Edebiyatın işlevi soruları derinleştirmektir

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Edebiyatın işlevi soruları derinleştirmektir"

Transkript

1 TUNA KİREMİTÇİ Edebiyatın işlevi soruları derinleştirmektir Aydınlık 5 Eylül 2013 Cuma Yıl: 3 Sayı: 132 ÜLKÜ TAMER NİHAT ZİYALAN Cemal Süreya nın dergiciliği 4 Nokta Durağı ndaki Özge Dirik 7 KAYA ÖZSEZGİN Terry Eagleton 11

2

3 Aydınlık DAMLA YAZICI 5 Eylül 2014 Cuma 3 DELİLER BOŞANDI Guguk Kuşu filminden... Köprüde trafik. Gene. Önümdeki genç adam, arkadaşına durumu bildiriyor telefonundan: Köprü kapalı, ne biliyim, gene biri intihar ediyormuş. Sen hallet o işi anlayacağın, baksana yetişemiyorum Kim, neden, hangi olay sonrası bir köprünün üstüne çıkıp da kendini denize atmak ister? Cevabı net; silahı olmayan. O da evindeki rahat koltuğunda, kıçının üstüne kurulup yazdığı son mektuba bakarak tek kurşunla yok olmayı isterdi büyük ihtimalle ama, gariban intihara bile otobüsle gitmek zorundadır bu ülkede. İşte belki de bütün neden budur, bütün neden hayat boyu eşek olup yük yüklenmesidir sırtına, bütün sorun ayaklarının tabanları tümden nasır olduğu halde, yani çalıştığın halde çalışmayan piç kuruları gibi zengin olamamaktır ve belki de asıl ve en kati neden sana verilen umutların birer illüzyondan ibaret olduğunu anlamandır. Gencin durumu senden vahim be vatandaş. Duyarsızlaşma bütün iliklerine işlemiş bir virüs gibi. Tek bir antikor yok mücadele edecek. Felsefe dersinde duyarsızlaşmayı örneklendiriyordu hocamız, bakınız neden; savaş falan kimin umrunda, öss sınavında çıkar diye! Örnek şu: Hani savaşa katılmış bir askersindir, gördüğün de ilk savaştır, önünde bir insan vurulur, allak bullak olursun. Sanki sen ölmüşsün gibi, bir insanın gözünün önünde ölmesinin, bir saniye önce varken yok olmasının vahametini tüm benliğinde hisseder ve kafayı yemekten korkarsın. Sonra ikinci ölüm, üçüncü kol kopması, dördüncü yüzüne sıçrayan beyin parçacıkları, beşinci ölüm, altıncı bağırsakları dışarıda olan insan inlemesi 7, 8, 9... Basıp geçersin artık ölen arkadaşının üstüne. Yanyana uyuduğun, yemeğini paylaştığın, sevgilisine mektup yazdığını bildiğin adamın kanlı bedenine basıp geçersin. Kafayı oynatmış olabilir misin? Kafayı oynatmadan yapılabilecek eylem mi bu? Kesinlikle kafayı oynattın. Tıpkı bizim mahalledeki yolun ortasında kıçını açıp, oracığa işeyen deli Hüsnü gibi. İnsanlar, olaylar, ölümler tıpkı onun takmadığı gibi senin de takmadığın şeyler artık. Duymamak, hissetmemek ve işte duyarsızlaşmak. Köprüden atlayan; deli, köprüden atlayana deli diyen adam; deli, bizim mahallede yolun ortasına işeyen Hüsnü abi de deli. Koca bir sistemin kurbanları, ezilenleri, taşıyanları, kaybedenleri... Üstümüze yüklenenler ağırlaştıkça konuşmaya dermanımız kalmıyor çalışmaktan, zaten karşı duramayışımızın nedeni de bu. Örgütlenemiyoruz, diklenemiyoruz; neden: Çünkü yarın iş var! Akaşama da viran olası hanede bekleyen... Bize patronları savunmayı öğretti bu düzen. Patronların uşağıydık, bir de avukatı yaptılar bizi. Ne acıdır ne olduğunun farkında olmamak! Yabancılaşmak, yalnızlaşmak, melankoli ve delirme... Edebiyatta en güçlü karakterler bu temelde yaratıldı. Kafka'dan Oğuz Ataya'a, Hesse'den Yusuf Atılgan'a, Canetti, Salinger, Saramago, Celine, Cervantes, Tahsin Yücel... Daha da kimler sayılır kimler... Çünkü yaratılan düzenek, ezenlerin ve ezilenlerin olduğu dünyayı ezilenlere taşıtmaktır. Ve demokraside de denildiği gibi çoğunluğun dediği olur! İşte tam da bu matematikle bakıldığında demokratik bey bilir ki ezilenler çoktur. Hatta demokratik bey ezilenden daha iyi bilmektedir yenilebileceğini. Birleşmememiz gerek, birleşirsek yeneriz. Bilinmekte. Bilindiği için bölünüyoruz, bilindiği için kesiyorlar yolumuzu ve başımızı. Yollar koyuyorlar aramıza ki kavuşmasın yumruklarımız. Ve işte edebiyatın baş karakterleri doğuyor bu yalnızlıktan. Çünkü somutun ve soyutun fotoğrafını çekebilen tek makinedir o. Ve doğuyor Aziz Nesin'in Deliler Boşandı hikayesi. Bir gün sokaklara çıkacağız o akıl hastanesinden kaçıp. İşte bir gün bu ülkede bütün bu delilerle devrim yapacağız biz. Ne de olsa, devrim delilerin işidir. UTANÇ Facebook da kılıçlı, baltalı örtünük giyimli erkekler çırpındırıyor kadınları kese, doğraya gırtlaklarını yalnız değilim seyreden Dünya nın gözü önünde kim ışıl ışıl bileyen onların destekçisi çırpınışlar bana da geçti bu yüzdendir kesik baş utancım Nihat Ziyalan Aydınlık Yayın Yönetmeni Haldun Çubukçu halduncubukcu@hotmail.com Yazıişleri Müdürü Damla Yazıcı damla.yazici@msn.com Sayfa Sekreteri Katkı sunanlar Görsel Tasarım Hakan Uğurluay İrem Halıç, Elif Korkut, Deniz Toprak Hakan Uğurluay, Şener Soysal Sahibi Anadolum Gazetecilik Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdür Celal Demirel Yönetim Yeri İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No:3/3 Beyoğlu / İstanbul Tel: / / Faks: Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel Sorumlu Müdür Murat Şimşek Tüzel Kişi Temsilcisi Metin Aktaş Reklam Servisi Reklam Gurup Başkanı Saynur Okuroğlu saynur@aydinlik.com.tr Reklam Müdürü Kamile Karakadılar kamile@aydinlik.com.tr kitap@aydinlikgazete.com Baskı: Anadolum Gazetecilik Basım Yayın San. Tic. A.Ş Oruçreis Cad. Remzi Özkaya Sok. No:16 Bahçelievler / İstanbul Tel:

4 4 5 Eylül 2014 Cuma ÜLKÜ TAMER Aydınlık TEBESSÜM MOLASI Cemal Süreya'nın dergiciliği Dönemin en diri dergisini çıkardı Cemal. Diriliği, hemen kendini göstermeyen ayrıntılarla sağladı. Sözgelimi, Orhan Veli Özel Sayısı nı hazırlarken bir sabah gözleri ışıl ışıl gelişini unutamam. Bak, ne buldum, dedi coşkuyla. Yaprak'ın lâstik mühürü. Her sayıya bu mühürü elle teker teker basalım. Bir anımı anlatayım önce. Cemal'in ikinci Papirüs dönemi. İlk dönemde yaprak biçiminde çıkarmıştı dergiyi; bir süre sonra da yayınına ara vermişti. Şimdi İstanbul'da daha kalın, daha doyurucu bir dergi hazırlığındaydı. Birlikte kolları sıvadık. Cağaloğlu'nda Eser Han'da küçük bir oda tuttuk. Evlerden getirilen bir-iki eşyayla döşedik. Yazılar hazırlandı. Dizgiye verilecek. Toplam basım gideri 1500 lira. Ceplerde 50 lira ya var ya yok. Bir gün Edip (Cansever) geldi. Çıkarken yerdeki ufacık, eski püskü bir halıya ilişti gözü. Bu iyi bir şeye benziyor, dedi. Kapalıçarşı'da ortağı Jak'la bir antikacı dükkânı vardı. Halı da satıyorlardı. Jak'a söyleyeyim, gelip baksın, dedi. Yarım saat sonra Jak damladı. Halıya baktı. Siz bunun üstüne basıyor musunuz? diye sordu şaşkınlıkla. Halıyı katladı, aldı gitti. Biraz sonra da yardımcıları Hakkı geldi. Elinde 2000 lira. Uzattı: Halının parası. Hayır, ilk sayının parası! Cemal, Halıya teşekkür ilânı koyalım dergiye, dedi. O hafta kolları daha da sıvadık coşkuyla. İlk sayının yazıları basımevine verildi. Bir hafta boyunca gece gündüz çalıştık. Cumartesi akşamı ayakta duracak halimiz yoktu artık. Yarın Pazar, dedim Cemal'e. Han kapalı. Akşama kadar yatıp uyuyacağım. Sen de keyfine bak. Pazartesi görüşürüz. Ertesi sabah evde gözümü açınca, başucuma annemin bıraktığı Cumhuriyet gazetesini aldım elime. İlk sayfanın altında bir haber: Cağaloğlu'nda yangın. Eser Han kül oldu. Cemal'i aradım hemen. Biraz sonra harap olmuş eşyaların, itfaiye suyuyla şişmiş kitapların arasından yazı dosyalarını ayırmaya çalışıyorduk. Aydınlık Han'da bir oda bulup oraya taşındık. İkinci Papirüs dönemi, sonuna kadar orada yaşandı. HHH Cemal'in dergiciliğini şairliğinden ayıramayız. Şair olarak ne kadar özgünse, ne kadar yaratıcıysa, dergici olarak da öyle özgün, öyle yaratıcıydı. O zamanki olanaklar içinde elbet. Dizgi kurşunla yapılıyordu. Fotoğraflar klişeye veriliyordu. Sayfa düzeni son derece sınırlıydı. Ancak üçüncü hamur kâğıt kullanılabiliyordu O da bulabilirsen. Benczûr Gyula ( ) Siz gelinceye kadar... Cemal Süreya maliyeciydi. Uzun yıllar müfettişlik yapmıştı. Bir ara Darphane Müdürü olarak görevlendirildi. Bir süre sonra yetkililer ayıldı. Bir solcu nun o makamda bulunmasını hazmedemeyen Maliye Bakanı, Darphane yi teftişe geldi. Yanında Cemal Süreya, her yanı sıkı sıkıya inceledi, ama sakıncalı, aksayan bir şeye rastlayamadı. Baktı, takacağı bir şey yok. Burası ne kadar pis, dedi. Her taraf kir içinde. Sayın Bakan, dedi Cemal Süreya, siz gelinceye kadar tertemizdi. Ertesi gün görevden alındı. Bir zamanlar müdürlük yaptığı darphanede grevcileri desteklerken. Foto: Aydınlık arşivi Her sayının gideri son dakikada, çoğu kere mucizelerle karşılanabiliyordu. Bu koşullarda dönemin en diri dergisini çıkardı Cemal. Diriliği, hemen kendini göstermeyen ayrıntılarla sağladı. Sözgelimi, Orhan Veli Özel Sayısı nı hazırlarken bir sabah gözleri ışıl ışıl gelişini unutamam. Bak, ne buldum, dedi coşkuyla. Yaprak'ın lâstik mühürü. Her sayıya bu mühürü elle teker teker basalım. Kolları sıvayıp 1500 derginin belirli bir sayfasına mühürü bastık. HHH Cemal'in şairliği dergiciliğini ne kadar beslediyse, dergiciliği de düzyazıcılığı nı o kadar besledi. Daha önce de düzyazılar yazıyordu Cemal. Hem kendi imzasıyla, hem takma adlarla. Osman Mazlum en ünlüsüydü bu takma adların. Ama Papirüs onun bu yanını daha da geliştirdi. Bir kere, her sayıya bir şairi anlatan temel yazıyı yazması gerekiyordu. Savran bölümüne imzalı-imzasız değinmeler çiziktirmesi gerekiyordu. Bunların yarına ertelenmeden hemen gerçekleştirilmesi gerekiyordu. Bu gerekiyordu lar onun erteleme alışkanlığı nın önünü kesti. Bir bakıma o alışkanlığı ortadan kaldırdı. Cemal, yazacağı yazılardan söz ederdi daha önce, ama onların çoğunu kâğıda dökmezdi. Papirüs'le birlikte derginin hem başöğretmeni, hem en çalışkan öğrencisi oldu. Özgün yorumlarıyla, onlarca şairi anlatan, şiirlerini irdeleyen önemli yazılar yazdı. Savran bölümündeki canlı notlarıyla günün edebiyat gündemini kovaladı, bazen oluşturdu. HHH Evet, dergicilik Cemal için bir sevda işiydi, bir tutkuydu. Dergi kapandıktan yıllar sonra, Milliyet Yayınları'nı yönettiğim dönemde Cemal'i buldum. Gel, dedim, Papirüs'ü yeniden çıkar. Bütün giderleri biz karşılayacağız. Baskıyı, dağıtımı biz sağlayacağız. Derginin hakları yine sende olacak. Kimse hiç bir şeye karışmayacak. Dilediğini yap. Yazılardan sayfa düzenine kadar, ne istiyorsan... Kabul etmedi. Çünkü Papirüs'ü kimseyle paylaşmak istemiyordu. Onu herkesten, her şeyden sakınıyordu.

5 Aydınlık HASAN CÜNEYT BOZKURT 5 Bir dil deneyi: YUVAYÖNELİK smail Ertürk 1959, Söke doğumlu bir tasını değil, yolu ve yolun çıkabileceği yerekonomist den bu yana Manc- leri ön plana çıkaran bir karma. Oysa, behester Üniversitesi nde öğretim üyesi nim hareket halinde olmamın amacı, olarak çalışıyor. Konuk öğretim üyesi yola çıkış noktasının kendisi. Ben, çıkış nokolarak da Atlanta, Brüksel, Casablanca, tama dönmek için harekete geçtim ve yerjohannesburg, Hong Kong, İstanbul, Kings- yüzünde dolanıyorum. Abdal değilim ben, ton, Paris, Petersburg, Sao Paulo ve Sin- yuvayöneliğim. Yazarın yuva olarak tanımladığı, yurt ve gapur da sık sık bulunuyor. Yuvayönelik bu seyahatlerin etkisinde bir kitap olmuş. evden daha soyut bir yer. Kendini bulmaya Kullandığı temel kavramlar yol ve yolcu- çalışıyor. Bir varlık muhasebesi içerisinde. luk. Buradan hareketle hikâyelerin geçti- İnsan yeryüzünde dolaşsa, gökleri geçği mekânlar ya bir havaalanına ya da bir se yine kendisinden ayrılamaz, buna imkan yoktur. diyen Mevlana yı kendine otel odasına denk geliyor. rehber edinmiş. Kendine İlk kitabı Perde li Düşündönmeye çalışıyor. Semaceler (2008) sinema yazızenler bu noktada Ertürk larından, ikinci kitabı Şen için önemli bir metafor. DüBurgaç (2009) edebiyat şünce zeminine Nietzsche yazılarından oluşuyordu. Yuve Martisse i de eklemek vayönelik ilk anlatısı. gerek. Michel Serres in FiKitap, öykü olarak sınıfziğin Doğuşu adlı kitabı, landırılmış. Fakat klasik bir yine Ertürk ün kılavuz kiöyküde olmayacak kadar taplarından biri. Pek çok özyaşam öyküsü ve dekitap adı geçiyor metinlerneme içerdiği için İsmail Erde. Bu yönüyle Jorge Luis türk kitabını özöykeme Borges e yaklaşıyor. Arolarak tanımlıyor. Üç kelikamda, Borges in öykücüye, meden birer parça alıp bu tür işlere kalkışması için böyle bir tanım yapmış. İsmail Ertürk verdiği özgüven vardı, diyor Nermi Uygur un Denemeli Denemesiz adlı kitabı bu tarz giri- Ertürk. Anlatıdaki deneysellik konusunda şimlerin hem teorik altyapısını hem de uy- da Bilge Karasu dan etkilenmiş. Bence denemenin kendisi üzerinde gulamasını vermesi açısından etkili bir kitaptı. İçinde ateş olmayan yazmasın, di- biraz durmamız gerekiyor. Deneme, felyordu Uygur, ben ne yazdıysam ateşle sefeyle edebiyatın buluştuğu yerdir. Deyazdım. Daha doğrusu, yazmadım, yandım. neme yazmak deney yapmaktır. FelsefeYakabildiysem, yanmakta olduğum için yi gerçeklikte denemektir. Diyalektiğin yaktım. Ertürk de bu ateşle yazıyor ve Uy- örneklerini bulmaktır. Görev gereği degur un etkilendiği denemecilerin (Tao, neme yazılmaz. Kimseye etraflıca söyleçien, Han Yu, Liu Cung Yuan, Yuan Mei, yemediklerimizi düzene soktuğumuz bir Şen Fu) mirasını devralıyor. Bu mirasa Pas- yerdir deneme. Özyaşamöyküsünü zorunlu cal, Chesterton, Hazlitt, Friedrich Schlegel, olarak içinde taşır. Bir o kadar da (dilin kennietzsche, Dostoyevski, Aldous Huxley, disi gibi) kurmacadır. Yasalara ulaşmak yeunamuno, Ortega, Musil, Curtius, Jünger, rine güvenli saptamalar yapmayı daha mantıklı bulduğumuz yerdir. Bir konuyu bügide, Valery de eklenebilir. Kitabın adı türetilmiş bir kelime. Şöy- tün yönleriyle ele aldığını ileri sürmeyen le açıklıyor Ertürk: Yolculuk; uymayan, ye- yazı türüdür deneme. Bu yönleriyle Erterince derine inmeyen bir eğretileme; be- türk ün bahsettiği özyaşamöyküsü ve öynim yeryüzünde hareket halinde olma du- küyü rahatlıkla kucaklayabilir diye düşürumumu aktarmak için. Yolculuk, teme- nüyorum. Elbette (Ertürk ün Yuvayönelinde; arayış içinde olmayı, bilinmeyene lik te yaptığı gibi) dilsel deneylere de kadoğru kendini salıvermeyi, yola çıkış nok- pısı açıktır. İ Yuvayönelik İsmail Ertürk Yapı Kredi Yayınları 132 s.

6 5 Eylül 2014 Cuma 6 Aydınlık CÜNEYT AKALIN SİNA AKŞİN DEN KISA 20. YÜZYIL TARİHİ Yüzyıla Cumhuriyet in penceresinden bakmak Akşin in kitabının bir başka özelliği, son yıllarda büyük saldırılara uğrayan Kemalist Cumhuriyeti yerli yerine oturtması. Bu kadarı bile yetiyor. Karalama kampanyası bir yana itilince, hem bizim Cumhuriyetimiz hem de öteki cumhuriyetler ışıldıyor. Büyük Fransız Devrimi nin bitmediğini, tersine eşitlik, özgürlük, dayanışma ülküsünün Paris in Bastille Meydanı ndan Sarı Irmak a, Mekong Vadisi ne, Nil boylarına, Ant Dağları na doğru yayıldığını anlatıyor Kısa 20. Yüzyıl Tarihi Sina Akşin İş Bankası Kültür Yayınları 596 s. 20. Yüzyıl ı yazmak, anlatmak kolay değil. Çünkü zor, karmaşık bir yüzyıl. Yepyeni umutlar getirdi, korkunç trajedilere sahne oldu. Kapitalist - emperyalizmin yıkılışını müjdelerken, emperyalizmin yarattığı iki büyük dünya savaşına tanıklık etti. Böylesi bir yüzyılı iki cümleyle geçiştirmek olmaz. Tarihçi Hobsbawm un aşırılıklar çağı nitelemesi açıklayıcı mı? Önemli olan, hüküm vermekten önce, kavramak, anlamaya çalışmaktır. Tarihte olgular değişmez. Tarihyazımının can alıcı sorusu kimin için dir. 20. yüzyıla damga vuran egemenlerle, bu yüzyılda dünyanın dört bir yanında tarih sahnesine çıkan mazlumların bakışı, kuşkusuz aynı olamaz. Ülkemizde piyasayı dolduran siyasi tarih kitaplarının çoğu Soğuk Savaş damgalıdır. Ak-kara bölmelidir. Kapitalistler Hür Dünyacı dır, komünistler ise nedeni bile açıklanmadan kötü kefesine konur. Bu tür tarih kitapları sığdır, gerçeği aramak yerine kendi gerçeğini dayatmak rafına aittir. Sina Akşin özet bir zaman diliminden sonra olaylara giriyor. Aslında 20. yüzyıl kronolojisi belli. İki dünya savaşı, bunların önü arkası derken ortaya 20. yüzyılın genel görünümü çıkıyor. Buna bir de Sovyetler in dağılışı eklenince, tablo tamamlanıyor. Akşin de öyle yapıyor. Zor olan nesnellik. Özellikle Sovyetler de iktidar olduktan sonra insanoğlunun ufkunu açan sosyalizme karşı tavır önemli. Soğuk Savaş tarihçilerinin ısrarla karaladıkları bu olguya ilişkin tavır turnusol kağıdı niteliğinde. S.Akşin bakış açısını şöyle açıklıyor: İnsanlığın geleceğinin sosyalist düzende olacağını, sosyalizmin öngördüğü servet eşitliğinin bir bakıma Fransız Devrimi nin eşitlik ilkesinin bir gereği olduğunu düşünüyorum.yani kapitalizmin doğasındaki çarpık gelir bölüşümü aykırı iken insanların yasa önünde eşit olmakla yetinmelerini istemek, bir yerde onlarla alay etmektir. (s. 96) Olaya bu açıdan bakış, önümüze konan tarihyazımını baş aşağı ediyor. ABD yi İngiltere yi, büyük güçleri, Çin in, Afrika nın, L.Amerika nın da yer aldığı bir dünyanın içine yerleştiriyor. 19. ve 20. yüzyıllara damga vuran, bununla da kalmayan, mazlumların dünyasına önderlik eden bir akımı, ötekiler gibi, serinkanlılıkla ele alıyor. Akşin in 20. yüzyıldaki büyük trajedileri kapitalizmin-emperyalizminin yarattığını açıkta ifade etmesi, önemli.. Siyaset ağırlıklı tarih Kısa 20. Yüzyıl Tarihi siyaset ağırlıklı, doğal olarak. Ancak yazar, yüzyılın bütününü ortaya koyarken, teknolojik gelişmeleri, ekonomik-kültürel unsurları vb.de irdeliyor. Siyasetin öteki disiplinlerden beslenişini açıyor. Kitaptaki özel okuma parçaları, okumayı kolaylaştırıyor. Kitabın rahat bir üslubu var. Yazar adeta söyleşiyor okurlarla. Asık suratlı, anlaşma maddeleri ile dolu bir kitap hiç değil, 500 küsur sayfalık kitap su gibi akıyor. Sina Akşin olayları anlattıktan sonra, kendi deyişi ile futürolojiye kaçmadan yani falcılığa heveslenmeden, somut olgulardan hareketle geleceğe ışık tutmaya çalışıyor. Hegemonya Siyasi Tarih Kitapları Siyasi tarih kitapları en çok satan kitaplar arasındadır. Bu noktada, ders kitapları arasında en çok satanıdır, vurgusunu yapmak sanırım gerekli. Genç nüfusun öğrenim zorunlu okumaları gereğiyle, bazı üniversite kitaplarının satışının yüksekliğini olağan karşılamak gerekir. Siyasi tarih kitaplarının çok satması, devlet geleneği içinde çağdaş tarihin öneminden mi? Önce çerçeveyi çizelim. Kastedilen kitaplar Türk Devrim Tarihi (örn. Prof. Şerafettin Turan) ya da Türk Siyasi Tarihi ( örn. Prof. Kemal Karpat) gibi Türkiye üzerinde yoğunlaşan değil, genel tarih kitaplarıdır. Bu alanda hegemonya A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi hocalarının elindedir. Bu yayınlardan önce SBF öğretim üyelerinden Prof. Ahmet Şükrü Esmer in Siyasi Tarih ( ) kitabı bilinir. Ancak siyasi tarih kitaplarını best seller (çok satan) kitaplar kategorisine sokma başarısı Prof. Fahir Armaoğlu na aittir de ölen Prof. Fahir Armaoğlu SBF Siyasi Tarih Kürsüsü nde başlayan kariyerini Türk Tarih Kurumu üyeliği, ODTÜ Mütevelli Heyeti başkanlığı, dönemin sağ gazetesi Tercüman da dış politika yazarlığı gibi alanlarda sürdürdü. Armaoğlu nun ilk Siyasi Tarih ( ) SBF ce ders kitabı olarak yayımlandı. Çok ilgi görünce, İş Kültür Yayınları bin sayfaya yaklaşan kitabı ikiye bölünerek, yayınladı. (Siyasi Tarih , Siyasi Tarih ) Kitabın çok satmasının başlıca nedeni, alanında sorununu irdelerken Çin in yükselişine dikkat çekiyor de 7 milyara ulaşan dünya nüfusunun 2050 de 11 milyara çıkacağı tahminlerini ileten Akşin, nüfus artışını bilinçsizliğe ve cehalete bağlıyor, çevre sorunlarının büyük bölümünün tüketim toplumunun eseri olduğunu vurgulayan Akşin, Çin deki ve Hindistan daki büyümenin Amerikan yaşam tarzı yani tüketim toplumu yönünde olacaksa, yandık haklı kaygılarını belirtiyor. Akşin, yüzyılın sonundaki Türkiye ye bakarken hesapsız kitapsız kalkınmanın yarattığı fukaralığın, insan haklarındaki özellikle kadın haklarındaki gerilemenin, laik-çağcıl değerlerin saldırı altında oluşunun, Türkiye nin bağımsızlık sorununun giderek vehamet kesbetmesinin altını çiziyor. Akşin in Kısa 20. Yüzyıl Tarihi her aydının kütüphanesinde olmalı. Sina Akşin üniversitede (sivil-askeri) tek olmasının yanı sıra, gazeteciler, meraklı okurlar için de temel kaynak özelliğindeydi. Tarihsel olayları alt alta sıralayan kitap, bir ihtiyaca cevap veriyordu. Ancak büyük zaafı Avrupa ve Batı ağırlıklı çalışmanın antikomünist bakış açısıydı. Her taşın altında komünist parmağı arayan kitap, Soğuk Savaş döneminin bütün özelliklerini taşır. Çok bilinen kitaplardan biri de Dr.Rıfat Uçarol un Siyasi Tarih kitabıdır. Askeri öğrenci olarak girdiği AÜ DTCF de tarih master-doktorası yapan Dr. Uçarol un kitabının daha çok askeri okullarda okutulduğu anlaşılıyor. Armaoğlu nun tarzındaki kitap daha çok savaşlar-antlaşmalar üzerinde yoğunlaşıyor. Siyasi tarih kitapları açısından köklü sayılabilecek değişiklik, Prof. Oral Sander ce gerçekleştirildi. Erken yitirdiğimiz Prof. Sander kapsamlı bir içerik değişikliğine gitti. Siyasi Tarih adını verdiği, aslında Uygarlık Tarihi sıfatını daha çok hak eden kitabını Siyasi Tarih, İlkçağlardan 1918 e ve Siyasi tarih, 1918 den 1994 e başlıklı iki ciltte yayımladı. İlk yayım tarihi,1989. Kitap onlarca baskıya ulaştı. Sander in kitabı özellikle 20. yüzyıla kadar olan süreyi çok geniş çerçevede ele alıyor. Farklı olarak, olayları uluslar arası düzlemde inceliyor. Bir başka özelliği, disiplinlerarası gidiş-gelişlerin çokluğu. Prof. Sander in demokrat yaklaşımlı, bilimsel kitabı, kolay okunan akıcı üslubuyla pek çok okurun ilgisini çekti ve o da çok sattı.

7 Aydınlık NİHAT ZİYALAN 5 Eylül 2014 Cuma 7 KANGURUCA AYDINLIK GÜNLER Nokta Durağı bu şiir biraz ayıp bayım şimdiden uyarayım henüz ilkokuldayken bakir şehvetlerdi en sevdiğim dersin adı ders Türkçe, bildiğiniz dilbilgisi benim öğrendiğim ise hiç evlenmemiş bir vücudun dili ( Özge Dirik, ikincil ruhla pisuar buluşmaları, 31) Karım gülme hastalığına yakalandı. Şu an hastanedeyim. Bekleme odası kalabalık olduğu için, asansörün karşısındaki sandalyede yazıyorum. Asansör her gelişinde, kata vardım ötüşüyle ötüyor. Bir an için hayretle bakıyor çıkanlar. Varsın baksınlar. Sandalyenin tenha duruşu bana çok şiirli geldi. Türkiye ile yatıp kalktığımız için, günlerdir cumhurbaşkanı seçimini konuşup duruyorduk. Saat farkından ötürü, geceyarısını geçip pazartesine girdikten sonra, oturduk bilgisayarın başına. Sonuçları okudukça tuhaflaştı karım. Çoğu köşe yazarı gibi ben de yazmıştım Tayyip beyin kazanacağını. Ama karım Türk halkına güveniyorum diyerek sürpriz bekliyordu. Sonuç kesinleşince, vay benim Türkiyem diye diye gülmeye başladı. Gülüyor diye hoşuma gitti ilkten. Ama kesilmek bilmedi. Acildeki görevliler hiç şaşırmadı karımın durumuna. Daha önce de rastlamışlar böylesine. Doktora göre, ülkesine çok bağlıymış. Sanki ben değilim! Biraz gevşeteceklermiş! Korkulacak bir durum yokmuş. Hastanede çok bekleyeceğimi düşünerek Ve Yayınevi nin dört kitabını koymuştum sırt çantama. İyi yapmışım. Mehmet Bacaksızlar dan (Şair Mehmed Arif B.) gelir gelmez kitapları okumuş, üzerine kafa yorup duruyordum. Karımın gevşetilme işlemi isterse bütün gün sürsün. Çıkardım kitapları. Daha önce bir şirini okuyup çok sevdiğim Özge Dirik in Nokta Durağı adlı kitabına yoğunlaştım. Nasıl olsa Oza, Kargı, sakalsız bir oğlanın tragedyası üstüne çokca yazıldı. Özge daha çok kadın adı olarak bilinir. Fakat Özge Dirik erkek. Kitabına Nokta Durağı adını, Ankara-Çankaya daki Nokta Durağı ndan esinlenerek koyduğunu sanmıyorum. Yaşamını noktalamaya kararlı biri. Canına kıymadan altı gün önce şiir dosyasını hazırlarken arkadaşı Vedat Kamer e şöyle bir ileti yollamış: bi de sanırım bir kitap dosyası hazırlamaya başladım. nokta durağı isminde. hiç bir şey yapamıyor olmaktan sahip olduğum her şeye küfretmeye başladım. daha fazla saçmalamamam için bi şeyler yaparak kendimi kandırmalıyım. Bu iletideki iki şey içimi titretti: sanırım ve kendimi kandırmalıyım. İncinmiş, güvensiz, umutsuz birine yakışan sözler. Keşke birileri çıkıp da ona, şiirlerinin biricik olduğunu söyleyebilseydi. Ülkemizde ne yazık ki kimse kimseyi beğenmiyor. Hele şairler! Nokta Durağı çıkmadan önce şiirlerini okusaydım, nasıl bir şiir yazdığının farkında olmayan bu şair için edebiyat dünyasını uyarırdım. Belki bu çabam işe yarar, Özge ye yaşama sevinci yükleyebilirdik. Belki de gördüğü ilgiden ötürü intihardan vazgeçerdi. Öldükten sonra ünlenen bir şair olacak Özge Dirik. Kimlerden oluştuğu belli olmayan şairler loncasının başköşesine oturacak bir şair. Ona gösterdiğimiz ilgiyle güler yüzlü, okuyana umut aşılayan şiirler de yazabilirdi. Yazık! Neredeyse şiirlerinin tamamında ölüm, intihar dizeleri var. Karamsarlığını kendiyle dalga geçerek kırma çabaları yetersiz kalıyor şiirlerinde. İlgisizlikle sulanan bir yalnızlık, şizofreni ağacını çabuk büyütür. Kaan Özer in çıkardığı TABUTmag Dergisi nde Masal şiirini okuyunca çarpılmıştım. O şiir okunsun diye birçok yerde yayınladım ve kitabını sabırsızlıkla bekledim. Nokta Durağı bir başyapıt: babamın eskilerine yetişmek üzere/büyütürken çocukluğumu dolu dizgin/hangi sarhoşlukla sıkı fıkı olsam /abileşirdi, çocuk aklı kardeşine emanet/ büyümüş de küçülmeye imrenmiş bedenim bayramın ilk günü kavurmasını yiyip / yeni giysileriyle evden kaçan isyanım / çamuruna bile kanınca sokakların / Müslüman bir salyangoz olup / yanlış mahallelerine girdi hayatın Özge Dirik hakkında biraz bilgi alabilmek için Ve Yayınevi nin sahibi, Nokta Durağı adlı bir güzelliği yayına hazırlayan Kenan Yücel e yazdım. Aldığım karşılık: Özge yi tanımıyordum, yaşamı hakkında çok bilgi sahibi değilim. Evli olduğunu (çocuğu yok), bankada çalıştığını, yirmi beş yaşında evinin balkonundan atlayarak yaşamına son verdiğini biliyorum yalnızca. E-dergi olarak çıkan Kuzey Yıldızı ekibinde yer almış. Yakın arkadaşlarına sorduğumda onlar da çok fazla girmiyorlar yaşantısına. Kitabını yayına hazırladığım halde yaşamı, kişiliği hakkında o kadar az şey öğrendim ki... Bir sır perdesiyle sarılı sanki. Görünürlüğe çok fazla önem vermediğini, fotografının yayınlanmasını istemediğini öğrendim. Bu yüzden kitabına bir suretini koyamadım. Şiiri bir varoluş biçimi olarak gördüğünü söyleyebilirim. Kitabın notlar bölümünde Özge ye ait ne varsa koydum, o kısımdan yararlanabilirsin... Nokta Durağı bana göre üç kitaptan oluşuyor. Vasiyet, Hürriyet Gazetesi nde listesi çıkan otuz şiir. İlham Nöbetleri başlığı altında Özge Dirik in listeye almadığı 2. bölüm ve düzyazı şiirlerden oluşan İkincil Ruhla Pisuar Buluşmaları. Şiirlerindeki temalardan Özge nin yaşam öyküsüne erişilebilir bence. Modaya uyarak anlamsız bir gürültü çıkarmak için yazılmış şiirler değil. İHTİYAÇTAN yazılmış şiirler. Şairin canına kıymaya kararlı olduğunu yazdıklarını okudukça anladım. Bu saatten sonra anlasam ne olacak? Düzyazı şiirleri kendiyle yüzleşmek için seçtiği bir yol. Fakat hepsi buza yazılmış metinler gibi yazarını eritmekten başka işe yaramamış. Bazı kişilikler vardır; onları öğrendikçe, yaşam karşısındaki duruşunuzun bıçağı bilenir. Keskin bıçağınızdan ötürü kasap olurum diye korkmayın. Yaşamınızı korumak için kullanırsanız bir sorun çıkmaz. Dirik in şiirlerini okudukça canavarlara karşı bıçağınızın bilendiğini hissedersiniz. Artık gerisi size kalmış. Nokta Durağı Avrupa da, örneğin Fransa da yayınlansa yılın bombası olarak gösterilirdi. Kısa sürede okullarda ders kitabı olarak okutulur ve klasikleşirdi. Ülkemizde de fişek gibi yükselmesini kimse önleyemez. Göreceksiniz. Kendi şiirinden başkasını beğenmeyen büyük şairler, Nokta Durağı nı okuyun! Okuyun da şiir zihniniz gelişsin biraz! Evlilik üstüne yazdığı şiirle noktalıyorum. NİHAT ZİYALAN Sydney2014 BOR UN PAZARI aynı kadınla ikinci defa evlenmek ikinci defa yakılan sigaranın ağır tadı ha bitti, ha bitecek... aynı kadınla üçüncü defa evlenmek denizin demlediği vapur çayı ama pahalı. aynı kadınla dördüncü defa evlenmek bohçacılar topluyorlar kalanları ısrarkar geçimsizlikten hoşnut şehrin baro su. aynı kadınla beşinci defa evlenme. Özge Dirik Nokta Durağı Özge Dirik Ve Yayınevi 160 s.

8 5 Eylül 2014 Cuma Aydınlık 8 ROZERİN DOĞAN 9 TUNA KİREMİTÇİ İLE SONUN GELDİ SEVGİLİM ÜZERİNE Edebiyatın bir işlevi varsa o da soruları derinleştirmektir Bugün medya sadece şov dünyasından değil, kültürden, siyasetten, spordan, hatta ulusal güvenlikten bile magazin ağzıyla bahsediyor. Gazze den Alaçatı dan bahseder gibi bahseden dahi köşe yazarları var. Artık hiçbir şeyi derinlemesine öğrenmeye gerek yok! Vaad edilen ışıltılı dünya kollarını açmış bizi bekliyor! Tuzağa düşmek her zamankinden kolay. Devrim de bu girdaptan çıkmanın yollarını arıyor Sonun Geldi Sevgilim Tuna Kiremitçi April Yayıncılık 234 s. Kitabın başında Bu romandaki her şey hayal ürünüdür. Dünyanın tamamen delirmiş olması hariç diyorsunuz. Dünya nasıl delirdi veya kim delirtti? - Para ve güç peşinde koşmaktan topluca çıldırmış haldeyiz. Halimiz kırkıncı kattan düşen ve geçtiği her katta buraya kadar her şey yolunda... diyen adamınkine benziyor. Birbirimizin ne dediğini duymaya, halinden anlamaya zaman yok. Bu bizi egoistleşmeye itiyor. İçimizde doğan boşluğu da fanatizmle ya da uyuşturucularla dolduruyoruz. Şu durumda tek çıkış yolu mizah gibi. Ayrıca, romanın otobiyografik olduğunu sananlar çıkacağını tahmin etmedim desem yalan olur. Mizahı da biraz bu yanılsamanın üzerine kurmak istedim. Romanın başkahramanı Devrim boşanma sürecinde ünlü karısı Rosa nın anlattıklarıyla medyatik olmuş biridir. Bu süreçte intihar noktasına gelir. Topluma şaşaalı görünen bu hayatlarda gerçekten bu kadar ağır bedeller ödeniyor mu? - Bugün bir illüzyonlar dünyasında yaşıyoruz. En becerikli illüzyonistleri en iyi siyasetçiler, kanaat önderleri ya da rol modelleri sayıyoruz. Gerçek değerlerden haberimiz bile olmuyor. Buna yol açansa medya. Gösteri dünyasındakiler için sorun yok, ama arada gümbürtüye gidenler de çıkıyor. Kahramanımız Devrim işte öyle biri. Sıradan bir medya gazisi. O yüzden başta ne yapacağını bilemiyor ve çok fena parçalanıyor. Böyle şeyler her an herkesin başına gelebilir. Özellikle de bana olmaz diyenlerin! Devrim lanetlenmiş bir medyatik. Kendini yerle bir olmuş his ediyor. Medyatik olma tutkusu bir dönem toplumun önüne çok iyiymiş gibi kondu. Magazin medyasının topluma kattıkları ya da toplumdan götürdükleri konusunda ne düşünüyorsunuz? - Bugün medya sadece şov dünyasından değil, kültürden, siyasetten, spordan, hatta ulusal güvenlikten bile magazin ağzıyla bahsediyor. Gazze den Alaçatı dan bahseder gibi bahseden dahi köşe yazarları var. Artık hiçbir şeyi derinlemesine öğrenmeye gerek yok! Vaad edilen ışıltılı dünya kollarını açmış bizi bekliyor! Tuzağa düşmek her zamankinden kolay. Devrim de bu girdaptan çıkmanın yollarını arıyor. Aşk çelişki, sevgi çözüm üretir Devrim evliliğinde sürekli karısıyla denk olmadıklarını düşünür. Aşk denklik ister mi? Galiba aşk her şeyi halletmiyor. Ne dersiniz? Aşk içinde ego tatmini, sahip olma hırsı, bencillik gibi şeyler de barındıran, yarı-karanlık bir alan. Dengeye dönüşmesi kolay değil. Evlilikse denge üzerine kurulması gereken bir yapı. Haliyle, göründüğü kadar ilgileri yok. Eskiler işi biliyormuş, görücü usulüyle çözmüşler! Şaka bir yana, aşk genellikle çelişki üretir. Çözümleri üreten sevgidir. Gerçek sevgi insanın başkasının mutluluğuyla mutlu olabilmesi. Aşk ve sevgi diye iki farklı sözcüğe sahip olmaksa Türkçenin en büyük başarısı! Devrim amaçsız, umutsuz bir genç. Bu kadar umutsuz muyuz? Aslında amacı da umudu da var. En azından, roman boyunca ikisini de ediniyor. Yoksa zaten o kadar macerayı yaşayamazdı. Yalnızca bunlar için büyümesi gerekiyor. Sızlanmayı bırakıp ayağa kalkması ve sorumluluğu üstlenmesi. Hem kendi çabası hem de Gülbahar sayesinde. Romanın Devrim in bir erkek olarak büyüme girişimi olduğunu söyleyebiliriz. Başarıp başaramayacağı ise merak konusu. Birçok olumsuzluk bizi umutsuz kılabiliyor. Ama bu ülke kısa geçmişte Gezi Direnişi ni yaşadı. Bunu umut olarak görebilir miyiz? Gezi den sonra hiçbirimiz aynı değiliz, haklısınız. Belki de en büyük katkısı, mizahın gücünü yeniden keşfetmemiz. Şahsen her zaman mizahi bir roman yazmak istemişimdir, ama ya tembellikten ya da konu bulamadığım için yapamıyordum. 40 yaşımda o eşiğe geldiğimi hissettim. İçimde bir kahkaha yükseliyordu. Umuda ve kahkahaya her zaman yer var. En karanlık zamanda bile! Depresyondan hoşlanmam Zaten Aydınlık taki köşe yazılarınız her konuda umut veren yazılar. Hayat size birçok sorunu çözme deneyimi kazandırmış diyebilir miyiz? - Depresyondan hoşlanmam. Hatta bazen şımarıklık olduğunu düşünürüm. Gerçek olansa ayağa kalkıp savaşmaya devam etmek ve bu arada mümkünse mizah duygusunu korumak. Hemingway in Baskı altındaki zarafet dediği şey çok önemli. O zarafeti mizah duygusu veriyor işte. İnsanın kendisiyle dalga geçebilmesi, en zor anda Depresyondan hoşlanmam. Hatta bazen şımarıklık olduğunu düşünürüm. Gerçek olansa ayağa kalkıp savaşmaya devam etmek ve bu arada mümkünse mizah duygusunu korumak. Hemingway in Baskı altındaki zarafet dediği şey çok önemli. O zarafeti mizah duygusu veriyor işte. İnsanın kendisiyle dalga geçebilmesi, en zor anda yapılan bir jest... FOTOĞRAF: DENİZ TOPRAK yapılan bir jest... Köşe yazarı olarak okura asıl duyması gerekenleri söylemeye çalışıyorum. Duymak istediklerini söyleyenler medyada çok nasılsa! Romanda Aylin Aslım, Arda Turan, İclâl Aydın, Ahmet Mümtaz Taylan, Tarkan gibi birçok ünlü ad var. Çok alışık olmadığımız bir durum. Özel bir anlamı var mı? - Arda Turan birkaç yıl önce, Avrupa ya transfer olmak konusunda kararsızlıklar yaşıyordu. Onu cesaretlendiren bir yazı yazmıştım. Arayıp nazikçe teşekkür etmişti. Ağabey, beni bir tek sen anladın diyerek. Diğerleriyse kimilerini yakından kimilerini de sadece medyadan tanıdığım kişiler. Sonun Geldi Sevgilim medya hakkında bir roman. Haliyle, tanıdık isimlere rastlamamız normal. Beni en çok etkileyen bölüm Devrim in babasıyla ilişkisi ve defterinden okuduklarımız. Geçmiş değiştirilmez diye bir şey yok diyor. Çok iddialı bir cümle. Geçmiş değiştirilebilir mi? - Kesinlikle evet. Geçmişi okuyuşumuzu değiştiririz ve birden her şey değişir. Geçmişi hep aynı şekilde görmeye şartlanmışız. Hepimizin birer kişisel resmi tarihi var. Oysa bir çocukluk anısını farklı açılardan okumak mümkün. Bu sayede anının bugüne etkisi de değişir. Tıpkı bir kitabı 10 yıl sonra tekrar okumak gibi. Cümleler aynıdır, ama algımız değiştiğinden artık başka kitap olmuştur. Modern psikiyatriyle geleneksel doğu düşüncesinin hemfikir olduğu nadir noktalardan biridir bu. Şimdi yazarsam yaşatmazlar! Bir yazınızda; Gazetesinin tüm yazarlarını beni bitirmek için seferber eden yayın yönetmeni bile gördüm. Kırk yıllık arkadaşlarımın saldırının büyüklüğü karşısında korkup beni yalnız bırakmasına tanık oldum. Olayın detaylarını ancak yıllar içinde keşfedebildim. Arkasında hangi siyasi oyunların olduğunu. Gencecik bir yazarı bitirmek için çevrilen dolapların neler olduğunu tek tek açığa çıkardım. Her şeyin göründüğünden ne kadar farklı olduğunu... Rüzgârgüllerinin gizli hesaplarını...onları da bir gün anlatırım belki. Şimdi olmasa bile yaşlılığımda. Neden şimdi değil yaşlanınca yazmayı düşünüyorsunuz? - Şimdi yazarsam yaşatmazlar da ondan! İşin şakası bir yana, benim yaşadıklarım Devrim in başından geçenler kadar masum ve eğlenceli değildi. Bazı ciddi sosyal ve siyasi sebepleri vardı. İlk romanımı yayımlayıp herkesi şaşırtan bir başarı yaşadığım 2002 de, Türkiye de şimdiki haline doğru değişmeye başlıyordu. Ben de saf, oyunları göremeyen bir gençtim. Bu yüzden de epey ayakaltında kaldım. Hatta bir ara yazmayı bıraktım. Birkaç yıl yurtdışında yaşadım. Bunlar heyecanlı konular, ama şimdilik kendimden bahsetmek istemiyorum. Ayrıca hikâye henüz bitmiş değil. Yaşlılığımda Refik Halid Karay misali bir anı kitabı yazarım belki. Yazar çağının vakanüvisidir. Yani bugünden yarına ayna tutar. Toplum da yazarı besler. Ama genellikle sanatın ya da sanatçının toplumlar üstü olduğu konusunda bir tartışma hep vardır. Sizce yazar toplumsal konuları eserlerinde yansıtmalı mıdır? - Edebiyat hayal gücüne dayalı bir iş. Romancılar vakanüvis olursa hem romanlar sıkıcılaşır hem de kayıtlar güvenilmez hale gelir. En iyisi herkesin kendi işini yapması. Edebiyatın bir işlevi varsa o da soruları derinleştirmektir. Cevapları bulmak başkalarının görevi. Belki köşe yazarlarının. Ama her yazar ikisini birden yapmak zorunda değil tabii. Hürriyet te köşe yazarıyken şimdi Aydınlık ta yazıyorsunuz. Bir yazar olarak oradan buraya nasıl geldiniz? - Hürriyet ten sonra köşe yazarlığına devam etmek gibi bir niyetim yoktu. Müziğe odaklandığım bir dönemdi. Grubumuz Atlas ın albümünü kaydediyorduk. İşimiz başımızdan aşkındı. Ama Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel çok nazik bir teklifte bulundu. Ben de onu ve diğer gençleri desteklemek için yazmaya başladım. Fena da olmadı sanki. Sinemanın büyüsüne karşı koymak zor Bu İşte Bir Yalnızlık Var kitabınız sinemaya uyarlandı. Sonuçtan memnun musunuz? Başka çalışma var mı? - Sinema karmaşık bir iş. Çok fazla parametresi var. Yönetmen Ketche (Hakan Kırkavaç) kitabın ruhunu yakalamak için çok uğraştı. Yapımcı da aynı hassasiyeti gösterseydi sonuç farklı olurdu. Ama perdede gördüğüm hali de hiç fena değil. Özellikle Özgü Namal ın oyunculuğuna bayıldım. En iyi performanslarından biriydi. Diğer romanlar hakkında da görüştüğüm yapımcılar var. Sinemanın büyüsüne karşı koymak zor. Güneşi Kıskandıran Kız adlı bir de çocuk kitabınız var. Çocuk kitabı yazmak zordur. Nasıl karar verdiniz? Çocuk kitabına teşvik eden sevgili arkadaşım Görkem Yeltan oldu. Gönül Meselesi romanındaki Gönül ün yazdığı bir çocuk kitabı vardır. Görkem Bu kitabı sahiden yazsana, güzel olur! dedi. Oğluma da danışıp yazmaya başladım. Üslubumu değiştirmedim, ama yine de çocukların hoşuna gitti. Onlar için bundan sonra da yazacağım; çünkü insana yalın ve gösterişsiz yazma özgürlüğü veriyorlar. Türkiye nin çok yönlü bir sanatçısı, tanığı bir yazarsınız. Bir müzik gurubundasınız. Köşe yazarlığı yapıyorsunuz. Kendinizi en açık hangisinde ifade ettiğinizi düşünüyorsunuz? - Ben üreterek direnmeyi seçtim. Bugün romancı, köşe yazarı ve müzisyen olarak görüyorum kendimi. Ayakta kalmayı başardıktan sonra bu üç alan birbiriyle etkileşime girdi ve oldukça keyifli bir hale geldi. Haliyle, bu saatten sonra üçünden de vazgeçebileceğimi sanmıyorum. Tabanca adlı parçanız çok beğenildi. Orada İstanbul bana tabanca, şakağıma dayalı diyorsunuz. Böyle mi his ediyorsunuz? - Maalesef öyle... İstanbul artık uğruna Yahya Kemal in şiirler, Münir Nurettin in şarkılar yazdığı şehir değil. Günah Şehri filmindeki gibi bir yer. Daha geçenlerde uzaktan tanıdığım yaşlı bir çift evlerinde öldürüldü. Böyle bir şehri artık içli şarkılar anlatamaz, takdir edersiniz ki. Ancak Tabanca gibi şarkılar anlatabilir!

9 5 Eylül 2014 Cuma 10 Aydınlık HALİT PAYZA Alpay Kabacalı: Yazıya adanmış bir ömür ÇİZİM: KÖKSAL ÇİFTÇİ Alpay Kabacalı Kitabı Yazı, Emek, Alçakgönüllük Derleyen: Arife Kalender, Sabri Kuşkonmaz, Tekin Yayınevi, 159 s. Alpay Kabacalı 1 Eylül 1942 de, nüfus belgesinde doğum yeri baba memleketi Burdur yazılsa da, doğrusu Antalya dır. İki buçuk yaşında annesini yitirdi, babaannesi ona hem annelik hem de babaannelik yaptı. Kendisini yazına yönlendiren birinin olmadığını söyler, kendiliğindendir, yazmaya ilgi duymasının gerekçesi elinden düşürmediği dilbilgisi kitabıdır. Belki de yazının diğer türlerinden çok araştırmacılığının önde gelmesi de bundandır! 1954 te ilkokulu bitirdiğinde, Varlık dergisi ile tanıştı. Her dergi kendi okurunu yetiştirir. Varlık dergisinin yanı sıra Yeditepe, Yeni Ufuklar, Maya, Çağrı gibi diğer dergileri de izlemeye başladı. Tarık Dursun K.nın İnsan Kurdu romanı üzerine yazdığı yazısı ilk göz ağrısı olan Varlık ta yayımlandı; Varlık dergisinde yazımının yayımlanmış olması öğretmenler katında prestijli bir öğrenci olmalı sağladı diyecektir. Yazısının yayımlanmasından sonra, daha önce yazdıklarını beğenmedi ve hep daha iyisini yazmayı istedi da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ni okurken yeni dergiler ve yeni kitaplarla tanışır. Türkiye Milli Talebe Federasyonu nun çıkardığı Devrim Gençliği dergisinin yazı kadrosuna girer, dergi bir iki sayı çıkarılabilir da TİP çizgisinde siyasal içerikli Gerçekler Postası nı çıkarmaya başlar, derginin kültür sanat ağırlıklı sayfalarında Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Oktay Akbal gibi önemli imzalar vardır. Gerçekler Postası daha ilk sayısında siyasal baskılarla karşılaşır, siyasi polis matbaaya gelir, iktidar dergiyi kimin çıkardığını, parayı hangi kaynaktan sağladıklarını öğrenmek istiyordur. AP Hükümeti nin temsil ettiği siyasal erk dergi çıkarmak için komünist ülkelerden para yardımı alındığı kuşkusu içindedir. Dönemsel olarak komünizm korkusu egemendir. Çok geçmeden Gerçekler Postası hakkında, Nâzım Hikmet in şiiri yayımlandığı gerekçesi ile dava açılacaktır. Pijama gibi kitaplar 1 Mayıs 1968 de bu kez Doğan Özgüden, Yaşar Kemal ve Fethi Naci nin kurucusu olduğu Ant dergisinde çalışmaya başlar. Fethi Naci, Kabacalı gelmeden hemen önce dergiden ayrılmıştır. Derginin yazarları arasında Yaşar Kemal, Mehmet Kemal, Hüseyin Baş, Can Yücel gibi önemli isimler vardır. Kabacalı Ant dergisinin yazı işleri müdürlüğünü üstlenir. Ant dergicilikle de yetinmez, Ant Yayınları nı kurar. Yayınevinin ilk kitapları Yaşar Kemal in romanları olur. Ant dergisi de siyasal baskıdan payına düşeni alır, sıklıkla dava açılır. Mahkeme bilirkişi olarak İstanbul Üniversitesi Ceza Hukuku Kürsüsü öğretim üyeleri olan Sahir Erman, Sulhi Dönmezer, Recai Galip Okandan, Selçuk Özçelik gibi her yazıda, her kitapta mutlaka komünizm suçu gören bilirkişileri görevlendirir. Hükümet aldığı ekonomik önlemlerle de kâğıt sağlanması ya da resmi ilan alımında zorluklar çıkarır. Ant bu yüzden kâğıt bulmakta zorlandığında, piyasadaki kötü kâğıtları kullanmak zorunda kalır. Kabacalı bunları pijama gibi kitaplar olarak nitelendirir, yayınevinin yayımladığı kitaplar farklı renklerdeki kitaplardır ve kitap formları renk farklılıklarından pijama gibi çıkmaktadır. Kabacalı, Ant dergisi sorumlu yazı işleri müdürü olarak 14 ayrı davadan yargıç karşısına çıkar. Suçlamalar örgüt kurmak tan, komünizmi övme ye kadar uzanır. Ünlü ceza yasası maddeleri 141, 142 Demokles in kılıcı gibi sallanır başlarında Mart ından önce Ant dergisinden ayrılır. Ne var ki açılan davalar devam etmektedir. 12 Mart ta cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle açılan bir davadan ceza alır. Hapishanede üç kişidirler; Çetin Altan, Doğan Koloğlu ve Alpay Kabacalı. Cezalarını kaçakçılar koğuşunda tamamlayacaklardır. Ekonomik bakımdan iyi durumda olanların bulunduğu koğuştur kaçakçılar koğuşu. Yandaki koğuş siyasal tutuklulara ayrılmıştır ve onlara kötü davranılmaktadır. Mapushane önünde bir ağaç inciri Kabacalı 10 ay 20 günlük cezasını doldurarak salıverilir. Hapisten çıkan için bu kez iş bulmak kolay değildir. Kabacalı bu süreci Cem Yayınevi nden aldığı çağrı ile aşar. Kabacalı gazeteciliği değil, yayıncılığı yeğler. Başı 12 Eylül de de derde girer. Yönetim Kurulunda görevli olduğu Yazarlar Sendikası na 141. maddeden dava açılır. Yayın dünyası tam bir panik içindedir, piyasaya korku egemendir. Kabacalı o dönemde Toros Yayınları ndadır, Yaşar Kemal kitapları yayımlamaktadır, oradan İletişim Yayınları na geçer ve Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi nin çıkmasına katkı verir. Yeni Gündem dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yapar. Sonrası bir kenara çekilip kitap yazmaya adanmışlıktır. Sayısı 80 i aşan araştırmalar, derlemeler bundan sonra gelir. İlk yazısının onu mutlu ettiği gibi, Türk Yayın Tarihi adını verdiği kitabının ilk cildinden sonra, ikinci cildi yazamamak onu sınırsız mutsuz eder. İlk cilt Tanzimat Dönemine kadar gelmiştir. Kabacalı, onu Cumhuriyet Dönemine taşımak istemektedir, ancak bunu Bu tür yayınlar için adına kitap hazırlanacak yazarların ölmesinin beklenmesi gerekir, daha yaşarken ona değer verildiğinin gösterilmesi gerekir. Yine de Geç de olsa Kabacalı nın emeğine gösterilen saygının ifadesi Alpay Kabacalı Kitabı. gerçekleştiremez. Arife Kalender ve Sabri Kuşkonmaz ın Alpay Kabacalı/Yazı, Emek, Alçakgönüllülük derlemesi, arı gibi her çiçekten bal toplayan, ömrünü dergilere ve araştırmalara adamış Kabacalı nın ölümünden önce tasarlanan ancak ölümünden sonra yayımlanabilen bir sessiz veda. Kitapta; Adnan Binyazar, Ali Sirmen, Osman Şahin, Öner Yağcı, Şennur Sezer, Zeynep Aliye, Arife Kalender, Eray Canberk, Gültekin Emre, Sabri Kuşkonmaz, Tarık Günersel, Tekin Gönenç, Üstün Akmen, Yeşim Ağaoğlu, Yıldız Cıbıroğlu nun, Alpay Kabacalı hakkındaki yazılarına yer veriliyor. Geç de olsa Kabacalı nın emeğine gösterilen saygının ifadesi Alpay Kabacalı Kitabı. Bu tür yayınlar için adına kitap hazırlanacak yazarların ölmesinin beklenmesi gerekir, daha yaşarken değer verildiğinin gösterilmesi önemlidir. Alpay Kabacalı/Yazı, Emek, Alçakgönüllülük için yazılar istenilirken kimi yazarlar biyografi nitelikli yazdıklarından çoğu kez yinelemelere düşülüyor. Bu nitelikli çalışmalarda katkı verecek her yazara, bu gibi yinelemelerin önüne geçebilmek için belli bir konu verilerek derlenmesinde bütünlük açısından daha tutarlı bir yöntem izlenmeli. Bu çalışmada böylesi bir ilke gözetilmediği için yinelemelerin yanı sıra, Kabacalı nın yazdığı kitap sayıları da farklı gösterilmiş. Biraz daha özen, en azından adına kitap yazılan için

10 Aydınlık KAYA ÖZSEZGİN ( kayaozsezgin@yahoo.com.tr) 5 Eylül 2014 Cuma 11 Din ve kültür ilişkisi Din kökenli teolojik tartışmaların gündeme geldiği ve bütün bir çağı kapsadığı dönemi Aydınlanma düşüncesine bağlama yönünde yaygın bir kanı var. İngiliz düşünür Terry Eagleton ın da Tanrı düşüncesindeki bunalımlı tartışmaları 18. yüzyıldan başlatması şaşırtıcı değil. Modern toplumları genellikle inançsız lık kategorisi içinde gören yazar, hem ateizme hem materyalizme büyük ölçüde düşman İskoç aydınlanmasını temel alarak, ahlâki akılcı temeller üzerinde yeniden inşa etme çabalarının inişli-çıkışlı gelişiminin, düşünürler kesimi açısından ayrıntılı bir dökümünü veriyor ve bu gelişmeleri, modernizm çağına ve sonrasına kadar getiriyor. İnsanın kadir-i mutlak arayışı Oldukça karmaşık bir süreçtir bu. O nedenle de tez ve antitez çatışmasını bünyesinde hep taşıyagelmiştir. Peki, bu çatışmanın özü neye dayanıyor? Aslında böyle bir soruya tarihsel bir başlık bulmanın güçlüğü ortadadır. Çünkü insanoğlu, kendi gücü üzerinde bir Kadir-i Mutlak arayışının içinden geldiği için, Tanrı inancını her zaman bünyesinde taşımış ve bu inancın dinsel aforizmalarını yaşamın merkezine oturtmuştur. Pascal da olduğu gibi, akıl sır ermez bir Tanrı düşüncesi, akılsallığın sınırlarına tehditkâr bir hatırlatmada bulundukça, kitlelerin inançsal paradigması, yerini uzun süre korumuştur. Ahlâkçıların gözünde bu paradigma, yaşamın merkezine oturduğu sürece gündemden düşmemişse, inanç mitinin yaşadığına işarettir bu. Nitekim Eagleton da kitabının bir yerinde dinin, insanlık tarihinde öylesine merkezi bir ideolojik rol üstlenmiş olmasını, itibarını kaybetmeye başladığında bile bu işlevin, basitçe bir kenara atılmadığına bağlıyor ( s. 70). Örneğin Walter Benjamin, makul miktarda esrarla karışmış gerçeküstücülükte, dinsel deneyimin dünyevi bir versiyonunu bulmuştu. (Burada gerçeküstücü ressamların bu deneyimi yorumlayıcı biçimsel paradigmalarını anımsayabiliriz.) Kitabın ana fikri, Tanrı düşüncesinin itibarsızlaştığı dönemde onun en başarılı dublör ünün kültür fikri olduğu tezi üzerine kuruludur. En başta kültür, sonra da mit ve sanat, dinin yapay formu haline gelmeye çalıştıkça, Schlegel gibi romantik düşünürler, daha ileri gidecek ve kültür devleti kavramından söz edeceklerdir. Söz gelişi Alman felsefesi, zaman içinde sekülerleşmiş teolojinin başlıca formu olmuştur (s. 73). Sanat denen hayal gücü hazinesinin dinsel inanca rakip olmaya başlaması, romantizmin sahne almasıyla mümkün olabilmiştir. Ancak sanat, Tanrı dan alegorik olarak söz edebilir. Fichte için insan eylemi her zaman, bir anlamda sanatsal olmuştur. İnsan bilgisinin ve mutluluğunun zenginliğini imgelerde gören Hamann ile birlikte, akıl ile duyuları birbirine bağlayan estetiği, ideal cumhuriyet formunda gören öteki düşünürler, hep aynı noktaya vurgu yaparlar. Milliyetçiliğin tarafı Yazar, kısaca özetler düşüncesini: Kültür, Tanrı nın seküler adıdır (s. 109). Akılcı bir teolojiden çok, mit, sanat, en başta da kültür, dinin yapay formu olma işlevini hep taşımışlardır. Devlet, etkili bir siyasi organ haline gelebilmek için, öncelikle kültürel bir organ olmalıdır. Milliyetçiliğin de bu organı bir yanından destekleyici bir kavram olarak gene bu dönemde güçlenmesi rastlantı değildir. Yazara göre, milliyetçilik taraf tutarken bunu kültür adına yapar (s.120). Yazar, romantiklere ve bu bağlamdaki düşünceye ayrı bir fasıl ayırıyor. Uygarlık ve bilim, insanları doğadan koparıp özne ile nesne arasında bir uçurum yaratırken, romantizm, kutsal ruh u algılamakta yeni bir fırsat yaratır, Coleridge in deyimiyle doğa, bizim içimizde yaşamaktadır çünkü. Romantikler, geçmişin yitik cennet ine geri dönerler. Bu ise, modern çağda Tanrı düşüncesini seküler anlamda yeniden kurgulama girişiminin parçasıdır. Radikal romantiklere göre, sanat, uğruna yaşadığımız değerleri temsil eder, ancak uğruna yaşadığımız şey, sanatın kendisi değildir. Dikkat çekici olan şey, modernliğin sahici bir ateizm e ulaşmasının epeyce zaman almasıdır. Ulaştığında ise bu, hiçbir şekilde dinsel inancın çürütülmesi sayesinde olmamıştır (s.159). Aydınlanma, dinsel inancı kapı dışarı etmeyi başaramadıysa, bunun neni söz konusu eylemin, kendi siyasal amaçlarına tam olarak uymamasıydı. İşte bu noktada kültür krizi kendini gösterecektir. Çünkü kültürel ve siyasal kavramları, birbirinin karşıtıdır. Kültür, ılımlı ve dengeli bir ses tonuyla konuşurken, siyasetin sesi yüksek ve bet tir. Yazar, kitabın bu bölümünde özellikle kültür kavramının çok başlı anlamına vurgu yapmakta, onun bir simetri meselesi, ironiyle yaşama formülü olduğuna değinmektedir. Krizi aşmanın çözüm yolu, gene yazara göre, İncil yeniden inşa etmek ten geçmektedir. (Yazar bu bölümde özellikle Arnold un düşüncelerinden yola çıkıyor, bütün meselenin dinsel duyguları yok etmek değil, yeniden inşa etmek olduğuna değiniyor.) Viktoryenlerin düşüncelerine bakılırsa, dinin görevi, insanları ahlâken iyileştirmek, kusurlu koşulları aşmalarını sağlamak ve daha parlak başarıları mümkün kılmaktır. Tanrının ölümü Tanrı nın ölümü bölümünde Eagleton, ilk ateist olarak bilinen Schopenhauer dan bu yana, Übermensch (insanüstü) kavramının geçirdiği evrim üzerinde duruyor, 19. yüzyıl boyunca kültür kavramının masumiyet ini kaybetmeye başladığının altını çiziyor. Ve kitabın son bölümü, modernizm ve sonrasında, kimi yerde güçten düşen, kimi yerde ise siyasal bir silaha dönüşen dinsel inancın, tragedya kavramı çerçevesinde yorumunu içermektedir. Burada sanat, ilerleyen bir barbarlığa karşı kale konumundadır. Sanatın asıl işlevi, dini aşmaktır artık. Önceleri teolojiye hizmet eden estetik, artık onun yerini almak için uğraşmaktadır. Kültürün, biri estetik diğeri antropolojik iki temel anlamı arasındaki uçurum giderek derinleşmektedir. Ama bu durum, kültürün, nesneleşmiş Tin olarak varlığını sürdürmesine engel olmamıştır. Öte yandan din, elbette yaşamaya devam edecektir, çünkü geç-modern uygarlık, postmodernizmden ibaret değildir. Estetiğin ya da kültürün bize sağladığı şeye gelince,bu, sonuç olarak ideal cumhuriyet formudur. Çeviride bir-iki terimi yadırgadığımı belirtmeliyim: Toplumu aynalamak (s.64), sönümlenemeyecek bir itki (s.131). Tanrı için bir vali arayışı (s.69). Kapakta yer alan kompozisyon hakkında bilgi verilmemesi de küçümsenmeyecek bir ihmal. Tanrı nın Ölümü ve Kültür Terry Eagleton, Çev: Selin Dingiloğlu, Yordam Kitap, 270 s. Terry Eagleton Aydınlanma, dinsel inancı kapı dışarı etmeyi başaramadıysa, bunun nedeni söz konusu eylemin, kendi siyasal amaçlarına tam olarak uymamasıydı. İşte bu noktada kültür krizi kendini gösterecektir

11 5 Eylül 2014 Cuma 12 Aydınlık M. SALİH KURT Yerli fantazyanın topraklarında Helezon Kütüphane Evren Şener, Hayykitap, 191s. Albatros Süvarisi Soner Canözer, Esen Kitap, 117s. Ülkemizde batılı anlamıyla bilim kurgu ve fantastik kurgu eserlerinin yazını çok da uzak olmayan, yakın bir zamana dayanır. Yeni bir dünya yaratma süreciyle metodolojik olarak bir izleği takip eden fantastik kurgu bağlamında ilk baskıların Barış Müstecaplıoğlu ve hemen ardından Bahadır İçel'le gerçekleştiğini hatırlamamız, aslında ne kadar kısa bir tarihçe içerisinde yol aldığımızın da ipuçlarını verecektir. Genel geçer söylev olarak, edebiyat bir gelenektir. Türlerin ve alttürlerin oluşması, gelişmesi de bu geleneğe dayanır. Batılı örneklerde yüzlerce yıldır süren bu iki türe ve alttürlerine ait geleneği -ki bir edebiyat geleneğini yaşatan ve geliştiren basılı, süreli yayınlardır ve 2014 yılında fanzinler dışında yalnızca bu iki türe ait hala bir süreli yayınımız bulunmamakta- bu kadar kısa bir deneme-yanılma-öykünme tarihçesinde ele almak da zorludur. Arada sırada çıkan lezzetli yaratımların (özellikle bkz. Arman Kal'ın "Galaksi Kıyısında Gece Yarısı Pikniği," 6.45 Yayınları) dışında her iki türün hala emekleme aşamasında olduğu ve batılı örneklere ziyadesiyle öykünmelerle dolup taştığını söylememiz abes olmaz. Elbette bunda fantastik kurgunun yurtdışı örneklerinde de gittikçe birbirine benzeme sorununun da etkisi vardır. Bu hafta eğrisi ve doğrusuyla iki yerli fantastik kurgu eserini yerimiz yettiğince inceleyeceğiz. İster eksik, ister harika bir eser ortaya koymuş olsunlar, bu türlerde kalem oynatan yazarlarımızı daha çok üretmeye (evet, kitapları hiç satmamış olsa, hiç okunmamış olsa, hiç beğenilmemiş olsa ya da birer başyapıt ilan edilse dahi) davet ediyorum. Bu türlerde yerli gelişimin sağlanabilmesi için, oluşturulacak bir geleneğe ve bol sabra ihtiyacımız var. Ve bu da öncelikle yazarlarımızın sabırla, yaptıkları işe küsmeden, üretmeye devam etmesiyle mümkün. Albatros Süvarisi Ele alacağımız ilk kitap Soner Canözer imzalı "Albatros Süvarisi". Canözer, ülkemizin yaygın şekilde bilinmeyen, müzik cevherlerinden biri. Senfonik rock grubu Almora da dahil olmak üzere yurtiçinde ve dışında pek çok albümü bulunuyor. Şahsen en keyif alarak dinlediğim albümü, 2009 yılında müzikteki 15 yılını Prag Filarmoni Orkestrasıyla taçlandırdığı "Masalcı'nın On Beş Yılı" albümü. Albatros Süvarisi nde de okurları bir sürpriz bekliyor. Kitap arka kapağında, Canözer'in kitaba özel hazırladığı bir albümle beraber geliyor. Özellikle okuma esnasında, kelimeler ve okur arasında daha farklı bir bağın oluşacağını, bu nedenle insanların okuma eylemleri esnasında, eğer tercih ederlerse, dinleyecekleri müzikleri kendilerinin seçtiğini biliyoruz. Bu nedenle, kitaplara bu şekilde albüm iliştirmenin riskli bir tercih olduğunu söylememiz mümkün. Deneyin, olmazsa kitaptan ayrı olarak da dinleyebilirsiniz. Albümü kitaptan bağımsız dinlerken daha çok zevk aldığımı belirtmeliyim. Kitabın kapağında ve içinde oldukça güzel illüstrasyonlar mevcut. Bu çizimleri, Taylandlı sanatçı Chaichan Artwichai üstlenmiş. Albatros Süvarisi bu bakımdan üç sanatı bir araya getirmesiyle, incelemede zorluk çıkaran bir çalışma. Çünkü sunulanı tam olarak ne şekilde ele alacağımız konusunda şüphelerim bulunmakta. Eğer bunu rafta asıl sunulan formatıyla, yani bir kitap olarak ele alacaksak, geride kalanları hoş eklentiler ve tamlamalar olarak bir kenara bırakmalı ve yazılı metne odaklanmalıyız. Epik bir anlatının hakim olduğu Albatros Süvarisi, metin anlamında biraz sorunlu. Sorunların başını yazınındaki tempo oluşturuyor. Epik bir anlatının içerisindeki onlarca yaratım, sadece verilmiş isimlerin ötesine geçemiyor. Tasvir ve olay örgüsü arasında yeterli bir denge kurulamıyor. Okuyucunun hayal gücüne bırakma ve hikayeye odaklanmanın dozu fazlaca elden kaçıyor. Olay örgüsünde işlenenler yeniden ziyaret edilmeye mahal vermeyen, aceleye getirilmiş, okura "neden?" sorusunu sıkça sordurtan ve düğümlerini acemice, beylik lafların sıkça kol gezdiği zorlama bir bağıntıyla birleştirmeye çalışan ve epik anlatıyı bir başka boyuta taşıyamayan bir hal alıyor. Bu haliyle kitap, temposunda hedeflediği "heyecan ve serüven" duygusunu aşılama amacının aksine, sıkıcı, merak uyandırmayan ve tahmin edilebilir bir yapıya doğru eğilme gösteriyor. Metinde ağırlıkla işlenen "adalet" teması, karton bir gerçeklikte, gri alanlara, çelişki ve iç çatışmalara yer vermeyecek şekilde işleniyor. Yazar, Doğu ve Türk mitolojisinden verilere yakınlığı yakalamışken, Doğu ve Uzak Doğu mitolojisinde, özellikle öykülerdeki "gri alanlar"da gerçek değerin ve farklılığın ortaya koyulduğunu es geçmiş. Öykünün temelindeki alt metinin fazla "yönelim" taşımama fakirliği bu şekilde yüzeye vurunca da Canözer'in bir başka alandaki ilk denemesi, müzikleri, özeni ve emeğiyle beğeniyi hak ederken, kapsadığı türün edebiyatı anlamında oldukça zayıf görünüyor. Canözer'in eğer yazarsa sonraki kitabında neler sunabileceğini (kitabın sonuna bakılırsa, belki bir devam kitabı da olabilir), bir okur olarak merakla bekliyorum. Hem ressamlığı, hem edebiyatı hem de müzisyenliğiyle Ertuğrul Oğuz Fırat gibi birden fazla alanda olağanüstü eserler verebilen yeni yerli isimler neden olmasın? Helezon Kütüphane İnceleyeceğimiz diğer kitap Evren Şener imzalı "Helezon Kütüphane". Evren Şener ilk kitabında, Soe adında, on iki yaşında bir kız çocuğunun, fantastik bir kütüphanenin baş kütüphanecisinin yamağı olma ve kendini tanıma sürecini, serüven dolu bir üslupla ele alıyor. Şener'in kitabı, bir ilk kitap için oldukça şaşırtıcı ve beğenimizi kazanan veriler barındırıyor. Öncelikle Şener, on - on iki yaşındaki bir çocuğun da rahatlıkla anlayabileceği yalınlıkta, yetişkin olup bir nebze masallarla rahatlamak isteyenleri de hiç sıkmayacak bir dil oluşturmayı başarmış. Kitap en büyük başarısınıysa metninde barındırdığı meselelerden alıyor. Tam da on iki yaşında bir çocuğun dillendireceği sorular ve kendini tanıma yolunda karşılaşacağı sorunlar, fantastik bir kurgu içerisine, merak uyandıran, masalsı donelerle birlikte çok güzel kaynaştırılmış. En iyi örneklerine Michael Ende'nin kitaplarında rastladığım bu tutumu genç bir yazarın ilk kitabında uygulayabildiğini görmek olağanüstü. Zaman zaman ana karakterin sorduğu sorulara, soruları artıran gizemli cevapların bir miktar dozu kaçsa da, yazar hikayeyi tek bir eksende tutmayı ve her şeyi birbirine bağlayarak sonuçlandırmayı iyi başarmış. Yazarların ilk kitaplarında sıklıkla tekrarladıkları metni gerekmediği kadar şişirme tuzağına düşmemiş, aksine hikayesini ileriye doğru götürmek için tutarlı bir yöntem izlemiş. Kitabın yaklaşık yarısında ortaya çıkan "kitapların içlerine girme" kurgusu ise harikaydı. Çünkü olasılıklar sınırsızdı. Bir an keşke klasik eserlerin içerisinde gezintiye çıkılsa, Panço'nun başı okşansa, Bastian Balthazar Bux'la aynı battaniye paylaşılsa, Raskolnikov'un baltası kayıplara karışsa diye diledim. Hatta daha güzeli, Aziz Nesin'in, Rıfat Ilgaz'ın, hatta belki bir Nazım şiirinin içindeki dünya ziyaret edilse nasıl heyecanlanırdım... Kitap bu heyecanımı karşılayamadı belki ama yine masalsı, nahif yapısıyla öyküyü oldukça güzel taşıdı. Bilemiyorum, belki bir devam kitabı olabilir mi? Güzel, masalsı bir anlatı sunmanın dışındaysa, yıllardır binlerce farklı kurguyu yutmamdan olsa gerek (bir başka deyişle zehirlenmekten), kurgunun yapabileceğinden daha az heyecan duydum. Yalnız, şunu söylemeden geçemeyeceğim ki henüz o kadar kitabı okumamış, yani zehirlenmemiş 12 yaşındaki ben, bu kitaba bayılırdım. Özellikle 8-14 yaş arası kardeşlerimiz ve kendini tanıma sürecini masalsı bir hikayede yeniden ziyaret etmek isteyenler için harika bir armağan. Teşekkürler Evren Şener.

12 Aydınlık MEHMET SADIK KIRIMLI 5 Eylül 2014 Cuma 13 NALAN YILMAZ DAN TÖREYE DAİR ÖYKÜLER Dayılar, amcalar suçlu bulmakta gecikmez Nalan Yılmaz, 1959 da Malatya da doğdu. Gazi Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü nü bitirdi. Ağırlıklı olarak öykü ve öykü inceleme yazıları yazdı. İlk öyküsü 2008 yılında İzmir İzmir dergisinde yayımlandı. O tarihten buyana, Her Şeye Karşın, Lacivert, Deliler Teknesi, Kum Edebiyat, İzmir İzmir, Cumhuriyet Dergi, Beş Parmak Edebiyat Dergisi, Kurşun Kalem, Akköy, Batısöz, Kurgu Edebiyat gibi dergilerde öyküleri ve yazıları yayımlandı. İzmir de yaşıyor Bir e-postayla aldım; sevgili yazar ve şair arkadaşım rahmetli Dinçer Sezgin in eşi yazar Nevzat Süer Sezgin den geliyordu. Nalan Yılmaz dan söz ederek: Yazın dünyasına iyi bir öykü yazarı katılmak üzere, lütfen Köz adlı kitabındaki öyküleri okuyun, çok beğeneceksiniz diyordu. O günlerde kitabı alamamıştım. Tâ ki kitabın editörü, eleştirmen Bahri Karaduman la karşılaşıncaya dek. İlk sorusu: Nalan Yılmaz ın Köz adlı öykü kitabını okudun mu? oldu. Şaşırdım. Hayır, okuma olanağı bulamadım, çok yoğundum diye yanıtladım. Vakit geçirme, hemen kitabı alıp okumanı öneririm diyince, iş daha da ciddiye bindi. Kitabı okuduktan sonra, gerçekten bir şaşkınlık içindeydim Çünkü yazar, teknolojinin insan hayatındaki yerini ve toplum ilişkilerindeki çarpıklığı ve çağın gerisinde kalmış yörelerin sorunlarını, ustaca irdelemiş ve bu irdelemeyi çok iyi kurgulayıp öyküleştirmişti. Ve ben bu kitabı okumayı geciktirmiştim. İşte, üzüldüğüm taraf buydu. Bu düşünceler içerisinde, Cumhuriyet dönemi yazarların kimi öykü ve romanlarında çağdaşlaşma sancıları çeken yeni Türkiye insanının, bulunduğu tarihsel sürecin belirgin ve değişken özellikleri içinde nasıl çırpındığını ve o dönemlerin bunalımı içinde neler çektiklerini daha dünmüş gibi anımsadım. Özellikle kırsal kesimde, kasabada, hatta kentte toplumsal farklılaşmaya bağlı değişimlerin yarattığı gelişmeler dışa nasıl yansıtılmıştı. Nalan Yılmaz Bir anlatım başarısı KÖZ Nalan Yılmaz Şenocak Yayınları, 114 s. Bugün, modern öykücülüğümüze baktığımızda, eskiye göre büyük bir aşama kaydedildiğini sevinerek görüyorum; bu da bizim, çağdaş düzeye eriştiğimizi gösteriyor. Eleştirmen yazar Emin Özdemir, şöyle söylüyordu: Öykülerin güzelliği, salt yaşamla, yaşanmışlıklarla beslenmesinden, daha doğrusu konusal örgüsünden gelmiyor. Biçimlerinden, özellikle de yazarın biçiminden geliyor. Yani, kısaca, yazarın yaratıcılığından kaynaklandığını söylüyordu. Nalan Yılmaz ın öykülerindeki güzellik de, dildeki arılığı, boş sözlere yer vermeyişi, öykülerini şiirsel ve yoğun bir dil akışı içinde kurgulamasından ileri geliyordu. Bunu yaparken de bağırarak değil, yavaş sesle, akla dayalı kurguyla, bireyler arası konuşmayı, olayların geçtiği alanın dışına taşırmadan anlatma başarısını göstermişti. Kitaptaki ilk öykü, Ağu yu okur okumaz sarsıldım; konu töre olayıydı: Dayılar, amcalar suçluyu bulmakta gecikmediler. Gerdek gecesi, yatağın tam ortasına çöreklendi koca yılan. Odanın öbür köşesine, ondan uzakta duran kızın kokusu yine başını döndürüyordu yılanın. Yataktan yavaşça kayarak yanına süründü, çatallı dilini bacaklarında gezdirip, ağır ağır bedenine, boynuna tırmandı. Ben içimdeki büyük nefret ve acıyla bulunduğum duvardan onları izliyordum. Kız, boynundaki yılanı görmemek için başını kaldırdığında, suları çekilmiş iki okyanus gördüm gözlerinde. Kısa bir an bakıştık. Elini bana uzattı. Hayat artık dört duvar arasında geçecek bir ağuydu. Mıh gibi çakılıyor Nalan Yılmaz öykü dünyasını kurarken, kapanmaz yara gibi yıllardır sürüp gelen bu çarpıklığa şiirsel imgelemle okurun dikkatini çekiyor. Şu sözcükler, mıh gibi çakılıyor insanın aklına : TÖRE, zamana direnen sarp bir kayaydı. Dünya döner, sular akar, insanlar doğar, ölürdü de o ulu bir ağaçtan da ulu, kutsal kitap gibi değişmeden öylece durur, yeni acılar yüklenerek gelecek kuşaklara aktarılırdı. Başka türlüsünü de bilen yoktu. Öykülerde; olaylara tanıklık eden yazar, kendisini oradaki taşınmazların ya da önemsenmeyecek eşyalardan birinin yerine koyuyor, öykü kahramanlarını adım adım izliyor, hatta onlarla uzaktan ilişki kuruyordu. Bir nevi epik tiyatro öğesi gibi Öykülerde pek sık rastlanmayan bir buluş! Kitap, Biraz Hayal, Biraz Gerçek, Ne Hayal Ne De Gerçek, adlı üç bölüme ayrılmış, İlk bölümde yedi, ikinci bölümde dokuz, üçüncü bölümde sadece iki öykü yer alıyor. Eğer, bir yazarın ortaya koyduğu eser, gerçekten çalışmasına koşut olan sonucun güzelliği ile, toplumsal ilgiyi üstüne çekebiliyorsa sanatçı için o bir yaratıdır; çünkü o, var olmayanı yaratmıştır. Nalan Yılmaz ın yaratıcılığa çok büyük emek harcadığını sezinledim, bu başarısıyla, gelecekteki başarılarının da ipuçlarını veriyor.

13 14 5 Eylül 2014 Cuma Aydınlık Yeni çıkanlar Bilim İnsanları - Bir Keşif Destanı Andrew Robinson, Çev: Yelda Türedi, Yapı Kredi Yayınları, 304 s. Bilimsel ilerleme her zaman güçlü kişiliklerce sürdürülmüştür. Elinizdeki kitap -Galileo, Newton, Faraday, Darwin, Pasteur ve Marie Curie'den Einstein, Freud, Turing, Crick ve Watson'a- bu dikkate değer öncülerin hayatlarını anlatıyor. Çoğu zaman aykırı düşünürler olan bu bilim insanları gelecek nesillere miraslarını bırakabilmek için muhalif çağdaşlarına karşı mücadele vermek zorunda kaldılar. Kıskaçtaki İnsan ve İsyan Özlem Yüzak, Kırmızı Kedi Yayınevi, 176 s. Özlem Yüzak'ın kitabı kıskaçtaki insanı anlatıyor. Siyasi otoritenin kıskacı, ekonomik kıskaç, dini kıskaç, mahalle baskısı derken üstelik özgürlük ve demokrasi söylemi altında dar bir alana hapsoluyor yaşamlar. Ve insanlar ne olduğunu tam olarak anlayamadan çember giderek daralıyor... Kitapta toplumun en mağdur kesimlerinin özellikle de kadınların, gençlerin ve emekçilerin yaşam öykülerinden kesitler veriyor Yüzak. Sivil İtaatsizlik - Yürümek Henry David Thoreau, Çev: Aykut Örküp, Zeplin Kitap, 85 s. "En iyi devlet, yönetmeyen devlettir." Walden'in yazarı, ünlü Amerikan düşünürü Henry David Thoreau'nun en önemli bu iki denemesini okurken modern devlet anlayışının ve onun yarattığı yaşam biçiminin çarpıcı bir biçimde gözler önüne serildiğine tanıklık edeceksiniz. Bu denemeler, doğadan koparılan insanın, kapitalizmin ve devletin elinde nasıl şekillendiğini görmek için de mutlaka okunmalı. Odysseia'nın Kayıp Bölümleri Zachary Mason, Jaguar Kitap, 232 s. Zachary Mason, Odysseia'nın Kayıp Bölümleri'nde Odysseus'un, deyimyerindeyse "bütün dönüşleri"ni, kırk dört bölümde yeni güzergâhlar çizerek, farklı sonlar yaratarak anlatıyor. Calvino'nunGörünmez Kentler'deMarco Polo'nun anlattıklarını yeniden kurgulayarak bambaşka şehirler inşa etmesi gibi, Zachary Mason da canlı bir hayal gücü ve onayakışan destansı bir dille Homeros'un destanını yeniden düşlüyor. Ölü Reşat Aslı Tohumcu, Doğan Kitap, 160 s. Bursa'nın Kiremitçi Mahallesi'nde doğan Adnan isimli bir bebek mahallede olduğu kadar Tanrı'nın melekler katında da şaşkınlığa yol açar. Kesmeşeker olarak nam salmış, mahallenin sözünü hiç sakınmayan, külyutmaz kız kurusu, Allah analı babalı büyütsün'e geldiğinde malumu ilam eder: Birilerinin sırasını çalmış ayol bu! İflah olmaz hiç. Reşat, daha ilk günden başlayarak Adnan'ı ortadan kaldırmak için akla hayale gelmeyecek kazalar tertip eder. Eski ve Modern Türkler Mustafa Celalettin Paşa, Kaynak Yayınları, 312 s. Mustafa Celâlettin Paşa, Türk dilinin yabancı kelimelerden arındırılmasını ister. Arap alfabesinin Türk diline uygun olmadığını belirtir, bunun yerine latin alfabesini önerir; bununla da kalmaz, oğlu Enver Celâlettin'e Latin alfabesiyle Türkçe mektuplar yazar. Türk kültürünün daha M.Ö. 2 binli yıllardan bu tarafa nasıl geliştiğini, nasıl yayıldığını, bugüne kadar hiç bilmediğimiz, üstü örtülen tarihimizi de daha 19. yüzyılda ortaya koymaktadır. Anabasis Ergin Yıldızoğlu, Tekin Yayınevi, 96 s. (...)Tarihi yapanlar uzun bir aradan sonra geriye evlerine dönüyorlardı... Yeniden isyan, yeniden işgal, yeniden komünizm. "Anabasis", bu uzun karanlıktan çıkışı, "on-binlerin" eve (tarihe) geri dönüşünü sevinçle ve umutla karşılıyor... Ve o soru yine gündeme geliyor: Sanat, eğer Platon'un nefretine layık kalmaya devam edecekse, Aristotales'in kurduğu tuzaklara düşmeyecekse, "yapıyı" tehdit etme özelliklerini koruyacaksa şimdi bu dalgaya nasıl eşlik edecek? Panikatak Güle Güle Serpil Kaliç, Parafiks Yayınevi, 160 s. Eğer kaçarsanız içinizdeki savaştan bir daha asla siz olamazsınız, korkularınızla yapacağınız bu savaşı kazandığınızda ancak bağımsızlığınızı ilan etmiş bir siz olarak hayatın tadına varabilirsiniz... Bu kitapta korku ve panikatakla mücadelenin yapılma evrelerine yolculuğa çıkacaksınız. Bu alanda sonraları uzmanlaşma yolunda ilerleyen birisi olsamda, bu kitapta daha insancıl, daha anlayacağınız dilde bir yolculuk olacak... Olivya Çıkmazı Nazlı Karabıyıkoğlu, Alakarga Yayınları, 109 s. Bir öykünün giriş cümlesi olabilmeyi istedi. Öykü bittiğinde okuyucunun dönüp tekrar okuduğu, belki çantasından çıkardığı defterine not ettiği o cümle... Nazlı Karabıyıkoğlu, yeni kitabı Olivya Çıkmazı ile Alakarga Yayınları na katılıyor. İlk kitabı İskele ile eleştirmenlerden olumlu yorumlar alan Karabıyıkoğlu, insanı yalnız bırakmayan iç sıkıntılarının, taşkın yaşama sevinçlerinin ve yalnızlığın öykücüsü Bu kitaptaki öyküler insanımızın iç dünyasını bir kuyumcu titizliği ile inceliyor. Muhteşem Vahşi Dünya Andrey Platonov, Çev: Günay Çeteo Kızılırmak, Metis Yayıncılık, 176 s. Tıpkı bir kahramanının ufak tefek ihtiyar bir kadını "sonsuz değerini kavrayarak" kucağında taşıması gibi, Platonov da insanın, doğanın, tüm canlıların sonsuz değerini kavrayan ve bunu okura hissettiren bir yazar. Dahası, tanık olduğu onca kötülüğe, yaşadığı onca zorluğa rağmen insanın içindeki iyiliğe, paylaşmanın ve dayanışmanın gücüne inancını asla yitirmemiş bir yazar. Utanç ve Haset Benjamin Kilborne, Çev: Burçak Erdal, İstanbul Bilgi Üni. Yayınları, 270 s. Kilborne tanınma özlemi ile görülme korkusu arasında sıkışıp kaldığını hisseden insanın acısından söz eder. Bu sıkışıp kalma hâli herhâlde en çok ergenlik durumunu tanımlamaktadır. Ergen, bir yandan neredeyse tüm dünyanın gözü onun üzerindeymiş gibi hisseder ve bunu arzularken bir yandan da görülmekten, kıyaslanmaktan alabildiğine korkar Ergenlerde kuvvetli utanç duygusunun var olması genellikle terapiyi baltalar. Tehlikeli Yakınlaşma Jenn Ashworth, Çev: Serap Gezer, Ayrıntı Yayınları, 336 s. Kocasını terk eden Annie, yeni evine yanına sadece kedisi ve süt fincanı koleksiyonunu alarak gelmiştir bir de yalnızlığını. Ama hiç de ümitsiz değildir. Yeni arkadaşlıklar edinmek, yeni bir sevgili bulmak, sonunda mutluluğu yakalamak için kişisel gelişim kitaplarını ve aşk romanlarını rehber edinen Annie daha ilk karşılaşmalarında yan komşusuyla aralarında bir çekim olduğunu hisseder.

14

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Orhan benim için şarkı yazardı

Orhan benim için şarkı yazardı 70'li yılların ünlü ses sanatçısı ve sinema oyuncusu Yıldız Tezcan, 21 yaşındayken Orhan Gencebay ile büyük aşk yaşadığını, ancak o dönem çöpçatanlıklarını yapan Sevim Emre'nin sonradan Gencebay'ı elinden

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI!

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI! İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI! Türkiye nin gündemine damgasına vuran önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? İlk kitabı KAPAN AĞZI Eylül'de raflarda yer alacak olan, üniversite öğrencisi Muhammed Şimşek büyük hedefleri olan bir yazar!' Söyle söylüyor hedefini: : "Ben yazacağım kitapların çok beğenileceğine ve

Detaylı

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın Irmak Tank Tank 1 Vedat Yazıcı TURK 101-40 21302283 AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA Yalnız, huzurlu bir akşamda; şiire susadığınızda huzurunuzu zorlayacak bir derleme Üstü Kalsın. Mutsuz etmeye

Detaylı

Belmin Dumlu SAVAŞKAN,

Belmin Dumlu SAVAŞKAN, Belmin Dumlu SAVAŞKAN, 1973 yılında İstanbul da doğdu. Ortaöğrenimini Özel Fransız Lisesi Notre Dame Sion de tamamlamasının ardından, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema

Detaylı

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ BAHARA MERHABA Toprağın ve suyun güneşle buluştuğu, doğanın canlandığı, aydınlık ve sıcak günlere kavuştuğumuz güzel bahar aylarına merhaba dedik. Baharın verdiği canlılık ve heyecanla eğitim- öğretim

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016) ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (07 Aralık 2015-15 Ocak 2016) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. C i h a n D e m i r c i Damdaki Mizahçý 90 Yaþýnda Eskimeyen Bir Usta: Haldun Taner Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. 1986'da yitirdiðimiz Haldun Taner

Detaylı

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SİVAS BELEDİYESİ İŞARET DİLİ EĞİTMENİ MUSTAFA EPİK. İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR. İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR MUTLAKA BAŞARILI OLACAKTIR SORU- Bize kısaca kendinizi

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017) ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (19 Aralık 2016-10 Şubat 2017) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

MATBAACILIK OYUNCAĞI

MATBAACILIK OYUNCAĞI Resimleyen: Özlem Isıyel Yiğit Bener MATBAACILIK OYUNCAĞI ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Roman 1. basım Yiğit Bener MATBAACILIK OYUNCAĞI Resimleyen: Özlem Isıyel cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü:

Detaylı

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek Tarih: 19.01.2013 Sayı: 2014/01 İSMMMO dan Türkiye nin Yaratıcı Geleceği / Y Kuşağı Raporu Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek İSMMMO nun Türkiye nin Yaratıcı Geleceği / Y Kuşağı adlı

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (18 Aralık Şubat 2018)

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (18 Aralık Şubat 2018) ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (18 Aralık 2017-09 Şubat 2018) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur. 33 Ders 4 Günah Bir dostunuzun size, içi güzel şeylerle dolu ve bütün bu güzelliklerin tadını çıkarmanız için bir saray verdiğini düşünelim. Buradaki her şey sizindir. Dostunuzun sizden istediği tek şey,

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

Kadınlar Ne İster? Erkekler Ne Verir?

Kadınlar Ne İster? Erkekler Ne Verir? Kadınlar Ne İster? Erkekler Ne Verir? BU KİTABI OKUYUN VE İLİŞKİLERİNİZDE GÜÇLÜ, BAŞARILI VE SEVGİ DOLU OLUN İşte size NLP Lideri Mustafa KILINÇ tan sayfalarını peşpeşe çevireceğiniz bir kitap daha. İster

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti SİNOPSİS Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Orhan Pamuk, 2012 de İstanbul da, 2008 yılında yayınladığı Masumiyet Müzesi romanı ile aynı adı taşıyan bir müze açar. Müzenin içindeki eşyalar, romana konu olan ve

Detaylı

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019

EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019 EYÜBOĞLU EĞİTİM KURUMLARI BURÇAK EYÜBOĞLU ORTAOKULU 28. EDEBİYAT VE KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİKLERİ 8-9 0CAK 2019 FANTASTİK EDEBİYAT, DİSTOPYA VE FELSEFE 8 OCAK 2019, SALI 14.30 /BURÇAK EYÜBOĞLU ODİTORYUMU

Detaylı

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır? 1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini

Detaylı

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden, Çemberlitaş taki dedesinin konağında büyüyen şair, Amerikan ve Fransız kolejlerinde başladığı ilk ve lise öğrenimini Deniz Lisesi nde tamamladı. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü nü 1924 te bitirince

Detaylı

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak?

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak? Çağrışım: Senden Kim Çıkacak? AMAÇ Amacımız dört temel dil becerisinin bir ayağını oluşturan yazma becerisine farklı bir bakış açısı kazandırmak; duyan, düşünen, eleştiren, sorgulayan insanlar yetiştirme

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler SORU- Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? MUHAMMED DİKAL

Detaylı

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. "dipnot

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. dipnot Ece Ayhan Kardeşim Akif Akif Kurtuluş'a Mektuplar Hazırlayan Eren Barış sı "dipnot Akif Kurtuluş: 1959, Ankara. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini 1981 yılında bitirdi. İlk şiiri, 1980 yılında Türkiye

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da 21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da geleceğin mimarı nesiller artık bizim ellerimizde, güvenle... Keşke Hep Çocuk Kalsak! Büyüyünce ne olacaksın diye sorarlar. Oysa çocuk kalmak en güzel şey değil midir?

Detaylı

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (11 Mayıs -19 Haziran 2015 )

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (11 Mayıs -19 Haziran 2015 ) 3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (11 Mayıs -19 Haziran 2015 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

BİZ KİMİZ? ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu, Atatürk ü ve ideolojisini daha iyi tanımak ve tanıtmak için 1989 yılında ODTÜ Kültür İşleri Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş olan bir düşünce topluluğudur. Atatürkçü

Detaylı

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?

Detaylı

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır. Dersin Adı Tema Adı Kazanım Konu Süre : İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi : İnsan Olmak : Y4.1.2. İnsanın doğuştan gelen temel ve vazgeçilmez hakları olduğunu bilir. : Doğuştan Gelen Haklarımız :

Detaylı

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Şiir Resimleyen: Cihan Demirci 2. basım Cihan Demirci ŞİİR KÜÇÜĞÜN Resimleyen: Cihan Demirci Can Sanat Yayınları Yapım, Dağıtım, Ticaret ve Sanayi Ltd.

Detaylı

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ. (16 Aralık 2013-24 Ocak 2014)

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ. (16 Aralık 2013-24 Ocak 2014) 3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ (16 Aralık 2013-24 Ocak 2014) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında 16 Aralık 2013-24 Ocak 2014 tarihleri arasında

Detaylı

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BU ÖDEVİN HAZIRLANMASINDA MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BURCU OLGUN GÜLŞAH GELİŞ VE FATMA GEZER TARAFINDAN ORTAK HAZIRLANMIŞTIR. BİLGİSAYAR 1 DERSİ PROJE ÖDEVİ NURAY GEDİK

Detaylı

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem YALNIZ BİR İNSAN Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem öyle sonunda hep iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı veya bir suçluyu bulmak için

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

Performans Görevi. Talha, Furkan, Gizem, Zeynep Merhaba Çocuklar

Performans Görevi. Talha, Furkan, Gizem, Zeynep Merhaba Çocuklar Performans Görevi İçerik Düzeyi SOSYAL BİLGİLER Öğrenme Alanı: Kültür Miras Kazanımlar: Kanıt kullanarak Atatürk İnkılaplarının öncesi sonrasındaki günlük yaşamı karşılaştırır. Atatürk inkılâplarıyla ilkelerini

Detaylı

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 )

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 ) 2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI 11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI A. RAPOR: Herhangi bir konuyu, olayı veya incelenmekle görevlendirilen kişi veya kişilerin, yaptıkları araştırmanın sonuçlarını ilgili yere bildirmek üzere yazdıkları

Detaylı

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 27 Aralık 1936 Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı

Detaylı

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ 3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (07 Aralık 2015-15 Ocak 2016) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ 9.11.2017 Sayın Bakanım, STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 1 İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Kıymetli Basın Mensupları, Global

Detaylı

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun olduktan (1972) sonra bir süre aynı bölümde kütüphane memurluğu yaptı (1974-1978). 1976 da Türk

Detaylı

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR LYS YE HAZIRLIK TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR Ş. İBRAHİM YILDIRIM Beta Yayın No : 3350 2. Baskı Ocak 2016 - İSTANBUL ISBN 978-605 - 333-508 - 5 Cop yright Bu ki ta bın bu ba sı sı nın Tür

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası nı kutladık. Halk ekmek fabrikası gezisine katıldık. TÜRKÇE * Dilbilgisi:

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası nı kutladık. Halk ekmek fabrikası gezisine katıldık. TÜRKÇE * Dilbilgisi: Değerli Velilerimiz, 2017 yılının son ayında, güneşin hafifçe ısıttığı günlerdeyiz. Havalar hala, öğrencilerimizin bahçede neşeyle oynamalarına müsait. Palto giyme koşuluyla teneffüslerde temiz havada

Detaylı

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır. NOKTALAMA İŞARETLERİ Dilimizde ilk kez Tanzimat döneminde kullanılan noktalama işaretleri, yazının daha kolay anlaşılmasını sağlar. Yazının okunmasını kolaylaştırır ve anlam karışıklığına düşülmesine engel

Detaylı

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam SÖZCÜKTE ANLAM 1 Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam BADEM AÐACI Ýlkbahar gelmiþti. Hava bazen çok güzel oluyordu. Güneþ

Detaylı

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK Sosyal ve siyasi yaşamda Bodrum un tanınmış simalarından biri olan Nuran Yüksel yaşamını kitap haline getirdi. Nuran Yüksel kitabının sadece kendi

Detaylı

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Çocukları çocuk bakım evi yolunda olan ebeveynlere Århus Kommune Børn og Unge Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi Tyrkisk, Türkçe 2-3 yaşındaki çocuk hakkında durum ve gelişim görüşmesi Çocuk bakım

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

DUA ETTİĞİNİZDE. J. Robert Ashcroft. ICI Elemanlarıyla İşbirliği İçinde Hazırlanmıştır Resimler: David Cahill Çeviren: Hande Taylan ICI

DUA ETTİĞİNİZDE. J. Robert Ashcroft. ICI Elemanlarıyla İşbirliği İçinde Hazırlanmıştır Resimler: David Cahill Çeviren: Hande Taylan ICI DUA ETTİĞİNİZDE J. Robert Ashcroft ICI Elemanlarıyla İşbirliği İçinde Hazırlanmıştır Resimler: David Cahill Çeviren: Hande Taylan ICI Yeni Yaşam Yayınları İsteme Adresi: ICI P.K.: 33 Bakırköy İstanbul

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013).

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, 17.00 Haberleri, 20.10.2013). Takdim Biliyor musunuz? Bir televizyon haberine göre Türkiye de 2014 yerel seçimlerinde muhtar adaylarıyla birlikte 830 bin kişinin aday olması bekleniyordu. Bu, Türkiye de yaklaşık her 90 kişiden birinin

Detaylı

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ

ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ ZONGULDAKLI GENÇ ŞAİR VE BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMNENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ UFUK SİLİK ŞİİR İLE HAYATIM YENİDEN ŞEKİLLENDİ SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız ve hangi okulları

Detaylı

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi 2019 yılında kendimize daha fazla zaman ayırmak istiyoruz. Fotoğrafla olan iletişimimizi artırmak istiyoruz. Fotoğrafın bir sanat

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

'MASALLARA DOKUN' KSS PROJESİ

'MASALLARA DOKUN' KSS PROJESİ 'MASALLARA DOKUN' KSS PROJESİ T E M M U Z 2 0 1 8 T U R G E D ÇOCUKLUĞUNUZU DÜŞÜNÜN... Arkadaşlarınızla oyun oynamak için sokağa çıkmak istediğiniz her an dev engelleri aşmak zorunda kaldığınızı, oyun

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

4.Öğrenim Durumu: ÖZGEÇMİŞ. 1.İsim : Turgut. 2.Soyadı: Yüksel. 3.Ünvanı: Öğretim Görevlisi. Derece Alan Üniversite Yıl

4.Öğrenim Durumu: ÖZGEÇMİŞ. 1.İsim : Turgut. 2.Soyadı: Yüksel. 3.Ünvanı: Öğretim Görevlisi. Derece Alan Üniversite Yıl ÖZGEÇMİŞ 1.İsim : Turgut 2.Soyadı: Yüksel 3.Ünvanı: Öğretim Görevlisi 4.Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İşletme Anadolu Üniversitesi 1998 Yüksek Lisans Doktora 5.Akademik Unvanlar Arts

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz. ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (8 Aralık 2014-23 Ocak 2015 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

Sorgulama Hatları: Değerli Velilerimiz,

Sorgulama Hatları: Değerli Velilerimiz, Değerli Velilerimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her altı haftada bir iletilecektir. 10 Aralık - 18

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI. Saha Tarihi: 9 10 Nisan il ilçe mahalle/ köy

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI. Saha Tarihi: 9 10 Nisan il ilçe mahalle/ köy ARAŞTIRMANIN KAPSAMI Saha Tarihi: 9 10 Nisan 2011 35 134 200 il ilçe mahalle/ köy 2366 görüşme öü BEKLENTİLER Benim hayat şartlarım 5 yıl sonra daha iyi olacak Kes. yanlış 2,5 Ne doğru ne Yanlış 16,2 yanlış

Detaylı

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR... Gereksiz yere kaygılanmayın! Kendinizi rahat hissederseniz sınavda panik yaşamazsınız. Sınav için daima olumlu düşünün. Sınavı ölüm kalım savaşına dönüştürmeyin. Sınav sadece

Detaylı

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfinle kurul Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer

Detaylı

AŞKIN ACABA HÂLİ. belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin

AŞKIN ACABA HÂLİ. belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin AŞKIN ACABA HÂLİ Varoluştan bu yana herhangi bir metoda uydurulup bu doğrultuda devam edilemeyen belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin hatlarla

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı