Yalova nın Kayıbı - Farkı Yalova da Hissetmek İçin -

Transkript

1 Yalova nın Kayıbı - Farkı Yalova da Hissetmek İçin - Yalova Haberleri Yalova nın Kayıbı 12 Eylül 2014 Cuma 11:04:36 12 Eylül Darbesinin üzerinden tam 34 yıl geçti. 12 Eylül darbesi öncesinde, Yalova, o yıllarda oldukça gerilimli ve çatışmaların ve bombalama olaylarının yoğun olduğu bir sürecten geçiyordu. 12 Eylül 1980 öncesinde Gençlik hareketlerinde Yalova da en güçlü siyasi yapılanma Ülkü Ocakları ve Sosyalıst Gençlik Birliği etrafında odaklanıyordu. Yalova, küçük bir kasaba olmasına karşın, silahlı çatışmalar ve bombalama olaylarıyla ülke gündemine geliyordu. 12 Eylül öncesinde şiddetli çatışmaların yaşanmasına karşın herhangi bir cinayetin işlenmediği end er yerleşim birimlerinden biri oluyordu. Anca k, 12 Eylül 1980 cuntasıyla birlikte onlarca insan gözaltına alınırken, onlarca kişide işkence tezgahlarından geçiyordu. 12 Eylül öncesinde CHP Yalova Gençlik Kolları Başkanlığını yapmış ve gençlik hareketleri içersinde yer almış biri olarak, bu gözaltı ve işkencelerden bende kendime düşen payı almıştım. İşte bu köşe yazımda,12 Eylül Darbesiyle birlikte gözaltına alındıktan sonra mahkeme sonrasında ortadan kaybedilen Zeki Altunbaş ın hikayesini ve 33 yıldan buyana ağabeyinin akibetini arayan Yalovalı öğretmen Cafer Altunbaş ın mücadelesine ve 83 yaşındaki annenin 33 yıldan buyana kayıp oğlunu Marmara De nizinde arayan bir annenin gözyaşlarına sessiz çığlığına tanık olacaksınız. Bu köşe yazısında, darbecilerin bir insanın hayatını nasıl katlettiğin i ve arkasında karanlık bir iz bırakarak, insan hayatının hiçe saydığı binlerce aileden biri olan Yalovalı Altunbaş ailesinin 33 yıldan buyana verdiği uğraşlarına tanık olacaksınız. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından Çanakkale de bir aylık askerken askeri birliğinden gözaltına alınan ve İstanbul Selimiye kışlasında duruşmaya çıkartılan Zeki Altunbaş, 33 yıl önce Yalova-Kartal arabalı vapurunda elleri kelepçeli bir şekilde iki asker, bir komutan ve iki polis arasında kayboldu. Tutulan kayıp tutanağında ise Zeki Altunbaş ın Arabalı vapurundaki tuvalete girdiği ve bir daha da çıkmadığı yazıldı. Oğlunun yıllarca cesedini arayan baba Tahsin Altunbaş, ceset teşhisi için ayrıldığı Yalova dan dönüşte Çiftlikköy de karayolunu karşıdan karşıya geçmeye çalışırken hayatını kaybederken, 83 yaşındaki Anne Cevriye Altunbaş 33 yıldan buyana her kapı çalışında oğlum geldi diye kapıyı açıyorum. Benim tek isteğim oğlumun mezarına çiçek bırakmak diyor. Kaybolduğunda 27 yaşında 80 Kg ve boyu 188 cm olan Zeki Altunbaş ın arabalı vapurundaki 30 sa ntim genişliğindeki tuvalet penceresinden elleri kelepçeli olarak denize atladığı iddialarına ise ailesi itibar etmiyor. Altunbaş ailesi, Zeki Altunbaş ın denize atıldığı ihtimali üzerine son 33 yıldan buyana Marmara denizinden çıkan her ceset için morglara yolculuk yapıyor. Zeki Altunbaş 1/5

2 1954 doğumlu Zeki Altunbaş, 1975 yılında Ankara Fen Fakültesinde okurken okuldaki işgal nedeniyle okulu giremediği için eğitimini yarıda bırakarak Yalova'ya yerleşerek inşaatlarda çalışmaya başladı. Yalova da işçilerin sendikalaşma çalışmalarına katıldı yılında Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) ten ayrılan grupla birlikte Sosyalist Gençlik Birliğinin(SGB) kurucularından biri olarak Yalova da Sosyalist Gençlik Birliği Dernek Başkanlığını yaptı. Kurduğu dernek 1978 yılında bombalandı. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde gösterilere katılmak ve duvarlara slogan yazdığı gerekçesi yle birkaç kez gözaltına alındı. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında 18 Nisan 1981 yılında Çanakkale de askerlik yaparken gözaltına alındı. Gözaltına alınma gerekçesi de Yalova da gerçekleşen bir operasyonda gözaltına alınan bazı kişilerin onun adını vermesi olarak kayıtlara girdi. Birliğinde göz altına alındıktan sonra Yalova ya getirildi. 25 Nisan 1981 yılında Selimiye kışlasında kurulan mahkemeye çıkartıldı. Sonrasını ise Zeki Altun baş ın öğretmen Kardesi Yalova Eğitim-Sen eski Şube Başkanı Cafer Altunbaş şöyle anlatıyor. Ağabeyim Hiçbir Suçu Olmamasına Karşın Günlerce İşkence Gördü Ağabeyim Zeki Altunbaş 27 yaşındayken Çanakkale de henüz bir aylık askerken gözaltına alındı. Gözaltına alındığında ve mahkemeye çıkartıldığında Üzerinde de asker elbisesi vardı. Yalova ya getirildikten ve burada günlerce işkence gördükten sonra Selimiye kışlasına götürülüp Mahkemeye çıkartıldı. Mahkemede, Selimiye'de aynı mahkemeye çıkartılan ve bizim de köylümüz olan ak rabamızın anlatımına göre üstü başı yırtık, parasız, yüzü gözü yara bere içinde yürürken zorluk çekiyormuş ve bu şekilde mahkemeye çıkartılmış. Aynı mahkemede duruşmaya katılan köylümüz Zeki ye bir miktar para vermiş. Aynı gün Selimiye kışlasından Kartal dan Yalova 'ya geri dönerken ağabeyim bindiği arabalı vapurdan hiç bir zaman inemedi. Ağabeyimin Denize Atladığı Polis ve Asker İfadeleri ile Gazetelere Haber Yapılmış Ağabeyim en son, Kartal -Yalova arabalı vapurunda elleri kelepçeli olarak görülmüş. Bunu doğrulayan o yıllarda Arabalı vapurunda görev yapan Vapur çalışanlarıyla da görüşerek doğruladık. Ağabeyimin vapurun tuvalet penceresinden elleri kelepçeli bir şekilde denize atladığını bizler Ankara dayken gazete haberiyle öğrendik. Ailece hemen o gün Yalova ya gelerek ağabeyimin izini sürmeye başladık. Gazete 2/5

3 haberi ise tamamen ağabeyimi mahkemeye götüren polis ve aske rlerin ifadelerine göre hazırlanmış. Hiçbir görgü tanığı yok. Denize atladığını hiç kimse görm emiş.a rabalı vapurunun tuv aletinin pe nceresinden bırakın ağabeyimin vücudu, kafası bile giremez. Asker ve Polislerin Göstermelik Olarak İfadelerini Almışlar. Ağabeyim Zeki yi biri Siirtli diğeri Diyarbakırlı İki asker olmak üzere iki polis eşliğinde duruşmalara çıkartılmış. Çanakkale deki Askeri birliğinde görev yapan ve ağabeyim Zeki ye eşlik eden asker ve polislere bizler hiçbir zaman ulaşamadık. Komutanları, iki asker hakkında gözaltındaki kişiyi ellerinden kaçırmak suçuyla soruşturma açıldığı bilgisinin dışında bizlere hiçbir şekilde bilgi verilmedi. Ağabeyimin kaybedilmesinin ardından denize elleri kelepçeli bir şekilde atlayarak kaçtığı bahane edilerek Ankara'da ve Sorgun'da yakınlarımızın evlerine baskın yaptılar Bizim Haberimiz Olmadan Öldü Diye Nüfustan Düşürdüler Ağabeyinin izini sürerken ilginç bir olayla karşılaştıklarını belirten Caf er Altunbaş Ağabeyimin henüz cesedi bulunmamışken, 1983 yılında Sorgun Nufüs müdürlüğünde Ağabeyim Zeki nin ölü gösterildiğini öğrendik. Bizler aile olarak hiçbir başvuru yapmamamıza karşın, nüfus kütüğünden kim tarafından, neden ölü gösterildiğini de hiç bir zaman öğrenemedik dedi. Resim Öğretmeni Kardeşi İlk Resmi Ağabeyinin Portresini Çizerek Öğretmenliğe Başladı Ağabeyi 1981 yılında kaybedildiğinde kendisinin 18 yaşında bir öğrenci olduğunu söyleyen Cafer Altunbaş, Ağabeyi Zeki Altunbaş ın aile fotoğraf albümünde renk li tek bir fotoğrafı bulunmadığını. Üniversiteden mezun olup Yalova da resim öğretmenliğine başladığında ağabeyini son gördüğü an itibariyle renkli bir resmini yaparak öğretmenliğe başladığını hatırlatarak, ağabeyi Zeki yi, Türkiye nin her tarafından çıkan kimliği belirsiz cesetlerden teşhis için karış karış dolaştıklarını, 33 yıldan buyana başvurmadıkları hiçbir kurum kalmadığını vurguluyor. 3/5

