Derneði Yayýnýdýr. odtülüler bülteni

Transkript

1 ODTÜ Mezunlarý Derneði Yayýnýdýr 197 haziran 2010 odtülüler bülteni

2 ODTÜLÜLER BÜLTENÝ ODTÜ Mezunlarý Derneði aylýk yayýn organýdýr. Dernek üyelerine ücretsiz gönderilir. Haziran 2010 Dernek Adýna Sahibi ve Yazý Ýþleri Müdürü Himmet ÞAHÝN (EDS'83) Yayýn Kurulu Tülay ÜNLÜEVCEK (PSY'83) M. Nilgün EGEMEN (CHE'89) Þule ÞAHÝN (PSY'85) Melda TANRIKULU (CRP'06) Emrah DELÝKAN (CE'06) Kamil AKDOÐAN (ES'90) Günay BULUT (ADM'85) Hilmi GÜVEN (EE'83) Yayýn ve Reklam Sorumlusu F. Damla GÜLMEZ (ARCH 09) Grafik, Tasarým ve Baský AJANS-TÜRK BASIN VE BASIM A.Þ. Ýstanbul Yolu 7. km. No: 24 Batýkent/Ankara Tel: Baský Tarihi: 7/6/2010 Ýmzalý yazýlardaki görüþ ve düþünceler yazarlarýna ait olup, ODTÜ Mezunlarý Derneði ni ve ODTÜ lüler Bülteni ni sorumlu kýlmaz. Yayýmlanan yazýlar ve fotoðraflar, Derneðin ve yazarlarýn izni olmadan kullanýlamaz. ODTÜ Mezunlarý Derneði Yönetim Kurulu Himmet ÞAHÝN (EDS'83), Baþkan Burçin BÜYÜKPAMUKÇU (BIO'88), Baþkan Yard. Oðuz ÜLKER (EE'86), Baþkan Yard. Nilgün EKERMEN (CHE'87), Yazman Füsun GÖNÜL (ECON'87), Sayman Taner ÖZDEMÝR (EE'88) Dilek ERGEÇEN (CENG 85) Ödentileriniz Ýçin T. Ýþ Bankasý, ODTÜ Þubesi TR Garanti Bankasý, Maltepe Þubesi TR Burs ve Yardýmlar Fonu T. Ýþ Bankasý, ODTÜ Þubesi TR (TL) TR (EUR) TR (USD) Garanti Bankasý, Maltepe Þubesi TR (TL) Yönetim Yeri ODTÜ Mezunlarý Derneði 428. Sk Yýl, 06530, Ankara Tel: (312) Faks: (312) E-posta: Dosya Konusu Dans Kapak Fotoğrafı Eymir / Hasan SALTIK Dosya Kapak Fotoğrafı Turgay ORGUN Yerel Süreli Yayýn ISSN Ý Ç Ý N D E K Ý L E R Dernekten Danışma Kurulu Toplantısı Yapıldı Genel Kurul a Çağrı Cemal KOÇ / Toplumcu, Demokrat ve Yurtsever Bir Matematikçi Muhalefet Ne Kadar Etkin? Hocam, Bu Ay Yine Buluşuyoruz Bir Tatlı Huzur Okula 100 Verin Büyüyor Babamın Kitapları Burs Etkinlikleri / Şiir Dinletisi & Ritim Atölyesi / Murat Özsoy Konuğumuz Oldu 4646 Sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu Paneli KİM Kom / Anlamlı Bir Köprü: Öğrenci Danışmanlığı ODTÜ de Müziğin Seyri / Yavuz Ataman Çocuk Şenliği ODTÜ den Gençlik Meclisi Öğrenci Kültür Merkezi Bahar Şenlikleri ODTÜ Günü Üyelerden Haziran da Ölmek Zor Ankara Hamamönü nün Değişen ve Değiş(e)meyen Yüzü Dernekten Kısa Kısa Etkinlikler Viþnelik ten Kısa Kısa Vişnelik te Bu Ay Ayın Dosyası Türkiye de Balenin Gelişimi Bir Sanat ve Spor Bileşeni / Dans Çağdaş Dans Zeybek Dansları Çizgiyle Kavramlar Faşizm Nedir? Güncel Haziran 1970 Eylemleri Kitaplar Arasýnda Karanlığın Günü Tarih Tekerrürden İbarettir Ödüllü Bulmacalar Üyelerden İki Kriz Kültür-Sanat Michael Moore Belgeselleri Hocam Ýnecek Var Antakya ODTÜ den Bir Köþe İdari Havuzunda Nilüfer Açmış

3 B Ý Z D E N S Ý Z E Burs fonuna yapacaðýnýz ayda 10 TL ve üzeri Sevgili Üyelerimiz, Haziran ayı ile birlikte yaz mevsimine de merhaba diyoruz. Karanlık ve soğuk kış ayları yerini güneşli, sıcak ve enerji veren uzun yaz günlerine bırakıyor. Kışa göre daha umut dolu ve canlıyız. Bu güzel enerji içinde proje ve faaliyetlerimizi son derece yoğun bir şekilde sürdürürken, acısıyla tatlısıyla geçen Yönetim Dönemi nin de sonuna geldik. ODTÜ Mezunları Derneği ndeki yönetim sürecimizde ODTÜ bileşenlerini (Üniversitemiz-öğrencilerimiz-mezunlarımız-Derneğimiz ve üyelerimizi) daima gözeterek yürüttüğümüz hizmetlerle tam bir dayanışma çizgisi elde ettik. Toplumsal sorunlara karşı ürettiğimiz projelerle, toplum ve diğer sivil toplum kuruluşları nezdinde saygınlık kazandık. ODTÜ kimliğimiz ve duruşumuzla geçmişimizin bize kazandırdığı değerlere sahip çıktık. Vişnelik Tesisi nde iyileştirme yatırımları ve yeni alanların hizmete açılması projelerini gerçekleştirerek Derneğimiz in daha çok üyemiz tarafından kullanımını sağladık. Tüm bunları yerine getirmek için özveriyle çok çalıştık ve başardık. Üyelerimizin, Derneğimiz de yükselttiğimiz çıtanın ve yakaladığımız olumlu çizginin sürdürülmesi talepleri bizleri daha da yapıcı ve kalıcı projeler üretmeye sevk etti. Şimdilerde sanki Dernek kurulduğu günden beri hep varmış gibi kanıksadığımız pek çok yatırım yönetim dönemimizde gerçekleşti. Örneğin Yeni Düğün Alanı yapılalı iki sene, Sinema Platformu ve Perdesi yapılalı ise bir sene oldu. Basketbol Alanı geçtiğimiz yaz çocuklarımızın kullanımına açıldı. Geçen yıl yaptırılan ve üyelerimizin büyük beğenisini kazanan, gün batımını en şahane şekilde izlediğimiz Havuz Cafe yi unutmak mümkün mü? Düğün Alanına dışardan misafirlerin gitmesi için yapılan Düğün Yolu da geçen sene tamamlandı, böylece Derneğin içinden düğün misafirlerinin geçişi engellenmiş oldu. Havuz kenarı ve tüm yazlık restoran alanında yer mermeritleri ve peyzajı yenilendi. Son iki ay içinde ise iki büyük projeye imza attık. İlki Çim Amfi nin yanında yarattığımız yeni bir mekan; ismi Kır Bahçesi. Artık şelalesi, deresi, köprüsü olan ve mükemmel manzarasıyla kır nikâhlarının yapılacağı, yaz akşamları için alternatif bir yerimiz daha var. Orayı görenler eskiden beri var sanıyorlar, oysa iki ay öncesine kadar orası kuru topraktan ibaretti. Ve son yaptırdığımız alan; kırılan ve çöken Dernek Girişi nin yeniden çevre düzenlemesiyle birlikte ele alınması oldu. Artık ODTÜ Mezunları Derneğine yakışan bir girişimiz var. Tüm bunlar sizlerin desteği ile gerçekleşti, ilgi ve katkılarınıza sonsuz teşekkürler ediyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi ODTÜ Mezunları Derneği nin sadece İşletme den ibaret olmadığını, Üniversite ile ilişkilerin, ODTÜ öğrencileri ile ilişkilerin, diğer sivil toplum kuruluşları ile ilişkilerin, toplumsal sorunlara karşı tavrımızın ve üyelerimiz ile bilgi paylaşımının da asli görevlerimiz arasında bulunduğunu ve tüm bu görevlerimizi en iyi şekilde yerine getirmek için azami çaba sarf ettiğimizi üyelerimiz de takdirle karşılamaktadır. Derneğimiz penceresinden dışarıya yansıyan ışığı ile sadece üyeleri için sıcacık bir yuva değil, aynı zamanda toplumun pek çok kesimince saygı duyulan ve takdir edilen bir kanaat önderidir. Sevgili Üyeler, daha yapacak çok işimiz var. Desteklerinizle sürekli yükselen ODTÜ Mezunları Derneği çıtasını daha da ileriye taşımak üzere sizleri 13 Haziran 2010 Pazar günü saat 14:00 de ODTÜ Mezunları Derneği Vişnelik Tesisleri nde yapılacak olan Genel Kurul a davet ediyoruz. Saygılarımızla ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu yardýmlar bir araya geldiðinde, kaynak yetersizliði yüzünden burs veremediðimiz birçok ODTÜ lü kardeþimizin yüzünü güldürecek... Dileriz, bu kampanyada bizi yalnýz býrakmazsýnýz! ONLARI UNUTMAYINIZ Burs ve Yardýmlar Fonu Türkiye Ýþ Bankasý ODTÜ Þubesi TR (TL) TR (EUR) TR (USD) Garanti Bankasý Maltepe Þubesi TR (TL) H A Z İ R A N

