1955 VE DAHA KÜÇÜK DOĞUMLULARIN KATILABİLECEĞİ BU YARIŞMANIN ŞARTLARI GELECEK SAYIMIZDA AÇIKLANA CAKTIR.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "1955 VE DAHA KÜÇÜK DOĞUMLULARIN KATILABİLECEĞİ BU YARIŞMANIN ŞARTLARI GELECEK SAYIMIZDA AÇIKLANA CAKTIR."

Transkript

1

2 TÖRE DERGİSİ, GENÇ ŞAİRLERİ TEŞVİK ETMEK MAKSA DIYLA BİR "ŞİİR YARIŞMASI" AÇMIŞTIR VE DAHA KÜÇÜK DOĞUMLULARIN KATILABİLECEĞİ BU YARIŞMANIN ŞARTLARI GELECEK SAYIMIZDA AÇIKLANA CAKTIR.

3 AYLIK FİKİR'VE SANAT DERGİSİ KURUCULARI: Halide Nusret ZORLUTUNA Emine Işınsu ÖKSÜZ Sahibi Yaşar EŞMEKAYA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Peyâmi ÇEÜKCAN Töre, T.C. Milli Eğitim Bakanlığinca Tebliğler Dergisi'nin 8 Kasım 1976 tarih ve 1906 numaralı sayısının 496, sayfasında tavsiye edilmiştir. Her türlü haberleşme adresi: TÖRE DERGİSİ P.K. 211, Kızüay - ANKARA İDAREHANE Cemal Gürsel Cad. 73/1 Cebeci/ANKARA ABONE ŞARTLARI Yurtiçi yıllık 6 Aylık Yurtdışı Yıllık 1500 TL. 800 TL. 70 DM. Yıl :13 Sayı: 150 Kasım 1983 Montaj: Renk Ofset Dizgi-Pîkaj.MAYAŞ A.Ş. Dağıtım: Hürriyet Holding A.Ş. Baskı: DAİLY NEWS Matbaası-Ankara Yurt içi havaleler numaralı posta çekine: yurt dışı havaleler Akbank, Ankara Hasköy Şubesi 4421 numaralı hesapa yatırılabilir. REKLAM TARİFESİ Kapak Tam Safya Renkli Kapak İçi Tam Sayfa Renkli Siyah Beyaz Tam Sayta TL, TL TL. Gönderilen yazılar basılsın veya basılmasın iade edilmez. TÖRE'de yayınlanan yazılar kaynak gösterilmeden iktibas edilemez.. 1

4 AYIN KONUSU İÇİNDEKİLER ölümünün 25. yılında Y t Kemâl 4 Dr. Muhtar TEVFİKOĞLU Yahya Kemal: En Büyük Klâsiğimiz 7 ADNAN KÖSEOĞLU Yahya Kemâl'in Hayatı 13 Yahya KEMAL Ezansız Semtler 16 Doç. Dr. S. K. TURAL Bir Kadirşinaslık örneği 18 Hüseyin ÖZBAY Yahya Kemâl'in Misyonu 20 Yağmur TUNALI Y.KemâlHn Paris Yılları 23 Alemdar YALÇIN Y. KemâVin Şiirlerinde Zaman 30 özcanergiydiren Yahya Kemâl'i Anlamak. 36 N. Y. GENÇOSMANOĞLU ^ ^ ^ Ana Yurdum-Ata Yurdum (Şiir) >3&_/ Doç. Dr. A.B. ERCİLASUN Türkolojinin Doğuşu 40 Seyyah»ı FAKİR Bir Alay 46 Prof. A. GÜLERMAN Anadolu El Sanatları 48 H. Bozok KILIÇASLAN /- ^ 't Boşluktaki Duyuşlar (Şiir) 0><L/ Prof. M. K. ÖZERGİN H, Deryaoğlu 51 Hüseyin MÜMTAZ Kıbrn Notları 53 İbrahim BERBER T Ne Zaman (Şiir) Ç^$7 Ahmet KARACA /~S Şehriyâr \SSj Doç. Dr. S. Hayri BOLAY V 7 önce Aile. 64 Y. Emre ÖZCAN Yollarda.. 66 KIVILCIM-NOT DEFTERİ-AYIN YORUMU KAPAK: Dr. Muammer BAYULKER, 35X40 cm. Yağlı Boya (Bu portre Dr. Muhtar TEVFİKOĞLU'nun arşivinden alınmıştır. Ressamı tablonun sol alt köşesine "AZİZ ARKADAŞIM ve MESLEKDAŞIM DR. MUHTAR TEVFİKOĞLU'NA" cümlesiyle ithaf etmiştir.. 2 I

5 TÖRE den TÖRE DERGİSİ; 13 yû önce fikir ve sanatta "öze Açılan Pencere" olmak için, büyük bir heyecan ve azimle çıkarılmaya başlandı. Aradan geçen zorlu yıllar, ne TÖRE'nin seviyeli neşriyatından taviz vermesine, ne de meydandan çekilmesine sebep olabilmiş, aksine, geçen her yıl her sayı TÖRE nin daha da güçlenmesi yolunda atılan birer adım olmuştur. Elinizdeki bu sayı, TÖRE'nin 150. sayısı oluyor. Ara vermeden 150 sayı çıkabilmek... Gurur duymamak elde değil. İnanıyoruz ki, bu gururu; TÖRE'nin ayakta kalmasına doğrudan katkıda bulunan, yazarlarımız ve okuyucularımız da duymaktadır. Çünkü 150 sayılık bu eser hepimize aittir sayıyı çıkartırken duyduğumuz gurura, dergimizin renkli basılmasının ve umumi dağıtıma verilmesinin mutluluğu da ekleniyor. TÖRE, daha güzel bir görünüş ve daha doyurucu bir muhteva ile artık bütün vatan sathında... "TÖRE Ailesi "ne bu sayımızla birlikte yeni üyeler katılacak ve büyüyen bu aile elele vererek "Geleceğe sahip olmak "için emin adımlarla ilerleyecektir. Bir dergi için, dağıtıma çıkmak çetin bir imtihandır. Bu imtihanın başarılı olarak verilmesi, okuyucunun dergiyi sahiplenmesine bağlıdır. Biz, TÖRE'yi; bugüne kadar olduğu gibi, sizlerin sahip çıkabileceği bir dergi, am ama her zamankinden daha mükemmel bir dergi olarak hazırlamaya çalıştık. Bu sayımızda ölümünün 25. yılı münasebetiyle üstâd Yahya Kemâl'i çeşitli yönleriyle AYIN KONUSU bölümünde tanıtmaya gayret ettik. Y. Kemâl'in yakın dostu Dr. Muhtar Tevfikoğlu 'nun yardım ve teşvikiyle hazırladığımız Yahya Kemâl bölümünün, tam manâsıyla anlaşılamamış bu büyük edebiyatçı üzerinde yapılacak araştırmalara ışık tutacağı kanaatindeyiz. Doç. Dr: Ahmet Bican Ercilasun'un geçtiğimiz ay yapılan Türkoloji Kongresi ile ilgili olarak hazırladığı yazısında; Türkolojinin, başlangıcından bugüne gelişme safhalarını ana hatlarıyla anlatması bizlere Türkoloji hakkında derli toplu bilgi vermesi açısından oldukça önemlidir. Bu sayımızda da Türkiye dışındaki Türklerin edebiyatı hakkında yazılara yer verdik. Her konuda olduğu gibi, edebiyatımızı da Türkiye sınırları içindeki varlığı ile düşünmemiz icâb eder. Türk Edebiyatı'na âbide eserler kazandıran Hıdır Deryaoğlu, Prof. Dr. M.K. özergin, Türk Dünyası'nın en büyük şâirlerinden Seyid Mehemmed Hüseyin "Şehriyâr"da Ahmet Karaca'nın kaleminden tanıtılmaya çalışıldı. Bu büyük Türk Edebiyatçılarını tanımaya mecbur olduğumuz kanaatindeyiz. Prof Dr. Adnan Gülerman, kaybolmaya yüz tutan el sanatlarımıza menfi yönde tesir eden sebebleri inceliyor. N. Yıldırım Gençosmanoğlu t güzel şiirlerinden biriyle, Doç. Dr. S. Hayri Bolay da aile üzerine kaleme aldığı bir yazısıyla aramızda. Ustalarımız, gençlerimiz yazı ve şiirleriyle bu sayıyı; 150. sayımıza yakışacak bir eser haline getirdiler. Bu eser, sizlerin de katkısıyla daha da büyüyecektir. Saygılarımızla. 3

