Çalcatepe. Kuşak çatışması! Petrol ve İsrail için. Telabyad endişesi ABD ye iletildi. Siyah-beyaz SİYASETİN renkli yüzü. ÖN CE Kocatepe SON RA

Transkript

1 Fiyatı 25 Kr Demirel için bugün Ankara da yarın Isparta da tören var ÖN CE Kocatepe SON RA Çalcatepe Solunum yolu enfeksiyonu ve kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybeden 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel için bugün TBMM'de saat arasında devlet töreni düzenlenecek. Demirel'in naaşı bugün saat 07.45'te hastaneden alınacak, saat arasında Güniz Sokak'taki evine getirilecek. Demirel için saat arasında TBMM'de devlet töreni yapılacak ve arasında kortej eşliğinde Kocatepe Camisi'ne hareket edilecek. Saat arasında cuma namazının ardından cenaze namazı kılınacak. Cenaze törenin ardından Demirel'in naaşı saat 14.00'te Kocatepe Camisi'nden Esenboğa Havalimanı'na götürülecek ve saat 15.00'te uçakla Ankara'dan memleketi Isparta'ya gönderilecek. Demirel için yarın İslamköy Şehriban Hatun Camisi'nde saat 13.00'te öğlen namazının ardından cenaze namazı kılınacak, saat 14.00'te defnedileceği Çalcatepe Anıtmezar'a hareket edilecek. Demirel'in naaşı saat 14.30'da Anıtmezar'da toprağa verilecek. Siyah-beyaz SİYASETİN renkli yüzü Türkiye, iki gün arayla iki değerli Süleyman ını kaybetti! Biri; dünyada eşimenendi olmayan bir siyaset duayeni, 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel Dursun ERKILIÇ ın yazısı 12. SAYFADA Telabyad endişesi ABD ye iletildi Bahçeli daralttı İbre, AK Parti-MHP koalisyonuna kayarken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, azınlık hükümetlerinin doğru olmadığını ve sonuçsuz kaldığını belirterek, olası seçeneklerin daralmasına neden oldu. Bahçeli, açıklamasıyla AK Parti'siz bir hükümetin mümkün olmayacağını ifade ederek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun koalisyon görüşmelerinde elini daralttı. HABERİ 12. SAYFADA Fehmi Koru Bir dönemin sonu 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 19. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 17. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 17. Sayfada Kuşak çatışması! Türkiye seçim sonrası koalisyon hükümeti derdine düşmüşken, Suriye sınırlarımızda olağanüstü gelişmeler yaşanıyor. Telabyad ın PYD tarafından IŞİD in elinden alınması ile; kimine göre Türkiye ile Suriye arasında Kürtlerin kontrolünde tampon bölge, kimine göre PKK tarafından Kuzey Kuşağı oluşturuldu. www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ü dan takip edebilirsiniz Gazetemizi Seçim sonrası ilk kez önceki gün toplanan Bakanlar Kurulu, Suriye sınırında yaşanan gelişmeleri ve göç akınını değerlendirdi. İç ve dış güvenlik konularının görüşüldüğü toplantıya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Abdullah Atay ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da katıldı. Bölgedeki gelişmelerin medyaya yansıyan bazı haberlerine bakılırsa; ana hedef; Türkiye- Suriye sınırında Büyük Ortadoğu Projesi nde de iddia edilen Kuzey kuşağı oluşturmak. PYD nin Kobani den sonra Telabyad ı da ele geçirmesi bu kuşağın son halkası niteliğinde. Bölgedeki Türkmen ve Arap nüfusun ABD uçaklarının bombardımanı ve PYD-IŞİD çatışmasından kaçarak Türkiye ye geçmesi de bu kuşağın Kürtlerle doldurulması için tezgahlanmış bir plan olduğu belirtiliyor. Konunun Bakanlar Kurulu ndan görüşülmüş olması, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ın Suriyeli sığınmacıların Türkiye ye gelişinin sürdürülebilir olmadığını vurgulamasının ardından, ABD'ye Telabyad mesajı gönderildi. Buna göre, Türkiye'nin Telabyad'la ilgili rahatsızlığı ABD'ye iletildi. Gazetemizi /yedigun.gazetesi Petrol ve İsrail için Suriye nin kuzeyinde tam manasıyla bir insanlık dramı yaşanıyor. Telabyad ın IŞİD den kurtarılması bahanesiyle koalisyon güçleri tarafından bombalanan yerleşim alanlarındaki Türkmenlerin ve Arapların Türkiye ye kaçışı sürerken, tüm bu olumsuzluklardan en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Göç yollarında zor koşullara ve açlığa karşı yaşam mücadelesi veren çocukların Türkiye ye girdikten sonra önlerine konan su ve bisküviler onları adeta hayata döndürüyor. Bakışlara sinen korku bu ağırlama ile bir nebze olsun azalıyor. İyi de nereye kadar?

2 2 TV / MAGAZIN Zeyrek ile Çeyrek Ramazan da TRT de... SINEMA Sevimli iki zabitin, 1860'lı yılların İstanbulunda geçen özel hayatları ve karakol yaşantılarının ele alındığı "Zeyrek ile Çeyrek" dizisi, TRT 1'de yayınlanacak. KOCAELİ- Sevimli iki zabitin, 1860'lı yılların İstanbulunda geçen özel hayatları ve karakol yaşantılarının ele alındığı "Zeyrek ile Çeyrek" dizisi, 17 Haziranda TRT 1'de yayınlanacak. Dizinin Genel Koordinatörü Mehmet Çoban, çekimlerin yapıldığı İzmit Seka Film Platoları'nda düzenlenen basın toplantısında, "Zeyrek ve Çeyrek"in ''Filinta'' dizisinden çıkan 2 karakter olduğunu belirterek, toplam 29 bölümlük bir eğlence dizisi çekeceklerini bildirdi. TRT için keyifli bir dizi yapmaya çalıştıklarını dile getiren Çoban, "Bunun için yola koyulduk. Şu anda çekimlerin ve montajın tam ortasındayız. 'Zeyrek ve Çeyrek' aslında dünyada gördüğümüz ikili komedi karakterleri. Ustalarımıza saygı olarak da söyleyelim Zeki-Metin gibi, bu tür ustalarımızdan da esinlenerek bugünün komedi karakterlerini ve ustalarını yaratmak için çıkardığımız karakterler" diye konuştu. Çoban, yaklaşık 15 bölümün çekimini bitirdiklerini anımsatarak, "Bir günlük dizinin zorluğunu ve yoğunluğunu tahmin edebilirsiniz. Gerçekten çok zor ve yoğun çalışıyoruz. Özellikle oyuncularımız ve teknik ekibimiz günde saat çalışıyoruz" dedi. Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdiklerini belirten Çoban, "Dizinin bölümlerini 90 veya 120 dakika yapmıyoruz. İlk kez 45 dakikalık bir dizi çekiyoruz. Böylece dizi zamanlarını da kısaltmış olduk. Başarılı olur ve bu tarz devam ettirilebilirse bu tür işler, belki bir ilki de başlatmış olacağız" değerlendirmesinde bulundu. Dizinin yönetmeni Sami Saydan ise 20 yıldır dizi sektörünün içinde olduğunu ve hep drama çektiğini belirterek, bu durumun kendisini üzdüğünü, o yüzden "Zeyrek ve Çeyrek" ile güldürmeyi denediğini Ünlü saksafoncu Francesco Bearzatti, İstanbul'da sahne aldı İSTANBUL- Yaşayan önemli saksafon sanatçılarından Francesco Bearzatti, Akbank Sanat Caz Günleri kapsamında konser verdi. Aksanat'ta verdiği "Monk'n Roll" isimli konserde sanatçıya, "Tinissima Quartet" grubu üyeleri trompet sanatçısı Giovanni Falzone, kontrbas, bas gitar ve bas flüt sanatçısı Danilo Gallo, davul ve perküsyon sanatçısı Zeno De Rossi eşlik etti. Sanatçı, konser öncesinde AA muhabirine yaptığı açıklamada, küçük yaşlarda müziğe başladığını anlatarak, caz kariyerine başlamadan pop, rock, folk, elektronik ve daha birçok türde müzik yaptığını dile getirdi. Bearzatti, müziğe ilgisi konusunda ailesinin kendisine saygı duyduğunu belirterek, "Klasik müzik eğitimi alırken, gerçekten saygı duyuyorlardı. Klasik müzikten ayrılıp caz ve blues müziğine yönelince, ilk başlarda çok karşı çıktılar. İlk saksafonumu aldığımda, amcamdan borç para almak zorunda kalmıştım. Çünkü ailem izin vermemişti. İyi bir saksafondu ve pahalıydı. Amcama parasını ödeyebilmek için bölgemizdeki halk müziği grubuna kaydolarak her hafta sonu çalıştım" ifadelerini kullandı. Vizyona yeni girecek filmler "Jurassic World" Chris Pratt, Bryce Dallas Howard, Ty Simpkins ve Nick Robinson'un oynadığı "Jurassic World", haftanın bir başka aksiyon ve macera içerikli filmi. Çığır açan Jurassic Park serisinin uzun süredir beklenen yeni filmi Jurassic World'ün sorumlu yapımcılığını Steven Spielberg üstlenirken, filmin yönetmen koltuğunda Colin Trevorrow bulunuyor. "Ajan" Paul Feig'in yönettiği filmin başrollerinde Melissa McCarthy, Jason Statham, Jude Law ile Rose Byrne yer alıyor. Komedi türündeki filmin konusu şöyle: "Susan Cooper (Melissa McCarthy) masa başı çalışan alçak gönüllü bir CIA analisti, aynı zamanda en tehlikeli görevlerin ardındaki duyulmamış kahramandır. Ancak partneri (Jude Law) ve diğer gözde ajan (Jason Statham) deşifre olunca, öldürücü silah tüccarlarının dünyasına sızmak ve dünya çapında bir felaketi önleme görevi ona düşer." "Küçük Karmaşa" Kate Winslet, Matthias Schoenaerts, Alan Rickman ve Stanley Tucci'nin oynadığı filmin yönetmenliğini Alan Rickman yaptı. Rickman'ın hem yönetip hem rol aldığı film, Kral 14. Luis zamanında mesleğini icra etmek için sınıf ve cinsiyet ayrımlarıyla boğuşmak zorunda kalan bir kadın peyzaj mimarının (Kate Winslet) hikayesini anlatıyor. 05:13 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:15 Ana Ocağı 06:40 1'de Sabah 08:50 1'de Bugün 09:05 Beni Böyle Sev 11:00 İyi Fikir 13:25 Ana Ocağı 15:00 Annem Söyler Ben Yaparım 16:10 1'de Bugün 16:25 Seksenler 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Yeşil Deniz 23:00 Filinta 01:25 Annem Söyler Ben Yaparım 02:25 Ana Ocağı 03:45 İyi Fikir 07:00 Kahvaltı Haberleri 08:00 Nihat Hatipoğlu Sorularınızı Cevaplıyor 10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Alemin Kıralı 16:00 Zahide ile Yetiş Hayata 18:45 Atv Ana Haber 20:00 Yabancı Sinema 00:15 HAWAII FIVE 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:40 DUDAKTAN KALBE 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE 12:50 DERYA'NIN DÜNYASI 15:00 DUDAKTAN KALBE 16:45 İKİNCİ BAHAR 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER-CANLI 19:30 SPOR BÜLTENİ 19:45 YABANCI SİNEMA SİYAH GİYEN ADAMLAR 21:40 YABANCI SİNEMA 23:30 THE UNIT (EKİP) 00:20 YABANCI SİNEMA O GÜZEL TOPRAKLAR 01:50 YABANCI SİNEMA TEKRAR 03:10 YABANCI SİNEMA 04:40 DÜNYAYI GEZİYORUM TEKRAR 05:30 Çarkıfelek 07:00 Bugün 08:45 Dürüye'nin Güğümleri 10:00 Muhteşem Yüzyıl 12:45 Kaderimin Yazıldığı Gün 14:30 Ben Olsam 16:15 Güzel Köylü 18:30 Star Haber 19:15 Çarkıfelek 20:30 Kiralık Aşk 23:30 Yerli Dizi 01:30 Fatih Çıtlak ile Sahur Bereketi 03:40 İnsanlar Alemi 07:30 Aile Doktoru 08:45 Magazin 8 09:00 Aramızda Kalmasın 12:15 Ütopya 13:45 Ver Fırına 15:30 Bu Tarz Benim (Yeni) 18:30 Ütopya (Yeni Bölüm) 20:00 Yetenek Sizsiniz Türkiye 23:15 Hülya Avşar (Yeni Bölüm) 00:30 Ütopya 01:45 Bay Tahmin 02:45 Bu Tarz Benim 05:00 Ütopya 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 09:30 Alın Yazım 11:00 Aşk-ı Memnu 12:30 Gün Aras 13:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 15:45 Evim Şahane 17:15 Arka Sokaklar 18:40 Baba Haber Bülteni 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Arka Sokaklar 23:15 Beyaz Show 00:30 Hawaii Five 02:00 Yerli Dizi Fenomen yarışma Çarkıfelek yepyeni içeriği, ünlü konukları, büyük ödülleri ve Mehmet Ali Erbil in eğlenceli sunumuyla 15 Haziran Pazartesi gününden itibaren hafta içi her gün, Star ekranlarında olacak. 40 yıldır yayınlanan ve her yaştan izleyiciyi ekran başına çeken, dünyanın en fazla ödül dağıtan yarışma programı Çarkıfelek te yarışmacılar muhteşem bir araba ve değerli ödüller kazanacak. Yapımcılığını RTV Film in üstlendiği, Çarkıfelek, hafta içi her akşam herkesi ekran başına toplayacak ve keyifli dakikalar yaşatacak. 19:15 ÇARKIFELEK 19:45 SİYAH GİYEN ADAMLAR 2 Orjinal İsmi:Men In Black 2 Yönetmen:Barry Sonnenfeld Oyuncular:Will Smith, Tommy Lee Jones, Rip Torn, Lara Flynn Boyle Yapım Yılı:2002 Tür:Aksiyon, Komedi, Bilim Kurgu Kay (Ajan K) sivil hayata dönerken, Jay (Ajan J) dünyadaki uzaylı yaratıklarla ilgili konuları kontrol eden, gayri resmi devlet kuruluşu Men in Black (MIB) Siyah Giyen Adamlar için çalışmaya devam etmiştir. Jay sıradan görünen bir suçu araştırırken, kendisini güzel bir model olarak tanıtan, aslında kötü bir Kylothian canavarı olan Serleena nın planladığı şeytani bir komployu ortaya çıkarır. Diğer taraftan Kay, MIB için çalıştığı günlerle ilgili hiçbir şey hatırlamamaktadır. 00:30 HAWAİİ FİVE Hawaii Five-O CBS de yılları arasında 12 sezon yayınlanan polisiye dizisinin yeni versiyonu. 12 sene önceki diziyle aynı adı taşıyan dizinin yapımcıları Fringe dizisininde yapımcıları olan Alex Kurtzman ve Roberto Orci. Dizinin kadrosunda ise Lost tan tanıdığımız Daniel Dae Kim (Jin Kwon) var. Ayrıca 1 sezon yayınlanan Moonlight dizinin yakışıklı vampirini canlandıran Alex O Loughlin,Scott Caan ve Grace Park da dizinin kadrosuna dahil. Dizinin konusu önceki versiyonunda olduğu gibi sadece valiye hesap veren hawaii eyalet polisini ele alıyor.

3 bölge haberleri 3 Ekmek üreticilerinden pide israfı uyarısı ÇORUM - Ekmek Üreticileri Federasyonu Genel Başkanı Murat Kavuncu, "Ramazan ayında günlük milyon pide üretiliyor ve bu rakamın 3-4 milyonu israf oluyor. Vatandaşlarımızın açlığın verdiği durum nedeniyle gözü doymuyor ve fazla pide alıyor. Gözümüzü değil, karnımızı doyuracak kadar pide alalım" dedi. Kavuncu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ramazanda yaşanan "pide israfı"na dikkati çekti. İslam aleminin mübarek ramazan ayını idrak etmeye hazırlandığını belirten Kavuncu, ramazan sofralarının "israf sofrasına" dönüşmemesi gerektiğini vurguladı. Türkiye'de iki yıl önce başlatılan "Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası"nda önemli başarılı elde edildiğini, aynı duyarlılığın ramazan ayında da devam etmesini temenni ettiklerini dile getiren Kavuncu, "Ekmek israfının önlenmesi amacıyla başlatılan kampanya sayesinde yaklaşık 2,5-3 milyon ekmeğin israfını önlemiş olduk. İnşallah bu duyarlılık ramazanda da devam eder. Çünkü ramazanda verilen toplu iftarlarda birçok ekmek ve pide israf ediliyor. Bundan kaçınmamız lazım" diye konuştu. Ramazan ayında günlük milyona yakın pide üretildiğini ifade eden Kavuncu, şunları kaydetti: "İkram ve paylaşma kültürümüzün yoğun yaşandığı ramazanda, birbirinden güzel yiyecek ve içeceklerle donatılan iftar sofralarının, ölçü kaçırılarak 'israf' sofrasına dönüşmemesi için üzerimize düşen gayreti göstermeliyiz. Haziran ve temmuz ayının sıcak günlerinde, çiftçilerimizin el emeği ve alın terinin çok daha değer kazandığı bu günlerde, ekmeğin soframıza gelinceye kadar, tarladan, harmandan, değirmenden, fırından kat etmiş olduğu yolu düşünürsek, özellikle de ramazan ayının ulvilik ve güzelliğini de hesaba katarak, sofralarımızdaki tüketime çok daha dikkat etmeliyiz çünkü ramazan ayında günlük milyon pide üretiliyor ve bu rakamın 3-4 milyonu israf oluyor. Vatandaşlarımızın açlığın verdiği durum nedeniyle gözü doymuyor ve fazla pide alıyor. Gözümüzü değil, karnımızı doyuracak kadar pide alalım. Beş kişilik bir aile iftar için 10 tane pide alıyor. 'İftarda iki tane yerim diye düşünüyor' ama yiyemiyor. Fırıncılarımız zaten pideyi sayılı çıkartıyor. Vatandaşlarımızın da bu konuda daha duyarlı olmasını temenni ediyoruz." "Fırıncılar olarak 76 milyon nüfuslu ülkede, kutsal nimet ekmeğin üç öğün sofrada bulunmasına vesile olmanın heyecanını yaşıyoruz" diyen Kavuncu, ekmek israfının önlenmesi konusunda yoğun mücadele vermeye devam ettiklerini sözlerine ekledi. TCSG-33 botu Kemer'de göreve başladı ANTALYA - Türkiye Cumhuriyeti Sahil Güvenlik-33 (TCSG-33) numaralı sahil güvenlik botu düzenlenen törenle Kemer ilçesinde göreve başladı. Antalya Vali Yardımcısı Mehmet Kurdoğlu, Kemer Türkiz Marina'da bulunan Sahil Güvenlik Bot Komutanlığı önünde yapılan törende yaptığı konuşmada, Sahil Güvenlik Komutanlığının denizlerde, Jandarma ve Emniyet'in de karada görevini icra ettiğini hatırlattı. Kurdoğlu, Türkiye'nin denizlerdeki ekonomik hak ve çıkarlarını korumak için çok daha güçlü olunması gerektiğini vurguladı. Kurdoğlu, hizmete giren TCSG-33 botunun tamamen Türk mühendis ve işçilerinin ürünü olduğu ifade etti. Antalya Vali Yardımcısı ve Kemer Kaymakam Vekili Halil Serdar Cevheroğlu da ilçenin turizm içindeki yeri ve önemine işaret ederek, Sahil Güvenliğin iştigal konularının neredeyse tamamının Kemer'de bulunduğunu Cevheroğlu, Sahil Güvenlik Komutanlığının, göçmen kaçakçılığı, yasa dışı göç ve çevre kirliliğiyle ilgili bütün görevleri yerine getirdiğini belirtti. Sahil Güvenlik Antalya Grup Komutanı Yarbay Kadir Karakaya ise, eğitim sürecini başarıyla tamamlayan TCSG-33 ile TCSG-14 personeline hizmetlerinden ötürü teşekkür etti. Karakaya, TCSG-33'ün hizmete girişinin ve TCSG-14'ün konuş değişikliğinin Sahil Güvenlik Komutanlığına ve Antalya'ya hayırlı olması dileğinde bulundu. İzmir'de Çok Uluslu Uçuş Eğitim Merkezi açıldı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, 2. Ana Jet Üs Komutanlığında dost ve müttefik ülkelerin pilot adaylarının yetiştirilmesi amacıyla kurulan Çok Uluslu Uçuş Eğitim Merkezi'ne ilişkin "Yakın bir zamanda pek çok ülkenin pilotlarını ve platformlarını da ortak olarak kullanacağı ve havacılığın gelişimine önemli katkı sağlayacağına inandığım bu merkez, hepimizin ortak kazancı olacaktır" dedi. KAYSERİ - Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi'nde 260 öğrenci mezuniyet heyecanı yaşadı. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Güven, üniversite yerleşkesindeki amfi tiyatroda düzenlenen 41. dönem mezuniyet töreninde, gururlu ve hüzünlü bir gün yaşadıklarını Güven, bir taraftan uzun yıllar süren eğitim sürecinde yetiştirdikleri öğrencilerden ayrılmanın üzüntüsünü yaşadıklarını, diğer yandan da emeklerinin karşılığını aldıkları için mutlu olduklarını ifade etti. Güven, "Onlar artık bizim meslektaşlarımız, bu nedenle çok gururluyuz. Biz onlara güveniyoruz, vatanlarına iyi birer evlat ve hekim olarak yetiştiklerini ve bu bilinçle hizmet edeceklerini biliyoruz. Bugün burada 260 öğrencimizi mezun etmenin heyecanını yaşıyoruz" dedi. Öğrencilerinin "her gün bir yenisinin eklendiği, 90'ı aşan yetersiz kadro ve altyapıya sahip bir fakülteden değil, gelişimini tamamlamış, her türlü imkana sahip Erciyes Tıp'tan mezun olduklarını" dile getiren Güven, genç doktorların meslek hayatlarında karşılaşacakları güçlüklerin üstesinden ustalıkla geleceklerine yürekten inandıklarını vurguladı. Öğrencilerine tavsiyelerde de bulunan Güven, şunları söyledi: "Hastalarınıza zaman ayırın, onları dinleyip anlamaya çalışın. Dil, din, ırk ayrımı yapmadan hizmet etmek zorundasınız. Kendinizi sürekli geliştirmek durumundasınız. Çünkü, hekimlik eğitimi mezun olmakla bitmeyen, ömür boyu devam eden bir süreçtir. Hekim, her zaman öğrencidir. Ölünceye kadar da hekimdir. Bunu sakın unutmayın. Meslek büyüklerinize ve meslektaşlarınıza saygılı olun, İZMİR - Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığındaki Çok Uluslu Uçuş Eğitim Merkezi (ÇUUEM) açılış töreninde konuşan Orgeneral Özel, günümüzün güvenlik sorunlarının ülkelerin müşterek çalışmasına ihtiyaç duyulacak şekilde kapsamlı ve karmaşık hal aldığına dikkati çekerek, azalan savunma bütçeleri ve tehditlerin sınırlardan bağımsız olmasının ülkeler arasında işbirliğini zorunlu kıldığını ifade etti. Özel, ittifakın kuruluşundan bu yana küresel güvenlik ortamında meydana gelen değişikliklere çok başarılı bir şekilde adapte olduğunu ve ihtiyaç duyduğu yetenekleri kazanabilmek için tedbirler aldığını kaydederek, 1952 yılından bu yana NATO'ya aktif katkı sağlayan Türkiye'nin bu değişimin önemli bir aktörü haline geldiğini ifade etti. Orgeneral Özel, şöyle devam etti: "NATO'nun yeni savunma konsepti çerçevesinde ülkelerin daha az maliyetle, daha fazla güvenlik elde etmek maksadıyla işbirliği içerisinde çalışması şeklinde tanımlanan akıllı savunma girişimi, ülkeler arasındaki ortak çalışma ve paylaşım konusunda önemli bir platform oluşturmuştur. Çok Uluslu Yetenek Geliştirme Yaklaşımı ile NATO'nun ihtiyaç duyduğu yeteneklerin, çok uluslu ve maliyet-etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi sağlanabilmektedir. Akıllı savunma yaklaşımı, mevcut kaynaklar ile en etkin yetenek geliştirilmesi anlamına gelmektedir." Türkiye'nin Çok Uluslu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi ve Çok Uluslu Uçuş Eğitim Merkezi ile NATO'ya katkılarını sürdürdüğünü aktaran Özel, "Bu merkezin, yetenek paylaşımı kapsamında verilecek eğitimlerin yanı sıra, bölgesel barışın ve istikrarın sağlanmasına da katkı sağlayacağına inanıyorum. Bu merkezin amacı; Türkiye'nin önderliğinde, dost ve müttefik ülke personeline, döner ve sabit kanatlı çeşitli hava vasıtaları ile eğitim vermek, eğitim sahalarını ve araçlarını, havacılık alanında yetişmiş personelin bilgi ve tecrübe birikimini paylaşmak, konuya ilişkin konsept, doktrin ve standartların belirlenmesinde etkin rol üstlenmek suretiyle bölgesel ve küresel bir eğitim merkezi olmak, ayrıca bölge ve dünya güvenliğine katkı sağlamaktır" diye konuştu. Özel, bu merkezin NATO ve ilişkide olduğu ülkelerin ortak paylaşım merkezi olacağına inandığını dile getirerek, "Yakın bir zamanda pek çok ülkenin pilotlarını ve platformlarını da ortak olarak kullanacağı ve havacılığın gelişimine önemli katkı sağlayacağına inandığım bu merkez, hepimizin ortak kazancı olacaktır" dedi. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk de merkezin bölge ve dünya barışına daha fazla katkı sağlamak, eğitim alanında dost ve müttefik ülkelerle sinerji oluşturmak, karşılıklı tecrübe paylaşımında bulunmak, hem kendi hem de diğer ülke ve NATO personeline eğitim vermek ve böylece birlikte çalışabilirliğe katkı sağlamak üzere tesis edildiğini belirtti. Sağlık ordusuna ERÜ'den 260 genç hekim adayı daha katıldı onlar yüceldikçe siz de yücelirsiniz. Edeceğiniz yeminin arkasında olun. Dürüst olun, sevgi gösterin." Dönem birincisi Ümit Yaşar Güleser de altı yıl önce önlük giyme töreniyle başladıkları ağır ve uzun bir sürecin sonunda mezun olmanın heyecanını yaşadıklarını Dünyanın en zor ve en fazla özveri gerektiren, birçok kişinin çocukluk hayali hekimliğe ilk adımı attıklarını ifade eden Güleser, okulu bitiren tüm arkadaşlarıyla görevlerini en iyi şekilde yerine getirme gayreti içinde olacaklarını belirtti. Fehmi KORU fkoru@gmail.com Bir dönemin sonu fkoru@htgazete.com.tr SÜLEYMAN Demirel i dün sabaha karşı kaybettik. Henüz basında adlı adınca anılamadığı siyasi yasaklı günlerinde, Güniz Sokak taki evini ziyaretlerimde, hep gördüğüm manzara şuydu: Salonun dört duvarı önüne yerleştirilmiş sandalyeler siyasetten aşina yüzlerle doluyordu; masanın üstü ise tepeleme kitaptı. Süleyman Demirel, siyasi yasaklı arkadaşlarına, Batı dünyasının ortak değerinin demokrasi olduğunu, o dünyanın bir parçası sayılan Türkiye nin de bir gün yeniden demokrasiye döneceğini anlatıyordu; son çıkan yabancı eserlere ve makalelere atıflarda bulunarak... Gazeteciler ancak bir süre sonra, o da kendisinden Bir Bilen diye söz ederek, Demirel i sütunlarına taşıyabildiler. Buna rağmen, siyaset arkadaşları ve gazetecilerle buluşmalarını hiç aksatmadan sürdürdü Demirel... Yasaklar kalkıp DYP nin başına resmen geçtiğinde bir mülakat vesilesiyle kapısını çalmıştım. Türkiye irtica yaygarasıyla çalkalanıyor, yaygaranın yarattığı dalgalar siyaset alanını, bürokrasiyi, sivil toplum kuruluşlarını olumsuz etkilediği gibi, masum insanlara cezaevlerini ikinci adres haline getiriyordu. Mülakat talebimi gerekçesiyle iletmiştim Demirel e; Demokrasinin kurallarını hatırlatıp ortalığı rahatlatmak için diye... Neredeyse yarım saat istediğim mesajı alabilmek için mücadele ettim, ama nafile... Demirel, beklentimi uzaktan hatırlatacak tek cümle söylemiyor, her yeni denememi zihin kıvraklığıyla savuşturuyordu. Çabamın nafile olduğunu fark edince Sizi daha fazla meşgul etmeyeyim dedim. Ayağa kalktık. Kapıyı açtım. Tam dışarı çıkacakken Süleyman Bey in kapıyı eliyle ittikten sonra söylediği sözler dün gibi belleğimde: Cevaplarımdan mutlu olmadın. Anlıyorum. Ama sen de beni anla. Bizim nesil farklı bir laiklik anlayışıyla yetişti. Ne zaman sizin nesil siyasette etkili olursa, işte o zaman, sorun kendiliğinden hallolacak... Türkiye nin 1960 sonrası siyasi tarihine İstanbul Teknik Üniversitesi nde (İTÜ) birbirlerini tanımış mühendisler ağırlıklarını koymuşlardır. İslamköylü (Süleyman Demirel), Hafize Hocahanım ın oğulları (Turgut ve Korkut Özal) ile Arap Hakim in oğlu (Necmettin Erbakan)... Demirel in bürokraside ilk kadrosuydu diğerleri... ABD de Dünya Bankası macerası sonrası (1977), Turgut Özal, MSP nin İzmir milletvekili adayı olmuştu. Seçimi içeriden izliyordum. Demirel e yakın birileri, Özal ın oylarının artmasına katkıda bulunabilecek İzmir in önde gelen sanayici ve tüccarlarına, Biz onu Kayseri den aday gösterecektik, o MSP yi seçti haberini uçurmuştu. Doğru değil, AP den bana teklif gelmedi tekzibi işe yaramadı; Özal milletvekili seçilemedi. Askerlerin koyduğu siyasi yasaklılık halinin sonlandırılmasını Başbakan Özal ın referandum şartına bağlaması, İzmir de uğradığı haksızlığın eseridir gibime gelir... İkiliden biri (Özal) cumhurbaşkanı, diğeri (Demirel) başbakan olduğunda da aralarında müthiş bir gerilim yaşanmıştı. Demirel gerilimi Özal ı Çankaya dan indireceğiz demeye kadar vardırmıştı. Gazeteciler olarak, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki hoş olmayan atışmaları, tenis maçı izler gibi izliyorduk. Bir vesileyle baş başa kaldığımızda Turgut Bey e, Kavga size de ülkeye de büyük zarar veriyor; tatlıya bağlamanız mümkün değil mi? diye sormuştum. Rio daki çevre zirvesine gidecekti Başbakan Demirel, ama Washington a uğrayıp Beyaz Saray la görüşmek de istiyordu. ABD başkanı, yakın dostu Özal ı darıltmamak için, isteği duymazdan geliyordu. Bunu hatırlatıp Randevuyu siz temin edin dedim. Özal, faltaşı gibi açılmış gözlerle, Bana daha fazla düşman olur dedi ve ekledi: O beni Cumhurbaşkanı gibi görmüyor, hâlâ müsteşarıyım gibi muamele ediyor... Çok sonra, Cumhurbaşkanı olduğunda, Erbakan Başbakanlığındaki hükümeti deviren 28 Şubat sürecine mimarlık da yaptı Demirel... Demirel le birlikte bir siyaset adamları nesli de bitti. 18 Haziran 2015/ HABER TÜRK TBB, Hayat Ağacı Projesi başlattı ANKARA - Türkiye Barolar Birliği, gençlerin uyuşturucuya bulaşmaması ve uzak durmasını sağlamak için yol gösterici çalışmaları kapsayan "Hayat Ağacı Projesi" başlattı. Türkiye Barolar Birliği, "Hayat Ağacı Projesi" kapsamında, "Kurumlar Arası İşbirliği Çalıştay"ı düzenledi. Ankara Barosu'nun eski başkanı ve proje koordinatörü Sema Aksoy, projeyi gerçekleştirmekteki amaçlarının madde bağımlılığı konusunda toplumsal farkındalık yaratmak olduğunu belirtti. Gençlerin bu illete bulaşmaması ve uzak durmasını sağlamak için yol gösterici çalışmalar yaptıklarını ifade eden Aksoy, Türkiye'de bu işe adım atmalarına asıl nedenin, son yıllarda görülen ölümler olduğunu Aksoy, "Son 3-5 yılda kullanılan sentetik maddeler yüzünden gençlerimiz ölümle karşı karşıya. Madde bağımlılığından gerçekleşen ölümlerin nedeni tam olarak tespit edilemiyor. Gençlerin bir kısmı beyin kanamasından, bir kısmı kalp krizinden, bir kısmı da iç kanamadan ölüp gidiyor ve bunlar kayıtlara bu şekilde geçiyor. Bu nedenle net olarak ölüm sayısı tespit edilebilmiş değil. Bu nedenle topyekun bir seferberlik lazım" diye konuştu.

