HAFTAYA BAKIŞ 22 MAYIS 2013 ERDOĞAN TOPRAK CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ

Transkript

1 HAFTAYA BAKIŞ 22 MAYIS 2013 ERDOĞAN TOPRAK CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ

2 HAFTAYA BAKIŞ 22 MAYIS 2013 TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ ANA BAŞLIKLAR BAŞBAKANIN ABD ZİYARETİ, HÜKÜMETİN SURİYE POLİTİKASI EKSENİNDE GENEL DİPLOMATİK STRATEJİLERİ AÇISINDAN TAM BİR YENİLGİ, TAM ANLAMIYLA BİR ÇÖKÜŞTÜR. BAŞBAKAN ABD SEYAHATİ ÖNCESİNDE OBAMA İLE YAPACAĞI GÖRÜŞMELERDE GENEL BÖLGESEL VE KÜRESEL SORUNLARIN YANI SIRA İKİ ÖNCELİKLİ KONUYU TEMEL MÜZAKERE BAŞLIKLARI OLARAK SIRALAMIŞTI: 1.) SURİYE 2.) SERBEST TİCARET ANLAŞMASI BAŞBAKAN İLE OBAMA NIN DÜŞÜNCELERİ HER KONUDA ÖRTÜŞTÜ. OBAMA NE DEDİYSE BAŞBAKAN BAŞINI SALLADI, HEPSİNİ KABUL ETTİ. OBAMA NIN İKNA KABİLİYETİNE BAŞBAKANIN GÜCÜ YETMEDİ, ABD NİN TÜM İSTEKLERİNE BOYUN EĞDİ! BAŞBAKAN, CHP NİN SAVUNDUĞU NOKYAYA ÇOK GEÇ OLSA DA GELDİ! ACI OLAN; CHP SÖYLEYİNCE, ESAD TAN YANA OLMAK İLE SUÇLANIYOR! OBAMA SÖYLEYİNCE DİZ ÜSTÜ ÇÖKÜYOR! CENEVRE-II MÜZAKERELERİNİN HAZİRAN AYINDA BAŞLAMASI İÇİN İNGİLTERE ARABULUCU ROLÜ ÜSTLENMİŞ OLUP, İNGİLTERE BAŞBAKANI DAVİD OWEN GİRİŞİMLERE BAŞLAMIŞ BULUNMAKTADIR. TÜRKİYE NİN FİGÜRAN KONUMUNA GELMESİ ÜZÜCÜDÜR! BAŞBAKAN VE DIŞİŞLERİ BAKANI; DİPLOMASİ ANLAMINDA YENİLGİYİ HAZMETMEYE ÇALIŞIRKEN, KERRY-LAVROV ARASINDAKİ MEKİK DİPLOMASİSİ SURİYE SÜRECİNİN AKIŞINI DEĞİŞTİRDİ. SİLAHLI ÇÖZÜM YERİNE MASA BAŞINDA ÇÖZÜM ÖN PLANA ÇIKTI. ESAD HÜKÜMETİ, İSYANCILARIN BAZI BÖLGELERDE KİMYASAL SİLAH KULLANDIKLARININ SAPTANDIĞINI, KİMYASAL GAZLARIN TÜRKİYE DEN TEMİN EDİLDİĞİNİ TESPİT ETTİKLERİNİ, KANITLARI ULUSLARARASI KAMUOYU İLE PAYLAŞACAKLARINI AÇIKLADI. 1

3 BAŞBAKAN, İRAN IN NÜKLEER PROGRAMI VE URANYUM ZENGİNLEŞTİRME ÇALIŞMALARI KONUSUNDA ABD İLE DÜŞÜNCELERİNİN ÖRTÜŞTÜĞÜNÜ AÇIKLADI. BU TÜRKİYE NİN İRAN POLİTİKASINDA 180 DERECELİK DEĞİŞİM, ABD VE İSRAİL SAFINA GEÇİŞ DEMEK. BAŞBAKAN ERDOĞAN IN GAZZE ZİYARETİNE OBAMA DAN ŞARTLI İZİN ÇIKTI! BAŞBAKAN HEM GAZZE YE HEM DE DAHA ÖNCE HİÇ GÜNDEME GETİRMEDİĞİ BATI ŞERİA YA GİDECEĞİNİ AÇIKLADI. TÜRKİYE, İSRAİL HÜKÜMRANLIĞINI TANIMANIN YANI SIRA EL FETİH İLE DE DİYALOG SÜRECİ BAŞLATIYOR. FİLİSTİN MÜZAKERE SÜRECİ YAKINDA BAŞLAYACAK. ANCAK TÜRKİYE NE İSRAİL NE DE FİLİSTİN YÖNETİMİ TARAFINDAN MASADA İSTENMİYOR. AKP İKTİDARI, YANLIŞ DIŞ POLİTİKA VE DİPLOMASİ İLE TÜRKİYE NİN İTİBARINI ZEDELİYOR! DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU NUN BUGÜNE KADAR UYGULADIĞI DİPLOMASİ, STRATEJİK DERİNLİK ÇİZGİSİ STRATEJİK SIĞLIĞA DÖNÜŞTÜ! BAŞBAKANDAN DAVUTOĞLU NA MESAJ GECİKMEDİ! DAVUTOĞLU İÇİN KABİNEDE BİR BAŞKA GÖREV, KABİNE İÇİ, KAYDIRMA GÜNDEME GELEBİLİR! BAKANLIK TATLI, KOLTUK DAHA TATLI OLUNCA DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU SÖYLEMİNİ ÇEVİRDİ: SURİYE DE DİYALOGA KARŞI DEĞİLİZ DİYOR. OYSA SURİYE OLAYLARININ BAŞ MİMARI DAVUTOĞLU İÇİN ZORLU SÜREÇ BAŞLIYOR! SURİYE DEN DAHA BÜYÜK BİR TEHLİKE GÜNEY KOMŞUMUZ IRAK TA HIZLA BÜYÜMEKTEDİR. SON BİRKAÇ GÜNDE BAŞTA BAĞDAT OLMAK ÜZERE ÜLKENİN ÇEŞİTLİ ŞEHİRLERİNDE BOMBALI EYLEMLERDE 300 E YAKIN İNSAN YAŞAMINI YİTİRDİ. IRAK VE SURİYE KÜRTLERİ ARASINDA GERGİNLİK VE ÇATIŞMA İHTİMALİ TIRMANIYOR! PKK DESTEKLİ PYD, BARZANİ YANLILARINI TUTUKLUYOR! BU DURUM KARŞISINDA BARZANİ NİN SINIRLARINI KAPATMASI PKK NIN ÇEKİLMESİNİ DE GÜÇLEŞTİREBİLİR! ÇİN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI DÜN BİR AÇIKLAMA YAPTI VE SURİYE İLE İLGİLİ BARIŞÇI ÇÖZÜM SÜRECİNDE GERÇEKLEŞECEK ULUSLARARASI CENEVRE-2 KONFERANSINA MUTLAKA İRAN IN DA KATILMASI GEREKTİĞİNİ AÇIKLADI. 2

4 BAŞBAKANIN ÜÇ SANDIK STRATEJİSİNİN VE AKP YÖNETİCİLERİNİN ORTAYA ATTIĞI SİHİRLİ SEÇİM FORMÜLLERİNİN HEPSİNİN ARDINDA YATAN NEDEN, PKK İLE BU DÖNEMİ ÇATIŞMASIZ, SAKİN GEÇİRİP, SEÇİMLERDEN İSTEDİĞİ OYU ALMAK! AKP NİN DAVASI KENDİ PLANLADIĞI, PKK-İMRALI-KANDİL İLE MUTABIK KALDIĞI ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİNİ, UZLAŞMA KOMİSYONU DIŞINDA TBMM YE GETİRİP, BDP DESTEĞİYLE REFERANDUMA GÖTÜRECEK SAYIYLA GEÇİRİP, REFERANDUMA GÖTÜRMEK. SİYASET, DIŞ POLİTİKA BU DURUMDA YA EKONOMİ? EKONOMİ, NE BAŞBAKANIN NE DE BAKANLARININ SÖYLEDİĞİ, SERGİLEDİĞİ GİBİ ŞEKER TADI VERMİYOR! İŞSİZLİK ARTMIŞ, BÜYÜME GERİLEMİŞ, SANAYİ DURMUŞ, VATANDAŞ KREDİ BATAĞINDA! SON GÜNLERDE EN ÇOK TARTIŞILAN KONULARDAN BİRİSİ DE FAİZ DIŞI GELİRLER. FAİZ DIŞI GELİRLER, BU YILIN İLK ÇEYREĞİNDE GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE YÜZDE 15,2 ARTARAK 7 MİLYAR 802 MİLYON LİRAYA ULAŞTI. MOODY S NEDEN TÜRKİYE NİN KREDİ NOTUNU ARTTIRDI, YATIRIM YAPILABİLİR SEVİYESİNE YÜKSELTTİ? ÜSTELİK DAHA 6 AY ÖNCESİNDE NOT ARTIRMAYACAĞINI AÇIKLAMIŞTI! ÜSTELİK TAM DA BAŞBAKAN OBAMA İLE GÖRÜŞÜRKEN! ŞEKER KANUNU BİR KEZ DAHA KİMİN İÇİN DEĞİŞİYOR? AB ve DSÖ KRİTERLERİNİN TERSİNE HALK SAĞLIĞI, PANCAR ÜRETİCİSİ VE TÜRKİYE EKONOMİSİNİ RİSKE ATACAK BU DEĞİŞİKLİĞİN GEREKÇESİ HALKA AÇIKLANMALI! TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ NDEN UYARI: MISIR ŞURUBUNDAN ÜRETİLEN NİŞASTA BAZLI ŞEKER (NBŞ) ÇOK CİDDİ KİTLESEL SAĞLIK SORUNLARINI DA BERABERİNDE GETİRECEKTİR! NBŞ KOTASI DÜŞÜRÜLMELİDİR! NBŞ KOTASININ ARTTIRAN BU YENİ ŞEKER KANUNU DEĞİŞİKLİĞİ, SAĞLIĞIN YANI SIRA EKONOMİYİ, TARIMI, PANCAR ÜRETİMİNİ, AİLELERİYLE BİRLİKTE 2,5 MİLYON KİŞİYİ BULAN 500 BİN PANCAR ÇİFTÇİSİNİ, OLUMSUZ ETKİLEYECEKTİR. 3

5 HÜKÜMET SEÇİMLER YAKLAŞIRKEN YENİ VE ÇOK AYAKLI VE EŞ ZAMANLI BİR KAÇ MEDYA OPERASYONUNU BİRDEN BAŞLATTI. ÇUKUROVA GRUBU BÜNYESİNDEKİ TÜRKİYE NİN EN ÇOK İZLENEN ULUSAL KANALI SHOW TV VE HABER KANALI SKYTURK 360 A TASARRUF MEVDUATI SİGORTA FONU TARAFINDAN EL KONULDU! HAFTAYA BAKIŞ 22 MAYIS 2013 TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ DETAYLAR BAŞBAKANIN ABD ZİYARETİ, HÜKÜMETİN SURİYE POLİTİKASI EKSENİNDE GENEL DİPLOMATİK STRATEJİLERİ AÇISINDAN TAM BİR YENİLGİ, TAM ANLAMIYLA BİR ÇÖKÜŞTÜR. Başbakan, Beşar Esad ı Washington da bitirmeyi denedi. Fakat Barack Obama Cenevre-2 konferansını beklemeyi tercih ederek, Erdoğan a DUR, YAVAŞ OL! dedi. 4

6 Öncelikle Başbakan Tayyip Erdoğan ın planlı-programlı, gitmeden neyin ne olacağı ABD medyasınca da duyurulan ABD Ziyareti nin tam bir yenilgi olduğunu belirtmeliyim. Stratejik Derinlik yaklaşımının altının ve içinin boş olduğu ortaya çıkmış; Başbakan ve Beyaz Saray a beraberinde götürdüğü heyet, Başkan Obama dan nasihat, tavsiye ve tembih almış, Obama nın sözünden çıkmama sözü vererek toplantıdan ayrılmıştır. Görüşmeler sonrasında yapılan ortak basın açıklamasında Sayın Başbakanın Başkan Obama ile her konuda hemfikir olduğunu söylemesi, Suriye konusunda Obama ile düşüncelerinin örtüştüğünü ifade etmesi ve nihayet; Cenevre Mutabakatı konusunda düşüncelerim değişti, gelişti. Rusya ve Çin in mutlaka sürece dahil olması, ortak hareket edilmesi gerekir. Dönüşte Rusya ya ziyarette bulunacağım sözleri, Obama nın ve Dünya Kamuoyunun önünde suçlu çocuk gibi yanlış yaptığını kabul ve itiraf etmekten başka bir şey değildir. Bu ifadelere baktığımızda; Sayın Başbakanın ABD ye giderken buradaki açıklamalarının taban tabana zıddı bir noktaya geldiğini, daha doğrusu ABD yönetimi tarafından getirildiğini Türkiye nin dış politikasına, bölge politikalarına uyguladığı diplomasiye ABD yönetimi, Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından çeki düzen verildiğini, yeniden ayarlandığını söyleyebiliriz. BAŞBAKAN ABD SEYAHATİ ÖNCESİNDE OBAMA İLE YAPACAĞI GÖRÜŞMELERDE GENEL, BÖLGESEL VE KÜRESEL SORUNLARIN YANI SIRA İKİ ÖNCELİKLİ KONUYU TEMEL MÜZAKERE BAŞLIKLARI OLARAK SIRALAMIŞTI: 1.) SURİYE 2.) SERBEST TİCARET ANLAŞMASI 1-SURİYE: Suriye de Esad ın devrilmesinin hızlandırılması, Muhaliflere daha çok destek verilmesi, Muhaliflere silah yardımı yapılması, Resmi sayıları 300 bini aşan ancak kesin sayısı bilinmeyen, 500 binin üzerinde oldukları BM görevlilerince tahmin edilen mülteciler için Türkiye ye destek verilmesi, 5

7 Suriye ye NATO ve ABD nin askeri müdahalesinin gündeme alınması, daha önce Irak işgalinde olduğu gibi Uçuşa yasak bölge ilan edilmesi. 2- SERBEST TİCARET ANLAŞMASI (STA) ABD ile AB arasında başlatılan Serbest Ticaret Bölgesi kurulması ve Serbest Ticaret Anlaşması yapılması müzakerelerinden önce, Türkiye ile ABD arasında bir serbest ticaret anlaşması imzalanarak, ABD- AB STA anlaşması sonrasında Türkiye aleyhine çok ciddi ekonomik sonuçlar yaratacak sürecin önlenmesi. ABD-Türkiye ticaretinde ülkemiz aleyhine mevcut olan ve sürekli artan açığın daha büyük bir büyük uçuruma dönüşmemesi için ticari ilişkilerin iki ülkenin eşit faydası noktasına getirilmesi. En önemli iki konu bunlardı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan bu konuda ABD yönetiminden kesin söz alınacağından ve STA müzakerelerinin başlatılacağından son derece emin konuşuyordu. Bunun dışında İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi, İran ın nükleer zenginleştirme programı, Kıbrıs meselesi gibi başka konular da vardı. Şimdi bu seferden ortaya çıkan sonuçlara baktığımızda siyasi, askeri ve ekonomik sonuçların tam anlamıyla bir BOZGUN olduğunu tespit ediyoruz. BAŞBAKAN İLE OBAMA NIN DÜŞÜNCELERİ HER KONUDA ÖRTÜŞTÜ. OBAMA NE DEDİYSE BAŞBAKAN BAŞINI SALLADI, HEPSİNİ KABUL ETTİ. AYKIRI SES ÇIKMADI! OBAMA NIN İKNA KABİLİYETİNE BAŞBAKANIN GÜCÜ YETMEDİ, ABD NİN TÜM İSTEKLERİNE BOYUN EĞDİ! Başbakanın müzakere gündeminde yer alan hemen her konudaki talep ve önerilerinin ABD yönetimi tarafından RET edildiğini, aksine Başbakan ve Dışişleri Bakanı nın Obama tarafından ABD nin bu konulardaki politikalarını benimsemek ve desteklemek konusunda ikna edildiğini, Başbakan ile Obama nın düşüncelerinin her konuda ÖRTÜŞTÜĞÜNÜN açıklandığını görüyoruz. 6

8 BAŞBAKAN, CHP NİN SAVUNDUĞU NOKYAYA ÇOK GEÇ OLSA DA GELDİ! ACI OLAN; CHP SÖYLEYİNCE, ESAD TAN YANA OLMAK İLE SUÇLANIYOR! OBAMA SÖYLEYİNCE DİZ ÜSTÜ ÇÖKÜYOR! Başbakanın ve Türkiye nin tüm ısrarlarına karşın Başkan Obama Masada Suriye ye askeri müdahale seçeneğinin bulunmadığını açıkladı. Türkiye bunu kabul etti. Biz baştan beri Türkiye nin bu konuda böylesine heyecanlı, müdahaleye istekli, Suriye nin işgaline hevesli tutumunun yanlışlığını vurguladık. Komşularla barış içinde olunması, içişlerine karışılmaması, karşılıklı saygı ve barışçıl tutumu savunduk. Başbakan bu tavrı Esad tan yana olmak şeklinde algıladı. Şimdi Sayın Başbakan Cenevre Mutabakatı na olumlu baktığını, başlangıçta İpe un sermek olarak değerlendirdiğini söylediği Cenevre Müzakerelerine bu yaklaşımının yanlışlığını şimdi anladığını itiraf edip, bu politikadan döndüğünü, yaklaşımının değiştiğini düşüncelerinin geliştiğini söylüyor. Niçin? Çünkü Erdoğan ile yaptığı ikili görüşmeler hakkında açıklamada bulunan Obama, ABD nin Suriye de tek taraflı olarak operasyon yapmayı planlamadığını açıkça ifade etmiş, Reyhanlı saldırısı konusunda yaptığı açıklamada bile sadece olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirmiştir. Bu düşünce ve politika değişikliğinin, algılarının gelişmesinin sonucunda Sayın Başbakan Cenevre de Esad ile masaya oturma noktasına gelmiştir. Pek tabii o masaya oturtulacağı da belli değil! CENEVRE-II MÜZAKERELERİNİN HAZİRAN AYINDA BAŞLAMASI İÇİN İNGİLTERE ARABULUCU ROLÜ ÜSTLENMİŞ OLUP, İNGİLTERE BAŞBAKANI DAVİD OWEN GİRİŞİMLERE BAŞLAMIŞ BULUNMAKTADIR. TÜRKİYE NİN FİGÜRAN KONUMUNA GELMESİ ÜZÜCÜDÜR! ABD ve Rusya ile Çin doğrudan devreye girmek yerine İngiltere Başbakanının Cenevre-II müzakerelerinin arabuluculuğunu üstlenmesini, müzakere zeminini ve altyapıyı hazırlamasını kararlaştırdılar. Bu gelişme, doğrudan bölge ülkesi olarak ve Suriye ile yüzlerce kilometre sınırı olan Türkiye nin üstlenmesi gereken rolün, etkinliğin bölge dışı bir ülkeye 7

9 kaptırılması, Türkiye nin figüran konumuna gelmesi ve Suriye ile ilgili çözüm sürecinde, hükümetin bugüne kadarki yanlışları, agresif tutumu ve savaştan, çatışmadan yana politikaları nedeniyle dışlanması anlamına gelmektedir. Cenevre-II Müzakerelerinde Türkiye nin masa dışında tutulması bile gündeme gelebilir. Böylesine yanlı bir diplomasinin, temelsiz dış politika stratejisinin ülkemize faturası dışarıda tutulma dahi olabilir. - Rusya ve Çin in ısrarıyla Cenevre-II masasına İran ve muhtemelen Irak ın da oturması söz konusu olabilir. Türkiye dengeli ve barışçı, taraflara eşit mesafede, insani boyutu ön planda tutan bir diplomasi izleyebilseydi, bugün masanın en saygın ve ağırlıklı taraflarından birisi olacaktı. BAŞBAKAN VE DIŞİŞLERİ BAKANI; DİPLOMASİ ANLAMINDA YENİLGİYİ HAZMETMEYE ÇALIŞIRKEN, KERRY-LAVROV ARASINDAKİ MEKİK DİPLOMASİSİ SURİYE SÜRECİNİN AKIŞINI DEĞİŞTİRDİ. SİLAHLI ÇÖZÜM YERİNE MASA BAŞINDA ÇÖZÜM ÖN PLANA ÇIKTI. Başbakan ve Dışişleri Bakanı gerçekte diplomasi anlamında hiçbir öngörüleri ve birikimleri olmadığını ortaya koydukları gibi, şimdi ise mevcut tablonun şaşkınlığı ve şokunu yaşamaktadırlar. Sayın Başbakanın Rusya ya gideceğini, muhtemelen Pekin i de ziyaret edebileceğini söylemesi başlı başına bu şaşkınlığın ifadesidir. ABD, Rusya ve Çin ile Suriye konusunda ortak tavır ve tutum içinde olma tavrını benimsemiştir. Hatırlarsanız Obama nın ikinci dört yıllık Başkanlık dönemine başlaması ve ardından Dışişleri Bakanlığı na John Kerry nin, Savunma Bakanlığı na da Chuck Hagel in getirilmesini analiz ederken, ABD nin Suriye politikalarında ciddi değişimler beklenmesi gerektiğini, Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov un geçmişe dayanan bir yakınlıklarının bulunduğunu aktarmıştım. Kerry ve Hagel aynı zamanda bölgede İsrail ile ilgili politikalar konusunda da daha önceki bakanlardan farklı yaklaşımları benimseyen ancak ana ABD Ortadoğu diplomasisini göz ardı etmeyen iki isim. Kerry-Lavrov arasındaki mekik diplomasisi Suriye sürecinin akışını değiştirdi. Silahlı çözüm yerine Masa Başında çözüm ön plana çıktı. Obama ve Kerry nin 8

10 Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ndan ve yaklaşımlarından haz etmediklerini, yeni dönemde Davutoğlu nun koltuğunun sallantıya gireceğini de bu atamalar ilk yapıldığında sizlerle paylaşmıştım Mayıs ında Suriye de ilk gösteriler başladığında Sayın Başbakan Esad a 6 ay ömür biçmişti. Başkan Obama da 2 yıl önce Esad ın gitmesini istediklerini ancak bunda başarılı olamadıklarını ortak basın toplantısında açıkça itiraf etti. Kanımca burada da en önemli unsur Suriye konusunda Rusya-Çin-İran üçlüsünün etkili olmasıdır. Dışarıdan taşıma suyla değirmenin dönmeyeceği gibi, Suriye nin kendi içinde tabanı olmayan, dışarıdan devşirme El Kaide, El Nusra gibi İslamcı Terör örgütlerinin dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden toplanmış silahlı militanlarıyla da Suriye de yönetimin değiştirilemeyeceği ortadaydı. Şimdi 2 yıl önceki noktaya, 1 yıl önceki Cenevre Mutabakatı aşamasına yeniden gelindi. Cenevre Mutabakatı nedir? Öncelikle tarafların silah bırakması, çatışmalara derhal son verilmesi, barış müzakerelerine başlanması. Demokratikleşme görüşmelerine geçilmesi, demokratikleşme takviminin belirlenmesi, 2014 teki seçimler için siyasi partiler ve adaylar konusunda yeni anayasa ile özgür bir ortamın sağlanması, yeni bir anayasanın hazırlanması vs. Sayın Başbakan Türkiye nin bu konudaki kabulünü ilan ettiğine göre, bu durumda, Hükümetin Suriye politikası kökten değişmiş oluyor. ABD, AB, RUSYA VE ÇİN; Türkiye nin Sünni-Şeriatçı Radikal İslamcı Terör Örgütlerini desteklemesinden ve özellikle El Nusra Cephesi nden rahatsız. El Nusra yı tasfiye etmeye çalışıyorlar. El Nusra Cephesi nin Aşırı şiddet yanlısı, radikal terör örgütü listesine alınması için BM ye başvurdular.! Başbakan Suriye konusunda hemfikiriz, düşüncelerimiz örtüşüyor dediğine göre, Uçuşa yasak bölge, NATO müdahalesi, Esad ın askeri operasyonla devrilmesi vb. düşüncelerinden ve taleplerinden de vazgeçmiş oluyor. 9

11 Nitekim şimdi tarafların uluslararası düzeyde masaya oturması, Suriye nin geleceğinin müzakere yöntemiyle belirlenmesi aşaması benimsendi. Bu süreçte uygulanan yanlış politikalar 100 bine yakın insanın yaşamına, milyonlarca insanın yerini yurdunu terk etmesine, bir ülkenin harap olmasına, yerine gelmeyecek can kayıplarının yanında, milyarlarca dolarlık maddi kayba neden oldu. Sadece Türkiye nin mülteciler için resmi olarak bütçeden harcadığı kaynaklar 1 MİLYAR DOLARI AŞTI. Bu arada ülkemiz; silahlı mülteciler, islamcı radikal teröristler vb. yeni sorunların sahibi oldu. ESAD HÜKÜMETİ, İSYANCILARIN BAZI BÖLGELERDE KİMYASAL SİLAH KULLANDIKLARININ SAPTANDIĞINI, KİMYASAL GAZLARIN TÜRKİYE DEN TEMİN EDİLDİĞİNİ TESPİT ETTİKLERİNİ, KANITLARI ULUSLARARASI KAMUOYU İLE PAYLAŞACAKLARINI AÇIKLADI. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, kimyasal silahlarla ülkesini savaş eşiğine getirmek isteyen batılı güçlere meydan okudu. Kimyasal silahların muhalifler tarafından kullanıldığına dikkat çeken Esad, bu silahların Türkiye den temin edildiği söyledi. Kimyasal Silahlarla ilgili New York Times Gazetesi nde de şöyle bir açıklama yer aldı: CIA bunları, Suriye yakınlarında, Türkiye topraklarında yapıyor. ŞAM; Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan'ın Suriye topraklarında eylem yapan silahlı gruplara yardım sağladığı, silahlandırdığı ve finanse ettiği konusunda uzun zamandır sesini yükseltiyor." Başbakanın kimyasal silah iddiaları konusunda geri adım atmasının ardında bu açıklamalar olabilir mi? ABD nin gündeme getirdiği ancak Obama nın Suriye de kimyasal silah şüphelerimiz var ama emin değiliz herhangi bir tarafı doğrudan itham edemeyiz ve bunu müdahale gerekçesi olarak görmüyoruz sözleriyle, Irak taki yanlışa düşmeyeceklerini ifade ettiği Kimyasal Silah Kullanımı konusunda da Sayın Başbakan geri atmak zorunda kaldı. Oysa Sayın Başbakan ABD ye gitmeden önce Esad kimyasal silah kullanıyor, komisyon kurdurdum, inceletiyorum demişti. 10

12 BAŞBAKAN İRAN IN NÜKLEER PROGRAMI VE URANYUM ZENGİNLEŞTİRME ÇALIŞMALARI KONUSUNDA ABD İLE DÜŞÜNCELERİNİN ÖRTÜŞTÜĞÜNÜ AÇIKLADI. BU TÜRKİYE NİN İRAN POLİTİKASINDA 180 DERECELİK DEĞİŞİM, ABD VE İSRAİL SAFINA GEÇİŞ DEMEK. Sadece Suriye konusunda değil gözlerden kaçan başka dış politika değişiklikleri de söz konusu. Başbakanın ABD ziyareti sonrasında yaptığı açıklamalardan İran ve Filistin konusunda da ciddi politika değişiklikleri için Sayın Başbakanın Başkan Obama tarafından ikna edildiği ortaya çıkıyor. Hatırlayınız; Başbakan daha önce İran ı savunuyordu. İran ın Nükleer silahlara sahip olmasına karşı çıkan ülkelerin tümünün ve İsrail in de nükleer silah sahibi olduğunu, İran ın da buna hakkının bulunduğunu söylüyordu da Brezilya ve Türkiye nin arabuluculuğundaki müzakerelerde Başbakan, İran da bu silahlara sahip olabilir. Bölgede nükleer silah sahibi ülkeler var. İsrail e neden aynı ambargo uygulanmıyor. İsrail in fosfor silahları neden engellenmiyor demişti. Daha sonra İstanbul da Türkiye nin ev sahipliğindeki toplantılarda Başbakan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu yine aynı görüşleri dile getirdiler. Şimdi ise Başbakan tam tersini söylüyor. Demek ki, İsrail ile ilişkilerin normalleşmesinin ardında yatan nedenlerden birisi de bu! Obama rica etti; Türkiye, İran a yönelik Nükleer program konusundaki suçlamalarda İsrail in yanına geçti. BAŞBAKAN ERDOĞAN IN GAZZE ZİYARETİNE OBAMA DAN ŞARTLI İZİN ÇIKTI! BAŞBAKAN HEM GAZZE YE HEM DE DAHA ÖNCE HİÇ GÜNDEME GETİRMEDİĞİ BATI ŞERİA YA GİDECEĞİNİ AÇIKLADI. TÜRKİYE, İSRAİL HÜKÜMRANLIĞINI TANIMANIN YANI SIRA EL FETİH İLE DE DİYALOG SÜRECİ BAŞLATIYOR. Dikkatlerden kaçan bir başka önemli dış politika değişikliği Başbakanın Gazze ziyareti ile ilgili. Obama izin vermediği için, Başbakan Gazze ziyaretini sürekli erteliyordu. Beyaz Saray ziyaretinde Gazze ziyaretine izin çıktı. Ama bir ŞARTLA! Başbakan hem Gazze ye hem de daha önce hiç gündeme getirmediği BATI ŞERİA ya gideceğini açıkladı. 11

13 Biliyorsunuz Batı Şeria, İsrail in işgal altında tuttuğu Filistin toprakları! İsrail buranın kendisinin olduğunu iddia ediyor. Sürekli yeni Yahudi yerleşim merkezleri kuruyor. - Batı Şeria aynı zamanda Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve silahlı gücü El Fetih in etkin olduğu bir bölge. Başbakan ve AKP hükümeti bugüne kadar Filistin politikasında Hamas tan yana bir tutum izledi. El Fetih i dışladı. Başbakan, Hamas Lideri İsmail Haniye ve Halid Meşal ile tıpkı Esad gibi kardeş oldu. El Fetih Lideri Mahmut Abbas a ise mesafeli duruş sergiledi. Başbakanın, Davutoğlu nun ve AKP Hükümetinin politikalarında, bir anlamda Filistin sorununda da Sünni Siyaset Çizgisi egemen oldu. Dikkatinizi çekmek isterim ki; Türkiye, bugüne kadar Batı Şeria yı Filistin toprağı olarak tanıyordu. İsrail in işgal ettiği bu bölgeyi resmi olarak İsrail toprağı görmüyordu. Başbakan Gazze ziyaretine, Batı Şeria yı da ilave edince, Türkiye bir anlamda buradaki İsrail hükümranlığını tanımanın yanı sıra El Fetih ile de diyalog süreci başlatıyor. FİLİSTİN MÜZAKERE SÜRECİ YAKINDA BAŞLAYACAK. ANCAK TÜRKİYE NE İSRAİL NE DE FİLİSTİN YÖNETİMİ TARAFINDAN MASADA İSTENMİYOR. AKP İKTİDARI, YANLIŞ DIŞ POLİTİKA VE DİPLOMASİ İLE TÜRKİYE NİN İTİBARINI ZEDELİYOR! Sayın Başbakan gerek Filistin müzakere sürecine Türkiye nin de dahil olması, gerekse Batı Şeria ziyareti konusunda Mahmud Abbas ın olumlu bakmadığını dile getirdiği açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını, Abbas ın böyle bir şey söylemeyeceğine inandığını ifade etse de gerçek durum bu. Türkiye yine yanlış dış politika ve diplomasi ile Filistin konusunda da, çözüm masasında ciddi anlamda etkili olabilecekken, bu yanlı tutum ve Filistinliler 12

14 arasında Hamas - El fetih ayrımcılığı nedeniyle tarafların güvenini yitirmiş konumda. Sonuç olarak Başbakan; ABD ziyareti ile, Suriye politikasında ve İran politikasından u dönüşü yaparak çark etti. ABD-İsrail safına geçti. Filistin konusunda ise Gazze ile birlikte Batı Şeria yı da ziyaret programına alarak geç de olsa Filistinlileri bölme stratejisini ve Sünni Siyaset yaklaşımını terk ediyor gibi görünse de Türkiye açısından bu geç kalınmış bir politika değişikliği olarak değerlendirilmeli. Bu belirsizlikler nedeniyle Türkiye, bölgede güven, itibar, saygınlık kaybına uğradı. Bu son keskin dönüşlerle hükümetin bir dış politikasının olmadığı, ABD- İsrail endeksli bir politikanın güdümünde davrandığı netleşti. DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU NUN BUGÜNE KADAR UYGULADIĞI DİPLOMASİ, STRATEJİK DERİNLİK ÇİZGİSİ STRATEJİK SIĞLIĞA DÖNÜŞTÜ! BAŞBAKANDAN DAVUTOĞLU NA MESAJ GECİKMEDİ! DAVUTOĞLU İÇİN KABİNEDE BİR BAŞKA GÖREV, KABİNE İÇİ, KAYDIRMA GÜNDEME GELEBİLİR! Burada kanımca asıl sıkıntı yakında hükümet içerisinde başlayacak. Yukarıda değindiğim gibi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu nun bugüne kadar uyguladığı diplomasi, stratejik derinlik çizgisi stratejik sığlığa dönüşmüş oluyor. Gelinen noktada Davutoğlu diplomasisi yok değerinde ve iflas etmiş durumda. Sayın Başbakanın bizzat inisiyatifi ele alacağı izlenimini veren Dönüşte bölge ülkelerine ziyaretlerde bulunacağım. İlk olarak Rusya ya gideceğim sözleri bir anlamda Davutoğlu na da mesaj niteliğinde. Başbakan, Davutoğlu nun ABD-RUSYA-İRAN-ÇİN yaklaşımlarını ve Suriye politikasını doğru okuyamadığını yanlış yaptığını, kendisine de yanlış yaptırdığını, zor durumda bıraktığını düşünüyor. Bu o kadar açık ki, ABD ziyareti öncesinde bile Davutoğlu ve Başbakanın açıklamaları gündem başlıklarının ve beklentilerin çok farklı olduğunu, ziyaret sonrası yapılan açıklamalarda ise bir hüsran yaşandığını gösteriyor. Tüm bu yaşananlar bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı açısından utanılacak derecede yüz kızartıcı bir durum. Yani Başbakan ve Davutoğlu, ziyaretin 24 saat 13

15 öncesine kadar ABD nin politikasından bihaber, gelişmeleri okuyamamışlar, Lavrov-Kerry görüşmesinin sonuçlarını bile analiz edememişler. Önümüzdeki dönemde Dışişleri Bakanlığında bir görev değişimi bekleyebiliriz. Başbakan kendisini uluslararası kamuoyu, dünyanın önünde bu kadar acınacak konuma, zavallı duruma ve her sözünü geri almak pozisyonuna sokan bir Dışişleri Bakanı ile daha ne kadar birlikte yola devam edebilir? Zaten son 4-5 aylık gelişmeleri irdelediğimizde sürecin bu aşamaya varacağı çok net ve açıktı. Davutoğlu ve Başbakanın bunları görememesi stratejik derinliklerinin sığlığı konusunda çok somut bir gösterge. ABD nin Suriye konusunda şahin politikasından çark ettiği aylar öncesinden belliydi. Başkan Obama nın Suriye de savaş ve askeri müdahale yanlısı Hillary Clinton ile devam etmeme kararı bunun en somut belirtisiydi. Hillary Clinton ile birlikte ABD Dışişlerinde Suriye nin işgali yanlısı diğer ekip ve diplomatik grup da tasfiye oldu. ABD nin Şam Büyükelçisi Robert Stephen Ford, CIA Başkanı David Petraeus, Yakın Doğu İşleri'nden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Jeffrey Feltman. ABD Dışişlerindeki bu kadro tasfiye olunca, bölge ülkelerindeki bazı en yakın adamları da güç kaybetti. Suudi Arabistan ın İsrail ve Türkiye ile birlikte Suriye nin silahlı isyancılarını örgütleyen Suudi Gizli İstihbarat Şefi Prens Bender Bin Sultan, İran istihbaratınca öldürüldü. ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye de bu eski savaş isteyen ekipten sadece Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu kaldı. BAKANLIK TATLI, KOLTUK DAHA TATLI OLUNCA DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU SÖYLEMİNİ ÇEVİRDİ: SURİYE DE DİYALOGA KARŞI DEĞİLİZ DİYOR. OYSA SURİYE OLAYLARININ BAŞ MİMARI DAVUTOĞLU İÇİN ZORLU SÜREÇ BAŞLIYOR! Kanımca son ABD ziyaretinde Başbakanın ve Türkiye nin düşürüldüğü durum, Dışişleri Bakanının değişmesi için yeter de artar bile. Davutoğlu da bunu hissettiği için olsa gerek hemen söylemini değiştirdi. ABD dönüşü yaptığı açıklamalarda Cenevre-II müzakerelerine desteğini gündeme getirdi, olumlu baktığını açıkladı ve Suriye de diyaloga karşı değiliz 14

16 dedi. Bu bir durumu kurtarma çabasıdır. Suriye deki facianın baş mimarlarından birisi Ahmet Davutoğlu dur. Yeni Osmanlı hayallerinin peşinde Türkiye yi Komşularla sıfır sorun diye yola çıkıp Sıfır Komşu noktasına getiren Dışişleri Bakanı Davutoğlu nun Stratejik Sığlığıdır BAKINIZ, 2 GÜN ÖNCE İSRAİL İN İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ MOSSAD'A YAKIN OLDUĞU DEBKAFİLE SİTESİ, ABD, İSRAİL VE TÜRKİYE NİN, ESAD REJİMİNİN GÜCÜNÜ YANLIŞ DEĞERLENDİREREK STRATEJİK BİR HATA YAPTIKLARINI İÇEREN BİR ANALİZE YER VERDİ! Debkafile Özel diye yayınlanan bu analizde, İsrail ve ABD'nin Esad rejimine ilişkin yanlış politikalarının Suriye nin karşı bir saldırı için hazırlanmasına neden olduğu, Suriye krizinin, "İsrail'den başlayarak" komşularına sıçrayacak boyuta gelmesinde Esad ı hafife alma hatasının yattığı ifade ediliyor. ABD Başkanı Barack Obama nın Suriye ye askeri müdahaleye ilişkin kararsızlığı, Obama nın, Suriye de kimyasal silahların kullanıldığını kabul etmeye yanaşmaması, Rusya yı gelişmiş S-300 ve Yakhont füzelerinin Esad rejimine gönderilmesini engelleyememesi gibi unsurların da Esad ın gerçekte göründüğünden fazla güce ve uluslararası desteğe sahip olduğunu gösterdiği kaydediliyor. DEBKA analizinde şöyle deniliyor: Belki tersine çevrilemeyecek olan stratejik hatalar yapıldı. Çünkü bunlar İsrail ve Obama Yönetimi nin paylaştığı, Suriye nin savaş alanındaki güçlerine ilişkin hatalı değerlendirmelerden kaynaklandı. Bugün bile ABD, İsrail ve Türkiye, Esad ın günlerinin sayılı olduğu inancına tutunuyor ve Suriye ordusunun, isyancıları, iki yılı aşkın çatışmalarda ele geçirdikleri topraklardan çıkarmaya yönelik karşı saldırılarda sürekli kat ettiği ilerlemeleri kabul etmeyi reddediyor. Debkafile, Suriye yi yönetenlerin ayakta kalma kabiliyetinin yanlış okunduğunu, Obama, Netanyahu ve Erdoğan ın bölgedeki iki büyük stratejik değişikliği değerlendiremediklerini ve karşı koyamadıklarını öne sürüyor. Bu stratejik ve Erdoğan da dahil ABD ve İsrail in de gücünün yetmediği oluşum; Moskova, Tahran ve Hizbullah ın (Irak ve Lübnan Hizbullah ları) Esad a 15

17 olan askeri destek taahhütlerinin yanında, 3 bin Iraklının Esad'ı desteklemek üzere sınırı geçmesine engel olamamaları, bunun sonucunda da Moskova şemsiyesi altında, Tahran-Şam-Hizbullah ittifakının kırılamaması, giderek de güçlenmesi. Bunu İsrail istihbaratının sitesi söylüyor. Yanlış yapıldı, hata yapıldı, Esad hafife alındı, olacaklar öngörülemedi, Rusya nın ve İran desteği ciddiye alınmadı, Esad ın gücü iyi analiz edilemedi, deniyor. SURİYE DEN DAHA BÜYÜK BİR TEHLİKE GÜNEY KOMŞUMUZ IRAK TA HIZLA BÜYÜMEKTEDİR. SON BİRKAÇ GÜNDE BAŞTA BAĞDAT OLMAK ÜZERE ÜLKENİN ÇEŞİTLİ ŞEHİRLERİNDE BOMBALI EYLEMLERDE 300 E YAKIN İNSAN YAŞAMINI YİTİRDİ. Irak taki tehlike din ve mezhep temelinde, bazı bölgelerde de etnik temelde terörün tırmanışa geçmiş olmasıdır. Burada Şii-Sünni çatışması ve ayrışması tehlikeli boyuta gelmiş durumdadır. Suriye deki olayların da etkisiyle bu ülkede üslenen El Kaide terör eylemlerine hız vermiş durumdadır. Irak ta bir iç savaşın mezhep ekseninde yaygınlaşmaya başladığı izlenimi güçlenmektedir. Kuzey de ise etnik temelde Kürt Yönetimi ile Merkezi Bağdat Yönetimi arasında özellikle petrol satışı ve petrol gelirlerinin paylaşımı konusundaki anlaşmazlık şiddetlenmektedir. Irak Başbakanı Nuri El Maliki, önce Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari gibi Kürt kökenli Bakanları kabinesinden uzaklaştırdı. Şimdi de Sünni kökenli Bakanları kabine dışında bırakıyor. Bu gelişmeler Irak ın üç ya da dört bölgeli bir parçalanma sürecine gidişini hızlandırıyor. Kürt, Şii, Sünni ve Arap bölgelerinin bölünmesi Irak ın üç-dört küçük devletçiğe ayrışması Türkiye açısından da sıkıntılı bir tabloyu gündeme getirecektir. ABD işgalinin, Irak ı diktatörlükten kurtarma, insan hakları ve demokrasiyi yaşama geçirme vaatlerinin bir ülkeyi ne hale getirdiği gözlerimizin önünde yaşanıyor. Güney sınırlarımızda Barzani ye bağlı Peşmerge Kuvvetleri ile Bağdat hükümetine bağlı Irak ordu kuvvetleri savaş vaziyetine geçmiş durumda. 16

18 Suriye deki çatışmalar nedeniyle tıpkı Türkiye nin Güney sınırları boyunca söz konusu olan denetimsizlik, kontrolsüzlük Irak-Suriye sınırları için de geçerlidir. O nedenle Radikal İslamcı terör örgütleri Irak-Suriye-Türkiye sınırları arasında mekik dokumakta, eylemlerini gerçekleştirip rahatça diğer ülkeye geçebilmektedir. Hükümet artık bu konudaki yanlışlarını, hatalarını görmek zorundadır. IRAK VE SURİYE KÜRTLERİ ARASINDA GERGİNLİK VE ÇATIŞMA İHTİMALİ TIRMANIYOR! PKK DESTEKLİ PYD, BARZANİ YANLILARINI TUTUKLUYOR! BU DURUM KARŞISINDA BARZANİ NİN SINIRLARINI KAPATMASI PKK NIN ÇEKİLMESİNİ DE GÜÇLEŞTİREBİLİR! Irak ta ve Suriye de çatışmalar ve terörün yaygınlaşması ülkemiz için ciddi riskler içerirken, daha da sıcak bir gelişme Irak ve Suriye nin Kürt bölgelerinde gündeme gelmiş durumda. Kuzey Irak Kürt Yönetimi ile Kuzey Suriye de Esad ın çekilmesinden sonra hâkimiyeti ele alan, ancak bugüne kadar isyancıların yanında, Esad a karşı çatışmaya girmeyen PKK nın Suriye kolu PYD arasında silahlı çatışmaya varacak gerilimler gündemdedir. Bu gelişmelere bağlı olarak Barzani Yönetimi önceki gün sınırları kapatma kararı aldı. Kuzey Suriye de geniş bir bölgede hakim durumda olan PYD, Barzani ye yakın duran Suriyeli Kürtlerin diğer partisi Partîya Demokrat a Kurdî li Surîye (Suriye Kürt Demokrat Partisi-SKDP) üyesi 75 kişiyi gözaltına alarak tutukladı. PYD nin Esad yanlısı olduğunu iddia eden SKDP, muhaliflerin yanında çatışmalara girmek için üyelerini silahlandırıyor. Barzani nin de SKDP üyelerine silah desteği, askeri eğitim desteği verdiği belirtiliyor. PYD nin SKDP lileri gözaltına alması üzerine, Kamışlı da büyük gösteriler yapıldığı, çatışmalar çıktığı haberleri geliyor. Türkiye den çekilen PKK lıların da Suriye ye geçip PYD saflarına katılacakları, burada Radikal İslamcı-Şeriatçı örgütlere karşı çatışacakları belirtiliyordu. Barzani nin sınır kapılarını kapatmasının arkasında Türkiye den çekilen PKK lıların Suriye ye geçişlerini, PYD ye katılmalarını önlemek politikasının da yattığını öngörebiliriz. 17

19 Kısaca güney sınırlarımız her yanıyla ateş çemberi. Irak ve Suriye deki iç çatışmalar şimdi de Kürtlerin kendi aralarında çatışmaya girmeleri ihtimalini ve çatışmaların genişlemesi riskini beraberinde getiriyor. TÜRKİYE NİN SINIRLARININ, SINIR VE GÜMRÜK KAPILARININ NE HALDE OLDUĞUNU İSE REYHANLI OLAYI, AKÇAKALE VE CİLVEGÖZÜ OLAYLARI, PKK LILARIN MEDYA EŞLİĞİNDE ÇEKİLME GÖSTERİLERİ BİZE GÖSTERDİ. PKK nın çekilme sürecini Medya üstlenmiş durumda. Onlarca gazeteci, televizyoncu, yazar adım adım dağda, bayırda, sınırda, Kandil de PKK ya eşlik ediyor. Her gün bu konuda günlük anılar, fotoğraflar medyada yer alıyor. PKK lılar kamp kuruyor, gazetecilerle piknik yapıyor, çay demliyor. Medyatik Propogandası yapılıyor PKK nın. Medya çarşaf çarşaf bunları yayınlarken, hiçbir Cumhuriyet Savcısı terör örgütünün propagandası diye inceleme başlatmıyor. Yasalar mı değişti yoksa haberimiz yok? Genelkurmay Başkanlığı medyada yer alan haberlere göre terör örgütü elemanlarının faaliyetlerine ilişkin herhangi bir bilgimiz, duyumumuz, görüntümüz yoktur. TSK birimleri görevlerini her zamanki gibi ifa etmektedir. İnsanlı ve insansız hava araçları görev başındadır. Ancak tarafımıza ulaşan medyadakine benzer bilgi ve görüntüler söz konusu değildir diye açıklama yapıyor. Bu halkın aklıyla alay etmektir. Hükümet; TSK ya, Polise, Özel Tim e, Koruculara, Savcılara, sınır karakollarına ve birliklerine talimat vermiş; Görmeyin, duymayın, karşılaşmayın, yollarına çıkmayın diye. Bu kadar açık Biz çatışma olsun, bombalansın, saldırılsın, insanlar öldürülsün demiyoruz. Ancak bu kadar aşikâr bir şekilde devletle, devletin güvenlik güçleri ve yargısıyla alay edilmesi, kabul edilebilir bir şey değil. Çekilme Günlükleri ni yazan ve yayınlayan gazeteciler Sınıra kadar hiçbir güvenlik görevlisiyle karşılaşmadık. Kontrol noktaları ve karakollar boştu. Sınırdan da rahatça, kimseyle karşılaşmadan geçtik diye yazıyorlar. 18

20 Buradan da anlaşılıyor ki, sınırlarda güvenlik gücü yok. Sınır karakolları adeta boş, sınır güvenliği rafa kaldırılmış! Murat Karayılan her gün bir gazeteye beyanat veriyor. En son beyanatında diyor ki; - Biz çekiliyoruz, Türkiye hâlâ yeni ve daha güvenlikli sınır karakolları inşa ediyor. İyi niyet olacaksa bu karakol inşaatları, bölgedeki baraj inşaatları derhal durdurulmalıdır. Hükümet ise adeta suçlu gibi bu talebe yanıt veriyor; - Bunlar ihalesi önceden yapılmış, inşaatı daha önce başlamış karakollar. Çözüm süreci ya da PKK lıların çekilmesiyle ilgili değil. Bir art niyet yok. İşte Hükümetin Çözüm Süreci dediği sürecin, uygulamaların geldiği nokta budur. Sürecin amacı, hedefi, yapılan anlaşmalar, verilen sözler konusunda hâlâ ne Başbakandan ne de bir hükümet yetkilisinden bakandan net bir açıklama yok. Ne olup bittiğini herkes Murat Karayılan ın, Bahoz Erdal ın, Duran Kalkan ın açıklamalarından, talimatlarından, tehditlerinden, taleplerinden öğreniyor. Bakın Başbakanın atadığı Akil İnsan Orhan Gencebay bile işin içine girince uygulamaların yanlışlığını gördü ve diyor ki; Akil İnsanlara gerek yoktu. Yanlış yapıldı. TBMM de bu iş yapılmalıydı. TBMM varken Akillere gerek yoktu Tıpkı Suriye politikası, Dış politikada olduğu gibi, Çözüm Süreci nde de bizim baştan beri söylediğimiz noktaya geliyor insanlar. Yanlışları gördükçe, yangınları gördükçe CHP nin tavrının, dik duruşunun, eleştiri ve önerilerinin, çizgisinden ödün vermemesinin doğruluğu anlaşılıyor. Biz çözümün adresi TBMM dedikçe buna karşı çıkanlar, PKK kadrolarından akıl alıyor, onların önerilerini medyada kamuoyu gündemine taşıyor. Bugüne kadar pek çok kanlı eylemin, katliamın talimatını verdiği bilinen, yazılıpçizilen PKK nın en kanlı yöneticilerinden Bahoz Erdal bile sütten çıkmış ak kaşık gibi röportaj veriyor; Silahları şimdilik kenara koyduk. Ateşkes ilan ettik. Ama örgütün, gerillanın silah bırakması, silahsızlanması söz konusu değil. Şimdi bunu yaparsak bu teslimiyetçilik olur. Gerillaya teslimiyeti kabul ettiremeyiz. Tüm 19