T.C SAĞLIK BAKANLIĞI BAKIRKÖY PROF. DR. MAHZAR OSMAN RUH SAĞLIĞI VE SİNİR HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 2.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C SAĞLIK BAKANLIĞI BAKIRKÖY PROF. DR. MAHZAR OSMAN RUH SAĞLIĞI VE SİNİR HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 2."

Transkript

1 T.C SAĞLIK BAKANLIĞI BAKIRKÖY PROF. DR. MAHZAR OSMAN RUH SAĞLIĞI VE SİNİR HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 2. PSİKİYATRİ BİRİMİ ŞİZOFRENİ HASTALARINDA PSİKOEĞİTİM GRUP ÇALIŞMASININ POZİTİF VE NEGATİF BELİRTİLER, SOSYAL İŞLEVSELLİK, YETİ YİTİMİ, İÇGÖRÜ VE YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI Uzmanlık Tezi Dr. Sinan SÖNMEZ İstanbul

2 TEŞEKKÜR Bu çalışmanın gerçekleşmesine olanak sağlayan hastanemiz başhekimi Doç. Dr. Erhan KURT a, Asistanlık sürecim boyunca, bilgi, deneyim ve klinik yaklaşımlarından yararlandığım hocalarım Prof. Dr. Hayrettin KARA ve Dr. Şahap ERKOÇ a, Rotasyon eğitimini yanlarında tamamladığım Doç. Dr. Niyazi UYGUR, Doç. Dr. Fulya MANER, Doç. Dr. Duran ÇAKMAK, Dr. Ahmet TÜRKCAN, Doç. Dr. Dursun KIRBAŞ, Prof. Dr. Levent KAYAALP e, Tezimin her aşamasında emeği bulunan iyiliksever ve sabırlı tez danışmanım Dr. Ayla YAZICI ya Emek ve bilgisini sakınmayan Psk. Sibel COŞKUN a Zorlandığım her konuda yardımıma koşan Dr. Onur ÖZALMETE ye Yardım ve destekleri için Gündüz Hastanesi ve Rehabilitasyon merkezinin tüm çalışanlarına Asistanlık sürecim boyunca birlikte çalıştığım servis uzmanlarım, psikolog ve asistan arkadaşlarım, hemşire ve yardımcı sağlık personeline, Kendilerinden çok şey öğrendiğim hastalarıma, Erdemli ve güzel eşim Sezer ile bebek kızım Deniz e teşekkür ederim. 2

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ 4 GENEL BİLGİLER 6 YÖNTEM VE GEREÇLER 34 BULGULAR 37 TARTIŞMA VE SONUÇ 47 SONUÇ VE ÖNERİLER 52 ÖZET 53 SUMMARY 54 KAYNAKLAR 55 3

4 GİRİŞ Pozitif, negatif, bilişsel ve duygulanımsal belirtilerle kendisini gösteren genellikle yaşam boyu sürerek yaşam kalitesi ve işlevlerde ciddi sorunlara yol açan şizofreni etiyoloji, klinik belirtiler, gidiş, sonlanma gibi alanlarda çeşitli özellikleri nedeniyle birden çok tedavi yönteminin birlikte uygulanmasını gerektiren bir hastalıktır (1, 2). İyileşme, ruhsal hastalık için, dar tıbbi bakış açısının ötesinde kimliğin, benlik saygısının ve anlamlı toplumsal rollerin yeniden yapılanmasını içermektedir. Çağdaş çalışmalarla desteklenen iyileşme mesajı, anlamlı bir yaşam umudunun ve bu yaşamın yeniden oluşturulmasının ağır ruhsal hastalığa rağmen mümkün olduğudur. Antipsikotiklerin şizofreni belirtilerinin çoğunu azalttığı, uzun sürede alevlenme oranlarını düşürdüğü gösterilmiştir. Ancak ilaçlara iyi yanıt veren hastalarda bile toplumsal ilişkilerde sınırlılık, yaşam kalitesinde kötüleşme, bilişsel belirtiler, kalıntı belirtiler, iş kaybı ya da iş veriminde düşme görülmektedir (3). Şizofreniyle ilişkili çok sayıda belirti ve yeti yitimini iyileştirebilecek tek bir tedavi yöntemi yoktur ve birden çok tedavi yönteminin birlikte uygulanması gerekir (4). Şizofreni tedavisinde farmakolojik ve psikososyal tedavi yaklaşımları bütünleştirilmelidir. Birbirinin alternatifi olarak düşünülmemesi gereken bu iki tedavi şekli birlikte uygulandığında sinerjik etki göstermektedir. İlaç tedavisiyle birleştirilen psikososyal girişimler tedavi etkinliğini ve uyumunu artırmakta, ilaç gereksinimini azaltmaktadır (5). Şizofreni tedavisinde psikofarmakolojik girişimler pozitif, negatif, dezorganize semptomları, duygudurum semptomları ve bilişsel semptomları hedefler. Psikososyal girişimler ise, kendine bakım yetersizliklerini, kötü yaşam kalitesini, kişilerarası ilişki sorunlarını, tedaviye uyumsuzluğu, işlev bozukluklarını, bağımlılığı, toplumsal ve mesleksel becerileri hedefleyerek üretkenliğe temel hazırlar (6). İlaç tedavisine eklenen psikososyal tedavi girişimlerinin her birinin farklı amaçları olmakla birlikte ortak amaçları şunlardır (7, 8). Hastalığın belirtileri ve eşlik eden ikincil sorunların azaltılması Hastaları çevresel baskılara karşı daha dayanıklı hale getirmek Hastaların kişilerarası ilişkilerini geliştirerek toplumsal rol işlevselliğini arttırmak Toplum içerisinde bağımsız yaşayabilme becerilerini geliştirmek Hastaların hastalık üzerinde denetim gücü kazanmalarını sağlamak. 4

5 Psikososyal tedavi girişimlerinin başlıca biçimleri psikoeğitim, bireysel terapi, destekleyici terapi, sosyal beceri eğitimi, bilişsel ve davranışçı tedavi, aile tedavisi, bütüncül yaklaşımlı grup tedavileri, bakımevi programları ve mesleki rehabilitasyondur (9). Bu tedavi yöntemleri değişik derece ve yoğunlukta tek tek ya da birleştirilmiş programlar şeklinde gerçekleştirilebilir. Birçok tedavi programı bireysel uygulamalar şeklinde olabildiği gibi grup uygulamaları şeklinde hatta aileyi içeren uygulamalar şeklinde olabilir. Psikoeğitim şizofrenide ilaç tedavisinin ayrılmaz bir bileşeni olmak durumundadır (10). Genel anlamda şizofreninin etyolojisi, kliniği, tedavisi, gidişi ve sonlanışı hakkında hastalara ve veya ailelerine bilgi ve deneyimlerin aktarıldığı bir eğitim programıdır. Bireysel ya da gruplar halinde uygulanabilir. Tamamen yapılandırılmış, süreli bir eğitim programı şeklinde uygulanabileceği gibi hasta ve yakınlarının ya da bakım verenlerin gereksinimlerine göre değişen süre ve yoğunlukta uygulanabilir. Bu çalışmada, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Gündüz Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezi ne bağlı olarak psikososyal tedavi girişimlerinden psikoeğitim grup çalışmasının kronik şizofreni hastalarındaki pozitif ve negatif belirtiler, yeti yitimi, sosyal işlevsellik, içgörü ve yaşam kalitesi üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma şizofreni hastalarında biyolojik tedavilerin pozitif ve kısmen negatif semptomlarda önemli ölçüde düzelme sağlamasına karşın tek başına yeterli bir iyileşme sağlayamadığı, biyolojik tedavilerle birlikte uygulanacak psikoeğitim grup terapisinin, yeti yitimi ve sosyal işlevsellikteki kayıpları azaltılabileceği içgörü ve yaşam kalitesini arttıracağı, stres- duyarlılık modeline göre hastalığın pozitif ve negatif belirtilerini azaltacağı varsayımları üzerine şekillendirilmiştir. 5

6 GENEL BİLGİLER KRONİK RUHSAL HASTALIKLAR VE ŞİZOFRENİ Kronik ruhsal hastalık terimi kişisel bakım, toplumsal ilişkiler, çalışma hayatı ve boş zaman etkinlikleri gibi işlevselliğin farklı alanlarında bozulmalarla giden psikiyatrik bozukluğu olan kişiler için kullanılmaktadır. Kronik ruhsal bozukluk için 1981 de Goldman ve arkadaşları tarafından yapılmış olan tanım oldukça kabul görmüştür, buna göre kronik ruhsal bozukluk hastaları; 1- belirli tipte bir ruhsal hastalığı (organik beyin sendromları, şizofreni, tekrarlayıcı depresif ya da manik depresif bozukluk, paranoid psikoz ve diğer psikozlar) ya da 2- günlük yaşamın asli özelliklerinden (kişisel temizlik ve bakım, kendini idare etme, kişiler arası ilişkiler, sosyal yükümlülükleri yerine getirme, öğrenme ve eğlenme) üç ya da daha fazlasına ilişkin işlevsel yeterliliğe zarar veren ya da gelişimini bozan başka bir ruhsal bozukluğu bulunan kişilerdir (11,12). Günümüzde kronik ruhsal hastalıkları tanımlamak için en sık kullanılan iki ölçüt, a) şizofreni ya da majör bir duygudurum bozukluğu tanısı, b) mali açıdan aileye ya da sosyal yardım ve güvenlik hizmetlerine bağımlılıktır. Tanıların çoğunu şizofreni ve iki uçlu duygudurum bozuklukları oluşturmakla birlikte kronik ruhsal hastalıklar tanısal açıdan heterojen bir gruptur. Psikososyal işlevsellikte ağır ölçüde bozulma en sık şizofreni spektrumu altındaki bozukluklarda ve daha az sıklıkta iki uçlu duygudurum bozukluklarında ortaya çıkar, ancak kronik majör depresyon gibi diğer psikiyatrik rahatsızlıklarda da görülebilir (13). Kronik ruhsal hastalıkları tanımlamak için kullanılan bir diğer yöntem, tanı konulmuş ağır ruhsal bozukluğu bulunanları, sosyal ve mesleki işlevsellik ile değerlendirilen psikososyal yeti yitimi olanları ve semptom, yeti yitimi ve hastane yatışı dönemlerinin süresiyle değerlendirilen kronik hasta ve özürlüleri belirleyen üç boyutlu şemalar kullanmaktır. Birbiriyle örtüşen bu üç boyut, tanı, yeti yitimi ve süre boyutları, toplumdaki kronik ruhsal bozuklukları belirlemeye yönelik uygun bir hareket noktası oluşturacaktır. ABD de Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü ne (NIMH; National Institute of Mental Health) bağlı Toplumsal Destek Programı (CSP; Community Support Program), kendi hizmetlerinden yararlanacak kronik ruhsal hastalıklar için son beş yıl içinde en az 6 ay süreli tek hospitalizasyon ya da 12 aylık bir dönem içinde en az iki hospitalizasyon ölçütlerini aramaktadır (1977). Ruhsal bozuklukların tümü değişen şiddet ve oranda olmak üzere düşünce, duygulanım ve davranışları etkiler. Ayrıca ruhsal rahatsızlıklarda görülebilecek tüm bulgu ve belirtiler, hastaların uyum sağlama becerilerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Ciddi ruhsal bozukluklar sürekli ve/veya yineleyici özelliktedir. Nüks riski olmaksızın tam bir iyileşme nadirdir. Özellikle şizofrenide kronikleşme öne çıkar ve birçok kişinin kanaati, şizofreni hastalarının ruhsal işlevsellik açısından asla hastalanmadan önceki durumlarına dönemeyeceği 6

7 yönündedir. Şizofrenide yeti yitimi, yaşam kalitesi, damgalanma ve rehabilitasyon gibi kavramlara ilişkin pek çok sorun aslında diğer tüm kronik ruhsal bozukluklar için de aynı ölçüde geçerlidir. DAMGALANMA Ruhsal hastalıkların ve özellikle şizofreninin en yaygın ve sinsi bedellerinden birisi hastalıkla ilgili olarak damgalanmadır. Damgalama, bir kimseye, gerçeğe dayanmayan herhangi bir özellik, nitelik ya da yüz kızartıcı bir suç yüklemek, bir kimseyi kötü olarak tanıtmaktır (14). Kökeninde, zarar görme korkusu yatmaktadır. Damgalanmış bir kişi diğer tüm özellikleri göz ardı edilerek atfedilen olumsuz değerle özdeşleştirilir; dışlanma, aşağılanma, şiddet ve ayrımcılığa daha fazla maruz kalır. Ruhsal hastalığı bulunanlar tarih boyunca damgalamaya en çok maruz kalanlar arasındadır. Bu damgalamanın kökeninde hastaların uygun olmayan, bazen beklenmedik davranışlarının doğurduğu korku ve huzursuzluk yatıyor olabilir. Önceden kestirilemeyen ve tehlikeli olabileceği varsayılan davranışlar ruhsal rahatsızlığı bulunanlara yönelik tutumun oluşmasındaki en önemli faktör gibi görünmektedir. Ruhsal hastalıklarda damgalama, sadece hasta olduğu için ruhsal hastalığı olanların diğer insanlardan farklı olarak değerlendirilmesi ve toplumun bu kişilere birçok olumsuzluğu atfetmesi ve bunun sonucunda da sosyal olarak dışlaması hatta yalıtmasını içerir. Damgalanmanın önemli sonuçlarından biri de hastaların kendilerine yakıştırılan bu olumsuz inançları içselleştirmeleri yani kendilerinin sakat ve güvenilmez birisi olduğuna inanmasıdır. Damgalanma ile ilgili ilk çalışmalarda, daha çok insanların zihinlerindeki çeşitli gruplara ilişkin damgalamalar üzerinde durulmuş, damgalanan kişilerin damgalanmaya ilişkin öznel duygu ve düşünceleri yeterince dikkate alınmamıştır. Damgalanmanın içsel boyutunu oluşturan damgalanan kişilerin damgalanmaya ilişkin öznel yaşantıları ilk kez 1980 li yıllarda eşcinsel örneklemlerde çalışılmaya başlanmıştır (15). İçselleştirilmiş damgalanma, bireyin toplumdaki olumsuz kalıp yargıları kendisi için kabullenmesi ve bunun sonucunda değersizlik, utanç gibi olumsuz duygularla kendisini toplumdan geri çekmesidir (16). İçselleştirilmiş damgalanma, ruhsal hastalığı olan bireylerin toplumda var olan damgalanmayla da baş etmelerini güçleştirmektedir. Toplumdaki damgalamanın içselleştirilmesi, bireylerin ciddi şekilde örselenmesine yol açmaktadır (17). Toplumun diğer bireyleri gibi, ruhsal hastalığı olanlar da toplumdaki kalıp yargılarla karşı karşıya kalırlar. Bu bireyler bir kez kendileri ya da başkaları tarafından akıl hastası olarak damgalandıklarında, istemeyerek de olsa kendilerini bu grubun bir üyesi olarak görürler. Damgalanmanın içselleştirilmesiyle birlikte bu olumsuz kalıp yargılar kendileri için de geçerli gerçekler haline gelir ve kişide utanç duygusuna yol açar. Bu durum, içselleştirilen eleştirel figürlerin kişinin içinde utanç duygusuna yol açması sürecine benzer bir süreçtir. Bu utanç duygusu, özellikle içgörü-yönelimli psikoterapötik müdahalelerde, üzerinde çalışılması gereken bir hedef oluşturur. Diğer bir deyişle, içselleştirilmiş damgalanma, tedavi sürecinde üzerinde durularak, elimine edilmesi gereken önemli bir sorundur. 7

8 Link ve Phalen damgalamayı olumsuz stereotipilerin tetiklediği doğal statü kaybı ve ayrımcılık olarak tanımlamaktadır (18,19). Ruhsal hastalıklar arasında damgalamadan en çok etkileneni şizofreni grubudur. Geçmiş tarihsel dönemlerdeki, şizofreni hastalarını toplumdan tamamen yalıtan yöntemler ve mekanlar bunun göstergesidir. Şizofreni hastaları için en uygun tedavinin kendi yaşam çevreleri içinde sürdürülebileceği kabul edildiğinden, toplumun bu hastalara yönelik tutumu da ayrıca önem kazanmaktadır. Şizofreninin yanı sıra tedavi için kullanılan psikotrop ilaçlar hakkında da toplumsal genel bir ön yargı ve olumsuz bakış bulunmaktadır (bağımlılık yapma riskleri, yan etkilerinin çokluğu, uzun süre kullanıldığında fiziksel zararlar oluşturduğu gibi). Şizofreni tedavisinde başarının artması için damgalamayı azaltacak programların işletilmesi gerekmektedir. Her şeye karşın toplumda şizofreni ile ilgili olarak bir miktar olumsuz düşünce ve dışlama eğilimi değişmeden kalacaktır. Bu nedenle öncelikle tüm olumsuz ve reddedici yargıları topyekûn değiştirmeye çalışmaktansa, hastaların tehlikeli olduğu inancı gibi yanlış yargıları değiştirmeye çalışmak daha uygun bir yoldur. Öncelikle halkın yanlış bilgileri doğrular ile değiştirilmelidir. Ayrıca toplumda çok uzun yıllardan beri pek de değişmeden süregelen olumsuz tutum ve damgalama eğilimlerinin değişmesi için çok da kısa olmayan sürelere gereksinim olduğu unutulmamalıdır (20). İçselleştirilmiş damgalamanın olumsuz etkileri son yıllarda giderek daha fazla çalışılmaya başlanmış(16,21) ve damgalanmayla savaşta üzerinde daha fazla durulmaya başlanmıştır (World Psychiatric Association 1998). Toplumsal düzlemdeki gerçek damgalanma yaşantılarının mı yoksa içselleştirilmiş damgalanmanın mı kişi üzerinde daha etkili olduğu tartışmalı olmakla birlikte, hastaların zihnindeki damgalama, damgalanmaya karşı verilen savaşta üzerinde daha kolay çalışılabilir ve daha kolay ulaşılabilir bir hedef olarak değerlendirilmektedir (22). YETİYİTİMİ VE ENGELLİLİK Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2000 li yıllarda işlevsellik, yeti yitimi ve sağlığı çok boyutlu bir biçimde ele alan ve sınıflandıran bir sistem geliştirmiştir. Tıbbi rehabilitasyon işlevsellik, yeti yitimi ve engellilik ile ilişkili olarak ifade edilir, değerlendirme ve girişimler bu bağlamda sağlanır. Genel anlamda tıbbi rehabilitasyonda amaç yeti yitimini ve bulguları en aza indirmek, hastanın sağlığını ve işlevselliğini en uygun durma getirmektir. DSÖ bünyesinde bu konuda sınıflama çalışmaları 1970 li yıllarda başlamıştır ve 1980 de yayınlanan ilk sınıflandırmada bozukluk (impairment), yeti yitimi (disability) ve engel (handicap) kavramları ele alınmıştır. Yıllar içindeki gözden geçirme ve düzeltmelerin ardından 1993 yılında DSÖ bu belgeyi Bozukluk, Yeti yitimi ve Engelliliğin Uluslar arası Sınıflandırması, ICIDH (International Classification of İmpairments, Disabilities and Handicaps) adı altında kabul etmiştir. Tarama ve revizyon çalışmalarıyla 1999 yılında DSÖ revizyon ekibi tarafından geliştirilen ICIDH-2 elde edilmiştir. ICIDH-2 nin 15 ülkede alan çalışmaları yapılarak uygulanabilirliği ve güvenilirliği test edilmiş, son şekli verilerek 2001 yılında İşlevsellik, Yeti yitimi ve Sağlığın Uluslar arası Sınıflandırılması (ICF) adıyla yayınlanmıştır. ICF in yeni versiyonunda tüm maddeler örneklerle açıklanarak daha kullanışlı hale getirilmiş, 8

9 kodlamada nötr terminoloji kullanılmış, çevresel faktörlerin eklendiği biyopsikososyal bir çerçeve oluşturulmuştur (19, 23). Psikofarmakolojik ve psikososyal tedavilerdeki son gelişmelerle iyileşme oranlarındaki hatırı sayılır yükselmeye karşın şizofreni hastalarının yaklaşık %25-30 u eldeki olanaklarla ne tür tedavi yapılırsa yapılsın belirgin bir iyileşme gösteremez ve ciddi yeti yitimi ile kronikleşmiş hastalar haline gelirler. Çok sayıdaki hastayı uzun süre tutabilen büyük hastanelerdeki hasta nüfusunun önemli çoğunluğunu bu kişiler oluşturmaktadır (24). Bozukluk (impairment) en kolay gözlemlenebilen ve gösterilebilen olgu olarak düşünülebilir, genel olarak ruhsal ya da fiziksel bir işlevin kaybı şeklinde tanımlanır. Bir ya da daha fazla bozukluğu olan bir kimsede yeti yitimi bulunabilir ve engelli olabilirken aynı bozuklukları taşıyan başka birinde yeti yitimi ya da engellilik bulunmayabilir. Şizofrenide bilişsel işlevler, uygun duygulanım ve sosyal becerileri etkileyen klasik pozitif ve negatif belirtiler prototip bozukluklar olarak tanımlanır. Yeti yitimi (disability) içeriğe bağlı olarak çeşitli biçimlerde tanımlanan bir kavramdır, ancak tüm tanımlarda ortak ilkeler bulunmaktadır. Yeti yitimi bulunan kişiler bir hastalık, rahatsızlık ya da bozukluktan mustariptir. Maruz kalınan hastalığın belirti ve bulguları mevcuttur. Meslek, maddi durum, sosyal rol gibi önemli yaşamsal alanlarda bu belirti ve bulguların yol açtığı işlev kayıpları vardır. Belirli bir dönemi aşan bir süreyle birden çok hizmetin gerekli olduğu yeti yitimi engellilik (handicap) olarak tanımlanmaktadır. Normal rolleri (çalışan, öğrenci, eş vb) yerine getirmedeki kısıtlılık şeklinde kavramsallaştırılabilir (25). Ruhsal bir rahatsızlığın tam düzelmeyen, tedaviye rağmen süren inatçı belirtileri hastaların kişisel bakım, günlük faaliyetler, aile içi ilişkiler ve toplumsal ilişki alanlarındaki işlevselliklerini çeşitli ölçülerde bozar ve hastalık öncesi duruma gelmelerine engel olarak yeti yitimi oluşturur. Ruhsal rahatsızlığa bağlı yeti yitimi gelişmiş bir bireyin rol performansında ortaya çıkan kısıtlılıklar kişiyi engelli duruma getirirler. Bedensel engelliler gibi ruhsal engelli kişilerin de işlevsellik düzeylerini ve yaşam kalitelerini artırmak için çeşitli düzeylerde yardıma gereksinimleri vardır. Hastalıkların kişiyi engelli hale getirmesinde hastalığın üç evresinin özellikleri belirgin rol oynamaktadır. Birinci evre hastalık öncesi engellerdir ve ruhsal bozukluğun ortaya çıkmasından çok önceleri başlamış olan sorunlarla ilgilidir. Örneğin şizofreni gelişen hastaların bir kısmında hastalık ortaya çıkmadan önce eğitim düzeyinde beklenen başarıya ulaşamama, düzenli bir toplumsal ve mesleki ilişki ağının kurulamamış olması premorbid engelliler olarak ele alınabilir. Eğer varsa şizoid, şizotipal, paranoid kişilik özellikleri de hastalık öncesi engel kaynaklarıdır. İkinci evre birincil engellerdir ve ortaya çıkmış olan ruhsal bozukluğun doğasından kaynaklanırlar. Hastanın yaşadığı belirtilerden dolayı işlevselliğini kaybetmesi halidir. Üçüncü evrede ortaya çıkan ikincil engeller ise hastalığın ön plânda olan birincil belirtileri geçmiş olsa bile devam eden ilişki ve uyum sorunlarıdır. Hastalık sonucunda hastada kalan birtakım kalıntı belirtilerin ve hastalık sürecinin kişiyi yaşamdan koparması sonucu oluşan boşluğun oluşturduğu toplumsal, mesleki ve akademik yetersizliklerdir. Bunların dışında neden olunmuş engeller vardır. İlaç yan etkileri (özellikle parkinsonizm ve geç diskinezi) ve uzun süre hastanelerde (özellikle depo hastaneler) kalmaya bağlı olarak ortaya çıkan toplumsal yeti kaybı gibi engellilik durumları bu sınıfta ele alınır. İyileşmenin ve ortaya çıkmış olan yeti yitiminin yani engellilik halinin 9

10 düzeyi hastalara uygulanacak olan rehabilitasyon girişiminin belirlenmesinde önemli bir ölçüttür. Bozukluk sonucu ortaya çıkan yetiyitiminin iyileştirilmesi kavramı rehabilitasyon çalışanları tarafından benimsenen bir kavramdır. Yetiyitiminin azaltılması ya da iyileştirilmesiyle hastanın engellilik durumunun da değişmesi beklenir. Hastalığın ortaya çıkışından engellilik halinin oluşmasına kadar geçen sürede tedavi edici, koruyucu ve rehabilite edici girişimlerin uygun bir şekilde ve uygun zamanlamayla düzenlenmesi iyileşmenin niteliğini belirleyecektir (26). ŞİZOFRENİ VE YAŞAM KALİTESİ Yaşam kalitesi ve hastanın öznel iyilik hissine yönelme, profesyonel anlamda yalnızca yaklaşık 20 yıldır dikkati çeken oldukça yeni bir olgudur. Kaynaklarda Quality of Life (QOL) şeklinde geçen kavram Türkçede bazen yaşam niteliği sıklıkla da yaşam kalitesi sözcükleriyle ifade edilmektedir ile 1950 yılları arasında tıbbın baskın yönelimi hastalıklar için tam şifa arayışları şeklindedir; kronik hastalıkların tedavisi ve uzun süreli yeti yitimi bulunan hastalara yaklaşım çok daha az ilgi görmüştür. Ancak daha sonra bu eğilim değişmiş, tam şifanın olanaksız olduğu durumlar için yaşam kalitesiyle ilgili hususlar ön plana geçmiştir. Saf dışı bırakılamayan hastalıklar tedavi edilmelidir ve tedavinin esası azami işlevselliği, anlamlı ve nitelikli bir hayatı sürdürmek olmalıdır. Psikiyatride yaşam kalitesi kavramı uzun süredir ruh sağlığının önemli bir yönü olarak ele alınmaktadır. Şizofrenide yaşam niteliği çalışmaları 1960 lı yıllarda kurumlarda tedavi anlayışından toplum içerisinde tedavi anlayışına geçilmesi ile başlamış olmasına karşın uzunca bir süre hak ettiği ilgiyi görememiştir. Bu çalışmalardaki gecikmenin olası nedenleri şöyle özetlenebilir (27). Hekimler arasında şizofreninin semptomlarını azaltmak dışında yapılabilecek başka bir şey olmadığı yönündeki önyargılar Şizofreninin tedavi ve rehabilitasyonu için uygulanacak psikososyal tedavilerin ciddi çabalar gerektirmesi. Yaşam niteliği üzerinde belirleyici olabilen negatif belirtiler ve bilişsel yetersizliklere yeterince ilgi gösterilmemiş olması. Klinik ilaç araştırmalarının genellikle kısa süreli olması, uzun süreli olanlarda da daha çok yineleme oranlarının değerlendirilmesi. Şizofrenide yaşam niteliği kavramının tanımı ve modelize edilmesindeki güçlükler. Güvenirliği ve geçerliği olan standart ölçeklerin geliştirilmesindeki yetersizlikler. Ancak ruh sağlığı hekimlerinin, kişilerin öznel yaşantılarını değerlendirme biçimi psikanalizin yükseliş ve inişiyle birlikte değişikliğe uğramıştır. Psikanalizde öznel deneyimleri anlama çabaları dış gerçekliklerden çok bilinç dışı dinamik süreçlerin 10

11 araştırılmasına dayanmaktadır. Bilişsel davranışçı yaklaşımların ortaya çıkmasıyla klinisyenler hastanın içinde bulunduğu ortamın etkisi ve yaşam sorunlarıyla semptomların öznel değerlendirmesi üzerinde durmaya başlamışlardır. Sosyal uyum ve işlevsellik düzeyi kavramları belirgin duruma gelmiştir. Sağlık hizmetlerinde hasta memnuniyetinin ve tedavi sonuçlarının çok boyutluluğuna yönelik bilinçlenmenin gittikçe artmasıyla birlikte yaşam kalitesi önemli bir araştırma alanı durumuna gelmiştir. Kavramın tarifindeki gelişmeler, yaşam kalitesini ölçmeye yönelik çok sayıda gerecin geliştirilmesi ve bu ölçeklerin tıbbın çeşitli alanlarında uygulanmasıyla birlikte hatırı sayılır miktarda yayın birikmeye başlamıştır. Bununla beraber tam anlamıyla uzlaşmaya varılmış bir yaşam kalitesi tarifi ve bunun ölçümüne ilişkin birleştirilmiş bir yaklaşım henüz mevcut değildir. Yaşam kalitesinin kapsamı hakkında çok sayıda tanım ve kuram geliştirilmiştir. Kavramın çok boyutluluğu konusunda bir uzlaşıya varılmış gözükmektedir, ancak parametrelerin nasıl tanımlanacağı hakkında tam bir uyum yoktur(28). Dünya Sağlık Örgütü nün tanımına göre, sağlık, sadece bir hastalığın veya malüliyetin olmayışı değil, aynı zamanda bedensel, ruhsal ve toplumsal olarak tam bir huzur ve iyilik içinde bulunmaktır. Bu tanımda yer alan tam bir huzur ve iyilik içinde olma vurgusu doğrudan doğruya yaşam niteliği (quality of life) kavramı ile bağlantılıdır. Yaşam niteliği, bireyin temel gereksinimlerinin, toplumsal beklentilerinin karşılanması ve yaşadığı toplumun sunduğu olanaklardan yararlanması olarak tanımlanmaktadır. Başka bir söyleyişle, kişinin amaç, beklenti, ilgi ve standartlarından oluşan konumunu, kültür ve değer sistemi içinde anlayış/kavrayış biçimidir. Kişinin fiziksel sağlık, ruhsal durum, bağımsızlık düzeyi, sosyal ilişkileri, kişisel inançları ve onların, ortamın göze çarpan özellikleriyle olan bağlantılarını karmaşık bir tarzda bünyesinde barındıran geniş kapsamlı bir kavramdır (29). Gill ve Feinstein yaşam kalitesini, hayattaki sağlık sorunları ve tıbbi olmayan bileşenlerle ilgili algılama ve tepki şeklinde tarif etmiştir (30). Spilker bu tıbbi olmayan bileşenleri psikolojik durum, sosyal etkileşim ve ekonomik faktörler biçiminde ele almıştır(31). Yaşam kalitesi ile ilgilenen diğer bazı araştırmacı ve kuramcılar özgürlük ve mutluluk arayışı, işlevsel durum, hastalıklara ilişkin tedavilerin kalitesi ve yeti yitiminin etkilerini de yaşam kalitesinin parametrelerine dahil etmişlerdir (32, 33, 34). Yaşam niteliğinin bileşenleri, bireyin fiziksel sağlık durumu, uyum yetisi, psikolojik durumu/iyilik hali, toplumsal etkileşimleri ve ekonomik durumudur. Wood ve Williams önceki işlevsellik düzeyine dönüşü yaşam kalitesinin tesisi açısından çok önemli bir parametre olarak ele almaktadır. Yaşam kalitesini tarif ederken hareketlilik, öz bakım, günlük aktiviteler, boş zaman etkinlikleri, sosyal uyum, aile rolleri, kendini gösterme ve başa çıkma kapasitesinin dikkate alınması gerektiğini belirtmektedirler (35). Bu çerçevede, bireyin kendini iyi hissetmesi, yaşamdan doyum sağlaması gibi ifadeler yaşam niteliği kavramının öznel boyutunu oluştururken; bağımsız yapayabilme, kişilerarası ilişkiler, üretken olma gibi ifadeler kavramın nesnel boyutunu oluşturmaktadır (36). Dilimizde quality of life kavramının karşılığı olarak çeşitli yayınlarda iki seçimle karşılaşıyoruz. Kimi yazarlar yaşam niteliği ni tercih ederken(37,38), kimileri yaşam kalitesini tercih etmektedir (39, 40). 11

12 Kronik bir ruhsal rahatsızlığı bulunan şizofreni hastaları için yaşam kalitesi kavramı, daha az yıkıma yol açan bir ruhsal rahatsızlığı ya da bir fiziksel rahatsızlığı bulunan hastalar için olduğundan daha farklıdır, öznel iyilik halleri ve varoluşlarını önemli ölçüde etkileyen özel durumları bulunmaktadır. Örneğin, ruhsal bir rahatsızlığın getirdiği damgalama ile başa çıkmak zorundadırlar. Çoğunun yeterli kaynağı yoktur ve yaşam boyu sürecek yeti yitimleri mevcuttur. Aile içi sorunlar sıktır, ebeveyn ya da çocuklarla irtibat kesilmiş olabilir. Kronikleşme ve tam olmayan iyileşme sonucu pek çok hasta bakım evlerinde kalmakta, evlenme, çocuk sahibi olma, iş bulma gibi yetişkinlere yönelik önemli aşama noktalarına ulaşamamaktadırlar. Yaşam kalitesini doğru biçimde değerlendirmek için şizofreni hastalarına yönelik hazırlanan yaşam kalitesi ölçeklerinin bu hastalığa özgü sorunları ele alması gereklidir. Örneğin, kaynak yönetimi, sağlık hizmetlerine ulaşım, şahsi ve ailevi ilişkilerin özellikleri ve boş zaman kullanımıyla ilgili sorular bu tür değerlendirmelerde yer almalıdır (28). Şizofrenide Yaşam Niteliği Modelleri 1. Ruh sağlığı hizmetleri sunumunun değerlendirilmesinde bir sonuç ölçütü olarak yaşam niteliği: Bigelow ve arkadaşları (1991), bu modelde, Maslow, Sarbin ve Allen in ihtiyaç rol kavramından yola çıkarak, bireyin sosyal talepleri, bireye sunulan fırsatlar/olanaklar ve yetiyitiminin restorasyonu üzerinde durmuşlardır. Yaşam niteliğinin arttırılması psikiyatrik hastaların yetiyitimlerinin dengelenmesi sürecinde gerçekleşir (41). 2. Ağır ve süreğen ruhsal bozukluğu olan hastaların yaşam niteliği için genel bir model (Lehman ve arkadaşları 1982) : Bu modelde, kişisel karakteristikler ile yaşamın çeşitli alanlarındaki öznel yaşam niteliği belirteçleri ve nesnel yaşam niteliği belirteçleri üzerinde durulur. Duygular ve beklentiler öznel belirteçleri oluştururken; işlev, uyum ve yaşam biçimi nesnel belirteçleri meydana getirir (42). 3. Yatkınlık-Stres-Başetme-Yaşam niteliği modeli (Skantze ve Malm 1994): Bu modelde, yaşam niteliği, kişisel karakteristikler, yaşam standardı (nesnel), sağlık ve yaşam niteliği (öznel) arasındaki etkileşimle belirlenen dinamik bir kavramdır (43). 4. Antipsikotik ilaç tedavisi altındaki şizofreni hastaları için entegratif bir yaşam niteliği modeli (çok boyutlu sirküler model): Awad ve arkadaşlarının (1997) modelinde, bir yandan kaynaklar, sosyal bağlar, kişilik, değerler ve tutumlar gibi faktörlerin etkisi altında; öbür yandan psikotik belirtilerin şiddeti, ilaç yan etkileri ve psikososyal performans düzeyi gibi faktörlerin etkisi altındaki hastanın öznel algısı yaşam niteliğini ortaya koyar (44). Yaşam niteliği, geniş kapsamlı bir kavram olarak ele alınmakta ve temel olarak üç boyut içermektedir (45). Bireyin kendisini iyi hissetme hali/yaşam doyumu, 12

13 Günlük yaşamdaki işlevselliği, kendine bakımı, sosyal rolleri, Dış kaynaklar ve sosyal destekler. Günümüzde mevcut ölçeklerin hiç birisi bu üç boyutu bütünüyle kucaklayamamaktadır. Özellikle psikiyatrik hastaların yaşam niteliğinin değerlendirilmesinde önemli sorun ve eksiklikler ortaya çıkmaktadır. Şizofreni hastalarının yaşam niteliği ölçümünde şimdilik altın standart yoktur. Yaşam niteliğinin değerlendirilmesinde yararlanılan en önemli ölçütlerin öznel göstergeler olduğu bildirilmesine karşın, şizofreni hastalarının yaşam niteliklerini kendi kendilerine değerlendirip değerlendiremeyecekleri konusu oldukça tartışmalıdır. Hastalık sürecinde ortaya çıkabilen içgörü kaybı, bilişsel yetersizlikler, inatçı psikotik belirtiler, düşünce ve algılama bozukluklarının varlığı bu konuyu karmaşıklaştırmaktadır (46). Kimi araştırmacılar, hastalar ve profesyonellerin hastann yaşam niteliğini algılamada birbirine çok yakın bir geçerlik saptamışlardır. Buna koşut olarak araştırmaların bir bölümünde, süreğen ruhsal bozukluğu olan hastaların öznel yaşam niteliği değerlendirmelerinin güvenirliği gösterilmiştir. Kimi araştırmacılar ise hastalar ve profesyonellerin hastanın yaşam niteliğini algılamada farklılıklar gösterdiklerini bulmuşlardır. Birbiriyle çelişkili gibi görünen bu bulguların ışığında, şizofreni hastalarının yaşam niteliği ölçümünde hastanın kendisinin, yakınları/ailesinin ve ruh sağlığı çalışanlarının hep birlikte değerlendirmeye alınmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır (47, 48). Bir başka tartışmalı konu, kullanılan ölçekte psikopatolojik belirtilerin bulunup bulunmamasına ilişkindir. Şimdilik üzerinde uzlaşılamayan bu konuda da yeni araştırmalara gereksinim duyulmaktadır. Yaşam kalitesiyle ilgili çok sayıda tanımlamanın bulunması gibi onu değerlendirmeyi amaçlayan çok sayıda da gereç geliştirilmiştir. Geliştirilen ölçeklerden elde edilen verilerin başlıca üç uygulama alanı bulunmaktadır: kronik ruhsal hastalığı olan çeşitli gruptaki hastaların yaşam kalitelerinin saptandığı ve karşılaştırıldığı tanımlayıcı çalışmalar, yaşam kalitesiyle ilişkili hasta özelliklerinin araştırıldığı ilişkilendirme çalışmaları ve yaşam kalitesinin sonuç değişkeni olarak değerlendirildiği müdahale çalışmaları. Yaşam kalitesinin ölçümü ve literatürdeki verilerin değerlendirilmesiyle ilgili çeşitli kısıtlılıklar bulunmaktadır. Öznel bildirimlere yönelik şüpheler, evrensel olarak kabul edilmiş bir ölçümün henüz mevcut olmayışı, birçok ölçeğin geçerlilik ve güvenilirlik çalışmalarının yapılmamış olması ve farklı ölçeklerdeki bulguların genelleştirilmesindeki güçlükler bu kısıtlılıkların arasında sayılabilir. Yaşam kalitesi hakkında bilgi edinirken öznel bilgilerin alınması önemlidir, ancak çeşitli semptom profillerinin ve şizofrenik hastalık sürecinin, bir hastanın yaşam kalitesi kavrayışını ne şekilde ve ne ölçüde değiştirdiği henüz netlik kazanmamıştır. Yaşam kalitesinin zaman içinde nasıl bir seyir izlediği de açık değildir. Tedavilerin etkilerini en iyi biçimde anlayabilmek ve değerlendirmek için yaşam kalitesinin hem ruhsal sağlığı bozuk olmayanlarda hem de ruhsal rahatsızlığı bulunanlardaki doğal seyrini bilmek önemlidir (28). Şizofrenide yaşam kalitesini belirlemekte kullanılan ölçeklerden bazıları genel, bazıları ise şizofreniye özgüdür. Şizofreniye özgü olmayan ölçekler arasında Türkçe uyarlama, güvenilirlik ve geçerlik çalışması Fidaner ve ark. tarafından 1999 da yapılan Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği (WHOQOL; World Health Organization Quality of Life 13

14 Group); Greenley ve Greenberg tarafından 1994 de geliştirilen, Türkçe uyarlama, güvenilirlik ve geçerlik çalışması Şimşek ve ark. Tarafından 2000 de yapılan Yaşam Kalitesi Ölçeği (QLS; Quality of Life Scale); Rand Corp. Tarafından 1992 de geliştirilen ve Türkçe uyarlama, güvenilirlik ve geçerlik çalışması 1999 da Koçyiğit ve ark. tarafından yapılan SF- 36 (Short form 36); Kind ve ark. tarafından geliştirilmiş olan EQ-5D (EuroQoL Instrument) sayılabilir. Ruhsal hastalıklar ve şizofreni için bu ölçeklerin tümünde geçerlilik çalışması yapılmıştır. Şizofreni hastaları için geliştirilmiş olan yaşam kalitesi ölçekleri: Şizofreni Hastaları İçin Yaşam Niteliği Ölçeği (QLSS; The Quality of Life Scale: an Instrument for Rating the Schizophrenic Deficit Syndrome ): Heinrich ve ark. tarafından 1984 de geliştirilmiş, Türkçe uyarlama, geçerlilik ve güvenilirlik çalışması 2000 yılında Soygür ve ark. tarafından yapılmıştır. Yarı yapılandırılmış bir görüşme biçiminde uygulanan ve görüşmeci tarafından değerlendirilen ölçek, idame tedavisi altındaki şizofreni hastalarının yaşam kalitesini değerlendirmek üzere tasarlanmıştır. Kişiler arası ilişkiler, mesleki rol, ruhsal bulgular ile günlük eşya kullanımı ve etkinlikler şeklinde toplam 4 alt boyut ve 21 sorudan oluşmaktadır. QoLI (Quality of Life Interview): Lehman ve ark. tarafından 1988 de geliştirilmiştir. Hastaların kişisel özellikleri, nesnel yaşam koşulları ve o anki durumlarına ilişkin öznel doyumlarına yöneliktir. Yaşam koşulları, günlük aktiviteler, aile ilişkileri, sosyal ilişkiler, maddi durum, iş, güvenlik ve sağlık şeklindeki 8 alt boyut ve 143 sorudan oluşur. LQo3LP (Lancashire Quality of Life Profile): QoLI ölçeğinden esinlenerek geliştirilmiştir, nesnel ve öznel ölçümlerin birlikte ele alındığı, yaşam koşulları, sosyal ilişkiler, iş ve eğitim, yasal durum, güvenlik, manevi inançlar, aile bağı, maddi durum ve sağlık alanlarından oluşan 9 alt boyut ve 105 soru içermektedir. SQLQ (Sevilla Quality of life Questionnaire): Giner ve ark. tarafından geliştirilen, hastaların kişisel ilgi, beklenti ve kültürel yapıları doğrultusunda yaşam kalitelerini değerlendirdikleri bir ölçektir. İki alt ölçek, 12 alt boyut ve 59 sorudan oluşmaktadır. PETiT (Personal Evaluation of Transitions in Treatment): Antipsikotik ilaç tedavisi süresince gelişen öznel yakınmaları saptamak için Voruganti ve Awad tarafından geliştirilmiştir, 12 alan ve 30 sorudan oluşmaktadır; psikolojik olarak iyi olma, mizaç, enerji düzeyi, aktiviteler, biyolojik fonksiyonlar, kendilik değeri, baş etme yeteneği, iletişim becerisi, üretkenlik, etiketlenme, ilişkiler, sosyal işlevsellik, tedaviye karşı nesnel tutum ve yanıtlar gibi alanları sorgulamaktadır. S-QoL (Quality of Life Questionnaire in Schizophrenia): Hastanın yaşamdan beklentileri ile bulunduğu durum arasındaki farklılıkları araştıran, Auquier ve ark. tarafından geliştirilen ölçek ruhsal olarak iyilik hali, kendilik değeri, aile ilişkileri, arkadaşlıklar, fiziksel iyilik hali, otonomi ve duygusallıktan oluşan 8 alanda 43 soru içermektedir. Q-Les-Q (Quality of Life Enjoyment and Satisfaction Questionnaire): 1993 de Endicott ve ark. tarafından geliştirilmiştir. Fiziksel sağlık, nesnel duygular, boş zaman etkinlikleri, sosyal ilişkiler, genel aktiviteler gibi 5 alandan 60 soru içerir. 18 soruluk kısaltılmış formunun şizofreni, iki uçlu bozukluk ve şizoafektif bozukluktaki geçerlik ve güvenilirlik çalışması 2005 de yapılmıştır. 14

15 Şizofreni hastalarının sosyodemografik özellikleri; yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim, iş, sosyal ve aile ilişkileri ile yaşam kalitesi arasındaki ilişkinin araştırıldığı çalışmalarda kadın hastaların, evli hastaların, eğitim düzeyi düşük hastaların yaşam niteliğinin daha iyi olduğu saptanmıştır (49). Hastalık belirtilerinin şiddeti yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir, şizofreni hastalarında yaşam kalitesi ile hastalığın pozitif ve negatif belirtileri arasında kesin bir ilişkiden söz edilebilir. İlk atak şizofreni hastalarıyla yapılan bir çalışmada negatif belirtilerin pozitif ve dezorganize belirtilere göre yaşam kalitesiyle daha yüksek ölçüde ilişkili olduğu görülmüştür. Yine şizofreni hastalarında depresyon ve anksiyete belirtileri ile yaşam kalitesi arasında bir ilişki bulunduğu söylenmektedir (49). Bilişsel yetileri azalan hastaların yaşam kalitesi puanları da azalmaktadır. Az sayıdaki çalışmada, şizofreni hastalarının ailelerinde de yaşam kalitesinin azaldığı gösterilmiştir. Özellikle damgalama hem hastanın hem de ailenin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir (45). Daha az yan etkisi bulunan ilaçlarla birlikte uygulanan psikososyal tedaviler yaşam niteliğini arttırmaktadır (47). Toplumsal destek programları ile tedavileri toplum içinde sürdürülen hastaların yaşam niteliği, kurumlarda tedavi edilen hastalarınkinden daha iyi bulunmuştur (45). Yaşam kalitesi hasta ve hastalık arasındaki etkileşimin gidişini gösteren bir değerlendirme biçimi konumuna gelmiştir. Şizofreni tedavisinde kullanılan ilaçlar üzerinde yapılan çalışmalarda ilaçların hastalık bulguları üzerindeki etkileri, yan etkileri ve psikososyal performans üzerindeki etkileri birlikte ele alınmaya başlanmıştır. İkinci kuşak antipsikotik ilaçların birinci kuşak ilaçlara göre yaşam kalitesi üzerinde daha olumlu etkileri olduğu belirtilmektedir (51). TEDAVİNİN BÜTÜNLEŞTİRİLMESİ Şizofrenide bütünleyici tedavi hastalığın biyolojik, psikolojik ve sosyal-çevresel etmenlerin ortak katkılarıyla ortaya çıktığı varsayımına dayanır. Stres-yatkınlık modeli şizofreninin etyolojisine, seyrine ve sonucuna uygun verilerin bütünleştirilmesini en uygun şekilde temsil etmektedir. Bu model şizofreninin strese şizofrenik semptomlarla tepki veren yatkın bir kişide çevresel ve yaşantısal stresin dinamik etkileşiminden kaynaklandığını öne sürer. Şizofreniye yatkınlık büyük olasılıkla heterojen ve çok yönlüdür. Bir kısmı çevresel olarak, intrauterin, doğum ve postnatal gelişim dönemindeki komplikasyonlarla alınmış olsa da yatkınlık şüphesiz ki genetiktir. Bazı hasta guruplarında gözlenen kalıcı sorunlar şunlardır: 1. Bilgi işleme ve dikkatini odaklamada kusurlar, 15

