-Bülten. Türkiye İkinci Memleketim MEDENİYETLER İTTİFAKI RIO DE JANEIRO DA TOPLANIYOR İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

Transkript

1 MEDENİYETLER İTTİFAKI RIO DE JANEIRO DA TOPLANIYOR -Bülten İstanbul ve Uluslararası Kent Gündemi Bülteni Mayıs 2010 Sayı. 07 İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ Yükselen Çin in Şehirciliği Şanghay la Sahnede ŞANGHAY EXPO Çin istanbul Başkonsolosu Zhang ZHILIANG: Türkiye İkinci Memleketim Kardeş Şehrimiz: Kızıldeniz in İncisi Cidde *Çinli Mimar Tarafından Şanghay Expo için Geri dönüşüm materyalleri kullanılarak yapılan tavşan biçimli bina

2 SÖZE BAŞLARKEN Bu sayıda... MEDENİYETLER İTTİFAKI RIO DE JANEIRO DA Paradigmalar Değişirken Yeni bin yılın değişen ekonomik dengeleri, küresel siyasi dengeleri de etkilemekte ve güç merkezlerini yeniden şekillendirmektedir. Çatışmacı, dışlayıcı ve ötekileştirici dış politikalar bizzat uygulayan ülkeleri yalnızlaştırmakta, tek taraflı dayatmalar kabul görmemekte bunun yerine çok taraflı çok boyutlu diplomatik ilişkiler tercih edilmekte. Kimi ülkelerin etkilerinde düşüş yaşanırken kimi ülkeler ise güç ve etkilerini artırmakta. Geçen binyılın çatışmacı dilinin eskidiği günümüzde vicdan adına, adalet adına, barış adına ve insan hakları adına söyleyecek sözü olanlar bir adım öne çıkmaktadır. Bu nedenle Türkiye nin yeni uzlaşmacı, sorun çözücü ve barışçıl dış politikası, zaten geçmişinde de etkili olduğu coğrafya kadar dünyanın kalanında da yankı uyandırmakta ve karşılığını bulmaktadır. Barış ve adalet adına uluslararası platformlarda aktif rol alınması Türkiye nin gerek dünya halkları nezdinde gerek dünya liderleri nezdinde saygınlığını artırmış ve ilişkilerin hiç olmadığı kadar üst seviyede gelişmesini sağlamıştır. Bunun kent yönetimi olarak bize yansıması ise kentsel işbirliği tekliflerinin katlanarak artması şeklinde olmaktadır. Bu tekliflerle son derece yakından ilgileniyor, değerlendiriyor ve ilgili birimlerle koordineli olarak çalışıyoruz. İlişkilerimizi ekonomik düzeye taşımak için gerekli zeminin oluşturulması yönünde de çalışmalarımız devam etmekte. Özellikle iştiraklerimizin yüksek kalitede ürettikleri kentsel çözümleri, ilişkide olduğumuz şehirlere kazandırmak, o kentlerin daha kaliteli hizmete kavuşması yolu ile bizi mutlu ettiği gibi, iştiraklerimizin satışlarını yükselterek İstanbulluların sahibi olduğu bu şirketlerin gelirini artırmaktadır. Bu sayıda; ülkemizin kurucusu olduğu Medeniyetler İttifakı ile ilgili haber ve incelemeyi, yükselen küresel aktör Çin in şehirciliğini vitrine çıkaran Şanghay Expo hakkındaki dosyamızı, bu vesile ile Çin İstanbul Başkonsolosu ile yapılan röportajımızı ve merakınızı celbedecek daha birçok haber ve analiz dosyasını bulacaksınız. Selamettin Ermiş Dış İlişkiler Müdürü YÜKSELEN KÜRESEL AKTÖR ÇİN İN ŞEHİRCİLİĞİ VİTRİNDE: ŞANGHAY EXPO 2010 ŞANGHAY EXPO 2010 İBB YE İKİ ÖDÜL BİRDEN Fransa İstanbul Başkonsolosu Magro'dan Başkan Topbaş'a ziyaret Akıllı Şehirler Forumu İstanbul da Düzenlendi Avrasya Ekonomi Zirvesi İstanbul da Yapıldı Balkan Şehirlerinin İşbirliği İstanbul da konuşuldu İBB, Liege Türk Festivali ne katıldı Müdürlüğümüze Yapılan Uluslararası Ziyaretler Görüş, öneri, istek ve eleştirileriniz için; irelations@ibb.gov.tr adresine lerinizi iletebilirsiniz

3 RÖPORTAJ ÇİN HALK CUMHURİYETİ İSTANBUL BAŞKONSOLOSU ZHANG ZHILIANG: Türkiye İkinci Memleketim - Kendimi yarı Türk olarak tanıtmak istiyorum. Türkiye de 20 yıldan fazla zaman geçirdim. Dolayısıyla Türkiye benim ikinci memleketim sayılır. - Çin le Türkiye arasında dostluk, komşuluk ve hatta kim bilir akrabalık var. Kim söyleyebilir ki tarihte kan bağımız olmadığını! - Son yıllarda gelişen ekonomik alışverişimiz de olumlu ilişkilerimizi geliştiriyor diyebiliriz. Son dört beş yılda ticari ilişkilerimiz on kat arttı. - Herşeyden önce iki ülke insanının ruhları aynı. Örnek verecek olursak, aile yapılarının benzerliğinden bahsedebiliriz. Büyüklere saygı en belirgin ortak özelliğimiz. DÜNYADAN AB Elektrikli Araç Kullanımını Teşvik İçin Harekete Geçti PwC: 2050 de Avrupa da Fosil Yakıta İhtiyaç Duyulmayacak Avrupa Sürdürülebilir Kentler Ve Kasabalar Konferansı Bölgesel Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Konferansı Şam da Yapıldı Ekonomik Değişim İçin Bölgeler - Sürdürülebilir Büyümenin İnşa Edilmesi AB, Belediyelerde Şeffaflık Ve Yönetime Katılımı Artırmayı Hedeflemektedir ICLEI Dirençli Kentler Kongresi Bonn da Milyar Dolarlık Proje İçin Yeşil Işık Realcorp Viyana da Betim de Yenilenebilir Enerji Konuşuldu ARAŞTIRMA & İNCELEME Kuruluş: Medeniyetler İttifakı Girişimi Örnek Uygulama: Çok Yolculu Araç Şeridi Uygulaması Kardeş Şehir: Kızıldeniz'in İncisi Cidde Etkinlik Şanghay EXPO 2010 Etkinlik Takvimi: Haziran 2010 Temmuz 2010 Hulusi KÖSE Derya EREN Özgün ŞUBAŞI Hulusi KÖSE Abdulvahap SEVİM Ayşe EKMEKÇİ Şubat 2010

4 BİZDEN HABERLER Avrasya Ekonomi Zirvesi İstanbul da Yapıldı 13.sü düzenlenen Avrasya Ekonomi Zirvesi nde konuşan Başkan Topbaş, İstanbul un asırlarca dünyanın merkezi kabul edildiğini belirterek, Avrupa ve Asya nın birleşme noktasındaki İstanbul un yatırımcılara ve dünya ekonomisine çok daha önemli katkılar sağlayacağı açıktır dedi. Marmara Grubu Vakfı tarafından İstanbul Kongre Merkezi nde düzenlenen 13. Avrasya Ekonomi Zirvesi yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının iştirakiyle başladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ın ev sahipliği yaptığı zirvenin açılışına 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bamir Topi, Dünya Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rona Yırcalı, Karadağ Başbakan Yardımcısı Vujica Lazovic, Azerbaycan Enerji ve Endüstri Bakanı Natiq Aliyev, Nijerya Petrol Kaynakları Bakanı Edmund Daukoru, Türkmenistan Maliye Bakanı Annamuhammet Gochiev, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, İSO Başkanı Tanıl Küçük, İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ve Marmara Grubu Başkanı Akkan Suver katıldı. Zirvenin açılışında konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, kıtaların buluştuğu, 3 büyük medeniyete başkentlik yapmış İstanbul un; 2 bin yıllık antik Roma Yolu ile bin yıllık İpek Yolu nun kesiştiği ve dünyanın merkezi olarak kabul edilen bir şehir olduğunu söyledi. Dünyanın doğusu ve batısının, Roma döneminde Sultanahmet e dikilen milion taşı na göre tarif edildiğini hatırlatan Başkan Kadir Topbaş, Böyle bir şehirde sizleri ağırlamaktan ve dünyanın önemli konularının konuşulduğu, önemli kararların alındığı Avrasya Ekonomi Zirvesi ne ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum Avrupa Kültür Başkenti İstanbul, gerçekte sadece Avrupa nın değil, dünyanın kültür başkentidir dedi. Napolyon un Dünya tek bir devlet olsa başkenti İstanbul olurdu sözlerini hatırlatan Başkan Topbaş, 8 bin 500 yıllık medeniyet tarihi ile 15 bin yıllık yaşam izlerine sahip İstanbul un insanlığın gözbebeği olduğunu ifade ederek, Gerçekleştirdiğimiz dev yatırımlar ve şehre kazandırdığımız kongre ve spor salonlarıyla İstanbul dünyaya açıldı. Bu süreçte NATO Zirvesi, Dünya Su Formu, IMF-Dünya Bankası Toplantıları, Dünya Mimarlar Kongresi, Şampiyonlar Ligi Final Maçı, Dünya Medya Patronları Zirvesi gibi çok sayıda uluslararası organizasyona başarıyla ev sahipliği yaptık diye konuştu. 3

5 İBB YE İKİ ÖDÜL BİRDEN OICC 8. Dönem Ödülleri sahiplerini buldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi nin başvuruda bulunduğu 3 projeden 2 si ödüle layık görüldü. İslam Başkentleri ve Kentleri Teşkilatı (OICC) Genel Sekreterliği tarafından düzenlenen 8. Dönem OICC ödül yarışmasında; İBB Kültür A.Ş yayınları arasında bulunan, Beykent Üniversitesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sercan Özgencil Yıldırım ve Doç. Dr. Emine Dilay Güney tarafından hazırlanan Uygarlıklar Beşiği İstanbul Kent Belleği / Mekânsal Süreklilikler, (Cradle of Civilization İstanbul Collective Memory / Spatial Continuities), adlı kitap projesi; yazı, dokümantasyon ve çeviri alanında kentsel ve bölgesel planlama dalında birincilik ödülüne layık görüldü. Ödüle layık bulunan bir diğer proje de, Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden İSBAK A.Ş ye ait Mobil Trafik (Mobile Traffic) isimli proje oldu. İBB nin web sitesindeki trafik kameralarına, en yakın eczanelere, sebze-meyve ve balık fiyatlarına, hava durumuna, kentteki kültürel ve sanatsal etkinliklere, belediyeyle ilgili haberlere kadar birçok bilgiye cep telefonunun birkaç tuşuna basarak ulaşılabilme imkanını sağlayan Mobil Trafik projesi, bölgesel ve kentsel planlama alanında ikincilik ödülüne layık bulundu. Öte yandan, OICC Yönetim Kurulu Üyesi Kent sıfatıyla, İBB nin, başvurusuna öncülük ettiği Bahçeşehir Üniversitesinden Prof. Mehmet Bengü Uluengin, Prof Bülent Uluengin ve Fatin Uluengin tarafından yazılmış olan Osmanlı Anıt Mimarisinde Klasik Yapı Detayları (Classic Construction Details of Ottoman Monumental Architecture) adlı kitap; yazı, dokümantasyon ve çeviri alanında mimari dalında birincilik ödülüne layık görüldü. Söz konusu ödüller, Mayıs tarihlerinde Katar ın başkenti Doha da yapılacak olan 12. OICC Genel Kurulu Toplantısı nın açılış oturumunda gerçekleştirilecek törende takdim edilecek. Ödüller, İBB Meclis 1. Başkanvekili Ahmet Selamet başkanlığında, ödüle layık görülen projelerin sahipleri, proje müellifleri ve mühendisleri ile İBB Meclis üyelerinden oluşan bir heyetin katılacağı merasimle teslim alınacaktır. Adem Varıcı / İBB Dış İlişkiler Uzmanı 4

