Hedefimiz: Günü gören, yarını düşünen genç. Hizmet İçi Eğitim Okulu başladı IGMG. Oğuz üçüncü İle

Transkript

1 Gemeinschaft. Community. Communauté. İslam Toplumu Millî Görüş» 16 Kasım 2012 Sayı 4 Aile Camilerimiz Hayatın İçinden Evimizde biri mi var (?) Hollanda Rotterdam Hicretin hatırlattıkları İskender Paşa Camii s. 08 s. 10 s. 12 IGMG Genel Sekreterimiz Oğuz üçüncü İle Röportaj s. 18 Hedefimiz: Günü gören, yarını düşünen genç Dünü bilen, günü gören, yarını düşünen gençlik sloganıyla düzenlenen İslam Toplumu Millî Görüş Gençlik Teşkilatı İdareciler Günü, 3 Kasım da Almanya nın Hagen kentinde coşkulu bir kalabalığın katılımı ile gerçekleştirildi. İlhan Bilgü Fatih Demirtaş ile Mustafa Sağdıç ın sunuculuğunu yaptığı İdareciler Günü nde, Ağustos ayından itibaren görevi İsmail Karadöl e devreden Gençlik Teşkilatı eski Başkanı Mesud Gülbahar başta olmak üzere, bölgelerde ve genel merkezde görevlerini yeni idarecilere devreden başkanlar ile idarecilere teşekkür plaketleri takdim edildi. Sanatçı Mustafa Cihat coşkun ezgileri ile, stand-up sanatçısı Recep Demirkaynak çeşitli parodi ve hicivleri ile İdareciler Günü ne renk katarken, Genel Başkan Kemal Ergün, Gençlik Teşkilatı Başkanı İsmail Karadöl ve önceki Başkan Mesud Gülbahar birer konuşma yaptı. Avrupa daki Müslümanların kalıcılıklarının farkında olduklarına dikkat çeken Kemal Ergün, bilhassa genç kuşağın, kendisini, ne sosyo-politik anlamda ne de fıkhî anlamda istisnai bir ortamda yaşayan özel bir grup olarak görmediğini, görmek istemediğini söylediği konuşmasında şunları söyledi: Artık Avrupa daki Müslüman gençlik kendisini ve dinlerini yabancı olarak algılamamaktadır. Aksine kendilerini içinde yaşadıkları toplumun bir parçası olarak görmekte ve İslamî bir cemaat olarak dinî ve kültürel zenginliklerini yaşamak, yaşatmak ve toplumla paylaşmak istemektedirler ki, doğru ve doğal olan da budur. Elbette çok kültürlü bir toplumda yaşamanın, farklı insanları tanımanın, farklı inanç ve kültürlerden insanlarla birlikte yaşamanın bizlere kattığı zenginlikler, tanıdığı imkanlar ve aynı zamanda bizlere yüklediği sorumluluklar vardır. Bu sorumluluklarımızın başında, kültürel farklılıkları, bir ayrışma ya da çatışma sebebi haline getirmemek, bizden farklı olanı ötekileştirmemek ve bunları yapmak isteyenlere fırsat vermemek gelmektedir. s. 21 Hizmet İçi Eğitim Okulu başladı İslam Toplumu Millî Görüş Eğitim Başkanlığı ailelere, anne babalara, çocuklara ve bünyesinde hizmet veren eğitimcilere yönelik olarak hazırladığı Hizmet İçi Eğitim Okulu nu başlattı. İslam Toplumu Millî Görüş Eğitim Başkanlığı nın başlattığı Hizmet İçi Eğitim Okulu çalışması kapsamında 3-4 Kasım tarihlerinde tüm eğitmenlere yönelik olarak hazırlanan ilk seminer gerçekleştirildi. Seminerde Hizmet İçi Eğitim Okulu sistemini 16 Kasım Hannover - Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler konferansı, Konu: Arap Uyanışı ve Ortadoğu nun Yeni Paradigmaları, Leibniz Üniversitesi Hannover, Sınıf E001, saat: 19:00 17 Kasım Hessen - Tefekkür Konferansı, Konu: Hicret, Mehrzweckhalle Nord, Schlossweg 10, Kelsterbach, Saat: 18:00 Köln Kerpen Seminer, Konu: Yerel Politikanın Çalışması ve Entegresyon Bağlamındaki Önemi, IGMG Kerpen Camii, Sindorfer Str. 23, Kerpen, Saat: 11:00 16: Kasım Güney Bavyera - Gençlik Teşkilatı Orta Öğretim Yatılı Eğitim Semineri (YES), Jugendherberge Mühldorf, Friedrich Ludwig-Jahn- Str. 19, Mühldorf a. Inn Ajanda Notları anlatan Meryem Özmen, hizmet içi eğitimin amacının, teşkilatta idarecilerin ve görevlilerin hizmete yatkınlıklarını sağlamak, verimliklerini arttırmak ve idarecileri daha ileriki hizmetlere hazırlamak olduğunu kaydetti. Ajanda Notları s Kasım Viyana - Kadınlar Gençlik Teşkilatı Voleybol Turnuvası, Donauinsel 1, Schulschiff, 1210 Viyana 19 Kasım Viyana - Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Birliği, Osmanlıca Kursu (Almanca), Rauchfangkehrergasse 36, 1150 Viyana, Saat: 18:00 20:00 22 Kasım Viyana - Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Birliği, Osmanlıca Kursu, (Türkçe), Rauchfangerkehrergasse 36, 1150 Viyana, Saat: 19:00 21:00 25 Kasım Hannover - Garbsen Şubesi Aşure günü salon programı, Star Event Center - Alter Flughafen 11, Hannover, Saat:: 13:00 30 Kasım Viyana - 22 şubede Uzun camii geceleri düzenlenecektir.

2 ve İslam düşmanlıǧına karşı çeşitlilik kültürünün Hoşgörüsüzlük, ırkçılık, antisemitizm geliştirilmesiˮ konulu pankart yarışmasında üçüncülüğü elde eden afiş.

3 camia 16 Kasım Değerli Kardeşlerim İçindekiler Gündemden Fransa da İslamofobi kök salıyor S. 04 Aşırı sağ terör güven sarsıyor S. 04 Bölgelerimizden Başarının sırrı teşkilatlanmadadır S. 14 Berlin de çocuklar Hayırda koştu S. 14 Kurban Bayramı ve hac mevsimini geride bırakırken, hacılarımız da kutsal topraklardan döndüler. Allah tan, kardeşlerimizin haclarını mebrur eylemesini niyaz ediyoruz. Ayrıca bu yıl düzenlenecek olan umre seferleri için tüm hazırlıkların tamamlandığını hatırlatmak istiyoruz. Bununla birlikte, geçen yıl Gençlik Teşkilatımızın öncülük ettiği Gençlik Umreleri nin devam etmesini ve bir gelenek haline gelmesini bekliyoruz. Bu konuda Gençlik Teşkilatımız, IGMG Hac-Umre ve Seyahat organizasyonumuz ile bir program hazırlayacaktır. Kasım ayı başında Gençlik Teşkilatımızın İdareciler Günü nü gerçekleştirdik. Avrupa nın hemen her yerinden 1500 gencimizin katıldığı bu gün gösteriyor ki, gençlik için yapılan her hizmet ve çalışma yerini ve değerini buluyor. Hem böyle bir günü organize ettiği hem de teşkilatımıza böyle gençler kazandırdığı için Gençlik Teşkilatımızı kutluyorum. Görevini devreden Mesud Gülbahar a teşekkür ederken, Gençlik Teşkilatı yeni Başkanımız İsmail Karadöl ü ise tebrik ediyorum, Allah kendisine başarılar ihsan eylesin. Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Başkanlığı nda da görev değişimi gerçekleşti. Uzun yıllar görevde bulunan Celal Tüter in yerine Taner Doğan Üniversiteliler Başkanlığı na getirildi. Celal Tüter e yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür ederken, Taner Doğan ı da tebrik ediyorum. Gençler bir toplum ve o toplumun geleceği için çok önemlidir. Bizler de Günü gören, yarını düşünen bir gençlik diyoruz. Bu hedefe ulaşabilmek için de gençlerimize önemli görevler düşüyor, onların İslam tarihini özümseyerek, günün şartlarında İslam ın mesajını yaşamak ve yaşatmak anlamında çok ağır bir sorumlulukları olduğuna inanıyoruz. Allah ın inayeti ile gençlerimizin bu ağır sorumluluğun üstesinden geleceğine olan inancımız ise tamdır. Değerli kardeşlerim! Geçen ayın sonunda Türkiye Başbakanı sayın Recep Tayyip Erdoğan Almanya ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret esnasında IGMG heyeti olarak kendisi ve heyetiyle Almanya da yaşayan Müslümanların sorunlarıyla ilgili görüşmelerde bulunduk. Kendilerine, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza ve Müslümanların sorunlarının çözümünde gösterdiği yakın ilgiden dolayı teşekkür etmek istiyorum. Öte yandan 15 Kasım da, Hicri Yılbaşı nı idrak ettik. Tüm Müslümanların yeni yılını tebrik eder, bu yeni yılın barış ve kardeşlik anlayışının gelişmesine ve ümmet bilincinin pekişmesine vesile olmasını Cenab-ı Hak tan niyaz ederim. Bir dahaki sayıda buluşmak duasıyla... Kemal Ergün Genel Merkezimizden Hepimiz barış elçisiyiz S. 05 Uganda da üniversitelilere seminer S. 05 Üniversiteliler Başkanı Taner Doğan S. 06 Hacılarımız dönüyor S. 06 Hizmet içi eğitim okulu başladı S. 07 Aile Evimizde biri mi var (!) S. 08 / 09 Camilerimiz Rotterdam İskender Paşa Camii S. 10 / 11 Hayatın İçinden Gerçek hicret S.12 Hicretin hatırlattıkları S. 12 Fıkıh Köşesi / Âdâb-ı muaşeret S. 13 Impressum Künye Herausgeber Yayıncı IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018) Abteilung für Verbandskommunikation Kurumsal İletişim Başkanlığı Mustafa Yeneroğlu (V. i. S. d. P.) Boschstr D Kerpen T F camia@igmg.de Postanschrift Adres camia Merheimer Str. 229 D Köln T F Chefredakteurin Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük Redaktionsleiter Yazı İşleri Müdürü İlhan Bilgü Redaktion Redaksiyon redaksiyon.camia@igmg.de T /42/43 F Ilknur Küçük, Ilhan Bilgü, Rahime Söylemez Hessen de seminerler S. 14 Bayramlaşma programları S. 15 Hasene Kurban kampanyası S. 16 Mercek Altında Oğuz Üçüncü ile röportaj S. 18 / 19 Genel Sekreterliğimizin çalışma alanları S. 19 Gençlik Ulustan Avrupa ya ve benim vizyonum S. 20 Hessen Bölgesi 26 mezun verdi S. 20 Hamburg da Fütüvvet Gençlik Programları S. 20 Hedefimiz: Yarını düşünen genç S. 21 Kültür ve Sanat S. 22 Fotoğraflarla Faaliyetler S. 23 Anzeigen İlanlar ilanlar.camia@igmg.de T F Werbung Reklam reklam.camia@igmg.de T F Distribution Dağıtım dagitim.camia@igmg.de T F Design Satz Druck Tasarım Dizgi Baskı 99names communication GmbH Merheimer Str. 229 D Köln T F Auflage Tiraj Erscheint alle zwei Wochen Freitags. İki haftada bir cuma günleri yayınlanır. Im Auftrag der IGMG durch 99names communication GmbH erstellt. IGMG adına, 99names communication GmbH tarafından hazırlanmıştır.

4 04 Gündemden camia 16 Kasım 2012 Fransa da İslamofobi kök salıyor Fransız halkının İslam algısı giderek olumsuzlaşıyor. Halkın yüzde 43 ü, İslam dininin Fransız ulusal kimliğine bir tehdit oluşturduğu kanaatini taşıyor. Avrupa ülkelerinde giderek yaygınlaşan İslam düşmanlığı Fransa da da kök salıyor. Fransız kamuoyu araştırma kuruluşu IFOP ile sağ eğilimli Le Figaro gazetesinin ortaklaşa düzenlediği bir kamuoyu araştırması Fransız toplumunun İslam ve Müslümanlar ile ilgili görüşlerinin önceki yıllara göre daha da olumsuzlaştığını ortaya koydu. Fransa da İslam Algısı (L image de l Islam en France) başlıklı araştırmaya göre, halkın yüzde 43 ü İslam dininin Fransız ulusal kimliğine bir tehdit oluşturduğuna inanıyor. Araştırma sonuçlarını yayınlayan Le Figaro gazetesi durumu Fransa da İslam algısı giderek kötüleşiyor şeklinde değerlendirdi. Fransa da bir taraftan, 732 yılında Şarlman ın Müslümanlara galibiyetini ima eden ve adına 732 Generation Identity (732 Nesli Kimliği) denilen aşırı sağcı bir gençlik grubunun inşa halindeki camilere Poitiers da saldırması gibi gelişmeler yaşanırken, diğer taraftan François Hollande yönetimi yeni camilerin inşa edilmesine ilkesel olarak karşı çıkmayacaklarını açıklıyor. Ancak, araştırmaya katılan Fransızların yüzde 60 ı ülkede İslam ın etkisinin çok büyük olduğuna vurgu yapıyor. Bunun için de Fransızların yalnızca yüzde 17 si İslam ın Fransız kültürünü zenginleştirdiğine inanıyor. Yeni camilerin inşa edilmesi konusunda da Fransız kamuoyu giderek daha da olumsuz görüşlere sahip oluyor. Bu araştırmaya göre yeni camilerin inşasına karşı olanların oranı iki yıl önce yüzde 30 iken şimdi bu oran yüzde 40 a çıkmış bulunuyor. Aynı şekilde kamusal alanda Müslüman kadınların tesettürlü bir şekilde bulunmalarına karşı çıkan Fransızların oranı giderek artıyor yılında yüzde 59 oranında Müslüman kadınların kamusal alanda bulunmalarına karşı çıkılırken şimdi bu oran yüzde 63 e çıkmış durumda. Fransız halkının Müslümanların yerli topluma uyum sağlayamadığı yönündeki kanaat de giderek artıyor. Kamuoyu yoklamasında görüş açıklayanların üçte ikisi hem Fransız Müslümanların hem de Fransa ya göç etmiş bulunan Müslümanların toplumsal entegrasyonu gerçekleştirmediğine inanıyor. Yüzde 68 oranındaki bir kesim Müslümanların entegre olmayı reddettiği kanaatine sahip iken, yarıya yakını da bu sonucun aşılmaz bir kültürel farklılıktan kaynaklandığını düşünüyor. Aşırı sağ terör güvenlik güçlerine olan güveni sarsıyor Bir yıl önce Almanya da ortaya çıkarılan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) ile ilgili dava açıldı. Ancak, gelişmelerin kesin bir sonuca varamaması, güvenlik güçlerine olan inancı zedeliyor. Yapılan soruşturmalarda, örgütü savunucu tutumlara gidilmesi ise endişeleri artırıyor. İlhan Bilgü 8 i Türk kökenli 10 kişiyi öldüren Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) ile olarak bir yıl sonra dava açıldı. Almanya nın Münih kentindeki Eyalet Yüksek Mahkemesi nde açılan davada, örgütün ileri gelenlerinden Beate Zschäpe, aralarında bir de polis bulunan 10 kişinin öldürülmesi olayında işbirlikçi olarak suçlanıyor. Almanya Federal Savcılığı, Beate Zschäpe yi örgütün parasal kaynağını yönettiğini ve diğer suçluları koruduğunu iddia ediyor. Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütü ile ilgili bilgilerin silinmesi skandalına bir yenisi daha eklendi. Yeni skandal Berlin Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi nde yaşandı. Eyalet Anayasayı Koruma Dairesi, Federal Meclis te oluşturulan araştırma komisyonunun istediği bilgileri vermeyerek geçtiğimiz Haziran ayında imha etmekle suçlandı. Konu ile ilgili olarak Berlin Eyalet Meclisi nde milletvekillerinin sorularını cevaplayan İçişleri Bakanı Frank Henkel, imhalardan sorumlu olmadığını ileri sürerken, dosya imha meselesinin nasıl gerçekleştiğini de anlamadığını iddia etti. Dosya imha olayı ilk olarak Federal Anayasayı Koruma Dairesi nde ortaya çıktı. Federal dairenin, NSU terör örgütünün açığa çıkarılmasından bir ay sonra yaklaşık 200 sayfalık bilgi ve belgeyi bilgi koruma kanununu gerekçe göstererek silmesinin akabinde ise Thüringen Eyalet Anayasayı Koruma Dairesi nin de Nisan ayında dosyaları sildiği ortya çıkmıştı. Her iki dairenin başkanı da olayın kamuoyuna yansıması sonunda istifa etmek zorunda kalmıştı. Bir tesadüf sonucu ortaya çıkarılan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütünün cinayetleri ile ilgili bilgilerin imha edilmesi güvenlik güçlerine olan güveni sarsıyor. Bununla birlikte cinayetlerin işlendiği sırada ya cinayet mahallinde ya da oraya yakın bir yerlerde istihbaratla bir şekilde irtibatı bulunan kişilerin de bulunduğu ve Uwe Mundlos gibi teröristlerin Alman askeri istihbaratının (MAD) elemanı veya muhbiri olduğu yönündeki bilgiler Alman devletinin bu olaylarla ilgisi konusunda şüpheler oluşturmuştu. Bu gelişmeler üzerine Baden Württemberg Uyum Bakanı Bilkay Öney in Almanya da da Türkiye de olduğu gibi bir derin devlet bulunabileceği yöndeki uyarıları ise büyük tepki görmüştü. Olayların ilk başladığı sırada, emniyet güçleri suçlu olarak kurbanların yakınlarını sorgulamış ve geçen Kasım ayına kadar onları hep zanlı olarak not etmişti. Davanın açıldığı gün Federal Almanya Meclisi nde özel bir oturum yapıldı. Özel oturumda araştırma komisyonuna başkanlık eden SPD li Sebastian Edathy soruşturma yapılırken bilgi ve belgelerin imha edilmesinin mazur görülmesine anlayış gösterilemeceğini bildirdi. Edathy Kurban yakınları, bu dosyalar imha edilirken, olayın örtbas edilmeye çalışıldığını sormazlar mı? dedi. Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich ise, aşırı sağ terör örgütü ile ilgili olarak güvenlik birimlerine getirilen eleştirilere cevap vermek yerine, bu soruşturma kapsamında 400 memurun görevlendirildiğini söylemekle yetindi. Friedrich, NSU olayı, aşırı sağ ile mücadele için yeni bir kararlılık oluşturdu dedi Öte yandan 1985 yılında Hamburg da aşırı sağcıların saldırısı sonu hayatını kaybeden Ramazan Avcı nın adı Hamburg Belediyesi tarafından öldürüldüğü caddeye verilecek.