4 dernekten Danışma Kurulu Toplantısı Yapıldı 29 Nisan 2010 tarihinde Derneğimiz de gerçekleştirilen dönemi son Danışma Kurulu toplantısına OD- TÜ Mezunları Derneği Başkanı Himmet Şahin, Derneğimiz Yönetim Kurulu üyeleri, önceki başkanlarımızdan Süreyya Yücel Özden, Yılmaz Sürmeli, Turhan Erdoğan, Mahir Barutçu, Levent Tosun, Disiplin Kurulu ile Denetim Kurulu üyelerimiz katıldılar. Himmet Şahin katılımcılara hoş geldiniz diyerek açılışı yaptı ve Dernek olarak sorumluluklarımızın olduğunu, en başta toplumsal sorumluluğumuzun yer aldığını belirterek Üniversiteye, üyelerimize ve öğrencilerimize karşı da sorumluluklarımızı yerine getirmek için çabaladığımızı söyledi. Ayrıca Derneğimiz işletmesi ile ilgili fiziksel düzenlemelere ilişkin projelerimizi sundu. Derneğimiz in bir türlü çözülemeyen akustik problemi ile ilgili çözüm önerilerinden bahsederek, bu konuda uzman olan üyemiz Mehmet Çalışkan dan destek alındığını anlattı. Mali durumumuzla ilgili bilgi aktararak çok iyi bir durumda olduğumuzu belirtti. Daha sonra söz alan önceki başkanlarımız, Derneğimiz in içinde bulunduğu bu olumlu durumdan duydukları memnuniyeti dile getirerek yönetimimize teşekkür ettiler. Daha sonra Disiplin Kurulu üyemiz ve Okula Yüz Verin proje grubuna katkı veren Serdar Bozkurt, Sincan Yenikent te yapımı devam eden okulumuz ile ilgili açıklamalarda bulundu. Toplantı sonrası hep birlikte keyifli bir akşam yemeğinde sohbete devam ettik. Nilgün EKERMEN (CHE 87) Genel Kurul a Çağrı Derneğimiz Olağan Genel Kurulu, 29 Mayıs 2010 Cumartesi günü saat da Vişnelik te toplanacaktır. Bu tarihte çoğunluğun sağlanamaması durumunda Genel Kurul, 13 Haziran 2010 Pazar günü saat 14:00 da Vişnelik te çoğunluk aranmaksızın toplanacaktır. Tüm üyelerimizin Genel Kurul a katılımını dileriz. ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu GÜNDEM 1- Açılış ve saygı duruşu, 2- Divanın oluşturulması, 3- Gündemin okunması, karara bağlanması, dönemi çalışma raporunun ve Denetim Kurulu raporunun okunması ve görüşülmesi, 5- SPK Onaylı bağımsız denetim firması denetim raporunun sunulması, 6- Yönetim Kurulu nun aklanmasının oya sunulması, dönemi çalışma planının görüşülmesi ve karara bağlanması, dönemi bütçesinin görüşülmesi ve karara bağlanması, 9- Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları asıl ve yedek üyelerinin seçimi, 10- Dilek ve öneriler, 11- Kapanış. 4 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

5

6 dernekten Cemal KOÇ Toplumcu, Demokrat ve Yurtsever Bir Matematikçi Cemal Koç 1943 yılında Bulgaristan ın Kırcaali sancağında doğmuştur. Göç sırasında Samsun a yerleştirilen dört çocuklu aile bir süre sonra geçim sıkıntısı nedeni ile İzmir e taşındı. Koç, ilköğrenimini Samsun da tamamladı ve Tokat Yatılı İlköğretmen Okulu na girdi. O yıllarda kapatılan Köy Enstitüleri nin yerini alan bu okullarda dereceye giren öğrenciler Yüksek Öğretmen okullarına yerleştiriliyorlardı. Beklendiği gibi Cemal Koç 1959 yılında Tokat İlköğretmen Okulu ndan derece ile mezun olarak, Ankara Yüksek Öğretmen Okulu na girdi. Bu okulun öğrencisi olarak Ankara Üniversitesi Fen- Fakültesi Matematik-Astronomi Bölümü nden 1963 yılında mezun olmuş ve Kastamonu Lisesi nde matematik öğretmeni olarak göreve başlamıştır. Aynı yıl Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Kürsüsü nde asistan olan Cemal Koç, 1968 yılında doktorasını almış ve üniversitedeki kariyerine başlamıştır. Cemal Koç örneğinde olduğu gibi, üniversitelerde görev yapan köylü-işçi çocuğu, birçok öğretim üyesinin Yüksek Öğretmen Okulları sayesinde akademik kariyer yapabilmeleri ülkemiz adına bir şanstır. Ancak aynen yerine kuruldukları Köy Enstitüleri gibi bu okullar da 12 Eylül yönetiminin kararı ile kapatılmışlar ve ülkemizde öğretmen yetiştirme o tarihten sonra yöneticilerin oyuncağı haline gelmiştir yılında Öğretim Görevlisi olarak ODTÜ Matematik Bölümü nde çalışmaya başlayan Cemal Koç, 1971 yılında yardımcı profesör ünvanına yükseltilmiştir yılında TÜBİ- TAK yurtdışı araştırma bursu ile Londra Üniversitesi ni ziyaret eden Cemal Koç, 1970 yılında Pisa daki Scuola Normale Superiore de yapılan bir yaz okuluna katılmıştır yılları arasında askerlik görevini yapmış ve ODTÜ ye dönmüştür. Nisan 1977 tarihinde Dış Cebirler ve Clifford Cebirleri adlı doçentlik tezi ile üniversite doçenti ünvanını almıştır yılında Selçuk ve Ankara üniversitelerinde cebir dersleri de veren Koç, yılları arasında bölüm başkanlığı yapmıştır arasında yapılan TÜBİTAK-ODTÜ lisansüstü yaz okullarının mimarlarından olmuş, bu okullarda yöneticilik yapmış ve ders vermiştir yılına kadar devam eden yaz okullarında çeşitli üniversitelerden gelen genç matematikçilere gerekli lisansüstü dersler verilerek eksikliklerinin giderilmesi amaçlanmıştı. Bu yaz okullarındaki öğrencilerimizin birçok üniversitede öğretim üyesi olduklarını göz önüne alırsak Cemal Koç un ne kuvvetli bir önseziye sahip olduğunu görebiliriz. Aralık 1982 tarihinde TC Başbakanlık yazısı ile dört yıllık bir süre için TÜBİTAK Temel Bilimler Grubu nda görevlendirilen Cemal Koç, bir kaç ay sonra 1 Mart 1983 tarihinde 1402 sayılı yasa gereğince ODTÜ deki görevinden, kamu görevi yapmasına olanak bırakılmaksızın ayrılmak zorunda kalmıştır. Ancak Cemal Koç yine de matematik yaparak hayatını kazanmaya devam etmiştir. Bu haksız uygulamaya karşı Ankara 6. İdari Mahkemesi nde açtığı dava 9 Aralık 1988 tarihinde Prof. Koç un lehine sonuçlanmıştı. Bu karar ODTÜ üst yönetimince temyiz edilmiş ancak Danıştay 5. Dairesi nin reddiyle Cemal Koç altı yıl sonra ayrılmak zorunda kaldığı görevine geri dönebilmiştir. 25 Ocak 1990 tarihinde profesörlüğe yükseltilen Koç, 1992 de, yedinci yıl iznini kullanmak üzere KKTC deki Doğu Akdeniz Üniversitesi ne gitmiş, rahatsızlığı nedeniyle Ağustos 1992 de dönmek zorunda kalsa da hastanede geçirdiği zor günlerin ardından Doğu Akdeniz Üniversitesi ndeki görevine Şubat 1993 tarihinde dönebilmiştir. KKTC den 1 Eylül 1994 tarihinde ODTÜ ye dönen Koç, Matematik Dünyası Dergisi nin yaşama geçirilmesinde, dergiyi tasarlayan ve ilk editörü olarak tarihe geçmiştir diyebiliriz yılında kurulan Matematik Vakfı nın kurucuları arasında yer alan Cemal Koç Basic Linear Algebra adlı kitabının gelirlerini bu Vakıf a bağışlamıştır. Ocak Mayıs 1996 yılları arasında ODTÜ de ikinci kez bölüm başkanlığına seçilmiştir. Haziran 1999 tarihinde Viyana da yapılan 58. Genel Cebir Çalıştayı na The Brauer-Wall Group adlı çalışması ile katılan Koç, her yıl Antalya da düzenli olarak yapılan Antalya Cebir Günlerinin de yaşama geçirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. 16 Temmuz 1999 tarihinde ODTÜ den emekli olarak ayrılmış ve sonrasında Doğuş Üniversitesi nde çalışmıştır. 1 Nisan 2010 tarihinde yitirdiğimiz Cemal Koç geride sevgili yaşam arkadaşı Rukiye Koç, kızları Esin, Ekin ve Evin i ve üç torununun yanı sıra aziz hatırasını yıllarca yaşatacak yüzlerce meslektaşını bırakmıştır. Şafak ALPAY* (MATH 70) *ODTÜ Matematik Bölümü Öğretim Üyesidir. 6 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