4 4 Çankaya Belediyesi sahipsiz sokak hayvanları konusunda bir ilke daha imza attı. Kendi sınırlarındaki bin 200 köpeğe elektronik kimlik kartı çıkartan Çankaya Belediyesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı 9. Bölge Müdürlüğü nden alınan mikroçipleri, kısırlaştırılan sağlıklı hayvanlara uygulamaya başlandı. Çip sistemi sayesinde sokak hayvanları ve bu hayvanlara yapılan aşılama, kısırlaştırma gibi tıbbi işlemler internet ortamında kayıt altına alınacak. Hayvanlara takılan mikroçipler, köpeklerin hangi belediye tarafından hangi tarihte kısırlaştırıldığı; hangi tedavileri gördüğü gibi bilgilerin kayıt altında tutulmasını sağlayacak. Uygulama şu şekilde olacak: Dişi ve erkek sağlıklı yetişkin köpeklere kısırlaştırma operasyonu uygulandıktan sonra mavi küpeler takılacak. Ameliyat sonrası post-operatif bakımları Keçiören'in ilk mesire alanı olan Kartaltepe Kent Ormanı özellikle öğrenci gruplarının tercihi oldu. Ovacık Mahallesi nde Semerkand Kültür Merkezi ve Ankara Forum un karşısında toplamda m² lik bir alana kurulu Kent Ormanında açık havanın tadını çıkarmak isteyenler hem pikniklerini yapabiliyor hem de spor alanı olarak tercih ediyor. Havaların yavaş yavaş ısınmasıyla kendini su ve yeşilin buluştuğu alanlara atmak isteyen Keçiörenli'lerin ilk tercihi olan Kartaltepe Kent Ormanı ve Mesire Alanında bir kenarda barbekü yapanlar, diğer yanda uçurtma uçuranlar açık havanın tadını doyasıya çıkarıyor. Çocuk oyun alanı ve spor alanlarıyla da pikniklerine eğlence katmak isteyenlerin uğrak yeri olan Kartaltepe Kent Ormanı yaz boyu ailesiyle hafta sonu keyfi yaşamak isteyenlerin tercihi olmaya devam edecek gibi görünüyor. Keçiören Eğitime Destek Merkezi (KEDEM) öğretmenleri ve personeliyle Kartaltepe Kent Ormanında düzenlenen piknikte bir araya gelen Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak şunları söyledi; "Yazın gelmesi ve havaların güzelleşmesiyle insanlar kendilerini dışarı atmak ve açık alanlarda güneşli havanın tadını çıkarmak istiyor. Keçiören'in ilk mesire alanı olan Kartaltepe kent Ormanını bu ihtiyacı gidermek ve Keçiörenli'nin yeşil ve maviyle iç içe olmasını sağlamak için yaptık. Göreve geldiğimizden beri Keçiören'de kişi başına düşen yeşil alan miktarını sürekli artırarak çocuklarımızın doğayla iç içe büyüyeceği alanların sayısını çoğalttık. Kartaltepe Kent Ormanına vatandaşlarımız büyük ilgi gösteriyorlar,bu da bizi çok memnun ediyor." İlçe sınırları içindeki bütün ibadethaneleri yıl boyu düzenli olarak temizleyen ekipler Ramazan'a özel bir temizlik gerçekleştirdi. Halılardan raflara, kapılardan ayakkabılıklara, duvarlarda asılı tablolardan avizelere kadar geniş çaplı bir şekilde başlatılan temizlik çalışmalarını, Temizlik İşleri Müdürlüğü'nün koordinesinde 20 kişilik profesyonel bir ekip yürüttü. Keçiören Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğüne bağlı ekipler, mübarek Ramazan ayında vatandaşların ibadethanelerini daha temiz ve huzurlu bir ortamda yapmaları için kolları sıvadı. İlçe sınırları içindeki bütün ibadethaneleri yıl boyu düzenli olarak temizleyen ekipler Ramazan'a özel bir temizlik gerçekleştirdi. Halılardan raflara, kapılardan ayakkabılıklara, duvarlarda asılı tablolardan avizelere kadar geniş çaplı bir şekilde başlatılan temizlik çalışmalarını, Temizlik İşleri Müdürlüğü'nün koordinesinde 20 kişilik profesyonel bir ekip yürüttü. Camii ve mescitlerdeki halılar yerlerinden kaldırılmadan bulunduğu yerde yıkanarak temizlendi, temizlik işlemleri bittikten sonra gül suyu spreyleri sıkıldı. Keçiören deki 251 cami ve mescit, 97 Kur an Kursu, 3 Cem Evi baştan aşağı temizlenerek Çankaya Belediyesi köpeklere mikroçip uygulamasını başlattı. Çankaya da köpeklerin artık birer elektronik kimliği olacak. Sokak hayvanlarına elektronik kimlik Kartaltepe Kent Ormanı canlandı biten köpeklere mikroçip ve kuduz aşısı uygulanacak. Pirinç tanesi büyüklüğünde, non-toksik (zehirsiz) ve biyo uyumlu mikroçipler özel bir şırınga ile köpeğin iki omuzu arasındaki bölgeye yapılıyor. Hayvanın deri altı bağ dokusu ile kısa sürede kaynaşan mikroçipler hayvanlarda herhangi bir rahatsızlığa neden olmuyor. Böylece köpekler ömür boyu üzerlerinde taşıyacağı elektronik bir kimliğe kavuşmuş oluyorlar. Vücuda yerleştirilen mikroçip dedektör tarafından okunuyor; böylece kimlikte yer alan bilgiler bilgisayar ortamında çıkıyor. Uygulama, barınağa getirilen sahipsiz tüm köpeklere yapılacak. Bilindiği gibi Çankaya Belediyesi, saldırgan, ısırma vakasına karışmış, sakat ve dışarıda yaşamını idame ettiremeyecek durumda olan sokak hayvanlarının bakımına barınakta devam ediyor; sağlıklı olanlar ise Hayvanları Koruma Kanunu nun emri uyarınca, kısırlaştırıldıktan ve aşıları yapıldıktan sonra alındıkları bölgelere bırakılıyor. Gül kokulu ibadethaneler Ramazan ayına hazır hale getirildi. Ramazan ayında daha bir dolup taşan ibadethanelerin temizliği ile ilgili Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Temizlik imandandır hadisini hatırlatarak şunları söyledi; "Biz düzenli olarak bütün camilerimizin temizliklerini, halı yıkamalarını, pencere, avize temizliklerini gerçekleştiriyoruz. Ama Ramazan ayı nedeniyle özel bir temizlik de yapıyoruz. Sadece camileri değil, okulları ve Cem evlerini de temizliyoruz dedi. 6. Uluslararası Ramazan Etkinlikleri için hazırlıkların devam ettiğini söyleyen Ak, "Bu yıl 20 ülke ile 14 hemşehri derneğini Ramazan etkinliklerimizde misafir edeceğiz, kültür ve gönül köprüleri kurmaya devam edeceğiz. Ayrıca düzenleyeceğimiz mahalle iftarlarıyla genç, yaşlı herkesi aynı sofranın etrafında buluşturacak, oruçları birlikte açacağız." dedi. ANKARA Biyolojik Gölet in ikincisi Çansera ya Çankaya Belediyesi Biyolojik Gölet in ikincisini Çansera Kent Bahçesi nde tamamlamak üzere. Çankaya Belediyesi nin Ahlatlıbel de bitirdiği ve Ankara da bir ilk olan Biyolojik Gölet in ikincisi ve çok daha büyüğü Çansera Kent Bahçesi nde kuruluyor. Çalışmaları büyük ölçüde tamamlanan bu özel proje ile kimyasal bir temizlik yapmaya gerek kalmadan bitkiler ve ortamdaki bakteriler ile temizlenme özelliğine sahip olan gölet, aynı zamanda eşsiz bir görsel güzellik sunacak. İçindeki bitki ve diğer canlılarla sivrisineklerden uzak, kokusuz ve tertemiz bir suya sahip olan biyolojik gölet, filtrelerle de desteklenecek. Göletin ve rejenerasyon (yenilenme) alanının çevresi doğal göletlerde bulunan bitkilere sahip olacak. Özellikle nilüfer, kara ayakotu, mor süsen ve eğir bitkileriyle bezenen gölet, şehrin içinde adeta doğadan bir parça sunacak. İnsanların şehir içinde görmeye alıştıkları birçok havuzdan daha büyük olacak olan biyolojik gölet, Çansera nın içinde ferah bir hava estirecek. Gölet, bin 500 metrekare toplam alana ve bunun içinde 130 metrekare yenileme alanına sahip. Derinliği ise 45 ila 150 santimetre arasında değişen biyolojik gölet, kısa süre sonra açılışı yapılarak Çankayalılara ve tüm Ankaralılara sıcak yaz günlerinde tercih edecekleri bir ferahlık sağlayacak. Vosvos Parkı nda bir araya geldiler Yenimahalle Belediyesi nin Vosvos Parkı, Volkswagen Fun Club ün 23 üncü kuruluş yıldönümüne ev sahipliği yaptı. HABER MERKEZİ- Yenimahalle Vosvos Parkı ve Vosvos Lokali, vosvoscuların uğrak noktası olmaya devam ediyor. Her etkinliğin vazgeçilmez mekanı olan parkta bu kez, yıldönümü kutlaması vardı. Volkswagen Fun Club Başkanı Olgun Şensoy un öncülüğünde gerçekleşen kutlamada üyeler aileleriyle birlikte eğlenceli bir gün geçirdi. Üyeler adına konuşma yapan Fun Club Başkanı Şensoy, Her önemli günü, Yenimahalle Belediyesi nin bize tahsis etmiş olduğu bu parka kutluyoruz. Bugün de 23 ücü yıl dönümüzü bu parkta kutlamaktan ayrıca çok mutluyum. Burası bizim ailecek vakit geçirebileceğimiz nezih bir mekan oldu. Başta Yenimahalle Belediye Başkanımız Fethi Yaşar olmak üzere, burada emeği geçen herkese teşekkür ediyorum dedi. Etkinlikte parka astıkları afişlerle toplumsal mesajlar da veren fun club üyeleri, kadına şiddete ve kadın cinayetlerine dur dedi. Mersin in Tarsus ilçesinde vahşice katledilen Özgecan Aslan ı da unutmayan vosvoscular, Özgecandır kanayan insandır! Susma yazılı pankart açtı.

5 ANKARA 5 Altındağ Belediyesi, Altındağ a yapılan Aile Sağlığı Merkezleri ni tamamlamak üzere Karapürçek, Ali Ersoy, Beşikkaya, Feridun Çelik ve Başpınar Mahalleleri ne yapılan Aile Sağlığı Merkezleri açılmak için gün sayıyor. Yakın Altındağ Belediyesi Şair ve Yazarlar Evi, açılmak için gün sayıyor. Altındağ Belediyesi tarafından Hamamarkası na yapılan Şair ve Yazarlar Evi, ilçenin sanat ve edebiyatla aydınlanan yüzüne bir örnek oluşturuyor. Tarihi bir Ankara evinin dekore edildiği müze, Ankara nın kültür ve sanat hayatına büyük katkı sağlayacak. Türk Edebiyatı nın önemli isimlerinin yer aldığı müze, kısa süre sonra hizmet verecek. Şairler ve Yazarlar Evi, Ankara nın edebiyata açılacak olan yeni kapısı durumunda. Müzenin girişinde Hacı Bayram-ı Veli nin, Nagehan ol şara vardım / Ol şarı yapılır gördüm / Ben dahi yapıldım / Taş u toprak arasında sözü yer alıyor. 3 sergi odası ve 1 söyleşi odasının bulunduğu müzede, Türk Edebiyatı na damga vuran 30 şair ve yazar dikkat çekiyor. Müzede adı geçen şairlerin ve zamanda Ankara Valiliği ile imzaladığı protokol çerçevesinde, Aile Sağlığı Merkezleri nin sayısını 20 ye çıkaran Altındağ Belediyesi, çok yakında yeni merkezlerin de yapımına başlayacak. Altındağ ın geleceği için çalıştıklarını ve ilçeye değer katacak projelere imza attıklarını söyleyen Başkan Tiryaki, Altındağlı vatandaşlarımızın konforu ve çocuklarımızın geleceği için çalışmayı sürdüreceğiz. dedi. Altındağ ın ihtiyaçlarına cevap verecek yatırımlar yapmaya devam ediyoruz. Altındağlıların daha sağlıklı bir ortamda yaşamaları, çocuklarımızın sağlıklı bir geleceğe adım atmaları için çalışıyoruz. diye konuşan Başkan Tiryaki günü kurtaran değil, geleceğe dönük yatırımlar yaptıklarının da altını çizdi. Tiryaki, sağlık merkezlerinin yapımının kısa bir süre sonra tamamlanacağını Aile Sağlığı Merkezleri nde de, Altındağ Belediyesi nin tüm projelerinde olduğu gibi yazarların eserlerine, biyografilerine, fotoğraflarına ve kişisel eşyalarına rastlamak mümkün. Cumhuriyet Dönemi nden günümüze kadar yayımlanan edebi dergiler de müzede yer alan diğer önemli unsurlar arasında Ziyaretçiler, bu müzede Necip Fazıl Kısakürek ten Nazım Hikmet e, Mehmet Akif Ersoy dan Attila İlhan a, Cemal Süreya dan Nuri Pakdil e kadar çok sayıda yazar ve şair hakkında bilgi sahibi olabilecek. Müzedeki şair ve yazarların şahsi eşyaları da görülmeye değer Ahmet Arif in gözlüğü, Abdurrahim Karakoç un daktilosu, Rasim Özdenören in kalemi ve Hilmi Yavuz un el yazıları daha şimdiden büyük merak uyandırıyor. Müzede düzenlenecek olan şiir akşamları ve söyleşiler ile edebiyatçıları tanıtacak olan belgeseller, Ankaralılara bambaşka bir kapı aralayacak. Ankara Büyükşehir Belediyesi, bu yıl 150 bin dar gelirli aileye temizlik ve gıda yardımında bulunuyor. Büyükşehir den, Ramazan boyunca günde 1500 aileye gıda yardımı Altındağ'daki Aile Sağlığı Merkezleri bitmek üzere Şair ve Yazarlar Evi açılmak için gün sayıyor Ankara Büyükşehir Belediyesi, yaptığı gıda yardımlarıyla da dar gelirli ailelerin yüzlerindeki tebessüm, evlerindeki huzura vesile olmaya devam ediyor. Gıda yardımlarının Ramazan ayı içerisinde artarak devam edeceğini belirten Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, günlük ortalama 1500 aileye gıda yardımı yapılacağını bildirdi.ramazan ayında yine Ankara nın mahallelerinde belirlenecek olan 370 noktada ise kişi başına günlük bir ekmek olmak üzere 15 bin aileye her gün 75 bin adet taze ekmek verilecek. Ramazan ayında Giysi Yardım Merkezleri nden de ihtiyaç sahibi aileler kıyafet yardımından yararlanabilecekler. TUİK verilerine göre yoksulluk sınırı altında yaşayan ve uzman ekiplerle belirli kriterler değerlendirildikten sonra yardıma muhtaç olduğu belirlenen ailelere, içerisinde çeşitli gıda ve temizlik maddeleri bulunan paketler, büyük bir özen ile belirli periyotlar halinde dağıtılıyor. Yardımlar, Başkent in 25 ilçesinin tamamında yaşayan dar gelirli, mağdur durumdaki ailelere, yaşlı ve kimsesiz kişilere, engelli vatandaş ve ailelerine ekipler vasıtasıyla bir veya birkaç kez kapılarına kadar ulaştırılıyor. Yardım paketleri büyük bir özenle, bizzat hak sahibinin konutlarına teslim edilirken, olası bir karmaşanın da önüne geçiliyor. Sosyal yardımlardan yararlanabilme serüveni, gerekli şartları taşıyan vatandaşların başvurularıyla başlıyor. Daha sonra Büyükşehir Belediyesi nin Yerinde İnceleme Memurları adreslere giderek, gerekli araştırmaları yapıyor ve başvuru sahiplerinin yardım almaya hak kazanıp, kazanmadığına ilişkin rapor sunuyor. Bir sonraki aşamada da yardım almaya hak kazanan vatandaşların adreslerine Büyükşehir depolarından çıkan kamyonlar sırayla dağıtımlar gerçekleştiriyor. Her eve içinde çaydan sabuna, reçelden peynire kadar pek çok malzeme bulunan yardım kolileri ulaştırılıyor. Gıda ve temizlik malzemelerinin içinde bulunduğu, Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanıp, ihtiyaç sahibi ailelere dağıtılan koliler içerisinde yer alan malzemeler konfor ve kalite ön planda Tamamı 2 kattan oluşan Aile Sağlığı Merkezleri nde Altındağlı vatandaşların sağlığı için her şey düşünüldü. Aşı ve bebek izleme odasından, gebe izleme ve aile planlama odasına, hekim odalarından çocuk odalarına kadar her tür detayın ve konforun düşünüldüğü Aile Sağlığı Merkezleri, Altındağlı vatandaşların sağlıklı yaşamı için hizmet verecek. Laboratuar ve acil müdahale odası gibi unsurların da bulunduğu Aile Sağlığı Merkezleri, yapıldıkları mahallelerde 7 den 70 e her yaştan Altındağlı vatandaşa hizmet verebilecek. Aile Sağlığı Merkezleri nin tümünün inşaatında kullanılan malzemeler ise birinci sınıf kalitede Duvarlarından tavalarına kadar her yerde antibakteriyel boya kullanan Altındağ Belediyesi, dış cepheden merdivenlere, pencerelerden kapılara kadar her noktada birinci sınıf malzeme kullanarak, halk sağlığına verdiği önemi bir kez daha gözler önüne seriyor. Hacı Bayram, gece ışıl ışıl şunlar: 10 kg lık makarna, 5 lt lik ayçiçek sıvı yağ, 5 kg lik un, 2 kg lık arpa şehriye, 2 kg lık zeytin, 2 kg lık peynir, 2 kg lık sofralık tuz, 5 kg lık pirinç, 2 kg lık kuru fasulye, 2 kutu 1660 gr salça (Domates), 2 kg lik bulgur, 2 kg lik nohut, 3 kg lik çay, 6 kg lik şeker, 2 kg lik tahin helva, 4 kg lık reçel, 1 kg Tariş kuru üzüm, 750 gr lık el sabunu, 1 kg lık banyo sabunu, 3 kg lik çamaşır deterjanı, 2 kg lik bulaşık deterjanı. Yardım almak isteyen Başkentliler; nüfus cüzdanı ve fakirlik ilmühaberi ile Büyükşehir Belediye Binası, Etlik Osmanlı İş Merkezi, Çubuk ve Sincan daki 4 başvuru merkezinden birine şahsen başvuru yapabiliyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen Hacı Bayram-ı Veli Camisi ve çevresi dekoratif aydınlatma ile gece de ayrı bir güzelliğe kavuşturuldu. Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Dairesi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen çalışma ile daha önce Ulus Cumhuriyet Caddesi ve Atatürk Bulvarı nın Ulus-Sıhhıye arasındaki bölümüne yerleştirilen dekoratif aydınlatma direkleri Hacı Bayram-ı Veli Camisi çevresine de yerleştirildi. Led aydınlatmalı dekoratif direkler Hacı Bayram çevresinin tarihi dokusunu gece karanlığında da etkileyici bir şekilde ortaya çıkartırken, aydınlatma sistemi gözleri dinlendiriyor aynı zamanda da büyük oranda tasarruf sağlıyor. MUHABBETULLAH AYDINLI k Mustafa Şevki KavurMacı m.sevki@aydinli.com.tr Muhabbetullah, Allah-ü Teâlâ nın kemal ve cemalini idrak ve takdir oranında kalpte oluşan ilâhî bir nurdur. Bu muhabbet ile insan ruhu, kederlerden ve hüzünlerden kurtulur. Safi neşe ve huzura kavuşur. İnsan ruhunu erdeme ulaştıran sebeplerin en sağlamı, Allah sevgisidir. Cenabı- Hak, insanın kalbine sonsuz bir muhabbet kabiliyeti yerleştirmiştir. Bu sonsuz muhabbet, ancak zat ve sıfatlarıyla sonsuz kemalde bulunan Allah içindir. Yani, insana lütfedilen bu sevgi kabiliyeti Allah ı sevmek içindir. İnsan bir şeyi ya ondaki kemal, yahut ondan aldığı lezzet ve gördüğü menfaat için sever. Meselâ, bir Müslüman peygamberleri, evliyaları, irfan ve fazilet sahibi zatları, onlardaki kemalat-olgunluk-erdem için sever. Kendisine ihsan eden kimseleri, onlardan gördüğü lütuf ve ikramları için sever. Yediği yemek ve meyveleri ise lezzetleri için sever. İnsan, aklen ve vicdanen bilir ki, kemallerini takdir ettiği, ihsanlarından memnun olduğu ve lezzet aldığı bütün bu varlıklar Allah ındır. Hepsini O yaratmıştır. Bunlarda tecelli eden bütün kemal, cemal ve ihsanlar, hep O ndan gelmektedir. İnsan kendindeki bu nihayetsiz muhabbet kabiliyetini, evvela ve bizzat Allah a verecek, diğer bütün muhabbete lâyık zatları, nimetleri ve ihsanları da Allah için sevecektir. Bozulmamış her akıl ve vicdan, bu hakikati kabul etmeli ve uygulamalıdır. Kuran-ı Kerim, insanların dünyevî ve uhrevî bütün durumlarına ölçü getirmiştir. Konuşmalarına, yiyip içmelerine, ticaretlerine ölçü koyduğu gibi; fikir ve his âlemlerine de ölçüler koymuştur. Konuşmaya ölçü getirmiştir: Müslüman yalan konuşamaz. Düşünce tarzına ölçü getirmiştir: İnsan Cenabı Hakk ın Zatını, mahiyetini ve nasıl olduğunu düşünemez. Allah ı sevmeye ve Ondan korkmaya da ölçü getirmiştir. Allah sevgisinin ölçüsü, iyi amel işlemek, Allah korkusunun ölçüsü ise, takvâ yani günahlardan sakınmaktır. Müslümanlar olarak bizler sonsuz ve şartsız olarak ancak Allah ı severiz. Sonra Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vessellem) ı severiz. Ama O nu (Sallallahu Aleyhi Vessellem) -hâşâ- ilah gibi değil, Allah ın kulu ve Resulü olarak severiz. Ondaki bütün kemalâtın kendi zatından değil, Allah tan olduğuna iman ederiz. O nun (Sallallahu Aleyhi Vessellem), Cenabı-ı Hakk ın isim ve sıfatlarının tecellisine en geniş bir ayna olduğunu bilir ve bu itibarla kendisini canımızdan, malımızdan ve akrabalarımızdan, kısaca her şeyimizden daha çok severiz. Güzel bir çiçeği sebepsiz, fıtraten severiz. Çünkü onda insanın zahiri duygularını okşayan güzellik yani cemal vardır. Güzel bir manzaraya baktığımız zaman içimizde bir muhabbet hasıl olur. Hayran hayran temaşaya koyuluruz. İşte bu muhabbeti veren şey, o resimdeki güzelliktir. Elbette ki güzellik kendisinin değil, başka bir güzelden gelmektedir. Bize maddeten veya manen yardım edenleri de severiz. En sıkıntılı zamanlarımızda bize muavenet elini uzatanları ömür boyu hatırlarız. Manayı harfiyle baktığımız zaman, kainattaki bütün güzelliklerin, cemal ve kemalin mevcudata değil de Allah a ait olduğunu anlarız. Mesela, bir ayna güneşten aldığı ışığı başka tarafa yansıtır ve orayı aydınlatır. Her ne kadar orayı aydınlatan ışık aynadan çıkıyor ise de, hakikatte orayı aydınlatan güneştir. Ayna ise arada vasıta ve sebeptir. İşte kainatta böyledir. Orada görünen bütün güzellikler hakikatte Şems-i Ezeli den gelen ışıklar gibidir. Işık aynanın olmadığı gibi ayine-i mevcudatta görünen güzelliklerde mevcudatın değildir. Şair: Ayinedir bu alem her şey Hak ile kaim, Mir atı Muhammed den Allah görünür daim sözüyle buna işaret etmiştir. Madem insan cemal, kemal ve ihsana karşı fıtraten muhabbet eder. Madem kainatta görünen bütün cemal kemal ve ihsan hakikatte Allaha aittir. Öyle ise asıl muhabbete layık olan mevcudat değil Allah tır. Diğer mevcudat ancak Allah namına ve Allahın izniyle sevilebilir. Allah ve Resulünden sonra diğer peygamberleri, sonra dört halifeyi, sonra diğer sahabeleri severiz. Sonra da derecelerine göre, bütün evliyaları ve müminleri severiz Sonuç olarak, sevgimizde İslamiyet in koyduğu ölçülere dikkat ederiz. Allah ı sevmenin nasıl olacağına gelince, bu hususta Kur ân-ı Kerim şu ölçüyü koymuştur: De ki: Eğer Allah a muhabbetiniz varsa hemen bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı affetmekle örtsün. Allah Gafûr dur, Rahîm dir. (Âl-i İmrân Sûresi,31 ) Yukarıdaki ayet-i kerimenin tefsirinde şöyle buyrulmaktadır: Allah a (c.c.) imanınız varsa, elbette Allah ı seveceksiniz. Madem Allah ı seveceksiniz, Allah ın sevdiği tarzı yapacaksınız. Ve o sevdiği tarz ise Allah ın sevdiği zâta benzemelisiniz. O na benzemek ise, O na ittiba etmek (tâbi olmak)tır. Ne vakit O na ittiba etseniz Allah da sizi sevecek. Zaten siz Allah ı seversiniz; tâ ki, Allah da sizleri sevsin (Lem alar, s.21) Allah ı sevmenin yolu, Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vessellem) e uymaya çalışmaktır. Bir mümin, itikat, ahlâk ve ibadette Resulüllah a benzemek ve O nun getirdiği bütün hükümleri mümkün olduğu kadar uygulamakla Allah ı sevmiş olur. Ashâb-ı Kirâm ın büyüklüğü, Resulüllah a tâbi olmakta en ileri seviyede olmalarındadır. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vessellem) Allah ın sevdiği, razı olduğu insan modelidir. Bir mümin O Rehber-i Ekmel e benzediği ölçüde, Allah ı sevmiş ve Onun muhabbetini kazanmış olur. Peygamberimize benzemek ise, fiilleri, sözleri, ahlakı ve davranışlarıyla Onun bütün Sünnet-i Seniyye sine tâbi olmakla mümkün olur. Buna göre, Sünnet-i Seniyye ye tam uymak isteyen bir mümin, Resulüllah Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vessellem) gibi farz, vacip, sünnet bütün namazlarını kılacak, orucunu tutacak, zengin ise hacca gidecek ve zekât verecek, Kur an ı okuyacak, Onun sevdiklerini sevecek, sevmediklerini sevmeyecek. Onun ahlâkına mümkün olduğu kadar uymaya çalışacaktır. Konu İlgili Bazı Ayetler: Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır. (Rum Suresi, 21) Musa yı sandığa koy; sonra onu denize (Nil e) bırak; deniz onu kıyıya atsın da, benim düşmanım ve onun düşmanı olan biri onu alsın. (Ey Musa! Sevilmen) ve benim nezaretimde yetiştirilmen için sana kendimden sevgi verdim. (Taha Suresi,39) Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah ın katındadır.(al-i İmran Suresi,14) (İbrahim onlara) dedi ki: Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (gelip çattığında ise) birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız. Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur. (Ankebut Suresi,25) Konu İlgili Bazı Hadisler: Hazreti Enes (radıyallahu anh) bildiriyor; Hazreti Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur: Sizden biri, beni, babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş sayılmaz Hazreti Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Abdullah İbnu Ebi Talha yı doğduğu zaman Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) a götürdüm. Bebek bir bez içerisinde idi. Vardığımızda Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) devesine katran sürüyordu. Beraberinde hurma da getirdin mi? diye sordu. Evet dedim ve birkaç tane hurma verdim. Onları ağzında çiğnedi, sonra çocuğun ağzını açtı. Ağzına tükrüğü püskürttü. Bebek, yalamaya başladı. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ensar ın hurma sevgisine bakın (doğar doğmaz başlıyor) diye latife etti ve çocuğu Abdullah diye isimledi. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: Allah bir kulu sevdi mi, Cebrâil (aleyhisselam) e şöyle seslenir: Ben falanca kişiyi seviyorum, sen de sev! Bunun üzerine semâda aynı şekilde nida edilir. Sonra, arz ehli arasına onun sevgisi indirilir. Bunu şu ayet ifade etmektedir: İnanıp hayırlı iş işleyenleri Rahmân sevgili kılacaktır (Meryem 96). Allah bir kula buğzettimi, Cibril (aleyhisselam) e seslenir: Ben falancaya buğz ediyorum. Bu şekilde semâda nida edilir. Sonra, yeryüzüne onun hakkında buğz indirilir. Hazreti Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır. (Cemaatte bulunan bâzıları): Ey Allah ın Resûlü! Yüksekten atanlar kimlerdir`? diye sordular. Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir! cevabını verdi. İbnu Mes üd (radıyallâhu anh.) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Allah Teâlâ hazretleri aklı yarattığı zaman ona: Gel! dedi, o da geldi. Sonra Geri dön! diye emretti. O da geri döndü. Bunun üzerine akla şunu söyledi: Ben, kendime senden daha sevgili olan başka bir şey yaratmadım. Seni, nezdimde mahlükâtın en sevgilisi olana bindireceğim. Ebü d-derdâ (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Hazreti Dâvud (aleyhisselâm) un duaları arasında şu da vardır: Allahım! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulaştıracak ameli taleb ediyorum. Allah ım! Senin sevgini nefsimden, âilemden, malımdan, soğuk sudan daha sevgili kıl. Ebü d-derdâ der ki: Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hazreti Dâvud u zikredince, onu insanların en âbidi (yani çok ve en ihlaslı ibadet yapanı) olarak tavsif ederdi. Hazreti Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: İhtiyar kimsenin kalbi iki şeyin sevgisinde daima gençtir: Hayat sevgisi, çok mal sevgisi. Hayırlı Cumalar,

6 6 ANKARA Etimesgut Belediyesi tarafından ihtiyaç sahibi 6 bin aileye gıda yardımında bulunuldu. Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü nce tespit edilen gerçek ihtiyaç sahipleri ramazan ayı öncesinde gıda paketlerini aldılar. Etimesgut ta 6 bin aileye gıda yardımı Mamak taki evde sağlık hizmetleri devam ediyor Etimesgut Belediyesi tarafından ihtiyaç sahibi 6 bin aileye gıda yardımında bulunuldu. Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü nce tespit edilen gerçek ihtiyaç sahipleri ramazan ayı öncesinde gıda paketlerini aldılar. Yardımlar, belirlenen noktalarda ailelere belediye görevlileri tarafından teslim edildi. Engelli ve yaşlı ihtiyaç sahiplerinin gıda paketleri evlerine ulaştırıldı. Gıda paketlerinde bir ailenin 1 aylık ihtiyacını karşılayacak ürünler yer alıyor. Etimesgut Belediyesi, yardımlara ramazan boyunca devam ettirecek. Diğer yandan belediye aşevi ramazan boyunca yemek dağıtımını sürdürecek 1200 aileye her gün düzenli olarak sıcak yemek imkanı sunan aşevi, ramazanda bu sayıyı Valilik te protokolü imzalandı Ankara Valiliğinde, Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından yılları arasında belirlenen Sağlığa Yönelik Risklerden Birey ve Toplumu Korumak ve Sağlıklı Hayat Tarzını Teşvik Etmek amacı doğrultusunda yürütülen Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı kapsamında özellikle çocuk ve gençlere fiziksel aktivite alışkanlığı kazandırmak için bisiklet kullanımının teşvik edilmesi amacıyla Halk Sağlığı Müdürlüğü ile Milli Eğitim Müdürlüğü arasında bir protokol imzalandı. Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar, İl Milli Eğitim Müdürü Erol Bozkurt ve Halk Sağlığı Müdürü Dr. Rahmi Acar ın imzaladıkları protokole istinaden İl Milli Eğitim Müdürlüğü ne bağlı 5, 6, 7. sınıf öğrencilerine 400 adet, Hacettepe Üniversitesi öğrencilerine 500 adet bisiklet dağıtılması öngörülüyor. Vali Kılıçlar, Son yıllarda sıklıkla, özellikle de gençlerde ve çocuklarda ortaya çıkan obezite sorunu, biyolojik hastalıkların yanında, psikolojik açıdan da problemlere yol açıp bireyin sosyal, iş ve okul yaşamını olumsuz etkiliyor. Bundan dolayı da gençlerimizin daha çok spor aktivitelerinde bulunmaları hayatlarını daha kaliteli geçirmelerini sağlayacaktır. dedi. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen bu projenin son derece yararlı olduğunu ancak yolların bisiklet kullanımına yeterince uygun olmadığını söyleyen Vali Kılıçlar, bu konuda Belediyelerin de bisiklet kullanımını daha güvenli hale getirerek özendirecek, kolaylaştıracak altyapı çalışmalarını yapması gerektiğini sözlerine ekledi. Bu protokol kapsamında dağıtılan bisikletlerin çocuklarımıza ve gençlerimize hayırlı olmasını dileyen Vali Kılıçlar, emeği geçenlere teşekkür etti. daha da artıracak. Belirlenen dağıtım noktalarına sefer taslarıyla gelen ihtiyaç sahipleri, belediyenin verdiği aşevi kartını göstererek yemeklerini alıyorlar. Belediye, engelli, yaşlı ve hasta vatandaşların evlerine yemek servisi yapılıyor. Ramazan ayında 50 bine yakın kişi aşevinden yararlanacak. Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel, ilçedeki ihtiyaç sahiplerinin belediye görevlilerinin titiz çalışmaları sonucunda ilgili kurum ve kuruluşların yanı sıra muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve duyarlı vatandaşlarla yapılan diyalog ve işbirliği ile belirlediklerini Bu yıl 6 bini aşkın kişiye gıda yardımı yapacaklarını kaydeden Demirel, yardımların düzenli bir şekilde ailelere ulaştırılmakta olduğunu ifade etti. Pursaklar Zabıtası denetimlerini sıklaştırdı Pursaklar Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri yaptıkları denetimlerde kurallara uymayan iş yeri sahiplerine cezai işlem uyguladı. Zabıta ekipleri, denetimlerinde ağırlıklı olarak, hijyen koşulları, ruhsat, vergi levhası, çalışanların temizliği, gramaj, kılık kıyafet temizliği konusunda yaptı. Ankara Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği nin ekmek ve Ramazan pidesi tarifesine bağlı kalmak şartıyla gramaj denetimleri de yapıldı. Gıda üretim yasasına uygun hareket etmeyen iş yerleri ve imalathanelere uyarılarda bulunan ekipler, eksiklerin yerine getirilmemesi durumunda cezai işlem başlatacaklarını belirtti. Pazar yerlerinin denetimlerini de yapan ekipler, pazarlarda terazilerin doğruluğu, mühürlerin sağlamlığı gibi ölçü ayarları, fiyat etiketleri ve temizlik gibi konulara dikkat ediyor. Pursaklar Belediyesi Zabıta Müdürü Ali Aytaşgın ın da eşlik ettiği Ramazan denetimlerinde unlu mamul üretim ve satış yerleri, imalathaneler, ekmek fırınları, marketler titizlikle incelendi. Yapılan denetimlerin hem insan sağlığı hem de vatandaşların maddi açıdan haksızlığa uğramaması için titizlikle sürdürüldüğünü belirten Zabıta Müdürü Ali Aytaşgın, Hemşerilerimizin sağlıklı, hijyenik bir ortamda gönül rahatlığıyla alışveriş yapmasını amaçlıyoruz. Ramazanın vazgeçilmezlerinden Ramazan pidesi ve ekmeğin gramaj tespiti, çalışanların kılık kıyafeti ve mekânın temizliği gibi konularda titiz bir çalışma sürdürüyoruz. Denetimler sırasında esnafımızı eksiklikleri ve hataları konusunda uyarıyoruz. Esnafımız da yapılan denetimler sonrası eksikliklerini gideriyor. Hemşerilerimiz gıda konusunda herhangi bir olumsuzlukla karşılaşırlarsa şikâyetlerini numaralı Alo Zabıta hattına ve numaralı Pursaklar İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ne bildirsinler dedi. Mamak Belediyesi vatandaşların ayağına sağlık ulaştırmaya devam ediyor. Mamak Belediyesi nin örnek hizmetlerinden biri olan Evde Muayene ve Sağlık hizmeti yaşlı, engelli ve kimsesiz vatandaşlara kol kanat geriyor. Evde Muayene ve Sağlık Hizmeti nden bu güne kadar on binlerce vatandaş faydalandı. Uzman ekipler tarafından yürütülen sağlık hizmetinden faydalanmak isteyen vatandaşlar doğrudan Mamak Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü ne müracaat edebilecekleri gibi Alo Mamak , , ve i arayarak hizmet talebinde bulunabiliyor. Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül: Belediyemiz sağlık konusunda birçok çalışmaya imza atıyor. Sosyal belediyecilik kapsamında yürüttüğümüz Evde Muayene ve Sağlık Hizmeti kapsamında bu güne kadar binlerce vatandaşımıza sağlık hizmeti ulaştırdık. Düzenli olarak devam ettirdiğimiz sağlık hizmetimizle birlikte vatandaşlarımızın yaşadığı sağlık sorunlarını hafifletiyoruz dedi. Hizmet çerçevesinde hastalardan; kan alımı, muayene, enjeksiyon, pansuman, serum, sonda, kan şeker ölçümü, kolostomi bakımı yapılıyor. Ayrıca ihtiyacı olan hastalara yönelik mama, hasta bezi, yatak koruyucu, havalı yatak ve tıbbi malzeme desteği de sağlanıyor. Mamak'ta larva ve haşere ile mücadele Mamak Belediyesi sinek ve haşereye karşı larva ilaçlamalarına aralıksız devam ediyor. Mart ayının başında başlayan ilaçlama çalışmalarını geçtiğimiz yıl 3 araç ve 7 personelle yapan Mamak Belediyesi ilaçlamayı bu yıl 4 araç ve 8 personelle yapıyor. Mamak Belediyesi haşere mücadelesini Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanıp tavsiye edilen ilaçlarla gerçekleştiriyor. Dumanlama yerine ilaçlamada en son sistem olan ULV yöntemi tercih ediliyor. İlaçlama çalışmaları pazar yerleri ve çöp konteynırları başta olmak üzere Mamak sınırları içerisinde bulunan tüm mahallelerde yapılıyor. Bahar aylarının gelmesiyle birlikte larva mücadelesine başladıklarını dile getiren Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül: Sinek ve haşerelere karşı yaptığımız ilaçlama çalışmaları Mamak ta bulunan bütün mahallelerde devam ediyor. Vatandaşlarımızın sinek ve haşereden uzak bir yaz geçirmesini istiyoruz dedi. Haşere ve sineklerin üremesinde en önemli etkenlerin başında çöp ve evsel atıklar bulunuyor. İlaçlama çalışmaları kadar vatandaşların çöplerini de en doğru zamanda dışarı çıkarması gerekiyor. Akşam 20:00 ile 22:00 arasında çıkarılması gereken çöpler zamanından önce dışarı çıkarılırsa eğer sinek ve haşere üremesi için uygun koşullar oluşuyor. Mamak Belediyesi vatandaşlardan gelen taleplere göre de toplumsal alanlarda ilaçlama yapıyor. Vatandaşlar Alo Mamak ve numaralı telefonlardan ilaçlama talep edebiliyor.

7 7 EKONOMİ Demir-çelik üreticisini CEVHER zorluyor Dünyada demir cevheri fiyatlarının hurda fiyatlarına kıyasla daha hızlı düşmesi, ham madde olarak hurdayı kullanan demir-çelik üreticilerini endişelendiriyor. ANKARA - Küresel ölçekte demir cevherinin ortalama fiyatı geçen yılın temmuz ayında 100 dolar seviyelerinde iken bugünlerde 65 dolar düzeyine geriledi. Aynı dönemde hurda fiyatlarının demir cevherine göre daha yavaş düşmesi üretimde demir cevheri kullanan firmaları avantajlı konuma getirirken, bu durum üretiminin yüzde 70'ini hurdadan gerçekleştiren Türkiye için tehdit oluşturmaya başladı. Avrupa'nın en büyük ark ocaklı demir-çelik üretim tesisi konumunda bulunan Çanakkale- Biga'daki İÇDAŞ firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Necati Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2014 yılının hurda fiyatları açısından parlak geçmediğini ve dalgalı bir seyir izlemesine karşın cevher fiyatlarının genellikle düştüğünü Geçen yılın başından itibaren cevher ve hurda fiyatları arasındaki oranın, hurdadan üretim yapan tesisler aleyhine önemli derecede bozulduğunu vurgulayan Aslan, "Geçmiş edinimlerimiz ve veriler, hurda ile cevher arasındaki üçte bir oranın avantajın ne yönde olduğunu göstermektedir. Cevher fiyatları ile hurda fiyatları arasında oran dörtte biri geçmiştir. Bu oran üretimdeki maliyet avantajının cevhere geçtiğini gösteriyor" dedi. Cevher fiyatlarının hurda fiyatlarına oranla daha hızlı düşmesinin ihracatı olumsuz etkilediğini dile getiren Aslan, "Maliyet avantajının cevhere geçmesi bizim gibi hurdadan üretim yapan üreticiler üzerinde ciddi bir maliyet baskısı oluşturdu. Bu durum, üretiminin yaklaşık yüzde 70'ini hurdadan yapan Türkiye'nin çelik ihracatı açısından büyük bir tehdit Karpuz üreticisi Ramazan dan umutlu ADANA- Türkiye'nin karpuz üretiminin yaklaşık yüzde 20'sinin karşılandığı Adana'da üreticiler, düşen fiyatların ramazanda artacağından umutlu. Tarımsal üretim alanları içinde öne çıkan Adana ve çevresinde turfanda ve açık olmak üzere yaklaşık 120 bin dönümde üretilen karpuzda yaklaşık bir ay önce turfanda karpuz hasadına başlandı. Hasat sırasında tarlada kilogramı 1,7 liraya kadar çıkan karpuzun fiyatı, kuruşa kadar geriledi. İlk hasadın yapıldığı, genelde denize yakın alanlarda üretilen ve "kum karpuzu" olarak adlandırılan ürünün piyasada azalmasının ardından "toprak karpuzu" diye bilinen turfanda yetiştirilen karpuz, kısa süre içinde piyasaya girecek. Bu karpuzun devamında Temmuz ayı başında turfanda olmayan "açık karpuzun" da piyasaya girecek olmasıyla tad ve aroma yönünden öne çıkan bu karpuzların yüksek fiyatla satılması bekleniyor. Seyhan Ziraat Odası yönetim kurulu üyesi Cahit İncefikir AA muhabirine, piyasaya her na FRANKFURT - Almanya'da Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) mayıs ayında nisan ayına göre yüzde 0,1, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 0,7 arttı. Almanya Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) açıkladığı nihai verilere göre, Almanya'da TÜFE mayısta aylık bazda yüzde 0,1 artış gösterirken, yıllık bazda yüzde 0,7 yükseldi. Ülkede aylık ve yıllık bazda enflasyon verisi piyasa beklentilerinin paralelinde gerçekleşirken, enflasyon yıllık bazda dört ay üst üste artış gösterdi. Almanya'da, Avrupa Birliği (AB) uyumlu TÜFE ise mayıs ayında aylık bazda yüzde 0,1 ve yıllık bazda yüzde 0,7 artış kaydetti. Piyasalarda AB uyumlu TÜFE'nin aylık bazda yüzde 0,1, yıllık bazda ise yüzde 0,7 artması bekleniyordu. Böylece, açıklanan nihai sonuçlar daha önce 1 Haziran'da açıklanan öncü sonuçları teyit etti. Önceki aylarda olduğu gibi, mayıs ayında yaratıyor" diye konuştu. Firma olarak üretimde hurdayı kullandıkları için bu süreci hiç zorlanmadan atlatmalarını düşünmenin fazla iyimser bir yaklaşım olacağının altını çizen Aslan, tesislerinin yüzde 70'i ark ocaklı olan Türkiye'nin, cevherden üretim yapan küresel tesisler için gözde bir pazar durumuna geldiğini belirtti. Cevherden üretim yapan ihracatçıların bu fırsatı kullanacaklarını dile getiren Aslan, "Eğer hurda ve cevher fiyatları arasındaki denge kısa zamanda kadar İran karpuzu girmiş olsa da yaklaşık bir ay önce kilogramı 1,7 liradan satılan karpuzun fiyatının zamanla düştüğünü belirtti. Türkiye ve Adana'da rekoltede çok büyük farklılık olmamasına rağmen tüketimin azalması nedeniyle fiyatın düştüğünü ifade eden İncefikir, bunda, ülke genelinde hava sıcaklığının mevsim normalleri altında seyretmesi, bazı diyetisyenlerin "meyve tüketmeyin" önerilerinin etkili olduğunu savundu. İncefikir, tüketimin azalması kadar üreticilerin de plansızlığının, fiyatları olumsuz etkilediğini belirtti. Turfanda karpuz üretiminin maliyetli olmasına rağmen açık karpuza göre daha fazla yapıldığına dikkati çeken İncefikir, "Üretici, otokontrol geliştirecek. Turfanda fidelerin satıldığı ve dikildiği sırada ne kadar çok olduğunu gözlemleyip, ona göre planlama geliştirecek. Sera karpuzu, çok daha yüksek maliyette olmasına rağmen arkadan gelecek açık karpuzdan daha fazla üretilmiş olabiliyor. Piyasa dengesini oturtmak zorundayız" diye konuştu. İncefikir, karpuzun kilogramının kuruştan satılmasının maliyeti karşılamaya yetmediğini vurguladı. Üreticinin, zarar etmemek için ürününü tarlada beklettiğini, piyasaya sürmekten imtina ettiğini anlatan İncefikir, şunları söyledi: "Büyük olasılıkla önümüzdeki günlerde karpuzun fiyatının çıkmasını bekliyoruz. Zaten yavaş yavaş da çıkmaya başladı. Sanıyorum kuruşa doğru çıkar. Daha tatlı, aromalı ve rengi iyi olan toprak karpuzu, tüketimi artıracak. Toprak karpuzu piyasaya girince tüketici bunu daha çok tercih edecek. Ramazanda yeni ürün karpuzların fiyatının çıkacağını tahmin ediyoruz." Üretici Cihangir Cihangiroğlu da turfanda karpuz üretimin maliyetinin yüksek olduğunu belirterek, "Tarlam hasadı, bir hafta önce de başlatabilirdim ancak karpuzun kilogramı 15 kuruştu. Hasada girmedim, bekledim. Şu anda fiyatı 25 kuruş civarlarında ancak önümüzdeki günlerde artacağını tahmin ediyorum" diye konuştu. Almanya'da enflasyon mayısta da arttı genel enflasyon üzerinde aşağı yönlü etki, özellikle madeni yağ ürünlerindeki fiyat gelişmelerinden kaynaklandı. Yıllık bazdaki fiyat düşüşü ise kademeli olarak 2015 yılının başından bu yana yavaşladı. Enerji fiyatları yıllık bazda yüzde 5 gerilerken, aylık bazda yüzde 1 arttı. Enerji fiyatları hariç tutulduğunda mayıs ayında enflasyon yüzde 1,3 olarak ölçüldü. Almanya'da mayısta, nisan ayına kıyasla alkollü içecek ve tütün ürünlerinde artış olmazken, yıllık bazda yüzde 2,5 artış belirlendi. Mayıs ayında gıda fiyatları önceki yılın aynı ayına oranla yüzde 1,4 artış göstererek, genel enflasyona yukarı yönlü bir etki yaptı. Ülkede, aylık bazda ele alındığında gıda fiyatlarında değişiklik olmadı. Meyve fiyatlarında yüzde 3'lük artış olurken, süt ürünleri ve yumurtada yüzde 1,5'lik azalış gerçekleşti. sağlanmazsa Türk çelik üreticilerini oldukça zor bir dönem bekliyor" ifadesini kullandı. Düşük seyreden cevher fiyatlarının entegre tesislerdeki üretimi daha cazip hale getirdiğine işaret eden Aslan, dünyada firmaların hurdadan üretimden çıkmaya başladıklarını ve cevherden eritme modeline döndüklerini Kendilerinin de buna göre hazırlık yaptıklarını bildiren Aslan, "Cevherden üretimin maliyeti daha düşük. İşlenmiş demir cevheri kullanarak daha düşük maliyetli üretim yapmayı planlıyoruz. Bu, rekabet ve daha çok ürün satmak için gerekli bir dönüşüm" ifadelerini kullandı. Bu gelişmelere karşın hurda piyasalarının bulunması gereken noktaya geleceğini de kaydeden Aslan, çelik sektörünün hurda tedarikine ilişkin sıkıntı yaşamayacağını düşündüklerini dile getirdi. Türk çeliğine ilişkin dünyanın çeşitli ülkelerinde açılan damping soruşturmalarına da değinen Aslan, bu ülkelerden ABD'nin Türkiye'nin çelik ihracatı yaptığı önemli ülkelerden olduğunu Türk çelik üreticilerinin ihracatlarını, yasalara uygun yaptıklarına dikkati çeken Aslan, buna karşın zaman zaman ülkelerin kendi üreticilerini korumak adına bu tür soruşturmalar başlattıklarını belirtti. Çin'in, ihtiyaç fazlası çeliği dünya ülkelerine piyasaların altında fiyatlarla sattığına işaret eden Aslan, "Türkiye kaliteli çelik üretimi yaparken, Çin'in kalitesiz ancak ucuz çeliği pazarların akışını değiştiriyor. Ülkeler önce bu kalitesiz çelikle mücadele etmeli. Türkiye daha güçlü lobilerle, karar alıcılar, siyasetçiler üzerinde daha etkin olabilmeli. Sonuçta o ülkedeki damping soruşturması, içerideki çelik firmalarının baskısıyla ortaya çıkıyor" değerlendirmesinde bulundu. Aslan, fiyat avantajını sağlayan, üretimde maliyetini iyi hesaplayan firmaların ihracatta asla geriye düşmeyeceklerini ifade ederek, ihracatta düşüşler görülebilmesine karşın bunun kalıcı olmayacağını sözlerine ekledi. KARARTMA PERDE, TÜL PERDE, ZEBRA PERDE VE HALIFLEKS ALIMI İDARİ VE MALİ İŞLER DAİRE BAŞKANLIĞI YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Karartma Perde, Tül Perde, Zebra Perde ve Halıfleks Alımı alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ÜNİVERSİTELER MAH. DUMLUPINAR BUL- VARI NO:1 - MÜHENDİSLİK MERKEZ BİNASI KAT: ÇANKAYA/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : ism@metu.edu.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 3 kalem perdeve 1 kalem halıfleks alımı Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : ODTÜ Sosyal Tesisler Müdürlüğü Lisansüstü Araştırmacı Konukevi c) Teslim tarihi : Yüklenici firma ile sözleşme imzalandıktan sonra 20 takvim günü içerisinde malzemeleri teslim edecektir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:1 İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı İç Satınalma Müdürlüğü Merkez Mühendislik Binası Kat 1 No: 112 PK Çankaya/ ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 35 TRY (Türk Lirası) karşılığı ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:1 İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı İç Satınalma Müdürlüğü Merkez Mühendislik Binası Kat 1 No: 112 PK Çankaya/ ANKARA adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Üniversiteler Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:1 İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı İç Satınalma Müdürlüğü Merkez Mühendislik Binası Kat 1 No: 112 PK Çankaya/ ANKARA adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 60 (altmış) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Resmi İlanlar Basın (

8 8 EKONOMİ Sigortada en büyük uyuşmazlık trafikte İSTANBUL - Sigorta sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların daha hızlı çözülmesi amacıyla oluşturulan Sigorta Tahkim Komisyonu'na geçen yıl en fazla başvuru 8 bin 137 ile trafik poliçelerine yönelik geldi. AA muhabirinin Sigorta Tahkim Komisyonu verilerinden derlediği bilgilere göre, sigorta sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların süratli, basit ve düşük maliyetle çözümünü temin etmek amacıyla oluşturulan komisyon geçen yıl yoğun mesai yaptı. Komisyona 2014 yılında, bir önceki yıla kıyasla yüzde 147,39 artışla 10 bin 692 başvuru yapıldı. Söz konusu başvuruların yüzde 96,39'u yani 10 bin 306'sı hayat dışı branşlardan, yüzde 3,61'i yani 386'sı ise hayat branşından yapıldı. Poliçe türleri bazında Komisyona yapılan başvurulara bakıldığında, başvuruların yüzde 89'luk kısmını kara araçları ve kara araçları sorumluluk sigortalarından doğan uyuşmazlıklar oluşturdu. Trafik poliçelerinden doğan uyuşmazlıklara ilişkin başvuruların tüm başvurular içindeki payı ise 2013 yılında yüzde 49 iken geçen yıl yüzde 27'lik artışla yüzde 76 oldu. Kasko sigortalarına ilişkin yapılan başvurular ise 2013 yılında yüzde 29'luk paya sahipken 2014'te 16 puanlık düşüş göstererek yüzde 13 olarak gerçekleşti. Trafik ve Kasko poliçelerine ilişkin başvuruları, yüzde 3 ile yangın branşına ilişkin başvurular takip ederken, yangın branşının ardından yüzde 1 dolayındaki paylarıyla sağlık, hırsızlık, makine kırılması sigortalarına ilişkin başvurular geldi. Aynı dönemde sigorta hakemlerince karara bağlanan uyuşmazlık sayısı da 2013'e göre yüzde 77,88'lik artışla 4 bin 913'e ulaştı. Başvuruların ortalama karara bağlanma süresi 63 gün olarak gerçekleşti. Uyuşmazlık miktarı bazında dağılıma bakıldığında, başvuruların 2012 yılında yüzde 52'sini, 2013'te yüzde 49'unu 5 bin liranın altındaki uyuşmazlıklar oluştururken, 2014'te 5 bin liranın altındaki uyuşmazlıkların oranı yüzde 61 olarak kaydedildi. 5 bin ile 15 bin lira arasındaki uyuşmazlıkların oranı ise bir önceki yıla göre yaklaşık 12 puan düşerek yüzde 10 oldu. Böylece Komisyon geçen sene ağırlıklı olarak miktarı nispeten düşük uyuşmazlıkların çözümünü sağladı. 15 ile 40 bin lira aralığındaki başvuruların oranı geçen yıl yüzde 9 olurken, 40 bin lira ve üzerindeki uyuşmazlıkların oranı ise yüzde 20 olarak gerçekleşti. Komisyona 2014 yılında gerçek kişiler tarafından yapılan başvuruların yüzde 60'ı, tüzel kişilerce yapılan başvuruların ise yüzde 80'i vekaleten gerçekleştirildi. Aynı dönemde sigorta hakemlerince karara bağlanan dosya sayısı da bir önceki yılda karara bağlanan 2 bin 762 dosyaya göre yüzde 78 artarak 4 bin 913'e ulaştı. Sigorta hakemlerince karara bağlanan bin 737 adet dosyada başvuruda belirtilen tazminat talebinin tamamı kabul edilmişken, 2 bin 20 adet dosyada başvuru sahiplerinin taleplerinin kısmen kabul edildiği, bin 156 dosyada ise talep edilen tazminat tutarının reddedildiği görüldü. Trafiğe kayıtlı araç sayısı, 19 milyon 225 bin 406'ya yükseldi ANKARA - Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nisan ayına ilişkin motorlu kara taşıtları istatistiklerini açıkladı. Buna göre, nisan ayında 118 bin 469 taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Bu taşıtlar içinde otomobil yüzde 58,2 ile ilk sırada yer aldı. Bunu yüzde 15,2 ile kamyonet, yüzde 13,4 ile motosiklet, yüzde 5,8 ile traktör takip etti. Taşıtların yüzde 7,4'ünü ise minibüs, otobüs, kamyon ve özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Nisan sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı toplam 19 milyon 225 bin 406 taşıtın yüzde 52,6'sı otomobil, yüzde 16,3'ü kamyonet, yüzde 14,9'u motosiklet, yüzde 8,6'sı traktör, yüzde 4,1'i kamyon, yüzde 2,3'ü minibüs, yüzde 1,1'i otobüs, yüzde 0,2'si ise özel amaçlı taşıtlardan oluştu. Söz konusu ayda trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı, mart ayına göre yüzde 11,3 arttı. Bu artış otomobilde yüzde 13,4, minibüste yüzde 1,6, otobüste yüzde 15,6, kamyonette yüzde 2,2, kamyonda yüzde 10,8, motosiklette yüzde 13,4, traktörde ise yüzde 17,4 olarak gerçekleşti. Özel amaçlı taşıtlarda ise yüzde 9,8 düşüş oldu. BURSA - Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından 2014 yılı ciro, ihracat ve istihdam gibi ekonomik göstergeleri dikkate alınarak yapılan "Bursa'nın İlk 250 Büyük Firma Araştırması"nda kentin en büyük sanayi şirketi, OYAK Renault oldu. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, odanın Altıparmak semtindeki temsilcilik binasında düzenlenen basın toplantısında, "Bursa İlk 250 Büyük Firma Araştırması"nın sonuçlarını açıkladı. Araştırmayı 1997 yılından bu yana sürdürdüklerini ve Bursalı firmaların geçen yıla ilişkin performanslarını ortaya koyarken kent ve ülke ekonomisi için önemli bulgular sunduklarını belirten Burkay, şöyle devam etti: "Bu yıl ilk kez tamamen elektronik ortamda, ilçeleri de dahil ederek araştırmamızı tamamladık. Araştırmamızı binden fazla firmanın yetkililerinin beyanları doğrultusunda hazırladık. Türkiye'nin en fazla ihracat yapan ikinci kenti konumunda bulunan Bursa, dünyadaki gelişmelerden de diğer şehirlere göre çok daha fazla etkilenmektedir. Dünya ekonomisi 2014 yılında yüzde 2,6 ile beklentilerin altında büyürken, dünya ticaretindeki büyüme hızı ise binde 9'da kaldı yılı diğer taraftan gelişmiş ülkelerde kalıcı büyümenin başladığı, Avrupa Birliği ekonomisinin de yeniden büyüme ivmesi yakaladığı bir yıl oldu. Bütün bu gelişmelerin ışığında Türkiye ekonomisi yüzde 2,9 oranında Nisanda geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısında yüzde 53,8 artış gerçekleşti. Bu artış otomobilde yüzde 70, minibüste yüzde 92,1, otobüste yüzde 40,3, kamyonette yüzde 101,4, kamyonda yüzde 55,5, özel amaçlı taşıtlarda yüzde 55,8, traktörde ise yüzde 34,3 olarak gerçekleşti. Motosiklette ise yüzde 6,3 azalış görüldü. Ocak-nisan döneminde 429 bin 873 taşıtın trafiğe kaydı yapıldı, 33 bin 188 taşıtın ise kaydı silindi. Böylece trafikteki toplam taşıt sayısı 396 bin 685 arttı. Söz konusu ayda 578 bin 714 taşıtın devri yapıldı. Bu taşıtların içinde otomobil yüzde 68,8 ile ilk sırada yer aldı. Otomobili, yüzde 16,6 ile kamyonet, yüzde 4,8 ile motosiklet, yüzde 3,5 ile traktör takip etti. Nisan ayında devri yapılan taşıtların yüzde 6,2'sini ise minibüs, otobüs, kamyon ve özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Nisan sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 10 milyon 110 bin 443 otomobilin yüzde 40,9'unun LPG, yüzde 30,1'inin dizel, yüzde 28,5'i benzin yakıtlı araçlar olduğu görüldü. Otomobillerin yüzde büyümüş, ihracatımız yüzde 3,8 artmış, işsizlik oranımız ise yüzde 9,9'a yükselmiştir." Burkay, Bursa'daki 250 büyük firmanın 2014'te dönem karları, üretimden satışları, ciro ve katma değerlerinin reel olarak büyüdüğüne dikkati çekti. Söz konusu firmaların istihdamındaki artışın sınırlı olduğunu, dış satımının ise gerilediğini aktaran Burkay, "2014 yılında oluşan mali koşullar ile döviz kurlarındaki artışın yanı sıra finansman maliyetlerindeki gerileme, firmalarımızın kar performanslarına olumlu yönde Trafiğe kayıtlı araç sayısı, nisan sonu itibarıyla 19 milyon 225 bin 406'ya ulaştı. Nisanda trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı, marta göre yüzde 11,3, geçen yılın aynı ayına göre de yüzde 53,8 yükseldi. 0,4'nün ise yakıt türü bilinmiyor. Nisanda trafiğe kaydı yapılan 68 bin 990 otomobilin yüzde 17'sini Volkswagen, yüzde 12,3'ünü Renault, yüzde 7,2'sini Toyota, yüzde 6,6'sını Opel, yüzde 6,5'ini Hyundai, yüzde 6,3'ünü Fiat, yüzde 6,2'sini Ford, yüzde 4'ünü BMW, yüzde 3,8'ini Mercedes-Benz, yüzde 3,7'sini Peugeot, yüzde 26,4'ünü ise diğer markalar oluşturdu. Ocak-nisan döneminde trafiğe kaydı yapılan 256 bin 232 otomobilin yüzde 38,8'ini , yüzde 22,3'ünü , yüzde 18,7'sini 1300 ve altı, yüzde 14,9'unu , yüzde 3,7'sini , yüzde 1,6'sı 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahip. Otomobillerin yüzde 0,1'nin ise motor silindir hacmi bilinmiyor. Söz konusu dönemde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 62'sinde beyaz, yüzde 16,1'inde gri, yüzde 9,2'sinde siyah, yüzde 5,3'ünde kırmızı, yüzde 7,4'ünde diğer renkler tercih edildi. Bursa'nın en büyük sanayi şirketi OYAK Renault yansıdı. Bursa'nın en büyük 250 firması, katma değerde 2013 yılına göre yüzde 15'e yakın bir artış kaydetti. Sektörlerimizin katma değer paylarında ise liderliği otomotiv endüstrimiz üstlendi" ifadesini kullandı. İbrahim Burkay, 2013'e göre geçen yılın 250 büyük şirketi arasında perakende ve tekstil sektörlerinden firma sayısının arttığını, otomotiv ve enerjinin ise azaldığını bildirdi. Yine bu dönemde kar eden firma sayısının 212'den 220'ye çıktığını anlatan Burkay, toplam karın ise 3,8 milyar liraya ulaştığını belirtti. Prof. Dr. Söylemezoğlu: Tüm dünyada toprak varlığı gelecek için alarm veriyor. ANKARA - Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Gökhan Söylemezoğlu, tüm dünyada toprak varlığının gelecek için alarm verdiğini belirterek, "Dünyada ve Türkiye'de sürekli artan nüfusun doyurulabilmesi için topraklar ve verimli tarım arazilerinin korunarak, amacına uygun kullanılması zorunludur" dedi. Söylemezoğlu, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Lokali'nde basın toplantısı düzenledi. Söylemezoğlu, Haziran tarihlerinde kutlanan Toprak Bayramı dolayısıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Ziraat Mühendisleri Odası, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) Türkiye Temsilciliği, Türkiye Toprak Bilimi Derneği ve TEMA Vakfının birlikte hareket etme kararı aldıklarını belirterek, bu amaçla da ortak basın açıklaması yaptıklarını Söylemezoğlu, toprağın doğanın ve yaşamın vazgeçilmez varlıklarından olduğunu ifade ederek, ulusları ulus yapan temel unsurlardan birinin sahip olunan, işlenen ve korunan toprağın varlığının yönetilmesinin yaşamın sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıdığını anlattı. FAO'nun, bu seneyi Uluslararası Toprak Yılı ilan ettiğine dikkati çeken Prof. Dr. Söylemezoğlu, "Oysa ülkemizde bu konudaki ilk adımlar bundan 70 yıl önce atılmıştır. 1945'te Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkarılmış, Kanunun TBMM'de kabul edildiği 11 Haziran tarihini takip eden pazar günü de Toprak Bayramı ilan edilmiştir. Ancak Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu'nun yürürlükten kalkması nedeniyle uzun yıllardır kutlanmayan Toprak Bayramı, son birkaç yıldır Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yeniden kutlanmaya başlanmıştır" diye konuştu. Toprağın, gıdanın başladığı yer olduğunu belirten Söylemezoğlu, gıdanın yüzde 95'inin doğrudan ya da dolaylı yollarla topraktan geldiğini, sağlıklı ve yüksek kaliteli gıdanın ancak sağlıklı topraklarda yetiştiğini anlattı. Gökhan Söylemezoğlu, toprağın sınırlı bir varlık olduğuna da dikkati çekerek, "Kaybedildiğinde veya bozulduğunda insanların yaşam süresi içinde tekrar kazanılamaz. Bir santimetre toprağın oluşması için yüzlerce yılın geçmesi gerekir. Topraklar yenilenebilir varlıklar değildir, bu yüzden toprakların korunması, gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelecek için büyük önem taşımaktadır" ifadelerini kullandı. TÜİK verilerine göre 2002'de 26,5 milyon hektar olan toplam tarım arazinin son 12 yılda 2,6 milyon hektar azalarak 23,9 milyon hektara indiğini, yani tarım arazilerinin yüzde 10'unun üretim dışı kaldığını vurgulayan Söylemezoğlu, "Tüm dünyada toprak varlığı gelecek için alarm vermektedir. Yeni yaklaşımlar tercih edilmediği takdirde 2050'de küresel düzeyde kişi başına düşen ekilebilir ve verimli arazi 1960'taki düzeyin dörtte birine inecektir. Dünyada ve Türkiye'de sürekli artan nüfusun doyurulabilmesi için topraklar ve verimli tarım arazilerinin korunarak, amacına uygun kullanılması zorunludur" değerlendirmesini yaptı. Açlığın, yoksulluğun ve eşitsizliklerin yaşandığı bir dünyada, Türkiye'nin sahip olduğu zengin toprak varlıklarının çok iyi korunması ve geleceğe aktarılması gerektiğini dile getiren Söylemezoğlu, üretim faktörlerini korumak, sürdürülebilir kullanımını sağlamak ve insanoğlunun hor kullanımından alıkoymanın herkesin ortak sorumluluğu olduğunu

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN 9 Senarist yazar hayrettinivgin@gmail.com FOLKLORCU DR. MEHMET TUĞRUL'U KAYBEDELİ 30 YIL OLDU Folklorcu, yazar, bilim adamı ve araştırmacı Dr. Mehmet TUĞRUL 20 Kasım 1985 tarihinde Ankara'da öldü. Mehmet Tuğrul, 1321 H (1905 M) yılında Denizli ile Çal ilçesi Mahmutgazi köyünde doğdu. Babası Osman Efendi çiftçilik yapar, annesi Huriye Hanım ev kadını idi. M.Tuğrul ilköğrenimini, Mahmutgazi Köyü İlkokulu ile Çal İlçesi İlkokulu'nda üçer yıl olarak yaptı H (1911 M) H (1917 M). Orta öğrenimini, 1922 yılından 1927 yılına kadar bir yıl Antalya'da dört yıl İzmir Öğretmen Okulu'nda yaptı. Yüksek öğrenimini yılları arasında, A.Ü. Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde bitirdi. Yüksek Lisansını, aynı Fakültenin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde 1945 yılında «Ankara Örencik ve Ahi Köylerinin Türküleri» tezi ile bitirdi. Doktorasını, yine bu fakültenin aynı bölümünde «Mahmutgazi Köyünde Halk Edebiyatı» teziyle 1947'de tamamladı. 13 Temmuz 1970 tarihinde yaş haddinden emekliye ayrılan M. Tuğrul'un bulunduğu iş ve görevler şunlardır. a) : Mersin, Malatya - Aydın ve Ankara illerinde İlkokul öğretmenliği ve başöğretmenliği, b) : Kastamonu ve Ankara'da köy enstitüsü öğretmenliği ve yöneticiliği, c) : Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde asistanlık ile Harp Akademisi Yüksek Levazım Okulu'nda Türkçe öğretmenliği, d) Milli Eğitim Bakanlığı'nda Şube Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcılığı ve Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği, e) : Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü öğretmenliğiyle birlikte, Genel Kurmay Başkanlığı Eğitim Dairesinde Er Okuma Yazma Okulları'nı kurma, program geliştirme, hitaplarını hazırlama, öğretimi denetleyip geliştirme işlerinde Millî Eğitim Bakanlığı, temsilciliği. Orta derecede Fransızca ve Farsça konuşabilen M.Tuğrul; 1936 yılında Mili Eğitim Bakanlığı'nca Rusya'ya inceleme gezisine gönderilmiş, bu gezi sırasında Odesa, Moskova, Leningrat, Sivastopol ve Yalta şehirlerini gezmiş, eğitim konularında incelemelerde bulunmuştur. M.TUĞRUL ayrıca, yılları arasında eğitmen teşkilatı kurulması, eğitmenli okulların program, kitap ve eğitim kılavuzlarının hazırlanması, eğitmenlerin kursta ve işbaşında yetiştirilmeleri ile ilgili çalışmalarda bulunmuştur. Türk Dil Kurumu'nca yayımlanan Türkçe Sözlükün hazırlanması ve Atatürk'ün Büyük Nutku'nun bugünkü dile çevrilmesi çalışmalarına katılmıştır. Halk evleri Genel Merkezince yayımlanan Ülkü Dergisi'nin üç yıldan fazla bir süre Yazı İşleri Müdürlüğü'nü yürütmüştür yılları arasında o zamanın Millî Eğitim Bakanı Reşat Şemseddin Sirer' in direktifleriyle başlatılan Köy Yayımları Kitap Sergisi'nin yönetim ve redaksiyon işlerinde çalıştı. M.Tugrul ilk Basın-Yayım Kooperatifini: M.Şevket Esendal, Süleyman Kazmaz, Ahmet Kutsi Tecer, Tahsin Gözlüksüz, Hamdi Olcay gibi arkadaşlarıyla kurmuş, bazı eserler yayımlanmış ama kooperatif hayatını devam ettirmemiştir.. M.Tuğrul; eleştiri, folklor, kooperatifçilik, hikâye, tiyatro, eğitim, edebiyat, dil, gezi vb. konularda yayımlanmış 20 kitabı ve 80'i aşkın makalesi bulunmaktadır. Ankara Cebeci Asri Mezarlığı'na 21 Kasım 1985 günü defnedilen M.Tuğrul evli ve 2 çocuk babasıydı. Dr. Mehmet Tuğrul'un folklor konulu kitapları yazıları şunlardır; 1. Ankara Örencik ve Aki Köylerinin Türküleri, Ankara Malatya'dan Derlemiş Masallar, Ankara Karacaoğlan, İstanbul Karacaoğlan, İstanbul Mahmutgazi Köyünde Halk Edebiyatı, İstanbul 1969 Altın Safran Fotoğraf Yarışması başvuruları başladı KARABÜK - Karabük'ün Safranbolu ilçesinde "Kültürel Miras ve Korumacılık" temasıyla bu yıl 9-11 Ekim'de 16'ncısı düzenlenecek "Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali" kapsamında yapılacak "Altın Safran Fotoğraf Yarışması" başvuruları başladı. Festival Komitesi Başkanı da olan Safranbolu Belediye Başkanı Necdet Aksoy, gazetecilere yaptığı açıklamada, yarışmaya katılımın yoğun olmasını beklediklerini Fotoğraf yarışmasına katılımın her geçen yıl artığını ifade eden Aksoy, "Fotoğraf yarışmamıza Türkiye ve dünyanın her yerinden insanlar katılıyor. Artık insanlar festivalimizi merakla bekler hale geldi. Çok sayıda fotoğrafçı bizleri arayarak başvuruların ne zaman başlayacağını soruyor. Yıllardır yapmış olduğumuz çalışmaların, vermiş olduğumuz emeklerin karşılığını bu şekilde alıyoruz. Yarışmamızın başvuruları bugünden itibaren başlamıştır. Herkesi fotoğraf yarışmamıza katılmaya bekliyoruz" diye konuştu. Festival çalışmalarının aylar öncesinden başladığını vurgulayan Aksoy, şöyle konuştu: "Büyük bir özveriyle festivale hazırlanıyoruz. Bütün ekip gecesini gündüzünü bu işe katıyor. Safranbolu'nun adını her alanda dünyaya duyurmak için çabalıyoruz. 15 yıldır düzenlenen festivalimiz artık 'belgesel filmin oscar'ı unvanını aldı. Bunda bütün mesai arkadaşlarımız ve Safranbolu halkının büyük emekleri var." Aksoy, başvuruların 9 Eylül'de sona ereceğini sözlerine ekledi. Ayşe Şasa anıldı Ünlü senarist, yazar Ayşe Şasa, ölümünün birinci yıl dönümünde mezarı başında anıldı. İSTANBUL - Ünlü senarist, yazar Ayşe Şasa, ölümünün birinci yıl dönümünde mezarı başında anıldı. Kadıköy Sahrayıcedid Mezarlığı'nda düzenlenen törene katılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Abdurrahman Şen, Şasa'nın sadece sinema dünyasının değil, kültür ve irfan dünyasının öncülerinden biri olduğunu vurgulayarak, "Ayşe Şasa, bildiğini paylaşmayı seven, kimseye ayrım gözetmeyen, son dönemlerindeki dervişan haliyle herkese kapısı sürekli açık olan, insanları görevlendirmeyi bilen, kimi hangi konuda görevlendireceğini bilen özel bir insandı. Sevenleri etrafında toplandılar ruhu şad olsun" dedi. Yazar Cihan Aktaş ise Şasa'nın yeri doldurulamaz önemli bir dost olduğunu ifade ederek, "Ayşe Şasa'nın temsil ettiği çok şey var. Bu yüzden boşluğunu çok hissediyoruz. Onunla ilgili yazdığım bir yazıda 'rica temsilini ihya eden kadın' başlığını kullanmıştım. Seçkin bir çevreye mensup olmakla birlikte, Anadolu'ya yönelen ve Anadolu'nun değerlerinin kıymetini bilen, keşif ve anlatma çabaları olan biriydi" diye konuştu. Ayşe Şasa'yla 1993'te evini ziyaret ederek tanıştığını belirten Aktaş, şunları kaydetti: "Evine gittikten ve onu daha çok okumaya başladıktan sonra, onunla çok önceden tanışmış olduğumu farkettim. Anadolu'ya dönük bakışı ve iyimserliği, filmlerinin derinlerine yerleşmiş. Yatılı okuldayken izlediğim "Son Kuşlar", "Cemo", "Köroğlu", "Ah Güzel İstanbul" ve "Kanbur" filmleriyle aslında üzerimde çok emeği olduğunu farkettim. İçinde bulunduğum boğucu atmosfer içerisinde o filmler, hayata ve dış dünyaya dönük çok doğru şeyler söylüyor, yol gösteriyor ve umut veriyordu." Aktaş, Ayşe Şasa'nın insan sevgisinin yüzüne yansıdığını belirterek şöyle devam etti: "Onun yaşında bir insana kolay nasip olmayacak güzel bir yüzü vardı. Hastalığının son dönemlerinde birçok kişi, hastalığının çok ağır olduğunu düşünmüştü ama ben onun hayata tutunan, çevresiyle çok ilgili, pırıl pırıl bakışlarından umutlanmıştım. Rahmetli eşi Bülent Oran ondan 'Kibritçi Kız' diye söz eder. Ben Ayşe Şasa'nın soğuktan donmayalım, karanlığa teslim olmayalım diye kibrit yakmaya devam ettiğini düşünüyorum." Cemil Meriç'in kızı Ümit Meriç de Şasa'ya minnet ve dostluk duygularını ifade etmek için bir araya geldiklerini dile getirerek, şu ifadeleri kullandı: "Çocukluğu, manevi değerlerin olmadığı, paranın tek değer olduğu, bir manada kapitalizmin vahşi atmosferinde geçmiştir. Genç kızlık yıllarında sosyalizme sığınmış, daha sonra Kemal Tahir'le Osmanlı'yı fehetmiş ve asıl İbn-i Arabi Hazretleri'nin kıraatiyle, İslam'ın nurlu yoluna girerek karanlık mağarasını aydınlatmıştır. Ayşe Şasa, bir manada bu aydınlanmayla çağımızda Asr-ı Saadet'e hicret etmiş bir müminedir, bir hacıdır. İkinci bir Asr-ı Saadet'in hazırlayıcılarından biri olduğu için kendisini tebrik ediyorum." Yazar Gökhan Özcan ise Şasa'nın mütefekkir ve çok yönlü bir insan olduğunu aktararak, "Unutmuyoruz onu. Unutmak mümkün değil. Bugün artık cismen hayatta değil ama genç arkadaşlarımız umarım onu okumaya anlamaya devam ederler. Bunun faydasını göreceklerini düşünüyorum. Çünkü günümüzde Ayşe Hanım Kurtarma kazısında tarih fışkırdı MUĞLA - Muğla'nın Bodrum ilçesi Kumbahçe Mahallesinde yapılan kurtarma kazıları sırasında, erken Roma Helenistik dönemine ait minyatür kadın heykelleri, motifli kap parçaları, gözyaşı şişeleri ve kemik parçaları çıkartıldı. Bodrum Sualtı ve Arkeoloji Müzesi arkeologları, Kumbahçe Mahallesi Şalvarağa mevkinde yapımı devam eden rezidansların yanında yaklaşık bir ay önce kazı çalışmalarına başladı. Park alanı olarak ayrılan ve üçüncü derece sit alanı olduğu belirtilen bölgede, Kültür ve Turizm Bakanlığı müfettişlerinin incelemelerinin ardından başlatılan kazılarda, çok sayıda oda mezar ve örüntü mezar tespit edildi. Müze arkeologlarının başında olduğu 10 kişilik ekip tarafından sürdürülen kazılar, çıkan eserler nedeniyle kurtarma kazısına dönüştü. Yaklaşık bir aydır süren çalışmalar sonucu açılan mezarlarda, kadın heykelleri, motifli kap parçaları, gözyaşı şişeleri, kemik parçaları çıkartıldı. Eserlerin, milattan önce 4. yüzyıl, erken Roma Helenistik dönemine ait olduğu ve bölgenin nekropol (toplu mezar yerlerinin bulunduğu bölge) alanı olduğuna dair izlere rastlandığı öğrenildi. Kazı çalışmalarında görevli Hasan Bensağlam, gazetecilere yaptığı açıklamada, bölgede açılan mezarların yanı sıra başka mezarların da olduğunu düşündüklerini Açılan mezarların "fakir mezarlar" olduğunu ifade eden Bensağlam, "Çalışmaları Bakanlık izin verdiği sürece devam ettirmeyi düşünüyoruz. Bunlar gibi birkaç mezarın daha yan yana olabileceğini tahmin ediyoruz" diye konuştu. Bu arada, çıkarılan eserlerin koruma altına alınarak, Bodrum Sualtı ve Arkeoloji Müzesi'ndeki konservasyon işlemlerinin Anıtkabir Fotoğraf Yarışması nda dereceye girenlere törenle ödülleri verildi ANKARA - Anadolu Fotoğraf Derneğince düzenlenen "Anıtkabir Fotoğraf Yarışması"nda dereceye girenler ödüllerini aldı. Anıtkabir Komutanlığı ve Anıtkabir Derneği iş birliğiyle gerçekleşen yarışmanın ödül töreni, Anıtkabir'de yapıldı. Anıtkabir Komutanı Piyade Albay Muzaffer Taytak, burada yaptığı konuşmada, Anıtkabir'in mimari estetiğini ve eşsiz güzelliğini bir kez de yarışmaya katılan fotoğraf sanatçılarının gözünden izleme fırsatı bulduklarını Taytak, Anıtkabir tarihinde ilk kez böyle bir yarışma düzenlendiğine dikkati çekerek, emeği geçenlere teşekkür etti. Ülkenin farklı yerlerinden birçok fotoğraf sanatçısının katıldığı yarışmaya gösterilen ilginin kendilerini memnun ettiğini belirten Taytak, yarışmayı geleneksel hale getirmeyi planladıklarını aktardı. Taytak, jürinin 248 katılımcının 992 eserini titizlikle değerlendirdiğini, dereceye girenlerin yanı sıra sergileme ödülü için 20 fotoğrafın seçileceği yarışmada, elemede zorluk çekildiği için 22 eserin tespit edildiğini dile getirdi. Anadolu Fotoğraf Derneği Başkanı Hamit Yalçın da Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir'in görsel zenginliğini topluma aktarmanın kendilerine gurur verdiğini ifade etti. Konuşmaların ardından Anıtkabir Derneği Başkanı Emekli Tuğgeneral Şadi Öner, birinci Ünal Kalafat'a, Anıtkabir Komutanı Piyade Albay Taytak, ikinci Gökalp Bilici'ye, Anadolu Fotoğraf Derneği Başkanı Hamit Yalçın da üçüncü Cemil Belder'e ödülünü verdi. Törenin ardından sergilenmeye layık bulunan fotoğraflar, Anıtkabir'de izlenime sunuldu. gibi insanlar giderek azalıyor" dedi. Şasa'nın günlüklerinden de bahseden Özcan, şöyle konuştu: "Son dönemlerine kadar günlük tutmuştu. Onları önemsiyordu. Kendi yazdıkları dışında, yeterince fark edilmiş bir münevver değil. Üzerinde daha ciddi düşünmeliyiz. Bu toprakların kültürüne, ömrünün bir bölümünde açlıkla ulaşmaya çalıştı. Bunun dışında ciddi bir entelektüel, iyi bir yazar ve çok iyi bir Türkçe'si var. Bu devre özgü insani tıkanmaların çaresine dönük yaşadı ve düşündü." Yazar İhsan Kabil de Şasa'nın büyük bir değer olduğunu aktararak, "Ayşe Hanım, çok cana yakın, herkese kucağını ve kapısını açan ve cevap veren, yorum yapan, kucaklayan ve kendisi de çok travmatik bir süreçten gelmiş olmasına rağmen bizleri sağaltan, besleyen bir insan. Ülkenin tarihi toplumsal manevi gerçekliğini kesinlikle tamamlayan, bütünleştiren ve besleyen bir yanı vardı" dedi. Şasa'nın, dervişane tavrı ile birçok kişiye varoluşsal iletilerde bulunduğunu belirterek, "Edebi, sanatsal ve sosyal meseleler anlamında kesinlikle, bu toplum, İslam dünyası ve dünya için her zaman söyleyeceği çok şey vardı. Muazzam bir iletişim ağı kurmuştu. Ben de kişisel olarak ondan çok istifade ettim" ifadelerini kullandı. MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER DÜNYA PERDE OLDU SURETLERİMİZE Gün ışığı mı güzelleştirir güzellikleri yoksa güzellik özde midir? Susmak mı cazip kılar bir gönlü yoksa konuşmak mı? Görmek bilmek midir? Yoksa görmek, her şeyin farkına varmak mı? Dünya bir perde oldu suretlerimize Dünya hüzün yükledi bazen gönlümüze Hüzünlendikçe üzüldük; üzüldükçe sustuk içimizde Susmak güzel de; susan içimiz konuşur ya bazen gecelerce Kendimizi suçlarız yargılarız ya anılarla, pişmanlıklarla Bir çığlık gibi hiç kesilmez ya ıstırabımız; şifa ararız, uykuyu özleriz ya hayallerde Gün doğunca düzelecek, yeni günle susacak her şey deriz ya Kandırırız işte böyle böyle ömrümüzü, kendimizi Oysa her şey yerli yerinde duruyordur ve suyun üstüne çıkmak için fırsat kolluyordur. Sevmek güzel Âşık olmak güzel; aşk güzel İnsan hep sevdiğiyle hemhâl olmak istiyor; özlüyor ve yaşadıkları yetmek bilmiyor özüne. Hep gözde olmak; hep özde, elde, dilde olmak istiyor işte. Ağır geliyor dünyanın bir perde oluşu; suretler suretleri, ruh ruhu özlüyor, bakışta, akışta ve aşkta Ne kifayet eder âşığa? Vuslat mı? Ne durdurur âşığın hayalini? Istırap mı? Sonsuz olmadıktan, sınırsız olmadıktan sonra bir yere kadar mutluluk Asl olan hiç susmamak üzere konuşmak; hiç bitmemek üzere gönülde olmak Hiç ayrılmamak üzere birleşmek değil mi? Sonlu olan dünya perde olsa da suretlerimize; hüznü körüklese de nefesler, sevilenin mutluluğu mutluluk katmaz mı ömrümüze? Bir gülüş, bir ilaç gibi ihtiyaç değil midir kalbimize? Hâlden kâle giden yol susmakla sarmazsa bir kol gibi bizi; susturamayız ki içimizi Tabiat, gökyüzü ve yaratılmış her mahlûkat gizli bir şifre Yaradan dan. Bakıp görmek, hissetmek ve kabullenmek lazım gerçeği Mutluluk diyarı değil dünya; gerçek gibi görünen ama sahte, saf zannedilen ama geçici bir rüya Ölümün mutlak oluşunu her nefeste idrak edemeyen ruh için fuzuli bu dünya Ölümle gerçek kapıdan geçeceğiz elbet bir gün Sonsuzluğa yelken açacağız; perdeler yırtılacak, özlem bitecek ve konuşmadıklarımızı dillendireceğimiz gerçeğin özüne ulaşacağız o gün. Dünyanın görevi bitecek ve suretlerimize perde kalacak Aslolan o günün hiç de uzak olmadığı unutmamak da; isyandan uzak hep şükre yakın yaşamakta GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Günlerden o meşhur gün benim sahibim oldun, Ömrümü vakfettiğim; aşkım, habibim oldun. Dünya çile dergâhı aşkın devasız bir dert, Mahşere dek sevgili gönül tabibim oldun.

10 10 SAĞLIK Çocuklar yaz aylarında, 8-12 bardak su içmeli Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sağlık Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, sıcak yaz günlerinde çocukların yeterli sıvı ihtiyacının karşılanmasına dikkat edilmesi gerektiğini SAMSUN - Özenoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaz mevsimiyle artan sıcaklıkların birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini anlattı. Ebeveynlerin çocuklarının sağlıklı ve dengeli beslenmesine her zamankinden daha fazla özen göstermesi gerektiğini dile getiren Özenoğlu, sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısının yükseldiğine ve metabolizmanın bu yeni duruma uyum sağlamaya çalıştığına dikkati çekti. Özenoğlu, sıcaklıkların etkisiyle artan terle, su ve mineral kaybının da sık görüldüğünü anlatarak, yaz aylarındaki hava sıcaklıklarından özellikle bebek ve çocukların daha çok etkilendiğini vurguladı. Sıcak havalarda besinlerin bozulma riskinin arttığını ve besin kaynaklı zehirlenmelerin daha sık görüldüğüne işaret eden Özenoğlu, yaz aylarında sıklıkla görülen sağlık problemlerinin azaltılmasında sağlıklı beslenme ve toplumun bilinçlendirilmesinin önemli olduğunu kaydetti. Özenoğlu, yaşamın her döneminde yeterli ve dengeli beslenmenin sağlığın korunması için esas olduğunu vurgulayarak, "Sıcak yaz günlerinde çocukların yeterli sıvı ihtiyacının karşılanmasına dikkat edilmelidir. Özellikle 5 yaşından büyük çocukların günde ortalama 8 ila 12 bardak su tüketmesi önemlidir. Sürekli hareket halinde olan çocuklarda terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının giderilmesi açısından sıvı alımı gereklidir" ifadesini kullandı. Yaz aylarında vücut direncini artırmak, vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanılması gerektiğini ifade eden Özenoğlu, günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesinin sağlıklı yaşam için gerekli olduğunu anlattı. Özenoğlu, çocukların yaz aylarında enfeksiyonlara ve ishallere daha sık ve kolay yakalandıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Çocuklarda uzun süren ishaller, vücuttan aşırı su ve kilo kaybına, yetersiz beslenmeye ve daha ciddi sağlık problemlerine neden olabilir. Yaz ishallerinin en sık görülen nedeni kirli sulardır. Enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlılar tercih edilmelidir. Ayrıca besin zehirlenmeleri, halk sağlığını yakından ilgilendiren ve özellikle yaz aylarında artan hastalıklardan biridir. Çoğunlukla hafif seyirli ve kısa süreli hastalıklar olmalarına karşın, zehirlenmeye yol açan besinler ve kişiyle ilgili bazı faktörler hastalığın zaman zaman daha ağır seyretmesine hatta ölümcül olmasına yol açabilmektedir." Özenoğlu, yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılması gerektiğine vurgu yaparak, çabuk bozulan et, yumurta, süt, balık gibi besinlerin açıkta bekletilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi. Dünyaya sadece gülümseyebiliyor İSTANBUL - Dünyada ender rastlanan kan rahatsızlığı nedeniyle felç olan olan 4 yaşındaki Ecrin Akbal, çevresindekilere yalnızca gülerek tepki veriyor. İstanbul Tuzla'da yaşayan 2 çocuk babası Yusuf Akbal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şu an 4 yaşında olan küçük kızı Ecrin Akbal'ın 1 yaşındayken "havale" geçirdiğini anlattı. Havalede bebeğin tüm duyu organlarını yitirdiğini ifade eden Akbal, daha sonra yeniden görmeye ve başını oynatmaya başladığını ancak vücudunun diğer bölgelerinin ise felç kaldığını Ecrin'e "Atipik Hemolitik Üremik Sendrom" teşhisi konduğunu belirten Akbal, "Babam da parkinson hastası. Maalesef onunla da ilgilenemiyorum. Kızım sürekli bakım ve ilgi istiyor. Bu nedenle çalışamıyorum. Zorluklar içindeyiz. Kirada oturuyoruz. 3 sene oldu ama gücümüz kalmadı. Destek bekliyoruz" dedi. Küçük çocuğun tek tepkisinin gülmek olduğunu ifade eden Akbal, "Oturamıyor, ayakları üzerine basamıyor. Kendisi desteksiz duramıyor, ellerini kullanamıyor. Biberonla besleniyor. Özel mama kullanıyoruz. Ne ağlıyor ne de başka bir tepki veriyor. Sadece gülebiliyor" dedi. Dizilerde işlenen kötü senaryolar organ bağışını etkiliyor ERZURUM - Atatürk Üniversitesi Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı, kötü haberlerin, dizi ve filmlerde organ bağışının kötü anlatılmasının bağışçıları olumsuz etkilediğini belirterek, "Dizilerde bazen iptidai şartlarda hastalardan organ alıyorlarmış gibi gözüküyor. O şartlarda aldığınız bir organ hiçbir şekilde hiç kimseye nakledilemez" dedi. Aydınlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, organ bağışı ve nakli konusunda iyi çalışmalar yaptıklarını belirterek, Doğu Anadolu Bölgesi'nde de bağış anlamında bilinç oluştuğunu ancak yeterli seviyeye ulaşmadığını dile getirdi. Organ bağışı konusunda bu bilincin topluma yerleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Aydınlı, sağlıklı bireylerin de her an organa ihtiyacı olabileceğine dikkati çekti. Aydınlı, "Her an bağış gerektirecek bir hastalığınız da olabilir. Bir yakınınız yatıyor olabilir ve bu bilinçle insanların konuya yaklaşması gerekiyor. Bunun dini yönden de bir problemi yok. Çok şükür dini boyutunu en önce halleden ülkelerden birisiyiz. Diyanetimiz önceden fetva yayınlamış" diye konuştu. İnsanların çevre baskısının da etkisinde kaldığını anlatan Aydınlı, "Aslında insanların kafasında çevre baskısı, mahalle ve toplum baskısı var. 'Annenin, babanın, kardeşin organlarını nasıl bağışlarsın, bütünlüğü bozulur mu?' diye düşünüyorlar. Halbuki beyin ölümü gerçekleşenlerin de ameliyathanede tamamen steril şartlarda aynı ameliyat yapılır gibi organlar alınıyor ve kişinin vücut bütünlüğüne asla müdahale edilmiyor, çok titiz şartlarda yapılıyor" ifadelerini kullandı. Türkiye'de sadece Sağlık Bakanlığının izin verdiği hekimler tarafından organların çıkarıldığını vurgulayan Aydınlı, televizyonlarda, bazı haberlerde depremde enkaz altından hastaların çıkarılıp, çocukların kaçırılıp organlarının alındığının gösterildiğini ve bunların tamamen şehir efsaneleri olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Aydınlı, şunları kaydetti: "Böyle bir şeyin ihtimali olması bile söz konusu değil. Bu insanların yoğun bakımda yatması lazım, belli doktorlar tarafından bu ameliyatlar yapılabiliyor. Devletin izin verdiği belirli kişilerce bu ameliyatların yapılması gerekiyor. Bunlara inanmamak, etkilenmemek lazım. Bu tip kötü haberler, diziler, filmler bağışçıları olumsuz etkiliyor. Bu tip kötü haberler, bir yıl boyunca ülkede yapılan iyi şeylerin önüne geçebiliyor. Dizilerde bazen iptidai şartlarda hastalardan organ alıyorlarmış gibi gözüküyor. O Kimsenin benzer bir olayı yaşamasını istemediğini dile getiren Akbal, "Bazı kişiler 'herkes hasta bakıyor' diyebiliyor ama Ecrin bizim canımız. Kimsenin böyle bir duygu yaşamasını istemem" ifadelerini kullandı. Anne Merve Akbal ise kızını çok sevdiğini ve gülümsemesinin her şeye değer olduğunu belirterek, "Bize çoğu kişi 'ölürse kurtulur' dedi. İnsan evladına ölsün diyebilir mi? Nefes alsın yanımızda olsun. Ecrin çok inatçı, çok dayanıklı bir kız. İki kez yoğun bakımda yattı. İkisinden de kurtuldu çok şükür" diye konuştu. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı Doç. Dr. Fatih Demircioğlu ise küçük kızın dünyada çok ender rastlanan bir hastalıkla karşı karşıya olduğunu Hastalığın tedavisinin henüz mümkün olmadığını ifade eden Demircioğlu, şunları anlattı: "Kan hücrelerinin yıkımıyla damar tıkanıklığıyla seyreden bir doğumsal hastalık. Bazı ataklarla seyrediyor. Hastanın bir atağında beyin damarı tıkandığı için felç geçirmiş durumda ve yatalak. Elini, bacağını kısmen oynatabiliyor. İtalya'da genetik tahlilini yaptırdık ve dünyada yeni tanımlanmış genetik bir problem çıktı. Böyle bir hastalık. Koruyucu olarak başka bir atak geçirmemesi için plazma diye 3 haftada bir ilaç tedavisi veriyoruz. Böylece yeni bir atak geçirmesini engelliyoruz." şartlarda aldığınız bir organ hiçbir şekilde hiç kimseye nakledilemez." Organın iyi, steril şartlarda alınması gerektiğini, nakilden sonra yaşadıkları en büyük sıkıntının enfeksiyonlar olduğunu vurgulayan Aydınlı, o şartlarda alınmış bir organın hastaya nakledilmesi halinde, hastanın birkaç gün içerisinde enfeksiyondan kaybedilebileceğini belirtti. Aydınlı, dizilerde organ bağışının öneminin vurgulanmasının yanı sıra negatif şeylerin de gösterilmemesi gerektiğine işaret ederek, "Çünkü insanların aklında, olumsuz şeyler kalıyor. İnsanlara verdiğiniz iyi imaj, bir dizinin ya da filmin bir sahnesinde gösterilen sahne yüzünden yıkılabiliyor" değerlendirmesinde bulundu. OECD ülkelerinde kalpten ölümler azaldı PARİS - Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) raporuna göre, üye ülkelerde son 50 yılda kalp ve damar hastalıklarından ölenlerin oranı yüzde 60 azaldı. OECD hazırladığı raporla üye ülkelerin kalp ve damar hastalıkları konusundaki genel tablosunu ortaya çıkardı. Üye ülkelerde son 50 yılda kalp ve damar hastalıklarından ölenlerin oranının yüzde 60 azaldığına işaret edilen OECD raporuna göre, bu ülkelerin ortalaması alındığında 100 bin kişide 252 kişi kalp ve damar hastalıklarından hayatını kaybediyor. Kalp ve damar hastalıkları yüzünden hayatını kaybedenlerin oranının en fazla olduğu ülkeler arasında ise Slovakya, Macaristan, Estonya ve Çek Cumhuriyeti gösterildi. Bu ülkelerde kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranı 100 binde 500 kişi. Bu sıralamanın en altında ise Japonya, Kore, İsrail ve Fransa geliyor. Bu ülkelerde ise ortalama 100 binde 200 kişi yine kalp ve damar hastalıları yüzünden ölüyor. Raporda, Türkiye ile ilgili bilgiler yer almadı. Üye ülkelerde yaşayan insanların geçmişe oranla daha az kalp krizi geçirdiği kaydedilen raporda, bununla birlikte genç nesilde giderek artan aşırı şişmanlık ve diyabet sorununun ölüm oranlarını artırdığı uyarısı yapıldı. Raporda son dönmemde tıp dünyasındaki ilaç ve tedavi yöntemleriyle kalp ve damar hastalıklarında ölenlerin sayısında önemli ölçüde düşüş yaşanmasına rağmen, yine de üye ülkelerde ölüm oranlarında kalp ve damar hastalıklarının ilk sırayı teşkil ettiği bildirildi. Aşırı şişmanlık (obezite) ve diyabet sorununun giderek artmasına özellikle işaret edilen raporda, OECD ülkelerinde yaş grubu arasında 85 milyon kişinin diyabet hastası olduğu hatırlatıldı. Raporda, bu rakamın 2030'a kadar 108 milyona çıkacağı uyarısı yapılırken, yine üye ülkelerde diyabet hastası teşhisi konmamış hastaların da oranının oldukça fazla olduğu uyarısı yapıldı. Üye ülkelerde sağlıklı yaşam tarzı kampanyalarının daha iyi yapılması istenen raporda, tuz tüketiminin azaltılması ve obezite ile mücadeleye daha fazla ağırlık verilmesi istendi. Son yıllarda sigaranın sağlığa zararı konusundaki kampanyaların yararına dikkati çekilen raporda, 1997 ve 2009 yılları arasında her gün sigara içenlerin oranının üye ülkelerde yüzde 7 düştüğü bildirildi. Temel sağlık hizmetlerinin toplumun her kesiminin hizmetine açık olması gerektiği vurgulanan raporda, sağlık hizmetlerinin hesap verme sorumluluğu ve şeffaflığı konusunda gerekli önemin gösterilmesi gerektiği kaydedildi. Omega 3, göz kuruluğunun olumsuz etkilerini azaltabilir ANKARA - Omega 3 yağ asidinin aşırı bilgisayar kullanmaya bağlı göz kuruluğunun etkilerini azaltabileceği belirlendi. Hindistan'da bilim adamlarının 478 kişinin katılımıyla yaptığı 3 ay süren araştırma, omega 3 yağ asidinin göz kuruluğunun yol açtığı iltihaplanmayı azaltabileceğini ortaya koydu. Bilim adamları, katılımcılardan bazılarına günde 2 omega 3 hapı, bazılarına zeytinyağı içeren hap verdi. Omega 3 alanlarda göz kuruluğunun belirtilerinin azaldığı saptandı. Ayrıca bu kişilerde gözün nemlenmesine rol oynayan goblet hücrelerinin daha fazla olduğu tespit edildi. Araştırmanın sonuçları "Contact Lens & Anterior Eye" dergisinde yayımlandı. Bilgisayar başında uzun süre oturmak göz sağlığını tehdit edebilecek pek çok etkenin bir araya gelmesine ve kalıcı rahatsızlıklara yol açabiliyor. Aşırı bilgisayar kullanımı göz yorgunluğu, gözlerde ve göz çevrelerinde ağrı, yanma, batma, kuruluk hissi, kaşıntı, kızarıklık, sulanma, bulanık görme, odaklama zorluğu, gözleri kısarak bakma, ışığa karşı duyarlılık, göz kapaklarında iltihap, baş ağrısı gibi sorunlara neden olabiliyor. Omega 3, ton, somon gibi balıkların yanı sıra keten tohumu, semizotu, karanfil, ıspanak, soya fasulyesi gibi besinlerde de bolca bulunuyor.

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Sertifikalı kadın çobanlar hayvanlara daha şefkatli Malatya'da "Sürü Yönetimi Elemanı" kursuna katılarak sertifika alan kadın çobanlar, hayvanlarına adeta "çocukları gibi" ilgi gösteriyor. MALATYA - Akçadağ Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü ile Malatya İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği tarafından düzenlenen eğitimle, yılları arasında 8 defa düzenlenen "Sürü Yönetimi Elemanı" kursunda, Malatya genelinde 100'ün üzerinde kadın eğitim aldı. Kursiyerlere hayvanların bakımı, süt sağımı, çobanlık mesleği gibi konularda bilgiler aktarılarak sertifa verildi. Meralarda "eğitimli" olarak çobanlık yapmaya başlayan kadınlar, adeta çocukları gibi ilgi gösterdikleri hayvanları güderek gelir sağlıyor. Akçadağ Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Mekselin Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadın çobanların hem ailelerine hem de ülke ekonomisine büyük katkı sağladığını belirtti. Verilen eğitimlerden faydalanan kadın çobanların kurslardan memnun ayrıldığını anlatan Mekselin, "Daha önce bizim burada 'davarı sat şehre gidelim' diyen kadınlar, aldıkları eğitimden sonra hayvanlarının satılmasını istemez duruma geldi" dedi. "Sürü Yönetimi Elemanı" kursunun bir diğer adının da "çobanlık" olduğunu anımsatan Yıldız, "Bizim burada çobanlığın ikinci sınıf bir meslek olduğu imajı vardı. Eğitimle bu çözülmüş oldu. Şimdi çobanlığın peygamber mesleği olduğunu öğrendiler. Çobanlığı zevk alarak yapıyorlar" diye konuştu. Malatya İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı İhsan Akın da hayvancılığın Türkiye için olduğu gibi Malatya açısından da önemli olduğunu, bu nedenle eğitimi önemsediklerini Türkiye genelinde yürütülen "Sürü Yönetimi Elemanı" projesinden en çok Hakkari ve Hatay da 2 yeni böcek türü bulundu faydalanan illerden birinin Malatya olduğunu ifade eden Akın, "Devletimiz bu projeye destek verdi. Yetiştirici sayımızın az olmasına rağmen Türkiye ortalamasına baktığımız zaman şu anda Türkiye'de ilk üçteyiz" dedi. Kent genelinde bugüne kadar 450 küçükbaş hayvan yetiştiricisine eğitim verdiklerini kaydeden Akın, bu yıl yapılan eğitimlerle bu sayıyı 850'ye çıkaracaklarını Eğitim alanlar arasında kadınların da bulunduğunu dile getiren Akın, kadın yetiştiricilerin çok önemli bir işi başardıklarını vurgulayarak, "Burada bir çok işi annelerimiz, bacılarımız yapıyor. Bu bağlamda bayan yetiştiricilerin daha fazla desteklenmesini istiyoruz" diye konuştu. Akın, bayan yetiştiricilere emeklerinden dolayı teşekkür ederek, "Milli hasılaya, HAKKARİ - Hakkari Üniversitesi Çölemerik Meslek Yüksekokulu (MYO) Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İsmail Uluçay tarafından yapılan araştırma sonucunda, Hakkari ve Hatay'da eklem bacaklı akarların iki yeni türü bulundu. Yrd. Doç. Dr. Uluçay, iki kentte yaklaşık 1,5 yıl süren araştırmasında, daha önce literatürde bulunmayan iki farklı böcek türünü ortaya çıkardı. Hakkari'ye 45 kilometre uzaklıktaki Ördekli köyü Doğanca mezrasında görülen yeni türe, yöre halkının isteği üzerine, bulunduğu Berwari bölgesinin adı olan "Stigmaeus Berwariensis", Hatay'daki türe ise Hakkari Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ebubekir Ceylan'a ithafen "Stigmaeus Ceylani" ismi verildi. Akarların "eklem bacaklılar" grubunda yer aldığını, 8 bacaklı ve gözle görülemeyen kene benzeri hayvanlar olduğunu vurgulayan İsmail Uluçay, şöyle konuştu: "Geçen seneden bu yana devam eden çalışmalarımızın sonucunda Hatay'dan ve Hakkari'den bilim dünyası için iki yeni tür daha keşfettik. Hakkari'de görülen yeni türe, yöre halkının isteği üzerine, bulunduğu Berwari bölgesinin adı olan 'Stigmaeus Berwariensis', Hatay'da bulunan örneğe de rektörümüze ithafen 'Stigmaeus Ceylani' ismini verdik. Bu türler 'Türk Entemoloji' ve 'Amerikan International Journal of Acarology' dergilerinde yayımlanarak literatüre girdi. Sayın rektörümüzün ve üniversitemizin desteğiyle Hakkari'de akarlarla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. İmkanlarımız her ne kadar sınırlı da olsa, Hakkari'de sakin, huzurlu ve geniş çalışma ortamına sahibiz. Çalışmalarımızda bize destek veren herkese teşekkür ederim." BUL- MACA Soldan sağa: 1. Patlıcangillerden, kasların kasılmasını giderdiği için hekimlikte kullanılan bir bitki. Kalın ve kaba kumaş. 2. Manisa ilinin bir ilçesi. 3. Hayvanların su içtikleri taş veya ağaçtan oyma kap. Bir mobilya türü. 4. Hatay ilinde bir ova. Fas ın plaka işareti. Köpek. 5. İlave. Devlet dairelerinde, ödemenin yapılabilmesi için yetkilinin verdiği yazı. 6. Bir gezegen. Kolay olmayan. 7. Endonezya nın plaka işareti. İlaç vererek hastalığı iyi etmeye çalışma, tedavi etme. 8. Harman yerinde tahılın taş ve toprakla karışık kalıntısı. İş yeri, büro. 9. Sapaklık, aykırılık. 10. Cüsseli. Avuç içi. 11. Japonların ulusal giysisi. Eski dilde otlar. 12. Borsada kesin vadeli değerlerin kuru ile prim değer kuru arasındaki fark. Posta sürücüsü. 13. Zatürree. Kiloamperin simgesi. 14. Kemiklerin toparlak ucu. Burçlardan biri. 15. Nikelin simgesi. Bazı vakıf kuruluşlarında fakirlerin doyurulması için ayrılan tahsisat. 16. Çeşitli parçalardan meydana gelen alet, cihaz. Hafif, yavaş sesle söylenen. 17. Silis grubundan değerli bir mineral. Rusçada evet. 18. Binek hayvanı. Küçük bir limon türü. Kabul etmeyerek geri çevirme. 19. Engel, mani. Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından yapılmış ip. 20. Mukavele, sözleşme. Bir nota. Evrensel alıcı kan grubu. Yukarıdan aşağıya: 1. Erkek dadı. Sınır nişanı. Japon çiçek düzenleme sanatı. Eski bir devlet. 2. Bazı ticaret eşyası üzerine konulan, o eşyayı üreten veya satanı tanıtan resim, harf gibi özel işaret, marka. Tutu, rehin. 3. Dört tekerlekli, üstü kapalı, yaylı bir tür at arabası. Bir parçanın canlı bir biçimde çalınacağını belirten müzik terimi. Bir haber ajansının kısaltması. 4. Bir ilimiz. Bir tür deniz taşımacılığı. Deniz kuvvetlerinde bir aşama. 5. Arnavutluk un para birimi. Hayvani, metabolizma için gerekli olan ve organizmaya besin veya ilaç olarak dışarıdan sağlanan biyokatalizör madde. Kitap yazma. 6. İlenme, beddua. Ticaret eşyası. Küçük ve değersiz bitki. Parası, malı çok olan, zengin kimse. Alınıp satılabilen her türlü eşya. 7. Bayındırlık. Yorgunluğu gidermek için duraklama. Halkın aşağı tabakası. Radyumun simgesi. 8. Mesafe. Bağıntılılık, görelilik. Çirozluktan sonra yağlanmaya başlayan uskumru. 9. Tahıl ambarı. Bir tür küçük zurna. Bir göz rengi. 10. Japon mitolojisinde güneş tanrısı. Çizgilerin, yüzeylerin, katı cisimlerin birbirlerine rastladıkları ve kesiştikleri yer. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu ülkemize, doğal üretime katkı sunduklarını görüyoruz. Çünkü yayla hayvancılığı, mera hayvancılığı, girdisi az olan ve ekonomik anlamda milli hasılaya katkı sunan bir iştir. Bu konuda da mera hayvancılığının her alanda desteklenmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı. Akçadağ'ın Kepez Mahallesi'nde yaşayan ve "Sürü Yönetimi Belgesi" alan Hatice Yıldız, ailesinin 30 yıldır hayvancılıkla uğraştığını anlattı. Belgeyi almadan önce bilinçli biçimde hayvancılık yapmadıklarını dile getiren Yıldız, "Ağılın temizlemesinden, yemlenmesine, hayvanların doğumuna kadar öğretmenlerimiz bize her konuda eğitim verdi. Önceleri yapıyorduk ama eksiklerimiz çoktu. Babam da çobanlık yapıyordu, hayvanların içinde büyüdüm ama gerçekten hayvancılığı bilmiyorduk" dedi. ÇÖZÜMÜ BUGÜN 13. SAYFADA 11 TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com MAZLUM VE MAĞDUR TÜRK KADINININ VİCDANI, SORUMLUK BİLİNCİNİ TAŞIYAN BİR HİKÂYECİ: NUR ERSEN Nur Ersen, yeni hikâye kitabı HOŞ GELDİN GÜLNARE (2012) de Türk toplumunun sosyal, kültürel, ekonomik, geleneksel ve özellikle de eğitimsel sorunlarına son derece şefkatli, yumuşak, naif bir kadın duyarlılığı ile yaklaşıyor. Yazar, bu hikâyeler toplamında daha çok Türk toplumunun uzun bir tarihsel süreç içinde özellikle cahillikten ve ekonomik sorunlardan kaynaklanan âdet, gelenek ve göreneklerin insan fıtratına aykırı uygulamalarından doğan trajedileri, dramları gündeme getiriyor. Çocukluğunu doya doya yaşayamadan, okulunu tamamlayamadan, babası yaşındaki adamlara para ile zorla satılarak evlendirilen kız çocuklarının yürek paralayan dramlarını, berdel saçmalığıyla kocası ölen ablasının yatağına girme zorunluluğunun tiksintisini, töre diye inanılan ve vahşice uygulanan saçma sapan geleneklerin insan ruhu ve bedeni üzerinde doğurduğu travmaları, son derece etkileyici, dokunaklı, hassas bir üslupla anlatmış. Bunun yanında ayrıca insan kafasına kuş pislerse talih kuşu konduğu ve zengin olacağı hurafelerinin insanları nasıl zavallı, gülünç duruma soktuğunu da trajikomik bir kurgu içinde sunuyor. Nur Ersen, gerçekçi bir hikâyeci. Konularını hayalî tasavvurlardan almıyor. Yaşanan hayattan sağalttığı ve önemine inandığı bazı olayları, toplumsal sorun olgusundan hareketle irdeleme yoluna gidiyor. Oldukça yalın, akıcı, açık, öz bir anlatıma dayalı üslubu var. Yazar, hem dramatik hem de trajik olay unsurunu ön plana alıyor. Nur Ersen, daha çok kadın sorunları üzerine eğiliyor. O Türk kadınlarının toplumsal, kültürel, geleneksel sorunlarını çok iyi tespit ediyor ve o sorunları kendi dünyasında, ruhunda, kalbinde bizzat yaşayarak mazlum Türk kadınıyla kendisi arasında bir özdeşlik kuruyor ve onların dünyalarını oldukça sahici bir üslupla aktarıyor. Nur Ersen hikâyeleri, salt bir edebiyat ürünü değildir. Bu hikâyeler, aslında daha çok devletimizin kadın ve aile politikalarını belirleyen ve uygulamaya koyan ilgili kurumları için hazır malzeme niteliğinde. Bu metinlerin, yöneticilerin Türk kadınlarını mağdur eden olumsuzlukları ortadan kaldırmalarına yardımcı olacağı düşüncesindeyim. Nur Ersen i Türk kadınlarının her türlü sorununa karşı duyarlı ve sorumlu hissettiği ve bu edebiyatçı sorumluluğu ile paylaştığı için kendisini kutluyorum. Düğününde çocuklarıyla beraber oynadı HAKKARİ - Mersin'de ailelerinin rızası olmadığı için kaçarak evlenen uzman çavuş ile eşinin düğün hayali, 12 yıl sonra Hakkari'nin Çukurca ilçesinde gerçekleşti. Gelin Hacer Kayahan, düğününde kızlarıyla davul zurna eşliğinde eğlendi. Mersin'in Silifke ilçesinde tanıştıktan sonra aşık olan Hacer ve Halil Kayahan çifti, hayatlarını birleştirmeye karar verdi. Ancak, gelinin ailesinin evlenmelerine karşı çıkması üzerine kaçarak Mersin'in Silifke ilçesine yerleşti. Silifke'de bir süre kaldıktan sonra görev yeri Erzurum'a dönmek zorunda kalan Halil Kayahan, 5 ay sonra düğün yapmak için ailesinin de yaşadığı Mersin'e döndü. Düğün hazırlıkları yapıldığı sırada dayısı öldürülen Kayahan, acı olay üzerine düğünü ertelemek zorunda kaldı. Aradan geçen 4 yılın ardından eşinin beyaz gelinlik giyme hayalini gerçekleştirmeye hazırlanan Halil Kayahan, ikinci bir ölüm haberiyle bir kez daha yıkıldı. Kız kardeşi Ayşe Sarı'nın doğum yaptığı sırada hayatını kaybetmesi nedeniyle çift, düğün planlarını bir kez daha erteledi. Yaşadığı acı olaylar nedeniyle hayalini kurdukları töreni bir türlü yapamayan Kayahan çifti, davul zurnalı düğünlerini 12 yıl sonra Hakkari'nin Çukurca ilçesinde gerçekleştirdi. İlçe merkezindeki bir restoranda yapılan ve Kaymakam Ünal Koç, Jandarma Komutanı Binbaşı Kadir Kalaycı, Emniyet Müdürü Vahap Karaca ile damadın silah arkadaşları ve Çukurcalı vatandaşların katıldığı düğünle gelinlik ve damatlık giyme hayallerini sona erdiren Kayahan çifti, 9 ve 11 yaşlarındaki kız çocuklarıyla gönüllerince eğlendi. Damat Halil Kayahan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşadıkları iki acı olay nedeniyle 12 yıldır düğünlerini ertelediklerini anlatarak, yıllar sonra hayallerine kavuşmanın sevincini yaşadıklarını 57 yaşında üniversiteden mezun oldu HATAY - Hatay'da 5 çocuk, 2 torun sahibi memur emeklisi Hatice Kaya (57), 30 yıl ara verdiği üniversite eğitimini tamamlayarak, Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Türkçe Öğretmenliği Bölümünden mezun oldu. Kaya, MKÜ Atatürk Konferans Salonu'nda düzenlenen mezuniyet töreninde, Rektör Prof. Dr. Hasan Kaya'dan diplomasını aldı. Kaya, tören sonunda gazetecilere, 1965'te ilkokula başladığını, ortaokul ve lise eğitiminin ardından İskenderun ilçesinde maliyede memuriyet hayatına başladığını Görevini sürdünrdüğü sırada üniversite eğitimine de devam ettiğini anlatan Kaya, şunları kaydetti: "Geceleyin üniversiteye, gündüz de maliyeye çalışmaya gidiyordum. Siyasi olaylardan dolayı okulu bırakmak zorunda kaldım. Okuma aşkı hiç bir zaman bende sönmedi. Yaklaşık 30 yıl önce bıraktığım eğitimime, af çıkınca 53 yaşında yeniden başladım ve 4 yılda bitirdim. Ölene kadar okumaya devam edeceğim. Çok mutluyum. Herkes şunu bilsin ki okumanın yaşı yoktur." MKÜ Rektörü Hasan Kaya da Hatice Kaya'nın, okumanın yaşı olmadığını bir kez daha gösterdiğini vurgulayarak, bunun herkese örnek olmasını diledi.

12 12 haber SİYAH BEYAZ siyasetin renkli yüzü Davutoğlu: İstikrar, tüm kurumlara saygı ile olur Dursun ERKILIÇ Türkiye, iki gün arayla iki değerli Süleyman ını kaybetti! Biri; dünyada eşi-menendi olmayan bir siyaset duayeni, 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel Öteki; TRT nin ilgiyle izlenen Diriliş - Ertuğurul dizisindeki, Kayıların başında bir cihan imparatorluğunun temelini atan Süleyman Şah! Süleyman Şah, senaryo gereği yüzyıllar sonra yeniden defnedilirken, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hep içinde olduğu güncel in içinde yumdu gözlerini hayata Allah rahmet eylesin ISPARTALI ÇOBAN SÜLÜ Ankara daki devlet töreni unvanına, Isparta daki anıtmezarda defin de şanına yakışır Yıllar önce Isparta ile ilgili bir şiiri şöyle bitirmişim; Ne edivedi ki? demeyin gari Ne edivemedi ki dinleyin bari Isparta Baba nın sevgili yari Isparta güzel bir Baba diyarı. ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Azınlık hükümeti formülü sonuçsuzdur, doğru değildir. Yüzde 60'lık bloktan bahsediliyor. Bu bize göre boş laf. Terör örgütünün siyasi kuryesiyle aynı blokta nasıl bulunuruz? Bizim HDP konusunda ikna edilmemiz olmayacak bir şey. CHP bu çerçevede fazlaca emek sarf etmesin" ifadesi, koalisyon hükümetlerine ilişkin seçeneklerin daralmasına neden olurken, AK Parti'siz bir hükümet ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun koalisyon görüşmelerini de anlamsız hale getirdi. Bahçeli, etikhaber.com sitesine verdiği röportajda, koalisyon formüllerine yaklaşımını açıkladı. HDP ile aynı çatı altında veya dışarıdan destekli herhangi bir formülü içeren hükümet kurma çalışmalarını benimsemediğini ve iştirak etmeyeceğini açıklayan Bahçeli, son açıklamasıyla AK Parti haricindeki siyasi partilerin oluşturacağı bir koalisyon denklemini boşa çıkardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, hükümeti kurma görevi vermesi durumunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yapacağı görüşmeler konusunda da Bahçeli'nin açıklamaları bağlayıcılık taşıyacak. Bahçeli'nin, açıklaması, HDP'nin içinde veya dışında yer alacağı CHP-MHP hükümetlerinin ele alınmasını imkansız hale getirdi. CHP-MHP- HDP hükümeti kurulması durumunda CHP'nin 132, MHP ve HDP'nin 80'er vekili ile toplam sandalye sayısı 292'ye ulaşacaktı. Bahçeli'nin, HDP'ye hiçbir şekilde denklemde yer vermemesi nedeniyle AK Parti dışındaki partilerin koalisyon hükümeti kurması imkansız hale geldi. Bahçeli'nin bu açıklaması aynı zamanda Kılıçdaroğlu'nun da hükümeti kurmak üzere Erdoğan tarafından görevlendirilmesi durumunda yapacağı olası koalisyon görüşmelerini de akamete uğrattı. MHP Liderinin yaptığı açıklamaya kadar masada "AK Parti-CHP, AK Parti-MHP, CHP-MHP-HDP, HDP'nin dışarıdan destek vereceği CHP-MHP Hükümeti, MHP ve HDP'nin seçime gitmek üzere dışarıdan destek vereceği CHP azınlık hükümeti ile Evet, o diyarda yatmasından daha doğal bir şey olamazdı. Onu o adresten kimse ayıramazdı Ölüm bile, ayıramadı da Çünkü o her zaman siyaset dünyasının Çoban Sülü sü ide Rahat uyusun SÖZÜ ÜSTÜNE SÖZ OLMAZ Demirel in sözü üstüne söz söylenmezdi, söylenemezdi Öyle cümleler kurar, öyle kelimeler kullanırdı ki, siz o cümle, o kelime ile boğuşurken; o, kıratıyla Üsküdar ı geçerdi! Abdurrahim Karakoç un Babaname sinde yer alan şu dörtlük; Dün dündür suyuyla doldu çok testi Peşinden çağdaşlık yelleri esti Altmış milyon metre kurdela kesti Yüz seksen bin tesis açtı Başbaba... Merhum Süleyman Demirel in sözlerine, icraatlarına ve siyaset üslubuna şairane bir bakış idi Necip Fazıl Kısakürek üstadın Süleymanname sini anmanın ne yeri ne de zamanı DÖNÜŞÜ OLMAYAN YERDE Demem o ki; Süleyman Demirel, siyahbeyaz siyasetin renkli simasıydı Çağdaş Türkiye nin herkese her fırsatı verdiğinin göstergesi Çoban Sülü ydü Biz gazetecilerin, meslek hayatı boyunca adı üstünde en çok kalem oynattığı bitmez, tükenmez bir kaynak idi Dünyada örneği olmayan bir büyük başarıyla, maharetle 6 kere gitti 7 kere geldi ama artık dönüşü olmayan bir yerde... Aktif siyasetin sihirbazı olduğu dönemde bir ara enflasyon ile ilgili bir söz etmişti. O sözü kalemime dolarken, işaret parmağımı ve kolumu ortasından ölçüleyerek şöyle demiştim: Eniflasyon aha böyle Sen dersinki, yok yok şöyle Baba, Allah için söyle Hiç gaste mi okumazsın Öyle bir siyasetçi bir daha gelmez... Allah rahmet eylesin Bahçeli den dar alanda paslaşma! CHP-MHP veya HDP'nin dışarıdan destek vereceği AK Parti azınlık hükümeti" formülleri bulunuyordu. - Geriye AK Partili formüller kaldı HDP ile koalisyon ortaklığı yapılmayacağına dair açıklamanın ardından ise geriye AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kurabileceği koalisyon hükümeti seçenekleri kaldı. Davutoğlu'nun hükümeti kurma görevi aldığında, seçenekleri arasında "AK Parti- CHP, AK Parti-MHP, AK Parti-HDP ile CHP'nin destek vermesi durumunda tekrar seçime kadar AK Parti azınlık hükümeti" bulunuyor. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, seçim sonrasının kilit partisinin MHP olduğuna dikkati çekerek, "MHP'nin bu anlamda içerisinde olmadığı koalisyon seçenekleri çok zor görünüyor. Şu ana kadar senaryolardan birisi olarak öne çıkan CHP-MHP- HDP senaryosunun olmayacağı ya da CHP azınlık hükümetini MHP ve HDP'nin dışarıdan destekleyeceği bir formülün de olmayacağı Bahçeli'nin bu açıklamalarıyla netleşmiş oluyor" dedi. Duran, Bahçeli'nin etkili bir konumda olmasına karşın oluşturulabilecek koalisyon formüllerinden olumsuz etkileneceğinin altını çizerek, "Dolayısıyla bence bunu kamuoyuna anlatmaya çalışıyor. MHP'nin üzerine düşen kritik rolün sorumluluğunun farkında olduğunu, Türkiye'nin istikrarı açısından da ve bir devlet umuru görmüş bir siyasetçi olarak bunun farkında olduğunu gösteren bir yerde duruyor ama öbür taraftan da bir erken seçim durumunda AK Parti'ye yönelik eleştirilerinin de devamını sağlayarak yeni bir denklem oluşabilme ihtimalini göz önünde bulunduruyor" değerlendirmesini yaptı. Bahçeli'nin açıklamasının "AK Parti'yle koalisyon olmaz" anlamına gelmediğini, çözüm süreci ve yolsuzluk iddialarının üzerine gidilmesini şart koştuğunu kaydeden Duran, "İbre AK Parti-MHP koalisyonuna doğru kaymaya başladı" dedi. Duran, "Kılıçdaroğlu'na görev verilse de bunu şimdiden Bahçeli anlamsızlaştırıyor. Ama yine de seçeneklere, teamüllere uygun olarak bu cumhurbaşkanımızın takdirinde olan bir şeydir. Ortamdaki duruma bakarak gerek görebilir de görmeyebilir de. Bence iki seçeneğin de ucu açık" ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu'nun yüzde 60'lık bloku sağlayamaması durumunda AK Parti'ye yöneleceğini ve oradan da kendisinin başbakan olacağı bir iktidar formülünün çıkmayacağını belirten Duran, şöyle konuştu: "Bahçeli'nin bu açıklamalarından belki de Davutoğlu'nun şu an görevi alıp öncesinde bir AK Parti-MHP'yi kurma ihtimali daha hızlı ortaya çıkabilir. Ya da Kılıçdaroğlu da alır ama hızlı bir şekilde geri iade eder, belki o zaman AK Parti- MHP bir daha anlaşabilir. Bunları göreceğiz dolayısıyla Kılıçdaroğlu'na görev verilmesi sadece Kılıçdaroğlu'nun bir hükümeti kurup kuramama ihtimali üzerine değil de bütün seçeneklerin denendiğinin görülmesiyle ilgili bir konudur bence." ANKARA - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'de istikrar isteniyorsa bütün kurumlara saygı esastır. Cumhurbaşkanlığı makamı yok sayılarak ya da ona saygısızlık edilerek bir yere gidilmez" dedi. Davutoğlu, Show TV-Habertürk canlı yayınında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in "Devletle kavga olmaz, milletle küsmek olmaz" sözünü hatırlatan Davutoğlu, siyasi liderlerin mücadelesini seçim meydanlarında yaptığını, seçimin ardından kavga dilinin bir kenara bırakılması gerektiğini belirtti. Ahmet Davutoğlu, "Şimdi bize düşen ne? Kavgayı devam mı ettirmek? Ettiririz denirse, biz kaç kavgadan çıkmış gelmişiz. Kaç kavgaya girer, yinen çıkarız. Yedi düvelde üzerimize geldiler Allah'ın izniyle yine yüzde 41 aldık. Çok daha yükseğini de alırız ama gün kavga günü değil" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da seçimden sonra hep olumlu mesajlar verdiğini ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi: "Cumhurbaşkanımız tarafsız bir cumhurbaşkanı olarak hepimize uyarı verdi. Bana da... Yani bizim Cumhurbaşkanı ile yakınlığımız malum. Bunu saklamanın da anlamı yok ama nihayet ben de siyasi parti liderlerinden biriyim. Başbakan olarak da yarın görevi yine ondan alacağım, iade etmem gerektiğinde yine ona iade edeceğim. Burada bir kurumsal ilişki var. Ben bu kurumsal ilişkiyle kişisel ilişkiyi karıştırmam ama döndü hepimizi uyardı, 'Bunu iyi değerlendirin' dedi. Tamam. Cumhurbaşkanımızın tutumu bu kadar aşikarken ve sistemi kendi içinde işletme iradesi Cumhurbaşkanımızda tevarüz etmişken. Yani Cumhurbaşkanımız da belki bu tablodan hoşlanmadı. Ben kendisiyle o anlamda bir değerlendirme yapmadım ama buna rağmen Anayasa'nın Cumhurbaşkanlığına verdiği yetkilerle önü açmaya çalışıyor. 'Davet edeceğim sizi' diyor, 'Konuşacağım' diyor, 'Hayır, ben konuşmam.' Cevap bu mudur yani? Cumhurbaşkanı 'Ben sizinle istişare etmek istiyorum' diyor. 'Hayır, ben gelmem.' Peki yetki vereceğim. Hayır, ben şu olursa gelir konuşurum. Şimdi gün bu gün mü? Bir gün kaybımız bile bizim ekonomide ne fırtınalara sebep veriyor." Başbakan Davutoğlu, seçimin ardından fevri bir tutum takınmış olsalardı bundan ekonominin ciddi biçimde zarar görebileceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer 7 Haziran'da balkon konuşmasını böyle yapmamış olsak da karamsar bir şekilde evlerimize gitmiş olsak. Ya da fevri bir açıklama yapmış olsak, ertesi gün buna devam etsek. TRT'ye verdiğim mülakattaki açıklamaları yapmamış, bir gerilim, AK Parti'siz bir senaryonun bedelini gösteririm gibi bir tutum içine girmiş olsak acaba bugün borsa burada mı olurdu? Acaba bugün piyasa oturmuş mu olurdu? Cumhurbaşkanımız sert bir tepki vermiş olsa böyle mi olurdu? Dikkat edin, aslında bu milletimizin takdir etmesi gereken bir husus. Yıllardır Cumhurbaşkanı otoriter, biz uzlaşmaz, bir sürü şey... Peki tablo ne? On gündür blok diyen CHP lideri. Blok demek ben bu taraftayım sen karşı taraftasın. Kutuplaştıran dil bu. Hala imalı imalı terörle tehdit eden Demirtaş. Bütün kapıları kapatan MHP. Tablo o kadar açıkki. Bütün bunlara rağmen ben hepsine söylüyorum, hala geri dönme şansları var. Yarın çıkıp biz her türlü opsiyona açığız, her türlü görüşmeyi yaparız, kim olursa olsun görüşürüz diyebilmeliler. Bu olduğu zaman ülke rahata erer, tansiyon düşer, gerilim azalır, piyasalar rahatlar. Dün TOBB geldi bu binaya. TOBB ile görüştük. TOBB ve 40 milyonun temsil edildiği ziraat odaları, Hak-İş, Türk-İş, Kamu-Sen, Memur-Sen, hepsi birlikte geldiler. Niye bu insanlarda bir anda böyle bir ziyaret trafiği? TÜSİAD, MÜSİAD geldi. İstedikleri şey şu, bir an önce Türkiye'nin belirsizlikten çıkması ve öngörülebilir bir siyasi tablonun ortaya çıkması." Ziyarete gelenlerin bir koalisyon modeli önerip önermediği yönündeki soru üzerine Davutoğlu, ziyaretçilerin böyle bir tutumu bulunmadığını bildirdi. Davutoğlu, "Hepsi şuna özen gösteriyor. Bunu da ifade etmem lazım. Yani siyaset mühendisliği yapmak için burada değiliz. Nihayet takdir sizindir ama bizim arzu ettiğimiz şey, hükümetin bir an önce kurulmasıdır" dedi. Bu konudaki görüşlerini ziyarete gelenlere açık bir şekilde aktardığını belirten Davutoğlu, şöyle devam etti: "Yaklaşımımızı zaten görüyorsunuz. Bizim tutumumuzu açık. Gidin diğer siyasi liderlere de aynı mesajları iletin. Biz her şeyi konuşuruz. Açık bir şekilde ifade ettim. Türkiye'de istikrar isteniyorsa bütün kurumlara saygı esastır. Cumhurbaşkanlığı makamı yok sayılarak ya da ona saygısızlık edilerek bir yere gidilmez. Bunları da zikrederek açık tutumumuzu beyan ettim. Niye böyle bir hareketlilik var? Bir taraftan memnuniyet var. Hani seçim sonrasında kriz ortamına düşülebilecekken düşülmedi. Hükümetin soğukkanlı ve sorumlu tutumunun etkisini de görüyorlar ama diğer taraftan da yatırım olacaksa bir ay sonrasını, bir sene sonrasını görmek isterler. Hani bütün bu söylediklerimden şöyle bir anlam da çıkmamalı, AK Parti koalisyona çok muhtaç. Açık söyleyeyim şu anda koalisyona en az muhtaç olan biziz. Hepsi de baksınlar kendi dosyalarına, kendi siyasi geleceklerine. O anlamda hiçbir şeyimiz yok ama biz millet ve ülkenin geleceği için böyle düşünüyoruz. Yoksa bir kriz yaşatıp ondan sonra şu veya bu opsiyona gitmek, böyle bir şey düşünmeyiz. Bir krizin neye malolduğunu biz 2001'de öğrendik.

13 dış dünya 13 Kerry: Esed'in ahlaksızca silah kullanması nedeniyle herkesin sabrı azalıyor WASHINGTON - ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye'de kimyasal silahların çoğunluğunun rejim tarafından kullanıldığını belirterek, sabırlarının azaldığını ABD Dışişleri Bakanlığının günlük basın toplantısını Dışişleri Bakanı John Kerry yönetti. Toplantıya kalça kemiğinden ameliyat olduğu Boston kentinden video-konferans yoluyla bağlanan Kerry, gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. Kerry, Suriye'de sivillere yönelik krolin gazı kullanılmasına ilişkin soru üzerine, bu ülkede kimyasal silahların rejim tarafından kullanıldığına emin olduklarını ifade etti. "Bu saldırıların çoğunluğunun rejim tarafından yapıldığından kesinlikle eminiz" diyen Kerry, bu yönde belgeler topladıklarını kaydetti. Kerry, ancak ülkedeki muhalif güçlerin de zaman zaman bu saldırıları gerçekleştirmiş olabileceğini belirterek, "Ancak büyük çoğunluktan bahsediyorum. Bu saldırılar önemli derecede belgelendi. Kimyasal silah saldırıları uçaklardan yapıldı. Muhalif güçler uçak veya helikopter uçurmuyor" diye konuştu. Rejimin kimyasal silah kullanmasını engellemede ilerleme kaydedilip kaydedilmediğine ilişkin soruyu yanıtlarken Kerry, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile dün bu konuyu görüştüklerini Lavrov'un da konuyu yeniden Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e ileteceğine inandığını anlatan Kerry, "Esed'in kendi LEFKOŞA - BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Ada'da müzakerecilerin görüşmesi dahil olmak üzere gerçekleştirilen her şeyin ümit verici olduğunu belirterek liderlerden samimi istek ve irade gördüğünü KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Espen Barth Eide'yi kabul etti. Cumhurbaşkanlığında yaklaşık 1 saat süren görüşmede, Dışişleri Bakanı ve Kıbrıs Türk tarafının müzakerecisi Özdil Nami ile BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim da hazır bulundu. Espen Barth Eide, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, görüşmenin olumlu bir havada geçtiğini ifade ederek Akıncı ile kapsamlı bir şekilde yarınki liderler görüşmesini nasıl organize edeceklerini konuştuklarını Ada'da müzakerecilerin görüşmesi ZAMBOANGA - Filipinler'de geçen yıl hükümetle barış anlaşması imzalayan Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC), bugün silah bıraktı. Maguindanao bölgesinde düzenlenen silah bırakma törenine Filipinler Devlet Başkanı Benigno Aquino ve MİKC lideri Hacı Murat İbrahim katıldı. Aquino, törende yaptığı konuşmada, "Tarihi bir ana şahit oluyoruz. Hükümetle çatışma içinde olan bir grubun silah bırakması yıllar önce hayal gibi gelirdi. Ama şimdi Morolu kardeşlerimiz bir taahhütte bulundu. Kardeşlerimiz gönüllü olarak silahlarını bırakıyor" dedi. Silahlar, Türk Büyükelçi Haydar Berk başkanlığındaki bağımsız kurula teslim edildi. MİKC, havan topu ve roketatarların dahil olduğu 75 silahını bırakırken, 10 bin üyesi olduğu tahmin edilen grubun 145 üyesi de topluma entegre olmak üzere grubun silahlı kanadından ayrıldı. Filipinler'in güneyindeki Müslüman direniş hareketi Moro İslami Kurtuluş Cephesi ve hükümet, 27 Mart 2014'te Bangsamoro Barış Anlaşması'nı imzalamıştı. Taraflar arasında imzalanan anlaşmayla Mindanao bölgesine kalıcı ve sürdürülebilir barış getirilmesini öngören "Bangsamoro Temel Yasası" hayata geçirilecek. Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye'de kimyasal silahların çoğunluğunun rejim tarafından kullanıldığını belirterek, sabırlarının azaldığını halkına karşı olağanüstü düzeyde ahlaksızca silah kullanmasından herkesin sabrı azalıyor" şeklinde konuştu. Esed'in bölgede etkin olan DAEŞ'in 'kılına dokunmadığına' vurgu yapan Kerry, "Esed, onlara hiçbir zaman saldırmadı. Bunun yerine Halep'teki sivillerin üzerine misket bombaları yağdırdı. Bu konuyu Lavrov ile görüşmede gündeme getirdim ve bu giderek daha fazla odaklanacağımız bir konu olacak. Şu anda diplomatik olarak bir takım çabalar içerisindeyiz" ifadelerini kullandı. Kerry, rejimin kimyasal saldırılarının durdurulamadığını, bunun da uluslararası toplumun Esed rejimine yönelik kızgınlığını artırdığını dile getirdi. John Kerry, müzakereleri devam eden İran'ın nükleer programına ilişkin pozisyonlarının değişmediğini, görüşmelerin çetin bir şekilde sürdürüldüğünü kaydetti. Kerry, "Görüşmeler kritik. Sürekli dile getirdiğim gibi, bir anlaşma olsun diye anlaşma yapmayacağız ve sorunu çözeceğine inanmadığımız bir anlaşmayı da imzalamayacağız" değerlendirmesinde bulundu. Kerry, ortak eylem planında yer alan, İran'ın nükleer programının olası askeri boyutuyla ilgili soru üzerine, İran'ın bu konuda geçmişte yaptıklarından sorumlu tutulup tutulmayacağı meselesinin nihai anlaşmaya varmak için gereklilik arz etmediğini vurguladı. Kerry, "Onların (geçmişte) ne yaptığını biliyoruz. Bundan hiçbir kuşkumuz yok. Onların belirli askeri eylemlerine ilişkin kesin bilgiye sahibiz. Biz ilerleme sağlamakla ilgileniyoruz. İlerleme gerçekleştirdiğimizi görmek bizim için çok önemli" dedi. Kerry'ye Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Rus ordusuna 40 yeni kıtalararası balistik füze katacakları açıklaması da soruldu. Rusya'nın bu adımının kendilerini endişelendirdiğini dile getiren Kerry, eski Sovyetler Birliği topraklarındaki nükleer silahların imha edilmesine ilişkin kendileriyle işbirliği yaptıklarını hatırlatarak, bu noktada kimsenin geri adım atıldığını görmek istemediğine işaret etti. İki ülke arasında konuyla ilgili "Start" anlaşmasını anımsatan Kerry, "Biz, bu noktada ters istikamette (nükleer silahları yok etme) gitmeye çalışıyoruz. Kimse bundan geri adım atılmasını istemez, kimse soğuk savaş dönemindeki statülere dönmek istemez. Kimse, güçlü bir ülkenin liderinden bu tür bir açıklama duymamalı" diye konuştu. Kerry, Ukrayna konusunda ise ülkenin doğusundaki gerginliğin giderilmesine ilişkin oluşturulan Üçlü Temas Grubu'nun son günlerde daha önce olmadığı kadar faydalı görüşmeler gerçekleştirdiği bilgisini verdi. Minsk anlaşmalarının tam anlamıyla uygulanabilmesi için bu grubun çalışmalarının önemine işaret eden Kerry, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland'ın da gelecek günlerde bölgeyi ziyaret edeceğini bildirdi. BM Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, müzakere sürecinden umutlu de dahil olmak üzere gerçekleştirilen her şeyin ümit verici olduğunu belirten Eide, liderlerde gerçek, samimi istek ve irade gördüğünü kaydetti. Eide, her iki lidere zamanı iyi kullanmalarını önerdiğini, müzakere sürecinde boşa harcanacak zaman bulunmadığını vurguladı. Sürecin lider odaklı olmasına saygısından, görüşmenin içeriğiyle ilgili fazla bir şey söylemek istemediğini ifade eden Eide, yapılması gereken bir duyuru olursa liderler görüşmesi sonrasında liderler tarafından yapılacağını dile getirdi. BM Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, Akdeniz'deki doğalgaz ve petrolle ilgili konuların "Birleşik Federal Kıbrıs'ta" çözümleneceğini belirterek müzakerecilerin kısa sürede harika bir iş ortaya koyduğunu ve yoğun şekilde çalıştığını sözlerine ekledi. Yeniden başlayan Kıbrıs müzakere süreci kapsamında KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum lideri Nikos Anastasiadis yarın ara bölgede bir araya gelecek. Filipinler'de silah bırakma süreci başladı Öte yandan barış süreci, emniyet güçlerinin geçen Ocak ayında Mindanao Adası'nda MİKC idaresindeki Maguindanao'ya, iki terör zanlısının yakalanması için düzenlediği operasyonun ardından çıkan çatışmada özel hareket güçleri mensubu 44 komandonun hayatını kaybetmesi üzerine sekteye uğramıştı. Çalışmaları sürdürülen "Bangsamoro Temel Yasası", Filipinler Kongre'sinden geçtiğinde Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi'nin yerini alacak Bangsamoro Siyasi Birimi vilayetlerinin belirlenmesi için halk oylamasına gidilecek. CDU'dan İslam'ı anlamak için adım BERLİN - Alman Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Almanya'da İslam'ın daha iyi anlaşılabilmesi için federal ve eyalet milletvekillerinden oluşan grup kuruyor. "CDU 2017" adı verilen grup CDU milletvekili Jens Spahn öncülüğünde Almanya'da imamların da "yaşayabilmelerini ve kendilerini ifade edebilmelerini" savunuyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Spahn, problemleri konuşmaksızın kimseye bir iyilik yapılamayacağını belirterek, "Açık toplum şartı altında Avrupalı İslam'ın gelişmesi için yardım etmek istiyoruz" diye konuştu. Grubun beyannamesinde, eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un zamanında kamuoyunda tartışmalara yol açan "İslam Almanya'ya aittir" ifadesi "banal" bulunuyor. Buna karşılık Almanya'da yaşayan BİŞKEK - Türkiye'nin Kırgızistan'da 1995 yılında kurduğu Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi'nden (KTMÜ) mezun olan 624 öğrenci için tören düzenlendi. Cengiz Aytmatov Kampüsü'nde düzenlenen, Başbakanlık Müsteşarı ve KTMÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Kemal Madenoğlu'nun mesajının okunduğu törende konuşan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Vekili Prof. Dr. Yavuz Atar, mezun olan öğrencileri tebrik etti. Üniversitenin çok nitelikli öğrenci yetiştirdiğine dikkati çeken Atar, "Siz mezunlar, mümkün mertebe hayallerinizin peşinde koşun. İdeallerinizi yakalamaya çalışın. Çünkü yaşlarınız çok genç. Yanlış işe başlamaktansa biraz seçici olarak, rekabet ederek, BULMACANIN ÇÖZÜMÜ Müslümanların "doğal olarak kendi inanışlarıyla" uzun zamandır Almanya'ya ait oldukları ifade ediliyor. "CDU 2017" grubunun hazırlamış olduğu beyannamede şu ifadelere yer verildi: "Almanya'daki Müslümanların günlük yaşamlarını tanıyan kişi, gerçeğe yakın bir şekilde vaaz ve nasihat edebilir. Doğal olarak Almanya'daki cami cemaatleri de konuşulmalı. Şu an sıklıkla uygulanan yurtdışından getirilen, ücreti verilen ve pek az Almanca konuşan 'ithal imam' modeli iyi bir uyum için engel teşkil etmektedir." Öte yandan, partide reform yanlısı olarak bilinen genç siyasetçilerden oluşan "CDU 2017" grubu, "çoğulcu toplum yapısı içinde dinlerle ilgili kritik soruların ve karikatürize edilmiş şekillerin de anlayışla karşılanması gerektiği" talebinde bulundu. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi'nde mezuniyet coşkusu kendinizi mesleki alanlarda işe girebilmek için en iyi şekilde hazırlayarak hayat boyunca yapacağınız işi yapmaya çalışın. Çünkü gerçekten, istediğimiz, sevdiğimiz bir işe girebilirseniz hayat boyunca onu mutlu bir şekilde yapabilirsiniz. Hatta yaptığımız iş adeta size bir tatil gibi gelebilir" dedi. Türkiye'nin Bişkek Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Recep Sula da Manas Üniversitesi mezunlarını birden fazla dil, birden fazla kültür ve birden fazla arkadaş ile uğurladıklarını KTMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Balcı da beş yıl önce anneler ve babalardan emanet olarak aldıkları öğrencileri ailelerine teslim ederken kendilerine bu mutluluğu yaşatan üniversitenin akademik kadrosuna teşekkür etti

14 14 TURİZM Levent Vadisi doğa fotoğrafçılarını cezbediyor İstanbul un plajları temiz İSTANBUL- İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü Çevre Sağlığı Şube Müdürü Hüseyin Özyurt, analiz sonuçlarına göre İstanbul'da 83 yüzme alanının tamamının kullanıma uygun olduğunu belirterek, ''Vatandaşlarımız gönül rahatlığıyla tespit edilen alanları kullanabilirler" dedi. İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü ekipleri, kentte plaj alanı olarak belirlenen 83 noktada, 15 Mayıs'tan itibaren denetimlere başladı. Ekiplerin 15 günde bir yaptığı son analize göre, İstanbul belirlenen 83 yüzme alanın tamamının vatandaşların kullanımına uygun olduğu belirlendi. Özyurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yüzme alanlarıyla ilgili denetimlerin 15 Eylül'e kadar devam edeceğini, çalışmaların İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü koordinatörlüğünde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Deniz Hizmetleri Müdürlüğü ve Toplum Sağlığı Merkezleri'nin katılımıyla yürütüldüğünü ifade etti. Alınan örnekler üzerinde mikrobiyolojik analizler yapıldığını, bunun sonucuna göre yüzme alanıyla ilgili gerekli değerlendirmelerin yapıldığını dile getiren Özyurt, "Bu çalışmalar Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı'nın internet sitesinde, plajların arka plan bilgileriyle birlikte halkımızın dikkatine sunulmaktadır" dedi. Özyurt, şunları kaydetti: "Şu anda laboratuvar analiz sonuçlarına göre ilimizde 83 yüzme alanımız var. Bu yüzme alanlarının son verilere göre 83'ü de kullanıma uygun. Vatandaşlarımız gönül rahatlığıyla tespit edilen alanları kullanabilirler. Tabii bazı şeylere de çok dikkat etmemiz lazım. Yaz başlayınca boğulma olayları yaşanıyor. Yüzme alanlarını birtakım kriterlere göre belirliyoruz. Bunların en önemlilerinden biri güvenlik tedbirleridir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere bu tip tedbirler alınıyor. Özel plajlarda da bunlar işletme tarafından sağlanıyor. Yüzme alanlarını birçok kriteri bir araya getirip, vatandaşların huzur içinde kullanabilecekleri yerler olarak belirliyoruz. Bu yüzden yurttaşlarımız, bizim belirlediğimiz alanları tercih etmeli. Bunun dışındaki alanları tercih etmesinler, kesinlikle yüzmesinler." Hüseyin Özyurt, yaz aylarında havuz kullanımının da arttığına dikkati çekerek, bu alanların kullanıma uygunluğunu yıl boyu izlediklerini, denetimleri mevzuat çerçevesinde gerçekleştirdiklerini belirtti. Bu alanlardan ayda bir numune alındığını, örneklerin de Sağlık Bakanlığı'nca yetkilendirilen laboratuvarlarda analiz edildiğini dile getiren Özyurt, işletmelerde çalıştırılması zorunlu olan havuz operatörlerince de günlük ölçümlerin yapıldığını anlattı. ISSN GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim Matbaacılık Yayıncılık Bil. Med. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Ahmet Serkan Küçük Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Şevket Kalaycı, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Rüzgarlı Caddesi Plevne Sokak No:14/4 Ulus - ANKARA Tel: Fax: Yıl: 45 Sayı: Haziran 2015 Cuma Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT MALATYA- Malatya'nın Akçadağ ilçesinde 65 milyon yıl kadar öncesine dayanan kaya oluşumları bulunan ve ABD'deki Büyük Kanyon'a benzetilen Levent Vadisi, yerli ve yabancı fotoğraf sanatçılarının ilgisini çekiyor. Dünyadaki ilginç doğal alanlar arasında gösterilen, 28 kilometre uzunluğundaki Levent Vadisi, neolitik çağdan kalma kalıntıların bulunduğu bir yer olarak kültürel pek çok değeri barındırıyor. Vadinin bünyesinde farklı jeolojik oluşumlar, yüksek uçurumlar, farklı özellikte mağaralar bulunuyor. Malatya Fotoğraf ve Sinema Sanatı Derneği (MAFSAD) tarafından, Fırat Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle Levent Vadisi'nin tanıtılması amacıyla düzenlenen 1. Uluslararası Malatya Fotokamp Projesi sayesinde yerli ve yabancı pek çok fotoğraf sanatçısı, bölgeyi tanıma fırsatı buldu. 1. Uluslararası Malatya Fotokamp Genel Koordinatörü ve fotoğraf sanatçısı Mustafa Ertekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Levent Vadisi'nin çok önemli bir yer olduğunu Türkiye'de nadir görülen genişlikte ve büyüklükteki Levent Vadisi'nin yeteri kadar tanınmadığını belirten Ertekin, bu farkındalığı oluşturmak amacıyla yerli ve yabancı birçok profesyonel fotoğrafçıyla turisti vadiye davet ettiklerini bildirdi. Düzenledikleri projeyle vadinin önce güzelliğinin farkına vardırılması, ardından korunmasının sağlanmasını amaçladıklarını ifade eden Ertekin, "Bu bir ilk adım. Bizim burada ev ev, mağara mağara, patika patika tespit etmemiz gerekecek. Ülkenin birçok yerinde yürüyüş yolları vardır. Kapadokya'da vardır, Firik Vadisi'nde vardır. Burada yürüyüşçüler için özel yürüyüş yolları tespit edeceğiz, keşfedeceğiz ki bizden sonra o yürüyüş yollarında insanlar yeni keşifler peşinde koşsunlar. Bizim bütün derdimiz doğallığı korunsun ve o doğallığı içinde yaşansın buralar" diye konuştu. Günümüzde artık turizmin kaynağının tarihi yürüyüş yolları olduğunu vurgulayan Ertekin, Irak taki ekonomik kriz turizmi vurdu ERBİL - Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) yaklaşık bir yıldır devam eden ekonomik kriz nedeniyle 100 konaklama merkezinin kapandığı bildirildi. Turizm sektöründe faaliyet gösteren işadamları Erbil'de bir araya gelerek sorunlarını masaya yatırdı. Toplantıda söz alan IKBY Hotel ve Restoranlar Derneği Başkanı Heriş Çavşin, DAEŞ saldırılarıyla Erbil-Bağdat arasında yaşanan bütçe tartışmasının kendilerini olumsuz etkilediğini belirterek, "Şu ana kadar 100 konaklama merkezi kapanmak zorunda kaldı. İş yapan bazı otel ve turistik işletmeler de küçülmeye gitti" dedi. Kürt bölgesine yönelik yoğun sığınmacı akınından dolayı Erbil, Süleymaniye ve Duhok'a gelen turist sayısında ciddi düşüş yaşandığını anlatan Çavşin, güvenlik durumunun turizmi olumsuz etkilediğini kaydetti. Çavşin, Kürt kentlerine gelenlerin kontrol noktalarında ağır bir güvenlik sürecinde geçtiğine işaret ederek, bu işlemlerin hafifletilmesini istedi. Erbil Valisi Nevzat Hadi de Erbil'de turizmi canlandırmak için ciddi altyapı çalışmaları yapıldığını ifade ederek, şu bilgileri paylaştı: "Çok kısa bir sürede sadece Erbil'deki otel sayısı 6'sı beş yıldızlı olmak üzere 350'ye ulaştı. Mevcut güvenlik durumu ve ekonomik kriz sebebiyle otellerin çok zarar ettiğinin farkındayız. Maalesef çatışma ortamından dolayı bölgemize turist gelmiyor. şöyle konuştu: "Düşünsenize Likya Yolu, bugün bu ülkenin insanından çok yurt dışından gelen insanlar tarafından yürünür oldu. Benzer şeyleri biz Levent Vadisi'nde de yapabiliriz. Çünkü gerçekten Levent Vadisi bu konuda çok zengin. Yani yürüyüşçüye haz verecek manzaralarla dolu. Ben inanıyorum ki birkaç yıl içinde birkaç etkinlikten sonra köylümüz artık belki de İngilizce, Fransızca sözcüklere alışmaya başlayacaklar. Nasıl ki Harran'da küçücük çocuklar İngilizce, Fransızca, Arapça sözcük biliyorsa bu yörenin çocukları da bunları öğrenmeye başlayacaklar. Çünkü gelişler artacak." Fotoğraf sanatçısı Faruk Akbaş da Malatya'nın sadece kayısı ve Nemrut Dağı ile bilindiğini Yıllardır bu ülkeyi gezdiğini aktaran Akbaş, Levent Vadisi'nin bu kadar güzel ve görkemli olduğunu ise son yıllarda fark ettiğini bildirdi. Vadinin, boyut algısının şaşırtan derinliklere sahip olduğunu dile getiren Akbaş, bu derinlikteki kaya formasyonları, içindeki mağara yerleşimleri, tarihi ve doğal güzellikleri birlikte barındırdığını vurguladı. Endemik bitkileri n bulunduğunu da ifade eden Akbaş, bunun da araştırılması gerektiğine dikkat çekti. Dünyada turizmin boyut değiştirdiğini, "deniz, kum ve güneş"in yerini kültür turizminin aldığını kaydeden Akbaş, "Dünya yelpazesine baktığınız zaman Türkiye 7-8'inci sıralarda. Türkiye şansını kullanamıyor. Çünkü bu kültürel değerlerini, tarihi değerlerini yeteri kadar lanse edemediği için. Belki bunu el birliğiyle yapmamız lazım. Bu çaba onun için çok önemli. Levent Vadisi'nin özellikleri sadece Grand Kanyon'a benzeyen kayalıkları değil aynı zamanda günümüze kadar gelen kesintisiz bir yaşam var. Bunların da belgelenmesi gerekir. Bunlar çok önemli ayak izleri" diye konuştu. Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 Buz hokeyinin Mesut Özil'i olmak istiyor ANKARA - Buz hokeyinde en üst nokta olan "top division"da mücadele eden Alman Milli Takımı'nın formasını giyen Türk asıllı Yasin Ehliz, kendisi gibi Almanya doğumlu olan futbolcu Mesut Özil'in dünya çapındaki başarılarını yakalamak istediğini Yasin Ehliz, Türkiye'de açılışını yaptığı buz hokeyi turnuvası öncesinde AA muhabirinin sorularını yanıtladı. 3 yaşında babası sayesinde buz hokeyi ile tanıştığını ve bir daha da bu spordan kopamadığını kaydeden Yasin, "Mesut Özil, çok başarılı bir sporcu. Ben de buz hokeyinde aynı başarıyı yakalamak istiyorum. Mesut Özil'in menajerliğini yapan Erkut Söğüt ile çalışıyorum. Kendisi, Türk gençlerinin spor alanında başarılı olabileceğine inanıyor ve çalışmalarını bu yönde sürdürüyor. Ben de kendisine inandım ve birlikte yola devam etme kararı aldım" diye konuştu. Seba gitti, istikrar bitti Dağcılar artık okullu olacak İSTANBUL - Spor Toto Süper Lig'de futbol sezonu öncesi takımın başına deneyimli teknik adam Şenol Güneş'i getiren Beşiktaş'ta, Süleyman Seba'dan sonra başkanlık görevine gelen Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören ve Fikret Orman, teknik direktör konusunda istikrarı yakalayamadı. Siyah-beyazlı kulübün efsane ismi Süleyman Seba, 16 yıllık başkanlığı boyunca 9 teknik direktörle çalışırken, kendisinden sonra göreve gelen Yıldırım Demirören, Serdar Bilgili ve Fikret Orman, 15 yılda 15 farklı teknik adamı takımın başına getirdi. Beşiktaş'ta başkanlığa 1 Nisan 1984'te gelen ve 2000 yılına kadar görevini sürdüren Seba, genelde yabancı teknik direktörlerle çalışmayı tercih etti. Seba, göreve geldiği dönemde takımın başında Ziya Taner bulunuyordu. Ziya Taner ile sadece 2 ay çalışan kulübün onursal başkanı, daha sonra sırasıyla iki Yugoslav teknik adam Branko Stankovic ve Milos Milutinovic'e takımı emanet etti. İki Yugoslav çalıştırıcının ardından İngiliz Gordon Milne ve Alman Christoph Daum Beşiktaş'ın başına geçti. Daum'un ardından bir sezonluğuna takımın eski kalecisi Rasim Kara'yı teknik direktör olarak göreve getiren Süleyman Seba, başkanlığını 3 yabancı çalıştırıcıyla tamamladı. Galli John Benjamin Toshack, Alman teknik direktörler Karl Heinz Feldkamp ile Hans Peter Briegel, Seba'nın çalıştığı son 3 teknik adam oldu. Kendisinden sonraki 3 başkana göre teknik direktörlerle daha uzun süre çalışan Seba, Gordon Milne'i 6 yıl ( ) takımın başında tutarak, büyük bir istikrara imza attı. Beşiktaş'ta Ziya Taner'den sonra 8 farklı ismi takımın başına getiren Seba, camiaya 5 şampiyonluk kazandırdı. Branko Stankovic ile 'da şampiyonluğa ulaşan siyah-beyazlı takım, Gordon Milne ile üst üste 3 şampiyonluk yaşadı , ve 'de üst üste 3 kez sezonu mutlu sonla tamamlayan Beşiktaş, Seba döneminde ligdeki son kupasını 'te Christoph Daum yönetiminde aldı. Siyah-beyazlılarda Seba'dan sonra Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören ve Fikret Orman, başkanlığa seçildi. 16 yıl başkanlık yapan Seba'yı 15 yılda teknik direktör sayısında geçen üç başkan, 15 farklı isimle çalıştı. Bilgili, Demirören ve Orman, başkanlık dönemlerinde teknik direktörlük koltuğunda 18 kez değişiklik yaptı. Üç teknik adam, siyahbeyazlılarda iki ayrı başkanla çalıştı. Bilgili 4, Demirören 9, Orman ise Şenol Güneş'le birlikte 5 teknik direktörle çalışmış oldu. Bilgili, Demirören ve Orman, başkanlık dönemleri Türk teknik adamların yanı sıra Avrupa'nın farklı ülkelerinden teknik direktörlerle anlaştı. Üç başkanın olduğu dönemde 6 Türk çalıştırıcı takımın başına geçerken, 3 Alman, 1'er İtalyan, Rumen, İspanyol, Fransız, Portekizli ve Hırvat teknik adam da kulüpte çalışma fırsatı buldu. Süleyman Seba'ya göre daha fazla teknik direktörle çalışan 3 başkan, camiaya sadece 2 şampiyonluk hediye edebildi. Beşiktaş, Serdar Bilgili ve Yıldırım Demirören dönemlerinde olmak üzere 2 kez şampiyonluğa ulaştı. NİĞDE - Niğde Aladağlar'daki Mümtaz Çankaya Demirkazık Dağ Evi, Türkiye Dağcılık Federasyonu tarafından dağcılık okuluna dönüştürüldü. Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı Alaattin Karaca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayata geçirdikleri projede Aladağlar'ın, dağcılık okulunun laboratuvarı konumunda olduğunu, gençlerin burada uygulamaya başladıkları belirterek, "Mümtaz Çankaya Demirkazık Dağ Evi, federasyonumuza tahsis edildi ve biz burayı dağ okulu haline getirdik" dedi. Aladağlar'ın konum olarak tırmanma çeşitliliği açısından birçok özelliğe sahip, yerli ve yabancı dağcıların tercih ettiği bölge olduğunu işaret eden Karaca, Cimbar Vadisi'ndeki kayalıklarda "ileri kaya tekniği" dersini uygulamalı olarak verdiklerini anlattı. Dağ okulu projesiyle sporcuların hem teknik hem uygulamalı eğitim alacağını dile getiren Karaca, şunları kaydetti: "Gençlerimiz özlemini duyduğumuz teknik içerikli tırmanışlar yapmaya başladı. Bu kayalar bizim laboratuvarımız, gençlerimiz uygulamayı burada yapacaklar. Derslerimiz okulda işlenecek, okulda hocalarımız ve antrenörlerimiz olacak. Türkiye Dağcılık Federasyonu kurumsallaşmış bir yapıya ve özerkliğe kavuştu. Daha yukarılara ve daha güzel yerlere gitmek amacıyla da bir takım girişimlerimiz oldu. Yaklaşık 10 yıldır talep ettiğimiz bir dağ okulu özlemimiz giderildi." Türkiye'yi dünya dağcılığında tanıtmak için gayret gösterdiklerini vurgulayan Karaca, dağ okulunun Türkiye'nin uluslararası alanda tanıtımına katkı sağlayacağına dikkati çekti. Kjaer, Fenerbahçe'nin 109. yabancısı İSTANBUL - Fransa'nın Lille takımından Danimarkalı futbolcu Simon Kjaer'i transfer eden Fenerbahçe, tarihindeki 109. yabancı oyuncuyu kadrosuna dahil etti. Fenerbahçe ile 4 yıllık sözleşme imzalayan Kjaer, sarı-lacivertlilerin 108 yıllık tarihindeki 109. yabancı futbolcusu oldu. Simon Kjaer ile birlikte Fenerbahçe tarihinde forma giyen Danimarkalı futbolcu sayısı da 5'e çıktı. Sarı-lacivertlilerde daha önce Danimarkalı futbolculardan Henrik Nielsen, Brian Steen Nielsen, Frank Pingel ve Jes Högh oynamıştı. Fenerbahçe, 108 yıllık tarihinde şimdiye kadar 4 kıta ve 37 ülkeden toplam 109 futbolcu transfer etti. Asya, Avrupa, Afrika ve Güney Amerika kıtalarından kadrosunu takviye eden sarı-lacivertli ekip, eski Yugoslavya, Brezilya, Yunanistan, Almanya, Danimarka, Romanya, Mısır, İtalya, Arnavutluk, Polonya, İngiltere, İsviçre, Macaristan, Rusya, Slovenya, Bulgaristan, Nijerya, Portekiz, Güney Afrika, Bosna Hersek, Gana, İsrail, Gine, İsveç, Hırvatistan, Hollanda, Arjantin, Ukrayna, Fransa, Uruguay, Sırbistan, İspanya, Senegal, Slovakya, Kamerun, Çek Cumhuriyeti ve Şili ülkelerinden oyuncu aldı. Fenerbahçe tarihinde en çok eski Yugoslavya'dan futbolcular forma giydi. Sarı-lacivertlilerde 17 oyuncuyla Yugoslavya hala ilk sırada yer alırken, 16 oyuncuyla Brezilya ikinci sırada bulunuyor. Fenerbahçe'de ayrıca beşer Yunan, Alman, Danimarkalı ve Rumen, dört Nijeryalı, üçer Portekizli, Senegalli, Mısırlı, Ganalı ve Bulgar, ikişer Kamerunlu, İsveçli, İtalyan, Arnavut, Polonyalı, İngiliz, İsviçreli, İspanyol, Rus, Sırp, Hollandalı ve Hırvat, birer de Macar, Sloven, Güney Afrikalı, Bosna Hersekli, Gineli, İsrailli, Arjantinli, Ukraynalı, Fransız, Slovak, Uruguaylı, Şilili ve Çek Cumhuriyeti'den futbolcu transfer edildi. Tek hedefi olimpiyat ÇANKIRI - İşitme engelli milli güreşçi İlhan Çıtak, 2015 Avrupa, 2016 Dünya ve 2017'de yapılacak İşitme Engelliler Olimpiyatları'nda sürdürmek istiyor. Ankara'da özel bir eğitim meslek lisesinde beden eğitimi öğretmenliği yapan Kayseri Şekerspor Güreş Takımı sporcusu Çıtak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, işitme engelliler güreş müsabakalarında kazandığı 4 olimpiyat, 5 dünya, 5 Avrupa ve çok sayıda Türkiye şampiyonluğu olduğunu Küçük yaşta geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle işitme kaybı yaşadığını, babasının teşvikiyle de 13 yaşında güreşle ilgilenmeye başladığını anlatan Çıtak, yıllardır haftada en az 10 saat antrenman yaptığını dile getirdi. Çıtak, 15 yıl önce işitme engelliler güreş müsabakalarına katılmaya başladığını vurgulayarak "En son 2013'te Bulgaristan'da düzenlenen İşitme Engelliler Olimpiyat Oyunları'nda 4. kez şampiyon oldum. Bunun yanında 5 dünya ve Avrupa şampiyonluğum bulunuyor. Ülkemi en iyi şekilde temsil ettiğim için mutluyum" diye konuştu.

16 Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) bir kuyruklu yıldıza yolladığı Rosetta uzay aracının modülü Philae'nin, pilinin bitmesi üzerine kasımda geçtiği uyku modundan çıktığı ve Dünya ile iletişim kurduğu bildirildi. Kuaförler milli takım için yarıştı Kuyruklu yıldıza inen Philae uyandı PARİS - ESA'dan yapılan açıklamada, kasım ayından bu yana gönderildiği kuyruklu yıldızın yüzeyinde uyku modunda bekleyen Philae'nin Dünya ile iletişime geçtiği duyuruldu. Philae için açılan Twitter hesabında da "Merhaba Dünya! Beni duyabiliyor musun?" mesajı yer aldı. Uzmanlar, Philae'nin indiği kuyruklu yıldızın Güneş'e yaklaştığını, bu sayede modülün tekrar çalışmak için yeterince enerji toplayabildiğini Güneş enerjisi ile çalışan ESA'ya ait modül, 12 Kasım 2014'te "67P Churyumov-Gerasimenko" adlı kuyruklu yıldıza konmuştu. Bir kuyruklu yıldıza ulaşan ilk uzay modülü özelliği taşıyan Philae'nin 67P'nin yüzeyine inişi 7 saati bulmuş, modül pili bitmeden önce 60 saat çalışabilmişti. Rosetta ve Philae adına açılan resmi sosyal paylaşım sitesi hesaplarından ise yolculuğa dair tüm ayrıntılar, fotoğraflar ve gelişmeler anlık paylaşılmıştı. Philae'nin 67P'nin yüzeyine başarılı şekilde inişi, Twitter hesabından 17 dilde "Ben vardım. Yeni adresim 67P" mesajıyla duyurulmuştu. 67P kuyruklu yıldızını yakalamak için 11 yıl önce fırlatılan Rosetta, Jüpiter'in yörüngesine en yakın uçan uzay aracı oldu. Ana enerji kaynağı olarak sadece güneş panellerini kullanan Rosetta ile fırlatıldıktan sonra enerji tasarrufu için 31 ay boyunca hiç iletişim kurulmadı. Pillerinin tükenmesinin ardından 15 Kasım 2014'te uyku moduna geçen Philae'nin, kuyruklu yıldızın yüzeyinden organik moleküller topladığı ve Dünya'ya bilgiler göndermeyi başardığı açıklanmıştı. Philae, son olarak kuyruklu yıldız güneşe yaklaştığında kendisini tekrar güneşi görebilecek şekilde konumlayabilmişti. Philae'nin güneş enerjisi alabildiğinde uykudan uyanarak elde ettiği verileri Dünya'ya göndermeye devam etmesi bekleniyordu. RİZE - Türkiye Berberler ve Kuaförler Federasyonunun ilk kez oluşturulacak milli takım için düzenlediği Türkiye Kuaförünü Seçiyor Yarışması'nın Rize etabı gerçekleştirildi. İsmail Kahraman Kültür Merkezi'nde düzenlenen yarışmaya Rize, Trabzon, Erzurum, Kars, Ardahan, Giresun ve Ordu gibi çevre illerden 35 berber ve kuaför katıldı. Berberler "kesim ve şekillendirme", kadın kuaförleri ise "salon topuz, kesim, renklendirme, yüksek fantezi, tesettür, gelin ve show makyajı" kategorilerinde yarıştı. Kuaförler, verilen 30 dakikalık sürede modeller üzerinde hünerlerini sergiledi. Federasyon Başkanı Bayram Karakaş, yaptığı konuşmada, milli takımı oluşturmak üzere yarışmanın sekizinci etabını Rize'de düzenlediklerini Milli ekip ruhu oluşturmak için emek veren tüm berber ve kuaförlere teşekkür eden Karakaş, etap yarışları sonrasında İstanbul'da gerçekleşecek finalin ardından milli takımın belirleneceğini kaydetti. Bu arada düzenlenen yarışmalarda berberler arasında Osman Kadıoğlu, kadın kuaförleri kesim renklendirme dalında İbrahim Gökçe, kadın kuaförleri salon topuz dalında Merve Aslan, kadın kuaförleri yüksek fantezi dalında Musa Terzi, kadın kuaförleri tesettür dalında Serhat Küçük Cambaz, gelin ve show makyajı kategorisinde ise Ayşe İnce birinci oldu. Modacı Özceyhan'ın, Çağdaş Yorumlarla Anadolu defilesi büyük ilgi gördü ANKARA Uluslararası Beypazarı Festivalinin son gününde modacı Ahmet Özceyhan, "Çağdaş Yorumlarla Anadolu" isimli defilesi büyük ilgi gördü. Türkiye'nin ünlü mankenleri tarafından sunulan defilede Beypazarı'nın geleneksel sırma işleri ile Osmanlı ve Anadolu'da hüküm sürmüş çeşitli uygarlıklara ait simgelerin bir arada bulunduğu tasarımlar sergilendi. Özceyhan, defilede yaptığı konuşmada, tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Beypazarı'nın önemli ticaret merkezi ve duraklarından biri olduğunu Beypazarı'nın çok özel gelenek ve görenekleriyle yurt içi ve yurtdışında tanıtımını en çağdaş bir şekilde yaptığına değinen Özceyhan, şunları kaydetti: "Bu yıl ki defilemizi 1600'lü yıllarda inşa edilen tarihi Suluhan kervan sarayında yaptık. Genelde festival için kültür içerikli bir moda koleksiyonu hazırladık. Türk kültürünü ve el sanatlarını uluslararası platforma taşımak için, bu güne kadar çok sayıda ülkede defile düzenledik. Türkiye'yi ve Türk kültürünü dünyaya tanıtma için elimden geleni yapıyorum. Bunu da kendime misyon edindim. Ülkemizin önemli turizm merkezlerinden biri haline gelen Beypazarı, günlük yaşamın bir parçası olarak karşımıza çıkan el emeği göz nuru ürünleri ile turistleri büyülerken, ilçe halkı içinde önemli bir gelir kaynağı haline geldi. Beypazarı kültürünü ve geleneklerini yaşatan, kendini bu işe adamış el sanatı ustalarıyla hak ettiği yere ve tüm dünyaya tanıtacağım."