ERKEN ARTRĠTLĠ HASTALARIN KLĠNĠK VE LABORATUVAR YÖNÜNDEN TANIMLANMASI VE BAġLANGIÇ LABORATUVAR DEĞERLERĠNĠN PROGNOZA ETKĠSĠ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ERKEN ARTRĠTLĠ HASTALARIN KLĠNĠK VE LABORATUVAR YÖNÜNDEN TANIMLANMASI VE BAġLANGIÇ LABORATUVAR DEĞERLERĠNĠN PROGNOZA ETKĠSĠ"

Transkript

1 T.C. ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ĠÇ HASTALIKLARI ANA BĠLĠMDALI ERKEN ARTRĠTLĠ HASTALARIN KLĠNĠK VE LABORATUVAR YÖNÜNDEN TANIMLANMASI VE BAġLANGIÇ LABORATUVAR DEĞERLERĠNĠN PROGNOZA ETKĠSĠ Dr. Nebahat PAġA UZMANLIK TEZĠ TEZ DANIġMANI Prof. Dr. Süleyman ÖZBEK ADANA

2 T.C. ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ĠÇ HASTALIKLARI ANA BĠLĠMDALI ERKEN ARTRĠTLĠ HASTALARIN KLĠNĠK VE LABORATUVAR YÖNÜNDEN TANIMLANMASI VE BAġLANGIÇ LABORATUVAR DEĞERLERĠNĠN PROGNOZA ETKĠSĠ Dr. Nebahat PAġA UZMANLIK TEZĠ TEZ DANIġMANI Prof. Dr. Süleyman ÖZBEK ADANA

3 ÖNSÖZ Tıpta uzmanlık eğitimim ve tez çalışmam süresince verdiği destek ve katkılarından dolayı tez danışmanım sayın Prof. Dr. Süleyman Özbek e, Mesleki ve sosyal hayatımda bana katkıları olan ve tebesümümü artıran, içimde mutluluk yaratan, bundan sonraki meslek yaşamımda da bana daima örnek olacak sayın kürsü başkanımız Prof. Dr. Hikmet AKKIZ a Romatoloji-İmmünoloji Bilim Dalı başkanı sayın Prof. Dr. Eren ERKEN e Asistanlık eğitimim süresince bilgi ve deneyimlerinden yararlanma şansını veren, yetişmemde büyük emeği olan sayın hocalarıma, İstatistik analizde bana destek olan sayın hocamız Prof. Dr. Refik BURGUT a, Sonsuz destekleri ve bana olan inançlarıyla hep yanımda olan aileme, Tez çalışmam süresince bana destek olan, İng. Öğret. M. Özkan Topgül e, Kitaplardaki bilgileri anlamama ve bu bilgileri kullanmama yardımcı olan bana çok şey katan hastalarıma, Uzmanlık eğitimim boyunca zevkle çalıştığım hekim, hemşire arkadaşlarıma ve diğer hastane çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Dr. Nebahat PAġA I

4 ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ... I İÇİNDEKİLER... II TABLO LİSTESİ... III ŞEKİL LİSTESİ... V KISALTMALAR... VI ÖZET... VII ABSTRACT... VIII 1. GİRİŞ ve AMAÇ GENEL BİLGİLER Romatoid Artrit Tanım Epidemiyoloji Etiyoloji Genetik Faktörler Cinsiyet ve Hormonal Faktörler Enfeksiyon Ajanları Diğer Nedenler Patogenez Klinik Artiküler Bulgular Ekstraartiküler Bulgular Laboratuvar Radyoloji Tanı ve Ayırıcı Tanı Takip ve Prognoz Tedavi Nonfarmakolojik Tedavi Farmakolojik Tedavi Cerrahi Tedavi MATERYAL ve YÖNTEM İstatistik İncelemeler BULGULAR TARTIŞMA SONUÇLAR KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ II

5 TABLO LĠSTESĠ Tablo No Sayfa No Tablo 1. Erken artrit ile gelen hastaların dağılımı Tablo 2. Takipteki hastaların tanı değiģikliği Tablo 3. Kronik ile simetrik baģlangıç iliģkisi Tablo 4. Poliartrit ile simetrik baģlangıç arasındaki iliģki Tablo 5. RF pozitifliği Tablo 6. Anti-CCP pozitifliği Tablo 7. RF ailede inflamatuar artrit öyküsü iliģkisi Tablo 8. Anti-CCP ve ailede inflamatuar artrit öyküsü iliģkisi Tablo 9. ANA pozitifliği Tablo 10. Anti-CCP ile RF iliģkisi Tablo 11. CRP ile ESR iliģkisi Tablo 12. CRP ile ESR arasındaki korelasyon analizi Tablo 13. GeliĢ DAS28 ile CRP iliģkisi Tablo 14. Schober Tablo 15. Hastaların SĠE grafi bulgusu Tablo 16. Radyolojik değiģiklik Tablo 17. Radyolojik değiģikliğin Steinbrocker e göre evrelendirilmesi Tablo 18. Kronik baģlangıç Ģekli ile radyolojik değiģiklik iliģkisi Tablo 19. Poliartrit baģlangıç ile radyolojik değiģiklik iliģkisi Tablo 20. Sabah tutukluğu ile radyolojik değiģiklik iliģkisi Tablo 21. BaĢlangıç ekstremite tutulumu ile radyolojik değiģiklik iliģkisi Tablo 22. Sigara ile radyolojik değiģiklik iliģkisi Tablo 23. ESR ile radyolojik değiģikliği iliģkisi Tablo 24. CRP ile radyolojik değiģiklik iliģkisi Tablo 25. Anti-CCP ile radyolojik değiģiklik iliģkisi Tablo 26. RF ile radyolojik değiģiklik iliģkisi Tablo 27. GeliĢte DAS Tablo 28. GeliĢ DAS28 ile anti-ccp iliģkisi Tablo 29. GeliĢ DAS28 ile RF iliģkisi Tablo 30. Verilen tedavi Tablo 31. Antidepresan kullanımı Tablo 32. Ġlaç yan etkisi Tablo 33. Verilen tedavi ile ilaç yan etkisi iliģkisi Tablo 34. Tedavi gecikme süresi (haftalık) Tablo 35. Gecikme nedenleri Tablo 36. Gecikme süresi ile radyolojik değiģiklik iliģkisi Tablo 37. Gecikme süresi ile geliģ DAS28 iliģkisi Tablo 38. Alevlenme sıklığı Tablo 39. Alevlenme sıklığı ile verilen tedavi iliģkisi Tablo 40. Anti-CCP ile alevlenme iliģkisi Tablo 41. RF ile alevlenme iliģkisi Tablo 42. Kombine tedaviye geçiģ Tablo 43. Altıncı ay DAS Tablo 44. Altıncı ay HGD Tablo 45. Anti-CCP ile 6. ay DAS28 iliģkisi Tablo 46. RF ile 6. ay DAS28 ile iliģkisi Tablo ay DAS28 ile ESR iliģkisi Tablo ay DAS28 ile CRP iliģkisi Tablo Yıl DAS28 ile tedavi gecikme süresi arasındaki iliģki Tablo Yıl DAS28 ile tedavi iliģkisi Tablo Yıl DAS28 ile sigara iliģkisi Tablo Yıl DAS28 ile RF iliģkisi III

6 Tablo Yıl DAS28 ile anti-ccp iliģkisi Tablo Yıl DAS28 ile CRP iliģkisi Tablo Yıl DAS28 ile ESR iliģkisi Tablo 56. Tedavi sonrası RF düģüklüğü Tablo 57. Verilen tedavi ile RF düģüklüğü iliģkisi Tablo 58. Tedavi ile anti-ccp nin düzeyi Tablo 59. Verilen tedavi ile anti-ccp düģüklüğü Tablo 60. Tedavi öncesi RF ile CCP, tedavi sonrası RF ile CCP arasındaki korelasyon Tablo 61. GeliĢ DAS28 ile tedavi sonrası 6. ay DAS28 karģılaģtırması Tablo 62. Verilen tedavi ile 6. ay DAS28 iliģkisi Tablo 63. Gecikme süresi ile 6. ay DAS28 iliģkisi Tablo 64. Cinsiyet kontrol hasta grubu Tablo 65. Kontrol hasta grubu RF pozitifliği Tablo 66. Kontrol hasta grubu anti-ccp pozitifliği Tablo 67. Kontrol hasta grubunun RF ve CCP korelasyonu Tablo 68. Kontrol ve hasta grubunda RF karģılaģtırması Tablo 69. Kontrol ve hasta grubunda anti-ccp karģılaģtırması IV

7 ġekġl LĠSTESĠ ġekil No Sayfa No ġekil 1. Hastalık geliģim süreci ġekil 2. RA patogenezi ġekil 3. Normal (A) ve RA (B) eklemin morfolojik görünümü ġekil 4. RA daki erken değiģiklikler ġekil 5. RA daki geç deformiteler ġekil 6. Romatoid nodül ġekil 7. Romatoid Vaskülit ġekil 8. RA daki erken dönem radyolojik değiģiklik ġekil 9. RA daki erozyonları gösteren el grafisi ġekil 10. Yeni 2010 ACR/EULAR tanı algoritma Ģeması ġekil 11. DAS28 ile değerlendirilen eklemler ġekil 12. Erken artrit ile gelen hastaların dağılımı ġekil 13. Takipteki hastaların tanı değiģikliği ġekil 14. ESR ile CRP arasındaki korelasyon ġekil 15. AP el grafisinin Steinbrocker e göre evrelendirilmesi ġekil 16. Tedavi gecikme süresi (haftalık) ġekil 17. Gecikme nedenleri ġekil 18. Tedavi öncesi RF ġekil 19. Tedavi sonrası RF ġekil 20.Tedavi öncesi ve sonrası RF korelasyonu ġekil 21. Tedavi öncesi CCP ġekil 22. Tedavi sonrası CCP ġekil 23. Tedavi öncesi ve sonrası CCP ġekil 24. Kontrol hasta grubunun RF titrasyonu ġekil 25. Kontrol hasta grubunun CCP titrasyonu V

8 KISALTMALAR ACR AFA AKA ANA Anti-CCP APF COX CRP DĠF DMARD EA EBV GM-CSF HLA Ġg IFN-γ IL-1 : İnterlökin 1 IL-2 : İnterlökin 2 IL-6 : İnterlökin 6 KS LERA M-CSF MHC MKF MTF MTX NSAĠĠ PAD PG PIF RA RF SLE TGF-β TNF-α VEGF VERA : American College of Rheumatology (Amerika Romatizma Derneği) : Anti-Filagrin Antikor : Anti-Keratin Antikor : Anti Nükleer Antikor : Anti-Cyclic Citrullinated Peptide : Antiperinükleer Faktör : Siklooksijenaz : C reaktif protein : Distal interfalangeal : Disease modifying anti rheumatismal drug (Hastalık seyrini değiştiren antiromatizmal ilaç) : Erken Artrit : Ebstein Bar Virüs : Granulosit-Monosit Koloni Stimule Edici Faktör : Human Lökosit Antijen : İmmünglobulin : İnterferon Gama : Kortikosteroid : 12 aylık ortalama hastalık süresi : Makrofaj Koloni Stimüle Edici Faktör : Major Histokompatibilite Kompleksi : Metakarpofalangeal : Metatarsafalangeal : Metotreksat : Nonsteroid antiinflamatuar ilaç : Peptidilarginin Deminaz : Prostaglandin : Proksimal interfalangeal : Romatoid artrit : Romatoid faktör : Sistemik Lupus Eritematozus : Transforme edici büyüme faktörü : Tümör Nekrozis Faktör Alfa : Vasküler Endotelyal Büyüme Faktorü : Çok erken artrit (3-4 aylık hastalık süresi) VI

