İLİ: ÇANAKKALE TARİH: ذن ب ه KADİR GECESİ

Transkript

1 İLİ: ÇANAKKALE TARİH: ا ن ا ا نز ل ن اه ف ي ل ي ل ة ال ق د ر () و م ا ا د ر اك م ا ل ي ل ة ال ق د ر () ل ي ل ة ال ق د ر خ ي ر م ن ا ل ف ش ه ر (3) ت ن ز ل ال م لا ي ك ة و الر وح ف يه ا ب ا ذ ن ر ب ه م م ن ك ل ا م ر (4) س لا م ه ي ح ت ى م ط ل ع ال ف ج ر وقال النبي (ص): م ن قام ل ي ل ة الق د ر ا يمانا واح ت س ابا غ ف ر ل ه ما تقد م م ن ذن ب ه KADİR GECESİ Muhterem Müminler! On bir aydır beklediğimiz, gelsin de merhamet bulalım dediğimiz o kutlu misafiri, Ramazanı uğurlamanın teessürünü yaşıyoruz şu günlerde. On bir ay O nun hasretiyle yanan yüreklerimize ayrılık acısı düştü yine. Fakat O Kutlu Misafir giderken de yüzlerimizi güldürüyor ve bir hediye daha sunuyor biz müminlere. O hediye Rahmanın Bin ayadan daha hayırlı diye anlattığı kadir gecesidir kardeşlerim. Rabbimizin izni ile bir kez daha bu bereketli geceye kavuşuyoruz. Kardeşlerim! Bu rahmet ayında gündüzlerimiz oruçlarımızla namazlarımızla, mukabelelerimizle nurlanırken, gecelerimiz de teravihlerimizle, sahurlarımızla gündüzlerimiz kadar aydın ve bereketli olmuştu. Bu ramazan vesilesi ile öğrenmiştik açın halinden anlamayı, bu vesile ile anlamıştık aslında ne kadar aciz olduğumuzu ve O Samet olan Allaha ne kadar muhtaç olduğumuzu. Ve yine Ramazandan öğrendik sabretmeyi, sıkıntılara göğüs germeyi ve nefsin bitmeyen arzularına dur demeyi. Şimdi uğurluyoruz bu güzel misafiri, bir daha kavuşur muyuz onu da bilemiyoruz. Geçen yıl Ramazanı beraber yaşadığımız, aynı safta namaza durduğumuz nice kardeşimiz vardır bu Ramazana yetişemeyen. Onun için bu misafiri bizden razı ve memnun bir şekilde uğurlamak için belki de son fırsattır Kadir Gecesi. Kıymetli Kardeşlerim! Kadir gecesi, feyiz ve bereketin, rahmet ve mağfiretin adeta nisan yağmurları gibi müminlerin üzerine sağanak olup yağdığı gecedir. Bu gece, muttakîlere hidayet olan, müminlere sırdaş olan, mazlumlara sığınak olan, Hakkı batıldan ayıran Kuranın indirildiği gecedir. Bu gece, cehalet karanlıklarında yolunu kaybetmiş insanlığın ufkuna, İslam ın bir güneş gibi doğduğu gecedir. Bakın Mevla bu geceyi nasıl anlatıyor: Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. Değerli Müminler! Rabbimizin fermanından da anlaşılacağı gibi, bu geceye değer katan Kur an ı Kerim in nüzulüdür. Öyle ise biz de Kur an-ı gönlümüze indirelim. İndiği geceye değer katan Kur an-ı Kerim, biz O na sahip çıkarsak, Onu hayatımıza rehber edinir, getirdiği esasları yaşarsak, haramını haram helalini helal bilirsek, bizim hayatımıza da değer katacaktır. Hz Âişe, Efendimiz (sav)in üstün ahlakını anlatırken Onun ahlakı Kur an dı, O yaşayan Kur an dı derken aslında bize bunu anlatmak istemiştir. Kıymetli Kardeşlerim! Şu yaşamış olduğumuz Ramazanın son günleri, mümin için bir ömre bedel kaçırılmayacak fırsat günleridir. Nitekim Efendimiz (sav)in bu günlere verdiği değeri anlatırken Muhtereme Eşleri bize şunları söylüyor: Allah Rasülü (sav), Ramazanın son on günü girince, her zamankinden daha fazla ibadet eder, aile fertlerini de ibadet için uyandırır, eşleriyle ilişkiyi keserdi. 3 Yine bu günler içerisinde gizlenmiş olan kadir gecesi ise, eğer değerlendirilirse, kazançların zirveye ulaştığı en mukaddes zaman dilimidir. Bize bu müjdeyi veren Peygamber Efendimiz (sav) Her kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır. 4 buyurmuştur. Unutmayalım ki bu gece aynı zamanda dua ve niyaz gecesidir. Günlük hayatın bütün yoğunluğu içinde maneviyatını unutan insanın, yeniden kulluğunu hatırladığı, tövbe ettiği pişmanım Allah ım dediği gecedir. Bu gece Allah Resûlü nün Hz. Âişe ye öğrettiği gibi "Allah ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni de affet" 5 deyip Rahmet-i Sonsuz olan Hz. Allah tan mağfiret dilenme gecesidir. Kardeşlerim! Bu günler ve bu Kadir gecesi, sadece bize ait bir gece olmamalıdır. Huzurevlerinde bizleri bekleyenler var. Hastanelerde bizleri hasretle gözleyenler var. Çocuk esirgeme kurumlarında başının okşanmasını bekleyen yetimlerimiz, kimsesizlerimiz var. Kuytu köşelerde, vatanından çıkarılmış Suriyeli muhacir kardeşlerimiz var. Onlara da gidelim. Sevgimizi, muhabbetimizi, şefkat elimizi uzatalım. Bu dünyada sevgiden mahrum olan hiçbir kimse kalmasın bu gece. Bu duygu ve düşüncelerle Kadir Gecenizi tebrik ediyorum. Bu gece hürmetine Rabbim âlem-i İslam a merhamet eylesin ve Kadir Gecesini Rabbimiz katındaki değerimizin, kadrimizin yücelmesine vesile kılsın. Âmin. Metin GÜVENİR Çan İlçe Vaizi Kadir -5 Müslim, I, 54

2 3 Müslim, İtikâf, 8 4 Buhari, teravih, 5 Tirmizî, Daavat, 84

3 İLİ: ÇANAKKALE TARİH: ب س م االله ار ح م ن ار ح يم ا ن م ا ال م و م ن ون ا خ و ة ف ا ص ل ح وا ب ي ن ا خ و ي ك م و ات ق وا الل ه ل ع ل ك م ت ر ح م ون ق ال ر س ول الل ه ص ل ى لا ت د خ ل ون ال ج ن ة ح ت ى ت و م ن وا و لا ت و م ن وا ح ت ى ت ح اب وا RAMAZAN BAYRAMI Muhterem Müslümanlar, Yeniden bir Ramazan Bayramı heyecanını daha idrak ediyoruz. Hepimizin bayramı mübarek olsun! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: Mü minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah tan korkup-sakının; umulur ki rahmet olunursunuz. Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s), İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. buyurarak aramızda bulunması gereken birlik ve beraberlik, muhabbet ve kardeşlik duygularına veciz bir şekilde işaret etmiştir. Aziz Kardeşlerim! Rahmet ve mağfiretiyle gönüllerimizi Allah a yaklaştıran, fazilet ve bereketiyle ruhlarımızı olgunlaştıran, orucu, teravihi, mukabelesi, iftarı, sahuru, Kadir gecesi, zekât ve fıtır sadakaları ve de diğer ibadetleriyle; bizleri Müslüman olduğumuzun şuuruna erdiren; mübarek bir Ramazan ayını hüzün ile geride bırakmış; yine, Ramazan ayını ihya etmenin sevinciyle, böyle mübarek bir bayram sabahına ulaşmış bulunmaktayız. Bizlere bu günleri bahşeden yüce Rabbimize hamd-û senalar olsun. Kıymetli Mü minler! Ramazan ayının başı Müslümanlar için rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş demektir. "Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer 3 ayeti fehvasınca bu sabaha günahlardan arınmış insanlar olarak girmek istiyoruz. Ramazan ayı, kötü alışkanlıklarımızı terk etmek ve hayra yönelmek için elimize geçen iyi bir fırsattı. Hz. Allah bizlere Ramazan dan sonra da kötü şeylerden uzakta durmayı nasip etsin ve sadece hayır işlememiz için güç versin. Hz. Allah tan ayrıca daha nice Ramazanlara ve bayramlara ulaşmayı niyaz ediyoruz. Değerli Müslümanlar! Bayramlar, geçmişin ve geleceğin hesabının yapılması gereken günlerdir. Ömrümüzün her safhasının bayram atmosferinde geçmesi için tedbirlerin düşünülmesi icap eden kıymetli vakitlerdir. Bayramlar, insanların mutluluk ve sevinçlerini açığa vurduğu, ortak kadere, ortak inanç ve kültüre sahip olmanın gurur ve heyecanının belirgin hale geldiği, kardeşlik duygularının doruğa çıktığı mesut anlardır. Bayramlarda toplumu oluşturan bireyler tarihle bütünleşir, milletin diğer bütün fertleriyle bütünleşir, ben-likten çıkar, biz olurlar. Benlik şuurunun terk edildiği müstesna anlardır bayramlar. Sanki bütün millet fertleri bayramlarda bizlik şuuruna bürünür, bir milletin-bir ümmetin üyesi olmanın, ortak bir tarih, ortak bir kader, ortak bir kültür ve ortak bir dine sahip olmanın engin hazzını yaşarlar. Bu günlerde, Ramazan da tutulan oruçlarla hem bedenini hem de ruhunu arındıran Mü minler, genç-yaşlı, kadın-erkek el ele bayramın sevincini paylaşırlar. Bayramın hürmetine küsler barıştırılır, büyükler ziyaret edilip, akrabalık ve dostluk bağları tazelenir. Müslümanların bu günlerde dikkat etmeleri gereken bir diğer husus da; bayram yapmaktan ziyade bayram yaptırmak olmalıdır. Bu vesile ile çevremizdeki yaşlılar, hastalar ve muhtaçlar aranıp bulunmalı, hâl ve hatırları sorulmalı, onların da toplumun ortak bayram sevincine katılmaları için gayret sarf edilmelidir. Toplum ve bireyler üzerinde önemli etkileri olan bayramlarımızı, son zamanlarda bazı kişiler tatil günleri, dinlenme ve toplumdan uzaklaşma süreleri olarak algılamakta, bu da bayramların asıl işlevi olan sosyal ve dinî yönünün göz ardı edilmesine sebep olabilmektedir. İşte mübarek bir gün, Bayram günümüz. Ramazan Ayı ndan aldığımız feyiz ve bereketle, bu günümüzü yine birlik, beraberlik ve kardeşlik şuuruyla süsleyelim. Ana-babamız başta olmak üzere bütün büyüklerimizi ziyaret edip hayır dualarını alalım. Sözün güzelini söylemeyi, güler yüzün sadaka olduğunu unutmayıp, insanlara güler yüzle muamele edelim. Yunus Emre nin dile getirdiği gibi: Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz. Ömrün uzamasına ve rızkın artmasına vesile olan akrabaları ziyaret edip, yoksullarını fakirlerini gözetelim. Yaratılışımızın sadakası olan fıtır sadakası, hali vakti yerinde olanlarımıza artık şu andan itibaren vacip olduğu için vermeyenlerimiz bir an önce fakirlere ulaştırarak, onlarında bayram sevincini yaşamalarına vesile olalım. Zira dünyada insana üç şey eşlik eder: Dost, mal ve iyilikler/ameller. Fakat bunlardan ahirete gidecek olanın sadece amellerimiz olduğunu unutmayalım. Ramazan da elde ettiğimiz kazanımları, güzel haslet ve yüksek değerleri Ramazan sonrasında da devam ettirmeye çalışalım. Manevî bir kimlik aşısı olan bayramda, kendisi için arzu ettiğini başkaları için de arzu eden gerçek iman bilincine 4 ermek dileğiyle Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, İslâm Âlemi için hayır ve bereketlere vesile olmasını Cenab-ı Hak tan niyaz ediyorum. Metin GÜVENİR Çan İlçe Vaizi Hucurat Sûresi 0. Ayet Müslim, İman, 93 3 Ala Suresi 4. Ayet

4 4 Buhârî İman, 7

5 İL: ÇANAKKALE TARİH: ب س م الله الر ح من الر ح يم و اع ب د ر ب ك ح ت ى ي ا ت ي ك ال ي ق ين قال رسول الله (ص) :ا ح ب الا ع م ال ا ل ى الل ه ا د و م ه ا و ا ن ق ل İBADETTE DEVAMLILIK ESASTIR Muhterem Müminler! Kur anı Kerimde yüce rabbimiz Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et buyurmakta Peygamber Efendimiz de (s.a.v); Allaha en sevimli gelen ibadet, az da olsa devamlı olanıdır buyurmuştur. Değerli Kardeşlerim! İnsanın maddi yapısının zaruri ihtiyaçları olduğu gibi manevi yapısının da bir takım temel ihtiyaçları vardır ki bunlar, yüce yaratıcının bizleri sorumlu kıldığı ibadetlerdir. İbadet; insanın Rabbine karşı boyun eğmesi, alçakgönüllü davranması, itaat ve kulluk etmesi, yüce yaratıcısını ta zim için nefsinin arzu ve isteklerinin aksine hareket etmesi ve yüce Allahın razı olduğu fiilleri yapmasıdır. İnsanın bu dünyadaki asli görevi Hz. Allah a layıkıyla kul olmasıdır. Bu konuda Yüce Rabbimiz Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım 3 buyurmuştur. İbadet sadece bedenle yapılan sembolik hareketler değildir. İbadetlerin kabul olması için ihlâs ve samimiyet esastır. İbadetin özü kalben tamamıyla Allaha yönelmek ve yalnızca ona bağlanmak, herhangi bir menfaat düşüncesiyle değil, ibadete layık tek ma bud olduğu için Allaha tam bir acziyet içerisinde teslim olmaktır. Deki; benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi olan Allah içindir 4 şuuruyla Hz İbrahim (as) gibi teslim olabilmektir. Böyle bir teslimiyet inanan gönüller için üstün bir haz, yakıcı bir vuslat ve kısacası derin bir mutluluk demektir. Muhterem Müminler! İbadetler sadece insan ile Allah arasındaki ilişkileri değil aynı zamanda diğer insanlarla olan ilişkilerini de olumlu yönde etkilemelidir. Bu şuurla yapılan ibadet, ahlakımızın güzelleşmesini ve insanın dini hayattaki en yüksek derece olan ihsan mertebesine ulaşmasını sağlar. Nitekim Kur an-ı Kerim de Muhakkak ki namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir 5 buyrulmuştur. Kişinin yaptığı ibadet ahlakını güzelleştirmiyorsa bilinçsizce yapılmış olup herhangi bir değeri olmayacaktır. Bu konuda Peygamber Efendimiz, Nice oruç tutan kimse vardır ki, onun orucundaki hissesi aç ve susuz kalmaktır. Nice (gece) namaza kalkan kimse vardır ki, onun namazdaki payı uykusuz kalmaktır 6 buyurmuştur. Şayet yaptığımız ibadetlerden derin bir sevinç ve mutluluk duymuyorsak, ahlaken güzelleşmiyorsak ve etrafımızdaki insanlara örnek olmuyorsak bu bizim ibadet şuurundan yoksun ve ibadetlerimizi sadece şekli olarak yerine getirdiğimizi gösterir. Aziz Mü minler! Yaşadığımız hayatta esas olan devamlılık olduğu gibi manevi hayatımızda da böyledir. Aksi halde yağı biten bir kandil misali sönmeye ve tükenmeye mahkûm oluruz. Sağlam bir imandan sonra bir Müslüman a düşen görev düzenli, devamlı ve dengeli bir ibadet hayatı sürmektir. İslam a göre insan teklif çağına girdiği andan ölünceye kadar geçen süre içerisinde ibadetlerden sorumludur. Ahlak bakımından kişiyi kemale erdiren, nice güzelliği kendisinde barındıran Ramazan ayını geride bırakmış bulunuyoruz. Bu mübarek ayda ne yaptığımızı ve hangi kazanımları elde ettiğimizi düşünmeliyiz. Bu ayda, terk ettiğimiz kötü huylarımıza dönmemeye azimli olmalı ve elde ettiğimiz güzel alışkanlıklarımızı devam ettirmeliyiz. Az da olsa devamlı yapacağımız ibadetlerimizin, günahlarımızın bağışlanmasına vesile olacağını da unutmayalım. Allah (cc) bizi ve tüm Müslümanları ibadetini hakkıyla yerine getiren salih kullarından eylesin. Metin GÜVENİR İlçe Vaizi ÇAN /ÇANAKKALE Hicr5/99 Buhari, libas, 4. 3 Zariyat, 5/56. 4 En am, 5/6. 5 Ankebut, 9/45 6 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II. 373.

6 İL : ÇANAKKALE TARİH : ب س م الله الر ح من الر ح يم و اب ت غ ف يم ا ا ت اك الل ه الد ار الا خ ر ة و لا ت نس ن ص يب ك م ن الد ن ي ا قال رسول الله (ص) :ا ن الد ن ي ا ح ل و ة خ ض ر ة و ا ن الل ه م س ت خ ل ف ك م ف يه ا ف ن اظ ر ك ي ف ت ع م ل ون DÜNYA AHİRET DENGESİ Muhterem Müslümanlar Okumuş olduğum ayet-i kerimede Yüce Mevla Allah ın sana verdiği (maldan harcayıp) ahiret yurdunu ara. Dünyadan nasibini de unutma buyurmaktadır. Sevgili Peygamberimiz ise "Dünya tatlı ve hoştur. Allah sizi ona vâris kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır buyurmuştur. İslam dini hem dünya hem de ahirete yönelik olan bir dindir. İnsan, sahip olduğu akıl, sağlık ve servet gibi nimetlerle ahireti kazanma yollarını aramalı dünyadan da gerekli olan şeyleri almalı ve faydalanmalıdır Allah melekleri ahiret yurdu için, hayvanları da dünya hayatı için yaratmıştır. Fakat insanı hem dünya hem ahiret için yaratmıştır. İnsanın ibadet etmesi dünya için çalışmasına mani değildir. Her ikisini de beraber yürütmesi mümkündür. Mesela; tarlasında, bahçesinde, dükkânında çalışan bir insanın işinin başında beş vakit namazını kılması mümkündür. Eli ile çalışırken dili ile Allah ı zikretmesine mani bir şey yoktur. İslam ın üstünlüğü buradadır. İnsanın üstünlüğü de hem dünyaya hem ahirete çalışmasındandır. Çalışmanın, gayretin neticesi hem dünyada hem de ahirette kendini gösterecektir. Dünya çalışma, yorulma, mesafe kat etme yeridir. Yerine göre gayret, yerine göre ise sıkıntılara göğüs gerilen sabır ve sebat yurdu iken, ahiret hayatı sadece neticenin elde edildiği cefanın değil sefanın sürüldüğü yerdir. Değerli Müminler Dünya-ahiret dengesi iki kefeli teraziye benzer. Sadece bir tarafa yüklenmek dengenin bozulmasını Kasas, 8/77. Müslim, Zikr 99, (74). ahengin yokluğunu gösterir. En mükemmeli teraziyi eşit noktada tutmaktır. Sadece bu dünya hayatı ve zevklerini gaye edinerek yaşarsak adeta dünyanın esiri, kölesi gibi yaşarız. Fakat ölümü, ahreti, hesabı dikkate alarak yaşarsak hür ve asil bir insan gibi yaşarız. Çevremizdeki insanlar hep dirilişin etkisiyle, ahiret şuuruyla yaşasalar!.. Seyredin o zaman hayatın güzelliğini. İkinci asr-ı saadet olur çağımız. İnanın, iman ettiğimiz cenneti daha burada iken yaşamaya başlarız. Fakat biz, tüm yatırımlarımızı bu dünyaya yönelterek, yaşadığımız hayatı ve yeri sahte cennet haline getirmeye koyulunca cenneti de unuttuk. Özlemez olduk. Nasıl özleyebiliriz ki; lüks ve israf demeden yaşadığımız hayatı, materyalistlerin uydurma cenneti gibi yapmak için bir ömür boyu gece gündüz koşturarak ahireti unutunca bu hale geldik Sahabe, cenneti öyle bir özlüyordu ki! Enes bin Nadr, Uhud savaşında "cennetin kokusunu Uhud'un arkasından duyar gibi