Mevlanzade Rıfat: Yüzyıl öncesinden bir düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü tutkunu Sait Çetinoğlu

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Mevlanzade Rıfat: Yüzyıl öncesinden bir düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü tutkunu Sait Çetinoğlu"

Transkript

1 Mevlanzade Rıfat: Yüzyıl öncesinden bir düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü tutkunu Sait Çetinoğlu Mevlanzade Rıfat, ömrü sürgünlerde geçip, sürgünde ölen Kürt kökenli bir Osmanlı aydınıdır. Osmanlıcılıkla başlayan düşünce yolculuğu Kürtlerin bağımsızlıkçı çizgisine doğru gidecek olan, mensup olduğu Jön-Türk kuşağının aykırı aydınlarından biridir. Ancak Osmanlıcılık konusunda diğer Jön-Türk aydınlarından ayrılır, Başlangıçtaki Osmanlıcılığında da samimidir. Osmanlıcılıktan diğer Jön-Türkler gibi Türk ve Müslümanı anlamaz. Mevlanzade, doğru bildiklerini ne pahasına olursa söyler. Hamid döneminde Mehmet Reşat ın adamı olduğu suçlamasıyla hapis ve sürgün cezalarına çarptırılmıştır. 23 Temmuz 1908 le birlikte Sana dan 12 yıllık hapis ve sürgün hayatından döner. Bu muazzez günün hayat veren rüzgârı, bizi de binlerce siyasi mağdur gibi tam on iki sene hapisten hapise, sürgünden sürgüne sürüklendikten sonra son sürgün yerimiz olan Yemen'in San'a şehrinde ki sefil yaşantımızdan kurtardı. Bütün siyasi mağdurlar gibi biz de İstanbul'a, o karanlık koyu istibdat ile o doğal güzelliklerini kaybetmeye yüz tutan payitaht şehrimize bir an önce kavuşmak için dayanılmaz bir istek duyduk. Yemen'den; iki mazlum ile, hem de senelerce San'a Zindanı'nda tüyler ürpertecek mahrumiyetler içinde yaşamış iki arkadaşla yola çıktık. Bizans'tan devralınan bin türlü rezaletin kaynağı bu başkentimize gelmekteydik. İzmir'e ulaştığımızda İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından hak ettiğimizin üzerinde bir ilgiyle karşılandık. Sonunda İstanbul'da da sayılan yüzbinlere varan bir halk topluluğu tarafından alkışlara boğulduk. İstanbul a gelen Mevlanzade 1908 sonrası durumu ilişkin ilk izlenimlerinde içine düştüğü hayal kırıklığını resmeder; İstanbul'a vardığımızda durumu inceledik. Kötü ve tehlikeli işaretler gördük. Evet millet de, hükümet de, hatta 'Nigehbân-ı Meşrutiyet' [meşrutiyetin bekçisi] sıfatını alan İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri de inkılâbın sarhoşluğu içinde çalkalanmaktaydılar. İtidalle, inkılab devrine giren zavallı milletimizi - kavrayış düzeyine, çevresindeki çeşitli ihtiraslara, din ve unsur farklılığı gözetmeksizin egemenliğini sağlamlaştırmaya- iltifat eden bakan yoktu. Evet, ortada 'Nigehbân-ı Meşrutiyet' sıfatını almış bir İttihat ve Terakki Cemiyeti vardı. Bu saygın cemiyet, milleti kahrı altında ezen korkunç istibdadı yıkmış olduğundan manevi kişiliği, halkın büyük bir saygıyla bağlandığı, yöneldiği tek şey olmuştu. Fakat ne çare ki vatanı Hamit'in istibdatından kurtaran bu cemiyetin söylentilerden uzak temiz vicdanlara sahip saygın üye ve üst düzey yöneticileri arasına doğru yolu gösterici kılığında, fakat vicdanlarına gölge eden nefislerini kurtaramamış Yıldız casusları karışmaya başlamıştı. Yeni rejimin eskisiyle hesaplaşması bakımından ilk kararın Hamid in hal edilmesi kararının alınması gereği düşüncesinin odağında yer almaktadır. Daha İstanbul yolundayken alınacak en önemli tedbirin Hamid in tahtan indirilmesini düşüncesini yol boyunca sürgünden dönenlerle tartışır, paylaşır; Biz daha yoldayken Ziya Molla Beyle Sultan Abdülhamit'in tahttan indirilmesi konusunda kesin karar almıştık. Taif sürgününden dönen Bedirhan Paşazade Hüseyin Paşa'yla da vapurda bu konuda dertleşmekten geri kalmamıştık. İstanbul'a varışımızdan birkaç gün sonra da İttihat ve Terakki Cemiyet nin İstanbul merkezine başvurup, bu konuyu enine boyuna izah'etmiş, amaca sıkıntısız ulaşmanın mümkün olabileceğini de delilleriyle anlatmıştık. İlgi göremeyince biz de cemiyetten aynldık ve bizzat kendimiz işe girişmeye karar verdik. Önce farklı düşünenlerle birleştik. Ermeni

2 vatandaşlarımıza birleşme önerdik. Kürt Kulübü Başkanı merhum Şeyh Ubeydullah oğlu Seyyit Abdülkadir Efendi hazretleriyle de görüşmelerde bulunduk. Sonunda Hukuk-ı Umumiye gazetesinin yönetimini de ele aldık. İşe Sultan Abdülhamit'ten hesap sormak esasından başladık, verilen sözlere aldanmadık, tehditlerden korkmadık. Düşmanlıklar büyüdü. Türlü türlü entrikalar döner oldu. Fakat hiçbiri bizi emelimizi takip etmekten alıkoyamadı. Mevlanzade kendisini özgürlüğe kavuşturan Jön-Türk yönetiminin hukuka aykırı uygulamalarını yayınladığı Serbesti gazetesinden hiç çekinmeden açıklar. İktidarın eylemlerinin hukuka uygunluğu en temel kaygısıdır, İttihat ve Terakki Cemiyeti saflığını kaybetmeye başlamıştı. Cemiyette istibdadın ileri gelenlerinin sayılan çoğaldıkça hürriyete karşı bazı rahatsızlıklar da kendini göstermeye; başladı, hele basın hürriyeti, geçmişi kirli olanların hiç işlerine gelmedi. Meşrutiyete, kanuna aykırı tutuklamalarla darbe vurulmaya başlandı. Bu hukuksuzluklara destek vermenin yada ses çıkarmamanın faturasının çok ağır olacağının altını çizer: [B]u kanun dışı faaliyetlerin en ufak yanını bile hoş görmenin daha büyük kanunsuzluklara meydan vermek anlamına geleceğini hiç mi hiç düşünmek istemediler. Bunu Milletin hakkını, insanlık ve egemenlik hakkını öğretmek, zarara uğratmadan bu inkılap sarhoşluğundan kurtarmak gerekti sözleriyle tanımlar. Basın özgürlüğü temel kaygılarından birini oluşturur; Basın hürriyetine ilk darbe siyaset piri kabul edilen Kamil Paşa tarafından vuruldu. Mizan gazetesi kapatılırken, sahibi Murat Bey de Kamil Paşa'nın kendi başına verdiği bir emirle, Harbiye Nezareti'nde tutuklandı. Murat Bey'in şahsını bir kenara bırakalım; kanun-ı esasiye basın hürriyetine karşı Kamil Paşa'nın bu zorbalığını basın dünyasında bizden başka eleştiren olmadı. Biz Kamil Paşa'nın Meşrutiyete karşı yaptığı bu saldırıyı şiddetle eleştirdik. Bu tutuklamayı yönetiminde olduğu Hukuk-ı Umumiye Gazetesi'nin 26. sayısında Sadrazamlık Makamının Kanun-ı Esasimize Saldırısı olarak niteleyerek şu satırları yazar: Murat Bey, Sadrazam Kamil Paşa'nın özel emirleriyle dün gece tutuklandı. Bu konuda gazeteler çok şey yazdı. Biz Murat Bey'in önceki ve şimdiki durumlarından şimdilik söz etmek istemeyiz. Biz görüşlerimizi, eleştirilerimizi daima zamanında yazar yerine getiririz. Burada söz etmek istediğimiz şey, Kamın-ı esasimize yapılan saldırıya razı olamayacağımız hususudur. 1876'da ilan edilip 30 sene suresince uygulamadan kaldırılan Kanun-ı Esasimize her kim saldırdıysa lanet ederek korumak isteriz. Yani kanuna aykırı -her kim olursa olsun- tutuklamayı kabul edemeyiz. Murat Bey bir suç işlemiş ise kanun çerçevesinde işlem yapılsın. Savcının görevi nedir? Bugün 'onun' aleyhine gerçekleşen tecavüze susacak olursak, acaba aynı işlem yarın 'başka biri' aleyhine olmayacak mıdır. Hükümetin yasaların üzerine çıkarak yaptığı bu tutuklamaya itiraz ederken Kanun-i Esasi nin uygulanması için adalet bakanını göreve çağırır: Meşru hükümet kanunun üstüne çıkıp böyle hareketlere başlarsa, Meşrutiyetin yok olup olmayacağından millet nasıl emin olacak? Bu yönleri, Adliye Nazırından sorar ve savcıyı görevini yerine getirmeye davet ederiz. Hukuk-i Umumiye nin 27. sayısındaki Diktatörlük mü? Başlıklı yazısında da hukukun peşindedir: Hiçbir siyasi şüpheli vatandaş, hiçbir Osmanlı, savcının emri olmaksızın, Sadrazamın bir emriyle zabıtalarca hapse konulamaz. Aksi takdirde memleket yine keyfi idare olunuyor demektir. Kanun-ı Esasi'ye uymayan sadrazamın şu hareketi diktatörlükten başka bir şey değildir Sadrazam Kamil imzasıyla ve iki satırlık bir telgrafla Zabtiye Nezaretine filanı tutuklayın emrini vermek hakkına sahip değildir. Ve Zaptiye Nazın o emri yerine getirmezse sorumlu tutulmamalıdır. Bir gazetenin Basın Kanununa uymayarak geçici de olsa kapatılması, büyük sorumluluk doğurur. Kamil Paşa, meşruti idaremizi korumak amacıyla 'aksü'l-amel [reaksiyon] taraftarlarına böyle bir darbe vurma gereğini hissetmekte ise hata ediyor. Hürriyet-perverlerle istibdat taraftarları

3 gözümüzde, kanun gözünde eşittirler. Birine şiddetle, diğerine yumuşaklıkla davranmak olsa olsa kanun kırıcılığıdır. Sadrazamın buyruğuyla düşüncelerine katılmadığı bir gazetenin kapatılmasına şiddetle karşı çıkması 100 yıl sonra bugün bile basının erişemediği bir noktadır; Mizan gazetesi, kamuoyunun zihnini karıştıracak yayınını sürdürmesinden dolayı yapılan soruşturma sonucuna göre devletçe görülen lüzum üzerine adı geçen gazete sadrazam buyruğuyla geçici olarak tatil olunmuştur" gibi, devletin resmi bir gazetesinde çıkan resmi tebligat, Mizan gazetesinden daha çok zihin karıştırıcı bir etki yaratmaz mı? Biz inanıyoruz ki, bu sorunun yaratıcısı Kamil Paşadır. Bütün bu zorbaca hareketler müzakeresiz uygulamaya konulmuştur. Bugün diktatörlük, yarın sıkıyönetim, sonra da istibdat mı?(abç) 1... Kamil Paşa'nın bunu düşünmeyecek kadar saf; milletin de bunu anlamayacak kadar ahmak olduğunu sanmıyoruz. Milletin kutsal hukukunun korunmasını ısrarla istiyoruz. Bundan maksadımız kesinlikle Murat Bey i savunmak değildir. Ancak zararlı hareketlere karşı yapılacak işlemin, kanıun içerisinde yapılmasını isteriz. Mevlanzade nin yazılarıyla yasalara ve hukuka uygunlunu savunması, iktidarı hukuka davet etmesi, iktidarın hoşuna gitmez. Derhal cemiyet tüzüğüne göre cemiyet tarafından seçilen bir üyeyle birlikte Babıali ye çağrılarak Sadrazam Kamil Paşanın huzuruna çıkarılır. Kamil Paşa gazetecilere gözdağı verir: -Siz ne yapıyorsunuz? Bakanlar aleyhinde konuşuyorsunuz. Böyle devam edecek olursanız (eliyle Bab-ı seraskeri yi göstererek), siz de Murat'ın gittiği yere gidersiniz. Bu tehdide Mevlanzade, yazılanların kanunun verdiği izin ve yetki çerçevesinde yazılıp milletin hukukunun korunmasına yönelik olduğu Paşaya iletilir: -Paşa Hazretleri! Biz kanuna karşı harekette bulunmayız. Kanunun verdiği yetki içerisinde herkese karşı milletin hukukunu korumakla sorumluyuz. Kanuna karşı bir hareketimiz gerçekleşirse devletin mahkemeleri mevcuttur. Sözlerine Paşa nın yanıtı bize yabancı değildir, Yüzyıl sonra halk yine olgunlaşmamıştır. Her şeyi yöneticiler bilir: - Cahilsiniz! Çocuksunuz! Devletin bugün ne gibi büyük bir kriz içinde olduğunu bilmezsiniz. Bizi rahat bırakınız. Meşrutiyet gerçekleşsin. Meşguliyetimizi bilmezsiniz!. Gazeteci geri adım atmaz: - Neden bilmeyelim. Meşruti usullere uyan, bir hükümetin kabul edeceği her çeşit hareketin milletçe, bilinmesi gerekmez mi? Gizli hareketler, milletin düşüncelerinde şüpheler uyandırmaz mı? Bedbaht memleketimizde kanun-ı esasi mevcut mudur, değil midir?kamil Paşa cevaben: -Devlet kriz içindedir. Onun için lisanınızı ona göre kullanınız! Görüşme heyetin Kanunun, meşrutiyetin verdiği yetkiyle milletin hukukunu koruma sorumluluğu çerçecesinde yayınlarına devam edecekleri cevabıyla görüşme biter. Görüşmeyi Hukuk-i Umumiye nin 30 numaralı nüshasında duyuran Mevlanzade, şu çağrıyı yapar: Ey hürriyetperverler! Milletin kalbine tercüman olan gazeteler, bakanların yanlış uygulamaları hakkında bir şey yazdıklarında onların yazarlarını, sorumlu müdürlerini, imtiyaz, sahiplerini Sadrazam ne yetkiyle çağırabilir, görevi dışında tehdit edebilir? Bu görev kırıcı hareketlere karşı susarak mı karşılık verilecek? Bir memur hangi makamda bulunursa bulunsun görevine dahil olmayan işlerle uğraşırsa, millet, devlet daima zarar görür. Yazdığımız şeyler doğruysa, namus o memuru istifaya davet etmelidir. Gerçek değilse de yargı yoluna başvurmakta serbesttir. Bu gibi tehditlere ne gerek var? Acaba Sadrazam kendini kanundan daha kuvvetli mi sanıyor? Ve düşünemiyor mu ki o kanun bir gün kendisini de sorumlu edebilir?... Bugün kanlarımız pahasına geri aldığımız kutsal hukuki haklarımızı bu tür bir istibdat ile yine mi terketmeye çağrılıyoruz? Hazineyi 1 Mevlanzade Rıfat ın öngörüsü doğrulanacak. 31 Mart olayını fırsat bilen iktidar sıkıyönetim ilan ederek diktatörlüğün yolunu açacak şansı yakalayacaktır. 31 Mart tan sonra Jön-Türklerin pankartlarında özgürlük şiarının yerini disiplin alacaktır.

4 parasız, sınırlarımızı korumasız, siyasi nüfuzumuzu önemsiz bırakan bakanlar acaba kimlerdir?... Kamil Paşanın da içinde olduğu bu eski enkazlar değil midir?... Mevlanzade Rıfat Hukuk-i Umumiye de eleştirilerine devam etmesi karşısında sadrazam Kamil Paşa tehditlerin yanında mahkemeye başvurur. Sonuç alamayınca da gazeteyi çıkaran fedakaran grubuna el atması üzerine gruptan ve Hukuk-i Umumiye den ayrılarak arkadaşı Hasan Fehmi ile birlikte Serbesti gazetesini yayınlamaya başlar. Mevlanzade bundan sonra basın tarihinde Serbesti gazetesi ile birlikte anılacaktır. Biz dışarıdan kişilerin girdiğini görünce Fedakârân cemiyetinden ayrıldık. Basının ilk şehidi olan muhterem arkadaşım Hasan Fehmi Bey'le, Serbesti gazetesini yayınlamaya başlayıp, mesleğimize serbestçe devam ve sebat ettik. Serbesti, çok kısa bir süre içinde bağımsız yayını sayesinde milletin sevgisini kazandı. Tirajı giderek arttı. Bir siyasi programı da olan Mevlanzade Rıfat bu programına yakın gördüğü Ahrar Fırkasına da destek verir: Programımız bazı yönleriyle Ahrar Fırkası'nın programıyla benzeşiyordu. Fakat bizim programımızda ki yönetim anlayışımız daha fazla hürriyet verilmesi esasına göre kurulmuştu. Biz gerçek bir inkılâb meydana getirmek, yani hükümetimizin yönetim kurallarını başka bir renk ve kalıba sokmak ve bu suretle vatanın geleceğini ve bağımsızlığını esaslı surette güvenceye almak istiyorduk. Evet biz, eski unsurları tümüyle tasfiye etmek ve devletin idari işlerini yeni unsurların elinde görmeyi arzuluyorduk. Mevlanzade nin programı o günün koşullarından öte bugün için bile bir çok siyasi programlardan ileridedir. Eski rejimle bütün bağların kesilmesinden yana Siyasi liberal bir program sunar: Evet biz, eskimiş bir yönetimi, eskimiş kanunları, eskimiş örgütü, yine eskimiş devlet büyükleriyle onarmaya çalışmak gibi boşuna vakit kaybettirecek bir yola sapmak istemiyorduk. Evet biz bütün yönetim örgütümüzü, bütün kanunlarımızı temelinden değiştirmek ve böylelikle ilerlemeyi sağlamak arzusunda bulunan bütün milletler gibi sosyal ve idari kurallarımızı yeniden sağlam temeller üzerine kurmak istiyorduk. İmparatorluktaki bütün unsurların psikolojileri ve yerel özelliklerin dikkate alınarak bir yerinden yönetimin güçlendirilmesinden yanadır: Evet biz görüyorduk ki Yakova'da bulunan bir Arnavut ile Necd'de bulunan bir Vahhabi'nin; İstanbul'da bulunan efendi ile Yemen'de bulunan bir Zeydi'nin; Selanik'te bulunan bir Yahudi'yle Hicaz'da bulunan bir Bedevi'nin; Konya'da bulunan bir Türk ile Süleymaniye'de bulunan bir Kürt'ün; Adalar'da bulunan bir Rum'la, Van'da bulunan bir Ermeni'nin sosyal ve ruhsal durum, gelenek ve görenekleri bir değildir. Merkezi yönetim, bir kanun hükmünü bu çeşitli unsurlar üzerinde aynı etki ve kuvvetle uygulama kabiliyetine sahip değildir. Evet biz, kanunların, kavimlerin örf ve adetleri göz önüne alınarak düzenlenmesini ve bütün unsurların yalnız 'Osmanlı' yüce adı altında köklü surette bağlana-rak birleştirilmesini ve bu suretle öteden beri var olan kavimler arası anlaşmazlıkların giderilmesini istiyor, kavimlerin birliğine göre vilayet dairelerinin genişletilmesi ona göre de kanunlar düzenlenmesini esas buluyorduk. Evet biz, her kavmin, her unsurun bu suretle isti- dadına göre hür bırakılmasını, sosyal çevresinde ilerlenir ve gelişme isteğini istediği gibi gerçekleştirmesini istiyorduk. Evet biz, milleti hükümet adına kullanıla gelen şiddetten kurtarmak için çalışıyorduk. Çünkü biz, tarihimizden, kuvvetle, zorla zaptettiğimiz milletleri ve kavimleri yönetme adına, ve ancak tahsildarlık yolunda kullandığımız şiddetle çok şey kaybetmiş olduğumuzu anlıyor ve görüyorduk. Programı aynı zamanda laik bir programdır da, bir inancın diğer inanç sahipleri üzerindeki tahakkümünü reddeder; Evet biz, dinlerin ve mezheplerin anlaşmazlıklarını siyasi birliğimize engel kabul edemeyiz. Çünkü biz katiyetle biliyoruz ki din başkadır, hükümet yönetimi yine başkadır. Din, insanların Allah ile manevi bağlantılarını kuvvetlendirir. Hükümet ise insanların doğal olarak gereksinim duydukları ortak çıkarları esaslandırır. Milletin ve kavimler din anlaşmazlığından çok kavmiyet ve teamülüne, adetler ve ahlakına uyutmamasından yakınırlar, feryat eder, hakkını duyuramayıp, işittiremeyince ayaklanır, isyan eder, bağlantılarını, siyasi bağlantısını koparmaya bütün kuvvet ve varlıklarıyla çalışırlar.

5 Kopyacılıktan yana değildir. Yöneten-yönetilen ilişkisininde evrensel ilkelerin yanında yerel özelliklerin göz önünde bulundurularak yeni bir sentezden özgün bir uygulamadan yanadır. Batıdan yapılan kopyanın ülke gerçekleriyle uyuşmadığından gereksiz karışıklıkların ve huzursuzlukların ortaya çıktığını düşünür. Yerel özelliklerin dikkate alınarak hazırlanacak yasaların bu huzursuzlukların önüne geçeceğini kaydeder: Evet biz etrafımızda bulunan uygar milletler, hatta bizden ayrılan küçük Balkan hükümetlerinde egemenlik hakkının yönetenlerle yönetilenlerin görevlerinin nasıl belirlenmiş olduğuna dikkat edilmesini, bilimin ve fennin ortaya koyduklarından halkımızın yararlanmasını, insanların bunlar için döke geldikleri kanlardan ibret alınmasını, batının yönetim ve ekonomide geldiği noktaya ulaşmasını, kısaca insanlığa layık insanca bir yaşam, insanlığa layık, adamca bir hükümet kurulmasını istiyorduk. Bugün mevcut kanunlarımızdan haberi bile olmayan bunca aşiretimiz var. Kanunların konusunun kavimlerinin ve kabilelerin kabul edilebilir olmaması, örf ve ahlaklarına aykırılıkları nedeniyle ayaklanma halinde bulunan bunca halkımız var. Bundan başka geleneksel ayrıcalıklar içinde yaşayan padişah, emirlerinden gelen özel imtiyazlar taşıyan unsurlarda var. Memleketlerin yönetiminde bu farkların göz önünde bulundurulması zorunluluğu da vardır. Bürokrasiden şikayet ederek, idarenin şeffaflaşmasından ve bütün unsurların eşitliğinden yanadır: İşte biz, sanayi ve ticaretin ve genel olarak memleketin serveti ve vatandaşlarla ilgili başvurularda hükümet tarafından zorlaştırıcı ve vakit kaybettirici müesseselerin giderilmesiyle özel girişime meydan verilmesini, payitahtta ve vilayetlerde geçerli ve fakat her türlü iktidar ve yetkiden arınmış taklit bir yönetim teorisi yerine bir asli ve pratik yönetimin uygulanmasını ve hükümetin uyguladığı her türlü baskı ve zorbalığın ortadan kaldırılmasını, cins ve mezhep ayırt etmeksizin bütün Osmanlı unsurları arasında hukuk eşitliğinin korunmasıyla bir vatan kardeşliği meydana getirilmesini, din özgürlüğüne, düşünce özgürlüğüne, basın özgürlüğüne hiçbir bahane ile tecavüz edilmemesini ister. Adil bir yönetim özlemini dile getirir. Bugün idaremiz bir meşruti idareyse, egemenlik hakkı milletin elindeyse her bir Osmanlı bu milli egemenliğin bir parçasını meydana getirir. Çıkarını, ilerlemesini inancına göre düşünür, milletin genel vicdanına arz edip ortaya koyar. Bu hakkıdır, meşru ve medeni hakkıdır. Bu hak hiçbir bahane ile yasaklanamaz. Yasaklamaya kalkan mutlak zalimdir. 23 Temmuz la birlikte oluşan siyasi atmosferi içinde kurulan ve faaliyet gösteren bir çok derneğin ve siyasi yapının özgün programlarının olmayışını ve taklitçiliği eleştirir. Yaşanan her inkılâbda olduğu gibi bizim 23 Temmuz 1908 inkılâbında da Müslüman ve Hıristiyan unsurlar arasında başkentte ve diğer illerde bir çok siyasi hatta milli dernek, parti kurulmuş, kulüpler açılmıştı. Fakat gerçeği gizlemeyelim; memleketimizde henüz yönetimle ilgili sistemler kurulup gelişememiş olduğu için, bu derneklerin, bu kulüplerin hiçbirinin esaslı, uygulanabilir programları yoktu. Memleketimizin sosyal hayatındaki çeşitlilik hiç göz önüne alınmamış, farklı anlayış ve kavrayış düzeyleri hiç düşünülmemişti. Bütün bu derneklerin, kulüplerin programları, körü körüne Avrupa'nın yönetim teorisi üzerine kurulmuş, cahilce bir taklitçiliğin eseriydi. Doğunun, batıdan iklimce olsun, kültürce olsun farkları aranmamıştı. Bu derneklere, bu kulüplere akın akın katılanlara gelince; büyük kısmı içine dahil oldukları idari sistemi ne incelemiş, ne de muhakemeye gerek duymuşlardı. Bu durum da, doğunun eski hastalığı olan kapılanma alışkanlığından kaynaklanmaktaydı. 23 Temmuz ideallerinden uzaklaşılması tehlikesini sezen Mevlanzade kendinden emin olarak uyarılarını sertçe sürdürür: Tehlikeyi görüp en önce millete, inkılâbın önde gelenlerine ihtar eden yine bizlerdik. Bizim başlıca kusurumuz sert bir dil kullanmamız, eski yönetimin ileri gelenlerine karşı açıktan açığa ve fakat mertçe hücum etmemiz olmuştur. İşte Serbesti'mizin koleksiyonu meydandadır. Yayınımızın, bizi çağımızda yaşayanlara tanıtması gibi, tarih denilen

6 muhteşem ayna da bizden sonra gelecek olanlara tanıtmakta tereddüt etmeyecektir. Ahlaki bir duruş sergileyerek, yönetimin ve yönetilenlerin zaaflarını ortaya koyar. Şark kurnazlığını mahkum eder. Esasen bizde; büyüklerin, paşa efendilerimizin dairelerine, kapı eşiklerine kapılanma nedeni, erdem ve irfan ihtiyacından çok, ihsanın bolluğudur. Doğrudan doğruya fikir sahibi, meslek sahibi olmak, hatta görünmek bu büyüklere karşı işlenmiş bir cinayet sayılır. Kimseye minnet etmemek alışılmış bir ahlaki tavır değildir, serkeşlik saygınlık görür. Herhalde bir kazmaya sap olabilmek için dalkavuk olarak yuvarlanmak şarttır; budur büyüklerin adabı!... Bu ahlaki yozlaşmaya karşılık 23 Temmuz öncüllerinin tedbir almayışlarına, eski rejimle hesaplaşma yapılmayışına ve toplumun dönüştürülmesine ilişkin politikaların uygulanmayışını eleştirir. Evet, altı yüz küsur seneden beri böyle bir terbiye de, böyle bir esaret içinde yaşamak kuşkusuz ki kişinin ve milletin onurunu yok eder. Fakat bu gibi ahlaki yozlaşmayı inkılâbın öncüleri, ümmetin seçtiği ileri gelenler düşünüp gidermek yolunu göstereceklerdi. İnsan haklarını ve milli egemenliği açık bir dil ile toplum bilincine nakşedeceklerdi. Çoğulcu bir siyasi yapıyı savunur. türdeş üyelerden oluşan siyasi partilerin kurulmasından yanadır. Bir memlekette inkılâb hazırlamak için bir cemiyet kurmak başka şeydir, gerçekleştirilen bir inkılâbı vatanın çıkarları, bağımsızlığı ve selameti adına yönlendirmek yine başka bir şeydir. Bunlar arasındaki amaç farklılığı çok büyüktür. İnkılâbı hazırlamak isteyen bir dernek, türdeş kişiler aramaz; yönetimle ilgili görüşlerini belirlemeye ve teferruatlara dökmeye gerek görmez; ancak ayaklanacağı yönetimi yıkmaya olan kararlılığına bakar. Bundan dolayı grubuna katacağı kişilerin fikir ve inancını incelemek yerine, bu kişileri 'dereceler' ve 'rütbeler' altında toplayarak körü körüne amaç ve kararını yerine getirme yolunda kullanır. Yönetimle ilgili fikirler daima inkılâblardan sonra tartışılmaya başlanır, uygulanır. Tarihte bir memlekette devlet ve milletin işlerinin iyi idare ve yürütülmesi, egemenlik hakkının ve insanlığın korunması yolunda bir çok yönetim kuralı belirlenmiş, bazıları da uygulanmıştır. Bundan başka insanda daima bir 'icat' yeteneği vardır. Mevlanzade insan bilicinin yeni yöntemlerin aranmasına ve bulunmasına da açık olduğunun altını çizer. 23 Temmuz la birlikte oluşan siyasi iklimde özgün programlara sahip türdeş siyasi partilerin kurulamadığından yakınır. Her parti bir birinin benzeri, birbirinin taklidi programlara sahiptirler. İttihat ve Terakki Cemiyeti gibi, maalesef sonradan birçok grubun katılımıyla kurulan Hürriyet ve İtilaf Fırkası da bu kuralın ardından gidemedi; türdeş heyetler kuramadı. Kısaca memleketimiz, memleketimizdeki meşruti yönetimimiz, henüz evrimleşme devrine giremedi; Kısıtlı olan meclis-i mebusanda sınırlı eleştirilerin bile hazmedilemediğini ve azınlığın söz hakkının kısıtlandığından yakınır. Sınırlı yetkileri olan bu meclise de tahammül edilemeyerek zaman zaman önemli kararlar alınacağı zaman tatil edilecek en nihayet kapatılacaktır. Mevlanzade nin eleştirileri İttihatçılarca hoş karşılanmayarak susturulmaya çalışılacaktır. Yasl olarak susturulamayan Serbesti, Mevlanzade Rıfat ın vücudu ortadan kaldırılarak susturulması denenecektir. Mevlanzade zannedilerek 6 Nisan 1909'da Serbesti Gazetesi Başyazarı Hasan Fehmi Bey öldürülür. Mevlanzade bu cinayete 8 Nisan 1909 günlü Serbesti Gazetesinde İstibdat bir merkezden kalktı, merkez-i müteaddiye [düşman merkeze] geçti diyerek tepkisini sert bir şekilde ifade edecektir. Bu suikast Mevlanzade ye İkdam Başyazarı Ali Kemal 2 tarafından önceden bildirilir. Mevlanzade, Ali Kemal in bir subayın kendisine, Cemiyet'in Mevlanzade Rıfat, İsmail Kemal Bey ve kendisinin öldürülmesine karar verdiğini ihbar ettiğini Adalet Bakanı'na Açık Mektup başlığıyla ilan eder. İttihatçılar artık kendilerine muhalif gazetecileri susturamayınca vücudunu ortadan kaldırmaya başlayarak bir gelenek oluşturacaklardır. Hasan Fehmi yi, 9 Haziran 1910'da, Sadayı Millet Gazetesi Başyazarı Ahmet Samim ve 10 Temmuz'da Şehran Gazetesi Başyazarı Zeki Bey (faili belli kişilerce) öldürülmeleri izler. Tüm bu cinayetler, hürriyete kavuşulduğu söylenen bir dönemde fikir hürriyetini kullanmanın olası sonuçları 2 Ali Kemal de 1922 de İkinci Jön-Türklerce İstanbul dan kaçırılarak, İzmit te linç edilecektir

7 hakkında fikir vermekte olmanın ötesinde, eleştirileri susturmanın yöntemi olarak muhalif gazetecilerin öldürülmesinin kimler tarafından gelenek haline getirildiğini de göz önüne sermektedir. Meşrutiyetten cumhuriyete günümüze o kadar çok gazeteci öldürülmüştür ki; Hasan Fehmi den buyana öldürülen muhalif gazeteci sayısını kolayca tespit etme imkanından yoksunuz. 31 Marttan itibaren Jön-Türk politikasının açıkça baskı politikasına yönelişini Tunaya şu sözlerle ifade edecektir: Bir vakitlerin kurtarıcı partisi bizzat yıktığı Abdülhamid istibdadından daha beterini getirmiş, memleketi birkaç kişinin menfi idaresi altında inletmiştir. 31 mart sırasında da Serbesti cesurca yayınlar yaparak meşrutiyeti savunur. 31 Mart atmosferinde İttihatçı gazetelerin merkezlerinin tahrip edilmesini tasvip etmeyerek 18 Nisan 1909 tarili Serbesti de şunları yazacaktır. Eğer ilim ve itfan, arzu ettiğimiz derecede herkeste bulunsayd basınımızdan bir kısmına karşı reva görülen o meşru olmayan saldırı meydana gelir miydi? Meşrutiyetin en büyük şartı karşı tarafın da sözlerini aynı dikkat ve itidalle dinlemek değil midir? Hatta azınlığa karşı meclisin hoş olmayan tavrını biz her gün takip etmiyor muyduk? Azınlığın da çoğunluk gibi aynı önemle ve tam bir serbestlikle dinlenilmesini istemiyor muyduk?. Yok, yok, halkımızda gerçekten kanun dışı olan intikam duygusunun bu kadar çirkin bir surette ortaya çıkması, her zaman ayıplanacak kusurdur. Mevlanzade 31 martla birlikte gelecek baskıcı ortamı tahmin ederek 21 Nisan 1909 dan itibaren tekrar sürgün yollarına düşer. İstanbu ldan ayrılırken geminin güvertesinde mücadelesinin muhasebesini yapar: Bu şehri terketmeye beni zorunlu bırakan sebepler ve durum kalbimi, ruhumu inletiyordu. Evet şehirde hürriyet ve istibdadın çatışması mevcuttu Ben ise vatandan böyle bir günde, böyle bir mahşeri feryatta ayrılmak zorunda kalmıştım. Düşmanlardan çok dost olmaları gerekenlerin saldırılarına uğramıştım Tekrar gurbet acarına, yokluklarına, ansızın başa gelen acı belalara göğüs vermeye zorunlu kalmıştım Sınırlı çevrelerinde hapsetmek istedikleri hürriyetin, aşk kadar tatlı olsa da esarete tahammül edemeyeceğini düşüne iniyorlardı. Bizim bu konudaki anlayışımız arkadaşların anlayışına muhalifti. Biz nazlı hürriyete tam manasıyla aşığız. Fakat bu aşkta, bu sevdada herkesi, bütün dünyayı ortak görmek isteriz. Evet biz, hürriyetin hem de sınırsız bir hürriyetin aşığıyız. Bütün vatandaşlarımızı, hatta bütün insanları, beyaz ırkı, san ırkı, siyah ırkıyla bütün insanoğullarını aşkımıza ortak görmek isteriz. Hatta, "Mümkün olsa da, dünya bir ortak vatan biçimine dönüştürülse" diye düşünürüz. İşte biz, bu arzuyla, bu sevdayla nazlı hürriyeti anlayamayanlara, idrak edemeyenlere niteliklerini inceden inceye anlatmayı görev edinerek, halka hürriyetin bütün erdem ve mükemmelliklerini anlatıyor, var gücümüzle insanların kalplerine yerleştirmeye, onsuz yapamamalarını sağlamaya çalışıyorduk. Fakat dostlar, cihadımızı, dava arkadaşlarımızı çekemediler, bizi şöyle bir tarafa attırmak istediler. Fakat, biz tam bir güvenle inanıyoruz ki, tarih hizmetlerimizi takdirde gecikmeyecektir. İstanbul Divan-i Harbi tarafından irtica ile ilişkilendirilerek Derviş Vahdeti ile birlikte hakkındaki yakalama emrinin gazete ile ilan edilmesine karşılık savunmasını 16 Mayıs 1909 da tüm gazetelere açık mektup olarak gönderir. Gazeteler yayınlamazlar sadece Tanin gazetesi mektubun son cümlelerini yayınlamakla yetinecektir. Mektubunda; 12 seneyi çeşitli hapishane ve zindanlarda çeşitli azap ve yokluklar içinde geçirmiş bir mağdurum. Bununla beraber zulümlere her türlü şiddete karşı zerre kadar boyun eğmeyerek kötülüklerini korkusuzca zalimlerin yüzlerine vurmuşumdur Meşrutiyetin ilanının ardından Yemen sürgününden İstanbul'a gelişimde durumu çok kötü gördüm. Herkes gerçeği unutmuş, vatanın mutluluğunu sağlayacak vasıtaları düşünmeyerek bir debdebe ve gösterişe kapılmış; nigahban-ı

8 vatan olduklarını ileri süren İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin İstanbul merkezi heyetiyse gurur sarhoşluğuyla ne yapmakta olduğunu bilemeyerek istibdatın bir çok ünlüsünü, melun casusunu cemiyetlerine kayıt ederek hamiyet sahibi kişileri gücendiriyordu ve cemiyetin düzen ve bağlarını berbat ediyordu Olayın bu yönüne dikkat çeken ve bu gafletin sonunda ilk saldırıyı kendilerinin göreceği konusunda İttihat ve Terakki yöneticilerine açıkça, fakat safça bir dille ihtar eden ancak Serbesti oldu. Fakat Serbesti nin bu uyarıları, iyiliksever hisleri de, düşmanlık olarak kabul edildi Ne fayda ki nigah-banlar gaflet ve gurur içinde olup ancak vatanın iyiliğini isteyenlere düşmandılar. Hatta kalemle yaptığımız vatanperverane eleştirilerimize karşı kurşunla karşılık vermeye haşladılar. Hatta hürriyet mücahidi bir temiz arkadaşımızı da şehit ettiler Serbesti kolleksiyonu meydanda; irtica fikri ima eder bir kelime gösterilsin. Ben hürriyet aşığı bir adamım. Hem hürriyeti sınırsız görmek isterim ki insanlığın gerçekten ilerlediği konusunda ikna olalım. Meşrutiyet ruhuna sahip hür basını değersiz çıkarları için sınırlamaya çalışanlara karşı ilk basın mitingini kararlaştıran yine acizleridir. Bundan dolayı her bir işinde namusundan başka, vatan sevgisinden başka sermayesi olmayan benim gibi bir müteşebbisi gericilik fikriyle suçlamaya kalkışmak, hem ayıp olur hem de vicdanı olanlar sanırını ki cidden azap çekerler. Savunması dikkate alınmayarak gıyabında İstanbul Divan-i Harbi tarafından on yıl sürgün cezasına çarptırılır. Mevlanzadenin 31 Mart ayaklanması ve irtica ile bir bağlantısı tesbit edilmemesine rağmen eleştirel yayınlarından dolayı efkar-ı faside [fesatların fesadı], müheyyic erbabından (halkı coşturmaya muktedir) olup bundan dolayı şüpheli güruhundan olduğu farz edilerek 10 yıl sürgüne cezasına çarptırılacaktır. Hal-i firarda bulunmasına mebni mehil-i kanuni ifasıyla davet olunan ve kanuna itaatle dayet-i vakaya icabat etmemiş bulunan Mevlânzade Rıfat Bey'in Divan-ı Harb-i Örfice gıyaben icra edilen muhakemesi neticesinde Serbesti Gazetesinin ittihaz eylediği meslek-i neşriyat daima avampesendane mükafat ile efkar-ı cahile-i umumiyeyi hükümet aleyhine sevk ederek kuvve-i icraiye-i hükümetin zaaf ve tereddime sebebiyet vermiş ve sahip ve naşiri bulunan Mevlânzade Rıfat Bey'in gerçi ihtilal ve irtica ile bir münasebet ve iştiraki anlaşılamamış ise de takip eylediği meslek itibarıyla efkar-ı faside ve müheyyice erbabından ve binaenaleyh şüpheli güruhundan olduğu görülmüş olmasına binaen mumaileyh Rıfat Bey 'in Matbuat Nizamnamesinin 138. maddesine tevfikan matbaasının bütün bütün kapatılmasına ve idare-i örfiye kararnamesinin altıncı maddesine tatbiken her ne zaman alız ü girift olunur ise on sene müddetle nefyine işbu 1325 senesi Temmuzunun 8. günü ittifak-ı arayla karar verilmiş olmakla derdestine karar-ı vakianin tatbik ve icrası için Zabtiye Nezareti aliyyesine işar-ı keyfiyet edilmiştir. İkinci sürgününde Paris te Şerif Paşa yla tekrar Serbestiyi yayınlar. Şerif Paşa da kürt kökenlidir, İttihat ve terakki Cemiyetini ekonomik olarak destekleyen ve aktif olarak aktif olarak yer alan bir Jön-Türk aydınıdır. Sultan Hamid döneminde Stokholm elçisiyken Paris teki ittihatçılara para göndereirek desteklemesine rağmen meşrutiyetten aradığını bulamayarak İttihatçılarla ters düşmüştür. Mevlanzade de ünlü bir Kürt gazetecidir ve bu iki ünlü Kürt politikacı örgütlenmelerini yurt dışında sürdürmek ve görüşlerini yaymak için gazetesini yurt dışında çıkararak ister. Şerif paşa Serbestiyi maddi olarak destekler. Şerif Paşayla işbirliğine giderken ilkeleri vardır. Bu ilkeleri kapsayan ve Serbestinin yayın ilkelerine dair bir protokolu Şerif Paşa yla imzalar. Protokol bir anlamda çıkış manifestosudur ve Mevlanzade Rıfat ın ilkelerinin yansımasıdır. -Meşrutiyetin muhafazasını daima müdafaa etmesi ve meşrutiyetin hükümlerini halka açık lisanla öğretmesi -Subayların ve bütün askerlerin siyaset ile uğraşmalarını kınama ve yasaklanması gereğini ihtar etmesi - Gizli örgütlerin bulundurulmaması ve hükümet işlerine kesinlikle karıştırılmaması hususunda engellemelerde bulunması.

9 - Meclis-i Mebusan seçimlerinin müdahaleler nedeniyle gayri meşru olduğundan feshiyle yeniden icrası gereğini talep etmesi. - Askerin Avrupa usulü gereğince seçme hakkına sahip olmaması. - Askerden milletvekili adayı olup seçilenlerin askerlik mesleğinden istifa etmelerinin kanuna bağlanması. - Namusu şüpheli hiçbir kişinin gazeteye yapacağı para yardımının ve yazısının kabul edilmemesi. Yurt dışındayken 1909 sonunda başkanlığını Şerif Paşa nın üstlendiği Islahat-ı Esasiye-i Osmanlı Fırkasının kurucuları arasında da yer alacaktır. Şerif Paşa ile bir süre sonra anlaşmazlığa düşer Mısır a dönerek Serbesti yi burada yayınlamaya devam eder. Ancak 7 sayı yayınlayabilecektir. İttihadın baskısına dayanamayan Mısır hükümeti formalık yayına el koyarak Mevlanzade yi sınır dışı eder. Atina ya geçen Mevlanzade burada Faruk ve Cihad adlı taş baskı gazeteleri yayınlar. Bu sıralarda İstanbul daki evi yakılır, matbaasına el konulur. Atina da da barındırılmayan Mevlanzade 1912 de İstanbul a döner. Sürgün cezasını Bursa da çekmekte iken, Padişahın tahta çıkması münasebetiyle ilan edilen afla birlikte serbest kalır. Serbestiyi tekrar yayınlamak isterse de izin alamaz başka ikballer teklif edilir. Gazetemizin yayını için izin istedik. Vermediler. Yoruma açık birçok sebep söylediler, ve bize memurluk, mutasarrıflık teklif ettiler. Biz bu idare-i maslahatı kabul edemedik, gazeteci kalmak, mesleğimizde, tarafsızca fikirlerimizi savunmaya devam etmek kararında olduğumuzu anlattık. Vatanı ihyada en büyük etkenlerden biri olan gazetecilikte uzmandık; bütün damarlarımızda yoğunlaşan hürriyet fikrinden, eleştiri fikrinden vazgeçemezdik. Halaskaran Zabitan hareketi neticesi yeni kurulan hükümet izin verir ve Serbesti 29 Temmuz 1912 de tekrar yayına başlar ancak bu çok kısa sürecek 36 gün sonra gazete tekrar kapatılacaktır. Kapatılmaya karşı verdiği hukuk mücadelesini kazanmasına karşın artık bir daha gazetesine yayın izni verilmeyecektir. Mevlanzade, Serbesti yanında Kürtçe dergilerde de Kürdistan Sorunu ile ilgili yazılar yazar. Bu yakın ilgi Mevlanzade yi Kürdistan ın bağımsızlığı fikrine götürecektir. Kürtler tarafından meşrutiyette çıkarılan önemli dergilerden biri olan Hetawi Kurd dergisinde 21 Ocak 1913 tarihinde şunları yazmaktadır: Sayın Hetawi kurd Gazetesi okuyucularıa Kürtlerin yükselme ve ilerlemesi için, toplumsal varlıklarını sağlamlaştırma için Hetawi kurd ün çalışmaları yüceltilme ve takdire layıktır Şimdi biz Kürtlere düşen görev, başımızın çaresine bakmaktır. Elbette hiçbir Kürt, ırkının ölmesini, insanlık içinde sönmesini, ırktaşı tarafından yutulmasını istemez.bundan dolayı bu Başımızın çaresine bizzat bakalım cümlesine her Kürdün katılması gerekir. Kürtleri uyandırmak, onlara varlıklarını, yaşam haklarını tanıtmak, ilerleme yoluna koymak neye bağlıdır? Ben sayın Doktor Abdullah Cevdet Bey le aynı düşüncede değilim: Ortada belli başlı bir gaye olmadan Kürt gençlerini Anadolu ya yaymak gereksiz, verimsiz, boş olur. Bu tavsiye pek erkendir. Evvela Kürtleri uyandırmak, onlara varlıklarını, hayat haklarını tanıttırmak, ilerleme yoluna koymak için dil gereklidir. Dili iyileştirmek, dili geliştirmek, maksada hizmet edici kılmak da kurallarına uygun biçimde yazmakla olur Bu esasları sağlamak sanıldığı kadar güç olmasa gerektir. Allaha hamdolsun bugün Kürtler arasında birçok bilgin, erdemli kişiler, dil bilenlerimiz vardır. Bunlar bir araya toplanmalı, bir bilim kurulu kurulmalı. İş herhalde sözden daha kuvvetlidir. Ümidederim ki bu ulusal görevi sayın Hetawi Kurd girişimcileri gaye edinirler hazırlayalım da sonra Kürdistan a gidelim İkinci siyasi faaliyeti mütareke dönemine denk düşer. Siyasi görüşlerini ifade etmek için mütarekeden sonra 22 Ekim 1918 de Radikal Avam Fırkası kurucuları arasında yer alarak başkanlığını üstlenecektir. Radikal Avam Fırkası mütareke döneminin ilk partisidir. Parti parlamento dışında kurulmuştur ve kurucuların içerisinde parlamenter yoktur. Fırka nizamnamesinde şu maçlar sıralanır :

10 -Devlet-i aliyyenin tamamiyeti mülkiyesini son derecede gözetmek ve bütün aksamının ittihadına halel getirmemek şartile milliyet prensipleri dairesinde idaresini temin eylemek -Umum Osmanlıların vezaif ve imtiyazatta kat i srette müsavi olmalarını temin etmek -Osmanlıları tam manasile Hürriyet-i hakikiye ye nail etmek -Anasır-ı muhtelife-i millette ahenk ve imtizacı idame ettirmek -Fırka namına ianeler cem i kat iyyen memnudur -meclisi idarenin müddet-i memuriyeti bir senedir -Fırkanın bilcümle harekat ve muamelatı alenidir -Bütün devletler ve milletler ve bilumum insanlar arasında uhuvvet-i umumiyenin velhasıl bir hayat-ı müşterekenin teessüs teşebbüslerine iştirak etmek ve tahsil ve hululune cidden çalışmak -Devlet-i aliyyenin memalik derecelerine kadar isali erbabını taharri etmek ve icrası çarelerine bakmak ve ledeicap irşada bulunmak -terakkiyat-ı memleketi mucip tedabir ve teşebbüsata önayak olmak, memleketin nef ini mucip her nevi teşebbüsat-ı şahsiyeyi himaye etmek... Fırkanın yayın organı İnkılab-ı Beşer gazetesini yayınlar. Başkanlığını Şura-i Devlet (Danıştay) reisi Seyyid Abdülkadir in yaptığı Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti nin de kurucuları arasında da yer alır. Kemalistlerce Kürt Milli Hareketine ilgisi nedeniyle izlenir. Süreç içinde Osmanlıcılıktan Kürdistan ın bağımsızlığı çizgisine gelmesi, Kemalistler için Kürdistan da tehlike olarak görülür. Karabekir tarafından Binbaşı Noel ile ilişkilendirilerek hareketleri sürekli takip edilecektir. Mevlanzade nin de içinde bulunduğu, Seyyid Abdülkadir başkanlığındaki Kürt Teali Cemiyeti 1920 lerde otonomiciler ve bağımsızlıkçılar olarak iki gruba ayrıldığında: Seyyid Abdülkadir otonomicilerin başını çekerken, Mevlanzade Rıfat bağımsızlıkçı çizgidedir. Bağımsızlıkçılara göre Kürdistan bağımsız olmadan ilerleyemez. Bu süreçte Mevlanzade Kürdistan da bağımsızlığı için çalışma yapanların başındadır. ABD Yüksek Komiseri Amiral Bristol un 26 Ocak 1922 tarihli İstanbul dan geçtiği raporda Mevlanzade nin adı Kürdistan da bağımsızlıkçı Kürt hareketinin gelişmesinin çalışmalarını yapan kişiler arasında sayılmaktadır. Hoybun yöneticilerinden Kadri Cemil Paşa (Zinnar Silopi), 1920 den sonraki bölünmenin ardından bağımsızlıkçıların oluşturduğu Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyetinin Kürdistan da örgütün amaçlarını güçlendirecek bir fikir cereyanı uyandırmak ve çeşitli eylemlerde bulunmak üzere aktif üyeler Kürdistan a gönderildiğini yılında bu amaçla çalışacak bir grubun içinde Mevlanzade Rıfat ın da bulunduğunu, ancak Güney Kürdistan üzerinden Kuzey Kürdistan a gönderilecek heyetin içinde bulunan Mevlanzade Rıfat a Irak ı kontrol eden İngilizler tarafından izin verilmediğini kaydeder. Bu durumda doğal olarak Kemalistlerce, yakın tehlike olarak görülecek, Mevlanzade, muhalefet önderlerinin ve potansiyel muhaliflerin tasfiyesi ve ülkeden uzaklaştırması planı olan Yüzellilikler arasına konacaktır. Zaten Jön-Türklere muhalif bir unsurun Kemalist dönemde (İkinci Jön-Türk) serbest bırakılması düşünülemezdi. Sürgünde iken Mevlanzade Rıfat ı Hoybun Cemiyeti içinde faaliyet yürütürken görmekteyiz. Hoybun Cemiyetinin esas ilkeleri şunlardır: -Hoybun, Kürdistan istiklalini temin için sarfı mesai edecek -Hoybun un cephe cidali Türkiye dir. Türkiye Kürdistanı halasıyla uğraşacak[tır] -Agiri de (çiyaye Agiri) Türklerle hali harpte olan ihsan Nuri Paşa kuvvetlerine mümkün olan her türlü yardımı yapacak -Binlerce seneden beri komşu bulunduğu Ermeni milletine dostane bir biraderane münasebet tesis edecek -Kürt ü dünya efkarı umumiyesine tanıtmak için her türlü vesaitle çalışacak, propaganda yapacak Mevlanzade Rıfat, 1930 yılında hayatının son sürgününde bulunduğu Halep te 60 yaşında hayatını noktalayacaktır.

11 Mevlanzade Rıfat, İttihat ve Terakki nin politikalarını döneminde eleştiren önemli yazar ve gazetecidir. Jön-Türklerin baskı politikalarına karşı sürekli özgürlüğü ve hukuku savunmaktadır. Sınırlı da olsa yasal hakların sonuna kadar kullanılarak meşrutiyetin geliştirilmesinden, ileriye götürülmesinden yanadır. İnancını ve hareketlerini kısaca şöyle özetler: Özetle inancımız, temiz unsurları, kirli unsurlarından ayırarak son hedefimiz olan Yasal bir yönetim in; bilimsel, sosyal, ekonomik bir meşruti idare nin esaslarını kurdurmak, göstermekti. Kanun-i Esasi nin her bir Osmanlı ya bahş eylediği talep etme hakkını [talep etme hakkının bugün bile farkında olunmadığının altını çizelim] iyi kullanmak suretiyle meşruti idareyi zorba ellerden kurtarmaya ve memleketi, eski unsurlardan tasfiyeye çalışıyorduk. Ancak Mevlanzade nin en zayıf noktası Musevilere dair düşünceleridir. Bu konuda İttihat içinde Musevi mühtedilerin (dönmelerin) var oluşu ve bunların ittihatçılar içinde etkin olduğu düşüncesi onu (sadece bu sözlerine dayanılarak) antisemitizm çizgisine düşürdüğü söylenebilir. Bu konudaki sözleri ihtiyatla karşılanmalıdır. Bunda Jön-Türkler-in içindeki mühtedilerin Siyonist politikanın temsilcileri olduğu düşüncesi önemli etken olmaktadır. O yönetimin Selanik'te bulunan bir Yahudi'nin örf ve adetlerinin dahi dikkate almasını önemle vurgulama ihtiyacını duyarken, Siyonizmi mahküm eder. Bir hak savunucusu olarak Mevlanzade genel düşüncesi içinde Siyonizme karşı sözleri baz alınarak antisemit olarak nitelenmemelidir. Mevlanzade nin Osmanlı halklarına dair görüşleriyle rahatlıkla halkların haklarından yana olduğu söylenebilir. Mevlanzade Rıfat ın Jön-türk İnkılabının Karanlık yüzü eserinde Jön-Türkler yönetimindeki imparatorluğun kırılma noktalarını keskin gazeteci gözüyle tasvir eder. Adeta İttihadın röntgenini çeker. Mevlanzade Rıfat 1909 adana olaylarını tasvir ettiği ve bu olaylarda ittihadın rolünü vurguladığı gibi, 31 Mart ın jön-türklerin gerçek ajandalarını ortaya koymada eşsiz bir fırsat yakaladığının altını çizer. Hem diktatörlüklerini ortaya koyma fırsatı yanında Kilikya da soykırım provası yapma fırsatını da yakalamışlardır. Kilikya da ki katliamda katliamlarında olduğu gibi büyük devletler seyirci kaldıkları gibi ordu da amaca uygun olarak bu katliamda mükemmel bir şekilde kullanılmıştır. Bu katliam, 1915 soykırımı için olağanüstü bir deneydir. Vahakn N. Dadrian Ermeni Soykırım Tarihi - Balkanlardan Anadolu ve Kafkasya ya Etnik Çatışma adlı önemli çalışmasında, Kilikya olaylarını Soykırım provası olarak gerçekleştirilen eylemler olarak niteler: Jön Türk İttihadçı meşrutiyetçi devrimin aldatıcı niteliği, yaklaşık Ermeni'nin kurban gittiği 1/14 Nisan-14/27 Nisan 1909 dönemindeki iki aşamalı katliamın başlatılmasıyla ayan beyan ortaya çıktı. Osmanlı başkentinde karşı-devrime kalkışan kalabalıkların tersine, Adanalı Ermeniler İttihadçıların meşrutiyet özgürlükleri ilkelerinin açık ve kimi zaman ateşli savunucuları olarak tanınıyorlardı. Onlar, kimi Jön Türk liderliğine diş bileyen Abdülhamid'in sadık yandaşları, kimi koltuklarını kaybetme endişesi taşıyan eski rejimin bürokratları ve çoğu gâvur tebaanın, eski reaya hin kendileriyle eşit olması fikrini sindiremeyen öfkeli pek çok Türk'ü kışkırtma noktasına varıncaya kadar, yeni elde ettikleri özgürlüklerini kendilerinden geçerek kutluyorlardı. Ayrıca, Adana ve havalisi Abdülhamid devri katliam ve yıkımlarından kurtulmuş olan ender yerler arasındaydı. Şehrin yerlisi Ermeni ahalinin nispi zenginliğiyle birleşen bu olgu, onları fırsat düştüğünde imha edilecek uygun bir hedef haline getiriyordu 1909 Holokostu iki aşamalıydı. İlkinin saldırgan güçler için az çok başarısız olduğu kanıtlanmıştır. Saldırı ihtimalini kestiren birkaç yüz Ermeni genci özsavunma için silah sağlayıp, strateji geliştirmişti. Sonuçta, sadece saldırıları savuşturup Adana şehrinin Ermeni mahallelerinde oturan çok sayıda Ermeni'yi

12 korumakla kalmamış, süreçte saldırgan güçlere ağır kayıplar de verdirmişlerdi. Bu olgu amansız düşmanlar tarafından imha hedefi seçilen gruplar için örgütlü özsavunma yoluyla caydırıcılığın ya da yumuşatmanın mümkün olduğunu göstermiştir. Ne var ki, bu gibi girişimlerin başarı ihtimallerinin sınırları da vardır. Silahlı direniş kaynaklarını tüketip mecalsiz kaldıklarında, Ermeniler Mersin yakınlarında İngiltere Konsolosu'nun aracılığında ateşkese mecburen sıcak bakarak silahsızlanmayı kabul etmişlerdi. Bu arada, Türk ordusuna bağlı yeni müfrezeler sözde huzur ve sükûnu yeniden tesis etmek için bölgeye intikal etmişti. Bunun arkasından kan gövdeyi götürmüş, insanlık tarihinin en korkunç ve acımasız kıyımlarından biri yaşanmıştı. Cehennemi felaketin ilk raundunda verdikleri kayıpların büyüklüğü karşısında öfkelenen Türkler, yeni intikal eden askeri müfrezelerin doğrudan desteğiyle, tamamen silahsızlanıp savunmasız kalan Ermenilere hücum ederek, binlercesini kılıçta geçirip diri diri yakmışlardı. Bu amaçlarla özellikle seçilen yerler okul, hastane ve kiliselerdi. Adana holokostunun yirmi beş bin Ermeni kurbanının ezici çoğunluğu, aslında kitlesel cinayetin bu ikinci aşamasında öldürülmüştü [K]urban ahalinin iç savunmasızlığı dış savunmasızlık faktörüyle örtüşmüştü. İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya, Rusya, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere yedi ülkenin savaş gemileri, Adana'ya bağlı liman şehri Mersin açıklarına geldiler. Bunlar harekete hazır muharip deniz piyade birlikleri taşıyan kruvazör ve firkateynlerdi. Ama kurbanların Osmanlı uyrukları olması nedeniyle, bu savaş gemilerinin koruma görevi dışında kaldığından hiçbir müdahale emri verilmedi. Beklenen ve kimi zaman çekinilen müdahalenin gerçekleşmeyişi, faillerle sadece rahat nefes aldırmakla kalmayıp, kıyımı daha büyük şiddetle tırmandırmalarını da teşvik etmiştir. Doktor Nazım, İttihadın Ermeni sorununun çözümünü(!) aşağıdaki soğukkanlı sözleriyle açıkça ifade ederken Dadrian ı doğrulamaktadır: Lafla peynir gemisi yürümez icraat, hem de kat i icraat ister, Ermeniler şirpençe gibi öldürücü çıbanıdır. Şirpençe ehemmiyetsiz bir sivilce zan olunur, sivilce halinde iken hazık [usta] bir operatör tarafından neşter ile kesilip kökünden temizlenmez ise muhakkak öldürür. İcraat hem de kat i icraat ister 1909 Senesi nde Adana da, ötede beride yaptırdığımız mevziyi bir kıtal [sınırlı bir öldürme] ile iktifa edilecekse faide yerine zarar verir. Temizlemek azmında olduğumuz anasır-ı saireyi [diğer unsurları], Arapları, Kürtleri îkaz eder. Tehlike bir iken birkaç olur, büyür, galebe güçleşir. Bu mecliste defaatle söylediğim gibi tekrar söylüyorum. bu tathirat-ı umumi [genel temizlikler] ve kat i [kesme] yapılmayacaksa faide yerine zarar muhakkaktır. Ermeni unsurunu kökünden kal etmek [sökmek], memleketimizde bir ferdini bile bırakmamak, Ermeni ismini unutturmak ister. Hal-i harbteyiz, bundan daha iyi bir fırsat bulunmaz. Savaş sırasında, savaşın sisli ortamı içinde, Ermeni Halkının Jön-Türk rejimince sistemli bir şekilde bir plan dahilinde nasıl yok edildiğine de ilk defa parmak basarak, İttihadın Ermeni politikasını; Ermeni taktil ve tehciri; gayet vahşi ve feci bir cinayet-i siyasiyedir sözleriyle mahkum eder. Yok etme kararının gizli bir toplantıda dar bir yönetici kadro tarafından alınarak nasıl uygulamaya konulduğunu: İttihad ve Terakki ricali, merkez-i umumide akd eyledikleri hafi bir celse neticesinde, çoluk çocuk demeyip, Ermeniler in bir ferdi bırakılmamak üzere katl ve imhalarına karar vermiş ve bu kararı infaza Teşkilat-ı Mahsusa namı altında kanlı ve katil kimselerden çeteler teşkil edip, emr-i idarelerini Üçler İcra Komitesi namıyla Doktor Nazım, Doktor Behaeddin Şakir ve Muarif Nazırı Şükrü ye havale eylemişlerdi. Sözleriyle özetler. Soykırım planını ayrıntılarıyla tasvir eder. Bu gizli toplantıda Bahaeddin Şakir Jön- Türklerin gizli ajandasını aşağıdaki sözleriyle açıklar:

13 Biz inkılapçılar Türk Milleti namına ele geçirdiğimiz bu iktidar mevkiinde Osmanlı Devleti ni; milliyet prensipleri üzerine bina edip, İttihad Ve Terakki saltanatını kurduk. Bizim milli haritamızda yalnız Türk tahakkümünün temasına müsaade edebiliriz. Eskiden kalmış yabancı Miletleri, yabancı ve muzırr otlar gibi köklerinden söküp atarak yurdumuzu temizlemeye mecburuz. İnkılabımızın gayesi, düsturu budur Anasır-ı mütenevvi den terekküb eden [çeşitli unsurlardan oluşan] Osmanlı halitası bir heyet-i milliye olarak kabul olunamaz. Bu aynıyla bir çiftlikte bulunan hayvanat-ı ehliyeye benzer. Rum, Ermeni, Bulgar, Boşnak, Pomak, Sırp, Arnavut, Kürt, Çerkes, Arap, Gürcü, Laz; bu mütenevvi anasır [çeşitli unsurlar] güya Osmanlı kelimesi altında bir bütün halinde, bir birlik halindeymişler!... [B]u anlayışı düzeltmek lazımdır. Doktor Nazım son noktayı koyar: Ben Türklüğü ihya etmek için size arkadaş, yoldaş; kardeş oldum. Ben Türk ün; yalnız Türk ün yaşamasını, bu toprakta hakim-i müstakbel olmasını istiyorum. Türk ün gayrı anasır mahvolsun. Ne dinde ne mezhepte olurlarsa olsunlar; bu diyarı Türk ün gayrı anasırdan tathir etmek [temizlemek] lazımdır. Dinin benim nazarımda hükmü; kıymeti yoktur. Benim dinim turan dır. Bir özgürlük tutkunu cesur gazeteci Mevlanzade Rıfat ın son çalışması olan Jöntürk İnkılabının Karanlık yüzü eseri gerçeklerin 80 yıl öncesinden cesurca aktarımının ötesinde etik bir duruşu da temsil eder. Yararlanılan kaynaklar: 1.Ekrem Cemil Paşa, Muhtasar Hayatım, Kemalizme Karşı Kürt Aydınının Mücadelesinden Bir Yaprak, Beybun Y Kadri Cemil Paşa (Zinnar Silopi), Doza Kurdistan (Kürdistan Davası) Kürt Milletinin 60 Yıllık Esaretten Kurtuluş Savaşı Hatıraları, Haz. Mehmet Bayrak, Özge Y Mevlanzade Rıfat ın Anıları, Yayına hazırlayan: Metin Martı, Arma Y Mevlanzade Rıfat, 31 Mart Bir İhtilalin Hikayesi, Pınar Y Naci Kutlay, 21. yüzyıla Girerken Kürtler, Peri Yayınları, Tarık Zafer Tunaya, Türkiye de Siyasal Partiler, Cilt 1, İletişim Y Tarık Zafer Tunaya, Türkiye de Siyasal Partiler, Cilt 2, İletişim Y Vahakn N. Dadrian, Ermeni Soykırım Tarihi - Balkanlardan Anadolu ve Kafkasya ya Etnik Çatışma, Çev. Ali Çakıroğlu, Belge yayınları, 2008

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Neslihan Erkan İlan-ı Hürriyet II. Meşrutiyet, 1878 de askıya alınan Kanun-i Esasi nin yeniden yürürlüğe girmesiyle 23 Temmuz 1908 de başladı. Osmanlı coğrafyasında yeniden meşruti

Detaylı

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI II. Mahmut ve Tanzimat dönemlerinde devlet yöneticileri, parçalanmayı önlemek için ortak haklara sahip Osmanlı toplumu oluşturmak için Osmanlıcılık fikrini

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Siyaset, Toplum, Ekonomi. Neslihan Erkan

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Siyaset, Toplum, Ekonomi. Neslihan Erkan İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Siyaset, Toplum, Ekonomi Neslihan Erkan Meşrutiyetin İlk Seçimi Seçimin başlıca iki partisi: İttihat veterakki & Ahrar Fırkası İki dereceli seçim İttihat ve Terakki nin seçim zaferi

Detaylı

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara Harf üzerine ÎÇDEM A Numara Adliyenin manevi şahsiyetini tahkir... 613 G Ağır Tehdit 750 Aleniyet deyim - kavram ve unsuru... 615 Anarşistlik - kavram ve suçu 516 Anayasa Nizamı 558 aa Anayasa Nizamını

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

En İyisi İçin. Cevap 1: II. Meşrutiyet Dönemi Ne x t Le v e l Ka r i y e r 300ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Tar i h Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI KONU ÖZETİ Bu başlık altında, ünitenin en can alıcı bilgileri, kazanım sırasına göre en alt başlıklara ayrılarak hap bilgi niteliğinde konu özeti olarak

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x) Ne x t Le v e l Ka r i y e r 250ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Anayasa Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders XIX. YÜZYIL ISLAHATLARI VE SEBEPLERİ 1-İmparatorluğu çöküntüden kurtarmak 2-Avrupa Devletlerinin, Osmanlı nın içişlerine karışmalarını

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİK ÖNERİLERİMİZ (TCBMM Başkanlığı na iletilmek üzere hazırlanmıştır) 31.12.2011 İletişim: I. Anafartalar Mah. Vakıf İş Hanı Kat:3 No:

Detaylı

Devrim Öncesinde Yemen

Devrim Öncesinde Yemen Yemen Devrimi Devrim Öncesinde Yemen Kuzey de Zeydiliğe mensup Husiler hiçbir zaman Yemen içinde entegre olamaması Yemen bütünlüğü için ciddi bir sorun olmuştur. Buna ilaveten 2009 yılında El-Kaide örgütünün

Detaylı

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ *TABLODA YER ALAN İLK İTİRAZ VE CEVAP BİLGİLERİ 6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU NA GÖRE DÜZENLENMİŞTİR. ASLİYE HUKUK ASLİYE TİCARET SULH HUKUK

Detaylı

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966 1-) 1921 Anayasası ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Milli egemenlik ilkesi benimsenmiştir B) İl ve nahiyelerde yerinden yönetim ilkesi kabul edilmiştir. C) Yasama ve yürütme kuvvetleri

Detaylı

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ *TABLODA YER ALAN İLK İTİRAZ SÜRESİ VE CEVAP SÜRESİ BİLGİLERİ 6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU NA GÖRE DÜZENLENMİŞTİR. Asliye Hukuk Asliye Ticaret

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2015-2016 8. Sınıf TEOG Tutarlılık T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Sorularımızın TEOG sorularıyla benzeşmesi, bizler için olduḡu kadar, bu kaynaklardan beslenen yüz binlerce öḡrenci ve yüzlerce kurum

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ Bismillairrahmanirrahim 1. Suriye de 20 ayı aşkın bir süredir devam eden kriz ortamı, ülkedeki diğer topluluklar gibi

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ 1919-1922 MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER Milli mücadele Hazırlık Dönemi Kronoloji 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal in Samsun a Çıkışı 28 Ocak 1919 Havza Genelgesi

Detaylı

Bölüm 6 DEVL ET ŞEKİLL ERİ I : MONARŞİ VE CUMHURİYET

Bölüm 6 DEVL ET ŞEKİLL ERİ I : MONARŞİ VE CUMHURİYET Birinci Kısım ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI Bölüm 1 ANAYASA HUKUKUNUN BİLGİ KAYNAKLARI I. Anayasalar II. Anayasa Mahkemesi Kararları III. Bilimsel Eserler IV. Kaynak Tarama Bölüm 2 ANAYASA HUKUKU KAVRAMI

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Cumhuriyetin kuruluşu Anadolu insanının iman, namus, bağımsızlık, özgürlük, vatan ve millete sevgi ile bağlılığının inancı ve iradesi ile kendisine önderlik yapan Mustafa

Detaylı

İhvanı Müslimin'in kısa tarihi

İhvanı Müslimin'in kısa tarihi On5yirmi5.com İhvanı Müslimin'in kısa tarihi Askeri darbeyle devrilen Muhammed Mursi'nin bir yıl önceki seçim zaferi, hareketin doğduğu ve onlarca yıl boyunca yasaklı kaldığı Mısır'da Müslüman Kardeşler

Detaylı

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 A. ANLATIM SORUSU (10 puan) Temsilde adalet yönetimde istikrar kavramlarını kısaca açıklayınız. Bu konuda

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

Anayasa ve İdare Türk idare teşkilatı Anayasal bir kurumdur. 1982 Anayasası belli başlıklar altında idari teşkilatlanmayı düzenlemiştir.

Anayasa ve İdare Türk idare teşkilatı Anayasal bir kurumdur. 1982 Anayasası belli başlıklar altında idari teşkilatlanmayı düzenlemiştir. İDARE HUKUKU Anayasa ve İdare Türk idare teşkilatı Anayasal bir kurumdur. 1982 Anayasası belli başlıklar altında idari teşkilatlanmayı düzenlemiştir. Bu düzenlemede yer alan ilkeler şunlardır; - Hukuk

Detaylı

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Açılış Tarihi Kapanış Tarihi Sona Eriş Nedeni 1 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 17.11.1924 05.06.1925

Detaylı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir. Hukuk alanında birlik

Detaylı

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN TEMEL HUKUK BU DERSTE NELER ÖĞRENECEĞİZ? Yargı nedir? Türk hukukunda yargının bölümleri Anayasa Yargısı İdari Yargı Adli Yargı TEMEL HUKUK YARGI Yargı, devletin hukuk

Detaylı

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ. 1 ALTERNATİF AKIM Excellence and innovation built into every design. EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ. ALTERNATİF AKIM 2 1914-1918 Dünya Savaşı Bu savaş dünyada bazı şeylerin değişmesine sebep

Detaylı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz ANMA PROGRAMI 1. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 4 2. Çeşitli Yönleriyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 (Yrd. Doç. Dr. Levent KALYON) 1. Resimlerle Atatürk 15 2. Kendi sesiyle Atatürk 18 2 Beni görmek

Detaylı

ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET EDİLEN İDARE : Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ŞİKAYETİN KONUSU : Özel büro ve turizm tesisleri

Detaylı

Siyasette kutuplaşma. Ahval 13/8/2018

Siyasette kutuplaşma. Ahval 13/8/2018 Ahval 13/8/2018 Türkiye deki durumdan söz edeceğim, ama konu her ülke için de geçerli. Siyasi kutuplaşma, çok farklı görüşlerin ortaya çıkması olmasa gerek, bu farklı görüşlerin taraflarca tartışılamaz

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN Kanun Numarası: 5320 Kanun Kabul Tarihi: 23/03/2005 Yayımlandığ Resmi Gazete No: 25772 Mükerrer Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 31/03/2005

Detaylı

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 1 Av.Dr. M. SEZGİN TANRIKULU İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ 2015 yılı Ağustos ayından itibaren tekrar başlayan çatışmalar Türkiye tarihinde eşi az görülmüş bir yıkıma, sayısız

Detaylı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME TÜRK İDARE TARİHİ SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME TÜRK İDARE TARİHİ SORULAR SORULAR 1- Devletin maddi gücünün anlaşılması için insan ve hayvan sayımının yapıldığı son toy ne zaman toplanırdı? A) İlkbahar B) Yaz C) Sonbahar D) Kış E) Mayıs ayı ortası 2- Devşirme sistemi ve I. Murad

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZASYON ŞEMASI BELEDİYE BAŞKANI BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI HUKUK İŞLERİ MÜDÜRÜ AVUKAT BÜRO ELEMANI

Detaylı

Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler Bildirgesi (Havana Kuralları)

Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler Bildirgesi (Havana Kuralları) 27 Ağustos- 7 Eylül 1990 tarihleri arasında Havana da toplanan Suçların Önlenmesine ve Suçların Islahı üzerine Sekizinci Birleşmiş Milletler Konferansı tarafından kabul edilmiştir. Dünya halkları, Birleşmiş

Detaylı

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 BAKİ SARISAKAL SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 Bosna-Hersek ve Bulgaristan olaylarının devam ettiği sırada Selanik

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ 06-07 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH 1870-1914 Beta Yayın No : 3472 Politika Dizisi : 08 1. Bası - Ocak 2017 - İstanbul (Beta A.Ş.) ISBN 978-605 - 333-801 - 7 Copyright Bu kitabın bu basısının Türkiye

Detaylı

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi nin 24 Şubat 2014 tarihli Kırkaltıncı Birleşiminde Oybirliğiyle kabul olunan Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası Anayasanın 94 üncü

Detaylı

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1. HAFTA: OSMANLI ANAYASAL GELİŞMELERİ [Türk Anayasa Hukukukun Bilgi Kaynaklarının Tanıtımı:

Detaylı

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Erdoğan, "OHAL uygulaması kesinlikle demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere karşı değildir" dedi. 21.07.2016 / 09:56 Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından

Detaylı

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar Dt. Evin Toker dtevintoker@gmail.com Şiddet Nedir? Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddeti; fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 BAKİ SARISAKAL SELANİK Selanik 26 Mayıs: Selanik Limanında Padişahın Gelişini Bekleyen Selanik Valisi İbrahim Bey ve Hükümet Erkânı Selanik Limanında Padişahı Bekleyen

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ. 5.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

KAMU YÖNETİMİ. 5.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER KAMU YÖNETİMİ 5.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER 1 TÜRK KAMU YÖNETİMİNİN YAPISI (MERKEZ ÖRGÜTÜ) DEVLETİN TEMEL ORGANLARI KAMU YÖNETİMİNİN YAPISI MERKEZ (BAŞKENT) ÖRGÜTÜ Cumhurbaşkanı Bakanlar kurulu Başbakan

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX BIRINCI BÖLÜM ANAYASA HUKUKUNUN KISA KONULARI 1. 1961 Anayasası ile 1982 Anayasası nın Hazırlanış ve Kabul Ediliş Süreçlerindeki Farklılıklar...1 2. Üniter, Federal ve Bölgeli

Detaylı

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI 3.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER HUKUKUN KAYNAKLARI Yargı organları kararlarını, hukuka dayanan, hukuktan kaynaklanan, hukukun gerektirdiği kararlar olarak sunarlar. Bu açıdan yargı

Detaylı

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük 2015-2016 T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük Arif ÖZBEYLİ Türkiye Büyük Millet Meclisi nin Açılması Meclis-i Mebusan ın dağıtılması üzerine, Parlamento nun Mustafa Kemal

Detaylı

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur. Parti varlık sebebi, isminden de anlaşılacağı üzere, hakların savunulmasıdır. Müdafaa-i Hukuk düşüncesine göre: 1. İnsanın 2. Toplumun 3. Milletin 4. Devletin 5. Vatanın hakları vardır. Şu anda bu haklar

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK ANAYASA DÜZENĐ BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK ANAYASA DÜZENĐ BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK ANAYASA DÜZENĐ 2011 2012 BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI Anlatım soruları: 1- Osmanlı ve Türkiye de bugüne kadar yürürlükte bulunmuş anayasaların nasıl

Detaylı

2 Kasım 2011. Sayın Bakan,

2 Kasım 2011. Sayın Bakan, SayınSadullahErgin AdaletBakanı Adres:06659Kızılay,Ankara,Türkiye Faks:+903124193370 E posta:sadullahergin@adalet.gov.tr,iydb@adalet.gov.tr 2Kasım2011 SayınBakan, Yedi uluslarası insan hakları örgütü 1

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : A.SEÇ.ATATÜRK İLK.VE İNK.TAR.SEMİNERİ Ders No : 0310400249 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : GK. SEÇ. I: BİLGİ TOPLUMU VE TÜRKİYE Ders No : 0310250040 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME Bu sözleşme, ILO'nun temel haklara ilişkin 8 sözleşmesinden biridir. ILO Kabul Tarihi: 18 Haziran 1949 Kanun Tarih

Detaylı

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Kamuoyu Yoklaması Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi 2017 1 Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara

Detaylı

09.01.2016 fatihtekinkaya@hotmail.com

09.01.2016 fatihtekinkaya@hotmail.com Fatih TEKİNKAYA Sosyal Bilgiler Öğretmeni ANAYASALARIMIZ Teşkilat-ı Esasi 1921 Anayasası 1924 Anayasası 1961 Anayasası 1982 Anayasası Türkiye Cumhuriyeti Anayasası MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Bir Kahraman Doğuyor

Detaylı

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi 10 KASIM 2015 ATATÜRK Ü ANMA GÜNÜ Yrd. Doç. Dr. Asaf ÖZKAN * Sayın Valim, Sayın Milletvekillerim, Sayın Kolordu Komutanım, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım, Sayın Cumhuriyet Başsavcım, Sayın Rektörüm,

Detaylı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Ağustos 21, 2017-1:53:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde

Detaylı

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:1 Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2 Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3 Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:4 1982 Anayasası na Göre Devletin Temel Nitelikleri

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN Fen-edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri Edebiyat Fakültesi Türk Dili Ve Edebiyatı 1980-1984 Lisans Selçuk Üniversitesi Bölümü Türk Dili

Detaylı

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19 09/04/2010 BASIN BİLDİRİSİ Anayasa değişikliğinin Cumhuriyetin ve demokrasinin geleceği yönüyle neler getireceği neler götüreceği dikkatlice ve hassas bir şekilde toplumsal uzlaşmayla değerlendirilmelidir.

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy Türkiye de temaslarına CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile görüşerek başladı. Görüşmeye katılan Loğoğlu açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Detaylı

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI. HAKKINDA KANUN ileti5176

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI. HAKKINDA KANUN ileti5176 KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN ileti5176 Kanun Numarası : 5176 Kabul Tarihi : 25/5/2004 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 8/6/2004 Sayı :25486

Detaylı

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR ANAYASANıN TEMEL ILKELERI 2 1. madde Türkiye devleti bir cumhuriyettir. 2. Madde Cumhuriyetin nitelikleri Cumhuriyetçilik Başlangıç ilkeleri Atatürk

Detaylı

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ TÜRK HUKUK SİSTEMİ İdari Yargı Adli Yargı Askeri Yargı Sayıştay Anayasa Mahkemesi İDARİ YARGI SİSTEMİ İdarenin eylem ve işlemlerine karşı açılan davaların görüşüldüğü,

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. Atatürk ün çocukluk dönemini ve bu dönemde içinde bulunduğu toplumun sosyal ve

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

2014 YILI MAHALLİ İDARELER SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER

2014 YILI MAHALLİ İDARELER SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER 2014 YILI MAHALLİ İDARELER SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER A- İLGİLİ MEVZUAT Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 76 ncı maddesinin son fıkrasında; hakimler ve savcılar, yüksek

Detaylı

DEVLET MEMURLARININ ŞİKAYET VE MÜRACAATLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

DEVLET MEMURLARININ ŞİKAYET VE MÜRACAATLARI HAKKINDA YÖNETMELİK DEVLET MEMURLARININ ŞİKAYET VE MÜRACAATLARI HAKKINDA YÖNETMELİK Bakanlar Kurulu Karar Tarihi - No : 28/11/1982-8/5743 Dayandığı Kanun Tarihi - No : 14/07/1965-657 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi - No

Detaylı

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi ÖĞRENME HEDEFLERİMİZ - ADLİYE MAHKEMELERİ, YARGITAY - İDARE MAHKEMELERİ, DANIŞTAY - UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ - ANAYASA MAHKEMESİ

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH CEVAP 1: (TOPLAM 2 PUAN) Savaş 2450-50=2400 yılının başında sona ermiştir. (İşlem 1 puan) Çünkü miladi takvimde, MÖ tarihleri milat takviminin başlangıcına yaklaştıkça

Detaylı

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem ÖZETLE Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem MiLLETiN ONAYIYLA Mevcut Anayasa da Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin başıdır. Sistemin işleyişi, devletin bekası ve vatanın bütünlüğü, Türkiye

Detaylı

Kebikeç I Sayı

Kebikeç I Sayı Kebikeç I Sayı 4. 1996 Mülhakat Hüseyin Rıfat, Aydın Vilayeti 1330 Sene-i Maliyesi Ticaret Rehberi, İzmir, 1914, s. 206. Ayrıca İzmir'deki Azınlık Matbaalan için bkz. Erkan Serçe, İzmir'de Kitapçılık (Başlangıcından

Detaylı

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ Yazar : Erdem Denk Yayınevi : Siyasal Kitabevi Baskı : 1. Baskı Kategori : Uluslararası İlişkiler Kapak Tasarımı : Gamze Uçak Kapak

Detaylı

TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR

TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında, 16 Aralık 2016 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi

Detaylı

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği BİRİ MATEMATİK Mİ DEDİ? BİZ KİMİZ? Yüce Rabbimiz dünya hayatını insanoğluna imtihan yeri kılmış, sırat-ı müstakim olarak göndermiş olduğu dinin yaşanabilmesi ve birbirlerine ulaştırılabilmesi için Müslümanları

Detaylı