T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 3.KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ KLİNİK ŞEF V: OP.DR.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 3.KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ KLİNİK ŞEF V: OP.DR."

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 3.KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ KLİNİK ŞEF V: OP.DR.NİMET GÖKER SERVİKAL LEZYON SAPTANAN HASTALARDA THİN PREP YÖNTEMİ İLE HPV PREVELANSININ ARAŞTIRILMASI UZMANLIK TEZİ DR.NURİ DEMİRKAYA TEZ DANIŞMANI OP.DR.ALEV ATIŞ İSTANBUL 2009

2 TEŞEKKÜR İhtisas sürem boyunca her türlü bilimsel olanağı sağladıkları için hastanemiz başhekimi Doç.Dr.Ali İhsan Dokucu ya, Engin bilgi ve tecrübeleriyle en iyi şekilde eğitilmemiz için elinden geleni yapan klinik şeflerimiz Sn.Prof.Dr.Melahat Dönmez ve Sn.Op.Dr.Nimet Göker e, Rotasyolarım sırasında ilgi ve bilgilerinden faydalandığım, eğitimime katkısı olan değerli klinik şefleri Prof.Dr.Mehmet Mihmanlı, Prof.Dr.Erbil Ergenekon, Doç.Dr.Fevziye Kabukçuoğlu, Uzm.Dr.Ayşe Hancı ya, Tezimin hazırlanmasında çok büyük emeği geçen, bilgi ve donanımı ile ileriki yaşamımda kendime örnek almaktan onur duyacağım, başasistanımız tez danışmanım Sn.Op.Dr.Alev Atış a ve diğer uzmanlarımız Op.Dr.Savaş Özdemir, Op.Dr.Günseli Özdemir ve Op.Dr.Başak Baksu ya, Asistanlık sürem boyunca beraber çalıştığım tüm asistan arkadaşlarıma, tüm hemşire ve yardımcı sağlık personeline sevgi ve saygılrımı sunarım. Hayatımın her aşamasında maddi ve manevi desteklerini benden esirgemeyen ve bana inanan, her zaman kendilerine layık olmaya çalışacağım sevgili aileme sonsuz sevgi, saygı ve şükranlarımla. Dr.Nuri Demirkaya 2

3 İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ GENEL BİLGİLER..6 3.MATERYAL VE METOD 53 4.BULGULAR TARTIŞMA.62 6.SONUÇ 65 7.KAYNAKLAR 67 3

4 KISALTMALAR AIS: Adenokarsinoma in situ AGH: Atipik glandüler hücreler AGUS: Atypical Glandüler Cells of Undetermined Significance (anlamı saptanamayan anormal glandüler hücreler) ASCUS: Atypical Squamous Cells of Undetermined Significance ( anlamı saptanamayan anormal yassı epitel hücreleri ) ASC-H: Atypical Squamous Cells-can not exclude HSIL ( yüksek grade lezyonun dışlanamadığı anormal yassı epitel hücreleri) ACOG: American Collage of Obstetricians and Gynecologists ACS: American Cancer Society AIDS: Acquirred Immun Deficiency Syndrome CIN: Cervical Intraepitelial Neoplasm CIS: Carsinoma In Situ DNA: Deoxiribo Nükleik Asit ECC: Endo Cervical Curettage FIGO: International Federation of Gynecology and Obstetrics HPV: Human Papilloma Virus HSIL: High-grade Squamous Intraepitelial Lesions ( yüksek dereceli yassı epitel lezyonları) HSV: Herpes Simplex Virus HIV: Human Immun Deficiency Virus LEEP: Loop Electrosurgical Excision Procedure LSIL: Low-grade Squamous Intraepitelial Lesions ( düşük dereceli yassı epitelyum lezyonları) NCI: National Cancer Institute ( Ulusal Kanser Enstitüsü) PAP: Papanicolaou PCR: Polymerase Chain Reaction SCJ: Squamo Columnar Junction WHO: World Health Organization ( Dünya Sağlık Örgütü) 4

5 1.GİRİŞ İntraepitelial hastalıklar, genellikle serviks, vajina ve vulvada oluşur. Hastalığın invaziv kansere dönüşmesini engellemek için, erken tanı ve tedavi gereklidir. Serviks kanseri 20 yy. başlarına kadar kadın genital organ kanserleri içinde ön sıralarda iken 1950 lerden sonra insidansı ve serviks kanserinden ölüm %50 oranında azalmıştır. Serviks kanseri mortalitesindeki bu düşüş, servikal kanser taramasının jinekolojik muayenenin bir parçası olmasına bağlanmaktadır (1,2). Halen invaziv serviks kanseri dünyada kadınlardaki en yaygın 2. malign neoplazmdır ve her yıl yeni kanser vakası saptanmakta, bunların i ölmektedir. CIN insidansı, son 20 yıldan fazla süredir daha genç kadınlarda artmıştır (3). Hemen hemen servikal kanserin % 80 i gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkar ki; bu ülkelerde servikal kanser, kadınlarda kansere bağlı ölümlerin önde gelen sebeplerindendir (4,5). İnvaziv serviks kanseri ve onun öncü lezyonları ile ilgili risk faktörleri benzer olmasına rağmen, risk faktörleri ile invaziv hastalık arasındaki ilişki daha kesin gözlenmiştir (6). Bu risk faktörleri; düşük sosyoekonomik koşullar, ırk (örneğin siyah, hispanik, vietnamlı), multipartner öyküsü, erken yaşta ilk koit, seksüel geçişli hastalık öyküsü, HPV infeksiyonu, sigara, immunosupresyondur. Servikal kanser için en önemli risk faktörü taramanın yapılmaması / eksik veya yalnış yapılması ve ayrıca anormal sonuçların yanlış yönetimidir. Biz de bu çalışmamızda polikliniğimize başvuran servikal lezyonu olan hastalarda, servikal biopsi ve sürüntü örnekleri alarak Thin Prep yöntemi ile HPV varlığının saptanması ve virus saptanan olgulara tip tayini yapılarak HPV prevelansını saptamayı amaçladık. 5

6 2.GENEL BİLGİLER A. Serviksin Anatomisi; Serviks, uterusun fibromusküler olan alt bölümüdür. Silindirik veya konik şekilli olup 3-4cm uzunluğunda, 2,5 cm çapındadır. Pelvis duvarı ve serviksin lateral ve arka bölümü arasında uzanan kardinal ve uterosakral ligamentlerle desteklenir. Alt yarısına portio vaginalis adı verilir ve ön duvarı ile üst vagen içine uzanır. Portio vajene orificium externa ile açılır. Serviksin boyutları ve şekli yaşa, pariteye ve hormonal duruma göre farklılık gösterir. Paröz kadınlarda hacimli görünümdedir ve eksternal os geniş, enlemesine yarık şeklindedir. Nulliparlarda eksternal os, küçük sirküler bir açıklık şeklindedir. Supravajinal kısım internal os seviyesinde uterus korpusunun muskuler kısmıyla birleşir. Serviksin eksternal osa doğru olan kısmına ektoserviks denir. Spekulum muayenesi ile görüntülenebilen kısımdır. Eksternal osun proksimalindeki kısma ise endoserviks denir ve görülebilmesi için eksternal orifisyumun dilate edilmesi gerekir. Eksternal ve internal os arasında bulunan ve uterin kavite ve vajen arasındaki bölüme endoservikal kanal denilir. Uzunluğu ve eni yaşa ve hormonal duruma göre değişir. Reprodüktif çağda en geniş halindedir ve 6-8 mm. enindedir. Vajinal kavitede serviksi çevreleyen boşluğa vajinal forniks adı verilir. Serviks ile lateral vajinal duvar arasındaki kısmına lateral forniks, serviks ile ön ve arka vajinal duvarlar arasındaki kısımlarına ise anterior ve posterior vajinal forniks adı verilir. Serviksin stroması, servikste uzanan ve pleksus yapıları oluşturan vasküler, lenfatik ve sinir oluşumlarını içeren dens, fibromuskuler bir yapıdadır. Serviksin arteryel beslenmesi internal iliak arterden köken alan uterin arterin servikal ve vajinal dallarıyla sağlanır. Uterin arterin servikal dalları serviksin lateral kenarlarından saat 3 ve 9 hizasından aşağıya doğru inerler. Venleri arterlerine paralel seyreder ve hipogastrik pleksusa drene olur. Lenfatik drenajı common, internal, eksternal iliak nodlar, parametriyal ve obturator nodlar sağlar. İnnervasyonu hipogastrik pleksustan sağlanır. Endoserviks sinir sonlanmaları açısından oldukça zenginken, ektoservikste ise sinir sonlanma noktaları azdır. Bu nedenle biyopsi, elektrokoagülasyon, kriyoterapi gibi işlemler bazı hastalar tarafından lokal anestezisiz iyi tolere edilebilir. Endoserviks sempatik ve parasempatik lifler açısından da daha zengindir ve bu nedenle de dilatasyon & küretaj esnasında vasovagal reaksiyon gelişebilir (7). 6

7 Şekil 1: Serviksin Anatomisi B. Serviksin Histolojisi; Serviks nonkeratinize skuamöz epitel ve kolumnar epitel ile örtülüdür. Bu iki hücre tipi skuomokolumnar bileşkede karşılaşırlar. Stratifiye nonkeratinize skuamöz epitel Normalde ektoserviksin büyük bir alanı glikojen açısından zengin olan stratifiye nonkeratinize epitel ile döşelidir. Saydam olmayan bu epitel hücreleri multiple (15-20) tabaka oluşturur ve pembe görünürler. Bu epitel, embriyonik hayatta şekillenen doğal / orijinal skuamöz epitel olabileceği gibi, erken erişkinlik döneminde oluşan metaplastik skuamöz epitel de olabilir. Visual muayenede premenopozal kadınlarda orijinal skuamöz epitel pembemsi görünürken, metaplastik epitel pembemsi-beyaz görülür. Serviksin skuamöz epitelinin en alt tabakasını basal membrana yapışık, yuvarlak şekilli, tek sıralı, koyu bir nükleus ve küçük bir sitoplazmaya sahip hücreler oluşturur. Basal membran bu hücreleri alttaki stromadan ayırır. Epitelyal-stromal bileşke genellikle düzdür, bazen düzenli aralıklarla stromaya uzanan ondülasyonlar görülebilir. Bazal hücrelerin üzerinde, nisbeten daha büyük ve koyu nükleuslu ve yeşilimsimavi bazofilik sitoplazmalı, birkaç kat oluşturan parabasal hücreler yer alır. Bu hücrelerin daha ileri 7

8 differansiyasyonu ve matürasyonu ile küçük yuvarlak nukleuslu bol sitoplazmalı poligonal hücreler oluşur. Daha ileri matürasyonla, belirli biçimde yassılaşmış; küçük, dens, piknotik nükleuslu ve transparan sitoplazmalı süperfisyal tabaka oluşur. Bazal tabakadan süperfisyale doğru hücre boyutları artmakta, nukleus boyutu ise azalmaktadır. İntermedite ve süperfisyal hücreler bol miktarda glikojen içerirler. Bu nedenle histolojik incelemede lugol sonrası kahverengi-siyah, periyodik asit-schiff sonrası morumsu-kırmızı renk alırlar. Glikojenasyon intermediate ve süperfisyal hücrelerin normal matürasyon ve gelişimini gösterir. Anormal veya eksik matürasyon glikojen üretiminde de eksikliğe yol açar. Skuamöz epitelin matürasyonu seks hormonlarına bağlıdır. Östrojen yokluğunda matürasyon ve glikojenizasyon gerçekleşmez. Bu nedenle menopoz sonrasında matürasyon parabazal hücre ötesinde görülmez ve hücreler çok katlı tabakalanma göstermez. Sonuç olarak epitel ince ve atrofiktir. Visual muayenede subepitelyal peteşiyal hemorajilerle birlikte soluk olarak izlenir ve travmaya yatkındır. Şekil 2: Stratifiye skuamöz epitelyum Kolumnar epitel Endoservikal kanal bazen glandüler epitel olarak da adlandırılan kolumnar epitel ile döşelidir. Tek sıralı, bazal membrana yapışık, koyu nükleuslu, uzun hücrelerdir. Tek katlı olmasından dolayı skuamöz epitelden yüksekliği daha azdır. Visual muayenede, ince olmasından dolayı alttaki stromada yer alan vaskülerite neticesinde kırmızımsı görülürler. Üst sınırda, corpus uterinin alt kısmının endometriyal hücreleriyle birleşirler. Alt uçta ise, skuamokolumnar bileşkede, skuamöz hücrelerle birleşirler. Reprodüktif duruma göre ektoserviks üzerinde uzanımları farklılık gösterir. Kolumnar epitel kanal içerisinde düz olarak uzanmaz ve kanal içerisine multiple longitudinal papiller projeksiyonlar yapar. Bu yapı, endoservikal kript (endoservikal gland) 8

9 formasyonu ile sonuçlanan, stromada invajinasyonlar oluşturur. Kriptler serviks yüzeyinden 5-8 mm uzaklıkta olabilir. Mukozal katlantı ve kriptlerden oluşan bu kompleks yapı, visual muayenede kolumnar epitele pürüzlü görünüm verir. Kolumnar epitelde glikojenizasyon yoktur. İntrasitoplazmik glikojen yokluğundan dolayı lugol sonrası renk değişimi olmaz veya iyodin solusyonu ile hafifçe lekelenir. Şekil 3 : Kolumnar Hücreler Skuomo-kolumnar Bileşke: Skuomo-kolumnar bileşke farklı uzunluktaki hücrelerin birleşmesinden dolayı keskin bir sınır olarak belirir. Eksternal osa göre bileşkenin yeri kadın hayatının evresine, doğum travmalarına, oral kontraseptif kullanım durumuna, gebelik durumuna göre farklılık gösterir. Çocukluk çağında ve perimenarş döneminde orijinal skuamo-kolumnar bileşke eksternal osa çok yakın yerleşimlidir. Puberteden sonra ve reprodüktif dönemde östrojen etkisiyle genital organlar büyür. Serviks büyür ve genişler, endoservikal kanal uzar. Bu, endoservikal kanalın alt bölümündeki kolumnar epitelin ektoservikse eversiyonuna neden olur. Ektropiyon veya ektopi olarak adlandırılan bu durum visual muyenede kırmızımsı renk olarak göze çarpar. Bazen bu durum erozyon veya ülser olarak yalnış değerlendirilir. Böylece orijinal bileşke eksternal os tan uzak olarak lokalize olur. Ektropiyon gebelikte daha belirgindir. Ektropiyon durumunda kolumnar epitelin mukusu, vajinal asiditeye karşı tampon işlevi yapar. Asidite er geç bir destrüksiyona yol açar ve kolumnar epitel metaplastik epitele dönüşür. Metaplazi, bir epitel tipinin diğeriyle yer değiştirmesi anlamına gelir. Metaplastik süreç sıklıkla orijinal skuamo-kolumnar bileşkeden başlar ve menopoza kadar reprodüktif dönem boyunca sentripedal olarak eksternal osa doğru uzanır. Böylece yeni oluşan metaplastik skuamöz epitel ile ektoserviksteki eversiyone kolumnar epitel arasında yeni skuamokolumnar bileşke oluşur. 9

10 Reprodüktif çağdan perimenozal yaşlara geçiş sırasında yeni skuamokolumnar bileşke ektoserviksten eksternal os a doğru yönelir. Premenopozal dönemden, menopozun başlangıç dönemlerine geçişte, östrojen eksikliği nedeniyle serviks daralıp, kısalır. Bunun neticesinde yeni skuamo-kolumnar bileşkenin eksternal os hizasına seyri hızlanır ve endoservikal kanal içerisine girer. Postmenopozal kadınlarda yeni skuamo-kolumnar bileşke sıklıkla visual muayenede görülemez. Şekil 4: Skuamo-kolumnar bileşke Ektropiyon / Ektopi : Ektropiyon veya ektopi ektoservikste, eversiyone olmuş endoservikal kolumnar epitel olması durumudur. Ektoservikste, eksternal os çevresinde büyük kırmızımsı alan şeklindedir. Eversiyon daha çok ektoserviksin ön ve arka dudaklarında görülür. Ektropiyon kadın hayatında normal bir durumdur. Bazen kolumnar epitelin vajinal fornikslere uzandığı da görülebilir. Ektropiyonda kolumnar epitel kriptleri ve stromal destek dokusuyla tam olarak yerdeğiştirir (7). Transformasyon Zonu: Kolumnar epitelin yerine geçen metaplastik skuamöz epitel alanına denir. Yani distalde orijinal skuamo-kolumnar bileşke, proksimalde yeni skuamo-kolumnar bileşke arasında kalan alandır. Premenopozal kadınlarda transformasyon zonunun tamamı ektoservikste yer alır. Menopozda önce bir kısmı, ilerleyen yaşla tamamı servikal kanal içerisine çekilir. Kolposkopi esnasında bu bölgenin görüntülenmesi çok önemlidir. Çünkü karsinogenezin hemen hemen tamamı bu bölgede gerçekleşir (7). Konjenital Transformasyon Zonu Erken embriyonik hayatta vajinal tüpün kuboidal epiteli, dorsal ürogenital sinüsün dorsalinden başlayan skuamöz epitelle yerdeğiştirir. Bu süreç tüm vajen ve ektoservikste doğum öncesinde tamamlanır. 10

11 Bu süreç lateral vajinal duvarda daha hızlı tamamlanır. Süreç normal tamamlanırsa orijinal bileşke doğumda eksternal ostadır. Eğer oluşumda bir aksama olursa, bileşke eksternal osun distalinde, nadiren de ön veya arka fornikste olmak üzere vajinal duvar üzerinde yer alır. Buradaki kuboidal hücreler skuamöz metaplazi geçirir. Bu ön/arka duvardaki gecikmiş değişim, aynı ektoservikste olduğu gibi, konjenital transformasyon zonu oluşumuyla sonuçlanır. Klinik olarak bu, serviksin ön ve arka dudaklarından fornikslere uzanan beyazımsı-gri hiperkeratotik alanlar olarak görülebilir. Yavaş matürasyon birkaç yıl alabilir. Konjenital transformasyon zonu kadınların %5 inden azında görülür ve normal transformasyon zonunun bir varyantıdır.(7) Normal Transformasyon Zonu (8): Vagina ve ektoserviksteki orjinaal skuamoz epitel dört tabakadan oluşur: 1. Bazal tabaka: Büyük çekirdekli ve az miktarda sitoplazmaya sahip olan tek bir immatür hücre dizisidir. 2. Parabazal tabaka: Normal mitoz değerine sahip olan ve fazla epitelin yenilenmesini sağlayan 2-4 adet immatür hücre dizileridir. 3. Orta tabaka: Daha fazla sitoplazmalı hücrelerden oluşan 4-6 adet dizi içerir. Glikojen yapımında farklılıkların oluşturduğu hücreler arası köprüler, ışık mikroskopuyla görülebilir. 4. Yüzeysel tabaka: Glikojenle dolu sitoplazma ve küçük çekirdekli 5-8 sıra basık hücrelerden oluşur. Çekirdek piknotik olur ve hücreler de yüzeyden ayrılırlar. Bu hücreler, Papanicolaou (Pap) testinin temelini oluşturur. Skuamöz Metaplazi Eversiyone kolumnar epitelin yerine skuamöz epitelyumun geçmesi skuamöz metaplazi olarak adlandırılır. Vajinal ortam reprodüktif hayat boyunca ve gebeliklerde asidik bir ortamdır. Asiditenin skuamöz metaplazide rolü vardır. Asidite ile destrüksiyona uğrayan kolumnar epitelin yerine metaplastik skuamöz epitel şekillenir. Kolumnar epitelin asiditeye maruziyeti subkolumnar rezerv hücrelerini uyarır. Bu hücreler prolifere ve hiperplaziye uğrayarak metaplastik hücrelerioluştururlar. Metaplastik süreçte, kuboidal şekilli, undifferansiye subkolumnar hücrelere gerek vardır. Bu hücrelerin kaynağı bilinmemekle birlikte, asiditeye maruziyet neticesinde kolumnar epitelden geliştikleri görüşü yaygındır. Yine bu aşamada çok sayıda devamlılık gösteren veya lokal alanlar şeklinde metaplastikskuamöz hücreler görülebilir. Orijinal skuamöz epitelin bazal membranını yok etmeye, prolifere ve differansiye olmakta olan rezerv hücreler ile stroma arasında yeniden şekillendirmeye eğilimlidir. Metaplazi sıklıkla orijinal skuamöz epitelden başlar. Ancak bazen bu bileşkenin yakınından veya küçük adalar halinde uzağındaki kolumnar epitelden de başlayabilir. Süreç esnasında immatür epitel matür stratifiye skuamöz epitele dönüşür. Bu ikincisi, orijinal 11

12 skuamöz epitele benzer. Arada rezidü kolumnar epitel alanları ve mukus vakuolleri ve glikojen içeren intermediate hücrelerden ileri aşama hücreler görülebilir. Bu nedenle lugol sonrası kahverengi veya siyah boyanma görülebilir. Matür skuamöz metaplastik epitelde nabothi kistleri denen kistler görülebilir. Bunlar birer retansiyon kistleridir ve metaplastik epitelce kript açıklıklarının örtülmesinden kaynaklanır. Gömülen bazı kolumnar hücreler mukus sekresyonlarına devam ederler ve sonunda kistler dolar ve gerilir. Biriken mukus visual muayenede kistlerin fildişi veya sarımsı renkte görülmelerine neden olur. Kist içindeki kolumnar epitel yassılaşır ve eninde sonunda biriken mukusun etkisiyle yok olur. Skuamöz metaplazi geri dönüşsüz bir süreçtir. Epitel bir daha kolumnar epitele dönüşemez. Serviksteki metaplazi, kolumnar epitelin direkt skuamöz epitele dönmeyip önce rezerv hücrelere yer bırakmalarından dolayı indirekt metaplazi olarak da adlandırılır. Metaplastik süreç farklı alanlarda farklı hızlarda seyereder ve bu da kolumnar epitel içerisinde metaplastik epitel alanları şeklinde görünür. Yeni skuamo-kolumnar bileşkeye bitişik immatür mataplastik hücreler görülürken, matür metaplastik hücreler orijinal skuamokolumnar bileşkeye yakın bulunur. İmmatür metaplastik skuamöz epitelden sonra gelişim iki aşamada olur. Büyük çoğunlukta glikojen içeren matür metaplastik hücrelere dönüşüm görülürken, az oranda da atipik, displastik dönüşüm görülebilir. Onkojenik HPV virüslerinin immatür epiteli persistan infeksiyonu ile atipik gelişim görülür. Bu hücrelerin kontrolsüz büyüme ve proliferasyonu anormal displastik epitele neden olabilir. Bunların bir kısmı normale gerileyebilirken, bir kısmı da persiste edebilir veya invaziv kansere ilerleyebilir (7). Şekil 5 : Normal transformasyon zonunun (sol) ve anormal veya atipik displazi barındıran (sağ) transformasyon zonunun şematik görünümü 12

13 Metaplazide evreler aşağıdaki gibidir; Evre I: Silindirik hücreler müköz kılıflarını kaybeder, yükseklikleri azalır, genişlikleri artar. Subepitelyal bölgede yer alan stromal hücrelerde ise artmış bir aktivite vardır. Evre II: Subsilindirik hücreler prolifere olur ve silindirik epitel altında çok sıralı bir primitif hücre tabakası oluştururlar. Bunlar iri çekirdekli uniform, yuvarlak, oval veya böbrek şeklinde kromatin yapısı ince granüllü, sitoplazması az bazen ince vakuollü, sınırları belirgin olmayan hücrelerdir. Evre III: Tek sıralı bazal hücre tabakası belirginleşir; bunun üstünde çok sıralı, uniform, sitoplazmaları daha eozinofil, hücre sınırları daha belirgin immatür yassı epitel hücreleri ortaya çıkar. Orijinal yassı epitelin tipik katmanları henüz seçilemez; bütün epitel sıralarında hücre tipi aynı olup parabazal hücrelere benzer. Yüzeyde endoservikal epitel kalıntıları bazen korunmuş olarak görülebilir. Silindirik ve metaplastik elemanların bir karışımı şeklinde gözüken bu evre immatür skuamöz metaplazi evresi olarak adlandırılır. Evre IV: Farklılaşma ve matürasyon olayı ilerledikçe, orijinal yerli yassı epitele daha çok benzeyen bir yassı epitel ortaya çıkar: Matür Skuamöz Metaplazi. Servikal Metaplazinin Önemi Buraya kadar anlatıldığı gibi, servikste metaplazi olayı, yaşamın değişik dönemlerinde ortaya çıkan fizyolojik ve benign bir olaydır. Ancak bugün bilinmektedir ki; servikal neoplaziye götüren tüm değişiklikler, servikal metaplazi sonucu oluşan transformasyon zonunda gelişirler. Yassı epitel metaplazisinin daha başlangıcında, genç metaplastik hücrelerin fagositoz yeteneği vardır. Bunlar vajinada ne bulursa fagosite eder. Bu durumda yassı epitel metaplazisinin erken dönemleri, hücre değişimi ve servikal neoplazi gelişmesi açısından olayın kaderini belirleyecek en kritik dönemdir. Bu sırada vajinada bir mutajen (virus vs.) bulunduğu taktirde, epitelde premalign değişikliklere dönüşme olabilecektir. Bu yeni viral DNA ile birleşmiş metaplastik olay; atipik metaplazi olarak da adlandırılmaktadır (9). Atipik metaplastik epitel; hücrelerin kendi aralarında şekil, büyüklük, çekirdek ve kromozom içeriği ile epitel diferansiasyonu açısından farklılıklar göstermesiyle, fizyolojik metaplaziden ayrılır (9). Sonuç olarak şunu söylemek gerekir ki; serviksin yassı epitel metaplazisi, hemen her genç kadında rastlanan fizyolojik bir olaydır, iyi huyludur, klinik, kolposkopik, sitolojik veya histolojik olarak saptanmış olması, bir patolojiyi göstermez; sadece uygun ve yeterli bir inceleme yapıldığını kanıtlar (9). C. Serviksin Benign Lezyonları 13

