REZİN KOMPOZİT RESTORASYONLARDA GÜMÜŞ DİAMİN FLORÜR KULLANIMININ MİKROSIZINTI ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
|
|
- Mehmet Ulusoy
- 7 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 T.C Ege Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı REZİN KOMPOZİT RESTORASYONLARDA GÜMÜŞ DİAMİN FLORÜR KULLANIMININ MİKROSIZINTI ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi: Özlem ULUKENT Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Dilşah ÇOĞULU İZMİR
2 İÇİNDEKİLER 1.GİRİŞ ve AMAÇ.1 2.GENEL BİLGİLER Diş Çürüğü Diş Çürüğünün Tarihçesi ve Epidemiyoloji Tarihçesi Epidemiyolojisi Çürük Etiyolojisi Çürük Oluşumunda Etkili Faktörler Konak (Dişe ve Tükürüğe Ait Özellikler) Dişe Ait Özellikler Tükürüğe Ait Özellikler Diyet (Substrat) Zaman Mikroflora Diş Çürüklerinin Bakteriyolojisi Kavite Dezenfektanları Gümüş (Ag) Gümüş Diamin Florür (GDF) Gümüş Diamin Florürün Etki Mekanizması Bakteriler Üzerine Etkisi Diş Dokuları Üzerine Etkisi Matris Metalloproteinazlar (MMP) Üzerine Etkisi Konu İle İlgili Araştırmalar GEREÇ-YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA
3 6. SONUÇ ÖZET KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ 44
4 ÖNSÖZ Tüm tez yazma süresince bilgisini, emeğini, anlayışını, güler yüzünü benden esirgemeyen, öğrencisi olmaktan dolayı kendimi çok şanslı hissettiğim çok değerli danışman hocam sayın Doç. Dr. Dilşah ÇOĞULU başta olmak üzere; test aşamalarında her an yardım için hazır olan, çalışma ortamımızı güzel hale getiren sayın Dr. İlhan UZEL e, tezimi yazarken her an birlikte olduğum arkadaşlarım Ceren AYDOĞDU ve Buse ÇETİN e, tüm eğitim hayatım boyunca anlayışı ve sevgisiyle yanımda olan Gökhan SARI ya, hayatımda sahip olduğum herşeyi borçlu olduğum dünya tatlısı babaannem İsmet ULUKENT ve canım dedem Yusuf ULUKENT e tüm emekleri için çok teşekkür eder, ve bu tezi benim için en anlamlı varlıklara çocuklara armağan ederim. SAYGILARIMLA İZMİR-2014 Stj. Diş Hekimi Özlem ULUKENT
5 GİRİŞ ve AMAÇ Gümüş (Ag), anti-çürük, antimikrobiyal ve antiromatik özelliklerinden dolayı 1800 lü yıllardan bu yana diş hekimliği ve tıp alanında kullanılmaktadır larda penisilin ve diğer antibiyotiklerin ortaya çıkmasıyla; antibiyotiklerin enfeksiyonla mücadeledeki etkisi ve imalatlarının kolay olması gümüş bileşiklerine göre üstün bulunmuştur ve gümüş bileşiklerine ilgi giderek azalmıştır. Zamanla bazı antibiyotiklere karşı rezistans gelişmeye başlamış ve günümüzde ise; gümüş bileşikleri yüksek antibakteriyel etkinliği ve rezistans geliştirmemeleri nedenleriyle tekrar favori hale gelmektedir(1,2). Diş hekimliğinde ise; gümüş bileşikleri 1840 lardan önce süt dentisyonda çürük gelişiminin engellenmesi amacı ile kullanılmıştır(3). Daha sonra daimi molar dişlerde çürüğün önlenmesi, kavite sterilizasyon ajanı olarak ve dentin hassasiyeti giderici olarak da kullanılmıştır(4,5,6). Araştırmalar sonucunda; gümüş diamin florürün kalsiyum hidroksite alternatif indirekt pulpa kuafaj ajanı olabileceği belirtilmektedir. Tüm bu bilgiler ışığında çalışmamızın amacı rezin kompozit restorasyon uygulamalarında restorasyon öncesi %38 lik gümüş diamin florür (GDF) kullanımının mikrosızıntı üzerine etkisinin incelenmesidir.
6 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Diş Çürüğü Diş çürüğü, çocukluk çağından itibaren bireyleri etkileyen ve geri dönüşümü olmayan problemlere yol açan multifaktöriyel, enfeksiyöz bir hastalıktır. Çürüğün en genel tanımı ise; dişin sert dokularının mikroorganizmalar tarafından yıkımı ile ortaya çıkan patolojik bir olay olmasıdır(7). Çürük oluşumu ile ilgili pek çok teori bulunmaktadır. Günümüzde de geçerliliğini koruyan asit dekalsifikasyon teorisine göre; çürük oluşumunda asitlerin rol oynadığı düşünülmektedir(8) Diş Çürüğünün Tarihçesi ve Epidemiyoloji Tarihçesi İlk çürükler, prehistorik devirde yaşayan dinozorların, sürüngenlerin ve memelilerin fosil dişlerinde birkaç tane olmak üzere görülmüştür. Çürük paleolitik devirde modern insanın atası sayılan ilk insanda daha belirgin görülmüş ve neolitik devirde bu oran daha da artmıştır. Yapılan çalışmalarda eski Asya, Afrika ve Amerika da dişlerle ilgili sorunları gösteren kayıtlar ve bunların en eskisi olarak Cro-Maghon devrinde ( yıl önce) duvar resimleri bulunmuştur. Eski insanlarda çürük genelde mine-sement sınırında veya sementte görülürken insanda çürüğün lokalize olduğu yer sıklıkla fissürlerdir(9,10). 2
7 Epidemiyolojisi Diş çürüğü, toplumdaki bireylerin büyük çoğunluğunu etkileyen, görülme sıklığı ve klinik şekilleri açısında coğrafik bölgeye göre değişiklik gösteren, sosyal ve etnik gruplar arasında farklılıkların gözlenebildiği enfeksiyöz bir hastalıktır(11). Başlangıçta, gelişmiş ülkelerde ekonomik refah nedeniyle fermente olabilen karbonhidratların rahat ve ucuz bir şekilde ulaşılmasına bağlı olarak sık tüketimleri neticesinde, çürük görülme sıklığında belirgin bir artış gözlenmiştir. Ancak günümüzde, gelişmiş ülkelerde, karyojenik gıda maddelerine karşı bilincin artması ve oral hijyenin sağlanması konusunda bireylerin bilinçlenmesiyle birlikte çürük prevelansında genel olarak bir azalma söz konusudur(12). Buna karşın gelişmekte olan ülkelerde çürük sıklığında henüz belirgin bir azalma gözlenmemektedir. Ülkemizde ise çürük prevalansı halen, Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen değerlerin gerisindedir(13) Çürük Etiyolojisi Diş çürüğü, etiyolojisinde pek çok faktörün rol oynadığı multifaktöriyel bir patolojidir. Çürüğün oluşumunda bu faktörlerden en önemlileri; substrat (diyet), mikroflora (plak mikroorganizmaları), konak (diş ve tükürük) ve süredir. Bunlardan herhangi birinin yokluğunda çürük oluşamamaktadır(9,14,16). 3
8 Çürük Oluşumunda Etkili Faktörler Konak (Dişe ve Tükürüğe Ait Özellikler) Dişe Ait Özellikler Dişin morfolojik ve yapısal özellikleri çürük gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. Örneğin; azı dişleri okluzal yüzeylerindeki kompleks fissür morfolojileri nedeniyle yiyecek artıkları ve mikroorganizmalar için bir retansiyon alanı oluşturmakta ve keser dişleri ile kıyaslandığında çürük gelişimi için daha uygun bir konak olarak görülmektedir. Çene kavislerindeki düzensizlikler, dişlerin çapraşık dizilimleri de çürük oluşumunda etkili faktörlerdir. Ayrıca dişin mineral yapısı ve maturasyon düzeyi de çürük oluşumunu etkileyen dişe ait önemli yapısal özelliklerdendir. Dişler olgunlaşma proçesi ile birlikte çürüğe daha dayanıklı hale gelirler(15,16). Bir dişe ait farklı yüzeylerin çürük ataklarına karşı duyarlılıkları da muhtemelen farklı mineral içerikleri nedeniyle değişik olabilmektedir(16) Tükürüğe Ait Özellikler Tükürük, ağız sağlığı için büyük önem taşıyan ayrıca çürüğe karşı doğal savunma özelliği gösteren önemli bir vücut sekresyonudur. Tükürük akımı engellenirse çürük çok hızla ilerleyebilir(17). Tükürük, mekanik yıkama etkisiyle yiyecek artıklarının, plağa tam yapışmamış bakterilerin, şekerin ve plak bakterileri tarafından üretilen asidin ağızdan fiziksel olarak uzaklaşmasını sağlar. Buna ek olarak tükürük, plak ph sının tamponlanmasında önemli bir role sahiptir(15,16). Tükürüğün genel fonksiyonları şu şekilde özetlenebilir(17,18): 1.Sindirimle ilgili fonksiyonları: 4
9 a) Yiyeceklerin çiğnenmesine yardımcı b) Ağıza alınan yiyeceklerin yutulmasını sağlar (müsin ile ağızda ufalanan besinlerin birbirine yapışarak bir kitle oluşturmasını sağlar ve besinleri sulandırıp kaygan hale getirerek lokmanın yutulmasını sağlar). gerekir). c) Tat almayı sağlar (besinin tadının alınabilmesi için suda erimiş olması d) Nişastanın metabolizmasına yardımcı olur (pityalin fermenti lokma içerisindeki nişastayı etkileyerek maltoz ve dekstrine parçalar). 2. Koruyucu fonksiyonları: a) Lubrikasyonun sağlanması (içerdiği su ve glikoproteinler ile sert ve yumuşak dokuları örter, oral kaviteyi ıslatarak kaygan hale gelmesini sağlar). b) Oral mukozanın, gingivanın ve dudakların kurumasının önlenmesi c) Antimikrobiyal etkisi; bakteriostatik, bakterisidal etkinlik, bakteri adezyonunu ve agregasyonunu engelleme d) Tamponlama özelliği e) Toksinlerin uzaklaştırılması f) Konuşmaya yardımcı etkisi (konuşma sırasında ağız ve çevre dokulardaki su buharlaşır ve ağız kuruyarak konuşma güçleşir) Sağlıklı bir insanda günlük salınan tükürük miktarı ml dir. Bunun %90 ı parotis ve submandibular, %5 i sublingual ve %5 i de minör bezlerden salgılanır. Yemek sırasında tükürük bezleri stimüle olduğundan tükürük sekresyonu 5
10 çoğalır, bunun dışında minimal düzeydedir(19). Stimüle olmamış tükürüğün akım hızı, yetişkinlerde dakikada yaklaşık 0,3-0,4 ml, 5 yaş ve altı çocuklarda 0,2 ml iken; stimüle edilmiş tükürük akım hızı yetişkinlerde dakikada 1,5-2 ml, çocuklarda yaklaşık 1 ml dir. Çürük oluşumunda etkili faktörlerden biri de tükürük ph sıdır ki bu değer normalde 6,8-7,2 arasındadır(21,22). Tükürüğün viskozitesi 19-35, normal yoğunluğu dyne/cm 2 dir(22). Tükürüğün bileşimi bireyler arasında, hatta aynı bireyde çeşitli fizyolojik faktörler nedeniyle farklılık gösterebilir. Genel olarak tükürüğün bileşiminde %99 oranında su ve bunun dışında organik moleküller ve elektrolitler bulunmaktadır. Tükürük enzimleri, mukoproteinler, serum proteinleri, glikoproteinler ve lipidler tükürüğün başlıca organik bileşenleridir. Kalsiyum, sodyum, potasyum, klor, fosfat ve magnezyum ise tükürükte bulunan başlıca elektrolitlerdir(23). Tükürükte ayrıca; az miktarda karbonhidratlar, vitaminler, üre, amonyak ve aminoasitler bulunmaktadır. Tükürük içerisinde bulunan lizozim ve laktoperoksidaz enzimleri ise tükürüğün antimikrobiyal fonksiyonunda etkili enzimlerdir(20,24). Lizozim, bakteri hücre duvarını hasara uğratan hidrolitik bir enzimdir. Laktoperoksidaz ise hemoprotein yapıda bir enzim olup H 2 O 2 ve klorür iyonlarını içeren bir reaksiyonla bakterileri elimine eder(9). Sekretuar IgA (slga) ise tükürükteki temel immunoglobulin olup antibakteriyel aktiviteden sorumludur. Tükürük bezlerinin bağ dokusu plazma hücreleri tarafından yapılır ve slga1, slga2 olmak üzere iki tipi vardır. Stabil bir molekül olduğundan mikrobiyal ve proteolitik yıkıma diğer immunoglobulinlerden daha dirençlidir. Fonksiyonları arasında virüs, bakteri, toksin gibi antijenlerin nötralizasyonu, bakteriyel enzim inhibisyonu (örn: Streptococcus mutans ın glikozil 6