6 AKILLI ŞEHİRLER FORUMU İSTANBUL DA DÜZENLENDİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin katkıları ve IBM in organizasyonuyla, geleceğin akıllı şehirlerini inşa etmede izlenecek süreçlerin ele alındığı Akıllı Şehirler Forumu İstanbul da gerçekleştirildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin katkıları ve IBM in organizasyonuyla 06 Mayıs 2010 Perşembe günü Conrad Otel de gerçekleştirilen Akıllı Şehirler Forumu nda; akıllı şehirler için yol haritaları, akıllı ulaşım, akıllı vatandaşlık hizmetleri, akıllı enerji ve doğal kaynaklar, risk ve kriz yönetimi gibi konular ön plana çıktı. Akıllı bir dünyanın, refah dolu ve sürdürülebilir şehirlerle mümkün olacağı düşüncesinden hareketle gerçekleştirilen üç oturumlu programın birinci birleşiminde söz alan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis 1. Başkan Vekili Ahmet Selamet, İstanbul un dünya kentleri arasındaki konumu ve misyonuna vurgu yaparak İstanbul Büyükşehir Belediyesi nin hizmetlerinde teknolojik imkanlardan nasıl istifade edildiğini anlattı. İstanbul da her gün 1 milyon 800 bin motorlu taşıtın ulaşımda kullanıldığına ve her gün 1 milyon 100 bin civarında vatandaşın Asya dan Avrupa ve Avrupa dan Asya kıtasına geçiş yaptığını vurgulayan Selamet, ortaya çıkan trafik sorununda geleneksel yöntemlerin fayda sağlamayacağını bildiklerini, bu bilinçten hareketle de İstanbul Büyükşehir Belediyesi nin, mobil uygulamalar ve web sitesi uygulamaları ile vatandaşlara daha kaliteli bir hizmet sunmaya çalıştığını belirtti. 5

7 IBM Türk Genel Müdürü Michel Charouk ise 2050 yılına kadar dünya nüfusunun %70 inin kent merkezlerinde yaşamaya başlayacağının öngörüldüğünü belirterek hızlı şehirleşme sürecinde karşılaşılabilecek sosyal, ekonomik ve altyapısal sorunların çözümünde yerel yönetimlerin üstleneceği misyonun önemine vurgu yaptı. Öte yandan Stockholm Çevre ve Sağlık Hizmetleri Direktörü Gunnar Söderholm, Stockholm Şehir Trafik Projesi üzerine ve IBM Almanya danışmanlarından Herbert Kircher de Akıllı Şehirlere Doğru Yol Haritaları konu başlığıyla birer sunum gerçekleştirdi. Programın 2. oturumunda IBM Akıllı Şehirler Lideri Robert Kernstock ve IBM Küresel İş Hizmetleri Danışmanı Fred Streefiand tarafından ulaşım, risk ve kriz yönetimi ve vatandaşlık hizmetleri konularında sunumlar yapıldı. 3. oturum ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bilgi Teknolojileri Daire Başkanı Hakkı Tok, Zorlu Enerji CEO su Murat Sungur Bursa, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Metin Türkay ve IBM Türk Genel Müdür Yardımcısı Murat Tozan ın katılımıyla panel formatında gerçekleştirildi. Bloomberg Businessweek Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, belediyecilik hizmetlerinde teknolojik imkanların kullanılmasının sağladığı kolaylıklar, değişen dünya düzeninde enerji tasarrufunun önemi ve hızla ilerleyen şehirleşmenin doğurabileceği riskleri giderecek projeler üzerinde duruldu. 6

8 Fransa İstanbul Başkonsolosu Magro'dan Başkan Topbaş'a Ziyaret Fransa İstanbul Başkonsolusu Herve Magro, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ı Saraçhane de bulunan Başkanlık Sarayı ndaki Makamında Ziyaret Etti Ziyaret sonrası basın mensuplarına açıklama yapan Kadir Topbaş, ziyaretin bir nezaket ziyareti olduğunu belirterek, 'Fransız hükümetiyle Türkiye hükümeti arasında gelişen güzel ilişkiler var. Büyükşehir Belediyesi olarak da Paris Belediyesi ile birtakım ilişkilerimiz mevcut. İyi niyet mektuplarımız ve protokollerimiz oldu. Yerel ilişkilerimizin daha da gelişmesi açısından Sayın Başkonsolos burada çalışmalarla bize destek verecekler, biz de yerel diplomasiyi geliştirme konusunda beraber çalışacağız' dedi. Paris Belediyesi ile ortak çalışmalar içerisinde olduklarını ifade eden Topbaş şöyle devam etti: "Paris Belediyesi'nden bizim planlama merkezimiz olan İMP'ye gelen bir heyet var. Karşılıklı teknik eleman değişimi sürecinde çalışmalar paralel olarak değerlendirilmekte ve yürümekte. Sayın Paris Belediye Başkanımızla yapmış olduğumuz iyi niyet protokolü çerçevesinde çalışmaları sürdürmekteyiz. Fransa İstanbul Başkonsolosu Herve Magro da yerel işbirliğinin çok önemli olduğunu belirterek, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile yeni projeler geliştirmek istiyoruz" dedi. Büyükşehir, Liege Türk Festivali ne Katıldı İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Liege Türk Festivali ne katıldı. Büyükşehir Kent Orkestrası Türk Halk Müziği Topluluğu katılanlara bir konser verdi. Belçika Liège Türk Dernekleri Federasyonu tarafından (FLAT), Geleneksel Türk Festivali nin üçüncüsü Liege Belediyesi nin işbirliği ile 24 Nisan 2010 tarihinde Belçika nın Liege şehrindeki, Esplanade Saint Léonard Meydanı nda "Liège İstanbul 2010 Kültür Festivali" adı altında gerçekleştirildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kent Orkestrası Müdürü Celal Sevencan ın da katıldığı festivalde, Kent Orkestrası Türk Halk Müziği Topluluğu, katılanlara güzel bir konser verdi. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve T.C. Brüksel Büyükelçiliği tarafından da desteklenen festivalin açılış törenine Belçika Federal Emeklilik Bakanı Michel Daerden, Valonya Hükümeti Ekonomi Bakanı Jean- Claude Marcourt, T.C. Brüksel Başkonsolosu Mehmet Poroy, Kültürden Sorumlu Liege Belediye Başkan Yardımcısı Jean-Pierre Hupkens in de aralarında bulunduğu çok sayıda misafir katıldı. Festivalin açılış konuşmalarında, özellikle İstanbul un kültürler arasında bir köprü olduğu ve Türk kültürünü tanıtıcı bu tür etkinliklerin devam etmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Festival programı çerçevesinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası Türk Halk Müziği Topluluğu, 7 saz ekibi ve 2 solisti ile festivali izlemeye gelen Liege sakinlerinden oluşan yaklaşık 2000 kişiye, iki ayrı konser verdi. Performansları ile büyük beğeni toplayan Kent Orkestrası Türk Halk Müziği Topluluğu, seslendirdikleri türküler ile dinleyenleri coşturdu. Öte yandan müzik dinletileri, halk oyunları, sema gösterisi, hat ve ebru sanatı sanatseverlerle buluşurken, festival alanında kurulan stantlarda yöresel Türk yemekleri kalabalık ziyaretçi topluluğuna sunuldu. Festival müzik dinletilerinin ardından havai fişek gösterileri ile sona erdi. 7

9 Balkan Ülkeleri Kardeş Şehirler ve İşbirliği Forumu İstanbul da Düzenlendi Türkiye Belediyeler Birliği ile Türk Dünyası Belediyeler Birliği nin İstanbul da düzenlediği Balkan Ülkeleri Kardeş Şehirler ve İşbirliği Forumu nda konuşan Başkan Topbaş, Yerel diplomasi dünyada çok öne çıktı. Gelecekte Birleşmiş Milletler den daha etkin yerel yönetimler ortaya çıkacak dedi. Türkiye Belediyeler Birliği ile Türk Dünyası Belediyeler Birliği nce Hyatt Regancy Otel de düzenlenen Balkan Ülkeleri Kardeş Şehirler ve İşbirliği Forumu nun açılışına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ın yanı sıra, Türk Dünyası Belediyeler Birliği ve Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekçi, Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürlüğü Temsilcisi Güçlü Kalafat, Prof. Dr. İlber Ortaylı ile Balkan coğrafyasından çok sayıda belediye başkanı katıldı. Toplantının açılışında konuşan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, dünya nüfusunun % 75 inin şehirlerde yaşadığını ve günümüz şehirlerinde katılımcı, şeffaf yönetim anlayışının ortaya çıktığını belirterek, Dünyada ticari sınırlar gibi yaşam sınırları da ortadan kaktı. Geçmişte yaşanan acıları bir yana bırakarak Balkan coğrafyasındaki yerel yönetimlerin açtığı kulvardan bölgenin huzur ve barışını tesis etme imkanımız var. Yerel birlikler olarak el ele vererek kardeşliği, bilgi ve deneyim paylaşımını daha da arttıracağız. Günümüz dünyasında yerel diplomasi çok öne çıktı. Bu nedenle İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak 32 şehirle kardeş şehir, 33 şehir ile de işbirliği protokolü imzaladık. Bunlar bize ciddi işbirliği imkanları sunuyor diye konuştu. Yerel yönetimlere, doğal kaynakları koruma ve geliştirme, çevre konusundaki hassasiyetleri öne çıkarma ve adil bir paylaşımı sağlama konusunda da büyük görevler düştüğüne işaret eden Başkan Kadir Topbaş, şöyle konuştu: Eskiden halkları mağdur eden yönetimlerden sonra yerinden halkla bütünleşen, halkın sorunlarını çözmeye çalışan katılımcı bir şeffaf yönetimin olduğu süreçteyiz. Bu yönüyle tüm yönetimde olan meslektaşlarımıza aynı görevler düşmektedir. Çünkü bizler yerel yöneticiler olarak halkı birebir temsil eden kişileriz. Halka rağmen farklı adım atmamız mümkün değil. Halkla birlikte sorunları çözmek onların taleplerini yerine getirmek zorundayız. Yani biz politik davranamayız, siyasi argümanları ön plana çıkaramayız. Yerel yönetimler olarak yönettiğimiz her birimin ve her insanın bizimle diyalog kurmasına fırsat vermek zorundayız. Gelecekte Birleşmiş Milletler den daha etkin yerel yönetim birlikleri ortaya çıkacak çünkü siyaset yapmayan, sorunlara çözüm bulmaya çalışan yerel yönetimlerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Artık yatırım ve hizmetlerin yerel elle yapılması lazım. Gerçek anlamda hizmetin gelmesi ve kentlerin gelişmesi için bu önemli. Türkiye Belediyeler Birliği olarak çok önemli bir çalışmayı başararak Nisan 2010 da Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi ne üye kabul edildiklerini açıklayan Başkan Kadir Topbaş, Türkiye nin AB ye giriş sürecinde yerel yönetimler olarak birliğe girmelerinin önemli olduğunu söyledi. Yapılan bu tür toplantıların da çok önemli olduğunu vurgulayan Kadir Topbaş, Aynı coğrafyanın mensupları olarak bir araya geldik. Balkanlar ve Doğu Avrupa, kıtaların geçiş noktası olması münasebetiyle kültür izlerine maruz kalmış ve farklılıkları benimsemiş ama kendi aralarında çok ciddi değer benzerlikleri olan bir coğrafya. Kentlerimizin sorunlarını çözerken uluslararası ilişkilerde yerel yönetimlerin aktif olmasını da sağlamak zorundayız. Çünkü günümüz dünyasında yerel iletişim yerel diplomasi çok ön plana çıkmış durumda. Ayrıca ne kadar çok bir araya gelirsek, birbirimizi algılamaya, tahammül etmeye ve iletişim kurmaya o denli katkı sağlamış oluruz. Balkanların birçok ülkesinden gelen belediye başkanlarıyla Türkiye nin ve İstanbul un bilgi ve deneyimlerini paylaşmaya hazırız şeklinde konuştu. 8

10 DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜNE ZİYARETLER Afganistan Başkonsolosu İstanbul Büyükşehir Belediyesi ni ziyaret eden Afganistan Başkonsolosu Azim Naseer Zia, İstanbul un son yıllardaki gelişimine hayran kaldığını belirtti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne 27 Nisan Salı günü bir ziyaret gerçekleştiren Afganistan İslam Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Azim Naseer Zia, Dış İlişkiler Müdürü Selamettin Ermiş tarafından ağırlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler Müdürü Selamettin Ermiş konuşmasında; Büyükşehir in her zaman için Afgan şehirleriyle ilişkilere açık olduğunu belirterek, Afganistan'a istenilen alanlarda teknik eğitim desteği verilebileceğini dile getirdi. Son otuz yılda sadece ülkenin altyapısının değil, insan kaynağı ve kapasitesinin de zarar gördüğünü belirten Azim Naseer Zia ya, Ermiş in bir önerisi de Kabil Üniversitesi nin yeniden canlandırılması oldu. Selamettin Ermiş; bu konu ile ilgili bir proje geliştirip YÖK ten destek talep etmelerinin uygun olabileceğini sözlerine ekledi yılları arasında Afganistan Ankara Büyükelçisi olarak görev yaptığını belirten Zia, İstanbul da bir başkonsolosluk kurulması için oldukça çaba sarf ettiğini ve 2002 de Afganistan ın İstanbul Başkonsolosluğu açıldığını ifade etti. Mevcut başkonsolosluk ofisinin İstanbul un artan Afgan nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamada yeterli olmadığını söyleyen Zia, Büyükşehir den kendilerine uygun bir yer bulunmasını rica etti. İsveç Stockholm Bölge Temsilciliği Avrupa Politika Sorumlusu 29 Nisan 2010 İsveç Stockholm Bölge Temsilciliği Avrupa Politika Sorumlusu Sn Gustaf Lundgren Dış İlişkiler Müdürü Selamettin Ermiş ile görüştü. Görüşmede, İsveç Stockholm Bölge Temsilciği nin yetkilileri ile birlikte Mayıs ayı içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne yapacağı ziyaretin ayrıntıları konuşuldu ve bir takım planlamalar yapıldı. Hollanda İstanbul Başkonsolosu ve Beraberindeki Heyet 26 Nisan 2010 Dış İlişkiler Müdürü Selamettin Ermiş i ziyaret eden Hollanda İstanbul Başkonsolosu Onno Kervers ve beraberindeki heyet İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Programı çerçevesinde, Kentsel Kozmopolitler Vakfı ve Amsterdam Belediyesi nin öncülüğünde gerçekleştirilmesi planlanan Kozmopolit Bir Gelecek İçin Değişim Projesi nin İstanbul ayağı ve etkinlik mekanının belirlenmesi hakkında fikir alışverişinde bulundu. IE Singapore Temsilcisi Lay Boon Tan 3 Mayıs 2010 IE Singapore Uluslararası Operasyonlar Avrupa Temsilcisi Lay Boon TAN 29 Haziran-1 Temmuz 2010 arasında Singapur da düzenlenecek olan Dünya Şehirleri Zirvesi ne katılması planlanan Başkan Topbaş ın Singapur da bulunacağı süre içerisinde yapacağı ziyaretler ve katılacağı toplantılar hakkında fikir alışverişinde bulunmak için Dış İlişkiler Müdürlüğünü ziyaret etti. Macaristan İstanbul Başkonsolosu Andras Gyenge 28 Nisan 2010 Macaristan İstanbul Başkonsolosu Andras Dış İlişkiler Müdürü Selamettin Ermiş i ziyaret etti. Ziyarette, Macaristan şehirleri ve İstanbul arasındaki işbirliği fırsatları hakkında görüşmeler gerçekleştirildi. Uluslararası Hristiyan ve Musevi Konseyi (ICCJ) Genel Sekreteri 29 Nisan 2010 Uluslararası Hristiyan ve Musevi Konseyi (ICCJ) Genel Sekreteri, Dış İlişkiler Müdürü Selamettin Ermiş e nezaket ziyareti gerçekleştirdi. Genel Sekreter Rev. Dick PRUIKSIMA, Uluslar arası Hristiyan ve Musevi Konseyi nin Haziran ayında düzenleyeceği konferans hakkında bilgilendirmede bulundu. 9

11 DÜNYADAN AB ELEKTRİKLİ ARAÇ KULLANIMINI TEŞVİK İÇİN HAREKETE GEÇTİ Avrupa Komisyonu 28 Nisan da kabul ettiği yeni strateji ile AB çapında daha temiz ve enerjiyi etkin kullanan elektrikli araçların teşvik edilmesine karar verdi. 28 Nisan da kabul edilen metinde Komisyon ısrarla tek ve spesifik bir teknolojiyi teşvik etmediğini, ancak biyo-yakıt kullanımında kısıtlamalara gidileceği belirtiliyor. Öte yandan metinde IHS tarafından hazırlanan bir çalışmaya referans verilerek elektrikli motorların potansiyeline dikkat çekiliyor ve elektrikli araç satışlarının 2030 a kadar % 20 oranında artmasının beklendiği ifade ediliyor. Avrupa Birliği bir süredir elektirikli otomobil pazarına özel bir önem veriyor. Komisyon tarafından kabul edilen metinde diğer birçok alanda olduğu gibi elektirikli otomobil üretimi ve şarjı konusunda üye ülkelerin ortak bir tutum belirlemelerinin önem taşıdığı ve bu konuda altyapı ve finansman çalışmaları için Avrupa Yatırım Bankası nın incelemelerine ihtiyaç duyulduğu kaydediliyor yılı sonuna kadar AB nin tüketicilerin elektirikli araçları tercih etmelerini sağlayacak yol gösterici kılavuzlar yayınlaması bekleniyor. AB, üye devletlerden de bu konuda yardım bekliyor. Kaynak: PwC: 2050 DE AVRUPA DA FOSİL YAKITA İHTİYAÇ DUYULMAYACAK PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre 2050 yılında Avrupa'nın enerji ihtiyacının tamamının yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanabilmesi mümkün. PwC'nin üç ayrı araştırma kuruluşu ile beraber hazırladığı rapordaki verilerin ışığında yapılan öngörülere göre yüzyılın ikinci yarısında kıtanın enerji talebinin tamamının sadece yenilenebilir enerjiden karşılanabilmesi hem teknik hem de finansal olarak mümkün. Rapora göre yenilenebilir enerji alanında gerçekleşen hızlı gelişmeler bir süre sonra teknolojinin de ucuzlamasını sağlayacak. Bu durumun uygun politikalar ile birleşmesi halinde ise 40 yıl içinde kıtanın enerjisi tamamen yenilenebilir enerjilerden sağlanması mümkün olabilecek. Bunun için bir yol haritasının da sunulduğu raporda Avrupa'nın enerji altyapısının "akıllı" hale getirilmesinin temel olduğu, Kuzey Afrika ile Avrupa ülkeleri arasında kurulacak işbirliği ile kurulacak ve bu bölgede güneş enerjisinden üretilen elektriğin Avrupa'ya taşınmasına olanak verecek bir ağın kurulması ise anahtar görevi görecek. Rapora göre kıtadaki tüm ülkelerin enerji ağlarının birleştirilmesi ve tek bir enerji pazarının kurulması ardından Kuzey Afrika'daki güneş santralleri, İskandinavya ve Avrupa Alplerindeki hidroelektrik santralleri, kara ve denizlerdeki rüzgar tarlaları, dalga enerji santrallerinin ürettiği enerji ve biyoyakıt sektörü sayesinde bu amaca ulaşılabilir yılında başlatılabilecek ve yenilenebilir enerji kullanımı ile iklim değişikliği alanında belirli hedefler koyan bir plan ile ilk etapta akıllı enerji ağlarının kurulması 2020 yılında fosil yakıtlara verilen sübvansiyonların kaldırılması, 2030'da ise fosil yakıt santrallerinin ortadan kalkmaya başlaması yol haritasının ana adımları. Halihazırda Avrupa'nın enerji talebinde fosil yakıtlar yüzde 55, nükleer enerji yüzde 30 ve yenilenebilir enerjilerde hidroelektrik ağırlıklı olmak üzere yüzde 15'lik paya sahip. Kaynak: 10

12 AVRUPA SÜRDÜRÜLEBİLİR KENTLER VE KASABALAR KONFERANSI Fransa nın Dunkerque kentinde Mayıs 2010 tarihleri arasında düzenlenecek olan 6. Avrupa Sürdürülebilir Kentler ve Kasabalar Konferansı, birçok yerel yönetim delegasyonunu ağırlayacak. Dunkerque 2010, sürdürülebilir yerel kalkınmayı ve Kopenhag 2009 dan sonra iklimsel değişikliğini işleyen en büyük konferans olacak. Konferansta görüşülecek temel konular şunlar olacak: Sürdürülebilir kalkınma, yerel otoritelere güncel ekonomik, sosyal ve iklimsel zorluklarla baş etme konusunda nasıl yardımcı olabilir? Sürdürülebilir kalkınma güncel finansal ve ekonomik bağlamlarda nasıl uygulamaya konabilir? Konferans aynı zamanda Avrupalı yerel otoritelerin bu alandaki gelişmelerini ve başarılarını ilerletmelerini de sağlayacak Aalborg, 1996 Lizbon, 2000 Hannover, 2004 Aalborg ve 2007 Sevilla konferanslarının başarısının ardından tüm Avrupa dan 1500 ün üzerinde yerel otorite idarecisi, Avrupalı topluluk, ulusal yerel yönetim, Avrupa kurumları ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin sürdürülebilir yerel kalkınma konusunu işleyecek konferansa katılımı beklenmekte. Konferansın amaçları ve tartışılacak konular hakkında daha geniş bilgi edinmek için internet adresini ziyaret edip, ayrıntılı konferans programı incelenebilir. BÖLGESEL SÜRDÜRÜLEBİLİR KENTSEL ULAŞIM KONFERANSI ŞAM DA DÜZENLENDİ Marsilya'da kurulan Akdeniz Entegrasyon Vakfı'nın (CMIM) "Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım" programı çerçevesinde Fransız Kalkınma Ajansı, Fransız Ekoloji, Enerji, Sürdürülebilir Kalkınma ve Deniz Bakanlığı (MEEDDM), Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası ve CODATU nun (Kentsel Ulaşımı Geliştirme ve İyileştirme Kooperasyonu) desteği ile Nisan 2010 tarihleri arasında Suriye nin başkenti Şam'da düzenlenen bölgesel konferans, sürdürülebilir kentsel ulaşım araçları alanında en iyi uygulamaları görmek açısından önemli bir etkinlikti. Türkiye den Gaziantep ve İstanbul, Fransa dan Paris ve Lyon, Almanya dan Stuttgart, Suriye den Halep, Ürdün den Amman ve İrbid şehirlerini kapsayan Akdeniz de Sürdürülebilir Ulaşım Projesi nin (SUMPA-MED) uygulama ekibi, Şam da Fransız ve uluslararası kuruluşlar tarafından düzenlenen Ortadoğu da Sürdürülebilir Ulaşım konulu konferansa katıldı. Konferansta konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr Asım Güzelbey ve Halep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr Maan Chibli, Türk ve Suriyeli yerel yönetimler arasında işbirliğinin önemine vurgu yaptı. Suriye Başbakan Yardımcısı Abdallah Dardari nin himayesinde düzenlenen konferansa, Suriye Yerel Yönetimler Bakanı Dr. Tamer Alhajah ve Ulaşım Bakanı Yarob Badr da katıldı. Konferansın düzenlenmesine, Fransız Kalkınma Ajansı, Fransız Dışişleri Bakanlığı, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, BM Akdeniz Programı, Marsilya Belediyesi, merkezi Paris te bulunan Gelişmekte Olan Ülkelerde Şehir Ulaşımı için İşbirliği (CODATU) kuruluşu ve Med-Cités gibi kurum ve kuruluşlar katkıda bulundu. Konferans kapsamında Şam da bulunan SUMPA-MED ekibi, projeyi finanse eden Avrupa Komisyonu nun Şam ofisini ziyaret ederek, proje uygulama sürecini değerlendirdi. Sonrasında ekip, teknik incelemeler için Ürdün ün İrbid ve Amman şehirlerine devam etti. 11

13 EKONOMİK DEĞİŞİMLER İÇİN BÖLGELER: SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMENİN İNŞA EDİLMESİ 2010 Ekonomik Değişim İçin Bölgeler Konferansı - Sürdürülebilir Büyümenin İnşa Edilmesi Mayıs 2010 tarihinde Belçika nın başkenti Brüksel de düzenlenecek. Amacı anahtar temaları tartışmak, bölgesel deneyimleri ağlar oluşturarak paylaşabilmek olan konferansın çekirdeğinde, ilk gün öğlende yapılacak politik forum yer alacak. Bu forumda iki yüksek profilli ana konuşmacı araştırmalar, iklim değişimi ve önceki panellerin içerikleri hakkında görüşler bildirecek. Forumda ayrıca Avrupalı politikacılar ve uygulayıcılar Avrupa bölge politikasının 2020 yılına doğru oluşacak geleceği konusunda konuşmalar yapacak. Forumu prestijli 2010 RegioStars Ödülleri Töreni takip edecektir. Politik forumun yanında daha uzmanlaşmış tematik seminerler de yer alacak. Konferansın ilk gününün sabahında bir atölye çalışması, işbirliği programlarını tanıtacak. Konferansa tüm Avrupa dan 500 ün üzerinde katılımcı beklenmekte. Organizasyon, genel olarak şu kişilere hitap edecek: Yapısal fonları yönetmekte olan otoriteler ve uygulayıcı birimler, ulusal-bölgesel ve yerel yönetimler, iş örgütleri, bankalar, ağlar ve birlikler, üniversiteler, araştırma ve danışmanlık örgütleri, bölgesel medya, AB kurumları. Konferansta sunumlar İngilizce yapılacak olup birçok AB dili için simültane çeviri sağlanacaktır. Konferans hakkındaki detaylı bilgilere internet adresinden ulaşılabilir. AB, BELEDİYELER İÇİN ŞEFFAFLIK VE YÖNETİME KATILIMI ARTTIRMAYI HEDEFLİYOR Avrupa Konseyi, yurttaşların yerel yönetime katılımını teminat altına alan yeni bir belge hazırladı ve devletlerin onayına sundu. Yerel Yönetimler Özerklik Şartına ek protokol olarak hazırlanan belge yürürlüğe girdikten sonra, belediyelerde şeffaflık ve hesap verebilirlik artıracak. Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ve üye ülkelerin onayına sunulan Yerel Yönetimlerin Faaliyetlerine Katılma Hakkına İlişkin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı Ek Protokolü, Avrupa da gelişen ve pekişen demokratik yerel yönetim geleneğinin yeni kilometre taşı oldu. Son yıllarda Türkiye de de artan şeffaflaşma çalışmalarının daha da artması için konuyu Türkiye nin gündemine getirdiklerini belirten Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bu önemli uluslararası belgeyi, MBB olarak Türkiye nin gündemine getirerek, yerel yöneticilerimizin, siyasilerimizin ve uzmanların istifadesine sunduk. MBB, yerel demokrasimizin gelişmesini önemsiyor ve bu alandaki uluslararası gelişmeleri yakından izliyor. Ek Protokolün onay ve yürürlüğe girme sürecinin takipçisi olacağız diye konuştu. Bilindiği üzere, 1985 yılında Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, yerel yönetimlerin özerklik haklarını belirleyen ve teminat altına alan ilk uluslararası belge olmuştu. Türkiye de 1993 yılında yürürlüğe giren şart, yerel yönetimlerin merkezi idare ile olan yetki ilişkilerine bir standart getirmiş, yerel yönetim reformunun fikri zeminini hazırlamıştı. Ancak, modern ve şeffaf yerel yönetim düşüncesi hızlı bir gelişim gösterdi. Artık, merkezi idare karşısında yerel yönetimlerin özerklik konumunu pekiştirme olgusunun da ötesine geçilmiş, yurttaşların yönetime katılımı gündeme gelmiştir. Yurttaşların yerel karar alma süreçlerine katılımı, şeffaflık ve sivil denetim, artık günümüz demokrasisinin gereği olmuştur. Avrupa da demokrasi ve insan haklarının koruyucusu olan Avrupa Konseyi, yurttaşların bu hakkını teminat altına almak için harekete geçti ve 25 yıl önce kabul edilen Şart a bir Ek Protokol hazırladı. Sekiz ülkenin kabul etmesi ile yürürlüğe girecek olan Ek Protokol, şehir halkının belediyeler üzerindeki söz sahibi konumunu pekiştirerek, yerel yönetimlerde şeffaflığı artıracak. 12

14 ICLEI DİRENÇLİ KENTLER KONGRESİ BONN DA ICLEI Sürdürülebilirlik için Yerel Yönetimler Birliği, Bonn kenti ve birçok ortak kuruluşla birlikte her yıl düzenlenen kentsel direnç ve iklim değişikliğine uyum küresel forumu olan Dirençli Kentler 2010 a ev sahipliği yapıyor. Kongre, 31 Mayıs-11 Haziran tarihleri için planlanmış olan Bonn daki BM iklim müzakerelerinden hemen önce Mayıs tarihlerinde yine Bonn da gerçekleştirilecek. Dirençli Kentler 2010, kentlerde ve kentleşmiş alanlarda iklim değişikliğine uyum ve direnç kazandırma konusunda en son bilimsel bulguların, verimli yaklaşımların ve gelişmiş programların paylaşılacağı yıllık kongrelerin ilkidir. ICLEI, UNFCCC Uyum Üzerine Nairobi Çalışma Programı nı destekleyen ilk yerel yönetim ağıdır. Dirençli Kentler Kongresi, Nairobi Çalışma Programı nın amaçlarına ve beklenilen sonuçlarına olan ICLEI Eylem Andı nı temsil eder. Çeşitli konularda bilgi ve deneyimi paylaşmak üzere toplanacak olan kongre, yerel uyum uygulamaları hakkındaki altı tema yaklaşımları ve deneyimleri gözler önüne serecektir. Program: Dirençli Kentler 2010 kongre programında, Ekim 2009 yılında yapılan duyuru üzerine alınan bildirilere dayalı sunumlar olacaktır. Ayrıca konferans süresince ICLEI, Program Komitesi ve kongre ortaklarıyla istişare ettikleri oturumlar düzenleyecek. Kongre programında: Genel konular hakkında açılış sunumlarının yapılacağı açılış oturumları Soru-cevap fasıllı özel tematik oturumlar Teknik girdi sunumlarının olduğu paneller, panelistlerle münazaralar ve soru faslı Kent analizleri üzerine çözüm atölyeleri Seçilmiş genç akademisyenlere ve araştırmacılara, çalışmalarını sunma şansı tanınacağı Araştırmacının Stüdyosu kısmı yer alacak. ICLEI Dirençli Kentler 2010 için kayıt yaptırmak, kongre ücretini ve detaylarını öğrenmek için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız: MİLYAR DOLARLIK PROJE İÇİN YEŞİL IŞIK ABD'nin İlk Deniz Üstü Rüzgar Tarlası için 10 yıldır beklenen izin verildi. ABD nin ilk deniz üstü rüzgar enerjisi projesi olan ve çalışmalarına 2001 yılında başlanan Cape Wind projesi hayata geçmek üzere. Çeşitli kesimlerin yoğun muhalefetine rağmen proje için gerekli olan son izin ABD İçişleri Bakanı Ken Salazar tarafından verildi. Ülkenin kuzeydoğu kıyısındaki Massachusetts eyaletinde hayata geçecek projenin 1 milyar dolardan fazla yatırım ile 468 MW kurulu güce sahip olması bekleniyor. Projeye muhalefet edenler Cape Wind rüzgar tarlasının balıkçılık sektörü açısından önemli olan bu bölgedeki balıkçılık sektörüne ciddi zararlar vereceğini iddia ediyorlardı. Ayrıca bölgenin Kızılderili kültürü açısından zengin bir geçmişe sahip olduğundan projenin bölgedeki Kızılderili kültürü kalıntılarına zarar vereceği gerekçesi ile ABD tarihi eserlerin ve bölgelerin korunmasından sorumlu olan birim de projenin aleyhine bir tavsiye kararını federal yönetime sunmuştu. Bu gibi nedenlerle geciken izin sürecinin sonunda gerekli izin sağlansa da projede öngörülen türbin sayısı 170 ten 130 a çekildi ve inşa sürecinde herhangi bir arkeolojik bulguya rastlandığı takdirde projenin durdurularak yetkili makamlara haber verilmesi zorunluluğu getirildi. 13

15 REALCORP VİYANA DA 15. Uluslararası Şehir Planlama, Bölgesel Kalkınma ve Bilgi Toplumu Konferansı nın teması, Herkes İçin Şehirler: Yaşanabilir, Sağlıklı, Ferah. Gelecek vaat eden bir vizyon mu yoksa gerçekçi olmayan bir düş mü? olarak belirlendi. REAL CORP 2010, şehirleri herkes için yaşanabilir, sağlıklı ve refah kılıp kılamayacağımızı öğrenmek üzere toplanıyor. Konferansta bu bağlamda Şehir planlamanın ve gayrimenkul alanındaki gelişmelerin olası katkıları ne olabilir? Bilgi ve iletişim teknolojileri, kent, ulaşım ve çevre teknolojileri hayat ve sağlık kalitesini yükseltmede nasıl kullanılır, şehirlerde sürdürülebilirlik ve refahı nasıl sağlar? gibi konular ele alınacak. Konferansta tartışılacak bazı konular şunlardır: Herkes için yaşanabilir şehirler için örnekler ve vizyonlar Dengeyi kurmak: Karmaşık kentsel altyapıyı düzenlemek Konut ve gayrimenkul perspektifleri, akıllı ve düşük maliyetli konut İleri ulaşım ve mobilite üzerine perspektifler Kentsel dokuyu, ileri konut ve çalışma çevrelerini tekrar harmanlamak Hayat kalitesi arttırmada için kent ve çevre teknolojileri Kentsel anlamda Çevre destekli yaşam Sağlıklı şehirler / Şehirlerde sağlık Güvenlik ve emniyet/ Özel hayatın eksikliği ve gözetim Veri ve bilgi altyapıları Şehirleri anlamak: Karar mekanizmaları, vatandaşlar ve uzmanların şehirleri anlamalarında yöntem ve teknoloji 1996 yılından beri her yıl yapılmakta olan CORP konferansları oldukça disiplinlerarası olup, bu konferanslarda genellikle yeni fikirler ve projeler üretilmektedir. Dünyanın dört bir yanından şehir planlama, ulaşım planlama, bilgi ve iletişim teknolojileri, mimarlık, ekoloji, gayrimenkul, GIS ve inceleme, mültimedya teknolojileri ve diğer birçok alandan 400 uzmanın katıldığı bu uluslararası ve disiplinlerarası konferanslarda şehir planlama, bölgesel kalkınma ve bilgi toplumları gibi konuları tartışılmaktadır. Daha fazla bilgi için: BETİM DE YENİLENEBİLİR ENERJİ KONUŞULDU I. Betim Uluslararası Yenilenebilir Enerji Konferansı Brezilya da gerçekleşti. Konferansta enerji verimliliği ve yerel yönetimler, yeni bir ekonomi için teknoloji inovasyonu konuları görüşüldü. Yaklaşık 450 kişinin katıldığı konferans ICLEI ve Betim Belediyesi Çevre Merkezi tarafından gerçekleştirildi yılında oluşturulan Betim Çevre Merkezi; yerel kalkınma için yenilenebilir enerji hizmetlerinin tanıtımını yapmak, teknoloji ve projeler hakkında bilgi vermek ve aynı zamanda komşu kentler arasında sürdürülebilir uygulamaların paylaşımını sağlamayı amaçlamakta. Konferansın temel amacı, şehirlerde yenilenebilir enerji uygulamalarının kullanımını desteklemek ve delegelere ilgili teknolojiler hakkında bilgi vermek oldu. Katılımcılar seminer serisi boyunca Brezilya ve dünyada yenilenebilir enerji ve yenilikçi teknolojiler konuları üzerinde fikir alışverişinde bulundular. Etkinlik aynı zamanda Alman Teknik İşbirliği Ajansı ve Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Ortaklığı tarafından desteklenmiştir. KAYNAK: 1d1 14

16 MEDENİYETLER İTTİFAKI RIO DE JANERIO DA Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero nun önderliğinde kurulan Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Forumu nun üçüncüsü Mayıs 2010 tarihleri arasında Rio de Janerio da düzenlenecek. Forumun bu yılki teması Kültürler Arası Köprüler Kurmak, Barış İnşa Etmek olarak belirlendi. Politik ve kurumsal liderler, belediye başkanları, sivil toplum aktivistleri, gençlik grupları, araştırma merkezleri, gazeteciler, vakıf ve uluslararası örgüt üyeleri ve dini liderlerden oluşan 2000'i aşkın katılımcı kültürlerarası ilişkileri geliştirme, önyargıyla mücadele etme, kalıcı barışı inşa etme konularında gerçekleştirilebilecek ortak eylemleri kararlaştırmak üzere Rio De Janerio da bir araya gelecek. Foruma katılacaklar arasında; Başbakan Erdoğan, Brezilya Cumhurbaşkanı Lula da Silva, İspanya Başbakanı Zapatero,, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ve BM Medeniyetler İttifakı Başkanı Sampaio da bulunmaktadır. Madrid de 2008 Ocak ayında gerçekleştirilen başarılı açılış forumunu izleyen II. Forum un ev sahipliğini T.C. Hükümeti yapmıştı. BM Medeniyetler İttifakı II. Forumu 6-7 Nisan 2009 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirilmişti. BM Medeniyetler İttifakı Forumu, kültür ve dinler arasında süregelen gerilim ve ayrışmaları ele almayı ve hızla ivme kazanan küreselleşme çağında kültürel çeşitliliğin iyi yönetiminin önüne çıkan engelleri irdelemeyi amaçlamaktadır. Medeniyetler İttifakı, 2005 yılında Türkiye ve İspanya Hükümetleri nin öncülüğünde hayata geçirilen bir Birleşmiş Milletler projesidir. İttifak, kültür ve medeniyetler arasında hoşgörü, diyalog ve işbirliğini geliştirmeyi, ihtilaf, gerginlik ve çatışmaların çözümüne yardımcı olacak zemini hazırlamayı hedeflemektedir. İttifak, Birleşmiş Milletler e üye 100 den fazla ülke ve uluslararası kuruluştan oluşan Dostlar Grubu tarafından desteklenmektedir. 15

17 MEDENİYETLER İTTİFAKI GİRİŞİMİ (Alliance of Civilizations-AoC) Hulusi KÖSE* MEDENİYETLER İTTİFAKI GİRİŞİMİ Medeniyetler İttifakı (Mİ) girişimi; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile İspanya Hükümet Başkanı Sayın J.L.R. Zapatero tarafından önerilen, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından benimsenen ve Birleşmiş Milletler 2005 Zirvesinde devlet ve hükümet Medeniyetler arasındaki farklılıkların bu çatışmaları belirleyecek düzeyde keskin olacağını belirten Huntington çatışma alanını da Batı ve İslam uygarlığı olarak öne çıkarmıştır. Bununla beraber İslam a karşı oluşacak Batılı düşüncesi Batı medeniyetinin değerlerini koruyacaktır. Soğuk Savaş sonrası dönemin uzantısı olarak ortaya çıkan bu düşünce sistemi dünyadaki çatışma ortamını körüklerken, başkanları tarafından da desteklenen yeni ve önemli bir projedir. Bugün insanlık, çok karmaşık, çok zor bir durumla karşı karşıyadır. Bir yandan topluluklar arası yanlış anlamalar, önyargılar, farklılıkların yönetiminde ulusal ve uluslararası düzeyde gösterilen başarısızlıklar, ortak değerlerin bir türlü ön plana çıkarılamaması ve onların ışığında gerekli politikaların belirlenip yürütülmemesi; öbür yandan pek çok güçlü ülkenin yoksul ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde sınırsız güç kullanımında sakınca görmemesi, güç düzeni ile değerler düzeni arasında bir bağlantı kurmaya yanaşmaması; siyasi, ekonomik ve hatta askeri hâkimiyet çabalarının gittikçe artmasından kaynaklanan gerilimler, çatışmalar bu durumu belirleyen unsurların başında gelmektedir. Bu durumun açıklanmasında en sık ve en kolay başvurulan tez ise Medeniyetler Çatışması tezidir. Medeniyetler Çatışması tezi ile medeniyetlerin geçirdiği süreci ele alarak bir öngörüde bulunan Samuel Huntington tezini; Batı ve İslam uygarlığının çatışması üzerine oturtmuştur. Yeni dünyadaki çatışmaların ana kaynağının ideolojik ya da ekonomik değil kültürel olacağını ileri sürmüştür. sorunların çözümünü de engellemiştir. ABD özelinde temsil edilen Batı medeniyeti kazançlı gözükürken, Doğu yani İslam medeniyeti düşman ilan edilmiş ve mağlup olacağı söylenmiştir. Bu tez, bilimsel zayıflığına, tutarsızlığına, açık ideolojik rengine ve her şeyden önce bir varsayımdan ibaret olmasına rağmen, hem pek çok siyasetçinin, karar vericinin ve daha da önemlisi ortaya ürkütücü bir tablo koyduğu, duygulara, korkulara hitap ettiği için de geniş halk kitlelerinin üzerinde etkili olabilmiş, kısacası sisli bir çatışma iklimi vücuda getirmiştir. Bu bağlamda, toplumlar arasında köprüler kurma, diyalog ile anlayış geliştirme ve dünyadaki dengesizliklerin üzerine gitmek amacıyla ortak siyasi irade oluşturma ihtiyacı hiç bu kadar açık şekilde hissedilmemiştir. Bu acil görev, Medeniyetler İttifakı'nın varlık sebebini oluşturmaktadır yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından başlatılan ve İspanya ile Türkiye Başbakanlarının ortak himayelerinde yürütülen Medeniyetler İttifakı, uluslar, kültürler ve dinler arasında, tüm toplumların insanlık temelinde birbirlerine bağlı olduğu, ayrıca istikrar, refah ve 16

18 barış içinde bir birlikteliğe yönelimleri açısından karşılıklı bağımlılık içinde bulundukları hususunda geniş bir fikir birliğinin varlığına işaret etmektedir. Medeniyetler İttifakı nın ilk etabı olarak BM Genel Sekreteri tarafından 20 üst düzey kişiyi içeren bir Üst Düzey Grup kurulmuştur. Bu grubun kurulma amacı, dünya çapında kültürler arasındaki kutuplaşmanın kökenlerini ortaya koymak ve bu artışa geçen trende dair pratik çözüm önerileri sunmaktır. Üst Düzey Grup un (ÜDG) eş-başkanları Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın ile UNESCO eski Genel Sekreteri Prof. Federico Mayor olmuştur. ÜDG, Kasım 2006 tarihinde BM Genel Sekreteri Kofi Annan a raporunu sunmuştur. Nisan 2007 de BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, eski Portekiz Cumhurbaşkanı Jorge Sampaio yu Mİ nin Yüksek Temsilcisi olarak atamıştır. Bu sayede Medeniyetler İttifakı nın ikinci etabı başlamış ve gençlik, medya, eğitim ve göç konulu projeler ve girişimleri içeren bir aksiyona dayalı bir plan geliştirilmiştir. Medeniyetler İttifakı, 100 den fazla ülke ve çok-taraflı kuruluşlardan oluşan bir Dostlar Grubu nca desteklenmektedir. Dostlar Grubu, bakanlar düzeyinde yılda iki kez (BM Genel Kurul Toplantısı sırasında ve Mİ Forumu sırasında) bir araya gelmektedir. Daimi Temsilciler arasındaki toplantılar da yılda iki kez gerçekleşmektedir. İlk Medeniyetler İttifakı Forumu, İspanya Hükümeti tarafından Ocak 2008 tarihlerinde Madrid de düzenlenmiştir. Forum a Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İspanya Başbakanı José Luis Rodríguez Zapatero liderlik etmiştir. İkinci Medeniyetler İttifakı Forumu, 6-7 Nisan 2009 tarihlerinde, İstanbul da Çırağan Sarayı nda yapıldı ve bu Foruma Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama, İspanya Başbakanı José Luis Rodríguez Zapatero, BM Genel Ban Ki-moon, eski Portekiz Cumhurbaşkanı ve Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Jorge Sampaio ve Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoe katılmıştır. Forum, Dışişleri Bakanlığı Çok taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü nce organize edildi. TÜRKİYE NİN MEDENİYETLER İTTİFAKI STRATEJİSİ Medeniyetler İttifakı bir barış projesi olmayı amaç edinmiştir. Kültürler içerisinde yer alan farklı unsurların bir arada yaşabileceğini, sorunların uzlaşı ile çözülebileceğini savunmaktadır. Türkiye Medeniyetler İttifakı na öncü olurken bu ittifakı geliştirebilecek potansiyele sahiptir. Medeniyetler İttifakı hususu, Türkiye nin 2005 ten bu yana başarıyla yönettiği ve dünya çapında takdir edilen bir girişim olup 11 Eylül 2001, ABD nin Afganistan ve Irak ı işgali, İran ile batı arasında artan gerilim, Danimarka ile İslam Dünyası arasında yaşanan karikatür krizi, İsrail in 2006 da Lübnan a ve 2008 sonu ve 2009 başında da Gazze ye düzenlediği askeri operasyonların ve batıda artan İslam karşıtlığı düşünüldüğünde büyük önem taşımaktadır. 17

19 Medeniyetler İttifakı ile birlikte istikrar kazanacak olan Türkiye, bölgesinde bir çekim merkezi olacaktır. Sözü geçen etkili bir devlet olarak sorunların çözümünde aktif rol alacak ve orta vadedeki hedef olan bölgesel güç, küresel aktör stratejisini gerçekleştirmiş olacaktır. Medeniyetler İttifakı ile Türkiye sadece kültürel bir kazanım değil aynı zamanda barışçıl bir siyasi kazanım elde edecektir. Türkiye nin Medeniyetler İttifakı Stratejisi nin temel kavramları, çoğulculuk, farklılıkların korunması, dostluk ve işbirliği, diyalog ve karşılıklı anlayış ile insan onuruna saygı ve cinsiyetler arası eşitliktir yılında yaşanan karikatür krizini hafifletmek için Türk ve İspanya Başbakanları tarafından yürütülen müşterek bir girişim sonucu Saygı ve Sağduyu Çağrısı adlı bir makale yayınlanmıştır. Medeniyetler İttifakı ile ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti nin dış politikasında Avrupa Birliği üyeliğinin gerçekleşmesi büyük bir önem taşımaktadır. Zira nüfusunun nerdeyse tamamı Müslüman olan Türkiye nin Avrupa Birliği ne üyeliği Avrupa nın din temelli değil ortak çıkar ve işbirliğine dayalı bir birlik olduğu mesajını verecektir. Batı ile doğu arasında bir köprü olan AB üyesi bir Türkiye batı medeniyetinin kazanımlarının Orta Doğu ve İslam coğrafyasına aktarılmasında önemli bir misyon üstlenebilir. ABD, İngiltere, İspanya ve İtalya hükümetleri özellikle Türkiye nin demokratik bir Müslüman ülke olarak AB ye üyeliğine tam destek vermektedirler. Sosyal kapsayıcılık konusunda, Türkiye nin geçmişinden gelen hoşgörü ve birlikte yaşama geleneği ile bağlantılandırılarak Avrupa Birliği ne yapabileceği önemli katkılar vardır. Sosyal kapsayıcılığın da temel unsurlarının çoğulculuk, farklılıkların korunması, dostluk ve işbirliği, diyalog ve karşılıklı anlayış olması sebebiyle Türkiye nin Mİ stratejisi ile örtüşen bir amaca hizmet etmektedir. Medeniyetler İttifakı ile ilgili ulusal stratejilerin uygulamaya konulması için ve bakanlıklar, kurumlar ve STK lar arası koordinasyonun sağlanması için bir Ulusal Koordinasyon Komitesi (UKK) kurulmuştur. Medeniyetler İttifakı Eş-Başkanı Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın ın başkanlık ettiği komite üyeleri Başbakan tarafından görevlendirilmekte olup düzenli olarak toplanarak Başbakana MI ile ilgili yıllık rapor hazırlamaktadırlar. Ulusal Strateji ye dâhil edilen projeler ilgili bakanlıklarca uygulamaya konulmaktadır. Ulusal Koordinasyon Komitesi (UKK), Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi ile ortak çalışmakta olup pek çok milletvekili Medeniyetler İttifakı etkinlik ve projelerine katılım göstermektedir. UKK, belediyeler ve yerel yönetimler ile işbirliğine girerek Medeniyetler İttifakı nın sosyal politikalarında uygulamaya dökülmesi ve Medeniyetler İttifakı ile ilgili aktivitelere yerel düzeyde bireylerin ve grupların katılımını sağlamak için çaba sarf etmektedir. ÜDG tarafından hazırlanan raporda tavsiye edildiği üzere UKK, ulusal ve uluslararası örgütlerin ve sivil toplum gruplarının Medeniyetler İttifakı projeleri ve aktivitelerinde temsilini sağlamakla mesuldür. Bu örgütler arasında UNESCO, UNDP, OSCE, İKÖ, IRCICA, Anna Lind Avrupa-Akdeniz Vakfı, TİKA, TESEV, SETA, TOBB, TÜSİAD ve MÜSİAD da yer almaktadır. UKK ayrıca gençlere yönelim Medeniyetler İttifakı açılımları için Medeniyetler İttifakı için Gençlik İnisiyatifi gibi gençlik dernek, vakıf ve teşkilatları ile de işbirliği yürütmeyi amaçlamaktadırlar. Ulusal Strateji de yer alan projeler üç seviyede uygulamaya konulmaktadır; a) Toplantılar, makale ve kitaplar ve üniversitelerde açılacak olan kültürel diyalog merkezleri gibi projeler, b) Halen Bakanlıklar ve STK larca devam ettirilmekte olan projelere destek sağlanması, c) Medeniyetler İttifakı hedeflerine katkısı olan halen devam eden projelere diyalog perspektifinin eklenmesi. MEDENİYETLER İTTİFAKI NDA YEREL YÖNETİMLER VE İBB Medeniyetler İttifakı, Türkiye nin ulusal düzeyde yürüttüğü bir dış politika argümanı olmasının yanı sıra yerel düzlemde de önemli açılımlar taşımaktadır. Ulusal Koordinasyon Komitesi nin (UKK) misyonları arasında Medeniyetler İttifakı nın yerel düzeyde belediyelerce de benimsenerek sosyal politikalarda hayat bulmasını sağlamak da yer almaktadır Ocak 2008 tarihleri arasında Madrid de düzenlenen 1. Medeniyetler İttifakı Forumu na katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ın başkanlığını yaptığı oturumda küresel düzeyde konuşulanların yerel düzeyde uygulamaya geçirilmesi için şehir diplomasisi konusu ele alınmıştır. Belediye başkanlarının, Medeniyetler İttifakı ÜDG unca belirlenen dört ana konu olan gençlik, eğitim, medya ve göç konularında yerel perspektifleri ve faaliyeti küresel diyalog ile buluşturmaktaki önemli rolüne değinilmiştir. Oturumda özellikle şehirlerin çok-kültürlülüğün, barış içinde birlikte yaşamanın, yaygın ve güçlü bir biçimde bulunduğu olması halinde Medeniyetler İttifakı na önemli katkıları olacağı vurgulanmış, değişimi devletin kendi başına başlatamayacağının altı çizilmiş ve buna bağlı olarak okullarda, yerel gençlik kulüplerinde ve mahallelerde hoşgörü ve anlayışın tesis edilebileceğine değinilmiştir. Medeniyetler İttifakı nın hedeflerine ulaşmasında yerel din adamları ve dini liderlerin göz ardı 18

20 edilemeyeceği ifade edilmiş, camilerde, kiliselerde, sinagoglarda veya tapınaklarda verilen mesajlarda hoşgörü ve karşılıklı anlayışa daha fazla yer verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. 15 Ocak 2008 tarihinde 1. Medeniyetler İttifakı Forumu nda UCLG ve Medeniyetler İttifakı arasında imzalanan Mutabakat Zaptı ile UCLG nin şehir diplomasisi ile kültürler arası diyalogu; bilgi, deneyim ve fikir alışverişi ve hatta çatışmaların giderilmesinde oynayabileceği role resmiyet kazandırılmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir Topbaş, oturumda küresel düzeyde barış ve güvenliğin ancak yerel düzeyde hizmetler ve insan merkezli politikalarla mümkün olduğunu ifade etmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türkiye nin İspanya ile birlikte liderlik ettiği Medeniyetler İttifakı kapsamında tarihi ve kültürel değerleri ile Birlikte Yaşama Geleneği ni ön plana çıkartarak Şehir Diplomasisi alanında etkin bir rol oynayabilir ve Lahey in yaptığı gibi bu konuda kendisini dünya şehirleri arasında önemli bir rol kazandırabilir. *Dış İlişkiler Uzmanı Kaynakça usal_plan.pdf Medeniyetler İttifakı, Şehir Diplomasisi, Çok-kültürlü Birlikte Yaşama : Hüseyin Özgür ÜNSAL, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Uzman TR/Pages/Haber.aspx?NewsID= B4E6F9F FD2921.html content&view=article&id=427:medeniyetler-ttifakprojesi&catid=113:analizler-sosyo-kultur&itemid=151 /medeniyetlerittifaki-6x4x x4x2009-icbasin.pdf nk=kurumsal/bm-yuksek-duzeyli-grup.htm 19

21 RÖPORTAJ KENDİNİ YARI TÜRK HİSSEDEN ÇİN HALK CUMHURİYETİ İSTANBUL BAŞKONSOLOSU SAYIN ZHANG ZHILIANG İLE İSTANBUL U KONUŞTUK: TÜRKİYE İKİNCİ MEMLEKETİM Röportaj: E. Ceren OCAK, Gülgün ŞAHİN, Volkan TOPÇU Dünyanın yükselen küresel gücü Çin in İstanbul Başkonsolosu Sayın Zhiliang biraz da Şanghay Expo vesilesiyle görüşlerini almak istedik. Bizleri başkonsolosluk binasında ağırlayıp, Tarabya nın eşsiz manzarasında en içten misafirperverliğiyle sohbetine ortak eden Çin Halk Cumhuriyeti Başkonsolosu Sayın Zhiliang ile yaptığımız sıcak sohbet, siz okuyucularımız için derlendi. İBB: Öncelikle teşekkür ediyoruz bizi kabul ettiğiniz için. Bizim için burada sizinle sohbet ediyor olmak gerçekten onur verici. İsterseniz sizin de çok vaktinizi almadan hemen röportajımıza başlayalım. Sayın Başkonsolos, okuyucularımız için biraz bize kendinizden bahseder misiniz? Zhiliang: Kısaca kendimden bahsetmek gerekirse, kendimi yarı Türk olarak tanıtmak istiyorum. 70 li yıllarda Türkiye de eğitim gördüm. Türkiye de 20 yıldan fazla zaman geçirdim. Dolayısıyla Türkiye benim ikinci memleketim sayılır. İBB: Türkiye de ne üzerine eğitim gördünüz? Zhiliang: Ankara Üniversitesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi nde Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi aldım. İBB: Ankara da çok vakit geçirdiniz mi? Zhiliang: Türkiye de geçirdiğim zamanın yarısı Ankara da geçti. İBB: Ne zamandan beri İstanbul da başkonsolosluk yapmaktasınız? Zhiliang: 4 sene oldu. İBB: İstanbul da alışmakta zorlandığınız bir şeyler oldu mu? Umduğunuzu bulabildiniz mi? Gerçi İstanbul a çok tanıdıksınız, çok zorlanmamışsınızdır. Zhiliang: Türkiye nin her yerini gezdim. Hiçbir zorlukla karşılaşmadım. İstanbul da bulunduğum yıllar boyunca İstanbul Valiliği olsun İstanbul Büyükşehir Belediyesi olsun yardımlarını ve ilgilerini bizden esirgemediler. Türk halkının da dostane ve misafirperver tavrını da göz önünde bulundurursak, Türkiye de herhangi bir zorlukla karşılaşmam 20

22 İstanbul un sevdiğim özelliği İstanbul olması. İstanbul Birleşmiş Milletler in Kültür Mirası kentlerinden birisi. Aynı zamanda bu yıl da Avrupa nın kültür başkenti. İstanbul bizim için bir bütün. mümkün mü sizce? Zorluk diye nitelendirecek olursak Türkiye ye göç etmiş bulunan Çin karşıtı bölücü örgütler mevcut. Dolayısıyla onların zarar verici, ülkeyi bölücü, Çin i karalamaya yönelik çalışmaları var. Ama Türkiye devleti bu konuda her zaman bize destek olmuş, kendilerine inanmamıştır. İstanbul Emniyet Müdürlüğü de bu konuda olumlu çalışmalarda bulunarak olası terör saldırılarına engel olmuştur. Dolayısıyla biz buradaki yaşamımızı gayet güvende geçiriyoruz. İBB: İstanbul un en çok sevdiğiniz özelliği nedir? Zhiliang: İstanbul un sevdiğim özelliği İstanbul olması. İstanbul, Birleşmiş Milletlerin Kültür Mirası kentlerinden birisi. Aynı zamanda bu yıl da Avrupa nın kültür başkenti. İstanbul bizim için bir bütün. İBB: İstanbul da bulunmaktan hoşlandığınız yerler nerelerdir? Zhiliang: Etrafa bir bakın. İstanbul un en güzel yeri burası. Biz bu kıtadayız ve tam karşımızda Asya kıtasını görüyorsunuz. Bu dünyanın başka neresinde var! İBB: Biraz da Çin ve Türk toplumlarından bahsedelim istiyoruz. Sizce Çinliler ve Türkler birbirlerini yeterince tanıyorlar mı? Ve bu konuda konsolosluğunuz ülkeleri birbirine tanıtmak için ne gibi etkinlikler düzenliyor? Çin deki Türk meslektaşlarınızın bu konuda neler yaptıklarından haberdar mısınız? Zhiliang: Şanghay daki Türk başkonsolosluğuyla temasımız var elbette ama çok yoğun değil. Çin ve Türk münasebetleri oldukça iyi durumda. Biz de Çin i burada tanıtmak için birçok aktivite düzenliyoruz. Mesela İstanbul da iki üniversitede Çince Ana Bilim Dalı açıldı. Onun dışında, bu yıl Konfüçyüs Enstitüsü kuruldu. Ayrıca konsolosluk olarak sık sık sergiler, kültürel içerikli konferanslar düzenliyoruz. Mesela son zamanlarda Birlik Vakfı yla görüş alışverişinde bulundum. Tüm bunlar ve benzeri gibi faaliyetler Türk-Çin dostluk münasebetlerine ivme kazandıracak yönde çalışmalar. İBB: İstanbul gibi Şanghay da dünyanın kültür ve Kendimi yarı Türk olarak tanıtmak istiyorum. 70li yıllarda Türkiye de eğitim gördüm. Türkiye de 20 yıldan fazla zaman geçirdim. Dolayısıyla Türkiye benim ikinci memleketim sayılır. sanat merkezlerinden biri olarak bilinmekte. Eğer İstanbul ile Şanghay arasında bir karşılaştırma yapmanız gerekirse, benzerlikleri ve farklılıkları nasıl tanımlarsınız? Zhiliang: Bildiğiniz üzere iki kent arasında kardeş şehir ilişkisi var. İki kent de dünya metropollerinden. Ancak tabi ki kendilerine göre farklı özellikler göstermekteler. İstanbul kültür ve tarih açısından Şanghay a göre daha derin, daha zengin. Şanghay daha çok modern kent özellikleri taşımakta. İki kentin karşılıklı münasebetleri de çok zengin yılında Şanghay Belediye Başkanı nın İstanbul a bir ziyareti oldu. Karşılıklı eğitim anlaşmaları da mevcut. İBB: Bu iki kardeş şehir, nüfus yoğunluğu ve trafik sorunu gibi bir takım konularda benzerlikler göstermektedir. Bu tür yerel meselelerle Şanghay da nasıl başa çıkılıyor? Şanghay kentinde karşılaştığınız problemler nelerdir? Zhiliang: Trafik açısından baktığımızda, Şanghay İstanbul dan daha zor, daha kötü. Araç sayısı olarak baktığımızda Şanghay da ortalama 4 milyon araç var. İstanbul da ise 3 milyon civarında. Ancak şehir planlaması açısından belki İstanbul un Şanghay dan bazı öğrenecekleri olabilir. İstanbul un da şehir planlaması çok kötü sayılmaz. Ancak bu kentte tarihi eserler olduğu için, onların sökülmesi veya yeniden yerleştirilmesi mümkün değil. Bir de tabi göç sorunu var. Mesela, bunu da kontrol etmek zor olabilir. İBB: Şanghay ın ortalama nüfusu ne kadardır? Zhiliang: Ortalama 18 milyon civarında. Hareketli nüfusla beraber bu sayı 20 milyona yükselir. İstanbul dan daha kalabalık yani. 21

23 İBB: İstanbul, Türkiye nin en çok göç alan şehirlerinden biri. Aynı şey Şanghay için de geçerli mi? Zhiliang: İnsanlar kuzeyde Pekin e, güneyde Şanghay a ve Guanghou a gidiyorlar. Sadece Şanghay a gitmiyorlar yani. Şanghay aşağı yukarı İstanbul büyüklüğünde. Ama şu anda Çin in en büyük şehri değil. İkinci veya üçüncü büyük şehri. Nüfus açısından Çin in en büyük şehri Chongoing. Yaklaşık 30 milyon nüfusu var. İBB: Avrupa da birçok ülkenin nüfusu 10 milyonu aşmıyor. Bu herhalde sizin orta ölçekli bir şehrinizin büyüklüğüne denk geliyor. Sizin de daha önce bahsettiğiniz üzere Çin le Türkiye nin ilişkileri gayet olumlu gitmekte. Sizce bunun sebepleri nelerdir? Zhiliang: Bunun ilk sebebi, iki ülke yöneticilerinin ilişkilere son derece önem vermesidir. Her yıl karşılıklı ziyaretler olmakta. Bu ziyaretler de karşılıklı güven kazanmamız ve bu güveni geliştirmemize ivme kazandırmakta. İkinci olarak tarih unsuru var. Çin le Türkiye arasında dostluk, komşuluk ve hatta kim bilir akrabalık var. Kim söyleyebilir ki tarihte kan bağımız olmadığını? Dolayısıyla Çin ve Türkiye dostluk ve karşılıklı anlayış ilkesinde yollarına devam etmekte. Kültürel olarak benzerlik gösteren, samimi, dostane ilişkilerimiz var. Benzer özelliklerimiz münasebetlerimizin iyi yönde ilerlemesine katkıda bulunmakta. Üçüncü olarak da son yıllarda gelişen ekonomik alışverişimiz de olumlu ilişkilerimizi geliştiriyor diyebiliriz. Son dört beş yılda ticari ilişkilerimiz on kat arttı. İBB: Geçenlerde Çin-Türk Kültür ve Turizm sayfası açıldı. Bu, Çin ve Türkiye yi birbirine yakınlaştırmak ve kültürlerarası diyalogu geliştirmek adına çok önemli bir adımdı. Sizce böyle bir girişimin getirileri neler olacak? Çin halkı, Türk kültürüyle ilgili Bir kere iki ülke insanının ruhları aynı. Örnek verecek olursak, aile yapılarının benzerliğinden bahsedebiliriz. Büyüklere karşı olan saygı en belirgin özellik. Öte yandan iki ülke de çok uluslu. Farklı kültürlerin özelliklerini barındırıyor hem Çin hem Türkiye. Çin de 56 farklı unsur var. Türkiye de aynı şekilde çok milletli çok uluslu. Batı ülkeleri ise daha homojen. mi? Zhiliang: Bu, Türkler için hazırlanan bir site. Bizim Çin de Türk kültürünü yakından tanıyacağımız başka kaynaklar da var. Mesela Daily News, China Daily gibi kaynaklarla Türkiye ile ilgili bilgileniyoruz. İBB: Siz bir Çinli ve aynı zamanda yarı Türkiyeli biri olarak, her iki kültür arasındaki benzerlikleri nasıl örneklendirirsiniz? Günlük hayatta ne gibi kültürel benzerliklerle karşılaşıyorsunuz? Zhiliang: Çok fazla ortak nokta var. Bir kere iki ülke insanının ruhları aynı. Örnek verecek olursak, aile yapılarının benzerliğinden bahsedebiliriz. Büyüklere karşı olan saygı en belirgin özellik. Öte yandan iki ülke de çok uluslu. Farklı kültürlerin özelliklerini barındırıyor hem Çin hem Türkiye. Çin de 56 farklı unsur var. Türkiye de aynı şekilde çok milletli çok uluslu. Batı ülkeleri ise daha homojen. İBB: 2011 yılı, Çin ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin başlayışının 40. yılı olacak. 40. yıl dolayısıyla her iki ülkede de çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Çin, ön hazırlık niteliğinde, İstanbul da 2010 yılı içerisinde de çeşitli aktivitelerde bulunacak. Zhiliang: Çin i daha iyi tanıma yolunda bazı çalışmalar olacak. Çin dansı, sporları, akrobasi, kung-fu, karate, kültürel sergiler, film gösterimleri Çin in İstanbul da düzenleyeceği etkinlikler arasında. İBB: Geçenlerde iki ülkenin dışişleri bakanları buluşup, İpek Yolu nu yeniden canlandırma hakkında konuştular. İpek Yolu hattına döşenecek bir demiryolunun Urumçi den ve Meşhed den geçip, Türkiye ye gelmesi planlanıyor. Sizce böyle bir proje uygulamaya geçtikten sonra, iki ülke arasındaki vize uygulamalarında herhangi bir yumuşama olur mu? Her ne kadar Hong Kong un statüsü çok farklı olsa da, Türkiye ve Hong Kong arasında vize uygulaması yok. Sizce bu İpek Yolu projesi vizesiz girişi Çin in geri kalan kısmına da yayar mı? Zhiliang: Bu demir yolu Çin deki İpek Yolu nun başlangıcı olan Xi an kentinden başlayacak. Vize meselesine gelirsek, sadece Çin veya Türkiye yi ilgilendiren bir konu değil. Bu ipek yolu kaç ülkeden geçiyorsa, bu ülkelerin hepsini ilgilendiriyor. Vize işini 22

24 beş-altı ülke birlikte çözmemiz gerekiyor. Bu yol yapıldıktan sonra, vize işlerini düşünecektir ülkeler. İBB: Çin bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden biri. Bu yıl da dünyanın en büyük fuarları olan Şanghay Expo yu düzenliyor. Çin in son yıllık ekonomik atağını nasıl değerlendiriyorsunuz? Zhiliang: Çin gelişim reformunun başlayışı 30 yıl öncesine tekabül ediyor. Bu gelişmeler 30 yıllık bir çalışmanın meyveleri. Dünyaya açık bir ekonomik politika izliyoruz artık. Ekonomi alanında 30 yılda başardıklarımızı, bazı ülkeler 100 sene de zor yapıyor. Bizim için en önemli konu, strateji ve politika yoluyla Çin deki yatırım ortamını rahatlatmak çünkü yabancı yatırımı ülkemize çekmek istiyoruz. Yabancıların Çin e gittiğinde ikamet ve çalışma izni alması konusunda kolaylık sağlamaya, onların Çin de yaşama koşullarını kolaylaştırmaya çalışıyoruz. İBB: Peki Çin den vize almak kolay mı? Zhiliang: Bence gayet kolay. Vizeyi en geç 1 hafta içinde veriyoruz. Vize evraklarını herkesin temin edebileceği şekilde talep etmeye çalışıyoruz. Mesela her işadamının, ticaret odasından aldıkları bir kayıtları, faaliyet belgeleri ve vergi levhaları vardır. Herkesin bir nüfus cüzdanı vardır. Yani çok basit evraklar talep ediyoruz. Zorluk çıkarmamaya çalışıyoruz. İBB: Türkiye deki Çinli sayısı ortalama kaçtır? Zhiliang: Toplam civarında Çin kökenli kişi var Türkiye de. Bu in i İstanbul da. Bu kişilerin içinde elbette ki Çin de yaşayan 56 milletten de insan var. İBB: Geçenlerde Çin Komünist Partisi nden bir heyet Türkiye yi ziyaret etti ve burada özellikle kültür ve enerji alanlarında çeşitli anlaşmalar imzalandı. Mesela iki ülkede karşılıklı kültür merkezleri açılması gibi. Zhiliang: Demiryolları ve köprüler konusunda da bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Şimdi 3. köprü açılıyor, onun ihalesine de girebilir Çin. Çin teknolojide çok ileri. Çin de İstanbul daki köprülerden daha büyük köprüler var. Birinci ve ikinci köprü yapıldığı zaman paramız yoktu. Şimdi paramız da, teknolojimiz de var. İBB: Çinli yatırımcılar en çok hangi sektörlerle ilgileniyor? Zhiliang: Çin işadamları en çok elektrik santralleri, çelik fabrikaları, demiryolları, enerji ve nükleer enerji, otomotiv sektörleriyle ilgileniyor. Bugün Çin otomotiv üretiminde yılda 10 milyon araçla birinci sırada, Amerika ve Japonya Çin den daha az üretim yapıyor. Türkiye de adet Çin arabası satılıyor yılda. Üç markamız var: Cherry, Volvo yu satın alan Geely ve Dongfeng. Çin le Türkiye arasında dostluk, komşuluk ve hatta kim bilir akrabalık var. Kim söyleyebilir ki tarihte kan bağımız olmadığını? Dolayısıyla Çin ve Türkiye dostluk ve karşılıklı anlayış ilkesinde yollarına devam etmekte. Kültürel olarak benzerlik gösteren, samimi, dostane ilişkilerimiz var. Benzer özelliklerimiz münasebetlerimizin iyi yönde ilerlemesine katkıda bulunmakta. Üçüncü olarak da son yıllarda gelişen ekonomik alışverişimiz de olumlu ilişkilerimizi geliştiriyor diyebiliriz. Son dört beş yılda ticari ilişkilerimiz on kat arttı. İBB: Sayın Zhiliang, bizim sorularımız bu kadardı. Değerli vaktinizi bize ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. 23

25 İTALYA VE ALMANYA DA YERELLEŞME SÜRECİ Hazırlayanlar: E. Ceren Ocak, Volkan Topçu* Avrupa Birliği nin, ekonomik birlikten siyasal birliğe giderken gerekli adımları atabilmesinde yerelliğe verdiği önemin büyük katkısı olmuştur. Avrupa Birliği (AB), üye ülkelerin yerel yönetimlerini güçlü kılmasını, hizmetlerin halka en yakın birimlerden sağlanmasını ve halkın karar alma mekanizmalarına daha aktif katılımını öngörmektedir. AB fonlarının önemli bir bölümü yerel ve bölgesel yönetimlere aktarılmaktadır. AB, kamu yönetimi alanında yapmış olduğu yenilikleri, yeni kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde şekillendirmiştir. Bu anlayış, hizmetlerin merkezden yerele daha etkin ve verimli bir şekilde aktarılmasını öngörmektedir. Böylelikle, yerindenlik (subsidiarity) ilkesi AB nin yönetim anlayışına kuvvetli bir şekilde girmeye başlamıştır yılında Avrupa Konseyi (Council of Europe) tarafından Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı kabul edilmiştir. Bu özerklik şartı, yerel yönetimlerin güçlendirilmesini, özerkliklerin arttırılmasını, yerinden yönetim ve demokrasi gibi ilkelerin AB içinde hâkim kılınmasını amaçlamaktadır yılında kabul edilen European Governance Avrupa Yönetişimi adlı strateji belgesi; kamu yönetimi alanında yerelleşmenin önemini vurgulayacak beş temel kriter belirlemiştir. Bunlar; şeffaflık, katılım, hesap verebilirlik, etkinlik ve uyumdur. AB Müktesebatı, bu beş kriterin mevcudiyeti ve yukarıda bahsi geçen gelişmeler ışığında, yerel yönetimlere 12 alanda yetki verir: Çevre hukuku, tüketicinin korunması, ulaşım, enerji yönetimi, rekabet hukuku, ayrımcılığın önlenmesi ve serbest dolaşım, sosyal politika, kamu ihaleleri, devlet yardımları, yerel vergiler ve yerel seçimler. Bu bilgiler ışığında, AB nin kurucu ülkelerinden olan İtalya ve Almanya nın yerel yönetim sistemleri tarihte benzerlik gösteren yönetim yapıları da göz önünde bulundurularak ele alınmıştır. Bu iki ülke 20. Yüzyılın ikinci yarısına değin oldukça merkeziyetçi bir yapı sergilemiş ancak mevcut rejimlerin yıkılması ve hemen akabinde Avrupa Topluluğu nun kurulması, yerelleşme anlayışının gerek devlet yönetiminde gerekse politik kültürde yer bulmasına fırsat vermiştir. İtalya ve Almanya, AB nin kamu yönetimi anlayışının üye ülkeler üzerindeki zorlayıcı olmayan ama tartışmasız etkisinin çok önemli iki örneğidir. Toplulukların Birlik olma sürecinde maruz kaldığı çeşitli uygulamalar; Almanya ve İtalya daki yapıyı radikal bir şekilde değiştirmiş ve bu iki ülkeyi AB nin yerelleşmeyi en iyi uygulayan devletleri haline getirmiştir. İTALYA DA YEREL YÖNETİMLER İtalya nın yönetim yapısı İtalya yarımadasının tarihsel yönetimlerinden etkilenmiştir. Yaşanan iki dünya savaşının ve faşizm tecrübesinin İtalyan sistemi üzerine önemli etkileri olmuştur. Hem tarihsel gelişmeler hem ülkenin sosyo-ekonomik yapısı ülkeye önemli bir merkeziyetçi anlayış getirmiş hem de sonrasında bu güçlü merkeziyetçi yapı karşısında önlemler alınmasına neden olmuştur. İtalya, 1870 yılına kadar ülkesel ve siyasal birliğini tamamlamış, yönetsel yapısını Fransa'dan örnek almıştır. İki dünya savaşı arasında yirmi yıl diktatörlükle yönetilen İtalya'da yapılan referandum sonucunda diktatörlük rejimi yıkılmış, yerine cumhuriyet kurulmasını öngören Anayasa 1948'de yürürlüğe girmiştir. Bu Anayasa uyarınca parlamentoca seçilen bir cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanınca atanan başbakan vardır. İtalyan yönetim sistemi, büyük ölçüde merkeziyetçi bir anlayıştan hareketle oluşmuş ve zaman içerisinde gelişerek bugünkü özelliğini kazanmıştır. 19. yüzyılda federalizmin hararetli savunucularına rastlanmıştır, ancak devletin birlik ve bütünlüğü etrafında yoğunlaşan hassasiyet, federalizm ve benzeri siyasi ve idari merkeziyetçi yönetim tarzlarının hayata geçmesini engellemiştir. Faşist yönetim, tanımı gereği adem-i merkeziyet anlayışına daha soğuk bakmış, yerinden yönetim alanında atılan adımları tersine çevirmiştir. İtalyan toplumundaki bölgelerarası eşitsizlikleri merkezi 24

26 yönetimin gidereceği anlayışı merkezileşme eğilimini daha da arttırmıştır. İkinci dünya savaşı sonrası düzenlemelerde bile bu eğilimler etkili olmuştur. Güney Fonu (Cassa Per il Mezzogiorno) vasıtasıyla kalkınma fonlarının yoğun kullanımının yanı sıra, Güney bölgelerinin genişlemesine yönelik olarak yürütülen merkezi planlama faaliyetleri, taşra karşısında merkezin güç kazanması sonucunu doğurmuştur. Günümüzde ise geçerli olan yönetim tarzı yetki genişliği ve yerinden yönetim anlayışlarının ağırlık kazandığı bir niteliğe bürünmüştür. Merkezi idarenin taşra teşkilatı valiler (prefetto) eliyle yürütülmektedir. Ama zamanla bir takım değişiklikler ile valinin yetkileri 1970 li yıllarda kurulmaya başlanan bölgesel yönetimlere aktarılmıştır. İtalya, 1948 Anayasası yla yerel yönetimleri üç kademeli olarak tanımlamıştı. Bunlar; Bölge (Regione), il (Provincia) ve belediyelerdir (Comune). Ancak 1990 da Anayasa da yapılan bir değişiklikle metropoliten kentler de yerel yönetim kademesine eklenmiştir. Böylelikle İtalya yerel yönetim sistemi dört kademeden oluşmuştur. Bunlar; belediyeler, iller, metropoliten kentler ve bölgelerdir. İtalya da 20 bölge, 103 il ve belediye vardır. Anayasa nın 5. maddesi yerel özerkliği garanti altına almıştır. İtalya geniş bir desantralizasyon içinde kamu hizmetlerinin büyük bir bölümünün belediyeler, iller ve bölgeler tarafından yürütülmesini öngörmüştür. Bununla beraber, merkezi hükümetin de il ve bölge düzeyinde temsilcileri bulunmaktadır. Bu merkezi hükümet temsilcilerine vali denmektedir. İtalya da belediyelerin görevleri üç kategoride özetlenebilir: sosyal hizmetler, ekonomik kalkınma hizmetleri ve düzenleme hizmetleri. Sosyal hizmetler; sağlık, kişisel bakım hizmetleri, konutla birlikte sınırlı eğitim hizmetlerinden oluşmaktadır. İtalya da iller belediye ve bölgelerin giderek güçlenmesi karşısında önemini yitirmiştir. Ancak siyasi patronaj sistemi içindeki rolünü devam ettirmektedir. İller idari olarak işlevlerini yitirmelerine karşın sayıları giderek artmaktadır. Örneğin 1997 de sayıları 101 olan il sayısı 2006 da 110 a ulaşmıştır. İtalya daki yerel yönetim sistemine baktığımızda en önemlileri bölgeler olarak gözükmektedir. İtalya daki bölgelerin tarihsel geçmişleri bölgeler için özerk bir yapı oluşturmasına neden olmuştur Anayasası yla beş tane özel statülü bölge, on beş tane de normal bölge oluşturulmuştur ve yerinden yönetime yönelim sağlanmıştır. Ancak, bu on beş normal bölgenin oluşturulması 1970 lerden sonra mümkün olmuştur ye kadar komünizmin bölgelerde iktidarı ele geçirmesini önlemek amacıyla, Anayasa ya rağmen bir bölgesel otonomiye gidilememiştir. Şimdiki bölge sistemi ise üniter devlet yapısından bir sapma olduğunu göstermektedir. Ancak, hala bölgeler finansman açısından merkeze bağlıdır. Ayrıca, merkezi hükümetin bölgedeki temsilcisinin bölge kararlarına karşı veto hakkı bulunmaktadır. Bölge meclisleri İtalya Parlamentosu tarafından çıkarılan yasaların temel ilkeleri içerisinde ulusal çıkarlar ile öteki bölgelerin çıkarlarını çiğnememek koşuluyla yasama etkinliğinde bulunabilirler. Ayrılıkçı Parti nin Etkisi ve Şimdiki Durum 1990 ın ortalarında İtalya nın kuzeyinde Lega Nord adıyla güçlü bir ayrılıkçı siyasi parti ortaya çıkmıştır. Bu parti, Güney İtalya nın Kuzey İtalya nın zenginliğinden haksız biçimde pay aldığını söyleyerek kurulu düzene karşı çıkmıştır. Bu hareketin sonucu olarak İtalyan Anayasası ve yerel yönetimlere ilişkin yasalarda önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu çerçevede Cumhuriyet; belediyeler, iller, metropoliten kentler, bölgeler ve merkezi hükümetten oluşur denilerek Anayasa nın 114. maddesine göre cumhuriyet yeniden tanımlanmıştır: Böylece, belediyelerden başlayarak tüm yerel yönetimler merkezi yönetimle aynı düzeyde ve eşit sayılmıştır. Ayrıca 2003 yılında İtalyan Anayasa Mahkemesi, merkezi yönetim yanında tüm yerel yönetimlerin özerk kuruluşlar olarak kendi statülerini kendilerinin belirleyebileceğine karar vermiştir senesinde ise 154 'evet' oyuna karşı 6 'hayır' oyuyla kabul edilen yasa değişikliği kamuoyuna Federalizmin Yasalaşması' olarak yansıtılmıştır. Bu çerçevede yetkiler bölge yönetimlerine devredilmiştir. Buna göre yerel yönetimlerin oluşturacağı yerel yasaların geçerliliği ve gücü, ulusal yasalarla aynı etkinliğe sahip olmuş, bunun yanında vergi gelirlerinin büyük bir bölümü de yerel yönetimlere devredilmiştir. 25

27 Bu yasadan en karlı çıkan ise başkent Roma olmuştur. Daha önce tarihi, kültürel ve sanatsal eserlerin korunmasına yönelik merkezi yönetime gelen para, Roma bölge yönetiminin kasasına girecektir. Yasanın kabul edilmesi, özellikle ırkçılığa varan uygulamalarıyla şimşekleri üzerine çeken ve iktidarın milliyetçi kanadını oluşturan Lega Nord (Kuzey Ligi) tarafından bayram havasında karşılanmıştır. Parti, daha önce de 'Ülke yönetiminin tamamen federalleştirilmesi' yönündeki açıklama ve çalışmalara imza atmıştı. ALMANYA DA YEREL YÖNETİMLER Modern anayasal devletin doğal sonuçlarından biri olan yerel demokrasi, belediyelerin yerel otonomisinin sağlanmasıyla mümkündür. Bu bağlamda, Almanya Federal Cumhuriyeti gerek federasyon anayasasında gerekse eyaletlerin yasalarında yerel yönetimlerin haklarını açıkça belirtir. Almanya nın bugünkü yerel yönetim sisteminin temeli belde ve belediyeleri, merkezi hükümetin basit bir uzantısı olmaktan çıkaran ve onlara bir miktar özerklik tanıyan 1808 Prusya Yerel Yönetim Yasası ile atılmakla beraber, anayasal rejimlerle paralel giden yerel politik sistem tarihini üç ana başlıkta incelemek gerekir: İmparatorluk rejimi, Weimar rejimi ve Nazi rejimi. 19. yüzyıl ve Nazi dönemi haricinde 20. yüzyıl, yerel yönetimlerde vatandaşların haklarının ve seçim esaslarının yavaş yavaş liberalleştiği ve anayasaya entegre edildiği bir süreç olmuştur e kadar süren İmparatorluk rejimi süresince yerel yönetimlerde yaşanan problem, merkezi hükümet ile belediyeler arasındaki görev dağılımının net bir şekilde yapılmamış olmasıydı. Her ne kadar belediyeler kısmi bir yetkiye sahip olsa da zaman zaman yetki alanları içerisindeki konulara merkezi hükümet müdahale edebiliyordu. Weimar rejimi, bu karışıklığa son vermek amacıyla yerel yönetimlere verilmiş olan hakları yasalaştırdı yılında çıkan Yerel Yönetimler Yasası, kat edilen bütün gelişmelere bir anda ket vurdu. Weimar İmparatorluğu zamanına denk gelen ekonomik krizin halkta yarattığı sıkıntıdan ve siyasi iktidarsızlıktan yararlanan Adolf Hitler, 1932 yılında iktidara gelerek ülkeyi koyu otoriter anlayışıyla yönetmeye başlamıştır. Başında bulunduğu Alman Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi (NSDAP) alt kademelerin doğrudan Hitler e bağlı olduğu katı bir hiyerarşi içinde örgütlenmiş ve parti doktrini; ırkçılık, sosyal devrimcilik ve siyasal romantizm gibi öğelere dayandırılmıştır (AREM 599). Hem 1935 Yerel Yönetimler Yasası hem de belediye yönetimlerinin sorumluluklarını sadece danışma kademesine indiren Führer prensibi, yerel yönetimleri merkeziyetçi hükümetin tali bir organı haline getirmiştir. Hitler in nasyonal sosyalizm olarak adlandırdığı diktatörlük rejimi Almanya nın 1945 yılında 2. Dünya Savaşı ndan yenik çıkmasıyla son buldu. Savaş sonrasında Almanya dört ülke tarafından bölüşüldü: İngiltere, Fransa, ABD ve SSCB. Ancak Batılı ülkelerle SSCB arasında patlak veren soğuk savaş, İngiltere, Fransa ve ABD himayesi altındaki bölgeleri birbirine yaklaştırırken, SSCB yönetimindeki Almanya yı uzaklaştırdı. Bu kutuplaşma sonrası resmen ikiye bölünen Almanya da siyasal olarak ilk gelişme, kasaba ve kent konseyi seçimleri ve eyalet meclisi seçimleriyle gerçekleşti. Öte yandan 1948 tarihinde ABD, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg Londra da Almanların hükümet sorumluluğunu üstlenmeleri, siyasal örgüt ve kurumları yaratabilmeleri için yeni bir anayasa oluşturma kararında mutabık kaldı. Bonn Anayasası adı verilen anayasayla birlikte, ülkenin ilk başbakanı Konrad Adenauer seçildi ve modern anlamda bir restorasyon dönemi başladı. Bu dönemde siyasal kurumlaşma bir sisteme oturtuldu ve federal bir seçim yasası hazırlandı. Öncelikle, yerel yönetim yasalarında temel değişikliklere yer verildi. Bu bağlamda Yerel Yönetim Yasaları onandı. Elbette ki, böylesine bir politik düzensizlik geleneğinden gelen Almanya nın gerek merkezi hükümet gerekse yerel yönetim yasalarında yoğun olarak işgal güçlerinin etkisi görüldü. Kısacası, Alman yönetim sistemini belirleyen en önemli faktör ABD nin ve yeniden şekillenen Avrupa nın, merkeziyetçi anlayışı baskın hale getirip diktatörlüğe uzanan bir politik yapının tekrar ortaya çıkmamasını sağlamaktı. Federal Almanya Cumhuriyeti, sosyal ve demokratik bir hukuk devleti olarak kuruldu yılında Soğuk Savaş ın sona ermesi ve Berlin Duvarı nın yıkılması, Doğu ve Batı Almanya yı birleştirdi. Birleşme sonrasında 16 bölgeye sahip olan Almanya, federalizm gereği bu bölge sınırlarıyla paralel olan 26