Almanya İslam Konferansı Müslümanlara yönelik hegemonyal tartışmaların bir aracı mı?

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Almanya İslam Konferansı Müslümanlara yönelik hegemonyal tartışmaların bir aracı mı?"

Transkript

1 Almanya İslam Konferansı Müslümanlara yönelik hegemonyal tartışmaların bir aracı mı? Mustafa Yeneroğlu Giriş Almanya İslam Konferansı (DIK) yılının Eylül ayında Müslümanlarla Alman devleti arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi maksadıyla devlet nezdinde bir diyalog platformu olarak tesis edilmiştir. İslam ın Almanya nın bir parçası olduğu ve Müslümanların Almanya da kendilerini evinde hissedebilecekleri 2 kanaatleri bu oluşumun önünü açmıştır. Almanya daki Müslümanların siyasi ve toplumsal açılardan entegrasyon durumlarının daha iyi hale getirilmesi amaç olarak belirlenmiştir. DIK Müslüman temsilciler tarafından da, oluşumu, yapısı, mali donanımı ve konuların tespitinde başından beri var olan asimetriye yönelik eleştirilere rağmen, devletin Müslüman yurttaşlarıyla geç kalınmış bir diyaloğu olarak takdir edildi. Zira DIK ile birlikte Müslümanlarla diyalog için kurumsal bir temel atılmış ve aynı zamanda ülkemizdeki dini çeşitlilik ilk defa resmen tanınmış oldu. Ancak ortaya konulan pozitif işaretler, ilk dört yılda bir çok önemli meselede uzlaşmaya varılamadığının gözden kaçmasını sağlayamadı. 3 Müslüman temsilciler özellikle de Alman toplum düzeni ve değerler uzlaşması konulu Çalışma Grubu 1 de kamuoyunda dillendirilenin aksine özgürlükçü demokratik düzeni müzakere etmekten daha ziyade - sağ muhafazakar kültüralist yaklaşımları tartışmak durumunda kaldılar. İslami cemaatlerin (Islamische Religionsgemeinschaften) temsilcileri bu zaman zarfında sürekli olarak DIK den geri çekilmeyi düşünmek zorunda kaldılar. Zira Çalışma Grubu 1 ve müzakere grubunda öncü kültür yaklaşımlarını ve Müslümanlara yönelik önlem politikasını kabul hususunda büyük baskı oluşturulmakta ve Alman İçişleri Bakanlığı kanadında DIK in hedefleri konusunda temel bir tartışmanın yapılması reddedilmekteydi. Bununla birlikte Müslüman temsilciler tarafından Federal Meclis 54. oturumunda Alman İçişleri Bakanı Dr. Wolfgang Schäuble tarafından açıklanan Hükümet bildirisi, bakınız Almanya İslam Konseyinin Almanya İslam Konferansı 1. Bölümü ile ilgili değerlendirmesi, , Berlin 1

2 yapılan tekliflerinin sürekli olarak gündeme alınmaması ve İçişleri Bakanlığının gündeminin dayatılması, islami cemaatlerin yapıcı bir şekilde katkıda bulunmalarını zorlaştırıyordu. Medyanın müzakereleri kısmen çarpıtılmış bir şekilde yansıtması, devlet tarafından öngörülen pozisyonları sorgulamadan ele alması ve sadece Müslümanların dindarlığını aşağılayan seslere platform sunması, 4 Alman İçişleri Bakanlığına fayda sağladı. Artan islamofobyanın kamuoyunda son zamanlarda daha güçlü bir şekilde algılanmasıyla birlikte bazı medya organları Müslümanlarla ilgili tartışmaları eleştirel bir gözle ele almaya başladılar. Ancak halihazırda DIK bağlamında konu ve amaçlarla ilgili medyada ciddi bir tartışmanın yapılmadığını söyleyebiliriz. Alman İçişleri Bakanlığı tarafından yeni katılımcıların açıklanmasından bu yana kamuoyunun bir kısmında İslam Konseyi ne pasif üyelik teklif edilmesinin doğru olup olmadığı üzerinde durulmaktadır. Ancak İslam Konseyi bu teklifi zaten reddetmiş ve Almanya İslam Konferansı ndan çekilmiştir. Bununla sınırlandırılmış ve bu şekilde daraltılmış bir tartışma İslam Konseyi nin aktif üyeliği reddetmesinin gerçek nedenlerini izah edemediği gibi, konu ve katılımcıların tespitiyle güdülen muhtemel niyetlerin açığa çıkmasını da engeller. Esasen bu konuda kamuoyu nezdinde tartışmalar yürütülmelidir. DIK in ilk sürecinde yapılan tartışmalar, aktüel oluşumla ilgili şu ana kadar yapılan açıklamalar ve özelliklede Alman İçişleri Bakanı nın Deutschlandfunk 5 radyosunda yayınlanan söyleşisi bu yöndeki tartışmaların aciliyetini gözler önüne sermektedir. 4 Cantzen, Rolf, Der deutsche Wertekonsens und die Religionen der Anderen. Kulturalisierung des Islam: Die 2. Islamkonferenz in ausgewählten Printmedien, in Attia (Hg.) Orient- und IslamBilder, 207, S. 267 ff; Siehe grundsätzlich Schiffer, Sabine, Die Darstellung des Islam in der Presse: Sprache, Bilder, Suggestionen. Eine Auswahl von Techniken und Beispielen, 2005; Heiliger Krieg gegen den Westen. Das Gewaltbild des Islam in der deutschen Presse, Pressedokumentation: zusammengestellt und eingeleitet von Kai Hafez, Hrsg. Media Watch/Heinrich-Böll-Stiftung/Dritte-Welt-Journalistennetz, 1996; Halm, Dirk, Der Islam als Diskursfeld: Bilder des Islams in Deutschland, 2008; Halva, Boris, Differenzierte Ansichten eines alten Feindbildes? Das politische Bild des Islam in deutschen überregionalen Tageszeitungen nach dem 11. September 2001, 2005; Jäger, Siegfried, Pressefreiheit und Rassismus. Der Karikaturenstreit in der deutschen Presse. Ergebnisse einer Diskursanalyse, in Thorsten Gerald Schneiders (Hg.) Islamfeindlichkeit, 2009, 305 ff

3 Konu ve katılımcı tespitindeki asimetri Öncelikle Diyalog, Müzakere ve Konferans gibi tanımlamaların kullanılmasına rağmen DIK in eşitler veya iki eşit taraf arasında fikir alış verişi ortamı olmadığını tespit etmemiz gerekir. Devlet kanadı, toplantı masasının iki tarafında kimlerin yer alması, hatta Müslümanları kimlerin temsil edip etmemesi gerektiğini dahi belirlemektedir, bu işi o kadar ileri götürmektedir ki kendi yaptırdığı araştırmada 6 islami cemaatleri mümkün olduğunca küçük göstermektedir. Bununla da konferans esnasında, eksik temsil meselesi gündeme getirilerek islami cemaatlerin kendi sınırlarında tutulması azınlıkta oldukları vurgusuyla gündemin ve uzlaşma adı altında kararların dayatılması - amaçlanmaktadır. İslami cemaatlerin kendi tanımlamaları olan islami cemaat kavramının hiç bir belgede geçmemeside İslami kuruluşlara karşı alışılageldik iyi muameleye has alışık tutumlardan birisidir. 7 Geçmişte vazifelendirilmiş olan Kelek, Ateş ve diğer katılımcıların temsil yeteneği ve bu meselelerde otorite sahibi olup olmamaları üzerinde hiç kimse durmamaktadır. Hatta Müslümanları Müslüman olmadığını açıkca beyan eden kişi ve kurumlar dahi temsil edebilmektedir. Bu katılımcılar Müslümanları devlet tarafından atanmış temsilciler olarak temsil etmektedir. Acaba kaç Müslüman, şimdilerde İçişleri Bakanı nın kişisel danışmanlığına yükseltilen bu tarz şahıslar tarafından temsil edildiğini düşünmektedir? Bu soruya cevap veren bir araştırmanın olmaması da şaşırtıcı olmamalıdır. Bu duruma rağmen Kelek gibi şahıslarla iştigal etmek yersizdir. Zira böyle bir yaklaşım, "bu tarz kişiler hangi maksatla ringe` gönderilmektedir" temel sorusundan uzaklaştırmaktadır. Onlar önceden belirlenmiş rollerini yani kendilerine verilen görevleri oynamaktadırlar ve belli bir kullanımdan sonra aynı düşünceye sahip islama hakaret eden başka kimselerle ikame edilmektedirler. Fakat Alman İçişleri Bakanı ve bakanlıktaki sorumlu yetkililer, düşünceleri özgürlükçü anayasa düzeniyle taban tabana zıt olan bu kişileri kişisel danışman yaparak neyi amaçlamaktadırlar? Böylelikle nasıl bir mesaj verilmek istenmektedir? Kiliseler acaba, devletin düzenlediği Hristiyanlık Konferansı na Hristiyanlığa dair eleştirisiyle bilinen Giordano Bruno Vakfı nın temsilcilerini davet etmesi durumunda ne derlerdi? Veya İçişleri Bakanı bu tarz kişleri Bakınız en son Federal İçişleri Bakanı Sayın de Maiziere, Süddeutsche Zeitung ile söyleşi ; Almanya İslam Koferansının tüm metinleri kuruluşlardan bahsetmektedir. 3

4 kişisel hristiyanlık danışmanı yapsa ve kilise temsilcileriyle yapılan her görüşmenin öncesinde veya sonrasında bunlarla bir araya gelerek konuşulanları beraber değerlendirseydi, bu durumda kilisenin tavrı ne olurdu? Çok açık ki, kilise temsilcileri böyle bir dayatmayı o anda terslerdi. Müslümanlar bu mesajları birbirini karşılıklı anlamanın mı yoksa dindarlıklarına yapılmış bir hakaretin göstergesi olarak mı değerlendirmelidirler? Müslümanların eleştirilerini içerden raporlar olarak sunmak, ırkçılık suçlamasına karşı bilinen bir savunma stratejisidir. Özelliklede Kelek 8 ve aşırı sağcı ortamlarında beğeniyle karşılanan yedeği Hamid Abdul-Samed in çoğunluk toplumundaki kültüralist eğilimin sözcülüğünü yaptığı ortadadır. 9 Katılımcılar gibi konular da önceden belirlenmekte ve Müslüman kanada basitçe talepler kataloğu formüle edilmektedir. Müslümanlar kendi katılımlarıyla tespit edilmiş tartışmaların önemini kabul etmektedirler. Sadece Müslümanlar kendilerini izah etmek ve haklı göstermek zorundayken, (çoğunluk toplumu temsilen) devlet kanadı, Müslümanları kabul edip etmeme, varlıklarına alışma ve onlara dönüştürücü etkide bulunma hakkını kendinde görmektedir. Müslüman temsilciler bu şekilde işlevselleştirilmektedir ve gerçekte her ne kadar karşı görüşleri aktarsalarda kültüralist baskılara hizmet etmektedirler. Dezentegrasyon ekseninde yapılan tartışmalara, İslam Konferansı organizatörleri tarafından üretilmiş kategoriler içinde ve siyasal-toplumsal-ekonomik faktörlere uzak bir şekilde dini-kültürel tanımlamalarla dahil oldukları sürece egemen tartışmaya katkıda bulunmaktadırlar. Bu asimetrik karmaşık ilişki ağı, Müslümanların bir çoğu için de anlaşılması zor bir durumdur Rommelspacher, Birgit, Islamkritik und antimuslimische Positionen am Beispiel von Necla Kelek und Seyran Ates, in Thorsten Gerald Schneiders (Hg.) Islamfeindlichkeit, 2009, 433 ff.; 9 Abdel-Samad in bir kaç yıl içerisinde ne kadar değişebildiğinin göstergesi olarak bakınız, tarihli Zaman gazetesiyle yaptığı söyleşi, Dindar Müslümanlar alman halkına karşı daha toleranslı ve konuk yazar olarak tarihli günlük Die Welt gazetesi. 10 Attia, Iman (Ed.) Orient- und Islam Bilder - Interdisziplinäre Beiträge zu Orientalismus und antimuslimischem Rassismus, 2007, S. 21 4

5 Değerler Uzlaşması Alman İçişleri Bakanlığı nın yayınlarında DIK in esas konusu olarak toplumsal birlikteliğin güçlendirilmesi 11 belirtilmektedir. Sırasıyla Alman öncü kültürü > öncü kültüre göre yön tayin etme > Alman değerler düzeni nitelemeleri etrafında DIK in ilk döneminde yapılan tartışmaların şimdi de başka adlandırılmalarla devam ettirildiği görülmektedir. Bu anlamda CDU nun yayınlarında toplumsal birliktelik vurgusu açık veya kapalı bir şekilde öncü kültür kavramı ile bağlantılı olarak kullanılmaktadır. 12 CDU nun Mayıs 2007 tarihli parti proğramında bu konuda şu ifadelere yer verilmiştir: Ortak dilimiz, tarihimiz, bir ulus devlette birlikte sürdürdüğümüz hayatımız ve faaliyetlerimiz vatansever bir birliktelik hissiyatı oluşturmaktadır.... Birlikteliğimizin şartları ise öncelikle Alman diline hakimiyet, yurttaşlarımıza saygı, ayrıca hizmete ve sorumluluğa hazır olmaktır... Kuşatıcı bu anlayış Almanya daki öncü kültürümüzdür ve toplumumuzdaki birlikteliğin temelidir. Almanya entegrasyon ülkesidir. 13 CDU nun hazırladığı diğer yayınlarda veya açıklamalarda toplumsal birlikteliğin sözkonusu olduğunda Müslümanlardan ne beklenildiği somut olarak ortaya konulmamaktadır. Bu bağlamdaki tartışmalarda esas konunun Almanca bilmek, hizmete veya sorumluluğa hazır olmak olmadığı şüphesizdir, çünkü bu hususlarda Müslümanlar ve Müslüman olmayanlar arasında tam bir uzlaşma sözkonusudur. Siyasi alanda ise öncü kültür tartışması daha çok dışlama retoriğine ve kapalı, homojen değerler sistemi olarak kendini gösteren 14, ütopik yerli bir toplum kurgusuna hizmet etmektedir 15. Kurgulanan ütopik toplum da tanımlanmamakta, duruma ve ihtiyaca göre 11 bkz Lammert, Norbert, Verfassung, Patriotismus, Leitkultur: Was unsere Gesellschaft zusammenhält, 2006; 12 bkz Arbeitsgrundlage für die Zuwanderungskommission der CDU Deutschlands vom ; Norbert Lammert in Die Welt, ; Pofalla, Leitkultur garantiert Zusammenhalt der Gesellschaft, Grundsatzprogramm der CDU vom Mai 2007, zitiert nach Süddeutsche Zeitung, Parti Programı CDU Mayıs 2007; bkz Shakush, Der Islam im Spiegel der Politik von CDU und CSU, Aspekte einer komplizierten Beziehung, Thorsten Gerald Schneiders (Hg.) Islamfeindlichkeit, 2009, 363 ff. 14 Leitkultur und Parallelgesellschaft: Argumente wider einen deutschen Mythos, 2006; Pautz, Hartwig, Die deutsche Leitkultur: Eine Identitätsdebatte, Öncü Kültür tezinin savunucuları başlangıçta neorassist Yeni Sağcılar ın ve Medeniyetler Çatışması savunucularının kavramlarını kullanıyorlardı. Aktüel olarak öncü kültür söylemleri, Alman tarihinin sorunlu boyutlarını gözardı eden ve kültürel açıdan homojen ulusalalman bir kimliğin tarifi için kullanılmaktadır. 5

6 kullanılmaktadır. Bu kurgu yoluyla homojen 16 türetilmektedir. bir çoğunluk ve karşıt bir azınlık imajı Değerler tartışması bağlamında önemli sayabileceğimiz diğer bir husus ise, İslam ve Batı değer düzenleri arasında bir zıtlık kurgulayan tarihi köklere sahip imgelerdir 17. Bu imgelerle örneğin Türkiye nin Avrupa Birliği üyeliğine yönelik şüpheler anlaşılır hale getirilmekte, başörtüsü yasaları sözde birbirine zıt değerlere atıfta bulunularak gerekçelendirilmektedir. De Maziere nin karşılıklı yakınlaşma süreci nden ne anladığı aydınlatıcıdır: Mevzu sadece İslam ın Anayasa ile değerleri tanımak zorunda ve durumunda olması değil, aynı zamanda İslam ın temsilcileri ve kanaat önderlerinin bu konuda yaşantılarıyla örnek olmalarıdır. İslam a mensup olmayan ve toplumumuzun çoğunluğunu oluşturan Hristiyan-Yahudi-Batı geleneğine sahip bizler, İslam ın, aydınlanmış İslam ın Almanya da evinde olduğu hususuna alışmalıyız. Bilge Natan kitabının yazılmasından itibaren İslam önemli bir konu olagelmiştir ve dikkate alınmayabilecek geçici bir mesele değildir. İslam arka avlulardan dışarı çıkarak demokratik çoğulcu toplumumuza katılmalı ve bu süreçte aydınlanma ve demokratik gelenekten nasibini almalıdır. 18 Anayasa Bakanı olarak İslam ın Anayasa çerçevesinde açılabileceğine vurgu yapmak yerine, İçişleri Bakanı dışlayıcı vurguya sahip bir dil kullanmakta ve İslam ın değerlere sembolik düzeyde boyun eğmesi talebinde bulunulurken, İslam ın Anayasa ile eşit konumda görülen hangi değerleri nasıl kabul etmesi gerektiği açıklığa kavuşmamaktadır. Acaba Sayın Bakan özellikle CDU tarafından yönetilen eyaletlerin Müslüman karşıtı -başörtüsünü yasaklayıcı- kanunları çıkarırken sözünü ettikleri 19 değerlerden mi bahsetmektedir? Özgürlükçü anayasa devletinde Anayasa Bakanı nın yazılı anayasa dışında başkalarına üstünlük hakkı verecek değerler olamayacağını, ayrıca özgürlükçü hukuk devletinin olmazsa 16 Nassehi, Armin, Die Leitkulturdebatte: Eine Herausforderung für interkulturelle Studien? Festvortrag auf der Veranstaltung Fünf Jahre Forschungsinstitut für interkulturelle Studien an der Universität Köln, , S. 11; Aumüller, Jutta, Assimilation -Kontroversen um ein migrationspolitisches Konzept-, 2009,,S bkz Ausgangspunkte islamfeindlichen Denkens in der deutschen Gesellschaft, in Thorsten Gerald Schneiders (Hg.) Islamfeindlichkeit, 2009, S. 19 ff

7 olmazının tüm değer ve ahlaka dair düşüncelerin özgürce ve eşit olarak yazılı anayasa çerçevesinde gelişmesine izin vermesi gerektiğini bilmesi gerekmez mi? Yukarıdaki ifadelere göre Müslümanların temsilcilerinin sadece anayasayı değil, aynı zamanda somut olarak ifade edilmeyen değerleri de yaşayarak örnek teşkil etmek durumunda oldukları belirtilmektedir. Sayın Bakan burada İslam ve Müslümanları öteki olarak vasıflandırmakta ve onları Hristiyan, Yahudi ve Batı kimliğinin karşı kutbu olarak niteleyerek, varlık hakkına sahip olmaları için öteki nin nasıl davranması gerektiğini vazetmektedir. Bununla birlikte bağnaz ortaçağda kalmış ve demokratik olmayan ve Batı verilerine göre kendini geliştirmesi ve aydınlanması nı tamamlaması gereken İslam söylemini kullanmaktadır. Oysa Hrisyanlıkta yüzyıllar boyunca varolan akıl-din çatışmasının İslam da hiç olmadığı genelde unutulmaktadır. Aksine modern birçok bilimsel araştırma bugün kü Avrupa mirasına İslam ve Müslümanların 20 katkısının olduğunu ayrıntılarıyla ispat etmektedir ve bu çerçevede bugün Yahudi-Hristiyan-Müslüman mirasından sözedilmelidir. Sayın Bakan de Maziere nin kültürel kibirlilik kokan dili, kendi ve öteki hakkındaki düşünceleri konusunda bize bilgi vermektedir. Bunun da ötesinde bu düşünce yapısında öteki tanımlanmakta, kendi gibi olmakla yükümlü tutulmaktadır, ki buradan değerler toplumu nun ne olduğu ortaya çıkmaktadır. Kendiliğin çerçevesi ötekileştirmek yoluyla çizilmekte, öteki dışlanarak onunla mücadele edilmektedir. Hristiyan-Yahudi-Batı formülünde Yahudi kelimesinin yer alması aynı şekilde dikkate değerdir. Oysa Müslümanlarla ilgili tartışmalarda Yahudiler (yine homojen bir şekilde) genellikle kendilerini Müslümanlardan ayırmanın bir fayda sağladığı durumlarda zikredilmektedirler. Yahudi mirasıyla sessizce oynanılması bir çok noktada görülmektedir. Ayrıca tartışmalar öncelikle azınlıklar ve toplumun çoğunluğuna mensup olanları Yahudi- Hristiyan değil, Hristiyan Alman değerleri ile yükümlü tutmayı amaçlamaktadır 21. Bu meyanda örneğin aylarca sürmüş olan Müslümanların Alman değerlerini kabul etmesi 20 Birçok kaynak yerine bakınız Watt, Montgomary W., Der Einflluß des Islam auf das europäische Mittelalter, 1988; Rodinson, Maxime, Die Faszination des Islam, Attia, Orient-- und IslamBilder, S. 19 7

8 tartışmaları esnasında, Yahudi cemaatini kendi taraflarında konumlandırmak fikri, devlet kanadından kimsenin aklına gelmedi. Kamuoyundaki tartışmalarda Yahudilerin sözde müslümanlara karşıt bir kutba dahil edilmesi ise nadirattan değildir. 22 Federal İçişleri Bakanı nın açıklamalarında eleştirilmesi gereken diğer bir nokta da, uzun yıllardan beri ve kalıcı olarak Almanya'da yaşayan, belirli bir kesimi Alman vatandaşı olup yerlileşmiş Müslümanların ancak ''değerlere'' tabi oldukları, bu ''değerleri'' yaşadıkları ve bunun ön şartı olarak İslam'ı ''aydınlattıkları'' takdirde hoş karşılanabilecekleri düşüncesidir. Bu retorik, değerler tartışmasının tipik bir işaretidir ve halkı salt Hristiyan dini köklere dayanan kültür ve kader birliği anlamındaki Alman Ulusu geleneksel anlayışına da uygundur. Buna göre Müslümanlar her zaman olduğu gibi -İçişleri Bakanı tarafından tarif edilen- belli şartlarda kabul edilecek (yahut edilmeyecek) yabancı veya misafir konumundadırlar. Devlet burada malum Misafirleri yerlileştirmek için eğitmen olarak faaliyet göstermektedir. DIK in temelinde de çizdiğimiz bu tablo yatmaktadır. Buna göre Müslümanlar esasen sorunlu bir varlık, aynı zamanda entegrasyon noktasında eksiklikler gösteren ve bu nedenle uyum için toplumun çoğunluğundan daha fazla çaba sarfetmesi gerekenler olarak yansıtılmaktadırlar. Bu anlayış çerçevesinde Müslümanlar kendi bütünlüğünde bir sorun olarak ele alınmakla beraber ayrıca içerisinde normalleşebilme potansiyeline sahip parçaları barındırdığı düşünülmektedir. 23 DIK in amacı özetle şu ifadelerle tanımlanmaktadır: Amaçladığımız hedefe, yani Almanya daki Müslümanların Alman Müslümanlar olması ve hem kendilerinin hemde inançlarının Almanya da yerlileştirilmesi noktasına ulaşmak için daha çok yol katetmemiz gerekmektedir. 24 De Maziere in açıkça belirttiği öncü kültür meselesi ile ilgili diğer bir husus, vatandaş olarak hukuk düzeninin kabul edilmesinin yeterli olmaması, buna ek olarak ayrıntılı tanımlanmayan değerlerin de kabul ve yaşanmasının talep edilmesidir. Wolfgang Schäuble de DIK bağlamında benzer gerekçeler öne sürmüştü: 22 Bkz Museviler Merkez Konseyi Başkanı Paul Spiegel ile yapılan söyleşi, Jüdischen Allgemeine gazetesi, tarih : Als fragwürdig empfinde ich es, dass mit dieser neuerlichen Betonung des jüdisch-christlichen Erbes offenbar eine Koalition gegen den Islam beschworen werden soll, die es so nicht gibt. 23 Shirin Amir-Moazami, Die Produktion des Tolerierbaren. Toleranz und ihre Grenzen im Kontext der Regulierung von Islam und Geschlecht in Deutschland, in Gabriele Dietze, Claudia Brunner, Edith Wenzel (Hg.), Kritik des Okzidentalismus Transdisziplinäre Beiträge zu (Neo-) Orientalismus und Geschlecht, 2009, S Bundesministerium des Innern (Hg.), Deutsche Islam Konferenz (DIK). Zwischen-Resümee. Vorlage für die 3. Plenarsitzung der DIK, , Berlin 8

9 Yalnızca bu kurallara uymak başarılı entegrasyon için yeterli değildir. (...) Sadece Anayasa da bunun için yeterli olmaz. Vatandaşlar tarafından yaşatılacak diğer başka esaslara ihtiyacı var. Kendimizi bir topluma ait hissetmek istiyorsak, bizleri derinlerde birbirine bağlayan birşey olmalı. Bu da din, kültür, değerler ve kimliğin yer aldığı alandır. 25 Sözkonusu değerlerin yaşanması talebi ile Müslümanların, temelinde yatan değerleri benimsemeksizin, sırf taktik olarak faydalarına olan hukuki kurallardan istifade ettiklerinden şüphelenildiği hissedilmektedir. 26 Değerler bu esnada Hristiyanlık temeline dayandırılmakta ve şekilde savunulmaktadır. Aslına bakılırsa Müslümanların, dışlama unsuru olmadıkları ve onlara karşı ortaya atılmadıkları sürece bu değerlerle en ufak bir sorunu yoktur. Örneğin günlük hayatta Hristiyan unsurların ağırlıkta olması hiç mesele edilmek bir tarafa doğal bir hizmet olarak algılanmaktadır. Hristiyan semboller, okullar, anaokulları, hastaneler, huzur evleri gibi yapılar Alman kültürünün kıymetli birer parçası olarak teşvik edilirken, Müslüman organizasyonların benzer faaliyetleri Hristiyan batıyı tehdit eden ve değerler uzlaşmasına ters düşen -artan- İslamlaşmanın delili olarak görülmektedir. Burada Müslümanlara yönelik eleştiriler sekülerleşme ya da aydınlanmamışlık kisvesi altında dile getirilirken aslında kültürel hegemonyacı yaklaşımın kullanıldığı dikkati çekmektedir. 27 Sonuç olarak değerler uzlaşması tartışmalarında Müslümanlara yönelik aynileşme beklentileri ağır basmaktadır. Entegrasyon politikasının içeriği gayet açıktır: Müslümanların entegre olmamaları yahut paralel toplumda yaşamaları; gerici, kadınları aşağılayan, aydınlanma düşmanı vb. unsurlar içeren ve ülkenin değerler uzlaşmasına aykırı bir dinde kendi hatalarından dolayı ısrar ettikleri bir durum olarak değerlendirilmektedir. 28 Bu görüş hakikaten ilginç bir çoğulcu-demokratik toplum anlayışı sunmaktadır. 25 Schäuble, Wolfgang, Gehört Religionspolitik zur europäischen Staatsräson?, Toplantı konuşması Der Weg Europas und die öffentliche Aufgabe der Theologien der Europäischen Gesellschaft für katholische Theologie, Amir-Moazami, in Kritik des Okzidentalismus, S Attia, Orient- und IslamBilder, S.17, Attia, Orient-- und IslamBilder, S

10 Kadın-erkek eşitliği DIK in ikinci önemli konusunu (özellik de genç yaştaki) kadın ve erkeklerin, hak eşitliği konusu teşkil etmektedir. Bu çerçevede cinsiyet eşitliğinin teşvikiyle ilgili hususlar ele alınacakmış. İslam Konferansı nın ilk döneminde de bu mesele bilindik basmakalıp düşüncelerle işlenmişti. Burada problemli nokta, bu konunun ele alınması değil, aksine konunun üzerinde kültüralist yaklaşım ve medyanın etkisiyle sadece Müslümanlar bağlamında durulmasıdır. Tartışmada var olan sorunların dinden kaynaklandığı vurgusu tekrar edilip, dini bağlam dışında izahı engellenmiştir. Burada gerçek nedenlerin ele alınmasından ziyade Müslüman cinsiyet rollerinin dini nedenlerden dolayı hristiyan-batıda sosyalleşmiş kişilerden farklı olduğunun ve bu sebepten dolayıda uyum çabasının gösterilmesi gerektiğinin üzerinde durulmuştur. Hükümet Entegrasyon Sorumlusu Sayın Maria Böhmer (CDU) FAZ a yaptığı açıklamada 29, İslam Konferansı nın, anayasadaki eşitlik maddelerinin ortodoks Müslüman çevrelerde daha fazla uygulanması için bir fırsat olarak görülebileceğini söyledi. Monika Schröttle, bu tartışmanın çoğunluk toplumunun bazı kesimleri ve bazı siyasetçiler tarafından, önyargıyı teşvik etme ve şiddet ile kadın-erkek eşitliği gibi problemleri yalnızca belirli azınlıkların üzerine yükleme hususunda ifade etmektedir. Kendisine göre bilimsel değerlendirmeler, tek yönlü kutuplaştırma ve genellemelerin ne haklı, ne de gerçekçi olduklarını ortaya koymaktadır. Ne Alman nede Türk kadınları kendilerini modern/eşit haklara sahip/şiddetten uzak = Alman/batılı/Avrupalı veya geleneksel/gerici/şiddete maruz kalan = Türk/Müslüman şeklindeki genellemeleri kabul etmiyorlar. 30 Bağlam dikkate alındığında DIK in tam da bunu hedeflediği görülmektedir. Eşitlik problemleri, kadını aşağılayan islami yaşam tarzına atfedilmekte ve böylece söylem düzeyinde batı kültürünün haricinde tutulmaktadır. Cinsiyet ilişkilerinin kültürleştirilmesi, tarihi bir olgudur. Mozart ın Saraydan kız kaçırma isimli Operasında şu diyalog geçiyor: 29 FAZ, Islamkonferenz ohne Beschlüsse, 02. Mai Schröttle, Monika, Gewalt gegen Frauen mit türkischem Migrationshintergrund in Deutschland in Thorsten Gerald Schneiders (Hg.), Islamfeindlichkeit, 2009, S. 269,

11 Tek kelimeyle, bugün Hareme gitmelisin. Hareme mi? Seni Zenci kafalı, karşında emirlerinle titreyecek bir Türk cariyesi olduğunu mu sanıyorsun? Yanılıyorsun, çünkü Avrupalı kızlar bambaşkadır. 31 Yani bugünkü tartışmalarda yüzyıllar içerisinde şekillenen basmakalıp düşüncelerin kullanılıp, bunları Müslümanlara karşı hakimiyet söylemi stratejik hesap uğruna sahneye konulmaktadırlar. Başörtüsü tartışmaları örneğinde de sözde kadın erkek eşitliği doğrultusunda öne sürülen argümanlar kendini kültür ırkçısı olarak ele vermektedir. Başörtülü bir bayanın, kendi yaşam tarzına göre giyinmesini kabullenmek hala çoğu kimseye zor gelmektedir. Bu bayanlar bakış açıları algılanmaya çalışılmadan ve baş örtülerinin bilinçli yaşam tarzının mümkün bir ifade şekli olarak geçerli saymaklsızın ''batılı'' beden ve cinsellik modelleriyle baskın kıyafet düzenlerine uymaya zorlanılmaktadırlar. Hatta bu bağlamda gerçekler tersyüz edilerek çarpıtılmaktadır: Başörtülü bayanlara yönelik ayrımcılık Almanya da giderek artan İslamlaşmaya karşı bir koruma olarak yorumlanmaktadır. Aynı zamanda diğer göçmen kadınlar da radikal İslamcıların ellerine düşmekten korunmalıdır, denilmektedir. Dışlama ve sözde sosyal destek, Değerler topluluğu nun dayatılması için çift taraflı bir strateji olarak ortaya çıkmaktadır. 32 Spor, okul ve gençlik faaliyetlerinde kız erkek ayrımı, pedagojik, biyolojik ve feminist açılardan gerekçelendirilirip geliştirici ve gerekli oldukları düşünülürken, yüzme derslerinin ayrı yapılması için çalışan Müslümanlar bir yandan gerici olarak itham edilmekte, diğer yandan misafir olarak bulundukları ülkede yabancı düşüncelerin hükmünü geçirmek istemekle suçlanmaktadırlar. 33 Alman İçişleri Bakanı Müslüman öğrencilerin karma yüzme derslerine katılma sorununu da bu tartışma çerçevesinde değerlendirmektedir. 34 Bunun altında hangi yanlış algının yattığını, kadın-erkek eşitliğinin değeri veya anayasaya uygunluğu sorulmaksızın, benzer gerekçelerle öğrencilerin Bavyera da yüzde 93,2, Baden- Württemberg de yüzde 88,3 ve Alman İçişleri Bakanı nın memleketi olan Saksonya da yüzde 73,8 ile spor ve yüzme derslerininin kız erkek ayrı şekilde yapılması göstermektedir AttiaAttia, Orient-- und IslamBilder, S Attia, Orient-- und IslamBilder, S Attia, Orient- und IslamBilder, S Der offizielle Grund in Bayern ist beispielsweise die Vermeidung von unsittlichen Körperkontakten zwischen Kindern und zwischen Mädchen und Lehrern beim Sporttreiben. So vermutet Prof. Dr. Claudia Kugelmann, dass in Wirklichkeit die Trennung der Mädchen und Jungen das Ergebnis der traditionellen Kultur und Lebensstile sei, die auf der traditionellen Geschlechterordnung beruhe. Selbst 11

12 Dolayısıyla, yüzme dersleriyle alakalı entegrasyon veya kadın.erkek eşitliği değil, aksine Müslüman kadınları kültüralist yaklaşımla gerekçelendirilen sembolik egemenliğe tabi kılma isteğidir. Burada dikkat çeken nokta, ilk Almanya İslam Konferansı nın 2. Çalışma Grubunda bu konuda son derece münasip bir çözüme ulaşılmış olmasına karşın tartışmanın tekrar ortaya atılmış olmasıdır. Alman İçişleri Bakanı nın acaba bundan haberi yok mudur yaksa ulaşılmış hedef yeni kadrosunun hoşuna gitmemekte midir? De Maiziere benzer şekilde başörtüsünü bir problem olarak ele almaktadır. Kendisine göre göre Almanya da Türkiye ve Fransa daki gibi bir sorun yoktur, yalnızca birkaç başörtülü öğretmen olayı söz konusudur bu yaklaşıma göre başörtüsü temelde bir problem olarak tanımlanmaktadır. İşte bu söylemde de temel çizginin dindar Müslüman kadınları marjinalleştirmek ve dışlamak olduğu görülmektedir. Bu kadınlar sadece kocaları, kültürleri ve dinleri tarafından ezildiklerini dillendirmelerinde dinlenilmektedirler. 36 Ancak mesela bir devlet okulunda öğretmen olarak görev almak istedikleri ve böylece başka bir dine mensup olduğunu gizlemek istemeden bir entegrasyon talebinde bulunduklarında direniş ve mukavemeti provoke etmiş sayılmaktadırlar.. Bu, demokratik ve çoğulcu bir toplumda neden bir problem teşkil etsin? 37 İngiltere, İsveç ve Avusturya örnekleri, dindar Müslüman bayanların diğer ülkelerdeki uyumlarının mükemmel bir şekilde gerçekleştiğini ve büyük ölçüde entegrasyonu teşvik edici etkileri olduğunu belgelemektedir. Bahsettiğimiz tüm bu konular, kadın- erkek eşitliği tartışmasının, Müslümanların daha eşit bir vatandaş olarak kabul görebilmeleri için nasıl daha doğru bir şekilde yaşamaları gerektiğinin öğretilmesi yönündeki çabalardan başka bir şey olmadığını göstermektedir. Ancak çoğunluk toplumu bazı konularda onlar hakkında konuşma hakkına sahip olduğunu düşünen bazı politikacılardan daha ileridedirler. unterschiedliche Inhalte für Mädchen und Jungen seien in Lehrplänen ausgewiesen. Die Trennung ab der 5. Klasse ist sei zum Regelfall geworden. 36 Attia, Orient-- und IslamBilder, S., Terkessidis, Mark, Der lange Abschied von der Fremdheit. Kulturelle Globalisierung und Migration, in Aus Politik und Zeitgeschichte, 2002, Nr. 12, S. 31, 38 12

13 İslam İslamcılık ayrımı Alman İçişleri Bakanı İslam Konferansı nın ele alacağı üçüncü ana konunun, İslam ın, aşırı siyasal İslamcılıktan ayırt edilmesi olduğunu belirtmektedir. Bu konu İslam Konferansı nın ilk döneminde de el alınmış 38, dönemin Federal İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble bu konudaki tartışmanın yapısal olarak diğer tartışmalarla aynı öneme sahip olmamasına ihtimam göstermişti. Yeni İçişleri Bakanı açık bir şekilde bu görüşten uzaklaşarak İslam/İslamcılık konusunu ikinci İslam Konferansı döneminin ana konusu olarak tespit etti. Senelerdir kamuoyunda Müslümanlar üzerine yapılan tartışmalar aslında bu konu başlığı altında gerçekleştirilmektedir. Bu noktada dinin siyasete alet edilmekten uzak tutulması gerektiğinin altı çizilirken Müslümanların somut gerekçeler olmaksızın potansiyel tehlike olarak görülmeleri ve böylece dindarlığın entegrasyona engel olduğunu öne sürerek önleyici tedbirler adı altında yapılan uygulamaları haklı çıkarmaya çalışan önlem adımlarının takip edildiğini görmekteyiz. Sözde terörizm tehlikesinin büyüklüğü nedeniyle hukuki hakların yeniden ele alınması ön görülmekte ve böylece bir tedbir politikası temel haklara müdahale ediyor olsa dahi meşru sayılmaktadır. İlk olarak terörü önleme olarak adlandırılan yaklaşım senelerdir entegre politikasınıda egemen olmuştur. Bu konuda Federal Anayasa Koruma Dairesinin Integration als Extremismus- und Terrorismusprävention adlı bir yayını bile bulunmaktadır. 39 Bu önlem mantığı, devletin Müslüman dini cemaatlerden beklentilerinin ve Müslümanlarla ilişkilerinin temelini oluşturmaktadır. Bu mantık çerçevesinde Müslüman dini cemaatlerin kuruluşları, potansiyel tehlike içeren ve sözde suçlular çıkarması muhtemel olan düşüncelerin barındığı çevreler olarak görülmektedir. Güvenlik birimleri de bu konuda savunma projeleri ve radikalizm senaryoları üzerinde çalmakta. Bu çalışmanın çerçevesi ise belirsiz ve soyut olarak kalmaktadır. Mekanizma taslak haline getirilmiş önlem olarak mücadele edilebilecek ve kurgusal yapılara hizmet eden problemli bir zihniyet tipolojisini, ekstremizmi hedef almaktadır. 38 bkz Schiffauer, Werner, Zur Konstruktion von Sicherheitspartnerschaften, in Michael Bommes/ Marianne Krüger-Portratz (Hg.) Migrationsreport 2008; Schiffauer, Werner, Prävention und Integration,in Michael Bommes/Werner Schiffauer (Hg.), Migrationsreport 2006, Fakten Analysen, Perspektiven, S. 113 ff. 39 Integration als Extremismus- und Terrorismusprävention, herausgegeben vom Bundesamt für Verfassungsschutz, 2007, 13

14 İslamcılık kavramı üzerinde genel itibariyle bu şekilde çalışılmaktadır. Kavram o kadar geniş tutulmaktadır ki, güvenlik birimlerine basit sebeplerle müdahale hakkı doğmaktadır. Federal Anayasayı Koruma Dairesi İslamcılılığı şu şekilde tanımlamaktadır: 40 Kendi dini ve kültürel kimliğini güçlendirme ve Alman toplumunda asimilasyona karşı koruma Baden-Württemberg Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi de Muhammed peygamberin yaşam tarzı ve değerlerine yönelen İslam ıda bu yönde bir belirti olarak görmektedir. 41 Bilhassa tebliğ (Alm. mission), yani kendi dini veya dünya görüşünü yayma da (ki inancın önemli bir kısmı ve dini özgürce yaşama hakkının bir bölümü olarak Anayasanın 4. Maddesinde yer alan din özgürlüğünce koruma altındadır) İslamcılık olarak değerlendirilmekte ve şu şekilde tanımlanmaktadır; İslamcılığın bir tezahürü olarak tebliğle (Dava), hem diğer dinlere mensup kimselerin (Hristiyan, Yahudi veya Ateist) hem de seküler düşünceli Müslümanların gerçek din olarak görülen İslam ı kabul etmeleri hedeflenmektedir (Misyoner İslamcılık). Burada politik gücün ele geçirilmesi ana hedef değildir. Daha çok Müslüman kimliğin korunması ve inancın yayılması söz konusudur 42 Baden Württemberg Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi nin (LfV BW) bu değerlendirmesi açık bir şekilde Anayasa Mahkemesi nin içtihadı ile çelişmektedir. 43 Bunların ötesinde, dini özgürlükler bağlamına giren konularda yargı yoluna gidilmesi batı toplumu içerisinde İslami hukuk ve yaşam alanı oluşturmaya teşebbüs olarak değerlendirilmektedir. 44 Hâlbuki yargı yoluna gidilmesi, mevcut hukuk sistemine güvenin bir göstergesi değilmidir? Çocuk eğitimi konusundaki tutumlar bile tehlikeli olarak görülmektedir, çünkü bunların çoğunluk toplumunun adet ve alışkanlıklarıyla tezat teşkil ettiği 45 düşünülmektedir. En uç değerlendirme ise İslam ı üç şeklin yer aldığı gerilim alanında gören Schleswig-Holstein Eyaleti İçişleri Bakanlığı ndan gelirken, değerlendirmede aydınlanmış ve uhrevi İslam şekillerine sadece bir kaç reform yanlısı entelektüel dâhil edilmektedir. 40 Bundesverfassungsschutzbericht 2008, S Islamistischer Extremismus und Terrorismus, herausgegeben durch das Landesamt für Verfassungsschutz Baden-Württemberg, April 2006 S. 39: Die Auslegung des Korans und der Sunna ist sehr buchstabengetreu und weist seit mehreren Jahren stark wahhabitische Züge auf. Das bedeutet, dass die Anhänger einen, das heißt an den Werten und Lebensweisen des Propheten orientierten Islam vertreten. 42 Islamistischer Extremismus und Terrorismus, S.6 Dabei orientiert sich das Landesamt für Verfassungsschutz Baden Württemberg an den Definitionen des International Crisis Group in Understanding Islamism : 43 Mission ist Religionsausübung als Form der Religionsfreiheit, vgl. BVerfGE 12, 1, <4>; 24, 236, <245>; 69, 1, <33> 44 Bundesamt für Verfassungsschutz, Islamismus aus der Perspektive des Verfassungsschutzes, März 2008, S

15 Diğer Müslümanlar için geriye yalnızca iki şekil kalmaktadır: Siyasal İslam ve İslami terörizm! Siyasi sorumlular ve güvenlik birimleri tarafından sürekli olarak dini kimliğin güçlendirilmesi ihtiyacından terörizme kadar bir nedenler silsilesi oluşturuluyor. 46 Böylece tüm islami yaşam biçimini potansiyel olarak terörist bir gelişmenin çıkış kaynağı olabileceği şüphesi uyandırılmaktadır.. Devlet, bu anlayışı esas alarak özgür demokratik bir sisteme uymayan, Müslümanların entegrasyonu açısından yıkıcı olan ve çoğunluk toplumda Müslümanlara karşı önyargıları tetikleyen önlem politikasını genişletme yoluna gitmektedir. İslami cemaatler için ekstremizmden uzak durmak önemli bir görev addedilirken ve bunun gereği layıkınca yerine getirirlerken, İslam Konferansı nın ilk döneminde ektremizm ile mücadelenin tüm toplumun bir vazifesi olarak anlaşılması ve özellikle toplum içerisinde artış gösteren İslam düşmanlığının öncelikli olarak ele alınması için boşuna çaba sarfedilmiştir. Bu arada DIK tarafından Almanya`daki Müslümanların entegrasyonunu sorgulayan ve bunu kültür ırkçılığıyla gerekçelendiren, göz ardı edilemeyecek bir kesimin düşüncelerinin tartışılmasının önüne geçilmiştir. Böylece İslam Konferansı nın ilk döneminde kavramları, onların tanımları ve temelinde yatan senaryoları tartışmak mümkün olmadı. Müslüman kesimden devletin yönergelerine dahil olmaları ve güvenlik birimlerine yardımcı olmaları istendi. Görünen o ki konferansın ikinci safhasında bu yönergelerin hayata geçirilmesine yönelik bir çalışma yürütülecek. Öte yandan bu çizgi Almanya İslam Konferansı nda pratiğe geçirilen CDU nun parti politikasına da uymaktadır. 46 Integration als Extremismus- und Terrorismusprävention, herausgegeben vom Bundesamt für Verfassungsschutz, 2007, 15

16 Almanya İslam Konferansı nın diğer konuları DIK in gündemindeki konular arasında din eğitiminin tedricen müfredata konulması, üniversitelerde İslam İlahiyatı derslerinin okutulması ayrıca imamların eğitimleri bulunmaktadır. Bu konuların seçilmiş olması somut bir sonuç elde etmekten ziyade bir teveccüh gösterisi olarak sunulmaktadır. Yani burada Müslümanlar dini cemaatlerinin temsilcileri olarak eşit statüde addedilerek ve anayasal haklarının hayata geçirilmesi maksadıyla bu konuların tasarlanmasında ve geliştirilmesinde teşvik edilmemekte, bilakis daha önceden hazırlanmış konseptler, katılımcı Müslüman kurumlara sunulup onayları alınarak, Dini Cemaatler Hukuku nun önerdiği ilişki sözde uzlaşma yoluyla aşılmaktadır. Alman İçişleri Bakanlığı nın açıklamaları da bu tesbitlerimizi doğrular niteliktedir. Bu meyanda, DIK den sorumlu olan İçişleri Bakanı ndan bu konferansın ilk evresindeki Çalışma Grubu 2 nin şu ana kadar yaptığı çalışmalar ve vardıkları başarılı sonuçlarla alakalı en azından malumat sahibi olması beklenirdi. Kendisinden alıntıladığımız şu ifadeler, ortaya konulan meselelere dair aşinalığının dahi olmadığının bir işaretidir: Din dersleri bağlamında, Almanya da İslam ın bir dini cemaat mi yoksa Kamu Hukuku nun tüzel bir kişiliği olarak mı tanınması gerektiği konusunda tartışılmaktadır ve tartışılmaya da devam edilecektir. Bu tartışmaların haricinde önemli bulduğum husus ise pratik din derslerinin devlet okullarında devlet gözetimi altında verilmesi ve camilerden alınarak okullarımıza getirilmesidir. Öncelikle, Almanya da İslam ın dini bir cemaat mi yoksa Kamu Hukuku nun tüzel bir kişiliği olarak mı tanınması yönünde bir tartışma cereyan etmemektedir. Zaten, İslam ın değil, sadece tüzel kişiliklerin tanınması imkan dahilindedir. Ayrıca, dini cemaatler kendilerini tanımlamak ve dışarıdan tanınmak sayesinde dini cemaat olurlar, devlet tarafından tanınma ile değil. Devlet boyutunu ilgilendiren uygulamalar sadece din derslerinde görüldüğü gibi düzenlemelerle belirlenmiş bazı haller ile ilgilidir. Din dersi ile alakalı zaruretler ise uzun zamandır çözülmüştür. Bu hususu Anayasa nın 7. maddesinin 3. paragrafı da açıkca ifade etmektedir. DIK in şimdiye kadar görmüş olduğu işlere bir göz atılsaydı, -bu konuların ciddiye alınmadığının alameti olan- bir takım hatalara düşülmezdi. Bu vecheden bakıldığında, DIK in ikinci safhasında Müslüman cemaatlere, din derslerine katılımlarını sınırlamayı öngören, onların kendilerini tanımladıklarını hiçe sayan ve Dini Cemaatler Hukuku nda bir ikinci sınıf statü yaratan malum konseptin allanıp pullanarak sunulmasına da şaşırmamak lazım. Buna benzer çıkış noktaları DIK in birinci safhasında da 16

17 mevcuttu ve şu anda yapılmak istenen aynı şeyi ikinci defa denemekten başka bir şey değildir. Okullara İslam derslerinin konulması bu zevatın hayal dünyalarına nüfuz etme imkanını da veriyor bizlere. Müslüman cemaatlere, kendi yapılarının tahkir edildiği bir taşeronluk önerilmesine cüret edilebilmesi ise ayrıca dikkate şayandır. İçişleri Bakanı acaba cami cemaatleri ile alakalı nasıl bir tahayyüle sahiptir? CDU nun; öğrencilerin, kontrol altında tutulamayan kuran kurslarına terkedilmemesi yönündeki tavrı 47 öteden beri biliniyor olsa da, partinin sorumluları nezdinde meselenin çözüldüğü tahmin ediliyordu. Din dersini yürürlüğe koymanın maksadının tehlikelere karşı önlem almak olarak belirlenmiş olması yıkıcı bir etkiye sahiptir ve din dersinin maksat ve imkanları hususunda yanlış kanaatlerin yayılmasına sebep olmaktadır. Bu anlayış tarzı, müslümanlar ve cemaatleri hakkında bilindik klişelerin varlığını sürdürmesine hizmet etmektedir. Akl-ı selim sahibi her insan cami cemaatlerinin sorunun değil çözümün bir parçası olduğunu görmekte ve onlarca yıldır Müslümanların topluma iştirak etmesine katkı sağlamak suretiyle görmüş olduğu vazifenin değerini takdir etmektedir. Din eğitiminde cami ile okul arasında bir zıtlığın olduğu kanaatini hele ki entegrasyon politikası ile ilişkilendirerek- yaymak mantık dışı bir harekettir, çünkü okullarda din eğitiminin verilebilmesinin önşartı güvendir. Ebeveynler ise bu güveni ancak çocuklarının devlet okullarında kendi din, aile ve çevrelerine yabancılaştırılmadıklarından; bilakis devletin onlara inançlarını kendi itikatları doğrultusunda ve kendi dini kaynaklarından öğrenmelerine ve benimsemelerine, ayrıca diğer itikat sahipleri ile kendinden feragat etmeden beraberce yaşamayı öğrenebilmelerine yardımcı olduğundan emin olduklarında gösterebilirler. 48 Bu yüzden devlet yetkilileri sarfettikleri kelimelerin seçiminde sahici bir titizlik göstermek durumundadırlar. DIK in konsepti ile alakalı olarak İçişleri Bakanı nın bir taraftan Müslümanları yatıştırmak için ırkçılık ve İslamofobi gibi Almanya nın en mühim meselelerinin gündemde yer alabileceğini ifade etmesi, diğer taraftanda sorunun Bakan ın mantığında Müslümanların iç meselesi olarak kabul edilmesi manidardır. 49 İçişleri Bakanı nın mantığına göre ırkçılık ve İslamofobinin toplumun meselelerinden sayılmadığı gayet aşikardır. Kaldı ki, kendisinin bu 47 Dorothae Henzler, Kultusministerin von Hessen, in Der Spiegel, 17/2009 S Heckel, Unterricht in Islam an deutschen Schulen seine Gründe und Formen, Voraussetzungen und Grenzen, RdJB 2004, 39, Aus dem Interview der Süddeutschen Zeitung mit Thomas de Maizire vom , Die von den muslimischen Verbänden vorgeschlagenen Themen wie Rassismus und Islamophobie können durchaus Platz finden. Aber wir sollten nicht erst langwierig darüber diskutieren, über was wir überhaupt sprechen wollen. Es soll ja schließlich keine inner-islamische Veranstaltung sein, sondern die Agenda ergibt sich schon aus den Problemen, die wir in unserer Gesellschaft haben. 17

18 sorunları Müslümanların iç meselesi olarak ifade etmesiyle neyi kastettiği gayet muğlak kalmaktadır. Ümid ediyoruz ki Bakan bu sözlerle ırkçılık ve İslamofobiden müslümanların sorumlu olduğunu düşünmüyordur. 18

19 Kavramsal Mantık Postkolonyal ve postyapısal teoriler bağlamında Almanya daki İslam söyleminin hegemonyal olduğu yargısına kolayca varabiliriz. Öncelikle İslam söylemi essensiyalist bir kültür kavramına bağlı olarak ortaya çıkmakta ve iki kültür kavramını birbirine bağlayarak sentetize etmektedir: İslam söylemi, içine kapalı kültürlerden yola çıkarken; kültür, evrensel bir gelişim olarak az ya da çok gelişmiş kültürler üzerinden tanımlanmaktadır. Bu kültür kavramına ilintili olarak, İslam ve Batı içine kapalı kültürler olarak takdim edilmektedir. Her kültür -politik ve toplumsal gelişmelerle gevşek bir ilişki içerisinde olan değer ve norm sistemi olarak gördüğükendi dini üzerinden kurulmaktadır. Bu suretle Müslüman alimlerin Avrupa Düşüncesi ne olan etkileri gibi toplu gelişimleri reddetmek de mümkün olmaktadır. Kültürlerin essensiyalleştirilmiş sunumu bunlar arasında, farklı kültürlerin varlık hakkını olanaksız sayan bir bağ kurar. Ayrıca bu İslam söylemi, essensiyalist kültür kavramına yaslanarak kendini tehdit altında, İslamı ise saldıran taraf olarak göstermeyi başarmaktadır. Sözde homojen bir yapı olarak Batı, kendini daha adil, akıllı, özgür ve toplamda gelişmeci olarak takdim ederken; İslam -yine bir homojen yapı olarak Batı nın kendi geçmiş evreleri ile kıyaslanarak- kötü olduğu kabulüyle bir tarafa ayırılmaktadır. Böylece essensiyalleştirilen İslam, kültürel temsillerde ve gündelik söylemlerde Batı nın ötekisi olarak anlaşılabilmektedir. 50 Bu suretle hegemonyal bir Alman kültürel kimliğinin kurulmasına ve sağlamlaştırılmasına hizmet edilmiş olmaktadır. 51 Bu suretle İslam aracılığı ile kendine ait sayılan değer ve normların tartışmaları yürütülmekte, kadın-erkek eşitliği ile antisemitizm meselelerinde olduğu gibi istenmeyen iç söylemler islamileştirilip dışlanılmaktadırlar. Aynı zamanda birlik olmanın gerekliliği tehdit altında olma olgusuyla temellendirilmektedir. Toplum dayanışması açıklamasına bakınız. Ötekileştirmenin ve essensiyalleştirmenin tahlilinin yapılması, Hristiyanlara pek tabii görülerek tanınan hakların Müslümanlar tarafından talep edildiğinde neden insanların kaygılandığını anlamamız hususunda önemli faydalar sağlamaktadır. İçi boş Batı kavramına postmodern ve küresel bir toplumu, modernite öncesi toposlarla alaka kuran ve tekrar hayat 50 Detay için bkz Iman Attia, Die westliche Kultur und ihr Anderes, Zur Dekonstruktion von Orientalismus und antimuslimischem Rassismus, 2009; Iman Attia (Hg.) Orient- und Islambilder, 2007; Thorsten Gerald Schneiders (Hg.), Islamfeindlichkeit, 2009; Gabriele Dietze, Claudia Brunner, Edith Wenzel (Hg.), Kritik des Okzidentalismus, 2009; 51 Attia, Iman, Die westliche Kultur und ihr Anderes Zur Dekonstruktion von Orientalismus und antimuslimischem Rassismus-, 2009, S

20 verme çabasında olan bir öncü kültür olmaya icbar etmek için -İslam a nisbeten bariz bir şekilde daha büyük olan- en küçük ortak payda payesi böylece verilmektedir. 52 Bazen İslam söyleminde din eleştirisi olarak ortaya çıkan kültüralist argümanlar, burada delillendirmenin öteki üzerinde eleştirilen bir noktadan, yani dini bir perspektiften - hususen hristiyanlık perspektifinden- yapıldığı gerçeğini çarpıtmaktadır. İslam karşıtı söylemler hep birlikte İslam a ve Müslümanlara günah keçisi işlevi yükleyen bir klişeler bütününü oluşturmaktadırlar. Toplumsal eksikliklerin kültür meselesi haline getirilmesi suçlu ile kurbanın yer değiştirmesine neden olmaktadır: Aynen toplumsal çelişkilerin etnikleştirilerek depolitize edilmesinde olduğu gibi. Bu şekilde politik - toplumsal bağlam (örneğin eğitim ve entegrasyon bağlamında) kusurlardan arındırılmakta ve sebep göçmenlerin kültüründe aranmaktadır. 53 İslam kendi nin karşısında başkası olarak tanımlanmaktadır. Bu ise içi boşaltılmış kavramlar (bu bağlamda Batı üst başlığı altında toplanmak koşulu ile en sık modernite, aydınlanma, demokrasi, özgürlük, eşitlik kavramları) sayesinde kültürel bir hegemonya olarak, büyük bir mutabakatla uygulamaya konulmaktadır Attia, Die westliche Kultur und ihr Anderes, S Attia, Die westliche Kultur und ihr Anderes, S Attia, Die westliche Kultur und ihr Anderes, S

Almanya daki slam Konferans ve Federal Alman Hükümetinin Entegrasyon Politikas

Almanya daki slam Konferans ve Federal Alman Hükümetinin Entegrasyon Politikas Almanya daki slam Konferans ve Federal Alman Hükümetinin Entegrasyon Politikas Ali Aslan Almanya son on yıllarda her şeyden önce Müslüman ağırlıklı devletlerden gelen göçmenler yoluyla dini ve kültürel

Detaylı

Tarabya Konferansı. Alman-Türk İşbirliği Konusu olarak İslam ve Avrupa

Tarabya Konferansı. Alman-Türk İşbirliği Konusu olarak İslam ve Avrupa Tarabya Konferansı Alman-Türk İşbirliği Konusu olarak İslam ve Avrupa Almanya nın Ankara Büyükelçiliği 2002 yılından beri, İstanbul/Tarabya daki Alman-Türk Diyaloğu Evi nde Alman-Türk İşbirliği konusu

Detaylı

"Allah Adına Şiddete Hayır! Barışın Savunucuları Olarak Hıristiyanlar ve Müslümanlar"

Allah Adına Şiddete Hayır! Barışın Savunucuları Olarak Hıristiyanlar ve Müslümanlar "Keine Gewalt im Namen Gottes! Christen und Muslime als Anwälte für den Frieden" Erklärung des Gesprächskreises "Christen und Muslime" beim Zentralkomitee der deutschen Katholiken "Allah Adına Şiddete

Detaylı

Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler

Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler Hella Dunger-Löper Staatssekretärin für Bauen und Wohnen 1 Katılım (Latince: Katılım). Genel olarak: Katılım, vatandaşların ortak (siyasi) sorunların

Detaylı

Prof. Dr. M. Emin Arat Rektör

Prof. Dr. M. Emin Arat Rektör Türkiye Cumhuriyeti nin en büyük projelerinden biri olan Avrupa Birliği ne katılım süreci yarım yüzyılı aşmış ve bugün gelinen noktada taraflar arasında üyelik müzakereleri devam etmektedir. Avrupa Birliği,

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

Avrupa da Yerelleşen İslam

Avrupa da Yerelleşen İslam Avrupa da Yerelleşen İslam Doç. Dr. Ahmet Yükleyen Uluslararası İlişkiler Bölümü Ticari Bilimler Fakültesi İstanbul Ticaret Üniversitesi İçerik Medeniyetler Sorunsalı: İslam ve Avrupa uyumsuz mu? Özcü

Detaylı

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler KAPSAYICI EĞİTİM Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler Sınıfında Yabancı Uyruklu Öğrenci Bulunan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Eğitimi 1 Kapsayıcı Eğitim Eğitimde kapsayıcılık

Detaylı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Fikret BABAYEV * Sayın Başkan, değerli katılımcılar! Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün bu faaliyete iştirak etmek ve sizlerle bir arada bulunmak benim için büyük bir mutluluktur. Bu toplantıya ve şahsıma

Detaylı

Almanya daki slam Konferans - Müslümanlar n Durumu ve Uyumlar

Almanya daki slam Konferans - Müslümanlar n Durumu ve Uyumlar Almanya daki slam Konferans - Müslümanlar n Durumu ve Uyumlar Bülent Arslan Konuşmamda dört aşamalı bir yol izleyeceğim. Önce sizlere Almanya İslam konferansı hakkında bilgiler vereceğim, daha sonra ikinci

Detaylı

Alan: Sosyal Psikololji. 04/2007 10/2008 Yüksek Lisans Humboldt Üniversitesi Berlin

Alan: Sosyal Psikololji. 04/2007 10/2008 Yüksek Lisans Humboldt Üniversitesi Berlin Yrd. Doç. Dr. Leyla ÖZDEMİR Holtur Evleri 2. Etap A Blok Daire 24 Boztepe/Trabzon Mail: leyla-oezdemir@hotmail.com Doğum Tarihi: 12.01.1980 Eğitim Bilgileri 10/2008 12/2012 Doktora Humboldt Üniversitesi

Detaylı

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI Uluslararası Arka Plan Uluslararası Arka Plan Birleşmiş Milletler - CEDAW Avrupa Konseyi - Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Detaylı

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015 Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi Şubat 2015 Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi Medya ve İletişim Merkezi İstanbul Enstitüsü İstanbul Enstitüsü

Detaylı

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI 1 Nasıl bir anayasa yapım süreci? Maddeleri değil ilkeleri temel alan Ayırıcı değil birleştirici Uzlaşmaya zorlamayan Uzlaşmazlık alanlarını ihmal etmeyen Mutabakatı değil ortak

Detaylı

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi Murat Çokgezen Prof. Dr. Marmara Üniversitesi 183 SORULAR 1. Ne zaman, nasıl, hangi olayların, okumaların, faktörlerin veya kişilerin tesiriyle ve nasıl bir süreçle liberal oldunuz? 2. Liberalleşmeniz

Detaylı

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Plani: Entegrasyon Ulusal Entegrasyoun siyasetinin Plani motoru Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani: Stand

Detaylı

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010 T.C. BAŞBAKANLIK AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ Siyasi İşler Başkanlığı 20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010 - Reform İzleme Grubu nun (RİG) 20. Toplantısı, Devlet Bakanı ve Başmüzakerecimiz

Detaylı

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi Bu bildiri UNESCO Genel Konferansı nın 35. oturumunda onaylanmıştır. IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi Çok Kültürlü Kütüphane Hizmetleri: Kültürler Arasında İletişime Açılan Kapı İçinde yaşadığımız

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi

Detaylı

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası STRATEJİK VİZYON BELGESİ SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası Yakın geçmişte yaşanan küresel durgunluklar ve ekonomik krizlerden dünyanın birçok ülkesi ve bölgesi etkilenmiştir. Bu süreçlerde zarar

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19 09/04/2010 BASIN BİLDİRİSİ Anayasa değişikliğinin Cumhuriyetin ve demokrasinin geleceği yönüyle neler getireceği neler götüreceği dikkatlice ve hassas bir şekilde toplumsal uzlaşmayla değerlendirilmelidir.

Detaylı

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU 4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Yeni Dönem Türkiye - AB Perspektifi Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı: Fırsatlar ve Riskler ( 21-22 Kasım 2013, İstanbul ) SONUÇ DEKLARASYONU ( GEÇİCİ ) 1-4. Türkiye

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 02/2014 devam etmekte: Yrd.Doç.Dr.; Avrasya Üniversitesi, Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi

ÖZGEÇMİŞ. 02/2014 devam etmekte: Yrd.Doç.Dr.; Avrasya Üniversitesi, Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı Leyla AYDEMİR 2. Adres Sancak Mah. Adnan Kahveci Cad. No: 59 B Blok Kat 6 No:21 Yomra/Trabzon 3. Doğum Tarihi 12.01.1980 4. E-Mail: leyla-oezdemir@hotmail.com 5. Öğrenim Durumu 10/2008

Detaylı

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ KADINLARA DESTEK MEKANİZMALARI ONLİNE KİTAPÇIĞI Akdeniz Üniversitesi Uluslararası Gençlik Topluluğu 2015-2016 İÇİNDEKİLER 1. Giriş 2. Kadın Dostu Akdeniz Projesi 3. Projenin

Detaylı

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI Priştine, 21 Ekim 2013 Nr. ref.: RK484/13 KABUL EDİLMEZLİK KARARI Başvuru No: 135 /12 Svetozar Nikolić Kosova Yüksek Mahkemesi nin Rev. No: 36/2010 sayı ve 12 Eylül 20 12 tarihli kararı hakkında anayasal

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) KISA ÖZET

Detaylı

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Bashar al-assad ın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Bayan Hayrünnisa Gül onuruna verilen Akşam Yemeği nde yapacakları konuşma 15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye

Detaylı

Alman İslam Konferansı. Gençlerle Önleyici Çalışma Çalışma Grubunun Çalışmaları Hakkında Ara Rapor

Alman İslam Konferansı. Gençlerle Önleyici Çalışma Çalışma Grubunun Çalışmaları Hakkında Ara Rapor Alman İslam Konferansı Gençlerle Önleyici Çalışma Çalışma Grubunun Çalışmaları Hakkında Ara Rapor AİK nın genel kurul toplantısı için taslak 19 Nisan 2012 Berlin 1. Önsöz Aşırılığın, radikalleşmenin ve

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR III. Sınıf Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Risk Gruplarına Yönelik Sosyal Politikalar Dersi Notları-VI Doç. Dr. Şenay GÖKBAYRAK İçerik Engellilere

Detaylı

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü Kadına Şiddet Raporu 1 MİRBAD KENT TOPLUM BİLİM VE TARİH ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ KADINA ŞİDDET RAPORU BASIN BİLDİRİSİ KADIN SORUNU TÜM TOPLUMUN

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI! İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI! Türkiye nin önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı İstanbul Aydın Üniversitesi

Detaylı

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ Doç. Dr. O. Can ÜNVER 15 Nisan 2017 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KAMU DİPLOMASİSİ SERTİFİKA PROGRAMI İletişim Nedir? İletişim, bireyler, insan grupları,

Detaylı

Prof. Dr. Heinrich de Wall /Çalışma Grubu 2 (DIK) Alt Çalışma Grubu Ek 2

Prof. Dr. Heinrich de Wall /Çalışma Grubu 2 (DIK) Alt Çalışma Grubu Ek 2 Prof. Dr. Heinrich de Wall /Çalışma Grubu 2 (DIK) Alt Çalışma Grubu Ek 2 Hazırlama Tarihi: 20.02.08 İslam din dersinin anayasal çerçeve koşulları I. Görev tanımlaması Genel Kurul un 2 Mayıs 2007 tarihli

Detaylı

BASIN AÇIKLAMASI: İnsan Hakları Ortak Platformunun TBMM de yeni Anayasa ile ilgili çalışmaları yürütecek olan Komisyonun işleyişine dair önerileri

BASIN AÇIKLAMASI: İnsan Hakları Ortak Platformunun TBMM de yeni Anayasa ile ilgili çalışmaları yürütecek olan Komisyonun işleyişine dair önerileri BASIN AÇIKLAMASI: İnsan Hakları Ortak Platformunun TBMM de yeni Anayasa ile ilgili çalışmaları yürütecek olan Komisyonun işleyişine dair önerileri 18.10.2011 Kamuoyunun da bildiği üzere, 19 Ekim 2011 tarihinde

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy Türkiye de temaslarına CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile görüşerek başladı. Görüşmeye katılan Loğoğlu açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Detaylı

1: İNSAN VE TOPLUM...

1: İNSAN VE TOPLUM... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: İNSAN VE TOPLUM... 1 1.1. BİREYİN TOPLUMSAL HAYATI... 1 1.2. KÜLTÜR... 3 1.2.1. Gerçek Kültür ve İdeal Kültür... 5 1.2.2. Yüksek Kültür ve Yaygın Kültür... 5 1.2.3. Alt Kültür ve Karşıt

Detaylı

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler 1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler 4. Birinci Kuşak Haklar: Kişi Özgürlükleri ve Siyasal Haklar

Detaylı

SÖKE KENT KONSEYİ ÇOCUK MECLİSİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

SÖKE KENT KONSEYİ ÇOCUK MECLİSİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar SÖKE KENT KONSEYİ ÇOCUK MECLİSİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar AMAÇ Madde 1- Bu yönerge, Söke Kent Konseyi Çocuk Meclisi nin oluşumunu, organlarını, görevlerini ve çalışma

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir. İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim ŞAHİN nin Entegre Sınır Yönetimi Eylem Planı Aşama 1 Eşleştirme projesi kapanış konuşması: Değerli Meslektaşım Sayın Macaristan İçişleri Bakanı, Sayın Büyükelçiler, Macaristan

Detaylı

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ Ünite 4 Doç. Dr. Nuray ERTÜRK KESKİN Türkiye deki kamu politikası belgelerinin tanıtılması amaçlanmaktadır. Kamu politikası analizinde görüş alanında olması gereken politika belgeleri altı başlık altında

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Gürcistan, Moldova, Rusya, Türkiye ve Ukrayna da kamu sektöründe çalışan 20 genç yönetici adayına

Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Gürcistan, Moldova, Rusya, Türkiye ve Ukrayna da kamu sektöründe çalışan 20 genç yönetici adayına Duvarlarla bölünmüş bir Avrupa değil, ancak sınırlarının ayırıcı özelliğini bertaraf etmiş bir kıta sınırlar ötesi bir uzlaşma sağlayabilir. Richard von Weizsäcker, 1985 Robert Bosch Stiftung GmbH Heidehofstraße

Detaylı

Mehrsprachiger Elternabend

Mehrsprachiger Elternabend Mehrsprachiger Elternabend zum Zweitspracherwerb Ein Beispiel aus dem Regionalen Bildungs- und Beratungszentrum Hamburg Wilhelmsburg Standort Krieterstraße 1 Wie helfe ich meinem Kind dabei, in der deutschen

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ YAYINLAR KİTAP ÇEVİRİSİ. - Rainer Maria Rilke "Briefe an einen Jungen Dichter" Thomas Mann "Tod in Venedig" 2013.

ÖZGEÇMİŞ YAYINLAR KİTAP ÇEVİRİSİ. - Rainer Maria Rilke Briefe an einen Jungen Dichter Thomas Mann Tod in Venedig 2013. ÖZGEÇMİŞ ADI: SOYADI: DOĞUM TARİHİ VE YERİ: EĞİTİM DURUMU: Meltem EKTİ (ÇELİKTAŞ) 17.04.1975 (Forchheim-Almanya) LİSANS: YÜKSEK LİSANS: DOKTORA: ÖĞR.GÖR.: 1993-1997 HACETTEPE UNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ

Detaylı

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir 30 Haziran 2014 ÇALIŞMANIN AMACI Kutuplaşma konusu Türkiye de çok az çalışılmış olmakla birlikte, birçok Avrupa ülkesine

Detaylı

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Polonya İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanı; Yüksek Yargı Kurumlarının çok değerli Başkanları; Sayın Büyükelçiler; Avrupa Konseyinin çok değerli temsilcileri; Uluslararası Kuruluşların değerli temsilcileri

Detaylı

Hak ihlalinin sosyal boyutları Prof. Dr. Ejder Okumuş Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak. Hak-fedakârlık dengesi

Hak ihlalinin sosyal boyutları Prof. Dr. Ejder Okumuş Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak. Hak-fedakârlık dengesi Hak ihlalinin sosyal boyutları Prof. Dr. Ejder Okumuş Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak. Hak-fedakârlık dengesi Toplumsal hayat, hak ve fedakârlıklar üzerine kuruludur. Hak ve fedakârlıkların dengeli

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi KANUN (YASA) Kanun Geniş anlamda Dar/Gerçek anlamda Kanun, hukuk kaynaklarından sadece birisidir.

Detaylı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir. Hukuk alanında birlik

Detaylı

DİASPORA - 13 Mayıs

DİASPORA - 13 Mayıs DİASPORA - 13 Mayıs 2015 - Sayın Başkonsoloslar, Daimi Temsilciliklerimizin değerli mensupları, ABD de yerleşik Diasporalarımızın kıymetli temsilcileri, Bugün burada ilk kez ABD de yaşayan diaspora temsilcilerimizle

Detaylı

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI HOŞGELDİNİZ DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI Prof. Dr. Mehmet Zeki AYDIN Marmara Üniversitesi EMAİL:mza@mehmetzekiaydin.com TEL:0506.3446620 Problem Türkiye de din eğitimi sorunu, yaygın olarak tartışılmakta

Detaylı

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK TürkİYE KADIN DERNEKLERİ FEDERASYONU Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu 1976 Yılında kurulmuş ülke genelinde 50.500 üyesi

Detaylı

ÖZGÜRLÜĞÜ. ve Dini Hassasiyetler. Serdar Kaya. İfade Özgürlüğü ve Dini Hassasiyetler. Charlie Hebdo ve Hz. Muhammed Karikatürleri.

ÖZGÜRLÜĞÜ. ve Dini Hassasiyetler. Serdar Kaya. İfade Özgürlüğü ve Dini Hassasiyetler. Charlie Hebdo ve Hz. Muhammed Karikatürleri. İfade Özgürlüğü İkinci bölüm, İslam-Batı ilişkilerini ele alıyor ve İslam dünyasında (ve özellikle Türkiye'de) Batı hakkındaki değerlendirmelerin sıklıkla komplo teorileriyle şekillendiğini vurguluyor.

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ ve KADIN Avrupa Birliği Bakanlığı Sunum İçeriği AB nin kadın-erkek eşitliği ile ilgili temel ilkeleri AB nin kadın istihdamı hedefi AB de toplumsal cinsiyete duyarlı

Detaylı

TBMM DIŞİLİŞKİLER VE PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR

TBMM DIŞİLİŞKİLER VE PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR A V R U P A B İİ R L İİ Ğ İİ H U K U K U 1)) AVRUPPA TOPPLLULLUK HUKUKUNU OLLUŞŞTURAN TEEMEELL ANTLLAŞŞMALLAR BİRİNCİ İL HUKUK 1951-Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Antlaşması 18/3/1951 de Paris'de imzalandı.

Detaylı

Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA...

Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA... Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu ALMANYA... http://www.dw.de/müslüman-kadın-futbolcular-berlinde-buluş... GÜNDEM / ALMANYA ALMANYA Müslüman kadın futbolcular Berlin'de buluştu 'Discover Football'

Detaylı

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ Girişimcinin Gündemi GİRİŞİMCİLER VE KOBİ LER AÇISINDAN MARKA VE ÖNEMİ Günal ÖNCE Günümüzde markalara, Amerikan Pazarlama Birliği nin tanımladığının yanı sıra sadece sahip oldukları

Detaylı

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası FĐNANSAL EĞĐTĐM VE FĐNANSAL FARKINDALIK: ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER Durmuş YILMAZ Başkan Mart 2011 Đstanbul Sayın Bakanım, Saygıdeğer Katılımcılar, Değerli Konuklar

Detaylı

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 27 Ekim 2017 İktisat Tarihi Biliminin Doğuşu 18. yüzyıla gelene değin özellikle sosyal bilimler felsefeden bağımsız olarak ayrı birer bilim disiplini olarak özerklik kazanamamışlardı Tarih

Detaylı

PROMISE- TÜRKİYE PROMOTING IMMIGRANTS IN SCIENCE EDUCATION. Göçmenlerin Fen Eğitiminde Desteklenmesi

PROMISE- TÜRKİYE PROMOTING IMMIGRANTS IN SCIENCE EDUCATION. Göçmenlerin Fen Eğitiminde Desteklenmesi PROMISE- TÜRKİYE PROMOTING IMMIGRANTS IN SCIENCE EDUCATION Göçmenlerin Fen Eğitiminde Desteklenmesi PROJENİN BAŞLAMA TARİHİ: 01-10-2005 PROJENİN SÜRESİ: 2 yıl ORTAKLAR Almanya- Humboldt Üniversitesi Avusturya-

Detaylı

BİLGESAM GENÇLİK PLATFORMU TÜZÜĞÜ

BİLGESAM GENÇLİK PLATFORMU TÜZÜĞÜ BİLGESAM GENÇLİK PLATFORMU TÜZÜĞÜ Madde 1: Topluluğun Adı Ve Merkezi a)topluluğun Adı : Bilgesam Gençlik Platformu dur. b)topluluğun Merkezi : İstanbul dur. Madde 2: Topluluğun Kurulma Amacı 1-BİLGESAM

Detaylı

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Önlenmesİ ve Bunlarla Mücadeleye İlİşkİn Avrupa Konseyİ Sözleşmesİ İstanbul Sözleşmesi Korkudan uzak Şİddetten uzak BU SÖZLEŞMENİN AMACI Avrupa Konseyi nin, kadınlara

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

Yeni Anayasa Nasıl Olmalı, Nasıl Yapılmalı?

Yeni Anayasa Nasıl Olmalı, Nasıl Yapılmalı? tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Yeni Anayasa Nasıl Olmalı, Nasıl Yapılmalı? 12 Aralık 2011, Ankara Slide 2 Çerçeve TEPAV nedir? Yeni anayasa neden önemlidir? Yeni anayasa sürecinin ana

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi

Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi Barış sosyal birlik beraberlik kültürler arası diyalog katılım

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Fransa İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen ekonomisi

Detaylı

Resmi Gazete Tarihi: 08.10.2006 Resmi Gazete Sayısı: 26313

Resmi Gazete Tarihi: 08.10.2006 Resmi Gazete Sayısı: 26313 Resmi Gazete Tarihi: 08.10.2006 Resmi Gazete Sayısı: 26313 Amaç MADDE 1 KENT KONSEYİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar (1) Bu Yönetmeliğin amacı; kent yaşamında, kent vizyonunun

Detaylı

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir.

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir. Randstad Group İlkesi Başlık Business Principles (Randstad iş ilkeleri) Yürürlük Tarihi 27-11 -2009 Birim Grup Hukuk Belge No BP_version1_27112009 Randstad, çalışma dünyasını şekillendirmek isteyen bir

Detaylı

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi ve y Uzun bir ortak tarih Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğu na (EEC) katılmak için ilk kez Temmuz 1959'da başvuru yaptı. EEC yanıt

Detaylı

Dr. Binhan OĞUZ IKV-Konuşma notu 14 Haziran 2007

Dr. Binhan OĞUZ IKV-Konuşma notu 14 Haziran 2007 TÜRK TEKSTİL VE HAZIR GİYİM SEKTÖRLERİNİN KATILIM MÜZAKERELERİNDEKİ DURUMU AB ye uyumda sosyal şartlardan, davranış kurallarından, çevre, fikri mülkiyete kadar bir dizi alanda sektörümüzün ve ülkemizin

Detaylı

------------- İSLAM DÜNYASI ------------- İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

------------- İSLAM DÜNYASI ------------- İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ ------------- İSLAM DÜNYASI ------------- İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ İslam Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Platformu (İSTTP); TASAM öncülüğünde İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi devletlerin temsilcileri ile dünyanın

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX BIRINCI BÖLÜM ANAYASA HUKUKUNUN KISA KONULARI 1. 1961 Anayasası ile 1982 Anayasası nın Hazırlanış ve Kabul Ediliş Süreçlerindeki Farklılıklar...1 2. Üniter, Federal ve Bölgeli

Detaylı

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI Priştine, 31 Ekim 2012 Nr. Ref.: MMP 304/12 ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI Başvuru No: KO 61/12 Kosova Cumhuriyeti Meclis Başkanı tarafından 22 Haziran 2012 tarihinde

Detaylı

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN TEMEL HUKUK BU DERSTE NELER ÖĞRENECEĞİZ? Yargı nedir? Türk hukukunda yargının bölümleri Anayasa Yargısı İdari Yargı Adli Yargı TEMEL HUKUK YARGI Yargı, devletin hukuk

Detaylı

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI 1. ve Terörizm (UGT) Yüksek Lisans (YL) Programında sekiz

Detaylı

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ 1 AB İLETİŞİM STRATEJİSİ (ABİS) NEDİR? Türkiye - AB müzakere sürecinin üç ayağı: 1- Siyasi reformlar 2- AB yasal düzenlemelerinin kabul edilmesi ve uygulanması

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI 26 Kasım 2014 İstanbul, Sabancı Center TÜSİAD İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye de

Detaylı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ 2014 2015 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2. DERS SAATİ 15.09.2014 TANIŞMA DERSİ TANIŞMA DERSİ 17.09.2014 22.09.2014

Detaylı

SAF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. RÜŞVET VE YOLSUZLUKLA MÜCADELE POLİTİKASI

SAF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. RÜŞVET VE YOLSUZLUKLA MÜCADELE POLİTİKASI SAF GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. RÜŞVET VE YOLSUZLUKLA MÜCADELE POLİTİKASI 1. Amaç: Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Politikasının (Politika) amacı SAF GYO A.Ş nin ( Şirket ) faaliyet gösterdiği sektörde

Detaylı

ISLAM YASASI Kısım Yasal Durum Kamu hukukunun bir kurumu

ISLAM YASASI Kısım Yasal Durum Kamu hukukunun bir kurumu ISLAM YASASI 25.2.2015 1.Kısım Yasal Durum Kamu hukukunun bir kurumu 1. Avusturya İslam dini cemaatleri, anayasanın (Staatsgrundsgesetz) -vatandaşların genel haklarıyla ilgili- 15.maddesine göre kabul

Detaylı

45. Yılında Türkiye-AB İlişkileri Konulu Seminer de TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu nun açılış konuşması

45. Yılında Türkiye-AB İlişkileri Konulu Seminer de TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu nun açılış konuşması 45. Yılında Türkiye-AB İlişkileri Konulu Seminer de TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu nun açılış konuşması İktisadi Kalkınma Vakfı nın Sayın Başkanı, Sayın Büyükelçiler, Kıymetli basın mensupları Hanımefendiler

Detaylı

İSO Kadın Sanayiciler Platformu 8 MART MANİFESTOSU

İSO Kadın Sanayiciler Platformu 8 MART MANİFESTOSU İSO Kadın Sanayiciler Platformu 8 MART MANİFESTOSU 1- Kadın istihdamı özendirilmeli Sorun: Gelişmiş ülkelerin çoğunda kadınların işgücüne katılım oranları yüzde 60-80 aralığında. Gelişmekte olan ülkelerde

Detaylı

Okul Türü Seçimi. T.C. Karlsruhe Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği E-Bilgilendirme

Okul Türü Seçimi. T.C. Karlsruhe Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği E-Bilgilendirme Okul Türü Seçimi Değerli Vatandaşlarım, Almanya daki Türk toplumunun çözüm bekleyen bir çok sorunu vardır. Çözüm bekleyen bu sorunların içinde en önemli ve öncelikli olanı eğitimdir. Bu sorunların ortaya

Detaylı

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler 1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal

Detaylı

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi Uluslararası Konferans Sivil Toplum-Kamu Sektörü İşbirliği 25-26 Nisan 2013, İstanbul 2 nci Genel Oturum

Detaylı

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar: Kadın Dostu Kentler Projesi İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün ulusal ortağı ve temel paydaşı olduğu Kadın Dostu Kentler Projesi, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu-UNFPA ve Birleşmiş Milletler

Detaylı

Çocuk bakım kanunu nun değişmesi ile engelli çocukların teşvikini genişletmek ve düzeltmek mümkünleşmiştir.

Çocuk bakım kanunu nun değişmesi ile engelli çocukların teşvikini genişletmek ve düzeltmek mümkünleşmiştir. Çocuk bakım kanunu nun değişmesi ile engelli çocukların teşvikini genişletmek ve düzeltmek mümkünleşmiştir. Broşürümüz yüksek teşvik ihtiyacı bulunan çocukların değişik bakım imkanları hakkında bir genel

Detaylı

ÇALIŞMA HAYATINDA DEZAVANTAJLI GRUPLAR. Şeref KAZANCI Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı MART,2017

ÇALIŞMA HAYATINDA DEZAVANTAJLI GRUPLAR. Şeref KAZANCI Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı MART,2017 ÇALIŞMA HAYATINDA DEZAVANTAJLI GRUPLAR Şeref KAZANCI Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı MART,2017 Dezavantajlı gruplar; işe giriş veya çalışma hayatına devam etmede zorluklarla

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

2005, yıl:1, sayı:4, ss.62-64 de yayımlanmıştır.

2005, yıl:1, sayı:4, ss.62-64 de yayımlanmıştır. AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE DİN ÖĞRETİMİ VE TÜRKİYE İLE KARŞILAŞTIRILMASI 1 Prof. Dr. Mehmet Zeki Aydın 2 Bu yazıda, önce Avrupa Birliği ülkelerindeki din öğretimi uygulamaları hakkında bilgi verilecek

Detaylı

DÜNYA MÜSLÜMAN KADINLAR ZİRVESİ VE FUARI (BİLGE 2017)

DÜNYA MÜSLÜMAN KADINLAR ZİRVESİ VE FUARI (BİLGE 2017) - TEBLİĞ ÇAĞRISI - DÜNYA MÜSLÜMAN KADINLAR ZİRVESİ VE FUARI (BİLGE 2017) Bir Kadın - Bir Dünya Güç ve Adalet İnşası İçin Politikalar ( 23-26 Kasım 2017, İstanbul - Türkiye ) İslam inancına göre kadın ve

Detaylı