9 ÖZET Erken Artritli Hastaların Klinik ve Laboratuvar Yönünden Tanımlanması ve BaĢlangıç Laboratuvar Değerlerinin Prognoza Etkisi Amaç: Erken artrit klinik ve radyolojik hasarın görülmediği dönemdir. Bu dönemin süresi kesin olmamakla beraber semptom süresi iki yıl ve altında olarak kabul edilmektedir. Erken artrit çoğunlukla romatoid artrit ile ilgilidir. Romatoid artrit (RA) nedeni bilinmeyen, karakteristik özelliğini daha çok periferik eklemlerde gösteren, kronik, progresif, eroziv artrit ile seyreden, otoimmün, inflamatuar artritler arasında en sık görülen sistemik bir hastalıktır. Hastalık eklemlerde ciddi deformiteler ve sakatlıklar meydana getirerek yaşam kalitesini azaltmakta ve erken ölümlere neden olmaktadır. Hastalığın erken tanısı ve tedavisi ile eklem hasarının durdurulabileceği gösterilmiştir. Bundan dolayı son dönemde yapılan çalışmaların çoğu bu ciddi sonuçları olan hastalığın radyolojik hasar gelişmeden önce tanımlanması ve erken tedavisi üzerine yoğunlaşmıştır. Biz bu çalışmamızda, bilim dalı polikliniğimize başvuran erken artrit hastalarının, klinik ve laboratuvar tanımlanması, tanı konulma süreleri, gecikme süresi, tanı gecikme nedenlerini ortaya koymayı ve içlerinde RA tanısı alan hastaların başlangıç laboratuvar değerleri, bunların prognoza etkisini ortaya koymayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Bu prospektif çalışmamıza 70 i RA hastası olmak üzere 112 erken artrit hastası dahil edilmiştir. Hastaların başlangıç semptomu, semptom süresi, sabah tutukluğu, ekstremite başlangıç şekli ve dağılımı, semptom başlangıç, kliniğe başvuru ve tedavi tarihi, gecikme nedenleri, eşlik eden hastalıklar, aile, sigara, ilaç kullanma öyküsü sorgulandı. Başlangıç vizitte CRP, ESR, anti-ccp, RF, ANA, CBC çalışıldı, el grafileri değerlendirildi. Hastalar en az bir yıl olmak üzere iki yıl takip edildi. Tedavinin en az birinci yılında kontrol anti-ccp ve RF düzeyine bakıldı. Bulgular: Hastalık daha çok üst ekstremiteden, kronik, poliartrit, simetrik şeklinde başlamaktadır. Hastaların % 52,9 unda RF, % 65,7 sinde anti-ccp, % 15,7 sinde ANA, % 64,3 ünde CRP, % 72,9 unda ESR pozitifliği ve % 64,3 ünde radyolojik değişiklik bulunmuştur. Tanı gecikmesi ortalama 21 hafta olup daha çok hastaların geç başvurularından kaynaklanmaktadır. Tedavi ile RF % 64,5 negatifleşti, kantitatif olarak ortalama 132 den 54 e düştü. Sekiz hastada anti-ccp (% 11,4) düştü ancak 57 hastada kantitatif olarak ortalama 369 dan 485 e yükselme gösterdi. Sonuç: Anti CCP ve RF varlığı, sigara kullanımı, başlangıçta yüksek CRP ve ESR, poliartiküler eklem tutulumu ile hastalığın başlangıcı ve bir saatten uzun süren sabah katılığı olan hastaların takip sonunda radyolojik hasarı daha fazla bulundu. Üç aydan daha kısa sürede tedavinin başlandığı hastalarda radyolojik hasar daha azdı. Üç aydan daha geç tanı konulup tedavi alan hastalarda radyolojik hasar 4,5 kat daha fazla görüldü. Anahtar sözcükler: Erken artrit, romatoid artrit, otoantikorlar, 2010 EULAR/ACR RA sınıflandırma kriterleri VII

10 ABSTRACT The Definition of Patients With Early Arthritis in Cilinical and Laboratary Aspects and The Effect of Ġnitial Laboratary Valves to The Prognose Purpose: Early arthritis is the period when the clinical and radiological damages are not seen. Although the duration of this period is not definite, the duration of symptom is considered as two and less than two years. Early arthritis is mostly related to rheumatoid arthritis. RA is a systemic disease whose etiology is not known, which shows its characteristic features mostly in peripheral joints, and which continues as chronically, progressively, erosive, and which is the most common one among the autoimmune inflammatory arthritis. The disease decreases the quality of life by causing severe deformities and disabilities and it causes early deaths. It has been shown that the joint damage can be stopped by the early diagnose and treatment of the disease. Therefore, most of the recent studies have been focused on diagnosing and early treatment of this disease which has severe results. In our study, we aimed to clarify the clinical and laboratory definitions, diagnostic durations-delaying duration, the reasons of diagnosing delays of the early arthritis patients who has applied to our Rheumatology and Immunology Center. Material and Method: In our prospective study 112 early arthritis patients 70 of whom were RA patients and a control group of 31 patients who were resistant to DMARD treatment were included. The patients initial symptom, symptom duration, morning stiffness, delivery and predilection of the extremities, comorbidity, the history of family, smoking, and the drug using were investigated. At the initial visit CRP, ESR, anti-ccp, ANA, and CBC were studied and hand graphics were scored. Patients were followed by minimum one maximum two years. At least at the first year of the treatment, the control anti-ccp and RF levels were studied. Results: The disease mostly onsets in upper extremities in a chronic, polyarthritis and symmetric way. 52.9% for RF, 65.7% for anti-ccp, 15.7% for ANA, 64.3% for CRP, and 72.9% for ESR positivity and 64.3% for radiologic damage of the patients were found in our study. The delay of diagnose is averagely 21 weeks and generally it is due to the late applying of the patients. With the treatment, RF level became negative as 64.5%, and it decreased from 132 to 54 avaragely as kantitative. In eight patients the level for anti-ccp decreased (11.4%), but in 57 patients it increased from 369 to 485 avaragely as kantitative. Conclusion: Anti-CCP, RF, smoking, CRP, ESR, the onset of the disease in polyarthritis and upper extremity, and being more than one hour of morning stiffness increase the radiologic damage, but the disease s being chronic onset and the late diagnose of the disease more than 3 months are most important reasons of radiologic damages. The late diagnose of the disease more than 3 months increases the radiologic damage 4.5 times. Key Words: Early arthritis, rheumatoid arthritis, auto antibodies, 2010 EULAR/ACR classification criteria for RA VIII

11 1. GĠRĠġ ve AMAÇ Artrit, bir eklemin ağrı, şişlik, hassasiyet, kızarıklık ve ısı artışıyla kendini gösteren çoğunlukla kronik bir hastalık sürecine neden olan eklem hastalığıdır. Romatoid artrit (RA); başlıca belirti ve bulgularını eklemlerde gösteren, nedeni açıkça bilinmeyen sistemik, kronik bir hastalıktır. Hemen her hastalıkta olduğu gibi bu hastalığın da erken tanınması dolayısıyla erkenden tedavisinin başlanılması çok önemlidir. RA tedavisinde son 10 yıl içerisindeki gerçekleşen önemli gelişmeler bugün bu cümleyi RA için hayati kılmıştır. Bundan dolayı erken RA terimi romatolojinin her toplantısında yeni eklenen cümlelerle gerekli tartışma zeminini her zaman bulmaktadır. RA için erken kelimesi ne kadarlık bir süreyi kapsamaktadır? RA yı erken dönemde tanıyabilir miyiz? Hastalığın erken döneminde etkili tedavi stratejileri, kronik ve kalıcı eklem kusurlarının görülebildiği bu hastalık için ne kadar etkindir? Bu soruların bazıları hala cevap beklemektedir. RA de erken dönem denildiğinde başlangıçtan itibaren ne kadarlık bir süre erken dönemdir? Bu konuda varılmış kesin bir süre yoktur. İki yılı erken kabul edenler olduğu gibi, 6 ay hatta 3 aylık süreleri erken olarak kabul edenler de vardır. Doğrusu, ne kadar erken o kadar erken belki de hastalığın devamını ve yaratacağı komplikasyonları bilenler için önemli bir slogandır. Kabaca en kısa tanımıyla Erken hastalık, eklem hasarının klinik bulgularının ve kıkırdak hasarı veya kemik erezyonunun radyolojik bulgularının henüz görülmediği dönem demektir. 1,2,3 RA patogenezi çok aşamalı bir süreçtir. Genetik yatkınlığı olan bireylerde, çevresel faktörlerin etkisi ile immün sistemin reaktive olduğu düşünülmektedir. Klinik bulgular ortaya çıkmadan yıllar önce immün sistem reaktive olmaktadır. 4 Raza ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada RA geliştiren erken artrit hastaların sitokin profilleri, RA geliştirmeyenlerle karşılaştırıldığında özellikle ilk üç ayda belirgin yüksek düzeyde olduğu bulunmuş ve bu profilin kesin RA lı hastalarda olmadığı tespit edilmiştir. Bu erken RA ve uzun süreli RA arasındaki sitokin farklılığı hastalığın bu dönemlerde farklı patofizyolojik mekanizmaların rol aldığını düşündürmektedir. Bu erken dönemde yapılan tedaviler daha ileri dönemdeki RA lı hastaların tedavisinden farklı olmalı ve erken dönemde uygulanacak tedavi ile hastalığın kronik artrite ilerlemesini engelleyebilmektedir. RA gibi eklemlerde geri dönüşsüz deformite ve kısıtlanmaların yanı sıra, organ komplikasyonlarının da görülebileceği bir hastalık için 1

12 erken tanı ve tedavi ile yaşam kalitesinin artması ve sakatlıkların önlenmesi mümkün olabilir. Bundan dolayı erken artrit ile gelen hastaların arasında gerçekte RA olma olasılığı olan hastaların önceden belirlenmesi, hem diğer artritlerin spesifik tedavileri yapılarak hastalar gereksiz anti-romatoid tedaviden kaçınılmış olunur, hem de yıkıcı eklem hastalığı olan RA erken tanınıp erken tedavi edilerek sakatlıklar engellenmiş olur. Son 10 yıldır hastalığı erken dönemde tanımlamak ve en uygun tedavinin belirlenmesi için birçok çalışma yapılmış, tanı kriterleri ve tedavi kılavuzları yeniden düzenlenmiştir. Eroziv artrit ile karekterize olan, kronik, ciddi sakatlıklarla sonuçlanan ve yaşam kalitesini azaltan RA nın erken tanımı ve tedavisi mümkün mü? Bugün dünyada bu konularda üstün çabalar gösterilmesine ve önemli yararlar elde edilmesine karşın RA nın erken tanısı halen sorundur. Kabul edilen gerçek, birçok başka hastalıkta olduğu gibi RA da da erken tanı ve erken tedavi hastalığın remisyonu, seyri, deformitelerin gelişmesinde çok etkili bir faktördür. Erken artrit hastalık grubu içerisinde yer alacak hastalıklardan birisi romatoid artrit (RA) hastalığıdır. 1,2 Bu hastalık üzerinden cümlelerimizi kurgulayacak olursak; RA inflamatuar artritler arasında en sık görülen, nedeni tam olarak belli olmayan, özellikle periferik eklemler başta olmak üzere hemen tüm eklemleri simetrik olarak tutan, kronik, eroziv poliartritle karakterize, otoimmün, sistemik bir hastalıktır. Kadınlarda daha sık ve ortalama olarak % 1 oranında görülür. 5 Sinovyal membranlarının kronik inflamasyonu ile seyreder. Aktive olmuş inflamataur mediatörler, sinovyal membranları infiltre ederek kemik ve kıkırdakta hasara neden olur. Genellikle parmak eklemlerinde ağrı ve şişlik ile başlar, daha sonra dizler, dirsekler ve diğer birçok eklem etkilenir. RA sistemik bir hastalıktır ve ileri aşamalarda vücudun diğer organları etkilenir. Ciddi eklem deformitelerine neden olur ve böylece yaşam kalitesini düşürür, yaşam süresini kısaltmasının yanı sıra başkalarına bağımlı sürdürülen bir yaşama neden olur. 1,2,6 Hastalığın erken tanı ve tedavi ile eklem dokusundaki hasar durdurulabilmektedir. Hastalığın başlangıç şekli farklı olabilmektedir. Tipik hastalık tablosu olan hastalarda tanı ilk yılda kolaylıkla konulabilir. Ancak genellikle hastalığın ilk dönemlerinde klinik semptomlar belirgin değildir. Atipik semptomlara sahip birçok hastada tanı koymak için uzun zaman gerekebilir. RA şüphesinde ve atipik hastalık tablosunda spesifik ve sensitif serolojik testlere ihtiyaç vardır. Hastalık tanısında kullanılan en yaygın serolojik test 2

13 Romatoid faktördür (RF). RA lı hastaların % 79 unda RF pozitiftir. RF her ne kadar sınıflandırma kriterleri arasında yer alsa da erken hastalık tanısında güçlü bir test değildir. RF, RA için sensitif fakat spesifik olmayan bir testtir. RA dışında, diğer otoimmün hastalıklarda, çeşitli enfeksiyonlarda ve sağlıklı bireylerde de pozitif tespit edilebilir. Bu nedenle tanısal değeri düşüktür. Son yıllarda, RA lı hastaların % ında epidermal filagrine karşı spesifik otoantikorlar tanımlanmıştır. Sitrulin, filagrin molekülünde bulunan nadir bir aminoasittir. Siklik peptid içeren sitrulin antikorları [anti-ccp (anti-cyclic citrullinated peptide)] RA için yeni ve RF den çok daha spesifik bir antikordur. CCP ye karşı oluşan antikorlar, çoğunlukla IG sınıfındandır ve ELİSA yöntemiyle kolayca tespit edilebilmektedir. RA için % 97 oranında spesifiktir ve hastaların % 79 unda hastalığın erken aşamasında tespit edilebilir. 6 RF pozitifliği hastalıkta prognostik açıdan önemlidir. Yüksek titrede RF pozitifliği; RA nın prognozunu belirleyen, şiddetli eklem tutulumu, romatoid nodül ve sistemik bulgularla ilişkilidir. Diğer eklem hasarının prognostik belirteci olan otoantikor anti-ccp dir. RA da çok erken tespit edilen anti- CCP eroziv ve noneroziv RA arasında önemli bir ayıraçtır. Anti-CCP pozitif olan RA lı hastaların radyolojik eklem hasarı anti-ccp negatif RA lı hastalara göre belirgin artmıştır. 1,2,7 Biz bu çalışmamızda, bilim dalı polikliniğimize başvuran erken artrit hastalarının tanı konma aşamasındaki her basamağı akılcı-kanıta dayalı ve etik tıp kuralları çerçevesinde erken artrit nedenleri, klinik ve laboratuvar tanımlanması, tanı konulma süreleri-gecikme süresi, tanı gecikme nedenlerini ortaya koymayı ve içlerinde RA tanısı alan hastaların başlangıç laboratuvar değerleri ve bunların prognoza etkisini ortaya koymayı amaçladık. 3

14 2. GENEL BĠLGĠLER 2.1. Romatoid Artrit Tanım RA, etiyolojisi belli olmayan, eroziv sinovit ile karakterize ve özellikle periferik sinovyal eklemleri tutan, eklem dışı bulguların eşlik ettiği, eklemlerin daha çok simetrik tutulduğu, otoimmün, kronik, multisistemik bir hastalıktır. İnflamataur artritler arasında en sık görülen hastalıktır. Hastalık sinovyada inflamasyonla başlar ve sinovyal hücre proliferasyonu ile sinovyada pannüs oluşturarak kıkırdak, kemik ve diğer komşu dokularda yıkıma neden olmaktadır. Böylece eklem deformasyonuna neden olarak eklemlerde hareket kısıtlılığı ve şekil bozukluğu meydana getirip, yaşam kalitesini azaltmaktadır. Hastalık kronikleşerek progresif eklem hasarına ve erken ölümlere neden olmaktadır. 8, Epidemiyoloji Birçok otoimmün hastalık gibi, RA da kadınlarda daha sık görülür ve kadın erkek oranı 2/1-4/1 dir. Yaş arttıkça cinsiyet farkı azalmaktadır. Çeşitli toplumlarda prevelansı % 0,3-5 arasında değişmektedir. Ülkemizde RA görülme sıklığı ile ilgili bir çalışma da % 0,4 bulunmuştur(?) Genellikle genç erişkin yaşta görülür ancak tüm yaşlarda görülebilir. Dünyada tüm ırklarda görülür. Hastaların % 80 i yaş arasındadır. 8 Prevelans yaşla birlikte artmaktadır. Yıllık insidansın 1000 kişi başına 0,2-0,4 arasında olduğu bildirilmiştir. 10 İnsidansı yaş arası kadınlarda yaş arası kadınlara göre 6 kat daha fazladır Etiyoloji Etiyolojisi belli olmamakla beraber genetik, hormonal ve enfeksiyöz ajanların etkileşimi ile hastalığın geliştiği düşünülmektedir. Genetik olarak predispoze kişilerde, bugün tam bilinmeyen çevresel etkenlerin antijenik uyarısıyla başlamakta ve immün sistemdeki kompleks etkileşimlerle kronik hale gelmektedir. 12 4

15 ġekil 1. Hastalık geliģim süreci Genetik Faktörler Yapılan çalışmalarda RA da genetik yatkınlığın olduğu gösterilmiştir. Romatoid faktör (RF) (+) liği olan, şiddetli RA hastaların birinci derece akrabalarında hastalık dört kat fazla görülmektedir. Monozigot ikizlerde dizigot ikizlere göre dört kat fazla görülmektedir. 12 İlk olarak lökositlerde saptanan ve RA ya yatkınlık oluşturan, genetik risk faktörlerinin önemli bir kompenenti olan, transmembranal glikoproteinler olarak bilinen ve 6. kromozomda bulunan İnsan Lökosit Antijenleri (HLA) adıyla anılan Major Histokompatibilite Kompleksi (MHC) ve birkaç gen bozukluğunun RA yı etkilediği düşünülmektedir. HLA-4, HLA-1 RA ile ilişkilidir. HLA DR4 sık görülen topluluklarda RA riski 3-6 kat artmıştır ve DR4 sıklığının düşük olduğu topluluklarda DR1, DR6, DR10 un RA için risk oluşturduğu görülmüştür. HLA DR2-DR3-DR7 nin hastalık riskini azalttığı düşünülmektedir. HLA DR-4 ve DR-1 sadece hastalığın başlaması değil, seyri ve şiddetiyle de ilgilidir. Bu genlerin yokluğunda hastalık daha hafif ve seronegatif seyretmektedir. 12,13 MHC sınıf I ve sınıf II diye ikiye ayrılır ve bunlar T hücrelerine antijenik peptitleri sunan sistemi sağlayan bir gen bölgesidir. RA da genetik yatkınlığa neden olan başka gen bölgeleri de vardır. Örneğin T hücrelerinde antijen 5

16 reseptörünün ekspresyon ve immünoglobulin (Ig) genleridir. Tümör nekroz faktör α (TNF-α), interlökin (IL) 10 genlerindeki polimorfizmler ve kromozom 3 bölgenin RA ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. HLA genleri immünolojik genlerdir ve TNF-α,TNF-β, HSP-70 ve kompleman için immünolojik önemi vardır. 14 Geçmişteki çalışmalar, kontrol bireylerinin % 28 sinin, RA hastalarının ise % 70 inin HLA-DR4 eksprese ettiğini göstermiştir. 15 HLA sınıf-i molekülleri vücutta birçok hücrede bulunur ve özellikle endojen antijenlerin CD8+ T lenfositlerce tanınmasında rol oynarlar. Naturel killer (NK) hücrelerine verdikleri inhibitör yanıtla yabancı hücre olarak tanınmaları engellenmektedir. Hücrenin virüs enfeksiyonu veya malign transformasyon gibi durumlarla antijenik yapısında meydana gelen değişiklikler, NK ların algıladığı inhibitör sinyali kapatmakta ve bu hücreler immün sistem tarafından yabancı olarak algılanarak yok edilmektedirler. HLA A, B, C olmak üzere üç tipi vardır. HLA Sınıf-II molekülleri ise sadece dentritik hücre, makrofaj, B lenfositler ve aktif T hücrelerinde bulunur. Fagosite edilen yabancı moleküllerin CD4+ T hücrelere sunulmasında görev alırlar. HLA DR, DQ, DP olmak üzere üç tiptir. Sınıf I ve II birbirine benzese de sınıf II antijen bağlamada daha az seçicidir ve buna bağlanan antijenler daha büyüktür. Teorik olarak antijenlerin bağlanması ve tanınmasında normal mekanizmaların bozulması otoimmüniteye neden olmaktadır. Romatoid artrit ile HLA sınıf I allelleri arasındaki zayıf ilişkiye karşılık, sınıf II allelleriyle özellikle DR 4 ile kuvvetli ilişkisi vardır. Beyaz ırk ve birçok dünya toplumunda bu böyle iken, İsraillilerde DR 1, İspanyollarda DRW10, Japonlarda DW15 in rölatif riskleri daha yüksektir Cinsiyet ve Hormonal Faktörler RA, kadınlarda daha sık görülen ve daha şiddetli seyreden bir hastalıktır. Gebelik sürecinde RA lı hastaların % 75 i iyileşme ve remisyon göstermektedir. Gebelik sonrası hastaların % nında alevlenme görülmektedir. Doğum yapmamışlarda RA 2 3 kat daha sık görülmektedir. Bu durumlar cinsiyet hormonlarının immün sistem üzerindeki etkileriyle açıklanabilir. Östrojenler ve progesteronun oluşturduğu antiinflamatuar koruyucu etkinin sebebi olarak, periferde T hücre ve makrofajların sayılarını azaltması ve fosfolipaz A2 yi dolaylı olarak baskılaması gösterilmektedir. 8,16 Testosteron T hücre 6