14 1) Kondilomlar (Genital siğiller, Condyloma Acuminata) : Genellikle servikste ve bazen vajina ve vulvada bulunan 6 ve 11 gibi bazı HPV tipleri ile enfeksiyon sonucu oluşan, sıklıkla çok sayıda olan ekzofitik lezyonlardır. Serviks ve vajinayı tutan diffüz, grimsi-beyaz lezyonlar şeklinde de olabilirler. Kondilomlar (asetik asit uygulamasından önce) çıplak gözle görülebilirler. Servikal smearde büyük ve hiperkromatik çekirdeğe sahip hücrenin etrafında halka bulunması HPV enfeksiyonu için tipiktir. Bu hücrelere Koilosit adı verilir. 2) Serviksin İnflamasyonu: Kadınların serviksini etkileyen en yaygın patolojik olay inflamasyondur. Çoğunlukla enfeksiyon (genellikle polimikrobiyal) ve daha az sıklıkla, yabancı cisimler, travma, jeller ve kremler gibi kimyasal irritanlar tarafından oluşturulur. Servikste inflamasyon oluşturan enfeksiyon etkenleri şunlardır; Trichomonas vaginalis, Candida albicans, Gardnerella vaginalis, G. mobilluncus, Haemophilus ducreyi, Neisseria gonorrhoeae, Chlamydia trachomatis, Escherichia coli, Streptococci, Staphylococci, Peptostreptococcuslar gibi bakteri enfeksiyonları ve HSV gibi viral enfeksiyonlar. Kolumnar epitel enfeksiyonlara skuamoz epitelden daha duyarlıdır. Klinik olarak servisit, aşırı akıntı, vulva ve vajinada kaşıntı, ağrı ve cinsel ilişkide yanma hissi ve alt abdominal ağrı gibi belirtilerle ilişkili olabilir. Klinik bulgular; aşırı, renkli ( grimsi, grimsi-beyaz, süt kesiği-beyaz, sarı veya yeşilimsi- sarı), kötü kokulu veya kokusuz, köpüklü veya köpüksüz akıntılar, hassas, veziküllü veya vezikülsüz, kırmızımsı serviks, ülserasyonlar ve fibrozisi içerebilir. Kolumnar epitel düzleşmiş görünebilir. Vulvar eritem ve ödem, vulvada, vajinada ve uyluk içleri ile perinede ekskoriasyon işaretleri bulunabilir (10). 3) Servikal Polipler ve Kistler: Endoservikal polipler serviksin en sık rastlanan tümöral gelişimleridir. Sıklıkla çok ince bir sap vardır, bu sapı döndürmek suretiyle kolaylıkla çıkartılabilir (11). Malign değişiklik insidansı %1 den az olup en sık skuamöz karsinom, daha az sıklıkta da adenokarsinom gelişir (12). Servikal kistlerden en sık görüleni Naboth kistleridir. Bu kistler, servikal kripta ağızlarının travma, fibrozis veya dökülmüş bir epitel kümesi ile tıkanması sonucu ortaya çıkan küçük retansiyon kistleridir. Multiparların çoğunda görülür. Silindirik epitelle döşeli olup, mukus içerirler. Diğer kistler arasında embriyolojik kalıntı kistleri ve endometriotik kistler sayılabilir (11). 4) Servikal Lökoplaki (Hiperkeratoz) : Keratoza bağlı olarak servikste (asetik asit uygulanmasından önce) bulunan, çıplak gözle görülebilen iyi sınırlı beyaz alanlardır. Genellikle idiopatiktir, ancak kronik yabancı cisim irritasyonu, HPV enfeksiyonu veya skuamoz neoplazi tarafından da oluşturulabilir (10). 14

15 5) Servikal Leiomyomlar: Uterusun tüm myomlarının %8 i servikal kaynaklıdır. Makroskopik ve mikroskopik olarak korpustakilere benzerler. Serviksin tek taraflı büyümesine neden olur veya kanaldan dışarı uzanırlar (vajene doğmuş myom). Komşu organlara bası yaparak kabızlık, idrar sıklığı ve retansiyon gibi semptomlara neden olurlar, gebelikte distosi nedenidirler. D.Serviksin Premalign Lezyonları 1) Servikal İntraepitelial Neoplazi (CIN) Tarihçesi: 1900 yılında Cullen uterus kanseri ile ilgili eserinde ilk kez invaziv olmayan lezyonlara dikkat çekmiştir. Sonraları Schaueristein (1908), Pronai (1909), ve Rubin (1910) süperfisial metaplastik epitelin yassı epitel hücreli karsinomanın erken evresi olduğuna karar vermişlerdir yılında Schiller preinvaziv neoplazi kavramını desteklemiştir. Broders 1932 yılında karsinoma insitu (CIS) terimini kullanmıştır yılında ise Papanicolaou eksfoliatif sitolojiyi jinekoloji pratiğine sunmuştur. Preinvaziv servikal hastalık kavramı, 1947 senesinde invaziv kanser görünümüne sahip ancak epitelle sınırlanan epitelial değişiklikler tanımlandığında ortaya atılmıştır. Reagan ve arkadaşları 1956 da CIS ile normal epitel arasındaki histolojik ve sitolojik farklılıkları gösteren anormallikleri displazi olarak adlandırmış; hafif, orta ve şiddetli olmak üzere 3 gruba ayırmıştır yılında 1. Uluslararası Eksfoliatif Sitoloji Kongresi nde CIS teriminin epitelin tüm kalınlığının farklılaşmamış neoplastik hücreler tarafından oluşturulan lezyonlar için kullanılmasına karar verilmiştir. Displazi ve CIS ın sürekli bir olayın farklı basamaklarını teşkil ettiğini düşünen Richart, 1967 yılında servikal intraepitelial neoplazi (CIN I, II, III ) terimini tanımlamıştır. Sonraki çalışmalar bu lezyonların tedavi edilmemeleri halinde servikal kansere yol açabileceğini gösterdi. Şimdi ise tedavi edilmediği zaman erken CIN lezyonlarının çoğunun eş zamanlı olarak gerilediği bilinmektedir (13). 2) CIN Tanımı, Etiyolojisi, Histolojisi Ve Sınıflaması: Anormal lezyonların gelişimi; epitelin alt 1/3 ünde sınırlı ise CIN I, alt 2/3 ünde ise CIN II, epitelin tamamına yakını tutulmuş ise CIN III, tamamını içeriyorsa CIS olarak adlandırılır. Bütün lezyonlarda bazal membran sağlamdır. Fakat CIN lerde invazyon potansiyeli her aşamada vardır. İnvaziv servikal kanserler genellikle uzun bir preinvaziv hastalık evresini izlerler. Mikroskopik olarak, invaziv karsinomlara ilerlemeden önce hücresel atipiden, değişen derecelerde servikal intraepitelyal neoplazilere (CIN) ilerleyen prekürsor lezyonlar spektrumu ile karakterizedir. Epidemiyolojik çalışmalar, CIN ve servikal kanser gelişimine katılan bir dizi risk faktörünü belirlemiştir. Bunlar; bazı human papillomavirus (HPV) tipleri ile enfeksiyonu, erken yaşta cinsel ilişkiyi, çok sayıda cinsel eşi, multipariteyi, uzun süreli oral kontraseptif kullanımını, sigara kullanımını, düşük sosyoekonomik durumu, Chlamydia trachomatis ile enfeksiyonu, yetersiz beslenmeyle sebze ve meyveden 15

16 yoksun diyeti kapsar. HPV 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59 ve 68 tipleri ile CIN ve invaziv kanser arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Bu HPV tiplerinden bir veya daha fazlası ile süregelen enfeksiyonun servikal neoplazi için gerekli neden olduğu kabul edilir. Onkojenik HPV tiplerinden bir veya daha fazlası ile enfeksiyon, viral genomun konakçı hücre genomuna bağlanması ve buna bağlı servikal neoplastik hücrelerin oluşumu ile sonuçlanır. Bu hücrelerin çoğalması, değişen derecelerde CIN ( I, II, III ) ve invaziv servikal kanser oluşumuna yol açar (10). CIN lerde serviksin ön dudağı arka dudağına göre 2 kat fazla tutulur, lateral serviks en az oranda tutulur (14). CIN ile ilişkili spesifik bir belirti veya görülebilir bir bulgu mevcut değildir. Bununla birlikte; %3-5 asetikasit uygulanmasından sonra transformasyon zonunda skuamokolumnar bileşkeye yakın veya ona bitişik, iyi tanımlanmış asetowhite alanların çıplak gözle tespit edilmesi ile CIN varlığından şüphe edilebilir (10). Asetikasit hücrelerde dehidratasyona ve hücresel proteinlerin koagulasyonuna neden olur. Böylece epitelin saydamlığı azalır. Bu değişiklikler daha yoğun nükleer dansiteli ve daha fazla protein içeriği olan anormal hücrelerde daha belirgindir (17). CIN ın kesin tanısı serviksten alınan doku örneklerinin histopatolojik incelenmesi ile konulur. CIN deki indiferansiye hücreler; büyümüş nukleus, artmış nükleer boyanma yoğunluğu, nükleer polimorfizm ve sitoplazma miktarındaki azalmaya bağlı nükleus/ sitoplazma oranında artma ile karakterizedir. CIN II, CIN I e göre daha belirgin nükleer anormalliklerin ve mitotik figürlerin bulunması ile karakterizedir. CIN III te çok sayıda mitotik figürle birlikte diferansiyasyon ve sıralamanın tamamen ortadan kalktığı görülür. Nükleer anormallikler epitel kalınlığının her tarafına yayılmıştır. CIN I lezyonlarının büyük çoğunluğunun geçici olduğu; kısa dönemlerde normale gerilediği veya yüksek derecelere ilerlemediği iyi bilinmektedir. Diğer taraftan, yüksek dereceli CIN ( II, III) ler, her ne kadar bu tür lezyonların da bir kısmı gerilese de, yüksek oranda invaziv kansere ilerleme olasılığı taşırlar. Servikal öncü lezyonların invaziv kansere ilerlemesinin ortalama 10 ila 20 yıl kadar uzun bir zaman aldığı bilinmektedir. CIN i değerlendirmede önemli olan histolojik özellikler şunlardır: 1-Diferansiasyon (Matürasyon, Strafikasyon) a-varlığı veya yokluğu b-diferansiasyon gösteren epitelin oranı 2-Nükleer anormallikler a-nükleositoplazma oranı b-hiperkromazi c-nükleer pleomorfizm ve anizokaryozis 16

17 3-Mitotik aktivite a-mitoz sayısı b-epiteldeki seviyesi c-anormal konfigürasyon Kolumnar epitelden gelişen öncü lezyonlar adenokarsinoma insitu (AIS) olarak adlandırılır. AIS da normal kolumnar epitel; hücre ve nükleus boyutları artmış, nükleer hiperkromazi, mitotik aktivite, sitoplazmik müsin salınımı, hücre tabakalaşmasında bozulmaya bağlı düzensiz dizilmiş hücelerin oluşturduğu anormal epitel ile yer değiştirmiştir (10). E. Serviksin Malign Lezyonları 1) İnvaziv Serviks Kanseri: İnvaziv serviks kanserinin sıklıkla, servikal epitelde metaplastik olayların anormal gelişimi ile başlayan, servikal intraepitelial neoplazi (CIN I, II, III ) ve mikroinvaziv kanser ile devam eden bir sürecin sonunda meydana geldiği çalışmalarla gösterilmiştir. İnvaziv serviks kanseri, uzun preinvaziv dönemi, tarama programlarının varlığı ve preinvaziv lezyonların etkin tedavisinin mümkün olması nedeniyle önlenebilir bir kanser olarak kabul edilir (16). Serviks kanseri görülme yaşı genel olarak gibi geniş bir yelpazeye yayılmıştır. En sık yaşları arasında görülür. Bizim ülkemizde invaziv serviks kanserlerinin %65 i yaş grubunda görülmektedir. Serviks kanseri, invazyonun çok erken dönemlerinde bariz belirti ve bulgularla ilişkili olmayabilir. Bu nedenle preklinik invaziv kanser olarak bilinir. Ancak hastaların %85 inin gelişteki evresi FİGO evrelemesine göre Evre III ve Evre IV tür. Bu durum gelişmekte olan çoğu ülke için geçerlidir (17). Orta derecede ilerlemiş veya ilerlemiş invaziv serviks kanseri olan bu kadınlar sıklıkla aşağıdaki belirtilerden bir veya daha fazlasını gösterirler (10). Bu belirtiler; intermenstrüel kanama, postkoital kanama, aşırı seropürülan akıntı, tekrarlayan sistit, bel ağrısı, alt abdominal ağrı, alt ekstremitede ödem, obstrüktif üropati, barsak obstrüksiyonu, ciddi anemiye bağlı nefes darlığı ve kaşeksidir. Stromal invazyon ilerledikçe, hastalık klinik olarak belirgin hale gelir. Spekulum muayenesinde görülebilen çeşitli büyüme paternleri gösterir: Erken lezyonlar; dokunmakla kanayan, kaba, kırmızımsı granüler alanlar şeklinde görülür. Daha ileri kanserler; kanama ve kötü kokulu akıntı ile birlikte, prolifere olan, kabartı oluşturan, mantar veya karnıbahar benzeri büyüyen lezyonlar şeklindedir. Bazen fazla yüzeyel büyüme göstermeden, kaba, granüler yüzeyli, bütünü ile büyümüş irregüler serviks şeklinde görülür. İnvazyon arttıkça, vajina, parametrium, pelvik yan duvarlar, mesane ve rektum tutulur. İlerlemiş bölgesel hastalığa bağlı olarak üreter kompresyonu, hidronefroz ile sonuçlanan üreteral obstrüksiyona neden olur ve sonunda böbrek yetmezliği gelişir. Bölgesel invazyonun yanısıra bölgesel lenf düğümlerine metastaz olur. Paraaortik lenf düğümlerindeki metastatik kanser lenf düğümünün kapsülünden dışarı yayılabilir ve doğrudan vertebrayı ve sinir köklerini tutarak sırt ağrısı oluşturabilir. Siyatik sinir 17

18 köklerinin dallarının doğrudan yayılımı sırt, bel ve bacak ağrısına; pelvik duvar venlerinin ve lenfatiklerinin sıkıştırılması ise bacaklarda ödeme neden olur. Hastalıkta uzak metastazlar geç olur, genellikle paraaortik nodlar, akciğerler, karaciğer, kemik ve diğer yapılar tutulur. Histolojik olarak, servikal kanserlerin % i skuamoz hücreli kanserlerdir ve %2-8' adenokarsinomlardır (10). 2) Hastalığın Doğal Seyri: Servikal kanser gelişimi iki-üç dekatı kapsayan uzun bir dönemi içerir (18). Güney Afrika Ulusal Kanser Kayıtları na göre servikal kanserin yalnızca %8 i 30 yaş altında görülür ki; bu olguların çoğu immün baskılanmış kadınlardır (19). Adolesan dönemde, lezyonlar genellikle düşük derecelidirler ve büyük çoğunluğu kendiliğinden geriler. Küçük bir kısmı ise kanser öncüsü olan CIN lezyonlarına dönüşür (20). CIN I lezyonlarının da en az 2/3 ü, CIN II lezyonlarının yarısı, CIN III lezyonlarının 1/3 ü geriler. Sonuç olarak, küçük bir oran invaziv kansere ilerleyecektir (17). 3) Serviks Kanserinin Evrelemesi: Bütün invaziv kanserlerin klinik olarak evrelenmesi zorunludur. Servikal kanserler için en yaygın kullanılan evreleme sistemi International Federation of Gynecology and Obstetrics (FIGO) tarafından geliştirilmiştir. Temelde tümör büyüklüğü ve hastalığın pelvisteki yayılımını esas alan bir klinik evreleme sistemidir. Kanserin büyüklüğü ve yaygınlığı klinik olarak bir çok inceleme ile değerlendirilerek, hastalık evreleri I den IV e kadar kategorize edilmiştir. Evre I servikste sınırlı büyümeyi temsil ederken, evre IV kanserin metastaz ile uzak organlara yayılımını belirtir (10). Evre I: Tümör kesinlikle servikste sınırlıdır. Evre IA1 ve IA2 tanısı tercihen konizasyonla çıkarılan, tüm lezyonu kapsayan dokunun mikroskopik incelemesiyle konur. Evre IA: Tümör sadece mikroskopik olarak görülebilir. Evre IA1: Stromal yayılım 3 mm den küçük ve tümör 7 mm den geniş değildir. Evre IA2: Stromal yayılım 3-5 mm arasında ve tümör 7 mm den geniş değildir. Evre IB: Servikse sınırlı klinik lezyonlar veya Evre IA dan büyük preklinik lezyonlar. Bütün belirgin lezyonlar yüzeyel yayılım olsa dahi Evre IB kanserlerdir. Evre IB1: 4 cm den büyük olmayan klinik lezyonlar. Evre IB2: 4 cm den büyük klinik lezyonlar. Evre II: Tümör serviksi aşmış, fakat pelvis duvarına ulaşmamıştır. Vajen tutulumu olabilir ancak alt 1/3 e ulaşmamıştır. Evre IIA: Belirgin parametrial tutulum yok. Vajenin üst 2/3 üne kadar tutulum vardır. Evre IIB: Belirgin parametrial tutulum vardır, ancak pelvis yan duvarına ulaşmamıştır. 18

19 Evre III: Tümör pelvik duvara kadar ulaşmıştır. Rektal muayenede tümörle pelvis duvarı arasında serbest aralık yoktur. Tümör vajen alt 1/3 ünü tutmuştur. Hastalarda hidronefroz ve/veya böbrek yetmezliği bulguları vardır. Evre IIIA: Pelvis duvarına ulaşmamıştır, fakat vajen alt 1/3 ü tutulmuştur. Evre IIIB: Tümör pelvis duvarına ulaşmış veya hidronefroz veya nonfonksiyone böbrek vardır. Evre IV: Tümör gerçek pelvisi aşmış veya klinik olarak mesane ve/veya rektum mukozası tutulumu vardır. Evre IVA: Tümörün komşu pelvik organlara yayılımı vardır. Evre IVB: Uzak organlara yayılım mevcuttur (10). F. Servikal Neoplazilerde Etiyoloji Servikal neoplazilerde etiyoloji diğer kanserlere oranla daha belirlidir. HPV ile ilişkisi kesindir. Diğer faktörlerin mekanizması tam olarak belli değildir. Direk etkili olabilecek risk faktörleri şunlardır: (21) Human Papillomavirus Sigara Herpes Simpleks Tip-2 Diğer cinsel yolla bulaşan ajanlar Vitamin-C,A, beta karoten ve folat eksikliği Oral kontraseptifler Sosyoekonomik düzey yetersizliği Siyah ırk Erken yaşlarda cinsel ilişki Çok eşlilik Eşin çok eşli olması Kötü hijyen Sigara içimine bağlı serviks kanseri riskinin kontrol grubuna göre 2-3 kat arttığı çalışmalarla gösterilmiştir (8). Sigara içimi ve HPVenfeksiyonu birlikteliğinin CIN- II, III gelişiminde birbirilerinin etkilerini arttırdığı düşünülmektedir. Servikal kanserle cinsel yaşam arasındaki ilişki çalışmalarla ortaya konmuştur. Özellikle bekar yaşayan çok eşli kadınlarda ve erken evlenenlerde servikal kanser gelişme riski yüksektir. 16 yaşından önce evlenen kadınlarda servikal kanser riski, 20 yaşından sonra evlenenlerden iki kat daha fazladır, ayrıca eş sayısı ile direk ilişkilidir. Bu da cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarla daha uzun süre temasa bağlıdır. Cinsel geçişli enfeksiyonlardan en popüler olanı HPV dir. Eskiden sünnetsiz 19

20 erkeklerde smegmanın servikal neoplazilerde risk faktörü olduğuna inanılıyordu. Ancak bu görüş günümüzde önemini yitirmiştir (8). Oral kontraseptif kullananlarda servikal kanser riskinin arttığını, artmadığını ve oral kontraseptif kullanımının sıkça yapılan kontroller sayesinde yakalanma oranını arttırdığını savunan çalışmalar vardır (22). Oral kontraseptiflerin özellikle servikal adenokanser oluşumunda risk faktörü olabileceği iddia edilmiştir (9). Multiparlarda hipertrofiye olmuş serviksin silindirik epitelinin portioya dönmesi ve erken yassı epitel metaplazi gelişmesinin, risk artışında sorumlu olabileceği öne sürülmektedir. Yine bu kadınlarda serviks kanseri görülmesindeki artış muhtemelen ilk evlilikteki yaş ve ilk gebelikteki yaş gibi diğer faktörlerle de ilgilidir (22). Vitamin eksikliğinin servikal kanseri de içine alan bazı malignitelerde rolü olduğu düşünülmektedir. Butterworth 294 displazili hasta ve 170 kişilik kontrol grubuna sitolojik ve kolposkopik değerlendirme yapmıştır. Kandaki 12 nutrisyonel faktör ve servikal neoplazinin diğer risk faktörleri incelenmiştir. Plazmadaki besin düzeyleri risklerle ilişkili değildir fakat eritrositlerdeki 660 nmol/l nin altındaki folat düzeyleri HPV-16 enfeksiyonu ile ilişkilidir (22). Vitamin A bazı kanserleri önleyebilir. Meyskens yaptığı randomize prospektif bir çalışmada CIN-II ve CIN-III lü hastalara transretinoikasit ya da bir plasebo ile tedavi vermiştir. Retinoik asit verilen CIN-II li hastaların %43 ünde tam histolojik gerileme görülürken, plasebo grubunda bu oran %27 dir. CIN-III lü hastalarda tedaviler arasında fark görülmemiştir. Bu çalışma servikal kanserin önlenmesinde vitamin A nın rolünü göstermektedir. Serviks Kanserinde HPV nin Rolü HPV dünya genelinde hem erkek, hem de kadında en sık cinsel temasla bulaşan hastalıklardan biridir. ABD de en sık viral cinsel yolla bulaşan hastalık olarak bilinmektedir. Bildirimi zorunlu olmadığı için gerçek insidans ve prevalansı bilinmemektedir. Buna karşılık yıllık yeni infeksiyon insidansı milyon olarak tahmin edilmektedir. Prevalansı da 20 milyon olarak tahmin edilmektedir (31,32 ). Serviks kanseri gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla en yaygın kanser olup kadın kanserlerinin %25 ni oluşturur (33). Dünya genelinde kanser ölümlerinde meme kanserinden sonra gelir (34). Serviks kanseri- HPV ilişkisi ilk olarak 1980 lerin başında alman virolojist Herold Zun Hausen tarafından belirlenmiş, zamanla daha iyi anlaşılmıştır. HPV-serviks kanseri bağlantısı akciğer kanseri- sigara bağlantısından daha önemlidir da World Health Organisation HPV nin servikal kanserdeki önemini belirtmiştir. Dünya genelinde HPV %99.7 skuamöz kanserle birlikte bulunmuştur (35). Adenokanser de HPV ile ilişkilidir ancak bu ilişki skuamöz kanserdeki kadar kuvvetli değildir. Bu ilişki yaş ile bağımlıdır. 40 yaş altında adenokanserde HPV %89, 60 yaş üstünde ise %43 tür (6). Çok sayıda araştırmacı tarafından HPV 16 ve 18 in HSIL ve invaziv karsinom ile sıkı ilişkisi gösterilmiş, buna karşılık HPV 6 ve 11 daha çok kondilomlar ve düşük gradeli displazilerde bulunmuştur. 20

21 Bosch ve ark., 22 ülkeden 1000 serviks kanserinin biopsi örneklerini içeren bir uluslararası çalışma yapmışlar; örneklerin %93 ünde HPV DNA sı bulmuşlardır. Olguların yarısında HPV 16 (+) iken, HPV 18 tek olarak %10-15 (+) bulunmuştur. H V 18 özellikle, adenokarsinomlarda %40-50 oranında pozitif bulunmaktadır (25). HPV enfeksiyonu, var olan servikal neoplaziden önce onu belirleme olanağı verir. Enfekte olup normal sitolojiye sahip kadınların birkaç yıl içinde CIN veya serviks kanseri geliştirme riskleri belirgin şekilde artmıştır (26,27). Enfekte olan kadınların küçük bir kısmında enfeksiyon dirençlidir ve bu durum, konağın immün yapısı ile ilişkilidir. Yine sigara içimi, oral kontraseptif kullanımı, multiparite ve diğer cinsel geçişli enfeksiyonlar direnç gelişimini önemli derecede etkiler (28,29). HPV enfeksiyonunun genç kadınlarda insidansı %10-20 dir. Enfekte kadınların %5-10 unda HPV direnç gösterir ki; bu direnç yaşla artar. Karsinojenik hale geçiş süresi yaklaşık 13 yıldır. Son yıllarda HPV enfeksiyonuna karşı aşı geliştirilmesi ile ilgili bir çok çalışma yapılmıştır (30). Aşılama ya hastalığın önlenmesinde ya da mevcut HPV enfeksiyonlu kişilerde immüniteyi kuvvetlendirme amaçlıdır. Aşının kullanılabilirliği ve başarısı, tek doz ya da multiple doz şeklinde olup olmamasına göre maliyet açısından değerlendirilerek gelişmekte olan ülkelerde uygulanması planlanmaktadır. HPV enfeksiyonu serviks kanserinin en ciddi risk faktörüdür. Bütün bu risk faktörlerinin dışında; servikal kanser için en büyük risk, hiç Pap smear yaptırmamak veya onun sık olarak kullanılmamasıdır. Dünyada servikal kanser ve ondan ölüm oranı insidanslarının azaldığı her yerde aktif bir tarama programı mevcuttur. İnsanları infekte eden ve yüzey antijenlerine göre sınıflandırılan birçok virüsün aksine papillomavirüsler, DNA baz çifti sekanslarına göre sınıflandırılırlar. Yakınlığın derecesi hibridizasyon homologluğunun derecesi ile belirlenir. DNA sekanslarındaki genomik farklılıklara göre 200 den fazla HPV tipi tanımlanmıştır. 55 tipi iyi bilinmektedir. 120 yeni potansiyel genotip kısmen tanımlanmıştır(31,36). HPV deri veya dokuların iç sınırını döşeyen epitel hücreleri infekte eder. Buna göre de kutanöz ve muköz olarak sınıflanır. Mukozal tipleri sindirim, solunum ve anogenital bölgeyi infekte eder. Servikal kanser ve prekürsör lezyonları ile bağlantısı tespit edildikten sonra ayrıca yüksek /orta /düşük riskli olarak da sınıflandırılmıştır. En sık görülen anogenital HPV'ler neoplazi oluşturma yeteneklerini tahmin edecek şekilde üç gruba ayrılır. ONKOJENİK RİSK HPV TİPLERİ Düşük Onkojenik Risk: 6, ll, 40, 42, 43, 44, 54, 61, 70, 72, 81, CP6108 Orta Onkojenik Risk: 26, 53, 66 Yüksek Onkojenik Risk: 16, 18, 45, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 68, 73, 82 21

22 Düşük onkojenik risk olan grubun üyeleri genital siğillerde, düşük dereceli CIN lezyonlarında ve düz kondilomlarda bulunur. Çok nadiren yüksek dereceli CIN 'lerde bulunurlar ve serviksin adenokarsinomlarında ve invaziv skuamoz hücreli kanserlerinde hemen hemen hiç bulunmazlar. Orta onkojenik riskli HPV tipleri düşük dereceli ve yüksek dereceli CIN lezyonlarında bulunabilirler ancak invaziv karsinomlarda çok sık görülmezler. Yüksek onkojenik riskli HPV tipleri yüksek dereceli lezyonlarda daha fazla bulunur ve invaziv kanserlerde oldukça fazla bulunmaktadırlar. Yüksek dereceli lezyonların %70'inde HPV tip 16 bulunur ve kalan %30, yüksek ya da orta onkojenik riskli grubun diğer üyeleri tarafından oluşturulur (6). Bir çalışmada Tip 16 amerika ve avrupadaki kanser vakalarının yarısından; 18, 31 ve 45 %25-30 dan sorumlu bulunmuştur.(33) HPV zararsız lezyonlardan kansere dek farklı klinik kondisyonlarla ilişkilidir. Çoğunluğu benigndir. TEMEL VİROLOJİ Papillomaviruslar papovaviridae ailesindendir. Bu ailede ayrıca polyomavirus ve simian vacuolating virus yer alır. DNA baz çifti sekansları ve kapsül antijenleri benzer olmamasına rağmen benzer mekanizmalarla neoplazm oluşmasına neden olurlar. Papillomavirüsler sıkı sarmallanmış, yaklaşık 8000 baz çifti uzunluğunda çift sarmal DNA molekülü içerirler. Tam virion merkezde DNA çekirdeği ve çevresinde nm çapında protein kapsitten oluşur. 72 kapsomerden oluşan kapsid ikozahedral şekildedir. Rölatif olarak küçük (55nm.), zarfsız bir virustur. En az iki kapsid proteini içerir (L1 ve L2). Her kapsomer major kapsid proteininin (L1), pentamer kapsomeridir (37). Her virion kapsid, minör kapsid proteininin (L2) birkaç kopyasını içerir (38). Elektron mikroskobunda golf topuna benzer. Genomu, tek çift sarmal DNA dan oluşur. Genom fonksiyonel olarak 3 kısma ayrılır: İlk kısım noncoding region veya long control region (LCR) veya upper regulatory region (URR) olarak bilinen bp lik bölümüdür. Bu bölüm kodlama yapılmayan ve esas görevi viral replikasyonun regülasyonu ve erken bölgedeki aşağı sekansların transkripsiyonunun yapıldığı alandır (6). DNA replikasyonunu regüle eder. Bu bölge ayrıca genomdaki en fazla varyasyonu içeren bölgedir (39). URR tam anlaşılamamakla birlikte, aktivatör protein A1 (AP1) ve keratinositik spesifik transkripsiyon faktör (KRF1) ile birlikte viral kökenli transkripsiyonel faktörlerin bağlandığı bir regulatuar alandır. Bu proteinler ve diğerleri erken bölgedeki açık okuma çerçevelerinin transkripsiyonunda önemlidir (6). Erken ve geç alanların her ikisi de seri açık okuma çerçeveleri içerir. Açık okuma çerçeveleri stop kodonları olmayan ve potansiyel olarak proteinlere transkribe edilebilen proteinlerdir. 22

23 Erken bölge virüsün erken yaşam döngüsünde önemli olan ve hücresel genomun konak genomuna yeni viral DNA oluşturmak üzere ilişkisini sağlayan proteinlerin transkripsiyonunda rol oynar. Bunlar viral replikasyonu ve onkogenezi içerirler. Yedi farklı açık okuma çerçevesi proteini tanımlanmıştır. E1, E2, E3, E4, E5, E6 ve E7 olarak isimlendirilmiştir. Bu viral genler çok önemlidir, çünkü bunlar viral replikasyon işlevini kontrol etmektedirler. Bu genler, yüksek hücre içi viral kopya sayısı ve transkripsiyonları normal servikal hücrelerin neoplastik hücrelere dönüşümünü sağlayacak olan iki onkojenik proteinin kodlandığı genlerdir. Geç bölge tam virionu oluşturmak üzere DNA yı çevreleyen kapsid proteinlerinin kodlandığı bölgedir. L1 ve L2 olarak tanımlanan geç alan açık okuma çerçeveleri bölünmenin sonuna doğru transkribe olurlar ve major ve minör kapsid proteinlerini kodlarlar. L1 tarafından kodlanan protein, kapsidde bulunan başlıca proteindir ve papillomavirusler arasında oldukça korunmuş ve her HPV tipinde benzer olan proteindir. Diğer yandan, L2 tarafından kodlanan protein değişik HPV tipleri arasında çok farklıdır ve HPV tipleri arasındaki antijenite farklılığını ortaya çıkarır. Geç bölgede transkribe olan tüm proteinler hücre kökenli transkripsiyonel proteinler tarafından düzenlenir ve sadece terminal matürasyon gösteren skuamöz epitelyal hücrelerde üretilir. L1 ve L2 tarafından kodlanan kapsid proteinlerinin miktarı epitelin terminal matürasyonu ile yüksek oranda korelasyon gösterir. Kondülom gibi iyi diferansiye HPV tarafından oluşturulan lezyonlar L1 ve L2 tarafından kodlanan proteinlerden zengindir; buna karşın, yüksek dereceli CIN lezyonları gibi oldukça az diferansiye olan lezyonlarda çok az miktarda kapsid proteinleri bulunur (6). Tanımlamaya göre yeni HPV tipinin E6 ve E7 nin nükleotid sekansları bilinen HPV tiplerinin aynı sekansları ile %98 den fazla homolog olamaz (40). %90-98 arası benzerlikte protipe uyan subgruba dahil edilir. Bazı doğal varyantlar biyolojik ve biyokimyasal farklılıklara sahip olabilir, bu da kanser riski için önemlidir.hpv 18 ile ilişkili kanserlerin hepsinde, HPV 16 ile ilişkili kanserlerin ise %75 inde, HPV genomu konakçı kromozomuna fiziksel olarak yapışır. Böylece E6-E7 ekspresyonu sonucu hücreler kontrolsüz çoğalır. 23

24 Şekil 6: A) HPV 16 nın çift sarmal, sirküler DNA genomu: A) Erken, geç bölgeler ve URR(LCR) gösterilmiştir. Major erken promotor (P97) ok ile belirtilmiştir. Transkripsiyon tek sarmalda ve saat yönünde ilerler. B) Konak genoma (mavi renkle gösterilen) İntegrasyondan sonra HPV 16 nın (kırmızı renkle gösterilen) genomunun küçük bir ksımı. İntegrasyondan sonra E6 ve E7 sürekli ekprese edilirken kalan HPVgenomu kaybolur veya transkribe edilmez. İki major HPV RNA üretilir. Bir tanesi tam uzunlukta E6 ve E7 kodları içeren, ikincisi iki ucu birbirine bağlı E6 proteinleri ve tam uzunlukta E7 proteini kodlayan RNA EPİDEMİYOLOJİ HPV de asıl bulaş yolu cilt cilde temasladır. Servikal kanserdeki infeksiyonun ise seksüel temasla geçişi açıkça gösterilmiştir. Sıcağa ve kuruluğa oldukça dayanıklıdır ve örneğin kontamine elbiseye uzun süre maruz kalma durumunda da bulaşabilir. Multiple seksual partner ve partnerinin multiple partnerli olması durumlarında risk yüksektir. Erken seksüel aktivite, cinsel temasla bulaşan hastalıklar, genital wart, anormal pap smear öyküsü, partnerde servikal /penil kanser, risk faktörleridir. Kondom kullanımı yeterli koruma sağlamaz. Çünkü infekte labium, skrotum ve anal dokulardan da bulaşabilir. Seksüel aktivitede yaş önemli bir belirleyici faktördür (41,42). Çoğu servikal kanser endoserviksin kolumnar epiteli ile ektoserviksin skuamöz epiteli arasındaki skuamo-kolumnar bileşkede görülür. Bu bölgede sürekli bir metaplazi süreci vardır. HPV infeksiyonu için en büyük risk, en fazla olan metaplastik aktiviteyle aynı zamana rastlar. En fazla metaplastik aktivite ise puberta ile ilk gebelik arasındadır ve menopozdan sonra azalır. HPV infeksiyonu en çok seksüel aktif genç kadınlarda görülür (42,43). 30 yaştan sonra keskin bir azalma görülür. Bununla beraber kanser en sık >35 yaş görülür. Bu, infeksiyondan sonra 24

25 yavaş bir ilerleme sürecini gösterir. İnfeksiyon persistansı en sık, yüksek riskli HPV lerde görülür ve bu, kanser gelişiminde belirleyici bir faktördür. Yüksek riskli HPV lerin belirlenmesi gerekir ancak bu kanser gelişimini belirlemede yetersiz kalabilir. Çalışmalar serviks kanser gelişiminde HPV ile uyum içerisinde hareket eden çeşitli ek faktörleri göstermiştir. Hücresel immunite HPV ye cevapta kullanılan immunitedir. Bu nedenle bunun bozulduğu AIDS, böbrek transplantasyonu durumlarında HPV persistansı ve kanser gelişimi riski artmıştır (44,45). HPV nin upstream regulatory bölgesi steroid hormon, progesteron, deksametazondakilere benzer sekanslar içerir. Bazı çalışmalara göre uzun süreli oral kontraseptif kullanımı, yüksek gradeli servikal lezyonlar için önemli bir risk faktörüdür. Bazıları içinse böyle bir risk yoktur (41,46). Bağımsız faktörler olarak sigara içimi ve parite de kanser ile ilşkili görülmektedir (41). Lokal immunsupresyon ve içerdiği mutajenik aktiviteli maddeler ile sigara, HPV persistansı veya akciğer kanserindeki gibi servikste de malign transformasyona neden olabilir (47,48,49). Sigara içimi high-grade lezyonlarda HPV den bağımsız olan en önemli risk faktörüdür (7). Low grade lezyolarla sigara birlikteliği azdır veya yoktur(7). Multiparite, biyopsi spesimenlerindeki HPV infeksiyon kanıtlarında ve orta-yüksek gradeli lezyonlu kadınlar dikkate alındığında HPV bağımsız, önemli bir risk faktörü olarak gözükmektedir. Hafif servikal hastalığı olanlarda sadece yüksek riskli HPV infeksiyonu olması önemli bir risk faktörüdür. Diğer faktörler; örneğin alkol ve diyet iyi tanımlanamamıştır. Diğer bazı cinsel yolla bulaşan hastalıkların kanser gelişiminde kofaktör olabileceği düşünülmüştür. HSV 2 koinfeksiyonunun kanser başlangıcında rol oynayabileceği varsayıldı (50). CMV, HHV 6, HHV 7, de servikste saptanan virüslerdir. Koinfeksiyon önerileri bu virüslerin HPV ile etkileşimleri üzerineydi. Varsayılan onkogenler ve transformasyon faktörleri HHV6 ve CMV yi ön plana çıkardı, ancak epidemiyolojik ve in vitro veriler kanser ile kesin bir birlikteliği göstermedi (51,52,53,54). Son çalışmalar anormal servikal sitolojisi olanlarda PCR ile CMV, HHV 6, HHV 7 bakıldığında bunların servikal kanser gelişimde kofaktör olarak kabul edilebilecek düzeyde olmadığını gösterdi (55). Şekil 7: Bazı HPV tipleri 25

ANORMAL TRANSFORMASYON ZONU: ASETİK ASİTİN ETKİSİ NEDİR?

ANORMAL TRANSFORMASYON ZONU: ASETİK ASİTİN ETKİSİ NEDİR? ANORMAL TRANSFORMASYON ZONU: ASETİK ASİTİN ETKİSİ NEDİR? Dr. Murat DEDE GATA Kadın Hast. Ve Doğum AD Jinekolojik Onkoloji Ünitesi Serviks Epiteli Skuamoz epitel: Ektoserviks Kolumnar epitel: Endoserviks

Detaylı

Anormal Kolposkopik Bulgular. Doç. Dr. Nejat Özgül Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Anormal Kolposkopik Bulgular. Doç. Dr. Nejat Özgül Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Anormal Kolposkopik Bulgular Doç. Dr. Nejat Özgül Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Anormal transformasyon zonu muayenesinde nelere bakılmalıdır? Asetik asit öncesi ve

Detaylı

SERVİKAL KANSER TARAMASINDA ASETİKASİT SONRASI İNSPEKSİYONLA (VIA), SERVİKAL SMEAR İN KARŞILAŞTIRILMASI

SERVİKAL KANSER TARAMASINDA ASETİKASİT SONRASI İNSPEKSİYONLA (VIA), SERVİKAL SMEAR İN KARŞILAŞTIRILMASI T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL BAKIRKÖY KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KLİNİK ŞEFİ: DOÇ. DR. AHMET GÜLKILIK SERVİKAL KANSER TARAMASINDA ASETİKASİT SONRASI İNSPEKSİYONLA

Detaylı

SERVİKAL SİTOLOJİ. Dr GÜLGÜN ERDOĞAN AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ABD

SERVİKAL SİTOLOJİ. Dr GÜLGÜN ERDOĞAN AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ABD SERVİKAL SİTOLOJİ Dr GÜLGÜN ERDOĞAN AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ABD Serviks kanserleri kadınlarda 2. sıklıkla görülen kanserlerdir. Kadın kanser ölümlerinde 2. sırada yer alır. İnsidans

Detaylı

KOLPOSKOPİ UYGULAMASININ YARARLARI POTANSİYEL ZARARLARI ve KULLANILAN TERMİNOLOJİLER

KOLPOSKOPİ UYGULAMASININ YARARLARI POTANSİYEL ZARARLARI ve KULLANILAN TERMİNOLOJİLER KOLPOSKOPİ UYGULAMASININ YARARLARI POTANSİYEL ZARARLARI ve KULLANILAN TERMİNOLOJİLER Prof. Dr. Özcan BALAT Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Jinekolojik Onkolojik Cerrahi

Detaylı

Anormal Kolposkopik Bulgular-1 (IFCPC, 2011)

Anormal Kolposkopik Bulgular-1 (IFCPC, 2011) Anormal Kolposkopik Bulgular-1 Genel Değerlendirme Lezyonun lokalizasyonu T/Z içinde veya dışında Saat kadranına göre yeri Lezyonun büyüklüğü Kapladığı kadran sayısı Kapladığı alan yüzdesi Grade-1(Minör)

Detaylı

Anormal Servikal Sitolojide Yönetim. Dr. M. Coşan Terek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim dalı

Anormal Servikal Sitolojide Yönetim. Dr. M. Coşan Terek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim dalı Anormal Servikal Sitolojide Yönetim Dr. M. Coşan Terek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim dalı 2001 Bethesda Terminolojisi Skuamoz hücre Atipik skuamoz hücreler Nedeni

Detaylı

Servikal Preinvaziv Lezyonların Yönetimi

Servikal Preinvaziv Lezyonların Yönetimi Servikal Preinvaziv Lezyonların Yönetimi Doç Dr Gökhan Tulunay Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları EA Hastanesi-Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Kliniği Preinvaziv lezyonların terminolojisi 2 Ulusal Kanser

Detaylı

Skuamöz prekanseröz lezyonlarda terminoloji ve biomarkerler. Dr. Derya Gümürdülü Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Skuamöz prekanseröz lezyonlarda terminoloji ve biomarkerler. Dr. Derya Gümürdülü Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Skuamöz prekanseröz lezyonlarda terminoloji ve biomarkerler Dr. Derya Gümürdülü Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Skuamöz prekanseröz lezyonlar 1886 Sir John Williams kansere komşu

Detaylı

ANORMAL SERVİKAL SİTOLOJİ SONUCU OLAN HASTALARDA SERVİKAL BİYOPSİ VE HPV SONUÇLARININ KORELASYONU

ANORMAL SERVİKAL SİTOLOJİ SONUCU OLAN HASTALARDA SERVİKAL BİYOPSİ VE HPV SONUÇLARININ KORELASYONU ANORMAL SERVİKAL SİTOLOJİ SONUCU OLAN HASTALARDA SERVİKAL BİYOPSİ VE HPV SONUÇLARININ KORELASYONU Gülben ÇALIġKAN, Osman ÇELĠK, Hande ERDOĞAN, M. Hande GÖLGELĠ, Alper KAVALCI Danışmanlar: Prof.Dr. Ali

Detaylı

T. C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM A.D.

T. C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM A.D. T. C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM A.D. KOLPOSKOPİK İNCELEMESİ YAPILAN HASTALARIN SOSYODEMOGRAFİK VE KLİNİK PARAMETRELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ DR. OZAN

Detaylı

Glandüler Lezyonlar: Sitoloji, Kolposkopi, Histoloji: ASCCP Management Guidelines

Glandüler Lezyonlar: Sitoloji, Kolposkopi, Histoloji: ASCCP Management Guidelines Glandüler Lezyonlar: Sitoloji, Kolposkopi, Histoloji: ASCCP Management Guidelines Prof. Dr. ÇETİN ÇELİK SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KADIN HAST VE DOĞUM AD JİNEKOLOJİK ONKOLOJİ BD KONYA SERVİKAL

Detaylı

Servikal Erozyon Bulgusu Olan Kadınlarda HPV nin Araştırılması ve Genotiplerinin Belirlenmesi

Servikal Erozyon Bulgusu Olan Kadınlarda HPV nin Araştırılması ve Genotiplerinin Belirlenmesi Servikal Erozyon Bulgusu Olan Kadınlarda HPV nin Araştırılması ve Genotiplerinin Belirlenmesi Doç Dr Ayşen BAYRAM Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji A.D. GİRİŞ İnsan Papilloma Virus

Detaylı

GLANDÜLER LEZYONLARDA YÖNETİM. DR. ZELIHA FıRAT CÜYLAN SBÜ. VAN EĞITIM VE ARAŞTıRMA HASTANESI

GLANDÜLER LEZYONLARDA YÖNETİM. DR. ZELIHA FıRAT CÜYLAN SBÜ. VAN EĞITIM VE ARAŞTıRMA HASTANESI GLANDÜLER LEZYONLARDA YÖNETİM DR. ZELIHA FıRAT CÜYLAN SBÜ. VAN EĞITIM VE ARAŞTıRMA HASTANESI GLANDÜLER LEZYONLAR Tüm servikal sitolojilerin % 0.1-2.1 si En sık 40 yaş Tekrarlanabilirliği kötü Yorumlanması

Detaylı

Bölüm 1. Asetik asit (VIA) ve Lugol solüsyonu (VILI) ile gözle muayenenin anatomik ve patolojik temeli

Bölüm 1. Asetik asit (VIA) ve Lugol solüsyonu (VILI) ile gözle muayenenin anatomik ve patolojik temeli Bölüm 1 Asetik asit (VIA) ve Lugol solüsyonu (VILI) ile gözle muayenenin anatomik ve patolojik temeli Girifl %5 asetik asit (VIA) ve/veya Lugol solüsyonu (VILI) uygulad ktan sonra serviksin gözle muayenesi,

Detaylı

SERVİKAL SİTOLOJİ VE 2001 BETHESDA SİSTEMİ. Dr. İrem PAKER İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Bölümü Ankara Kış Okulu, 18 Mart 2012

SERVİKAL SİTOLOJİ VE 2001 BETHESDA SİSTEMİ. Dr. İrem PAKER İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Bölümü Ankara Kış Okulu, 18 Mart 2012 SERVİKAL SİTOLOJİ VE 2001 BETHESDA SİSTEMİ Dr. İrem PAKER İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Bölümü Ankara Kış Okulu, 18 Mart 2012 Materyalin Tipi Konvansiyonel, sıvı bazlı, diğer Materyalin

Detaylı

Servikal Preinvazif Lezyonlarda Tedavi Sonrası Takip. Dr. Murat DEDE GATA Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Servikal Preinvazif Lezyonlarda Tedavi Sonrası Takip. Dr. Murat DEDE GATA Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Servikal Preinvazif Lezyonlarda Tedavi Sonrası Takip Dr. Murat DEDE GATA Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Servikal Sitolojik Terminoloji Neden Takip Edelim? Hastalığın invazif serviks kanserine ilerleme

Detaylı

SERVİKAL SİTOLOJİLERİ ANORMAL VE NORMAL SAPTANAN HASTALARDA YAPILAN HPV DNA TESTİ NİN SERVİKAL İNTRAEPİTELYAL NEOPLAZİLERİ BELİRLEMEDEKİ ÖNEMİ

SERVİKAL SİTOLOJİLERİ ANORMAL VE NORMAL SAPTANAN HASTALARDA YAPILAN HPV DNA TESTİ NİN SERVİKAL İNTRAEPİTELYAL NEOPLAZİLERİ BELİRLEMEDEKİ ÖNEMİ T.C SAĞLIK BAKANLIĞI HASEKİ EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI ve DOĞUM KLİNİĞİ Klinik Şefi: Op. Dr. Ahmet ÇETİN SERVİKAL SİTOLOJİLERİ ANORMAL VE NORMAL SAPTANAN HASTALARDA YAPILAN HPV DNA

Detaylı

HPV ve Adenoviruslar. Prof. Dr. Ali Ağaçfidan İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Viroloji ve Temel İmmünoloji Bilim Dalı

HPV ve Adenoviruslar. Prof. Dr. Ali Ağaçfidan İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Viroloji ve Temel İmmünoloji Bilim Dalı HPV ve Adenoviruslar Prof. Dr. Ali Ağaçfidan İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Viroloji ve Temel İmmünoloji Bilim Dalı İNSAN PAPİLLOMA VİRUSLARI (HPV) Familya : Papovaviridae Subfamilya

Detaylı

2008 N b e T ı ödülü Harald Zur Hausen

2008 N b e T ı ödülü Harald Zur Hausen HPV Human Papilloma Virüs Dr. Tutku TANYEL Düzen Laboratuvarlar Grubu Ekim / 2008 2008 Nobel Tıp ödülü Harald Zur Hausen Prof. Dr. Harald zur Hausen 1981 den itibaren 1. HPV nin birçok genotipi olduğunu

Detaylı

CIN 1/2, CIN 2 ve CIN 2/3 konservatif yönetimi sonrasında kolposkopik bulgular, histolojik klinik sonuçlar arasındaki risk ilişkisi

CIN 1/2, CIN 2 ve CIN 2/3 konservatif yönetimi sonrasında kolposkopik bulgular, histolojik klinik sonuçlar arasındaki risk ilişkisi CIN 1/2, CIN 2 ve CIN 2/3 konservatif yönetimi sonrasında kolposkopik bulgular, histolojik klinik sonuçlar arasındaki risk ilişkisi M. Coşan Terek Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim

Detaylı

Kolposkopi: Kime, Ne Zaman Yapılmalıdır? Doç. Dr. Nejat Özgül Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Kolposkopi: Kime, Ne Zaman Yapılmalıdır? Doç. Dr. Nejat Özgül Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD : Kime, Ne Zaman Yapılmalıdır? Doç. Dr. Nejat Özgül Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Hazırlık asla acil bir prosedür değildir, Prosedür öncesi hasta bilgilendirilmelidir,

Detaylı

Anormal Servikal Sitoloji Yaklaşım

Anormal Servikal Sitoloji Yaklaşım Anormal Servikal Sitoloji Yaklaşım 1 Mayıs 2014 TAJEV Antalya Prof.Dr.Kunter Yüce Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Jinekolojik Onkoloji Ünitesi Başkanı Türk

Detaylı

T.C SAĞLIK BAKANLIĞI TAKSİM EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ. Klinik Şefi: Op.Dr.Yavuz Tahsin AYANOĞLU.

T.C SAĞLIK BAKANLIĞI TAKSİM EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ. Klinik Şefi: Op.Dr.Yavuz Tahsin AYANOĞLU. T.C SAĞLIK BAKANLIĞI TAKSİM EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ Klinik Şefi: Op.Dr.Yavuz Tahsin AYANOĞLU KOLPOSKOPİ ÜNİTEMİZDE DEĞERLENDİRDİĞİMİZ ANORMAL SERVİKAL SMEAR SONUÇLU

Detaylı

HPV VE SERVİKS KANSERİ EPİDEMİYOLOJİSİ. UZM. DR. ENGIN ÇELIK İSTANBUL TıP FAKÜLTESI

HPV VE SERVİKS KANSERİ EPİDEMİYOLOJİSİ. UZM. DR. ENGIN ÇELIK İSTANBUL TıP FAKÜLTESI HPV VE SERVİKS KANSERİ EPİDEMİYOLOJİSİ UZM. DR. ENGIN ÇELIK İSTANBUL TıP FAKÜLTESI HPV Tüm kanserlerin yaklaşık %5 inin nedeni Serviks kanserleri dışında anogenital kanserler (vulva, penis, anüs) ve orofarigeal

Detaylı

Genital Siğiller Risk Faktörler: Belirtiler:

Genital Siğiller Risk Faktörler: Belirtiler: HPV ( Human Papilloma virus) 60 tan fazla virüse verilen ortak addır. Bu virüsler vücudun herhangi bir yerinde siğillere sebep olabilirler.ancak bazıları cinsel yola bulaşır ve condyloma acuminata veya

Detaylı

Kolposkopi: Kime, Ne Zaman Yapılmalıdır? Doç. Dr. Nejat Özgül Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Kolposkopi: Kime, Ne Zaman Yapılmalıdır? Doç. Dr. Nejat Özgül Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Kolposkopi: Kime, Ne Zaman Yapılmalıdır? Doç. Dr. Nejat Özgül Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Hazırlık Kolposkopi asla acil bir prosedür değildir, Prosedür öncesi hasta

Detaylı

ENDOSERVİKAL KÜRETAJIN KOLPOSKOPİ UYGULAMASINDA YERİ VARDIR

ENDOSERVİKAL KÜRETAJIN KOLPOSKOPİ UYGULAMASINDA YERİ VARDIR ENDOSERVİKAL KÜRETAJIN KOLPOSKOPİ UYGULAMASINDA YERİ VARDIR Prof. Dr. Orhan ÜNAL Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Jinekolojik Onkoloji Bilim Dalı Başkanı ECC alınması servikal kolposkopi biyopsi doğruluğunu

Detaylı

Prof Dr Gülnur Güler. YıldırımBeyazıtÜniversitesi

Prof Dr Gülnur Güler. YıldırımBeyazıtÜniversitesi Prof Dr Gülnur Güler YıldırımBeyazıtÜniversitesi HPV İlişkili Kanserler HPVtoday.com Nature 488, S2 S3 (30 August 2012) doi:10.1038/488s2a HPV 200 den fazla tip kutanöz veya mukozal doku 30-40 tip genital

Detaylı

Op Dr Aybala AKIL Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Acıbadem Bodrum Hastanesi

Op Dr Aybala AKIL Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Acıbadem Bodrum Hastanesi Op Dr Aybala AKIL Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Acıbadem Bodrum Hastanesi Smear testi nedir? Nasıl alınır? Hangi sıklıkla alınır? Ne işe yarar? HPV nedir? Serviks kanseri nedir? Rahim ağzı kanseri

Detaylı

Serviks Kanseri (Rahim Ağzı Kanseri)

Serviks Kanseri (Rahim Ağzı Kanseri) Serviks Kanseri (Rahim Ağzı Kanseri) Serviks kanseri önlenebilir bir hastalıktır. Smear/Pap-smear testiyle tarama sayesinde erken tanı ve etkin bir tedavi mümkündür. Dünya ölçeğinde 45 yaş altı kadınlarda

Detaylı

Human Papilloma Virus

Human Papilloma Virus Human Papilloma Virus tanı-izlem-korunma-danışmanlık-tedavi Doç.Dr. Kurtuluş ÖNGEL İzmir Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği HPV Papovaviridae ailesinden. 20 eşit yüzeyli (ikosahedral)

Detaylı

VULVA,VAGİNA VE PREKANSERÖZ LEZYONLARI. Prof.Dr. Macit Arvas

VULVA,VAGİNA VE PREKANSERÖZ LEZYONLARI. Prof.Dr. Macit Arvas VULVA,VAGİNA VE SERVİKS KSİN PREKANSERÖZ LEZYONLARI Prof.Dr. Macit Arvas VIN Son yıllarda y llarda giderek insidansı artmaktadır. r. Ortalama yaş 43 En belirgin semptom kaşı şıntı (% 79) olguda Sınıflama(ISSVD-Yeni)

Detaylı

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

Özofagus Mide Histolojisi

Özofagus Mide Histolojisi Özofagus Mide Histolojisi Sindirim kanalını oluşturan yapılar Gastroıntestınal kanal özafagustan başlayıp anüse değin devam eden değişik çaptaki bir borudur.. Ağız, Farinks (yutak), özafagus(yemek borusu),

Detaylı

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor Rahim Ağzı Kanserinde Çığır Açan Adım Kadın Kanserleri Hakkında Mutlaka Bilmeniz Gerekenler Özel

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

BİYOPSİDE SIL TANISI. Dr. ALP USUBÜTÜN. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

BİYOPSİDE SIL TANISI. Dr. ALP USUBÜTÜN. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı BİYOPSİDE SIL TANISI Dr. ALP USUBÜTÜN Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı HEDEFLER SIL de morfolojik değişikliklerin temeli Terminoloji neden değişiyor ve son durum (LAST) SIL tanısında

Detaylı

NEOPLAZİ D R. Y A S E M İ N S E Z G İ N. yasemin sezgin

NEOPLAZİ D R. Y A S E M İ N S E Z G İ N. yasemin sezgin NEOPLAZİ D R. Y A S E M İ N S E Z G İ N yasemin sezgin Neoplazi Yeni bir doku oluşmasını ifade eder. Oluşan bu kitleye neoplazm denir. Aslen şişlik anlamına gelen tümör deyimi de neoplazm anlamında kullanılmaktadır.

Detaylı

30.12.2014. Özel Muayene ve Tanı Yöntemleri. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Özel Muayene ve Tanı Yöntemleri

30.12.2014. Özel Muayene ve Tanı Yöntemleri. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Özel Muayene ve Tanı Yöntemleri 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı 16.Hafta ( 29.12-02.01 / 01 / 2015 ) ÖZEL MUAYENE VE TANI YÖNTEMLERİ Slayt No: 26 4 4.)) ÖZEL MUAYENE VE TANI YÖNTEMLERİ 1.) Smear alma 2.) Vajinal kültür

Detaylı

Benign ve Pre-malign Vagina Hastalıklarının Yönetimi. Dr. Murat DEDE

Benign ve Pre-malign Vagina Hastalıklarının Yönetimi. Dr. Murat DEDE Benign ve Pre-malign Vagina Hastalıklarının Yönetimi Dr. Murat DEDE SUNUM Vaginal bening lezyonlar Kistik Solid Vaginal premalign lezyon Tanı Tedavi Prognoz Vaginal Bening Lezyonlar Vaginal bening lezyonlar

Detaylı

İNVAZİV MESANE TÜMÖRLERİ. -Patoloji- Dilek Ertoy Baydar Hacettepe Ün. Patoloji AD

İNVAZİV MESANE TÜMÖRLERİ. -Patoloji- Dilek Ertoy Baydar Hacettepe Ün. Patoloji AD İNVAZİV MESANE TÜMÖRLERİ -Patoloji- Dilek Ertoy Baydar Hacettepe Ün. Patoloji AD İnvaziv Mesane Karsinomları Mesane karsinomlarının %30 u Papiller tümörün tabanında veya içinde Karsinoma in-situ beraberinde

Detaylı

Vulva, vajina ve rahim ağzı bölgelerini etkileyebilir. Ancak rahmin diğer taraflarına, karnın içine ve yumurtalıklara gitmez.

Vulva, vajina ve rahim ağzı bölgelerini etkileyebilir. Ancak rahmin diğer taraflarına, karnın içine ve yumurtalıklara gitmez. HPV cinsel yolla bulaşan bir virüstür. Vulva, vajina ve rahim ağzı bölgelerini etkileyebilir. Ancak rahmin diğer taraflarına, karnın içine ve yumurtalıklara gitmez. HPV bulunduğu yerdeki hücreleri bazen

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

SERVİKAL ÖRNEKLERDE HPV DNA ve SİTOLOJİK İNCELEME SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

SERVİKAL ÖRNEKLERDE HPV DNA ve SİTOLOJİK İNCELEME SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ SERVİKAL ÖRNEKLERDE HPV DNA ve SİTOLOJİK İNCELEME SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Begüm Nalça Erdin 1, Alev Çetin Duran 1, Ayça Arzu Sayıner 1, Meral Koyuncuoğlu 2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi,

Detaylı

ERKEK GENİTAL SİSTEMİ. Webmaster tarafından yazıldı. Pazartesi, 12 Ocak 2009 11:39 - Son Güncelleme Perşembe, 15 Ocak 2009 09:19

ERKEK GENİTAL SİSTEMİ. Webmaster tarafından yazıldı. Pazartesi, 12 Ocak 2009 11:39 - Son Güncelleme Perşembe, 15 Ocak 2009 09:19 1) Çocuklarda en sık görülen testis tümörü aşağıdakilerden hangisidir? (1998 NİSAN) a) Klasik seminom b) Teratom c) Yolk sak tümörü d) Kariokarsinom e) Spermatositik seminom Testisde en sık görülen tümör

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 1.KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ:OP. DR.

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 1.KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ:OP. DR. T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 1.KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ:OP. DR. NİMET GÖKER SERVİKAL İNTRAEPİTELYAL NEOPLAZİLERDE TANI YÖNTEMLERİNİN VE

Detaylı

Erken Evre Akciğer Kanserinde

Erken Evre Akciğer Kanserinde Erken Evre Akciğer Kanserinde Görüntüleme Dr. Figen Başaran aran Demirkazık Hacettepe Universitesi Radyoloji Anabilim Dalı Kasım 2005 Mayıs 2006 Müsinöz ve nonmüsinöz tipte bronkioloalveoler komponenti

Detaylı

KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA HPV NİN ROLÜ VE KARSİNOGENEZ AÇISINDAN P53 VE BCL-2 İLE İLİŞKİSİ

KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA HPV NİN ROLÜ VE KARSİNOGENEZ AÇISINDAN P53 VE BCL-2 İLE İLİŞKİSİ KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA HPV NİN ROLÜ VE KARSİNOGENEZ AÇISINDAN P53 VE BCL-2 İLE İLİŞKİSİ Ruksan ELAL 1, Arsenal SEZGİN ALİKANOĞLU 2, Dinç SÜREN 2, Mustafa YILDIRIM 3, Nurullah BÜLBÜLLER 4, Cem SEZER 2

Detaylı

Prof.Dr. İlkkan DÜNDER

Prof.Dr. İlkkan DÜNDER Prof.Dr. İlkkan DÜNDER Destrüktif Yöntemler Elektrokoagülasyon Kriyoterapi Lazer vaporizasyon Eksizyonel Yöntemler LEEP Soğuk konizasyon Lazer konizasyon Histerektomi Destrüktif / Eksiyonel Tedavilerin

Detaylı

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın KOLOREKTAL POLİPLER Prof. Dr. Mustafa Taşkın -Polip,mukozal örtülerden lümene doğru gelişen oluşumlara verilen genel isimdir. -Makroskopik ve radyolojik görünümü tanımlar. -Sindirim sisteminde en çok kolonda

Detaylı

ENDOMETRİAL KÜRETAJ MATERYALLERİNDE GÖRÜLEBİLEN BENİGN PATOLOJİLER

ENDOMETRİAL KÜRETAJ MATERYALLERİNDE GÖRÜLEBİLEN BENİGN PATOLOJİLER ENDOMETRİAL KÜRETAJ MATERYALLERİNDE GÖRÜLEBİLEN BENİGN PATOLOJİLER Dr. H. Dilek BÜLBÜL T.C. Sağlık Bakanlığı Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi ANKARA APD Kış Okulu 18.03.2012

Detaylı

ET İ UYGULAYALIM MI?

ET İ UYGULAYALIM MI? HSIL DA GÖR VE TEDAVİ ET İ UYGULAYALIM MI? Dr. Gökhan Demirayak Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Dr Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Kliniği Gör ve Tedavi Et Kolposkopide

Detaylı

Polipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi

Polipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polipte Kanser Dr.Cem Terzi Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polip ve polipoid karsinoma POLİP Epitelyal yüzeyden kaynaklanan çıkıntı HİSTOLOJİK POLİP TİPLERİ

Detaylı

Histolojik Servikal Preinvaziv Lezyon Yönetimi

Histolojik Servikal Preinvaziv Lezyon Yönetimi Histolojik Servikal Preinvaziv Lezyon Yönetimi Dr. Fuat Demirkıran İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fak. Kadın Hast. ve Doğum ABD, Jinekolojik Onkoloji Bilim Dalı Antalya, Kasım 2014 Preinvaziv Lezyon Tanı ve Tedavisi

Detaylı

SERV KAL PATOLOJ LER OP. DR. GÜVENÇ KARLIKAYA

SERV KAL PATOLOJ LER OP. DR. GÜVENÇ KARLIKAYA SERV KAL PATOLOJ LER OP. DR. GÜVENÇ KARLIKAYA SERV KS UTER GÖRÜNÜM VE ANATOM SERV KS UTER H STO PATOLOJ Squamo columnar Junction Pathology of Vulva, Vagina and Cervix 4 Epithelium of the cervix SERV KS

Detaylı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser Nedir? Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk

Detaylı

Genital siğil / Humman Papilloma Virüs (HPV) / Anogenital siğil / Kondilom / Condyloma Acuminata Nedir?

Genital siğil / Humman Papilloma Virüs (HPV) / Anogenital siğil / Kondilom / Condyloma Acuminata Nedir? Genital siğil / Humman Papilloma Virüs (HPV) / Anogenital siğil / Kondilom / Condyloma Acuminata Nedir? Genital siğiller; yolla bulaşan HPV virüsünün yol açtığı bir enfeksiyon hastalığıdır. Genital siğillerin

Detaylı

VİROLOJİYE GİRİŞ. Dr. Sibel AK

VİROLOJİYE GİRİŞ. Dr. Sibel AK VİROLOJİYE GİRİŞ Dr. Sibel AK Bugün; Virüs nedir? Virüslerin sınıflandırılması Virüsler nasıl çoğalır? Solunum yoluyla bulaşan viral enfeksiyonlar Gıda ve su kaynaklı viral enfeksiyonlar Cinsel temas yoluyla

Detaylı

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3)

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) 4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) Amaç: Kadın yaşamının evreleri ve bu evrelerde karşılaşılabilecek sağlık sorunları hakkında öğrenciyi bilgilendirmek, bu sorunlara pratisyen

Detaylı

Meme Kanseri: Uyarıcı işaretler, memede herhangi bir sertlik veya kitle ve meme uçlarından gelen akıntı veya kan.

Meme Kanseri: Uyarıcı işaretler, memede herhangi bir sertlik veya kitle ve meme uçlarından gelen akıntı veya kan. Kanserde erken tanı için, vücudumuzun verdiği uyarıcı belirtileri gözlemlemenin, olası risk faktörlerini göz ardı etmemenin önemli olduğunu belirten uzmanlar, kanser oluşumunun önceden yakalanması için

Detaylı

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANLARI İLE PRATİSYEN HEKİMLERİN PAP SMEAR ALMA SIKLIĞININ BELİRLENMESİ

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANLARI İLE PRATİSYEN HEKİMLERİN PAP SMEAR ALMA SIKLIĞININ BELİRLENMESİ AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANLARI İLE PRATİSYEN HEKİMLERİN PAP SMEAR ALMA SIKLIĞININ BELİRLENMESİ Meryem SELVİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM HEMŞİRELİĞİ

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI Diş Eti Hastalıkları Dişeti hastalıkları (Periodontal hastalıklar) dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70

Detaylı

Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü

Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü Prof. Dr. Semih Özbayrak Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalı Bşk. 1 Ağız-perioral ve orofarengeal

Detaylı

Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği

Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği Deri Tümörleri DSÖ(2006) sınıflaması Yassı Hücreli Karsinom Bazal Hücreli Karsinom Bazoskuamoz Karsinom Melanositik Dermal Nevus Melanom DSÖ DERİ TÜMÖRLERİ SINIFLAMASI

Detaylı

Özofagus Tümörleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2016

Özofagus Tümörleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2016 Özofagus Tümörleri Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2016 Özofagus tümörleri Benign / iyi huylu tümörler Malign / kötü huylu tümörler daha fazla! Skuamöz /yassı hücreli karsinom (SCC) Dünyada en çok görülen özofagus

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER

MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER OLGU SUNUMU Dr Tülin Öztürk İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 25. Ulusal Patoloji Kongresi 14-17

Detaylı

VİRAL TANI KİTLERİ (GFJ-480)

VİRAL TANI KİTLERİ (GFJ-480) VİRAL TANI KİTLERİ (GFJ-480) CMV PCR Tanı Kiti Cytomegalovirus un Konvensiyonel PCR yöntemiyle tanınması. HHV-5 olarak da bilinen Sitomegalovirüs, herpes virus ailesinin bir üyesidir. Oldukça sık görülen

Detaylı

Servikal Premalign Lezyonlarda Sitoloji ve Histoloji Yönetimi

Servikal Premalign Lezyonlarda Sitoloji ve Histoloji Yönetimi Servikal Premalign Lezyonlarda Sitoloji ve Histoloji Yönetimi Dr. Macit ARVAS İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Jinekolojik Onkoloji Bilim Dalı Globocan-2008

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ Sİ DERNEĞİ ANALKANS ER TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHĠSĠ DERNEĞĠ ANAL KANSER NEDİR? Vücudumuzdaki normal hücrelerin çoğalması sırasındaki kontrol mekanizmalarının değişmesi (genetik

Detaylı

Şişli Med Kadın Sağlığı Akademik Yayınlar

Şişli Med Kadın Sağlığı Akademik Yayınlar Şişli Med Kadın Sağlığı Akademik Yayınlar Yumurtalık fonksiyonları bittikten sonra ki altı ay süreyle adet görülmeyen süreçten itibaren "menopoz dönemi" başlar ve tüm kadınların hayatlarının yaklaşık üçte

Detaylı

Hans Hinselmann. Kolpos=Boşluk. Skopos=Gözlemek

Hans Hinselmann. Kolpos=Boşluk. Skopos=Gözlemek Hans Hinselmann Kolpos=Boşluk + Skopos=Gözlemek KOLPOSKOPİ ODASI iyi organize edilmiş olmalı EKİPMAN EKİPMAN Vajinal Spekulum %3 - % 5 Asetik Asit Lugol Solüsyonu Pamuk Uçlu Çubuklar Endoservikal Spekulum

Detaylı

Servikal Lezyonların Değerlendirilmesi: Biopsi kaç tane,nereden, nasıl alınmalıdır?

Servikal Lezyonların Değerlendirilmesi: Biopsi kaç tane,nereden, nasıl alınmalıdır? Servikal Lezyonların Değerlendirilmesi: Biopsi kaç tane,nereden, nasıl alınmalıdır? BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Kadın Hastalıkları Doğum AD JİNEKOLOJİK ONKOLOJİ BİLİM DALI DR.ESRA KUŞÇU BİOPSİ SAYISI

Detaylı

KASTAMONU KANSER ERKEN TEġHĠS TARAMA VE EĞĠTĠM MERKEZĠ (KETEM)

KASTAMONU KANSER ERKEN TEġHĠS TARAMA VE EĞĠTĠM MERKEZĠ (KETEM) KASTAMONU KANSER ERKEN TEġHĠS TARAMA VE EĞĠTĠM MERKEZĠ (KETEM) RAHĠMAĞZI KANSERĠ KANSER NEDİR? Hücrelerin anormal ve düzensiz çoğalmalarıdır.eğer vaktinde önlem alınmazsa diğer doku ve organları tutarak,

Detaylı

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI 4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI Amaç: Kadın yaşamının evreleri ve bu evrelerde karşılaşılabilecek sağlık sorunları hakkında öğrenciyi bilgilendirmek, bu sorunlara pratisyen hekim düzeyinde

Detaylı

ERKEN EVRE SERVĠKS KANSERĠNDE PREOPERATĠF MANYETĠK REZONANS GÖRÜNTÜLEME BULGULARININ POSTOPERATĠF SONUÇLARLA KARġILAġTIRILMASI

ERKEN EVRE SERVĠKS KANSERĠNDE PREOPERATĠF MANYETĠK REZONANS GÖRÜNTÜLEME BULGULARININ POSTOPERATĠF SONUÇLARLA KARġILAġTIRILMASI T.C. TRAKYA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABĠLĠM DALI Tez Yöneticisi Prof. Dr. Petek BALKANLI KAPLAN ERKEN EVRE SERVĠKS KANSERĠNDE PREOPERATĠF MANYETĠK REZONANS GÖRÜNTÜLEME BULGULARININ

Detaylı

ÇOK HÜCRELİ ORGANİZMALARIN GELİŞİMİ

ÇOK HÜCRELİ ORGANİZMALARIN GELİŞİMİ ÇOK HÜCRELİ ORGANİZMALARIN GELİŞİMİ Seçici gen ifadesi embriyonun gelişmesini sağlayan 4 temel işlevi denetler: 1. Hücre çoğalması 2. Hücre farklılaşması 3. Hücre etkileşimleri 4. Hücre hareketi HÜCRE

Detaylı

HPV - GENİTAL KANSER İLİŞKİSİ ve KORUNMA. Prof.Dr.Saffet Dilek Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D.

HPV - GENİTAL KANSER İLİŞKİSİ ve KORUNMA. Prof.Dr.Saffet Dilek Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. HPV - GENİTAL KANSER İLİŞKİSİ ve KORUNMA Prof.Dr.Saffet Dilek Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. Sununun Ana Hatları HPV nedir? HPV enfeksiyonunun epidemiyolojisi HPV ilişkili

Detaylı

Endometrium Karsinomları

Endometrium Karsinomları Endometrium Karsinomları Prof. Dr. Türkan KÜÇÜKALİ Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Ankara Endometrium Adenokarsinomlarının Histolojik Tipleri Endometrioid adenokarsinom Silli

Detaylı

ÜNİTE II- KADIN GENİTAL ORGANLARININ ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ

ÜNİTE II- KADIN GENİTAL ORGANLARININ ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ ÜNİTE II- KADIN GENİTAL ORGANLARININ ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ Genital Organlar Dış Genital Organlar İç Genital Organlar Kemik Kısımları (Pelvis ) Siklus Oluşumu ve Hormonlar Oval ve Menstrual Siklus Halkası

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2007 yılı servikovajinal smear sonuçlarının retrospektif incelenmesi

T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2007 yılı servikovajinal smear sonuçlarının retrospektif incelenmesi Göztepe Tıp Dergisi 24(4):68-72, 2009 ISSN 300-526X KLİNİK ARAŞTIRMA Jinekoloji ve Obstetrik T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2007 yılı servikovajinal smear sonuçlarının

Detaylı

İSTANBUL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ SERVİKAL SMEAR TARAMA SONUÇLARIMIZ

İSTANBUL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ SERVİKAL SMEAR TARAMA SONUÇLARIMIZ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KLİNİK ŞEFİ. DOÇ. DR. BİRTAN BORAN 2000-2005 YILLARI ARASINDA İSTANBUL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ SERVİKAL SMEAR TARAMA SONUÇLARIMIZ DR.

Detaylı

SORULAR VE OLGULARLA JİNEKOPATOLOJİ GÜNCELLEMESİ

SORULAR VE OLGULARLA JİNEKOPATOLOJİ GÜNCELLEMESİ SORULAR VE OLGULARLA JİNEKOPATOLOJİ GÜNCELLEMESİ 10-MAYIS 2014 CUMARTESİ 8:50-9:00 Açılış 9.00-10.15 SERVİKS ve VULVA OTURUMU Oturum Başkanı: DR. MERAL KOYUNCUOĞLU 1-En sık gördüğümüz inflamatuar vulva

Detaylı

SERVİKAL PREKANSER VE KANSERLERİN TESPİTİNDE P16/Kİ 67 DUAL BOYAMA YÖNTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE TARAMA TRİAGE KULLANIMI PROF. DR. M.

SERVİKAL PREKANSER VE KANSERLERİN TESPİTİNDE P16/Kİ 67 DUAL BOYAMA YÖNTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE TARAMA TRİAGE KULLANIMI PROF. DR. M. SERVİKAL PREKANSER VE KANSERLERİN TESPİTİNDE P16/Kİ 67 DUAL BOYAMA YÖNTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE TARAMA TRİAGE KULLANIMI PROF. DR. M.YAVUZ SALİHOGLU İ.Ü. İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE

Detaylı

OLGU SUNUMU: ADÖLESANDA YÜKSEK DERECELİ SKUAMOZ İNTRAEPİTELYAL LEZYON (HGSİL)

OLGU SUNUMU: ADÖLESANDA YÜKSEK DERECELİ SKUAMOZ İNTRAEPİTELYAL LEZYON (HGSİL) Olgu sunumu / Case report OLGU SUNUMU: ADÖLESANDA YÜKSEK DERECELİ SKUAMOZ İNTRAEPİTELYAL LEZYON (HGSİL) Tümay ÖZGÜR*, Sibel HAKVERDİ*, Kenan Serdar DOLAPÇIOĞLU** *Mustafa Kemal Üniversitesi, Tıp Fakültesi,

Detaylı

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ve PAP Testin Önemi

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ve PAP Testin Önemi Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ve PAP Testin Önemi Özgür Akman, Özgür Ozan Ceylan, Burak Gülşen, Can Şahingözü Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ayşen Terzi Amaç Özellikle kendi yaş grubumuzu yakından ilgilendirdiğini

Detaylı

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLİ HASTALARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ: -Çok Merkezli Retrospektif Çalışma- Türk Onkoloji Grubu

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLİ HASTALARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ: -Çok Merkezli Retrospektif Çalışma- Türk Onkoloji Grubu TÜRKİYE DE MİDE KANSERLİ HASTALARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ: -Çok Merkezli Retrospektif Çalışma- Türk Onkoloji Grubu TÜRKİYE ve ABD de ERKEKLERDE GÖRÜLEN KANSERLERİN KARŞILAŞTIRILMASI Türkiye (1986-1990)

Detaylı

Malignite ve Transplantasyon. Doç. Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

Malignite ve Transplantasyon. Doç. Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Malignite ve Transplantasyon Doç. Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Sunum Planı -Pretransplant malignitesi olan alıcı -Pretransplant malignitesi olan donör -Posttransplant de

Detaylı

MEME KANSERİ. Öğr.Gör.Dr.Aylin ERDİM M.Ü. SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI

MEME KANSERİ. Öğr.Gör.Dr.Aylin ERDİM M.Ü. SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI MEME KANSERİ Öğr.Gör.Dr.Aylin ERDİM M.Ü. SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI KANSER Cancer İngilizce yengeç YENGEÇ düşmanını kıstırdıktan sonra sıkıca tutuyor, yavaş

Detaylı

OVER KANSERİ. Yumurtalık kanseri; Over tümörü; Over kanseri neden olur?

OVER KANSERİ. Yumurtalık kanseri; Over tümörü; Over kanseri neden olur? OVER KANSERİ Yumurtalık kanseri; Over tümörü; Over hücrelerinden kaynaklanan kanserdir. Kadınlarda yumurtalıklara over denir. Over ler döllenme için gerekli yumurtaların hazırlandığı ve kadın hormonlarının

Detaylı

HPV Moleküler Tanısında Güncel Durum. DNA bazlı Testler KORAY ERGÜNAY 1.ULUSAL KLİNİK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ

HPV Moleküler Tanısında Güncel Durum. DNA bazlı Testler KORAY ERGÜNAY 1.ULUSAL KLİNİK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ 1.ULUSAL KLİNİK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ HPV Moleküler Tanısında Güncel Durum DNA bazlı Testler KORAY ERGÜNAY Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Viroloji Ünitesi HPV tanısı... Sitolojik/Patolojik

Detaylı

KANSER EPİDEMİYOLOJİSİ VE KARSİNOGENEZ

KANSER EPİDEMİYOLOJİSİ VE KARSİNOGENEZ KANSER EPİDEMİYOLOJİSİ VE KARSİNOGENEZ Gökhan Erdem GATA Tıbbi Onkoloji BD 19 Mart 2014 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, 19-23 Mart 2014, Antalya EPİDEMİYOLOJİ Epidemiyoloji, sağlık olaylarının görünme

Detaylı

BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU. Dr. Özlem Saraydaroğlu

BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU. Dr. Özlem Saraydaroğlu BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU Dr. Özlem Saraydaroğlu 63 yaşında, erkek hasta İki yıldır boyun sol tarafında, kulak altında şişlik yakınması Dış merkezli USG sonucu;

Detaylı

Tiroid bezinde ender bir mezenkimal tümör. Dr. Ersin TUNCER Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Tiroid bezinde ender bir mezenkimal tümör. Dr. Ersin TUNCER Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Tiroid bezinde ender bir mezenkimal tümör Dr. Ersin TUNCER Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 10-10 - 2015 ANKARA Ülkemizin başı sağ olsun Değerli Hocamızı saygıyla anıyoruz Prof.

Detaylı

DİŞİ ÜREME ORGANLARI

DİŞİ ÜREME ORGANLARI DİŞİ ÜREME ORGANLARI Dişi üreme organları dişi gamet hücresi ovumu (yumurtayı) üreten ovaryumlar ile ovumun döllendiği, döllenme sonrasında gebeliğin şekillendiği ve gelişen yavrunun dışarı çıkarıldığı

Detaylı

HSIL/CIN 2, 3: Sitoloji ve Histoloji: ASCCP Kılavuzları

HSIL/CIN 2, 3: Sitoloji ve Histoloji: ASCCP Kılavuzları HSIL/CIN 2, 3: Sitoloji ve Histoloji: ASCCP Kılavuzları Dr. Hakan Ozan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD, Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi BD Önerinin güç düzeyi; A: Etkinlik

Detaylı

KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN

KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN 2005 DEN 2030 A DÜNYADA KANSER 7 milyon ölüm 17 milyon 11 milyon yeni vaka 27 milyon 25 milyon kanserli kişi

Detaylı