Üretici-Market farkı TÜKETİCİYİ VURUYOR AZALDI PETROL. Sebze ve meyve fiyatları uçtu... faturamız HIZLANACAK. GAP, enerji ve gıda üssü olacak

Transkript

1 9 Mart 2015 Pazartesi Fiyatı 25 Kr Kandil, Öcalan ın çağrısına uyacak PKK'nın eski yöneticilerinden Nizamettin Taş, örgütün, Abdullah Öcalan'ın silah bırakma çağrısına uyacağını belirterek, "Bu süreçte gündemi tamamen değiştirecek ciddi provokasyonlar olmazsa, PKK yönetimi, kongreye gidip Öcalan'ın çağrısına uygun olarak Türkiye'de silahlı mücadeleye son verdiğini ilan edecektir. Öcalan'ın kararına Kandil'de karşı çıkacak hiçbir güç yoktur" HABERİ 12 DE Sebze ve meyve fiyatları uçtu... Üretici-Market farkı PETROL faturamız AZALDI Türkiye'nin petrol ithalatı, fiyatların gerilemesine bağlı olarak ciddi artış gösterdi. Petrolün varil fiyatının ortalama 47,9 dolara gerilediği ocak ayında, son 7 yılın aynı dönemindeki en yüksek ithalat artışı gerçekleşti. Bu yılın ocak ayında petrolün varil fiyatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 56,1 düştü. Bu gelişmeler sonucunda Türkiye'nin ocak ayındaki petrol ithalatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 27,8 artmasına karşın yaptığı ödeme yüzde 43,9 azaldı. Türkiye, geçen yılın ocak ayında 1 milyar 252 milyon ton petrol için 1 milyar 8 milyon dolar öderken, bu yılın ocak ayında 1 milyar 599 milyon ton petrol için 565 milyon dolar ödeme yaptı. 7 DE En pahalı benzin HAKKARİ DE Türkiye'de en pahalı akaryakıt Hakkari'de, en ucuz akaryakıt ise İstanbul, Kocaeli ve Tekirdağ'da satılıyor. Benzinin litre fiyatı Hakkari'de 4,63 lira, İstanbul, Kocaeli ve Tekirdağ'da ise 4,45 liradan satışa sunuluyor. HABERİ 7. SAYFADA TÜKETİCİYİ VURUYOR Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, şubatta da üretici market fiyat farkının kapanmadığını belirterek, "Üretici market fiyat farkı kabul edilebilir rakamların çok üzerinde seyrediyor. Bu fark kapanmalı" ifadelerini kullandı. Bayraktar, şubat ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 469,61 ile maydanozda görüldüğünü belirterek; "Maydanozda yüzde 469,61 olan fiyat farkı, kuru incirde yüzde 365,39, portakalda yüzde 303,56'i buluyor. Fiyat farkı, lahanada yüzde 280,31, karnabaharda yüzde 247,53, kuru üzümde yüzde 232,14, marulda yüzde 231,43, elmada yüzde 230,33, nohutta yüzde 206,01, kuru kayısıda yüzde 202,12 düzeyinde. Maydanoz 5,7 kat, kuru incir 4,7 kat, portakalda 4 kat, lahanada 3,8 kat, karnabaharda 3,5 kat, kuru üzüm, marul, elma 3,3, nohut 3,1, kuru kayısı 3 kat fazlaya tüketiciye ulaşıyor. Üreticide 17 kuruş olan maydanoz markette 97 kuruşa, 5 lira 50 kuruş olan kuru incir 25 lira 60 kuruşa, 58 kuruş olan portakal 2 lira 34 kuruşa, 43 kuruş olan lahana 1 lira 65 kuruşa, 1 lira olan karnabahar 3 lira 80 kuruşa satılıyor. Yine üreticide 3 lira 50 kuruş olan kuru üzüm markette 11 lira 63 kuruşa, 79 kuruş olan marul 2 lira 62 kuruşa, 1 lira 5 kuruş olan elma 3 lira 45 kuruşa, 2 lira 26 kuruş olan nohut 6 lira 92 kuruşa, 11 lira kuru kayısı 33 lira 23 kuruşa satın alınıyor." HABERİ 7. SAYFADA GAP, enerji ve gıda üssü olacak Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 8 Mart'ta Mardin'de açıklayacağı yeni eylem planıyla Güneydoğu Anadolu Projesi'nde (GAP) önemli bir aşamaya geçilecek. Dünyanın da sayılı bölgesel kalkınma projelerinden biri olan GAP kapsamında yeni dönemde yapılacak yatırımlarla bölgenin gıda ve enerji üssü haline getirilmesi, tamamlanan projelerin kalıcı kılınması, refah düzeyi artırılarak huzur ortamının devam ettirilmesi ve kardeşliğin güçlendirilmesi amaçlanıyor. Sadece bölgenin değil, Türkiye'nin kalkınması bakımından da yüksek öneme sahip GAP ile 1,8 milyon hektar alanın sulamaya açılması ve yılda 27 milyar kilovatsaat hidroelektrik enerjisi üretimi hedefleniyor. 7 DE Siber savaşlar HIZLANACAK HABERİ 12. SAYFADA Türkiye, Musul un IŞİD den kurtarılmasına tam destek verecek Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Musul'a başlatılacak bir operasyonda Türkiye'nin, Irak'ın yanında olacağını belirterek, "Türkiye, Irak'ın terörle mücadelesinde her türlü istihbarat ve lojistik desteği vermeye hazırdır. Bu desteğin yanı sıra Irak ordusuna ve Peşmergeye eğitim ve donanım yardımına da hazırız" Yılmaz, insani yardımların devam edeceğini belirterek, "Musul'a yönelik operasyon sırasında yerlerinden olacak Iraklılar için insani yardım ve kamp kurma konusunda Türkiye hazırdır. diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada HABERİ 12 DE www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz Kayseri'de bulunan 1. Komando Tugayı'nın 945 kilometrekare alanda gerçekleştirdiği "Mızrak-2 Arazi Tatbikatı" gerçeğini aratmayan görüntülere sahne oldu. ü dan takip edebilirsiniz Gazetemizi Gazetemizi /yedigun.gazetesi Hollanda'da 3 Türk öldürüldü Hollanda'nın başkenti Amsterdam'a 130 kilometre uzaklıktaki Etten-Leur şehrinde bir evde 3 Türk ölü bulundu. Polis, olayın sebebiyle ilgili geniş çaplı araştırma yapıyor. Edinilen bilgiye göre, ölenlerden biri 41 yaşında bir erkek, diğeri ise onun 9 yaşındaki kız çocuğu. Üçüncü kişinin yaşı ve kimliği henüz tespit edilemedi. Bir yerel televizyonun haberinde, ailede şiddetli geçimsizlik nedeni ile ciddi tartışmaların yaşandığı, anne ve babanın ayrı yaşadıkları ifade edildi. Polis yetkilileri, evde ölenler arasında annenin olmadığını, üçüncü kişinin kimliğinin tespit edilmeye çalışıldığını bildirdi. Evde delil araştırması yapıldığı öğrenildi. Etten-Leur Belediyesi yetkilileri, olayın kendilerini şok ettiğini açıkladı. Belediye'den yapılan açıklamada, "Şu an biz bu konuda ne yapabiliriz, polis ile görüşme halindeyiz. Polisin araştırma sonuçlarını bekliyoruz. Ölen kişilerin arasında 41 yaşındaki bir adam ve onun 9 yaşındaki kızı var. Üçüncü kurbanın kimliği henüz bilinmiyor, ancak muhtemelen adamın oğlu olduğu belirtiliyor, kesin belli değil. Ailenin Türk kökenli olduğu öğrendik. Bunun yanında Türk ailede sorunlar nedeni ile, karı kocanın boşandığını öğrendik. Artık bundan sonra yapılacak araştırma sonuçlarını bekleyeceğiz" denildi. Ankara'da trafik kazası: 2 ÖLÜ, 1 YARALI Ankara'nın Etlik semtinde meydana gelen trafik kazasında 2 kişi öldü, 1 kişi ağır yaralandı. 06 VML 58 plakalı otomobil, Etlik Halil Sezai Erkut Caddesi'ndeki alışveriş merkezinin bahçe duvarı ile park halindeki kamyona çarptı. Kazada sürücü Ahmet Türk (24), araçta bulunan Ali Kılıç (31) ve kimliği tespit edilemeyen bir kişi, itfaiye ekiplerince sıkıştıkları yerden çıkarıldı. Türk ve Kılıç, olay yerine hayatını kaybederken, kimliği tespit edilemeyen kişi ağır yaralandı.

2 2 SİNEMA TV / MAGAZİN 9 Mart 2015 Pazartesi Yılmaz Güney in eşi Jale Fatma Pütün ün 14 yıl hapsi isteniyor İSTANBUL - Yılmaz Güney'in kızı Güney Pütün'ün, babasından miras kalan şirketin genel kurul toplantılarında imzasının haberi olmadan kullanıldığı iddiası üzerine üvey annesi Jale Fatma Pütün hakkında "resmi belgede sahtecilik" ve "kooperatif hakkında yanlış bilgi vermek" suçlarından açılan davanın görülmesine devam edildi. İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ikinci duruşmaya, şikayetçi Güney Pütün ile sanık Jale Fatma Pütün'ün avukatı katıldı. Şikayetçi Pütün, 1981'den beri Fransa'da yaşadığını ve babasının 1984'te vefat etmesinden sonra "Güney Filmcilik" isimli şirketin kurulduğundan haberdar olduğunu belirterek, " yılları arasında Türkiye'ye hiç gelmedim. Sonrasında hemen her yıl ve bazen yılda bir kaç kez geldim. Şirketin genel kurul toplantılarından haberim olmamıştır. 2011'de yaptığım araştırma sonucu, genel kurul toplantılarına bizzat katıldığım ve bizzat imza attığıma dair tutanaklar tutulduğunu, toplantılarda var gösterildiğimi öğrendim" diye konuştu. Toplantılar için kimseye vekaletname vermediğini belirten Pütün, şirket genel kurul toplantılarında haberi olmadan payının azaltıldığını savundu. Pütün, "Fatma Hanım'ın bu işleri yaptığını düşünüyorum. Hisse payım azaldığı, maddi ve manevi zarara uğradığım için şikayetim sürmektedir" Duruşmada tanık olarak dinlenilen emekli mali müşavir Mehmet Çetin Sönmez, 8 yıl boyunca şirkette mali müşavirlik görevi yaptığını ve genel kurul toplantılarında bulunduğunu ifade ederek, Güney Pütün'ün yerine kimin imza attığını bilmediğini ve toplantılarda kendisini hiç görmediğini söyledi. Sönmez, "Jale Fatma Pütün çocuklarının şirket işleriyle ilgisiz kaldığından yakınıyordu. Çok fazla çaba harcıyordu. Sadece Yılmaz Güney'in ismini ve eserlerini yaşatmak için çabalıyordu" diye konuştu. Sanık Pütün'ün avukatı Nuray Özdoğan, müvekkilinin hastalığı nedeniyle duruşmaya gelemediğini belirterek, hastalıkla ilgili raporu mahkemeye sundu. Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme, sanığı mazeretli sayıp, bir dahaki duruşmaya gelmemesi halinde hakkında yakalama emri çıkartılacağı konusunda uyarı bulunan tebliğname yazılmasına karar vererek, duruşmayı erteledi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, şikayetçi Yılmaz Güney'in (Pütün) kızı Güney Pütün ile Güney'in eşi olan sanık Jale Fatma Pütün'ün 9 Eylül 1984 yılında vefat eden sanatçı Yılmaz Güney'in varisleri oldukları hatırlatılıyor. Güney Filmcilik şirketinin miras yoluyla ortağı şikayetçi Güney Pütün'ün, Fransa'da yaşadığı halde şirketin 24 Kasım 2005 ile 27 Mart 2009 tarihlerinde yapılan genel kurul toplantılarında var gösterilerek yerine imza atıldığı aktarılan iddianamede, toplantıda şikayetçinin ikamet eder gösterildiği Bebek'teki adresinin de hayali olduğu ifade ediliyor. Sanık Jale Fatma Pütün'ün 22 Mayıs 2014'te verdiği ifadede, "Yılmaz Güney'in adını yaşatabilmek için Türkiye'ye döndükten sonra şirketi canlandırdığı, hiç bir zaman kar etmeyen şirkette kar dağıtamadıkları, her zaman irtibatlı olduğu şikayetçiye ilgili bilgileri aktardığı ve tek amacının Yılmaz Güney'in anısını canlı tutmak olduğu" beyanında bulunduğu anlatılan iddianamede, Pütün'ün, "şikayetçi Güney Pütün'ü yurtdışında olduğu için 2005 ve 2009 yıllarındaki genel kurul toplantılarında hazır gösterdikleri, amacının sahtecilik olmadığı" savunmasını yaptığı kaydediliyor. İddianamede, sanık Pütün'ün "resmi belgede sahtecilik" suçundan 2,5 yıl ile 8 yıl 9 ay, "kooperatif hakkında yanlış bilgi vermek" suçundan 7,5 ay ile 5 yıl 3 ay olmak üzere 3 yıl 1,5 ay ile 14 yıl arasında değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep ediliyor. Orta Doğu Tuba Büyüküstün ü konuşuyor İSTANBUL - Tuba Büyüküstün, Arap dünyasında bu yılın ilk iki en fazla beğenilen ve konuşulan Türk kadın sanatçı oldu. Peş peşe Türk dizilerini yayınlayan ve Türk magazin dünyası ile ilgili özel programlar yayınlayan Birleşik Arap Emirlikleri merkezli MBC kanallarında yapılan anketin sonuçları yayınlandı. Arap dünyasında yayınlanan dizilerin etkili olduğu araştırmadaki son verilere göre, bu yılın ilk iki ayında en fazla sevilen ve konuşulan Türk kadın oyuncu Ortadoğu ülkelerinde de büyük ilgi gören Kara Para Aşk dizisinde oynayan Tuba Büyüküstün oldu. Nurgül Yeşilçay ilk kez 10 isim arasında yer aldı. Geçmişte Arap izleyicilerin hayranlıkla izlediği isimler arasında bulunan Beren Saat ilk 10 isim arasında 7 nci sıraya geriledi. Hazal Kaya ve Meryem Uzerli nin yine ilk 5 teki yerlerini koruduğu vurgulandı. MBC nin yayınladığı listede yer alan en fazla beğenilen Türk kadın sanatçılar şöyle; 1- Tuba Büyüküstün, 2-Fahriye Evcen, 3- Bergüzar Korel, 4- Hazal Kaya, 5-Meryem Uzerli, 6- Nurgül Yeşilçay, 7- Beren Saat, 8- Birce Akalay, 9- Öykü Karael, 10- Ceyda Düvenci. Vizyona yeni girecek filmler Asabiyim Ben" Damian Szifron'un yönettiği ve Ricardo Darin, Oscar Martinez, Leonardo Sbaraglia, Dario Grandinetti, Erica Rivas, Maria Marull, Monica Villa ile Rita Cortese'in oynadığı filmde, intikamla ilgili altı farklı trajikomik hikaye anlatılıyor. "Öfke ile yoğrulmuş bir toplumda, aşklar, nefretler, intikamlar. Satın alınan şereflerin gölgesinde kanunların çaresiz bıraktığı insanların öfkesi ve tepkisi. Yolsuzluğun ve karmaşanın kol gezdiği bir ülkede, muhteşem düğünler, öç ve ölüm danslarının" işlendiği film, ağlanacak haline gülen bir toplumun gerçekliğini gözler önüne seriyor. "Lazarus Etkisi" Mark Duplass, Olivia Wilde, Donald Glover ile Evan Peters'in oynadığı filmin yönetmenliğini David Gelb yaptı. Korku ve gerilim türündeki filmin konusu şöyle: "Bir grup araştırmacı, ölen insanları yeniden diriltmeyi başaran bir proje üzerinde çalışmaktadırlar. Bu projelerini tüm dünyaya duyurmaya çalışan ekibin hevesi, bulundukları üniversitenin dekanının, gizli deneylerini öğrenmesiyle birlikte kursaklarında kalır. Proje sona erdirilirken projeye dair tüm kayıtlar da ellerinden alınır. Fakat ekip üyeleri kolay kolay pes etmeye niyetli değildir ve deneyi yeniden uygulamaya karar verirler. "Chappie" "District 9" ve "Elysium" başarılı yapımlara imza atan Neill Blomkamp'ın yönettiği filmin başrolünde Sharlto Copley, Dev Patel, Jose Pablo Cantillo ile Hugh Jackman oynuyor. Yakın gelecekte geçen bilim-kurgu ve aksiyon içerikli filmin konusu şöyle: "Baskıcı mekanik robotlardan oluşan polis güçleri görev yapmaktadır. Ancak insanlar onlara karşı koymaya başlar. Bu robot polislerden birisi çalınarak yeni bir program yüklenir ve böylece ilk kez kendisi adına düşünen ve hisseden "Chappie" adlı robot ortaya çıkar. 05:53 İstiklal Marşı ve Günün 05:55 Mazi Kalbimde Yaradır 07:20 Osmanlı Tokadı 09:00 Rüzgar Gülü 10:00 Yabancı Sinema "Çılgın Köpek" 11:40 1'de Bugün 11:55 6 Mantı 13:10 Savaşta Barışta Türk Ordusu 13:35 1'de Bugün 13:50 Türk Sineması "Hasan Boğuldu" 15:35 Gezelim Görelim 16:15 1'de Bugün 16:30 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Beni Böyle Sev 23:00 Yabancı Sinema "Görevimiz Tehlike 2" 01:20 Türk Sineması "Hasan Boğuldu" 02:50 Gezelim Görelim 06:00 Çocuklar Duymasın 08:30 Adanalı 10:35Yahşi Cazibe 12:45Alemin Kıralı 15:40 Truvalı Helen - 18:45 Hafta Sonu atv Ana Haber 20:00 Yerli Dizi 23:20 Yabancı Sinema 02:05 Aliye 03:05 Hayat Devam Ediyor 05:00 Şöhret 07:00 GAGGUK 08:30 BURADA NE YENİR? 09:30 SON TREND 10:30 DİZİ DOKTORU 11:30 HAFTASONU 12:50 GAGGUK 13:45 GÜRKAN ŞEF İLE MANGAL ZAMANI 15:00 DOLU DOLU ANADOLU 16:20 YABANCI SİNEMA 18:15 EMRE BUGA İLE ANA HABER 19:00 THE UNIT (EKİP) 19:45 BELALI İKİLİ YABANCI SİNEMA 21:50 YABANCI SİNEMA 23:50 BOKS GECESİ BEST OF KICKBOKS GECESİ 02:20 THE UNIT (EKİP) TEKRAR 06:00 Dila Hanım 07:30 Akasya Durağı 10:00 Melek 12:00 Yerli Dizi 14:00 Yerli Dizi 16:30 Yerli Sinema 18:30 Star Haber 19:15 Star Life Dizi 21:45 Sıcak Kalpler 03:00 Yerli Sinema 04:30 Yerli Sinema 08:00 Ver Fırına 10:30 Ütopya 12:15 Ütopya 14:00 Kaçak Gelinler 16:45 Çok Güzel Hareketler 18:00 Yabancı Sinema 20:30 Survivor Allstar 01:15 Yabancı Sinema 03:15 Yabancı Sinema 05:00 Arda nın Mutfağı 05:45 Ütopya 06:00 Kanal D Çocuk Kulübü 07:15 Akasya Durağı 09:30 Magazin D 12:15 Çok Güzel Hareketler Bunlar 13:15 Yerli Dizi 16:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Yabancı Sinema 23:00 Arkadaşım Hoşgeldin 01:00 Yabancı Sinema 02:30 Çok Güzel Hareketler 04:00 Yabancı Sinema 01:15 ÇILGIN JOE Orjinal İsmi:Crazy Joe Yönetmen:Steven Knight Oyuncular:Jason Statham, Agata Buzek, Vicky Mcclure Yapım Yılı:2013 Tür:Aksiyon/Macera Joey Jones, Afganistan'da kendi biriminin bir top atışıyla paramparça olmasına tanık olduğundan beri Londra sokaklarında yaşamaktadır. Bir yandan geçmişini unutmaya, bir yandan da yeni problemlerden uzak durmaya çalışmaktadır. Acımasız bir çeteden kaçarken Covent Garden'da zengin bir adamın dairesine girer ve üst sınıf kimliğine bürünür. Joey arkadaşı ve sponsoru Rahibe Cristina ile günah çıkarmaya giderken, hamile kız arkadaşı bir nehirde ölü bulunur. 19:45 BELALI İKİLİ Miami'de iki ortak narkotik detektifi: Marcus Burnett (Martin Lawrence) ve Mike Lowrey (Will Smith) yepyeni bir işe başlarlar.marcus ailesine çok bağlı,emekliliğin bir an önce gelmesini isteyen ve tehlikeyi pek sevmeyen bir detektifdir.mike ise oldukça çapkın,tehlike seven ve ayrıca ailesindende ona miras kalan bir polistir.fakat bir gece çok ustaca bir planla 100 milyon dolarlık eroin polislerden çalınır.olayın başındaysa Fouchet (Tcheky Karyo) vardır fakat bunu polisler pek bilmemektedirler. Tür : Komedi, Korku, Romantik Yönetmen : Jonathan Levine Oyuncular : Teresa Palmer, John Malkovich, Nicholas Hoult, Dave Franco, Rob Corddry Senaryo : Jonathan Levine Film, "R" isimli bir erkek zombinin kurbanlarından birinin kız arkadaşıyla tehlikeli bir ilişkiye başlamasını anlatacak. Bu ilişki, başta R olmak üzere tüm zombileri değiştirecek zincirleme bir reaksiyonun ilk adımı olacak... Zombiyi Hoult'un, kız arkadaşını da Palmer'ın canlandıracağı projede ünlü aktör Malkovich de General Grigio'yu, dünyayı işgal eden zombileri temizlemeyi kafasına koymuş kötü karakteri canlandıracak. 21:45 SICAK KALPLER