17 supresör aktiviteyi arttırır fakat sitotoksik hücre aktivitesini inhibe eder. Nöroendokrin sistemin RA ya yatkınlıkta önemli rolü olabilir. RA lı hastalarda hipotalamus-pituiteradrenal aksında fonksiyon bozukluğu mevcuttur. Prolaktin sekresyonu ve seks hormon salınımında anormallikler saptanmıştır. Romatoid artritli hastalarda ölçülen bazal kortizol düzeyi normal iken sirkadiyen paternlerinin bozulduğu, kortizol düzeyi ile hastalık aktivitesi arasında belirgin ilişki olduğu, cerrahi gibi bir stres sonrasında kortizol düzeyinde yükselme olmadığı saptanmıştır. 8,17 Hastalığın kadınlarda daha sık görülmesi, gebelik ile remisyona girmesi ve gebelik sonrası nüks olması, premenapozal ve postmenapozal dönemde sıklık ve seyirlerinin farklı olması hormonal etkilerin hastalıkta rol oynadığını düşündürmektedir. Bazı çalışmalarda emzirmek, düzenli alkol kullanmak, oral kontraseptif kullanımı, RA riskini azalttığı bildirilmiştir. 4, Enfeksiyon Ajanları RA da çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmüş ve RA ya neden olabilecek enfeksiyöz nedenler üzerinde çok durulmasına rağmen herhangi bir ajan tespit edilememiştir. RA nın dünya çapındaki yaygınlığı göz önüne alınırsa ve eğer bir enfeksiyöz ajan etkense, bu mikroorganizmanın da dünya çapında yaygın bulunması gerekmektedir. Ancak birçok bakteri (Mycoplazma Fermantas, Proteus Mirabilis, Mycobacterium Tuberkulozis, E. Coli), virus (Retro Virus, Ebstein- Barr Virus, İnsan Herpes Virus Tip 6, Parvovirus B-19) ve spiroketler (Lyme artriti) poliartrit oluşturabilirler. Rubella, CMV, hepatit B prodromal dönemlerinde RA benzeri simetrik, poliartiküler bir artrite neden olmakta ancak kronikleşme olmamaktadır. RA lı hastaların EBV ile enfekte B hücre sayıları ve antı EBV antikor titreleri sağlıklı insanlardan yüksektir ve RA lı hastaların boğaz sürüntülerinde yüksek miktarda saptanmıştır. EBV, B lenfositlerin poliklonal aktivatörüdür ve romatoid faktör (RF) üretimine neden olur. 11,18 Virüsün yapısı ile HLA DR- 4 molekülü arasında da benzerlikler vardır. Eklemde çapraz reaksiyon vererek enflamasyonu başlattığı düşünülmektedir. RA nın erken döneminde parvovirüs B19 enfeksiyonu saptanmış, daha sonra yapılan çalışmalarda bu oranın en çok % 3 olduğu gösterilmiştir. 19 RA lı hastaların sinovyal sıvı T hücrelerinde E. Coli dnaj proteine karşı antikor tespit edilmiştir. Bir hipoteze göre RA standart yöntemlerle saptanamayacak ölçüde yavaş ve kronik bir bakteriyel enfeksiyondur. Histopatolojik bulgular (sinovyumda CD4 T 7

18 lenfositlerin egemen olduğu mononükleer hücre infiltrasyonu) bunu desteklemektedir. Yapılan çalışmalarda RA lı hastalarda H. pylori varlığı araştırılmıştır. Çalışmaya alınan hastaların bir kısmında hiç gastrointestinal sisteme ait yakınma olmamasına karşın hastaların büyük çoğunluğunda H. pylori saptanmıştır. Bu da acaba H. pylori ile RA arasında direk veya dolaylı olarak bir ilişki var mı sorusunu akıllara getirmektedir. 20 Bazı hastalarda sinovyal dokularda difteroid benzeri mikroorganizmalar elde edilmiştir ancak benzer mikroorganizmalar nonromatoid dokuda da saptanmıştır. Mikobakteriyum tüberkülozisin kartilaj proteoglikanları ile moleküler benzerlik gösterdiği ve sinovyal sıvıda lenfosit proliferasyonuna neden olduğu ileri sürülmüştür. RA lı hastalarda hiç bir mikroorganizma tespit edilmemesi nedeniyle ilgi bakteri enzim ve diğer kompenentlerine yöneltilmiştir. Bakteriyel debrislerin sinovyal hücreler ve makrofajlar tarafindan fagosite edildiği fakat parçalanamadığı ve kronik irritasyona yol açtığı düşünülmüştür, fakat romatoid sinovyada bakteri komponentleri de gösterilememiştir. 21 Enfeksiyöz ajanların ileri sürülen artrit oluşturma mekanizmaları; - Mikrobiyal yapıların sinoviyumda birikip kronik inflamatuar yanıt oluşturmaları - Mikroorganizmaya inflamatuar yanıtın doku bütünlüğünü bozarak antijenik peptidleri açığa çıkartması (ısı şok proteinleri ve tip II kollajen) - Mikroorganizmaya karşı üretilmiş çeşitli antikorların çapraz reaksiyon ile antijenik benzerlik taşıdığı eklem dokusuna zarar vermesi. 11 Son zamanlarda stafilokoklar, streptokoklar gibi bir dizi organizma tarafından üretilen süperantijenlerin olası rolü üzerinde durulmaktadır. Süper antijenler HLA-DR moleküllerine ve belirli heterodimerik T hücre reseptörünün Vb kısımlarına bağlanabilme kapasitesine sahip olan ve ayrıca vb. gen ürünlerini eksprese eden spesifik T hücrelerini stimüle eden proteinlerdir Diğer Nedenler Diyet: Zeytinyağı ve balıkyağı tüketiminin koruyucu, selenyum ve bakır eksikliğinin ise RA ile bağlantılı olabileceği bildirilmiştir. Sigara: Sigaranın doz bağımlı olarak RA şiddetini arttırdığı bildirilmiştir. Evcil hayvanlar: Kontrollü bir çalışmada RA lı hastaların prepubertal dönemde kedi ile yakın temaslarının olduğu gözlenmiştir. Daha zayıf bir ilişki kuşlarla da bulunmuştur. 8

19 Negatif iliģkiler: Gut ve RA nadiren birlikte bulunurlar. Şizofrenililerde RA ya yakalanma riski 4-6 kat daha az bulunmuştur. 12 Sosyoekonomik durum, eğitim ve psikolojik durumların da predizpozan faktörler olabileceği düşünülmektedir. Yine dişi cinsiyet, pozitif aile hikayesi, ileri yaş, silika maruziyetinin risk oluşturduğu ancak ırk, yerleşim yeri ve iklimin RA gelişiminde önemli bir risk faktörü olmadığı görüşü hâkimdir. 16,23 Isı ġok Proteinleri (IġP): Tüm hücreler tarafından birçok strese yanıt olarak sentez edilen proteinlerdir. Proteinlerin intrasellüler translokasyonlarını kolaylaştırırlar ve böylece ısı, bakteri ve oksijen radikalleri gibi etkenlerden hücreleri korurlar. İnsan IŞP ile bakteri IŞP arasında aminoasit diziliminde moleküler benzerlikler olabilir. İnflamatuar artritlerde sinovyal hücrelerin IŞP oluşturdukları ve bunların çapraz reaksiyon veren T hücreler ve antikorlar tarafından tanındığı bildirilmektedir. 8 Tip II Kollagen: RA lı hastaların serumlarında denature tip II kollagene karşı oluşan antikor titresi yüksek bulunmuştur. Anti-kollagen antikorlar RA için özgül değildir. Eklem harabiyeti ve inflamasyonun devamında rol oynadıkları düşünülmektedir Patogenez RA patogenezinde hümoral ve hücresel bağışıklık sistemi birlikte rol alır ve inflamasyon yeri sinoviyumdur. RA sistemik bir hastalık olmasına rağmen karakteristik özelliğini sinovyada ve onun fonksiyonlarında gösterir. Sinovit ile erozyon arasında ilişki bulunmaktadır. Sinoviti kemik iliği ödemi takip eder ve kemik erozyonları ile sonlanır. Eklem kıkırdağı ve subkondral kemiğin ektopik ve hiperplastik bir sinovya tarafından yıkılması RA nın temel patolojisini oluşturmaktadır. Dokunun hasar almaması için gelişen inflamasyon kişide bir adaptasyondur ve genellikle kendini sınırlar. Ancak kalıcı kronik inflamasyon ise dokuya hasar verir. 21,24 RA patogenezi çok aşamalı bir süreçtir. Genetik yatkınlığı olan bireyde çevresel faktörlerin immün reaksiyonları başlattığı düşünülmektedir. Hastalığın immün sistem aktivasyonu klinik bulguların gelişmesinden yıllar önce ortaya çıkar. Bu preklinik dönemde otoantikorlar mevcuttur ve asemptomatik eklemlerde sinovit bulguları bulunmaktadır. Bu durum hastalığın kronik bir hastalık olduğunu gösterir. 4 Günümüzde RA nın mikroorganizma kökenli antijene karşı T hücre yanıtı ile başladığı 9

20 düşünülmektedir. Antijen sunucu hücre yüzeyindeki HLA molekülüne bağlı bulunan antijen T hücre tarafından tanınmakta ve oluşan bu kompleks T hücrelerini uyararak sitotoksik yanıt, sitokin salınımı ve otoantikor oluşumunu sağlamaktadır. Sinovyal membranda T lenfosit aktivasyonu belirginleştiğinde RA nın şişlik, hareket kısıtlılığı ve ağrı gibi klinik belirtileri başlamaktadır. 25 ġekil 2. RA patogenezi 10

21 ġekil 3. Normal (A) ve RA (B) eklemin morfolojik görünümü Normal sinovya organize olmuş matriksten oluşur. Matriks mikrofibriller, proteoglikan içerir. Kıkırdak ve sinoviyum arasında hiposelüler bir sıvı mevcut olup bu sıvı eklemi besler ve kayganlığı sağlar. Sinovyal membran, intima ve subintima olmak üzere 2 tabakadan oluşur. İntima 1 veya 2 hücre kalınlığındadır ve 2 hücre tipi içerir. Tip A sinovyal (makrofaj benzeri) hücre ve tip B sinovyal (fibroblast benzeri) hücre. İntima, bir epitel tabakasının tipik özelliklerini taşımaz ve bazal membranı veya sinovisitler arasında sıkı intrasellüler bağlantıları yoktur. Subintima, lipid, kollagen lifleri ve daha organize fibröz dokudan oluşan bir matriks içinde kan damarları, lenfatikler ve sinir uçları içeren gevşek, vasküler bir bağ dokusu stromasıdır. Bu iki tabaka ortak çalışır. Glikozaminoglikanların yapımını ve vasküler yapılara filtrasyonunu sağlamak temel görevleridir (Şekil 3-A). 26 Patogenez iki faz ile karakterizedir. Birincisi mikrosirkülasyon ve sinovyumdaki hücrelerin plazma proteinleri ve sellüler elementlerin ekleme akışını sağlayan eksüdatif faz (proliferatif),ikincisi subsinovyumda olan ve mononükleer hücre infiltrasyonu ile giden kronik inflamatuar faz (destrüktif) dır. Genellikle her iki faz bir arada bulunur. 21,27 Tutulan eklemlerin histolojik yapısında sinoviyal hücre hiperplazisi ve proliferasyonu, anjiyogenez nedeniyle vaskülarite artışı, tromboz, neovaskülarizasyon gibi damarsal değişiklikler, sinoviyumda başta CD4+T, makrofaj başta olmak üzere 11

