Haydar Ergülen ile Söyleşi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Haydar Ergülen ile Söyleşi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim"

Transkript

1 İlk şiir kitabınız Karşılığını Bulamamış Sorular 1981 yılında yayınlanınca siz birden 80 kuşağı diye tabir edilen döneme dahil edildiniz. Hatta sonra bu kuşağın temsilcisi, şefi, muhtarı ilan edildiniz. Tüm bu yakıştırmalara katılmadığınızı biliyorum ancak şunu merak ediyorum: Haydar Ergülen kendini hangi dönemin şairi olarak görüyor? Yoksa bir dönemsel sınırlama yapmıyor musunuz? Dönemsel sınırlama yapmıyorum. Kendimi gelenekle bugün arasında bir yerde görüyorum. Ne çok eski bir şair ne yeni bir şair olarak görüyorum. Hatta daha çok eskiye bağlı olduğumu düşünüyorum. Bu çok eski bir şiir yazdığım anlamına gelmiyor ama bağlandığım kaynaklar bizim eski şiirimiz. Yani gerek Cumhuriyet dönemi gerek öncesi şiirimiz. Eğer çok gerekiyorsa, zorlama olmayacaksa da seksenli yılların şairiyim. Çünkü yetmişli yılların sonunda yazmaya başladım. Yetmiş yedi, yetmiş sekiz senesinde ilk şiirim yayınlandı ama benim de birçok arkadaşım gibi ilk kitabımın çıkması seksenli yıllara rastlar. Seksenli yıllar şairi olarak adlandırıldık. Bunun benim için bir anlamı, bir önemi yok. Ama yeter ki insanlar bunun üzerinden kalkarak bunu kötüleme yoluna gitmesinler. Yani bunda kötülenecek, abartılacak bir şey yok. 70 li yıllarda slogan şiirleri yazılırken 80 lerde bunun ortadan kalktığını, hakim olan şiir sesinin slogandan uzak, slogan atmak yerine politik değerleri sadece fısıldayan bir hal aldığını görüyoruz. Böyle bir değişimi, bir anlık bir kırılmaya, bir darbeye mi bağlıyorsunuz yoksa gelenekten gelen farklı bir açılım mı yakaladı seksen şairi? Tabii önce Lazın dediği gibi; Sessuzluk oldu. Çünkü o dönemdeki büyük bir kırılmaydı. Sadece Türkiye nin siyasi hayatı bakımından değil dünyanın geleceği bakımından da çok büyük bir kırılma yaşandı. Neredeyse tüm dünya ters düz oldu. Bugün sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz. Bunu sadece Türkiye deki bir askeri darbeye bağlamak mümkün değil. Aynı zamanda dünya sosyalist sistemi dediğimiz sistem de çöktü. İkisi beraber aynı yıllarda olduğu için seksenli yıllar bir bakıma, Türkiye de seksenli yıllar öncesini yaşayan insanlar için bir milattır. Sonra hepimiz evimize döndük. Ben bunu sık sık söylerim: Şiire döndük. Bazı arkadaşlarımız ne yazık ki evlerine dönemediler. Kimi öldü, kimi hapishanelerde kaldı, kimi yurtdışına çıktı. Biz şanslıydık, hiç değilse eve dönebildik. Yani şiire dönebildik. Döndüğümüz yerde de yalnız olmadığımızı 1 / 17

2 gördük. Seksen öncesinde birlikte olamadığımız insanlarla aynı evi paylaşmaya başladık. Daha doğrusu aynı apartmanı paylaşmaya başladık. Odalarımız farklıydı ama Dediğim gibi bir siyasi kırılma mutlaka var. Fakat şiirin dilinde de, imgesinde de bir kırılma oldu. Ben yetmişli yıllar şiirini sadece slogan şiir olarak değerlendirmiyorum. Bazen de demek ki dönemin ihtiyacı olan şiir oymuş diye düşünüyorum. Yetmişli yıllar derken bunu sadece slogan şiire indirgeyemeyiz. Türk şiirinin çok iyi şairleri Mehmet Taner, Cahit Zarifoğlu Başka birçok şaire kadar o dönemin, sadece o dönemin de değil, Türk şiirinin iyi şairleri çıktı. Ama egemen olan şiir slogan şiir. Fakat sonra o arkadaşların da bir kısmı yazmaya devam ettiler. Seksenli yıllar, aslında sadece seksenli yıllarda yazan şairlere değil, bence daha önceki kuşaktan yazan şairlere de bir imkan sundu. İster buna İslami kesim diyelim ister laik kesim diyelim kabaca, bunları sevmiyorum ama tarif için, hem onlara bir buluşma sağladı hem de daha önceki yetmişli kuşak olsun, başka kuşaktan şairler olsun, onlara da imkan sağladı diye düşünüyorum. Pek çok şair de o dönemde okundu diye düşünüyorum. Sina Akyol yetmişli yılların şairidir. Benim arkadaşım. Sina seksenli yıllardan sonra daha çok okunmaya başladı. Güven Turan altmışlı yılların şairidir. Hulki Aktunç seksenli yıllar Şiirin insanın ana yurdu olduğu ortaya çıktı. İnsanlar?n, o darbenin etkisinden sonra, ilk sığındıkları şey şiir oldu. 80 şiirine karşı tasfiye söylemleri, yazıları, girişimleri Bu tasfiye hareketini neye yormak gerek? Hayra mı yormak lazım, şerre mi yormak lazım? Ben genellikle hayra yormak taraftarıyım. Bunu başlatan arkadaşımız Osman Çakmakçı. Başka dergilerde de var. Kılavuz dergisinde de var. Doğru söylediği şeyler var ama bunları çok ayaküstü söylediği için derdi anlaşılmıyor aslında. Ben tasfiye etmek lafının bir gerçekliği olduğuna inanmam. Çünkü sadece bizim şiirimizde değil, bizim geçmiş şiirimizde değil, belki dünyada da bunlar yapılır ama tasfiye gerçekleşmez. Herkesin bildiği bir şeyi tekrar tekrar söylemenin alemi yok. Tasfiyeyi kimin yaptığı belli değildir. Okur mu yapar, tarih mi yapar, şiir tarihi mi yapar, şiir eleştirisi mi yapar, bilmiyorum. O bir şekilde kendi kendine olur. Kaldı ki birikimli bir sanat dalı şiir. 2 / 17

3 Bir kere sormuşlardı. Kısmetse o da olur. demiştim tasfiye için Varlık dergisinde. Çünkü gerçekten de söyleyecek fazla bir şeyim yok. Bu konunun bence çok da tartışılacak bir yanı yok. Pekala, şimdi tasfiye olamayacağını söylüyorsunuz. Bunu yaparsa şiir tarihi yapar, doğal yoldan olur bu, diyorsunuz. Yani bunu okur yapar, şiir tarihi yapar, antolojinin kendisi yapar. Hep de böyle olmuştur diye düşünüyorum. Siz hep şunu söylüyorsunuz: Benim bugün yazdığım şiir benden elli yıl önce yazılmış olan şiirin kaynağından beslenmiştir. Bugün yazan genç şairlerin şiiri de benim şiirimde vardır, beslenmiştir. Siz böyle söylediğiniz halde bu tasfiye hareketini biraz da şöyle mi görmek gerekiyor: Tam anlamıyla bir şey yapamadıkları için kendilerine alan açmak isteyenlerin bağırması gibi, yani bu alan bize kalsın, bu seksenli yılları çıkarmak gerekir aradan gibi? Aslında diyemem. Çünkü Osman Çakmakçı benim sevdiğim bir arkadaşımdır. Sevdiğim bir şairdir. Şiir üzerine düşünür. İyi şiirleri vardır. İyi yazıları vardır. Bir edebiyat ve şiir adamıdır. Bunu yazıyorsa bir bildiği vardır mutlaka. Ama dediğim gibi keşke bunu biraz daha sindirerek, yavaşça, biraz daha altını doldurarak yazsaydı iyi olurdu. Sadece orada otuz isim yazarak, hadi şimdi bunları silelim Bu işler öyle olmuyor. Onun için de Osman ın heyecanını anlıyorum ama katılmıyorum. Yani böyle şeylere ihtiyacı olmadığını biliyorum, eminim. Böyle şeylere ihtiyacı yok Osman ın. Mehmet Erte yle Kitap-lık (Haziran 2005, sayı 84) için yaptığınız konuşmanızda 80 şiirinin ortak 3 / 17