4 Baba, Oğlu nun Cesedini Ararken Hayatını Kaybetti Babası Tahsin Altunbaş'ın, ağabeyinin cesedini aram ak için 11 yıl süreyle Türkiye nin her tarafını dolaştığını anlatan Cafer Altunbaş 1992 yılında babam bir cesedi teşhis etmek için Yalova dan ayrılmıştı. Çiftlikköy deki evimize 100 metre kala Yalova-İzmit karayolunda yolu karşıdan karşıya geçerken bir kamyonun çarpmasıyla ezilerek hayatını kaybetti. Babamın tek isteği oğlunun mezarına gidip dua okumaktı dedi. 33 Yıldan Buyana Oğlunun Cesedini Arayan Anne Oğlunu son kez askere giderken gördüğünü söyleyen acılı Anne Cevriye Altunbaş 33 yıldan buyana her kapı çaldığında kayıp oğlum gelecekmiş gibi kapıları açıyorum. Hani 12 Eylül Darbecilerinden hesap soracaklardı. Benim oğlumun katilleri nerede? Benim tek isteğim oğlumun mezarına çiçek bırakmak. Onu da bana çok gördüler diyor. Ağabeyimi, Denizde Değil, Karada Öldürüp Yok Ettiler. Ağabeyi Zeki Altunbaş ın akibetin öğrenmek için 33 yıldan buyana her türlü girişimi yaptıklarını yıllarca da Cumartesi Anneleriyle birlikte seslerini yükselttiklerini, ancak bugüne kadar yaptıkları girişimlerden hiçbir sonuç alamadıklarını belirten Cafer Altunbaş Çanakkale ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlıklarına yaptığımız başvurular yanıtsız kaldı., Açtığımız mahkemeler zaman aşımına uğratıldı. 33 yıldan buyana Marmara denizinden çıkan cesetlerden de ağabeyimin izine rastlamadık. Bizim kanaatimiz ağabeyimin mahkeme sonrasında öldürülerek gömüldüğü yönünde. Denize atladığı yönünde bir senaryo yazılarak, failler hakkında soruşturma açılmasının önüne geçtiler ve bu olayın faili meçhul kalmasını istediler dedi 12 Eylül Kayıpların Akibeti Açıklanmadan Demokratikleşmeden Söz Edilemez Zeki Altunbaş'ın ve diğer 12 Eylül kayıplarının akıbeti açıklanmadan, sorumluları yargılanmadan bu topraklara darbeci zihniyetin gölgesinde yaşamaya devam edeceğini belirten Cafer Altunbaş sözlerini şöyle noktalıyor. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar açığa çıkartılmadan, failler yargılanmadan, 4/5

5 mağdurların talepleri dikkate alınmadan, demokratikleşmeden söz edilemeyeceğini biliyoruz. Başka ülkelerin mağdurlarına kucak açanlara, kendi ülkelerinin mağdurlarına sırtlarını dönerek demokratikleşemeyeceklerini bir kez daha vurguluyorum İşte O anlar ve Ayrıntılar İletişim Bilgilerimiz 5/5