22 plazma, nötrofil hücrelerinden oluşan iltihabi infiltrasyon, eklem aralığında fibrin kümeleri ile eklem içi dolarak eklem şişliğe ve ağrıya neden olur. Sonuçta tip B sinovisitlerde daha fazla olmak üzere hiperplazi gelişir ve sinoviyum normal bir iki hücreden oluşan kalınlığından 6-8 hücre kalınlığına varır ve RA ya özgü, sinovyakemik birleşim yerinde oluşan pannüs denilen infiltre hipervasküler granülasyon dokusunu oluşturur. Subkondral kemikte kemik erozyonuna yol açan, osteoklast aktivitesi ile karekterize kronik sinovit bulguları mevcuttur (Şekil 3-B). 28,29 Bütün bu inflamasyon sürecinin sonunda kıkırdak ve kemik destrüksiyonu ve eklem ankilozu gelişir. 28 İlk olarak kıkırdakta proteoglikan kaybı olur ve daha sonra kıkırdak dokusu direnme özelliğini kaybeder ve mekanik travmalara duyarlı hale gelir. Proteoglikan kaybı reversibildır, ancak kollajen kaybı olduğunda irreversible hale gelir. İnflamatuar artritlerden RA yı ayıran temel özellik kıkırdak ve kemikte invazyon gösteren pannüstür. Sinovisitler ve PMNL lerden salınan asit proteazlar ve nötral proteazlar proteoglikanları protein matriksten ayırırken birer metalloproteinaz olan kollajenaz ve storomelizin ise kollajen yıkımından sorumludur. Kıkırdak tarafindan korunmayan sinovyanın kemik ile direk temas halinde olduğu bölgede radyolojik olarak karakteristik olan marjinal erozyonlar meydana gelir. Pannus kartilajı harab ederken eklem aralığı gittikçe daralır. Ayrıca subkondral kemik boyunca da ilerler ve bu bölgede yüzeysel kistik oluşumların ortaya çıkmasına neden olur. Sonuçta eklemlerde zamanla deformiteler gelişmeye başlar. 26 Pannus sinovyal bölgelerden farklı bir histolojiye sahiptir. Tipik infiltrasyon hücreleri dışında lenfositik infiltrasyon içerir. Yıkıcı metalloproteinazları kodlayan mrna düzeyi yüksektir. 21,27,30 Inflamatuvar cevap çıplak gözle ödematöz sinovyum ve eklem kavitesinde silindirik villöz uzantılar şeklinde görülmektedir. Işık mikroskobisi karakteristiktir ama patogonomik degildir. Sinovyal intima tabakanın hipersellülaritesi RA da kronik sinovyal inflamasyonun en belirgin bulgusudur. Floresans incelemesinde perivasküler bölgelerde CD4+ yardımcı T hücreleri, uzak alanlarda CD8+ baskılayıcı T hücreleri daha fazladır. Plazma hücreleri ve B lenfositleri az olsa da romatoid sinovyum bol miktarda Ig içerir. İmmunflorasan incelemelerde subsinovyumda Ig G çoğunluğu görülür. 21,25 Hastalığın başlamasında T lenfositlerin temel rol aldığı düşünülmektedir fakat hastalığın sürdürülmesindeki görüşler çelişkilidir. Bazılarına göre kronikleşmeden T hücrelerinin, bazılarına göre monosit makrofaj hücrelerinin rol aldığı düşünülmektedir. 12

23 Sinovyal sıvı ve dokuda makrofajlardan salınan Interlökin-I (IL-I), Tümör Nekrozis Faktör (TNF), Platelet Kaynaklı Büyüme Faktörü (PDGF), Fibroblast Büyüme Faktörü (FGF) gibi sitokinler yüksek miktarda saptanırken, T lenfosit kaynaklı sitokinler olan IL-2, IL-3, İnterferon-g (INF-g) düşük miktarlarda saptanabilir. Bu nedenle romatoid sinovitin aktive makrofajlar tarafindan oluşturulduğu düşünülmektedir. Buna karşın hem makrofajlar hem de T lenfositlerin rolü olduğunu ancak makrofaj aktivasyonu sonucu oluşan ürünlerin T hücre aktivasyonunu inhibe ettiği ve o nedenle T lenfosit kaynaklı sitokinlerin düşük bulunduğunu belirten yayınlar da vardır. 21 İnflamasyonu başlatan etkinin ne olduğu bilinmemekle beraber bu inflamasyon moleküllerin salınmasında anahtar rolü CD4+ T lenfositler olduğunu kanıtlayan bazı bulgular mevcuttur; örneğin: - Sinovyumda CD4+ T lenfositlerin hâkimiyeti - Aktive hastalığı olan hastaların kan ve sinovyumlarında CD4+ T lenfositlerden salınan IL 2 reseptörlerinin artmış olması, - T lenfosit sayısını azaltan siklosporin tedavisi ve lenfoferez işleminden sonra RA nın semptomlarının azalması. - RA lı olup da sonradan HIV pozitifliği olan hastaların semptomlarında düzelme görülmesi. - HLA-DR veya HLA-DQ moleküllerinin RA ile ilişkisi. 28 Romatoid sinovyumda birçok sitokinin lokal üretimi söz konusudur. Bu sitokin üretimi RA nın birçok klinik bulgularına neden olmaktadır. Bu sitokinler lenfosit, makrofaj ve fibroblastlardan salgılanmaktadır. Bazı sitokinler uyarıcı bazıları ise baskılayıcıdır. T-helper 1 in ürettikleri uyarıcı özellik taşırken T-helper 2 ye ait sitokinler baskılayıcıdır. Aynı zamanda inflamasyonu baskılayan TGF-β gibi maddeler de salınmaktadır. 28 RA patogenezinde hücreler arası haberleşmeyi, hücrelerin büyüme ve farklılaşmasını, immün cevabın regülasyonunu sağlayan bu sitokinler protein yapıdadır. Bunlar immün sistem hücreleri tarafından salgılanır ve RA da sinovyada düzeyleri artar. Bunların en önemlileri, romatoid sinovyumda bol bulunan, Monosit ve makrofaj kökenli IL-1 ve TNF-α dır. Her ikisi de lenfosit kemotaksisini, angiogenezisi, damar geçirgenliğini ve metalloproteinaz üretimini arttırırlar. Bu sitokinler dışında IL-6, IL-8, IL-10, IL-12, IL-15, IL-18, granulosit monosit koloni stimüle edici faktör (GM- CSF), makrofaj koloni stimüle edici faktör (M-CSF), transforme edici büyüme faktörü β 13

24 (TGF-β), nitrik oksit, prostaglandinler, lökotrienler ve oksijen radikalleri gibi sitokinlerin de önemli olduğu gösterilmiştir. Hipoksi ve VEGF sinovitin neovaskülarizasyonundun sorumlu oldukları düşünülen iki faktördür. 26,31 Aktif CD4+ lenfositlerden IL-2, IFN-γ salgılanır. Bu sitokinler makrofaj, endotel ve B-lenfositleri etkiler. IFNγ monosit/makrofajların sentez ve sekresyon fonksiyonlarını aktive eder. Böylece makrofajlardan salınan IL-1 ve TNF-α inflamatuar hücrelerin kemotaksisine proliferasyonunu ve diferansiyasyonunu sağlar. Aktive makrafajlardan salınan bazı sitokinler fibroblast, kondrosit ve sinovyal hücreleri etkiler böylece pannüs oluşumunda etkili olan kollajenaz, elastaz, storomelizin ve PGE2 salınımına neden olur. B lenfositler ise plazma hücrelerine dönüşerek RF gibi otoantikorları salgılar ve bunların sinoviyal membran, sinoviyal sıvı ve eklem kıkırdağındaki antijenlerle birleşerek eklem hasarına neden olan immün komplekslerin oluşumunu sağlar. Bu immünkompleksler, komplemanı aktive ederek kemotaktik faktörlerin salınmasına neden olur. Kemotaktik faktörler permeabiliteyi arttırır, PMNL ve monositlerin bu bölgede toplanmasını sağlarlar. Bu hücreler immünkompleksleri fagosite ederek doku hasarına neden olan PG, lökotrien, serbest radikal ve proteolitik enzimlerin salınmasına neden olur. Mast hücrelerinden salınan histamin vazoaktif bir peptid salgılar ve inflamatuar hücrelerin bu bölgeye girişini sağlar. 28 Özetle RA te; 1. Bugün için tam bilinmeyen başlatıcı etkenin ekleme ulaştığı ve inflamatuar cevabı başlattığı ileri sürülmektedir. 2. Küçük kan damarları etkilenir ve perikapiller bölgelerde mononükleer hücre infiltrasyonu başlar. 3. Makrofaj patojeni alarak lenfositlere sunar. 4. Lokal antikor üretimi başlar. 5. Antijen ve antikor sinovyal sıvıda, sinovyal dokuda ve kıkırdakta etkileşir. 6. Ekstravasküler immünkompleks hastalığı ortaya çıkar. 7. Bu kompleksler kompleman sistemini aktive eder. 8. Bunlardan C3a ve C5a vasküler permeabiliteyi artırıp serum proteinleri ve hücresel elemanların eksüdasyonuna neden olur. 9. PMNL ler kıkırdağa yakın bir pozisyonda veya sinovyal sıvıda serbest olarak bulunurlar ve IgG ve C3b yüzey reseptörleri ile immün kompleksleri fagosite ederler. 14

25 Bu fagositoz sonucu kıkırdak matriksi, kollajen ve elastik dokuları yıkma özelliğine sahip lizozomal proteazlar salınır ve diğer biyolojik aktif mediatörlerin salınımına yol açar Klinik RA ciddi sakatlığa ve erken mortaliteye yol açan,,simetrik eklem erozyonuna neden olan, kronik, sistemik bir hastalıktır. İlk etkilenen eklemler genellikle parmak eklemleridir ve ağrı ve şişlik ile kendini gösterir. Daha sonra diğer eklemler etkilenir. Sistemik bir hastalık olması nedeniyle ileri aşamalarda diğer organ tutulumu görülebilir. 6,32 RA genellikle yaş arasında görülür, fakat yaş arasında en sık görülür. Başlangıç şekli artiküler veya ekstra artiküler olabilir. 8 Klinik bulgulardan yıllar önce RF ve anti-ccp gibi otoantikorların varlığı, hastalığın otoimmün bir hastalık olduğunu gösterir. Otoimmünite, artiküler ve sistemik inflamasyon hastalığın tahrip edici özelliğinin devam etmesine neden olur Artiküler Bulgular En uygun tedavinin erken uygulanabilmesi için iyi dikkatli bir klinik değerlendirme gerekmektedir. Eklem bulguları en sık bulgulardır ve sabah katılığı, günlük aktivitelerde zorlanma, simetrik periferik eklem ağrıları ve şişliği en sık rastlanan yakınmalardır. Hastalık temel olarak eklem, bursa ve tendonları etkiler. Sinovit nedeniyle eklem kıkırdağında ve komşu kemik dokuda erozyon oluşarak eklem hasarı gelişir. Eklem tutulum öncesi yorgunluk, subfebril ateş, anemi, halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, kas-iskelet ağrıları gibi genel bulgular olabilir. Depresyon, anksiyete yine sık görülen psikolojik semptomlardır. Bu nonspesifik bulgular sonrası sabah katılığı, artraljiler ve eklem şişlikleri gelişir. Kısa süreli sabah katılığı ağrıdan aylar önce ortaya çıkabilir. Gece hareketsizliğine bağlı gelişen ödem nedeniyle sabah tutukluğunun geliştiği düşünülmektedir. Kasların hareketiyle lenfatik sistem tarafından sıvının drene edilmesi sonucunda tutukluğun azaldığı düşünülmektedir. 8 Eklem kapsülünde inflamasyon, sinoviyal sıvı birikimiyle beraber sinoviyal kalınlaşma ve pannüs oluşumu görülür. Hastalık eklem iç kısmını tutarak eklem kıkırdağının beslenmesini bozar. Eklem yüzeylerinde fibröz doku oluşumu ile ankiloz gelişerek hareket kısıtlılığı oluşur. 33 Bazı hastalarda eklem bulguları asimetrik başlayıp daha 15