4 paydasının olduğundan ve bunun olabilecek en doğru şekilde; şiiri şiir olarak yazmak, şiir üzerinden siyasal bir bildiri yaymamak şeklinde tezahür ettiğini söylüyorsunuz. 70 şiirindeki siyasal kamplaşmaların bir kenara bırakılıp şiirin sadece şiir olmasında buluşulmasına rağmen, 80 şiirinde neden bir akımdan, bir kuşaktan söz edemiyoruz? Belki böylesi daha hayırlı olur diye düşünüyorum. Çünkü biliyorsunuz çok şair çıktı seksenden sonra. Doksanlı yıllarda yazılan şiir, seksenli yıllarda yazılan şiirin bir devamı diye düşünüyorum. İyi ya da kötü anlamında söylemiyorum. O anlamda yeni başka bir şiir yazılmadı diyorum, kızıyorlar. Aramızda gönül bağı var, seksenlerle doksanlar arasında. Bir de çok şair olduğu için maalesef öyle bir akımdan söz etmek güç. Ayrıca dile getirdiğiniz şeyler, onlar çok basit şeyler. Şu açıdan basit şeyler, yeni bir şey söylemedik biz. Çıkardığımız Üç Çiçek Dergisi olsun, Şiir Atı olsun, başka arkadaşların çıkardığı benzer tabanı ve düşünceyi taşıyan dergiler olsun Onlar aslında bir geriye dönüş yaptılar. Yani şiire tekrar itibarını kazandırmak anlamında, söz sanatlarını kazandırmak anlamında bir şey yaptılar. Yeni bir şey söylemediğimiz için bu bir akım da olamazdı. Yani bir anda kesilen, kesintiye uğrayan bir şeyi tekrar oradan biraz daha genişlemiş bir şekilde yürütmüş olduk. Tren durmuştu. Ve biz o lokomotifi tekrar yürütmüş olduk. O yüzden bir akım olmayabilir. Her ne kadar biz İkinci Yeniye sahip çıktığımız zaman, onu da yanlış okudunuz diyorlarsa da, neyse demek ki kendimize göre okuduk. Demek ki yanlış okuduk. Başkaları doğrusunu okumuştur. Bu da çok enteresan bir şeydir. Yani bir şiiri, bir başkası diyor ki, siz onu yanlış okudunuz. Buna verilecek bir cevap yoktur aslında. Doğru okumak nedir? Doğru ya da yanlış her ne okuduysak da, geleneksel olsun, İkinci Yeni olsun; en azından biz oralardan beslendiğimizi, kaynaklandığımızı ve onların bir anlamda takipçisi, sürdürücüsü olma isteğimizi ve arzumuzu dile getirdik. Zaten seksen şiiri de İkinci Yeni şiirine dayanan, oradan beslenen bir şiirdir genel olarak. Seksen şiiri İkinci Yeninin devamı gibi. En azından oradan beslenen... Devamı gibi derken şunu da yanlış söylemeyeyim. Biz kendimizi oraya bağlamak istedik. O bizi kabul eder etmez ama biz onu okuyarak büyüdük, yetiştik ve şiirimiz de oradan etkilendi. 4 / 17

5 Doksan şiirinde ve ondan sonra yazılan 2000 şiirinde büyük bir dağınıklık var. Kimin ne yazdığı, nasıl yazdığı çok belli değil. Çok şair mi var, yoksa yazan az şair çok dağınık mı yazıyor? Belli bir söylem geliştirememiş bir kuşak mı var? Bir defa çok şair var, seksenden beri. Ben bundan şikayetçi değilim. Allah sayısını artırsın ama bu çok şair içinde, her zaman olduğu gibi, ne kadar okursanız ne kadar severseniz sevin, çok az insanı okuyup sevebiliyorsunuz. Belki de çok sevmeye meyyalimdir ama hepsini birden sevmek mümkün değil. Daha doğrusu sevmeyi bırakın, adlarını öğrenmeye, şiirini okumaya yetişmek mümkün değil. Ben bu dağınıklığın bir yere bağlanacağını düşünüyorum. Şimdi mesela, 25 yıldır, seksenli yıllardan şimdiye kadar bir şeyler gelişti; seksende, doksanda bir şeyler yazıldı. İster devamı olsun ister olmasın. Şimdilerde yeni şiir hareketleri var. Madde Şiir Akımı dedikleri, Soylu Yenilikçi Şiir, İmgeci Toplumcu Şiir, Neo-epikçiler, Deneysel Şiir, Avangart Şiir arayışları Böyle öbek öbek bir arayış var. Bir yerde toplanılacağını düşünüyorum. Ama onların neredeyse tamamı şekilsel şeyler. Deneysel diyorsunuz. Çok hayatın merkezine dair bir şey söyleyen şiir anlayışları değil. Ama genellikle şöyle olur. İkinci Yeni şiirine baktığınız zaman, onun da başlangıcında anlamsızlığa kadar varan bir yön vardı. Hatta İlhan Berk o akımın başında yoktu, sonradan dahil olmuştu; en çok anlamsızlığı İlhan Berk savunuyordu. Hâlâ savunur. Diğerleri de; Turgut Uyar, Cemal Süreya falan korkuyorlardı bu kadar anlamsız algılanmasından, öyle yorumlanmasından. Sonra İkinci Yeni nin asıl toparlanması belki de İkinci Yeni bittikten sonra olmuştur. Bugün bizim İkinci Yeni şairlerinde asıl sevdiğimiz şiirler belki de İkinci Yeni bittikten sonra yazdıkları kitaplardır. O yüzden bu hareketler daha çok yeni. Sözü oraya getireceğim. Şimdi bir buluşma, bir heyecan süreci Mutlaka bunlar azalacak, eksilecek, toparlanacak, sıkılaşacak Başka bir 5 / 17