7

8 dernekten Muhalefet Ne Kadar Etkin? Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, 10 Nisan 2010 tarihinde Muhalefet Ne Kadar Etkin? başlıklı dizi söyleşimizin konuğuydu. Derneğimiz üyesi Işıkhan Güler in yönettiği söyleşide, Türkiye deki sendikalar ve muhalefetsizlik konusunda Mustafa Türkel in değerlendirmeleri alındı. Söyleşiye başlamadan önce, AFSAD tarafından Tekel grevinin aşamalarını konu alan çok güzel ve ilginç bir fotoğraf gösteri yapıldı. Türkel, konuşmasına 78 gün süren Tekel işçilerinin mücadelesini anlatarak başladı. Tekel mücadelesini hiçbir zaman tek başına kazanılmış bir başarı olarak görmediklerini devamla, bu başarının STK lar, sendikalar ve siyasi partilere ait olduğunu ifade etti. Bu dönemde basın emekçilerinin de her zaman yanlarında olduğunu belirtti. Türkel konuşmasına şöyle devam etti: Bu, baskıya ve kendisinden olmayana yaşam hakkı tanımayan bir siyasi partiye başkaldırının öyküsüdür. Umarım bu öykünün sonu çok tatlı biter. Son zamanlarda ulusal kaynaklar birer birer el değiştirdi. Cumhuriyet le birlikte 1. İktisat Kongresi nden sonra hem istihdam yaratmak hem de bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak için, yurdun dört bir tarafına yapılmış olan fabrikalar bilinçsizce özelleştirilmiştir. Tekel işçileri her yerde mücadele ve protestolara başladı. Başbakan öyle bunaldı ki bizi görüşmeye davet etti. Böylece kapatma kararı alınan Adana, Bitlis ve Malatya fabrikaları kapatılmadı. Tekel işçileri son mohikanlardır. Bir daha Türkiye de işçi sınıfı bu kadar mücadeleci, bu kadar direngen, bu kadar tecrübeli işçiyi görmeyecektir. Bakın 6 tane şeker fabrikası gitti, hiçbir açıklama yok. Birgün olsun Türk-İş den enerji özelleştirmesiyle ilgili bir açıklama geliyor mu? Bir gün bu özelleştirmeler bizi bumerang gibi gelir vurur. Enerjide zaten dışa bağımlıyız şimdi dağıtımda da öyle olacak. Türkiye de herşey el değiştiriyor. Topla tüfekle yapamadıklarını şimdi parayla yapıyorlar. Türkel, sendikaların muhalefeti konusunda karanlık bir tablo çizdi: İktidarla birlikte teslimiyetçi bir sendika anlayışı gerçekleşti. Sendikalar bu mücadelenin neresinde? Mücadele verecek sendika yok. Çünkü iktidar, gücüyle yok ediyor sendikaları. Siyasi partiler konusunda ise düşünceleri şöyleydi: Siyasi partiler demokrat olmalı ki demokrasiyi geliştirelim. Parti başkanlarından habersiz en ucra köydeki bir muhtar bile aday olamıyor. Mevcut siyasi ortam ve yakın geleceğe yönelik olarak, Anayasa değişikliğinin aslında iktidarın başarısızlığını örtme girişimi olduğunu ve iktidar partisinin sürekli gergin bir ortam yaratarak tekrar iktidara gelmeyi hedeflediğini belirtti. Hatırlanırsa söyleşilerimizin diğer konukları Kılıçdaroğlu ve Şener de aynı görüşleri dile getirmişlerdi. En büyük muhalefet partisi olarak CHP nin Mayıs Kurultayı nın çok sesli demokrasi için çok önemli olduğunu belirten Türkel, şu andaki resimin değişerek solun tüm kesimlerini kucaklayacak ve önce Türkiye diyecek bir açılım olacak mı, diye sorarak sonucu merakla beklediğini ifade etti. Türkel, ODTÜ Mezunlar Derneği nin bu davetine çok teşekkür ederek bu etkinliklerin devamı dileklerinde bulundu. Biz de kendisine, konuğumuz olduğu ve değerli paylaşımlarından dolayı teşekkür ediyor, başarı ve en iyi dileklerimizi sunuyoruz. Selçuk GÜZELOĞLU (CE 87) 8 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

9 Hocam, Bu Ay Yine Buluşuyoruz 5 Mayıs 2010 Çarşamba günü gerçekleşen U3 (Dr. Necdet Bulut Amfisi) toplantımızda tüm katılımcılarımızla Nasıl BİR Türkiye, Nasıl Bir Gençlik konusunda konuştuk. Bu yıl için sonuncusu düzenlenen Hocam Bu Ay Yine Buluşuyoruz etkinliğinde bu kez değişik bir format denendi. Forum şeklinde gerçekleşen etkinliği Mezunlar Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oğuz Ülker yönetti. Bu ayki konumuz, Nasıl Bir Türkiye, Nasıl Bir Gençlik idi. Etkinlikte, 1 Mayıs 1977 yi yaşamış ODTÜ lüler ile 1 Mayıs 2010 u yaşamış genç ODTÜ lüler birbirileri ile yaşadıklarını paylaştı. Kanlı 1 Mayıs ı yaşayanlar bu yılki 1 Mayıs için heyecanlandıklarını iletirken, öğrenciler gerek sahnenin düzensizliğinden gerekse grupların tek bir ağızdan sloganlarını dile getirememelerinden duydukları hayal kırıklığını dile getirdiler. Ancak hem Taksim Meydanı nın hem de Sıhhiye Meydanı nın kalabalık olması herkes tarafından olumlu bir durum olarak değerlendirildi. Etkinlikte aynı zamanda 6 Mayıs gündemi de geniş yer aldı. Pek çok anı dile getirilerek hafızalar tazelendi. Aynı zamanda Vişnelik Tesisi nde yapılan 6 Mayıs etkinliğiyle ilgili de detaylı bilgiler verildi. Etkinlikte dile getirilen bir diğer konu ise, öğrenci şikâyetleriyle ilgiliydi. Öğrenci toplulukları ve Üniversite çalışanlarının düzenledikleri etkinliklerde yaşadıkları zorluklar tartışılarak bu konuda Üniversite, öğrenciler ve çalışanlar olarak neler yapılabileceği konuşuldu. Etkinlikte son olarak, yaşanan ekonomik kriz ve etkileri üzerine konuşuldu. Hem öğrenciler, hem öğretim üyeleri hem de mezunlarımız, krizden nasıl etkilendiklerini dile getirerek sıkıntılarını paylaştı. ODTÜ ailesinin öğrencisini, öğretim üyesini ve mezunlarını bir araya getiren etkinlik, hepimize forum geleneğinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatarak, tüm ODTÜ lülerin hem geçmişte hem de günümüzde neler yaşadıklarını her zaman olduğu gibi paylaşma fırsatı sundu. Bu eğitim dönemi için sonuncusu gerçekleşen etkinlik ile, gelecek sene için gerçek amacı olan forum şeklinde uygulanacak toplantıların temelleri de atılmış oldu. Ece KOŞU* (CHE 4.Sınıf Öğrencisi) *ODTÜ ÖTK Başkanı Bir Tatlı Huzur ODTÜ Mezunları TSM Korosu, 16 Mayıs 2010 Pazar gecesi ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi ndeydi. Türk Sanat Müziği ni seven ODTÜ mezunlarını bir araya getirmek amacıyla 2005 yılında kurulan ve o günden bu yana kendisi de ODTÜ mezunu olan TRT Ankara Radyosu Kanun Sanatçısı Tahir Aydoğdu nun çalıştırdığı ODTÜ Mezunları TSM Korosu, tarihinde ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi nde Derneğimiz burs fonu yararına BİR TATLI HUZUR konserini verdi. Bu konser, hocamızın birbirinden nadide eserler arasından seçmekte zorlandığı büyük üstat Münir Nurettin Selçuk un bestelerinden oluşmaktaydı. Konserimizin ikinci bölümünde şef Musa Göçmen yönetiminde Tenor Dr. Zafer Mutlu ve Gosco Yaylı Çalgıları konuk olarak Münir Nurettin Selçuk tan eserler seslendirdiler. Münir Nurettin Selçuk un oğlu ünlü müzisyen Timur Selçuk ile eşi ve Kanun sanatçısı Gültekin Aydoğdu konseri dinlemeye gelerek bizi onurlandırdılar. Kısa bir konuşma yapan Timur Selçuk, tek sesle insanların duygularına hitap edebilmenin çok zor olduğunu ve Türk Musikisi nin bu anlamda dünya müzikleri arasında çok değerli ve özgün olduğunu vurguladı. ODTÜ Mezunları TSM Korosu üyeleri olarak bazıları çeşitli nedenlerle aramızda bulunamayan tüm kurucularımıza ve tüm üyelerimize, bugüne kadar hizmet vermiş tüm yöneticilerimize, konser afişi, bileti ve sunumlarıyla destek olan tüm dostlarımıza, ilgi ve desteklerini bizden esirgemeyen her kademedeki Dernek yetkili ve görevlilerine, son olarak da bizleri her zaman sabır, hoşgörü ve anlayışla eğitmeye gayret eden, aramızdaki dostluğu perçinleyen değerli hocamıza minnet ve şükranlarımızı sunar, yeni konserlerimizde birlikte olmayı dileriz. TSM Korosu adına, Didem EREZ TUYGUN (SOC 97) H A Z İ R A N

10 dernekten Okula 100 Verin Büyüyor Küçük adımlarla başladığımız ekibimize günden güne yeni üyeler eklenirken, etkinliklerimiz daha çok kitleye ulaşıyor ve her hafta yeni etkinlikler, organizasyonlar planlanıyor. Mayıs ayı, içinde pek çok organizasyonu barındıran oldukça yoğun ve keyifli bir süreçti: Bir konser, bir sergi, bir şenlik, bir tiyatro, okulumuzda bir eğlence etkinliği ve bir doğa yürüyüşü Daha ne olsun? 28 Nisan da Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu, bizim için vurdular sazın teline... ODTÜ KKM bizim için tıklım tıklım doldu... Hep bir ağızdan bizim için söylendi güzel türkülerimiz. O akşam biz bir güzel gördük, bakan cennet sarayından... Bülbülümüz altın kafesinden gülümüz için çıktı ve yükseldi gökyüzüne Ben de bu yayladan deyip şaha giderken, Pir Sultan Abdal'a yoldaş olan bizdik o akşam. Seher yelinin nazlı yâre bildirdiği; Kul Ahmet değildi; bizdik. İnsan ol cihanda bu dünya fani diyerek, Edip Harabi ile kadeh tokuşturan biz... Velhasıl yüzlerce güzel insanı bir araya getiren, onları düşündüren, heyecanlandıran, coşturan, bizdik yine... Kampanyamızdı... Emekleriyle ve katkılarıyla bu güzellikleri meydana getiren güzel insanlara buradan bir kez daha teşekkür ederiz. Ayrıca gecede, mevcut okula devam eden çocuklarımızın Bir Rüyam Var isimli sergileri vardı. Nasıl bir okul düşlüyordu çocuklarımız? Rüyaları gerçekleştirmeye aday olmuş bizler, bakakaldık minik ellerden çıkan dev projelere hayranlıkla... Bir kez daha inandık projemize! Mayıs, Engelliler Haftası dolayısıyla, başından beri savunduğumuz Engelsiz Okul hayalimize ilişkin bir adım atılarak, Engelleri Kaldır Hareketi ile işbirliğine gidildi. Okula100 Verin Engelleri Kaldırıyor farkındalık afişi hazırlanarak, internet üzerinde dağıtıldı. Bu konudaki yapılacaklara ilişkin çalışmalar halen devam etmekte. Ve ODTÜ Şenlikleri ODTÜ İzci Topluluğu nun desteğiyle Okula 100 Verin projemiz de şenliklerdeydi. Broşürler dağıtıldı, kampanyamız duyuruldu. Tarih 16 Mayıs: İki sezondur kapalı gişe oynayan Fosforlu Cevriye Müzikali, Okula Yüz Verin için sahnedeydi. Yine tüm koltuklar doluydu ve Ankara Devlet Tiyatroları, bu anlamlı gecede projemize destek, bizlere inanç verdi. Gözlerinden belliydi Cevriye nin ve tüm ekibin samimiyeti, içtenliği, destekleri Uzun süre ayakta alkışlanan ekip teşekkürü fazlasıyla hak ediyordu. Ve 19 Mayıs: Atatürk ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ve Gençlik Haftası dolayısıyla, özel etkinlikler planlandı ve yürürlüğe konuldu. Yenikent İ.Ö.O. personeli ve veliler bir şenlik düzenleyerek bizleri okullarına davet etmekteler 22 Mayıs Cumartesi günü. Ve 23 Mayıs, Çıktık açık alınla diyerek başlayacağımız Işık Dağı-Karagöl parkurunda Yürüyelim arkadaşlar! diyerek, tüm genç gönüller ve gönüllülerle birlikte adımlarımızı atacağız. Sonrasında mangal keyfimiz de olacak elbette. Bu güzel anları da gelecek yazımızda paylaşmak dileğiyle Okula Yüz Verin, durmaksızın yürüyor emin adımlarla hayal ettiği geleceğe! Okula Yüz Verin Gönüllüleri adına, Vildan ÇEVİK Tunahan KIRILMAZ (EE 03) Babamın Kitapları Annesi ve babası Cılavuz Köy Enstitüsü mezunu olan Alper Akçam (ME- TE 93) haftanın amacını ve neler yapılmak istendiğini anlattığı açılış konuşmasında Köy Enstitüleri nin 17 Nisan 1940 yılında yasal olarak kurulduğunu ve bu yıl kuruluşunun 70. yılını kutladığımızı dile getirdi. Köy Enstitüleri Derneği olarak oldukça etkin bir hafta geçirdiklerini, toplantılar, şenlikler düzenlediklerini ve etkinlikler kapsamında diğer katılımcılarla birlikte Hasanoğlan a gitmeyi planladıklarını söyleyen Akçam, genelde kır saçlı aydınların toplantısı olarak geçirilen bu haftanın bugün öğrencilerin de katıldığı, sahip çıktığı bir şenlik havasında geçtiğini vurguladı. Alper Akçam ın açılış konuşmasının ardından sunumunu gerçekleştiren Oğuz Ülker (EE 86) konuşmasına, Arifiye 1952 mezunun olan babası Şahin Ülker in bir birey olarak nasıl bir dönüşüm geçirdiğini Enstitü nün kendisini ve çevresini nasıl değiştirdiğini anlatmaya çalışacağını dile getirerek başladı. Ülker hazırladığı sunumda öncelikle Köy Enstitüleri nin mimarları Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve MEB İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç tan alıntılara yer verirken, Köy Enstitüleri ne giren bir köy çocuğunun nasıl bir değişim dönüşüm gösterdiğini, çevresini nasıl değiştirdiğini, okuduğu - sahip olduğu kitapların izini sürerek anlatmaya çalışacağını dile getirdi. Şahin Ülker in ölümünden birkaç sene önce kaleme aldığı hayat hikâyesinden kesitleri yine kendisinin çektiği fotoğraflar eşliğinde izledik. Arifiye Köy Enstitüsü Fotoğrafçılık kolu üyesi olan Ülker in kitaplarının izinden giden ve Oğuz Ülker in kronolojik sıra ile anlattığı öyküsü, 1949 yılında kendisine öğrenciliği sırasında ödül olarak verilen Köy Enstitüleri Yolunda Halit Ağanoğlu isimli kitapla başladı ve ölümünden birkaç ay öncesinde 25 Mayıs 2008 de aldığı Felsefe Hayatınızı Nasıl Değiştirir Lou Marinoff isimli kitapla son buldu Enstitü mezunundan birinin hikâyesini dinlediğimiz etkinlikte gördük ki Biz, istiklal mücadelesinden itibaren sosyal hayatımızda yaptığımız büyük devrimleri köylere götürecek adam yetiştirmek isteriz 1 diyen Uygulanmayan bilgi boş ve lüzumsuz bilgidir 2 anlayışı bir bedende daha can buldu. Damla GÜLMEZ (ARCH 09) Alıntılar: 1) Hasan Âli Yücel 2) İ. Hakkı TONGUÇ 10 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

11 Bursiyer Etkinlikleri Şiir Dinletisi & Ritim Atölyesi dernekten Bursiyer öğrencilerimiz tarafından organize edilen Şiir Dinletisi ve Ritim Atölyesi etkinliği 11 Nisan 2010 Pazar günü öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleşti. 11 Nisan da Vişnelik salonunda gerçeklşetirilen etkinlik diğerlerinden farklı olarak biz bursiyerler tarafından hazırlandı. Etkinlikte şarkılar söylendi, değerli şairlerimizden şiirler okundu ve eğlenceli bir ritm atölyesi ile seyirci arkadaşların da katılımı sağlandı. Hazırlık aşamasında görev almış bir bursiyer olarak, bu etkinlik eğlenmemin yanı sıra yeni arkadaşlar kazanmamı sağladı. Birlikte bir şeyler ortaya çıkarmanın göründüğü kadar kolay olmadığının, zamanlama, görev dağılımı ve prova gibi çeşitli aşamalardan geçtiğinin farkına vardık. Hazırlık sürecinin başlangıcından itibaren sayımızın azalmasına karşın inatla ve kararlı bir şekilde çalışan tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim. Özgün CÜRÜL (PETE - 2.Sınıf Öğrencisi) Murat Özsoy Konuğumuz Oldu 2 Mayıs 2010 Pazar günü gerçekleştirdiğimiz ikinci dönemin beşinci etkinliğinin konuğu hem bir ODTÜ lü, bir öğretim görevlisi, hem de iyi bir rehber olan Murat Özsoy oldu yılında ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü nden mezun olan Özsoy altı yıl yaşadığı İsveç e ilişkin izlenimlerini İsveç ve filmin ikinci yarısı adlı kitapta topladı. İnside Turkey adlı Türkiye tanıtım filmi ile en başarılı belgesel ödülünü alan Turkuaz belgeselinde yapım sorumlusu olarak görev yaptı. Burada olmaktan çok mutluyum. Ülkemizin, insanlığın umudu sizlersiniz diyerek sözlerine başlayan Özsoy, Doğudan Batıya adını verdiği, iki saat süren bir sunum gerçekleştirdi. İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Belçika, Hollanda ve İspanya çekimlerini bizimle paylaştı,her karenin öyküsünü aktararak bizlere keyifli bir pazar yaşattı. Burs Komitesi H A Z İ R A N

12 dernekten P A N E L 4646 Sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu Paneli 17 Nisan 2010 tarihinde Enerji Komisyonu üyesi Tuğrul Gürsoy (IR 99) yönetiminde gerçekleştirilen Doğalgaz Piyasası Kanunu paneline Komisyon Dönem Başkanı A. Arif Aktürk (ME 90), Makine Mühendisleri Odası adına komisyonumuz Üyesi Oğuz Türkyılmaz (IE 73) ve PETFORM Genel Sekreteri Altan Kolbay katılmışlardır. Panelin açılışında Tuğrul Gürsoy, dünyada ve Türkiye de doğalgaz tüketiminin son yıllardaki artışını ve önümüzdeki yıllarda beklenen artışın vurgulamıştır. Türkiye doğalgaz piyasasının hızlı büyümesinin yatırımcıların ilgisini çektiğini ayrıca Türkiye nin dış politikasında önemli rol oynadığını belirtmişlerdir. Panelin ilk konuşmacısı Oğuz Türkyılmaz 4646 Sayılı Doğalgaz Piyasası Yasa tasarısı hazırlık süreci hakkında bilgi verdikten sonra kanun tasarısının amacını özetlemiş ve bugüne kadar verilmiş olan toplam 197 lisansın 17 adedinin kamu diğerlerinin özel sektöre ait olduğunu belirtmiştir. Türkyılmaz özetle doğalgaz sektöründe her uygulamanın özel sektöre açılmış olduğunu, BOTAŞ ın elindeki sözleşme devirleri hedeflerinin baştan ölü doğmuş olduğunu, depolama yükümlülüğünün uygulanamayacak bir hüküm olduğunu vurgulamıştır. Arz güvenliği için iletim hatlarının kamu tekelinde olmasının yanı sıra ithalat ve depolamada da kamu ağırlığının olması gerektiğini söyleyen Türkyılmaz, sözleşme devri uygulamasından ve BOTAŞ ın ikiye ayrılmasından vazgeçilmesi gerektiğini söylemiştir. Ayrıca, Başkent Gaz ve İGDAŞ ın kamu elinde bırakılması, doğalgaz vergilerinin yeniden düzenlenmesi, serbest tüketici limitinin düşürülmesi, dağıtımda tekelleşmesinin önlenmesi, dağıtım tesislerinde altyapı, dönüşüm ve servis hizmetleri için MMO ile birlikte standartların oluşturulması önerilerinde bulunmuştur. Panelin ikinci konuşmacısı PETFORM Genel Sekreteri Altan Kolbay yaptığı sunum ile özel sektörün Türkiye doğalgaz piyasasına bakışını özetlemiştir. Konuşmacı dünya nüfus, GSYİH, birincil enerji talebi ve enerji yatırım ihtiyacına dikkat çekmiştir. Dünyada petrol ve doğalgaz kaynak dağılımı ve ticaret yolları hakkında bilgiler verdikten sonra Türkiye de doğalgaz piyasası gelişimi ve gaz anlaşmaları ile tedarik kaynakları hakkında bilgi vermiştir. Daha sonra Türkiye doğalgaz arz-talep projeksiyonlarını sunan konuşmacı 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu amacı ve uygulamalarına değinmiştir. Kanunun hedeflerinden gerçekleşen ve gerçekleşmeyenleri özetlemiştir. Altan Kolbay, özel sektörün piyasa payının ve rekabetin arttırılması yanı sıra EPDK nın etkinliğinin artırılması, BOTAŞ ın yeniden yapılandırılması, yeraltı depolama tesislerinin bir an önce inşa edilmesi, maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasının uygulanması, doğalgaz arz güvenliği raporunun yayımlanması, dağıtım şirketleri ile ilgili yönetmeliklerin bir an önce yayımlanması hususlarını öneri olarak belirtmiştir. Panelin üçüncü konuşmacısı A. Arif Aktürk 1984 yılından bu yana Türkiye de doğalgaz sektörünün gelişimini özetlemiştir. Doğalgaz fiyatının başbakan tarafından belirlendiği durumda serbest piyasanın oluşamayacağını vurgulayan konuşmacı 4646 sayılı kanuna ihtiyaç olup olmadığını da sorgulamıştır. Güçlü bir BO- TAŞ a ihtiyaç var mı? sorusunu dile getiren Aktürk, 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname yürürlükteyken güçlü kurum olamayacağını belirtmiştir. Konuşmacı BOTAŞ ın sözleşmelerinin yeniden değerlendirilmesinin çok zor olduğunu belirtmiştir. Doğalgaz arz güvenliğinin sadece depolama olmadığını, Ukrayna ve LNG gemilerinin daha önemli olduğunu söyleyen konuşmacı kesintili müşteri uygulamasının da depolama gibi tartışılması gerektiğini belirterek Rekabet Kurumu nun yeterince etkin olamadığını ayrıca vurgulamıştır. Dinleyicilerin yoğun ilgi gösterdiği panelde konuklara çok sayıda soru gelmiş ve tüm sorular olanca açıklığı ile yanıtlanmıştır. Konuşmacılardan Oğuz Türkyılmaz ın konuşma metni ve Altan Kolbay ın sunuşuna bağlantısından ulaşılabilmektedir. Yusuf BAYRAK (MATH 84) 12 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