11 transferans enzimi), epitel hücrelerindeki veya plaktaki bağlanma bölgelerinin bloke edilmesi ile bakteri kolonizasyonunun önlenmesi ve doğal immün faktörlerle etkileşimi sayılabilir. S.mutans lara karşı spesifik immün cevabın büyük bir kısmı slga aracılığı ile gerçekleşir (25). Tükürüğün bir diğer önemli fonksiyonu; tamponlama ve nötralizasyondur. Bu fonksiyon, tükürüğün, salya proteinleri (üre, arjinin peptidleri, amonyak), bikarbonat sistemi ve inorganik fosfatlar gibi etkili bileşenleri ile sağlanır. Tükürük alkalen bir sıvı ve etkili bir tamponlama sistemidir. Bikarbonat iyonları (uyarılmamış tükürükte düşük miktarda) bu açıdan çok etkilidir ve tükürük ph sı bikarbonat konsantrasyonuna bağlıdır. Tükürük akış hızının artması, bikarbonat konsantrasyonunu dolayısıyla ph yı yükseltir. Fosfat ve diğer proteinler de az da olsa tamponlama kapasitesine ve ph nın fizyolojik sınırlar içinde tutulması işlevine katılırlar(25). Ayrıca tükürüğün içinde devamlı olarak üre salgılanır. Plak mikroorganizmaları üreyi diğer azotlu ürünlere ve amonyağa dönüştürebilirler. Böylece oluşan amonyak da tükürüğün tamponlama fonksiyonunda etkili olabilir(9) Diyet (Substrat) Diş çürüğü, ağıza alınan besinlerin plak florasındaki mikroorganizmalar tarafından fermentasyonu sonucu asit oluşturulması ve bunların demineralizasyon etkisi ile ortaya çıkan bir patolojidir. Ağız florasında bulunan asit oluşturan mikroorganizmalar, karyojenik etkilerini fermente edilebilir karbonhidratları kullanarak gösterirler. Dolayısıyla; diş çürüğü ile karbonhidrat alımı arasında direkt bir ilişki vardır. Sukroz, bu karbonhidratlar arasında en fazla karyojenik özelliğe sahip olan şekerdir. Yüksek çözünürlük özelliğine sahiptir ve dental plağa kolayca 7
12 diffüze olur, ekstrasellüler polisakkaritlerin ve asitlerin üretiminde substrat olarak rol oynar. Karyojenik Streptokok lar sukrozdan suda erimeyen glukan üretirler. Glukan ise öncelikle mikroorganizmaların diş yüzeyine yapışmalarında etkilidir ve daha sonra plak birikimi için matriks görevi görmektedir(9,15,16). Sukroz dışındaki glikoz ve fruktoz gibi karbonhidratlar da karyojeniktir; ancak bu etkileri sukrozdan daha azdır. Karyojenik olan bu şekerlerin yerine daha düşük karyojeniteye sahip poliol karbonhidratlar ve şeker alkolleri üretilmiştir. Çürük gelişiminde diyetle alınan karbonhidratların miktarı kadar alınma sıklığı, alınma şekli ve konsantrasyonu da oldukça önemlidir(16) Zaman Çürüğün meydana gelebilmesi için konak, diyet ve karyojenik mikroorganizmaların yeterli bir süre etkileşim içinde bulunması gereklidir. Karyojenik gıdaların ağızda uzun süre kalması ya da sık alınması bu etkileşimin uzun süreli olmasını sağlamakta ve çürük riskini arttırmaktadır(9,15) Mikroflora Ağız mikroflorası, pek çok mikrobiyal türden oluşan kompleks bir ekosistemdir. Bu sistem, konak ve diyet faktörleri ile denge içindedir. Bakteriler, ağızda mukozal membranlara ya da kazanılmış mine pelikülüne yapışarak kolonize olurlar. Ağız mikroflorasındaki türlerin çoğu optimal olarak nötral ph da ürerler (ph=7). Diyetle alınan karbonhidrat alındığında bakterilerin fermentasyonu sonucunda asit meydana gelir ve ağız içerisindeki ph seviyesi düşer. Pek çok bakteri türü ph=5.5 in altında canlılığını sürdüremez. Mutans streptokok ve laktobasil gibi asidürik bakteri türleri düşük ph seviyelerinde üremelerine devam edebilirler. 8
13 Diyetle alınan şekeri fermente etmeye ve dolayısıyla ortam ph sını düşürmeye devam ederler ve böylece diğer oral bakteri türlerinin çoğalmasını engellerler(26). Çürük oluşumunda mikroorganizmaların rolü şu şekilde özetlenebilir(9): 1. Germfree hayvanlarda diş çürüğü oluşmaz. 2. Antibiyotikler, deney hayvanlarında çürük şiddeti ve insidansını azaltmaktadır. 3. Erupsiyonu tamamlanmamış dişte çürük oluşmaz, diş ancak ağız boşluğunda yerini aldığında ve flora ile ilşkiye geçtiğinde çürük oluşur. 4. Oral bakteriler, in vitro şartlarda da mine ve dentin dokularını demineralize edip çürük benzeri lezyonlar oluşturabilirler. 5. Mikroorganizmaların çürük mine ve dentin dokularına invaze oldukları histolojik olarak gösterilmiştir Diş Çürüklerinin Bakteriyolojisi Diş çürüğünden izole edilen çok sayıda mikroorganizma vardır ve bu mikroorganizmalar çürüğün değişik tabakalarında birbirinden farklıdır. Bunun nedeni; değişik çürük tabakalarında mikroorganizmalar için farklı yaşam koşullarının bulunmasıdır. Çürüğün ağız ortamına yakın tabakalarındaki bakterilerin, yaşamları için gerekli besin maddelerine ulaşmaları sorun olmazken, daha derin tabakalardaki bakterilerin bu besin maddelerine ulaşmaları dolayısıyla da yaşam şartları güçleşmektedir(14). Yapılan mikrobiyolojik incelemelerde; çürük oluşumunda en etkili mikroorganizma gruplarının asit üretebilen Mutans streptokoklar, Laktobasiller ve 9
14 bazı Aktinomiçes türleri olduğu belirlenmiştir. Mutans streptokoklar minede çürük başlangıcından, Laktobasiller dentin çürüklerinden ve Aktinomiçesler ise kök çürüğü lezyonlarından sorumludur(9,26). Çürük uzaklaştırma yöntemleri G.V.Black den (1893) günümüze kadar geliştirilmektedir. Black ile gündeme gelen koruma için genişletme ilkesi günümüzde geçerliliğini kaybetmiştir. Restoratif materyaller ve bunların dişe bağlanmasını sağlayan adeziv sistemlerin geliştirilmesi ile dişte madde kaybını en aza indiren minimal müdahale kavramı gündeme gelmiştir. Geleneksel kavite preparasyonunda çürük ve çürükten etkilenmiş dokuların tümüyle temizlenmesi önerilirken, günümüzde sadece yumuşak ve denatüre olmuş dış çürük tabakasının temizlenmesi önerilmektedir. Buna göre; dişin preparasyonunda çürük nedeniyle renk değiştirmiş, fakat bakteri içermeyen çürükten etkilenmiş dentin bölgesinin kaldırılmasına gerek duyulmamaktadır(27). Günümüzde çürüğün uzaklaştırılmasında, bilinen frezle temizleme dışında birçok farklı alternatif yöntemin kullanımı önerilmektedir. Bu yöntemlerin çürüğü uzaklaştırma ve kavitenin hazırlanmasındaki etkinlikleri halen incelenmektedir. Kavitenin hazırlanmasında temel amaç; enfekte dentinin tümüyle kaldırılmasıdır. Kavitenin hazırlanması sırasında enfekte dokunun tamamen kaldırılıp kaldırılmadığının objektif kriterlerle değerlendirilmesi pek mümkün olmamaktadır. Restorasyonların tamamlanmasından sonra pulpada görülebilen enfeksiyonların, dolgu materyallerinin toksik etkisinden çok bakteriyel faaliyetlere bağlı olduğu bilinmektedir. Bu bakteriyel faaliyetlerin kaynağı, kavite preparasyonu sırasında enfekte dentinin tümüyle uzaklaştırılamamasıdır(28). Bu nedenle, restorasyon uygulamadan önce kaviteden sadece çürük dentinin uzaklaştırılması yeterli 10
15 olmamaktadır. Kavite duvarlarında, smear tabakasında, mine-dentin sınırında ya da dentin tübüllerinde kalması olası bakterilerin de ortadan kaldırılması önemlidir(29). Bu nedenle; kavite preparasyonundan sonra kavitenin dezenfeksiyonu için antibakteriyel bir ajanın kullanılması önerilmektedir(30). Çürüğün uzaklaştırılmasında kullanılan yöntem hangisi olursa olsun, yapılan restoratif tedavinin başarısı açısından esas önemli olan bu işlemden sonra kavitede, rezidüel çürüğe ve pulpal enflamasyona neden olabilecek sayıda ve patojenitede mikroorganizmanın kalıp kalmadığıdır. Çünkü restorasyon altında bırakılan bakterilerin antijenlerinin pulpaya ulaştığı, sitokin reaksiyonuna neden olduğu ve kronik pulpal enflamasyona yol açabileceği gösterilmiştir(31). Ağız ortamından çok iyi izole edilmiş kavitelerde bile smear tabakası, dentin kanalı ve mine-dentin sınırında kalabilen rezidüel mikroorganizmaların çoğalabilecekleri ve toksinlerinin pulpa irritasyonuna neden olabileceği bildirilmiştir(28). Tüm bu veriler ışığında restorasyon yapılmadan önce kavite duvarlarında, mine-dentin birleşiminde, smear tabakas ve dentin tübüllerinde kalabilecek bakterilerin eliminasyonunun büyük önem taşıdığı anlaşılmaktadır. Zira bu bakteriler, kavitede kalıp çürük rezidivine, postoperatif hassasiyete ve pulpal enflamasyona sebep olabilecektir. Bunların inhibisyonu amacıyla antibakteriyel ajanların kaviteye uygulanması gündeme gelmiştir Kavite Dezenfektanları Kavite preparasyonunda Black in koruma için genişletme prensibinin, yerini minimal invaziv yaklaşımda kavitelerde kalabilecek olan mikroorganizmaların 11