3 bölge haberleri 9 Mart 2015 Pazartesi 3 Gökyüzünün Formula 1'i nde tek Türk pilot: İsmet ÖZTÜRK Geçmişi yaklaşık 100 yıl öncesine dayanan hava akrobasisi dünyasında tek Türk pilot olan Ali İsmet Öztürk, 22 ülkede düzenlenen 850 gösteride hünerlerini sergiledi. BALIKESİR - Geçmişi yaklaşık 100 yıl öncesine dayanan hava akrobasisi dünyasında tek Türk pilot olan Ali İsmet Öztürk, 22 ülkede düzenlenen 850 gösteride hünerlerini sergiledi. Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hava akrobasisini ilk olarak 1987'de, ardından 1990'da denediğini ancak istediği noktaya ulaşamayınca bir süreliğine ara verdiğini söyledi. Bu alandaki çalışmalarına 2000'de tam anlamıyla başladığını ve 15 yıldır profesyonel olarak yaptığını dile getiren Öztürk, Singapur ile Londra arasındaki coğrafyada, Türk cumhuriyetleri ile Arap ve Avrupa ülkelerinde gösteriler sunduğunu anlattı. Dünyada akrobasi gösterilerinde birçok ülkenin önde geldiğini vurgulayan Öztürk, bu alanda Rus ve ABD'li pilotların yerini şimdilerde Fransız ve Almanların aldığını belirtti. Yurt dışında hava akrobasisinin tek Türk pilotu olduğunu anlatan Öztürk, şöyle konuştu: "100 yıllık akrobasi dünyasında tek Türküm. Sivil anlamda hiç pilot göndermemişiz. Yabancı ülkelerde benim Türk olup olmadığını soranlar oldu. Bu alanda ilk kez Türk görenler şaşırdılar. Türklerin başarılı olması ilgilerini çekti. 22 ülkede 850 civarında gösteri yaptım. Bugüne kadar 22 milyon seyirciye ulaştım. Bu yıl içinde de yurt dışında bazı gösterilerim olacak. Türkiye'de benim gibi gönül vermiş arkadaşlar var. Onlara da destek olmaya çalışıyorum. Onlar da yavaş yavaş yetişiyor. Önümüzdeki yıllarda bu alanda daha fazla sayıda akrobasi pilotumuz olacak. Akrobasi uçuşlarında profesyonel pilotlar, uçaklarını kendileri üretiyor. Bu işi profesyonel ile ANKARA - Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Eğitim Merkezi eğitmenleri, 1-7 Mart Deprem Haftası dolayısıyla, işitme engelli çocuklara işaret diliyle afete hazırlık eğitimi verdi. AFAD Deprem Simülasyon Merkezi'ndeki eğitime, Yahya Özsoy İşitme Engelliler Okulu'ndan yaklaşık 60 öğrenci katıldı. Eğitmen Emel Sonkaya, yaptığı açıklamada, işitme engelli çocuklara depremden korunma eğitimi vermek için işaret dili öğrendiklerini söyledi. Eğitimlerle çocuklarda afetlere hazırlık kültürünü oluşturmaya çalıştıklarını dile getiren Sonkaya, çocukların daha iyi öğrenmeleri için de eğitimi oyunlar ve drama etkinlikleriyle desteklediklerini bildirdi. Arama kurtarma teknisyeni Burhan Ulutaş ise çocuklara eğitim verecekleri simülatörün 2003 yılında yapıldığını, aynı anda üç boyutlu titreşim verebildiğini ve birebir depremi yaşattığını belirtti. Engelli öğrencilere, aradaki engelleri kaldırarak, enkaz altında neler yapmaları gerektiğini de anlatacaklarını ifade eden Ulutaş, "Normalde enkaz üzerinden 'Aşağıda sesimi duyan var mı' dediğimizde insanlardan tepki alıyoruz. Ancak işitme engelli çocuklarımız için böyle bir durum söz konusu değil. Bu nedenle onlara titreşimle ses vermeyi öğreteceğiz" diye konuştu. Daha sonra, öğrencilere işaret diliyle deprem öncesi, anı ve sonrasında ne yapmaları gerektiği anlatıldı. Çocuklar, depremin nasıl meydana geldiğini "deprem dalgası", depremden zarar görmemenin amatör yapanlar var. Amatörler, fabrika imalatı uçaklarla uçuyor. Profesyoneller ise benim gibi kendi uçaklarını yapıyorlar. Benim uçağım Mor Menekşe, 12 yaşında. Sürekli üzerinde modifikasyonlar, değişiklikler yapıyoruz. Dünyanın birçok ülkesinde benim kadar uçağım da yakından tanınıyor." Öztürk, kendisine özgü bazı hareketlerin akrobasi dünyasında isim yaptığını ve diğer pilotlar tarafından denenmeye çalışıldığını ifade etti. Hava akrobasisinin, ileri uçuş tekniği olduğunu dile getiren Öztürk, şunları kaydetti: "Formula 1 sürücüleri nasıl ileri sürüş tekniğine sahipse biz de öyleyiz. Bu yüzden 'gökyüzünün Formula 1'i' deniliyor. Dolayısıyla ileri uçuş tekniğine geçtiğinizde öğrenci olduğunuzu kabul etmelisiniz. Uzun yıllar pilotluk yapmış olabilirsiniz ama bu çok farklı bir alan. Bu bir motor sporudur. Sporcu gibi yaşamalısınız. Profesyonel olarak yapmıyorsanız yaşamınıza çok dikkat etmenize gerek yok. Her uçuş karışık ve tehlikelidir. 850'den fazla gösteri uçuşu yaparsanız mutlaka tehlike atlatırsınız. Önemli olan, yaşananlardan ders çıkarmak ve bir daha yaşanmaması için önleminizi almaktır. Bunda Formula 1 yarışındaki gibi düşünülmeli. Hataya kesinlikle yer olmadığı bilinmeli." AFAD'tan işitme engelli çocuklara deprem eğitimi yolunu da "sağlam ev yapma" oyunuyla öğrendi. Çocuklara, deprem çantasında bulunması gerekenler de yine oyunla anlatıldı. Daha sonra çocuklar, afet anında ne yapmaları gerektiğini deprem simülatörüyle uygulamalı öğrendi. Suriye Türkmenleri, Avrupa ülkelerine tepkili NEVŞEHİR - Türkmen Dağı (Bayır-Bucak) Tugay Komutanı Albay Ahmet Arnavut, Avrupa ülkelerinin Suriye politikalarını eleştirerek, "Onlar bir yandan barış masalları anlatırken bir yandan Esed güçlerine silah satmayı sürdürüyorlar" Nevşehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bayram Ekici'yi ziyareti sırasında konuşan Arnavut, Suriye'de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana yaklaşık 80 bin Türkmen'in hayatını kaybettiğini, topraklarını terk etmeyen Türkmenlere destek veren Türkiye'nin bu desteği sürdürmesini istedi. Arnavut, Türkmen katliamına sessiz kalan BM'nin Suriye'de savaşın sona ermesi için bugüne kadar hiçbir somut adım atmadığını ifade etti. Savaşın başlamasından önce Suriye'de 3,5 milyon Türkmenin yaşadığını anlatan Arnavut, şunları kaydetti: "Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Lazkiye kırsalı Esed askerleri tarafından kuşatıldı. Bu bölgedeki Türkmenler çok büyük sıkıntılar çekiyor. Şu anda Türkmen köylerinde evlerin yüzde 95'i zarar gördü. Birçoğu yıkıldı birçoğu da kapısız ve penceresiz. Bunun yanında camilerimiz ve okullarımız kullanılamaz halde. Ormanlarımız ve tarım arazilerimizin ise büyük bölümü yandı. Yaklaşık 4 yıldır köylerimizde elektrik yok." Arnavut, Esed askerlerinin silahlarına karşı kısıtlı imkanlarla savaştıklarını belirterek, rejimin hedeflerinden birinin de Türkmen nüfusunu yok etmek olduğunu ileri sürdü. Türkmenlerin kanlarının son damlasına kadar savaşmakta ve topraklarını terk etmemekte kararlı olduklarını vurgulayan Arnavut, "Çatışmalar her gün devam ediyor. Bazı günler saatlerce başımıza uçaklardan bombalar yağıyor. Bizler elimizden geldiğince direnmeye çalışıyoruz. Topraklarımızı savunmak, kadınlarımızı ve çocuklarımızı korumak için bugüne kadar binlerce şehit verdik ve vermeye de devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Türkiye'den yardımların savaşın başladığı ilk günden bu yana devam ettiğini ve bu yardımların kesilmemesi gerektiğini aktaran Arnavut, Türkiye dışındaki diğer İslam ülkelerinin kendilerini yalnız bıraktığını, BM'nin ise adeta savaşın sürmesini ister bir durumda olduğunu savundu. Yıllardır Suriye'de tüm dünyanın gözleri önünde binlerce masum insanın öldüğünü belirten Arnavut, "Ölenlerin büyük bölümü masum çocuklar ve kadınlar. Buna karşın Avrupa devletleri kör ve dilsiz. Onlar bir yandan barış masalları anlatırken bir yandan Esed güçlerine silah satmayı sürdürüyorlar. BM ise savaşı sona erdirmek, masum insanları korumak için tek bir adım atmıyor. Esed'e karşı sesini yükselten tek lider Recep Tayyip Erdoğan oldu. Bizler Türk hükümetine ve Türk halkına minnettarız" ifadelerini kullandı. Şah-Fırat operasyonunun ardından Süleyman Şah Türbesi'nin daha güvenli bir bölgeye taşındığını kaydeden Arnavut, operasyonu şöyle değerlendirdi: "Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçası olan Süleyman Şah Türbesi'nin Fırat Nehri kıyısındaki Suriye Eşme'sine nakledilmesi stratejik olarak değerlendirildiğinde yerinde bir karar oldu. Burası Türkmen köylerine yakın bir bölge. Esed destekçisi güçlerin Bayır-Bucak bölgesine ve Suriye'nin batısına ilerlemelerinin önü de kesilmiş oldu. Türbenin taşınması bölgedeki mazlumları memnun ederken Esed ve ona yakın olan güçleri tedirgin etti." Yurtdışında kolay yoldan diploma alınmasına son ANKARA - Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yurtdışında kolay yoldan diploma alınmasının önüne geçmek amacıyla tıp, hukuk ve mühendislik okumak isteyen öğrencilere yeni şartlar getirdi. YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, son yıllarda yükseköğrenim görmek amacıyla, yakın coğrafyadan başlayarak yurtdışındaki bazı yükseköğretim kurumlarına Türkiye'den yoğun bir öğrenci akışı yaşandığı vurgulandı. Açıklamada, söz konusu durumun özellikle kamu sağlığını ve güvenliğini yakından ilgilendiren sağlık bilimleri (tıp doktorluğu, diş hekimliği, eczacılık vd.) hukuk ve mühendislik başta olmak üzere çeşitli alanlarda görüldüğü belirtildi. Bu alanlarda Türkiye'de hiçbir yükseköğretim kurumuna yerleşemeyen, hatta ÖSYM tarafından yapılan merkezi sınavlara bile girmeyen bazı öğrencilerin, "giriş koşulu aramayan" yurtdışındaki bazı üniversitelere rahatlıkla kayıt olabilmelerinin, kamu vicdanını derinden yaralayan bir hal aldığına vurgu yapılan açıklamada, "Diğer taraftan Kurulumuza, 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bu öğrencilerin o ülkenin dilini bilmeleri ve derslere devam etmeleri şartı aranmadan sadece sınavlara alındıkları, derslerin bazen tercüme yoluyla bazen de Türkiye'den getirilmiş, öğretim elemanı vasfı olmayan kişilerle sürdürüldüğü' yönünde yoğun şikayetler intikal etmekte" ifadeleri kullanıldı. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilerin yurtdışında eğitim alma hakkına sahip olduğu ve günün yükseköğretim anlayışında bu konuda herhangi bir kısıt koyulmasının düşünülemeyeceği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Burada söz konusu olan, bazı ülkelerde, o ülkenin kendi mevzuatı çerçevesinde kurulan ve devam şartı aranmayan üniversitelere reklamlarla Türkiye'den 'toplu halde götürülen, kaydettirilen' ve mezuniyet sonrası ülkemizde, 'sağlık, yargı ve mühendislik' gibi alanlarda meslek icra edecek öğrencilerin eğitim-öğretimlerinin niteliğidir. Kurulumuz, sadece Türkiye'de yükseköğrenim görmek isteyen öğrencilerin değil, aynı zamanda yurtdışında eğitim görmek isteyen öğrencilerin de gereken nitelikte eğitim görme haklarını gözetmek ve korumakla yükümlüdür. Bu konuda Kurulumuz, üzerine düşeni yapıp aşağıdaki kararı alırken, diğer kurum ve kuruluşlarla paydaşların da aynı hassasiyeti paylaşmalarını beklemektedir." 533 seçim müdürüne Hizmet İçi Eğitim Semineri verildi ANKARA - Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 7 Haziran'daki genel seçime hazırlık kapsamında, il ve ilçe seçim kurullarında görev yapan 533 seçim müdürüne "Hizmet İçi Eğitim" Semineri verdi. Ankara Gür Otel'de gerçekleşen ve üç gün süren seminerde, 25. Dönem Milletvekili Genel Seçim hazırlıkları ve seçim sandık kurulu görevlilerinin eğitimi amacıyla hazırlanan eğitim CD'lerinin içeriği anlatıldı. Seminerde, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile yapılan protokolle hazırlanan "Sandık Kurullarının Eğitimi" konulu projenin tanıtımı da yapıldı. Öte yandan, YSK'dan yapılan açıklamaya göre, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü'nün ortak çalışmasıyla, Türkiye genelinde tüm halk eğitim merkezlerinde, "Sandık Kurullarının Eğitimi" konulu sertifika programı başlatıldı. Sandık kurullarında görev alacak siyasi parti üyelerinin sertifikalı eğitim almaları da amaçlanan programda, eğitimleri, il ve ilçelerde bulunan hakimler, seçim müdürleri veya zabıt katipleri verecek.

4 49 Mart 2015 Pazartesi ANKARA kuruldu Sincanlılar depresyona karşı bilinçlendi Sincan da verilen seminerde Psikolog Meltem Özcüler, depresyonun tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu vurguladı. Uzmanlar Sincanlıları depresyon konusunda uyardı. Çağımızın hastalıklarından biri olarak literatüre geçen depresyonu anlatan Uzman Psikolog Meltem Özcüler, depresyonun her yaşta büyük bir tehlike oluşturduğuna dikkat çekti. Depresyonu duygu bozukluğu olarak tanımlayan Özcüler, psikologlarında doktor olduğuna dikkat çekti. Halk içinde psikolog konusunda yersiz kanıların olduğunu söyleyen Özcüler, psikoloğa başvurmaktan korkulmaması gerektiğini belirtti. Depresyonun uzun süreli ve sürekli moral bozukluğu, ümitsizlik, çaresizlik, değersizlik, uyku ve iştah değişiklikleri, ölüm ve intihar düşüncelerinin eşlik ettiği bir duygu bozukluğu olduğunu belirten Uzman Psikolog Meltem Özcüler, Depresyon aynı şeker tansiyon gibi vücudumuzda oluşan bir eksiklikten kaynaklanan bir hastalıktır. O yüzden ilaç kullanmadan geçmeyen bir durumdur. Depresyonda bir hastalıktır ve utanılacak bir durum değildir. Depresyonun intihara kadar götürdüğünü belirten Özcüler, Psikoloğa gitmekten korkmayın. Onlarında doktor olduğunu unutmayın. Etraf ne söyler ya da ne düşünürü değil kendinizi düşünerek davranmalısınız. Tedavi edildikten sonra tüm mutsuzlukların ve üzüntülerin sizden uçup gideceğini unutmayın. Çankaya nın 124 muhtarının hazır bulunduğu toplantıya CHP Çankaya İlçe Başkanı Selçuk Dereli, Çankaya Belediyesi Meclis Üyeleri, Başkan Yardımcıları ve birim müdürleri de katıldı. Belediye ve muhtarlık arasındaki iletişimin, Muhtarlık İletişim Merkezi Projesi sayesinde sistemsel bir yapıya dönüşeceğini belirten Alper Taşdelen, muhtarlar ve belediye arasındaki işbirliğini güçlendirmek istediklerini kaydetti. Merkezin beş kişilik bir çalışma grubundan oluştuğunu belirten Taşdelen, her muhtarlığın tek tek ziyaret edilerek taleplerin alınacağını söyledi. Sizin sorununuzun belediyenin sorunu olduğunu bilmenizi istiyorum. Muhtarlar emeğiyle, yüreğiyle, bileğiyle seçilen kişiler. Benim sizlere saygım da inancım da sonsuz. Hangi görüşten olursa olsun 124 muhtarımız da hep mahalle sorunu için geldi. Hiçbiriniz kendiniz için bir talepte bulunmadınız. Bundan böyle biz size geleceğiz. Vatandaş belediyeye gelmeyecek; belediye vatandaşa gidecek Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü bünyesinde hizmet verecek olan Muhtarlık İletişim Merkezi nin alınan taleplerin takibini yapacağını ve muhtara bilgi vereceğini kaydeden Taşdelen sözlerini şöyle sürdürdü: Asfalt, kaldırım, park... Belediye mahalleye ne hizmet götürecekse önce muhtarın haberi olacak ve mahalleye müjdesini kendisi verecek. Bu sistem karşılıklı bir sistem olacak. Talep edeceksiniz biz yerine getireceğiz. Sizlerle el ele omuz omuza olmak istiyorum. Siz el verirseniz bu proje başarıya ulaşır. Burası sizin için kuruldu; siz kullanacaksınız. Hoş Geldiniz Masası nasıl Türkiye ye örnek olduysa burası da örnek olacak. Belediyesine kaynak yaratmak Belediye Başkanı nın görevi. Yurt yaparak, farklı kapalı pazar yerleri yaparak da örnek projeler üreteceğiz. Çankaya nın rantını Çankaya ya kazandıracağız Muhtarlarla yapılan toplantıda Dikmen, Cebeci, Bayraktar Mahallesi, Birlik Mahallesi ve Çiğdem Mahallesi nde olmak üzere yapılacak beş Çankaya Evi nden üçünün temelinin önümüzdeki aylarda atılacağının ve üç yeni kreşin müjdesini de veren Taşdelen, muhtarlık binalarının yenilenmesi kararını mecliste aldıklarını ve ihtiyacı olanların sıkıntısının en yakın zamanda giderileceğini de sözlerine ekledi. Belediye ile muhtarların tek yumruk olmasının önemli olduğunu belirten CHP Çankaya İlçe Başkanı Selçuk Dereli de Yerel yönetim yerinden yönetimdir; sorunları yerinde Çankaya Belediyesi tarafından Muhtarlık İletişim Merkezi kuruldu. çözmek zorundayız. Çankaya yı daha aydınlık yarınlara taşımak için muhtarlarımızla çalıştay düzenleyeceğiz. CHP iktidarında muhtarlık kurumunun özlük haklarının iyileştirilmesi için adımlar atacağız. Bu merkez sorunların kısa sürede çözümü açısından büyük önem taşıyor Çankaya Muhtarlar Derneği Başkanı ve Harbiye Mahallesi Muhtarı Özgür Özdemir, projeye omuz verip birlikte çalışacaklarını söyleyerek Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Biz de Başkanımızın yanındayız. Türkiye ye örnek olacak bu proje hepimizi mutlu edecek ifadelerinde bulundu. Muhtarlık İletişim Merkezi çalışma grubunda görev yapan personel, belirlenen takvim dâhilinde 124 mahallenin muhtarlarını ziyaret edecek. Muhtarın mahalle hakkında bildirdiği sorun, talep, şikâyet gibi çeşitli konuları kayda alarak rapor oluşturacak ve konuyla ilgili müdürlüklere iletecek. Müdürlükler mahallelere hizmet götürürken muhtarlardan gelen taleplere öncelik verecek. Merkez, müdürlüklere ilettiği konu hakkındaki gelişmelerin takibini yapacak ve muhtarlara getirdikleri taleplerle ilgili bilgi verecek. Hızlı hizmeti amaçlayan projede, tüm muhtarlık ziyaretleri Nisan ayı ortasına kadar tamamlanmış olacak. Keçiören de gönüllülük seferberliği Keçiören Belediyesi, gönüllü olup toplumda aktif rol oynamak isteyen vatandaşların sayısını artırmak için Gönüllülük Seferberliği başlattı. Yeni Yıl Gönüllülük Yılı Olsun sloganıyla başlatılan seferberlik sayesinde, gönüllülük kavramının Keçiören de yaygınlaştırılması ve süreklilik kazanması hedefleniyor. Keçiören Belediyesi, ortak bir anlayış ve yükümlülük duygusuna dayanarak daha iyi bir gelecek için çalışmayı arzulayan 7 den 70 e bütün vatandaşları Gönüllü Akademisi ne katılmaya davet ediyor. Gönüllü Akademisi çatısı altında samimiyet ve kararlılıkla harmanlanmış gönüllere, imkanlar dahilinde verimli olmaları ve toplumsal yaşamın her alanında sorumluluk almaları, toplumsal sorunları analiz ederek sistematik katılım sağlamaları için rehberlik ediliyor. Gönüllü Akademisi nin üye sayısının 500 olduğunu, ancak bu sayının artmasını, hatta tüm bireylerin birer gönüllü olmasını dilediklerini belirten Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Gönüllülerimizin sorumlulukları da görev alanları da büyük Bizler acıların ve kaygıların paylaşıldıkça azalacağını, yardımlaşma ve dayanışma ile güçlüklerin aşılacağını, toplumun birliktelikle büyüyeceğini biliyor, bu anlayışta olanları Gönüllü Akademisi ne bekliyoruz mesajını verdi. Globalleşen dünyanın hızına ayak uydururken insani değerleri de yaşatmak için özellikle yerel yönetimlere, sivil toplum kuruluşlarına ve nihayetinde her bir bireye büyük görevler düştüğünü vurgulayan Başkan Ak, Bizler belediye olarak üstümüze düşen görevleri yerine getirirken toplum kalkınmasında gönüllü kuruluşların ve sivil inisiyatifin gücünü de yadsımıyoruz. Hatta daha etkin ve iyi sonuçlar almak için bu iki gücün koordinasyon ve iş birliği içinde çalışmalarının verimli neticeler doğuracağına inanıyoruz ÇSM de farklı bir etkinlik Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi (ÇSM), bu kez bir doktora tezine veri oluşturulmasını sağlıyor. Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Doktora Öğrencisi Ayça Turgay ÇSM de, bir sergiyi gezen kişinin sanat eserinin özelliğinden etkilendiğine ilişkin tezi üzerine çalışıyor. Çalışma kapsamında, her gün farklı formlar alan duvardaki beş geometrik deseni inceleyenlerin görüntüleri kaydediliyor. Çalışmaları inceleyenler, bir de anket dolduruyor. Turgay, tezinin, sanat eseri özelliklerinin, sergiyi gezen insanlarda davranış değişikliği yarattığına ilişkin olduğunu belirterek, şunları anlatıyor: Çalışmamın ilk aşamasında duvara astığım bütün eserler aynı büyüklükte. Aşama aşama büyüklükleri değişiyor. Gezen kişinin yöneldiği çalışma büyük olana oluyor. Ben bu tezimi, kamera kaydıyla gözlemlemenin yanı sıra doldurulan anketle de desteklemeye çalışıyorum. Sergiyi gezenlerin, yaş aralığı, öğrenim ve meslek grubu da anlaşılmış oluyor. Buradan elde edilecek sonuç, mekanları tasarlarken önemli olacak. Örneğin, daha çok görülmesini istediğimiz bir nesneyi nasıl yerleştirmemiz gerektiğini bileceğiz Nezaketli öğrenciler el becerileriyle dikkat çekiyor Pursaklar Belediyesi Nezaket Okulu öğrencileri el becerileriyle dikkat çekiyor. Pursaklar Belediyesi bünyesinde eğitim hizmeti veren Nezaket Okulları geleceğin nesillerini yetiştiriyor. Aldıkları adab-ı muaşeret eğitimlerinin yanı sıra el becerileriyle de dikkat çeken Nezaket Elçileri, birbirinden güzel çalışmalara imza attı. El becerisi kazanma dersinde kumbara ve elma şekeri yaparak yeteneklerini konuşturan minikler, hem öğrendiler hem de doyasıya eğlendiler. Öğretmenlerinin talimatlarını arkadaş desteğiyle birleştiren Nezaket Okulu öğrencileri, ortaya birbirinden güzel ürünler çıkarttı. Ekip çalışması ile büyüklere taş çıkartan minikler, gösterdikleri dayanışma örneğiyle öğretmenlerinden ve velilerden tam not aldı. Yenimahalle de kadın paneli düzenlendi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şubesi ve Yenimahalle Belediyesi tarafından Kadının İnsan Hakları ve Devrim Yasaları konulu panel düzenlendi. 50. Yıl Dört Mevsim Tiyatro Salonu nda düzenlenen panelde, ÇYDD Gençlik Biriminden Özge Yaman ın oturum başkanlığında, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Kurucularından Gül Erdost Türkiye de kadının durumu, sorunları ve alanda yapılan çalışmalar konusunda, Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Başkanı Av. Kemal Akkurt ise İnsan Haklarının tarihçesi, temel insan haklar ve Devrim yasaları konularında katılımcılara bilgi verdi. Panelde konuşan Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Hala kız çocuklarını okula göndermek amacıyla kampanyalar düzenliyorsak, imam nikahlı evlilikleri resmi nikaha dönüştürmek adına belediyeler olarak organizasyonlar düzenliyorsak, her geçen gün artan kadın şiddeti ve cinayetlerine hala bir çözüm bulamamışsak ve ülke genelinde ancak 35 sığınma evimiz bulunuyorsa bu durum pek de iç açıcı bir tabloya sahip olmadığımızı gösteriyor

5 ANKARA 9 Mart 2015 Pazartesi5 Her yıl gittikçe artan böbrek hastalığına karşı farkındalık oluşturmak amacıyla Yenimahalle Belediyesi nin ev sahipliğinde 50 inci Yıl Dört Mevsim Salonu nda gerçekleşen toplantı, Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayla San ın açılış konuşmasıyla başladı. Böbrek hastalıkları ile mücadele konusunda 10 yıldır büyük çaba harcadıklarını kaydeden San, Böbrek hastalığı sinsi bir hastalıktır. Herhangi bir belirti göstermeden kişi böbrek fonksiyonlarının yüzde 90 ınını kaybedebilir Ardından Prof. Dr. San ve Prof. Dr. Mustafa Arıcı nın başkanlığında toplantının birinci oturumuna geçildi. İlk konuşmacı olan Prof. Dr. Kenan Ateş, kronik böbrek hastalığının etiyolojik sebepleri üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Böbrek hastalıklarının 5 evreli bir süreç olduğunun altını çizen Ateş, Kronik böbrek hastalığı sık görülen, yüksek oranda maliyete sahip, ölüme neden olan bir hastalıktır Böbrek hastalıklarının çağın hastalığı haline geldiğine değinen Ateş, Dünyada 2 milyonu aşkın kişi, diyalize bağlı yaşıyor. Böbrek hastalığının sıklığı her yıl yüzde 5-6 oranında artmakta. 10 yıl içerisinde bu sayının 2 katına çıkması ve tedavi maliyetinin 2,5 milyon dolara ulaşması bekleniyor. Yılda yaklaşık 4 bin kişi böbrek yetmezliğinden hayatını kaybediyor Türkiye de de böbrek hastası sayısının her yıl arttığına dikkat çeken Ateş, 2000 yılında hemodiyaliz hasta sayısının 14 bin dolayında iken 2013 te bu sayının yaklaşık 53 bin kişiye ulaştığını söyledi ve bunun sadece buz dağının görünen yüzü olduğunu kaydetti. Her 7 erişkinden 1 inin kronik böbrek hastası olduğuna dikkat çeken Ateş, Türkiye de kronik böbrek hastalığının farkında olanların oranının sadece yüzde 2 olduğunu sözlerine ekledi. Prof. Dr. Ahmet Çorakçı ise diyabet hastalığının böbrek üzerindeki etkilerini katılımcılarla paylaştı. Dünyada tahmini diyabetli insan sayısının 382 milyon olduğunu ifade eden Çorakçı, obezite, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam tarzının diyabeti tetiklediğini söyledi. Diyabetli hastalarda böbrek hastalıklarına yakalanma oranının yüksek olduğunu belirten Çorakçı, diyabetin en sık görülen belirtilerine de değindi. Hipertansiyon ve böbrek üzerine bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Yunus Erdem de tansiyonu ayarlayan en önemli organlardan birinin böbrek olduğunu söyledi. Katılımcılara tuzu azaltma tavsiyesinde bulunan Erdem, Hipertansiyonda en önemli tedavi, yaşam tarzı değişiklikleridir. Tuzu hayatımızdan çıkaralım. Düşük tuzlu diyete küçük yaşta başlamak önemli. Çocuklarımızı tuzsuz yemeğe alıştıralım. Tansiyonumuz düşük dahi olsa tuzdan uzak duralım Prof. Dr. Şükrü Sindel ve Doç. Dr. İhsan Ergün yönetimindeki ikinci oturumda ise ilk olarak Prof. Dr. Turgay Arınsoy, obezite ve böbrek üzerinde durdu. Yanlış beslenme, hareketsiz yaşam tarzı gibi etkenlerin obeziteye neden olan faktörlerin başında geldiğini söyleyen Arınsoy, obezitenin kronik böbrek hastalığı, diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklara neden olabileceğini belirtti. Kadınlarda obezitenin erkeklerden daha sık görüldüğünü kaydeden Arınsoy, her 5 kişiden 1 inin obez olduğunu ifade ederek bu hastalıktan korunmanın yollarını sıraladı. Prof. Dr. Ülver Derici ise İlaç, sigara, Alkol ve Böbrek konulu bir sunum gerçekleştirdi. Ağrı kesicilerin böbrek düşmanı olduğuna vurgu yapan Derici, Her ağrıda hemen ilaç alınmamalı. Böbreklerde kansere neden olan sigara, hayatımızdan çıkarılmalı, böbrek yetmezliğine neden olan alkolün tüketimi azaltılmalı diyerek sağlıklı böbrekler için 8 altın kuralı sıraladı. Doğru beslenme konusunda ciddi bir bilgi kirliliği olduğunu belirten Prof. Dr. Gül Kızıltan da Türk mutfağı ile beslenen bir toplumken ondan uzaklaştık. Batılılaşma ile hazır gıdalar hayatımıza girdi ve sağlıksız bir toplum olduk Sağlık için vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerini sıralayan Kızıltan, süt ve süt ürünleri, sebze ve meyveler ile protein bakımında zengin gıdaların insan sağlığı için önemine dikkat çekti. Son konuşmacı Prof. Dr. Ali Murat Zergeroğlu ise egzersizin çeşitli hastalıkların engellenmesinde ve tedavisinde büyük role sahip olduğunu kaydetti. Egzersiz en iyi ilaçtır diyen Zergeroğlu, Türkiye de bugün düzenli egzersiz yapanların oranı yalnızca yüzde 3,5. Dünya sağlık örgütü günde 10 bin adım öneriyor Hitit Dernekler Federasyonu Başkan Akgül ü ziyaret etti Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül STK temsilcileriyle görüşmelerini sürdürüyor. Çorum Hitit Dernekler Federasyonu ve Konfederasyonu Başkanı Av. Cemal Emir ve yönetim kurulu üyeleri Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül ü makamında ziyaret etti. Son derece samimi bir ortamda gerçekleşen ziyarette federasyon çalışmaları hakkında Akgül e bilgi veren Av. Cemal Emir, 16 Mayıs ta Ankara Arena Spor Salonu nda yapmayı planladıkları Çorumlular gecesi için Akgül ü davet etti. Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül; Sivil toplum kuruluşlarını yönelik verdiğimiz destek ve çalışmalarımızı göreve geldiğimiz ilk günden beri sürdürüyoruz. Memleketinden uzakta yaşayan insanların eş, dost ve akraba bağları her geçen gün zayıflıyor. Sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları güçlü bir toplum için ön plana çıkıyor ve önem kazanıyor. Sağlam bir toplum için insanların, akrabaların arasındaki bağın korunması ve güçlendirmesi gerekiyor Çorum Hitit Dernekleri Federasyonu nun 16 Mayıs ta Ankara Arena Spor Salonu nda yapacağı gece hakkında Akgül e bilgi veren Av. Cemal Emir: Ankara da yaşayan Çorumluyu buluşturmayı hedefliyoruz. Yenimahalle Belediyesi, Ufuk Üniversitesi ve Anadolu Böbrek Vakfı işbirliğinde Dünya Böbrek Günü dolayısıyla Halkımızla El Ele isimli bir toplantı düzenlendi. Türkiye de 7 erişkinden biri böbrek hastası İDDİA YOK Abdullah Cengiz Eğitimci/Yazar cengizicyer@hotmail.com İLKLERİN SADAKATİ Bugün ( ) sizlere yirmi beş yıl beraber olduğum bir gönül erinden, adanmış bir ruhtan, kutsiler kervanının sadık ve vefalı bir abisinden bahsetmek istiyorum: Onu bir yaz sıcağının Ağustos unda, gagoşlar(elazığ da) diyarında tanıma nasip oldu. Kendisi bir Ege efesi olmasına rağmen ta buralara ne diye gelmiş olabilir? Gerçi burası da memleketimizin bir parçasıydı. Ta buralara gelmesinde şaşılacak ya da yadırganacak ne olabilirdi ki? Zaten yadırgamanız ya da şaşkınlığa uğramanız için ta buralara demedim. İlklerin sadakatini ve vefasını anlamanız ve de öğrenmeniz adına bu kelimeleri kullandım. Muhterem büyüğümüzün ona değer vermesi, onu yol arkadaşı kabul etmesi, ilklerin safına alması, ondaki cevheri, sadakati ve vefayı fark etmesiydi önemli olan. İşte o da bu kabule layık kırk yılı aşkındır o kapıdan ayrılmamıştı. Tıpkı Taptuk Emre nin eşiğine ayak atıp oraya vefayla, sadakatle bağlı kalan Yunus misali Yirminci asrın ikinci çeyreğinde yeni Yunuslara örnek oluyordu. Vefa insanıyla beraber olunca ondan farklı olunur muydu? Olmadı da Hayat kesitinden birkaç misalle onu anlamanıza yardımcı olayım: Cılız omuzlarına aldığı mesuliyet duygusunun gereği, bu milletin evlatlarına sahip çıkma, yeni, yepyeni bir nesli inşa etme adına, Anadolu yu bir baştan bir başa dolaşmaya karar verir. İşte tam o günlerde, evde olmadığı bir zamanda, henüz babasının neden bu kadar evden uzak kaldığını, günlerce eve uğramadığını anlamayan küçük oğlu annesine, - Anne keşke benim baba da kapıcı olsaydı. Evladının bu sitemine bir anlam vermeyen ablamız, - Hayrola! Oğlum, neden böyle söylüyorsun? Yavrucak, - Anne görmüyor musun, kapıcı amca her gün evde; baslında yavrucuk bir yönüyle haklıydı. Çünkü babası aylarca eve uğramıyordu. Ablamız uğramadığını biliyordu ama evladına nasıl anlatacaktı? Ona da İnşallah gelir evladım; merak etme tesellisi düşüyordu. Beraber olduğu gönül insanına olan bağlılık ve sadakatinin bir örneği de şudur: Bir gün beraber olduğu vefalı büyüğü ile aynı evdeyken, nasıl olmuşsa hava ve nefes almak üzere evin balkonuna çıkıyor. Balkona adımını atar atmaz karşısında onu görünce ayakları titrer oracıkta yığılır; kalır. O Allah(c.c) dostu ne olduğunu anlamaya çalışırken, vefalı ve sadık talebesinin bağlılığını görmüş olur Bu sadakat ve vefadan olacak ki, doğru düzgün hitabı yoktur. Konuşmayı fazla bilmez ama bana yetki verseler Kâbe ye imam yaparım diyerek, iltifatta ve aynı vefayla ona verdiği değere vurgu yapar. Bu gönül insanı ağabeyle yıllarca yolculuk yaptım. Allah ın rızası olan bu hizmete ait bir işte aksama olunca önce kendini yargılar, başkasında suç aramazdı. Çoğu zaman bir program öncesi yaşadığı hafakanlardan dolayı, dişleri ile ağzı etlerini nasıl da çiğnediğini, hafakanlar üstüne hafakan yaşadığını, bizzat gözleriyle gören bir kardeşiniz olarak, bu büyüklerimle aynı safta öteye gitmeyi ne kadar da isterim. Keşke, mütevazılık yapmayıp hem kendisi hem de ona sadakat ve vefada kusur yapmayan ablamızı bir kenara çekip, abi, abla yıllardır siz bu işlerin içindesiniz. Allah(c.c) için neler çektiğinizi ve nelere şahit olduğunuzu bize biraz anlatır mısınız? Anlatın ki bu hizmetin ilklerinin neler çektiklerini, bu günlere nasıl gelindiğini, bu Cennet bahçelerinin(evler, dershaneler, okullar, yurtlar, hastaneler ) meyveye durmasının ne badirelerden sonra olduğunu geriden gelenler görsünler. Ama inanın yanlarında söz açsanız fersah fersah kaçarlar. Çünkü onlar hep meçhul yaşadılar. Öyle de öteye gitmek isterler. Mevla bizlere ve tüm iman edenlere de aynı şuuru nasip ve müyesser eylesin. Kıymetli kardeşlerim, size yorgun argın; halsiz ve mecalsiz, uykusuz, parasız ve pulsuz geçen günlerden bahsetmedim. Yollarda geçen gecelerden, günlerden, ev kirası verememeden dolayı baygınlık geçirmelerden, babanın eve uğramamasında dolayı annenin çektiği ayrılık sancılarından söz açmadım. İnşallah bir başka yazıya da onu bırakıp bu kadarla yetineyim. Yetineyim ki ilklerin kadir ve kıymeti anlaşılsın. Rabbim, gönlünde azıcık iman olanlara, -tüm inanlar dâhil- hakkı hakikati göstersin. Rabbi Kerimim, onlardaki sadakat ve vefayı geriden gelenlere de nasip eylesin. Yaşar Kemal in adı Çankaya da yaşayacak Çankaya da yeri ve içeriği tamamen bölgedeki halk tarafından belirlenen parka Türkiye nin dünyaca ünlü yazarı Yaşar Kemal in adı verildi. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen yaptığı açıklamada, Türkiye nin en büyük yazarlarından biri olan Yaşar Kemal in adının Çankaya nın en büyük parklarından birine verilerek halkın yazarının halkın talepleri doğrultusunda projelendirilen parkta yaşayacağını söyledi. Taşdelen "Yaşar Kemal'i bu parkta anıtsallaştıracağız" Taşdelen, katılımcı belediyecilik ve vatandaş odaklı hizmeti her projenin odağına yerleştirme ilkesinden hareketle bölge halkının taleplerinin Yaşamkent te yapımına başlanan 16 bin metrekarelik parka, dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal adının verilmesinin CHP ve AKP li meclis üyelerinin ortak girişimiyle verildiği kaydetti. Çankaya da Kadın ve Heykel sergisi Çankaya Belediyesi Galeri Uray da, kadına yönelik şiddet ve çocuk gelinlerin sorunlarını heykel yoluyla sanata dönüştüren kursiyerlerin sergisi açıldı. Çankaya Belediyesi Maltepe Toplumsal Dayanışma Merkezi Heykel Atölyesi nde yaptıkları çalışmaları sanatseverlerle paylaşan kursiyerlerin açtığı sergiye Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Nafiz Kaya nın yanı sıra Çankaya Halk Eğitim Merkezi Müdürü Namık Kemal Yıldız, Çankaya Belediye Başkan Vekili Kadir Yıldırım, Belediye Başkan Yardımcısı Gülsün Bor Güner, kursiyerlerin yakınları ve çok sayıda sanatsever katıldı. Temasını kadına yönelik şiddet ve çocuk gelinler olarak belirleyen kursiyerler, eğitmenleri Deniz Gül eşliğinde ortaya çıkardıkları çalışmalarını sergiyle taçlandırmanın mutluluğunu yaşadılar.gezi Parkı olaylarına atıfta bulunulan eserlere de yer verilen sergide Ayşin Yağcı nın "Berkin Elvan" adlı çalışması da sergiye gelenlerin ilgisini çekti. Heykel Atölyesi kursiyerlerinin amatör ruhla yaptıkları çalışmaların çok önemli işler olduğunu belirten Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Nafiz Kaya, Kursiyerlerimizin dayanışması beni oldukça memnun etti, çok nitelikli işler çıkardıklarını görüyorum. Bu zamana kadar kültür sanat etkinliklerimize 15 binin üzerinde insan gelmiş. Bu şevkle Çankaya Belediyesi olarak bu tür etkinlikleri desteklemeye devam edeceğimizi sizlerin huzurunda söylemek isterim diye konuştu. Amatör ruhlu 52 kursiyerin özverili çalışmalarıyla oluşturulmuş 87 eserin sergilendiği Kadın ve Heykel sergisi 14 Mart a kadar Galeri Uray da görülebilecek. Engelsiz atölyede tatlı bir telaş var Çankaya Belediyesi Çengel Atölye de bugünlerde tatlı bir yoğunluk var. Sosyal Yaşamı Güçlendirme Derneği ile ortak üretilen bir proje kapsamında hobi eğitimlerine Çankaya Belediyesi Çengel Atölye de devam eden 30 kursiyer yağlı boya resimden takı tasarıma, ahşap boyamadan, taş pano yapımı, dikiş ve keçe çalışmalarına kadar birçok alanda ürün ortaya çıkarıyorlar. Çankaya Belediyesi nin öncü projelerinden birisi olan ve üç dönemdir zihinsel engelli bireylerin toplum hayatına kazandırılmasına önayak olan Çengel Atölye de kursiyerler eğitmenler eşliğinde üçer aylık süreyle eğitim alıyorlar. Küçük atölyelerinde büyük mucizelere imza atan kursiyerler, yaptıkları eserleri atölyelerinin duvarlarında sergiliyor ve satışa sunuyorlar. Üretim süreçlerini görmek ve heyecanlarını paylaşmak isteyen herkesi Çengel Atölye ye davet eden kursiyerleri ziyaret etmek ve hafta içi her gün açık olan atölye-sergilerini gezmek isterseniz Çankaya Belediyesi Maltepe Yerleşkesi ni ziyaret etmeniz yeterli.

6 6 ANKARA 9 Mart 2015 Pazartesi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Sincan Belediyesi nin birlikte yürüttüğü Aile Eğitim Programlarına ilgi her geçen gün büyüyor. Belli periyotlarda seminerler düzenleyen Sincan Belediyesi, Bakanlığın katkısı ile de programlarını güçlendiriyor. Alanında uzman eğitimciler tarafından bilinçlendirilen Sincanlılara bu hafta Evlilik Hayatında Tükenmişlik Sendromu konulu bir seminer verildi. Seminerde son yıllarda sıkça rastlanan tükenmişlik hastalığı hakkında bilgiler veren uzmanlar, Hanımlar Konağındaki hanımlara da önemli uyarılarda bulundu. Ailenin birlik ve beraberlik demek olduğunu hatırlatan uzmanlar birlikte gülün mesajı verdi. Aile olgusunun her geçen gün değiştiğini ve eşlerin kabuklarına çekildiğini belirten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Uzmanı; iş hayatı ve büyükşehir stresinin tükenmişlik sendromuna yol açtığını belirtti. Ailelerin yorgunluk ve bezginlikten birlikte zaman geçiremediklerini belirten Uzmanlar, Sincan daki hanımlara önemli uyarılarda bulundu. Birlikte gülebilmenin önemine değinen uzmanlar, eşinizle birlikte gülebileceğiniz şeyleriniz olsun Tükenmişlik sendromuna karşıda önlem alınması gerektiğini belirten uzmanlar, hayal kurmanın evliliği canlı tuttuğuna dikkat çekti. Ajans Press Kurye nin Genel Müdürlük görevine Cem Sarıkaya atandı. Sarıkaya, aynı zamanda Ajans Press Grup şirketlerinde, İş Geliştirme Direktörlüğü görevini de yürütecek. Daha önce Santral Şirketler Grubunda, Başarı Ticaret Ankara Genel Müdürlüğünde ve Başarı Holding in Uzak Doğu projelerinde yöneticilik yapan Sarıkaya, Yurtiçi Kargo da, Strateji ve Planlama Müdürlüğü ve Yurtiçi Lojistik te Genel Müdürlük görevlerini yürütmüş, son olarak Arıkanlı Holding de Strateji Planlama ve İş Geliştirme (Ar- Ge) Koordinatörlüğü görevinde bulunmuştur. Sarıkaya nın birçok sektördeki çalışmalarına ilaveten Lojistik sektör dergilerinde yazıları yayınlanmaktadır. Çankaya Belediyesi nin kafe, lokanta gibi gıda işletmelerine yönelik hijyen denetimleri arttı. Esnaf Denetim Birimi tarafından beş günde 21 iş yerinde yapılan incelemede, hijyen kurallarına uymayan sekiz iş yerine Kabahatler Kanunu na göre işlem yapılarak cezai yaptırım uygulandı. Yapılan denetimlerde, bir iş yerine eksiklerinden dolayı ihtarda bulunuldu; bir iş yerine de ruhsatsız faaliyetten dolayı durum tespit tutanağı düzenlendi. 21 iş yerinde yapılan denetimlerde tespit edilen 110 kg bozuk gıdanın da imhası sağlandı. Çankaya Belediyesi, Sincan Belediyesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı desteği ile seminerler düzenliyor. Bu hafta Hanımlar Konağı nda Evlilik Hayatında Tükenmişlik Sendromunu anlatıldı. Sincan da tükenmişlik sendromu semineri Ajans Press Kurye ye yeni genel müdür atandı Konuşmanın evliliğin olmazsa olmazı olarak nitelendiren uzmanlar, her gün yaşadıklarınızı eşinizle paylaşın, günün nasıl geçtiğini sorun Uzmanlar tükenmişlik sendromuna karşı önemli bir uyarılarda bulundu. Uzmanlar; En kesin çare insanın kendine nitelikli zaman ayırmasını öğrenmesi. Buna çok küçük adımlarla başlayabilirsiniz günde yarım saat bana ait diyebilirsiniz. O yarım saatte kahve içmek, gazete, kitap okumak, uzun bir banyo yapmak, bir arkadaşınızla sohbet etmek gibi ruhunuza iyi gelecek şeyler yapabilirsiniz. Hafta sonları da kendinize daha fazla vakit ayırabilirsiniz. Tatil almak ve tatillerini iyi kullanmak da çok önemlidir. Çankaya da hijyen denetimi özellikle kent merkezinde yoğun olarak hizmet veren gıda işletmelerinde sürdürdüğü denetimlerinde, vatandaşlardan gelen şikâyetlere öncelik veriyor. Çankaya da halk sağlığını tehdit edecek hiçbir aykırılığa ve usulsüzlüğe müsamaha göstermeyeceklerini belirten Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, ekiplerin gece gündüz çalışarak denetimlerini sürdürdüğünü ve Çankayalıların huzuru için aykırı davranan işletmelere yönelik yasal işlemlerin yapılacağını kaydetti. 69 yaşında okumayazma öğrendi Mamak Belediyesi Başak Aile Merkezi nde düzenlenen okuma-yazma kursu ile genç yaşlı herkese eğitim veriliyor. Zamanında okula gidemeyen veya çeşitli sebeplerle eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kalan kadınlar, okuma yazma öğreniyor. 2 yıldır kursa gelen Fatma Nine de okuma-yazma öğrenerek yaşıtlarına örnek oldu. 69 yaşındaki Fatma Okutan, okumanın yaşının olmadığını söyleyerek, Hastaneye giderken, dolmuşa binerken çok büyük sıkıntı çekiyordum. Çocuklarımı okuttum. Evde oturana kadar, okumayı öğreneyim istedim. İşlerimi kendim halletmek istedim. Şimdi her yere gidebiliyorum ve derdimi anlatabiliyorum Eğitime verdikleri önemi vurgulayarak Aile merkezlerinin Mamak ta çok önemli çalışmalara imza attığını kaydeden Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Aile Merkezlerimiz, hanım kardeşlerimizin evi gibi. Biz bu merkezleri onlara hizmet etmek için açtık. Yaşlısı genci kurslarımıza katılarak kendilerini geliştiriyor. Azimlerinden dolayı hepsini kutluyorum 2 yıldır kursu başarıyla takip eden 69 yaşındaki Fatma Okutan, Birinci dönemi bitirdim, ikinci dönemin derslerini okuyorum. Belediye Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Gözümüze ışık oldu Kursiyerlerin hayallerinin ve ideallerinin olduğunu vurgulayan öğretmenleri Abbas Piri (60), Okuma- yazma öğrenmeye gelen kadınlar, ideallerini gerçekleştirmek için buraya gelip okuma ve yazmayı öğreniyorlar. Haftada üç gün derslerimiz var. Evlerinde çocuklarından, eşlerinden de destek alıyorlar Öğrenmenin yaşı yok dedirten kursta 20 sinden 75 ine kadar farklı yaş aralıklarından 15 kadın kursiyer bulunuyor. Kursa gelip okuma yazma öğrenen kadınlar günlük yaşamlarında karşılaştıkları sıkıntıları aşıyor. Büyük bir dikkat ve özenle dersleri takip eden ve öğretmenlerinin verdiği ödevleri günü gününe yapan kursiyerlere kurs sonunda okur-yazar sertifikası verilecek. Ankaragücü taraftarlarından anlamlı ziyaret Ankragücü taraftarlarından Volkan Karaman ve Cemal Demir, Ankaragücü - Bursaspor kardeşliğinin sembol ismi Şehit Abdülkerim Bayraktar ın ikiz kardeşi Fehmizat Bayraktar ı, Bursa daki tedavi gördüğü hastanede ziyaret ederek moral verdi. NECATİ PARMAK- Uzun süredir kanser tedavisi gören Fehmizat Bayraktar ı, Bursa da tedavi gördüğü hastanede ziyaret eden Volkan Karaman ve Cemal Demir, Ankaragücü camiasının selamını ilettikleri Bayraktar a geçmiş olsun dileğinde bulunarak moral verdi. Ziyaretle ilgili kısa bir açıklama yapan Volkan Karaman, Ankaragücü ve Bursaspor arasındaki kardeşliğin temelini yıllar önce şehit olan kardeşimiz Abdülkerim Bayraktar atmıştı. Şehit Abdülkerim Bayraktar ın yaktığı dostluk meşalesi yıllardır tribünlerde Bursaspor ve Ankaragücü taraftarları arasında güzel bir kardeşlik ve dostluğun süregelmesine vesile olmuştur. Bu nedenle şehidimizin ikizi Fehmizat Bayraktar ı ziyaret etmek bizim için ayrı bir anlam taşıyor. Fehmizat kardeşimize Allah tan acil şifalar diliyor, bir an önce sağlığına kavuşması için yürekten dua ediyoruz. Fehmizat Bayraktar ın Ankaragücü ve Bursaspor taraftarları tarafından sevilen sembol bir isim olduğunu söyleyen Karaman, Bu Dünya da doğru dürüst, düzgün, merhametli ve vicdanlı insanın ne seveni biter, ne ziyaretçisi azalır, ne de dua edeni eksik olur. Bakınız Fehmizat Bayraktar bunun en güzel örneğidir.

7 7 EKONOMİ 9 Mart 2015 Pazartesi Sebze ve meyve fiyatları uçtu... ANKARA - Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, olumsuz hava koşullarının fiyatlara yansıdığını belirtti. Şubat ta da üretici market fiyat farkının kapanmadığına dikkati çeken Bayraktar, "Üretici market fiyat farkı kabul edilebilir rakamların çok üzerinde seyrediyor. Bu fark kapanmalı. Gece gündüz, yağmur çamur demeden çalışıp, binbir güçlük içinde üretim yapan üreticimizin ürünlerinin 4-5 kat fiyatla tüketiciye ulaşması adil de değil sürdürülebilir de değil" değerlendirmesinde bulundu. Bayraktar, şubat ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 469,61 ile maydanozda görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti: "Maydanozda yüzde 469,61 olan fiyat farkı, kuru incirde yüzde 365,39, portakalda yüzde 303,56'i buluyor. Fiyat farkı, lahanada yüzde 280,31, karnabaharda yüzde 247,53, kuru üzümde yüzde 232,14, marulda yüzde 231,43, Maliye, vergi konusunda önce vatandaşın fikrini alacak ANKARA - İBRAHİM YILMAZ - Maliye Bakanlığı, vergi düzenlemelerine ilişkin taslakları Başbakanlığa göndermeden önce internet sitesinden yayımlayarak, toplumun ve ilgili tarafların görüşlerine sunacak. AA muhabirinin, Onuncu Kalkınma Planı kapsamında hazırlanan Kamu Gelirlerinin Kalitesinin Artırılması Programı Eylem Planı verilerinden derlediği bilgiye göre, Maliye Bakanlığı vergi mevzuatına ilişkin düzenlemelerin, toplumun ve ilgili tarafların katkılarının alındığı bir süreç içinde gerçekleştirilmesi için harekete geçti. Gelecek yılın sonuna kadar hayata geçirilmesi planlanan eylem planına göre, vergi düzenlemelerine ilişkin taslaklar, Başbakanlığa gönderilmeden önce yeterli bir süre boyunca Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü veya Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde yayımlanacak. Bu süreçte toplumun ve ilgili tarafların görüşlerinin alınmasına imkan sağlanacak. Bakanlık, eylem planı kapsamında, yeni yürürlüğe giren vergi düzenlemelerine ilişkin uygulama safhasında görüş ve önerilerin alındığı bir sistemi de hayata geçirecek. Gelecek yılın sonun kadar uygulamaya geçilmesi hedeflenen sistem ile vergi düzenlemesine muhatap kişi ve kurumların görüş ve önerileri de alınmış olacak. Maliye Bakanlığı, mükelleflere sunulan kalitenin artırılması amacıyla Mükellef Geri Bildirimi Sistemini (MÜGEB) de yenileyecek. MÜGEB'in bu yılın sonuna kadar daha verimli kullanılması amacıyla geliştirilmesi amaçlanıyor. Bakanlık, hizmet kalitesini artırmak için mükellefle yüz yüze danışma, beyanname doldurma ve sorgulama hizmeti sunan mükellef hizmetleri merkezlerinin etkinliğini de artırmak istiyor. Bu kapsamda 2018 yılının sonuna kadar büyük şehirlerde mükelleflerin rahatlıkla ulaşabileceği il merkezlerinde, küçük şehirlerde ise vergi dairesi başkanlığı/defterdarlığı yapısı içinde mükellef hizmetleri merkezlerinin oluşturulması planlanıyor. Bakanlık ayrıca sunulan hizmetler hakkında mükellef memnuniyetini ölçmek için periyodik olarak anketler uygulayacak ve sonuçlar, mükellef memnuniyetini artırma amacıyla kullanılacak. ANKARA - GÖKSEL YILDIRIM - Türkiye'nin petrol ithalatı, fiyatların gerilemesine bağlı olarak ciddi artış gösterdi. Petrolün varil fiyatının ortalama 47,9 dolara gerilediği ocak ayında, son 7 yılın aynı dönemindeki en yüksek ithalat artışı gerçekleşti. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, petrolün varil fiyatı ocak ayında 47,9 dolar oldu. Bu, Mart 2009'daki 43,7 dolarlık varil fiyatından bu yana en düşük seviye olarak gerçekleşti. Türkiye'nin petrol ithalatı, ocakta bir önceki aya göre yüzde 7,8 artarak 1 milyar 599 milyon tona ulaştı. Petrol ithalatındaki artış geçen yılın aynı ayına göre yüzde ANKARA - Nuran Erkul - Enerji Topluluğu Sekretaryası Direktörü Janez Kopac, Türkiye'nin enerji merkezi olabilmesi için Enerji Topluluğu'na üye olması gerektiğini belirterek, "Türkiye, üye olduğu taktirde dünyanın en büyük piyasası olan Avrupa Birliği'ne, Batı Balkanlar, Ukrayna ve Moldova'ya erişim sağlamış olacak" Kopac, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Enerji Topluluğu'na üye olmasının bölgesel enerji merkezi olma amacına hizmet edeceğini söyledi. Türkiye'nin Enerji Topluluğu'na katılarak elektrik ve gaz piyasasını AB mevzuatı ile uyumlu hale getireceğini ifade eden Kopac, "Enerji Topluluğu üyeliği Türkiye'ye kayıptan çok kazanç sağlayacak. İnanıyorum ki Enerji Topluluğu olarak Türkiye'nin bu konudaki kaygılarını giderecek şekilde uzlaşabiliriz. Elektrik ve gaz piyasalarının etkin olması için şeffaf ve uygulanabilir rekabet kurallarının çok gerekli olduğunun ve yatırımcılar 27,8'i buldu. Petrol ithalatında ocak ayı gerçekleşmeleri kıyaslandığında son 7 yılın en yüksek artışı gerçekleşti. Petrol ithalatı önceki yılın aynı dönemiyle kıyaslandığında Ocak 2008'de yüzde 28,1 artarken, Ocak 2009'da yüzde 40,4, Ocak 2010'da yüzde 4,1 geriledi. Ocak 2011'de petrol ithalatında yüzde 21,8 artış olurken, 2012'nin aynı ayında petrol ithalatında yüzde 9,1, 2013'te yüzde 11,2 gerileme yaşandı. Geçen yılın ocak ayında petrol ithalatında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,6 artış oldu. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, şubatta da üretici market fiyat farkının kapanmadığını belirterek, "Üretici market fiyat farkı kabul edilebilir rakamların çok üzerinde seyrediyor. Bu fark kapanmalı" ifadelerini kullandı. ÜRETİCİ-MARKET FARKI TÜKETİCİYİ VURUYOR elmada yüzde 230,33, nohutta yüzde 206,01, kuru kayısıda yüzde 202,12 düzeyinde. Maydanoz 5,7 kat, kuru incir 4,7 kat, portakalda 4 kat, lahanada 3,8 kat, karnabaharda 3,5 kat, kuru üzüm, marul, elma 3,3, nohut 3,1, kuru kayısı 3 kat fazlaya tüketiciye ulaşıyor. Üreticide 17 kuruş olan maydanoz markette 97 kuruşa, 5 lira 50 kuruş olan kuru incir 25 lira 60 kuruşa, 58 kuruş olan portakal 2 lira 34 kuruşa, 43 kuruş olan lahana 1 lira 65 kuruşa, 1 lira olan karnabahar 3 lira 80 kuruşa satılıyor. Yine üreticide 3 lira 50 kuruş olan kuru üzüm markette 11 lira 63 kuruşa, 79 kuruş olan marul 2 lira 62 kuruşa, 1 lira 5 kuruş olan elma 3 lira 45 kuruşa, 2 lira 26 kuruş olan nohut 6 lira 92 kuruşa, 11 lira kuru kayısı 33 lira 23 kuruşa satın alınıyor." Şubat ayında market fiyatlarında kırmızı mercimek, yeşil mercimek, süt ve toz şeker fiyatlarında değişim görülmezken, fiyat düşüşünün yüzde 9,13 oran ile en fazla kabakta olduğunu ifade eden Bayraktar, kabaktaki fiyat düşüşünü yüzde 2,33 ile domates, yüzde 1,87 ile pirincin izlediğini bildirdi. Bayraktar, şubat ayında üretici fiyatlarında kuru soğan, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, süt ve maydanoz fiyatlarında değişim olmadığını, fiyatı en fazla düşen ürünün yüzde 8,39 ile domatesin olduğunu, fiyat düşüşünde domatesi yüzde 4,82 ile marul, yüzde 1,65 ile elma, yüzde 1,39 ile kabak fiyatlarındaki gerilemenin izlediğini ifade etti. Üreticide en fazla fiyat artışının yüzde 57,89 ile patateste görüldüğünü belirten Bayraktar, fiyat artışında patatesi yüzde 33,47 ile patlıcan, yüzde 33 ile yeşil soğan, yüzde 26,17 ile ıspanak, yüzde 21,47 ile limon, yüzde 20,18 ile sivri biber, yüzde 16 ile portakal, yüzde 12,53 ile pırasa, yüzde 10,43 ile havuç, yüzde 9,89 ile karnabahar, yüzde 9,22 ile salatalık fiyatlarının takip ettiğini belirtti. Petrol faturamız azaldı PETROL fiyatinda DÜŞÜŞ Petrol fiyatlarında gerileme geçen yılın haziran ayında başladı. Haziran ayında 2014 içinde 112,4 dolarlık varil fiyatına ulaşan petrol, daha sonra hızla değer kaybetti. Petrol fiyatı temmuzda bir önceki aya göre yüzde 4,8, ağustosta yüzde 5, eylülde yüzde 4,4, ekimde yüzde 10,3, kasımda yüzde 8,7, aralıkta yüzde 21,4, ocakta 23,4 geriledi. Bu yılın ocak ayında petrolün varil fiyatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 56,1 düştü. Bu gelişmeler sonucunda Türkiye'nin ocak ayındaki petrol ithalatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 27,8 artmasına karşın yaptığı ödeme yüzde 43,9 azaldı. Türkiye, geçen yılın ocak ayında 1 milyar 252 milyon ton petrol için 1 milyar 8 milyon dolar öderken, bu yılın ocak ayında 1 milyar 599 milyon ton petrol için 565 milyon dolar ödeme yaptı. Enerji Topluluğu'ndan Türkiye'ye üyelik daveti için önem arz ettiğinin altını çizmem gerekir" diye konuştu. Türkiye'nin daha önce Enerji Topluluğu ile tam üyelik konusunda anlaşma aşamasına geldiğini fakat çevre, rekabet ve dış enerji ticaretiyle ilgili yasal düzenlemelerdeki endişesi sebebiyle gözlemci statüsünde kalmayı tercih ettiğini anlatan Kopac, şöyle konuştu: "Türkiye komşuları ile uyumlu bir yasal çerçevesi ve dış gözetime tabii olmadan bölgesel enerji merkez olamaz. Türkiye, üye olduğu taktirde dünyanın en büyük piyasası olan Avrupa Birliği'ne, Batı Balkanlar, Ukrayna ve Moldova'ya erişim sağlamış olacak. Bu, bölgesel enerji merkezi olabilme amacını gerçekleştirmek için hayati önem taşıyan bir adım. Bunun için Türkiye Üçüncü Enerji Paketi'ni de imzalamış olacak. Böylece Türkiye'deki şirketler Avrupa'daki enerji kurumlarıyla uyumlu hale gelmiş olacak." GAP, enerji ve gıda üssü olacak ANKARA- GÖKSEL YILDIRIM - Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 8 Mart'ta Mardin'de açıklayacağı yeni eylem planıyla Güneydoğu Anadolu Projesi'nde (GAP) önemli bir aşamaya geçilecek. Dünyanın da sayılı bölgesel kalkınma projelerinden biri olan GAP kapsamında yeni dönemde yapılacak yatırımlarla bölgenin gıda ve enerji üssü haline getirilmesi, tamamlanan projelerin kalıcı kılınması, refah düzeyi artırılarak huzur ortamının devam ettirilmesi ve kardeşliğin güçlendirilmesi amaçlanıyor. Sadece bölgenin değil, Türkiye'nin kalkınması bakımından da yüksek öneme sahip GAP ile 1,8 milyon hektar alanın sulamaya açılması ve yılda 27 milyar kilovatsaat hidroelektrik enerjisi üretimi hedefleniyor. GAP'la bunun yanında insan ve toplum boyutunu esas alan entegre ve sürdürülebilir bölgesel kalkınma yaklaşımıyla hemen hemen yaşamın tüm alanlarında iyileşme hedefleniyor. Kalkınma Bakanlığı verilerine göre, GAP Eylem Planı uygulaması neticesinde bölgenin ekonomik ve sosyal göstergelerinde kısa sürede önemli iyileşmeler sağlandı. Atılan adımlarla GAP'ın kilit yatırımları bir bir tamamlanırken, eğitimde, sağlıkta, şehirleşmede, ulaştırmada, tarımda, toplu konutta, kanalizasyon ve içme suyu altyapısında, sosyal destek projelerinde ve diğer tüm alanlarda önemli yollar kat edilerek, bölgenin çehresi değişti. Anne ve bebek ölümlerinde hızlı düşüş oldu, bütün illerde üniversite açıldı, üretimden ihracata, istihdamdan sosyal göstergelere kadar her alanda önemli gelişmeler yaşandı. Tarımsal desteklerden kırsal kalkınmaya, bitkisel üretimden hayvancılığa kadar tarımın her alanında değişim ve dönüşüm yaşanırken, oluşturulan sinerji özel sektör yatırımlarına da olumlu yansıdı. Son yıllarda Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne yapılan kamu yatırımlarının payı arttı. GAP Bölgesi yatırımlarının toplam kamu yatırımları içerisindeki payı döneminde ortalama yüzde 7 iken, bu oran döneminde yüzde 12,5 olarak gerçekleşti. GAP Bölgesi yatırımlarına 2013 yılında 5,2 milyar, 2014'te ise 4,8 milyar lira tahsis edildi. Bugüne dek yapılan çalışmalarla klasik anlamda GAP büyük ölçüde tamamlandı. Enerji yatırımlarında sona gelindi, arazi toplulaştırmasında mesafe alındı. GAP Eylem Planı'ndaki eylemler önemli ölçüde tamamlanmasına rağmen, devam eden yatırımların bitirilmesi, yapılan yatırımlarla doğan potansiyelin sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimin hızlandırılması yönünde tam olarak kullanılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi amacıyla plan dönemini içerecek şekilde yenilendi. İlk 5 yılda güçlendirilen temellerin üzerine inşa edilen eylem planı kapsamında bu dönemde, modern sulama tekniklerinin uygulanması, ulaşım ve konut altyapısının tamamlanması, rekabetçi ürün türlerine geçiş, pazarlama olanaklarının genişletilmesi, insan kaynakları ve kurumsal kapasitelerin geliştirilmesi, doğal ve kültürel dokunun değerlendirilmesi gibi ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeyi kolaylaştırıcı yeni politikalar uygulanarak bölgenin rekabet gündemi desteklenmeye devam edilecek. En pahalı benzin Hakkari de ANKARA - HÜSEYİN ERDOĞAN - Türkiye'de en pahalı akaryakıt Hakkari'de, en ucuz akaryakıt ise İstanbul, Kocaeli ve Tekirdağ'da satılıyor. Benzinin litre fiyatı Hakkari'de 4,63 lira, İstanbul, Kocaeli ve Tekirdağ'da ise 4,45 liradan satışa sunuluyor. AA muhabirinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) son açıkladığı benzin ve motorindeki tavan fiyat listesinden derlediği bilgilere göre, Türkiye'de akaryakıt fiyatının en yüksek olduğu il Hakkari. Hakkari merkezde benzinin litresi 4,63, motorinin litresi 4,04 liradan tüketicilere sunuluyor. Pahalı akaryakıt konusunda Hakkari'yi, Tunceli, Elazığ, Mardin ve Muş takip ediyor. En ucuz akaryakıt ise İstanbul, Kocaeli ve Tekirdağ'da satılıyor. Bu illerde benzinin litre fiyatı 4,45 lira, motorinin fiyatı 3,83 liraya düşüyor. Hakkari'de bir aracın 45 litrelik benzin deposu yaklaşık 208 liraya dolarken, bu rakam İstanbul, Kocaeli ve Tekirdağ'da 200 lira olarak hesaplanıyor. Türkiye'de akaryakıt dağıtım firmaları, Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ'ye ait İzmit, İzmir, Kırıkkale ve Batman olmak üzere 4 rafineriden akaryakıt temin ediyorlar. Akaryakıtta iller arasındaki fiyat farklarına, rafinerilere ödenen nakliye bedelleri de etki ediyor.

8 89 Mart 2015 Pazartesi Kaybolan meslekler sergiye yansıdı Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Bir taraftan 21. yüzyıl şartlarında yüksek teknolojili sektörler geliştireceğiz, bilgi tabanlı bir ekonomi oluşturacağız, çok daha rekabetçi, ileri endüstriler oluşturacağız. Bir taraftan da nereden geldiğimizi, bu teknolojilerin neden geldiğini unutmamalıyız" ANKARA- Cevdet Yılmaz, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ile Halkbank Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu, Esnaf ve Sanatkarlar Derneğinin düzenlediği "Kaybolan Meslekler Fotoğraf Sergisi"nin açılışına katıldı. Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, "kaybolan meslekler" kavramı yerine "yeniden keşfedilmeyi bekleyen meslekleri" kullanmanın daha doğru olacağını söyledi. Bu mesleklerin kültürün, değerlerin taşıyıcısı olduğunu dile getiren Yılmaz, "Modern dediğimiz dönemlerle geçmiş dönemler arasında çok güçlü köprüler kurmamız gerekiyor. Bir taraftan 21. yüzyıl şartlarında yüksek teknolojili sektörler geliştireceğiz, bilgi tabanlı bir ekonomi oluşturacağız, çok daha rekabetçi, ileri endüstriler oluşturacağız. Bir taraftan da nereden geldiğimizi, bu teknolojilerin neden geldiğini unutmamalıyız" diye konuştu. Hükümet olarak bu konulara büyük önem verdiklerini ifade eden Yılmaz, genel olarak esnafa, özel olarak da kaybolmaya yüz tutmuş denilen meslek gruplarına önemli teşvik ve destek sağladıklarını belirtti. Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce de 21. yüzyılda birçok mesleğin yanında bazı milli değerlerin de kaybolmaya yüz tuttuğuna dikkati çekerek, "Kim komşusunun hasta olduğunu bilebiliyor şimdi, kim komşuluk diye kavramı hala devam ettirebiliyor, kim hastanede hastasını, komşusunu ziyaret edebiliyor" Türkiye'nin her alanda en önde olmaya çalışırken milli değerleri bir yana bırakmaması gerektiğini vurgulayan Güllüce, şunları kaydetti: "Herkesin birbirinden uzaklaşmaya çalıştığı, gönül denen şeyi inkar ettiği, kabul etmediği ya da yaşamadığı gönül derinliğine ulaşmak gibi bir derdinin olmadığı bir dünyaya doğru gidiliyor. Biz bilimde en önde olmalıyız ama komşuluk, insanlık, gönül, sevgi, muhabbet bu tip tabirleri, hasletleri de nasıl yüceltiriz diye bakmamız lazım. Sesini KIZILCAHAMAM ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ YILDIRIM ORMAN İŞLETME ŞEFLİĞİ 2015 YILI ORMAN EMVALİ İSTİF İŞİ ORMAN İSLETME MÜDÜRLÜĞÜ- KIZILCAHAMAM DİĞER ÖZEL BÜTÇELİ KURULUŞLAR ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KIZILCAHAMAM ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ YILDIRIM ORMAN İŞLETME ŞEFLİĞİ 2015 YILI ORMAN EMVALİ İSTİF İŞİ hizmet alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2015/ İdarenin a) Adresi : GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA MAHELLESİ İSTANBUL YOLU ÜZERİ 1/ ORMAN İŞLETME SERPM KIZILCAHAMAM/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : kizilcahamamisl@ogm gov tr ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi: https //ekap.kik.gov tr/ekap/ 2-İhale konusu hizmetin a) Niteliği, türü ve miktarı : KIZILCAHAMAM ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ YILDIRIM ORMAN İŞLETME ŞEFLİĞİ PIRNAKPINARI ORMAN EMVAL DEPOSU 2015 YILI ORMAN EMVALİ İSTİF İŞİ. Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Yapılacağı yer : KIZILCAHAMAM ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ, YILDIRIM ORMAN İŞLETME ŞEFLİĞİ PIRNAKPINARI ORMAN EMVAL DEPOSU c) Süresi : İşe başlama tarihi , işin bitiş tarihi İhalenin a) Yapılacağı yer : GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA MAH. İSTANBUL YOLU ÜZERİ KIZILCAHAMAM/ ANKARA b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası veya Meslek Odası Belgesi; Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğinin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren İmza Beyannamesi veya İmza Sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğinin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimdeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu işin tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir 4.3. Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 59 TRY (Türk Lirası) karşılığı KIZILCAHAMAM ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ, MUHASEBE SERVİSİ adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar KIZILCAHAMAM ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, Birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu üzerine ihale yapılan istekliyle, her bir iş kaleminin miktarı ile bu kalemler için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, ışın tamamı için teklif verilecektir. 10. istekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 60 (ALTMIŞ) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. 13. Diğer hususlar: İhale, Kanunun 38 inci maddesinde öngörülen açıklama istenmeksizin ekonomik açıdan en avantajlı teklif üzerinde bırakılacaktır. Basın ( Resmi İlanlar yükselten bir milletten, sözünü yükselten doğru gidiyoruz şimdi." Halkbank Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu da bankanın, esnaf ve sanatkarların, KOBİ'lerin yanında olduğunu ve bu kesimleri desteklediğini söyledi. Kültürel mirasa sahip çıkmayı ve gelecek kuşaklara aktarılmasına katkıda bulunmayı amaçladıklarını belirten Taşkesenlioğlu, sergiye destek olmaktan gurur duyduklarını kaydetti. NEW YORK- MUSTAFA KELEŞ - Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun New York'ta finans çevreleriyle temaslarının ardından yatırımcılardan Türk ekonomisine yönelik güven mesajları geldi. Başbakan Davutoğlu, New York'ta iş çevrelerine Türk ekonomisinin mevcut durumu ve gelecek beklentilerine ilişkin bilgi verdi, yatırımcıların merak ettiği konularda açıklamalar yaptı. Davutoğlu ile toplantısının ardından AA muhabirine açıklama yapan Goldman Sachs Yatırım Bankacılığı Şefi John Waldron, çok faydalı bir görüşme gerçekleştirdiklerini anlattı. Davutoğlu'nun, Türk ekonomisinin büyüme beklentilerine ilişkin önemli bilgiler verdiğini ifade eden Waldron, "Başbakan görüşmede açık sözlü ve detaylı bir şekilde Türk ekonomisi üzerine görüşlerini anlattı. Bütçe ve ekonomik istikrara vurgu yaptı. Biz kendisini yatırımcı dostu olarak gördük" Türkiye'de yakın zaman önce ofis açtıklarını ve Türkiye piyasasının yükselmeye eğilimli olduğunu da kaydeden Waldron, "Başbakan seçimler için büyük bir güvene sahip biz de bunu sorgulamak EKONOMİ Yunanistan ekonomisi zor durumda ATİNA- Yunanistan Hükümet Sözcüsü Gavriil Sakellaridis, Yunanistan'ın Mart ayı ödemeleri nedeniyle zor bir durumla karşı karşıya bulunduğunu ancak hükümet için asıl meselenin insani krizle ilgili problemler olduğunu söyledi. Sakellaridis, özel bir televizyon kanalına verdiği demecinde ülkedeki zor ekonomik duruma ve yasa dışı göçmenler konusuna değinerek, hükümetin her iki konuda da elinden geleni yaptığını belirtti. Yeni Yunan hükümetinin, önceki hükümetten kötü bir ekonomi devraldığını belirten Sakellaridis, "Bu kötü durumu iyileştirmek için uzun vadeli planlar hazırlıyoruz. Mart ayında 4,5 milyar Avroluk bir açık var. Ancak, bu açık yeni hükümet döneminde oluşmadı. Bunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla zor bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz. Seçim öncesi ekonominin iyiye gittiğini ve başarılı bir ekonomi miras aldığımızı iddia ediyorlardı. Bu başarılı ekonomiyi hala arıyoruz" Sakellaridis, yaşanan zorluklara rağmen ülkenin finansman konusunda sıkıntısı bulunmadığını öne sürerek, hükümet için asıl meselenin insani kriz olduğunu kaydetti. Bu konuda bir yasa tasarısı hazırlandığını ve kısa bir süre içerisinde parlamentoya getirileceğini belirten Sakellaridis, "Yunan hükümeti için sorun, günlük sorunlar. İnsani krizle ilgili sorunlardır. Vatandaşların ödenemeyen borçlarıdır. İş alanında karşılaşılan sorunlardır" diye konuştu. Sakellaridis, Yunan hükümetinin, ülkenin Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Merkez Bankası'na (ECB) olan tahviller ve kredilerden kaynaklanan borçlarını ve aynı zamanda ülke içerisindeki borçlarını zamanında ödeyeceğini söyledi. Hükümetin, ülke ekonomisinin ihtiyaçları temelinde bazı yasaları gözden geçirerek, bazılarını iptal etmeyi, bazılarının yerine de yenilerini getirmeyi planladığını anlatan Sakellaridis, bunlarla ilgili önceden Avro Bölgesi'ni bilgilendireceğini belirtti. Avro Bölgesi'ni bilgilendirmenin "kötü" bir şey olmadığını ifade eden Sakellaradis, "Kötü olan, daha önce olduğu gibi ne yapacağımız ve ne yapmayacağımızın bize dikte edilmesidir. Artık, buraya gelip gelip bakanlarla konuşan ve izlenecek politikayı belirleyen bir oluşum yok. Siyasi şahsiyetlerle görüşmelerde böyle bir şey artık yok. Hangi yasaların iptal edileceğine ve yerine ne geleceğine hükümet karar verecek" diye konuştu. Ülkedeki göçmen sorununa değinen Sakellaridis, göçmen merkezlerindeki kötü koşulların Yunan medeniyeti ve Avrupa medeniyetiyle bağdaşmayan bir durum olduğunu söyledi. Atina'daki Amigdaleza göçmen merkezinde hamile kadınların, çocukların ve işkenceye maruz kalmış insanların kümelendiğini ifade eden Sakellaridis, "Amigdaleza'daki koşullar ülkenin ve Avrupa medeniyetinde bir diken oluşturuyor. Burada bir rahatlama sağlanması için her gün kişi belirli koşullar altında serbest bırakılıyor. Yetkili bakanlar, önceki hükümetin yapmadığını yapıyor" ifadelerini kullandı. Finans çevrelerinden Türk ekonomisine güven mesajı için bir neden görmüyoruz" Türkiye'de önemli altyapı yatırımları fırsatı olduğunu dile getiren Waldron, Başbakan Davutoğlu'nun havalimanı gibi çeşitli altyapı yatırımlarına vurgu yaptığını belirtti. Toplantıdaki yatırımcıların bakışına ilişkin de açıklama yapan Waldron, "İnsanlar Türkiye konusunda genel olarak iyimser. Bölgede Türkiye'ye yönelik değil etrafındaki ülkelere ilişkin kaygılar var. Riskli olan Türkiye veya Türkiye'nin ekonomik performansı değil. Riskli olan Türkiye'nin çevresinde neler olduğu" diye konuştu. Türkiye'nin son dönemdeki ekonomik performansını da öven John Waldron, "Ekonomik olarak Türkiye müthiş işler yaptı. Ekonomi yönetimi ve politikaları bu dönemde hep güçlü oldu" Emerging Sovereign Group Yöneticisi Sarvesh Srivastava da son dönemde Türkiye'nin ekonomik durumuna ilişkin spekülasyonlar olduğunu ancak, Başbakan Davutoğlu'nun kendilerine güven verdiğini söyledi. İLAN ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞINDAN Mamak İlçesi, Şehit Cengiz Topel Mahallesi, ada tüm parsellerini kapsayan 86074/1 nolu parselasyon planı Ankara Büyükşehir Belediye Encümeni'nin tarih ve 561 sayılı kararı ile onaylanmış olup, 3194 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca 09/05/2015 tarihi itibariyle "1" aylık süreyle askıya çıkarılmıştır. ADA/PArSel ada 1,2, 3,4 ve 5 nolu parseller. İlanen ilgililere duyurulur. Basın ( Resmi İlanlar ETLİK YAYLA MAHALLESİ YAYLA MERKEZ CAMİİ YAPTIRMA VE ONARMA DERNEĞİNDEN Etlik Yayla Mahallesi Yayla Camii Yaptırma ve Onarma Derneğinin yıllarına ait olağan genel kurulu, aşağıda yazılı gündem maddeleri görüşmek üzere tarih ve saat 13:00 de Yayla Mahallesi Sokak Yayla Merkez Camisi Keçiören Ankara da yapılacaktır. Çoğunluk sağlanamadığı takdirde tarihinde aynı yer ve saatte yapılacaktır Bilgi edinilmesini arz ederim. Yönetİm Kurulu GÜnDem maddeleri: 1. Açılış ve Yoklama, 2. Divanın Oluşturulması, 3. Yönetim Kurulu Raporunun Okunması, Yılı Gelir-Gider Tablosunun Okunması, 5. Denetim Kurulu Raporunun Okunması, 6. Yönetim Kurulu Raporu, Gelir-Gider Tablosu, Denetim Kurulu Raporunun Ayrı Ayrı İbrası, 7. Yeni Yönetim ve Denetim Kurulu Seçimi, 8. Dilek ve Temenniler, 9. Kapanış. Basın ( Resmi İlanlar

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN HALK ŞİİRİMİZDE PÎR SULTAN ABDALIN YERİ ÖNEMLİDİR XVI. yüzyılda yaşamış bir halk şairidir Pîr Sultan Abdal. Sivas'ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyündendir. Bu köy Yıldız Dağı'nın eteklerinde kuruludur. Denizden 1700 metre yükseklikte bir yaylanın üzerindedir. Pîr Sultan Abdal; şiirlerindeki fikir yapısıyla, bu şiirlerdeki estetik ve ustalık dokusuyla Âlevilerce ululaştırılan "Yedi Büyük Ozan"dan birisidir. Bu "Yedi Büyük Ozan"; Nesimî, Fuzulî, Şah Hatayî, Pîr Sultan Abdal, Kul Himmet, Yeminî ve Viranî'dir. Pîr Sultan Abdal; halk üzerindeki etkisi ve halka mal olmuşluğuyla Türk halk şiiri geleneğine öncülük etmiştir. Biz buna "Pîr Sultan Abdal Geleneği" diyoruz. Hiç kuşkusuz; XVI., XVII.,XVIII. ve XIX. yüzyıllarda yaşamış ozanlar üzerinde açıkça etkisi olmuştur. Bu yüzyıllarda Pîr Sultan Abdal geleneği özellikle Alevî-Bektaşî halk şiirinde egemen olmuştur. Türk halk şiirinin dört zirve aşığı vardır. Bilindiği gibi; Türk saz şiiri geleneği XV. yüzyıldan itibaren gelişmiş ve oluşmuştur. Ancak bu oluşumun öncesi de vardır ki biz bunu XIII. yüzyıla kadar indirebiliyoruz. Dolayısıyla Türk halk şiirinin oluşumuna önemli katkılar sağlayan bu dört zirve şahsiyet şunlardır: 1. Yunus Emre (XIII. Yüzyıl) 2. Köroğlu (XVI. Yüzyıl) 3. Pîr Sultan Abdal (XVI. Yüzyıl) 4. Karacaoğlan (XVII. Yüzyıl) Bu dört ozan, halk şiirimizde dört ekoldür. "Yunus Emre Ekolü", tasavvufî aşk konusunda, yüzyıllardır tüm ozanlarımıza kaynaklık etmektedir. Bu kaynak, halk şiirimiz içinde "Yunus Emre Geleneği" olarak bilinmektedir. "Köroğlu Ekolü" ise; epik halk şiiri yani destan söyleme, kahramanlık, yiğitlik konuları üzerinde ortaya konan şiirlerin geleneğini oluşturmuştur. Halk şiirinde "Köroğlu Geleneği" bir gerçek olarak ortadadır. "Karacaoğlan Ekolü" sevgi ve aşk konulu şiirlerin yazılışına ve söylenişine her zaman önayak olmuş bir oluşumdur. "Karacaoğlan Geleneği" hiç kuşkusuz Türk halk şiirini, yüzyıllardır etkisi altında bulundurmaktadır. "Pîr Sultan Ekolü" de Âlevî düşüncesinin ortaya konmasında bir ölçü ve çıkış noktası olmuştur. Bu ekole biz "Pîr Sultan Abdal Geleneği" diyoruz. Yüzyıllardır bu dört gelenek çerçevesinde halk şairleri ve âşıklar şiirler yazmış, deyişler düzmüşlerdir. Yüzleri ve binleri bulan; Kul Himmet, Kalender Abdal, Âşık Kerem, Âşık Mansur, Pîr Yakup, Deli Boran, Kızıl Deli, Sümmanî gibi âşıklar ve ozanların hepsi de şiirlerini ortaya koymuşlardır. Pîr Sultan Abdal; sevgi şiirlerinde Hak, Muhammed, Ali, Hasan ve Hüseyin üzerine ululamalarıyla bilinir. Ayrıca; Oniki İmam'a, İran Safevî şahlarına, Üçler'e, Yediler'e, Kırklar'a, Pîrlere ve Erenlere bağlılığını dile getiren şiirleri de çoktur. Bu tür şiirleri "tevellâ şiirleri" diye adlandırmak mümkündür. Ayrıca, yergi şiirleri de çoktur. Bunlar ise "teberra şiirleri"dir. Genellikle Yezit, Mervan, Muaviye, Mülcemoğlu, Hızır Paşa ve Osmanlı Padişahlarını kınayan ve yeren şiirlerdir bunlar. Yine er, talip, musahip, mürebbi, rehber, mürşit, pîr, ikrar, ayn-ı cem, meydan, dört kapı, dâr, şerbet, çerağ gibi konuları içeren "erkân şiirleri" de oldukça fazladır. Bu şiirlerde Pîr Sultan; Aleviliğin tarikat törelerini, yollarını, törenleri ve uygulamaları ortaya koymaktadır ki bunlara "töre şiirleri" diyebiliriz. Alevilik öğretilerinin dışında; doğa, aşk, ölüm-hayat, ayrılıközlem, toplum, kavga-umut konularında da söylediği şiirleri bulunuyor. Şiirlerindeki dil kesinlikle halkın o dönemde (XVI. yüzyılda) konuştuğu dildir. Şiirleri; saf, kısa, açık-seçiktir. Karışık, kapalı, uzun, ağdalı, dil kullanmamıştır. Deyişleri, halk edebiyatının koşuk denilen koşma türünde söylenmiştir. Üç türe ayrılır şiirleri; koşma, semai, türkü. Bunların hepdüz biçimini yeğlemiştir. Şiirlerini dörtlüklerle, hece ölçüsü ve kafiye düzeni ile ortaya koymuştur. Ölçüleri genellikle 11 ve 8'li olmuştur. Kendisinden sonra yaşayan pek çok aşığı etkisi altında bırakmıştır. Ama kendisi de sağlığında belli ki Yunus Emre, Şah Hatayî ve Kaygusuz Abdal'dan etkilenmiştir. Bilinen ve ona ait olduğu kabul edilen 300'e yakın şiiri bugün elimizdedir. Hakkında yüzlerce yazı yayımlanmıştır. Pek çok seminer, sempozyum ve bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Onun adına festivaller, şenlikler ve şölenler de düzenlenmektedir. Pîr Sultan adına kurulmuş onlarca dernek mevcuttur. Hatta bu derneklerin bir bölümü federasyon biçiminde örgütlenmiştir. Bazı derneklerin ise genel merkezlerinin dışında pek çok şubeleri bulunmaktadır. Pîr Sultan Abdal'la ilgili pek çok kitap da yayımlanmıştır. Bunlardan önemli gördüğüm bir kaç tanesini yazmak isterim: İbrahim Aslanoğlu, Pîr Sultan Abdallar (İstanbul 1984); Ali Balım, Pîr Sultan Abdal (Ankara 1957); Sabahattin Eyüboğlu-Azra Erhat-İlhan Başgöz, Pîr Sultan Abdal (İstanbul 1977); Abdülbaki Gölpınarlı, Pîr Sultan Abdal (İstanbul 1953); Hasan İpçi, Ozanlarımızın Diliyle Pîr Sultan Abdal (İstanbul 1965); Ahmet Köklügüller, Pîr Sultan Abdal Yaşamı ve Şiirleri (İstanbul 1984); Cevdet Kudret, Pîr Sultan Abdal (İstanbul 1965); Memet Fuad, Pîr Sultan Abdal (İstanbul 1977); Cahit Öztelli, Pîr Sultan Abdal (İstanbul 1971); Saadettin Nüzhet Ergün, XVI. Saz Şairlerinden Pîr Sultan Abdal (İstanbul 1929); Erol Toy, Pîr Sultan Abdal/Oyun (İstanbul 1969); Selâmi Münir Yurdatap, Pîr Sultan Abdal Hayatı ve Şiirleri (İstanbul 1976); Asım Bezirci, Pîr Sultan (İstanbul 1986); Mehmet Bayrak, Pîr Sultan Abdal (Ankara 1986); Gülağ Öz, Pîr Sultan Abdal (Ankara 2008). Pîr Sultan Abdal'ın hayatını yeterince bilemiyoruz. Ancak şiirlerine ve halk anlatılarına dayanarak bazı bilgiler verebilmekteyiz ve 1589 yıllarında ortaya çıkıp başarısızlıkla sonuçlanan Düzmece Şah İsmail hareketinin içinde bulunur. Herhalde bundan olacak ki o yıllarda Sivas'ta vali olan Deli Hızır Paşa tarafından yakalattırılarak hapse atılır ve 1590 yılında Keçibulan denilen yerde astırılır. Pîr Sultan Abdal, halk şiirimiz içinde bir fenomendir. Öyle anlaşılıyor ki daha yüzlerce yıl Türk halk şiiri içinde bir damgası bulunacaktır. Yolu anlamlı kılan yolcu, yolcuyu değerli kılan sebatıdır. Adaleti bozanlar gün gelir bozdukları adaletten adalet bekler. Yükseldikçe zorlaşır her şey çünkü yükseklerin havası çetindir. Her zaferin ardında bir kaybeden, her mağlubiyetin ardında bir kazanan vardır. Kaygılardan azade, aşka amade yüreklerin işidir sevda. Zıtlıklar olmasa, olumlunun olumsuzluğa ne üstünlüğü olurdu? MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com HAYATA DAİR BENCİLEYİN SÖZLER Evrensel ve millî kültür sanatçı tarafından hazmedilmezse beynelminel sanatçı olunamaz. Islak sokakların yağmuru olursa yanaklarımız, kaldırımların yalnızlığını yaşar yalnızlığımız. Görebildiğimizi yazmak, hissedebildiğimizi anlatmaya çalışmak olmalı derdimiz ve sanatta gayemiz. En zor şeylerden biri sahip olduğumuz şeyi kaybettikten sonra arkasından el sallamak zorunda kalmaktır. Ellerimizdeki terin izi hiç kaybolmaz yeter ki helalinden terlesin Gözlerimizin gördüğü göremediklerimizin sonsuzda biridir. Vatan sevgisi özgürlük sancağı gibidir yere düşmemesi için herkes canını feda eder. Uykuya düşkünlük ardından tembelliği doğurur. Niyet değil midir kararın öncesi, kâlû belâ değil mi insanın dibacesi? 9 Mart 2015 Pazartesi 9 Cumhuriyetin öncü kadınları sergide buluşacak Cumhuriyetin meslek sahibi ilk kadınlarının nadir fotoğrafları ve hayat hikayelerinden oluşan sergi, 8 Mart'ta Antalya'da ziyaretçilerin beğenisine sunulacak. ANTALYA - Cumhuriyetin meslek sahibi ilk kadınlarının nadir fotoğrafları ve hayat hikayelerinden oluşan sergi, 8 Mart'ta Antalya'da ziyaretçilerin beğenisine sunulacak. Konyaaltı Belediyesi ile Ahmet Muhtar Kızıltan Kültür ve Sanat Merkezi'nce hazırlanan sergide,osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet döneminde eğitim için yurtdışına gönderilen ve alanlarında öncülük yapan kadınların eserleri ile hayat hikayeleri ilk kez kamuoyuna tanıtılacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı arşivleriyle kadın eserleri kütüphanesi ve tarih dergileri kaynaklarının kapsamlı şekilde taranması sonucunda oluşturulan sergide Türkiye'nin ilk kadın doktoru, ilk kadın ressamı, ilk kadın kimyacısı, ilk Türk kadın astronomu gibi çeşitli mesleklerden 30 öncü kadının ilginç ve dramatik yaşam öyküleri ziyaretçilerle paylaşılacak. Ahmet Muhtar Kızıltan Kültür ve Sanat Merkezi yöneticisi Ahmet Muhtar Kızıltan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, serginin kadın haklarına işaret eden 8 Mart'ta kamuoyuyla paylaşılacağını söyledi. Titiz ve kapsamlı bir çalışma sonunda sergiyi oluşturduklarını ifade eden Kızıltan, üç ayaktan oluşan serginin ilk bölümünde 30 öncü kadının hayat hikayeleri ve fotoğraflarının hem görsel hem de basılı biçimde davetlilerle paylaşılacağını, ardından sosyal ve kültürel yaşama katılan kadınların fotoğraflarının barkovizyon gösterisiyle sunulacağını anlattı. Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet döneminde eğitim için yurtdışına gönderilen, daha sonra ülkelerine dönerek dallarında öncülük yapmış kadınların çarpıcı hayat hikayelerinin bulunduğunu ama bunun toplumca çok fazla bilinmediğini dile getiren Kızıltan, "İlk kadın ressamlarımızdan Mihri Müşfik, kadın hakları için kurulan ilk ve tek siyasal parti başkanı Nezihe Muhiddin, ilk Türk kadın doktoru Safiye Ali, ilk Müslüman kadın oyuncularımızdan Bedia Muvahhit, ilk kadın bestecimiz Neveser Kökdeş, ilk kadın kimyacımız ve Madam Curie'nin tek Türk öğrencisi Remziye Hisar, tiyatroda sahne alan ilk Türk Müslüman kadın Afife Jale, Avrupa'ya giden ilk kadın gazeteci Suat Derviş, Türkiye'nin ilk gravür sanatçısı Aliye Berger, ilk Türk kadın astronom Nüzhet Gökdoğan başta olmak üzere mesleğinde öncü kadınlarımız, ilk kez bu sergide içinden çıktıkları Anadolu ile buluştu" Sergi hazırlıkları sırasında Mihri Kelam'dan Kalem'e Büyük Buluşma sergisi açıldı İSTANBUL - Mehmet Çebi koleksiyonundaki Türk İslam sanatı eserlerinden oluşturulan "Kelam'dan Kalem'e Büyük Buluşma" klasik sanatlar sergisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla açıldı. İslam Kültür ve Sanat Platformu tarafından Doğuş Grubu'nun katkıları, İstanbul Sanat Müzesi Vakfı ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin desteğiyle düzenlenen serginin küratörlüğünü, Mehmet Çebi üstlendi. Tophane-i Amire'deki açılışta konuşan İslam Kültür ve Sanat Platformu Genel Sekreteri Abdülkadir Özkan, kelam ve kalemin İslam medeniyeti için önemli iki unsur olduğunu söyledi. Serginin, Türk İslam medeniyetinin önemli eserlerinden oluştuğunu dile getiren Özkan, sergide, yüzyıllık mushaflar, önemli hattatların elinden çıkan nadide eserler, Osmanlı fermanlarının yer aldığını belirtti. İslam medeniyetinin, asırlara meydan okuyan bir medeniyet olduğunu vurgulayan Özkan, "Hayatın içinde olan bir dinimiz var. Medeniyetimizi, kültürden, sanattan bağımsız anlamak mümkün değildir. Son yıllarda siyasi gerilim ve çatışmayla anılan dinimizin, kültür, sanat ve estetikle anılması için çalışıyoruz. 4 yıldır yaptığımız faaliyetlerle bu alanda farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz" diye konuştu. Özkan, bilimsel temele dayalı, seçilmiş öğrencilerden oluşan sanat liselerine ihtiyaç olduğunu anlatarak, "Bu alana yönelik, içinde müzesi ve eğitim kurumu olan külliye yapmak istiyoruz" bilgisini verdi. Serginin açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, koleksiyoner Mehmet Çebi, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Emniyet Müdürü Selami Altnok, Murat Bardakçı, Erhan Afyoncu da katıldı. Sergide, yüzlerce yıllık Kur'an-ı Kerimler, Delail-i Hayrat, fermanlar, hat levhalar, yeni ve eski yazmalarından oluşan 99 eser yer alıyor. Sergi kapsamında, 9, 16 ve 19. yüzyıllara ait Keşmir, İran, Safevi, Kacar, Endülüs, Osmanlı menşeli el yazması Kur'an-ı Kerimler ve 19. yüzyıl Osmanlı fermanları, Hilye-i Şerifler ilk kez gün yüzüne çıktı. Sergide ayrıca, 16. yüzyıla ait Nesih yazı çeşidiyle yazılmış Kur'an-ı Kerim, Hattat Visal-i Şirazi'nin 19. yüzyılda kelame aldığı Kur'an-ı Kerim ile Hattat Muhammed Tahir'in aynı asırda yazdığı Meşk Murakka gibi eserler görülebilecek. Bunun yanı sıra 1300'lerden günümüze kalan Mehmed Aziz Rıfai, Ahmet Faris Rızk, Aydın Kızılyar, Hafız Osman Rüşdi, Hattat Ahmet Sa'di gibi sanatkarların Hilye-i Şerifleri de sergileniyor. Müşfik'in fotoğrafını bulmakta zorlandıklarını, sonunda çok silik ve belirsiz bir fotoğrafını bulduklarını kaydeden Kızıltan, oysa bu kişilerin onlarca eser verdiğini, öğrenciler yetiştirdiklerini vurguladı. Bu durumun bu kadınların kendilerini ön plana çıkarmaktan ziyade topluma faydalı olabilme amaçları ortaya koyduğuna işaret eden Kızıltan, şöyle konuştu: "Araştırmacı-yazar Kansu Şarman, 5 öncü kadının dramatik yaşam öykülerine dayalı bir söyleşi sunacak. Sergide bu kadınların fotoğraflarından oluşan barkovizyon gösterisi de sunulacak. Sunumlarda kamuoyunun hiç bilmediği, son derece ilginç fotoğraflar ziyaretçilerle paylaşılacak. Bu çalışmalar da fotoğraf müzesi kurucusu ve fotoğraf sanatçısı Cengiz Kahraman tarafından hazırlandı. Sergi, içinde bulundukları dönemde kadınların karşılaştıkları güçlüklerle mücadelelerini de yansıtıyor." Kızıltan, "öncü kadın" ifadesini genel olarak kadınların oy ve mülk edinme hakkının bulunmadığı bir dönemde cesaret ve kararlılıkla başarı gösteren, ülkesine değer katan kişileri tanımlamak üzere kullandıklarına dikkati çekerek, 1880'ler ve 1930'lu yıllar arasında doğan 30 ismin bu nedenle çok önemli olduğunun altını çizdi. Serginin son ayağında ise "100 Cumhuriyet sanatçısı ile 2023'e yürüyoruz" başlığı altında Türk resminde öncülük yapmış ve literatüre geçmiş 50 ünlü sanatçının eserleri ile 50 Antalyalı sanatçının eserlerinin bir araya getirildiğini bildiren Kızıltan, 100 sanatçının resim-heykel-seramik alanlarındaki 100 eserinin Türkiye'de ilk kez bir arada sergileneceğini belirtti. Türkiye'nin ilk kadın kimyacısı Remziye Hisar, kimya alanında araştırmalarını sürdürmek için mücadele verdi Üsküp doğumlu Remziye Hisar, istihkam kaymakamlığından Salih Hulusi Bey ve Ayşe Refia Hanım'ın kızıydı. Darülfünun'un kimya şubesine giren üç kadından biriydi. Öğretmeni ve arkadaşlarıyla birlikte ders vermek üzere Bakü'ye gitti. Darülmuallim'de (erkek öğretmen okulu) ilk dersini verdi. Sorbonne Üniversitesi'nde doktora yapan ilk Türk kadını oldu. İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi kimya bölümlerinde görev yaptı yılında profesör unvanını aldı yılında İstanbul'da yaşamını yitirdi. Şanlıurfa da Çanakkale Destanı canlandırıldı ŞANLIURFA - Şanlıurfa'da, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 100'üncü yılı dolayısıyla "Çanakkale Destanı'nı Canlandırma" etkinliği düzenlendi. Eyyübiye Belediyesi tarafından Balıklıgöl Yerleşkesi civarındaki alanda organize edilen etkinlikte, Beyaz Düşler Sahnesi oyuncuları cephede ve cephe gerisinde yaşananları canlandırdı. Seyit Onbaşı'nın 276 kilogramlık mermiyi kaldırdığı anın canlandırıldığı sahneyi izleyen çoğunluğu çocuk yüzlerce kişi zaman zaman gözyaşlarını tutamadı. Eşini ve oğlunu cephede kaybeden yaşlı bir kadının, son oğlunu da cepheye gönderdiği sahne ile "sıhhiye çadırı" sahnesinin canlandırılması sırasında da duygulu anlar yaşandı. Eyüp Belediyesi Mehter Takımı'nın, aralarında Çanakkale Zaferi ile ilgili marşların da yer aldığı eserleri seslendirmesi vatandaşlar tarafından ilgiyle takip edildi. Özellikle öğrencilerin ilgiyle izledikleri tiyatro gösterisinde her gün 5 seans olarak hafta boyu Çanakkale Zaferi'nden kesitler canlandırılacak. Çanakkale Destanı Platosunda, Çanakkale Anıtı maketinin yanı sıra cephede kullanılan kazma, kürek, mermi, tabanca, top mermisi, askerlere ait üniforma, matara, ayakkabı ve cepheye ilişkin fotoğraflar sergileniyor. Programın açılışında konuşan Eyyübiye Belediyesi Başkanı Mehmet Ekinci, ilk defa düzenlediklerini belirttiği etkinliğin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ilk defa sahnelendiğini söyledi. Çanakkale Zaferi'nin yeni nesil tarafından daha iyi bilinmesinin önemini vurgulayan Ekinci, bu tür etkinliklerle tarih bilincinin oluşturulmasına katkı sağlanmış olacağını kaydetti. Muhabbetin canı samimiyettir. İyilik oksijen gibidir olduğu yerde yaşanır, olmadığı yerden kaçılır. Mahzunluk elbisesinin dikişleri dünyadan. Mahzunluk masumiyetin şiiri, sevda mükafatı sonsuzluk olan imtihandır. Siyasette renkler var gibi görünse de kişide duruma, olaya ve kişilere göre renk ve fikir değişikliği anormal olması gerekirken normal algılanır. Elbet ekilen tohum bir gün harmana düşer. Güldürmektir zor olan dudak mizaha bakar, aklı ikna etmek zor herkes izaha bakar. Bir gün elbet geçecek bu sonbahar ve sonrasında bizi kucaklayacak sonsuzluğu yaşayacağımız bahar. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Mahşere dek seninim istersen ispatlarım, Hararetim arttıkça güneş gibi patlarım. Everest, Ağrı, Cudi bir engel olsun da gör, Bir adımda hepsinin üzerinden atlarım.

10 10 9 Mart 2015 Pazartesi SAĞLIK Ağrı kesiciler böbrek düşmanı Türk Böbrek Vakfı, her yıl mart ayının ikinci perşembe günü tüm dünyada kutlanan Dünya Böbrek Günü'nün bu yıl Türkiye için temasını "Bilinçsiz ağrı kesici kullanımı" olarak belirledi. İSTANBUL - Vakıftan yapılan yazılı açıklamaya göre, Uluslararası Nefroloji Birliği ve Uluslararası Böbrek Vakıfları Federasyonu'nun ortaklaşa düzenlediği ve böbrek sağlığına dair dünyanın en geniş kapsamlı organizasyonu olan Dünya Böbrek Günü'nde bu yıl "Herkes İçin Böbrek Sağlığı" teması ele alınıyor. Her yıl 80 ülkede 140'tan fazla yerel organizasyon tarafından kutlanan Dünya Böbrek Günü'nde kronik böbrek hastalıklarının önlenmesi ve hayat tarzı değişiklikleri açısından önemli adımlar atılıyor. Dünya nüfusunun yüzde 10'unun böbreklerinde farklı düzeylerde hasar olduğu bilinirken, gelecek 10 yıl içinde bu oranın yüzde 17 artacağı öngörülüyor. Konik böbrek hastalığı küresel bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınıyor. Türk Böbrek Vakfı, Dünya Böbrek Günü'nün Türkiye için bu yılki temasını "Bilinçsiz ağrı kesici kullanımı" olarak belirledi. Bu kapsamda hazırlanan kampanyada, Galatasaraylı futbolcular KOCAELİ - Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Orhan Elibol, sinsi göz tansiyonuna dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, "Ağrısız tür çok sinsidir, belirti, son ana kadar bulgu vermez, çünkü merkezi görmesi korunur, bundan dolayı kişi görme sinirindeki hasarı anlamayabilir. En son merkezi görmesi kaybolur ve o zaman bunun farkına varabilir" Elibol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, göz tansiyonunun göz içi basıncının sıklıkla yükselmesi nedeniyle görme sinirinin zarar görmesi anlamına geldiğini söyledi. Bu tansiyonun dünyada önlenebilir körlükler arasında yer aldığını belirterek, görme sinirlerinin hasarlanmasına bağlı olarak görme eksikliği yaşandığını kaydetti. Prof. Dr. Elibol, görme sinirinde oluşacak hasara göre hastalık boyutunun değiştiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: "Bu göz içindeki sıvının boşalmasıyla ilgili bir sorun oluyor. Ağrılı ve ağrısız olmak üzere kabaca ikiye ayırabiliriz. Ağrılı türü, gözün kendi iç yapısına bağlı olarak gelişen bir durumdur. Ağrıyla kendini gösterir. Tanıması kolaydır. Ağrısız tür, 40 yaş civarında kendini göstermeye başlar. Ağrısız tür çok sinsidir, belirti, son ana kadar BURSA - Bursa da 230 kiloya ulaşınca otomobile sığmadığı için taksiciliği bırakmak zorunda kalan Beyhan Şentürk(40), tüp mide ve ince bağırsak bypassı ameliyatı olup 125 kilo verdi. Hayata yeniden tutunan Şentürk ün şimdi tek hedefi evlenip yuva kurmak. Prof. Dr. Mehmet Ali Yerdel ve Prof. Dr. Ahmet Gökhan Türkçapar tarafından kurulan İstanbul Bariatrics isimli obezite kliniği ile tanışmak belki de bulgu vermez, çünkü merkezi görmesi korunur, bundan dolayı kişi görme sinirindeki hasarı anlamayabilir. En son merkezi görmesi kaybolur ve o zaman bunun farkına varabilir. 40 yaşından önce 3 yılda bir, 40 yaşından sonra 2 yılda bir göz tansiyonunu mutlaka göz hekimine giderek ölçtürmek gerekir." Göz tansiyonu tanısı konabilmesi için 40 yaş civarında kişilerin muayene olması gerektiğini aktaran Elibol, bunun önlenebilir bir hastalık olduğunu bildirdi. Orhan Elibol, hastalığa 40 yaşından sonra 'de bir rastlanma oranının değiştiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ailede bu hastalık varsa rastlanma Beyhan Şentürk ün hayatındaki dönüm noktalarından. Obezite kliniğinde Mayıs 2013'te 230 kiloluk Beyhan Şentürk'e tüp mide ve ince bağırsak bypassı ameliyatı yapıldı. Ameliyatı kapalı yapılan Şentürk, 3 gün sonra taburcu edildi. Bu ameliyattan sonra açlığı hissetmeyen Beyhan, bir yıl içinde 100 kilodan fazla verirken; tansiyon, şeker, uyku apnesi, karaciğer yağlanması gibi bir Sinsi göz tansiyonu kör edebilir S.S. ŞAHİN TÜKETİM KOOPERATİFİ GENEL KURUL KARARI Yönetim Kurulumuz, Sayın İsmail ULUBAYRAM başkanlığında toplanarak aşağıdaki kararı almıştır: S.S. Şahin Tüketim Kooperatifi 2014 yılına ait Olağan Genel Kurul Toplantısı, aşağıda yazılı gündemi görüşüp karar bağlamak üzere, 10 Nisan 2015 Cuma günü saat 17.45'de, TUSAŞ Personel Yemekhanesi, Fethiye Mahallesi Havacılık Bulvarı No: Kazan/Ankara adresinde yapılacaktır. Toplantıda çoğunluk sağlanmadığı takdirde, Olağan Genel Kurul Toplantısı, 7(yedi) gün sonra, 17 Nisan 2015 Cuma günü aynı saat ve adreste çoğunluk aranmaksızın gerçekleştirilecektir. GÜNDEM: 1. Yoklama, 2. Açılış ve saygı duruşu, 3. Başkanlık Divanı seçimi, 4. Toplantı Tutanağının imzalanması hususunda Divana yetki verilmesi, 5. Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu ve Denetim Kurulu Faaliyet Raporunun okunması müzakeresi ve ibrası, Yılı Bilanço ve Gelir Tablolarının okunması, müzakeresi ve ibrası, 7. Yönetim Kurulu üyelerinin ibra edilmesi, 8. Denetim Kurulu üyelerinin ibra edilmesi, 9. Gelir ve gider farkının tevzi hakkında karar verilmesi, yılı tahmini bütçesinin görüşülmesi ve onaylanması, 11. Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri huzur haklarının görüşülmesi, karara bağlaması, 12. Dilek ve temenniler. Basın ( Resmi İlanlar oranı yüzde 10 civarındadır. Bu hastalıkta erken tanı çok önemli, erken tanı koyduğumuzda hastanın körlüğünü önleyebiliyoruz. Tıbbi veya cerrahi müdahaleyle hastalık durdurulabilir. Görme sinirinde oluşacak hasarın geri dönüşü olmuyor onun için erken erken tanı koyup tedaviye başlamak lazım. Bu hastalık çoğunlukla sinsi seyrettiği için hasta bunu anlamayabilir, düzenli göz kontrolleri olması gerekir. Örneğin, yakın görme bozukluğu olan kişilere doktor, göz tansiyonu veya diğer hastalıklar var mı? Onu da değerlendirir. Böylece bir kontrolden geçmiş olmuş." Göz tansiyonun bazı türlerinin Türkiye, Japonya ve İskandinav ülkelerinde fazla görüldüğünü dile getiren Elibol, hastalığın görülme sıklığının çoğunlukla diğer ülkelerle benzerlik gösterdiğini söyledi. Elibol, kişilerin 40 yaşından sonra 2 yılda bir göz kontrolüne gitmesi gerektiğini kaydederek, "Erken tanıyabilirsek basit bir damla kullanarak da bu hastalığın hasar yapmasını önleyebiliriz. Son yıllarda kullanılan ilaçlarda ciddi gelişmeler oldu. Daha az cerrahiye ihtiyaç duyulmaya başlandı. Cerrahiden de olumlu sonuçlar alınmaya başlanıyor. Erken teşhis edilmezse bu durum hastayı körlüğe götürür" ifadesini kullandı. dizi ciddi hastalıktan da kurtuldu. Kiloları yüzünden evinden çıkamayan, işi bırakan ve adeta hayata küsen Beyhan artık; aktif, sağlıklı, üretken bir genç. "230 DAN 103 KİLOYA DÜŞTÜM" Kiloları sebebiyle sosyal hayattan koptuğunu söyleyen Şentürk, internetten bulduğu doktorla ablası vasıtasıyla irtibat kurup, bankadan çektiği krediyle tüp mide ve ince bağırsak bypassı ameliyatı olduğunu söyledi. Ameliyattan sonra normal hayata döndüğünü, evlenip yuva sahibi olmayı hedeflediğini anlatan Şentürk, ameliyat olduktan sonra doktorlarının takibi sürdürdüğünü ifade ederek, Ameliyattan önce 230 kiloya kadar çıktım. Ameliyattan sonra 19 ayda 125 kilo verdim. Tansiyon, şeker, kalp çarpıntısı her türlü hastalık vardı. Ondan sonra bu doktorları buldum. Ameliyat oldum ve şu an 103 kiloyum. Kilolarının sosyal hayatını da Burak Yılmaz, Emre Çolak, Tarık Çamdal ve Eray İşcan yer aldı. Türkiye'de diyaliz tedavisi gören yaklaşık 60 bin son dönem kronik böbrek hastası bulunuyor. Kronik böbrek yetmezliği hastalığının yıllık artış hızını daha da yavaşlatmak için tuz ve şeker tüketiminin azaltılmasına yönelik çalışmalar artırılıyor. Beslenme ve hayat tarzı alışkanlıklarında iyileştirmeye yönelik yapılacak değişiklikler, çoğunlukla önlenebilir olan kronik böbrek yetmezliği hastalığıyla mücadelede önem taşırken, kronik böbrek hastalığını azaltmak için 8 "altın" kural şöyle sıralanıyor: "Bedenen uygun ölçü ve kiloda olmak, hareketli bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli olarak kan şekeri ölçümünü kontrol etmek, tansiyonunu takip etmek, sağlıklı beslenmek ve kiloyu kontrol altında tutmak, vücudun günlük su ihtiyacını karşılamak, sigara içmemek, doktor tarafından reçete edilmemiş ilaçları bir uzmana danışmadan sürekli kullanmamak, bir veya daha fazla risk faktörü taşınıyorsa böbrek işlevlerini düzenli olarak kontrol ettirmek." Dünya Böbrek Günü İzleme Komitesi Üyesi ve Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, yaptığı değerlendirmede, Türkiye'de koruyucu hekimlik uygulamalarındaki artışa ve son ANKARA - Meffert İmplant Enstitüsü Başkanı Dr. Ali Arif Özzeybek, diş kaybında uygulanan implant tedavisinde geliştirilen, kemiği delmeye ve yuva açmaya yarayan yeni teknoloji ürünü matkap ucuyla iyileşme süresinin kısaldığını ve başarı şansının arttığını söyledi. Özzeybek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD'de implant tedavisinde yeni geliştirilen, implantı yerleştirmek için kemikte delik açmaya yarayan matkap ucuyla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu. Tedavide kemik kaybının az olmasının, implantın hem daha uzun ömürlü olmasını hem de estetik açıdan problem ortaya çıkmasını engellediğini ifade eden Özzeybek, yeni teknoloji ürünü matkap ucuyla daha fazla kemik yoğunluğu elde edilebildiği için iyileşme süresinin de daha kısa olduğunu dile getirdi. İmplantı yetiştirmek için kemikte genişliğine göre delik açmak gerektiğini ifade eden Özzeybek, şunları kaydetti: "İmplant, açılan yuvaya belli bir kuvvetle sıkıştırılacak yerleştiriliyor. Matkap ucuyla kemiği deliyoruz veya yuva acıyoruz. Bu matkap ucu kemiği delerken içten dışa doğru kuvvet uyguluyor ve kemiğin daha sertleşmesine neden oluyor. Çok fazla sıkıştırma kuvveti uygulanmadığı için implant başarısı yumuşak kemikte iyi olmuyor. Zayıf kemiklerde bu tekniği uyguladığımızda kaynaşma daha erken oluyor böylece dişler daha erken takılabiliyor." Özzeybek, bu teknik sayesinde olumsuz etkilediğini ifade eden Beyhan Şentürk, Arabaya sığmadığım için çalışmıyordum. Yürüyemiyordum, her şeyim kısıtlıydı. Herkes dönüp bakıyordu. Bakan bir daha bakıyordu. Şimdide acaba o mu, değil mi diye bakıyorlar. Ameliyattan sonra yeniden taksi şoförlüğüne başladım. İş arkadaşlarımda uzun zamandır görmeyenler ilk önce tanıyamıyor. Acaba bu Beyhan mı değil mi diye? Sesimden tanıyanlar oluyor. Benim halimde olup da bu duruma gelmek isteyenler yaptırsın. Herkese tavsiye ediyorum. şeklinde konuştu. Ameliyattan sonra hayatla barıştığını anlatan Beyhan Şentürk, sözlerini şöyle tamamladı: Bundan sonraki hedefim artık evlenip yuva kurmak. 40 yaşına geldik artık bizde. Sağlığım yerinde, eskiden arabasız bir yere gidemiyordum. Şimdi yürüyerek gidebiliyorum. Sıkıntım yok Allah'a şükür. Beyhan Şentürk ün annesi Fatma dönem kronik böbrek yetmezliği görülme sıklığının yüzde 1-1,5 düzeyine düşmesine rağmen Türkiye'de böbrek nakillerinde henüz istenilen düzeye ulaşılamadığını belirtti. Kadavradan böbrek bağışının artırılması gerektiğine dikkati çeken Erk, şu bilgileri paylaştı: "Buna paralel olarak böbrek hastalıklarının önlenmesi konusunda yapılacak çalışmalar da en az organ bağışı kadar önemli. Beslenme ve hayat tarzı değişiklikleri de şüphesiz bu anlamda büyük yer tutuyor. Bilinçsiz ağrı kesici kullanımı da buna bir örnek. Bilinçsizce kullanılan ilaçlar böbreklere en büyük hasarı veren etken olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle kadınların çantalarından ayırmadıkları ve gerekligereksiz her durumda kullandıkları ağrı kesicilerin bilinçsizce kullanımı böbreklerin en büyük düşmanlarından biri." Diş implantında yeni teknik küçük çaptaki bir yuvaya daha geniş çapta bir implant monte edilebildiğini söyledi. Travma, tümör veya en sık rastlanan biçimiyle doğal dişlerin kaybedilmesi sonucu ağızda kemik kaybı oluşabiliyor. Ağızda kemik kaybı, bu durumdaki bir kişinin doğal koşullar altında yeni bir kemik sahibi olamayacağı anlamına geliyor. Böyle bir durumda halk arasında ''diş ekimi'' olarak bilinen implant uygulamalarına başvuruluyor. Tek diş eksikliğinde, yandaki dişler kesilmeden tek implant uygulanabiliyor. Kısmi dişsizlikte ise hareketli protezler yerine implant uygulamasıyla sabit protezler yapılabiliyor. Tam dişsizlikte de sabit bir protez yapılabildiği gibi her çeneye 2 veya 4 implant yerleştirerek tam protezin tutuculuğunu artırılabiliyor. Otomobile sığmadığı için taksiciliği bırakan genç, 125 kilo verip hayata tutundu Şentürk ise oğlunun kilolarından dolayı bütün ailenin çok zahmet çektiğini anlatırken, şöyle konuştu: Hiç huzurumuz kalmamıştı. Bir yere çıksa gittiği yerde bayılır, acillere götürür, ambülans çağırırlardı. Durumu çok zordu, eğer ameliyat olmazsa bu zamana kadar yaşamazdı. İki basamağı çıkamaz olmuştu. Gece babası ve ben kalkıp nefes alıyor mu diye bakıyorduk yatakta. Ameliyat oldu kurtulduk bizde rahata erdik. Anne Şentürk, oğlunun ameliyatından sonra büyük bir yükten kurtulduklarını anlatırken, şunları kaydetti: Biz arkasından bakıyorduk, sokakta yukarı gidiyor. Bir o tarafa geçiyor duvara dayanıp nefes alıyor, bu tarafa geçiyor. Biz artık o sokağı çıkana kadar ikimizde burada mahvoluyorduk. Ben hocalarımızdan çok razıyım, Allah onların ne muradı varsa versin. Onlar kurtardı Beyhan ı. (CHA)

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Zihinsel engellilere AKILLI BİLEKLİK Muğla Yöresinde Yaşayan Yabancıların Dayanışma Derneği tarafından hazırlanan ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi tarafından geliştirilen "Akıllı Can Melek Projesi"nin tanıtımı yapıldı. MUĞLA - Muğla Yöresinde Yaşayan Yabancıların Dayanışma Derneği tarafından hazırlanan ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi tarafından geliştirilen "Akıllı Can Melek Projesi"nin tanıtımı yapıldı. MSKÜ Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Uygulama ve Araştırma Merkezi'nce Güney Ege Kalkınma Ajansı desteği ile Yürütülen "Akıllı Can Melek Projesi"nin temsili bileklikleri üniversite maskotu "Bilgecan" ile tanıtıldı. Programın açılışında konuşan Muğla Valisi Amir Çiçek, zihinsel engellilerin, toplumsal hayata aktif katılımının önündeki en önemli engellerden birinin kaybolma korkusuyla sosyal hayata entegre olamaması olduğunu söyledi. Bu sorunu ortadan kaldırmak için hazırlanan "Akıllı Can Melek" projesinin çok önemli olduğunu belirten Çiçek, "Bu proje farklı bir proje. Biz sosyal bir devletiz. Sosyal devletin özelliği insanların kullanabileceği bütün hakları hepsine vermektir. Bu nedenle hiçbir anne ve baba 'benim çocuğum engelli, evden dışarı çıkartmam' diye düşünmesin. İşte sosyal devlet bugün tüm insanlarına bu imkanı veriyor. Engellisine de sahip çıkıyor" Projeyle hazırlanan akıllı bilekliklerin engelli bireylerle istenilen anda iletişim kurma imkanı sağladığına dikkati çeken Çiçek, "Biz toplumun tüm katmanlarıyla AYDIN - Aydın'ın ilk kadın minibüs şoförü Ayşe Kaplan, başarısıyla hemcinslerinin ilgi odağı haline gelirken erkek meslektaşlarının da gururu oldu. Aydın-Yenipazar hattında minibüs şoförlüğü yapan 36 yaşındaki Kaplan, babasının rahatsızlanması nedeniyle 3,5 ay önce ailelerinin geçim kaynağı olan minibüsü kendisinin kullanmaya başladığını söyledi ortak akılla birlikte hareket ederek engellilerimize sahip çıkacağız. Projeler üreteceğiz ve onların hayatını daha da kolaylaştıracağız. Bu projenin hayata geçmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum" diye konuştu. MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar ise projenin iyi niyetle insanlığa katkı sağlamak için hayata geçirildiğini kaydetti. Proje yürütücüsü Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Uygulama ve Şoförlük yapmasını kimsenin yadırgamadığını, bunun da kendisini teşvik ettiğini dile getiren Kaplan, en büyük desteği de meslektaşı erkek şoförlerden gördüğünü anlattı. Kaplan, cesaret ve çevresinin desteğiyle mesleğe kısa sürede ısındığını belirterek, şunları söyledi: "Öncelikle kadınların da bu işi yapabileceğini ispatlamak istedim ve bunu BUL- MACA Soldan sağa: 1. Bıçak bileme aleti. Kumarda ortaya sürülen para. 2. Ayağının biri sekili olan at. 3. Tavlada bir sayı. İmkân. 4. Ekvator bölgesinde yetişen bir meyve ağacı. İlave. 5. Birleşikgillerden, kökleri sebze olarak kullanılan bir bitki. 6. Arapçada birinci tekil şahıs, ben. Seyrek olarak dokunmuş delikli bir tür kumaş. 7. Yırtık bir yeri uygun bir parça ile kapama, onarma. Parola. 8. Yabani hayvan barınağı. Bulaşma, geçme. 9. Ayakkabının yumuşak olan üst bölümü. Verme, ödeme. 10. Eskiden lise derecesindeki okullara verilen ad. Dogma, nas. 11. Yalıtılmış. Bağırsaklar. 12. Yarı açma. Lahza. 13. Bir peygamber. Türk müziğinde bir makam. 14. Baston. Üstten sağa doğru eğik olan basım harfi. 15. Akdeniz bölgesi bitki örtüsü. Hastalıklı, sakat. 16. Bir renk. Kabiliyet. 17. Ayakkabı çekeceği. 18. Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap. Artırma, katma. 18. Antalya ilinin bir ilçesi. İtalya daki ünlü eğik kule. 20. Bir ilimiz. Asya da bir başkent. Yukarıdan aşağıya: 1. Pingpong. Tayin etmek. Başlıca içeceğimiz. 2. Açıktan açığa, herkesin gözü önünde, açıkça. Seyrek, az bulunur. İlkel deniz taşıtı. Yağı alınmış sütten veya yoğurttan yapılmış peynir. 3. Nazi Hücum Kıtasının kısaltması. 106 taşla oynanan bir şans oyunu. Rapor. İcar. 4. Peşin para ile bir şeye belli bir süre için alıcı olan kimse. Çobanların çaldığı ıslık. Sahiplik, maliklik. 5. Akdeniz anemisi. Tanrısal. Maksat, gaye, amaç. 6. Kalsiyumun simgesi. Bir tür bilgisayar oyunu. İlaç, merhem Posta sürücüsü. 7. Gemilerde ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için güverteye açılan baca. istikbal, gelecek. Soyluluk. Peru nun plaka işareti. 8. Yapma, etme. Bayağı, sıradan. Közlenmiş patlıcan, sarımsaklı yoğurt ve kıyma ile yapılan bir tür kebap. 9. Sözcük. Bir parçanın sevimli ve cana yakın çalınacağını anlatan müzik terimi. İsyan eden, başkaldıran. 10. Suçu bağışlama. Kesici araçların kabı. Alacak, borç. Kırşehir ilinin bir ilçesi. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu Araştırma Merkezi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ceyhun Özçelik de proje sonucunda engelli bireylerin ve ailelerin sosyal hayata entegre olmalarının sağlanarak güvenli ve serbest biçimde sosyal yaşamlarını sürdürebilmelerini amaçladıklarını dile getirdi. Muğla Yöresinde Yaşayan Yabancıların Dayanışma Derneği Başkanı Halil Karanfiloğlu ise zihinsel engellilerin sık sık kaybolduklarını ve bu durumdan ailelerin etkilendiğini belirtti. Aydın'ın Şoför Nebahat ı yolcuların ilgi odağı oldu başardım. Çevrem de beni çok destekledi, kimse yadırgamadı. Bu sayede mesleğe dört elle sarıldım, çok alıştım. Erkek şoförler de bana çok destek oldu. Bana yol vermeye başladılar, işin inceliklerini anlattılar. Bana bir tespih hediye edip, 'Şoför Nebahat' lakabını taktılar. Tüm bunlar şoförlüğe alışmamda bana çok büyük teşvik oldu. Diğer bayanlara da tavsiye ederim, çok güzel bir meslek. Artık başka bir işte çalışmayıp bu işi sürdürmek istiyorum." Kaplan, mesleğe başladıktan sonra başta üniversite öğrencileri olmak üzere özellikle kadın yolcuların kendisine büyük ilgi gösterdiğini söyledi. Kadın yolcuların bir gün önceden arayıp sefer saatini sorduğunu anlatan Kaplan, "Kadın yolcular akşamdan arayıp, 'Senin sıran yarın hangi saatte? Seninle yolculuk yapmak istiyoruz' diyor. Kadın yolcularla, öğrencilerle yolculuk boyunca çok güzel sohbetlerimiz oluyor. Onlar da bir kadın olarak bu mesleği yapmamı çok takdir ediyorlar ve beni destekliyorlar" diye konuştu. ÇÖZÜMÜ BUGÜN 13. SAYFADA Küresel sermayenin emperyalist derin devleti, İslam ülkelerinin millet yapısını parçalayarak kabile devletçiklerine dönüştürme, millî direnç noktalarını kırma, millî ordularını çökertme, millî ekonomilerini yok etme, yer altı ve yer üstü kaynaklarını yağmalama projesidir. Bu amaç için kullandığı bazı araçlar var: Evrensel ilkeleri olan Nasyonalizmi, etnik temelde uygulamaya sokmak. Ilımlı İslam projesini yaymak, kendisine bağlı ve emrinde bir yeni hilafet planıyla ulusal yapıları aşmak. Küresel sermayenin derin devleti, çok kültürlülük, kültürel haklar gibi sloganlarla İslam milletlerini mezheplerine, ırklarına, dillerine, coğrafî, kültürel, sosyal konumlarına göre ayrıştırmak, bunlar arasında çatışma çıkarmak ve bu kaos üzerine küresel bir imparatorluk kurmak amacındadır. Küresel sermaye sistemine Karunî sistem dersek, bu düzenin reklamını yapan aydın kisveli kişiler de Bel am-ı Baura olur. Mehmet ÇEVİK: Hocam Türkiyeli liberal aydının, ülkemizi Batıya, dünyaya borçlandırma tuzağında tutmak ister gibi bir hâli var. Borçlanmanın ülke kalkınmasındaki iyiliğinden filan da bahsediyorlar. Borç sarmalına dayalı bir liberal ve global ekonomi, neden gündemde tutuluyor? Prof. Dr. Nurullah ÇETİN: Borç alan emir alır. Batının çok eski taktiklerinden biri de sömürgeleştirmek, elinde tutmak, yönetmek istediği ülkeyi borca boğmak. Batı, sömürgeleştirmek istediği ülkeyi borcunu ödeyemez hâlde tutar ve bu hâlde istediği gibi, yönetmeye çalışır. Batının yerli işbirlikçisi olan Türkiyeli siyasetçi aydın da ülkemizi sürekli borçlu tutarak Batının emellerini gerçekleştirmesine yardım etmiş olur. Burada hemen şu anekdotu aktarmak gerekir. Lozan Konferansı sırasında Lord Curzon, Amerika delegesinin de bulunduğu bir toplantıda İsmet Paşa ya şöyle der: Konferansta bir sonuca varacağız, ama memnun ayrılmayacağız. Hiçbir konuda bizi memnun etmiyorsunuz. Hiçbir dediğimizin makul olduğuna, haklı olduğuna bakmaksızın kabul etmiyor, hepsini reddediyorsunuz. En sonunda şu kanıya vardık ki neyi reddederseniz hepsini cebimize atıyoruz. Ülkeniz haraptır, imar etmeyecek misiniz? Bunun için paraya ihtiyacınız olacaktır. Parayı nerden bulabileceksiniz? Bugün para dünyada bir bende bir de yanımdakinde. Unutmayın, ne reddederseniz hepsi cebimdedir. İhtiyaç sebebi ile yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman bugün reddettiklerinizi birer birer çıkarıp size göstereceğiz. Türkiyeli aydınlar, İMF yi, bizim için kurtarıcı bir kurum olarak görüyorlar te İMF, uluslararası bir sermaye kuruluşu olarak ortaya çıktı. Ortakları 185 ülke. Amaç, dış ödeme ANKARA - Türkiye'nin sahip olduğu zengin av ve yaban hayatının tek resmi kaydı olan Kara Avcılığı Kanunu'nun eklerinde yapılan güncellemeye göre, yaban hayvanı sayısı 3 tür artarak 759'a ulaştı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, ülkedeki yaban hayvanlarının belirlenmesi ve nesilleri tehlike altında olanların korunmasına ilişkin çalışmalar başlatılmasını öngören Kara Avcılığı Kanunu'nun, yaban hayvanları ile bunlardan hangilerinin av hayvanı, hangilerinin koruma altında olan yaban hayvanı olduğunu belirleyen ekleri bulunuyor. Bu kapsamda, Türkiye'nin zengin biyolojik çeşitliliğine paralel olarak her yıl yeni türler keşfedilirken, var olan türlerin alt türlerine yönelik detaylı incelemeler de yapılıyor. Bu nedenle Kara Avcılığı Kanunu'nda yer alan listelerde güncelleme yapılması gerekiyor. Bu çalışmalar ülkedeki türlerin resmi olarak tanımlanması ve koruma çalışmalarının yürütülmesi için oldukça önem taşıyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Kara Avcılığı Kanunu çerçevesinde yayınlanan 11 9 Mart 2015 Pazartesi TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com AYDIN ÜZERİNE MÜLAKAT 9 sıkıntısı çeken ülkelere destek vermek. İMF özellikle ekonomik krize giren ülkelerle yakından ilgileniyor. Zenginlerin kontrol altında tuttukları bu müessese, alacaklının alacağını tahsil etmesine yarıyor. Bu kurumda sermaye ve yönetim ağırlığı ABD dedir. İMF bütçesinde iri devletlerin payı büyük. Alınan kararlar da katkı payına göre oluyor. Mesela Amerika nın oy hakkı %16.83, Türkiye nin ise %0.55 dir. Dolayısıyla zengin ülkeler istedikleri kararı çıkarıyorlar, fakir ülkeler de sadece alınan kararı uygulama mecburiyetinde kalan ülke oluyorlar. İMF, zayıf ülkelerin ekonomilerini düzeltme değil, tam tersine zengin ülkelerin paralarını tahsil etme derdindedir ve ona göre plan ve program önerir. Borç veren emir verir. Onun için başta ABD ve diğer zengin ülkeler bizi yönetmek, gütmek ve sömürmek için borç silahını her zaman canlı tutuyorlar. Türkiyeli aydının ülkemizi İMF politikalarına mahkûm eden tutumu, Türkiye yi daima sömürge hâlinde tutma isteğinden kaynaklanıyor. Çünkü Türkiyeli aydın, Türkiye nin değil, küresel sermayenin kuludur. İlginçtir, 2007 yılında İMF nin desteklediği 6 ülke kalmış. Para desteğinin %85 i de Türkiye ye. Bizim dışımızda İMF den para alan ülkeler: Irak, Dominik, Makedonya, Peru ve Uruguay... Hâl-i pür-melâlimiz ortada daha ne denir ki! Mehmet ÇEVİK: Yabancı sermaye ve özelleştirmelerle ilgili olarak ne söyleyelim? Prof. Dr. Nurullah ÇETİN: Özelleştirme, bir kurum veya işletmenin yönetim şekli ve mülkiyet hakkının devletten, kamu sektöründen alınıp özel sektöre devredilmesi demektir. Temel yaklaşım, amaç ve beklenti, devletin ekonomiden elini eteğini çekmesi. Böylelikle farklı kuruluşlar, rekabet edecekler, bu yarış sonucunda kalite artacak, fiyat ucuzlayacak, iş alanları artacak, ihracat büyüyecek, mülkiyet halka yayılacak, zarar eden kamu işletmeleri kâr eder hâle gelecek, oy kaygısıyla fazlalaştırılmış kadrolar azaltılacak, kaliteli elemanlar yerleştirilecek vs. Özelleştirme, 12 Eylül 1980 den sonra gündeme geldi. Uzmanların verdiği bilgiye göre yılları arasında 167 kamu kuruluşu özelleştirilmiş, bunlardan YTL gelir elde edilmiş ama YTL masraf yapılmış. 20 yıllık sürede özelleştirme ile elden çıkarılan 188 kurumun yaklaşık %45 inin faaliyeti durmuş, üretim ve iş imkânı ortadan kalkmış, ortaya çıkan üretim açığı ithalatla kapatılmaya çalışılmış. Ayrıca devlet, özelleştirildikten sonra içi boşaltılmış olan bir çok bankayı ve sanayi tesisini geri alarak daha da zarar etmiş. (DEVAM EDECEK) Türkiye'nin yaban hayvanı türü arttı ve ülkede var olan türlerin listelendiği eklerin güncellenmesi amacıyla alanında uzman öğretim üyelerinin de katılımı ile her yıl bir dizi toplantı yapıyor. Son olarak 26 Şubat 2015'te, Orman ve Su İşleri Bakanlığında yapılan toplantıda, ek listelerin yeni bilimsel veriler ışığında güncellenmesi sağlandı. Bazı türlerin ilk kez listeye eklenmesine, bazı türlerin koruma altına alınmasına ve bazı alt türlerin ise isimlerinde güncelleme yapılmasına karar verildi. Yapılan değerlendirmeler neticesinde Türkiye'deki memeli tür sayısı 149 olarak tespit edildi. Kuş türleri 3 artarak, 481'e ulaştı. Ülkedeki sürüngen sayısı ise değişmeyerek 129 olarak kaldı. Netice itibarıyla Türkiye'deki yaban hayvanı tür sayısı, kuş türlerinin artışıyla 759'a ulaştı.