6 AYIN KONUSU Ölümünün 2 5 Yılında YAHYA KEMAL Yahya Kemâl, hiç şüphesiz bütün Türk edebiyatının en mümtaz isimleri arasındadır. Fakat onu diğer büyüklerimizden ayıran, mühim farklar vardır. O, FuzulVnin Bâki'nin, Nedim'in Şeh Galip Hn Neşati'nin şartlarında yetişmemiştir. Cemiyet hayatımızı kuran kıymet hükümlerinin alt üst edildiği, kendimizi yeni bir dünyanın ölçülerine göre ayarlamak için gayret sarfettiğimiz bir devrede yetişmiştir. Bu husus, son derecede ehemmiyetlidir. Kıymet hükümleri hayatın her safhasında bütün canlılığıyle yaşayan 16. asrın Türkiye'sinde yetişen Fuzuli, 19. asırda doğup, 20. asrın başında gençliğini idrak etseydi, nasıl bir sanat iklimini koklar ve koklatırdı? Bu suale, cevap vermek elbette güçtür. Acaba, Yahya Kemâl'in yaptığını yapar veya yapabilir miydi? Suali ise daha da çetindir. Zira, Y. Kemâl olmak için devrin fikirlerini, bütün sosyal ilimlerini, sanat telakkilerini bilmek yanında, engin bir tarihi miras da genlerle tevarüs edilenlerin ötesinde, bir müdekkik tavrıyla bularak şuuruna mal etmek lazımdır. Zamanın ilimlerini ve sanat telakkilerini bilen Fuzuli, üstün bir kültür ve medeniyetin çocuğudur. Yahya Kemâl ise, maddi ve manevi mağlubiyetlerin ortasında doğmuştur. 4

7 Mesele, hiç şüphesiz en büyük şairimiz olan Fuzuli'yi Yahya Kemâl'le mukaye* se etmek değildir. Mukayese gibi görünen bu satırlarda, Yahya Kemâl'in yaptığı işin büyüklüğünü düşünebilmek için son derece de yüksekten tutulmuş suallerin öze inmekle sağladığı imkanları kullanmak isteme vardır. Emsalleri ve kendinden öncekiler, fikir ve sanatta taklid yolunu tutarlarken, o- nun bizim iklimimimizi, bizim dilimizle söyleyen bir şiire kapı açması, gerçekte mucize kabilinden bir iştir. Y. Kemâl bu işi gerçekleştirirken, Batı dünyasını bilir, doğuyu bilir; her iki dünyanın imkanlarını düşünür ve kullanır. Bu terkibe rağmen, şarklı kalır; çünkü, duyuş ve idrak edişi milli coğrafyanın (vatanın) verdiği imkân ve hususu iklimde yoğurulur. Gelecek ve hâl kadar, geçmişde bu duyuş ve idrak edişin ayrılmaz parçasıdır. Demekki, Yahya Kemâl, bir bakıma sanatının fikir temellerini de kendisi kurmuştur. Bu fikirler, nesillerinde açık seçik vardır. Şair Yahya Kemâl'i, fikir adamı ve farklı bir tarzda olmak kaydıyle politikacı olarak tanımak, çalkantıları devam eden cemiyet hayatımız için vazgeçilmez bir aydınlık ufuk olacaktır. Biz, bu sayımızda, onun çeşitli yönlerini ele alan yazılara yer vermekle, bu duygu ve düşünceler içinde hareket etmiş oluyoruz. Şüphesiz, bu ağırlıklı sayı, onu bütün yönleriyle anlatmak iddiasında değildir. Buna, zaten dergimizin hacmi imkan vermez. O'nu ancak bağzı taraftarıyla ele alabildik; vefa duygusuyla beraber olmak, milli mefahire bağlılık ve sanatın üstün kudretine inanmış olmak onu sevmeyi ve dünyasının müstesna güzelliklerini tanımayı gerektirir, düşüncesinden hareket ettik. Dr. Muhtar Tevfikoğkı, onun son 12 senesini beraber geçirdiği dostlarından biridir. Y. Kemâl'i, en yakınında bulunan bir sanatkar gözüyle, ondan dinleme zevkini biz çok tatmışızdvr. Bu anlarımızı, bir fikir ve sanat hadisesi olarak değerlendiriyoruz. Bu sayımızdaki "Yahya Kemâl: En büyük klâsiğimiz" yazısıyla, size de bu zevk iklimini tattırmış oluyoruz. Muhtar bey, bu yazısında, Yahya Kemâl'in sanatını en selâhiyetli imza olarak müstesna bir incelikte takdim ediyor. Bu yazısıyla, Yahya Kemâl'i yeni baştan tanıyacaksınız. Dr. Alemdar Yalçın Yahya Kemâl'in şiirlerinde zamanı ele alıyor. Bu konu, çok münakaşa edilmiş olmasına rağmen, böyle derli-toplu bir şekilde yeni baştan tahlil e- dilmiş olması, yeni bir dikkati de göstermesi bakımından ehemmiyetlidir. Doç. Dr. Sadık Kemal Tural, yakın zamanda TürkKültürünü Araştırma Enstitüsü'nün Türk Kültürü Dergisi tarafından neşredilecek, "Yahya Kemâl Hatıra Sayısı" ile alakalı çalışmaları duyurarak, konuya devlet çapında ilgi duyulmasının zaruretini ortaya koyuyor. Sadık beyin bu yazısı, diğer milletlerin sanatkarlarına nasıl davrandıklarını hatıralarını ve eserlerini nasıl bir hassasiyetle koruyup yaşattıklarını ifade ile, bir mukayese zemininde gelişiyor. < Hüseyin özbay 'Yahya Kemâl'in Misyonu" başlıklı yazısında, sanatının çizgilerini bütün halinde ele alan hükümlere varmayı hedef alıyor, özcan Ergiydiren Yahya Kemâl'i "Nasıl Anlamalıyız "sualine cevap arıyor. Yağmur Tunalı, Yahya Kemâl'in Paris'te geçirdiği dokuz sene içerisinde fikir ve sanat bahislerinde geçirdiği tekamül safhalarını ele alıyor. Bu yazının konusu, bir büyük sanatkarın dokuz senesinde yüklü büyük değişmeleri takip ederek onun dünyasının teşekkülünü görmek bakımından da son derecede ehemmiyetlidir. Ayrıca, Adnan Köseoğlu 'nun. Yahya Kemâl'in biyografisini veren yazısını; Yahya Kemâl'in beş şiirini ve "Aziz istanbul'dan seçtiğimiz "Ezânsız Semtler"adlı nesrini, sayfalarımız arasmdabulacaksınız. Temennimiz, Yahya Kemâl çapında bir klâsiğimizin top yekûn milliyetimizi tanımada, ilk sıralarda yer alan bir şahsiyet olarak bütün okullarımızda okutulmasıdır. Bu hususu, yetkililerimizden istemek, bizim için vatanseverlik borcudur. 5

8 y> P " AZİZ MUHTAR TEVFİKOĞLU'NA, ZEKASINA, RUHUNA ve VUKUFUNA HAYRANLIĞIMLA" Yahya Kemal BEYATLI 2/2/1950 6

9 YAHYA KEMAL: EN BÜYÜK KLASİĞİMİZ Dr. Muhtar TBVFİKOĞLU Yahya Kemalin şiiri, sağlam temeller üzerine inşa edilmiş kırk odalı, ihtişamlı bir yapıdır. Zarif mimarisiyle, sırları henüz çözülmemiş estetiği ile, lâtif havası ve ruhuyla göz alıcı, gönül okşayıcı, köklü, soylu bir İstanbul konağı.. Kırk odalı deyişimiz sözgelişi; aslında sayılamayacak kadar çok odası var ama, biz, dilimizde çokluğu ifâde etmek için sık kullanılan atasözlerimize, deyimlerimize girmiş olan sayı ile kırk dedik. Dışardan bakınca geometrik nizâmı, simetrik çizgileri derhal farkedersiniz. Kunt malzeme kullanıldığı gözünüzden kaçmaz. Biraz dikkat ederseniz görürsünüz ki yapıda ne bir fazlalık var, ne de bir noksanlık. Hesap, ölçü, istif ustalığı ile hiçbir şey israf edilmemiş, yeri gelince de hiçbir şey esirgenmemiş; yani seçilmiş malzeme çok iyi değerlendirilmiş, taşlar tuğlalar yerli yerine oturtulmuş, kolonlar birbirine sımsıkı bağlanmış. Her açıdan ı- şık ve gölge nisbeti inceden inceye ayarlanmış. Mükemmel bir plânla en küçük birimden en büyük bölümüne kadar bütün eseri saran olağanüstü bir denge ve uyum sağlanmış.. Hemen aklınıza bir soru takılır: Bu plân ne kadar zamanda hazırlandı ve yapı kaç yılda tamamlandı? Eğer kökleri oldukça eski tarihlere u- zanan, sonraları yıllar yılı birçok defa ele alınıp klasik sanat disipliniyle, dikkatle, titizlikle işlenerek bazıları tamamen veya kısmen değiştirilen, bazıları da küçük rötuşlarla geliştirilen, olgunlaştırman taslakları hesaba katarsanız -ki tabii katacaksınız- plânın ve uygulamanın bitirilmesi aşa ğı yukarı bir ömür boyu sürmüştür, denilebilir. Herşeyden önce görülmedik bir sabır işidir bu. Her yiğidin kârı değildir. Dörtyüz sene evvel Horasan'ı yapmak için söndürülmüş kireci keten lifleriyle karıştırıp yirmi otuz sene bekletirlermiş. öylesine bir sabır işte... Denizin ortasında kümelenen yosunların küllerinden senelerce uğraşarak bir damla altın çıkarmak gibi.. Gerçekten bu eser Yahya Kemal'in hayatının muhassalasıdır. Evet, dışardan bakınca önce strüktür mükemmelliğine hayran olursunuz. Strüktür, yani yapı.. Daha yaygın mânâda şekil.. Sanatta en mühim unsur.. Ne varsa şekilde var; duygu, düşünce, mânâ, muhteva.. Herşey varlığını hissettirebilmek için bir şekle bürünür. Ruh bile yaşadığı müddetçe şeklin çerçevesindedir. Eserde ilkin şekil mükemmelliği sizi sarar. Hele bir de içine girebilirseniz hayranlığınız kat kat artar. Ancak, Yahya Kemal'in eserine girebilmek pek öyle kolay bir iş değildir. Doğrusunu isterseniz, küçük büyük hangi çapta olursa olsun her eserin bir "duhuliyesi" vardır. Bazı eserlerde bu, çok, pahalıdır, herkesin gücü yetmez. Fransa'da Maliarme'yi bilmeyen bir yığın