16 inhibisyonu büyük önem kazanmıştır. Kavite dezenfeksiyonunda klorheksidin ve benzalkonyum klorür içeren preparatlar önerilmektedir. Bunlardan farklı olarak, sodyum hipoklorit (%5.25), hidrojen peroksit (%3), iyotpotasyum iyodür ve bakır sülfat da kavite dezenfeksiyonu amacıyla önerilmektedir(h20,133). Antibakteriyel etkisi kanıtlanmış bir madde olan sodyum florür ve etilen diamin tetraasetik asit (EDTA) de dezenfektanların yapısında bulunabilen diğer maddelerdir. (32,33). Bu ajanların yanı sıra gümüş bileşiklerinin de kavitede antibakteriyel ajan olarak kullanımı gündeme gelmiştir. 2.6 Gümüş (Ag) Gümüş (Ag), anti-çürük, antimikrobiyal ve antiromatik özelliklerinden dolayı 1800 lü yıllardan bu yana diş hekimliği ve tıp alanlarında kullanılmaktadır. Antibakteriyel özelliğe sahip olan gümüşün flor ile bir araya getirilmesi ve oluşan gümüş florürün (AgF) etkinliği günümüzde hala araştırılmaktadır. 20 ppm flor içeren AgF solüsyonunun S.mutans ı inhibe edici etkisinin bulunduğu bildirilmiştir. Ayrıca AgF ajanlarının, dental plakta metabolik aktiviteyi azaltarak çürük lezyonu derinliğinin artmasını inhibe ettiği belirtilmektedir (34). Yeni sürmüş birinci daimi molar dişlerde AgF uygulaması sonrası SnF 2 uygulanmasının; SnF 2 ün tek başına kullanımına göre çürük insidansını anlamlı derecede düşürdüğü tespit edilmiştir (35). Son yıllarda çürüğü durdurucu etkisi ve remineralizasyon başarısı çeşitli çalışmalarla desteklenen gümüş diamin florür, güncel flor ajanları arasında yerini almaya başlamıştır (36). 12
17 2.6.1 Gümüş Diamin Florür (GDF) Gümüş diamin florür, diş çürüğünün durdurulması amacıyla 1969 dan bu yana kullanılmaktadır (37). Sosyoekonomik durumu düşük olan ülkelerdeki çocukların genel sağlık durumu; sınırlı ekonomik kaynaklar, temel ağız bakım uygulamalarına erişim yetersizliği, restoratif tedavilerin pahalı olması nedenleriyle tedavi edilemeyen diş çürüğü varlığından etkilenmektedir. Bu koşullarda çürük durdurucu tedaviler" önem kazanmaktadır. Piyasada çeşitli gümüş ve flor içeriğinde ve farklı asiditelerde gümüş diamin florür preparatları bulunmaktadır (Tablo 2) (38); - Cariostatic (%10 gümüş diamin florür - Inodon Labratorio/Brazil) - Cariestop (%12 gümüş diamin florür Biodinamica Quimica e Farmaceutica Ltda/Brazil) - Cariestop (%30 gümüş diamin florür Biodinamica Quimica e Farmaceutica Ltda/Brazil) - Bioride (%30 gümüş diamin florür Dentsply Industria e Comercio Ltda/Brazil) - Saforide (%38 gümüş diamin florür J.Morita; Toyo Seiyaku Kasei Ltd/Osaka-Japan) - FluoroplatV (%38 gümüş diamin florür Laboratorios Naf/Argentina). 13
18 Tablo 2. Gümüş diamin florür solüsyonlarının flor ve gümüş içerikleri ve asiditeleri Kimyasal yapı F - (ppm) Ag + (ppm) ph %38 gümüş diamin florür %30 gümüş diamin florür %12 gümüş diamin florür %10 gümüş diamin florür 44, , , , ,150 80, ,800 67, Gümüş Diamin Florürün Etki Mekanizması : Gümüş gibi ağır metaller yüksek polarizasyon özelliğine sahiptir ve genellikle bazlar ile kuvvetli bağ yaparlar. Bunlar proteinlerin içindeki bağlar gibi sistein, histidin gibi sülfür ve nitrojen bağlarını içermektedir. Bu etkileşimler bakteriler ve dişler üzerindeki etkilerini açıklamaktadır(39) Bakteriler Üzerine Etkisi Metalik gümüşte bulunan Ag+ iyonları nispeten hareketsizdir. Bununla birlikte, metalik gümüş ağız ortamında nem ile etkileşmekte ve daha sonra gümüş iyonlarını serbest bırakmaktadır.bu metalik gümüşün iyonize kapasitesi ve gümüş bileşiklerin çözünürlüğünü bilmek bu nedenle önemlidir. Gümüş iyonlarının serbest patojen organizmalar üzerindeki antibakteriyel etkileri önemli bir noktadır(70). 14
19 Gümüş iyonlarının, üç ana antibakteriyel etkilere sahip olduğu gösterilmiştir: hücre duvarı yapısını etkilemesi, sitoplazmik enzim denatürasyonu ve mikrobik DNA replikasyonunun inhibisyonu(41). İlk olarak, gümüş iyonları zar proteinlerinin disülfit gruplarına bağlanır; böylece zarlardan kolayca geçebilir. Ayrıca, gümüş iyonları elektrostatik olarak bakteriyel hücre duvarı içinde negatif yüklü peptidoglikanlar ile bağlanır ve bu da hücre canlılığının bozulmasına ve canlılığın kaybına yol açar. Ayrıca bu durum membran taşıma fonksiyonlarını da bozabilir. İkinci olarak; gümüş iyonları enzimal etkinlikler için gerekli olan sülfidril gruplarına (-SH, sistin,tiol grubu) bağlanabilir. Sistin ile oluşan bu tür etkileşimler nedeniyle; enzim faaliyetleri inhibe edilebilir, metabolik süreçler bozulabilir ve en sonunda tüm bunlar hücrenin ölümüne neden olur. Böylece dental plaktaki asidojenik aktivite azalır(41). Üçüncü olarak; gümüş iyonları bakteri DNA sının önemli bir bileşeni olan guanine bağlanarak, bakterinin replikasyon yeteneğini devre dışı bırakır(42). S. mutans diş çürüğü açısından önemli bir etiyolojik etken olarak kabul edilir.bu yüzden dikkatler gümüş bileşiklerinin S.mutans ı inhibe yeteneğinin değerlendirilmesine odaklanmıştır. Gümüş diamin floridin serbest gümüş iyonları ve reçine kompozit üzerinde diğer ağız planktonik bakterilerin yanı sıra biofilmde de antibakteriyel etki göstermektedir. Bununla beraber; gümüş iyonları Gram-negatif patojenlere karşı antibakteriyel etkisini çok daha düşük konsantrasyonlarda (0.5µg / ml) gösterebildiği bulunmuştur. Bunun bir açıklaması, Gram-pozitif patojenler Gram-negatif bakteriler ile karşılaştırıldığında daha kalın bir peptidoglikan tabakaya sahip olmasıdır ve bu tabakanın daha kalın olmasının hücre yapısının direnci üzerine olumlu etkisi bulunmaktadır(43). 15
20 Bakteriler üzerindeki makro düzeydeki bu etkileri ve biyofilm tabakasını inhibe edici mekanizması gümüş ve tiyol grupları arasındaki aşağıda gösterilen reaksiyona dayanmaktadır: A/N SH + AgX A/N-S-AgX + HX Bu reaksiyonda; A/N amino asitleri(a) veya nükleik asitleri(n), SH tiyol gruplarını, Ag gümüşü ve X ise diamin florür gibi bir anyonu temsil etmektedir. Bu reaksiyon çürüğe uygulanan gümüş diamin floridin bakteri öldürmesi yoluyla çürüğü nasıl durdurduğunu göstermektedir(39) Diş Dokuları Üzerine Etkisi Sodyum florür ve gümüş nitratın diş dokuları üzerindeki etkisi 2 mekanizma ile gösterilebilir ( Tablo 1.). Sodyum florür ile kalsiyum fosfat arasındaki reaksiyon en bilinenidir (1.reaksiyon). Daha az bilineni ise; diş yapısındaki kalsiyum ile reaksiyona girip kalsiyum florür oluşmasıdır (2.reaksiyon). Gümüş nitratın başlangıç reaksiyonu sonucu ise kalsiyum nitrat, gümüş fosfat ve gümüş oksit ortaya çıkmaktadır (3.reaksiyon) (39). Tablo 1. NaF ve Ag(NO 3 ) Reaksiyonları Reaksiyon Reaktanlar Ürünler 1 Ca10 (PO4)6(OH)2 + NaF Ca10(PO4)F2 + NaOH 2 Ca10 (PO4)6(OH)2 + NaF CaF2 + Na3O4 + NaOH 3 Ca10 (PO4)6(OH)2 + AgNO3 Ca(NO3) 2 +Ag3PO4 +Ag2O + H2O 16
21 Matris Metalloproteinazlar (MMP) Üzerine Etkisi Dentin çürüğü üzerinde gümüş diamin floridin çürük önleyici etkisini araştırmak amacıyla birçok labarotuvar çalıması yapılmıştır. Çoğu laboratuvar çalışmaları; kalsiyum ve fosfat düzeyinde, florür içeriği ve diş sert dokularında mikrosertlik olarak mineral içeriği değişikliklerine odaklanmıştır.hidroksiapatit ve organik matriksin bozulması dentin çürüklerinin ilerlemesinde ortaya çıkmaktadır. Kollajenazlar gibi bakteriyel enzimlerin organik matriksin yok edilmesinden sorumlu olduğu düşünülmektedir. Son çalışmalar, matris metalloproteinazların (MMP ler), dentinin enzimatik parçalanmasında önemli rol oynadığını göstermektedir(44,45). MMP'ler, matriksin yaygın olarak bilinen metal bağımlı olan endopeptidazlarıdır. Tipik bir MMP predomain, prodomeninin gibi katalitik etki ve hemopeksin etki ile oluşur. MMP'ler; proteinaz aktivite, kimyasal maddeler, çürük, ortamın düşük ph sı ile aktive edilebilir. Aktivasyonun sistein-zn bağı ile başlatılıyor olması muhtemeldir(46). Çinko iyonu varlığında (Zn; bir kofaktör olarak hareket etmektedir), MMP doğal ve denatürasyona uğramış kollajen de dahil olmak üzere, hemen hemen tüm hücre dışı matris moleküllerinin bozunmasına aracılık etmektedir. Bu MMP'lerin, dentin matris içinde ve tükürükte mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bunlar; asidik bir ortamda veya karsinojenik bakteriler tarafından yayımlanan laktat ile aktive etmektedir. MMP-2, MMP-8, MMP-9 un aktivasyonlarının çürük dentin lezyonlarında kollajen yıkımında önemli bir role sahip olduğu gösterilmiştir (47). Gümüş diamin florür kullanımında çürük dentinde reminalizasyon ve mikrosertlik artışı gözlenmiştir. Son çalışmalar, antikaryojenik etkisini gümüş diamin 17
22 floridin antimikrobiyal özelliklerinin S.mutans ve Actinomyces naeslundii gibi bakterileri etkileyerek gerçekleştiği bildirmiştir. (4-10,24) Bir in vivo çalışmada farelerin molar dişlerinde azalmış tükürük faaliyetleri ile birlikte, MMP inhibitörleri ile dentin çürük lezyonun ilerlemesinde önemli bir düşüş göstermiştir(48). Bu çalışmada % 38 lik gümüş diamin florür kullanımının MMP-2 (jelatinaz A), MMP-8 (nötrofil kollajenaz), MMP-9 (jelatinaz B) önemli bir inhibisyonunun olduğu gösterilmiştir(48). Sonuçlar, aynı zamanda gümüş diamin floridin dentinde mevcut olan MMP'ler üzerinde konsantrasyona bağlı bir inhibisyon etkisi oluşturduğunu göstermektedir. %38 lik çözelti halindeki gümüş diamin florürün MMP'lerin faaliyetlerini %80 e kadar inhibe edebildiği ortaya konmuştur(49). Bu klinik çalışmalarda çürüklerin durdurulmasının % 38 gümüş diamin florid kullanımının daha etkili olduğu belirtilmiştir. Diş hekimliğinde, gümüş bileşiklerinin en belirgin dezavantajı; çürük dokuyu siyaha boyama etkisidir. Bu renk bozulması metalik gümüşün iyonize gümüş oksidasyonundan kaynaklanır Bu eksiklik; potansiyel olarak, estetik gerektiren hastalarda gümüş bileşiklerinin klinik kullanımını sınırlar. Amonyum heksaflorosilikat gümüş ve renk değişikliği etkisini ortadan kaldırmak için geliştirilmiştir; ancak gümüş diamin florür kadar etkili değildir(50). Gümüş diamin florürün klinik kullanımı için; üretici firma (Saforide) fazla maddeyi uzaklaştırmak için, topikal uygulama sonrasında su ya da tuzlu su ile ağzın çalkalanmasını önermektedir. Uygulama sırasında, olası toksik etkilerini elimine etmek için rubberdam veya vazelin kullanımı tavsiye edilmektedir. 18
23 2.7. Konu İle İlgili Araştırmalar Nishino 1969 da gümüş diamin florürün çürük önleyici etkisini araştırmak için yaptığı çalışmasında; 106 dişe %38 lik gümüş diamin florid uygulamış, kontrol grubunda bulunan 84 dişe ise hiçbir uygulama yapmamıştır. Gümüş diamin florid uygulanan dişlerde %52 ile %69 oranlarında çürük lezyonlarında herhangi bir büyüme olmadığını gözlemiştir. Sonuç olarak; gümüş diamin florid uygulanan süt dişlerinde hiçbir tedavi yapılmayan kontrol grubuna göre çürüğün önlenmesinde anlamlı fark bulunmuştur(51). Klein ve arkadaşlarının 1999 yılında yaptıkları çalışmalarında çürük gelişimini durdurmak amacıyla kullanılan 4 farklı kemoterapötik ajanı (gümüş nitrat, gümüş florür/stannöz florid, gümüş diamin florür ve klorheksidin) karşılaştırılmıştır.çalışma soncunda gümüş florür/stannöz florür ve gümüş nitrat uygulamaları sonrasında izotonik salin uygulanan kontrol grubuna göre %29 ve %19 oranında daha az lezyon gelişimi gözlenmiş olup gümüş diamin florür ve klorheksidin kontrol gruplarına göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir(52). Lo ve arkadaşlarının 2001 yılında yaptıkları 18 aylık takipli çalışmalarında üst ön dişlerinde çürük bulunan 375 çocuk 5 gruba ayrılmıştır. 1. ve 2. gruptaki çocuklara gümüş diamin florür solüsyonu uygulanmış, 3. ve 4.gruptaki çocuklara 3 ayda bir NaF cila uygulanmıştır. 5.grup ise kontrol grubu olarak belirlenmiştir. 1. ve 3.gruptaki çocukların dişlerindeki yumuşak çürük kısımları uygulama öncesinde uzaklaşırılmıştır. Çalışma sonrasında gümüş diamin florürün çürüğün durdurulmasında etkili bir ajan olduğu belirtilmiştir(53). Llodra ve arkadaşları 2005 yılında yaptıkları çalışmalarında gümüş diamin florürün süt dişlerinde ve daimi 1.büyük azı dişlerinde çürükleri önlemedeki 19
24 etkinliğini araştırmışlar ve çalışma sonrasında; gümüş diamin florür solüsyonunun 1.büyük azı dişleri ve süt dişlerinde yeni çürük oluşumunu engellemede başarılı bir ajan olduğunu bildirmişlerdir(54). Chu ve arkadaşları 2008 yılında yaptıkları çalışmada süt dişlerine topikal florür uygulamasını takiben dentin mikrosertliğini araştırmışlardır. Topikal florür uygulaması sınrasında durdurulmuş olan çürük lezyonunun en dış bölgesinin mikrosertliği aktif lezyonlara göre daha yüksek bulunurken lezyon yüzeyinden 225 µ ve daha uzak mesafelerde aktif ve durdurulmuş çürük arasında herhangi bir fark gözlenmemiştir(55). Braga ve arkadaşları 2009 yılında yaptıkları çalışmalarında başlangıç çürük lezyonları bulunan sürmekte olan 66 daimi 1.büyük azı dişini rastgele 3 gruba ayırarak gümüş diamin florür ile cam iyonomer esaslı fissür örtücülerin ve çapraz diş fırçalama tekniğinin çürüğün durdurulması üzerine etkilerini karşılaştırmışlardır. Çalışma sonucunda; 3. ve 6. aylardan itibaren gümüş diamin florürün diğer tekniklere göre daha fazla etkin olduğunu bildirmişlerdir. 18. ve 30. aylardaki kontrollerde ise bu 3 grup arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir(56). Yee ve arkadaşları 2009 yılında yaptıkları çalışmalarında gümüş diamin florürün çürük durdurucu etkinliğini araştırmışlardır. Bu çalışmaya katılan hastalar rastgele olarak 4 farklı gruba ayrılmışlardır. Bu gruplardan ilkine tek seferlik uygulama ile %38 lik gümüş diamin florür 2 dk süre ile uygulamışlar, ikinci gruba 2 dk süre ile %38 lik gümüş diamin florürü çay ile birlikte, üçüncü gruba %12 lik gümüş diamin florür uygulanmıştır. Dördüncü grup ise kontrol grubudur ve herhangi bir uygulama yapılmamıştır. Çalışma sonucunda 6. ayda yalnızca tek dozluk %38 lik 20
25 gümüş diamin florürün tek veya tannik asit ile birlikte kullanımının çürüğü durdurmada etkili olduğu, 1. ve 2. yılın sonunda ise tannik asit ilavesinin herhangi bir fayda sağlamadığı gösterilmiştir(57). Sinha ve arkadaşları 2011 yılında yaptıkları çalışmada; daimi 1. ve 2. molar dişlerle çalışmışlar; tüm dişlere kavite preparasyonunun ardından 20 dişe cam iyonomer esaslı kaide, 20 dişe kalsiyum hidroksit kaide, 20 dişe %38 lik gümüş diamin florür uygulanıp ardından restorasyonları yapılmıştır. 3 grupta da kalsiyum fosfat ve florid seviyeleri arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Araştırma sonucunda; cam iyonomer ve gümüş diamin florürün de kalsiyum hidroksit e alternatif indirekt pulpa kuafaj ajanı olabileceği belirtilmektedir(58). Tüm bu bilgiler ışığında çalışmamızın amacı rezin kompozit restorasyon uygulamalarında restorasyon öncesi %38 lik gümüş diamin florür (GDF) kullanımının mikrosızıntı üzerine etkisinin incelenmesidir. 21
26 3. GEREÇ-YÖNTEM Çalışmada, restorasyon öncesi kaviteye uygulanan gümüş diamin florür materyalinin posterior rezin kompozit ( G-aenial Posterior Composite, PA1, GC Corp.,Tokyo, Japon ) ile restore edilen daimi molar dişlerin mikrosızıntısına etkisi incelendi. Bu amaçla; çürük, kırık ve hipoplazik defekt içermeyen yeni çekilmiş 45 adet mandibular 3.molar diş kullanıldı. Çekimden sonra diş yüzeyindeki tüm eklentiler scaler yardımı ile uzaklaştırıldı ve işlem görene kadar distile suda bekletildi. Test protokolü: 1. 5 diş rastgele seçilerek negatif kontrol grubu yapıldı ve hiçbir işlem uygulanmadı. 2. Geriye kalan 40 mandibular 3. molar dişin vestibül ve lingual yüzeylerine su soğutması altında ve her 5 dişte bir frez değişimi yapılarak; genişliği ( mezyo-distal mesafe ) 4 mm, yüksekliği ( oklüzo-gingival ) 3 mm ve derinliği 2 mm olacak şekilde Black V kaviteler açıldı. 3. Kaviteler, üst kısmı mine sınırında, alt kısmı mine-sement sınırının 1 mm altında olacak şekilde dizayn edildi. 4. Kaviteler açıldıktan sonra sonucun etkilenmemesi için; 20 dişin vestibülüne, kalan 20 dişin de lingualine Grup 1 protokolü, kalan yüzeylere de Grup 2 protokolü uygulandı. Grup 1: Kavitelere dentin bonding ajanı ( G-aenial Bond GC Corp.,Tokyo, Japon) uygulaması ardından 20 sn süre ile LED ışın tabancası (Bluphase, Ivoclar Vivadent, Schaen, Liechtenstein) ile ışınlandı. Tüm kaviteler (n:40) posterior rezin 22
27 kompozit ( G-aenial Posterior Composite, PA1, GC Corp.,Tokyo, Japon ) ile restore edilip 40 sn ışınlandı. (Resim 1) Resim 1. Restorasyonu tamamlanmış alt 3.molar diş (Grup 1) Grup 2: Kavitelere öncelikle %38 lik gümüş diamin florid (Saforide, Tokyo Seiyaku, Kasei, Japon ) aplikatör yardımı ile 3 dk boyunca uygulandı, bunu takiben bu yüzeyler 30 sn boyunca basınçlı hava-su ile yıkandı. Kurutma işleminin ardından Grup 1 deki protokolün aynısı uygulandı. (Resim 2) Resim 2. Restorasyonu tamamlanmış alt 3.molar diş (Grup 2) 5. Bitirme ve polisaj işlemleri (PoGo, Dentsply/Caulk, U.S.A ) tamamlandı. 23
28 6. Hiçbir işlem yapılmayan 5 dişte dahil olmak üzere tüm dişler 37 o C de 24 saat süreyle distile suda bekletildi. (Resim 3, Resim 4) Resim 3. Distile suda bekletilmiş Grup 1 e ait örnekler Resim 4. Distile suda bekletilmiş Grup 2 ye ait örnekler o C, 1000 kez termal siklusa işlemine tabi tutuldu. 8. Termal siklusun tamamlanmasının ardından; tüm dişler kurutuldu ve apeksleri kompozit materyal ile örtülendi. 9. Kavite marjinlerine 1 mm uzaklıkta olacak şekilde 2 kat tırnak cilası sürülerek tüm dişler izole edildi. (Resim 5) 24
29 Resim 5. 2 kat cila uygulanarak izole edilmiş örnekler 10. % 5 lik bazik fuksin solüsyonunda 37 o C dee 24 saat süre ile bekletildi. 11. Solüsyondan çıkarılann dişler güzelce yıkanıpp kurulandı. 12. Bu işlemlerden sonra herbir diş polyestere gömülerek mine-sement sınırının 4-5 mm altından kökleri separe edildi, ardından önce mezyo distal yönde daha sonra bukko-lingual yönde kavite ortalanacak şekilde ikiye ayrıldı (Isomet Buehler, Ltd, LakeBluff, IL, U.S.AA ). (Resimm 6) Resim 6.. Polyesteree gömülüp; kesit alınmış örnekler 25
30 4. BULGULAR Marjinal sızıntı; stereomikroskop (Olympus, Tokyo, T Japonya ) altında x40 büyütme ile bağımsız bir araştırmacı tarafından indikatörün marjinall sızıntı derinliğinee bakılarak skorlandı. Şekil 1 de diş-restorasyon iç yüzeyine penetre olan boyanın skor değerleri gösterilmiştir. Gruplar arası ilişki Wilcoxon ve ki-kare testleri kullanılarak belirlenmiştir (p<0,05). Şekil 1. Penetrasyon Skorlama Grafiği 0: Mikrosızıntı yok 1: Aksiyel duvarın ½ sinden az mikrosızıntı 2: Aksiyel duvarın ½ sinden daha fazla mikrosızıntı 3: Tüm aksiyel duvar boyunca mikrosızıntı Çalışmamızın sonucunda; gümüş diamin florid uygulanan (GDF +) ve sadece rezin kompozit ile restoree edilen dişlerin kesitlerinde okluzal ve gingival mikrosızıntı 26
31 değerleri incelendi. Resim7,8,9, 10 da mikrosızıntı değerleri, Tablo 3. ve Grafik 1. de tüm skorlara ait sonuçlar izlenmektedir. Her iki grupta da farklı sızıntı değerlerine ait örnekler: Gümüş diamin florid uygulanmış molar diş kesitleri (Resimm 7., Resim 8. ) Resim 7. Okluzal sızıntı değeri: 0 Gingival sızıntı değeri: 3 Resimm 8. Okluzal sızıntı değeri: 0 Gingival sızıntı değeri: 1 27
32 Gümüş diamin florid uygulanmayan molar diş kesitleri: ( Resim 9., Resim 10. ) Resim R 9. Okluzal O sızıntı değeri: 1 Gingival G sızıntı değeri: 1 Resim 10. Okluzal sızıntı değeri: 0 Gingival sızıntı değeri: 2 Tablo 3. Mikrosızıntı değerlerine göre restorasyon sayıları dağılımı Restorasyon (oklüzal)) Restorasyon (gingival) GDF + Restorasyon (oklüzal) GDF+ Restorasy on (gingival)
33 Restorasyon (oklüzal) Restorasyonn SDF + (gingival) Restorasyon (oklüzal) SDF + Restorasyon (gingival) Grafik 1. Restorasyonların mikrosızıntıı değerlerinin gruplara göre dağılımı Sonuç olarak; iki yöntem arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. (p>0.05) Gümüş diamin florürün restorasyon altında kullanımının mikrosızıntı değerleri üzerindee olumsuzz bir etkisi saptanmamıştır. Grup 2 deki tüm restorasyonlarda gümüş diamin florüre bağlı renklenme gözlenmiştir r. 29
34 5. TARTIŞMA Diş hekimliğinde sağlıklı dokunun korunmasına yönelik daha konservatif preparasyonların yaygınlaşması, minimal invaziv tekniğin önem kazanması ve hastaların estetik beklentilerinin artması neticesinde, rezin esaslı materyallerin kullanım alanı da oldukça genişlemiştir. Diş ile rezin esaslı materyal arasındaki başarısız bağlanma, yüzeye invaze olan bakterilerin oluşturdukları sekonder çürükler ve kavitede kalan rezidüel bakterilerin oluşturdukları çürük rezidivleri, tedavilerin başarısızlığına neden olan faktörler arasında yer almaktadır. Bunların eliminasyonu için, aslında çok yeni bir kavram olmayan ve Black prensipleri içerisinde yer alan, kavitenin dezenfeksiyonu kavramı ile kavite dezenfektanlarının kullanımı tekrar gündeme gelmiştir. Sekonder çürüklerin önlenmesi amacıyla da antibakteriyel etkinliğe sahip ajanların kullanımı ile ilgili çalışmalar hız kazanmıştır. Bu ajanların canlılar üzerindeki etkileri çeşitli in vitro ve in vivo çalışmalarda test edilmektedir(59). Restorasyonların başarısında en önemli faktörlerden biri de kavitenin sızdırmaz şekilde örtülenmesidir. Günümüzde yaygın olarak kullanılan diş rengindeki estetik restoratif materyallerin polimerizasyonu sırasındaki büzülmeye bağlı olarak diş ile dolgu arasında mikro aralıklar oluşabilmektedir. Bu aralıktan bakteriler, iyonlar ve sıvılar kolayca geçerek mikrosızıntıya yol açmakta ve bu da sekonder çürüklere, pulpa enflamasyonuna, hassasiyete ve ara yüzlerde renklenmelere neden 30
35 olmaktadır. Mikrosızıntı, bakterilerin, ağız sıvılarının, moleküllerin ve iyonların kavite duvarları ile kaviteye uygulanan restorasyon materyali arasındaki geçişi olarak tanımlanmaktadır(hh). Diş ve restorasyon ara yüzeyindeki sızıntının engellenmesi restorasyonların başarısı ve klinik ömrü açısından büyük önem taşımaktadır. Sızıntı çalışmaları in vivo ve in vitro olarak yapılmakla beraber in vitro çalışmalar daha sıklıkla kullanılmaktadır. İn vitro çalışmalar, ağız ortamını taklit etmeye çalışan bir model yöntemi ile gerçekleşmektedir. Bu çalışmada örnekler ağız ortamındaki ısı değişikliklerini taklit eden termal siklus işlemine tabi tutuldu. Çalışmalarda siklus uygulamalarında arası döngü önerilmektedir(60). Çalışmamızda birçok yayında geçerli kabul edilen 5 o C-55 O C arası 1000 siklus uygulandı. Mikrosızıntı çalışmalarında genellikle boya penetrasyon testi kullanılmaktadır. Bu amaçla bazik fuksin, gümüş nitrat, metilen mavisi kullanılmakta olup en sık tercih edilen boya %0,5 lik bazik fuksindir.20 Bu amaçla mikrosızıntının değerlendirilmesinde %0,5 lik bazik fuksin ile boya penetrasyon yöntemini kullandık. Araştırmacılar, son yıllarda restoratif diş hekimliğinde yeni çürük oluşumunun azaltılmasının yanında çürük gelişiminin de engellenmesi üzerine yoğunlaşmaktadır. Dental restorasyonlarda en büyük başarısızlık nedeni olarak sekonder çürük gelişimi öne sürülmektedir. Bu nedenle kompozit rezin uygulamalarından önce çürüğün uzaklaştırıldığı kavite 31
36 duvarlarına antimikrobiyal ajan uygulması önerilmektedir(61). Bunlar arasında karyostatik bir ajan olan gümüş diamin florür de bulunmaktadır. Çalışmalar, gümüş diamin florürün hem yeni çürük gelişimini engelleyeceğini, hem de oluşan çürüğün remineralizasyonunu sağladığını göstermektedir. Gümüş diamin florür, mineral içeriği bakımından gümüş fosfat depozisyonuna yardımcı olmakta, bu da diş yapısının sertliğini arttırmaktadır. Gümüş diamin florür, aynı zamanda flor salma özelliğine de sahiptir(62). Gümüş diamin florürün biyofilm formasyonu ve MMP aktivitelerini inhibe ettiği belirtilmektedir. Aynı zamanda çürük dentinin mikrosertliğini arttırmakta, kalsiyum ve fosfat iyonlarının kaybını azaltmakta ve kollajen hasarını minimuma indirrmektedir(63). Sinha ve arkadaşları, gümüş diamin floürün indirekt pulpa kuafajında Ca(OH) 2 e alternatif olarak kullanılabileceğini önermektedir. Piyasada gümüş diamin florür %12 lik, %30 luk ve %38 lik konsantrasyonlarda bulunmaktadır. %38 lik gümüş diamin florürün en etkili konsantrasyon olduğu belirtilmektedir(64). Bu nedenle çalışmamızda %38 lik konsantrasyonda gümüş diamin florür preparatı kullanıldı. Gümüş diamin florürün en önemli yan etkisi olarak diş dokularını boyadığı belirtilmektedir. Gümüş diamin florür uygulandıktan sonra ilk önce sarı renkli ve kolay çözünebilen gümüş fosfat tabakası oluşmaktadır. Ancak gün ışığı veya indirgen ajanlarla bu tabaka siyah renkli bir hal almaktadır. 32
37 Ayrıca gümüş sülfit çökeltileri de bu boyanmaya neden olmaktadır. Literatürde gümüş diamin florür uygulaması sonrası dentinde oluşan siyah renklenmenin önlenmesi için iki yöntem bildirilmektedir. Birinci yöntem, potasyum iyodür (KI) kullanımıdır. KI, serbest gümüş iyonları ile etkileşime girerek kremsi beyaz renkte olan gümüş iyodür bileşiği oluşturmaktadır. İkinci yöntem ise, amonyum hekzaflorosilikat kullanarak gümüş iyonlarının silikat iyonları ile yer değiştirmesidir. Her iki yöntemle ilgili yeterli çalışma bulunmamaktadır(45). Çalışmamızın mikrosızıntı sonuçları incelendiğinde, gümüş diamin florür (GDF) kullanımının gerek okluzal gerekse gingival bölgedeki mikrosızıntı değerlerini olumsuz yönde etkilemediği saptanmıştır. Araştırmamızda birçok olumlu özelliğe sahip olan gümüş diamin florürün restoratif dişhekimliğinde antimikrobiyal bir ajan olarak kaviteye uygulanması önerilmektedir. Bu çalışmada elde edilen mikrosızıntıyı olumsuz etkilemediğine dair sonuçların olumlu olduğu düşüncesindeyiz. 33
38 6. SONUÇ Çürük gelişimini engellemesi, oluşan çürükte remineralizasyon sağlaması ve diş dokularının sertliğini arttırması gibi birçok olumlu özelliğe sahip gümüş diamin florürün restoratif diş hekimliğinde kaviteye antimikrobiyal bir ajan olarak uygulanmasının başarı sağlayacağı düşüncesindeyiz. Ancak restorasyonlarda renklenmeye neden olan bu ajanın, renklendirici etkisini ortadan kaldırmak amacıyla potasyum iyodür (KI) ile uygulanacağı ileri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. 34
39 7. ÖZET Sekonder çürüklerin önlenmesi amacıyla antibakteriyel etkinliğe sahip ajanların kullanımı ile ilgili çalışmalar hız kazanmıştır. GDF de bu amaçla kullanılan ajanlar arasındadır. Çalışmanın amacı, rezin kompozit restorasyon uygulamalarında restorasyondan önce %38 lik GDF kullanımının mikrosızıntı üzerine etkisinin incelenmesidir.. Bu amaçla; çürük, kırık ve hipoplazik defekt içermeyen yeni çekilmiş 45 adet mandibular 3.molar diş kullanıldı. 5 diş negatif kontrol grubu olarak ayrıldı. 40 mandibular 3.molar dişin vestibül ve lingual yüzeylerine 4x3x2 mm boyutlarında Black V kaviteler açıldı. Ardından, Grup 1: Kavitelere dentin bonding ajanı ( G-aenial Bond GC Corp.,Tokyo, Japon) uygulaması ardından 20 sn süre ile LED ışın tabancası (Bluphase, Ivoclar Vivadent, Schaen, Liechtenstein) ile ışınlandı. Tüm kaviteler (n:40) posterior rezin kompozit ( G-aenial Posterior Composite, PA1, GC Corp.,Tokyo, Japon ) ile restore edilip 40 sn ışınlandı ve Grup 2: Kavitelere öncelikle %38 lik gümüş diamin florid (Saforide, Tokyo Seiyaku, Kasei, Japon ) aplikatör yardımı ile 3 dk boyunca uygulandı, bunu takiben bu yüzeyler 30 sn boyunca basınçlı hava-su ile yıkandı. Kurutma işleminin ardından Grup 1 deki protokolün aynısı uygulandı. Çalışmamızın sonucunda Grup 1 ve 2 arasında mikrosızıntı değerleri bakımından istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı (p>0,05). GDF nin antimikrobiyal bir ajan olarak restoratif diş hekimliğinde kullanımının yararlı olacağı düşüncesindeyiz. 35
40 8. KAYNAKLAR 1. Klasen HJ. Historical rewiev of the use of silver in the treatment of burns. I. Early uses. Burns 2001, 26, Moyer CA, Brentano L, Gravens DL, Margraf HW, Monafo WWJ. Treatment of large human burns with 0.5 percent silver nitrate solution. Archives of Surgery 1965, 90, Stebbins EA. What value has argenti nitras as atherapeutic agent in dentistry? International Dental Journal 1891, 12, James PMC, Parfitt GJ. A clinical note on the use of silver nitrate in the prevention of fissure caries in newly erupted first permanent molars. British Dental Journal 1954, 96, Seltzer S. Effective duration of some agents used for dentin sterilization. Journal of Dental Research 1942, 21, Everett FG, Hall WB, Phatak NM. Treatment of hypersensitive dentin. Journal of Oral Therapeutics and Pharmacology 1966, 2, Ercan E, Düldergil T, Yıldırıl I, Dallı M, Arcak R, İç Anadolu şehir merkezinde yaşayan çocuklarda, farklı koruyucu yeni çürük oluşumu üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi: 12 aylık çalışma sonuçları, ADO Klinik bilimler dergisi 2008, 4(2),
41 8. Alper AR, (Doktora Tezi) Danışman Prof. Dr. C. ERONAT, Klorheksidin verniklerinin çocuklarda dental plak florasına etkileri, Bayırlı G., Şirin Ş. (1985). Restoratif Tedavi.Taş matbaası, İstanbul 10. Newbrun E.(1989). Cariology. Quintessence Publishing Co, Inc, USA. 11. Welbury R.R. (1997). Paediatric Dentistry. Oxford University Press, Hong Kong. 12. Samaranayake L.P. (2002). Essential Microbiology for Dentistry. Second Edition, Elsevier, China. 13. Say EC.(2002). Kavite dezenfektanları. Akademik Dental Dişhekimliği Dergisi, 4(1), Ata P. (1971). Konservatif Diş Tedavisi. Yenilik Basımevi, İstanbul. 15. Newbrun E.(1989). Cariology. Quintessence Publishing Co, Inc, USA. 16. Samaranayake L.P. (2002). Essential Microbiology for Dentistry.Second Edition, Elsevier, China. 17. Türker M., Yücetaş Ş. (1997). Ağız Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi. Atlas Kitapçılık, Ankara. 18. Welbury R.R. (1997). Paediatric Dentistry. Oxford University Press, Hong Kong. 19. Komorowski R., Grad H., Wu X.Y, Friedman S.(2000). Antimicrobial Substantivity of Chlorhexidine-treated Bovine Root Dentin. J Endod, 26(6),
42 20. Humphrey S.P, Williamson R.T. (2001). A Review of Saliva:Normal Composition, Flow and Function. J Prosthet Dent, 85, Sreebny L.M. (2000). Saliva in Health and Disease: an Appraisal and Update. Inter Dent J, 50, Cummings C.W, Fredrichson J.M, Harker L.A, et al. (1983). Anatomy, Otolarygology Head and Neck Surgery, Mosby year book inc., Second Edition 23. Kargül B., Yarat A., Tanboğa İ., Emekli N. (1994). Salivary Protein and Some Inorganic Element Levels in Healthy Children and Their Relationship tocaries. Journal of Marmara University Dental Faculty, 2(1), Dowd F.J. (1999). Saliva and Dental Caries. Dent Clin North Am, 43(4), Cengiz A.T. (2004). Tıp ve Dişhekimliğinde Genel ve Özel Mikrobiyoloji. Güneş Kitapevi, Ankara. 26. De Soet J.J, de Graaff J. (1998). Microbiology of Carious Lesions. Dental Update, 25, Tyas M.J, Anusavice K.J, Frencken J.E, Mount G.J.(2000). Minimal Intervention Dentistry-a review. Inter Dent J, 50, Brännstrom M. (1987). Infection Beneath Composite Resin Restorations: Can it be Avoided? Oper Dent, 12, Brännström M., Nyborg H.(1973). Cavity Treatment with a Microbial Fluoride Solution: Growth of Bacteria and Effect on the Pulp. J Prosthet 38
43 Dent, 30, Gultz J, Do L, Boylan R, Kaim J, Scherer W.(1999). Antimicrobial Activity of Cavity Disinfectants. General Dentistry, March-April, Hahn C.L, Best A.M, Tew J.G. (2000). Cytokine Induction by Streptococcus Mutans and Pulpal Pathogenesis. Infect Immun, 68, Say EC. (2002). Kavite dezenfektanları. Akademik Dental Dişhekimliği Dergisi, 4(1), Türkün M., Kaya A.D. (2003). Kavite Dezenfektanlarının Dentin Üzerindeki Renklendirici Etkisi. A.Ü.Diş Hek. Fak.Derg, 30(3), Klein, U., Kanellis, M.J., Drake, D. (1999). Effects of four anticaries agents on lesion depth progression in an in vitro caries model, Pediatr Dent, 21, Peng, J. J. Y., Botelho, M. G., Matinlinna, J. P. (2012). Silver compounds used in dentistry for caries management: A review, J Dent, 40, Chu, C. H., Lo, E. C., Lin, H. C. (2002). Effectiveness of silver diamine fluoride and sodium fluoride varnish in arresting dentin caries in Chinese preschool children, J Dent Res, 81(11), Nishino, M., Yoshida, S. (1969). Clinical effects of diamine silver fluoride on caries and on pulp of deciduous teeth (in Japanese), Jpn J 39
2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI
2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI 1. hafta Konservatif Diş Tedavisine giriş, Diş yüzeyi terminolojisi 2. hafta Kavite sınıflandırması ve kavite terminolojisi (Sınıf I ve II kaviteler)
DetaylıGÜMÜŞ DİAMİN FLORÜRÜN REMİNERALİZASYON ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ
T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı GÜMÜŞ DİAMİN FLORÜRÜN REMİNERALİZASYON ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Esra YALÇINKAYA Danışman Öğretim
DetaylıRESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ
RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ Ders Koordinatörü: Prof. Dr. Nuran Ulusoy, nulusoy@neu.edu.tr Ders Sorumluları: Prof. Dr. Nuran Ulusoy, nulusoy@neu.edu.tr Prof. Dr. Hikmet Solak, hsolak@neu.edu.tr Prof. Dr. Arzu
DetaylıİÇME SULARININ DEZENFEKSİYONUNDA NANOMATEYALLERİN KULLANIMI
İÇME SULARININ DEZENFEKSİYONUNDA NANOMATEYALLERİN KULLANIMI Behzat Balcı, F. Elçin Erkurt, E. Su Turan Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Giriş İçme sularında dezenfeksiyon,
DetaylıANTİSEPTİK VE DEZENFEKTANLAR. Prof. Dr. Ayhan Filazi Ankara Üni. Veteriner Fak. Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı
ANTİSEPTİK VE DEZENFEKTANLAR Prof. Dr. Ayhan Filazi Ankara Üni. Veteriner Fak. Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı DEZENFEKTAN (JERMİSİD) Mikroorganizmaları öldürerek etkiyen ve genellikle cansız
DetaylıCANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER
CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı
DetaylıKARBONHİDRATLAR, DİŞ ÇÜRÜĞÜ, BESLENME BİLGİSİ
KARBONHİDRATLAR, DİŞ ÇÜRÜĞÜ, BESLENME BİLGİSİ Karbonhidratların diş çürüğünün oluşumundaki rolünü, çürük oluşumunda etkili diğer biyo-medikal ve psiko-sosyal etkenlerle birlikte değerlendirmek gerekir
Detaylı15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ
15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden
Detaylıİçme Sularının Dezenfeksiyonunda Çinko Oksit Nanomateryalinin Kullanımı
İçme Sularının Dezenfeksiyonunda Çinko Oksit Nanomateryalinin Kullanımı F. Elçin Erkurt, Behzat Balcı, E. Su Turan Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Giriş Su, tüm canlılar için en önemli
Detaylı11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI
11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI Canlılar hayatsal faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ATP ye ihtiyaç duyarlar. ATP yi ise besinlerden sağlarlar. Bu nedenle
DetaylıGIDALARDAKİ M.O LARIN KONTROLÜNDE 4 TEMEL İLKE UYGULANIR
GIDALARDAKİ M.O LARIN KONTROLÜNDE 4 TEMEL İLKE UYGULANIR 1. Kontaminasyonun önlenmesi 2. Mikroorganizmaların uzaklaştırılması a) Yıkama b) Kesme ve ayıklama c) Santrifüje etme d) Filtrasyon 3. Mikrobiyal
DetaylıORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ
ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ Dr. Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enf. Hast. ve Klin. Mikr. AD 17 Mayıs 2016 Prostetik eklem ameliyatları yaşlı popülasyonun artışına
Detaylıdiastema varlığında tedavi alternatifleri
diastema varlığında tedavi alternatifleri Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı Etken Muayene Tedavi Planı Etiyoloji Süt/daimi diş geçiş
DetaylıANTİSEPTİKLERİN KULLANIM YERLERİ
ANTİSEPTİKLER 1 Kavramlar: Antiseptik: Canlılar üzerinde (cilde ve dışarı açılan boşlukların mukozasına) dıştan uygulanmak suretiyle kullanılan antimikrobik ilaçlardır. Dezenfektan: Cansız cisimler (cerrahi
DetaylıKALİTELİ SÜT NASIL ELDE EDİLİR?
KALİTELİ SÜT NASIL ELDE EDİLİR? Prof. Dr. METİN ATAMER Dr. EBRU ŞENEL ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ SÜT TEKNOLOJİSİ BÖLÜMÜ Kaliteli süt üretimi için sağlanması gereken koşullar; Sağlıklı inek Özenli
DetaylıNATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.
NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. Tüm hayvanlar besinleri sindirmek için enzimleri kullanırlar. Bunlar hem hayvanın kendi sentezlediği hem de bünyelerinde
DetaylıDiş Dokularına Adezyon ve Dentin Bağlayıcı Sistemler (2)
Diş Dokularına Adezyon ve Dentin Bağlayıcı Sistemler (2) Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN Asitleme ve yıkamadan sonra, bağlayıcı ajan nemli dentine uygulanmalı. Kollagen fibriller arasında 15-20nm aralığı koruyup
DetaylıDÖNEM 1- A, 3. DERS KURULU (2015-2016)
DÖNEM 1- A, 3. DERS KURULU (2015-2016) DERS SAATİ DERS ADI DERS KONUSU DERSİ VEREN ÖĞRETİM ÜYESİ 4. DK 1. Hafta 07 Aralık Pazartesi Mikrobiyoloji Mikrobiyolojinin tarihçesi ve mikroorganizmalara genel
DetaylıRumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL
Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ Protein Değerlendirilmesi Enerji Kullanımı Süt Kalitesi Karaciğer Fonksiyonları Döl Verimi Karlılık BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI
DetaylıAlt santral-lateral diş kök kanal tedavisi. Alt kanin diş kök kanal tedavisi. Üst molar diş kök kanal tedavisi. Alt molar diş kök kanal tedavisi
KÜ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ 2017-2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI PREKLİNİK PUANLARI ENDODONTİ ANABİLİM DALI 2. SINIF Üst santral-lateral diş kök kanal tedavisi Üst kanin diş kök kanal tedavisi Üst premolar diş
DetaylıSÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ
SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ Prof. Dr. Metin ATAMER Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Aralık 2006 ANKARA Sütün Tanımı ve Genel Nitelikleri Süt; dişi memeli hayvanların, doğumundan
DetaylıÖzel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!
Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!
DetaylıYoğun Bakımlarda İnfeksiyon Kontrolü: Haricen Klorheksidin Uygulanmalı mı?
Yoğun Bakımlarda İnfeksiyon Kontrolü: Haricen Klorheksidin Uygulanmalı mı? Dr. Funda YETKİN İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Sunum Planı Klorheksidin
DetaylıCam İyonomer Hibrit Restorasyonlar
Cam İyonomer Hibrit Restorasyonlar Prof. Dr. L. Şebnem Türkün Cam iyonomer simanların aşınmalarının fazla olması ve translüsentlik eksiklikleri sebebiyle geliştirildiler 1. REZIN MODIFIYE CIS 2. POLIASIT
DetaylıDoç. Dr. Fatih ÇALIŞKAN Sakarya Üniversitesi, Teknoloji Fak. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği EABD
BİYOUYUMLULUK (BIO-COMPATIBILITY) 10993-1 Bir materyalin biyo-uyumluluğunun test edilmesi için gerekli testlerin tümünü içerir. (Toksisite, Hemoliz, sitotoksisite, sistemik toksisite,...vs.) Hammaddelerin
DetaylıCam İyonomer Hibrit Restorasyonlar
Cam İyonomer Hibrit Restorasyonlar Prof. Dr. L. Şebnem Türkün Cam iyonomer simanların aşınmalarının fazla olması ve translüsentlik eksiklikleri sebebiyle geliştirildiler. 1. REZIN MODIFIYE CIS 2. POLIASIT
DetaylıPERİTON DİYALİZİNDE ENFEKSİYÖZ KOMPLİKASYONLAR
PERİTON DİYALİZİNDE ENFEKSİYÖZ KOMPLİKASYONLAR Peritonit (en sık) PD-ilişkili enfeksiyonlar Çıkış yeri enfeksiyonu Tünel enfeksiyonu PERİTONİT TANISI Diyalizat sıvısında hücre sayısı > 100/mm³ ( > %50
DetaylıEtkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir.
KULLANIM KILAVUZU KLORHEX ORAL JEL Birim Formülü Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir. Tıbbi Özellikleri Klorheksidin
DetaylıHedefe Spesifik Beslenme Katkıları
Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hayvan Beslemede Vitamin ve Minerallerin Önemi Vitaminler, çiftlik hayvanlarının, büyümesi, gelişmesi, üremesi, kısaca yaşaması ve verim vermesi için gerekli metabolik
DetaylıHücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.
METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara
DetaylıListeria monocytogenes in Asit Dirençli Türlerinin Benzalkonyum Klorür Direnci ve Biyofilm Oluşumu. Emel ÜNAL TURHAN, Karin Metselaar, Tjakko Abee
Listeria monocytogenes in Asit Dirençli Türlerinin Benzalkonyum Klorür Direnci ve Biyofilm Oluşumu Emel ÜNAL TURHAN, Karin Metselaar, Tjakko Abee Çalışmanın İçeriği L. monocytogenes ve asit dirençli türler,
DetaylıBiyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan
Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan ekstraselluler matriks içinde, birbirlerine yapışarak meydana getirdikleri
Detaylı*Barsak yaraları üzerine çalışmalarda probiyotikler, yaraların iyileşmesi ve kapanması amaçlı test edilmiştir.
* *Aşılama öncesinde ve beraberinde probiyotik kullanma veya aşının içine serokonversiyon oranını arttıracağına inanılan suşların eklenmesi ilgili çalışmalar son birkaç yılda hızla artmıştır. *Şimdiye
Detaylı2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları
B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine
DetaylıHACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM FAKÜLTESĐ ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME
HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM FAKÜLTESĐ KĐMYA ÖĞRETMENLĐĞĐ ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME 8. SINIF FEN VE TEKNOLOJĐ DERSĐ 3. ÜNĐTE: MADDENĐN YAPISI VE ÖZELLĐKLERĐ KONU: BAZLAR ÇALIŞMA YAPRAĞI
DetaylıEĞİTİM DANIŞMANLARI Serdar Gürel Özlem Coşkun
Tıpta Uzmanlık Kurulu (TUK), uzmanlık eğitiminde kullanılmak üzere çekirdek müfredat ve standartları belirlemek için Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Sistemi (TUKMOS) çerçevesinde
DetaylıNormal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu
Normal Mikrop Florası Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Vücudun Normal Florası İnsan vücudunun çeşitli bölgelerinde bulunan, insana zarar vermeksizin hatta bazı yararlar sağlayan mikroorganizma topluluklarına vücudun
DetaylıÖrnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri :
Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani
DetaylıYAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf
YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI 9. Sınıf DOĞRU YANLIŞ SORULARI Nitel gözlemlerin güvenilirliği nicel gözlemlerden fazladır. Ökaryot hücrelerde kalıtım materyali çekirdek içinde bulunur. Ototrof beslenen canlılar
DetaylıGIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Mikroorganizmaların gıdalarla gelişmesi; Gıdanın karekteristik özelliğine, Gıdada bulunan m.o lara ve bunlar arası etkileşime, Çevre koşullarına bağlı
Detaylı*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir.
* *Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir. *Bu hipotez, memelilerin evrimsel geçmişlerinin bir parçası
DetaylıGİRNE ÜNİVERSİTESİ, DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DÖNEM II ( )- I. DERS KURULLARI HAFTALIK DERS PROGRAMI
GİRNE ÜNİVERSİTESİ, DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DÖNEM II (2018-2019)- I. DERS KURULLARI HAFTALIK DERS PROGRAMI TEMEL TIP BİLİMLERİ I. KURULU- YAŞAMIN TEMELİ (24/ Eylül 2018-30/ KASIM 2018-10 HAFTA, BLOK SONU
DetaylıSTERİLİZASYON DERSİ 4. HAFTA DERS NOTLARI YRD. DOÇ. DR. KADRİ KULUALP
STERİLİZASYON DERSİ 4. HAFTA DERS NOTLARI YRD. DOÇ. DR. KADRİ KULUALP STERİLİZASYON YÖNTEMLERİ SÜZME YÖNTEMİ FİLTRASYON İLE STERİLİZASYON Süzme mekanizmalarına göre; a) Absorbsiyonla mikroorganizmaları
DetaylıDAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık
ÖZEL FORMÜLASYON DAHA İYİ Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA İÇİN AGRALYX
DetaylıVivaSens. Hassasiyet giderici lak. Aşırı duyarlı dişler için çok yönlü koruma
Hassasiyet giderici lak Aşırı duyarlı dişler için çok yönlü koruma Hassas bir konu Yetişkinlerin yaklaşık % 25 i hayatlarının bir döneminde hassas diş sıkıntısı çekmektedir. Birçok insan doğal dişlerini
DetaylıTOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)
TOPRAK Toprak esas itibarı ile uzun yılların ürünü olan, kayaların ve organik maddelerin türlü çaptaki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar âlemini barındırarak bitkilere durak
DetaylıDekontaminasyon. Manuel Dekontaminasyon. Temizlik. Bir nesnenin mikroorganizmalardan arındırılarak güvenli hale getirilmesi için yapılan işlemler
Dekontaminasyon Manuel Dekontaminasyon Dr. Aydan Özkütük Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD Bir nesnenin mikroorganizmalardan arındırılarak güvenli hale getirilmesi
DetaylıDiş fırçalamada ilk amacın kozmetik olduğu kabul edilmektedir. Ön dişlerin arka dişlerden daha dikkatli fırçalanması, bu dişlerin kolay
Diş Macunları Diş fırçalamada ilk amacın kozmetik olduğu kabul edilmektedir. Ön dişlerin arka dişlerden daha dikkatli fırçalanması, bu dişlerin kolay fırçalanmasından değil, ayrıca görünen dişler olmasındandır.
DetaylıKırılma Noktası Klorlaması
Kırılma Noktası Klorlaması AMAÇ Farklı oranlarda klor ile amonyağın reaksiyon vermesi sonucu oluşan kalıntı klor ölçümünün yapılması ve verilerin grafiğe aktarılarak kırılma noktasının belirlenmesi. ÖN
DetaylıBİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA
BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA ESER ELEMENTLER İnsan vücudunda en yüksek oranda bulunan element oksijendir. İkincisi ise karbondur. İnsan vücudunun kütlesinin %99 u sadece 6 elementten meydana gelir. Bunlar:
DetaylıHd 50. Hidrojen Molekülleri. Hidrojen bakımından zengin alkali su. Gerekli mineral takviyeleri. Üstün antioksidan etkisi
Hd 50 Hidrojen Molekülleri Hidrojen bakımından zengin alkali su Üstün antioksidan etkisi Gerekli mineral takviyeleri Dayanıklı ve mükemmel performans Hidrojen molekülleri doğal ortamda bulunur, basit yapıdadır
DetaylıCanlının yapısında bulunan organik molekül grupları; o Karbonhidratlar o Yağlar o Proteinler o Enzimler o Vitaminler o Nükleik asitler ve o ATP
Tamamı karbon ( C ) elementi taşıyan moleküllerden oluşan bir gruptur. Doğal organik bileşikler canlı vücudunda sentezlenir. Ancak günümüzde birçok organik bileşik ( vitamin, hormon, antibiyotik vb. )
DetaylıEtiolojik Hastalık Öncesi Erken Geç Tedavi Faktörler Dönem Belirtiler Belirtiler Planlaması Sonuç (Prepatogenez) (Patogenez)
AĞIZ DĐŞ SAĞLIĞINA GELENEKSEL VE TIBBĐ YAKLAŞIM Etiolojik Hastalık Öncesi Erken Geç Tedavi Faktörler Dönem Belirtiler Belirtiler Planlaması Sonuç (Prepatogenez) (Patogenez) Örnek: Diş çürükleri: -Tükürüğün
Detaylı6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA
6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA 1 METABOLİZMA Hücrede meydana gelen tüm reaksiyonlara denir Anabolizma: Basit moleküllerden kompleks moleküllerin sentezlendiği enerji gerektiren reaksiyonlardır X+Y+ENERJİ
Detaylıayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H
Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H 2.Radyoaktif izotoplar biyologları için önemlidir? Aşağıda radyoakif maddelerin kullanıldığı alanlar sıralanmıştır.bunlarla
DetaylıProbiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı
Probiyotik suşları Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı İnsan ve bakteri ilişkisi İnsan vücudundaki bakterilerin yüzey alanı = 400 m 2 (Tenis kortu kadar) İnsandaki gen
DetaylıHÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı
Hücrenin fiziksel yapısı HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücreyi oluşturan yapılar Hücre membranı yapısı ve özellikleri Hücre içi ve dışı bileşenler Hücre membranından madde iletimi Vücut sıvılar Ozmoz-ozmmotik basınç
DetaylıCanlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.
Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Proteinlerin yapısında; Karbon ( C ) Hidrojen ( H ) Oksijen
DetaylıSTERİLİZASYON DERSİ 5. HAFTA DERS NOTLARI. Yrd. Doç. Dr. Kadri KULUALP
STERİLİZASYON DERSİ 5. HAFTA DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Kadri KULUALP Kimyasal Maddelerle 1) ETİLEN OKSİT (EO) Sterilizasyon 2) HİDROJEN PEROKSİT 3) PERASETİK ASİT 4) OZON 5) KLORİN DİOKSİT (ClO2) 6) DÜŞÜK
DetaylıERCİYES ÜNİVERSİTESİ Çevre Mühendisliği Bölümü Fiziksel ve Kimyasal Temel İşlemler Laboratuvarı Dersi Güncelleme: Eylül 2016
İYON DEĞİŞİMİ DENEYİN AMACI: Sert bir suyun katyon değiştirici reçine kullanılarak yumuşatılması ve reçinenin iyon değiştirme kapasitesinin incelenmesi TEORİK BİLGİLER İyon değiştirme benzer elektrik yüklü
DetaylıGıda Kimyası II Gıdaların işlenmesi sırasında ortaya çıkan reaksiyonlar. Vural Gökmen
Gıda Kimyası II Gıdaların işlenmesi sırasında ortaya çıkan reaksiyonlar Vural Gökmen Gıda İşleme Gıda işlemenin derecesi (şiddeti) Gıda işlemenin nedenleri Gıda işleme şekilleri Aşırı işlenmişgıdalar üzerinekaygılar
DetaylıTükürük kreatinin ve üre değerleri kullanılarak çocuklarda kronik böbrek hastalığı tanısı konulabilir mi? Dr. Rahime Renda
Tükürük kreatinin ve üre değerleri kullanılarak çocuklarda kronik böbrek hastalığı tanısı konulabilir mi? Dr. Rahime Renda Tükürük Özellikleri Major ve minor tükürük bezlerinden salınır Günlük sekresyon
DetaylıHÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren
HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI Dr. Vedat Evren Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Vücut sıvıları değişik kompartmanlarda dağılmış Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Bu kompartmanlarda iyonlar ve diğer çözünmüş
DetaylıProf. Dr. Filiz Özçelik. Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü
Prof. Dr. Filiz Özçelik Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Fermantasyon Nedir? Mikroorganizmaların enerji temin etme yolları Solunum: Son elektron (H) alıcısı (akseptörü)oksijen
DetaylıBaşlıca uygulama alanları şu şekilde özetlenebilir:
Laminate kaplama (Laminat Vener-dental veneer) nedir? (Laminey, Lamine ya da lamina olarak da bilinir.=yaprak Porselen) Görünüşünüzü olumsuz yönde etkileyen bir çok diş bozukluklarında mükemmel bir kozmetik
DetaylıFitik asit gıdaların fonksiyonel ve besinsel özellikleri üzerine önemli etkileri olan doğal bileşenlerin kompleks bir sınıfını oluşturmaktadır.
FİTİK ASİT İN BESLENMEDEKİ ÖNEMİ FİTİK ASİT NEDİR? Fitik asit gıdaların fonksiyonel ve besinsel özellikleri üzerine önemli etkileri olan doğal bileşenlerin kompleks bir sınıfını oluşturmaktadır. Birçok
DetaylıDİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ ANABİLİM DALLARI KLİNİK UYGULAMA BARAJLARI
DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ ANABİLİM DALLARI 2017-2018 KLİNİK SINIF PERİODONTOLOJİ ANABİLİM DALI ADET PUAN Detertraj x1 (Yarım Çene) 1 4. SINIF KLİNİK BARAJI 4. SINIF BARAJ PUANI Subgingival küretaj x1 (Yarım
DetaylıDİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER
DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER 1. Vankomisin Vankomisin, Nocardia Orientalis in (eskiden Streptomyces orientalis olarak bilinen) belli suşlarından elde edilen amfoterik
DetaylıFizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.
Fizyoloji Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri Dr. Deniz Balcı deniz.balci@neu.edu.tr Ders İçeriği 1 Vücut Sıvı Bölmeleri ve Hacimleri 2 Vücut Sıvı Bileşenleri 3 Sıvıların Bölmeler Arasındaki HarekeF Okuma
DetaylıBiochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University
Biochemistry Chapter 4: Biomolecules, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry/Hikmet Geckil Chapter 4: Biomolecules 2 BİYOMOLEKÜLLER Bilim adamları hücreyi
DetaylıDOMUZ GRİBİYLE MÜCADELE. Halk Sağlığı Projesi
DOMUZ GRİBİYLE MÜCADELE Halk Sağlığı Projesi Neden Salgınlarla Mücadele Etmeliyiz Kentler nüfus yoğunluğu nedeniyle bulaşıcı hastalık ve salgınlar için uygun ortamlar olması. (Kişiden kişiye, su-gıda,vektör,yüzey,hava
DetaylıCan boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..
Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. 1 BESLENME BİLİMİ 2 Yaşamımız süresince yaklaşık 60 ton besin tüketiyoruz. Besinler sağlığımız ve canlılığımızın devamını sağlar. Sağlıklı bir
DetaylıÇizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a)
- Azotlu bileşikler Su ürünleri yetiştiricilik sistemlerinde oksijen gereksinimi karşılandığı takdirde üretimi sınırlayan ikinci faktör azotlu bileşiklerin birikimidir. Ana azotlu bileşikler; azot gazı
DetaylıHISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin
HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI Dr. Yasemin Sezgin yasemin sezgin HÜRESEL BOYAMANIN TEMEL PRENSİPLERİ Hem fiziksel hem kimyasal faktörler hücresel boyamayı etkilemektedir BOYAMA MEKANIZMASı Temelde boyanın
DetaylıAktif ve pasif iyon alımı
Aktif ve pasif iyon alımı Moleküllerin membranı geçerek taşınmaları için aktif proses her zaman gerekli değildir. Moleküllerin bir kısmı dış ortamdan membran içine konsantrasyon farkına bağlı olarak çok
DetaylıTemizlik: Mikroorganizmaların çoğalması ve yayılmasını önlemek için, yüzeylerin kir ve organik maddelerden fiziksel olarak uzaklaştırılmasıdır.
DOKÜMAN NO: STR-TL-09 YAYIN TARİHİ : AĞUSTOS 2014 REVİZYON TARİHİ : 00 REVİZYON NO:00 SAYFA 1 / 5 1-Amaç: Ç.Ü Diş Hekimliği Fakültesi klinik ortamından kaynaklanabilecek enfeksiyonları önlemek için hasta,
DetaylıÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: IŞIL DOĞRUER. İletişim Bilgileri: Adres: İstanbul Okan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Akfırat-Tuzla / İSTANBUL
ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: IŞIL DOĞRUER İletişim Bilgileri: Adres: İstanbul Okan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 34959 Akfırat-Tuzla / İSTANBUL Telefon: 0 (216) 6771630-3856 Mail: isil.dogruer@okan.edu.tr
DetaylıPROBİYOTİK Lactabasillus Acidophilus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Rhamnosus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Casei 1.25 milyar CFU Bifidobacterium
ENTEROGİS 1 PROBİYOTİK Lactabasillus Acidophilus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Rhamnosus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Casei 1.25 milyar CFU Bifidobacterium Bifidum 1.25 milyar CFU Çinko 15 mg 2 Probiyotik
DetaylıBESİN MADDELERİNİN KSİLEM VE FLOEMDE UZUN MESAFE
BESİN MADDELERİNİN KSİLEM VE FLOEMDE UZUN MESAFE TAŞINIMI Su, mineral elementler ve küçük molekül ağırlıklı organik bileşiklerin bitkilerde uzun mesafe taşınımları ksilem ve floemde gerçekleşir. Ksilemde
DetaylıDETERJAN VE DEZENFEKTANLAR. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006
DETERJAN VE DEZENFEKTANLAR Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006 ÖNEMLİ! Gıdaları insanların sağlıklarını çok ciddi şekilde etkiler. Bu nedenle, gıda üreten kişilerin temizlik kurallarına uyması çok önemlidir.
DetaylıTEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi
1. Termometre Çimlenen bezelye tohumlar Termos Çimlenen bezelye tohumları oksijenli solunum yaptığına göre yukarıdaki düzenekle ilgili, I. Termostaki oksijen miktarı azalır. II. Termometredeki sıcaklık
DetaylıCa ++ +2HCO 3 CaCO 3(s) +CO 2 +H 2 O 2 CEV3352
Suyun sertliği, sabunu çökeltme kapasitesinin bir ölçüsüdür. Sabun suda mevcut kalsiyum ve magnezyum iyonları tarafından çökeltilir. Diğer çok değerlikli katyonlar da sabunu çökeltebilir. Fakat bunlar
DetaylıBİYOFİLMLERİN TESPİT EDİLMESİNDE VE ORTADAN KALDIRILMASINDA YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER
BİYOFİLMLERİN TESPİT EDİLMESİNDE VE ORTADAN KALDIRILMASINDA YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER Karmaşık bir soruna mutlak çözüm Gıda ve ilaç/kozmetik endüstrisinin güvenliği, gündemdeki önemli bir sorundan dolayı tehdit
DetaylıEL YIKAMA. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker
EL YIKAMA Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker El Yıkama-tarihçesi Tıp tarihi incelendiğinde, el yıkama ile infeksiyon hastalıklarının önlenebildiğine dair veriler XIX. yüzyıla
DetaylıBİYOKİMYAYA GİRİŞ: ATOM, MOLEKÜL, ORGANİK BİLEŞİKLER
BİYOKİMYAYA GİRİŞ: ATOM, MOLEKÜL, ORGANİK BİLEŞİKLER Biyokimyanın tanımı yaşamın temel kimyası ile ilgilenen bilim dalı (Bios, Yunancada yaşam demektir.) canlı sistemin yapısını ve fonksiyonlarını kimyasal
DetaylıDers Kodu Ders Adı Ders Türü AKTS Hafta Teorik
Önlisans - Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu - Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Y : Yıl D : Dönem Ders Kodu Ders Adı Ders Türü Y D AKTS TLT137 Genel Biyoloji Zorunlu 1 1 4 Dersin Amacı Prokaryotik ve ökaryotik
Detaylı9.Sınıf Biyoloji. Yaşam Bilimi Biyoloji. cevap anahtarı
9.Sınıf Biyoloji 1 Yaşam Bilimi Biyoloji cevap anahtarı 1 CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ *Canlıların temel bileşenleri: Canlıların temel bileşenleri; organik ve inorganik bileşikler olmak üzere ikiye ayrılır.
DetaylıMİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI
MİNERALLER Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER İnsan vücudunun yaklaşık %4-5 i minareldir.bununda yarıya yakını Ca, ¼ ü fosfordur. Mg, Na, Cl, S diğer makro minerallerdir. Bunların dışında kalanlar
DetaylıECH 208 KOZMETİK ÜRÜNLER. 2.Hafta Ders Notları Deri ve Bakımı
ECH 208 KOZMETİK ÜRÜNLER 2.Hafta Ders Notları Deri ve Bakımı 1 Deri en geniş ve en ağır organ (9 kg) tüm vücut ağırlığının ~ % 16 sını kaplar ve alanı yetişkinlerde ~ 1.8 m²- 2 m 2, bebeklerde ~ 0.25 m²dir
DetaylıDentin Bağlayıcı Sistemler
Dentin Bağlayıcı Sistemler Prof. Dr. L. Şebnem Türkün Diş sert dokuları ile restoratif materyaller arası bağlanma (adezyon), restorasyonların başarısı açısından büyük önem taşır. Adezyon, iki yüzeyin birleşmesi
DetaylıPROF.DR.L.ŞEBNEM TÜRKÜN
CAM İYONOMER SİMANLAR Prof. Dr. L. Şebnem Türkün 1972 de Wilson ve Kent tarafından bulundu ve 1974 de Mc Lean ve Wilson tarafından geliştirildiler. Toz ve likitten oluşurlar. İlk geliştirilenler, Alüminyum
DetaylıSÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ Büyüme ve gelişmeyi sağlar. Özellikle çocuk ve adölesanlarda protein, kalsiyum ve fosfor alımı nedeniyle; kemiklerin ve dişlerin gelişiminde Önemlidir.
DetaylıYÜKSEK BASINÇ TEKNOLOJİSİ VE SU ÜRÜNLERİNDE KULLANIMI. Fatma ÖZTÜRK, Hatice GÜNDÜZ
YÜKSEK BASINÇ TEKNOLOJİSİ VE SU ÜRÜNLERİNDE KULLANIMI Fatma ÖZTÜRK, Hatice GÜNDÜZ İzmir Katip Çelebi Üniversitesi 2016 YÜKSEK BASINÇ TEKNOLOJİSİ NEDİR? Yüksek basınç; ısıl işlem olmaksızın sıvı veya katı
DetaylıBİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)
BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM) Toprak Bilgisi Dersi Prof. Dr. Günay Erpul erpul@ankara.edu.tr Işık Enerjisinin Kimyasal Enerjiye Dönüştürülmesi Fotosentez, karbon (C), oksijen (O) ve hidrojen (H) atomlarını
DetaylıTAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ
TAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ CEMRE URAL 1, ZAHİDE ÇAVDAR 1, ASLI ÇELİK 2, ŞEVKİ ARSLAN 3, GÜLSÜM TERZİOĞLU 3, SEDA ÖZBAL 5, BEKİR
DetaylıSTERİLİZASYON. Sterilizasyon Yöntemleri. Sterilizasyonu Etkileyen Faktörler
STERİLİZASYON Tüm canlı mikroorganizmaların tam olarak uzaklaştırılması veya öldürülmesi işlemidir. Türk Gıda Kodeksi Çiğ Süt ve Isıl İşlem Görmüş Sütleri Tebliği ne göre sterilizasyon; oda sıcaklığında
DetaylıDEZENFEKTANLARA DİRENÇ TANIMLAR TANIMLAR STERİLİZASYON YAPMADAN TEMİZLİK YAPABİLİRSİNİZ TEMİZLİK YAPMADAN STERİLİZASYON YAPAMAZSINIZ DEZENFEKSİYON:
Hidrojen peroksit sterilizasyon DEZENFEKSİYON EL ANTİSEPSİSİ iyod formaldehit gluteraldehit Perasetik asit fenol Çamaşır suyu Etilen oksit klor zefiran alkol ozon ppm Dr. Melda SINIRTAŞ TANIMLAR Hipokrat
DetaylıYENİ-2.SINIF BLOK BLOK /DERSİN NEVİ BLOK/DERS
DHF 00 A-DERS BLOKLARI YENİ-.SINIF.BLOK BLOK /DERSİN NEVİ BLOK/DERS KODU BLOK/DERS ADI TEORİK PRATİK I.BLOK; HASTALIKLARIN TEMELİ (3 HAFTA/47 SAAT TEORİK-6 SAAT PRATİK /7 AKTS- 4 KREDİ) 5EYLÜL 07-3 EKİM
DetaylıBöceklerde Boşaltım Yapıları
Böceklerde Boşaltım Yapıları Boşaltım Boşaltım sistemi metabolik atıklar ve diğer toksik maddeleri vücut bölümlerinden ayırarak ve elemine ederek içsel çevrenin devamını sağlar. Bu atıklar çoğunlukla suda
Detaylı