BÖBREK TAŞI TEDAVİSİNDE PERKUTAN NEFROLİTOTOMİ SONUÇLARI, KOMPLİKASYON VE BAŞARI ORANLARI İLE BUNLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BÖBREK TAŞI TEDAVİSİNDE PERKUTAN NEFROLİTOTOMİ SONUÇLARI, KOMPLİKASYON VE BAŞARI ORANLARI İLE BUNLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER"

Transkript

1 T.C. Sağlık Bakanlığı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Şef: Doç. Dr. Tahir Karadeniz Üroloji Klinik Şefi BÖBREK TAŞI TEDAVİSİNDE PERKUTAN NEFROLİTOTOMİ SONUÇLARI, KOMPLİKASYON VE BAŞARI ORANLARI İLE BUNLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER (Uzmanlık Tezi) DR. SONER YALÇINKAYA İSTANBUL 2007

2 Teşekkürler 5 yıllık Üroloji ihtisasım boyunca bilgi ve deneyimlerini aktaran, her türlü yardım ve emeği esirgemeyen değerli hocam Doç.Dr. Tahir Karadeniz'e sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım. İhtisas süremin ilk iki yılında çalışma fırsatı bulduğum değerli hocam Op. Dr. Rahmi Öztürk'e ve tüm ihtisas sürem içinde her türlü bilgi ve deneyimlerini paylaşan, medikal- paramedikal yardımlarını esirgemeyen klinik şef muavinimiz Op. Dr. Ahmet Arıman'a ve klinik uzmanlarımız Op.Dr. Fikret Bulut'a, Op.Dr.Erol Aras'a, Op.Dr. Galip Dedekargınoğlu'na, Op.Dr. Faysal Güler'e saygı ve teşekkürlerimi sunarım. İhtisasım boyunca beraber çalışmaktan büyük mutluluk duyduğum Op. Dr. Cengiz Atakanlı'ya ve Op. Dr. Mehmet Yücel'e, Dr. Namık Kemal Hatipoğlu'na, şimdi aramızda olmayan sevgili Afşar Akyüz'e, Dr. Gökhan Çalık'a ve Dr. Tamer Alışkan'a teşekkürlerimi sunarım. İhtisas süresi boyunca uyum içinde çalıştığım 1. Üroloji klinik hemşire ve personeline teşekkürlerimi sunarım. İhtisas süresi boyunca uyum içinde çalıştığım 2. Üroloji klinik uzmanları, asistan doktorları ve hemşirelerine teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca her konuda her zaman desteklerini hiç üstümden eksik etmeyen sevgili anneme, babama ve eşime sonsuz teşekkürlerimi sunarım. 1

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ AMAÇ 3 GENEL BİLGİLER 4 PERKUTAN NEFROLİTOTOMİ 20 MATERYAL- METOD 38 SONUÇLAR 43 TARTIŞMA 54 SONUÇ 65 KAYNAKLAR 66 2

4 GİRİŞ VE AMAÇ Üriner sistem taş hastalığı çok eski çağlardan beri insanların genel durumunu ve sosyal yaşamını etkileyen ilk hastalıklar arasında bilinmektedir. O dönemlerden beri de bu hastalığın nedenlerini ve tedavisini bulma adına önemli ölçüde çabalar sarfedilmektedir. Son yüzyıla kadar bu çabalar sayesinde önemli adımlar atılmış olmasına rağmen asıl gelişmeler son yıl içerisinde meydana gelmiştir. Üriner sistem taş hastalığının prevalansı dünyada coğrafi bölgelere göre değişiklik göstermekle birlikte ülkemizde iklim ve çevre koşullarına bağlı olarak % 15 civarındadır. Üriner sistem taş hastalığının tedavi alternatifleri arasında takip, medikal tedavi, Ekstracorporal Şok Dalga Litotripsi (ESWL), Perkütan nefrolitotomi (PCNL), üreterorenoskopi ve açık cerrahi yer almaktadır. Teknolojideki gelişmelere bağlı olarak endoskopik aletlerin hızlı bir şekilde geliştirilmesiyle birlikte üriner sistem taşlarının açık cerrahiye gerek kalmadan tedavisi günümüzde artık mümkün olmuştur. Perkutan yolla endoskopik taş tedavisi artık, özellikle böbrek taşlarının tedavisinde, tüm üroloji kliniklerince yüksek başarı oranları ile uygulanabilmektedir. Yapılan çalışmalarda bu yöntemin başarısının %95 lerin üzerinde olduğu bildirilmektedir. Bu çalışmamızda perkutan yolla yapılan endoskopik böbrek taşı tedavisinin sonuçları, komplikasyonları başarıyı etkileyen faktörleri analiz edip ortaya koymaktır. 3

5 GENEL BİLGİLER Üriner sistem taş hastalığı, üriner enfeksiyonlar ve prostat patolojilerinden sonra üriner sistemi etkileyen üçüncü patolojik durumdur. Üriner sistem taş hastalığı M.Ö yıllarından beri bilinen bir hastalıktır. MÖ 4800 lü yıllardan kalan Mısır mumyalarında böbrek ve mesane taşlarına rastlanılmıştır. 1 Eski Roma, Yunan, Çin, Hint, Mısır ve Mezopotamyada taş hastalığının teşhisi için birçok kıstas ortaya atılmıştır. İdrarın rengine, tadına ve miktarına göre taş hastalığının varlığına dair fikirler belirtilmiştir dan sonra taş teşekkülü ile ilgili bir takım fizyolojik gözlem ve araştırmaların sonuçları sunulmaya başlanmış olup kalsiyum ve ürik asitin önemi, idiopatik hiperkalsiürinin hiperparatroidizmden ayrılması ve taşın böbrekte teşekkül yerleri, taşların kristaloid ve kolloid yapıları belirlenmiştir. Taşın kimyasal ve striktürel yapısı, terkibi hakkında oldukça yeterli bilgiler sağlanmış, fakat teknolojideki tüm gelişmelere rağmen etiyolojisi bugün bile hala tam aydınlatılamamıştır. Taş hastalığı tek bir nedenle değil, multipl, karmaşık ve birbiri ile ilişkili birçok faktörün rol aldığı olaylar dizisidir. Taş hastalığının cerrahi tedavisinde klasik yöntemler, böbrek taşlarının tedavisinde giderek az oranda kullanılmalarına karşın günümüzde de etkin ve geçerli yöntemlerdir. Postoperatif rezidü taş oranı düşüktür. (%5-15) de ESWL nin uygulanmaya başlaması, böbrek taşlarının tedavisinde cerrahinin rolünü önemli ölçüde azaltmıştır. 53 Daha sonra da gelişmiş perkutan teknikler ve laparaskopinin kullanımı açık cerrahinin sınırlarını daraltmaya devam etmiştir. Üçüncü basamak tedavi merkezlerinde açık cerrahi taş vakaların %1 inden daha azında uygulandığı bildirilmektedir. 2,3 Cerrahi taş tedavisi için en uygun teknik seçilirken taşın yeri, boyutları, hastanın birlikte olan diğer sağlık problemleri, hekimin deneyimi ve elindeki olanaklar göz önünde bulundurulmalıdır. Epidemiyoloji: Üriner sistem taş hastalığı endüstriyel toplumun %1-5 ine etki eden bir hastalıktır. 1 Böbrek taşlarının endüstriyel toplumlarda en sık görülen tipi öncelikle kalsiyum oksalat ya da bunun hidroksiapatit kombinasyonudur. Yetişkin beyaz erkeklerde ömür boyu taş biçimlenim riski %20 dir. Bu oran bayanlarda %5-10 arasındadır. Nefrolitiazisli hastalarda rekürrens oranı ilk taş oluşumundan 4

6 itibaren 5 yıllık bir süreç içinde %50 den yüksek olarak rapor edilmiştir. Bununla birlikte yetişkin siyah erkklerde taş hastalığı beyaz erkelere göre 1/3 ya da 1/4 oranında daha azdır. Ancak siyah hastalarda üre parçalayan organizmalarla oluşan taş hastalığı prevalansı daha yüksektir. 4 Avrupa ülkelerinde üriner sistem taş hastalığı prevelansı %3-11 arasında değişmektedir. 6,7 Japonya da bu oran ortalama %7 olarak verilirken, erkeklerde %9,6, kadınlarda ise %4,5 olduğu bildirilmektedir. 8 Sıcak iklimin hâkim olduğu Arap ülkelerinde ise prevelans %20 lere yükselebilmektedir. Ülkemizde Akdeniz, Karadeniz ve Güneydoğu illerinde prevalans yüksektir. Türkiye den, Akıncı ve arkadaşlarının yapığı bir çalışmada ise hastalığın prevelansının genel olarak %14,8 olduğu bildirilmektedir. 5 Ülke çapında 14 bölgeden toplam 1500 kişinin, ele alındığı ve yaşamları boyunca en az bir kez taş hastalığına yakalanmaları sorgulandığında, 1989 yılındaki insidans da %2,2 olarak verilmektedir. Hastalığın en sık 30 ve 40 lı yaşlarda görüldüğü, erkeklerde 1,5 kat daha fazla olduğu, düşük sosyoekonomik seviyeli kişilerde ve daha düşük eğitim almışlarda daha sık görüldüğü, buna karşılık şehirde ve kırsal alanda yaşayanlar arasında prevelans açısından farklılık saptanmadığı bildirilmektedir. Stamatelou ve arkadaşlarını yaptığı yeni bir derleme ise, taş hastalığı prevelansının tüm yaş dekadlarında arttığını göstermektedir 9. Taş hastalığı en çok 30 ile 60 yaşları arasında görülür. 13 Taş hastalarının %67 sinde 1,5 ile 8 yıl arasında tek ya da birden fazla nüks e rastlanır. 57 Nüks eden vakalar idiopatik kalsiyum taşları ve ürik asit taşlarıdır. E/K oranı: 3/1 dir. Çocuklarda ise testesteron nedeniyle karaciğerde yapılan endojen oksalat miktarı az olduğundan her iki cinste de yakın oranda görülmektedir. 12 Taş hastalığında hereditenin rolü üzerinde durulmuş ve poligenik defekt bulunmuştur. 1 Renal tubuler asidozis, sistinüri gibi belirgin familial hastalıklar vardır. 1 Taş hastalığında bazı coğrafi bölgelerde daha sık görüldüğü tespit edilmiş ve dünya taş haritası çıkarılmıştır. İskandinav ülkeleri, Akdeniz ülkeleri, Kuzey Hindistan, Pakistan, Kuzey Avustralya, Avrupa nın orta kısımları, Malezya ve Orta Amerika da taş hastalığı yoğun olup Güney Amerika ve Afrika da daha seyrektir. Ülkemizde Akdeniz, Karadeniz ve Güneydoğu da daha fazla görülür. 1 İklim ile taş oluşumu arasında direkt ilişki bulmak güç ise de sıcaklığın yüksek olduğu yerlerde ve yaz mevsimlerinde daha fazla görülmektedir. Güneş ışınlarına fazla maruziyet barsaktan kalsiyumun emilimini ve idrar kalsiyum atılımını arttırdığı bildirilmiş ise de tam ispat edilememiştir. Ancak sıcak iklimde yaşamanın risk faktörü olduğu kesindir. Su alımı da çok önemlidir. 15,19 Günlük idrar miktarını 800 ml den 1200 ml ye çıkarmak bile taş oluşumunu % 86 azaltır. ² Bununla birlikte diürezin idrardaki iyon aktivitesini arttırarak kristal oluşumunu hızlandırdığı gösterilmiştir. Mineral yönünden zengin 5

7 sodalı sular konusu tartışmalıdır. Araştırmaların bir kısmı, kalsiyum fosfat gibi maddeleri içeren aşırı sert suların taş oluşumunu kolaylaştırdığını bildirmesine karşın, diğer bir kısım araştırmacı sodyum karbonat gibi maddeleri içeren yumuşak suların da bu olayı artırdığını bildirmişlerdir 18,19. Kalsiyum kristalizasyonunun inhibitörü olan çinko gibi eser elementlerin suda az bulunması da muhtemelen olayı kötü etkilemektedir 19. Diyet faktörü taş oluşumunda önemlidir 11. Pürin, oksalat, kalsiyum, fosfat ve diğer maddelerin diyetle aşırı alınması idrarla bu maddlerin aşırı atılmasına ve taş oluşumunun kolaylaşmasına yol açabilir 14,20. Diyetteki hayvansal proteinlerin azalması ile özellikle mesane taşı arasında bir ilişki vardır. 21 Bu proteinler idrardaki inhibitör aminoasitlerin ana kaynağıdır. Diyetle alınan fazla şeker üst üriner sistemde taşa neden olabilir 1. Şekerin idrar kalsiyumunu arttırdığı ileri sürülmektedir. Alkol alımı ile de kanda ürik asit, idrarda kalsiyum, fosfat düzeylerinde artış olduğu ileri sürülmektedir. Böylece alkol alışkanlığı olanlarda üriner sistem taş hastalığı riski normalden daha fazla olduğu düşünülmektedir. Taş oluşumunda mesleğin de rolü vardır. Büro hizmeti yapan veya yüksek ısıda çalışanlarda daha yüksek oranda görülürken aktif görevi olanlarda, tarım işçilerinde daha az rastlanır. Diyet, aktivite ve heredite birbirini tamamlayan olaylardır. Her biri primer bir faktör olarak etkilemez. Beraberce etki göstererek taş oluşumunu kolaylaştırır. Yaşam tarzı da üriner sistemde taş oluşumunu etkileyen bir faktördür. Taş hastalığının sedanter yaşam sürenlerde daha sık olduğu öne sürülmektedir. Etiyoloji: Taş olşumunun etiyolojisini izah etmek için çeşitli teoriler öne sürülmüştür. 1. Süpersatürasyon- kristalizasyon teorisi 2. İdrar inhibitörlerinin yokluğu teorisi 3. Matriks- nükleasyon teorisi 4. Epitaksi teorisi 5. Kombine teoriler Taş oluşumunda esas olay süpersatürasyondur. Tuz ya da sodyum klorid kristalleri içeren bir su dolu bir bardakta eğer tuz miktarı az ise tuz eriyik halde kalır. Daha fazla tuz eklenmesi halinde sodyum klorid konsantrasyonunun artması ve kristallerinin eriyemez hale gelmesine satürasyon denir. Eğer tuz miktarı dahada artırılırsa sıcaklık ya da ph değişikliği olmazsa ya da tuzun erimesini sağlayan maddelerin miktarında değişiklik yapılmadığında kristaller çöker. Kristalizasyonun başlaması için gerekli doygunluk seviyesinde, termodinamik çözünürlükten (thermodynamic solubulity product-ksp) bahsedilir. Bu değer sabittir ve katı- sıvı evrelerin dengedeolduğu ortamda saf kimyasal elemeanlrın konsantrasyonuna eşittir. 6

8 Eğer idrardaki kalsiyum ve oksalat konsantrasyonları sudaki termodinamik çözünürlüklerini aşarsa, kalsiyum oksalat kristalleri çökebilir. Bununla birlikte idrarın içerisindeki inhibitörler ve diğer moleküller sayesinde kalsiyum oksalat solüsyon içerisindekinden daha yüksek konsantrasyonda bulunabilir ve bu durumdaki idrara metastabl denir. Kalsiyum oksalat konsantrasyon miktarı daha da artırılırsa solusyon olarak kalamayacak bir seviyeye ulaşılmış olur. Bu konsantrasyonda (Kf) kalsiyum oksalat idrarda oluşmuş olur. İdrardaki birçok taş komponentinin konsantrasyonu Ksp ve Kf arasındaki metastabl aralıktadır. Üriner sistem taşları idrarda kristal olmadıkça oluşmaz. Krista oluşması için idrarın tuzla süpersatüre olması gerekir. Kristaloid oluşturan kimyasalların idrar eksresyonunun artmasıyla, kristalizasyon riski artar. Taş oluşum ve gelişimi için idrarın kristaller tarafından sürekli süpersatüre kalmasına gerek yoktur. Dehidratasyon ya da postparandiyal olduğu gibi intermitant süpersatürasyon yeterlidir. İdrarın kompleks solüsyon olması nedeniyle, bir çok faktör kristalizasyon için gerekli iyonların oluşmasını etkiler. Bu nedenle, kalsiyum oksalatın kristalizasyon potansiyeli kalsiyum ve oksalatın idaradaki toplam konsantrasyonundan ziyade iyonların kimyasal aktivitesi ile ilgilidir. Sitrat ve fosfat gibi maddeler, kalsiyum ile; magnezyum ve sodyum gibi elementlerse oksalatla kompleks oluşturarak, herbirinin serbest iyon konsantrasyonu azaltırlar. İdrar süpersatürasyonu tek başına taş oluşumu için yeterli değildir. İdrar kristalleri çoğu idrarda izlenmekle birlikte, bu kişilerin çoğunda taş oluşumu izlenmez. Taş oluşan kişilerin idrarlarında daha büyük kristaller vardır. Normal kişiler idrarlarında kristal oluşum, gelişim ve agregasyon inhibitörleri taşırlar. Bunlar sitrat ve pirofosfat gibi düşük molekül ağırlıklı maddeler olabildiği gibi glikozaminoglikanlar, nefrokalsin, Tamm-Horsfall proteini gibi daha büyük moleküller de olabilir. Böbrekte oluşan serbest kristaller, toplayıcı kanalları tıkayıp üriner sistem içinde tıkayıcı taş oluşturabilecek potansiyele sahip değildirler. Böbrekte kristal agregasyon ve birikmesi, taşa dönüşümde ilk aşamalardan biridir. Kristal agregasyonu, idrarlarında agregasyon inhibitörleri eksik olanlarda oluşur. İdrar glikoproteinleri; nefrokalsin ve Tamm- Horsfall proteini, basit solüsyonlarda kristal agregasyonun potent inhibitörleridir. Ancak sitrat ve magnezyum, kristal gelişiminin inhibitörleridir. Üreteropelvik bileşke tıkanıklıkları, medüller sünger böbrek ya da tübuler epitelin yapışkanlığının arttığı durumlarda, kristal birikme riski artar. Ürat ve kalsiyum oksalat kristalleri, kültür ortamında böbrek epitel hücrelerine yapışırken invivo ortamda da tübüler hücreler ya da ürotelyuma yapışırlar. İspatlanmamış olmakla birlikte bakteriyel enfeksiyonlar idrar matriksini artırarak, kalsiyum oksalat taş oluşumu riskini artırırlar ki, bu da kristalin 7

9 yapışmasını hızlandırır. Sonuç olarak, böbrek epitel hücrelerinden, değişmiş kalsiyum ve oksalat transportu, interstitisyel ve intrasellüler kristalizasyonla sonuçlanır. Bu kristaller böbrekte kalarak taşın nidus yani çekirdeğini oluştururlar. Taş oluşumu ile ilgili, papilla ucunda kristal birikimi ilk olarak 1937 yılında Randall tarafından tarif edilmiş vu bu oluşumlar Randall plakları olarak adlandırılmıştır. 34 (Şekil-1) Randall, intestisyel alanda kalsiyum fosfat kristallerinin birktiğini, bunları zamanla toplayıcı sistem atılıp, kalsiyum oksalat için heterojen nükleizasyon odağı oluşturduğunu tarif etmektedir. 34 Serbest parçacık hipotezi olarak da bilinen kristal agregasyonu ve bunun tubulus lümenini tıkayıcı taş oluşturması bir dönem kabul görse de 1978 de Finlasyon ve arkadaşları yaptıkları çalışmalarda tubulusu tıkayacak kristal agregasyonu ve nükleizasyonunun matematiksel olarak olanaksız olduğunu öne sürdü. 35 Araştırmacılar glomerulusta oluşan idrarın, 5-7 dakikada tubulusu geçip renal pelvise atıldığı gözönüne alındığında, serbest kristallerin 200 μm çapında tubulus lümenini tıkayabilmesi için dakika geçmesi gerektiği, bununsa olanaksız olduğunu, kristallerin lümeni tıkaması için mutlaka epitel hücresine yapışması ve üzerinde heterojen nükleizasyonun gerçekleşmesi gerektiğini savunmuşlardır. 35 Taş oluşumu ile ilgili deneysel modeller ve elektron mikroskopisi çalışmalarıyla önemli katkılarda bulunan, Florida dan Khan ve arkadaşları ise, kristal agregasyonunun mikrolit oluşturup, tubulus epitelinin hemen altına yapışarak, tubulusu kısmen de olsa tıkayabileceğini, bunun proksimalinde ise lokal bir supersature ortam gelişeceğini, bunun da agregasyonu ve nukleizasyonu arttırabileceğini bildirmektedir. 36 Lieske ve arkadaşları da, CaOx kristallerinin, tubulus epitel hücrelerinin yüzeyine yapışabileceğini ve bunların ya endositozla alınıp, ya da yüzeye asılı kalarak heterojen nukleizasyon için odak oluşturabileceğini belirtmektedir. 36 Yakın zamanda Lingeman ve ekibinin yaptığı çalışmalar ise, idiopatik CaOx taş hastalığının nerede ve nasıl oluştuğunu büyük ölçüde ortaya koydu. 38 Araştırmacılar, bu amaçla, idiopatik CaOx taş hastalarından perkütan nefrolitotomi sırasında Randall plakları ve çevresinden biyopsi örnekleri alarak, bunları elektron mikroskopisi ve immunohistokimyasal yöntemlerle ayrıntılı olarak incelediler. 38 İdiopatik CaOx taş hastalarında, CaOx kristal depozitlerinin, ince Henle kulpunun Bazal Membranı üzerinde, intersisyel alanda birikmeye başladığını göstermektedir. Depozitler, konsantrasyon arttıkça üretelyumun altında, renal papillaya doğru ilerlemekte ve buradan renal pelvise dökülmektedir. Dolayısıyla, tubulus lümeni içinde birikim olmaz. 8

10 Birikim, 1937 de Randall ın da tarif ettiği gibi intersisyel alandadır. Tubulus epitel hücreleri de primer olarak zarar görmez. Bu bulgular, idiopatik CaOx taş hastalığının, ince Henle kulpunu bazal membranına ait bir hastalık olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. 35,36 Bu bölge incelendiğinde, bazal membran tabakasının tubulusun diğer bölgelerine göre ince Henle kulpunda daha kalın, protein ve mukopolisakkaritlerden oldukça zengin olduğu görülmektedir. Ayrıca tubulusların bu bölgesi daha konsantre idrar içerir. Dolayısıyla, kalın bazal membran elektrostatik olarak Ca ve fosforu tubulus lümeninden diffüzyonla çeker. Bazal membranın kalın protein matriksi üzerinde heterojen nükleizasyon meydana gelir. Bu patogenezi yönlendiren güç ise idrar Ca yoğunluğu ve bazal membran geçirgenliğindeki değişimlerdir. Şekil-1- Randall s plakları Böbrek Taşları: Günümüzde en çok görülen taş kalsiyum oksalat ve kalsiyum oksalat- kalsiyum fosfat karışımı olan mixt taşlardır. 24 Böbrek taşlarının %80 i kalsiyum (Ca) içerir. 22,23 Ca insan vücudunda en çok bulunan katyondur. 24 Ca taşları çoğunlukla mixt tipte bulunur. Ca oksalat taşları monohidrat (COM- Whewellite) veya dihidrat (COD-Weddellite) olarak ya da ikisinin kombinasyonu şeklinde bulunur. 24 Ca okasalt ve fosfatın her ikisi de normal idrarda oldukça erimemiş halde bulunur. Ca taşları erkeklerde kadınlara nazaran 3 kat daha fazla görülür. İdrar miktarının azalması, Ca, fosfat ve oksalattan zengin diyet, taş oluşumuna meyilli kişilerde Ca taşına neden olabilir. CaOx taş hastalarında bu metabolik anomalilere rastlama oranı %97 ye ulaşabilmektedir. 25 9

11 Hiperkalsemi: Diyetle ortalama günde mg Ca alınır. Bunun çoğu Ca bağlayıcı prekürsörler vasıtasıyla D vitamini kontrolü altında duodenum ve jejenum üst kısmından absorbe edilir. Kalsiyumun kandaki miktarı %9,6 mg olup bunun %45 i serbest gerisi proteine bağlı halde bulunur. Glomerüllerden günde 47 gram kalsiyum atılmasına karşın çoğu reabsorbe edilerek günde ortalama 4mg/kg/24 saat atılır. Bu değer geçmesi durumuna Hiperkalsiüri adı verilir. İdardaki kalsiyum miktarı mutlaka 24 saatte bakılmalıdır. Çünkü bazen 30 dakika içinde aşırı atılım olabilir ve bu Fp değerini geçerek kristalizasyona neden olabilir ve agregasyon ile büyüyebilir. Hiperkalsiüri: Normal idrar kalsiyum atılımının üst sınırı 4mg/kg/24 saat dir. Bu değerin üstü hiperkalsiüri adını alır ve absortif, rezorptif ve renal yolla oluşabilir. 26,27,28 Ancak Caox taş hastalığına eşlik eden en sık hiperkalsiüri nedeni idiopatiktir ve idrar kalsiyum atılımın normalden fazla olduğu ancak bu durumu açıklayacak herhangi bir patoloji saptanmayan durumlarda idiopatik hiperkalsiüri terimi kullanılır. 30 Absortif hiperkalsiürde temel problem kalsiyumun intestinal emilimin artmasıdır. Renal hiperkalsiüride kalsiyumun renal tubuler reabsorbsiyonundaki bozukluk vardır ve kalsiyum normalden fazla atılır. Rezorbtif hiperkalsiüri primer hiperparatrioidizm olgularında görülür. Parathormon yükselmesi, intestinal Ca emilimini arttırdığı gibi, D3 vitamin sentezini de indükleyerek hiperkalsüriye katkıda bulunur. 12 Kalsiyum Taşlarının Diğer Sebepleri: Hiperoksalüri: Hiperoksalürik kalsiyum taşları idrar oksalat atılımın günde 40 mg üzerinde olması durumunda görülür. Hiperoksalüri sıklıkla oksalatın barsaktan hiperabsorbsiyonu sonucu oluşmaktadır. Bunun ana nedeni de ileal hastalıklardır. Hiperoksalüri yapan nedenler üç başlıkta incelenir. Primer hiperoksalüri otozomal resesif hastalık olup çocuklarda sık nükseden Caox taşı ve nefrokalsinozise neden olur. Tip I de Glioksalat carboligase enzimi yetersizliğinden glioksalik asit daha çok glioksalat ve oksalata dönüşür, glisine dönüşmez. Tip II Hiperoksalüride D-glyserate dehydrogenase enzimi yetersizliğine bağlı günde 100mg dan fazla oksalat idrarla atılır. Bu hastalara organ nakli uygulanmaz. Tedavide günde mg pridoksin verilmesi idrarla atılan oksalatı azaltabilir. Enterik Hiperoksalüride oksalatın barsaklardan reabsorbsiyonu artmıştır. Diğer hiperoksalüri nedenleri, otomobillerde antifiriz olarak kullanılan etilen glikol çok süratli oksalata dönüştüğünden yanlışlıkla alımı masif oksalüriye neden olur. Günde 5 mgdan fazla C vitamini alımı hiperoksalüriyle taş oluşumuna neden olabilir. Florlu bir 10

12 inhalasyon anesteziği olan Methoxyflurane karaciğerde oksalata dönüştüğünden yoğun oksalüriye neden olur. Hiperürikozürik Ca Taşlari: Pürinden zengin yiyeceklerin diyet ile aşırı alımı ya da endojen ürik asit üretiminin aşırı fazlalığı nedeniyle ortaya çıkar. Yüzde 10 kadar Caox taşlarında da saptanır. 39 Hastaların idrar ürik asit düzeyleri 24 saatte 600 mg ın üstündedir. İdrar ph sı 5,5 üzerindedir. Tedavisi allopürinoldür. 39 Hipositratürik Ca Taşlari: Sitrat üriner sistem taşlarına inhibitör etki yapan önemli bir maddedir. Ca ile komplex oluşturarak Caox kristalizasyonunu inhibe eder. Hipositratüri Caox taş hastalığına %15-65 oranında eşlik edebilir. 30,31,32,40 Hipositratürik kalsiyum taşları genellikle renal tubüler asidoz tip I tiazid tedavisi ve kronik diareli hastalara eşlik eder. Potasyum sitrat ile başarılı bir şekilde tedavi edilir. Hipomagnesürik Ca Taşlari: Magnezyum(Mg) Ca böbrek taşları oluşumunda önemli bir inhibitördür. Preminger ve ark. yaptığı bir çalışmada Caox taş hastalarının % 4,3 ünde hipomagnezüriye rastlanmıştır. 33 Enfeksiyon (Struvite) Taşları: Bütün taşların % ini oluşturur. K/E oranı 3/1 dir. Taşın oluşumu için üre parçalayan bakterilerin yol açtığı bir enfeksiyon ve Mg, amonyum, fosfat ve karbonatlardan idrarın doymuş olması gerekir. Enfeksiyon olsa bile idrar ph sı5,85 in üzerine çokmadıkça struvit taşları oluşmaz. Kritik parametre bakteriyel üreaz aktivitesi ile ürenin enzimatik yıkımına bağlı idrardaki amonyak oluşumudur. Bu tür taşlar böbreğin tüm anatomik yapılarını dolduracak kadar gelişir (Koraliform veya staghorn taş). Böbrekte görülen koraliform taşların % ı üreaz(+) bakteri enfeksiyonu sonucu oluşur. Geriye kalan % ise sistin, Caox ve ürik asit taşları ile oluşur. Son yıllarda yapılan çalışmalar, nanobakterilerin de CaOx taş hastalığının oluşumuna katılabildiğini bildirmektedir. 29 Ürik asit Taşları: Ürik asit pürin metabolizmasının son ürünüdür. Ürik asit taşları Amerika da bütün taşların %5-10 unu teşkil eder. 30 Ülkemizde batı ülkelerine göre daha az görülür. İdrar ph sı 5 ise 50mg/dl ph=7 olan idrarda ise 200mg/dl ürik asit erir. Bu yüzden ürik asit taşı olan hastalarda idrar ph sı 5,5 in altında bulunur. 11

13 Sistinüri: Protein metabolizmasının bir ürünü olan sistinin renal tubuler rezorbsiyonunun bozulmasına yol açan enzim transportunda otozomal resesif konjenital bir eksikliğe bağlıdır. Sistin özellikle düşük idrar ph ında insolubl olduğundan taş oluşumuna eğilim artar Böbrek Taşları: Semptomlar: Renal kolik üreter ve toplayıcı sistemin gerilmesi ve hiperperistaltizm nedeniyle, künt, kolik tarzında olmayan ağrı ise böbrek kapsülünün gerilmesiyle oluşur. Hematüri; taşın pelvis veya kalis mukozasını travmatize etmesi sonucu görülür. Antikoagülan alanlarda terapötik dozlarda bile taş hematüriye neden olur. Ancak taşın tam obstrüksiyon yaptığı durumlarda hematüri görülmeyebilir. İnfeksiyon; obstrüksiyon varlığında tüm taşlarda görülür. Bunların dışında böbrek taşı hastalarında ateş ve bulantı-kusma da sık görülen semptomlardır. Radyolojik Bulgular: Üriner sitem taş hastalığında en çok kullanılan labaratuvar yöntemi radyolojik incelemedir. Bunun için Direkt Üriner Sistem Grafisi (DÜSG), Ultrasonografi(USG), Intravenöz Ürografi(IVU), Bilgisayarlı Tomografi(BT), Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) ve Nükleer radyoloji gibi tekniklerden yararlanılır. DÜSG; renal taşların yaklaşık % 90 ı radyoopaktır ve direkt grafilerde saptanabilir. 4 CaOx ve/veya CaFosfat taşları radyoopak, struvit veya matriks taşları semiopak saf ürik asit taşları ise radyolüsen olup ancak ek komponent içerdiklerinde DÜSG de saptanabilirler. Direkt filmlerde böbrek lounda görülen opasiteler, mezenter lenf kalsifikasyonu, safra kesesi taşları, kotların kartilaj kısmının kalsifikasyonu, intestinal veya ekstraintestinal yabancı cisimler ve dalak veni kalsifikasyonu ile karışabilir. Ayrımında yan grafilere başvurulur, böbrek taşlarına ait opasiteler vertebra üzerine düşerken diğer patolojiler daha önde yer alır. IVU; taşın lokalizasyonu, böbreğin fonksiyonu, büyüklüğü ve obstrüksiyon şekli ve derecesi hakkında bilgi verir. Pyelogram fazının gecikmesi obstrüksiyonu gösterir. Küçük forniksiyel yırtıklardan retroperitoneal bölgeye kontrast madde ekstravazasyonu olabilir. Filmlerde dramatik görüntü vermesine rağmen klinik önemi fazla değildir. Nonopak taşlarda ise IVU de taşlar dolma defekti şeklinde görüntü verir. İVU, kontrast madde alerjisi olanlarda, serum kreatinin değeri 200 μmol/l üzerinde olanlarda, metformin kullananlarda ve myelomatozisi olanlarda kontraendikedir

14 Bilgisayarlı Tomografide(BT) taşlar, içeriği ne olursa olsun aynı radyoopasiteye sahiptir. Taşın matriksindeki kalsiyum tomografik görünüm için yeterlidir. IVU da nonopak olarak görülen ürik asit taşları ve ksantin taşları BT de tanımlanabilir. İndinavir taşı ise BT de görüntülenemeyen tek taş türüdür. Retrograd Pyelografi, fonksiyonu olmayan veya azalmış fonksiyonu olduğu düşünülen böbreklerde toplayıcı sistemin görüntülenmesi için kullanılır. Ultrasonografi(USG), direkt grafilerde şüphelenilen alanlar üzerinde yapılmalıdır. Duyarlılığı radyografiye göre daha düşüktür. 42 Distal üreter mesanenin sağladığı akustik pencereden kolaylıkla görüntülenir. Nonopak taş ile renal pelvis tümörünün ayırımında en iyi yöntem USG dir. Renal Sintigrafi, ürografin allerjisi olan hastalarda böbreklerin fonksiyonu ve anatomik yapısı hakkında bilgi verir. Bazı araştırmacılar tarafından radyonüklid renal görüntüleme şüpheli renal koliği olan hastalarda başlangıç değerlendirme tekniği olarak önerilmiştir. 45 MR, iyonizan radyasyon ve kontrast madde verilmediği özellikle gebelerde, çocuklarda ve adelosanlarda kullanımı yaygındır. T2 ağırlıklı MR görüntüleri ile üreteral obstrüksiyon ve taş tanısı konulabilmektedir. 43,44 Böbrek Taşlarının Tedavisi: Teşhis ve tedavide karar aşaması: Üriner sistem taş hastalığı teşhisinden sonra ilk değerlendirilmesi gereken hastalığın ciddiyet derecesidir. Coe ve Parks (1988) akut renal koliği olan hastaların %20-40 nın hastaneye ihtiyaç duyabileceğini, fakat deneyimlerine göre bu oranın %10 un altında olduğudur. Anlamlı bir tıkanıklık, ilerleyici böbrek fonksiyon bozukluğu, dirençli pyelonefrit ya da sürekli ağrı durumunda tıkanıklığın giderilmesi ya da taşın çıkartılması gerekir. Böbrek taşı olan hastaların 3 durumda hastaneye yatırılması gerekir; oral tedavi ile semptomları kontrol edilemeyen hastalar, sıklıkla soliter böbrekte görülen taş varlığında anürinin olması veya taşın üriner sistemde tıkanıklık yapması ya da enfeksiyonun-yüksek ateşin eşlik etmesidir. 6mm den büyük obstrüksiyon yapan taşların spontan düşmesi nadirdir ve erkenden tedavi işlemine alınmalıdır. Nonmedikal Tedavi Seçenekleri: Tarihsel Gelişme: Endüstri devriminden önce böbrek taşları nadir olmasına rağmen böbreklerin ilk hastalığı adı altında semptomları tanımlayan Hippocrates zamanından beri nefrolitiazisin 13

15 varlığı bilinmekteydi. Bazı tarihçiler Hippocrates in böbrek ameliyatı yaptığını savunmuşlarsa da diğerleri böbreğe ulaşmayan insizyon yapılmasını savunduklarını söyleyerek buna karşı çıkmışlardır. Ancak perinefrik abse için insizyon yapılmasını savunduğu ve böbrek taşlarının çıkarılması için lomber ya da böğür bölgesinden yapılmasını tavsiye ettiğine dair şüphe bulunmamaktadır. 1 İlk böbrek taşı ameliyatı 1550 de genç bir kızda lomber bir abse açan ve 18 taş çıkartan Milanlı Cardan a aittir. Boston Şehir Hastanesinden William Ingalls ın 1872 de ilk planlı nefrolitotomiyi yaptığına inanılır de Morris normal görünümlü böbreğin orta kalisinden 31 gr taş çıkarttı la birlikte Morris 34 hastalı bir seri yayınladı de Hyrtl ve 1902 de Brödel böbreğin konveks kenarında orta hatta yakın bir yerde avasküler bir plan tanımladı de Zückerlandl pyelolitotomi insizyonunu alt pole doğru uzatarak inferior pyelolitotomiyi tanımladı. Partner böbreğin kutuplarına yönelik olacak şekilde V- şekilli insizyonu tanımladı.(murphy,1972) Czerny 1887 de nefrotomi insizyonuna sütur atan ilk cerrah olarak kabul edilir da Kümmell kalkülöz pyonefroz nedeniyle parsiyel nefrektomiyi ilk tanımlayan cerrah oldu. (Redmon,1983). Smith ve Boyce tarafından 1967 de tanımlanan intrasegmental nefrolitotomi ya da anatrofik nefrolitotomi(anl) staghorn taşların tedavisinde o yılların gold standartı olmuştur ve günümüze kadar da popülerliliğini sürdürmüştür. 47 Açık cerrahinin en sık uygulama alanları başarısız endoürolojik girişimler ve kabul edilebilecek sürede veya tekrarda taşın endoürolojik yöntemlerle temizlenebileceği düşünülmeyen kompleks olgular olmaktadır. UPJ darlığı, taş yükünün fazla olduğu kompleks taşlar, fonksiyon göstermeyen böbrek veya böbrek polü, büyük taş içeren obstruktif, özellikle anterior yerleşimli kalisiyel divertikül taşı açık böbrek cerrahisinde diğer indikasyon alanlarını oluşturmaktadır. 59 Laparoskopi, özellikle pelvik veya atnalı böbreklerde yardımcı olabilmektedir. 61 Nefrektomi veya parsiyel nefrektomide de laparoskopi göz ardı edilmemesi gereken bir alternatiftir. Ayrıca hayvan çalışmaları, laparoskopik anatrofik nefrolitotominin dahi yapılabileceğini göstermektedir. 62 Fiberoptik teknolojisindeki gelişmeler, üriner sistemin incelenmesinde üreterorenoskopi (URS) kullanımına olanak tanıdı. 51,55,58 Ancak URS nin taş hastalığının tedavisinde güncel yerini alabilmesi, intrakorporeal lithotriptörlerin ve laser teknolojisinin gelişmini beklemek zorunda kaldı. Tüm bunların yanı sıra, üriner sistemi taş hastalığında açık cerrahinin önemini azaltan ve daha da önemlisi tedavi yaklaşımını tamamen değiştiren en önemli gelişme, 1980 yılında Chaussy tarafından ESWL cihazının kullanıma sokulması oldu 52. ESWL kullanımı, yılları arasında üriner sistem taşlarının büyük çoğunluğunda ilk tedavi seçeneği olarak gündeme geldi

16 Son yıllarda özellikle intrakorporeal lithotripside ve fleksibl cihazlardaki teknolojik gelişmeler ve ESWL tedavisinde gözlenebilen başarısızlıklar, ESWL nin, özellikle nispeten büyük taşlarda geri plana atmış olsa da, günümüzde spontan düşmeyen taşların %85 e yakın oranı bu yöntemle tedavi edilebilmektedir 54. Bununla beraber, PCNL ve URS deki gelişmeler, büyük taş merkezlerinde, açık taş cerrahisini olguların %0,7-3 ünde gerekli olabildiğini göstermektedir 51,55,56,59. Ancak günümüzde PCNL nin rutin kullanıma girmesi ve yüksek başarı düşük morbidite oranları sayesinde staghorn kalkül tedavisinde ANL popülerliliğini yitirmiştir. Avrupa Üroloji Derneği (EAU) 2007 böbrek ve üreter taşlarında yaklaşımda taşın boyutu, opasitesi ve konumuna göre kılavuzunu yayınladı. Kılavuza göre proksimal üreter taşlarına ESWL önerilirken midüreter ve distal üreter taşlarında üreterorenoskopi (URS) ESWL ile birlikte ilk tercihler arasında yer almaktadır(tablo-1). Böbrek taşlarında taşın boyutu önem kazanmaktadır. 2 cm den küçük radyoopak ve sistin taşlarında ESWL birinci tercih olmakta ürik asit taşlarında ise ilk tercih hala kemolizistir. 2 cm den büyük tüm böbrek taşlarında(ürik asit taşı hariç) ve koraliform kalküllerde ilk tercih Perkutan Nefrolitotomi (PCNL) olarak belirtilmiştir. Bu klavuza göre artık açık cerrahi sadece radyoopak staghorn kalküllerde 4. tercih olarak geçmektedir. (Tablo-2) Açık cerrahi girişim aşağıdaki endikasyonlar haricinde önerilmemektedir. Matlaga(2002). - Kompleks toplayıcı sistemle birlikte olan büyük staghorn taşlar - Büyük taş ile birlikte olan anterior kaliks divertikülü - Dumpbell şekilli kaliks - Kaliksiyel ekstansiyon - Dar infundibulum - Taşlı nonfonksiyone böbrek veya böbreğin bir kısmında fonksiyon görülmemesi - Endopyelotomi ile iyi sonuç alınamayacağı düşünülen üreteropelvik darlıklar - Endoürolojik girişimlerdeki başarısızlıklar - Multipl perkütanöz girişim ve sonrasında tekrarlayan ESWL seanslarının gerekliliği EAU nun kılavuzunda parsiyel ve komplet koraliform böbrek taşları için ayrı bir bölüm ayrılmış ve bu taşların tedavi seçenekleri de ayrıntılı olarak incelenmektedir. Parsiyel koraliform taş, en az bir kaliksi dolduran ve santral gövdesi olan taş olarak tanımlanırken; komplet koraliform taş ise tüm kaliksleri ve renal pelvisi dolduran taş olarak tanımlanmaktadır. 15

17 Tablo-1: Üreter taşlarına yaklaşımda EAU 2007 kılavuzu Proksimal üreter Orta üreter Distal üreter Radyoopak taşlar (1)ESWL (2)Push-up sonrası ESWL (3)URS+disintigrasyon (4)Perc. Antegrad URS (1)ESWL (1)URS+disintigrasyon (2)UC/i.v kontrast+eswl (2)Push-up+ESWL (3)Perc.Antegrade URS (1)ESWL (1)URS+disintigrasyon (2)UC+ESWL Ürik asit taşları (1)Stent+oral kemolizis (2)ESWL+oral kemolizis (3)URS+disintigrasyon (4)Perc.antegrad URS (1)ESWL (1)URS+disintigrasyon (2)UC/i.v kontrast+eswl (2)Push-up+ESWL (2)Stent+oral kemolizis (3)Perc.Antegrade URS (1)ESWL (1)URS+disintigrasyon (2)UC+kontrast+ESWL (3)PN+kontrast+ESWL Sistin taşları (1)ESWL (2)Push-up sonrası ESWL (3)URS+disintigrasyon (4)Perc. Antegrad URS Perc.=Percutan UC=üreteral katater PN=perkutan nefrostomi katateri (1)ESWL (1)URS+disintigrasyon (2)UC/i.v kontrast+eswl (2)Push-up+ESWL (3)Perc.Antegrade URS (1)ESWL (1)URS+disintigrasyon (2)UC+ESWL Tablo-2 Böbrek taşlarına yaklaşımda 2007 EAU Kılavuzu Radyoopak taşlar Enfeksiyon taşları Ürik asit taşları Sistin Taşları (1)ESWL (2)PCNL Taş 20 mm Taş 20 mm Staghorn kalkül (1) AB+ESWL (2)AB+PCNL (1) Oral kemolizis (2)Stent+ESWL+oral kemolizis (1)ESWL (2)PCNL PCNL=perkutan nefrolitotomi AB=antibioterapi (1)PCNL (2)ESWL (3)PCNL+ESWL (1) AB+PCNL (2)AB+ESWL (3)AB+PCNL++ESWL (1)Oral kemolizis (2)Stent+ESWL+oral kemolizis (1)PCNL (2)PCNL+ESWL (1)PCNL (2)PCNL+ESWL (3)ESWL+PCNL (4)Açık cerrahi (1)PCNL (2)PCNL+ESWL (3)PCNL/ESWL (4)ESWL+PCNL (5)AB+ESWL+lokal kemolizis (1)PCNL (2)PCNL+ESWL (2)PCNL/ESWL+oral kemoliziss (3)ESWL+PCNL (1)PCNL (2)PCNL+ESWL (3)ESWL+PCNL 16

18 ÜRETERORENOSKOPİ Üreter taşlarının tedavisinde ilk seçenek ESWL dir. AUA nın 1997 deki guideline panelinde proksimal üreterdeki 1 cm den küçük taşlarda insitu ESWL nin %85 başarı sağladığı, distal üreterde de aynı başarının elde edileceği bildirilmiştir.58 Bu panelde ayrıca proksimal ve distal üreterdeki 5 mm den küçük taşların %98 oranda spontan düşebileceği de vurgulanmaktadır. Taş çapı büyüdükçe insitu ESWL nin başarısı %70-75 lere düşmektedir. Bu nedenle üreterde 1 cm den daha büyük yarıçapı olan taşlarda üreteroskopik litotripsi uygulanmalıdır. Günümüzde ince çaplı ve geniş çalışma kanalı olan semirijid üreteroskopların kullanılması, gerek endoskopik cihazların gelişmesi gerekse endokameranın kullanılması sonucu görüntü kalitesinin artması, pnömotik ve holmiyum lazer litotripsinin intrakorporeal olarak kullanılması üreter taşlarının tedavisinde başarı oranlarını%100 e yaklaştırırken komplikasyon oranlarının da azalmasına yol açmıştır. Üreter taşlarının tedavisinde, rijid ve fleksibl olmak üzere iki tip üreteroskop kullanılmaktadır. Klasik olarak iliak damarların altında rijid üreteroskop kullanılırken, bu seviyenin üzerinde fleksibl üreteroskopun kullanımı daha güvenlidir. Rijid kısa üreteroskop alt üreter için yeterlidir. Orta ve üst üretere ulaşmak için semirijid uzun aletler seçilmelidir. Gerek rijid gerekse fleksibl üreteroskopi ile litotripsi uygulanırken, işlem esnasında taş yukarı sisteme kaçabilir. Böyle bir durumda fleksibl üreteroskop ile pyelokalisiyel sistemde taşı görüp basket katater içirisine almak ve üretere geri çekmek mümkündür. Bu amaçla da atravmatik nitinol zero tip veya graspit gibi basketler kullanılmaktadır. Tekrar yukarıya kaçmasını önlemek amacıyla da taş basket içerisinde parçalanır veya taşın proksimaline oklüzyon balonu yerleştirilebilir. Son zamanlarda stone-cone da bu amaçla kullanılabilmektedir. Ucu spiral şeklinde kıvrılabilen atravmatik katater taşın yukarıya kaçmaısını engellediğigibi, taşın basket arasında sıkışması gibi bir problem de yaratmaz. 60,63 Access sheath kullanılması ise, fleksibl üreteroskopiyi kolaylaştırmakta ve ameliyat süresini de kısaltmaktadır. Üreteroskopik litotripside komplikasyonları erken ve geç olmak üzere 2 bölümde değerlendirmek gerekir. Erken komplikasyonlar arasında; üreteral giriş, intrakorporeal litotripsi veya taşların çıkarılması esnasında oluşan perforasyon ve avulsiyonlar, sepsis, kanama, taşın proksimale kaçması sayılabilir. Geç komplikasyonlar arasında ise üreterde darlık oluşması ve sistemde reziduel taş kalması sayılabilir. 64,65,66,67 Antegrad Üreteroskopi Üreter üst bölümdeki taşlarda ESWL nin başarısız olması veya üreteral yoldan taşa ulaşılamaması halinde perkütan yolla böbreğin toplayıcı sistemine girip, buradan üreterdeki taşa ulaşmak mümkündür. Bu amaçla genelde üst kaliks veya bu zor ise orta kaliks girişi 17

19 yapılmalıdır. Emniyet rehber tel üreterden aşağıya, taşın distaline itilmelidir. Bu işlem floroskopi altında yapılabileceği gibi direkt vizyon altında da gerçekleştirilebilir. Amplatz kılıf yerleştirildikten sonra endoskop ile sistemin içerisine girilir. Üst kaliks girişi yapılmışsa, rijid aletlerle de üst üretere ulaşılabilir, ancak mevcutsa fleksibl üreteroskop veya sistonefroskop kullanılmalıdır. DIŞARIDAN ŞOK DALGA İLE TAŞ KIRMA (ESWL) ESWL, vücut dışındaki bir kaynaktan elde edilen ses dalgalarının şok dalgaları haline getirilip, taşa göndermek suretiyle taşın parçalanmasıdır yılında Eisenmenger tarafından ilk fiziksel incelemeler gerçekleştirilmiştir de Chaussy tarafından Münich Üniversitesi üroloji kliniğinde ilk klinik uygulama başarılmıştır. Bundan iki yıl sonra ilk ESWL merkezi Münich üniversitesinde kurulmuştur. İlk kullanılan makine Dornier HM3 tür. 68,69,70,71 ESWL de şok dalgasını üreten jenaratörler litotriptör olarak adlandırılır. Tüm litotriptörler için, enerji kaynağı, odaklayıcı sistem, temas ortamı (komplet su yatağı, parsiyel su yatağı ve su yastığı+jel) ve taş lokalizasyonunu sağlayan görüntüleme sistemine (Ultrasonografi ve/veya floroskopi) ihtiyaç vardır. Bir litotriptörü diğerinden ayıran gerçek fiziksel karakteristik şok dalgası üretim yöntemidir. Şok dalgası üretiminde; noktasal kaynak (spark gap, elektrohidrolik) ve yaygın kaynak (piezoelektrik, elektromagnetik) olmak üzere iki temel enerji kaynağı kullanılmaktadır. 69,71 ESWL böbrek ve üreter taşlarının hepsine uygulanbildiği halde, gebelik ve tedavi edilemeyen koagülopati varlığında uygulanması mutlak kontrindikedir. Aktif tüberküloz, tedavi edilmemiş üriner sistem infeksiyonu ve üriner sistemde darlık69 olması ise ESWL nin relatif indikasyonlarını oluşturur. Boyu 100 cm den küçük olan çocuklarda ve çok şişman hastalarda teknik nedenlerle uygulanması zordur. 69,72 ESWL ile %75 oranında taşsızlık oranı elde edilir. ESWL sonrası klinik önemi olmayan rezidüel fragman %20 oranında saptanırken, hastaların %5 inde kalan fragmanlara müdahale edilmesi gerekmektedir. %13 hastada multipl ESWL seanslarına ihtiyaç duyulmaktadır. Pelvis lokalizasyonlu taşlarda ESWL ile en yüksek başarı oranları elde edilirlen, alt kaliks yerleşimli taşlar diğer lokalizasyondakilere göre daha zor temizlenir. Ürik asit taşları ESWL ile en kolay kırılan taşlardır (%85).Bunu %80 başarı oranı ile COD ve %70 oranı ile COM taşları izler. Özellikle 2 cm üzerindeki sistin taşları ESWL tedavisine en az cevap veren grubu oluşturmaktadır. Multipl taşlar, 2 cm den büyük taş, sistin taşı, alt kaliks yerleşimli taş, kalisiyel divertikül taşı varlığında ESWL ile taşsızlık oranı azalmaktadır. Atnalı böbrek ve medüller sünger böbrekteki taşlar ESWL ile daha zor tedavi edilmektedir. 18

20 Komplikasyonlar Ve Morbidite Tedavi esnasında komplikasyonlar çok nadirdir (<%1). Kardiak aritmi, işitmede azalma, senkoplar ve peridural anestezi durumunda bulantı sayılabilecek yan etkilerdir. Takip sırasında da şiddetli komplikasyonlar çok nadirdir. İntra ve perirenal hematom insidans oranı %0,5 in altındadır ve bu oran düşük basınçlı litotripsi ile düşmektedir. Dornier HM3 ile tedavi edilen hastaların %10 unda peteşiyal cilt hematomları görülmüştür. Bu oran kuru coupling ve elektromagnetik litotriptörler ile artmaktadır. ESWL den sonra kolik ve ateş görülme oranı taşın büyüklüğüne bağlıdır. Aritmi, 1. jenerasyon litotriptörler ile %80 görülürken, yeni jenerasyonda bu oran %1 e düşmüştür. Taş yolu (Stein strasse) %5-%11 oranında görülür, bunun önlenmesi için double J stent uygulanır. Taş 2,5 cm den küçük ise stent koymanın üstünlüğü yoktur. 2,5 cm nin üzerindeki taşlarda ise stent konması obstrüksiyon oranını %26 dan %7 ye, yardımcı girişim oranını ise %15 den %6 ya düşürür. Enfekte hidronefroz, devam eden kolik, 6 haftadan fazla devam eden üriner obstrüksiyon varlığında stein strasseye müdahale endikasyonu vardır. ESWL sonrası görülen diğer komplikasyonlar arasında subkapsüler-perirenal hematom (%0,66), ciltte peteşi ve ekimoz, hipertansiyon (%8), kolik (%13-%36), ateş (%5-%36), hastaneye yatma gereği (%3-8), hematüri (Çoğu olguda 1-2 gün) sayılabilir. 19

PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİDE BAŞARIYI VE KOMPLİKASYONLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİDE BAŞARIYI VE KOMPLİKASYONLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER T.C. Sağlık Bakanlığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Şef: Doç. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİDE BAŞARIYI VE KOMPLİKASYONLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER (Uzmanlık Tezi)

Detaylı

PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİDE BAŞARIYI VE KOMPLİKASYONLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİDE BAŞARIYI VE KOMPLİKASYONLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİDE BAŞARIYI VE KOMPLİKASYONLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Ercan BAŞ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK TEZİ TEZ

Detaylı

Dr.Süleyman Sami ÇAKIR Okmeydanı Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği

Dr.Süleyman Sami ÇAKIR Okmeydanı Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Dr.Süleyman Sami ÇAKIR Okmeydanı Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği 38 E 1 aydır sağ yan ağrısı Dizüri (+) Hematüri (+) Bulantı ve kusma (+) FM: özellik yok Ek sistemik hastalık yok ??? TİT

Detaylı

Pediatrik PNL ve üreteroskopideki son yenilikler. Dr. Ali Güneş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D.

Pediatrik PNL ve üreteroskopideki son yenilikler. Dr. Ali Güneş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D. Pediatrik PNL ve üreteroskopideki son yenilikler Dr. Ali Güneş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji A.D. TANIMLAR Cerrahi aktif taş hastalığı: İnfeksiyon, obstrüksiyon veya kolik atağının eşlik ettiği

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

ENDOÜROLOJ ROLOJİ. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji AD

ENDOÜROLOJ ROLOJİ. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji AD ENDOÜROLOJ ROLOJİ Prof.Dr.Veli.Veli YALÇIN Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji AD Ekstracorporeal Shock Wave Lithotripsy (ESWL) A- ESWL Tedavisini Etkileyen Faktörler Taş boyutu :

Detaylı

DOĞUMSAL BÖBREK ANOMALİLERİ İNT. DR. SİNEM İLHAN

DOĞUMSAL BÖBREK ANOMALİLERİ İNT. DR. SİNEM İLHAN DOĞUMSAL BÖBREK ANOMALİLERİ İNT. DR. SİNEM İLHAN ÜRİNER SİSTEM EMBRİYOLOJİSİ 5. haftada metanefrik divertikül oluşur metanefrik blastem ile birleşir Nefrogenezis başlar. 6-9. hafta: lobule böbrek anteriordan

Detaylı

PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİ SONRASI OLUŞAN KOMPLİKASYONLARIN CLAVİEN DERECELENDİRMESİNE GÖRE SINIFLANDIRILMASI

PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİ SONRASI OLUŞAN KOMPLİKASYONLARIN CLAVİEN DERECELENDİRMESİNE GÖRE SINIFLANDIRILMASI T.C. Sağlık Bakanlığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Şef: Doç. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİ SONRASI OLUŞAN KOMPLİKASYONLARIN CLAVİEN DERECELENDİRMESİNE GÖRE

Detaylı

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİ OPERASYONU YAPILAN HASTALARDA KANAMAYA ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ DR. MEHMET CANER GÜLTEN

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 16 Kasım 2018 Cuma. Dr.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 16 Kasım 2018 Cuma. Dr. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Servisi Olgu Sunumu 16 Kasım 2018 Cuma Dr. Nübar Hacıyeva OLGU 8 aylık erkek hasta Şikayet Huzursuzluk, sürekli ağlama

Detaylı

PEDİATRİK URETEROSKOPİK GİRİŞİMLERDE ZOR OLGULAR

PEDİATRİK URETEROSKOPİK GİRİŞİMLERDE ZOR OLGULAR PEDİATRİK URETEROSKOPİK GİRİŞİMLERDE ZOR OLGULAR Prof. Dr. Selçuk Yücel Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı Antalya Genel Bilgi Pediatrik üreter taşlarında

Detaylı

CERRAHİ Üreteropelvik Bileşke Darlığı (UPD) Abdurrahman Önen FEBPS, FAAP-U, FEAPU

CERRAHİ Üreteropelvik Bileşke Darlığı (UPD) Abdurrahman Önen FEBPS, FAAP-U, FEAPU CERRAHİ Üreteropelvik Bileşke Darlığı (UPD) Abdurrahman Önen FEBPS, FAAP-U, FEAPU Türk Üroloji Akademisi, 26 Şubat 2016, Medeniyet Üniversitesi, İstanbul Cerrahi UPD (problemler) 1 UPD şiddeti nedir? 2

Detaylı

FLEKSİBL URS OLGU TARTIŞMALARI

FLEKSİBL URS OLGU TARTIŞMALARI FLEKSİBL URS OLGU TARTIŞMALARI Moderatör: Prof. Dr. Ahmet Yaser MÜSLÜMANOĞLU Yorumcular: Dr. Burak TURNA Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji ABD

Detaylı

TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ

TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PERKÜTAN NEFROLĠTOTOMĠ OPERASYONU SONRASI REZĠDÜEL TAġLARIN BELĠRLENMESĠNDE DĠREKT ÜRĠNER SĠSTEM GRAFĠSĠ VE ULTRASONOGRAFĠNĠN ETKĠNLĠĞĠNĠN KONTRASTSIZ

Detaylı

OBSTRÜKTİF ÜROPATİ. Prof. Dr. Selçuk Yücel. Üroloji ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı

OBSTRÜKTİF ÜROPATİ. Prof. Dr. Selçuk Yücel. Üroloji ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı OBSTRÜKTİF ÜROPATİ Prof. Dr. Selçuk Yücel Üroloji ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı AMAÇLAR Tanım Fizyoloji Patofizyoloji Nedenler Renal Kolik Tanı ve Tedavi Tanım Obstrüktif Üropati Üriner sistemde idrar akımının

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 22 Mayıs 2018 Salı. Dr.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 22 Mayıs 2018 Salı. Dr. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 22 Mayıs 2018 Salı Dr. Derya Karaman KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI

Detaylı

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin

Detaylı

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen

Detaylı

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri Doç. Dr. Onur POLAT Toraks Travmalarında Temel kuralın tanı ve tedavinin aynı anda başlaması olduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Havayolu erken entübasyon ile sağlanmalı, eğer entübasyonda zorluk

Detaylı

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

Üriner Sistem Taş Hastalığında Metabolik Değerlendirmede Kullandığım Algoritmler

Üriner Sistem Taş Hastalığında Metabolik Değerlendirmede Kullandığım Algoritmler Üriner Sistem Taş Hastalığında Metabolik Değerlendirmede Kullandığım Algoritmler Hikaye: aşağıdaki özellikler sorulmalıdır. Diyet ve sıvı alımı ( et, süt, sodyum, potasyum, askorbik asit ) İlaç alımı :

Detaylı

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ ANEURYSM (ANEVRİZMA) Arteriyel sistemindeki lokalize bir bölgeye kan birikmesi sonucu şişmesine Anevrizma denir Gerçek Anevrizma : Anevrizma kesesinde Arteriyel duvarların üç katmanını kapsayan Anevrizma

Detaylı

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Op. Dr. Savaş Baba, Doç. Dr. Barış Saylam,Op. Dr. Hüseyin Çelik, Op. Dr. Özgür Akgül,Op. Dr. Sabri Özden, Ass. Dr. Deniz Tikici, Ass. Dr.

Detaylı

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE): Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik

Detaylı

ÜROLOJİK TAŞ HASTALIKLARI

ÜROLOJİK TAŞ HASTALIKLARI ÜROLOJİK TAŞ HASTALIKLARI DR FIRAT ZANTUR KEAH. ACİL TIP A.D DR.FIRAT ZANTUR - KEAH ACİL TIP - 13.9.2011 1 Plan Epidemioloji Patofizyoloji Kimyasal yapısına göre taşlar Klinik Tanı Tedavi DR.FIRAT ZANTUR

Detaylı

ÜROGENİTAL TRAVMALAR. Yard.Doç.Dr Haluk Söylemez

ÜROGENİTAL TRAVMALAR. Yard.Doç.Dr Haluk Söylemez ÜROGENİTAL TRAVMALAR Yard.Doç.Dr Haluk Söylemez Böbrek Üreter Mesane Uretra Genital Travmalar Acil serviste görülen tüm travmaların yaklaşık %10 u bir ölçüde ürogenital sistemi ilgilendirir. Ciddi komplikasyonları

Detaylı

Üriner Sistem Taşları. Dr.Murat Öktem Düzen Laboratuvarlar Grubu

Üriner Sistem Taşları. Dr.Murat Öktem Düzen Laboratuvarlar Grubu Üriner Sistem Taşları Dr.Murat Öktem Düzen Laboratuvarlar Grubu Üriner sistem taşları, değişken miktarlarda kristal ve organik matriks içeren polikristal çökeltilerdir. Renal, üretral ve mesane taşları

Detaylı

ÜRİNER SİSTEMİN KONJENİTAL ANOMALİLERİ VE ÜRINER SİSTEM TAŞLARI. Dr.Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

ÜRİNER SİSTEMİN KONJENİTAL ANOMALİLERİ VE ÜRINER SİSTEM TAŞLARI. Dr.Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul ÜRİNER SİSTEMİN KONJENİTAL ANOMALİLERİ VE ÜRINER SİSTEM TAŞLARI Dr.Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul KONULAR Üriner Sistem Görüntüleme Yöntemleri Üriner Sistemin Konjenital Hastalıkları

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Tıkanma Sarılığı Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Normal serum bilirubin düzeyi 0.5-1.3 mg/dl olup, 2.5 mg/dl'yi geçerse bilirubinin dokuları boyamasıyla klinik olarak sarılık ortaya çıkar. Sarılığa yol

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİMDALI DALI BÖBREK TAŞLARININ ÜRETERE SPONTAN PASAJINDA İNTRARENAL ANATOMİK ÖZELLİKLERİN ÖNEMİ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİMDALI DALI BÖBREK TAŞLARININ ÜRETERE SPONTAN PASAJINDA İNTRARENAL ANATOMİK ÖZELLİKLERİN ÖNEMİ T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİMDALI DALI BÖBREK TAŞLARININ ÜRETERE SPONTAN PASAJINDA İNTRARENAL ANATOMİK ÖZELLİKLERİN ÖNEMİ UZMANLIK TEZİ DR.AMİRALİ FARAHVASH TEZ DANIŞMANI DOÇ. DR.

Detaylı

ESWL TEDAVĠSĠNDE DEĞĠġEN VAR MI? DR.YILMAZ AKSOY ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI, ERZURUM

ESWL TEDAVĠSĠNDE DEĞĠġEN VAR MI? DR.YILMAZ AKSOY ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI, ERZURUM ESWL TEDAVĠSĠNDE DEĞĠġEN VAR MI? DR.YILMAZ AKSOY ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI, ERZURUM ESWL, 7 Şubat 1980 tarihinde ilk olarak Dornier HM-1 ile insan üzerinde denenmiştir. Chaussy

Detaylı

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit NEFRİT Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Genel Bilgiler Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron

Detaylı

ROBOTİK BÖBREK AMELİYATI

ROBOTİK BÖBREK AMELİYATI ROBOTİK BÖBREK AMELİYATI Robotik böbrek ameliyatları hakkında merak edilen soruları Prof. Dr. Haluk Akpınar yanıtlıyor. GİRİŞ Her yıl Dünya da 190.000 kişide böbrek kanseri saptanmaktadır. Erkeklerde biraz

Detaylı

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı.

Gerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı. GİRİŞ Süt rengi Şilus un peritoneal kaviyete ekstravazasyonudur. Oldukça nadir görülen bir durumdur. Asit sıvısındaki trigliserid seviyesi 110 mg/dl nin üzerindedir. Lenfatik sistemin devamlılığında sorun

Detaylı

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSSİ En ciddi nozokomiyal enfeksiyonlardan biri Morbidite ve mortalite yüksektir. Nozokomiyal SSSİ Tüm HE %0.4 ünden sorumlu. En sık görülen formları: Bakteriyel

Detaylı

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler

Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler Femoral Komplikasyonlar External kanama ve hematom (%2-15) Psödoanevrizma (%1-5) Retroperitoneal hematom (

Detaylı

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenim hedefleri Mezenterik vasküler olay şüphesi ile gelen hastayı değerlendirmede kullanılan

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 2. Sorular

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 2. Sorular TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 2 Sorular Soru 1 Hangisi renal arter stenozunun Doppler bulguları arasında değildir? a) İntrarenal rezistif indeks artışı b) intrarenal sistolik akselerasyon kaybı c) ana renal

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, Prof. Dr. Aydan Biri Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, Prof. Dr. Aydan Biri Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, Prof. Dr. Aydan Biri Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Son dört dekat boyunca prenatal izlem sırasında fetüs taramaları için ultrasonografi

Detaylı

Tedavi. Tedavi hedefleri;

Tedavi. Tedavi hedefleri; Doç. Dr. Onur POLAT Tedavi DVT tanısı konduktan sonra doğal gidişine bırakılırsa, ölümcül komplikasyonu olan PE ve uzun dönemde sakatlık oranı son derece yüksek olan posttromboflebitik sendrom ve Pulmoner

Detaylı

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Kolon tümörlü olguların %40-50 sinde karaciğer metastazı gelişir ; % 15-25 senkron (primer tm ile /

Detaylı

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar Diyet denilince aklımıza aç kalmak gelir. Bu nedenle biz buna ''sağlıklı beslenme programı'' diyoruz. Aç kalmadan ve bütün besin öğelerinden dengeli biçimde alarak zayıflamayı ve bu kiloda kalmayı amaçlıyoruz.

Detaylı

PNL de Komplikasyonların Standardizasyonu ve Önlemler

PNL de Komplikasyonların Standardizasyonu ve Önlemler ULUSAL BiLİNÇLE GÜNCEL ÜROLOJİ 21-22 KASIM 2009 Antalya PNL de Komplikasyonların Standardizasyonu ve Önlemler Dr. Selçuk GÜVEN SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ ÜROLOJİ ANABİLİM DALI Teknolojik gelişmeler

Detaylı

Vaka Takdimleri. Prof.Dr. Kemal SARICA. Yeditepe Üniveristesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı

Vaka Takdimleri. Prof.Dr. Kemal SARICA. Yeditepe Üniveristesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Vaka Takdimleri Prof.Dr. Kemal SARICA Yeditepe Üniveristesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı 1. VAKA ANAMNEZ 52 yaşında erkek hasta Ağrısız, gross hematüri ve 6 aylık süreçte 10 kg kilo kaybı Anlamlı

Detaylı

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi HİPERKALSEMİ Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi Tanım: Hiperkalsemi serum kalsiyum düzeyinin normalden (9-11 mg/dl) yüksek olduğunda meydana gelen

Detaylı

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Endometriozis. (Çikolata kisti) Endometriozis (Çikolata kisti) Bugün Neler Konuşacağız? Endometriozis Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ne Sıklıkta Görülür? Hangi Sorunlara Neden Olur? Nasıl Tanı Konur? Nasıl Tedavi Edilir? Endometriozis

Detaylı

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır.

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır. Erkek üreme sisteminin önemli bir üyesi olan prostatta görülen malign (kötü huylu)değişikliklerdir.erkeklerde en sık görülen kanser tiplerindendir. Amerika'da her 5 erkekten birinde görüldüğü tespit edilmiştir.yine

Detaylı

SÜRRENAL HASTALIKLARDA CERRAHİ YAKLAŞIM

SÜRRENAL HASTALIKLARDA CERRAHİ YAKLAŞIM SÜRRENAL HASTALIKLARDA CERRAHİ YAKLAŞIM S.B.Ü İSTANBUL EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ Dr. Feyzullah ERSÖZ ADRENAL BEZLERİN ANATOMİK ÖZELLİĞİ Retroperitoneal yerleşimlidirler Sağ ve

Detaylı

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Kronik Pankreatit Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Tanım Pankreasın endokrin ve ekzokrin yapılarının hasarı, fibröz doku gelişimi ile karakterize inflamatuvar bir olay Olay histolojik

Detaylı

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler.

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. KARIN TRAVMALARI Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. Amaçlar Karnın anatomik sınırlarını, Penetran ve künt travmalar arasındaki

Detaylı

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde Artroskopi nedir? Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde çeşitli tedavileri uyguladıkları bir cerrahi prosedürdür. Artroskopi sözcüğü latince arthro (eklem)

Detaylı

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Akut Mezenter İskemi Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Anatomi Etyoloji/Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Giriş Tüm akut mezenter iskemi

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

LAPAROSKOPİK ÜRETEROLİTOTOMİ Sayın Hasta, Sayın Veli/Vasi, Genel anestezi kullanılır. Taşın konumuna göre gövdenin yan bölümünde 3 veya 4 adet 1

LAPAROSKOPİK ÜRETEROLİTOTOMİ Sayın Hasta, Sayın Veli/Vasi, Genel anestezi kullanılır. Taşın konumuna göre gövdenin yan bölümünde 3 veya 4 adet 1 LAPAROSKOPİK ÜRETEROLİTOTOMİ Sayın Hasta, Sayın Veli/Vasi, Genel anestezi kullanılır. Taşın konumuna göre gövdenin yan bölümünde 3 veya 4 adet 1 cm.lik kesiden yerleştirilen özel ekipman kullanılarak operasyon

Detaylı

BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 1 Böbreklerin işlevleri (fonksiyonları) Düzenleyici işlevler Endokrin işlevler Metabolik işlevler Ekskretuvar işlevler 2 Böbreklerin

Detaylı

Eser Elementler ve Vitaminler

Eser Elementler ve Vitaminler Doç. Dr. Onur POLAT Eser Elementler ve Vitaminler Esansiyel eser elementin temel özellikleri diyetten kesilmesi veya yetersiz alımıyla yapısal ve biyokimyasal değişikliklerin olması ve bu değişikliklerin

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI

Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI Ia.CERRAHİ PROFİLAKSİ TALİMATI CERRAHİ BİRİMLERDE ANTİBİYOTİK PROFLAKSİSİ TALİMATI AMAÇ: Operasyon sırasında potansiyel patojen mikroorganizmaların dokularda üremesini engelleyerek cerrahi alan İnfeksiyonu

Detaylı

Birinci Basamakta Ürolojik Aciller. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı

Birinci Basamakta Ürolojik Aciller. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Birinci Basamakta Ürolojik Aciller Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı En sık görülen aciller Yan ağrısı İdrar retansiyonu Testiküler ağrı Hematüri Penisle ilgili problemler Kateter

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

VARİS TEDAVİSİNDE KONFORUN YENİ ADI. Endovenöz Radyofrekans Ablasyon

VARİS TEDAVİSİNDE KONFORUN YENİ ADI. Endovenöz Radyofrekans Ablasyon VARİS TEDAVİSİNDE KONFORUN YENİ ADI Endovenöz Radyofrekans Ablasyon Varis ve venöz yetersizlik toplumda en sık görülen belki de bu nedenle kanıksanabilen ciddi bir hastalıktır.venöz yetersizliğin ana nedeni

Detaylı

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: I- TEMEL BİLİMLER Anesteziye Giriş: Anestezide Fizik Kurallar Temel Monitörizasyon Medikal Gaz Sistemleri Anestezi Cihazı Vaporizatörler Soluma sistemleri,

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

LAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ

LAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ LAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ Bülent Çitgez 1, İsmail Akgün 1, Ayhan Öz 1, Gürkan Yetkin 1, Feyza Yener Öztürk 2, Mehmet Mihmanlı 1, Mehmet Uludağ 1 1 Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞI ÜRĠNER SĠSTEM TAġ HASTALIĞI

ÇOCUKLUK ÇAĞI ÜRĠNER SĠSTEM TAġ HASTALIĞI BÖBREKLER ÇOCUKLUK ÇAĞI ÜRĠNER SĠSTEM TAġ HASTALIĞI HER HASTAYA METABOLĠK DEĞERLENDĠRME YAPIYORMUYUM? BÖBREK TAġI ÜRETERLER Dr. Aytül NOYAN MESANE ÜRETRA Üriner sistemde taģ hastalığının öyküsü insanlığın

Detaylı

SPİNA BİFİDA VE NÖROJEN MESANE TANILI HASTALARDA MESANE İÇİ HYALURONİK ASİD UYGULAMASI

SPİNA BİFİDA VE NÖROJEN MESANE TANILI HASTALARDA MESANE İÇİ HYALURONİK ASİD UYGULAMASI SPİNA BİFİDA VE NÖROJEN MESANE TANILI HASTALARDA MESANE İÇİ HYALURONİK ASİD UYGULAMASI Harika Alpay, Nurdan Yıldız, Neslihan Çiçek Deniz, İbrahim Gökce Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi

Detaylı

SAFRA KESESİ HASTALIKLARI

SAFRA KESESİ HASTALIKLARI SAFRA KESESİ HASTALIKLARI Oktay Eray EPİDEMİYOLOJİ Sıklıkla safra kesesi ve kanalındaki tıkanıklıklara bağlıdır. Safra kesesi taşları oldukça yaygın ve çoğu semptomsuzdur. Yılda %2 si, 10 yılda %15 i semptomatik

Detaylı

KÜNT ve DELİCİ/KESİCİ KARIN TRAVMALARI

KÜNT ve DELİCİ/KESİCİ KARIN TRAVMALARI KÜNT ve DELİCİ/KESİCİ KARIN TRAVMALARI Dr. Ömer USLUKAYA DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI Karın travması Karın travmaları, baş, boyun ve toraks travmalarından sonra üçüncü en

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/4 GİRİŞİMSEL RADYOLOJİK TETKİKLER İÇİN HASTA BİLGİLENDİRME VE RIZA FORMU Ünitenin Adı : Hastanın Adı ve Soyadı : Protokol No : Girişimsel radyolojideki işlemler; görüntüleme kılavuzluğunda cerrahiye

Detaylı

İşeme Eğitimi Olmayan Çocukta İdrar Yolu Enfeksiyonu ve VUR

İşeme Eğitimi Olmayan Çocukta İdrar Yolu Enfeksiyonu ve VUR İşeme Eğitimi Olmayan Çocukta İdrar Yolu Enfeksiyonu ve VUR Dr. Selçuk Yücel Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı İstanbul Tarihsel Dogma VUR İYE Skar gelişimi

Detaylı

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof. Dr. Feridun ŞAKLAR ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞARI ORANLARI Kök kanal tedavisindeki başarı oranlarının belirlenmesi için bu güne kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır.

Detaylı

Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat

Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat SAYFA NO Sayfa 1 / 5 Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat.. Hasta olarak size uygulanacak olan işlem hakkında karar verebilmeniz için, işlem öncesinde, durumunuz ve önerilen cerrahi, tibbi ya da tanısal işlem

Detaylı

Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi

Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi BR.HLİ.019 Yeni doğan döneminden erişkinliğe kadar olan çocukluk çağına ait (0 17 yaş), doğumsal ve daha sonra oluşan solunum, sindirim ve boşaltım sistemlerini ilgilendiren

Detaylı

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi

RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi RENAL ARTER DARLIĞI VE HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Medikal tedavi daha iyi Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim Dalı Renal arter stenozu Anatomik bir tanı Asemptomatik Renovasküler hipertansiyon

Detaylı

Plan. Penetran Böğür ve Kalça Yaralanmaları. Giriş. Tanım. Klinik. Giriş. Klinik Laboratuvar Görüntüleme Tedavi

Plan. Penetran Böğür ve Kalça Yaralanmaları. Giriş. Tanım. Klinik. Giriş. Klinik Laboratuvar Görüntüleme Tedavi Plan Penetran Böğür ve Kalça Yaralanmaları Dr. Ali Vefa SAYRAÇ Akdeniz Üniversitesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı /06/00 Giriş Tanım Klinik Laboratuvar Giriş Çok sık görülmez. Hasta yönetimi zordur. Retroperitoneal,

Detaylı

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Ektopik Gebelik Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Tanım Fertilize ovumun endometriyal kavite dışında

Detaylı

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BEL AĞRISI. Dahili Servisler BEL AĞRISI Dahili Servisler İnsan omurgası vücut ağırlığını taşımak, hareketine izin vermek ve spinal kolonu korumak için dizayn edilmiştir. Omurga kolonu, birbiri üzerine dizilmiş olan 24 ayrı omur adı

Detaylı

RETROGRAD ĠNTRARENAL CERRAHĠ. Doç.Dr.Turhan ÇAġKURLU Göztepe Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi 2.Üroloji Kliniği

RETROGRAD ĠNTRARENAL CERRAHĠ. Doç.Dr.Turhan ÇAġKURLU Göztepe Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi 2.Üroloji Kliniği RETROGRAD ĠNTRARENAL CERRAHĠ Doç.Dr.Turhan ÇAġKURLU Göztepe Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi 2.Üroloji Kliniği TARĠHÇE 1912---- Hugh Hampton Young (dilate üretere rigid sistoskopla giriģ) 1960---- Hopkins

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

HAZIRLAYAN KONTROL EDEN ONAYLAYAN Kalite Yönetim Direktörü

HAZIRLAYAN KONTROL EDEN ONAYLAYAN Kalite Yönetim Direktörü Doküman No: ENF.TL.11 Yayın Tarihi:19.11.2008 Revizyon Tarihi: 27.03.2013 Revizyon No: 02 Sayfa: 1 / 9 GENEL İLKELER : Cerrahide profilaktik antibiyotik kullanımının genel kabul gören bazı temel prensipleri

Detaylı

KONJENİTAL OBSTRÜKTİF ÜROPATİ

KONJENİTAL OBSTRÜKTİF ÜROPATİ KONJENİTAL OBSTRÜKTİF ÜROPATİ Prof. Dr. Mesiha EKİM Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı Obstrüktif Üropati İdrar yollarının herhangi bir bölümündeki obstrüksiyon sonucunda idrar akımının sağlanamaması ve tıkanıklığın

Detaylı

Üriner Sistem Taş Hastalığı

Üriner Sistem Taş Hastalığı İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Sempozyum Dizisi No: 68 Üriner Sistem Taş Hastalığı Editör Prof. Dr. Armağan ÖNER 6 Yazar Katılımıyla 2009 İSTANBUL İstanbul Üniversitesi

Detaylı

Derin İnfiltratif Endometriozis. Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Derin İnfiltratif Endometriozis. Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Derin İnfiltratif Endometriozis Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endometriozis Peritoneal Ovarian Derin infiltratif Anterior Mesane Posterior P1-Uterosakral ligament P2-Vajinal

Detaylı

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır. POTASYUM K+; Potasyum yaşam için gerekli önemli bir mineraldir. Hücre içinde bol miktarda bulunur. Hücre içindeki kimyasal ortamın ana elementidrir. Hergün besinlerle alınır ve idrarla atılır. Potasyum

Detaylı

Çocuk Ürolojisinde Tanı Yöntemleri. Doç Dr Haluk EMİR Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı

Çocuk Ürolojisinde Tanı Yöntemleri. Doç Dr Haluk EMİR Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı Çocuk Ürolojisinde Tanı Yöntemleri Doç Dr Haluk EMİR Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı Ürinerogenital Sistem Böbrekler Üreterler Mesane Mesane boynu ve Üretra Penis Testis Epididim

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

VUR de VCUG Ne Zaman, Kime?

VUR de VCUG Ne Zaman, Kime? VUR de VCUG Ne Zaman, Kime? Doç. Dr. Selçuk Yücel Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı Antalya Tarihsel Dogma VUR İYE Skar gelişimi Kronik Böbrek Yetmezliği

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Gebelik ve Ürolitiyazis. Cenk ACAR 18.02.2009 Türkiye ESRU Oturumu Türk Üroloji Derneği-İstanbul

Gebelik ve Ürolitiyazis. Cenk ACAR 18.02.2009 Türkiye ESRU Oturumu Türk Üroloji Derneği-İstanbul Gebelik ve Ürolitiyazis Cenk ACAR 18.02.2009 Türkiye ESRU Oturumu Türk Üroloji Derneği-İstanbul 28 y., bayan 20 hft. Gebe 1 hafta önce başlayan sağ flank bölgeye yayılan karın ağrısı, dizüri Özgeçmişinde

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BESİN ANALİZLERİ VE BESLENME BİLİM DALI

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BESİN ANALİZLERİ VE BESLENME BİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BESİN ANALİZLERİ VE BESLENME BİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ TAŞ KIRMA MERKEZİNE BAŞVURAN HASTALARIN GENEL ÖZELLİKLERİ İLE BESLENME

Detaylı

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir SİSTEMATİK DEĞERLENDİRME Yorumlama dıştan içe veya içten dışa doğru yapılmalı TORAKS DUVARI Kostalar Sternum Klavikula Torasik vertebralar

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ DOĞUM YERİ : DOĞUM TARİHİ : 18/11/1986. Şehremini Mah. Şair Mehmet Emin Sk. 9/10 Fatih - İSTANBUL TELEFON :

ÖZGEÇMİŞ DOĞUM YERİ : DOĞUM TARİHİ : 18/11/1986. Şehremini Mah. Şair Mehmet Emin Sk. 9/10 Fatih - İSTANBUL TELEFON : ÖZGEÇMİŞ ADI SOYADI : Emre KANDEMİR. DOĞUM YERİ : Yunak DOĞUM TARİHİ : 18/11/1986 YABANCI DİL : İngilizce ADRES : Şehremini Mah. Şair Mehmet Emin Sk. 9/10 Fatih - İSTANBUL TELEFON : 05427880636 E-MAİL

Detaylı