10 insan yaşamaktadır. Aydın geçinenler arasında bile Mallarme'yi tanıyanlar pek fazla değildir. Ancak "elit" dediğimiz bir ufacık süzme tabaka onun kim olduğunu bilir, inceliklerinden anlar. Giriş ücreti bazan da harcı âlem basit bir rakamdır, rahatça verir girersiniz. Yani az da olsa, çok da olsa yerine göre bir şey ödeyeceksiniz. Bu husus oldukça mühimdir, fakat nedense bizde mânâ ve değeri yeterince anlaşılmamıştır. Düpedüz ifade etmek gerekirse, herhangi bir sanat eserini anlayabilmek için daha önceden belirli bir hazırlık devresi geçirmiş olmak, birtakım temel bilgilere sahip bulunmak zaruretini artık kabullenmeliyiz. Eğer hazırlığınız yoksa veya yeterli değilse ilelebed kapıda kalmaya mahkumsunuz. Buna rağmen yine de eser hakkında konuşmak istiyorsanız öne süreceği niz fikirler kapıcıların yargılarından öteye geçemez. Yahya Kemal'in şiir dünyasına girmek başkalarına kıyasla çok daha gpçtür, çünkü birtakım özel şartlara bağlıdır. Herşeyden önce sağlam bir kültür ister. Vaktiyle Fuzuli "ilimsiz şiir temelsiz binaya benzer" dememiş miydi? İşte bu şiir tam mânâsıyleilimli ve temelli. O halde sizin de bu sahada sağlam bilgilere sa 8 hip olmanız gerekir. Sonra geniş ufukları içine alan bir göriiş açısı, bir seziş, bir kav rayış ister. Bütün giz ellikleri görebilmeniz işitebilmeniz, tadabilmerite, koklayabilmeniz, hattâ ellerinizle yoklayabilmeniz için iyice gelişmiş beş duyunuz olacak. Zevkiniz, meşkiniz, mehenginiz olacak. Bu da yetmez, bir ebedi sükûn ikliminin kapılarını açarken üstadın geçirdiği macerayı sizin de aynen yaşamış olmanız icabetmese bile en azından o havayı yadırgamayacak kadar zihni ve ruhi tecrübelere sahip bulunmanız gerekir. Kısacası bu iş seviye ile ilgilidir; incelik, olgunluk yatkın lık meselesidir. Paul Valery "Dâhi, bana dehâ veren adamdır" der. Eğer siz Yahya Kemal'e böylesine bir hazırlıktan sonra yaklaşırsanız o da size olanca cömertliğiyle dehâsından avuç avuç verir. Zenginliğiniz de o nisbette artar. Diyelim ki bu vasıfların hepsi sizde mevcut. Rahatça cümle kapısından girdiniz, içerde dolaşmaya başladınız. Tek tek her odayı gözden geçirmek istiyorsunuz. ^Otuzdokuzunu açtınız, gördüğünüz güzelliklere, inceliklere hayran oldunuz. Yeter mi bu kadarı? Yetmez. Çünkü kapısını açmadığınız bir oda daha kaldı. İşte o kırkıncı odanın altın anahtarı Yahya Kemal' dedir. Eğer Yahya Kemal'in çevresinde bulunmak bahtiyarlığına ermediyseniz bazı şeyler sizin için daima kapalı kalacaktır. Üstadın konuşmalarında bir uçtan bir uca tarih, medeniyet ve sanatın sırları yavaş yavaş, perde perde açılır, bu arada kendi şiirinin kanevası da ucun ucu n, iplik iplik çözülürdü. Yahya Kemal, tarihimizin bütün devirlerini şanıyla, şerefiyle, kederi, sevinci, gururu ve hüsranıyla her dakika benliğinde yaşıyordu. 1 Kasım 1958 Cumartesi sabahı "asude bahar ülkesine" göçtüğünde 74' ünü doldurmak üzereydi. Lâkin kuru takvim yapraklarına değil de daha başka ve daha manâlı bir gözle, içine gömüldüğü som altın yapraklara bakarsanız onun en

11 YAHYA KEMAL, EN GENİŞ PERSPEKTİFLE COĞRAFYANIN GERÇEKLERİNDEN TARİHİN DERİNLİKLERİNE EĞİLİYORDU. TESBITLERİ İNCE DİKKATLERDİ. ONUNLA MİLLİ İDRAKLERE AYARLI TARİHİ SAATLERİ YAŞIYORDUK. DESTAN HATIRALA RI UÇUŞUYORDU, DÖRT BİR YANIMIZDA.. az bin yaşında olduğunu görürsünüz. Tarihimizin bin yıllık akışı içinde bütün asır larımızla ve eserlerimizle içice yaşıyordu. Park Oteli'nin 165 no'h odası, Boğaz'ın iki yakasındaki köyler, İstanbul'un uzak yakın bütün semtleri, en şaşaalı ve en ücra köşeler her Allanın günü onunla bir mahşer gününü idrak ediyor, anlı şanlı cedlerimiz onun nefesiyle diriliyordu. Bütün kılıç ve gönül kahramanlarımız, musikiden edebiyata, mimarlıktan hat ve minyatüre, dilden şiire, cemiyetten muaşerete milliyetimizi yapan, yoğuran, şekillendiren ne kadar büyük ruh varsa hepsi bu mahşer günlerinde yeniden hayata kavuşuyor, asil çehreleri ile aramıza karışıyordu. O günlerin aziz hâtıraları hâlâ bütün sıcaklığı ve tazeliğiyle gönlümdedir. Malazgirt'e ve daha sonraki bütün savaşlara hep birlikte katılıyorduk. Kan ve dumanla bilenen çelik gibi bir imân vardı içimizde. Kalblerimiz çoğu zaman zaferlerle kanatlanıyor, bazan da bir hezimetle burkuluyordu. Geçmiş yüzyılların bazı kilometre taşlarında tarihin talihsiz ters akışını vaktiyle nasıl durduramamışsak bugün de o eski paradoksal tecellileri içimize sindiremiyorduk. Kaybolan şehirler, kuruyan nehirler gibi geride derin izler bırakmıştı. Söz o vadiye dökülünce birçok şiirin yatağını teşkil eden izleri, izlenimleri kolayca keşfedebilirdiniz. Yahya Kemal, en geniş perspektifle coğrafyanın gerçeklerinden târihin derinliklerine eğiliyordu. Tesbitleri ince dikkatlerdi. Onunla milli idraklere ayarlı tarihi saatleri yaşıyorduk. Destan hâtıraları uçuşuyordu, dört bir yanımızda. Zaman zaman da Itri'nin sesi yankılanıyordu havada. Musiki cümleleri hâlinde geçmişimizi dinliyorduk. Bu arada tabii her dakika gene esas konumuza, edebiyata, şiire, sanata dönüyorduk. Nasıl dönmeyelim ki küçücük odamızda, târihe yön veren kahramanlarla dizdize oturan büyük sanatçılar-da.var. Bizi hiçbir vakit ihmal etmeyen sevgili dostlarımız her zamanki gibi yine erkân minderine kurulmuşlar.. Neşati, Baki, Nef'i, Şeyh Galip, Şeyhülislâm Yahya Efendi, Naîlî-i Kadim ve bilhassa Nedim ama Nedim-i Kadim, Nedim-i Cedit filân değil, adıyla sanıyla, Nedim-i Yegâne ve diğerleri hep aramızdalar.. Bilmem hatırlar mısınız, hani bir, manzum nüktesi vardır Hüseyin Suat'ın: "Bir yanda Sevrinâzı bir yanda şehlevendi Baktım evimde mihman Ahmet Nedim Efendi. 1 ' İşte onun gibi.. Ama bir farkla: Ahmet Nedim Efendi kısa bir müddet, belki günübirliğine, belki de birkaç zaman için" Gâve-i zâlim'in veya başkalarının misafiri olmuştur ama, O, asıl üstadımızın hiçbir vakit yanından ayrılmayan can dostuydu. Nedim bütün sırlarını ona açmıştı. Meselâ "Dökülen mey kırılan şişe-i rindân olsun" derken kimsenin bilmediği gizli noktaları ona fısıldamıştı. Sanatın püf noktalarını.. Şu bir tek mısrada, çok büyük ustalıkla yanyana getirilmiş altı kelimeden ibaret şu küçücük cümlede tam yarım düzine inceliği nasıl elde ettiğini sadece ona açıklamıştı. Tabii ona söyleyecekti söyleyeceğini. Çünkü yegâne macerası şiirdi Yahya Kemal'in. Hayatı her saniyesi ile şiirdi, mis-

12 ra idi, beyitdi. Dostluğu ise bir "taç beyit"- di. Hem yalnız Nedim mi? öbürleri de aynı şekilde.. Hattâ birçok Fransız şairi de.. Racine, Ronsard, Gerard de Nerval, Leconte de üsle, Jose Maria de Heredia, Hugo, Verlaine, Mallarme, Baudelaire, Valery ve daha niceleri.. Bunlar Fransa'daki tenkitçilere ifşa etmedikleri şeyleri ona söylemişlerdi. Hele Baudelaire.. Hele Baudelaire.. Şiirini absent'e damla damla sızan bir şeker gibi onun ruhuna sindiren şair.. Yahya Kemal'in yetmiş sene evvel Baudelaire hakkında ciddi araştırmalardan sonra ortaya çıkardığı bir hakikatin Fransız fikir ve edebiyat âleminde şimal kutbunun keşfinden daha fazla alâka u- yandırdığını bilmem duydunuz mu? Gerçek şu ki, Yahya Kemal, Türk ve Fransız şiirinin macerasını o yolun yolcularıyla beraber yaşamıştı. Kimlerin ne zaman, nasıl, ve hangi kanatlarla yıldız lara doğru yükseldiğini yakından görmüş ve anlamıştı. Tesbitleri netti. Zaten kendisi de çok sene evvel başlı başına ve yepyeni bir maceraya atılırken ilk önce onları gözönüne almıştı. Sonra, sürekli gözlemler, mukayeseler değerlendirmeler ve denemelerle yüklü u- zun ve yoğun bir çalışma devresi ona bir takım değişmez kıstaslar kazandırdı. Sohbetlerinde onlardan ara ara bahseder, çarpıcı örneklerle birçok karanlık noktalara ışık tutardı. Her zaman ve her yerde geleneğe dayalı olduğu kabul edilen şiir sanatında meşkin ilk fazileti buydu; değişmez kıstaslar, geçerli ölçüler vermek. Yahya Kemal dilin dehâsına inanmıştı. Mucizeyi de -haklı olarak- dilin kud retinden bekliyordu. Türkçe onun ağzında annesinin sütü gibi temiz, besleyici ve lezzetli idi. Daha yolun başında en sâde fakat en büyük gerçeği sezmişti: Şiir kelimelerle yazılır. Bütün diğer unsurlar (his, ses, renk, ahenk, musiki, mânâ, muhteva) ancak kelimeler vasıtasıyla cüm le içerisine yerleştirildikleri nisbette değer taşırlar. 10 Her sanatın kendine mahsus malzemesi, şartları ve kuralları vardır. Şiirin malzemesi sözdür. Şartlarına, kurallarına gelince, bunlar da yine seçilmiş kelimelerin ustalıkla istifinden doğan şiir cümleleri içinde saklı sırlardır. Ancak o sır lara erenler cevheri bulabilirler, orijinal mısralar örebilirler, bütünüyle hâlis şiir! yaratabilirler. Eremiyenlerse, belli bir şablona göre üretilen kof biçimleri, muhasebesini edebiyat kâtiplerinin tuttuğu hurda ardiyesine teslim ederler. Evet, şiir, herşeyden evvel bir dil meselesidir. Yahya Kemal bu gerçeği her fır satta vurguluyordu. Meşhur bîr ressamın Mallarme'ye: "Şiir sanatı hakkında güzel fikirlerim var, fakat çok uğraştığım halde bir türlü şiir yazamıyorum. Bunun sebebini bana açıklar mısınız?" diye sorması üzerine, şairin kısaca: "Şiir fikirle yazılmaz, kelimeyle yazılır" deyişini sık sık naklederdi. Mallarme haklıydı tabii. İşin esası budur. Şiirde sözü müh im sem em ek büyük hatadır, yahut da Muallim Naci'nin diliyle söylersek: "Elfaza bakılmaz mı diyorlar hezeyandır." Yahya Kemal, kelime eksperiydi. Her kelimenin, hattâ her hecenin ve her harfin hacmini, ağırlığını, sesini, hareket kabiliyetini en hassas kıstaslarla ölçer, onları emsalsiz bir istif sanatiyle yanyana dizerek istediği deruni ahengi elde ederdi. O- nun içindir ki, şiirimizde başlı başına bîr "Yahya Kemal mısraı" vardır. Bu noktaya biraz açıklık getirmek istiyoruz: Batıda her bakımdan eriştikleri mükemmeliyetle kalabalık kafileden ayrılan şairlerin eser lerindeki mısra disiplini böyle adlandırılır: Baudelaire mısraı, Verlaine mısraı, Mallarme mısraı... gibi.. Biz de aynı görüşle "Yahya Kemal mısraı" diyoruz. Bu sözden Yahya Kemal'in sadece mısra kuyumcusu olduğu, ayrı ayrı, birbirinden güzel yığınla mısra üzerinde çalıştığı gibi ters bir mânâ elbette çıkarılamaz. Bilindiği gibi Divan e- debiyatında nazım birimi beyittir. Halk

13 edebiyatrnda da dörtlüklerden meydana gelen kıtalar. Halbuki Yahya Kemal'e göre birim ne mısra, ne beyit, ne de kıta idi; ancak ve ancak bütünüyle şiirdi. "İnsan na sil bir tek organdan ibaret değilse, şiir de bir tek motiften ibaret değildir. Ne kadar güzel olursa olsun, tek bir mısra veya tek bir beyit şiiri tarife yetmez." diyordu. Eskilerin "Maksuteğer eserse mısra-ı berceste kâfidir" sözünü kabul etmiyordu. "Şiir organik bir bütünlükle şekil ve ruh uyumu içinde tam bir mükemmeliyet imajı vermelidir' 1 diyordu. "Şiir bir mükemmeliyetle başlamalı, aynı mükemmeli yetle devam etmeli ve aynı mükemmeliyetle bitmelidir" diyordu. Kısacası, şiir parçada değil, bütün'deydi ona göre. Yukarıda Yahya Kemal için kelime eksperiydi, demiştik. Bunun altını bir daha çizeceğiz. Gerçekten kelimelerin imkânlarını çok iyi biliyordu. Bunun yanında tabii imkânsızlıklarını da.. Bir yer de yol tıkanınca, yani dil söylemek istediğini ifâdeye elvermeyince başka bir kanal açmak için bazan aylarca hattâ yıllarca çalıştığı oluyordu. Bugün için imkânsız gibi görünen şeylerin aralıksız çalışmalarla yarın mutlaka mümkün olacağına inanıyordu. O inançla, kafasında tasarladığı perfeksiyona erişmek için acele etmiyordu. Hiç bir şeyi tesadüfe bırakmıyordu. "Belki hâlâ o besteler çalınır" mısraındaki "hâlâ" kelimesini uzun ve sıkıntılı bir arayıştan sonra nihayet Beylerbeyinde bir eve girerken merdiven başında yakaladığını söylemişti. Ama o buluş bir tesadütün lütfü değildi. Olsa olsa büyük bir sabrın Beyberbeyi'nde koparılan meyvesiydi. Yahya Kemal'e göre sanatın temeli arayıştı. Gece gündüz demeden, bıkıp usanmadan çalışmaydı. Bir kelime ile sabırdı. Yahya Kemal eski yeni bütün edebiyatımızı alışık olmadığımız bambaşka, yepyeni bir gözle incelemiş, bütün metinleri dikkatle gözden geçirmişti. Aynı şekilde Fransız edebiyatını da, Batı edebiyatını da. Yakaladığı güzel söyleyişlerin, ince buluşların altını çizmiş, hafızasına yerleştirmiş, öte yandan basit, kaba, kusurlu olanlarını da ayırarak yine hafızasında başka bir yere koymuştu. Teşbihte hatâ olmaz derseniz, Yahya Kemal'in hafızası, bu birinci bölümüyle, dünyanın en zengin ve en renkli haremiydi, diyeceğim. Türk ve Fransız dilberleri bütün zarafet!eriyle alına salına gezinirlerdi. İşte o ince dikkatler, o derin sezişler, o titiz seçmelerdir ki, Yahya Kemal'e bir takım erişilmez meziyetler kazandırmıştır. Gide, bir makalesinde, Klasisizmi "meziyetler demeti" olarak tarif eder. Yazımıza başlarken sözünü ettiğimiz muhteşem konağın içine girip kırk odasını da gözden geçirirseniz hemen anlarsınız ki Yahya Kemal sayısız meziyetleri ile en büyük klasiğim izdir. Ne olur bana "25'inci ölüm yılı" gibi mânâsız şeylerden bahsetmeyiniz. Böy le boş lâfları dinlemek istemiyorum. Şu anda ben yine aziz üstadımın yanındayım, "Doludur gönlüm ışıklarla.." Tarih 11 Mayıs 1950, gpnlerden Perşembe, saat 19'a geliyor. Ziyaretçiler birer ikişer müsaade isteyip gittiler. Ben de veda etmek üzere iken üstad herzamanki gibi kolumu tuttu. "Siz biraz daha kalınız lütfen, dedi, yemeği beraber yiyelim, rahat rahat konuşuruz." Tekrar yerime oturdum. Karyolasının ö- nündeki küçük yazı masasına doğru ağır ağır ilerledi. Çekmeceden çıkardığı bir kâğıdı bana uzattı. "Okuyunuz dedi, son fikrinizi öğrenmek istiyorum. Olmazsa tekrar tezgâha alırız..." Baktım, geçen hafta üzerinde uzun boylu konuştuğumuz bir şiirin ufak tefek değişikliklerle yeni şekli.. Zarif el yazısıyla.. Bir daha söylüyorum, lütfen bana 25 inci ölüm yılı gibi soğuk lâflar etmeyiniz. "Doludur gönlüm ışıklarla.." 11

14 YAHYA KEMAL'den ERENKÖYÜ'NDE BAHAR Canan aramızda bir adındı, Şirin gibi hüsn ü âna unvan, Bir sahile hem şerefti hem şan, Çok kerre hayâlimizde canan Bir şi'ri hatırlatan kadındı. Doğmuştu içimde tâ derinden Yıldızları mavi bir semânın; Hazzıyle harâb idim edanın, Hâlâ mütehayyilim sadânın Gönlümde kalan akislerinden. Mevsim iyi, kâinat iyiydi; Yıldızlar o yanda, biz bu yanda, Hulyâ gibi hoş geçen zamanda Sandım ki güzelliğin cihanda Bîr saltanatın güzelliğiydi. İstanbul'un öyledir bahân; Bir aşk oluverdi aşinalık... Aylarca hayâl içinde kaldık; Zannımca Erenköyü'nde artık Görmez felek öyle bir bahân. 12

15 YAHYA KEMAL'In HAYATI ADNAN KÖSBOĞLU Yahya Kemal, 'Hayatımın Bazı Seneleri 11 başlıklı yazısına, "1884 Kânun-i evvelinin 2 sinde, üsküp'de, Ishâkiyye Mahallesinde, büyük validem Adile Hanım'in konağında, bu evin cepheye doğru, sağ tarafındaki arka odada, sabaha karşı doğmuşum. Salı günü imiş. 11 sözleri ile başlar. Şehsuvarzadeler olarak anılan köklü bir aileye mensuptur. Ecdadı, Niş, Leskofça ve Vranya bölgelerinde idari vazifelerde bulunmuşlardır. Dipdedesi, 1377 yılında Niş'i fetheden Osmanlı Ordusundaki komutanlardan Çankırılı Şehsuvar Bey o lup, babası çeşitli memuriyetlerde başta Üsküp Belediye Başkanlığı da yapmış olan İbrahim Naci Bey'dir. Bütün yazılarında derin bir muhabbet ve acıyla andığı annesi ise Dilâver Bey kızı Nakiye Hanım f dır. Yahya Kemâl, babası ile annesinin oniki yıl kadar iyi bir hayat geçirdiklerini söyler. Ancak, yine söylediğine göre, babası 1895'ten sonra kötüleşmiş, annesi onun yüzünden bedbaht ve müteverrim olmuştur. Bu yazılarında Yahya Kemâl'in babasını annesinin ölümünden mes'ul gördüğünü, ne zaman babasından bahsetmek zorunda kalsa sistemkârâne ifadeler kullandığı ve annesine karşı derin bir hasret ve acıma duyduğu, bir çocuk safiyetini muhafaza ettiği derhal göze çarpar. 74 yıllık ömrü dur-durak bilmeyen Yahya Kemâl, yer ve iş değiştirmelerle oradan oraya sürüklenmiştir. Şöyle ki; 1889'da üsküp'te Sultan Murat Camii'nin yanındaki Yeni mektebe başladığında beş yaşındaydı. Yahya Kemâl, bu mektep için "Tahsilim doğrudan doğruca bir yeni maarif mektebinde başlasaydı milliyetimizin en hoş bir hatırasından mahrum kalmış olurdum. Çocukluğumda olsun birkaç sene güzel mazimiz içinde yaşamış oldum" der. Ancak, bu okulun eski usul tedrisat yaptığını ve alfabeyi üç yıl sökemediğini de kaydeder. Sekiz yaşının içindeyken, "adı yeni, kendi eski" mektepten alınarak Mekteb-i Edeb'e verilir. Okumayı burada öğrenmiştir. Mekteb-i Ebed'de dört yıl okumuş, bundan sonra 1895'de üsküp İdadi'sine kaydolmuştur. Teselya Harbi yüzünden ve babasının ısrarlarıyla aile Selanik'e taşınmış, Yahya Kemâl de Selanik İdadisi'ne başlamıştır. Selanik'te fazla kalamam ıslar, hastalığı ilerleyen annesi Nakiye Hanım Selanik'i bir gâvur ve yahudi şehri olarak görmüş; üsküp'te, müslüman şehrinde ölmek istemiştir. Nakiye Hanım'm vefatı bu dönüş yılma rastlar Nisan'mda tahsiline devam i- çin ilk defa İstanbul'a gelir. Ancak, Nisan olduğu için Galatasaray Lisesi'ne kabul e- dilmez. Sonraları Yahya Kemâl, okula kabul edilmeyişini "Hayatımın en mühim dönüm yeri imiş" şeklinde değerlendirir yılını İstanbul'da "Âvâre bir taşra genci" olarak geçirir. "Memleketi zindan, Avrupa'yı nurdan bir âlem olarak görür. Asya Ahlâkından müteneffir, kendi milli muhitinin cenderesinden kurtulmak" için Avrupa'ya gitme sevdasına düşer. Bu sevdada Tevfik Fikret ve Halit Ziya'nın eserleriyle, Jön Türklük cereyanının büyük payı vardır Temmuzun da, henüz 20 yaşındayken bir Fransız gemisine biner ve maceralı bir yolculuktan sonra Paris 'e varır. "Paris'te 9 sene fasılasız bir ikametten sonra" 1912 Nisan'mda İstanbul'a döner, bu dokuz sene zarfında Meaux Koleji'ne devam etmiş, Paris Siyasal Bilgiler Okulu'na yazılmıştır. Bunun dışında 13 4

16 Ouartier Latin'de ve Saint Michel Bulvarının kahvelerinde, Paris'in diğer sanat ve eğlence muhitlerinde kâh bolluk, kâh kıtlık içinde serazat bir hayat yaşamıştır. Bu hayatın cazibe merkezi daima şiir olmuş, bir yıl gibi kısa zaman içinde öğrendiği Fransız casıy la, Albert Sorel'in derslerini dinlemiş, Baudelaire ve bilhassa Jose Maria de Heredia'nm şiirlerine aşırı bir alâka göstermiştir. Sonraları Verlaine'e ve Victor Hugo'ya da ayrı bir alâka duymuş ise de, destani şiirleriyle Heredia'nm yeri ayrıdır. Fransız san'atkârlarının Fransızca'da yaptıklarını dikkâtle müşahade etmiş, bizdeki birçok Avrupaperestin aksine, Türk Tarihi'ne, Türkçe'ye ve san'ata bakışı Paris'te şekillenmiştir. Bir başka deyişle, Yahya Kemâl, 28 yaşında istanbul'a döndüğünde, Avrupa'ya kaçarken taşıdığı bütün menfi düşüncelerinden sıyrılmış, milliyetini, san'atını ve kendini cid diye alan kaabiliyetli bir genç olarak görünmüştür. San'at ve edebiyatta moda akımlara yüz çevirmiş ve Türkçe'nin şiirini yazmak istemiştir. Türkçe hakkındaki o zamanki kanaati şudur: "Yeni Türkçeyi, Heredia'nm vasıtasıyla, eski Latin ve Yunan şiirinin ta yanıbaşında görmeye başlamıştım. Asıl Türkçe bana Sophokles'in Yunancası ve Tacite'nin Latincesi gibi saf görünüyordu." Bu sırada îstanbul bütün imparatorluk gibi çalkalanmakta ve korkunç gele* cek ayan beyan görünmekteydi. Azınlıkların çılgınlıkları idare edenmes'ullerin ehliyetsizlikleri, cephelerden gelen kötü haberler Türk oğlu Türk Yahya Kemâl'e şunları söyletir: "Mustariptim, devletin son günleri olduğunu kuvvetle hissediyordum" Bu acılar içinde Darüşşafaka'da edebiyat ve tarih, Medresetül Vâziin'de ve îstanbul üniversitesinde medeniyet tarihi, Batı ve Türk Edebiyatı dersleri okuttu. Peyam Gazetesi'nde Süleyman Sadi imzasıyla "Çamlar Altında Muhasebe" başlığı altında yazılar yazdı. Ayrıca Tevhid-i Efkâr, ileri, Tavus, Nedim gibi gazete ve dergilerde de yazıları çıkıyordu yılından sonra şiirleri "Bulunmuş Sahifeler" başlığı altında Yeni Mecmua'da yayınlandı. Dergâh adlı edebiyat dergisini çıkardı. Bu yazı ve şiirlerinde Müslüman Türk'ün o günlerdeki ruh hali açıkça görülür. İstiklâl Harbi'nin zaferle neticelenmesi sonunda Lozan Barış Konferansı'na müşavir olarak katıldı. Ekim 1923'te Urfa milletvekili oldu. 1925*te Ankara itilaf nam esinin düzeltilmesi konusunda 14 Yahya Kemâl'in Niş'te çekileri çocukluk fotoğrafı... Türk-Fransız görüşmelerine katıldı ve güney sınırlarımızın tesbiti işinde çalıştı. 1926'da Varşova Orta Elçiliği'ne, 1929'- da Madrid Orta Elçiliği'ne tayin edildi. 1931'de de Lizbon Orta Elçiliği kendisine ek olarak verildi. 1932'de Türkiye'ye döndü ve 1934 yılında Yozgat, 1935 yılında Tekirdağ milletvekili oldu. 1943*e kadar milletvekilliği devam etti yılında Karaçi Büyükelçiliği'ne tayin edildi. 1949'da yaş naddinden emekli oldu yılında Paris'e, 1955 yılında da Roma'ya gitti, ömrü boyunca bekâr olarak yaşayan Yahya Kemâl ömrünün son günlerini istanbul'daki Park Otel'de geçirdi. Bronşitten rahatsız olan şair, 10 Ekim 1958 günü Cerrahpaşa Hastanesi'ne yatırıldı, ancak iç kanaması durdurulamadı ve 1 Kasım 1958 günü vefat etti. Cenazesi 2 Kasım 1958 günü Fatih Camii'nden alınarak Rumelihisarı 'ndaki kabristanına defnedildi. Cenazesine üniversite gençliğinden ve İstanbullulardan çok büyük bir kalabalık katıldı. Allah, milletin bu büyük evlâdından rahmetini esirgemesin.. *

17 YAHYA KEM AL'den SÖYLER Dil uyur mestolarak yâr-ı dilârâ söyler Gül susar şermederek bülbül-i şeydâ söyler Şeb-i yeldâda uzar fecre kadar kıssa-i aşk Tâ ki Mecnun bitirir nutkunu Leylâ söyler Ehl-i akl anlamaz efsus lisân-ı dilden Zanneder âşık-ı divâne muâmmâ söyler Görmüş, âyine-i safında o serv-endâmı Cuy gülşende bu rü*yâsını hâlâ söyler Böyle beş beyti bu guyende redif üzre Kemâl Naili söylese bir âlem-i mânâ söyler 15 < \ < \ >\

18 (. YAHYA KEMAL'den EZANSIZ SEMTLER Kendi kendime diyorum ki: Şişli, Kadıköy, Moda gibi semtlerde doğan büyü- \yen oynıyan Türk çocukları milliyetlerinden tam bir derecede nasib alabiliyorlar mı? I O semtlerdeki minareler görülmez ezanlar işitilmez, Ramazan ve kandil günleri hisse- \dilmez. Çocuklar müslümanlığm çocukluk rü'yâsmı nasıl görürler? I t tşte bu rü'yâ, çocukluk dediğimiz bu müslüman rü'yâsidir ki bizi henüz bir millet I hâlinde tutuyor. Bugünkü Türk babaları havası ve toprağı müslümanlık rü'y ası ile dolu {semtlerde doğdular, doğarken kulaklarına ezan okundu, evlerinin odalarında nama- \za durmuş ihtiyar nineler gördüler, mübarek günlerin akşamları bir minderin köşesiniden okunan Kur'an-ın sesini işittiler; bir raf üzerinde duran Kitâbullâh'ı indirdiler, t küçücük elleriyle açtılar, gülyağı gibi bir ruh olan sarı sahifelerini kokladılar. tik ders 1 olarak besmeleyi öğrendiler; kandil günlerinin kandilleri yanarken, ramazanların, bayj ramların topları atılırken sevindiler. Bayram namazlarına babalarının yanında gittiler, I camiler içinde şafak sökerken Tekbirleri dinlediler, dinin böyle bir merhalesinden l geçtiler hayâta girdiler. Türk oldular. Bugünün çocukları büyük bir ekseriyetle yine müslüman semtlerde doğuyorlar, [büyüyorlar, eskisi kadar derin bir tahassüs ile değilse bile yine müsuimanlığı hissediyor Itor.Fakat fazla medenileşen üst tabakanın çocukları ezansız yeni semtlerde alafranga {terbiye ile yetişirken, Türk çocukluğunun en güzel rü'yâsını göremiyorlar. Bu çocuk- \ları sütü çok teiniz hilkatleri çok metin olmalı ki ileride alafranga hayat Türklüğü büs- Ibütün sardıktan sonra milliyetlerine bağlı kalabilsinler, yoksa ne muhit ne yeni yaşa- \yış, ne semt; hiçbir şey bu yavrulara Türklüğü hissettiremez. * Ah! Büyük cedlerimiz! Onlar da Galata, Beyoğlu gibi frenk semtlerinde yerleşir- I lerdi, fakat yerleştikleri mahallede müslümanlığm nuru belirir, beş vakitte ezan işiti- I lir, aşmalı minare, gölgeli mescid peyda olur; sokak köşesinde bir türbenin kandili I uyanır, hâsılı o toprağın o köşesi imâna gelirdi; Beyoğlu'nu ve Galata'yı saran yeni I yapıların yığını arasında o mescidlerden, o türbelerden bir ikisi kaldı da gördük ki I cedlerimiz o kefere frenk mahallelerinin toprağına böyle nüfuz ederlerdi. Biz bugü- I nün Türkleri bilâkis Şişli, Nişantaşı, Kadıköy, Moda gibi küçücük bir şehri andıran I yerlere yerleştik, fakat o yerler müslüman ruhundan ân, çorak ve kurudur. Bir üskü- Idar'a bakınız bir de Kadıköyü'ne, Üsküdar'ın yanında Kadıköy Tatavla'yı (Tatavla: I Bugünkü Kurtuluş ş un eski adı) andırır. Eski Türklerin ruhları ile yeni Türklerin ruhla- ITI arasındaki farkı anlamak isterseniz bu son asırda peyda olan semtlerde İstanbul iç- I lerini mukayese ediniz. M edenileş tikçe müslümanlık tan çıktığımızı tabii ve hoş gören I eblehler uzağa değil Balkan Devletleri'nin şehirlerine kadar gitsinler. Görürler ki baş- I tan başa yenileşen o şehirlerin her tarafında çan kuleleri yükselir, pazar ve yortu gunlle[ri can sesleri işitilir. Manzara halkın dinini ve milliyetini hatırlatır. O şehirler bizim 16

19 > yem semtlerimiz gibi milli ruhtan âri değildirler. ArtıkTürk milletinin ruhu bir râyiha gibi uçtu mu? Hayır büyük kütlede yine o ruh var fakat biz son nesil bir sürü gibi, büyük kaafileden uzaklaştık, kaybolduk, fakat daha uzağa gitmiyeceğiz, döneceğiz, tekrar büyük kaa fileye iltihâk edeceğiz, yeni tarzda yaşayışla cedlerimizin diyanetini mezcedip, bizi bu çoraklıktan, bu karanlıktan, bu ufunetten kurtaracak mürşidler, şâirler, edibler, hatibler, yetişmedi fakat gaayet tabii birrevişle büyük kaa fileye kendi kendimize döneceğiz. Dinsizliğin, kayıtsızlığın aksulâmeli başladı bile. Çocukluktan beri diyanet yolun dan ayrılmamış olan kardeşlerimiz bizim gibi rücu hislerini itiraf edenlere henüz inanmıyorlar. Onlara tamâmiyle iltica edeceğimiz zaman da bizi birden tanımıyacaklar. Çünkü onlardan çok ayrı çok uzak düştük. * Dört sene evvel Bu yük ada'da oturuyordum, bayramda bayram namazına gitmeğe niyetlendim, fakat frenk hayâtının gecesinde sabah namazına kalkılır mı? Sabah erken uyanamamak korkusu ile o gece hiç uyumadım. Vakit gelince abdest aldım, Büyükada'nın mahalle içindeki sâkit yollarından kendi başıma camie doğru gittim. Vaiz kürsüde va'azediyordu. Ben kapıdan girince bütün cemâatin gözleri bana çevrildi., Beni daha doğrusu bizim nesilden benim gibi birini, camide gördüklerine şaşıyorlardı. Orada o saatte toplanan ümmet-i Muhammed, içine bir yabancının geldiğini zannediyordu. Ben içim hüzünle dolu yavaş yavaş gittim. Va r zı diz çonüp dinliyen iki hamalın arasına oturdum. Kardeşlerim müsuimanlar bütün cemâatin*arasında yalnız benim vücudumu hissediyorlardı. Ben de onların bu nazarlarını hissediyordum. Vaazdan sonra namazda ve hutbede onların içine karışıp Muhammed sesi kulağıma geldiği zaman gözlerim yaşla doldu. Onlarla kendimi yek-dil, yek-vücud olarak gördüm. O sabah o Müslümanlığa az âşinâ Büyükada'nın o küçücük camii içinde, şafakta ayni milletin ruhlu bir cemâati idik. Namazdan çıkarken, kapıda ayandan Reşid Akif Paşa durdu. Bayramlaşmayı unutarak elimi tuttu: "Bu bayram namazında iki defa mes'udum hamdolsun sizlerden birini kendi başına camie gelmiş gördüm! Berhudar ol oğlum, gözlerimi kapamadan evvel bunu görmek beni müteselli etti!" dedi. Hem geldiğimi hem de bayramımı tebriketti. Yanındaki eski adamlar da onun gibi tebrik ettiler. Bu basit hâdiseden pek samimi olarak mahzuzdular. O sabah gönlüm her zamandan fazla açıktı. * Biz ki minareler ve ağaçlar arasında ezan sesleri işiterek büyüdük. O mübarek muhitten çok sonra ayrıldık, biz böyle bir sabah namazında anne millete tekrar dönebiliriz. Fakat minaresiz ve ezansız semtlerde doğan, frenk terbiyesiyle yetişen Türk çocukları dönecekleri yeri hatvrlıyamıyacaklarî... 17

20 BİR KADİRŞİNASLIK ÖRNEĞİ Doç. Dr. Sadık Kemal TUR AL Cemiyetler, sahip olduğu dil servetini milletleştirici bir unsur olarak kullanan sanatkârlarını, çeşitli mekteplerde ders olarak okuturlar, büyük ediblerin eserlerini, değişik seviyelere göre düzenlenmiş nefis baskılarını ve yorumlarını yaparlar. Bir çok cemiyet iftihar vesilesi olan büyük sanatkârlarını, her yıl küçük çapta, her beş veya on senede bir â% geniş çapta, anma faaliyetinde bulunur; hattâ bazen-goethe'de olduğu gibi^*) bu cms organizasyonları dünya çapında gerçekleştiren ülkeler vardır. Ülkelerin bu yolda harcadığı paralar, neticesi zor müşahade edilen kültür savaşı yatırımlarıdır. Bir mftletin dehâsı, ayırıcı özelliği, herhangi bir teknik mamulün patentinde değil, milli kültürü aksettiren sanat eserlerinde aranmalıdır; bilhassa edebi eserlerde... Goethe, Sebiller v.b. Almanların, W. Scott, W. Shakespeare v.b. İngilizlerin W. Hügo, H. Balzac, Molyer Fransızların şerefi, gururu paha biçilmez iftihar vesileleridir. Ad» geçen milletler, dünya çapında şöhreti bulunan "milli isim" lerinin değerini bilir. Ferdi ve içtimâi planda bir şuur çatlaması geçirmeyen hafıza kaybına uğramayan cemiyetlerin, sanatkârına vereceği kıymet başka olur. Kendi milletinin dehâsını temsil seviyesine çıkmış, orijinal ve bütün insanlığın ufkundan görülebilecek sanatkârın kıymetini bilmeyen bir cemiyet var mıdır? Böyle bir cemiyet yabancı kültürlerin ezici propagandası karşısında bozguna uğramaz mı? "Gök Kubbenin altında söylenmedik söz yoktur." demiş birisi. Her yeniden söyleyiş bir nüans taşımakla beraber, sanat eserlerinin pek azı orijinal ve üstadâne, pek çoğu- hattâ tamamına yakını - taklittir, tanzirdir. Gök kubbenin altında bırakılmaya çalışılan sedaların pek azı hoş, ekseriyeti nahoştur. Bir cemiyetteki "değerler (kabuller)" ile alâkalı "birikim" önceki nesilden devralınanlara hâlis, menfaatsiz ve şuurlu bir şekilde sahip çıkıldıkça zenginleşir. "Kendi Gök kubbemiz" altındaki bu "Hoş Sedâ"nın bir sonraki nesle kıymetiyle ve kıymetlendirilmiş haliyle ulaştırılması gerekir. Dâhiyane sanat eserlerine hakimane ve üstadâne hükümler koymuş şahısları, şuurlu bir şekilde gündeme getirmek elzemdir. Bu düşünceyi gerçekleştirmek, hem enteilektüel sayılan her şahsın, hem de halkın hâli ve geleceğiyle ilgili tercihlerde bulunan devlet adamlarının vazifesidir. Yahya Kemâl Beyatlı, her türlü tecessüs unsurunu bünyesinde taşıyan resmi ve hususi hayatı, edebi şahsiyeti ve eserleri ile "milli birikim" imizin geçirdiği maceranın bir örneğidir. Diğer taraftan Yahya Kemâl, şiirlerine,makalelerine sohbetlerine akseden bedii ve fikri kıymet hükümlerinin yeniden yorumlanması ile, bugünkü hikâyemizin epizodlarını-rahatça-değiştirecek bir mânevrâi sestir. O'nun Ses'ini sadece "Mehlika Sul - tan" âşıklarına değil, bütün insanlığa duyurmak gerekir. İçinde bulunduğumuz

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) Yahya Kemal Beyatlı 2 Aralık 1884 tarihinde bugün Makedonya sınırları içerisinde bulunan Üsküp te dünyaya geldi. Asıl adı Ahmet Agâh tır. Şehsuvar Paşa torunlarından olduğu

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

NECİP FAZIL KISAKÜREK

NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK kimdir? Necip fazıl kısakürekin ailesi ve çocukluk yılları. 1934e kadar yaşamı 1934-1943 yılları hayatı Büyük doğu cemiyeti 1960tan sonra yaşamı Siyasi fikirleri

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

TEMEİ, ESER II II II

TEMEİ, ESER II II II 1000 TEMEİ, ESER II II II v r 6n ıztj BEHÇET K E M A L Ç A Ğ L A R MALAZGİRT ZAFERİNDEN İSTANBUL FETHİNE (Dört destan) BİRİNCİ BASILIŞ DEVLET KİTAPLARI MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ _ İSTANBUL 1971 1000 TEM EL

Detaylı

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan.

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan. TANITIM: 1912 den sonra şiir ve dil üzerinde yoğunlaşan Yahya Kemal, tarih, dünya görüşü ve aşk konuları çerçevesinde eserini oluşturdu. Mükemmel ve öz şiir anlayışını benimseyen şairin şiirlerinin sayısı

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

Ev ve apartmana dair / H.Cahit YALÇIN

Ev ve apartmana dair / H.Cahit YALÇIN "Biz apartmanlara yabancıyız. Bir ailenin hayatında ev ocak en esaslı bir unsurdur. Bir odanın kapısını açtığım zaman, burada babam doğmuştu, bir sofaya çıktığım zaman, burada halam gelin olmuştu, bahçeye

Detaylı

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 27 Aralık 1936 Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ İSMEK İN USTALARI ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ 10-17 MART 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan eserlerin hiçbiri zahmetsiz,

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ OLUŞUMU KAZANIMLAR.Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini.batı düşüncesine,

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ TÜRK-İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ 25-27 Mayıs 2012 Nova, İbis Hotel - İstanbul Oturumlar Panel

Detaylı

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA 16.06.2017 Sayın Milletvekillerim, Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım Sayın Mardin Şube Başkanım, Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD Dostları, Değerli Basın Mensupları, Şanlıurfa

Detaylı

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden, Çemberlitaş taki dedesinin konağında büyüyen şair, Amerikan ve Fransız kolejlerinde başladığı ilk ve lise öğrenimini Deniz Lisesi nde tamamladı. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü nü 1924 te bitirince

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 23.10.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü Yirminci asrın ilk yarısının sonlarına doğru Fransa da ortaya çıkan felsefi bir akımdır.

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ABD YENİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI SEMİNER ÇALIŞMASI Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri Konuşmacı Emre ERDOĞAN Beylerbeyi nde doğmuşum, bostanlara karşı bir evde yıl 1895 babam,

Detaylı

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( ) (1874-1931) Servet-i Fünun akımının önemli romancılarından biri olan Mehmet Rauf, 1875 de İstanbul da doğdu. Babası Hacı Ahmet Efendi, bir sağlık kurumunda çalışan bir memurdu. Önce Balat ta ki Defterdar

Detaylı

Kahraman Kit Misafirlikte

Kahraman Kit Misafirlikte Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871

İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 Hayatı ve Edebi Kişiliği İbrahim Şinasi 5 Ağustos 1826 da İstanbulda doğdu. 13 Eylül 1871 de aynı kentte öldü. Topçu yüzbaşısı olan babası Mehmed Ağa 1829 da Osmanlı Rus savaşı

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Kazanımlar Osmanlı

Detaylı

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır. BEŞ HECECİLER Milli edebiyattan etkilenen Beş Hececiler, milli kaynaklara dönmeyi ilke edinmişlerdir. Şiire I. Dünya Savaşı Milli Mücadele yıllarında başlayıp Mütareke yıllarında şöhret kazanan edebi topluluktur.

Detaylı

Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald r mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba c lar / stanbul, Türkiye

Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald r mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba c lar / stanbul, Türkiye Zehra Aydüz, 1971 Balıkesir de doğdu. 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü nü bitirdi. Özel kurumlarda Tarih öğretmenliği yaptı. Evli ve üç çocuk annesi olan yazarın çeşitli dergilerde yazıları

Detaylı

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BU ÖDEVİN HAZIRLANMASINDA MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BURCU OLGUN GÜLŞAH GELİŞ VE FATMA GEZER TARAFINDAN ORTAK HAZIRLANMIŞTIR. BİLGİSAYAR 1 DERSİ PROJE ÖDEVİ NURAY GEDİK

Detaylı

Dinleme, Okuma, Konuşma, Yazma Kuralları

Dinleme, Okuma, Konuşma, Yazma Kuralları Dinleme, Okuma, Konuşma, Yazma Kuralları ÇALIŞMA KAĞIDI - 1 Aşağıdaki ifadelerden doğru olanların başına, yanlış olanların başına ise çiziniz. İlk cümle size yardımcı olmak için örnekte gösterilmiştir.

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Acele karar vermeyin Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanıyormuş. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını

Detaylı

Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım

Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım Çocuk ve Gençlik Romanları Yazarı Tokatlı Hemşerimiz İbrahim Ünsal Uçar İyi yazar olmak isteyen bir gencin 100 roman okuyup bir roman yazması lazım SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız Ünsal bey?

Detaylı

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI AHMET HAŞİM ( 1884 1933 ) Fecriati topluluğunun en önemli şairi olup modern Türk şiirinin kurucularından biridir. Türk edebiyatında akşam şairi olarak da tanınır. Sanat

Detaylı

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: Yolun Kenarına Diken Eken Adam Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: - Bu dikenleri sök, insanları

Detaylı

MODÜLDE KULLANILAN SEMBOLLER

MODÜLDE KULLANILAN SEMBOLLER MODÜLDE KULLANILAN SEMBOLLER Disiplinler arası Sınıf İçi Uygulama Kavram Sınıf Dışı Uygulama Medya okur yazarlığı Etkinlik (Bireysel) Derin Düşünme Etkinlik (Grup) Yaratıcı Düşünme Konu Anlatımı Eleştirel

Detaylı

Lütfi ŞAHİN /

Lütfi ŞAHİN / Lütfi ŞAHİN / www.lutfisahininsitesi.com Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş

Detaylı

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...

Detaylı

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı On5yirmi5.com Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı Türkiye ve İstanbul çapında verilecek olan Yaz Kur an Kursu eğitimlerini İstanbul Müftü Yardımcısı Mehmet Yaman ile konuştuk Yayın Tarihi : 15

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum. Türkiye deki en büyük emek israflarından birisi İngilizce öğreniminde gerçekleşiyor. Çevremde çok insan biliyorum, yıllarca İngilizce öğrenmek için vakit harcamış, ama hep yanlış yerlerde harcamış. Bu

Detaylı

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i Yazar Mustafa Erdoğan ISBN: 978-605-9247-81-8 1. Baskı Kasım, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDEKİ BAĞIMSIZ SANATÇILAR YAHYA KEMAL BEYATLI (1884 1958) Şiirleri Milli edebiyat akımına uymaz, daha çok makale ve konferanslarında bu akımı

Detaylı

Kökü Mazide Olan Âtiyim

Kökü Mazide Olan Âtiyim Kökü Mazide Olan Âtiyim Yahya Kemal Beyat lı Yılı Açılış Programı Yapıldı Mustafa Kemal Üniversitesi ve Hatay İl Müdürlüğü işbirliğiyle hazırlanan Yahya Kemal Beyatlı Yılı Açılış Programı Atatürk Konferans

Detaylı

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI ŞEHİR TANITIM YAYINLARI 1 Yayın Adı: Şiir Şehir Urfa Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi Hazırlayan: Mehmet KURTOĞLU Sayfa Sayısı: 160 Toplam Baskı

Detaylı

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfinle kurul Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$ ilk yar'larımızın değerli dostları, çoktandır ekteki yazıyı tutuyordum, yeni gönüllülerimizin kaçırmaması gereken bir yazı... Sevgili İbrahim'i daha önceki yazılarından tanıyanlar ekteki coşkuyu çok güzel

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...5 GİRİŞ...9 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...38 3 2. BÖLÜM ÖNCÜLER Necip Fazıl Kısakürek ve

Detaylı

Filistin'den özgürlüğe bedel çizimler

Filistin'den özgürlüğe bedel çizimler Filistin'den özgürlüğe bedel çizimler Filistinli karikatürist sorgu esnasında bir kağıt parçası ve kurşun kalem çalmayı başardı ve dışarı çıktığında çizeceği karikatürlerin bir listesini yaptı. 12.05.2017

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin / 50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin / seckinmimarlik@ttmail.com Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin / seckinmimarlik@ttmail.com MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin Mucizeleri YAYIN NO: 85 genel yay n yönetmeni: Ergün Ür yay nevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yay nlar bask, cilt: Vesta Ofset tel:0 212 445 72 52 Birinci bask

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır. TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI. İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi nin

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi, DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi, 1 / 9 Gönül tamircisi!, Tıpkı, Yunusun dediği gibi: Ben gelmedim kavga için!/benim

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

TÜRK DİLİ-1. Yrd.Doç.Dr.Öğ.Yb. Ertan EROL

TÜRK DİLİ-1. Yrd.Doç.Dr.Öğ.Yb. Ertan EROL I TÜRK DİLİ-1 Yrd.Doç.Dr.Öğ.Yb. Ertan EROL Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanlığı Balıkesir-2012 II III ÖN SÖZ Günümüzde dile hâkim olmak, dilin imkânlarından yararlanmak ve mesleğin gerektirdiği bütün

Detaylı

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ 17-26 MAYIS 2013 / CEMAL REŞİT REY SERGİ SALONU Başkan dan Yazı,

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler SORU- Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? MUHAMMED DİKAL

Detaylı

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar Eda Yeşilpınar Hemen her bölümün kuşkusuz zorlayıcı bir dersi vardır. Öğrencilerin genellikle bu derse karşı tepkileri olumlu olmaz. Bu olumsuz tepkilerin nedeni;

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf Osmanlı Devleti'nin en kritik bir devrinde otuz üç yıl hükümdarlık yapmış İkinci Abdülhamid Han için ağır ithamlarda bulunanların sayısı gittikçe azalmakla birlikte,

Detaylı

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Cenaze namazıyla yapılan cenaze törenine bir kere daha canım sıkıldı da diyemeyeceğim Devrimcilerin bu türlü davranışlarına alıştık

Detaylı

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme 1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme çabalarının teknoloji alanına aktarılmasına bağlı olduğu, tartışmasız kabullenilen

Detaylı

SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ

SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ BAKİ SARISAKAL SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ (İSHAK PAŞA CAMİSİ) Selanik Alaca İmaret Camisi Alaca İmaret Camisi Selanik şehir merkezinin kuzey bölümünde bulunmaktadır. Aziz Dimitris

Detaylı

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi. Malum ülkemiz son dönemde Globalleşen dünya ile birlikte oldukça sıkıntılı. Halk olarak bizlerde de pek çok sıkıntılar var. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sıkıntılar, sabotaj planları, suikast planları. Darbe

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1

MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1 MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1 Türk edebiyatında Mehmet Akif kadar hayatı, edebiyat anlayışı ile şiirleri arasında büyük bir uygunluk bulunan pek az şair vardır. 2 Akif II. Meşrutiyet in ilan edildiği

Detaylı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

MehMet Kaan Çalen, 07.04.1981 tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı. 2004 yılında Trakya

MehMet Kaan Çalen, 07.04.1981 tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı. 2004 yılında Trakya ÖTÜKEN MehMet Kaan Çalen, 07.04.1981 tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı. 2004 yılında Trakya Üniversitesi, Tarih Bölümü nden mezun oldu. 2008 yılında

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

KÖRLER ÜLKESİNİN GÖREN GÖZLÜLERİ

KÖRLER ÜLKESİNİN GÖREN GÖZLÜLERİ KÖRLER ÜLKESİNİN GÖREN GÖZLÜLERİ Bir memlekette sihirli bir su vardır.ondan içen herkes delirmektedir.memlekette bulunan herkes o sudan içmiş ancak memleketin yöneticisi ve yardımcısı içmemiştir.delilerin

Detaylı

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? E-KİTAP KAZANÇLARI Www.EkitapKazanclari.coM By Alia RİOR Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com Sorumluluk Sınırları ve Garanti Feragatnamesi ÖNEMLİ:

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Umut Kapısı Nefes alıyorsak umut var demektir, derler. Evet, umutlar hayatla başlar, hayat ise umutla devam eder. Umut kapısı yazılı bir levha var, bilmem bilir misiniz? Bir duvar, duvar üstünde posta

Detaylı

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ İlahiyat Fakültesi, Manisa İl Müftülüğü ve İlim Yayma Cemiyeti Manisa Şubesi işbirliği ile düzenlenen; Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, Rektörümüz Prof. Dr. A. Kemal Çelebi, Rektör

Detaylı

SEDA ÜREN KURUMSAL

SEDA ÜREN KURUMSAL SEDA ÜREN 2 0 1 9 KURUMSAL ORGANIZASYON SEDA ÜREN KURUMSAL Kurumsal çalışmalar şüphesiz deneyim ve kalite ister... Yılların deneyimi, her daim güncellenen repertuvarı ve nefes kesen sahne performansıyla

Detaylı