26 sonra simetrik özellik gösterebilir. Hastaların % i kronik, % 15 inde akut,% sinde ise subakut başlangıç görülür. Hastaların çok azı semptom başlangıç tarihini tam ifade edebilirler. 3 RA genellikle yavaş ve sinsi şeklinde başlayan kronik, simetrik bir poliartrittir ve klinik açıdan en önemli başlangıç şekli budur. Çünkü herkesin bildiği karakteristik tablonun oturması uzun zaman alacağından tanı koymak zordur. 12 Akut poli veya monoartiküler başlangıç şeklinde, simetrik tutulum daha azdır. Nadiren özellikle lı yaşlarda daha sık görülen erişkin still hastalığı adı verilen akut febril şeklinde başlayabilir. 34 Başlangıçta tek ve az sayıda eklem tutulumu gösteren şekli genç bayanlarda daha sık görülür ve RF negatiftir. Orta yaşlı erkeklerde sistemik başlangıç daha sık görülür ve ateş, anemi, plörezi, perikardit, döküntü gibi eklem dışı bulgular görülebilir. Palindromik başlangıç düzensiz aralıklarla tekrarlayan, iki üç gün süren mono veya oligoartrit ile karakterizedir. Palindromik başlangıç sekli olan hastaların % sinde daha sonra RA ya ilerlediği görülmüştür. Polimyaljik başlangıç ileri yaşta görülür ve sabah tutukluğu ve omuz ve kalçada ağrı önde gelen semptomlardır. Zamanla tablo oturur ve hastalar böylece tanı alır. 34 Hastalık erken, ilerleyici ve geç hastalık olarak üç evreye ayrılır. Erken hastalık evresinde klinik ve radyolojik olarak eklem hasarı yoktur. İnflamasyon yoğun ve erozyon gelişme hızı yüksektir. Hastaların bu evrede yakalanması çok önemlidir. Erken tedavi ile hastalık progresyonu durdurulabilir ve hastalar remisyona girebililir. Kontrol edilmeyen poliartrit, eklem dışı bulgular, yüksek RF titresi, immün kompleks varlığı, HLA-4, HLA-1 varlığı gibi semptom ve bulguların olması prognozun kötü olacağını göstermektedir. Hastalık aktivitesi tedaviye rağmen devam edebilir ve artrit ile beraber radyolojik hasarın belirginleştiği ilerleyici hastalık evresi ile devam eder. Geç hastalık evresinde ise eklem hasarı belirgin ve hastalık komplikasyonu oluşmuştur. 3 RA nın eklem tutulumu geri dönüşlü ve geri dönüşsüz olmak üzere iki çeşittir. 33 İnflamatuar sinovitin erken ve kronik evredeki klinik ve patolojik bulguları farklıdır. Sinovite bağlı oluşanve akut evrede görülen semptomlar; sabah katılığı ve eklemlerde ağrı, şişlik kızarıklık ve ısı artışıdır. Sabah katılığı genellikle bir saatten fazla sürer. Sabah katılığının süresi de inflamasyon derecesi ile ilişkilidir. Ağrı hastaların en önemli problemidir ve tedavi ile ağrının kesilmesi çok önemlidir. Sinoviyal membran eklem bağları ve destekleyici yapılar ağrıya en çok duyarlı bölgelerdir. İnflamasyon MKF ve MTF eklemlerde palpasyonla rahatlıkla tespit edilebilir ve bu eklemlerden 3-4 tanenin 16

27 hassas olması RA ya özgüdür. Kolay gerilebilen kapsülü olan PİF, MKF, diz, dirsek, ayak bileği, MTF eklemlerde şişlik kolaylıkla tespit edilir ancak kalça ve omuzlarda tespit etmek zordur. Olay kronikleştikçe sinovitin vaskülaritesi azalır ve sonuçta granülasyon dokusu ve fibrozis gelişir ve eklemde inflamasyonun silik bulgularını saptamak zorlaşır. Kronik dönemde hem anatomik bozukluk hem de fonksiyonel kayıp söz konusudur. Bu anatomik hasar ilerleyicidir. Eklemlerde hareket kısıtlılığı, tendonlarda kısalma veya gevşemeler, kaslarda atrofi, tendonlarda rüptürler ve bunların sonucu gelişen tipik deformiteler yapısal hasara bağlı klinik bulgulardır. 33,35 ġekil 4. RA daki erken değiģiklikler 36 ġekil 5. RA daki geç deformiteler 36 RA da birçok eklem deformitesi mevcuttur. Bu deformitelerin oluşum mekanizmaları farklı olabilmektedir. Fakat deformitenin sinovitle ilişkisi ve hastanın ağrıyı en az algıladığı şekilde eklemi tutmaya çalışması ortaktır. İmmobilizasyon, kıkırdak, eklem harabiyeti ve eklem çevresindeki tendon, bağ ve kaslarda değişiklikler bu mekanizmalardan bir kaçıdır. Kasın kasılması MKF eklemlerinde fleksiyon ve tarsal pronasyona neden olur. Eklem bağlarındaki inflamasyon bağların zayıflamasına neden olur. MKF deki subluksasyon ve ulnar deviasyon olduğu gibi ligamanlardaki hasarlanma sonucunda eklemin stabilizasyonu bozulur ve böylece kuvvet dengesizliği ve rotasyon bozukluğu gelişir. İnflamasyonun tendon kılıflarını da etkilemesi sonucunda tendonda kalınlaşma, tendon nodülleri ve tendon rüptürlerine sıkça rastlanır. Pannüsün eklem yüzeyinde ve eklem çevresindeki kemikte hasar oluşturarak düzensiz bir kemik eklem yüzeyi oluşur. Bazen kıkırdak tümüyle kaybolabilir ve ardından kemik yüzeyleri kaynaşarak eklem aralığı ciddi bir şekilde daralır. 35 RA tipik olarak el, el bilek, ayak, ayak bileği, dizler, dirsekler, omuzların küçük eklemlerini ve öncelikle PİF, MKF ve el bileklerini simetrik tutan bir hastalıktır, 17

SİNOVİTLER. Dr. Güldal Esendağlı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 16 Ekim 2015

SİNOVİTLER. Dr. Güldal Esendağlı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 16 Ekim 2015 SİNOVİTLER Dr. Güldal Esendağlı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 16 Ekim 2015 Sinovyal Dokunun Non-tümöral ve Tümör-benzeri Lezyonları Non-tümöral Lezyonlar Reaktif Tümör-benzeri Lezyonlar

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı

Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı Romatoid Artrit Patogenezinde SitokinAğı Prof. Dr. Ahmet Gül İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Romatoid Artrit Kronik simetrik poliartrit q Eklemde İnflammasyon

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Osteoartrit Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. OSTEOARTRİT Primer nonenflamatuar artiküler kartilajın bozulması ve reaktif yeni kemik oluşumu ile karakterize,eklem ağrısı,hareket kısıtlılığı

Detaylı

RA Hastalık Aktivitesinin İzleminde Yeni Biyobelirteçler Var mı? Dr. Gonca Karabulut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı

RA Hastalık Aktivitesinin İzleminde Yeni Biyobelirteçler Var mı? Dr. Gonca Karabulut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı RA Hastalık Aktivitesinin İzleminde Yeni Biyobelirteçler Var mı? Dr. Gonca Karabulut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Biyobelirteç Nedir? Normal biyolojik süreçler, patolojik süreçler

Detaylı

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu

TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU. Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu TİP I HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONU Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI TİP I TİP II TİPII TİPIII TİPIV TİPIV TİPIV İmmün yanıt IgE IgG IgG IgG Th1 Th2 CTL Antijen Solübl antijen Hücre/

Detaylı

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ OSTEOARTRİT Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ Eklem kıkırdağından başlayıp, eklemlerde mekanik aşınmaya ve dejenerasyona yol açan kronik bir eklem hastalığıdır. LİTERATÜRDEKİ İSİMLERİ ARTROZ DEJENERATİF ARTRİT Yavaş

Detaylı

TANIM. Ankilozan Spondilit (spondilartrit) Spondilit = vertebraların (omurların) inflamasyonu

TANIM. Ankilozan Spondilit (spondilartrit) Spondilit = vertebraların (omurların) inflamasyonu ANKİLOZAN SPONDİLİT TANIM Ankilozan Spondilit (spondilartrit) Spondilit = vertebraların (omurların) inflamasyonu Nedeni belli olmayan, kronik gidişli, ilerleyici karakterde inflamatuvar bir hastalıktır.

Detaylı

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER OTOİMMUN HASTALIKLAR Prof.Dr.Zeynep SÜMER İmmun tolerans Organizmanın kendinden olan antijeni tanıyarak bunlara karşı reaksiyon vermemesi durumuna İMMUN TOLERANS denir Otoimmunitenin oluşum mekanizmaları

Detaylı

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Kronik enflamatuar hastalıklar, konak doku ve immun hücreleri arasındaki karmaşık etkileşimlerinden

Detaylı

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA)

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) 2016 un türevi 1. JUVENİL SPONDİLOARTRİT/ ENTEZİT İLE İLİŞKİLİ ARTRİT (SPA- EİA) NEDİR? 1.1 Nedir?

Detaylı

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ İNFLAMASYON VE ONARIM İNFLAMASYON Yaralanmaya karşı dokunun vaskülarizasyonu yolu ile oluşturulan bir seri reaksiyondur. İltihabi reaksiyon.? İnflamatuar

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065 Gençlerde Bel Ağrısına Dikkat! Bel ağrısı tüm dünyada oldukça yaygın bir problem olup zaman içinde daha sık görülmektedir. Erişkin toplumun en az %10'unda çeşitli nedenlerle gelişen kronik bel ağrıları

Detaylı

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3 24 P. I. AĞRAS ve Ark. GİRİŞ Ürtikeryal vaskülit histolojik olarak vaskülit bulgularını gösteren, klinikte persistan ürtikeryal döküntülerle karakterize olan bir klinikopatolojik durumdur (1). Klinikte

Detaylı

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast hücreleri) Kompleman sistemi(direkt bakteri hücre membranı parçalayarak diğer immün sistem hücrelerin bunlara atak yapmasına

Detaylı

Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme

Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme Uz. Dr. Tevfik Kalelioğlu Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Nöroinflamasyon nedir? Temel mekanizmaları ve ölçümleme Uz. Dr. Tevfik Kalelioğlu

Detaylı

İNFLAMASYON DR. YASEMIN SEZGIN. yasemin sezgin

İNFLAMASYON DR. YASEMIN SEZGIN. yasemin sezgin İNFLAMASYON DR. YASEMIN SEZGIN yasemin sezgin Inflamasyon Hasara karşı vaskülarize dokunun dinamik yanıtıdır Koruyucu bir yanıttır Hasar bölgesine koruma ve iyileştirme mekanizmalarını getirir İnflamasyonun

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

Hücre Zedelenmesi. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin

Hücre Zedelenmesi. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin Hücre Zedelenmesi Dr. Yasemin Sezgin yasemin sezgin Hastalık bilimi anlamına gelen patoloji hastalıkların altında yatan hücre, doku ve organlarda meydana gelen yapısal ve fonksiyonel değişiklikleri inceler

Detaylı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Total Kalça Protezi Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Koksartroz Primer Önceden geçirildiği bilinen bir hastalık yok Genelde yaşlanmaya bağlı Eklemde

Detaylı

Romatoid Artritte TNF-Alfa Blokerleri İle tedavi

Romatoid Artritte TNF-Alfa Blokerleri İle tedavi Romatoid Artritte TNF-Alfa Blokerleri İle tedavi Dr. Fatih Sarıtaş Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Haydarpaşa Numune Eğitim Araştırma Hastanesi Romatoid Artrit Primer olarak eklemleri etkileyen,

Detaylı

ROMATİZMAL HASTALIKLARDA SİTOKİN HEDEFLİ TEDAVİLER

ROMATİZMAL HASTALIKLARDA SİTOKİN HEDEFLİ TEDAVİLER ROMATİZMAL HASTALIKLARDA SİTOKİN HEDEFLİ TEDAVİLER H. Direskeneli Marmara Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı İnflamasyon Doku Yanıtı (McInnes, Nature Clin Prac Rheumatol 2005; 31) RA da Sitokin Ağı (Firestein,

Detaylı

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI Tıp Fakülteleri Mezuniyet Öncesi İmmünoloji Eğitim Programı Önerisi in hücre ve dokuları ilgi hücrelerini isim ve işlevleri ile bilir. Kemik iliği, lenf nodu, ve dalağın anatomisi,

Detaylı

ROMATOİD ARTRİTLİ HASTALARDA ACCP (ANTI-CYCLIC CITRULLINATED PEPTIDE) DÜZEYLERİ

ROMATOİD ARTRİTLİ HASTALARDA ACCP (ANTI-CYCLIC CITRULLINATED PEPTIDE) DÜZEYLERİ TC Sağlık Bakanlığı İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya Bölümü Vekil Şef: Dr. Güvenç GÜVENEN ROMATOİD ARTRİTLİ HASTALARDA ACCP (ANTI-CYCLIC CITRULLINATED PEPTIDE)

Detaylı

Slayt 1. Slayt 2. Slayt 3 YARA İYİLEŞMESİ YARA. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger. Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir.

Slayt 1. Slayt 2. Slayt 3 YARA İYİLEŞMESİ YARA. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger. Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Slayt 1 YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger Slayt 2 YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Slayt 3 Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik

Detaylı

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU Doç.Dr. Engin DEVECİ İMMÜN SİSTEM TİPLERİ I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast

Detaylı

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA C5aR 450 C/T GEN POLİMORFİZMİ: GREFT ÖMRÜ İLE T ALLELİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA C5aR 450 C/T GEN POLİMORFİZMİ: GREFT ÖMRÜ İLE T ALLELİ ARASINDAKİ İLİŞKİ RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA C5aR 450 C/T GEN POLİMORFİZMİ: GREFT ÖMRÜ İLE T ALLELİ ARASINDAKİ İLİŞKİ Ramazan GÜNEŞAÇAR 1, Gerhard OPELZ 2, Eren ERKEN 3, Steffen PELZL 2, Bernd DOHLER 2, Andrea RUHENSTROTH

Detaylı

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite Prof.Dr. Yılmaz Akça Prof.Dr. Feray Alkan Prof.Dr. Aykut Özkul Prof. Dr. Seval Bilge-Dağalp Prof.Dr. M. Taner Karaoğlu Prof.Dr. Tuba Çiğdem Oğuzoğlu DOĞAL SAVUNMA HATLARI-DOĞAL

Detaylı

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer Solunum sistemi farmakolojisi Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 2 1 3 Havayolu, damar ve salgı bezlerinin regülasyonu Hava yollarının aferent lifleri İrritan reseptörler ve C lifleri, eksojen kimyasallara,

Detaylı

ROMATOİD ARTRİTLİ HASTALARDA ANTİ CCP ANTİKOR DÜZEYİNİN KLİNİK, LABORATUVAR VE RADYOLOJİK BULGULAR İLE İLİŞKİSİ. Dr. Şeniz KULLE

ROMATOİD ARTRİTLİ HASTALARDA ANTİ CCP ANTİKOR DÜZEYİNİN KLİNİK, LABORATUVAR VE RADYOLOJİK BULGULAR İLE İLİŞKİSİ. Dr. Şeniz KULLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ROMATOİD ARTRİTLİ HASTALARDA ANTİ CCP ANTİKOR DÜZEYİNİN KLİNİK, LABORATUVAR VE RADYOLOJİK BULGULAR İLE İLİŞKİSİ Dr. Şeniz KULLE FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON

Detaylı

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON Ali ŞENGÜL MEDICALPARK ANTALYA HASTANE KOMPLEKSİ İMMÜNOLOJİ BÖLÜMÜ Organ nakli umudu Beklenen Başarılı Operasyonlar Hayaller ve Komplikasyonlar?

Detaylı

JÜVENİL İDYOPATİK ARTRİT JÜVENİL ROMATOİD ARTRİT (JÜVENİL KRONİK ARTRİT) DR. AYDIN ECE

JÜVENİL İDYOPATİK ARTRİT JÜVENİL ROMATOİD ARTRİT (JÜVENİL KRONİK ARTRİT) DR. AYDIN ECE JÜVENİL İDYOPATİK ARTRİT JÜVENİL ROMATOİD ARTRİT (JÜVENİL KRONİK ARTRİT) DR. AYDIN ECE 2 3 JIA Çocuklarda görülen en sık romatizmal hastalıklardan biri Kronik sakatlığın önemli bir nedeni Periferik eklemlerde

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD KOMPLEMAN SİSTEMİ Kompleman sistem, (Compleman system) veya tamamlayıcı sistem, bir canlıdan patojenlerin temizlenmesine yardım eden biyokimyasal

Detaylı

Romatoid Artrit DR.HATİCE SEVAL MASATLIOĞLU PEHLEVAN.

Romatoid Artrit DR.HATİCE SEVAL MASATLIOĞLU PEHLEVAN. Romatoid Artrit DR.HATİCE SEVAL MASATLIOĞLU PEHLEVAN. Romatoid Artriti Anlamak Hasta ve hasta yakınlarının hastalıkla daha iyi başedebilmelerini sağlamak ve yaşam kalitelerini artırmak için son derece

Detaylı

3. Sınıf Klinik İmmünoloji Vize Sınav Soruları (Kasım 2011)

3. Sınıf Klinik İmmünoloji Vize Sınav Soruları (Kasım 2011) 3. Sınıf Klinik İmmünoloji Vize Sınav Soruları (Kasım 2011) 1- Virgin B lenfositleri ile ilişkili aşağıda yer alan ifadelerden ikisi yanlıştır. Yanlış ifadelerin ikisini de birlikte içeren seçeneği işaretleyiniz.

Detaylı

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler: LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop

Detaylı

Biyolojik Ajanlar Dünden Bugüne: Türkiye Verileri. Prof. Dr. Mahmut İlker Yılmaz GATA Nefroloji Bilim Dalı

Biyolojik Ajanlar Dünden Bugüne: Türkiye Verileri. Prof. Dr. Mahmut İlker Yılmaz GATA Nefroloji Bilim Dalı Biyolojik Ajanlar Dünden Bugüne: Türkiye Verileri Prof. Dr. Mahmut İlker Yılmaz GATA Nefroloji Bilim Dalı SİTOKİNLER Sitokinler, hücreler arası iletişimi sağlayan ve hemen hemen tüm biyolojik proseslerde

Detaylı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV

Detaylı

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır.

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Fzt. Damla DUMAN MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir. 1822 de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Kuvvetsizlik, spastisite, duyusal problemler, ataksi

Detaylı

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

LÖKOSİTLER,ÖZELLİKLERİ. ve İNFLAMASYON. 2009-2010 Dr.Naciye İşbil Büyükcoşkun

LÖKOSİTLER,ÖZELLİKLERİ. ve İNFLAMASYON. 2009-2010 Dr.Naciye İşbil Büyükcoşkun LÖKOSİTLER,ÖZELLİKLERİ ve İNFLAMASYON 2009-2010 Dr.Naciye İşbil Büyükcoşkun Dersin Amacı: * Yabancı maddeye karşı savunma? * Lökosit çeşitleri ve miktarları * Lökopoez * Fonksiyonel özellikleri * Monosit-

Detaylı

Hücresel İmmünite Dicle Güç

Hücresel İmmünite Dicle Güç Hücresel İmmünite Dicle Güç dguc@hacettepe.edu.tr kekik imus Kalbe yakınlığı ve Esrarengiz hale Ruhun oturduğu yer Ruh cesaret yiğitlik Yunanlı Hekim MS 1.yy Kalp, pankreas, timus imus yaşla küçülür (timik

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK

BİRİNCİ BASAMAKTA PRİMER İMMÜN YETMEZLİK 1 LERDE LABORATUVAR İPUÇLARI GENEL TARAMA TESTLERİ Tam kan sayımı Periferik yayma İmmünglobulin düzeyleri (IgG, A, M, E) İzohemaglutinin titresi (Anti A, Anti B titresi) Aşıya karşı antikor yanıtı (Hepatit

Detaylı

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

Otakoidler ve ergot alkaloidleri Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"

Detaylı

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA)

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ 2015-2016 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) 1901206 HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELİ DERS KURULU-I DEKAN DEKAN YRD.

Detaylı

Romatoid Artrit Tedavisinde MAP Kinaz İnhibitörleri MAP Kinase Inhibitors in Rheumatoid Arthritis Prof Dr Salih Pay 12 Mart 2011

Romatoid Artrit Tedavisinde MAP Kinaz İnhibitörleri MAP Kinase Inhibitors in Rheumatoid Arthritis Prof Dr Salih Pay 12 Mart 2011 Romatoid Artrit Tedavisinde MAP Kinaz İnhibitörleri MAP Kinase Inhibitors in Rheumatoid Arthritis Prof Dr Salih Pay 12 Mart 2011 Cell growth differentiation Inflamation Cytokine production Extracellular-regulated

Detaylı

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır.

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır. Sayın meslektaşlarım, Kişisel çalışmalarım sonucu elde ettiğim bazı bilgileri, yararlı olacağını düşünerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Çalışmalarımı iki ana başlık halinde sunacağım. MADDE BAĞIMLILIĞI

Detaylı

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ HEMOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU Önsöz... IX-X Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu... XI Hemofili Bilimsel Alt Komitesi Üyeleri (2014-2018 dönemi)... XI Kısaltmalar... XII I. BÖLÜM HEMOFİLİ TANISI TANIM...

Detaylı

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK 1 2 Lokomotor sistemi oluşturan yapılar içinde en fazla stres altında kalan kıkırdaktır. Eklem kıkırdağı; 1) Kan damarlarından, 2) Lenf kanallarından, 3) Sinirlerden yoksundur.