12 12 haber 9 Mart 2015 Pazartesi Komandoların tatbikatı nefes kesti KAYSERİ- Kayseri'de bulunan 1. Komando Tugayı'nın 945 kilometrekare alanda gerçekleştirdiği "Mızrak-2 Arazi Tatbikatı" gerçeğini aratmayan görüntülere sahne oldu. Kıbrıs'a 1974 yılında paraşütle indirme yaparak Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa hava indirme harekatı gerçekleştirmesiyle bilinen ve terörle mücadelede yıllarca etkin görev alan 1. Komando Tugayı'nın askerleri, eğitimlerini 5 gün sürecek tatbikatta uygulamaya koydu. Melikgazi ilçesi Zincidere Mahallesi'nde konuşlu tugay komutanlığında titizlikle eğitilen komandolar, 945 kilometrekarelik alanda gerçekleştirilen tatbikatın ilk bölümünü tamamladı. 777 personelle gerçekleştirilen tatbikatta, 2 genel maksat helikopteri ve 89 araç görev aldı. Tugaydan iki kol halinde hareket eden komandolar, zaman zaman yoğun kar yağışı, soğuk ve zor arazi şartlarında Develi ve Tomarza ilçeleri sınırları içinde yaklaşık 200 kilometre yürüdü. Tatbikat senaryosu kapsamında Yeşilbağ köyü yakınlarına üs kuruldu. Arazideki birliklerle irtibat ve koordinasyon buradan sağlandı. Ayrıca tatbikata karşıt kuvvet olarak katılan bir tabur, üs bölgesine ve arazideki birliklere taciz atışı yapıp sızma girişiminde bulundu. Araziye konuşlanan topçu birlikleri de tugayda aldıkları eğitimi, manevra mühimmatı ile pratiğe döktü. Farklı silahları kullanma konusunda özel eğitim alan komandolar, HK-33 piyade tüfeği, makineli tüfek, bombaatar, roketatar ve keskin nişancı tüfekleriyle manevra unsurlu yakın muharebe atışı yaparak yeteneklerini sergiledi. 4. Kolordu Komutanı Korgeneral Metin İyidil ve 1. Komando Tugayı Komutanı Tuğgeneral Aydoğan Aydın, tatbikat boyunca havadan ve karadan sık sık birlikleri kontrol etti. Olumsuz hava koşulları ve zor arazi şartlarında, temas araması, tehlikeli bölgelerden geçiş ve temasta hareket tarzları, mayın, el yapımı patlayıcı tehdidine karşı hareket tarzları ve sığınak depo bulunması faaliyetlerinin gerçekleştirildiği tatbikat cuma günü sona erecek. Kandil Öcalan ın çağrısına uyacak ERBİL - PKK'nın eski yöneticilerinden Nizamettin Taş, örgütün, Abdullah Öcalan'ın silah bırakma çağrısına uyacağını belirterek, "Bu süreçte gündemi tamamen değiştirecek ciddi provokasyonlar olmazsa, PKK yönetimi, kongreye gidip Öcalan'ın çağrısına uygun olarak Türkiye'de silahlı mücadeleye son verdiğini ilan edecektir. Öcalan'ın kararına Kandil'de karşı çıkacak hiçbir güç yoktur" Irak'ın Erbil kentinde siyasi çalışmalarını yürüten Nizamettin Taş, çözüm süreci kapsamında Öcalan'ın, PKK'ya silah bırakma çağrısını AA muhabirine değerlendirdi. Kandil'in, Öcalan'ın çağrısına uyacağının altını çizen Taş, "PKK, bu anlamda kendisini bağladı. Yöneticileri, bu işin arkasında olduklarını, Öcalan'ın tezini benimsediklerini dile getirdi. Kongre kaçınılmaz olarak gerçekleşecektir. Şayet bu süreçte gündemi tamamen değiştirecek ciddi provokasyonlar olmazsa PKK yönetimi kongreye gidip Öcalan'ın çağrısına uygun olarak Türkiye'de silahlı mücadeleye son verdiğini ilan edecektir" ifadelerini kullandı. "Öcalan'ın verdiği karara Kandil'de karşı çıkacak hiçbir güç yoktur" diyen Taş, şöyle devam etti: "Velev ki olsa bile bu Öcalan'ın talimatını yerine getirmeme düzeyinde olmaz. Öcalan'ın çağrısını askıya alma, erteleme veya kabul etmeme gibi bir durum söz konusu olamaz. Zaten PKK, Öcalan'ın çağrısını kabul ettiğini deklare etmiştir. Önümüzdeki günlerde veya aylarda yapılacak kongrede, 'biz 30 yıllık silahlı mücadele sürecine son veriyoruz ve bu temelde güçlerimizi çekiyoruz' diyecekler. Yani bu kararı alacaklar." Taş, PKK'nın sadece Türkiye devletine karşı silahlı mücadeleye son verdiğini, diğer ülke topraklarında silah bırakmadığını ve gerilla gücünü tasfiye etmediğini belirterek, şunları söyledi: "Eski tecrübelerime dayanarak şöyle bir formül bulacağını tahmin ediyorum: 'Türkiye'de silahlı mücadeleye son verdik. Dolayısıyla gerillayı çekiyoruz. Siyasal demokratik mücadele yöntemlerini benimsiyoruz' diyecekler. Bunu kararlaştıracaklar. Hemen ardından şunu diyeceklerdir: 'Gerilla Kürdistan'ın savunma gücüdür. Rojava'da, Kürdistan bölgesinde savaş sürüyor. Dolayısıyla gerilla, bu savaşta devrede olacaktır. Kürdistan savunma gücü olarak rol oynamaya devam edecektir.' Böyle bir karara varılacak. Zaten Rojava'da PKK'nın ve PYD'nin öncülüğünde bir savaş sürüyor. Bu gücü çok daha aktif bir şekilde Rojava'da kullanacaklar. Belki İran'a karşı da kullanırlar. Yani alınacak karar sadece Türkiye'ye dönük yanını durdurma ve bitirmedi. Kürdistan'ın diğer 3 parçası için gerilla gücünü aktif halde tutmaya devam ederler. Yani savunma gücü adı altında formüle edip işi böyle yürütecekler." Silahın bırakılması durumunda PKK, KCK ve diğer kadın örgütlerinin kongreye gitmek zorunda olduklarına dikkati çeken Taş, "KCK adı altında PKK, askeri ve siyasi ne kadar örgüt ve parti varsa kongreye gidecektir. Çünkü bir strateji ve sistem değişikliğine gidiliyor. Bu öyle basit toplantılarla geçiştirilecek bir mesele değildir. PKK, kongreye giderek kendisini değişime ve reforma tabi tutmak zorundadır. Aslında biz 11 yıl önce bunu yapmak istiyorduk. Olan yıllara oldu. Türkiye'de PKK gibi illegal yasa dışı örgütlenmelere gerek yok. Zaten siyasi partileri var. PKK gibi illegal ve farklı amaçlar uğruna kurulmuş örgütler artık olmayacak. PKK, Tamamen demokratik ve siyasal mücadeleyi hedef alan bir yapıdır" değerlendirmesinde bulundu. Nizamettin Taş, "Aslında PKK bitmiştir. Yani oynayacağı rolü oynamış ve tarihe karışmıştır. Gerisi uzatma ve Türkiye'nin alacağı tavra bağlı olarak şekillenecektir. Ancak PKK bitmiş ve tasfiye olmuştur. PKK dönemi tarihsel açıdan artık kesinlikle kapanmıştır. Dolmabahçe açıklaması bunun fiilen gerçekleştiğini ilan etmiştir. Bundan sonra stratejik anlamda geriye dönüş olmaz. PKK, Öcalan'ın çağrısını kabul etmiştir. PKK, Türkiye'ye dönük silahlı mücadeleye son verir ve güçlerini çekerse bir biçimde tasfiye olmuş olacaktır. Yani ismi ister kalsın ister kalmasın varlık gerekçesi ortadan kalkacaktır. PKK kalsa bile varlık gerekçesini yitirecek, ismi kalsa bile özünde eskisi gibi abla olmayacaktır. Bundan 10 yıl önce de bu karara varılmıştı, nihayet şimdi hayata geçiriliyor. Bu, niteliksel bir değişimdir. Bir sürecin ciddi olarak bitmesi anlamını taşır" PKK'nın silah bırakmada bir tercih yapmak zorunda kaldığını işaret eden Taş, şunları kaydetti: "PKK, şu tercihle yüz yüze kaldı: Ya İran-Şii cephesinde yer alarak bu süreci sabote edecekti ya da o tercihten vazgeçerek kendini çözüme yatıracaktı. Anlaşıldığı kadarıyla Kandil de nihayetinde İran'dan uzaklaşarak, Şii cephesinden giderek vazgeçip diğer tarafta yer alacak. Bunu biraz da zorlayan Kobani'deki ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin hava saldırısı, Peşmergelerin ağır silah desteği sunması ve Türkiye'nin sınırını açması gibi etkenlerdir. Belki çok fazla dile getirilmiyor ama Türkiye binden fazla YPG yaralısını kendi hastanelerinde tedavi etti. Şu anda Rojava'nın lojistik bütün ihtiyaçlarını Türkiye karşılıyor. Yani Türkiye kapıyı kapatsa, Rojava'daki Kürtler hiçbir yerden lojistik destek alamaz. Bundan sonra ticareti, yeniden yapılanması ancak Türkiye üzerinden veya Kürdistan bölgesi üzerinden olur. Her iki ihtimalde de eğer PKK, Şii cephesinde yer almış olsaydı, hem Kürdistan bölgesinin kapısı kapanırdı hem de Türkiye'nin. Böyle zorlayıcı, objektif faktörler de var." Silah bırakmanın bir sonucu olarak Kürtler arasındaki şiddetin de durdurulması gerektiğini anlatan Taş, "PKK, Kürdistan'da Kürtler içinde yeni bir sayfa açmak zorunda. İç barışı gerçekleştiremeyen dış barışı hiç gerçekleştiremez. Bu çözümün bir parçası olarak Kürtler arasında da şiddet mutlaka devre dışı kalmalıdır. Madem ki siyaset tercih ediliyor ve yoğunluk bu sahaya kaydırılıyor, öncelikle Kürtler arasında iç barış, özgürlük ve demokratik bir zihniyet şart. Bu kültürün en başta PKK tarafından içselleştirilmesi gerekiyor" görüşünü dile getirdi. Kürt sorununun çözümünde diğer bütün çevrelerin de sürece dahil edilmesi gerektiğini savunan Taş, "PKK tek başına Türkiye'de Kürt sorununu çözmeye kalkışırsa, bu yetki gasbı olur, irade gasbı olur. Yani Kürtlerin devrede olmadığı, Kürtler adına iki gücün karar verdiği problemli bir durum olur. Yani eğer PKK silahlı mücadeleye son verir ve gerilla gücünü Türkiye'den çekerse, ondan sonraki süreçte Kürt halkı bütün kurum ve kuruluşlarıyla devreye girmelidir" ifadelerini kullandı. "PKK'nin ilk başta gerilla mücadelesine başlamasının bir gerekçesi vardı, devlet kurmak istiyordu" diyen Taş, "PKK, devlet kurma stratejisinden vazgeçip hedef olarak demokratik cumhuriyet tezini savunmaya başlayınca artık savaşı sürdürmenin de gerekçesini ortadan kaldırdı. Aslında şimdi değil yıl önce artık savaşı sürdürmenin izahı kalmamıştı. Zira demokratik cumhuriyet kurmak için savaşa gerek yoktu. Demokrasinin kendisi savaşı reddeden bir sistemin adıdır. PKK'nın 10 maddelik esas üzerinde hükümetle anlaşmasının böyle teorik bir altyapısı var. PKK açısından zaten savaş gereksizdi. Çünkü savaşı gerekli kılacak hiçbir amaç ve hedefe sahip değildi. Değişik nedenler ve dış koşullardan dolayı zoraki bir savaşı sürdürme gerçeği vardı, o da nihayet son buluyor" değerlendirmesinde bulundu. Taş, barajı aşma potansiyeline sahip olan HDP'nin yüzde 15 oy potansiyeli olduğunu belirterek, "Fakat bu, barajı aşacağı anlamına gelmiyor. Eğer demokratik bir zihniyetle hareket etmez, herkesi kucaklayacak bir politika izlemez, hala kimisine hayın kimisine düşman tavrını sürdürür ve eski alışkanlıklarını devam ettirirse barajı geçemez. Fakat demokratik, kucaklayıcı, herkesin kendi rengini yansıtabileceği ve kendi iradesini konuşturabileceği bir zemin yaratırsa barajı zorlayabilir" diye konuştu. "Türkiye'ye dönmek istiyor musunuz?" sorusuna Nizamettin Taş,"Bizim varlık gerekçemiz Kürt sorununun çözümüne bağlıdır. Şahıs olarak gidip gitmememiz hiç önem arz etmiyor. Kürt sorunu çözülecekse bin yıl dışarıda kalmaya razıyız. Çözüme hizmet edecekse her türlü riski göze alarak gitmeye de hazırız. Burada belirleyici olan Kürt sorununun çözümüne nasıl bir katkı sunacağımızdır. Bundan sonra sorunun bir tarafıyız. Silahlar madem devreden çıkıyor, Kürt sorunu artık devreye giriyor ve bunun müzakeresi başlıyor, buna en çok emek veren bir kesim olarak bir tarafız. Sorunu formüle etme, zeminini ve stratejisini oluşturma noktasına elimizden gelen her türlü katkıyı sunmaya hazırız. Yeter ki Kürtlerin kendi içinde ve Kürtlerle Türkler arasında barış gerçekleşsin. Dolmabahçe Sarayı'ndaki anlaşma çözüme hizmet edecekse her türlü katkıyı sunmaya hazırız" yanıtını verdi. Siber savaşlar hızlanacak ANKARA- Siber güvenli firması Labris Networks'un Üst Düzey Teknik Yöneticisi Oğuz Yılmaz, bu yıl siber silahlanmanın hızlı başladığını ve artarak devam edeceğini söyledi. ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper'ın, şubat sonunda Amerikan kongre üyelerine "siber savaşın sıklık derecesi ve karmaşıklığının giderek arttığı, Rusya'nın en gelişmiş siber savaş devletleri arasında yer aldığı" yönündeki değerlerdirmesi siber saldırıları tekrar gündeme taşıdı. Yılmaz, AA muhabirine konuya ilişkin yaptığı açıklamada, teröristlerin de siber silah teknolojisini elde ettiklerini anlattı. Son dönemlerde Suriye Elektronik Ordusu ve ISIS gibi grupların bazı siber saldırıların sorumluluğunu aldıklarını hatırlatan Yılmaz, bu siber saldırıların bazı web sayfaları ve Twitter hesaplarının kontrolünü ele geçirme düzeyinde olduğunu, buna benzer diğer grupların, saldırıların derinliğini artırabileceğini kaydetti. Özel olarak kötü amaçlı hazırlanmış casusluk yazılımları ve bu yazılım tabanlı gözetim operasyonlarının ABD, İngiltere, Çin ve Rusya dışındaki ülkelerde de başladığına dikkati çeken Yılmaz, "Siber casusluğun savaşta olmayan devletler arasında standart bir uygulama olacağını bekliyoruz. Ülkelerin jeopolitik konumuna siber saldırılarla daha çok müdahale edilecek" diye konuştu. Siber güvenlik konusunda Türkiye'nin kendi ürününü üretebilen bir noktada olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle devam etti: "Ar-Ge üretimleri ürüne dönüşerek, pazarda yer bulmaya başladı. Devletin bu anlamda farkındanlığı yükseltmesiyle beraber, siber güvenlik ürünlerinde daha çok iyiye gidiyoruz. Önceden bu alandaki mühendislerimizi yurtdışına gönderiyorduk fakat şimdi ya geri getiriyoruz veya göndermiyoruz. Son yıllarda ele geçirilmiş bilgisayar ağını ifade eden 'botnet' denen bir kavram var. Bu ağdaki bilgisayarların her birine 'zombi' deniliyor. Bu bilgisayarlar uzakta bir ülkedeki biri tarafından kullanılabiliyor olabilir. Kullanılan yazılımların orijinal ve güncel olması önemli. Her e-postayı açmamak gerekir. Kullandığımız anti-virüs programlarına her zaman güvenemeyiz. Çünkü her gün yeni bir virüs ortaya çıkarılıyor. Cep telefonlarında anti-virus programlarını kullanmak gerekir. Akıllı telefonların da kullanım pratiği çok önemli. Merak ederek her akıllı telefonlar için yapılan uygulamayı yüklemek doğru değil. Uygulamaları yüklerken detaylara bakın. Örneğin, oyun yüklerken program sizden adres defterine ulaşmak istiyorsa buna şüpheyle yaklaşın. Unutmayın bedava olan hiçbirşey bedava değildir. O firma mutlaka parayı bir yerden kazanıyordur. Örneğin, adres defterinizi satabiliyor, bilgisayarınıza virus bulaştırıyor olabilir." Türkiye, Musul un IŞİD den kurtarılmasına destek verecek BAĞDAT - Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Musul'a başlatılacak bir operasyonda Türkiye'nin, Irak'ın yanında olacağını belirterek, "Türkiye, Irak'ın terörle mücadelesinde her türlü istihbarat ve lojistik desteği vermeye hazırdır. Bu desteğin yanı sıra Irak ordusuna ve Peşmergeye eğitim ve donanım yardımına da hazırız" Bakan Yılmaz ve Irak Savunma Bakanı Halit el- Ubeydi, baş başa ve heyetler arası görüşmenin ardından Savunma Bakanlığında ortak basın toplantısı düzenledi. Yılmaz, konuşmasında, "Ubeydi ile terörle mücadele, güvenlik, savunma ve askeri işbirliği konularını ele aldık. Türkiye, Irak'ın birliği, bütünlüğü, istikrarı, güvenliği ve refahı için elinden gelen katkıları sunmayı sürdürecektir. Kapsamlı bir yapıya sahip İbadi hükümetini ve programını destekliyoruz" şeklinde konuştu. "Musul'a başlatılacak bir operasyonda Irak'ın yanındayız" diyen Yılmaz, "Türkiye, Irak'ın terörle mücadelesinde her türlü istihbarat ve lojistik desteği vermeye hazırdır. Bu desteğin yanı sıra Irak ordusuna ve Peşmergeye eğitim ve donanım yardımına da hazırız. Irak'ın bütün güvenlik güçlerine askeri yardımımız devam edecek" ifadelerini kullandı. Yılmaz, Irak halkının çektiği acıları hafifletmeye çalıştıklarını vurgulayarak, Türkiye'nin Irak'a ilk insani yardım ulaştıran ülkelerden olduğunu hatırlattı. Türkiye'nin bugüne kadar Irak'a 800 tırla insani yardım ulaştırdığına dikkati çeken Yılmaz, söz konusu yardım malzemelerinin hiçbir ayrım yapılmadan "tüm Iraklı kardeşlere" dağıtıldığını kaydetti. İsmet Yılmaz, insani yardımların devam edeceğini belirterek, "Musul'a yönelik operasyon sırasında yerlerinden olacak Iraklılar için insani yardım ve kamp kurma konusunda Türkiye hazırdır. Türkiye, Musul'un kurtarılması için Iraklı kardeşlerinin yanında olacaktır" diye konuştu.

13 dış dünya 9 Mart 2015 Pazartesi13 İsrail saldırılarının sonuçları can yakıyor İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği son saldırılarda hasar gören binlerce yapının enkazı Filistinlilerin hayatını tehdit ettiği gibi halkın huzurunu da bozuyor. GAZZE - İsrail'in Gazze Şeridi'ne geçen yıl Temmuz ayında başlattığı ve 51 gün süren saldırıların ardından, bölgede görülmemiş bir yıkım yaşanırken, yeniden imarın tam olarak başlamaması Filistinlileri bir mağduriyetten diğerine taşıdı. Saldırıların ardından belediyenin imkansızlığı nedeniyle evinin yakınındaki bina enkazlarının kaldırılmamasından dolayı, yaşadıklarını anlatan Filistinli baba Cevad ez-zerd, kullanılamaz hale gelen binaların enkazlarının hala kaldırılmamış olmasının hayatlarını tehdit ettiğini belirtti. Beraber yürüdükleri esnada, oğlu Muaz'ın (4) alnına ticaret merkezinin enkazından bir parçanın düşmesi nedeniyle yaklaşık 20 dikiş atıldığını söyleyen baba Zerd, "Çok büyük sıkıntı yaşıyoruz. Ticaret merkezinin birçok kolonu düştü, birçoğu da düşmek üzere. Duvarlarından da sürekli parçalar düşüyor" Zerd, "Patlama veya şiddetli rüzgar olması durumunda bina her an yıkılabilir. Başka bir alternatif olmadığı için yıkıntıların altında oynayan çocuklarımızın hayatından endişe ediyoruz. Bu nedenle çocuklarımızın oyuna çıkmasına çoğunlukla izin vermiyoruz" diye konuştu. Filistinlilerin her gün yüz yüze kaldıkları tehlikeyi aktaran Zerd, şunları söyledi: "Evimin yakınında yıkılmak üzere olan bir apartman var. Bu apartmanın bitişiğindeki 3 okulda yaklaşık 4 bin Bulgaristan "Nabucco Projesi nin hayata geçirilmesini istiyor öğrenci eğitim görüyor. Ayrıca bu binanın en alt katında bulunan dükkanlardan bazıları açık ve gün içinde büyük yoğunluk oluyor." Zerd, enkazların bulunduğu yoldan başka evine giden yol olmadığı için bir zarar gelebileceği endişesiyle yakınlarının dahi çocuklarıyla beraber, kendilerine misafirliğe gelmekten kaçındığını söyledi. Zerd, sıkıntılarının yalnızca bununla sınırlı kalmadığını, evlerin depolarına su taşıyan araçlarla, çöp toplama araçlarının sokaklarına girmediğini, bu nedenle harap binalardan birinin altının çöplüğe ve başıboş köpeklerin merkezi haline dönüştüğünü dile getirdi. Vatandaşların hayatını tehdit eden enkazların kaldırılamama sebebini anlatan Refah Belediye Başkanı Subhi Rıdvan, şunları söyledi: "Biz belediye olarak, enkazı kaldırabilecek gerekli araç-gerece sahip değiliz. Aralarında ticaret merkezi de bulunan harap binaların enkazının kaldırılmasından kendilerinin sorumlu olduğunu ilgili Bayındırlık ve İskan Bakanlığına bildirdik. Ancak henüz Bakanlıktan bize bir cevap verilmedi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), birkaç gün önce müteahhitlere ihale yapılacağını duyurdu. Biz, enkazı öncelikle kaldırılması gereken binaları belirledik. Yakında enkazların kaldırılacağını tahmin ediyorum. Belediye ayrıca molozların dökülmesi için 70 dönümlük bir alan hazırladı." Rıdvan, ticaret merkezinin, Refah kentinin ana caddesinde bulunması ve yakınındaki 2 okul nedeniyle daha büyük tehlike teşkil ettiğini belirterek, "Yıkılmak üzere olan bu binalar vatandaşların hayatı için tehlike oluşturuyor" diye konuştu. İsrail, söz konusu apartman ve ticaret merkezine 1, 3 ve 20 Ağustos 2014'te 15 hava saldırısı düzenlemişti. İsrail'in, yıllardır abluka altında tuttuğu Gazze'ye, 7 Temmuz 2014'te başlattığı ve 51 gün süren saldırılarında 2 binden fazla Filistinli hayatını kaybetmiş, 11 binden fazla kişi de yaralanmıştı. Saldırılarda 17 bin 200 ev, 73 cami ve 24 okul tamamen yıkılmış, binlerce bina hasar görmüştü. SMDK Başkanı Hoca: Esed'in birliklerini İran yönetiyor Çin, bu yıl yüzde 7 büyüme, yüzde 3 enflasyon hedefi koydu PEKİN - Çin'de, Başbakan Li Kıçiang, 2015'te yüzde 7 civarında ekonomik büyüme beklediklerini söyledi. Başkent Pekin'deki Tiananmen Meydanı'nda bulunan Büyük Halk Salonu'nda düzenlenen yasama organı 12. Çin Ulusal Halk Kongresi yıllık olağan genel kurulunun açılışına, Devlet Başkanı Şi Cinping, Başbakan Li Kıçiang, Çin Komünist Partisi (ÇKP) Politbürosu'nun da aralarında bulunduğu 3 bin civarında delege katıldı. Hükümetin yıllık çalışma raporunu meclise sunarak, 2015 yılı hedef ve bütçesini açıklayan Başbakan Li, ülkede Gayrisafi Yurtiçi Milli Hasıla'nın bu yıl yüzde 7 büyümesini beklediklerini açıkladı. Enflasyonun bu yıl yüzde 3 civarı olmasının ön görüldüğünü belirten Li, işsizlik oranını yüzde 4,5'in altında tutmayı hedeflediklerinin altını çizdi. Li, dış ticaretin yüzde 6 artacağına işaret ederek, enerji tüketiminin yüzde 3,1 azalacağını ve bu anlamda çevre kirliliğinin önüne geçmek için çalışmalara devam edileceğini kaydetti. Çin Başbakanı, 2015 yılı savunma bütçesinin 886 milyar yüen (142 milyar dolar) olduğunu açıklarken, bu rakamın geçen seneye göre yüzde 10,1 yükselmesi dikkati çekti. Ülkede eğitimden sosyal sağlık sistemine, ulaşımdan barınmaya kadar birçok sorun olduğunu aktaran Li, "Çin'deki bazı yolsuzluk problemleri, şok edici boyutlarda" ifadesini kullandı. Li, bazı yerel ve merkezi yönetim kadrosunda bulunan devlet memurlarının, "makamlarının gereğini yapmadıklarını, yerine getirilmesi gereken görevleri aksattığını'' belirterek, halkın hükümetten beklentisi doğrultusunda yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadeleyi sürdürecekleri vurgusunda bulundu. Devlet yetkililerinin başlıca görevinin toplumdaki kişi ve kurumların hak ve menfaatlerini gözetmek olduğunu ifade eden Li, "Yetki gücünü elinde bulunduranlar, her istediklerini yapamaz" diye konuştu. Ülkede giderek ciddileşen hava kirliliği sorununa da değinen Li, karbon emisyonunun ülke genelinde bu yıl en az yüzde 3,1 azaltılacağını ve yeni nesil enerji ile çalışan araçların güçlü şekilde teşvik edileceğini bildirdi. Li, hava kirliliği sorununun "halkın büyük bir derdi" olduğunu anlatarak, çözüm için "demir irade gösterileceği" sözünü verdi. Kaçak karbon yayımı yapan kuruluşlara "ağır bedeller ödetileceğinin" altını çizen Li, "Büyük şehirlerin hastalığı olan hava kirliliğini kararlı şekilde tedavi edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu. Esnek para politikalarına devam edileceğini de söyleyen Li, yabancı yatırımcılara uygulanan kısıtlamaların yarı yarıya azaltılacağını kaydetti. Yerli ve yabancı üç bini aşkın medya mensubunun izlediği genel kurul öncesi, trafiğe kapatılan Tiananmen Meydanı ve çevresinde yoğun güvenlik önlemleri dikkati çekti. Çin'in en üst düzey yasama organı Çin Ulusal Halk Kongresi'nin genel kurulunda ÇKP'nin aldığı reform kararları başta olmak üzere birçok konu karara bağlanacak. SOFYA - Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Hazar gazının Türkiye üzerinden Avrupa Birliği (AB) ülkelerine taşınmasını öngören, ancak "askıya alınan" Nabucco Projesi'nin hayata geçirilmesini isteyeceklerini açıkladı. Bulgaristan'a resmi ziyarette bulunan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev ile görüştü, iki ülke arasında "stratejik işbirliği protokolü" imzalandı. Aliyev, daha sonra Bulgaristan Başbakanı Borisov'u kabul etti. Görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Başbakan Borisov, ülkesinin AB'nin sadık bir üyesi olduğunu belirterek, "Daha önce üçüncü enerji paketiyle ilgili AB'nin bizden talep ettiği tüm koşulları yerine getirdik. Şimdi ise Nabucco'nun yeniden hayata geçirilmesini isteyeceğiz. Kaynak çeşitlendirilmesi böyle olur" diye konuştu. Borisov, AB'nin de enerji kaynakların çeşitlendirilmesini istediğini belirterek, "Avrupa Komisyonu'ndan tam anlayış bekliyoruz" Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev de Hazar ve Ortadoğu doğalgazını Batı'ya taşıması planlanan Güney Gaz Koridoru Projesine önem verdiklerini ifade ederek, "Ülkemiz bu projeye aktif olarak katılıyor" ifadesini kullandı. Aliyev, Bulgaristan ile ilişkilerinin sağlam siyasi bir temele oturduğunu belirterek, "Bulgaristan, Azerbaycan'ın AB ile olan ilişkilerinde de önemli rol oynuyor. Azeri şirketler Bulgaristan'daki yatırım olanaklarına büyük ilgiyle yaklaşıyor. Ülkemiz ulaşım koridorların oluşturulmasında öncülük yapıyor" diye konuştu. Stratejik işbirliği protokolü, enerji, ilaç sanayi, bilişim teknolojileri, altyapı projeleri ve turizm gibi alanlarda işbirliğinin geliştirilmesini öngörüyor. KİLİS - Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Halid Hoca, "İran, Suriye'de açık bir şekilde ortaya çıktı, sahnenin arkasında değil kara savaşında Esed'in birliklerini yönetiyor ve yönlendiriyor" Hoca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye'nin özgürlüğüne kavuşması ve rejimin elinden kurtulması için mücadele ettiklerini söyledi. Suriye'deki muhalif güçlerin tek çatı altında toplanması gerektiğini vurgulayan Hoca, Esed rejiminin hem yurt dışından getirdiği milisleri kullandığını hem de terör örgütü IŞİD ile iş birliği yaptığını savundu. Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO), rejim ve IŞİD güçleriyle mücadele ettiğini aktaran Hoca, Esed'in arkasında ise İran ordusunun olduğunu ileri sürdü. Suriye'nin güneyinde ve Halep'te son bir aydır İran birlikleriyle savaştıklarını anlatan Hoca, şöyle konuştu: "İranlıların yanında Yemen'den getirilen Husiler de var. Geçtiğimiz günlerde 3 Husi asker ÖSO'nun eline geçti. Bunun yanında Afganistan ve Pakistan'dan getirilen Şii milisler de bize karşı savaşıyor. Sonuçta artık İran, Suriye'de açık bir şekilde ortaya çıktı, sahnenin arkasında değil kara savaşında Esed'in birliklerini yönetiyor ve yönlendiriyor." Hoca, Suriyeli muhalifler için hazırlanan eğit-donat programının terör karşı savaşı öngören bir çalışma olduğuna işaret etti. Bu proje için 500 milyon dolarlık bütçe ayrıldığını anımsatan Hoca, "Rejimin, devlet terörü kapsamına alınmasına savunuyoruz. Bu düşüncemizi ABD'ye ilettik. Eğer bu çerçevede bir işbirliği olursa ÖSO bu programın bir parçası olacaktır" diye konuştu. Hoca, IŞİD'e karşı karasal savaşta ortaklığın olması gerektiğinin altını çizdi. PYD'nin, IŞİD'in Kobani'den (Ayn el Arap) çekilmesini fırsat olarak gördüğünü belirten Hoca, şunları kaydetti: "Baktığınız zaman PYD'nin kendi nüfuzunu artırmak istediğini görüyorsunuz. Kürt temsilcileri ve diğer aktivistlerle yaptığımız toplantılarda Suriye'nin toprak bütünlüğüne dikkat çekiyoruz. Kürt, Arap, Türkmen, Asuri, Müslüman veya Hristiyan olsun tüm toplum Suriye halkı için mücadele ediyor. Dolayısıyla bölgede ayrı bir nüfuz oluşturma veya bir bağımsızlık gibi istekler Suriye devrimi için söz konusu olmaz." IŞİD'e karşı savaşmak isteyen Fransızların sayısı artıyor PARİS - Fransa'da IŞİD saflarında savaşmaya gidenlerin ardından şimdi de terör örgütüne karşı mücadele etmek için bölgeye gitmek isteyenlerin sayısı artıyor. Le Figaro, bazı emekli asker ve gençlerin Irak ve Suriye'deki hristiyan azınlığı korumak üzere bölgeye gitmek için hazırlık yaptığını yazdı. Gazete, sosyal paylaşım ağları üzerinden bölgedeki Hristiyan milislerle yazışan, Suriye ve Irak'a gitmek için hazırlık yapanlarla yaptığı röportajlara yer verdi. Takma isimlerle yayımlanan röportajlarda bölgeye gitmek isteyenler, "IŞİD'in Hristiyan azınlığına yönelik saldırılarına büyük tepki duyduklarını ve bölgedeki milislerine yardımcı olmak istediklerini" ifade ediyor. Daha önce de Hristiyanları korumak için yurt dışına savaşmaya gidenler olduğunu yazan Le Figaro gazetesi, 1970'li yılların sonunda aşırı sağ eğilimli çok sayıda Fransız vatandaşının Lübnan'daki iç savaşta Hristiyan milislerin yanında savaşma üzere bölgeye gittiğini hatırlattı. Fransa'da geçen yıl kabul edilen yasaya göre, yurt dışında savaşmaya ve silah eğitimi almaya gidenlere hapis cezası veriliyor. Ocak ayındaki terör saldırılarının ardından çıkarılan yasa da yurt dışına savaşmaya gideceğinden şüphelenilenlere geçici çıkış yasağı koyulmasını öngörüyor. Fransa'dan yaklaşık 900 kişinin, IŞİD saflarında savaşmak için Irak ve Suriye'ye gittiği tahmin ediliyor. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

14 14 9 Mart 2015 Pazartesi TURİZM Antalya'ya gelen turist sayısı azaldı Ören yerlerine çevre düzenlenmesi yapılacak Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) verilerine göre, yılın ilk 2 ayında kente gelen yabancı sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,9 azaldı. ANTALYA - AKTOB'dan yapılan yazılı açıklamada, ocak-şubat döneminde Antalya'ya gelen yabancı turist sayısının 234 bin kişi olduğu bildirildi. Geçen yılın aynı döneminde kente yaklaşık 241 bin yabancı turist gelmişti. Yılın ilk iki ayında kente Almanya'dan gelen yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 104 bin 57'den 121 bin 59 kişiye yükseldi. Rusya'dan gelenlerin sayısı ise yüzde 41 düşerek 36 bin kişiden 21 bin kişiye geriledi. Söz konusu dönemde Hollanda pazarı yüzde 7,8 büyürken, İngiltere pazarında yüzde 17 gerileme yaşandı. Ocak-şubat döneminde yükseliş yaşayan pazarlardan Belçika yüzde 16, Finlandiya yüzde 180, İsviçre yüzde 20, Polonya yüzde 117, İtalya yüzde 121 arttı. Rusya ve İngiltere dışında düşüş yaşayan diğer pazarlar arasında yüzde 51 ile Danimarka, yüzde 13 ile Avusturya, yüzde 30 ile İsrail, yüzde 25 ile Ukrayna ve yüzde 70 ile Fransa ilk sıraları aldı. İran pazarı geçen yılki yüksek oranlı büyümesine bu yılın iki aylık döneminde de devam etti. Pazarda yüzde 44 artış kaydedildi. ISSN ADIYAMAN- Adıyaman Valiliği tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen ''Kommagene-Nemrut Turizm Odaklı Canlandırma'' projesi için çalışmalar başlatıldı. Valilikten yapılan yazılı açıklamaya göre, Adıyaman'da turizm sektörünün yeniden canlandırılması ve geliştirilmesi projesinin değerlendirme toplantısı Vali Mahmut Demirtaş başkanlığında gerçekleştirildi. AB destekli ''Kommagene-Nemrut Turizm Odaklı Canlandırma'' projesi kapsamında, değişik alanlarda yapılacak çalışmalar sonucunda Adıyaman'da turizm alanında önemli değişim ve gelişmelerin yaşanarak turizmden elde edilen katma değerin artırılması hedefleniyor. Kentteki turizm sektörünün yeniden canlandırılması projesinin hedeflerine ve beklenen sonuçlarına ulaşması için Kommagene Nemrut Alan Başkanı Onur Yıldız tarafından projenin detayları ve süreci hakkında bilgi verildi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın kontrolünde inşaat işleri, müşavirlik hizmetleri, mal alımı ve teknik destek faaliyetlerinin ihale edilerek 2015 yılı içerisinde projenin başlayacağı belirtildi. Vali Mahmut Demirtaş, toplantıda yaptığı açıklamada, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ile birlikte hazırlanan projenin toplam bütçesinin 6,9 milyon auro olduğunu ve 27 ay içinde tamamlanmasının hedeflendiğini vurguladı. "Bu proje ile yerli ve yabancı turist ile kent ekonomisinin canlandırılmasının yanı sıra ilimize yıllık 30 bin ilave turistin gelmesini sağlayacağız" diyen Demirtaş, 2014 yılında AB Türkiye Delegasyonu'ndan resmi onayı alınan projeye bu yıl içerisinde başlayacaklarını aktardı. Adıyaman'ın tanıtımı için de çalışmaların sürdüğünü vurgulayan Demirtaş, şunları kaydetti: "Valiliğimiz tarafından sürdürülen proje kapsamında, Adıyaman'da 11 ören yerinin çevre düzenlemesini yaparak bu turistik merkezlerin AB standartlarında bir niteliğe kavuşması, ortalama konaklama süresi ve turizmden elde edilen katma değerin artırılmasını hedefliyoruz. Arsemiea, Kocahisar, Cendere, Karakuş, Taşgedik, Palanlı, Kuyulu, Sofraz, Eski Besni ve Kızılin'de yapılacak çevre düzenleme faaliyetlerinin yanı sıra Adıyaman kent merkezinde inşa edilecek Kommagene Odak Binası ile kültür turizmi canlandırılacaktır. Teknik destek faaliyetleri arasında Adıyaman'ın tanıtımının yapılacağı fuar ve festivaller ile belgesel film ve web sitesi yapılması yer almaktadır" GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim Matbaacılık Yayıncılık Bil. Med. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Ahmet Serkan Küçük Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Tülay Canpolat, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Yeni Batı Mah Sok. No: 12 Batıkent - Yenimahalle / ANKARA Tel: gazeteyedigun@gmail.com Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. Yıl: 45 Sayı: Mart 2015 Pazartesi Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir Kartalkaya ya yoğun ilgi... BOLU - Türkiye'nin önemli kış turizm merkezlerinden Kartalkaya, yerli ve yabancı turistlerden yoğun ilgi görüyor. Sezonu 15 Aralık tarihinde açan kayak merkezini, yaklaşık 150 bin tatilci ziyaret etti. Toplam yatak kapasitesinin 2 bin olduğu Kartalkaya'da bulunan 6 otel, hafta içi yüzde 60 ve hafta sonu ise yüzde 95 doluluk oranıyla hizmet veriyor. Günübirlik ve konaklamak için Kartalkaya'ya gelen tatilciler, tatillerinin keyfini toplam uzunluğu 45 kilometre olan ve kar kalınlığının 2 metrenin üzerinde olduğu pistlerde kayak ve snowboard yaparak çıkartıyor. Dorukkaya Otel Genel Müdürü Yusuf Avcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kayak merkezinde son yılların en bereketli döneminin yaşandığını belirtti. Kartalkaya'da daha önce bu kadar etkili bir kar yağışı görülmediğini vurgulayan Avcı, "Yağan karla birlikte kayak merkezine olan ilgi de arttı. Kayak sezonunu 15 Aralık tarihinde açtık ve 2,5 ay içerisinde yaklaşık 150 bin tatilci kayak merkezini ziyaret etti. Pistlerde bulunan kar, kayak için son derece elverişli. Tatilini Kartalkaya'da geçiren turistler, kayağın ve eğlencenin zirvesini yaşıyor" ifadesini kullandı. ABONE TALEP FORMU

15 9 Mart 2015 Pazartesi "Ibrahimovic 8 yıl daha sahalarda" ANKARA - Fransa 1. Futbol Ligi (Ligue A) ekiplerinden Paris Saint- Germain'in (PSG) yıldızı Zlatan Ibrahimovic'in yaşına kadar futbol hayatını sürdürebileceği açıklandı. Ibrahimovic'in menajeri Mino Raiola, Fransa basınına yaptığı açıklamada, 33 yaşındaki İsveçli golcünün futbol hayatına uzun yıllar devam edeceğini söyledi. Ibrahimovic'in PSG ile sözleşmesinin 2016'ya kadar süreceğini hatırlatan Riola, "Hala futbol oynayacağı önünde 8 yıl var. Onunla bir anlaşma yaptık. 15 yıldır onun için çalışıyorum ve o da 8 yıl benim için futbola devam edecek" Golfün yeni adresi "Çarşamba Ovası" olacak Yunus Mallı kararsız SAMSUN - Türkiye'nin önemli ovaları arasında yer alan Çarşamba Ovası, golf sahası projesiyle adını dünyada duyuracak. Türkiye Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu, Samsun Valisi İbrahim Şahin ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ile golf sahası yapılması planlanan Çarşamba ilçesindeki alanda incelemelerde bulunduktan sonra AA muhabirine projeyle ilgili bilgi verdi. Samsun'a golf sahası yapılmasıyla ilgili üç yıldır çalışmaların sürdüğünü aktaran Ağaoğlu, belirlenen arazinin her yönüyle golfe uygun olduğunu aktardı. Ağaoğlu, Antalya'nın aksine Samsun'da arazinin sulama sıkıntısı olmadığını, iklimin de golf sporuna uygun olduğunu dile getirdi. Ağaoğlu, "Yani 40 derecede rahatlıkla yapılan bir spor değil. 5-6 saat sürüyor bir parkurun tamamlanması. Antalya'da haziran, temmuz, ağustos ayları ile eylülün üçüncü haftasına kadar golf oynamak mümkün değil. O dönemlerde burası önem kazanıyor. İnşallah bittikten sonra da burası en az üç dört ulusal ve uluslararası müsabakaya ev sahipliği yapar" Samsun'da bir antrenman sahasını hemen hizmete sokmak için çalışmalara başladıklarını belirten Ağaoğlu, "Turizm olarak bakılınca çok katma değer sağladığı ortada. Türkiye'de golf turizminden senede 160 milyon avro para kazanılıyor. İkinci bir spor dalı yok Türkiye'de, bunun içine futbol da dahil. Bundan bütün bölgelerin faydalanması lazım, inşallah bu konuda bir ilk olur. İşin bürokrasisi aşıldıktan sonra hizmete açılması bir buçuk yıl" ifadesini kullandı. Vali Şahin ise alanın golf sahası için oldukça elverişli olduğunu, bölgenin ciddi anlamda değer kazanarak kıymetli hale geleceğini bildirdi. Şahin, "Golf sahalarıyla ilgili Türkiye maalesef Avrupa'daki ülkeler gibi zengin değil. Onun için Samsun'da böyle bir sahanın olması bu şehre değer katacak. Ankara'da çalışan yurt dışı misyon şefleri, diplomatlar, büyükelçiler, konsoloslar golf oynamak için ya Antalya'ya ya da İstanbul'a ya da başka ülkelere gidiyorlar. Kara ve havayoluyla buraya rahatlıkla ulaşabilecekler" diye konuştu. MAİNZ - Almanya Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) takımlarından Mainz 05'te forma giyen Türk asıllı oyuncu Yunus Mallı, milli takım seçme konusunda henüz karar vermediğini söyledi. Sezon sonunda Mainz ile sözleşmesi sona erecek Mallı, hedefleri, Bundesliga'dan Süper Lig'e giden futbolcular, Beşiktaş'ın Avrupa Ligi'nde gösterdiği performans ve milli takım seçimine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sezonun başında forma şansı bulamamasına rağmen geçen aralık ayından bu yana ilk 11'de oynama fırsatı yakaladığını belirten Mallı, "Bu sayede özgüvenim arttı. Sezonun ikinci yarısında 6 maçta 4 gol attım ve çıkışımı sürdüreceğim" Mallı, sezon sonunda Mainz'ın ligde kalması için çabalayacağını ve ligdeki heyecanın sezon sonuna kadar süreceğine inandığını vurguladı. Genç futbolcu, kulübüyle sözleşmesinin sezon sonunda biteceğini hatırlatarak, "Gelecek sezon nerede oynayacağım belli değil. Bundesliga'da kendimi iyi hissediyorum. Bundesliga ve İngiltere Premier Lig dünyanın en iyileri. O yüzden burada sürekli oynamak istersin. Benim asıl hedefim de bu" diye konuştu. Mallı, Türkiye ve Bundesliga'dan bazı takımlardan teklifler aldığını belirterek, "Görüşmeler devam ediyor. Ailem ve menajerimle bunları değerlendireceğiz. Her şeye açığız. İstişare ederek kararımızı vereceğiz. Transfer durumum, alacağımız karara göre birkaç hafta içinde netleşecek" ifadesini kullandı. Şenol Güneş ten hakemlere tepki BURSA - Bursaspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, son dönemde takımının maçlarındaki hakem kararlarına ilişkin, "Hataların sürekli artarak aleyhimize olduğunu düşünüyorum" Güneş, Özlüce Tesisleri'nde düzenlediği basın toplantısında, sezon başından bu yana güzel futbol oynayıp kazanmak için sahaya çıktıklarını söyledi. Ligde ve kupada futbolun doğruları ile sahada olduklarını ancak bunların karşılığını alamadıklarını belirten Güneş, "Ziraat Türkiye Kupası çeyrek final ilk maçında Gençlerbirliği karşısında elde ettiğimiz 1-1'lik skor bizi üzdü. Kazanabileceğimiz bir maçtı. Oyun ve pozisyon olarak üstündük. Beklemediğimiz şekilde gol yedik. Beklemediğimiz şekilde kart gördük" diye konuştu. Eskişehirspor ile yarın deplasmanda zorlu bir müsabakaya çıkacaklarını dile getiren Güneş, Bursa'nın başkanı, yöneticisi ve taraftarıyla tam bir futbol kenti olduğunu, bu bakımdan kazanmak istediklerini vurguladı. Bu karşılaşma öncesinde Volkan Şen'in cezalı, Emre Taşdemir'in sakat olduğunu anlatan Güneş, Ozan Tufan, Civelli ve Şener Özbayraklı'nın da sakatlıkları bulunduğunu ifade etti. Güneş, futbolun bir hatalar oyunu olduğunu ve az hata yapan ekibin maçı kazandığını düşündüğünü ancak bunun her zaman böyle olmadığını gördüklerini belirtti. Hatalar ve şansızlıklar yaşadıklarını, bunları çok çalışarak düzeltip yollarına devam ettiklerini dile getiren Güneş, şöyle konuştu: "Haksızlığın önüne geçemiyoruz çünkü o bizim elimizde değil. Bunlardan da rahatsızız. Hataların sürekli artarak aleyhimize olduğunu düşünüyorum. Çalışma tempomuzu azaltıyor. Doğrular nasıl oluyor, anlamıyoruz. Bursaspor olarak özellikle ikinci yarıda hatalar yüzünden ağır bedeller ödedik. Lütfen söylediklerim başka yönlere çekilmesin. Gençlerbirliği maçında yediğimiz gol, ofsayt ve açık fauldü. Diğer yardımcı ise oyuncumuzu attırdı. Futbol oynayan ile oynamayanı ayırmak lazım. Son pozisyonda Volkan o bölgeye oyuncuları ayırmak için gitti ama sonrasında atıldı. Bence hakemin hangi şehirden olduğu değil, niyeti önemli. Sonuçta bir hakem ofsayttan gol attırıyor, diğeri de oyuncunuzu attırıyor. Beşiktaş'a Mersin Stadyumu daveti MERSİN- Spor Toto Süper Lig'in ilk haftasında zemin sorunu nedeniyle bakıma alınan ve yoğun çalışmayla hazır hale getirilen Mersin Stadyumu'nun, Mersin İdmanyurdu'nun yanı sıra stat inşaatı süren Beşiktaş'a da ev sahipliği yapabileceği bildirildi. Kentte 2013 yılında gerçekleştirilen 17. Akdeniz Oyunları kapsamında yapılan 25 bin kişilik Mersin Stadyumu'ndaki zemin sorunu uzman çim firmaları tarafından "arena" tipi stadyumların standartlarına kavuşturuldu. Stadyumun güneş almayan noktalarındaki çimler de güneş panelleri aracılığıyla büyütüldü. Bakım ve onarım çalışmalarının tamamlandığı, ek olarak havalandırma sistemlerinin eklendiği stadyum, maçlara ev sahipliği yapacağı günü bekliyor. Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdür Vekili Ahmet Tarakçı, AA muhabirine, stadyumun zemin sorununun çözülmesi için Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Spor Genel Müdürlüğü'nün yoğun bir şekilde çalıştığını söyledi.

16 9 Mart 2015 Pazartesi Tunus'taki son Osmanlı beyi Emin Bey ve ailesinin başkent çevresindeki yolculuklarına tahsis edilen "Curzun el-ahmar" treni, günümüzde ülkenin güneyinde yer alan Mitlevi kentindeki dağlık bölgeyi görmek isteyen turistlere keyifli bir seyahat imkanı sunuyor. KAFSA - EL-HADİ REDAVİ - Toprak renklerinin hakim olduğu Mitlevi kentindeki Cebel es-selice bölgesinde, dağların arasından evvela dumanı sonra da kırmızı ahşap vagonlarıyla süzülerek beliren Curzun el-ahmar, 1945 yılında zamanın Tunus'taki Osmanlı Beyi Emin'e Fransa hükümeti tarafından hediye edildi. Tarihi dokusuna uygun tarzda dizayn edilmiş trende, seyahat eden yerli-yabancı turistler, tüneller arasındaki tabiat güzelliklerini gözlemliyor. Curzun el- Ahmar treninin kondüktörü Tarık ed-dinari, trenin 4'ü yolcular, 2'si eşyalar için 6 vagondan oluştuğunu belirterek, "1911 yapımı trenin lokomotifi yaşanan teknik arızalar nedeniyle yenilendi yıllarında Tunus'ta Osmanlı adına görev yapan Emin Osmanlı dönemine ait giysiler İngiltere'de sergilendi Bey'e zamanında Fransa tarafından hediye edilen tren, bey ve ailesinin başkentten yakın bölgelere yaptığı ziyaretlerde kullanıldı. Uzun süre atıl kalan Curzun el- Ahmar'dan, günümüzde bölge turizmi canlandırmak için istifade ediliyor" FRANSA'NIN FOSFAT TRANSFERİ Tarihi trenin yaklaşık 25 yıl önce yeniden kullanıma kazandırıldığını dile getiren Dinari, sözlerine şöyle devam etti: "Curzun el-ahmar, Mitlevi kentindeki Cebel es-selice ile Cebel Cerdai bölgeleri arasında düzenlenen turistik gezi rotasında ve Fransa tarafından açılmış tünellerin arasında 2 saatlik tarihi bir yolculuk imkanı sunuyor. Fransa söz konusu tünelleri, bölgedeki fosfatın transferi için açmıştı. Ülkenin güneyindeki Kafsa iline bağlı Mitlevi, fosfat havzasına sahip başlıca kentler arasında yer alıyor." Gezi sırasında ayrıca bölgedeki tabiat güzelliklerinin, Kafsa'daki bir fosfat fabrikasının atıkları nedeniyle kirlendiği de görülüyor. YERLİ VE YABANCI TURİSTLERİN İLGİSİ Curzun el-ahmar treninde yolculuk yapan Çinli turist Mei Cherlene, Cebel es-selice'nin daha önce ziyaret ettiği mekanlara benzemediğini ifade ederek, "Tren yolculuğu çok güzeldi. Burayı bir daha ziyaret etmeyi hatta bölge hakkında bir belgesel çalışması yapmayı planlıyorum" Tren gezisine katılan Abir Samidi isimli Tunuslu ise bu tür turistik faaliyetlerin gerçekleştirilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Tunus'un Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali'nin Ocak 2011'de ülkeyi terketmesiyle sonuçlanan halk ÇANAKKALE - BURAK AKAY - Türk tarihinin altın sayfalarından olan, milletin eşsiz kahramanlığı, vatan ve millet sevgisinin sembolleştiği, kutsal saydığı değerler için ülkenin her köşesinden gelen gençlerin kanlarını dökerek "Çanakkale geçilmez" destanı yazdığı Çanakkale Savaşları'nda yaşanan olaylar, cephede görev yapan topçu subayı Mehmet Halit Bayrı'nın günlüğüne yansıdı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Lokman Erdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bayrı'nın ayaklanmalarında faaliyetlerine ara veren tarihi trenin seferleri, günümüzde Turizm Bakanlığı tarafından nizami şekilde tertip ediliyor. EMİN BEY DöNEMİ Ülkenin "bağımsızlık dönemi" olarak isimlendirilen zaman diliminde on dokuzuncu bey sıfatıyla Hüseyni ailesinden Emin Bey, 27 Temmuz 1957'ye kadar Tunus kralı oldu yıllarında Fransa'nın sömürgesi altında yaşayan Tunus'un bağımsızlık mücadelesini destekleyen Emin Bey, ülkenin ilk devlet başkanı Habib Burgiba'yı zamanında başbakan olarak tayin etti. Bir subayın günlüğünden Çanakkale Savaşı yer yıkıntı, her yer yanan evler, ölen insanlarla doludur. Zaman içinde olup bitenleri kaleme alır, savaşın şiddetini, dehşetini anlatır" Geçmiş dönemlere ait bilgileri o döneme ait vesikalardan belgelerden öğrenilebildiğini dile getiren Erdemir, şöyle konuştu: "Bugüne kadar Çanakkale muharebelerinin tarihi Osmanlı belgelerindeki bilgilerle, harp mecmualarındaki bilgilerle ya da resmi raporlarla yazıldı. Ancak harekatın genelini gerek zaman darlığı gerekse bu belgelerin resmi evrak olması hasebiyle, o anki en ince ayrıntıları, askerin psikolojik durumu, sosyal CAMBRIDGE - İngiltere'nin Cambridge kentinde düzenlenen defilede Osmanlı döneminde ait tarihi eski kaftan ve giysiler sergilendi. "3. Cambridge Stil Haftası" kapsamında Cambridge'deki Quy Mill Hotel'de düzenlenen "Ottoman Fashion Show" adlı defileye Türkiye'nin Londra Başkonsolosu Emirhan Yorulmazlar, Osmanlı hanedanı mensuplarından Mahmud Namık Osmanoğlu ve eşi Genevieve Robson ile çok sayıda Türk ve İngiliz davetli katıldı. Türkiye'nin Londra Başkonsolosluğu'nun desteğiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı sponsorluğunda düzenlenen defile üç ayrı bölümden oluştu. Defilenin ilk bölümünde Anadolu'da giyilen gelinliklerden oluşan koleksiyon sergilenirken, ikinci bölümde ise Osmanlı döneminden günümüze kalan kaftan ve giysiler İngiliz modellerce podyuma taşındı. Defilenin son bölümünde ise İngiltere'de yerleşik Türk tasarımcı Yasemin Biricik'in günümüz modasına uygun Osmanlı çizgisi ve motifleri taşıyan yeni koleksiyonu tanıtıldı. Başkonsolos Yorulmazlar, burada yaptığı konuşmada, defileye yoğun ilgi olduğunu belirterek, "Başkonsolosluğumuz, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Hava Yolları'nın destekleriyle bugün burada Türkiye için çok önemli bir tanıtım faaliyeti gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum. Türkiye'nin derin tarihi zenginliği ile bugün burada temsil edilmiş olmasından dolayı çok büyük bir memnuniyet duyuyorum. Türkiye olarak bizim uluslararası alanda ülkemizi daha fazla temsil etmemiz gerektiğine inanıyorum" ifadelerini kullandı. AA muhabirine açıklama yapan Osmanlı hanedanı mensuplarından Mahmud Namık Osmanoğlu da İngiltere'de, Osmanlı kültürü ve Türkiye'yi desteklemekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Burada orijinal Osmanlı parçalarını görmek heyecan verici. Çoğu zaman bu kıyafetleri müzelerde görüyoruz ancak bugün burada bunları birilerinin giyiyor olması çok hoş" Çanakkale cephesindeki 16. tümen topçu alayında görev yaptığını söyledi. 100 yıllık günlüğün bugüne kadar İstanbul'da yaşayan Sevengül Sönmez tarafından saklandığını belirten Erdemir, günlüğün daha uzun yıllar, gelecek nesillere ulaştırılabilmesi için kitaplaştırılacağını ifade etti. Mehmet Halit Bayrı'nın cephede kaleme aldığı günlüğün savaşın gerçek yüzüne ışık tuttuğunu anlatan Erdemir, "Çanakkale cephesinde topçu subayı olarak görev yapan Bayrı, fakülteyi bitirdiği günlerde kendisini birden savaşın içinde buluyor. 12 Nisan 1915'de cepheye çağrılmış. Mehmet Halit, biraz şaşkındır. Yazdıklarından da anlaşılacağı üzere gördüğü manzaralar kendisinde tuhaf hisler uyandırır. Çanakkale'de her zamanı hiçbir zaman göremiyoruz. Bu hatırat ve günlükler savaşın cephede yaşanılan haliyle bize nakleden çok kıymetli vesikalardır. Hele ki günlükler tabiri yerindeyse hiçbir farklı duyguların, farklı düşüncelerin içerisine karışmadığı kaynaklardır. Kişi, ne hissediyorsa, o an neyi yaşıyorsa günlüklerinde onu yazar. Mehmet Halit de günlüklerine baktığımızda bunu çok net görüyoruz. O gün üzüntülüyle üzüntülü olduğunu, mutluysa sevinçliyse biz bu durumu kaleminden çok net görebiliyoruz. Bu anlamda Mehmet Halit, Çanakkale muharebelerinin anlatımda eksik kalan bu kısmını da, savaşın insan boyutunu, siperdeki askerin psikolojisini anlatan önemli bir kaynak hazırlamıştır."