Ortadoğu da piknik...

Transkript

1 Yıl 5 Sayı 21 ÜÇ AYDA BİR YAYINLANIR - Parasızdır /TEMMUZ ISSN Ortadoğu da piknik Geleneksel Ortadoğu Pikniği Kızılcahamam da yapıldı.

2 Yıl 5 Sayı 21 ÜÇ AYDA BİR YAYINLANIR Parasızdır /TEMMUZ BP REKLAM İMTİYAZ SAHİBİ DNT Ortadoğu Yayıncılık A.Ş. adına Dr. Eyüp ÖZEREN GENEL YAYIN YÖNETMENİ Uğur C. SEVİM EDİTÖR Uz. Dr. Metin ÖZSOY GENEL MÜDÜR Aslı ÇALIŞKAN aslicaliskan_06@hotmail.com YAYIN KURULU ÜYELERİ Op. Dr. Sadi KAYA Op. Dr. Süleyman GÖKDUMAN Prof. Dr. Metin ORHAN Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK Prof. Dr. Mitat KOZ Doç. Dr. Mehmet İLERİ Prof. Dr. Mustafa ALTINBAŞ Prof. Dr. Derviş YILMAZ Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Ahmet YILDIZ Fatma KOÇAK web: Yazışma Adresi Bayındır 2 Sok. 63 /12 Kocatepe /ANKARA Yayını Hazırlayan DNT Ortadoğu Yayıncılık A.Ş. Tel: Reklam ve Pazarlama Tel: web: Baskı: Ateş Matbaa Tel: Büyük Ortadoğunun Sesi Dergisi Basın ve Meslek İlkelerine Uyar. Kaynak Gösterilerek Alıntı Yapılabilir. Dergimizdeki yazı ve reklam içeriğinin sorumluluğu sahibine aittir. Gönderilen yazılar iade edilmez. İçindekiler GÖREVLİ KADROMUZ BAŞYAZI RÖPORTAJ GÖĞÜS HASTALIKLARI GÖZ HASTALIKLARI İNDEKS KADIN HASTALIKLARI DERMATOLOJİ BOSEV GENEL BAŞKANI SAĞLIKTA SON GELİŞMELER ÇOCUK HASTALIKLARI KBB DAHİLİYE GASTROENTEROLOJİ BULMACA KAPLICALARIMIZ İÇİMİZDEN BİRİ BİLGİNİZ OLSUN

3 Kadromuz Mesul Müdür Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Dahiliye Uz. Dr. Alper AK Uz. Dr. Hulki GENÇ Gastroenteroloji Uz. Dr. Harun Can UYGURER Genel Cerrahi Prof. Dr. Mehmet KAYA Çocuk Hastalıkları Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Doç. Dr. Süleyman KALMAN Kadın Hastalıkları Op. Dr. Şükran ERDOĞAN Nöroloji Prof. Dr. Nermin MUTLUER Göğüs Hastalıkları Uz. Dr. Emine İZBUDAK Kardiyoloji Uz. Dr. Gökhan CİHAN Dermatoloji Yrd. Doç. Dr. Yavuz PEKSARI Psikiyatri Uz. Dr. Meral GÜNGÖR Uz. Dr. F. Nermin TUNCEL Üroloji Op. Dr. Haluk ÖZKAYA Radyoloji Uz. Dr. Karabekir ERCAN KBB Op. Dr. Adnan UZUN Ortopedi Op. Dr. Cenk ÖZTÜRK Katkıda Bulunanlar ve Ortaklarımız Göz Hastalıkları Op. Dr. M. Erhan YUMUŞAK Op. Dr. Ömer Faruk RECEP FTR Uz. Dr. Füsun AYTAÇ Uz. Dr. Canan AĞIRLAR Mikrobiyoloji Doç. Dr. Mehmet YAPAR Acil Hekimi Dr. Fatma ÖZKAN Dr. Haldun DURAN Dr. Ali DELKHAH Diş Hekimi Dt. Habibe BAŞAYAR Diyetisyen Ülkü GÖK Dr. Eyüp ÖZEREN Bu sayımızda sağlık alnında yaşanan yeniliklere paralele olarak Tıp Merkezimiz ve hastanemiz bünyesindeki bu yeniliklerin birer birer hayata geçirildiğini ve uygulandığını göreceksiniz. Bu sayımızda yer alan konu başlıklarına bir göz atacak olursanız dergimizin halkın sağlığına ne kadar önem verdiğini ve yakından ilgilendiğini görme fırsatına ereceksiniz. Büyük Ortadoğu nun Sesi Dergimiz bu anlamda hak ettiği yerini bulmuş ve halkımızın gönlünde taht kurmuştur. Sağlık bir ülkenin gelişmişliğinin en temel göstergelerinden biridir. Sağlıktaki gelişme, sağlık politikalarının tam ve eş zamanlı uygulanması ile mümkündür. İyi yönetilen sağlık sistemi de sonunda sağlıklı bir nesil ve sağlıklı bir toplum oluşmasını sağlayacaktır. Op. Dr. Sadi KAYA Dr. Eyüp ÖZEREN Op. Dr. Süleyman GÖKDUMAN Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK Ekrem TAMER Doç. Dr. Ercan Cenk DORUK Prof. Dr. Mitat KOZ Dr. Alaattin KEYKUBAT Uz. Dr. Nazım ERGÜN Doç. Dr. Mehmet İLERİ Uz. Dr. Hulki GENÇ Ahmet DUYAR Av. Emre ÜŞÜMEZ Ahmet YILDIZ Murat ÖZTÜRK Tıp alanında; çığır açan tüm gelişmelerin altında yatan gerçek teknolojidir. Teknoloji o kadar baş döndürücü, o kadar hızlı ilerliyor ki bazen takip etmemiz dahi zorlaşıyor. Teknolojik gelişmeler etkinliğini en fazla tıp sektöründe kendini gösterirken ne yazık ki beklenmeyen birçok sağlık problemlerini de beraberinde getiriyor. Günlük yaşantımızda elbette teknolojinin nimetlerinden Ekrem AKSOY Prof. Dr. Metin ORHAN Prof. Dr. Derviş YILMAZ Prof. Dr. Mustafa ALTINBAŞ Prof. Dr. Ali Kemal ÖZDEMİR Prof. Dr. Serdar ÜŞÜMEZ Prof. Dr. Mehmet KAYA Dr. Mustafa KÖSE Dr. İsmail CEYHAN Dt. Deniz AYCAN Dt. Habibe BAŞAYAR Ecz. H. Sadık DEMİRBAŞ Fatma KOÇAK Dr. Mustafa ERSÖZ Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Op. Dr. Ömer Faruk RECEP Uz. Dr. Metin ÖZSOY Doç. Dr. Metin YILDIRIMKAYA yararlanacağız, bunun insanlık için bir fırsat olduğunu bileceğiz ama iş bununla bitmiyor bizler aynı zamanda teknolojinin getirdiği zararları da bileceğiz ve ona göre tedbir alacağız. Asıl amacımız teknolojinin sağlıklı kullanılması olmalıdır. Sağlıkta çağı yakalamak hepimizin ortak beklentisi ve paydası olacaktır. Uğur C. SEVİM Filiz ÇELİK Ali Rıza KOÇAK Osman GÜLEÇ Op. Dr. Zeliha HAMURCU Dr. Tülay DEMİRTAŞ Sağlıklı günler dileğiyle, Kalın Sağlıcakla. 2 3