5 camia 16 Kasım 2012 Genel Merkezimizden 05 Hepimiz barış elçisiyiz IGMG Genel Sekreterlik ve Kurumsal İletişim Başkanlığı Bölge Birim Başkanları Toplantısı nda konuşan Kemal Ergün: Bizler, hepimiz yeryüzünde barışın, adaletin temsil edilmesi için çalışıyoruz. Bu anlamda hepimiz barış elçileriyiz. İlhan Bilgü IGMG Genel Sekreterlik ve Kurumsal İletişim Başkanlığı Bölge Birim Başkanları Toplantısı Kasım tarihlerinde Kerpen de yapıldı. Bölgelerin tanıtma, basın-yayın ve dış ilişkiler başkanlarının iştirak ettiği toplantıya Genel Başkanımız Kemal Ergün de katıldı. Kemal Ergün bir selamlama konuşması yaparak, bu tür toplantıların teknik bir takip olmaktan ziyade Peygamber Efendimiz in (s.a.v.) ashabı ile yaptığı toplantılar gibi görülerek, bu minvalde önem verilmesini istedi. Çünkü biz O nun yolundan gidiyoruz. O, nasıl ki haftalık, aylık toplantılarını ashabı ile yapıyorsa biz de bir dinî cemaat olarak, O nun yolundan gidenler olarak bu toplantıları aynı iştiyak ile sürdürmeliyiz. İşte o zaman bu toplantıların manevî gücü olur diyen Kemal Ergün şöyle devam etti: Bizler emri bi l-ma ruf ve nehyi ani lmünker i daha nasıl güzel yapacağız, Allah Resûlü bunu nasıl yapmış ve biz bunun neresindeyiz meselesini konuşuyoruz. Her şeyimizin ölçüsü Efendimiz olduğuna ve O nun yolu da her şeyi hikmet ile anlatmak olduğuna göre, bizler de daha hikmetli bir şekilde inancımızı nasıl anlatabilirizin mücadelesini vereceğiz. Bizler, hepimiz yeryüzünde barışın adaletin temsil edilmesi için çalışıyoruz. Bu anlamda hepimiz barış elçileriyiz. Bilelim ki, Efendimiz bir yere elçi gönderirken, o beldeyi çok iyi tanıyan ashabını görevlendirirdi. Genel Sekreterlik ve Kurumsal İletişim Bölge Birim Başkanları Toplantısı na IGMG Onursal Genel Başkanı Yavuz Çelik Karahan da katılarak bir selamlama konuşması yaptı. Genel Sekreterimiz Oğuz Üçüncü ise, teşkilatın hizmetlerinin zaman zaman farklı alanlarda yoğunlaştığını ancak bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. İnsani yardım çalışmalarına yoğunlaştık. Ama biz bir insani yardım kuruluşu değiliz diyen Üçüncü, hac organizesini de seyehat acentası oldukları için yapmadıklarını söyledi. Üçüncü şunları söyledi: Allah rızasını kazanmak için çalışan, Kur an ve Sünnet i rehber edinen, adaletsizliğin ortadan kaldırılması için gayret eden bir kurumuz. Bunun için, hacca gidenimiz, farklı bir Müslüman olarak geri dönmeli. Yardımlar için gidenler bir seyahat için değil, ümmetle bütünleşmek, dertleri ile dertlenmek ve karşılıklı tecrübe aktarmak için gitmeli. Kurumsal İletişim Birim Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Ekim 2011 tarihinde oluşturulmuş olan biriminin şimdiye kadar yapılan çalışmalarını takdim etti ve gelecek için yapılması planlanan projelerini anlattı. Yeneroğlu, Davamızı iki günü birbirine eşit olan ziyandadır bilinci içerisinde tanıtmakla mükellefiz. Dolayısıyla her zaman mesajımızı yüksek bir idrak ve sadakatle en güzel bir biçimde takdim etme çabası içerisinde olmalıyız dedi. Toplantıda Almanya da gerçekleştirilen 3 Ekim Açık Cami Günleri çalışmaları da değerlendirildi ve bölgelerin veya cemiyetlerin tecrübeleri aktarıldı. Kurumsal İletişim Başkanlığı bünyesinde yayınlanan Perspektif, Sabah Ülkesi ve camia gibi yayınlarla ilgili geniş bir değerlendirmenin yapıldığı iki günlük toplantıda bölge birim başkanlarının temennileri de alındı. IGMG sponsorluğunda Uganda da üniversitelilere seminer IGMG Sosyal Hizmetler Başkanlığı Uganda Muteesa 1. Royal Üniversitesi nde Barışı ve birlikteliği teşvik etmede ve terörizmi azaltmada dinin rolü başlığı altında dinlerarası diaolog ana konulu bir seminerin sponsorluğunu üstlendi. İlknur Küçük Seminere farklı dinlere mensup öğrenciler katıldı Çalışmalarını sadece Avrupa ile sınırlamayan IGMG Sosyal Hizmetler Başkanlığı, dünyanın diğer coğrafyalarında da hizmet sunuyor, verilen örnek hizmetlere destek oluyor. Bu çalışmalardan birine geçtiğimiz haftalarda Uganda da bir yenisini daha ekleyen IGMG Sosyal Hizmetler Başkanlığı, 50 Katolik, Anglikan ve Müslüman gencin katıldığı bir seminer ve uygulama çalışmasına (workshop) sponsorluk yaparak destek oldu. Farklı dinlere, etnik kökenlere mensup dört binden fazla öğrenciye eğitim imkânı sunan Muteesa 1. Royal Üniversitesi nde düzenlenen semineri Interpro adlı bir dernek organize etti. Interpro derneğinin kuruluş amacı; farklı dinlerden üniversiteli gençleri, akademik bir ortamda bir araya getirerek onlara dinler arasındaki farklılığı değil, ortak paydaları ve ortak değer yargılarını aktarmak böylelikle özellikle Uganda toplumunda yeniden kurulma mücadelesi verilen sosyal barış ve huzurun temin edilmesine yardımcı olarak, bu sayede global terrörizm ile de mücadele etmek. Bu amaç doğrultusunda yapılan çalışmalardan biri olan Muteesa 1. Royal Üniversitesi ndeki sözkonusu seminerin onur konuğu Buganda Eyaleti Eğitim ve Spor Bakanlığı ndan Ow ekitiibwa Ahmed Lwasa olurken, bazı Müslüman ve Hristıyan kuruluşların temsilcileri ve öğrenci hareketlerine öncülük eden üniversite çalışanları da konuşmacı ve müzakereci olarak seminere katıldı. Seminerde konuşmacılar tarafından vurgulanan ortak konu; Uganda da toplumsal huzura darbe vuran silahlı çetelerin özellikle gençleri kendi saflarına çekmek istedikleri, bu nedenle hangi dinden olursa olsun gençlerin bu gruplara karşı dikkatli olarak, onların kirli ajandalarına alet olmamaları gerektiği oldu. Uganda toplumunun barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için bu bağlamda üniversitelere ve üniversiteli gençlere, halkı bilinçlendirme noktasında büyük görevler düştüğü kaydedildi. Seminerin ardından gençler gruplara ayrılarak seminer konusu ile ilgili alanda projeler hazırladıkları workshoplara katıldılar. IGMG Sosyal Hizmetler Başkanlığı, Uganda da bu tür seminer ve çalışmalara destek olmasının yanı sıra aynı zamanda Interpro önderliğinde, dinlerarası işbirliği ve toplumsal beraberliği pekiştirmek amacıyla yayınlanan Together adlı bir derginin de çıkartılmasına maddi katkı sağlıyor.

6 camia 16 Kasım Genel Merkezimizden Üniversiteliler Başkanlığı na Taner Doğan getirildi IGMG Üniversiteliler Başkanlığı nda görev değişimi gerçekleştirildi yılından beri görevi başarıyla sürdüren Celal Tüter emaneti yeni başkan Taner Doğan a devretti. İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Başkanlığı nda görev değişimi oldu yılından beri görev yapan Celal Tüter görevini aynı birimde çalışmalar yapan Taner Doğan a devretti. Taner Doğan 1 Kasım 2012 tarihi itibari ile görevine başladı. Görevini teslim eden Celal Tüter şu cümleler ile veda etti: Görevimi yani üzerimdeki emaneti Taner Doğan kardeşime teslim ettim. Taner, yanımızda yoldaşımızdı. Aynı ruh aynı heyecan bundan sonra da şüphesiz ziyadesiyle devam edecektir. Bizden daha güzel işler yapacağından hiç şüphem yok. Rabbim yâr ve yardımcısı olsun. Taner Doğan ise, uzun süre birlikte çalıştıkları Celal Tüter e yaptığı çalışmalar sebebiyle teşekkür ederken, görevini aynı şuurla sürdüreceğini söyledi. Doğan IGMG Üniversiteliler Başkanlığı nın amacının; üniversiteye hazırlanan, yüksek öğrenim gören ve eğitimini tamamlamış olan Müslüman gençlerin ufuklarını, İslamî kimlik bilinciyle sadece uzmanlaştığı alanla kısıtlamamasını sağlayıp, kendi dinî, tarihî ve kültürel hassasiyetleriyle yaşamını tasarlayıp, fikirlerini özgüvenle savunabilmesini sağlamak olduğunu ifade etti. Taner Doğan, Sual, mesele ve mesuliyet sahibi nesiller yetiştirerek içinde yaşadığı toplumda sözü es geçilmeyecek bireyler yetiştirmek gayretinde olduklarını belirterek, bundan sonra da bu amaçlar doğrultusunda çalışmalarına devam edeceklerini kaydetti. Taner Doğan kimdir? Almanya doğumlu olan Taner Doğan, pazarlama ve iletişim bölümünde eğitim gördü. Doğan, Ortadoğu, Asya ve Afrika araştırmalarında dünyanın önde gelen üniversitelerinden sayılan ve Londra Üniversitesi ne bağlı olan SOAS da Global Medya ve Ulusötesi İletişim alanında yüksek lisansını tamamladı. Tezini Mısır devrimi esnasında Tahrir Meydanı nın mobilizasyonu, El Cezire nin rolü ve Mısır ın demokratikleşme süreci başlığı hakkında kaleme alan Doğan, Mayıs-Ağustos 2012 ayları arası Kahire Amerikan Üniversite sinde araştırmalarda bulundu. USA Sabah gazetesine ve Perspektif dergisine yazılar yazan Doğan, Ortadoğu siyaseti ve İslamî hareketler konularına yoğunlaşmış bulunmaktadır yılından itibaren teşkilatın farklı kademelerinde görev alan Doğan, Üniversiteliler Başkanlığı na gelmeden önceki son dört yılda Birim Başkanı Celal Tüter in komisyonunda yer aldı. Celal Tüter ve Taner Doğan Hacılarımız dönüyor Allah haccınızı mebrur eylesin! Bu sene hacca giden hacılarımız geri dönmeye başladı. Gelen ilk kafileler yine hac için ilk hareket eden kafileler oldu. Kısa dönem için giden kafileler de döndü. Hacıları Frankfurt Havaalanı nda yakınları karşıladı Ruhr A hacılarını Bölge Başkanı karşıladı Ali Sağlam, Fatih Kahraman, Menderes Singin, Ali Atik, Sinan Mert IGMG Hac Umre ve Seyahat organizesi ile bu sene hac farizasını yerine getiren hacılarımız kafileler halinde dönüyorlar. Bölgelerimizden gelen haberlere göre, hacılarımızın dönüşleri bu ay sonunda tamamlanmış olacak. Hessen İlk gelen kafileler arasında 80 ve 110 kişilik iki Frankfurt kafilesi yer aldı. Frankfurt Havaalanı nda yakınları ve dostları tarafından karşılanan kafileler hac yapmanın ve sevdikleri ile yeniden buluşmanın mutluluğunu yaşadılar. Ahmet Ergün, Ahmet Doğan, A. Burhan Örnek ve Ahmet Sertkaya nın kafile grup başkanlığını yaptığı Hessen Bölgesi Kafilesi nde yer alan hacılarımız, memnuniyetlerini Allah (c.c.) bu heyecanı ve mutluluğu herkese yaşatsın. Bu duygu anlatılmaz yaşanır. Hac ise Millî Görüş ile yapılır şeklinde dile getirdiler. Ruhr A IGMG Ruhr A Bölgesi hac kafilelerinin ilki de döndü. IGMG Bölge Başkanı Özcan Kuri, Bölge Yürütme Kurulu üyeleri ile birlikte Bölge Kadınlar Teşkilatı nın da hazır bulunduğu karşılamada hacılarımız Düsseldorf Havaalanı na geldi. Bu hac kafilesi, hac vazifelerini ifa etmek üzere yaklaşık olarak bir aydır Medine ve Mekke de bulunuyorlardı. Ailelerine ve dostlarına kavuşmanın sevincini, kutsal topraklardan ise ayrılmanın üzüntüsünü yaşayan hacılarımız hem kendileri için hem de diğer Müslümanlar için tekrar bir hac nasip etmesi için Allah (c.c.) a dua ettiler. Bu kafilenin başkanlığını Bölge İrşad Başkanı Adnan Yıldız yaptı. Berlin Berlin den hacca giden hacılarımızın da ilk kafileleri dönüş yaptı. IGMG Berlin Bölge Başkanı Siyami Öztürk de hacıları karşılamak üzere havaalanına gelenler arasındaydı. Öztürk, teşkilat adına hacılarımızı karşılarken Berlin Bölge Kadın Kolları Teşkilatı da her hacıya bir gül dağıttı. Hac Kafile Başkanlığı nı Ramazan Gülmez in yaptığı Berlinli hacılarımız da Millî Görüş hac hizmetlerinden memnun kaldıklarını bildirdi. Freiburg Freiburg Bölgesi nden hacca giden hacılar ise Stuttgart Havaalanı na geldi. Hacılarımızı Stuttgart da teşkilat adına IGMG Freiburg Bölge Başkanı Ahmet Ölmez, Dış İlişkiler Başkanı Erol Arslan, Basın Yayın Sorumlusu Ali Atik karşıladı. Aileleri ve sevenleri Freiburglu hacılarımızı güllerle karşıladı. Freiburg hac kafilesi ilk giden kafileler arasında yer alıyordu ve hac için 30 Eylül de hareket etmişlerdi.

