayıt edilmez. Bu açıdan arzu edileni gerçekleştirmek için birinci basamak bakım kavramını uygulamaya ve kabul etmeye hevesli hekimlere ve hastanın ihtiyaçlarını karşılayacak çok disiplinli takım çalışmalarını destekleyecek yönetime ihtiyaç vardır. Ülkemizde Birinci Basamak Bakım Uygulamaları Bugün ülkemiz, sağlık sisteminin birinci basamağında aile hekimliği ilkelerini uygulanır hâle getirmeye çalışmaktadır. Aile hekimliğinin ülkemizdeki gelişimi, sosyalizasyon örgütlenmesiyle oluşturulan birinci basamağın yeniden düzenlenmesini gerektirmektedir. Sağlık ocakları temelinde gerçekleştirilmiş olan birinci basamak sağlık örgütlenmesi gerçekleştirilmektedir. 1-Sağlık ocakları belli bir bölgede yaşayan belli bir nüfusa dayalı olarak kurulmuşlardır. Bu bölge tabanlı yaklaşım, hastaların seçme özgürlüğünü ortadan kaldırmaktadır. Süreklilik zorunluluğa dayalıdır ve düzenli bakım kaynağı sağlık birimidir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

73 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet 2-Sağlık ocağında çalışan hekimlerin kendi hasta listeleri yoktur ve hastalar her gelişlerinde farklı hekimler tarafından görülebilmektedir. Hastanın sağlık ocağını seçme şansı olmadığı gibi ocağa gelişinde hekim seçme şansı da bulunmamaktadır. 3-Hasta kayıtlarına yönelik oldukça gelişmiş bir sistem bulunmakla birlikte,uygulamada bu kayıtların yeterince tutulamaması, tıbbi kayıtlar aracılığı ile sürekliliği sağlayamamaktadır. 4-Düzenli bakım birimi olarak ele alabileceğimiz sağlık ocaklarında, pratisyen hekimlerden ve diğer sağlık çalışanlarından oluşan birinci basamak ekipleri bulunmakla birlikte özellikle tıbbi bakım hizmetlerinin koordinasyonu oldukça zayıftır. İkinci basamak sağlık hizmetleriyle kordinasyon da yok denecek kadar azdır. 5-Sağlık güvencesi sisteminin parçalanmışlığı, halkın önemli bir bölümünün birinci basamağa girişini zorlaştırmaktadır. Toplam nüfusun neredeyse üçte birini kapsayan Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK ) güvencesindeki bireylerin ilk temas yeri ve düzenli bakım birimleri, ikinci basamak SSK hastaneleridir. Son iki yıldır bu konu iyileştirilmiş ve SSK ve Bağkur lular, sağlık ocaklarından hizmet alır duruma gelmişlerdir. 6-Yerleşim bölgeleri esasında kurulmuş sağlık ocaklarının oluşturduğu yatay örgütlenmenin yanı sıra bölgesiz dikey örgütlenmeler varlıklarını hala sürdürmektedir. Bu durum düzenli sağlık birimindeki bakımın kapsayıcılığını azaltmaktadır. 7-Sonuç olarak birinci basamağın birbirleriyle yakından ilişkili dört temel özelliği olan ilk temas; süreklilik ve hasta merkezli yaklaşım, kapsayıcılık ve koordinasyonun sağlanmasının önünde ciddi engeller bulunmaktadır. Aile hekimliği uygulamasının temelini oluşturan klinik ortamın değerlendirilmesi ve hastayla uzun süreli kişisel ilişki kurulması, sağlık ocaklarındaki hekimlik uygulamasının en zayıf yönlerindendir. Pratisyen hekimlerin tüm bu uygulama ilkeleri konusundaki eğitimleri de yetersizdir. Birinci Basamak Bakım Uygulamasında Sosyal Hizmet Uzmanın Rolü Ülkemizde sağlık hizmetlerinin sosyal boyutunun geliştirilmesi ve güçlendirilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığına bağlı yataklı sağlık kuruluşlarında sunulan sosyal hizmet uygulamalarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin tarih ve 465 sayılı onayla çıkartılan yönerge, yataklı tedavi kuruluşlarından hizmet alan hastaların tedavi sürecini etkileyen psikososyal ve sosyoekonomik sorunlarının çözümüne yardımcı olacak usul ve esasları belirleme amacındadır. Yönerge, Sağlık Bakanlığına bağlı ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarını kapsamaktadır. Ancak birinci basamak sağlık kuruluşlarının sosyal hizmet uygulamaları açısından durumu belirsizdir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

74 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet Yönerge ile Bakanlığa bağlı yataklı sağlık kuruluşlarından uygulanacak sosyal hizmetlere ilişkin politikaların oluşturulması, geliştirilmesi ve etkinliğini sağlamak üzere bir bilimsel danışma kurulu kurulması öngörülmüştür. Kurul; genel müdürlük temsilcisi, üniversitelerde görev yapan akademisyenler ile eğitim ve araştırma hastanelerinin sosyal hizmet birimlerinin sorumlularından oluşmaktadır. Yönerge ile Bakanlık Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Tıbbi Sosyal Hizmetler Şubesi ile Ruh Sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şubesi, hastanelerde ise sosyal hizmet birimi kurulması kararlaştırılmıştır. İl Sağlık Müdürlüklerinde bulunan Ruh Sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şube Müdürü kadrosuna atanacaklarda tercihen hekim, sosyal hizmet uzmanı veya psikolog olma şartı getirilmiştir. Program geliştirme, savunma, danışmanlık ve vaka yönetimi ihtiyacını karşılaması için daha fazla sosyal çalışmacı gerekmektedir. Yakın bir gelecekte sağlığın sosyal boyutunun geliştirilmesinde ve uygulanmasında kendini yetiştirmiş, donanımlı sosyal hizmet uzmanlarına önemli görevler düşecektir. Sosyal hizmet uzmanları, yöneticiler ve sağlık çalışanları belirli rolleri yerine getirmeden önce uygulama beklentilerini ve hastaların ihtiyaçlarını çok dikkatli analiz etmelidirler. Uygulamadaki rollerin gerçekleştirilmesine ilişkin bazı örnekler: İstek : Yerel düzeyde maddi açıdan desteklenen toplum sağlığı merkezinde gebe hastalara yönelik vaka yönetimi hizmetlerini sağlamak üzere ek hibe istenmektedir. Olası yanıt: Savunuculuk ve komisyonculuk görevini üstlenmesi için sosyal hizmet uzmanı çalıştırma. İstek: Yüksek gelir grubuna hizmet eden doktorlar, psikososyal problemleri olan bu hastalarla çalışmaya devam etmeyi istemektedir. Olası yanıt: Öncelikli rolü konsültasyonda doktorlara yardım edecek sağlık çalışanlarını sağlamak olan yarı zamanlı sosyal hizmet uzmanı çalıştırma. İstek: Aile sağlığı merkezine başvuran, çoğu orta gelir grubuna ait hastaların ailevi sorunlarının çözümü istenmektedir. Olası yanıt: Öncelikli görevi kısa bir terapi sağlama ve toplumsal kaynakları kullanmaya yönlendirme olan sosyal hizmet uzmanı çalıştırma. İstek: Üniversite hastaneleriyle bağlantılı, kâr amacı gütmeyen sağlık kuruluşu, hastalarının duygusal ve ailevi sorunlarını çözmek istemektedir. Ancak sosyal çalışmacının tam maaşını ödemeleri imkânsızdır. Olası yanıt: Hizmetlerin bazılarına ödeme yapan hastalara fatura ve tedavi sağlayan terapist rolünde sosyal hizmet uzmanı çalıştırma. Ödemeli saatler, sosyal hizmet uzmanının serviste çalıştığı zaman kadar olmalıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

75 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet Birinci basamak bakım uygulamasına sosyal hizmet servisleri dâhil edilirse, sosyal hizmet uzmanları uygulamaların her biri için sağlanan hizmetleri açıkça bilmelidir. Sosyal hizmetin birinci basamak bakıma dâhil olması durumunda; yaklaşık 1175 hastane, 4254 sağlık ocağı, 1000 ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, 31 aile hekimliği anabilim dalı ve çok sayıda sanayi kuruluşları bu önemli fırsattan yararlanacaktır. Sosyal Hizmet Uzmanının Uygulama Öncelikleri Tıbbi sosyal hizmet uzmanı; duruma, hizmet ettikleri gruba ve temel fonksiyonlara göre değişen çeşitli uygulamalarda görev alsalar da Schlesinger (1985) in belirttiği gibi herhangi bir sağlık bakım uygulamasında sosyal hizmet uygulamalarının birtakım temel özellikleri bulunmaktadır: Sosyal hizmet, uygulamalarda yardımcı fonksiyon olarak görülmektedir. Hastalar sıklıkla kriz durumundadır. Hastaneler ve bakım kurumları karmaşık yapıdadır. Uzmanlık hizmetleri sorulduğunda tedarikçilerin çoğu ilgili uzmanlıkları geliştirmek durumundadır. Farklı gruplara hizmet edildiğinde çalışanların çoğunun çeşitli zihinsel ve fiziksel sorunlara alışkın olması beklenir. Tıbbi yardım ve sağlık planlama faaliyetleri toplumun sağlık sorunlarının, hastanın ya da hedef grubun makro ve mikro çevresi ile önceliklerinin bilinmesini gerektirir. Bu yüzden birinci basamak sağlık bakımı; alanında çalışan tıbbi sosyal hizmet uzmanı kurumsal yapının ve temel uygulamaların, tekrarlayan tıbbi psikososyal ve sosyal sorunların, toplumun mevcut sağlık ve sosyal gelişmeleri ile düzenlemelerin ve bunların kendi alanlarındaki sınırlılıklarının farkında olmalıdır. Sosyal hizmet planı, işe girmeden önce ya da işe girdikten sonraki ilk iki hafta içinde tanımlanmalıdır. Plan, tedarikçi ile sosyal hizmet uzmanının da içinde bulunduğu çalışanların karşılıklı olarak hem fikir oldukları kriterler üzerine oluşturulmalıdır. Sosyal hizmet uzmanı; tek başına tüm hastaların, tedarikçilerin ve yöneticilerin ihtiyaçlarını karşılayamaz, ancak beklentiler tanımlanırsa ve öncelikler oluşturulursa hastadan gelebilecek memnuniyetsizlik ve tartışmalar en aza indirilmiş olur. Sosyal hizmet uzmanının uygulamalarda öncelikli olarak yapacağı ilk adım, hizmet sunulan hastanın profili ile sağlık ve psikososyal ihtiyaçlarının belirlenmesi olmalıdır. Bunun için grubun etnik, kültürel, dinsel ve dil profilinin çıkarılması Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

76 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet gerekmektedir. Bu da mevcut uygulama verilerinden veya tedarikçi ve/veya hastadan alınan soru formlarıyla sağlanabilir. İkinci adım ise hastaların ihtiyaçlarına ilişkin belirlenen problemlerin ışığında yöneticilerle tanışmak ve amaçlarını belirlemek olmalıdır. Tıbbi sosyal hizmet uzmanının uygulamalara ilişkin beklentileri ve ihtiyaçları anlaması oldukça önemlidir. Klinik hizmetlerin gerçekleştirilmesini sağlayan tahsilat, uygulamalar için öncelikli ise bu durumda örneğin, terapist rolü vurgulanmalıdır. Eğer yüksek risk grubundaki hastalar için program geliştirme öncelikli ise halk sağlığı rolü daha uygundur. Diğer uygulamalarda savunuculuk, temel sosyal hizmet faaliyeti olabilir. Birinci basamak bakım uygulamalarında, hastanın ihtiyacını karşılayacak çalışan yetersiz olduğunda şu stratejiler dikkate alınmalıdır: Sosyal hizmet uzmanının uygulamalarda öncelikli olarak yapacağı İlk adım; hizmet sunulan hastanın profili ile sağlık ve psiko-sosyal ihtiyaçlarını belirlemek İkinci adım; hastaların ihtiyaçlarına ilişkin belirlenen problemlerin ışığında yöneticilerle tanışmak ve amaçlarını belirlemek Birincisi; doktorları eğitmek ve diğer tedarikçilerin kendi imkânlarıyla sosyal hizmet kurumlarına ulaşmalarını sağlamak. Örneğin; hizmet içi eğitimler vermek, konferanslara katılımı desteklemek, bilgi üretmek ve broşür basmak gibi. İkincisi; mümkün olduğunca topluma dayalı hizmetleri, birinci basamak sağlık sistemlerine kategorilere ayırarak dâhil etmek. Örneğin; Devlet Çocuk Sağlığı Güvence Programı adı altında çocuklar kaydedilebilir mi? Anne ve bebekler için beslenme programı oluşturulabilir mi? Birinci basamak bakım uygulamaları kapsamında klinik ya da toplum ruh sağlığı merkezlerine bir çocuk gelişim uzmanı görevlendirilebilir mi? Sonuç olarak, hastalar yeni hizmetlerin gelişmesinden ziyade mümkün olduğunca mevcut kaynakları kullanabilmelidir. Bu durum, pahalı ve gereksiz tekrarlardan kaçınılmasını sağlar. Sosyal Hizmet Yeterlilikleri Birinci basamak bakımda sosyal hizmet uzmanının karşılaştığı uygulamaların çeşitliliği ve karmaşıklığı, hastanın ihtiyaçları, yönetimsel beklentiler, yüksek düzeyde beceri isteyen konulardır. Yapılan hazırlıklar içinde sağlık alanındaki birtakım deneyimlerle birlikte sosyal hizmet alanında yüksek lisans derecesini de içerecektir. Aslında sosyal hizmet ve toplum sağlığı alanlarında çift ya da yan dal ideal alanlardır. Sosyal hizmet uzmanı en azından hem mikro ve makro düzeyde müdahale yöntemleri konusunda eğitim almalı hem de sağlığın teşviği/ hastalıkların önlenmesi, teşhis ve rehabilitasyon amaçlı bu yöntemleri kullanma becerisine sahip olmalıdır. Risk (güç:/destek) değerlendirme, sağlığı koruma davranışlarını geliştirme ve hastalık riskini azaltma becerisini oluşturma, sağlık eğitimi, erken müdahale ve izleme, savunma, organize etme ve etkili teşhis ve/veya önleme yöntemleri amacıyla yasal stratejiler geliştirme, öz yardım ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

77 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet kronik hastalıklara yönelik ortak yardım müdahaleleri oluşturma gibi yöntemler, sosyal hizmet uzmanının birinci basamak bakımda kullandığı yöntemlere örnektir. Tıbbi sosyal hizmet uzmanı, sağlık bakım programları geliştirmeli, sağlık kurumlarının ve çalışanlarının kültürel yeterliliklerini arttırmak için mikro ve makro düzeyde stratejiler kullanmalı, sağlık bakımı alanında değişen istekleri karşılamaya yönelik yönetim ve değerlendirme stratejileri uygulamalıdır. Bununla birlikte tıbbi sosyal hizmet uzmanı; sağlık bakım programları geliştirmeli, sağlık kurumlarının ve çalışanlarının kültürel yeterliliklerini arttırmak için mikro ve makro düzeyde stratejiler kullanmalı, sağlık bakımı alanında değişen istekleri karşılamaya yönelik yönetim ve değerlendirme stratejileri uygulamalıdır. Ayrıca sosyal hizmet uzmanı, sağlık bakımı uygulamalarında çok kültürlülük ve çeşitlilik konularını ele alma, ciddi sağlık problemi olan risk gruplarını belirlenme, sağlık bakımında sosyal hizmet etiğini ve değerini artırma becerilerine sahip olmalıdır. Michigan Üniversitesi Sosyal Hizmet Y.O. yaptığı çalışmada, birinci basamak bakımda çalışan sosyal hizmet uzmanının yeterliliklerini şu şekilde belirlemiştir: 1. Bakım süresince bireylerin, ailelerin, grupların, kurumların ve toplumların sağlık değerlendirme riskini/gücünü yürütmek 2. Sağlığın teşviği ve hastalıkların önlenmesi, öz-yardım, bakıcıların desteklenmesi ve kısa süreli müdahaleleri içeren bakımın sürekliliği ya da rehabilitasyonu ve teşhis için kültürel olarak yeterli, birey, aile, grup, kurumsal, programlı ve toplum temelli müdahaleleri planlamak ve oluşturmak 3. Sağlık kuruluşlarında sosyal hizmet uzmanı olarak etkili uygulamalar yapmak için; a) Disiplinlerarası çalışma gruplarına katılmak, vaka merkezli konferanslara veya iş birliğine dâhil olmak b) Program ve kuruluşlardaki kültürel yeterlilikleri değerlendirmek, uygulamak ve sürdürmek c) Yeniden yapılanma, iş tanımı, takım çalışması, sürekli kalite iyileştirme ve sosyal pazarlama gibi sağlık uygulamalarında sosyal hizmetin karşı karşıya kaldığı belirli konuları ele almak üzere idari ve kurumsal teori ve uygulama bilgisini edinmek 4. Toplumlar ve büyük sistemler içinde etkili çalışmak için; a) Sağlığın teşviği ve hastalıkların önlenmesi amacıyla toplumsal kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapmak b) Sağlığın teşviki ve hastalıkları önlenmesi için savunma/sözcülük, toplumsal örgütlenme, sosyal faaliyetler ve yasal, politik ve düzenleyici yaklaşımlarla ilgilenmek ve yoksulluğun, ayrımcılığın önlenmesi ve eşitlik, erişim ve bakım kalitesinin arttırılması için diğer engellerin üstesinden gelmek Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

78 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet 5. Bakım süresince müdahaleleri planlamada, geliştirmede ve uygulamada sosyal hizmet değerlerini ve etik prensiplerini kullanmak Genelci Rol Genelci model, sosyal hizmet uzmanına geniş bir bakış açısıyla sorunu incelemesi ve çeşitli durumlarda çeşitli düzeylerde müdahale etmesi için uygun bir ortam yaratır. Birinci basamak bakım, hem bireysel ihtiyaçları karşılamak hem de eksiklikleri gidermek üzere sosyal hizmetin yükümlülükleriyle uyumlu bir uygulamadır. Birinci basamak bakımda, sosyal hizmet uzmanlarının gerçekleştirdiği uygulamaların çeşitliliği ve karmaşıklığı ile isteklerin farklılığı yeterliliklere, kapsayıcı ve çok yönlü uygulama modeline ihtiyaç yaratmıştır. Genelci model, sosyal hizmet uzmanına geniş bir bakış açısıyla sorunu incelemesi ve çeşitli durumlarda çeşitli düzeylerde müdahale etmesi için uygun bir ortam yaratır. Ayrıca sosyal hizmetin biyopsikososyal yaklaşımı, sınırlı ekonomik kaynaklarla tanımlanan sağlık bakım sisteminde sağlığı etkileyen sosyal ve çevresel faktörlerin ihmal edilmemesini sağlar. Birinci Basamak Bakımın Özellikleri ve Sosyal Hizmet Uygulamaları Birinci basamak bakım; kapsamlıdır, ulaşılabilir, eşgüdümlüdür, süreklidir ve sorumluluk gerektirir. Yaşam döngüsü boyunca her bir gelişimsel aşamada hizmetlerin devamlılığını sağlar. Birinci basamak bakım; ciddi sorunları teşhis etmekle kalmaz, aynı zamanda bütüncül yaklaşımla bireyin ve ailenin sağlığını korumaya yönelik kapsamlı bir bakım modeli oluşturur. Somatizasyon bozukluğu, tıbbi olarak açıklanamayan fiziksel/bedensel semptomların bulunduğu psikiyatrik bir durumdur. Bir kişinin somatizasyon bozukluğu tanısı alabilmesi için bu rahatsızlıklarının iş, sosyal ortam, aile ortamı, okul gibi yaşamındaki önemli aktiviteleri ciddi anlamda etkilemesi gerekmektedir Sosyal ve duygusal sorunlu hastalar, ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarından ziyade öncelikle aile hekimlerine başvururlar. Depresyon gibi masraflı, genel ve kalıcı ruh sağlığı sorunları, birinci basamak bakım uygulamalarında çoğunlukla fark edilmez veya yetersiz tedavi edilir. Bununla birlikte ruh sağlığı bozuk olan pek çok hasta, fiziksel belirtisi olan veya olmayan bazı somatizasyon bozukluklardan şikayet eder ve birçok fiziksel hastalıklar da ruh sağlığı sorunlarına yol açan hastalıklarla ilişkilidir. Ayrıca tedarikçi; yeterli bakımı sağlamada başarısız olduğunda dezavantajlı gruplar, bakım kalitesine erişmede ekonomik, kültürel, dinsel ya da tutumsal engellerle karşılaşırlar. Psikososyal sorunların tanımlanamaması ya da hatalı teşhisi yaşam kalitesinin düşmesine, sağlık sisteminin masraflı olmasına ve aşırı kullanımına da neden olabilir. Bu yüzden değerlendirme ve müdahale yöntemleri, biyolojik faktörlerle birlikte psikososyal, kültürel ve ekonomik konuları da ele almalıdır. Müdahale, kişinin davranışları kadar sağlığı ve hastalığı etkileyen çevresel ve sosyal faktörleri de içermeli ve tedaviyle birlikte hastalığı önlemeye ve sağlığın teşvikine yönelik olmalıdır. Pek çok kurum, birinci basamak bakım hizmetleri sunmaktadır. Bunlar; kâr amacı gütmeyen basit tıbbi müdahalelerden ön ödemeli sağlık bakım kuruluşları, hastanelerin ayakta tedavi veren seyyar klinikleri, toplum sağlığı merkezleri ile anaçocuk sağlığı projeleri ve göçmen sağlığı merkezleri gibi devlet tarafından Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

79 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet desteklenen programlara kadar değişen karmaşık yapılardan oluşur. Sağlık çalışanları değişebilir, ancak ideal olanı, hastanın hastalık öyküsünü bilen ve hastayı diğer uzman sağlık ekibine yönlendirerek hizmetlerin koordinasyonunu sağlayan özel birinci basamak bakım hekimine sahip olmasıdır. Bazı birinci basamak bakım kuruluşları temel tıbbi uzmanlıklara sahip hekimleri çalıştırırken bazıları da çeşitli sağlık hizmetleri sunan çok disiplinli grupları kullanır. Farklılıklara rağmen bu tür uygulamaların genel amacı kapsamlı, koordinasyonlu, sürekli ve önleyici bakımı sağlamaktır. Bunun için bütün hizmet sağlayıcıların hastaların endişelerine kapsamlı bir şekilde yanıt vermesi ve sadece birey ve aileyi değil, aynı zamanda yaşadıkları sosyal çevreyi de ele alması gerekmektedir. Genelcilerin Yaklaşımı Sosyal hizmet uygulama süreci giriş ve bağlantı kurma, değerlendirme, planlama ve müdahaleyi gerçekleştirme, izleme ve değerlendirme ile sonlandırmayı içermektedir Birinci basamak bakım müdahale planlandığında, uygulandığında ve değerlendirmesi yapıldığında bütün durumu göz önüne alan uygulama yaklaşımına ihtiyaç duyulur. Değerlendirme ve amaca ilişkin uygulamalar sınırlandırılamaz, çünkü birinci basamak bakım uygulamalarında sunulan sorunlar teşhis edilmesi gereken esas sorunlardan farklı olabilir. Sağlık sorunlarının birçok nedeni vardır. Bu durumda müdahale, çalışanları zorlayabilir. Ell ve Morrison (1981), tıbbi sosyal hizmet uzmanını genelci olarak tanımlarlar. Sosyal hizmet uygulamalarına yönelik genelci yaklaşım; çalışmanın eklektik teori temeline sahip olduğunu, bireye ve sosyal adalet konularına çift yönlü odaklandığını, değerlendirme için sistematik bir çerçeve kullandığını, çok yöntemli ve çok düzeyli müdahale eğilimli olduğunu, planlı değişim ya da problem çözme sürecine yön verme sorumluluğunu aldığını gösterir. Süreç giriş ve bağlantı kurma, değerlendirme, planlama ve müdahaleyi gerçekleştirme, izleme ve değerlendirme ile sonlandırmayı içermektedir. Hasta ve Hasta Yakınlarıyla İletişim Kurma ve Değerlendirme Bu süreçlerde sosyal çalışmacı; Hasta ya da aileyle iletişim kurar. Ele alınması gereken konuları belirler. Hizmetin sunulup sunulmadığını ya da diğer servislere yönlendirilip yönlendirilmediğini saptar. Yardımcı olacak ilişkileri başlatır. Planlı değişim ya da problem çözme sürecinde hasta ile çalışır. Hasta ve aile sistemi ve diğer sistemlerle ilgili gerçek ve gözleme dayalı verileri toplar ve analiz eder. Birinci basamak bakım uygulaması ve uygulama düzenlemeleri, hastaların çalışanlarla iletişim kurmasını sağlar. Bazı uygulamalarda tüm yeni hastalar, psikolojik değerlendirmeler için sosyal hizmet uzmanına yönlendirilmektedir. Diğer uygulamalarda ise hastalar ya doktorlar tarafından sosyal hizmet uzmanına Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

80 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet yönlendirilir ya da sosyal hizmet uzmanı tarafından yüksek risk kriterleri göz önüne alınarak belirlenir. Riskin epidemiyolojik kavramını kullanma, sosyal hizmet müdahalesine ihtiyaç duyan hasta ve aileleri belirlemede oldukça önemlidir. Risk faktörleri, çeşitli sağlık veya ruh sağlığı sorunlarına sahip nüfusun ya da hastanın incinebilirliliğini arttıran biyolojik, psikososyal, çevresel, demografik ya da kültürel özelliktedir. Tablo 1 de gösterilen Gebelikte Üreme ve Sosyal Risk Faktörleri, düşük doğum ağırlığı riskine ve diğer gebelik sıkıntılılarına sahip kadınları belirlemek üzere ana-çocuk sağlığı programlarında kullanılan bir ölçüt örneğidir. Tablo 1. Gebelikte Üreme ve Sosyal Risk Faktörleri Üreme Risk Faktörleri yaş altı ya da 35 yaş üstü anne yaşı/gebe yaşı bls den düşük annenin ağırlığı 3. Kronik hipertansiyon 4. Böbrek hastalığı 5. Şeker/diyabet 6. Kalp hastalığı 7. Kanser 8. Orak hücre tehdidi ya da hastalığı 9. Anemi 10. Tiroid bozukluğu 11. Mide-bağırsak ya da karaciğer hastalığı 12. Epilepsi 13. Zihinsel gerilik 14. Psikiyatrik bozukluk 15. Tekrarlayan üriner bölge bozuklukları 16. Beslenme yetersizliği 17. Ailenin kalıtsal bozukluk öyküsü 18. İki ya da daha fazla düşük veya kürtaj yapma 19. Önceki ölü doğum ya da yeni doğan ölümü Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

81 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet 20. Önceki prematüre doğum, düşük doğum ağırlığı ya da uterus içinde büyüme geriliği 21. Önceki aşırı büyük bebek 22. Beş ya da daha fazla hamilelik 23. Önceki Rh izoimmunizasyon/kan uyuşmazlığı 24. Gebelik toksemisi durumu/preeklomsi 25. Kalıtsal bozukluğa ya da doğuştan anomalisi olan bebekler 26. Yoğun bakımda kalan bebek Sosyal Risk Faktörleri 1. Yoksulluk 2. Standardın altında barınma, risk düzeyi yüksek suç çevresi 3. Gıda yetersizliği 4. Ulaşım yetersizliği/eksikliği 5. Tıbbi bakıma ulaşma eksikliği 6. Eğitim eksikliği 7. Hizmet götürülmeyen azınlık bir grubun üyesi olma 8. Dul anne 9. Adölesan gebeliği 10. Bebek ve çocuk bakımına ilişkin deneyim eksikliği 11. Sosyal izolasyon 12. Kazara ya da istenmeyen gebelik 13. Madde, alkol ya da sigara kullanımı 14. Stresli yaşam olayları ya da koşulları 15. Evlilik sorunları ya da ailevi sorunlar 16. Aile içi şiddet 17. Çocuk ihmal ya da istismarı Birinci basamak bakımda, çalışan sosyal hizmet uzmanına uygun birçok klinik değerlendirme araçları ve süreçleri bulunmaktadır. Toplumsal Düzeyde Bilgi Toplama ve Değerlendirme Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

82 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet Genelci sosyal hizmet uzmanı, toplumsal değerlendirmeye ve planlamaya katılarak sağlığın teşviği ve hastalıkların önlenmesi hizmetlerinin birinci basamak bakımda sağlanmasına katkıda bulunabilirler. Bu faaliyet, her zaman klinik çalışmanın odağında olan hastalara özgü özelliklerden ziyade birinci basamak bakım uygulamalarında hizmet edilen toplam hasta nüfusunun ortak ihtiyaç ve problemlerine odaklanan değerlendirmeyi gerektirmektedir. Bu süreç için kurumun veri tabanını kullanma ve buna katkıda bulunma ilk adımı oluşturmaktadır. Buna ilaveten toplumumuzda hizmet götürülmeyen grup var mı? ne kadar? ve neden? gibi birtakım soruların da yanıtlanması gerekebilir. Topluluk tanısı, hizmet edilen nüfusun genel sağlığına ilişkin engelleri belirlemeye çalışır. Hastalık, ölüm, doğurganlık ve özürlülük oranları gibi yaşamsal istatistikler, ekonomik kaynakların, hizmetlerin ve diğer varlıkların ulaşılabilir, uygun ve eşit dağılımı gibi çevresel göstergeler, kullanım, tüketim modelleri, vergi, baş etme stratejileri, öz bakım, önleyici faaliyetler ve sağlık bakımını kullanma gibi davranışsal göstergeler ile işsizlik, suç, kamu yardımı oranı, evlilik dışı doğum, kentleşme/aşırı kalabalıklaşma, ayrımcılık, başarı ve vatandaş katılımı gibi öznel olarak tanımlanan sosyal göstergeler bilgi kaynaklarını oluşturmaktadır. Toplumsal tanıyı koyan diğer göstergeler ise; acil servislerden alınan, türü ve sıklığına göre ölüm ve yaralanma nedenleri ile tedavi oranlarıdır. Bu verilerin mevki/yer, ırk, cinsiyet ve yaşı da içermesi gerekir. Sağlığı etkileyen sosyal faktörleri belirlemede kullanılan diğer örnek yöntemler; literatür tarama, sosyal inceleme raporu, nominal grup süreci, Delphi yöntemi, odak gruplar, temel kaynaklar ve kamu hizmeti verilerinden oluşmaktadır. Delphi yöntemi; geleceğe ilişkin tahminlerde bulunmak, uzman görüşlerini ortaya çıkarmak ve uzlaşma sağlamaktır. Birtakım değerlendirmelerle ele alınan sorunlar, kişinin kendi pragmatik ve/veya topluma hizmet aralığından sosyal, yapısal ayrımcılık konusuna kadar değişebilir. Birinci basamak bakımda çalışan sosyal hizmet uzmanı toplumun ihtiyaçlarını kamu politikalarına, program amaçlarına ve planlamaya aktarmak için tedarikçilerin, tüketicilerin ve toplum liderlerinin iş birliğini geliştirebilir ya da organize edebilir. Planlama, Sözleşme Yapma ve Hasta İle Hasta Yakınlarıyla Görüşme Değerlendirme yapıldıktan ve risk faktörleri belirlendikten sonra birinci basamak bakım hekimlerine ve diğer ilgili yetkililere danışan genelci sosyal hizmet uzmanı, hasta ya da hasta yakınıyla birlikte mevcut çözümleri ve bunların avantaj ve dezavantajlarını tartışır. En çok tercih edilen seçeneği belirler ve her bir grubun sorumluluklarını gösteren formal ya da informal sözleşmeyi geliştirir. Müdahale süresince her bir sistem, sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlüdür. Görüşme detayları ve disiplinlerarası iş birliğini etkili kullanma becerisi, başarılı planlama Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

83 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet yapmada ve müdahalenin yorumlanmasında oldukça önemlidir. Birinci basamak bakımda bakım sorumluluğu, hastanın durumunu iyileştirmek ya da çözmek için gerekli tüm faaliyetleri tek bir yetkili ya da programın doğrudan üstleneceği anlamına gelmez. Bakım sorumluluğu demek, birinci basamak bakım uygulamalarında karşılıklı mutabakata varılmış sağlık bakım programının gerçekleştirilmesi için faaliyetleri uygulama sorumluluğunu almak demektir. Hastayı uygun desteklerle kendi sağlık programından sorumlu tutma, uzun vadede anlaşılacak bir hedeftir. Zaman ve teknik donanım, genelci sosyal hizmet uzmanının katılım derecesi ile niteliğinin ciddi göstergeleridir. Bu yüzden müdahalenin önemli bileşenleri; kaynak edinme, sevk etme ve savunuculuktur. İnsanları ihtiyaçlarına uygun yardım kaynaklarına yönlendirme becerisi, bütün sosyal hizmet uygulamalarında temel bir özelliktir. Klinik durumda birinci basamak bakımı kullanan kimse, çeşitli insani hizmetlere gereksinim duyabilir. Uzmanlaşmayı arttıran toplum temelli bakımdaki hızlı büyüme ve maddi destek düzenlemelerindeki değişiklikler, kaynak edinmeyi ve iş bağlantısını sağlar. Bu tür toplum temelli programlar; aileyi koruma, ilk yardım, sağlıklı başlangıç ve ilaç kullanan doğum yapmış kadınlar veya yüksek risk grubundaki gebe kadınlar için evde bakım, palyatif bakım gibi çeşitli konularını içermektedir. Savunuculuk becerisi, hastaya hizmet veren diğer kuruluşların ilgisini çekmek ve kendi çalışma kapsamına sosyal hizmetin işlevlerini dâhil etmek için gerekli olabilir. Sosyal hizmet uzmanının kaynak edinme yollarından biri de öz-yardım destek gruplarıyla hastayı buluşturma ve hastanın mevcut sosyal çevresi içinde kaynak oluşturma gibi bağlantı stratejilerini kullanmasıdır. Bazı alanlarda toplum temelli vaka yönetimi ya da evde bakım hizmetleri, kamu ve özel sektör fonlarıyla/bütçeleriyle özel kuruluşlar tarafından verilmektedir. Sosyal hizmet uzmanı, gerekli izinleri alınmış bu hizmetleri koordine etmek için evde bakım hizmetinde çalışan kişiyle bağlantı kurabilir. Bu kaynağın bulunmaması hâlinde ise örneğin, engelli bireye bakım verebilecek komşuların veya yetişkin çocukların kaynak olarak düşünülmesi. Bir başka örnek ise; terminal dönemdeki kanser hastasının bakım evinde kalmak yerine, evinde bu hizmeti almayı istemesi ve bu durumda sosyal hizmet uzmanının hemşire emeklisi komşudan ağrı kesici iğne yapmasını sorması için hastanın yaşlı kocasını desteklemesi gibi. Genelci sosyal hizmet uzmanı, mevcut kaynakları kullanarak tek tek hastalara yardımcı olmanın yanı sıra kendi birinci basamak bakım programlarında değişiklikler ve ilaveler yaparak da kaynak açıklarının giderilmesini araştırabilir. Örneğin; bir aile hekimliği uygulaması, eş kaybıyla ilintili çeşitli sağlık sorunları gözlemlemiş ve tüm dul/boşanmış hastalarına yönelik özel hizmetler sunmuştur. Sıklıkla yoksullara hizmet veren birinci basamak bakım uygulamaları, kültür ve etnik yapısı farklı nüfusa da hizmet götürmektedir. Sosyal hizmet uzmanı, kültürel Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

84 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet açıdan yeterli ve dil açısından uygun programların geliştirilmesinde önemli bir rol oynar ve böylece etnik grupların temel sağlık konusunda yaşadıkları eşitsizliği azaltmaya yardımcı olur. Toplum liderleriyle bağlantı kurulmalıdır, çünkü problem çözme süreçlerine katılmaları değerli olabilir. Hastayı resmî ve gayri resmî toplum kaynaklarıyla buluşturmada ve mevcut programların bakım kalitesini ve içeriğini arttırmada uzmanlar, genelci sosyal hizmet uygulamasının bileşenlerine katkı sağlar. Hastaların ihtiyaçları karşılanırsa, yaratıcı ve yenilikçi olma zorunlu hâle gelir. Toplum Hizmetleri Gelişimi ve Sosyal Politika Değişimi Genelci yaklaşıma sahip tıbbi sosyal hizmet uzmanı, klinik problemleri çözmenin ötesine gitmelidir. Kaynak eksikliği; sadece tedavi ya da rehabilitasyon hizmetini kullananlar için değil, aynı zamanda risk grubunda olanlar içinde bir sıkıntıdır. Daha önce de belirtildiği gibi, uzmanlar yüksek risk grubunu oluşturan bireyleri belirlemek ve önleyici müdahaleleri planlamak ve uygulamak amacıyla veri toplama sistemini kullanabilir. Buna ilaveten uzman; yüksek risk grubundan sorumlu toplum kuruluşlarını belirleyebilir, birinci basamak bakım programları ile diğer programlar arasındaki iletişim ve anlaşmaları yapar ve ihtiyaç duyulan hizmetleri savunabilir. Örneğin; cinsel eğitimin ya da aile yaşamı eğitiminin verilmediği okulların bulunduğu bölgelerde, gebe genç ergenlerin sayısının çokluğunu göz önüne alan tıbbi sosyal hizmet uzmanı, bu kaygıyı paylaşan toplum temelli planlamaya ya da destek grubuna katılabilir ve/veya bu tür faaliyetleri başlatabilir. Amaç, etkili ve kapsamlı okul programlarıyla istenmeyen ergen gebelikleri toplum genelinde azaltmaktır. Uzmanlar, yüksek risk grubunu oluşturan bireyleri belirlemek ve önleyici müdahaleleri planlamak ve uygulamak amacıyla veri toplama sistemini kullanabilir. Pek çok yazar, birinci basamak bakımda çalışan tıbbi sosyal hizmet uzmanlarının geleneksel klinik rolü vurgulama eğiliminde olduklarını belirtmektedirler. Sonuç olarak, birinci basamak bakımda sosyal hizmet uzmanının rolüne ilişkin fikir birliği bulunmamakla birlikte uzmanın önemi ve politika ve planlama odaklı birinci basamak bakım modeli bileşenleri ihmal edilmektedir. Buna rağmen Miller (1987), toplum sağlığı hizmetlerinin planlanmasına ve politika oluşturulmasına zorunlu olarak katılan sosyal hizmet uzmanlarının diğer sağlık çalışanları arasında sosyal hizmet algısını arttırdığını ve birinci basamak yardıma katkı sağladığını vurgulamıştır. Tıpkı Resnick ve Tighe (1997) nin belirttiği gibi öz-bakım kapasitesini arttırarak toplumu güçlendirme yaklaşımı, sosyal hizmet uzmanı için uyarıcı ve yaratıcı roller oluşturmaktadır. Daha geniş bir anlatımla birinci basamak bakımda çalışan tıbbi sosyal hizmet uzmanı, yetersiz ve adaletsiz kamu politikalarından kaynaklanan hasta sorunlarının farkında olmalıdır. Gaston ve arkadaşları (1998), birinci basamak bakımda erişebilirliliği arttırmak ve sağlıkta eşitsizliği azaltmak amacıyla sağlık hizmeti götürülmeyenlere ilişkin verilerin ve bilgilerin toplaması ve bunların kullanılması gerektiğini belirtmişlerdir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

85 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet Birinci basamak bakımda çalışan tıbbi sosyal hizmet uzmanı, değişim yaratmak için genel stratejileri anlamalıdır. Bunlar; soruna odaklı yeni bilgiler üretme, bu bilgileri kabul etme ya da ihtiyacı olanlara yönelik olarak uygun hâle getirme, toplumu eğitme ve uyarma, hizmetleri, sistemleri ya da programları değiştirmek amacıyla politik ya da yönetici gücünü kullanma veya kontrol etme şeklinde sıralanabilir. Bununla birlikte tıbbi sosyal hizmet uzmanı, değişim stratejilerini uygulamak üzere arzu edilen temel adımları bilmek zorundadır. Doğru bir şekilde ihtiyacı belirlemek, kısa ve uzun dönemli amaçlar belirlemek, ilgili verileri edinmek ve analiz etmek, yapılması gerekenleri gerçekleştirmek için gücü elinde bulunduran kişi ya da kuruluşları bulmak sosyal hizmet uzmanının sorumlulukları arasındadır. İzleme ve Değerlendirme Sağlık hizmeti sunumunun planlanabilmesi, sağlık çalışanlarının görevini başarıyla yerine getirebilmesi, her düzeydeki karar alıcıların etkin ve akılcı kararlar alabilmesi, sağlık hizmeti alanların eşit, etkin, verimli, süreklilik arz eden, kapsamlı, gereksinimlerine yanıt veren, seçim şansı tanıyan ve ihtiyaç duydukları konularda diğer birimlerle iş birliği sunan bir sağlık hizmetine ulaşabilmesi için güvenilir verilere ve bu verilerin uygun bir şekilde izlenmesi ve değerlendirilmesine bağlıdır. Genelci yaklaşımı uygulayan tıbbi sosyal hizmet uzmanı için izleme ve değerlendirme aşaması, planlanan müdahalenin başarısını ve hedeflenen sonuçlara ulaşmak üzere diğer yöntemleri kullanma durumunu belirlemek amacıyla yürütülmektedir. Müdahale; süreç, etki ve çıktı açısından değerlendirilebilir. Biçimlendirici değerlendirme olarak da bilinen süreç değerlendirme, müdahale öğelerinin kalitesini izleme ve değerlendirmenin ilk aşamasıdır ve eğitimdeki ya da uygulamadaki sorunları belirleyebilir. Etki değerlendirme, çevreyi ya da davranış kalıplarını değiştirme gibi müdahalenin kısa dönemli amaçları üzerindeki etkisine odaklanır. Çıktı değerlendirme; hastalık, ölüm ya da tüm maliyet etkinliği açısından müdahalenin uzun dönemli sağlık ve sosyal yararlarını ölçer. Müdahalede sürekli veri toplamadan tam ölçekle değerlendirici araştırma projelerine kadar değişen farklı modeller kullanılabilir. Sosyal Hizmet A.B.D, Toplum Sağlığı ve Kamu Yönetimi alanları araştırma modeli ve gelişimi, anketler ve analiz için yararlı kaynaklar olabilir. SONUÇ Birinci basamak etkin sağlık hizmeti sunmanın en önemli gerekliliklerinden biridir. Her ne kadar birinci basamak; hizmet sunumunun fonksiyonları ve organizasyonu ülkelerin tarihsel gelişimi, değişik sosyal, ekonomik ve kültürel farklılaşmaya göre ülkeden ülkeye değişse de birinci basamak bakım uygulamaları sağlık hizmet sunumunun temel dayanağı olmuştur. Çeşitli düzeylerde kapsamlı bir değerlendirme ve müdahale olarak tanımlanan sosyal hizmet uygulamaları, birinci Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

86 Bireysel Etkinlik Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet basamak bakım çalışmalarına önemli katkılarda bulunabilir. Tek bir sosyal hizmet rolünün tüm birinci basamak bakım hastalarının ihtiyacını karşılamada yetersiz olduğunun anlaşılmasından bu yana öncelikli alanları uygulama ve kaynakları arttırmaya yönelik yönergeler önerilmektedir. Kendinize bir ülke seçerek bu ülkedeki birinci basamak bakım uygulamalarını ve sosyal hizmet uzmanlarının bu uygulamadaki yerini araştırınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

87 Ödev Özet Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet Birinci basamak sağlık hizmetlerinin toplumun katılımını sağlayacak şekilde bireylerin yaşadıkları ve çalıştıkları yerlerde koruyucu, tanı koyucu, tedavi ve rehabilite edici yönleriyle sunabilmek temel hedeflerdir. Sağlık Bakanlığına bağlı yataklı sağlık kuruluşlarında sunulan sosyal hizmet uygulamalarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin tarih ve 465 sayılı onayla yönerge çıkartılmıştır. Yönerge, Sağlık Bakanlığına bağlı ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarını kapsamaktadır. Ancak birinci basamak sağlık kuruluşlarının sosyal hizmet uygulamaları açısından durumu belirsizdir. Birinci basamak sağlık bakımı alanında çalışan tıbbi sosyal hizmet uzmanı, kurumsal yapının ve temel uygulamaların, tekrarlayan tıbbi psikososyal ve sosyal sorunların, toplumun mevcut sağlık ve sosyal gelişmeleri ile düzenlemelerin ve bunların kendi alanlarındaki sınırlılıklarının farkında olmalıdır. Birinci basamak bakım; kapsamlıdır, ulaşılabilir, eşgüdümlüdür, süreklidir ve sorumluluk gerektirir. Yaşam döngüsü boyunca her bir gelişimsel aşamada hizmetlerin devamlılığını sağlar. Birinci basamak bakım; ciddi sorunları teşhis etmekle kalmaz, aynı zamanda bütüncül yaklaşımla bireyin ve ailenin sağlığını korumaya yönelik kapsamlı bir bakım modeli oluşturur. Sosyal hizmet uygulamalarına yönelik genelci yaklaşım; çalışmanın eklektik teori temeline sahip olduğunu, bireye ve sosyal adalet konularına çift yönlü odaklandığını, değerlendirme için sistematik bir çerçeve kullandığını, çok yöntemli ve çok düzeyli müdahale eğilimli olduğunu, planlı değişim ya da problem çözme sürecine yön verme sorumluluğunu aldığını gösterir. Süreç giriş ve bağlantı kurma, değerlendirme, planlama ve müdahaleyi gerçekleştirme, izleme ve değerlendirme ile sonlandırmayı içermektedir. Ödev gönderimi Birinci basamak bakım uygulamalarında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının örgütlenmesi nasıl sağlanır? Tartışınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

88 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi birinci basamak bakım uygulamalarının temel hedeflerinden biri değildir? a. Sağlık hizmetlerini coğrafi açıdan dengeli şekilde ulaştırmak b. İnsanın hayat kalitesini iyileştirmek c. Hastanın güvenini sağlamak d. Hastalıklara tanı koymak e. Tedavi ve rehabilite edici yönler sunabilmek 2. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin bu alanda uzmanlaşmış hekimler tarafından verilmesi gerektiği görüşü ilk defa nerede benimsenmiştir? a. Michigan Üniversitesi Sosyal Hizmet Yüksekokulu nda b. Birleşik Amerika Sağlık ve İnsani Hizmetler Birimi 1998 Raporu nda c. UNICEF Dünya Çocuklarının Durumu Raporu nda d. DSÖ Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri 2008 Dünya Raporu da e. Alma Ata Uluslararası Temel Sağlık Hizmetleri Konferansı nda 3. Aşağıdakilerden hangisi birinci basamak bakımda çalışan sosyal hizmet uzmanının yeterliliklerinden biri değildir? a. Birey, aile, grup, kurumsal, programlı ve toplum temelli müdahaleleri planlamak b. Sadece kendi disiplinine ilişkin çalışma gruplarına katılmak c. Program ve kuruluşlardaki kültürel yeterlilikleri değerlendirmek d. İdari ve kurumsal teori ve uygulama bilgisini edinmek e. Sağlığın teşviği ve hastalıkları önlenmesi için savunuculuk yapmak Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

89 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet 4. I. Hastalar, sıklıkla kriz durumundadır. II. Sosyal hizmet, uygulamalarda temel fonksiyon olarak görülmektedir. III. Çalışanların çoğunun çeşitli zihinsel ve fiziksel sorunlara alışkın olması beklenir. Yukarıdaki ifadelerden hangisi/hangileri herhangi bir sağlık bakım uygulamasında sosyal hizmet uygulamalarının temel özelliklerinden biridir? a) Yalnız I b) Yalnız II c) I ve II d) I ve III e) II ve III 5. Aşağıdakilerden hangisi birinci basamak bakıma ilişkin bir özellik değildir? a) Süreksizdir. b) Kapsamlıdır. c) Ulaşılabilir. d) Eşgüdümlüdür. e) Sorumluluk gerektirir. 6. Aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? a. Sosyal ve duygusal sorunlu hastalar, öncelikle ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına başvururlar. b. Depresyon, birinci basamak bakım uygulamalarında tedavi edilen bir ruh sağlığı sorunudur. c. Fiziksel hastalıkların, ruh sağlığı sorunlarına yol açtığına ilişkin bir bulgu yoktur. d. Değerlendirme ve müdahale yöntemleri sadece biyolojik faktörlerle ele alınmalıdır. e. Tedarikçi yeterli bakımı sağlamada başarısız olduğunda dezavantajlı gruplar engellerle karşılaşır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

90 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet 7. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmet uygulamalarına yönelik genelci yaklaşım için yanlış bir ifadedir? a) Değerlendirme için sistematik bir çerçeve kullanır. b) Birey ve sosyal adalet konularına tek yönlü odaklanır. c) Çok yöntemli ve çok düzeyli müdahale eğilimlidir. d) Planlı değişim ya da problem çözme sürecine yön verir. e) Uygulama eklektik teori temeline sahiptir. 8. Aşağıdakilerden hangisi gebelikte üreme risk faktörlerinden biri değildir? a) Böbrek hastalığı b) Kronik hipertansiyon c) Anemi d) Tiroid bozukluğu e) Alerji 9. Sosyal hizmet uygulama süreci aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir? a) Bağlantı kurma-değerlendirme-planlama-müdahale-izlemedeğerlendirme-sonlandırma b) Bağlantı kurma-izleme-müdahale-değerlendirme-sonlandırma c) Planlama-bağlantı kurma-müdahale-izleme-sonlandırma d) Planlama-izleme-müdahale-değerlendirme-sonlandırma e) Değerlendirme-bağlantı kurma-planlama-müdahale-izlemesonlandırma Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

91 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet 10. I. Soruna odaklı bilgiler üretme II. Politik ya da yönetici gücünü kullanma III. Değişim stratejilerini uygulama IV. Kısa ve uzun dönemli amaçlar belirleme Yukarıdaki ifadelerden hangisi/hangileri birinci basamak bakımda çalışan tıbbi sosyal hizmet uzmanının genel stratejileri anlama yollarından biridir? a. Hepsi b. I-II ve IV c. II-III ve IV d. III ve IV e. Hiçbiri 1c-2e-3b-4d-5a-6e-7b-8e-9a-10a Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

92 Birinci basamak bakım uygulamalarında tıbbi sosyal hizmet YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Bilgel, N.(2003). Birinci Basamakta Ruh Sağlığı Hizmetleri. Birinci Basamak için Psikiyatri, 2: Demirel, S.2011.Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulama Yönergesi. Erişim tarihi: Ell, K. and Morrison, D.R (1981). Primary Care, Health and Social Work 6(4): Alınmıştır (Stefert, K. and Henk, M. (2001). Social Work in Primary Care. Best Practice Series:Innovative Practice in Social Work.) Gaston, L., Thompson, L., Gallagher, D., Cournoyer, L. & Gagnon, R. (1998). Alliance, Technique, And Their Interactions in Predicting Outcome Of Behavioural, Cognitive, and Brief Dynamic Therapy. Psychotherapy Research, 8, Alınmıştır (Stefert, K. and Henk, M. (2001). Social Work in Primary Care. Best Practice Series:Innovative Practice in Social Work.) Miller, I. (1987). Supervision in Social Work. In A. Minahan (Ed.-in-Chief), Encyclopedia of social work (18th ed., Vol. 2, pp ). Silver Spring, MD: National Association of Social Workers.. Alınmıştır (Stefert, K. and Henk, M. (2001). Social Work in Primary Care. Best Practice Series:Innovative Practice in Social Work.) Resnick, C. and Tighe, E. (1997). "The Role of Multi-Disciplinary Community Clinics In Managed Care Systems." Social Work, 42(1), Alınmıştır (Stefert, K. and Henk, M. (2001). Social Work in Primary Care. Best Practice Series:Innovative Practice in Social Work.) Sezer, T. (2008).Birinci Basmak Sağlık Hizmetleri Uygulamalarında Bakımda Sürekliliğin Durumu. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim dalı yayınlanmamış uzmanlık tezi. Schlesinger, E.G. (1985). Health Care Social Work Practice : Concepts and Strategies. Times Mirror Magazines. Alınmıştır (Stefert, K. and Henk, M. (2001). Social Work in Primary Care. Best Practice Series:Innovative Practice in Social Work.) Stefert, K. and Henk, M. (2001). Social Work in Primary Care. Best Practice Series:Innovative Practice in Social Work. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24

93 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları Giriş Kardiyovasküler Hastalıklar Hasta Boyutu Hasta Ailesi Boyutu Sosyal Hizmet Uzmanının Rolleri Ruh Sağlığı Sorunları Ruh Sağlığı Alanında Sosyal Hizmetin Yeri Medikal Model - Sosyal Model Sosyal Hizmet Uzmanının Rolleri TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Kardiyovasküler hastalıklarda hasta ve hasta ailesinin psikososyal özelliklerini öğrenebilecek, Kalp hastası ve yakınlarına yönelik sosyal hizmet müdahaleleri hakkında bilgi edinebilecek, Ruh sağlığı sorunları hakkında fikir edinebilecek, Medikal model ile sosyal model arasındaki farkları görebilecek, Sosyal hizmet uzmanlarının ruh sağlığı alanında klinik ve toplumsal düzeydeki rolleri hakkında bilgi edinebileceksiniz. ÜNİTE 5

94 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları GİRİŞ Kardiyovasküler ve ruh sağlığı hastalıkları sosyal hizmet bakışıyla ele alırken hasta ve ailesinin psikososyal özelliklerini içeren hasta ve hasta ailesi boyutları ile tedavi ekibi içinde sosyal hizmet uzmanı boyutundan oluşan üç boyutlu bir inceleme yapabiliriz. Bu bölümde, kardiyovasküler hastalıklarda ve ruh sağlığı sorunlarında hasta ve ailelerinin deneyimlerini ve sosyal hizmet uzmanlarının farklı düzeylerdeki rol ve sorumluluklarını öğreneceksiniz. Kardiyovasküler Hastalıklar Kardiyovasküler (kalp ve damar) hastalıklar, küresel ölçekte başta gelen ölüm sebebidir. Kardiyovasküler (kalp ve damar) hastalıklar, küresel ölçekte başta gelen ölüm sebebi olup uzun bir süre daha bir numaralı ölüm sebebi olmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2005 yılında 17,5 milyon insanın kalp ve damar hastalıkları sebebiyle öldüğü ve bu rakamın küresel ölümlerin %30 unu teşkil ettiği tahmin edilmektedir. Bu ölümlerin 7,6 milyonu kalp krizlerine, 5,7 milyonu ise inmelere bağlıdır. Sağlık Bakanlığı (2012) verilerine göre Türkiye de ulusal düzeyde ölüm nedenleri arasında ilk sırayı, yıllık ortalama ölümle kardiyovasküler hastalıklar (tüm ölüm nedenlerinin %47,73 ü) almaktadır. Kardiyovasküler hastalıklar grubunda iskemik kalp hastalıkları, serebrovasküler hastalıklar, romatizmal kalp hastalıkları, inflamatuar ve hipertansif kalp hastalıkları yer almaktadır. Dolayısıyla kalp hastalıkları hem son derece önemli bir sağlık sorunu hem de toplumun geniş kesimlerini etkileyen ve sosyal hizmet uzmanlarının profesyonel katkılarını gerekli kılan toplumsal bir sorun özelliği taşımaktadır. Hasta Boyutu Kardiyovasküler hastalıkların en kritik sonuçlarından biri kalp krizidir. Kardiyovasküler hastalıkların en kritik sonuçlarından biri, kalp krizidir. Kalp krizi; akut gerçekleşen, yaşamsal tehdit yaratan bir sorundur ve ölüm oranı çok yüksektir. Hasta açısından incelendiğinde kalp krizi deneyimi iki aşamada gerçekleşir. Kriz aşaması (veya akut aşama), hastanede geçer. İyileşme aşaması ise genelde hastaneden taburculuk sonrası gerçekleşir. Kriz aşamasında hasta, hastanede bulunduğu ve tedavi edildiği sürede içinde bulunduğu durumun ciddiyetini ve potansiyel etkilerini kavrayamayabilir. Rahatsızlık tıbbi olarak kontrol altına alındıktan kısa bir süre sonra hasta, potansiyel olarak duygusal bir sıkıntı sürecine girer. Bu süreci anksiyete olarak adlandırabiliriz. Duyguların yoğunluğu, mevcut duruma ilişkin bilgi eksikliği nedeniyle artabilir ve ayrıca, derinleşen duygusal sıkıntı ve anksiyete hastaların yaygın olarak verdikleri tepkilerdir. Hastalık Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

95 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları Hasta açısından incelendiğinde kalp krizi deneyimi kriz aşaması ve iyileşme aşaması olmak üzere iki aşamada gerçekleşir. Kalp hastalarının psikososyal boyuttaki temel bir sorunu hastalık sürecinde kontrol hislerini kaybetmeleridir. hâli anksiyeteyi tetiklerken anksiyete de korku, kaygı veya huzursuzluk gibi duyguların artışına neden olmaktadır. Bu süreçler, hastanın iyileşme sürecinde olumsuz etkiler yapar. Kalp hastalarının psikososyal boyuttaki temel bir sorunu, hastalık sürecinde kontrol hislerini kaybetmeleridir. Kontrol kaybı, kişinin kendi yaşamını etkileyen olayların seyrini değiştirecek kararlar almadaki içselleştirilmiş yetersizliği ve güçsüzlüğü ifade etmektedir. Çaresizlik ve güçsüzlük gibi duygudurumları, bireylerin olayların sonuçlarının kendi davranışlarına bağlı olmadığına dair inançlarını göstermektedir. Buna karşın kişisel kontrol, arzu edilen sonuçlara ulaşmak ve arzu edilmeyenlerden kaçınmak üzere etkili kararlar alma ve harekete geçme konusunda özgüven duygusunu yansıtmaktadır. Kontrol duygusunun kazanılması kardiyovasküler hastalığın klinik boyutlarından ötürü oldukça güç olabilir. Hastalar; ağrı, tekrarlama, başkalarına bağımlılık ve ölüm gibi korkularla sıklıkla yüzleşirler. Kalp hastalığı yaşamı tehdit edici bir hastalık olarak görüldüğü için de hastanın kontrol kaybı duygularını artırır. Ayrıca, durumları hafiflemiş olan hastalar da bu durumlarının sürüp sürmeyeceğinden emin değillerdir. Kalp krizi ve koroner arter bypas cerrahisi (KABC) sonrasında hastalar ve aileleri, hastalığın belirsizliklerini deneyimlemeyi sürdürürler. Tedavi sürecinde hastalar, alışık olunmadık işlemlere tabi olabilirler. Hastalığın kontrollerinin ötesinde olduğu bilgisiyle kendilerini adeta kurban gibi hissedebilirler. Kendilerini incinebilir bir konuma yerleştirebilirler. İyileşme aşamasında, yeni bir kalp krizi riskini azaltmak için hastaların yaşam tarzlarını önemli ölçüde değiştirmeleri gerekmektedir. Değişimler; beslenmenin daha bilinçli olarak izlenmesi, bir egzersiz programının uygulanması, sigaranın bırakılması ve stresi azaltmak için gerekli tedbirlerin alınmasını içermektedir. İyileşme aşamasında, yeni bir kalp krizi riskini azaltmak için hastaların yaşam tarzlarını önemli ölçüde değiştirmeleri gerekmektedir. Kriz nedeniyle kalpte oluşan hasarın derecesine bağlı olarak normal yaşam aktivitelerine dönüş, genelde kademeli olarak gerçekleştirilir. Bu dönüş sürecinde kalbin oluşan hasarı düzeltmesi ve güçlenmesi beklenmektedir. İyileşme sürecinde hastaların en önemli görevi belirlenmiş olan koşulları yerine getirmektir. Hastaların ben imgelerine, aile içindeki ve toplumdaki rollerine ilişkin algılarıyla yüzleşmeleri gerekir. Kardiyovasküler riski azaltmak için zorunlu olan yaşam tarzı değişikliklerini uygularken hastaların hem kendi korkularıyla hem de çevrelerindeki insanların korkularıyla baş etmeleri gerekmektedir. Hastalar ayrıca benlik saygısı, anksiyete, depresyon, azalan aile işlevselliği, çalışma hayatının aksaması ve kötüleşen sağlık durumuyla mücadele etmek zorunda kalabilirler. Bu konuların tümünde sosyal hizmet uzmanları, hastalara doğrudan profesyonel yardım sunabilirler. Bunun dışında kişilerde oluşan şizofreni ve paranoid bozukluklar gibi psikotik bozukluklar, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

96 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı hekimler doğrudan profesyonel müdahâle yapma bilgi ve yetkisine sahiptirler. Kalp krizi olgusunun yanı sıra KABC deneyimi de kardiyovasküler kapsamında kapsamında temel bir yere sahiptir. KABC, bugün kalp rahatsızlığı nedeniyle oluşan kalp krizlerinde veya angina pektoriste (göğüs ağrısı) rutin tedavi yöntemi hâline gelmiştir. Yöntemin fiziksel sağlık üzerindeki ciddiyetinin yanı sıra hasta ve ailesi üzerindeki duygusal yükü de oldukça fazladır. Cerrahi girişim sonrasındaki birkaç ayda, cerrahi kesilerde ağrı, yorgunluk belirtileri, tad alma kaybı, uyku sorunları, kalp ritim bozulmaları, anksiyete, depresyon ve duygudurum dalgalanmalarıyla hastaların yaşam kalitesi belirgin biçimde düşme gösterebilmektedir. Bununla birlikte cerrahi girişim, birçok hastanın uzun vadede hastalık belirtilerinin ortadan kalkmasına ve yaşam kalitesinin yükselmesine katkı sağlar. Kardiyovasküler hastalar ve yakınlarıyla yapılan psikososyal araştırmaların sosyal hizmet uzmanlarını ilgilendiren sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz: Yüksek düzeyde anksiyetesi olduğu belirlenen hastalarda kalp krizi sonrası çeşitli komplikasyonların görülme olasılığı daha fazladır. Evli olanlarda bekâr hastalara göre hastanede bulundukları sürede daha hızlı iyileşmenin gerçekleşmektedir. Eşler arasındaki yakınlığın ve bakımın düzeyi ile iyileşme süresi arasında pozitif korelasyon vardır. Evli olmasa bile başkalarıyla yakın bağları bulunan kişilerde yaşama isteği daha yüksek olmakta ve bu istek, iyileşme süreci üzerinde güçlendirici bir etki yapmaktadır. Hastanede bulunulan sürede eşler ve diğer yakınlar tarafından ilgi ve şefkat gösterilmesinin yanı sıra hastanın bakımıyla da ilgilenilmesi iyileşme çabasına anlamlı katkılar yapmaktadır. Uzun vadede duygusal destek alan hastalarda, duygusal desteği daha az alan hastalara göre daha düşük düzeyde anksiyete görülmektedir. Bu hastaların genel yaşam kalitesi daha çok yüksek seyretmekte ve gerekli sağlık davranışları (daha az sigara içme, daha çok egzersiz yapma gibi) daha fazla sergilenmektedir. Cerrahi girişim sonrası, kadınlar erkeklere göre daha yüksek olasılıkla depresyon, anksiyete ve uyku bozuklukları yaşamaktadır. Düşük sosyoekonomik düzeydeki kadınlarda bu sorunları daha yoğundur. İstatistiksel olarak erkekler, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

97 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları kadınlara göre daha çok kalp krizi geçirmektedir. Fakat kriz sonrası duygusal sorunları kadınlar daha çok yaşamaktadır. Erkeğin kadına sağladığı duygusal destek, kadından aldığından çok daha az düzeyde kalmaktadır. Hasta eğitimi hastalığın ve tedavi yöntemlerinin anlaşılmasında, tedavi sonrası yaşama uyum sağlanmasında ve uygun sağlık davranışları geliştirilmesinde etkilidir. Hasta Ailesi Boyutu Kalp hastalıkları ailenin bütünlüğünü tehdit ederek ekonomik gücünü ve aile içi rol dağılımını olumsuz etkileyebilmektedir. Kalp hastalıkları, ailenin bütünlüğünü tehdit ederek ekonomik gücünü ve aile içi rol dağılımını olumsuz etkileyebilmektedir. Ailede hastalıkla beraber anksiyete düzeyi yükselmekte, aile ilişkilerinin bozulması riski artmakta ve uzun süreli sosyal destek gereksinimi yoğun artış göstermektedir. Kardiyovasküler cerrahi girişim yapılan hastalarla ilgili çalışmalarda, aile içi destekleyici ilişkilerin olumlu etkileri tanımlanmıştır. KABC hastaları içinde yüksek düzeyde sosyal destek alanlar, daha çabuk iyileşme göstererek yeterli sosyal desteği almayan hastalara göre daha kısa sürede taburcu olmaktadırlar. Zira; sosyal desteğin yalnızca kalp hastalıklarına değil, diğer birçok rahatsızlığın iyileşme sürecine anlamlı katkılar yaptığını biliyoruz. Sosyal destek, hastanın sosyal çevreyle bağ kurmasında temel bir faktördür. Hastanın kendisine bakıldığı ve hastalığın risklerinden korunduğu hissini artırmakta, iyi olmasını sağlayan motive edici bir güç işlevi görmektedir. Sosyal destek; ziyaretlerle, beslenme, ulaşım, çeşitli hizmetlerden yararlanma vb. gibi gündelik yaşam aktivitelerine ilişkin desteklerle gerçekleşir. Hastanede bulundukları sürede hastaların başkalarıyla güçlü bağlara sahip olmaları, arkadaşları ve komşuları da içeren sosyal destek kaynaklarına sahip olmaları, taburculuk sürecini kolaylaştırmaktadır. Sosyal destek, hastanın sosyal çevreyle bağ kurmasında temel bir faktördür. Hastanın kendisine bakıldığı ve hastalığın risklerinden korunduğu hissini artırmakta, iyi olmasını sağlayan motive edici bir güç işlevi görmektedir. Genelde aileler, kalp krizi sonrasında yoğun duygusal sıkıntılar ve şikâyetler yaşarlar. Özellikle eşlerin, hastayla olan yakın ilişkileri ve karşılıklı bağımlılıkları nedeniyle olaydan yoğun olarak etkilenmesi doğaldır. Krizin ya da cerrahi girişimin ciddiyetine ve olay sonrası gelişen özrün düzeyine bağlı olarak yaşamı yeniden düzenlemek gerekmektedir. Bu sürede belirli yaşam tarzı değişikliklerine gidilmesi söz konusudur. Daha iyi beslenme, daha çok egzersiz yapma, sigarayı bırakma gibi düzenlemeler yalnız hasta için değil, ailenin diğer üyeleri için de geçerli olabilir. Hasta iyileştikçe ailenin de işlevselliği ve yaşam kalitesi artış gösterir. Bu sürede yalnız hastanın değil, hastaya duygusal ve sosyal destek sunacak olan ailenin de Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

98 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları güçlendirilmesi kardiyovasküler rehabilitasyon programlarının kapsamı içinde olmak zorundadır. Bünyesinde uzman hekim, hemşire, psikolog, fizyoterapist gibi profesyonellerin yer aldığı kardiyovasküler tedavi ekibinin temel bir diğer üyesi sosyal hizmet uzmanıdır. Kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde sosyal hizmet uzmanının müdahâle odağı hem hastanın kendisi hem de hastayla yakın ilişkileri bulunan aile üyeleridir. Kalp hastalarına yönelik sosyal hizmet müdahâleleri, kalp dostu beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasını ve bireysel başetme stratejilerinin değiştirilmesini içerir. Sosyal Hizmet Uzmanının Rolleri Bünyesinde uzman hekim, hemşire, psikolog, fizyoterapist gibi profesyonellerin yer aldığı kardiyovasküler tedavi ekibinin temel bir diğer üyesi, sosyal hizmet uzmanıdır. Sosyal hizmet mesleği yüzyılı aşkın süre önce ihtisaslaşmış olduğu sağlık alanında, hastalık olgusunu yalnızca tıbbi ve ruhsal değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bağlamlar içinde değerlendiren eklektik bir bilgi ve beceri repertuarına sahip olduğu için hasta ve ailesinin psikososyal uyumuna anlamlı katkılar yapmaktadır. Kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde sosyal hizmet uzmanının müdahâle odağı, hem hastanın kendisi hem de hastayla yakın ilişkileri bulunan aile üyeleridir. Temel sorumluluk, hasta ve ailesinin kalp hastalığı ve tıbbi müdahâle sonrası yaşam koşullarına uyum sağlamalarını desteklemektir. Bireysel danışmanlık ve grup çalışması, sık başvurulan sosyal hizmet müdahâle yöntemleridir. Müdahâlelerde sıklıkla ele alınan konular; kayıp duygusu, rol değişimi, anksiyete, depresyon ve bu sorunlara etkili yanıtlar vermek için başvurulacak baş etme stratejileridir. Hasta ve ailesinin sorun çözme becerilerinin ve başetme kapasitelerinin artırılması öncelikli olarak göz önünde bulundurulmaktadır. Sosyal hizmet uzmanı, kardiyovasküler tedavi ekibinin bir üyesi olarak planlı biçimde hasta ve aile üyeleriyle çalışır. Bugün, kalp krizi olgularında bile hastanede kalma süreleri oldukça kısalmıştır. Hastanın sosyal hizmet uzmanı ile etkileşimi oldukça sınırlı hâle gelmiş ve etkileşimin odağında, ancak hastanın taburcu edilmesi konusu yer alır hâle gelmiştir. Bir kalp krizi sürecinin ardından birçok hasta, 72 saat içinde taburcu edilerek evlerine gönderilmektedir. Hastanın daha kısa sürede evine ve normal hayatına dönebilmesi, olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Fakat bu durum hastaya yönelik psikososyal değerlendirme ve müdahâleleri sınırlayabilir. Kalp hastasına özgü bir durum olarak hastane sonrası yaşam tarzının önemli ölçüde değiştirilmesi gereksinimi (beslenme düzeni, egzersiz, stres ve anksiyeteyi azaltma vb.) sosyal hizmet uzmanının hasta ve ailesine yönelik uyum amaçlı müdahâleler yapmasını öncelikli kılmaktadır. Kalp hastalarına yönelik sosyal hizmet müdahâleleri, kalp dostu beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasını ve bireysel baş etme stratejilerinin değiştirilmesini içerir. Temelde iki tip baş etme stratejisinden söz edilebilir. Sorun odaklı ya da aktif diyebileceğimiz baş etmede sorunu çözmeye ya da etkilerini hafifletmeye yönelik eylemler vardır. Duygu odaklı veya pasif diyebileceğimiz baş etme ise; stres yaratan Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

99 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları sorundan kişinin uzaklaşmasını, sorunu görmezden gelmesini sağlayan bilişsel ve davranışlar eylemleri içerir. Hastaların ve ailesinin sorun ve duygu odaklı baş etme stratejilerini dengeli olarak birlikte kullanmaları beklenir. Hastalar, kardiyovasküler sorunlardan farklı düzeylerde etkilenmektedir. Bazıları kısa sürede iyileşir ve çalışma hayatına aktif biçimde katılabilirken bazıları ise kolaylıkla iyileşememekte, sıklıkla hastaneye yatış yapmak zorunda kalmakta ve sosyal işlevselliğini kuramamaktadır. Sosyal hizmet müdahâlesinin ilk aşaması olan ön değerlendirmede, hastalık ve tedavi sonrası uyum sağlanması beklenen yeni yaşam tarzına geçişe engel olan psikolojik, duygusal ve sosyal sorunlar belirlenir. Hasta ve ailesinin güçlü yönleri ve gereksinimleri ayrıntılı olarak tanımlanır. Sonraki aşama olan planlama aşamasında, belirlenen sorunlara göre bir müdahâle planı hasta ve ailesiyle birlikte hazırlanır ve üçüncü aşama olan müdahâle sürecine başlanır. Müdahâlenin tüm adımlarında hasta ve aile üyeleri ile birlikte hareket edilmesine özen gösterilir. Olabildiğince eşitlikçi bir profesyonel ilişki kurulmaya çalışılarak hasta ve ailesinin sorunlarını çözmelerinde etkin ve aktif rol alabilmeleri sağlanır. Sosyal hizmet müdahâlesinin temel bir yönü danışmanlık hizmeti sunulmasıdır. Sosyal hizmet müdahâlesinin temel bir yönü, danışmanlık hizmeti sunulmasıdır. Kalp hastalarına ve yakınlarına yönelik danışmanlık uygulamasında sıklıkla çalışılan konular; kayıp ve yas, anksiyete ve depresyonla baş etme yöntemleri, hastalığın aile üzerindeki etkileri, cinsel aktivite sorunları ve ayrıca sosyal hizmet uzmanlarının özellikle ilgilendiği bir konu olarak hastanın iş yaşamına dönüş ve gelecek planlamasının yapılmasıdır. Sosyal hizmet uzmanının hekim tarafından konsültasyon istenmesini beklemeden hastanede yattığı sürede hastayla kendisinin bağlantı kurması idealdir. Klinikte düzenli hasta takibi ile bu mümkün olabilir. Psikososyal sorunların doğru bir içerikte tanımlanması güç olabilir, zira hasta veya yakını sorunu üstü örtülü biçimde ifade edebilir. Asıl sorun yerine dolaylı konuları ön plana çıkartabilir. Bunun için ifade edilen sorunların ve şikâyetlerin nedenleri üzerinden daha ayrıntılı bilgi toplamaya ihtiyaç olacaktır. Hasta ile çalışırken öncelikli olarak ilgilenilmesi gereken konu hastanın ekonomik koşullarıdır. Hasta ile çalışırken öncelikli olarak ilgilenilmesi gereken konu, hastanın ekonomik koşullarıdır. Hastanın sosyal sigortasının kapsamı ve tedavi gereksinimlerinin tümünü kapsayıp kapsamadığı da bu çerçevede gözden geçirilir. Hastalıkla ilgili davranış ve tutumları çalışmadan önce hastanın varsa ekonomik engellerinin hafifletilmesi veya ortadan kaldırılmasına yönelik bağlantı kuruculuk rolüyle hastanın ekonomik olarak güçlenmesi desteklenir. Bu kapsamda hastanın çalışma Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

100 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları ortamına ilişkin düzenlemeler için gerekirse işverenler ile bağlantıya geçilmesi yararlı olmaktadır. Bu süreçte sosyal hizmet uzmanları tarafından mevcut toplumsal kaynakların ve hizmetlerin hastanın yararına sunulmasını kolaylaştıran çalışmalar da yürütülebilir. Sosyal hizmet uzmanı, hastalığın özellikle akut aşamasında hastanın eşi ve ailesiyle iletişim kurarak önemli bir bağlantı işlevi görebilir ve onlara destek sağlayabilir. Aile görüşmesinde hastanın ve ailesinin hastalık sürecinde uyumunu destekleyici müdahâleler yapılabilir. Kalp hastalarına ve yakınlarına yönelik önemli bir diğer rol sosyal hizmet uzmanı tarafından hasta yakını destek gruplarının kurulması ve yönetilmesidir. Kalp hastalarına ve yakınlarına yönelik önemli bir diğer rol, sosyal hizmet uzmanı tarafından hasta yakını destek gruplarının kurulması ve yönetilmesidir. Birçok kronik hastalık olgusunda hastalar veya yakınlarından oluşturulan destek grupları tıbbi sağaltımın süresini kısaltmaktadır. Hastalık süresince oluşabilecek psikososyal sorunlara karşı grup üyelerinin direncini artırmaktadır. Çoğunlukla erkek hastaların eşlerinin katılımıyla oluşturulan gruplarda, hastanın iyileşme sürecinde yaşanabilecek psikolojik ve duygusal sorunlar, tıbbi durumla ilgili endişeler birlikte tanımlanır ve çözüm yolları üzerinde çalışılır. Sosyal hizmet uzmanları tarafından psikososyal gereksinimleri dikkate alınarak hasta iyileşme sürecinde izlenmektedir. Hastanın ölümü hâlinde müdahâle devam etmekte ve bu durumda eşi izlenmekte ve desteklenmektedir. Kardiyovasküler olayın akut ve iyileşme aşamalarında yapılan hasta ve aile görüşmelerinde, iki eş zamanlı hedef hastalık nedeniyle oluşan psikolojik sıkıntının hafifletilmesine ve ailenin destek çabalarına rehberlik yapmaktadır. Bu hedefler, eğitim ve sosyal destek sağlamadır. Olayın akut aşamasında, bilişsel düzeyde bazı müdahâleler yapılmaktadır. Semptomlar, rehabilitasyon, beklentiler ve toplum kaynakları konularında ayrıntılı eğitim yapılabilir. Akut aşamada, aileyle yapılan tek oturumluk müdahâle dahi oldukça yardımcı olabilir. Sonraki aşama olan iyileşme sürecinde, yapılandırılmış bir eğitim programına hastanın ve ailesinin katılımının sağlanmasıyla daha etkili sonuçlar elde edilir. Zira akut aşamada yaşanan ve kişilerin algılama ve kavrama yeteneklerini sınırlayan şokun ve duygusal baskıların görece azalmasıyla özellikle aile üyeleri duymaya ve öğrendiklerini hazmetmeye daha hazır bir hâldedir. Duygusal düzeyde, bireysel danışmanlıkla veya hastanede destek gruplarıyla sağlanan sosyal destek sayesinde kişilerin hastalık olgusunu, yeni yaşamlarını ve çevrelerini kabul etmesi kolaylaşır. Sosyal hizmet uzmanının bazı özel hasta gruplarına daha çok odaklanması da gereklidir. Bu gruplar; ekonomik yoksunluğu olanlar, farklı kültürlerden olanlar ve çalışma hayatını sürdürme zorluğu olan kişilerden oluşan hasta ve hasta Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

101 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları yakınlarıdır. Sosyal hizmet uzmanı hastaların ve ailelerinin hastalıkla nasıl başettiği konusunda geri bildirim vererek tedavi ekibine olumlu katkılar yapabilir. Hastalara stres yönetimi ve rahatlama teknikleri konularında eğitim de verilebilir. Sosyal hizmet müdahâlesi süresince, eğitim amaçlı tartışma grupları, danışmanlık oturumları, fiziksel kondisyon grupları ve genel sosyal destek ve kendine yardım grupları yapılabilir. Bu gruplar, etkili baş etme araçlarının kullanımını ve tıbbi risklerin hafifletilmesini sağlayan davranışların geliştirilmesini sağlayarak hastaların ve ailelerinin yaşam kalitesinin artmasına katkı vermektedir. RUH SAĞLIĞI SORUNLARI Sosyal hizmetin ruh sağlığı sorunlu olarak tanımlanan bireyler, aileler ve gruplarla ilişkisi aslında psikiyatrik sağaltım alanının içinde olduğu kadar, bu alanın dışındaki birçok kurumsal yapı ve hizmet içinde kuruludur. Tıbbi sorunları incelediğimiz ünitemizde, sosyal hizmet mesleğinin müdahâle çerçevesi içinde yer alan bir diğer alan, ruh sağlığı alanıdır. Sosyal hizmetin ruh sağlığı sorunlu olarak tanımlanan bireyler, aileler ve gruplarla ilişkisi aslında psikiyatrik sağaltım alanının içinde olduğu kadar bu alanın dışındaki birçok kurumsal yapı ve hizmet içinde kuruludur. Toplumun bakımı, korunması gereken, önemli bir oranı istismar mağduru olan veya ihmal edilen çocuk, genç, yaşlı ve özürlü gibi özel gereksinim ve risk gruplarına refah hizmeti sunulmakta, bu gruplara psikososyal iyileştirme odaklı müdahâleler yapılmaktadır. Toplumsal damgalanmaya maruz kalan marjinal azınlıklarla, eşcinsellerle, suça itilen çocuklarla, hükümlülerle, bağımlılarla yine psikososyal odaklı çalışmalar yüz yıldan fazla süredir yapılmaktadır. Ruh sağlığı sosyal hizmeti veya yaygın ifadesiyle psikiyatrik sosyal hizmet; sağlık ve sosyal refahın birçok alanında bireysel danışmanlık, toplumla çalışma, grup çalışması, sosyal eylem, sosyal planlama ve sosyal politika gibi uygulama yöntemlerini kullanarak 100 yıldan fazla süredir etkinliğini devam ettirmektedir. Burada söz edilen bütün gruplara yapılan profesyonel müdahâlelerde önemli bir ruh sağlığı bilgisine başvurulmaktadır. Sosyal hizmet eğitiminde verilen dersler, mezunları çeşitli alanlarda uygulama yapmaya hazırlamakta ve mesleğin müdahâle odaklarının geniş kapsamlı oluşu onu ruh sağlığı alanında avantajlı konuma getirmektedir. Ruh Sağlığı Alanında Sosyal Hizmetin Yeri Ruhsal bozuklukların tanısında, tedavisinde ve toplumun ruh sağlığının korunmasında sorumluluğu birincil düzeyde psikiyatri uzmanı hekim taşır. Ruhsal bozuklukların tanısında, tedavisinde ve toplumun ruh sağlığının korunmasında sorumluluğu birincil düzeyde ve evrensel olarak psikiyatri uzmanı hekim taşır. Fakat hekim bu sorumluluğu tek başına üstlenmemiştir. Psikiyatrik sağaltım ekip çalışmasıyla yürür ve hekimin koruma, iyileştirme ve geliştirme rollerine katkı verecek başka bazı mesleklerin profesyonelleri de onunla birliktedir. Bunlardan biri sosyal hizmet uzmanıdır. Zira genelde sağlığın, özelde ruhsal sağlığın Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

102 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları Sosyal hizmet ruh sağlığı alanında, hastalıkların psikososyal özelliklerinin yanı sıra toplumsal bağlamı ve sonuçlarına odaklanmaktadır. bedensel, ruhsal ve sosyal öğelerden oluştuğu ve bunlardan birinde yaşanan sorunun diğerlerini de olumsuz etkileyeceği Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen tanımlamada belirtilmiştir. Bu tanıma esas olan bilimsel perspektif, insanın biyopsikososyal bir varlık olduğunu ve tıbbın sağlık sorunlarına bütüncül yaklaşmasının zorunluluğunu hatırlatmaktadır. Tanım, ayrıca iki bağımsız disiplin olan psikiyatrinin ve sosyal hizmetin ortak bir paydada yan yana gelmesinin rasyonalitesini ortaya koymaktadır. Psikiyatri, hastayı sağlığına yeniden kavuşturma çabasında bedensel ve ruhsal öğelere odaklanırken sosyal hizmet sosyal öğelere odaklanır. Diğer ifadeyle sosyal hizmet uzmanı, sosyal sağlığın temininde etkin ve karar verici konumdadır. Ruhsal ve bedensel sağlığın temininde karar verici olan uzman hekimin ise destekleyici rolleri vardır. Sosyal hizmet ruh sağlığı alanında, hastalıkların psikososyal özelliklerinin yanı sıra toplumsal bağlamı ve sonuçlarına odaklanmaktadır. Sosyal hizmet uygulamasının amacı; hasta ve ailesine yönelik psikososyal iyileştirme, birey, aile ve toplumsal düzeylerde refah düzeyini yükseltme, bireylerin hayatları üzerindeki gücü ve kontrolü arttırma ve sosyal adalet ilkelerini geliştirmektir. Psikiyatride sosyal hizmet uygulaması birey ve çevre arasındaki kesişme noktalarında gerçekleşir. Sosyal hizmet müdahâlesi bireyle başlar ve aile, sosyal ağlar ve topluma kadar uzanır. Toplumsal bağlamda sosyal hizmet, bireyin sosyal çevresinin ruh hastalığı deneyimini ve ruhsal sağlık sorunlarını nasıl şekillendirdiğiyle ilgilenir. Sosyal hizmet, ruh hastalığı olan kişilerin, ailelerinin ve bakımverenlerin özel ihtiyaçlarına duyarlı olup hizmetlerin daha erişilebilir hâle gelmesinde rol oynamaktadır. Sosyal hizmetin ruh sağlığı alanında ilgilendiği mikro düzeydeki konular arasında bireysel sorunlar, korunmasızlık ve direnç, aile işlevselliği, güçlü yanlar ve stresörler, destek ağları, kültür, topluluklar, sınıf, cinsiyet ve etnik köken yer almaktadır. Ego işlevselliğinin intrapsişik yönleri, öz güven, tinsellik ve aile işlevselliğinin kişilerarası yönleri ve kişisel ilişkiler vardır. Makro düzeyde ise sosyal hizmet; ekonomik refah, istihdam ve barınma gibi daha geniş konularla ilgilenir. Toplumsal sonuçlar açısından sosyal hizmet, akıl hastalığı ve ruhsal sağlık sorunlarının hem birey, aile ve kişisel ilişkiler üzerindeki etkisi hem de benlik duygusu, aile refahı, ekonomik güvenlik, istihdam ve barınma gibi toplum üzerindeki etkisiyle ilgilenir. Sosyal hizmet, hem ruh hastalıkları hem de çocukların korunması ve aile içi şiddet gibi geniş anlamda sağlık ve refah konuları ile de ilgilenmektedir. Makro düzeyde sosyal hizmet; ayrıca damgalanma, ayrımcılık, politik özgürlük ve insan hakları (özelde hasta hakları) konularıyla ilgilenirken aynı zamanda gerekli Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

103 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları tedavi ve destek hizmetlerini sağlamayla da ilgilenmektedir. Ayrıca sosyal hizmet; ruh hastalığı olan kişilerin, ailelerinin ve bakım verenlerin özel ihtiyaçlarına duyarlı olup hizmetlerin daha erişilebilir hâle gelmesinde rol oynamaktadır. Medikal Model - Sosyal Model Ruh sağlığının tamamlayıcı öğeleri kuşkusuz bedensel ve sosyal sağlıktır. Medikal modelde doktor hastadaki kusur veya işlevsizlik üzerinde durarak sorun çözme yaklaşımı kullanmaktadır. Sosyal model biyopsikososyal yaklaşıma dayalı bir modeldir. Sosyal modele göre ruh hastalığı farklılıktır. Ruh sağlığının tamamlayıcı öğeleri, kuşkusuz bedensel ve sosyal sağlıktır. Ne var ki ruh sağlığı ve hastalıklarını açıklama çabasında iki farklı yaklaşım bilim çevreleri ve toplum arasında iki karşıt kutup yaratmıştır. Bir tarafta modern tıbbın referansı ve ruhsal sağaltımda egemen model olan medikal model yer alır. Medikal model batı dünyasında hekimler tarafından uygulanan ve hastalığın tanı ve tedavisi için kullanılan geleneksel bir yaklaşımdır. Bu modelde doktor, hastadaki kusur veya işlevsizlik üzerinde durarak sorun çözme yaklaşımı kullanmaktadır. Tıbbi öykü, fizik muayene ve tanı amaçlı testler, hastalığın tanımlanması ve tedavisi için temel oluşturmaktadır. Yani medikal model, belirli hastalıkların ve durumların fiziksel ve biyolojik yönleri üzerine odaklanmıştır. Fakat hastalığa veya soruna katkıda bulunabilecek sosyal faktörleri ya da bireysel öznelliği bu sürece katmaz. Bu model, aynı zamanda tanının doktor ve hasta arasındaki müzakere sonucu konduğu gerçeğini gözden kaçırmaktadır. Medikal modele göre ruh hastalığı; bir eksiklik ya da anormallik olarak görülmekte, ruh hastalığına sahip olmak olumsuz bir şey olarak kabul edilmektedir. Ruh hastalığının bireyden kaynaklandığı düşüncesi vardır. Ruhsal sorunlar için çare ise bireyin normalleştirilmesidir. Çare için de profesyonel yardım gereklidir. Medikal modele göre, toplumun ruh hastalığı olan kişileri nasıl gördüğü de sosyal modele göre farklıdır. Bu modele göre ruh hastalığı, kişiyi bir şeyler yapmaktan alıkoyar ve bu hastalık kimsenin istemeyeceği bir şey olup kişileri kötü yönde etkilemektedir. Ruh hastalığının insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri olduğu düşüncesi vardır. Sorunları çözmenin yolu ise kişileri mümkün olduğunca özürlü durumundan çıkarmaya çalışmaktır. Ruh hastalığı olan kişilerin toplumda yer edinebilmeleri için sadece profesyonellere ihtiyaçları vardır. Diğeri ise, ruhsal sorunları açıklarken başvurulan ve sosyal çevrenin hem bozucu hem de iyileştirici etkisini vurgulayan sosyal modeldir. Sosyal model, biyopsikososyal yaklaşıma dayalı bir modeldir ve psikiyatrik tedavilerde biyopsikososyal yaklaşımın önemli bir yeri vardır. Sosyal modele göre ruh hastalığı, farklılıktır. Ruh hastalığına sahip olmak, nötr bir durumdur. Ruh hastalığı birey ve toplum arasındaki iletişimden kaynaklanır. Ruhsal sorunlar için çare, birey ve toplum arasındaki iletişimin değiştirilmesidir. Çare ise bireyle toplum Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

104 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları arasındaki düzenlemeleri yapacak bir savunucu ya da kişinin kendisi olabilir. Sosyal modele göre; toplumun ruh hastalığı olan kişileri nasıl gördüğüne bakılacak olursa, ruh hastalığı cinsiyet ve etnik köken gibi sadece bir farklılıktır. Ruh hastalığına sahip olmak iyi ya da kötü olarak nitelendirilemez, hastalık sadece kişinin bir parçasıdır. Sorunlar, ruh hastalığı olan kişilerin ulaşılmaz kaynakları olan bir toplumda yaşamaya çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Sorunları çözmenin yolu ise toplumu değiştirmektir. Değişim hastalığa sahip kişiden, savunucudan ya da bu hastalığa sahip olanların toplumda eşit hakları olduğuna inanan herhangi bir kişiden gelebilir. Doğrusu iki modelin birbirlerine alternatif gibi gösterilmeleri ya da bozuk davranışın doğuştan mı geldiği yoksa sonradan mı oluştuğu seçenekleri üzerinde seçim yapılması mantıksız olduğu kadar bu tartışmanın uzun yıllardır sürüyor oluşu da bir o kadar yersizdir. Aslında her sağlık sorununun ortaya çıkışında davranışsal ve çevresel tetikleyicilerin payı her zaman vardır. Kanserde kimyasallar, sigara ve alkol tüketimi, hastalık riskini sürekli artırır. Öte yandan genetik yatkınlık ve organik etmenler yüzünden bir hastalık aniden gelişebilir. Bildiğimiz kadarıyla hem medikal hem de sosyal bilimlere referansla insan davranışını ve sorunlarını açıklayan bir kuram henüz geliştirilmemiştir. Dolayısıyla ruh sağlığına yaklaşımda da seçimimiz, doğal olarak biyopsikososyal perspektif olmalıdır. Eklektik bilgi temeli ve disiplinlerarası yaklaşımla müdahâle, sağaltımda en akılcı yol olarak görünmektedir. Ruh sağlığı ve hastalıklarına sosyal hizmetin temel yaklaşımı medikal değil, sosyal modele dayalıdır. Ruh sağlığı ve hastalıklarına sosyal hizmetin temel yaklaşımı medikal değil, sosyal modele dayalıdır. Hiç şüphesiz bu tercih tesadüf değildir. Psikiyatri; bazı davranış bozukluklarını tanımlamak için belirttiğimiz gibi organik hastalık/sorun bağlantısını referans alır, bunun için tıp bilgisini kullanır. Sosyal hizmet ise bozulmuş olan davranış düzeltilirken sosyal ve davranış bilimlerindeki kökleriyle sosyal çevre içindeki insan davranışı bilgisini referans alır. Bu yönelimler, tam bir sağaltım için hem tıbbın hem de sosyal ve davranış bilimlerinin ürettiği bilimsel bilgilerin birlikte kullanılmasının zorunlu olduğunu açıkça göstermektedir. Ruh sağlığının ve ruhsal bozuklukların sosyal boyutunu ele alırken konuyu iki yönlü incelemek anlamlıdır. Birincisi, sosyal sorunlar çeşitli davranış bozukluklarına neden olabilir. İkinci olarak, ruhsal hastalıklar çeşitli sosyal sorunların oluşumuna etki edebilir. Aslında ruhsal - sosyal etkileşimindeki neden sonuç ilişkisini doğru kurmanın gerekli olduğunu her zaman akılda tutmalıyız. Çünkü çoğu durumda Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

105 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları yalnızca sonuca odaklı profesyonel müdahâle ve çabalar, asıl neden ortadan kaldırılmadığı sürece etkili olmamaktadır. Toplumda yaygın bir ruh sağlığı sorunu olan depresyonu ele alalım. Hekim; genç, yetişkin bir erkek hastaya majör depresyon tanısı koymuştur, sosyal hizmet uzmanı ise, yaptığı sosyal incelemede kişinin çalışma gücünde ve isteğinde herhangi bir azalma olmadığı hâlde uzun süredir işsiz olduğunu, ayrıca sosyal destek algısının zayıfladığını belirlemiştir. Hekimin depresyonun tıbbi tedavisi planına paralel olarak sosyal hizmet uzmanının da müdahale planı olacaktır. Hastanın sosyal desteğinin artırılmasının yanı sıra istihdam olanaklarından yararlandırılması, mesleki eğitim kurslarına yönlendirilmesi veya çeşitli iş bulma kurumlarıyla bağlantı kurulması gibi biyopsikososyal perspektife uygun müdahaleler yapılır. Aksi durumda yalnızca hekimin mesleki müdahalesiyle nihai bir sağaltım gerçekleşemeyecektir. Örnekte görüldüğü gibi, işsizliğin ve beraberindeki zayıflamış sosyal desteğin belirleyici neden, depresyonun ise sonuç olduğu bir tabloda, ancak her iki yöndeki çabalarla bireyin sağlığı istenen düzeye ulaşmaktadır. Günlük hayatta karşılaşılan çeşitli sorunlar ve verilen mücadeleler, kronik strese sebep olup bireylerin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Mikro ya da makro alanda çalışan sosyal hizmet uzmanları sosyal sorunların müracaatçılarda, ailelerinde ve bulundukları topluluklardaki etkisinin farkında olmaları gerekmektedir. Sosyal Hizmet Uzmanının Rolleri Sosyal hizmet mesleğinin misyonuna uygun olarak sosyal hizmet uzmanları, hizmet verdikleri kişilerin birçok alandaki işlevsellik düzeyini arttırmakta yardımcı olmaktadır. Ruh sağlığı alanında uzmanlaşmış sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçılarının sorunlarıyla ilgili olarak klinik ve toplumsal düzeyde yaptıkları müdahâleler çeşitlilik gösterir. Ruh sağlığı sorunu olan kişile,r her gün işlevselliğin her alanında zorluklarla karşılaşmaktadır. Günlük hayatın getirdiği stres ve zorluklar birikerek kronik strese yol açabilmektedir. Sosyal hizmet mesleğinin misyonuna uygun olarak sosyal hizmet uzmanları, hizmet verdikleri kişilerin birçok alandaki işlevsellik düzeyini artırmaya yardımcı olmaktadır. Birçok sosyal ve kişisel durum ruh sağlığını bozabildiği için sosyal hizmet uzmanlarının bu durumları ve etkenleri anlaması gerekmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

106 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları Sosyal hizmet uzmanı, psikiyatrik sağaltım sürecinin tüm aşamalarında rol alır. Sosyal hizmet uygulaması, teorisi, kişiler ve çevreleri arasındaki karmaşık ilişkileri anlamanın öneminden bahsetmektedir ki bu da sosyal hizmet mesleğinin diğer mesleklerden ayırt edici özelliğidir. İlk ekolojik sosyal hizmet uygulaması modeli, sosyal ve kişisel sorunlar ve ruh sağlığı ve hastalıkları arasındaki ilişkiyi anlamaya yönelik teorik ve pratik bir taslak çizmektedir. Bu model, bir kaç anahtar kavram üzerinde durmaktadır. Bunlar; kişi-çevre arasındaki karşılıklı ilişki, uyum sağlama, kişinin içinde bulunduğu ortam ve konumu, savunmasızlık, baskı, gücün kötüye kullanımı, sosyal ve teknolojik kirlilik, yaşam stresörleri ve bunlarla baş etme teknikleridir. Ruh sağlığı ve hastalıkları alanında sosyal hizmet mesleğinin kendisine has rolleri, sorumlulukları vardır ve bunlar çok boyutludur. Sosyal hizmet uzmanı, psikiyatrik sağaltım sürecinin tüm aşamalarında rol alır. Mesleki uygulamalar genel sosyal hizmet bilgisine, değerlerine ve becerilerine dayalı olarak yapılabildiği gibi özel, psikiyatrik sosyal hizmet bilgi ve becerisinin kullanıldığı müdahalelerde de yapılabilir. Ruh sağlığı alanında sosyal hizmet uygulamalarını tanımlarken temelde klinik düzey ve toplumsal düzey olarak iki ana sınıflandırma yapabiliriz. Ekolojik sistem kuramını geliştiren Yuri Branfenbrenner in (1977) kavramsallaştırmasına göre klinik düzeyi mikro ve mezzo, toplumsal düzeyi ise makro düzey olarak adlandırmak olanaklıdır. Klinik düzeyde odaklar; hasta, hastanın ailesi ve sosyal çevresidir. Hastanın özellikleri ve hastalığın niteliği müdahâlenin sınırlarını belirler. Hastayla çalışma; vizitleri, klinikte bireyle çalışmayı, grup çalışmalarını, ev görüşmesini, iş yeri/okul görüşmesini, gündüz/gece hastanesi uygulamasını, sosyal işlevsellik etkinliklerini (uğraşı, spor, gezi vb.) ve taburculuk sonrası izlemeyi kapsar. Hastanın ailesiyle çalışma ise; aile üyeleriyle görüşmeyi, grup çalışmalarını ve ev ziyaretlerini içerir. Hastanın ailesi dışındaki sosyal çevre unsurlarıyla bilgi edinme, bilgilendirme, kaynak bulma, bağlantı kurma amaçlı görüşme ve ziyaretler yapılır. Bir psikiyatrik sosyal hizmet uzmanının çalışma ortamı ve saatleri, değişken ve dinamiktir. Klinikte ya da poliklinikte bulunduğu kadar hasta ve yakınlarının bulunduğu, yaşadığı ya da çalıştığı mekânlarda da günlük mesaisini yapabilir. Sosyal hizmet uzmanının ruh sağlığı alanındaki rol ve sorumluluklarını, klinik düzey ve toplumsal düzey olmak üzere iki başlık altında inceleyelim. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

107 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları Klinik Düzey Roller Psikiyatrik sosyal hizmet uzmanlarının klinik düzeydeki rollerini genelde şu şekilde sınıflandırabiliriz: Sosyal İnceleme: Hastanın aile ve sosyal çevresinde yapılan sosyal inceleme, doğru tanının konulması ve uygun sağaltım planının yapılmasına somut katkılar yapar. Hastanın aile ve sosyal çevresinde yapılan sosyal inceleme, doğru tanının konulması ve uygun sağaltım planının yapılmasına somut katkılar yapar. İnceleme; tanı öncesinde, sağaltım süresince ve taburculuk sonrası izleme aşamalarının tümünde yapılabilir. İnceleme, sağaltım ekibinin hastanın özelliklerini ve sosyal işlevselliğini ayrıntılı öğrenmesini sağlar. Öte yandan, hastanın ailesinin ve çevresinin patolojik özelliklerinin anlaşılmasını da olanaklı kılar. Hastaneye başvuru sürecinde görüşme yapılarak, hastanın ve ailesinin güçlü yönleri ve gereksinimleri tanımlanabilir. Ayrıca hastanın, aile ortamı ve sosyal çevresine (akraba, arkadaş, iş veya eğitim çevresi) ziyaretler yapılabilir. Yüz yüze görüşmeler yoluyla hastanın ve çevresinin tanıtıcı özellikleri, tutum ve davranışları hakkında bilgi toplanır. Elde edilen nesnel bilgiler, yakınların öznel yorumları ve profesyonel gözlemler birlikte değerlendirilerek çevresinin hastanın davranışları üzerindeki etkileri tanımlanır. Ayrıca, hastanın sağlık sigortası ve malulen emekli olma koşulları gibi ekonomik hayatı ile ilgili bilgiler de temin edilebilir. Sosyal inceleme raporlaştırılır ve hastadan sorumlu hekimle ya da sağaltım ekibinin diğer üyeleriyle paylaşılır. Psikoeğitim ve Danışmanlık: Hasta ve ailelerine, hastalığın temel özellikleri ile sosyal ilişkileri, eğitim/iş performansını ve aile hayatını nasıl etkilediği konularında eğitim verilebilir. Hekimin sorumluluğunda hastalar için taburculuk planı geliştirilir ve uygulanır. Hasta ve ailelerine, hastalığın temel özellikleri (etiyolojisi, progresyonu, prognozu, sağaltım yöntemleri vd.) ile sosyal ilişkileri, eğitim/iş performansını ve aile hayatını nasıl etkilediği konularında eğitim verilebilir, bilgilendirici danışmanlık yapılabilir. Hastanın aile ortamında ve sosyal çevresinde yapılan incelemeden elde edilen bilgiler ve hastalığın özellikleri referans alınarak sağaltıma katkı verecek aile veya sosyal çevre odaklı bazı müdahâleler planlanır. Hastanın etkileşim hâlinde olduğu aile üyeleri ve diğer sosyal çevre unsurlarıyla bağlantı kurulur, ev, iş yeri veya okul ziyaretleri gerçekleştirilir. Hasta ve hastalıkla ilgili kaygıları, korkuları ve kuşkuları hafifleten görüşmeler yapılır. Hastaya nasıl davranılması gerektiği, uygun iletişim kalıpları, hastanın günlük yaşam uğraşları gibi konularda bilgi ve beceriler kazandırılabilir. Taburculuk Planlaması: Hekimin sorumluluğunda hastalar için taburculuk planı geliştirilir ve uygulanır. Bilişsel, psikososyal, ekonomik, barınma vb. gereksinimleri karşılanarak hasta ve ailesi taburculuğa hazırlanır. Hastanın uzun süreli bakım veya ileri düzeyde Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

108 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları sağaltımı gerekiyorsa bir bakım kurumuna yerleştirilmesi sağlanır. Taburculuk sonrası bakım ve izleme, hasta, ailesi, sağaltım ekibi ve diğer hizmetler arasında iş birliği gerektiren süreçlerdir. Taburculuk planlaması sağaltımın uzun vadeli başarısında etkilidir. Bireyle Çalışma: Hasta ve aile üyeleriyle terapötik bireyle çalışma uygulamaları yapılır. Hastalıkla ilgili psikolojik, duygusal ve özellikle sosyal çevre kaynaklı baskıların üstesinden gelinmesi, sağaltım planına uyum sağlanması, ilaçların düzenli kullanılması, aile ilişkilerinin düzenlenmesi, sağaltım sonrası sosyal çevreyle bütünleşmenin sağlanması gibi konularda hasta ve aile üyeleriyle terapötik bireyle çalışma uygulamaları yapılır. Hastanın ve hastalığın özellikleri müdahâlenin sınırlarını belirler. Baş etme becerilerinin artırılmasına çalışılır. Sorun odaklı ve uyuma dönük baş etme pekiştirilirken duygu odaklı ve pasif baş etme azaltılır. Bireyle çalışma, planlı, yapılandırılmış ve düzenli seanslarla gerçekleştirilir. Grup Çalışması: Hastalarla hastane bakımı sonrası sosyal hayata hazırlayıcı, sorun çözme kapasitelerini geliştirici, sosyal desteği artırıcı, sosyal etkileşim becerilerini geliştirici terapötik grup çalışmaları yapılır. Gruplar; yatarak tedavisi süren, taburculuğu planlanan veya ayaktan takip edilen hem hastalar hem de aileleri için uygundur. Hastanın ve hastalığın özellikleri müdahâlenin sınırlarını belirler. Çalışmalar, gündüz veya gece hastanesi uygulamalarında gerçekleştirilebilir. Grup çalışması; planlı, yapılandırılmış ve düzenli seanslarla gerçekleştirilir. Savunuculuk: Hastanın gereksinim duyduğu toplumsal ve ekonomik kaynakları elde etmesi için savunuculuk yapılır. Ruh sağlığı sorunu olan insanlar için savunuculuk, son 15 yılda önemli ölçüde artmıştır. Savunuculuk, artık marjinal bir faaliyet olarak algılanmaktan çok ruh sağlığı hizmet kullanıcılarının seslerini duyuran bir araç hâline gelmiştir. Sosyal hizmet uzmanı hastanın sağlığını koruyabilmek için gereksinim duyduğu toplum kaynaklarıyla ve hastane dışı diğer kurumsal hizmetlerle bağlantı kurmasına destek olup hastanın gereksinim duyduğu toplumsal ve ekonomik kaynakları elde etmesi için savunuculuk yapar. Psikoterapi: Psikiyatrik sosyal hizmet alanında uzmanlaşma ve çalışma deneyimine ek olarak belirli psikoterapi yaklaşımlarına göre sertifikalı eğitim almış sosyal hizmet uzmanları tarafından psikoterapi yapılabilir. Temelde psikoterapi, sosyal hizmetin bireyle çalışma ve grup çalışması yöntemlerinin klinik uzmanlaşma gerektirenileri düzey uygulamasıdır. Bireysel psikoterapi veya grup psikoterapisi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

109 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları uygulamalarında ruhsal tedavi amaçlı görüşme ve müdahâleler yapılmaktadır. Hekimin tanısı ve sağaltım planı çerçevesinde birey ya da grup ölçeğinde psikoterapi yoluyla sağaltıma aktif katkı verilebilir. Hizmet İçi Eğitim Koordinasyonu: Psikiyatri alanının sürekli gelişen doğası, klinisyenlerin sürekli güncel bilgilerle desteklenmesini gerektirir. Ayrıca, psikiyatrik sağaltımın interdisipliner doğası mesleklerin birbiriyle düzenli bilgi alışverişini gerektirir. Sosyal hizmet uzmanları çalıştıkları ünitelerin şeflerinin sorumluluğunda hizmet içi eğitimlerin hem organizasyonunda çalışabilir hem de eğitimlerden kendileri yararlanabilirler. Toplumsal Düzeydeki Roller Psikiyatrik sosyal hizmet uzmanlarının toplumsal düzeydeki rolleri ise şu şekilde gruplandırılabilir: Ruhsal Risk Taraması ve Araştırma: Yüksek risk gruplarının nitelik, sıklık, yoğunluk ve bölgesel düzeylerde saptanmasına yönelik tarama çalışmaları yürütülür. Yüksek risk gruplarının nitelik, sıklık, yoğunluk ve bölgesel düzeylerde saptanmasına yönelik tarama çalışmaları yürütülür. Ruhsal bozukluklar ve sosyal sorunlar arasındaki ilişkileri belirleyen sosyal hizmet araştırmaları yapılır. Ayrıca, toplum ruh sağlığını olumsuz etkileyen sosyal davranışlar ve uygulamalar belirlenir. Ruhsal hastalık taraması, uygun tedavi ve takiple birleştirildiğinde hastalığın gidişatını son derece olumlu yönde etkilemektedir. Sistematik taramanın tedavi hizmetlerinin verilebileceği bir yerde yapılmasının yararı olacaktır. Çünkü sadece tarama yapmak yeterli değildir. Aynı zamanda tanı koymak, tedavi etmek ve takipte olumlu sonuçlar almak açısından gereklidir. Koruyucu Ruh Sağlığı Hizmetleri: Ruhsal bozukluklar, genel sağlık hizmetleri çerçevesinde dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli halk sağlığı sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ruh sağlığı; sosyal uyum ile içinde yaşanılan çevreye, sosyal yatırımlara ve ekonomik gelişmelere katkıda bulunan üretkenliğin, huzurun ve istikrarın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ruh sağlığı iyi ve üretken bir toplum inşa etmek için esas olan bireysel ruh sağlığını koruyacak ve geliştirecek çalışmalar yapılmasıdır. Bu bağlamda bireylerin ruh sağlığının iyi olması, aynı zamanda toplumun ruh sağlığı ve yaşam kalitesinin yükselmesi anlamına gelmektedir. Sosyal, psikolojik, biyolojik ve çevresel faktörler insanların ruh sağlığı üzerinde potansiyel bir risk oluşturmakta, dünyamızın hızla değişen yaşam koşulları beraberinde bireyleri ve toplumları derinden etkilemektedir. Pek çok değişkenin mevcudiyetinden dolayı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

110 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları toplumsal değişim süreçlerine uyum sağlanması, bireyler için kriz potansiyeli oluşturmaktadır. Koruyucu sağlık hizmetleri; birincil koruma, ikincil koruma ve üçüncül koruma olmak üzere üç ana basamakta gerçekleştirilir. Birincil korumada, kişinin hastalıklara yakalanması önlenmeye çalışılır. Bu amaçla yapılan aşılama, aile planlaması, genetik danışma ve sağlık eğitimi hizmetleri gibi uygulama birincil korumayı kapsar. Kısaca belirtecek olursak birincil koruma, hastalıklardan korunmayı amaçlayan uygulamalardır. İkincil koruma, birincil koruma hizmetlerinin etkisiz kalması durumlarında uygulanır. Hastalık belirtileri meydana gelmeden veya belirtilerin yeni meydana geldiği durumlarda teşhis ve tedavisinin yapılması uygulamalarının tamamını kapsar. Üçüncül korumada, alınan bütün önlemlere rağmen hastalığa yakalanan kişilerde hastalığın olumsuz sonuçları en aza indirilmeye çalışılır. Hastalık sonrasında oluşabilecek sakatlık ve işlev kayıplarının en aza indirilmesi için alınacak önlemler de üçüncül koruma uygulamaları arasındadır. Kriz durumlarında birey, peş peşe gelen güçlüklerle baş etmekte zorlanır. Kendisini çözümsüz, çaresiz ve umutsuz hisseder. Gerekli destek alınmazsa depresyon, kaygı bozuklukları, intihar, alkol ve madde bağımlılığı gibi ruhsal ve sosyal yaşamı alt üst eden sonuçlar söz konusu olabilir. Bu nedenle ruh sağlığının geliştirilmesi ve sorunlarının önlenmesi, tedavi edilmesi faaliyetlerinde ihtiyaçları göz önüne alınarak sosyal hizmet uzmanları ruh sağlığı alanında projeler yürütür. Sosyal İçerme: Toplumun ruh hastalıkları olan bireyleri dışlayan tutum ve davranışlarını engellemeye yönelik kampanyalar geliştirilir. Toplumsal damgalama ile mücadele için yapılan sosyal politika girişimleri, sosyal hizmet uygulamasının bir parçasıdır. Sosyal hizmetin, sosyal eylem yoluyla sosyal adaleti sağlamak gibi uzun ve saygın bir geleneği vardır. Sosyal hizmet; sosyal içerme, sosyal adaleti sağlama, damgalama ve her türlü ayrımcılıkla baş etmeye çalışan müracaatçılarının ve bakım verenlerinin faaliyetlerini destekler. Damgalamanın önlenmesinde sosyal hizmet uzmanının amaçları arasında ruh sağlığı bozulmuş kişilerde sosyal hizmetlere olan ihtiyacın süresini kısaltmak, bireylerin topluma katkılarını göstermek ve onlarla toplumun diğer üyeleri arasındaki sosyal ve mekansal mesafeyi azaltmaktır. Sosyal hizmet uzmanı, damgalamayı, bireysel, toplumsal, yapısal boyutlarıyla ve çeşitli biçimleriyle ele almalı ve sosyal destek grupları ve savunuculuk gibi mekanizmalarla bireylere ve toplumlara damgalama ile baş etmeleri ve damgalanmaya direnmeleri konusunda Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

111 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları yardımcı olmalıdır. Toplumun ruh hastalıkları olan bireyleri dışlayan tutum ve davranışlarını engellemeye yönelik kampanyalar geliştirilebilir. Toplum Eğitimi: Ruhsal hastalığı olan bireylerle ilgili halkın inanç ve tutumunu inceleyen anketler toplumun genelde bu hastaların tehlikeli olduklarını, karar verme yetilerinin olmadığını ve içinde bulundukları durumu ve nedenlerini anlamada zorluk çektiklerini göstermektedir. Hastalıklar içerisinde en çok şizofreniye, alkol ve madde bağımlılığı olan bireylere karşı olumsuz düşünceler mevcuttur. Bu yüzden sosyal hizmet uzmanı, toplumu ruh sağlığı ve hastalıkları konusunda bilinçlendirmeye yönelik kapsamlı eğitim çalışmaları planlamakla yükümlüdür. Hizmet Geliştirme: Toplumun risk altındaki kesimlerinin ruh sağlığının korunması, ruhsal bozuklukların önlenmesi ve rehabilitasyon hizmetlerinin planlanması ve sunumunda çalışılır. Toplumun risk altındaki kesimlerinin ruh sağlığının korunması, ruhsal bozuklukların önlenmesi ve rehabilitasyonu hizmetlerinin planlanması ve sunumunda çalışılır. Türkiye de koruyucu ruh sağlığı hizmetleri son derece sınırlıdır. Bu yüzden ruhsal risk taraması ve tedavisinin yapılacağı, çeşitli hastalıklar hakkında eğitimin verileceği ve hastalıkla baş etme tekniklerinin öğretileceği ve sosyal desteğin sağlanacağı psikososyal destek programlarına ihtiyaç vardır. Sosyal hizmet uzmanları bu tür hizmet geliştirmede önemli rol oynarlar. Burada savunmasız ve korunmasız gruplar üzerine odaklanılmalıdır. Özetleyecek olursak; psikiyatrik sosyal hizmet uzmanı, kişilerin ruh sağlığı sorunları ile baş etmelerine ve ihtiyaç duydukları sosyal hizmetleri almalarına yardımcı olur. Sosyal hizmet uzmanı hasta ve aile üyelerine danışmanlık hizmeti verir ve onların hem mali kaynaklara ve hem de tıbbi hizmetler almalarına yardımcı olur. Psikiyatrik sosyal hizmet uzmanı, aynı zamanda iyileşme sürecinde olan müracaatçıları için barınma ve istihdam olanaklarını araştırmakla yükümlüdür. Ruh sağlığı alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları; yataklı psikiyatri hastaneleri, toplum ruh sağlığı merkezleri, cezaevleri ve kamuda yer alan diğer sosyal hizmet kuruluşları gibi birçok farklı ortamlarda çalışmaktadırlar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

112 Bireysel Etkinlik Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları Kardiyovasküler hastalıklar ve ruh sağlığı sorunlarıyla ilgili olan ve sosyal hizmet uzmanlarını ilgilendiren temel tıbbi bilgileri (hastalıkların çeşitleri, özellikleri ve tedavi yöntemleri) gözden geçiriniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

113 Özet Ödev Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları Sosyal çevrenizde yer alan kardiyovasküler hastalıkları veya geçmişte ruhsal rahatsızlık geçirmiş olan kişiler veya onların yakınlarıyla mülakat yaparak hastalık deneyimlerini inceleyiniz. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Kardiyovasküler (kalp ve damar) hastalıklar, küresel ölçekte başta gelen ölüm sebebidir. Hasta açısından incelendiğinde kalp krizi deneyimi, kriz aşaması ve iyileşme aşaması olmak üzere iki aşamada gerçekleşir. Kalp hastalarının psikososyal boyuttaki temel bir sorunu, hastalık sürecinde kontrol hislerini kaybetmeleridir. İyileşme aşamasında, yeni bir kalp krizi riskini azaltmak için hastaların yaşam tarzlarını önemli ölçüde değiştirmeleri gerekmektedir. Kalp hastalıkları, ailenin bütünlüğünü tehdit ederek ekonomik gücünü ve aile içi rol dağılımını olumsuz etkileyebilmektedir. Sosyal destek, hastanın sosyal çevreyle bağ kurmasında temel bir faktördür. Hastanın kendisine bakıldığı ve hastalığın risklerinden korunduğu hissini artırmakta, iyi olmasını sağlayan motive edici bir güç işlevi görmektedir. Bünyesinde uzman hekim, hemşire, psikolog, fizyoterapist gibi profesyonellerin yer aldığı kardiyovasküler tedavi ekibinin temel bir diğer üyesi, sosyal hizmet uzmanıdır. Kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde sosyal hizmet uzmanının müdahale odağı, hem hastanın kendisi hem de hastayla yakın ilişkileri bulunan aile üyeleridir. Kalp hastalarına yönelik sosyal hizmet müdahaleleri, kalp dostu beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasını ve bireysel baş etme stratejilerinin değiştirilmesini içerir. Hasta ile çalışırken öncelikli olarak ilgilenilmesi gereken konu hastanın ekonomik koşullarıdır. Kalp hastalarına ve yakınlarına yönelik önemli bir diğer rol, sosyal hizmet uzmanı tarafından hasta yakını destek gruplarının kurulması ve yönetilmesidir. Sosyal hizmetin ruh sağlığı sorunlu olarak tanımlanan bireyler, aileler ve gruplarla ilişkisi aslında psikiyatrik sağaltım alanının içinde olduğu kadar bu alanın dışındaki birçok kurumsal yapı ve hizmet içinde kuruludur. Ruhsal bozuklukların tanısında, tedavisinde ve toplumun ruh sağlığının korunmasında sorumluluğu birincil düzeyde psikiyatri uzmanı hekim taşır. Sosyal hizmet ruh sağlığı alanında, hastalıkların psikososyal özelliklerinin yanı sıra toplumsal bağlamı ve sonuçlarına odaklanmaktadır. Sosyal hizmet; ruh hastalığı olan kişilerin, ailelerinin ve bakım verenlerin özel ihtiyaçlarına duyarlı olup hizmetlerin daha erişilebilir hâle gelmesinde rol oynamaktadır. Ruh sağlığının tamamlayıcı öğeleri, kuşkusuz bedensel ve sosyal sağlıktır. Medikal modelde doktor hastadaki kusur veya işlevsizlik üzerinde durarak sorun çözme yaklaşımı kullanmaktadır. Sosyal model, biyopsikososyal yaklaşıma dayalı bir modeldir. Sosyal modele göre ruh hastalığı, farklılıktır. Ruh sağlığı ve hastalıklarına sosyal hizmetin temel yaklaşımı medikal değil, sosyal modele dayalıdır. Sosyal hizmet mesleğinin misyonuna uygun olarak sosyal hizmet uzmanları hizmet verdikleri kişilerin birçok alandaki işlevsellik düzeyini arttırmakta yardımcı olmaktadır. Sosyal hizmet uzmanı, psikiyatrik sağaltım sürecinin tüm aşamalarında rol alır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

114 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi küresel ölçekte bakıldığında başta gelen ölüm sebebidir? Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. a) İntihar b) Ruhsal bozukluklar c) Endokrinolojik hastalıklar d) Nörolojik hastalıklar e) Kalp ve damar hastalıkları 2. Aşağıdakilerden hangisinde kalp krizinin akut aşaması doğru biçimde açıklanmaktadır? a) İyileşme aşaması olup hastanede geçen süreyi içerir. b) İyileşme aşaması olup krizin başladığı süreyi içerir. c) İyileşme aşaması olup hastaneden sonraki aşamadır. d) Kriz aşaması olup hastanede geçen süredir. e) Kriz aşaması olup krizin gerçekleşmesi öncesini içerir. 3. Aşağıdakilerden hangisi kardivasküler hastalıklarda, hastaların kalp krizi sonrası yaşadığı anksiyetenin etkileri arasında yer almaz? a) Korku b) Hissizlik c) Kaygı d) Huzursuzluk e) Gerginlik 4. Sosyal hizmet uzmanları, kardiyovasküler hastalıkları olan kişilere aşağıdaki sorunların hangisinde birincil düzeyde profesyonel yardım sağlayamazlar? a) Anksiyete b) Depresyon c) Şizofreni d) Aile işlevselliği e) Benlik saygısı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

115 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları 5. Kardiyovasküler hastalar ve yakınlarıyla yapılan psikososyal araştırmaların sonuçlarına göre aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? a) Uzun vadede duygusal destek alan hastalarda, duygusal desteği daha az alan hastalara göre daha düşük düzeyde anksiyete görülmektedir. b) Erkeğin kadına sağladığı duygusal destek, kadından aldığından çok daha az düzeydedir. c) Hasta eğitimi, tedavi sonrası yaşama uyum sağlanmasında etkilidir. d) Bekâr hastaların iyileşme hızı, evli olanlara göre daha yüksektir. e) Eşler arasındaki yakınlığın ve bakımın düzeyi ile iyileşme süresi arasında pozitif korelasyon vardır. 6. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmet uzmanlarının ruh sağlığı alanındaki makro düzey uygulamaları arasında yer almaz? a) Duygusal güçlükleri ortadan kaldırma b) Ayrımcılık önleme c) Toplumsal damgalamayla mücadele d) Hasta haklarını geliştirme e) Ekonomik güvenliği koruma 7. Aşağıdakilerden hangisi medikal modelin temel varsayımları arasında yer almaz? a) Hastalıkların biyolojik, ruhsal ve sosyal yönleri üzerine odaklanılır. b) Tıbbi öykü, fizik muayene ve tanı amaçlı testler hastalığın tanımlanması ve tedavisi için temeldir. c) Ruh hastalığı, bir eksiklik ya da anormalliktir. d) Hastadaki kusur veya işlevsizlik üzerinde durularak sorun çözme yaklaşımı kullanılır. e) Sağlık sorunlarına nesnel bakılır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

116 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları 8. Aşağıdakilerden hangisi psikiyatrik sosyal hizmet uzmanının klinik düzeydeki etkinlikleri arasında yer almaz? a) Taburculuk sonrası izleme b) Ev görüşmesi c) Gündüz hastanesi uygulaması d) Sosyal işlevsellik etkinlikleri e) Sosyal damgalamayı önleme 9. Aşağıdaki mesleki rollerden hangisi psikiyatrik sosyal hizmet uzmanını tıbbi sosyal hizmet uzmanından ayırmaktadır? a) Hastanın hastalığa uyumunu sağlama b) Hastanın aile işlevselliğini artırma c) Tanı sonrası uygun sağlık davranışlarının geliştirilmesini sağlama d) Hasta ve yakınlarında görülen duygusal sorunları ortadan kaldırma e) Tanıya destek veren sosyal hizmet değerlendirmesi yapma 10. Aşağıdakilerden hangisi psikiyatrik sosyal hizmet uzmanlarının toplumsal düzeydeki rolleri arasında yer alan hizmet geliştirme kapsamında çalışmalar arasında yer almaktadır? a) Toplumu ruh sağlığı ve hastalıkları konusunda bilinçlendirmeye yönelik kapsamlı eğitim çalışmaları planlanır. b) Toplumun ruh hastalıkları olan bireyleri dışlayan tutum ve davranışlarını engellemeye yönelik kampanyalar geliştirilir. c) Toplumun risk altındaki kesimlerinin ruh sağlığının korunması, ruhsal bozuklukların önlenmesi ve rehabilitasyonu hizmetlerinin planlanması ve sunumunda çalışılır. d) Yüksek risk gruplarının nitelik, sıklık, yoğunluk ve bölgesel düzeylerde saptanmasına yönelik tarama çalışmaları yürütülür. e) Hastanın gereksinim duyduğu toplumsal ve ekonomik kaynakları elde etmesi için savunuculuk yapılır. 1e-2e-3b-4c-5d-6a-7a-8e-9e-10c Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24

117 Tıbbi Sorunlar I: Kardiyovasküler Hastalıklar ve Ruh Sağlığı Sorunları YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Beder, J. (2006). Hospital social work: the interface of medicine and caring, N.Y. Routledge. Browne, T. Arthur (2006). Social work roles and health-care settings, Handbook of Health Social Work, N.J., Wiley, Cowles, L. A. Fort (2003). Social Work in the Health Field, N.Y., The Haworth Press Duyan, V. (1996). Tıbbi Sosyal Hizmet, Ankara Duyan, V. (2011). Sosyal Hizmet, Temelleri, Yaklaşımları, Müdahâle Yöntemleri, Ankara, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayını Engel, G. L. (1977). "The need for a new medical model: A challenge for biomedicine". Science, 196: Gill, C.J. (1987). A New Social Perspective on Disability and Its Implications for Rehabilitation. Occupational Therapy in Health Care, Vol. 4, No. 1, Moser, D. K., & Dracup, K Is anxiety early after myocardial infarction associated with subsequent ischemic and arrhythmic events? Psychosomatic medicine, 58(5): Oral, M. ve Tuncay, T. (2012). Ruh Sağlığı Alanında Sosyal Hizmet Uzmanlarının Rol ve Sorumlulukları Toplum ve Sosyal Hizmet, 23(2), Payne, M. (1980). Strategies for the Management of Stigma through Social Work. Br J Soc Work,10 (4): Pedersen, S. S., Middel, B., & Larsen, M. L Posttraumatic stress disorder in first-time myocardial infarction patients. Heart & Lung: The Journal of Acute and Critical Care, 32(5): Tuncay, T. (2012). Kardiyovasküler Rehabilitasyonun Psikososyal Yönleri ve Sosyal Hizmet Müdahâleleri, Türkiye Klinikleri Kardiyovasküler Rehabilitasyon Özel Sayısı, 5(2), Türkiye Kalp Ve Damar Hastalıklarını Önleme ve Kontrol Programı, (2010). Birincil, İkincil ve Üçüncül Korumaya Yönelik Stratejik Plan ve Eylem Planı ( ), T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ankara Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25

118 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Tıbbi Sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli Hemodiyaliz ve Böbrek Yetmezliği Kavramlarının Tanımı, Böbrek Yetmezliğinin Nedenleri,Diyaliz Yöntemleri Hemodiyaliz Hastalarının Karşılaştığı Sorunlar Hemodiyaliz Hastalarıyla Çalışan Sosyal Hizmet Uzmanın Rol ve Fonksiyonları Hemodiyaliz Hastalarıyla Çalışan Sosyal Hizmet Uzmanın Rol ve Fonksiyonları Doku ve Organ Nakli, Organ Bağışı Tanımları, Doku ve Organ Nakli ve Organ Bağışında Sosyal Hizmet Uzmanlarının Rolü TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Hemodiyaliz,böbrek yetmezliği, doku ve organ nakli ile organ bağışı kavramlarının tanımını yapabilecek, Hemodiyaliz tedavisinde doku ve organ nakli ile organ bağışı alanlarında rol ve fonksiyonlarını öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 6

119 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli GİRİŞ Hastalıklar; getirmiş oldukları fiziksel zorlukların yanında hastaların hayata uyumlarını bozarak psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunların çıkmasına da neden olmaktadır. Teknolojik gelişmeler her alanda olduğu gibi, tıpta da üretilen sağlık hizmetinin bir önceki aşamadan daha nitelikli olmasına imkan sağlamaktadır. Bu işlem; günümüzde birçok kronik organ hastalıklarında uygulanan rutin, geçerli ve ileri bir tedavi yöntemi olarak kabul görmektedir. Hasta insanlara nitelikli bir yaşam sağlayabilmek için modern tıp, sürekli yeni gelişmelere imza atmaktadır. Kronik böbrek yetmezliği; tıbbi tedavideki güçlükler, tedavinin uzun sürmesi, prognozun kötü olması, sürekli ölüm tehdidi ve hastaların ruhsal yapılarında yol açtığı bozukluklar gibi etkenlerden dolayı en zorlu ve en yaygın hastalıklardan biridir. Organ nakli de ilerleme sağlanan konuların başında gelmektedir. Günümüzde kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, pankreas, ince barsak, kemik iliği, kan, deri, kornea gibi yaşamsal önemi olan pek çok organın nakli gerçekleştirilebilmektedir. Organ bağışı ve nakli konusunda çalışan uzmanlar ve sağlık personeli, organ nakli ameliyatı olmak için uygun organ bulunmasını bekleyen ve normal yaşamlarından, üretkenlikten uzak, yaşamlarını diyaliz makinelerine bağlı sürdürmek zorunda kalan hastaların sağlıklarına kavuşturulmalarının önemini vurgulamaktadırlar. Konunun uzmanları; diyaliz makinelerine bağlı olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışan ya da organ nakli olmayı bekleyen hastaların, ülke ekonomisine getirdiği trilyonları bulan sağlık giderlerinin de azaltılması için yapılacak en önemli çalışmanın organ bağışının arttırılması, kamuoyunun bu konu hakkında bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi olduğunu dile getirmektedirler. Bu bölümde, yaygın olduğu düşünülen tıbbi sosyal hizmetin ilgisine ihtiyaç duyan ve çeşitli engelleri içinde barındıran böbrek yetmezliği hastalığı ve hemodiyaliz tedavisi ile son yıllarda önemi artan ve uygulamalarıyla dikkat çeken doku ve organ nakli ve organ bağışı konularına yer verilecektir. Bu kapsamda tanımları, hastalık nedenlerini, hasta ve yakınlarının deneyimleri ve sosyal hizmet uzmanlarının farklı düzeylerdeki rol ve fonksiyonlarını öğreneceksiniz. Hemodiyaliz ve Böbrek Yetmezliği Diyaliz; böbrek yetmezliği olan kişilerde, vücutta biriken fazla sıvı ve atık maddelerin yarı geçirgen bir membran (zar) aracılığıyla temizlenmesi işlemidir. Böbrek yetmezliği, kronik ve akut böbrek yetmezliği olmak üzere iki şekilde gelişir. Akut böbrek yetmezliği daha yeni oluşmuş, üzerinden uzun zaman geçmemiş olan ve doğru beslenme ile tıbbi müdahaleler yapıldığında tekrar böbreğin eski işlevine kavuşabildiği yetmezlik durumunu ifade eder. Buna karşılık kronik böbrek yetmezliğinde böbrek dokusundaki yıkımlar, hastalığın üzerinden çok daha uzun Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

120 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli Diyaliz; böbrek yetmezliği olan kişilerde, vücutta biriken fazla sıvı ve atık addelerin yarı geçirgen bir membran (zar) aracılığıyla temizlenmesi işlemidir. zaman geçmesine bağlı olarak ilerlemiştir. Kronik böbrek yetmezliği, böbreğin sıvısolüt dengesini ayarlamada ve metabolik-endokrin fonksiyonlarında kronik ve ilerleyici bozulma hâli olarak tanımlanabilir. Kronik böbrek yetmezliğinde organik ve inorganik maddeler, bütün nörolojik sistemi etkiler. Hastalığın kesin tedavisi; canlıdan veya kadavradan alınacak fonksiyonel bir böbreğin hastaya cerrahi bir girişimle takılması, yani böbrek naklidir. Fakat, hastanın vücut dokularına uygun bir böbrek bulunması imkânları oldukça sınırlıdır. Öyle bir imkân bulunup böbrek nakli gerçekleştirilse dahi organizmanın yeni böbreği kabul etmemesi (rejeksiyon) durumu da olabilmektedir. Böbrek nakli olmadıkça bu hastaların yaşama devam edebilmeleri için tek imkan, bütün dünyada yaygın bir şekilde uygulanmakta olan Hemodializ yöntemidir. İleri derecede böbrek yetmezliğinde yiyeceklerin vücutta parçalanması sırasında oluşan ve normalde idrarla atılan zararlı maddeler ve suyun fazlası atılamamakta ve vücudumuzda birikmektedir. Hemodiyaliz, bu maddelerin vücudumuzdan uzaklaştırılmasını sağlayan bir tedavi şeklidir. Ancak her kronik böbrek yetmezliği dializ aletini gerektirmez. Bazen böbrek, dokudaki yıkımlanmanın derecesine bağlı olarak tıbbi müdahaleler ve gıda desteği olumlu sonuç verebilir. Kronik böbrek yetmezliğine gidiş, beş aşamada gerçekleşir: 1) Böbrek Fonksiyonlarında Azalma: GFH ml/dk. arasındadır. Klinik belirti görülmez. 2) Hafif Derecede Böbrek Yetmezliği : GFH ml/dk. arasındadır. Hipertansiyon ve sekonder hiperparatiroidizim görülür. 3) Orta Derecede Böbrek Yetmezliği : GFH ml/dk. arasındadır. Hafif derecede böbrek yetmezliğinde görülen belirtilere ek olarak anemi görülür. 4) Ciddi Böbrek Yetmezliği : GFH 10 ml/dk. nın altında seyreder. Orta derecede böbrek yetmezliğinde görülen belirtilere belirgin su ve tuz tutulumu, iştahsızlık, kusma ve üst düzey mental fonksiyonlarda azalma eklenir. 5) Son Donem Böbrek Yetmezliği : GFH 5 ml/dk. nın altındadır. Ciddi böbrek yetmezliğinde görülen belirtilere pulmoner odem, koma, konvulziyon, dekompanse asidoz, hiperkalemi ve ölüm eşlik edebilir. Nefronlarda kalıcı hasara yol açan herhangi bir durum, kronik böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilir. Kronik böbrek yetmezliği tanısında pratikte en çok kullanılan yöntem, radyolojik olarak böbreklerin küçük olduğunun gösterilmesidir. Böbrek yetmezliğinin erken evrelerinden itibaren anemi görülür. Son dönem böbrek yetmezliğinde ise nörolojik anomalilere de sık rastlanır. Üreminin yol açtığı başlıca nörolojik bulgu ve şikayetler; baş ağrısı, uyku bozuklukları, kas krampları, koma, huzursuz bacak sendromu olarak sıralanabilinir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

121 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli Hemodiyaliz programına alınan hastalarda, organik rahatsızlıklara birçok ruhsal ve sosyal sorunun da eşlik ettiği görülmektedir. Kronik böbrek yetmezliğinde tedavinin önemli bir parçası olan HD, hastaların yaşam süresini uzatırken özellikle hemodiyalizdeki hastanın haftanın belirli gün ve saatlerinde makineye ve hastaneye bağımlı olması, fiziksel aktivitelerin azalması, tedavi programından etkilenmeye bağlı iş gücü kaybı ve ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Bunun yanı sıra yaşamsal önemi olan bir organın işlev görmemesi, bireylerin geleceğe yönelik planlarının önemini kaybetmesi, bozulmuş beden imgesi, artmış bağımlılık ve ölüm tehlikesi, aile içinde rollerin değişmesi, boş vakit ve sosyal etkinliklere azalmış katılımı gibi fiziksel ve psikososyal sorunlara yol açması, hastaların yaşam kalitelerini ve öz bakım yeteneklerini olumsuz şekilde etkilemektedir. Bu ağır fiziksel ve psikososyal stres etkenlerinden etkilenen hastalarda, başta depresyon ve anksiyete bozuklukları olmak üzere, ruhsal bozuklukların sık görüldüğü bildirilmektedir. Kronik böbrek yetersizliği, günümüzde görülme sıklığı hızla artmakta olan bir hastalıktır. Ülkemizde yılda ortalama hastaya son dönem böbrek hastalığı tanısı konmaktadır ve milyon nüfus başına 390 SDBY hastasının bulunduğu belirlenmiştir. Türk Nefroloji Derneği kayıtlarına göre, Türkiye de in üzerinde hasta diyaliz tedavisi ile yaşamını sürdürmektedir. Böbrek Yetmezliğinin Nedenleri Fazla mineral alımı ve oluşan hastalıklar, zararlı iltihap yapıcı maddelerin ve fazla minerallerin böbrek süzme kanallarında birikerek bu kanalları tıkama veya daraltmasıyla böbrek yetmezliğine neden olabilmektedir. Böbrek dokusu içindeki bu kanalların yüzeylerinde biriken ve onları tıkayan, sadece mineral fazlası ve toksik iltihap yapıcı maddeler değildir. Aynı zamanda fazla ve sürekli alınan proteinler de sindirim ve parçalanmalarını takiben toksik azot içeren zararlı maddeler açığa çıkartırlar ki bu maddeler de bu kanalcıkların yüzeyinde birikerek böbrek yetmezliğine neden olur. O hâlde proteinin fazla miktarlarda ve uzun süreli alımı, diğer pek çok hastalıkta olduğu üzere böbrek yetmezliğinin de önemli bir sebebi olmaktadır. Diyaliz Yöntemleri İki tür diyaliz yöntemi bulunmaktadır: Periton diyalizi ve hemodiyaliz. Bütün dünyada yaygın bir şekilde uygulanmakta olan hemodiyaliz yöntemidir Periton Diyalizi: Son dönem böbrek yetmezliği olan hastalarda böbrek fonksiyonlarının kesintisiz olarak doğal bir membranla herhangi bir kuvvete veya alete gerek duyulmadan yerine koyma düşüncesinden periton diyalizi geliştirilmiştir. Periton diyalizinde vücut ısısına kadar ısıtılmış genelde 2 litre diyaliz solusyonu, periton boşluğuna yerleştirilmiş olan katater vasıtasıyla 10 dakika gibi bir surede periton boşluğuna Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

122 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli verilir. Periton diyaliz tipine göre değişen periyotta bu solusyonlar, periton boşluğunda bekletilir. Bekleme sürecinden yaklaşık 20 dakika içerisinde diyalizat periton boşluğundan geri alınır ve yeni bir diyalizat tekrar periton boşluğuna verilir. Bu işlem genel olarak günde 4 kez, haftanın 7 günü uygulanır. Periton diyaliz hastaları için altı farklı periton diyaliz yöntemi vardır. Bunlar; sürekli ayaktan periton diyalizi, aletli periton diyalizi, aralıklı periton diyalizi, sürekli siklik periton diyalizi, gece periton diyalizi ve tidal periton diyalizidir. Periton Diyalizinin Avantajları; kolay uygulanabilirlik ve taşınabilirlik, Kardiyovaskuler problemi olanlarda daha iyi kan basıncı ve sıvı kontrolünün sağlanması, aneminin görülme sıklığının daha az olması, kan biyokimyasının yavaş ama etkili düzelmesi, çocuklar, yaşlılar, diyabetik hastalar gibi damar problemi bulunan hastalarda kolay uygulanabilmesi, hepatit bulaşma riskinin az olması, daha serbest diyet ve sıvı alımı. Periton Diyalizinin Dezavantajları; artmış enfeksiyon riski (özellikle peritonit), yetersiz diyaliz riski, potansiyel protein kaybı ve malnutrisyon oluşması, katater yerleştirilmesine bağlı psikolojik problemler, hipertriglisidemi, artmış adinamik kemik hastalığı riski, özellikle yaşlı hastalarda ve çocuklarda sürekli uygulamaya bağlı bıkkınlık. Hemodiyaliz: Hemodiyaliz, hastadan alınan kanın antikoagulasyonla vücut dışında makine yardımıyla yarı geçirgen bir membrandan geçirilerek sıvı solut içeriğinin yeniden düzenlenip hastaya geri verilmesi işlemidir. İlk olarak 1946 yılında Willem Koff tarafından akut böbrek yetmezliğinin tedavisinde, 1960 lardan itibaren de giderek KBY bulunan hastaların tedavisinde uygulanmaya başlanmıştır. Hemodiyaliz işleminin gerçekleştirilmesi için yeterli kan akımı sağlanmalıdır (erişkinde genellikle dakikada ml). Hemodiyalizin Avantajları; atık maddeler vücuttan hızla ve başarı ile uzaklaştırılır, diyaliz ortamı hastanın diğer hastalar ile ilişki kurmasını sağlar, her gün değil, haftada iki veya üç kez uygulanır, malnutrisyon ile daha az karşılaşılır, hastaneye yatma gereksinimin daha az olur, karına ait komplikasyonlarla karşılaşılmaz. Hemodiyalizin Dezavantajları; tedavi seansları arasında sıvı-elektrolit ve metabolik değişime bağlı olarak diyaliz sonrası hastanın kendini iyi hissetmesi, ancak sonraki seansa kadar yavaş yavaş tekrar kötüleşmesi sonucu olaşan rahatsızlık hissedilmektedir, tedavi sırasında iğneler kullanılmaktadır, çeşitli sıvı ve gıdaların alınmasında kısıtlanmalar vardır, fistul için minör cerrahi bir girişim gerekmektedir. Hemodiyaliz Hastasında Sık Karşılaşılan Sorunlar Hemodiyaliz hastalarında tüm sistem ve organlarda bozukluklar, sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorun ve bozuklukların bir kısmı, uzun süreli tedavi ve hemodiyaliz Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

123 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli işleminden kaynaklanabilir. Bu sorunların önceden hekim ve hemşire tarafından bilinmesi gereksiz incelemeleri önler ve doğru tanı ve tedaviye ulaşılmasını sağlar. Hemodiyaliz hastaları; kronik böbrek yetmezliği hastalığına bağlı olarak uyum sorunu, anksiyete bozukluğu, depresyon ve intihar, cinsel işlev bozukluğu, ekonomik ve sosyal sorunlar gibi yaşamlarını ve hastalıklarının seyrini etkileyen pek çok sorunla karşı karşıyadırlar. Bunun dışında aşılama, gastrointestinal problemler, kardiyovasküler hastalıklar, üremik kemik hastalığı, anemi, hepatit, malnütrisyon görülmektedir. Premorbid kişilik:hastanın, mevcut semptomlar başlamadan önceki durumu Ruhsal Sorunlar: Diyaliz hastalarında normal hayat düzeni önemli ölçüde bozulmuştur. Bu hastalar kendilerini sıkıntılı bir diyaliz işlemine, tıbbi bakıma ve tıbbı personele bağımlı bulurlar ve sıvı-diyet kısıtlaması, ilaç alımı, sık hastalanma, cinsel fonksiyon bozukluğu, iş kaybı gibi streslere maruz kalırlar. Bir hastanın hastalığına reaksiyonu; onun premorbid kişiliği, aile ve arkadaş desteği ve altta yatan hastalığın seyrine bağlıdır. Yapılan çalışmalar diyaliz tedavisine başlanılan ilk yılda herhangi bir nedenle psikiyatrik desteğe % 70 oranında ihtiyaç duyulduğunu, zaman ilerledikçe muhtemelen bir çeşit adaptasyon sağlandığı için bu oranın % 30'lara düştüğünü göstermektedir. a) Depresyon ve İntihar: Sürekli depresif mizaç, benlik saygısı düşüklüğü ve ümitsizlik hisleri ile beliren depresyon hemodiyaliz hastalarında en sık görülen psikolojik problemdir. Sağlıklarını, fiziksel güçlerini, cinsel potansiyellerini, özerkliklerini, çalışma yeteneklerini kaybedebilecekleri endişesi, hastalarda depresyona yol açar ve kronik hastalığın seyrini diyete uymama, tedaviyi reddetme, sosyal izolasyon, uyku bozuklukları, üzüntü ve keder gibi nedenlerle olumsuz yönde etkiler. b) Anksiyete(Kaygı): Hemodiyaliz hastalarının makineye bağımlı olmaları, iş ve aile düzenlerindeki bozulmalar, geleceğe ilişkin belirsizlik duygusu yaşamaları, cinsel işlevlerinin bozulacağı korkusu, beden imajlarındaki bozulmalar, hastalarda anksiyete bozukluklarına yol açmaktadır. Hemodiyaliz hastaları üzerinde yapılan birçok araştırma, diyaliz hastalarında anksiyete düzeyinin yüksek olduğunu göstermiştir. c) Tedaviye Uyumsuz Davranış: Kronik bir hastalık tanısı ve hastalığa bağlı ortaya çıkan değişiklikler, hastalarda psikolojik sorunlara ve uyum güçlüklerine sebep olabilir. Kronik hastalığa verilen farklı duygusal tepkilerin sıklığı ve işlevi, hastaların hastalık hakkındaki anlayışları ve hastaların bahsetme çabaları, hastanın hastalığına uyum sürecini etkiler. Bütün kronik hastalarda olduğu gibi diyaliz hastalarında da öfke sık görülür ve hastanın ailesine veya diyaliz personeline yönelik olabilir. Hastanın öfkeli olduğu durumda hastayı kışkırtmamak, onu anlamaya çalışmak doğru olur. Öfkenin nedeni çoğu kez hasta tarafından da bilinmez ve ev Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

124 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli veya iş hayatı ile bağlantısının araştırılmasına ihtiyaç gösterir. Hastanın diğer hastalara veya diyaliz personeline zarar verebilecek davranışları karşısında psikiyatrik konsultasyon istenmelidir. Sosyal Etkileşimsel Sorunlar: Kronik bir hastalığın varlığı, hastaların sosyal etkileşimleri üzerinde sorun yaratır. Kronik hastalık tanısından sonra hasta normal sosyal ilişkilerini sürdürmede güçlük çeker, diğer insanların ona acıma ve onu reddetme durumu ile karşılaşabilir. Bunun sonucunda hasta, sosyal aktivitelere katılmayarak sosyal izolasyon yaşayabilir. Hasta, birey çevresine uyum sağlamakta zorlandığı gibi hastanın çevresi de ortaya çıkan bu yeni duruma uyum sağlamada güçlük çeker. Aile, bir sistem olarak ele alındığında aile üyelerinden birinin yaşamında meydana gelen değişme diğerlerinin de yaşamını kaçınılmaz bir biçimde etkiler. Bu bağlamda bireylerin değil, ailelerin kronik bir hastalığa yakalandığı ifade edilebilir. Kronik bir hastalığa yakalanan aile üyesi, diğer aile üyelerine bağımlı hâle gelir. Eğer hasta evli ise, hastalık diğer eşin ve evde yaşayan diğer aile bireylerinin sorumluluklarını artırır. Aile üyelerinin kaynakları azaldığı için aile üyeleri sorumluluk ve görevleri yerine getirmede güçlüklerle karşılaşır. Evdeki çocuklardan kendi yaşıtlarının üstlenmediği yeni ve çok sayıda sorumlulukları üstlenmesi beklenir. Çocuklar ise bu sorumluluklar karşısında duygusal tepkiler verebilir. Hastalık sürecinde hasta ve yakınları, yoğun bir duygusal çatışma ve gerilime maruz kalırlar. Organ yetmezliği olan hastalar arasında aile ve evlilik stresi belirgindir. Hastaların eşleri rol değiştirmek zorunda kalarak hemşireye ya da hasta bakıcıya dönüşmektedir. Cinsel Sorunlar: Her iki cinsiyetten diyaliz hastalarının da cinsel sorunları vardır. Endokrin değişiklikleri, çeşitli ilaçlar, genel fiziksel durum, aile içi sosyal rollerdeki değişmeler, psikososyal faktörler ve depresyon cinsel işlevleri bozmaktadır. Her iki cinste de cinsel dürtü ve uyarılmada azalma ile birlikte cinsel etkinliklerde düşme görülür. Cinsel ilişki sıklığı azalmıştır. Cinsel fonksiyon bozukluğunda, psikolojik faktörlerin önemli rol oynadığı kabul edilir. Erkeklerde depresyon, iş kaybına bağlı olarak aile içindeki rolünün tersine dönmesi, idrar yapma fonksiyonunun kesilmesi cinsel fonksiyon bozukluğuna katkıda bulunabilir. Bununla beraber empotans, genellikle organik nedenlere bağlıdır. Bunlar üremi ile birlikte olan hormonal değişiklikler, diyabet, vasküler bozukluk veya antihipertansif ilaçların kullanımı gibi faktörlerdir. Rehabilitasyon Sorunları: Hastaların yaklaşık 2/3 ü, böbrek yetmezliği ortaya çıkmadan önceki işine dönemezler. Bu hastaların işlerine dönebilmeleri büyük oranda sosyoekonomik koşullarla bağlantılıdır. Diyaliz hastası bir üniversite profesörünün veya bir iş adamının işine dönmesi kalifiye işçiye göre daha kolaydır. Genellikle kadınların, özellikle ev işine dönecek evli kadınların erkeklere göre şansları daha fazladır. Şahsın önceki işinden olan memnuniyeti önemlidir. İşlerinden zaten hiç hoşlanmamış olan şahıslar, diyalizin başlamasından sonra kısa Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

125 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli zamanda iş aktivitelerini bırakma eğilimi göstermektedirler. Hasta, bireyin işini kaybetmesi ve iş gücü kaybına uğramasının yanı sıra tedavi masrafları ve bazı aileler için diyaliz merkezlerinin bulunduğu büyük kentlerde yaşama zorunluluğu da aileye ekonomik yük getirmektedir. Transplantasyona (Nakil) İlişkin Sorunlar: Böbrek transplantasyonu, gelişen cerrahi tekniklerle birlikte son yıllarda sık uygulanabilir hâle gelmiştir. Diyalizin pahalı ve yaşam süresini kısaltan bir tedavi yöntemi olması gibi etkenler, klinisyenleri organ transplantasyonu yapmaya yöneltmektedir. Organ transplantasyonu, olumlu özelliklerinin yanı sıra fiziksel ve ruhsal birtakım sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu hastalarda anksiyete, majör depresyon, intihar, kronik organik beyin sendromu, delirium (dikkatin kolayca dağılması) gelişmesi yönünden riskli grup olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, bu hastalarda fiziksel ve ruhsal süreçlerle bağlantılı olarak vücut imajı değişikliği ve cinsel bozukluklara sık rastlanılmaktadır. Transplantasyon girişimi; sadece organ nakli olacak hastayı değil, bir bütün olarak hastanın ailesini de etkilemektedir. Hemodiyaliz hastaları sosyal hizmet mesleği açısından iki nedenle önem kazanmaktadır. Birincisi, son dönem kronik böbrek yetmezliğinin hastanın psikososyal çevresini etkilemesi; ikincisi ise, hastanın içinde yaşadığı psikososyal çevrenin hastalığı, fiziksel iyilik hâlini ve ölüm olasılığını etkilemesidir. Bu bağlamda tıbbi bakım ve tedavide istenen sonuçların elde edilmesinde sosyal hizmet uzmanlarına önemli roller düşmektedir. Hemodiyaliz Hastalarında Uyum Güçlüğü HD hastalarında uyum, tedavi programında ele alınan alanlara (diyet, sıvı alımı, ilaçlar, atlanılan/ kısaltılan seanslar) ve kullanılan kriterlere bağlı olarak farklı oranlarda belirlenebilmektedir. Ancak genel olarak HD hastalarında tedaviye uyumsuzluğun yaygın olduğu bilinmektedir. Kronik HD hastalarında tedaviye uyum; sağlık durumu, iyilik hâli, yaşam kalitesi ve yaşam süresi açısından hayati öneme sahiptir. Tedaviye uyumsuz olma, sağlık hizmetlerinde maliyeti de artırmaktadır. HD hastalarını tedaviye uyum sürecinde bireysel farklılıklar olmasına karşın genel olarak dört aşama olduğu dikkati çekmektedir. Bunlar; 1.Üremik Dönem: İlk dönem, tedaviye başlamadan önce yaşanır. Bu dönemde, kronik hastalığa bağlı fiziksel ve psikolojik komplikasyonlar ortaya çıkar ve yaşamın tehdit altında olduğu endişesi hissedilir. 2.Balayı Evresi: Hasta, HD'ye girmeye başladıktan sonra fiziksel komplikasyonlar oldukça azalır. Bu dönem, yaklaşık üç hafta devam eder ve endişenin yerini ölümden kurtulma, güven ve ümit duyguları alır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

126 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli 3.Yaşama Dönüş Evresi: Hastanın tedaviye alışmaya başladığı bu dönem, yaklaşık 3-12 ay sürer. Ancak işe veya ailedeki sorumluluklara geri dönme, bazı psikososyal sorunlara (Örneğin; kendini veya ailesini suçlama eğilimi, çaresizlik duygusu ve depresyon gibi) yol açabilir. Bu nedenle tedaviye uyumsuzluk, makineye bağımlılıktan kurtulma girişimleri ve fiziksel komplikasyonlar gelişebilir. Genellikle atlanılan/ kaçırılan seanslar, tedavinin ilk altı ayında ortaya çıkarak daha sonra aynı şekilde devam etmektedir. 4.Sürekli Adaptasyon Periyodu: Son dönemde hasta durumunu kabullenir, yaşama olan bağlılığı artar ve ileriye yönelik planlar yapmaya başlar. Hastaların en önemli beklentilerinden biri, böbrek transplantasyonunun yapılmasıdır. Ancak tedavinin süresi, makineye ve sağlık personeline bağımlı olma ve tedaviyle ilgili yaşanan sorunlar yaşam kalitesini etkilemektedir. Hastalarda duygusal ve fiziksel iyilik hâli ile depresyon, korku ve saldırganlık gibi sorunlar, dönemler hâlinde görülebilir. İnkâr, bu dönemde kullanılan en yaygın savunma mekanizmalarındandır. Hemodiyaliz Hastalarıyla Çalışan Sosyal Hizmet Uzmanın Rol ve Fonksiyonları Düzenli hemodiyaliz tedavisi gören hastalar; hastalığın semptomları ile uğraşmak, belirli bir diyeti sürdürmek, beden imgesindeki değişikliklere uyum sağlamak, kişisel, toplumsal ve mesleki amaçlarını yeniden gözden geçirmek durumunda olduklarından hemodiyaliz bireylerin psikolojik, sosyal, ekonomik alanlarını ve yaşam kalitesini etkilemektedir. Ayrıca hastalığa yakalanan birey, aile içinde statü kaybetmekte ve diğer aile üyelerine bağımlı hâle gelmektedir. Hemodiyaliz tedavi sürecinde çeşitli psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlar yaşayan hastaların sorunlarının çözümlenmesinde sosyal hizmet uzmanlarının rol ve fonksiyonları şu şekilde sıralanabilir: 1. Tüm diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi kronik böbrek yetmezliği hastalığında da tedavi süreci; hastanın psikososyal, sosyal ve ekonomik durumundan etkilenir. Sosyal hizmet uzmanı, hastaların yaşam kalitesini ve iyilik hâlini geliştirme odağında mesleki müdahaleleriyle hastaların tıbbi tedaviden en iyi biçimde yararlanmasını sağlamaya çalışır. 2. Sosyal hizmet uzmanı, hasta ve hasta ailesinin problemlerini çözmesine yardımcı olur. Böylece onların hastalığa uyum düzeyini arttırır, hasta ve ailesine psikososyal destek sağlayarak kendilerini iyi hissetmelerini destekler. Hasta ve ailesini uygun toplumsal kaynak ve hizmetlere havale eder, psikososyal açıdan değerlendirir, onlara danışma hizmeti verir. 3. Sosyal hizmet uzmanı; çok disiplinli ekibin bir parçası olarak hastalığa eşlik eden ve birbirini etkileyen fiziksel, sosyal ve psikososyal faktörlerin sebep olduğu duygusal ve sosyal stresleri azaltmaya çalışır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

127 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli 4. Aile psiko-eğitimi, ailesinde kronik hastası olan ailelerde kullanılan en etkili bir müdahale türüdür. Bu eğitim içinde sosyal hizmet uzmanı, hastalığın neden olduğu değişimlerle başa çıkmada hasta ve ailesine yardımcı olur. 5. Sosyal hizmet uzmanı, hastalarla grup çalışması yapabilir. Grup çalışması hastalarda sosyal desteği, yaşam kalitesini ve fiziksel sağlığı arttırırken ruhsal rahatsızlıkları ve ağrıyı azalttığı gibi somatizasyonu ve gereksiz medikal vizitleri de azaltır. Sosyal hizmet uzmanları grup ortamında psikososyal uyum, baş etme kapasitesini arttırma ve iletişim konuları üzerine odaklaşabilirler. 6. Sosyal hizmet uzmanı; hastaların hemodiyalizde geçirdikleri zamanın sıkıntısız, rahat, yapıcı ve yararlı geçmesine yardımcı olur. Hastaların tedavi ekibiyle ilişkilerini düzenler. Ekonomik yoksunluk içindeki hastaların gelir sağlayıcı uğraşlar edinmelerini destekler. Hemodiyaliz ünitesine kütüphane, televizyon vb. yeni olanaklar sağlamaya çalışır. 7. Sosyal hizmet uzmanı, hemodiyaliz hastalarını organ naklinden haberdar olmalarını sağlayarak hastaları organ nakli merkezlerine yönlendirir. ÖRNEK VAKA: Ercan Mutlu (2007), yüksek lisans tezinde yer almakta olup Margaret Gibelman ın What Social Workers Do kitabından aktarılarak isimler Türkçeleştirilmiştir. Kalp Nakli Gerçekleştirilecek Hastaya Yardım Eden Sosyal Hizmet Uzmanı Ayşe Gökalp, Antalya da Doğuş Tıp Merkezi nde kalp nakli ekibinde görev alan bir sosyal hizmet uzmanıdır. İbrahim Delli, 64 yaşında ve hastaneye konjestif kalp yetmezliği tanısıyla kabul edilmiştir ve yaşamak için umutsuzca yeni bir kalp gereksinimi içindedir. İbrahim Bey; 63 yaşındaki eşi, 29 ve 33 yaşlarındaki kızlarıyla hastanenin beş günlük değerlendirme periyoduna katılmak üzere Sivas tan gelmişlerdir. Öncelikle Ayşe, hayli karmaşık ve hassas bir konu olan kalp nakli prosedürü için İbrahim Bey e uygun aday olup olmadığını kendisi ve ailesiyle yapacağı mülakatla belirleyecektir. Ayşe, bu saptamayı yapmak için İbrahim Bey in geçmişteki davranışlarını, inanışlarını ve bunların şimdiki sağlık bakımını ne kadar etkileyebileceğini öğrenmek zorundadır. Örneğin; Ayşe, İbrahim Bey in stresle başa çıkma durumunu saptamaya çalışır. Aynı zamanda geçmişte doktorun direktiflerine uyma durumunu inceler. Sosyal hizmet uzmanının incelediği en önemli göstergelerden biri, müracaatçısının ilaçla tedaviye karşı tutumudur. İbrahim Bey, geçmişte ilaçlarını almayı reddetmiştir. Çünkü ilaçlar ona hastalığını hatırlatıyordur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

128 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli Medikal uyum sorununa ek olarak sosyal hizmet uzmanı, karmaşık nakil süreciyle ilgili bilgi vererek hastanın durumu anlamasına ve bundan yola çıkarak hastayı tanımaya çalışır. İbrahim Bey in, karısı ve kızlarıyla yapılan birkaç görüşmeden sonra vakanın fizyolojik durumu temel alınarak hastanede kalması onaylanır. Ayşe nin rolü, Delli ailesini değerlendirdikten sonra aileyi eğitmeye doğru değişir. Değerlendirme periyodundan sonra kızları evine dönerken İbrahim Bey, hastaneye kabul edilir. Ayşe, İbrahim Bey in eşi Sıdıka Hanım a kalacak bir yer bulmak ve ulaşım sorununu gidermek için yardım etmek zorundadır. Bu nedenle Ayşe; aileyi hastanenin mali işler birimine havale eder, çünkü aile, hastane masraflarını karşılama konusunda zorluk içindedir. Donör kıtlığı, aylarca süren bekleme ve stres aile problemlerini ortaya çıkarabilir. Ayşe, hem bireysel olarak hem de eşiyle birlikte düzenli görüşmeler yapar ve kızlarıyla ilişkisini sürdürür. Ailenin babanın hastalığıyla ilgili sorularını yanıtlar ve nakil sürecini anlamalarına yardımcı olur. Olası organ reddine karşı aileyi uyarır. Sonunda uygun bir kalp bulunur ve İbrahim Bey ameliyata girer. Prosedür uzun ve zordur, ancak stres dolu sekiz saatten sonra İbrahim Bey in artık yeni bir kalbi vardır. Tıbbi bakımdan 10 gün sonra ise İbrahim Bey ve eşi Sivas a geri döner. Bu vakada, hastanelerdeki sosyal hizmet uygulamalarının fonksiyonları spesifik bir örnekle gösterilmiştir. Sosyal Destek ve Hemodiyaliz Hastaları Hemodiyaliz tedavisinde amaç, hastaların yaşam sürelerini uzatmak ve bununla birlikte kötüleşmiş olan yaşam kalitelerini de iyileştirmektir. Bir hastanın hastalığa reaksiyonu, hastanın premorbid (hastalık öncesi) kişiliği, aile ve arkadaş desteği ve altta yatan hastalığın seyrine bağlıdır. Hemodiyaliz hastalarının psikososyal iyilik hâlini belirleyen etkenleri araştırmaya yönelik bir çalışmada, psikososyal iyilik hâlinin aile, arkadaş ve iş yaşantısındaki doyumla bağlantılı olduğu görülmüştür. Hemodiyaliz hastalarının başlıca sosyal destek kaynaklarını; aile üyeleri, sağlık profesyonelleri, arkadaşları ve komşuları oluşturmaktadır Hemodiyaliz hastalarının başlıca sosyal destek kaynaklarını; aile üyeleri, sağlık profesyonelleri, arkadaşları ve komşuları oluşturmaktadır. Sosyal destek, fiziksel ve psikolojik hastalıklarda bireyin sağlığını sürdürmede önem taşımaktadır. Stresin oluşturduğu negatif etkilere karşı kişiyi korumada, sağlığı arttırmada, iyileşmeyi hızlandırmada ve yaşam güçlükleri ile başa çıkmada kişinin en önemli yardımcısıdır. Kişi, yetilerinin yetersiz kaldığını ya da tükendiğini hissettiği zaman ailesinden ya da hayatındaki önemli kişilerden destek almaktadır. Literatür incelendiğinde hemodiyaliz hastalarının algıladıkları sosyal destek seviyesi arttıkça yaşam memnuniyetlerinin de arttığı, depresif duygu durumu ve hastalığın yükünün ise azaldığı görülmüştür. Sosyal desteği kuvvetli olan bireylerin uzun ve sağlıklı yaşadıkları, hastalıklara karşı daha dirençli oldukları, hastalandıklarında ise ilaç gereksinimlerinin azaldığı, iyileşme süreçlerinin hızlandığı ve tıbbi tedaviye uyumlarının arttığı, daha çok problem odaklı baş etme yöntemlerini kullandıkları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

129 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli saptanmıştır. Çalışmalar; hemodiyaliz hastalarının cinsiyet, medeni durum, meslek, eğitim düzeyi ve hemodiyalize girme süresi ile sosyal destek alma durumları arasında anlamlı bir ilişkinin olduğunu göstermektedir. Hastaların en fazla ailelerinden destek aldığı, bunu sırasıyla özel insan (hemşire) ve arkadaş desteğinin takip ettiği saptanmıştır. Arkadaştan ve aileden alınan sosyal desteğin depresyon ve kaygı üzerinde de anlamlı bir etkisinin olduğu bulunmuş olup sosyal destek seviyesi düşük hastalar daha yüksek bir oranda depresyon ve anksiyete semptomlarına sahiptirler. Kronik hastalıkların uzun süreli oluşu nedeniyle hasta ve yakınlarında sıklıkla umutsuzluk ve çaresizlik görülür. Umutsuzluk; hastaların ve yakınlarının tedaviye uyumlarını, çaba göstermelerini, motivasyonlarını ve baş etmelerini etkilemesi açısından sosyal hizmet alanı için önemli konulardan birisidir. Tüm bu sonuçlar dikkate alındığında sosyal hizmet uzmanları, ayakta ya da yatarak tedavi gören hastaların tıbbi tedaviden etkili bir şekilde yararlanmasına, toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi için tedavi sürecinde hastanın ailesi ve çevresi ile ilişkilerinin düzenlenmesine, tedavi sürecini etkileyen psikososyal ve sosyoekonomik sorunların zamanında çözümlenerek sosyal işlevselliğini yeniden kazanmasına ve diğer sosyal hizmet kuruluşlarıyla iş birliği yaparak sorunların çözümlenmesine yardım eder. Doku ve Organ Nakli, Organ Bağışı Kavramı Doku ve Organ Nakli Vücutta görev yapamayacak kadar hasta ve hatta bedene zararlı hâle gelen bir organın bir yenisi ve sağlamı ile değiştirilmesi düşüncesi çok eski zamanlardan beri insanların ilgisini çekmiştir. Organ yetmezliği ya da kaybı nedeni ile yaşamı tehdit altında olan bireylerin hayatlarını kurtarmak, yaşam sürelerini ve kalitesini artırmak, organ nakli ile mümkün olmaktadır. Organ nakli, en basit tanımıyla vücutta görevini yapamayan bir organın yerine, canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üslenecek bir organın nakledilmesi işlemidir. Organ nakli; günümüzde birçok kronik organ hastalıklarında uygulanan rutin, geçerli ve ileri bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Organ nakli, günümüzde birçok kronik organ hastalıklarında uygulanan rutin, geçerli ve ileri bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. İnsanların organ nakilleri ile ilgili görüşleri folklorik anlamda ilk çağlara kadar gider. İlk çağlarda halk arasında kuvvet ve sağlığın kuvvetli insanlardan zayıf insanlara geçebileceği düşüncesi vardır. Organ nakli ile ilgili düşünceler Ortaçağlarda da devam etmiş, ancak ilk doku ve organ nakli denemeleri 1771 de İngiliz cerrah John Hunter tarafından yapılmıştır. Hunter, bir horozun testislerini çıkarıp karnına tekrar nakletmiş ve bu organ yeni yerinde fonksiyon görmüştür. İnsan üzerinde ilk böbrek nakli 1947 de Boston da gerçekleştirilmiştir. İlk başarılı kalp nakli ise 1967 yılında Dr. Christian Barnard tarafından yapılmıştır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

130 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli Türkiye de ilk kez 22 Kasım 1968 de Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi nde Dr. Kemal Beyazıt tarafından kalp nakli yapılmış, ancak hasta hayatını kaybetmiştir. İlk başarılı organ nakli ise, 3 Kasım 1975 yılında Dr. Mehmet Haberal ve ekibince Hacettepe Üniversitesinde gerçekleştirilen canlıdan canlıya böbrek nakli olmuştur. Gülhane Askeri Tıp Akademisinde 1989 yılında ilk pankreas nakli gerçekleştirilmiştir. İlk kornea nakli, 1940 yılında Ayberk tarafından gerçekleştirilmiştir. İlk kordon kanı transplantasyonu, 1995 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde bir talasemi hastasına uygulanmıştır. Bu olguda daha sonra gelişen nakil yetmezliği nedeniyle aynı kardeşten bu kez kemik iliği nakli yapılmış ve kişi sağlıklı olarak yaşatılmıştır yılında, bir talasemi hastasına hem kordon kanı hem kemik iliği birlikte nakledilerek hastanın iyileşmesi sağlanmıştır yılında cerrah Ömer Özkan ve takımı, dünyanın ilk başarılı tam yüz naklini Antalya'daki Akdeniz Üniversitesi hastanesinde gerçekleşmiştir. Günümüzde böbrek, kalp, karaciğer, kornea vb. organ ve doku nakillerinin sayısı artarak devam etmektedir. Günümüzde kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, pankreas, ince bağırsak, kemik iliği, kan, deri, kornea gibi yaşamsal önemi olan pek çok organ ve doku nakli gerçekleştirilebilmektedir. Gelişmiş ülkeler, nakil için organ gereksinimlerini çoğunlukla güçlü organizasyonlar tarafından sağlanan kadavra organları ile karşılarken ülkemizin de içinde bulunduğu birçok ülkede, organ nakillerinin çoğu canlı ve yakın akrabalardan elde edilen organlarla gerçekleşmektedir. Dünyada bu problemi çözebilmek amacıyla nakil merkezleri; uygun donör adayı sayısını ve organ bağışlarını artırmak için Transplantasyon Koordinasyon Programları çerçevesinde eğitimlere başlamışlar, bu gelişme Ulusal Koordinasyon Sistemleri nin kurulması ile devam etmiştir. Ülkemizde 2000 yılında Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda ve denetiminde Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Sistemi kurulmuştur. Tedavisi doku ya da organ nakli ile mümkün olan hastaların hayatını sürdürmek için nakilleri gerçekleştirecek organ ve doku nakil merkezlerinin, organ ve doku kaynağı merkezlerini ve doku tipleme laboratuarlarının açılması, çalışması ve denetimi ile bunların bağlı olduğu kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşların uymak zorunda oldukları usul ve esasları düzenlemeyi, organ ve doku nakli hizmetlerinin yürütülmesinde uyulması gereken esasları belirlemek amaçlanmıştır. Ulusal Koordinasyon Sisteminin yürütülmesi amacıyla Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı olmak üzere; Ankara'da Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Merkezi (UKM) ile Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Adana ve Kayseri illerinde Bölge Koordinasyon Merkezleri kurulmuştur. Herhangi bir hastanede organ bağışı gerçekleştiğinde hastanede görevli organ nakli koordinatörleri, Ulusal Koordinasyon Merkezine bildirmektedir. Bu merkez, donörün (verici) organ ve dokularının ülke genelinde nakil beklemekte olan hastalardan aciliyet ve organ uyumu kriterlerine göre çalışmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

131 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli Organ nakli konusunda ileri olduğu kabul edilen ülkelerde bile organ nakli aktivitesi istenen düzeyde değildir. Dünya da organ naklinin önündeki en büyük engel, kadavra kaynaklı organ azlığı iken Türkiye de organ açlığıdır. Ülkemizde yapılan organ nakillerinin yaklaşık % 75 i sağlıklı kişilerden, büyük oranda hastanın yakınları tarafından yapılan organ bağışıyla gerçekleşirken Avrupa ülkelerinde nakillerin % 80 inden fazlası kadavradan alınan organlarla yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığı (2013) verilerine göre, ülkemizde en fazla yapılan naklin böbrek nakli olduğu ve çoğunun canlı donörden özellikle yakın akrabalardan alınan böbreklerle gerçekleştiği saptanmıştır. Bunu, karaciğer ve kalp nakilleri ile çok düşük düzeyde akciğer ve ince bağırsak nakilleri takip etmektedir. Karaciğer bekleyen hastaların canlı vericiden organ nakli şansı çok küçük olup kalp ve akciğer bekleyen hastaların bu şansı hiç yoktur. Bu hastalar, kadavradan organ bağışı olmaz ise bekleme listesine alınmalarını takip eden kısa bir sürede hayatlarını kaybedilmektedirler. Türkiye de de birçok kronik yetmezliği olan hastaya, doku ve organ temini eksikliği nedeniyle doku ve organ nakli yapılamamaktadır. Bu yüzden, ülkemizde bekleme listelerindeki hasta sayıları hızla artarken nakil sayısı aynı hızla artmamaktadır. Ülkeler arasında ortalama bekleme süreleri farklılıklar gösterir. Bekleme sürelerindeki farklılıklar, organ nakli koordinasyon sisteminin başarısı ile ilgilidir. Bu sistemin başarılı işlemesi, ancak profesyonel koordinatörlerin görev yaptığı organ nakil merkezlerinin varlığı ve merkezi yönetimin tam desteği ile sağlanabilir. Kadavra donör olmadan organ naklinden bahsetmek imkânsızdır. Organ nakli ile kaybedilmesi kaçınılmaz olan hastalar, ikinci bir yaşam şansı yakalamakta ve aileleri ile birlikte pek çok insanın yaşam kalitesi yükselmektedir. Transplantasyon, tıbbın tüm birimlerinin birlikte çalışmak zorunda olduğu tek daldır. Ancak organ naklinde unutulmaması gereken en önemli nokta, Donör olmadan organ naklinin olamayacağıdır. Organ Bağışı Kişi hayatta iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesidir. Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkındaki Kanun a göre ; Muvafakat : Madde 6 - On sekiz yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan bir kişiden organ ve doku alınabilmesi için vericinin en az iki tanık huzurunda açık, bilinçli ve tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve imzalı veya en az iki tanık önünde sözlü olarak beyan edip imzaladığı tutanağın bir hekim tarafından onaylanması zorunludur. Kadavra kaynaklı vericilerin kullanılabilmesi için en önemli çözüm yolu; organ bağışının yaygınlaştırılmasıdır, ancak ülkemizde kadavradan organ nakli yıllardır başarı ile gerçekleştirilmekle beraber organ nakli bekleyen hastaların tümüne yetecek kadar organ bağışında bulunulmamaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

132 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli Organ bağışı, bir kişinin hayatta iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesidir. Bireylerin organ bağışına karar vermesini etkileyen konuların belirlenmesi, yetersiz organ bağışının artırılması açısından önemlidir. Bireylerin organ bağışlama kararını; bilgi, altruistik değerler, dini inançlar, deneyim, korku ve kişilikleri etkileyebilmektedir. Organ bağışlayanların yaygın karakteristik özelliklerine bakıldığında ise genç, iyi eğitimli ve yüksek sosyoekonomik statüye sahip kişiler oldukları görülmektedir. Organ bağışı sorununun çözülebilmesi için öncelikle sağlık personelinin konunun ciddiyetine ve önemine inanması gereklidir. Özellikle kadavradan yapılacak organ bağışı oranını arttırma çalışmalarında, konuya duyarlı ve eğitimli sağlık personeli anahtar roldedir. Yapılan çalışmalarda organ bağışı sorununun çözülebilmesi için başta sağlık çalışanları olmak üzere toplumdaki her bireyin yeterli bilgi ve bilince sahip olması gerektiği belirtilmektedir. Organ Naklinin Dini Boyutu: Organ bağışının dini yönden herhangi bir sakıncası bulunmamaktadır. Hristiyanlık, Müslümanlık ve Musevilik; paylaştıkları ortak menşei sebebiyle yaratılışa, Tanrı- İnsan ilişkisine, maddeye ve ruha ve ayrıca yaşam ve ölümün kutsallığına dair benzer kavramlar içermektedir. Canlı ya da kadavra kökenli organ bağışı ve beyin ölümü kriterlerine dayanarak insan bedenlerinin değerlendirilmesi, her üç din tarafından da desteklenmektedir. Organ bağışı konusunda toplumun dinen çekincelerinin ortadan kalkması için din adamlarına önemli sorumluluk düşmektedir. Din adamlarına organ naklinin önemi konusunda eğitim verilmeli, toplumun yanlış inançları hususunda fetvalarda bulunmaları ve organ bağışında öncü olmaları için motive edilmelidir. Organ bağışı, ülkemizde istenilen düzeyde değildir. Organ bağışı yetersizliğinin yasal, dinsel ve eğitimsel vb. birçok nedeninin olduğu bilinmektedir. İnsanların dinî bilgilerinin yetersizliği, organ bağışının önündeki en büyük engellerden biridir. Oysa insanı kutsal bir varlık olarak gören İslam dini açısından organ bağışının herhangi bir sakıncası bulunmadığı Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun tarihli 396 sayılı kararında belirtilmiştir. Organ Naklinin Ekonomik Boyutu: Organ naklinin hemodiyaliz tedavisinden çok daha ucuz bir uygulama olduğu bilinmektedir. Ancak organ bağışındaki yetersizlikler nedeni ile hemodiyaliz uygulaması yapılmakta olan hastaların tedavilerinin maliyeti de oldukça fazladır. O hâlde; organ bağışının artırılması, ülkemiz için hem sağlık yönünden hem de ekonomik yönden önemli bir katkı sağlayacaktır. Organ Naklinin Etik Boyutu: Tıp uygulaması sırasında karşılaşılan etik sorunların çözümündeki karar sürecinde hekim ve diğer sağlık çalışanları gerçekte güç bir süreç yaşarlar. Canlı donörlerden organ ve dokuların alınıp başka kişilere nakledilmesi, nakil başlangıç evrelerinde ciddi sorunlar yaratmıştır. Nakil için en Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

133 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli büyük organ kaynağını hâlen birçok ülkede canlı vericiler oluşturmaktadır. İnsanın fizik bütünlüğünü bozan her türlü yaralanması, ciddi bir etik sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Organ azlığı nedeniyle karaborsaların ortaya çıkması, yine etik bir sorundur. Bekleme listesinde olan hastalar, kendilerine sıra gelmeyeceğini ya da çok uzun süre bekleyeceklerini düşündükleri zaman organlarını satmaya niyetli canlı vericilerden para karşılığında organ satın alabilecekleri ülkelere gitmektedirler. Para karşılığı organ temini; uluslararası düzenlemelerle yasaklanmış olmakla birlikte toplumların ahlaki, sosyal ve ekonomik koşulları para karşılığı organ temini konusunda belirleyici rol oynamaktadır. Özellikle ekonomik nedenler; organ bağışı ve organ temini sorununu, bir sağlık sorunu olmaktan çıkarıp ticari bir pazar hâline gelmesine neden olmakta ve yoksul kişiler ulusal ve uluslararası alanda ucuz organ kaynağı hâline dönüşebilmektedir. Organ nakli ile ilgilenen sağlık çalışanları; canlıdan organ alınmasının alıcı için olumlu, verici için olumsuz yönlerini iyi tespit etmeli, alıcı, verici ve ailelerini tam olarak bilgilendirmelidir. Bu durum, sağlık çalışanları ile hasta ve aileleri arasında etkili bir iletişimi gerekmektedir. Organ Naklinin Psikolojik Boyutu: Psikolojik boyut, organ nakli sürecinin tüm evrelerinde bulunmaktadır. Hayati bir organın işlevini son evreye götüren bir hastalığın yaşanması, tanının söylenmesi, nakil hakkında bilgi verilmesi, nakil beklenmesi, nakil operasyonu, operasyon sonrası iyileşme, nakli yapılan organın yeniden işlevine başlaması, hastaneden çıkış ve hastane dışı hayatın yeniden başlaması, diyet ve ilaç tedavisine uyum, nakil sonrası aylar ve yıllar boyunca takip altında olmak bireyleri psikolojik olarak etkiler. Organ Naklinin Yasal Boyutu: Türkiye ve birçok ülkede kadavradan organ ve dokuların alınması yasalarla düzene sokulmuştur. Ülkemizde organ nakli konusundaki uygulamalar; 1979 yılında çıkarılan Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli ne ilişkin 2238 sayılı yasaya göre yapılmaktadır. Kanun 1982 yılında yeniden düzenlenerek ölüden organ ve doku alınmasını yasal önlemlerle ortaya koymuştur. Bu yasaya göre; tıbbi ölüm (beyin ölümü) hâli, bilimin ülkedeki ulaştığı düzeydeki tüm imkânları, kuralları uygulamak suretiyle bir kardiyolog, bir nörolog, bir nöroşirürji uzmanı ve bir de anestezi ve reanimasyon uzmanından oluşan 4 kişilik hekimler kurulunca oy birliği ile saptanır (Madde, 11). Hasta, bu dört kişilik uzmanlar heyeti tarafından değerlendirilerek klinik ve laboratuar tüm incelemeleri tamamlandıktan sonra beyin ölümü kararı alınır. Bu kararı veren heyet, alıcının sürekli hekimi ve organ naklini yapacak ekipten tamamen farklı kişilerden oluşmaktadır (Madde, 12). Bu yasada bağışın maddi değeri olmaksızın kişinin organ ve dokularını bağışladığını belirten resmî ya da yazılı vasiyeti ile eğer vasiyeti yoksa ölümü sonrası yakınlarının rızası ile organ veya dokularının alınabileceği belirtilmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

134 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli Ülkemizde kadavradan organ ve doku alınması, 2238 ve 2594 sayılı kanunlarla düzenlenmiştir. Tıbbi ölüm hâlinin saptanması koşulu ile organ alımına izin veren yasaya göre bu durum; biri kardiyolog, biri nörolog, biri beyin cerrahisi uzmanı ve biri de anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanından oluşan bir kurul tarafından tutanak ile belirlenmelidir. Yasaya göre; alıcının hekimi ve nakli gerçekleştirecek olan cerrah, bu kurulda yer almamalıdır. Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını ya da organ ve dokularını bağışladığını resmî ve yazılı olarak belirtmemiş ve bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamamış ise sırasıyla ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, anne-baba ya da kardeşlerinden birisinin, bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının izniyle ölüden organ ve doku alınabilir. Kaza ya da doğal afetler sonucu vücudunun uğradığı ağır harabiyet nedeniyle yaşamı sona ermiş olan bir kişinin yanında eşi, reşit çocukları, anne-baba ya da kardeşlerinden birisi yoksa yaşamı organ ve doku nakline bağlı olan kişilere ve naklinde ivedilik ve tıbbi zorunluluk bulunan durumlarda vasiyet ve rıza aranmaksızın organ ve doku nakli yapılabilir sayılı yasanın 3. Maddesi ile bir bedel ya da başka bir çıkar karşılığı organ ve doku alınması ve satılması, konuya ilişkin her türlü reklam yasaklanmıştır. Yine aynı şekilde para ya da başka bir çıkar karşılığı ya da insancıl bir amaca uymayan bir düşünce ile verilmek istenen organ ve dokuların alınması da reddedilmiştir. Doku ve Organ Nakli ve Organ Bağışında Sosyal Hizmet Uzmanlarının Rolü Sosyal hizmetin tedavi kurumlarında gerçekleştirdiği bu uygulamalar, tıbbi sosyal hizmetler olarak adlandırılmaktadır. Tıbbi sosyal hizmetin amacı; hastaneye giriş, hastanede yatma, hastaneden taburcu olma ve taburculuk sonrası süreçlerde hastaya psikolojik, sosyal ve ekonomik destek sağlamak ve tedavi sürecinin etkin bir şekilde gerçekleşmesini kolaylaştırmaktır. Uzun dönem hastanede kalan tüberküloz hastaları, tıbbi sosyal hizmetin bu işlevlerine özellikle ihtiyaç duymaktadır. Çünkü hastalık; oluşumu, bulaşma durumu ve tedavisi açısından diğer hastalıklara göre oldukça farklıdır ve bu temelde özel bir öneme sahiptir. Tıbbi sosyal hizmetin genel amacı şu şekildedir: Hastanın tıbbi bakımı ve tedaviyi kabul etmesi ve bakımın etkili bir şekilde kullanılmasını kolaylaştırmak Sağlık problemleri nedeniyle hasta ve ailesinin yaşadığı stresi azaltmak Hastanın hastalığı ve içinde bulunduğu koşullar nedeniyle ortaya çıkan problemlerini çözümlemek Sosyal hizmet uzmanları; hasta hakkında mülakat ve gözlem yoluyla bilgi topladıkları gibi aynı zamanda hasta ve ailesiyle birlikte başlangıç aşamasını Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

135 Bireysel Etkinlik Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli yürütürken hastanın hekiminden, diğer tıbbi bakım ve tedavi personelinden, hasta ile ilgili olarak tutulan kayıtlardan bilgi toplarlar. Sosyal hizmet uzmanı çalışmasını sürdürürken ilgi odağını hastanın işlevselliği ve hastanın sosyal destek sistemi açısından büyük önem taşıyan bir unsur olan ailesi üzerinde toplar. Ayrıca uzman, hastanın içinde bulunduğu bakım sistemiyle olan ilişkileri ve hastanın gereksinimlerinin ne düzeyde karşılandığını da değerlendirir. Bu sayede bakım ve tedavi kurumlarında hastaya etki eden genel olarak belirleyebilecektir. Sosyal hizmet uzmanı; sağlık hizmetlerinde sosyal, örgütsel ve vaka düzeyinde çeşitli roller üstlenmektedir: Sosyal hizmet uzmanının sağlık hizmetlerinde sosyal, örgütsel ve vaka düzeyinde çeşitli rolleri vardır. Hizmet alanlarından biri olan organ nakli konusunda çalışan sosyal hizmet uzmanları, organ naklinin ticarileştirilmesine karşı savunucu rolünü üstlenirler. Organ bağışı hakkında toplumun eğitilmesine yardım ederler. Sosyal değerleri dikkate alan donör tahsisi yaklaşımlarını destekler ve teşvik ederler. Karar verilme öncesinde, karar boyunca ve karar sonrasında organ bağışı yapan ailelerin desteklenmesini sağlarlar ve ailelere sevdiklerinin ölümünü tamamıyla kabullenmeleri için yardım ederler. Bu tür hizmetler aracılığıyla sosyal hizmet uzmanı, organ bağışının insani ve beşerî bir hareket olarak devam etmesini sağlar. Hemodiyaliz tedavisi alan bir hastanın topluma aktif bireyler olarak katılmaları için bir sosyal çalışma planlayınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

136 Ödev Özet Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli Ekonomik, sosyal ve psikolojik olmak üzere çeşitli sorunlar yaşayan hastalarına profesyonel bir desteğin verilmesi, büyük bir önem arz etmektedir. Sosyal hizmet uzmanı; kaynak yaratma, kaynakları etkin kullanma, akılcı ve yaratıcı düşünme ve ekip çalışması gerçekleştirme gibi aktivitelere önem verir. Hemodiyaliz programına alınan hastalarda, organik rahatsızlıklara birçok ruhsal ve sosyal sorunun da eşlik ettiği görülmektedir. Hemodiyaliz hastaları; kronik böbrek yetmezliği hastalığına bağlı olarak uyum sorunu, anksiyete bozukluğu, depresyon ve intihar, cinsel işlev bozukluğu, ekonomik ve sosyal sorunlar gibi yaşamlarını ve hastalıklarının seyrini etkileyen pek çok sorunla karşı karşıyadırlar. Bunun dışında aşılama, gastrointestinal problemler, kardiyovasküler hastalıklar, üremik kemik hastalığı, anemi, hepatit, malnütrisyon görülmektedir. Sosyal destek; stresin oluşturduğu negatif etkilere karşı koruma, sağlığı yükseltme, iyileşmeyi hızlandırma ve yaşam güçlükleri ile başa çıkmada kişinin en önemli yardımcısıdır. Organ nakli, en basit tanımıyla vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üslenecek bir organın nakledilmesi işlemidir. Hizmet alanlarından biri olan organ nakli konusunda çalışan sosyal hizmet uzmanları; organ naklinin ticarileştirilmesine karşı savunucu rolünü üstlenirler, organ bağışı hakkında toplumun eğitilmesine yardım ederler, sosyal değerleri dikkate alan donör tahsisi yaklaşımlarını destekler ve teşvik ederler, karar verilme öncesinde, karar boyunca ve karar sonrasında organ bağışı yapan ailelerin desteklenmesini sağlarlar ve ailelere sevdiklerinin ölümünü tamamıyla kabullenmeleri için yardım ederler. Ödev gönderimi Organ bağışının toplum içinde yaygınlaştırılmasında tıbbi sosyal hizmet uzmanının sorumlulukları ne olabilir Tartışınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

137 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. I. Böbrek yetmezliği, kronik ve akut böbrek yetmezliği olmak üzere iki şekildedir. II. Akut böbrek yetmezliği, böbrek dokusundaki yıkımların hastalığın üzerinden uzun zaman geçmesine bağlı olarak ilerlemesidir. III. Kronik böbrek yetmezliğinde organik ve inorganik maddeler, bütün nörolojik sistemi etkiler 1.Yukarıdaki ifadelerden hangisi veya hangileri yanlıştır? a) Yalnız I b) Yalnız II c) Yalnız III d) I ve II e) I ve III 2. Hipertansiyon ve sekonder hiperparatiroidizim görüldüğü aşama aşağıdakilerden hangisidir? a) Son donem böbrek yetmezliği b) Ciddi böbrek yetmezliği c) Orta derecede böbrek yetmezliği d) Hafif derecede böbrek yetmezliği e) Böbrek fonksiyonlarında azalma 3. Aşağıdakilerden hangisi kronik böbrek yetersizliğine sahip hastalarda görülen psikososyal sorunlardan biri değildir? a) Bozulmuş beden imgesi b) Geleceğe yönelik planlarının önemini kaybetmesi c) Artan bağımlılık d) Sosyal etkinliklere azalmış katılım e) Ölüm tehlikesinin artması 4. Aşağıdakilerden hangisi hemodiyalizin avantajlarına aittir? a) Hipertriglisidemi b) Daha serbest diyet ve sıvı alımı c) Haftada iki veya üç kez uygulanması d) Tedavi sırasında iğnelerin kullanılması e) Aneminin görülme sıklığının daha az olması Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

138 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli 5. Aşağıdakilerden hangisi kronik böbrek hastalarında anksiyetenin artma nedenlerinden biri değildir? a) Hastalarının makineye bağımlı olmaları b) Aile düzenindeki bozulmalar c) Geleceğe ilişkin belirsizlik duygusu yaşamaları d) Beden imajlarındaki bozulmalar e) Uyku bozuklukları 6. Hemodiyaliz hastalarının acınma ve reddedilme durumu ile karşılaşmaları hangi soruna aittir? a) Ruhsal Sorunlar b) Sosyal Etkileşimsel Sorunlar c) Rehabilitasyon Sorunları d) Transplantasyona İlişkin Sorunlar e) Cinsel Sorunlar 7. Aşağıdakilerden hangisi hemodiyaliz hastalarıyla çalışan sosyal hizmet uzmanının rol ve fonksiyonlarına ait değildir? a) Duygusal ve sosyal stresleri azaltmaya çalışır. b) Hastalarla grup çalışması yapabilir. c) Hastaları organ nakli merkezlerine yönlendirir. d) Mümkün olduğunca hastalığa uyum düzeyini azaltır. e) Hastaların tedavi ekibiyle ilişkilerini düzenler. 8. Aşağıdaki illerden hangisinde Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı Bölge Koordinasyon Merkezi kurulmamıştır? a) Eskişehir b) Adana c) İzmir d) Kayseri e) Antalya 9.Aşağıdaki seçeneklerden hangisi kişilerin organ bağışlama kararını etkilemez? a) Bilgi b) Dinî İnançlar c) Çevreci Değeri d) Deneyim e) Korku Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

139 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli 10. Organ azlığı nedeniyle karaborsaların ortaya çıkması organ naklinin hangi boyutuna aittir? a) Ekonomik Boyutu b) Dinî Boyutu c) Yasal Boyutu d) Psikolojik Boyutu e) Etik Boyutu CEVAP ANAHTARI 1b-2d-3a-4c-5e-6b-7d-8a-9c-10e Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

140 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Acaray, A. ve Pınar, R. (2004). Kronik Hemodiyaliz Hastalarının Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi, C.Ü.Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 8(1):1-11 Akaydın, M., Demirbaş, A. ve Döşemeci, L.(2009). Organ naklinde Akdeniz Üniversitesi Modeli, Türk Nefroloji Derneği, Erişim tarihi: Akpolat,T. ve Utaş, C. (1999). Hemodiyaliz Hastasında Karşılaşılan Sorunlar- Konu27, Türk Nefroloji Derneği, Erişim tarihi: Anonim. (2010). Organ Bağışını Etkileyen Faktörler, Erişim tarihi: Ayköse, M.G. (2006). Kronik Böbrek Yetmezliği Nedeni İle HemodiyalizTedavisi Gören Cinsel Disfonksiyonlu Erkeklerde Gonadal Fonksiyonların Ve Testosteron Replasman Tedavisinin Değerlendirilmesi, Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Uzmanlık Tezi, İstanbul. Bahar,A., Savaş,H.A., Yıldızgördü,E. ve Barlıoğlu,H. (2007). Hemodiyaliz Hastalarında Anksiyete, Depresyon ve Cinsel Yaşam, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 8: Dhooper,S.S. and Wilson, C.P.(1989). Social Work and Organ Transplantation, Health Social Work, 14 (2): Duyan,V.(1996). Sağlıkta Psiko - Sosyal Boyut (Tıbbi Sosyal Hizmet), Ankara Duyan, V. (2000). Tıbbi Sosyal Hizmet, Sağlık ve Toplum, 10(1): Elçioğlu, Ö.Ş. (2003). Organ Aktarımı ve Etik, Çağdaş Tıp Etiği, Nobel Yayınları. Erbay, E. Tıbbi Sosyal Hizmet: Tüberküloz Tedavisindeki Rolü. mi AD., Öncel. Ö., Aksoy, Ş. Nobel Tıp Kitapevleri, İstanbul. Alınmıştır Göz, F. ve Gürelli Şalk, Ş. (2007) Yoğun Bakım Hemşirelerinin Organ Bağışı ile İlgili Düşünceleri, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2(5): Göğüş, U. (2013). Böbrek Yetmezliği, Erişim tarihi: Göz, F. ve Gürelli Şalk, Ş. (2007) Yoğun Bakım Hemşirelerinin Organ Bağışı ile İlgili Düşünceleri, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2(5): Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

141 Tıbbi sorunlar II: Diyaliz ve Organ Nakli Karabulutlu, E., Tan,M. Erdem, N. Ve Okanlı, A.(2004). Hemodiyaliz Hastalarında Stresle Başetme ve Sosyal Destek, Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 8(3): Koçak, A., Aktaş, E.Ö., Şenol, E., Kaya, A. ve Bilgin,U.E (2010). Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Organ Nakli ve Bağışı Hakkındaki Bilgi Düzeyi, Ege Tıp Dergisi, 49(3): Mutlu, E. (2007). Hemodiyaliz Hastalarının Sosyo-Demografik Özellikleri, Sosyal Destek Kaynakları Ve Hastalık Sürecinin Benlik Saygısına Etkisi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensititüsü (yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Ankara. Mutlu, E.(2007). Hemodiyaliz Hastaları ve Sosyal Hizmet. Erişim tarihi: Organ, Doku Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Daire Başkanlığı (2013).Türkiye Organ ve Doku Bilgi Sistemi. Erişim tarihi: Selamet, U. (2005). Üremik Hastalarda Görsel Uyarılmış Potansiyeller ve Elektroretinogram Değişiklikleri, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Uzmanlık Tezi, İstanbul Tüney, B. (2011). Kan Bağışında Bulunan Bireylerin Organ Bağışına İlişkin Bilgi ve Düşünceleri, MÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü (basılmamış yüksek lisans tezi), Mersin Ünsar, S., Dindar, İ., Zafer, R. ve Kumaşoğlu,Ç. (2006). Hemodiyaliz Tedavisi Gören Hastaların Öz-Bakım Gücü ve Etkileyen Etmenler, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 1(3 72):70-80 Vicdan Kaçaroğlu,A., Peker, S. ve Üçer, B. (2011). Akşehir Sağlık Yüksekokulu Öğrencilerinin Organ Bağışı ile İlgili Tutumlarının Belirlenmesi, TAF Preventive Medicine Bulletin, 10(2): Yalçın,A.U. ve Akpolat, T. (1999). Kronik Böbrek Yetmezliği-Konu 3.Türk Nefroloji Derneği, Erişim tarihi: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24

142 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) TIBBİ SOSYAL HİZMET Alkol ve Madde Bağımlılığı Sigara Tüketimi Stres Yoksulluk Şiddet Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Sağlık bakım sorunlarına yol açan alkol, madde bağımlılığı,sigara tüketimi, stres, yoksulluk ve şiddetin ne olduğunu ve sağlıkla olan ilişkilerini öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 7

143 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) GİRİŞ Bir şey in toplumsal önemi o şeyin görülme sıklığı ile ilgilidir. Bir toplumda sık görülen, çok sayıda ölüm ve iş kaybına neden olan şeyler, o toplum için önemli bir sağlık sorunudur. Bu anlamda alkol ve madde bağımlığı, sigara tüketimi, stres yoksulluk ve şiddet toplumda sık görülmesi, ölüme yol açması, maddi kayıplar, toplum düzeninin bozulması, hastaneye başvuru ve yatışa yol açması nedeniyle önemli bir sağlık sorunudur. Bu bölümde sağlık bakım sorunlarına yol açan alkol ve madde bağımlılığı, sigara tüketimi, stres, yoksulluk ve şiddet konuları ele alınarak bu sorunların sağlıkla olan ilişkilerinden söz edilecektir. Alkol ve Madde Bağımlılığı Bağımlılık, anlamı bakımından oldukça geniş bir kavramdır. Genel anlamı ile bağımlılık; bir nesneye, kişiye, ya da bir varlığa duyulan önlenemez istek veya bir başka iradenin güdümü altına girme durumu olarak tanımlanabilir ve insan mental aktivitesi ile ilişkili patolojik bir davranışı yansıtır. Dolayısıyla insanlar, çok değişik nedenlerden dolayı madde bağımlısı olabilmektedir ve bu maddelere ulaşmak ve kullanmak için içinde önlenemez bir istek duyabilirler. Bu maddeler özetle tütün, alkol, esrar, atropin, akineton, eroin, dolantin gibi bağımlılık yapıcı maddeler olabilir. Bağımlılık, bir hastalıktır. Bir ya da birkaç maddeye aynı anda gelişebilir ve madde alınmadığı zaman fiziksel ya da ruhsal kötü belirtilere yol açar. Bağımlı olan kişi tedavi görmüş bile olsa tüm yaşamı boyunca bağımlı olduğu maddeye karşı hassas kalacağını unutmamalıdır. Bir kişinin madde bağımlısı olduğunu gösteren birtakım kriterler vardı. Bunlar: Kişi tarafından alışkın olduğu hissin yaratılması için kullanılan maddenin dozunun arttırılıyor olması Kişinin kullandığı maddeyi almayı tasarladığı miktardan fazla miktarda ve sürede kullanması Kişinin kullandığı maddenin dozunu azaltması ya da maddeyi bırakması sonucunda yoksunluk belirtisi dediğimiz birtakım ruhsal ve bedensel sıkıntılar içerisine girmesi Yoksunluk belirtisi hisseden kullanıcının madde alması ile rahatlama hissetmesi Kişinin maddeyi bulmak ve kullanmak için gereğinden çok zaman harcaması Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

144 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) Kişinin kullandığı maddeden dolayı ruhsal bedensel ve sosyal açıdan zarar görmesine rağmen kullanıcı olmaya devam etmesi Madde etkisinde kaldığı için kendisinden beklenen yükümlülükleri yerine getirememesi Kişinin kullandığı maddeyi bırakmak için başarısız girişimlerinin olması Bu maddelerden üç ya da daha fazlasının bulunması, kişinin madde bağımlısı olduğunun göstergesidir. Madde bağımlılığı ve bağımlılık yapıcı maddeler, 1960 lara kadar ciddi bir halk sağlığı problemi olarak görülmemiştir. Bu yıllarda, afyon ve esrar başta olmak üzere barbitüratların ve alkolün bağımlılık yaptığı ve madde kötüye kullanımının bir davranış bozukluğu olduğu tıp literatürüne girmiş olmakla beraber bunun nedenleri, tedavisi ve önlenmesine yönelik ciddi çalışmaların 1980 lerden itibaren giderek arttığını görmekteyiz. Bunun en önemli nedenlerinden biri, Amerika Birleşik Devletleri nin Vietnam Savaşı sonrası ülkesine dönen 200 binden fazla opioid bağımlısı ile uğraşmak zorunda kalmasıdır. Bunun en büyük nedeni, savaş sırasında askerlerin ağır yaralanma durumlarında kullanılmak üzere harp paketlerinde bulunan morfin ampullerinin öforizan ve ağır stresi gidermek amaçlı olarak kötüye kullanılması ve Vietnam da birçok bağımlılık yapıcı maddeye askerlerin rahatça ulaşabilmeleridir. Savaş sonrası Amerika ya dönen bağımlıların toplumla birlikte yaşamalarının ve yeniden normal bir yaşama adaptasyonlarının zorluğu, madde arayışları sırasında saptıkları illegal yollar ve bunların üzerinden yeni bağımlıların oluşması, madde bağımlılığının ne kadar ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunun anlaşılmasına önemli bir katkı sağlamıştır. Madde kötüye kullanımı ve bağımlılığı günümüzde de dünyanın en önemli sağlık ve güvenlik sorunlarından biri olma özelliğini sürdürmektedir. Avrupa İlaç Bağımlılığı İzleme Merkezi nin 2005 yılı verilerine göre; özellikle yaş arası grupta esrar, ekstazi ve kokain kullanımında artış vardır. En çok kokain kullanımı % 4-5 lik oranlarla Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve İspanya da gözlenmektedir. Ekstazi kullanımında yaklaşık %6 lık oranla Çek Cumhuriyeti ilk sıradadır. Bunu %4 ve %3.5 lik oranları ile İngiltere ve İspanya izlemektedir. Esrar kullanımında ise %20 nin üzerinde oranlarla Çek Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa, ilk üç sırayı almaktadır. Ülkemizde madde kullanımı ve bağımlılığının boyutlarını ortaya koyabilecek sağlıklı verilere sahip değiliz. Bu nedenle hâlâ madde bağımlılığının ülkemiz için ne ifade ettiğini, risk derecesini, risk bölgelerini ve gruplarını maalesef sağlıklı verilerle değerlendirmek mümkün olamamaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

145 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) Madde bağımlılığı; ergen, genç ve genç erişkinlerde sıklıkla görülen bir hastalıktır. Hastalığın görülme riskinin en yoğun olduğu yaş dönemi, ergenliktir. Bu bilimsel gerçek çerçevesinde madde kötüye kullanımı ve bağımlılığının aynı şizofreni gibi ergenlik dönemi başlangıçlı bir hastalık olduğunu düşünebiliriz. Gençlerde ve özellikle ergenlerde bu hastalığın daha yüksek oranda görülmesini, gençlerin ergenlik döneminde ana-babalarının ve çevrenin koyduğu kuralları kişilik gelişiminde bir baskı olarak algılamaları ve bu dönemde risk almaya daha yatkın olmaları önemli ölçüde desteklemektedir. Bağımlılık yapıcı maddeleri pazarlayan organize suç örgütleri ve oluşumlar, gençlerin bu özelliğini çok iyi bilmekte ve değerlendirmektedir. Bağımlılıkta en çok kullanılan maddelerden biri alkoldür. Alkol bağımlılığı; bireyin beden ve ruh sağlığını, aile ilişkilerini, sosyal ve iş uyumunu bozacak derecede alkol alma ve alkol alma isteğini durduramama şeklinde ortaya çıkan bir ruhsal sorundur. Alkol tüketimi arttıkça alkole bağlı sorunlar da artmaktadır. Alkol bağımlılığı dünyada ve ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunudur. Hastane yatışlarının üçte birinin nedeninin alkol olduğu, alkole bağlı trafik kazalarının majör sorun olmayı sürdürdüğü, alkolün ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer aldığı belirlenmiştir. TUİK (2006) raporunda ülkemizdeki boşanmaların %12,2 sinin içki ve kumar sebebiyle olduğu belirtilmektedir. Ancak diğer boşanma sebepleri olan sorumsuzluk ve ilgisizlik, evin geçimini sağlayamama, saygısız davranma, dayak, eşe ve çocuklara karşı kötü muamelenin ana faktörlerinden birinin de alkol olabileceği düşünüldüğü takdirde alkolün boşanmalardaki etkisi belirtilen yüzdenin üzerine çıkmaktadır. Bu nedenle alkol bağımlılığı tedavi edilmesi gerekli bir hastalık hatta aile hastalığı olarak değerlendirilmektedir. Alkol bağımlılığı daha çok bireysel davranışlara bağlı sorunlar olarak ifade edilmektedir. Ancak son zamanlardaki gelişmelere bakıldığında bireysel davranışlarla ilişkili görülse de alkol bağımlılığı gibi sorunlar, toplumu bütünsel anlamda ilgilendirmektedir ve sosyal sorun olarak değerlendirilmek durumundadır. Alkol, tek başına bir sorun olmakla birlikte başka sorunlara da yol açmaktadır. Alkol kullanımı şiddeti arttırır. Alkol yoksulluğa neden olur. Alkol sağlığı bozar. Alkol çevre ilişkilerini bozar. Alkol bağımlılığı olan bireylerin ciddi bir baş etme güçlüğü yaşadığı, bireylerde ego gücünün zayıf, benlik saygısının düşük olduğu, bireyin anksiyete, stres, engellenme durumunda alkolün rahatlatıcı etkisinden geçici olarak yararlandığı ve bu nedenle Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

146 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) problem odaklı baş etmeden çok duygu odaklı baş etmenin ortaya çıktığı belirtilmektedir. Alkol kullanımı ve sorunu arasındaki sınır, oldukça belirsizdir. Alkol bağımlılığının etiyolojisi ile ilgili olarak ortaya atılan teoriler, sorunun anlaşılmasına önemli katkılar sağlamaktadır. Bu teoriler aşağıdaki şekilde özetlenebilir: 1. Psikolojik Faktörler ve Teoriler: Bu teorilerin dayanağı, alkol bağımlısı olan ve olmayanların psikolojik testlerde gösterdikleri farklılıklardır. Bazı kişilik özellikleri ve sıkıntı düzeyleri iki grup arasında farklılıklar göstermektedir. Burada alkolün anksiyete (sıkıntı) gibi hoş olmayan duyguları ortadan kaldırma etkisinden "faydalanılmakta", sosyal etkileşim arttırılarak daha aktif bir konum elde edilmekte, diğer yandan da kişiyi rahatsız edici "anılar" ortadan kalkmaktadır. "Bu durumlar" kişinin daha fazla ve sık alkol içme davranışını pekiştirmektedir. 2. Sosyokültürel faktörler ve teoriler: Sosyokültürel teoriler, sorunun tanımlanması ve anlaşılmasına pek az katkı sağlamaktadırlar. "Şu kültürde alkol bağımlısı daha fazla görülmektedir." gibi bir ifade olanaksızdır. İtalya, İsrail ve Fransa'da alkol, evlerde çok yaygın olarak bulunmakta ve "dinî" törenlerde kullanılmaktadır. Ancak ilk iki "kültürde" alkol bağımlılığı, diğer kültüre göre daha az bulunmuştur. 3. Genel Biyolojik Etkenler ve Teoriler: Bu teoriler, alkolün bireyler arasında farklı biyolojik etkiler oluşturma temeline dayanmaktadır. Son yıllarda dopamin, serotonin, noradrenalin ve diğer birçok nörotransmitter ile ilgili çalışmalar konuya açıklık getirmeye çalışmaktadır. Biyolojik değişiklikler ile alkol bağımlılığı arasında bir ilişki olduğu görüşleri yeni kanıtlar getirmesine rağmen "genel geçer bir sav" henüz kabullenilmiş değildir. 4. Genetik Faktörler ve Teoriler: Bu konuda da çalışmalar yoğunluğunu giderek arttırmaktadır. "Tek yumurta ikizleri ve evlatlık olanlar" arasında yapılan çalışmalar; konuya, ancak kısmi açıklamalar getirmiştir. Birinci derece yakınında alkol bağımlısı olan birinin "bağımlı olma" riski olmayana göre yaklaşık dört kat daha fazla olarak bulunmuştur. Görüldüğü gibi alkol bağımlığının "gelişmesinde" birçok faktör rol oynamaktadır. Madde ve alkol bağımlılığının özellikle önemli bir halk sağlığı sorunu oluşturmasının altında yatan en önemli nedenlerden biri, radikal veya rasyonel bir tedavisinin olmamasıdır. Öte yandan mevcut tedavi yöntemleri; zor, uzun soluklu ve pahalıdır. Madde ve bağımlılığı için yapılacak mücadele içinde sosyal hizmet uzmanları; Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

147 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) çalıştığı ekip içinle birlikte koruyucu-önleyici, eğitici-destekleyici ve tedavirehabilite edici düzeylerde mesleki müdahalelerini gerçekleştirirler. Sigara Tüketimi Sigara bağımlılığı; en az bir aylık bir süre içinde düzenli sigara kullanma, sigarayı bırakınca yoksunluk belirtileri yaşama, zararlarını görmeye rağmen bırakamama ve başarısız sigara bırakma girişimlerinin olması şeklinde tanımlanmaktadır. Başta sigara olmak üzere tütün ürünlerinin kullanılması, ciddi hastalıklara ve ölümlere yol açmaktadır. Toplum; daha fazla acı çeken insanlar, üretim kaybı ve daha yüksek sağlık harcamaları şeklinde bedel ödemektedir. Bu başlıca halk sağlığı sorununu çözmek kolay değildir. Çünkü tütün kullanımı bağımlılık yapar. Bazı gruplar, kültür ve ekonomik faaliyetler kullanılmasını teşvik eder. Başlama ile ölüm arasında büyük bir zaman aralığı vardır. Sigara kullanmaya başlamada ve sigara bağımlılığının oluşmasında psikolojik nedenlerin önemli bir rolü vardır. Sigara, genellikle ergenlik döneminde kullanılmaya başlanmaktadır. Bu dönemde sigaraya başlamayı etkileyen nedenler arasında merak, özenti, akran baskısı, sosyal kabul görme, bağımlı kişilik özelliği, stresle baş etmede yetersizlik, öz güven azlığı, hayır diyememe, çeşitli kişilik bozuklukları ve ruhsal sorunların etkili olduğu bildirilmektedir. Tütün, tüm ülkeler için en önemli halk sağlığı problemidir. Ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafya, dünya tütün tüketiminde birinci sırayı almaktadır. Dünyada yaşı 15'in üzerinde olan 1.2 milyar kişi (her üç erişkinden birisi), tütün bağımlısı olup bunların %80'i orta ve gelişmekte olan ülkelerdedir. Bugün yaşayan 500 milyon insanın tütün kullanımının sonuçlarından ölmesi beklenmektedir yılında yıllık sigara ölümlerinin 10 milyonu bulacağı ve bunun da 7 milyonunun gelişmekte olan ülkelerde olacağı söylenmektedir. Tütün kullanımına bağlı hastalıkların yol açtığı ekonomik maliyetler, büyük olasılıkla bu ülkelerin sağlık hizmetlerine çok büyük yükler oluşturacaktır. Tütünün ülkemize verdiği zararın ise 8-10 milyar dolar olduğu hesaplanmaktadır. Tütünün kontrolü çok boyutlu, başta devlet görevi olmak üzere multi-sektöriyel bir program işidir. Tütün mücadelesinin sadece sağlık sektörü içinde değil; multi-sektöriyel ele alınması, tütünün halk sağlığı önceliği değil halk politikası önceliği hâline getirilmesi gerekmektedir. Sigara Bağımlılığında Ruhsal Sorun Ruhsal sorunları olan bireylerde, sigara bağımlılığı daha fazla görülmekte ve bireyi daha fazla tehdit etmektedir. Sigarayı bıraktıktan sonra yoksunluk belirtilerinin yaşanması, sigara bağımlılığının tedavisinde psikolojik yöntemlerin kullanılması gibi nedenlerden dolayı sigara bağımlılığı aynı zamanda ruhsal bir problemdir. Panik Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

148 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) atak, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozuklukluğu, psikotik bozukluklar görülebilmektedir. Depresyonu olan bireylerde sigara bağımlılığı oranı artarken zaten sigara bağımlısı olan bireylerde depresyonun olması da bu bireylerin daha fazla sigara içerek bağımlılıklarının artmasına yol açmaktadır. Bu nedenle de depresyonu olan bireylerin sigara bırakmada daha başarısız oldukları görülmüştür. Stres Stres; sözlük anlamı olarak her türlü etkenle (heyecan, soğuk, hastalık) organizmaların varlığını bütünüyle tehdit eden saldırı, bu saldırıya karşı organizmanın gösterdiği tepki olarak tanımlanmaktadır. Stresin en kapsamlı tanımı ise Folkman ve Lazarus tarafından ortaya konmuştur. Folkman ve Lazarus'a göre stres; "Kişi-çevre etkileşiminde, kişinin uyumunu tehlikeye sokan ve mevcut kaynakları zorlayan ya da aşan çevre talepleridir. Stres; kelime olarak gerilim, gerginlik, bunalım, şiddet, zorlama gibi anlamları içermektedir. Kavramsal olarak stres ise, algılanan çevresel tehditlere bireyin fiziksel ve ruhsal bir tepki verme eylemi olarak tanımlanmaktadır. Stresin insan üzerindeki etkilerine ilişkin ilk bilimsel çalışmaları 1956 yılında Kanada'lı bilim adamı Hans Selye yapmıştır. Selye (1956)'ye göre stres verici bir olay ya da durum karşısında kalan organizma; fizyolojik, psikolojik ve davranışsal bazı tepkiler gösterir. Kalp atışında hızlanma, ağız kuruması, titreme, aşırı terleme, iştah bozukluğu, çeşitli ağrılar, huzursuzluk, sıkıntı, bunaltı, yorgunluk ve çökkünlük gibi çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Bu arada kişi sahip olduğu biyolojik ve psikolojik kaynaklarla stres yaratan durum ya da olayla başa çıkmaya, uyum sağlamaya çalışır. Uyum sağlandığında başlangıçta ortaya çıkan tepkiler kaybolur. Yüksek düzeyde olmayan ve kontrol edilebilen stres, kişinin yaşamına heyecan katarak başarılı olmasını sağlarken yoğun düzeydeki stres hastalıklara yatkınlığı artırabilir. Eğer stres uzun süre devam eder ve uyum sağlanamazsa; "tükenme" başlar, kişi hastalanır, hatta ölebilir. Stres belirtileri üç farklı şekildedir. Bunlar. tek başına olabileceği gibi aynı anda birden fazla belirtide görülebilir. Fiziksel Belirtiler: Kalp vurum sayısının hızlanması, kan basıncında artış, nefes darlığı, çarpıntı, baş ağrısı, sıcak ve soğuk basması, terleme, mide ve bağırsak sisteminde bozukluk, mide krampları, seslere duyarlılık, uykusuzluk, düzensiz uyku, ellerde ve bacaklarda titreme, bitkinlik, kas gerginliği, kas ve eklem ağrıları gibi. Zihinsel Belirtiler: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

149 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) Unutkanlık, dikkati toplayamama, kararsızlık, organize olamama, ilgi azalması, yaratıcılıkta azalma, işlem hatalarında artış, zihinsel durgunluk, sürekli olumsuzluklar üzerinde durma vb. Davranışsal Belirtiler: İştahta azalma ya da artma, çok konuşma, sigara içme (artış), alkol ve kafein alma, stres yaratan olay ya da durum hiç olmamış gibi davranma vb. Stres kaynaklarının özellikleri ile ilgili bilgiler gözden geçirildiğinde, stres kaynaklarının 3 grupta toplandığı görülmektedir. a. Günlük Olaylar: Günlük olayları stres kaynağı olarak ele alan çalışmalarda stres yaratan günlük olaylar genel olarak "değişme ve uyum gerektiren süresi sınırlı olaylar" olarak tanımlanmaktadır. Bir sınavın kötü geçmesi, komşunun yaptığı gürültü nedeniyle uyuyamama, baş ağrısı, çocuğunun okulda başarılı bir proje yapamadığını öğrenek gibi olaylar yer almaktadır. b. Yaşam Olayları: Yaşam olayları günlük olaylardan farklı olarak daha uzun bir sürece yayılan ve yaşam biçiminde genel değişikliklere yol açan olaylardır. Eşin ölümü, hamilelik, ekonomik durumda önemli bir değişiklik, emekli olma, başka bir yere taşınma, çocukların evden ayrılması gibi olaylar yer almaktadır. c. Spesifik Yaşam Durumları: Spesifik yaşam durumlarında ise kronik durumlar ele alınmaktadır. Anne-baba ilişkilerinde sorunların yaşanması, alkol sorunu yaşanan aile ortamı, iş yaşamında sorunların olması, menapoz döneminde olma gibi. Strese dayanıklı olabilmek için yapılması gerekenleri şöyle özetlemek mümkündür: Stres yaratan durum ya da olayı gerçekçi bir şekilde değerlendirmek Benlik saygısını kaybetmeden kendini gerçekçi bir şekilde değerlendirmek Bu olay ya da durumla başa çıkabilmek için mutlaka yapılabilecek birşeyler olduğuna inanmak Mümkün olduğu kadar çok ve farklı başa çıkma yolları bulmak ve denemek Mevcut çevresel destek kaynaklarından yardım almak ve yeni kaynaklar oluşturmak Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

150 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) Yoksulluk Birleşmiş Milletler genel anlamda yoksulluğu tanımlamak yerine farklı boyutlarına vurgu yaparak yoksulluğun, sürdürülebilir bir yaşam için gerekli gelire veya kaynaklara sahip olamama; açlık ve yetersiz beslenme; sağlığın kötü olması; eğitim ve diğer temel hizmetlere sınırlı erişim ya da hiç erişememe; tedavi görememekten dolayı yüksek hastalanma ve ölüm oranları; evsizlik ve uygun olmayan barınma imkânları; güvenli olmayan çevre koşulları ve sosyal ayrımcılık ve dışlanma ile birlikte sivil, sosyal ve kültürel yaşama ve karar alma süreçlerine katılamama biçiminde ortaya çıktığını belirtmektedir. Yoksulluk; beslenme bozukluğuna, hastalıkların sıklaşmasına, bireyin gelirinin çoğunu tedaviye ayırmasına, çalışma gücünün azalmasına ve dolayısıyla gelirinin azalmasına yol açmaktadır. Ayrıca; yoksul insanların yaşadıkları alt sosyoekonomik çevreler yüksek suç oranları, coğrafi hareketlilik, evlilikte uyumsuzluk, boşanma gibi sorunlara, bunlar da fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Yoksul kişilerin kazalar, yaralanmalar ve iş kazalarına ilişkin riskleri daha yüksektir. Yoksul kesimler sağlık hizmetlerine ihtiyaç duysalar bile bunu ertelemekte veya farklı çözüm yolları aramakta ve ihtiyaç duydukları kadar sağlık hizmetinden yararlanamamaktadır. DSÖ, yoksulluğu dünyanın en büyük katili olarak tanımlamış ve uluslararası hastalık sınıflamasında Z59.5 olarak kodlamıştır. Yoksulluk, sağlıkta eşitsizlikleri belirleyen en önemli etkendir. Sağlıkta eşitsizlik, gelir dağılımı eşitsizliği ile ilişkilidir. Böylesi ekonomik neden, psikososyal süreç üzerinde bireysel düzeyde etkili olmaktadır. Whitehead ve Dahlgren (2007); sağlıktaki eşitsizliklerin (1) sistematik, (2) sosyal olarak üretilmiş ve (3) haksız olması hâlinde, sağlıkta eşitsizlikten bahsedileceğini ifade etmektedir. Buna göre; yaş veya cinsiyet gibi doğal özelliklerden kaynaklanan sağlık farklarının mevcut olması, sağlıkta eşitsizliğin bir göstergesi olarak kabul edilemez. Nitekim sağlıkta eşitsizliğin sistematik olması, bireylerin sosyoekonomik durumu ile sağlık durumu arasında aynı yönlü bir ilişkinin varlığına işaret etmektedir. Sağlık sistemlerindeki adaletsizlikler nedeniyle dünyada çok sayıda insan yeterli düzeyde sağlık hizmeti alamamakta ve bu durum sağlıkta adalet (health equity) kavramını tartışılır hâle getirmektedir. Sağlık için ayrılan kaynaklar; çeşitli nedenlerden dolayı bir ülkede yerleşim birimine veya coğrafi mekânlara cinsiyetlere, ırk veya dil farklılıklarına göre değişkenlik gösterebilir. Tüm bunlar, sağlıkta adaletsizlik yaratan unsurlardır. Bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlayan nedenlerin başında ekonomik engeller gelmektedir. Ekonomik engeller; alt gelir grupları için ciddi bir sorun oluşturmakta ve bir yandan ödeme gücüne sahip olmayan yoksulların sağlıklarını kaybederek yaşamlarını devam ettirmelerini daha da zorlaştırmakta, diğer yandan Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

151 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) yoksulluk çizgisinin hemen üstünde yer alan grupların hastalığın maliyetini karşılayamamalarına yol açarak yoksulluğa düşmelerine neden olmaktadır. Ölüm ve hasta olma oranı toplumsal hiyerarşide alt sıralara doğru indikçe artmaktadır. Bebek ölüm oranları, alt gelir gruplarında üst gelir gruplarına göre çok daha yüksektir. Bunun sebebi, oluşturulan sosyal yapının alt gelir gruplarını dezavantajlı duruma getirmesidir. Bu kesimler; beslenme, barınma ve sağlık hizmetlerinden yararlanma bakımından toplumdaki ortalama imkânlardan yoksundur ve bunun bir sonucu olarak diğer sağlık eşitsizlikleri ile beraber bebek ölüm oranları da bu gruplar için diğerlerine göre daha yüksektir. Türkiye de sağlık hizmetlerine erişimi engelleyen en önemli nedenlerin başında ekonomik faktörler gelmektedir. Ekonomik imkânları kısıtlı olan ve sağlık sigortasına da sahip olmayan kişiler için sağlık sunucularına başvurma ihtiyacı, mümkün olduğu kadar ertelenmesi gereken bir maliyet unsuru olarak algılanmaktadır. Sağlık sigortası olan bireyler için dahi yapılması gereken cepten ödemeler, sağlık hizmetlerinden faydalanmayı engellemektedir. Bunun dışında coğrafi engeller, alışkanlık ve gelenekler gibi başka faktörler de erişim engelleri oluşturmaktadır. Sosyoekonomik düzeyle sağlıklı olma arasındaki ilişki, çeşitli araştırmalarda irdelenmiştir. Hay ve arkadaşları (1998) Kanada da yaptıkları bir araştırmada SED (sosyoekonomik düzey) arttıkça bireyin o kadar sağlıklı olduğu bulmuşlardır. Sosyoekonomik düzey ile sağlık arasında birbirini sürekli etkileyen bir ilişki olduğu, hastalıkların bazı bireyleri uygun bir gelir elde etmeden alıkoyduğu, bunun da bireyleri sosyoekonomik açıdan aşağı doğru hareket ettirdiği söylenebilir. Dünya Sağlık Raporu (2000), ulusal sağlık sistemlerinin üç temel fonksiyonu olduğunu belirtmektedir. Bunlar; hizmet ettikleri toplumun sağlığını daha iyi hale getirmek, bireylerin beklentilerine cevap vermek ve hastalığın maliyetine karşı finansal koruma sağlamaktır. Sağlık hizmetlerine erişimde eşitlik, her bireyin potansiyel olarak aynı seviyede sağlık hizmeti kullanabilmesidir. Bu, bireyler açısından son derece önemlidir ve sağlanabilmesi her bireyin sağlık hizmetlerine erişimde eşit maliyete katlanması ile mümkündür. Bu nedenle yoksullar, varlıklılara göre daha fazla sübvanse edilmelidir. Şiddet Şiddet; kendisine, bir başkasına grup ya da bir topluluğa yönelik olarak ölüm, yaralama, ruhsal zedelenme, gelişimsel bozukluğa yol açabilecek ya da neden olacak şekilde fiziksel zorlanma, güç kullanımı yanda tehdidinin amaçlı olarak uygulanmasıdır. Şiddet; ana hatları ile sözel, fiziksel ve cinsel şiddet olmak üzere üç ana başlık altında toplanmakta olup ruhsal ve fiziksel etkileriyle ortaya çıkmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

152 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) Geleneksel olarak şiddet, sağlık çalışanları tarafından ceza hukukunun konusu olarak değerlendirilmektedir. Hekimlik, hemşirelik ve sosyal hizmetle ilişkili alanlarda görev yapanlar, şiddeti öncelikle kendi uğraşı alanları içinde görmektedir. Şiddetin bir halk sağlığı olarak tanımlanması yeni bir yaklaşımdır. Şiddetin önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu yaklaşımını başlıca üç gerekçe ile açıklamak mümkündür. Birincisi, şiddet çok sayıda kişiyi etkilemektedir. Özellikle gençler için şiddet daha önemli bir sorun olmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri nde (ABD) yaş arası gençlerde ölüm nedenleri arasında cinayet ikinci, intihar üçüncü sırada yer almaktadır. Ayrıca; şiddet sonucu meydana gelen yaralanmalar ve sakatlıklar, sağlık sektörüne yıllık ortalama 105 milyar dolar ekonomik yük getirmektedir. İkincisi, diğer sektörler şiddetin bu sonuçlarını önlemeye yönelik olarak yeteri kadar sorumluluk almamaktadır. Güvenlik güçlerinin, cinayetler gibi birçok konuda önemli tecrübeleri olmasına rağmen bunların önlenmesinde başarılı olamadıkları durumlar olmaktadır. İntiharların önlenmesi, şiddetle ilgili yaralanmalar gibi sosyal müdahaleler gerektiren konuların çözümü için halk sağlığı uygulayıcılarının planlamalarına ve müdahalelerine ihtiyaç vardır. Üçüncüsü, şiddet önlenebilir. Şiddeti önlemek için halk sağlığı uygulamaları başarılı sonuçlar verir. Halk sağlığı çalışanlarının, şiddet önleme programlarının koordinasyonunda ve uygulamaların yaygınlaşmasında etkin bir role sahip olmaları gerekmektedir. Sosyal, kültürel ve ekonomik faktörler, şiddetin oluşumunda rol oynarlar. Az gelişmiş ve yoksul ülkelerdeki şiddet düzeyi, diğer toplumlara göre daha fazladır. Bu; yoksulların kendi aralarındaki mücadelenin yanı sıra bazen başkaldırı, toplumsal kargaşa gibi biçimlere de bürünebilmektedir. Birçok ülkede suç işleyenlerin çoğunluğu, yoksul ve eğitimsiz kesimden gelmektedir. Şiddete maruz kalan grupların ise; çoğunlukla yalnız çocuklar, yalnız kadınlar, yalnız yaşlılar, fiziksel ve ruhsal engelliler, sosyal ve etnik azınlıklar, mülteciler, çetelerle karşı karşıya olanlar oluşturduğu görülmektedir. Şiddetin fiziksel sakatlıklar ve ruhsal etkileri bulunmaktadır. Şiddete uğrayan kişi fiziksel olarak sakatlanabilir. Dolayısıyla kalıcı ya da geçici iş kaybına neden olur. Buna bağlı olarak öz güven, öz saygı yitimi olabilir. Şiddetin toplumsal yansımaları ise; intihar oranlarında artış, çocuk istismarlarında artış, hastane başvurularında artış, üretkenlikte azalma, kuşaklar arası geçiş, şiddetle ilişkili nedenler (Savaş, mültecilik, kazalar, çocuk istismarı, Namus-töre vb.), yoksulluk ve sağlık hizmeti alamama ile ilgili nedenler (Açlık, enfeksiyonlar ve diğer ölümler), patolojik nedenli ölümler şeklinde görülmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

153 Bireysel Etkinlik Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) Sonuç Madde bağımlığı; sigara tüketimi, stres, yoksulluk ve şiddet toplumda sık görülmesi, ölüme yol açması, maddi kayıplar, toplum düzeninin bozulması, hastaneye başvuru ve yatışa yol açması nedeniyle önemli bir sağlık sorunlarıdır. Bu sorunlarla başa çıkılabilmesinde temel önlem, sağlık sistemlerine ulaşmadaki eşitsizliklerin önlenmesidir. Sağlık sistemlerindeki eşitsizlikler nedeniyle dünyada çok sayıda insan, yeterli düzeyde sağlık hizmeti alamamakta ve bu durum sağlıkta eşitlik (health equity) kavramını tartışılır hâle getirmektedir. Yoksulluk, beslenme bozuklukları, bağışıklık sisteminin zayıflaması, tansiyon gibi kronik hastalıkların seyrinde artış, bebek ve çocuk ölümlerinin hızlanması gibi sağlıksızlık göstergelerini arttırmaktadır. Sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi açısından eşitlik ve verimlilik, dokunulamaz nitelikli değerlerdir. Eşitlik ve verimlilik; sağlık hizmetinin parasız, bu nedenle kamu tarafından, bölge ve nüfus ölçeğinde, entegre ve bunun gereği olarak ekip tarafından, koruma öncelikli, gezilerek, toplumun içinde, toplum neredeyse orada ve toplum kalkınması faaliyetlerinin tam içinde ve toplum kalkınması hedefine bağlanmış tarzda verilmesini gerektirir. Genel olarak sağlıkta eşitlik ya da eşitsizliğin morbilite, morbidite, yaş, cinsiyet, kültür, eğitim, beslenme, coğrafik durum, sosyal güvenlik durumu, yoksulluk, kişisel yaşam faktörleri, yaşam koşulları, meslek, işsizlik faktörleri çerçevesinde incelenmesi gereklidir. Sağlıkta eşitsizliğin giderilmesi için devlet, sağlık sektörü içinde özel ve kamuda yer alan aktörler ve sağlık profesyonellerinin birlikte bu konuya eğilmesi gereklidir. Bugüne kadar çevrenizde alkol ve madde kullnamı oldu mu? Olduysa onlarda neler gözlemlediniz? Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

154 Ödev Özet Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) Alkol, madde bağımlığı, sigara tüketimi, stres, yoksulluk ve şiddet toplumda sık görülmesi, ölüme yol açması, maddi kayıplar, toplum düzeninin bozulması, hastaneye başvuru ve yatışa yol açması nedeniyle önemli bir sağlık sorunudur. Bağımlılık, bir hastalıktır. Bir ya da birkaç maddeye aynı anda gelişebilir ve madde alınmadığı zaman fiziksel ya da ruhsal kötü belirtilere yol açar. Madde bağımlılığı; ergen, genç ve genç erişkinlerde sıklıkla görülür.hastalığın görülme riskinin en yoğun olduğu yaş dönemi, ergenliktir. Bağımlılıkta en çok kullanılan maddelerden biri alkoldür. Alkol bağımlılığı; bireyin beden ve ruh sağlığını, aile ilişkilerini, sosyal ve iş uyumunu bozacak derecede alkol alma ve alkol alma isteğini durduramama şeklinde ortaya çıkan bir ruhsal sorundur. Sigara bağımlılığı; en az bir aylık bir süre içinde k bir süre içinde düzenli sigara kullanma, sigarayı bırakınca yoksunluk belirtileri yaşama, zararlarını görmeye rağmen bırakamama ve başarısız sigara bırakma girişimlerinin olması şeklinde tanımlanmaktadır. Başta sigara olmak üzere tütün ürünlerinin kullanılması ciddi hastalıklara ve ölümlere yol açmaktadır. Stres; kelime olarak gerilim, gerginlik, bunalım, şiddet, zorlama gibi anlamları içermektedir. Kavramsal olarak stres ise, algılanan çevresel tehditlere bireyin fiziksel ve ruhsal bir tepki verme eylemi olarak tanımlanmaktadır Şiddetin önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu yaklaşımını başlıca üç gerekçe ile açıklamak mümkündür.birincisi, şiddet çok sayıda kişiyi etkilemektedir.ikincisi, diğer sektörler şiddetin bu sonuçlarını önlemeye yönelik olarak yeteri kadar sorumluluk almamaktadır.üçüncüsü, şiddet önlenebilir. Şiddetin fiziksel sakatlıklar ve ruhsal etkileri bulunmaktadır. Sağlık sistemlerindeki adaletsizlikler nedeniyle dünyada çok sayıda insan yeterli düzeyde sağlık hizmeti alamamakta ve bu durum sağlıkta adalet (health equity) kavramını tartışılır hâle getirmektedir. Yoksulluk; beslenme bozuklukları, bağışıklık sisteminin zayıflaması, tansiyon gibi kronik hastalıkların seyrinde artış, bebek ve çocuk ölümlerinin hızlanması gibi sağlıksızlık göstergelerini arttırmaktadır. Ödev gönderimi 2012 yılında Türkiye'de kullanılan alkol ve tütün miktarını araştırınız. Bunaları, kimler ve hangi yaş aralığındakiler daha çok kullanmaktadır? Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

155 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi kişinin madde bağımlısı olduğunu gösteren kriterlerden biri değildir? a. Kişi tarafından alışkın olduğu hissin yaratılması için kullanılan maddenin dozunun arttırılıyor olması b. Kişiye daha çok keyif veriyor olmaya başlaması c. Kişinin kullandığı maddeyi almayı tasarladığı miktardan fazla miktarda ve sürede kullanması d. Kişinin kullandığı maddenin dozunu azaltması ya da maddeyi bırakması sonucunda yoksunluk belirtisi dediğimiz birtakım ruhsal ve bedensel sıkıntılar içerisine girmesi e. Yoksunluk belirtisi hisseden kullanıcının madde alması ile rahatlama hissetmesi 2. Alkol, kendisinden başka aşağıdakilerden hangi soruna yol açmayabilir? a. Şiddeti arttırır. b. Yoksulluğa neden olur. c. Sağlığı bozar. d. Cinsel aktiviteyi arttırır. e. Alkol çevre ilişkilerini bozar. 3. Madde bağımlılığı ve bağımlılık yapıcı maddelerin ciddi bir halk sağlığı problemi olarak görülmesi ne zaman başlamıştır? a. 2. Dünya savaşından sonra b. Dünyada ekonomik buhranın görülmeye başlamasından sonra c. Amerika Birleşik Devletleri nin Vietnam Savaşı sonrası ülkesine dönen 200 binden fazla opioid bağımlısı ile uğraşmak zorunda kalmasından sonra d. Soğuk savaşın sona ermesinden sonra e. Petrol krizi baş göstermesinden sonra Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

156 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) 4. Aşağıdakilerden hangisi şiddete açık gruplarlardan biri değildir? a. Mülteciler b. Çocuklar c. Yalnız yaşlılar d. Sosyal ve etnik azınlıklar, e. İşçiler a. Fiziksel b. Patolojik c. Zihinsel d. Eğitimsel e. Davranışsal 5. Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri stres belirtileri arasında yer alır? a. Yalnız I b. II ve III c. I ve II ve III d. IV ve V e. I ve III 6. Aşağıdakilerden hangisi sigara bağımlılığında ruhsal sorunlardan biri değildir? a. Panik atak b. Sosyal fobi c. Travma sonrası stres bozukluğu d. Şizofreni e. Anksiyete bozukluğu Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

157 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) I. Hizmet ettikleri toplumun sağlığını daha iyi hale getirmek II. III. IV. Hastalara maddi imkân sağlamak Hastanelerin çevresini güzelleştirmek Hastalığın maliyetine karşı finansal koruma sağlamak 7. Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri ulusal sağlık sistemlerinin temel fonksiyonnları arasında yer almaz? a. yalnız I b. I ve II c. II ve IV d. III ve IV e. I ve IV 8. Bağımlılıkta en çok kullanılan maddelerden biri.. Yukarıdaki boşluğu aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? a. Eroin b. Kokein c. Alkol d. Extacy e. Baly 9. Genel anlamı ile..;bir nesneye, kişiye, yada bir varlığa duyulan önlenemez istek veya bir başka iradenin güdümü altına girme durumu olarak tanımlanabilir. Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? a. Bağımlılık b. Depresyon c. Tükenmişlik d. Stres e. İçe kapanıklık Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

158 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) 10. Aşağıdakilerden hangisi ya da hangileri alkol bağımlılığının etiyolojisi ile ilgili olarak ortaya atılan teorilerden biri değildir? a. Psikolojik Faktörler ve Teorisi b. Bilişsel Faktörler Teorisi c. Sosyokültürel Faktörler ve Teorisi d. Genel Biyolojik Etkenler ve Teorisi e. Genetik Faktörler ve Teorisi CEVAP ANAHTARI 1b-2d-3c-4e-5c-6d-7e-8c-9a-10b Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

159 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Arabacı, r. Y.(2009). Türkiye de yoksulluk ve bölgeler arası gelişmişlik farkları açısından: sağlıkta adalet. Uludağ üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi dergisi cilt xxvııı, sayı (1) 1-25 Barrows DC ( 1998) The community orientation of social model and medical model recovery programs, Journal of Substance Abuse Treatment, 15(1): Behr J, Nowak D. Tobacco smoke and respiratory disease. In: D'Amato G, Holgate ST; eds. The Impact of Air Pollution on Respiratory Health. First Ed. Sheffield: ERS Journals Ltd. Eur Respir Mon, 2002;21: Belek, İ Sosyalist sağlık sisteminin ana hatları. Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi. Mart-Nisan-Mayıs sayısı. Belli, P.C. (2005); The Equity Dimension of Purchasing, (Chapter 7), Spending Wisely: Buying Health Services for Poor, Ed. A.S. Preker and J.C. Langenbrunner, World Bank, Washington D.C. Braveman, P. and Gruskin, S. (2003); Defining Equity in Health, J. Epidemiol Community Health, 57, pp Cuijpers P, Smith F (2001) A comparison of the family history research diagnostic criteria versus a single- question method, Addictive Behaviors, 26(5) Coşar B (1996) Alkol bağımlılığında psikososyal faktörler, 3P Dergisi, 4 (2):12-18 Dabak Ş. Sigara ve sağlık. In: Tür A; ed. Sigaranın bilimsel yüzü. İstanbul: Logos Yayıncılık, 2004;1-32. Ersoy, M. (2006). Kentsel Alanlarda Yoksul Kesimin Sağlık Sorunları: Ankara ve Diyarbakır Kentlerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırmanın Gösterdikleri. Kent ve sağlık Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Bursa, s Finley ( 1991) Clients with Psychoactive Substance Use Disorder: Psychiatric Mental Health Nursing, Mc Farland GK, Thomas MD (Ed), New York, JP Lippincott Company, s Genç, N. Ve Demirdöğen, O. (2000), Yönetim El Kitabı, Birey Yayıncılık, İstanbul. Gordon, D. (2005); Indicators of Poverty & Hunger, Expert Group Meeting on Youth Development Indicators United Nations Headquarters, New York, December. (Erişim Tarihi: ). Hay DI.( 1988). Socioeconomic status and health status: A study of males in the Canada health survey. Soc Sci Med. 27(12): Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

160 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) Kalyoncu, A. Ve Mırsal, H.(2000). Alkol kullanım bozuklukları. Psikiyatri dünyası 4:22-30 Karlıkaya C. Edirne'de orta öğretim öğrencilerinde sigara içme prevalansı. Toraks Dergisi 2002;3:6-12. Karlıkaya, C, Öztuna F. Aytemur, Z. Solak, M. Ö., Örsel, O. (2006). Tütün Kontrolü Toraks Dergisi 7(1): Kaufman N, Yach D. Tobacco control-challenges and prospects. Bull World Health Organ 2000;78:867. KAYA, M. ve BİLİR,N YILDIZ, A. N. (2011). İşyerinde şiddet. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Ziraat GURUP Matbaacılık A.Ş. KESİCİ, R. (2007). Yoksulluk Şiddet Döngüsünün Sosyal politika Açısından Analizi Çalışma ve Toplum, Kocabas A. (1988)Orta dereceli okul öğrencilerinde sigara içme alışkanlığı. Ankara Tıp Mecmuası 41:9-22. Lazarus RS, Folkman S (1984) Stress, appraisal and cop-ing. New York, Springer Murray JL, Lopez AD. (1996).The global burden of disease, summary. World Bank Publication, Özmutaf N. M. (2006), Örgütlerde İnsan Kaynakları ve Stres: Ampirik Bir Yaklaşım, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Dergisi, Cilt XXIII, Sayı 1-2. Öztürk O (2001) Psikoaktif Madde Kullanımına Bağlı Bozukluklar, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Ankara, Medikomat, s Parrott S, Godfrey C, Raw M.1998).Guidance for commissioners on the cost effectiveness of smoking cessation interventions. Health Educational Authority. Thorax. 53 (Suppl 5):S1-38. Smith-Dijulio K (1998) People Who Depend Upon Substances of Abuse : Foundations of Psychiatric Mental Health Nursing, Varcaloris EM (Ed), Philadelphia, WB Saunders Company, s Stuart GW, Sundeen SJ (1991) Substance Abuse: Principles and Psychiatric Nursing, Philadelphia, Mosby - Year Book, s Selye H. (1956) The Stress of Life, New York, McGraw-Hill. Tabone MD, Vincelet C. (2000). Socioeconomic status and health in children: the experience of Paris Child Health Checkup Center. Archives of Pediatrics & Adolescent Medicine. 7: Varol,M. (2011). Alkol raporu. Erişim tarihi: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

161 Sağlık Bakım Sorunları: Sosyal Sorunlar III (Alkol Ve Madde Bağımlılığı, Sigara Tüketimi, Stres, Yoksulluk, Şiddet) Whitehead, M. and Dahlgren, G. (2007); Concepts and Principles for Tackling Social Inequities in Health: Levelling up Part 1, WHO Regional Office for Europe,Copenhagen. Warren CW, Riley L, Asma S (2000). Tobacco use by youth: a surveillance report from the Global Youth Tobacco Survey project. Bull World Health Organ 78: US Department of Health and Human Services (1994). Preventing tobacco use among young people: a report of the Surgeon General. US Department of Health and Human Services, CDC, and National Center for Chronic Disease Prevention and Health Promotion, Office of Smoking and Health. Atlanta, Georgia., CDC Peto R. Smoking and death: the past 40 years and the next 40 (1994).BMJ.309: Tuğrul Daş, C.(2000). Stres ve depresyon.psikiyatri Dünyası,4; Warner KE. (1997). Cost effectiveness of smoking-cessation therapies. Interpretation of the evidence-and implications for coverage. Pharmacoeconomics, 11: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

162 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Onkolojik Sosyal Hizmet Kanserin Tanımı, Oluşumu, Teşhis ve Tedavi Yolları Dünya'da ve Türkiye'de Kanser Hastalığı (İstatistikler) Kanserin Psikososyal Boyutu Onkolojik Sosyal Hizmetin Tanımı ve Kapsamı Onkoloji Alanında Çalışan Sosyal Hizmet Uzmanlarının Rol ve Görevleri TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Kanserin tanımı, nedenleri ve sonuçları hakkında bilgi sahibi olabilecek, Kanserin birey ve ailenin psikososyal durumlarını nasıl etkilediğini öğrenebilecek, Onkoloji alanında çalışan sosyal hizmet uzmanının ne tür rol ve sorumluluklara sahip olduğunu öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 8

163 Onkolojik Sosyal Hizmet Tedavi ettiğiniz hastalıksa ya kazanır ya da kaybedersiniz. Eğer tedavi ettiğiniz insansa her zaman kazanırsınız. Patch Adams GİRİŞ Kanser, her aşamasında sıkıntılar yaşanan ve tedavisinde psikososyal faktörlerin etkili olduğu bir hastalıktır. Mide bulantıları, kilo kaybı, saç dökülmesi, duygudurum sorunları, davranış değişiklikleri, iş yaşantısı ve sosyal ilişkilerde meydana gelen değişiklikler, aile üyelerinin tutumu ve rollerin değişmesi, hastalıkla beraber kişinin bedensel ve psikososyal işlevselliğini tehdit edebilmektedir. Bu nedenle bireyin tedavisinde etkili olan sağlık bakım ekibi içerisinde onkolojik sosyal hizmet uzmanına önemli rol ve sorumluluklar düşmektedir. Sosyal hizmet uzmanının; sorun çözme, kayıt tutma, hastanın psikososyal değerlendirmesini yapma ve kanıta dayalı müdahalelerde bulunma gibi görevleri bulunmaktadır. Kanser, kronik bir hastalıktır. Bireyin fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlar yaşamasına neden olmaktadır. Ayrıca; bireyin fiziksel, duygusal ve sosyal fonksiyonlarını kısıtlamakta ve yaşamdan doyum almasını engellemektedir. Hastalığın neden olduğu sorunlar, sadece bireysel düzeyde hasta ile sınırlı olmayıp hasta yakınlarını da etkilemektedir. Hasta ve yakınlarının hastalıkla ilgili geliştirdikleri duygusal tepkiler ve yaşadıkları sosyal ve ekonomik güçlükler, hastalığın tedavisini etkileyerek tedavinin tam olarak gerçekleştirilmesini güçleştirebilmektedir. Hastalar kanser tedavisinin masrafından dolayı sadece ailelerine yük olduklarını düşünmezler, aynı zamanda kendileri için çaba sarf edip derin keder duygusu içerisinde olan ailelerinin etkisiyle sorun çözme kapasitelerini de kaybedebilirler. Böylesine ölümle soluk soluğa gelinen durumlarda hasta ve ailesi bıçağın iki yüzünü oluşturur. Bu sebepten dolayı hasta, ailesi ve sağlık personeli onkolojik sosyal hizmet alanınındaki müdahalenin ana öğeleridir. Kanser hastasının güçlenmesinde aile ve çevresinin rolü yadsınamaz. Bu yüzden aile desteklenmelidir. Bir hastalık toplumda ne kadar sık görülüyorsa, ne kadar çok ölüme, iş ve güç kaybına yol açıyorsa, toplumsal açıdan o ölçüde önemli bir sağlık sorunu olarak tanımlanır. Bu açıdan bakıldığında kanser, son dönemlerde ülkemizde önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Onkoloji alanındaki ilerlemeler, yaşam süresinin uzamasını sağlarken aynı zamanda kanser hastalarının psikososyal açıdan desteklenmesini ve sahip oldukları yaşam kalitesinin artırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bölümde, tıbbi sosyal hizmet alanında önemli bir uygulama alanı olarak yer bulan onkolojik sosyal hizmetin daha iyi anlaşılması için dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla artan kanserin tanımını, oluşumunu, teşhis ve tedavi yollarını, dünya da ve Türkiye deki bazı kanser istatistiklerini, kanserin psikososyal Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

164 Onkolojik Sosyal Hizmet boyutunu, kansere karşı verilen tepkileri, kanserin aile içinde yarattığı değişiklikleri, onkolojik sosyal hizmeti, bu alanda çalışan sosyal hizmet uzmanının rol ve görevlerini öğrenecesiniz. Kanserin Tanımı, Oluşumu, Teşhis ve Tedavi Yolları Kanser tedavisinde genel olarak kullanılan üç yöntem vardır: İlaç tedavisini içeren kemoterapi, doku içine nüfuz eden yüksek enerjili dalgalar demetini veya iyonlaştırıcı radyasyon enerjisinin kullanıldığı radyoterapi ve cerrahi müdahale (ameliyat). Kanser, organizmada meydana gelen ve hücreleri kontrolsüz büyüyen kötü huylu tümörlere verilen genel addır. Kanser, genellikle kontrolden çıkan hücrelerin sürekli çoğalmasıdır. Kanserler; malign (kötü huylu) tümörlerdir, yani benign (iyi huylu) tümörlerin aksine başka dokulara sızma ve yayılma (metastaz) özelliği göstermektedirler. Kanserlerin yaklaşık %80-90 ı çevresel ve/veya davranış faktörleri tarafından meydana gelir ve önlenebilme potansiyeli vardır. Kalıtım yoluyla kanserin meydana gelme olasılığı, çevresel faktörlere oranla çok daha azdır. X-ışınları, uv (ultraviyole-morötesi) ışınları gibi fiziksel faktörler, bazı ilaçlar ve kimyasal faktörlerin yanı sıra virüsler de biyolojik olarak normal karaktere sahip bir hücre kültürünü dönüştürerek kanser oluşturabilirler. Kimyasal karsinojenler, tümörü ya uygulandığı yerde (örn; cilt) veya absorbe edildiği yerde (örn; bağırsak) ya da metabolizmanın durumuna göre karaciğer, böbrek gibi organlarda, bazen de direkt olarak alakası olmayan bir yerde ortaya çıkabilir. Fakat, karsinojene maruz kalma kanser oluşturmak için tek başına bir sebep değildir. Karsinojenler, ancak uygun yer ve zamanda kanser oluşturabilirler. Kanserin en iyi teşhisi, erken yapılan teşhistir. Kanser ne kadar erken belirlenirse, vücutta diğer organ veya dokulara yayılmadan önce tedavi edilebilme şansı da o kadar yüksek olur. Günümüzde var olan kanser tarama metotları ile artık birçok kanser türü, tedavi için hastaya yeterli şansı verecek şekilde erken teşhis edilebilmektedir. Kanser teşhisinde amaç, kanserin çeşidini ve yerleştiği yeri belirlemektir. Her kanser çeşidinin kendine özgü büyüme oranı, yayılma eğilimi ve yayılma eğilimi gösteren hedef niteliğinde özel doku veya organ grupları vardır. Kanserin çeşidinin belirlenmesi ile hekim, bunun nasıl gelişeceğini bilimsel veriler ile tahmin ederek uygun tedavi işlemlerini planlayabilecek duruma gelir. Kanserin şimdiki durumda ne kadar yayılmış olduğunu (evreleme) belirlemek de teşhis aşamasının içinde yer alan bir süreçtir. Evreleme; kötü huylu tümörleri, tedaviye yön verme amacıyla klinik belirtileri ve yayılma derecelerine göre evrelere ayırmadır. Sonuçta hekimin kanserleşme eğiliminin ne yönde olacağını veya sağlığın nasıl etkileneceğini değerlendirmesi gerekmektedir. Bu türden belirlemeler, kanser çeşidine uygun tedavi biçiminin belirlenmesi açısından hekime yol göstermektedir. Kesin bir teşhis; genellikle laboratuarda bir doku numunesinin incelenmesini (biyopsi), röntgen ve diğer laboratuar işlemlerini gerekmektedir. Kanser tedavisinde yaygın olarak kullanılan üç yöntem vardır: İlaç tedavisini içeren kemoterapi, doku içine nüfuz eden yüksek enerjili dalgalar demetini veya iyonlaştırıcı radyasyon enerjisinin kullanıldığı radyoterapi ve cerrahi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

165 Onkolojik Sosyal Hizmet müdahale (ameliyat). Bu üç yöntemin hepsi birden aynı hastaya uygulanacağı gibi bu yöntemler hastaya tek olarak da kullanılabilmektedir. Kemoterapi, kanser hücrelerini yok etmek için anti-kanser (sitotoksik) ilaçların kullanılmasıdır. Kemoterapi, kimyasal madde (ilaç) ve tedavi kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Kemoterapi, kanser tipine ve kullanılan ilaçlara göre çeşitli yollarla verilebilir. En yaygın yolları, damara enjekte etmek ve ağız yoluyla vermektir. Hangi yolla verilirse verilsin ilaçlar kana karışarak vücudun her tarafına ve kanser hücrelerine de ulaşmaktadır. Radyoterapi (Radyasyon tedavisi), Co-60 ya da Lineer Akseleratör gibi cihazlar aracılığıyla vücudun dışından (eksternal radyoterapi) veya vücut boşlukları ya da doku içine radyoaktif maddelerin yerleştirilmesi yoluyla içerden (internal radyoterapi) gerçekleştirilmektedir. Tedavilerin şekli; hastanın yaşı, genel sağlık durumu, teşhis edilen kanserin türü, evresi, yerleşim yeri gibi birçok önemli faktöre bağlıdır. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı nın verilerine göre 2008 yılında dünya genelinde 12 milyon kişiye kanser teşhisi konulurken, bu rakamın 2030 yılında 26 milyonu aşacağı tahmin edilmektedir. Cerrahi müdahale, uzun zamandan beri kanser tedavisinin temelini oluşturmuştur. Cerrahi müdahale; kanserin ölümcül olup olmadığının belirlenmesi, kanserli bir kitlenin vücuttan alınması veya kötü huylu (ölümcül) hücrelerin vücudun diğer taraflarına yayılıp yayılmadığının öğrenilmesi için yapılabilir. Cerrahi müdahale bazen kanserli tümöral kitlenin hepsinin alınması mümkün değilse, hekimin kemoterapi veya radyoterapi uygulamasını daha etkili hâle getirmek için bu kitlenin mümkün olduğunca fazla bölümünü alması şeklinde de uygulanmaktadır. Dünya da ve Türkiye de Kanser Hastalığı (İstatistikler) Son yıllarda kanser, tüm dünyada artış göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı nın verilerine göre, 2008 yılında dünya genelinde 12 milyon kişiye kanser teşhisi konulurken bu rakamın 2030 yılında 26 milyonu aşacağı tahmin edilmektedir. Önümüzdeki yıllarda karşılaşacağımız bu artışın önemli bir bölümü ne yazık ki gelişmekte olan ülkelerde görülecektir. Gelişmekte olan ülkelerde sadece kanser sıklığı değil, aynı zamanda kansere bağlı ölümler daha fazla artış gösterecektir. Hastalık yükü ve insan gücü kayıpları ile beraber ortaya çıkacak ekonomik kayıplar da düşünüldüğünde önümüzdeki yıllar içerisinde gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkın daha da belirginleşeceği tahmin edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü ne göre, kanserde görülen bu artışın temel üç sebebi; yaşlı nüfusta meydana gelen artış, tütün kullanımı ve obezite salgınıdır. 21. Yüzyıl içerisinde kanserle mücadelede ülkelerin bu faktörleri yerinde değerlendirip akılcı kanser mücadele politikaları geliştirmesi gerekmektedir. Kanser sadece pahalı ilaç vb. tedaviler ile kontrol altına alınabilecek bir hastalık değildir. Bu nedenle ülkelerin, finansal kaynaklarına uygun şekilde esas yatırımlarını kanseri önleme ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

166 Onkolojik Sosyal Hizmet erken teşhise yönlendirmeleri gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki kanser önlenebilir bir hastalıktır. Kanser sıklığı, dünya genelindeki hemen her ülkede yıllık %1-2 oranında bir artış göstermektedir. Çok az sayıdaki gelişmiş ülkede bu artış kontrol altına alınabilmiş ve hatta negatif bir eğilim görülmeye başlanmıştır. Kanser kontrolünde başarılı olan bu ülke örnekleri incelendiğinde kanserle mücadelenin uzun süreçte başarı göstereceği, özellikle tütün, obezite ve beslenme gibi faktörler üzerinde önleyici tedbirler alınması gerekliliği, meme, rahim ağzı ve bağırsak kanserlerinde de toplum tabanlı tarama programlarının ülke genelinde uygulanması gerekliliği açıktır. Tüm bu faaliyetler neticesinde kanser artışının önüne geçilmesi hiç şüphesiz en az yıl gibi sürede olmaktadır. Bu nedenle kanser politikalarındaki başarının önemli bir unsuru da politik süregenlik olup kısa süreli yatırımlar yerine uzun soluklu planlamaların yapılabilmesine bağlıdır. Her yıl yeni teşhis edilen kanser olgusunun en az i direkt olarak sigara kullanımı ile ilişkilidir. Bu nedenle Türkiye için en önemli kanser kontrol yöntemi, tütünle mücadeledir. Sadece tütün kontrolü ile ülkemizde görülen kanserlerin üçte ikisinin önlenmesi mümkündür. Son yıllardaki veriler değerlendirildiğinde ülkemizde de kanserin tüm dünyadaki görülen benzer oranlarda arttığı görülmektedir. Bununla beraber toplam kanser yükü değerlendirildiğinde yine de pek çok ülkenin gerisinden gelmekteyiz. Örneğin; meme, kolorektal ve rahim ağzı kanseri gibi pek çok kanser yükünün diğer ülkeler ile kıyaslandığında çok az olduğu görülmektedir. Diğer ülkeler ile kıyaslandığında ülkemiz için esas sorun tütüne bağlı kanserlerdir. Her yıl yeni teşhis edilen kanser olgusunun en az i direkt olarak sigara kullanımı ile ilişkilidir. Bu nedenle Türkiye için en önemli kanser kontrol yöntemi, tütünle mücadeledir. Sadece tütün kontrolü ile ülkemizde görülen kanserlerin üçte ikisinin önlenmesi mümkündür. Türkiye kanser haritası incelendiğinde her yıl yaklaşık yeni kanser olgusu teşhis edilmektedir. Erkeklerde en sık akciğer kanseri, kadınlarda ise meme kanseri görülmektedir. Bölge ve şehirlerarasında kanser sıklığı arasında belirgin bir fark söz konusu değildir. Türkiye de insidans değerleri (görülme sıklığı) ışığında yıllık 170 bin yeni vakanın beklendiği söylenebilir. Ülkemizde kaba prevalans (yaygınlık) tahmini yapıldığında kanser teşhisi almış ve yaşamını sürdüren toplam bin kişi olduğu düşünülmektedir. Erkek ve kadınlarda görülen kanser türlerinin dağılımı farklılık göstermektedir. Aşağıdaki grafikler her iki cinsiyet için Türkiye de en sık görülen kanser türlerini göstermektedir. Dünya da erkelerde en sık görülen kanser prostat iken bunu akciğer kanseri izlemektedir. Ülkemizde ise erkeklerde en sık görülen kanser türü, akciğer kanseridir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

167 Onkolojik Sosyal Hizmet Grafik 1: Erkeklerde En Sık Görülen Kanser Türleri Meme kanseri, ülkemizde ve dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Dünya da erkeklerdeki ilk üç sıra kanser türü; prostat, akciğer ve kolon iken Türkiye de bu sıralama akciğer, prostat ve mesane şeklinde olmaktadır. Erkeklerde akciğer kanseri insidansı Türkiye de yüz binde yaklaşık 69 larda olup dünya ortalaması ise yüz binde lerde, Avrupa Birliği ortalaması ise de 48 dir. Grafik 2:Kadınlarda En Sık Görülen Kanser Türleri Türkiye de toplam ölümlerin içinde kanserden kaynaklanan ölümlerin oranı 2000 yılı için hastalık yükü çalışmasında % 13,1 oranında hesaplanmıştır yılı TÜİK verilerine göre de kansere bağlı ölüm % arasındadır. TÜİK 2009 yılı verileri incelendiğinde kansere bağlı ölümlerin %20 lere çıktığı görülmektedir. Tablo 1: Türkiye 2009 Yılı Ölüm Nedenlerinin Cinsiyete Göre Dağılımı Erkek Kadın Toplam 1. Kalp ve Damar Hastalıkları 36,2 44,4 39,9 2. Kanser 24,4 16,0 20,7 3. Solunum Yolu Hastalıkları 10,1 7,4 8,9 4. Metabolik Hastalıklar 4,8 8,3 6,4 5. Zehirlenme ve Travma 4,9 2,8 4,0 6. Diğer 19,6 21,0 20,2 Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

168 Onkolojik Sosyal Hizmet 2009 verilerine göre; ülkemizde ölüm nedenleri sırasında 2. sırada yer alan kanser hastalığının, hem dünyada hem de ülkemizde 2015 yılından itibaren 1. sıradaki ölüm nedeni olacağı düşünülmektedir. Kanserin Psikososyal Boyutu Kanser istatistikleri dikkate alındığında hem dünyada hem de ülkemizde gelecekte kanser hastalığından muzdarip olacak birey sayısının artacağı söylenebilir. Bu artışta çevresel faktörlerin, bireylerin yaşam tarzının, sağlıksız yaşam koşullarının ve stresin önemli rol oynayacağı öngörülebilir. Daha önce değinildiği gibi kanser kronik bir hastalıktır. Kronik hastalıkları diğer hastalıklardan ayıran belli başlı bazı özellikler bulunmaktadır. Bu özellikler şunlardır: Süreklidirler. Geride özür bırakabilirler. Geri dönüşün olmayabileceği patalojik değişiklikler oluşabilir. Uzun bir gözlem, denetim veya bakım süresi gerekebilir. Benlik saygısının kişinin kendisini nasıl değerlendirdiğine, gördüğüne, algıladığına ve anladığına ilişkin duygularını içerdiği, göreceli bir süreklilik ile değişime duyarlı olduğu göz önünde bulundurulduğunda uzuv kaybetme riski ve yeni duruma uyum sağlayabilme kapasitesi, kanser olgularında benlik saygısı kavramını tehdit altında bırakır. Kronik ya da ölümcül bir hastalık tanısı; bireyin o güne kadar getirdiği yaşamı sürdürmekte kullandığı tüm başa çıkma mekanizmalarının, gelecek beklentilerinin, planlarının sarsılması, yaşam dengesinin bozulması gibi bir tehdit oluşturur. Okyayuz (1999); Bu tehdit; bireyin olağan yaşamından belki sadece belli bir miktar ekonomik gücü, işi yitirmek gibi bir durum olabileceği gibi herhangi bir organını ya da işlevini tümüyle yitirmek, yani ölmekle yüz yüze gelmek anlamına da gelir. biçiminde açıklamıştır. Hastalık durumu ister geçici ve hafif ister süregen ve ağır olsun insanlar, hastalığı genellikle bir kayıp olarak yaşar ve yas tepkileri ortaya çıkar. Bu nedenle hastalıklar, aile ve hasta için sürekli uyum sağlamayı gerektirmektedir. Hastalık durumu fizyolojik ya da ruhsal yapıyı, işlevleri ve organizmanın süre giden yaşam dengesini değiştiren, engelleyen ve çeşitli belirtilerle kendini gösteren bir bozukluktur. Hastalık durumu iyi oluş hâlinin geçici bozulmasından, yeti yitimine, beden bütünlüğünün ve işlevselliğinin bozulmasına neden olabilecek, hatta yaşamını yitirmesi ile sonuçlanabilecek düzey ve derecelerde olabilmektedir. Birey açısından yaşamsal tehdit yaratan, uzun süreli gözlem ve koruma gerektiren, fiziksel görünümde ve fizyolojik yapıda patolojik değişimlere yol açan diyabet, HIV / AIDS ve kanser türü hastalıklar, kronik hastalık tanımlaması içindedir. Kronik hastalıklar; bireyin hayatının temel işlevlerini derinden etkilemekte, önceden kestirilemeyen doğası nedeniyle psikolojik, fiziksel, cinsel, sosyal ve ekonomik yönlerden şiddetli bir baskı yaratmaktadır. Hastalığın etkisiyle fiziksel ve işlevsel kayıplarla yüzleşen bireyler, yaşamlarını yeni bir perspektif üzerinden değerlendirmeye başlamaktadırlar. Kanser gibi kronik bir hastalıkla yüz yüze olan Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

169 Onkolojik Sosyal Hizmet bir birey için yalnızca kemoterapi, radyoterapi, cerrahi operasyon vb. tıbbı tedavi yöntemleri yeterli olmaz. İyileşmenin tam anlamıyla sağlanabilmesi için hastaya sunulan sosyal desteğin doyurucu olması, onkolojik tedavi ekibi tarafından da hastanın güçlü yönlerine yapılan vurgunun tatmin edici olması gerekir. Çünkü birey, hem hastalıkla tanışmasında hem de tedavi süreci boyunca sosyal hayatında önemli rollerin değiştiğine tanıklık eder. Bu roller bireyin hayatındaki sorumluluklarından yaşama bakış açısına, sosyalizasyonundan aile ve iş ilişkilerine, yaşam kalitesine kadar çeşitlilik arz eder. Sağlık çalışanlarının hasta ile iletişim kurma ya da hastayı bilgilendirme amacıyla kullandıkları dilin uygun olmayışı sonucunda zaman zaman hasta hastalığını yanlış anlayabilmekte, hastanın hastalığın seyrini değerlendirmesi güçleşebilmektedir. Onkoloji sosyal hizmetini ilgilendiren bu konuda hasta, ailesi ile birlikte kanser hakkında bilgilendirilmelidir. Hastalıkla ilgili bilinç düzeyinin düşüklüğü hastaları güçsüzleştiren bir etkendir. Kanser tanısının hasta ve hasta yakınlarına mutlaka kendi hekimi tarafından söylenmesi gerekir. Ölümcül hastalık denildiğinde ilk akla gelen durumlardan biri olan kanser ile ilgili olumsuz tutumların ve kanser hakkında yapılan yanlış yorumların hastalığı anlamlandırmada payı büyüktür. Kanser olan her kişi mutlaka ölecektir. diye toplumda yer eden anlayış, profesyonel müdahale sürecini ve müdahale ekibini etkileyebileceği gibi hastadaki benlik saygısını azaltabilir. Örneğin; 60 meme kanserli hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, meme kanserli kadınların büyük bir kısmının aile ve yakın çevrelerinden sosyal destek almalarına rağmen benlik saygılarının beklendiği kadar yüksek olmadığı görülmüştür. Bir yıl sonra 90 kanserli hasta üzerinde yapılan bir başka çalışmada aile ve yakın çevresinden sosyal destek alan kanserli hastaların benlik saygılarının yüksek olacağı beklenirken bunun tam tersi sonuçlar elde edilmiştir. Benlik saygısının kişinin kendisini nasıl değerlendirdiğine, gördüğüne, algıladığına ve anladığına ilişkin duygularını içerdiği, göreceli bir süreklilik ile değişime duyarlı olduğu göz önünde bulundurulduğunda uzuv kaybetme riski ve yeni duruma uyum sağlayabilme kapasitesi, kanser olgularında benlik saygısı kavramını tehdit altında bırakır. Hastalanmak; yalnızca biyolojik bir süreç olmayıp aynı zamanda psikolojik, sosyal ve kültürel bir olgudur. İnsanların hastalığı algılamaları farklı olduğu gibi sağlığın bozulması karşısında yaşanan duygularda da farklılık söz konusu olabilmektedir. Kanser gibi kronik hastalıklarda da bireyler, benzer süreçlerden geçerek durumları ve sahip oldukları temellere dayalı olarak bir davranış örüntüsü sergilemektedir. Kanser gibi bir hastalıkta standart, şaşmaz, herkeste kendini aynı şekilde gösteren bir duygusal seyir haritası yoktur. Her hastanın hangi evrede ne kadar süre kalacağı da bilinmez. Bunu kişinin karakter yapısı kadar geçmiş deneyimleri de belirlemektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

170 Onkolojik Sosyal Hizmet Bireyin kanser hastalığına ilişkin olarak tepkilerini belirleyen başlıca etkenler; geçmiş deneyimler, yaş, kültür düzeyi ve sosyoekonomik durum, cinsiyet, kişilik, kanserin yeri ve hekimin rolü şeklinde sıralanabilir. Kanser hastasının yaşadığı evrensel korkular vardır. Aynı zamanda 6 D olarak da tanımlanabilen bu evrensel korkular aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1. Ölüm (Death) 2. Aile, eş ve hekime bağımlı olma (Dependency) 3. Vücut görünümünde kötüleşme (Disfigurement) 4. İş, okul ve sosyal yaşamda özürlülük (Disability) 5. Sosyal ilişkilerde bozulma (Disruption) 6. Rahatsızlık ve ağrı (Discomfot) Kanser, hâlen yüzyılımızın en tehlikeli hastalığı olma özelliğini devam ettirmektedir. Tıp alanında elde edilen ilerlemeler ve tedavi yöntemlerinde sağlanan gelişmeler doğrultusunda hastaların beklenen yaşam sürelerinde bir artış elde edilmiştir. Bu durum; beklenen yaşam süresinde sayısal bir iyileşmeyi değil, aynı zamanda yaşam kalitesinde de bir artış sağlamaktadır. Bu durum, kanser hastalığına kronik bir hastalık kimliği kazandırmıştır. Kanser, günümüzde iyileşme ve şiddetlenme dönemleriyle kronik bir hastalık olarak düşünülmektedir. Kanser; yaşam dengelerini, psikolojik, sosyal, ekonomik vb. her türlü alanda alt üst edebilen bir hastalıktır. Kanser tanısı alan bireyin yaşadığı duygular travmatik niteliğe sahiptir. Bu hastalık; birey için bugüne kadar kullanmış olduğu uyum mekanizmalarının tümünün sarsılması, geleceğe yönelik beklentilerinin ve planlarının bozulması ve sahip olma gücünün yitirilmesi anlamını taşımaktadır. Akut hastalığın tedavisi olumlu ya da olumsuz yönden belirgin bir sonuç ortaya çıkarırken kanser gibi kronik bir hastalığın tedavisinde ise sonuç çoğu zaman daha az belirgindir. Kansere Karşı Verilen Tepkiler Hayatı tehdit eden bir hastalık olarak kanserde kişinin bireysel, fiziksel ve sosyal sorunlarla karşılaşması kaçınılmazdır. Çoğu kişi için kanser; çaresizlik, belirsizlik, suçluluk, terk edilme, fiziksel acı, ölüm gibi duygu ve düşünceleri akla getirmektedir. Kanser hastası yoğun korku içindedir, geleceği hakkında kaygılıdır. Bu nedenle kanser hastası, korku ve çelişkilerini yenmek için duygusal onarıma; psikososyal adaptasyon için psikososyal desteğe çok fazla gereksinim duymaktadır. Tanı ve sağaltım süreciyle beraber kanserli hastalar ve aileleri iyi olmak için bu yıkıcı hastalıkla ve onun etkileriyle baş etmek zorundadırlar. Birçok hasta ve aileleri için kanser deneyimine doğru geçiş, karanlık ve puslu bir dehlize doğru yolculuğa Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

171 Onkolojik Sosyal Hizmet KANSER HASTALARININ GÖSTERDİĞİ TEPKİLER Şok, inkâr Öfke ve düşmanlık Pazarlık Depresyon Kabullenme C.G. Kişisel Bir Hikaye: Hekimler bana göğüs kanseri teşhisi koymuştu. Tüm kalbimle ve büyük bir inançla çoktan iyileştiğime inanıyordum. Her gün İyileştiğim için teşekkür ederim diyordum. Bunu tekrar tekrar söylüyordum: İyileştiğim için teşekkür ederim. Tüm kalbimle iyileştiğime inanıyordum. Kendimi, kanser vücuduma hiç girmemiş gibi görüyordum. Kendimi iyileştirmek için yaptığım şeylerden biri de çok komedi filmleri izlemekti. Tek yaptığımız buydu,gülmek, gülmek ve gülmek. Hayatıma stresi sokamazdım çünkü ;iyileşmeye çalışırken stres yaşamak, yapabileceğim en kötü şeylerden biri olurdu. Teşhis konduktan iyileşene kadar geçen zaman yaklaşık üç aydı. Radyoterapi ya da kemoterapi görmedim bile,(byrne, 2012: 128; Akt. Tuncay, 2009). benzemektedir. Bu geçişi kolaylaştırmaya yardım etmek, psikososyal bakım sağlayıcılarının görevi olmaktadır. Ölümcül bir hastalıkla karşılaşan kişide gelişen ruhsal tepkiler, uyum sağlama ve baş etme amaçlıdır. Bu uyum aşamaları değişik şekillerde açıklanmaktadır. Kanser hastalarında gözlenen kaygı ve psikolojik sorunlar üzerinde yapılan bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu teorik çalışmaların ilki, Elisabeth Kübler-Ross'un kanserli hastalar ve yakınları üzerinde yaptığı inceleme kabul edilmekte ve birçok kaynakta hasta ve yakınlarının hastalık karşısında gösterdikleri psikolojik tepkiler olarak ele alınmaktadır. Kübler-Ross (1997) un yaptığı tanımlamada ana konu, kanser olan hastada görülen tepkilerin birbirini izleyen duygusal davranışlardan oluştuğu ve farklı evreler hâlinde gelişen baş etme yolları olduğudur. Bu evreler; 1. Şok-İnkâr: Bu ilk evre, kanser tanısı alması ile yaşadığı şok durumu karşısında hastanın kendini toplamak ve baş etme mekanizmalarını harekete geçirmek için zamana ihtiyaç duyduğu evredir. Hasta tanıya inanmadığı gibi yanlışlık olduğunu ümit ettiğinden dolayı başka hekimlere gider. Bu tepki, geçici olup kısa bir süre sonra yerini kısmi kabullenmeye bırakır. Hastanın bu mekanizmayı yararlı olduğu sürece kullanmasına izin verilmelidir. 2. Öfke ve Düşmanlık: Dikkatsiz bir gözlemcinin gözünden kaçmakla birlikte, bu tepkiler genellikle vardır. Bu dönemde hasta sürekli neden ben sorusunu sorar. Tanının doğru olduğunu bilmekle birlikte içinde bulunduğu durumdan hoşlanmaz. Daha yapacağı çok şey varken ölebilecek olması düşüncesini haksızlık olarak görür. Sağlıklı bireylere karşı öfke duyar. Daha önce insanlarla iyi ilişkileri olan hasta; geçimsiz, depresif ya da öfkeli biri hâline gelebilir. Bazen mantıksız olarak öfke, hasta veya ailesi tarafından sağlık personeline yöneltir. Bunun üzerinde durulmamalı, öfkenin arkasındaki huzursuzluğu sezmeli ve en önemlisi hastaya karşı kızgın bir tutum sergilenmemelidir. 3. Pazarlık: Bu evrede hasta kaçınılmaz olacak olayı ertelemeye çalışmak için bir tür anlaşma yapmaya çalışır. Biraz daha zaman için sağaltıma uyum gösterir ve gerekenleri yaparak iş birliğine girer. Hasta fiziksel durumundaki bozulmaya karşın ulaşmak istediği hedefler; saptayıp kendisiyle, çevresiyle, inançlarıyla anlaşmalar yapar. Bunlar, çok önemsiz olsa bile varlıkları hasta için bir uyarı ve doyum kaynağıdır. Kısa süre için de olsa hastaya yardımcı olur. 4. Depresyon: Pazarlık evresinde hasta bir sonuç alamayınca depresyona girer. Bu depresyon, iki şekilde görülür. İlki; bedensel yeteneklerin kaybına, sağaltıma karşın iyileşmenin olmamasına, aileden kopmaya, mali endişelere karşı sık olarak görülen bir tepkidir. Diğer bir Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

172 Onkolojik Sosyal Hizmet deyişle beden imajı değişiklikleri, hastalığın ortaya çıkan özellikleri, sağaltımın sonuç vermemesi, üretkenliğin azalması, stres ve kaygının artması sonucunda tepkisel bir depresyon gelişir. İkincisi ise hazırlayıcı depresyondur. Varoluş sorgulamasında hasta geçmişte yitirdiklerinin, yaptıklarının ve yapılamayacak olanların yasını tutmaya başlar. İleri derecede yalnızlık duygusu yaşayan hasta; aynı zamanda çevresine karşı ilgisini kaybeder, içine kapanır, kimse ile görüşmek istemez. Hasta artık durumunun farkına varmıştır ve sağlığına yeniden kavuşma umudunu kaybetmiştir. Eğer kaygılarını çözebilirse kabullenme evresine hazır hâle gelir. 5. Kabullenme: Duyguların azaldığı, mücadelenin sona erdiği evredir. Yukarıdaki bir veya birkaç tür tepkiden sonra bazı hastalar teslimiyet, boyun eğiş ve dinlenme isteği ile ölmek üzere olduklarını kabul ederler. Bu son aşamada hasta artık durumunu kabullendiği için daha gerçekçi davranmaya, yarım kalmış olan işlerini tamamlamaya çalışır. Ayrıca yaşamını son dönem sınırlılıklarına göre düzenlemeye ve yakınlarına kendi ölümünden sonra yapacaklarını anlatmaya başlar. Yine de kabullenme aşaması sorunsuz bir evre olarak düşünülmemelidir. Bazen de dinî inançlarda artma görülür. Hasta, Ölmeye hazırım. gibi konuşmalar yapmaya başlar. İlgi alanlarını daraltır. Çevreyle ilgilerini ve konuşma ilişkilerini azaltır. Ağrı olmaması koşulu ile sessiz ve sakin ölürler. Kanser hastası için en büyük sıkıntı ve stres yaratan zamanlar; tanı anı, yeni bir tedavi uygulama öncesi, tedavi sonrası bekleme süresi ve tedavinin başarısız kaldığı dönemlerdir. Genellikle beklenen duygusal tepki başlangıçta bir şok ve tanıya inanmama, takiben iştahsızlık, konsantrasyon azlığı gibi semptomlarla kendini gösteren anksiyete ve depresyondur. Bu stres ve semptomlar genellikle 7-10 gün içerisinde çözülür. Kanser hastasında, hastalığın özelliği ve yaşamda meydana getirdiği değişikliğe bağlı olarak üzüntü ve yas duygularının yaşanması normaldir. Ancak bu duyguların hastalığı kabullenilmesine ve tedaviye uyuma engel olacak düzeylerde olmamasına dikkat edilmelidir. Normal olarak kabul edilebilen üzüntü ve yas duygularının yanı sıra kanserle yüzleşen bireylerde, hastalıkla bağlantılı olarak birtakım psikiyatrik problemler de ortaya çıkabilmektedir. Kanser hastalarının %47 sinin teşhis edilebilir psikiyatrik bir bozukluğu olduğu tespit edilmiştir. Ortaya çıkan psikiyatrik bozukluklarla ilgili olarak birey ve ailesinin gerekli yardımı almasının sağlanması, var olan problemlerin içinden çıkılmaz boyutlara gelmeden çözülmesi açısından önemlidir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

173 Onkolojik Sosyal Hizmet Kanserin Aile İçinde Yarattığı Değişiklikler Kanser tanısının öğrenildiği zaman; hastanın yakınlarıyla iletişime en çok gereksinim duyduğu, paylaşımın en fazla olduğu bir süreçtir. Hasta kadar ailelerde hastalık öğrenildiğinde benzer duygusal tepkiler gösterebilirler. Ancak hasta yakınlarının kendi kızgınlıklarını ve duygularını kontrol altına almaları zorunluluğu vardır. Kanserin yarattığı kriz durumu, birey ve ailelerin sahip olduğu gücün kullanılmasına engel olmaktadır. Kanser hastası ve ailesi ile çalışan sosyal hizmet uzmanı için genelci uygulamada güçlendirme ilkesi oldukça önemlidir. Kriz durumuna yönelik sosyal hizmet müdahalesinde ikinci aşamayı oluşturan ve genelci uygulamada yer alan güçlendirme yaklaşımını aşağıdaki maddeler ile tanımlayabilir. Her birey, grup, aile ve topluluğun kendi gücü vardır. Travma, istismar, hastalıkla mücadele, fırsatları ve kaynakları riske eder. Birey, grup ve toplulukların özellikleri ve kapasiteleriyle gelişim sınırları hakkında dahi en üst sınırın bilinemeyeceğini varsayar. Sosyal hizmet uzmanı müracaatçılarına onların iş birliğini sağlayarak hizmet eder ve Bütün çevre kaynaklar ile doludur. Kanser hastalığının teşhis ve tedavisinin bir tür aileyi ilgilendiren bir durum olduğu ve hastalığın sadece onunla mücadele den bireyi değil, onunla birlikte ailesini de etkilediği kesinlik kazanmıştır. Kanser hastası, tedavi sırasında gerekli bakım ve yardımı almak için ailelerine yönelmektedirler. Kanser hastalığının aile içinde yaptığı etkiler şu şekilde belirginleşmektedir: Hastanın hastalığıyla tanıştığı ilk andan tedavi süresini de içermekle birlikte taburcu olmasına değin ve hatta sonrasında da psikososyal destek mekanizmalarına ihtiyacı vardır. Bu destek mekanizmaları tedavi boyunca hastanın hem kendisine olan güvenini geliştirecek hem de hastalıkla başetme stratejilerine yardımcı olacaktır. 1.Hasta ve yakınlarının teşhisi öğrenmesiyle birlikte birbirlerinden tanıyı saklama çabaları, güvensizlik olarak algılanıp aile içi iletişimin bozulmasına ve kişilerin kendilerini kötü hissetmesine neden olmaktadır. 2. Hasta yakınlarının hastayla ilişkilerinde, davranış ve tutumlarında birtakım değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Bu alanda yapılan çalışmalarda hasta yakınlarının, hastaya çelişkili davrandıklarını ortaya koymuştur. Sergilenen bu davranışlar; hastalık kapma endişesi ile hastadan uzaklaşma, eskiye kıyasla aşırı ilgi ve yakınlık göstererek hastayı rahatsız etme ve hastaya bakmayı pazarlık konusu yapma veya onu terk etmekle tehdit etme gibi durumlar. 3. Hasta ve ailesinin yaşamlarında yer alan ilişki sorunları tekrar görülebilmektedir. Kronik hastalık durumunda, hasta ve ailesinin yaşamlarında yer alan ilişki sorunlarının tekrarladığı yapılan araştırmalar ile Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

174 Onkolojik Sosyal Hizmet ortaya koyulmuştur. Böylece eski problemler sağlık sorunu ile birleşerek ciddi boyutlara ulaşmakta, hasta ve ailesi için yaşamı katlanması zor bir noktaya getirmektedir. Bazen çok yoğun olan kızma, suçlama, suçluluk ve pişmanlık duyma biçimindeki tepkiler; ailenin hastalığa, yerine göre hastanın ölümüne uyum sağlamasını azaltabilir. Buna rağmen birçok hasta, hastalığın muhtemel kötü sonucuyla karşı karşıyken bile ailevi ve kişisel ilişkilerini sürdürmek için ihtiyaç duyulan değişiklikleri yapabilmeyi başarabilmiştir. 4. Aile üyelerinde görülen endişenin temelinde; hastaya karşı görevini yerine getirememe, kendi geleceğinden emin olamama ve hastanın gerçeği bilmemesi yatmaktadır. 5. Ölüm olayı; ailenin maddi manevi kaynaklarını yıprattığı, aile üyelerinin rollerini değiştirdiği ve her bir aile üyesi tarafından farklı algılanıp yorumlandığı için var olan ya da ailenin alışageldiği problem çözme yöntemleri ile üstesinden gelebileceği bir durum değildir. Bu nedenle çoğunlukla bir bunalıma yol açar ve kriz durumunu ortaya çıkartır. Kanser hastası ve ailesinin yaşadığı bu sorunlar, henüz ortaya çıkmadan ya da ortaya çıktıktan sonra sosyal hizmet mesleğinin yerine getireceği birçok rol ve sorumluluk bulunmaktadır. Onkolojik sosyal hizmetin müdahalesi; hastanın hastalığı kabul etmesi, böylece tedaviden en üst düzeyde yararlanmasının sağlanması ve uyum sürecinde desteklenebileceği her türlü psikolojik, sosyal ve ekonomik konular üzerinde odaklanır. Onkolojik Sosyal Hizmet Kanser ile yüzleşen birey ve ailesi bir çeşit kriz ile karşı karşıyadır. Çünkü ömrünü tehdit eden bir hastalıkla mücadele ediyor olmak; insanların doğal olarak kaygı, öfke, umutsuzluk, depresyon, korku, çaresizlik, huzursuzluk gibi psikolojik ve duygusal tepkiler içeren bir kriz sürecine girmesine neden olur. Bazen kriz durumu; psikolojik sorunlar yaşayanlar, mevcut durumunun üstesinden gelemediğini düşünenler, etkili başetme stratejileri geliştiremeyenler için değişim ve fırsat sağlar. Kendisini ölüm tehdidi altında hisseden bir hastanın, duygusal ve psikolojik süreçlerini, ekonomik ve aileye ait endişelerini anlamak düşünüldüğü kadar kolay değildir. Genç onkoloji uzmanları, kendilerini bu sahada daha iyi eğitmeli ve yine eğitim görmüş onkoloji hemşiresi ve sosyal hizmet uzmanı ile beraber çalışmayı, hastaya yardım edebilmek için öğrenmelidirler. Hasta; hekimin kendisi ile ilgili olacaklardan endişe duyup duymayacağını, hekim tarafından gösterilen ilginin yoğunluğuna göre özümseyebilir. Kanserli hasta, ruhsal açıdan hekimine ve diğer sağlık bakım ekibi üyelerine güven duymak ve onların kendisini sevdiğini hissetmek ister. Bu durum, hekimin kendisine olan güveniyle de ilgilidir. Hasta hekimine ne Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

175 Onkolojik Sosyal Hizmet kadar inanırsa, onkoloji ekibi tarafından verilecek olan psikososyal destek de dâhil olmak üzere bütün hizmetleri kabullenme süreci o kadar hızlı olacaktır. Ross (1997) un da vurguladığı gibi; kendisine, ailesine, topluma hatta tıbba yararlı olabilme düşüncesinin, en çaresiz durumlarda bile hastanın yaşam mücadelesini arttırıcı etken olduğu bilinmektedir. Hastanın hastalığıyla tanıştığı ilk andan tedavi süresini de içermekle birlikte taburcu olmasına değin ve hatta sonrasında da psikososyal destek mekanizmalarına ihtiyacı vardır. Bu destek mekanizmaları tedavi boyunca hastanın hem kendisine olan güvenini geliştirecek hem de hastalıkla baş etme stratejilerine yardımcı olacaktır. Etkin destek mekanizması oluşturabilmek içinse; hastaya yönelik kapsamlı psikososyal değerlendirmelerin yapılması, görüşme formlarının hazırlanması, ölçeklerin kullanılması, önceki uygulamaların kayıtlarının tutulması vb işlemler, onkolojide sosyal hizmetin etkili olması adına yardımcı olacaktır. Onkoloji hastanelerinde görev yapan sosyal hizmet uzmanları, hasta ve ailesine yönelik verilen tedaviden ve tedaviyi sunan ekipten müracaatçılarının ne düzeyde yararlandıklarını, ekibin üyesi olarak kendi uygulamalarından müracaatçılarının ne kadar memnun olduklarını sorgulamalıdırlar. Onkoloji hastasına yapılan tedaviler, bir ekip işidir ve bu ekip içinde sosyal hizmet uzmanları önemli mesleki işlevler üstlenirler. Onkolojik sosyal hizmetin üzerinde durmadan önce tıbbi sosyal hizmet ve tıbbi sosyal hizmet uzmanı kavramları üzerinden hareket etmekte yarar vardır. Duyan (1996) a göre tıbbi sosyal hizmetin tanımlanmasında çeşitli görüş ve düşünceler görülmekle birlikte temel odak, hasta bakım etkinlikleri ile ilgilidir. Tıbbi sosyal hizmet, hastalığı ve tedavisi sırasında hastayı etkileyen sosyal ve duygusal sorunların çözümü ile uğraşmak amacı ile bireyle çalışma ve grup çalışması yöntemi kullanılan sosyal hizmet mesleğinin bir uygulama alanıdır. Hastaneye yatan her hastanın uygulanan tedaviden en etkili şekilde yararlanması amacıyla tıbbi sosyal hizmet uzmanı tarafından verilecek ekonomik, sosyal, eğitsel ve destekleyici hizmetler yanında, hastanın ailesi ve çevresi ile ilişkilerinin düzenlenmesi, hastaneden çıktıktan sonra kişisel ve aile sorunlarının çözümlenmesi gibi hususların tümü, tıbbi sosyal hizmet olarak adlandırılır. Tıbbi sosyal hizmet uzmanları; halk sağlığı, sağlık eğitimi, krize müdahale, destekleyici danışmanlık ve vaka yönetimi de dâhil çok geniş hizmetlerin sağlandığı akut ve kronik sağlık bakımı ortamlarında çalışırlar. Tanımlardan hareketle Onkolojik Sosyal Hizmet, tıbbi sosyal hizmet uygulamalarının onkoloji hastaları odağında ele alınması şeklinde anlaşılabilir. Ayrıca, tıbbi sosyal hizmetin kuramsal kısmı içerisinde de kendisine yer bulması kaçınılmazdır. Onkoloji Alanında Çalışan Sosyal Hizmet Uzmanlarının Rol ve Görevleri Kanser hastalığına ilişkin toplumsal bilgi ve bilinç düzeyi ile bireye yaklaşım biçimi, kanser hastalarının toplumsal ilişki ağlarındaki varlığının ya da bu ağlardan kendilerini izole etmelerinin temel belirleyicisi olmaktadır. Bireylerin psikososyal işlevselliğinin kanserle birlikte sekteye uğraması, fiziksel sağlığın bozulmasının Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

176 Onkolojik Sosyal Hizmet yanında ruhsal ve sosyal sağlığında bozulmasına yol açar. Bu noktada sosyal hizmet uzmanlarına aşağıda sıraladığımız görevler düşmektedir: a) Hastaneye yatmasına karar verilen hasta ve ailesi ile görüşülerek inceleme ve tedavi yöntemleri hakkında kendilerine bilgi vermek b) Tedavi masraflarını karşılamaya ilişkin sorunlara, hasta, ailesi hastane ve varsa toplum olanakları ile çözüm yolu aramak c) Tedavi sonrasında hasta ve ailede gelişen dirençleri gidermek üzere tıbbi müdahalelerin amacını, yararlarını ve muhtemel sonuçlarını açıklamak d) Sıkıntı ve şikayetlerin geçici olduğunu ve sağlığa kavuşmanın önemini belirtmek e) Hasta ve ailede gözlenen tepkileri anlayışla karşılayarak dinleme yolu ile duygusal boşalım sağlamak f) Moral artırıcı konuşmalarla hastayı rahatlatmak g) Varsa ailede hastanın tepkileri ile ilgili yanlış yorumları düzelterek destekleyici ilişkilerin gelişmesini sağlamak h) Hasta ve ailesinin yerine getirilmesi mümkün isteklerinin gerçekleşmesine çalışmak i) Ameliyat sonucunda bazı yetenek ve işlevlerini kaybeden hastaların rehabilitasyon programlarına katılması ve gerekli ise yeni bir işe yerleştirilmeleri konularında yardımcı olmak j) Hastalığın tetkik ve tedavisinde hasta ve ailesinin uyumlarını kolaylaştırmak k) Hasta ve ailesinin psikososyal olarak eski durumlarına dönmelerini ve rehabilitasyonlarını sağlamak, psikososyal bakım planı geliştirmek ve psikososyal desteğe ihtiyacı bulunan hasta ve aileleriyle çalışmalarda bulunmak l) Sağlık bakım olanakları ve kaynaklarının kullanımını kolaylaştırmak, fiziksel ve psikolojik fonksiyonların değerlendirilmesinin ve işe yarar destekleyici kaynakların, olanakların temelini kurmak m) Ulaşım ya da finansal yardım gibi hizmetlerde hasta ve ailesinin önüne çıkan engelleri aşmalarına yardımcı olmak n) Hastalara hastalıkları, tedavinin planı, ağrılarının üstesinden gelebilmek için seçenekler sunmada danışman olmak o) Sağlık ekibinin, hastanın hastalığıyla, tedavisiyle, iyileşmesiyle ilgili sosyal, ekonomik ve duygusal faktörlerin önemini anlamalarına yardımcı olmak Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

177 Onkolojik Sosyal Hizmet ö) Hastaların hastaneye yatışlarının yarattığı olumsuz havayı yumuşatmak ve geçici olsa bile serbest zamanlarını değerlendirmek üzere faaliyetler düzenlemek, moral gücünü arttırmak Konuya toplumsal açıdan yaklaşıldığında sosyal hizmet uzmanları; kansere yol açan nedenler ve korunma yolları ile ilgili aydınlatıcı, tanıtıcı faaliyetlerde görev alıp bu önemli sağlık sorunu ile ilgili resmî ve gönüllü kuruluşlarla iş birliği yaparak: a) Seminer, konferans, sergi, eğitim vb., etkinlikler düzenlemek suretiyle uzun dönemde hastalık hakkında toplumsal bilinç yaratılmasında etkin rol oynamalıdırlar. b) Kanserli hastaların tedavisi ve kanser kuruluşları için maddi olanak sağlama amacıyla yapılacak faaliyetlerde sosyal hizmet uzmanları görevlendirilmelidir. c) Bu alanda gönüllü çalışmaları özendirmek ve organize etmek; gönüllü kuruluşlar arasında bütünlük sağlamak; başka bir deyişle söz konusu çabaları güçlü biçimde aynı amaca yönlendirmek de bir sosyal hizmet fonksiyonu olarak düşünülmelidir. d) Kanser hastaları üzerinden yapılacak psikososyal içerikli araştırmaların yürütülmesi ve değerlendirilmesinde sosyal hizmet uzmanları görev almalıdır. Onkoloji hastanelerinde görev yapan sosyal hizmet uzmanları; hasta ve ailesine yönelik verilen tedaviden ve tedaviyi sunan ekipten müracaatçılarının ne düzeyde yararlandıklarını, ekibin üyesi olarak kendi uygulamalarından müracaatçılarının ne kadar memnun olduklarını sorgulamalıdırlar. Literatürde vurgulanan bu görevlere ek olarak kanser hastalarına duygusal destek sağlamak ve kanser destek grupları gibi psikososyal müdahalelerin hastaların yaşadıkları sürece adaptasyonlarını kolaylaştıracağı göz ardı edilmemelidir. Onkoloji sosyal hizmet uzmanının müracaatçılarına yardımcı olabilmesi için öncelikle kanser hakkında sonrasında da kanserin tanısı, tedavisi ve psikososyal boyutu konularında yeterli bilgiye sahip olması bir zorunluluktur. Ayrıca; sürecin baş aktörü, kanseri deneyim edinen hasta olduğu için sosyal hizmet uzmanı kolaylaştırıcı bir tavır takınmalıdır. Kolaylaştırıcı rolünü kullanırken uzman bireye karşı eşitlikçi olmalı, onun destek mekanizmalarına katılımını sağlamalı ve verdiği kararlara saygı duymalıdır. Onkoloji sosyal hizmet alanında bir diğer önemli nokta ise, onkolojik uygulamalarda etik ve meslektaşların görevlerinde ne kadar bilinçli oldukları konularıdır. Eğer sosyal hizmet uzmanı onkolojideki görevlerini iyi bilmezse, meslek etiğine uygun davranamaz ve müracaatçısına faydalı olması söz konusu olamaz. Onkoloji alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının, hastanın self determinasyonu (hastanın kendi kararını kendisinin vermesi), bilgilendirilmiş onam ve yaşam kalitesi gibi sorunlarla gündelik uygulamalarında çok karşılaştıkları ve bu konunun da etik kurallarla açıklanabileceği ifade edilmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

178 Onkolojik Sosyal Hizmet Kanserli hastalarla çalışan sosyal hizmet uzmanı, hastalığın oluşumuna neden olan psikososyal faktörler ile hastalığın neden olduğu psikososyal faktörlerle ilgilenir. Genelci sosyal hizmet uygulaması ışığında sosyal hizmet uzmanının rol ve görevleri temel olarak aşağıdaki şekilde sıralanabilir: 1. Danışmanlık Rolü 7. Kolaylaştırıcılık Rolü 2. Eğiticilik Rolü 8. Davranış Değiştirici Rolü 3. Aracılık Rolü 9. Bakım Sağlayıcı Rolü 4. Vaka Yöneticisi Rolü 10. Uzlaştırıcılık Rolü 5. Harekete geçiricilik Rolü 11.Vaka Yöneticisi 6. Savunuculuk Rolü 12.Toplum Planlayıcısı Çağdaş sosyal hizmet uygulamalarında bireye ve üyesi olduğu aile sistemine yaklaşımda değişiklik ve farklı bir bakış açısı meydana gelmiştir. Bu noktada sosyal hizmet, aile sistemini içinde bulunduğu koşullar altında yaşamın doğal akışını dikkate alarak ve ailenin doğal sürecini anlayarak hastalık sürecini yaşayan aileye ve bireye yardımcı olmayı hedefleyen bir disiplindir. Sosyal hizmet uzmanlarının sahip oldukları mesleki rol ve fonksiyonlarına bağlı olarak kanserli hasta ve ailesine yönelik olarak bireylere; ailelere ve gruplara; toplum ve organizasyonlara yönelik hizmetleri artarak devam edecektir. Özellikle terminal dönemde bulunan hastalara yönelik palyatif bakım, ölüm yeri tercihi ve hospis gibi yeni yaklaşımların gelecekte onkoloji hastalarına yönelik hazırlanacak politikalarda önemli yer tutacağı düşünülmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

179 Özet Onkolojik Sosyal Hizmet Kanser, her aşamasında sıkıntılar yaşanan ve tedavisinde psikososyal faktörlerin etkili olduğu bir hastalıktır. Mide bulantıları, kilo kaybı, saç dökülmesi, duygudurum sorunları, davranış değişiklikleri, iş yaşantısı ve sosyal ilişkilerde meydana gelen değişiklikler, aile üyelerinin tutumu ve rollerin değişmesi, hastalıkla beraber kişinin bedensel ve psikososyal işlevselliğini tehdit edebilmektedir. Kanser tedavisinde genel yaygınlıkla kullanılan üç yol vardır.ilaç tedavisini içeren kemoterapi, doku içine nüfuz eden yüksek enerjili dalgalar demetini veya iyonlaştırıcı radyasyon enerjisinin kullanıldığı radyoterapi ve cerrahi müdahale (ameliyat). Bu üç yöntemin hepsi birden aynı hastaya uygulanacağı gibi bu yöntemler hastaya tek olarak da kullanılabilmektedir. Kanser hastalarının gösterdiği tepkiler; şok-inkar, öfke ve düşmanlık, pazarlık, depresyon ve kabullenme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Genelci sosyal hizmet uygulaması ışığında kanser alanında çalışan sosyal hizmet uzmanının; danışmanlık rolü, kolaylaştırıcılık rolü, eğiticilik rolü, davranış değiştirici rolü, aracılık rolü, bakım sağlayıcı rolü, ulaştırıcılık rolü, harekete geçiricilik rolü, vaka yöneticisi, savunuculuk rolü ve toplum planlayıcısı rollerini yerine getirmesin beklenir. Çağdaş sosyal hizmet uygulamalarında bireye ve üyesi olduğu aile sistemine yaklaşımda değişiklik ve farklı bir bakış açısı meydana gelmiştir. Bu noktada sosyal hizmet, aile sistemini içinde bulunduğu koşullar altında yaşamın doğal akışını dikkate alarak ve ailenin doğal sürecini anlayarak hastalık sürecini yaşayan aileye ve bireye yardımcı olmayı hedefleyen bir disiplindir. Sosyal hizmet mesleğinin uygulayıcılarının sahip oldukları mesleki rol ve fonksiyonlarına bağlı olarak kanserli hasta ve ailesine yönelik olarak bireylere; ailelere ve gruplara; toplum ve organizasyonlara çeşitli hizmetler sunulmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

180 Ödev Onkolojik Sosyal Hizmet Ödev gönderimi Onkoloji alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının gelecek yıllardaki uygulamalarında ve mesleki müdahalelerinde önemli değişikliklerin yaşanması beklenmektedir. Bu değişikliklerin neler olabileceğini düşününüz. Ödevinizi 200 kelimeyi aşmayacak şekilde örnekler vererek yazınız ve hazırladığınız belgeyi göndermek için yandaki ödev gönderme linkini kullanınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

181 Onkolojik Sosyal Hizmet DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Türkiye de 2009 yılı ölüm nedenlerinin cinsiyete göre dağılımıda kanser kaçıncı ölüm nedeni arasındadır? a) 1. b) 2. c) 3. d) 4. e) Aşağıdakilerden hangisi kronik hastalıkları diğer hastalıklardan ayıran belli başlı bazı özellikler arasında yer almaz? a) Süreklidirler. b) Geride özür bırakabilirler. c) Geri dönüşün olmayabileceği patalojik değişiklikler oluşabilir. d) Uzun bir gözlem, denetim veya bakım süresi gerekebilir. e) Geçicidirler. 3. Kanser hastası hangi aşamada belirgin olarak sağlıklı bireylere karşı öfke duymaya başlar? a) Öfke ve Düşmanlık Aşaması b) Depresyon Aşaması c) Şok- İnkar Aşaması d) Kabullenme Aşaması e) Reddetme Aşaması 4. Aşağıdakilerden hangisi genelci sosyal hizmet uygulaması ışığında sosyal hizmet uzmanının; kanserin tanımı, nedenleri ve sonuçları hakkında toplum merkezlerinde müracaatçı gruplarına sunum yapması onun hangi rolünü ifade etmektedir? a) Danışmanlık Rolü b) Eğiticilik Rolü c) Davranış Değiştirici Rolü d) Aracılık Rolü e) Vaka Yöneticisi Rolü Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

182 Onkolojik Sosyal Hizmet 5.Aşağıdakilerden hangisi kanser hastalarının yaşadığı evrensel korkular arasında yer almaz? a) Sosyal ilişkilerde bozulma b) Sosyal bütünleşme c) Vücut görünümünde kötüleşme d) Aile, eş ve hekime bağımlı olma e) İş, okul ve sosyal yaşamda özürlülük 6.Hastanın ileri derecede yalnızlık duygusu yaşaması, çevresine karşı ilgisini kaybetmesi, içine kapanması ve kimse ile görüşmek istemememesi gibi bulgular, hastanın hangi duygusal davranış ya da tepki içinde olduğunu göstermektedir? a) Öfke ve Düşmanlık b) Depresyon c) Pazarlık d) Kabullenme e) Şok-İnkâr 7. Aşağıdakilerden hangisi onkoloji alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının görevleri arasında yer almaz? a) Hasta ve ailede gözlenen tepkileri anlayışla karşılayarak dinleme yolu ile duygusal boşalım sağlamak b) Tedavi masraflarını karşılamaya ilişkin sorunlara, hasta, ailesi hastane ve varsa toplum olanakları ile çözüm yolu aramak c) Hastaneye yatmasına karar verilen hasta ve ailesi ile görüşerek hastane masraflarını ödemeleri için pazarlık yapmak d) Tedavi sonrasında hasta ve ailede gelişen dirençleri gidermek üzere tıbbi müdahalelerin amacını, yararlarını ve muhtemel sonuçlarını açıklamak e) Hastalığın tetkik ve tedavisinde hasta ve ailesinin uyumlarını kolaylaştırmak Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

183 Onkolojik Sosyal Hizmet 8. Kanser tanısı hasta ve hasta yakınlarına hangi sağlık personeli tarafından söylenmesi gerekir? a) Hemşire b) Hekim c) Psikolog d) Sosyal hizmet uzmanı e) Radyolog 9. Aşağıdakilerden hangisi Dünya Sağlık Örgütüne göre dünyada kanserde görülen artışın nedenleri arasında yer almaz? a) Obezite b) Yaşlı nüfustaki artış c) Genç nüfustaki artış d) Tütün kullanımı e) Çevresel faktörler 10.Aşağıdakilerden hangisi ülkemizdeki kanser politikalarının belirlenmesinde yer alan konular arasında değildir? a) Hospis bakımı b) Alternatif tedaviler c) İnsan gücü planlaması d) Yaşam kalitesi e) Kanserde erken teşhis çalışmaları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

184 Onkolojik Sosyal Hizmet YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Aktaş, M.A. (2004). Aile Terapisinde Sosyal Hizmet. Aile ve Toplum Dergisi. Nisan- Haziran, 2: 7; Aktaş, M.A. (2005). Sosyal Hizmet Kuram Dersi Yayınlanmamış Ders Notları. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu. Ankara Atlı, H., (1997). Sosyal Çalışma Açısından Kanserin Aile İçinde Yarattığı Sorun Alanlarının Belirlenmesi ve Sosyal Desteğin Gerçekleşmesinde Etkili Olan Unsurlar. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psikososyal Onkoloji Bilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul. Beyzadeoğlu, M. (1996). Kanser Tedavisi Esnasında Yaşam Kalitesi. Türk Onkoloji Dergisi, 11,4: Duyan, V. (1996). Sağlıkta Psiko-Sosyal Boyut (Tıbbi Sosyal Hizmet). Ankara: 72 TDFO Yayıncılık: Ekinci, G. (2013). Kanser Nedir?, www. genetikbilimi. com/ genbilimi/ kanser nedir. htm, Erişim 21 Nisan Erözenci, A. (2003). Bir Türk Filmi Olarak Kanser. Yeni Yaz Yayınları. Birinci Basım. İstanbul. Güni, Ö., Özşenol, F., Oysul, L., Beyzadeoğlu, M. (2005). Kanser Tedavisinde Radyoterapi Uygulanan Hastaların Psikosoyal Durumu ile Etkilenen Sistemler Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi. Türk Onkoloji Dergisi, Cilt 20, Sayı: 1: Güni, Ö.Ö. Oysul K., Beyzadeoğlu, M. (2003). Radyoterapi Hakkında Bilmek İstedikleriniz El Kitabı. GATA Basımevi, Ankara. Erişim: 21 Nisan Işıkhan, V. (2001). Kanser ve Yaşam Kalitesi. Nihal Turan a Armağan: Sosyal Hizmetlerde Yeni Yaklaşımlar ve Sorun Alanları. (Editör: Veli Duyan, Aliye Mavili Aktaş). s: Ankara. Işıkhan, V., (2004). Kanser ve Sosyal Hizmet Dersi Yayınlanmamış Ders Notları, H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmetler Ana Bilim Dalı, Ankara. Işıkhan, V., Kömürcü, Ş., Özet, A., Arpacı, F., Öztürk, B. ve Yalçın, A. (1997). Meme Kanserli Hastaların Sosyal Destek Sistemleri ve Benlik Saygıları, GATA Bülteni, 39, s Işıkhan, V., Kömürcü, Ş., Özet, A., Arpacı, F., Öztürk, B., Tufan, B. ve Yalçın, A. (1998). Meme Kanserli Hastaların Sosyal Destek Sistemleri, Benlik Saygıları ve Bazı Ruhsal Belirtileri, Türk Hematoloji Onkoloji Dergisi, 8 (4), s Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

185 Onkolojik Sosyal Hizmet Miller, W.M., Nygren, C (1978). Living With Cancer Coping Behaviors, Cancer Nursing Okyayuz, Ü. (1999). Kanser Hastası ve İletişim. (Ed) Ü. Okyayuz. Sağlık Psikolojisi. Ankara Türk Psikologlar Derneği Yayını. Yayın No:19, Öz, F. (2001). Hastalık Yaşantısında Belirsizlik, Türk Psikiyatri Dergisi, 12 (1), s Özet, A., Işıkhan, H., Erdoğdu, E. (1999). Kanser Hastalarına Psikososyal Destek, Hematoloji-Onkoloji Güncel Derleme Dergisi. 1, 2: Özkan, S. (1993). Tıbbi-Psikiyatrik ve Psikososyal Açıdan Kanser (Psikoonkoloji), Kanserde Palyatif Bakım. Ed.: Serdar Edirne. Sandoz Ürünleri A.Ş. yayını. İstanbul. Palabıyıkoğlu, R. (2000). Sağlığın Bozulmasına Bağlı Kriz Durumu: Başa Çıkma. Kriz ve Krize Müdahale Ankara Üniversitesi Psikiyatrik Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayınları. Yayın No: 6: Ankara. Ross, E.K. (1997). Ölüm ve Ölmek Üzerine. Çeviren: Abnu Büyükkal. Boyner Holding Yayınları. İstanbul. Tuncay, T. (2007). Kronik Hastalıklarla Başetmede Tinsellik, Sağlık ve Toplum Dergisi, 17 (2), s Tuncay, T. (2009). Genç Kanser Hastalarının Hastalık Anlatılarının Güçlendirme Yaklaşımı Temelinde Analizi, Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, 20 (2), s Turan, N. (1984). Kanser Hastalığının Önlenmesinde Psikososyal Faktörlerin Önemi, H.Ü. Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Dergisi. 2, 1-3: Ankara. Türkbıkmaz, A. (1994). Kanser Hastalarında Sosyal Kişisel Çalışmanın Önemi. İ.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psiko-Sosyal Onkoloji ve Eğitim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul. Uluslararası Kanser Savaş Örgütü Yenileme Komitesi. (1983). Klinik Onkoloji El Kitabı (3. Baskı). Türkçeye Tercüme Grubu, s Üre, Ö. (1987). Kanserli Hastalarla Grup Çalışması. Ed: Uzel,R.; Okkan,S.; Öbes,A. 6. Ulusal Kanser Kongresi Bildirileri, İstanbul, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24

186 HEDEFLER İÇİNDEKİLER HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi HIV/AIDS in Farklı Aşamalarında Hastaların Tepkileri, HIV/AIDS ve Toplumsal Damgalanma, HIV/AIDS ve Toplumsal Ayrımcılık, HIV/AIDS e Bağlı Damgalamanın ve Ayrımcılığın Sonuçları, Sosyal Hizmet Müdahalesi, Müdahale Süreci, Müdahale Sürecinde Ele Alınabilecek Konular. TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; HIV/AIDS'in farklı aşamalarında hastaların tepkilerini kavrayabilecek, HIV/AIDS, toplumsal damgalama ve ayrımcılık konularını açıklayabilecek, HIV/AIDS'e bağlı damgalamanın ve ayrımcılığın sonuçlarını fark edebilecek, Sosyal hizmet müdahalesinin özelliklerini öğrenebilecek, Müdahale sürecini ve bu süreçte ele alınabilecek konuları açıklayabileceksiniz. ÜNİTE 9

187 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi GİRİŞ HIV/AIDS; kronik, ölümcül, bulaşıcı ve belirsiz yönleri oldukça fazla olan bir hastalıktır. Hastalığın ekonomik ve demografik, çalışma yaşamı, toplumsal gelişme, sağlık, eğitim, sosyal hizmet gibi sektörel düzeyde etkilerinin yanı sıra ailenin rol ve işlevleri, çocuklar, gençler, kadınlar, özürlüler, yaşlılar, mahkumlar gibi çeşitli özel gruplar üzerinde farklı düzeylerde psikososyal etkileri bulunmaktadır. HIV/AIDS le ilgili olarak bireysel ve toplumsal düzeyde ahlaki değerler, cinsel yaşam, haklar ve sorumluluklar, etik değerler, farklılıklar sorgulanmaktadır. Ayrıca; toplumsallaşma süreci, cinsel yönelim ve ilişki kalıpları, yoksulluk, evsizlik, korunmaya muhtaç çocuklar, sokak çocukları, madde kullanımı, dinsel konular, göç, dil farklılıkları, hastalıklar hakkındaki inançlar, hastalığın tedavisi ve sosyal maliyeti, cinsiyetçi tutumlar, zorunlu test ve bunun sonuçları, ön yargılar, ayrımcılık ve damgalama HIV/AIDS le birlikte anılan çeşitli konular arasındadır. AIDS le ilgili ifade edilen sosyal konular, burada ifade edilenlerden çok daha fazlasını kapsamaktadır. Görüldüğü üzere HIV/AIDS sadece bireysel düzeyde değil, aynı zamanda toplumsal düzeyde çeşitli konuları doğrudan ya da dolaylı biçimde etkilemektedir. Tıpta meydana gelen gelişmeler sonucunda bu hastalığa yakalananlar, uzun yıllar boyunca diğer insanlarla bir arada yaşama olanağına sahiptirler. Hastalığın kronik, ölümcül ve bulaşıcı oluşu çeşitli bakım, barınma, iş ve uygun sosyal ilişkilere ulaşmayı engellemektedir. Hastalık; bireyin fiziksel sağlığını değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal yaşamını da olumsuz yönde etkilemektedir. Hastalığa yakalanan kişiler, diğer insanlara göre daha fazla oranda depresyon yaşamakta ve intihar girişiminde bulunmaktadırlar. Hastalık; asemptomatik aşamadan semptomatik aşamaya doğru ilerledikçe hastalar, çeşitli psikososyal sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sorunlardan en önemlileri, damgalanma ve ayrımcılığa uğrama ile ilgilidir. HIV/AIDS ve bulaşma yolları konusunda toplumun bilgilenme düzeyinin düşük olması, yaşanan damgalanma ve ayrımcılık düzeyini artırmaktadır. Bu da hastalığın sosyal etkilerini artırıcı ve belki de yeni hastaların ortaya çıkma olasılığını yükseltici bir etki yapmaktadır. HIV/AIDS in Farklı Aşamalarında Hastaların Tepkileri İlk aşamada hastalar HIV/AIDS açısından risk altındadırlar, ancak hastalığa yakalanıp yakalanmadıklarını bilmezler. Durumlarının ne olduğu ve test yaptırma konusunda anksiyete yaşayabilirler. Bu kişiler, HIV testi hariç fiziksel muayeneden geçerler. Bu kişiyle ilgilenen doktorun onun riskli cinsel davranışları konusuna duyarlı bir şekilde yaklaşmalıdır. HIV testinin pozitif çıkması birçok hasta için Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

188 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi travmatiktir ve test sonrasında şok, inanmama ve inkâr gibi çok sık görülen kriz tepkileri gösterilir. Anksiyete ve suçluluk duygusu da diğer tepkiler arasındadır. Kriz döneminde depresyon sıkça görülür. Çaresizlik ve değersizlik duyguları hakimdir. Sosyal damgalama, arkadaş ve aile desteğinin kaybedilmesi söz konusudur. Kriz döneminden sonra birçok hasta, yeni bir denge durumu oluşturmayı başarır ve kendi durumlarını kabul etmeye başlar. Sahip oldukları kişilik yapısına ve baş etme tarzlarına bağlı olarak çeşitli tepkiler gösterir. Hastalar, onlara destek sağlayan diğer insanlara bağımlı hâle gelmeye başlar ve bunun sonucunda yaşadıkları çaresizlik hissi giderek artar. Bazı hastalar ise hastalığı kabul etmezler ve içinde bulundukları durumu inkâr etmeyi sürdürürler. Ölümcül hastalıklarda inkâr; birçok hasta için yararlı ve uyum sağlayıcı bir savunma biçimi olabilir, ancak bunun sürdürülmesi ileri dönemlerde çok daha olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bazı hastalar ise hastalıklarını inkâr ederler ve korunmasız cinsel ilişki, aşırı alkol ve madde kullanımı gibi risk düzeyi yüksek ve yaşamı tehdit eden davranışlara girişirler. Ayrıca, kendine zarar verici davranışlara yönelebilirler. Hastalığın ilerlemesi, yaşanan izolasyonun artması ve toplum tarafından reddedilme sonucunda yaşanan anksiyete ve depresyon düzeyini artırır. Bu kriz geçtikten sonra hastalar kendi durumlarını kendine özgü biçimlerinde kabul etmeye başlar. Bazıları hastalık hakkında her şeyi öğrenmek isterken bazıları da geri çekilir, bazıları da durumlarını inkâr etmeyi sürdürür. Bu aşamada güvenli cinsel ilişki ve sağlığı koruyucu yaşam tarzları konusunda bilgilendirme gereksinimi yoğundur. Asemptomatik aşamada birçok hasta, kendi yaşam tarzlarını değiştirme eğilimindedir. Bu dönemde hastalar, hastalıklarını aile üyelerinden ve arkadaşlarından gizleme eğilimindedir. Halsizlik, kilo kaybı, ishal gibi AIDS dönemine geçiş belirtilerinin ortaya çıkması umutsuzluk duygusunu tetikleyebilir. Ortaya çıkan belirtiler, kişinin kontrol duygusunu azaltır. Hasta demoralize olur ve benlik saygısı azalır. Bu aşamada depresyon belirtilerine dikkat edilmesi gerekmektedir. Hastalık belirtilerinin ilerlemesi ile birlikte yaşananlar tekrar gözden geçirilir ve suçluluk duygusu ortaya çıkar. Öfke ve kendini suçlama sadece kendine değil; sevdiklerine, yakınlarına da yönelebilir. Öfke ve saldırganlık kendine yönelirse intihar riski ortaya çıkar. Hastalığa bağlı damgalama, aile desteğinin kaybedilmesi, işten çıkarılma, uzun dönemden beri başkalarına bağımlı olma, arkadaşların kaybedilmesi, yaşanan keder duygusunun yoğunlaşması, geçmişteki duygusal ve psikiyatrik problemler nedeniyle intihar riski artar. Hastalık sürecinde son aşama, ölüme hazırlanma ile ilgilidir. Ölüme yaklaşıldıkça keder duygusu ortaya çıkar, bu duygu sadece hastalar için değil, yakınları için de söz konusudur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

189 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi HIV/AIDS ve Toplumsal Damgalanma HIV/AIDS li hastalığının sosyal boyutunda en önemli konular belki de damgalanma (stigmatization) ve ayrımcılıkla ilgili olanlardır. Bir marka ya da dövme gibi görülebilen bir işareti ifade eden damga terimi; utandırmak, ayıplamak, lanetlemek ve toplum dışı bırakmak için kullanılır. Bu nedenle de toplumsal açıdan onay görmeyen kişiler için kullanılır. HIV/AIDS in sosyal yapısı, onu modern tarihin en damgalayıcı tıbbi konularından biri haline getirmiştir. HIV/AIDS, bulaşıcı ve ölümcül bir hastalıktan çok daha fazlasını ifade etmektedir. Korunmaya, ön yargıya ve HIV/AIDS li kişilere yönelik ayrımcılığa yol açmaktadır. HIV/AIDS li damgası vurmaya katkı veren faktörler, kültürlere göre farklılaşmakla birlikte hemen hemen her toplumda görülmektedir. HIV/AIDS e ilişkin damgalamada pek çok faktör katkı vermektedir: 1. HIV in bulaşma yolları hakkında yanlış bilgilenme, 2. Salgından en fazla etkilenen gruplara yönelik ön yargılı tutumlar, 3. HIV bulaşına neden olan cinsel ve damar-içi uyuşturucu madde kullanımı gibi davranışlar, hastalık ve ölümle ilgili korkular şeklinde sıralanabilir. HIV/AIDS e bağlı damgalama; HIV/AIDS e yakalandığı düşünülen kişilere yönelik yanlış tutum, inanç ve davranışları da kapsamaktadır. Sosyal damgalamanın çeşitli boyutları vardır ve kimi yazarlar bu boyutları altı kategoride ele almışlardır. 1. Gizlenebilirlik: Bir durumun başkaları tarafından görülebilir ya da onlardan gizli tutulabilir oluşu. AIDS hastalığın ileri aşamalarında başkalarından gizlenemez. 2. Bozuculuk: Sosyal etkileşimleri ve ilişkileri engelleme durumu ve dejeneratif oluşu. AIDS engelleyicidir ve dejeneratiftir. 3. Estetik: Başkalarının içinde bulunulan durumdan hoşlanmama ya da beğenmeme düzeyleri. Hastalığın ilerleyen aşamalarında beden görünümü bozulur. 4. Köken: Damgalanmaya neden olan durumun ortaya çıkması ya da durumun sürdürülmesinde yükleme yapılan sorumluluk düzeyi, insanlar HIV bulaşı nedeniyle suçlanır. 5. Süreç: İçinde bulunulan durumun değiştirilebilir ve dejeneratif olup olmadığı. Hastalık dejeneratif ve ortaya çıkan durumdan kesinlikle geri dönülemez. 6. Tehlikelilik: İçinde bulunulan durumun fiziksel, sosyal ya da moral olarak başkalarına bulaşma düzeyi. Hastalık başkaları için gerçek ya da hayali riskler arz eder. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

190 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi Hastalık, başlangıçta ve ilk dönemlerde başkalarından gizlenebilir olmasına rağmen ileri aşamalarında HIV/AIDS i başkalarından gizlemek oldukça zordur; kişinin sosyal ilişkilerini bozar; hastalık fiziksel görünümü bozar ve bu nedenle estetik olarak tiksindirici olabilir; hastalığın kökeni, her zaman olmamasına rağmen genellikle toplum tarafından kabul görmeyen davranışlar ya da yaşam tarzı ile ilgilidir; HIV/AIDS süreci dejenerasyona neden olur ve geri dönüş mümkün değildir; ve HIV oldukça tehlikelidir ve başkaları için risk oluşturur. Bu nedenle HIV/AIDS, sıralanan altı damgalama boyutunun tamamında da olumsuz özellikler arz eder. İster tıbbi hastalıklar isterse kültürel yapı ile ilgili diğer durumlara bağlı olsun sosyal damgaların araçsal işlevleri vardır. Damgalar, sosyal mesafenin korunması ve kişisel güvenlik duygusunun oluşması için bir araçtır. HIV/AIDS bulaşı için insanları sorumlu tutma konusundaki ahlaki yargılamalar, onlar gibi olan insanlar ve bizim gibi olan insanlar arasında ayrım yapmaya olanak sağlar. İnsanlar HIV/AIDS le bağlantılı sayısız toplumsal tepkilerle karşı karşıya gelmektedirler. Aile, arkadaşlar, işverenler, iş arkadaşları, tıbbi bakım personelleri toplumsal ön yargıların, ayrımcılığın ve izolasyonun oluşmasına katkı verebilirler. Kişisel maliyeti ne olursa olsun farklı düzeylerde de olsa bir çok insan, HIV durumlarını başkalarından gizlerler. HIV/AIDS e İlişkin Damgalamanın Kaynağı HIV/AIDS li kişilere yönelik ön yargılar temel olarak üç kaynaktan oluşmaktadır: a) HIV Bulaşı İle İlgili Olarak Gerçek ve Gerçek Olmayan Korkular: HIV ve bulaşma yolları hakkındaki bilgi eksikliği ile korku arasında ilişki olmasına rağmen yetersiz bilgi, HIV/AIDS li insanlardan uzak durma konusunu tamamıyla açıklayamamaktadır. Bulaş korkusu, HIV e bağlı damgalamaya katkı veren en önemli faktördür. Bu korku, bir çok kişi için yetersiz bilgilenme ve yanlış algılama sonucu oluşmaktadır. HIV/AIDS e yönelik olumsuz tutumların birçoğu, AIDS ve nedeni hakkında çok az bilgi sahibi olunan dönemde de bulunmaktaydı. Buna karşın HIV/AIDS li kişilere yönelik olumsuz tutumlar, hastalık hakkında yeni bilgiler edinilmesine rağmen gittikçe artmıştır. Yapılan çalışmalar, halkın HIV/AIDS hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığını göstermeye devam etmektedir. Hastalığın HIV/AIDS li bir kişiyle aynı bardaktan su içme, aynı tuvalet oturağını kullanma, öksürdüğü zaman onun yanında bulunma ve böcek ısırması yoluyla bulaştığına inanılmaktadır. Sosyal temas nedeniyle HIV bulaşı olduğuna dair hiç bir vaka olmamasına rağmen toplumun büyük bir bölümü bu tür korkulara sahiptir. HIV bulaşı konusundaki bu tür yanlış inançlar, AIDS li kişilere yönelik düşmanlığa ve onlardan uzak durmaya neden olmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

191 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi Sosyal temas yoluyla HIV bulaşı korkusuna birçok diğer faktörde katkıda bulunmaktadır. HIV bulaşı konusundaki en uzak olasılıklar, hastalık dolayısıyla ölüm oranının çok yüksek olması nedeniyle akla gelmektedir. Ancak insanların HIV bulaşına neden olabilecek yüksek riskli cinsel davranışları serbestçe yaparken dikkatinin çoğunu HIV bulaşı olasılığının çok düşük olduğu temaslar üzerinde yoğunlaştırmış olması, bir çelişki olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlar, riskleri doğru olmayan bir biçimde değerlendirmekte ve düşük olasılıklı olaylara çok fazla önem vermektedirler. Kitle iletişim araçlarının HIV bulaşı konusunda ender görülen vakaları gündeme getirmesi, risk konusundaki yanlış algılamaların en temel kaynaklarından biridir. Yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, bulaş korkusunun HIV li insanlardan uzaklaşmaya neden olduğu belirlenmiştir. Bu durum, HIV li kişilerin izolasyonu sonucu ortaya çıkmıştır. Bu araştırmaya göre; insanların büyük bir çoğunluğunun yakın bir arkadaşı HIV e yakalandıktan sonra ondan uzaklaştığı, HIV/AIDS li çocukların okula devam etmelerinin engellenmesi gerektiğine inandıkları, hastalığa yakalanmış bir meslektaşı ile çalışmak istemedikleri, HIV pozitif olan bir kişiyle komşu olmaya yanaşmadıkları belirlenmiştir. Hastanelerde HIV/AIDS li kişilerin izole edilmeleri, yeterli bilgi sahibi olmadan oluşturulan politikalardan kaynaklanmakta ve bunun sonucunda hastanede yatarak tedavi görmek durumunda kalan kişiler, HIV bulaşı korkusu nedeniyle HIV pozitif bir kişiyle aynı odayı paylaşmayı reddetmektedirler. HIV bulaşı konusundaki toplumdaki yanlış algılamalar, ön yargılı tutumları yansıtan geniş kapsamlı sağlık politikalarına aktarılmıştır. HIV bulaşı korkusu, çalışma yerlerinde de ayrımcı uygulamalar için bir temel oluşturmaktadır. Daha da kötüsü, HIV korkusu HIV/AIDS li kişilerin izole edilmesi gerektiği önerisini gündeme getirmiştir. Hatta bazı kişiler, HIV pozitif kişilere dövme vurulmasının ya da onlara bir işaret koyulmasının gerekli olduğu görüşüne katıldıklarını ifade etmişlerdir. AIDS li kişilerin komşularından ve topluma açık yerlerden izole edilmesi görüşünün desteklendiği belirlenmiştir. Bazıları ise HIV/AIDS li kişilerin karantina altına alınması görüşünü savunmuştur. Kimi bölgelerde riskli davranışları yapabileceği bilinen HIV li kişilerin özgürlüklerini sınırlandırıcı yasalar imzalanmıştır. Örneğin; Colorado da (ABD nin bir eyaleti) ihmal, dikkatsizlik ya da kriminal davranışları nedeniyle virüsü başkalarına bulaştıran HIV/AIDS li kişilere karşı kimi sınırlayıcı önlemler alınmıştır ve kimi ülkelerde karantina altına alan sanatoryumlar oluşturulmuştur. b) HIV/AIDS ten Fazla Etkilenen Gruplar HIV/AIDS ten en fazla etkilenen gruplar, çoğunlukla hastalık öncesinde toplum dışına itilmiş gruplardır. Bu nedenle HIV in yanı sıra sosyal damgalar da AIDS e ilişkin damgalama için bir temel oluşturmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

192 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi HIV e bağlı toplumsal damgalamanın temeli, HIV salgınından önce var olan davranışlar ve yaşam tarzlarıyla bağlantılı olumsuz tutumlara dayanmaktadır. Ön yargı ve korkular, çok eskiden beri sapkınlık olarak görülen eş cinsellik ve uyuşturucu madde kullanımı gibi davranışlarla bağlantılıdır. AIDS e ilişkin toplumsal algılamalar, görünürde epidemikten en fazla etkilenen alt gruplara ilişkin sosyokültürel algılamalarla bütünleşmektedir. Bu nedenle HIV/AIDS li kişilere yönelik ayrımcılık; gay ve biseksüel erkeklere, damar içi uyuşturucu madde kullanıcılara ilişkin ön yargılardan kaynaklanmaktadır. Bilindiği üzere AIDS adlandırılmadan önce bu sendrom, Gay Bağlantılı Bağışıklık Yetmezliği - Gay Related Immune Deficiency (GRID) olarak sınıflandırılmaktaydı ve Gay Plague olarak gönderme yapılmaktaydı. Sendrom hakkındaki siyasal sessizliği protesto eden gay aktivistlerin medyadaki imajı, HIV tanısı konan kişilerin büyük bir çoğunluğunun gay olması ile birleşince AIDS in bir gay hastalığı olduğu algılamasını güçlendirmiştir. Antigay düşmanlığı, ön yargı, hoşgörüsüzlük HIV le birlikte anılmaya başlamıştır. Amerika Birleşik Devletlerinde epidemikten çok kısa bir süre sonra HIV/AIDS, damar içi uyuşturucu madde kullanımıyla özdeşleşmiştir. Bu yeni boyut damgalamayı azaltmamış, tersine damar içi uyuşturucu kullanımı AIDS in bir ahlaki öç hastalığı olarak algılanmasını güçlendirmiştir. HIV bulaşına neden olan, ancak toplumsal olarak kınanan davranışlar, kişisel sorumluluk anlayışını gündeme getirmiştir. Suçlamalar öfkeye ve merhametsizliğe neden olmuş; suçlamanın en büyüğü, bulaş riskini bilen, ancak riskli davranışları sürdüren HIV pozitif kişilere yöneltilmiştir. HIV/AIDS li kişiler, risklerin farkında olmayan masum kurbanlar (hastalığa yakalanmış bebekler, hemofili hastaları ve kan transfizyonu yapılan kişiler gibi) ve suçlular (gay erkekler, damar içi uyuşturucu madde kullanıcıları, seks çalışanları ve evlilik dışı cinsel ilişki kuranlar gibi) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Bu yüzden HIV/AIDS li kişilere yönelik suçlama, ikinci gruba yönelmiştir. Ne yazık ki HIV/AIDS in diğer boyutlarında olduğu gibi hastalıkla ilgili damgalama konusunda yapılan araştırmalarda kadınlar, damar içi uyuşturucu madde kullanmayan kişiler, heteroseksüeller ve etnik azınlıklar, temsil edilmemektedir. Bu grupların yaşantıları gay erkeklerden oldukça farklı olması nedeniyle HIV e bağlı toplumsal damgalamaya ilişkin anlayışımızda büyük bir uçurum vardır. HIV/AIDS li kişiler ve hâlihazırda damgalanan gruplar, bir dizi olumsuz etkilere maruz kalmışlar ve hastalıkları nedeniyle daha başka haksızlıklarla karşı karşıya gelmişlerdir. Homofobi, damar içi uyuşturucu madde kullanıcılara karşı ön yargı ve cinsiyet gözetmeksizin önüne gelen herkesle yatan kişilerden duyulan korku, halk eğitimi çabalarının gücünü azaltmaktadır. Ön yargıları besleyen hatalı bilgilenme kolaylıkla düzeltilememektedir. HIV/AIDS, homofobi hakkındaki inançlar ve bağımlılara yönelik ön yargılar, politika yapıcıların pozitif eyleme geçmelerini Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

193 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi engellemektedir. Olumsuz tutumlar, yanlış algılamalar ve yanlış bilgilenme arasındaki ilişki, ölümcül hastalıkların yarattığı korku tarafından abartılan HIV/AIDS e bağlı damgalamayı artırmaktadır. c) Ölüm ve Ölüm Süreci İle İlgili Kültürel Tutumlar ve Korkular: HIV/AIDS in klinik seyrinin kötü oluşu, hastalığın hemen ölümü çağrıştırması, ölüm ve ölüm süreci ile ilgili kültürel tutumlar ve korkular da insanların ölümcül hastalıklara sahip kişilerden uzak durma eğilimine eşlik etmektedir. Batı kültürlerinin ölüme ve ölmeye karşı yüksek düzeyde olumsuz tavrı vardır. Ölüm; karanlık, umutsuzluk ve bilinmeyenle ilgilidir. Ölüm korkusu ölümcül hastalıkların sosyal ve tıbbi tedavisini etkilemektedir. HIV/AIDS li insanlar toplumsal olarak dışlanmakta ve ölümcül hastalıklara yönelik olarak ifade edilen ön yargılarla karşılaşmaktadır. HIV/AIDS, sağlıklı kişilere kendi ölümlerini ve kaçınılmaz sonu hatırlatmaktadır. HIV/AIDS li kişileri doğuştan farklı olarak düşünmenin insanı hastalıktan uzak durma gibi koruyucu bir işlevi vardır ve bu yolla kişi kendi zayıflığını ve ölümünü düşünmekten uzak durabilir. Hastalığa yönelik olumsuz tutumlar, ölümün neden olduğu toplumsal kayıplardan korkmayı yansıtır. Tıbbi bakım personeli öleceklerini bildikleri hastalara bağlanacakları korkusuyla ölümcül hastalarla çalışmaktan kaçınırlar. Çok sayıda HIV/AIDS li insanın ölümüyle karşılaşan hemşireler, çok yoğun stres yaşadıklarını ifade etmektedir. Tıbbi bakım personelinin ilgilendiği bir başka konu da ölüm ve keder döneminde hastaların ailesi ve arkadaşlarının tepkileri ile ilgilidir. Bu nedenle ölüm, ölüm süreci ve ölümcül hastalıklara ilişkin olumsuz tutumlar, HIV/AIDS e yönelik toplumsal damgalamaya katkıda bulunmaktadır. HIV/AIDS ve Toplumsal Ayrımcılık HIV/AIDS le ilgili bir diğer önemli konu da toplumsal ayrımcılık ile ilgilidir. HIV/AIDS li insanlara yönelik ayrımcılık, diğer damgalama biçimlerinin yarattığı ön yargılar ve korkulardan kaynaklanmaktadır. Örneğin; HIV/AIDS li çocukların üvey ebeveynleri, HIV bulaşından korktuklarını ve bu çocukları büyüttükleri için kendilerine yönelik ayrımcılık ve damgalama konularını sıklıkla ifade etmektedir. Dalga geçilme, kişilerarası şiddet, evlerinden yargıç kararıyla tahliye edilme, sosyal güvencenin kaybedilmesi, tıbbi ve diş bakımını alamama, destekleyici hizmetleri yitirme ve iş kaybı oldukça yaygındır. HIV pozitif gaylar, damar-içi uyuşturucu madde kullanıcıları, okul çağındaki çocuklar ve seks çalışanlarının birçoğu ayrımcılıkla karşı karşıya gelirler. HIV pozitif gaylar, korku ve ayrımcılık nedeniyle evlerini kaybetmektedir. Chicago MACS grubundaki gayların bir bölümü HIV pozitif olmaları nedeniyle durumlarına ilişkin olarak olumsuz yüklemeler yapıldığını ve bu nedenle ayrımcılığa maruz kaldıklarını, kiralama hizmetleri ya da banka hizmetlerinden yararlandırılmadıklarını, polis tarafından taciz edildiklerini, fiziksel Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

194 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi şiddete maruz kaldıklarını ve çalışma yaşamında ayrımcılığa uğradıklarını ifade etmişlerdir. HIV pozitif kişilerin aile üyeleri ve onlara bakım veren kişiler de benzer biçimlerde sosyal ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Birçok hastanın karşılaştığı en yoğun ve yıkıcı ayrımcılık biçimleri; istihdam, tıbbi bakım ve ruh sağlığı hizmetleri ile ilgilidir. a) Çalışma Yaşamında ve İstihdamda Ayrımcılık: HIV/AIDS sıklıkla işverenlerden saklanmaktadır. İş yerindeki ayrımcılık kapsamında sorumlulukların azaltılması, diğer meslektaşlardan ya da toplumdan yalıtma ve işten çıkartma şeklindedir. Yalıtım ya da işten çıkarılma, toplumsal ilişkilerin kaybedilmesine ve kendilik değerinin azalmasına neden olmaktadır. Hizmet sektöründe istihdam edilen HIV pozitif kişiler, ayrımcılık açısından çok daha nazik bir konumdadır. Bir çok insan gibi işverenler de HIV li bir personelin müşterilerin ya da müracaatçıların sağlığını tehdit edeceği şeklinde irrasyonel inançlara sahiptir. HIV pozitif öğretmenler, berberler, aşçılar, servis elemanları, satış görevlileri, resepsiyonistler ve diğer servis elemanları istihdam konusunda ayrımcılık kurbanları olmaktadırlar. Çalışma yoluyla HIV in bulaşmayacağını bilen işverenler bile toplumun bunu anlamayacağını düşünmekte ve HIV pozitif bir kişiyi çalıştırdıklarının öğrenilmesinden sonra işlerinin olumsuz yönde etkileneceğinden korkmaktadırlar. Bilindiği üzere HIV li kişilerin aileleri ve arkadaşları da toplumsal damgalamaya maruz kalmaktadırlar, yine aynı şekilde işverenler de iş yerlerinde HIV li personel bulundurmaları durumunda toplumsal damgalamaya maruz kalacaklarını düşünmektedirler. HIV pozitif diş hekimleri, doktorlar ve diğer tıp personeli çalışmalarını sınırlandırabilir ve bazıları da çalışmayı bırakabilirler. HIV bulaşına karşı evrensel önlemlere rağmen ve çok az çalışanın hastalık bulaştırmasına rağmen toplum, HIV pozitif meslek elemanlarından diş ve tıbbi tedavi hizmetlerini almaktan çok korkmaktadırlar. Buna karşın aynı biçimde damgalama tersine de işlemekte ve tıbbi bakım personeli, HIV pozitif hastalarla çalışmaktan rahatsız olduklarını ifade etmektedirler. b) Sağlık Hizmetlerinde Ayrımcılık: Sağlık hizmetlerini verenler tarafından yapılan damgalama ve bunların sahip oldukları ön yargılar da problem yaratan bir diğer konudur. Araştırmalar, çoğu tıbbi personelin HIV li kişilere yönelik olumsuz tutumlara sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Genel olarak tıbbi personelin, HIV pozitif kişilere kaygıya benzer tepkiler verdiği ve tedavi verme konusunda çekingen davrandığı, doktorlar ve hemşirelerin AIDS li hastalara tedavi verirken kaygı duydukları, hemofili hastalarına bakım veren hemşirelerin virüs bulaşı korkusu yaşadıkları belirlenmiştir. Hekimler arasında AIDS bağlantılı fobi; kendini korku, kabus ve kaçınma ile göstermekte ve HIV li kişilere bakım verenlerde travma benzeri semptomlar görülmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

195 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi HIV/AIDS li insanlara tıbbi hizmet verme konusunda çekinmeye neden olabilecek çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bir araştırmada tıbbi sağlık personelinin toplumdaki insanlarınkine benzer tutumlara ve algılamalara sahip oldukları belirlenmiştir. Hastalardan HIV bulaşma korkusu, enjeksiyon iğnesi ya da cerrahi araçlar gibi kesici aletlerle temas etme korkusu, eş cinsel ve damar içi uyuşturucu madde kullanıcılarına karşı negatif tutumlar ve ölümcül hastaların yarattığı ölüm anksiyetesi gibi nedenler, tedavi ekibinin HIV li hastalara hizmet verme düzeyini etkilemektedir. Kimi durumlarda HIV bulaşı ve ölüm korkusu, HIV li hastalara verilen hizmetlerin sunulmaması sonucunu doğurmaktadır. HIV in kan yoluyla bulaşması nedeniyle invasiv müdahale yapan tıbbi personel, HIV/AIDS çok yoğun bir biçimde korkabilir. Tıbbi personel, HIV/AIDS riski konusunda endişelidir ve en fazla korku ifade edenler ise cerrahlar ve acil hekimleridir. Hastanede çalışan doktorlar ve hemşireler infeksiyon kontrol yönergelerine uymalarına rağmen bulaş açısından risk altında olduklarını hissetmektedir. Bu nedenle iyi tesis edilmiş mesleki uyarı kurallarına uymalarına rağmen HIV/AIDS bulaşından korkmaktadırlar. Tıbbi personel arasındaki mesleki yolla HIV bulaşı konusundaki endişenin nedenleri arasında teknolojiye, araçlara, bilgilere ve otoritelere güvenmeme sıralanabilir. Tıbbi bakım personeli HIV bulaşından korunma için standart prosedürlerin farkında olmalarına rağmen kazaen olabilecek HIV bulaşından korunamayacaklarını düşünmektedirler. HIV/AIDS e Bağlı Damgalamanın ve Ayrımcılığın Sonuçları HIV/AIDS e bağlı damgalamanın ve ayrımcılığın psikolojik yapı, kişilerarası ilişkiler ve toplumsal düzeyde çeşitli etkileri ve sonuçları bulunmaktadır. a) Psikolojik Yapı Üzerindeki Etkileri: Toplumsal damgalar, HIV/AIDS li kişiler için kronik bir stres kaynağıdır. Toplumsal damgalamanın kurbanları; sinirli, öfkeli, şüpheli ve yabancılaşmış hâle gelebilmektedirler. HIV bağlantılı damgalar; yaşanan anksiyete, depresyon ve kişilerarası güvensizlik düzeyini artırmaktadır. Toplumsal damgalanma, HIV hastalığının her aşamasında meydana gelebilir ve kişinin başetme ve uyum düzeyini olumsuz yönde etkiler. Herhangi bir fiziksel güçsüzlük çekmeyen asemptomatik aşamadaki HIV/AIDS li kişiler, kendilerine güvenlerini kaybetme potansiyeli taşırlar. Damgalanma tehdidi HIV/AIDS li olduğunu başkalarına söylenmesini engelleyebilir, bu durum olası sosyal destekten yoksun kalmalarına neden olabilir ve olası bir psikolojik stres kaynağı hâline gelebilir. Örneğin; HIV/AIDS li olduğunu başkalarına söylemeyen kişiler, başkalarından AIDS li kişiler hakkında olumsuz söylemleri işitebilirler. Durumunu başkalarına açıklamayan ve daha sonra hastalanan kişiler, durumun ortaya çıkmasından dolayı büyük rahatsızlık duyabilirler. HIV açısından riskli Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

196 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi davranış yaptığını hiç kimseye söylemeyen ya da herkes tarafından bilinen kişilerde damgalanma, depresyon ve anksiyete düzeyi çok yüksektir. HIV pozitif olma durumunu yakın ve güvenilir kişilere seçici bir biçimde söyleme ile uyum arasında doğrusal bir ilişki vardır. İçselleştirilmiş damgalama, psikolojik strese yol açan bir diğer faktördür. HIV/AIDS li kişiler, hastalığı genellikle bir cezalandırma olarak görürler ve HIV/AIDS in yaşamlarının tüm boyutlarına bulaştığını düşünürler. Hastalığa yakalanmanın nedenini kendisine yükleyen kişilerin yaşadığı psikolojik stres düzeyi daha fazladır. Hastalığa şanssızlık eseri yakalandığını düşünen ya da bir başkasına yükleyen kişinin yaşadığı stres düzeyi azalmaktadır. Ancak AIDS li kişiler; genellikle kendilerini HIV bulaşı nedeniyle suçlu hissetmekte, aynı zamanda başkalarına da bulaştırmaktan endişe duymaktadır. Benzer şekilde, homoseksüellikten korkulduğu ve nefret edildiği bölgelerde, bir çok HIV pozitif gay erkek içselleştirilmiş homofobi duygusu yaşamaktadırlar. b) Kişilerarası İlişkiler Üzerindeki Etkileri: Sosyal desteğin kaybedilmesi, izolasyon duygusu ve terk edilme korkusu, yaşamı tehdit eden hastalıklara eşlik etmektedir. Sosyal destek isteme, önemli bir baş etme stratejisi olmasına ve sosyal ilişkilerin psikolojik uyum ve duygusal iyilik hâlini olumlu yönde etkilemesine rağmen HIV/AIDS li insanların büyük bir çoğunluğu kendilerini toplumsal yaşamdan izole etmektedir. Diğer damgalanmış gruplarda olduğu gibi HIV/AIDS li kişiler de sosyal ortamlardan kaçınmakta ve psikolojik stres yaşamaktadır. HIV/AIDS li kişiler; işlerinden ayrılmakta, sosyal aktivitelere katılım düzeyleri azalmakta ve olası sosyal destek kaynaklarından uzaklaşmaktadırlar. HIV bağlantılı damgalama, insanların vermek istedikleri sosyal desteğin miktarını önemli ölçüde etkilemektedir. Damgalama ve korku, HIV/AIDS li kişilerin aldığı destek düzeyini azaltmaktadır. Şöyle ki bu kişiler, aile üyeleri ya da arkadaşları tarafından reddedilmektedir. Tanı konduktan sonra sosyal ilişkilerinin niteliği ve niceliği değişmekte ve cinsel ilişkide azalma olmaktadır. Başta aile üyeleri ile olmak üzere çeşitli ilişki problemleri ile karşılaşılmaktadır. Buna karşın kişinin eş cinsel yönelimini kabul etmesi, onun HIV pozitif olduğunu başkalarına söylemesini kolaylaştırmakta ve sonuçta destek alma olasılığını olumlu yönde etkilemektedir. Damgalama, ulaşılabilir sosyal destekleri olumsuz yönde etkilemekle birlikte sosyal destek algısını da etkiler. Destek alabilmek için yeterli olanakların olmaması ve bu durumun algılanması, insanların kendilerini baskı altında hissetmelerine neden olmakta ve uygun olmayan baş etme yollarına yönelmesine neden olmaktadır. HIV e bağlı damgalama ve kişilerarası ilişkilerin niteliği arasındaki ilişki karşılıklıdır. Damgalama HIV/AIDS li kişilerin toplumsal açıdan reddedilmesi için bir yapı oluşturur ve toplumsal ilişkilerini kesmesine neden olur. Aile üyeleri, arkadaşları ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

197 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi iş arkadaşları tarafından reddedilme, terkedilmiş olma inancını pekiştirir. Toplumsal damgalar nedeniyle sosyal ve destekleyici ilişkiler bozulur. c) Hastalığın Sosyal Etkileri ve Hastaların Yaşadığı Toplumsal Kayıplar: HIV/AIDS hastalığın en önemli etkileri genellikle onların sosyal çevreleri üzerinde olmaktadır. HIV/AIDS li hastaların sosyal çevrelerindeki informal kaynaklar bazen gereksinim duydukları yardımı karşılayabilir. Hastalara sosyal ilişkileri nedeniyle onlara ulaşım hizmeti sağlayacak, çocuklarına bakacak, nekahat devresinde maddi yardımda bulunacak, duygusal açıdan destek olacak kişi ve kaynakların belirlenmesinde yardımcı olunması gerekmektedir. Hastalara ihtiyaçlarını planlamaları ve bunları karşılamaları için neler yapmaları ya da nasıl davranmaları gerektiği konusunda destek gerekli olabilir. Bu sürece, destek sağlayabilecek kuruluşlar veya hasta tarafından belirlenen kişiler dâhil edilebilir. Hastanın sahip olduğu sosyal desteklerin neler olduğu bilinmelidir. HIV/AIDS li hastanın ailesi, arkadaşları gibi doğal destek kaynakları çoğunlukla güçlü ve talep edildiğinde yardım etmeye hazır olmalarına rağmen bazen hasta ile ilişkileri sağlıklı olmayabilir. Hastalar yardım isteme konusunda tereddüt edebilirler. Bazen de potansiyel yardım sağlayıcı kişiler de bu yardımı verme konusunda ikilem yaşayabilirler. Bu nedenlerden dolayı hastalar ve onlara yardım eden kişiler arasında köprü oluşturmak ve iyi bir denge kurmak gerekmektedir. HIV/AIDS li kişiler; hastalıkları nedeniyle işini, ailesini, arkadaşlarını, tıbbi bakım olanaklarını, parasal kaynaklarını, sosyal desteklerini, benlik saygısını ve gururunu, fiziksel ve duygusal temas olanaklarını, geleceğe ilişkin amaçlarını ve emellerini, cinsel partnerlerini, ev hayvanlarını kaybedebilir ve bu nedenle yaşam tarzında değişiklikler yaşayabilir. Bu tür kayıplar; hastalık sonucu ortaya çıkan sakatlıklar, korku, damgalanma, baş edebilme becerisinin olmaması, AIDS ten dolayı arkadaşların ölmesi, sigorta olanaklarından yararlanamama, tıbbi bakım masraflarının artması, kendini suçlama, bulaş yolları hakkındaki gerçekçi olmayan korkular, kronik ve yaşamı tehdit eden bir hastalıkla yüz yüze gelme sonucu ortaya çıkmaktadır. HIV/AIDS li kişiler, sıklıkla partnerlerini ya da çok yakın ilişkilerini kaybederler. Cinsel yaşam, cinsel eşlerini korumak için olduğu kadar virüse yeniden maruz kalmadan ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak amacıyla da sınırlandırılmalıdır. Bu sorunlar HIV li kadınlar için daha da yoğundur çünkü, ilişkilerde eşitsizlik söz konusudur ve cinsel uygulamalarda değişiklik yapma konusunda kadınların kontrol düzeyi sınırlıdır. Bir kişinin cinsel eşine kendisini ve onu korumak amacıyla HIV li olduğunu söylemesi durumunda da kadınlar aleyhine çok daha fazla risk bulunmaktadır. Bu nedenle HIV/AIDS li kişiler, durumlarını cinsel eşlerine nasıl ve ne zaman söylemeleri gerektiği konusunda planlama yapmaları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

198 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi gerekmektedir. Cinsel eşlere HIV durumunun söylenmesi çeşitli korkular, baş edememe, bir eşin olası kaybına tahammül edememe, ilişkide yer alan yeni sınırlamalardan duyulan rahatsızlık nedeniyle reddedilebilir. Desteğe en fazla gereksinim duyulan bir zaman bir partneri kaybetme korkusu, HIV durumunu açığa vurmayı engelleyebilir. Sosyal Hizmet Müdahalesi Tıbbi bakım ve tedavide hastaların tedavisini yalnızca tıbbi boyutta sınırlamak, hastalığı kısmen tedavi etmek, yalnızca hastalığın belirtilerinin görülmesini engellemek demektir. Bununla birlikte duyarlı ve başarılı bir hekim hastaneden taburcu olup, eski çevresine dönmüş olan bir hastanın bu çevrenin koşullarından etkilenerek tedavi sonucu düzelen sağlığının yeniden bozulabileceğini dikkate alır. İşte bu noktada tıbbi sosyal hizmet becerileri, bireyin sağlığını etkileyen yaşam tarzı veya hastalığından etkilenen yaşam tarzına müdahale etmede yaşamsal bir rol oynamaktadır. Bu durum, HIV/AIDS için de geçerlidir. İnfeksiyon servislerinde çalışan sosyal hizmet uzmanları: HIV infeksiyonu veya hastalığına yakalanan hasta ve ailesinin psikososyal gereksinimlerini belirlemek; uygulanabilir bir sosyal hizmet müdahale planı hazırlamak; HIV infeksiyonu teşhisi konması, tıbbi tedavi, hastaneye yatırılma, hastalık, şu an ya da geçmişte var olan stres yaratıcı etmenlerin duygusal ve toplumsal sonuçları ile ilgili uygun bir sosyal hizmet müdahalesi belirlemek; hastanın gereksinimlerine uygun toplum kaynakları ve hastane kaynaklarına hastanın ulaşabilmesi için çalışmalar yapmak; hasta, eşi ve ailesi lehinde savunuculuk yapmak gibi görevler üstlenmektedirler. Sosyal hizmet uzmanları; hasta ve ailesinin psikososyal gereksinimlerini belirlemek için hastaların/eşlerin/ailelerin işlevsellik düzeyi; HIV infeksiyonu, hastalık ve tedavinin doğurgularına ilişkin anlayışları; yaşamı tehdit eden hastalığa, hastaneye yatırılmaya ve tıbbi tedaviye, şu an ya da geçmişte var olan stres yaratıcı etmenlere duygusal tepkileri; baş edebilme becerileri; yaşam koşulları (nerede ve kiminle yaşadıkları); para ve çalışma durumları; destek sistemleri (duygusal destek ve pratik yardım için kime güvendikleri) hakkında bilgi toplar. Daha sonra bunlara uygun bir müdahale planı hazırlar. HIV den etkilenen hastalara, eşlerine ve ailelerine yönelik uygun sosyal hizmet yardımı sağlar. Sosyal hizmet uzmanları; yaptıkları çalışmalarda sosyal hizmet mesleğinin bireylerle sosyal hizmet, gruplarla sosyal hizmet, toplumla sosyal hizmet, sosyal hizmet araştırması ve sosyal hizmet yönetimi yöntemlerinden yararlanır. Sosyal hizmet uzmanları tarafından yapılan terapötik müdahaleler; kriz müdahalesi, bireysel, eşlerle ve veya aile danışmanlığı/terapisi ve aile toplantıları şeklinde sıralanabilir. Bir sosyal hizmet müdahalesi olan danışmanlık ya da terapi, etkileşime dayalı olan ve iş birliği hâlinde yapılan bir sorun çözme ve karar verme işlemidir. Bu Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

199 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi yolla hastaların ve ailelerin kişisel kaynaklarını kendi kendine yardım kapasitesini en düzeye çıkarmak ve uygun toplum kaynaklarını harekete geçirmek için yardımcı olunur. Hastaların ve ailelerinin sosyal refah kurumlarına havale edilmesi, tedavi planının hazırlanması ve ekip üyelerinin, öğrencilerin eğitimi ile program geliştirme amacıyla yapılan halk sağlığı toplantılarında sosyal hizmetin aktif katılımı sağlanır. Tıbbi bakım ekibi ile iş birliği hâlinde hastaların, eşlerinin, ailelerinin ve bebeklerin gereksinimlerini dikkate alarak onların uygun toplum hizmetlerine havale edilmesini de kapsayan bir taburculuk planının hazırlanmasını sağlar. Tedavi planı ve iyileşme süreci ile ilgili karar verme sürecine hasta ve ailesinin katılmasını sağlar. HIV in psikososyal boyutlarını ele alan çalışmalar yapmak ve toplumsal çalışmalar yapan kurum ve kuruluşlara (Aile Planlaması Derneği, AIDS Savaşım Derneği gibi) katılmak gibi sorumluluklar üstlenir. Özet olarak sosyal hizmet çalışmaları; a) Eğitim, test öncesi ve test sonrası danışmanlık hizmetleri, materyal desteği, bilgi ve havale yapma dâhil olmak üzere korunma ve destek hizmetlerinin sağlanması, b) HIV/AIDS alanında çalışan meslek elemanlarının ve gönüllülerin pratik ve teorik eğitiminin sağlanması, c) Toplum örgütlenmesi çalışmaları, kaynakların belirlenmesi, yeni kaynakların geliştirilmesi, kurumların harekete geçirilmesi ve kurumlararası iş birliğinin sağlanması, d) Program planlaması ve geliştirilmesi, e) Savunuculuk, f) Veri toplanması, araştırma ve değerlendirme yapılması, olmak üzere altı kategori altında ele alınabilir. Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu tarafından hazırlanan çalışmada HIV/AIDS alanında sosyal hizmetin işlevleri Tablo 1 de verilmiştir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

200 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi Tablo 1. HIV/AIDS alanında sosyal hizmetin işlevleri Politika Geliştirme o Kamusal ve özel sektörde o HIV/AIDS in psikososyal boyutlarını ele almak için Planlama o Bölgesel, ulusal ve mahalli düzeyde o Programlar ve hizmetler için Program Geliştirme o Gereksinimlerin belirlenmesi ile ilgili o Kaynakların belirlenmesi ile ilgili o Kaynakların harekete geçirilmesi ile ilgili Hizmet Sunumu o Ulusal önleme/kontrol programlarında o Mahalli önleme/kontrol programlarında Teorik ve Pratik Eğitim o Kamusal ve özel sektör politika yapıcıları için o Sosyal hizmet uzmanları ve öğrencileri için o Alanda hizmet veren gönüllüler ve diğer elemanlar için o Kurs, konferans düzenleme, materyal hazırlama işlevlerinde Mesleki Organizasyon o Dernekler arasında o Kuruluşlar arasında iletişim sağlama o Uygulayıcılar için destek hizmetleri sağlama o Mahalli/ulusal savunuculuk çalışmalarına katılma Araştırma o Veri toplama o Program sunumu o Program değerlendirmesi o Temel ve uygulamalı araştırma yapma Yukarıda sıralanan çalışmaların büyük bir bölümü, gelişmiş ülkelerde yürütülürken gelişmekte olan ülkelerde HIV/AIDS alanında sosyal hizmet çalışmaları yeterince yer bulamamıştır. Çünkü; bir çok ülkede HIV/AIDS epidemisi hâlâ sadece tıbbi bir sorun olarak ele alınmakta, epideminin sosyoekonomik boyutlarına işaret edilmemektedir. Tıbbi hizmetler ile sosyal hizmetler arasındaki koordinasyon, çok sınırlı düzeyde bulunmaktadır. Ayrıca, birçok ülkede eğitim görmüş sosyal hizmet uzmanının sayısı azdır ve bunların büyük bir bölümü de diğer sosyal sorun alanlarında çalışmaktadırlar. Bütün bu koşullar, HIV/AIDS in önlenmesi ve halihazırda infeksiyon almış kişilere hizmet verilmesi konusundaki çalışmalar için bir engel oluşturmaktadır. Sosyal hizmet uzmanları, HIV/AIDS hastalarına çeşitli düzeylerde psikososyal hizmetler sunmaktadırlar. Bireylere ve ailelerine danışmanlık verme, kaynak belirleme ve onların koordinasyonunu sağlama konusunda aldığı eğitim, sosyal hizmet uzmanlarını tıbbi bakım hizmetlerinde doğal hizmet sunucusu hâline Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

201 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi getirmektedir. İngiltere, Fransa, İspanya, Norveç, Danimarka, Avustralya, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde sosyal hizmet uzmanları hastaneler, hapishane klinikleri, sağlık ocağı gibi kuruluşlar olmak üzere çeşitli tıbbi bakım kurumlarında HIV infeksiyonu almış kişilere doğrudan hizmet vermektedirler. Ülkemizde ise HIV/AIDS li hastalarla çalışan çok az sayıda sosyal hizmet uzmanı bulunmaktadır. Ancak son yıllarda sosyal hizmet eğitiminde HIV/AIDS konusuna daha fazla yer verilmeye başlanmıştır. Bunun doğal sonucunun HIV/AIDS alanında hizmet veren sosyal hizmet uzmanı sayısının artışı olacağı tahmin edilebilir. Müdahale Süreci HIV testi öncesi, test sonrası, pozitif test sonucu, negatif test sonucu ve belirsiz test sonucu kişiler, sosyal hizmet müdahalesine gereksinim duyarlar. Müdahale süreci hangi aşamada başlarsa başlasın bireyin gereksinimlerinin mutlaka dikkate alınması gereklidir. Buna bağlı olarak görüşmelerin içeriği değişebilir; ancak, a) Müdahale süreci problemleri açığa çıkarmaya ve tanımlamaya yardımcı olmalıdır, b) Hastanın yeni bilgiyle baş edip edemeyeceği ve edebilecekse nasıl başedebileceğini belirlemek önemlidir, c) Müdahale sürecinde uygun kaynaklar hakkında bilgi sağlamalıdır, e) Müdahale, hastanın yaşam tarzını gerçekçi bir şekilde değiştirebilmesine yardımcı olmalıdır, f) Müdahale, hastayı karar vermeye motive etmeli ve kolaylaştırmalıdır, g) Hedefler; küçük, sınırlı ve ulaşılabilir olmalıdır, h) Sosyal hizmet uzmanı oturumu yönetmelidir ve sınırlar belirlenmelidir, ı) Bağımlılıktan kaçınılmalıdır, i) Hastanın bilgi düzeyi, konuları, değerleri, olası tepkileri ve ilişkide nasıl davranabileceği konularında varsayımlar yapılmamalıdır, j) Oturumlarda süreklilik sağlanmalıdır, k) Kesin ve komple yargılama yapılmamalıdır l) sorumluluk paylaşılmalıdır. Müdahale süreci, insanların konuyla ilgili herhangi bir soru sordukları ya da bilgi almak istedikleri zaman başlar. Ayrıca, tıbbi bakım personeli bir problem olduğunu algıladığı zaman da başlayabilir. Örneğin; bir doktor, hamile bir kadının tıbbi hikayesini alırken HIV riski olasılığını belirleyebilir. Müdahalenin testin, tanının ve hastalığın aşamalarına uygun olarak yapılması gereklidir. Epidemiyolojik araştırmalar sonucunda bazı grupların HIV infeksiyonuna daha fazla maruz kaldıkları belirlenmiştir. Bu gruplarla sosyal hizmet müdahalesi yaparken akıldan çıkarılmaması gereken şey; HIV riski istatistiksel olarak yüksek olabilir, ancak gerçek risk belirli aktiviteleri ve uygulamaları yapmaktan kaynaklandığıdır. Eş cinseller, çok sayıda cinsel eşi olan karşı cinseller, enjeksiyon paylaşan damar içi uyuşturucu madde kullanıcıları, kan ve kan ürünlerini kullananlar, geçen birkaç yıl içinde, özellikle HIV görülme oranının yüksek olduğu yerlerde, çok sayıda cinsel eşi olanlar, serokonversiyon oranının yüksek olduğu bölgelerde hijyenik olmayan tıbbi ve cerrahi müdahale görenler, yukarıda sıralanan grupların cinsel eşleri, HIV pozitif anneler, çalışma ortamında yaralanan tıbbi bakım personeli, tıbbi bakım Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

202 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi personelinin risk altında olduğunu düşündüğü kişiler, HIV/AIDS hastaları sosyal hizmet yardımına gereksinim duyarlar. Ayrıca; HIV/AIDS ten endişe duyan kişiler, hastaların aileleri, yakın akrabaları ve mesai arkadaşları, HIV/AIDS li çocuklara da yardım edilmelidir. Müdahalenin yapıldığı yer oldukça önemlidir; çünkü, müdahale sürecinde neyin yer alabileceğini büyük ölçüde etkilemektedir. Gizlilik içinde ve bölünmelerin olmadığı bir ortamda yapılan müdahale ile HIV/AIDS e uyum sağlamak ve onunla baş edebilmek daha kolay olabilecektir. Görüşmeler hastanın yatağında, bir görüşme odasında, hastanın evinde yapılabilir, ancak rahat bir atmosferde gerçekleştirilmesi tercih edilir. Koridorlarda, bekleme salonlarında görüşme yapmaktan ve bilgi vermekten kaçınılması gereklidir. Hastalar; kritik sorular sorabilir ve uygun olmayan bir ortamda sorduğu soruların yanıtlarını duyamayabilir, derin tartışmalardan kaçabilir, görüşmeyi yarıda kesebilir ve ayrılabilir. Sosyal hizmet uzmanları müdahale sürecinde hastayla konuşmak, söylenenleri dinlemek ve söylenmeyenleri not etmek, sorunları belirlemek ve hastanın bunlarla baş etmesine yardımcı olmak, HIV/AIDS hakkında bilgi vermek, sorunların hasta üzerindeki psikolojik ve duygusal etkisini değerlendirmek durumundadır. HIV infeksiyonunun olası nörolojik ve psikolojik doğurgularını belirlemek için hastanın davranışlarını değerlendirmek, hastanın kendisi ile temas hâlinde olduğu kişiler ve diğer sağlık çalışanları ile ilişkilerinde meydana gelebilecek iletişim güçlüklerini ele almak, hastanın dinlenildiği ve anlaşıldığı izlenimini edinmesini sağlamak gereklidir. Hastanın davranışına etki edebilecek kararlarını bilgilenmiş bir şekilde vermesini sağlamak, hastanın geçmişte kullandığı baş etme yollarını belirlemek ve gerekli olması durumunda yeni yollar bulmasına yardımcı olmak, hastanın kendi kararlarını kendisinin vermesine ve yaşamını kendisinin yönetmesi konusunda teşvik etmek, bunların sonuçlarına sahip çıkmasına yardımcı olmak gereklidir. Müdahale Sürecinde Ele Alınabilecek Konular Müdahale sürecinde nelerin yer alacağı; hastalığın hangi aşamada olduğuna, hastanın karşılaştığı sorunlara, hastanın yaşına, fiziksel ve mental durumuna, hastanın özel ve sosyal yaşamında kurduğu ilişkilerinde meydana gelen değişmelere, mülakatın yapıldığı yere, HIV/AIDS ve tedavisi ile ilgili olarak ortaya çıkan yeni bilgi ve buluşlara, HIV/AIDS konusunda basında yer alan konulara ve sosyal hizmet uzmanının kullandığı teknikler ile mesleki deneyimine bağlı olarak değişebilir. 1. HIV Konusunda Bilgi ve Eğitim Verme: Müdahale sürecinde gerçekleştirilen görüşmelerde tıbbi konular büyük ölçüde yer alabilir. Bu nedenle sosyal hizmet uzmanının HIV/AIDS in bulaşma yolları ve HIV den korunma, HIV testinin nasıl yapıldığı ve prediktif değerler, bağışıklık sistemi, AIDS semptomları, antiviral ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

203 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi diğer tedaviler, hastaların klinik bakımı gibi konularda yeterli, doğru ve güncel bilgilere sahip olmalıdır. Ruh sağlığı elemanları, hastalara ayrıntılı biomedikal bilgi ve öneriler verememesine karşın sosyal hizmet uzmanları psikososyal bilgi verebilirler ve önemli bir bilgi kaynağı olabilirler. Sosyal hizmet uzmanlarının hastalarla yaptıkları görüşmelerde yanlış bilgileri farkedebilmek için HIV hastalığı hakkında temel bir anlayışa sahip olması gereklidir. 2. Davranış ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlığı bozucu alışkanlıklara terk etme ve sağlığı geliştirici davranışları kazandırma, zindelik düzeyini artırır ve kişisel kontrol duygusunu güçlendirir. Sosyal hizmet müdahalesi, sağlığı bozucu etkileri olan davranışların değiştirilmesinde hastalara yardımcı olabilir. Sağlıkla ilgili davranış değişikliklerinin yararları çok fazladır, ancak bu değişikliklerin HIV sürecini tersine çevireceği gibi yanlış bir inancın yerleşmesine olanak vermemesi oldukça önemli bir konudur. 3. HIV/AIDS Durumunu Başkalarına Söyleme: HIV serepozitifliğin başkalarına söylenmesi, HIV pozitif kişilerin karşılaştığı en önemli konulardan birisidir. Kendini açığa vurmanın sosyal yaptırımları bulunmaktadır, bu nedenle hastalara sosyal desteğin sağlanması gereklidir. Bazı durumlarda sosyal hizmet uzmanının kişinin HIV durumunu söylediği tek kişi olabilir; ancak cinsel ve damar içi uyuşturucu kullanıcı partnerlerin, dişhekimlerinin ve diğerlerinin bilgilendirilmesi gereklidir. 4. Kişilerarası İlişkiler: Aile üyeleriyle çatışma, arkadaşlarla yaşanan sorunlar, çalışma yaşımında meydana gelebilecek sorunlar, ekonomik güçlükler, evle ilgili sorunlar, hastada anksiyete ve stres yaratmaktadır. Bunun tanımlanması ve ortaya konulması, onun çözümü için önemli bir unsurdur. Aile çatışmaları, HIV infeksiyonundan önce olabilir ve HIV pozitif testinden sonra daha da artabilir. Korku ve damgalanma, HIV pozitif kişilerin kendilerini toplumdan yalıtmasına neden olabilmektedir. Uzun süreden beri devam eden ilişkiler, HIV infeksiyonu sonrasında bozulabilir ve genellikle HIV infeksiyonlu kişiler, çocuklardan uzak tutulurlar. Eşlerine HIV durumunu söyleme konusundaki sorunlar, korunmalı cinsel ilişkiyi sürdürme, hastalığın gelecekteki seyri konusundaki korkular ve yaşanan kayıplar, ilişki bağlarının zayıflamasına neden olur. Bu nedenler dolayısıyla müdahale sürecinde ilişki sorunları konusunda çalışmalar yapmak oldukça önemlidir. Yapılacak çalışmalara eşler, aile üyeleri, arkadaşları, işverenleri dâhil edilebilirler. 5. Yinelenen İntihar Riski: Bazı hastalarda intihar düşüncesi olabilir. HIV pozitif kişilerde intihar riski iki farklı bağlamda görülebilir. İntihar düşüncesi umutsuzluk ve klinik depresyon sonucu ortaya çıkabilir ya da hastalar intiharı HIV infeksiyonuna karşı dikkate değer bir seçenek olarak görebilir. Bu nedenle intihara ilişkin müdahaleler, intihar düşüncesinin anlamı ve intihar düşüncesinin arkasındaki motivasyona bağlı olarak yapılır. Böyle bir durum söz konusu olduğu Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

204 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi zaman konu, ciddi bir şekilde ele alınmalı ve hastayla tartışılmalıdır. Gerekli olması durumunda bir psikiyatriste havale işlemi yapılmalıdır. Sosyal hizmet uzmanlarının ölüm konusunda açık ve net değerlerinin olması gereklidir, bu sayede müdahale sürecinde bu tür ciddi hastalıklarla uğraştığı zaman ön yargısız kalabilir. 6. Madde Kullanımı: HIV pozitif kişilerde madde kullanımı problemi oldukça yaygındır ve bu konu müdahale sürecinin odak noktası olabilir. Damar içi uyuşturucu madde kullanımı hikayesi olan hastaların tedavisi oldukça zor ve güç olabilir çünkü, enjekte edilerek kullanılan uyuşturucu maddelerin bağımlılık yapma düzeyi oldukça fazladır ve enjeksiyon paylaşılan eşlere HIV bulaşması olasılığı oldukça yüksektir. Alkol dâhil tüm uyuşturucu maddeler, baş etme stratejilerinin kullanımını engeller ve HIV bulaşına neden olabilecek davranışları yapma riskini artırır. Sosyal hizmet müdahalesi; uyuşturucu madde kullanmayı bırakma motivasyonuna sahip hastalara, uyuşturucu madde yerine uyum sağlayıcı baş etme davranışlarını koyması için yardımcı olabilir. Buna karşın uyuşturucu madde bağımlısı kişiler için özel bir tedavi gerekli olabilir. 7. Geleceği Planlama: HIV infeksiyonlu kişiler, aniden ölümün farkına varırlar ve zamanlarının kısaldığını görürler. Bu nedenle müdahale sürecinde hem kısa vadeli hem de uzun vadeli planlara yer verilmesi gereklidir. Hastalar önceliklerini belirlemeleri ve temel hedeflerini saptamaları konusunda teşvik edilmelidir. Sosyal hizmet uzmanlarıyla çalışırken hastalar, temel hedeflerini küçültebilirler ve kısa vadeli amaçlar hâline getirebilirler. HIV pozitif kişiler, genellikle çok yakın geleceği vurgulama ve kısa vadeli emellerini bırakma eğilimindedirler. Buna karşın gerçekci bir iyimserlik duygusu, bu kişilerin uzun vadeli amaçlar oluşturmalarına ve somut adımlar atmalarına olanacak sağlar. 8. Benlik Saygısı ve Benlik Değeri: Yaşam sorunlarıyla çalışma ve belirli amaçlar oluşturma yönünde hareket etme, benliği güçlendirici bir işlemdir. Yaşamı tehdit eden hastalıkları olan bu kişilerin benlik saygılarını güçlendirmek için özel gereksinimlere sahip olmaları nedeniyle müdahale sürecinde kendini kabul düzeyinin artırılması yönünde çalışmalar yapılabilir. Bu konuda oldukça yararlı olabilecek bir terapötik teknik yaşamın gözden geçirilmesidir, bu yolla yaşamın geçiş dönemlerinde kendini değerlendirmesine yardımcı olunur. Kronik hastalığı olan insanlar, geçmişleri hakkında düşünme eğilimindedirler. Bu nedenle müdahale süreci yaşamı gözden geçirme, işleminde bir yapı ve destek olanağı sağlar. Yaşamı gözden geçirme, bu kişilerin kendi kapasitelerini fark etmelerine ve kendini anlama duygusunun oluşmasına yardımcı olabilir. 9. İnançlar: Bazı kişilerin dinsel ve bazı diğer inançları çok güçlü olabilir. Bu durum onun cinsellik ve cinsel davranışlar, hastalık ve tedavisi, ölüm, ölümden sonraki yaşam, intihar, yaşamının nasıl şekilleneceği, tedavi sürecine katılımına önemli ölçüde etki eder. HIV infeksiyonlu kişiler, genellikle formal dinsel kuruluşlardan Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

205 Ödev Bireysel Etkinlik HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi soğutulurlar ve bu nedenle dinsel gereksinimlerini karşılayamadıklarını ifade ederler. Sosyal hizmet uzmanları, müdahale sürecinde hastaların kendi değerlerini açığa kavuşturmalarına ve dinsel gereksinimlerini tanımlamalarına yardımcı olabilirler. 10.Yaşam Kalitesini Yeniden Tanımlama: HIV infeksiyonu sonucu kişinin gereksinimleri ve becerileri değişir. HIV infeksiyonun gelişimine bağlı olarak müdahale sürecinde amaçlar, odak ve süreç değişebilir. Bu nedenle yaşam kalitesi sürekli olarak değerlendirilmeli ve hastalık sürecine bağlı olarak yeniden tanımlanmalıdır. Ağrı, sağlık durumu, fiziksel işlevsellik, sosyal ilişkiler ve enerji düzeyi yaşam kalitesi ile bağlantılıdır. Eskiden yapılabilen aktiviteler yapılamadığı ve beceri düzeyi bozulduğu zaman, sosyal hizmet uzmanları hâlihazırdaki becerilerle eşleştirilebilecek aktiviteler bulmalı ve yaşam kalitesini yeniden tanımlamalıdırlar. 11. Zamanın Anlamlı Bir Biçimde Kullanılması: İşsizlik, sakatlık ve aktivite sınırlılıkları, sıkıntıya ve hoşnutsuzluğa neden olur. Bir çok HIV pozitif kişi zamanlarını iyi bir şekilde kullanmanın temel konularından biri olduğunu ifade etmektedir. Sosyal hizmet uzmanları, bu kişilerin fiziksel kapasitelerini değerlendirmelerine ve yaşamdan aldıkları doyum düzeyini artırmak için olasılıkları ele almalarına yardımcı olabilir. Yaratıcılık ve üretkenlik, HIV pozitif kişilerin pasif kurban rolünden uzaklaşmasını sağlar. Başkalarına yardım etme, yeni hobiler ve ilgiler bulma, kendine zaman ayırma ve yeni ilişkiler kurma anlam duygusunu güçlendirme yollarının çeşitli örnekleridir. Ülkemizde HIV/AIDS hastalarının ne gibi prsokososyal sorunalar yaşadığını ülke koşullarını dikkate alarak tartışınız. HIV/AIDS hastalarının toplumsal bütünleşmesini sağlamaya yönelik bilgilendirici bir eğitim programı hazırlayınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

206 Özet HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi HIV/AIDS; kronik, ölümcül, bulaşıcı ve belirsiz yönleri oldukça fazla olan bir hastalıktır. Bu nedenle HIV/AIDS in farklı aşamalarında hastaların tepkileri farklılaşmaktadır. HIV/AIDS li hastalığının sosyal boyutunda en önemli konular belki de damgalanma ve ayrımcılıkla ilgili olanlardır. Hastalığın gizlenebilir olmayışı, bozuculuğu, estetik üzerindeki etkileri, kökeni, süreci ve tehlikeli olması damgalamayı beraberinde getirmektedir. HIV/AIDS e ilişkin damgalama hastalıkla ilgili gerçek ve gerçek olmayan korkular, HIV/AIDS ten fazla etkilenen gruplar ve ölüm ve ölüm süreci ile ilgili kültürel tutumlar ve korkulardan kaynağını almaktadır. Damgalamanın yanı sıra hastalar, toplumsal ayrımcılıkla karşı karşıya gelmektedir. Hastalar çalışma yaşamında, istihdamda ve sağlık hizmetlerinde ayrımcılıkla karşı karşıya gelmektedir. Bunun sonucunda HIV/AIDS e bağlı damgalama ve ayrımcılığa bağlı olarak psikolojik yapı, kişilerarası ilişkiler ve toplumsal düzeyde çeşitli etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu bölümde sosyal hizmet müdahalesi konusuna yer verilmiştir. Sosyal hizmet mesleği ve bu mesleğin uygulayıcıları olan sosyal hizmet uzmanları; HIV/AIDS konusunda politika geliştirme, planlama, program geliştirme, doğrudan hizmet sunumu, teorik ve pratik eğitim, mesleki organizasyon ve konu ile ilgili araştırmalar yapmak suretiyle katkı vermeye çalışmaktadır. HIV/AIDS in tıbbi boyutu kadar psikolojik, sosyal, ekonomik, politik, kültürel boyutlarının da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu nedenle HIV/AIDS de sosyal hizmet müdahalesi önemlidir ve gereklidir. Bu çalışmada HIV/AIDS müdahale sürecinin ne olduğu, işlevleri, özellikleri ile müdahale sürecine ilişkin bilgilere yer verilmiştir. Bu süreçte sosyal hizmet uzmanlarının hastalar için zaman ayırması, cinsiyeti ve cinsel yönelimi ne olursa olsun kabul edici olması, istenildiği zaman ulaşılabilir olması, tutarlı olması ve güvenilir olması gerekmektedir. Son olarak müdahale sürecinde hastalarla yapılan görüşmelerde hangi konuların yer alabileceğine değinilmiştir. Bu konular; HIV konusunda bilgi ve eğitim verme, davranış ve yaşam tarzı değişiklikleri, HIV/AIDS durumunu başkalarına söyleme, kişilerarası ilişkiler, yinelenen intihar riski, madde kullanımı, geleceği planlama, benlik saygısı ve benlik değeri, inançlar, yaşam tarzını yeniden tanımlama ve zamanın anlamlı bir biçimde kullanılması şeklinde sıralanmıştır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

207 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi HIV/AIDS ile birlikte anılan konular arasında yer almamaktadır? a) Damgalanma b) Hastalığın sosyal maliyeti c) Hastalığın görülen nadir psikososyal etkileri d) Cinsiyetçi tutumlar e) Ön yargılar 2.HIV ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır? a) Bulaşıcı bir hastalık değildir. b) Bireysel ve toplumsal düzeyde çeşitli konuları etkilemektedir. c) Bireyin psikolojik ve fiziksel sağlığını etkilemektedir. d) Bireyin sosyal yaşamını etkilemektedir. e) Kronik bir hastalıktır. 3: HIV/AIDS de bireylerin karşılaştıkları sorunlardan en önemlileri. dır. Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir? a) Bakım b) Barınma c) Damgalanma d) Zorunlu test e) Yoksulluk I. Hastalar ilk aşamadan itibaren hastalığa yakalanıp yakalanmadıklarını bilirler. II. HIV testinin pozitif çıkması birçok hasta için travmatiktir. III. Anksiyete ve suçluluk duygusu hastaların gösterdikleri tepkilerdendir. IV. Kriz durumundan sonra birçok hasta yeni bir denge durumu oluşturmaktadır. 4: HIV/AIDS ile ilgili yukarıdaki bilgilerden hangisi veya hangileri doğrudur? a) Yalnız III b) II ve III c) II ve III ve IV d) Yalnız IV e) I ve II ve III ve IV Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

208 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi 5. Aşağıdakilerden hangisi HIV/AIDS dönemine geçiş belirtilerinden biri değildir? a) Halsizlik b) Halüsinasyon c) Kilo kaybı d) İshal e) Umutsuzluk duygusu I) Gizlenebilirlik II) Estetik III) Tehlikelilik IV) Bozuculuk 6.Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri sosyal damgalanmanın boyutları arasında yer almaktadır? a) Yalnız II b) II ve III c) I ve IV d) I ve II ve IV e) I ve II ve III ve IV 7.Sosyal damgalamanın boyutları ile ilgili eşleştirmelerden hangisi yanlıştır? a) Köken---- Genellikle toplum tarafından kabul görmeyen davranış veya yaşam tarzı ile ilgilidir. b) Tehlikelilik---- İçinde bulunulan durumun başkaları için gerçek ya da hayali riskler arz etmesidir. c) Estetik---- Başkalarının içinde bulunulan durumdan hoşlanmamaları veya beğenmeme düzeyleridir. d) Bozuculuk---- Bir durumun başkaları tarafından görülebilir ya da onlardan gizli tutulabilir oluşudur. e) Süreç---- İçinde bulunulan durumun değiştirilebilir ve dejeneratif olup olmadığıdır. 8:,HIV a bağlı damgalamaya katkı veren en önemli faktördür. Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir? a) Estetik b) Ölümcül bir hastalık olması c) Bulaşma korkusu d) Kronik bir hastalık olması e) Farklılıklar Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

209 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi I. Tıbbi bakım II. İstihdam III. Ruh sağlığı hizmetleri IV. Sosyal alanları kullanma 9. Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri HIV a bağlı olarak yaşanan en yoğun ve yıkıcı ayrımcılık biçimleri arasında yer almaz? a) Yalnız I b) II ve III c) II ve III ve IV d) Yalnız IV e) Hepsi I. HIV konusunda bilgi ve eğitim verme II. HIV durumunu başkalarına söyleme III. Madde kullanımı IV. Benlik saygısı ve benlik değeri 10. Aşağıdakilerden hangisi veya hangileri müdahale sürecinde ele alınabilecek konularındandır? a) Yalnız III b) II ve III c) I ve IV d) Yalnız IV e) I,II,III ve IV CEVAP ANAHTARI 1c-2a-3c-4c-5b-6e-7d-8c-9d-10e Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24

210 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Armstrong, J. (1991) Socioeconomic implications of AIDS in developing countries. Finance & Development, 28, (4) 14(4). Boyd-Franklin, N., G.L. Steiner ve M.G. Boland. (1995). Children, Families and HIV/AIDS, The Guilford Press, New York London. Crandall, C.S. ve R. Coleman (1992). AIDS-related stigmatization and the disruption of social relationship. Journal of Social and Personal Relationships, 9, Danziger, R. (1994) The social impact of HIV/AIDS in developing countries. Social Science and Medicine, 39(7): Duyan, V. (1996). Sağlıkta Psikososyal Boyut (Tıbbi Sosyal Hizmet), Ankara. Frierson, R.L. ve ark. (1987) AIDS: Psychological stresses on the family. Psychosomatics, 28, Gordon, J.H. ve ark. (1993) Staff distress among haemophilia nurses. AIDS Care, 5, Grant, D. ve M. Anns (1988) Counseling AIDS antibody-positive clients: Reactions and treatment. American Psychologist, 18, Green, G. (1993) Editorial review: Social support and HIV. AIDS Care, 5, Herek, G.M. ve E.K. Glunt (1988) An epidemic of stigma: Public reactions to AIDS. American Psychologist, 43, Kalichman, S.C. (1995) Understanding AIDS, APA, Washington. Kalish, R.A. (Ed) (1985) Death, grief, and caring relationships (2 nd ed). Monterey, CA: Books/Cole. Kut S. (1988). Sosyal Hizmet Mesleği Nitelikleri, Temel Unsurları, Müdahale Yöntemleri. Ankara. Leonard, A.S. (1985) Employment discrimination against persons with AIDS. University of Dayton Law Review, 10, McDonell, J.R. (1993) Judgments of personal responsibility for HIV infection: An attributional analysis. Social Work, 38, Miller, R. ve Bor, R. (1989). AIDS: A Guide to Clinical Counselling. London: Science Press. Nichols, S.E. (1985), "Psychosocial reactions of persons with the acquired immunodeficiency syndrome", Annual of Internal Medicine. 103, 765. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25

211 HIV/AIDS ve Sosyal Hizmet Müdahalesi Pincus A. ve A.Minahan. (1973). Social Work Practice: Model and Method, Hasca, Ill.: F.E. Peacock. Pugh, K. (1995). Suicide in Patients HIV and AIDS. Grief and AIDS. (Ed.) L.Sherr. Chichester: Wiley and Sons. Rabkin, J.G. ve ark. (1993) Resiliency in adversity among long-term survivors if AIDS. Hospital and Community Psychology, 44, Rosse, R.B. (1985) Reactions of psychiatric staff to an AIDS patient. American Journal of Psychiatr, 142, 523. Seltzer, E. ve ark. (1993) Patient attitudes toward rooming with persons with HIV infection. Journal of Family Practice, 37, Siegel, K. (1986) AIDS: The social dimension. Psychiatric Annals, 16, Taerk, G. ve ark. (1993) Recurrent themes of concern in groups for health care professionals. AIDS Care, 5, Triplet, R.G. ve D.B. Sugarman (1987) Reactions to AIDS victims: Ambiguity breeds contempt. Personality and Social Psychology Bulletin, 13, Tross, S. ve D. Hirsch (1988) Psychological distress and neuropsychological complications of HIV infeciton and AIDS. American Psychologist, 43, Wadland W.C. and C.J. Gleeson (1991) A model for psychosocial issues in HIV disease. Journal of Family Practice, 33(1): Weinberger, M. ve ark. (1992) Physicians attitudes and practices regarding treatment of HIV-infected patients. Southern Medical Journal, 85, Weiss, R. ve L.M. Hardy (1990) HIV infection and health policy. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 58, WHO (1988). Guidelines for the Development of a National AIDS Prevention and Control Programme. Geneva: WHO AIDS Series No: 1. WHO (1990). Guidelines for Counselling About HIV Infection and Disease, Geneva: WHO AIDS Series, No: 8. Zastrow, C. Ve K.K. Kirst-Ashman. (1990) Understanding Human Behavior and The Social Environment. Nelson-Hall Publishers, Chicago. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26

212 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet Bireylerle Sosyal Hizmet, Müdahale Örneği: Birey, Gruplarla Sosyal Hizmet, Müdahale Örneği: Grup Sürecinin Sonlandırılması. TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Tıbbi bakım kurumlarında bireylerle sosyal hizmeti kavrayabilecek, Müdahale örneği çerçevesinde müdahale sürecini açıklayabilecek, Tıbbi bakım kurumlarında gruplarla sosyal hizmeti öğrenebilecek, Müdahale örneği çerçevesinde grup sürecinin sonlandırılmasını açıklayabileceksiniz. ÜNİTE 10

213 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet BİREYLERLE SOSYAL HİZMET Tıbbi sosyal hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları; hastanın hastalığı ve tedavisi ile ilgili olabilecek sosyal, ekonomik ve duygusal faktörleri anlamasında yardımcı olmak, hastanın ve ailesinin moralini desteklemek, onlara güven duygusu vermek, hastanın ve ailenin yararına toplum kaynaklarını harekete geçirmek, hastane işleyişine mesleki açıdan katkıda bulunmak yoluyla hastanenin daha iyi hizmet vermesine çalışmak gibi görevler üstlenirler. Sosyal hizmet uzmanları ile hastaların birbirleriyle kontak kurmaları kurumdan kuruma farklılık göstermektedir. Bazı koşullarda -problemler çok belirginse hastalar, hekimler veya diğer sağlık personeli tarafından sosyal hizmet uzmanlarına havale edilirler. Bazı durumlarda hasta ve hekim arasında meydana gelen çatışma sonucunda havale yapılır. Duygusal stresi kaldıramama, hastanın kendi kendine bakmasındaki yetersizliği ve eve dönüş gibi konularda sorunlar ortaya çıkabilir. Bazı kurumlarda ya da kurumun bazı bölümlerinde görev alan sosyal hizmet uzmanları, o kurumda ya da bölümde bakım ve tedavisi yapılan hastaların tümüyle temas hâlindedirler. Özellikle dializ hastalarında durum böyledir. Sosyal hizmet uzmanlarından oluşan bir spesifik klinik veya tıbbi servis, henüz başlangıç aşamasında olan problemlerin ve güçlüklerin teşhis edilmesine ve gözden geçirilmesine yardımcı olabilir. Hastanın hastaneye yatışı aşamasında yapılan planlama sonucunda hastaneye yatış, hastanede kaldığı süre ve taburculuk aşamalarında meydana gelebilecek problemlere etkide bulunabilir ve bunlar çözümlenebilir. Hastanın alacağı tıbbi bakımın ve tedavinin başlangıç aşamasından önce sosyal hizmet uzmanı hastayla çalışmaya başlar. Bu sayede ortaya çıkabilecek problemlere zamanında müdahale etme ve en iyi çözümü bulma şansı artar. Bu nedenle yeterli ve etkili bir sosyal hizmet uygulaması için vaka bulunması ve ilişki kurulmasının önemi büyüktür. Daha sonraki bölümlerde bu konu daha ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Profesyonel bir sosyal hizmet uygulaması, bir seri aşama sonucunda gerçekleşir: Bu aşamalar; 1. Başlangıç (hasta ve sorunları belirleme) aşaması 2. Sosyal hizmet planlaması aşaması 3. Hizmetin verilmesi aşaması 4. Değerlendirme, sonlandırma ve takip aşaması Bu aşamalar arasındaki ayrım sadece analitik açıdandır. Hizmet verilirken izlenen süreçte böyle bir ayrıma gitmeye gerek yoktur. Örneğin; başlangıç aşamasında sosyal hizmet uzmanı ile hasta arasındaki ilişki, yeni bir bilgi gün ışığına çıkıncaya Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

214 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet kadar devam eder. Aynı şekilde süreç devam ederken yapmış oldukları her yeni eylem ve aşama sonucunda sosyal hizmet uzmanı ve hasta değerlendirme yapabilirler. Müdahale Örneği: Birey AMAÇ: HIV pozitif olan L. nin sosyal ilişkiler kurabilmesi, sosyal çevre ve bayan arkadaş edinebilmesi için kendine olan güvenini arttırmak, desteklemek suretiyle yardımcı olmak. L. nin sosyal işlevselliğini hastalığa yakalanmadan önceki seviyesine çıkarmak. Kendine ve hastalığına bakış açısını değiştirmek, benlik tasarım düzeyini arttırmak. SÜREÇ: U: Hoşgeldiniz. Bugünkü görüşmemizde sosyal ilişkiler kurma üzerinde duracağız. Bu konuda neler söylersiniz? M: Ben zaten uzun süre yurt dışında kalmamın etkisinden dolayı biraz araştırmaya kalmamdan dolayı gerçi araştırma çok çok iyiydi, sosyal çevrem vardı. Amerika da aynı şekilde son üç, dört senedir Türkiye deyim, hiçbir arkadaşım olmadı. Yani benim ortamımda bulunacak kişiler olmadı. Nasıl arkadaş edineceğim? Pastaneye gidip oturacaksın yalnız başına. U: Hı, hı (Uzman burada kişiyi açmak, mülakatın amacına uygun olarak konuşmasını sağlamak için pekiştirme tekniğini kullanmaktadır.) M: Ben de istiyorum bir yerlere gideyim, gezeyim, kendime hiç vakit ayıramıyorum. Bunun farkındayım, ayırmak istiyorum ben de bir şeyler yapmak istiyorum, bir arkadaş edinmek istiyorum. Tamam tanışıyorum, ediyorum bazı kişilerle ama o orada kalıyor, iş yerinde kalıyor. U: Hı, hı. M: Tamam, E ile çıkayım diyorum. E çağırıyor mesela, bi geçen hafta beni çağırdı, yemeğe eve gidelim diye. Ya onu zaten tanıyorum, kendisi de beni. Boğazımdan rahatsızdım, iyi hissetmedim kendimi. Gitmedim o gün yemeğe. Hani ona takılayım diyecem. Ona takıldığım yerde cebimde biraz param olması lazım. O bara takılıyor, şuraya buraya takılıyor. İçki içtiği zaman bana da içki tutacak olmayacak. Ben o ortamı sevmiyorum, içkiyi sevmiyorum. Burda ne kalıyor geriye benim ya kahveye gitmem lazım ya da bi... bilmiyorum. Artık başka türlü nasıl yapacağım, yani kahveye gittiğim takıldığım kişiler zaten hafta sonları cumartesi, pazar bakanlıkta çalışan memurlar. Onlarla beraber arkadaş olacağım iyi, efendi insanlar, onlarla arkadaşım. Ben şimdi kahveye gitmek istemiyorum. Sigara dumanı beni rahatsız ediyor, bazen gerçi ben de içiyorum ama... Şimdi o çevre orada kalıyor. Ondan sonra, şey yapamıyorsun... Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

215 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet U: Sürdüremiyorsun. (Burada uzman mülakat sürecinde dinleme tekniğini çok iyi bir biçimde kullandığı, kendini tamamen mülakat verdiği ve mülakat üzerinde odaklaştığı için müracaatçının ifade edemediği kavramı onun belirtmek istediği anlamda L. ye geri bildirimde bulunuyor.) M: Sürdüremiyorsun. O gün için; yani Cumartesi, Pazar için kalıyor. Yarın Pazar mesela yarın ben çalışmayacağım. Ne yapayım; belki geleceğim buraya, belki de buradan çıktıktan sonra anneme uğrayacağım. Orada kalırım. Gündüzde kahveye takılacağım belki de. U: Yani ilişkiler başladığı yerde kalıyor. M: Kalıyor, devam etmiyor. Yani; mesela bunu nasıl devam ettireceksin, o adamla bir yere çıkmak için cebimde üç, beş kuruş para olması lazım, yemeğe götürüp, şey yapayım diye mesela. Ama o tanıştığın kişileri yemeğe götürdüğün zaman, o arkadaş rakı içecek ben kola içemem. Niye ben onun rakı parasını vereyim ki? Ben götürdüğüm zaman hani o sorun değil, para sorun değil, ama ben o ortamı sevmiyorum işte. İçki ortamını sevmiyorum, tamam gideriz, otururuz, sohbet ederiz. O zaten evli. U: Hı, hı. M: Onun zaten karısı çocukları var. Ben zaten bekârım, ama bekâr bir arkadaşım yok, o ortamı nasıl yaratacağım? Dört senedir buradayım, zaten yalnız yaşıyorum. Bir senedir hastalıkla uğraştım, hastanede yattım, çıktım, evde yattım, falan olmadı. Ama geçen yaz bir aylığına denize gittim. Orada arkadaşlar edindim. İyiydi orada çevrem. Hani beraber okey oynuyorduk, denize giriyorduk, geziyorduk. O arkadaş edindiğim kişiler de benden yaşlı kişilerdi, daha çok. U: Hı, hı. M: Gençlerle bir yaklaşımda bulunamıyorum, yani ben şimdi yaşlarında bana uyacak bir arkadaş bulmak istiyorum, gençlere ayak uydurma durumum olmuyor yani. U: Zaten, beklenilen de senin küçüklerinle değil de kendine yakın yaşlarda arkadaş edinmen. (Uzman burada olumlu ilişki türlerinden, empatik yaklaşımı kullanmaktadır. Empati Moreno ya göre; Başkasının gözleriyle bakabilmektedir. Uzman L. nin verdiği mesajı doğru anlıyor, hislerini, düşüncelerini, duyguların anlıyor ve onu anladığını olumlu geri bildirimlerle müracaatçıya iletiyor.) M: Onları nasıl arkadaş edineceğim?, Nerden edineceğim?, Nasıl edineceğim? U: İşte bunun yollarını bulmak gerekiyor. Nasıl bulacağız? İş çevrende tanıdığın insanlar var. (Uzman burada olumlu ilişki öğelerinden müracaatçının kendi kendine karar vermesi (self determinasyon) u kullanıyor. Bu sayede Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

216 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet müracaatçının kendisiyle ilgili konularda karar vermesine ve çeşitli seçenekler arasında seçim yapmasına olanak tanıyor.) M: Yani şu anda iş çevremde tanıdığım kişiler var ama Ostim de çalışıyorum. Ostim in nasıl bir yer olduğunu biliyorsunuz? Orada çalışan insanlar; Keçiören de oturuyor, Batıkent te oturuyor, şurda burda oturuyor. Tornacıymış, kaynakçıymış, şuymuş, buymuş. Yani, en iyi iş yapan bizim şirket orada. Adam geliyor; şundan, bundan bahsediyor. Yani öyle şeyler değil de daha orta hâlli birisi olacak. U: Hı, hı. M: O ortamı yakalayamıyorum, bulamıyorum. Yani, belki Batıkent e taşınırsam orada bir çevre edinebilirim veya kuzenim oturuyor zaten Batıkentte onun sayesinde bir arkadaş çevresi edinebilirim. U: Mesela iş yerindeki geçen hafta söylediğin kişi ile beraber bir denedin, evlerine gittin, kaldın, yemek yedin. Devam ediyor mu peki bu ilişki? (Uzman burada mülakat tekniklerinden soru sormayı kullanmaktadır. Kapalı uçlu soru sormaktadır.) M: Evine gitme mi? U: Hayır, evine gitme değil. M: Beraber, tabi iş yerimizde yine çalışıyoruz. U: Sadece iş yeri ile mi sınırlı kalıyor? M: Arkadaşlığımız mı? U: Hı, hı. M: O benden çok çok küçük, yani 22 yaşında. U: Küçük olunca tabi, hele de uyum sağlayamazsa. M: Kafa dengi tamam, babası ile de tanışıyoruz. Biraz daha şey olsa tabi daha şey... olur. U: Daha büyük olsa diyorsunuz. M: Tabi. Hani o da benim sorunumun ne olduğunu anlamış, bazen oturuyorum, kapının önünde kendi kendime düşünüyorum. Acaba bu sorunlarımı, nasıl hâlledebilirim? Bir arkadaşım olsa, bir çevrem olsa, biraz kendime vakit ayıramıyorum, onları düşünüyorum, nasıl yapabilirim diye. Geliyor, bazen bana senin bir eksikliğin var, ben biliyorum senin bir bayan arkadaşa ihtiyacın var diyor. Mesela, o bana bunu söylüyor. Evet haklısın var diyorum. Mesela annesi ile konuştum, annesi bana yaşlarında bir kız bulayım dedi. Tamam olur dedim. Ama onlar da yani düğüne hazırlık yaptılar, oğlunu evlendirdi, bana vakit Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

217 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet ayıramadı. Bilmiyorum, artık bu da beni gerçi rahatsız etmiyor ama birazcık rahatsız ediyor, biraz rahatsız etmiyor. Hiç olmazsa bir kız arkadaşım olsa; Murat, derim; sen otur bugün akşam, ben bugün erken gideceğim, dükkânı sen kapat diyebilirim. Ama şimdi öyle bir şeyim yok. Ben, dükkânı kapat da, ben gidiyorum, olmuyor. U: Seninle görüşmeye başladığımızdan bu yana çeşitli insanlarla karşılaştın. Bunlardan büyük bir bölümü iş ile ilgiliydi. Çok az bir kımı da bir, iki tanesi sosyal boyutlu idi ve kontak yapılıp gitme şeklinde oldu. M: Mesela; bizim orada çalışan kızların annesi, aileleri geçen hafta beni yemeğe bekliyorlarmış, benim için fark etmez, ben ne zaman uygunsa gelirim, dedim. Gerçi onlar da benden bekliyorlarmış. U: Şuradaki sürecin çok olumlu boyutu yine yarım kaldı. Mesela seni yemeğe davet ettiler, sen de yemeğe gitmek istiyorsun, ama... M: Ama... U: İkinizde birbirinizden bekliyorsunuz. M: Bekliyoruz. U: Yine sonuçta sen de kaybediyorsun, o da kaybediyor. M: O zaman, ben şimdi şöyle düşünüyorum. Hani onlar, beni patronu olarak görüyorlar, e... hadi tamam bu akşam yemeğe geleceğim demek istemiyorum. Onlardan bekliyorum ben teklifi, belki de onlar da benden bekliyor teklifi. U: Hemen aynı günde çözmek değil, mesela bugün Cumartesi telefon ettin, ben şu gün akşam yemeğine gelmeyi düşünüyorum, uygun musunuz? Onlar da cevap verirler; Evet, hayır, hayır ama şu gün uygunuz. M: Ama şimdi kafama takılan bir şey var. Mesela, bunlardan birsinin babası, içki içiyormuş, kızcağız bana söyledi. Ben de içki içmiyorum, adam şimdi içecek, sonra ileri geri konuşmaya başlayacak beni sıkacak. U: O zaman bu, evet diyeceğin veya istediğin kişilerden birisi pek olumlu yol değil. (Uzman burada mülakat tekniklerinden anlamın açıklanmasını kullanmaktadır. Anlamın açıklanmasında SHU, Müracaatçının söylediklerini kendi sözcükleriyle yeniden ifade ediyor.) M: Evet, kızcağız söyledi babam içki içer dedi. U: Peki, bir başkası? M: Olabilir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

218 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet U: Yani davet etti seni. Şu gün gelmeyi düşünüyorum dedin, o da okey dedi buna. Yani karşıdan beklemektense, kendinde bir adım atman gerekiyor. M: Olabilir, yapalım. Ben onlardan bekliyorum, onlar da benden bekliyor, onlar söylediler ama. U: Yani, sonuçta ifade etmek içinde insiyatifin sende olması lazım. Mesela; bir şey istiyorsun, istediğini belirtmiyorsun. M: Evet, bazen. U: Bazen. Ama sen de istiyorsun, karşı taraf da istiyor. Sen kızıyorsun; çekip gidiyorsun, pasif kalıyorsun; çekip gidiyorsun. M: İçime atıyorum ben. U: İçine atıyorsun, çekip gidiyorsun. M: Ben çok içime atıyorum, hiçbir şey yapmıyorum. O an için söyleyemiyorum. Sonra kızıyorum kendime. O an için konuşamıyorsun, bazen karşısındaki kişi senin zayıf tarafını yakalıyor. U: Böyle durumlarda ne yapman lazım? M: Daha baskın olmam lazım. Mesela, ben bunu bir yerde fark ettim. Geçen hafta E bana telefon açtı, taş istedi. Dedim, çıkaramıyorum. Niye bulamıyorsun dedi. Adamım yok dedim. Bul adam dedi. Bulamıyorum, çıkartamıyorum dedim. Kızdı. O zaman gel kardeşim sen otur, ben çalışmıyorum dedim. Telefonu kapattı. 10 dk. sonra telefon açtı, kusura bakma ben sana bağırmak istememiştim, özür dilerim dedi. U: Bu olumlu bir şekilde çözdüğün bir olay, biraz önce bulamamıştık ama burada bulduk, ne yaptın o an? M: Anladım ki ben oradan ayrılırsam, o iş yapamayacak. U: Bu, olayın bir boyutu. İşle ilgili atom bulamadığını, sorunlarını ciddi ciddi söyledin. İşle ilgili bir boyutu olmakla sonuçta sen kazandın. M: Aradan bir ay geçti, yine başladı bana aynı şeyleri yapmaya, artık biraz daha bekleyeceğim... U: Biriktirmeden bazı şeyleri etkili bir biçimde söylemen lazım. O yüzden biraz daha düşünüp ne söyleyeceğini kararlı bir şekilde belirtmek faydalı olacaktır. Ve etkili bir şekilde söylemelisin. Biraz önce etkili bir şekilde söylemişsin, çeşitli olasılıkları belirtmişsin; adam arıyorum, bulamıyorum, çalıştıracak insan yok çeşitli alternatifleri bir araya getirmişsin, söylemişsin, onun kızgınlığına aynı tonda cevap vermişsin. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

219 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet M: Evet, o bana küfürlü konuştu, ben küfürsüz konuştum. U: Bu çok iyi bir şey. Yani sonuçta kazanmışsın, elde etmek istediklerini elde etmişsin, söylemek istediklerini söylemişsin, o karşıdaki kişi de bunu kabul etmiş. M: Evet. U: Biraz önceki kız olayında da gelseydin, sen sırtını dönüp hemen gitmemiş olsaydın, belki telefonda söylemek kolay geldi sana... M: Hayır, telefonda değil, hepsini yüzüne karşı konuştun. Şey Ethem e karşı mı? Ha... U: E.ile konuşurken telefonla olması, yüzüne... M: Hayır, o an karşımda olsaydı aynı şeyi yapardım, yine belki de. U: Peki, burada niye yapmadın? M: E... orada da kızgınlığımı belirttim, yaptım ya. U: Kaçıp gittin ama sorunu çözmedin. M: Yüzüne karşı konuştum, aşağıya inerken de birkaç kelime daha ekledim, yani onu demek istedim. U: Bitmemişti, bitmemişti, bitmemişti, sen de doymadın o da doymadı. Sonuçta üçünüz de kaybettiniz, kız da gelmedi o yüzden. M: Tabi. Biraz daha konuşmak lazım haklısın. U: O yüzden birazcık daha konuşmanı kontrol edip heyecanlandığın zaman bunu zarar verici olacaksa yavaşlatmak, kazanmayı istiyorsan, daha üstüne bastırmak, yararlı olacak. M: Evet (Sessizlik). U: Biraz daha dikkatli olmak lazım. M: Evet. U: Seninle bugünkü konuştuğumuz konularda duyguları ele almaya başladık. İlk başta biraz karışık gittim ama daha sonra belli duygular ortaya çıkınca daha doğru bir yolda gitmeye başladık. Sonra senin bunları doğru ifade ettiğin ve edemediğin çoğunlukla edemediğin şeyleri düşündük de bundan sonra daha etkili olarak nasıl yapılacağını konuştuk ve sen yeni yollar denemeye karar verdin. Ne dersin böyle mi oldu? M: Evet... (20 saniye kadar sessizlik) U: Senin konuşmak istediğin bir konu var mı? Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

220 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet M: Benim konuşmak istediğim bir konu yok da... Şey arkadaş edinme sorununu nasıl çözeceğiz? Şimdi ben biraz çekingen davranıyorum. U: Hı, hı. M: Tamam evde oturarak arkadaş edinilmez, muhakkak bir şeyler yapmam lazım, zaten işten geç çıkıyorum. Gece 12 den sonra başlıyor burada hayat, ben de o ortama girmek istemiyorum. Bara gidersin... Oradaki kişilerle arkadaşlık etmek istemiyorum. Başka nerden, nasıl arkadaş edineceğim? Pastaneye git otur, pastaneye gelip oturan kişi eskisi gibi böyle şey... İnsan mesela eskiden e... Rahmetli babam ölmeden önce veya öldükten sonra da yetmişli yıllarda çay bahçeleri vardı. Gider otururduk, semaver koyardın, çay içerdik falan öyle ortamlar oluyordu. Mesela; ama burda nerde var çay bahçesi, nereye gideyim? Altındağ Belediyesi Bahçesi, o gün oraya gittik oturduk, tamam oturdum, oturdum şöyle bir etrafa bakındım, bir aile oturmuş orada benim yaşımda, karşımda 1 tane erkek iki tane bayan zaten çocuklar onları bulmuşlar bir yerden kızlar bi şeysiz konuşuyor. Orada mesela herkes çift çift oturuyor, tek oturan yok, tek oturanın yanına gidip oturduğum zaman terslediği zaman ben orada bir kere ölürüm yani. E... o şeylik yok. U: Mesela Kızılay da birkaç yer var. İnsanların gelip oturduğu çay bahçesi şeklinde yerler var. M: Gençler geliyor çoğunlukla. U: Gençler onun dışında gelenler de olabilir. Onun dışında yaşlıların sürekli gittiği...(sessizlik) M: Ancak böyle eş, dost, akrabalar vasıtasıyla birileri ile tanıştırılacağım. U: O da olabilir. M: Şimdi, eş, dost, akraba derken mesela; bir akrabam beni birisiyle tanıştırdı diyelim, akrabamla olmaz da bu arkadaşı ile olur. Akrabamla olduğu zaman annem bir kere bunu engelleyecek, hastalığımdan dolayı. Ama tanımadığım birisiyle arkadaş olursam onunla ilişkileri sürdürüp de... Kendime ve ona hastalığımı bulaştırmayacak şekilde hareketlerde bulunursam, belki birazcık hiç olmazsa daha değişik bir ortam olur. İşten erken çıkarım, altıda yedide kapat diyebilirim veya da herkesi çıkartıp giderim. U: Peki şimdi yaşlı insanlar diye söyledik. Şimdi Huzurevleri falan var, mesela; oranın oturma yerleri var, bir hafta sonu ziyarete gitme. M: Evet. U: Bu şekilde yeni insanlar tanımış olursun. Hem de onların yalnızlıklarını gidermiş olabilirsin. Tabi senin ihtiyacına cevap vermez de... Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

221 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet M: Evet. U: Onun dışında mesela senin yaşlarındaki kişilerin bulunduğu yerler. M: Çoğunlukla evliler. U: Evliler çoğunlukta. M: Tabi. (Gülüyor) Hani benim gibi bekârlar yok. Yeni tanıştığım kişi kaç çocuk var diye soruyor, bekârım diyorum. Yapma ya sen bu yaşta hâlâ bekâr mısın diyorlar mesela. Bekârım diyorum. U: Yani çeşitli olasılıkları daha önceden düşünmüştük, ama bunların bir kısmını denemedin, bir kısımlarını soğuk nedeniyle denemedin, kendi sekreterinle sinemaya tiyatroya gitme gibi. M: Evet. U: Yine biraz önce söylediği gibi evde oturup bekleme vaziyetleri oldu. M: Oldu. Evde oturup beklemekle de arkadaş edinemeyiz tabi.... U: Hı, hı. Ama hiçbir şey de yapmadın yapmayı istedin, hep istedin, hep istedin M: Çekimser kaldım. Mesela; geçiyorum... ineyim de geçip şurda oturayım diyorum, ya işim var deyip çekip gidiyorum. Hemen orada yavaşlıyorum, duraklıyorum, şöyle bir bakıyorum, oynayan kişilerde gençler şimdi onlarla gidip neyi arkadaşlık edineceksin neyi oturacaksın da bakacaksın da. Sonra bir de şunu düşünüyorum orada oturduğum ev Ethem in üzerine, çevrede oturan... na falan çok, bir aksilik çıkmasın, Ethem e bir laf gelmesin diye çekimser kalıyorum. U: Yani, sonuçta hem istiyorsun hem de bir şey yapmıyorsun. M: Çekimser kalıyorum.sorunlu olmuş oluyorum değil mi? U: Yani sorunu çözmemiş oluyorsun. M: Çözmemiş oluyorum. U: Yani, hep denemekten de söz ediyorsun aslında denemiyorsun da. an. M: Denemiyorum. İşte orada çekimser kalıyorum. Bazı şeyleri düşünüyorum o U: Mesela, bir kere denemiştin kız arkadaşla ilgili en sonunda bir kere konuşmuştuk seninle kız arkadaşı bulmuşsun ama beğenmemişsin. M: Evet. U: Ama orada bir girişimde bulundun ve o zamandan beri hep kendi içinde kaldın artık bir şeyler yap yani. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

222 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet M: Nasıl yapayım? U: O zaman nasıl yapmıştın? M: Bir arkadaşın vasıtasıyla tanıştırıldım, ertesi günü konuştuk ben istemiyorum dedim. U: Bir günlük bir olaydı. M: Tekrar öyle bir şey olursa beni arayacağını söyledi, öyle bir şey de olmadı şimdiye kadar. U: O arkadaşı kaç defa gördünüz o zamandan bu zamana? M: Devamlı konuşuyoruz, her hafta konuşuyoruz telefonda. U: Telefonda. Yani karşı karşıya geçip konuşmuyorsunuz. M: O günden sonra konuşmadık. U: Arkadaşlığı sadece telefonda değil de yüz yüze de sürdürmek faydalı olur. Hep telefonla hep telefonla yani sonuçta bu da etkisiz bir iletişim. Mesela işim olmadığı zaman telefon edip bugün akşam beraber yemek yiyelim mi, işin bittiğinde bir yerlere çıkalım mı mesela, o da içki içmiyor diye söylemiştin. M: Evet, evli zaten karısı var. U: Yani sahip olduğun şeyler de var, ilişkiler de var. M: Evet. U: Değil mi? Sadece illaki o mesele arkadaş bulunsun değil, sahip olduğun arkadaşlık boyutu da var, ilişkiyi sürdürme açısından. Mesela onunla şey yaptınız. Hadi levent dedi bugün yemeği bizde yiyelim dedi, değişik bir olay. M: Tabi teklif etse böyle bir şey olabilir. U: Ya da sen teklif edebilirsin. Bugün işte sen çok yorulmuşsun, ben de bugün mesela... aldım, gel seninle bugün yemeğe gidelim, bir çay içelim, çok da pahalı olmayacak bir çay içelim. M: Evet, olabilir. U: Dene bakalım önümüzdeki haftaya bir. M: Denerim. U: En azından karşı cinsten bir arkadaşın olmazsa bile hemcinsin olan yakın dostların olabilir ve bunlar birbirleriyle devam ettikçe yeni insanlar bu zincirin içine katılır. İllaki de karşı cinsten birisi olması gerekmiyor, dost olup yalnızlığını giderecek. Değil mi? Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

223 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet M: Tabi. (sessizlik) U: O zaman önümüzdeki haftaya bunları deneyeceksin en azından telefon edeceksin, yemek ya da çay için kızlardan uygun olan birisine bu hafta geleceğim diyeceksin, telefon edeceksin, eğer uygun olursa. M: Evet. U: Bunları yaparsan ne tür değişiklikler olacak gelecekte göreceğiz. M: Tabi. U: O zaman... görüşmeyi sonlandıralım, kendini tartıştığın için teşekkür ederim. M: İyi oluyor da hiçbir sonuç alınmıyor; yani bir şeyler yapmamı istiyorsunuz, ben bir şey yapamıyorum bu da sizi üzüyor galiba. U: Sonuçta sen rahatsız oluyorsun, o rahatsızlık beni de huzursuz ediyor, yani harekete geçmeni istemiyor değilim, istiyorum artık. Ama sonuçta bu benim için değil, senin için. M: Evet. U: Yani şurada oturup çakılı kalman içten bir şey değil. M: Anlıyorum, biraz kendime zaman ayırırım. U: Hı, hı. M: Ne bileyim işime o kadar bağlıyım ki mesela işim var, randevum var bırakıp gideceğim ama kafam hep orada olacak. U: Birazcık çılgınlık yapmakta. M: Onların şeyi geçti benden (Müracaatçı gülüyor.). U: O anlamda değil tabi de ondan sonra... ve bunu becereceğine ben inanıyorum. Ama adımı atarsan hâlâ yerinde durursan hiçbir şey çözülmeyecek. M: Haftaya bütün kızlar benimle ister beş gün, beş gün evde yemek veririm mesela. U: Evet (Uzman gülüyor.). M: Denerim, haftaya hiç olmazsa bir tanesine. U: Bir ona, bir de... çalışan arkadaşına. M: Ona muhakkak,belki bugün uğrarım veya yarın uğrarım. Hakikaten uzun süre oldu. Onunla yüz yüze konuşmayalı... konuşuruz. Baldızları benim yanımda çalıştı. Onlar da işten ayrıldılar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

224 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet U: Hı, hı. İyi olmuş. Peki haftaya görüşmek üzere. Değerlendirme: Ben ilk önce görüşme sürecinde sosyal hizmet uzmanı değerlendirildiğinde uzman, hastanın duygu ve davranışlarını, süreçte gösterdiği tepkileri, mülakatta ve müracaatçının anlattığı konular üzerinde odaklaşmak ve doğru analiz etmek suretiyle bütün dinamikleriyle kavrıyor ve müracaatçının farkına varmadığı duyguların gün yüzüne çıkmasını sağlıyor. Mesleki yardım ilişkisinin güçlenmesi ve devamında empatik ilişkiyi olumlu bir şekilde sürece katıyor. Daha çok IV. E V. düzeyde empatik ilişki kuruyor. Uzmanın verdiği cevap; kişinin farkında olduğu duyguları ile birlikte bir ölçüde, farkında olmadan ifade ettiği duyguları içeren empatik ilişki düzeyi (IV) kullanmakla birlikte, süreç boyunca daha çok V. düzeyde, en ileri seviyede empatik düzeyi kullanıyor ve bunda ustaca davranıyor. Kişinin farkında olduğu duyguların yanında farkında olmadığı duygularını da ortaya koyuyor. Uzman, mülakatı; doğal, içten ve L. yi olumlu, olumsuz yönleri ile kabul ederek sürükleyici, anlamlı, duygu ve düşüncelerin karşılıklı paylaşımına olanak verecek şekilde yönlendirmektedir. Uzman; L. ye güven vermiş, mesleki bilgi, mesleki tecrübesine inanılan, itimat edilen bir meslek elemanı izlenimini vererek L. nin sorunlarının tüm değişkenleriyle konuşulmasını sağlamaktadır. Ayrıca, uzman (saydamlık) tekniğinden yararlanmıştır. Uzman, L. ye içten davranıp, yakınlık göstererek mesleki kimliğini onunla paylaşmıştır. Uzman, mülakatın genelinde hı hı, evet, devamedin kelimelerini kullanarak pekiştirme tekniğinden yararlanmış bulunmaktadır. Uzman L. nin kendi kararını kendi vermesi hakkına saygı duymaktadır. Örn: L. ye nasıl arkadaş edineceğim, nereden edineceğim? sorularına İşte bunun yollarını bulmak gerekiyor. Nasıl bulacağız? İş çevrende tanıdığın insanlar var. diyerek self determinasyonu kullanmaktadır. Uzman; mülakatın akışına, L. nin durumuna göre amaç doğrultusunda açık ve kapalı uçlu sorular sormaktadır. Uzman; mülakatın her anında L. ye yalnız değilsin, seni anlıyorum, dinliyorum mesajını vermektedir. Mülakat sürecini gayet başarılı ve olumlu bir şekilde profesyonelce yönlendirmektedir. Müracaatçı açısından süreci değerlendirecek olursak; L., hastalığından sonra kendini toplumsal faaliyetlerden, etkinliklerden soyutlayan, sosyal ilişkilere giremeyen, karşı cins ile arkadaşlık kuramadığı gibi hemcinslerinden de dost edinemeyen bir kişidir. Uzmanın kendisine direkt olarak yardım edebileceği düşüncesi ile mülakat süreci boyunca arkadaş, çevre edinemediğini, gençlere de uyum sağlayamadığını belirtmektedir ve bu konuda uzmandan somut yardım talep ediyor izlenimini vermektedir. Çekingen, harekete geçemeyen, uzmanın tüm gayretli çabalarına rağmen bu konuda ilk adımın hep karşı taraftan gelmesini Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

225 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet bekleyen, daima mülakat sürecinde bu eksikliklerini görmezlikten gelmek, suçu içkili ortamın olumsuz şartlarında arayan bu bağlamda da gereksiz olarak bu savunma mekanizmasından yararlanan bir kişidir. Süreç açısından mülakat, başarılı bir şekilde sürmüş ve sona ermiştir. Gerek sürecin duyguların, davranışların, tepkilerin paylaşılmasına olanak veren bir atmosferde cereyan etmesi gerek seher anında amaca yönelik çabaları kapsamasından dolayı süreç, bence çok olumlu sürmüştür. Karşılıklı saygıya dayalı, serbest iletişim tarzında gelişmektedir. Plan: L. nin sosyal ilişkilerini geliştirebilmesi, sosyal çevre ve bayan arkadaş edinebilmesi için harekete geçmesi gerektiği ve bunun için de yeni yollar denenmesine karar verilmektedir. Gruplarla Sosyal Hizmet Sağlık Alanında Kurulan Grupların Amaçları: Hastalık veya sakatlık sonucunda hastalar ve aileleri tarafından yaşanan stresin hafifletilmesinde arkadaş desteği sağlama; sosyal yaşamda meydana gelen değişikliklere ve tıbbi konulara uygun bilgi ve beceriler kazandırma; hastalar ve ailelerine sorunlarını çözebilmeleri konusunda yardımcı olma; hastalar ve ailelerine sosyal ilişkilerini de kapsayacak şekilde onların psikososyal işlevlerinde değişiklikler ve gelişmeler yapmalarına yardımcı olma; kişilerarası çatışmaları çözme şeklinde sıralanabilir. Yukarıda sayılan amaçlar temel alınmak üzere tıbbi tedavi kurumlarında çeşitli gruplar kurulabilir. Bunlar; destek grupları, terapi grupları, eğitim-ruhsal eğitim grupları, kriz müdahalesi grupları, toplumsallaşma grupları, aracı (mediasyon) grupları ve taburculuğu planlama grupları şeklinde sıralanabilir. Bu gruplara ait bilgiler aşağıda verilmektedir. Ancak bu araştırmada temel alınan yaklaşımın etkileşim grubu olması nedeniyle bu gruplar hakkında daha ayrıntılı bilgi verilmiştir. Destek Grupları: Destek gruplarında hastalık veya sakatlık sonucunda oluşan stresi ve sosyal izolasyonu azaltma, teşhisle baş edebilme kapasitesini artırma, hastanede kalma ve tedavinin sıkı ve tek düzeliğine uyum, bir yere ait olma duygusunu sağlama, duygularını ve ilgilerini evrenselleştirme ve aktarma için olanak sağlama, aynı sorunu paylaşan diğer insanlarla bir arada olma sayesinde sosyalleşme olağını elde etme, benlik saygısı düzeyini artırma, damgalanmış olma duygusunu azaltma, tıbbi durumu hakkında bilgi edinme, hastanedeki ve toplumdaki uygun kaynakları öğrenme amaçlarını gerçekleştirilir. Terapi Grupları: Terapi gruplarında; hasta ve ailesi üzerinde hastalık ve sakatlığın etkisi, duygusal ve davranışsal reaksiyonların kaynaklarını anlama ve serbestçe ifade etme, kişilerarası ilişkilerde karşılaşılan güçlükler, tıbbi tedavi sonucunda Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

226 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet ortaya çıkan acı, rahatsızlık ve işlev kaybı ile baş edebilme, tanımlama ve seçebilmeyi içeren bir karar verme, son durumun ne olduğunu ve onun içindeki yerini kavrayabilme, uygun olmayan tepkilerini keşfetme, anlama ve değişimleri kavrama gibi temalar üzerinde durulur. Eğitim-Ruhsal Eğitim Grupları: Eğitim-ruhsal eğitim gruplarında hastalara veya aile üyelerine hastane, tıbbi personel, kaynaklar ve bir hastalık veya sakatlık -onun etiyolojisi, seyri, kişisel ve sosyal yaşamdaki sonuçları- hakkında bilgi edinmelerine ve hastalığa bağlı olarak hastanın bakımına uygun spesifik beceriler öğrenmesine yardımcı olmak amaçlanır. Kriz Müdahalesi Grupları:Kriz müdahalesi gruplarında; grup desteği sayesinde stresli bir olayın etkisini hafifletme, stresle uygun bir şekilde baş edebilmek için müracaatçıların kapasitelerini ve kaynaklarını kullanmalarını sağlama, çözümlenmemiş krizlerin zarar verici sonuçlarından korunmaları amaçlanır. Toplumsallaşma Grupları:Bu tür gruplarda sosyal öğrenme, yeni durumlar sonucunda ortaya çıkan yeni roller veya rol değişikliklerine uyum sağlamak için hastalara fırsat tanıma, üyelerin kendi kendine gelişimi ve sosyal rolüyle bütünleşmesine yardımcı olmak amaçlanır. Aracı (Mediasyon) Grupları:Aracı (mediasyon) gruplarında üyelere sorumluluk alma, hastalar ve personel arasında meydana gelen tartışmaları gözden geçirme, personelin hastalara karşı işlevsel olmayan tutum ve davranışlarını ortaya koymada yardımcı olunur. Taburculuğu Planlama Grupları:Hastanede yatarak tedavi gören hastaların topluma başarılı bir şekilde dönebilmelerine yardımcı olunması amaçlanır. Etkileşim Grupları:Grubu merkez alan bu yaklaşım, Carl Rogers ve onun izleyicileri tarafından geliştirilmiştir. Rogers'in kişi merkezli yaklaşımından yararlanılmıştır. Yaygın bir biçimde çeşitli ortamlarda kullanılan bir modeldir. Müdahale Örneği: Grup Sürecinin Sonlandırılması Uzman: Herkese iyi akşamlar. İyi akşamlar. Uzman: Bilindiği gibi bugün son toplantımızı yapacağız....(sessizlik) Niye? Uzman: Daha önceki görüşmemizde öyle kararlaştırmıştık....insanlar seçildi, ayrıldı. Birer birer herkes taburcu oluyor. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

227 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet Uzman: Sen pek bitmesini istemiyor gibisin. Ortam güzel, niye bitmesini isteyelim ki.... Uzman: Yaşamda bazen her şey bitiyor. Bizimde belli bir başlangıcımız oldu. Sürecimiz devam etti ve sonuca geldi. Sizin gibi hastaneye yattınız, tetkikler yapıldı, ameliyat oldunuz, ortasına gelindi, sonuna gelindi. Böyle bir şey şimdiye kadar yaşadığımız süreçlerle ilgili olarak konuşmak istediğiniz neler var? Şöyle bir şey. Şu ana kadar yapılan toplantıların bu toplantıya katılan hastalara ne gibi faydaları oldu konusuna değinmeye çalışayım. Uzman: İstersen şöyle bir sıra izleyelim. Mesela; gruba katılmaya neden istekli oldun ve hangi nedenlerle buna katılmaya karar verdin, bununla başlayalım. Olur. Uzman: Herkes, biraz benim etkim oldu ama başkalarının isteğiyle değil de kendi istekleriyle de katıldınız. Katılmayı istemenizin nedeni neydi? Sizin önce konuyu açmanız, bize ifadeleriniz, konuya daha sonra bizden olumlu yanıt gelmesiyle katılmış olduk. Böyle bir şeyi güzel karşıladık. Korkmadık, çekinmedik, fobi çekinen arkadaşlar da oluyor böyle bir güzelliğin içinde olmanın faydası olacağını düşünerek olumlu yanıt verdik ve katıldıkça da bunun ne kadar güzel bir çalışma olduğunu hissettikçe daha çok katıldık, katılmalarımızdan hiç taviz vermedik, şimdi düzenli bir şekilde devamlı katıldım inandığım için katıldım ve üstelik de katılmanın sebepleri konusuna da değinmek lazım. Katılmayan ve katılan arasında bir fark ben kendime göre hissettim. Şimdi katılmayan kendisi hasta iken hasta sıfatı ile burada bulunurken sorunlarını açabileceği sorunlarını konuşabileceği bir topluluk, bir insan grubu bulabildiği için sanmıyorum. Ziyaretçiler geldiği zaman oradaki ortamın da anlatılmaz bir kere anlatılmaz, kalabalık ve gürültüden başka bir şey yok. Birisine bir laf anlatırken ziyaret esnasında diyorum, hasta ne zaman bir topluluğa derdini anlatabilir. Ya bir ziyarette ya da başka bir grupla ziyarette tam birisine selam veriyorsunuz konuya giriyorsunuz arkasından Oo, Mehmet Bey hoş geldiniz siz nasılsınız?... Yeniden konuya başlıyorsunuz. Evet, konuya yeniden giriyorsunuz arkasından Fatma Hanım, Selim Bey vs. Gidiyor öyle tam deşarj olunamıyor ziyaretlerde. Çünkü belirsiz bir ortam, programsız bir ortam, orada dert anlatılmaz, sadece alışverişler varsa onlar konuşulur, bence sakın sessiz bir ortam dert anlatılmaz o ortamda duyabiliyor musunuz? Fakat katılan hasta için böyle bir sıkıntı söz konusu değil. Burada belki derdini hiç anlatamayan, anlatacak arkadaşı olmayan arkadaşlarımız da vardır Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

228 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet belki, bunun kısmı da bana ait. Yani derdimizi anlatabileceğimiz bizim derdimizi, sıkıntımızı, sorunlarımızı dinletebieceğimiz insan bulamıyoruz, bizim genellikle kültür yapımız itibarıyla derdimizi analatacak insanlar bulamıyoruz. Bulamadığımız zaman bu stres içimizde birike birike hastalıklarımızın iyileşmesine de mani oluyor. Çünkü ruh sağlığı önemli, ruh sağlığı direk beden sağlığı ile ilişkili çoğu zaman, o hâlde böyle bir olay insanların derdini anlatmasını sağladığı için, boşalmasını sağladığı için ruhundaki o elektriklenmeyi boşalmasını sağladığı için, bu bir şeydir bence... tedavidir. Ruh sağlığı açısından bir güzelliktir, bir tedavidir insanlar açısından, tedavi olurken illa böyle bir olayda insanları rahatlattığı için tedavidir, yani illa bir ruh hastalğımız var demek istemiyorum, onun için bu toplatıya katılan hastalar şanslı, katılmayan üzerindeki stres hâlâ üzerlerinde duruyor. Biz o stresi şu ana kadar attık, sizin de bunda çok emeğiniz var. Uzman:... Hanım. Bir başkasına verin konuyu ben sona konuşayım. Uzman: Siz?... yani neyi konuşayım. Uzman:Buraya katıldın, neler oldu neler hissettin? Toplantıya katıldık, ilk gün katılmadım, dinledim, yani amaç nedir niyet nedir, sonra hoşuma gitti, insanlar konuşuyor, biriyle konuşuyor, içindeki sıkıntıları atıyor, bazı şeylerini anlatıyorsun, ben öyle düşündüm, öyle düşünerek katıldım, hoşuma gitti, yani devam ettim. Hoş bir sohbet, işte insanlar birbirlerini tanıyor en azından, rahat oluyorum, yani memnunuz, hoşuma gitti... Aynı şekilde benim için de öyle. Ben ilk zamanlar sessiz kalıyordum, gerçekten... şey yapıyordum, ne konuşuluyor, ne yapılıyor,... falan diye kendime soruyordum... sonra siz şey yaptınız... fikirlerimizi sordunuz.. Yani başka yerde konuşamadığımız, açılamadığımız şeylerimizi burada söylüyoruz, bir arkadaş rasında bir samimiyet var, herkesin derdi kendisininki gibi olmasa bile benzerlik var, yani anlatmakla falan çekinme olayı yok, o yüzden hoşuma gidiyor, toplantılarda ben rahatsız olmadığım zamanlar, mesela; geçen akşam için kusura bakılmasın, yani çok berbattım, o yüzden pek katılamadım, şimdi iyiyim, yani bitmesini de istemem hoşuma gidiyor, bizim için güzel bir olay, değişiklik, söyleyeceğm bu kadar. Uzman: Siz? Ben ilk geldiğim zaman acilden gelmiştim, zaten konuşmaya takatim yoktu, anlayamamıştım ben, gayri resmi arkadaş arasında toplanmış gibiydim, sonra konuşmaların devamında... aşağı yukarı böyle bir şey... daha çok candan samimi toplantı... yıllarca topluluğa hitap etmiş bir insanım ama buradaki topluluk Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

229 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet onlardan daha başka, çok samimi, çok daha candan böyle... bitmesini istemezdim,... neyse size candan başarılar, mutluluklar dilerim. Uzman: Siz? Benim tanışmam şöyle oldu. Ben ilk önce... ile tanıştım, ondan sonra toplantımız var dedi gel dedi, destek attılar. Biz de kırmak istemedik, davete geldik, ilk önce dinleyici olarak katıldım... ondan sonra güzel ortamı... güzel herkes cana yakın dost herkes dostluktan öte, yani kardeş gibi ondan sonra biz de konuşmaya başladık ve bittiğine de üzülüyorum. Uzman: Sen ne dersin? Bunlarla görüştük, iyi arkadaşlar, yani anadan babadan da daha ileriler, ha küçükler evladımdan da ileriler.... Sana da çok çok teşekkürler, sağol canım. Ben bu toplantıya katılmaktan çok mutluyum, yani tek kelimeyle ifade etmek gerekirse, niye mutluyum? Çünkü; kendimi anlatma imkânı, ortamı bulabildim, o samimiyeti bulabildim, o yakınlığı bulabildim, bu da ben için güzel bir olay, güzel bir duygu, aynı şekilde arkadaşların duygularına da katıldım, üzüldüğümüz noktalarda oldu, sevindiğimiz noktalarda oldu, belli noktalarda anlaştığımız oldu, anlaşamadığımız oldu, ama olumlu veya olumsuzuyla... bu neticeden mutluyum, ben niye mutluyum,... da dediği gibi. Yani, kendimizi ifade etme imkânı bulduk ve bundan da güzel bir şey yok... hakikatte bunu da anlayabilirsin, şuradaki topluluk anlaşabiliyorsa ne güzel bir olay, ben sizin teşvikinizle katıldım. İlk zamanlar dışarıdan katıldım ama gün geçtikçe ısındım, biz de katkıda bulunmaya çalıştık, bir nebze de olsa katkıda bulunabildiysek ne mutlu bana. Sizin emeğiniz haddinden fazla. Çünkü öyle noktalara temas ettiniz ki ne zaman duracağımızı, ne zaman bir kaç laf daha diyeceğimizi siz yönlendirdiniz sağ olun, bunun devamını ben de isterdim ama bitecek... bitiyor galiba... Tek üzüldüğüm nokta bitmesi. Sizin de mesleğinizde başarılar dilerim. Ben de önceleri dinleyiciydim... sonra katıldım... sonra demirbaş oldum... tüm toplantılara katıldım herkes gibi. Bence insanlar arasındaki en güzel duygu paylaşma var. Öyle bir ortamdayız ki acılar çekiyoruz, dertlerimiz var, sıkıntılarımız var, bazen neşeli oluyor, bazen mutlu oluruz, bazen en ufak mutluluğa ihtiyacımız oluyor, yani ona bile özlem duyuyoruz, hani erkeklerin askerlikleri olur ya.. Sürekli anlatırlar, hiç vazgeçemezler, bence en güzel duygu, hastane yılları da ona benziyor birazcık. Çünkü sürekli olarak sıkıntıdasınız, bazen ölümü bile yani ölümü, ölümün soğuk yüzüyle bile göz göze gelebiliyorsunuz, onu bile hissediyorsunuz, çok iyi duygular paylaşıyorsunuz, dostlar ediniyorsunuz, acılar çekiyorsunuz, sıkıntılar çekiyorsunuz ama bazen acınızı, derdinizi unutabiliyorsunuz bu dostluklar arasında ve bence bu toplantılar çok gerekli, ben devam etmesini isterdim, inşallah devam Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

230 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet eder, tamam devam etmesini isterdim, çok güzel devam ediyordu, en azından birazcık sıkıntılarımızı unutturuyordu, acılarımızı unutturuyordu ve biz gezemediğimiz için bu odadakilerin çoğu yatakta, yani dolaşamadığımız için başka insanları fazla göremiyoruz. Sürekli onlar da yanımıza gelip nasılsınız, iyimisiniz diye sormak mecburiyetinde değiller. Onlar da bir gün yatacaklar zaten, o yüzden burada toplanıyorduk, herkesi görüyorduk, hâl hatır soruyorduk, yani en azından hastanede, bir de zaman geçmek bilmiyor, bilemiyorum belki de sürekli yatmaktan dolayı... Hele geceler sanki saniyeler, saatler gitmiyormuş gibi geliyor insana, bu toplantılarla sıkıntımızı atıyoruz, mutlu oluyoruz, ne bileyim inşallah ileride görüşürüz... İleride ne olur olmaz... İnşallah size de başarılar, her zaman hayallerinizde, duygusal hayatınızda gerek özel hayatınızda herşeyde başarılar. Herşey için de çok teşekkür ederim. Uzman: Sizler ne dersiniz? Tabiki ben de çok memnun oldum, böyle hep beraber dertlerimizi dile getirdik, sorunlarımızı dile getirdik, birbirimizi anladık, ne bileyim, herşeyden memnun kaldık, arkadaşlarımızdan... Hiç tanımadığımız insanları burada tanıdık, arkadaşlık yaptık, onların faydalarını gördüm, iyiliklerini gördüm, yani çok şeylerini gördüm, teşekkür ederim, güzel bir ortamı sağladığınız için en çok size... Uzman: Peki, grubumuzda sizin için en fazla yardımcı olan konu neydi? Mesela; aile yaşamınızdan bahsettik, sosyal yaşantımızdan, iş yaşantımızdan, hastanedeki kurallardan, duygularımızdan örnek verdik, daha sonra taburculuk konusunda konuştuk, yani bundan önce 12 oturum yaptık, bu konular içinde size en fazla yardım olan konu?... Ha bu benim konumdu dediğiniz?... Bir keresinde doktor-hasta ilişkilerindendi. O çok güzeldi, en azından doktorlara açılma gücü aldık, derdimizi söyleyemiyorduk. O mevzu, yani söylememizi, açılmamızı icap ettirdi. Bence içime bir ferahlık geldi. Benim o zaman doktordan korkma, açıl, konuş, sor dertlerini, filan öyle gibi bir şeyler kaptım ben yani o sözlerden.. Bu güzel bir sonuç. Tabi herkes için. Ben de en çok duygularımız konusu.. duygularımızı anlatmıştık ve insanların en zor... söyleyemedikleri şey duygularıdır, asla ifade edemezler. Bu sözle ifade etmesi çok zordur, ama burada insan ne olduğunun, nerede olduğunu ne bileyim, mesela; ben annemle bile konuşamam, ifade edemem ama burada herkes açıkça herşeyini anlatabiliyor, ne bileyim herşeyi dile getirebiliyorsunuz, herşeyi ifade edebiliyorsunuz, sanki burada... teyze,... abla, hepsi beni annem, kardeşlerim... abim, mesela... ya öyle bir sıkı dostluk oluştu ki aramızda, öyle bir bağlılık var ki ifade etmesi de çok güç, hepsini seviyorum. İnşallah düzeldiğimizde şöyle sağlam bir şekle girdiğimizde o zaman daha iyi görüşüp daha iyi dostluklar kurarız, daha Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

231 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet uzun dostluklar, hepsine sağlık ve mutluluklar diliyorum, başka zaten dilenecek başka bir şey yok. Ben de aynı fikirdeyim, yani başka yerde söyleyemediğimiz konu. Mesela; çocuğumun beni kucakla, gezdir dediğinde gezdirememenin verdiği acıları kimseye anlatamam ama burada söyledim. Ondan sonra ne bileyim, ben burada hep açıkladım, işte boşalma gibi oldu, yani duygularımızı anlatma, o konu beni biraz, yani epeyce etkiledi. Burada rahat konuşmamızı sağlayan ortam ya da şartlar neydi acaba? O konuya değinmek gerekebiliyor mu? Uzman: Tabi. Olabilir. Neden başka bir yerde değil de böyle bir ortamda açılmak ihtiyacı. Arkadaşların verdiği bir samimiyet, rahatlık, Veli Beyin verdiği bir hoşgörü, tabi en başta Veli Bey, iyi niyeti, hoşgörüsü, yani bizi.. yoksa hoca olarak asık suratlı biri böyle bir şey hazırlar ama biz konuşmak istemezdik, yani öyle olabilirdi değil mi? Tabi, tabi... Sizden de ileri gelen bir şey; yani yoksa hastalar arasındaki samimiyetten değil, yalnızca sizdendi. Zaten başlı başına bizi kaynaştıran Veli Bey. Farklı bir tip olsaydı. Mesela; Veli Bey, biz kendimize bir çeki düzeyen verirdik herhâlde. Acaba ben bir yanlışlık, yanlış kelimemi kullanacağım acaba, Veli Bey bir şey mi yapacak, yani hep o yönü ile konuşmaktan çekinir ve suskun kalırdık. Uzman: Yani teşvik edici oldum. Tabi, tabi... Yeri geldiği zaman gülüyor, yeri geldiği zaman üzülüyoruz, yeri geldiği zaman tartışıyoruz, yani o şekilde. Yani, bir abi gibisiniz. Uzman: Zaten grubumuzun adını da ne koymuştuk hatırlıyor musunuz? Dostlar. Çok güzel bir hava yakaladık. Yakaladık değil, geçici olarak yakaladık. Geçici, meçici, her neyse, içinde belki sürekli olan bir anı olacak. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

232 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet Hastanede kalışımız da geçici. Geçici yani, yarın birgün bizim de başımıza gelecek. Mesela; bir dahaki haftaya tekrar ameliyat olacağım, ben de sizinle aynı durumda olacağım, ama geçici olacak bu, sonra ben de taburcu olacağım. Ben de birkaç kelime söyleyeyim, beni etkileyen en çok duygu yönüydü. Arkadaşımın ailevi yönüne ilişkin ilişkisi konusu oldu, nasıl oldu, yani arkadaşımızdan aldığımız etken insanlıktan kopma noktasına gelmiş, yani insanın kin beslemeye başlamış kendi yönünden haklı ama ben şunu söyleyeceğim, yani genelde söyleyeceğim hayat yine güzel. Yaşamasını bildikten sonra temiz insanı yine bulacağız, bu ailemizden de olsa, toplum içinde de olsa temiz kişilerle ilişkilerimizi daha sıkı yaptığımız müddetçe buna bir zaman lazım, mutlak...beyin buna ulaşacağını sanıyorum, ben bundan sonraki aile yaşantısında da mutluluk diliyorum. Teşekkür ederim. Uzman: Bunu daha sona, en sona bırakmayı düşünüyordum ama biz yine seninle devam edelim. Burada mesela; doktorlarla konuşmak, hastalık hakkında konuşmak, belli bilgiler edinmek, suçluluk, kızgınlık, sevgi bu gibi duygulardan söz ettik, yaşamlarımızda meydana gelen değişiklikleri anlattık. Ondan sonra aile ve arkadaşlarımızla ilişkilerimizi anlattık, belli konularda stresimizle baş edebilme konusunda birbirimize destek olduk, gelecekle ilgili konuları planladık, ele aldık bunları, genel olarak şunu yapınca hepiniz tek tek düşününce en uygun gelen bu benim için en uygun konu, bundan en fazla destek aldım dediğiniz şeyler neler? Benim en çok mutlu olduğum tartışma konusu; şu anda hayati önem taşıyan, birinci derecede hayatı önem taşıyan sağlığım. Sağlığımla direk bağlantılı olan buradaki sağlık konusu ile ilgili olan tartışmalar, personel ile hasta ilişkisi, bunun gibi benim için hayati önem taşıyan konular birinci derecedeki, diğerleri de zaten fazla ağırlıklı beniz için bunların konuşulması beni çok rahatlattı.... Ben de aynı şeylerden memnun oldum, dikkat ettik birbirimize. Uzman: Yani konulara yumuşakça daldık ve yoğunlaştık mı demek istiyorsun? Çok güzel söylüyorsunuz. Yani üslubunuz çok güzel demek istiyor. Uzman: Peki şimdi burada belli zorluklarımız da oldu... Toplantılardaki üye sayısı, çok mu, az mı, bir araya gelmek, ondan sonra toplantılarımızın sayısı, toplantı yerimiz, saatimiz, ondan sonra grup oturumlarının konusu, sonra bu gibi şeyler, bu konularda neler dersiniz, nasıl geldi size? Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

233 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet Üye sayımız daha çok olsaydı, daha güzel olurdu bence. Bilgiyi daha çok alırdık, herkesin fikri daha bir başka, daha fazla fikir olurdu, daha bir ne bileyim, fikir alırdık, bir şeyler öğrenirdik, daha açık olurdu. Sayı daha fazla olsaydı, rahatlayan hasta sayısı fazla olurdu ve fazla insanlara kendini ifade edebilen insan daha çok rahat edecekti insan arasında gittik, bence 6-7 kişi daha fazla olabilirdi. Bence bu sayı daha iyiydi, çünkü herkes daha iyi konuşabiliyor, ne bileyim, daha fazla kişi olsaydı oda daha kalabalık olacaktı ve daha çok insana söz hakkı tanımak zorunda kalacaktık, zamanımızı çoğaltmak zorunda kalacaktık, biz bu ortamı zar zor, zaten bunu zorluklarla yakalayabildik, yani ki daha fazla olsaydık bence birkaç kişi eksik kalacaktı, konuşamayacaktı veya çekinme olabilirdi. Şimdi ben bu odadaki herkesi tanıyorum ve bu odadaki kimseden çekinmiyorum. Dışarıdan gelenlerle daha sonradan ahbaplık olduk, bence 6-7 kişi daha fazla olsaydı biraz daha fazla zorluk çekerdik, daha sıkıntı verirdi, daha kalabalık olurduk, bence bu ortam güzel, kişi bence yeterli. Yani, bu güzel ortamdan daha başka hastalar da faydalanmasını istedim. Tabi yararlanmasını bende isterdim ama nasıl bir ortam olur, hastanenin büyük bir toplantı salonu olur ve herkes ve 2-3 saat süren toplantı olur ve hak düşer, herkes konuşabilir, herkes istediğini ifade edebilir. Yani, mekân olursa diyorsunuz? Evet bence zaman ve mekân önemli olan. Mekân, zaman çok. Ama zamanda yok; çünkü pansuman oluyor, iğnesi oluyor, bilmem ne için gelip çağırıyorlar, yok derece vereceğiz, yok zart zurt bir sürü engel çıkıyor, ama böyle daha iyi bence. Böyle bir ortam daha samimi, böyle ifade etmek daha kolay, tabi diğer hastalara da yardım etmek isteriz ama biraz cimrilik olabilir ama böyle daha güzel, bence böyle devam etmeli. Bence zaman ve mekânı, uzman beyin düşünmesi lazım. Bizim düşüncemiz arkadaşların şey ettiği gibi daha fazla sayıda daha fazla konu olacak ve daha fazla konuda iç içe olacağız yani. Zaman ve mekân konusunda siz haklısınız ama uzman beyin ne kadar teşvik edici kişiliğe sahip olduğunu söyledik. Bu konuyu da beni, bize olmasa bizden sonraki gelecek hastalara düşüneceğini ve katkısı olacağını, olumlu katkısı olacağını sanıyorum ben. Uzman: Bildiğiniz gibi ilk toplantımızı bir başka odada yaptık, daha sonra başka bir planlamayı düşündük, daha sonra salonda yapmayı düşündük, en uygun yer Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

234 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet burası oldu. Gerek üyelerin burada uzun süre yatacak olması gerekse sizin buraya rahatlıkla gelebilmeniz; tekerlekli sandalyede olsun, bazen yatakta olsun, yani herhalde en uygun ortam burası oldu. Bana öyle geliyor mesala;... Saat konusunda gündüz saatleri yaptığımız zaman hemşire girdi, doktor girdi, hastabakıcı girdi, röntgene gidildi, ziyaretçiler geldi, yani akşam saatinde olmasının çok büyük avantajı oldu gibi geldi bana, çünkü her taraf sessizleşti. Siz ne dersiniz? Hem sessizleşti hem de bizim için gündüz nasıl olsa geçiyor. Akşam bizim için bir saat geçmiş olsa, yani böyle konuşmayla arkadaşlarla birlikte olmak bizim için büyük mutluluk yanı güzel bir ortam. Uzman: Buradan çıktığınız zaman ne oluyor. Mesela; grup oturumu bitiyor, ne hissediyorsunuz her oturum bittikten sonra? Ondan sonra kendi sohbetimiz başlıyor, fıkralar başlıyor, kendi kendimize sohbet ediyoruz, milletin birtakım değişik işleri oluyor, koşturuyoruz. Uzman: Peki bu grup oturumlarından sonra ne tür değişiklikler yaşadınız, bir düşünün; yani baştan bugüne kadar geldiniz, neler değişti, kendinizde neler değişti? Mesala, benim burada beyim bir iki gün kaldı yanımda. Bana hiç konuşmuyorsun, söyle yapmıyorsun, böyle yapmıyorsun, hep teşvik etti beni, sen niye katılmıyorsun diyor, katılıyorum diyorum, yok sen çok içine kapanıksın diyor, biraz açıl diyor... Ben buraya katıldım... yani insan konuştukça, dertlerini söyledikçe, fikirlerini söyledikçe açılıyor ve rahatlama hissediyor. Uzman: Sen kendini ifade etmen açısından daha zenginleştin. Tabi eskisine nazaran daha iyiyim, çok çok iyiyim. İnsanda bir rahatlama oluyor, burada sohbet ettiğiniz zaman çıkıyorsun artık hiç kimseye ihtiyacınız kalmıyor; çünkü gereken şeyleri, içinizde biriken şeyleri, anlatmak istediğiniz şeyleri, zaten burada bu güzel ortamı sağlayanlar sayesinde sohbetinizi yaptınız, anlattınız, burada dediğiniz gibi bir aile ortamı oluştu. Burada herkes içini döktü ve olay ondan sonra kapandı, ondan sonra ihtiyacınız kaldı mı kendinizin konuşmaya? Bence kalmadı, zaten yeterince anlattık diyorsunuz, konuşmaya ihtiyacınız kalmıyor. (Taburcu olan bir hastanın gruba gelmesiyle grup; bir süre onun üzerine odaklaşıyor, merhabalaşma, hâl hatır sormadan sonra gruba devam ediliyor.) Uzman: İlk soru gruba katılmaya neden karar verdin? Herkes cevapladı, bir de seninkini alalım istersen. İlk başta gruba girmeye niyetli değildim; çünkü bilmediğim bir ortamdı, ama sonradan neler konuşulacak merak ettim, bilmeden geldiğim bir ortamdı, ne Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

235 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet olacağını bilmeden geldim. İlk önce kâğıt verdiniz onu doldurduğum zaman bazı şeyleri anladım, ama ben aslında meraktan geldim, yani merak... Uzman : Sonra? Sonra geldim baktım ortam bayağı tartışma konusu, bir de hastalığın verdiği sıkıntılar vardı, burada ortam daha güzeldi, herkes iç içeydi. Tartışma ortamına girdik, ondan sonra tartışma ortamından bazı şeyler çıkarmaya başladık. Mesela; arkadaşımız ilk önce onun fikirleri bana şey gelmeye başladı, aslında ilk heyecan veren sendin bana ondan sonra arkası gelmeye başladı. Uzman: Peki katıldığın toplantılar içinde sana en fazla yardımcı olan konu neydi? Hastane psikolojisiydi herhâlde, hastanedeki yaşam ortamıydı. Çünkü ben pek kesifli yaşamıyordum hastane ortamında, ama onu anlattıkça herkes fikrini ortaya koydukça ben rahatlamaya başladım. Yani hastane ortamında o sıkıntılar, size bir şey daha söyleyeyim, geçen toplantıdan önce çok ağrım olmasına rağmen toplantıya gelmekten büyük bir huzur duydum. Anlatabiliyor muyum, çok ağrılarım da vardı o gün, şu anda yine ağrım var. Evden kalktım sizlerle beraber olmak için geldim. Herkes de onu söyledi... Uzman: Şimdi grup oturumları yapıyoruz burada, genel olarak yavaştan hızlıya doğru bir yol izledik, herkes katılıyor böyle oldu, çok hoş bir ortam doğdu, siz kendi katılım düzeyinizi nasıl değerlendiriyorsunuz, genel olarak bakınca bu gruba katılım düzeyiniz nasıldı? Eğer rahatlamışsak bir şeyler vardır, çünkü beni rahatlatıyordu, yani burada konuşupda dışarı çıktığım zaman, yatağa yattığım zaman ağrılarım biraz daha az oluyordu, yani beni rahatlatıyordu, bu ortam demek ki bir şey verdi. Konuştuklarımla rahatlıyordum demek ki. En büyük verimi oradan alıyordum, bence verimliydi, kendi açımdan ben verimli buluyordum, çünkü verebiliyordum kendi duygularımı da veriyordum ortama herkese dağıtıyordum, verdiğim duygularla dışarıya çıktığım zaman yatakta düşünmeyeceğim şeyleri düşünmüyordum, artık rahatlamış bir vaziyette uyuyordum, başka bir şey düşünmüyordum. Uzman: Katılım düzeyi olarak ne düşünürsün? Kendimi verimli buluyordum, katılmaktan hoşnutluk duyuyordum, ilk başta pek rahat olmadı da ondan sonra yavaş yavaş bayağı hoşnutluk duymaya başladım. Ama verim açısından bir sınır koyamam kendime. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24

236 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet Ben de aynı şekilde, yani ben bilmiyorum, arkadaşlar onu takdir etmeli, ne derece anlattıklarımdan etkilendiler, memnun kaldılar. Toplantı yapıldığı zaman hatırlıyorum, ben çoğu gün dolantin yemiş bir şekilde uyur vaziyette oluyordum. Sonra grupta canlanıyordum. Bazen konuşacak takatim olmuyordu, yani o yüzden pek verimli olamadım zannedersem. Kendine haksızlık etme. Ben toplantıya katılırken elimden geldiği kadar açık, samimi olmaya çalıştım, söylediğim şeylerin tarafsız şeyler olmasına dikkat etmeye çalıştım, fakat ilk toplantıda biraz rahatsız oldum. Ben biraz isyankâr havada bu konulara değinmeye çalıştım. Ses tonumu alçaltmam gerekirdi, daha yumuşak uslupla, fakat aslında onu da kendime göre destekliyorum ben o tavrımı, çünkü toplumumuzda öyle sorunlar var ki yumuşak dille konuşmak bence bir şey oluyor, latife oluyor bu tip ortamda, yani böyle insanlar bangır bangır isyankâr duygularını dile getirecek, getirmelidir. benim içimde vardı, bir isyan duygusu onları ilk zaman dile getirdim, eğer arkadaşlarımı rahatsız ettiysem onlardan özür dilerim, fakat bu toplumda isyan edilecek çok şey var. Elimden gelen şeyleri açık anlatmaya çalıştım, bunları paylaşmak istedim, paylaştım çünkü kötülükler gelmiş olduğu karanlığa geri dönsün konuşalım, paylaşalım, birbirimize inanalım ki kötülükler, pislikler, böcekler karanlık yuvalarına geri dönsün diye... Bu kadar. Ben, hoşlandığım için katıldım, şarj oldum, boşaldım, bir şeyler anlattım, dinledim öyle bir şeyler... Ben kendime göre duygularımı ifade etmeye çalıştım ve sanırım az da olsa bazen saçmaladım, bazen gerçekleri ifade ettim, bilemiyorum, sanırım yeterince katıldım, böyle her şeyde söz aldım, ilk etapta biraz yabancıydım ama sonra sonra açıldım sanırım. Uzman:... Bey. Ben şimdiye kadar söyleyemediğim içimdeki uhteyi söyledim, toplumla paylaştım. Sağolun, anamız, bacımız, kardeşimiz paylaştı bu duyguyu, en azından ben bu içimdeki uhteyi söyleyebildim. Paylaşma duygusunu paylaştım, yani şimdiye kadar paylaşmamıştım bu duyguyu yendim, ben de elimden geldiği kadar bir şeyler vermeye çalıştım. En beğendiğim şey de... Hanıma... Hanımın söylediği gibi çocuk olayında, yani hastalığımızın denk olmasından dolayı ben en fazla... Hanım da bu konuya temas edip de başarabildiyse, ben kendimi haddinden fazla mutlu sayıyorum, ama çok da aldığım şey oldu. Uzman: Peki diğer üyeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Şimdi herkes kendini anlattı, mesela burada keşke sen daha fazla katılsaydın gibi dediğiniz oldu mu? Yoksa herkes şu anki durumundan memnun mu? Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25

237 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet Memnunuz herkesin kendi fikirlerini söylemesinden, konuşma tarzından memnunuz, yani ben kendi açımdan memnunum. Beni en çok... etkilemiştir. Baştaki kendi anlattığı gibi bendimin buraya katılmamın en büyük sebeplerinden birincisidir. Sağolun kardeşimiz, birçok konuyu kendi açısından açıklıkla söyleyebildi. Bizim de düşüncemizi... konular ortaya soktu, örneğin arka konusu beni çok etkilemiş, bayağı düşündürmüştü. Birkaç akşam çıkıp onun konularını düşünmeye başladım, aile arasında iticilik, mesela babaya anneye karşı olan tutumun beni çok etkiledi. Uzman: Peki, duygularınızı, düşüncelerinizi ifade etme biçimi olarak herşeyi ifade edebildim, şu kadarı ifade edebildim, bunları ifade edemedim, şu an ifade etmek istedğim şeyler var dediğiniz bir şeyler var mı? Bizim konularımızla ilgili mi? Uzman: Evet, şu duygum benim içimde kaldı, keşke bunu da söyleseydim dediğiniz. Muhakkak var da söyleyemiyorum. Uzman: Mesela... Çünkü ortamda söylenecek bir şey değil, yalnız olsam söylerim, yani başka kimseler duymasın. Hani aile ortamı yapacaktık. Bazı aile ortamı, aile durumu zaten kendimizden konuşuyoruz, onun için böyle ortamda söylenecek şey değil, ama... Bey in söylediklerine yakın bir şeyler, aynı hayat bende de var, aynı tutum bende de var ama söyleyemem, aile sırrı olmaz, yani hem onu size anlatmakla birşey kazanamam, ancak sinirlenirim, toplantıların en başından beri söyleyemedim. Ama birçok şey kazandım diyordun az önce. Onları kazandım, bundan birşey kazanamam, sinirlenirim, üzülürüm,... Bey gibi hırslanırım, iyisi mi kalsın, bazı yerde boşalıyoruz, ama bazı yerde de sakladığımız şeyler var. Uzman: Bazı şeyler, kişinin kendisine kalmalı, zorlamayalım. Sakladıklarımı kapatıyor boşalttıklarımız... Uzman: Başka böyle içinizde keşke şunu da anlatsaydım dediğiniz. Yaklaşık bütün konularda anlatılan herşeyi sizin anlattığınız kadar ben de anlatmaya çalıştım, yani öyle anlatmaktan ürkek duyduğum bir şey yok, herşeyi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26

238 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet anlattım. Konu ne gelmişse o konuyla... Duyduğum bir ortam varsa hepsini anlattım, bir rahatsızlığını duymuyorum yani.... Düşünüyor şimdi. Ben kafamı öne eğiyorum,... Bey e söz verin. O da öne eğdi başını. Şimdi benim yani ailemi... doktor aldı... yani benim için tek bu kaldı, nedense konuyu açtığımızda. Ben bugün olan bir şeyi şey etmeye çalışıyorum, sizle konuşmak istiyorum. Ben dün akşam telefon ettim şeye, hanım ağlamaklı yani anlatmak istemiyor, ben anladım, söylemesini istedim, yoksa hastaneden geleceğimi söyledim, annem telefon etmiş başka bir konuya hiçbir ilgisi olmayan, yani buradaki samimiyetime inanın, yani hiçbir ilgisi yok... Konuşulanacak bir konu dahi olmayan, yani şu an annemin adı geçmesi dahi lüzumsuz bir konu, benim samimiyetime inanıyorsanız, buna inanın telefon açmış ve o konuya başlamış annem hastaneye yattım diye hanım hem dinlemiş hem ağlamış, başlamış gözlerinden yaş gelmiş, anne demiş, yani... benim eşim hastanede, ben istedim ki oğlum nasıl oldu, nasıl etti deseydin de konuyu şey etseydin, demiş neticede gitmesi, hastaneden dahi gelip gitmeyi düşündüm. Dünden bu yana kafam zaten ambalaj, yani çalışmaz halde hanım üzülüyor ve üzüntüsünden pek şey edemiyor.. Siz üzülmeyesiniz diye. Yok yani yerime üzülünce dün söylemek istemedi ama o anda, ağlamaklı anında telefon ettiğim için ben hissettim ve söylemesini istedim ve neticede söyledi. Yani anlatamıyorum bu konuyu ben annemin de... yani şunu söyleyeyim, akşam abimin muhitine gidiyor. Abim de bencil insan, egoist bir insan, sadist bir insan, yani çok afedersiniz ama bunu söylemek istiyorum lanet bir insan, çocuğuyla annesine saygısı olmayan bir insan, döven, söven bunlar konuşulmaz ama içimden geliyor konuşacağım yani. Herkesin ailesinde var böyle bir durum. Bu tip bir aile yaşantısını bizim babamız öldüğünde ben dedim ki abime, abi sen en büyüğümüzsün aileyi topla, et. Hangimizin hatası olursa sen bize akıl vermekle yükümlüsün, babamız yok malesef, baba belki oldu ama üvey baba gibi oldu. İtici, devamlı itici oldu, bu sadece bize değil, yani kendi çocuklarında da aynı yaşantısında da oldu. Yani birtakım boşanma davası falan oldu, yani nasıl anlatayım ben bunu şimdi, uzantısı bana yansıdı. Annem, yani olumsuz yönde motive edip dolayısıyla bana gelmesi, ben şurada birkaç şeyi daha önceki toplantılarda da söyledim, ben hastaneye siyah geldim, beyaz çıkacağım, yani bu kesin çıkamazsam en üst kattan kendimi atacağım, yani bu kadar basit, şu duygu selini ben Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27

239 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet anlatamam, yani ama ben yine Allaha havale ediyorum, benim için ne düşünürsen Allah üç katını versin, ben aklı başında bir insanım, ben düşünen bir insanım, ben hatalı değilim. Annem bana anne olmuyor, bu annemi de sildim defterden Anlatıyorum mutlu oluyorum, ben birkaç kelime söyleyip daima boşalmak istiyorum, ancak burada oldu, iyi oldu bundan da memnunum yani. Uzman: Yani o şeyi getiriyor, biz konularımızı entelektüel düzeyde tartışmıyoruz, fikir tartışması şeklinde olmuyor, duygularımızı ifade ediyoruz, bunu ifade ediyor bence... Şimdi bir dakika, şimdi bunu tekrar ele alabiliriz, biz genelde değerlendirme yapıyoruz, onu isterseniz en sonda tekrar ele alalım, bazı şeyler vardı benim söyleyeceğim, mesela bu onun en güzel örneği oldu, yani entelektüel düzeyde tartışma değil de fikir tartışması değil de duygularım katılımı oldu değil mi? Evet duyguların sergilenmesi... Uzman: Gruptaki güven duygusu, ilk baştan bugüne kadar, ilk başta böyle miydi, yoksa giderek arttı mı? Güven duygusuyla benim bir sorunum yok, ben bir yerde insan topluluğu gördüğüm anda, derhâl güzel bildiğim şeyleri orada söylemek isterim, bir tek amacım var, kötülüklerle savaş, yanlışlarla savaş, bir tek amacım var, çünkü ben zamanında çok çektim. Peki buradaki topluluğa güveniyor musun? Buradaki topluluktan ben hiçbir şey beklemiyorum, yani olumsuz hiçbir şey beklemiyorum. Yani içinde bir güven duygusu var mı bize karşı? Burada güven duygusu var. Yani hiç olumsuzluk beklemiyorum. Uzman: Peki bu benimle ilgili bir şey, beni nasıl değerlendiriyorsunuz? Evet burada ben söz alayım şimdi. Daha önceden ilk tanıştığımızda sizle nerede buluşmuştuk, zannedersem hemşirelerin bulunduğu yerde, bana bir kağıt vermiştiniz, bunu doldurur musunuz demiştiniz. İlk açtığımda o kağıtların içinden bir anlam çıkartamadım. Yani bir soruyu üç dört defa tekrarlatıyor herhalde, beni deniyor, ertesi gün geldiniz, sağolun beraber doldurduk, her neyse ilk şeyde beklentilerim vardı, acaba neyin nesi diye bir beklentim vardı, sizin kişiliğiniz ile değil, nerede gidiyoruz, birkaç toplantı sonra buradaki insanlar kadar size de güvenmeye başladım,... Bu ortamda bulunmak kadar sizinle konuşmak ihtiyacını da hissettim, neyse onu bilemiyorum onun açıklamasını siz yapın. Daha sonra hiç tereddüt etmedim, yani sizle beraber olmak, beni şu an başka yerde çağırsalardı bu Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28

240 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet kadar şevkle gelmezdim, ama burada sizin ortamınızda bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum, daha doğrusu... Biz de burada bulunmaktan mutluluk duyuyoruz. Benim güvencem değil de daha çok inancım diyeyim, yani bir akrabama, komşuma, ailemi bilen bir kimseye anlatamam içimi, insan doluyor şey oluyor falan, evde bir şeyler oluyor bir arkadaşına, bir komşuna, akrabana anlatıyorsun, o da gidiyor öbürüne... İşte annesinden babasından söyle yakınıyor, ailesinden böyle yakınıyor, kocasından, çocuğundan böyle yakınıyor, ben de burada güvenceyi şöyle buldum, hepimiz yabancıyız, benim ailemi tanımıyorlar, en azından ben dejarz oluyorum, beni rahatlatıyor, ferahlatıyor diye anlattım birtakım şeylerimi, yani ben kendimce öyle düşündüm. Uzman: Bunu nasıl değerlendiriyorsun? En başta zaten Veli Bey güvence olarak bize anlatma gücü verdi, içimi boşalttıran, toplayan, bir araya getiren bizi en başta rol kendisinde, bence içimizi döktük, söyledik herkes görüşünü, düşüncesini aktardı. Ben öyle düşünüyorum, benim anlattıklarım burada kalır diyorum, daha başkasına çıkmaz, çünkü herkes evine gidecek kimse kimseyi bilmeyecek, insan daha bir yakınına anlatamıyor işte. Benim için ilk etapta diğer doktorlardan hiç farkınız yoktu, beyaz gömlekliler benim en nefret ettiğim insanlar, tabi sağlık veriyorlar insana, sıhhat veriyorlar, nedense küçüklüğümden beri beyaz gömleklilere karşı bir alerjim var. İlk sizi gördüğümde artık gecelerimiz de mahvoldu, bütün günümüz onlarla geçiyor, akşamları onlarla değerlendireceğiz diye düşünmeye başlamıştım ki, 3-4 gün sonra ne bileyim çok cana yakınsınız, mesela birkaç gün önce resmî kıyafetiniz yoktu, beyaz gömleğinizi çıkarıp bizim gibi sivil oldunuz, ne bileyim bizden bir farkınız yok, sanki hasta gibisiniz, hasta gibi olmasanız bile ya ben sizi abim gibi sevdim, yani bunu söyleyim, hiçbir farkınız yok, bizden biri gibisiniz, onlardan değilsiniz, siz bizdensiniz, benim onlara karşı alerjim olduğu için sizi çok seviyoruz, inşallah ileride birlikte oluruz, teşekkür ederim. Öyle değil de doktorlar bazen mesela kendilerini yükseltiyorlar, yani doktorun yanında şu sorulmaz, konuşulmaz, doktor bilir, doktor yapar, bu gibi doktorlardan korkuluyor hakkaten. Bazen de bir doktor var ki hastasıyla iç içe oluyor, dertlerini soruyor, şöyle olacaksın, böyle olacaksın, ağrını keseceğiz, iğne yapacağım, nasıl hal hatır sormakla, tatlı dille bazı doktorlar güler yüzlü oluyor, bazıları da çok sert oluyor, işte o doktordan korkuyorsun, siz öyle olmadınız... Genelde aileden, ben hastane ailemiz diyelim ve hastane ailemizden, genelde siz hep kabul ettiniz, şimdi ben kabul etmesem olmaz, şimdi toplumda... olumsuz bir şeyler olumluluktan fazla ise o toplumu yöneten kimse var ise muhakkak ki o kişiye ait bence, benim düşünce genelde % 90 ına yakını olumlu bir şeyler çıktı. Ben Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29

241 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet bunların % 80 ini size mal etmek istiyorum, % 20 sini de bize, biz 12 kişiyiz zaten, bizden de adam başına bir tane düşüyor. Sağolun ben size yine söylüyorum, siz yönetmesini, konu açıldığında şunda bunda devamlı adapte ettiniz bizi, fonksiyonu çok iyi elinizde tuttunuz, bu bize daha bir güven verdi, daha bir açılmamıza neden oldu, neticede olumlu bir şey çıktı meydana, kendi başıma söyleyeyim çok olumlu şeyler çıktı kendi adıma, hastane ailemizden memnunsa ben de mumnunum, size bundan sonraki yaşantınızda... başarılar diliyorum. Uzman: Siz? Ben de işte yabancıydım ilk başta,... ilk başta konuşmasam da dinledim, sonra... söz almaya başladım... ortamda bir şeyler oldu... iyi bir ortam, hastane dostluğu, kardeşliği de diyebiliriz, hastane ailesi olarak kalsın, yani böyle bir şeklide irtibatı kesmeyelim, hastaneden çıktıktan sonra olsun ve böyle... Veli Bey hakkında o çok zor, iki kelimeye sığdıracak, kelime bulamıyorum, teşekkür ederim. Uzman: Siz? Benim için de çok güzel bir olay oldu bu toplantılar. Tabi bizim burada konuşmamızı, duygularımızı ifade etmemizi sağlayan sizsiniz. Size eğer güvenimiz olmasaydı, bize verdiğiniz güven olmasaydı biz kesinlikle burada dile getiremezdik ki biraz önce de ifade etmiştim, çekinip acaba ne konuşursam hata olur, aksini konuşsam... konuşmak istesek bile konuşamazdık, sizin bize verdiğiniz güvenle hiç olmasa içimizdekileri anlatmaya çalıştık teşekkür ederiz. Uzman: Peki böyle toplantıları başka insanlara tavsiye eder misiniz? Tabi zaten hep diyoruz, odamızda toplantı var, çok güzel oluyor, sohbet ediyoruz, yani bir ev gibi, aile gibi, çoluğun, çocuğun, kardeşlerin gibi anlatıyorsun, yani güzel oluyor diyorum, kendi ailemle konuşuyor gibi gayet rahat içini döküyorsun, şakalaşıyorsun, espiri yapıyoruz, sorunları dile getiriyoruz, hastalarımızla olan, doktor, hastane işleri olsun, eş sorunları olsun yani anlatıyorum, ben güzel oluyor diyorum, güzel bir ortam. Bence paylaşmasını bilen tüm insanların dünya genelinde bunu yapması lazım diye düşünüyorum, çünkü Türkiye de ve dünyada paylaşımı seven insanlar var, fakat ifade edemiyoruz, yani bu tip toplantıdan sonra... onu açığa çıkartamıyoruz, söyleyemiyoruz içimizdeki sıkıntıyı... Bir nebze de olsa bir nefes alabildik çıktığımızda mutluyuz, yani onu bu düşünceyle yapmıyoruz, yani ve bunu yenelim diyoruz yani... sadece buna hoş demiyorum... Dikkat ederseniz bu ortamda değil de mesela sizin gibi bir aile çevresinde, aile toplantısının bulunduğu bir ortamda bu şekilde konuşup da anlatabiliyor muyum, bir hastane ortamımızda değil de bizim mesal ailem çok genişler, benim akşam haftasonları cumartesi pazar günü biraraya geliriz, herhangi bir evde kişi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30

242 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet oluruz ama konuştuğumuz konular insanın içini açan konular değildir, biliyorsun televizyon ortamı vardır, hiç kimse dertlerini sunma şansına sahip değildir, bakın biraz evvel... kardeşimiz ani bir patlama yaptı, içinde boşaltmak istediği bazı şeyler var, aniden boşaldı ve rahatladı. Şu an rahatsız değil mi, yani düşündüğün o kötü şeyleri de düşünmüyorsun çünkü seni seviyoruz biz. Yani yanlış anlama aile bireylerine de vardık ki aslında içlerinde biriktirdikleri bir patlama vardır, ama bu şekildeki olanakta bizi yöneten biri olsa, aile içinde bugün şu konu üzerinde tartışalım dese aynı şekilde tartışsak birçok topluma yansır, aslında bu toplumdaki insanlar daha sakin olur bence yani niye mi?... İnsanların üzerindeki gerginliği ve elektriklenmeyi atacak bir yol bulmakla. Ama biyle bir ortam olmalı. Hastanede böyle bir yol bulunmuş şimdi. Uzman: Biz, hepimiz bulduk bunu... O yolun içinde seni dinleyip de sana hak veren biri olursa o zaman için rahatlar. Ben ne kadar anlatsam karşımdaki insan hayır efendim baban babandır, babam, mesela ben kendimden şey atıyorsam, babam asar, keser, istediğini yapar, senin hakkın yok, söz hakkında yok, mal hakkında yok, o da hakkında yok der, o zaman daha çok strese gidersin, anlatmazsın, onu anlatıp da böyle senden benden birer kelime alıp da insan rahatlasa inan o zaman için boşalmış oluyorsun, rahatlamış oluyorsun, benim şahsen fikrim paylaşılmış oluyor, öyle düşünüyorum, çok dolarsam,... gibi böyle patlarım birden hepsini boşaltırım, ama... beş sene öncesinden başlayıp daha önce başlasam iki kaset dolması lazım. Yalnız Veli Bey, birşey söylemek istiyorum, yani şurada hastane ortamında yalnız burada mı var bu grup uygulaması? Uzman: Bildiğim kadarıyla evet. Bence bunun yaygınlaştırılması lazım, bütün hastane içinde bizimki sadece bir fikir. Bizim de bulunmuş olduğumuz ortam, yani şu 62 ve 52, ben hastanenin en şanşlı bölümü olarak görüyorum, bu hastanenin birçok bölümünü dolaştım, yani bizden daha böyle dolu insanların olduğu birimler var, mesela kanser hastalarının yattığı birimler var, oradaki insanlar da böyle patlamaya çok hazır, aslında o bölgelere de yapılsa böyle çok yararı olacağını tahmin ediyorum. Her serviste olmalı. Uzman: Başka ne tür önerileriniz var. Eklemek istediğiniz şeyler... Sadece hastanelerde değil, her yerde en azından bir... dışarıda da normalde gün belirtilmeli, ayda bir veya 15 günde bir, bir yerde toplanılmalı, herkes sorunlarını dile getirmeli. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 31

243 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet Dışarıdaki ortam ile hastane ortamı aynı derecede, bence değildir. Bu ortamda konuşulanlar, hastane ortamı içinde, dışarıda konuşsan olmaz, yani bilmiyorum insan bunları söylemez dışarda ama burada duyguların... Burası hastane olduğu için kendi sorunlarımızı dile getiriyoruz, oralarda başka tür sorunlar dile getirilir. Ben şunu ifade etmeye çalışayım, yani burada zaten sağlık konusunu konuştuk, neticede yani... nin de söylediği gibi aile ortamına geldi, ben patlayabildim yani boşalabildim, yani bu dışarıda ilk başta hemen şu konuya değin, kendi yönünden konuşacak değilsin ama bir ısınma olayı, mutlaka olacak ve bunun bence siyasi bir olay olması lazım, hükûmetin bunu motive etmesi lazım veya Sağlık Bakanlığının yaygın şey etmesi lazım... de aile dedi, yani ailede bunu ifade edemiyorum diyor, yani niye, ben olsam ben de edemem... O zaman Veli Bey gibi birisinin olması lazım, şimdi bizim, mesela aile ortamında böyle bir şeyi paylaşmaya ihtiyacım yok, çünkü bizim geldiğimiz zaman her şey hazırdır, işte herkes bir kenarda belirli dedikoduyu yapar, yani dedikodu bence zaman kaybı dışında, yani insanları belli bir birbirine sokar da o evden çıkışını sağlar. Ama dikkat ederseniz burada konular konuşuluyor ve rahatlanıyor. Ben öyle görüyorum. Burada sorunlarımızı anlatıyoruz, sonra rahatlıyoruz, mesela... konuştuğunda ben ilk akşam tepki duydum, sonra beni düşünceye sevk etti, yani niye böyle yapıyor, kendi ailem arasında tartışmaya başladım, sonra sonra dedik ki ya bu kişinin aile yapısı nasıl, yani ona hak vermeye başladım, o da o şekilde haklıdır dedim, yani belirli düşünceler üretmeye başladık, mesela senin biraz önce göstermiş olduğun ani tepki beni de heyecanlandırdı, yani beni de düşünceye sevk etti, anlatabiliyor muyum, ben duygularımı şimdi Bey in konusuna ben sıcak oldu diye değiniyorum, ben hayli ailevi konularımı dile getirmek durumunda kaldım, çünkü tahsil hayatım yarıda kaldı.... Lafımı kesme, sağol bize çok büyük aydınlık getirdin sağol, yani yadırgadığımız veya suçladığımız bir konu yok, ama senin konularınla biz açıldık, benim düşüncelerim geçti, sen anlatmasaydın o konuyu biz kendimiz o düşünceler etrafından başka taraflara açılamayacaktık, belki biz de kapalıydık. Bence bu tip konular gizli falan değil, bana göre aslında.... Var var, sen açılmasaydın, şimdi senin açtığın pencereden herkes odaya bakış açısı buldu. Hepimiz bir pencereden baktık, yani hepimiz bir yön bulduk. Uzman: Farklı fikirleri, farklı yaşantıları, farklı insanları tanıdık ve onların dünyasına girmeye başladık, bakım bu grubun nereye vardığını gösterir, çok güzel bir şey, yani dışarıdan baktığın zaman işte... böyleydiler, ama şimdi herkes biraz Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 32

244 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet daha farklı, herkes birbirinin şununu bununu biliyor, yani herkes birbirini daha fazla tanıdı, daha fazla kaynaştı, yani grubun başından sonuna kadar böyle bir şey çıktı, grafik çıktı, insanlar birbiriyle kaynaştıkça daha rahatladı. Ben, ailevi konulara girerken ben, kesinlikle gizli olduğuna inanmıyordum, benim bahsettiğim konular aile içinde benim insan haklarım. Zaten öyle. Gizli değil derken bu boyutu genelde hepimiz yaşıyoruz, yani konumuzu söylemeye çalışıyoruz. Ben o konuları açmakla aile içinde bir insanın bir gencin hakkı nelerdir, o konuları vurgulamaya çalıştım. Ben o hakların ne şekilde gasp edilmeye çalışıldığını anlatmaya çalıştım, üniversite hayatımın nasıl rezil edilmeye çalışıldığını anlatmaya çalıştım ve istedim ki buradaki insanlar bunlardan bir ders çıkarabilirse, kendi evlatlarına bu konuda dikkat eder.... O da var, kendi duygularımı boşaltmam da var, bunun yanında buradaki insanlara, sevdiğim insanlara nasıl düşüncelerimde faydalı olabilirim, böyle bir yaklaşım söz konusu. Anlattıklarını anlıyorum, bazen ben niyet ediyorum, bir de ben anlatsam diyorum, bana ne anlam verirler, sonra diyorum, aman boşver, onun ailesi diyorum, anlatmasın diyorum... sonra ben de anlattım... yani çok güzel bir şey hem yani kendi ailemden, annem, babam tarafından Uzman: Bu bildiğiniz gibi son toplantımız. Herkes bunu bir düşünsün.... Herkes son toplantıda olduğunu düşündü mü?... Ne hissettik acaba? Üzüntü, tatlı bir üzüntü. Güzel bir şeyin bitmesi. Keşke yarın ya da öbürgün toplantı olsa. Hayatta herşeyin bir sonu vardır, herşey biter, sonra yeni güzel şeyler başlar hepimizin hayatında... Uzman: Başka? Başka şunu söyleyeyim ben, bu konuda size bir not vermek istiyorum, ben 100 üzerinden size 100 veriyorum, şu çalışmanızı... Ben hastane ailesine 100 veririm. Uzman: Bundan sonrasına hazır mısınız? Bundan sonrası için... Hayata daha bir cesur gireriz herhalde. Bence öyle, çünkü ortama alıştık. Öğrendik, birbirimizi tanıdık, daha hazırız. Benim düşüncem de öyle. Ben paylaşımı seven bir insan hissettiğim zaman kendi duygularımı içtenlikle söyleyeceğim, yani bu güveni aldım ben. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 33

245 Ödev Bireysel Etkinlik Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet... Uzman: O zaman şimdi kapatıyoruz. Yanımda görüyorsunuz, kağıtlar var, başlangıçta uygulamıştık, şimdi bir kere daha bunu uygulayacağız. Acaba bu süreçlerimiz nasıl olmuş, buna bakacağız, herkese ben çok teşekkür etmek istiyorum, siz de bana bu ortamı hazırlamış olmasaydınız, siz de destekleyici olmamış olsaydınız cidden bu yürümezdi, ben gerçekten sizin söylediğiniz gibi epey yoruldum, epey çaba harcadım ama siz olmamış olsaydınız bu olmazdı, yani hepiniz, bu hastane ailesinin bir üyesi olarak katkı verdiniz, yani beni cesaretlendiren o oldu. Yani bu ortam o kadar güzel bir yola doğru gitti ki sonuçta beni cesaretlendiren ve destekleyen siz oldunuz, ben de bu açıdan hepinize çok teşekkür ediyorum ve geldiğiniz bu düzeyin çok daha ilerisine gideceğinize eminim ve burada oluşan ortamın dışarıya da yansıyacağına, daha sonra da devam edeceğine inanıyorum. Bireyle grup çalışması yapan sosyal hizmet uzmanının dikkat etmesi gereken prensiplerin neler olabileceğini düşününüz. Grupla çalışan sosyal hizmet uzmanının sorumluluklarını bir örnek üzerinden yazınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 34

246 Özet Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet Tıbbi sosyal hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları; hastanın hastalığı ve tedavisi ile ilgili olabilecek sosyal, ekonomik ve duygusal faktörleri anlamasında yardımcı olmak, hastanın ve ailesinin moralini desteklemek, onlara güven duygusu vermek, hastanın ve ailenin yararına toplum kaynaklarını harekete geçirmek, hastane işleyişine mesleki açıdan katkıda bulunmak yoluyla hastanenin daha iyi hizmet vermesine çalışmak gibi görevler üstlenirler. Sosyal hizmet uzmanlarından oluşan bir spesifik klinik veya tıbbi servis, henüz başlangıç aşamasında olan problemlerin ve güçlüklerin teşhis edilmesine ve gözden geçirilmesine yardımcı olabilir. Hastanın hastaneye yatışı aşamasında yapılan planlama sonucunda hastaneye yatış, hastanede kaldığı süre ve taburculuk aşamalarında meydana gelebilecek problemlere etkide bulunabilir ve bunlar çözümlenebilir. Hastanın alacağı tıbbi bakımın ve tedavinin başlangıç aşamasından önce sosyal hizmet uzmanı hastayla çalışmaya başlar. Bu sayede ortaya çıkabilecek problemlere zamanında müdahale etme ve en iyi çözümü bulma şansı artar. Bu nedenle yeterli ve etkili bir sosyal hizmet uygulaması için vaka bulunması ve ilişki kurulmasının önemi büyüktür. Profesyonel bir sosyal hizmet uygulaması bir seri aşama sonucunda gerçekleşir. Bu aşamalar; başlangıç (hasta ve sorunları belirleme) aşaması, sosyal hizmet planlaması aşaması, hizmetin verilmesi aşaması, değerlendirme, sonlandırma ve takip aşaması. Sağlık alanında kurulan grupların amaçları: Hastalık veya sakatlık sonucunda hastalar ve aileleri tarafından yaşanan stresin hafifletilmesinde arkadaş desteği sağlama, Sosyal yaşamda meydana gelen değişikliklere ve tıbbi konulara uygun bilgi ve beceriler kazandırma, Hastalar ve ailelerine sorunlarını çözebilmeleri konusunda yardımcı olma, Hastalar ve ailelerine sosyal ilişkilerini de kapsayacak şekilde onların psikososyal işlevlerinde değişiklikler ve gelişmeler yapmalarına yardımcı olma, Kişilerarası çatışmaları çözme şeklinde sıralanabilir. Tıbbi tedavi kurumlarında çeşitli gruplar kurulabilir. Bunlar; destek grupları, terapi grupları, eğitim-ruhsal eğitim grupları, kriz müdahalesi grupları, toplumsallaşma grupları, aracı (mediasyon) grupları ve taburculuğu planlama grupları şeklinde sıralanabilir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 35

247 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. I. Hastanın hastalığı ve tedavisi ile ilgili olabilecek sosyal, ekonomik ve duygusal faktörleri anlamasında yardımcı olmak II. Hastanın ve ailesinin moralini yükseltmek III. Hastanın ve ailenin yararına toplum kaynaklarını harekete geçirmek IV. Hastaneye yatış, hastanede kaldığı süre ve taburculuk aşamalarında yardımcı olma V. Tıbbi konulara uygun bilgi ve beceriler kazandırma 1. Yukarıdakilerden hangileri tıbbi sosyal hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının görevleri kapsamındadır? a. I ve III b. I,IV ve V c. II,III ve IV d. II,III,IV ve V e. I,II,III,IV ve V I.Destek Grupları, II.Terapi Grupları, IV.Kriz Müdahalesi Grupları, V.Toplumsallaşma Grupları III. Eğitim-Ruhsal Eğitim Grupları, 2. Yukarıdakilerden hangileri tıbbi tedavi kurumlarında kurulabilecek nitelikteki gruplardandır? a) II ve IV b) I ve III c) II,III ve V d) I,IV ve V e) I,II,III,IV ve V Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 36

248 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet 3.. gruplarında; hasta ve ailesi üzerinde hastalık ve sakatlığın etkisi, duygusal ve davranışsal reaksiyonların kaynaklarını anlama ve serbestçe ifade etme, kişilerarası ilişkilerde karşılaşılan güçlükler, tıbbi tedavi sonucunda ortaya çıkan acı, rahatsızlık ve işlev kaybı ile baş edebilme, tanımlama ve seçebilmeyi içeren bir karar verme, son durumun ne olduğunu ve onun içindeki yerini kavrayabilme, uygun olmayan tepkilerini keşfetme, anlama ve değişimleri kavrama gibi temalar üzerinde durulur. Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmeli? a) Eğitim-ruhsal eğitim b) Aracı c) Kriz müdahalesi d) Terapi e) Etkileşim 4. Hastalara veya aile üyelerine hastane, tıbbi personel, kaynaklar ve bir hastalık veya sakatlık -onun etiyolojisi, seyri, kişisel ve sosyal yaşamdaki sonuçları- hakkında bilgi edinmelerine ve hastalığa bağlı olarak hastanın bakımına uygun spesifik beceriler öğrenmesine yardımcı olmanın amaçlandığı gruplar aşağıdakilerden hangisidir? a) Toplumsallaşma Grupları b) Destek Grupları c) Eğitim-Ruhsal Eğitim Grupları d) Etkileşim Grupları e) Kriz Müdahalesi Grupları 5. Aşağıdakilerden hangisi grupla sosyal hizmetin ilkelerinden biri değildir? a) Grup etkileşimden yararlanması b) Duyguların amaçlı ifade edilmesi c) Müracaatçının özerkliği d) Sosyal işlevsellik e) Yargılayıcı tavır Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 37

249 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet 6. Tıbbi sosyal hizmette bireylerle çalışma ile ilgili aşağıdaki hangi ifadelerden hangisi doğru değildir? a) Hasta ve hekim arasında meydana gelen çatışma sonucunda havale yapılır. b) Sosyal hizmet uzmanı, taburculuk sonrası hastanın durumundan sorumlu değildir. c) Hastanın alacağı tıbbi bakımın ve tedavinin başlangıç aşamasından önce sosyal hizmet uzmanı hastayla çalışmaya başlar. d) Sosyal hizmet uzmanları; hastanın duygusal stresi kaldıramama, hastanın kendi kendine bakmasındaki yetersizliği ve eve dönüş gibi konularda yardımcı olur. e) Sosyal hizmet uzmanı; hastanın hastaneye yatışı aşamasında yapılan planlama sonucunda hastaneye yatış, hastanede kaldığı süre ve taburculuk aşamalarında meydana gelebilecek problemlerle ilgilenir I. Hastalık veya sakatlık sonucunda hastalar ve aileleri tarafından yaşanan stresin hafifletilmesinde arkadaş desteği sağlama II. Sosyal yaşamda meydana gelen değişikliklere ve tıbbi konulara uygun bilgi ve beceriler kazandırma III. Hastalar ve ailelerine sorunlarını çözebilmeleri konusunda yardımcı olma IV. Kişilerarası çatışmaları çözme 7. Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri sağlık alanında kurulan grupların amaçları kapsamında değerlendirilebilir? a) I ve II b) III ve IV c) I,II ve III d) III,IV ve V e) I,II,III ve IV Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 38

250 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet 8...gruplarında sosyal öğrenme; yeni durumlar sonucunda ortaya çıkan yeni roller veya rol değişikliklerine uyum sağlamak için hastalara fırsat tanıma, üyelerin kendi kendine gelişimi ve sosyal rolüyle bütünleşmesine yardımcı olmak amaçlanır. Cümledeki boşluğa aşağıdaki grup türlerinden hangisi getirilmeli? a) Kriz müdahalesi b) Aracı c) Toplumsallaşma d) Sosyal destek e) Etkileşim I. Hastalık konusunda bilgi ve eğitim verme II. Davranış ve yaşam tarzı değişiklikleri III. Kişilerarası ilişkiler, yinelenen intihar riski, madde kullanımı, geleceği planlama, benlik saygısı ve benlik değeri, inançlar IV. Yaşam tarzını yeniden tanımlama ve zamanın anlamlı bir biçimde kullanılması 9. Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri hastalarla müdahale sürecinde ele alınabilecek konulardandır? a) I ve II b) II ve III c) III ve IV d) I,II ve IV e) I,II,III ve IV Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 39

251 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet 10. Tıbbi sosyal hizmet uygulamalarında gruplarla sosyal hizmet uygulamasının var olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? a) Birlikte eğlenme b) Grupta özerklik kazanma c) İnsanların diğer insanlara ihtiyaç duyması d) Kurumsal güç elde etme e) Liderin desteklemesi CEVAP ANAHTARI 1e-2e-3d-4c-5e-6b-7e-8c-9e-10c Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 40

252 Hastane Ortamında Tıbbi Sosyal Hizmet YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Dougherty, H. (1982). "Social Group Work in Health Setting: A Discharge Planning Group for Orthopedic Patients and a Therapeutic Community for Prolem Drinkers" In A. Lurie, G. Rosenberg ve S.Pinsky (Eds.) Social Work with Groups in Health Settings, New York: Duyan, V. (2012). Sosyal Hizmet: Temelleri, Yaklaşımları, Müdahale Yöntemleri. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayın No: 20. Ankara. Duyan, V. (1996). Sağlıkta Psiko-Sosyal Boyut (Tıbbi Sosyal Hizmet). Ankara. Duyan, V. (1997). Sosyal Grup Çalışması Uygulamasının Ortopedi Hastalarının Kişisel ve Sosyal Uyum Düzeylerine Etkisi. Aydınlar Matbaacılık. Ankara. Estes, R.J. (1984). Health Care and The Social Services-Social Work Practice in Health Care, Warren H. Green Inc., St.Luis, Missouri. Galinsky, M.J. ve J. H. Schopler (1977) "Warning: Groups may be Dangerous." Social Work. 22(2), Güran Koşar, N. (1989). Sosyal Hizmetlerde Aile ve Çocuk Refahı Alanı. Ankara: Yargıçoğlu Matbaası. Hartford, M.E. (1971). Groups in Social Work. New York: Columbia University Press. Lipton, H. ve Molter, S. (1971). "The Social Worker as Mediator on a Hospital Ward." In., S. Schawartz ve S.R. Zalba (Eds.) The Practice of Group Work, New York: Columbia University Press. Norhen, H. (1983). Social Work Groups in Health Settings: Promises and Problems. In. G.Rosenber and H.Rehr (Ed.). Advancing Social Work Practice in The Health Care Field. New York: The Haworth Press. Northen, H. (1990). Social Work Practice With Groups in Health Care. The Haworth Press, New York. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 41

253 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Acil Servislerde Tıbbi Sosyal Hizmet (Kriz, intihar) Acil Servis Tanımı Acil Servis Sosyal Hizmet Uzmanının Rol ve Görevleri Acil Serviste Kriz ve Krize Müdahale Acil Serviste İntihar TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Acil servisin tanımını yapabilecek ve acil servis sosyal hizmet uzmanlarının rol ve sorumluluklarını görebilecek, Acil serviste sosyal hizmet uygulamarını öğrenebilecek Acil serviste kriz, krize müdahale ve intihar kavramlarını öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 11

254 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) GİRİŞ Modern çağda hastaneler ortaya çıktıktan sonra acil servisler de ortaya çıkmaya başlamıştır. İnsanların çoğu herhangi bir nedenden dolayı acil servislere başvurmak zorunda kalmış, kazalar, kalp krizi, intihar vb. gibi pek çok nedenden dolayı kendi istekleri dışında da acil servislerde bulunmuşlardır. Acil servise başvuran hastaların problemi, çok çeşitlilik göstermektedir. Yaşam durumlarını tehdit eden olaylar, kazalar, akut hastalıklar, ölüm, madde kullanımı, psikiyatrik hastalıklar, aile içi şiddet, şiddet ve tecavüz olaylarının sonuçları buna örnek verilebilir. Evsiz ya da çok yoksul hastalar da acil servise başvurabilir. Sağlık güvencesinden yoksun olanlar ya da başka tıbbi bakım kaynaklarına ulaşmada eksiklik yaşayanlar da acil servise başvurabilir. Bu durumların hepsi, geleneksel olarak tanımlanan sosyal hizmet servislerinin doğal olarak acil serviste olmasını işaret etmektedir. Bu gibi durumların hepsiyle eğer varsa sosyal hizmet uzmanı ilgilenmek zorundadır. Dolayısıyla acil serviste çalışan sosyal hizmet uzmanının farklı rolleri ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu bölümde; acil servis ile acil servis sosyal hizmet kavramlarının tanımını, acil serviste karşılaşılan sorunları, kriz ve intihar vakaları ile bu vakalara mesleki müdahalede sosyal hizmet uzmanının rol, görev ve sorumluluklarının neler olduğunu öğreneceksiniz. Acil Servis Acil hastalık ve yaralanma hallerinde, konusunda özel eğitim almış ekipler tarafından, tıbbi araç ve gereç desteği ile olay yerinde, nakil sırasında, sağlık kurum ve kuruluşlarında sunulan tüm sağlık hizmetleridir Acil servisler; yaşamı tehdit eden durumlarda hastaların var olan gereksinimlerini karşılamak amacıyla dizayn edilen, donatılan ve gerekli hizmetlerin sunulduğu birimlerdir. Acil servis ekibinin temel amacı; tıbbı sağlık ve bakım hizmetlerini güvenli, yeterli ve zamanlı bir biçimde etkin olarak sunmaktır. Türkiye de Sağlık Bakanlığı Yönetmeliğine göre acil sağlık hizmetleri: Acil hastalık ve yaralanma hâllerinde, konusunda özel eğitim almış ekipler tarafından tıbbi araç ve gereç desteği ile olay yerinde, nakil sırasında, sağlık kurum ve kuruluşlarında sunulan tüm sağlık hizmetleri. olarak tanımlanmıştır. Acil servisler, hastanelerin halka açılan pencereleridir ve hastanelerin toplumla ilişkisinin en fazla olduğu bölümlerdir. Başvuran hastaların çoğunda hızlı, doğru ve kesintisiz hizmet sunma zorunluluğu, acil tıp servislerinin fiziksel yapı ve personel gücü bakımından diğer tıp alanlarından farklı olmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla acil servis ortamında krizler, ölümler ve ciddi müracaatçı sorunları, olabildiğince hızlı ve etkili bir şekilde değerlendirilip çözülmelidir. Brown (1996), acil servis odasındaki hayatın önemini çok güzel tanımlamıştır: Acil servislerde çok zorlu duygular bulunur. Öfke, ölüm, kayıp, korku, yoksunluk ve ihanet duyguları yorucudur. Acil ekibi sürekli olarak mutsuz, ağrılı, gergin, hayati Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

255 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) tehlikesi olan veya kaza geçirmiş hasta ile muhatap olmaktadır. Yine acil servislerde, diğer servislere göre daha çok sıklıkla ani, beklenmeyen hasta ölümleri meydana gelmektedir. Acil Serviste Karşılaşılan Sorunlar ve Sosyal Hizmet Uzmanın Yapması Gerekenler 1. Hasta Yoğunluğu Herhangi bir kişi; bir acil servisi ziyaret ettiğinde yoğunluk, kalabalık ve sürekli bir koşuşturmayı gözlemleyebilir. Eğer bu acil nüfusu yoğun bir yerdeyse bu durum çok daha fazla olabilir. Özellikle nüfusu yoğun olan yerlerde, acil servislerde hasta yoğunluğu çok fazla gözlenmektedir. Burada en önemli sorun; yeteri kadar acil servisin olmaması, mevcut acil servislerin kapasitesinin az olmasıdır. Diğer önemli bir sorun da acil müdahale gerektirmeyen hastaların bile polikliniğe gitmek yerine, işlerinin daha hızlı olabileceği düşüncesi ile acil servise başvurmalarıdır. Bu da ister istemez acildeki hasta sayısını arttırmaktadır. Son yıllarda nüfus artışı ve iç göçlere ek olarak, özellikle eğitim hastanelerindeki acil servislerde aşırı hasta yoğunluğu gözlenmekte ve bu da sağlık hizmetlerinde aksaklıklara yol açmaktadır. Traj uygulaması: Çok sayıda hasta veya yaralının bulunduğu durumlarda bunlardan öncelikli tedavi edilmesi gerekenlerin tespiti amacıyla sağlık kuruluşlarında yapılan hızlı seçme ve renk kodlama işlemidir. Acil servislerin en büyük özelliği, kesintisiz hizmet vermeleridir. Bu hizmeti ihtiyacı olan hastalara en kısa süre içinde vermek ve en acil olana öncelik tanımak esastır. Ancak herhangi bir acil yakınması olmayan hastalar da sıklıkla acil servise başvururlar. Bu hastaların acil servislere başvuruları, birçok acil servisin özellikle büyük şehirlerdeki eğitim hastanelerinde aşırı hasta yoğunluğuna yol açmaktadır. Böylece; bekleme süreleri uzayabilmekte, ciddi hastalığı olan hastaların tedavileri gecikmekte, hasta memnuniyetsizliği artmakta, acil serviste genel bir karmaşa ve yetersizlik durumu ortaya çıkmaktadır. Örneğin; yapılan bir çalışmada, hastaların acil serviste ortalama hasta kalış süresinin 2 saat olduğu saptanmıştır. Hasta yoğunluğuna karşı sosyal hizmet uzmanının en başta yapabileceği işlerden biri; hasta ve hasta yakınlarını sakinleştirmek, durumu onlara anlatmaktır. Acil servis sosyal hizmet uzmanlarının, aileler ile iletişim kurması ve onların hasta hakkındaki endişeleri ve sorunları ile baş etmesi beklenir. Diğer sağlık personeli ile birlikte traj uygulaması yaparak aciliyetine göre hastaları acil servise kabul etmektir. Eğer mümkünse, hastaları yakınlardaki başka acil servislere de yönlendirilebilir. 2. Hasta Memnuniyetsizliği Acil servis doktorlarının ve hemşirelerinin davranışları ve tıbbi bakım tecrübesinin ve acil serviste yatış için beklenen sürenin, memnuniyeti etkilediği tespit edilmiştir. Acil servise başvuran hastaların memnuniyetsizliğinin en önemli nedenleri; Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

256 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) kendilerine yeterli bilgi verilmemesi, hekimin uygunsuz tutumu ve giyimi, yetersiz iletişim becerisi, acil servisin fiziksel ortamına ait olumsuzluklar ve uzun bekleme süreleridir. Bilindiği gibi özellikle acil servislerin yoğun çalışma temposu içerisinde ortaya çıkan en önemli sorunlardan biri, hasta ve hasta yakınlarının verilen hizmetten memnun kalmamaları ve bunun doğurmuş olduğu sonuçlar ve imaj bozukluğudur. Koşullar göz önünde bulundurulduğunda belki de hak edilmeyen bu durumun esas nedenini; acil serviste verilen hizmetin sadece medikal boyutta yürütülmesi, insani ilişkilerinde yaşanan güçlüklerin aşılamaması, hasta ve hasta yakınlarını bilgilendirme eksikliği kısaca gerekli psikososyal yaklaşım ve müdahalelerin yapılamaması oluşturmaktadır. Bu noktada acil servis sosyal hizmet uzmanı, hasta ve hastaların ailelerine gerekli bilgi verebilir. Dolayısıyla hasta ve hasta yakını niçin bekletildiğini anlayabilir. 3. Sağlık Çalışanlarına Karşı Şiddet Acil birimler (hastane acil servisleri ve 112 Acil Yardım Ambulansları), alana ait özellikleri nedeni ile şiddet olaylarının sık yaşandığı yerlerdir. Şiddet, pek çok ülkenin acil çalışanlarının yaşadığı bir sorundur. Ancak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde görev yapan sağlık çalışanları, sağlık sistemindeki çeşitli aksaklıklar (uzun süre bekleme, gecikme, vb.) tolere edilemeyip saldırganlaşma eğilimi gösterebilmekte ve sonuçta kişilerin artan beklentilerine paralel olarak daha fazla şiddete maruz kalmaktadırlar. Kritik halde getirilen vakaların aileleri, yakınları, arkadaşları belirsizlik, endişe ve korku yaşamakta; tedavi konusun da aşırı beklenti içinde olunması, maddi sorunlar, tedaviye rağmen bazen vakanın kurtarılamaması vb. gibi nedenlerle acil servis çalışanlarını suçlayabilmekte, sözlü ya da fiziksel saldırıda bulunabilmekte; bu duruma ünitede çalışanların yorgunluk, gerginlik, anlayışsızlık ve düşük toleransları da eklendiğinde saldırganlığın şiddeti artabilmektedir. 4. Personel Tükenmişliği Acil servis çalışanlarındaki yüksek tükenmişlik ve iş doyumsuzluğu, hem hizmet alanları hem de hizmet verenleri olumsuz yönde etkilemektedir. Çalışanların iş yerinde çalışırken duydukları memnuniyet, iş yükü, işe ve çalışmaya ilişkin duygusal algıları, etkili ve verimli çalışmalarında önemli bir rol oynamaktadır. Acil servisler; farklı nedenlerle gelen vakaların aynı anda bakıldığı, vakaların yaşamları ile ilgili kritik kararların kısa süre de verildiği, ölüm oranlarının yüksek olduğu üniteler olduğundan çalışanlar açısından oldukça stresli ve gergin ortamlardır. Bu arada çalışanlar; vaka yoğunluğundan dolayı çoğu kez yeme-içme gibi fizyolojik gereksinimlerini bile karşılayamamakta, bitkinlik derecesinde yorgunluk yaşamakta, bu da çalışanlar da gerginlik yaratabilmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

257 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) Acil servisler, hastanelerde yaşanan şiddet olaylarının sıklığı açısından psikiyatri servislerinden sonra ikinci sırada yer almakta; sık yaşanan şiddet olayları da sağlık çalışanlarında kronik bir stres kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Acil servis; çalışan ekibe şiddetin en çok uygulandığı yer olması, diğer servislere göre daha çok beklenmeyen hasta ölümlerinin meydana gelmesi, acil servis çalışma ortamının gürültülü ve kalabalık olması, acil serviste çalışan hemşirelerin de iş stresini arttırmaktadır. Bu da tükenmişlik için daha çok risk oluşturur. Acil servis çalışanlarındaki yüksek tükenmişlik ve iş doyumsuzluğu, hem hizmet alanları hem de hizmet verenleri olumsuz yönde etkilemektedir. Çalışanların iş yerinde çalışırken duydukları memnuniyet, iş yükü, işe ve çalışmaya ilişkin duygusal algıları etkili ve verimli çalışmalarında önemli bir rol oynamaktadır. 5. Yaşlı Hastalar Acil servislere başvuruları her geçen gün artış gösteren yaşlı hastalar; daha kompleks sorunlarla acil servise başvurdukları gibi, daha karmaşık hizmete gereksinim duyarlar, daha fazla radyolojik ve laboratuar işlemine tabi tutulurlar ve acil serviste daha uzun süre kalırlar. Ek olarak diğer yaş gruplarına göre daha yüksek oranda hastane ve yoğun bakım yataklarına yatırılırlar. Değişmiş hastalık başvuruları ve farmako-dinamiler, fonksiyonel kapasitedeki azalma, sosyal sorunlar gibi yaşın getirdiği fizyolojik değişiklikler, yaşlı hastaların acil servis yönetimine ek bir yük getirdiği düşünülmektedir. 6. Sevk Zinciri Eksikliği Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği ile acil servislerden başka hastanelere hasta sevklerinde uyulması gerekli olan kurallar belirlenmiştir. Belirlenen bu kurallara göre; ilk tıbbi müdahale yapıldıktan sonra ileri tıbbi bakım ve tedavi konusunda yetersizlik söz konusu ise, sevki uygun görülen hastane ile koordinasyon sağlanarak verilen tıbbi bakımın yazılı olarak belgelendirilmesi ve bu belgenin nakil yapılacak kuruma hasta ile birlikte gönderilmesi gerekmektedir. Hastane öncesi acil tıp hizmetlerinin birincil görevi, olay yerinden alınan hastaların ambulans ile acil servislere uygun zamanda ve uygun koşullarda taşınmasıdır. Bunun yanında sağlık kurumları da çeşitli nedenlerle başka sağlık kurumlarına sevk etmek istedikleri hastalar için ambulans hizmetlerini de kullanmaktadır. Acil servisler; insanların sadece medikal ve cerrahı değil, aynı zamanda psikososyal yardıma en yoğun ihtiyaç duydukları ve bu tür programların uygulanabileceği yerlerdir. Acil servislere başvuran kişiler; her zaman ağır bir travmaya maruz kalan, ciddi bir rahatsızlığı olan veya yaşantısal bir kriz içinde olan kişiler değildir. Ancak yine de başvuranların önemli bir kısmı ya yaşantısal bir kriz içindedir ya da psikiyatrik, ciddi medikal ve/veya cerrahı bir rahatsızlığa sahiptirler. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

258 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) Acil servis sosyal hizmet uzmanının hem hasta hem de hasta ailesine karşı sorumlulukları vardır. Herhangi psikiyatrik bir rahatsızlık olmaksızın da yaşam olaylarına, hastalıklara, gelişimsel sorunlara psikososyal veya fiziksel travmalara bağlı ortaya çıkabilen bu gibi psikososyal krizlerin yaşandığı acil servislerde krize müdahale, oldukça kullanışlı ve geniş bir uygulama alanına sahip bir yaklaşım biçimidir. Acil Servis Sosyal Hizmeti Sağlık sistemleri giderek daha karmaşık hâle geldiği için acil serviste çalışan sosyal hizmet uzmanları, sağlık sistemlerinin hayati bir parçası hâline gelmiştir. Acil serviste çalışan sosyal hizmet uzmanlarının tam bir tanımı olmasa da sosyal hizmet uzmanlarının psikososyal ve ekonomik değerlendirme yapma, yaş terapisi, ilk acıyı destekleme, madde kullanımını değerlendirme, intihar girişiminden dolayı krize müdahale etme, başka kuruma havale etme, taburculuk planını, toplum merkezine havale, duygusal destek sağlama gibi hastaları eğitici ve savunucu rolleri vardır. Çünkü pek çok insanın sağlık sistemi ile ilk tanıştığı ve pek çok problemli hastanın görüldüğü yer, acil servislerdir. Dolayısıyla hastanelerin acil servisleri, sosyal hizmet uzmanlarının olması gerekli olduğu alanlardan biridir. Acil servis sosyal hizmet uzmanından beklenen şey; hasta, hasta yakınları ve hastayla ilgili diğer meselelerle ilgilenmesidir. Acil servis, sosyal hizmet uzmanı ilginç, heyecanlı, hızlı geçen, oldukça zor bir alandır. Pek çok farklı teşhis, yaşam durumları, mevcut problemler, çeşitli servis imkânları sağlama, işi, heyecanlı kılmaktadır. Bu ortamdaki uzman-müracaatçı ilişkisi kısa sürelidir, müdahale baskısı yoğundur ve uzman ortaya çıkacak herhangi bir sorun için tetiktedir. Acil Servis Sosyal Hizmet Uzmanının Görev,Yetki ve Sorumlulukları Acil servisler; insanların sadece medikal ve cerrahı değil, aynı zamanda psikososyal yardıma en yoğun ihtiyaç duydukları ve bu tür programların uygulanabileceği yerlerdir. Acil servislere başvuran kişiler; her zaman ağır bir travmaya maruz kalan, ciddi bir rahatsızlığı olan veya yaşantısal bir kriz içinde olan kişiler olmayabilir. Ancak yine de başvuranların önemli bir kısmının yaşantısal bir kriz içinde olduklarını, psikiyatrik ya da ciddi medikal ve/veya cerrahı bir rahatsızlığa sahip olduklarını söylenebilir. Acil serviste çalışan sosyal hizmet uzmanlarının rolü, hastaların ve ailelerin psikososyal ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Acil serviste sosyal hizmet; hastanın ve ailesinin tıbbi bakımı ve tedaviyi kabul etmesi ve bakımın etkili bir şekilde kullanılmasını kolaylaştırmayı, hastalık nedeniyle yaşanan stresi azaltmayı, hastalık ve içinde bulunan koşullar nedeniyle ortaya çıkan psiko-sosyal problemleri çözümlemeyi amaçlamaktadır. Bu amacı gerçekleştirmek amacıyla acil servis alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları, hastalara ve ailelerine doğrudan ve dolaylı hizmetler sunarlar. Bu çerçevede aşağıda belirtilen görev ve sorumlulukları yerine getirirler: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

259 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) 1. Acil servise başvuran hastaların psikososyal ve ekonomik açıdan inceleme ve değerlendirmesini yapmak 2. Acil servis çerçevesinde, hasta ve ailesinin psikososyal işlevselliğini korumak ve güçlendirmek amacıyla bireylerle sosyal hizmet uygulaması yapmak 3. Ailelerin psikososyal gereksinimlerini temel alan aile danışmanlığı yapmak 4. Kriz durumlarına yönelik çalışmalar yapmak 5. Acil serviste yaşanan kayıplara yönelik çalışmalar yapmak 6. Hasta ve yakınlarına toplum kaynakları konusunda bilgi vermek, kaynakların kullanılmasına yardımcı olmak 7. Yakını olmayan ve acil servise getirilen hastalar için sosyal hizmet müdahalesinde bulunmak 8. Yürürlükte bulunan acil servisin işleyişiyle ilgili kanun ve yönetmelikleri bilmek ve takip etmek 9. Hasta hakları konusunda bilgilendirme ve savunuculuk çalışmaları yapmak 10. Taburculuk aşamasında karşılaşılan sorunlara yönelik psikososyal çalışmalar yapmak 11. Tıbbi bakım ekibinin bir üyesi olarak bütüncül tedavi, araştırma ve psikososyal eğitim konularında ekip çalışmalarına katılmak 12. Sosyal hizmet müdahalesi çerçevesinde yapılan çalışmaları hasta dosyasına yazmak 13. Hizmetlerin kalitesini artırmak ve kalite güvencesini sağlamak amacıyla programlar geliştirmek, istatistiki veriler sağlamak ve ilgili kayıtları tutmak 14. Acil servisde sosyal hizmet konularında klinik, eğitimsel ve araştırma becerilerini geliştirme 15. İlgili konularda sempozyum, kongre ve konferans gibi bilimsel etkinliklere katılmak 16. Süpervizyon almak 17. Taburculuk sonrası izleme çalışması yapmak Uzman, acil serviste multidisipliner bir ortamın parçası olarak çalıştığı için sürekli tıbbi ekip ile iletişim içindedir. Tüm bu hizmetler, hastanın acil serviste kalış süresinin çok uzun olmayışından dolayı dakikalar veya saatler içinde verilmelidir. Buna göre; acil servis sosyal hizmet uzmanının rolleri, disiplinlerarası incelendiğinde şu şekilde gruplandırılabilir: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

260 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) a. Akıl Sağlığı Uzmanı Olarak Sosyal Hizmet Uzmanının Acil Servisteki Rolü Acil servisteki sosyal hizmet uzmanının rollerinden biri, akıl sağlığı hastalarını teşhis etmek ve değerlendirmektir. Dziegielewski (1988); tıbbi ortamlarda çalışan sosyal hizmet uzmanlarının, hastalarla çalışırken biomedikal, psikososyal ve sosyal faktörlerin farkında olması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca, uzmanların güçlü yönleri ortaya çıkarma ve sürdürme teknikleri ile hastaların psikososyal değerlendirmeleri için oldukça donanımlı olduklarını belirtmiştir. Dziegielewski ye (1998) göre, sağlık alanında sosyal hizmet uzmanlarının klinik değerlendirme sürecinde yerine getirmeleri gereken beş görev vardır. Bunlar; müracaatçıları müdahale sürecine dâhil etmek, müdahale süreçleri için kullanılan değişik yöntemlerin farkında olmak, kendi değer ve inançlarının farkında olmak, değerlendirme aşamasında kültürel ve etnik düşünceleri belirlemek ve değerlendirmek ve müracaatçının güçlerini belirlemektir. b. Taburcu İşlemleri Planlayıcısı Olarak Acil Servis Sosyal Hizmet Uzmanının Rolü Acil servis sosyal hizmet uzmanının görevi, taburcu olmadan önce hastanın güvenli bir taburcu planına sahip olmasını sağlamaktır. Uzman, hastanın ihtiyaçlarını belirlemeli ve kaynak sağlamalıdır. Eğer hasta evine geri dönemeyecekse uzman, geçici bakım ünitesi ile çalışarak hasta için uygun barınma yeri bulmak gibi düzenlemeler yapmalıdır. Acil servisteki sosyal hizmet uzmanları, hastaların taburcu planlarını yaptıkları zaman sosyoekonomik durumuna bakılmaksızın sağlık hizmeti ve sigortası alma gibi hastanın hakları korumaya çalışır. Zimmerman ve Dabelko ya (2007) göre; sağlık alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları, toplum kaynakları ve hizmetlerine ilişkin bilgiye sahip oldukları için hastaların taburculuk işlemlerinde oldukça önemli bir yere sahiptirler. Ancak taburculuk işlemleri esnasında hastaların sigortalarından ve hastaneden kaynaklanan nedenlerden dolayı güvenli, az maliyetli taburculuk işlemleri için sosyal hizmet uzmanlarına baskı yapması, uzmanın sık karşılaştığı sorunlardan birisidir. Bununla birlikte, taburculuk işlemi planlayıcısı olarak çalıştığında savunuculuk ve danışmanlık gibi diğer rollerine daha az zaman ayırabilir. c. Acil Serviste Disiplinlerarası Bir Ekibin Parçası Olarak Sosyal Hizmet Uzmanının Rolü Bazı durumlarda sosyal hizmet uzmanı, acil servis ortamında bakım ekibinin bir parçası olarak çalışabilir. Hobbs (2004), disiplinlerarası bakım kavramını; doktorlar, hemşireler ve sosyal hizmet uzmanlarını içine alan, sadece kendi alanlarında uzman olmayan, ayrıca diğer alanlarda eğitim almış değişik disiplinlerden üyelerin bir arada çalışması olarak tanımlar. Bu şekildeki disiplinlerarası bakım sistemi, acil Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

261 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) servislerde vaka yöneticisi adı altında kullanılmaktadır. Vaka yöneticisinin işi, hastalar için randevu almak veya hastalar için uygun kalacak yerler bulmak gibi konularda hastalara yardımcı olmaktır. Hastanelerin disiplinlerarası bakım için işe alım yapmasının avantajı, bir kişinin birbirinden çok farklı görevleri aynı anda yerine getirebilmesinden gelen mali faydadır. Hobbs (2005), acil servisteki disiplinlerarası bakım ekibinin bir parçası olarak sosyal hizmet uzmanının görevlerini şu şekilde sıralamıştır: Hastanın ailesi ile çalışmak, hastayı duygusal olarak en iyi destekleyen sistemi bulmak, hastaları ve ailelerini en uygun kaynaklar ile buluşturmak, mali destek sağlamak ve gerektiğinde uzun dönem terapi için hastaları havale etmek. Hastane ortamında sosyal hizmet uzmanının rolü, uzman ve hastanede birlikte çalışacağı diğer uzmanlar ile açıkça belirlenmelidir. Cole ve Lefcowitz (1992); hastane çalışanlarının sosyal hizmet uzmanından beklentilerine ilişkin yaptıkları çalışmada, doktor ve hemşirelerin sosyal hizmet uzmanının asıl görevinin hastalara mali konularda yardımcı olmak, havale yapmak ve hastanın ailesi ve çevresi ile çalışmak olduğunu düşündüklerini, sosyal hizmet uzmanlarının ise kendi görevlerinin hastaların duygusal sorunlarının ve sosyoçevresel faktörlerinin iyileştirilmesi ve değerlendirilmesi olduğunu belirlemişlerdir. Buna karşın doktor ve hemşireler, hastaların duygusal sorunların iyileştirilmesi ve değerlendirilmesi görevinin sosyal hizmet uzmanlarının görev alanı dışında olduğunu düşünmektedirler. Böyle bir düşüncenin oluşma nedeni ise; değişik tıbbi modellerin kullanılması, hastanedeki sosyal hizmet uzmanlarının görevlerinin tam olarak bilinmemesinden kaynaklanabilir. Kriz ve Krize Müdahalede Birey, yaşam olayları sonucunda ortaya çıkan yeni duruma uyum yapamadığı zaman kriz durumu ortaya çıkabilir. Krizin tipik seyrinde Caplan (1964), 4 ayrı dönem tanımlamaktadır: 1. Birinci dönemde belirli ihtiyaçların karşılanmasını tehdit eden bir sorunla karşılaşan birey, gerginliğine karşı duygusal dengesini yeniden kurmak için alışageldiği sorun çözme teknikleri kullanır. 2. İkinci dönem; alışılagelen yöntemlerin başarısız olduğu, tehdidin sürdüğü gerginliğin daha da artarak yetersizlik duygularının ortaya çıktığı dönemdir. Birey, sorunu çözmek için deneme yanılma yollarına başvurur. 3. Bu dönemde, sorunu çözme konusunda başarısızlık sürmektedir. Gerginlik artmıştır. Bu ise acil ve yeni problem çözme yollarının harekete geçirilmesi için bir uyaran oluşturur. Bütün iç ve dış kaynaklar harekete geçirilir. Bunun sonucunda birey, bazen sorunu çözer. Ulaşılmaz görünen amaçların bir kısmından vazgeçilir ve birey kendini soruna göre yeniden ayarlar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

262 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) 4. Sorun devam ediyor, çözülemiyor, giderek artıyorsa dördüncü aşamaya ulaşılır. Bu aşamada depresyon, gerginlik, intiharlar kendini gösterir. Acil servislerin yoğun çalışma temposu içerisinde ortaya çıkan en önemli sorunlardan biri; hasta ve hasta yakınlarının aniden ortaya çıkan, onları hazırlıksız yakalayan, yeni durumdan kaynaklanan çeşitli sorunlara bağlı olarak yaşadıkları kriz durumudur. Böyle durumlarda kişiler; yaşam amaçlarının yitirilmesi veya potansiyel bir tehdidin altında olup sıkıntı, huzursuzluk, umutsuzluk, çaresizlik ve yardımsızlık yaşarlar. İçinde bulundukları bu zor ruhsal durumdan daha önce öğrenmiş oldukları başa çıkma mekanizmaları ile kurtulamayabilirler. Kriz odasında sosyal hizmet uzmanlarının da görev ve sorumlulukları vardır Kriz belirtileri ortaya çıktıktan sonra ya da kriz haberi alındıktan sonra atılacak adımlar, krize müdahale olarak tanımlanır. Krizi önlemede, krizi ortaya çıkaran yaşam olaylarının belirlenmesi önemlidir. Bu amaçla yaşam olayları araştırmaları geniş boyutlarda ele alınmaktadır. Kriz Odası Amaçları ve Uygulamaları 1.Krize müdahale ilkeleri çerçevesinde başvuran hastalara, intihar girişimlerine ve yakınlarına, psikososyal yardım sağlamak 2-Psikiyatrik rahatsızlıklarda, krize müdahale ilkeleri içinde yaklaşımda bulunarak hastaları tedaviye motive kılmak ve yönlendirme yapmak 3 Yoğun çalışma koşulları içinde tedavi ekibinde ortaya çıkan sorunlar ve tıkanıklık (burn-out) durumları için ekip toplantıları düzenlenmesi ve yürütülmesini sağlamak 4-Zaman içinde ekip üyelerinin mediko-psikososyal yaklaşımı benimsemelerine katkıda bulunmak Bu gerçekler dikkate alındığında kriz odasının acil servis çalışmalarına yapmış olduğu katkı, hizmetin psikososyal yanını tamamlaması açısından da son derece önemlidir. Bu birimin en önemli ürünü; ekibin mediko-psikososyal yaklaşımı zaman içinde benimsemesi ve doktor, hemşire, psikolog, sosyal hizmet uzmanı gibi profesyonellerle zenginleşerek disiplinlerarası bir örgütleniş ve uygulama içine girmesidir. İntihar İntihar davranışı ve girişimi; genellikle bireyin çok yoğun olarak hissettiği herhangi bir zorlanma sonucu ortaya çıkabilmekte, bireyin yalnızlık ve umutsuzluğunu, yaşadığı sorunlara alternatif çözümler bulamadığını ve mevcut baş etme mekanizmalarının yetersiz olduğunu göstermektedir. İntiharla ilgili terminolojide bazı değişik tanımlamalar bulunmaktadır. Kişinin kendisini ölüme götüreceğini bilerek giriştiği her türlü eylemin, doğrudan veya dolaylı sonucu olarak gelişen ölümlere intihar denir. Temel olarak intihar Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

263 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) girişimleri, ölümle sonuçlanan girişimler ve ölümle sonuçlanmayan girişimler olarak iki gruba ayrılabilir. Ölümle sonuçlanmış intihar vakalarının, tamamlanmamış başarısız intihar girişimlerine oranı yaklaşık 1/40 dır. Önemli bir halk sağlığı problemi olan intihar; CDC (2003) nin (Centers for Di-sease Control and Prevention) verilerine göre, yaş grubunda ilk on ölüm sebebi arasındadır. İntihar girişiminde bulunan kişilerin ilk başvurduğu ve değerlendirildiği yerler, çoğu zaman hastanelerin acil servisleri olmaktadır. Tamamlanmamış intihar girişimiyle acil servise başvurmuş olmak, daha sonra ölümle sonuçlanan intihar girişiminde bulunma olasılığını artıran bir faktördür. Bu nedenle acil servise intihar girişimi ile başvuran vakaların demografik özelliklerinin bilinmesi ve bu kişilere acil servislerde uygulanan tedaviler ve psikiyatrik destek önem kazanmaktadır. İntihar girişimlerine, acilde tedavisi başlatılan medikal müdahalenin arkasından gerekli psikososyal müdahalenin yapılmaz. Yalnızca açık psikopatoloji sergileyen hastalar psikiyatriye yönlendirilir. Bunun yanında çevreyi rahatsız eden belirtiler sergilemeyen büyük bir gruba, bu yönlendirme uygulanmaz. Bazı durumlarda ise, hasta bu yönlendirme yapılsa dahi psikiyatriye gitmek istemeyebilir. Böylece, bu hasta grubuna ulaşılabilecek en iyi dönem elden kaçırılmış olur. Oysa bu vakalarda medikal tedaviden sonra uygun zamanda yapılan psikoterapötik müdahale, çok kolay ve çabuk yarar sağlayan bir yaklaşımdır. Bazen tek görüşmenin bile yeterli olduğu durumlar olduğu gibi bazen de uzun sürecek tedavi sürecini ve hastayı tedaviye motive etme gibi önemli bir işlevi görür. Hayatı tehdit eden problemlerin olmadığı saptanan bazı hastalar, bir daha psikiyatra başvurmayabilir ve gerekli psikiyatrik desteği almayabilir. Bu bilgilerin ışığında intihar girişimlerini acil servislerde kayıt altına almak, bu anlamda bir veri bankası oluşturmak, gerekli çalışmalara ışık tutması bakımından önemli görülmekte; hasta ve hasta yakınlarına psikososyal desteğin yanı sıra alanda çalışan sağlık personeli ile iş birliği yapılacak diğer sektör çalışanlarının intiharın önlenmesi konusunda eğitilmelerinin zarureti ortaya çıkmaktadır. Acil serviste çalışan sosyal hizmet uzmanlarının bir diğer rolü de acil serviste yaşanan travmatik ölümlerde koordinatör olmasıdır. Acil serviste yaşanan ani ölüm, koordinasyon açısından oldukça kendine özgü bir durumdur. Örneğin; hasta hastaneye getirilirken ölürse, sosyal hizmet uzmanı, hastanın ölümüne yol açan durum, hastaneye gelen aile ve dinamikleri hakkında bilgi sahibi olamayabilir. Kaul a (2001) göre sosyal hizmet uzmanları; klinik değerlendirme, kriz durumları ve kriz durumlarındaki insanlara müdahale, kültürel farkındalık ve yakınlarını kaybeden kişiler için kullanılacak kaynaklar hakkında mesleki olarak eğitim aldıkları için bu role uygundurlar. Ayrıca Kaul (2001), hasta yoğunluğu ve sorumlulukları nedeniyle hemşirelerin bu gibi bir rolü üstlenemeyeceğini belirtmiştir. Wells (2003) de acil servislerdeki ani ölümlerde sosyal hizmet uzmanının rolünü kabul etmiş ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

264 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) acil servisteki ani ölüm anında uzmanların kullanması için bazı görevler, sorumluluklar, rehberleri tanımlamıştır. Bunlar; hastanın yakınlarının olabildiğince gizliliğini sağlamak, aileye her zaman bilgi vermek, anlaşılabilir terminoloji kullanmak, dolaysız olarak ölümden bahsetmek, havale yapmak, olumlu tepkiler oluşturmak, ölümden sonra aileye rehberlik etmek ve evrak işlerini tanımlamaktır. Tüm bu görev ve sorumluluklar için sosyal hizmet uzmanının belirli bazı yeteneklere sahip olması gerekir. Örneğin, sosyal hizmet uzmanının tıbbi terimleri deşifre ederek hasta yakınlarının anlayabileceği hâle getirme becerisi. Bu da anatomik ve tıbbi terimlere hakim olma yolu ile kazanılabilir. İntihar Girişiminde Krize Müdahale Acil servise gelen intihar vakalarında müdahale, üç adımda gerçekleştirilmektedir: 1- İntihara teşebbüs eden kişi ile görüşme 2- Aile ile görüşme ve değerlendirme 3- Danışma, değerlendirme ve bilgilendirme Acil servise gelen intihar vakalarında, intihara teşebbüs eden kişi hakkında bilgi, acil servis personeli tarafından Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Acil Servis Ünitesi İntihar Girişimleri Kayıt Formu doldurulup Sosyal Servis Birimine teslim edilir. Müracaatçının tıbbi müdahalesi tamamlandıktan sonra ilgili doktorun bilgisi dahilinde müşahede bölümü uygun ise sosyal hizmet uzmanı kendini tanıtarak ön görüşmeyi yapar (Sosyal hizmet uzmanı ilk görüşmede; adını ve mesleğini söyleyerek Sosyal Servis Birimini hastanın anlayacağı şekilde tanıtır, görüşmenin amacını açıklar ve herhangi bir zorunluluğun olmadığını müracaatçıya anlatır.) Sosyal hizmet uzmanı, ilk görüşmenin ardından müracaatçıya randevu verip bir sonraki görüşmeye davet eder. Müracaatçının yakınları var ise; sosyal hizmet uzmanı, müracaatçının yakınlarını acil serviste bulunan Acil Servis Krize Müdahale ve PsikoSosyal Destek Birimi ne davet ederek ön görüşme yapar. Kriz durumları ile karşılaşan kişilere ve ailelerine, uygun zamanda gerekli psikososyal desteği sağlamak amacıyla oluşturulmuş olan bu birim; her türlü intihar riski taşıyan ve intihar girişiminde bulunan hastalar, aile içi şiddet, kayıplar (sevilen birinin kaybı, statü kaybı, sağlığın kaybedilmesi ölümcül hastalığa yakalanma, organ kaybı-, boşanma, iflas), istismar vakaları, insan eliyle ya da çeşitli doğal yollarla gelişen zorlu yaşam koşulları (göç, trafik kazaları, sınav kaygısı, yangın, deprem,sel) alanlarında hizmet vermektedir. Eğer intihara teşebbüs eden kişi, mesai saatleri dışında gelmiş ise doldurulan form bir sonraki gün mesai saatleri içinde Sosyal Servis Birimine iletilir. Sosyal hizmet uzmanı, bu form ile müracaatçıyı en geç 2 (iki) gün içinde telefon ile arayıp, kendisini ve birimi tanıtır; müracaatçıyı görüşme yapmak üzere hastaneye davet eder. Müracaatçı görüşmeyi kabul ederse, en yakın tarihe randevu verilir; Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

265 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) görüşmeyi reddederse, istediği zaman Sosyal Servis Birimine başvurabileceği belirtilir ve birimin iletişim bilgileri verilir. Görüşmeyi kabul edip sosyal servise gelen müracaatçı için Acil Servis İntihar Girişimlerine PsikoSosyal Destek ve Krize Müdahale Odası Görüşme Kartı doldurulur. Müracaatçı ile görüşmeye başlarken müracaatçıdan alınan bilgilerin mesleki gizlilik ilkesine uygun olarak korunacağı hakkında bilgi verilir. Sosyal hizmet uzmanı; aldığı profesyonel eğitim, kişisel iletişim becerileri ve meslek deneyimi ile müracaatçıyla görüşmesini yapar. Kriz durumu devam ediyor ve intihar teşebbüsünün tekrarlanacağı belirtileri var ise durum, hastanenin psikiyatri uzmanına bildirilir ve müracaatçı psikiyatri servisine yönlendirilir. Acil servis sosyal hizmet uzmanı; kendisine ait bir odada değil, daha çok gezerek çalışmaktadır. Mevcut odalar, ya diğer kişilerle paylaşılmakta ya da hasta dosyaları kaplamaktadır. Çalışma saatlerinin düzenli olmayışı, hasta yoğunluğu ve çeşitliliği, bir bakıma burn-out sendromuna yol açmaktadır. Ayrıca, yaşam kalitesinde de düşüklüğe yol açabilmektedir. Sonuç Acil servislerde sosyal hizmet; acil servise başvuran veya getirilen hastaların, sunulan sağlık hizmetlerinden azami ölçüde yararlanmalarına ve tedavi sürecinde karşılaştıkları psikososyal ve ekonomik sorunların/engellerin çözümüne yönelik uygulamaları, profesyonel ve planlı müdahaleleri içeren, ekip çalışması içerisinde hastayı bütüncül bir bakış açısıyla ele alan ve mikro, mezzo ve makro düzeylerde uygulamaları içeren bir sosyal hizmet alanıdır. Acil servislerde sosyal hizmet uygulamalarını gerçekleştiren meslek elemanı, tıbbi sosyal hizmet uzmanı olarak tanımlanmaktadır. Tıbbi sosyal hizmet uzmanının, hastayı anlamada ve hastanın ihtiyaçlarına en uygun hizmetleri üretmede sahip olduğu yaklaşım, biyopsikososyal yaklaşımdır. Acil serviste çalışan tıbbi sosyal hizmet uzmanları; ekip çalışması çerçevesinde hastaların acil servise kabulü, acil serviste tedavi, gerektiğinde başka servislere yatış, hastaneden taburcu olma ve taburculuk sonrası izleme süreçlerinde karşılaşabilecekleri sorunların çözümünde rol almaktadır. Ayrıca, intihar gibi kriz vakalarında krize mühadale eden ekibin önemli bir parçasıdır. Bu rol ve fonksiyonları ile acil serviste çalışan tıbbi sosyal hizmet uzmanı, sağlık kurumlarının sunduğu fiziksel/tıpsal sağlık hizmetlerini psikososyal hizmetlerle bütünleştirilerek bütüncül bir sağlık hizmetinin sunumunun gerçekleştirilebilmesi için tedavi ekibinin olmazsa olmazıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

266 Ödev Bireysel Etkinlik Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) Hiç acil serviste bulundunuz mu? Acil serviste bulunduysanız deneyimleriniz nelerdir? Ödev gönderimi Şehrinizde bulunan ve acil servisi bulunan hastaneye giderek intihar vakaları ile ilgili bilgi toplayınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

267 Özet Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) Acil servislerde sosyal hizmet uygulamalarını gerçekleştiren meslek elemanı, tıbbi sosyal hizmet uzmanı olarak tanımlanmaktadır. Tıbbi sosyal hizmet uzmanının, hastayı anlamada ve hastanın ihtiyaçlarına en uygun hizmetleri üretmede sahip olduğu yaklaşım, biyopsikososyal yaklaşımdır. Acil servislerde sosyal hizmet; acil servise başvuran veya getirilen hastaların, sunulan sağlık hizmetlerinden azami ölçüde yararlanmalarına ve tedavi sürecinde karşılaştıkları psikososyal ve ekonomik sorunların/engellerin çözümüne yönelik uygulamaları, profesyonel ve planlı müdahaleleri içeren, ekip çalışması içerisinde hastayı bütüncül bir bakış açısıyla ele alan ve mikro, mezzo ve makro düzeylerde uygulamaları içeren bir sosyal hizmet alanıdır. Acil serviste çalışan tıbbi sosyal hizmet uzmanları; ekip çalışması çerçevesinde hastaların acil servise kabulü, acil serviste tedavi, gerektiğinde başka servislere yatış hastaneden taburcu olma ve taburculuk sonrası izleme süreçlerinde karşılaşabilecekleri sorunların çözümünde rol almaktadır. Ayrıca, intihar gibi kriz vakalarında krize mühadale eden ekibin önemli bir parçasıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

268 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Acil serviste ekip çalışmasının içinde sosyal hizmet uzmanının görevi nedir? a. Tıbbı bakım sağlamak b. Hastanın güvenliğini sağlamak c. Hastanın acil servise ilk kaydını yapmak d. Hastanın psikososyal değerlendirmesini yapmak e. Hastayı DMS kriterlerine göre değerlendirmek 2. Aşağıdakilerden hangisi hastalar acil servisi kullanmasında bir neden değildir? a. Başka sağlık kuruluşuna başvuramama b. Kazalar ve yaralanmalar c. Sağlık raporu alma d. İntihar girişiminde bulunma e. Toplumsal veya bireysel bir şiddete maruz kalma 3. Aşağıdakilerden hangisi acil serviste intihar girişimlerine psikososyal destek ve krize müdahale birimi hizmet alanlarından biri değildir? a. Her türlü intihar riski taşıyan ve intihar girişiminde bulunan hastalar b. Aile içi şiddet yaşayanlar c. Kayıplar (sevilen birinin kaybı, statü kaybı, sağlığın kaybedilmesi ölümcül hastalığa yakalanma, organ kaybı-, boşanma, iflas) d. İstismar vakaları e. Aşırı dozda madde kullanımı sonrası acil servise başvuranlar 4. İntihar girişimi ile acil servise getirilen bir hasta ne kadar süreyle gözlem altında tutulur? a. 3 gün b. 24 saat c. 6 saat d. 7 gün e. 1 saat Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

269 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) 5. Ölümle sonuçlanmış intihar vakalarının, tamamlanmamış başarısız intihar girişimlerine oranı nedir? a. 1/2 b. 1/20 c. 1/160 d. 1/1 e. 1/40 6. Aşağıdakilerden hangisi acil serviste karşılaşılan sorunlardan biri değildir? a. Hasta Yoğunluğu b. Ambulans Yetersizliği c. Hasta memnuniyetsizliği d. Personel tükenmişliği e. Sevk zinciri eksikliği 7. Kişinin kendisini ölüme götüreceğini bilerek giriştiği her türlü eylemin, doğrudan veya dolaylı sonucu olarak gelişen ölümlere.denir. Cümledeki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? a. intihar b. stres c. kriz d. öfke e. terapi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

270 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) 8. Aşağıdakilerden hangisi kriz odası amaçları ve uygulamalarından biri değildir? a. Krize müdahale ilkeleri çerçevesinde başvuran hastalara, intihar girişimlerine ve yakınlarına psikososyal yardım sağlamak b. İntihar vakalarıyla ilgili krize müdahale grup çalışması yapmak c. Psikiyatrik rahatsızlıklarda, krize müdahale ilkeleri içinde yaklaşımda bulunarak hastaları tedaviye motive kılmak ve yönlendirme yapmak d. Yoğun çalışma koşulları içinde tedavi ekibinde ortaya çıkan sorunlar ve tıkanıklık (burn-out) durumları için ekip toplantıları düzenlenmesi ve yürütülmesini sağlamak e. Zaman içinde ekip üyelerinin mediko-psikososyal yaklaşımı benimsemelerine katkıda bulunmak 9. Acil servis; çalışan ekibe şiddetin en çok uygulandığı yer olması, diğer servislere göre daha çok beklenmeyen hasta ölümlerinin meydana gelmesi, acil servis çalışma ortamının gürültülü ve kalabalık olması, için daha çok risk oluşturur. Cümledeki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? a. intihar b. kriz c. şiddet d. umutsuzluk e. tükenmişlik 10. Acil servise getirilen intihar vakarlında Acil Servis Ünitesi İntihar Girişimleri Kayıt Formu nu hangi meslek elamanı doldurur? a. Tıbbı sekreter b. Hemşire c. Sosyal hizmet uzmanı d. Doktor e. Acil tıp teknikeri CEVAP ANAHTARI 1d-2c-3e-4c-5e-6b-7a-8b-9e-10c Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

271 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Beder, J Hospital soscial work: The Interface of Medicine and Caring. Routledge Taylor & Francis Group, New York Bristow, D., & Herrick, C. (2002). Emergency departments: The roles of the nurse care manager and the social worker. Continuing Care, 21(2), Çaplan, G (1964) Principles of Preventive Psychiatry. New York: Basic Books. Dziegielewski, S.(1998). The changing face of health care social work: professional practice in the end of managed care. New York, NY. Springer Publishing Company. Ersoy G.(2004). Acil servisler, Burn-Out (Tükenme) sendromu ve korunma yolları. 7. Türkiye Acil Tıp Sempozyumu. 3. Acil Hemşireliği ve Paramedik Sempozyumu Özet Kitabı, Gaziantep, s Fish KB (2000). Suicide awareness at the elementary school level. J Psychosoc Nursing 38: Fusenig, E. (2012) The Role of Emergency Room Social W orker: An Explorat or y Study. Master of Social Work Clinical Research Papers St. Catherine University University of St. Thomas Haran, S.,Berksun, O., Sayılı I.(1995). dergisi. 3(1-2) Acil servis kriz odası uygulamaları. Kriz Hailey, B., Moss, S., Street, R., Gersh, A., Calabrese, A., & Campbell, C. (2001). Mental health services in an outpatient dialysis practice. Dialysis and Transplantation, 30(1), Hobbs, M. (2005). The social worker on the medical interdisciplinary team. Journal of Health Care for the Poor and Underserved 16.(2), Kanan N. (2002). Acil birimlerde ekip ilişkileri. Hemşirelik Dergisi, Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu Yayınları, 9(48): İ.Ü Florence Özlem Yiğit, Ö.,, Seçgin Söyüncü,S., Yeliz Berk Y.(2010). Kimler intihar girişiminde Bulunuyor? Bir Acil Servisin Deneyimleri New Symposium Journal 48(2): Ponto, J., & Berg, W. (1992). Social work services in the emergency department: A cost-benefit analysis of an extended coverage program. Health & Social Work, 17(1), Ryan J, Rushdy A, Perez-Avila CA, and Allison R. (1996). Suicide rate following attendance at an accident and emergency department with deliberate self harm. Journal of Accidental and Emergency Medicine, 13: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

272 Acil Servislerde Tıbbı Sosyal Hizmet (Kriz,intihar) Şen S., Yorulmaz H., Batmaz M. (2006). Acil servis çalışanlarında tükenmişlik sendromu. V. Ulusal Hemşirelik öğrencileri Kongresi Kitabı, Şanlıurfa. Taze S.(2008). Acil servis ve yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin tükenmişlik düzeylerinin belirlenmesi. İstanbul: Marmara Üniversitesi SBE Yüksek Lisans Tezi. Üstün B. ( 1992). Özkıyım ve hemşirelik yaklaşımı. Türk Hemşireler Dergisi 42: Van Wormer, C. and Boes, M. (1997). Humor in the emergency room: A social work perspec-tive. Health & Social Work, 22(2), Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

273 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması TIBBİ SOSYAL HİZMET Evde Bakım Hizmetlerinin Tanımı, Tarihçesi, Sunumu, Evde Bakım Hizmeti Gerektiren Sağlık Sorunları ve Sunulan Hizmetler Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmetin Rolleri ve İşlevleri Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uzmanının Sahip Olması Gereken Bilgi, Beceri ve Değer Temeli Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Evde bakım hizmetinin tanımını, tarihçesini, sunumunu, evde bakım hizmeti gerektiren sağlık sorunlarını, sunulan hizmetleri ve bu hizmeti sunan profesyonlleri öğrenebilecek, Evde bakım hizmetleri ve sosyal hizmet bağlantısını kurabilecek ve sosyal hizmetin evde bakımdaki rolleri ve işlevlerini öğrenebilecek, Evde bakım hizmetlerinde sosyal hizmet uzmanının hangi bilgi, beceri ve değer temeline sahip olduğunu öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 12

274 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması GİRİŞ Evde bakım hizmetleri, profesyonel anlamda hemşirelerin 19. yüzyılda gerçekleştirdikleri ev ziyaretleriyle ortaya çıkmıştır. Hemşireler; hastanın muayenesini yapmakta, ilaç temin etmekte ve ilaçları takibini yapmaktaydılar. Hastane temelli yaklaşım, hastanın hastanede ayaktan veya yataktan tedavisinin gerçekleştirilmesini kapsamaktaydı. Hastaların hastanelerde artması, onların tedavi giderlerinin çoğalması ve verilen hizmetlerde yaşanan aksaklıklar alternatif yaklaşımları ortaya çıkarmıştır. Toplum temelli yaklaşım, hastane temelli yaklaşıma alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Toplum temelli yaklaşımla birlikte ilk defa hastanın hastane dışında bakılması gündeme gelmiştir. Bu yaklaşım, hastanın hastane dışında tıbbi ve sosyal bakımına olanak sağlayan bir yaklaşımdır. Bu sayede hastaların hastanede birikmelerinin önüne geçilmiş, artan hastane maliyetleri önemli ölçüde düşürülmüş ve yaşlı, kronik, bakıma muhtaç ve yatalak hastaların da bakım hizmetlerine kolayca ulaşmasının önü açılmıştır. Sosyal hizmet mesleğinde ve özellikle tıbbi sosyal hizmette de önceki yıllarda hastane temelli yaklaşım egemendi. Sosyal hizmet uzmanları mesleki çalışmalarını bu yaklaşım temelinde yürütmekteydi. Son yıllarda, sosyal hizmetin sağlık bakımında mesleki işlev ve rolleri hastane temelli modelden toplum temelli modele geçmiştir. Toplum temelli bakım, hastanın bulunduğu ortamda rahat ve kolayca toplum hizmetlerine ulaşmasını kapsamaktadır. Toplum temelli bakım, evde bakımda sağlık bakım sisteminin en hızlı gelişen unsurlarındandır. Evde bakım hizmeti alan müracaatçıların sayısı hızla artmaktadır. Evde bakımdan en fazla yararlanan nüfus, yaşlı grubu olmasına rağmen 65 yaş altı evde bakımdan yararlanan kişilerin sayısında da artış olduğu görülmektedir. Bu grup içinde en fazla artış kronik hasta çocuklara aittir. Teknolojideki ilerlemeler, 65 yaş altı çocuklar ve yetişkinlerin de kendi evlerinde bakım almasını kolaylaştırmıştır. Evde bakım, AIDS li müracaatçıların bakımında da önemli bir bileşendir. Bu bölümde; evde bakım hizmetleri kavramının tanımını,tarihçesini, hizmetlerin sunumunu ve sosyal hizmet alanının evde bakım hizmetlerindeki yerini öğreneceksiniz. Evde Bakım Hizmetleri Evde bakım hizmetlerinin tarihini 19. yüzyıl sonlarına kadar götürebiliriz. 19. yüzyıl sonlarında hemşireler ev ziyaretleri gerçekleştirmekte ve hastanın takibini yapmaktaydılar lu yıllarda, kronik hastalıklar yüzünden pek çok kişi hastanelere yönelmiştir li yıllarda hastane masraflarının artması sebebiyle evde bakım hizmetleri önemli konuma gelmiştir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

275 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), evde bakım hizmetlerini Profesyonel sağlık çalışanları gibi formal ya da hasta bakıcı gibi informal tarzda yetişmiş bireyler tarafından hastaya kendi ev ortamında bakım hizmetinin verilmesidir şeklinde tanımlamıştır. Hastanın hastane dışında bakılmasını sağlayan ve bu kapsamda verilen tıbbi bakım, sosyal bakım ve rehabilitasyon, danışmanlık, uzman tavsiyesi vb. hizmetleri kapsayan hizmetler bütünüdür. Evde bakım hizmetleri; bireylerin sağlığını geliştirmek, korumak ve iyileştirmek için hastane dışında bireylerin evinde gerekli ekipman, tıbbi malzeme ve psikososyal destek yardımlarıyla sunulan hizmetleri kapsamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, evde bakım hizmetlerini şöyle tanımlamıştır: Profesyonel sağlık çalışanları gibi formal ya da hasta bakıcı gibi informal tarzda yetişmiş bireyler tarafından hastaya kendi ev ortamında bakım hizmetinin verilmesidir. Bu tanımdan yola çıkarak evde bakımın profesyonel bakım, yardım ve desteğin yanı sıra, hasta bireye yakınlarının bakmasını ve destek olmasını da kapsadığı söylenebilir. Evde bakım hizmeti kapsamında; evde doktor muayenesi, laboratuar hizmetleri, hemşirelik hizmetleri, deneyimli tıbbi personel kontrolünde yüksek teknolojik destek ile hastanın yemek yeme, giyinme, soyunma, hareket etme gibi sosyal bakım hizmetleri ve ev işleri, yemek yapma ve alışverişe gitme gibi günlük yaşam etkinliklerine ilişkin sosyal bakım hizmetleri sağlanmaktadır. Evde Bakım Hizmetinin Sunumu Hastanın yaş ve engeli nedeniyle kendi öz bakımını gerçekleştirememesi yüzünden evde bakım hizmeti kapsamında sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetler sağlanmaktadır. Evde bakım hizmeti, resmî (devlet ve STÖ ler) ve resmî olmayan (aile, akraba, komşular, gönüllüler) kurumlar tarafından sağlanmaktadır. Kronik hastalar ve engelliler, evde bakım için en uygun hasta gruplardır. Evde Bakım Derneğinin Nisan 2010 da yaptığı çalıştayın sonuç raporunda evde bakım hizmetine gereksinim duyan hasta gruplarını tıbbi ve sosyal rehabilitasyon açısından şu şekilde tanımlamıştır: 1.Yaşlılar 2.ICF (International Classification of Functioning, Disability and kriterlerine göre engellilik düzeyi belirlenmiş kişiler Health) 3.Yaşam sonu bakımına ihtiyaç duyanlar 4.Akut ya da kronik sağlık sorunları nedeniyle hizmet sunumuna ihtiyaç duyanlar 5.Kronik hastalığı olanlar (diyabet, hipertansiyon, KOAH, vb.) 6.Nöroloji hastaları (ALS, serebro-vasküler hastalık, vb.) 7.Onkoloji hastaları 8.Palyatif bakıma ihtiyaç duyan terminal dönemdeki hastalar Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

276 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması 9.Yenidoğan-lohusalar Evde bakım hizmetleri, sağlık hakkı olarak kabul edilmeli ve sağlık ve sosyal hizmetler birbiri ile koordineli bir şekilde yürütülmelidir. Evde bakım hizmetleri aşağıdaki hizmetleri kapsamaktadır: 1.Sağlık hizmetleri 2.Sosyal bakım hizmetleri 3.Sosyal destek hizmetleri 4.Psikolojik destekler 5.Cihaz-ekipman hizmetleri 6.Eğitim hizmetleri 7.Tıbbi ve rehabilitasyon hizmetleri 8.Beslenme takibi 9.Ulaşım desteği hizmetleri Bakıldığında evde bakım hizmetlerinin bir ekip hizmetini gerektirdiği görülmektedir. Dolayısıyla disiplinlerarası iş birliğini zorunlu kılar. Evde bakım hizmetinde görev alan profesyoneller şunlardır: İlgili müdür, hekim, hemşire, sağlık memuru, psikolog, fizyoterapist, diyetisyen ve sosyal hizmet uzmanıdır. Evde bakım hizmetleri kapsamında aşağıdaki bakımlar verilmektedir: Evde Koruyucu Bakım: Kurumsal bakımın uzantısı ve devamı olan, hastanın durumunun normal hâline döndükten sonra işlevlerinin en üst düzeyde tutulmasını ve sağlık durumunun sürdürülmesini sağlayan bakımdır. Bir dizi danışmanlık hizmeti ve fizik tedavi programını kapsamaktadır. Evde Tanı Koyucu Bakım: Ev ziyaretleri gerçekleştirilerek tanı koyma yolu ile yapılan bakımdır. Bu bakıma uygun hastalar, çok sayıda tıbbi problemi olan, yürüme güçlüğü çeken, çok sayıda tedavi uygulanan psikososyal problemleri olan, iletişimleri zayıf, bakımlarını yeterli bulmayan, eve bağımlı engelli ve sorunları ile baş etme güçlüğü çeken hastalardır. Evde Tedavi Edici Bakım: Hastanın ve ailesinin günlük yaşamlarına devam etmeleri için kendi kendilerine yeterli hâle gelmelerini amaçlayan bakımdır. Evde Rehabilite Edici Bakım: Hazırlanmış ev programı yardımıyla aile bireyleri ve hastanın da katılımı sağlanarak bireyin bağımsızlığının sağlanması, bireyin ve ailesinin kendi kendine yeterli olması, bireyin sosyal yaşama dönmesi ve katılmasını sağlayan bakımdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

277 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması Evde Uzun Süreli Bakım: Destekleyici hizmetler ile bireyin ailesinin sosyal destek sisteminin güçlendirilmesi ve bakım verenlerin dinlendirilmesini sağlayan bakımdır. Özellikle yaşlı bireyler için uygun bir bakımdır. Evde Hospis Bakım: Ölecek kişiye ve ailesine evde yoğun bakım olanakları sağlayan bakımdır. Hospis, hastalarda palyatif bakımı esas almaktadır. Palyatif bakım, kişinin hastalığına bağlı ortaya çıkan ve hastaya sıkıntı veren sağlık sorunlarının giderilmesini veya azaltılmasını amaçlayan bakımdır. Evde Bakım Hizmetleri ve Sosyal Hizmet Sosyal hizmet uzmanları, evde bakım planının parçası olarak görülür. Sosyal hizmetler, evde bakım hizmetlerinde müracaatçılara hizmet sağlayan tek hizmet değildir. Bunun yanında tıbbi hizmetler, hemşire hizmetleri, fizyoterapi ve konuşma terapisi gibi hizmetler de bulunmaktadır. Evde bakım hizmetleri; muhtaç bireylerin ihtiyaçlarını karşılamayı, aile bireylerine destek olmayı, ailenin sosyal işlevselliğini artırmayı, aileyi bütüncül olarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Sosyal hizmet de aileyi, çevresi içinde incelemeyi ve değerlendirmeyi amaç edinmektedir. Sosyal hizmet; evde bakım hizmetinden yararlanan birey ve ailesinin ihtiyaç, sorun ve beklentilerini sistem yaklaşımı çerçevesinde ele almaktadır. Sosyal hizmet, iyileşme planı ve sürecinde müracaatçının sosyal ve duygusal ihtiyaçları arasında açık ve belirgin bağlantı kurar. Sosyal hizmet uzmanları, müracaatçılara ev ziyaretleri yaparak bunları gerçekleştirir. Sosyal hizmet uzmanının faaliyetleri öncelikle bu birey ve çevresi arasındaki ilişkiden doğan sorunları veya durumları tanımlamak, daha sonra da çözümlenmesine yardımcı olmak üzerine yönelmiştir. Sosyal hizmet mesleğinin ilgi alanı, sadece sorunların çözümü ile sınırlı değildir. Birey, aile, grup ve toplumda değişme ve gelişme oluşturmak ve çıkacak sorunları önlemek de mesleğin işlevleri arasındadır. Aile refahına ilişkin uygulamalar yanında hastalık, özürlülük ve yaşlılık gibi nedenlerle bakıma muhtaç hale gelmiş nüfus gruplarının ihtiyaçlarını karşılamak, sorunlarına çözüm bulmak da mesleğin temel işlevlerindedir. Bu nedenle birey, aile ve topluma yönelik hedefleri bulunan evde bakım hizmetleri, doğal olarak sosyal hizmetin temel uygulama alanları içerisinde yer almaktadır. Ayrıca sosyal hizmet mesleğinin uygulama alanlarından olan tıbbi ve psikiyatrik sosyal hizmet alanı; bedensel ve ruhsal sorunları nedeniyle zihinsel, sosyal ve fizyolojik işlevlerini tam anlamıyla yerine getiremeyen kişilere hizmet vermeyi de amaç edinir. Evde bakım, bu açıdan da hastaneler ve ruh sağlığı klinikleri gibi yerlerde gerçekleştirilen tıbbi ve psikiyatrik sosyal hizmet uygulamalarının ev ortamına taşınması şeklinde de algılanabilir. Tüm bu hizmetlerin götürülmesinde sosyal hizmet, diğer mesleklerle iş birliği hâlindedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

278 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması Dearling (1993), evde bakım hizmetinde sosyal hizmet uzmanının vaka yöneticisi konumunda olması gerektiğini vurgulamıştır. Sosyal hizmet uzmanı; ailede bulunan muhtaç bireye ve bir bütün olarak aileye verilecek hizmetleri (sosyal hizmet uzmanının ve diğer meslek elemanlarının hizmetleri) programlayan, koordine eden ve izleyen bir mesleki role sahiptir. Böylelikle hizmetin sürekli ve ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde sürdürülmesi sağlanmış olacaktır. Türkiye de evlerde verilen sağlık hizmetinin örgütlenmesinde sağlık merkezlerinde çalışan sosyal hizmet uzmanları görev almaktadır. Sosyal hizmet uzmanları buralarda bir dizi işlevi yerine getirmektedir. Sosyal hizmet uzmanının en önemli işlevlerinden biri, ailenin bütünlüğünün korunması ve işlevselliğinin artırılması yönünde vereceği hizmetlerdir. Bu bağlamda, aileyi muhtaç bireye verilecek yardım sürecine hazırlamak önemli bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Sosyal hizmet uzmanları bu doğrultuda vereceği hizmetlerin planını oluştururlar, hizmetten yararlanacak olan bireyi yardım sürecine hazırlarlar ve bu konuda onların endişelerini azaltmaya ve gidermeye çalışırlar. Tüm aile üyelerinin bakıma muhtaç aile üyesinin sorunları konusunda eğitilmesi, gerekli durumlarda tıbbi veya sosyal personel ile nasıl iletişim kuracaklarının öğretilmesi, tüm aile üyelerinin bakıma muhtaç bireyden beklentilerinin gerçekçi olmasının sağlanması önemlidir. Aile üyelerinin yaşadıkları sorunlar hesaba katılarak ihtiyaç duyulan konularda onların bilgilendirilmesi, desteklenmesi ve bu konuda ortaya çıkan sorunlara çözüm aranması, evde bakım hizmetinin önemli bir bölümünü oluşturur. Evde bakım hizmeti, sosyal hizmetin bir uygulama alanıdır. Sosyal hizmet uzmanları, disiplinlerarası ekibin bir parçasıdırlar. Hizmetin hangi disiplinlerle nasıl bir ilişki içinde yürütüleceğine karar vermeden önce muhtaç kişinin sorunu ve ailenin özelliklerinin değerlendirilmesi ve aileye özgü bir hizmet programının yapılması ve izlenmesi sosyal hizmetin önemli müdahaleleri arasındadır. Evde bakım hizmetlerinin önleyici yönü de bulunmaktadır. Evde bakım hizmetlerinin önleyici yönü de bulunmaktadır. Sosyal ve davranışsal sorunların, aynen sağlık sorunları gibi önlenebileceği inancı, sosyal hizmetin koruyucu önleyici yönünü öne çıkarmaktadır. Bu nedenle ailenin işlevselliğini artırma yönünde yapılan tüm çalışmaların, çıkacak sorunlar karşısında ailenin kapasitesini artıracağı, dolayısıyla ailenin parçalanmasını önleyeceği ifade edilmektedir. Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uzmanının Rolleri Sosyal hizmet uzmanları, evde bakım hizmetlerinde çeşitli rol ve işlevlere sahiptirler. Müracaatçılara sistem perspektifinden bakarlar. Onlar, müracaatçıyı çevresi içinde birey olarak görürler. Müracaatçının işlevlerini etkileyen sistem içinde onu ve ailesini değerlendirirler. Lee (2002), çalışmasında sosyal hizmet uzmanlarının üç tür hizmet verdiğini vurgulamıştır. Birincisi, sosyal hizmet uzmanları müracaatçılara doğrudan Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

279 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması etkinlikleri sağlarlar. Örneğin, müracaatçı ve ailesine danışmanlık ve kriz müdahalesi. Danışmanlık yalnızca kısa dönem terapiyi içermemekte, aynı zamanda müracaatçı taburcu olduktan sonra müracaatçının yüklerini azaltmak için bakım verenlerle birlikte çalışmayı da içermektedir. İkincisi, sosyal hizmet uzmanları müracaatçılara dolaylı etkinlikleri sağlarlar. Müracaatçıyla dolaylı etkinlikler çok zaman alan etkinliklerdir. Hizmetlerin koordinasyonu, başka toplum hizmetlerine havale etme, taburcu olduktan sonra müracaatçıyı yerleştirme, diğer profesyonellerle iş birliği dolaylı etkinliklerdir. Sosyal hizmet uzmanları, müracaatçı ve diğer bakım veren profesyoneller arasında ara buluculuk yapar. Sosyal hizmet uzmanları, müracaatçıyı da savunur ve bakım örgütünü yönetir. Son olarak, sosyal hizmet uzmanı mesleki ve örgütsel etkinlikleri yerine getirir. Örneğin, diğer profesyonellere evde bakım konusunda sosyal hizmetin rolleri hakkında eğitim verir. Evde bakım hizmetlerinde sosyal hizmetin rollerini şöyle özetleyebiliriz: Doğrudan hizmetleri yerine getirme (danışmanlık ve kriz müdahalesi) Dolaylı hizmetleri yerine getirme (hizmetlerin koordinasyonu, diğer profesyonellerle iş birliği, havale) Mesleki ve örgütsel hizmetleri yerine getirme Müracaatçı ve ailesinin baş etme kapasitesini iyileştirme Kaynak araştırma ve kaynakları müracaatçıyla buluşturma Ara buluculuk Savunuculuk Genelci uygulama ve vaka yöneticiliği Simmons et.al (2001) ise, toplum temelli kurumlarda, evde bakım hizmeti veren sosyal hizmet uzmanlarının temel etkinliklerini şöyle sıralamıştır: Vaka koordinasyonu Sağlık eğitimi Danışmanlık Değerlendirme Etik konularla ilgili karar verme becerisi Sosyal hizmet uzmanları, kapsayıcı evde bakım planı hazırlarlar. Sosyal hizmet uzmanları, klinik vaka yöneticisidirler. Müracaatçı ve ailesi ile resmi ve resmî olmayan destek kaynakları arasında bağlantı kurarlar, yaşadıkları kayıplarla ilgili onlara duygusal destek sağlarlar, bakım verenlerin yüklerini azaltmaya çalışırlar, onların yüzleştikleri hastalık ve engellilikle ilişkilerini düzenlemeye çalışırlar. Kapsayıcı evde bakım planı oluştururlar. Plan, müracaatçı ve bakıcıya çok çeşitli yararlar sağlar. Amerikan Ulusal Sosyal Hizmet Uzmanları Birliği (NASW), sosyal hizmet uzmanlarının evde bakım planında aşağıdaki işlevleri yerine getirdiğini belirtmiştir: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

280 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması Müracaatçıyı etkileyen sosyal ve duygusal faktörleri değerlendirme Danışmanlık sağlama ve onların karar vermelerine yardımcı olma Müracaatçı ve ailesinin mevcut kaynaklarla bağlantı kurmasını sağlama. Örneğin; ekonomik yardım programları, toplum örgütleri ve ulusal örgütler, destek grupları, yönetim kurumları ve ilgili programlar. Çeşitli tıbbi ve destekleyici hizmetleri koordine etmeye ve yönetmeye yardımcı olma Uzun dönem planlamayla müracaatçılara yardım sağlama Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uzmanının Sahip Olması Gereken Bilgi, Beceri ve Değer Temeli Evde bakım hizmetlerinde sosyal hizmet uzmanının bazı donanımlara sahip olması gerekir. Mesleğin bilgi, beceri ve değer temeli tüm uygulamalar için esastır. Bunun yanı sıra, evde bakım hizmetleri gibi uzmanlaşma alanlarında da spesifik bilgi ve beceri gerekmektedir. Bilgi Temeli Evde bakım hizmetinde sosyal hizmet uzmanının sahip olması gereken bilgiler şunlardır: Psikoloji: İnsan davranışı ve performansı bilgisi; yetenek, karakter ve ilgilerde bireysel farklılıkları bilme; öğrenme ve motivasyon konularında bilgi sahibi olma; davranışsal ve duyuşsal bozuklukların tedavisi ve değerlendirmesi bilgisi. Evde bakım hizmetlerinde çalışan bir sosyal hizmet uzmanının psikoloji bilimini temel derecede bilmesi esastır. Evde bakımda, sosyal hizmet uzmanı, psikolojik sorunları ve çeşitli psikolojik rahatsızlıkları olan müracaatçı tipiyle karşılaşmaktadır. Bu durumlarda sosyal hizmet uzmanının etkili bir müdahale ve değerlendirme yapabilmesi için müracaatçının rahatsızlıklarını tanımlayabilmesi, değerlendirme yapması ve evde bakım planı hazırlaması gerekmektedir. Dolayısıyla temel derecede psikoloji bilgisi, müracaatçının sorunlarının çözümünü kolaylaştırır. Terapi ve Danışmanlık: Mental ve ruhsal bozuklukların teşhisi, tedavisi ve rehabilitasyonu için süreçler, yöntemler ve ilkeler bilgisi. Evde bakım hizmeti alan müracaatçı, çeşitli hizmetlere gereksinim duyabilir. Bu hizmetlerden biri de danışmanlık hizmetleridir. Sosyal hizmet uzmanı; müracaatçının sorunlarını dinler, konsültasyon yapar ve müracaatçılara çözüm için alternatifler sunar. Sosyal hizmet uzmanının etkili müdahale yapması için terapi ve danışmanlık eğitimlerini alması gerekir. Sosyoloji ve Antropoloji: Grup davranışları ve dinamikleri bilgisi, sosyal trendler ve etkileri, insan göçleri, etnisite, kültür bilgisi. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

281 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması Sosyal hizmet uzmanının, müracaatçının kültürel geçmişini önemsemesi ve farklılıklarına saygı duyması gerekir. Müracaatçının kültürü, geçmişi ve yaşam tarzını bilmesinde sosyal hizmet uzmanının sosyoloji ve antropoloji bilgisi önemlidir. Tıp: İhtiyaç duyulan yaralanma, hastalıklar ve bozuklukların tanı ve tedavisinin bilgisi. Bu; semptomları, alternatif tedavileri, ilaçların öncelikleri ve etkileşimlerini ve önleyici sağlık bakımını içerir. Evde bakım hizmetlerinde görevli bir sosyal hizmet uzmanının asgari düzeyde müracaatçının hastalığı ve kullandığı ilaçlar hakkında bilgisi olmalıdır. Gerektiğinde ona tavsiyelerde bulunmalı, hastalığının seyrini ve ilaçlarının kontrolünü takip etmelidir ve bu eylemleri doktor ve hemşire ile iş birliği içinde gerçekleştirmelidir. Eğitim ve Mesleki Eğitim: Bireyler ve gruplar için eğitim ve öğretim ilkeleri ve yöntemleri bilgisi. Sosyal hizmet uzmanı; müracaatçının kullandığı ilaçların kullanımı, hastalığı, kullandığı çeşitli araç ve gereçlerin nasıl kullanılacağına ilişkin bilgi verebilir. Aynı şekilde, ileri yaştaki müracaatçılara evde dikkat etmesi gereken durumlara ilgili eğitim verebilir. Müracaatçıların işsizlik sorununa karşı da mesleki eğitim veren yerlere yönlendirmeler yapabilir. Aynı tür sorunları olan müracaatçı grubuyla da grup çalışması gerçekleştirebilir. Mevzuat: Yasal kodlar, mahkeme süreçleri, yönetim düzenlemeleri, kurum kuralları ve hukuk bilgisi. Sosyal hizmet uzmanı, evde bakımla ilgili mevzuatı bilmek durumundadır. İşlerini mevzuata uygun biçimde yürütmeli, aynı zamanda evde bakım hizmetleri hakkındaki yönetmelikle ilgili bilgi sahibi olmalıdır. Yönetim ve İdare: Stratejik kaynaklar, kaynak tahsisi, kaynakların koordinasyonu, yönetim düzenlemesi ve liderlik teknikleri ile ilgili bilgi. Evde bakım, ekip çalışması gerektiren bir hizmet türüdür. Evde bakımda çeşitli profesyoneller hizmet vermektedir. Sosyal hizmet uzmanı, ekip içinde bağlantıyı kurmalı; verilecek bakım hizmetini planlamalı ve koordinasyonunu sağlamalıdır. Personel ve İnsan Kaynakları: İş ilişkileri, müzakere ve personel bilgi sistemleri bilgisi. Sosyal hizmet uzmanı, evde bakım ekibinin bir parçasıdır. Evde bakım hizmetleri veren profesyoneller arasındaki uyumu güçlendirmeye çalışır. Verilecek hizmetle müracaatçı arasında bağlantı kurar. Personeller arasındaki çatışma durumlarında uzlaşmayı sağlama yoluna gider. Taşıma Sistemi: Kara, hava ve deniz yolları ve raylı sistemler bilgisi. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

282 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması Sosyal hizmet uzmanı, hizmeti müracaatçılara ulaştıracak yollar ve kaynaklar hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Müracaatçıların kaynaklarla bağlantı kurmasını sağlamaya çalışmalı ve kaynaklar hakkında onlara bilgi vermeli ve gerektiğinde yönlendirmeler yapmalıdır. Beceri Temeli Evde bakım hizmetinde sosyal hizmet uzmanının sahip olması gereken beceriler şunlardır: Aktif Dinleme: Müracaatçıların söylediklerini dikkatli bir şekilde dinleme, müracaatçıyı anlamak için zaman harcama, uygun sorular sorma ve uygun olmayan zamanlarda müracaatçının sözünü kesmeme. Konuşma: Bilgiyi başkalarına aktarmak için onlarla konuşma. Sosyal Anlayış (Kavrayış): Müracaatçının tepkilerinin farkında olma ve neden tepki verdiklerini anlama. Hizmetlerin Oryantasyonu: Müracaatçılara yardım etmek için yollar arama. Karar verme: Eylemlerin faydalarını ve zararlarını göz önünde bulundurma ve en uygun olanı seçme. Koordinasyon: Verilecek hizmetleri ve ekip içindeki ilişkileri düzenleme. Eleştirel Düşünme: Problemlere alternatif çözüm bulmak ve sonuçların güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek için aklını ve mantığını kullanma. Karmaşık Problemleri Çözme: Karmaşık problemleri belirginleştirme ve seçenekleri geliştirmek, değerlendirmek ve çözümleri uygulamak için ilgili bilgileri gözden geçirme. Değer Temeli İnsan hakları ve sosyal adalet, sosyal hizmet mesleğinin temelini oluşturur. Sosyal hizmet mesleğinin temelini sosyal adalet ve insan hakları değerleri oluşturur. Değerler, mesleğin işlevselliğinin gerçekleştirilmesinde yol göstericidirler. Sosyal hizmet mesleğinin değerlerinin içinde evde bakım ve sağlık hizmetleri gibi uzmanlaşma alanları, kendine özgü birtakım değerlere sahiptir. Bu değerler şunlardır: İlişki: Sosyal hizmet uzmanı, evde bakım hizmetinden yararlanan müracaatçılara daima saygı duymalı; onları yargılamadan ve incitmeden ilişki kurmalıdır. Evde bakım hizmetinden yararlanan müracaatçılar; genellikle hasta, yaşlı, engelli ve kronik hastalığa sahip müracaatçılardır. Bu yüzden onlar; savunmasız, güçsüz, kırılgan ve incinebilir konumdadır. Dolayısıyla sosyal hizmet uzmanı, kuracağı mesleki ilişkide bu dinamikleri göz önünde bulundurmalıdır. Sosyal hizmet uzmanı, meslektaşları ve ekip içindeki diğer profesyonellerle de iyi ilişkiler kurmalıdır. Sosyal hizmet uzmanının meslektaşları ve diğer meslek elemanları ile kuracağı ilişki müracaatçının yararına olmalıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

283 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması Başarı (Başarma): Sosyal hizmet uzmanı, evde bakım hizmetlerinden yararlanan onkoloji hastalarıyla da çalışır. Sosyal hizmet uzmanları, böyle müracaatçılara güven vermelidir ve onların iyileşeceğine dair umut beslemelidir. Onların ailelerinin her zaman yanında olmalı, onların sorunlarını dinlemeli ve kaygılarını azaltmalıdır. Müracaatçıları güçlendirmeli ve onların iyileşeceğini ve bunu başarabileceğini onlara ifade etmelidir. Sosyal hizmet uzmanı, özellikle terminal dönemde evde bakımdan yararlanan müracaatçılara ve ailelerine umut aşılamalıdır. Onların ihtiyaç duyduğu hizmetleri belirlemeli ve yerine getirmelidir. Bu dönemdeki hastalar, dini hizmetlere ihtiyaç duymaktadırlar. Sosyal hizmet uzmanı, müracaatçıyı güçlendirmek ve müracaatçının huzurunu sağlamak için onların bu taleplerini yerine getirmelidir. Bağımsızlık: Sosyal hizmet uzmanı müracaatçının özerkliğini sağlamaya çalışmalıdır. Sosyal hizmet uzmanı, evde bakım hizmetlerinden yararlanan müracaatçıların sosyal bakımında ve rehabilitasyonunda da görev almaktadır. Müracaatçıların kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamaya çalışmalı ve öz bakımlarını gerçekleştirmelerinde onlara yardımcı olmalıdır. Sosyal hizmet uzmanı, müracaatçıların kendi kararlarına da saygı duymalıdır. Onların geleceğini belirleme hakkının olduğunun bilincinde olmalıdır. Ancak bu konudaki etik ikilemlere de dikkat etmelidir. Özelikle terminal dönemdeki müracaatçılar yaşamlarına son vermeyi düşünebilirler. Sosyal hizmet uzmanı, bu konuyu müracaatçıların ailesiyle de konuşmalıdır. Etik karar vermeyi uygulama yoluna gitmelidir. Müracaatçı kendine zarar verme eğilimine geçebilir. Böyle durumlarda onun kendi kararlarına saygı duyulmayabilir. Sosyal hizmet uzmanı; onu, yapmakta olduğu davranışın yanlış olduğu konusunda uyarmalı ve gerekli tavsiyeleri yerine getirmelidir. Destekleme: Sosyal hizmet uzmanı, evde bakım hizmetlerinden yararlanan müracaatçıları her zaman desteklemelidir. Aynı zamanda, sosyal hizmet uzmanı onların ailelerinin yanında olmalıdır. Buna ek olarak, aile içinde müracaatçıya bakım veren bakıcıyı da desteklemeli ve onların da sorunlarını azaltmaya çalışmalıdır. Bakıcının da kaynaklara erişmesini sağlamalı ve bu konuda ona yardımcı olmalıdır. SONUÇ Evde bakımın birçok avantajı vardır. Kurumsallaşmaya alternatif sağlar ve bireylerin kendi evinde bakım alarak özerkleşmesine izin verir. Diğer bir yandan, evde bakımın sunumu stres oluşturur; çünkü bakım veren ile müracaatçı arasında çatışma oluşabilir, toplum kaynakları ya da bakıma ayrılan fonlar sınırlı olabilir ve kronik ve akut hastalıkların etkisi bireyin özerkliğine zorluk çıkarabilir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

284 Ödev Bireysel Etkinlik Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması Evde bakım, bakım ihtiyacı olan müracaatçılara kendi ortamında ücretsiz olarak bakım olanağı sağlar. Bu hizmeti çekici kılan önemli faktörlerden biri de müracaatçı ve ailesinin bir arada ve birlikte olmasını sağlamasıdır. Böylelikle onlar, sevdiklerine yakın olduklarından hızlı bir iyileşme gösterirler ve bağımsızlık kazanırlar. Ev ortamı müracaatçıların yaşam kalitesini artırır. Günde 24 saat ve hafta sonları bakım fırsatı sağlar. Evde bakım sürekli bir bakım olanağı sağladığından hastaya bakanların tükenmişlik yaşamalarının önlenmesini sağlar. Hastane masrafları karşılaştırıldığında evde bakım, daha uygun bir hizmet türüdür. Evde bakım hizmetleri tedavi sürecini hızlandırır. Sosyal hizmet uzmanları, kapsamlı evde bakım planı hazırlarlar. Sosyal hizmet uzmanları; müracaatçıyı ve ailesini fiziksel, duygusal, sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarda değerlendirir. Evde bakım planına, müracaatçıların ailesinin katılımı önemlidir ve aileler de dâhil edilirse evde bakım hizmetleri daha başarılı olur. Sosyal hizmet uzmanlarının evde bakım hizmetinden yararlanan bireylere yönelik işlevleri de vardır. Bu bireylerin hayata bağlanmalarında, aileleri ile ilişkilerinin düzenlenmesinde, boş zamanlarını iyi bir şekilde değerlendirmelerinin sağlanmasında, onları bakıma muhtaç hâle getiren yetersizliklerini saptamada ve verilen tedaviyi kabul etmeleri ve hayatlarına yeni bir yön vermede, güçlendirmelerinde, kısaca sosyal rehabilitasyonlarında, sosyal hizmet uzmanları önemli katkılar sunmaktadır. Evde bakım hizmetleriyle ilgili bir vaka örneği bulup sosyal hizmet uzmanının dikkat etmesi gereken değerleri yukarıdaki bilgiler çerçevesinde tartışınız. Ödev gönderimi Sosyal hizmet alanında, evde bakım hizmetleriyle ilgili bir vaka örneği bulup evde bakım hizmetlerinde sosyal hizmetin rol ve işlevlerini belirleyerek vakayı yorumlayınız ve çözümleyiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

285 Özet Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması Sosyal hizmet uzmanının, evde bakım hizmetlerindeki rolleri; doğrudan hizmetleri yerine getirme (danışmanlık ve kriz müdahalesi), dolaylı hizmetleri yerine getirme (hizmetlerin koordinasyonu, diğer profesyonellerle iş birliği, havale), mesleki ve örgütsel hizmetleri yerine getirme, müracaatçı ve ailesinin baş etme kapasitesini iyileştirme, kaynak araştırma ve kaynakları müracaatçıyla buluşturma, ara buluculuk, savunuculuk, genelci uygulama ve vaka yöneticiliğildir. Sosyal hizmet uzmanının, evde bakım hizmetlerindeki işlevleri; müracaatçıyı etkileyen sosyal ve duygusal faktörleri değerlendirme, danışmanlık sağlama ve onların karar vermelerine yardımcı olma, müracaatçı ve ailesinin mevcut kaynaklarla bağlantı kurmasını sağlama, çeşitli tıbbi ve destekleyici hizmetleri koordine etmeye ve yönetmeye yardımcı olma, uzun dönem planlamayla müracaatçılara yardım sağlamadır. Evde bakım hizmetinde sosyal hizmet uzmanının sahip olması gereken bilgiler; psikoloji, terapi ve danışmanlık, sosyoloji ve antropoloji, tıp, eğitim ve mesleki eğitim, mevzuat, yönetim ve idare, personel ve insan kaynakları ve taşıma sistemleri bilgisidir. Evde bakım hizmetinde sosyal hizmet uzmanının sahip olması gereken beceriler; aktif dinleme, konuşma, sosyal anlayış (kavrayış), hizmetlerin oryantasyonu, karar verme, koordinasyon, eleştirel düşünme ve karmaşık problemleri çözme becerileridir. Evde bakım hizmetinde sosyal hizmet uzmanının dikkat etmesi gereken değerler; ilişki, başarı (başarma), bağımsızlık ve destekleme değerleridir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

286 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Sakatlanmış bir çocuğun eğitimini sürdürmesi ve yetişkin olduğunda iş yaşamına katılması ve yaşlının mobilizasyonu, kapasitesinin üst düzeye çıkarılması ve sosyal yaşama katılması aşağıdaki bakım türünün hangisiyle sağlanmaktadır? a) Evde koruyucu bakım b) Evde tedavi edici bakım c) Evde rehabilite edici bakım d) Evde uzun süreli bakım e) Evde hospis bakım 2. Ölecek olan kişiye ve ailesine evde yoğun bakım olanakları sağlayan bakıma..denir. Cümlede boş bırakılan yere aşağıdaki ifadelerden hangisi getirilmelidir? a) evde koruyucu bakım b) evde tanı koyucu bakım c) evde tedavi ve rehabilite edici bakım d) evde uzun süreli bakım e) evde hospis bakım 3. Aşağıdakilerden hangisi evde bakım hizmetleri kapsamında sosyal hizmet uzmanlarının verdiği hizmetlerden biri değildir? a) Temel sağlık hizmetleri b) Sosyal bakım hizmetleri c) Sosyal destek hizmetleri d) Psikolojik destekler e) Ulaşım desteği hizmetleri 4. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmet uzmanlarının evde bakım hizmetlerindeki rollerinden biridir? a) Müracaatçının kapsamlı olarak tıbbi değerlendirmesini yapmak b) Müracaatçıya dolaylı etkinlikler sağlamak. Hizmetlerin koordinasyonu, başka hizmetlere havale etme, tedaviden sonra müracaatçıyı yerleştirmek c) Tedavi sonrasında kullanılacak ilaçları, tıbbi malzeme ve cihazları sağlamak d) Araç-gereçleri kullandıktan sonra temizlemek, dezenfekte etmek ve sterilizasyon için hazırlamak e) Hasta bakım planındaki işleri yapmak, yaşamsal bulguları değerlendirmek, kaydetmek, değişiklikleri hekime rapor etmek Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

287 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması 5. Aşağıdakilerden hangisinde evde bakım hizmetlerinde sosyal hizmetin rol-açıklama eşleştirmesi yanlış verilmiştir? a) Ara buluculuk - Sosyal hizmet uzmanları, müracaatçı ve diğer bakım veren profesyoneller arasında uzlaşmayı sağlar. b) Savunuculuk - Sosyal hizmet uzmanları, hasta müracaatçıların haklarını savunur. c) Genelci Uygulama - Sosyal hizmet uzmanları, müracaatçıya müdahalede bulunmak için eklektik bilgi temelinden yaklaşım seçer ve bunu uygular. d) Vaka yönetimi - Sosyal hizmet uzmanları, müracaatçıyı farklı hizmetlere yönlendirir. e) Bağlantı Kurucu - Sosyal hizmet uzmanları; yaşlı, engelli ve yoksul müracaatçılar için evde bakımlarına destek olmak için kaynak araştırır ve bu kaynakları müracaatçıya sağlar. 6. Aşağıdakilerden hangisi evde bakım hizmetlerinde sosyal hizmetin işlevlerinden biri değildir? a) Müracaatçıyı etkileyen sosyal ve duygusal faktörleri değerlendirme b) Danışmanlık sağlama ve müracaatçıların karar vermelerine yardımcı olma c) Müracaatçı ve ailesinin mevcut kaynaklarla bağlantı kurmasını sağlama d) Tıbbi hizmetleri yerine getirme e) Uzun dönem planlamayla müracaatçılara yardım sağlama 7. Aşağıdakilerden hangisi evde bakım hizmetlerinde sosyal hizmet uzmanın bilgi çerçevesi temelinde sahip olması gereken bilgilerden biri değildir? a) Mevzuat b) Yönetim ve idare c) Personel ve insan kaynakları d) Taşıma sistemleri e) Barınma ve konut olanakları 8. Aşağıdakilerden hangisi evde bakımda sosyal hizmet uzmanının sahip olması gereken becerilerden biri değildir? a) Aktif dinleme b) Hizmetlerin oryantasyonu c) Sistemik yaklaşım d) Karar verme e) Eleştirel düşünme Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

288 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması 9. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? a) Sosyal hizmet uzmanı, evde bakım hizmetinden yararlanan müracaatçılara daima saygı duymalı, onları yargılamadan ve incitmeden ilişki kurmalıdır. b) Sosyal hizmet uzmanı, her zaman müracaatçının kararlarına saygı duymalıdır. c) Sosyal hizmet uzmanı, müracaatçıları güçlendirmeli ve onların iyileşeceğini ve bunu başarabileceğini onlara ifade etmelidir. d) Sosyal hizmet uzmanı, müracaatçıların sosyal rehabilitasyonunda görev almalı ve onların bağımsızlıklarını sağlamaya çalışmalıdır. e) Sosyal hizmet uzmanı, evde bakım hizmetlerinden yararlanan müracaatçıları ve müracaatçıya bakım veren bakıcıyı desteklemeli ve onların sorunlarını azaltmaya çalışmalıdır. 10. Aşağıdakilerden hangisi evde bakım hizmetinin dezavantajlarından biridir? a) Kurumsallaşmaya alternatif sağlar. b) Evde bakım, sürekli bir bakım olanağı sağladığından hastaya bakanların tükenmişlik yaşamalarının önlenmesini sağlar. c) Hastane masrafları karşılaştırıldığında evde bakım, daha uygun bir hizmet türüdür. d) Müracaatçı ve ailesinin bir arada ve birlikte olmasını sağlar ve tedavi sürecini hızlandırır. e) Toplum kaynakları sınırlı olabilir, bakıma ayrılan fonlar sınırlı olabilir. CEVAP ANAHTARI 1c-2e-3a-4b-5d-6d-7e-8c-9b-10e Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

289 Evde Bakım Hizmetlerinde Sosyal Hizmet Uygulaması YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Abel-Vacula, C., Nathans, D., Phillips, K., & Robbins, J. (2000). Home Health Care Social Work: Guidelines For Practitioners And Agencies. Illinois: American Network of Home Health Care Social Workers Inc. Anonim, Home Health Care Social Workers Skills and Knowledge İnternet Erişimli: Erişim Tarihi: Anonim, Social Work And Home Health Care: An Important Partnership İnternet Erişimli: Erişim Tarihi: Ateş, Metin (2011) Sağlık Hizmetleri Yönetimi. 1. Baskı. İstanbul, Beta Yayınevi. Bass, Deborah S. (1990) Caring Families Supports and Interventions. USA, National Association of Social Workers (NASW) Inc. Press. Bulut, Işıl (2001) Evde Bakım Hizmetleri ve Sosyal Hizmet İnsani Gelişme ve Sosyal Hizmet Prof. Dr. Nesrin Koşar a Armağan. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Yayını. Cabin, D. William (2008) Revaluing Social Work in Home Care: Lessons From Innovators, Rebels, and Hospice Home Health Care Management & Practice. Vol.20 Nu Comptom, Beulah Roberts and Burt Galaway (1975) Social Work Processes. USA, The Dorsey Press. Dearling, Alan (1993) Social Welfare Word Book. U.K., Longman Group. Egan, Marcia and Kadushin, Goldie (1999) The Social Worker In The Emerging Field Of Home Care: Professional Activities And Ethical Concerns, Health and Social Work. Vol.24, Nu.1. Lee, Je Seon and Barry D. Rock Lee, J.S. (2002). Social Work Services In Home Health Care: Challenges For The New Prospective Payment System Era. Social Work in Health Care. Simmons BL, Nelson DL, Neal LJ. (2001). A comparison of the positive and negative work attitudes of home health care and hospital nurses. Health Care Manage Rev. Summer;26(3): Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

290 HEDEFLER İÇİNDEKİLER Çalışan Güvenliği Tükenmişlik ve İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) Çalışan Güvenliğinin Tanımı ve Önemi Tükenmişlik ve Mobbing'in Tanımı, Nedenleri ve Sonuçları Çalışan Güvenliğinin Sağlanması, Tükenmişlik ve Mobbing İle Mücadele TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Çalışan güvenliği, tükenmişlik ve iş yeri zorbalığı hakkında bilgi sahibi olabilecek, Mobbing ve tükenmişliğin birey ve örgüt üzerinde yarattığı olumsuz sonuçları, bir kurumda çalışan güvenliğinin sağlanmasının, tükenmişlik ve iş yeri zorbalığı (mobbing)'nın önlenmesinin önemini ve bazı etkili başa çıkma yöntemlerinin neler olduğunu öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 13

291 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) GİRİŞ İnsanın doğasında var olan şiddet uygulama eğiliminin; yararlı alanlara kanalize edilememesi, çocukluktan itibaren sorunları şiddet kullanarak çözme alışkanlığının pekiştirilmesi, gençlerin televizyonda her gün onlarca şiddet sahnesi izleyerek yetişmeleri, toplumsal ahlakla gücü kutsayan değişim ile güçlü olanın haklı olduğu fikrinin yaygınlaşması, genel olarak sorunları açıkça konuşma, dinleme ve empati alışkanlığının pek olmaması, bir sorunla karşılaşan bireyleri hemen şiddete yöneltmektedir. Şiddet konusu, genel toplumsal yaşam bakımından ele alınabileceği gibi iş yerleri açısından da önemli bir konudur. İş yerlerinde değişik yönetsel kademeler arasında şiddet uygulaması söz konusu olabilir veya kişiler birbirlerine yönelik olarak şiddete başvurabilirler. Çalışanların istismar edildiği, tehdit veya taciz edildiği, sağlıklarının ve güvenliklerinin riske atıldığı her tür davranış, şiddet ögesi olarak görülebilir. Bu tanım, zarara yönelik potansiyeli olan durumları da kapsar. Sürekli sözel istismar ve tehdit çalışanlarda endişe ve stres yaratır. Şiddet, kalıcı fiziksel zarar veya ölümle de sonuçlabilir. Bundan başka çalışan, iş yerinde bir ya da birkaç kişi tarafından genellikle tek bir kişiye sistematik biçimde uygulanan etik olmayan yaklaşımlar ile çaresiz ve savunmasız bırakılmakta ve böylelikle performansı ve dayanma gücü yok ederek işten ayrılmaya zorlanmaktır. Dolayısıyla çalışanların güvenli ortamlarda ve yüksek motivasyonla çalışmasının sağlanması, her kurum ve kuruluşun temel hedeflerindendir. Ayrıca; özellikle duygusal çaba gerektiren iş koşullarına uzun süre maruz kalmanın sonucunda ortaya çıkan fiziksel, duygusal ve zihinsel tükenme durumu da çalışanların karşı karşıya kaldığı diğer bir stres faktörüdür. İş yeri koşulları yanında, kişinin genel sağlığını bozabilen kötü çalışma koşulları, yapılan iş, işlem ve tüm uygulamalarda bitkinlik, bezginlik ve yorgunluk gibi zorlamalara neden olan tüm faktörler, fiziksel ve psikolojik zedelenmelere neden olabilmektedir. Bu bölümde, çalışan güvenliği tanımı ve önemi, çalışanların güvenliğini düzenleyen yasa ve standartları, çalışanların güvenliğini düzenleyen yasa ve standartları, tükenmişliğin tanımını, oluşum aşamalarını, tükenmişliğe neden olan faktörleri, iş yeri zorbalığı tanımını ve süreçlerini öğreneceksiniz. Çalışan Güvenliği Güvenlik, insanın temel ihtiyaçlarındandır ve çocukluğumuzdan itibaren olgunlaşır. İnsanoğlu için vazgeçilmez, karşılanması zorunlu ve çok değerlidir. Çalışma hayatında ise, sağlığın korunması ve güvenliğin sağlanması birlikte ele alınan konular hâline gelmiştir. Bunun en önemli nedeni, insan hayatının ve sağlığının maddi karşılığının ölçülememesidir. Çalışanın başına gelen iş kazası veya meslek hastalığının sadece çalışanı değil, aynı zaman da bakmakla yükümlü olduğu kişileri de etkilediği unutmamalıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

292 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) Her insan değerlidir. Her çalışanın sağlığı ve güvenliği toplum için çok önemlidir. Başka insanlara faydalı olabilmek için; zaten güç çalışma koşullarında görev yapan sağlık çalışanları, sağlık ve güvenliği her şeyden fazla düşünmek zorundadır. Dünya Sağlık Örgütüne göre, çalışanların sağlığı şu şekilde tanımlanmaktadır: Çalışanların; fiziki, ruhsal ve sosyal durumlarının en üst düzeye taşınması ve sağlıklarına gelebilecek zararların en aza indirilmesi için,korunma yöntemlerinin uygulanması ve kişinin işine ve işin kişiye uygunluğunun sağlanmasıdır. Çalışanların güvenliği konusu incelenmeden önce sağlık çalışanlarının kimlerden oluştuğunu belirtmemiz gerekir. Dünya Sağlık Örgütü, sağlık çalışanları kapsamında 29 meslek grubunu dâhil etmiştir. Bunlar: Çalışanlar için güvenli çalışma ortamlarının sağlanması ve çalışanların kendilerini güven içinde hissetmeleri hastanelerde güvenlik kültürü gelişiminin de önemli bir göstergesidir. Doktorlar Hemşirelik personeli (hemşire, ebe, sağlık memuru) Diş hekimliği çalışanları (diş hekimi, teknisyen ) Eczacılık çalışanları (eczacı, kalfa ) Laboratuar çalışanları (kimyager, biyolog, fizik müh...) Çevre ve halk sağlığı çalışanları Geleneksel sağlık elemanları Diğer profesyonel sağlık çalışanları (psik., diyet...) Yönetim ve destek hizmetleri (müdür, memur, sekreter...) Hastanelerde Hasta ve Çalışan Güvenliği Türkiye deki hastane ve sağlık merkezlerindeki Hasta ve Çalışan Güvenliği konusunu değerlendiren uzmanlar, sistemin olası olumsuzluklar konusunda hazırlıksız olduğuna ve gerekli önlemlerin alınmasında yetersiz kalındığına işaret etmektedir. 1999'da ABD Tıp Enstitüsü tarafından hazırlanan bir rapora göre, ABD de her yıl bin hasta tıbbi hatalar yüzünden ölmektedir. Bu hataların çoğu doktor hatasının aksine, kurumsal aksaklıklar ve sistemsizlikler nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Kurumsal aksaklıklar olarak adlandırılan sistem hatalarının başında ise, hastanelerde alınmayan önlem ve uyulmayan kurallar yer almaktadır. Sadece hasta değil, aynı zamanda çalışan güvenliğini de tehdit eden bu kuralsızlıklar, zincirleme hataların yapılmasına sebep olmaktadır. Hastanelerde hizmet sunumuna yönelik kalitenin arttırılmasına yönelik hazırlanan Hizmet Kalite Standartlarının (HKS) temelinde hasta ve çalışan güvenliği yatmaktadır. Hasta güvenliğinin sağlanmasındaki ana unsur ise çalışan güvenliğinin sağlanmasıdır. Çalışanlar için güvenli çalışma ortamlarının sağlanması ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

293 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) çalışanların kendilerini güven içinde hissetmeleri, hastanelerde güvenlik kültürü gelişiminin de önemli bir göstergesidir. Çalışan güvenliğinin sağlanmasında 4 ana unsur görev yapmaktadır. Bu unsurlar aşağıdaki şekilde gösterilmektedir. Ancak bu 4 grup içinde grupların birbirleri ile olan iletişimini ve bilgi aktarımını sağlayan ve bu özelliğinden dolayı da çalışan güvenliğinin sağlanmasında merkezî role sahip olan Çalışan Güvenliği Komitesi dir. Şekil 1: Çalışan Güvenliğinin Unsurları Kaynak: 1. HKS Okulu, Antalya, Mart 2011, Performans Yönetimi ve Kalite Geliştirme Daire Başkanlığı, s.38 Sağlık sektöründe çalışan güvenliği faaliyetlerinde amaç: Tüm kurum personelinin (hizmet satın alımı ile çalışanlar dâhil), çalışma ortamları ve yaptıkları işlerden dolayı karşılaşabilecekleri tehlikeleri tanımlamak, risk değerlendirmesi yapmak ve koruyucu önlemler almak esasına dayanır. Bakanlığın Sorumluluğu Bakanlık, hastanelerde yapılan çalışmalara rehberlik görevi üstlenmektedir. Rehber olması açısından HKS hazırlanmıştır. HKS ülke genelindeki tüm hastanelerde çalışanlar için standart güvenli çalışma ortamlarının sağlanması için bir rehberdir. Bakanlık, bunun yanında standartların uygulanmasına yönelik çalışanlara ayrıca eğitimler vererek de rehberlik görevini yerine getirir. Bu amaçla kongreler, kurslar, sempozyumlar ve okullar düzenlenmektedir. Bakanlık, ayrıca rehberlik yaptığı bu konularda hastanelerde yerinde değerlendirmeler yapmaktadır. Böylece, standartların uygulanabilirliği ortaya konabilmektedir. Yönetimin Sorumluluğu Hastane yönetimi, çalışan güvenliğinin sağlanması konusunda sorumludur ve çalışanların güvenliğinin sağlanması için yapılan tüm çalışmalara öncülük etmelidir. Hastane üst yönetimi ana sorumluluğu taşımakla birlikte, ara kademe yöneticiler de bu sorumluluğu paylaşmalıdır. Yöneticiler öncelikle çalışanların kendilerini güvende hissedebilecekleri ortamlar oluşturmalıdır. Bu amaçla çalışanlar ile arasında iyi bir iletişim ağı oluşturmalı, çalışanları yaptıkları işler ve verilen görevler hakkında bilgilendirmelerini tam ve net olarak yapmalı, ayrıca çalışanları takdir etmelidir. Hastane üst yönetimi, bu süreçleri gerçekçi bir şekilde yapmak için hastanede görevini tam anlamıyla yerine getiren kişilerden oluşan çalışan güvenliği komitesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

294 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) kurmalıdır. Çalışan güvenliği komitesi, yöneticilerin çalışanlara ulaşabilen yüzü olmalıdır. Çalışan Güvenliği Komitesinin Sorumluluğu Meslek gruplarının temsilcilerinden oluşan çalışan güvenliği komitesi, çalışan güvenliğinin sağlanmasında merkezi bir rol oynamaktadır. Çalışan güvenliği komitesi, çalışanların çalışma ortamlarından kaynaklanabilecek tehlikeleri ve bu tehlikelerden kaynaklanabilecek riskleri belirlemelidir. Belirlenen bu risklere yönelik koruyucu önlemleri ve tedbirleri almalıdır. Risk değerlendirmesi, bölüm bazında ve çalışan bazında yapılmalıdır. Çalışanların Sorumluluğu Çalışanlar, kendi güvenliklerinin sağlanmasında önemli bir role sahiptir. Çünkü sistemi düzeltmek çalışanların elindedir. Çalışanlar; memnuniyet anketlerini gerçekçi doldurmalıdır, olay bildiriminde bulunmalıdır, hastanede tüm kayıtların düzgün tutulmasını sağlamalıdır, sağlık taramalarını takip etmelidir, eğitimlere katılmalıdır, yeni eğitim programları önermelidir, görüş ve önerilerini komiteye iletmelidir. Sonuç olarak, çalışanlar için güvenli çalışma ortamlarının sağlanması ana hedeftir. Özetle, sağlık sektöründe çalışan güvenliği faaliyetlerinde amaç: Tüm kurum personelinin (hizmet satın alımı ile çalışanlar dâhil), çalışma ortamları ve yaptıkları işlerden dolayı karşılaşabilecekleri tehlikeleri tanımlamak, risk değerlendirmesi yapmak ve koruyucu önlemler almak esasına dayanır. Bu amaca ulaşmak için Sağlık kurumlarında; Çalışan Güvenliği Ekibi kurulmalı, Faaliyetlerin planlanması yolu ile çalışan güvenliği kültürü oluşturulmalı, Çalışanlar işe başlarken işe giriş muayeneleri yapılmalı, Çalışanlara ait veriler, kişisel sağlık kartları ile kayıt altına alınarak takip edilmeli, Riskli alan çalışanlarına periyodik sağlık taramalarının yapılmalı, Çalışan güvenliği için bir raporlama sistemi geliştirilmeli, İş kazası bildirimi prosedürü hazırlanarak hastane içinde veri toplanması sağlanmalı, Toplanan iş kazası bildirimleri düzenli olarak gözden geçirilerek iş yerinde koruyucu önleyici tedbirler alınmalı ve kurumsal düzenlemeler yapılmalı ve ulusal raporlama çabalarına katkıda bulunulmalıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

295 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) Çalışanların Güvenliğini Düzenleyen Yasa Ve Standartlar İş Kanunu nun 77. maddesinde; İşverenler; iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. denmektedir. Çalışanların İş Sağlığı Ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik ( Tarihli Resmî Gazete) İşverenin Yükümlülükleri Madde 4 : İşverenler, iş yerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortamının tesis edilmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu amaçla işverenler; çalışanları yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek, onların karşı karşıya bulundukları mesleki riskler ve bunlarla ilgili alınması gerekli tedbirler konusunda iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitim programlarını hazırlamak, eğitimlerin düzenlenmesini, çalışanların bu programlara katılmasını sağlamak ve verilecek eğitim için uygun yer, araç ve gereç temin etmekle yükümlüdürler. Çalışanın Yükümlülükleri Madde 5: Çalışanlar, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının tesisi için iş yerinde düzenlenecek olan iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine katılmak ve bu konudaki talimat ve prosedürlere uymakla yükümlüdürler. Çalışan Güvenliğini Tehdit Eden Ana Unsurlar Bu riskler; radyasyon kaynaklı risk unsurları, gürültü, travma, tehlikeli atıklar, kanserojen mutojen maddeler (sitotoksik ajanlar), tıbbi atıklar (enfekte ve biyolojik atıklar), enfeksiyon bulaşma riski, alerjen maddeler, tesis kaynaklı risk unsurları, donanım, elektrik ve elektronik cihazlar ve laboratuar kaynaklı risk unsurları olarak gruplandırılabilir. Sağlık personelinin karşı karşıya kaldığı mesleksel tehlikeler içinde en çok görülen, en çok sakat bırakan ve en çok öldüren özelliklerine göre, önde gelen 5 tanesi şunlardır: 1. Enfeksiyonlar: Yalnızca bulaşıcı hastalıkların tedavisi ile uğraşan servislerde değil; ameliyathanelerde, kan ya da solunum yoluyla geçen hastalıkların tedavisiyle uğraşılan bölümlerde de sağlık personeli risk altındadır. Hepatit, AIDS, şarbon, sağlıkçıların meslek hastalıklarının en bilinenlerindendir. 2. Radyasyon: Görüntüleme merkezlerinde ve kemoterapi ünitelerinde çeşitli yollarla personel radyasyona maruz kalabilir. Hastalar; bir kez, ama sağlık personeli birçok kez radyasyona maruz kalmakta yaşamını radyoaktivite yüklü Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

296 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) alanlarda geçirmektedir. Servislerde ya da ameliyathanelerde, hasta başında ve korunmasız gerçekleştirilen işlemlerde sıklıkla etkilenme söz konusudur. 3. Anestetik ve Kimyasal Maddeler: Ameliyathanede hastaların bayıltılması için kullanılan kimyasalların çoğu, bir süre sonra insan sağlığı için zararlı olduğu anlaşılarak terk edilmektedir (Örneğin: Trikloretilen). Hastanın bayıltılması işlemini birçok kez tekrarlayan anesteziyoloji personeli ve ameliyathane çalışanları, sızıntılar dolayısıyla risk altındadır. Ayrıca biyokimya vb laboratuarlarda çalışan personel de çeşitli kimyasallarla karşı karşıyadır. 4. Kaba Kuvvet Uygulanması (iş yerinde şiddet): Toplum, hastalıklardan korunma konusunda umursamazdır. Toplum, erken tanı konusunda duyarsızdır. Ama en son aşamada sağlık tesisine getirdiği hastasının ne pahasına olursa olsun kurtarılmasını bekler. Bu istem karşısında, sağlık personeli de elinden geleni yapmak ister. Ama yaşamın gerçekleri ile istekleri her zaman buluşmayabilir. Bunu kabullenmek de kolay değildir. Hele hasta ve yakınları için... Ama duyulan tepki ve öfkenin hedefine sağlık çalışanlarını oturtmak vefasızlıktır. Hele yetersiz kapasiteler ve personel sayısındaki kısıtlamaları düşündüğümüzde hizmetteki aksamaların faturasının, yöneticilerce ustaca, sağlık personeline yönlendirilmesi ise kabul edilemez. 5. Aşırı ve Düzensiz Çalışma (vardiya, nöbet, gece çalışmaları, çağrı üzerine çalışma gibi): Sağlık personelinin yoğun olarak maruz kaldığı aşırı ve düzensiz çalışma, çok sayıda sağlık sorununa ve iş güvenliği problemine yol açabilmektedir. Bunlar arasında belli başlıları; kronik uykusuzluk, yorgunluk, motorlu araç kazaları, hafıza ve konsantrasyon bozuklukları, iş kazaları, malpraktis, bazı kanser türleri, duygudurum bozuklukları, tükenmişlik sendromu, yabancılaşma ve aile içi gibi sorunlar olarak belirtilebilir (Fişek, 2013). Bunların dışında sağlık personelinin, mesleki uygulamalarından kaynaklanan bedensel, ruhsal ve sosyal birçok tehlike tanımlanabilir. Bu, bunun gibi risklerin belirlenmesinde; HKS değerlendirme sonuçları, çalışanların iş değiştirme devir hızları, çalışan görüş ve önerileri, çalışan anket sonuçları, çalışan güvenliği komitesinin gözlem ve tespitleri ve güvenlik raporlama sistemine yapılan bildirimler kullanılabilir. Çalışan güvenliği komitesi, belirlenen risklere yönelik bölümde çalışanlar ile birlikte değerlendirmeler yaparak gereken önlemleri almalıdır. Alınan önlemlere yönelik çalışanlara eğitimlerin verilmesini sağlamalı ve bunu sürekli kontrol etmelidir. Bölüm odaklı kontrollerin yapılmasında, bölüm kalite sorumluları, çalışan güvenliği komitesine yardımcı olmalıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

297 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) Hastanelerde risk altında bulunan sağlık çalışanlarında risk değerlendirmesi 5 adımda yapılabilir: Tehlikelerin tanımlanması Risklerin değerlendirilmesi Önlemlerin belirlenmesi (İşleyiş ve yasal zorunluluklar) Önlemlerin uygulanması İzleme ve gözden geçirme (Çalışan güvenliği vizitleri) Çalışan güvenliği komitesinin en önemli görevlerinden birisi de Kalite Yönetim Birimine yapılan olay bildirimlerinin kendisi ile ilgili olan olaylarda kök neden analizlerini yapmaktır. Tükenmişlik Günümüzde sağlık bakım personeli; çalışma ortamında, hastaların sürekli ağrı yaşaması, acı çekmesi, hastaların ölmesi, hasta ve hasta yakınlarıyla ilgili sorunlar, hasta yoğunluğu, personel yetersizliği, ücret yetersizliği, kişilerarası çatışmalar, sürtüşmeler, rol çatışması ve rol belirsizliği, ast-üst çatışmaları, kariyer gelişiminin olmaması gibi tükenmişliğe yol açan çeşitli faktörlerle karşı karşıyadır. Bugün, gelişmiş ülkelerin sağlık hizmetlerini planlama, sunma ve geliştirme süreçlerinde üzerinde durdukları en önemli konu, sağlık alanındaki insan gücüdür. Bu insan gücüne verilen önem; 1970 li yıllardan bu yana alandaki stres, iş doyumu, tükenmişlik, mesleki bıkkınlık, personel devir hızı, iş günü kaybı, yabancılaşma, işten uzaklaşma gibi konulardaki çalışma sayısının artışından da anlaşılabilmektedir. Sağlık bakım personeli üzerinde gerçekleşen birçok araştırmanın sonucu; özellikle hasta bakım ve çalışma hayatının kalitesiyle ilgilenenlerin, uzmanların, hastane yöneticilerinin ve politika yapıcılarının çalışmalarına yol gösterici olmuştur. Etkili ve verimli bir sağlık hizmeti sunmanın en önemli gereklerinden biri, sağlık bakım personelinin yaşamış olduğu sorunların çözümlenmesidir. Çünkü sağlık bakım personelinin, hizmet verdiği diğer insanların yaşam kaliteleri üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bu hedefe, ancak bilimsel yaklaşımla ve nerede bulunulduğunu belirleyecek çalışmalardan elde edilecek verilerle ulaşılabileceği bir gerçektir. Sağlık bakım personelinin yaşadığı stresin yeni boyutu olan tükenmişlik, birçok ülkede refah düzeyinin düşmesi ve sağlık bakım harcamalarının kısıtlanması nedeniyle ortaya çıkmıştır. İş yoğunluğu, ücret düşüklüğü, hasta sayısındaki artışlar, olumsuz çalışma koşulları nedeniyle hastanelerde bakım verenler, bugün çaresizlik yaşamaktadır. Bu yüzden sağlık bakım personelini güçlendirmek ve çalıştırmak, dünyanın birçok yerinde özellikle gelişmekte olan ülkelerde temel bir sorun olarak gündeme gelmektedir. İş doyumunu yükseltmeyi amaçlayan her strateji, tükenmişliğin yüksek bedellerini azaltmaya ve hasta bakım kalitesini yükseltmeye yardımcı olacaktır. Hastaneler gibi devasa örgütlerde hastaların taleplerini karşılamaya çalışan farklı meslek grupları, gün boyu yoğun bir gerilim altında kalmasına rağmen sağlık bakım personelinde tükenmişlik ve sağlık riskleri hâlâ önem verilmeyen konular Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

298 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) arasındadır. Tükenmişlik, insanlarla yoğun ilişkileri gerektiren mesleklerde çalışanları tehdit eden bir sendromdur. Tükenmişlik sendromu, baş edilemeyen stresin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Tükenmişlik, fiziksel ve psikolojik iç kaynakların tutku hâline gelmiş bir başarma arzusu yüzünden çok çalışma nedeniyle bitip tükenmesidir. Tükenmişlik; erken teşhis edilip mücadele teknikleri uygulamaya konulmadığı takdirde kişinin psikolojik, sosyal ve fiziksel hayatında zararlı hatta yıkıcı etkiler yaratabilir. Bu durum, kişiyi olduğu kadar örgütleri de olumsuz etkileyebilir. Konunun stres, iş doyumu ve performans ile olan yakın ilişkisi; onu, insanlığın verimli ve etkin çalışmalarını sağlayacak ortamları hazırlamakla sorumlu yöneticiler için daha önemli hâle getirmiştir. Tükenmişlik, kısa dönemde sağlık riski taşırken uzun vadeli sonuçları nadiren araştırılmaktadır. Bugün, personeli mevcut işinde tutmak, korumak ve geliştirmek önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Günümüzde sağlık bakım personeli; çalışma ortamında, hastaların sürekli ağrı yaşaması, acı çekmesi, hastaların ölmesi, hasta ve hasta yakınlarıyla ilgili sorunlar, hasta yoğunluğu, personel yetersizliği, ücret yetersizliği, kişilerarası çatışmalar, sürtüşmeler, rol çatışması ve rol belirsizliği, ast-üst çatışmaları, kariyer gelişiminin olmaması gibi tükenmişliğe yol açan çeşitli faktörlerle karşı karşıyadır. Çalışanın yaşadığı bu tükenmişliğin etkilerini en aza indirgemesi, onunla mücadele edebilmesi ve belki de tükenmişliği yönetebilmesi için kendisinde tükenmişlik yaratan faktörleri bilmesi ve tanımlayabilmesi büyük önem taşımaktadır. Tükenmişliğin Tanımlanması Tükenmişlik bir süreçtir. Bu yüzden her dönem, farklı özelliklerine göre değerlendirilmeli ve incelenmelidir. Bu değerlendirmelerin birbirini izlemesi, erken tanı ve önleme çalışmalarında önemlidir. Literatürde, tükenmişlik kavramının yaklaşık yıl önce tanımlandığı görülmektedir (Freudenberger ve Richelson, 1980; Maslach, 1982). Bununla beraber kavramın nispeten yakın zamanda hemşireliğe girişi, ironik şekilde bir bireyin nihai olarak tükenmişliğe ulaşmadan önce içinden geçtiği gözle görülmez süreci yansıtmaktadır. Çünkü durum, kademe kademe ilerlemekte ve ilgili kişi için uzun bir süre fark edilmez şekilde kalmaktadır. Maslach ve Arkadaşları (1986), tükenmişlik için; insanlarla çalışan kişiler arasında gelişebilecek duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı noksanlığı sendromudur. diyerek kamu hizmet işine kısmen gönderme yapmaktadır. Tükenmişliğin uzun süre stres yaşayan kişiler için önemli bir risk olduğu kabul edilmiştir. Buna karşın amacı sağlık bakım personelinin refahını korumak ve geliştirmek olan başarılı, düzenli ve adil bir alt yapının ve projelerin olmadığı görülmektedir. Tükenmişlik, diğer insanlarla özellikle de sorun yaşadıklarında veya üzgün olduklarında, aşırı derecede ilgilenmekten ileri gelen kronik duygusal gerginliğe verilen bir tepki olduğu için bu meslek grubu tükenmişlik konusunda dikkate değer bir risk taşımaktadır. Tükenmişliğin kendisi, birkaç yaygın temadan oluşmaktadır. Bu kavram, sıkıntıyla birlikte bir azalmış etkililik ve motivasyon Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

299 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) duygusu olan tükenmeden ve işte işlevsiz tutum ve davranışlardan oluştuğunu belirten Schaufeli ve Enzmann (1998) tarafından en iyi şekilde tanımlanmıştır. Stres tepkileri (ya da gerginlikleri); fiziksel, davranışsal ve psikolojik olmak üzere değişik yollarla ifade edilebilir. Bu stres tepkilerinin yoğunluklarında da değişiklik ortaya çıkabilir. Bazen stres yaratanların negatif etkisi, eğlence ve dinlenme gibi yöntemlerle kolayca üstesinden gelinebilir. Fakat stres dolu uyarıcılara uzun süre maruz kalma durumunda birey, stresin psikolojik etkilerini azaltmayabilir. Bu da sonuçta fiziksel kroniklere (Örneğin: Koroner kalp hastalıkları) ya da psikolojik şikâyetlerin artmasına neden olabilir. Tükenmişlik, kronik iş stresine verilen tepki olarak değerlendirilebilir. Her ne kadar tükenmişlik, bütün mesleklerde görülse dahi insan hizmetleri sağlayanlar arasında daha yaygın olduğunu son çalışmalar göstermiştir. Tükenmişlik hakkındaki en özetleyici tanım ise Shiron (Akt. Garden, 1991) tarafından yapılmıştır. Shiron; geçmiş araştırmalardan çıkarılacak başlıca sonucun, tükenmişliğin ana temasının, kişinin enerji kaynaklarının bitmesi durumu olduğunu belirtir. Sonuç olarak, tükenme kavramı önemli bir anlam içermektedir. Gerçektende bu duygu, odağı insan olan ve yoğun bir iş hayatına sahip kişileri birinci derecede tehdit etmektedir. Tükenmişliğin Oluşum Aşamaları Tükenmişlik konusunu gündeme getiren ilk araştırmacı olmamakla birlikte, tüm araştırmalarında bu konu üzerinde çalışan ve büyük katkılarda bulunan Maslach tır. Maslach, yukarıda da ifade edildiği gibi tükenmişlik kavramının gelişimini aşağıdaki üç alt boyut ile açıklamaktadır. Bunlar: Duygusal Tükenme: Daha çok insanlarla yüz yüze, bire bir ilişkinin yoğun olduğu işlerde çalışanlarda ortaya çıkar. Kişinin yaşadığı aşırı psikolojik ve duygusal yüklenmeden kaynaklanır. Duygusal tükenme, tükenmişlik sendromunun başlangıcı ve merkezidir. Duygusal yönden yoğun çalışma temposu içerisinde bulunan kişi, kendisini zorlar ve diğer insanların duygusal talepleri altında ezilir. İşte, duygusal tükenme bu duruma bir tepki olarak ortaya çıkar. Duyarsızlaşma: Duygusal tükenmeyi yaşayan kişi, diğer insanların sorunlarını çözmede, kendini güçsüz ve yetersiz hisseder. Üzerindeki duygusal yükü hafifletmek için sürekli kaçış yolunu kullanır. İnsanlarla olan ilişkilerini, işin yapılabilmesi için gerekli olan minimum düzeye indirir. Bunlar, duyarsızlaşmanın ilk belirtileridir. Duyarsızlaşma, insanların kendilerini diğerleriyle anlamlı ilişkiler kurmaktan kopardığı bir aşamadır. Bu sendroma yakalanmış kişi, diğerleriyle arasında bir ölçüde duygusal tampon oluşturur. Fakat su ve yağ karışımında olduğu gibi hem işi gereği insanlarla yoğun ilişki içinde olup hem de mesafe koymak kolay değildir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

300 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) Genelde başı dertte olan kişi, insanlarla arasına mesafe koymayı tercih eden kişidir. Dolayısıyla başkalarının duygularına soğuk ve kayıtsız bir şekilde yaklaşır. Dozu gittikçe artan bu negatif reaksiyon, çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Kişi karşısındakine aşağılayıcı ve kaba davranabilir, onların taleplerini göz ardı edebilir veya gerekli yardım ve hizmeti sağlamada başarısız olabilir. Müracaatçılara, hastalara veya işi gereği karşılaştığı insanlara karşı duyarsızlaşır ve onlara sanki birer nesneymiş gibi davranır. Kişisel Başarı Noksanlığı: Başkaları hakkında geliştirdiği olumsuz düşünce tarzı, kişinin kendisi hakkında da negatif düşünmesine yol açar. Kişi, bu düşünce ve yanlış davranışları nedeniyle kendini suçlu hisseder. Kendisini kimsenin sevmediğine, hastaları veya müracaatçılarıyla ilgilenmede yetersiz kaldığına dair bir duygu geliştirir. Kendisi hakkında başarısız hükmünü verir. İşte bu noktada, tükenmişliğin üçüncü aşaması olan kişisel başarı noksanlığı ortaya çıkar. Bunun sonucunda kişi kendine olan saygısını kaybedebilir veya depresyona girebilir. Kişisel sorunlarını çözümleyebilmek için uzmanlara başvurabilir. Bazıları işlerini değiştirir. İnsanlarla stres verici bir iletişim gerektiren işlerden uzak durur. Çalışanlar, harcadıkları çabanın karşılıksız kaldığını ve başarılarının değerlendirilmediğini algıladıklarında stres ve depresyon belirtileri göstermeye başlar. Faaliyetlerinin bir değişikliğe yol açmayacağına inandıklarında ise uğraşmayı bırakırlar. Tükenmişlik bir süreçtir. Bu yüzden her dönem, farklı özelliklerine göre değerlendirilmeli ve incelenmelidir. Bu değerlendirmelerin birbirini izlemesi, erken tanı ve önleme çalışmalarında önemlidir. Tükenmişliğe Neden Olan Faktörler Düşük, verimsiz iş tutumları, işe devamsızlık, yabancılaşma ve ilgi yetersizlikleri, tükenmişlik sendromları olarak görülür. Kızgınlık, tembellik ve iş yapamama, işle ilgili koşullarda oluşan tükenmişlikten çok çalışanın kusur ve yetersizliğini gösterebilir. Çalışana baskı yaşatan iş çevresinden bağımsız olarak kişisel, ailevi ve sosyal koşullar da tükenmişliğe neden olabilir. Bunlar, dolaylı yoldan iş başarısını fazlasıyla etkileyebilir. Sağlık bakım personelinde tükenmişliğe neden olan faktörler, şu şekilde belirlenebilir: Hastaların durumlarının ağır olması, hastaların beklentilerinde artma, yeterince iyi bakım verememe, yapılanların sonucunu kontrol edememe, hastaların ölmesi, hasta ailesine yönelik ortaya çıkan sorunlar, araç, gereç ve eleman yetersizliği, iş sorumluluğunun veya iş yükünün fazla olması, ekip elemanları ile iletişim sorunları, yönetimle yaşanan sorunlar, sosyal olanakların ve alınan ücretin az oluşu, işe yeni başlama, kariyer gelişimi için yeterli fırsatların tanınmaması ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

301 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) kariyerin sona ermesi, hasta ve amirlerce yapılan takdirlerin azalması, icapçı kalma, ekip çalışmasındaki çatışmalar ve özerkliğin olmayışı. İş ortasında uzun süreli strese maruz kalma ve bu stresle başa çıkma becerilerinden yoksun olma, tükenmişliği yaratan en önemli etkilerdendir. Çalışma ortamındaki stres yaratan koşulların en önemli özelliği, yapılan işin kişilerarası ilişkilere dayanmasıdır. Ayrıca, iş ortamından kaynaklanan zorlayıcı faktörler de tükenmişliğin oluşumunu etkilemektedir. İş yerindeki tükenmişliği arttırıcı faktörler üzerindeki deneysel çalışmalar, tükenmişliğin kişiden kaynaklanan faktörlere nazaran iş koşullarının daha fazla etkisi olduğunu göstermiştir. Tükenmişliğin öncesindeki dönemde, hem iş talepleri hem de gerekli kaynakların olmaması önemli bir rol oynamaktadır. Tükenmişliğin Belirtileri (Sonuçları) Tükenmişlik sendromunun fiziksel, duygusal ve zihinsel belirtileri olabilir. Fiziksel tükenmişlik belirtileri; kronik yorgunluk, güçsüzlük, enerji kaybı, yıpranma, hastalıklara daha hassas olma, sık baş ağrıları, bulantı, kas krampları, bel ağrısı, uyku bozuklukları gibi değişik sorun ve yakınmaları içerir. Duygusal tükenmişlik belirtileri; depresif duygulanım, desteksiz, güvensiz hissetme, ümitsizlik, evde gerilim ve tartışmaların artışı, kızgınlık, sabırsızlık, huzursuzluk gibi negatif duygularda artış, nezaket, saygı ve arkadaşlık gibi pozitif duygularda azalma içermektedir. Zihinsel tükenmişlik belirtileri de doyumsuzluk, kendine, işine ve genel olarak yaşama karşı negatif tutumları içerebilir. Sonuçta işi bırakma, ciddiye almama, ihmal etme gibi davranışlar görülebilir. Özetle, tükenmişliğin zararlı etkileri bireyin de ötesine geçer. Tükenmişlik, müracaatçılarla ya da hastalarla iyi bir şekilde ilgilenilmediği için giderek aileleri ve toplumu da etkiler. Bununla birlikte iş performansının düşüklüğünden dolayı örgüt de olumsuz etkilenir. Tükenmişlikle Başa Çıkma Başa çıkma; insanın gücünü aşan, belirgin iç ve dış kaynaklı stresi düzenlemede gösterilen bilişsel ve davranışsal bir çabadır. Başa çıkmada amaç, problemin çözelmesidir. Başa çıkma; insanın gücünü aşan, belirgin iç ve dış kaynaklı stresi düzenlemede gösterilen bilişsel ve davranışsal bir çabadır. Davranış bozukluğunun altında, sıklıkla hatalı problem çözme yönteminin yattığı ileri sürülmektedir. Başa çıkmada hedef, sorunun çözülmesidir. Başa çıkma, stresin kaynağını azaltan/ortadan kaldıran veya stres kaynağının neden olduğu duyguları yumuşatan davranışlara işaret eder. Problem odaklı başa çıkma stratejileri (örneğin; bir işin planını geliştirme, planı gerçekleştirme, daha sonra sonuçları değerlendirme), bireyin mevcut yaşadığı stresi azaltır veya ortadan kaldırken duygu odaklı stratejiler (örneğin; davranış değişikliği, yalanlama, sakınma, duygusal ifade), gerginleştirici tarafından harekete geçiren tepkiyi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

302 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) azaltmaktadır. İnsanlar stres kaynağı ile baş ederken tipik olarak problem odaklı stratejileri duygu odaklı stratejilerle art arda kullanır. Bir alan olarak yardım edici mesleklerde çalışmak, tükenmişlik için başlı başına bir risktir. Tükenmişlik, önlenebilir. Bu yüzden erken tanımlanması ve tükenmişlikle başa çıkma yöntemlerinin personele öğretilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Tükenmişlikle başa çıkmada özetle iki tür mücadele stratejisi söz konusudur. Bunlar: 1. Bireysel Düzeydeki Mücadele Stratejileri: Yönetim tarafından düzenlenebilecek bireysel odaklı başa çıkma programları ile personel üzerinde etkili olan tükenmişlik faktörlerini ortadan kaldırmak ve/veya tükenmişliğin etkisini azaltmak hedeflenmektedir. Bunlardan bazıları; düzenli ve dengeli beslenmek, spor yapmak, gerçekçi hedefler belirlemek, işe ara vermek, farklı metodlar denemek, pozitif yönü vurgulamak, dinlenme, gevşeme ve iş değiştirmektir. Mobbingin belirtileri arasında yer alan, kendisine yetenek ve becerilerinin çok altında veya uzmanlık alanına girmeyen işlerin verilmesi olgusuna, aşağıda aynen sunulan Yargıtay kararı somut bir örnek oluşturmaktadır: Davacının, davalı iş yerinde muhasebe elemanı olarak çalıştığı sırada temizlik elemanı olarak temizlik işlerine verildiği, davacının yeni verildiği bu iş yerinde işbaşı yapmayarak hizmet akdini sona erdirdiği, iş değişikliği sebebiyle davacının çalışma şartları ağırlaştığından davacının feshinin 1475 sayılı Yasanın16/II. maddesine uygun düştüğünden kıdem tazminatının kabulü doğru ise de feshi gerçekleştirdiği anlaşılan davacı lehine ihbar tazminatına karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir 2. Örgütsel Düzeydeki Mücadele Stratejileri: Örgüt düzeyindeki mücadele stratejileri, personelin tükenmişliğini azaltmak ve/veya yok etmek için örgüt düzeyindeki tükenmişlik kaynaklarını kontrol etmeyi veya azaltmayı amaçlamaktadır. Bunlardan bazıları; destekleyici örgüt iklimi yaratmak, görevlerin dizaynını zenginleştirmek, işi zenginleştirmek, çatışmayı azaltmak ve örgütteki rolleri netleştirmek, kariyer gelişimini planlamak, geliştirmek ve danışma olanağı sağlamaktır. Çalışma ortamı içinde destekleyici nitelikteki ve iş birliğine dayanan ilişkilerin kurulması, öz güven ve mesleki yeterlilik için hayati olabilmektedir. Bu bakışla tutarlı bir biçimde, sağlık bakım personeli için en önemli başa çıkma stratejisi bir ekip felsefesi duygusunun bulunması, ekip desteği ve ekip inşası olmaktadır. Hemşireler arasında ve farklı disiplinler arasında iş birliğinin geliştirilmesi, uyumlu kişisel çabalar ile bu tür iş birliğine dayanan uygulamaların geliştirilmesini hedef alan eğitimlerle mümkün olacaktır. Çalışma ortamı içinde veya dışındaki destek grupları ve destekleyici kişisel bağlantılar, işle ilgili stresle başa çıkma noktasında önemli yardımcı kaynaklar olarak ortaya çıkmaktadır. İş Yeri Zorbalığı (Psikolojik Taciz-Mobbıng) Çalışanlar arasında yaşanan artan rekabet, yükselme ve ödül dağılımındaki adaletsizlikler, yetki ve sorumluluk dağılımındaki dengesizlikler, çatışmalar, örgütlerde mobbingin ortaya çıkmasında etkili olmaktadır. İş yerinde psikolojik taciz, iş yeri zorbalığı veya İngilizce söyleniş şekliyle mobbing; çalışma yaşamının var oluşundan bu yana yaşanan, ancak insan doğasının gereğinden ötürü açığa çıkarmaktan kaçınılan, adeta bilinmezden gelinen karmaşık, çok boyutlu ve çok disiplinli bir konudur. Kültür farkı gözetmeksizin tüm iş Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

303 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) yerlerinde ortaya çıkabileceği gibi cinsiyet farkı gözetmeksizin herkesin de maruz kalabileceği, sonuçları ağır bir durumdur. Çalışma yaşamında mobbing kavramı; iş yerinde bireylere üstleri, eşit düzeydeki çalışanlar veya astları tarafından sistematik biçimde uygulanan her tür kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışları ifade eden anlamlar içermektedir. İngilizce bir terim olan mobbing in, yuvalarını korumak için saldırganın etrafında uçan kuşların davranışlarını betimlemek amacıyla 19. yüzyılda ilk kez biyologlar tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Aynı kavram daha sonra 1960 larda, Konrad Lorenz tarafından küçük hayvan gruplarının (örneğin kuşlar) daha güçlü ve yalnız bir hayvana (örneğin tilki) toplu şekilde hücum ederek uzaklaştırması ya da aynı kuluçkadan çıkan kuşlar arasında yaşanan ve diğer kuşların, aralarındaki en zayıf kuşu yiyecek ve sudan uzak tutarak dışlaması, iyice güçsüz bir hâle getirmesi ve en sonunda da fiziksel saldırılarla öldürerek grubun dışına atması durumunu ifade etmek amacıyla kullanmıştır. Çalışma yaşamında ise mobbing kavramının ilk kez 80 li yılların başında İsveçli endüstri psikologu Heinz Leymann tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Leymann ın çalışanlar arasında benzer tipte uzun dönemli düşmanca ve saldırgan davranışların varlığına dair yaptığı saptamalar sonucunda bu kavramı kullandığı görülmektedir. Mobbing, her örgütte veya her türlü örgütte ortaya çıkabilir. Bireyler, mobbing davranışlarında bulunabildikleri gibi günün birinde mobbing mağduru da olabilirler. Bunun için mobbing önleme, yönetme ve mücadele yöntemleri, hem örgüt hem de bireyler tarafından uygulanmalıdır. Mücadele etmenin bir yolu da hem yöneticilerin hem de bireylerin bu konunun öneminin farkında olmalarını sağlamaktır. Çalışma yaşamında bu tarz davranışlar, Leymann dan önce hiç kimse tarafından fark edilip tanımlanmamıştır. Bu nedenle Leymann ın görüşleri ve araştırmaları, bütün dünyada iş yerlerindeki mobbing davranışlarına ilişkin araştırmalara temel oluşturmaktadır. Leymann; iş yerinde mobbing davranışının varlığını belirtmekle kalmamış, davranışın özel niteliklerini, ortaya çıkış şeklini, uygulanan şiddetten en fazla etkilenen kişiler ve doğabilecek psikolojik sonuçları da vurgulamıştır. Çalışma yaşamında mobbinge dikkat ve ilginin, İskandinav ülkelerinden sonra Almanya başta olmak üzere zamanla diğer Avrupa ülkelerinde yayılmasını sağlamıştır ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) Raporuna göre; 1996 yılında Avrupa Birliğinin 15 üye ülkesinde gerçekleştirilen görüşmenin sonuçları; bir önceki yıl içinde çalışanların %4 ünün (6 milyon çalışan) fiziksel şiddete, %2 sinin (3 milyon çalışan) cinsel tacize ve %8 inin (12 milyon çalışan) mobbinge maruz kaldığı doğrultusundadır. İngiltere de yapılan araştırma sonuçlarına göre, çalışanların %53 ü mobbinge maruz kalmış ve %78 i de bu olaylara tanıklık etmiştir. İsveç te yapılan istatistiksel bir araştırmanın bulgularına göre ise; bir yıl içinde gerçekleşen intiharların %10- %15 inin nedeni, mobbingdir. İsveç ve Almanya da yüz binlerce mobbing mağdurunun erken emekli oldukları veya psikiyatri kliniklerinde yatarak tedavi edildikleri kayıtlarda yer almaktadır. İtalya da 1 milyondan fazla çalışanın mobbing kurbanı olduğu bildirilmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

304 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) Mobbing Süreci ve Mobbing Davranışları Mobbing; rahatsız edici davranışlarla kendini gösteren, zaman geçtikçe acı vermeye başlayan ve olayların sarmal biçimde hız kazandığı, çeşitli aşamalardan oluşan bir süreçtir. Bu süreç içinde mobbinge işaret eden belirtilerin tanınması büyük önem taşır. Ayrıca, süreç içinde rol alan aktörler de belirli gruplar içinde tanımlanmalıdır. Mobbing sürecinin anlaşılabilmesi için öncelikle iş yerinde görülen ve mobbinge neden olan davranışların belirlenmesi gerekmektedir. Bu davranışların bazılarının tamamen negatif olarak görülebilmesine rağmen bazıları, sadece normal etkileşim davranışları olarak da ortaya çıkabilir. Bu tip davranışlar, bir kez için hoş görülebilir ya da davranışı yapanın o gün kötü gününde olduğu varsayılarak anlayışla karşılanabilirler. Mobbingin Davranışsal Belirtileri: Telefon, bilgisayar ve lamba gibi iş yerindeki kişiye ait eşyalar, birdenbire kaybolur veya bozulur. Yerine yenileri konulmaz. Kişi, işle ilgili önemli gelişmeler ve haberlerin dışında bırakılır. Kişinin arkasından çeşitli söylentiler çıkarılır, kulaktan kulağa fısıltılar yayılır. Kendisine yetenek ve becerilerinin çok altında veya uzmanlık alanına girmeyen işler verilir. İşe geliş ve gidiş saatleri, telefon konuşmaları, çay ya da kahve molasında geçirdiği zaman, ayrıntılarıyla kontrol edilir. Her mobbing olgusunda bu davranışsal belirtilerin hepsinin bulunması şart değildir. Ancak bu davranışların kasıtlı ve sürekli olarak tekrarlanması, mobbingin ortaya çıkmasına ve sonuç olarak bireyin iş yaşamından uzaklaşmasına neden olur. Mobbingin Fizyolojik Belirtileri: Beyinle İlgili: Sıkıntı, panik atak, depresyon, yarım baş ağrısı, baş dönmesi. Hafıza kaybı, dikkati toplayamama ve uykusuzluk. Deriyle İlgili: Kaşınma, kızarma, pullanma veya döküntü gibi deri hastalıkları. Gözlerle İlgili: Ansızın göz kararması, görmede bulanıklık. Boyun ve Sırtla İlgili: Boyun kaslarında ve sırtta ağrı. Kalple İlgili: Hızlı ve düzensiz çarpıntılar, kalp krizi. Eklemlerle İlgili: Titreme, terleme, bacaklarda hâlsizlik hissetme, kas ağrıları. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

305 Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) Sindirim Sistemiyle iigili: Yanma, ekşime, hazım zorluğu gibi midera hatsızlıkları, ülser. Solunum Sistemiyle İlgili: Nefessiz kalma, nefes alamama gibi solunum sorunları. Bağışıklık Sistemiyle İlgili: Organizmanın savunma yapılarında zayıflama, hastalıklara çok çabuk yakalanabilme (Tınaz, 2006/4). İş Yerinde Psikolojik Tacizin Sonuçları Son yıllarda özellikle gelişmiş, rekabetin yoğun olduğu ülkelerde yaygınlaşan mobbing davranışları hem bireylere hem de örgütlere zarar vermektedir. Mobbing, duygusal bir saldırıdır; amacı ise örgütlerde istenmeyen ya da yıpratılmak istenen kişilere karşı baskılar yaparak onların direnme gücünü yok edip işten ayrılmalarına neden olmaktır. Örgütlerde kurum kültürünün yerleşmemiş olması, yöneticilerin mobbing konularına ilgisizliği, çalışanlara örgütte önem verilmemesi, etik değerlerin zayıflığı, iletişim eksikliği, yıkıcı rekabet, mobbing davranışlarını körüklemektedir. Mobbing, örgütlerde bulaşıcı hastalık gibidir. Önleyici tedbirler alınmadığında yaygınlaşacak ve tüm topluma zarar verici hâle gelecektir. Bu durum da örgüte olan güveni dolayısıyla çalışanların örgüte bağlılığını, motivasyonunu, tatminini azaltacak; çalışma ortamını stresli bir hale getirerek iş verimliliğini düşürecektir. Bireyin kıskançlık, hırs, rekabet, saldırganlık gibi psikopatolojik davranışlar göstermesi ve örgütlerin de bu tür kişilere zemin hazırlaması, örgütte travmalara yol açacaktır. Bu nedenlerle örgütlerin duygusal iklimi, kontrolü, duyarlılık eğitimleri ve kişisel gelişim eğitimlerine önem vermeleri gerekmektedir. Mobbing her örgütte veya her türlü örgütte ortaya çıkabilir. Bireyler, mobbing davranışlarında bulunabildikleri gibi günün birinde mobbing mağduru da olabilirler. Bunun için mobbing önleme, yönetme ve mücadele yöntemleri, hem örgüt hem de bireyler tarafından uygulanmalıdır. Mücadele etmenin bir yolu da hem yöneticilerin hem de bireylerin bu konunun öneminin farkında olmalarını sağlamaktır. Mobbing davranışlarını önlemede en önemli adım; örgütlerde zamanında önlemler almak, örgüte ve çalışanlara zarar vermesini engellemektir. Mobbing i yönetme konusundaki öneriler, özetle aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir: Örgütün kültürel yapısı oluşturulmalı, kültürel değerler çalışanlar tarafından benimsenmeli, İşyeri mobbing eğilimleri ve bu eğilimleri etkileyen faktörler saptanmalı, İş tanımları yapılmalı, çalışanların görev ve sorumlulukları belirlenmeli, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

306 Ödev Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) Örgütlerde stres yaratıcı ortamlar ortadan kaldırılmalı (Eşit kariyer fırsatları, adaletli ücret politikalarının, iş güvenliğinin sağlanması, yıkıcı rekabetin azaltılması gibi.), Etkin, güvenli, konusunun uzmanı yöneticilerle çalışılmalı, Sürekli eğitim programlarından yararlanmalı (Stres, Mobbing, Kişisel Gelişim Eğitimleri gibi.), Örgütlerde uzman rehberler, sosyal hizmet uzmanları, psikologlar çalıştırılmalı, Örgütlerde etik kodlar oluşturulmalı ve çalışanların etik değerleri içselleştirmeleri sağlanmalı, İletişime önem vererek sık sık yüzyüze iletişim kurabilecekleri ortam yaratılmalı, İşe alım ve yerleştirme sürecinde kişilik iş uyumuna dikkat edilmeli, Mobbing davranışının örgüte olan maliyetleri belirlenmeli, Mobbingi önleyici hukuki tedbirler alınmalı ve mobbing mağdurları hukuken korunmalıdır.özetle, yaşanılan olgu ve sürecin adının konması, önlemlerin alınması, bilgilendirilmenin sağlanması, iş yerinde psikolojik tacizle ilgili farkındalığı artırma mücadelesinin ilk adımlarıdır. Ödev gönderimi Hastanelerde çalışan güvenliğinin sağlanmasının, tükenmişliğin ve iş yeri zorbalığının (mobbing) azaltılmasının birey ve kurumlara ne tür katkılarının olabileceğini düşününüz. Ödevinizi 200 kelimeyi aşmayacak şekilde örnekler vererek yazınız ve hazırladığınız belgeyi göndermek için yandaki ödev gönderme linkini kullanınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

307 Özet Çalışan Güvenliği - Tükenmişlik İş Yeri Zorbalığı (Mobbing) Güvenlik, insanın temel ihtiyaçlarındandır ve çocukluğumuzdan itibaren olgunlaşır. İnsanoğlu için vazgeçilmez, karşılanması zorunlu ve çok değerlidir. Çalışma hayatında ise, sağlığın korunması ve güvenliğin sağlanması birlikte ele alınan konular h^line gelmiştir. Bunun en önemli nedeni, insan hayatının ve sağlığının maddi karşılığının ölçülememesidir. Sağlık sektöründe çalışan güvenliği faaliyetlerinde amaç: Tüm kurum personelinin (hizmet satın alımı ile çalışanlar daâhil), çalışma ortamları ve yaptıkları işlerden dolayı karşılaşabilecekleri tehlikeleri tanımlamak, risk değerlendirmesi yapmak ve koruyucu önlemler almak esasına dayanır. Sağlık bakım personelinin yaşadığı stresin yeni boyutu olan tükenmişlik, birçok ülkede refah düzeyinin düşmesi ve sağlık bakım harcamalarının kısıtlanması nedeniyle ortaya çıkmıştır. İş yoğunluğu, ücret düşüklüğü, hasta sayısındaki artışlar, olumsuz çalışma koşulları nedeniyle hastanelerde bakım verenler, bugün çaresizlik yaşamaktadır. Bu yüzden sağlık bakım personelini güçlendirmek ve çalıştırmak, dünyanın birçok yerinde özellikle gelişmekte olan ülkelerde temel bir sorun olarak gündeme gelmektedir. İş doyumunu yükseltmeyi amaçlayan her strateji, tükenmişliğin yüksek bedellerini azaltmaya ve hasta bakım kalitesini yükseltmeye yardımcı olacaktır. Son yıllarda özellikle gelişmiş, rekabetin yoğun olduğu ülkelerde yaygınlaşan mobbing davranışları hem bireylere, hem de örgütlere zarar vermektedir. Mobbing duygusal bir saldırıdır; amacı ise örgütlerde istenmeyen ya da yıpratılmak istenen kişilere karşı baskılar yaparak, onların direnme gücünü yok edip, işten ayrılmalarına neden olmaktır. Mobbing her örgütte veya her türlü örgütte ortaya çıkabilir. Bireyler mobbing davranışlarında bulunabildikleri gibi, günün birinde mobbing mağduru da olabilirler. Bunun için mobbing önleme, yönetme ve mücadele yöntemleri hem örgüt hem de bireyler tarafından uygulanmalıdır. Mücadele etmenin bir yolu da hem yöneticilerin, hem de bireylerin bu konunun öneminin farkında olmalarını sağlamaktır. Sağlık kurumlarında çalışan güvenliğinin sağlanması, tükenmişlik ve mobbingin azaltılaması için bu kurumlarda yaşanılan olgu ve sürecin adının konması; önlemlerin alınması; bilgilendirilmenin sağlanması, farkındalığın artırılması gerekir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ TIBBİ SOSYAL HİZMET UYGULAMA YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak, Tanımlar

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ TIBBİ SOSYAL HİZMET UYGULAMA YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak, Tanımlar SENATO KARARLARI Karar Tarihi: 30/03/2012 Toplantı Sayısı: 05 Sayfa:1 Erciyes Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulaması Yönergesinde değişiklik yapılması hk. 2012.005.025- Erciyes Üniversitesi

Detaylı

Hastane. Hastane Grupları 19/11/2015. Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar

Hastane. Hastane Grupları 19/11/2015. Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar Hastane Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar Yük.Hem.Müge Bulakbaşı Ekonomik, verimli ve etkili olarak her türlü sağlık hizmetinin kesintisiz üretildiği, Eğitim, araştırma ve toplum sağlığı hizmetlerinin

Detaylı

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER Sağlık Dünya Sağlık Örgütü tanımlaması Biyolojik, ruhsal ve sosyal iyilik hali. Tıp Özgül bir kurama ve bu kuramdan biçimlenen yöntemle belirlenen uygulamalarla biyolojik,

Detaylı

SOSYAL HİZMET UZMANLIĞI Tıptaki Yeri ve İşlevi

SOSYAL HİZMET UZMANLIĞI Tıptaki Yeri ve İşlevi TIBBA SOSYAL HİZMET UZMANLIĞI Tıptaki Yeri ve İşlevi KONUK Kahraman Eroğlu Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Bşk. MODERATÖR Prof. Dr. Arın Namal SOSYAL HİZMET UZMANLIĞI Sosyal Hizmet mesleği, sosyal refah

Detaylı

YÖNETMELİK. b) Merkez (Hastane): Turgut Özal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini,

YÖNETMELİK. b) Merkez (Hastane): Turgut Özal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini, 19 Ocak 2014 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 28887 Turgut Özal Üniversitesinden: YÖNETMELİK TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Detaylı

Kadına Yönelik Şiddet mi? Aile İçi Şiddet mi? Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet

Kadına Yönelik Şiddet mi? Aile İçi Şiddet mi? Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Kadına Yönelik Şiddet mi? Aile İçi Şiddet mi? Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet TEMEL Kadına yönelik şiddetin tanımlanması: Fiziksel şiddet? Duygusal şiddet? Ekonomik şiddet? Cinsel şiddet? İhtiyaç- Hizmet

Detaylı

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM Demografik anlamda yaşlılığın sınırı 65 yaş olarak benimsenmektedir. 65-74 arası erken yaşlılık, 75-84 yaş arası yaşlılık, 85 yaş ve üzerindekiler ileri yaşlılık dönemidir. Yaşlanma

Detaylı

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ 1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK Geleneksel eğitim anlayışı bireyi tüm yönleri ile gelişimini sağlama konusunda sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Tüm bu anlayış ve

Detaylı

AFETLERDE UYGULANACAK REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETLERİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

AFETLERDE UYGULANACAK REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETLERİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar AFETLERDE UYGULANACAK REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETLERİ YÖNERGESİ Tebliğler Dergisi : EKİM 1999/2505 BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1- Bu Yönergenin

Detaylı

Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetlerinin Amacı Nedir?

Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetlerinin Amacı Nedir? Rehberlik Nedir? Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri; bireyin kendini tanıması, anlaması, sahip olduğu gizil güçleri keşfetmesi, geliştirmesi ve bulunduğu topluma aktif uyum sağlayarak kendini gerçekleştirmesi

Detaylı

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi SBF Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Program Yeterlilikleri TYYÇ Yaşam Bilimleri Temel Alanı Yeterlilikleri

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi SBF Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Program Yeterlilikleri TYYÇ Yaşam Bilimleri Temel Alanı Yeterlilikleri Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi SBF Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Program Yeterlilikleri TYYÇ Yaşam Bilimleri Temel Alanı Yeterlilikleri 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 BİLGİ (Kurumsal ve Olgusal)

Detaylı

Sayın Bakan, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel. Kurumu Genel Müdürü, Danışma Kurulu Üyeleri, Kurumların Saygıdeğer

Sayın Bakan, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel. Kurumu Genel Müdürü, Danışma Kurulu Üyeleri, Kurumların Saygıdeğer Sayın Bakan, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Kurumu Genel Müdürü, Danışma Kurulu Üyeleri, Kurumların Saygıdeğer Temsilcileri, Hepinizi saygıyla selamlıyorum, Başbakanlık Sosyal

Detaylı

T.C. ESKİŞEHİR TEPEBAŞI BELEDİYESİ KADIN SIĞINMA EVİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİĞİ BÖLÜM I GENEL HÜKÜMLERİ

T.C. ESKİŞEHİR TEPEBAŞI BELEDİYESİ KADIN SIĞINMA EVİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİĞİ BÖLÜM I GENEL HÜKÜMLERİ TEPEBAŞI BELEDİYE MECLİSİNİN 06.09.2012 TARİH VE 179 SAYILI MECLİS KARARI İLE KABUL EDİLMİŞTİR. T.C. ESKİŞEHİR TEPEBAŞI BELEDİYESİ KADIN SIĞINMA EVİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİĞİ BÖLÜM I GENEL HÜKÜMLERİ AMAÇ

Detaylı

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü AFYONKARAHİSAR REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ 1 MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA

Detaylı

SAĞLIK YÖNETİMİ SAĞLIK HİZMETLERİNİN ÖZELLİKLERİ, SINIFLANDIRILMASI VE FONKSİYONLARI

SAĞLIK YÖNETİMİ SAĞLIK HİZMETLERİNİN ÖZELLİKLERİ, SINIFLANDIRILMASI VE FONKSİYONLARI SAĞLIK YÖNETİMİ SAĞLIK HİZMETLERİNİN ÖZELLİKLERİ, SINIFLANDIRILMASI VE FONKSİYONLARI Kaynak: Sağlık İşletmeleri Yönetimi Prof. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Yrd. Doç. Dr. Oğuz IŞIK *Geçmiş

Detaylı

Rehabilitasyon Hizmetleri

Rehabilitasyon Hizmetleri 14. HAFTA Rehabilitasyon Hizmetleri Hastalık, kaza veya yaralanma sonucu gelişen sınırlanmış fonksiyonel kapasitenin, geçici veya kalıcı yetersizliklerin, hastalığın tedavisi ile birlikte veya tedavi sonrası,

Detaylı

HEM501 (3,0)3 Sağlık Tanılaması

HEM501 (3,0)3 Sağlık Tanılaması GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİKTE YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER HEM501 (3,0)3 Sağlık Tanılaması Bu derste öğrencinin; birey, aile ve toplumun sağlık gereksinimlerini belirleyen

Detaylı

TEMEL SAĞLIK HİZMETLERİ (SHZ106U)

TEMEL SAĞLIK HİZMETLERİ (SHZ106U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. TEMEL SAĞLIK HİZMETLERİ (SHZ106U) KISA

Detaylı

Tıbbi Sosyal Hizmet 30 Eylül 2013 Pazartesi 14:50 1.ÜNİTE ÖZET. Tarihsel Süreç

Tıbbi Sosyal Hizmet 30 Eylül 2013 Pazartesi 14:50 1.ÜNİTE ÖZET. Tarihsel Süreç Tıbbi Sosyal Hizmet 30 Eylül 2013 Pazartesi 14:50 1.ÜNİTE ÖZET Sağlık alanı, sosyal hizmet mesleğinin en saygın uygulama alanlarından birisidir. Mesleğin ortaya çıktığı yirminci yüzyılın başından itibaren

Detaylı

ORDU ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ İNTÖRNLÜK YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ORDU ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ İNTÖRNLÜK YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ORDU ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ İNTÖRNLÜK YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar MADDE 1- (1) Bu yönergenin amacı, Ordu Üniversitesi Sağlık Bilimleri

Detaylı

Okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın Doğuşu 8 Okul Psikolojik Danışmanlığının Genişlemesi 14 Yirmi Birinci Yüzyıl 19

Okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın Doğuşu 8 Okul Psikolojik Danışmanlığının Genişlemesi 14 Yirmi Birinci Yüzyıl 19 İçindekiler 1 Okul Psikolojik Danışmanlığı Mesleği 1 Bir Meslek Olarak Psikolojik Danışmanlık 2 Tarihsel Geçmiş 3 Kimlik 5 Okul Psikolojik Danışmanlığının Gelişimi 6 Okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ - CERRAHPAŞA FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI KLİNİK UYGULAMA DERSİ UYGULAMA YÖNERGESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ - CERRAHPAŞA FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI KLİNİK UYGULAMA DERSİ UYGULAMA YÖNERGESİ T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ - CERRAHPAŞA FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI KLİNİK UYGULAMA DERSİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 -

Detaylı

Yasemin ELİTOK. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi. Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum

Yasemin ELİTOK. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi. Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum Yasemin ELİTOK Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum Tanı olanaklarının gelişmesi ve sağlık kuruluşlarından yararlanma olanaklarının artması, Toplumun bilgi seviyesinin

Detaylı

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM EĞİTİM REHBERLİK ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK NİN YERİ ve ÖNEMİ Eğitim? İnsana en iyi olgunluğu vermektir (Eflatun). İnsana tabiatında bulunan gizli bütün kabiliyetlerin geliştirilmesidir (Kant). Bireyin

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik RPD 201 Not II Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Eğitimde Rehberlik *Rehberlik, bireyin en verimli bir şekilde gelişmesini ve doyum verici

Detaylı

HEMŞİRELER İÇİN ETİK İLKE VE SORUMLULUKLAR. Prof. Dr. Lale Büyükgönenç

HEMŞİRELER İÇİN ETİK İLKE VE SORUMLULUKLAR. Prof. Dr. Lale Büyükgönenç HEMŞİRELER İÇİN ETİK İLKE VE SORUMLULUKLAR Prof. Dr. Lale Büyükgönenç Nasıl Bir Süreç İzledik? 2003: HEMAR-G Etik Komisyonu 2004-Ocak: Hemşirelik Deontoloji Tüzüğü Yazılmasına Karar Verilmesi 4-5 Haziran

Detaylı

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER TC MALTEPE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER AMAÇ Madde 1 Bu yönergenin amacı, Maltepe Üniversitesi Engelli Öğrenci Birimininçalışma usul ve esaslarını düzenlemektir.

Detaylı

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1- (1) Bu yönergenin amacı; Düzce Üniversitesi nde öğrenim gören engelli öğrencilerin öğrenim

Detaylı

Ders İzlencesi Konu 2: Sosyal Rehabilitasyonun Tanımı ve Amacı. 1. Rehabilitasyonun tanımı

Ders İzlencesi Konu 2: Sosyal Rehabilitasyonun Tanımı ve Amacı. 1. Rehabilitasyonun tanımı Ders İzlencesi Konu 2: Sosyal Rehabilitasyonun Tanımı ve Amacı 1. Rehabilitasyonun tanımı Rehabilitasyon kavramının anlamı yeniden mümkün kılmak olup, Latince Habil kelimesinden türemiştir. Latince de

Detaylı

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KLİNİK ODAKLI SOSYAL HİZMET DOKTORA PROGRAMI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KLİNİK ODAKLI SOSYAL HİZMET DOKTORA PROGRAMI YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KLİNİK ODAKLI SOSYAL HİZMET DOKTORA PROGRAMI Sosyal hizmet, toplumun farklı kesimlerinden gelen, kendi kontrolleri dışında ortaya çıkan psikososyal

Detaylı

ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ EĞİTİMİNDE BİLİŞİM VE TEKNOLOJİNİN KULLANIMI

ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ EĞİTİMİNDE BİLİŞİM VE TEKNOLOJİNİN KULLANIMI 15. MİLLİ ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ KONGRESİ ÇOCUK HEMŞİRELİĞİ EĞİTİMİNDE BİLİŞİM VE TEKNOLOJİNİN KULLANIMI Doç. Dr. Ayşe GÜROL Atatürk Üniversitesi, ayseparlak42@gmail.com Bilim ve teknoloji alanında değişim

Detaylı

YÖNETMELİK. Trabzon Üniversitesinden: TRABZON ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETMELİK. Trabzon Üniversitesinden: TRABZON ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM 13 Kasım 2018 SALI Resmî Gazete Sayı : 30594 YÖNETMELİK Trabzon Üniversitesinden: TRABZON ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam,

Detaylı

YÖNETMELİK İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÖNETMELİK İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar 10 Ocak 2013 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 28524 İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden: YÖNETMELİK İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç,

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

Kapsam MADDE 2- (1) Bu yönerge, Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğünün teşkilatı ile bu teşkilatta görevli personeli kapsar.

Kapsam MADDE 2- (1) Bu yönerge, Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğünün teşkilatı ile bu teşkilatta görevli personeli kapsar. SAĞLIK ARAŞTIRMALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DAİRE BAŞKANLIKLARI YÖNERGESİ Amaç MADDE 1- (1) Bu yönerge, Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğünün teşkilat yapısını, görevlerini, yetkilerini ve

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KURULUŞLARI BESLENME EKİBİ KURULUŞ VE ÇALIŞMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM, AMAÇ, KAPSAM VE DAYANAK

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KURULUŞLARI BESLENME EKİBİ KURULUŞ VE ÇALIŞMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM, AMAÇ, KAPSAM VE DAYANAK ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KURULUŞLARI BESLENME EKİBİ KURULUŞ VE ÇALIŞMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM, AMAÇ, KAPSAM VE DAYANAK Amaç Madde 1. Bu yönergenin amacı UÜ-Sağlık Kuruluşları Beslenme Ekibinin öncelikle

Detaylı

PALYATİF BAKIMIN EVDE BAKIMA ENTEGRASYONU

PALYATİF BAKIMIN EVDE BAKIMA ENTEGRASYONU PALYATİF BAKIMIN EVDE BAKIMA ENTEGRASYONU YRD DOÇ DR HİLAL ÖZKAYA SBÜ HAYDARPAŞA NUMUNE EAH. PALYATİF BAKIM MERKEZİ Uluslararası Katılımlı Palyatif Bakım ve Hospis Kongresi. 9-11 Mart 2018-İstanbul 324.000.000

Detaylı

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve 12-13 / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim uygulanmaktadır.) Katılımcı Sayısı: 50 kişi ile sınırlıdır.

Detaylı

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; yükseköğrenim gören özürlü öğrencilerin öğrenim

Detaylı

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ Marmara Evleri Anaokulunda Rehberlik Hizmetleri (3 6 yaş) Okulumuzdaki tüm öğrencilerin her yönüyle sağlıklı gelişmeleri, okul ortamına uyum sağlamaları ve kapasitelerini

Detaylı

OKUL SOSYAL HİZMETİ NİN OKUL ERKEN TERKİ ÜZERİNE POTANSİYEL ETKİSİ

OKUL SOSYAL HİZMETİ NİN OKUL ERKEN TERKİ ÜZERİNE POTANSİYEL ETKİSİ OKUL SOSYAL HİZMETİ NİN OKUL ERKEN TERKİ ÜZERİNE POTANSİYEL ETKİSİ UZM. OZAN SELCİK RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ PROF. DR. YASEMİN ÖZKAN HACET TEPE ÜNİVERSİTES İ SOSYAL HİZMET SEMPOZYUMU 2015 Sunum

Detaylı

YÖNETMELİK YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

YÖNETMELİK YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK 14 Şubat 2014 CUMA Resmî Gazete Sayı : 28913 Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından: YÖNETMELİK YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

Detaylı

HASTA BAKIMININ ORGANİZASYONU. Öğr. Gör. Sultan TÜRKMEN KESKİN

HASTA BAKIMININ ORGANİZASYONU. Öğr. Gör. Sultan TÜRKMEN KESKİN HASTA BAKIMININ ORGANİZASYONU Öğr. Gör. Sultan TÜRKMEN KESKİN İyi bir hasta bakım organizasyonu oluşturulması, - Hemşirelik bakım kalitesini arttırır, - Hasta bakım maliyetini azaltır. Bir serviste hasta

Detaylı

İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ Dönem 6 Öğrenim Esasları. A. Genel Tanıtım B. Çalışma Kılavuzu C. Rotasyon Tablosu D.Dönem Kurulu E.

İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ Dönem 6 Öğrenim Esasları. A. Genel Tanıtım B. Çalışma Kılavuzu C. Rotasyon Tablosu D.Dönem Kurulu E. İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ Dönem 6 Öğrenim Esasları A. Genel Tanıtım B. Çalışma Kılavuzu C. Rotasyon Tablosu D.Dönem Kurulu E. İletişim A. GENEL TANITIM Dönem 6, tıp eğitiminin önceki 5 yılında edinilen bilgi,

Detaylı

YÖNETMELİK. Üsküdar Üniversitesinden: ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETMELİK. Üsküdar Üniversitesinden: ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM 2 Ekim 2011 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 28072 Üsküdar Üniversitesinden: YÖNETMELİK ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı SAVUNMASIZ VE ÖRSELENEBİLİR GRUPLARDA SAĞLIK HİZMETİ SUNUM PLANI Temel Hasta Hakları Hasta

Detaylı

Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezleri Yönetmeliği

Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezleri Yönetmeliği Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezleri Yönetmeliği SAĞLIK BAKANLIĞI NDAN: KANSER ERKEN TEŞHİS VE TARAMA MERKEZLERİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç: Madde 1-Bu yönetmeliğin

Detaylı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI KLİNİK UYGULAMA DERSİ UYGULAMA YÖNERGESİ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI KLİNİK UYGULAMA DERSİ UYGULAMA YÖNERGESİ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FLORENCE NIGHTINGALE HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI KLİNİK UYGULAMA DERSİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönergenin amacı;

Detaylı

Aile hekimliğinin temel prensipleri. Hazırlayan: Asist. Dr. Burcu Gürhan Danışman: Prof. Dr. Mehmet Ungan

Aile hekimliğinin temel prensipleri. Hazırlayan: Asist. Dr. Burcu Gürhan Danışman: Prof. Dr. Mehmet Ungan Aile hekimliğinin temel prensipleri Hazırlayan: Asist. Dr. Burcu Gürhan Danışman: Prof. Dr. Mehmet Ungan Temel yeterlilikler 1. Kapsamlı yaklaşım 2. Kişi merkezli bakım 3. Birinci basamak yönetimi 4. Toplum

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi Değerli Hekim Arkadaşımız, Bu anket ülkemizdeki farklı eğitim kurumlarınca uygulanan örnekler temel alınarak UÜTF Tıp

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA SOSYAL HİZMET GEREKSİNİMLERi VE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM DİYALİZ TEKNİKERİ SEMA KAYA

HEMODİYALİZ HASTALARINDA SOSYAL HİZMET GEREKSİNİMLERi VE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM DİYALİZ TEKNİKERİ SEMA KAYA HEMODİYALİZ HASTALARINDA SOSYAL HİZMET GEREKSİNİMLERi VE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM DİYALİZ TEKNİKERİ SEMA KAYA Kronik böbrek yetmezliği; hastalarda ruhsal, psikososyal ve ekonomik sorunlara yol açması sosyal

Detaylı

ÖRNEK SOSYAL İNCELEME RAPORU. Bu bölümde etraflıca toplanan bilgiler, bir düzen içinde verilir.

ÖRNEK SOSYAL İNCELEME RAPORU. Bu bölümde etraflıca toplanan bilgiler, bir düzen içinde verilir. SOSYAL İNCELEME RAPORU 1.Kimlik Bilgileri: Bu bölümde müracaatçının adı, cinsiyeti, adresi, doğum yeri ve yılı, kuruluşa başvurma biçimi ve nedeni hakkında bilgiler verilir. 2. Bilgi Toplama Yolları ve

Detaylı

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü Anka Çocuk Destek Programı Uygulama Yönergesi

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü Anka Çocuk Destek Programı Uygulama Yönergesi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü Anka Çocuk Destek Programı Uygulama Yönergesi BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Tanımlar Amaç MADDE 1-(1) Bu Yönergeninin amacı; suça sürüklenmesi,

Detaylı

ÇOCUK VE GENÇLİK DESTEK MERKEZİ

ÇOCUK VE GENÇLİK DESTEK MERKEZİ ÇOCUK VE GENÇLİK DESTEK MERKEZİ Projenin Süresi Projenin amaçları Ortaklar Hedef gruplar Nihai Yararlanıcılar 1 Beklenen Sonuçlar 15 ay Genel Amaç: Cinsel istismara uğramış ve bu nedenden dolayı sosyal

Detaylı

Çocuk Sağlığı İzlemi İlkeleri 6. PUADER Kongresi- Antalya

Çocuk Sağlığı İzlemi İlkeleri 6. PUADER Kongresi- Antalya Çocuk Sağlığı İzlemi İlkeleri 6. PUADER Kongresi- Antalya Dr. Başak TEZEL Çocuk ve Ergen Sağlığı Daire Başkanı İzlenmesi Gereken Gruplar 15-49 yaş kadınlar Gebeler Lohusalar 0-5 yaş çocuklar Okul çağı

Detaylı

Ayrıca danışman görev alanı ile ilgili olarak idare tarafından verilen diğer görevleri yerine getirecektir.

Ayrıca danışman görev alanı ile ilgili olarak idare tarafından verilen diğer görevleri yerine getirecektir. T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HALK SAĞLIĞI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE DESTEKLENMESİ PROJESİ KAPSAMINDA ALINACAK DANIŞMANLAR İÇİN İSTİHDAM DUYURUSU İLGİ BİLDİRİMİNE DAVET İkraz No: 8531-TR

Detaylı

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi SBF Fakültesi Hemşirelik Bölümü Program Yeterlilikleri TYYÇ Yaşam Bilimleri Temel Alanı Yeterlilikleri

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi SBF Fakültesi Hemşirelik Bölümü Program Yeterlilikleri TYYÇ Yaşam Bilimleri Temel Alanı Yeterlilikleri Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi SBF Fakültesi Hemşirelik Bölümü Program Yeterlilikleri TYYÇ Yaşam Bilimleri Temel Alanı Yeterlilikleri 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 BİLGİ (Kurumsal ve Olgusal) 1-Sağlık

Detaylı

2. PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİKTE HİZMET TÜRLERİ. Abdullah ATLİ

2. PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİKTE HİZMET TÜRLERİ. Abdullah ATLİ 2. PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİKTE HİZMET TÜRLERİ Psikolojik Danışma ve Rehberlik 1. Hizmet alanlarına göre 2. Temel işlevlerine göre 3. Birey Sayısına göre 4. Öğretim basamaklarına göre 5. Problem alanlarına

Detaylı

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ. EĞİTİM VE GENEL AMAÇLI KURUL VE KOMİSYONLARIN KURULUŞ VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ Amaç

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ. EĞİTİM VE GENEL AMAÇLI KURUL VE KOMİSYONLARIN KURULUŞ VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ Amaç ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM VE GENEL AMAÇLI KURUL VE KOMİSYONLARIN KURULUŞ VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ Amaç Madde 1- Bu yönerge, Tıp Fakültesi ndeki eğitim ve genel amaçlı kurul ve komisyonların

Detaylı

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ ÖZÜRLÜ HİZMET BİRİMLERİ YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: 16.08.2006. Resmi Gazete Sayısı: 26261 BİRİNCİ BÖLÜM

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ ÖZÜRLÜ HİZMET BİRİMLERİ YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: 16.08.2006. Resmi Gazete Sayısı: 26261 BİRİNCİ BÖLÜM BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ ÖZÜRLÜ HİZMET BİRİMLERİ YÖNETMELİĞİ Resmi Gazete Tarihi: 16.08.2006 Resmi Gazete Sayısı: 26261 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 - (1) Bu Yönetmeliğin

Detaylı

HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE BİRİMİ YÖNERGESİ

HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE BİRİMİ YÖNERGESİ HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE BİRİMİ YÖNERGESİ (11.01.2017 tarih ve 2017-001 nolu Senato Karar ) BİRİNCİ BÖLÜM Genel Esaslar Amaç Madde 1. Bu Yönergenin amacı; Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Detaylı

EVDE BAKIM HİZMETLERİ. Ayşe Güler Aralık 2004

EVDE BAKIM HİZMETLERİ. Ayşe Güler Aralık 2004 EVDE BAKIM HİZMETLERİ Ayşe Güler Aralık 2004 Tanım Bireylere yaşam siklusu içinde, kendi yerleşim alanlarında sağlık hizmeti sağlayan, sağlık bakım sunum sisteminin geniş ve bütüncül bir parçasıdır. Diyabet

Detaylı

İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinde İşyeri Hemşireliği. Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu.

İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinde İşyeri Hemşireliği. Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu. İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinde İşyeri Hemşireliği Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu.tr Kültür, inanç Fiziksel çevre SAĞLIK Yaşam koşulları Ekonomik

Detaylı

İş Yerinde Ruh Sağlığı

İş Yerinde Ruh Sağlığı İş Yerinde Ruh Sağlığı Yeni bir Yaklaşım Freud a göre, bir insan sevebiliyor ve çalışabiliyorsa ruh sağlığı yerindedir. Dünya Sağlık Örgütü nün tanımına göre de ruh sağlığı, yalnızca ruhsal bir rahatsızlık

Detaylı

SAĞLIK SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE DESTEKLENMESİ PROJESİ KAPSAMINDA ALINACAK DANIŞMANLAR İÇİN

SAĞLIK SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE DESTEKLENMESİ PROJESİ KAPSAMINDA ALINACAK DANIŞMANLAR İÇİN T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HALK SAĞLIĞI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE DESTEKLENMESİ PROJESİ KAPSAMINDA ALINACAK DANIŞMANLAR İÇİN İSTİHDAM DUYURUSU İLGİ BİLDİRİMİNE DAVET İkraz No: 8531-TR

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ ÇALIŞMALARI

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ ÇALIŞMALARI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ ÇALIŞMALARI PDR Bülteni 2017-2018 Sayı: 07 YÖNDER OKULLARI 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ ÇALIŞMALARI Yönder Okulları

Detaylı

HASTA/HASTA YAKINI ZORUNLU EĞİTİM İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ

HASTA/HASTA YAKINI ZORUNLU EĞİTİM İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ Sayfa No 1 / 7 1.AMAÇ: Hastanede tedavi ve bakım alan tüm hasta / hasta yakınlarının hastalık, tedavi ve bakımları, riskleri ve taburcu olduktan sonra evdeki bakımları hakkında eğitilmelerini sağlamak

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ TIBBİ LABORATUVAR YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Yasal Dayanak

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ TIBBİ LABORATUVAR YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Yasal Dayanak ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ TIBBİ LABORATUVAR YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Yasal Dayanak Amaç MADDE 1- Bu Yönergenin amacı Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve

Detaylı

Ruh Sağlığı Gereksinimi Eylem Programı (rsep)

Ruh Sağlığı Gereksinimi Eylem Programı (rsep) Ruh Sağlığı Gereksinimi Eylem Programı (rsep) rsep nedir? rsep, zihinsel, nörolojik ve madde kullanım bozukluklarına yönelik hizmetlerin kapsamını genişleten DSÖ programıdır. rsep, DSÖ Genel Sekreteri

Detaylı

tarili ve 03 No.lu Senato kararı ile HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ ENGELLĠ ÖĞRENCĠ BĠRĠMĠ YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM

tarili ve 03 No.lu Senato kararı ile HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ ENGELLĠ ÖĞRENCĠ BĠRĠMĠ YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM 23.02.2012 tarili ve 03 No.lu Senato kararı ile HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ ENGELLĠ ÖĞRENCĠ BĠRĠMĠ YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Genel Esaslar Amaç MADDE 1- (1)Bu yönergenin amacı,

Detaylı

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI MEDİKO-SOSYAL VE GENÇLİK DANIŞMA MERKEZİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI MEDİKO-SOSYAL VE GENÇLİK DANIŞMA MERKEZİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI MEDİKO-SOSYAL VE GENÇLİK DANIŞMA MERKEZİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1- Bu yönergenin amacı,

Detaylı

Resmî Gazete YÖNETMELİK. Sağlık Bakanlığından: HEMŞİRELİK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

Resmî Gazete YÖNETMELİK. Sağlık Bakanlığından: HEMŞİRELİK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç 8 Mart 2010 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı : 27515 YÖNETMELİK Sağlık Bakanlığından: HEMŞİRELİK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; sağlık hizmeti

Detaylı

T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SAMSUN SAĞLIK YÜKSEKOKULU BESLENME VE DİYETETİK BÖLÜMÜ STAJ YÖNERGESİ

T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SAMSUN SAĞLIK YÜKSEKOKULU BESLENME VE DİYETETİK BÖLÜMÜ STAJ YÖNERGESİ T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SAMSUN SAĞLIK YÜKSEKOKULU BESLENME VE DİYETETİK BÖLÜMÜ STAJ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar Amaç MADDE 1 - (1) Bu yönergenin amacı, Ondokuz Mayıs

Detaylı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU Dahili Servisler Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHP) Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), her 10 çocuktan birinde görülmesi, ruhsal, sosyal

Detaylı

YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI DAİRESİ YÜKSEK HEMŞİRE KADROSU HİZMET ŞEMASI

YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI DAİRESİ YÜKSEK HEMŞİRE KADROSU HİZMET ŞEMASI Kadro Adı : Yüksek Hemşire Kadro Sayısı : 180 I. GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI: YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI DAİRESİ YÜKSEK HEMŞİRE KADROSU (1) İdari yönden Başhekime, teknik yönden amirlerine karşı sorumlu

Detaylı

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise: REHBERLİK SÜREÇLERİ REHBERLİK NEDİR? Bireye kendini anlaması, çevredeki olanakları tanıması ve doğru kararlar vererek özünü gerçekleştirebilmesi için yapılan sistematik ve profesyonel yardım sürecidir

Detaylı

T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIFÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ EĞİTİM BİRİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIFÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ EĞİTİM BİRİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIFÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ EĞİTİM BİRİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM VE DAYANAK AMAÇ MADDE 1- Bu yönergenin amacı; Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi nde öğrenim gören

Detaylı

YÖNETMELİK. Gaziosmanpaşa Üniversitesinden: GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PALYATİF BAKIM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETMELİK. Gaziosmanpaşa Üniversitesinden: GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PALYATİF BAKIM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM 13 Ekim 2014 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı : 29144 Gaziosmanpaşa Üniversitesinden: YÖNETMELİK GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PALYATİF BAKIM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam,

Detaylı

Kanserli Hasta Yönetiminde Danışman Hemşirenin Rolü

Kanserli Hasta Yönetiminde Danışman Hemşirenin Rolü Kanserli Hasta Yönetiminde Danışman Hemşirenin Rolü Yük. Hem. Gül Şav Özaydemir Danışman Hemşire EUKAM E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi ABD XIX. Ege Onkoloji Günleri 6-7 Nisan 2015 İzmir «Kanserle mücadele

Detaylı

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ. SAĞLIK HİZMETLERİ VE SAĞLIK YÖNETİMİ Yrd. Doç. Dr. Perihan ŞENEL TEKİN

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ. SAĞLIK HİZMETLERİ VE SAĞLIK YÖNETİMİ Yrd. Doç. Dr. Perihan ŞENEL TEKİN SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ SAĞLIK HİZMETLERİ VE SAĞLIK YÖNETİMİ Yrd. Doç. Dr. Perihan ŞENEL TEKİN Sağlık pek çok değişkenden etkilenir. Bunlar: Fiziki çevre (iklim, beslenme, konut koşulları, çalışma koşulları,

Detaylı

YÖNETMELİK İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ YAŞLI BAKIMI VE SAĞLIĞI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETMELİK İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ YAŞLI BAKIMI VE SAĞLIĞI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM 10 Ocak 2013 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 28524 İzmir Katip Çelebi Üniversitesinden: YÖNETMELİK İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ YAŞLI BAKIMI VE SAĞLIĞI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ

Detaylı

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği nin

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği nin Türk Tıbbi Onkoloji Derneği nin Kanser Kontrolü ndeki Rolü DR. PINAR SAİP TÜRK TIBBİ ONKOLOJİ DERNEĞİ BAŞKANI Misyonumuz Ülkemizdeki tıbbi onkologların özlük haklarını savunmak, birlikte çalışma kültürünü

Detaylı

HEMŞİRELERİNİN UYGULADIKLARI HASTA EĞİTİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Uzm. Hem. Aysun ÇAKIR

HEMŞİRELERİNİN UYGULADIKLARI HASTA EĞİTİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Uzm. Hem. Aysun ÇAKIR HEMŞİRELERİNİN UYGULADIKLARI HASTA EĞİTİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Uzm. Hem. Aysun ÇAKIR GİRİŞ Hasta eğitimi, sağlığı koruyan ve bireylerde davranış değişikliği geliştirmeye yardım eden öğrenim deneyimlerinin

Detaylı

Herkes için Kaliteli, Koruyucu, Eşit Sağlık Hizmeti

Herkes için Kaliteli, Koruyucu, Eşit Sağlık Hizmeti Herkes için Kaliteli, Koruyucu, Eşit Sağlık Hizmeti EVDE BAKIM ve DESTEK HİZMETLERİ v Evde Doktor Muayene Hizmeti: Hekim ve hemşire tarafından hastanın evinde muayenesi, reçetesinin düzenlenmesi,tıbbı

Detaylı

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ ANABİLİM DALI STRATEJİK PLANI

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ ANABİLİM DALI STRATEJİK PLANI KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ ANABİLİM DALI STRATEJİK PLANI MİSYON: Çağdaş bilimsel gelişmeler ışığında ve iyi hekimlik ilkeleri doğrultusunda nitelikli çocuk ruh sağlığı hizmeti

Detaylı

İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı ve kapsamı; İstanbul

Detaylı

Çevremizdeki Sağlık Kuruluşları VE Sağlık Hizmetleri

Çevremizdeki Sağlık Kuruluşları VE Sağlık Hizmetleri Çevremizdeki Sağlık Kuruluşları VE Sağlık Hizmetleri Çevremizde bulunan sağlık kuruluşları, herhangi bir sağlık probleminde müdahalede bulunan ve tedavi amacı güden kuruluşlardır. Yaşadığınız çevrede bulunan

Detaylı

SAĞLIK NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ);

SAĞLIK NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); SAĞLIK KAVRAMI SAĞLIK NEDİR? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); Yalnızca hastalık veya sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halidir. şeklinde tanımlamıştır. SAĞLIK KAVRAMI

Detaylı

14 sayılı toplantısında alınan karar gereği Yönergenin 30. maddesinde değişiklik.

14 sayılı toplantısında alınan karar gereği Yönergenin 30. maddesinde değişiklik. SENATO KARARLARI Karar Tarihi : 04/07/2012 Toplantı Sayısı : 10 Sayfa : 1 Üniversitemiz Tıp Fakültesi Konsültasyon Hizmetleri Yönerge hk. 2012.010.102 Üniversitemiz Tıp Fakültesi Konsültasyon Hizmetleri

Detaylı

SAĞLIK YÖNETİMİ HASTANE YÖNETİMİ

SAĞLIK YÖNETİMİ HASTANE YÖNETİMİ SAĞLIK YÖNETİMİ HASTANE YÖNETİMİ Kaynak: Sağlık İşletmeleri Yönetimi Prof. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU Yrd. Doç. Dr. Oğuz IŞIK Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT *Hastanelerin Tanımı *Hastanelerin Özellikleri *Hastanelerin

Detaylı

EVDE SAĞLIK HİZMETLERİ

EVDE SAĞLIK HİZMETLERİ EVDE SAĞLIK HİZMETLERİ Günlük Ziyaret Sayıları 160 140 120 100 80 60 40 20 0 ANADOLU KUZEY ANADOLU GÜNEY BEYOĞLU BAKIRKÖY FATİH ÇEKMECE ZİYARET 124 146 65 28 54 62 Araç Başına Ziyaret Sayıları (Aylık)

Detaylı

UÜ-SK KLİNİKTE HASTA BAKIMI PROSEDÜRÜ

UÜ-SK KLİNİKTE HASTA BAKIMI PROSEDÜRÜ 1 / 6 1. Amaç: Bu prosedür, UÜ-SK da yatan tüm hastaların aynı kalitede bakım hizmeti almasını tanı-tedavi hizmetlerinin planlı bir şekilde yürütülmesini ve kayıt altına alınmasını amaçlamaktadır. 2. Kapsam:

Detaylı

Tıbbın Temelinde İç Hastalıkları nın Yarını. Dr. Pınar YILDIZ ESOGU İç Hastalıkları ABD. Genel Dahiliye

Tıbbın Temelinde İç Hastalıkları nın Yarını. Dr. Pınar YILDIZ ESOGU İç Hastalıkları ABD. Genel Dahiliye Tıbbın Temelinde İç Hastalıkları nın Yarını Dr. Pınar YILDIZ ESOGU İç Hastalıkları ABD. Genel Dahiliye Terminoloji Tıbbın temeli: İnsandır. İç Hastalıkları; insan sağlığını korumak, hastalıkları tanımak,

Detaylı

İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA. Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu.

İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA. Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu. İŞYERİNDE SAĞLIĞI GELİŞTİRME ve PROGRAM PLANLAMA Prof.Dr.Ayşe Beşer Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi ayse.beser@deu.edu.tr 1 HEDEFLER.Sağlığı, koruma ve geliştirme kavramlarını bilme İşyerlerinde

Detaylı

Uzm. Dr. E. Erdal Erşan

Uzm. Dr. E. Erdal Erşan DEVLET HASTANELERİNDE SOSYAL PSİKİYATRİ UYGULAMALARI Uzm. Dr. E. Erdal Erşan Sivas Numune Hastanesi Psikiyatri Kliniği Sosyal psikiyatri, ruh sağlığının korunması, ruhsal hastalıkların önlenmesi ve sosyal

Detaylı

YÖNETMELİK. Gazi Üniversitesinden: GAZİ ÜNİVERSİTESİ ŞİDDET VE SUÇLA MÜCADELE UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETMELİK. Gazi Üniversitesinden: GAZİ ÜNİVERSİTESİ ŞİDDET VE SUÇLA MÜCADELE UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM 19 Aralık 2013 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 28856 Gazi Üniversitesinden: YÖNETMELİK GAZİ ÜNİVERSİTESİ ŞİDDET VE SUÇLA MÜCADELE UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

Detaylı

TÜRKİYE HASTANE AFET PLANI EĞİTİMLERİ HASTANE AFET PLANI (HAP) OPERASYON

TÜRKİYE HASTANE AFET PLANI EĞİTİMLERİ HASTANE AFET PLANI (HAP) OPERASYON TÜRKİYE HASTANE AFET PLANI EĞİTİMLERİ HASTANE AFET PLANI (HAP) OPERASYON Olay Komuta Sistemi HAP Başkanı Operasyon Şefi Alan Yönetimi Tıbbı Bakım Sorumlusu Tehlikeli Madde Direktörü Hastane Ünitesi Acil

Detaylı

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KLİNİK TIP BİLİMLERİ ÖĞRENCİLERİNİN STAJ EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ YÖNERGESİ

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KLİNİK TIP BİLİMLERİ ÖĞRENCİLERİNİN STAJ EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ YÖNERGESİ BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KLİNİK TIP BİLİMLERİ ÖĞRENCİLERİNİN STAJ EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1. Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) SAĞLIK BİLİMLERİNDE KURAM VE MODELLER Sağlık

Detaylı

TEDAVİ PLANLARI CLINICAL CRITICAL PATHWAYS

TEDAVİ PLANLARI CLINICAL CRITICAL PATHWAYS SAĞLIK İŞLETMELERİ YÖNETİMİ TEDAVİ PLANLARI CLINICAL CRITICAL PATHWAYS B Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT *Tedavi planları,esas olarak mühendislik alanında geliştirilen ve kullanılan bir yöntemdir. * Sağlık hizmetlerinde

Detaylı