FUZÛLÎ NİN LEYLA VE MECNUN MESNEVİSİNDE TABİAT TASVİRLERİNİN ESTETİK OLARAK KULLANIMI
|
|
- Gonca Terzioğlu
- 7 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ FUZÛLÎ NİN LEYLA VE MECNUN MESNEVİSİNDE TABİAT TASVİRLERİNİN ESTETİK OLARAK KULLANIMI HAZIRLAYAN HÜSEYİN YAKAR TEZ DANIŞMANI PROF. DR. MUHAMMET NUR DOĞAN İSTANBUL 2007
2 ÖZ Fuzuli nin Leyla ve Mecnun Mesnevisinde Tabiat Tasvirlerinin Estetik Olarak Kullanımı adını taşıyan ve Hüseyin Yakar tarafından hazırlanan bu tezde genel itibariyle Fuzuli nin tabiat unsurlarına estetik bakışı ele alınmaktadır. Araplara ait efsanevi bir çöl hikayesi olan Leyla ve Mecnun, ortak İslam medeniyetinin oluşturduğu müşterek edebiyatta büyük bir rağbet görerek şairler tarafından defalarca işlenen bir konu olma hüviyetini kazanmıştır. İnsanlık tarihinin günümüzde bile ulaşamadığı bir medeniyet tasavvuru sunan büyük bir dinin şekillendirdiği İslam dünyası bu sade çöl efsanesini mucizevi bir muhayyile ile yeniden yorumlamış ve o sade özü tasavvufi harcın yardımıyla mükemmel bir bina halinde sunmayı başarmıştır. Bütün bu söylenenlerden de anlaşılacağı gibi Leyla ve Mecnun mesnevisinin insanı büyüleyen başarısı hikayenin özünde değil onun yeniden kurulmasında ve yorumlanmasındadır. Bu yorumun zirveye ulaştığı noktada ise kuşkusuz Fuzuli bulunmaktadır. Leyla ve Mecnun kıssası Araplarda doğmakla birlikte Türk ve İran edebiyatlarında akis bularak en güzel örneklerini vermiştir. Önce başka eserler içinde parça parça görülen bu kıssa ilk defa Nizâmî-i Gencevî (ölm. 1204) tarafından tam bir mesnevi haline getirilmiş ve tasavvufi unsurlar eklenmiştir. İran Edebiyatındaki en başarılı Leyla ve Mecnun hikayesi örneği olan bu eseri Ali Nihat Tarlan Türkçe ye çevirmiştir. İran edebiyatında Leyla-Mecnun kıssasını işleyen şairler, Genceli Nizâmî, Emir Hüsrev-i Dehlevî (ölm.1325), Abdurrahmân-ı Câmî (ölm. 1492) ve Âtifî dir.(ölm.1521). Bu isimler aynı zamanda daha sonra Türk şairlerin bu alanda örnek alacakları şairlerdir. Türk Edebiyatında da bu konu 15. yüzyıldan itibaren birçok şair tarafından ele alınmaya başlamıştır. Önce İran şairlerine ait Leyla ve Mecnun mesnevilerine sıkı sıkıya bağlı kalınarak ele alınan eserler zamanla yerini yerli çizgiler barındıran orijinal eserlere bırakmıştır. Bütün olarak edebiyatımızda ilk Leyla ve Mecnun hikayesini Edirneli Şâhidî yazmıştır yılında yazılan bu mesnevi, bütün Leyla iii
3 ve Mecnun eserlerinin en uzunudur. İkinci Leyla-Mecnun mesnevisi ise Çağatay sahasının ünlü şairi Ali Şir Nevâî ye aittir. Bu mesnevi, Türk Edebiyatında Fuzuli nin eserinden sonra en başarılı Leyla-Mecnun mesnevisi olarak tanınır. Türk dilinde Leyla ve Mecnun mesnevisi yazanlardan ismini tespit edebildiğimiz yazarlar şunlardır: Şâhidî, Nevâyî, Bihiştî, Hamdullah Hamdi, Ahmed Rıdvan, Kadîmî, Celîlî, Sevdâyî, Hakîrî, Fuzûlî, Larendeli Hamdi, Halife, Atâyî, Fâizî, Urfî, Andelîb, Nakam. Fuzuli nin Leyla ve Mecnun Mesnevisi ndeki Tabiat Tasvirlerinin Estetik Açıdan Değerlendirilmesi adını taşıyan tezin giriş bölümünde Fuzuli nin hayatı, sanat anlayışı ve eserleri hakkında kısaca bilgi verildikten sonra tezin temelini oluşturan tasvir kavramı üzerinde durulmuştur. Tezin iki temel kavramından biri olan tabiat kavramı ise günümüzde anlaşıldığı şekliyle sadece dünya ile sınırlandırılmamış, evrende belli statik kurallara bağlı olan her unsur tezin kapsam alanına dahil edilmiştir. Bu bağlamda tez, kevnî (evrenle ilgili) ve dünyevi olmak üzere iki başlık altında ele alınmıştır. Konuların tasnifinde genelden özele bir sıralama takip edilmiş, konu karışıklığının önlenmesi amacıyla mümkün mertebe her tabiat unsurunun ayrı başlık altında incelenmesine çalışılmıştır. Özellikle ilk bölümde astronomik tasvirler ayrıntılı bir sınıflamaya tabi tutulmuş, eski Türk şiir geleneğinin önemli tasvir kaynaklarından biri olan bu unsurlar, bu gelenekteki seçkin konumuna uygun biçimde ele alınmıştır. Eserdeki tasvirler beyitler halinde açıklanırken, tasvirin daha net anlaşılması açısından bağlamın da zikredilmesi uygun görüldüğünden beyit açıklamalarında bu hususa dikkat edilmiştir. Konu bütünlüğünün sağlanabildiği, birbiriyle ilişkilendirilebilecek beyitler olay bütünlüğü içerisinde birbirine bağlanarak ifade edilirken, bu bütünlüğün sağlanamayacağı durumlarda beyitler münferit olarak ele alınmıştır. Genel olarak önce beyitlerdeki tasvirler, bağlamları da dikkate alınmak şartıyla kısaca zikredilmiş, kullanılan kelimelerin cemiyetli olmaları durumunda beytin altında ayrıntılı izahlara girilmiştir. Tezin sonuna ise, eserdeki önemli konumuna binaen savaş ve gölge tasvirleri eklenmiştir. iv
4 ABSTRACT This thesis, written by Huseyin Yakar and named Aesthetic use of naturel portrayings in Leyla and Mecnun story by Fuzuli takes up Fuzuli s aesthetic view on the naturel elements in general. Leyla and Mecnun, a legendary desert story belonging to Arabian literature, being popular in shared literature formed by common İslamic civilization is narrated time and again by poets. A sublime religion, having showed a civilization imagining not reached now, having shaped the İslamic world, interpreted this basic desert story with miraculous imagination and presented an outcome in a magnificent structure, by assistance of the sufistic mortar. It s easy to understand with this explanation that, Leyla and Mecnun has got the fascinating success through setting up and interpretting not the essence of it. And it is undeniable that Fuzuli is the best poet to fit on the peak of interprettting this story. In spite of being born in Arabian literature, story of Leyla and Mecnun has set off a big reaction in Turkish and Farsi literature and has given its best examples in these areas. Having been an item in other works previously, this story was made as a complete work for the first time by Nizami-i Gencevi and added sufistic materials. This work, the best example of Leyla and Mecnun in Farsi literature, is translated in Turkish by Ali Nihat Tarlan. The poets, narrating this story in Farsi literature are: Nizami-i Gencevi, Emir Husrev-i Dihlevi (death.1325), Abdurrahman-ı Cami (deaht.1492) and Atifi (death.1521). These names at the same time are the prototype of the Turkish poets, will narrate this story. Story of Leyla and Mecnun is narrated by a lot of poet in Turkish literature especially from 15. century on. After being dependent very tightly upon stories of Leyla and Mecnun written in Farsi literature, these works acquired its local stripes as time passed and gave its original examples in Turkish literature. The first undivided Leyla and Mecnun story in Turkish literature is composed by Şahidi of Edirne. This is the longest in Leyla and Mecnun stories and composed in The second story on Leyla and Mecnun belongs to well-known poet of Chagatay area, Ali Şir Nevai. This mesnevi (poem made up of rhymed couplets) is the best best story on Leyla and v
5 Mecnun after Fuzuli s work in Turkish literature. The determined names those composed Leyla and Mecnun mesnevi in Turkish literature are: Şahidi, Nevai, Bihişti, Hamdullah Hamdi, Ahmed Rıdvan, Kadimi, Celili, Sevdayi, Hakiri, Fuzuli, Hamdi of Larende, Halife, Atayi, Faizi, Urfi, Andelib, Nakam. İn this work, after clarifying Fuzuli s life, artistry understanding and works at the beginning section it is explained that how the concept of portraying has a developing line in the literature of Turks. Nature one of the basic concepts of the thesis- is not considered as bounded up with the earth like thought nowadays but every element which possesses static rules is inserted in the extent of the thesis. İn this context this work is taken up in two titles as cosmic and worldly. To prevent confusion of the subject, every element on nature is studied in a different title and followed an arranging from general to special in the classification of the topics. Regarding to their important position in classical Turkish literature, astronomical portrayings is classified in detail. Because of the fact that the context is vital in comprehending portrayings in couplets, it is paid attention to explain couplets with their contexts. Some couplets which suited to arranging related to each other are explained with integrity of the subject. Couplets, not suitable for this integrity, are studied in apart style. Portrayings in couplets are explained briefly with regard to their contexts but in regard to couplets having profound meanings are explained in detail. Thinking of their important position in the thesis, portrayings of struggle, tent and shadow are appended at the end of the thesis. vi
6 ÖNSÖZ Araplara ait efsanevi bir çöl hikayesi olan Leyla ve Mecnun, ortak İslam medeniyetinin oluşturduğu müşterek edebiyatta büyük bir rağbet görerek şairler tarafından defalarca işlenen bir konu olma hüviyetini kazanmıştır. İnsanlık tarihinin günümüzde bile ulaşamadığı bir medeniyet tasavvuru sunan büyük bir dinin şekillendirdiği İslam dünyası bu sade çöl efsanesini mucizevi bir muhayyile ile yeniden yorumlamış ve o sade özü tasavvufi harcın yardımıyla mükemmel bir bina halinde sunmayı başarmıştır. Bütün bu söylenenlerden de anlaşılacağı gibi Leyla ve Mecnun mesnevisinin insanı büyüleyen başarısı hikayenin özünde değil onun yeniden kurulmasında ve yorumlanmasındadır. Bu yorumun zirveye ulaştığı noktada ise kuşkusuz Fuzuli bulunmaktadır. Leyla ve Mecnun kıssası Araplarda doğmakla birlikte Türk ve İran edebiyatlarında akis bularak en güzel örneklerini vermiştir. Önce başka eserler içinde parça parça görülen bu kıssa ilk defa Nizâmî-i Gencevî (ölm. 1204) tarafından tam bir mesnevi haline getirilmiş ve tasavvufi unsurlar eklenmiştir. İran Edebiyatındaki en başarılı Leyla ve Mecnun hikayesi örneği olan bu eseri Ali Nihat Tarlan Türkçe ye çevirmiştir. İran edebiyatında Leyla-Mecnun kıssasını işleyen şairler, Genceli Nizâmî, Emir Hüsrev-i Dehlevî (ölm.1325), Abdurrahmân-ı Câmî (ölm. 1492) ve Âtifî dir.(ölm.1521). Bu isimler aynı zamanda daha sonra Türk şairlerin bu alanda örnek alacakları şairlerdir. Türk Edebiyatında da bu konu 15. yüzyıldan itibaren birçok şair tarafından ele alınmaya başlamıştır. Önce İran şairlerine ait Leyla ve Mecnun mesnevilerine sıkı sıkıya bağlı kalınarak ele alınan eserler zamanla yerini yerli çizgiler barındıran orijinal eserlere bırakmıştır. Bütün olarak edebiyatımızda ilk Leyla ve Mecnun hikayesini Edirneli Şâhidî yazmıştır yılında yazılan bu mesnevi, bütün Leyla ve Mecnun eserlerinin en uzunudur. İkinci Leyla-Mecnun mesnevisi ise Çağatay sahasının ünlü şairi Ali Şir Nevâî ye aittir. Bu mesnevi, Türk Edebiyatında Fuzuli nin eserinden sonra en başarılı Leyla-Mecnun mesnevisi olarak tanınır. Türk dilinde Leyla ve Mecnun mesnevisi yazanlardan ismini tespit edebildiğimiz yazarlar vii
7 şunlardır: Şâhidî, Nevâyî, Bihiştî, Hamdullah Hamdi, Ahmed Rıdvan, Kadîmî, Celîlî, Sevdâyî, Hakîrî, Fuzûlî, Larendeli Hamdi, Halife, Atâyî, Fâizî, Urfî, Andelîb, Nakam. Fuzuli, eserini oluşturmadan İran Edebiyatı sahasında yazılan Leyla ve Mecnun kıssalarını incelemiş ve bu eserlerden etkilenmiştir. Eserinin tertibinde şair, Hâtifî nin mesnevisindeki sıralamaya uymuştur. Fuzuli, kendinden önceki şairlerin bu hikaye ile ilgili ortak mazmunlarını kullanmakla birlikte, birçok ayrıntıyı almayıp kendisi ayrıntı eklemiş ve eseri, kendi fikir ve hayal dünyasında oluşturarak yeni bir yapıt ortaya koymuştur. Leyla ve Mecnun mesnevisi, İslami Türk Edebiyatı nın en çok işlenen konularından biridir. Bu acılı aşk serüveninin başlangıcı Asurlular a kadar gider. Asur kralı Asurbanipal ın kitaplığındaki çiviyazılı tuğla tabletlerde bu hikayeye rastlanmıştır. Arap dünyasında ise bu hikaye hicri I. yüzyılda Âmirî kabilesinden Kays b. El-Mülevvah adlı bir şairin, amcasının kızı Leyla binti Mahdi b. Sa d için yazdığı aşk şiirleri ile gelişmiştir. Dilden dile dolaşan bu şiirler Arap yarımadasında yaşayan hikaye ile beslenmiş ve son şeklini almıştır. Daha sonra gelen şairler bu şiirleri kendi divanlarına almışlar ve kendi şiirlerini de ekleyerek Divân-ı Leylî vü Mecnun adlı birçok eser vücuda getirmişlerdir. Fuzuli, melankolik duyguların gelişmesi için uygun bir mekan olma özelliği taşıyan Irak-ı Arap tan ömrü boyunca hiç ayrılmamış, bu durum kuşkusuz onun, belaları isteyen kişiliğinin oluşumunda oldukça etkili olmuştur. Gam çekmeye meyilli ruh dünyasını Irak-ı Arab ın gamlı ortamıyla besleyen şair, konusu itibariyle basit bir hikayeyi, tasavvufun da yardımıyla, aşk-ıstırap unsurlarıyla oluşturulmuş bir duygu ve ıstırap destanına dönüştürmüştür. Bu eserde tasavvufun da temelini oluşturan vahdet-i vücut anlayışı kuvvetli bir şekilde hissedilmekle birlikte, platonik aşkın beşeri boyutu da bütün saflığı ve güzelliğiyle yansıtılmıştır. Diğer bir deyişle, Divan şiiri geleneğinde görülen hakikat-mecaz ilişkisi bu eserde de açıkça görülmektedir. Birbirine paralel seyreden hakikat mecaz rayları kısa mesafelerle birbirine bağlanmakta, okuyucunun meşrebine göre eserin ağırlık noktası viii
8 değişebilmektedir. Yalnız, tasavvufi anlayışla işlenmiş olsun veya olmasın, her bakışın hakikat rayından geçmesi gerekir. Zira eserde göze ilk çarpan, aşk ve ıstırabın beşeri yönüdür. Her okuyan bu yönü görebilmekte, tasavvufla işlenmiş bir akıl ise beşeri aşk rayı ile mecaz ve tasavvuf rayı arasında bağlantı kurabilmektedir. Leyla ve Mecnun mesnevisinin bütününe içirilmiş olan vahdet-i vücut anlayışı, kuru ve didaktik bir tarzda ele alınmayarak, beşeri ve platonik aşkın dokularına, eserdeki lirizmi bozmayıp şaha kaldıracak biçimde yerleştirilmiştir. Bu durum, eserin didaktik bir kaygıyla değil estetik bir endişe ile kaleme alındığının da delillerindendir. Fuzuli, eserin yazılma nedenini açıklarken bu duruma açıklık getirmiş, güzel söz söyleme kabiliyetinin kendisinde bulunduğundan, dünyaya gizli bir hazinenin kapılarını açarak Acemlerde çok olmakla birlikte Türkler arasında bulunmayan bir hikayeyi yazarak eski bahçeyi tazeleyeceğinden söz etmiştir. Bilmişler idi ki hüsn-i güftâr Kadrüm kaderince mende hem var Men hasteni etdiler nişâne Bir reng ile tîr-i imtihâne Lutf ile dediler ey sühan-senc Fâş eyle cihâne bir nihân genc Leylî Mecnûn Acemde çohdur Etrâkde ol fesâne yohdur Takrîre getür bu dâstânı Kıl taze bu eski bustânı Dünya edebiyat tarihinde müstesna bir yere sahip olan Fuzuli nin Leyla ve Mecnun mesnevisi hakkında yurtiçi ve yurtdışında sayısız araştırma yapılmış ve eser birçok dile tercüme edilmiştir. Eski harflerle basılmış Külliyat-ı Divan-ı Fuzuli ler ix
9 içerisinde Leyla ve Mecnun metinlerine de rastlanmaktadır. Yurtiçi ve yurtdışı kütüphanelerde birçok yazma nüshası bulunan bu mesnevinin Tebriz ve Taşkent te yapılmış baskıları da bulunmaktadır. Leyla ve Mecnun mesnevisinin yeni harflerle ilk baskısı Prof. Necmettin Halil Onan ( İstanbul 1935) tarafından hazırlanmıştır. Yine eser, Hüseyin Ayan tarafından 1981 yılında yeni harflerle yayımlanarak eserin çevirisi yapılmıştır. Dergah yayınlarından çıkan bu eser 1992 ve 2005 yıllarında tekrar basılmıştır. Leyla ve Mecnun mesnevisinin yeni harflerle basılmış şekilleri dışında nesre çevrilmiş şekilleri de bulunmaktadır. Bunlardan, diğerlerine nispetle başarılı bir çalışma örneği olarak Vasfi Mahir Kocatürk ün 1941 yılında yayımladığı kitap gösterilebilir. Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan ın, ilk yayımı 1996 yılında yapılan düzyazıya çeviri çalışması ise bu alanda yapılmış çalışmalar içerisinde metnin anlamıyla uyumlu en önemli çalışmadır. Bu eserde, latinize edilmiş metnin çevirisi, metnin bütünlüğüne sadık kalınarak verilmiş, notlar ve açıklamalar kısmı ile kitap, mota mot çeviri sınıfından çıkarak şerh-eser özelliği kazanmıştır. Tezin oluşumunda esas eser olarak kullanılan bu çalışmanın son baskısı 2006 yılında yapılmıştır. Fuzuli nin Leyla ve Mecnun Mesnevisi ndeki Tabiat Tasvirlerinin Estetik Açıdan Değerlendirilmesi adını taşıyan tezin giriş bölümünde Fuzuli nin hayatı, sanat anlayışı ve eserleri hakkında kısaca bilgi verildikten sonra tezin temelini oluşturan tasvir kavramı üzerinde durulmuştur. Tezin iki temel kavramından biri olan tabiat kavramı ise günümüzde anlaşıldığı şekliyle sadece dünya ile sınırlandırılmamış, evrende belli statik kurallara bağlı olan her unsur tezin kapsam alanına dahil edilmiştir. Bu bağlamda tez, kevni (evrenle ilgili) ve dünyevi olmak üzere iki başlık altında ele alınmıştır. Konuların tasnifinde genelden özele bir sıralama takip edilmiş, konu karışıklığının önlenmesi amacıyla mümkün mertebe her tabiat unsurunun ayrı başlık altında incelenmesine çalışılmıştır. Özellikle ilk bölümde astronomik tasvirler ayrıntılı bir sınıflamaya tabi tutulmuş, eski şiir geleneğimizin önemli tasvir kaynaklarından biri olan bu unsurlar, bu gelenekteki seçkin konumuna uygun biçimde ele alınmıştır. x
10 Eserdeki tasvirler beyitler halinde açıklanırken, tasvirin daha net anlaşılması açısından bağlamın da zikredilmesi uygun görüldüğünden beyit açıklamalarında bu hususa dikkat edilmiştir. Konu bütünlüğünün sağlanabildiği, birbiriyle ilişkilendirilebilecek beyitler olay bütünlüğü içerisinde birbirine bağlanarak ifade edilirken, bu bütünlüğün sağlanamayacağı durumlarda beyitler münferit olarak ele alınmıştır. Genel olarak önce beyitlerdeki tasvirler, bağlamları da dikkate alınmak şartıyla kısaca zikredilmiş, kullanılan kelimelerin cemiyetli olmaları durumunda beytin altında ayrıntılı izahlara girilmiştir. Tezin sonuna ise, eserdeki önemli konumuna binaen savaş ve gölge tasvirleri eklenmiştir. Eserin yurtiçi ve yurtdışı kütüphanelerinde birçok yazma nüshası olmakla birlikte, tezin yazımında Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan ın Fuzuli-Leyla ve Mecnun isimli eseri esas alınmıştır. Tez konusunun seçiminde yardımını esirgemeyen, eserin yazım sürecinde görüş ve eleştirileri ile katkıda bulunan değerli danışman hocam Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan a teşekkürü borç bilirim. xi
11 İÇİNDEKİLER ÖZ ii ABSTRACT v ÖNSÖZ vii KISALTMALAR xvi GİRİŞ 17 I. FUZÛLÎ NİN HAYATI 17 II. SANAT ANLAYIŞI 19 III. ESERLERİ 22 A. TÜRKÇE ESERLER MANZUM ESERLER 22 a. Türkçe Divan 22 b. Leyla ve Mecnun 22 c. Beng ü Bâde 24 d. Terceme-i Hadîs-i Erba în 25 e. Sohbetü l-esmâr MENSUR ESERLER 25 a. Hadîkatü s-sü edâ 25 b. Mektuplar 26 B. FARSÇA ESERLERİ MANZUM ESERLER 26 a. Farsça Divan 26 b. Heft-Câm (Sâkînâme) 27 c. Hüsn ü Aşk (Sıhhat ü Maraz) 27 d. Enîsü l-kalb MENSUR ESERLER 28 a. Rind ü Zâhid 28 b. Risâle-i Mu ammeyât 28 C. ARAPÇA ESERLERİ MANZUM ESERLERİ 28 a. Arapça Divan 28 b. Matla ü l-i tikâd 29 TASVİR-TAVSİF-VASF-SIFAT 29 BİRİNCİ BÖLÜM 37 KOZMİK ALEM 37 A.DÜNYA-KAİNAT 37 1.DÜNYA-KAİNATIN BENZETİLDİĞİ UNSURLAR 37 a. Nakış 37 b. İşyeri 37 c. Ejderha 38 d. Cevher 38 e.kafir 38 xii
12 f.hokkabaz 39 g.allah ı Zikreden 40 h. Köşk 41 i. Ülke 41 j. Kambur 42 k. Çardak-Revak 42 l. İnsan 43 m. Yanak 43 n. Ayna 43 o. Göz 44 p. Değirmen 44 B. GÖKLE İLGİLİ TASVİRLER 45 1.AY 45 a.ayın Benzetildiği Unsurlar 45 (1). Kadeh 45 (2).Gemi 45 (3).Temren 46 (4).Aşık 47 (5).Ayna 47 (6).İnsan UTARİD NAHİD GÜNEŞ 50 a.güneşin Benzetildiği Unsurlar 50 (1). Yüz 51 (2).Gelin 51 (3).Ayna 51 (4).La l Taşı 52 (5).Padişah 53 (6).Kadeh 55 (7).Haydut 55 (8).Çiçek MİRRİH BİRCİS SABİTELER 59 a.cevza 60 b.hamel 61 c.sevr 61 d.esed 61 e.sünbüle 62 f. Hut ARŞ YILDIZLAR 63 a.yıldızların Benzetildiği Unsurlar 63 (1). Göz 63 (2).Ok 64 (3).İnci 65 (4).Damla 65 (5).İnsan 66 (6).Meşale 66 (7).Afyon Hapı KEHKEŞAN 67 C. ZAMAN UNSURLARI ŞAFAK SABAH-GÜNDÜZ 68 xiii
13 a.sabah-gündüzün Benzetildiği Unsurlar 68 (1).İnsan 69 (2).Kafur Tozu 69 (3).Güzel 69 (4).Rum Ülkesi 70 (5).Ayna 71 (6).Bahçe AKŞAM-GECE-KARANLIK 72 a.akşamın Benzetildiği Unsurlar 72 (1).Siyah Tüy 72 (2).Dev 72 (3).Mürekkep 72 (4).Keyvan Yıldızı 73 (5).Peçe 73 (6).Bahtı Kara İnsan 74 (7).Siyah Elbise 75 (8).Balık Karnı KIŞ BAHAR 78 İKİNCİ BÖLÜM 80 DÜNYEVİ TABİAT TASVİRLERİ 80 A. MEKAN UNSURLARI BAĞ-BAHÇE SAHRA DAĞ NEHİR 84 B.CANLILAR İNSAN TASVİRLERİ 84 a.genel Olarak İnsan Tasvirleri 84 b. İnsan Uzvu Tasvirleri 87 (1). Yüz 87 (2). Alın 90 (3). Yanak 90 (4). Dudak 91 (5). Kaş 93 (6). Göğüs 94 (7). Göz 95 (8).Diş 96 (9). Boy 96 (10). Çene-Gerdan 99 (11).Saç 99 (12). Kirpik 101 (13). Rahim BİTKİLER 102 a. Gül 102 b. Gonca 105 c. Lale 105 d. Nergis 106 e. Susen 107 f. Fidan HAYVANLAR 108 a. At 108 b. Pervane 110 c. Ahu (Ceylan) 110 xiv
14 d. Güvercin 111 e. Mur (Karınca) 111 f. Geyik 111 g. Deve 112 C. ANASIR-I ERBAA RÜZGAR-BULUT-HAVA ATEŞ SU 118 a. Gözyaşı 118 b. Yağmur 119 c. Sel 120 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 121 MUHTELİF TASVİRLER 121 A. SAYE 121 B. SAVAŞ 121 C. ÇADIR 123 SONUÇ 126 KAYNAKÇA 129 xv
15 KISALTMALAR a.g.e. : adı geçen eser bkz. :bakınız c. :cilt DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi DTCFD :Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi M.E.B. :Milli Eğitim Bakanlığı ölm. :ölüm (senesi) s. :sayfa Yay. :Yayınları yay. haz. :yayına hazırlayan YKY. :Yapı Kredi Yayınları xvi
16 GİRİŞ I. FUZÛLÎ NİN HAYATI Edebiyat dünyamızdaki şöhretine rağmen, Fuzuli nin hayatıyla ilgili bilgiler çok azdır.asıl adının Mehmed, baba adının Süleyman olduğu dışında hangi tarihte ve nerede doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bazı şiirlerinde geçen Bağdâdî ibaresinden ve Fuzûlî-i Bağdâdî olarak anılmasından hareketle Bağdat doğumlu olduğu söylenmiştir. Ancak şairin, Türkçe divanının birkaç yerinde Bağdat ı diyar-ı gurbet olarak göstermesi doğum yerinin Bağdat dışı olduğunu söyleyenler için bir delil teşkil etmiştir. Ayrıca bazı araştırmacılar tarafından eserlerindeki ifadelerden hareketle Fuzuli nin Necefli, Hilleli olduğu da ortaya atılmıştır. Fuzuli nin, Farsça Divan ının mukaddimesinde : Benim doğduğum ve yaşadığım yer Irak-ı Arab dır ifadesini kullanması probleme bir çözüm getirmemekte, sadece doğduğu yeri geniş bir çerçeve halinde çizmektedir. Bütün bu ihtimaller dikkate alınarak Fuzuli nin eserleri incelendiğinde onun Kerbela da doğmuş olduğunu söylemek daha doğru olacaktır. Fuzuli nin doğum tarihiyle ilgili bilgilerimiz, doğum yeri çıkarımlarıyla örtüşmektedir. İbrahim Dakuki, menşe ve mevlidim Irak cümlesinden hareketle şairin, bu ibarenin ebcetle karşılığı olan 888 (1483) yılında doğduğunu söylemektedir. Ölüm tarihi ise göçdü Fuzuli kelimeleriyle söylenmiş bir tarih ibaresiyle tespit edilmiştir. Bu ibareye göre Fuzuli, Bağdat ve çevresinde etkili olan büyük bir veba salgını sırasında 963 (1556) yılında Kerbela da vefat etmiştir. Fuzuli, köken itibariyle Irak-ı Arab adı verilen bölgede yaşayan Akkoyunlu Türkmenlerinin Bayat boyundandır. Fazla, lüzumsuz gibi anlamlara gelen Fuzuli mahlasını niçin seçtiğini şair Farsça Divan ının önsözünde kısaca şöyle açıklamaktadır: Şiire başlarken günlerce bir mahlas alma yolunda düşündüm. Seçtiğim mahlasa bir müddet sonra bir ortak çıktığı için başka mahlas alıyordum. Karışıklığı ortadan kaldırmak üzere Fuzuli mahlasını seçtim. Bu adı kimsenin 17
17 beğenmeyeceğini ve bu sebeple almayacağını tahmin ettiğim için adaşlık endişesinden kurtuldum. Şair, Fuzuli mahlasını alma serüvenini bu şekilde özetledikten sonra, Fuzul kelimesinin erdem ve fazilet anlamındaki fazl kelimesinin çoğulu olduğunu da dikkate alarak ilim ve fende ilerlemiş bir insan olduğunu ihsasa yönelik böyle bir mahlas seçiminde bulunduğunu aktarmıştır. Ayrıca, kimsenin kullanmaya cesaret edemeyeceği bir mahlas kullanmakla kendi muvaffakiyet veya başarısızlığının bir başkasına atfı da engellenmiş olacaktır. Şairin, ilk bilgilerini, Hille müftüsü olan babasından aldığı, Hoca Rahmetullah adlı bir alimden ders görerek edebiyat bilgilerini de şair Habîbî den öğrendiği yolundaki rivayetlerin doğruluk derecesi bilinmemektedir. Bununla birlikte molla ünvanıyla anılan şairin ilim sahasında derin bir bilgiye sahip olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Fuzuli, tahsil hayatı sırasında, yaşadığı çevrenin de uygun olmasıyla Arapça ve Farsça yı, bu dillerde şiir yazabilecek derecede öğrenmiş, aklî ve naklî ilimlerde kendisini geliştirmiştir. Hatta Farsça Divan ının mukaddimesinden, sanat kabiliyeti dolayısıyla şiire kendisini fazla kaptıran şairin ilme karşı duyduğu arzuyla kendisini frenlediğini öğrenmekteyiz. Şah İsmail in 1508 yılında Müşa şai Devleti ni ortadan kaldırıp Bağdat ı ele geçirmesiyle dönemin genç ve tanınmış şairi olan Fuzuli, ilk eserlerinden biri olan Beng ü Bâde mesnevisini Şah İsmail e sunmuştur yılında Bağdat ı fetheden Kanuni Sultan Süleyman ı Geldi burc-ı evliyâya padişâh-ı nâmdâr tarih mısraının da bulunduğu meşhur kasidesiyle karşılayan Fuzuli, padişaha beş kaside sunmuş ve diğer Osmanlı erkanına da kasideler sunarak Osmanlı devlet adamlarının himayesine girmiştir. Bu takdir ve hayranlık dolu kasideler üzerine Kanuni Sultan Süleyman Bağdat tan ayrılmadan, Fuzuli ye evkaftan maaş bağlanacağına dair söz verilmiş olmakla birlikte gerek bu maaşın şairi tatmin etmeyen bir miktar olan 9 akçede kalması, gerekse vakıf harcamalarının fazlalıklarından tahsis edilme ilavesinin eklenmesi sebebiyle şair ünlü Şikâyetname sini kaleme alarak bu durumdan memnuniyetsizliğini dile getirmiştir. 18
18 Fuzuli nin itikadî ekolü hususunda ilim adamları ve edebiyat tarihçileri farklı görüşleri benimsemişlerdir. Onun Sünniliğini hararetle savunanlar olduğu gibi Şii olduğunu söyleyenler de vardır. M. Fuat Köprülü nün Külliyât-ı Divan-ı Fuzuli ye yazdığı mukaddimede şairin eserlerinden bazı delillere dayanarak onun İmâmiye Şi ası na bağlı olduğunu söylemesi üzerine karşı görüşler ileri sürülmüş ve Fuzuli nin Sünni olduğu savunulmuştur. Yalnız şunu söylemek gerekir ki eserlerine bakılarak Fuzuli nin itikadi yönü hakkında kesin bilgilere ulaşmak mümkün görünmemektedir. Şairin, itikatla ilgili Matla u l-itikad adlı risâlesinde bütün akâid konularını Ehl-i Sünnet ün ölçüleri içinde işlemesi ve imâmet bahsinde bile Şi a nın görüşlerine yer vermemesi yukarıdaki görüşü destekler niteliktedir. Tasavvufi temayülleri bakımından Fuzuli nin bir tarikata bağlı olduğunu düşünmek için bir engel olmamakla birlikte eserlerinde hangi tarikata bağlı olduğunu gösteren bir işaret bulunmamaktadır. II. SANAT ANLAYIŞI Alim bir şair olan Fuzuli, şiirin temelinde bilimin olması gerektiğini düşünmektedir. Bu düşünce sâikiyle Fuzuli -kendi eserinden öğrendiğimizde göreaşk şiirleri yazdıktan sonra bunların ömürlü olmayacağını düşünerek gece gündüz çalışmış ve bütün ilimleri öğrenme yoluna gitmiştir. Akli ve nakli ilimlerde kendisini geliştiren Fuzuli ye şiir sahasında şöhret kazandıran yönü ise anlatımındaki samimiyet, coşkunluk, sadelik ve ifade kudretidir. Bilime ve sanata olan merakıyla İslam medeniyetinin üç büyük dili olan Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler kaleme alan şair, bu özellikleriyle sanatının ve edebiyat dünyamızın zirvesine ulaşmıştır. Arapça şiirlerinin orta derecede olmasına karşılık Türkçe ve Farsça şiirleri ifade ve anlam bakımından kendisine şöhret kazandıracak niteliktedir. Doğduğu ve yaşadığı yer itibariyle Azeri lehçesini kullanan Fuzuli, bu lehçenin bazı dil özelliklerini şiirlerine yansıtmakla birlikte Osmanlı Türkçesi nden de uzaklaşmış değildir. Bu bakımından şairi, Osmanlı ve Azeri edebiyatlarının ortak bir şahsiyeti olarak kabul etmek daha doğru olacaktır. 19
19 Her şairin, kendisinden önce gelen üstatlardan etkilenmesi doğaldır. Fuzuli üzerinde yapılacak dikkatli bir araştırma, şairin de gerek İran gerekse Türk şairlerden etkilendiğini gösterir. Yalnız bu etkilenmeyi sadece İran şairlerine indirgemek doğru değildir. Zira Fuzuli nin İran şiirinden aldığı, divan şiirinin arkasındaki kültür birikimi ve mazmunlardan öteye geçmemekte, şair bütün bu birikimi şahsiyetinde yoğurarak kendisine has bir tasarrufa dönüştürmektedir. Şairin edebiyat dünyamıza damga vurmasını sağlayan en büyük etkenin de, divan edebiyatı kültürünü kendi şahsiyet potasında eritip ona benliğinin damgasını vurması olduğu bilinmelidir. Şiir dili olarak Türkçe ye hakimiyetini fazlasıyla hissettiren şair, Mazmunu zevk-bahş ü seriü l-husul ola / Andan ne sûd ki ola mübhem ibareti beytiyle yalın ifade ve anlatımı savunmuş; yalnız bunu gazellerinde başarıyla uygulayabilmiş, kasidelerinde epey ağır ve külfetli bir dil kullanmıştır. Genel itibariyle düşünüldüğünde Fuzuli, sadelik içinde dile estetik bir özellik kazandırmış, divan şiiri geleneğinin gerektirdiklerine zorla uymanın verdiği külfeti ile değil, bu geleneğe orjinal ve yeni bir çehre kazandırmanın şiirine kazandırdığı estetikle karşımıza çıkmıştır. Genellikle devrinde kullanılan vezinlerin ortalamasına şiirlerinde riayet eden Fuzuli, imale ve zihaf kusurlarını asgariye indirmiş bu bakımdan da Türkçe nin aruz ölçüsüne uyumunda basamak taşlarından biri haline gelmiştir. Başta Leyla ve Mecnun mesnevisi olmak üzere Fuzuli nin şiirlerinde işlediği aşk anlayışı hakkında araştırmacılar farklı yorumlarda bulunmuşlardır. Fuzuli nin şiirlerinde işlediği aşkı beşeri veya ilahi aşktan birine bağlamak isabetli olmayacaktır. Şairin işlediği aşkı, bütünüyle lâdînî olarak algılamak ne kadar yanlış olacaksa lâhûtî ve panteist yaklaşımla ele almak da o kadar hatalı olacaktır. Bu durumda Fuzuli nin aşk kavramıyla, tasavvufi süblimasyon anlayışına uygun olarak beşeri aşk ve onun maddi yönlerinden sıyrılarak ilahi ve sonsuz aşka yükselmeyi anlattığı rahatlıkla söylenebilir. Bu anlayış, özellikle Leyla ve Mecnun mesnevisinin bütünününde okuyucuya seslenen vahdet-i vücut felsefesiyle de uyum içindedir. Fuzuli de aşk, dünyevi-platonik-tasavvufi sıralamasını takip etmektedir. Özellikle Leyla ve Mecnun mesnevisinde gördüğümüz, kavuşmanın değil ayrılığın 20
20 övüldüğü bir aşk anlayışını, diğer şairlerde de görmek mümkün olmakla birlikte Fuzuli deki samimiyet ve derinlik kendisini hemen hissettirir. Bu samimiyet ve derinliğin temel etkenlerinden biri ve en önemlisi, kuşkusuz eserin konusunu oluşturan aşk ve ıstırabın yaşanmışlık hissi vermesidir. Bütün bu ayrıcalıklı konumundan dolayı Fuzuli, kendi zamanından başlayarak birçok şair tarafından okunmuş, özellikle gazellerine nazireler söylenmiş ve bütün şairlerin üstünde hürmet ve itibara sahip olmuştur. Fuzuli nin şiir ve edebiyat anlayışının gelişmesinde, kendisini yetiştiren kültür ve dünya görüşünün büyük etkisi bulunmaktadır. Bir anlamda Fuzuli nin genelde edebiyat, özelde de şiir hakkındaki olumlu veya olumsuz kanaatleri, büyük çapta, sahip olduğu dünya görüşüne ait değer hükmünün ip uçlarını vermektedir. Fuzuli ye göre şiir, nefsani duyguların tatmini yolunda değil, insanlığı yücelten amaçlar doğrultusunda yazılmalıdır. İnsana şiir kabiliyetini bahşeden Allah ölçülü ve düzgün söze önem vermiş, insanoğlunu da güzel ve ölçülü sözden hoşlanan bir tabiatta yaratmıştır. Şiir, bir ilham ürünü olduğu için, Allah ın yardımı olmadan kusursuz bir şiirin yazılması imkansızdır. Fuzuli ye göre şiirin kaynağı, yaratılışta gizli olan hararetli ihtiras ve aşktır. Gönlün derinliklerinde gizli olan bu aşk ve ihtiras yeteneğin karşısına şiir kapılarını açar. Sanatın ve edebiyatın temelinde yatan asıl harekete geçirici unsur insanda fıtrattan gelen hünerlerini sergileme duygusudur. Kimi insanlarda ve sanatkarlarda makul ve vasat düzeylerde bulunan bu duygu, kimilerinde yakıcı ihtiras ve şiddetli arzu seviyesine çıkmaktadır. Şaire göre şiir bir sevdadır; ihtiras ve aşktan doğar. Ancak bu sevda ilim ve irfan ile süslenmeli ve zenginleştirilmelidir. Zira ilimsiz şiir, temelsiz bir duvar gibidir ve yine ilimden yoksun şiir, ruhsuz beden gibi cansız, hareketsiz ve revnaksızdır. 1 1 Muhammet Nur Doğan, Fuzuli nin Poetikası, Ötüken Yay., İstanbul, 2002, s
21 III. ESERLERİ A. TÜRKÇE ESERLER 1. MANZUM ESERLER a. Türkçe Divan Ali Şir Nevâî nin divanlarında olduğu gibi mensûr bir mukaddime ile başlayan bu divanda iki tevhid, dokuz na t, yirmi yedi kaside, üç yüz iki gazel, musammatlar, kıta ve rubâiler bulunmaktadır. Türkiye ve Dünya kütüphanelerinde yüzlerce nüshası bulunan bu divanın Tebriz, Bakü, İstanbul, Ankara, Hive ve Kahire şehirlerinde yapılmış elliden fazla baskısı bulunmaktadır. Bu baskılara Abdülbaki Gölpınarlı ( İstanbul 1948 ), Kenan Akyüz, Süheyl Beken, Sedit Yüksel ve Müjgan Cunbur un (Ankara 1958) yayımları örnek gösterilebilir. Şairin, edebi muhitlerde şöhret bulan su, gül ve hançer redifli kasideleri ile Bağdat ın fethi üzerine Kanuni Sultan Süleyman a sunduğu meşhur kasidesi de bu divanda bulunmaktadır. b. Leyla ve Mecnun İslam Medeniyeti şehirlerinde Fuzuli ye asıl şöhretini kazandıran bu eser klasik dönemde yazılmış mesnevilerin en güzellerindendir. Mesnevi nazım şekli ve mefûlu mefâîlün faûlun vezni ile kaleme alınan bu eserde Fuzuli, kendi yaratılışına uygun bir konu olan ayrılığı ve onun verdiği acıyı anlattığından oldukça başarılı olmuştur. Eser, 1535 tarihinde Bağdat ve Halep Beğlerbeyi Üveys Paşa ya sunulmuştur. 22
22 Leyla ve Mecnun kıssası Araplarda doğmakla birlikte Türk ve İran edebiyatlarında akis bularak en güzel örneklerini vermiştir. Önce başka eserler içinde parça parça görülen bu kıssa ilk defa Nizâmî-i Gencevî (ölm. 1204) tarafından tam bir mesnevi haline getirilmiş ve tasavvufi unsurlar eklenmiştir. İran Edebiyatındaki en başarılı Leyla ve Mecnun hikayesi örneği olan bu eseri Ali Nihat Tarlan Türkçe ye çevirmiştir. İran edebiyatında Leyla-Mecnun kıssasını işleyen şairler, Genceli Nizâmî, Emir Hüsrev-i Dehlevî (ölm.1325), Abdurrahmân-ı Câmî (ölm. 1492) ve Âtifî dir.(ölm.1521). Bu isimler aynı zamanda daha sonra Türk şairlerin bu alanda örnek alacakları şairlerdir. Türk Edebiyatında da bu konu 15. yüzyıldan itibaren birçok şair tarafından ele alınmaya başlamıştır. Önce İran şairlerine ait Leyla ve Mecnun mesnevilerine sıkı sıkıya bağlı kalınarak ele alınan eserler zamanla yerini yerli çizgiler barındıran orijinal eserlere bırakmıştır. Bütün olarak edebiyatımızda ilk Leyla ve Mecnun hikayesini Edirneli Şâhidî yazmıştır yılında yazılan bu mesnevi, bütün Leyla ve Mecnun eserlerinin en uzunudur. İkinci Leyla-Mecnun mesnevisi ise Çağatay sahasının ünlü şairi Ali Şir Nevâî ye aittir. Bu mesnevi, Türk Edebiyatında Fuzuli nin eserinden sonra en başarılı Leyla-Mecnun mesnevisi olarak tanınır. Türk dilinde Leyla ve Mecnun mesnevisi yazanlardan ismini tespit edebildiğimiz yazarlar şunlardır: Şâhidî, Nevâyî, Bihiştî, Hamdullah Hamdi, Ahmed Rıdvan, Kadîmî, Celîlî, Sevdâyî, Hakîrî, Fuzûlî, Larendeli Hamdi, Halife, Atâyî, Fâizî, Urfî, Andelîb, Nakam. Fuzuli, eserini oluşturmadan İran Edebiyatı sahasında yazılan Leyla ve Mecnun kıssalarını incelemiş ve bu eserlerden etkilenmiştir. Eserinin tertibinde şair, Hâtifî nin mesnevisindeki sıralamaya uymuştur. Fuzuli, kendinden önceki şairlerin bu hikaye ile ilgili ortak mazmunlarını kullanmakla birlikte, birçok ayrıntıyı almayıp kendisi ayrıntı eklemiş ve eseri kendi fikir ve hayal dünyasında oluşturarak yeni bir yapıt ortaya koymuştur. Dünya edebiyat tarihinde müstesna bir yere sahip olan Fuzuli nin Leyla ve Mecnun mesnevisi hakkında yurtiçi ve yurtdışında sayısız araştırma yapılmış ve eser 23
23 birçok dile tercüme edilmiştir. Yurtiçi ve yurtdışı kütüphanelerde birçok yazma nüshası bulunan bu mesnevinin Tebriz ve Taşkent te yapılmış baskıları da bulunmaktadır. Leyla ve Mecnun mesnevisinin yeni harflerle ilk baskısı Prof. Necmettin Halil Onan ( İstanbul 1935) tarafından hazırlanmıştır. Yine eser, Hüseyin Ayan tarafından 1981 yılında yeni harflerle yayımlanarak çevirisi yapılmıştır. Dergah yayınlarından çıkan bu eser 1992 ve 2005 yıllarında tekrar basılmıştır. Leyla ve Mecnun mesnevisinin yeni harflerle basılmış şekilleri dışında nesre çevrilmiş şekilleri de bulunmaktadır. Bunlardan, Vasfi Mahir Kocatürk ün 1941 yılında yayımladığı kitap diğer çevirilere nispetle daha başarılıdır. Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan ın, ilk yayımı 1996 yılında yapılan düzyazıya çeviri çalışması ise bu alanda yapılmış çalışmalar içerisinde metnin anlamıyla uyumlu en önemli çalışmadır. Bu eserde, latinize edilmiş metnin çevirisi, metnin bütünlüğüne sadık kalınarak verilmiş, notlar ve açıklamalar kısmı ile kitap, mota mot çeviri sınıfından çıkarak şerh-eser özelliği kazanmıştır. Eserin son baskısı 2006 yılında yapılmıştır. c. Beng ü Bâde Fuzuli nin mesnevi tarzındaki ilk denemesi olan 440 beyitlik bu eser afyonla şarabı karşılaştırarak şarabın afyondan üstün olduğunu ortaya koyar. Aruzun Hafif bahrinin Feilâün mefâilün feilün kalıbıyla yazılan bu eser Şah İsmail e sunulmuştur. Bazılarına göre bu mesnevideki alegori Osmanlı padişahı II. Bayezid ile Şah İsmail arasındaki mücadeleyi sembolize etmektedir. İddiaya göre bâde ile Safevi hükümdarı Şah İsmail, afyon ile de Sünni Osmanlı padişahı Sultan II. Bayezid anlatılmıştır. Şah İsmail in içkiye düşkünlüğü, hatta Özbek hükümdarı Şeybek Han ı öldürtüp kafatasından şarap kasesi yaptırdığı bilindiği gibi Sultan Bayezid in de afyona düşkün olduğu tarihi kaynaklarda yazmaktadır. Eserde ; bâde, boza, arak, berş, afyon, nukl ve kebap gibi cansız nesnelere teşhis ve intâk yoluyla kişilik verilmiştir. Fuzuli külliyatı içinde defalarca basılan bu eserin son yayımı Kemal Edip Kürkçüoğlu tarafından gerçekleştirilmiştir. (İstanbul, 1956). Eser Almanca ya da tercüme edilmiştir. 24
24 d. Terceme-i Hadîs-i Erba în Fuzuli nin bu eseri, Molla Cami nin Farsça Terceme-i Hadîs-i Erba în adlı eserinin tercümesidir. Fuzuli bu eserini yazarken, Ali Şir Nevai nin Çihl Hadis isimli eserinden de faydalanmıştır. Eser Molla Cami nin eseriyle aynı vezinde yani feilâtün mefâilün feilün kalıbıyla yazılmıştır. Molla Cami gibi Fuzuli de eserine mensur bir mukaddime ile başlamış ve hadisler kıtalar halinde çevrilmiştir. Eser ilk olarak Abdülkadir Karahan tarafından Fuzuli nin Tedkik Edilmemiş Bir Eseri: Kırk Hadis Tercümesi adıyla Selamet Mecmuası nda yayımlanmıştır. (nr.56, 57, 61,63, 64, 66, İstanbul, 1948). İkinci kez eser Kemal Edip Kürkçüoğlu tarafından bastırılmıştır. ( Fuzuli nin Kırk Hadis Tercümesi, İstanbul, 1951 ) e. Sohbetü l-esmâr Bu eser, Fuzuli ye ait olduğu kesinlik kazanmayan 200 beyitlik bir mesnevidir. Eserde bir bağdaki meyvelerin konuşmaları, kendilerini övmeleri ve tartışmaları, gerçek değerlerinin farkında olmayan insanların gereksiz konuşma ve tartışmalarını sembolize edercesine alegorik bir anlatımla ele alınmıştır. Eser önce Hamit Araslı tarafından yayımlanmış ( Mehemmed Fuzuli, Eserleri, Bakü 1958, II, ) daha sonra Araslı nın Kiril harfleriyle yayımladığı metin esas alınarak Kemal Peker ( Sohbetü l-esmar ve Fındık, İstanbul, 1960 ) ve Sedit Yüksel tarafından neşredilmiştir. Bu risaleyi Gunnar Jarring The contest of the Fruits adıyla İngilizce ye çevirmiştir. 2. MENSUR ESERLER a. Hadîkatü s-sü edâ Bu eser, Hz. Hüseyin in Kerbela şehâdeti olayını anlatan bir eserdir. Arada bazı manzum parçalar da bulunmaktadır. Hadîkatü s-sü edâ, Türk Edebiyatında 25
25 maktel türünün bir şaheseri olup sanatkârâne Türk nesrinin önde gelen eserlerindendir. Türkiye ve Dünya kütüphanelerinde birçok yazma nüshası bulunan eserin tenkitli neşri bir tanıtma ve değerlendirme ile Şeyma Güngör tarafından yapılmıştır. ( İstanbul, 1987 ) b. Mektuplar Fuzuli nin değişik vesilelerle çeşitli kişilere yazdığı mektuplardan günümüzde, yalnızca 5 tanesi elimizde olup yayımlanmıştır. Bunlar Nişancı Celâlzâde Mustafa Çelebi, Musul Mirlivâsı Ahmet Bey, Bağdat Valisi Ayas Paşa, Kadı Alaeddin ve Kanuni Sultan Süleyman ın şehzadelerinden Bayezid e gönderilmiştir. Mektupların ilk dördü Abdülkadir Karahan ( Fuzuli nin Mektupları, İstanbul, 1948 ) diğeri Hasibe Çatbaş tarafından (Fuzuli nin Bir Mektubu, DTCFD, C. IV, s , 1948 ) yayımlanmıştır. Bu mektuplardan Nişancı Celâlzâde ye yazdığı mektup Şikâyetname adıyla bilinmekte ve edebi açıdan büyük bir değer taşımaktadır. B. FARSÇA ESERLERİ 1. MANZUM ESERLER a. Farsça Divan Fuzuli nin Farsça şiirlerini topladığı bu divan Türkçe divanından daha büyüktür ve dört bin beyit içermektedir. Fuzuli bu eseri ile Farsça yı klasik bir İran şairi kadar iyi bildiğini ortaya koymuştur. Divanın mensur mukaddimesinde şiirle ilgili görüşlerini aktaran şair bu divanı oluştururken Hâfız-ı Şîrâzi ve Molla Cami gibi İranlı büyük şairlerin etkisinde kalmıştır. Divanında üç münâcât, bir na t, kırk altı kaside, 410 gazel, bir terkîb-i bend, iki musammat, kırk altı kıta ve 106 rubai 26
26 bulunmaktadır. Eserin Türkçe ye tercümesi Ali Nihad Tarlan (Ankara, 1950) tenkitli neşri ise Hasibe Mazıoğlu ( Ankara, 1962) tarafından yapılmıştır. b. Heft-Câm (Sâkînâme) Tamamı 327 beyit olan bu mesnevi, manzum bir mukaddime, yedi bölüm ve bir hâtimeden oluşmaktadır. Çeşitli musiki aletlerinin konuşturulduğu bu eser Fuzuli nin tasavvufi düşüncelerini ve musiki hakkındaki bilgisini ortaya koyacak niteliktedir. Fuzuli nin diğer eserleri arasında Sâkînâme adıyla birçok defa basılan bu eser Farsça Divanı içinde de yayımlanmıştır. c. Hüsn ü Aşk (Sıhhat ü Maraz) Ruhnâme olarak da isimlendirilen bu eserde ruh-beden ilişkisi, tasavvufî ve alegorik bir anlatımla ele alınmaktadır. Fuzuli nin tıbba vukûfiyetini ortaya koyması bakımından önem taşıyan bu eserin kahramanları; hüsn, aşk, ruh, kan, safra, balgam, sevda, mizaç, sıhhat, dimağ, maraz ve perhizdir.türkiye ve Avrupa kütüphanelerinde yazma nüshaları bulunan bu eser, M. Ali Nasih tarafından Sefâretnâme-i Ruh adıyla Tahran da yayımlanmış, (Mecelle-i Armağan, XI, s , ) Necati Lugal ile Osman Reşer tarafından müstakil olarak neşredilmiştir. (İstanbul, 1943) Abdülbaki Gölpınarlı Sıhhat ve Maraz adıyla eserin son tercümesini yapmıştır. (İstanbul, 1940 ) d. Enîsü l-kalb 134 beyitlik Farsça bir kaside olan Enisü l-kalb, İranlı şair Hâkânî nin Bahrü l-ebrâr adlı eserine nazîredir. Hâkânî nin bu eseri, Fuzuli den önce Emir Hüsrev-i Dihlevî tarafından Mir âtü s-safâ, Molla Cami tarafından Cilâü r-rûh, daha sonra da şair Nef î tarafından Tuhfetü l-uşşâk adıyla tanzîr edilmiştir. Kaside önce Cafer Erkılıç tarafından çevirisiyle birlikte yayımlanmış (İstanbul 1944) daha 27
27 sonra Farsça divan yayımının içinde kasideler kısmında yer almıştır. (Ankara 1962, s ) 2. MENSUR ESERLER a. Rind ü Zâhid Rind ü Zâhid, arasına manzum parçalar da sıkıştırılmış küçük mensur bir eserdir. Zâhid bir baba ile rind evladı arasındaki konuşmaların aktarıldığı bu eserde rind şairin gönlünü, zâhit ise düşüncesini temsil etmektedir. Dolayısıyla eserin, şairin dünyaya bakışını yansıttığı söylenebilir. Eser önce Tahran da yayımlanmış (1275), tenkitli neşri Kemal Edip Kürkçüoğlu tarafından yapılmıştır. (Ankara, 1956) b. Risâle-i Mu ammeyât Fuzuli nin, çoğu Farsça, bir kısmı da Türkçe olmak üzere birçok mu ammâsı bulunmaktadır. Muamma hakkında bilgi veren ve 190 Farsça muammayı toplayan bu eser, şairin kırk muamması da eklenerek Kemal Edip Kürkçüoğlu tarafından yayımlanmıştır. (Risale-i Muammeyat, DTCFD, VII / 1, s , 1949) C. ARAPÇA ESERLERİ 1. MANZUM ESERLERİ a. Arapça Divan 28
28 Fuzuli nin, sadece Hz. Ali ve Hz. Muhammed için söylenmiş on bir kaside ile bir sonuç bölümünden oluşan 470 beyitlik Arapça divanı, bu haliyle bir divan özelliği göstermemektedir. Ancak gerek Sadıki, tezkiresinde ve gerekse Bursalı Mehmet Tahir Lebib Efendi den naklen Fuzuli nin Arapça bir divanı olduğunu ifade ederler. Hatta bu divanda beyit olduğu söylenir. Bütün bu ifadeler, divandaki şiirlerin, asıl divandan parçalar olduğunu ortaya koymaktadır. Fuzuli nin Arapça divanı üzerinde araştırma yapan İbrahim Dakuki de mevcut şiirlerin asıl divandan parçalar olduğu görüşünü savunmaktadır. Fuzuli nin Arapça şiirleri, Arap şiirinde yüksek bir makama oturamamakla birlikte Arap dilinin inceliklerini yansıtabilecek bir niteliğe de sahiptir. Bu şiirler Hamit Araslı tarafından yayımlanmıştır. (Mehemmed Fuzuli, Eserleri İçinde, Bakü 1958, s ) b. Matla ü l-i tikâd Eserin tam adı Matlaü l-i tikâd fî Ma rifeti l-mebde ve l-me âd dır. Fuzuli, bu eserinde, insanın ancak kendi başlangıç ve sonunu, bilgi edinmek suretiyle öğrenerek Allah a ulaşabileceğini ve evrenin sırlarını keşfedebileceğini anlatmaktadır. Eser, önce Arapça şiirleriyle birlikte Hamit Araslı tarafından yayımlanmış (Bakü 1958 ), önsöz ve notlar eklenerek Muhammed Tanci tarafından neşre hazırlanıp M.Esad Coşan ve Kemal Işık ın tercümeleriyle beraber yayımlanmıştır. (Ankara 1962) TASVİR-TAVSİF-VASF-SIFAT Tasvir kelimesi Arapça s v r harflerinin tef îl babında çekimlenmesiyle oluşmuş bir kelime olup şekillendirme, suret verme, şekil ve resimlerle açıklama, resmini yapma gibi anlamlara gelir. 2 Tasvir ile tavsif, vasf ve sıfat kelimeleri 2 Serdar Mutçalı, Arapça-Türkçe Sözlük, Dağarcık Yay., İstanbul, 1995, s
29 dilimizde eşanlamlı olarak kullanılmıştır. Arapça v s f harflerinin tef îl babında çekimlenmiş hali olan tavsif, evsaf ve sıfâtını zikr ve ta dâd etme, tarif olarak tanımlanmıştır. 3 Vasf ve sıfat kelimeleri ise eşanlamlı olup mastar oldukları halde bir şeyi tasvir ve tavsif etmek anlamında da kullanılmışlardır. Bunun dışında vasf ve sıfatın nesnenin zatına bağlı olan ve onunla bilindiği emare anlamı da bulunmaktadır. Yalnız vasf ile sıfat kelimeleri arasında bir nüans bulunmaktadır. Vasf kelimesi vasfeden şahısla sıfat kelimesi ise mevsuf ile alakalıdır. Bu bağlamda, Leyla ve Mecnun mesnevisinin Bu, ser-defter-i enbiyânın kitâb-ı evsâfından bir varakdır ve başlığındaki evsâf, vasf kelimesinin çoğul şekli olup nesnenin zatına bağlı olan ve onunla bilindiği emareler anlamında kullanılmıştır. 4 Aynı eserin diğer bir bölüm girişindeki Bu sıfat-ı Mecnun dur ve ibtidâ-i mihnet-i füzûndur ifadesinde ise sıfat sözcüğü tavsif ve tarif etme anlamını kazanmıştır. Bu örneklerden ve diğer mesnevilerde karşılaştığımız sıfat-ı rûz, sıfatı bahar v.b. ifadelerinden sıfat kelimesinin genel anlamda tasvir ve tavsif anlamında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bir edebi terim olarak ne zamandan beri kullanılıdığı tam olarak bilinmeyen tavsif kelimesini Muallim Naci Istılahat-ı Edebiye sinde: Bir şeyi şeklen göz önüne getirecek şekilde o şeyin haline münasip bir takım tabirler ile tarif etmektir. Bu tarife uygun olan esere de tavsif denilir. şeklinde açıkladıktan sonra Namık Kemal e ait şu satırları örnek olarak göstermiştir: Sultan Selim kâmeti tûla mâil, kemikleri kalın, omuzlarının arası gâyet geniş, vücûdunun nısf-ı a lâsı nısf-ı esfelden kısa, başı büyük kaşları çatık, yüzü müdevver ve kırmızı, bıyıkları çehresine bir garîb heybet verir halde büyük, aslan gibi ağzı ayrı, çene kemiği vâsî ve kavî bir dehşetli kahraman idi. Hele cebhesinin intizâm ve nurâniyetiyle gözlerinin gâh bir fikr-i hâkimâne gibi manzûrinin gönlünde olan en pinhân köşelere dühûl eder yolda ve gâh bir zebân-ı gûyâ gibi nazarlara ifşâ-yı merâm ider surette bakışları isti dâdının fevka l- âdeliğine birer vâzıh bürhân idi. Sîrette ise kudretin nâdiren tezyîninde bezl-i kemâl ettiği havârık-ı âdâttan ma dûd bir zât olarak ulüvv-i himmet, metânet-i azm, kibr-i nefs, ittisâ -ı tasavvur, hiddet-i zekâ, umk-ı nazar, sür at-i intikâl, isâbet-i zan, 3 Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, Alfa Yay., İstanbul, 1998, s Muhammet Nur Doğan, Fuzuli : Leyla ve Mecnun, YKY, İstanbul, 2006, s.58 30
30 celâdet-i fitriyye, mehâret-i harbiye, meyl-i inkilâb, tahkîr-i a dât, nüfûz-ı emr, ilkâ-ı dehşet, şiddet-i şekîme, galebe-i müşkilât, nefret-i lezâiz, istihfâf-ı hayât gibi her biri bir kahramana sermâye-i iftihâr olacak bir çok meziyyât-ı celîleyi câmi olmakla beraber fıtratında şehvet ve rahata inhimâk olmamak cihetiyle hâlî zamanlarını sohbet-i ulemâ ve müzâkere-i ulûm ile imrâr etmiş 5 Tahirü l-mevlevi ise Edebiyat Lugatı adlı eserinde, yukarıda zikrettiğimiz, Muallim Naci nin tavsif tanımına değinerek, bunu tavsif ve tasvirin değil tarifin tarifi olarak kabul etmiştir. Zira Tahirü l-mevlevi ye göre tarif bir şeyi olduğu gibi aktarmak anlamına geldiği halde tavsif ve tasvir şairane duygularla bir olgunun anlatılmasıdır. Bir varlığı olduğu gibi aktarmanın fenni bir rapordan farkı kalmayacağı için, tasvir ve tavsif için hayalin de olaya müdahil olması gerekmektedir. Bu bağlamda Muallim Naci nin verdiği örnekteki çene kemiği vâsi ve kavî bir dehşetli kahraman idi ifadesine kadar ki bölüm tarif, devam eden kısım ise tavsif ve tasvir alanına girmektedir. Tasvir ve tavsif kelimeleri birbirinin yerine kullanılmakla birlikte edebiyat tarihimizde terim olarak tavsif sözcüğü tercih edilmiştir. Eskiler, edebi metinlerde geçen sözlü tasvirler için belki de kelime anlamı itibariyle daha uygun olan tasvir kelimesini değil tavsif sözcüğünü kullanmışlardır.nitekim Muallim Naci de Istılahatı Edebiyye adlı eserine tasvir maddesini almamış, tavsifi, tasviri de içine alacak şekilde açıklama yoluna gitmiştir. Günümüzde bir terim olarak yerini alan tasvir sözcüğünün ne zamandan beri kullanıldığı kesin olarak belli olmamakla birlikte XIX. büzyıldan itibaren kullanılmaya başlandığı muhtemeldir. Mehmet Akif, 9 Şubat 1317 (1911) tarihli Sebîlü r-reşâd da çıkan Tasvîr başlıklı makalesinde bu ıstılahı şöyle izah etmektedir: 5 Muallim Naci, Istılahat-ı Edebiye (Edebiyat Lugatı), Gökkubbe Yay.,yay. haz..prof Dr. M.A.Yekta Saraç, İstanbul, 2004, s
31 Gözümüzle görebildiğimiz mahsûsatı bize gösterebilecek, yahut hâriçte vücûdu olmayan ihtisâsâtı duyurabilecek melekeye edebiyatta tasvîr derler. Bununla beraber mutlak olarak zikredildiği zaman tasvir yalnız mahsûsâta münhasır kalır. Tasvir üç türlü olur. Birincisinde edîp bir müstensih ressâm tavrı takınarak tersîm edeceği levhayı aynen alır; kendisinden hiçbir çizgi ilave etmez. İkincisinde o levhayı olduğu gibi çizmyerek, gerek ilave, gerek tay suretiyle yer yer ta dîlât icrâ eder. Üçüncüsünde ise tasvir edeceği şeyi olduğu gibi göstermek tarafına hiç yanaşmayarak, onu evvelce kendisi bambaşka bir nazarla, bambaşka bir şekilde gördükten sonra öylece gösterir; yani başkalarının gördüğü gibi değil, kendisinin göstermek istediği gibi gösterir. Şu taksîme göre birinci tasvir sırf hakiki, üçüncüsü büsbütün hayali, ikincisi ise hakikatle hayalin mümtezic bir şekli oluyor. Birçok levhalar vardır ki şiiri içinde olduğundan şairin bütün sanatı, bütün vazifesi onları aynen nakletmekten ibaret kalır. Lakin bu o kadar kolay bir iş değildir. Zira bir kere o levhaları gayet muhît, gayet nâfiz bir nazarla görmek; sonra da o suretle gösterebilmek lazım. Yine bir takım levhalar vardır ki, bizde uyandıracakları hissiyât-ı ulviyeye nisbetle heyet-i hakîkiye ve maddiyeleri pek nâçîz kalacağı için, o gibi elvâhı tasvir ederken nazar-ı temâşâmızın önündeki sureti bırakır; muhayyilemizde çizdiğimiz nakışları kağıt üzerine nakletmeye çalışırız. Tasvirde fazla tafsîlâttan ihtirâz etmelidir diyorlar, doğrudur. Ancak, ne gibi yerlerde ne gibi tafsîlât zâiddir? Mesele burasını kesdirip atmaktır. Hele hakiki tasvirlerde bazen öyle nevâkıs geliyor ki: tasvir için tutulacak mikyas eldeki mevzu ile o mevzudan çıkarılacak neticeye göre değişmek lazımdır. Evet, mevzuun ne derecelerde tafsîle tahammülü vardır, kezâlik istenilen neticeye varmak için karşınızdaki levhanın, yahut hangi noktaları, hangi çizgileri gösterilmek icâb edecektir? Bunu kat î bir düstur ile bildirmek kâbil olamaz. Eski şairlerimiz hiç ehemmiyet vermedikleri, adeta şairliğe münâfî gördükleri bir meslek varsa, o da mahsûsâta ait hakiki tasvirlerdir. Eğer ilk devirlerde gelen şairlerimiz İran edebiyatıyla uğraştıkları kadar, Arabın şi ri kadîmiyle tevaggul etselerdi; yahut devr-i mutavassıtta yetişen ediblerimiz garbın âsâr-ı edebiyesine bîgâne kalmasalardı, bugün bizim de elimizde tasvire dair güzel eserler bulunurdu. Vâesefâ ki divanlarımızdaki tasvirler baştan başa hayâlîdir. Bahar, hazan, gurûb, tulu gibi elvâh-ı kudret bile etraflı bir surette tasvir olunmamıştır. Bir Acem şairi baharı 32
Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.
Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç
DetaylıFUZÛLÎ. LEYLÂ ve MECNÛN. Hazırlayan Muhammet Nur DOĞAN
FUZÛLÎ LEYLÂ ve MECNÛN Hazırlayan Muhammet Nur DOĞAN T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3130 KÜLTÜR ESERLERİ 413 ISBN 978-975-17-3345-0 www.kulturturizm.gov.tr e-posta:
DetaylıFUZÛLÎ'NİN İKİ MESNEVÎSİNDE NİZAMÎ ETKİSİ
FUZÛLÎ'NİN İKÎ MESNEVÎSJNDE NİZAMÎ ETKİSİ Prof. Dr. İsmail ÜNVER XVI. Yüzyılın, hatta bütün Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Fuzûlî, kaside ve gazel türündeki şiirleriyle olduğu kadar
DetaylıİSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler
İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti
DetaylıİÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR...11 GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi...13 BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...27 5 İKİNCİ BÖLÜM Husrev ü Şirin Mesnevisinin İncelenmesi...57
DetaylıESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ
ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ a. 14.Yüzyıl Orta Asya Sahası Türk Edebiyatı ( Harezm Sahası ve Kıpçak Sahası ) b. 14.Yüzyılda Doğu Türkçesi ile Yazılmış Yazarı Bilinmeyen Eserler c.
DetaylıÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora
ÖZ GEÇMİŞ A. KİŞİSEL BİLGİLER: Adı Soyadı : Hamza KOÇ Doğum Tarihi : 19.09.1983 Doğum Yeri : Akçaabat-TRABZON Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
DetaylıARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.
ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr. arzuuatik@gmail.com EĞİTİM Doktora 2003-2009: Marmara Üniversitesi, Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Tez konusu:
DetaylıSULTAN VELED DİVANI (ÇEV. PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY) ŞEYDA ARISOY
SULTAN VELED DİVANI (ÇEV. PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY) ŞEYDA ARISOY Divan yazma Anadolu da 13. ve 19. yüzyıllar arasında görülen şairlerin değişik nazım türlerinde kaleme alınmış şiirlerini bir araya topladıkları
DetaylıKİTABİYAT. Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006.
KİTABİYAT Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006. Yayınlanalı yedi yıl olmuş. İlk yayınlandığını bir gazetede mütercim ile yapılmış
DetaylıSȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME
T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME Khalid Khater Mohemed Ali 130101036 TEZ DANIŞMANI Prof.
Detaylı10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ
EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin
DetaylıİSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN
İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN 1) XI. Yüzyıl dil ürünlerinden olan bu eserin değeri, yalnızca Türk dilinin sözcüklerini toplamak, kurallarını ve
Detaylıİnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)
DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR) BENTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ A. BENT SAYISI TEK OLANLAR (TEK DÖRTLÜKTEN OLUŞANLAR) RUBAİ Edebiyatımıza İran edebiyatından gelmiştir. Dört
DetaylıZirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım
Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması
DetaylıAZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ
T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ
Detaylıİnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)
İnci GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER) Hoca ESERLERİN ORTAK ÖZELİKLERİ Hem İslâmiyet öncesi kültürü hem de İslâmî kültür iç içedir. Aruzla hece, beyitler dörtlük birlikte kullanılmıştır. Eserler
DetaylıESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled
ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî/ Eserleri Mesnevi Dîvân-ı Kebir
DetaylıTANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami
TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 İBRAHİM ŞİNASİ İstanbul da doğdu. Arapça, Fransızca, Farsça dersleri
DetaylıAvrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية
Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI Journal of Islamic Research البحوث االسالمية Yıl 3 Sayı 1 Mayıs 2010 .. / Özet: Hadislerin anlaşılmasında aklın putlaştırılması Batıyla geniş bir etkileşim
DetaylıYeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser
Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser Yazar Ferhat Korkmaz ISBN: 978-605-9247-84-9 1. Baskı Kasım, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları Yayın No: 252 Web: grafikeryayin.com
DetaylıKur ân ve iman hakikatlerine ulaşmanın adresi
Kur ân ve iman hakikatlerine ulaşmanın adresi Adres: İ.O.S.B. Turgut Özal Cad. B-Blok No: 126 K: 3 Başakşehir/İSTANBUL Tel: +9 0212 696 13 70 - Fax: +9 0212 696 13 71 www.altinbasaknesriyat.com R İ S Â
DetaylıGet to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:
Hoca Dehhânî yi iyle : 1 ÖZET Mücahit KAÇAR 2, kaside Dehhân neredeyse bütün antoloji ve edebiyat tarihi söz konusu görülmektedir. Oysaki hem atfedilen gazellerine yeniden Anahtar Kelimeler: Dehhânî, Kemâl
DetaylıHacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i
Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i Yazar Mustafa Erdoğan ISBN: 978-605-9247-81-8 1. Baskı Kasım, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları
DetaylıÖZ GEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş
ÖZ GEÇMİŞ I. Adı Soyadı (Unvanı) Mustafa ARSLAN (Yrd.Doç.Dr.) Doktora: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007. E-posta: (kurum/özel) marslan@ybu.edu.tr; musarslan19@gmail.com Web sayfası
Detaylıİslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu
İslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu Arap ve Türk Edebiyatında Dinî Edebiyatın Müşterekleri Prof. Dr. Mehmet Akkuş 1 Hiç şüphe yok ki İslâm, Türk milletinin hayatında büyük ve köklü değişiklikler meydana getirmiştir.
DetaylıKitap Değerlendirmeleri. Book Reviews
Kitap Değerlendirmeleri Book Reviews HAK ÂŞIĞI VE HALK OZANI ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ Cem ERDEM * İlmin Medinesi Ahmed-i Muhtar Onun kapıcısı Haydarı Kerrar Hakka girer burdan ervah-ı ebrar Erişir onlara fazl-ı
DetaylıOSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar
OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar Eda Yeşilpınar Hemen her bölümün kuşkusuz zorlayıcı bir dersi vardır. Öğrencilerin genellikle bu derse karşı tepkileri olumlu olmaz. Bu olumsuz tepkilerin nedeni;
DetaylıMüşterek Şiirler Divanı
Müşterek Şiirler Divanı Yazar İ. Hakkı Aksoyak ISBN: 978-605-9247-54-2 1. Baskı Nisan, 2017 / Ankara 1000 Adet Yayınları Yayın No: 228 Web: grafikeryayin.com Kapak ve Sayfa Tasarımı Baskı ve Cilt Grafik-Ofset
DetaylıŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi
ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI ŞEHİR TANITIM YAYINLARI 1 Yayın Adı: Şiir Şehir Urfa Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi Hazırlayan: Mehmet KURTOĞLU Sayfa Sayısı: 160 Toplam Baskı
Detaylı-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.
İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım
DetaylıİÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...
İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm... 7 ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... 8 Türk Dillerinin Sınıflandırılması... 14 Türk Dillerinin Ses Denklikleri Bakımından Sınıflandırılması... 16 Altay Dilleri Teorisini Kabul
DetaylıEĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ
AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 2 EDEBİ BİLGİLER (ŞİİR BİLGİSİ) 1. İncelediği şiirden hareketle metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti 2. Şiirin yapısını çözümler. 3. Şiirin
Detaylıġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ
T.C. FATĠH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNĠVERSĠTESĠ GÜZEL SANATLAR ENSTĠTÜSÜ GELENEKSEL TÜRK SANATLARI ANASANAT DALI YÜKSEK LĠSANS TEZĠ ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ
DetaylıYRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN 0266 6121000/4508. agulhan@balikesir.edu.tr
YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı Abdülkerim Gülhan İletişim Bilgileri Adres Balıkesir Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Çağış Yerleşkesi Balıkesir Telefon Mail 0266 6121000/4508 agulhan@balikesir.edu.tr
Detaylı1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma
DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ARAP DİLİ VE EDEBİYATI I İLH 103 1 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu
DetaylıOĞUZ KAĞAN DESTANI METİN-AKTARMA-NOTLAR-DİZİN-TIPKIBASIM
Uygur Harfli OĞUZ KAĞAN DESTANI METİN-AKTARMA-NOTLAR-DİZİN-TIPKIBASIM FERRUH AĞCA Ankara / 2016 TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YAYINLARI Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 2016. Türk Kültürünü Araştırma
DetaylıİÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2
İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 ÖNSÖZ DİL NEDİR? / İsmet EMRE 1.Dil Nedir?... 1 2.Dilin Özellikleri.... 4 3.Günlük Dil ile Edebî Dil Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar... 5 3.1. Benzerlikler... 5 3.2. Farklılıklar...
Detaylı-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.
10. SINIF TÜRK EDEBİYATI ÇALIŞMA SORULARI 1. Gazelin özelliklerinden beşi tanesini yazınız. 2. Aşağıda verilen kavramları tanımlayınız. Matla: Taç beyit: Tegazzül: Fahriye: Methiye: 3. Verilen dörtlüğün
DetaylıTanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN
Tanzimat Edebiyatı (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN Dr. Ahmet Faruk GÜLER Dr. Nuran ÖZLÜK Dr. Mehmet ÖZGER Dr. Macit BALIK Yayın Editörü: Doç. Dr.
DetaylıBirinci İtiraz: Cevap:
Bazı din bilginleri tutulmalarla ilgili bazı itirazlarda bulunarak bu konuda şüpheler uyandırmaya çalışmışlardır. Ulemaların itirazlarından bazıları cevaplarıyla birlikte aşağıya sıralanmıştır. Birinci
DetaylıProf. Dr. Osman HORATA TDE 472 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları
KLASİK ÜSLUP Günlük konuşma diline ait unsurların yoğun bir şekilde kullanıldığı folklorik üslup, klasik estetiğin derinlik ve zarafetinden yoksun olması sebebiyle basit bulunmuş, folklorik üslubun yüzeyselliğine
DetaylıT.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü *BEL5BEH3M* Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanlığı Sayı :70677404/105.04/E.80966 13/09/2017 Konu :2017-2018 Güz Dönemi
DetaylıİÇİNDEKİLER ÖN SÖZ KISALTMALAR
İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 KISALTMALAR...13 Türk Edebiyatı Tarihi Muhtırası na Dair...15 Türk Edebiyatı Tarihi Muhtırası...20 Türk Dili...20 Türk Yazıları...20 Eski Türk Şairlerinin Vazifeleri...21 Elde Bulunan
DetaylıGÜLŞEHRİ NİN MANTIKU T-TAYRI (GÜLŞEN-NÂME)
GÜLŞEHRİ NİN MANTIKU T-TAYRI (GÜLŞEN-NÂME) - M E T İ N V E A K T A R M A - Hazırlayan Kemal YAVUZ T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3131 KÜLTÜR ESERLERİ 414 ISBN
DetaylıBilim,Sevgi,Hoşgörü.
Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 27 Aralık 1936 Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı
DetaylıMEM Û ZÎN İN TÜRKÇE ÇEVİRİLERİ ÜZERİNE
Ayhan Tek MEM Û ZÎN İN TÜRKÇE ÇEVİRİLERİ ÜZERİNE Klasik şiirin geliştiği coğrafya olarak Doğu daki aşk hikâyelerinin mesnevi formunda yazılmasıyla edebiyatta sadece aşk ı amaç edinip hünerli söz söyleme
DetaylıKur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır
Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Tevafuk birbirine denk gelmek, birbiriyle uygun vaziyet almak demektir. Tevafuklu Kur anda tam 2806 Allah lafzı pek az müstesnalar
Detaylıİçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19
Önsöz Kur an tefsirleri üzerine yapılan araştırmalar bir hayli zenginleşmesine karşın, yüzlerce örneğiyle sekiz-dokuz asırlık bir gelenek olan tefsir hâşiyeciliği, çok az incelenmiştir. Tefsir hâşiye literatürü;
DetaylıÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ
ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı Yasemin ERTEK MORKOÇ Unvanı Görev Yeri Daha Önce Bulunduğu Görevler Anabilim Dalı Yabancı Dili Akademik Aşamaları Yrd. Doç. Dr. Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk
DetaylıOSMANLI ARAŞTIRMALARI
SAYI 38 2011 OSMANLI ARAŞTIRMALARI THE JOURNAL OF OTTOMAN STUDIES Kitâbiyat saraya mensûbiyet dönemini veya saraya sunduğu eserleri dolayısıyla sarayla olan bağlantısının ne oranda sürdüğünü/sürekli olduğunu
DetaylıTürkçe Şair ezkirelerinin Kaynakları
Türkçe Şair ezkirelerinin Kaynakları Mehmet Nuri Çınarcı Ankara 2016 Türkçe Şair Tezkirelerinin Kaynakları Yazar Mehmet Nuri Çınarcı ISBN: 978-605-9247-46-7 1. Baskı Aralık, 2016 / Ankara 100 Adet Yayınları
DetaylıDERSLER VE AKTS KREDİLERİ
DERSLER VE AKTS KREDİLERİ 1. Yarıyıl Ders Listesi TDP-101 TOPLUMSAL DUYARLILIK PROJESİ I Zorunlu 1+0 1 1 YDBI-101 İNGİLİZCE Zorunlu 2+0 2 2 TDE-155 KLASİK TÜRK EDEBİYATI TEMEL BİLGİLER-I Zorunlu 2+0 2
DetaylıMİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDEKİ BAĞIMSIZ SANATÇILAR YAHYA KEMAL BEYATLI (1884 1958) Şiirleri Milli edebiyat akımına uymaz, daha çok makale ve konferanslarında bu akımı
DetaylıT.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA
Sayı : 10476336-100-E.531 29/01/2019 Konu : Ders İçerikleri-Çağdaş Türk Lehçerleri ve Edebiyatları Bölümü İLGİLİ MAKAMA Bu belge 5070 Elektronik İmza Kanununa uygun olarak imzalanmış olup, Fakültemiz Çağdaş
DetaylıÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI
ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖĞRENİM DURUMU Lisans: 1976-1980 Doç. Dr. Rıza BAĞCI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ/TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ Yüksek Lisans: 1984-1987 EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL
DetaylıMİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I ÖMER SEYFETTİN ( 1884 1920 ) Milli Edebiyat akımının ve çağdaş Türk öykücülüğünün öncülerindendir. Küçük hikâyeyi tamamen bağımsız bir hale getirmiştir. Türk edebiyatında
DetaylıZeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12
Fecr-i Âti edebi topluluğundan sonra 1928 yılında Yaşar Nabi Nayır, Sabri Esat Siyavuşgil, Muammer Lütfi Bahşi, Kenan Hulusi Koray, Ziya Osman Saba, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret Solok gibi biri
DetaylıAHMEDÎ ve DÂSİTÂN-İ TEVÂRİH-İ MÜLÛK-İ ÂL-İ OSMAN
71 AHMEDÎ ve DÂSİTÂN-İ TEVÂRİH-İ MÜLÛK-İ ÂL-İ OSMAN Nihat ŞEMİN Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, III. Sınıf, I. Öğretim Öğrencisi. AHMEDÎ ve DÂSİTÂN-İ TEVÂ- RİH-İ MÜLÛK-İ
DetaylıYard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı
Adı Soyadı: Mustafa KARATAŞ Ünvanı: Doç.Dr. Ana Bilim Dalı: Hadis Ana Bilim Dalındaki Konumu: Öğretim Üyesi E-Posta: mkaratas@istanbul.edu.tr Web: www.mustafakaratas.com ÖĞRENİM DURUMU VE AKADEMİK ÜNVANLAR
DetaylıAVNÎ (FATİH) DÎVÂNI. Hazırlayan. Muhammed Nur Doğan
AVNÎ (FATİH) DÎVÂNI Hazırlayan Muhammed Nur Doğan T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3142 KÜLTÜR ESERLERİ 425 ISBN 978-975-17-3348-1 www.kulturturizm.gov.tr e-posta:
DetaylıDünyayı Değiştiren İnsanlar
Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,
Detaylıİnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR)
DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR) DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ A. BEYİTLERLE KURULANLAR Genellikle aşk, şarap, sevgilinin güzelliği, baharın neşesi, talihin cilvesi gibi lirik
DetaylıFen - Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
http://ogr.kocaeli.edu.tr/koubs/bologna/genel/listesi_prn.cfm?ed... 1 / 7 22.05.2018 15:55 Fen - Edebiyat Fakültesi Türk ve Edebiyatı Bölümü Adı 2017/2018 Listesi 1. YARIYIL TLU Atatürk İlkeleri ve İnkılap
DetaylıEĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ
AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR 1. Edebiyat tarihinin incelediği konuları açıklar. 2. Edebî eserlerin yazıldığı dönemi temsil eden belge olma niteliğini sorgular 3. Uygarlık tarihiyle edebiyat
DetaylıTürk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri
Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı SOSYAL BİLİMLERDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ TDE729 1 3 + 0 6 Sosyal bilimlerle ilişkili
Detaylı20 Derste Eski Türkçe
!! 20 Derste Eski Türkçe Ders Notları!!!!!! Cüneyt Ölçer! !!! ÖNSÖZ Türk Nümismatik Derneği olarak Osmanlı ve İslam paraları koleksiyoncularına faydalı olmak arzu ve isteği île bu özel sayımızı çıkartmış
Detaylıve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi
EROĞLU NÛRİ (d.?-ö.1012/1603) tekke şairi Açıklama [eç1]: Madde başlarında şairlerin mahlaslarının olmasına özen gösterilmeli. Ancak şairin tanıtıcı özellikleri virgülden sonra yazılmalı. Açıklama [eç2]:
DetaylıTablo 2: Doktora Programı Ortak Zorunlu-Seçmeli Dersler TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI GÜZ YARIYILI
Tablo 2: Doktora Programı Ortak Zorunlu-Seçmeli Dersler TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI GÜZ YARIYILI Ortak Zorunlu-Seçmeli Dersler Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı TDE 601 Divan Şiiri
DetaylıBAYRAM Yavuz, XIV-XV.Yüzyıl Gazel Şerhleri, Klâsik Çağlar Boyunca Gazel Şerhleri, Kriter Yay., İstanbul 2009, s.11-98.
Yayınlar Uluslararası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities) Uluslararası diğer hakemli dergilerde yayınlanan makaleler BAYRAM Yavuz, 16.Yüzyıldaki Bazı Divan Şairlerinin
DetaylıİÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17
İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...
DetaylıT.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI
Z/S K/ Z/S K/ EK-1 T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI ARAPÇA HAZIRLIK SINIFI PROGRAMI Hazırlık 1. Yarıyıl İİH001 Arapça Dilbilgisi
DetaylıŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU
e-makâlât Mezhep Araştırmaları, IV/2 (Güz 2011), ss. 179-183. ISSN 1309-5803 www.emakalat.com ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU Halil İbrahim Bulut, Araştırma Yayınları, Ankara, Nisan 2011,
DetaylıAli MEDET tarafından yazıldı. Cumartesi, 28 Nisan :49 - Son Güncelleme Cumartesi, 28 Nisan :54
Birçok kişi tarafından işlenmiş olan konuyu Fuzulî, mesnevî türünde kaleme almıştır. Eser hala çok kıymetlidir. Mesnevî tarzına ve Türk diline yenilik getirmiştir. Eserin iç örgüsü çok sağlamdır. Leylâ
Detaylıkaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.
ÖRNEKLER DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHL. BİLGİSİ ÜNİTE: 1. ÜNİTE (KADER İNANCI) KONU: KAZA VE KADER İNANCI KADER: Kelime olarak KAZA: Kelime olarak kader; bir şeye gücü kaza, hükmetmek, - Su 100 yetmek, biçimlendirmek,
Detaylıİnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER
YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler
DetaylıÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans. Edebiyat Fakültesi Y.Lisans - - -
1. Adı Soyadı: Ahmet Atillâ Şentürk 2. Doğum Tarihi: 24 Eylül 1958, İstanbul 3. Unvanı: Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu: ÖZGEÇMİŞ Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İ. Ü. Ed. Fak. Yeni İstanbul Üniversitesi
DetaylıMÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL
Önsöz Klasik ilimler geleneğimizin temel problemlerinden birine işaret eden tevil kavramını en geniş anlamıyla inanan insanın, kendisine hitap eden vahyin sesine kulak vermesi ve kendi idraki ile ilâhî
DetaylıÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri
ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı Kenan Erdoğan Unvanı Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri Manisa Daha Önce Bulunduğu Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Araştırma Görevlisi, Celal Bayar Üniversitesi
Detaylı2. Yıl / III. Dönem (Second Year Third Semester)
1. Yıl / I. Dönem (First Year First Semester) TDE101 Osmanlı Türkçesi I (Ottoman Turkish I) 4 1 7 Tr AZ TDE103 Türkiye Türkçesi I: Ses Bilgisi (Turkish Language: Phonology) 3 0 5 Tr AZ TDE157 Türk Edebiyatı:
DetaylıHoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA *
C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XII/2-2008, 253-260 Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA * Özet Bu çalışmada, Türk Müziğinin elyazması kaynaklarından, müstensihi ve yazarı belli olmayan, Yapı-Kredi
DetaylıARDAHAN ÜNİVERSİTESİ İNSANİ BİLİMLER VE EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ DÖRT YILLIK-SEKİZ YARIYILLIK DERS PROGRAMI
ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ İNSANİ BİLİMLER VE EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ DÖRT YILLIK-SEKİZ YARIYILLIK DERS PROGRAMI ZORUNLU DERSLER BİRİNCİ YIL BİRİNCİ YARIYIL 1 YDİ 101
DetaylıYasemin AKKUŞ. Görev Unvanı Görev Yeri Yıl Edebiyat Öğretmeni Milli Eğitim Bakanlığı, Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürlüğü
Yasemin AKKUŞ Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Muğla Üniversitesi, Fen-Edb. Fak 1998 Y. Lisans Eski Türk Edebiyatı Sakarya Üniversitesi SBE 2001 Doktora
DetaylıAZERBAYCAN A HESR OLUNMIŞ HUSUSİ ELMİ KONFERANS XI.2013, WARŞOVA-POLONYA
AZERBAYCAN A HESR OLUNMIŞ HUSUSİ ELMİ KONFERANS 26-27.XI.2013, WARŞOVA-POLONYA ÇAĞATAY ŞÂİRİ ŞÂHÎ (SULTAN MES ÛD MİRZA) NİN DİVANININ İRAN DA BULUNAN YAZMASI ÜZERİNE Prof. Dr. AYŞEGÜL SERTKAYA ( İstanbul
DetaylıTürkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayın Kataloğu 2013 2 TAHRÎRU USÛLİ L-HENDESE VE L-HİSÂB EUKLEIDES İN ELEMANLAR KİTABININ TAHRİRİ Nasîruddin Tûsî (ö. 1274) Meşhur Matematikçi Eukleides in (m.ö.
DetaylıÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: 1975 3. Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:
ÖZ GEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: 1975 3. Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Erciyes Üniversitesi 1998 Y. Lisans Yeni
DetaylıSELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem 3801101 3802101 Kur'an Okuma ve Tecvid I 3801111 3802111 Arapça Dil Bilgisi I 2 2 3 3 3801112 3802112 Arapça Okuma-Anlama
DetaylıDERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No ISBN Baskı Mayıs Dizi Editörü Cahid Şenel
DERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No 14420 ISBN 978-975-995-900-5 1. Baskı Mayıs 2018 Dizi Editörü Cahid Şenel Dizi Kapak Tasarımı Işıl Döneray Kapak Uygulama Ercan Patlak
DetaylıPROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı
PROGRAMLAR Türk Din Musikisi Lisans Programı Konservatuvarımız Türk Müziği Bölümü kapsamında açılmış olan program genel amacıyla, ülkemiz topraklarındaki tarihsel müzik geleneklerinin inceliklerini kavramış,
DetaylıLisans Türk Dili ve Edebiyatı Selçuk Üniversitesi 1979-1984. Y. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Cumhuriyet Üniversitesi 1992-1993
1. Adı Soyadı: H. İbrahim DELİCE 2. Doğum Tarihi: 01 Nisan 1964 3. Unvanı: Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Selçuk Üniversitesi 1979-1984 Y. Lisans
Detaylıİnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler
İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd
DetaylıPROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ
2 Meserret DĐRĐÖZ PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ ÖZGEÇMĐŞĐ: Enis Alapaytaç ve Hafize Hanım ın kızları olarak 1923 te Tarsus ta doğdu. Đlkokul ve ortaokulu Tarsus ta, liseyi de Đstanbul da Kandilli Kız Lisesi
DetaylıDers Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH 418 8 2+0 2 3
DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH 418 8 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli Dersin
DetaylıTANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni ÖĞRETİCİ METİNLERİN ÖZELLİKLERİ VE YAZILIŞ AMAÇLARI Öğretici metinler, bir konuyu
DetaylıDoç. Dr. Mustafa Alkan
Doç. Dr. Mustafa Alkan, Manisa nın Kula ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Manisa da tamamladı. 1988 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Tarih Bölümü nden mezun oldu.
DetaylıI. BÖLÜM I. DİL. xiii
I. BÖLÜM I. DİL DİL NEDİR?... 1 İNSAN HAYATINDA DİLİN ÖNEMİ... 3 ÇOCUĞUN İNSAN OLMA SÜRECİNDE DİLİN ÖNEMİ... 5 ANA DİLİNİN ÖNEMİ... 6 DİL VE DÜŞÜNCE... 7 DİL, SEMBOL VE İŞARET İLİŞKİSİ... 12 DİL, KÜLTÜREL
DetaylıİSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı
İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı Eposta: hakpinar@harran.edu.tr ; akpinar64@hotmail.com Telefon: 0414 318 (1003), (1707); 552 216 36 12 ÖĞRENİM
DetaylıAKADEMİK YILI
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi 2017-2018 AKADEMİK YILI Hazırlık Sınıfı 1. Dönem Adı Z / S Teo. Uyg Toplam Arapça Zorunlu Hazırlık (Arapça Dilbilgisi (Sarf) I) Z 4 0 4 4 4 Arapça Zorunlu Hazırlık (Arapça
DetaylıHALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP
HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP Türk halk şiirinde kullanılan dilin, yalın veya sadece olduğu yönünde yaygın bir kanaat vardır. Divan Şiiri'nde kaleme alınmış şiirler göz önüne alındığında bu
DetaylıTANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105
TANZİMAT EDEBİYATI (1860 1896) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105 TANZİMAT EDEBİYATI 1860'da Tercüman-ı Ahval Gazetesinin çıkmasıyla başlayan, Divan edebiyatı geleneklerini bir yana bırakarak Batı kültürüne
Detaylı