4 Röportaj Sağlık Bakanlığı Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Prof. Dr. Faruk ÖZTÜRK Baştabip PROF.DR. FARUK ÖZTÜRK 1963 yılında Ankara da doğdu. İlk ve Ortaokulu Ankara da tamamladı yılında Askeri Okullardan mezun oldu yılında GATA Tıp Fakültesinde Stajyer Teğmen olarak göreve başladı yılında Erzincan 59. Top. Er Eğitim Tugay Kom. Sağlık Şube Müdürü ve Revir Baştabibi görevinde bulundu yılıda GATA Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları A. D İhtisasını aldı. Aynı yıl Kayseri Asker Hastanesi Göz Kliniği Şefi oldu.1996 yılında Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fak. Göz Hastalıkları A.D, 1999 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fak. Anabilim Dalı Başkanı2003 Afyon Kocatepe Üniversitesi Hastanesi Başhekim Yardımcılığı,2006 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fak. Dekan Yardımcılığı yaptı yılında Ankara Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi olarak atandı ve halen bu görevi yürütmektedir. Çeşitli okul dereceleri bulunmaktadır. Yurtiçi ve yurtdışı birçok mesleki dernek veya cemiyet üyeliği vardır. İngilizce ve Fransızca bilen Prof. Dr. ÖZTÜRK Evli, iki çocuk babasıdır. 1- Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesini her yönü ile bizlere tanıtır mısınız? 1995 yılından SSK bünyesinde kurulmuş olan hastanemiz, 2005 yılından itibaren Sağlık Bakanlığına devredilmiş olup, halen Sağlık Bakanlığı bünyesinde Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Bilindiği gibi sağlık sektörü sürekli kendini sürekli yenileyen bir alan olduğu için bizlerinde devamlı olarak yenilikleri takip etmesi ve bu yenilikleri uygulaması gerekmektedir. Bizde bu gerçekten hareketle, uzun süredir gerek fiziki koşulları, gerek tıbbi teknolojik alt yapısının iyileştirilmesi ihmal edilmiş hastanemizde insan odaklı çalışma prensibinden hareket ederek, çalışanlarımıza ve hastalarımıza daha iyi şartlarda hizmet verebilmek için alt yapıya ait kronikleşmiş sorunlarını ele aldık. Öncelikli olarak bunların hepsi ele alındı, düzeltildi. Ameliyathanemizin hijyenik klima sistemini yeniledik, polikliniklerimizi ve hizmet birimlerimizin modernizasyonunu içeren tadilatını yaparak son derece modern bir poliklinik sistemini halkımızın hizmetine soktuk. Miadı dolmuş ve çalışmayan tıbbi cihazlarımızı son teknolojik ürünlerle yeniledik. Ulucanları bir markaya dönüştürerek yüksek teknolojiye haiz uluslararası referans bir Göz Enstitüsü olmak vizyonuna sahibiz. Hastanemiz Türkiye de bir referans hastanesidir. Bu nedenle bilgi birikimi yüksek ve deneyimli bir hekim kadrosuna sahibiz. Referans hastane olmak; sürekli eğitim, ölçme, iyileştirme yöntemleri kullanarak devamlı gelişmeyi, yenilemeyi sağlayarak bu yenilikleri takip etmeyi gerektirmektedir. Zaten hastane olarak ta biz bu misyonu benimsiyoruz. Bizim için de önemli olan çok sayıda hasta bakmak değil, başvuran her kişiye nitelikli ve bilimsel hizmet sunmaktır. Hastanemizin mevcut binalarının yanı sıra artan ihtiyaca cevap verebilmek amacıyla Kızılay Semt Polikliniğimizi Keçiören Semt Polikliniğimizi hizmete soktuk. Hastanemizde glokom, Vitreoretinal cerrahi, şaşılık, kornea, oküloplastik cerrahi, uvea- Behçet, nörooftalmoloji alanlarında fiili olarak 22 göz hastalıkları uzmanı, 22 asistan göz doktoru, idari kadro ve diğer branşlarla birlikte toplam 29 hekim görev yapmaktayız. Hastanemizde Ocak 2009 tarihi itibariyle hekim seçme hakkı uygulanmaya başlanmıştır. Hasta talebimizin fazla olması ve il dışından da birçok hastamızın gelmesi nedeniyle genelde yataklarımız dolu olmakta ve tam kapasiteyle hizmet vermekteyiz yılı bakılan hasta sayısı günlük yaklaşık 1200, yapılan ameliyat sayısı ise günlük ortalama 90 kadardır. Top yekün bir zincirin birer halkası olduğumuz ve en zayıf halkanın zinciri zayıf kılacağının farkında olarak güncel bilgiyle tüm personelimizi güçlendirmeye gayret etmekteyiz. Yine ülkemizdeki tüm göz hekimlerine yönelik olarak ULUCANLAR GÖZ GÜN- LERİ başlıklı periyodik olmasını hedeflediğimiz bilimsel toplantıların ilkini 2010 da Ankara Rixos Hotelde ikincisini ise 2011 de Limak Ambassador Otelde gerçekleştirdik. Yine ilk süreli yayınımızı 2010 da yayınlamış olmanın heyecanını yaşamaktayız. Ankarada mevcut tüm kamu yaşlı bakım evleri göz taramasından geçirilmiş, çeşitli vakıflarla bu taramalar devam ettirilmiştir. Yine geleneksel bowling turnuvalarımızın 4. sü 2011 de yapılmıştır. Sağlık alanında tüm önemli gün ve haftalar özel anma günleri ile pekiştirilmektedir. 2- Sağlıkta dönüşüm projesinin sağlık sistemine getirdiği avantaj ve yeniliklerden bahseder misiniz? Sağlıkta dönüşüm ile birlikte ülkemizde sağlık alanında ciddi bir değişim yaşanmaya başlanmıştır. Hastanemizde de bu bağlamda; çağın gereklerine uygun, bilimsel ve son teknolojiyi kullanan etik değerler çerçevesinde hizmet veren ve bu ilkelerden ödün vermeden açık, dürüst, hastaya hizmet odaklı tanı ve tedavi hizmeti sunmak hedefi ile çalışılmaktadır. 3- Yayınlarımız hakkında görüş düşünce ve önerileriniz nelerdir? Yayınlarınızı okuyup inceleme fırsatı buldum, oldukça spesifik ve profesyonel çalışmalar olarak değerlendiriyorum. Büyük bir emeğin ürünü olduklarını anlamak zor değil. Tabi aslolan bu çizgiyi bozmadan standartları aşağı çekmeden yayınlarınızın uzun soluklu olmasını sağlamanız naçizane önerim olabilir. 4 5

5 Dahiliye Nedenleri: crohn, ulseratif, hol it, behçet hastalığı, kemoterapi sonrası, redyoterapi sonrası, virüs ve bakteri enfeksiyonları, parazitler bu tıp diyara yapar. 4- Molite-hareket-bozuklukları:Hareket bozulursa barsak içeriğinin emilim yüzeyi ile temas süresi azaldığı için ishal olur. Nedenleri: irritehastalıgı, mide ve barsak ameliyatı sonrası, safra emilim yetersizliği açlıkta sekretuar, yemek sonrası ozmotik diareye neden olurlar. Bir etken çeşitli mekanizmaları kullanabilir. naklı olurlar (shigella girardia, kriptosporidium) aldıkları zamanlarda vucutta birikirler rotavirüs, astrovirüs, adenovirüs ise kolayca yayılır. YAZ İSHALLERİ Tanım İshal dışkılam sayısında, dışkılama alışkanlığında artış gibi nedenlerle günde 200gramdan fazla dışkı yapmaktadır.8 Haftadan kısa sürenlere akut(ivegen),daha uzun sürenlere kronik(süreğen)ishal denir. Yaz ishalleri akut gruba giren ishallerdir. Mide barsak sisteminin içine ağız-tükürükmide-safra kesesi-pankreas yoluyla sıvı salgılanır. Bu sıvının 10 litresi ince barsaktan,2 litresi ise kalın barsaktan geri emilir. Bu emilim esnasında glikoz-yağ-proteinvitamin ve minareliler(tuzlar)emilir. İnce barsaktan hem sindirim kanalı içine sıvı salgılanır hem emilir.kalın barsaktan çok az salgılanır ama emilim çok fazladır. Çeşitli nedenlerle bu emilimler bozulduğunda ishal gelişir. Eğer ince barsaklar etkilenirse çok bol dışkılama olur.mide etkilenirse kusma daha ön plandadır.kalın barsak etkilenirse sık ve az miktarlı dışkılama vardır. Uz. Dr. Hulki GENÇ Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Dahiliye Uzmanı Çeşitleri 1- Laktoz intoleransı tahamülsüzlügü,glikozgalaktoz intoleransı, fruktoz intoleransı, mannitol sorbitol tedavisi laktuloz tedavisi mide cerrahisi ince barsak cerrahisi gibi nedenlerle sıvı tutucu maddeler ince barsaga fazla ulaşırsa yeterli miktarda sıvı emilemediği için ishal gelişebilir. Buna ozmatik diyare denir açlıkta ishal azalır. 2- Sindirim kanalında iyon emilimi ve salınımında bozukluk sonucu gruba sekretuar diyare denir. Nedenleri: Enderotoksinler: Bakterilerden üretilen veya parçalandığında çıkan toksinler (zehirler) dir. Kolera ecoli (ehec te bu gruptandır) mikroplardan çıkan toksinlerin bir kısmı termolabildir ve kaynatılınca hastalık yapamaz. Bir kısmı ise termostabildir kaynatılınca hastalık kaynağı yok edilemez. Parazitler: giardia, strongiloides, amip Virüsler: rota virüs,grip,kuş grib Sekrestonu artıran aracı maddeler: troid, gastrit, vipoma gibi hormonlar ve animoasitlerin bir kısmı Müshiller(hintyağı,fenolftalein,sennasinameki,bisokodil Safra asitleri Yağ asitleri Bağ dokusu hastalıkları 3- İnflamatuar diyara: barsak duvarının yangısal olayı nedeniyle sıvı-tuz emilimi yapılamaz. Kaynağına göre ishaller 1- Sudan kaynaklanan diyareler: Şebeke suyu veya kuyu suyu kaynaklı ishallerde çok sayıda kişi aynı anda hastalanır. Hastaların oturduğu yöreye göre su analizlerine göre mikrop belirlenir. Bunlarda mikrobun cinsine göre ince barsak-kalın barsak tipi ishaller gelişebilir.bazen gastrit daha uzun sürecek araşırı kusmalara neden olabilir. Kolera,dizanteri,rota virüs 2- Besin kaynaklı diyareler: Aynı gıdayı yiyen gruplarda olduğu için tek tük vaka yada gruplarda olur. Nedenleri: Mono sodyum glutamat (tatlandırıcı), fare zehirlerindeki arsenik, balık veya kabuklu deniz ürünlerindeki ağırlıklı metaller ve doğal toksinler, mantar çeşitleri 3- Antibiyotik kaynaklı: Geniş etkili antibiyotikler %20 oranında diyareye neden olurlar. İlaç bırakıldıktan birkaç gün sonra düzelirler veya nadiren uzun süren ishaller yapabilirler. 4-Kres ishalleri: Besin hazırlayan veya sunan personel kay- Teşhis: Ayrıntılı öykü alınması ishalin tipi ve kaynağı hakkında yönlendirir.daha sonra muayenede sıvı-eloktrolit dengesizliği peritonit durumu değerlendirilir. Esas tanı direk gaita incelenmesi-gizli kan testi ile başlanır. Daha sonra kültür,pcr,elis yöntemlerinden yararlanılır. Tedavi: Öncelikle vücut sıvı ve elektrolit açığının yerine konması önemlidir.örneğin kolera tanı testleri sonuçlanıncaya kadar sıvı eksikliğinden hasta ölebilir.damar yolundan serumla desteklenen hasta daha sonra oral rehidratasyon sıvıları ile devam edilir. Barsak hareket azaltıcılar enfeksiyon kaynaklı ishallerde tercih edilmemelidir. Hareket azaltılırsa mikroplar daha uzun süre barsakta kalırlar ve üremeye devam ederler. Bu tüp ishallerde antibiyotikler kullanılmalıdır. Avrupadaki ehec (entero hemolitir e.coli) bir bakteri salgınıdır. Böbrekyetmezligi ve dehidratasyonla: ölüme neden olur. Probiyotik ilaç ve yoğurtlarda:hastalık yapmayan sağlığa yararlı bozulmuş barsak florasını düzenleyen canlı mikroorganizmalardır. Barsaktaki dengeyi yararlı mikroplar yönüne çevirerek düzelme sağlanır. 6 7

6 KBB ALLERJİK RİNİT Op. Dr. Adnan UZUN Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi KBB Uzmanı Alerji vücudun yabancı bir madde ile karşılaştığında buna karşı geliştirdiği bir yanıttır. Alerjenlerin hava yolu mukozasına yapışarak iltihabi reaksiyonları başlatması ile meydana gelir. Belirli mevsimlerde (en çok polenlerin uçuştuğu bahar aylarında) ortaya çıkan tipine mevsimsel rinit denir. Bir de alerjik rinitin tüm bir yıl boyunca süren tipi vardır ve perenial rinit olarak adlandırılır. Perenial rinitte neden, genellikle yıl boyunca ortamda bulunan hayvan tüyü, çeşitli kimyasallar veya ev tozu gibi alerjenlerdir.ömür boyu devam etmekle birlikte, ileri yaşlarda şiddeti azalabilir. En sık rüzgarın havada uçurduğu polenlere bağlı olarak gelişen alerjik rinit, herhangi bir alerjen tarafından da meydana gelebilir. Kendiliğinden geçme olasılığı ise oldukça düşüktür. Alerjik reaksiyonlarda en korkulan şey anafilaksi dediğimiz hayatı tehdit eden durumun gelişme riskidir, fakat bunun tüm alerjik reaksiyonlar içinde görülebilme sıklığı oldukça düşüktür. Günlük hayatımızda alerji nedeni olabilecek birçok alerjen ile karşılaşmaktayız. Özellikle sanayi ürünlerinin ve kimyasal madde kullanımının yaygınlaşması ile alerjik hastalıkların görülme sıklığı da giderek artmaktadır. Alerjenler çok çeşitlidir. Yiyecekler, havada uçuşan polenler, ev tozları ve bunların içinde gözle görülmeyen küçük canlılar, hayvan tüyleri, giyecekler, kimyasallar ve aklınıza gelebilecek daha birçok şey alerji etkeni olabilir. Alerjik reaksiyon kişiye özel bir durumdur. Farklı kişiler farklı maddelere farklı alerjik reaksiyonlar gösterebilirler veya hiç alerjik reaksiyon göstermeyebilirler. Alerjiye yatkınlık kalıtsaldır ve genetik faktörler rol oynar. Alerjenler alerjik rinit, alerjik konjüktivit, alerjik astım, kontak dermatit, ürtiker gibi birçok alerjik hastalığa neden olabilir. En sık olarak havada uçuşan polenler ve çevremizde bulunan ağaçlar alerjik rinite yol açar. Fakat benzer reaksiyon küf, hayvan tüyü, ev tozu ve akarları gibi alerjenlere karşı da gelişebilir. Rüzgarla havada uçuşan küçük polenlerin hava yolları mukozasına yapışarak alerjik olayı başlatması ile alerjik rinit meydana gelebilir. Bu alerjenler ebatlarından dolayı burun mukozasında yakalanır ve genellikle daha aşağılara inerek alt solunum yolu belirtileri oluşturmazlar. Fakat bu her zaman geçerli değildir. Bu reaksiyonları başlatan polenler kişiye ve yöreye göre farklılık gösterirler. Özellikle kuru ve rüzgarlı havalarda havadaki polen miktarı fazladır ve alerjik rinit görülme sıklığı artar. ALLERJİK RİNİTİN BELİRTİLERİ NELERDİR? Alerjen ile karşılaşıldığında özellikle ağız, burun, gözler,boğaz ve deride kaşıntı ortaya çıkar. Burun akıntısı ve gözlerin sulanması tipiktir. Burun tıkanıklığı ve koku almada güçlük ortaya çıkabilir. Bazen bu belirtilere hırıltılı solunum eşlik edebilir. Öksürük ve başağrısı da görülebilir. ALLERJİK RİNİTTE TANI Alerjik rinit tanısındaki en önemli şey hastanın öyküsüdür. Belirtilerin hangi mevsimde, ne ile karşılaşıldığında, nasıl ortaya çıktığının bilinmesi tanıya ulaşmada önemlidir. Bazen yapılan testlerin sonuçları negatif olduğu halde, hastanın tipik öyküsünden tanı koymak mümkün olmaktadır. Muayene sırasında hastaların burun mukozaları soluknemli ve ödemlidir. Bu hastalarda burun mukozasının sürekli iltihabına bağlı polipler gelişebilir. Bu polipler de burun tıkanıklığına neden olabilir. Tanı testleri arasında alerjiye neden olan antikor IgE nin total kan düzeyinin ölçülmesi ve özel alerjene karşı uygulanan alerji testleri en sık kullanılan tanı yöntemleridir. Özellikle deriye uygulanan alerji testleri en sık kullanılan metoddur. Kanda eosinofil denilen ve alerjik reaksiyonlarda sayıları artan hücrelerin sayılması veya bu hücrelerin burundan alınan sürüntüde incelenmesi tanıyı destekler. Bazen de olası alerjenlerden uzak durma veya karşılaşma sonrasındaki yanıta bakılarak alerjenin tanısına gidilebilir. ALLERJİK RİNİTİ OLAN HASTALARIN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER Tozlu ve polenli ortamlarda bulunmamalı, eğer bulunmak durumunda kalınırsa da maske kullanılmalıdır. Polenlerin uçuştuğu mevsimlerde kapı ve pencereler kapalı tutulmalıdır. Özellikle kaloriferli evlerde kuru ev havası alerjik rinitin kötüleşmesine neden olabileceğinden, evde hava nemlendiricisi kullanılmalıdır. Oda havasının temizliğine dikkat edilmeli, havalandırma sistemlerinin iyi çalıştığından emin olunmalıdır. Evde hayvan ve bitki beslemekten kaçınılmalıdır. Tüylü ve yünlü battaniyeler yerine pamuklu ve sentetik olanları tercih edilmelidir. Toz barındırabilecek tarzda kilim, halı gibi ev eşyaları kullanılmamalıdır. ALLERJİK RİNİTTE TEDAVİ NASILDIR? Alerjik hastalıklarda en önemli şey alerjen ile karşılaşmaktan kaçınmaktır. Bu konuda alınması gerekli önlemler Alerjik riniti olan hastaların dikkat etmesi gerekenler nelerdir? bölümünde anlatılmıştır. Alerjik rinitin tedavisi şikayetlerin giderilmesine yöneliktir, hastalık bu tedaviyle ortadan kaldırılamaz. Alerjik rinitin tedavisinde hekim tarafından, antihistaminik denilen ve alerjenle karşılaşıldığında olaya neden olan madde salınımını engelleyen ilaçlar, burun iç yüzeyindeki şişliği azaltan ilaçlar, kortizon içeren burun spreyleri gibi ilaçlar verilebilir. Ancak tüm bu ilaçlar muhakkak hekim tarafından hastalığın şiddeti ve hastanın durumu değerlendirilerek düzenlenmelidir. 8 9

7 İNDEKS İNDEKS ELİS GELECEK SANFOMAK BÜRO MAK TİC LTD ŞTİ. Ataç Sok. No: 7/7 Kızılay-ANKARA İletişim Tel: & Faks: ÇİÇEK BAHÇESİ Serdar & Yasin Şehit Mustafa Erciyes Cad. 67 / A Esertepe - ANKARA Tel: 0 (312) Gsm: 0 (506) (555) Ivedik Caddesi 338 / B-1 Yenimahalle - ANKARA Tel: 0 (312) & Faks: 0 (312) Gsm: Trafik Kasko Konut Dask İş Yeri Koltuk Seyehat Nakliyat Ferdi Kaza İnşaat All Risk Özel Güvenlik Sorumluluk Mesleki Sorumluluk TEMPA KİMYA VE GIDA SANAYİ TİC. LTD. ŞTİ. DNT ORTADOĞU LOKMAN HEKİM A.Ş. Merkez: 29. Sok No: 13/A Bahçelievler - ANKARA Tel: & Fax: Şube: İvedik Caddesi No: 338/B Yenimahalle - ANKARA Tel: Endüstriyel Bakım ve Koruma Genel Temizlik Grubu Mutfak Grubu Çamaşır Grubu Kozmetik ve Kişisel Bakım Kimyasal Hammaddeler Oto Bakım Ürünleri Temizlik Ekipmanları Kağıt Grubu ve Poşet İvedik Organize Sanayi Güleryüz Sanayi Sitesi 30.Cd Sk. No: Yenimahalle / ANKARA & FURTEKS DER. AYK. İML. MEDİKAL TEKS. SAN. TİC. LTD. ŞTİ akdağ Ladik doğal kaynak suyu ÜÇ KILIÇ Işıklar Cad. No: 8/16 Ulus - ANKARA Gsm: Reklam Vermek İçin Reklam Vermek İçin

8 Üroloji ÜROLOJİDE BESLENMENİN ÖNEMİ Prostat Sağlığı İçin Un ve şeker tüketimi iyice azaltılmalı öyleki insülin düzeyiniz 5 ünite.. olsun. Günde en az bir domates yada karşılığı kadar domates salçası yeyin. Karnabahar,brokoli ve her çeşit lahanayı bol bol tüketin. Günde en az 1000mg..balık yağı (EPA+DEHA) omega 3 alın. Ayçiçeği, mısır, margarin gibi omega 6 dan zengin yağları diyetten çıkarın. Kan D vitamini mg/ml arasında tutar. Selenyum ve E vitamininden zengin olan kabuklu kuru yemişleri yiyin. Yeşillikler yüksek magnezyum ve Kvitamini oranları ile prostat sağlığına faydalıdır. Günde en az yarım saat yürüyüş,5-10 dakika egzersiz yapın. Prostat Kanseri ve Beslenme Prostat Ca, ilerleyen yaşla birlikte özellikle prostat dokusunun kapsül veya bilimsel tanımla periferal zon,yani kabuk bölgesinden kaynaklanıyor. Cilt kanserinden sonra erkeklerde en sık Op. Dr. Haluk ÖZKAYA Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Üroloji Uzmanı görülen kanser türüdür. PSA testi ile erken tanı konulabilir. Ailesinde prostat kanseri olanlar 40 yaş itibariyle, olmayanlar ise yaş itibariyle yılda bir kez PSA ölçtürmeli ve gerektiğinde muayene olmalıdırlar. Prostat kanserinin 70 yaş üzeri erkeklerin %50 sin de, 80 yaş ve üzerindekilerin de hemen hemen hepsinde mikroskopik düzeyde bulunduğu bilinmektedir.sağlıklı bir erkeğin hayat boyu prostat kanserine yakalanma riski yaklaşık %17 dir.yani yaklaşık her 6 erkekten biri prostat kanserine yakalanmaktadır. Prostat kanserine neyin sebep olduğu henüz tam olarak bilinmiyor.diğer kanser türlerinde olduğu gibi genetik bir yatkınlıkla birlikte olumsuz çevre koşullarının da rolü vardır.. Yaş,ailede erkek bireylerde prostat kanseri, dişi bireylerde meme kanseri varlığı;yağlı beslenme,hormonlar,a ve D vitaminlerinin prostat kanseri oluşumuna katkısı olabileceği düşünülmektedir.prostat kanserinde en önemli risk faktörleri yaş ve aile hikayesidir.tüm prostat kanserlerinin %10 unun babadan oğula kalıtım yoluyla geçtiği tahmin edilmektedir.prostat kanseri olan hastaların erkek çocuklarında veya erkek kardeşlerinde prostat kanserine yakalanma riski 2-9 kat daha yüksek oluyor. Bu nedenle normal kontroller sırasında prostat kanseri araştırması 50 yaş sonrası tavsiye edilirken ailede prostat kanserine yakalanmış biri varsa, bu arştırmalar 40 yaşında başlatılmaktadır. Düzenli olarak egzersiz yapmak kilo kaybına yol açmaktadır.dolayısyla prostat kanseri riskini de azaltmış oluyor.yapılan çalışmalarda egzersizlerin vücut testesteron seviyelerini azalttığı ve PSA seviyelerini düşürdüğü görülmüştür. Son zamanlarda yapılan çalışmalar;diyet ve yaşam şekli değişiklikleriyle prostat kanseri riskinin azaltılabileceğini gösteriyor. İçinde bol LİKOPEN bulunan domates tüketiminin (özellikle haşlanmış domates)kanser riskini %26 oranında azalttığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Vücudumuzdaki östrojene benzer bir madde olan fitoöstrojen bitkisel maddesini içeren soya fasülyesinin PSA seviyelerini düşürdüğünü gösteren çalışmalar vardır. En çok somon ve tuna balığı gibi soğuk deniz balıklarında bulunan omega 3 yağ asitlerinin kalp hastalıkları ve kanser üzerine koruyucu etkileri olduğu biliniyor. Balık, tahıllar bira mayası, brokoli,lahana,kereviz,salatalık,soğan,sarımsak,turp,m antar ve yumurtada bolca bulunan selenyum mineralinin de prostat kanseri riskini azalttığı öne sürülüyor.özellikle mantar tümör büyümesini engelleyen ve PSA seviyesini düşüren selenyum maddesini bol miktarda içeriyor. Sebze ve meyveden zengin beslenme de prostat kanserine yakalanma riskini düşürüyor. Düzenli olarak tüketilen meyve, vücutta prostat kanseri riskini azalttığı bilinen D vitamini üretimini artırıyor. Brokoli ve lahananın prostat kanseri riskini azalttığı biliniyor.yeşil çayın içeriğindeki polifenoller sayesinde kanser hücrelerinin gelişimini yavaşlattığı biliniyor.ayrıca yeşil çayın kanser hücrelerinin saldırganlığını artıran polyamin maddesini azalttığı da öne sürülüyor. Prostat kanserini önlemek için kaçınılması gereken bazı önemli noktalar var.örneğin yağ oranı ve kırmızı et içeren yiyeceklerle beslenen kişilerde prostat kanseri daha yüksek oranda görülüyor.ayrıca aşırı miktarda kalsiyum alınması prostat kanserine karşı koruyucu özelliği bulunan D vitaminini vücuttaki sentezini azaltır. Şişmanlık ta prostat kanseri için ciddi bir risk faktörüdür.vücut kitle indeksi 32,5 ve yukarısı olan erkeklerde prostat kanseri daha agresif seyretmektedir.zira vücüt yağ kitlesinin çinde depolanan leptin gibi proteinler ve insülin bezeri gibi büyüme faktörü gibi hormanlar şişman hastalarda prostat kanserinin ilerlemesini artırıyor.yapılan çalışmalar,yüksek kolesterol seviyeleri ile prostat kanseri arasında da bir bağlantı olduğunu gösteriyor. LDL,kötü kolesterol seviyelerinin yükselmesine ve prostat kanserinin daha saldırgan ve hızlı seyretmesine yol açıyor.kolesterol prostat hücresinde birikince kanser hücrelerinin ilerlemsine yol açan sinyaller oluşturabiliyor. Sigara kullanımı da prostat kanser hücrelerinin büyümesini artırır,mesane tümörlerinin de tekrarlamasına yol açmaktadır

9 Çocuk Hastalıkları ÇOCUKLUKTA ALLERJİK HASTALIKLAR Allerjik hastalıklar, genetik bir yatkınlık zemininde, değişik çevresel irritan etkenlerin ve allerjenlerin etkisiyle gelişen hastalıklardır. Allerjik hastalıklar dünyada görülme sıklığı giderek artan ve doktora en sık müracaat nedeni olan hastalıklar grubudur. Allerji vücudumuzun bağışıklık sisteminin çevremizde bulunan ve zararlı olmayan bazı maddelere karşı, aşırı şekilde reaksiyon vermesidir. Bağışıklık sistemimiz çevremizde bulunan ve vücudumuza burun, nefes yolları, barsaklar ve deriden giren bazı maddelere karşı yaşamı devam ettirmek için engelleyici reaksiyonlar verir. Çocukluk çağında allerji oldukça sık görülen bir hastalık grubunu oluşturmaktadır. Bu hastalık grubu deri, göz, burun, bronşları, barsakları tutabilmektedir. Allerjenin etkilediği organa göre bir çok farklı allerjik hastalık vardır. Bunların başında allerjik astım, allerjik burun ve göz nezlesi, besin allerjisi, ilaç allerjisi, deri allerjisi, hayvan allerjisi, böcek allerjisi ve çalışılan ortamdaki maddelere karşı olan mesleki allerjiler gelmektedir. Allerjen genelde ev içi ve ev dışı allerjen olarak ikiye ayrılır. Bu ayırımın nedeni allerjen tipine göre allerjik hastalığın tipinin ve bulgularının değişmesidir. Örneğin en sık ev içi allerjen olan ev Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Çocuk Hastalıkları Uzmanı tozunda bulunan ve akar denilen böcekciklerdir. Akarlar tüm yıl, dört mevsim boyunca alerjiye neden olurlar. Buna karşın ev dışı allerjenlere en iyi örnek ot, ağaç ve çiceklerin polenleri olup daha çok bahar mevsimlerinde allerjiye neden olur. Allerjik reaksiyon alerjik bünyeye sahip kişide allerjene karşı verilirken, aynı ortamda aynı madde ile aynı miktarda karşılaşsa bile alerjik bünyeye sahip olmayan bir kişi bu reaksiyonu vermemektedir. Bunu temel nedeni allerjene karşı verilen reaksiyonda anne babadan gelen kalıtsal bir allerjik yatkınlığın olmasıdır. Bu yatkınlığın olması nedeniyle bebeklik döneminde itibaren çevredeki allerjenlere karşı vücut duyarlı ve reaktif hale gelmekte ve daha sonra yineleyen karşılaşmalar nedeniyle allerjik hastalık gelişimini tamamlamaktadır. Hastalığın gelişmesi için çevrede yeterli allerjen konsantrasyonu bulunmalıdır. Bu nedenle allerjik hastalıklar, genetik yatkınlık ve çevresel etkenlerin bir arada bulunması ile gelişen kronik hastalıklardır. Allerjik hastalıklarinsandan insana bulaşmazlar ve taşınmazlar. Ailesel yatkınlık için en önemli gösterge allerjik hastalığa sahip olan anne babanın çocuklarında allerjik hastalığın normal toplumdaki çocuklara göre daha yüksek sıklıkta gö- rülmesidir. Örneğin genel olarak bir toplumdaki allerjik hastalık sıklığı ve riski toplam olarak (alerjik astım, saman nezlesi vs.) ortalama % 20 olarak gözlenirken, allerjik genetiğe sahip olan çocuğun riski % 45 e, eğer hem anne hem de baba allerjik hastalığa sahip ise bu risk % e çıkmaktadır. Ayrıca bir kişi ev tozu akarına karşı alerjik iken diğer bir kişinin niçin sadece polene karşı alerjik olduğunun nedeni de genetik yatkınlıktır. Allerji belirtileri nelerdir? Allerjik tepkimeler allerjik madde ile ilk temasta değil de daha sonraki temaslarda ortaya çıkar. Bunun nedeni vücudun herhangi bir şeye karşı allerjik olabilmesi için o şeye duyarlılık geliştirmek zorunda olmasıdır. Allerjik tepkimeler birçok farklı semptom ortaya çıkarır ve insanları farklı yönlerden etkiler. En yaygın semptomlardan bazıları şunlardır: Aksırma, Hırıltılı soluma, Sinüs ağrısı (burnun yukarı kısımda, göz çevresinde, kafanın ön tarafında ağrı ve baskı hissi), Burun tıkanıklığı, Burun akıntısı,, Öksürme, İsilik, ciltte döküntü, Şişlik, Göz, dudak, kulak, boğaz ve damak kaşıntısı, Nefes darlığı, Bulantı, kusma ve ishaldir. Allerjen nedir? Alerjiye neden olan maddelere allerjen denir. İnsanlar her maddeye karşı alerjik olabilirlerse de, alerjenlerin çoğu organik kökenli maddelerdir ve normalde zararsız olan, her gün karşılaştığımız, temas ettiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz şeylerdir. Yumurta, süt, domates, fındık, fıstık, balık, midye.. gibi besinler. İçecekler Bebeklerin emzikleri, bulaşık eldivenleri... Kedi, köpek, tavşan... Bilezikler, küpeler, takılar... Tozlar, küfler, polenler... Böyle daha binlerce, milyonlarca madde. Aspirin, penisilin gibi can kurtaran ilaçlar SİGARA Anne ve babaları sigara içen çocuklarda hırıltılı solunum, alt solunum yolları enfeksiyonları ve astım, evlerinde sigara içilmeyen çocuklara göre, özellikle de hayatın ilk yılında çok daha fazla görülür. Annenin sigara içmesi, yaşamın ilk yılında ortaya çıkan astım için bir risk faktörüdür. Bu risk, annenin alerjik bir hastalığı olması durumunda 4 kere daha fazla olmaktadır. Gebelikleri süresince sigara içen annelerin bebeklerinin doğumdaki solunum fonksiyonlarının daha kötü olduğu saptanmıştır. Annesi sigara içen bebeklerin kordon kanında IgE düzeyleri yüksektir ve alerjik hastalık riski artmıştır. İki ayrı çalışmada da, günde 10 veya daha fazla sigara içilmesinin 12 yaşından önceki astım riskini 2,5 kat artırdığı ve egzamalı çocukların sigara dumanına maruz kalmalarının astım riskini yükselttiği belirlenmiştir. Allerjik hastalıkları anlatmaya devam edeceğim

10 BOSEV KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) Op. Dr. Sadi KAYA BOSEV Başkanı Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı ya da kısa ismiyle KOAH, ilerleyici nefes darlığına yol açan kronik bir solunum yolları hastalığıdır. Dünya Sağlık Örgütü nün istatistiklerine göre dünyada 600 milyon KOAH lı vardır. Ülkemizde ise 3 milyon kadar KOAH lı olduğu tahmin edilmektedir. KOAH risk faktörleri: Sigara: KOAH için en büyük risk faktörüdür. KOAH oluşumunda, sigaraya başlama yaşı, sigara içme süresi, içilen sigara sayısı çok önemlidir. Puro, pipo, nargile içilmesi de KOAH için risk yaratır. KOAH oluşumunda sigara cinsinin bir önemi yoktur. Araştırmalar, tüm sigara tiryakilerinin %15 kadarında KOAH ortaya çıktığını göstermektedir. Pasif Sigara İçiciliği: Sigara dumanına pasif olarak maruz kalmak da KOAH için risklidir. Özellikle yaşamlarının ilk yıllarında evlerinde sigara içilen çocuklarda solunum yolları enfeksiyonları ve alerjiler daha fazla görülmekte ve ileriki yıllarda KOAH riskini artırmaktadır. Hava Kirliliği: KOAH, hava kirliliği olan büyük şehirlerde daha çok görülen bir hastalıktır. Kükürt dioksit ve partiküllerin (küçük tanecikler) neden olduğu kirlilik daha önemlidir. Büyük şehirlerimizde kömürün yerini doğal gazın almasıyla hava kirliliği ve KOAH riski de azalmıştır. Kırsal alanda ev içinde bulunan ocaklar, özellikle de tandır ve tezek yakılması, ev içi hava kirliliğine neden olarak KOAH riskini artırmaktadır. Hayatında hiç sigara içmemiş kadınlardaki KOAH ın nedeni bu ev içi hava kirliliğidir. Mesleksel Faktörler: Meslekleri nedeniyle çeşitli toz, duman, gaz ve kimyasal maddelerle temasları olan kişilerde de KOAH riski fazladır. KOAH, fabrika işçilerinde bürolarda çalışan memurlara göre daha sık görülür. En büyük risk kadmiyum madeniyle çalışan işçilerde saptanmıştır. KOAH açısından riskli olan meslekler, maden işçiliği, çimento ve pamuk işçiliği, çiftçilik ve şoförlüktür. Cinsiyet: KOAH erkeklerde daha çok görülen bir hastalıktır. Bunda, erkeklerin daha çok sigara içmeleri ve KOAH için riskli olan mesleklerde daha çok çalışmaları da rol oynamaktadır. Ancak, kadınlar arasında sigara tiryakiliğinin giderek yaygınlaşmasıyla KOAH kadınlarda da çok görülen bir hastalık olma yolundadır. Alerjiler ve Enfeksiyonlar: KOAH a, solunum yolları alerjileri ve kanlarında IgE düzeyleri yüksek olanlarda daha fazla rastlanmaktadır. Çocukluk çağında geçirilen bronşit ve bronşiolit gibi solunum yolları enfeksiyonları da KOAH riskini artırabilmektedir. Genetik Faktörler: KOAH ın ortaya çıkmasında kalıtsal faktörler de çok önemlidir. KOAH, bazı ailelerde daha fazla görülür. Kanlarında antitripsin isimli maddenin eksik olduğu kişilerde KOAH riski çok fazladır. Bu kişilerde, erken yaşlarda sirozla beraber KOAH gelişmektedir. Beslenme: KOAH ın beslenme ile de ilişkisi olduğu belirlenmiştir. Doğum ağırlıkları düşük olan bebeklerde ve antioksidan içeren besinleri az tüketen erişkinlerde KOAH na daha sık rastlanır. Belirtiler: KOAH ın başlıca belirtileri öksürük, balgam ve nefes darlığıdır, ancak hastalar başlangıçtaki öksürük, balgam gibi şikayetleri önemsemediklerinden ancak nefes darlığı geliştiğinde doktora gitme ihtiyacını duyarlar. Bu nedenle KOAH tanısı genellikle 40 ya da 50 yaşından sonra konmaktadır. Tedavi: KOAH ta tedavinin amacı, hastada şikayetlerinde rahatlama sağlamak ve yaşam kalitesini yükseltmek, solunum sıkıntısı ataklarını engellemek, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, olası komplikasyonları önlemek ve tedavi etmek olmalıdır. KOAH tedavisinin birinci kuralı sigara kullanımının kesin olarak bırakılmasıdır. Ayrıca solunum yollarını açıcı ilaçlar ile tedavi devam ettirilir, gerektiğinde oksijen verilmelidir, kalp yetersizliği gelişmiş olan hastalarda buna yönelik tedavi de verilmelidir. KOAH tedavisinde öncelikle solunum ile alınan ilaçlar tercih edilmeli, bunları kullanamayan hastalarda diğer ilaç formları (tablet, flakon vs.) verilmelidir. İleri derecede hastalığı bulunanlar ve ataklar sırasında uygulanan tedaviye rağmen rahatlamayan hastalar hastaneye yatırılarak hastane koşullarında tedavilerine devam edilmelidir. Hastalığın tedavisi mutlaka yapılan tetkikler sonucunda hastalığın derecesine göre planlanmalı ve verilecek ilaçlar düzenli kontroller yapılarak hekim tarafından ayarlanmalıdır. Kaynak: John J. Reilly et al. Chronic Obstructive Pulmonary Disease In: Harrison s Principles of Internal Medicine. 17th Edition,

11 ULUSLARARASI TÜRKÇE OLİMPİYATLARI OLİMPİYATLARIN AMACI Kültürel değerlerin İNSANLIK ortak çatısı altında gün yüzüne çıkartılması ve kopuk ilişkilerin aşılarak diyalog köprülerinin kurulması aynı dili konuşmakla mümkün olacaktır. İnsanlar arası iletişimin hız kazandığı günümüzde Türkiye nin yeni yeni coğrafyalarla tanışıp kaynaşması, Asya, Avrupa, Amerika, Afrika ve Avustralya da Türkçe öğrenen binlerce öğrencinin mevcudiyeti, Türkçenin dünya dilleri arasında hak ettiği konumu elde edeceğinin emareleri sayılır. Türkçe Olimpiyatları da Güzel Türkçemizin dünyada hak ettiği konuma gelmesi ve daha yaygın şekilde kullanılması için oluşturulan bir emeğin ürünüdür. En iyi Türkçe öğrenenleri ödüllendirmek amacıyla 2003 yılından beri düzenlenen olimpiyatlar yurt dışında Türkçeye karşı büyük bir heyecan ve ilgi uyandırmıştır. Katılımcı sayısı ve ülkesi her geçen yıl artmaktadır. 1. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları na 17 ülke iştirak ederken, 2011 yılında yapılan 9.Uluslararası Türkçe Olimpiyatları na 130 ülke iştirak etmiştir. Türkçe Olimpiyatları bir final niteliğindedir. Finale gelene kadar birçok aşamadan geçilmektedir. Öğrenciler, sınıf ve okul seçmelerinden sonra ülke seçmelerinden geçerek bu olimpiyatlara katılmaya hak kazanmaktadırlar. Bir eğitim yılı boyunca bu olimpiyatlara yaklaşık öğrenci hazırlanmaktadır. Türkiye deki finallere katılmaya hak kazanan öğrenciler, ülkelerini Türkçe olarak tanıtan stantlar hazırlayıp ülkesini tanıtmakta ve kültürlerin kaynaşmasına katkıda bulunmaktadırlar. Geleneksel bir keyfiyet kazanan olimpiyatların ödül töreninde her yıl birçok öğrenciye ödüller verilmektedir. Türk kültürünün dış dünyaya tanıtılması ve Türkçenin yabancılara öğretiminde yurt içinde ve yurt dışında hizmet eden gönüllü kuruluşların rolü unutulmamalıdır. Türk diline ve kültürüne hizmet eden bu tür kuruluşları yürekten alkışlamaktayız. Güzel Türkçemize hizmet adına çıkılan bu kutlu yolda dünyanın her rengine ve her iklimine hitap ederek SEVGİ, HOŞGÖRÜ ve DİYALOG kapılarının aralanmasına katkıda bulunulmasını bizde ümit ediyoruz.

12 Göz Hastalıkları KURU GÖZ Op. Dr. M. Erhan YUMUŞAK Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Kuru Göz hastalarının şikayetleri nelerdir? Kuru göz hastaları gözlerde kuruluk hissi, yanma, batma, yabancı cisim hissi, kızarıklık, rüzgar veya sigara dumanından rahatsızlık, göz çevresinde mukus iplikçiklerin oluşması, ve/veya kontakt lens kullanmakta zorluk şikayetleri ile doktora başvururlar. Bu hastalar, zaman zaman kuruluğa bağlı irritasyon ile paradoksik sulanmadan da şikayet edebilir. Kuru Göz nedenleri nelerdir? Gözyaşı salgısı, erkek ve kadınlarda, ilerleyen yaşla birlikte azalır. Ancak, kuru göz, özellikle menapoz sonrası kadınlarda sık görülür. Bunun dışında, idrar söktürücü, tansiyon düşürücü, anti-allerjik, antidepresan ilaçlar, uyku ilaçları ve alkol göz kuruluğuna neden olabilir. Ciddi kuru göz, ağız kuruluğu ile birlikte giden Sjögren Sendromu ile birlikte olabilir. Bu durumda, hastalarda, sıklıkla eklem romatizması olmak üzere, tüm vücut sistemlerini tutan bir immün disfonksiyon veya bağ dokusu hastalığı mevcuttur. Sjögren sendromu, genellikle 50 yaş civarında kadınlarda görülür. Yukarıdakilerin dışında kimyasal yanıklar, cerrahiler ve burada detaylandırılmayacak başka birtakım hastalıklarda da kuru göz görülebilir. Kuru Göz tanısı nasıl konulur? Göz doktoru tarafından yapılan basit bir göz muayenesi ile kuru göz tanısı kolayca konulabilir. Hastanın öyküsü de tanıya çok yardımcıdır. Bunun dışında, gözyaşının özel boyalarla boyanması veya gözyaşı şeritleri ile gözyaşı miktarının tayini de tanıda kullanılabilecek basit testlerdir. Kuru Göz nasıl tedavi edilir? Gözü nemli tutabilmek için, gözyaşının yerini tutan birçok yapay gözyaşı damlası ve jeli bulunmaktadır. Yapay gözyaşını günde 4-5 kereden daha sık kullanma ihtiyacını hisseden hastalar için koruyucu madde içermeyen, tek kullanımlık yapay gözyaşı preparatları da bulunmaktadır. Bu tek kullanımlık damla ve jeller, hastalar tarafından gün boyu, arzu edildikleri sıklıkta kullanılabilmektedirler. Kuru gözde diğer bir yaklaşım, mevcut gözyaşının korunmasıdır. Gözlük kenarları kapatılabilir veya yüzücü gözlükleri kullanılabilir. Kuru göz hastaları özellikle geceleri uyudukları odanın nemlendirici cihazlarla nemlendirilmesinden de fayda görürler. Yine mevcut gözyaşını korumak amacıyla, gözyaşını gözden uzaklaştıran küçük kanalcıklar, göz doktoru tarafından, basit bir işlemle, geçici veya kalıcı olarak kapatılabilir. Yukarıdakilerin dışında gözyaşı yapımını arttıran birtakım ilaçlar da mevcuttur. Ancak, aynı zamanda salya yapımını da arttıran ve terleme, bulantı, kalp çarpıntısı gibi yan etkileri olabilen bu ilaçlar ancak doktor denetimi altında kullanılabilirler. Esasen bir immün düzenleyici ilaç olan Siklosporin, son zamanlarda kuru göz tedavisinde uygulanan en yeni ilaçlardan biridir. Suspansiyon formunda göze damlatılabilen bu ilacın, majör gözyaşı bezinin inflamasyonunu azaltarak gözyaşı yapımını artttırdığı bildirilmektedir. Kuru gözde, başta androjenler ve immün modülatörler olmak üzere yeni tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar devam etmektedir

13 Kadın Hastalıkları MYOMLARDA TEDAVİ 1-İlaç tedavisi: Myomları küçültmek için kullanılan ilaçlar pek faydalı değildir. Bu ilaçlar kullanıldığı dönemde myomu bir miktar küçültse de bırakıldığında myom tekrar büyümektedir. Bu nedenle şikayeti olmayan hastalarda 6 ay aralarla jinekolojik muayene ve transvajinal ultrason ile takip önerilir. 2-Cerrahi: Myomun bugün için en kesin, en çok uygulanan ve en garantili tedavi metodu ameliyatla myomun alınması ya da rahimin tamamının alınmasıdır. Seçilen cerrahi yöntem hastanın yaşı, sosyal durumu, çocuk isteği, şikayetlerinin tipi ve şiddeti gibi faktörlere göre seçilir. 12. gebelik haftasından büyük myomlar, ilaç tedavisine rağmen adet düzensizlikleri ve aşırı kanamaları devam eden kansız hastalar, büyüklüklerinden dolayı sürekli kasık ağrısı ve şişkinlik şikayeti olanlar,takiplerde hızla büyüyen myomlar, mesane -barsak gibi çevre dokulara bası yapan myomlar, infertilite tedavisine giren hastalarda 0.5 mm submukoz myomlar veya 5 cm intra mural myomlar, başka nedenlerle ameliyat düşünülen hastalar, vajene doğan myomlar, myomun beslenememesi nedeni ile dejenere olup bulantı, kusma ve şiddetli ağrı yaptığı durumlar, menopoz sonrası büyüyen myomlarda ameliyat gereksinimi vardır. MYOMLAR Myomlar rahim ve rahim ağzında görülen, rahim kas dokusundan gelişen iyi huylu tümörlerdir. Bezelye büyüklüğünden karpuz büyüklüğüne kadar değişen boyutlarda olabilir. Kadınlarda gözüken en sık tümörlerdendir ve her dört kadından birinde rastlanmaktadır. (%25 görülme sıklığı) Genellikle yaş civarında ortaya çıkar ve menopoz döneminde hormon tedavisi alınmazsa küçülür. Gebelikte rastlanan myomlar gebelik boyunca büyür doğumdan sonra küçülebilir, aynı kalabilir yada büyüyebilir. Myomların en iyi yanı her zaman iyi huylu olmaları ve kansere dönme olasılığının ihmal edilecek kadar düşük olmasıdır.hastaların %75 i kendisinde myom olduğundan bile habersizdir. Myomların nedeni tam olarak bilinmese de bu kitlelerin kadınlık hormonu olan östrojen etkisi ile geliştiği düşünülmektedir. Ergenlik döneminde görülmemesi, yüksek östrojen üretimi olan gebelikte fazla büyümesi, menopozda küçülmesi nedeni ile östrojen etkisinin üzerinde durulmaktadır. Uz.Dr.Şükran ERDOĞAN Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Kadın Doğum Uzmanı Myomlar yerleşim yerleri ve büyüklüklerine göre bulgu verirler. Bazen 1 cm submukoz myom aşırı kanama ve ameliyat nedeni iken bazen 10 cm lik subseröz veya intraligamenter veya paraziter myom hiç şikayet yaratmayabilir. Gebelikte myomlar genellikle erken gebelik evresinde rahimin aşırı kanlanması nedeni ile hızla büyürler, hiç şikayet yapmazlar, bazen de şiddetli kasık ağrısı, rahimde hassasiyet, düşük, erken doğum eylemi, suyun erken gelmesi ne gibi problemlere neden olabilirler. Myomlu kadınlarda doğumu engelleyen nedenler yoksa normal doğum tercih edilir. Rahim kanalını kapatan myomlarda sezeryan yapılabilir. Sezeryanda myomektomi kanama riski nedeni ile genellikle tercih edilmemektedir. Myomlar aşırı adet kanamalarına veya adet dışı kanamalara, şiddetli adet sancılarına, karında şişkinliğe, mesaneye baskı nedeni ile kabızlığa neden olabilir. Kısırlığa yada gebeliğin sıkıntılı geçmesine neden olabilir. Myomlarda tedavi gerektiren durumlar; Aşırı vajinal kanamalar, ani ve hızlı büyümeleri, ağrı ve bası bulgularıdır. Myomlar rahimde yerleşim yerlerine göre adlandırılırlar (submukoz, intramural, subseröz, vajene doğan myom, paraziter myom vs.) 22 23

14 Fizik Tedavi DÜZENLİ EGZERSİZİN YEDİ FAYDASI Egzersiz yapmanın faydalı olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat bu nasıl oluyor? Egzersiz nasıl fayda sağlıyor? Bu yazıda ruh halini iyileştirmeden, cinsel yaşantı üzerindeki olumlu etkisine, egzersizin yaşam kaliteni nasıl daha iyi hale getirebildiği hakkında bilgiler içermektedir. Düzenli egzersizin kronik hastalık oluşumunu önleyici etkisinden kilo vermeyi hızlandırıcı ve daha iyi uykuyu teşvik edici etkilerine kadar uzanan yararlarını göz ardı etmek zordur. Bu faydalı etkiler kişinin yaşı, cinsiyeti ve fiziksel yeteneği ne olursa olsun oluşur. Bu yararlar yedi özel başlık altında toplanabilir. 1.Düzenli egzersiz ruh halini iyileştirir: Gergin bir günün sonunda 30 dakikalık tempolu yürüyüş ve jimnastik yapmak rahatlamaya yardımcı olabilir. Egzersiz beyinden çeşitli kimyasal maddeler salgılanmasını uyarır. Bu maddeler kişinin kendisini daha mutlu ve daha gevşemiş hissetmesini sağlar. Egzersizi düzenli yaptıkça kişi kendisini her geçen gün daha iyi hisseder, kendisine olan güveni artar, benlik saygısı gelişir. Düzenli egzersiz depresyondan korunmaya bile yardımcı olabilir. Prof. Dr. Mitat KOZ Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezi Fizyolog, Fizyoterapist 2. Egzersiz kronik-müzmin hastalık riskini azaltır: Kalp-damar hastalıklarına yakalanmaktan endişe edenlere, osteoporoz(kemik erimesi) gelişimini önlemek isteyenlere egzersiz çare olabilir. Düzenli egzersiz kişileri yüksek tansiyondan koruyabileceği gibi kan kolesterol düzeylerinde de iyileştirme sağlayabilir. Düzenli egzersiz yüksek yoğunluklu kolesterol(hdl) veya iyi kolesterol oranlarını artırırken, trigliserit düzeylerini düşürür. Bu etkiler de damarlarda plak oluşumunu azaltarak kanın damarlarda sorunsuz, düzgün akmasını sağlar. Ayrıca düzenli fiziksel aktivite tip 2 diyabet(şeker hastalığı), osteoporoz(kemik erimesi) ve bazı kanser türlerinden de korur. 3. Egzersiz kilo kontrolüne yardımcı olur: Fazla kilolardan kurtulmak isteyenler kanepede oturup uzanmak yerine yürüme ve diğer aktiviteler için biraz zaman ayırmalıdır. Kişi egzersiz yaptığında kalori harcar. Daha yoğun aktivite daha fazla kalori harcaması demektir. Bu şekilde kiloyu kontrol altına almak daha kolaydır. Fiziksel aktivite düzeyini artırmak için çok uzun zaman dilimleri ayırmaya da gerek yoktur. Asansör yerine merdiven kullanmak, kısa mesafelere araç ile gitmek yerine yürümek, telefon konuşmalarını ayakta gezinerek yapmak, aracı uzak yerlere park etmek, tv seyrederken reklam aralarında hareket etmek günlük fiziksel aktivite düzeyini artırmanın birkaç yoludur. Ancak daha iyisi televizyonu kapatıp, sıkı bir yürüyüş yapmaktır. Özel egzersiz programları da önemlidir, fakat gün boyunca biriken bu küçük küçük aktiviteler de kalori harcanmasına yardımcı olur. 4. Egzersiz kişileri daha enerjik yapar: Alışveriş yaparken, merdiven inip çıkarken veya ev işleri ile soluksuz kalmak, kişileri umutsuzluğa sevk etmemelidir. Düzenli fiziksel aktivite veya egzersiz yapan kişiler daha az yorulurlar. Egzersiz ile dokulara oksijen ve besin akışı hızlanır. Aslında, düzenli fiziksel aktivite yani egzersiz, tüm kalp dolaşım sistemine yardımcı olur. Kalp güçlenir ve daha verimli çalışır. Güçlü kalp ve kan damarları aracılığıyla da dokulara kan akışı daha iyi hale gelir. Kalp ve akciğerlerin daha verimli çalışması, kişiye istediği şeyleri yapması için daha fazla enerji sağlar. 5. Egzersiz daha iyi-kaliteli uyku sağlar: Uykuya dalmakta zorluk çekenlere veya uykuda sık sık uyananlara egzersiz yapmak yardımcı olabilir. İyi bir gece uykusu kişinin konsantrasyonunu, verimliliğini ve ruh halini iyileştirebilir. Fiziksel aktivite bazen daha kaliteli uyku için önemlidir. Düzenli fiziksel aktivite yani egzersiz uykuya dalmayı hızlandırabilir ve uykunun derinleşmesini sağlayabilir. Ancak bir uyarı yapmakta fayda var. Eğer yatmaya çok yakın egzersiz yapılırsa, kişi çok enerjik olacağı için, uykuya dalmada güçlük çekilebilir. Eğer uyku sorunları yaşanıyorsa, daha erken saatlerde (örneğin öğleden sonraları) egzersiz yapma denenebilir. 6. Egzersiz cinsel yaşantıyı daha keyifli hale getirebilir: Seks yaparken çok yorulanlara, ya da kendisini şekilsiz bulduğu için fiziksel yakınlıktan zevk almayanlara fiziksel aktivite yardımcı olabilir. Egzersiz kişileri daha enerjik yaparak ve daha iyi hissetmesini sağlayarak cinsel yaşam üzerinde olumlu etkiler sergileyebilir. Dahası egzersiz kadınlar için uyarılmayı kolaylaştırabilir. Egzersiz yapan erkeklerde sertleşme sorunları egzersiz yapmayanlara göre daha düşüktür- özellikle ileri yaşlarda. 7. Egzersiz eğlenceli bir oyun olabilir: Cumartesi öğleden sonra ne yapacağınızı mı merak ediyorsunuz? Tüm aileye uygun bir faaliyet mi arıyorsunuz? Egzersiz yapın! Egzersiz angarya olmak zorunda değildir. Bir dans kursuna yazılın. Bölgenizde tırmanabileceğiniz bir tepe veya yürüyüş parkuru belirleyin. Halı üzerinde çocuklarınızla şakalaşın, güreşin veya onlarla ormanda yürüyüş yapın. Mahallenizde futbol veya voleybol maçları planlayın. Zevkli, keyif alacağınız bir fiziksel aktivite bulun ve bunu yapın. Eğer sıkılırsanız, yeni bir şeyler deneyin. Eğer hareket ediyorsanız unutmayın fiziksel aktivite sayacı sizin çalışıyor demektir! 24 25

15 2011 YILI GELENEKSEL ORTADOĞU PİKNİĞİ Büyük Ortadoğu; çalışanlarına bir yıl boyunca yoğun geçen iş temposunun ardından; iş motivasyonunu artırmak, uyum ve kaynaşmayı hızlandırmak, Sevgi, birlik ve kardeşlik duygusunu güçlendirmek amacıyla geleneksel hale gelen 11. Ortadoğu pikniği düzenlendi. Düzenlenen geleneksel piknik programına çalışanlar aileleriyle birlikte iştirak ettiler. Çamlıdere Elmalı Köyü Piknik alanında düzenlenen programa, Büyük Ortadoğu ya mensup tüm şirket ortak, yönetici ve çalışanları katıldı. Büyük Ortadoğu nun Duayeni Op. Dr. Sadi KAYA yaptığı konuşmada Başta tüm şirket ortaklarımız olmak üzere burada bulunan bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ortadoğu Tıp Merkezi ve diğer kuruluşlarımızdaki çalışanlarımızın gayreti ile halkımıza güzel hizmetler sunuyoruz. Tüm Şirketlerimizde yapılan çalışmaların başarılı olmasının temelinde; sevgi, birlik ve beraberlik, iş azmi ve takım ruhu yer almaktadır. Yapılan bu organizasyon ile amacımız, personelin moral ve motivasyonunu arttırmak, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmektir dedi. Ortadoğu çalışanları; her yıl geleneksel düzenlenen piknik programı ile bol bol eğlenerek bir yılın yorgunluğunu attı

16 İçimizden Biri Uz. Dr. Ayşe YÜRÜMEZ Tokat ın Turhal ilçesinde doğdu. İlk, orta ve liseyi Turhal da bitirdi yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Erciyes Üniversitesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları İhtisasını yaptı yıllarında Samsun/Terme Devlet Hastanesinde çalıştı yıllarında Terme Sağlık Grup Başkanlığı ve Hastane Başhekimliği yaptı yılında Ankara 6 no lu AÇSAP Merkezinde çalışmaya başladı yılından 2007 yılında emekli oluncaya kadar AÇSAP Merkezinin Başhekimliği görevini yaptı yılı Mayıs ayında emekli oldu. Aralık 2006 yılından itibaren Özel Büyük Ortadoğu Tıp Merkezinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ve Mesul Müdür olarak çalışmaktadır. 20 yılı aşkın süredir sağlık çalışmalarında yönetici olarak görev yapmaktadır. Ömrünü insanlığın iyiliğine adayan, yüreği insan sevgisi ile dolu olan Ayşe YÜ- RÜMEZ bu duygular eşliğinde doktorluk gibi zor ama kutsal bir mesleği seçmiş ve yine bu nedenle çocuk hastalıkları konusunda uzmanlaşmıştır. Çocukları çok sevmektedir. Üç çocuk sahibidir ancak binlerce çocuğun sevgisini ana yüreğinde taşımakta ve onlara bir anlamda manevi analık yapmaktadır. Onların sağlığı için gece gündüz çalışmaktadır. İşine önem vermektedir. Titiz çalışmakta ve çalışma arkadaşlarından da aynı titizliği istemektedir. Ayşe YÜRÜMEZ işini savsaklayandan ve yalan söyleyenden asla hoşlanmaz. Hayatı boyunca hiçbir haksızlığa boyun eğmemiş ve bu onurlu duruşu ve yaşantısı ile herkese örnek olmuş birisidir. Mesleki başarısı yanında insani değerlerle de ön plana çıkan ve bu özelliği dolayısı ile çocukların Ayşe anası olan hocamıza uzun ömürler diliyor bundan sonraki yaşantısında da sağlık ve mutluluklar diliyoruz.

17 Bilginiz Olsun Japonya dan Son Doğal Afette Öğrenilmesi Gereken 10 tavır. ÖZGÜ YEMEK ÜRETİM SANAYİ 1. AĞIRBAŞLILIK Hiçbir dövünme ya da ızdırap ifade etme görüntüsü yok. Üzüntünün kendisi yüceltildi. 2. ONUR Su ve yiyecek kuyruklarındaki disiplin. Hiç bir kaba söz ya da sert el kol hareketi yok. 3. YETENEK Binalar sallandı ama yıkılmadı. 4. ERDEM (Bencil olmama) İnsanlar sadece o anda ihtiyaçları olan şeyleri satın aldılar, herkes bir şeyler alabilsin diye. DÜĞÜN KOKTEYL GRUP ve TOPLANTI YEMEKLERİNİZDE HİZMETİNİZDEYİZ 5. DÜZEN Hiç bir dükkan da yağmalama yok. Yollarda korna çalmak, sollamak yok. Sadece anlayışlı tavırlar. 6. FEDAKARLIK Elli çalışan deniz suyu pompalamak için nükleer reaktörlerin içinde kaldı. Bunların yaptıklarının karşılıkları nasıl ödenebilir? 7. DUYARLILIK Lokantalar fiyatlarında indirim yaptı. Bankalara kimse saldırmadı. Güçlüler zayıflara baktı. 8. EGİTİM Yaşlılar ve çocuklar dahil herkes ne yapacaklarını tam olarak biliyordu. Aynen de yaptılar. 9. MEDYA Bültenlerde kendilerini mükemmel bir şekilde dizginlediler. Aptalca konuşan muhabirler/spikerler yoktu. Sadece sakin bir şekilde yapılan habercilik. (En önemlisi de, DURUMDAN FAYDALANARAK KO- LAY YOLDAN KENDİNE PAY ÇIKARMAYA ÇALIŞAN POLİTİKACILAR YOKTU.) 10. VİCDAN Bir mağazada elektrikler kesildiğinde, insanlar aldıkları şeyleri tekrar raflarına koydular ve sessiz bir şekilde çıktılar. HACCP ISO 9001 OHSAS TS Merkez: Özgü Sokak No: 31/3 Siteler/ANKARA Tel: 0 (312) Şube I: Çalım Sokak No: 12/1 Siteler / ANKARA Tel: 0 (312) Şube II: Necatibey Cad. No: 21/A Kızılay / ANKARA Tel: 0 (312) Cep: 0 (532) (

18