13 dernekten KİM Kom Anlamlı Bir Köprü: Öğrenci Danışmanlığı Öğrenci Danışmanlığı Programı nın ilk duyurusunu alıp, bu programda danışmandan neler beklendiğini okuyunca, o yıllarım aklıma gelmişti. Okul ve mezuniyet sonrasında seçmeli dersler, staj yeri, mezuniyetten sonra askerlik, çalışmak veya yüksek lisans kararı gibi konularda bize yol gösterecek biri olsaydı neleri bugünkünden, daha doğru yapardım diye kendime sordum. Bu program benim ihtiyaç duyduğum ancak alamadığım yardımı şimdi benim genç bir arkadaşıma verebilme ve genç bir arkadaş edinme fırsatı sunuyordu. Bu programa ilk katılanlardanım. İlk danışanım yüksek lisansı bitirdi, şu anda İstanbul da doktora öğrencisi ve hala zaman zaman haberleşiyoruz. Mustafa Kemal ile de bu programda eşleştirildikten sonra bir yıl kadar bazen yüz yüze görüştük, bazen e-posta ve telefon aracılığı ile haberleştik. Ancak Şubat 2007 de benim Umman a gidişimden bir müddet sonra görüşme ve haberleşme trafiğimiz kesildi. 27 Temmuz 2009 günü Mustafa Kemal den bir e-posta aldım. O da Umman daydı ve benim dünyanın neresinde olduğumu bilmeden, bir sorunu ile ilgili fikir almak için bana ulaşmaya çalışıyordu. O hafta sonu bir alışveriş merkezinde buluştuk, kahvelerimizi içerken o sorularını sordu ben bildiğimce cevapladım. Bir kaç hafta konuştuklarımız ile ilgili yaptıklarımız hakkında biribirimizi bilgilendirdik. Mustafa Kemal o görüşmenin kendisi için çok faydalı olduğunu söyledi ve o fikirler çerçevesinde mesleki kariyeri ile ilgili yeni kararlar verdi ve uyguladı. Yaşadığım bu anıdan sonra bir kere daha gördüm ki Öğrenci Danışmanlığı Programı; mezunlar ile öğrenciler arasında kurulabilecek en güzel, en anlamlı ve en kalıcı köprülerden birisi. Bu köprü sayesinde genç arkadaşlarımız ile birlikte ODTÜ lü olma ruhunu kuşaklar arasında kopmadan devam eden, canlı bir kültür olarak, geliştirerek devam ettiriyoruz. Ali E. GÖÇMEN (ME 82) Umman da çalışmaya başladıktan yaklaşık altı ay sonra iş konusunda fikir ve yardım alabileceğim birisine ihtiyacım vardı. Bu konuda bana yardımcı olabilecek kişinin Öğrenci Danışmanlığı Programı nda danışmanım olan Ali Bey olabileceği aklıma geldi. Kendisiyle yaklaşık üç yıldır görüşmüyorduk. E-posta adresinin bende kayıtlı olduğunu bilmeme rağmen bulamadım. Mezunlar Derneği nin web sayfasından Ali Bey e ait bir e- posta adresi buldum. Bulduğum adresi Ali Bey in kullanıp kullanmadığından emin değildim. Şansımı denemekten başka çarem yoktu. Kısa bir e-posta gönderdim kendisine. Çok geçmeden cevap geldi. Yanıtında kendisinin de benim gibi Umman da çalıştığını öğrendim. Rastlantının böylesi dedim kendi kendime... Kısa bir e-posta trafiğinden sonra bir tatil gününde görüşmeye karar verdik. Kent merkezindeki alışveriş merkezinde buluştuk. Ali Bey le kahvelerimizi yudumlaya yudumlaya uzunca sohbet ettik. İşlerden, aileden ve gelecek planlarından konuştuk. Güzel bir rastlantı ile aklımın ucundan geçmeyen bir görüşme gerçekleşmişti. Sohbet devam ederken, hala gerçek olduğuna inanamıyordum. Bu imkânı bana öğrencilik dönemimde katılmış olduğum ODTÜ Mezunları Derneği nin Öğrenci Danışmanlığı Programı vermişti. Tanıdık bir yüzü ummadığın bir yerde görüp sohbet etmenin mutluluğunu yaşadım. Böylesine güzel bir rastlantıyı yaşamanın bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Bu ayrıcalığın sebebi ODTÜ nün mezunu ile öğrencisinin bir arada olması. Öğrenci Danışmanlığı Programı ODTÜ mezunu ile öğrencisini sadece öğrenciyken buluşturan bir oluşum değil, mezuniyetten sonra da devam edebilecek bir olgu. Öğrencilik döneminde mezunlar ile öğrenciler arasında bilgi, deneyim paylaşımına olanak tanırken, aynı zamanda öğrencilerin vizyonuna katkı sağlayan bir program. İş dünyasına adım atmadan önce, mezun biriyle bilgi paylaşımı çok önemli bir tecrübe. Mezuniyetten sonra da bilgi, deneyim paylaşımına olanak tanımanın yanısıra; sevinci hüznü acıyı tatlıyı paylaşabileceğin bir ortam. Vesile olan herkese teşekkürlerimi sunarım. Mustafa Kemal SIKKIN (ME 06) H A Z İ R A N

14 dernekten ODTÜ DE MÜZİĞİN SEYRİ Yavuz Ataman Derneğimiz Müzik Kulübü nün ODTÜ lü müzisyenler ile ilgili yaptığı çalışmalar kapsamında Bülten imizin Haziran ayı konuğu Yavuz Ataman (CHEM 70) oldu. Müziğe ne zaman başladınız? Lise bitirme sınavlarımız vardı bizim; bu sınavların, bazıları yazılı bazıları ise sözlü idi. Hiç unutmuyorum, bir takım akorları ve basit müzik parçalarını ben lise bitirme sınavları sırasında öğrendim. Aslında benim müzikle olan ilişkim tamamen bir ODTÜ hikâyesi değil. Cebeci de evimiz vardı. Oradaki arkadaşlarla müzik çalışmalarını geliştirdik. Ağırlıklı olarak yabancı parçalar mı çalardınız? Evet, o zaman, yani biz ortaokulda bu işe merak salmış iken, Türkçe sözlü batı müziği bile yoktu. Bu, 1962 yılları filan. Bir arkadaşım vardı, Metin Gerçeker. O, müzikte daha bilgili idi, bana öğretirdi. Sonra bizim mahallede bir grup kurdular; Benim sesim parlak değildir, buğuludur. O yüzden beni o gruba almadılar, yani uymadım. Ben de o zaman buna çok bozuldum. Dedim ki, Kendi grubumu kuracağım. Bir kaç kişi grup oluşturduk. Sonra baktık ki iki-üç gitarla olmuyor, ben bas çalmaya karar verdim. Öğrenmeye başladım. O grubun içinde, bir süre OD- TÜ de havuz müdürlüğü de yapan Nusret Gürs adında bir arkadaş, ben, mahalleden bir iki arkadaş vardık. Kurs, ders almadan tamamen kendiniz mi öğrendiniz? Tamamen kendimiz. Arkadaşlarımızdan bir tanesi, Metin Gerçeker, Konservatuar da Piyano Bölümü nde öğrenci idi. Dolayısıyla armoni biliyordu. Teknik destek oradan geliyordu; terim yerinde ise o müzik bilirdi ve okurdu, gruptaki diğerleri ise ümmiydi, yani alaylı idik. Bir yerden müzik duyduğumuzda, kulaktan çıkarırdık. Sonra baktık ki bu iş iyi gidiyor, bir iki konsere çıktık. Lise bitti, ODTÜ ye girdim. ODTÜ 1. ve 2. sınıfta bir kaç konsere çıktık sonra arkadaşlarla. Konserleri hep kendiniz mi organize ediyordunuz yoksa bir organizasyon mu oluyordu? Organizasyonlar oluyordu, arkadaşlarımız vardı, Biz de çalalım derdik. Bir yerde çalarsınız, sizi beğenirlerse başka bir konsere çağırırlardı. Biz birkaç konserde başarılı olduk. Fakat gerçekten de hazırlık için çok çalışıyorduk. Sonunda artık ODTÜ de de çalabilecek kadar iyi olduk. Nerede çalışıyordunuz? Genellikle evde, benim odamda. Bir tahta sandalye davuldu, eski bir radyo da amfimizdi. O eski radyonun da hoparlörünü patlattık tabii. Yavaş yavaş elektrogitarlarımızı aldık. Daha sonra Mimarlık ta öğrenci Ergun Mutluay ile tanıştık; elektronikte çok bilgiliydi, amplifikatör yapardı. Üniversitede çalışma ortamı var mıydı? Vardı, Ergun menajerimiz oldu, şimdiki Türk Klasik Müziği ve Türk Halk Müziği binasının orada küçücük bir baraka vardı. Galiba bir trafo vardı, o trafonun koruma odası gibi bir şey idi çalışma odamız. Bateri seti, amfiler vardı güzel çalışmaları orada yaptık. Hangi yıllardayız? 21 Ocak 2007, 60. doğum günü partisi, Kimya Bölümü, ODTÜ falan. Sonra biz iyice palazlanınca, televizyonun ilk yıllarında ilk çıkan gruplardan olduk, adımız Kare As idi. Grubunuzun adı Kurşun Kalem değil miydi? Adımız o zaman Kare As idi. Bir kaç yıl sonra üyeler hiç değişmeden adımız değişti. İstanbul da aynı adla başka bir grup vardı ve karışıyordu. Ben ve ritm gitarcımız Alev Çakın da kimyacı olduğumuz için adımızı TNT koyduk. Trinitrotoluen, infilak! Daha sonra mecburi ara verdik. Ben okulu bitirmiş, yüksek lisans yapıyordum. Amerika ya gittim, Türkiye deki müzik işi bitti. ODTÜ yıllarına dönersek, biz artık iyi ve aranan bir orkestra olmuştuk. Sonra ODTÜ de Mimarlık Balosu nda çaldık, en fazla zevk aldığımız belki de en güzel çaldığımız geceydi. Balolar bir kaç kez yapıldı galiba. Sizinki hangisi idi? Bir kaç tane oldu. Bizimki ilk değildi. Bizden önce Durul Gence, Murat Sungar, Şanar Yurdatapan, onlarla beraber trombon çalan Atilla Özdemiroğlu çaldı. Böyle bir ekip düşünebiliyor musunuz? 60 lı yıllarda vardı o zaman mimarlık baloları. Evet, vardı, bir seferinde Ritm 4 diye bir grup vardı, bir tarafta da TNT olarak biz çalmıştık. Mekânlar aynı mıydı? Mimarlığın havuzlu kapısından girin, aşağıda kantinin orada bir orkestra çalardı, gene girişten sonra solda kocaman bomboş bir alan vardı, şimdi orada ara kat falan yapıldı, biz de orada çalmıştık. Baloların hazırlığı bir hafta önceden başlar, öğrenciler hazırlığında çalışırdı. Balolar kıyafet balosuydu. Hakikaten bir şölen gibi olurdu. Ne zamanlar yapılırdı? 12 Mart tan önce yapılırdı ile 70 arasında yapıldı. 69 da yapılmamış olabilir çünkü o zaman öğrenci hareketleri başladı. Biz Durulların Şanarların çaldığından bir ya da iki dönem sonrasında çaldık. Onun dışında ayda bir falan düğünlerde çalardık, kafeteryada yapılırdı o düğünler. Öğrencilerin yemek yedikleri kafeteryada mı? 14 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

15 dernekten Mesela hocalar evlenir, düğünü kafeteryada yaparlardı. Eskiden bitirme balolarının hemen hepsi kafeteryada olurdu. 80 lerde de kafeterya kullanılmazdı sanırım. 80 lerde hala mütevazı yerlerde olurdu, rektörlüğün karşısındaki Sosyal Bina da olurdu mesela. Oralar hep ucuz eğlence tabii. Dolayısıyla herkes gelebilirdi. Konuya dönersek, kafeteryada çalardık. (Şimdi çocuklar artık bu adı bilmiyorlar, Yemekhane diyorlar.) Hatta yeni emekli oldu, Necmettin Saral, ODTÜ de genel sekreter yardımcısıydı. Biz öğrenci iken o da yeni işe başlamış, bizi bir kaç kere izlemiş. Bir düğünde yan yana oturuyorduk, güzel bir orkestra var, iyi de çalıyorlardı; Ah hocam sizin müzikler daha başkaydı dedi. Ben de dedim ki, Bizim müzikler başka değildi, bu daha güzel ama biz gençtik onun için daha fazla zevk alıyorduk belki. O dönemler güncel olanlar neydi, tercihler ne tür müziğe kaymıştı? Birazcık soul müzik başlamıştı. Çok karışık söylerdik ve kendimize uydurmaya çalışırdık. Biraz blues, Beatles, biraz Rolling Stones, bunun gibi şeyler. Türkçe de söylerdik, ama az. 60 lı yıllarda 70 lerdeki gibi güçlü politik rüzgârlar var mıydı? Daha azdı, fazla etkilemezdi ama şöyle söyleyeyim, bazı aşamalardaki kişiler hem sıkı solcu idiler hem de o baloya gelirlerdi. 12 Mart yaklaşınca o hava ortadan kayboldu, balolar yapılamaz hale gelindi. Şöyle bir örnek vereyim, bizim çaldığımız baloda Ertuğrul Kürkçü nün görevli olduğunu biliyorum. KARE AS grubu, ilk kuruluş yılı, Antakya-Samandağ, Barikan Oteli, 1968 yazı. Soldan sağa, O. Yavuz Ataman, Alev Çakın, Nusret Gürs, Metin Gerçeker Mimarlık ta öğrenciydi, onunla beraber amfi taşımıştık. O günler başka hangi gruplar vardı? Bizden biraz sonra başladı, Mimarlık ta Cemal diye bir arkadaş vardı. Cemal yakın zamana kadar çaldı. Hatta geçen yıl Emrehan Halıcı ile beraber çaldı. Davul çalardı, sonra baktı ki sesi daha güzel, yalnızca şarkı söylemeye devam etti. Müzik toplulukları var mıydı? Klasik Türk Müziği Topluluğu çok güçlü idi. THBT de çok iyi halk dansları grupları vardı, çok organizeydi. Konserlerine giderdik, Erol Sayan çalıştırırdı. Yakın dönem çalışmalarınız nelerdir? İki ODTÜ lü arkadaşla çalıştık sonra benim grubumun piyanisti ve gitaristi olan o hani konservatuara giden komşum Metin Gerçeker de katıldı, onun oğlu da davul çaldı, Kurşunkalem diye grup kurduk. Hoşumuza giden şeyler çalıyorduk, bir iki kez ODTÜ rock festivaline bahar şenliğine falan çıktık. Sonra o piyanist olan arkadaşım hastalandı, bir yıldır çalmıyoruz birlikte. Siz basa geçtikten sonra o müzik aletinde mi kaldınız? Evet, ama toplulukla müzik yapmadığım yıllarda, Kimya da öğretim üyesi iken gitar çalan bir kaç kişi olur hep sınıfta, ben onlarla çalarım kantinde falan, hoca öğrenci olarak dımbırdatırız. Şimdilerde neler dinlersiniz? Müzik zevki açısından geniş bir spektrumum var, onları dinliyorum. Kendim bir iki tane beste yaptım, Kurşunkalem le beraber kayda aldık; hatta parçalardan birini adı Kurşunkalem olduğu için arkadaşların tercihi olarak bu adı koyduk. ODTÜ de müzik ortamı nasıldı? Bizim zamanımızda herkes herşeyi dinlerdi ve söylerdi de. Mesela bir piknikte, batı müziği de, Türk Klasik Müziği de kanto da söylerdik. Hepsinden zevk alırdık. İlginç gelebilecek başka şeyler anlatayım. Şimdi Çatı nın olduğu yerde bir kaç baraka vardı. Biz oraya Cici Kantin derdik. Daha Endüstri Mühendisliği binası falan yoktu, boş bir alan vardı. Barakalar önce dershane olarak kurulmuştu. Rektörlük daha sonra orayı kantin yaptı. Yiyecek vs. dışında bir piyano vardı ve bilenler oturup çalardı. Birinci sınıftan Yavuz Beşorak diye bir arkadaşım vardı ve piyanoda güzel Rock and Roll çalardı. O zamanlardaki seslerle daha az oynanmış olmasının o tınıları daha güzelleştirdiğine katılır mısınız? Haklısınız. Deyim yerinde ise müzikte kirliliği yaratan bu çok marifetli klavyeler oldu. Çıstaktan darbukaya herşeyi çalıyor. İçinde ve dışında kaldığınız yıllar sürecinde ODTÜ deki müziğin seyri hakkındaki değerlendirmeniz nedir? Her alanda olduğu gibi kişilerin züppelikleri oldu, Ben şunu yapmam, bunu çalmam gibi. Bizim grupta da diğer arkadaşlar Türkçe söylemeyelim derdi. Ben aksi tarafta idim. Yıllar sonra, ben Amerika ya gittim, doktora yaptım döndüm, o arkadaşlarım Sen haklıymışsın, Türkçe müzik, Anadolu Rock ne kadar gelişti diye bana hak verdiler. Fakat herkes başka yerlere gittiği için süreklilik olmadı, devam ettiremedik. Sizin ya da başkasının konserlerinden, o dönemlerin enteresan bir anekdot var mı aklınızda kalan? Vardır da hatırlayamadım. Ama ODTÜ dışından bir şey anlatayım. Benim adım bir ara grupta Fevkalade çirkin ve fikren zavallı idi. Nedeni de şu; Dedeman ve Büyük Sinema da çaldığımız bir yılbaşı gecesinin teknik düzenini sağlayan firmanın sahibi Erkal Zenger ve Erkan Özerman ortak olarak düzenlemeyi yapmışlardı. Sizi nasılsa sonra meşhur edeceğiz diye paramızı vermeyip sonrasında tartışma çıkınca, Erkan Özerman benim için Fevkalade çirkin bir çocuk demiş. Lakabımın ilk kısmı oradan. Aynı yılbaşı gecesi işimizi bitirip üzerimizde orkestra kıyafetleri ile Kızılay a doğru inerken tam Gima binasının önünde bir adam Abi dedi, Sigaran var mı?. Fakat iyice kafayı bulmuş. Ben de, Sigara kanser yapar dedim. Adam döndü, bana sarhoş ağzıyla defalarca Sen fikren zavallısın! dedi. Birbirine yakın zamanda iki tane olay peşpeşe geldi ve benim adım grup içinde böylece Fevkalade çirkin ve fikren zavallı oldu. Bu güzel söyleşi için teşekkür ederiz. Söyleşi: Sinan DEMİRCİ (ME 88) H A Z İ R A N

16 dernekten Çocuk Şenliği Çankaya Belediyesi ve Yenimahalle Belediyesi desteğiyle, Çocuk Şenliği 24 Nisan 2010 tarihinde ODTÜ Stadyumu nda gerçekleşti. Derneğimiz in düzenlediği bu anlamlı gün için 500 den fazla çocuğun Sincan, Yenimahalle ve Çankaya ilçelerinden katılımı sağlandı. Çocukların üniversite ile tanıştıkları bu anlamlı günde 100 ü aşkın veli ve öğretmen çocuklarının yanında geldiler ve bir günü hep birlikte ODTÜ de geçirdik. 24 Nisan 2010 Cumartesi günü ODTÜ Büyük Spor Salonu önünde toplanan gönüllülerimiz Çankaya, Yenimahalle, Dikmen, Yenikent ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ne daha önceden organize oldukları şekilde otobüslerle dağıldılar ve heyecanlı kalabalık da ODTÜ Stadyum da bir araya geldi. Sokak oyunlarının oynandığı, yarışmaların düzenlendiği, bilimsel deneylerin yapıldığı, koro eşliğinde şarkıların söylendiği şenlikte klasik müzik, sanat atölyesi, ritim ve halk oyunları etkinlikleri yapıldı. Etkinliklere Sincan, Yenikent İlköğretim Okulu; Yenimahalle- Karşıyaka, Oğuzlar İlköğretim Okulu; Yenimahalle-Şentepe, Dede Korkut İlköğretim Okulu öğrencileri öğretmenleri eşliğinde katılırken, Çankaya-İlker den Yenilik İlköğretim Okulu ve Akşemsettin İlköğretim Okulu öğrencileri Çankaya Mürsel Uluç TODAM desteğiyle katıldılar. Etkinlikler kapsamında IEEE ODTÜ, Anlat Okulunu Projesi ile; Amatör Astronomi Topluluğu, gökyüzü gözlem etkinlikleri ile; Jeoloji Topluluğu, deneyler ve volkan patlaması simülasyonu ile; Çankaya Belediyesi TODAM, uçurtmalar ile Çocuk Şenliği ne katkı sağladılar. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Savaş Yorgancı ve ODTÜ MD Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Şahin in konuşmalarının ardından etkinlikler a kadar devam etti. Ayrıca diğer ülke dışişleri bakanlıklarında ülkemizi tanıyan ve destekleyen yabancı diplomat çevreleri oluşturmak amacıyla her yıl Dışişleri Bakanlığı Eğitim Merkezi nce düzenlenen tanıtım amaçlı eğitim programı kapsamında 53yabancı diplomat ODTÜ'yü ziyaret ettiler ve Çocuk Şenliği nin ziyaretçisi oldular. Yapılan organizasyonda büyük katkıları olan Ankara Gönüllü Takımı nın, bir aydır sürdürdüğü çalışmalar dâhilinde Dikmen ve Karşıyaka bölgelerinde şu an 32 ev ve 87 çocuk ile 109 gönüllü ilgilenmekte. Gönüllülerin birçoğu evlere giderken, çekirdek ekip ise projenin mutfağında projenin düzenli yürümesine destek olmakta. Gönüllü aileler gönüllülere güzel yiyecekler hazırlamakta, giysi gereksinimi olanlar için küçülen giysileri toplamakta. Gönüllü mezunlarımız ise deneyimleriyle eğitimlere renk katmaktalar. Damla GÜLMEZ (ARCH 09) 16 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

17 odtüden Gençlik Meclisi Kentli gençliğin kent yönetimine doğrudan katılımı, sağlık, sosyal, eğitim, sanat ve kültürel alandaki ihtiyaçlarının karşılanması ile düşünce ve üretim kapasitelerinin geliştirilmesi ve bu düşüncelerin hayata geçirilmesi için çalışan, gençlerin toplumsal, çevresel ve ekonomik yarar üretiminde aktif rol almalarını sağlayan gençlik meclisi Çankaya Belediyesi bünyesinde kuruluyor. İlk genel kurulunu 28 Mayıs 2010 da yapacak olan gençlik meclisine, ODTÜ ailesini temsilen ODTÜ ÖTK Başkanı ve 28 topluluğumuz ile beraber katılacağız. ÖTK Öğrenci Kültür Merkezi Bu yılbaşından itibaren bize verilmesi için mücadele ettiğimiz eski karakol yeni öğrenci kültür merkezi faaliyetlerine başladı. Yaklaşık 1 aydır çeşitli sorunlarla karşılanılmasına rağmen pek çok etkinliğimizi öğrenci kültür merkezine taşımayı başardık. Şu an hemen hergün değişik bir organizasyonun yapıldığı öğrenci kültür merkezi, Ankara Gönüllü Takımı na da ev sahipliği yapacak. Sinema gösterimlerinin, dans provalarının ve çeşitli söyleşilerin yapıldığı kültür merkezimize, hem başarımızı hem de bilgileri paylaşmak için tüm mezunlarımızı bekliyoruz. ÖTK Bahar Şenlikleri Bu yıl 24. sü düzenlenen ODTÜ Uluslar arası Bahar Şenliği, yine renkli görüntülere sahne oldu. Paylaşımı ve birlikteliği hep beraber yaşadık. Duman, Sulukule Roman Orkestrası, Leman Sam ve Nazan Öncel in sahne aldığı 4 gün çok keyifli geçti. Bu yıl bahar şenliğimiz ODTÜ Mezunlar Derneği nin de dahil olmasıyla, çok daha coşkuluydu. Eski mezunlarıyla aynı ortamda ve aynı şekilde eğlenme imkânı bulan öğrenciler, bu birlikteliğin devam etmesini istiyorlar. ÖTK ODTÜ Günü ODTÜ Günü 28 Mayıs 2010 Cuma tarihinde ODTÜ Kültür Kongre Merkezi A-Salonu nda kutlandı. Etkinlikte sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki ayrı programda ödüller dağıtıldı. Sabah programında İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından Umut Asil den piyano resitali dinledik ve Aydın Tiryaki nin hazırladığı sunumu izledik. ODTÜ mensuplarının ve öğrencilerinin, bilimsel ve mesleki başarılarıyla son bir yıl içinde Üniversite ye yurt içinden ve yurt dışından gelen değerli ödülleri konu alan sunumun ardından ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar konuşma yaptı. ODTÜ mensuplarının ve öğrencilerin başarılarını kutlayan Acar, bu başarıların arkasında tüm ODTÜ personelinin özverili çalışmalarıyla oluşan ODTÜ ortamının yer aldığını dile getirdi ve yüksek kaliteli eğitimi, nitelikli araştırmayı ve üretimi destekleyen ODTÜ ortamını yaratan; liyakat, hizmet ve başarı ile özdeşleşmiş ODTÜ değerlerini yükselten tüm ODTÜ mensuplarına, öğrencilerine, mezunlarına ve kendilerini destekleyen OD- TÜ dostlarına özel teşekkürlerini iletti. ODTÜ nün bilimin ve toplumun gelişmesinde yüklenmiş olduğu önemli sorumlulukları paylaşan ve çalıştıkları sektörde yüklendikleri liderlik rolüyle toplumun gelişmesine önemli katkılarda bulunan kişilerin başarılarını takdir etme görevini üstlendiklerini açıklayan Acar, bu sebeple, her yıl bilim, teknoloji ve sanat alanında başarıya ulaşmış ve toplumun gelişmesine ve çağdaşlaşmasına önemli katkılarda bulunmuş insanlara ödül verildiğini dile getirdi. Bu sene Üniversite Senatosu olarak Erol Üçer e Üstün Hizmet Ödülü, Özhan Akçalı ve Mahmut Kiper e ODTÜ Takdir Ödülü verdiklerini açıklayan Prof. Dr. Ahmet Acar, ödül sahiplerini kutladı, örnek kişilikleri ve başarılarıyla, önderlik yaptıkları alanların gelişmesine ve Ülkemizin çağdaşlaşmasına yaptıkları değerli katkılar için şükranlarını sundu. ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Şahin in de katıldığı törende, yılları arasında İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu nda görev alan ve Dernek Başkanlığı görevini sürdüren Feyzan Ali Aliefendioğlu nun da ODTÜ Takdir Ödülü ne laik görüldü. Öğleden sonra yapılan törende ise Turan Baskan Üstün Hizmet Ödülü, Turan Baskan Hizmet Ödülü, Turan Baskan Teşvik Ödülü, Emekli Öğretim Elemanları Hizmet Plaketleri, Emekli İdari Personel Hizmet Plaketleri, Öğretim Elemanları ve İdari Personel 45. Yıl, 40.Yıl, 35.Yıl, 30.Yıl, 25.Yıl, 20.Yıl Hizmet Belgeleri sahiplerini buldu. Damla GÜLMEZ (ARCH 09) H A Z İ R A N

18 üyelerden Haziran da Ölmek Zor ( ) gece leylâk ve tomurcuk kokuyor bir basın işçisiyim elim yüzüm üstümbaşım gazete geçsem de gölgesinden tankların tomsonların şuramda bir çalıkuşu ötüyor uy anam anam haziranda ölmek zor! demiş şair. Bütün görkemiyle ortaya çıkan güzellikleri terketmenin zorluğundan mı hareket etmiş, yoksa o zorluğu en ince ayrıntılarına dek tahmin ettiği halde, herkesin başaramayacağını düşündüğü için mi böyle demiş, bilinmez. Haziran da yitip gidenlere bakınca besbelli çok haklı demiş... Nasıl haklı olmasın ki; Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmed Arif, Ahmet Haşim, Halide Nusret Zorlutuna, Cengiz Aytmatov, Mina Urgan, Nuri İyem, Cahit Külebi, Ahmet Muhip Dranas, Hasan İzzettin Dinamo, Tahsin Saraç, Kazım Koyuncu... Haziran ayında gökyüzünde ortaya çıkan ışık kümeleri gibi kayıp gitmişler Ve dahi şairin bilmedikleri ve dahi adlarını anımsayamadıkları ve dahi başka dilden konuşanlar... Ve dahi kendinden sonra yitenler... Gece leylak ve tomurcuk kokarken kalplerin en seçkin köşelerine kaç yıldız asılmış, kimler düşmüş... Bir bir aklından geçirmiş olmalı şair. En çok da Nazım ı düşünmüş besbelli? Ustayı karlı bir kayın ormanında yürürken düşlemiş belki. Belki yurdundan uzaklaştıran motorun hızı ve gurbetin soğuk rüzgarı yüz kaslarını gererken son kez yeditepeli şehrine bakışını, belki Bursa mapusunda havalandırmaya ilk kez çıkardıklarındaki bahtiyar- 18 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

19 üyelerden lığını... Belki avaz avaz haykırmış bir şiirini hangi ruh haliyle yazdığını yaşamak isterken: (...) vatan it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan vatan tırnaklarıysa ağalarınızın vatan mızraklı ilmühalse, vatan polis copuysa ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntalarla Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala... Ve devam etmiş... Ölene dek vatanını sevmeye devam etmiş usta... Tek isteği bir köy mezarlığına gömülmekmiş ölünce, uyarına gelirse bir de çınar ağacı istermiş. Hepsi o. Gece leylak ve tomurcuk kokarken yurdunda; dostlarına, kavga dostlarına, iş kardeşlerine, yoldaşlarına tek hecesiz bir elveda diyerek gitmiş, çok uzaklarda son nefesini vermiş... Biri ise belki küçücük bir kız çocuğunun ürkekliğiyle kapıları çalıp imza isterken düşlemiş kendini. Biri bazen kapıyı çalanmış, biri bazen kapıyı açan. Ama çok kez de açmayıp yüzüne çarpanları anlamaya çalışmış bir diğeri... Biri Orhan Kemal miş. Nazım Hikmet in kitaplarını okumuş dünyayı anlamak için belki. Onun şiirlerini seven pek çoğu gibi vatanını sevmeye devam edenlerdenmiş... Büyük ustanın kitabını okumasını suç unsuru saymışlar da koymuşlar mapushaneye. Hem de yanına vermişler ustasının... Arada şiir de yazarmış, besbelli ustası gibi yazmak istermiş.. Çok şey öğrenmiş ondan; felsefe, Fransızca, edebiyat ve uymuş ustasının önerisine: Bırakmış şiiri, düzyazıya başlamış. Sonuç; Türk edebiyatında toplumcu gerçekçi edebiyat denince ilk akla gelen isimlerden biri olmakmış... Sonuç; Ekmek Kavgası, Hanımın Çiftliği, Yazmak Doludizgin, Bereketli Topraklar Üzerinde, Sokakların Çocuğu ve daha onlarca ölümsüz eser bırakmakmış... Şair nereden bilirdi ki sanki o şiirini bir matematik teoremini ispat eder gibi örneklerin kendi ölümünden sonra da devam edeceğini. Ahmed Arif in de prangalar eskittiğini duymuştu belki, onu terketmeyen bir sevda gibi sevdaya kendisi de tutulmuş olabilirdi... Kaç kalem o kadar güzel anlatabilirdi Anadolu yu sahi... Nuh a beşikler veren, yanında Havva anayı dünkü çocuk gibi düşündürten... Köroğlu yu, Karayılan ı, Bedreddin i, Pir Sultan ı, Meçhul askeri bir kez daha dizeleriyle ölümsüzleştiren... En ümitsiz görünen zamanlarda dahi dizeleriyle umut aşılayan, Öyle yıkma kendini Öyle mahzun, öyle garip... Diye silkeleyen ve yapması gerekeni gösteren (...) Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... O güzel insanlar o güzel sözleri yazıp da gittiler... O güzel sözler ise onlardan sonra gelen nice oğulun, nice kızın ezberinde durmakla kalmadı, onların giriştiği her işte, soyunduğu her kavgada, düştükleri her aşkta, yaşam şekillerini oluşturan çizgilerin, düşüncelerin özeti oldu adeta... Onlardan sonra gelen nice oğul, nice kız daha güzel bir dünya için sarıldı o sözlere. Kimi okulda defterine yazdı o mısraları, kimi sırasına. Kimi işkence odalarının duvarlarına kazıdı, kimi yorgun emekçilerin iş çıkışı gördüğü fabrika duvarlarına... Kimi sevdiğine gönderdi aşkını anlatmak için, kimi annesine babasına ulaştığı özlem dolu bir mektubun sayfalarında... Zoru başaranları unutmayacak Haziran Kamil AKDOĞAN (ES 90) 1- Hasan Hüseyin Korkmazgil in Nazım Hikmet için yazdığı şiir, 2- Nazım Hikmet (3 Haziran 1963), Orhan Kemal (2 Haziran 1970), Ahmed Arif (2 Haziran 1991), Ahmet Haşim (4 Haziran 1933), Halide Nusret Zorlutuna (10 Haziran 1984), Cengiz Aytmatov (10 Haziran 2008), Mina Urgan (15 Haziran 2000), Nuri İyem (18 Haziran 2005), Cahit Külebi (20 Haziran 1997), Ahmet Muhip Dranas (21 Haziran 1980), Hasan İzzettin Dinamo (20 Haziran 1989), Tahsin Saraç (29 Haziran 1989), Kazım Koyuncu (25 Haziran 2005) H A Z İ R A N

20 ankara Hamamönü nün Değişen ve Değiş(e)meyen Yüzü Kent merkezleri, kentte yaşayanları bir araya getirerek paylaşım, temsil ve yaşama alanı oluşturan mekânlardır. Tarihi kent merkezleri, bu işlevleri yanında, kentin ve toplumun bir belleği olarak özel konum kazanmış alanlardır. Ankara nın tarihi kent merkezinin önemli bir ayağını oluşturan Hamamönü ve çevresi gerek Osmanlı, gerekse Cumhuriyet Dönemi Ankarası nın kent merkezi işlevlerinin bir bölümünü üstlenmek yanında, merkez çevresindeki tarihi konut dokusunun da önemli bölgelerinden biri olmuştur. Ancak zaman içinde kentin güneye doğru kaymasına paralel olarak, Hamamönü bölgesi de bu merkeziliğini yitirmiş, haketmediği biçimde, gözden düşmüştür. Bu gerilemenin doğrudan bir sonucu; bölgenin gerek sosyal gerekse mekânsal yapısındaki yıpranma ve gerilemedir. Bu durum günümüze kadar devam etmiş ve tarihsel değere sahip yapılar ya yıkılmış ya da yıkılmaya yüz tutmuştur. Bölgenin canlandırılmasına yönelik olarak, son dönemde Altındağ Belediyesi tarafından bir proje geliştirilerek, Hamamönü bölgesinin Hacettepe Üniversitesi ne yakın bölümlerinde sokak sağlıklılaştırması çalışmaları başlatılmıştır. Bu projenin bir sonucu olarak bölgede, yenilenmiş bir doku ortaya çıkmıştır. Bu doku kafeler, lokantalar ve üniversite öğrencilerine yönelik bir dizi başka işlevin yerleştiği yerler haline gelmiştir. Bu çerçevede Hamamönü Sokak Sağlıklaştırma Projesi, Altındağ Belediyesi tarafından bir yandan güvenlik, bakımsızlık ve yıpranmışlık, altyapı eksiklikleri, öte yandan da bölgenin potansiyelinin arttırılması, kale aksının ticari devamlılığı ve Ulus Tarihi Kent Merkezi'nin bir alt merkezi olma noktalarında gerekçelendirilmektedir. Hâlihazırda 200 den fazla yapının restore edildiği bölgede çalışmalar bittiğinde sokakların hayat bulacağı ve bölgenin bir cazibe merkezi haline geleceği belediye başkanı tarafından farklı platformlarda defalarca dile getirilmiştir. Bu alanda yaşanan dönüşümün görünürdeki parlak yüzüne karşın, bazı eleştirilerin de var olduğu bilinmektedir. Yenileme sonucunda bu alandan tasfiye edilen kesimler yanında, bu bölgeye bitişik alanlarda çöküntünün devam etmesi bölgenin geleceğine yönelik soru işaretleri yaratmaktadır. ODTÜ Kentsel Politika Planlaması Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencileri olarak, yürüttüğümüz araştırma kapsamında, bir süredir sokak sağlıklaştırılması yapılan Hamamönü bölgesinde bölgede yaşanan dönüşüm ve ortaya çıkardığı soruları araştırıyoruz. Bu sorular kafamızda, Hamamönü nün konuttan bozma kafelerinden birinde, Hacettepe Üni- Sağlıklaştırmadan sonra yurt sokağı Hamam arkası sokak versitesi öğrencileri arasında çaylarımızı yudumlarken, kayıt cihazlarımızın son kontrolünü yapıyoruz. Çaylar biter bitmez, hızla bölgeye adını veren tarihi Karacabey Hamamı nın yanından, Hamamarkası bölgesine yöneliyoruz. Hamamönü nün Haccettepe öğrencileri tarafından ısıtılmış makyajlı yapıları burada yerini köhneliğe, yoksulluğa ve çöküntüye bırakıyor. Artık, Hamamönü nde olduğu gibi, Hamamarkası nda da, herkes bizi tanıyor; ya da bize öyle geliyor! Konyalısı, Kayserilisi, Niğdelisi hepsi selam veriyor, kahvenin önünden geçerken. Selamları karşılamaya çalışırken, aklımıza bir yetkilinin selamlaştığımız insanlara yönelik sözleri geliyor; Şimdi burayı sokak sağlıklaştırma yaptığımız zaman yapılmayanlar da değerlenecek. Niye istiyorum ki. Ya burada düzgün insanlar olsun. Ben bu insanlara para veriyorum. Yardımcı oluyorum ben bu insanları sokağa atmam ki 20 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý