Derneði Yayýnýdýr. odtülüler bülteni

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Derneði Yayýnýdýr. odtülüler bülteni"

Transkript

1 ODTÜ Mezunlarý Derneði Yayýnýdýr 186 haziran 2009 odtülüler bülteni

2 Ý Ç Ý N D E K Ý L E R ODTÜLÜLER BÜLTENÝ ODTÜ Mezunlarý Derneði aylýk yayýn organýdýr. Dernek üyelerine ücretsiz gönderilir. Haziran Ayýn Dosyasý: Çevre ve Biz Nüfus ve Çevre Çevre Sorunlarının İnsan Sağlığına Etkileri İklim Değişikliği Kentsel Hava Kirliliği: Ankara Örneği 12 Dernek Adýna Sahibi ve Yazý Ýþleri Müdürü Himmet ÞAHÝN (EDS'83) Türkiye nin Biyoçeşitlilliği Çevre Hukuku Yayýn Kurulu Tülay ÜNLÜEVCEK (PSY'83) M. Nilgün EGEMEN (CHE'89) Þule ÞAHÝN (PSY'85) Melda TANRIKULU (CRP'06) Emrah DELÝKAN (CE'06) Kamil AKDOÐAN (ES'90) Günay BULUT (ADM'85) Hilmi GÜVEN (EE'83) 16 Deniz Üstü Yürürüz Dernekten 2009 ODTÜ Ağaç Dikme Şenliği Dernekte Bu Ay Ferhan Şensoy Vişnelik teydi Toplum İçin Nükleer Teknoloji ODTÜ Mezunları Konseyi Eskişehir de Toplandı Yayýn ve Reklam Sorumlusu Eda ACARA (SOC 04) yayin@odtumd.org.tr Grafik, Tasarým ve Baský AJANS-TÜRK BASIN VE BASIM A.Þ. Ýstanbul Yolu 7. km. No: 24 Batýkent/Ankara Tel: Baský Tarihi: Ýmzalý yazýlardaki görüþ ve düþünceler yazarlarýna ait olup, ODTÜ Mezunlarý Derneði ni ve ODTÜ lüler Bülteni ni sorumlu kýlmaz. Yayýmlanan yazýlar ve fotoðraflar, Derneðin ve yazarlarýn izni olmadan kullanýlamaz. ODTÜ Mezunlarý Derneði Yönetim Kurulu Himmet ÞAHÝN (EDS'83), Baþkan Burçin BÜYÜKPAMUKÇU (BIO'88), Baþkan Yard. Oðuz ÜLKER (EE'86), Baþkan Yard. Nilgün EKERMEN (CHE'87), Yazman Taner ÖZDEMÝR (EE'88) Füsun GÖNÜL (ECON'87) Obahan OBAOÐLU (IR'2002) Ödentileriniz Ýçin T. Ýþ Bankasý, ODTÜ Þubesi 4229/ Garanti Bankasý, Maltepe Þubesi Burs ve Yardýmlar Fonu T. Ýþ Bankasý, ODTÜ Þubesi 4229/ (YTL) 4229/ (EUR) 4229/ (USD) Garanti Bankasý, Maltepe Þubesi (YTL) Yönetim Yeri ODTÜ Mezunlarý Derneði 428. Sk Yýl, 06530, Ankara Tel: (312) Faks: (312) E-posta: odtumd@odtumd.org.tr Kapak Konusu Çevre ve Biz Napoliten Şarkılar Eşliğinde Piyano Resitali Hocam Bu Ay Yine Buluştuk...!! Başkent Konseyi Oluşum Süreci Devam Ediyor Viþnelik te Bu Ay Etkinlik Ýzlencesi Dernekten Bir Sosyal Sorumluluk Projesi: Sokak Hayvanları Bursiyerlerden Burs Etkinlikleri Leman Sam Konseri Enerji Ormanları ve Biyokütlelerin Değerlendirilmesi Bilgisayar Çocuğun Dünyasında Nasıl Yer Almalı? Ekonomik Kriz Nereye Gidiyor? Enerji ve Vergi Nebo Dağı Metehan Demir Bursiyerlerimizle Birlikteydi Kavramlar Ekofeminizm Hocam Ýnecek Var Kovada Gölü-Yazılı Kanyon Anýlarla ODTÜ Beni ODTÜ Yetiştirdi ODTÜ den Bir Köþe Yıllar, Mevsimler ve Bir Merdiven Zaman Zaman İçinde Sıçan Tutmuş Fareyi Yutmuş Çizgiyle Kitaplar Arasýnda Yaşamak, Duymak ve Halkı Algılamak Tarihte Bu Ay Ödüllü Bulmacalar Yerel Süreli Yayýn ISSN

3 B Ý Z D E N S Ý Z E Değerli Mezunlarımız, Modern siyasetin tam anlamıyla ahlâki amacını kaybettiği / kaybetmediği tartışmasında 1500 lü yıllarda yaşamış N. Machiavelli nin politikalarının günümüz siyasetinde halen etkisini gösterdiğini söyleyebiliriz. Machiavellist öğretinin temelinde siyasi iktidar arayışında amaçlar araçları haklı kılar savı yatmaktadır. Kültürel yozlaşma başladığında araçlar çirkinleşir. Yapılmayan olguyu yapılmış gibi göstererek kamuoyu yaratmak, gaddarlık, iftira bile bu tür bir Machiavellist siyasal yöntem aracını haklılaştırır. Bu öğreti, halk kendi kendini yönetiyormuş gibi görünse de, insan doğasının bencil yönünü vurgular. Siyasi ve özel çıkarlar adına kendilerinin de inanmadığı söylemleri bulunduğu topluma aktarma, kendilerine sunulmuş iletişim araçlarını erdemsiz bir biçimde kullanma gibi durumları araç olarak görür. Ancak bu garip bir erdem türü olacaktır, çünkü bu erdem herhangi bir ahlaki amaç duygusu olmadan düpedüz merhametsizliği önermektedir. Erdemli yöneticilerin toplumlarına soyluluk kazandırdığı göz önüne alınırsa, bu toplum açısından mutlu son olarak adlandırılabilir. Machiavelli ise kimsenin yapmadığı şeyi yaparak, ahlaksızlığı erdem olarak adlandırmaktadır. Hukuki yapı içindeki çarpıklıkların göz ardı edilmesi, hukuka saygı söylemi ile amaca giden araç olarak kullanılmaktadır. Amaca giden araçların her türlüsünün kullanımı; örneğin sahtekarlık bir istisnadan ziyade kural olarak ortaya çıkarsa, o zaman sonuç herkes için felaket olur. Yaygınlaştığı takdirde, sonu gelmez çatışmalar doğurur ve toplumsal güven bunalımı başlar. Dünyada uygulanan bu türlü politikalar sonucunda, geleneksel toplum değerlerinde hoşgörüsüz, katı, tutucu, ötekileştirici davranışların gittikçe yaygınlaştığı görülmektedir. Sevgili Üyelerimiz, 13 Haziran 2009 Cumartesi günü Derneğimizin bir yıllık çalışmalarının ve bundan sonraki çalışmaları ile mali durumunu, gerçekçi bir bakış açısı ve yapıcı fikirlerle görüşeceğiz. Mali Genel Kurula tüm üyelerimizi bekliyoruz. Burs fonuna yapacaðýnýz ayda 10 YTL ve üzeri yardýmlar bir araya geldiðinde, kaynak yetersizliði yüzünden burs veremediðimiz birçok ODTÜ lü kardeþimizin yüzünü güldürecek... Dileriz, bu kampanyada bizi yalnýz býrakmazsýnýz! ONLARI UNUTMAYINIZ Burs ve Yardýmlar Fonu Türkiye Ýþ Bankasý ODTÜ Þubesi (YTL) (EUR) (USD) Saygılarımızla ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu Garanti Bankasý Maltepe Þubesi (YTL) H A Z İ R A N

4 Karikatürl: Akın ÖNDER (ARCH'83) AYIN DOSYASI: ÇEVRE ve BİZ

5 a y ý n d o s y a s ý Nüfus ve Çevre İçinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli problemlerinden biri çevre kirlenmesidir. Dünya genelinde gözlenen nüfus artışı, artan nüfusun gereksinimleri için hızla tüketilen doğal kaynaklar ve sonucunda ortaya çıkan çevre sorunları insanlığın en önemli meselelerinden biri haline gelmiştir. Tüm dünyada, özellikle sanayi devriminden bu yana ölüm sayısının azalması ve doğum sayısındaki artış sonucunda hızlı nüfus artışı gözlenmektedir. Ancak dünya nüfusunun artmasında en büyük katkı, gelişmişlik düzeyi az olan ülkelerden kaynaklanmaktadır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyi arttıkça doğum oranı azalmakta, sağlıklı yaşam ortamında nüfusun yaşlanması sonucu şimdilik yavaş artan bir nüfus büyümesi söz konusu olmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise doğumu denetleyen veya sınırlayan değer ve kurallar geçerliliğini kaybettiğinden, doğum oranı yüksek olmakta sonuç olarak hızlı nüfus artışı gözlenmektedir. Her ne kadar, nüfus ve çevre etkileşimiyle ilgili olarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler farklı görüşleri savunsalar da, artan nüfusun çevre üzerindeki etki ve taleplerinin sürdürülebilirlik çerçevesinde irdelenmesi gerektiği konusu her iki tarafça da benimsenmiş durumdadır. Nüfusun sayısı kadar, niteliği de çevre bozulmasını hızlandıran ve sürüdürülebilir kalkınmayı engelleyen önemli faktörlerden biridir. Hızlı nüfus artışının bulunduğu, genç nüfusa sahip ülkeler kalkınma için gerekli işgücü açısından avantajlı konumda bulunmakta, ancak genç nüfusa yetecek kadar yeterli iş alanı oluşturma gereksinimi çevresel baskıya sebep olmaktadır. Nüfus arttıkça, kişi başına ekilebilir alan ve otlatma alanı küçülmekte, tarım herkes için yeterli bir geçim kaynağı olmaktan uzaklaşmaktadır. Yeni tarım alanlarının açılması için ağaçların kesilmesi çevresel bozulma sürecini tetikleyen bir unsur olmuştur. Yapılan bilimsel çalışmalarda, nüfus artış oranı ve ormanların yok olması arasında büyük bir bağıntı bulunmuştur. (Cruz 1994;Koop&Tole 1999) İnsanların yaşam biçimleri ve tüketim alışkanlıklarına bağlı olarak yaratacakları çevre kirlenmesi de değişkenlik göstermektedir. Hızlı nüfus artışı, yüksek doğurganlık, köyden kente göçler gibi demografik hareketlerin altında hep ekonomik kalkınmanın zorunlu kıldığı şartlar söz konusudur. Ülkemizdeki çevre sorunlarının başında büyük şehirlerimizde yaşanan kentleşme sorunları yer almaktadır. Tarım politikaları sonucu köylerden kentlere olan göç, şehirlerimizi her yıl %8 oranında büyütmektedir. Böyle hızlı nüfus artışı sonucu, şehirler gecekondu mahalleriyle çevrelenmekte; şehir nüfusunun büyük bir kısmı, derme çatma konutlarda barınmaya çalışmaktadır. İstanbul, İzmir nüfusunun % 55'i, Ankara'nın % 71'i gecekondularda yaşamaktadır (Tokuçoğlu 1993). Gecekondu mahallerinde eksik olan alt yapı sonucu ortaya çıkan büyük çapta çevre sorunlarının çözümlenmesinde belediyeciler çoğu zaman aciz kalmaktadır. Çevresel sorunların ciddi boyutlara ulaştığı ve/veya potansiyel tehditler altında olan büyük şehirler, kıyı alanları, sulak alanlar, özel koruma alanları, su havzaları ve ormanlar gibi hassas alanlarda, nüfus araştırmaları yapılarak, bu alanlar için geliştirilecek özel koruma eylem planlarında nüfus bileşeninin de dikkate alınması, sorunun çözümüne katkı sağlayabilecek önlemlerden biri olabilir. Prof. Dr. Gülen GÜLLÜ (ENVE 87) Kaynaklar 1. Cruz, M.C.J., Population pressure and land degredation in developing countries, pp In Population, Environment and Development, United Nations, New York, Koop, G. and Tole, L., Is there an environmental Kuznets Curve for deforestation?, Journal of Development Economics, Vol. 58, , Tokuçoğlu, B., Çevre Sorunları ve Kentleşme, Çevre Dergisi, 6, H A Z İ R A N

6 ÇEVRE SORUNLARININ İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİ İnsanla etkileşim içinde olan tüm çevresel etmenler insanlar üzerinde etkilidir yılında, Last, çevreyi insanın dışındaki her şey olarak tanımlamıştır. Bu tanım, insan sağlığının, çevre ile genetik örüntüsü arasındaki etkileşimin bir ürünü olduğu temeline dayanmaktadır. Kişinin genetik yapısı, onun çevresel etmenlerden nasıl etkileneceğini belirleyen en önemli faktörlerdendir. Çevresel tehlike ile yüksek dozlarda karşılaşıldığında bazı sorunlar ortaya çıkmakta iken, bazı kişiler çok daha düşük dozlarda da etkilenmektedir. Bunun nedeni, daha önceden ya da eş zamanlı diğer risk faktörlerinin de bulunması ya da kalıtımsal duyarlılık olabilir. Çevre, kişi üzerindeki dış etkilerin bütünüdür. Çevre kirliliği ve çevrenin bozulmasının yaşam üzerinde çok fazla etkisi vardır. Her yıl yüz milyonlarca kişi, dış ortam ya da kapalı ortam hava kirliliği nedeni ile solunum sistemi hastalıklarına ya da diğer hastalıklara yakalanmaktadır. Yüz milyonlarca kişi işyeri ya da ev çevresinde gereksiz çok sayıda fiziksel ya da kimyasal tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır. Yarım milyon kişi trafik kazalarında ölmekte, 4 milyon bebek ve çocuk ishalli hastalıklar nedeni ile ölmektedir. Bu tür sağlık sorunlarının tamamı önlenebilir. (DSÖ) Güvenli su kaynağı, yeterli beslenme ve oralfekal zincirin kırılması gastrointestinal hastalıkların insidansını azaltmak için mutlaka gereklidir. Bu kadar basit önlemlerin alınması ile Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde bu hastalıklar anlamlı düzeyde azalmıştır. Ayrıca aşı uygulamaları ve modern ilaçların kullanılmaya başlanması, solunum sistemi enfeksiyonlarından ölümleri çok azaltmıştır. Konut koşulları ve işyeri koşullarının iyileştirilmesi ve konutlarda artık aşırı kalabalık ailelerin yaşamaması pek çok hastalığın azalmasında önemli rol oynamıştır. Ancak sigara içimi gibi bazı çevresel faktörler hala önemli sağlık riski olarak devam etmektedir. Kanserlerin çevresel faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığının doğru olarak değerlendirilmesi oldukça güçtür. Ancak toplum için en önemli kanser risk faktörleri arasında sigara içme, alkol tüketimi, gıda maddelerinin içeriği, radyasyon bulunmaktadır. Ültraviyole ışınlarının deri kanserlerinde önemli artışa neden olduğu bilinmektedir. Toplumda görülen tüm kanserlerin %5 inin çevresel kimyasallardan etkilenime bağlı olduğu tahmin edilmektedir. Üretilen kimyasalların her geçen gün artması ve günlük kullanıma girmesi ve bunların çevrede artışı giderek daha fazla ilgi çekmeye başlamıştır. Kalkınma, çevre ve sağlık ilişkisinde en temel hastalıkların ve yaralanmaların küresel DALY içindeki yüzdesi arasında değişmektedir. Dünyadaki hastalık ve kaza yüküne çevrenin katkısı yaklaşık olarak %23 olarak tahmin edilmektedir. Sağlık açısından bakıldığında çevre üç ana grupta incelenir. 1. Fiziko-jeokimyasal çevre 2. Biyolojik çevre 3. Sosyo-kültürel çevre İnsan dış çevrenin etkilerine genetik yapısı ile cevap vermektedir. Bu durumda çevre: 1. Hastalıklar için zemin hazırlayabilir. Sözgelimi iklim koşullarının solunum sistemi hastalıklarının artmasına yol açması, ortamda bulunan vektörlerin hastalıkların yayılımını kolaylaştırması gibi. 2. Çevre, doğrudan hastalık nedeni olabilir. 3. Çevre bir kısım hastalıkların yayılmasını ko- 6 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

7 a y ý n d o s y a s ý laylaştırabilir. 4. Bazı hastalıkların gidişini ve sonucunu etkileyebilir. Bütün çevre olumsuzlukları her dört etkiye de neden olabilir. Hava, su, toprak kirlenmesi doğrudan hastalık nedeni olabildiği gibi, bir kısım hastalıkların yayılımını kolaylaştırabilir ya da bir kısım hastalığın gidişini etkileyebilir. Fizik ve biyolojik çevre yakından ilişkilidir. Sözgelimi iklim, canlıların yaşaması ve çoğalmasıyla yakından ilişkilidir. Jeolojik ve coğrafi özellikler toplumlar arasındaki bağlantıyı oluşturmaktadır ve hastalık etkenlerinin yayılımıyla da yakından ilişkilidir. İnsanlar, çevrede olumlu ya da olumsuz bir takım etkilere neden olabilir. İşyeri ve ortamı sağlıkla yakından ilişkilidir. Çevre üzerinde önemli etkileri olabilir. Sosyo-kültürel çevre de hastalıkla yakından ilgilidir. Diğer çevre sorunlarının çözümünde önemli adımlar atmış olan gelişmiş ülkelerde bile önemli sosyal çevre sorunları olabilir. Sağlıksız kentleşme, sosyal güvencenin, toplumsal dayanışmanın, özellikle aile bireyleri arasındaki dayanışmanın, kalkması önemli sosyal sorunlara yol açabilir. Sağlığı olumsuz etkileyen çevresel koşullar düzelmedikçe sağlığı korumak çok güçtür. Kişi ve toplum sağlığını doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen fiziksel, kimyasal, biyolojik, sosyal ve psikolojik etkenlerin saptanması ve kontrol altına alınması uygulamalarına çevre sağlığı denir. Çevre sağlığı birçok meslek grubunun ve bilimsel disiplinin ekip hizmeti sunmasını gerektiren önemli bir sağlık sorunudur. Birçok sektörün işbirliği olmadan çevre sağlığı sorunlarının çözünü mümkün olmaz. Toplumun ekonomik yapısı, ekonomik kalkınma çabaları ile bağlantılı olup, kentleşme süreci ile de yakından ilişkilidir. Bunun sonucunda başlangıçta alınacak koruyucu önlemler pahalı gibi görünürse de, sonradan bozulan çevrenin düzeltilmesiyle ilgili çabaların maliyeti ve olumsuz sonuçları göz önüne alındığında daha ucuz bir yöntemdir. Başka bir ifade ile çevre sağlığı önlemleri radikaldir ve fazla eğitim gerektirmez. Çevre sağlığı, çevre fizyolojisi, uygulamalı fizyoloji gibi bilim dalları ile yakından ilişkilidir. Uygulamalı fizyoloji ve çevre fizyolojisi çevredeki olumsuz etkilerin insan ve canlı fizyolojisi üzerindeki etkilerini incelemektedir. O halde, çevre sağlığı halk sağlığının da önemli bir koludur. Sağlık elemanları, sağlık ve çevre mühendisleri çevre sağlığı konusunda işbirliği yapmak zorundadır. Sağlık elemanları çevresel öğelerin sağlık üzerindeki etkilerini belirleyerek çevre mühendislerine yol gösterirler. Çevresel bozulma, dünyanın ısınması, stratosferdeki ozon eksilmesi, asit yağmurları, hava kirlenmesi, toprak erozyonu, ormansızlaşma ve okyanusların veriminin düşmesi insan sağlığı ve tüm türlerin sağlığı açısından sonsuz tehlike yaratmaktadır. Gelecekte insan nüfusunun artmasıyla birlikte ele alındığında doğacak sorunların boyutu daha da büyüyecektir. Toplumlarda ortalama yaşam süresinin giderek uzaması yaşlılar ve onlarla ilgili sorunların daha büyük boyutta gündeme gelmesi sonucunu verecektir. Bilgisayar teknolojisi ve gen mühendisliğinin insana yönelik etkilerinin neler olacağını bu araçların kullanımıyla ilgili yaklaşımlar belirleyecektir. Ev, işyeri, toplum ve genel çevrede kimyasal ve fiziksel etkenlerin yarattığı risklerin farkına varılması hekimlerin çevre sağlığı sorunlarıyla ilgili beceri ve bilgilerinin geliştirilmesi zorunluluğunu ortaya çıkartmıştır. Artık Ramazzini tarafından getirilen işini sor olmazsa olmaz koşulu çevresini sor olmazsa olmaz ilkesine dönüşmek zorundadır. Son yıllarda çevresel etmenlerin sağlığa etkileri konusu daha da fazla anlaşılmaya başlanmış ve konu ile ilgili çalışmalar hız kazanmıştır. Çevresel etkilenim ile ilgili olarak hastaların duyarlılıklarının artırılması, kişilerin hekimlerine işyeri, evleri ve çevrelerinin güvenliği ile ilgili olarak danışmalarını artırmıştır. Çevredeki fiziksel ve kimyasal etmenlerin sağlık etkilerinin değerlendirilebilmesi için Çevre Öyküsünün Alınması en temel koşuldur. Öykü alınmasının temel amaçları; 1. Çevresel hastalığın tanı ve tedavisinin yapılması, 2. Çevresel tehlikelerin belirlenmesi ve benzeri hastalıkların oluşmasının önlenmesi, 3. Hastalara korunma konusunda danışmanlık verilmesi, 4. Etkilenim-hastalık arasında yeni ilişkilerin belirlenmesi olarak sıralanabilir. Bu durumda klinikçiler: 1. Ev, işyeri ve toplumda toksik madde etkileniminin neden olduğu sonuçların farkına varmalı, 2. Klinikçiler söz konusu sorunların uygun tedavisini ya da kişilerin tedavi edebilecekleri merkezlere sevkini yapabilmeli, 3. Mesleki ve çevresel sağlık tehlikelerini belirleyebilmeli, 4. Hastalarının koruyucu önlemlerle ilgili olarak danışmanlığını yapmalı ya da danışmanlık verecek birimlere sevklerini sağlamalıdır. Çevre terimi ev, yakın çevre, toplum ve genel çevrenin yanı sıra iş çevresini de kapsamak zorundadır. Kişi çevre kirleticilerini bir ortamdan diğerine taşıyabilmektedir. İş hekimliği işin sağlık üzerindeki etkilerini tüm yönleriyle kapsamasının yanı sıra, çalışanların iş yeteneği ile ilgili etkilerini de kapsar. Bu durumda alışılagelen çevre sağlığı kavramının hekim hasta değerlendirmesi, ya da hekimlik uygulamaları açısından yeterli olamayacağı açıktır. Hastanın tüm çevre etkileşimi ile birlikte ele alınması gereği çevre hekimliği kavramını doğurmuştur. Çevre hekimliği (environmental medicine), işle ilgili zararlanmaların yanı sıra, kirli hava, su, yiyecek ve topraktaki toksik etkenlerle karşılaşan bireylerin evde ve toplumda değerlendirilmesi ve bakımıyla ilgili sorunlara da ağırlık verir. Bu hem klinik değerlendirmeleri, hem de tedavi uygulamalarını baştan sona etkileyecek önemli faktörlerin göz önüne alınmasını zorunlu kılar. Çevresel kirleticilerden kurşunu ele alınacak olursa, klasik kurşun zehirlenmesi belirtilerini ve değerlendirme yöntemlerini çok hekim bilmektedir. Özellikle işyeri kurşun etkilenimi, klasik etkiler çıktıktan sonra kolayca tanımlanabilir. Bunun için belirli bir eşik değerin üzerinde kurşun etkilenimi gerekmektedir. Oysa düşük düzeydeki etkilenim (sunuk kalma), klinik olarak belirgin olmayan örtük bir takım değişiklere neden olmaktadır. Bunun en tipik örneğini düşük düzeyde kurşun etkilenimi altında kalan çocuklarda görülen nörodavranışsal değişiklikler oluşturmaktadır. İklim değişikliği gibi küresel sorunlar çevre sağlık ilişkisini çok karmaşık yollarla ve çok büyük boyutta etkileyebilir. İklim değişikliğininin kentsel hava kirliliğine yol açarak neden olduğu sağlık sorunları, allerjenlerin artışına bağlı ortaya çıkan sağlık sorunları, aşırı hava olayları ve sellerin artışına bağlı olarak enfeksiyon hastalıkları, gıda kaynaklı hastalıklar, su kaynaklı hastalıklar, vektörlerle bulaşan hastalıklar (Sıtma, Leismania enfeksiyonu, kene kaynaklı ensefalit, Lyme hastalığı), kemiricilerle bulaşan hastalıklar, uyanan ve yeniden başkaldıran enfeksiyonlar (Tüberküloz, frengi, Dang ateşi) iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan sağlık sorunları arasında giderek daha fazla yer almaya başlamıştır. Prof. Dr. Çağatay GÜLER* *Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı nda öğretim üyesidir. H A Z İ R A N

8 İklim Değişikliği ENERJİ DENGESİ VE SERA ETKİSİ Atmosferin en önemli fonksiyonlarından bir tanesi yüzey sıcaklığını düzenlemesi ve dünyanın değişik bölgeleri arasında çok büyük sıcaklık farklarının oluşmamasını sağlamasıdır. Bu açıdan bakıldığında, küresel ısınmanın anlaşılabilmesi için dünyanın enerji dengesinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Dünya üzerindeki her türlü döngünün yürümesi için gereken enerjinin tek kaynağı güneştir. Ultraviyole ve görünür bölgedeki fotonlar halinde dünyaya ulaşan güneş enerjisi atmosfer, litosfer ve hidrosferdeki, fiziksel ve kimyasal bütün döngüler için gereksinim duyulan enerjiyi sağlamaktadır. Eğer bu enerji yer yüzeyinde veya atmosferde tutulmuş olsaydı, dünyanın bugüne kadar buharlaşmış olması gerekirdi. Bunun olmamasının nedeni atmosfer ve yer yüzeyinde tutulan enerjiye eşit bir enerjinin dünyadan uzaya salınmasıdır. Küresel ısınma, bu dengenin bozulmasından kaynaklanan sıcaklık artışına verilen isimdir. Atmosfere güneşten her saniye metrekareye 342 wat enerji ulaşmaktadır. Bu miktarın %32 si atmosferin kendisi, yer yüzeyi ve atmosferdeki toz, bulut gibi bileşenler tarafından doğrudan doğruya uzaya yansıtılmakta ve dünyanın ısınmasında herhangi bir rol oynamamaktadır. Gelen enerjinin %23 kadarı, başta stratosferdeki ozon tabakası olmak üzere, atmosferin üst katmanlarında tutulmaktadır. Tutulan enerji üst atmosferin ısınmasına yola açsa da, bunun yüzey sıcaklığı ile bir ilgisi olmaktadır. Atmosfere ulaşan enerjinin %45 kadarı (yaklaşık olarak 157 W m-2 s-1) ise yer yüzü tarafından tutulmaktadır. Dünyanın yüzey sıcaklığını belirleyen bu tutulan 157 W m-2 s-1 olmaktadır. Yer yüzeyi (ve okya- Şekil 1. CO2, CH2 ve N2O konsantrasyonlarının zaman içersindeki değişimi (IPCC, 2007). nuslar) tarafından tutulan 157 W m-2 s-1 enerjinin hepsinin uzaya salınması gerekmektedir. Bu toplamın % 66 (105 W m-2 s-1) kadarı okyanuslardan suyun buharlaşması ve daha sonra bulutlarda yoğuşması sırasında okyanuslardan atmosfere ısı enerjisi olarak salınmaktadır (Latent heat). Geri kalan %34 lük bölüm ise (52 W m-2 s-1) yer yüzeyinden kızıötesi fotonlar halinde atmosfere salınmaktadır. Salınan 15 W m- 2 s-1 kadarı atmosferde tutulmadan uzaya giderken, 35 W m-2 s-1 kadarı atmosferdeki sera gazları olarak bilinen (su buharı, CO2, N2O, halokarbon gazları, CH4) gazlar tarafından tutulmaktadır. Tutulan bu bölüm daha sonra ısı enerjisine çevrilmiş olarak tekrar atmosfere salınmakta ve daha sonra da uzaya gitmektedir. Ancak bu enerjini atmosferde geçirdiği süre zarfında atmosferin sıcaklığı artmakta ve bugünkü düzeyine gelmektedir. Bu döngüye Sera Etkisi adı verilmiştir. Sera etkisi kötü bir şey değildir. Miyonlarca yıldır olagelmekte ve dünyanın yaşanabilir bir yer olmasını sağlamaktadır. Eğer dünya uzayda oturan bir bilardo topu gibi güneşeten aldığı enerjiyi doğrudan uzaya salsaydı, yer yüzü sıcaklığının -19 C olması gerekirdi. Oysa bu gün yüzey sıcaklığı +13 C dir. Aradaki 30 C lik fark sera etkisinin sonucudur. KÜRESEL ISINMA Küresel ısınma bu dengenin insan katkısıyla bozulmasından kaynaklanan sıcaklık artışına verilen isimdir. Atmosferdeki sera gazlarının konsantrasyonlarının artması her geçen gün daha çok kızılötesi fotonların tutulmasına neden olmakta, bu da yüzey sıcaklığının artması sonucunu doğurmaktadır. İnsanların neden olduğu sera gazı salımları 1970 ile 2004 arasında %70 kadar artmıştır. Bu artıştaki en önemli pay %80 lik bir artış ile (1970 yılında 21 Gt dan 2004 yılında 38 Gt a) CO2 emisyonlarındadır. CO2 emisyonları toplam sera gazı emisyonlarının %76 kadarını oluşturmaktadır. Sera gazı emisyonlarının geri kalan %24 kadarı CH4 (%14.3), N2O (%7.9) ve florokarbon bileşiklerinden (%1.1) oluşmaktadır. CO2 emisyonlarının % 56.6 sı fosil yakıt kullanılmasından, %17.3 ü ormansızlaşmadan kaynaklanmaktadır (Wuebbeset al., 1999; IPCC, 2007). Sera gazı konsatrasyonlarının zaman içersinde gösterdiği değişimler Şekil 1 de görülmektedir. Şekilden de görüldüğü gibi sera gazı konsantrasyonları da salımlara paralel artışlar göstermiştir yıllarından önce 280 ppm olan CO2 konsantrasyonu bugün 379 ppm düzeyine ulaşmıştır. CO2 konsatrasyonundaki artış arasındaki dönemde 1.9 ppm ppm yr-1 mertebesindedir. Artış hızının arasında 1.4 ppm yr-1 dolayında olması sera gazı salımının gün geçtikçe daha hızlı arttığını açıkça göstermektedir. Sadece CO2 için değil bütün sera gazları için konsatrasyonların 1900 yıllarından başlayarak büyük bir hızla arttığı görülmektedir. Örneğin CH4 konsatrasyonu, 1900 öncesinde 715 ppm iken 2005 yılında 1774 ppm e, N2O karışım oranı 1900 öncesinde 270 ppb iken şimdi 319 ppb ye ulaşmıştır. Bugüne kadar görülen ve önümüzdeki yüzyılda görülmesi öngörülen sera gazı artışlarının sonuçlarının ne olduğu konusunda son yıllara kadar büyük bir kaos yaşanmıştır. Bundan yaklaşık 100 yıl sonra sıcaklığın ne olacağı, deniz seviyesinin ne kadar değişeceği gibi konularda bilgi oluşturmak için kaçınılmaz olarak başvurulacak tek yöntem nümerik modelleme olmaktadır. Ancak global ölçekte 100 yıl sonrayı modelleme çok zor bir çabadır. Zorluk modellerin iyi olup olmamasıyla ilgili değil, modellere girdi olacak parametrelerin önümüzdeki 100 yıl için yapılan projeksiyonlarının hiç güvenilir olmamasından kaynaklanmaktadır. Bu tür modellerin doğru çalışması için önümüzdeki 100 yıl içersinde nüfusun ne şekilde değişeceği, dünya ekonomsinin nasıl ve ne hızda bir değişim geçireceği, yenilenebilir enerji üretimi teknolojilerinin ve nükleer enerji fiyatının ne şekilde değişeceği gibi konularda öngörülerde bulunmak gerekmektedir. Bu karmaşık ve zor yapıdan dolayı 1990 lı yılların başında 100 yıl sonrası sıcaklık ve deniz seviyesindeki değişikliklerin ne olacağı konusundaki model sonuçları çok büyük farklılıklar göstermiştir (Roe ve Baker, 2008). Daha sonra, bu konularda yapılan çalışmaların, Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan ve Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ile Uluslararası Çevre Programı (UNEP) tarafından koordine edilen Intergovermental Panel for Climate Chance (IPCC) tarafından koordine edilmeye başlanmasıyla bu dağınıklık bir ölçüde ortadan 8 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

9 a y ý n d o s y a s ý Şekil 2. Değişik IPCC senaryolarında sera gazı salımlarının 2100 yılına kadar beklenen değişimi. Kesikli çizgiler IPCC senaryoları öcesinde hesaplanan en yüksek ve en düşük salımları göstermektedir (IPCC, 2007) kalkmış ve Gelecekte ne olacak? sorusuna biraz daha gerçekçi yanıtlar verilmesi mümkün olmuştur. IPCC çok farklı demografik ve ekonomik değişimler öngören dört senaryo grubu oluşturmuştur (IPCC, 2000). Bu senaryo gruplarındaki senaryolar araştırıcılar tarafından, küresel ısınmaya bağlı olarak ileride görülmesi beklenen sıcaklık değişimlerinin ve deniz seviyelerinin hesaplanmasında baz alınmaktadır. Şekil 2 de değişik IPCC senaryolarının uygulanması durumunda sera gazı salımlarının ne şekilde değişeceği gösterilmiştir. Şekilden de görülebileceği gibi, hangi senaryo uygulanırsa uygulansın, sera gazı salımlarının 2030 yılına kadar %25 ile %90 arasında bir artış göstermesi, sonra salımların daha kararlı hale gelmesi beklenmektedir. Yapılan model çalışmalarının büyük bir bölümü, hesapları genellikle üç farklı senaryoda yapmaktadır. Bunlar CO2 in sırasıyla 350 ppm değerinde, 500 ppm değerinde ve 750 ppm değerinde stabilize olduğunun varsayıldığı senaryolardır. BEKLENEN SONUÇLAR Tablo 1 de değişik IPCC senaryoları kullanılarak yapılan iklim modeli çalışmalarında 2090 yılı ve sonrası için öngörülen sıcaklık ve deniz seviyesi değerleri görülmektedir (IPCC, 2007). Yüzey sıcaklığının yaklaşık 100 yıl sonra, arasındaki ortalama değere nazaran 1.1 C 4.0 C artması, deniz seviyesinin de dönemindeki deniz seviyesine nazaran 18 cm 60 cm arasında daha yüksek olması beklendiği görülmektedir yılında yayınlanan dördüncü IPCC raporunda verilen bu değerlerin bugüne kadar 2100 yılı için öngörülen en gerçekçi değerler olduğu söylenebilir. Genellikle öngörülen deniz seviyesi değişikliklerindeki güvenirlik sıcaklık öngörülerindeki kadar yüksek olamamaktadır. Deniz seviyesindeki artış deniz suyunun, sıcaklığın artması sonucu, genleşmesinden, buzulların erimesinden ve kutup bölgelerindeki buz tabakalarının erimesinden kaynaklanmaktadır. Bunlar arasında en önemlisi deniz suyunun genleşmesidir. Daha önce çeşitli ortamlarda yayınlanan birkaç metrelik deniz seviyesi artışı ancak Antartika daki buz kütlesinin tamamen denize kayması ile mümkündür. Bu taktirde deniz seviyesinin 6 m kadar artması ve bunun sonucu olarak da denizin alçak irtifalı sahil bölgelerini işgal etmesi mümkündür. Ancak Dördüncü IPCC raporunda öngörülen sıcaklık artışlarının 1200 yılına sürmesi halinde bile kutuplardaki buz kütlelerinin denize kayması pek mümkün görünmemektedir. Yüzey sıcaklıklarında ve deniz suyu seviyelerinde önümüzdeki yüz yıl içerisinde olması beklenen değişikliklerin bölgesel olarak önemli sonuçları olacaktır. Her şeyden önce, bugüne kadar olagelen değişimlerle de teyid edildiği gibi, beklenen değişikliklerin bütün dünyada homojen bir şekilde gerçekleşmesi beklenmemektedir. Beklenen sonuçların bölgesel olarak hesaplanması çalışmaları halen yoğun bir şekilde sürmektedir. Küresel ısınma konusunda dikkatle izlenmesi gereken konulardan birisi de hidrolojik dengenin ne şekilde etkileneceğidir. Küresel ısınma olmadan das su kaynaklarının hoyratça kullanılması sonucu pek çok ülkede su sıkıntısı çekilmektedir. Küresel ısınma ile hidrolojik dengede olacak değişikler sonucu bazı bölgelerde su sıkıntısının artması beklenmektedir. Yağışta azalma öngörülen bölgelerin, zaten su sıkıntısı çeken bölgeler olması, durumu daha da zorlaştırmaktadır (Dairaku ve diğerleri, 2008). Bütün olası etkilerin bu makalede tartışılması yer açısından mümkün olmamakla birlikte, IPCC raporunda da yer alan bazı beklenen sonuçlar örnek olarak aşağıda sıralanmıştır. Karalarda, denizlere nazaran, daha yüksek sıcaklık artışlarının olması öngörülmektedir, Gece ve gündüz sıcaklıklarının farklı şekilde değişmesi öngörülmektedir, Dünya üzerinde karla kaplı alanların azalması beklenmelidir. Gerçekte mevcut veriler de karla kaplı alanların azalmakta olduğunu göstermektedir. Ekstrem sıcaklıklar, şiddetli yağışlar gibi meteorolojik ekstremlerin frekansının artması beklenmektedir, Gerek Kuzey ve gerekse Güney yarım kürelerde kutuplara yakın bölgelerde, yağışların artarken, ülkemizin de içerisinde bulunduğu orta enlem kuşağında azalması öngörülmektedir. Doğal olarak bu konuda bilgi birikimi arttıkça modelleme sonunda ulaşılan öngörüler de birbirine yaklaşmaktadır. Ancak hala sonuçlardaki belirsizliğin yüksek olduğu ve bazı çalışmalarda beklenenden daha kötü sonuçların da çıkmakta olduğunun belirtilmesi gerekmektedir (Kintisch, 2009) Prof. Dr. Gürdal TUNCEL*(CHE 76) * ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü'nde öğretim üyesidir. Senaryo 2000 yılındaki konsantrasyonlar sabit kalırsa Senarya B1 c Senaryo A1T c Senaryo B2 c Senaryo A1B c Senaryo A2 c Senarya A1FI c Beklenen değer Yüzey sıcaklığında beklenen değişim a Beklenen aralık Deniz seviyesindeki artış b Hesaplanmamış a ortalam sıcaklığı ile ortalama sıcaklığı arasındaki fark, C olarak b ortalama Deniz seviyesi ile ortalama deniz seviyesi arasındaki fark, metre olarak c IPCC tarafından geliştirilen senaryolar (IPCC, 2002) Referanslar IPCC, 2000, Emission Scenerios, Special Report, Nebojsa Nakicenovic and Rob Swart (Eds.), 570 sayfa, Cambridge University Press, UK (2000) IPCC, 2007, AR4 Synthesis report, A report of the Intergovernmental Panel on Climate Change, Valencia (2007) Kintisch, E. (2009). Global warming: Projections of climate change go from bad to worse, scientists report. Science, 323(5921), Wuebbes., D. J., Jain A., Edmonds J., Harvey D., Hayhoe K. Global Change: state of the science. Environmental Pollution, 100, (1999) Dairaku, K., Emori, S., & Nozawa, T. Impacts of global warming on hydrological cycles in the asian monsoon region. Advances in Atmospheric Sciences, 25(6), (2008) Gerard H. Roe and Marcia B. Baker, Why Is Climate Sensitivity So Unpredictable? Science, Volume 318 (5850), 629 (2008) H A Z İ R A N

10 KENTSEL HAVA KİRLİLİĞİ: ANKARA ÖRNEĞİ Şekil 1. Ankara nın Topoğrafyası Giriş Ankara şehri 3 milyon nüfusla Türkiye nin başkenti ve en büyük ikinci şehridir. Birkaç yıl öncesine kadar şehir sülfür-kökenli hava kirliliğinden dolayı zarar görmekteydi (TÜİK, 1995,1998). Araştırmalar hava kirliliğinin evsel ısınmalarda kullanılan düşük kaliteli fosil yakıtlardan kaynaklandığını göstermektedir (Sen et al., 1984; Gündogdu, 1994; Uluğ, 1993). Hızlı nüfus artışı ve bölgenin kendine özgü topografyasından dolayı (Şekil 1) kirlilik seviyelerinde beklenmedik artışlar çok kısa bir zaman aralığında ortaya çıkabilmektedir. Örneğin kükürt dioksit ( SO2 ) ve partikül madde Ankara atmosferinde kısa zaman aralıklarında büyük konsantrasyon değişimleri gösterebilmektedir. Bu kirleticilerin büyük bir kısmı, kömür ve petrol yakıtlarının kullanılmasıyla oluşur. Ayrıca daha az etkisi olan diğer kirletici kaynağı da motor yakıtlarıdır. Şehirdeki hava kirliliği, geçtiğimiz 12 yılda, sülfür konsantrasyonu yüksek kömürlerin yerini yüksek kaliteli yakıtların almasıyla düşmüştür. Sülfür konsantrasyonu %1 den büyük kömür kullanımı, 1988 yılında yasaklanmıştır ve 1990 yılında Rusya dan ithal edilen doğal gazla katı ve sıvı yakıtlar zamanla değiştirilmiştir. Şu anda şehrin %90 dan fazlası artık doğal gaz ile ısınmaktadır. Bu nedenle 1994 yılından başlayarak havadaki kükürt dioksit (SO2) seviyesi hızla düşmüştür. Kış ayları ortalama kükürt dioksit konsantrasyonu 215 µg m-3 (1990) den 80 µg m-3 (1995) e düşmüştür. Son bir kaç yıla değin Ankara ülkemizdeki havası kirli şehirler arasında sayılmamakta idi. Doğal gazın Ankara da kullanımının yaygınlaşmaya başlaması sonucunda kükürt dioksitle beraber havadaki partikül madde miktarında da hızlı düşme gözlenmiştir. Kış aylarında PM-10 ( 10 micron dan düşük boyut) partikülleri 180 µg m-3 (1990) den 110 µg m-3 (1995) e düşmüştür. Yanma kükürt dioksit (SO2) için tek kaynak olmasına karşın, fuel yakıtlar örneğin motorlu araçlarda yakılan yakıtlar ve yeryüzü toprağı, partiküllerin Şekil 2.Ankara da PAH (pyrene) kirlilik haritası konsantrasyonunun artmasında diğer bir kaynaktır. Hatta yanmadan kaynaklanan salanımın azalması, atmosferdeki partiküllere dolaylı etki göstermektedir. Türkiye deki hava kalitesinin PM-10 partikülleri için yıllık ortalaması 150 µg m-3 dür yılından sonra yapılan ölçümler PM-10 konsantrasyonun düştüğünü göstermiştir. Hatta PM-10 neredeyse sağlık limitlerine yakın bir düzeye ulaşmıştır. Fakat bilindiği gibi hava kirliliği standartları sürekli revize edilmektedir ve bu standartlara göre partikül boyutu da 10 mikrondan 2.5 mikrona düşürülmüştür. Artık tüm gelişmiş ülkelerde uygulanan politika mümkün olduğu kadar çok sayıda parametreye mümkün olan en düşük limitleri getirmektedir. Bu açıdan da bakıldığında ülkemizin kirlilik politikasının olmaması, ileride önümüze çok büyük sorunlar getirecektir. Şu anda ülkemizde yakıt karakterizasyonu tam olarak yapılmadığı için AB standartlarına uymak son derece güç gözükmektedir. Sonuçlar Araştırma grubumuz 1990 lı yılların başından itibaren yoğun bir biçimde Ankara da gözlenen hava kirliliğini karakterize etmeye ve kaynaklarını nitel ve nicel olarak tespit etmeye çalışmaktadır. Bu konuda ilk detaylı çalışma 1993 yılında yapılmış ve havadaki gaz fazı kirleticilerin yanında partikül madde de gözlenen toksik metaller analiz edilerek yorumlanmaya çalışılmıştır. Bu araştırmanın sonuçları 2000 yılında bir uluslararası dergide yayınlanmıştır (Yatin ve Tuncel, 2000). Araştırma sonuçlarına göre, endüstri kökenli elementler o tarihlerde diğer kent atmosferlerinde gözlenenden daha 10 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

11 a y ý n d o s y a s ý ARSENİK (ng As / m3 hava) ORTALAMA 6,43 MAKSİMUM 10,03 MİNİMUM 5,93 STANDART SAPMA 1,66 Tablo 1. Ankara Atmosferinde partikül madde Analizi (Tuncel S.,2009) ARSENİK (ng As / m3 hava) ARTIŞ Oran ANKARA 2008/2009 KIŞ 6, ANKARA 1993 KIŞ 2, LOS ANGELES ABD 2,7 2,4 138 SCHEFFIELD İNGİLTERE 3,65 1,8 76 COIMBRA PORTEKİZ 2,35 3,4 174 Tablo 2. Ankara da Gözlenen 2009 Kış Sezonu Arsenik Verilerinin Karşılaştırılması ARTIŞ (%) Ankara da doğal gazın kullanımının yaygınlaşması sonucunda son yıllara kadar hava kirliliği büyük ölçüde azaltılmıştı. Ankara kenti kendine özgü topografyası ve hızlı nüfus artışı sonucunda hava kirliliği açısından kolaylıkla kirlenebilen ve bu kirliliği uzun süre taşıyan bir kenttir. Ankara da gözlenen hava kirliliğinin en önemli kaynağı evsel ısıtma ve taşıt emisyonlarıdır. Ankara atmosferi, 2008/2009 yılında diğer yıllara göreceli olarak daha çok kirlenmiştir. Ankara atmosferinde gözlenen partikül maddedeki arsenik oranı, 1993 kış mevsimine göre 2009 kış mevsiminde 3 katı artış göstermiştir. Diğer kent atmosferleri ile karşılaştırıldığında Ankara da gözlenen Arsenik oranı en yüksektir. düşük seviyelerdedir. Fakat toprak kaynaklı elementler daha yüksek konsantrasyonlarda bulunmaktadır. Grubumuzda, 2000 li yıllarda başlayarak organik kökenli parametreler ölçülmeye başlanmıştır. Bunlar arasında kent atmosferlerinde çok sık gözlenen PAH ( oli aromatik hidro karbon) çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmanın sonuçları da bir haritada gösterilmiştir. Bu haritadan (Şekil 2 ) görüldüğü gibi Ankara da kirlilik haritası, nüfus yoğunluğu ve gelir düşüklüğü gibi sosyal parametrelerle sıkı sıkıya örtüşmektedir. Ankara da yılları arasında gözlenen göreceli temiz hava son yıllarda bozulmaya başlamış ve 2004 yılında ise en kötü düzeyine ulaşmıştır. Ankara havasında gözlenen kükürt dioksit gazı ve partikül madde oranları da geçmiş yıllara kıyasla yüksek düzeylere ulaşmıştır. Bu sonucun nedenleri araştırıldığında, doğal gaz fiyatlarındaki artıştan dolayı kullanımın azalarak düşük kalite kömür kullanımının artması olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle çeşitli kaynaklardan laboratuarımıza getirilen kömürler üzerinde yapılan araştırmalarda, bu kömürlerin yüksek miktarda kükürt ve arsenik içerdiği sonucuna varılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, Ankara da gelir düzeyi düşük semtlerde kullanılan kömür standardın üstünde (% 0.9) kükürt içermektedir. Buna bağlı olarak toksik bir metal olan arsenik oranları da yüksektir. Kükürt değerlerinin yüksek çıkması sonucunda havadaki partikül madde toplanarak, arsenik oranlarına bakılmıştır. Bilindiği gibi Ankara bir endüstri kenti değildir ve gözlenen hava kirliliğinin iki önemli kaynağı vardır. Bu kaynaklar evsel ısıtma ve taşıt emisyonlarıdır. Taşıt emisyonlarının bir yıldan öbürüne büyük ölçüde değişmediği tam tersine yakıt kalitesinin iyileştirilmesi sonucu azaldığı düşünülürse geriye sadece evsel ısıtma önemli bir kirletici kaynak olarak kalmaktadır. Bu nedenle, Tablo 1 de verilen arsenik sonuçları büyük önem taşımaktadır. Ankara da 2009 yılı kış ayında yapılan ölçümler önceki yıllarda yapılan ölçümler ve başka büyük kentlerdeki değerlerle karşılaştırmalı olarak Tablo 2 de verilmiştir. Tablodan anlaşılacağı üzere toksik bir metal olan arsenik açısından Ankara, diğer büyük kentlerden daha kirlidir. Ayrıca Ankara havası 1993 yılına kıyasla da 3 katı kadar daha kirlenmiştir. Prof. Dr. Semra TUNCEL*(CHE 78) *ODTÜ Kimya Bölümü'nde öğretim üyesidir. Kaynaklar Mustafa Yatin, Semra Tuncel, Namik K. Aras, Ilhan Olmez, Sezer Aygun,Gurdal Tuncel, Atmospheric trace elements in Ankara, Turkey:1. factors affecting chemical composition of fine particles, Atmospheric Environment, 34, (2000), p RuiKai Xie, Hans Martin Seip, Grethe Wibetoe Showan Nori and Cameron William McLeod,Heavy coal combustion as the dominant source of particulate pollution in Taiyuan, China, corroborated by high concentrations of arsenic and selenium in PM10, Science of the Total Environment,370, (2006), p H A Z İ R A N

12 TÜRKİYE NİN BİYOÇEŞİTLİLİĞİ BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? Türkiye'nin Endemizm Zenginliği Deseni Türkiye, aynı zamanda dünyanın iki önemli gen merkezi olan, Akdeniz ve Yakın Doğu nun kesiştiği noktada yer alıyor. Bu iki bölge tahılların ve bahçe bitkilerinin ortaya çıkışında tarihsel olarak çok önemli role sahip. Son 30 yıl içerisinde kaydedilmiş tahıl çeşidi 256 dır. Bunun 95 i buğday, %91 i mısır, %22 si arpa, %19 u pirinç, %16 sı süpürge darısı, %11 i yulaf ve %2 si çavdar çeşididir. Tüm Avrupa da bulunan bitki türlerinin %75 i Türkiye de barınıyor. Bu türlerin 1/3 ini endemik bitkiler oluşturuyor. Anadolu faunası in üzerindeki tür zenginliğiyle dikkat çekiyor. Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu daki en büyük sulak alanlara sahiptir: 58 i çok önemli kuş alanları olmak üzere, toplam bir Caretta caretta milyon üç yüz bin hektarlık yaklaşık 300 sulak alan var. Kıta ülkeleri arasında Türkiye biyoçeşitlilik zenginliği Kunduz (Castor Fiber) açısından 9. Sırada. Florasının %33 ten fazlasını endemik türler oluşturmakta. Avrupa da nesli tehlikeye girmiş 36 memeli hayvan türünün %15 i (%42.8 i), 72 kuş türünün 46 sı (%63.8 i), 47 sürüngen türünün 18 i (%38 i), 13 kurbağa türünün 5 i (%38 i) Türkiye de yaşıyor. Türkiye'de yaklaşık omurgasız, 472 balık (192'si iç sularda), 426 kuş, 8 kaplumbağa, 49 kertenkele, 36 yılan, yaklaşık 20 kurbağa ve 120 memeli türü bulunuyor. YOKOLANLAR VE YOKOLMAK ÜZERE OLAN TÜRLERİN BAZILARI Akdeniz foku (Monachus monachus) Türkiye de yaşayan memeli türlerinden 4 ü ve 13 kuş türü, 1994'ten bu yana soyu tükenmekte olan türler olarak sınıflandırılmakta. Akdeniz ve Ege kıyıları nesli tehlike altındaki, Caretta caretta ve Chelonia mydas türü deniz kaplumbağaları ile Akdeniz foku (Monachus monachus) nun yaşam alanıdır. Türkiye denizlerinde, 1970 lerde 150 ile 300 arasında Akdeniz Foku bireyi tahmin edilirken, bugün 100 den az birey kalmıştır. Kunduz un (Castor fiber) 20.yy ın başlarında nesli tükenmiştir. Amik Gölü nün tarım amacıyla kurutulması sonucu Türkiye için endemik bir tür olan yılanboyun (Anhinga melanogaster rufa) soyu tükenmiştir. Türkiye de yetişen (endemik) "İstanbul nazendesi", "Konya gaşağı" ve bir yonca türü olan "Trifolium Parchycalyx" yok olma tehlikesi altında bulunuyor. Salepin ve Maraş dondurmasının aromasını oluşturan orkideler de tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır. 1 kilo salep üretmek için yaklaşık 1000 ila 4000 yumru kullanılmakta. Türkiye de yılda yaklaşık 45 ton salep üretildiği tahmin Yılan boyun (Anhinga Melanofoster nifa edilmekte. Bu da, topraktan sökülen yıllık orkide miktarının milyon yumru gibi bir sayıya ulaşması demektir. Kaynakça Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Atlası. in_metni.pdf (En son28 Mayıs 2009'da ulaşılmıştır.) Derleyen. Eda ACARA(SOC 04) Kahraman Maraş ve çevresi yabani orkideler bakımından ülkenin önemli bir yöresidir. Kahraman Maraş ta yetişen başlıca yabani orkide türleri Orchis anatolica, O.mascula, O.spitzelii, O.tridentata, O.morio, O.palustris, Orphys holoserica, Dactylorhiza romana, D.osmanica, Himantoglossum affine, Anacamptis pyramidalis dir. 12 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

13 a y ý n d o s y a s ý ÇEVRE HUKUKU Hukuk, insanların birbirleriyle ve çevrelerindeki her şeyle ilişkilerini düzenleyen kurallar sistemi olduğuna göre, çevre ile ilgili konuların da hukuk kuralları açısından düzenlenmesi kaçınılmazdır. Bununla beraber, hukukun tarihi yüzyıllar öncesine giderken, Çevre Hukuku dediğimiz hukuk dalının, çok yeni bir dal olduğunu da hemen hatırlamak gerekiyor. Medenî hukuk, idare hukuku, ceza hukuku gibi çok uzun yıllar boyunca işlenen, tartışılan ve geliştirilen klasik hukuk dalları yanında, çevre hukuku kavramının ancak 1970 li yıllardan itibaren ortaya çıktığı söylenebilir. Bu gelişmedeki en büyük etkenin, 1972 de, Birleşmiş Milletler in Stockholm de düzenlediği İnsan ve Çevre Konferansı olduğu kuşkusuzdur. Bu konferansa katılan 113 ülke temsilcisinin kabul ettiği ve 26 madde halinde bazı temel ilkeler getiren Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı Deklarasyonu, denebilir ki, hem uluslararası hukukta, hem de ülkelerin kendi iç hukuk sistemlerinde, çevre ile ilgili yeni düzenlemelerin yapılması sonucunu doğurmuştur. Bu tarihe kadar, çevre ile ilgisi kurulabilecek gelişmeler, bazen idare hukuku çerçevesinde denetim altına alınabiliyor; çevre kirliliğinden doğan zararlar konusunda medenî hukuk kuralları devreye giriyor; yasaklara aykırı olan hareketler de, büyük ölçüde ceza hukukunun yaptırımları ile önlenmeye çalışılıyordu. Çevre sorunlarının veya çevre kirliliğinin, çoğu halde, sınır tanımayan ve birden fazla ülkeyi etkileyen özellikler taşıdığı hatırlanırsa, bu hallerde uluslararası hukukun da ayrı bir önem taşıdığını hemen hatırlatmakta fayda vardır. Gerek çevredeki bozulma ve kirlenmenin hızla artması, gerekse klasik hukuk dallarının tek tek bu sorunları önlemede veya gidermede yeterli olamaması karşısında, bu hukuk dallarının temel prensiplerinden ve kurallarından mutlaka yararlanan, fakat çok farklı özellikler taşıyan ve ayrıntıya giren yeni bir hukuk dalı, Çevre Hukuku adıyla ortaya çıkmış ve birçok ülkenin hukuk eğitiminde ayrı bir ders konusu bile olmaya başlamıştır. Türkiye nin de bu gelişmelere ayak uydurmada fazla gecikmediğini belirtmek gerekir. Çok az sayıdaki üniversite öğretim üyesinin kişisel ilgileri yanında, bu konuya eğilen çevre gönüllü kuruluşlarının 1970 li yılların ikinci yarısından itibaren sürdürdüğü gayretler, Uluslararası Barolar Birliği ndeki gelişmelerin de etkisiyle bazı baroların yayınlarında bu konuya yer verilmesi, kısa sürede sonuç getirmiş ve 1982 Anayasası nın 56. maddesi, ilk defa olarak çevre kavramını ve kelimesini, anayasa düzeyinde Türk hukuk sistemine yerleştirmiştir. Bu çok önemli gelişmenin ardından, 1983 te yürürlüğe giren 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanunu, 2873 sayılı Millî Parklar Kanunu ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu, çevre ile ilgili önemli kurallar getiren ilk kanunlar olarak hukuk sistemimizde yer almıştır. Aradan geçen yaklaşık çeyrek yüzyılda, bu kanunlarda önemli değişiklikler yapılmış, yeni kanunlar getirilmiş ve teknik ayrıntıları düzenleyen yönetmelikler de yürürlüğe girmiştir. Bu arada, çok sayıda uluslararası anlaşmanın da ülkelerce kabul edildiğini ve bunların çoğuna Türkiye nin de taraf olduğunu unutmamak gerekir. Bugün, Türk hukuk sisteminde çevre ile ilgili anayasa hükmü dışında, 57 kanunun, 32 uluslararası anlaşmanın, 9 tüzüğün ve 54 yönetmelik ile çok sayıda genelge vb. hukuk kaynaklarının Türk Çevre Mevzuatı nı meydana getirdiği dikkate alınırsa, bu mevzuatın ne kadar kapsamlı ve bir ölçüde de karmaşık olduğu kolayca görülür. Çevre konularını böylesine ayrıntılı şekilde düzenleyen hukuk kurallarının varlığına rağmen, yaşanan bunca çevre sorunu veya çevre kirliliği karşısında, bu kuralların yetersiz olup olmadığı sorusu akla gelebilir. Bu noktada, kuralları uygulaması gereken yetkili makamların ne kadar duyarlı ve bu kuralları uygulamada ne ölçüde kararlı olduğunu sorgulamak, çok daha yararlı olacaktır. Unutulmamasında fayda vardır ki, hukuk sisteminin getirdiği kuralları uygulayacak olanlar da bu toplumun bireyleridir ve bireylerin duyarlılığı, daha sağlıklı ve daha güzel bir çevrede yaşayabilmenin tek yoludur. *Türkiye Çevre Vakfı Genel Sekreteridir. Av. Engin URAL* H A Z İ R A N

14 Deniz Üstü Yürürüz Eski uygarlıklar, denizlerin kıyılarında gelişmişler. Bu denizlere dökülen nehir deltalarında ve ovalarda, tarım ürünleri özellikle hububat, pirinç v.s. yetiştirmişler. Hayvancılık, balıkçılık ve ticaret yaparak, ülkelerle ilişkiler kurmuşlar, gelişmelerini gerçekleştirmişler. Akdeniz ve Ege Bölgeleri nde kurulmuş eski Mısır ve Yunan medeniyetleri bunun en açık örnekleridir. Bu gelişmeler sürecinde toplumlar, artan nüfusun beslenme ve diğer kaynak ihtiyaçları ile yaşam standartlarını yükseltmek için geliştirdikleri ticaret ve ekonomide gerekli doğal kaynak ve teknoloji ihtiyaçlarını kolaylıkla sağlamışlardır. Eski toplumlar denizlere olan bağımlılıkları nedeni ile denizlerde vuku bulan olaylarla ilgili bilgileri (örneğin; deniz seviyesinin alçalıp yükselmesi, fırtınalar v.s) toplamaya ve bu bilgileri değerlendirmeye önem vermişlerdir. Dünyanın hayat destek sisteminin devamında kritik rol oynayan, iklimleri etkileyen, yumuşatan, oksijen üreten, beslenme ve diğer gerekli ham maddeler için önemli olan, ulaşım, enerji, turizm, rekreasyon gibi ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetler sağlayan denizlerden sürdürülebilen bir kalkınma için faydalanılması gereklidir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde denizcilikle ilgili en önemli bilgiler, Barbaros Hayrettin Paşa dan önce Gelibolu da doğduğu bilinen Piri Reis tarafından yapılan harita ve yazdığı Kitab-ı Bahriye adlı denizcilik kitabından gelmektedir. Sadrazam İbrahim Paşa nın 1526 yılındaki tavsiyesi ile Piri Reis in Kuzey Amerika haritası, 1528 yılında kendisi tarafından tamamlanarak zamanın padişahı Kanuni Sultan Süleyman a sunulmuştur. Maalesef bu büyük denizci, politik hırs ve menfaat için Kanuni Sultan Süleyman a şikâyet edilmiş ve 1554 yılında idam edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu nun son yıllarında, 1910 yılında Padişahın fermanı ile yapılan Düyun-u Umumiye borçları ile ilgili bir toplantıda, mevcut borçların o zamanlar büyük ölçüde İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında yapılan balıkçılık ile elde edilecek gelirle karşılanabileceği sonucu bulunmuştu. Bu dönemde, Düyun-u Umumiye İdaresi nce, Hazar Denizi ile Karadeniz arasında balık göçlerinin belirlenmesi ve halkalanmış balığın geri getirilişini sağlamak için, balıklara altın ve gümüşten yapılmış halka takıldığı bilinmektedir. Kurtuluş Savaşından sonraki yıllarda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından 1933 yılında deniz bilimleri ve balıkçılığın önemi benimsenerek, İstanbul Baltalimanı nda Damat Ferit Paşa nın Harem Sarayı nda bir Balıkçılık Mektebi kurulmuştur. Duyun-u Umumiye İdaresi nde uzun yıllar çalışan, Karakin Deveciyan bu okulda görev almıştır. Daha sonraki yıllarda İstanbul Balıkhanesi Müdürlüğü ne getirildiği, Karakin Deveciyan ın Fransızca olarak yazdığı 2 ciltlik kitabından öğrenilmektedir. Maalesef, söz konusu Balıkçılık Mektebi, 7 yıl sonra 1940 yılında kapatılmıştır. 30 Ekim 1903'te Berlin'de doğan Curt Kosswig, 2. Dünya Savaşı sırasındaki Nazi zulmünden kaçarak, 1933 İstanbul Üniversitesi Reformu sayesinde Türkiye'ye geldi. 1 Nisan 1938 Manyas Kuş Cenneti'nin keşfeden Kosswig, eşi Leonore ve fotoğrafçısı Cafer Tayyar Türkmen'le birlikte Anadolu'nun her yerini karış karış gezdi. 1949'da Anadolu Panteri'nin tek canlı fotoğrafını çekti. 20'nin üzerinde Kosswig ismi verilen tür buldu. Curt Kosswig 29 Mart 1982'de 79 yaşında Hamburg'ta öldü. Cenazesi uçakla getirildi ve eşi ile yan yana İstanbul'daki Aşiyan mezarlığına gömüldü yılında ülkemize o zamanki hükümet tarafından davet edilen yabancı uzmanların tavsiyesi dikkate alınarak, 1952 yılında zamanın Ticaret Bakanı Muhlis Ete ve Et ve Balık Kurumu Genel Müdürü Ekrem Barlas ın destekleri ve sağladıkları bütçe ile Prof. Dr. Curt Kosswig tarafından İstanbul Üniversitesi ne bağlı Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü kurulmuştur. Baltalimanı ndaki Damat Ferit Paşa nın Selamlık Sarayı nda kurulan bu enstitüye daha sonra, ABD Marshall yardımından sağlanan, Bulur, Görür ve Gezer isimli 3 adet araştırma botu ile Arar adı verilen bir araştırma gemisi verilmiştir. Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü, ülkemiz denizlerinde yaptığı araştırmaların yanında İskenderun da, Çanakkale de ve Trabzon da istasyonlar kurarak, her ay, uluslararası standart derinliklerden alınan deniz suyu örneklerinde tuzluluk, oksijen, fosfat, nitrat, nitrit, alkalinit ölçümleri yapmıştır. Tuzluluk tayinleri uluslararası olarak kabul edilen, tarihi Knudsen metodu ile Kopenhag Danimarka Uluslararası Merkez Analiz Laboratuarı ndan getirilen tuzluluğu bilinen uluslararası standart deniz suyu ile karşılaştırmalı yapılan analiz sonucu tespit edilmiştir. Söz konusu deniz suyu örnekleri deniz yüzeyinden 400 metre derinliğe kadar araştırma motorlarında mevcut kol kuvveti ile çalıştırılan vinçler ile alınmıştır yılında Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü tarafından Karadeniz de, geniş ölçekte, akıntı modeli dikkate alınarak hazırlanan bir araştırmada,karadeniz de 126 istasyonda bütün denizi deniz yüzeyinden 500 metre derinliğe kadar geniş ölçekte akıntı modelini dikkate alarak taramış ve standart derinliklerden alınan 14 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

15 a y ý n d o s y a s ý 3860 deniz suyu örneğinde tuzluluk, sıcaklık, oksijen, fosfat, alkalinit ölçümlerini gemide, plankton, balık yumurtası ve larva analizlerini ise merkezdeki laboratuarlarda yapmıştır. Bu çalışma Karadeniz ülkeleri ve diğer ülkeler dahil ilk defa uygulanan Pektaş Expedisyonu adı verilen araştırma seferidir ve bu sefer 24 günde ilk kez elektrik vinçli Arar araştırma gemisi ile 24 saat 3 vardiya çalışılarak gerçekleştirilmiştir. Plankton örnekleri de kol kuvveti ile çalışan vinçler sayesinde deniz suyunu süzen, plankton kepçesi adı verilen aletle alınmış, alınan örnekler formaldehid ile korunarak, istasyonlarda, motorlarda, gemide veya enstitüde, plankton, balık yumurtası ve larvaları ile yavruları türlerine kadar adetleri ile belirlenmiştir. Ayrıca, Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü, balıkçılık araştırmalarında, örnekleri av ile dalyanlardan veya av yapan balıkçı teknelerinden örneklem alarak veya bu örnekleri markalayarak, göçleri ve populasyon büyüklüklerini incelemiştir yılında, Paris Doğal Bilimleri Enstitüsü nden Prof. Dr. Lacomb, Monaco dan Kaptan J.Cousteu ve Dr. Beloc, Calypso araştırma gemisi ile Türkiye ye gelmişlerdir. Ege, Marmara ve Karadeniz de araştırmalar yapmışlar ve bu araştırmalara, T.C. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ndan bir üst düzey subay ve İ.Ü. Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsünden Dr. Altan Acara katılmıştır.istanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü 1982 yılında kapatılmış, yerine önce Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü, daha sonra Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü 1992 yılında kurulmuştur. Bu deniz araştırmalarına ilaveten, T.C. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı na bağlı Seyir Hidrografi Dairesi önce Kasımpaşa, İstanbul da daha sonra, Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi adı altında Çubuklu, İstanbul da, Çandarlı ve Çubuklu araştırma gemileri ile gerekli araştırmalarını gerçekleştirmişlerdir. Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Sismik 1 araştırma gemisi ile deniz jeolojisi, faylar ve deprem ve petrol araştırmalarını, sismik yöntemler ile sürdürmüştür. Dokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü, İzmir, Koca Piri Reis adlı araştırma gemisi ile Karadeniz ve Ege Denizi nde, İzmir Körfezi nde değerli araştırmalar yapmıştır. Değerlendirilen bilgiler bugün için tartışmalı olan Ege Kıta sahanlığımız için büyük önem taşımaktadır yılında kurulan, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü, Akdeniz de, Ege Denizi nde, Marmara Denizi nde ve Karadeniz de araştırmalarını sürdürmüştür. Araştır- 1956, İ.Ü. de gerçekleştirilen FAO nun Türkiye deki ilk Balıkçılık Toplantısından 3. Sıra Sağdan Sola: İlhan Artüz, Erdoğan Akyüz, Dr. Hüseyin Pektaş, H. Altan Acara, Dr. Fethi Akşıray malarda önemli bilgiler toplanmış ve değerlendirilmiştir. Böylece, Karadeniz ülkeleri ile işbirliği gerçekleştirilmiştir. Araştırmalar, Karadeniz sahildar ülkeleri olan Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya Federasyonu, Gürcistan ve Türkiye tarafından 1993 yılında imzalanan Karadeniz deki Çevre Kirliliğine karşı Odesa Sözleşmesi için büyük önem taşımaktadır. Denizlerimizde, fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik yapıyı belirlemek, çevre, balıkçılık madencilik ve petrol kaynakları ile ilgili uluslararası sözleşmeler için gerekli bilgileri elde etmeye yönelik olarak yürütülen araştırmalar, TÜBİTAK koordinasyonu ile DPT tarafından öngörülen Ulusal Deniz Ölçme İzleme ve Araştırma Programı adı altındaki proje ile 277 istasyonda, yılda 4 defa, her bir derinlikte 22 parametre elektronik prob ve cihazlar ( Seabird ) ile ölçülerek, 1986 ile 1996 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Bu programa, NATO katkıda bulunmuştur. Ulusal Deniz Ölçüm İzleme Araştırma Programı, Bakanlıklar, TÜBİTAK, üniversiteler ve Türk Silahlı Kuvvetleri katılımı ile hazırlanan Ulusal Deniz Ana Planı kapsamında olup, onun eylem planı ve uygulamasıdır. Bugün, ülkemiz denizlerinde uygulanan araştırma projeleri ve özellikle Ulusal Deniz Ölçme İzleme Araştırma Projesi ile yetişmiş bilim adamlarımız her türlü deniz ve balıkçılık araştırmalarını yapabilme bilgi ve becerisini kazanmış, yüksek lisans, doktora, doçentlik ve profesörlük elde etmişlerse de; 1996 yılında ulusal ölçekli, deniz araştırmaları durmuştur. Bunun sonucunda, deniz bilimleri araştırma enstitüleri büyük ölçüde kaynak sıkıntısı içinde kalmış, bilim adamı, teknik personel ve gemi adamları çalıştıramaz duruma gelmiştir. Bu mali sıkıntı nedeni ile ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü den, yetişmiş, yaklaşık 22 bilim adamı başka kurumlara gitmiş, Dokuz Eylül ve İstanbul Üniversiteleri de bu durumdan etkilenmişlerdir. Dahası bu kurumlar, mali kaynaksızlık içinde araştırma yapamaz duruma gelmişlerdir. Bu durum, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz için üzüntü vericidir. Prof. Dr. H. Altan ACARA* *İ.Ü. Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Bölümü nden emekli öğretim üyesidir. H A Z İ R A N

16 dernekten 2009 ODTÜ AĞAÇ DİKME ŞENLİĞİ Her sene yapılarak gelenekselleşen ODTÜ Ağaç Dikme Şenliği bu sene de büyük bir coşku ve katılımla gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yıl yanan Oran ormanında yapılan ağaç dikme şenliği Ankara için ağaç dikiyoruz sloganı ile başladı, çok sıcak bir gün olmasına karşın alabildiğine geniş arazide hazırlanmış çam fidanları ve ağaç çukurları katılımcılarını çok fazla yormadı. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar ın açılış konuşması ile başlayan tören THBT gösterisi Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ve Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ın konuşmalarıyla devam etti. Tüm konuşmacılar Ankara nın kalbi sayılan OD- TÜ ormanının önemine vurgu yaparken, ODTÜ nün bu konudaki duyarlılığını dile getirdiler. ODTÜ Mezunları Derneği Yönetimi ve üyelerinin de katıldığı törende, THBT gösterisinin ardından katılımcılar, kazma kürekleri ellerine alarak arazide çam fidanlarını dikmeye başladılar. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ve ODTÜ Mezunları Derneği Başkanı Himmet Şahin in elbirliği ile diktikleri fidanlar basının ilgi odağı oldu. OD- TÜ lülerin diktikleri fidanlara can suyu vermelerinin ardından şenlik dikilen ağaçların gelecek sene büyümüş olması umuduyla sona erdi. Şule ŞAHİN(PSY 85) 16 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

17

18 dernekten Dernekte Bu Ay VİŞNELİK GECELERİ Çilingir Sofrası Çilingir sofralarında anlatılan bir efsaneye göre, çilingir sofrası Osmanlı döneminden kalan bir adettir. Osmanlı sarayında padişaha sunulacak yemeği önceden tadan görevlilere, Farsça bir sözcükle çeşnigir deniyormuş. Çeşnigirin tadına bakacağı yemekler küçük tabaklarda önüne geliyormuş. İşte tadımlık yemeklerin bulunduğu bu sofraya çeşnigir sofrası deniyormuş. 29 Nisan gecesi, Vişnelik te sahne alan fasıl grubu eşliğinde çeşnigirin sofralarını aratmayacak bir menü ile bol muhabbetli ve keyifli bir gece geçirdik. Rize Gecesi Karadeniz in incilerinden Rize; yemekleri, müziği ve danslarıyla Vişnelik teydi. 13 Mayıs taki gecemizde Rizeli ustalar tarafından hazırlanan yöresel lezzetleri yine yöresel türküler eşliğinde tatma fırsatı bulduk. Halk oyunlarının büyük ilgi gördüğü gecede en beğenilen yemek yöreye ait kaydabak idi. 12 Mayıs Hemşireler Günü Vişnelik te bu ay Bayındır Sağlık Grubu nu ağırladık. 12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü için hazırlanan restoranımızda 150 hemşiremiz doyasıya eğlendi. Vişnelik olarak, tüm hemşirelerin bu özel gününü yeniden kutluyoruz. Anneler Günü 10 Mayıs Anneler Gününü annelerimizle beraber, Vişnelik in loş, romantik ve sevgi dolu ortamında kutladık. BİZANS SEMİNERLERİ Çevre Dostu Vişnelik Proje Geliştirme Komisyonu, Çevre Dostu Vişnelik adı altında yeni bir projeye başlamıştır. Bu proje kapsamında, Vişnelik Tesisi nde atık su arıtma ve kompostlama konularında fizibilite çalışmaları yapılmaktadır. Sosyal Etkinlikler Komitesi nin düzenlemekte olduğu Arkeoloji Seminerlerinin bu dönemdeki son bölümü olan Bizans Seminerleri, 25 Mart 6 Mayıs tarihleri arasında, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sacit Pekak ın sunumlarıyla gerçekleştirildi. Sevgili Hocamızın keyifli, akıcı ve bir o kadar da bilgilendirici seminerleri ile Anadolu yu, Avrupa yı ve hatta dünyayı etkilemiş olan 1000 yılı aşkın Bizans tarihini, dönemin Hristiyanlık ve Sanat Tarihi ile birlikte, 6 haftalık ders programı içerisine sığdırmaya çalıştık. Ama ancak zengin görseller eşliğinde, inişli çıkışlı Bizans siyaset ve sanat tarihinde kısa ve zevkli bir gezinti yapabildik. Düzenledikleri seminerler için Sosyal Etkinlikler Komitesine teşekkür ediyor ve Sacit Hocamızı en kısa zamanda yeniden Bizans anlatmak üzere ODTÜ MD de görmek isteğimizi tekrarlıyorum. Nur OKTAÇ (EE 91) 18 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

19 dernekten Fernâme Ferhan Şensoy Vişnelik teydi 37 yıllık sahne oyuncusu, 27 yıllık üslûp tiyatrosu kurucusu, 18 yıllık 'Kavuk' sahibi, oyun, kitap ve senaryo yazarı, şair Ferhan Şensoy'un kaleme aldığı 51'nci tiyatro oyunu olan oyunu Fernâme, 5 Mayıs ta Vişnelik Salonu ndaydı. Oyun, yazarının tanımlarıyla: Bir talepnâme, vasiyetnâme, şikayetnâme, ferasetnâme, yangınnâme, inleyen nâme. Umutsuzluk var Şensoy un gözlerinde, çabuk ol itfaiye... cümleleriyle anlatılıyor. Şensoy, iki perdelik oyunda, sanat yaşamını geçmişini ve dijital iletişimden, bireysel silahlanmadan, vatandaşların durup dururken birbirilerini linç etmesinden ve siyasete dair sıkışmışlıklardan usanmış şikâyetlerini bir yüzü şen öteki yüzü ise kederli bir üslûpla anlatıyor. Diğer bir deyişle, düzenin gidişatına yönelik eleştirilerini kendi hayat öyküsünden yola çıkarak dile getiriyor. Bu güzel oyundan sonra, büyük usta Ferhan Şensoy, kalemini ODTÜ mezunları ile bu defa kitaplar aracılığıyla paylaştı. Kuyruğa giren seyirciler, Ferhan Şensoy un kitaplarını yazarına imzalatma şansını elde ettiler. H A Z İ R A N

20 dernekten P A N E L TOPLUM İÇİN NÜKLEER TEKNOLOJİ Derneğimiz Enerji Komisyonu tarafından 9 Mayıs 2009 Cumartesi günü ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan YEŞİN ile Toplum için Nükleer Teknoloji konulu bir söyleşi düzenlenmiştir. Enerji Komisyonu üyesi Haluk Dİ- RESKENELİ nin yönetiminde gerçekleşen söyleşide radyoaktivite ve radyasyon konularında tanıtıcı bilgilerden sonra nükleer teknolojinin toplum için nasıl kullanılabileceği hakkında oldukça yararlı bilgiler sunulmuştur. Söyleşiye başlarken, Haluk Direskeneli nin usta sunucu yönetimi ile Orhan Yeşin hocamızı yakından tanıma olanağını bulduk ve 1959 yılından bu yana tam yarım asırlık ve kesintiye uğramayan bir ODTÜ lü olduğunu öğrendik. Bu nedenin bile sayın hocamızı Enerji Komisyonunun Ustalara Saygı başlığı altındaki etkinlikte ağırlamasına yeterli olacağını düşünüyorum. Orhan Yeşin öncelikle radyoaktivite ve radyasyon kavramları hakkında açıklayıcı bir özet sunduktan sonra Alfa, Beta, Gama, Pozitron ve Nötron radyasyon türlerini açıklamıştır. Hocamızdan öğrendiğimize göre, canlılar tarafından soğurulan radyasyon dozunun birimi, biyolojik etkileri de dikkate alınarak tanımlanan Sievert (Sv)'dir. Sağlık açısından insanların çevresindeki doğal radyasyon kaynaklarından alması uygun görülen doz en fazla 5 msv /yıl dır. Doğada var olan Uranyum, Toryum ve Potasyum-40 gibi çok uzun yarı ömürlü radyoaktif elementler kömürde, taş ve topraktan üretilen yapı malzemelerinde bulunurlar. Yeni yapılmış binalardan 0.46 msv/yıl ve bina içinde biriken radon gazından 1.3 msv/yıl radyasyon alınmaktadır. Bir akciğer filmi çekildiğinde 0.1 msv/çekim X radyasyonu alınırken nükleer santralların yakınında 0.01 msv/yıl, TV ekranından msv /yıl ve sigaradan 80 msv/yıl ortalama radyasyon dozu alınmaktadır. Nükleer teknolojinin endüstriyel alanlarda kullanılmasının oldukça yaygın olduğu ve Türkiye de de uzun süredir endüstriyel ürünlerin kalitesinin gözlenmesinde nükleer teknolojinin uygulandığı açıklanmıştır. Ayrıca tarım ve hayvancılık alanında hastalıkların teşhisi ile zararlılarla mücadelede ve Dünyada olduğu gibi Türkiye de de tıp alanında radyasyonun yaygın olarak kullanıldığı belirtilmiştir. Türkiye de 47 yıllık nükleer reaktör işletme deneyimi olduğunu vurgulayan hocamız Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi nde radyoizotop üretimi yanında araştırma ve eğitim amacıyla 1962 yılında 1 MW ısıl gücünde bir reaktör kurulup, 1977 yılında kapatıldığını anlatmıştır yılında 5 MW ısıl gücünde yeni bir reaktörün işletmeye alındığını ve halen kullanılmakta olduğunu belirtirken ayrıca Türkiye nin ilk ve tek üniversite reaktörünün İTÜ Nükleer Enerji Enstitüsü nde bulunduğunu söylemiştir. Söyleşinin konusu nükleer teknoloji olunca elbette bu teknoloji ile elektrik üretimi ilk akla gelen konulardandır. Orhan Yeşin nükleer santrallarda yakıt olarak kullanılan uranyum ve reaksiyonu sonucu radyasyon yayılması hakkında açıklamalar yapmıştır. Türkiye gündeminde sıcaklığını koruyan nükleer santral yapısı hakkında özet bilgilerden sonra dünyada nükleer santrallar hakkında bilgiler vermiştir lı yıllardan itibaren Türkiye de nükleer santral yapılması girişimleri kısaca özetlenmiş ve halen gündemde olan beş ihale girişimi bir tarihsel süreç olarak özetlenmiştir. Ayrıca bu tarihsel süreç içinde nükleer santral yapımı konusunda bir yasal düzenleme olmadığı, bu eksikliğin ancak 2007 yılında çıkan 5710 sayılı Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına ilişkin Kanun ile giderildiği vurgulanmıştır. Genellikle nükleer santrallar konusunda gelen soruların yanıtlanması ve izleyicilerle birlikte fotoğraf çekilmesi ile sona eren söyleşide hocamızın sunuşuna; nukleerenerji/orhanyesinsunum2009.pdf bağlantısından ulaşılabilir. Yusuf BAYRAK (MATH 84) 20 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 İnsan yaşamı ve refahı tarihsel süreç içinde hep doğa ve doğal kaynaklarla kurduğu ilişki ile gelişmiştir. Özellikle sanayi devrimine kadar

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

1. İklim Değişikliği Nedir?

1. İklim Değişikliği Nedir? 1. İklim Değişikliği Nedir? İklim, en basit ifadeyle, yeryüzünün herhangi bir yerinde uzun yıllar boyunca yaşanan ya da gözlenen tüm hava koşullarının ortalama durumu olarak tanımlanabilir. Yerküre mizin

Detaylı

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır.

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. Fosil yakıtlar, çoğu yeşil bitkilerin fotosentez ürünü

Detaylı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ. Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ. Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI DEVLET METEOROLOJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı İklim Değişikliği 1. Ulusal Bildirimi,

Detaylı

Hava Durumu İKLİM İklim Değişiyor Peki Siz Bunun Farkında mısınız? Sera Etkisi Ve İklim Değişikliği En önemli sera gazları Karbon dioksit (CO2) Metan (CH4) Diazot monoksit(n2o) İklim Değişikliğine Sebep

Detaylı

İĞİ MEVZUATI ÇERÇEVESİNDE 2011 YILINDA ANKARA'DA YAŞANAN İĞİ. Erkin ETİKE KMO Hava Kalitesi Takip Merkezi Başkanı. 12 Ocak 2012 - Ankara

İĞİ MEVZUATI ÇERÇEVESİNDE 2011 YILINDA ANKARA'DA YAŞANAN İĞİ. Erkin ETİKE KMO Hava Kalitesi Takip Merkezi Başkanı. 12 Ocak 2012 - Ankara HAVA KİRLİLİĞİ İĞİ MEVZUATI ÇERÇEVESİNDE 2011 YILINDA ANKARA'DA YAŞANAN NO VE O KİRLİLİĞİ İĞİ 2 3 Erkin ETİKE KMO Hava Kalitesi Takip Merkezi Başkanı 12 Ocak 2012 - Ankara SUNUM PLANI 1. GİRİŞ İŞ 2. HUKUKİ

Detaylı

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir. 2012 LYS4 / COĞ-2 COĞRAFYA-2 TESTİ 2. M 1. Yukarıdaki Dünya haritasında K, L, M ve N merkezleriyle bu merkezlerden geçen meridyen değerleri verilmiştir. Yukarıda volkanik bir alana ait topoğrafya haritası

Detaylı

KONYA İLİ HAVA KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

KONYA İLİ HAVA KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ KONYA İLİ HAVA KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu çalışma da 2000-2010 yıllarındaki yıllık, aylık, saatlik veriler kullanılarak kirleticilerin mevsimsel değişimi incelenmiş, sıcaklık, rüzgar hızı, nisbi

Detaylı

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) : Günümüzde küresel olarak tüm ülkelerin ihtiyaç duyduğu enerji, tam anlamıyla geçerlilik kazanmış bir ölçüt olmamakla beraber, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini gösteren önemli bir kriterdir. İktisadi olarak

Detaylı

PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN

PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN PROJE KONUSU SEÇERKEN ŞU SORULARIN CEVAPLARI ARANMALIDIR : 1. Proje yapmam için bir gerekçem var mı? 2. Niçin proje yapacağım? 3. Projemin amacı nedir?

Detaylı

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. 2017 Dünya Su Günü Bildirisi 2016 yılı, ilk kayıtların tutulduğu 1880 yılından bu yana en sıcak yıl olarak kayda geçti. 2 yüzyıl, dünya ortalama

Detaylı

İklim ve İklim değişikliğinin belirtileri, IPCC Senaryoları ve değerlendirmeler. Bölgesel İklim Modeli ve Projeksiyonlar

İklim ve İklim değişikliğinin belirtileri, IPCC Senaryoları ve değerlendirmeler. Bölgesel İklim Modeli ve Projeksiyonlar 1/36 İklim ve İklim değişikliğinin belirtileri, Dünya da ve Türkiye de gözlemler IPCC Senaryoları ve değerlendirmeler Bölgesel İklim Modeli ve Projeksiyonlar Uluslararası Kuruluşlar, Aktiviteler için Sektörler

Detaylı

I.6. METEOROLOJİ VE HAVA KİRLİLİĞİ

I.6. METEOROLOJİ VE HAVA KİRLİLİĞİ I.6. METEOROLOJİ VE HAVA KİRLİLİĞİ Meteorolojik şartlar, hava kirliliğinin sadece can sıkıcı bir durum veya insan sağlığı için ciddi bir tehdit olduğunu belirler. Fotokimyasal dumanın negatif etkileri

Detaylı

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI KONULAR 1-Güneş Enerjisi i 2-Rüzgar Enerjisi 4-Jeotermal Enerji 3-Hidrolik Enerji 4-Biyokütle Enerjisi 5-Biyogaz Enerjisi 6-Biyodizel Enerjisi 7-Deniz Kökenli Enerji 8-Hidrojen

Detaylı

ATAŞEHİR İLÇESİ HAVA KALİTESİ ÖLÇÜMLERİ DEĞERLENDİRMESİ

ATAŞEHİR İLÇESİ HAVA KALİTESİ ÖLÇÜMLERİ DEĞERLENDİRMESİ ATAŞEHİR İLÇESİ HAVA KALİTESİ ÖLÇÜMLERİ DEĞERLENDİRMESİ Ekim 2018 Prof. Dr. Mikdat KADIOĞLU Prof. Dr. Hüseyin TOROS İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü ÖNSÖZ Hepimiz sağlıklı,

Detaylı

RÜZGAR ENERJİSİ. Cihan DÜNDAR. Tel: Faks :

RÜZGAR ENERJİSİ. Cihan DÜNDAR. Tel: Faks : RÜZGAR ENERJİSİ Cihan DÜNDAR Tel: 312 302 26 88 Faks : 312 361 20 40 e-mail :cdundar@meteor.gov.tr Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü A r a ş t ı r m a Ş u b e M ü d ü r l ü ğ ü Enerji Kullanımının

Detaylı

Grafik 16 - Yıllara Göre Çevre ve Çevresel Harcamaların GSYH deki Payları (%)

Grafik 16 - Yıllara Göre Çevre ve Çevresel Harcamaların GSYH deki Payları (%) ÇEVRE Çevreye ayrılan harcamaların payı giderek artmaktadır. Grafik 16 da sunulan 2008-2010 yılları arasındaki göstergelere göre yapılan çevre ve çevresel harcamaların GSYH içindeki payının 2008 de %1,09

Detaylı

BuNLarI BiLiYOr muyuz?

BuNLarI BiLiYOr muyuz? BuNLarI BiLiYOr muyuz? D B Turmepa Kimdir? eniztemiz Derneği/ TURMEPA, ülkemiz kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek ve gelecek nesillere temiz denizlerin kucakladığı yaşanabilir

Detaylı

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ Ekosistem, birbiriyle ilişkili canlı ve cansız unsurlardan oluşur. Ekosistem, bu unsurlar arasındaki madde ve enerji dolaşımı ile kendini besler ve yeniler. Madde döngüsü

Detaylı

Sera Etkisi. Gelen güneş ışınlarının bir kısmı bulutlar tarafında bloke edilmekte. Cam tarafından tutulan ısı

Sera Etkisi. Gelen güneş ışınlarının bir kısmı bulutlar tarafında bloke edilmekte. Cam tarafından tutulan ısı Sera Etkisi Bir miktarda ısı arz dan kaçmakta Gelen güneş ışınlarının bir kısmı bulutlar tarafında bloke edilmekte CO2 tarafından tutulan Isının bir kısmı tekrar atmosfere kaçabilir. Cam tarafından tutulan

Detaylı

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1 Uymanız gereken zorunluluklar ÇEVRE KORUMA Dr. Semih EDİŞ Uymanız gereken zorunluluklar Neden bu dersteyiz? Orman Mühendisi adayı olarak çevre konusunda bilgi sahibi olmak Merak etmek Mezun olmak için

Detaylı

Denizlerimizi ve Kıyılarımızı Koruyalım

Denizlerimizi ve Kıyılarımızı Koruyalım Denizlerimizi ve Kıyılarımızı Koruyalım Denizlerimiz ve kıyılarımız canlı çeşitliliği bakımından çok zengin yerler. Ancak günümüzde bu çeşitlilik azalma tehlikesiyle karşı karşıya. Bunun birçok nedeni

Detaylı

Ekosistem ve Özellikleri

Ekosistem ve Özellikleri Ekosistem ve Özellikleri Öğr. Gör. Özgür ZEYDAN http://cevre.beun.edu.tr/zeydan/ Ekosistem Belirli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle sürekli etkileşim halindeki canlılar (biyotik faktörler) ve cansız

Detaylı

YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM İÇİNDEKİLER EDİTÖR ISBN / TARİH. Sertifika No: KAPAK TASARIMI SAYFA TASARIMI BASKI VE CİLT İLETİŞİM. Doğa ve İnsan...

YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM İÇİNDEKİLER EDİTÖR ISBN / TARİH. Sertifika No: KAPAK TASARIMI SAYFA TASARIMI BASKI VE CİLT İLETİŞİM. Doğa ve İnsan... YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM EDİTÖR Turgut MEŞE Bütün hakları Editör Yayınevine aittir. Yayıncının izni olmaksızın kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, çoğaltılması

Detaylı

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? Canlıların hareket etme, büyüme ve yaşamlarını sürdürebilmeleri

Detaylı

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ ÇEVRE NEDİR? İçinde bulunduğumuz canlı, cansız tüm varlıkların birbirleri ile ilişkilerini içine alan ortam. Çevrenin doğal yapısını ve bileşiminin bozulmasını,

Detaylı

Küresel. İklim Değişikliği. ÇEVRE KORUMA ve KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Küresel. İklim Değişikliği. ÇEVRE KORUMA ve KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI Küresel İklim Değişikliği ÇEVRE KORUMA ve KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 1 Sera etkisi ve İklim Değişikliği Nedir? Dünya, üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır. Bu

Detaylı

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 1. Dünya mızın şekli neye benzer? Dünyamızın şekli küreye benzer. 2. Dünya mızın şekli ile ilgili örnekler veriniz.

Detaylı

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK ÇEVRE KORUMA ÇEVRE Öğr.Gör.Halil YAMAK 1 Çevre Kirlenmesi İnsanoğlu, dünyada 1,5 milyon yıl önce yaşamaya başlamıştır. Oysa yer küre 5,5 milyar yaşındadır. Son 15 yıl içinde insanoğlu, doğayı büyük ölçüde

Detaylı

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma Meteoroloji IX. Hafta: Buharlaşma Hidrolojik döngünün önemli bir unsurunu oluşturan buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde farklı şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik faktörlerin etkisiyle

Detaylı

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI HATUN ÖZTÜRK 20338647 Küresel Isınma Küresel ısınma, dünya atmosferi ve okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında belirlenen artış için kullanılan bir terimdir. Fosil yakıtların

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi İÇDAŞ A.Ş. Sürdürülebilirlik Yönetim Birimi Amaç ve İçerik Bu eğitim sunumu ile paydaşlarımıza Sürdürülebilirliği tanıtmak ve şirketimizin Sürdürülebilirlik alanında

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA CEVAP 1: (TOPLAM 10 PUAN) 1.1: 165 150 = 15 meridyen fark vardır. (1 puan) 15 x 4 = 60 dakika = 1 saat fark vardır. (1 puan) 12 + 1 = 13 saat 13:00 olur. (1 puan) 1.2:

Detaylı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016 İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 16 Ekim Dünya Gıda Günü Herkesin gıda güvenliğine ve besleyici gıdaya ulaşma

Detaylı

Biliyor musunuz? Enerji. İklim Değişikliği İle. Mücadelede. En Kritik Alan

Biliyor musunuz? Enerji. İklim Değişikliği İle. Mücadelede. En Kritik Alan Biliyor musunuz? Enerji İklim Değişikliği İle Mücadelede En Kritik Alan Enerji üretimi için kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanımı sanayileşme devriminden beri artarak devam etmektedir.

Detaylı

Proje Adı ASİT YAĞMURLARININ BİTKİ YAPRAKLARI ÜZERİNE ETKİSİ. Proje Grubu KARINCA. Emrah AVCI Abdullah Bayram GÜRDAL

Proje Adı ASİT YAĞMURLARININ BİTKİ YAPRAKLARI ÜZERİNE ETKİSİ. Proje Grubu KARINCA. Emrah AVCI Abdullah Bayram GÜRDAL Y.İ.B.O. ÖĞRETMENLERİ (FEN VE TEKNOLOJİ, FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ VE MATEMATİK) PROJE DANIŞMANLIĞI Proje Adı ASİT YAĞMURLARININ BİTKİ YAPRAKLARI ÜZERİNE ETKİSİ Proje Grubu KARINCA Grubu Üyeleri Asıl alt

Detaylı

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA 2018 Yenilenebilir Enerji Kaynakları SUNU İÇERİĞİ 1-DÜNYADA ENERJİ KAYNAK KULLANIMI 2-TÜRKİYEDE ENERJİ KAYNAK

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ankara Ülke Ekonomisinde Etkili Olan Faktörler Tarih Doğal Kaynaklar Coğrafi yer Büyüklük Arazi şekilleri

Detaylı

ESKİŞEHİR KENT MERKEZİ YANMA KAYNAKLI EMİSYON ENVANTERİ ÇALIŞMASI

ESKİŞEHİR KENT MERKEZİ YANMA KAYNAKLI EMİSYON ENVANTERİ ÇALIŞMASI ESKİŞEHİR KENT MERKEZİ YANMA KAYNAKLI EMİSYON ENVANTERİ ÇALIŞMASI Sunan: Arş. Gör. Hicran Altuğ Anadolu Üniversitesi MMF Çevre Mühendisliği Bölümü MATRA Eskişehir ve İskenderun da Temiz Hava için Elele

Detaylı

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre Çevre Yüzyılı Çevre; canlıların yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Hava, su ve toprak bu çevrenin fizikî unsurlarını; insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar ise, biyolojik unsurlarını

Detaylı

KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ

KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ Bilim adamlarınca, geçtiğimiz yıllarda insan faaliyetlerindeki artışa paralel olarak, küresel ölçekte çevre değişiminde ve problemlerde artış olduğu ifade edilmiştir. En belirgin

Detaylı

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi LİSANS YERLEŞTİRME SINAVI-3 COĞRAFYA-1 TESTİ 26 HAZİRAN 2016 PAZAR Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının

Detaylı

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi 2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi GİRİŞ Tabiatta suyun hidrolojik çevriminin önemli bir unsurunu teşkil eden buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde değişik şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik

Detaylı

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU Temmuz 2014 OZON NEDİR Ozon (O 3 ) üç tane oksijen atomunun birleşmesi ile oluşmaktadır. Ozon, atmosferde

Detaylı

İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER...XI KISALTMALAR...XXI

İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER...XI KISALTMALAR...XXI İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER...XI KISALTMALAR...XXI BİRİNCİ BÖLÜM ÇEVRENİN KORUNMASI, ÇEVRE HAKKI 1. ÇEVRENİN KORUNMASI...1 I. Çevre Kavramı...1 Çevresel

Detaylı

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, GELECEĞİN SORUNLARI SU Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, ekonomik kalkınma, enerji üretimi,

Detaylı

Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç

Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç Atmosfer çeşitli gazlardan oluşmuştur ve bu gazların belirli bir ağırlığı vardır. Havada bulunan bu gazların ağırlıkları oranında yeryüzüne yaptığı etkiye atmosfer

Detaylı

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye Günümüzde çok amaçlı bir kullanım alanına sahip olan Mısır, Amerika Kıtası keşfedilene kadar dünya tarafından bilinmemekteydi. Amerika Kıtasının 15. yüzyıl sonlarında keşfedilmesiyle

Detaylı

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ Atmosfer de bulunan su buharı başlangıç kabul edilirse buharın yoğunlaşarak yağışa dönüşmesi ve yer yüzüne ulaşıp çeşitli aşamalardan geçtik ten sonra tekrar atmosfere buhar

Detaylı

Gökmen ÖZER/Coğrafya Öğretmeni

Gökmen ÖZER/Coğrafya Öğretmeni Gökmen ÖZER/Coğrafya Öğretmeni İnsan etkinlikleri neticesinde oluşan iklim değişikliği riskleri değerlendirmeleriyle sorumlu devletler arası bilimsel bir organdır. Heyet 1988 de Dünya Meteoroloji Örgütü,

Detaylı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%) 2016/17 Global İhracat-Büyüme Tahminleri Kaynak : EDC Export Credit Agency - ÜLKE ANALİZLERİ BÜYÜME ORANLARI ÜLKELERİN YILI BÜYÜME ORANLARI (%) Avrupa Bölgesi; 1,5 % Japonya; 0,50 % Kanada ; 1,30 % Amerika;

Detaylı

Küresel. İklim değişikliği

Küresel. İklim değişikliği Küresel İklim değişikliği ÇEVRE KORUMA ve KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 1 nedir? Küresel iklim değişikliği Çeşitli gaz ve çevre kirliliği gibi olaylar sonucu atmosfer incelmeye başlamıştır. Böylece güneş

Detaylı

RÜZGAR ENERJĐSĐ. Erdinç TEZCAN FNSS

RÜZGAR ENERJĐSĐ. Erdinç TEZCAN FNSS RÜZGAR ENERJĐSĐ Erdinç TEZCAN FNSS Günümüzün ve geleceğimizin ekmek kadar su kadar önemli bir gereği; enerji. Son yıllarda artan dünya nüfusu, modern hayatın getirdiği yenilikler, teknolojinin gelişimi

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Güray Doğan

Yrd. Doç. Dr. Güray Doğan 17.02.2017 Yrd. Doç. Dr. Güray Doğan Bugün: Hava kirliliği ölçekleri Yerel Kentsel Bölgesel Kıtasal Küresel Hava Kirliliği Ölçekleri Neden ölçeksel tanımlarız? Boyutları bilmek çözüm için para ve zaman

Detaylı

Havacılık Meteorolojisi Ders Notları. 1. Atmosfer ve İçeriği

Havacılık Meteorolojisi Ders Notları. 1. Atmosfer ve İçeriği Havacılık Meteorolojisi Ders Notları 1. Atmosfer ve İçeriği Yard.Doç.Dr. İbrahim Sönmez Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ballıca Kampüsü Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü

Detaylı

İklim Değişikliği ve Türkiye. Baran BOZOĞLU TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı

İklim Değişikliği ve Türkiye. Baran BOZOĞLU TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı İklim Değişikliği ve Türkiye Baran BOZOĞLU TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı Karbon Bütçesi (IPCC) 1750-2011 yılları arasında atmosfere verilen insan kaynaklı CO2

Detaylı

İZMİR İLİ ENERJİ TESİSLERİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ (Aliağa Bölgesi) TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi

İZMİR İLİ ENERJİ TESİSLERİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ (Aliağa Bölgesi) TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi İZMİR İLİ ENERJİ TESİSLERİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ (Aliağa Bölgesi) TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Giriş Sanayi devriminin gerçekleşmesi ile birlikte; üretimde enerji talebi artmış, sermaye sınıfı

Detaylı

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı İspanya da 120 un değirmeni olduğu bilinmektedir. Bu değirmenlerin çok büyük bir çoğunluğu yılda 2000 tonun üzerinde kapasiteyle çalışmaktadır. Pazarın yüzde 75

Detaylı

Enerji ve İklim Haritası

Enerji ve İklim Haritası 2013/2 ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Enerji ve Çevre Yönetimi Dairesi Başkanlığı Enerji ve İklim Haritası Uzm. Yrd. Çağrı SAĞLAM 22.07.2013 Redrawing The Energy Climate Map isimli kitabın çeviri özetidir.

Detaylı

Diğer sayfaya geçiniz YGS / SOS

Diğer sayfaya geçiniz YGS / SOS 18. Doğal ve beşerî unsurlar birbirleriyle karşılıklı etkileşim içindedir. 19. Arazide yön ve hedef bulma sporlarında pusula ve büyük ölçekli haritalar sporcuların en önemli yardımcılarıdır. Sporcular

Detaylı

ANKARA ATMOSFERİNDEKİ AEROSOLLERİN KİMYASAL KOMPOZİSYONLARININ BELİRLENMESİ

ANKARA ATMOSFERİNDEKİ AEROSOLLERİN KİMYASAL KOMPOZİSYONLARININ BELİRLENMESİ ANKARA ATMOSFERİNDEKİ AEROSOLLERİN KİMYASAL KOMPOZİSYONLARININ BELİRLENMESİ İlke ÇELİK 1, Seda Aslan KILAVUZ 2, İpek İMAMOĞLU 1, Gürdal TUNCEL 1 1 : Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü

Detaylı

6.1. SU VE TOPRAK YÖNETİMİ İSTATİSTİKLERİ 2. Mevcut Durum

6.1. SU VE TOPRAK YÖNETİMİ İSTATİSTİKLERİ 2. Mevcut Durum 6.1. SU VE TOPRAK YÖNETİMİ İSTATİSTİKLERİ 2. Mevcut Durum Su kalitesi istatistikleri konusunda, halen Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından 25 havzada nehir ve göl suyu kalitesi izleme çalışmaları

Detaylı

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI Avusturya da un üretimi sağlayan 180 civarında değirmen olduğu tahmin edilmektedir. Yüzde 80 kapasiteyle çalışan bu değirmenlerin ürettiği un miktarı 500 bin

Detaylı

Hava Kirliliği Türkiye de 32 bin Erken Ölüme Yol Açıyor

Hava Kirliliği Türkiye de 32 bin Erken Ölüme Yol Açıyor 5 Haziran 2018 Hava Kirliliği Türkiye de 32 bin Erken Ölüme Yol Açıyor Tıpta uzmanlık dernekleri, hekim örgütleri ve çevre derneklerini bir araya getiren Temiz Hava Hakkı Platformu (THH) ve Çanakkale Tabip

Detaylı

Dünyanın sağlığı bozuldu; İklim Değişikliği

Dünyanın sağlığı bozuldu; İklim Değişikliği Dünyanın sağlığı bozuldu; İklim Değişikliği Dr. Hüseyin Toros (İTÜ Meteoroloji Mühendisliği) huseyintoros@yahoo.com (İnsan ve Hayat Dergisi Kasım 2011) İklim değişiklikleri, seller ve aşırı sıcaklar gündemden

Detaylı

Prof.Dr.İlkay DELLAL

Prof.Dr.İlkay DELLAL TUSAF 2013 Buğday, Un, İklim Değişikliği ve Yeni Trendler Kongresi İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve ENERJİ KISKACINDA TARIM ve GIDA SEKTÖRÜ Prof.Dr.İlkay DELLAL 9 Mart 2013, Antalya GÜNDEM 9 Mart 2013 1. GÜNEŞ (%40)

Detaylı

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ Doğal, beşerî ve ekonomik özellikler bakımından çevresinden farklı; kendi içinde benzerlik gösteren alanlara bölge denir. Bölgeler, kullanım amaçlarına göre birbirine benzeyen

Detaylı

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK İKLİM ELEMANLARI Bir yerin iklimini oluşturan sıcaklık, basınç, rüzgâr, nem ve yağış gibi olayların tümüne iklim elemanları denir. Bu elemanların yeryüzüne dağılışını etkileyen enlem, yer şekilleri, yükselti,

Detaylı

AVRUPA TOPLULUĞU PEGASO PROJESİ

AVRUPA TOPLULUĞU PEGASO PROJESİ AVRUPA TOPLULUĞU PEGASO PROJESİ 20 Şubat 2013 KÖYCEĞİZ - DALYAN ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ ALAN ÇALIŞMALARI AKDENİZ KIYI VAKFI Tanım BARSELONA SÖZLEŞMESİ 16 Şubat 1976 da, Barselona da Akdeniz ülkeleri

Detaylı

Küresel İklim Değişikliği ve Ülkemize Etkileri

Küresel İklim Değişikliği ve Ülkemize Etkileri Küresel İklim Değişikliği ve Ülkemize Etkileri Küresel İklim Değişikliği Nedir? Çeşitli gaz ve çevre kirliliği gibi olaylar sonucu atmosfer incelmeye başlamıştır.böylece güneş ışınları dünyaya daha fazla

Detaylı

Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya

Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya zorlamıştır. Mevcut Dünya topraklarından daha çok verim elde

Detaylı

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version www.pdffactory.com. Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version www.pdffactory.com. Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ Sulama? Çevre? SULAMA VE ÇEVRE Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ SULAMA: Bitkinin gereksinimi olan ancak doğal yağışlarla karşılanamayan suyun toprağa yapay yollarla verilmesidir ÇEVRE: En kısa tanımıyla

Detaylı

Türkiye nin Endüstriyel Emisyonlar Direktifine Uyumu: Enerji Sektörü Üzerindeki Muhtemel Maliyetler

Türkiye nin Endüstriyel Emisyonlar Direktifine Uyumu: Enerji Sektörü Üzerindeki Muhtemel Maliyetler tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Türkiye nin Endüstriyel Emisyonlar Direktifine Uyumu: Enerji Sektörü Üzerindeki Muhtemel Maliyetler Ankara, 24 Mart 2015 Çerçeve Temel endişe: İklim değişikliği

Detaylı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KÜLLİYESİ TURKISH WATER FOUNDATION CLIMATE CHANGE FACULTY. Aralık (December) 2016 İstanbul - Türkiye.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KÜLLİYESİ TURKISH WATER FOUNDATION CLIMATE CHANGE FACULTY. Aralık (December) 2016 İstanbul - Türkiye. Sayı (Number): 1 Atmosferdeki CO 2 Seviyesi 400 ppm i Aştı Ahmet ÖZTOPAL Aralık (December) 2016 İstanbul - Türkiye İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KÜLLİYESİ TURKISH WATER FOUNDATION CLIMATE CHANGE FACULTY İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Detaylı

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur. Türkiye de Nüfusun Tarihsel Gelişimi Türkiye de Nüfus Sayımları Dünya nüfusu gibi Türkiye nüfusu da sürekli bir değişim içindedir. Nüfustaki değişim belirli aralıklarla yapılan genel nüfus sayımlarıyla

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : CANLILAR VE HAYAT ÜNİTE 6 : İNSAN VE ÇEVRE

ÖĞRENME ALANI : CANLILAR VE HAYAT ÜNİTE 6 : İNSAN VE ÇEVRE ÖĞRENME ALANI : CANLILAR VE HAYAT ÜNİTE 6 : İNSAN VE ÇEVRE C ÇEVRE SORUNLARI VE ETKİLERİ (5 SAAT) 1 Ekosistemlerin Bozulma Nedenleri (Çevre Sorunları) 2 Çevre Kirliliğine Neden Olan (İnsan Kaynaklı) Faktörler

Detaylı

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU Zinnur YILMAZ* *Cumhuriyet Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, SİVAS E-mail: zinnuryilmaz@cumhuriyet.edu.tr, Tel: 0346 219 1010/2476 Özet Yüzyıllardan

Detaylı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı ARAZİ BOZULUMU LAND DEGRADATİON Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı LAND DEGRADATİON ( ARAZİ BOZULUMU) SOİL DEGRADATİON (TOPRAK BOZULUMU) DESERTİFİCATİON (ÇÖLLEŞME) Arazi Bozulumu Nedir - Su ve rüzgar

Detaylı

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ?

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ? İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ? Gülçin Özsoy REC Türkiye Proje Uzmanı İklim Platformu Program Yöneticisi 22 Mart 2012, İzmir REC Türkiye REC Kuruluş Sözleşmesi Ekim 2002 de imzalandı; Ocak 2004 te yürürlüğe

Detaylı

Bölüm 1: İklim değişikliği ve ilgili terminoloji

Bölüm 1: İklim değişikliği ve ilgili terminoloji Bölüm 1: İklim değişikliği ve ilgili terminoloji Bölüm 1: İklim değişikliği ve ilgili terminoloji Neden Sera gazlarını izliyor ve raporluyoruz? Küresel İklim Değişikliği Nedir Küresel İklim Değişikliği

Detaylı

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı İZMİR BÖLGESİ ENERJİ FORUMU 1 Kasım 2014/ İzmir Mimarlık Merkezi FOSİL

Detaylı

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 11. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 11. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ 2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 11. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ Ay EKİM Hafta Ders Saati Biyoçeşitlilik Biyoçeşitlilik Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı

Detaylı

İşletmesinde Toz Problemi TKİ. OAL. TKİ Maden Müh.

İşletmesinde Toz Problemi TKİ. OAL. TKİ Maden Müh. TKİ. OAL. İşletmesinde Toz Problemi TKİ Maden Müh. 1) Giriş Henüz, Türkiye'de kömür ve metal ocaklarında teneffüs edilebilir toz kontrolü yapılmamaktadır. Bu alandaki çalışmaların önemi gün geçtikçe daha

Detaylı

SANAYĠ KAYNAKLI HAVA KĠRLĠLĠĞĠ KONTROLÜ

SANAYĠ KAYNAKLI HAVA KĠRLĠLĠĞĠ KONTROLÜ SANAYĠ KAYNAKLI HAVA KĠRLĠLĠĞĠ KONTROLÜ İsken Sugözü Termik Santrali Adana Türkiye de 200 binin üzerinde iģletme, 70 bin dolayında üretim/sanayi iģletmesi bulunmaktadır. Bunlar arasında; Enerji tesisleri

Detaylı

DENİZLERDE BÖLGESEL SU ÇEKİLMESİNİN METEOROLOJİK ANALİZİ

DENİZLERDE BÖLGESEL SU ÇEKİLMESİNİN METEOROLOJİK ANALİZİ Mahmut KAYHAN Meteoroloji Mühendisi mkayhan@meteoroloji.gov.tr DENİZLERDE BÖLGESEL SU ÇEKİLMESİNİN METEOROLOJİK ANALİZİ Türkiye'de özellikle ilkbahar ve sonbaharda Marmara bölgesinde deniz sularının çekilmesi

Detaylı

IPCC 1.5 C Küresel Isınma Özel Raporu ve Türkiye ye Etkileri

IPCC 1.5 C Küresel Isınma Özel Raporu ve Türkiye ye Etkileri IPCC 1.5 C Küresel Isınma Özel Raporu ve Türkiye ye Etkileri 16 Ekim 2018 Prof. Dr. Murat Türkeş IPPC Başyazarlarından, TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi, BÜ İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma

Detaylı

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI Source: Pexels Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli Ödeme Davranışları, Euler Hermes Ekonomik Araştırmalar YÖNETİCİ ÖZETİ

Detaylı

İçerik. Çevre tanımı Sağlık çevre ilişkisi Verdiği Zararlar Önlemler

İçerik. Çevre tanımı Sağlık çevre ilişkisi Verdiği Zararlar Önlemler İçerik Çevre tanımı Sağlık çevre ilişkisi Verdiği Zararlar Önlemler ÇEVRE Çevre insanların ortak varlığını oluşturan değerler bütünündür. Bir canlının üzerinde etkili olabilen tüm faktörleri içeren ekosisteme

Detaylı

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması Pestisit; herhangi bir istenmeyen canlının (zararlı organizma), yayılmasını engelleyen, uzaklaştıran ya da ondan koruyan her türlü bileşik ya da bileşikler karışımıdır. Tarımda pestisitler, zararlı organizmaları

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR -- YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ Prof. Dr. Zafer DEMİR -- zaferdemir@anadolu.edu.tr Konu Başlıkları 2 Yenilenebilir Enerji Türkiye de Politikası Türkiye de Yenilenebilir Enerji Teşvikleri

Detaylı

İklim Hareketine Geçmenin Yan Faydaları: Türkiye İklim Taahhüdünün Değerlendirmesi 20 Ekim 2016, Ankara

İklim Hareketine Geçmenin Yan Faydaları: Türkiye İklim Taahhüdünün Değerlendirmesi 20 Ekim 2016, Ankara İklim Hareketine Geçmenin Yan Faydaları: Türkiye İklim Taahhüdünün Değerlendirmesi 20 Ekim 2016, Ankara Yeni iklim rejimi Paris İklim Anlaşması, Aralık 2015 te, COP21 in sonucu olarak kabul edildi;; 22

Detaylı

ANKARA İLİ T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ANKARA İL MÜDÜRLÜĞÜ. Ankara da bilinçli. Çevre Gönüllüleri Yetişiyor

ANKARA İLİ T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ANKARA İL MÜDÜRLÜĞÜ. Ankara da bilinçli. Çevre Gönüllüleri Yetişiyor ANKARA İLİ T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ANKARA İL MÜDÜRLÜĞÜ 1923 Ankara da bilinçli Çevre Gönüllüleri Yetişiyor BOYAMA KİTABI İdris GÜLLÜCE Çevre ve Şehircilik Bakanı Çevreye yapılan yatırımın aslında

Detaylı

TELKO ENERJİ ÜRETİM TURİZM SAN. ve TİC. A.Ş. EDİNCİK BİYOGAZ PROJESİ PROJE BİLGİ NOTU

TELKO ENERJİ ÜRETİM TURİZM SAN. ve TİC. A.Ş. EDİNCİK BİYOGAZ PROJESİ PROJE BİLGİ NOTU TELKO ENERJİ ÜRETİM TURİZM SAN. ve TİC. A.Ş. EDİNCİK BİYOGAZ PROJESİ PROJE BİLGİ NOTU Ülkemizde, gıda ve elektrik enerjisine olan ihtiyaç, sanayileşme, ekonomik gelişme ve nüfus artışı gibi nedenlerden

Detaylı

Yavuz KAYMAKÇIOĞLU- Keşan İlhami Ertem Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi.

Yavuz KAYMAKÇIOĞLU- Keşan İlhami Ertem Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi. Yavuz KAYMAKÇIOĞLU- Keşan İlhami Ertem Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yvzkymkc@gmail.com 2 Atmosferi hangi coğrafya dalı inceler? Klimatoloji 4 Asal Gazlar 0,96% Oksijen 20,95% Azot 78,07% ASAL GAZLAR

Detaylı

Daha Yeşil ve Daha Akıllı: Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Çevre ve İklim Değişimi

Daha Yeşil ve Daha Akıllı: Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Çevre ve İklim Değişimi Daha Yeşil ve Daha Akıllı: Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Çevre ve İklim Değişimi Bu sunum Greener and Smarter, ICTs, the Environment and Climate Change başlıklı Eylül 2010 tarihli OECD raporundan uyarlanmıştır.

Detaylı

ENERJİ YÖNETİMİ A.B.D. (İ.Ö.) TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI GENEL BİLGİLERİ

ENERJİ YÖNETİMİ A.B.D. (İ.Ö.) TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI GENEL BİLGİLERİ ENERJİ YÖNETİMİ A.B.D. (İ.Ö.) TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI GENEL BİLGİLERİ Enerji Yönetimi A.B.D Lisansüstü Programı Tezsiz Yüksek Lisans programına kabul edilen öğrenciler zorunlu dersleri tamamlamak

Detaylı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 YILI DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılı Ocak-Mart döneminde, Türkiye deri ve deri ürünleri ihracatı % 13,7 artışla 247,8 milyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde

Detaylı

HAVA KİRLİLİĞİ KONTROLÜNDE BİLGİ YÖNETİMİ: PERFORMANS GÖSTERGELERİ YAKLAŞIMI

HAVA KİRLİLİĞİ KONTROLÜNDE BİLGİ YÖNETİMİ: PERFORMANS GÖSTERGELERİ YAKLAŞIMI HAVA KİRLİLİĞİ KONTROLÜNDE BİLGİ YÖNETİMİ: PERFORMANS GÖSTERGELERİ YAKLAŞIMI A. Teoman SANALAN, Kerime SARIOĞLU ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü Çevre Envanteri ve Bilgi Yönetimi Dairesi Başkanlığı

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI. Gökhan BAŞOĞLU

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI. Gökhan BAŞOĞLU YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI İÇERİK 1. DÜNYADAKİ VE ÜLKEMİZDEKİ ENERJİ KAYNAKLARI VE KULLANIMI 1.1 GİRİŞ 1.2 ENERJİ KAYNAKLARI 1.3 TÜRKİYE VE DÜNYADAKİ ENERJİ POTANSİYELİ 2. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

Detaylı