oluyorum" diyordu. Bilirsiniz, insan çok acıkınca yemeğin kokusunu çok uzaktan duyar. Sahabe de cennete öyle acıkıyordu ki, daha dünyada iken kokuları geliyordu cennetin! Aziz Müminler Yalnız dünyaya çalışmak, iktisadi ve ekonomik alanda gelişmek insanı mutlu etmez. Eğer ekonomik güçle, teknoloji ile insan ve cemiyet mutlu olsaydı bugün bu gelişmeyi sağlayan ülkelerde huzursuzluklar olmazdı. Yalnız ibadetle uğraşıp, çalışmayı bırakmayı, dünyadan el etek çekmeyi, dinimiz asla tasvip etmez. Yoksa insan aç kalır açıkta kalır, başkalarına kul köle olmak zorunda kalır. Ne dünyayı ahirete ne de ahireti dünyaya tercih etmek dinimizde yoktur. Asıl olan ahenktir, dünya ahiret birlikteliğidir. Müslüman, dünyada güzel ve temiz yaşar. Böylece ölümü ve ahireti de güzel olur. Aziz Cemaat! Şu kısacık ömrümüz ile ebedi hayatı kazanmak durumundayız. Hayatımızın her anında Cenabı Hakk ın bizi gördüğünü bilerek yaşamalı, fiil ve davranışlarımızı ona göre şekillendirmeliyiz. İşte o zaman her işimiz ibadet olarak kabul görür ve karşılık bulur. Bizler ahiret için dünyayı, dünya için de ahireti terk etmemeliyiz. Sonuç olarak; dünyanın, ahiretin tarlası olduğunu ve burada ne ekersek ahirette onu biçeceğimizi unutmayalım. Ve Rabbimizin Kur an da bize öğrettiği gibi dua edelim: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! 3 Metin GÜVENİR İlçe Vaizi ÇAN / ÇANAKKALE 3 Bakara, /0.

7

8 İLİ : ÇANAKKALE TARİH : ب س م الل ه الر ح م ن الر ح يم و ال ذ ين ا ذ ا ا ن ف ق وا ل م ي س ر ف وا و ل م ي ق ت ر وا و ك ان ب ي ن ذ ل ك ق و ام ا ا ن رسول الله مر بسعد وهو يتوضا فقال: "ما هز السرف"?ا فقال:"ا فى الوضوء ا سراف" قال: نعم وا ن كنت على نهرجار YİYİNİZ İÇİNİZ İSRAF ETMEYİNİZ Muhterem Müslümanlar! Hutbemin girişinde okuduğum ayeti kerimede Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: Onlar, harcadıkları zaman ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisinin arasında dengeli bir harcamadır. Yine aynı mevzuda hadis kitaplarında şu rivayet geçmektedir. Bir gün Allah Rasülü( s.a.v.), Sa d b. Ebi Vakkas (r.a.)-ın abdest alırken yanına uğradı. Ve Ona: Bu israf nedir? dedi. Sa d (r.a.): Abdestte de israfa olur mu? dediğinde, Efendimiz (s.a.s.) şöyle cevap verdi: Evet. Akan bir ırmağın kenarında da olsan, israftan sakın. Yüce Allah, kâinatı insanoğlu için en güzel şekilde yaratmış, insanın ihtiyaç duyacağı her şeyi dünya üzerinde yerli yerine koyarak onun hizmetine sunmuştur. İnsanın sahip olduğu nimetleri gereksiz ve aşırı tüketmesi, dinimiz tarafından hoş karşılanmamış yeme, içme ve harcama konusunda belirli kurallara riayet etmesi istenmiştir. Cenab-ı Hak, Kur an-ı Kerim de: Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. 3 buyurmaktadır. Her hususta orta yollu hareketi teşvik eden dinimiz, cimriliği ve israfı yasaklamıştır. Aziz Mü minler! İslamiyet, israfın önüne geçmek için, onun sahasını çok geniş tutmuş ve nehir kenarında abdest alanın bile suyu israf etmesine müsaade etmemiştir. Zaman denilen ömür sermayesinin boşa akmaması için; faydasız ve manasız sözleri israf saymış, sahiplerinin sorumlu olacaklarını bildirmiş, her nimeti yerli yerince kullanmalarını ve Yüce Allah a şükretmelerini istemiştir. Cenab-ı Hak Kuran-ı Kerim de: Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar, şeytanın kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. 4 buyurmaktadır. Furkan, 5/67. İbn Mace, Taharet, 48/45. 3 Araf, 7/3. Birçok ülkede insanların açlık sınırında yaşaması, dünya genelinde günde yaklaşık 8 bin çocuğun açlıktan ölmesi ve tüm bu insanlık dışı olaylar yaşanırken, her gün milyonlarca ekmeğin çöpe atılması, tüm dünya ülkelerinin gözden geçirmeleri gereken bir husustur. Ne var ki, insanların büyük bir bölümü elindeki imkânlarını sınır tanımaz bir şekilde harcamakta, ömürlerini israf içinde tüketmektedirler. Bu kişiler, büyük bir gaflet içinde olduklarını fark etmedikleri gibi, kendilerinin hiçbir zaman yoksul düşmeyeceklerinden de adeta emindirler. Unutmayalım ki, bu nimetleri veren Rabbimiz, bir gün geri alabilir. Kur an-ı Kerim de: Peki, Allah rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? Hayır, onlar azgınlık ve nefretle direnip durdular. 5 buyrularak, insanlar bu konuda uyarılmıştır. Aziz Cemaat! Gıda israfını önlemek, muhtaçlar için yetersiz beslenmenin önüne geçmek, mazlumlara yardım etmek insanî ve İslamî bir görevdir. Bu bakımdan İsraf üzerinde önemle durmalı, israf etmeme bilincini önce kendimizde sonrada ailemizde geliştirmeliyiz. Şayet bizler bu konuda daha hassas olursak, çocuklarımız ve çevremizdeki insanlar da bize bakarak hassas davranmaya başlayacaktır. Efendimiz (s.a.v.) az yiyerek, az ve öz konuşarak ve az uyuyarak tasarrufun birçok yönünü bize göstermiş bulunmaktadır. Öyle ise, hayatın dengesini bozan, insanı Allah ın muhabbetinden mahrum bırakan, israftan kurtulmak için, yeniden hayatımızı, Kur'an ve Sünnete göre düzenleyelim. Allah ın nimetlerini, Allah ve Resulü'nün koyduğu nizama göre kullanıp, O na daima şükredelim. Ve Yüce Rabbimizden de israfın her çeşidinden biz kullarını muhafaza buyurmasını niyaz edelim. Hutbemi, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) in bir hadis-i şerifi ile bitiriyorum: Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz: Ölüm gelmeden önce hayatın; hastalıktan önce sağlığın; meşguliyet gelmeden boş vaktin; ihtiyarlıktan önce gençliğin; fakirlik gelmeden zenginliğin. 76 Hazırlayan: Metin GÜVENİR Çan İlçe Vaizi 4 İsra, 7/ Mülk,67/. 6 Tirmizî, Zühd, 5.

9 İLİ: ÇANAKKALE TARİH: ب س م الله الر ح من الر ح يم ي ا ا ي ه ا ال ذ ين ا م ن وا لا ت ب ط ل وا ص د ق ات ك م ب ال م ن و الا ذ ى ك ال ذ ي ي نف ق م ال ه ر ي اء الن اس و لا ي و م ن ب الل ه و ال ي و م الا خ ر قال النبي ص ل ى الله ع ل ي ه وس ل م م ن س م ع س م ع الل ه ب ه وم ن ي ر ا ي ى الل ه ي ر ي ى ب ه RİYA ve GÖSTERİŞTEN SAKINMAK Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayeti kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: Ey iman edenler! Allah a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın Okuduğum hadisi şerifte ise Allah Rasülü (sav) şöyle buyuruyor Her kim işlediği bir hayrı, menfaat umarak halka duyurursa, Allah da onun gizli işlerini duyurur. Yine her kim işlediği bir hayrı gösteriş için yaparsa, Allah da onun riyakârlığını ortaya çıkarır. Kıymetli Müminler! Riya; iş, söz ve davranışlarda gösterişte bulunmak, bir iyiliği veya salih bir ameli Allah'ın rızasını kazanmak niyetiyle değil, insanların beğenisi için yapmaktır. Yüce Allah insana sayısız nimetler vermiş ve ondan kendisini tanıyıp ibadet etmesini, ilâhî emir ve yasaklarına uymasını, bütün bunları da yalnız kendi rızası için yapmasını istemiştir. Nitekim Mü min sûresinin 65. ayetinde mealen şöyle buyurulmaktadır: O (Allah) diridir. O ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde sadece Allah a itaat ederek (samimi olarak) O na ibadet edin. Hamd, âlemlerin rabbine mahsustur. 3 Aziz Müminler! Salih amel tertemiz bir testideki buz gibi suya benzer. Hele Temmuz sıcağında ne kadar arzularız böyle bir suyu. Fakat bu suyun içine çok değil, sadece bir damla kan bulaşsa artık o suyu içmek ister miyiz? Gönlümüz çeker mi bu suyu. İşte değerli kardeşlerim, nasıl bir damla necaset bir testi suyu ifsat ediyorsa, riya da yalnızca Allah ın Bakara, /64. Müslim, Zühd, Mümin, 65 rızası gözetilerek yapılması gereken dağca amelleri böyle ifsat eder ve Allah katında değersiz kılar. Bunun içindir ki Allah Rasülü (sav) riya konusunda bizleri uyarmış ve şöyle buyurmuştur: Sizin için en çok korktuğum şey gizli şirktir. Ashab-ı Kiram: Ey Allah ın Resulü! Küçük şirk nedir? Resûlullah (sav): Riyadır. Çünkü Allah kıyamet gününde kullara amellerinin karşılığını verdiği zaman, riyakârlara şöyle der: Dünyada kendilerine riyakârlık yaptıklarınızın yanına gidiniz! Bakınız acaba onların yanında bir mükâfat görebilecek misiniz? 4 Kıymetli Müminler! Riya, gece yürüyen karıncanın izi gibidir, hissedilmesi neredeyse imkânsızdır. Başlangıçta küçük gibi görünür ama tekrar ettikçe zamanla izi büyür ve kötü bir haslet olarak ahlakı bozar. Özellikle maddî ve manevî çıkarlar elde etmek için, yüce dinimizin aracı kılınması, insanın Allah katındaki kıymetini yok ettiği gibi toplum içerisindeki itibarını da zedeler. Zira Yüce Allah a karşı samimi olmayan, insanî ilişkilerde de samimiyet gösteremez. Böyle kişilerin söz ve davranışlarındaki samimiyetsizlikleri, insanlar tarafından kısa zamanda anlaşılır ve artık onlara kimse güvenmez. Değerli Kardeşlerim! Riya, ibadetin özünü bozar, sevabını giderir, ortada yalnız ibadetin şekli kalır. Bununla birlikte bazen şeytan insana sağdan yaklaşır ve sen ibadetine gösteriş katıyorsun, Allah ın senin gibisinin ibadetine ihtiyacı yok! gibi vesveselerle insanı ibadetten uzaklaştırmak isteyebilir. Dolayısı ile insan dikkatli olmalı, riyayı bahane ederek ibadetleri terk etmemeli, başka insanları da riyakârlıkla suçlamamalıdır. Riya kalbe ait bir durumdur. Kalplerde olanı ise ancak Allah bilir. Kardeşlerim! Geliniz, ibadetlerimizi ve işlerimizi eksiksiz yerine getirme gayreti içinde olalım, gösterişten uzak, ihlâslı ve samimi duygularla hareket edelim. Amellerimizin sevabını gösteriş ve riya ile kaybetmeyelim. Rıza-i ilahiyi, insanların övgüsünden üstün tutup ihlaslı kullarla beraber haşrolmayı Cenab-ı Haktan niyaz edelim. Metin GÜVENİR ÇAN İLÇE VAİZİ 4 Tirmizî, Hudut, 4