22 Şubat 2014 Cumartesi

Transkript

1 Bayraklı nın a dan z ye tüm sorunlarını yakından bildiğini, ilçeye iki kentsel dönüşüm projesi ile ciddi bir katkı yaptığını kaydeden DSP adayı Aslan, "Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır. Çamur at izi kalır diyenler beni engelleyemez" dedi Özellikle kentsel dönüşümde Bayraklı halkının ciddi bir kaygı içinde olduğunu belirten Aslan, Söz veriyorum Bayraklı halkı kentsel dönüşümde zerre kadar mağdur edilmeyecek. Kentsel dönüşüm benim işim. İzmir in on iki ilçesine bakın bunu görürsünüz. Her projemiz mükemmel bir kentsel dönüşüm projesidir. Benim dönüşüm de üç ana ilkem var. Yerinde olacak, borçlandırmasız olacak, plan dahilinde olacak. Bayraklı halkı çağdaş, modern, sağlıklı yuvaları hak ediyor ve bunu yapacak kişi de benim. Geçmişim, eserlerim bunun kanıtıdır dedi. devamı 11 de Hakkari'de nöbet tutarken silahla yaralanan gazi Ermiş, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi nde açtığı davayı kazandı. Böylelikle bir ilke imza atılmış oldu 22 Şubat 2014 Cumartesi 16 da İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Bayındır'dan 10 milyon liralık daha çiçek alımı için sözleşme imzaladı. AKP li Yıldırım, "İzmir Büyükşehir Belediyesi nin yaptığı alım bizimkinin ancak zekatı olur" diye konuştu AK Parti adayı Yıldırım'ı eleştiren İzmir Büyükşehir Belediyesi Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Şimdi bir hava estiriyorlar. Siz bize oy verin, biz size yatırım yapalım. Bunu belli y- erlerde anlatabilirsiniz ama İzmirliye anlatamazsınız, İzmirliye havuç gösterip oy alamazsınız" dedi. Kentin kalkınması için dünyanın hiçbir kentinde olmayan fuar alanını Gaziemir de yaşama geçirdiklerinin altını çizen Kocaoğlu, A den Z ye 400 milyon liralık projeye imza attık. Bunu: bu kentin kalkınması için, çocuklarımıza iş için, ulu önderimize borcumuzu ödemek için yaptık" dedi. devamı 6 da

2 SAYFA 02 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 22 Şubat 2014 Cumartesi Şenay ATALAY HER YÖNÜYLE MEHMET AKİF Her millet başka milletlerle arasında olan farkını, yetiştirdiği ve kültürüyle yoğurduğu büyük şahsiyetlerle ortaya koyar. İşte bu ilim sahibi şahsiyetlerin önde gelenlerinden biri de İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif ERSOY dur. Akif Bey,Türk milletinin tüm değerlerine sahip çıkmış,şahit olduğu olaylar karşısında sessiz kalmamış, vicdanının sesini dinleyerek bütün düşüncelerini şiirlerinde ve yazılarında haykırmıştır. Safahat adlı eseri de bu mücadelenin bir göstergesi, bağımsız bir edebi kişiliğin ürünüdür. Mehmet Akif 1873 yılında İstanbul Fatih deki Sarıgüzel semtinde doğmuştur. Annesi Buharalı, babası Arnavut olduğu için iki farklı soy kütüğüne sahiptir. Dört yaşındayken eğitim hayatına başlayan Mehmet Akif, Arapçayı hocam dediği babası Tahir Bey den, Fransızcayı ise kendi kendine çalışarak öğrenmiştir. Babasının vefatı üzerine devam etmekte olduğu Mülkiye idadisini bırakarak, kısa yoldan memur olmak için Mülkiye Baytarlığı mektebine giriyor. Burayı birincilikle bitirdikten sonra Ziraat Vekaleti Baytarlık şubesinde göreve başlıyor. Yirmi beş yaşındayken İsmet Hanım la evleniyor ve bu evlilikten beş çocuğu Dünya ya geliyor. Yirmi yıllık bir hizmetten sonra müdürüne haksızlık yapıldığı gerekçesiyle istifa ediyor. Arapça, Farsça ve Fransızcayı çok iyi bilen Mehmet Akif; yirmi iki yaşındayken Kuran-ı Kerim i ezberlemiş, bununla da yetinmeyip yakın dostu olan Neyzen Tevfik den ney dersleri almıştır. Türk musikisinin büyük usullerinden 28 zamanlı devr-i kebir usulünü vurmayı öğrenmiştir. Birinci Dünya savaşından sonra halkın zedelenmiş olan değerlerini korumak için Darul- Hikmetil-İslamiyye de üye ve başkâtip olarak görev almıştır. Buradan iyi bir maaş almasına rağmen işini ve ailesini hiç tereddüt etmeden bırakarak destek amaçlı Kuva-yı Milliye ye katılmıştır. Bu durum öğrenilince işine son veriliyor. Bir dönem milletvekilliği de yapan Mehmet Akif, milli mücadeleden sonra TBMM nin aldığı bir kararla tekrar aday gösterilmediği için İstanbul a geri dönüyor. İlmi yazılarını önce Sıratımüstakim ve Sebilürreşad adlı dergilerinde, sonra Safahat adlı kitabında yayımlanmıştır. Bu dergiler yakın tarihimiz açısından çok önemli bir yere sahiptir. Bu dergiler birçok coğrafi bölgedeki Müslümanlar üzerinde hatta Avrupalı Müslümanlar da dahil olmak üzere önemli bir kesimde etkili olmuştur. Türkçeye ve aruz veznine sahip olan Mehmet Akif ilk şairliğe başladığı dönemlerde yazmış olduğu birçok şiirini yok etmiştir. Ancak bunlardan dostlarına; yazmış olduğu ve dergilerinde yayınlamış olduğu dört bin mısra kadarı kalmıştır. Eski şiirlerini Safahat adlı kitabına almamıştır. Mehmet Akif, dinine ve ahlakına bağlı milliyetçi bir kişidir. Her zaman gerçekçi olan Akif Bey dilde sadelikten yana olmuştur. Bunu da şiirlerinde ortaya koymuştur. Safahat, Süleymaniye Kürsü sünde, Fatih Kürsü sünde, Hakkın Sesleri, Asım, Gölgeler ve Hatıralar en önemli eserlerindendir. Kuva-yı Milliye ye katılması, halk üzerinde büyük bir tesir uyandırmıştır. Halkın, Milli Mücadeleye katılımını sağlamıştır.doğru bildiği yolda hiçbir şeyden korkmadan, yılmadan canını tehlikeye atarak çabalamış, azimli bir kişidir. Fikir, ilim ve edebiyat adamı olan Mehmet Akif Hayatının her döneminde vatanı için hizmette bulunmuştur. Her yönüyle topluma örnek bir kişidir. Halkın içinden var olmuş ve hep halkıyla yaşamıştır. Ortaya koyduğu eserler ve verdiği hizmetlerde, kendini halkına adadığı açık bir şekilde görülmektedir. O, bu halka mal olmuş, vazgeçilmez değerlerdendir. Yazmış olduğu İstiklal Marşı yla da milli ruhu harekete geçirmiştir. İstiklal Marşı, TBMM de iki kere okunup ayakta alkışlanmıştır. Akif Bey kendisine mükafat olarak verilen parayı, Kızılay a bağlı bir derneğe bağışlamıştır. Mehmet Akif Ersoy, İstiklal savaşından sonra (1925) zorunlu gönüllü olarak Mısır a gitmiş, burada kaldığı dönemlerde Türkçe öğretmenliği yapmıştır. Öte yandan, Akif Beyin, ilginç ve çok da bilinesi olmayan bir anısı vardır. Diyanet İşleri Bakanlığı nca Kuran-ı Kerim in Türkçe mealine çevrilmesi, ortak bir kararla Mehmet Akif e veriliyor. Bu görev Akif için büyük bir sorumluluktu. Akif Bey, üzerinde uzun bir zaman çalışarak bu görevi tamamlıyor ancak dinde yeni bir çığır (olumsuz olarak) açabilir endişesiyle bunu Türkiye ye göndermiyor. Türkçeyi ve Arapçayı en güzel şekilde kullanabilen Mehmet Akif in bu eseri, ölümünden sonra vasiyeti üzerine yakınları tarafından yakılıp yok ediliyor. Bir rivayete göre de hala saklandığı söyleniyor. Mısır dayken siroz hastalığına yakalanan Mehmet Akif, burada büyük zorluklar çekmiştir. Vatanını bu kadar seven, canından öte değer veren bir insan için ne kadar zordur vatan hasreti Ayrıca milletvekilliği ve memuriyetinden kalan, hak etmiş olduğu, emekli maaşı kendisine verilmedi. Bu durum, Akif Beyin daha sıkıntılı bir süreç geçirmesine neden olmuştur. Bu dönemlerde verimli olamamış, Türk edebiyatı bu kıymetli yazarın eserlerinden mahrum kalmıştır. Hastalığı tedavi olmasına rağmen iyileşemeyen Mehmet Akif, vatanından başka bir yerde öleceği korkusuyla İstanbul a geliyor ve burada vefat ediyor. Mehmet Akif ölümünde de resmi makamlarca hak ettiği alakayı görmüyor. Ancak onun ölümünü duyan ve ona yürekten bağlı olan genç-yaşlı tüm sevenleri, onu ebediyete giden bu son yolculuğunda yalnız bırakmayıp Beyazıt Meydanına akın etmişlerdir. Mehmet Akif Bey son gününde sevenleri tarafından İstiklal Marşı okunarak ebediyete uğurlanmıştır. Bu vatan bir değerini daha acıyla, hüzünle ama geride bıraktığı eserleriyle gurur duyarak toprağa vermiş oldu. (Safahat ten yararlanılmıştır.) Başbakan'a olan sevgi ve teveccühü ölümsüzleştirdik Başbakan Erdoğan için şarkı hazırlayan sanatçı Uğur Işılak, "Biz, O'nu Türkiye'nin lideri olarak kabul ettik. Yaptığı çalışmaları, bu millete vermiş olduğu hizmetleri hep takdir ettik. Bunu tescilleyelim dedik, ölümsüzleştirelim istedik" dedi Sanatçı Uğur Işılak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için hazırladığı şarkıya ilişkin, "Biz, O'nu Türkiye'nin lideri olarak kabul ettik. Yaptığı çalışmaları, bu millete vermiş olduğu hizmetleri hep takdir ettik. Bunu tescilleyelim dedik, ölümsüzleştirelim istedik. Yani O'nun yaptıklarını, O'na olan teveccühü, sevgiyi ancak bir müzik eseriyle ölümsüzleştirmek mümkündü" dedi. Işılak, "AK Parti Seçim Beyannamesi" ile belediye başkan adaylarının açıklanması dolayısıyla Ankara Arena'da düzenlenen toplantıda okuduğu şarkıya ilişkin yaptığı açıklamada, söz konusu parçanın bir ekip çalışmasıyla ortaya çıktığını söyledi. Şarkının ezgisinin Nogay Türklerine ait olduğunu, tarihinin kimilerine göre 500 yıla kadar dayandığını aktaran Işılak, daha sonra üzerine söz yazılan ezginin "Dombra" olarak ortaya çıktığını kaydetti. Başbakan Erdoğan'ı 1994'ten beri 20 yıldır takip ettiğini kaydeden Işılak, "Biz, O'nu Türkiye'nin lideri olarak kabul ettik. Yaptığı çalışmaları, bu millete vermiş olduğu hizmetleri hep takdir ettik. Bunu tescilleyelim dedik, ölümsüzleştirelim istedik. Yani O'nun yaptıklarını, O'na olan teveccühü, sevgiyi ancak bir müzik eseriyle ölümsüzleştirmek mümkündü" dedi. Bir kişi hakkında ne kadar demeç verilirse verilsin bir zaman sonra bu sözlerin unutulduğunu, ancak ne kadar dinlenilirse dinlenilsin bir müzik eserinden bıkılmayacağını, müziğin böylesine sihirli bir gücü olduğunu vurgulayan Işılak, halk ozanı olarak duygularını edebi bir lisanla anlatmak istediğini aktardı. "Şarkının sözlerini sadece 1,5 saatte yazdım ve yazdığım gibi orijinaliyle kaldı" diyen Işılak, daha sonra ekibin ve çevresindekilerin parçayı dinlediğini ve herkesin çok beğendiğini, şarkıyla ilgili 5-6 farklı versiyon hazırladıklarını anlattı. "İnsanların Başbakan'a sevgisinin tezahürü" Işılak, Başbakan'a ithafen yaptığı eserin çıkış noktasına ilişkin, "Başbakan'a ithaf edilen bu eser aslında benim bir düşüncem. İnsanların Başbakan'a olan sevgisinin bir tezahürü. Ama diğer şekilde zaten bize AK Parti'nin, Başbakanımızın kapısı her zaman açık. Bazen hiç eser vermezsiniz. Bazen de yaparsınız. Ben iki eser vermiş oldum. Birisi 'İnandık Hakk'a', diğeri de 'Dombra'. Aslında eserin ilk adı Dombra olduğu için öyle kaldı. Normal Dombra ile ilgisi yok" ifadelerini kullandı. Roma döneminden kalma tek yol anıtı ziyaretçi rekoru kırıyor Amasra ilçesinde Roma döneminde yapılan Anadolu'nun tek yol anıtı olduğu belirtilen Kuşkayası Yol Anıtı'nı yılda 200 bin turist ziyaret ediyor. Roma, Bizans, Cenova ve Osmanlı'dan kalan tarihi eserleri müzedeki arkeolojik ve etnografik kaynaklarıyla 3 bin yıllık tarihi geçmişe sahip Amasra ilçesindeki yol anıtı, bölgenin tarihi geçmişini yansıtan eserler arasında ilk sıralarda yer alıyor. MS yıllarında Roma İmparatoru Tiberus Germanious Claudius döneminde, Doğu Eyaletleri İnşa Ordusu Komutanlığı görevinden sonra yaşam boyu Pontus Valiliği'ne atanan Gaius Julius Agilla tarafından yaptırılan, Anadolu'da benzeri bulunmayan anıt, turistlerin ilgisini çekiyor. Amasra Kaymakamı Mehmet Yıldız, yaptığı açıklamada, Kuşkayası Yol Anıtı nın Anadolu'da benzerinin olmadığını söyledi. Yaklaşık 2 yıl önce tarihi geçmişine ve özelliğine yakışır şekilde anıtın çevresini düzenlediklerini anlatan Yıldız, "Anıt çevresine ışıklandırma ile araç parkı için de yol kenarına düzenleme yapıldı. Anıta çıkan merdivenlerin basamaklarının tarihi ve doğal ortama uygun biçimde yenilenmesi ve çevre düzenlenmesinin ardından ziyaretçi sayısında artış olduğunu gördük" Yıldız, anıtı yılda yaklaşık 200 bin kişinin ziyaret ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Roma dönemine ait, kemerli niş içine oyma tekniğiyle yapılan anıtın dünyada benzerinin olmadığını biliyoruz. Özellikle yaz aylarında olmak üzere yılın her ayında burası yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oluyor. Anıt, ilçemizin çok önemli tarihi değerlerinden biridir. Kuşkayası Yol Anıtı ndan ilçenin tarihi yerlerinden Roma Eyalet Meclis Sarayı olarak yapıldığı sanılan Bedesten e giden tarihi yolu da turizme kazandıracağız. Yakın zamanda antik yol haritasını çıkararak bakımını yapacağız. Yaklaşık 5 kilometrelik bu yolun, yürüyüş meraklılarının ilgisini çekeceğini düşünüyoruz." Roma dönemine ait ve kemerli niş içine oyma tekniğiyle yapılan anıtta, "toga" giyimli bir insan figürü ve nişin sağındaki sütunun üzerinde kartal motifi yer alıyor. İki kitabesi bulunan ve kayaların oyulmasıyla oluşturulan anıttaki kartal, Roma askerlerinin sınırsız gücünü temsil ediyor. Birbirini tamamlayan kitabelerde, ''Devletler arası barışın ve dostluğun anısına, İmparator Germanious'un yüceliği için Gaius Julius Aguilla dağı yardı ve bu dinlenme yerini kendi özel ödeneği ile yaptırdı'' ifadeleri yer alıyor. "Başbakan ilk dinlediğinde fazla benli olmasından endişe etmiş" Başbakan Erdoğan'ın daha önce sadece şarkının demo halini dinlediğini bildiren Işılak, şöyle devam etti: "Başbakan çok mütevazı bir insan. Demo halini dinlediğinde 'Ya acaba fazla benli olur mu?' diye endişe etmiş. Bu endişesini duyunca ben Başbakan'ı bir kez daha sevdim, takdir ettim. Ayrıca da duygulandım. Çünkü her ne kadar birileri diktatör o- larak ifade etse de, tek adam yönetimi olarak bir şekilde karalama kampanyaları gerçekleştirmiş olsa da biz Başbakan'ın ruh dünyasını 20 yıldan beri biliyoruz. Bu karalama kampanyalarına da Türk halkı itibar etmiyor. Başbakan'ın bu sözüne karşılık Erol (Olçak) Bey, 'Bu, sizi sevenlerin eseri' diyor. Biz, halkın duygusunu derledik, toparladık, 4 kıtada ifade etmeye çalıştık." "Başbakanımız, suskun ve esir dünyanın gür sesi" Işılak, sosyal medyada çok sayıda ileti aldığını belirterek, birçok kişinin kendisine "Tam benim aklımdan geçenleri yazmışsınız. Söylemek isteyip de söyleyemediğimizi söylediniz. 100 kere dinledim daha bıkmadım" dediğini aktardı. "Bu eserin bu kadar sevilmesini samimi olmasına bağlıyorum. Eserde hiçbir abartı yoktur. Kim olursa olsun oturup konuşur, hiçbir kelimesinde abartı olmadığını ispat ederim" diyen Işılak, zaten Türk halkının abartıyı sevmediğini, gerçeği yansıtan şeylerin yanında yer aldığını dile getirdi. Başbakan Erdoğan'ın Ortadoğu, Filistin, Mısır, Suriye ve Afrika'da hep ezilenlerin, mazlumların gür sesi olduğunu dile getiren Işılak, "Başbakan, bütün yanlışlıkları, siyasi kariyeri pahasına, diplomasi dilini bir kenara bırakarak, bir insan olarak vicdan diliyle konuşan bir lider. Suskun ve esir dünyanın hür sesi Başbakanımız. Gücünü milletten almasa 3 gün durabilir mi o koltukta?" ifadelerini kullandı. "Ben partilerin değil, hakikatin adamıyım" Işılak, Başbakan Erdoğan ile çok defa bir araya geldiğini bildirerek, kendisinin göründüğü gibi olduğunu, Türk halkının samimi olup göründüğü gibi olanı sevdiğini, Başbakan Erdoğan'ın da bu yüzden çokça sevildiğini vurguladı. Uğur Işılak, "Tarihin tanıklık ettiği bir lidere böyle bir eser yapmış olmanın bahtiyarlığını duyuyorum" dedi. Eseri yaptıktan sonra ilk dinlediğinde kendi eserinden çok etkilendiğini ve eserin halk nezdinde ciddi bir yansıma bulacağını hissettiğini aktaran Işılak, bu yansımayı da dünden beri gördüklerini söyledi. Işılak, daha önce de seçimlerde farklı partiler tarafından kullanılan seçim şarkılarının Türkiye'nin her yerinde sevilerek dinlenildiğini kaydederek, "Bunun tek bir sebebi var. dedi. Amasra ilçesinde Roma döneminde yapılan Anadolu'nun tek yol anıtı olduğu belirtilen Kuşkayası Yol Anıtı'nı yılda 200 bin turist ziyaret ediyor. Amasra Kaymakamı Yıldız, "Roma dönemine ait, kemerli niş içine oyma tekniğiyle yapılan anıtın dünyada benzerinin olmadığını biliyoruz" dedi Yıl: 3 Dağıtım: Hakkı SARIÖZ. Sayı: Şubat 2014 Cumartesi İmtiyaz Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörleri Nur Gülmez BEL Salih ASLAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: info@sondakikagazetesi.com Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 22 7 Şubat Perşembe Cumartesi Vatani görevini yaptığı Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde 2009'da, nöbet tutarken silahla yaralanan gazi Fatih Ermiş, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açtığı davada 448 bin lira tazminat kazandı Afyonkarahisarlı Fatih Ermiş, 2012'de Borçlar Kanunu'nda yapılan değişlik sonucu devlet tarafından verilen maddi ve manevi hakların yetersiz olduğu gerekçesiyle Milli Savunma Bakanlığından maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu. Bakanlık tarafından talebin reddedilmesi üzerine 2012 yılı sonunda Askeri Yüksek İ- dare Mahkemesinde dava açan Ermiş, 423 bin lira maddi, 25 bin lirada manevi olmak üzere 448 bin lira tazminat kazandı. "Türkiye'de ilk kez hem maddi hem manevi tazminat kazandık" Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı, dernek binasında düzenlediği basın toplantısında, Fatih Ermiş'in er olarak askerlik görevini yaparken, 10 Kasım 2009'da Hakkari Yüksekova'da silah kazası sonucu yaralandığını ve bir müddet GATA'da tedavi gördüğünü anımsattı. Gazi Ermiş'in tedavinin ardından "askerliğe elverişli değil" raporu aldığını belirten Kumartaşlı, şöyle konuştu: "Raporu aldıktan sonra Askeri Yüksek İ- dare Mahkemesine açtığımız dava sonucu gazimize Ordu Vazife Malulü aylığı bağlandı. Bu sırada 2012 yılında Borçlar Kanunu'nda yapılan değişik üzerine gazimiz için maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle Milli Savunma Bakanlığına müracaat ettik. Ancak bakanlık talebe cevap vermeyerek reddetti. Bunun üzerine Askeri Yüksek İdare Mahkemesine dava açıldı. Askeri Yüksek İ- dare Mahkemesi 2. Dairesi tarafından 6 Kasım 2013 tarihinde bir karar verildi. Bu kararla gazimiz 423 bin lira maddi, 25 bin lira da manevi olmak üzere toplam 448 bin lira tazminat kazandı. Bu karar Türkiye'de bir ilktir. Daha önce subay, astsubay, uzman çavuş ve er, erbaşların böyle bir hakkı bulunmamaktaydı. Yani devletimiz, kanunlarımız şöyle diyordu; Bir olay vuku bulduğu zaman hem şehitlikte hem de gazilikte 'sizlere az veya çok aylık bağlandığı için maddi tazminat veremeyiz. Sadece manevi tazminat veririz' diye bir cevap geliyordu. Şimdi bu kararla maaş bağlanmış olsa dahi hem maddi hem de manevi tazminat bizim üyelerimize çıkıyor." Böyle bir hakkın kazanılması için şehadetten itibaren bir yıl içerisinde, gaziler de ise 'asker olamaz' ibareli raporun Milli Savunma Bakanlığı tarafından onayladığı tarihten itibaren başvurunun yapılması gerektiğini anlatan Kumartaşlı, er gaziye 448 bin lira çıktığını ancak tazminat miktarının, rütbe ve yaş durumuna göre değişkenlik gösterebileceğini söyledi. Gazi Fatih Ermiş de 2009 yılında nöbet tutarken yaralandığını, açtığı davayı kazanarak tazminatı almaya hak kazandığını bildirdi. Maliye Bakanlığı'nın vergi müfettişliğine mülakatına giren adayların renklerle fişlenmesine şaşırmadıklarını söyleyen Alevi Kültür Dernekleri Akdeniz Sorumlusu Abidin Özkan, "Ne yazık ki ne siyasette, ne sosyal hayatta, hiçbir yerde yer almıyoruz. Bizi oraya yerleştirmeyeceklerini biliyoruz, onun için de çok şaşırmadık" diye konuştu Uşak ta bir tekstil fabrikasında yangın çıktı. Nuri Şeker Caddesi'nde, Selami Çakırbay a ait fabrikada saat sıralarında başlayan yangın, Uşak İtfaiyesi'nin müdahalesiyle kısa sürede kontrol altına alınarak söndürüldü. Öğle saatlerinde fabrikadaki bir tekstil makinesinde patlama meydana geldi. Ardından çıkan yangına ilk müdahaleyi yapan işçiler, durumu itfaiye ve sağlık ekiplerine bildirdi. Kısa sürede olay yerine ulaşan itfaiye ekipleri, yoğun duman altında yaptıkları yaklaşık 1,5 saatlik çalışmayla yangını söndürdü. Maddi hasarın meydana geldiği yangında can kaybı olmadı. Yoğun dumandan etkilenen işçiler ve itfaiye erleri, ayran içerek rahatlamaya çalıştı. Bazı itfaiyeciler, çizmelerine giren suyu boşalttı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. (CİHAN)

4 SAYFA 4 SONDAKiKA GAZETESİ >>4 KONOM 22 Şubat 2014 Cumartesi Ağaçlar çiçek açtı üretici korktu, sigortacı sevindi! Ege'de sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle meyve ağaçları yaklaşık 1 ay erken çiçek açtı. Mevsim dengelerinin değişmesi nedeniyle risklerin artmasından endişe eden üretici tarım sigortasına koştu Ege Bölgesi'nde mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı meyve ağaçlarının erken çiçek açmasına neden oldu. Mevsim dengelerindeki değişimden endişe eden üretici, tarım sigortasına koştu. Türkiye'nin ihracatlık kiraz üretiminin önemli bölümünün yapıldığı İzmir'in Kemalpaşa ilçesinde erik, kiraz ve şeftali ağaçlarının normalden bir ay önce çiçeklenmesi üreticinin endişelerini artırdı. Aynı sorun nedeniyle 2007 yılında kiraz rekoltesinde yaklaşık yüzde 90'lık kayıp yaşayan üretici, çiçeklenmenin yine erken başlaması nedeniyle tedirgin. Kemalpaşa Ziraat Odası Başkan Yardımcısı Serdar Karasüyek, AA muhabirine yaptığı açıklamada sıcak geçen kış aylarının kuraklığın yanı sıra don riskini de beraberinde getirdiğine dikkati çekti. Erkenci kiraz üretiminin yapıldığı ilçenin o- valarında ağaçların beyaza büründüğünü anlatan Karasüyek, şöyle konuştu: "Çok sıcak bir şubat geçiriyoruz. Çiçeklenmenin normalde 15 gün sonra başlaması gerekiyordu ancak bir çok bahçe beyaza büründü. Bunun ardından gelecek bir soğuk havanın yaratacağı don riskinden korkuyoruz. Üretici her gün bahçede sıcaklık ölçüyor. Veri kaydedici cihazı olan bahçelerde sıcaklık ve nem takibi yapılıyor. Ayrıca internetteki meteoroloji sitelerinden haftalık tahminler çıkarıyoruz. Örneğin önümüzdeki hafta havaların soğuması bekleniyor. Bu bir don riski yaratıyor. Buna karşı önlemlerimizi şimdiden alıyoruz. Erken çiçeklenme nedeniyle yaşanabilecek don olayı tüm yılın e- meğinin bir anda kaybolmasına neden olabilir. Havaların sıcak olması bir çok kişi için güzel olabilir ancak üretici çok kaygılı günler geçiriyor." Bölgedeki üreticilere tarım danışmanlığı yapan Ziraat Mühendisi Hüseyin Gültekin ise meyve ağaçlarının soğuklama dönemini erken kapatarak çiçeklenmeye başladığını, sıcaklık değişikliklerine çok hassas olan kiraz, erik ve şeftali ağaçlarında riskli bir döneme girildiğini ifade etti. Don riskiyle birlikte şiddetli yağmur riskinin de ağaçları tehdit ettiğine işaret eden Gültekin, risklerin artması nedeniyle üreticilerin tarım sigortalarına olan ilgisinde artış olduğuna değindi. Gültekin, üreticinin doğal afet ve dona karşı sigorta yaptırdığında zararının tazmin edilip edilmeyeceği konusunda çekincesinin bulunduğunu belirterek, "Bölgede sadece bir noktada meteoroloji istasyonu var. Ancak ova çok geniş bir alanı içeriyor. Belli bölgelerde sıcaklık ova genelinin bir kaç derece altına inebiliyor. Ancak sigorta şirketleri, meteoroloji verisini baz alarak dondan dolayı kayıp oluşmadığı şeklinde bir yorum yapıyor. Ölçüm sistemlerinin bu kaygıları giderecek biçimde yeniden kurgulanması gerekiyor" - İlgi beklenenin üzerinde Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) Manisa Bölge Müdürü Fahri Yıldırım da mevsimsel değişikliklerin riskleri artırdığını, tabiatın erken uyanmasının getirdiği olumsuzluklara karşı üreticinin ürününü teminat altına almak istediğini söyledi. Geçen yıl bölge müdürlüğü kapsamındaki 7 ilde 146 bin 500 poliçe üretildiğini, bu yılın ilk iki ayında önemli oranda yükselme gözlendiğini ifade eden Yıldırım, "Bu yıl beklediğimizin üzerinde bir ilgi var. Bazı meyve türlerinde sigorta dönemi kapandı. Risklerin artmasının yanı sıra tarım sigortalarında yüzde 50 prim desteği sağlanması da üreticinin sigortaya yönelmesine neden oldu" şeklinde konuştu. 2 milyon kişi tekstilde çalışıyor Ege Üniversitesi (EÜ) Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Kadoğlu, Türkiye'de 2 milyon kişinin tekstil alanında çalıştığını söyledi. Ege Üniversitesi (EÜ) Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Kadoğlu, Türkiye'de 2 milyon kişinin tekstil alanında çalıştığını söyledi. Ülkenin tekstil ve konfeksiyon sektöründe çok önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, "1980'li yıllardan sonra tekstil ve konfeksiyon sanayisi gelişmeye başladı. Özel sektör kuruluşları da bu yıllarda artış gösterdi. 1990'lı yılların ortasından itibaren çok büyük bir potansiyel yakalandı ve dış ihracatımız gelişim kaydetti. Türkiye bugün, Avrupa nın ve Dünya nın en büyük tekstil üreticisi haline geldi. Oldukça önemli hammadde lif kaynaklarımız mevcuttur. Bu kaynaklardan faydalanarak sektörümüz çok başarılı çalışmalar yapmaktadır." dedi. TÜRK ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI DUBAİ DE TANITILACAK Zeytin ve zeytinyağı rekoltesindeki düşüş nedeniyle bu sene ihracatta yüzde 40 ın üzerinde gerileme yaşayan Türk zeytin ve zeytinyağı sektörü, önümüzdeki yıllarda oluşacak yüksek rekoltenin yüksek katma değerle ihraç edilmesini istiyor. Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK), hedef pazarları arasında yer alan Birleşik Arap Emirlikleri/Dubai de, Şubat 2014 tarihleri arasında düzenlenecek olan Gulfood 2014 Fuarı nda Türk zeytin ve zeytinyağının tanıtımını yapacak. Birleşik Arap Emirlikleri nin Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi nin hedef pazarlarından biri olduğunu belirten Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı Metin Ölken, Birleşik Arap Emirlikleri, hali hazırda zeytinyağı ihracatında 2013/14 sezonu istatistikleri esas alındığında, ilk 10 büyük pazarımız arasında yer alıyor Şubat 2014 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan Gulfood 2014 ün dünyanın en büyük gıda fuarlarından sayıldığı dikkate alındığında, burada yapacağımız zeytin ve zeytinyağı tanıtım faaliyetlerinin önemli olduğunu belirtmek isterim. Bu fuara 10 metrekarelik standla katılacağız ve tüm dünyaya Türk zeytin ve zeytinyağını tanıtacağız dedi. ZZTK Başkanı Metin Ölken, 2012 de Birleşik Arap Emirlikleri ne yapılan sofralık zeytin ihracatı 580 bin dolar seviyesinde iken 2013 te bu rakamın 634 bin dolara çıktığını görüyoruz. Zeytinyağı ihracatına baktığımızda da 2012 de 2 milyon 255 bin dolar iken, 2013 te Birleşik Arap Emirlikleri ne yapılan zeytinyağı ihracatının yüzde 17.7 lik artışla 2 milyon 950 bin dolar olduğunu görüyoruz dedi. Bu yılın zeytinyağı için yok yılı olduğuna değinen Ölken, buna rağmen çalışmalara devam edildiğini, gelecek sezon beklenen yüksek rekolte için tanıtım faaliyetlerinin yapıldığını belirtti. Bu yıl zeytin ve zeytinyağı rekoltesindeki düşüş nedeniyle ihracatta yüzde 40 ın üzerinde gerileme yaşandığını da ifade eden Ölken, Türk zeytin ve zeytinyağı sektöründe önümüzdeki yıllarda oluşacak yüksek rekoltenin yüksek katma değerle ihraç edilmesini istediklerini kaydetti. Gulfood 2014 fuarına Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi nden ZZTK Başkanı Metin Ölken ve ZZTK Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kadri Gündeş katılım sağlayacak. (HABER MERKEZİ) Tekstil sanayisindeki gelişim ve değişimden de bahseden Prof. Dr. Kadoğlu, Tekstil sektörü, dünyada sürekli olarak evrim geçiriyor. Artık klasik tekstilin yanısıra teknik tekstiller dediğimiz ürünlerin üretimine başladık. Bugün havacılık sektöründen sağlık sektörüne kadar birçok alanda tekstil ürünleri kullanılmaktadır. şeklinde konuştu. (CİHAN) İzmir'in vergi tahsilatı 36 MİLYAR LİRAYI AŞTI Benin Cumhurbaşkanı Boni Yayi'nin oğlu ve özel danışmanı Olawole Nasser Yayi, İzmir Ticaret Odası'nı (İZTO) ziyaret ederek, iş adamlarını ülkesine yatırım yapmaya çağırdı. İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ile görüşen Yayi, Benin'in yatırım olanaklarını anlattı. Benin ekonomisinin tarıma dayalı olduğunu hatırlatan Yayi, ananas, kaju ve pamuk üretiminin yaygın olduğunu ancak altyapı yetersizliği nedeniyle bu ürünleri yeterli düzeyde işleyemediklerini söyledi. Benin'in Ankara Büyükelçisi İzmir'den tahsil edilen vergi tutarı 2013 yılında bir önceki yıla göre yüzde 10.7 artarak 36 milyar lirayı aştı. İzmir Vergi Dairesi Başkan Vekili Ferhat Alemdar, düzenlediği basın toplantısında kentin geçen yılki vergi rakamları ve 25. Vergi Haftası kapsamında yapılacak etkinlikleri anlattı. Verginin kamu harcamalarının en önemli gelir kaynağı olduğuna dikkati çeken Alemdar, vergi gelirinin son 5 yıl ortalamasına bakıldığında genel bütçenin yüzde 87'sini oluşturduğunu söyledi. Alemdar, İzmir'in mükellef sayısı bakımında iller sıralamasında üçüncü sırada yer aldığını ifade ederek, gelir vergisi mükellef sayısının 2013 yılında bir önceki yıla göre yüzde 7 artarak 277 bine yaklaştığını kaydetti. Alemdar, İzmir'de yıllık vergi beyanlarına bakıldığında bir önceki yıla göre beyanname sayısının yüzde 5.6, beyan edilen toplam gelir vergisi matrahının yüzde 14.4, tahakkuk edilen gelir vergisinin ise yüzde 15.1 arttığını aktararak, kentin vergi tahsilat oranı bakımından Kocaeli'nden sonra ikinci sırada yer aldığını belirtti. İzmir'in yüzde 89'luk tahsilat oranıyla Türkiye ortalamasının üzerinde bulunduğunu kaydeden Alemdar, "2012 yılında 32 milyar 817 milyon 594 bin lira tahsilat yapılmış, bu rakam 2013 yılında yüzde 10.7 artarak 36 milyar 338 milyon 519 bin liraya çıkmış" dedi 25. Vergi Haftası'nın 24 Şubat-2 Mart tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle kutlanacağını anlatan Alemdar, kutlama programı kapsamında Maliye Ormanı'na ağaç dikildiğini, personelin kan bağışı yapacağını, ayrıca personelden oluşan sanat müziği korosunun dinleti sunacağını ve resim, seramik sergisi açılacağını sözlerine ekledi. Benin, İzmirli yatırımcı bekliyor Moise Tchando Kerekou da İzmir'i, Benin'in en büyük limanlarından birine sahip başkenti Cotonou'ya benzettiğini belirterek, "Buraya ne zaman gelsem kendimi evimde hissediyorum. Bu yüzden İzmir ile Benin arasında pek çok ortak yatırım alanı bulabileceğimizi düşünüyorum" dedi. İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Demirtaş da mayıs ayında Türk Hava Yolları'nın Benin seferlerinin başlayacağını hatırlatarak, mayıs ayında İzmirli işadamlarıyla Benin'e bir ziyarette bulunacaklarını kaydetti. Türk işadamları olarak, Benin'in kalkınma sürecinde etkin olmak istediklerine işaret eden Demirtaş ise "Ege tarım ürünleri ve tarıma dayalı sanayisi ile gelişmiş bir bölgedir. Bu konudaki birikimlerimizi size aktarabiliriz. Ege'de pamuk üretiyoruz ancak yeterli değil. Bu ziyarette pamuk ithalatçılarımızı da getirebilirim. Deniz ürünleri ve balık tutma konusunda çalışan işadamlarını yatırım yapmaya getirebilirim"

5 1Şubat Perşembe Cumartesi Türkiye, marina hizmetlerine yaptığı yatırımların karşılığını görmeye başladı. Turistlerin marina hizmeti harcamaları geçen yıl bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 40 artarak 64,3 milyon dolara ulaştı. Deniz Turizmi Birliği Genel Sekreteri Akgül, "Ülkedeki marinalarda kışlama yapan 12 binden fazla yabancı bayraklı yat bulunuyor. Sektörün büyümesi için devletin destek vermesi lazım" dedi Muhalefeti eleştiren Başbakan Yardımcısı İşler, Aslında bu yaşanan olaylar Türkiye'nin ekonomisini hedef almakta. Türkiye'de bir ekonomik kriz çıkartmak, dengelerini bozmak gayreti olarak ben bunları değerlendiriyorum'' şeklinde konuştu Gümrük ve Ticaret Bakanı "Ülkemizde birçok sektörde faaliyet gösteren, dayanışma ve yardımlaşma odaklı çalışan ve ortaklarına eşit oy ve demokratik katılım imkanı sağlayan kooperatiflerin önemi artık daha iyi kavranıyor, bu nedenle kooperatifleşme her alana yayılıyor" dedi Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ülke kooperatifçiliğinin kalitesini artırmak için sertifikalı eğitim programları hazırlıklarını tamamladıklarını bildirerek, kooperatiflerin daha kaliteli hizmet üreteceğini i- fade etti. Bakan Yazıcı, yaptığı yazılı açıklamada, programın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna tanıtıldığını hatırlatarak, Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planında belirlenen hedeflerin hızla hayata geçirildiğini kaydetti. Kooperatiflerin daha kaliteli hizmet üreteceğinin altını çizen Yazıcı, "Ülkemizde birçok sektörde faaliyet gösteren, dayanışma ve yardımlaşma odaklı çalışan ve ortaklarına eşit oy ve demokratik katılım imkanı sağlayan kooperatiflerin önemi artık daha iyi kavranıyor, bu nedenle kooperatifleşme her alana yayılıyor" i- fadelerini kullandı.türkiye Kooperatifçilik Stratejisi'nin Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından Gümrük ve Ticaret Bakanlığı sorumluluğunda yer alan Kooperatif Girişimciliği Eğitimi Projesinin başlayacağını anlatan Yazıcı, açıklamasında şunları kaydetti: "Eğitim faaliyetlerimiz arasında kooperatif denetim ve yönetim kurulu üyeleri, kadınlarımızın kooperatif çatısı altında bir araya gelmelerini amaçlayan faaliyet kapsamında, kooperatifçilik sektöründe çalışan vatandaşlarımıza tüm illerde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlar tarafından kooperatifçilik eğitimi verilecek şekilde bir program hazırlanmasına karar verilmiştir. Bakanlığımızın ilgili kurumlarla yürüttüğü ortak çalışmalar sonucunda Kooperatifçilik Geliştirme ve Uyum Eğitimi Programı hazırlanmıştır."yazıcı, Milli Eğitim Bakanlığıyla yapılan çalışmalar sonucu programın onaylanarak uygulamaya konulmasının sağlandığını ifade etti. Kooperatiflerin kuruluş ve işleyişine ilişkin iş ve işlemleri gerçekleştirme yeterliklerine sahip meslek elemanları yetiştirmeyi amaçladığını belirten Yazıcı, "Kooperatifçilik Geliştirme ve Uyum Eğitimi Programından, kooperatiflerde yönetici, denetçi veya personel olarak çalışmış ya da çalışmak isteyen ve en az ilkokul seviyesinde eğitimini tamamlamış olanlar yararlanabilir " bilgisini verdi.kursların ücretsiz olacağını vurgulayan Yazıcı, çizerek, program kapsamındaki eğitimlerin Milli Eğitim Bakanlığı Halk Eğitim Merkezlerinde düzenlenebileceği gibi kooperatifler ve üst kuruluşların göstereceği uygun mekanlarda da verilebileceğini i- fade etti. Beş gün sürecek programın sonunda katılımcıların bilgilerinin sınavla ölçüleceğini belirten Yazıcı, başarılı olanlara Milli Eğitim Bakanlığınca sertifika verileceğini ifade etti. Söz konusu programın açılması için en az 12 başvuru gerektiğine dikkati çeken Yazıcı, şunları kaydetti: "Kooperatiflerin kurumsal kapasitelerini güçlendirecek olan Kooperatifçilik Geliştirme ve Uyum Eğitimi Programı'na ilişkin detay bilgilere Kooperatifçilik Genel Müdürlüğünün " veya Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü'nün adresli internet sitesinden ulaşılabilir. Ayrıca, programa katılmak isteyenler bulundukları il veya ilçelerdeki Halk Eğitim Merkezlerine, Mesleki Eğitim Merkezlerine, Turizm Eğitim Merkezlerine, Olgunlaşma Enstitülerine şahsen başvurabilirler."

6 SAYFA 6 SONDAKiKA GAZETESİ >>6 SİYASET Şubat Cumartesi Perşembe Ufak tefek projeler ile vakit kaybetmem AK Parti Manisa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hüseyin Tanrıverdi, Manisa'nın 17 ilçesi ve 1 milyon 300 bin nüfusuyla büyük projelere ihtiyacı olduğunu belirterek, "Bazıları küçük ve halkın gözünü boyayan projelerle uğraşsın, biz AK Parti olarak dev projelere imza atacağız" dedi. Tanrıverdi, gazetecilere yaptığı açıklamada, MHP'nin, 5 yıllık belediye yönetiminde Manisa'da verdiği sözlerini yerine getirmediğini iddia etti. AK Parti'nin ise döneminde belediye yönetimde bulunduğu Manisa'da, TOKİ aracılığıyla 5 bin 564 konut inşa edildiğini belirten Tanrıverdi, MHP'li Manisa Belediye Başkanı Cengiz Ergün'ün ise 5 yılda 5 konut inşa edemediğini söyledi. Tanrıverdi, AK Parti olarak Manisa'da yeniden iş başına geldiklerinde kentin başta konut ihtiyacı olmak üzere dağ gibi sorunlarının üstesinden geleceklerini dile getirerek, şunları kaydetti: "TOKİ, büyükşehir belediyesi ve özel sektörün de iş birliğiyle inşallah Manisa'nın konut problemini çözeceğiz. Konuyla ilgili olarak projelerle ilgilenen arkadaşlarımız konut açığının ne kadar olduğuna dair kesin sonucu çıkardıktan sonra Manisa'ya bir o kadar konut kazandıracağız. İnşallah, ilk etapta 20 bin konut inşa edeceğiz. Belediyecilik AK Parti'nin işidir. Aynı dili konuşan bir yerel yönetim ve merkezi yönetiminiz varsa işleriniz kolaylaşır. 17 ilçesi ve 1 milyon 300 bin nüfusu olan bir büyükşehrin, çok büyük projelere ihtiyacı var; bazıları küçük ve halkın gözünü boyayan projelerle uğraşsın, biz AK Parti olarak dev projelere imza atacağız. Halkımızın da dahil olacağa projelerle Manisa'yı inşallah uçuracağız." Yerel seçimlerden büyük bir zaferle çıkacakları iddiasında da bulunan Tanrıverdi, seçimlerinde en yakın rakiplerine en az 5 puan fark atacaklarını öne sürdü. İzmir ile övünelim ama gerçekleri de konuşalım! Havuç gösterip oy alma devri artık tarihe karıştı İzmir Büyükşehir Belediyesi Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Torbalı da yaptığı konuşmada, Şimdi bir hava estiriyorlar. Siz bize oy verin, biz size yatırım yapalım. Bunu belli yerlerde anlatabilirsiniz ama İzmirliye anlatamazsınız, İzmirliye havuç gösterip oy alamazsınız" dedi 17 Aralık operasyonundan sonra ülkenin içinden geçtiği koşullara değinen Başkan Kocaoğlu, Bu ülke bu şekilde, bu iktidarla gitmiyor. Bu ülkenin insanının, iktidarla problemi var. Bu iktidarın bizlerle, 76 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyla problemi var İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Torbalı Belediyesi nin ortak hizmet projesi kapsamında yapımı tamamlanan Aşık Mahzuni Şerif Cem ve Kültür Evi törenle hizmete girdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, halkın büyük katılımıyla gerçekleşen açılış töreninde yaptığı konuşmada, Bornova Atatürk Mahallesi nde başladıkları cemevi yolculuğunu Altındağ, Çiğli, Güzelbahçe, Selçuk, Foça Bağarası nın ardından Torbalı da sürdürdüklerini söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı belediyeler olarak, Anadolu nun inancı olan Alevi toplumunun ibadet etme, i- nancını yerine getirme, geleneklerini koruma, yaşatma özgürlüğünü korumak üzere yola çıktıklarını belirten Başkan Kocaoğlu, Çok büyük mesafe aldık. Biz bu işi, başaracağız. İ- htiyaç olan her yerde cemevlerini yapacağız. Anadolu nun zengin bir kültür mozaiği var. Bunu metropol kentlerde de sürdürmek zorundayız dedi. 17 Aralık operasyonundan sonra ülkenin içinden geçtiği koşullara değinen Başkan Kocaoğlu, Bu ülke bu şekilde, bu iktidarla gitmiyor. Bu ülkenin insanının, iktidarla problemi var. Bu iktidarın bizlerle, 76 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyla problemi var 30 Mart ta yapılacak yerel seçimlerin önemini hatırlatan Başkan Kocaoğlu, Yerel seçimlerin ardından, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler var. 11 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi nin yaptığı işler teşhir oldu yılı hem yerel yönetimler, hem Cumhurbaşkanlığı hem de genel iktidar için çok önemli. 6 ay içinde bu ülkenin 5 yıllık kaderini belirleyeceğiz. Üretmeyen, korunmayan ekonomi, milletin malı dayanmaz, tükenir. Türkiye zengin bir ülke. Osmanlı İmparatorluğu nun çöküş döneminde 3 asırda yaşadığı kapitülasyon sorunu vardı. Bunlar çok başarılı. 11 yılda bu ülkeyi, kapitülasyondan daha kötü bir hale getirdiler dedi. İzmir şaha kalkacak Büyükşehir in 2004 yılında Türkiye nin en borçlu belediyelerinden biriyken hızlı bir şekilde borç ödediğini, y- erelde kalkınma modeliyle bugüne geldiğini söyledi. Başkan Kocaoğlu, Bugün İstanbul kişi başına 20 litre atık suyu, Ankara 4 litre atık suyu arıtırken, İzmir kişi başına 67 litre atık suyu arıtıyor. Bunun anlamı, İzmir İstanbul dan ve Ankara dan kat be kat fazla yatırım yapmış. Nerede çevre, toprak, su hava yatırımı? Bizim bu dertten kurtulmamız lazım. Biz kendi k- endine yetebilen ve ayağa kalkabilecek, 5 senede gelişen, önümüzdeki 5 senede şaha kalkacak bir kentiz. İzmir Büyükşehir Belediyesi; sanayiciler, tacirler, çiftçiler, kanaat önderleri hep birlikte 4 milyon İzmirli ayağa kalkınca bu kenti daha da geliştireceğiz Havuçla oy alamazsınız İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 10 yılda Büyükşehir Belediyesi olarak 6 milyar 300 bin lira yatırım yaptıklarını, merkezi hükümetin ise 5 milyar 300 bin lira yatırım yaptığını söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi nin bu yatırımları yaparken bir kuruşluk mal satmadığını söyleyen Başkan Kocaoğlu, Hükümet ise milletin malını satmış. Sadece 2012 yılında 37.5 milyar lira İzmirliden vergi almış. Ondan sonra İzmir köy diyorlar! Şimdi bir hava estiriyorlar. Siz bize oy verin, biz size yatırım yapalım. Bunu belli yerlerde anlatabilirsiniz a- ma İzmirliye anlatamazsınız, İzmirliye havuç gösterip oy alamazsınız. İzmirliyle barışmanız, özür dilemeniz lazım. Siz, İzmir e faşist, sümüklü, gavur İzmir, ben bu kentin milletvekili olmaktan hicap duyuyorum, bu kentin irfanı eksik, bu İzmir adalet ve Kalkınma Partisi ne ve Binali Yıldırım a muhtaç dediniz! Özür dilemeniz gerekir. İzmirliye sabah başka, akşam başka görünürsen İzmirliye, İzmirliler buna kanmaz. Biz samimi insanlarız, biz yürekten, gönülden konuşuyoruz. Biz zalimin değil, mazlumun yayındayız. Biz eşin dostun, damadın değil, halkın ve ezilenin yanındayız. İzmirli, bunların yaptığı bu çıkışlara, bu hareketlere 30 Mart ta bu güne kadar gösterdiği gibi bir duruş gösterecek. Diyecek ki burası İzmir, Ege, efeler diyarı. Burada sen bizi tehditle hizmet yapacağım diye kandırıp, oyumuzu alamazsın diyecek. Bunu söylemek zorundayız Pektaş a açık destek CHP nin Konak Belediye Başkan adayı Sema Pektaş la ilgili görüşlerini de açıklayan Başkan Kocaoğlu, Pektaş a sahip çıktı. Başkan, Hakimler, bir simge taşımasın, bir işaret olmasın diye cübbe giyer. Bu laf üretildi, bu laf Atatürk düşmanlığına, bayrak düşmanlığına kadar götürüldü. Sema hanım, Osmanlı bir hanımefendidir. (HABER MERKEZİ) Kentin geri kaldığını söyleyen AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Yıldırım, "Bu kentte iş yapmak isteyen iş adamları moral bozukluğu ile başka illere gidiyor. Türkiye zenginleşti, İzmir yerinde bile saymadı, geri gitti" diye konuştu AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, İzmir ile övünelim ama gerçekleri de konuşalım dedi. İzmir in öncelikli o- larak mobilize olmaya ihtiyacı olduğunu i- fade eden Yıldırım, İzmir in her şeyi var. Neye ihtiyacı var ki? söylemini üretenler kente zarar veriyor. Kale diyenler İzmir in potansiyelini görmüyor, zarar veriyor. Böylece kent geri gidiyor. Kim ne derse desin güneş balçıkla sıvanmıyor. Bu kentte iş yapmak isteyen işadamları moral bozukluğu ile başka illere gidiyor. Dolayısıyla İzmir bunu hak etmiyor. Türkiye zenginleşti, İzmir yerinde bile saymadı geri gitti. Biz İzmir e hizmet ettik. Sürdürülebilir, yaşam kalitesini yükselten tüm hizmetler bizim eserlerimiz. Bundan sonra yapacaklarımızı da anlatacağız. Kararı İzmirliler verecek diye konuştu. Kente yatırımcı gelenin vay haline Bir günlük Ankara mesaisinin ardından İzmir deki temaslarına kaldığı yerden devam eden Binali Yıldırım, kahvaltıda Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) üyeleriyle bir araya geldi. Yıldırım, İzmir e yatırımcı olarak gelenlerin, müracaat edenlerin deyim y- erindeyse kan kusturulduğuna dikkat çekti. Yatırımcıların 1 yıldan kısa bir sürede işlerinin yapılmadığının bunun da moral bozukluğu ve kırgınlığa yol açtığını bildiren Yıldırım şöyle konuştu; İzmir deyince Türkiye ye ticareti ihracatı öğreten bir şehir akla gelirdi. Bugün bunlar telaffuz edilmiyor. İzmir sadece nüfus olarak 3 üncü sırada. Diğer göstergeler hep geride. İzmir Kocaeli ve Bursa illerinin gerisinde. Yaşanan kente hizmet diye bir dert yok. Olsaydı, yapılırdı. Şehirler orada yaşayanların aynasıdır. Şehri nasıl görmek istiyorsanız o hale getirebilirsiniz. İnsanların görünümü şehirle eşdeğerdir. İzmir in bu hali elbetteki kaderi değil. İzmir i sanal bir takım düşmanlar ilan ederek tasavvur ederek bu yoksunluk ve hizmetsizliğe mahkum etmeye kimsenin hakkı yok. Söylemler hizmeti getirmiyor Her yerde bir takım sloganlar ve söylemler olduğunu ancak bunların hizmeti getirmediğine vurgu yapan Yıldırım, şöyle devam etti; Bu sözler İzmir in gelişmesini, iş, aş imkanlarının artmasını sağlıyor mu? Bir müddet böyle gitti ama artık gitmiyor. Ne derseniz deyin güneş balçıkla sıvanmıyor. Türkiye 3.6 kat zenginleşmiş. Türkiye zenginleşirken, İzmir zenginleşmiş mi? Bunun da nedeni İzmir e gelenlerin kan kusturulması. Saat den önce belediyesine gelen yönetici yok. Ben burada şunun sözünü veriyorum. Bizim yöneticilerimiz 7-24 çalışacak. Hemşehrilerinin yanında olacak sıkıntılarını çözecek. Nerede yanlış, nerede doğru var bunları takip edecek. Bakıyorsunuz İzmir in herşeyi var, hiçbirşeye muhtaç değil sözleri de üretilmiş. İyi güzel de sonuca yansıyan bir şey yok. Türkiye nin her karış toprağını gezdik gördük. Her noktasında kalıcı eserler bıraktık. İzmir ile diğer illerin gelişmelerini görüyoruz. İzmir de hizmette yok, memnuniyette. İzmir i ayağa kaldıracağız Her seçim öncesi yerel yöneticilerin korku ve tehdit söylemleri geliştirdiğine vurgu yapan Yıldırım, Belediyeye bağlı şirketlerde çalışan, belediyelerde çalışan tüm arkadaşlarımız, kardeşlerimiz bu tür tehdit ve baskılara inanmasınlar. Daha öncede söyledik. Kimseyi işinden çıkarmak gibi bir düşüncemiz yok. Herkes işlerinin başında olsun. Gelecek nesillere bırakacağımız güzel İzmir i hep beraber vererek marka kent yapacak, Victor Hugo nun Prenses dediği kenti elele ayağa kaldıracağız. Vizyonu olan, çocuklarımızın başka illere ihtiyaç duymadığı, işadamlarımızın rahatlıkla yatırım yaptığı bir kent haline gelecek. Biz yapacaklarımızı anlatacağız, artık ondan sonrası İzmirlilerin elinde. Her konuda desteğimiz sizinle Binali Yıldırım ı derneklerinde ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden ASKON İzmir Şube Başkanı Zekeriya Hazırbulan ise işadamları olarak İzmir de büyük sıkıntılar çektiklerini anlattı. Hazırbulan, Çektiğimiz sıkıntıları anlatmaya başlarsak bir gün değil, 3 gün bize yetmeyebilir. Eğer sizin gibi bir başkanımız olmazsa işyerlerimizi başka illere taşımanın yollarını arayacağız. Gerek dernek gerek işadamları olarak Avrupa, Asya ya iş yapıyoruz. Türkiye de yaptıklarınızı görüyoruz. Tüm bunların bize ayna olduğunu biliyor ve İzmir in bu konuda çok şanslı olduğunu düşünüyoruz. Sabırsızlıkla İzmir için hazırladığınız projelerinizi bekliyoruz. Sizi yürekten destekliyoruz. Her konuda yardıma hazırız diye konuştu. Dernekten ayrıldığı sırada protez laboratuvarından kendisine seslenen çalışanların isteğini kırmayan Binali Yıldırım, Özel çok amaçlı diş protez laboratuvarında çalışanları ziyaret ederek, kolaylık diledi. (HABER MERKEZİ) Mahkemede hesaplaşacağım CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin, belediye meclis üye aday listelerinde, akraba ve yakınlarına yer verdiği iddialarının asılsız olduğunu savunarak, "CHP nin, İzmir de kurumsal kimliğinin başında gelen isim kullanılarak, kamuoyu önünde küçük düşürülmeye çalışıldığı bu çirkin yakıştırmaları yapan veya yayan herkesle mahkemelerde hesaplaşacağım" dedi. Engin, yaptığı yazılı açıklamada, 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimler için hazırlanan belediye meclis üyeleri listesinde, "kendi akraba ve yakınlarının yer aldığına" ilişkin iddiaları, bir gün önce yaptığı açıklamayla yalanlamış olmasına rağmen bazı basın yayın organlarının bu yöndeki yalan haber ve dedikoduları sürdürdüğünü ifade etti. Bu nedenle bir kez daha açıklama yapma gereği duyduğunu dile getiren Engin, şunları kaydetti: "Kişilerin gözlerine gerçekleri soksanız dahi, eğer niyetleri size çamur atmaksa bunu yapmaktan vazgeçmiyorlar. Yaptığım açıklamalarla 'listelerde hiçbir akrabamın yer almadığını, eşimden başka ortağım olmadığını' söylememe rağmen şimdi de bazı kesimler, ısrarla olmayan baldızımın listelerde yer aldığı yalanını dillendirmektedir. Son kez açıklıyorum ve bu açıklamayla artık art niyetli olduklarına inanmaya başladığım bazılarını da komik duruma düşmekten kurtarmaya çalışıyorum. Benim baldızım yoktur ki, listelerde yer alsın, benim iş ortağım yoktur ki listeler de yer alsın. Bu açıklamama rağmen artık iftira olduğu ve CHP nin İzmir de kurumsal kimliğinin başında gelen isim kullanılarak, kamuoyu önünde küçük düşürülmeye çalışıldığı bu çirkin yakıştırmaları yapan veya yayan herkesle mahkemelerde h- esaplaşacağım. Bizim kendilerine malzeme yaratmaya, popülerliğini yalan ve iftiralarla artırmaya çalışanlarla kaybedecek zamanımız yoktur."

7 SAYFA 7 SONDAKiKA GAZETESİ >>7 SİYASET Şubat Cumartesi Perşembe Yüreğimizi ortaya koyduk darbe dönemine son verdik Memur-Sen "Büyük Türkiye" Buluşması'nda konuşan Başbakan Erdoğan, "Alışmışlardı 16 ayda bir bu ülkede hükümet kurulsun, çok partili dönemde ortalamaya aldığınız zaman bize kadar bu ülkede 16 ayda bir hükümet kurulur, hükümet giderdi. Bizimle beraber Türkiye de hükümetler normale döndü" dedi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Darbeler Türkiye nin değişmez kaderi değildir. Darbeler her 10 yılda, 15 yılda Türkiye'yi esir alan, Türkiye yi durduran, Türkiye yi adeta donduran bir değişmez talih değildir, bir kısır döngü değildir. Eğer sizler gibi dik duran birileri olursa, eğer yüreğini ortaya koyacak kadar cesur birileri olursa, eğer her tehdidi göze alıp demokrasiyi ve milli iradeyi namusu bilip darbelere karşı tavır koyan birileri olursa i- nanın bu ülkede hiç kimse darbeye teşebbüs edemeyecektir dedi. Başbakan Erdoğan, Memur-Sen tarafından düzenlenen "Medeniyet, İnsan, Demokrasi ve Şehirler" konulu "Büyük Türkiye Buluşması"nda yaptığı konuşmada, etkinliğin tüm Türkiye için hayırlı olmasını dileyerek, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ya bugüne kadar sürdürdüğü emek mücadelesi, Türkiye nin ekonomisi ve demokrasisine verdiği destekten dolayı teşekkür etti. Memur-Sen in kurucusu Akif İnan ı değerli şair ve mütefekkir, ağabeyimiz, güzel insan diyerek yad eden Başbakan Erdoğan, İnan ın Mescid-i Aksa yı gördüm düşümde / Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu / Varıp eşiğine alnımı koydum / Sanki bir yer altı nehri çağlıyordu / Mescid-i Aksa yı gördüm düşümde / Götür Müslümana selam diyordu / Dayanamıyorum bu ayrılığa / Kucaklasın beni İslam diyordu dizelerini okudu. Akif İnan ın barışa, huzura ve özellikle de çok sevdiği Mescid-i Aksa ya hasret içinde hayatını kaybettiğini, her şair gibi arkasında unutulmaz dizeler bıraktığını anlatan Başbakan Erdoğan, Ama birçok şairden farklı olarak arkasında bir de mücadele hem de en kutsal mücadeleyi, e- mek mücadelesini bıraktı. Kurduğu, temellerini attığı, istikametini çizdiği Memur-Sen işte o mücadelenin adı oldu. Tekrar kendisini rahmetle yad ediyor, mekanı inşallah cennet olsun diyorum Başbakan Erdoğan, Memur-Sen in kurulduğu günden itibaren emeğin, ekmeğin, hakkın ve milli iradenin, demokrasinin, barışın mücadelesini verdiğini anlatarak, şöyle devam etti: 1995 yılında mütevazi imkanlarla, samimi hissiyatla kurulan Memur-Sen Türkiye nin en büyük konfederasyonu o- larak çalışma hayatımızda barış ve diyaloğun öncüsü oldu. Burada Memur- Sen e kurulduğu günden beri kararlılıkla, sabırla ve samimiyetle sürdürdüğü mücadele için ayrıca teşekkür ediyorum. 28 Şubat ta, dimdik duran Memur-Sen e ve yönetimine teşekkür ediyorum. Vesayetçi sisteme, çetelere, mafyaya, cuntalara karşı verdiğimiz mücadelede hep yanımızda oldunuz, bundan dolayı hakkı savunan Memur-Sen e teşekkür ediyorum. Memurların hak mücadelesinden Milli Birlik ve Kardeşlik Projesine, 2010 halk oylamasından eğitim reformuna, başörtüsüne özgürlükten ekonominin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "30 Mart seçimlerinde bir görevi yerine getirmemiz lazım. Özellikle AKP'ye oy vermiş kardeşlerimizin bunu iyi düşünmesi lazım. Bu ülke hepimizindir, bizimdir. Bu ülkede yaşayan insanlarımız birbirlerinin kardeşidir ve kardeşlik bin yıldan beri devam etmektedir" dedi. Bahçeli, Kırşehir programı kapsamında Mucur Belediye Başkanı ve MHP adayı Ali Şahin'i ziyaret ederek bir süre görüştü. Belediye önünde toplanan partililere hitap eden Bahçeli, hükümetin icraatlarını eleştirerek, 30 Mart yerel seçimlerin hesap sormak için bir fırsat olduğunu söyledi. Yerel seçimler öncesinde her yere gitmeye çalıştığını ifade eden Bahçeli, düşüncelerini halkla paylaştığını ve olumlu sonuçlar aldığını kaydetti. Bahçeli, "30 Mart seçimlerinde bir görevi yerine getirmemiz lazım. Özellikle AKP'ye oy vermiş kardeşlerimizin bunu iyi düşünmesi lazım. Bu ülke hepimizindir, bizimdir. Bu ülkede yaşayan insanlarımız birbirlerinin kardeşidir ve kardeşlik bin yıldan beri devam etmektedir" Çiçekdağı Belediye Başkanı İsmail Deniz'i de ziyaret eden Bahçeli, belediye önünde toplanan gruba hitaben yaptığı konuşmada, yerel seçimlerde hükümet büyümesine kadar her alanda gösterdiğiniz dirayet için, verdiğiniz destek için sizlere en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Tıpkı, merhum Akif İnan gibi, medeniyet havzamızı kucaklayan bir ufka sahip olduğunuz için Filistin den Myanmar a, Pakistan dan Somali ye, Mısır dan Süriye ye kadar insani değerlere, vicdana, hakka ve hukuka sahip çıktığınız için, İslam coğrafyasının sızısını yüreğinizde hissettiğiniz ve gereğini yaptığınız için sizlere teşekkür ediyorum. Özellikle 17 Aralık darbe sürecinde eğilmediğiniz, değil, belediye başkanı değişikliği olacağını ifade etti. Bahçeli, şunları kaydetti: "30 Mart'ta, hükümet değişikliği olmaz, belediye başkanlığı seçimi olur. Ama 30 bükülmediğiniz, dimdik durduğunuz için 5 Aralık ta Türkiye nin saygın sivil toplum örgütleriyle ahde vefanızı haykırdığınız için sizlere tek tek teşekkür ediyor, Allah hepinizden razı olsun diyorum. Başbakan Erdoğan, salonda bulunanların bir kısmının 12 Eylül öncesi süreci, darbeyi ve sonrasını yaşadıklarını, bir çoğunun 28 Şubat sürecini adeta iliklerine kadar yaşadığını, Genç Memur-Sen üyelerinin o günleri yaşamadığını, tecrübe etmediğini, ama onların da son 12 yılda Başbakan'ı seven O'na oy vermesin! Mart ta Recep Tayip Erdoğan oy kaybına uğrarsa, iki şeyle karşılaşırsınız. Ya kendisine çeki düzen verir, herşeyi kabullenir, yolsuzlukla mücadeleye gider. Kendisine AK Parti ye yönelik darbe girişimlerini, saldırıları, sabotaj ve ithamları yaşadıklarını söyledi. Son zamanlarda da hep birlikte 17 Aralık başarısız darbe sürecinin yaşandığını, milli iradeye, demokrasiye yönelik bir saldırıya şahit olduklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Darbeler Türkiye nin değişmez kaderi değildir. Darbeler her 10 yılda, 15 yılda Türkiye'yi esir alan, Türkiye yi durduran, Türkiye yi adeta donduran bir değişmez talih değildir, bir kısır döngü değildir. Eğer sizler gibi dik duran birileri olursa, eğer yüreğini ortaya koyacak kadar cesur birileri olursa, eğer her tehdidi göze alıp demokrasiyi ve milli iradeyi namusu bilip darbelere karşı tavır koyan birileri olursa inanın bu ülkede hiç kimse darbeye teşebbüs edemeyecektir AK Parti iktidarının 12 yıldır hep birlikte bunun mücadelesini verdiğini, adeta bir kısır döngü gibi her 10 yılda Türkiye yi darbelere mahkum etmek isteyenlere karşı yürekli bir mücadele sürdürdüğünü ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: Hükümetimiz kurulduktan sonra kirli bir takım darbe senaryoları yazdılar. Biz, o senaryoları bozduk, faillerini de hukuka teslim ettik. Alışmışlardı 16 ayda bir bu ülkede hükümet kurulsun, çok partili dönemde ortalamaya aldığınız zaman bize kadar bu ülkede 16 ayda bir hükümet kurulur, hükümet giderdi. Bizimle beraber Türkiye de hükümetler normale döndü. Bunu bu ülkeye biz getirdik. 16 aylık hükümetlerle bir ülkede istikrar olur mu, bir ülkede ekonomi, demokrasi gerçekten yerli yerine oturur mu? İşte oturmuyor, o- turmadığı için de mafyalar, çeteler çıkıyor istedikleri gibi hükümet kuruyor, istedikleri gibi hükümetleri indiriyorlardı. Partimizi kapatarak, bize cumhurbaşkanı seçtirmeyerek, milli iradeyi çiğnemek istediler. O tuzağı da millet giderek bozdu. Danıştay saldırısıyla bir kez daha milli iradeye, demokrasiye savaş açtılar, o oyunu da bozduk. Provokasyonu aydınlattık ve faillerini hukuka teslim ettik. Önce iltica dediler, sonra alakası yokmuş, failleri ortaya çıktı. Bunu kabullendiler. 17 Aralık darbe girişimi de aynı hevesle, aynı gayeyle, aynı niyetle yapılmak istendi. Seçilmiş bir hükümet, bürokrasi içindeki bazı paralel yapılar kullanılmak suretiyle esir alınmak, etkisiz hale getirilmek istendi. Millet iradesiyle, sandıkla, milletin mührüyle göreve gelmiş bir hükümet, iftirayla, komployla, şantajla yıpratılmak istendi. 12 yıl boyunca nasıl dik durduysak, işte bu son darbe girişiminde de dimdik durduk ve duracağız. Bunlara boyun eğmedik, eyvallah demedik, sizlerin bize verdiği emanete, alın sizin olsun diyerek, ihanet etmedik. Hem bizim hem milli kurumlarımıza, milli değerlerimize tüm bunlara yapılan saldırıların tamamına, bizler bu saldırıları yapanlara karşı göğüs gerdik, tamamını hamdolsun püskürttük. kadar uzanıyorsa onların hepsini kabullenerek adalet önünde hesap verir. Ya da gittikçe şaşırır, hırslanır, kötüleşir, her tarafa saldırır." -Cumhurbaşkanlığı seçimleri Başbakan Recep Tayip Erdoğan ın, Cumhurbaşkanlığı hayalinin suya düştüğünü öne süren Bahçeli, 17 Aralık bunları düğümledi, Cumhurbaşkanlığı hayali suya düştü. Cumhurbaşkanlığı rüyası artık görülmez oldu. Bu adamdan Cumhurbaşkanı olmaz. Hırsızlığı devletin başına taşıyamazsınız, yolsuzluğu, rüşveti taşıyamazsınız" ifadelerini kullandı. Bilgisayar kayıtları zanlıya da verilecek Kavgalara sebep olan Yeni Demokratikleşme Paketi yasalaştı. İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması, teknik araçlarla izleme, gizli soruşturmacı görevlendirme ve taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma koruma tedbirlerine ağır ceza mahkemeleri oybirliğiyle karar verebilecek Tümüyle kaldırılan özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) görev alanına giren suçlarda azami tutukluluk süresi 10 yıldan 5 yıla indiriliyor. Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Yasayla, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Bilgisayarlarda, Bilgisayar Programlarında, Bilgisayar Programlarında ve Kütüklerinde Arama, Kopyalama ve El koyma" başlıklı maddesinin birinci fıkrasına, "somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı" ibaresi eklenecek. Aynı maddenin, "Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine el koyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır" fıkrasına göre alınan yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilecek ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınacak. Maddenin gerekçesine göre, bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma kararını veren hakim, kuvvetli şüphe oluşturan somut delilleri gerekçelendirmekle yükümlü olacak. Ayrıca, alınan yedeklemenin kopyasının şüpheliye veya vekiline verilmesi isteğe bağlılıktan çıkarılıp zorunlu hale getiriliyor. Düzenlemeyle, yedeklemesi yapılan sistemdeki verilerde değişiklik yapıldığı iddiasının gündeme gelmesi durumunda şüpheli veya vekiline verilen yedek ile ekleme yapıldığı iddia edilen kopya arasında karşılaştırma yapılabilmesi imkanı sağlanıyor. -Kuvvetli şüphe şartı- Koruma tedbirleri bakımından öngörülen sisteme paralellik sağlanarak iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbirine karar verilebilmesi, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığına bağlanıyor. İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbirinin 3 ay olan süresi 2 ayla, 3 aylığına uzatılmasına ilişkin süre de bir ayla sınırlandırılarak, toplam 6 ay olan süre 3 aya indiriliyor. Ayrıca, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak sürekli dinlemeye imkan v- eren "bir aydan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit defalar uzatılması" uygulamasına son verilmekte ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili de olsa iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması altı ayla sınırlandırılıyor. Şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için mobil telefonun yerinin tespitinde üç ay süreyle verilebilen bu tedbir, iki aya indiriliyor. Üç aylığına uzatılabileceğine ilişkin mevcut hüküm ise bir ayla sınırlandırılıyor. Böylelikle, altı ay süreyle başvurulabilen bu tedbire, değişiklikle en fazla üç ay süreyle başvurulabilecek. Suçla ilgili olmayan kişilerin dinlenmesini engellemek amacıyla, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması talebinde bulunulurken hakkında tedbir kararı verilecek hattın veya iletişim aracının sahibini ve biliniyorsa kullanıcısını gösterir belge veya rapor eklenmesi zorunluluğu getiriliyor. Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda ağır ceza mahkemesi veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının kararıyla şüphelinin veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilecek, dinlenebilecek, kayda alınabilecek ve sinyal bilgileri değerlendirilebilecek. Cumhuriyet savcısı kararını derhal mahkemenin onayına sunacak ve mahkeme kararını en geç 24 saat içinde verecek. Sürenin dolması veya mahkeme tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılacak. Alınacak tedbire ağır ceza mahkemesince oybirliğiyle karar verilecek. İtiraz üzerine bu tedbire karar verilebilmesi için de oy birliği aranacak. Dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler, nitelikli hırsızlık ve yağma suçlarında uygulanacak. Ayrıca, teknik araçlarla izleme, nitelikli hırsızlık, yağma ve fuhuş suçlarında da yapılabilecek. -Teknik araçla izleme- CMK'nın "Teknik Araçla İzleme" maddesinin birinci fıkrasındaki "kuvvetli şüphe" ibaresi "somut delillere dayanan kuvvetli şüphe" olarak değiştiriliyor. TCK'nın 220. maddesinde düzenlenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun bu tedbirin uygulanabileceği katalogdan çıkarılıyor. Teknik araçlarla izleme tedbirine tek hakimin y- erine ağır ceza mahkemesince oybirliğiyle karar verilecek. Teknik araçlarla izleme tedbirinin süresi de kısaltılıyor. Buna göre; 4 hafta olan tedbir süresi 3 haftaya, 4 hafta olan uzatma süresi ise bir haftaya indirilerek, en fazla 8 hafta olan teknik araçlarla izleme süresi azami 4 haftayla sınırlandırılıyor. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak, bir hafta süreyle müteaddit defalar uzatılarak teknik araçla süresiz izleme uygulamasına son verilerek, örgütlü suçlar bakımından uzatma süresi 4 haftayla sınırlandırılıyor. Buna göre, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda daha önce süresiz yapılan teknik araçlarla izleme, toplam 8 haftaya indiriliyor. -Adalet Bakanı yerine HSYK- Görüşmelerde AK Parti milletvekilleri tarafından verilen ve kabul edilen önergeyle, en üst dereceli kolluk amirleri hakkında inceleme ve soruşturma izni Adalet Bakanı yerine mevcut durumda olduğu gibi HSYK tarafından verilmeye devam edilecek. TCK'nın 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316. maddelerinde düzenlenen suçlar hakkında, görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş olsa bile cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapabilecek. Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 26. maddesi hükmü saklı olacak.

8 SAYFA 8 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>8 GÜNCEL Şubat Cumartesi Perşembe SONDAKiKA GAZETESİ >>9 GÜNCEL Şubat Cumartesi Perşembe Yerli dizel tren seti İzmir- Bandırma hattında Türkiye Vagon Sanayii Anonim Şirketi (TÜ- VASAŞ) tarafından Adapazarı'nda üretilen ilk yerli dizel tren seti "Anadolu", İzmir-Balıkesir-Bandırma arasında törenle seferlerine başladı. Balıkesir Valisi Ahmet Turhan, Tren Garı'nda düzenlenen törende, bir yerdeki ulaşım imkanlarının gelişme ve kalkınmayla doğru orantılı olduğunu söyledi. Dış ülkelere gidildiğinde gıptayla bakılan, söz edilen yüksek hızlı trenlerin Türkiye'de ağı genişleyerek kullanıldığını ifade eden Turhan, yakın zamanda Balıkesir'in de nasibini alacağını anlattı. Yerli üretim trenlerin hizmete girmesinin gurur verici olduğuna dikkati çeken Turhan, "Bugün Balıkesir'e yatırım yapılıyorsa, özellikle yabancı sermaye geliyorsa demiryolunun büyük etkisi var. Limanlara demiryolu ulaşımının olması büyük avantaj" dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Edip Uğur ise İzmir-Bandırma arası çalışacak yerli üretim trenlerin Balıkesir'e hayırlı uğurlu olması temennisinde bulundu. Daha önce dışarıdan ithal edilen tren setlerinin artık, ülkede yerli imkanlarla üretildiğini vurgulayan Uğur, vagonları, lokomotifleri ve rayların yerli imalat olduğunu söyledi. Balıkesir Lojistik Köyü Projesi ve hızlı trenin getirilmesi çalışmaları gibi gelişmelerin bölge açısından önemine değinen Uğur, şunları kaydetti: "Bu çalışmalarla Balıkesir, demiryollarının kavşağında bir il oluyor. Otoyollarla, bölünmüş yollarla, İstanbul'u İzmir'e bağlayan Balıkesir, nasıl karayollarının kavşağında il ise demiryollarının da kavşağında yer alacak. Lojistik köy, Balıkesir'e ayrı bir önem katıyor. İzmir, Manisa ve Afyonkarahisar'dan Avrupa'ya ihraç edilecek bütün ürünler, Balıkesir üzerinden Bandırma'ya ve oradan da Avrupa'ya ucuz maliyetle ulaşabilecek. Bölünmüş karayolları gibi bölünmüş demiryollarıyla da ülkemiz daha da gelişecek." TCDD İzmir Bölge Müdürü Selim Koçbay da Bandırma-Balıkesir-İzmir ulaşımında tarihi bir gün yaşandığını belirterek, yerli dizel tren seti "Anadolu"nun bu hatta seferlerine başladığını anlattı.türkiye'nin hızlı tren teknolojisine sahip dünyada 8. ve Avrupa'da 6. ülke konumuna geldiğini vurgulayan Koçbay, TCDD'nin, bir yandan yüksek hızlı ve hızlı tren projelerini diğer taraftan da lojistik köy projelerini hayata geçirdiğini, yıllardır el değmemiş hatlarda yenileme çalışmaları yürüttüğünü söyledi. Yerli tren setler sayesinde lokomotif, vagon ve jeneratör ünitelerinin tek sette toplandığını dile getiren Koçbay, "17 milyon liraya mal olan 4'lü yolcu tren setleri, saatte 140 kilometre hız yapabiliyor. 4'lü setler 256 koltuk yolcu kapasitelidir. Maksimum yolcu konforunu sağlamak en son teknoloji kullanılıyor" dedi. Afyonkarahisar-İzmir arası yüksek hızlı tren projesinin inşaatına başlandığını ifade eden Koçbay, aynı zamanda Bursa-Balıkesir-İzmir yüksek hızlı tren hattının fizibilite çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Konuşmaların ardından Turhan, Uğur ve Koçbay ile diğer davetliler içini gezdikleri "Anadolu" ile Balıkesir- Bandırma yönündeki Yeniköy istasyonuna kadar yolculuk etti. Turhan ve Uğur, trenin makinist kabininden Balıkesir Tren Garı'ndaki vatandaşları selamladı. Kanser kök hücresini 10 yıl içinde öldüreceğiz Kanserle mücadelede son noktaya gelindiğini açıklayan KOÜ KÖGEM Müdürü Prof. Dr. Karaöz, "Biz kanser kök hücrelerini nasıl öldürmemiz gerektiğini önce laboratuvarda sonra hayvanlarda öğreneceğiz. Daha sonra da insan çalışmalarına geçeceğiz. Bu sanıyorum önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde gerçekleşecek" dedi Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (KÖGEM) Müdürü Prof. Dr. Erdal Karaöz, kanserin bir çok çeşidinin, bir kök hücre hastalığı olduğu konusunda çok ciddi kanıtlara ulaştıklarını belirterek, "Biz kanser kök hücrelerini nasıl öldürmemiz gerektiğini önce laboratuvarda sonra hayvanlarda öğreneceğiz. Daha sonra da insan çalışmalarına geçeceğiz. Bu sanıyorum önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde gerçekleşecek" dedi. Karaöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Japon ve Amerikalı bilim adamlarının 30 dakikada istenilen organlara uygun kök hücre üretmesinin dünyada oldukça ses getirdiğini, bu çalışmanın sonuçlarının çok önemli bir bilim dergisinde yayınlandığını belirtti. Bu çalışmanın dayandığı bilimsel temellerin, 2012 yılında Japon bilim adamı Yamanaka'ya Nobel Tıp Ödülü kazanmasının sağlayan çalışmada görüldüğünü kaydeden Karaöz, bu çalışmada bir hücrenin yeniden programlanarak, embriyonik döneme dönüştürülebildiğini kanıtladığını bildirdi. Geçen haftalarda açıklanan çalışmada ise hücrelerin genomuna herhangi bir müdahale yapılmadığını dile getiren Karaöz, şunları söyledi: "Bir hücreyi stres altında, çevresel faktörlere degiştirerek, yeniden programlanabileceğine ilişkin veriler sundu. Bu çalışma bu yüzden ses getirdi. Bu çalışmadan bir kaç sonuç çıkartabiliriz. Bunlardan bir tanesi artık biz bir hücrenin genomuna müdahale etmeksizin de sadece çevresel faktörleri değiştirerek, o hücreyi yeniden programlayabileceğiz. Yani bir hücreyi başka bir hücreye dönüştürebileceğiz. Kök hücre araştırmaları için çok önemli. Bu teknolojiyle biz artık her hücreyi başka bir hücreye dönüştürebileceğimize ilişkin bilgilere ulaştık." - "Gelecekte kanser tedavilerinde bu yaklaşımları kullanabiliriz" Karaöz, bu çalışmaların hücreleri daha iyi anlayabilmelerini sağladığını anlatarak, "Örneğin gelecekte kanser tedavilerinde bu yaklaşımları kullanabiliriz. Eğer bir hücrenin çevresel faktörlerini, çevresel organizasyonları değiştirdiğimizde farklı bir takım hücrelere dönüştürebiliyorsak, o zaman kanseri yerinde yani dokunun, organın içerisinde çevresindeki faktörleri değiştirerek, biz kanser hücrelerini yeniden programlayıp, onu normal hücrelere dönüştürebiliriz" dedi. Bu çalışmaların "Semender" adını verdikleri bir canlıda, doğal olarak oluşan bir olaya ait ipuçları verdiğini kaydeden Karaöz, "Semenderlerin kolu kesildiğinde, o kol yine kök hücreye dönüşüp, daha sonra tekrar dokulara yani kemik, kıkırdak kas gibi dokulara dönüşüp, bacağını, kuyruğunu ya da başka bir organını yapıyor. Kendiliğinden olan doğal bir güç. İşte bu mekanizmaları, bütün hücresel organizasyonları anladığımız zaman gelecekte insanlarda da bunu nasıl çözümleyebileceğimizi ya da insanlarda bu şekilde doku ya da organların gelişimine nasıl sağlayabileceğimize ilişkin biyolojik soruların cevaplarını bulmuş olacağız" ifadesini kullandı. - "Denemelerin sonuçları çok umut verici" Karaöz, modern tıbbın tedavi edemediği sağlık problemleri olan insanların, özellikle kök hücre araştırmalarını merakla beklediğini, insanların haklı olarak çok sabırsız davrandığını dile getirerek, bilimsel çalışmaların yıllar sürdüğünü ve uygulamasının da uzun zaman aldığını belirtti. Bilimsel araştırmaların birçok aşamasının olduğunu, laboratuvarlarda ve hayvanlar üzerinde çalışmalar yapıldıktan sonra insanlara uygulandığını ifade eden Karaöz, şöyle devam etti: "Şunu net olarak söylüyorum, bir çok sağlık problemi için şu anda dünyada bir çok klinikte çalışmalar sürüyor. Ülkemizde de kök hücre alanında hakikaten önemli gelişmeler katedilmiş durumda. Şu anda ülkemizde devam eden 30'a aşkın klinik deneme var. Bu denemelerin sonuçları çok umut verici. İnsanlarımız umutlarını korumalılar, asla ümitlerini yitirmesinler. Ben gelecek için çok ümitliyim. Biz bugün artık kanserin bir çok çeşidini, bir kök hücre hastalığı olduğu konusunda çok ciddi kanıtlara ulaşmış durumdayız. Kanser kök hücresi diye adlandırdığımız normalde vücudumuzda hemen bütün organlarımızda yerleşik bulunan bu kök hücrelerin, bir nedenden dolayı yoldan çıkarak, kanserleşmiş sonucu ortaya çıktığına ilişkin çok ciddi kanıtlara ulaştık. Biz buna 'kanser kök hücresi' diyoruz." Prof. Dr. Karaöz, bugün kemoterapi ve Hamamda kese dönemi sona erecek Yerli bir teknoloji firması, bor madeninin "bakterileri öldürme ve ölü hücreleri yok etme" özelliğinden yola çıkarak, nano-borvit jel teknolojisini geliştirdi. Jel sayesinde ölü deriler temizlenecek ve bakterilerden arınan cilt daha hijyen hale gelecek Işılay Saygın, fidanları toprakla buluşturdu Eski Devlet Bakanı ve Uluslararası Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Işılay Saygın adına, İzmir in tanınmış isimlerinden Rebap Gürel ve Uluslararası Kadın Dayanışma Derneği 2. Başkanı İnci Mutluer önderliğinde, Ege Orman Vakfı ile birlikte bin 300 fidanlık koru oluşturuldu. İzmir de bulunan pek çok sivil toplum örgütü ve Işılay Saygın ın dostlarının katkıları ile Çeşme-Ildırı-Kadıovacık mevkiinde oluşturulan koruda, kalabalık bir katılımla fidan dikim töreni düzenlendi. Çeşme-Ildırı-Kadıovacık mevkiinde bulunan Işılay Saygın Korusu'nda, Ege Orman Vakfı Genel Müdürü Metin Gençol, katılımcılara ağaçlandırma alanında İzmir Orman Bölge Müdürlüğü işbirliği ile yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Gençol, Sayın Bakanımızın dostları ve pek çok sivil toplum örgütü, radyoterapi ile tedavi edilemeyen bir çok kanser çeşidinin aslında kök hücre kaynaklı kanser olduğunu vurgulayarak, laboratuvarlarında kanserli dokulardan, bu kanser kök hücrelerini izole edip, bunlarla nasıl savaşmaları gerektiği konusunda çalışmalar yaptıklarını dile getirdi. - "Artık savaşacağımız asıl aktörler, kanser kök hücreleridir" Arı kovanının içerisindeki arıları mevcut teknik yöntemlerle öldürebildiklerini, yani kemoterapi ve radyoterapiyle bir şekilde başedebildiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Ancak asıl sorun arı kovanındaki ana kraliçe. Yani kanser kök hücresini nasıl öldüreceğimizi bilmiyoruz ama karşımızdaki hücre o kadar akıllı ve o kadar zeki ki kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinden çok kolaylıkla kaçabiliyor. Biz kanser kök hücrelerini nasıl öldürmemiz gerektiğini önce laboratuvarda sonra hayvanlarda öğreneceğiz. Daha sonra da insan çalışmalarına geçeceğiz. Bu sanıyorum önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde gerçekleşecek. Bazen kanseri yenip, yıllar sonra tekrar aynı hastalığa yakalanan insanları biliyoruz. Ana kraliçe arı tedavi sürecinde uykuya geçiyor ve kemoterapi ve radyoterapiden etkilenmiyorlar. Tedavi sürecinde arılar ölüyor, bakıyorsunuz klinik sonuçlarda her şey çok temiz. Yıllar sonra tümör tekrar görülebiliyor. Bunun nedeninin kanser kök hücresinden kaynaklandığını biliyoruz. Artık savaşacağımız asıl aktörler, kanser kök hücreleridir." Yerli bir teknoloji firması, bor madeninin "bakterileri öldürme ve ölü hücreleri yok etme" özelliğinden yola çıkarak, nanoborvit jel teknolojisini geliştirdi.bor madenini nanoteknolojiyle işleyerek çeşitli sektörlerde kullanan FHM Nanoteknoloji Akademisi Genel Müdürü Mehmet Can Arvas, AA muhabirine, dünya rezervinin yüzde 79'u Türkiye'de bulunan bor madeninin her geçen gün hayatın farklı bir alanında kullanılmaya başlandığını söyledi. "Bakterileri öldürme ve ölü hücreleri yok etme" özelliğinden yola çıkarak, bor madeninden nano-borvit jel ürettiklerini belirten Arvas, ürünün, ölü derileri yok ettiğini, bakterileri öldürerek hijyen sağladığını, derinin daha canlı ve parlak kalmasını sağladığını dile getirdi. -Jel, cilt bakımı da yapıyor Jelin, eller, ayaklar ve göz hariç tüm vücutta kullanılabileceğine işaret eden Arvas, şöyle konuştu: "Bazı gelenekler, teknolojinin gelişmesiyle ortadan kalkıyor. Hamamlarda ölü derileri kaldırmak ve temizlemek için yapılan 'kese' dönemi de nano-borvit jel teknolojisiyle tarihe karışacak. Jel kullanımıyla ölü deriler gidecek. Bakterilerden de temizlenen cilt daha hijyenik hale gelecek. Ayrıca, cilt bakımı da yapılmış olacak. Ürün, dünyanın bir çok ülkesinde Türk teknolojisi olarak yerini alacak. Jel, milli ürünler sınıfında da ülkemizin bilinirliğini artıracak." Arvas, ürünün, dünyada bor madenleriyle yapılan ilk jel olma özelliğinden dolayı Almanya'daki Dünya Teknoloji Müzesine başvuruda bulunacaklarını anlattı. -"Bor, ülkenin petrolü olarak görülmeli" Özellikle nanoteknoloji ve kozmetik alanında iddialı olduklarını vurgulayan Arvas, bir çok kurum ve kuruluşun yanı sıra üniversitelerle işbirliği çalışmalarının devam ettiğini bildirdi. Arvas, bor madeninin özellikleri ve kullanım alanlarının zenginliğine dikkati çekerek, "Ülkenin sahip olduğu rezerv dikkate alındığında bor madeninin, kıymeti daha iyi anlaşılacaktır. Bor madeni, Türkiye'nin petrolü olarak görülmelidir" dedi. burada bin 300 fidanlık koru oluşturdu. Hala bağışlar devam ediyor. İklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadelede fidan dikimi ve ağaçlandırma çok önemli. Mevcut ormanlarımızın korunması çok önemli. Bu nedenle yaptığınız iş takdire şayan. dedi. Gençol, doğaya katkılarından dolayı teşekkür ederek, Işılay Saygın a ve korunun oluşmasına katkıda bulunanlara sertifika takdim etti. Korunun oluşmasına önderlik eden Uluslararası Kadın Dayanışma Derneği 2. Başkanı İnci Mutluer, Bu projenin fikir anası Rebap Gürel. Beraber paylaşarak korunun oluşmasına önderlik ettik. Pek çok sivil toplum örgütü ve dostların katkıları ile koru oluşturduk. Biz koru diye yola çıkıyoruz ama hedefimiz orman. Bu katılımlar büyüyecek ve biz 10 bin fidanlık ormana ulaşacağız. Dostlarının bu hediyesi ile çok mutlu olan Işılay Saygın, Ağaca çok önem veren bir kişiyim. Beni çok mutlu ettiniz. Bu günlerde en önemli gündemimiz kuraklık. Kuraklık da küresel ısınmanın bir sonucu. Küresel ısınmanın arttığı günümüzde ormanın önemi gitgide artmakta. Hepimizin çok duyarlı olması lazım. Bu duyarlılığın okul öncesi eğitimde aşılanması ve o yaştan itibaren çocukların ağaç sevgisi ile büyütülmesi gerekli. Topluma ağaç sevgisini aşılamak durumundayız. Bu güzel çalışmanın örnek olmasını diliyorum. Bu orman hepimizin ormanı olsun. Konuşmaların ardından, Işılay Saygın ve törene katılanlar fidanları toprakla buluşturdu.(cihan) Çanakkale Savaşları'nın 100'üncü yılına katkı için bin mektupla çağrı Vali Çınar, "100'üncü yılın, önemli bir sene olduğunu belirttiğimiz mektupta, 2015 ile ilgili her türlü görüş, öneri ve yeni projeler beklediğimizi ilettik" diye konuştu Çanakkale Valiliğince bini aşkın kurum ve kuruluşa gönderilen mektupta, Çanakkale Savaşları'nın 100'üncü yılına rastlayan 2015'te gerçekleştirilmek üzere projeler yapılması ve planlanan çalışmalara katkı verilmesi çağrısında bulunuldu. Vali Ahmet Çınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çanakkale Savaşları'nın 100'üncü yılı etkinliklerinin gerçekleştirileceği 2015 yılı için görüştükleri diğer ülkelerin yetkililerinin çok iyi hazırlandığını söyledi. Çanakkale Savaşları ile ilgili bir koordinasyon merkezi oluşturduklarını ve temaslar kurduklarını belirten Çınar, interaktif teknikleri de kullanıp savaşları insanların hafızalarında iz bırakacak şekilde anlatacak bir savaş müzesi kurmak istediklerini dile getirdi. Yazdıkları mektubu binden fazla sayıda çoğaltıp Türkiye'deki belediyeler, üniversiteler, meslek örgütleri ve etkili büyük sivil toplum kuruluşlarına gönderdiklerini bildiren Çınar, şöyle devam etti: "Çanakkale, bütün milletin kahramanlık destanı yazdığı, Türkiye'nin yeniden var oluşunun başladığı bir coğrafya. 100'üncü yılın, önemli bir sene olduğunu belirttiğimiz mektupta, 2015 ile ilgili her türlü görüş, öneri ve yeni projeler beklediğimizi ilettik. Şunu da belirttik; yeni bir proje yapılabilir, hayal gücü ve kabiliyete kalmış. Var olan büyük bazı projelere destek de verilebilir. Dünyada önemli şehirlerde yaşanan önemli savaşlarla ilgili savaş müzeleri var. Müzecilik de bir konsept. Her geçen gün gelişen teknoloji ve tecrübeyle her yeni yapılan, bir öncekine göre daha güzel dizayn edilerek geliştiriliyor. Yeryüzünün en büyük, en etkili savaşlarından biri Çanakkale Savaşları ama bir savaş müzemiz hali hazırda yok." - "İnşallah Türkiye olarak yüzümüzün akıyla bu işten çıkacağız" Çınar, Çanakkale Savaşları ile alakalı birçok tarihi eserin, sandıklarda bekletildiğini ya da irili ufaklı koleksiyonerlerde yer aldığını söyledi. Bunların bir bölümünün, pazara düşmüş gibi alım satımı yapılır hale getirildiğini aktaran Çınar, şunları kaydetti: "Belki savaşlarla ilgili eserlerden yurt dışına çıkarılanlar var. Bütün değerleri bir arada toplayıp ülkemizin, dünyanın insanlarına hem tarihimizi anlatıp anlama hem de tarih bilinci oluşturma, tarihi kıymetleri görme anlamında sergilemek istiyoruz. Aynı zamanda normal sergileme şeklindeki müzecilikle birlikte interaktif teknikleri de kullanıp savaşı insanların hafızlarında iz bırakacak şekilde anlatacak bir savaş müzesi oluşturmak istiyoruz." Çınar, ilgili kesimler, birimler ve kurumların, projelere destek olmak istemesi halinde bunu da kabul edebileceklerini belirtti. Bir ajans kurulmasının da söz konusu olduğuna işaret eden Çınar, "Bize düşeni zaman kaybetmeme adına yapıyoruz. Ajans kurulduğunda daha büyük fotoğraflar ortaya çıkacak. İnşallah Türkiye olarak yüzümüzün akıyla bu işten çıkacağız" Uşak'a yeni evrensel atık tesisi kurulacak Uşak Belediyesi tarafından kente yeri bir yeni bir evrensel atık tesisi kurulacak. Uşak Belediye Başkanı Ali Erdoğan, yaptığı açıklamada, Yavu köyü civarından bulunan evsel atık su arıtma tesisinin yetersiz kaldığını belirterek, yeni bir tesis kurmak için 2 yıldır çalışma yaptıklarını bildirdi. Yeni tesisin kurulması konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve ilgili kurumlarla temas içinde olduklarını ve yakın sürede tesisin ihalesinin yapılacağını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Aynı bölgede yeni yapılacak evsel atık su arıtma tesisi kentimizi rahatlatmakla birlikte elektrik kesintilerinde dahi doğaya zarar vermeyecek. Mevcut tesis, günlük 20 bin metreküp temizleme yaparken, yeni yapacağımızın kapasitesi 40 bin metreküp kapasiteli olacak ve eski tesis, yedek kalacak. Böylece arıza durumlarında eski tesis hazır bulunacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da konuyla ilgilenmekle birlikte gerekli izinleri bize verdi. Hibe konusunda da müracaatlarımızı yaptık. Yüzde 45 hibe hakkımız var. Yeni dönemde önemli çalışmalar ile bu hibe hakkı daha iyi oranlara yükseltilebilir. Projenin akıbeti açısından ve devlette devamlılık prensibi nedeniyle projenin ihaleye çıkma ve hibe alma aşamasını başlatmış olduk." "Uşak'ta Genç İstihdamının Teşvik Edilmesi ve Arttırılması" projesi Uşak Üniversitesi tarafından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na sunulan "Uşak ta Genç İstihdamının Teşvik Edilmesi ve Arttırılması" adlı proje kabul edildi. Uşak Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Sait Çelik, yaptığı açıklamada, Uşak Üniversitesi'nin son üç yıldır araştırma geliştirme ve proje üretme konusunda artan çalışmaları olduğunu bildirdi. Projenin yaklaşık 14 milyon lira bütçeli olduğunu ifade eden Çelik, şunları kaydetti: "Nitelikli istihdamın artırılmasına yönelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın çeşitli programları bulunmakta. Bakanlığın programlardan biri olan İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programına sunduğumuz Uşak ta Genç İstihdamının Teşvik Edilmesi ve Arttırılması (Promoting and Enhancing Young Employment in Uşak) isimli operasyon teklifimizi kabul etti. Projemizin hedef grupları, yeni üniversite ve lise mezunu ile düşük eğitim seviyesine sahip genç işsizler, erken okuldan ayrılanlar ve terk edenler, okuldaki gençler ve düşük eğitim seviyesine sahip işsiz kadınlardır. Bu operasyon kapsamında, Uşak'taki gençlerin istihdamının artırılmasına yönelik araştırmalar, eğitimler, kurslar gibi pek çok faaliyet düzenlenmesi öngörülmektedir." Dosya masrafını almak çok kolay Manisa Ticaret İl Müdür Vekili Salim Çelik, bankaların aldığı yaklaşık 700 bin liralık dosya masrafı ücretinin tüketicilere geri ödendiğini belirtti. Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı na yapılan 4 bin 436 başvurunun 2 bin 821'inin bankalardan dosya masrafını geri alma talebinden oluştuğunu bildirdi. Bankalardan dosya masraflarını geri alma yönünde yapılan 2 bin 821 başvurudan büyük kısmının tüketici lehine sonuçlandığını anlatan Çelik, şöyle konuştu: "2013 yılında 2 bin 821 başvurudan 2 bin 546 tanesi tüketicinin lehine sonuçlandı. Sadece 14 tanesi tüketicinin aleyhine neticelendi. Manisa'da 2014 yılı ilk iki ayında toplam 2 bin 438 başvuru yapıldı. Başvuru sayısının yıl sonuna kadar 15 bini bulmasını bekliyoruz. Artışın en önemli sebebi 2013 yılı kasım ayında Yargıtay ın yerel bir mahkemenin tüketici lehine emsal niteliğinde verdiği karardır. Yaklaşık 700 bin liralık dosya paraları tüketicilere geri ödendi." Çelik, diğer başvuruların mesafeli sözleşmeler, kapıdan satışlar, paket turlar, ayıplı mal ve hizmetlerden oluştuğunu sözlerine ekledi. Eskiden 30 bindi şimdi 30 milyona çıktı İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Daire Başkanı Atay Uslu, "Bugün Türkiye'de 400 bin civarında göçmen ikamet izniyle kalıyor. Türkiye artık göçmenler için cazip bir ülke haline geldi" dedi. Bodrum Belediyesi Nurol Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıda konuşan Uslu, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile kurulan Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün çalışmaları hakkında toplantıya katılan yabancı uyruklu vatandaşlara bilgi verdi. Uslu, eski mevzuatın 1950 yılında kurulduğunu ifade ederek, "O yıllarda Türkiye'ye 30 bin yabancı geliyordu. Bugün ise 30 milyondan fazla geliyor. Bugün Türkiye'de 400 bin civarında göçmen ikamet izniyle kalıyor. Türkiye artık göçmenler için cazip bir ülke haline geldi" dedi. Uslu, geçen yıl Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile göç sisteminin dizayn edildiğini, sistemin AB yasalarıyla uyumlu hale getirildiğini anlattı. Yasanın, yabancıların Türkiye'de yaşadığı birçok sorunu ortadan kaldıracağına işaret eden Uslu, şöyle konuştu: "Göç sisteminin oldukça basitleştiğini göreceksiniz ve bundan sonra size net cevaplar vereceğiz. Bugüne kadar yaşadığınız sorunları algılayabiliyoruz. Bu çalışmaları 30 bin yabancının geldiği yıllara göre yapmıştık. Artık kurumlar arasındaki koordinasyon sorununu ortadan kaldıracağız. Bu kurum Türkiye'nin 81 ilinde teşkilatlanıyor. Bodrum gibi 148 ilçede teşkilatlanıyor ve yurt dışında teşkilatlanıyoruz." Toplantıda ayrıca Türkiye'de yaşayan İngiliz vatandaşların uyum sağlayabilmesi için yeni uygulamaya başlanacak göç sistemi, göç kanunları, Türkiye'deki sağlık hizmetleri, yabancıların ve göçmenlerin bilmesi gereken basit hukuk kuralları ve Türkiye'de mülkiyet edinme e-vize gibi konularda da bilgi verildi. İzmirli kış aylarında kan vermiyor Türk Kızılayı Ege Bölge Kan Merkezi Kan Bağışçısı Kazanım Uzmanı Hafize Şen, İzmir de özellikle kasım ayından şubat sonuna kadar kan bağışı oranlarından düşüş yaşandığını ifade ederek, "Sıcak kanlı İzmirliler, soğuk geçen kış aylarında kan vermeye pek gönüllü olmuyor" dedi. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, bu kurumu ziyaret eden Şen, personeli kan bağışı konusunda bilgilendirdi. Ege Bölgesi nin yıllık ortalama 300 bin ünite kan ihtiyacı olduğunu belirten Şen, bu rakamı yüzde 80 ninin gönüllü kan bağışçılarının bağışladıkları kanlar ile karşılandığını ifade etti. Şen, 8 yıl önce bölgede 60 bin ünite kan bağışı alınabiliyorken, 2013'te bu rakamın 250 bin üniteyi bulduğunu aktardı. Şen, İzmir de kasım ayından şubat sonuna kadar kan bağışı oranlarının düşüş gösterdiğini işaret ederek, bunu herhangi bir kasıt olmaksızın sıcak kanlı İzmirlilerin, soğuk geçen kış aylarında kan vermeye pek gönüllü olamamalarına bağladı. Ziyarette, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü personeli, toplam 140 ünite kan bağışladı.

9 SAYFA 10 'Son çete tarihe karışınca...' Bu tanım Başbakan Erdoğan'a ait. Dün partisinin TBMM Grup toplantısında söyledi. Yolsuzluk operasyonu başladığından bu yana her konuşmasında Hizmet Hareketi'ne ve Fethullah Gülen'e ağır hakaretler eden, suç isnatları yapan Başbakan Erdoğan dün de aynı tavrı sürdürdü. Düne kadar Gülen Hareketi'ne 'Haşhaşin', 'kirli örgüt', 'in', 'maşa', paralel örgüt' diyen, Fethullah Gülen'e 'içi boş alim müsveddesi' yakıştırması yapan Başbakan Erdoğan dün de Cemaat'i 'son çete' olarak tanımladı. Bugüne kadar çetelerle, cuntalarla, vesayetle ve derin yapılarla mücadele ettiklerini söyleyip "Bu çete tarihe karıştığında demokrasinin önünde hiçbir engel kalmayacak" dedi. Başbakan '17 Aralık darbe girişimini püskürttük' dedi. Casusluk suçlaması yapıp 'Sorumlular ve deliller ortaya çıkacak' Gerçi 17 Aralık'tan bu yana (aslında birçok konuda) sayısız iddia ortaya attı ama hiçbirine tatmin edici bilgi/belge ortaya koymadı. Bakalım bu casusluk iddiasının altı nasıl doldurulacak? Tabii söz konusu casusluk iddiası olunca bunun bir de 'kim adına casusluk' kısmı var. Havuz Medyası'nın kalemşorları 'Amerika/İsrail' diyor ama AK Parti kurmayları 'paralel örgütü anlatmak için' gittikleri Washington'da 'Bunlar dinci, El Kaide'den bile tehlikeliler' diyorlar. Dün Radikal'den Murat Yetkin de yazdı. AB başkentlerinde ' siz bu İslamcılar'ın nasıl sinsi örgütlendiklerini bilmezsiniz' diyebiliyorlar. (Eskiden bunları 28 Şubatçı asker ve bürokratlar yapardı.) Aslı Aydıntaşbaş MİLLİYET GAZETESİ Çankaya nın zor seçimi Ak Parti oylarıyla geçen HSYK ve internet yasalarının geleceği, Türkiye nin gideceği istikameti de belirleyecek. Durum bu kadar net. Bu iki yasanın da arzuladığımız demokratik standartlardan geriye gidiş anlamına geldiğine, Türkiye de inşa edilmek istenen yarı-otoriter sistemin yapı taşlarından olduğuna tereddüt yok. Peki ne olacak? Cumhurbaşkanı nın internet yasasını onaylaması, ben dahil birçok kişide hayal kırıklığı yarattı. Ancak dün Cumhurbaşkanı nın Başdanışmanı Ahmet Sever i aradığımda, Abdullah Gül ün aslında teknik olarak başka seçeneği olmadığını anlattı. Şöyle... Cumhurbaşkanı, internet ve ifade özgürlüğü konusunda durduğu yeri geçmişte sık sık dile getirdi. Sever, bu yüzden Abdullah Gül ün geçen hafta önüne gelen internet yasasından büyük sıkıntı duyduğunu inkar etmedi. Fakat işin zorluğu, İnternet yasası dediğimiz ve internet özgürlüğünü kısıtlayan maddelerin Cumhurbaşkanı nın önüne geniş bir torba yasaya iliştirilmiş olarak sunulmuş olması. Teknik olarak o iki maddenin ayrıştırılmasının bir dizi hukuki sonucu var. Cumhurbaşkanı nın o iki maddenin değiştirilmesi için Meclis e yollaması, tüm torba yasanın askıda kalması anlamına geliyormuş. Peki neden o iki maddeyi veto etmedi? Sever in açıklaması bana vurucu geldi: Cumhurbaşkanı sadece o iki maddeyi veto etse, aynı şike kanununda olduğu gibi Meclis tamamen geri yollayabilirdi. O zaman değişiklikleri de yapmadan, yasayı ilk haliyle imzalamak zorunda kalacaktı. Şimdi en azından biraz iyileştirilmesi yönünde bir söz aldı. Türkçesi, kötünün iyisi. Bu durumda Abdullah Gül, kendince internet özgürlüklerini daha az kısıtlayacak bir formül bularak, hukukçuların da tavsiyesiyle, iki konuda değişiklik talep etmiş. Kanunu imzalamadan önce değişiklik sözü almış. Tek kelimeyle sıra dışı bir durum. Ama Türkiye de artık her şey sıra dışı değil mi? HSYK kanununu da benzer bir biçimde onaylar mı? Bu konuda henüz bir ipucu yok; ancak hem demokrasi hem de kişisel olarak Abdullah Gül açısından HSYK kanunu çok daha sıkıntılı bir durum... İnternet ve HSYK kanunlarının Çankaya sonrası durağı Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesi nin internet kanununda yapılacak (vaat edilen) değişikliklerle birlikte ne karar alacağını kestirmek güç. Gül ün yapılmasını istediği değişiklikler sonrasında onaylayabilir. Ancak ben HSYK konusunda iyimserim. Mahkemenin, açıkça Anayasa nın ruhuna ve demokrasinin mantığına aykırı olan bu yasayı onaylayacağına ihtimal vermiyorum. O kadar da değil! Elimde bir kulis yok; ancak sezgilerim var. Kimse tarihe, Türkiye Cumhuriyeti nin demokratikleşme sürecinden o- toriterlik aksına evrildiği virajda silik bir noktalı virgül olarak geçmek istemez. Kimse. Avrupa mutsuz HSYK kanununun, Başbakan ın Brüksel ziyaretinde Avrupalılarla vardığı mutabakata rağmen, Sevgililer Günü nde pat diye geçmesi, AB yi ciddi anlamda rahatsız etmiş gözüküyor. Erdoğan, Brüksel ziyaretinde iki vaatte bulunmuş, yargı bağımsızlığını zedelemeyeceğini ve Avrupalılarla istişare içinde olacağını söylemişti. Komisyonun 14 Şubat ta geçen kanunun tam olarak ne olduğu konusunda net bir fikri yok. Tedirginliğin ölçüsünü Stefan Füle nin son bir ayda Ankara ya 5 inci mektubu göndermiş olmasından da anlayabiliriz.20,02,2014 SONDAKiKA GAZETESİ >>10 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ PP 3C st 2uPr bt e7r07a a 2ru7i7m Nereden baksanız tutarsızlık... Ancak yaşananların AK Parti için tutarlı bir tarafı var. Başbakan'ın partiyi diri tutmak, tabanı kenetlemek ve gündemi kendi istediği şekilde yönetmek için bir yerlerle çatışması gerekiyor. O yüzden 'paralel devlet' vurgusu miting meydanlarında da sıklıkla dile getirilecek. Dün Meclis kulislerinde konuştuğum çok sayıda AK Partili'de de aynı ruh hali vardı. Genel kanı "Ortada yolsuzluk filan yok. Cemaat, dershanelerin kapanacak olmasına tepki olarak 17 Aralık darbesini yaptı' şeklinde. Açıkçası ne MİT'in ne emniyet istihbaratının aylar önce uyarmasının, deste deste paraların, 'önüne yatarım Rıza'lı bakan konuşmalarının, tapelerin, telefon kayıtlarının onlar için bir anlamı yok. Görünen o ki Başbakan'ın stratejisi partide de kabul görmüş. Herkes yerel seçimleri bir 'istiklal mücadelesi' olarak görüyor. Ertuğrul ÖZKÖK HÜRRİYET GAZETESİ CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, gazetecilere sesleniyor: Üzerinizde baskı varsa, isyan edin. Söyleyen kim? Türkiye Cumhuriyeti devletinin başındaki insan... Yani sözünü teminat sayıp, isyan edebiliriz değil mi... * * * Kusura bakma arkadaş. Ben bu sözlere güvenip isyan falan etmem... Neme lazım. Sabah darbesi ile Anayasa yı askıya alıp, yargıyı yürütmeye bağlayacak kadar diktatörleşmiş bir zihniyet orada oturdukça... Başındaki kişi, her Allah ın günü polisiyle, istihbaratıyla, vergi müfettişiyle belagat şehveti ile üzerimize çullanıyorsa... Gözü karartıp, otoriter rejimi bile kenara atıp, ayan beyan diktatörlüğe doğru gidiyorsa... Ben Cumhurbaşkanı nın sözüne itimat edip, isyan etmem. Hadi kendimi düşünmüyorum, çalıştığım şirketi düşünürüm, orada çalışan insanların ekmek parası gözümün önüne gelir... Sabah ezanında kapıma dayanacak polisler, şirketimin kasasına dadanacak maliye mücahitleri aklıma dolaşır. * * * Adem Yavuz ARSLAN BUGÜN GAZETESİ Ben güvenip isyan etmem Milleti enayi yerine koyan, her gün bir yalan uydurup, sonra bu yalanı her gün tekrar eden... Bu yüzden de 'masum insanların şeytanlaştırılması, nefret söylemi, haksız hukuksuz tasfiyeler ve hukuku askıya alan düzenlemeler 'savaş şartlarının bir sonucu' olarak kabul ediliyor. Yargıdaki kasırga Başkentin havasını aktarırken kulisleri paylaşmamak olmaz. Efkan Ala'nın bakan olmasından sonra yerine atanan Fahri Kasırga gerçekten de kasırga gibi başladı. Adalet Bakanlığı müsteşarlığı yaptığı için hem yargıyı hem de bürokrasiyi iyi tanıyan Kasırga yakın çalışma arkadaşlarını kritik görevlere getirdi. Kenan İpek'in müsteşarlığa, Hadi Salihoğlu'nun İstanbul Başsavcılığı'na, Mustafa Doğru'nun İzmir Başsavcılığı'na atanması yanında çok sayıda kritik yere Kasırga'nın yakın çalışma arkadaşları atandı. Onların da ilk icraatları herkesin malumu. Yargı kulislerinde görev bekleyen üst düzey bürokratların geçmişleri ile ilgili çok şey konuşuluyor. Yine yargı kulislerinde iktidar-ergenekon birlikteliği ile ilgili çarpıcı gelişmeler var. Atamalarda 'bir sizden bir bizden' tasnifi yapıldı. Hatta AK Parti'ye yönelik haksız hukuksuz davanın iddianamesini yazan savcılardan olan Zafer Ediş önce özel yetkili yapıldı ardından da Ankara Başsavcı Vekili oldu. İzmir ve İstanbul başsavcı vekilliklerine de benzer görüşte isimler atandı. Ergenekon ve Balyoz gibi kritik davalara bakan ve bugüne kadar hükümete destek olan isimler ise tenzili rütbe ile sürüldü. Hükümet 'istiklal savaşı' veriyoruz psikolojisinde. Bu yüzden yasaları, teamülleri ve uluslararası normları dikkate alan yok Seçim kampanyasını yalanlar üzerine kurup, o yalanlar üzerinden halkı ikiye, üçe bölenler, o koltuklarda oturduğu sürece... Devletin başı ndan verilen teminat bana hiçbir şey demez. Kimse bana güvenmesin, bile bile ara rejimin gözü kara mağduru olmam. Cumhurbaşkanı nı severim, sayarım, ama ona güvenip isyan bayrağını çekmem. Çünkü artık bir sabah saat 6 da kapım çalınırsa, gelenin sütçü olmayacağına kendim kadar eminim. Bu ara rejim bize neler öğretti -Seçimle işbaşına gelen her iktidarın ille de demokrat olmayabileceğini, seçimle diktatörlerin de iktidara gelebileceğini... -Yüzde 40 ın milli iradesinin, yüzde 51 in milli iradesini dövebileceğini... -Siyasetçiler için yalan söylemenin, iftira atmanın hiçbir riski olmadığını... -Belgelerle, görüntülerle kanıtlanmış yalanları bile söylemeye devam edebileceğini... -Yolsuzluğun ve hırsızlığın, kamuoyunun bir bölümünün gözünde hiç de öyle suç olmadığını... Öğrendik... Eyvah 40 gün boyunca her gün salı kâbusu var BAŞBAKAN Erdoğan, dün seçim kampanyasını resmen açtı. Medyaya hakaretin bini bir para... Bu demektir ki, önümüzdeki 40 gün, hepimize her gün salı kâbusu olacak. Aman sinirlenmeyin... O konuşurken kulaklarınızı kapayın, Lalalalalaaaaaa diye gürültü çıkararak, belagatin şehvetinin sizin üzerinize sıçramasına mani olun. Bir de size harika bir repertuvar hazırladım. Bu müzikleri indirip her sabah güne onlarla başlayın. İşte size 40 gün için harika bir direniş listesi -THE VAMPS Wild heart - Harika bir genç grup. Geçen ay bu parçayı single olarak çıkardılar. Vampire Weekend tadında harika bir ritim ve ses. Siyasi çığlıkları anında kesiyor. Her sabah en az 3 kere dinliyorum. -ABOVE&-BEYOND Miracle - Bu da yeni çıkan bir CD. Yumuşacık bir müzik. Harika bir kadın sesi. Salı kâbuslarının sinir sistemimizi yırtan belagatine Vernelleyin etkisi yapyor. Sabahları iki doz alıyorum. -TONI BRAXTON Take it back - Love adlı yeni albümünün en yumuşak şarkısı. Yalanların, dolanların, iftiraların ortasında bir masumiyet vahası gibi geliyor insana. -JASON MRAZ Bella Luna - Önümüzdeki 40 gün nonstop dolunay olacak. Yani ortalık Kurtlar Vadisi nin yırtıcı kuşlarına ve kurtlarına kalacak. Bu şarkı, Kurtlar Vadisi nin vampirlerine karşı sarımsak etkisi yapabilir. Biraz eski bir şarkı ama belagat şehvetini kapınızdan sokmamak için en etkili ilaç. -PINK MARTINI Je ne t aime plus - Grubun yeni CD sinden. Başlangıçtaki Ba babaa baaa nakaratı, seçim meydanından gelen Eyy... diye başlayan gürültünün tam panzehiri. Yumuşacık. Şehvetli belagate nanik müziği Ali BAYRAMOĞLU YENİŞAFAK GAZETESİ Başbakan'ı Hitler'e benzetmek!.. Kirlilik her yana sıçramış durumda. 'Siyasi sorun', yani ses kasetleri, içerikleri bir yanda, 'etik ve yasal sorun', yani bu kasetlerin nasıl kim tarafından, hangi a- maçla ele geçirilip yayınlandıkları öte yanda. Yargı ve emniyet üzerinden ortaya çıkan cemaat resmi bir tarafta, buna yönelik tedbir olarak ortaya çıkan, Anayasa'yı altüst e- den, yargıyı yürütmeye tabi kılan kanun diğer tarafta. Hangisini seçerseniz onun kiri elinize bulaşır... Her kalemin meşrebine göre yorum yaptığı, her kesimin konumuna göre tavır aldığı 'gerisi tufan' mantığının hükümranlığına Türkiye ilk kez esir olmuyor. Bir kez daha bakın... Cemaat yüzünden yargı yargı olmaktan çıktı, o zaman böyle bir HSYK Kanunu kaçınılmazdır, gerisi teferruattır dediğinizde, hukuku, demokrasiyi koyacak yer bulamazsınız. Anayasa ve yasalar dışında bir aidiyetle yargı gücünü demokratik sorun olarak görmez, bu paradokstan çıkış yolunu dert etmezseniz o zaman da demokrasi ve hukuk defterinde siyasi aklınıza yer bulamazsınız. Evet, HYSK'nin yeni yapısı demokrasiyi, bunu savunmak demokratik ahlakı bozar. Ancak HSYK Kanunu'nu Tayyip Erdoğan'ın bir otoriterlik arayışına bağlamak da bu ahlakı zorlar. Ülkedeki tek sorun, elbet, hükümet-cemaat kavgası değil... Ve elbet, AK Parti'nin siyaset tarzı, toplumsalı siyasetin içine hapseden son rotası, siyasetin toplumun her alanı üzerine kurduğu soluk alacak özerk alan bırakmayan tahakkümü, bu ataerkil tarzın ürettiği sadakatçı ve merkezi sistem, bu merkezileşmenin siyasi karar süreçlerinde ve yapılarında artan oranda şahsileşmeye, otoriterleşmeye yol açması, ülkenin diğer siyasal meseleleri... Ancak ne bu meseleleri cemaat-hükümet kavgası içinde eritebilir, eriterek anlayabilirsiniz.. Ne de bu kavgayı siyasetin geldiği tahakkümcü nokta içinde bir yere ilişti- r- erek işin içinden çıkabilir ve kavganın ürettiği büyük demokrasi tıkanıklığına çözüm bulabilirsiniz... Bu iki sorun öbeği arasında hiç mi ilişki yok? Elbette var... (Siyasi iktidar, entelektüeler, basın) sorumluluk açısından var, zihhiyet açısından var, ihlal haritası açısından var. Ancak bugün her bir sorun öbeği ayrı bir demokrasi sorunu ve tartışması olarak karşımızda, birine yaslanıp diğerine vurmak ancak sorunları arttırıyor. Nitekim bunu yapan her kişi, çatışmanın içinden, onunla aynılaşarak konuşuyor. Ayrıştırmazsanız şaşırırsınız. Yanılır ve yanıltırsınız. Siyaseti anlamamak mazeret değildir... Dışarı çekip kendinizi seyirci kılmak da öyle.. Tekrar tekrar söylemekte yarar var Ülkenin üzerinde iki türlü, iki yönlü o- toriterleşme baskası var. Cemaatin devlet içindeki yeri, konumu, eylemleri kendi başına ciddi bir otoriterleşme halidir, sürdüğü oranda daha ağır bir otoriterleşme baskısına dönüşecektir. Buna karşı alınan Anayasa'yı ihlal sınırlarına gelen tedbirler kendi başına bir o- toriterleşme halidir, bu hal bir diğerini k- işiselleşmeden beslenen otoriterleşmeyi azdırmaktadır. Bu çift yönlü otoriterleşme baskısı nereye varır, bilinmez? Ufku karanlık kılan, sadece kirlilik, hukuksuzluk, siyasi üslup değildir. Aynı zamanda 'darbe', 'Yüce Divan' gibi vurgu-tehditlerle dışarı akan bildik bir 'zihniyet'in 'cerahat'dir... Bu cerahat da başka bir otoriterleşme baskısıdır. Başbakan'a hitaben şunları yazmış, Ertuğrul Özkök: 'Tıpkı 20'nci yüzyılın en büyük trajedilerini başlatan o malum sivil darbe gibi...? Adınız aynı hizaya yazılacak...' T24 açıklık getirmiş: 'Başbakanın adı 20. yüzyılın en büyük trajedilerini başlatan darbeciyle aynı hizada yazılacak...' Başbakan'ı Hitler'e benzetebilecek kadar şuurunu kaybedenler, sadece kendilerini alaşağı eden siyasetçiye değil, her anlamda çöplüğe gönderen 10 yılın devasa sosyolojik öyküsüne de öfke kusuyorlar aslında ve muhalefeti akılsızlıkla silahlandırıyorlar

10 SAYFA 11 SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 GÜNCEL7 22 Şubat Şubat Perşembe Cumartesi İşçinin ekmeği ile oynamak BENİM KİTABIMDA YAZMAZ Bayraklı nın a dan z ye tüm sorunlarını yakından bildiğini, ilçeye iki kentsel dönüşüm projesi ile ciddi bir katkı yaptığını kaydeden DSP adayı Hüseyin Aslan, "Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır. Çamur at izi kalır diyenler beni engelleyemez" diye konuştu DSP Bayraklı Belediye Başkan Adayı, Ege- Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, Bizim k- itabımızda insanların ekmeği ile oynamak yoktur. Emeğin değerini benden daha iyi kimse bilemez dedi. Meclis üyelerinin tanıtımında konuşan Aslan, Bayraklı nın tüm sorunlarını yakından bildiğini vurgulayarak, Kentsel dönüşüm benim işim. Bayraklı önce İzmir in sonra Türkiye nin marka ilçesi olacak i- fadelerini kullandı. Aslan, belediye meclis üyesi adaylarını basın karşısına çıkararak, halka tanıttı. Seçimden başarıyla çıkmaları halinde belediyeyi kimlerin yöneteceğini, kimlerin görev alacağını Bayraklı halkının en iyi şekilde bilmesi gerektiğini belirten Aslan, Başka partiler her bir meclis üyesini neredeyse bir yılı aşkın sürede belirlerken bunda da türlü yanlışlara imza atmışken biz sadece bir hafta içerisinde kadromuzu belirleyip yola koyuldulk. Tüm arkadaşlarım kendi ihtisas alanında başarılı çalışmalara imza atmış değerli kişiler. Bayraklı halkını tanıyan bilen, onlardan biri olan, sorunları, sıkıntıları birebir yaşayan çözümler konusunda da öngörüleri olan arkadaşlarımız hepsi dedi. BAYRAKLI BENİM BÖLGEM Bayraklı nın a dan z ye tüm sorunlarını yakından bildiğini, ilçeye iki kentsel dönüşüm projesi ile ciddi bir katkı yaptığını kaydeden Aslan, Bayraklı benim bölgem. Bu bölgede önce Körfez Evleri ni sonra da 25. Yıl Konutlarını yaptık. Burada oturuyorum ben de. Bayraklı ilçesine dair bir buçuk yıl önce ilk anketi yaptırmıştım. Ardından mevcut sorunlar neler, halkın beklentileri hangi alanda yoğunlaşıyor sorularının yeraldığı farklı anketler de yaptık. Nerede ne yaşanıyor, hangi mahalle, hangi semt nelere ihtiyaç duyuyor hepsini biliyorum. Projelerimizi, çalışmalarımızı da buna göre yürütüyoruz dedi. GEÇMİŞİME BAKIN YETER Özellikle kentsel dönüşümde Bayraklı halkının ciddi bir kaygı içinde olduğunu belirten Aslan, Söz veriyorum Bayraklı halkı kentsel dönüşümde zerre kadar mağdur edilmeyecek. Kentsel dönüşüm benim işim. İzmir in on iki ilçesine bakın bunu görürsünüz. Her projemiz mükemmel bir kentsel dönüşüm projesidir. Benim dönüşüm de üç ana ilkem var. Yerinde olacak, borçlandırmasız olacak, plan dahilinde olacak. Bayraklı halkı çağdaş, modern, sağlıklı yuvaları hak ediyor ve bunu yapacak kişi de benim. Geçmişim, eserlerim bunun kanıtıdır şeklinde konuştu. ÇALIŞANIN EKMEĞİ İLE OYNAMAK YAZ- MAZ KİTABIMIZDA Seçimi kazanması halinde belediye çalışanlarının işlerinden edileceği şeklinde propaganda yapıldığını, çalışanların buna itibar etmemesi gerektiğine de işaret eden Aslan, sözlerini şöyle noktaladı: Bizim kitabımızda çalışanın ekmeğine dokunmak yoktur. İnsanların ekmeği ile oynamak yazmak kitabımızda. 20 yıla yakın sendikal mücadelenin zirvesinde yeralmış biri olarak, taşerona, emeğin sömürülmesine nefretle bakıyorum. Emeğin değerini en iyi ben bilirim. Ben bu noktalara matbaa işçiliğinden, gazete muhabirliğinden kısacası emeğimle gelmiş biriyim. İŞTE ASLAN IN LİSTESİ KEMAL SEVİNÇ İNŞAAT MÜHENDİSİ KÖKSAL İSKİT EDİBE DİNÇEL İŞKADINI OSMANTURGUT TEKİN AKKOYUN SİGORTA/MÜHENDİSLİK LEVENT ÖZTÜRK ELEKTRİK VE İŞLETME ÖNER YILMAZ İŞADAMI RECEP KAZAN ESNAF BAKİ DEMİRELÖZ ESNAF ERGÜN YILMAZ EMEKLİ KEMAL YILDIRIM SENDİKACI BAHRİYE ÖZDEMİR EMEKLİ ALİ FUAT KILIÇ İNŞAAT TEKNİKERİ DOĞANERSARI İNŞAAT DEKORASYON ALİ RASİM ALKIŞLAR EMEKLİ ECEVİT BÜLBÜL SATIŞ PAZARLAMA CEMİLE HANGÜL EV HANIMI İLHAN BAŞAR YURDANUR KARAKOÇ FİNANS SELAHATTİN AYDEMİR EMEKLİ ÜMİT ERÇETİN TIBBİ CİHAT TEKS. İSMİHAN HIDIRBOZAN EMEKLİ ENGİN GÖSE ESNAF NACİ ÖZOĞUL ESNAF ZEYNEP AKTAŞ YÖNETİCİ ASİSTANI AYŞE AGUŞ HALKLA İLİŞKİLER NİYAZİ KAYA YASİN BALTACI ÜMİT KARABULUT İŞ MAKİNESİ OPR. NECATİ TOKKUYU ERÇİN KATI ZELİHA TEKKELİ İzmir Aziz Amca nın ÇİFTLİĞİ OLMAYACAK Konak Belediyesi başkan adayı AK Partili Denizli, Başkan Kocaoğlu'nu eleştirdi. Denizli, "CH- P'de yaşananlar Türk Siyasi Tarihi'ne akraba kayırmacılığı açısından örnek olacak" dedi AK Parti İzmir Milletvekili ve Konak Belediye Başkan adayı İlknur Denizli İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu nun kendisini CHP nin işine karışmakla suçlamasına Ben CHP nin işine karışmıyorum İzmir in geleceğini kurtarmaya çalışıyorum diye cevap verdi. İlknur D- enizli İzmir de belediye başkan adaylarının ve meclis üyelerinin seçiminde CHP de yaşananların Türk Siyasi Tarihi ne akraba kayırmacılığının ulaştığı noktayı göstermesi açısından örnek olay olarak geçtiğini söyledi. Açıklamalarının devamında Denizli, CHP nin İzmir de söyledikleriyle yaptıkları arasında büyük bir çelişki olduğunu iddia etti Bir partinin söyledikleriyle yaptıkları arasında bir çelişki varsa diğer parti çıkar vatandaşa der ki Bunlara inanmayın sizi kandırıyorlar. Benim yaptığım da bu. Süslü cümlelerle katılımcı yerel demokrasi hikâyesi anlatanların gerçek niyetlerini ortaya çıkarmak. İzmirliye kanmayın bunlara, sizin oyunuzu CHP ye almak için söyledikleri başka gerçek niyeti başka demektir Gezi den öğrendik diyorlar. Öğrendikleri ne? Oğullar, kızlar, kardeşler, gelinler... İzmir i birlikte yönetelim derken meğer ailece biz kendi aramızda yönetelim demek istiyorlarmış. İzmirliler bu oyunu bozar Ben temel siyasi ahlak değerlerini savunuyorum. Halk adına yaptığınızı iddia ettiğiniz siyaseti oğlunuza kızınıza ikbal için kullanmayacaksınız diyorum. Sn. Aziz Kocaoğlu ne diyor sen bizim işimize karışma İşimize karışma derken aslında Sn. Aziz Kocaoğlu nu şunu söylüyor. Sen nereden çıktın, Sen konuşup suçüstü yapıp bu tezgâhı bozma. İzmir in yerel meclisleri Aziz Kocaoğlu nun bakkal dükkânı mı? Ben sanki bakkal dükkânındaki rafa hangi ürünü koyduğuna karışıyorum. Ben yerel meclislere aday gösterilen insanların seçilmesinde kriter olarak kullanılan akraba kayırmacılığının İzmir e yakışmadığını, İzmirlilere hakaret olduğunu söylüyorum. Çocuklarınızı 1. sıraya yazmadınız mı? Listeler CHP li yöneticilerin kızları, kardeşleri iş ortaklarıyla dolu değil mi. Çıkın İzmirlilerin karşısına Parti bizim parti, CHP de istediğimiz yere istediğimiz kişiyi yazarız siz ne karışıyorsunuz deyin. Bu iş kapansın. Yok, eğer ben istediğimi yapayım siz de beni eleştirmeyin derseniz olmaz. Göztepeli insanı Karşıyakalıların önüne çıkarıp biz Karşıyaka dan kafamıza göre aday bulamadık. Bizim gösterdiğimiz adaya oy verecekseniz derseniz İzmirli buna dur der. Bu şehrin hassasiyetleri var bu hassasiyetleri yok sayamazsınız. İzmir Aziz Amca nın Çiftliği olmasın diye uğraşıyoruz. CHP nin İzmir de Sn. Aziz Kocaoğlu nun çiftliği olması elbette CHP lileri ilgilendirir. CHP liler istediklerini il başkanı ilçe başkanı yapabilir. CHP liler CHP nin bir siyasi partiden çok arkadaş kulübü olmasından memnun bile olabiliriler. Biz partiyi dizayn ederken izlediğiniz yöntemleri y- erel meclislere taşımanıza karşıyız. Biz İzmir i kurtarmanın derdindeyiz. CHP Aziz Amcanın çiftliği oldu bari İzmir Aziz Amca nın çiftliğe olmasın diye uğraşıyoruz. CHP yi dizayn ederken Aziz amca beni aday yap korosunun sevimli melodileri anlaşılıyor ki Aziz Kocaoğlu nun egosunu şişirmiş. Bu kenti sahipsiz zannetmiş. CHP nin listeleri Aziz Kocaoğlu na biat listesidir. İzmirlilerin önüne koyulan CHP listeleri Aziz Kocaoğlu na biat listesidir. Üstelik bunu sadece ben söylemiyorum ki. CHP li milletvekilleri, tasfiye edilen belediye başkanları da söylüyor. CHP lilerin söylediklerini nereye koyacağız. Burası İzmir, burada yaşayan insanlar özgür, demokrat, bayrağını, devletini seven insanlardır. Demokrasi ne demektir, çoğulculuk nedir bilir. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilir ve hisseder. Siz bu insanların temel değerlerine karşı çıkarsanız, çok seslilik yerine İzmir de sadece tek adamın dediği olur derseniz itiraz eder. Üstüne üstlük bir de İzmirlileri aşağılar aldırmayın bunlar iki günde her şeyi unutur derseniz sonuçlarına katlanırsınız. (HABER MERKEZİ) Soldan sağa 1. Alametifarikası olan Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi (halk ağzı)... Çaresi var Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı... Arsız sokak çocuğu (argo)... Güzel... Gümüş elementinin simgesi Kayaçların erimesiyle yer altı akıntıları olan, kireç taşı ve dolomit bölgesi... Yumuşak ve ağır bir şey düştüğünde çıkan ses... Çok kokulu bir tür kahve Etçil memeliler sınıfının etçiller takımının kedigiller familyasından bir hayvan... Deniz kuvvetlerinde, rütbesi albay ile tümamiral arasında bulunan amiral Dünya üzerinde yer alan bir kıta... Karışık renkli, çok renkli, alaca Gemilerde yolcuların hizmetine bakan görevli... Yağmur (eski) Karakter... Yağlı maddelerden, sabunlaştırma yoluyla çıkarılan, renksiz, tatlı şurup kıvamındaki sıvı... Protaktinyum elementinin simgesi Önceleme... Özür dileyenlere karşılık olarak bağışlandığını, olayın pek önemli olmadığını bildirmek için söylenen bir söz Darmstadtiyum elementinin simgesi... İçme işini yapan (kimse)... Koro için yazılmış dinî ezgi Mercan atası... Serbest olma durumu Dört tekerlekli, üstü kapalı, yaylı bir tür at arabası (eski)... Genellikle içine sulu şeyler konulan metal vb.nden yapılmış kap... Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir pamuk türü... Nitrogliserin ile yapılan patlayıcı bir madde Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto, etanol, etil alkol... Yazı veya sözle verilen, gönderilen bilgi, mesaj... Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi Kasımpatı... Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı... Yukarıdan aşağıya 1. Akümülatör... Çakıldama işini yaptırmak Yakı ile ilgili (eski)... Çarşılarda veya alışveriş bölgelerinde aynı işi yapan esnafın bir arada bulunduğu bölüm (eski)... Lorentiyum elementinin simgesi Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz... Rus Kazakların başbuğuna verilen unvan (eski)... Olabilir ki, belki Mahrama... Silis tozu içinde çalışan işçilerin yakalandıkları hastalık Yunan mitolojisinde aşk tanrısının adı... Erken veya geç, her ne vakit olsa, sonunda, önünde sonunda... Kaldığında Platin elementinin simgesi... Bir kişiliği canlandıran oyuncunun söylemesi ve yapması gereken hareketlerin genel adı... Ulaştırma (eski) Birden sonra gelen sayının ad... Titiz bir biçimde... İlgilendiren, ilişkin, ilişik, ilgili Tavukların yumurtlaması için hazırlanmış özel yer... Türkiye nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde yer alan illerinden biri... Türk alfabesinin on beşinci harfinin adı, okunuşu Alüminyum elementinin simgesi... Büyük erkek kardeş, aka... Badem ağacı Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay doğrultuya göre yokuş olan bölümü... Çizgilerin, yüzeylerin, katı cisimlerin birbirlerine rastladıkları ve kesiştikleri yer İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan... Uzun, çok ince, beyaz ve bol tüylü yapağısından dokumacılıkta yararlanılan bir koyun cinsi, merinos koyunu... Duvar içinde bırakılan oyuk Bir şeyin yalnız bir bölümünü içine alan, tikel... Anırtmak işi Karada, denizde, gölde veya akarsularda evcil olmayan hayvanları vurma veya yakalama işi... Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet, rasyo... Bir şeyin üzerinden dilini sürüp geçirmek En azından, hiç olmazsa (eski)... Konusu polisin ilgilendiği alanlarda olan (olay, roman, film vb.) Yerinden oynatıp sallamak, sarsmak... Tren... > > Dünkü bulmacanın cevap anahtarı

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Sağlık Bakanlığı koordinatörlüğünde, Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü personeline verilen eğitime, 5'i kadın 23 kursiyer katıldı. Eğitimde, personeller, sürüş tekniklerinin yanında teknik konularda da bilgilendirildi. Eğitim sırasında lastik sökme, zincir takma, akü şarj etme gibi işleri öğrenen kadın acil tıp teknisyenlerinin, bu konudaki becerisi de dikkat çekti. Acil tıp teknisyeni Seher Çamcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eğitimde, daha çok erkeklerin yaptığı düşünülen birçok teknik konu hakkında da bilgi aldıklarını söyledi. Usta şekilde ambulans sürmenin yanı sıra, akü şarj etme ve motor bakımı gibi işler konusunda da eğitim aldıklarını belirten Çamcı, eğitimi başarıyla tamamlayacaklarına i- nandığını vurguladı. -Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Ümmiye Kazdağ da, zorlukları aşmak için başarılı bir eğitim aldıklarını ve halkın kendilerine güvenmesini istediklerini kaydetti. "Hem teori hem pratik" İl Sağlık Müdürü Yavuz Akbulut ise eğitim kapsamında personellerine hem teorik hem de pratik bilgiler verildiğini söyledi. Büyük şehir kapsamında olan ve nüfusu her yıl 25 bin civarında artan bir ilde, sağlık hizmetini yeterli personelle yürütebilmek için böyle bir çalışma başlattıklarını belirten Akbulut, bu yıl içinde 4 yeni istasyon daha açacaklarını dile getirdi. İl Sağlık Müdürlüğü Acil ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürü Zafer Soykırlı da amaçlarının Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center Şubat 2014 Cumartesi İşte 112'nin usta kadın şoförleri Tekirdağ'da, 112 acil servis ekiplerine yönelik "ambulansla ileri sürüş" eğitimine katılan kadın acil tıp teknisyenlerinin, sürücülüğün yanı sıra lastik değiştirme, akü şarj etme ve motor bakımı gibi işleri de ustalıkla yapması dikkat çekiyor ambulans şoförlerinin tıbbi bilgiye sahip sağlık personeli olmasını sağlamak olduğunu vurguladı. Soykırlı, eğitime katılan 23 kursiyerden 5'inin kadın olduğunu ve kadınların da eğitimde başarılı bir performans sergilediklerini kaydetti. Kelebekler, aşk için kanat çırpacak Hoşgörü kenti Konya'da, Selçuklu Belediyesi'nce yapımına başlanan, Kelebekler Vadisi ve Aşkın Kanatları Müzesi'nin yılda 800 bin ziyaretçiyi ağırlaması bekleniyor. Farklı kıtalarda yaşayan kelebek türlerinin, yumurta, pupa, tırtıl ve ergin formlarının bulunduğu koleksiyonların sergileneceği müzede, kelebekler hakkında bilgi veren interaktif ekranlar da yer alacak. Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İ- brahim Altay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eğitim ve kültürel alanların yanı sıra sosyal alanda da birçok çalışma yaptıklarını söyledi. Bu kapsamda, Kelebekler Vadisi ve Aşkın Kanatları Müzesi ile Türkiye'ye örnek marka proje yürüttüklerini belirten Altay, 385 bin metrekarelik a- landa Konya'nın en büyük parkının inşa edildiğini dile getirdi. Parkın birinci etabının tamamlandığını ifade eden Altay, "Parkımız şehrin içinde, ziyaretçilerin rahatlıkla ulaşabileceği bir bölgede inşa edildi. İnsanımızın günlük ihtiyacını karşılayabileceği piknik, spor, yürüyüş alanları ve çocuk eğlence bölümleriyle, bir şehir parkı oluşturuldu" dedi. Kelebek temalı inşa edilen parkın ikinci etabında, Aşkın Kanatları adlı kelebek müzesinde çalışmaların devam ettiğini anlatan Altay, yurt dışından getirilecek kelebek türlerinin, 7 bin metrekarelik bu alanda oluşturulacak botanik parkta uçarken görülebileceğine işaret etti. "Yaz ve kış aylarında kelebeklerin uçuşuna şahitlik edeceğiz" Altay, kelebeklerle Konya arasında ilişki kurmak gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti: "Konya bir aşk, bir Mevlana şehridir. Semazenler de aslında aşkla dönen kelebekleri ifade eder. Konya önemli bir tasavvuf şehridir. Kelebeklerin yaşam döngüsü de aslında tasavvufta 'insan-ı kamil'e erilmesi için geçirilen 40 günlük süreye benzer. Önce kurtçuk olarak dünyaya gelen kelebek, dünyayla ilişkisini koza vasıtasıyla keser ve ortaya müthiş bir canlı çıkar. Tasavvufta da önemli insanlar, 40 gün dünyayla ilişkilerini keser ve tüm kötülüklerden arınır. Dolayısıyla kelebekler en çok Konya'ya yakışır. Türkiye'nin ilk, Avrupa'nın da en büyük kelebek uçuş alanını yapıyoruz. Yıllık 800 bin ziyaretçinin gelmesini hedefliyoruz. 50 milyon liraya mal olacak projenin şu anda park kısmı tamamlandı. Kapalı uçuş alanıyla, kelebeklerden oluşan bir koleksiyonu içinde barındıran doğa müzesinin yer aldığı, mimarisiyle de çok şık bina inşa ediyoruz. Kelebekler açık alanda değil, Aşkın Kanatları Müzesi'nde oluşturacağımız botanik parkta uçacak. Bu park, Uzakdoğu ikliminde 34 derece sıcaklık ve 85 derece nemde tutulacak. Yaz ve kış aylarında kelebeklerin uçuşuna şahitlik edeceğiz. En önemli turizm sezonumuz Şeb-i Arus haftası olan Aralık'ta gelen ziyaretçiler, kış mevsimi olmasına rağmen parkımızı gezebilecek." Özellikle İngiltere ve Fransa gibi birkaç ülkede de kelebeklerle ilgili güzel mekanların var olduğunu aktaran Altay, parkın Konya'nın marka değerine çok önemli katkı sağlayacağını vurguladı. Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK Şubat Cumartesi Perşembe Prof. Ahmet Rasim Küçükusta Meyve suyu değil boyalı su bunlar Vatan gazetesinde Boya suyu içiyoruz başlıklı haberde Erciyes Üniversitesinden Prof. Dr. Neriman İnanç Meyve sularının yapımında ısıl işlem yoktur. Bir ürünü paketlemek o ürünü içerisinde oluşacak mikroorganizmalardan uzaklaştırmaktır. Yüzde 100 meyve suyunda koruyucu ve katkı maddesi, şeker ve sitrik asit de yoktur diyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Ahmet Aydın ise Paketlenmiş meyve sularına yüzde 100 karşı olduğunu belirtiyor ve Isıl işlemler meyve sularında bulunan enzimleri ve faydalı bakterileri tahrip ediyor. Çünkü bu meyve suları derecede saniye ısıl işlemden geçiyor, ayrıca basınç da uygulanıyor. En az bir yıl ekşimeden kalabiliyorlar. Bu işlemler B ve C vitaminini önemli ölçüde tahrip ediyor. Bu boyalı suların muhafazası için aşırı miktarlarda koruyucu kimyasal madde kullanılmakta diyor. Şeftali parçacıklı şeftalili içecek Bu önemli konuyu HT Bloomberg de Gülin Yıldırımkaya nın sunduğu Gündem programında enine boyuna tartıştık. Programdan önce bir marketin meyve suları bulunan bölümüne gittim ve oradan isimlerini herkesin bildiği çok meşhur firmaların ürünlerinden rastgele birer paket aldım. Bunlardan ilkinin üzerinde şeftali parçacıklı şeftalili içecek yazıyordu. İçimden Tamam dedim Bu, içinde meyve parçalarının bile olduğu hakiki meyve suyu olmalı. Harika şeftali resimlerinin bulunduğu cezbedici kutu üzerinde içindekiler bölümünü okuyunca az daha o şeftali parçacıkları boğazıma kaçıyordu. İçinde meyve parçacıkları bile bulunan meyve suyu ile bize neler içirildiğine bakar mısınız Allah aşkına. Aynen aktarıyorum: Su, şeker (sakaroz, g- likoz şurubu), şeftali püre konsantresi, şeftali parçacıkları (yüzde 2.2) kıvam artırıcı (pektin), a- sitliği düzenleyiciler (sitrik asit, malik asit), aromalar, antioksidan (askorbik asit), renklendirici (betakaroten). Bir litrelik bu meyve suyunun fiyatı 2 lira idi. Bir litre katkısız şeftali suyu elde etmek için herhalde birkaç kilo şeftali gerekir diye düşündüm ve bu meyve suyunun bu fiyata satılmasını da doğrusu anlayamadım. Portakal şurubunda neler yok ki İkinci renkli, albenili plastik şişenin üzerinde ise portakal şurubu yazıyordu. Şimdi gelin etiket üzerinde ne yazdığına bakalım: Şeker, filtre edilmiş su, portakal konsantresi, asitliği düzenleyici (sitrik asit), portakal emülsiyonu, doğala özdeş portakal aroması, antimikrobial madde (sodyum benzoat, potasyum sorbat), antioksidan (askorbik asit), kıvam artırıcı (xantangum, guargum). Portakal şurubu diye neler içtiğimize bakar mısınız? İçinde portakaldan başka ne ararsanız var. Hele de portakalın en bol olduğu şu mevsimde portakal şurubu alan enayiler oluyor mudur diye de merak ettim. Sırada %100 elma suyu var Hadi bu ilk ikisi beni hayâl kırıklığına uğrattı a- ma üzerinde %100 elma suyu yazan ve çok ünlü bir firmaya ait bu ürün herhâlde beslenme profesörünün bahsettiği ısıl işlem görmemiş meyve suyu olmalı diye heyecanlandım. Üzerinde insanın ağzını sulandıran elma resimleri olan kutu üzerinde yazanları okuyunca Bu kadar da olamaz diyerek isyan ettim. Aynen şunlar yazıyordu: Pastörize edilmiş ve steril koşullarda doldurulmuştur. Taze meyveden şaşmayın Sağlıklı beslenme için mevsim meyvelerinden şaşmamak ve özellikle de çocukları taze sıkılmış olsalar bile meyve sularına alıştırmamak lâzım. BİR: Raf ömrü uzun meyve suyu elde etmek için şart olan pastörizasyon veya UHT gibi ısıl işlemler meyvelerdeki vitaminleri de, enzimleri de harap ediyor. Başka türlü bir sene bozulmayan meyve suyu elde etmek mümkün değil. İKİ: Meyve sularına çeşitli bahanelerle neler eklendiğini yukarıdaki örneklerde gördünüz. Bu katkı maddelerine resmen izin verilmiş olsa aslında pek de güvenilecek şeyler olmadığını hatırlatmak isterim. ÜÇ: Meyve sularına şeker eklenmese bile sağlığımız için uygun değil; çünkü meyve sularındaki şeker meyvenin şekerine göre kana daha hızlı ve daha fazla miktarda geçiyor. Bu, obezite ve diyabet bakımından çok önemli. DÖRT: Meyve suyu elde edilirken atılan kabuk ve posa bağırsak sağlığı için çok önemli olması yanında meyve şekerinin daha kontrollü emilmesini sağladığı için de faydalı. BEŞ: Meyve suyuna alışan çocuklar çiğnemekten ve katı yiyeceklerden hoşlanmaz oluyor. Gelelim neticeye İşte hakiki meyve suyu, yüzde 100 meyve suyu gibi sloganlarla üstelik bir beslenme profesörü tarafından tavsiye edilen meyve sularının ne menem şey olduklarını sanırım net olarak gördünüz. Pastörize edilmiş, içine şeker ve birçok katkı maddesi eklenmiş içinde meyveden başka ne arasanız bulunan boyalı sular bize meyve suyu diye içirilmeye çalışılıyor. Türkiye de yaşıyoruz. Her mevsime mahsus meyveler yetişen ülkemizin kıymetini bilelim. Taze meyveden şaşmayalım! Obezite, diyabet, kalp-damar hastalıkları, kanserler, astım ve alerjiler başta olmak üzere birçok hastalığın her geçen gün neden arttığını da bir düşünün bakalım? Bademcik ve geniz eti büyümeyi de engelliyor! Çocuklarda bademcik ve geniz eti büyümesinin çeşitli hastalıklara sebep olduğunu söyleyen Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Deniz Kaya, "Bademcik ve geniz eti hastalığı hafıza problemleri, dikkat eksikliği sorunlarına da yol açıyor" dedi Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Deniz Kaya, çocuklarda bademcik ve geniz eti büyümesinin çeşitli hastalıklara sebep olduğunu söyledi. Kaya, "Çocuklarda bademcik ve geniz etinin yüz gelişimi değişiklikleri, hafıza problemleri, dikkat eksikliği, büyüme ve gelişme geriliklerine yol açabilmektedir." dedi. Memorial Hizmet Hastanesi Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Bölümü nden Op. Dr. Deniz Kaya, bademcik ve geniz etinin tedavisi hakkında bilgi verdi. Kaya, Çocuklarda bademcik ve geniz eti büyümesi pek çok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Alerjik problemler, kalıtımsal nedenler ve pasif sigara içimi bu etkenlerden sadece bir kaçıdır. Bademcik ve geniz e- tinin büyük olması öncelikle burun solunumuna engel olmaktadır. Uzun süreli ağız solunumuna bağlı olarak çocukta yüz, diş, damak gelişim problemleri görülebilmektedir. Bu çocukların zaman içerisinde gelişimleri bozulmaktadır ve uzun, ince bir yüz ve yanaklarda basıklık görünümü ortaya çıkmaktadır. Üst kesici dişler ayrık hale gelerek dişlek bir görünüme yol açmaktadır. Alt çene ise yıllar içerisinde geride kalabilmektedir. Bu tipik yüz görünümü geniz eti yüzü olarak adlandırılmaktadır. ifadelerini kullandı. Geniz etinin zararlarına değinen Kaya, Bademcikler muayenede ağızdan bakılarak direkt görülebilmelerine rağmen geniz etini görmek için özel aletler Aileler, çocuk sahibi olmayı, kariyer planlaması nedeniyle ileri yaşlara erteliyor. Ancak uzmanların bu noktada bir uyarısı var: O yaşlar, çocuk sahibi olmak için çok geç olabilir! veya radyolojik incelemeler gerekmektedir. İleri derecede büyük bademcikler üzerinde zaman zaman gıda artıkları birikebilmekte, bu durum da ağız kokusuna y- ol açabilmektedir. Ayrıca kulak ve sinüslerin boşalımını bozarak değişik boyutta problemlere yol açmaktadır. Geçmeyen sinüzitlerde, orta kulakta tedaviye dirençli sıvı birikimleri bu yüzden ortaya çıkabilmektedir. Bademcik ve geniz eti büyümelerinde beynin yetersiz oksijenlenmesine bağlı olarak çocuklarda hafıza problemleri, dikkat eksikliği, öğrenme güçlükleri ve konsantrasyon problemleri görülebilmektedir. şeklinde konuştu. Geniz etinin iştah problemine de yol açtığını belirten Kaya, Geniz eti ve bademciğin büyüme gelişme geriliklerine yol açma nedenleri, bademciklerin i- leri derecede büyük olmasına bağlı yutkunma bozuklukları ve buna bağlı beslenme bozuklukları görülebilmektedir. Bademcik ve geniz eti büyümeleri iştah problemlerine yol açarak da büyüme problemlerinde rol oynamaktadır. Uyku apne sendromu, horlamalar ve gece uykuda nefes durmaları ile seyreden bir hastalıktır. Çocuklarda uyku apne sendromuna yol açan en sık problem bademcik ve geniz eti büyümeleridir. Bu hastalık uyku performansının düşmesine, gece uykuda aşırı hareketliliğe, uyku sırasında aşırı efor harcanmasına yol açarak büyüme-gelişme geriliğine neden olabilmektedir. Ayrıca uyku apne sendromlu çocuklarda uykunun REM Türkiye genelinde 2012 yılı hastalık bildirimlerine göre kayıtlı lepralı hasta sayısı kümülatif olarak 1200, tedavi gören hasta sayısı ise 21'i (diğer hastaların tedavisi tamamlandı) bulurken, hastalığın en yoğun olduğu iller Van, Ağrı, Kars, Malatya, Erzurum ve Sivas olarak belirleniyor. Ancak Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'dan, büyük illere göç nedeniyle, hastaların yaklaşık beşte ikisi İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Mersin ve Adana'da yaşıyor.z Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Şaşmaz, Cüzzam Haftası ve Dünya Cüzzam günü ile ilgili yaptığı değerlendirmede, cüzzamın (lepra), "hansen basili" adı verilen bir mikroorganizmanın yol açtığı, deri, çevresel sinirler, göz ve testisler başta olmak üzere çok sayıda sistemi ve organı etkileyebilen bulaşıcı bir hastalık olduğunu söyledi. İnsanları çirkinleştirdiği ve sakat bıraktığı için yüzyıllarca lepradan korkulduğunu ve hastaların izole edildiğini anlatan Şaşmaz, lepranın, tropikal ve subtropikal bölgelerdeki ekonomik düzeyi iyi olmayan toplumlarda, Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkeleri ile sırasıyla en çok Hindistan, Brezilya ve Endonezya'da halen ciddi bir sağlık sorunu olduğunu bildirdi. Teşhisi kolay, tedavisi mümkün Bulaşmanın, çok basilli hastaların burun ve üst solunum yolu sekresyonları aracılığıyla uzun süreli ve çok yakın temasla genellikle çocukluk çağında gerçekleştiğine işaret eden Şaşmaz, ''Ancak bulaşma ihtimali yok denecek kadar azdır. Bu nedenle uzun yıllar bulaşıcı bir hastalık olarak kabul edilmemiş; ancak halk evresinde salgılanan büyüme hormonunun apnelere bağlı düzeyinin azaldığı ve buna bağlı büyüme gelişme geriliği oluştuğu araştırmalarla tespit edilmektedir. Bununla beraber uyku apne sendromu tedavi edilmezse kronik kalp ve akciğer problemlerine yol açarak büyüme gelişme problemlerine neden olabilmektedir. Hastalığının takibinin önemli olduğunun altını çizen Kaya, şunları söyledi; Bademcik ve geniz eti büyüme problemi yaşayan çocukların mutlaka takip altında tutulması gerekmektedir. Çocuğun yaşam kalitesini düşürdüğü gözlemleniyorsa hastaneden yatış dahi gerektirmeyen modern cerrahi yöntemlerle bu problemler ortadan kaldırılabilmektedir. (CİHAN) Sağlıklı bir yaşam için önce çocuk sonra kariyer Mevlüt DAĞDEVİREN arasında en az veba kadar bulaşmasından korkulan bir hastalık olmuştur'' dedi. Hastalığın kuluçka döneminin yıllarca sürebileceğini ve kişinin bağışıklık durumuna göre değişik klinik bulguların ortaya çıkabileceğini belirten Şaşmaz, şu bilgileri verdi: ''Mikrop, kol ve bacaklardaki duyu sinirlerinin veya beyinden iletilen emirleri kaslara götüren motor sinirlerin çevresinde bulunan kılıfı oluşturan hücrelerin içine yerleşerek yıkıma yol açar. Ayrıca, sinir yoluyla deriye ulaşarak deride de "papül", "plak", "nodül" ve "skar" denilen lezyonlara yol açar. His kaybı ve azalması, bazı hareketleri yapmada zorlanma ve güç kaybı, burunda tıkanıklık ve aralıklı kanama görülebilir. Bununla birlikte bu belirtilerin başka hastalıklarda da görülebileceği unutulmamalıdır. Lepraya bağlı olarak çeşitli sekeller ve sakatlıklar da oluşabilmektedir. Ancak günümüzde teşhisi kolay ve tedavisi kesin olup; zamanında tedavi edilen hastalarda bu sekeller engellenebilmektedir'' ''Tıbbi tedavinin yanı sıra cerrahi, fiziki ve psikiyatrik tedavisi de çok önemli'' Lepralı hastaların tedavisinin öncelikle İstanbul, Ankara ve Elazığ daki Lepra Hastanelerinde ücretsiz o- larak gerçekleştirildiğini ifade eden Şaşmaz, hastaların takiplerinin ise illerdeki sağlık kuruluşlarında yapıldığını bildirdi. Tedavinin hastadan hastaya değişmekle birlikte,genellikle lezyon sayısı ve basil miktarına bağlı olarak tek doz, 6 ay veya 1 yıl süreli o- larak, basilin duyarlı olduğu ilaçların ikisi veya üçünün kombinasyonu şeklinde uygulandığını anlatan Şaşmaz, cüzzamın tıbbi tedavisi kadar gereği halinde cerrahi, fizik ve psikiyatrik tedavisi de çok önemli olduğunu vurguladı. Diyabetli basketbolcuya "şeker" gibi destek Uşak Sportif'in takım kaptanı ve diyabet hastası Alper Saruhan, sosyal medya üzerinden başlattığı kampanyada sponsor çağrısına destek buldu. Saruhan, "Sporsorluk için çok fazla destek aldım. Artık daha rahat oynayacağım" dedi. Beko Basketbol Ligi takımlarından Uşak Sportif'in takım kaptanı ve diyabet hastası Alper Saruhan, sosyal medya üzerinden başlattığı kampanyada sponsor çağrısına destek buldu. Saruhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 6 yıl önce diyabet hastalığının belirtilerini yaşamaya başladığını ve kontrollerin ardından kendisine diyabet teşhisi konulduğunu belirterek, o zamandan bu yana profesyonel basketbol yaşamını sürdürdüğünü söyledi. Gün içinde sık sık şeker ölçümü yaptığını anlatan Saruhan, şöyle konuştu: "Bazen günde 20 kez ölçüm yapıyorum. Bana 55 gün için 4 kutu test çubuğu veriyor, bunun içinde de 200 test çubuğu bulunuyor. Çok sık ölçüm yaptığım için bana yetmiyor. Bazen kendi imkanımla alıyorum. Bu nedenle Twitter'dan çağrı yaparak sponsor desteği istedim, çünkü 6 senedir diyabet hastasıyım ve bu şekilde basketbol oynuyorum. Buna da insanlar kayıtsız kalmadı ve çok fazla destek aldım. Herkese teşekkür ederim." Kendisi gibi diyabet hastası olduğu halde spor yaşamına devam etmek zorunda olanların bulunduğunu anlatan Saruhan, bu rahatsızlığın gençlerin spor yapmasına engel olmadığını kaydetti. Saruhan, bir firmanın k- endisine ömür boyu sponsor olduğunu bildirdi. Bunun yanı sıra Metabolik Cerrahi Derneği'nin de tüm sağlık hizmetlerine bir yıllık sponsor olduğunu aktaran Saruhan, "Bu benim için çok sevindirici. Gözüküyor ki diyabet benim hayatıma engel teşvik etmiyor. Profesyonel hayatta bir sporcunun olması gereken tüm değerlerim ve sonuçlarım o şekilde.

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 227ubat Şubat Perşembe Cumartesi Onların bir oyu bile bizim için çok değerli Chatham House düşünce kuruluşunda konuşan Başbakan Yardımcısı Arınç, Ben şahsen inanıyorum ki bu tartışmalar kısa zamanda son bulacaktır. Çünkü o hareketin genelde bu tür olayları tasvip etmediğine inanıyorum. Temelde Türkiye sevdalılarının bir noktada tekrar buluşması beklenebilir" şeklinde konuştu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç son günlerdeki Gülen hareketi odaklı tartışmalara değinerek, "Ben şahsen inanıyorum ki bu tartışmalar kısa zamanda son bulacaktır. Çünkü o hareketin genelde bu tür olayları tasvip etmediğine inanıyorum. Şu andaki karşılıklı atışmalar, söz düelloları bir tarafa, temelde Türkiye sevdalılarının bir noktada tekrar buluşması beklenebilir" dedi. İngiltere nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Chatham House'da, "Türkiye de Demokrasinin Geleceği: Algılar ve Gerçekler" konulu bir konuşma yapan Arınç, "Gülen hareketi ile hükümetimiz arasında bir sıkıntı var. Yani herkes, sizler de zannediyorum İngiltere'de yaşayanlar da... Fethullah Gülen, Fethullah Gülen Hocaefendi, Gülen hareketi, Gülen ideolojisi, Gülen in enstitülerinin bile kurulduğu ülkeler var. İslam anlayışı, Hizmet anlayışı, her yerde biliniyor, bazen de tartışılıyor. Bu hareket etkili bir hareket. Okulları var, ekonomik gelişmişlik içindeler, medya alanında çok güçlüler ve başarılılar" ifadesini kullandı. Son aylarda özellikle Gülen cemaati ile olan ilişkilerin sorulması üzerine Arınç, "Son zamanlara kadar da siyasi noktada beraberliğimiz vardı. Yani parti olarak bizleri destekliyorlar, aynı zamanda Türkiye nin demokratikleşmesi, özgürlük yolunda attığımız adımlarda bizimle birlikte hareket ediyorlardı. Son o- laylarda şüphesiz bu çok geniş olan kitleyi itham etmiyoruz ama bu kitlenin içinde bir kısım yargı mensupları ve emniyet mensupları başta olmak üzere, farklı amaçlarla birtakım işler yaptıkları ortaya çıktı. Bu çok üzülecek bir olaydır" Arınç, şöyle devam etti: "Bu sebeple hükümetin alaşağı edilmesi, önümüzdeki seçimlere giderken hükümetin kolunun kanadının kırılmasını amaçlayan bu siyasi operasyon sebebiyle bugünlerde bir tartışma yaşıyoruz. Ben şahsen inanıyorum ki, bu tartışmalar kısa zamanda son bulacaktır. Çünkü o hareketin genelde bu tür olayları tasvip etmediğine inanıyorum. Şu andaki karşılıklı atışmalar, söz düelloları bir tarafa, temelde Türkiye sevdalılarının bir noktada tekrar buluşması beklenebilir. Siyasi olarak bize bu seçimlerde zarar verir mi? Verebilir. Vermeyebilir de Çünkü biz iki seçmenden birinin oyunu alan yüzde 50 lik bir iktidarız. Bu şu anda da geriye düşmüş durumda değil. Ama onların bir oyu bile bizim için değerli. İsteriz ki oylarını, siyasi desteklerini tekrar bize versinler. Yaşadığımız olayları onların da anlayışla karşılayacağını, bu noktada hükümetimizin tavrını destekleyeceklerini ümit ediyoruz. Kategorik olarak bu harekete karşı değiliz. Bunların iyi niyetle Türkiye içinde, dışında faaliyetler gösterdiğine büyük kitle olarak hepimiz inanıyoruz." İnternet düzenlemesi- Arınç, hükümetin internet kullanımı konusundaki düzenlemelere ilişkin soruları şöyle yanıtladı: "Samimi olduğumu ve güvendiğinizi düşünüyorum. Yaptığımız her şey eleştirilebilir. Bu eleştirileri büyük bir hoşgörü ile karşılayacağız. Ben uzun siyaset hayatım boyunca hep muhalefet partilerinde kaldım. Şimdi iktidar partisindeyim. Ancak muhalefetin ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu, gerek olduğunu, muhalefet olmadan demokrasi olmayacağına yürekten inanan bir insanım. Eleştirilere açığız. Ancak eleştiri ile hakaret arasındaki farkı da iyi bilenlerdeniz. Sonuna kadar eleştiride özgürlük olmalı. Buna bütün mevcudiyetimizle inanırız. Ama kişilik haklarına saldırı veya kişileri küçültücü, aşağılayıcı bir tavır kesinlikle olmamalı. İnternet konusundaki düzenlemeler bazı eleştiriler aldı. Bunların bir kısmında haklılık payı var. Esasen Sayın Cumhurbaşkanımız da bu konuda endişelerini ifade etmişti konuşmalarında. Önüne getirilen kanunda ilgili bakanı, Başbakanı davet ederek, 'şu konularda yeni bir düzenleme yapmanız daha iyi olacak' dedi. Hükümet buna söz verdi. İki maddesinde değişiklik dün veyahut önceki gün yapıldı. Yani bu Türkiye de demokrasinin ve k- endi içindeki check-balance sisteminin diyelim, taleplerin karşılanması yönteminin ne kadar gerçekçi olduğunu da gösteriyor." Arınç, yasamanın görevini yaptığını, yapmaya da devam edeceğini ifade ederek, şöyle devam etti: "Ancak AK Parti veya başka bir parti, çoğunluğuna güvenerek istediği kanunu geçiremiyor. Bu sistem içinde bir yargısal denetim de var. Önce Cumhurbaşkanının imzalayacağı veya veto edip etmeyeceği tartışılıyor. Eğer imzalar Resmi Gazete de yayınlanırsa kanun haline geliyor. Ondan sonra da anamuhalefet partisi veya 110 milletvekilinin imzası ile Anayasa Mahkemesi denetimine gidiyor. Bu aşamalardan geçtikten sonra bir kanun ancak yürürlükte kalabiliyor. Kaldı ki yürürlüğe girdikten sonra da herhangi bir maddesi ile ilgili olarak vatandaşların dahi müracaat hakları var. Yani yargısal denetim bir işin sonuna kadar Türkiye de geçerli, anayasaya uygunluk bakımından da bu denetim en iyi şekilde yapılıyor." İnternet haber portallarının destekleneceğini vurgulayan Arınç, "Şimdi internette paylaşım siteleri var. İnternette haber portalları var. Şunu 12 yıllık iktidarımızda bir iftihar tablosu olarak söylüyorum. İlk başladığımız günde internet henüz Türkiye için çok yeniydi. Her yerde de internet erişimi mümkün değildi. Yani abone sayısının 20 bin, 30 binlerde olduğu söyleniyordu. Ama bugün 34 milyon abone var. Yani bin misli bir artışı bizim hükümetimiz sağlıyor. Benim sorumluluk alanım içinde internet haber portalları için ayrı bir pozitif düzenleme yapıyoruz. Bunları Basın Kanunu içine alarak, ayrıca devletin i- lan ve reklamlarından istifade etmesini sağlayacağız" Arınç, internetteki haber portallarının çalışanlarına da yeni bir düzenleme ile Basın Kanunu çerçevesinde basın kartı verileceğini anlatarak, şunları ifade etti: "Bunun avantajlarından istifade edecekler ve basında çalışanlar gibi gazeteci sayılarak mali haklar elde edecekler. Ama paylaşım siteleri özellikle son yıllarda insanları adeta yok edercesine tehditler, hakaretler, özel hayata müdahaleler, birtakım montajlar, birtakım gizli kalması gereken evrakın ve bilgilerin ifşa edildiğini görüyoruz. Bunların önlenmesi, o k- işinin hukukunun önemsenmesiyle mümkündür. Burada karşılaştığımız zorlukları bir yasal düzenlemeyle bir prosedür altına alabilir miyiz diye düşündüğümüzü ifade ettik. Bu konuda yine olumlu bir çalışma olacağını düşünüyorum. Uygulamalar sırasında elbette bir yanlışlık olduğu ortaya çıkarsa bunun değiştirilmesi, ortadan kaldırılması mümkündür." -"24 saat içinde engellenebilecek"- İnternet alanında yapılan düzenlemelere destek verenlerin de olduğunu belirten Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son yıllarda Türkiye de önemli siyasetçiler, bu yolla görevlerinden edildi. Mesela anamuhalefet partisinin eski Genel Başkanı D- eniz Baykal, youtube veya başka bir erişim aracıyla kendi eşiyle ilgisi olmayan bir birliktelik sebebiyle kamuoyunda tepki ile karşılanabilecek, kendisinin de tepkileri karşılamak a- macıyla istifasını sunduğu ve görevinden ayrıldığı bir gerçek yaşadık. Yine o dönemde pek çok siyasi hakkında buna benzer kasetlerin şantaj yoluyla, yine internet erişimi ile kamuoyuna sunulduğunu gördük. Ben de şahidim ki Sayın Başbakanımız bunların derhal önlenmesi gerektiğini, bunlar için tedbir alınması gerektiğini ifade etti. Ulaştırma Bakanımızı görevlendirdi. Ama böyle bir olay karşısında erişimin yasaklanabilmesi veya engellenebilmesi takriben 5 gün süren bir prosedüre tabidir. Yaptığımız sadece bunu günlük hale getirmektir." Arınç, "Eskiden hakim kararı, onun buna havalesi, üzerinde mütalaa alınması 5 gün geçiyordu. Şimdi böylebir şey açık ve aşikar görülürse 24 saat içinde engellenebilecek. Sonradan mahkemenin incelemesine ve iznine tabi tutulacak. Dolayısıyla internet konusundaki bu kadar teferruata girmemek istiyorum. Dolayısıyla size şunu söylemek istiyorum, yasaklarla internetle mücadele etmek mümkün değildir. Yani bir yerde erişimi yasaklayabilirsiniz, başka yollardan hemen anında tekrar gösterime girebilir, tekrar iletişim kanallarına açılabilir. Ama ne yapalım ki elimizdeki imkanları insan hakları çerçevesinde kullanmak mecburiyetindeyiz ifadelerini kullandı. Katılımcıların Türkiye deki özgürlük ortamı ve demokrasi algısına ilişkin sorularını da yanıtlayan Arınç, şunları söyledi: "Türkiye bildiğiniz gibi çok partili siyasi hayata girdikten sonra 1960 da ve 1980 de iki askeri darbe yaşadı. Arada da zaman zaman silahlı kuvvetlerin üst kademesinin müdahaleleri oldu, mektupları oldu, muhtıraları oldu. Bu demokrasi hayatımıza ve demokrasinin gelişmesine, siyasi partilerin güçlenmesine çoğu zaman çok büyük engeller çıkardı. Türkiye demokrasininin kesintiye uğramasının sebeplerinden birisi budur. İkincisi de siyaset kurumu giderek şu veya bu sebeple giderek itibar kaybetti. Partiler, siyasetçiler, genelde siyaset kurumu güvenilmez, itibar edilmez bir kurum haline geldi. Demokrasi bundan da yara aldı." Arınç, demokrasilerde kuvvetler ayrılığı ilkesinin önemine değinerek, şöyle devam etti: "Bunlardan birisi yasama, birisi yürüme, birisi de yargıdır. Birisinin diğerine üstünlüğü yoktur. Hepsi kendi alanında bağımsızdır. Birbirleri ile iyi ilişkiler içindedir veya öyle olması lazımdır. Böyle sağlıklı bir demokrasinin ayakta durabilmesi için bu güçlerin de kendi aralarında başarılı olması gerekiyor. Yasama organı zaman zaman bu tür darbeler veya başka olaylarla kesintiye uğradı, örselendi ve yıprandı. Yargı zaman zaman yıprandı, çünkü yargının bağımsız olması asıldır ama aynı şekilde tarafsız olması da gerekir. Bağımsızlığı kabul edip, tarafsızlığı reddederken veya bir yandan da adeta zamanı geldiğinde özelikle üst yargının bir siyasi parti muhalefeti gibi "İsteriz ki oylarını siyasi desteklerini tekrar bize versinler. Yaşadığımız olayları onların da anlayışla karşılayacağını, bu noktada hükümetimizin tavrını destekleyeceklerini ümit ediyoruz" "Biz Avrupa Birliği ne üye olmak istiyoruz. Tam üye olmak istiyoruz ve bunu hak ederek almak istiyoruz. Avrupa Birliği sürecinde herhangi bir ayak sürümemiz ya da vazgeçmemiz söz konusu değildir" hareket ettiğini gördük. Türkiye istikrarsız dönemleri çok yaşadı. Mesela Cumhuriyetimizin 90. yılındayız te 100. yılını göreceğiz. 90 yılda işbaşına gelen hükümet sayısı nedir biliyor musunuz? Benim içinde bulunduğum son hükümetin numarası 61. hükümet. 90 yılda 61 hükümet geldi, gitti. Ortalamasını alırsanız bir sene üç ay düşer. Ama ben size iki aylık hükümetleri, üç aylık hükümetleri, belki iki seneyi bulmuş hükümetleri de söyleyebilirim. Koalisyon hükümeti Avrupa da çok iyi örneklerle destekleniyor olabilir. Ama biz koalisyon kültürünü çok fazla yaşamadık Türkiye de. Koalisyon partileri çok başarılı olamadı." -Cumhurbaşkanlığı seçimi- Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin soruları yanıtlayan Arınç, şunları ifade etti: "Bizim anayasamızda halen daha Cumhurbaşkanını Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri seçiyordu. Ama 2007 de bir kriz oldu. Meclis'in bunu seçmesi imkansız hale geldi. Biz de anayasa değişikliğine gittik, bundan sonra halk Cumhurbaşkanı nı seçecek dedik. 7 yıl, bu yıl bitiyor ve biz ağustos ayında yeni Cumhurbaşkanı nı halk oylaması ile seçeceğiz. Şimdi eski usule göre seçilen bir Cumhurbaşkanı nın yetkileri yeni usule göre seçilen bir Cumhurbaşkanı nın yetkileri o- larak karşımıza çıkıyor. Bu yetkilerde bir uygunsuzluk var mıdır, halk oyu ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı bu yetkileri ne kadar kullanmalıdır bugün tartışma konusudur. Ama fiili durum halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı anayasadaki haklarını kullanacaktır, kullanmaya devam edecektir. Ne vakte kadar? Yeni bir anayasa yapılıncaya kadar." Arınç, "Böyle bir anayasanın 2015 teki milletvekili seçimlerine kadar yapılma ihtimali varsa çok azdır teki tabloya bakacağız ve yeni bir anayasa yapma imkanımız ortaya çıkarsa sözümüzü tutacak yeni bir anayasada Cumhurbaşkanı nın yetkiler ve sorumlulukları da tekrar düzenlenecektir" yorumunda bulundu. Arınç, Türkiye nin AB hedefini yolunda çalışmalarına hızla devam ettiğini dile getirerek, "Biz Avrupa Birliği nde müzakereye 2005 Ekim ayında başladık. Asıl ilişkimiz 1958 de başladı. Sonra lerde anlaşma imzalandı lerde ancak Avrupa Birliği ne aday ülke olduk te de müzakere yapan aday ülke statüsünü aldık" "Şüphesiz Avrupa Birliği nde önümüze çok fırsatlar çıktı. Ama darbelerin ve müdahalelerin yapılmış olması, Avrupa Birliği nde bir çekingenliğe sebep olmuş olabilir" i- fadesini kullanan Arınç, şunları söyledi: "Başka farklı sebepler de var; halkımızın çoğunluğunun Müslüman olması gibi, nüfusumuzun çok fazla olması gibi, Maastrict ve Kopenhag kriterlerini karşılamıyor olmamız gibi, pek çok sebep de söyleniyor. Ama hükümetimiz döneminde 2005 te artık biz müzakerelere başladık. Bizim müzakereye başladığımız dönemde adı bile geçmeyen ülkeler Avrupa Birliği üyesi oldu. Biz hala fasılların açılmasını bekliyoruz. Bu engellemelerle bu işi uzaktan ele almanın da mutlaka bir sebebi olmalı. Ama Avrupa Birliği ni biz standart olarak görüyoruz. Bir hukuk ve ekonomi standardı olarak görüyoruz. Anayasasının 70 maddesini değiştirmiş, 100 den fazla kanunu müktesabat haline getirmiş bir ülkeyiz, bunu da fazlasıyla hak etmiyoruz. Bulgaristan dan daha fazla hak ediyoruz, Romanya dan daha fazla hak ediyoruz, Hırvatistan dan, Güney Kıbrıs tan daha fazla hak ediyoruz." Türkiye nin AB üyeliği konusunda istekli olduğunu belirten Arınç, "Biz Avrupa Birliği ne üye olmak istiyoruz. Tam üye olmak istiyoruz ve bunu hak ederek almak istiyoruz. Avrupa Birliği sürecinde herhangi bir ayak sürümemiz ya da vazgeçmemiz söz konusu değildir." Basın özgürlüğü- Başbakan Yardımcısı Arınç, Türkiye de basın özgürlüğü ve tutuklu gazetecilere ilişkin sorulara karşılık, "Bizim gazetecilerin cezaevlerinde olduğu sayı 40 olur, 50 olur, 60 olur Bu konuda tek söylediğimiz, ister eksiklik k- abul edin, isterseniz doğru kabul edin maalesef uymak zorunda olduğumuz bir yasal düzenleme var. Türkiye, 40 yıla, 30 yıla yaklaşan bir dönemde, terörün acısını yüreğinden hissediyor" dedi. Türkiye nin başta PKK olmak üzere terör örgütleriyle mücadele eden bir ülke olduğuna işaret ederek, "Şimdi bir yıldan beri içinde olduğumuz çözüm süreci hariç, bu dönem içinde yaptığımız iyileştirmeler de var. Eğer çözüm sürecinde olumlu noktada gitmeye devam edersek Terörle Mücadele Kanununu da kaldıracağız. Onun da kalkması yakındır. Ama bu 40 gazetecinin 32 si, Terörle Mücadele Kanunu'na aykırı davrandıkları için cezaevindeler. Yani terör örgütüne üye olmak, propagandasını yapmak, örgüt lehine eylemde bulunmak, bomba ya da silah nakletmek ve diğerleri Bu konularda bu kanunu yok farz ederek, insanın mesleğine ya da kişiliğine bakarak, bunu görmezden gelemeyiz" dedi. Arınç, sözlerine şöyle devam etti: "Yaptığımız önemli düzenlemelerden birisi şu; doğrudan doğruya propaganda sayılabilecek konularda suçlama yapılıyor ve ceza veriliyor. Mesela 'Sayın Apo, Sayın Öcalan' denmesi bile bu kanuna göre suç sayılmıştır. Sonra Yargıtay görüş değiştirdi. Sonunda da biz kanun değiştirdik. Dedik ki 'doğrudan propaganda suç olamaz ancak içinde şiddete yöneltici, silaha yöneltiyorsa, ayaklanmayı teşvik ediyorsa o zaman suç olabilir'. Şu anda Öcalan ın posterleri ile duvar yazılarıyla ellerinde taşıdıkları ve bayrak diyerek değer verdikleri şeylerle ne yapıyorlarsa içinde şiddet ve silah olmadığı, terör olmadığı müddetçe, bunlara hiçbir ceza verilmiyor. Yine bir kanun değişikliği yaparak düşünce açıklamasında basın ve yayın yoluyla fikirlerini açıklamaktan dolayı mahkum olanlara beş yıllık bir erteme getirdik. Bundan cezaevinde bulunan milletvekilleri de istifade etti. Şu anda hepsi tahliye edilmiş durumda. Belediye başkanları da KCK davası sanıkları da propaganda suçundan dolayı, cezaları ertelendiği için dışarı çıkmış oldular." Terörle Mücadele Kanunu'nun diğer maddelerini hedef alan bir çalışmaları olduğunu dile getiren Arınç, "Bunun için çözüm süreci doğru gitmektedir ve netice alabileceğimizin önümüze görünmesi lazım. Dolayısıyla bizde mesleğini yapmasından dolayı, karikatür yaptığından dolayı, kitap çıkardığından dolayı veya görsel birtakım medya iletişimi kurduğundan dolayı sadece iki kişi hakkında dava açılmıştır. Bu kişiler tahliye edilmişler fakat davaları bir şekilde devam etmiş, birkaç tanesi hakkında da karar verilmiştir.

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR Şubat Perşembe Cumartesi Alex Telles'den derbi yorumu Galatasaray'ın sol bek oyuncusu Alex Telles, "Stadımız dolu olduğu zaman etkilenmeyecek kişi ve takımın olmadığını düşünüyorum." dedi. G alatasaray'ın Spor Toto Süper Lig'in 22. haftasında Beşiktaş ile oynayacağı derbi öncesinde Brezilyalı oyuncu Alex Telles, kulüp televizyonuna açıklamalarda bulundu. Telles, derbide yaşanacak atmosferin çok üst düzey olacağını belirtirken, takıma yardım etmek için elinden geleni yapacağını ifade etti. Derbilerin hem futbolcular için, hem de camialar için çok önemli olduğunu vurgulayan Telles, "Bu yüzden de Cumartesi günü çok önemli bir maç bizi bekliyor. Ben de inanılmaz motive olmuş bir şekilde çalışmalarıma devam ediyorum. En son karar hocamız tarafından verilecektir ama, bana oynama şansı verirse derbide elimden gelenin en iyisini yapıp takımıma yardımcı olmak istiyorum." şeklinde konuştu. Türk Telekom Arena Stadı'nın dolu olduğu zaman etkilenmeyecek kişi ve takımın olmayacağını belirten genç oyuncu, "Bunu burada oynadığım ilk maçta yaşadım ve Brezilya'daki tanıdıklarımı arayarak anlattım. Derbide de bu muhteşem atmosferi tüm dünya bir daha görecektir." AMACIM MAKSİMUM FAYDA SAĞLAMAK Amacının her maçta takımına maksimum seviyede fayda sağlamak olduğunu kaydeden Telles, "Oyun stilimde gol atmak ve asist yapmak da var. Burak'a attırdığım golden dolayı çok mutluyum. Umarım Beşiktaş derbisinde de bu tip şansları yakalarız ve güzel sonuç alırız." dedi. (CİHAN) Türk futbolcusu 30 günde 10 maçı kaldıracak KAPASİTEDE DEĞİL Eskişehirspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, "Türk futbolcusu 30 günde 10 tane maçı kaldıracak kapasite de değil. Bu yüzden takımlar 24, 25 tane futbolcu ile sezona başlıyorlar. Bu gibi dönemlerde bu kadroları ekonomik olarak kullanarak bu türlü olumsuzluklardan performans düşüklüğünden ve sakatlıklardan oyuncularını uzaklaştırmaya çalışıyorlar." dedi. BORNOVA BELEDİYESİ PARK VE BAHÇELER MÜDÜRLÜĞÜ'NÜN GÖREV ALANLARINDAKİ PARKLARIN BAKIM VE ONARIMINDA KULLANILMAK ÜZERE ELEKTRİK MALZEMELERİ ALIMI BORNOVA BELEDİYESİ PARK VE BAHÇELER MÜDÜRLÜĞÜ Bornova Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü nün görev alanlarındaki parkların bakım ve onarımında kullanılmak üzere elektrik malzemeleri alımı alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/ İdarenin a) Adresi : ERGENE MAHALLESI 2 SOKAK IÇTAS HIZMET BINASI KAT:3 NO: BORNOVA/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi : parklar@bornova.bel.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 31 kalem elektrik malzemesi alımı Ayrıntılı bilgiye EKAP ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartname den ulaşılabilir. b) Teslim yeri : Bornova Belediyesi Şantiyesi, Park ve Bahçeler Müdürlüğü Elektrik Ambarı c) Teslim tarihi : Sözleşme imzalandığıı gün işe başlanıp, 45 takvim günü içerisinde malzemelerin tamamı teslim edilecektir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Bornova Belediye Başkanlığı Park ve Bahçeler Müdürlüğü Ergene Mah. İçtaş Hiz met Binası 2 Sok. No:7 K:3 Bornova-İzmir b) Tarihi ve saati : :00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları göste ren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 50 TRY (Türk Lirası) karşılığı Bornova Belediye Başkanlığı Park ve Bahçeler Müdürlüğü Ergene Mah. İçtaş Hizmet Binası 2 Sok. No:7 K:3 Bornova-İzmir adresinden satın alınabi lir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Bornova Belediye Başkanlığı Park ve Bahçeler Müdürlüğü Ergene Mah. İçtaş Hizmet Binası 2 Sok. No:7 K:3 Bornova-İzmir adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulu nan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3 ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 45 (kırkbeş) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Sondakika 22/2 Basın: 2058 Resmi İlanlar: de Sağlam, takım olarak şuanda hem lig hem de Türkiye Kupası açısından sezon başında planladıkları gibi önemli bir yer de olduklarını söyledi. Sağlam, Atatürk Stadı'nda düzenlediği basın toplantısında, takımın ligdeki ve Türkiye Kupası ndaki durumuyla ilgili açıklamalarda bulundu. "Sezona başlarken Eskişehirspor olarak önümüzde hedefler koyduk." diyen, Sağlam, bunlardan bir tanesinin ligle alakalı olduğunu belirterek, "Kendi gücümüz, potansiyelimiz ve kadro kalitemiz doğrultusunda şöyle bir hedef belirledik, 'Eskişehirspor olarak önümüzdeki sezon Türk futbolunu Avrupa kupalarında temsil edebilirsek, Avrupa kupalarına katılabilirsek bizim için bu bir başarıdır.' dedik. Tabi diğer kulvarda Türkiye Kupası idi. Türkiye Kupası nda da ilk oynadığımız Çıksalın maçında da hedefimizi çok net bir şekilde ortaya koyduk. Bu sezon Türkiye Kupası nda hedefimiz final oynamak ve kupayı kazanmak dedik. Tabi o günden bugüne çok maç oynadık." diye konuştu. HEM SÜPER LİG'DE HEM KUPADA İSTEDİĞİMİZ YERDEYİZ Birçok sıkıntılı dönemler yaşadıklarını aktaran Sağlam, ama bugün geldiğimiz nokta itibariyle bulunduklarını yeri değerlendirdikleri zaman Türkiye Kupası nda son 4 takıma kaldıklarını ve hedefinin içerisinde olduklarını kaydetti. Sağlam, şöyle konuştu: "Türkiye Lig inde de şuanda altıncı sıradayız ki önümüzdeki sezon Fenerbahçe nin Avrupa kupalarında oynayamayacak olmasını da göz önününde bulundurursak belki altıncı sırada olmanın bile Avrupa kupalarına katılabilecek bir netice olduğunu düşünürsek orada da hedefimizin içerisindeyiz diyebiliriz. Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Juventus maçından sonra Torino Havalimanı nda açıklamalarda bulundu. Belaruslu hakemlerin bariz gollerini vermediğini belirten Başkan Hacıosmanoğlu, "Oyuncularımızı tebrik ediyorum. Ancak hakemler çok kötü bir yönetim gösterdi ve yüzde yüz golümüzü vermedi." dedi. Maça kontrollü başladıklarını, ikinci yarıda takımın çok iyi oynadığını belirten Başkan Hacıosmanoğlu, "Oyuncularımızı tebrik ediyorum. Yüzde 100 golümüzü vermediler. 1-1 olsa belki çok farklı olacaktı. 2-3 tane as oyuncularını sonradan oyuna almalarına rağmen biz daha iyi oynadık. İlk golde top oyuncumuza çarpıp önlerine düştü. Talihsizlik oldu." Başkan Hacıosmanoğlu, Juventus karşısında özellikle de ikinci yarıda ortaya koydukları mücadeleyi Biz bu işi toparlarsak hem lig de hem kupa da yaşamış olduğumuz olumsuzluklara rağmen sıkıntılara rağmen iki kulvarda çok rahatlıkla halen sezon başı belirlediğimiz hedeflerin içerisindeyiz diyebiliriz. Bu da bizim geldiğimiz nokta itibariyle başarılı olduğumuz ortaya koyar. Bunu çok fazla irdelemeye, farklı taraflara çekmeye gerek yok. Tabi lig de daha iyi yerlerde de olabilirdik. Basit puanlar kaybettik." ANTALYA'DAN İYİ SONUÇLA DÖNMEK İSTİYORUZ Hafta sonu oynayacakları Medical Park Antalyaspor maçını da değerlendiren Sağlam, "Bu hafta Antalyaspor ile karşılaşacağız. Çok iyi bir rakibe karşı mücadele vereceğiz. O yüzden bu maçı çok önemsiyoruz ve inşaallah ciddi şekilde hazırlanıyoruz. O üzerimize düşen sorumluğu yerine getirip güzel sonuçla döneceğiz." TÜRK FUTBOLCUSU 30 GÜNDE 10 MAÇ YAPACAK KAPASİTE DE DEĞİL Türk futbolcularının yoğun maç temposuna da değinen Sağlam, bu süreçte sakatlıklarla gelen sıkıntıların yaşandığını dile getirdi. Türk futbolcularının yoğun tempo maç yapma kapasitelerinin düşük olduğunu belirten Sağlam, şöyle dedi: "Türk futbolcusu 30, 32 günde 10 tane maçı kaldıracak kapasite de değil. Bu yüzden takımlar 24, 25 tane futbolcu ile sezona başlıyorlar. Bu gibi dönemlerde de işte bu kadroları, oyuncaları değiştirerek, ekonomik olarak kullanarak bu türlü olumsuzluklardan hem performans düşüklüğünden hem de sakatlıklardan oyuncularını uzaklaştırmaya çalışıyorlar." (CİHAN) Trabzonspor'da Juventus maçının hakemine tepki örnek göstererek, tur şanslarının olduğunu iddia etti. Takımının yediği 2 nci golde tecrübesizliklerinin kurbanı olduklarını vurgulayan Başkan Hacıosmanoğlu, teknik direktör Hami Mandıralı'ya da sahip çıktı. Bordo-mavili kafileyi taşıyan uçakta ise dönüş yolunda büyük bir sessizlik vardı. Oyuncuların moralleri oldukça bozuktu. UEFA AVRUPA LİGİ'NDE 2. TUR İLK MAÇ SONUÇLARI UEFA Avrupa Ligi'nde son 32 turunda ilk karşılaşmalar tamamlandı. Birbirinden sürpriz sonuçlar geceye damga vurdu. Ukrayna'da yaşanan siyası olaylar nedeniyle Kiev'de oynanması gereken Dinamo Kiev - Valencia maçı Kıbras Rum Kesimi'nde oynandı ve Valincea sahadan 2-0 galip ayrıldı.(cihan)

15 Gaziemir ilçesinde inşaatı devam İzmir Yeni Fuar Kompleksi ni medya temsilcilerine gezdiren Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ismini İzmirlilerin belirleyeceği kompleksin temmuz ayında tamamlanacağını söyledi. Kocaoğlu, yeni alanla birlikte İzmir de fuarcılığı beş misli büyüteceklerini ifade etti 22 Şubat 2014 Cumartesi Dünyada ilk kez bir belediye tarafından öz kaynaklarla hayata geçirilen ve 400 milyon liraya mal olacak yeni fuar alanının tanıtım gezisine ilgi büyük oldu. Medya temsilcileri, Başkan Kocaoğlu ile birlikte 240 bin metrekarelik alanda yedi blok halinde inşaatı devam eden İzmir Yeni Fuar Kompleksi nin şantiyesini gezerek bilgi aldı. Şantiye sahasında konuşan Kocaoğlu, kompleksin havalimanına 10, şehir merkezine ise 15 dakika uzaklıkta olduğunu belirterek, hedeflerinin İzmir'i her gün fuar düzenleyen bir şehir haline getirmek olduğunu söyledi. Kocaoğlu, betonarme inşaatlarının büyük oranda bittiğini kaydederek, "İzmir fuarcılığını en az beş misli büyütmeyi hedefliyoruz. İzmir fuarcılığını daha üst düzeye çıkarıp dünyada tanınmış partner fuarcılık şirketleriyle birlikte çalışacağız. Bu kenti, her gün fuar yapılır hale getireceğiz. Kongre merkezini de hayata geçirdiğimizde, fuarla kongreyi iç içe gerçekleştirmeye çalışacağız." dedi. Fuar alanının ismini İzmirlilerin belirleyeceğini söyleyen Kocaoğlu, "Şu anda 'Fuar İzmir' deniyor ama biz ismini İzmirli hemşehrilerimizle birlikte belirleyeceğiz. İsim babası, hemşehrilerimiz olacak. İnşaatın tamamlanmasının ardından, temmuz ayından sonra ihtisas fuarlarını bu alanda yapacağız. Kültürpark taki fuar hollerinin yeri için de hayata geçireceğimiz bir projemiz var. Orada ne yapacağımızı kamuoyuyla paylaşacağız." şeklinde konuştu. İzmir Yeni Fuar Kompleksi'ni hayata geçirmek için kamulaştırma dahil tefrişatıyla birlikte 400 milyon liralık yatırım yaptıklarını vurgulayan Aziz Kocaoğlu, "Dünyada hiçbir belediye, bu kadar büyüklükte bir yatırımı tek başına yapmadı. İzmir Büyükşehir Belediyesi fuar için borçlanmadan, kendi bütçesiyle bu yatırımı hayata geçiriyor. Bu da bizim kentin ekonomisi, y- erelde kalkınma, fuarcılık ve kongre sektörünün gelişmesiyle ilgili hedefimizde, sadece ve sadece belediyenin gücü ve kaynaklarıyla ne noktaya geldiğimizin ve i- leride ne noktaya gelebileceğimizin en büyük ispatı. Bu projenin önce kentimize, bu bölgede üretim yapan sanayicilere, tarımcılara, Türkiye ve İzmir ekonomisine katkıda bulunmasını diliyorum. dedi. BAŞBAKAN'A KONGRE CEVABI Başkan Kocaoğlu ayrıca gazetecilerin, "Başbakan, 'İzmir in kongre merkezi yok.' demişti. Seçim öncesi buna yanıt mı veriyorsunuz?" sorusunu ise şöyle cevapladı: İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak, çevre yatırımları ve kentin kalkınması için yapılan yatırımlar konusunda hiç destek almadan, her belediyeye verilen ve verilmesi gereken bütçeden, o da İzmirlilerin verdiği vergilerin karşılığını alarak yaptığımız çalışmalardan bahsediyoruz. Sayın Başbakan, İzmir de bir eksik gördüyse kongre merkezi, raylı sistem, metro gibi İzmir'de başka eksiklikler gördüyse diğer illerde yaptığı gibi devlet bütçesinden destek vererek, kendisi yaparak veya bakanlıklara yaptırmaya muktedirdir. Biz de İzmir'e bir çivi çakan kim olursa Sayın Başbakan, sayın bakan, sayın hayırsever yapmıştır diye göğsümüzü gere gere paylaşırız. Eğer böyle bir eksiklik gördüyse teşekkür ederiz." Toplam 337 bin metrekare alan üzerindeki yeni kompleks, fuarcılık sektörünü büyüten İzmir i fuarlar ve kongreler şehri olma hedefine de bir adım daha yaklaştıracak. Fuar katılımcı ve ziyaretçilerine farklı bir ortam sunacak 14 katlı seyir kulesi tamamlandı. Amfitiyatro şeklinde hazırlanacak meydan ise fuarlar süresince çekim merkezi haline gelecek. Yeni fuar kompleksi projesinde, daha sonra gelebilecek talepleri karşılamak amacıyla ikinci etapta kullanılmak üzere 46 bin metrekarelik bir rezerv alanı oluşturuldu. Bunun haricinde 40 bin metrekarelik bir alan da otel ve kongre merkezi yapılması için ayrıldı. (HABER MERKEZİ)