6 şeyler yazacaklar. İlk kitaplarını inkar edecekler belki. Bu iş böyle olacaktır diye düşünüyorum 90 larda yazılan şiir için ne düşünüyorsunuz? 90 döneminde çok iyi şairler var. Doksanlı yıllar dosyası yapılmıştı Hürriyet Gösteri de yedi sekiz sene önce, ben de oraya bir yazı yazmıştım. Pek çok şair var. Bejan Matur dan Tuna Kiremitçi nin ilk kitabına, Ender Emiroğlu ndan Baki Ayhan T. ye, Osman Çakmakçı dan Ali Hikmet e Şu an hepsini hatırlayamıyorum ama dediğim gibi bunları seksenli yıllardan ayıran bir şey göremedim; o dönemin iyi şairleri ama. Seksenlerden hemen sonra, on sene sonra da bir şey çıkması kimseden beklenemez. On sene kısadır yani. Varlık (Say? 1173, Haziran 2005) dergisinde de böyle bir soruşturma yapıldı. Onarlık dönemlere ayrılabilir mi? diye. Siz yapılamayacağını söylüyorsunuz. Yapılamaz. Ancak şöyle olabilir; bu, tarihsel, siyasal önemi olan bir şeydir nihayetinde. Kimse sırça sarayda değil; bir fanusta yaşamıyoruz, toplum içinde yaşıyoruz. Şair olmak demek fildişi kuleye çekilip orada imgeler üretmek değil. Bilakis, bizzat Türkiye de toplum, Osmanlı dan beri gelen bir tarihsel gelenek içinde şairden aydın görevini bekler. Önce şair itiraz etsin ister. Herhangi bir muhalefet şairden beklenir. Belki hep bizim şairimiz muhalif olduğu için Osmanlı da da öyle bir gelenek olabilir. Şunu söylemeye çalışıyorum; bir şiir akımı ya da seksen dönemi gibi bütün dünyayı sarsan bir milat olmadıktan sonra kuşaklara ayırarak şiiri değerlendirmek zor ve gereksiz bir şey. Ece Ayhan ın dediği gibi, Esas duruş mülkiyetin temelidir. Türkiye de esas duruş mülkiyetin temelidir. Esas duruş aynı zamanda darbelerin de temeli olduğu için herhalde, ona göre ayarlama gereği hissedildi. Şair da hizaya bakıp on yılda bir darbeye göre kuşak oluşturacak herhalde! Neyse 90 lardaki darbeyi de galiba doksanlı yılları savunan eleştirmenler yapacak. Ayrıca bize bu kadar vurmasınlar, zaten seksende bir darbe yedik! 6 / 17

7 Darbelerini kendilerine saklasınlar. Bazen şeyi düşünüyorum. Genç bir şair var; Efe Murat, onunla konuşuyorduk. Bu son zamanlardaki akımları anlattı; kimler var falan, ben hepsini tanımıyorum. Sonra internetteki bazı tartışmalardan bahsetti bana ve o tartışmalarda resmen küfürler edildiğini söyledi. Benim de adımın geçtiği bir şeyler varmış. Ben şaşırdım. Şimdi İslamcı ve laik diye bakalım, şimdi zaten şiirde böyle bir ayrım uzun zamandır yok, ayrıca olsa bile küfür edilir mi! Ama zaten mesele böyle değil. Diyelim ki İslami çevre içindeki adam kendi çevresine küfrediyor veya karşı tarafa küfrediyor; fark etmez, hiç önemli değil sonuç olarak. Sen benim şiirimi beğenmeyebilirsin, nefret edebilirsin; ben de senin şiirini beğenmeyebilirim. Sokakta da görünce selam vermeyebilirsin. Bu da çok komik tabii, sanki anasını babasını öldürmüş gibi, kan davası gibi. Ama bu kadar şiddetli bir şey olabilir mi, kan davası gibi. Benim şiirde anlamadığım şey budur. Benim de başıma geldi on sene önce tartışmalarda. Neredeyse sokakta görsen sanki dövüşecek duruma geliyorsun. O kadar tartışmaların dışında durmanıza rağmen. Evet. Ama o duruma geldim neredeyse. Anlamadığım şey bu. Ben de size sorayım: Bu kan davasının sebebi ne olabilir sizce? Biz de arkadaşlarla konuşurken şöyle değerlendirmiştik: Yazdığı şiirde bir numara olmadığı için ortalıkta toz duman bırakmaya çalışıyor küfürlerle. 7 / 17

8 Bir kişiden bahsetmiyorum pek çok insan bu durumda. Bir çoğunda böyle bir şey vardır diye tahmin ediyorum. Çünkü eğer iyi bir şairse ve kendini bununla ispat etmek istiyorsa, şiiriyle ispat eder. Başka söz söylemez. Bir de eleştiri diye bir şey var; eleştirirsin, tamam. Onun ötesinde küfretmek diye bir şey düşünemiyorum. Neyse 90 lı yıllarda çocukluğunu yaşayanlar, bugün 2000 şiirini yazıyor. 90 lı yıllarda ortaokula, liseye gidenler biraz da Özal devrinin kayıp kuşağından geçtiler. Türkiye nin dünyaya açılması, serbest ekonomi, hızlanan hayat vs. derken, 90 lı yıllarda ilk gençliğini geçenler için siyasal ve kültürel anlamda bir kayıp kuşaktan söz ediliyor. Sizce bu kayıp kuşağın temsilcilerinin yazdığı 2000 ler şiiri, birikimimizde iyi bir iz bırakabilecek mi? Olabilir diye düşünüyorum lerde yazan, yeni akımlar dediğim akımlar, bu insanların arasından çıkacak diye düşünüyorum. Ve ben onların tamamen apolitik olduğuna inanmıyorum. Büyük bir kesim apolitik olabilir ama şairler için bu çok mümkün değildir. En apolitik şairin bile mutlaka politikaya değinen bir tarafı var. Mümkün değil başka türlü olması. Şair çünkü bir derdi var. Yani o dert sadece bireysel bir dert değil ki; ülke derdi var, dünya derdi var. Şairin dertleri onlardır. İnsanın derdi, ülkenin derdi, dünyanın da derdidir, böyle baktığınız zaman, bir anda şairin neye tekabül ettiğini, neye karşılık geldiğini anlamış oluruz diye düşünüyorum. Ve ben o kadar da, bu arkadaşlara karşı apolitik suçlaması getirmiyorum ve mutlaka bir dönüşüm sağlayacaklarını, daha sonra yazacakları şiirde en azından kendilerini apolitik bırakan dönemi yargılayacak şeyler yazacaklarını düşünüyorum. Bu yüzden yeni bir şiirden ümidim var. 8 / 17

9 Günümüz genç şiiri üzerine neler söylemek istersiniz? Sonuçta sizin görüşünüz bugün yazan genç şairler için önemli. Tek tek üzerinde duramam şu anda genç şairlerin, ama Osman Çakmakçı nın seksenli yıllara ait şiir tespitlerine şu açıdan katılıyorum. Seksenli yıllar şiiri yoruldu artık. Bunu, şiir yazan biri olarak da söylüyorum. Bunda alınganlık gösterecek bir şey yok. Çünkü seksenli yıllar şiiri diyoruz ama bu yetmiş beşlerde yazılmaya başlayan, neredeyse otuz yıla tekabül eden bir şiir. Bence yoruldu ve bunun içinde ayak değiştirebilen çok fazla şair yok aslında. Ayak uydurmak anlamında söylemiyorum. Şiiri biraz daha geliştirebilen, değiştirebilen çok fazla şair yok. İlk çıkışlarıyla bugüne kadar pek çok şair geldi. Bu da şiirin yorgunluğu bir anlamda. Bazıları bunu dinlenme sayabilir. İnşallah bundan sonra daha iyi şiirler çıkar ortaya. O yüzden, şimdi bu dönemi karşılayacak sizin bahsettiğiniz Özal dönemi olsun, ondan sonra değişen dünya olsun; onun şiirinin yazılması gerekiyor. Biz yenilginin şiirini yazdık, zaten yapılacak bir şey yoktu. Nasıl yetmişli yıllarda sıcak bir mücadele vardı, onun şiiri yazıldı; seksenli yıllardaki şairler de o büyük yenilginin tarihini yazdılar ve bu güne kadar da yazıldı hâlâ. Ama artık onu bir yerde bitirmek, durdurmak gerekiyor. Başka bir şey yazmak gerekiyor. O başka bir şeyi de belki aramızdan birileri yazacaktır ama ben asıl 2000 li yıllarda çıkan şairlerin yazacağımı düşünüyorum. O yüzden bu arkadaşlarda yeni bir şiirin filizleneceğini umuyorum. Müsait bir dönem var; tarih var, geçmiş var, birikim var, bellek var onlar için. Size gelen, şiirlerini getiren, değerlendirmenizi isteyen genç şairler var mı? Var, oluyor. Onlarla ilişkileriniz mutlaka iyidir ama şiirsel anlamda ikilem, çatışma yaşıyor musunuz? Tabii aradaki şeyi hissediyorsun; söylem farkı, duyuş, algılama farkı, dünyaya bakış farkı, dünya görüşü farkı Hepsi çok farklı, bambaşka dünyalarmış duygusu veriyor. Halbuki ortak bir dilimiz 9 / 17

10 var; şiir. Ama ben yine de farklılıkları dışarıda tutmaya çalışarak, onları mümkün olduğu kadar anlamaya çalışıyorum. Benim sadece korktuğum şöyle bir şeydir: Bir şair sana bazen bir hayranlıkla gelir. Ben ondan ürkerim çünkü bilirim ki o kısa bir süre sonra karşıtlığa dönüşecektir. Öyle şeyler yaşadığım için Sizden de mi hayranlık bekler? Ben zaten severim. Benim genel eğilimim ilk önce sevmek üzerinedir. Eğer orada bir kötülük olmuşsa ondan sonra kendimi geri çekerim. İlk önce gardımı alıp korunmam. İlkin sevmektir. Öyle olmuyorsa geri çekilirsin ya da o insan geri çekilir. Genç şairle arada böyle bir şey oluyor. Bunu birkaç kere yaşadığım için şimdi biraz ihtiyatlıyım, çünkü bazen sıcak bir hayranlıkla yaklaşıyor. Ürkütücü geliyor. Çünkü aynı hızla geri çekilir insan; çok hızlı gelirsen çok hızlı gidersin. Çarpma hızı gibi bir şey. Ona dikkat ederek tabii şiirleri okuyorum, eleştiriyorum, not alıyorum. Çünkü şiir yazmanın dışında, şair olmak sadece kendi şiirinle ilgilenmek değil; biraz da senin döneminde, senden sonra yazanlara da bakmak demek. Şiir benle başlamadı, benle de bitmeyecek. İyi şairler onların arasından çıkacak. Ayrıca bu sinemaya gitmek gibi bir şey benim için. Her sezon yeni, güzel filmler gösteriliyor. O yüzden okumak zaten görevim benim. Kültür Bakanı Atilla Koç şiirin geri kalmış ülkelerde geliştiğini söyleyince olumlu-olumsuz birçok tepki aldı. Bakanı temize çıkartmak ya da kötülemek için sormuyorum ama gerçekten şiirin sıkıntılı zamanda yazıldığını düşünüyorum. Ferah bir ortamda, zenginlik içinde yazılamayacağını düşünüyorum. Darbeleri söyledik, Özal kuşağının sıkıntılı geçtiğini söyledik. Biraz da Bakan ın söylediği sözde gerçeklik payı var herhalde. Şiir darlık zamanlarının sesi değil midir? Bakan doğru söylüyor. Bakan söylüyor diye yanlış olmaz. Genelde böyle bir şey vardır ya, şimdi 10 / 17

11 bakan söyleyince yanlışmış gibi. Değil, doğrudur. Yani roman batıda, şiir ise doğuda gelişen bir sanattır. Çünkü en azından bu sözlü ve yazılı kültürler farkına bakmak lazım. Yani orada bir şeyi tercüme ederken günlük dile, biraz o ihtiyatla tercüme edilmeli, illa adamı yargılamak için değil Bakanın söylediği çok net bir şey var. Batıda burjuvazinin gelişmesi, yazılı kültürün çıkması tabii ki daha önce olduğu için orada roman gelişiyor. Ama zaten şiir benim için doğuya özgü bir yoldur. Bence şiir doğudan gelir; ışık doğudan gelir gibi, şiir de doğudan gelir. Ha, doğu az gelişmiştir, geri kalmıştır, sözlü kültür baskındır; doğunun da kaderi bu. Doğunun kaderi şiir bir anlamda. O yüzden de, bugün batıda şiirin görece doğuya göre daha zayıf oluşu ya da belki daha az okunuyor oluşu hatta ya da belki bu kadar heyecanlı olmayışı, şiirin doğunun kaderi oluşuyla ilişkili olabilir. Bir de doğuda, Türkiye de insanların çocukluğunda, gençliğinde bile şiir yazdığını düşünürsen, demek ki o geleneksel ve gen-eleksel, yani gen ile ilgili de bir şey olabilir.. Şiiri nasıl tanımlıyorsunuz? Neye yarar, neyi değiştir, değiştirmesi gerekir mi? Değiştirmesi gerekir tabii. Doğunun dili ya da benim için yoksulların da mırıldandığı bir şeydir ama, bir şeyleri değiştirmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Daha doğrusu artık bir kolayını buldum, bir şiirimde bir dize var, onu söyleyeyim de, o da benim poetikam olsun aynı zamanda; Kırk Şiir ve Bir adlı kitabımda Sis diye bir şiirim vardır. Onun son dizesi şöyledir: Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye Yani işte bu kimsenin kimseye gözünün değmesinden başlayarak şiirin ne liğini üretebiliriz belki. Yani en azından birinin birine gözünün değmesi gerekir. O göz gönle değer, oradan başka duyarlıklara da götürebiliriz, çoğaltabiliriz diye düşünüyorum. Şiir bir işe yaramalı, bir şeye değmeli şiir. Yoksa niye? Eskişehirli bir şair olarak, taşra-şiir ilişkisini, İletişim Yayınları ndan çıkan Taşraya Bakmak kitabındaki yazınızın başlığıyla ortaya koyuyorsunuz; Şiir taşraya aittir! Burada sözünü ettiğiniz taşranın verimliliği mi; yoksa, taşranın sıkıntısından çıkan şiiri, hikayeyi mi işaret ediyorsunuz? Bir defa zaten o yazıda da çok açık olarak taşranın sıkıntısından çıkan bir verim vardır. Gerek bugün gerek geçmişte. En basiti Türkiye deki şiir akımları Ankara dan doğmuştur; Garip olsun, 11 / 17

12 İkinci Yeni olsun. Bugün seksen şiiri olarak bakılan şiirin temsilcilerinin çoğu İstanbul a Ankara dan gelmiştir. Ankara ya bir taşra olarak baktığın zaman İstanbul un karşısında, Ankara bu konuda örnektir. Bugün şiirin özellikle yaygın olduğu şehirlere baktığımız zaman, işte Adana dan Diyarbakır a, Trabzon dan Maraş a, Antakya dan daha doğuya Erzincan a İyi kötü bir çaba vardır. Bir heyecan vardır. Çünkü oradaki insanların şiire ihtiyaçları var. Önce kendilerinin ihtiyaçları var. Benim zaten şiire bakışım da biraz öyle; önce insan olarak benim şiire ihtiyacım var. Bunu ister ben yazayım, ister senin yazdığın şiir olsun, ben okuyayım. Şair olarak da yazıyorsam şiiri, önce kendi ihtiyacım olduğu için yazıyorum ama bu bir bencillikten değil, bir insan olarak kendi ihtiyacımı yazayım ki senin de ihtiyacını karşılamaya çalışayım. Taşradaki insanların ihtiyacı var özellikle şiire ve o yüzden dergi çıkarıyorlar diye düşünüyorum. Sıkıntıyı gidermekle ilgili bir ihtiyaçtan mı? Sıkıntıyı gidermekle ya da sıkıntıyı yaygınlaştırmakla ilgili ya da sıkıntıyı çoğaltmakla ilgili. Yani mutlaka sıkıntıyı gidermek ortadan yok etmek anlamına gelmez. Belki sıkıntıdan çıkınca havuzdan çıkmış balığa dönebilir insan. Taşra belki de sıkıntıdan ibarettir. Onu taşradan çekip alırsanız Orası şöyle bir şeye benzer, büyük iri şehirlere benzer taşra. Ben taşrayı bu sıkıntısıyla kaim görüyorum; şiiri de, hikayesi de onunla kaim. Hatta hikayeyi şiirden de önceye koyuyorum taşra meselesinde. Türk hikayesinin en güzel ürünleri bence taşra hikayeleridir; gerek taşrada yazılmış, gerek taşra üzerine yazılmış hikayelerdir. Ben oradan kalkarak şiirin de taşraya ait olduğunu düşünüyorum ama, orada haksızlık yapmak istemiyorum, ama asıl taşraya ait olan hikayedir bence. Çünkü o sıkıntıyı daha iyi duyurabilir. Ben 40 yıldır hikaye de okuduğum için, özellikle eski hikayeleri de çocukluğumda çok okuduğum için, o yıllarda mesela o hikayelerden kalkarak Eskişehir de taşra özlemine düşmüştüm. Bir daüssıla gibi. Biz Eskişehir de otururduk. Bir kasabamız yoktu. Şehrin içinde oturduk hep ama, sanki benim bir kasabam varmış da, biz oradan şehre sürgün edilmişiz duygusuyla o kasabaya gitmek istiyordum. Ondan sonra birkaç yazı daha yazdım taşra üzerine. Onun dışında da başka denemelerim, yazılarım vardır. Belki ben de hep o taşra sıkıntısıyla şehirde büyüdüm ya da o taşra sıkıntısını ödünç aldım ve şehirde öyle yaşadım. O yüzden taşra deyince gerek o kitapta yer alan, gerek taşraya dair başka yazılarımda yer alan taşranın kasvetini ve sıkıntısını yanımda hissettim. Biraz da eski edebiyattan yana olduğum için -edebiyatın kendisinden yana olduğum için- sanki taşrada onun bir karşılığını gördüm. Sanki iyi hikaye, iyi şiir en çok taşrada anlaşılırmış gibi düşündüm. 12 / 17

13 Modern şiir tanımına nasıl bakıyorsunuz? Döneminde yazılan her şiir zaten o günün özelliklerini taşıdığı için modern şiir olmuyor mu da, böyle bir söylem geliştiriliyor. Modern şiir deyince aklıma öncelikle İkinci Yeni şiiri geliyor. Ece Ayhan Aynalı Denemeler kitabında Cemal Süreya nın İkinci Yeni yi bir meselle anlattığını yazar. Bu benim de çok hoşuma giden bir meseldir. Ece Ayhan ın anlatımıyla kitaptan aynen alıyorum: (İkinci Yeni) Temelde zorla dinletilen muhacir türküleri. Borulu gramofonla. Şöyle: Adam, sevdiği kadını ya da nesneyi, kızıp denize atar. Sözde ondan kurtulacaktır. Sonra hemen pişman olur, kendisi de atlar arkasından denize. Kadın ya da nesne, akıntıyla Çanakkale Boğazına gider. Adam yetişir, tam yakalayacaktır ki, Çanakkale Boğazında canavarlar, mitolojik canavarlar çıkar karşısına. Sevgiliyi orada elden kaçırır. Haydi. Akdeniz serüveni başlar. Cebelitarık Boğazına gelinir. Orada da yakalayamaz. Panama Kanalında nöbetçiler görür. Bu sefer de sevdiği ya da kızdığı nesnenin ya da kadının Atlantik serüveni başlamıştır. Okyanus ta, Hawaii Adalarında Gaugin i yanına alır adam. Mavi ipek bir helikopter gelir... O kadına ya da nesneye zorla dinletilen muhacir türküleri değil midir İkinci Yeni? Ben bu meseldeki İkinci Yeni nin yerine modern şiir i de koysak fazla bir şey değişmeyeceğini düşünüyorum. Modern şiirde, bana göre, bir insanın rüyadayken cinsel ilişkiye girdiğini anlatamayacağı kişi, ya da anlatsa da karşı tarafın aynı tecrübeyi yaşayamayacağı bir durum var. Rüyada onu yaşamış, anlatıyor ama karşı taraf bunu aynı tecrübeyle yaşamıyor. Sadece duyumsuyor, hissediyor. Modern şiiri de böyle bir tarafa koyuyorum. Şair hayatında bir tecrübe yaşıyor, bu tecrübeyi aktarırken ben şunu yaptım, siz de böyle yapın diye anlatmıyor, bu tecrübeyi, duyguyu hissettiriyor. Okuyucu da bu tecrübeyi ya da duyguyu, durumu sadece duyumsuyor, hissediyor. Ben şunu anladım, şunu gördüm demiyor okuyucu; hissediyor ve bir tecrübe olarak alıyor. Modern şiir, tecrübe ya da deneyimlerini okuyucuya aktarırken, hayattaki şaşkınlıklarını, kırgınlıklarını anlatırken bir ders vermek, yönlendirmek, işaret etmek derdinde değil. Sadece karşı tarafa bir deneyim sezdiriyor, hissettiriyor. Okuyucu bunu nasıl yorumlar, anlar anlamaz; şair bununla ilgilenmiyor. Yukarıdaki mesel ve sizin söylediklerinizin üstüne ekleyecek bir şey bulamıyorum bu konuda. 13 / 17

14 Şiirinizi nasıl ve ne zaman yazıyorsunuz? Sizi şiire yönlendiren en büyük duygu, durum ne oluyor? Gece yazıyorum çoğunlukla. Bazen çok şiir yazmak istiyorum Bazen insan kendi kendini teşvik ediyor. Yani öyle bir şey doluyor içine sonra gidip yazıyorsun. Bazen de şimdi olduğu gibi kendini teşvik ediyorsun; yazmamalıyım, yazmamalıyım, yazmamalıyım diye. Ben şimdi uzun zamandır kendimi yazmamalıyım diye teşvik ediyorum. Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş ya. Neden öyle bir teşvikte bulunuyorsunuz? Yani kitabın çıkmasıyla alakası yok herhalde. Başka bir şeyle mi alakalı? Zaten yeni kitap Kırk Şiir ve Bir gibi kitap olarak yazılmış değil. Altı yedi yılda yazdığım, topladığım bir kitap. Doğrusunu istersen uzun zamandır kitabım çıkacak diye heyecan da duymuyorum. Yani o heyecan iki-üç kitap önce bitmiştir. Belki de heyecan duyacak bir kitap da yazmıyor olabilirim; bütün bunlar insanın kendisiyle ilgili. Cemal Süreya nın çok katıldığım bir sözü vardır, yıllar önce okumuştum, gençken. Şimdi daha iyi anlıyorum yeniden okuyunca İnsanın kendisiyle yazdığı şiir (yazmak istediği şey arasında da olabilir) arasında mesafe vardır diye çok önemli bir sözü var. Aynı şeyi hissediyorum. Kağıt şurda, şiir şurda, sen de şurdasın; o şiiri sen yazıyorsun ama aslında başka bir şiir yazmak istiyorsun, bir türlü yazamıyorsun. Cemal ağabeyin de söylediği bence böyle bir şey. Şairler her yeni şiirde aslında o saf şiire ulaşmak için bunun yazdım ama aslında benim ulaşacağım şey başka bir şey diyorlar. Böyle bir arayış şairin zaten doğasında var herhalde. Bunu Cemal Süreya çok güzel dile getirmiştir işte. Ece Ayhan da İkinci Yeni için sıkı şiir der. Turgut Uyar ın ölümü üzerine yazmıştı galiba Biz sıkı şairiz diyor, hatta Biz artık şiir 14 / 17

15 yazmadığımızı, yazamadığımızı bile söyleyebiliriz diyor. Şimdi söylüyorum ben ama o zaman söylemek kolay olmayabilirdi. Seksenli yıllarda yazan pek çok arkadaş kendisine şair denmesini bile istemiyor mesela. Ben de istemem açıkçası. Hatta sık sık şiiri bırakmak duygusunu yaşıyorum, son zamanlarda daha da çok düşünmeye başladım bunu. Şiir yazmak kendini önemsemek gibi geliyor bana. Niye önemli olayım ki? Şiir yazmak bana niye önem kazandırsın ki? Böyle sorularım var, cevabı da aslında içinde olan. Sürekli söyleşilerinizde böyle bir cümle var. Evet ama, seksenli yıllardan ne kaldı? Hiçbir şey kalmasa da, ben en azından şunu söylüyorum hiç olmazsa vefa diye bir duygu var. Böyle güzel bir duygumuz vardır. Size hiçbir şey kalmıyorsa hiç değilse o kalsın diyorum. Ya da büyüklenmemek kalsın. Şiir yazıyorum, biraz tevazu kalsın. Biraz alçakgönüllü olmak kalsın. Gerçi şairler çok alçak gönüllü değildir bilirsin ama o büyük şairlere mahsus; megolomani. Bize tevazu yakışır diye düşünüyorum. Üç Çiçek dergisi sizin şiir serüveniniz açısından da, seksen şiir açısından da önemli bir nokta. Ayrıca bildiğim kadarıyla 5000 basan bir dergiydi o. Bu açıdan da bir başarı yakalamıştı. Şimdilerde şiire de, edebiyat dergilerine de bir ilgisizlik varken, o dönemde şiirle ilgili 5000 kişi nereden geliyordu? Darbenin yıkımıyla insanların şiire ihtiyacı oldu birden. Nereye kaçacağını bilemeyen, dışarıda kalan ya da hapiste olanlar hiç olmazsa şiiri bir teselli olarak gördü. Hani şiir var mıdır, yok mudur! Vardır. Hayat kurtarmaz, bir yarayı iyileştirmez ama teselli edebilir en azından. O yüzden hapishanelerden bize yüzlerce şiir geliyordu o dönemde. Tam o dönem Türkiye de büyük davaların görüldüğü yıllar. O zaman hiç olmazsa insanlar bir şeye bakıyordu. Şiir okuyorlardı. Gerek kendi içlerindeki şiir, gerek okumak için ve yazmak için şiir alıyorlardı. Bu yüzden o dergi 5000 satmadı ama 4000 satıyordu. Üç sayı çıkarabildik. Mesela 81 de çıkmıştı benim ilk kitabım. O zaman 7-8 tane şiiri yayınlanmış genç bir şairdim pek çok arkadaş gibi. O zaman 3000 tane basılmıştı şiir kitabım. Ve satıyordu. Şimdi biner tane basıyoruz kitapların her baskısını. 15 / 17

16 Pekala bu daralmayı, bu şiire olan ilginin azalmasını, ihtiyacın ortadan kalkmasına mı bağlıyorsunuz? Daralma, azalma diye düşünmüyorum. O bir yükselme dönemiydi. O her zaman olmaz. Ama normal hali bu bence şiirin. Çünkü bu konuda çok fazla konuşma oldu, ben de çok fazla soru cevapladım. 50 lerde 60 larda bizim büyük şairlerimize ustalarımıza, Canseverlere, Cemal Süreyalara, Turgut Uyarlara, Gülten Akınlara, Dıranaslara, Necatigillere, Dağlarca ya, Sezai Bey e baktığın zaman onların kitapları da beşer bin tane satmıyor ki. 500 er 750 şer basılıyor ya da 1000 tane basılıyor ve bunlar yıllarca ilk baskısında duruyor. Gerçi Beyazıt sahafları ders kitabı satar oldular ama, seksenli yılların başında yetmişli yılların sonunda bütün eski kitapları oradan toplardık. Seksenden sonra Türkiye de yayıncılık biraz daha ciddi oldu. Adam Yayınları toplu şiirler basmaya başlayınca, bizim kuşak, ustalarının kitaplarını doğru dürüst okumaya başladı. Bence şimdi kitaplar daha iyi satıyor. Yani daha iyi derken 1000 ken 5000 olmuyor ama 1000 ken 1500 satıyor. O yüzden değişen bir şey yok. Bence bu kadar şair çokluğuna rağmen, bu kadar insanların dikkatini dağıtacak eğlence ve kültür endüstrisinin çeşitlenmesine rağmen ilgi çok çok azalmadı. O yılları düşündüğün zaman bir radyo var TRT, bir iki tane gazete var herkesin kendi meşrebine göre okuduğu, bir iki dergi var ve kitap var. Ne sinema var doğru düzgün, ne müzik var ne bu kadar çeşitli eğlence endüstrisi var. Şimdi internet diye, bela demek istemiyorum ama, bir rakip var. Ona rağmen kitaplar basılıyor ve hiç olmazsa okunuyor, dergiler basılıyor. Ben çok iyimser olabilirim ama düşündüğün zaman sosyolojik olarak durum fena değil. Hatta daha iyi diye düşünüyorum. * 16 / 17

17 Söyleşi: Seyfullah Aslan 17 / 17

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum. Türkiye deki en büyük emek israflarından birisi İngilizce öğreniminde gerçekleşiyor. Çevremde çok insan biliyorum, yıllarca İngilizce öğrenmek için vakit harcamış, ama hep yanlış yerlerde harcamış. Bu

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız ve hangi okulları

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler SORU- Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? MUHAMMED DİKAL

Detaylı

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. "dipnot

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. dipnot Ece Ayhan Kardeşim Akif Akif Kurtuluş'a Mektuplar Hazırlayan Eren Barış sı "dipnot Akif Kurtuluş: 1959, Ankara. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini 1981 yılında bitirdi. İlk şiiri, 1980 yılında Türkiye

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR.YAPTIĞIN İŞİ ADAM GİBİ YAPMAYI VE GELİŞİMİN ÖNEMİNİ ONUN HAYATINDA ÖĞRENDİM SORU-Bize kısaca kendinizi

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi OKUMA GELİŞİM DOSYASI 204 OKUMA ALIŞKANLIĞININ KAZANDIRILMASI Okuma; kelimeleri, cümleleri veya bir yazıyı bütün unsurlarıyla görme, algılama, kavrama

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan 1996, Uçanbalık Cumhuriyet Bulvarı No: 302/104 35220 Alsancak - İZMİR Yazar: Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan Yayın Yönetmeni: İlke Aykanat

Detaylı

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: 1. Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? (Hangi saatlerde) 2. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? 3. Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını

Detaylı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. C i h a n D e m i r c i Damdaki Mizahçý 90 Yaþýnda Eskimeyen Bir Usta: Haldun Taner Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. 1986'da yitirdiðimiz Haldun Taner

Detaylı

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız 51. Kütüphane Haftası dolayısı ile 1. Nisan.2015 tarihinde Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulunda Kitap Okumanın Kişisel Gelişim deki

Detaylı

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? İlk kitabı KAPAN AĞZI Eylül'de raflarda yer alacak olan, üniversite öğrencisi Muhammed Şimşek büyük hedefleri olan bir yazar!' Söyle söylüyor hedefini: : "Ben yazacağım kitapların çok beğenileceğine ve

Detaylı

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI 1. DÜŞÜNME DERSİ Sevgili Lale, sevgili Murat ve sevgili okuyucumuz, önce malzeme kutusundan çıkardığımız şu karikatüre bir göz atmanda yarar var: Örnek: 1 ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI Tan Oral, Cumhuriyet

Detaylı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Yüreğimize Dokunan Şarkılar On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım

Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız Ünsal bey?

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler.

Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler. Bunu herkes yapıyor! -Gerçekten herkes mi? Nasıl korunmam gerektiğini biliyorum! -Kalbini, gönlünü nasıl koruyacaksın? www.gerçeksevgibekler.de www.wahreliebewartet.de Avrupa ülkelerindeki gençlik denilince

Detaylı

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor? ALAY ETME Amaç : Başkalarına saygı duymayı öğrenme.alay etme ile baş edebilme becerisini kazandırma Düzey : 1. sınıf ve üstü Materyal: Uygulama 1 için:yazı tahtası, kağıt, kalem, Uygulama 2 : Kuklalar,oyuncak

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına 23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına Bodrum da 3 yıl önce kaptanlığa başlayan Gül Yavuz, 23 yıl yazılım sektöründe çalıştıktan sonra nasıl yat kaptanı olduğunu ve denizlerde kadın kaptan olmanın

Detaylı

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden Kavrama 1 ECE KAVRAMA 21102516 TURK 101 Ali TURAN GÖRGÜ SEVGİNİN GÜCÜ 1918 yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden biridir. Şiirlerinde genellikle değişim içinde

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU 27. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ EDEBİYATTA GENÇ OLMAK CAK 2018

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU 27. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ EDEBİYATTA GENÇ OLMAK CAK 2018 EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU 27. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ EDEBİYATTA GENÇ OLMAK 9-10 0CAK 2018 ETKİNLİK İÇERİKLERİ SÖYLEŞİ - İMZA / 9 OCAK 2018, SALI ONUR CAYMAZ ANLATI

Detaylı

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? E-KİTAP KAZANÇLARI Www.EkitapKazanclari.coM By Alia RİOR Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com Sorumluluk Sınırları ve Garanti Feragatnamesi ÖNEMLİ:

Detaylı

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ Oya Baydar, Mine Söğüt, Özcan Yüksek, Ercan Kesal, Arif Keskiner ve Melih Güneş konuklarla sohbet etti 86. İzmir Enternasyonal Fuarı nda bu yıl ilk

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

"ben sana mecburum, sen yoksun."

ben sana mecburum, sen yoksun. Ad-Soyadı: Kübra Nur Akkoç Numara: 21302138 Ders - Şube: Türkçe 101-19 Öğretmen: Başak Berna Cordan Tarih: 17.11.2014 "ben sana mecburum, sen yoksun." Kavuşulamayandı. Erişilemeyen hedefti, sonu mutlu

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül 2009 12:41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül 2009 13:10

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül 2009 12:41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül 2009 13:10 Bir Gencin Eroin Kullandığı Nasıl Anlaşılır? Balıklı Rum Hastanesi Vakfı Anatolia Klinikleri nde Şef Yardımcısı Doç. Dr. Özkan Pektaş a bu soruyu sorduğumda söze şöyle başladı: Daha kırık kırık, çatallı,

Detaylı

Renkli Bir Yazarın Kitabı: Renkli Masallar. Bazı insanlar gezi yazısı okumanın sadece daha önce gitmedikleri ya da hayatlarının

Renkli Bir Yazarın Kitabı: Renkli Masallar. Bazı insanlar gezi yazısı okumanın sadece daha önce gitmedikleri ya da hayatlarının Arköse-1 Pelin Arköse 21100610 TURK 102-15 Ahmet Kaya Renkli Bir Yazarın Kitabı: Renkli Masallar Bazı insanlar gezi yazısı okumanın sadece daha önce gitmedikleri ya da hayatlarının ileriki evrelerinde

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve zarfların anlamlarını çeşitli yönden etkileyen sözcüklere zarf denir. Ör. Büyük lokma ye: büyük konuşma. Ör.

Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve zarfların anlamlarını çeşitli yönden etkileyen sözcüklere zarf denir. Ör. Büyük lokma ye: büyük konuşma. Ör. Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve zarfların anlamlarını çeşitli yönden etkileyen sözcüklere zarf denir. Eylem ve eylemsilerin anlamalarını durum yönünden tamamlayan zarflardır. Eylem ya da eylemsiye

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

Genezinli Eliçin Ailesi

Genezinli Eliçin Ailesi Genezinli Eliçin Ailesi Yazar Dr. Mehmet Kılıç Yazar ile İletişim mhtkilic20@gmail.com ISBN: 978-605-9247-98-6 Kapak Resmi Nuh Hoca ve Oğulları Emin Türk ile Bekir 1. Baskı Eylül 2018 /Ankara Yayınları

Detaylı

D218 Sosyal Siyaset: Sosyal Yardım, Güç ve Çeşitlilik CDA1: CDA5613

D218 Sosyal Siyaset: Sosyal Yardım, Güç ve Çeşitlilik CDA1: CDA5613 D218 Sosyal Siyaset: Sosyal Yardım, Güç ve Çeşitlilik CDA1: CDA5613 Bölüm 2 Clarke Bu programda D218 ya da bir başka derse çalışmak için en önemli becerilerden birini konuşacağız. Konumuz, not tutmak.

Detaylı

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ ADALET ve CESARET ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 24 3 Sertifika no: 14452 Uğurböceği

Detaylı

www.astromedya.com Örnek Tarot Okuması

www.astromedya.com Örnek Tarot Okuması Örnek Tarot Okuması Bir tarot okuması, bilinçaltına atılmış bir oltadır. Bizler yani tarot okuyucuları, sizin zihninize, bilinçaltınıza olta atarak, sebeplerini ve sonuçlarını zaten sizin biliyor olduğunuz

Detaylı

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Magozwe Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5 Kalabalık bir şehir olan Nairobi de, sıcak bir yuvası olmayan bir grup evsiz çocuk yaşıyormuş. Her gün onlar için yeni ve bilinmeyen bir

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

Kadir Akel "Dert Etme Allah Yeter" diyor. Bunu da neden dediğini bize böyle açıklıyor.

Kadir Akel Dert Etme Allah Yeter diyor. Bunu da neden dediğini bize böyle açıklıyor. Kadir Akel "Dert Etme Allah Yeter" diyor. Bunu da neden dediğini bize böyle açıklıyor. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız hocam? Hangi okullarda okudunuz? Nerede çalıştınız bugüne kadar? 1975 Kahramanmaraş

Detaylı

İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK

İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK L o g o İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK Ahmet Beyin, Yönetim Koçu Şafak Beyle görüşmesi üzerinden bir hafta geçmişti. Cuma görüşme için Ahmet Bey Şafak Beyin Ofisine gitti. R.Şafak KEKLİK Hoş geldin

Detaylı

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! On5yirmi5.com Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart! Üniversitelerin açılmasıyla birlikte geçen hafta İstanbul Polisi, Beyazıt ve Beşiktaş'ta bir dizi korsan fotokopi baskını gerçekleştirildi.

Detaylı

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ 16 Prof. Dr. Atilla ERALP KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ Prof. Dr. Atilla ERALP ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Kopenhag Zirvesiyle ilgili bir düşüncemi sizinle paylaşarak başlamak

Detaylı

Ali VAROL'un Blog Sitesi

Ali VAROL'un Blog Sitesi Ali VAROL'un Blog Sitesi Ali Varol, farklı alanlara ilgi duyan, becerileri ve çalışkanlığıyla kendine daima yeni uğraşılar edinen farklı bir kişilik. Onun uğraşı alanlarından biri de arıcılık. Bu yazıda

Detaylı

Biz yeni anayasa diyoruz

Biz yeni anayasa diyoruz Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan Karganın Rengi Siyah! Siyah mı? Evet Emre, siyah. Kara değil mi? Ha kara, ha siyah Cenk, bence kara ile siyah arasında fark var. Arkadaşım Cenk le hâlâ aynı şeyi, kargaların rengini tartışıyoruz. Galiba

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.10.2007 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK Betül Tarıman UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK YARATICI OKUMA DİZİSİ Şiir Resimleyen: Yasemin Ezberci Yaratıcı Okuma Dosyası: Nilser Utku 2 BASIM Betül Tarıman UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK Resimleyen: Yasemin Ezberci

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983 - Turgut Sunalp'e seçim kaybettiren medya kazası - Gaffur'a Vakit zulmü Ve - İki ayrı "KANATLI" kaza RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı * * * Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla

Detaylı

SATRANÇ. Satranç öğrenmek benim için her zaman zor olmuştur. Yirmi yaşıma gelmeme rağmen

SATRANÇ. Satranç öğrenmek benim için her zaman zor olmuştur. Yirmi yaşıma gelmeme rağmen Cenk Benli 21200399 TURK 102- Sec. 15 Ahmet Kaya SATRANÇ Satranç öğrenmek benim için her zaman zor olmuştur. Yirmi yaşıma gelmeme rağmen halen oynamakta zorlanıyorum. Sadece satranç da değil, tavla, dama,

Detaylı

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki Bildiğiniz üzere Deutsche bank'ın arzı ile varantlar İMKB'de işlem görmeye başladı. Bu konuda çok soru gelmiş. Basit bir şekilde ne olduğunu açıklamak da bize farz oldu. Fakat hemen şunu belirteyim ki;

Detaylı

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın Irmak Tank Tank 1 Vedat Yazıcı TURK 101-40 21302283 AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA Yalnız, huzurlu bir akşamda; şiire susadığınızda huzurunuzu zorlayacak bir derleme Üstü Kalsın. Mutsuz etmeye

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun Resimleyen: Uğur Altun Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 2. basım Betül Tarıman GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ Resimleyen: Uğur Altun Yayın Koordinatörü: İpek Şoran

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz. Hitit Üniversitesi Aktif Yaşam Kulübü olarak,engelli kardeşlerimize farklı eğlenceler düzenledik. Farkındalık programları yaptık, 2 yılda 5 okula kitap yardımında bulunduk. Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize

Detaylı

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi Yüksekova ve Cizre nin il yapılacağı duyuldu, 70 küsur ilçe Ben de istiyorum diye ayağa kalktı. Akhisar, Tarsus, Nazilli, Alanya,

Detaylı

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret (ZİL ÜSTÜSTE ÇALAR) Fehiman:Kimooo? Güzin:Benim abla. (KAPI AÇILIR) (Heyecanlı)Müjdemi ver müjdemi ver. Fehiman:(Heyecanlı)Mektup,mektup

Detaylı

Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim.

Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim. Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? MUHAMMED AKBULUT-

Detaylı

İŞİTME ENGELLİLERDE EVLİLİKTE DAHA AZ SORUN YAŞIYOR! - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İŞİTME ENGELLİLERDE EVLİLİKTE DAHA AZ SORUN YAŞIYOR! - Genç Gelişim Kişisel Gelişim İŞİTME ENGELLİ GÜL USTABAŞ GENÇ İŞİTME ENGELLİLER NORMAL OKULLARDA KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNE TABİ OLMALI. İŞİTME ENGELLİLERDE EVLİLİKTE NORMAL İNSANLAR GİBİ HATTA ONLARDAN DAHA AZ SORUN YAŞIYOR SORU-- Kısaca

Detaylı

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü On5yirmi5.com KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü Kaç gündür bir 'vitamin' sorusudur gidiyor. İşte geçtiğimiz günlerde yapılan KPSS sorularında yer alan 'vitamin' sorusu ve çözümü... Yayın

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2011-2012 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I. YAZILI SINAVI SORULARI Öğrencinin Adı ve Soyadı : Sınıfı: Numarası:

Detaylı

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Cenaze namazıyla yapılan cenaze törenine bir kere daha canım sıkıldı da diyemeyeceğim Devrimcilerin bu türlü davranışlarına alıştık

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

KADIKÖY ANADOLU LİSESİ

KADIKÖY ANADOLU LİSESİ KADIKÖY ANADOLU LİSESİ KÜTÜPHANECİLİK KULÜBÜ OKUMA ANKETİ 1 İÇİNDEKİLER Kapsam 3 Sınırlamalar 3 Giriş 4 Anket 5 Bulgular 7 Analiz/Değerlendirme 9 Öneriler 10 2 KAPSAM Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerinin

Detaylı

GARİP AKIMI (I. YENİ)

GARİP AKIMI (I. YENİ) GARİP AKIMI (I. YENİ) Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu nun oluşturduğu bir topluluktur. 1941 yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayımladılar.

Detaylı

Çanakkaleli Şair Mustafa Berçin Canlı Cansız her şeye Hoşgörü ile bakmak olmazsa olmazımdır.rabbin Sonsuz nimetleri kadar beslenmeye kaynak vardır

Çanakkaleli Şair Mustafa Berçin Canlı Cansız her şeye Hoşgörü ile bakmak olmazsa olmazımdır.rabbin Sonsuz nimetleri kadar beslenmeye kaynak vardır Çanakkaleli Şair Mustafa Berçin Canlı Cansız her şeye Hoşgörü ile bakmak olmazsa olmazımdır.rabbin Sonsuz nimetleri kadar beslenmeye kaynak vardır SORU-. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okulları

Detaylı

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE Standart Eurobarometer 76 AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE Bu araştırma Avrupa Komisyonu Basın ve İletişim Genel Müdürlüğü tarafından talep ve koordine edilmiştir. Bu rapor

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM EDATLAR Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır: 1-GİBİ Cümleye benzerlik, eşitlik,

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya MOTİVASYON Nilüfer ALÇALAR 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya Motivayon nedir? Motivasyon kaynaklarımız Motivasyon engelleri İşimizde motivasyon

Detaylı

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019 EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019 FANTASTİK EDEBİYAT, DİSTOPYA VE FELSEFE 8 OCAK 2019, SALI 14.30 /BURÇAK EYÜBOĞLU ODİTORYUMU

Detaylı

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, bakım ve rehabilitasyon çalışmaları tamamlanarak dünya standartlarında bir tesis haline getirilen Bodrum Belediyesi

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı