The World s Dental Newspaper Turkish Edition

Transkript

1 DENTAL TRIBUNE The World s Dental Newspaper Turkish Edition İSTANBUL, MART-NİSAN 2008 ISSN: Fiyatı: 10,00 YTL CİLT: 5 SAYI: 2 Kısa Kısa Haber & Yorum Endüstri Pratik Konular Raporu Bilim & Araştırma Yenilik & Uygulama Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi nin yeni dekanı Prof. Dr. İlknur Tanboğa oldu Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanlığı na Prof. Dr. İlknur Tanboğa atandı. Hacettepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi nden 1975 yılında mezun olan Tanboğa, aynı fakültede 1981 yılında doktora derecesi aldı de pedodonti anabilim dalında doçent unvanı aldı yılında Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı nda profesörlük unvanı kazandı. Aynı yıl New York University Department of Pediatric Dentistry de bir süre misafir öğretim üyesi olarak görev aldı. Çok sayıda ulusal ve uluslararası kongre, sempozyum ve konferansa katılan Tanboğa nın 100 e yakın yazılı ve sözlü bildirisi bulunuyor Yılı Asgari Ücret Tarifesi hala onaylanmadı Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) tarafından hazırlanan ve yılbaşı öncesinde onaylanmak üzere Sağlık Bakanlığı na gönderilen 2008 Asgari Ücret Tarifesi nin onaylanmaması nedeniyle 2007 yılı Asgari Ücret Tarifesi, geçerliliğini koruyor. Her yıl TDB tarafından belirlenen ve Sağlık Bakanı nın onayına sunulan Asgari Ücret Tarifesi, 2006 yılında yapılan çalışmalar sonucunda 2007 yılından itibaren maliyet analizine dayalı olarak belirleniyor sayılı yasa gereği TDB tarafından belirlenen ve Sağlık Bakanı nın onayına sunulan Asgari Ücret Tarifesi ni Sağlık Bakanı, ya olduğu gibi ya da üzerinde değişiklik yaparak onaylama yetkisine sahip. Ancak yaklaşık üç ay geçmesine rağmen Asgari Ücret Tarifesi nin hala onaylanmaması akıllarda soru işareti oluşmasına neden oluyor. Bu durum, dişhekimlerine olumsuz yansıdığı bildiriliyor. Kliniksel yenilikler konferansı İngiltere ve birçok ülkeden dişhekimi, sektörün profesyonelleri, dişhekimliği hemşireleri, dişhekimliği öğrencilerinin katılacağı 2008 Kliniksel Yenilikler Konferansı ve 2. Dental Tribune International (DTI) Dünya Kongresi, Mayıs tarihlerinde Londra da yapılacak. Sayfa 5 Shofu daha iyi dişhekimliği için kanıtlanmış ürünler sağlayan Japonya menşeli global bir dental üretici. Ocak 2008 de şirket gelecek stratejilerini tartışmak için yıllık toplantısını gerçekleştirdi. DTI CEO su Peter Witteczek Shofu Inc başkanı Katsuya Ohta, Shofu Inc Uluslararası Sorumlu Müdürü Yoshikazu Wakino, Shofu Avrupa Yöneticisi Wolfgang van Hall, Asya-Pasifik pazarlama müdürü Patrick Loke ve Shofu Amerika Bölge Başkanı Brian Melonakos ile şirketin yönetimi ve geleceğe dair planları hakkında görüştü. Peter Witteczek: 2007 Shofu için oldukça heyecan verici bir Dental Tribune Türkiye Özgür Çilek TDD İÇK 1. Kur İmplant Eğitimi Semineri, 17 dişhekiminin katılımıyla Mart tarihlerinde İstanbul da yapıldı. İmplantolojiye ilişkin teorik CEREC sisteminin gelişimi 1950 ve 1960 yılları arasında bilgisayar destekli dizayn (CAD) ve bilgisayar destekli üretim (CAM) sistemlerine ait prototiplerin farklı sanayi dallarında kullanıma sunulması, dişhekimliği alanında da bu tip sistemlerin merak uyandırmasına neden olmuştur. Sayfa 6 yıl oldu. Bir çok olayın yanısıra 85. Yıldönümünü de kutladı. Bu sene için işle ilgili ne tür gelişmeler yaşanacak? Katsuya Ohta: Geçtiğimiz yıl en önemli olay 1989 da Osaka Güvenlik Kambiyosu listesine girmemizin ardından 2007 nin şubat ayında Tokyo Borsasının ikinci endeksi dahilinde halka açılmamızdı. Bu gelişmeler bizim için olduğu kadar tüm dental endüstri için de çok şey ifade ediyor. Çünkü Japonya da halka açılan ilk dental üreticiyiz. Halkın güvenini artıracak bu şansı daha da büyütmeyi ve şirketimi- DT Sayfa 3 bilgilerin aktarıldığı ve pratik uygulamaların yapıldığı beş günlük seminerden katılımcılar büyük memnuniyetle ayrıldı. Türk Dişhekimliği Dergisi İmplant Çalışma Kulübü (TDD İÇK) tarafından düzenlenen ve Vestiyer Akademi tarafından organize edilen 1. Kur İmplant Eğitimi Semineri, Mart 2008 tarihlerinde İstanbul Divan City Oteli nde yapıldı. İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. DT Sayfa 2 Denüdasyonların tedavisi Yaygın olarak dişeti çekilmesi adıyla bilinen kök denüdasyonları lokalize veya generalize seyredebilir. Dişetinin yürüdüğünü gören hastalar ve bu çekilmenin sonuçlarıyla muhtemel diş kaybından endişelenen hastaların konsültasyon ihtiyacı duymalarının başlıca sebeplerindendir. Sayfa 12 Şirketimizin global tanınırlığı arttı 1. Kur implant eğitimi yapıldı CAD seramiklerin dünyası IPS e.max hakkında en etkileyici şey dental profesyonellere sistemi karmaşık vakalarda ve geniş bir endikasyon yelpazesinde kullanabilme imkanı vermesi. Aynı zamanda restorasyonların benzer klinik performansından ve tutarlı bir estetik görünümden de emin olabilirsiniz. Sayfa 8 Shofu Inc. ile bir yuvarlak masa toplantısı Peter Witteczek, DTI, ile Wolfgang van Hall, Katsuya Ohta, Yoshikazu Wakino, Patrick Loke ve Brian Melonakos (soldan sağa).

2 2 Haber & Yorum DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı DT Sayfa 1 den: 1. Kur implant eğitimi yapıldı Bülent Katiboğlu nun yönettiği eğitime 17 dişhekimi katıldı. Prof. Dr. Haldun İplikçioğlu da eğitimin son gününde birikimlerini katılımcılarla paylaştı. 1. Kur İmplant Eğitimi Semineri programı, dişhekimlerinin implant bilgi ve deneyimi dikkate alınmaksızın sıfırdan başlanarak ilk 3 gün a dan z ye teorik ve pratik bilgilerin olgularla birlikte sunulması şeklinde başladı. Son iki gün ise hekimlerin modeller üzerinde implant cerrahi pratik uygulaması ve her endikasyona uygun protetik pratik uygulamasıyla tamamlandı. Seminere katılan dişhekimleri, eğitim sonrasında belirli aralıklarla yapılacak olan vaka tartışma toplantılarına katılarak vakalarını eğitimcilerle tartışma ve değerlendirme fırsatı bulabilecekler. Bu takip sonucu belli bir düzeye gelen hekimler II. Kur İmplant Eğitimi ne katılma hakkı elde edecekler. II. Kur İmplant Eğitimi nde ileri düzey implant cerrahisi ve karmaşık protetik vakalar üzerine eğitim verilecek. Bu seminere, 1. Kur İmplant Eğitimi ne katılmış, belli bir sayıda olguyu tamamlamış ve vaka tartışma toplantılarına katılarak seviyelerini ortaya koymuş olan katılımcılar dahil edilecek. 1. Kur İmplant Eğitimi Semineri ne implant tedavisine henüz başlamamış dişhekimlerinn katıldığını belirten Prof. Dr. A.Bülent Katiboğlu, uyguladıkları eğitim programının uzun yılları kapsayan bir deneyimin sonucunda ortaya çıktığını söyledi. Eğitim ilk günlerinde aktarılan fakat havada kalan bazı bilgilerin, üçüncü ve dördüncü günlerde yerlerine oturmaya başladığını ifade eden Katiboğlu sözlerine şöyle devam etti: Arkadaşlarımızın hepsi birer dişhekimi ve el becerileri çok iyi seviyede. Son iki günümüzde uygulamalı eğitim yaptık. Geçmişteki kurslarımızda şöyle bir sıkıntı yaşıyorduk. Kısa süren eğitimlerde hekimlere fazla bilgi aktarımı yapılıyordu. Bu da eğitimi anlaşılması zor ve boğucu hale getiriyordu. Burada bütün bilgileri ayıklayarak gerekli olanları vermeye çalıştık. Bunu tekrarlarla yaptık. İmplantolojiye başlamaları için arkadaşlarımızı belirli bir düzeye getirdiğimize inanıyorum. Katılımcılarımızdan üç arkadaşımız henüz 1 yıllık dişhekimi. Mezun olur olmaz implantolojiyle ilgilenmeleri onlar açısından büyük bir kazanç. Protetik endikasyonda implant uygulamalarının birinci sıraya geçtiğinin kanıtlandığını vurgulayan A. Bülent Katiboğlu, dişhekimlerinin hastalarını muayene ederken önce implant seçeneklerini değerlendirip onlara sunmak zorunda olduklarını söyledi. Gelecek aylarda eğitime katılanları takip etmeye devam edeceklerini kaydeden Katiboğlu, Hepsiyle elektronik ortamda bilgi alışverişinde bulanabilmek için adım attık. İmplant yapmaları konusunda kendilerini teşvik edeceğiz, yapacakları vakalar hakkında gerek benimle gerekse diğer eğitimci arkadaşımla irtibat kurabilirler. Yani peşlerini bırakmayacağız. Eskiden kurslardan sonra bir daha görüşme imkanı bulamıyorduk. Ancak kurduğumuz Türk Dişhekimliği Dergisi İmplant Çalışma Kulübü sayesinde arkadaşlarımızla sürekli iletişim halinde olacağız. Kurslarımızı sürekli tekrarlayacağız. İmplant deneyimleri kazanıp artıran arkadaşlarımızla ayrı aylık vaka toplantıları yapacağız. Yani arkadaşlarımızı implantoloji konusunda belişrli bir seviyeye getireceğiz dedi. Eğitimin son gününde dişhekimleriyle beraber olan Prof. Dr. Haldun İplikçioğlu ise, genç jenerasyon dişhekimlerinin implantolojiye büyük ilgi duyduklarını söyledi. Bu durumun gelecek açısından umut verici olduğunu belirten İplikçioğlu, Aynı durum dişhekimliğinin diğer alanları için de geçerli. Yapılan kongre ve eğitimlere hep aynı kişilerin katıldığı gibi eleştiriler olurdu. Ama buradaki gibi kursları incelediğimizde katılımcıların büyük çoğunluğunu yeni mezunlar ve birkaç yıllık dişhekimleri olduğunu görüyoruz. Bu insanların aldıkları eğitime değer vermeleri, yaptıkları işin eğitimini alarak daha bilimsel normlarla çalışma isteklerinin olması hepimizi mutlu ediyor diyerek sözlerini tamamladı. DT Dental Tribune International Yayıncı: Torsten Oemus Grup Editörü Daniel Zimmermann d.zimmermann@dental-tribune.com Yönetici Editör Jeannette Enders j.enders@dental-tribune.com Pazarlama ve Satış Yönetici Başkanı Peter Witteczek p.witteczek@dental-tribune.com Finans Yönetici Bşk. Yrd. Dan Wunderlich d.wunderlich@dental-tribune.com Lisans Danışma Jörg Warschat j.warschat@dental-tribune.com Uluslararası Yayın Kurulu Muhasebe Manuela Hunger m.hunger@dental-tribune.com Pazarlama & Satış Servisi Daniela Zierke d.zierke@dental-tribune.com Ürün Müdürü Bernhard Moldenhauer b.moldenhauer@dental-tribune.com Üretim Müdürü Gernot Meyer g.meyer@dental-tribune.com İlan Ürün Müdürü Marius Mezger m.mezger@dental-tribune.com Tasarımcı Franzi Dachsel f.dachsel@dental-tribune.com Dr. Nasser Barghi, Ceramics, U.S.A. Dr. Karl Behr, Endodontics, Germany Dr. George Freedman, Esthetics, Canada Dr. Howard Glazer, Cariology, U.S.A. Prof. Dr. I. Krejci, Conservative Dentistry, Switzerland Dr. Edward Lynch, Restorative, Ireland Dr. Ziv Mazor, Implantology, Israel Prof. Dr. Georg Meyer, Restorative, Germany Prof. Dr. Rudolph Slavicek, Function, Austria Dr. Marius Steigmann, Implantology, Germany Bölge Ofisleri Avrupa Daniela Zierke Holbeinstr. 29, 04229, Leipzig, Germany Tel: Faks: Internet: info@dti-publishing.com Asya Pasifik Tony Lo Room 1602, 108 Java Road, North Point, Hong Kong Tel: Faks: Amerika Anna Wlodarczyk 213 West 35th Street, Suite 801 New York, NY Tel: Faks: DENTAL TRIBUNE The World s Dental Newspaper Turkish Edition Dental Tribune Türkiye Cilt: 5 Sayı: 1 Genel Sayı: 25 Yayıncı: Vestiyer Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Tic. Ltd. Şti. Sahibi ve Sorumlu Müdür Editör Yayın Kurulu Yayın Hazırlık Tercüme Reklam Grafik Abone Dağıtım İdare Yeri Bülent Manav Prof. Dr. A. Bülent Katiboğlu Prof. Dr. Ateş Parlar Prof. Dr. Ender Kazazoğlu Prof. Dr. Haldun İplikçioğlu Prof. Dr. Faruk Haznedaroğlu Doç. Dr. Enis Güray Mehmet Yıldızhan, Özgür Çilek Ali Murat Kökat Derya Hürüz Bülent Ekel Cuma Turgut, Gülşah Kara, Deniz Bilen Saime Özekici, Mehmet Özbilen, İlhan Köse Kervangeçmez Cad. No: 5/ Mecidiyeköy İstanbul-Türkiye Telefon / Faks web e-posta bilgi@vestiyer.com.tr Basım Yeri Elma Basım, İkitelli-İstanbul Tel: , Dental Tribune International GmbH Bütün hakları saklıdır. Dental Tribune klinik bilgileri ve yapımcıların haberlerini doğru olarak yayınlar, fakat ürün talebinin geçerliliğinden ve dizgi hatalarından sorumlu değildir. Ayrıca, yayıncı ürün isimlerinden, isteklerinden ya da reklamverenler tarafından verilen beyanlardan sorumlu değildir. Yazarların görüşleri onlara aittir ve bunlar Dental Tribune International ı yansıtmaz. Dergi Adı Dental Tribune Türkiye, Yayın Türü Gayrisiyasi - Yaygın Abone ücreti: 1 Yıllık (6 Sayı) 60,00 YTL Dental Tribune Türkiye, Dişhekimliği Dergisi abonelerine ücretsiz olarak gönderilir. İmplantolojideki gelişmeler BioHorizons 2008 Sempozyumu nda tartışılacak UMG Uysal ın Türkiye distribütörlüğünü yaptığı BioHorizons firmasının organize ettiği 2008 Global Sempozyumu, 1-3 Mayıs 2008 tarihlerinde ABD nin San Diego şehrindeki The Westin Harton Plaza da gerçekleştirilecek. Organizasyon sorumluluğunu Prof. Dr. Carl E. Misch in yapacağı sempozyumda, muayenehane pratiğine yönelik olarak implant ve doku jenerasyonuyla ilgili önemli bilgilerin aktarılacağı oturumlar düzenlenecek. Sempozyumun bilimsel programında şu konu başlıklarında sunum yapılacak: Geliştirilmiş peri-implant kemik ve yumuşak dokular için lazer mikro dokulu yüzey, Günümüzde öne çıkan anterior implant estetiğiyle tanışma, İmplant ve jenerasyonun korunmasında kullanılan teknik ve materyaller, Görülenin ötesindeki uygulanabilir hazır stratejiler. DT

3 DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı İş Dünyası 3 DT Sayfa 1 den: Şirketlerimizin Global tanınırlığı arttı zin değerini arttırmayı arzuluyoruz ve Tokyo Borsasının ilk endeksine girmeyi umuyoruz. 85.yıldönümümüzü kutlarken 90.ve 100.yıldönümlerimizde de daha da büyümeyi ve dünyadaki dişhekimliği endüstrisine katkıda bulunmayı arzuluyoruz. Piyasaya yeni çıkan önemli ürünlerimiz arasında Beautifill II, PRG/Giomer restoratif materyali; FL-Bond II, flor salan bonding ajanı; ve Vintage porselen serimize yeni katılan Vintage AL ve ZR bulunuyor. Wolfgang van Hall: Bay Otha haklı. Almanya daki IDS 2007 de Beautifill II, FL Bond II Adeziv sistemini ve ResiCem i başarıyla tanıttık. Zirkonyum altyapılar için üretilmiş bir feldspatik porselen olan Vintage ZR ve yeni floresan porselen boyası Vintage Art da pazarda geniş pay buldu ve bu ürünleri büyük bir sabırsızlıkla bekleyen bir sürü müşterimiz var. Ayrıca Ceramage Gum Colours ürünümüzü de tanıttık. Tüm bu ürünler Avrupa da şu an son derece iyi bir performans gösteriyor. Brian Melonakos: 2007 yılı çift haneli basamaklarda büyüme sergileyen tek aşamalı bitim ve polisaj materyalimiz olan One Gloss için müthiş bir satış yılı oldu. Aynı zamanda henüz ikinci yılını tamamlamış olan Mono- Cem Self-Adhesive rezin siman satışları da arttı. Laboratuar tarafında ise özellikle Vintage Press Over peletlerde, yani özellikle estetikten ödün vermeden etkin bir üretim yapmak isteyen büyük laboratuarların taleplerinde ve Ceramage ürününde de büyük artış izlendi. Ayrıca Beautifill II isimli ürünümüzü piyasaya sunduk ki bu ürün Beatufill adlı ürünümüzün sekiz yıllık klinik değerlendirmeleri neticesinde ortaya çıktı. Bununla ilgili yayın bu sene içinde JADA da çıktı. Katsuya Ohta: Ayrıca Beautifill II nin ABD deki en önemli değerlendirme organizasyonlarından biri olan Clinical Research Associates tarafından 2007 yılının en iyi ürünleri arasında seçildiğini söylemekten büyük gurur duyuyoruz. Patrick Loke: 2. Jenerasyon Glomer ve Gum Shaded Ceramage ürünlerimizin yeni gelişimleri 2007 iş yılımızın karakterini sergilemektedir. Asya da hem klinik hem de laboratuar segmentlerimiz için yeni ürünler sunduk. En başarılı olanlar özellikle abrazivler, simanlar ve direkt restoratiflerin de içinde olduğu klinik segmentimizden çıktı. Dünya ekonomisi büyük değişimler yaşıyor. Bir yandan zayıflayan dolar ve yüksek enflasyon endüstriyel ülkelerde iş aktivitelerini yavaşlatırken diğer taraftan bu durum yükselen pazarlar için bir fırsat yaratıyor. Bu diş hekimliği pazarına da yarıyor mu, bu gelişmelere nasıl tepki veriyorsunuz? Katsuya Ohta: Dünya ekonomisi sürekli değişiyor. Buna uygun olarak büyük kurların değişim değerleri de devamlı değişiyor. Sağlık sektörlerinden biri olan diş hekimliği endüstrisi diğer endüstrilere nazaran ekonomik hareketlerden çok daha az etkilenir. Bununla birlikte bizim sektörümüz her ülkenin ulusal sigorta sisteminden oldukça etkilenir - özellikle de Japonya ve AB ülkelerinde. Ve burada bulunan herkes için şunu söylüyorum eminim şu an bizim için en can sıkıcı faktör Amerikan dolarının durumu. Bildiğiniz gibi ürünlerimizi tüm dünyaya Avrupa, Amerika ve Asya daki denizaşırı organizasyonlarımız aracılığıyla dağıtıyoruz. Bu nedenle kur değişimlerini sürekli gözönünde tutmalıyız. Her kurda ithalat ve ihracat miktarımızı dengeleme politikamızı koruyarak riskleri en aza indirebileceğimize ve her sorunu halledebileceğimize inanıyoruz. Wolfgang van Hall: Talihimiz yaver gitti ve Alman pazarının sağlık reformuna bağlı olarak 2004 yılındaki negatif gelişmeler sonrasında çok daha iyi Katsuya Ohta (Sağda) Shofu nun Japonya ve dünya genelindeki perfonmansını açıklıyor. bir noktaya geldiğini izledik. Müşteriler çok daha pozitif ve heyecanlıydı;yeni yatırımlar arıyorlardı. Onları en iyi şekilde desteklemek için Alman pazarına yeni satış sorumluları atadık yılını genelde % 10 büyüme ile kapatmış olduk. Güçlü bir konsolidasyon trendi sözkonusu idi yılında dünya çapında 68 şirket kapandı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Yoshikazu Wakino: Japonya da da birkaç konsolidasyon söz konusu idi. M&A trendi nedneiyle Japon şirketleri iş pratiklerini düzeltmeye 10 yıl önce başladılar.dental endüstride de birçok kapanma ve iflas yaşandı. Bu trendin devam etmesi beklenirken farklı şirket politikaları, veya yabancı kültürlere bağlı olarak şirketlerin üstesinden gelmesi gereken güçlükler olduğunu ve hatta en kötüsü küçülmelerin tam bir faciaya dönüşebileceğini kabul etmemiz gerekir. Temel politikamız kendi branşlarımızı belirlemek ve iç büyüme sağlamak. Bununla birlikte eğer büyümemize yardımcı olacağını düşünürsek hem yerli hem de yabancı şirketler ile ortaklığa pozitif bakıyoruz. Zaten denizaşırı üreticiler ve satıcılardan bir çok teklif geliyor. Bunun şirketimizin global ismine ve vizyonuna bağlı olduğunu düşünüyoruz. Tokyo endeksine dahil olduğumuzdan beri itibarımız giderek arttı. Shofu tüm büyük pazarlarda temsil ediliyor. Size göre Asya, Avrupa ve Amerika pazarları arasında bir fark var mı? Yoshikazu Wakino: Avrupa pazarı bir sürü değişim ve bunun yanında da bir çok zorluk yaşıyor. Kur birliği ve farklı düzenlemelerin entegrasyonunun fiyat yarışını yoğunlaştıracağını düşünüyorum. Bununla birlikte, yeni pazarlar - Doğu Avrupa ve Rusya - hızlı büyüme beklenen pazarlar ve Alman pazarı da ulusal sağlık sigortası reformu sonrası ayağa kalkıyor. Avrupa pazarındaki pozisyonumuzu güçlendirmek için yeni pazarlardaki gelişimlere odaklanarak Avrupalı dağıtıcılarımızla bağlarımızı daha da güçlendireceğiz. Çin, Hindistan ve Ortadoğu dahil olmak üzere Asya pazarında hızlı bir ekonomik büyüme bekleniyor. Bu bölgedeki dental endüstri temel malzemeler için olan yüksek talebin getirdiği gelişimin keyfini çıkarıyor. Ayrıca Japonya dan erişimin nispeten kolay olmasının getirdiği avantajla dağıtıcılarımıza daha da yakınlaşacağız. Amerikan pazarında abrazivlerimiz ve polisaj materyallerimiz yüksek kaliteli ürünler olarak itibar görüyor. Bununla birlikte implantlar ve CAD/CAM sistemleri gibi estetikle ilgili ürünleri içeren yeni alanlara olan talebi de gözden uzak tutamayız. Klinik ürünlerimizin yanında bu alanlarda da güçlenmemiz gerek. Dahası ürünlerimiz tanıtmak için sürekli laboratuarları ziyaret ediyor ve Güney Amerika da yeni pazarlar arıyoruz. Patrick Loke: Avrupa ve Amerika pazarları daha oturmuş ve büyümeleri de stabil. Asyadaki bölge pazarımız gelişmiş, gelişen ve gelişecek bir çok pazarın biraraya gelmesiyle oluşmuş durumda; bu yüzden büyüme stabil değil ama potansiyeli teşvik edici. Pazar ve endüstri hakkında istatistiksel verileri elde etmek kolay değil, edindiğimiz veriler de o kadar doğru ve güncel değil. İki dev, Çİn ve Hindistan, bölgesel pazarı kızıştıracak şekilde pek çok dental şirket için çekiciliğini arttırıyor. Wolfgang van Hall: Avrupa da temel iş alanımız olan laboratuar ürünlerinde başarılıyız. Avrupa da Doğu Avrupa ülkelerinde büyük gelişme var. Rusya en büyük pazarlardan biri ve Doğu Avrupa ülkeleri de ekonomik ve politik olarak stabil hale geliyor ve gelişiyor. Brain Melonakos: kuzey Amerika pazarında bleaching veya CAD/CAM in geniş bir segment olduğuna şüphe yok. Kuzey Amerika pazarı prosedürlerde zaman kazanmaya biraz daha fazla önem veriyor. Bunun yansıması da dağıtım sistemlerinde görülüyor. Ürün maliyeti ne kadar yğksek olursa olsun yeni ürünlerin uygun sürede dağıtılması ve prosedürlerin azalması gerekiyor. Peter Witteezek, Shofu Avrupa Yöneticisi Wolfgang van Hall ile (Solda) konuşuyor. DT Sayfa 4

4 4 İş Dünyası DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı DT Sayfa 3 Dentaltown US magazine, sizi en iyi saklanan sır ödülü ile onurlandırdı. Buna katılıyor musunuz? Brian Melonakos: Şirket olarak Shofu dünyada çok iyi tanınıyor. Yine de pek.ok ürün kategorisinde bir çok dişhekimi bizi bilmiyor. Amerika da polisaj ürünleri şirketi olarak tanınıyoruz. Endüstri standardını belirleyen ürünler ortaya koyuyoruz ama kompozitlerimiz, bleaching ürünlerimiz, porselenlerimiz de mükemmel. kansız. Departmanın üyeleri de en önemli uluslararası fuarları ziyaret ediyor ve en son bilgileri güncelliyor. Brian Melonakos: Kesinlikle. Teknik ekibimiz Amerika ve Avrupa yı dolaşıyor, konumalar yapıyor, kongrelere katılıyor, fuarlarda yer alıyor ve uluslararası Shofu yetkilileriyle görüşüyor. Projeler tartışılıyor ve lokal klinisyenler ile laboratuarlardan gelen feedback değerlendiriliyor. Hala Kyoto daki teknik ekip ile Amerika ve diğer pazarlardaki global müşterilerimiz arasındaki ilişkiyi arttırmaya çabalıyoruz. Wolfgang van Hall: En doğru öncelikleri saptamak her zaman kolay olmuyor. Özellikle de farklı tercihler ve ihtiyaçların olduğu bölgelerde. Bunun gibi uluslararası toplantılarda arzularımız tartışıyoruz ve Shofu yönetimi ile arge departmanı ile işbirliği için bir ortak strateji geliştiriyoruz. Shofu 2022 yılında 100.yıldönümünü kutlayacak. Bunu sağlamak için planlarınız nelerdir? Katsuya Ohta: 100 yıl için hedeflerimiz Tokyo ilk endeksine girmek; 50 milyar yen net satış sağlamak ve % 20 kar elde etmek, yükselen pazarlarda yer almak (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin)diğer endüstrilerde gelişmek ve Japonya nın ilk global dental üreticisi olarak gelenekleri devam ettirirken etkin ve geleceğe bakan bir iş yaratmak. Gelecek dental pazar trendleri neler olacak ve hazır mısınız? Katsuya Ohta: Gelişen ülkelerde dental endüstri yeni alanlar olan talep doğrultusunda - estetik, implant, CAD/CAM teknolojileri ve rejeneratif tıp- büyümeye devam edecek. Genişleyen talep yelpazesi ile bazı alanlara yoğunlaşmayı amaçlıyoruz. Dünyada tek ya da en iyi olacağımız alanlarda yeni ürünler geliştirmeye odaklanacağız. Gelişen ülkelerde temel ihtiyaç malzmeleri - abrazivler, poisaj malzemeleri- talebi artarak devam edecek ki biz bu alanda uzmanız. En büyük sorun yüksek kaliteyi rekabetçi fiyatla sunmak. Teşekkür ederiz... Shofu kendini global bir şirket olarak sunuyor. Lokal segmentler Japon iş kültüründen ne kadar etkileniyor? Yoshikazu Wakino: Japon kültüründen çok Shofu kültürü nden etkilendiklerine eminiz. Tüm grup içinde mükemmel bir çalışma ortamı var. Bu bizim işverenine değer verme geleneğimizin sonucu. Pek çok çalışanımızla uzun süredir beraberiz ve bu bizim önce insan politikamızın yürüdüğünü gösteriyor. Değerli insanlarımızla uzun dönemli hedeflerimize sürekli artan kalitemiz ve güvenirliğimiz ekleyip çok çalışarak ulaşıyoruz. Patrick Loke: Katılıyorum. Singapur branşımız çok ırklı ve çok dilli yapısıyla Asya Pasifik bölgesinde stratejimizi başarıyla gerçekleştirerek global pozisyonumuza katkı sağlıyor. Brian Melonakos: Shofu Int olarak odağımız globallik, Japon pazarı haricinde de ürünlerimiz ve dağıtımı modifiye etmek amacındayız. Özellikle lab segmentindeki ürünlerimize uluslararası ilgi artıyor. Pek çok yeni ürün piyasaya çıkmadan büyük pazarlarda kullanıcıya sunuluyor. Wolfgang van Hall:Shofu nun global stratejisini günlük işimize ve bölgesel amaçlarımıza uyarlamamız gerek ki aynı yöne doğru birlikte gidelim. Tabi ki amacımız müşterilerimize en iyisini sunarak Shofunun pozisyonunu güçlendirmek ve bu yaklaşım tüm stratejiyi etkiliyor. Brian Melonakos: Hala global olarak çok şey yapmalıyız. Böylece potansiyelimiz ulaşmak adına daha fazla yol katederiz. Shofu Japonya yıllık gelirin %6-8 ini ar-ge çalışmalarına ayırıyor ki bu sektör ortalamasının üzerinde. Geliştiriciler ile ne kadar işbirliği içindesiniz ve bu işbirliğini detayları nelerdir? Patrick Loke: tüm uluslararası lokasyonlarda ürün gelişim önceliklerini tanımlaması isteniyor. Daha sonra uluslararası toplantılarda bunlar gözden geçiriliyor bu ürünlerin Japonya da büyük potansiyel göstermesi tercih ediliyor ama en azından birkaç durumda gelişim projeleri Japonya dışındaki Pazar potansiyellerine göre onaylanabiliyor. Wolfgang van Hall: AR-Ge departmanıyal yakın ilişki içindeyiz keza bu ürünlerin piyasaya sunulmadan önce gelişimini tamamlaması şart. Pazarımızı yakından inceliyoruz ve tüm gerekli bilgileri ar-ge departmanına aktarıyoruz, tüm uluslarararası gelişimlerde kendi kendilerine bunları güncellemeleri im-

5 DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı Haber & Yorum 5 Kliniksel yenilikler konferansı Londra da yapılıyor İngiltere ve birçok ülkeden dişhekimi, sektörün profesyonelleri, dişhekimliği hemşireleri, öğrencilerinin katılacağı 2008 Kliniksel Yenilikler Konferansı ve 2. Dental Tribune International (DTI) Dünya Kongresi, Mayıs tarihlerinde Londra da yapılacak. Londra daki Regent s Park College de yapılacak organizasyona Estetik ve restoratif dişhekimliğinde dünyanın önde gelen konuşmacıları sunumlar yapacak. Kongre merkezinin yakınında Sherlock Holmes Müzesi and Madam Tussauds gibi görkemli yapıların bulunması da katılımcıların için heyecan dolu bir atmosfer yaratacak. Akademik uzmanlık konusunda sayılı merkezlerden biri olarak kabul edilen kolej, çok sayıda önemli üniversiteden öğrencilerin ve konferans katılımcılarının ağırlandığı European Business School ve Regent s Business School London u bünyesinde barındırıyor. Organizasyon yetkilileri. Kliniksel Yenilikler Konferansı nda dünyanın önde gelen isimlerinin konuşmalar yapacaklarını, bunun katılımcılar açısından fantastik bir ortam yaratacağını belirtiyorlar. Estetik ve restoratif dişhekimliği konularında 14 saatten oluşan Sürekli Profesyonel Gelişim bölümünde hekimler mesleki yaşamlarında kullanabilecekleri önemli bilgileri öğrenecekler. Kongrede sunum yapacak isimler arasında şu isimler bulunuyor: George Freedman, Nasser Barghi, Liviu Steier, Sandesh Mayekar, Howard Glazer, Linda Greenwall, Eddie Lynch ve Dan Nathanson. DT Estetik Dişhekimliğinde Beyazlatma Semineri dişhekimlerinin ilgisini çekecek Dişhekimliğinin farklı alanlarına yönelik gerçekleştirdiği eğitim seminerleriyle hekimlerin mesleki gelişimlerine katkıda bulanan Vestiyer Akademi yepyeni bir semineri daha hayata geçiriyor. Estetik Dişhekimliğinde Beyazlatma Semineri. 25 Mayıs 2008 Pazar günü İstanbul Divan City Oteli nde yarım gün olarak yapılacak eğitimi, İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haşmet Ulukapı verecek. Seminerde muayenehane ve ev tipi beyazlatma teknikleri anlatılarak bu yöntemler arasındaki farklılıklar üzerinde durulacak. Ayrıca fluorozlu dişlerin beyazlatılmasında kullanılan kontrollü mikroabrazyon yöntemiyle ilgili bilgiler de katılımcılarla paylaşılacak. Eğitim kalitesi ve etkinliğinin azaltılmaması amacıyla katılım sayısı 25 kişiyle sınırlandırılacak Estetik Dişhekimliği Semineri ne hekimler 150 YTL ödeyerek kayıt yaptırabilirler. Ayrıca yine Vestiyer Akademi tarafından 4 Mayıs Pazar günü yapılacak Uygulamalı Endodonti Konuşmaları Semineri ne katılan dişhekimleri, 100 YTL ödeyerek eğitime kayıt yaptırabilecekler yılında İstanbul Üsküdar da doğan Prof. Dr. Haşmet Ulukapı, ilk öğrenimini Konya Mümtaz Koru İlkokulu nda, orta öğrenimini ise Saint Benoit Fransız Lisesi nde tamamladı 1987 yılında İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi nden mezun olan Ulukapı, 1993 te Flüorürlerin yalnız ve iz elementlerle birlikte kullanılmasının sement çözünürlüğüne etkisi konulu doktora tezini tamamlayarak 1997 yılında doçent, 2006 yılında ise profesör unvanını aldı. Halen İ. Ü. Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı nda öğretim üyesi olarak çalışan Prof. Dr. Haşmet Ulukapı nın kariyoloji, bireysel proflaksi ve beyazlatma konularında 30 adet yayınlanmış eseri bulunuyor. Evli ve bir çocuk babası olan Ulukapı, Fransızca ve İngilizce biliyor. DT Ayrıntılı Bilgi:

6 6 Endüstri Raporu DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı CEREC sisteminin gelişimi Burçin Karataşlı, Elif Tunç 1950 ve 1960 yılları arasında bilgisayar destekli dizayn (CAD) ve bilgisayar destekli üretim (CAM) sistemlerine ait prototiplerin farklı sanayi dallarında kullanıma sunulması, dişhekimliği alanında da bu tip sistemlerin merak uyandırmasına neden olmuştur (4). Bu konuda pek çok araştırma yapılmış, ancak özellikle Mörmann ve arkadaşlarının devam eden çalışmaları, CAD/CAM sistemlerinin diş hekimliğinin rutin bir parçası olması sağlanmıştır. Mörmann, CEREC 3D İnley Onley Laminate Veneer Tam Seramik Kuron Tablo 1. CEREC 3 sisteminin endikasyonları. CEREC inlab İnley Onley Laminate Veneer Tam Seramik Kuron Kuron ve Köprü Protezi Altyapılar Döküm için modelaj Geçici Restorasyonlar posterior bölgedeki dişlerin doğal renklerini taklit eden materyallerle restorasyonu konusunda yaptığı çalışmalarda, kompozit materyallerde polimerizasyon büzülmesi, kenar açıklıkları, abrazyon ve modelajın zorluğu gibi olumsuzluklara raslamış ve estetik materyallerle hazırlanan inleylerin adeziv tekniklerle simantasyonunun, tüm sorunlara çözüm olacağı hipotezini ortaya koymuştur (7). Direk kompozit restorasyonlara oranla daha uzun bir hazırlama süresine ihtiyaç duyulan porselen inleylerin, preparasyonun hasta ağzından taranarak doğrudan bir freze cihazına aktarılması yoluyla hasta yanında en kısa sürede hazırlanabilmesi düşüncesi, günümüzde milyonlarca vakada başarıyla kullanılmış olan CEREC sisteminin temellerini atmıştır (6). CEREC sisteminin tasarımı aşamasında Mörmann ve Brandestini, ağız içerisinden görüntü alınması amacıyla optik tarayıcılar kullanmış ve µm hassasiyetle istenilen görüntünün elde edileceği sonucuna varmışlardır (10). Temel fikir, görüntüsünün alınması istenen cisim üzerine 250 _m aralığa sahip paralel çizgilerden oluşan bir ışık ızgarası yansıtılması ve de bir alan sensörü yardımıyla derinliğin algılanmasıdır. Sonuç olarak, 1983 yılında ağız içi kamera yardımıyla doğrudan hasta ağzından preparasyona ait görüntüyü elde etmeyi başarmışlardır. Bu işlem sonraki yıllarda, optik ölçü olarak adlandırılmıştır (6). Aynı yıl restorasyon dizaynı için Ferru tarafından hazırlanan 2 boyutlu yazılım sayesinde ise, kavite tabanının, proksimal sınırların ve ok- (Vita Zahnfabrik) kullanılarak ilk chairside restorasyon üretilerek hasta ağzında uygulanmıştır. Diş hekimliğinde büyük bir dönüm noktası oluşturan bu sisteme CEREC (computer-assisted CEramic REConstruction) adı verilmiştir (6) yılında piyasaya çıkan CEREC1 cihazı, hasta başında tek seansta inley, onley ve laminate veneer restorasyonların hazırlanmasına imkan sağlamıştır (Resim 1)(3). Birinci jenerasyon CEREC1 cihazlarında restorasyonun okluzal yüzey morfolojisi, hekim tarafından ağız içerisinde oluşturulmaktaydı (6). Sonraki yıllarda yapılan bir dizi değişiklik sistemin hassasiyetinin artmasına neden olmuş, bununla birlikte bu sistem ile hazırlanmış inleylerde, okluzal bölgedeki kenar aralığı _m olarak ölçülürken (8), 1988 yılında geliştirilen ikinci jenerasyon CEREC 1 Cihazı (Siemens AG) kullanılarak hazırlanan inleylerde, kenar aralığı 169±48_m olarak saptanmıştır(10). CEREC 2 cihazı 1994 yılında piyasaya sürülmüştür (Resim 2). Bu yeni cihaza ve yeni yazılım olmuştur (8, 11) yılına gelindiğinde ise, artık Sirona firmasını bünyesinde olan CEREC 3 sistemi geliştirilerek piyasaya sürülmüştür (Resim 4). CEREC sistemi, optik kamera ve dizayn ünitesi ile lazer tarayıcı ve 6 akslı freze ünitesi olmak üzere 2 ayrı üniteden oluşmaktadır. Optik ağız içi kameraya ilave olarak freze ünitesi içerisine eklenen lazer model tarayıcı, 25 _m çözünürlükte ve 670 nm dalga boyundadır; ayrıca 25 _m den küçük fokal alan çapına sahiptir. Sistemdeki diğer yenilikler ise, freze ünitesinde daha önceki sistemlerde bulunan aşındırıcı diskin kaldırılmış olması, inlab sistemi sayesinde 3 üyeli köprü protezi altyapıları üretilebilmesi ve devir/dakika çalışma hızıdır. CEREC 3 cihazının artan hassasiyeti sayesinde, yapılan restorasyonlarda kenar uyumunun, CEREC 2 cihazına oranla artmasına rağmen, her iki sistemle hazırlanan restorasyonlarda da kenar aralığı değerleri, ADA standartı olan 50 _m sınırının altında kalabilmektedir (2). CEREC sisteminde 2003 yılında geliştirilen yeni yazılım saye- Yıl Cihaz Yazılım Restorasyon Üretici Temel konsept CEREC1 CEREC1 CEREC2 CEREC3 & CEREC inlab CEREC3 & CEREC inlab CEREC3 & CEREC inlab CEREC inlab & ineos CEREC inlab MC XL 2 Boyutlu 2 Boyutlu 2 Boyutlu 2 Boyutlu 2 Boyutlu 3 Boyutlu 3 Boyutlu 3 Boyutlu 3 Boyutlu İnley Hasta ağzında ilk uygulama İnley, Onley, Laminate Veneer +Tam Seramik Kuron ve Kuron Altyapıları + 3 Üye Köprü Altyapıları + 4 Üye Köprü Altyapıları Otomatik okluzal uyumlama Tüm Endikasyonlar Tüm Endikasyonlar Mörmann vebrandestini Mörmann ve Brandestini Mörmann ve Brandestini Siemens (Münih, Almanya) Sirona (Bensheim, Almanya) Sirona Sirona Sirona Sirona Tablo 2. CEREC sisteminin gelişimi. Şekil 1. CEREC prototipine ait yazılımla restorasyon hazırlanması. Şekil 4. CEREC 3 cihazına ait freze ünitesi. Şekil 2. CEREC 2 cihazında kullanılan aşındırıcı disk ve silindir frez. Şekil 5. CEREC 3 cihazında 3 boyutlu olarak oklüzyon ayarlaması. luzal kavite sınırlarının belirlenmesi ve proksimal temas çizgilerinin girilmesini takiben, proksimal ve okluzal yüzeyler otomatik olarak oluşturulabilmiştir de, sarı renginden dolayı Lemon adı verilen ilk fonksiyonel prototip tanıtılmış ve aynı tarihte CAD/CAM cihazında kullanılmak üzere hazırlanan Vita Mark I feldspatik seramik blok Şekil 3. CEREC 2 cihazına ait oklüzal yüzey tasarımı. okluzal dizayn yapılabilmesine imkan tanımaktadır (Resim 3)(6). Sistemdeki yenilikler cihazın hassasiyetini arttırırken, kenar aralığı değerlerinin de restorasyonun tüm sınırlarında ortalama %30 azalmasını sağlamıştır (9) yılında geliştirilen yeni yazılımlar sayesinde ise, artık hasta başında tek seansta tam seramik kuron hazırlanması da mümkün sinde sisteme 3 boyutlu bir tasarım programı dahil olmuştur. Bu yeni programda, restore edilecek bölge, antagonist dişler ve fonksiyonel kayıtlar, 3 boyutlu olarak görüntülenebilmektedir (Resim 5). Ayrıca 2005 yılında yazılıma eklenen antagonist tool fonksiyonu, okluzyonun da artık sistem tarafından otomatik olarak ayarlanabilmesini sağlamaktadır (6) yılında ise özellikle iş yoğunluğunun yüksek olduğu laboratuvarlar için büyük bir avantaj sağlayacak olan harici optik model tarayıcı ünitesi ineos piyasaya çıkmıştır. Bu cihazın, tarama süresinin kısalması, freze işlemi devam ederken, yeni modellerin taranabilmesi, tüm arkın taranması, rotasyon yöntemiyle tek diş preparasyonlarının taranması gibi avantajları bulunmaktadır yılında tanıtılan daha büyük ve hızlı bir yapıya sahip olan yeni freze ünitesi CEREC inlab MC XL, firma tarafından özellikle yoğun kullanım için tavsiye edilmektedir. Yeni freze ünitesi, inlab sistemi ile aynı la- DT Sayfa 7

7 DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı Endüstri Raporu 7 DT Sayfa 6 zer tarayıcıya sahip olmakla birlikte, hassasiyet derecesi ±25 _m a kadar yükseltilmiştir. Cihaz 1,0-1,5 mm/dak aşındırma hızına sahiptir ve dakikada devire ulaşabilmektedir. Yine aynı yıl piyasaya sürülen basamaklı frezin uç kısmında çapının 1/3 oranında azalması, hassasiyetle birlikte frez ömrünün de artmasını sağlamıştır. Sistemde sürekli olarak yaşanan gelişmelerle birlikte kullanımının da yaygınlaşması, CE- REC sisteminin birçok firmanın da dikkatini çekmesini sağlamış, bu sayede CEREC cihazında kullanılmak üzere yeni materyaller geliştirilmiştir (Tablo 1). CEREC sistemini günümüzde kullanılan diğer CAD/CAM sistemlerinden ayıran en önemli özellik, hasta yanında ve tek seansta restorasyonların hazırlanabilmesine imkan tanımasıdır. Tedavinin tek seansta tamamlanması, hasta açısından olduğu kadar, hekim açısından da tek bir defa anestezik madde uygulanması, geçici restorasyon gerekliliğinin ortadan kalkması, laboratuvar ücretinin ortadan kalkması, ölçü maddesi, alçı ve geçici siman gibi sarf maddelerinin tüketiminin azalması, ilave seansların neden olduğu zaman kaybının ortadan kalkması, diş preparasyonu için daha fazla zaman kalması gibi birçok avantajı da beraberinde getirmektedir (Tablo 2) (5). SONUÇ Restoratif diş hekimliğinde kullanılmak üzere geliştirilen bilgisayar destekli sistemlerin sayısında, dünya çapında kayda değer bir artış yaşanmaktadır, bu sistemler arasında yalnızca CE- REC uzun yıllar boyunca pazarda yer almayı başarmıştır. Bilgisayar destekli sistemlerin hekimler tarafından bireysel kullanımı gün geçtikçe artarken, diş hekimliğinde bu sistemlerin kullanımına yönelik yöntemler de gelişmektedir. Bu sistemler gelecekte daha da gelişip yaygınlaşarak, vazgeçilmez bir tedavi seçeneği halini alacaktır (1). DT KAYNAKLAR 1- Christensen GJ. Computerized restorative dentistry: State of the art. J Am Dent Assoc 2001; 132; Estafan D, Dussetschleger F, Agosta C, Reich S. Scanning electron microscope evaluation of CEREC II and CEREC III inlays. Gen Dent Nov-Dec;51(6): Fasbinder DJ. Clinical performance of chairside CAD/CAM restorations. J Am Dent Assoc 2006;137; Kalpakjian S. Manufacturing engineering and technology. Addison- Wesley: New York; Morin M. CEREC: the power of technology. Compend Contin Educ Dent 2001 Jun;22(6 supplement): Mörmann WH. The evolution of the CEREC system. J Am Dent Assoc 2006;137; Mörmann WH. The origin of the CEREC method: a personal review of the first 5 years. Int J Comput Dent 2004;7(1): Mörmann WH, Krejci I. Computerdesigned inlays after 5 years in situ: clinical performance and scanning electron microscopic evaluation.quintessence Int 1992;23(2): Mörmann W.H, Schug J.Grinding precision and accuracy of fit of CE- REC 2 CAD-CAM inlays. J Am Dent Assoc 1997;128: O Neal SJ, Miracle RL, Leinfelder KF. Evaluating interfacial gaps for esthetic inlays. J Am Dent Assoc 1993;124(12): Wiedhahn KJ. Cerec - Veneers in der Praxis. Quintessenz 1995; 46(22): Yazışma Adresi Dr. Elif Pak Tunç 1990 da İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesinden mezun oldu yılında Protetik Diş tedavisi Anabilim Dalı, Kuron Köprü Protezi Bilim Dalı dna doktora öğrencisi olarak çalışmaya başladı yılında aynı bilim dalında Dr. ünvanını aldı. Halen Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı, Kuron Köprü Protezi Bilim Dalı nda çalışmalarını sürdürmektedir. Yazışma Adresi Arş. Gör. Burçin Karataşlı 1999 yılında İstanbul Üniversitesi Dişhekimliğ Fakültesi ne girdi ve 2004 yılında mezun oldu. Aynı yıl fakültenin Kuron ve Köprü Protezleri Bilim Dalı nda doktora eğitimine başladı. Halen aynı kürsüde Araştırma Görevlisi olarak çalışmalarına devam ediyor.

8 8 Bilim & Araştırma DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı CAD seramiklerin dünyası tam seramiklerden beklentiler Andreas Kurbad, Almanya IPS e.max hakkında en etkileyici şey dental profesyonellere sistemi çok karmaşık vakalarda ve çok geniş bir endikasyon yelpazesinde kullanabilme imkanı vermesi. Aynı zamanda restorasyonların benzer klinik performansından ve tutarlı bir estetik görünümden de emin olabilirsiniz. IPS e.max sisteminin en çekici bulduğum yönü ise hem cam seramik hem de zirkonyum oksit seramik materyaller ihtiva etmesi ve altyapı materyallerinin tek bir tabaka porselen ile veneerlenebilmesi. Tam seramik terimi sergiledikleri özellikler ve yapım metodları itibariyle kendi içerisinde çeşitlilik sergileyen birçok materyali kapsar. Geniş bir gereksinim yelpazesini karşılamak üzere özel materyaller mevcuttur. Bu alandaki hızlı gelişmelerin sonucu olarak mevcut tüm ürünlerin genel bir değerlendirmesini yapmayı sürdürebilmek artarak zorlaşmaktadır. Ekonomik anlamda seçilmiş birkaç sisteme odaklanmak önemlidir. CAD/CAM cihazları kullanılarak işlenilen materyaller silikatlar ve oksit seramiklerdir. Bu materyallerin dayanaklılıkları ve stabiliteleri en önemli özellikleri olarak kabul edilir. Genel bir sınıflandırma yapılabilmesini sağlayan standart ve karşılaştırılabilir değerler halihazırda mevcuttur. Bu nedenle tam seramikler yüksek, orta ve düşük dirençte olarak sınıflandırılabilir. Genel olarak dayanıklılıkları sebebiyle yüksek dirençli seramikler tercih edilir. Ancak yüksek dirençli seramiklerin işlenmesi zordur. Bu çok sert materyalleri işleyebilen birkaç CAD/CAM sistemi mevcuttur. Alternatif bir çözüm olarak ham (yeşil) gövdeler kullanılabilir keza bu materyaller arzu edilen nihai sertliğe ancak işlendikten sonra ulaşmaktadır. İşlem kolaylığından ziyade düşük dirençli seramiklerin bir başka avantajı da çok estetik restorasyonların yapımı gereken bölgelerde çok önemli olan doğal görünüm ve floresans etkiler gibi optik artılar sunabilmesidir. Buna ilaveten adeziv simantasyon olasılığı veya gerekliliği de belli endikasyonlar için bir karar verme kriteridir. Evrensel seramik diye bir şey yoktur. Tedavinin başarısı büyük ölçüde elinizdeki vakaya en uygun materyali seçmeye bağlıdır. Bu da dişhekimi ve teknisyenden oluşan ekibe önemli bir görev düştüğü anlamına gelir. Ivoclar Vivadent in devamlı ve sistematik gelişim adına harcadığı eforun sonucunda ortaya çıkan iki ürün çizgisi; IPS Empress ve IPS e.max, her endikasyon için uygun seramik tercihi sunmaktadır. Şekil 1. Ön dişteki travmatik kırık kompozit dolgu ile tedavi edilmiştir. Yıllar süren kullanım sonrası aşınma bulguları izlenmektedir. Şekil 3. İşlenme sonrası IPS Empress CAD seramik IPS Empress Veneer kiti ile karakterize edilir Şekil 5. IPS Empress CAD Multi Block kullanılmış. Bu blok renk ve translusentlik açısından doğal görünümlü bir geçiş sergiler Şekil 2. Seramik veneer yerleşiminden önce minimal invaziv preparasyon yapılmış Şekil 4. Zarar görmemiş diş yapısını örtecek olan veneer alanları sadece 0.3 mm kalınlıktadır. Şekil 6. Veneer Variolink Veneer kullanılarak adeziv teknikle yapıştırılmıştır. IPS Empress CAD Bu materyal düşük dirençli seramikler sınıfından bir lösit cam-seramiktir. Lösit kristalleri oluşumu iç stresler yaratır ki bu kategoride olası en iyi direnç değerlerini sağlar. Seramik işlemlerinin basitliği ve son derece estetik görünümü düşük dayanıklılığını maskeler. Bloklar CEREC veya inlab torna cihazları kullanılarak basit bir prosedürle işlenebilir. Farklı klinik durumlar için iki translusensi seviyesinde (HT-yüksek, LT-düşük) üretilmişlerdir. Buna ilaveten çok daha sofistike restorasyonlar için doğal görünümlü renk, parlaklık ve şeffaflık özellikleri taşıyan Multi Block ürünü geliştirilmiştir. Birçok vakada istenen estetik etkiyi elde etmek için restorasyonların sadece parlatılması veya glazelenmesi yeterli olur. Gerektiğinde ilave tabakalar ve karakterizasyonlar katmak için IPS Empress Veneer Kit geniş bir materyal seçim yelpazesi sunar. Bu sistemin endikasyonları inleyler, parsiyel kronlar ve tam seramik anterior-posterior kronlardır. IPS Empress CAD son derece estetik görünümü nedeniyle laminate veneerlerin yapımında özellikle uygun bir seçimdir. Materyal geniş bir renk skalası sunmakta olup bukalemun etkisi sergilemektedir. Bu sayede CEREC sistemi ile koltuk başında tamamen anatomik restorasyonların yapımı için ideal bir özellik taşımaktadır. Yine de laboraturda bitirildiği takdirde müthiş sonuçlar verir. İnce patların uygulanması veneer seramiğinin altyapı materyaline pürüzsüz adaptasyonunu sağlar. Ne olursa olsun bu materyalin Şekil 7. Veneerler mükemmel estetik adaptasyon sergiler ve uzun ömürlü hizmet sunar. Şekil 8. Doğal yüzey dokusunun tam olarak yeniden yaratılması veneerlerin yapımında büyük öneme sahiptir DT Sayfa 9

9 DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı Bilim & Araştırma 9 Programat CS: Dişhekimleri için ideal porselen pişirme ve kristalizasyon fırını. Vakum özellikli yeni Programat CS. IPS e.max CAD restorasyonların kristalizasyon ve glaze fırınlaması dental pratikte kolayca gerçekleşmektedir. 20 programı vardır, kullanımı kolaydır ve kontrollü bir soğutma işlevi vardır. cih edilmelidir. Veneerleme ve/veya boyama amaçlı olarak kullanım için geniş bir renk yelpazesine sahip olan çok yönlü IPS e.max Ceram tercih edilebilir. Bu seramik primer olarak tam kronların yapımında kullanılabilir. Bununla birlikte yüksek final sertliği nedeniyle adeziv tekniğin uygulanamayacağı veya prosedürün düzgün şekilde yapılamayacağı şüphesi olan durumlarda da bu materyal kullanılabilir. Seramik farklı tipte kronların yapımı için kullanılabilir. Estetik ve/veya ekonomik gereksinimlere bağlı olarak son derece düz mono-seramik veya parsiyel-tam veneer restorasyonlar yapılabilir. Arzulanan final forma ulaşmak için mono-seramik parçalar tornalanır. Akabinde tek bir aşamada kristalizasyon fırınlaması ile glaze fırınlaması birlikte yapılabilir. Çok daha karmaşık bir prosedür de kronun yontularak modele edilmesidir. Bu durumda estetik bölgeler bilgisayar destekli tasarım dışında bırakılır ya da restorasyonun tornalanması bittikten sonra mekanik olarak uzaklaştırılarak bu alanlar veneer seramik ile tekrar şekillendirilir. Minimal invaziv prensiplere uygun chamfer veya dik açılı shoulder tipi basamaklar uygundur. IPS e.max CAD restorasyonlar konvansiyonel simantasyon teknikleri veya adeziv yapıştırma teknikleri ile simante edilebilirler. Adeziv teknikte seramik hidroflorik asit ile pürüzlendirilir ve silan uygulaması yapılır. Multi- DT Sayfa 10 DT Sayfa 8 düşük direnci sebebiyle klinik kullanımının çereçevesi net çizgilerle çizilmelidir. Yüksek mekanik yüklere maruz kalan bölgelerde incelerek sonlanan preparasyon marjinlerinden kaçınılmalıdır. Sonuçta kron preparasyonları non-invaziv preparasyon ve pulpanın korunumu prensiplerine uyarak yuvarlatılmış iç kenara sahip ve 1 mm.den geniş olmayacak şekilde dik açılı shoulder basamak ile bitirilmelidir. En nihayetinde konvansiyonel adeziv teknik çalışma prosedürü Multilink Automix gibi bir sistem kullanılarak Variolink II için anlatıldığı gibi basitleştirilebilir. Bununla birlikte estetitiğin çok önemli olduğu bölgelerde, özellikle de veneerlerin simantasyonu için bu uygulamalara özel olarak üretilen Variolink Veneer kullanılmalıdır. Adeziv simantasyon hazırlığı için seramik hidroflorik asit ile pürüzlendirilir ve silanize edilir. IPS e.max CAD Bu materyal lityum disilikat olup genellikle silikat seramik olarak sınıflandırılır. Bu özel kristal yapının sonucu olarak final dayanıklılığı çok yüksektir. Bu nedenle orta dirençli seramik olarak sınıflandırılır. Materyal pek yaygın olmayan şekilde mavi renkli bir intermediat kristal formda (metasilikat) sunulur. Bu fazda materyal hiçbir sorun olmaksızın tornalanabilir, bitirilir ve modele edilebilir. Tüm bu işler bitirildiğinde seramiğin final sertliğine ulaşabilmesi için dakika süre ile kristalizasyon fırınlamasına maruz tutulması gerekir. Piyasadaki porselen fırınlarının çoğu bu amaçla kullanılabilir. Fırınlama işlemi için seramik restorasyonlar bir taşıyıcı materyal üzerine yerleştirilir. Kristalizasyon fırınlamasını takiben materyalin rengi ve translusensisi doğal dişe benzer nitelikler kazanır. Kristal yapıda değişiklik oluşturularak (disilikata transformasyon) materyal epeyce güçlendirilir. Hastanın estetik gereksinimlerine bağlı olarak seramik glazelenebilir, tamamen veya parsiyel olarak veneerlenebilir. IPS e.max CAD seramik de iki farklı translusensi seviyesinde mevcuttur. Çoğu vakada daha translusent nitelik taşıyan IPS e.max CAD LT tercih edilse de renklenmiş dişler veya metal altyapıların (örn.implant üstyapısı) maskelenmesi gerektiğinde daha opak olan materyal (MO) ter-

10 10 Endüstri Raporu DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı DT Sayfa 9 link Automix mükemmel bağlanma için birinci ürün tercihidir. Kendiliğinden pürüzlendirici ve kendiliğinden koşullayıcı bir simantasyon materyali olan yeni Multilinl Sprint kullanımı kolay ve son derece tatmin edici düzeyde adeziv bağlanma sağlayan nitelikte bir materyaldir. Şekil 9. IPS Empress seramik ve Variolink Veneer simantasyon materyalinin translusensisi restorasyonların mevcut diş yapısı ile yumuşak bir harman oluşturur. Restorasyon doğal dişlerden ayırt edilemiyor. Şekil 11. Chamfer preparasyon daha önceki restorasyon ile karşılaştırıldığında değişmeden kalır. Şekil 13. Orijinal mavi blok kristalizasyonun sonucu olarak diş renkli, translusent seramik restorasyon haline gelir Şekil 15. Metal seramik köprüsü olan hastada tipik kısıtlı gülüş Şekil 17. IPS e.max ZirCAD bloktan tornalanan altyapı sinterleme büzülmesi dikkate alınarak daha geniş formda hazırlanmıştır Şekil 19. Multilink Sprint hızlı ve kolay bir şekilde self-adeziv bağlanma sağlar Şekil 10. Metal seramik kronun veneeri zarar görmüş. Şekil 12. Doğal görünümlü IPS e.max CAD seramikler minimal karakterizasyon gerektirir Şekil 14. IPS e.max CAD LT seramikler ile istisnai derecede estetik sonuçlar elde edilebilir Şekil 16. Standart gereçler ile chamfer preparasyon gerçekleştirilir Şekil 18. Bitmiş köprüyü simante etmek için Multilink Sprint kullanılır. Şekil 20. Son derece tatmin edici sonuç IPS e.max ZirCAD IPS e.max ZirCAD seramik yttrium-stabilize zirkonyum dioksit bazlıdır. Bir oksit seramik olarak sınıflandırılır. En kuvvetli dental seramiklerden olup eğilme dayanıklılığı 900 Mpa civarında seyretmektedir. Birçok CAD/CAM makinesi en sert final halindeki seramiği işleme kapasitesine sahip değildir. Bu nedenle yeşil zirkon denen ham halinde işlenip daha sonra sinterlenerek final sertliğe ulaşır. Sinterleme işlemi 1500ºC üstü yüksek sıcaklıklarda gerçekleştirildiği için bu amaçla özel bir fırına ihtiyaç vardır. Sinterleme sırasında meydana gelen % lik büzülme CAD/CAM ekipmanınca dikkate alındığından restorasyon büyütülmiş formda hazırlanır. IPS e.max Ceram a veneer uygulanmadan önce liner adı verilen kaide materyalleri uygulanır. Materyalin klinik kullanımını iki ana özelliği belirler. Materyalin yüksek sertliği başta kron ve köprüler olmak üzere hemen her endikasyon için kullanılabilmesine izin verir. IPS e.max ZirCAD tam seramik primer kronların yapımı için de tercih edilen bir üründür. Yine de daha önce tanımlanmış olan silikat seramikler ile karşılaştırıldıklarında zirkonyum dioksit daha az translusenttir. Bu nedenle yüksek seviyede estetik arzu edilen durumlarda bu materyal sınıfının sunduğu yüksek final sertlik pek de gerekli değil ise silikat seramikler tercih edilmelidir. IPS e.max ZirCAD için klinik prosedür konvansiyonel metal seramiklerden farklı değildir. Chamfer basamak preparasyonu önerilmektedir. Konvansiyonel simantasyon mümkün olmasına rağmen opak simanların kuvvetli bir renk sergilemesi nedeniyle restorasyonun görünümünün negatif etkileneceği unutulmamalıdır. Bu nedenle konvansiyonel prosedürlerde cam iyonomer simanlar kullanılmalıdır. IPS e.max ZirCAD restorasyonların yerleşiminde adeziv teknikten de faydalanılabilir. Aslında rezin bağlı köprüler için bu teknik kaçınılmazdır. Bu amaçla bağlanma yüzeyleri kumlanıp zirkonyum primeri ile kaplanır. Kullanımı kolay bonding sistemleri (örn.multilink Automix) bu tekniklere kendilerini çok sıkı bir şekilde adapte etmiştir. Selfadeziv Multilink Sprint in rutin prosedürlerde tatmin edici sonuçlar verdiği bilinmektedir. DT Yazışma Adresi Dr Andreas Kurbad Viersener Straße Viersen Germany Tel.:

11

12 12 Yenilik & Uygulama DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı Radiküler denüdasyonların tedavisi: Gömülü bağ dokusunun klinik durumu Raphael Serfaty, Fransa Metodlar yılından beri radiküler denüdasyonların kapatılması için çeşitli metodlar önerilmiştir: Klinik vakalar: Nelson Tekniği 1926 İlk kez, Norberg dişeti çekilmesine bağlı problemlerin giderilmesi için koronale pozisyonel bantı tanıtmıştır Grupe ve Warren laterale kaydırma flep önermiştir.bu metod donör bölge yeterli gingiva dokusu sunduğu ve kalın kemik dokusuna sahip olduğu takdirde geçerlidir. Donör sahada defekt yaratma riski büyüktür Robinson ve Corn parsiyel kalınlıklı pedikuler flep sayesinde dişsiz kreti donör saha olarak kullanmıştır. Stafileno tam kalınlık flep kullanmıştır Grupe örtülmemiş kemik kalmaması için 1956 tekniğini modifiye etmiştir Hattler açığa çıkmış köklerin örtülmesi için papilla bölgesinden keratinize dişetinden faydalanmıştır Sullivan ve Atkins radikuler denüdasyonların kaplanması için gingival greft (serbest) kullanmıştır ancak sınırlı sonuç elde etmiştir. Bunu izleyenler: Sugarman 1969 Hawley ve Staffileno 1970 Corn 1973 Vandersall 1974 Ward 1974 Livingstone 1975 Douglas 1976 Martin 1986 Borghetti (kalın greft)1990 Bu noktada (1968) Sullivan ve Atkins dişeti çekilmesinin 'köprü' kurularak örtülmesi gerçeğinde ısrar etmişlerdir Cohen ve Ross çift papillayı tanımlamıştır 1970 Harvey iki aşamada kapatma sağlamıştır keratinize gingivanın oluşturulması, 6 ay bekleyin koronale kaydırma flep 1971 Bjorn ilk kez keratinize gingivanın oluşturulmasını veya ogmentasyonunu önerdi;bir ay sonra da laterale kaydırma flep uygulaması 1974 Edel tarafından keratinize gingiva yüksekliğini arttırmak için bağ dokusu grefti uygulaması 1975 Bernimoulin tarafından Harvey'in tekniğinin geliştirilmesi, % öngörülebilir kapatma sağlamıştır. Tablo Matter sürme ataçmanını önermiştir: çekilmelerin kapatılmasında bu ikinci aşama köprüyü tamamlamaktadır 1977 Rubelman tarafından çift papilin prognozunda gelişme sağlanması 1980 Tenenbaum ve ark.dişeti çekilmelerini koronale pozisyone flep ile tedavi etmiştir 1982 Miller dişeti greftini kök yüzeyinin sitrik asitle düzeltilmesiyle birleştirmiştir Holbrook ve Ochsenbein radikuloplastiyi iyi kalınlık(1.5-2 mm) ve uzunlukta dişeti grefti ile kombine ederek tek hamlede örtme sağlamıştır 1985 Boni ile 'COP', 'ECOP' ve 1986'da 'CEP' ile 2 aşamada kaplama sağlamıştır:donör sahada doku grefti ve akabinde laterale kaydırma flep 1985 Raetzke izole çekilmeleri tedavi edilecek diş bölgesinde lokalize olan mini zarf flep içine bağ dokusu grefti yerleştirerek işlemi gerçekleştirmiştir Langer ve Langer 2-6 mm.lik çekilmeleri periost ile mukoza arasına bağ dokusu grefti koyarak örtmüş ve bu sayede yapışık dişeti oluşturarak tek aşamada kapama sağlamıştır 1986 Tarnow mine-sement sınırında koronalde konumlanmış semiluner flep kullanarak örtmeyi önermiştir Langer'in tekniğinde geliştirme: çekilme sahasının bağ dokusu grefti ile örtülmesi 1988 Kaybedilen yapışık dişetinin ve çok sayıda dişte dişeti çekilmesinin çeşitli flep cerrahileri sırasında gömülü bağ dokusu greftleri ile tedavisi. Bu sayede kemik lezyonları ve mukogingival problemler tek aşamada tedavi edilebilir (Serfaty) Bu yaklaşım aynı zamanda estetik bağ frenulektomilerinin yapılmasına ve radiküler diskromi problemlerinin düzeltilmesine izin verir Journee çekilmelerin modifiye Langer metodu ile tedavisini önermiştir: Bağ dokusu grefti kısmen gömülür Tinti çekilmelerin tedavisi için yönlendirilmiş doku rejenerasyonunu sunmuştur 1992 Pini Prato protokolü modfiye etmiştir. Şekil 1. Komşu dokulardan başlayarak iki papilin serbestleştirilmesi. Şekil 4. Örtücü flebin bağ dokusu üzerine dikilmesi Yaygın olarak dişeti çekilmesi adıyla bilinen kök denüdasyonları lokalize veya generalize seyredebilir. Dişetinin yürüdüğünü gören hastalar ve bu çekilmenin sonuçlarıyla muhtemel diş kaybından endişelenen hastaların konsültasyon ihtiyacı duymalarının başlıca sebeplerinden birini teşkil ederler. Radiküler denüdasyonlar vestibülde, lingualde veya palatal bölgede lokalize olabilirler. Bazı yazarlar sementin de dahil olduğu(guinard ve Caffesse 1977) ve periodontal ligament yıkımına bağlı kemik tutulumuna bağlı periodontal çekilmelerine dişeti çekilmelerinin eşlik ettiğinden bahsetmektedir (Martin). Bu denüdasyonların periodontal ceplerin varlığı ile komplike hale geldiği vakalar oldukça seyrektir (Liu ve Solt, 1980). Etiyoloji Bu çekilmelerin etyopatojenik orijini bugün de hala tartışılmaktadır: bazıları fizyolojik olduklarını söylerken Şekil 2. Bağ dokusu greftinin konulması. Şekil gün sonra dikişin alınması diğerleri çeşitli etiyolojilerin olduğu kanısındadır. Literatürde bu konuda çok fazla makale vardır (Guinard ve Caffesse, Falabregues ve Fourel, Benque ve ark, vb) Şu etiyolojik faktörlerin gözönünde bulundurulması gerekir: Yanlış diş fırçalama basit veya çok sayıda çekilmeye sebep olabilir. Bakteriyel enflamasyon ve yanlış fırçalama ile ilişkili ince dişeti Dental malpozisyon Ortodontik hareket Mekanik travma Hatalı restorasyonlar Sert epitel Diş çekimleri ve bazı periodontal cerrahi prosedürler Oklüzal travma Yüksek frenulun Lokal irritanlar Psikosomatik faktörler Periodontal hastalıklar Gingival hiperplazi Erken yaşlarda tetrasiklin alınması Bazı anatomik faktörler de Şekil 3. Çift papilin dikilmesi. Şekil 6. 2 aylık iyileşme Şekil aylık post-op süreçte doku maturasyonu dişeti çekilmesi varlığını açıklayabilir: Yapışık dişeti olmaması (Ericsson ve Lindhe, 1984), ancak bu faktör tam olarak desteklenmemektedir. Fenestrasyonlar, kemik dehisensleri ve şişkin köklerle dentoalveoler uyumsuzluk Diş/kemik ilişkisi: 4 olasılık vardır (Maynard ve Wilson, 1980) 1. kalın alveoler kemik ve kalın gingiva 2. kalın alveoler kemik ve ince gingiva 3. ince alveoler kemik ve kalın gingiva DT Sayfa 13 Klinik vaka 2: Raetzke Tekniği Şekil 1. Tedavi öncesi çekilme Şekil 2. Bağ dokusunun sutür ile yerleşimi Şekil 3. Post-op 8.günde durum Şekil 4. Post-op 2.ayda durum Şekil 5. Post-op 1,5 yıl

13 DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı Yenilik & Uygulama 13 3 protokolün özet tablosu Donör Alıcı Yarar Raetzke 1985: zarf flep altına bağ dokusu grefti yerleşimi Damaktan alınan bağdokusu grefti iki insizyon, epitelyal seviyeden kemiğe doğru 1 mm greft epiteli zarf flep altında gömülmemiş alanda bırakılabilir sulkuler epitelin kaldırılması kök yüzeyinin muamelesi sitrik asit ile tamamlanır tüm çekilme sahası etrafında intrasulkuler insizyon,zarf tarzı greft kök ve zarf arasına minimal cerrahi Vakaların %80inde %100 başarı kendini koruyan donör saha mükemmel estetik sonuçlar konarak kapatılır hemostaz, kompresyon, cerrahi pat, dikişsiz Langer 1985: koronale pozisyone parsiyel kalınlık flep altına bağ dokusu grefti yerleşimi meziodistal yönde açılmış ilk epitelyal-bağ dokusu flebi ilk kesiye dik iki serbestleştirici kesi, alınacak doku uzunluğunu saptanır bağ dokusu grefti mm uzunluğunda epitel bandı halinde çıkarılır epitel-bağ dokusu flebi dikilip kompres uygulanarak donör saha örtülür. sulkustan başlayarak mukogingival hat boyunca parsiyel kalınlık flep serbestleştirilir iki rahatlatıcı kesi yapılır plasti ile kök yüzeyinin düzeltilmesi açıklıkları kapatan greftin dikilmesi bağ dokusu grefti üzerine flep dikilir, greftin epitelyal bandına koronalden birleştirilir kompresyon, cerrahi pat gingival greft ve pediküle flep avantajlarını birleştirir bağ dokusu yeterli kalınlıkta örtmeyi sağlar stabil sonuçlar greft her iki taraftan da beslenir tek girişimle prosedür tamamlanır damak çok daha hızlı iyileşir Nelson 1987: koronale pozisyone çift, tam kalınlık papilla altında bağ dokusu grefti yukarıdakilerle aynı koşullar, ancak epitel dokusu korunmaz Tablo 2 kök yüzeyinin muamele edilmesi tam kalınlık flep kaldırılır, papilla ve komşu diş sınırları dokunulmadan bırakılır flep papillayı örtmek üzere çekilmenin her iki tarafına da uzanır. bağ dokusu çekilmeyi ve tüm kanamalı bağ dokusunu örter çift papilla çekilme sahasında bağ dokusu üzerine dikilir kompresyon, cerrahi pat gingival greft ve pediküle flep avantajlarını birleştirir bağ dokusu yeterli kalınlıkta örtmeyi sağlar stabil sonuçlar greft her iki taraftan da beslenir tek girişimle prosedür tamamlanır damak çok daha hızlı iyileşir çift papilla greftin çekilmenin üzerini tamamen örtmesini temin eder Endikasyon geniş, derin çekilmeler izole çekilmeler yapışık veya keratinize dişeti olmaması kök hassasiyeti hastanın estetik beklentileri donör saha lateral kaydırma için yetersizse geniş, izole veya çoklu denüdasyonlar MS'de keratinize gingiva olmaksızın çoklu kök denüdasyonları dişsiz krete komşu denüdasyonun doldurulması gerekiyor ise izole denüdasyonlar çoklu denüdasyonlar; bu vakada, çift papilla diğer papilin farklı çekilmelere doğru döndürülmesine izin verir. DT Sayfa ince alveoler kemik ve ince gingiva (dişeti çekilmesi oluşmasında predispozan faktördür) Diş erüpsiyonu şekli ve sahası Son olarak bazı vakalar tanımlanamadan kalmaktadır (% 17 Rodier e göre, 1990). Dişeti çekilmelerinin sınıflandırılması Lezyonların morfolojisine veya örtülme olasılıklarına göre farklı sınıflandırılmalar önerilmektedir: Sullivan ve Atkins (1968) mukogingival çizgi ve çekilmenin uç miktarına göre 4 sınıf tanımlamıştır: 1. Sınıf I. Derin (>3 mm) ve Geniş (>3 mm) 2. Sınıf II. yüzeyel, geniş çekilmeler 3. Sınıf III. derin, dar çekilmeler 4. Sınıf IV. yüzeyel, dar çekilmeler. Benque ve ark. (1983) örtülme prognozuna göre 3 form tanımlamıştır: 1. U: zayıf prognoz 2. V: uygun prognoz 3. I: iyi prognoz Miller PD (1985) dört sınıfa ayırmıştır. Bu sınıflandırma en fazla kullanılan sınıflandırma olup anatomik kriterleri ve terapötik olasılıkları dikkate almaktadır. Dersot ve Detienville (1988) Miller sınıflandırması ile Sullivan/Atkins sınıflandırması arasında bir karşılaştırma yürütmüştür. Sınıf I: Mukogingival çizgiye ulaşmayan çekilme ile birlikte proksimal periodontal dokularda kayıp yok Yüzeyel çekilme, dar veya geniş, Sullivan ve Atkins deki gibi % 100 örtme mümkün Sınıf II Klinik vaka 3. Langer tekniğinin Raphael Serfaty tarafından önerilen modifikasyonu (1986)(bağ dokusunu örten flepte serbestleştirici kesi olmadan). Amalgam dolgu kaldırılmış ve kavite düzeltildikten sonra tetrasiklin hidroklorit uygulanmış. Mukogingival çizgiye ulaşan veya geçen çekilme ile birlikte proksimal periodontal dokularda kayıp yok Derin çekilme, dar veya geniş, Sullivan ve Atkins deki gibi % 100 örtme mümkün Sınıf III Mukogingival çizgiye ulaşan veya geçen çekilme ile birlikte proksimal periodontal dokularda minör interdental lezyonlar veya bir ya da birkaç dişte malpozisyon Parsiyel örtme mümkün Sınıf IV Mukogingival çizgiye ulaşan veya geçen çekilme ile birlikte proksimal periodontal dokularda şiddetli interdental lezyonlar veya bir ya da birkaç dişte belirgin malpozisyon Ne kadar örtülebileceğini tahmin etmek zor Dişeti Çekilmelerinin Tedavisi Kabul edilmiş gerçekler Matter tarafından 1982 yılında ortaya konan dört bakış açısı 1. Eğer enflamasyon, hijyen problemi veya estetik beklenti yok ise çekilme tedavi edilmez. 2. Daha ileri dönemde muhtemel çekilmeler keratinize gingiva kullanımı ile önlenebilir (mesela ortodontik tedavi öncesi) 3. Mevcut bir çekilme frenulum, adezyonlar ve kaslar nedeniyle oluşan basıncı elimine etmek için stabilize edilebilir. 4. Çekilmeyi örtmek üzere bir girişimde bulunulabilir. Bizim terapötik bakış açımız Matter in önerilerinden kaynaklanmaktadır ancak bizim için tam kapatma şu hallerde uygundur bazı dolguların eliminasyonu bazı rekonstrüksiyonların estetik görünümünün düzeltilmesi(özellikle de maksillada) çürük olasılığının azaltılması bir dereceye kadar enflamasyon varlığında ince mukozanın kompanze edilebilmesi için ilave düzeltici cerrahi endike olacaktır. Metodlar (Tablo 1) Protokoller (Tablo 2) Tartışma Şekil 1. Preoperatif görünüm Şekil 2. Doku sutüre (burada kullanılan ipek yerine bugün poliglikolik asit sutürler kullanılmaktadır) Şekil 3. 6 aylık sonuç Şekil yıllık sonuç Klinik vaka 4: Langer tekniği varyasyonu ile bir başka klinik vaka 1) Greft Palatinalden, kalın bir flebin iç kısmından, kret seviyesinden veya bir tüberositeden alınabilir. Kalınlığı daha iyi bir estetik sonuç almak için mm arasında olmalıdır (Harris 1992). Bağ dokusu greftleri sıkça prolifere olurlar ve sıklıkla beklentilerimizi aşan sonuçlar verirler. 2) Kök yüzeyinin tedavisi Denüdasyonun kapatılması için kök yüzeylerinin tedavisine dair kesin bir metod tanımlanmamıştır. Şekil 1. Preoperatif görünüm Şekil 2. Post-op 2 aylık görünüm Şekil yıl sonra DT Sayfa 14

14 14 Yenilik & Uygulama DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı DT Sayfa 13 Kanla veya tükrükle kontamine olduğunda tampon değiştirerek tükrükten korunan greftin yerleşiminden hemen önce, 2-3 dakika fırça ile tetrasiklin hidroklorid uygulamasına dayalı kimyasal işlemle desteklenen, nazik bir mekanik yüzey düzeltmesi gerçekleştirilir. Böylece kök yüzeyi toksinlerden arındırılır ve reataçman ile biyolojik olarak uyumlu hale getirilir. Neden tetrasiklin kullanılır? antibakteriyel etkiye sahiptir (Baker 1983) fibronektin adezyonu ve fibroblastların gelişimini teşvik eder (Terranova 1986), epitelyal hücrelerin tutunumu ve gelişimini önler (Terranova 1986), etkisi kalıcıdır demineralize edici etkisi vardır. 3. Gömülü bağ dokusu grefti ile karşılaştırıldığında örtücü flepin pozisyonu İdealde greft tamamen kapatılır (özellikle de greft alınan Gingival greftler Miller (1982) % 90 Ibbott et coll. (1985) 56% Martin et coll. (1986) 67.70% Bertrand et Dunlap (1988) 70% Borghetti et Gardella (1990) 85.02% Borghetti et Gardella (1993) 89.90% Laterale pozisyone flepler Smuckler (1976) 72.42% Guinard et Caffesse (1978) 69.16% Caffesse et Espinel (1981) 70.40% Caffesse et coll. (1987) With citric acid 60.80% Without citric acid 56.30% Koronal flepler Allen et Miller (1989) 97.80% iki aşamalı tedavi Bernimoulin et coll. (1975) 75% Caffesse et Guinard (1978) 64.24% Matter (1979) 65% Liu et Solt (1980) 59.10% Tenenbaum et coll. (1980) 57% Espinel et Caffesse (1981) 73.90% Pini Prato et coll. (1992a) 70.87% R.T.G. Tinti et coll. (1992) 53% Pini Prato et coll. (1992a) 72.73% Pini Prato et coll. (1992b) 98% Tablo A Klinik Vaka 5: Tünel tekniği bir başka makalede tartışılacaktır. BCTG'lerin kalitatif ve kantitatif avantajlarına sahiptir. Klinik vaka: Palatal örnekleme Sınıf 1a Sınıf 2a Sınıf 3a Şekil 1. İnsizyon Sınıf 1b Sınıf 2b Sınıf 3b Şekil 2a-c. İnsizyon hattı diyagramları Şekil 3. Parça alınması ve sutür bölgede de-epitelizasyonu gerçekleştirmek mümkün olamıyorsa, damağın inceliğine veya girişim zorluklarına bağlı olarak bunun çok güç olduğu gösterilmiştir). Operasyon tablasında greft epitelden arındırıldığında greft ile flep arasındaki ikilik bazen dermabrazyon gerektirecek şekilde anarşik sikatrizasyona sebep oabilir. Eğer greftin de-epitelizasyonu tamamen örtülemeyecek kadar mükemmel ise (greft derinlerden alınmış veya kimyasal olarak de-epitelize edilmiş halde - EDTA 2mM, 37º, 2 saat): proksimal dokulardan başlanarak deepitelize edilir ve mükemmel bir estetik sonuç sağlanır. 4. Dikişler Örtücü flep ve greft aynı cerrahi prosedür esnasında dikilir. İlk sutür, devamlı vertikal matris dikiş, greft ile flepi tutarken ikinci sutür - greftin apikalinde periosta tutunan devamlı horizontal matris dikiş - bir pencere oluşturur ve örtücü dokunun kontrollü olarak gerilimini temin eder gün sonra dikişler alınır. 5. Gömülü Bağ Dokusu Greftlerinin faydaları: (GBDGF) tekrarlanabilir sonuçlar öngörülebilir kapatmada artan yüzde greft periosttan ve flebin iç yüzünden beslenir (primer ve sekonder sikatrisyel potansiyeli açıklar şekilde) (Matter 1976). kapanmış yaralar kalır, ve bu sayede ilk istemli sikatris sağlanır: damaktaki donör bölgesinde, dikişler cerrahi pat olmadan bırakılır (postop kanama sayesinde fonksiyonel rahatsızlık azalır); kapama sahasında, sadece birkaç kanayan yara vardır ve post-op ağrı azalmıştır. Holbrook 1983 Miller 1982 Raetzke 1985 Langer 1985 Nelson 1981 Journée 1989 Harris 1992 Serfaty 1990 Serfaty 1993 Tablo B 50 vaka 100 vaka 12 vaka 56 vaka 29 vaka 22 vaka 30 vaka 245 vaka 245 vaka Bu yaklaşımlar sayesinde tüm çekilme tipleri, tek veya çok, tek bir cerrahi prosedürle tedavi edilebilir. Derin olmayan vestibüller, frenulumlar veya adezyonlar bu tekniklere engel 95.50% R<3 mm 100% R<3 mm 80.60% R 3 to 5 mm 86.60% R 3 to 5 mm Çekilme, 2-6 mm 80% (tüm vakaların) 100% - vakaların% 42 sinde Örtme yüzdesi kaydedilmemiş 100% R<3 mm 100% R<3 mm 100% R 2 to 3 mm 100% R 1 to 3 mm 100% R 1 to 3 mm 92% R 3 to 5 mm 94% R 3 to 5 mm 88 to 97% R 4 to 5 mm 96% R 4 to 6 mm 95% R 4 to 6 mm değildir çünkü uygun sutürler kullanılarak kaplayıcı bant üzerinde gerilimden kaçınılır. Serbestleştirici insizyonlar yerine zarf tipi horizontal insizyonlar tercih edilir % R>5 mm 100% R>5 mm 88% R 7 to 10 mm 58% R>6 mm 100% R 7 mm 69% R 7 to 8 mm 85% R 7 to 8 mm Sikatrisyel adezyonlar uzaklaştırılmalıdır; bu sayede estetik sonuçlar ve renk geçişi geliştirilebilir. DT Sayfa 15

15 DENTAL TRIBUNE Türkiye Baskısı Yenilik & Uygulama 15 DT Sayfa 14 Epitelyal bağ dokusu greftleri ile örtülen radiküler denüdasyonlar üzerinde tütünün negatif bir etkisi vardır çünkü vazokonstriksiyona neden olur. GBGDF ler ile kan desteği iki katına çıkar ve örtücü bant altında greft izole edilebilir. 6. Başarılı bir kapatma için kriterler gingival kenar mine-sement birleşiminde veya proksimal dişlerin gingival seviyesinde konumlanmalıdır (harmonizasyon) sulkus derinliği 0-2 mm olmalıdır sondlamada kanama veya enflamasyon olmaması diş hassasiyeti olmaması mükemmel renk geçişi normal gingiva hacmi stabil, uzun dönemli sonuçlar alınır mak için radiküler renklenmde problemlerinin tedavisinde periimplant gingiva seviyesinde yönlendirilmiş doku rejenerasyonu için cerrahi hataları düzeltmek için, vs. 8. Genel olarak gingival greft başarısızlık nedenleri yanlış sınıflandırma (Miller) yetersiz kök preparasyonu düşük papilla yetersiz greft hazırlığı yetersiz miktarda greft greft kalınlığı greftin dehidrate olması greftin sahaya adapte olamaması stabil olmayan greft belirgin gerilim dikiş sonrası uygun olmayan basınç total enflamatuar redüksiyon iyileşme sırasında travma tütün kullanımı psikosomatik problemler sistemik hastalıklar DT Yazışma Adresi Xxxxxxxxxxx Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxx 7. R.Serfaty tarafından 1991 yılında önerilen bazı GBDGF uygulamaları flep cerrahiler sırasında estetik frenulektomiler yap- Şekil 4. İyileşme, 50.gün Şekil 5. Tüber bölgesinden bağ dokusu grefti alınması (bu alan mükemmel nitelikte bağ dokusunun bol miktarda alınabilmesine olanak tanır çünkü yağ dokusu içermez): insizyon hattı, alınan greft parçası, sutür öncesi donör sahası Şekil 6. Palatal greft ile kanin ve premolar bölgesindeki dişeti çekilmesinin kapatılması cerrahisi Şekil 7. Tedavi öncesi ve sonrası vakanın görünümü

16