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

ROMATOİD ARTRİT. Dr. Nuran TÜRKÇAPAR AÜTF İç Hastalıkları-Romatoloji Bilim Dalı

ROMATOİD ARTRİT. Dr. Nuran TÜRKÇAPAR AÜTF İç Hastalıkları-Romatoloji Bilim Dalı ROMATOİD ARTRİT Dr. Nuran TÜRKÇAPAR AÜTF İç Hastalıkları-Romatoloji Bilim Dalı Terminoloji Monoartrit - oligoartrit- poliartrit Simetrik artrit Eklenen artrit Gezici artrit Akut artrit Kronik artrit Sabah

Detaylı

Ankilozan Spondilit te Patogenez: Yeni Gelişmeler

Ankilozan Spondilit te Patogenez: Yeni Gelişmeler Ankilozan Spondilit te Patogenez: Yeni Gelişmeler 1 Prof. Dr. Pamir Atagündüz Marmara Üniversitesi Romatoloji Bilim Dalı 21 Nisan 2017 Genel Bilgiler Kronik, progressif, inflamatuar hastalık grubu Prevalans

Detaylı

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD HÜCRE İÇİ MİKROBA YANIT Veziküle alınmış mikroplu fagosit Sitoplazmasında mikroplu hücre CD4 + efektör

Detaylı

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD 1 2 3 4 ANTİRETROVİRAL TEDAVİ HIV eradiksayonu yeni tedavilerle HENÜZ mümkün değil

Detaylı

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ 2017 2018 EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) 1901206HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELİ DERS KURULU-I DEKAN DEKAN YRD. BAŞKORDİNATÖR

Detaylı

Prof. Dr. Merih SARIDOĞAN

Prof. Dr. Merih SARIDOĞAN ROMATOİD D ARTRİT ve REHABİLİTASYONU Prof. Dr. Merih SARIDOĞAN ROMATOİD D ARTRİT (RA); Eroziv sinovit ile karakterize periferik eklemlerde simetrik tutuluma neden olan ancak diğer organlarda da lezyonlara

Detaylı

Spondiloartropatiler. Uzm. Fzt. Kağan Yücel - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Spondiloartropatiler. Uzm. Fzt. Kağan Yücel - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Spondiloartropatiler Uzm. Fzt. Kağan Yücel - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Spondiloartropatiler Ankilozan Spondilit Reaktif Artrit (Reiter sendromu) Psoriatik Artrit Enteropatik Artrit Juvenil SpA Belirlenemeyen

Detaylı

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD Doğal bağışıklık Edinsel bağışıklık Hızlı yanıt (saatler) Sabit R yapıları Sınırlı çeşidi tanıma Yanıt sırasında değişmez Yavaş yanıt (Gün-hafta)

Detaylı

IL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA)

IL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro IL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA) 2016 un türevi 1. DIRA NEDİR 1.1 Nasıl Bir Hastalıktır? IL-1 Reseptör Antagonisti eksikliği (DIRA) nadir görülen

Detaylı

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL HASTALIKLARDA İMMÜNİTE Virüsler konak hücreye girdikten sonra çoğalır ve viral çoğalma belirli bir düzeye ulaştığında hastalık semptomları

Detaylı

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ Çok hücreli organizmaların kompleks omurgalılara evrimi, hücreler birbirleriyle iletişim kuramasalardı mümkün olmazdı. Hücre-hücre Hücre-matriks etkileşimini

Detaylı

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER Endotel Damar duvarı ve dolaşan kan arasında tek sıra endotel hücresinden oluşan işlevsel bir organdır Endotel en büyük endokrin organdır 70 kg lik bir kişide, kalp kitlesix5

Detaylı

Aksiyal SpA da Güncellenmiş ASAS anti-tnf Tedavi Önerileri ve Hedefe Yönelik Tedavi Stratejileri

Aksiyal SpA da Güncellenmiş ASAS anti-tnf Tedavi Önerileri ve Hedefe Yönelik Tedavi Stratejileri Aksiyal SpA da Güncellenmiş ASAS anti-tnf Tedavi Önerileri ve Hedefe Yönelik Tedavi Stratejileri Prof.Dr. M.Pamir ATAGÜNDÜZ Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı 11 Nisan 2014 Ana Başlıklar

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR HAREKET SİSTEMİ Üç ana yapı taşı Kemikler Kaslar Eklemler Oynamaz eklemler (Kafa tası) Yarı oynar eklemler (Omurga) Oynar eklemler

Detaylı

HLA MOLEKÜLLERİ VE KLİNİK ÖNEMİ. Prof. Dr. Göksal Keskin

HLA MOLEKÜLLERİ VE KLİNİK ÖNEMİ. Prof. Dr. Göksal Keskin HLA MOLEKÜLLERİ VE KLİNİK ÖNEMİ Prof. Dr. Göksal Keskin 2017-18 1 HLA Human LÖKOSİT Antijen human MHC Hücre yüzey proteinleri Self ve nonself ayırımında önemli T lenfositlerine peptid yapıda antijenleri

Detaylı

Kan Bankacılığı ve Transfüzyon Tıbbında HLA Sisteminin Önemi

Kan Bankacılığı ve Transfüzyon Tıbbında HLA Sisteminin Önemi Kan Bankacılığı ve Transfüzyon Tıbbında HLA Sisteminin Önemi 1 HLA TAŞIYAN HÜCRELER VE TRANSFÜZYONDA ÖNEMİ Dr. İshak Özel TEKİN Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi İmmünoloji A.D. 2 3 Baruj Benacerraf

Detaylı

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ III. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE

Detaylı

KANSER AŞILARI. Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi

KANSER AŞILARI. Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi KANSER AŞILARI Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi Bir Halk Sağlığı Sorunu Şu an dünyada 24.600.000 kanserli vardır. Her yıl 10.9 milyon kişi kansere yakalanmaktadır. 2020 yılında bu rakam %50

Detaylı

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan Kemik ve Eklem Enfeksiyonları Dr Fahri Erdoğan KEMİK VE EKLEM ENFEKSİYONLARI Erken tanı ve tedavi Sintigrafi, MRI Artroskopik cerrahi Antibiyotik direnci Spesifik M.Tuberculosis M. Lepra T.Pallidumun Nonspesifik?

Detaylı

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI Üveit nedir? Üveit atağı nedir? Gözün iris (gözün renkli kısmı), siliyer

Detaylı

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ 2017 2018 EĞİTİM & ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) 1901206HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELİ DERS KURULU-I DEKAN DEKAN YRD. BAŞKORDİNATÖR

Detaylı

Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar-

Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar- Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar- Dr. Lale Sever 9. Ulusal Çocuk Nefroloji Kongresi, 24-27 Kasım 2016 - Antalya Glomerülonefritlerin pek çoğunda (patogenez çok iyi bilinmemekle birlikte)

Detaylı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Probiyotik suşları Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı İnsan ve bakteri ilişkisi İnsan vücudundaki bakterilerin yüzey alanı = 400 m 2 (Tenis kortu kadar) İnsandaki gen

Detaylı

Böbrek nakli hastalarında akut rejeksiyon gelişiminde CTLA-4 tek gen polimorfizmlerinin ve soluble CTLA-4 düzeylerinin rolü varmıdır?

Böbrek nakli hastalarında akut rejeksiyon gelişiminde CTLA-4 tek gen polimorfizmlerinin ve soluble CTLA-4 düzeylerinin rolü varmıdır? Böbrek nakli hastalarında akut rejeksiyon gelişiminde CTLA-4 tek gen polimorfizmlerinin ve soluble CTLA-4 düzeylerinin rolü varmıdır? Çağlar Ruhi 1, Nilgün Sallakçı 2, Fevzi Ersoy 1, Olcay Yeğin 2, Gültekin

Detaylı

Romatoid artritte güncel tedavi yaklaşımları, değişen kriterler ve biyolojik ajanlar

Romatoid artritte güncel tedavi yaklaşımları, değişen kriterler ve biyolojik ajanlar Romatoid artritte güncel tedavi yaklaşımları, değişen kriterler ve biyolojik ajanlar Prof. Vedat Hamuryudan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD-Romatoloji BD Romatoid artrit

Detaylı

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin

Detaylı

ANCA SAPTANMASI VE TANI KRİTERLERİ DR. NİLGÜN KAŞİFOĞLU

ANCA SAPTANMASI VE TANI KRİTERLERİ DR. NİLGÜN KAŞİFOĞLU ANCA SAPTANMASI VE TANI KRİTERLERİ DR. NİLGÜN KAŞİFOĞLU 1 Anti-nötrofil sitoplazmik antikor (ANCA) ANCA ilişkili vaskülitler Nötrofil aktivasyonu, endotelial hücre hasarı ve vaskülit 2 1982 Davies, nekrotizan

Detaylı

GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Dr.Yasemin Derya Gülseren Ali Kudret Adiloğlu, Mihriban Yücel, Levent Filik,

Detaylı

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır.

b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel bilgi öğretilmesi amaçlanmıştır. İMMÜNOLOJİİ I-DERS TANIMLARI 1- Tanım: Konakçı savunma mekanizmalarının öğretilmesi. b. Amaç: Bakterilerin patojenitesine karşı konakçının nasıl cevap verdiği ve savunma mekanizmaları ile ilgili genel

Detaylı

Romatoid Artrit (RA)ve Ankilozan Spondilit (AS) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Araştırması FTR

Romatoid Artrit (RA)ve Ankilozan Spondilit (AS) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Araştırması FTR Romatoid Artrit (RA)ve Ankilozan Spondilit (AS) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Araştırması RA AS FTR Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Saha Araştırması Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon saha araştırması n=250

Detaylı

HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI. Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi

HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI. Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi HÜCRESEL İMMÜNİTENİN EFEKTÖR MEKANİZMALARI Hücre İçi Mikropların Yok Edilmesi Hücre içi mikropları yok etmekle görevli özelleşmiş immün mekanizmalar hücre aracılı immüniteyi oluştururlar. Hücresel immünitenin

Detaylı

Romatoid Artrit BR.HLİ.069

Romatoid Artrit BR.HLİ.069 BR.HLİ.069 Hakkında Merak Edilenler (RA) Nedir: artrit, sebebi bilinmeyen, genetik olarak yatkın bireylerde çeşitli çevresel faktörlerin de etkisiyle ortaya çıkan başta eklemler olmak üzere vücutta birçok

Detaylı

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ DUYGU DÜZCAN KİLİMCİ,GÜRSES ŞAHİN,ŞULE TOPAL,BURÇAK BİLGİN,ŞULE YEŞİL,GÜLŞAH TANYILDIZ,ALİ

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA)

T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) T.C. MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ TAYFUR ATA SÖKMEN TIP FAKÜLTESİ 2016-2017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II VI. DERS KURULU (4 HAFTA) 1901206 HASTALIKLARIN BİYOLOJİK TEMELİ DERS KURULU-I DEKAN DEKAN YRD.

Detaylı

Hepatit B ile Yaşamak

Hepatit B ile Yaşamak Hepatit B ile Yaşamak NEDİR? Hepatit B, karaciğerin iltihaplanmasına sebep olan, kan yolu ve cinsel ilişkiyle bulaşan bir virüs hastalığıdır. Zaman içerisinde karaciğer hasarlarına ve karaciğer kanseri

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Gastroenteroloji BD Olgu Sunumu 26 Eylül 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Gastroenteroloji BD Olgu Sunumu 26 Eylül 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Gastroenteroloji BD Olgu Sunumu 26 Eylül 2017 Salı Uzman Dr. Nihal Uyar Aksu ÇOCUK GASTROENTEROLOJİ BD OLGU SUNUMU 26.09.2017

Detaylı

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

VAY BAŞIMA GELEN!!!!! VAY BAŞIMA GELEN!!!!! DİYABET YÖNETİMİNDE İNSÜLİN POMPA TEDAVİSİNİN KAN ŞEKERİ REGÜLASYONUNA OLUMLU ETKİSİ HAZIRLAYAN: HEM. ESRA GÜNGÖR KARABULUT Diyabet ve Gebelik Diyabetli kadında gebeliğin diyabete

Detaylı

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri DOKU Dicle Aras Doku ve doku türleri Doku Bazı özel görevler üstlenmiş hücre topluluklarıdır. Bir doku aynı yönde özelleşmiş hücre ve hücreler arası maddelerin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. İntrauterin

Detaylı