16 2. Duyusal inhibisyon ve otonomik yanıtta kusuru düşündüren psikofizyolojik işlev bozukluğu, 3. İşleyen bellek yürütücü işlevler, soyut düşünme ve sosyal yeterlilikte kusurlar, 4. Anhedoni, aşırı tehdit algısı, algısal ve bilişsel aksaklık eğilimi, yeteneklerini küçümseme ve yadsımayı fazla kullanmak gibi baş etme becerilerinde genel bir kusurun olması. Şizofreniye yatkınlık göreceli olarak kalıcı klinik semptomların ortaya çıkmasına eğilim olarak görülmektedir. Yatkınlık premorbid olarak, hastalığın başlangıcında,akut epizotlar sırasında ve remisyonlarda bir dizi sabit yapısal eğilim olarak ortaya çıkmaktadır.aynı zamanda yatkınlık statik değildir ve zaman içinde çevresel olayların etkisiyle epigenetik olarak şekillenmektedir. Herhangi bir zamanda alevlenmeyi tetiklemeye yetecek bir stresin başka bir zamanda, örneğin yeni baş etme stratejilerinin veya sosyal desteğin sağlanmasıyla tetikleme olasılığı daha az olabilmektedir. Yatkınlık-stres modelinin stres tarafı bir dizi stres etmeninin (uyum gerektiren içsel veya dışsal olaylar) yatkın bir bireyde semptomları başlatabileceğini öngörür. Biyolojik yatkınlıkla birlikte bir kişinin hastalığının başlangıcı, seyri ve sonucu kişi ve çevre arasındaki etkileşimle şekillenebilir. Psikososyal etmenler arasında stresli yaşam olayları, kültürel ortam, sosyal sınıf, sosyal ağın büyüklüğü ve yoğunluğu ile yaşanan ortamın duygusal kalitesinin şizofrenini başlangıcı ve gidişi ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Hastalığın seyri hasta bireyin zaman içinde uyumsal özellikleri ve yatkınlığının çeşitli streslerle etkileşiminin dinamik bir ürünü olarak anlaşılmalıdır. Yatkınlığı çok fazla olan bir bireyde yeterli stres daha önceden var olan bilişsel, duygulanımsal ve sosyal baş etme beceri kusurlarını belirgin hale getirebilir. Uyumsal stratejilerin ve çevresel desteğin olmadığı durumlarda bunlar var olan stresle olumsuz etkileşime girerek tam bir klinik sendromla sonuçlanacak şekilde döngüsel bir süreçle etkilerini arttırırlar. Klinik deneyimler hastalığın başlangıcı ve alevlenmesiyle ilişkili bulunan bir stres etkeninin tipik doğasını genellemeyi zorlaştıracak şekilde fazla bireysel olduğunu göstermektedir.stres etmenleri, madde kullanımında olduğu gibi biyokimyasal, evden-kız arkadaşından ayrılmak zorunda kalmak gibi çevresel, işsizlik fakirlik gibi sosyal olabilir. Şizofreni sıkıntı verdiği kişiler kadar çeşitlidir. Yatkınlık ve risk etmenleri, yaş ve başlangıç şekli, belirgin semptom ve bulguları, seyri ve uzun süreli sonuçları açısından şizofrenideki klinik farklılıklar, hastalığın altta yatan etyolojisinin de çeşitli olabileceğini düşündürmektedir. Şizofrenideki semptom kümeleri, pozitif semptomları, negatif semptomları, dezorganize semptomları, bilişsel kusurları, depresif semptomları ya da intihar düşüncelerini kapsar. Her bir hasta bu alanları birinden, ikisinden ya da hepsinden semptom sergileyebilir. Hastalığın çeşitliliği kısmen şu andaki sınıflandırma sistemleriyle de uyuşmaktadır. Örneğin paranoid şizofreni iyi bir premorbid işlevsellik, geç başlangıç, pek çok pozitif semptomun varlığı, ilk birkaç yıl hastanın dönemsel özellik göstermesi ve yüksek intihar riski bulunması gibi özellikleri barındırır ve daha iyi bir prognoz gösterir. Negatif semptomların baskın olduğu şizofreni tipleri kötü premorbid işlevsellik, daha erken başlangıç yaşı, ağır ve kalıcı negatif semptomlar, düşük intihar riski ve sıklıkla yaşam boyu süren yeti 16

17 yitimiyle gitmektedir. Etyolojiyi temel alan ve her bir hasta için kesin öngörülerde bulunan bir sınıflandırma henüz bulunmamaktadır. Hastalığın kendisinde olduğu gibi şizofreniden etkilenen bireyler arasında da uyum kapasitesi, zeka, aletsel ve sözel yeterlilik açısından belirgin şekilde farklılıklar vardır. Hatta bulabildikleri sosyal destek derecesi oldukça değişkendir. Genel olarak hastalığın başlangıcından önce kazanılan aletsel beceriler (iş ve eğitim deneyimleri, ilişki deneyimleri) ne kadar fazlaysa hastalık başladıktan sonra iyileşme ve işlevselliği sürdürmede hastanın durumu o kadar iyidir. Bazı hastalar için uyum becerileri kazanmadaki yetersizlik hastalığa eğilimi arttıran yatkınlığın bir göstergesi olabilir. İyi premorbid becerileri olan hastalar akut bir epizot sonrasında beceri ve uyum güçlerinin büyük kısmı korunmuş olarak kalabilirler. Şizofreni evreli seyri olan gelişimsel bir hastalıktır. Uzunlamasına seyirle ilgili sistemli araştırmalar yakın dönemde başlamıştır ve hastalığın evrelerinin anlaşılması başlangıç aşamasındadır. Evreler; 1-Klinik dekompanzasyonun erken belirtilerini temsil eden ve oldukça bireysel semptom kümelerinin olduğu öncü dönem, 2- Akut veya aktif evre, genellikle daha önceden varolan kusurların üzerine binen pozitif semptomların tam olarak ortaya çıktığı dönem, 3- Subakut, nekahat veya stabilizasyon evresi, işlevselliğin kısmen kademeli olarak toparlandığı evredir. 4- Kimliğin kademeli olarak yeniden kurulduğu, desteklerin sağlandığı ve becerilerin güçlendirildiği uyumsal plato evresi, 5- Hastanın kendi istekleri veya başkalarının baskısıyla başlayan bir miktar iyileşme ya da dekompanzasyonla ilişkili olarak işlevsellikte kısa bir zaman diliminde ortaya çıkan değişim ya da kaymaların olduğu evre, 6- Pozitif semptomların kronikleştiği ya da az çok sabitlenen eksiklik belirtileriyle giden göreceli olarak kalıcı olan son evre veya durağan platoyu içerir. Şizofrenide sonuç değişkendir. Şizofrenide işlevsellikle ilgili sonuç en azında iki açıdan değişkendir: 1- hasta grupları arasında hem kısa dönem tedaviye cevapta hem de uzun dönem yeti yitimi ve iyileşme derecesinde kişilerarası belirgin bir fark vardır, 2- her birey için sonuç aynı değildir, farklı işlevsellik alanlarında belirgin olarak değişkenlik gösterir. Şizofreniyle ilgili erken dönemdeki çalışmalar sonlanımı kötüleşti, iyiye gitti, iyileşti gibi geniş anlamlı terimlerle sınıflandırmıştır larda John Strauss ve William Carpenter ın araştırmalarıyla başlayarak şizofreni sonlanımının geniş ölçekli sınıflandırılması, önceden sadece gevşek bir biçimde ilişkili olduğu veya yarı bağımlı olduğu düşünülen, işlevselliğin farklı bileşenlerine ayrışmıştır. Semptomun şiddeti, sosyal işlevsellik, mesleki işlevsellik ve alevlenme sıklığı hastanın prognozunun en önemli bileşenleridir. Semptom bileşenlerinden bilişsel bozukluklar, negatif veya eksiklik semptomları, mesleki ve işlevsel sonlanımı en fazla 17

18 yordayan etmenlerdir. Bunlar şu an kullanılan ilaçları en az etkili olduğu alanlar olduğundan çok sayıda çalışma bilişsel bozukluklar ve negatif semptomları anlamak ve onlara çare bulmak için psikososyal ve farmakolojik yaklaşımlar geliştirmeye odaklanmıştır. Araştırmalar hastaların, aile üyelerinin ve hekimlerin sonlanımın farklı yönlerine farklı değerler verdiklerini göstermiştir. Buna göre semptom şiddetinin ve işlevselliğin nesnel ölçümlerine ek olarak öznel yaşam kalitesi ve kişinin hedeflerine ulaşabilmesi tedavinin giderek önem kazanan bir boyutu olmaktadır. Çağdaş çalışmalarla desteklenen iyileşme mesajı anlamlı bir yaşam umudunun ve bu yaşamın yeniden oluşturulmasının ağır ruhsal hastalığa rağmen mümkün olduğudur. Ruhsal hastalık için iyileşme kimliğin, benlik saygısının ve anlamlı toplumsal rollerin yeniden yapılanmasını içermektedir. Şizofreni ile ilişkili çok sayıdaki belirti ve yeti yitimini iyileştirebilecek tek bir tedavi yöntemi yoktur. Amerikan Psikiyatri Birliği nin (APA; American Psychiatric Association) 1997 yılında yayınladığı Şizofreni Hastalarının Tedavisi için Uygulama Kılavuzu nda belirtildiği gibi tedavi çabaları bütüncül ve çok yönlü olmalı, hastanın bireysel yanıtına ve gidişine uygun olarak ayarlanmalıdır (51). Şu anda şizofreniyi tümüyle iyileştirmek mümkün olmadığından, farmakolojik, psikoterapötik, rehabilitasyon ve toplumsal desteklerin becerili bir şekilde bütünleştirilmesinin hastalığın morbidite ve mortalitesini sınırlayacağı, sonucu iyileştirebileceği ve yaşam kalitesini arttıracağı kabul edilmektedir. PSİKİYATRİK REHABİLİTASYON Psikiyatrik rehabilitasyon, inatçı belirtilerle giden ve işlevsel bozukluğu devam eden bireylerin ruhsal ve toplumsal gereksinimlerini karşılamak için uygulanan kapsamlı, eşgüdümlü ve uzun süreli bir stratejiler bütünüdür. Ruhsal rahatsızlığa bağlı yeti yitimi bulunan kişilere, kendi çevreleri içinde kendilerinden beklenen rollere uyum sağlamak için gereken yardım ve becerileri kazandırarak işlevsellik ve yaşam kalitelerini iyileştirmek üzere tasarlanmış çok çeşitli girişimler psikiyatrik rehabilitasyonun ana bileşenleridir. Bu beklenen roller içinde bağımsız yaşama, eğitimini sürdürme, rekabete dayalı işlerde çalışma, aile ilişkileri, arkadaş edinme ve yakın ilişkiler kurma yer alır. Psikiyatrik rehabilitasyonda tedavi kurumlarına bağımlı olmak yerine bağımsızlık, özürlüler için düzenlenmiş ortamlarda yalıtılmak yerine toplumsal bütünleşme ve profesyonellerin hedefleri yerine hastanın tercihleri ön plana çıkar. Psikiyatrik rehabilitasyon şizofreni tedavisinin temel bileşenlerinden biri haline gelmiştir. Spesifik rehabilitasyon yaklaşımları, bozukluğun etiyoloji, fizyopatoloji, görünüm, tedavi ve seyrine ilişkin güncel bilgilerle uyumludur. Klinik açıdan şizofreni varsanı ve sanrı gibi pozitif psikoz semptomları, motivasyon eksikliği ve az konuşma gibi negatif psikoz 18

19 semptomları, bellek ve yürütmeye ilişkin işlevsellikteki bozulmalar gibi bilişsel yetersizlikler ve düşük sosyal rol performansı, işsizlik, yüksek oranda madde kullanımı ve evsiz ve korumasız kalma riskinde artma gibi psikososyal sorunlarla ortaya çıkmaktadır. Uzun süreli izlem çalışmaları şizofreni hastalarının küçük bir oranının tamamen düzeldiğini büyük çoğunluğunun ise yıllarca semptomlar, bilişsel yetersizlikler ve psikososyal sorunlarla karşılaşmayı sürdürdüklerini göstermektedir. Yeni kuşak antipsikotikleri de kapsayan antipsikotik ilaç tedavileri pozitif semptomları belirgin ölçüde, negatif semptomları ılımlı ölçüde düzeltmektedir; ancak bilişsel yetersizlik ve psikososyal işlevsellik üzerine etkileri çok azdır. Hastaların büyük çoğunluğunda antipsikotik ilaçlarla tedavi semptom kontrolüne yardımcı olur, ancak premorbid işlevsellik düzeyine ulaşma ya da beklenen rol performansını geliştirme üzerine pek etkisi yoktur. Ayrıca şizofrenik hastaların %20 ya da daha fazlasında antipsikotik tedaviye yanıt vermeyen psikotik semptomlar bulunur, daha da fazla oranda hastada rezidüel bulgular mevcuttur. Bu nedenle şizofrenide ilaç tedavisi palyatif bir yaklaşım olarak düşünülmelidir, ciddi bir nörolojik gelişimsel beyin hastalığı bağlamında ele alındığında ilaç tedavisinin beyin fonksiyonlarını normale döndürmesi de beklenmez. Dahası ilaçların öğrenme güçlüğü, yetişkin olarak sorumlulukları yerine getirme yetersizliği ve sosyal çekilmenin sonuçlarını düzeltmesi de beklenemez. Tüm bunların sonucu olarak, şizofreni tedavisine yönelik güncel yaklaşımlar çeşitli alanlardaki yetersizlikler ve bozulmaları iyileştirmek amacıyla çok boyutlu girişimleri içermektedir. Psikiyatrik rehabilitasyon rol performansına ilişkin girişimleri kapsar. Geleneksel olarak rehabilitasyon semptom ya da hastalık kontrolünden çok işlevsel performansın iyileştirilmesine odaklanmasıyla tedaviden ayrılır. Rehabilitasyon uzmanlarının, hastanın yetersizliklerinden çok, muktedir olduklarıyla ilgilendikleri belirtilir. Uygulamada ise aradaki sınır belirginliğini yitirir, birçok girişim rehabilitasyon ya da tedavi olarak ele alınabilmektedir. Mesela, çeşitli bilişsel davranışçı ya da beceri eğitimine yönelik girişim hem rahatsızlığın daha iyi kontrol edilmesi hem de işlevsel durumun iyileştirilmesi üzerinde durur ve girişimlerin çoğu hem yetersizlikleri hem de olumlu yönleri dikkate alır. Bu nedenle rehabilitasyon ile tedavi arasındaki bu ayırım bir ölçüde keyfidir. Güncel psikiyatrik rehabilitasyon yaklaşımları çeşitli geleneksel yöntemlerin birleşimiyle oluşturulmuştur. 19.yüzyılda moral tedavisi adı verilen reformist hareket, ruhsal rahatsızlığı olan hastaları iyicil çevrelere ve sosyal rollere yerleştirme üzerinde durmuştur. Moral tedavi eğitim, iş, sosyal etkinlikler ve diğer normal rollere katılmanın iyileştirici etkisini fark etmiştir. Yirminci yüzyılın ilk yarısında başlayan fiziksel engellilere yönelik istihdam ve rehabilitasyon hareketleri zaman içinde ruhsal rahatsızlığı bulunan hastaları da içerecek şekilde gelişmiştir. Bu programlar fiziksel rehabilitasyon ilke ve yaklaşımlarını psikiyatrik rehabilitasyon uygulamalarına taşımış ve özellikle işe yerleştirmeyle ilgili özelliklerin üzerinde durulmuştur ve 60 lı yıllardaki, hastaları akıl hastanelerinden çıkarıp topluma kazandırma (deinstitutionalization) uygulamaları ve toplum ruh sağlığı merkezlerinin gelişimi yalnızca şizofreni hastalarının bakımlarına ilişkin toplumsal yönelimleri değiştirmekle kalmamış, elverişli ortam ve sosyal rollerle ilgili hizmetlerin geliştirilmesini de teşvik etmiştir. 19

20 Büyük ölçüdeki çeşitliliğe karşın psikososyal rehabilitasyon merkezleri esas olarak müşterek destek, gerçek yaşam koşullarında başa çıkma stratejileri, hastalığa odaklanma yerine sağlığın geliştirilmesi, normatif roller ve potansiyel üretkenlik düşüncesini ön plana çıkarmaktadır. Psikiyatrik rehabilitasyona yönelik güncel görüşler doğrudan bu etkinliklerden türemiştir. Beceri eğitimi ve çevre düzenlemesi alanlarındaki gelişmeler modern rehabilitasyon yaklaşımlarını canlandırmıştır. Özellikle son yılda psikiyatrik rehabilitasyonun çalışma alanının gittikçe genişlemesiyle çok sayıda yeni yaklaşım geliştirilmiş ve sınanmıştır. Bunların birçoğunda bir işlev analizi, basamaklı gelişim, davranış ve rol uygulamaları, sosyal ve maddi destek, biçimlendirme, yönlendirme ve genelleştirme etkinliklerini içeren beceri eğitimine yönelik bir esas yaklaşım bulunur. Diğerleri kapsamlı çevresel uyum ve destek konularını ele alır. Bu yaklaşımlar damgalanmayı (stigma) azaltmaya yönelik toplumsal değişiklikler ve şizofrenik bireylerin normatif yetişkin rolleri üzerinde durur (52). 70 li yıllardan önce psikodinamik kuramlara ya da şizofreninin hasta ailesine ilişkin davranış ve iletişim sorunlarından kaynaklandığını varsayan kuramlara dayanan, şizofreni için uygulanan bireysel ve grup psikoterapilerinin psikotik semptomlar üzerinde etkisiz kalması ve başlıca destek kaynağı olan ailelerin stigmatizasyonuna yol açmaları, 60 lı yıllardan sonra da etkin antipsikotik ilaçların tedavi sahnesine çıkması nedeniyle şizofreniye yönelik psikolojik girişimler geri plana itilmiştir. Ancak, ilaç tedavisine belki de gereğinden fazla bel bağlanması sonucu, hem ilaca rağmen pozitif psikotik belirtilerin sürdüğü hasta oranı hem de ilaçların bilişsel ve sosyal yetersizlikler üzerinde etkili olmamaları nedeniyle zaman içinde farmakolojik tedavilere yönelik bir tatminsizlik gelişmeye başlamıştır. Ayrıca bir dizi çalışmada hastanın hastaneden çıktıktan sonra döndüğü aile ortamının niteliğinin, sonraki 9 ay içinde nükslerin oluşmasında büyük belirleyici rolü olduğu gösterilmiştir. Bu şekilde, 1980 li yıllarda sosyal becerilerin kazanılmasını öne çıkaran ve aile ortamını iyileştirerek nüks oranını azaltmayı amaçlayan psikolojik girişimlere yönelik kontrollü çalışmalar başlamıştır. Bu çalışmalardan alınan olumlu sonuçlar bu yöndeki ilgiyi giderek artırmıştır. Eş zamanlı olarak psikotik bozukluklar için bilişsel yönelimli girişimler de daha çok ilgi çekmeye başlamıştır. Araştırmaların çoğunluğu psikotik alevlenmelerin önlenmesi ve genellikle pozitif nitelikteki kalıcı belirtilerin azaltılması yönünde olsa da şizofreni birçok açıdan yetersizlik ve engele yol açan kronik bir hastalıktır. İşlevselliğin tüm açılardan bozulmasına neden olabilir, sıklıkla ergenlik ya da genç erişkinlikte başlar ve çok önemli eğitimsel ve sosyal aşamaların gelişimini engelleyebilir (53). İlk kez kullanıma sunuldukları tarihten itibaren yaklaşık 60 yıl içinde antipsikotik ilaçların uzun sürede ve birçok hastada kesin bir iyileşme sağlayamamaları, şizofreninin negatif belirtileri üzerinde fazla etkili olmamaları, hatta ikincil negatif belirtilere neden olabilmeleri, rahatsız edici ve bazen de kalıcı yan etkiler nedeniyle hastaların ilaç almaya karşı olumsuz tutumları, düzenli tedaviye karşın nükslerin olabilmesi, hastanelere yatış oranı ve hastanede kalma süresinin nispeten düşmesine karşın yineleyici yatışların sıklığı ve hastane dışında kalabilen hastaların yaşam niteliklerinin düşük olması nedeniyle şizofreni tedavisinin yalnız başına ilaçlarla yapılamayacağı açıktır. Şizofreni tedavisinde ilaçların, çeşitli psikoterapilerin 20

TRSM de Rehabilitasyonun

TRSM de Rehabilitasyonun TRSM de Rehabilitasyonun Yeri Dr. Ayla Yazıcı BRSHH Gündüz Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezi Koordinatörü 7.10.2010 Şizofreni tedavisinde çok boyutlu yaklaşım Şizofreni tedavisinde çok boyutlu yaklaşım

Detaylı

Bu bozukluk madde kullanımına veya genel tıbbi durumdaki bir bozukluğa bağlı değildir.

Bu bozukluk madde kullanımına veya genel tıbbi durumdaki bir bozukluğa bağlı değildir. Psikiyatrinin en önemli hastalıklarından biridir. Bu hastalıkta gerçeği değerlendirme yetisinde bozulma, acayip tuhaf davranışlar, hezeyanlar ( mantıksız, saçma, olması mümkün olmayan veya olması mümkün

Detaylı

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA GİRİŞ: Yaygın anksiyete bozukluğu, birtakım olay ya da etkinliklerle ilgili olarak, bireyin denetlemekte zorlandığı,

Detaylı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU Dahili Servisler Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHP) Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), her 10 çocuktan birinde görülmesi, ruhsal, sosyal

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON. Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül

Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON. Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Hasan Kalyoncu Üniversitesi 2016 www.gunescocuk.com NÖROGELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR

Detaylı

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır. Lohusalık döneminde ruhsal hastalıklar: risk etkenleri ve klinik gidiş Doç.Dr. Leyla Gülseren 25 Eylül 2013 49. Ulusal

Detaylı

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem V Psikiyatri Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr. Baran GENCER Yrd. Doç. Dr. Oğuz GÜÇLÜ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Meslekte Ruh Sağlığı A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Çalışan Sağlığı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal bakımdan tam

Detaylı

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Açıklama 2008 2010 Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Gençlerde DEHB nin Öğrenim Hayatı Üzerine Etkileri Dr Aytül Karabekiroğlu Samsun Mehmet Aydın Eğitim ve Araştırma

Detaylı

İş Yerinde Ruh Sağlığı

İş Yerinde Ruh Sağlığı İş Yerinde Ruh Sağlığı Yeni bir Yaklaşım Freud a göre, bir insan sevebiliyor ve çalışabiliyorsa ruh sağlığı yerindedir. Dünya Sağlık Örgütü nün tanımına göre de ruh sağlığı, yalnızca ruhsal bir rahatsızlık

Detaylı

Özgün Problem Çözme Becerileri

Özgün Problem Çözme Becerileri Özgün Problem Çözme Becerileri Research Agenda for General Practice / Family Medicine and Primary Health Care in Europe; Specific Problem Solving Skills ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ

Detaylı

HALK SAĞLIĞINDA KULLANILAN KAVRAMLAR. Prof.Dr. Ayfer TEZEL

HALK SAĞLIĞINDA KULLANILAN KAVRAMLAR. Prof.Dr. Ayfer TEZEL HALK SAĞLIĞINDA KULLANILAN KAVRAMLAR Prof.Dr. Ayfer TEZEL HALK SAĞLIĞI Bir toplumdaki bütün insanları; yaşadıkları çevre ile birlikte ele alan, İnrauterin hayattan ölünceye kadar kendi sorumluluğu altında

Detaylı

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER Sağlık Dünya Sağlık Örgütü tanımlaması Biyolojik, ruhsal ve sosyal iyilik hali. Tıp Özgül bir kurama ve bu kuramdan biçimlenen yöntemle belirlenen uygulamalarla biyolojik,

Detaylı

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Dr. Gülcan Güleç, DR. Hikmet Hassa, Dr. Elif Güneş Yalçın, Dr.Çınar Yenilmez, Dr. Didem

Detaylı

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri Zeka Geriliği nedir? Zeka geriliğinin kişinin yaşına ve konumuna uygun işlevselliği gösterememesiyle belirlidir. Bunun yanı sıra motor gelişimi, dili kullanma yeteneği bozuk, anlama ve kavrama yaşıtlarından

Detaylı

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kronik Böbrek Hastalığı (KBH); popülasyonun

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER Temel varsayımlar Danışanlar hem kişisel hem de üyesi oldukları sosyal ağlar temelinde, kaynaklar

Detaylı

EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları. Prof. Dr. Tevhide Kargın

EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları. Prof. Dr. Tevhide Kargın EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları Prof. Dr. Tevhide Kargın Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları Tanım: Kabaca değerlendirme bir birey hakkında

Detaylı

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ Ahmet Zihni SOYATA Selin AKIŞIK Damla İNHANLI Alp ÜÇOK İ.T.F. Psikiyatri

Detaylı

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Ebru Turgut 1, Yunus Emre Sönmez 2, Şeref Can Gürel 1, Sertaç Ak 1 1 Hacettepe

Detaylı

İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG.

İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG. İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG. K.Nahit Özmenler Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Aytül Karabekiroğlu Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi 53 üncü Ulusal

Detaylı

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Mesut YILDIZ, Sait ALİM, Sedat BATMAZ, Selim DEMİR, Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı

Detaylı

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin Psikopatolojisi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin psikopatolojisi içerik: Sınıflandırma sistemleri Duygudurum bozuklukları Anksiyete bozuklukları

Detaylı

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kaliteli yaşam; kişinin temel ihtiyaçlarını karşıladığı,

Detaylı

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü Dr. Fatma Fariha Cengiz, Dr. Gülhan Cengiz, Dr. Sermin Kesebir Erenköy RSHEAH, İstanbul 29 Mayıs Hastanesi,

Detaylı

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ YATAN HASTA DEĞERLENDİRME FORMU

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ YATAN HASTA DEĞERLENDİRME FORMU Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ YATAN HASTA DEĞERLENDİRME

Detaylı

GEREKÇELER. Prof. Dr. Mustafa YILDIZ Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD. TPD 17. Yıllık ve Klinik Eğitim Toplantısı Antalya, 2013

GEREKÇELER. Prof. Dr. Mustafa YILDIZ Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD. TPD 17. Yıllık ve Klinik Eğitim Toplantısı Antalya, 2013 RUHSAL İYİLEŞTİRİM GEREKÇELER Prof. Dr. Mustafa YILDIZ Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD. TPD 17. Yıllık ve Klinik Eğitim Toplantısı Antalya, 2013 Mustafa YILDIZ, KOÜ Tıp Fak, Kocaeli 1

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR... v KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI... vii YAZAR HAKKINDA... ix 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE 1.1. ÜSTÜN YETENEKLİLİĞE TARİHSEL BAKIŞ...

Detaylı

NE YAPARSAM YAPAYıM BEN BİR BAĞıMLıYıM. DR MERAL AKBıYıK

NE YAPARSAM YAPAYıM BEN BİR BAĞıMLıYıM. DR MERAL AKBıYıK NE YAPARSAM YAPAYıM BEN BİR BAĞıMLıYıM DR MERAL AKBıYıK STİGMA Yunan kölelerin özgür insanlardan ayırmaya yarayan işaretlerdir. Bu kişilerin sosyal statüsünü belirtirlerdi Daha değersiz olduklarını vurgulardı

Detaylı

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ TANIM, SINIFLANDIRMA VE YAYGINLIK

ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ TANIM, SINIFLANDIRMA VE YAYGINLIK ZİHİN ENGELLİLER VE EĞİTİMİ TANIM, SINIFLANDIRMA VE YAYGINLIK Zihinsel yetersizlik için kullanılan terimler Tutumlarda ve uygulamalardaki değişiklikler, kullanılan terimleri de değiştirme çabalarına neden

Detaylı

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Sedat Batmaz 1, Emrah Songur 1, Mesut Yıldız 2, Zekiye Çelikbaş 1, Nurgül Yeşilyaprak 1, Hanife

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem VI Ön Hekimlik Psikiyatri (Seçmeli) Uygulama Dilimi Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç.

Detaylı

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) Sosyal Psikoloji Uygulamaları HUKUK SAĞLIK DAVRANIŞI KLİNİK PSİKOLOJİ TÜKETİCİ DAVRANIŞI VE PAZARLAMA POLİTİKA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ SOSYAL

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem VI Ön Hekimlik Psikiyatri (Zorunlu) Uygulama Dilimi Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Doç.

Detaylı

POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI

POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI BİLDİRİ AKIŞI Bildiri ekibinden bir araştırmacının aşağıda belirtilen bilimsel program gününde posterini belirtilen poster numarası için ayrılmış panoya asması, gün sonunda teslim alması zorunludur. Belirlenen

Detaylı

HEM501 (3,0)3 Sağlık Tanılaması

HEM501 (3,0)3 Sağlık Tanılaması GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİKTE YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER HEM501 (3,0)3 Sağlık Tanılaması Bu derste öğrencinin; birey, aile ve toplumun sağlık gereksinimlerini belirleyen

Detaylı

70. Yılında Otizm Spektrum Bozuklukları. Dr. Sabri Hergüner Meram Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi AD

70. Yılında Otizm Spektrum Bozuklukları. Dr. Sabri Hergüner Meram Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi AD 1943 2013 70. Yılında Otizm Spektrum Bozuklukları Dr. Sabri Hergüner Meram Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi AD Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: Yok Danışman: Yok Konuşmacı: 2012 Janssen Cilag

Detaylı

Ruh Sağlığı Gereksinimi Eylem Programı (rsep)

Ruh Sağlığı Gereksinimi Eylem Programı (rsep) Ruh Sağlığı Gereksinimi Eylem Programı (rsep) rsep nedir? rsep, zihinsel, nörolojik ve madde kullanım bozukluklarına yönelik hizmetlerin kapsamını genişleten DSÖ programıdır. rsep, DSÖ Genel Sekreteri

Detaylı

PALYATİF BAKIMIN EVDE BAKIMA ENTEGRASYONU

PALYATİF BAKIMIN EVDE BAKIMA ENTEGRASYONU PALYATİF BAKIMIN EVDE BAKIMA ENTEGRASYONU YRD DOÇ DR HİLAL ÖZKAYA SBÜ HAYDARPAŞA NUMUNE EAH. PALYATİF BAKIM MERKEZİ Uluslararası Katılımlı Palyatif Bakım ve Hospis Kongresi. 9-11 Mart 2018-İstanbul 324.000.000

Detaylı

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Lityum psikiyatri 1950 1980lerde lityum bazı antikonvülzanlara benzer etki Ayrı ayrı ve yineleyen nöbetler şeklinde ortaya çıkan manik depresyon ve epilepsi Böylece

Detaylı

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI Bilgisayar ve internet kullanımı teknoloji çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde, artık hayatın önemli gereçleri haline gelmiştir. Bilgiye kolay, hızlı, ucuz ve güvenli

Detaylı

T.C SAĞLIK BAKANLIĞI

T.C SAĞLIK BAKANLIĞI T.C SAĞLIK BAKANLIĞI Bakırköy Prof. Dr. Mahzar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim: Doç. Dr. Medaim Yanık GÜNDÜZ HASTANESİ VE REHABİLİTASYON MERKEZİ NE DEVAM

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM Yaşlıların Psiko-Sosyal Özellikleri İnsanın yaşlılığında nasıl olacağı ya da nasıl yaşlanacağı; yaşadığı coğrafyaya, kalıtsal özelliklere, Psiko-sosyal ve Sosyo-ekonomik şartlara,

Detaylı

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji www.gunescocuk.com Çocuk ve ergen psikiyatrisinde

Detaylı

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU Yaşam boyu ruh sağlığı ile ilgili riskler Ruhsal hastalıklara yatkınlık ve dayanıklılık Prognoz Olumsuz etkenler Koruyucu etkenler Bireysel

Detaylı

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018

AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018 AKUT LENFOBLASTİK LÖSEMİ TANILI ÇOCUKLARIN İDAME TEDAVİSİNDE VE SONRASINDA YAŞAM KALİTELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Emine Zengin 4 mayıs 2018 Lösemiye bağlı Psikososyal Geç Etkiler Fiziksel Görünüm (Saç

Detaylı

ŞİZOFRENİDE ENDOFENOTİP ALTERNATİF FENOTİP ARAYIŞI:LİSAN BOZUKLUKLARI

ŞİZOFRENİDE ENDOFENOTİP ALTERNATİF FENOTİP ARAYIŞI:LİSAN BOZUKLUKLARI ŞİZOFRENİDE ENDOFENOTİP ALTERNATİF FENOTİP ARAYIŞI:LİSAN BOZUKLUKLARI Uzm. Dr. Erguvan Tuğba ÖZEL KIZIL Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Nöropsikiyatri Araştırma Birimi Şizofreni, etyolojisinde

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) SAĞLIK BİLİMLERİNDE KURAM VE MODELLER Sağlık

Detaylı

Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc

Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I 20-21 Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc PSİKOTERAPİ-DER Telefon: 0(532) 160 23 78, 0(541) 963 89 87 Email: psikoterapider@gmail.com www.psikoterapiegitimleridernegi.org

Detaylı

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması Suat Yalçın, Sevda Bağ SBÜ Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları EAH, 3.psikiyatri Kliniği,

Detaylı

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86 içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 Tarihsel Bakış Açısı 3 Erken Tarih 3 Yirminci ve Yirmi Birinci Yüzyıllar 3 Ergenliğe İlişkin Kalıpyargılar 6 Ergenliğe Pozitif Bir Bakış Açısı 7 Amerika Birleşik Devletleri

Detaylı

İki Nörodejeneratif Hastalıkta Zihin Kuramı Becerileri ve İşlevsellik Düzeyinin karşılaştırılması: Alzheimer ve Parkinson Hastalığı

İki Nörodejeneratif Hastalıkta Zihin Kuramı Becerileri ve İşlevsellik Düzeyinin karşılaştırılması: Alzheimer ve Parkinson Hastalığı İki Nörodejeneratif Hastalıkta Zihin Kuramı Becerileri ve İşlevsellik Düzeyinin karşılaştırılması: Alzheimer ve Parkinson Hastalığı Evrim Göde Öğüten 1, Gizem Ünveren 2, Emine Soybay 2, Barış Topçular

Detaylı

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR? Yaşlılık YAŞ NEDİR? Yaş;Kronolojik ve Biyolojik yaş olarak iki biçimde açıklanmaktadır. İnsan yaşamının, doğumdan içinde bulunulan ana kadar olan bütün dönemlerini kapsayan süreci kronolojik yaş ; içinde

Detaylı

Sağlık Nedir? Sağlık Tanımı Sağlık Hizmetleri Türk Sağlık Sistemi. Sağlık tipleri. Sağlık Nedir? Tıbbi Model. Sağlık Modelleri 19/11/2015

Sağlık Nedir? Sağlık Tanımı Sağlık Hizmetleri Türk Sağlık Sistemi. Sağlık tipleri. Sağlık Nedir? Tıbbi Model. Sağlık Modelleri 19/11/2015 Sağlık Tanımı Türk Sağlık Sistemi Yük.Hem.Müge Bulakbaşı Sağlık Nedir? Sağlık negatif yönden hastalığın yokluğu şeklinde tanımlanmaktadır. Pozitif yönden sağlık; bireylerin hayata katılabilme yetenekleri,

Detaylı

Ders İzlencesi Konu 2: Sosyal Rehabilitasyonun Tanımı ve Amacı. 1. Rehabilitasyonun tanımı

Ders İzlencesi Konu 2: Sosyal Rehabilitasyonun Tanımı ve Amacı. 1. Rehabilitasyonun tanımı Ders İzlencesi Konu 2: Sosyal Rehabilitasyonun Tanımı ve Amacı 1. Rehabilitasyonun tanımı Rehabilitasyon kavramının anlamı yeniden mümkün kılmak olup, Latince Habil kelimesinden türemiştir. Latince de

Detaylı

Demans ve Alzheimer Nedir?

Demans ve Alzheimer Nedir? DEMANS Halk arasında 'bunama' dedigimiz durumdur. Kişinin yaşından beklenen beyin performansını gösterememesidir. Özellikle etkilenen bölgeler; hafıza, dikkat, dil ve problem çözme alanlarıdır. Durumun

Detaylı

Yaşlılarda İntihar Davranışı ve Müdahele İlkeleri. Prof. Dr. Çınar Yenilmez Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

Yaşlılarda İntihar Davranışı ve Müdahele İlkeleri. Prof. Dr. Çınar Yenilmez Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Yaşlılarda İntihar Davranışı ve Müdahele İlkeleri Prof. Dr. Çınar Yenilmez Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD 1 AÇIKLAMA 2014-2017 Araştırmacı: ---- Konuşmacı: ----- Danışman:

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK DOKTORA PROGRAMI 2016-2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) SAĞLIK BİLİMLERİNDE KURAM VE MODELLER (HEM 701

Detaylı

İNTİHAR DAVRANIŞINDA TEDAVİ STRATEJİLERİ ve İNTİHARIN ÖNLENMESİ. Dr Çiğdem Aydemir

İNTİHAR DAVRANIŞINDA TEDAVİ STRATEJİLERİ ve İNTİHARIN ÖNLENMESİ. Dr Çiğdem Aydemir İNTİHAR DAVRANIŞINDA TEDAVİ STRATEJİLERİ ve İNTİHARIN ÖNLENMESİ Dr Çiğdem Aydemir AÇIKLAMA 2014-2017 Araştırmacı: ----------------- Konuşmacı: ----------------- Danışman: ----------------- OLGU D.F. 69

Detaylı

1. Özel Yetenekli Öğrencilerin Psikolojisine Genel Bakış... 1

1. Özel Yetenekli Öğrencilerin Psikolojisine Genel Bakış... 1 İçindekiler 1. Özel Yetenekli Öğrencilerin Psikolojisine Genel Bakış... 1 Marilena Z. Leana-Taşcılar Özet...1 Üstün zekâlıyım: "Eyvah!" mı? "Yaşasın!" mı?...4 Etiketleme...6 Etiketlemenin Avantajları ve

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

HARRAN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl T+U Kredi AKTS Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği

HARRAN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl T+U Kredi AKTS Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği HARRAN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl T+U Kredi AKTS Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği 0401701 7 6+16 14 19 Ön Koşul Ders Yok Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Zorunlu

Detaylı

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Psikoloji Lisans www.gunescocuk.com Tanım Kişinin genel duygu durumundaki bir bozulma, dış şartlara ve durumlara göre uygunsuz bir

Detaylı

TOPLUM RUH SAĞLIĞI MERKEZLERİ. Hazırlayan: Dr. Meryem Merve Ören Danışman: Prof. Dr. A. Emel Önal

TOPLUM RUH SAĞLIĞI MERKEZLERİ. Hazırlayan: Dr. Meryem Merve Ören Danışman: Prof. Dr. A. Emel Önal TOPLUM RUH SAĞLIĞI MERKEZLERİ Hazırlayan: Dr. Meryem Merve Ören Danışman: Prof. Dr. A. Emel Önal 1 Dünyada Gelişmeler 2 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Yaklaşık otuz yıldır (1984, 1987, 1996), ülkelerin ruh

Detaylı

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok*

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok* Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok* *İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri A.B.D. **İstanbul Üniversitesi DETAE Sinirbilim A.B.D. Şizofreni

Detaylı

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doç. Dr. Fatih Öncü Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikolojik taciz Bedensel Ruhsal Bedensel ve ruhsal Çalışma hayatında mobbing veya psikolojik

Detaylı

Açıklama 2011-2012. Araştırmacı:----- Danışman:------ Konuşmacı: ------

Açıklama 2011-2012. Araştırmacı:----- Danışman:------ Konuşmacı: ------ Açıklama 2011-2012 Araştırmacı:----- Danışman:------ Konuşmacı: ------ Asistan Hekim Kılavuzu Dr. İshak Sayğılı Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbın diğer alanları ile

Detaylı

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi

Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi Psikofarmakolojik Tedavilerin Bilişsel İşlevler Üzerinde Etkisi Yavuz Ayhan, Ayşe Elif Anıl Yağcıoğlu Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Araştırmacı Danışman Konuşmacı

Detaylı

1.Hafta. Arş. Gör.Canan SOLA

1.Hafta. Arş. Gör.Canan SOLA 1.Hafta Arş. Gör.Canan SOLA csola@sakarya.edu.tr GÜNDEM Ölçme Değerlendirme Eğitsel Değerlendirme Tıbbi Tanılama ve Eğitsel Tanılama Modelleri Eğitsel Tanılama Süreci Arş.Gör.Dr.Canan SOLA DERSİN İLK ETKİNLİĞİ

Detaylı

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017

Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler. Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017 Bipolar bozuklukta bilişsel işlevler Deniz Ceylan 22. KES Psikiyatride Güncel Oturumu Nisan 2017 AÇIKLAMA 2012-2017 Araştırmacı: yok Danışman: yok Konuşmacı: yok Olgu 60 yaşında kadın, evli, 2 çocuğu var,

Detaylı

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD 7 Ekim 2010 MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI DSM IV Madde bağımlılığı Madde

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL (ZORUNLU) SAĞLIK TANILAMASI (HEM 601 TEORİK 2, 2

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ (Behavior): Organizmanın doğrudan veya dolaylı olarak gözlenebilen tüm etkinlikleridir. Duygular, tutumlar, zihinsel süreçler

Detaylı

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM Demografik anlamda yaşlılığın sınırı 65 yaş olarak benimsenmektedir. 65-74 arası erken yaşlılık, 75-84 yaş arası yaşlılık, 85 yaş ve üzerindekiler ileri yaşlılık dönemidir. Yaşlanma

Detaylı

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar Doç. Dr. Ersin KAVİ Davranış Nedir? İnsan hem içten,hem dıştan gelen uyarıcıların karmaşık etkisi (güdü) ile faaliyete geçer ve birtakım hareketlerde (tepki) bulunur.

Detaylı

GEDİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

GEDİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI GEDİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL PSI 501 İleri İstatistik Zorunlu 3 0 3 8 Seçmeli Seçmeli 3 0 3 8 II. YARIYIL Seçmeli Seçmeli 3 0 3 8 Seçmeli Seçmeli 3 0 3 8 III. YARIYIL

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix

Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix Depresyonda İşlevsel İyileşme ve Brintellix Ömer Aydemir Celal Bayar Üni. Tıp Fak. Psikiyatri A.D. Depresyonda sonlanım Depresyonda Tam İyileşmeyi Sağlamak Belirtili dönem sonrası tam düzelme sağlama Kalıntı

Detaylı

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler KAPSAYICI EĞİTİM Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler Sınıfında Yabancı Uyruklu Öğrenci Bulunan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Eğitimi 1 Kapsayıcı Eğitim Eğitimde kapsayıcılık

Detaylı

Hastane. Hastane Grupları 19/11/2015. Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar

Hastane. Hastane Grupları 19/11/2015. Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar Hastane Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar Yük.Hem.Müge Bulakbaşı Ekonomik, verimli ve etkili olarak her türlü sağlık hizmetinin kesintisiz üretildiği, Eğitim, araştırma ve toplum sağlığı hizmetlerinin

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

KANSER VE CİNSEL YAŞAM

KANSER VE CİNSEL YAŞAM KANSER VE CİNSEL YAŞAM Doç. Dr. Ülgen Okyayuz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri A.D. Klinik Psikoloji Öğretim Üyesi Son zamanlarda kanserin tedavisinde ilgi sadece tanı ve agresif tedaviyle

Detaylı

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON Bireylerin günlük hayatlarının yaklaşık üçte birini geçirdikleri işyerleri, kişi için önemli bir ortamdır. İşyerlerinde

Detaylı

POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI

POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI BİLDİRİ AKIŞI Bildiri ekibinden bir araştırmacının aşağıda belirtilen bilimsel program gününde posterini belirtilen poster numarası için ayrılmış panoya asması, gün sonunda teslim alması zorunludur. Belirlenen

Detaylı

Hastanın tedaviye karşı iç görüsüz ve uyumsuz olması Kendisine veya çevresine zarar verme riskinin yüksek olması

Hastanın tedaviye karşı iç görüsüz ve uyumsuz olması Kendisine veya çevresine zarar verme riskinin yüksek olması SAYFA NO 1 / 5 1. AMAÇ: Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği işleyiş düzenini açıklamak, sorumluları tanımlamaktır. 2. KAPSAM: Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve

Detaylı

OBEZİTE Doç. Dr. Erdal Vardar 46. UPK

OBEZİTE Doç. Dr. Erdal Vardar 46. UPK YAŞAM KALİTESİ VE OBEZİTE Doç. Dr. Erdal Vardar 46. UPK Sağlıkla ilgili yaşam kalitesi Kişinin kendi sağlığını değerlendirmesi için geliştirilmiş bir ölçme metodudur. Sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ölçümü

Detaylı

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Dr. SiğnemÖZTEKİN, Psikolog Duygu KUZU, Dr. Güneş CAN, Prof. Dr. AyşenESEN DANACI Giriş: Ayrılma anksiyetesi bozukluğu,

Detaylı

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ Egemen Ünal*, Reşat Aydın*, Gülnur Tekgöl Uzuner**, Oğuz Osman Erdinç**, Selma Metintaş* *Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Detaylı

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde KLP Çalışmaları Amaçlar Yurtdışında Yan Dal süreci

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde KLP Çalışmaları Amaçlar Yurtdışında Yan Dal süreci Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde KLP Çalışmaları Amaçlar Yurtdışında Yan Dal süreci Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı nda 1970 yılından itibaren KLP alanında çalışmalar

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III Ünite:I Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 Psikoloji ve Eğitim Psikolojisi 15 Eğitim Psikolojisi ve Bilim 17 Eğitim Psikolojisi ve Bilimsel Araştırma

Detaylı

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ Marmara Evleri Anaokulunda Rehberlik Hizmetleri (3 6 yaş) Okulumuzdaki tüm öğrencilerin her yönüyle sağlıklı gelişmeleri, okul ortamına uyum sağlamaları ve kapasitelerini

Detaylı

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ ANABİLİM DALI STRATEJİK PLANI

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ ANABİLİM DALI STRATEJİK PLANI KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ ANABİLİM DALI STRATEJİK PLANI MİSYON: Çağdaş bilimsel gelişmeler ışığında ve iyi hekimlik ilkeleri doğrultusunda nitelikli çocuk ruh sağlığı hizmeti

Detaylı

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ SUNUM PLANI: Hareketli çocuk kime denir? Klinik ilgi odağı olması gereken çocuklar hangileridir?

Detaylı

Buse Erturan Gökhan Doğruyürür Ömer Faruk Gök Pınar Akyol Doç. Dr. Altan Doğan

Buse Erturan Gökhan Doğruyürür Ömer Faruk Gök Pınar Akyol Doç. Dr. Altan Doğan Buse Erturan Gökhan Doğruyürür Ömer Faruk Gök Pınar Akyol Doç. Dr. Altan Doğan Psikososyal Güvenlik İklimi Psikososyal güvenlik iklimi, örgütsel iklimin spesifik bir boyutu olup, çalışanların psikolojik

Detaylı