7 camia 16 Kasım 2012 Genel Merkezimizden 07 Hizmet İçi Eğitim Okulu başladı Hizmet İçi Eğitim Okulu kapsamında; kurslar, konferanslar, paneller, seminerler tertiplenerek, personelin de, göreviyle ilgili olarak teorik ve uygulamalı yöntemlerle daha bilgili, daha becerili ve daha olumlu davranışlara sahip olması hedefleniyor. Hizmet İçi Eğitim Okulu ile; eğitimcilerin görevlerinde daha Seminere katılanlara katılım sertifikaları takdim edildi faydalı olabilmelerini sağlamak amacıyla onları yeni bilgilerle donatmak, yeteneklerini göstermelerine imkân tanımak ve hizmetlerin daha düzenli yürütülmesini sağlamak, hizmetlerdeki verimi kalite ve kantite yönünden arttırmak, cemiyetlerdeki boş kadrolar için personel yetiştirmek ve eğitime katılanlar aracılığıyla bölge ve şubelerde oluşan sorunları ele almak hedefleniyor. Hizmet İçi Eğitim Okulu nun ilk seminerine konuşmacı olarak katılan Saliha Erdim, eğitimin anlamı ve önemi, okul öncesi eğitim, çocuğun sosyal ve fiziksel çevresi, çocuklarda sevgi, ilgi ve bilgi gibi konuları ele aldı. Çocuklarınız ailenizin yüzakı olsun diyen Erdim konuşmasını şöyle sürdürdü: Zahirî ameller daima gönüllerin hayal ettiğinin dışa yansımasıdır. İnsan kuvvetli bir irade ve içten gelen şiddetli bir istek ile, herhangi bir maksada yönelecek olursa, Allah ın izniyle muvaffak olur. Eğitim insanlara evet, ben yapabilirim! fikrini aşılar. Eğitim, kiminle birlikteyseniz, onun rengine bürüneceğinizi bilmektir. Güvercin kargalarla beraber kalırsa, tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır... Eğitim alanında söylenenler hiçbir zaman boşa gitmez, yeterki yanlış metodlarda ısrar etmeyelim diyen Erdim, Eğitim, doğru ile yanlış arasında seçim yapılması gerektiğinde, bilerek ve kararlı şekilde doğruyu seçmektir. Biz de verdiğimiz eğitimlerde, bütün insanların bir aile olduğunu öğretmeliyiz şeklinde konuştu. Hırsın bedeni tahrip edeceğini kaydeden Erdim, bu nedenle kanaatkar olunması gerektiğini ifade etti. Okul öncesi dönemine de değinen Erdim, çocuk eğitiminin çocuk daha doğmadan önceki dönemde başladığını söyledi. Çocuk henüz anne karnındayken, annenin duygularını hissetmeye başlar. Bu nedenle 0-6 yaş, hayatı etkileyen bir öneme sahiptir. İnsanın karakteri bu yaşlarda oluşmaya başlar, ilerleyen zamanlarda ise yapımız değişmez, ama alışkanlıklarımız değişir dedi. Bir çocuğun çevreye ne kadar bağımlıysa, o kadar çok çevreden etkilendiğini vurgulayan Erdim, Peygamberimizin Çocuklarınıza asil insan muamelesi yapın buyruğu doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Toplum içinde başkasını döven çocukların %99 u evde şiddet gören çocuklardır. Ailede şiddet gören çocuklar, ailenin bulunduğu ortamdan ayrılınca, ne yapacağını şaşırırlar, etrafındaki çocukları dövmeye başlarlar. Burada bir dürtü-kontrol bozukluğu olabilir dedi. Çocukların onlara söylenenleri doğru çıkaracak şekilde davrandıklarını belirten Saliha Erdim, Çocuğa ne yapması gerektiğinin söylenmesi lazım, ne yapmayacağı değil. Kimse pembe bir fil düşünmesin dersek hemen herkes düşünür, bu nedenle çocuklarımızla ilgilenirken olumlu cümleler kurmalıyız dedi. Muhakkak ki, biz Allah (c.c.) dan geldik ve muhakkak ki, ona döneceğiz. Bakara [2:156] Darul-bekâya irtihal eden merhum ve merhumelere Allah tan rahmet ve mağfiret, sevenlerine ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederiz. Vefat eden IGMG Cenaze Fonu Üyelerimiz İsmi Vefat tarihi Şubesi Mehmet Kaçır Espelkamp Sabri Yılmaz Wiesbaden Ömer Güzel Günzburg Ferdun Uslu Burscheid Mehmet Erkek Hemelingen Memet Chasan Lollar Feta Samakoski Sindelfingen Yakup Bulut Mainz İsmail Yücelay Hemelingen Muzaffer Seren Elsenfeld Zeliha Karakılıç Peine Sertif Zorbozan Mannheim-Çarşı Vefat eden CIMG Cenaze Fonu Üyelerimiz İsmi Vefat tarihi Şubesi Ali Turan Önler Montbelliard İslam Toplumu Millî Görüş Cenaze Fonu Boschstr D Kerpen Tel: (Santral) Faks: Mail: cenazefonu@igmg.de

8 08 Aile camia 16 Kasım 2012 Evimizde biri mi var (?) Truva atına dönüşebilen televizyonlarımız Sevcan Çaylak Çocuk ekilmemiş bir tarla gibidir, ne verirsen onu alır der Hz. Ali. Bu yüzden çocuğu kötü etkileyecek faktörlerden mümkün oldukça korumaya çalışırız. Onun iyi arkadaşlar edinmesini, kendisine yararı dokunacak fırsatlardan faydalanmasını isteriz. Akşam karanlığından önce evde ol! derken bile amacımız çocuğu bazı tehlikelerden korumaktır sadece; nitekim Rabbimiz (c.c.) bile Felak Sûresi nde gecenin ve karanlığın şerrinden bahsetmiyormu? Kısacası dışarıdaki olumsuz etkenlerin çocuğa yansıma ihtimalini minimize etmek isteriz. Lakin çoğumuzun farkında olmadığı birşey vardır. Biz çocuğu dışarıdan koruruz, titizce sarıp sarmalarız ama evimize gizlice giren ve yanlış kullanıldığında tehlike arz eden şeyi unuturuz. Neden mi bahsediyorum? Tabii ki, truva atından; televizyondan... Televizyon ve diğer kitle iletişim araçları günlük hayatımızın sabit parçaları haline gelmiş vaziyette. Ne kadar tuhafdır aslında küçük bir kara kutunun (şimdi ise uzun ince ve çeşit çeşit renkleri bulunan ekranın) bizleri saatlerce, günlerce hiç sıkılmadan meşgul edebilmesi. Nefsimizin o kadar hoşuna gitmiştir ki bu kutu, akşam sohbetlerimizin, dinlenme saatlerimizin, boş vakitlerimizin hatta uyuyarak geçirdiğimiz zamanın yerini almayı başarmıştır! Çoğu zaman ise sorumluluklarımızı bile unutturmuş, görevlerimizi unutturmuş, Yarın akşam şunu yapalım mı sorusuna Hayır, yarın şu dizi var diye cevap verdirir hale getirmiştir bizleri. Televizyon hayatın sıkıntılarından bir nebze de olsa rahatlamak isteyenler için yapay bir mutluluk kaynağı haline gelmiştir! Hatta birçok ailenin buluştuğu ortak noktadır. Mathilda John Riley, aileye daha çok odaklı olan çocukların daha az problemli ve sosyal olduklarını şu cümleleriyle ifade etmiştir; Aileleriyle bütünleşen çocuklar ve arkadaş grubu olan çocuklar zamanlarını televizyon karşısında geçirmek arzusunu daha az göstermekte, ailesiyle bütünleşemeyen veya problemi olan çocuklardan daha az filmlerdeki kahramanların davranışlarını taklit etmektedirler. Sosyal hayatın zayıf olduğu birçok ülkede ortalama televizyon izleme oranı 3 ila 5 saat arasıdır. Çoğu zaman bu oran daha da fazla olabiliyor. 5 saat boyunca ahlaka sığmayan Peki ama bu televizyonun hiç mi faydası yok? Elbette faydası vardır. Bu aracı nasıl kullandığımıza bağlıdır. Televizyon insanları eğlendirebilir, eğitebilir, toplumda belli değerlerin, kültürlerin yerleşmesine ve pekişmesine yardımcı olabilir. hikayeler, senaryolar gözümüzün önünde dönüyor duruyor, hergün onlarca fragman dizi izlemeye teşvik ediyor, insanları çekmeye çalışıyor ve birçok zaman da bunu iyi bir şekilde başarıyor. Bazen izlediklerimiz kendi aile ahlakı ve yaşantımızla alakasız. Hatta ahlak dışı olduğunu bile bile izlemeye devam ediyoruz. Çocuk ve Televizyon Ortalama bir çocuk 16 yaşına kadar televizyonda 13 bin şiddet eylemine tanık oluyor. Bütün bunlar da çocuklarda ruhsal gerginliğe neden olabiliyor. Dolayısıyla dürtüsel ve duygusal kontrollerini zayıflatıyor. Amerikan Journal of Pediatrics dergisinin yaptığı bir araştırmayla; çocukların bir ile üç yaş arasında iken düzenli bir şekilde televizyon izlemelerinin, çocuklar yedi yaşına geldiklerinde bariz konsantrasyon bozukluklarına neden olduğunu ispatlamıştır. 1 Çocuğun anlayış gücünün henüz gelişmediği erken yaşlarda renkli, hızla değişen hareketli resimler ve cisimler düzensiz bir içerik olarak hafızaya yerleşiyor, dolayısıyla alınan bilgiler de düzensiz oluyor. Davranış ve tepkilerin de bu biriken düzensiz bilgiye dayanarak, veya ondan etkilenerek ortaya çıktığını düşünürsek, davranışta da bir düzensizliğin teşhis edilmesi kaçınılmaz bir sonuç. Bunun dışında çocuğun ekranda gördüklerine dokunamaması, kokusunu alamaması veya hissedememesi de ayrı bir karışıklığa ve eksikliğe neden oluyor. Örneğin yetişkin bir insan televizyonda çilek gördüğü zaman

9 camia 16 Kasım 2012 Aile 09 bunun bir meyve olduğunu, tadının ve kokusunun özelliklerini, üzerinde küçük küçük çekirdekler olduğunu veya yerde büyüdüğünü bilir. Ama o çileği sadece ekrandan tanıyan bir çocuk tüm bu bilgilerden, tecrübelerden mahrum kalır. Öte yandan televizyonda şiddetin ne kadar basite alındığı da şaşırtıcıdır. Tom & Jerry çizgi filmi bile bunun için basit bir örnek. Bir araştırmanın elde ettiği sonuçlara göre 6-12 yaş arası çocuklar şiddetin orantısını az çok kestirebilmekteler. Örneğin silah veya herhangi bir şekilde zarar verebilen bir nesne ile uygulanan şiddeti ağırlıklı olarak görmekteler. Bunun tam aksine psikolojik şiddet veya insanların birbirine karşı uyguladıkları fiziki şiddet çocuklar tarafından daha hafif olarak algılanıyor. 2 Nature dergisinde yayınlanan bir araştırmada ise sekiz yaşındaki çocukların gerçek hayvanlardan çok Pokemon (!) karakterlerini bildiği ortaya çıkmıştır. Sorun aslında bizde. Çocuk nasıl bir çevrede yetişirse, o çevrede gördüklerini alır ve o çevreye uyum sağlar. Çizgi filmlerinden bahsettik ama sorun gerçekten çizgi filmlerindeki şiddet midir? Çocuklara yönelik olumsuz yan etkilerini sadece şiddet bağlamında ele almamak lazım, nitekim çizgi film ile şiddet davranışı arasındaki ilişkiden daha çok esasa almamız gereken diğer bir konu; çizgi filmlerin çocukların ruh ve duygu dünyalarına doğrudan ne tür etkileri olduğudur. Örneğin, çocuklarımız seyrettikleri çizgi filmlerden korkuyorlar mı, korkuyorlarsa ne kadar? Bütün bunlar çocukların gelişmeye başlayan bilinçli korkularına ne gibi etkileri bulunuyor ve çizgi filmlerdeki kötü karakterler, şiddet ve negatif yansımalar onun hayal dünyasında nasıl bir etki bırakıyor ve bilincine korku nasıl işliyor? Bunlar hep gözönünde bulundurulması gereken, etkilerinin tesbiti güç olan konular. Peki ama bu televizyonun hiç mi faydası yok? Elbette faydası vardır. Bu aracı nasıl kullandığımıza bağlıdır. Televizyon insanları eğlendirebilir, eğitebilir, toplumda belli değerlerin, kültürlerin yerleşmesine ve pekişmesine yardımcı olabilir. 1 Prof. Dr. Haluk Yavuzer, Çocuğu anlamak ve tanımak 2 Wie wirkt medial dargestellte Gewalt Çocuklar televizyonu nasıl izlemeli? Çocukların izlemek istedikleri programları önceden seçin. Çocuğun yaşına uygun bir program seçmeye dikkat edin. Kurallar koyun. Ne kadar süre ile ve neleri seyredebileceklerini çocuğa anlatın. Televizyonun doğru kullanıldığında çocukların zihinsel gelişimine ve dil gelişimine olumlu katkı sağladığını unutmayın, tabiki doğru zamanda ve aşırı izlememek kaydıyla. Çocuklar ile birlikte televizyon seyredin. Böylelikle onların sorularına yanıt verebilirsiniz ve kafalarının karışmasına izin vermemiş olursunuz. Televizyonu bir ceza veya ödüllendirme aracı olarak kullanmayın. Şayet televizyon ceza veya ödüllendirme aracı olarak kullanılırsa farkında olmadan çocuğun televizyona ilgisi artacaktır ve cezanın asıl nedenini anlamayacaktır. Televizyonu kapatmasını bilin. Televizyon izlemek ailenin ortak vakit geçirebileceği tek faaliyet yada olanak haline gelmemeli. Çocuk, aile ve arkadaşlarıyla beraber zaman geçirebilmelidir. Televizyonun çocuğun ve sizin hayat akışını belirlemesine izin vermeyin.

10 10 Camilerimiz Camilerimizi tanıttığımız yazı serimiz çerçevesinde bu kez Hollanda ya uzanıyoruz. Hollanda da Millî Görüş ün temellerinin atıldığı ve cemaat olarak ilk namaz kılınan yer olan Rotterdam İskender Paşa Camii ndeyiz. Caminin temellerinin atıldığı o yıllarda, şimdiki başkan Ali Yücetaş daha 9-10 yaşlarındadır. Hatırladığı kadarıyla çocukluğunda cuma ve bayram namazları kiliselerde ve okullarda kılınıyordu. Kendisi de Barolar Birliği nin salonunda namaz kılmıştı. Bu namazları Maraşlı Muharrem Hoca olarak bildiğim bir hoca efendinin kıldırdığını hatırlıyorum dan itibaren camiler açılmaya başlacamia 16 Kasım 2012 Hollanda da Millî Görüş ün temellerinin atıldığı yer: Rotterdam İskender Paşa Camii Bugün çoğu minareli onlarca camisi, binlerce üyesi ve yine binlerce cemaati bulunan Hollanda Millî Görüş ün temeli Rotterdam Colsastraat ta 9m² büyüklüğündeki bir zemin katta atıldı. Adnan Şahin İlhan Bilgü İskender Paşa Camii nin dıştan görüntüsü dı diyor başkan Yücetaş. Caminin tarihi ile Yücetaş ın hayatı neredeyse paralel gidiyor. Zira, 1967 Karaman doğumlu olan Yücetaş, 1991 yılından beri Rotterdam İskender Paşa cemiyetinde, başta gençlik teşkilatı olmak üzere çeşitli kademelerde idarecilik yaptı ve son 1,5 yıldan beri de İskender Paşa Camii Cemiyet Başkanlığı görevini yürütüyor. Millî Görüş ün temellendiği ve adı sonradan İskender Paşa Camii olacak olan bu hayırlı çalışmayı Hamdi ve Hüseyin Meral ile Hüseyin Arı başlatıyor ilk dönemde. Daha sonra İbrahim Çınar... Bunlar öncülerimizdi diyor, Yücetaş. İskender Paşa Camii nin ilk mekanı Colsastraat 36 olur. Başkanlığını ise Hasan Peştek yapar. Daha sonra Insulindestraat daki şimdiki yeri satın alınır ve buraya taşınılarak dönemin Hollanda Bölge Başkanı Necati Toprak başkanlığında genel merkeze bağlanır. Insulindestraat a gelinince İskender Paşa adıyla cemiyet kurulur. Burada Hüseyin Meral (Allah rahmet eylesin), Mustafa Güngör, Yaşar Sevinç, Cemil Gülmüş, Ethem Turgut, Cemal Aydın, İsa Kandemir, Mehmet Erdoğan gibi cemaate öncülük eden büyüklerimiz başkanlık ederler camiye. Caminin ikinci adresi aslında Insulindestraat ta 158 numaradaki bir yerdir. Altında garaj, üstünde ise meskenler vardır. 236 numaradaki şimdiki yere 2001 yılında taşınılır. Caminin ilk kurulduğu dönemlerde, Rotterdam da ilk cemiyet ve ilk cami olması hasebiyle herkes buraya gelir. O zamanlar canla başla çok samimi bir şekilde hizmet veren 150 kadar üyesi vardır. Bilhassa bu 150 üye sürekli olarak camiye gelir, hizmetlere öncülük eder. Bu fedekârâne çalışmalar neticesinde Rotterdam ve çevresinde 4 tane cemiyetimiz oluşur. İskender Paşa nın cemaati buna rağmen azalmaz tam tersine, gün geçtikçe giderek artar. Caminin tüm birimleriyle birlikte şu andaki üye sayısı 400 ü aşmış durumdadır. Cami müştemilâtı içinde bir de El Biruni yatılı erkek yurdu yer alır. Cemiyetin ilk kurucu neslinin temsilcisi olan Hikmet Meral o dönemlere ait şu bilgileri veriyor: Ben, 1976 yılında Hollanda ya geldim. O zamanlar Hamdi Meral değişik yerlerde imamlık yapıyordu tarihinde yine onun girişimi ile ve Hasan Peştek in başkanlığında Colsastraat 36 numarada, 3 metreye 3 metre yani 9 m² bir yerde Hollanda Millî Görüş hareketinin ilk temeli atıldı. İlk toplantılar ilk faaliyetler, ilk kararlar orada alınmaya başladı. Aynı yıllarda biz, onların teşviki ile İslamî Gençliği kurduk. Başkanımız İmam- Hatip kökenli Sivaslı Recep Aluç idi. Çeşitli faaliyetlerimiz oluyordu. 7-8 kişilik bir gurubumuz vardı, birlikte karate gibi spor dersleri alıyorduk. Hikmet Aktalan ile Cemil Gülmüş ders veriyorlardı. Daha sonra, elhamdülillah, ifade edildiği gibi, başka bir bina alındı ve İskender Paşa olarak ilk bölge başkanı Necati Toprak hocamızın öncülüğünde hizmete devam ederek bugünlere geldik. Başkan Ali Yücetaş, caminin şu anda ne kadar cemaati olduğu ve ne kadar cemaate hizmet ettiği, hangi hizmetleri verdikleri ile ilgili soruları ise şöyle cevaplıyor: 600 dolayında olan cuma cemaatimiz, bayramlarımızda ikiye katlanıyor. Hizmet ağımız oldukça geniş. El Biruni yatılı yurdumuzda 35 talebe kalıyor. Hafta sonları ise yaklaşık 350 çocuğa eğitim hizmeti sunuyoruz. Kadınlar Teşkilatımız, yetişkinlerimiz, genç kızlarımız ve gençlerimiz pek çok faaliyet yapıyor. Hafta sonu dersleri, kurslar, ev sohbetleri, çeşitli konularda ak- El Biruni yurdunda bilgisayar salonları da mevcut

11 camia 16 Kasım 2012 Camilerimiz 11 Camii 600 dolayında cuma cemaatine sahip şam sohbetleri, konferanslar, sportif faaliyetler, salon futbolu, geziler, kermesler şeklinde faaliyetlerimiz devam ediyor, hizmetlerimiz nesilden nesile aktarılıyor. El Biruni Yurdu Şu anda dördüncü neslin hizmet aldığı Rotterdam İskender Paşa Camii nde bulunan El Biruni Erkek Öğrenci Yurdu 12 yıldır eğitim ve hizmet veriyor. El Biruni yurdu, cemaatle yapılan istişareler sonucunda kurulur. O dönemin başkanı olan Cemal Aydın da bu yurdun açılması için önemli bir çaba harcar. İskender Paşa cemiyet idaresi ile cemaat bu yeni binada öncelikli olarak çocuklarımızın eğitimini gündeme alır ve bu eğitimin kaliteli bir şekilde verilebilmesinin imkanlarını araştırır. Böylece yatılı bir yurt ile bu hizmetlerin daha olumlu bir şekilde icra edileceğine kanaat getirildikten sonra, caminin üçüncü katı tamamıyla El Biruni yurduna tahsis edilir. Yurt, 2001 yılında hizmete başlar. Yurt müdürü olarak da Abdulhalim Öner hoca görevlendirilir. Abdulhalim Öner hoca görevini başarıyla yürütür. Daha sonra ise görevi Mustafa Doğan a devreder. Başkan Ali Yücetaş bu hizmetlerin gelecek nesillerce de sürdürüleceğini ifade ederek şu temennide bulunuyor: Bizler birinci ve ikinci nesil olarak elimizden geldiğince çalışarak içinde güzel hizmetlerin verildiği bu güzel eserleri bugüne taşıdık. Umudumuz ve ilk hac kafilesi temennimiz odur ki, yeni nesiller bunun üzerine bir şeyler koyarak daha da ileriye taşırlar. Mustafa Doğan genç nesil idarecilerden. Kendisi 2002 yılında bu yurtta düzenlenen yaz kurslarına katılır. Yaz kursları sonrasında ise yurtta kalmaya karar verir doğumlu olan Mustafa Doğan Mavo, Havo ve HBO diplomalarını (ortaokul, lise ve üniversite diplomaları) bu yurtta iken alır, şimdi ise bir Türk firmasında çalışıyor. Doğan, yurt ile ilgili olarak şu bilgileri veriyor: Yurdumuz şu an tam kapasite dolu olarak eğitim veriyor. Dört belletmen ve her birinin birer yardımcısı bulunuyor. Bir de müdür yardımcımız var. Yüksekokula giden öğrencileri geleceğe hazırlıyoruz. Zira burası meslek okulundan öte teorik derslerden oluştuğu için tercihimiz yüksek okula devam edenlerdir. Okuldan geldikten sonra her gün öğrencilerle önce Kur an-ı Kerim okuyoruz. Sonra iki saat ders çalışıyoruz. Daha sonra yarım saatimizi kitap okumaya ayırıyoruz. Hafta sonları bowling, yüzme vb. sportif faaliyetlerimiz oluyor Gezi programlarımız oluyor. Türkiye, Çanakkale, Bosna gezilerimiz oluyor. İki sene evvel umre ziyaretimiz oldu. Matematik, kimya, fizik gibi dersler için özel öğretmenler getiriyoruz. Aynı zamanda eski öğrencilerimizden de yardım talep ediyoruz. Ahlak, fıkıh, akâid, siyer, tefsir, hadis dersleri için de teşkilatımızın imamlarından istifade ediyoruz. El Biruni de şimdiye kadar 200 öğrenci eğitim gördü. Ve yüze yakın da devamlı yaz kursuna gelen öğrencilerimiz oldu. Kırka yakın üniversiteli öğrencimiz var. İçlerinde yüksek lisanslarını bitiren öğrencilerimiz var. Gençlerimizin İslamî kimlikleri ile örnek bir Müslüman olarak toplumda yerlerini alabilmelerine yardımcı oluyoruz. Bir zamanlar, İskender Paşa Camii binasında yer alan Bölge Gençlik Teşkilatı Başkanlığı nı da yapan şimdiki Güney Hollanda Bölge Başkanı Mehmet Yaramış da caminin tarihi sürecinde verdiği hizmetleri takdirle anıyor: İskender Paşa Camii nden sonra Amsterdam da Selimiye Camimiz, Enschede de, Den Haag da ve Rotterdam ın içinde faaliyet gösteren diğer camilerimiz açıldı. Yani burası öncülük etti. Bugün sayısı 40 a yaklaşan camimizle hizmet ağımız hızla genişledi. Görev sorumluluğu sırası bizde. Biz de bu hayırlı hizmeti ilk günkü heyecanla sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Bu şekilde de bizden sonrakilere bırakacağız. Bu arada söylemek gerekir ki, İskender Paşa cemiyeti bünyesinde gerek cemiyet başkanlığı yapan, gerek gençlik başkanlığı ve gerekse federasyon başkanlığı yapan çok önemli hizmetler vermiş hizmet erbabları yetişmiştir. Allah cümlesinden razı olsun. İskenderpaşa Camii bugünkü adresine 2001 yılında taşındı. En alt katında kantin ve sohbet lokali ile bir süre lokanta olarak kullanılıp sonra da derslik haline dönüştürülen salonlar bulunuyor. İkinci katta yaklaşık 700 kişilik cemaat kapasiteli cami, idare odası, hanımlar için toplantı salonu bulunuyor. Üçüncü katta 35 kişi kapasiteli El Biruni erkek öğrenci yurdu, bilgisayar salonları, eğitmenler odası, banyo ve tuvaletler yer alıyor. Dördüncü ve son katta ise 500 kişilik konferans salonu, mutfak ve öğrenciler için yemek salonu bulunuyor. Camiinin 9m² büyüklüğündeki ilk mekanı

12 camia 16 Kasım Hayatın İçinden Gerçek hicret, hataları ve günahları terk etmektir Fitne zamanlarında, fitneden uzak durmak, Resûlün sünnetine sarılmak ve ibadet ile meşgul olmak da hicret tanımlamasına dahildir. Fitneler etrafı sardığı bir zamanda ibadete yönelen kimse, sanki bana hicret etmiş gibidir buyurmuştur Allah Resûlü. İlhan Bilgü Ashabını üç kez hicrete gönderen ve sonunda kendisi de hicret edenlerden olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Mekke nin fethedilmesi üzerine Bundan böyle fetihten sonra artık hicret yoktur buyurmuşlardır. O halde, artık hicret bitti ise hicretin yalnızca eski Müslümanlara ait olan bir haslet olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu soru yalnızca bugünün Müslümanlarının cevap aradığı bir soru olmadı. Muhacirlerle ensar hem ayetlerle hem de Peygamber Efendimizin ifadeleriyle öylesine övüldü ki, gelecek olan Müslüman nesiller o ilk nesil Müslümanların hasletlerini tabir caiz ise kıskanıp durdular. Peygamberimizin ashabı içinde ne hicrete katılmış ne de ensardan olmayan binlerce sahabe vardı. Bu yüzden bizzat Efendimizin ashabı da bu muhacirlerin ve ensarın hâline gıbta ile bakıyor, aynı faziletlerin kendilerine de bağışlanmasını niyaz ediyordu. Ensar, Mekke fethedilince Efendimizin Bundan böyle fetihten sonra artık hicret yoktur sözünü işittiğinde O nun Mekke de kalacağını zannetmiş ve büyük bir hüzne dalmıştı. Bunun üzerine Allah Resûlu Ben sizinle geliyorum demiş ve arkasından da artık hicretin nasıl olabileceğini gelecek Müslüman nesillere şöyle müjdelemişti: Hakiki muhacir, Allah ın yasakladığı şeylerden kaçan, onları terk eden kimsedir. (Buharî, İman, 4) Bu hadisin başka şekillerdeki iki rivayeti de şu şekildedir: Gerçek muhacir, hata ve günahları terk edendir. (İbni Mace, Fiten, 2 ). Hakiki muhacir, Allah ın üzerine haram kıldığı şeyleri terk edendir. (Ahmed b. Hanbel, 3/412) Bir başka rivayetde hicret iki sınıfa ayrılmış durumdadır: Hicretin birisi kötülüklerden hicret, diğeri de Allah ve Resûlü ne hicrettir. (İbnu l-esir) Fitne zamanlarında, fitneden uzak durmak, Resûlün sünnetine sarılmak ve ibadet ile meşgul Hicretin birisi kötülüklerden hicret, diğeri de Allah ve Resûlü ne hicrettir. olmak da hicret tanımlamasına dahil edilmiştir. Fitneler etrafı sardığı bir zamanda ibadete yönelen kimse, sanki bana hicret etmiş gibidir buyurmuştur Allah Resûlü. Görülüyor ki, Allah Resûlü her ne kadar Mekke nin fethinden sonra hicret olmayacağını buyursa da, hicretin gerçek manasına getirdiği açıklama ile tüm Müslümanlara hicret etme sevabını kazanabilecekleri müjdeler sunmuştur. Bu müjde de, Allah ın haram kıldıklarından kaçınmak, hata ve günahları terk etmek, fitne zamanında ibadete sarılmaktır. Her gün Hanefilerin vitir ve Şafilerin sabah namazında okuduğu kunut dualarında da bu manayı içeren ifadelerle Allah a yakarışta bulunuruz: Ey Allahım! Yalnızca senden yardım ister, yalnızca senin bağışlamanı diler ve yalnızca senin bize hidayet vermeni isteriz. Sana inanır ve Sana tevbe ederiz. Yalnızca Sana güvenir, yalnızca Sana tevbe ederiz. Bize verdiğin nimetlere şükreder, onları inkar etmeyiz. Kim senin nimetini inkar ederse ve her kim senin nimetlerine karşı gelirse onları da terk ederiz. Hicretin hatırlattıkları: Hiçbir dava tek kişi ile yücelmez Mustafa Urgenç İslam tarihinin on üç yıllık dönemi Mekke dönemidir. Mekke dönemi başlangıçta üç yıl süren gizli, daha sonra yakın akrabayı uyarma ile başlayan açık davet dönemi ile devam eden, İslam ın ayırıcı özelliğinin ortaya konduğu bir dönem olmuştur. Onun için de bu dönem alışılagelmiş cahiliye yapısının kırıldığı bir dönemdir. Dâru l-erkâm dinamizmi Bu kırılma öyle kolay olmadı. Yeni dinle, eski din arasında şiddetli bir mücadele yaşandı. Aileler parçalandı. Öyle ki; anne-baba müşrik, çocuk Müslüman; koca Müslüman, eş müşrik. Ardından evden kovulma, boşanma, evlatlıktan reddedilme, hapsedilme, baskı, dayak vb. işkenceler yaşandı. Bu ortamda Müslümanlar, Erkâm b. Ebil-Erkâm ın evini kendilerine merkez yaptılar ve geceleri buluşmaya başladılar. Orada yeni din öğreniliyor; ayetler ezberleniyor, namaz kılınıyor, evinden kovulan, aç kalan, işkenceye uğrayan Müslümanlara kanat geriliyordu. Ama en çok sabır ve metanet öğretiliyordu. Dâru l-erkâm onları bu noktada yetiştirip hazırlıyordu. Tehdit dönemi ve Habeşistan hicretleri Mekkeliler karşılarında o döneme kadar ezilen bir insan kitlesi bulurken, artık karşılarında söz sahibi ve sözü dinlenilen insanları bulmaya başladılar. Bunun için de sadece tehditlerle kalmadılar, cinayetlere yöneldiler. Yasir ailesi ilk şehid ailesi olarak tarihe geçmiştir. Bundan sonra Mekkeliler güçlülere de saldırmaya başladılar. Bunun sonucu olarak Peygamberimiz (s.a.v.) ashabından on beş kişiyi Habeşistan a hicret ettirdi. Amaç, Müslümanların güvenliğini sağlamak ve İslam ı o diyarlara da anlatmaktı. İkinci hicrette yetmiş üç kişi daha buraya göç etmişti. Akabe biatleri Habeşistan a hicretlerin ardından Kureyş, Mekke de kalanlara yönelik ekonomik ve sosyal boykot uyguladı. Efendimiz (s.a.v.) bir yandan davetini Mekke dışına taşımayı planlıyor, diğer yandan da sabrediyordu. Davetin dışarıya taşınması planında öne çıkan şehir Taif idi. Taif, Peygamberimizin davetine istenilen karşılığı vermemiş ve sonuç olarak oradan da taşlanarak kovulmuştu. Bu arada miraç olayı, ardından da Medine hicretinin temellerini teşkil eden Akabe Biatleri gerçekleşmişti. Tarihte üç defa yapılan Akabe toplantısında birincisi tanıtım, diğer ikisi ise Peygamber Efendimiz e biat ile şekillenmiş tarihî bir toplantıdır. Bu biatlerin ilkinde Müslümanlar: Allah a hiç bir şeyi ortak koşmayacaklar; hırsızlık yapmayacaklar, zina etmeyecekler, ırza geçmeyecekler, çocukları öldürmeyecekler, iftira etmeyecekler, haktan ayrılmadığı sürece Peygamber e itaat edecekler di. İkincisinde ise Peygamberimiz (s.a.v.): Beni, eşlerinizi ve çocuklarınızı koruduğunuz gibi koruyacaksınız. Ben sizdenim siz de bendensiniz. Sizin savaştığınızla savaşır, barıştığınızla barışırım... şartlarını ilave etmişti. Akabe Biatleri nin ardından Mekke de ve Habeşistan da bulunan bütün Müslümanlar Medine ye göç etti ve Medine hicret şehri oldu. Medine ye hicretin kararlaştırılması Mekke boşaltıldığında Peygamberimiz ve bazı Müslümanlar hâlâ Mekke de idiler. Kureyş, Dâru n-nedve parlamentosunda Peygamberimizi öldürmek, asmak veya sürgün etmek noktasında görüşler ortaya attılar. Sonunda her kabileden birer kişiye kılıç verilerek hepsinin bir anda hücum ederek Peygamberimizi öldürmesini ve bunun sonucunda da Hâşimîlerin bu kadar geniş bir kabile ile savaşmayı göze alamayacağı gerekçesi ile Peygamberimizin tazminatını ödeyerek bu belâdan kurtulacakları fikrini Ebû Cehil ortaya atmış ve bu fikir etrafında karar verilmiştir. Böylece kana susamış ne kadar ayak takımı varsa bu iş için kışkırtıldı. Ellerine kılıç verilerek Peygamberimizin hayatını ortadan kaldırmaya teşvik edildi. Her şeyi en âlâsı ile bilen Allah, bu kararı Peygamberine bildirerek hicret emrini vermişti. Hz. Ali nin hicretteki rolü Peygamberimiz (s.a.v.), müşriklerin düşman kabul ettikleri ve diğer yandan da en güvendikleri bir şahsiyet idi. Emanetlerini O na teslim ederlerdi. Peygamberimiz Hz. Ali ye o gece kendi yatağında yatmasını söylemiş, kendisine teslim edilen emanetleri de sahiplerine iade ederek onun da kısa zamanda hicret etmesini söylemişti. Hz. Ali tereddüt göstermeden bu teklife Evet demişti. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) evinin etrafı sarılı olduğu halde yerden bir avuç kum alarak haydutların üzerine serpmiş ve böylece haydutları derin bir uyku tutarak aralarından geçip gitmiştir. Hz. Ebû Bekir in hicrette aldığı rol Gündüzün sıcağının hâkim olduğu bir vakitte Peygamberimiz doğruca sadık arkadaşı Ebû Bekir in evine geldi. Durumu kendisine bildirdi ve hicret için hazırlık yapmasını söyledi. Ebû Bekir (r.a.) derhal Adiy b. Dil denilen bir müşrikten deve kiralayıp, Abdullah b. Ureykıt isimli kişiyi yol kılavuzu ayarlayarak gereken bütün hazırlıkları tamamladı. Bundan sonra Efendimiz (s.a.v.) yol haritasını belirleyerek Medine ye Sevahil yolunu kullanarak gideceklerini bildirdi. Sevr dağını emniyet açısından değerlendirmeyi planladılar. Bu hususta Hz. Ebû Bekir in oğlu Abdullah gündüzleri haber toplayarak geceleyin tenha vakitte bu bilgileri getiriyordu. Hz. Ebû Bekir in çobanı Âmir b. Füheyre de koyunları otlatarak Abdullah ın gidip geldiği yerin izlerini silmeye çalışıyordu. Mağarada üç gün üç gece kaldılar. Tevbe Suresi nden bazı ayetler burada nâzil oldu. Müşrikler mağaranın önüne kadar gelebildiler ise de, Allah, dostlarını onların görmelerine izin vermedi. Sonra tekrar dönüp gittiler. Bundan sonra hicret yolculuğu gerçekleşti. Hicret esnasında yukardıda anlatılanlar gibi pek çok hikmetli olay yaşanmıştır. Süraka b. Cü şum un yüz deve kazanmak uğruna Peygamberimizin peşine düşmesi ve gördüğü hikmetlerden sonra Müslüman olarak dönmesi. Göçebe bir ailenin çadırına uğrayıp yiyecek satın almaları esnasında yaşanan hikmetler ve Ümmü Ma bed in Peygamberimizin ş i noktasında en seçkin Arapça kelimelerle yaptığı anlatımı dikkate değer noktalardandır. Hiçbir dava, sadece bir kişinin gayretleri ile yücelmez. İllâ zemin oluşacak ki, zirve oluşmuş olsun. Peygamberimizin hicreti de yine bu çerçevede gerçekleşmiştir. Resûlullah (s.a.v.) Hicrette genel başkan ve planlayıcı, Hz. Ebu Bekir (r.a.) başkan yardımcısı ve planı uygulayıcı, Hz. Ali emanetlerin mutemedi, Esma ve Abdullah b. Ebu Bekir hizmetçi ve haber toplayıcı, Amir b. Füheyre hedef saptırıcı, müşrik Abdullah b. Ureykıt ise kılavuz, yol gösterici rolünü üstlenmişlerdir. Bütün bunların neticesi olarak tarihimizin en önemli dönüm noktalarından olan Medine Hicreti gerçekleşmiştir.

13 camia 16 Kasım 2012 Hayatın İçinden 13 Fıkıh Kösesi Âdâb-ı muaseret M.Hulusi Ünye Melek Paşalı 1. Hicrî yılbaşını kutlamak caiz midir? Kutlanırsa nasıl kutlanmalıdır? Asıl itibariyle ilk dönem İslamî gelenekte yıl dönümü gibi kutlamalar yoktur. Bu adet daha çok batı kültürü kaynaklıdır. Sonraki asırlarda Müslümanlar da bazı kutlamalar yapmaya başlamışlardır. Örneğin, Peygamber Efendimiz (a.s.) ın doğum günü anlwwamında Mevlid Kandili kutlamaları hicrî 4. yüzyılda başlamıştır. Muharrem ayı, kamerî ve hicrî takvim esasına göre, Müslümanların yılbaşıdır. Peygamber Efendimiz (a.s.) ın Mekke den Medine ye göçü bu takvime başlangıç olarak kabul edilmiştir. Böyle önemli bir tarihin yıl dönümünün kutlanması anlamında bazı programların yapılması, Eşyada asıl olan mübah olması kaidesinden hareketle yasak olmasa gerektir. Dolayısı ile hicrî yılbaşı kutlanacak ise, bu kutlamada, Peygamber Efendimiz (a.s.) ın hayatının, mücadelesinin, tebliğ ettiği dinin (İslam ın) özelliklerinin anlatıldığı toplantılar, konferanslar, paneller yapılabilir. 2. Aşure günü neden önemlidir? Aşure gününe bu ismin takılmasına sebep, bu günün muharrem ayının 10. günü olmasındandır. Bazı müfessirlerimiz aşure gününün Allah(c.c.) katında da seçkin bir yerinin olduğunu göstermek için, Fecr Sûresi nin ikinci ayeti olan On geceye yemin olsun ifadesine işaret ederler.1 Tefsirlerde bu on gecenin, ramazan ayının son on günü ve zilhicce ayının ilk on günü olduğuna dair ifadeler bulunurken, muharrem ayının aşuresine kadar geçen on gece olduğu da beyan edilir. Buna göre Cenâb-ı Hak, bu gecelere yemin ederek onların önemini ve bereketini bildirir. Öte yandan Cenâb-ı Hak, aşure gününde bir çok peygambere değişik ikram ve ihsanlarda bulunmuştur. Adem (a.s.) ın tevbesinin kabulü, Nuh (a.s.) ın tufandan kurtulması, Yunus (a.s.) ın balığın karnından salimen çıkması, İsmail (a.s.) ın doğumu, Yakup (a.s.) ın gözlerinin açılması ve Eyyup (a.s.) ın hastalıktan şifa bulması, Hz. Musa (a.s.) ın denizi yararak karşıya geçmesi, Firavun un ordusu ile denizde boğulması vs. hep aşure gününde gerçekleşmiştir. Bütün bunlar aşure gününün önemine delalet eder. 3. Aşure gününde oruç tutmanın fazileti nedir? Hz. Aişe (r.a.) den nakledilen bir hadis-i şerife göre Peygamber Efendimiz (a.s.), Mekke döneminde aşure orucu tutardı ve Medine de de bu oruca devam etti. Ashabının da tutmasını emretti. Ancak Ramazan orucu farz kılınınca, aşure günü orucunu bıraktı. İsteyen bu orucu tutmaya devam etti; dileyen de bıraktı.2 Dolayısı ile aşure orucunun tutulması müstehap olarak kaldı. Ancak başka din mensuplarına benzememek için muharrem ayının 9, 10 ve 11 nci günlerinde oruç tutulması güzel görüldü. 4. Peygamberimizin aşure gününün değerlendirilmesi ile ilgili olarak yaptığı ibadet ya da uygulamalar var mıdır? Yukarıda da ifade edildiği gibi, aşure gününde öteden beri var olan orucu Peygamber Efendimiz (a.s.), bir, iki gün ilave etmek suretiyle önce emretmiş, sonra da serbest bırakmıştır. Muharrem ayında ve aşure gününde oruç tutulması ile alakalı olarak bazı hadis-i şerifler zikredilmiştir ki, bunların bir kısmı şunlardır: Sahabeden bir zat Peygamberimiz (s.a.v.) e Ramazan ayından sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz? diye bir soru yöneltti. Peygamberimiz (a.s.), Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah ın ayıdır. Onda öyle bir gün vardır ki, Allah o günde bir kavmin tevbesini kabul etmiş ve o günde başka bir kavmi de affedebilir buyurdu.3 Yine Tirmizî de geçen bir başka hadiste Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: Aşure gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önceki bir senenin günahlarına keffaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum. 4 Bu günlerde oruç tutulmasının dışında, kılınması uygun olan bir namaz veya bir başka ibadet tesbit edilmemiştir. Ancak nafile namaz ve sadakalar elbette verilebilir. Aşure günü Doğu toplumlarında asırlardır yaşayan bir gelenek olan Aşure nin ne zaman ve niçin ortaya çıktığını bilen insanların sayısı, Aşure den nasiplenen insanlara nazaran kuşkusuz çok azdır. Anlamından ziyade tadına aşina olduğumuz aşure, İslam geleneğinde çok önemli açılımları olan sembolik bir yiyecektir. Bugün artık pek hatırlanmayan bu arka plan, insanlık tarihinin en önemli olaylarını ihtiva eder. Aşure kelimesi, Arapça da onuncu anlamına gelen aşara kelimesinden türemiştir. Hicrî takvimin ilk ayı olan muharrem ayının onuncu günü kullanılır. Bu güne İslam inancında büyük bir önem atfedilir ve tarihte önemli birçok olayın bugünde gerçekleştiğine inanılır. Hz. Hüseyin ve beraberindeki 72 kişi hicri 61 de muharrem ayının onuncu gününde Kerbela da Yezid in ordusunca katledilmiştir. Bunun dışında aşure gününde gerçekleştiğine inanılan dinî açıdan önemli bazı rivayetler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: Hz. Adem in tövbesinin kabul edilmesi ve Arafat ta Hz. Havva ile yeniden buluşması, Hz. İdris in diri olarak göğe yükseltilmesi, Hz. Nuh un gemisinin tufandan kurtulması, Hz. İbrahim in ateşte yanmaması, Hz. İsmail in doğumu, Hz. Yakup un oğlu Hz. Yusuf a kavuşması, Hz. İsa nın doğumu ve göğe yükseltilmesi. Bu olaylar güvenilir hadis kitaplarının hemen hepsinde geçmektedir. Musevilerin de bu günü oruçla geçirdikleri bilinir. Hz. Peygamber bu günde oruç tutmayı tavsiye etmiş fakat Yahudilere benzememek açısından orucun aşure gününden bir gün önce başlamasını veya bir gün sonra da tutulmasını istemiştir. Aşurenin yiyecek olarak ilk kez yapılışı ise Hz. Nuh un gemisinden kurtulan insanların eliyle olmuştur. Tufandan kurtulan insanlar gemide arta kalan yiyeceklerden bir tatlı yaparak insanlara dağıtırlar. Böylece bu kurtuluşu kutlarlar. Muharrem ayının onuna denk gelen bu bu olay daha sonra semavî dinlerde bir gelenek haline gelir. Elbette bu geleneğin gayesi insanlara sadece yiyecek ikram etmek değil, insanlık için anlamlı olan bugünü hafızalarda diri tutacak bir vesile kılmaktır. Hz. Nuh un gemisi de insanlık için bir semboldür nihayetinde; insanın batıldan hakka iltica edişinin, nefsinden ruhuna yolculuğunun, dünyadan ahirete yönelişinin, iç aleminde sürekli yükselme gayretinin ve bezm-i elestte verdiği ahde, vefa gösterişinin sembolü. Bugün Anadolu da ve diğer İslam toplumlarında hâlâ yaşamakta olan bu gelenek, komşular arasında küçük bir yiyecek alış-verişinden çok daha fazla anlama sahiptir ve bu anlamın insanın nisyan ile malül olan hafızasına yenilmemesi için hatırlanmaya, hatırlatılmaya ve genç kuşaklara daha çok anlatılmaya ihtiyacı vardır. Umulur ki elden ele geçen bir kap tatlı, gönülden gönüle geçen güzel bir duygunun, unutulan bir hakikatin ve bizi aslımıza bağlayan bir hatıranın ölümsüz sembolü olsun... 1 Hak Dini Kur ân Dili, 8/ Buharî, Savm, 69; Tecrîd-i Sarîh, VI/ Tîrmizî, Savm, 40 4 Tirmizî, Savm, 47

14 14 camia 16 Kasım 2012 Bölgelerimizden Başarının sırrı teşkilatlanmadadır Schiedam Merkez Camii salonunda, teşkilatlanmadan sorumlu çok sayıda Hollanda İslam Federasyonu (NIF) idarecisi olağan aylık çalışma toplantısı için bir araya geldi. Adnan Şahin Hollanda İslam Federasyonu Teşkilatlanma Başkanları toplantısı 4 Kasım da Schiedam da yapıldı. Toplantıya, federasyona bağlı olarak hizmetlerini yürüten cemiyet başkanlarının yanı sıra, cemiyet teşkilatlanma başkanları ve kadınlar teşkilatı ile kadınlar gençlik teşkilatlanma başkanları da katıldı. IGMG Genel Merkezi nden Teşkilatlanma Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Murat İleri ve Teşkilatlanma Başkan Yardımcısı İbrahim Kaygısız ın katıldığı toplantı iki ayrı salonda eşzamanlı olarak yapıldı. Cemiyet başkanlarının bulunduğu toplantı ayrı bir salonda gerçekleştirilirken, idarecilerle teşkilatlanma başkanları toplantısı da bir başka salonda yapıldı. Toplantıda konuşan IGMG Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri, Avrupa da Müslümanların bulunduğu her yerde teşkilatlanma azminde olduklarını zira teşkilatlanmanın her şeyin başı ve başarının sırrı olduğunu belirttiği konuşmasında şöyle dedi: Mesajımızın gönüllere, kalplere ulaşabilmesi için sizin yolları açmanız lazım. Siz önemlisiniz. Bu ne- denle, biz toplantılarımızı aksatamayız. Zira bizi diri tutan, haberleşmemizi, bilgi akışımızı sağlayan, genel merkez ile bölge, bölge ile şube iletişimini canlı tutan en önemli toplantılarımız şube başkanları toplantılarımız ve ilgili birim toplantılarımızdır. Teşkilatlanma Başkan Yardımcısı İbrahim Kaygısız Bu teşkilatta almış olduğumuz görev vasıtasıyla eğer sırtımıza her hangi bir yük yüklenmişse ya da bir sıkıntıyla girmişsek bundan dolayı asla mahzun olmamalıyız, şükretmeliyiz dedi. Toplantıda, Bölge Başkanı Mehmet Yaramış Bölge Kadınlar Teşkilatı na ve tüm emeği Toplantıya teşkilatlanma başkanları katıldı geçenlere en son, Avrupa genelinde yapılan kızlar Kur an okuma yarışmalarında elde ettikleri bir birincilik ve iki tane ikincilikten ötürü teşekkür ederek başarılarının devamını diledi ve Tüm işlerimizi Allah rızası için ve adaletli bir şekilde yapalım. Ölçümüz bu olsun şeklinde konuştu. Berlin de çocuklar Hayırda koştu Menderes Singin Berlin IGMG Çocuk Kulübü nün düzenlediği Hayırda Koşuyoruz projesi çerçevesinde düzenlenen programa çok sayıda çocuk katıldı. Vakıf ve Mevlana Camileri Çocuk Kulüblerinin ortaklaşa düzenlediği koşu Berlin in Tempelhof parkında gerçekleştirildi. Anne ve babaları ile koşu için gelen çocuklar heyecanlı bir şekilde koşuya katıldı. Atacakları her adımın Afrikalı çocuklara ulaşacağının bilincinde koşan çocuklar, koşu sonrası elde edilen yardımı IGMG Sosyal Yardımlaşma Derneği aracılığı ile Afrikalı çocuklara ulaştıracaklar. Öte yandan, koşu sonrasında katılımcı çocuklara katılım belgesi ve madalya verildi. Hessen Bölgesi nde Teşkilat İçi Eğitim Seminerleri Bütün idarecileri kapsayan Teşkilat İçi Eğitim Semeinerleri iki grup halinde Hanau ve Darmstadt da yapıldı. Seminerleri Bölge Teşkilatlanma Başkanlığı organize etti. Sinan Aktürk IGMG Hessen Bölgesi bölge ve cemiyet idarecilerinin katıldığı Teşkilat İçi Eğitim Seminerleri ne (TİES) devam ediyor. Seminerlerin birisi Hanau da yapılırken ikincisi ise Darmstadt ta gerçekleştirildi. Seminerlere bölge ve cemiyetlerimizin idarecileri katıldı. Teşkilat İçi Eğitim Seminerleri ne seminerci olarak IGMG Genel Merkez Disiplin ve Teftiş Başkanı Ramazan Başlık, IGMG Hessen Bölge Teşkilatlanma Başkanı Hikmet Atak, Bölge Yürütme Kurulu Üyeleri Cengiz Pekdemir ve Adil Papak katıldılar. Ramazan Başlık, Temel esaslar, hatalı davranışlar ve düzeltme yolları başlıkları adı altında iki farklı seminer sunarak, idarecilere çalışmalarda dikkat edilmesi gereken hususları hatırlattı. Başlık, seminerlere idarecilerin gösterdiği ilgiden duyduğu memnuniyeti de dile getirerek, bu tür çalışmaların bütün idarecilerimize yönelik yapılması gerektiğini vurguladı. Hessen Bölge Teşkilatlanma Başkanı Hikmet Atak ise seminerini Teşkilat Yapımız başlığı ile verdi. Atak, Hessen Bölgesi Teşkilat İçi Eğitim Seminerleri ni tüm şube idarecileri ile gerçekleştireceğini ve yapılan programa göre bölge TİES çalışmalarının aralık ayı sonunda tamamlanmış olacağını da ifade etti. Koşuya katılan çocuklar heyecanlıydı Seminere bölge idarecileri katıldı

15 camia 16 Kasım 2012 Bölgelerimizden 15 Bölge ve cemiyetlerimizde bayramlaşma programları yapıldı Kurban Bayramı dolayısıyla bölge ve cemiyetlerimizde özel bayramlaşma programları yapıldı. Programlara, cemaatimiz kadın-erkek ve çocuklarla birlikte katıldı. Wuppertal Köln Düsseldorf Avusturya Ekim ayının 25 ine rastlayana bu seneki Kurban Bayramı dolayısıyla bölge ve cemiyetlerimizde çeşitli bayramlaşma programları düzenlendi. Programların bir kısmı camilerimizin kendi salonlarında yapılırken, bir kısmı da daha geniş salonlarda gerçekleştirildi. Programlar bayram gününün hafta içine rastlaması sebebiyle daha çok hafta sonu, cumartesi ve pazar günlerinde yapıldı. Hollanda Bayramlaşma programı yapan bölgelerimizden biri Hollanda İslam Federasyonu idi. Federasyon yıllardır geleneksel olarak yaptığı bayramlaşma programını bu yıl Eindhoven Mevlana Camii nde gerçekleştirdi. Programa federasyon yönetimi ile birlikte federasyona bağlı cemiyet başkanları aileleri ile birlikte katıldı. Bu arada, Hollanda Savunma Bakanlığı nda görev yapan Müslümanların bir kısmı da Eindhoven da bir araya gelerek bayram kutlaması yaptı. Hollanda Savunma Bakanlığı nda çoğunluğu orduda olmak üzere yaklaşık 2 bin Müslüman görev yapıyor. Ordu, askerî hizmetlerde bulunan Müslümanların dinî ihtiyaçlarını karşılamak üzere Suat Aydın ve Ali Eddaou gibi imamlar da istihdam ediyor. Norveç Norveç Bölgemizde Kurban Bayramı kutlamaları Kristiansand ve Stavanger şehirleri olmak üzere iki ayrı şehirde yapıldı. Kristiansand Şubemizde bayramın 3. günü cemaatimizden yaklaşık 120 kişi bir araya geldi. Bayram kutlamasına IGMG Norveç Bölge Başkanımız Murat Yüksel Ercan da katıldı. Stavanger Eyüp Sultan Camii ndeki bayram kutlama programı ise bayramın 4. Gününde yapıldı. Programda kız öğrenciler ilahiler okudular ve IGMG Sosyal Yardım Derneği Kurban Kampanyası na katılanların listesi sunuldu. Wuppertal Düsseldorf Bölgemizde bulunan Wuppertal Yunus Emre Camii nde bir bayramlaşma şöleni yapıldı. Kalabalık bir cemaatin katıldığı bayramlaşma şöleninde sandalye kapma, yumurta taşıma, ip çekme ve çuvalla yürüme gibi eğlencelik yarışmalar da yapıldı. Yarışmaları kazananlara çeşitli hediyeler takdim edildi. Yunus Emre Camii ndeki bayram şöleninde cemaate pilavlı Kurban eti ikram edildi. Viyana Avusturya Viyana Bölgemizdeki İslam Federasyonu Bad Vöslau Hacı Bayram Camii nde de özellikle çocuklarımızın katıldığı bir bayram şöleni düzenlendi. Çeşitli yarışmalarla çocuklarımızın okudukları ilahilerle şenlenen şölende anasınıfı öğrencilerinin sunduğu tiyatro gösterisi beğeni kazandı. Köln Köln Bölgesi bayramı coşku ile kutladı. Bölge ve şubeler cemaatle bayramlaşma programları düzenlerken, Ford fabrikasında çalışan işçiler de hem cuma namazı için hem de bayramlaşma için Köln Bölge Merkezi ne geldi. İşçiler, kendileri için cuma namazı imkanı sağlayan Köln Bölgesi ne teşekkür etti. Köln ün en eski camilerinden olan Barbaros Camii de Başkan Şerafettin Özkan ve İmam- Hatip Şuayip Güney ile birlikte bayramlaşma töreni düzenledi. Berlin Berlin Bölgemizdeki bayramlaşma programı ise Bölge Merkezi nde yapıldı. Bölge Başkan Vekili Resul Bayram ve Bölge Eğitim Başkanı Muzaffer İnanç ın da katıldığı programda misafirlere ikramda bulunuldu. Avusturya Avusturya İslam Federasyonu (AİF) Vorarlberg ve Tirol eyaletlerinde bulunan yüksek ışık gücüne sahip LED ekranlar aracılığı ile eyalette yaşayan Müslümanların Kurban Bayramı'nı kutladı. Avusturya İslam Federasyonu, önümüzdeki günlerde aynı ekranlara Peygamber Efendimizin özellikle sosyal sorunlara ışık tutan hadislerinin yer aldığı afişler asacak. Düsseldorf IGMG Düsseldorf Bölgesi ve IGMG Sosyal Yardım Derneği Hassene Kurban Kanpanyası dahilinde Kurban Bayramı nın 3. günü (27 Ekim 2012 tarihinde) Duisburger Tafel yani Duisburg Aş Evi nde yoksullara yardım etti. Bölge Sosyal Hizmetler komisyonu tarafından önceden hazırlanıp takip edilen bu program Bölge Kadınlar Teşkilatı nın desteği ile gerçekleşti. Kesilen kurban aş evinin mutfağında Kadınlar Teşkilatı mensupları tarafından hazırlanıp pişirildikten sonra yaklaşık, 50 kişiye servis yapıdı. Organizede görev alanlar bu işi zevkle ve gurur duyaraktan yaptıklarını dile getirdiler. Yemekten sonra Bölge Kadınlar Teşkilatı Sosyal Hizmetler Başkanı Kübra Kayhan, orada bulunanlara hem bu proje hem de İslam daki paylaşma ve dayanışma konusu hakkında da bir konuşma yaparak, teşkilatımızın hizmetlerinin din, dil, ırk ayrımı yapmadan her ihtiyaç sahibine sunulduğunu ifade etti.

16 16 Hasene camia 16 Kasım 2012 Kurban kampanyasından zihne ve yüreğe düşenler IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene 2012 Kurban Kampanyası nı başarıyla tamamladı. 64 ülkede 129 binden fazla kurban hissesi milyonlarca ihtiyaç sahibine ulaştırıldı. Kampanya için değişik ülkelerde bulunan gözlemciler yaptıkları çalışmalar ve yaşadıkları olaylar hakkında bilgi verdi. Murat Kubat Ana sıcaklığını hissettiren çalışma: kurban kampanyası Hasene Kurban Kampanyası Karadağ ülke sorumluluğu görevinden dolayı ne kadar şükretsem azdır. Bu kutsal görevi hakkıyla yerine getirmiş olmayı ümit ediyorum. Bu kampanya vesilesiyle Bosna daki erkek ve kız yurdunu da ziyaret ettik. Burada Türkiye den gelen gençlerle tanıştım. Kimisi tıp, kimisi ise ilahiyat okuyor. Bosna da bir diğer uğrak noktamız şehitlik idi, şehitlerin ruhları için fatihalar okuduk. Kesimleri yaptığımız bölgede seksen yaşlarında bir ninenin kapısını çaldık ve kendisine kurban etinden verdik; canım kaynadı biraz da nakit verdim. Bana anamı hatırlattı, sımsıcak sarıldım kendisine. Ellerini öptüm, ana sıcaklığını tattım, anamın kokusunu duydum onda. Başka bir isteğinin olup olmadığını sordum; Allah razı olsun dedi, dua etti. Amacımızın sadece et vermek olmadığını, kardeşlerimizi görmek, Avrupa daki kardeşlerinin onların yanında olduğunu göstermek ve hissettirmek için burada olduğumuzu söyledim. Hal ve hatırını sorduğumuzda, bir of çekti ve şunları söyledi: Yavrularım; dün namazımı kıldım, duada Allah a halimi arzederken dedim ki: Allah ım! Kış geldi, ne yer ne içerim, kimler kapımı çalar. Sonra içimi bir burukluk ve yalnızlık kapladı. Bu halime de kızdım. Çok sıkıntı çektim ama Allah her defasında yardım etmemişmiydi! diye. Bu duygular içerisinde iken, kapımı sizler çaldınız. Bizlere ne dualar etti ne dualar. Kesimleri yaptığmız kesimhanenin önüne gelen kardeşlerimizi güler yüzle karşıladık; hem bayramlaştık hem de kurban etlerinden paylarına düşeni verdik. Diyebilirim ki; herkesi memnun olmuş şekilde gönderdik. Yanımıza 35 yaşlarında bir adam geldi, çekingen ve mahcup bir edayla. Selam verdi ve bayramlarımızı tebrik etti. Biz de et için geldiğini hissettiğimiz fakat istemekte çekinen bu genç adamın bayramını kutladık. 5 çocuğu olduğunu öğrendiğimiz bu çekingen davranışlı adama son kalan etleri poşetleyerek verdik. Mütevazi halli adam dua ederek onbeş yirmi metre gittikten sonra gerdi döndü ve içimi titreten bir bakışla baktı. Belli bir mühlet baktıktan sonra geri yoluna devam etti. Yapmış olduğumuz bu çalışmaların nerelerde, ne tür etkiler yarattığını; yürekleri duaya nasıl durdurduğunu gördüm. Bu kutlu çalışma ile nerelerde ne farklı hikayelere şahitlik ediyoruz. NE DEDİLER? 2012 Kurban Kampanyası nın gerçekleştiği ülkelerden hayır duaları aldık. Çalışmalarımıza şahit olan bölge insanları iyi temennilerini bizlerle paylaştı. İşte onlardan bazıları: Everyone here talking after ALLAH mercy, about your beneficent action, your beautiful hands and your association. (Allah ın rahmetinden sonra herkes burada; sizin hayırlı aksiyonunuzu (Kurban Kampanyanızı), hayır sever ellerinizi ve onları bizlere ulaştıran kurumunuzu konuşuyor.) Dr. Faisal Mahmoud Ismail / BREZİLYA Great thanks from Endonesia for the quarbani project in our country. Thanks to all benefiecients. Hope to see you next year. (Endonezya dan, ülkemizde düzenlediğiniz kurban kampanyası için çok teşekkürler. Bütün hayırsevelere teşekkürler. Seneye tekrar görüşmek ümidiyle.) Muhammad Mukhlish Nashrulloh / ENDONEZYA Svaka vam cast da vam dragi ALLAH podari sve najbolje. (Size helal olsun. En güzel şeyleri Allah size bahşetsin.) Jasmin Poturovic / BOSNA Selamalejkum,kao što sam vidjela hedije i kurbane za bajram dijelite,neka vas allah dž.š nagradi (Selamun aleykum, gördüğüm kadarıyla kurban dağıtıyorsunuz; hediyeler veriyorsunuz. Allah sizlerden razı olsun.) Zuhra Alesevic / BOSNA Thank you for coming to Kashmir. (Keşmir e geldiğiniz için teşekkürler.) Amir Sohail / PAKİSTAN Thank you Sir for making it possible for the people of Ghana to be able to celebrate the edul adhah this year. (Bu yıl Gana halkına Kurban Bayramı nı kutlamayı mümkün kıldığınız için teşekkür ediyorum.) Aliyu Ciesse Alhassan / GANA Welcome in Brazil again Thanks so much! (Brezilya ya tekrar hoş geldiniz. Çok teşekkürler.) Mundo Árabe / BREZİLYA We are very thankful for your help to the poor people in my country. May Allah bless you. (Ülkemdeki fakir insanlara yardım ettiğiniz için müteşekkiriz. Allah sizlere esenlik versin.) Fatima B. Abubakar / FİLİPİNLER Thank you very much for what you are doing to help children in the world. With greetings to all organization members and thank you again. (Dünyadaki çocuklara yardım ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Bütün üyelerinize saygılarımızı iletiyoruz. Tekrar teşekkürler.) Ibrahem Paiesa / LİBYA I hereby thank you the effort you made this eidul adha festive in my home town GARISSA. (Memleketim Garissa şehrinde Kurban Bayramı nedeniyle gösterdiğiniz çaba için teşekkürlerimi sunuyorum.) Yahya / KENYA Köylerimizi yakıp yıktılar. Çoluk çocuk göç yollarına düştük. Orada kalan akrabalarımız var; onların nasıl olduğunu merak ediyoruz. Arakanlı mülteci bir kadın

17

18 18 Mercek Altında camia 16 Kasım 2012 Toplumun tam ortasına yerleşmiş olan ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele en önemli gündemimiz olmalıdır Genel Sekreterimiz Oğuz Üçüncü ile gündemi ve Müslümanlarla ilgili yaşanan gelişmeleri konuştuk: İlknur Küçük Sayın Üçüncü, kamuoyuna dönerci cinayetleri olarak yansıtılan seri cinayetlerin arkasında Nasyonal Sosyalist Yeraltı(NSU) örğütünün bulunduğu ortaya çıkalı bir yıl oldu. Buna rağmen cinayetlerin aydınlatılması noktasında kayda değer bir adım atılabilmiş değil, bu noktada önemli kaygılar var. Bir yıldır yaşanan bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Malesef bugün geldiğimiz noktada cinayetlerle ilgili sorular cevaplanacağı yerde, daha çok soru ortaya çıkmış durumda. Cinayetlerle ilgili üç isim verildi, Bunlardan ikisi birbirini vurdu, biri tutuklandı, konu kapandı denecek kadar basit bir mesele değil. Bu tablo sadece buzdağının görünen yüzü. Zira, yeraltında aynı görüşlere mensup, sayıları hakkında 18 ila 111 arasında farklı rakamlar verilen insanların devlet tarafından arandığını bu araştırmalar esnasında öğrendik. Bunlar kimlerdir, bunlarla ilgili takipler ne noktadadır, yeni eylem planları var mı, bir dahaki hedefleri kim gibi sorular açıklık kazanabilmiş değil, hâlâ zihinleri meşgul etmeye devam ediyor. Parlamentonun bu konuyla ilgili çalışmasını takdir ediyorum. Federal Meclis NSU Araştırma Komisyonu meseleye ciddi bir hassasiyet gösteriyor, sıkı bir şekilde takip ediyor. Buna karşın; Anayasa Koruma Teşkilatı nın, içişleri bakanlarının, bazı emniyet ve güvenlik yetkililerinin meselenin aydınlatılması için ülke güvenliğini bahane ederek yeterli bilgi vermemeleri endişeleri artırıyor. Bu noktada parlamentonun araştırmaları bürokrasi engeline takılıyor. Ancak yine de Meclis NSU Araştırma Komisyonu nun ısrarlı çalışmalarının netice vereceği kanısındayım. NSU tarafından hazırlanan ölüm listesinde sıradaki isimlerden biri sizdiniz. Alman güvenlik güçlerinin bunu bilmesine rağmen sizi haberdar etmemesini ve gereken önlemleri almamasını neye dayandırıyorsunuz? İsmim listede olduğunu basından öğrendim, bunun üzerine Federal Kriminal Dairesi ve Eyalet Kriminal Dairesi ne bilgi almak için başvurdum. Bu tür bir bilginin olmadığını belirttiler, basında çıkan haberleri ne doğruladı ne de yalanladılar. Ancak ilginçtir ki, başvuru yaptığım günün akşamı polis evime ailemi teskin etmeye geldi. Burada düşündürücü olan, listede oluşumu basından öğrenmek bir yana, konu ortaya çıktıktan sonra bile ne polis tarafından ne de Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından sağlıklı ve yeterli bilginin verilmemiş olması. Almanya da ırkçılık NSU örneğinde görüldüğü gibi zirveye çıkıyor zaman zaman. Genelde ırkçılık özelde ise Müslümanlara karşı olan ırkçılık ve saldırılar azalmış değil, zira camilere yönelik saldırılar gündemimizden düşmüyor. Ancak ırkçılar yerine hâlâ IGMG takip ediliyor, bu traji komik durum hakkında neler söylersiniz? Ayrımcılık ve ırkçılık artık Avrupa nın reddedilemez bir gerçeği olmuş durumda Camilerimize yapılan saldırılar; binaların boyalarla veya çeşitli malzemelerle kirletilmesi, domuz organları atılması, camların kırılması şeklinde olduğu gibi, kundaklama girişimlerine kadar varabildi. Ancak bu saldırılar kamuoyunda yankı bulmadı. Bu konuda belki bu tür bir karşılaştırma yapmak yanlış olur, dileğimiz her mabede saygı duyulmasıdır, ancak camilere yapılan bu saldırılar, başka dinlere ait kutsal mabedlere karşı yapılmış olsaydı, kamuoyunda gösterilen tepkinin çok daha farklı olacağını tahmin etmek zor değil. Saldırıya uğrayanlar bizim camilerimiz ama sorunun yine Müslümanlarda aranması sizin de dediğiniz gibi tutarsız traji komik bir tablo ortaya koyuyor. Bu sürecte Müslümanların hataları, eksiklikleri nelerdir? Müslümanların eksiklikleri ve hatalarından ziyade şunu değerlendirmek gerekli. Evet saldırılar, haksızlıklar oluyor ancak sürekli olarak mağdur konumunda olmak, haksızlıklardan sürekli şikayet eden bir pozisyonda olmak, sürekli bu konularla medyada gündeme gelmek de çözümü kolaylaştırmıyor. Burada sıkıntı, haklı olduğunuz halde bir anlamda haksız duruma düşme tehlikesi, yanlışın içinde doğruyu bulma çabası. Alman medyasında zaten bu saldırılar ve haksızlıklar neredeyse hiç yansıtılmıyor. Bizler medyada güçlü olalım Müslümanlara karşı yapılan haksızlıklar duyulsun desek de, bu sefer de sadece Müslümanlar sürekli bir şeylerden şikayet eden bir kesim gibi olumsuz bir algının oluşabilmesi söz konusu. Bu konuda takınılacak en güzel tutum; Müslümanların farklı yönlerdeki başarılarıyla, çalışmalarıyla, topluma katkı sağlayan girişimleriyle gündeme gelmesi ve böylece ezber bozmaları olacaktır. Bütün teşkilat çalışmalarımızda olduğu gibi bizim de çalışma prensiplerimizi Kur an ve Sünnet belirler Irkçılık sadece Almanya ile sınırlı değil, Avrupa genelinde de İslamofobi gittikçe artıyor. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir? Adına ister ırkçılık deyin, ister İslamofobi, Ayrımcılık ve ırkçılık artık Avrupa nın reddedilemez bir gerçeği olmuş durumda. Bu noktada ayrımcılıkla mücadeleyi teşvik etmeli, bu alandaki ihtisasımızı geliştirmeliyiz. Müslüman olsun, olmasın tüm sivil toplum kuruluşlarına bu konuda ciddi görev düşmektedir. Toplumun tam ortasına yerleşmiş olan ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele STK ların listesinde birinci derecede yer alması gereken en önemli gündem maddesidir. Bugün Almanya da önemli sayıda göçmen kökenli insan yaşamaktadır, hatta okullara baktığımızda birçoğunda her iki öğrenciden biri göçmen kökene sahiptir, diğer Avrupa ülkeleri de hatırı sayılır miktarda genç göçmen nüfusa sahiptir. Bu nedenle STK lar bu rakamları da gözönüne alarak, Avrupa da ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadelenin ne kadar önemli olduğunu, bu konunun ertelenemez, ihmal edilemez bir mesele olduğunun farkında olarak adımlar atmalıdır. Ayrımcılıkla mücadele genelde kadın-erkek arasında, iş yerinde ya da sosyal hayatta yapılan ayrımcılıklarla gündeme geliyor. Ancak bu konu daha geniş bir şekilde ele alınmalıdır. Ayrımcılıkları izleyen bazı STK lar ya da kurumlar, Müslümanlara yapılan ayrımcılıkları kayıt altına almada çekingen davranıyorlar. Mesela az önce değindiğimiz cami saldırıları yeterince kamuoyuna yansımadığı için ayrımcılık ra-

19 camia 16 Kasım 2012 Genel Sekreterimiz Mercek Altında 19 Bu prensiplerimiz sadece dışarıyla olan ilişkilerimizde değil kendi IGMG çatımız altındaki ilişkilerimiz de geçerlidir. Hiç bir zaman içe farklı, dışa farklı bir tavır sergilemedik. porlarında gereği gibi yer bulamıyor. Müslümanlara karşı yapılan ayrımcılıklar en belirgin olarak kıyafet nedeniyle yapılan ayrımcılıklar olarak karşımıza çıkıyor, bugün bazı ülkelerde okul ve işyerlerinde başörtüsü nedeniyle yapılan ayrımcılıklar bunun en bariz örneği. Minare yasağı, sünnet yasağı gibi diğer yasaklar da çarpıcı örnekler. Bu noktadaki en ciddi sıkıntı ise, Müslümanlara ve kurumlarına yönelik saldırıların nefret suçları kapsamında değerlendirilmemesi nedeniyle gerekli şekilde kayıtların tutulmaması dolayısıyla da sağlıklı verilerin toplanamamasıdır. Almanya ya göç 50. yılını doldurdu. Türkiye devlet olarak, gurbetçileri yurt dışına gönderdi ve uzun yıllar boyunca onları kendi haline bıraktı, ilgilenmedi. Bu durumun yurt dışında yaşayan Türkler açısından en önemli getirileri ve götürüleri neler oldu? Türkiye devlet olarak başından beri vardı. Ancak bu varlık uzun bir müddet sadece bürokratik varlıktan öte geçemedi. Toplumsal bir çok ihtiyacı, gelen insanlar kendi kurmuş oldukları yapılarla gidermek mecburiyetinde kaldılar. Bu anlamda Türkiye devletinin biz göçmenleri bir çok hususta yalnız bırakmasının faydasını sivil bir altyapı oluşturma açısından gördük. Fakat yurt dışına gelen nesil, sivil toplum kuruluşu geleneğine yabancı olduğu için kurumlaşma noktasında zorluklar inişler, çıkışlar yaşandı. Sürecin sonunda ise kendine güvenen, ne istediğini bilen, kendi başına dimdik ayakta durabilen sivil kuruluşlar oluştu. IGMG Genel Sekreteliğimizin kurumsal ilişkiler boyutunda izlediği temel prensipler nelerdir? Bütün teşkilat çalışmalarımızda olduğu gibi bizim de çalışma prensiplerimizi Kur an ve Sünnet belirler. Çalışmalarımızı bu doğrultuda sürdürüyoruz. Bununla birlikte ümmet bilincini geliştirmek ve din anlayışımızın bir parçası olan barış, adalet ve huzurun hakim olduğu toplumlar için gayret etmek başlıca prensiplerimizdir diyebilirim. Müslümanlarla, gayri müslimlerle ve devletle olmak üzere üç farklı alanda diyalog ve işbirliği gerçekleştiriliyor. Bu alanlarda özen gösterilen konular ve hassasiyetleriniz nelerdir? Her üç alanda da temel prensiplerimiz aynıdır. Bu prensiplerimiz sadece dışarıyla olan ilişkilerimizde değil kendi IGMG çatımız altındaki ilişkilerimiz de geçerlidir. Hiç bir zaman içe farklı, dışa farklı bir tavır sergilemedik. Her çalışmamızda düsturumuz Kur an ve Sünnet olmuştur. Bahsettiğiniz bu üç alanda da işbirliğine, diyaloga kapılarımız her zaman sonuna kadar açıktır. Lakin kabullenemeyeceğimiz durumlar, onaylamadığımız çalışmalar önümüze sunulursa orada da sınırlarımız bellidir, devlet de olsa diğer sivil kuruluşlar da olsa tepkimiz aynı olur. Yani bizlerin inanç ve yaşam anlayışına ters düşen konularda tepki göstermekten hiç bir zaman çekinmedik, çekinmeyiz. Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM) kurulalı beş yıl oldu. Sizce beklentilere cevap verebildi mi? KRM in kurulması çok önemli bir adım olmuştur. Herşeyden önce ezber bozmuştur, çünkü çatısı altında Biraraya gelmezler diye tabir edilen kurumları birleştirmiştir. Ayrıca ilahiyat fakülteri ve İslam din dersleri başta olmak üzere bir çok hususta Alman devletinin muhatap aldığı bir kurumdan bahsediyoruz. Tabii ki, eksiklikler ve zaman zaman yanlış giden hususlar da var, ancak bu Müslümanların birlikte bir çatı altında toplanabilmiş olmasının önüne hiç bir zaman geçmemeli. Bu manada eğer KRM hukuki altyapısını geliştirirse ve eyaletlerde Müslümanların temsil kurumlarının mevzuata uygun bir şekilde kurulmasına ve geliştirilmesine önayak olursa faydasının Müslümanlar tarafından çok daha net anlaşılacağına inanıyorum. Genel Sekreterliğimizin çalışma alanları Genel Sekreter Yardımcısı A. Engin Karahan (ortada), Hukuk Sorumlusu Bekir Altaş (sağda) a) Kurumsal İlişkiler Genel Merkez olarak bizzat İslam Konseyi ve Almanya Müslümanlar Koordinasyon Kurulu nda (KRM) temsil gerçekleştirilmektedir. Bunun yanı sıra eyaletlerdeki katılım kuruluşlarındaki Bölgelerimizin çalışmaları koordine edilmektedir. Bunlar Almanya içinde Schura Hamburg, Schura Bremen, Schura Niedersachsen, Islamische Glaubensgemeinschaft Baden-Württemberg gibi kurumlardaki faal olan Bölge yetkililerimizin yanı sıra, örneğin Hollanda da CMO (Contactorgaan Moslims en Overheid), Belçika da Executief van de Moslims van België, Fransa da Conseil (Conseil français du culte musulman) ve Avusturya da da İGGiÖ (İslamische Glaubensgemeinschaft in Österreich) gibi temsil kurumları ile bölgelerimizin çalışmaları destek ve koordine edilmektedir. Bu çalışmalar bağlamında özellikle Almanya içinde Federal Devlet ve birçok eyaletlerde devlet kurumları ile irtibat ve siyasî çalışmalar yine Genel Merkezimiz öncülüğünde yürütülmektedir. Genel Sekreterliğimiz ayrıca AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı), Avrupa Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi Uluslarası Kurumlar ile teşkilatımızın irtibatını sağlamakta ve işbirliği geliştirmektedir. b) ARGE Hukuk ve Toplum ARGE çalışmalarımız bağlamında, Müslümanların Avrupa daki varlığı ile ilgili çözüm bekleyen sorulara cevaplar aranmaktadır. Bunun için farklı konularda hem hukukî hem de sosyal bilimler alanındaki gelişmeler gözönünde bulundurarak konsept çalışmaları hazırlanmaktadır. Özellikle din-devlet ilişkileri, Avrupa da Müslüman varlığı ve ayrımcılıkla mücadele konuları bağlamında araştırma çalışmaları yapılmaktadır. c) Teşkilatımızın ayrımcılık, ırkçılık ve İslamofobi ile mücadele çalışmaları Genel Sekreterlik bünyesinde takip edilmektedir. Bu alanda, bizzat teşkilat mensuplarımızın vatandaşlık gibi konularda yaşadığı sıkıntılar ele alınmakla birlikte, diğer Müslümanların da, Müslüman olduklarından dolayı uğradıkları ayrımcılık vakaları ile ilgilenilmektedir. Çalışmalarımız sadece ayrımcılık vakaları ile ilgilenmekle sınırlı değildir bilakis, Müslümanlara yönelik ayrımcılıkların belgelenmesinin yanı sıra bunların kamuoyu ile paylaşılması da çalışmalarımız kapsamında yer almaktadır. Bu amaçla farklı insan hakları kuruluşları ile paylaşımlarda bulunulmakta, ulusal ve uluslararası kamuoyunda var olan ayrımcılığa yönelik duyarlılık oluşturmaya yönelik siyasi çalışmalar yürütülmektedir. Genel Sekreterlik birimi öncelikle teşkilatımızın kurumsal ilişkilerinden sorumlu olmakla birlikte, Müslümanların Avrupa da yerelleşmesi sürecinde ortaya çıkan konuların çözümlerini araştırıp geliştirme görevini yerine getirmektedir. Bunun yanı sıra yıllardır sistematik bir şekilde Müslümanlara karşı uygulanan ayrımcılık vakalarını takip etmekte ve bu konuda mağdurlar olanların yanında yer almaktadır. Bu faaliyetler birim içinde üç ayrı alt-birim bağlamında sürdürülmektedir: Kurumsal İlişkiler ARGE Hukuk ve Toplum Ayrımcılıkla mücadele KRM toplantısından bir görüntü

20 20 Gençlik camia 16 Kasım 2012 Ulustan Avrupa ya ve Benim Vizyonum Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT) Üniversiteliler Komisyonu 2012/2013 yılı çalışma takviminin ilk Üniversiteliler Yatılı Eğitim Semineri ni (UniYES), Ulustan Avrupa ya ve Benim Vizyonum teması çercevesinde 2-3 Kasım 2012 tarihlerinde Kerpen de Genel Merkez binasında gerçekleştirdi. Kevser Erol Programa Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda dan 50 nin üzerinde katılım gerçekleşti. Katılımcılar interaktif çalışmalar ve çalıştaylarla hem birbirlerini daha yakından tanıdılar, hem de fikirler ve metinler üzerinde birlikte tartışma fırsatı buldular. 2 Kasım 2012 tarihinde katılımcılar Where do I stand? adlı çalışma kapsamında ünlü düşünürlerin demokrasi ve ulus hakkındaki sözleri ve düşüncelerini ele alarak, interaktif bir şekilde kendi görüşlerini ifade ettiler. Ardından Sümeyye Aksel tarafından takip edilen Kavram Tanımları adlı çalıştayda üniversite öğrencileri gruplara ayrılarak İnglizce ve Türkçe metinleri okuyarak demokrasi, NGO (Sivil Toplum Örgütleri), INGO (Uluslararası Sivil Toplum Örgütleri) gibi kavramların tanımlarını sözcüler arasında katılımcılara aktardılar. Daha sonra wvizyon, model, hedef ve Smart-Prensibi hakkında KGT Üniversiteliler Başkanı Nursen Elemenler bir seminer sundu. Elemenler, gençlere vizyonlarının gerçekleşmesi için gerekli unsurları SMART akronimini açarak aktardı. Bu seminere binaen yapılan ikinci çalıştayda katılımcılar gelecekteki meslektaşları ile gruplar oluşturarak (hukukçular, ilahiyat ve din bilimleri, öğretmenlik, mimarlık, mühendislik vb.) gelecek vizyonları üzerinde yoğun bir şekilde fikir telakisinde bulundular. Daha sonra Kevser Erol Forum of European Muslim Youth and Student Organizations (FEMYSO-Avrupalı Müslüman Genç Forumu ve Öğrenci Organizasyonu) kurumunun tanıtımı yaptı ve IGMG Gençlik Teşkilatı ve KGT nin üyesi olduğu bu çatı kuruluşunu tanıttı ve gençleri Avrupa bazında projeler oluşturmaya ve mevcut projelere katılmaya davet etti. Akşam saatlerinde programa kişisel gelişim uzmanı Saliha Erdim katıldı. Erdim, Müslüman bir bayanın özel ve iş hayatında nasıl bir başarı sağlayabileceğini örneklerle katılımcılara sundu. Kendisi ayrıcı katılımcıları motive ederek: Eğer Allah bizi bir noktaya getirdi ise, kesinlikle bir muradı vardır dedi. İkinci gün IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene Başkanı Mesud Gülbahar Endülüs'ten günümüze alacağımız dersler adlı bir seminer sundu. Seminerde katılımcılara hem bugünün hem de Endülüs ün tarihinden bahseden Gülbahar, tarihten önemli Müslüman düşünür ve alimlerin ve gerek tıbbı gerekse edebi alanda gerçeleştirdikleri vizyonlarından bahsetti. Seminerden sonra katılımcılar seminer ve kendileri ile ilgili mektuplar yazarak Üniversiteliler Komisyonu üyelerine teslim ettiler. Bu mektuplar katılımcılara ilerde, anılarını ve yaşadıkları atmosferi tazelemeleri için kendilerine posta ile gönderilecek. UniYES sonunda katılımcılar yapılan çalışmalar için KGT Üniversiteliler Komisyonu na şükranlarını sunarken, hem yorgun hem de motive olmuş bir şekilde evlerine doğru yol aldılar. Gençlik Eğitim Kursları Hessen Bölgesi nde 26 mezun verdi Bir yıldan beri süren Hessen Bölgesi Kuzey Kadınlar Gençlik Teşkilatı nın düzenlediği Gençlik Eğitim Kursları mezuniyet töreni ile sona erdi. İslam Toplumu Millî Görüş Hessen Bölgesi Kuzey Kadınlar Gençlik Teşkilatı nın düzenlediği Gençlik Eğitim Kursları (GEK) tamamlandı. Gießen şehrinde yapılan son kursla tamamlanan programdam 26 genç kız mezun oldu. Böylelikle bir sene boyunca; her ay, bir hafta sonu olmak üzere değişik slogan, konu ve hatiplerle farklı şubelerden gençlerin katılımı ile yapılan Gençlik Eğitim Kursu başarıyla tamamlanmış oldu. Temel sloganı İnsan başak gibidir, cehaletinde dimdik ve cesur. İlim olgunluk verir, aldıkça gider gurur. Biiznillah başak eğilir, insan tevazu bulur şeklinde olan Gençlik Eğitim Kursları (GEK) yedi kişilik bir ekibin fedakârâne çalışması ile icra edildi. Gençlik Eğitim Kursları Projesi nin içeriği ise dört temel taştan oluşuyordu: 1. Kimlik gelişimi, 2. Şube çalışmalarında gerekli tek- Sinan Aktürk nikler, 3. Yönetim sanatı, 4. Dava bilinci. Her kurs programı zihinsel, manevi ve bedendel eğitime göre hazırlandı. Zihinsel eğitiminin ana ders konuları arasında grup çalışmaları ve teknik eğitim, kitap müzakereleri, tarihten önemli şahsiyetlerin tanıtımı yer aldı. Manevi eğitim bölümünde, Kur an okuma ve tefsir derslerinin yanı sıra, nasihatler ve maneviyatı geliştirmeye yönelik dersler verildi. Beden eğitimi bölümünde ise çeşitli geziler ve sportif aktiviteler gerçekleştirildi. GEK te her ay farklı konularda seminerler verildi. Seminerciler arasında; Amina Erbakan, Özlem Nas, Ahmed Khalifa, İbrahim Zeyd Gerçik, Asmah El-Shabassy, İbrahim El-Zayat, Ramazan Başlık, Mesud Gülbahar, İnsan başak gibidir, cehaletinde dimdik ve cesur. İlim olgunluk verir, aldıkça gider gurur. Biiznillah başak eğilir, insan tevazu bulur Nursen Elemenler, Zehra Dizman, Naile Atsız, Hikmet Atak, Habib Yazıcı, Selcan Demirci, Cengiz Şahbaz, Perihan Yılmaz ve Bilal Kaçmaz gibi isimler yer aldı. Gençlik Eğitim Kursları nın sona ermesi dolayısıyla bir program düzenlendi. Program kapsamında Genel Merkez Kadınlar Teşkilatı Eğitim Başkanı Handan Yazıcı bir seminer vererek Ekip çalışması konusunu ele aldı ve Neden, nasıl, niçin çalışacağız sorularına cevap aradı. Bu semineri müteakiben de Kendime Yolculuk adlı bir grup çalışması yapıldı. Bu çalışmadan sonra da şiir okuma yarışması düzenlendi. Yarışmacılar, Necip Fazıl Kısakürek e ait Destan adlı şiiri seslendirdiler. Program sonrasında kurstan mezun olanlara mezuniyet sertifikası takdim edildi ve Şeyh Edebali nin Osman Gazi ye Nasihati nin okunması ile Gençlik Eğitim Kursu nihayete ermiş oldu. Hamburg da Fütüvvet Gençlik Programları başladı Berati Aksu Hamburg Bölge Gençlik Teşkilatı Orta Öğretim Birimi bu yılkı çalışma takviminde planladığı Fütüvvet Gençlik Programları ndan ilkini gerçekleştirdi. Seevetal Eğitim Merkezi nde yapılan programa yaklaşık 30 genç katıldı. Hamburg Bölge Orta Öğretim Komisyonu tarafından hazırlanıp yürürlüğe konulan Fütüvvet Gençlik Programları, 2015 yılında Yıldız Gençlik Programlarına katılacak olan gençleri hazırlıyor. Fütüvvet Gençlik Programları nda, dinî ve ahlaki eğitim alan gençler, aynı zamanda okul derslerine yardımcı dersler de alıyorlar ve çeşitli okullar ile meslek dallarına yönlendiriliyorlar. Bu yılın ilk programının ana konusu olarak Güzel Ahlak başlığı seçildi. Diğer alt konu başlıkları ise Anne-baba hakkı, toplum ahlakı, dinî ve kültürel ahlak kuralları ve yeme-içme adabı şeklindeydi. Programlara eğitimci ve seminerci olarak Hamburg Merkez Camii İmam-Hatibi Ercan Yüksekkaya, Bölge Eğitim Başkanı Mehmet Karaoğlu ve Türkiye den eğitimci Mehmet Baki Öztürk katıldı. Farklı konular üzerine çalışma gruplarının da oluşturulduğu programda kamp ateşi yakıldı, film gecesi ve sportif faaliyetler düzenlendi. Fütüvvet Gençlik Programları, geçen yıl yaş grubu gençlerden seçilmiş ve orta öğretime devam eden 50 gençle başlamıştı. Program toplam iki buçuk yıl sürecek.