Taha AKYOt. Ali GÜNGÖR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Taha AKYOt. Ali GÜNGÖR"

Transkript

1 »İÇİNDEKİLER TAR.n METODOLOJİSİ KOLLOKSİYUMU Mustafa Yunus ÖZCAN ÇAĞDAŞ TARİHÇİLİK ttoç.dr.bahaeddin YEDİYILD1Z TUNUSLU HAYREDDDİN PAŞA VE TÜRKİYE'NİN ÇAĞDAŞLAŞMASI Prof. Dr. Ercüment KURAN YENİDEN "ADALARA DESTANLAR"MI YAZALIM? Hüseyin MÜMTAZ TARİHİN IŞIĞINDA: DENİZE DOĞRU YÜRÜYEN ADAM SULTAN GALİYEN ESİR MİLLETLER VEYA EMPERYALİZM Kapak Fotoğrafı :Burhanettin ÖZBÎİİCİ Rıza AKDEMİR Taha AKYOt Ali GÜNGÖR HAYATI VE ESERLERİ İLE HALİDE NUSRET ZORLUTUNA Doç Dr. Sadık Kemal TURAL HALİDE NUSRET ZORLUTUNA Dr. Muhtar TEVFİKOGLU ZORLUTUNA'NIN ŞİİR DÜNYASI Yard. Doç. Dr. Bilge ERCtLASUN HALİDE NUSRET'İN DÖNÜLMEZ SEFERİ Yağmur Tl NACİ HALİ DE NUSRET VE ANADOLU HALİ DE NUSRET ZORLUTUNA Alemdar YALÇIN /MaK:%^t İLİM VE İDEOLOJİ Melin HASEP D Aslında ilim bir vasıtadır; fakat, düşünme ve inceleme vasıtasıdır, kulananı da tesiri altına alır: Bir makas, bir traktör gibi bir vasıta değildir. Siz tabiata sistemli bir şekilde yaklaşıyorsunuz ve bu yaklaşımınız sizin düşünce yapınızı da etkiliyor; Yani, ikisi de doğru: İlim bir vasıtadır ama sadece bir vasıta değildir. Bütün ideolojiler ilmi kullanabilirer hükmü doğru değil, çünkü bir ideolojinin bunu yapabilmesi için ideolojinin kendi dünya görüşünün ilmin metoduyla ve' ilmin biriktirdiği bilgilerle tenakuz halinde olmaması lazım. Birçok ideolojilerde bu yok. Birçok ideolojiler baştan ilmin bazı tespitlerine ters düşerek işe başlıyorlar. Ondan sonra objektif olarak ilmi kullanmaları mümkün değil Mesela Sovyetlerdeki Lysenko olayı... Ayhan TUĞCUGİL ' MAYAŞ-TÖRE TÖRE DERGİSİ ABONE FORMU Başlama tarihi ;.../.. /198.. Bitiş Tarihi :,/ /198.. Tl Yıllık Abone :2000 TL Adınız ve Soyadınız... A. HnnT1 6 Avlık Abone : 1100 TL Adresiniz :. ' Banka Hesap No:Türkiye Halk Bankası Yenişehir Şubesi MAYAŞ D Posta Çeki hesabınıza yatırılmıştır. D Banka hesabınıza yatırılmıştır. MAYAŞ Posta Çeki Hesap No :133167

2 OKUYUCUDAN YENİ ŞEKLİ EEÛENDÎM Aylık Fikir ve Sanat Dergisi Yıl: 14 Sayı: 158 KURUCULARI: Halide Nusret ZORLUTUNA Emine IŞINSU ÖKSÜZ SAHİBİ: MAYAŞ MATBAACILIK-YAYIN VE TİCARET A.Ş. ADINA YaşarESMEKAYA *** YAYIN YÖNETMENİ: Ali GÜNGÖR YAZIİŞLERİ MÜDÜRÜ: Peyami ÇELİKCAN *** TEKNİK SORUMLU: Bünyamin KOCATAŞ REKLAM VE PAZARLAMA MÜDÜRÜ: Vedat ALAGÖZ *** TEKNİK SEKRETER: Ahmet KESKİN *** TÖRE, T.C. Milli Eğitim Bakanlığınca Tebliğler Dergisi'nin 8 Kasım 1976 tarih ve 1906 numaralı sayısının 408. sayfasında tavsiye edilmiştir * İdare Yeri: Necatibey Cad. 18/12 Sıhhıye-ANKARA * Yazışma Adresi: P.K. 211, Kızılay-ANKARA * Abone Şartları: Yurtiçi yıllık 2000 TL. Altı aylık; 1100 TL. Yurtdışı yıllık; 70 DM. veya karşılığı yabancı para. * Reklâm Pazarlığa Tabidir. *Dizgi-Pikaj-Montaj; MAYAŞ A.Ş. Baskı: Sistem Ofset * Dağıtım: Hürriyet Holding A.Ş. MAYAŞ YÖNETİM KURULU: Ali GÜNGÖR, Yaşar EŞMEKAYA, İsmet Bü- YüKATAMAN, Mehmet ÜNAL, Sami UZUN. *TÖRE BİR MAYAŞ YAYINIDIR Muhterem Töre ailesi. Törenin ve hepimizin-* Annesi, Merhum Halide Nusret Zorlutuna nın visalini büyük bir acıyla öğrendik. Kendisine Yüce Rabbımızdan rahmet, sizlere ve onun mânevi evlatlarına başsağlığı dilerim. Törenin yeni şeklini kutlama, yeni sahipliğini tebrik ötme mektubunun böyle bir acıyla iç içe olması belki hoş değil ama, kaderi kim değiştirebilir. Sizlerin onun henüz 19 yaşındaki iken, "Mâbeddir orası Meyhane değil" dediği gönlünce, bir dergi çıkarmanız ve idealleri ölçüsüne bağh kalmanız herhalde en büyük teselli olacaktır. Ben, derginin yeni şeklini sevdim. Belki iç kompozisyon bakımından bazı eksikleri var. Onun da zamanla telafi edilerek daha güzel bir dergi hâlini alması mutlaka sağlanacaktır. Derginin eski kadrosuyla yeni şeklinin daha tutarh bir bütünlük ortaya koyacağı inancıyla, hepinize saygılar ve basan dileklerimi arzederim. Cenabı Hakkın lütuf ve keremi dualarınız doğrultusunda olsun. Yeniden başınız sağolsun. MUHSİN ÎLYAŞ SUBAŞI BAŞSAĞLIĞI DİLERİZ Sayın TÖRE Dergisi. Derginizin kurucusu ve Sayın Emine Işmsu'nun muhterem anneleri, yazar, ş^ir Halide Nusret Zorlutuna Hanımefendi'nin vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyorum. Sayın Emine hanıma en derin taziyetlerimin iblağına (adreslerini bilmemem hasebiyle) tavassutunuzu rica eder, merhumeye Yüce Allah'tan rahmet, geride kalanlara baş sağlığı ve sabırlar niyaz ederim. Saygılarımla.. ACIMIZ SONSUZDUR AVUKAT METİN ÖNEY Derginiz kuruculanndan büyük mütefekkire hamiyetli insan Halide Nusret Zorlutuna Hanımefendinin ebediyete intikali dolayısıyla derginiz mensuplarına bütün Türk Milliyetçileri'ne sabır, Merhuma Allah'tan rahmet niyat ederiz. Necmettin AVCI, Özcan AYDIN Kemal ÜNLER, Naci PURMUŞ

3 i BAŞINIZ SAGOLSLLN Gidiyorum, gecelerden sıyrılarak, Siz de kalın, sağlıcakla diyorum.. Dostlarım müjdeler olsun, aydınlığa gidiyorum, Gidiyorum çalarım ak, yüreğim ak, alnım ak..." deyip bu fani dünyadan göçen Gazeteci, Şair, Ümmül-Muharrir, dergimiz Töre'nin kurucusu merhume Halide Nusret Zorlutuna'ya Yüce Allah'tan rahmet diler, geride kalanlarına ve Türk Milletine başsağlığı temennilerimizi sunarız. Yüce Allah mekânını cennet eyleye. Tanrı Türkü Korusun... Doğu Anadolu Bole Tms.: Yunus YILMAZ Erzurum Tms: Saim YILMAZ Erzurum Tms: Mehmet ÖZMENLİ Mesai Arkadaşları: Hüseyin ONUR, Eşref YANMAZ, Ahmet Zeki MERTYÜREK, Cihat İNAN, Mahmut AŞIK, Adnan ÖMERUSTAOĞLU, Sabahattin UÇAN. OKUMAK İSTİYORUM Derginizin abonesi olmamakla beraber elime geçin ce mutlaka okuyorum. Gönül ister ki benimde olsun devamlı bu derginizden faydalanayım.yapılan hizmette gaye bu olsa gerek, fakat cezaevinde oluşum beni maddi yönden mağdur bırakmaktadır. Ama bir insanın yetişmesine engel olmak herhalde maddiyatı engel delildir. İnşallah bir gün bu borcumuzu öderiz.önemli olan bu vatana hizmet ve gayeye ulaşmaktır. Bu da okumakla geçrekleşir. Beni mahrum etmiyeceğinize inanıyor selâm ve muhabbetlerimi iletiyorum. ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN... SELAHATTİNCELT Askeri Cezaevi Eskişehir Töre Dergisi'nin Muhterem Mensupları, 18 Mayıs 1984 tarihinde, öncülüklerinizde \apılan Şiir Ödül Töreni ve Cinuçen Tanrıkorur'un resitali ve bu vesileyle hasıl olan bir "şiir günü" için hazırladığınız fırsat, sağladığınız imkân ve şartlar dolayısıyla bütün camiaya samimi tebrik, takdir ve teşekkürlerimi arzetmeyi bir vazife telakki ediyorum. Türk Milleti'nin, şiir ve sanat severlerin-değil taşrada- başşehirde bile hasretini çektiklerine inandığım, hatta müşahade ettiğim, genci, ihtiyarı, sanatkârı, ilim adamını hakiki bir samimiyet ve sevgi bağları içerisinde kaynaştıran bu gün için tebrik ifadesinin az olduğuna inanıyorum. Şiirin lezizliğini, samimiyet, sevgi ve saygının örgüleşerek bir bütün teşkil ettiğini bu günde gördüm. Senelerdir hasretini çektiğimiz böyle günlerin devamını diler, Allah'tan kötülere fırsat vermemesini bizlere yardımcı olmasını niyaz eder, bütün camiaya selâm, sevgi ve saygılarımı sunarım. M. HALİSTİN KUKUL TÖRE DERGİSİ MENSUPLARI'na Ödül töreni sırasında gösterdiğiniz fevkalâde yakınlıktan dolayı çok mütehassis oldum. Mersin'e dönerken, bir günlük çocuğuma kavuşacak olmam bile sizlerden ayrılmamın üzüntüsüne mâni olamadı. Şahsınıza ve bütün Töre Ailesi'ne candan teşekkür eder, mesainizde muvaffakiyetler temenni ederim. Hürmetlerimle... NAFİZ NAYIR ERDEMLİ ŞİİRLE HİKAYE İLE UĞRAŞANLAR HİZMET GAZETESİ SAYFALARIM Sİ/1 \ÇI YOR. Havuzlu Çar*!. No: 61 Dİ NİZLİ > «< ><>r>0-<-»<.><'k,'»v>-<; S * *"» O V ^V><,'<,V\>Ov'> MİLLETİMİZİN MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR DAHA REFAH VE MUTLULUK DOLU, GÜZEL VE AYDINLIK GÜNLE RE KAVUŞMAMIZA VESİLE OLMASINI YÜCE ALLAH'TAN NİYAZ EDİYORUZ.. MAYAŞ A.Ş.

4 HALİDE NUSRET ZORLUTUNA GİRİŞ 1930'lu yıllarda HALİDE NUSRET ZORLUTUNA "İlk eserlerinden son eserlerine kadar, yazdıkları, gerek dil ve üslup «erek >ekil ve teknik, gerek muhteva bakımından Milli Ldebiyat akımının ideallerine bağlıdır. Onun eserleri cemiyet plânından inanan, inandığını yaşayan millî şahsiyet ve fikirlerin yaygınlaştırılması gayelerini taşır..." Doç. Dr. Sadık K. TUR AL 1911 yılında Ziya Gökâlp, Ömer Seyfeddin ve Alı Cânib tarafından Genç Kalemler dergisiyle ortaya atılan; kısa bir zaman sonra, dalga dalga yayılan bir ilgi ile geniş kitlelere mâlolan "Millî Edebiyat Akımı''nın fikirlerini, beş grupta toplayabiliriz: /. Türk soyu, dünü, bugünü, yarını ile bir bütündür; zaman kopukluklarına hattâ ayrı gibi görünen levhalara şuurlu bir ilgi gösterebilenler Türklük tarihini idrâk edebilirler. Başta edebt mahsuller olmak üzere, sanatın hemen her kolunda ı^eriimiş eserlerin şahitliği Türklük tarihinin bedit(estetik)zenginliğe de sahip olduğunu gözler önüne seriyor Jnasyo yücelmeden önceki siyâst, iç tim ât, fikrî ve ed* T iangm ligimizi araştırmalı ortaya çıkarmalı, sahif çiktp nrunmeliyiz. 2. önasya'ya yerleşerek ttyyuk devletler kurmuş olan Selçukoğnlları ile Osmanngulları, müslünian Türklüğü cihangirleşfirmişler, Arabistan yarımadasından, Kuzey Afrika'(Um Tuna\a kadar maddî*ve manevî imparatorluk Kurmuşlar, medeniyet âbideleri yanında evlâd-ı fatihan da bırakmışlardır. 3. Ne yazık ki, devlet ı ehvd müddetin temeli olan Müslüman Türklük, zamanla makhur, ma*zul ve mazlum hâle düşürülmüştür. Münevverin basiretsizliği hattâ gafleti, Türk milletinin mttsum ve mütevekkil tavrı cemiyette iç dinamizmi meydana getiren kültür unsurlarını zaafa uğratmıştır. 4. Bu zaafa uğrayış askerlik ye idarede bariz bir şekilde görülmüşse de, gerileyiş m çokusün derinliklerinde yatan sebep, millî şuur re nurumn, rfîıllî birlik heyecanının, millî hayat duşunu' mştfr yaralanmışlığijhastalanmışlığıdır. 5. Bu zaaflar tablosunu ur tattan hu id ırmak için öncelikle millî dil ve millî edebiyatı ıh\ CJ rderek, Ana dolu Türklüğü'nü millî şuur ve millî ulkuu't?trafmdan toplayıp kendi meselelerine sahip çıhmma hazırlamak gerekir. "Yeni lisan..", "millî edebiyat", "milli hayat'fikrinin taraftarları 1912 Bakan Bozgunumdan SevrV uzanan bir imparatorluğun Vaomasını durduramamış larsa da, "millî mücâdele"nin kazanılmasında, millî devlet "in kuruluşunda mühim tesirler icra etmişlerdir. Millî Edebiyat Akımı bilhassa Türk kadınını hem kalemi ve fikri hem de cephe gerisi hizmetleriyle millî mücâdelenin ve yeni millî devletin kahramanlarından olmasını sağlamıştır. 1908'den sonra Türk fikir ve edebiyat hayatında mümtaz bir yer almış olan "millîedebiyat" takipçilerinin hanımefendi olan ilk yedi ismi Halide Edib ( ), Müfide Ferid ( ), Güzide

5 Hâ lide Nusret ZORLUTANÂ kızı Emine IŞINSU ile Sabri ( ), Şükûfe Nihâi (18% 1071 Safiye Erol ( ),'Halide Nusret Çorluluna ( ), Sâmiha Ayverdi (1906 ı şeklinde sıralanabilir. Bunlardan Halide Nusret Zorlutuna, 10. Haziran 1984 günü Çankaya (Ankara)'- daki mütevâzi evinde kızı romancı Emine Işınsu ile damadı İskender öksüz başta olmak üzere, yakınlarının kollarında rahmet-i Rahmân'a kavuşmuştur. HALİDE NUSRET ZORLUTUNA'NIN HAYATI Önce 5 Temmuz 1954'te Türk Yurdu Dergisi'nde yayınlanmaya başlanan "Meslek Hâtıraları", daha sonra Hürriyet Gazetesi, nihayet 1968'de Defne Dergisi'nde tefrika edilen fikrî ve edebî hatıraları Bir Devrin Romanı adiyle Kültür Bakanlığı tarafından kitap olarak yayınlatıldı. Başta bu eser olmak üzere şahsî, fikrî ve edebi hayatını anlatan metinlerden faydalanarak Halide Nusret'in hayatının ana çizgilerini şöyle verebilirz: Halide Nusret 1901 yılında İstanbul'da Kızıltoprak'ta doğmuştur. Babası Mehmet Selim Bey, 1899'da kardeşi Süleyman Tevfik ile beraber Mürüvvet gazetesini çıkarmış olup, bir makalesinden dolayı tevfik edileceğini sezip, İstanbul dışına kaçmıştır yılının sonlarında Avnullah Kâzımı adiyle İstanbul'a dönen Mehmet Selim Bey, bir vak'aya karıştığı için Sivas a sürülmüş, Sivas'tan kaçmaya teşebbüs ettiği için^sinop'a nakledilmiştir. Küçük Halide, babasının Sivas'ta sürgünde*olduğu sırada doğmuştur sonralarına kadar, kocası sürgünde bulunan Ayşe Nazlı Hanım, kızı Halide Nusret'e Kur'ân-ı Kerim ve Türkçe dersleri verir. Avnullah Kâzımî sürgünden döndükten hemen sonra (1909) Kerkük Mutasarrıfı olur. Şimdi Baas ırkçılarının elinde olan Türk Kerkük, genç kızın ruhunda olumlu tesirler yapar; ayrıca gene Halide Nüsret'e Arapça ve Farsça dersleri aldırtılaraty-edebi zevki geliştirilir. Halide 'Nusret ve ailesi 1914 yılında Kerkük'ten İstanbul'a dönmüşlerdir. O tarihte İttihad Terakki- Ziya Gökalp'in tesiriyle- kız öğrenciler için yeni mektepler açmıştır. Halide Nusret'in annesi, kızının bu yeni okullardan birine girmesini arzu etmektedir: Babam da: Ne lüzumu var? Evde bol bol OKUSUII, bilgisini genişletsin, ben meşgul olurum; icâbederse muallim de tutarız diyordu. Gerçekten de babam benimle meşgul oluyordu. Kerkük'te elde ettiğim Farsça'yı ilerletmem için 'Gülistan' okutuyordu. Arasıra Mesnevî'den beyitler de verirdi... Hazret-i Mevlâna ile Şeyh Sadi ile ahbaplığım o zamandan kalmadır.. Geceleri ben okurdum, kendisi dinlerdi. Victor Hugo'nun 'Sefiller'ini bitirdikten sonra başka tercüme romanlar okumaya başladık."«(l) Halide Nusret, daha sonra "ErenH&y İnas Sultanîsi"-adı ile anılan Erenköy Kız Lisesi'nin beşinci sınıfına kaydedildi. Halide NysretV Fransızca hocası, kaide ve usûl bilgisinden dolayı - "Kavâidci Hâtûn" demektedir. Din dersi imtihanında "Cenâb-ı Hakk'ın varlığını nasıl bilir, neyle isbat edebilirsizin?" sorusuna şu mânâya gelen Sadi'nin Farsça beytini okuması ile büyük takdir toplamıştır: "Uyanık olan insanın gözünde, ağaçların yeşil yapraklarının her biri, Allah'ın varlığını yüceliğini belirten bir defterdir..." (2) Bu yıllarda I. Cihan Harbi devam etmekte, Çanakkale Boğazı, Türk Ocağı'nın yetiştirdiği aydın gençlimi -yutmaktadır, Yiyecek sıkıntısının sürdüğü bu târihlerde A. Kâzıml'nin zatülcenap hastalığı da sürüp gitmektedir. İşte böyle bir devrede bir gün Halide Nusret babasını kaybetmiştir. "Bununla beraber, ömriimün en büyük acılarından birini tatmış olduğum bu sıkıntılı sene içinde, bütün hayâtımı etkilemiş olan büyük bir sevinç duydum." (3) diyerek duygularını belirttiği olay, sanat hayatının ilk basamağı olmuştur: Muallim Ahmet Hâlit (Yaşaroğla^in çıkarmakta olduğa "Talebe Defteri" dergisi bir *ra lvma açtı. Halide Nusret, bu yarışmaya babasının olumu il? ilgili olan "Ağlayan Kahkahalar" ballıklı bir n«mr»ıl? katılmıştır. Bu menstire birinci serilmiş v? adı j«jtn dergide yayınlanmıştır yılında neşredilen bu n?sırd?n sonra, ilk manzum eserini o yıl içinde şâir Hbruk Nafiz Çamlıbel İn etkisiyle yazmıştır:

6 'İki sevgili sınıf arkadaşım Mustafa ile Ziibeyde, Faruk Nafiz'in hâlâ kızları olurlardı. Faruk, o zaman sanırım Tıbbiye'de talebe idi. Şark'in Sultanları r ni yazıyordu. Bu şiirleri halasının kızlarına getirip okurdu; onlar da bana getirirlerdi; pek beğenirdik bu şiirleri...bir gece evde tarih çalışıyordum; dersimiz Ri 'cad Devri idi, yâni, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme devri. Çok hüzünlenmiştim. Kitabı kapadım. Faruk Nafiz 'in şiirlerini tekrar okudum, onları da bir kenara bırakarak kalemi aklım ve Ri'cad Devrinde başlıklı bir manzume yazdım. Vezni 7-7 idi, hatırlıyorum^ şekli, gotibâ, sone idi. Ne yazık ki, şimdi bir mısraı bile hatırımda değil. Bu şiir Kadınlar Dünyası Dergisi'nde yayınlanmıştı. Bu,benim için bir çeşit terfi sayılırdı, öğretmenlerim, arkadaşlarım benimi* övünüyorlardı; artık okulda adım söylenmiyor* 'iterket bana Şâire diye hitap Miyor+i*v (4 J Halide Nusret'in, edebiyat dünyasına atıldığı bu günlerde memlekette kâbuslar yaşanıyordu. Mütareke felâketi İstanbul'un başına çökmüştü. Bu kara günler genç şâireyi,f Yaşamak için çalışmak" mecburiyetinde bırakmıştır. Dârü'lmuallimat'ta (Kız öğretmen Okulu) imtihana girerek öğretmen olma hakkını, yıllarca sevgi ve inançla yapacağı mesleğini kazanmıştır. Tanrı'nın kendisini öğretmen olsun diye yarattığına inanan HÜidt Nusret için öğretmenlik artık bir sevda olup, önmr boyu sürdürmüştür. Halide Nusret bu villanda, 4tfpwpiterine dâir potlar almış, daha sonra bunları *YNrin Küçük D^flfcnm adiyi* Hasretmiştir, öfımuııtfigi arasında Hitit f**f <Ozansoy), Orhan Seyri (Orhon) gibi şâirlerle «iniş mış ve dergilerde şiirleri, hikâyeleri yayınlanmaya başlamıştır. Bu arada istanbul Darülfünun una-edebı yat Fakültesi Tarih Bölümü'ne- devam etmiştir. Ondokuz yaşında iken ilk romanı olan KÜLLER'i kaleme almıştır. O sıralarda çıkan Türk Kadını ve Kadınlar Dünyası ile Millî Mecmua'da yazılarını yayınlamaya başlamıştır. Milli Zafer kazanılmış, Ankara da Türkiye Cum huriyeti kurulmuştur. Halide Nusret "Kurtulmuş fakat canavar düşmanların ayaklan altında birçok yerleri yanmış, yıkılmış viraneye dönmüş olan aziz memleketi mâmur etmek; en uzak köşelere ülkü ışığı, gerçek medeniyet ışığı götürmek gayesiyle öğretmen olma kararını*vermiştir. "Aşiyan îdadtsi"nin ilk kısmında yaptığım bir yıl lık öğretmenliğim esnasında, zaten kesin bir karara varmış bulunuyordum: Allah, beni öğretmen olayım diye yaratmıştı" (5). Halide Nusret, 1924 yılında Ankara'ya baş vurarak öğretmenlik istemiş ve Edirne Darülmuallimat (Kız öğretmen Okulu)'na tâyin edilmiştir. Edirne' de Şâire Hanım diye karşılanan Halide Nusret, 1924 Ocak ayından 1926 Eylül ortasına kadar burada kalmıştır. Halide Nusret, Edirne'deki öğretmenliği sırasında Trakya öğretmenlerinden kurulu yirmibeş kişilik bir heyet ile meslekî faaliyetlerde bulunawk «.m Bulgaristan'a gitmiş bir av kalmıştır»u vıllarda Erkek Muallim Mektebinde öğrencisi oiaıt Salih, hayatındaki büyük değişikliğe o^ayak olmuştur. vmeger o ** abla-kardeşliği sıkıca perç inlemeyi- o sıralarda Kırklareli'ndeki süvari alayında binbaşı olan- biricik ağabeyi ile beni evlendirmeyi düşünmüş" (6). Böylece genç zabitle tanışan Edirne Kız Muallim Mektebi Edebiyat Muallimi Halide NUSRET Hanım ile Dördüncü Süvari Alayı Bfnbasısı Aziz Vecihi Bey 1926 yılında evlenmelerdir. Bundan sonra Halide Nusıeı naklini.stanbul Kız Lisesi'ne yaptırmıştır yılında Ergün adlı oğullan dünyaya gelmiştir. Halide Nusret^İstanbul ve Edirne'den ibaret olan öğretmenlik yıllarının devamını şöyle kaleme almış: "Yurdun dört bucağında dolaşmaya da 1930'dan sonra başladık. Kocamın emir sulayı misali her tâyin edildiği yere-kırklareli, Kars, karaman, Urfa, Maraş, Sarıkamış, onunla beraber pdiyor, bu yerleri, bu yerlerin insanlarını, yediden /etmişe yürekten seviyordum..." (7) Daha sonra <ars'ta görev yaparken kızları Emine Işınsu (1938) iünyaya gelmiştir. Halide Nusret, "Bir Devrin Romanı" adlı kitabmda Anadolu'da geçen yıllarına âit satırları kaleme alırken samîrnî bir idealistin portresini çizer: "Ama ben hayatımdan hiç de şikâyetçi değilim, tam aksi -bazılarının gitmemek için istifayı bile göze aldıkları o yerlerde çalışmak, memleketimin yavrularına ihmâl edilmiş yavrucaklarına- o yerlerde- bütün canımla, bütün imkânlarımla hizmet etmek, yurdumu yakından tanımak bana eşsiz zevk veriyordu. Biz geçt iği - ğimiz yoksul, yolsuz, ışıksız,, susuz yurt köşelerinden Piyer Loti Ahi çekip geçmiyorduk. Oralarda yıllarca kalıyor, o çocukları bağrımıza basıp benimsiyor, o çocukların ve o halkın dertleriyle dertlenip, sevinçteriyle seviniyorduk. Onların meselelerini, elimizden geldiğince, halletmeğe, onlara elimizden geldiğince yararlı olmağa çalışıyorduk..." 1948 senesinde şark hizmetini bitiren Aziz Zorlu tuna Ankara'ya gelince Halide Nusret Zorlutunada Cebeci Orta Okulu'na Türkçe hocası oldu. Bir müd det orada vazife gördükten sonra nihayet Kız Teknik öğretmen Okulu'na nakledildi senesinde de bu okuldan emekliye ayrıldı. (8). Halide Nusret, pek genç yaşından beri sosyal teşekküllerde ve hayır cemiyetlerinde çalışmıştır: Türk Kadınlar Birliği, Türk Ocakları, Halk Evleri, Mualimler Birliği, Yardım Sevenler Derneği, Çocuk Esirgeme Kurumu, Çocuk Haklarını Müdafaa Cemiyeti idare heyetlerinde uzun yıllar faydalı çalışmalar yapmıştır. Türk Anneler Derneği'nin (Yılın Annesi) seçiminde sosyal faaliyetlerinden dolayı kıymetli yazar ve şâir Halide Nusret Zorlutuna nın Yılın Annesi seçildiği büyük bir memnuniyet ve sevinçle öğren» 1- mistir. Halide Nusret Zorlutuna, otuzüç yıl çeşitli yurt köşelerinde öğretmenlik yapmış, birçok insan yetiştirmiş, yılmadan çalışmış, yazdığı romanlar ve.şiirlerle çok iyi tanınan ve sevilen bir yazar olmuştur. Halide Nusret "Her şeyden evvelana olmak lâzımdır, yalnız kendi çocuklarına değil, bütün yurt çocuklarına karşı gerçek bir ana sevgisi taşıyan ve onlara elinden geldiği kadar kanat geren, yetiştirmeğe çalışan kadın bence eli öpülecek bir annedir" demektedir M ^ M ^

7 W&sm mğ/m/gg ^m ^ mâlide Nusret irlutuna <ıın ( vnaze ruı ı/ından (FotoörafrBurhaMettin özbil İri Defne Dergisinin kuruculan arasında bulunan ve daha sonra "Ayşe" adıyla kadınlara hitap edtmi aylık bir dergiyi başlatan H. N. Zorlutuna, yayın faaliyetlerini sürdürmüştür. Kızı, romancı, tiyatro yazarı Emine Işınsu'nun "Ayşe" adlı dergiyi "Töre" adıyla devam ettirmesi sırasında da şiirleriyle yayın faaliyetlerini sürdürmüştür. Aylık edebiyat dergisi DEFNE, Halide Nusret Zorlutuna'nın 50. Sanat Yılı münasebetiyle 1967 yılında büyük bir toplantı düzenlemiş, dergi Haziran sayısını bu toplantıya tahsis etmiştir. Bir yaprak dökümünün insanı ürküten rüzgârları Halide Nusret'in neslinden hemen herkesi tek tek alıp götürürken, O, belki de mazbut ve muntazam bir hayat yaşadığından seksenüç yaşına ermek bahtiyarlığına kavuşmuştur. Gerek resmî, gerek husûsî kuruluşlann yirminci yüzyılının bencilleşen dünyasında kadirşinaslığı ihmâl eden tavrında hangi mâ'zeretler bulunursa bulunsun, ömrünün sonuna yaklaşan insanlan ihmâl etmek, hem ayıp hem de günahtır. Bu insanlar millî birlik ve bütünlüğümüze hizmet eden insanlarsa, ayıp ve günah da büyür. Arif Nihat, Necip Fazıl ve Halide Nusret*e karşı TRT'rün Sirkin tavrı yanında bazı kuruluşların manâlı ilgileri takdire şayandır. Halide Nusret'e yarı resmî ve resmî kuruluşların gösterdiği kadirbilirliklere işaret etmeyi vazife sayıyoruz: Bilindiği gibi 1975 yılı, Birleşmiş Milletler tarafından Kadın yılı olarak ilân edilmişti. "Kadının Sosyal Hayatını inceleme ve Araştırma Derneği" adlı Türk Kuruluşu, tarafından Millî Kütüphane salonlarında kadın romancılarımızla ilgili bir sergi ve bir toplantı tertip edilmiştir;j3u toplaıüsda AYŞK ve TÖRE" mecmualarının kurucusu M** re kr, (umhuri yet 'in ilk ve son devirlerinin **ıre ve romancısı Halide Nusret Zorlutuna'ya "ümmül- muharrirat" (Kadın Yazarların Annesi) unvanı verilmiş, o günkü fidyo, televizyon ve basın araçları bu konuya geniş yer ayırmışla*» dır. Ayrıca, zamanın Kültür Bakanlığı Müsteşarı frqf. Dr. Emin Bilgiç'in delaletiyle 22 Kasım 1976 günü Devlet Tiyatroları Ankara Yeni Sahne Salonlarındı muhteşem bir törenle Halide Nusret'e doğumunun 75. Yılı münasebetiyle Bakan Rıfkı Danışman tarafından plâket verilmişti yılında da Basın Yayın Genel Müdürlüğü ile Türk Basın Birliği tarafından "Basın Mesleği'nde 50 Yıl Şerefli Hizmet" belgesi ve plâketi vermişlerdir. Son yıllarında romatizma ve yüksek tansiyondan rahatsız olan Halide Nusret Zorlutuna 10 Haziran 1984 gecesi vefat etmiş ve 12 Haziran günü Hacıbayram Camii'nden kaldınlan cenazesi Ankara Asrf Mezarlığa defnedilmiştir. ESERLERİ: Halide Nusret, daha önce de işsret ettiğimiz üzere edebiyatımıza şair olarak katılır. Son büyük k&siğı mi Yahya Kemal'in ezberlediği hece vezniyie yazılmış şiirlerden birisi, Halide Nusret'in GİT BAHAR adlı şiiridir. Bu şiiridir. Bu şiir mütareke İstanbul unun kara günlerine karşı söylenmiş bir s*t*mdtr M \um\i Kitap, 1920) 1

8 Git Bahar! Git Bahar!... Uzaklarda gül, Denize renginden burak hediye Ufuklarda gezin, semaya süzül Sokulma kalbime peymâne diye Gördüklerin kandil peymâne değil gibi mısralarını" şâir, Nihad Sami'nin değerlendirişiy le "yurdumuzun ve insanlığımızın çeşitli heyecanla n ve özellikleri için şiirler söyleyen, bilhassa acı du yan insanlara karşı ruhunda derin bir şefkat.." taşı mış bulunan; "şiirlerinde e k s i y e güzel bir ses varatmaya muvaffak olan kadın»»at kâr Ur muzdandır." (10) Mehmet Akif'e "Bülbül" Yahya Kemal'e "ıy 18" isimli şiirlerini, Süleyman Nazif'e "Kara bir Gün' yazısını yazdıran işgal felâketi, "Git Bahar''la bir benzerini bulmuş ve bu çığlıklardır ki, Millî Mücadelenin mânevi silahları olmuştur. Biz O'nun şiir vadisindeki yeri ve hizmeti konusuna-tedâhül endişesiyle yer vermiyece^f* ESERLERİ (KRONOLOJİK; (WT 1. Küller, (Roman önce 1919 yılmda umid Mec muası'nda tefrika edilmiştir). İst (1921), Kader Matbası. 3. Sisli Geceler (Roman), İst (1925), îkbâl Kütüphanesi 2. bs. Kenan Basımevi 1983, 3. bs. İst., 1944, İkbal Kitabevi. 4. Taşan Dertler (Şiir), İst. 1930, Burhâneddin B. 5; örümcek Dede (İngilizceden tercüme Roman), 1931, Jean Webster'den. 6. Gül'ün Babası Kim? (Roman), İst. 1933, Remzi Kitabevi Güneş B. 7. Yayla Türküsü (Şiir), İst Ülkü Basımevi. 8. Beyaz Selvi, (Uzun Hikâye), İst. 1945, Uğur Kitabevi. 9. Benim Küçük Dostlarım (Hâtıra), İst. 1948, Ahmet Hali' * / 2. bs. Kültür Bakanlığı, Ank., Yurdumun &>rt Bucağı, (Şiir), Ank. 1950, Güney \ıaır>aacılık ve v Gazetecilik T.A.O. 11. Aydınlık Kapı (Roman), Ank. 1955, Hâkimiyet Gazetesin de tefrika. Aydınlık Kapı, İst. 1974,Ötüken Y. 12. A^k ve Zafer, (Roman), 1966, Sabah Gazetesi'nde tefrika. Aşk ve Zafer, İst. 1978, Töre-Devlet Y. 13. Elleıim Bomboş, (Şiir), İst. 1967,' 14. Büyükanne (Roman), Ank. 1971, M.E.B. Basımevi. 15. Bir Devrin Romanı (Hâtıra), Ekim 1973, Hürriyet Gazetesi'nde tefrika. Bir Devrin Romanı, (Hâtıra), Ank Kültür Bakanlığı Yayınları: Rüzgârdaki Yaprak (Roman, Kitap Hâlinde çıkmadı). 17. Ali Usta'nın Torunları, (Piyes; kitap hâlinde çıkmadı). 18. Hatır Saymaz Kaymakam (Piyes; kitap hâlinde sıkmadı). 19. Suçlu Kimdir? (Piyes, kitap hâlinde çıkmadı i. ROMANCILIĞINA DAİR "Benim sanat telakkim öyle mi? Bence san'at da, hayat da, her şey de millet için, cemiyet içindir. (12). Bu anlayışla kaleme aldığı tahkiyeli eserlerinde Halide Nusret, aşk, aile, evlilik, namus, fazilet ve millî birlik düşüncelerini ön plâna çıkarır. "Romanlarımın içinde (...) 'Aydirilik Kanı ile 'Aşk ve Zafer'i severim, onlara değer veririm. Aslc ve Zafer' bir büyük gerçek aşk macerası içinde Urfa'nın Kurtuluş Savaşını nefes nefes yaşatır." demekieaır. Ellinci Sanat Yılı münasebetiyle 17 Mayıs 1967 günü Defne Dergisi tarafından Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi salonlarında düzenlenen toplantıda, Halide Nusret Zorlu tuna hakkında yapılan konuşmalardan biri de Fevziye Abdullah Tansel Hocamıza aitti: Tansel Hoca, Halide Nusret Zorlu tuna'nm edebf hayatının kronolojisini yapmıştır. Daha sonra Defne Dergisi (Cilt 2. Nu 42, Haziran, Temmuz, Ağustos 1967) eserlerinde dâima şairliğine temas edilen Halide Nusret'in, tahkiyeli eserlerinin de değerlendirilmesini yapmıştır. Hemen belirtelim ki, ilk eseri olan seksen sayfalık Küller adlı uzun hikâyesinden 304 sayfalık Aydınlık Kapı'ya kadar bütün tahkiyeli eserlerinde teknik kusurlar bulunan, Halide Nusret'in eserleri, edebiyat tarihimiz açısından.birinci sınıf eserler sayılacak oljjunluktaj görünmüyorlar. Ancak, Aydınlık Kapı adlı romanın, yazarın kendisini aşan bir teknik, tahkiye %e uslun başarısı taşıdığını belirtmeliyiz. içtimai ve tarihî gerçeğin "tahkiyeli eser gerçeği nâîine getirilmesi sırasında az çok değiştirmeler, seçmeler, ayıklamalar yapıldığı, bu suretle meydana getirilen itibart (kurgulu, fictif) özel yapıda insan figürlerinin mühim rol oynadığı bilinmektedir. Ede- Diyat araştırıcıları, fictif yapıyı meydana getiren tek-

9 nik ameliye (düğümlerin sıralanışı, insan dışında ka lan figürlerin eserle organik şekilde irtibatlarındı rılması v.b.)nin insan figürleri yardımı ile bediî bir iklim yaratmak olduğunu da bilirler. Tahkiyeli eserlerde karşımıza çıkan insan figürleri fikrî ve içtimaî hay atın göstergeleri olma özelliğini- bir nisbet dahilinde- ta şırlar. Fikir ve siyasette Türkçülük şeklinde tecelli eden "millî edebiyat akımı "nm Türk feminizmini ve kadınıyla erkeğiyle bütünleşmiş bir içtiamîhayat idealini gündeme getirdiği malûmdur. Halide Nusret, eserlerinde, kadın ruhunun temayüllerini ve tercihlerini açık açığa ortaya koymaya çalışırken, üç fikir gru bu ana düğümleri besleyen ana tezler halinde karşı miza çıkar: 1. Kadınlar, ahlâklı ve iradeli olmak şartı ııe serbestçe yaşamalıdır, trâde zaafı göstererek, düşme noktasına gelmiş olanlara anlayıp gösterilmeli, cemiyet içinde damgalı şekilde yalamaları önlenmeli, doğru yola dönmeleri için teşvik ve telkinde bulunulmalıdır. 2. Entellektüel kadınların bir çoğu ne istediğini, daha doğrusu ne kadar istediğini muhakemenin süzgecinden geç irmemiş tir. Sosyalleşen kadın, ölçüsüz his ve zevklerin, modaların büyük rol oynadığı bir yaşayış tarzından veya kadını erkekleştirmeye iten maddî kazanç ve mevkî girdabından fazlaca etkilenmektedir. 3. Halk tabakasından saydığımız kadın ve genç kızlar dinin, gelenek ve göreneğin kendilerine telkin ettiği yaşayış mantığı içinde mutlu görünmektedirler; fakat, onların ruhunun derinliklerine bakıldığında, bir tevekkül perdesi ile örtülmeye çalışan çeşitli açılar ve arzular görülmektedir.. Gerekentellektüel, gerek yarı aydın gerekse cahil kesimlerden olan kadınlar, bilgili ve şahsiyetli hanımlar olmak üzere eğitilmeli; onlara başta annelik duygusu olmak üzere, millî geleceği kuracak yapıcı ve yaratıcı bir şahsiyet kazandırılmalıdır. Bu temel tezlerin şekillendirdiği tahkiye'i/eserumnde Halide Nusret'in, doğru güzel ve iyiyi genç kızların şahsında toplamaya çalıştığı görülür. Zengin bir mekân ve şahıs kadrosu ile karşımıza çıkan eserlerdeki insan figürlerinin, bilhassa kadın tipleri üzerinde durulduğunu belirtmeliyiz. Bu tipleri birkaç grupta toplamak da mümkün görünüyor; ancak, yayıldıkları veya konu edinilen devirlerdeki sosyal hayat aynı grupta, bulunanların birbirlerine fazlaca benzememesine yol açmaktadır, ku bu tabîıbir hâldir. Halide Nusret'in tahkiyeli eserlerindeki erkek tiplerinin çizimi kadınlara nisbetle daha az başarılıdır. Aşk ve Zafer dışında, umumiyetle hassas zayıf kimse- (1) H. N. Zorlutuna, Bir Devrin Romanı, s. 82 (2) H. N. Zorlutuna, a. g. e., s. 91 (3) H. N. Zorlutuna, a. g. e., s. 97 (4) H. N. Zorlutuna, Bir Devrin Romanı, sf. 98. (5) H. N. Zorlutuna, Bir Devrin Romanı s (6) H. N. Zorlutuna, Bir devrin Romanı, s. 287 (7) Kadın Gazetesi (İst.) 7 Ocak 1963, "Kadın Yaza, tarımız: "H. S. Zorlutuna" ler ve Gülün Babası Kim? adlı romanda olduğu gibi sefil ve sefih ile ahlâklı, yüksek seciyeli erkekler karşı karşıyadır. Burada bir hususu belirtmekte fayda vardır: Bir tahkiyeli eserdeki insanın dışında kalan figürler (tabiat unsurları, eşşalar v.s.) şairane tasvir ve tahliller yapılması için değil, organik bir bütünlükle eseri tamamlamak için yer alırlar. Diğer taraftan insan figürlerinin üzerine fazlaca eğilip tabiî ve içtiamî çevreyi ihmul etmek de tahkiyeli bir eser için kusurdur. Halide Nusret'in ilk romanlarında tabiî ve içtimaî çevreye ait tasvir unsurlarına yer vermediğini (Küller) bazan da şairane tasvir yapmaya meylettiğini (Sisli Geceler, Gülün Babası Kim)" görüyoruz. SONUÇ: yılları arasında yaşayan bir Muslüman- Türk kadını olan Halide Nusret Zorlutuna, edebiyat tarihimize "Millî Edebiyat Akımı" taraftarı ve takipçisi bir şâir olarak girmiştir. İlk eserlerinden son eserlerine kadar, yazdıkları, gerek dil ve üslup -rrek şekil ve teknik, gerek muhteva bakımından Mili*»debiyat akımının ideallerine bağlıdır. O 'nun eserleri ı»miyet plânında millî birlik ve bütünlük fert plânında manan, inandığını yaşayan millî şahsiyet \«frkirlerir. yaygınlaştırılması '^ye-, fini taşır. ">nr vadisinde «* iuğu, g >>ı nesir vadisinde de dindarlık, vatanseverlik, milliyetçilik, ahlâklılık, fazıtrtlılik duygu ve dayı ürelerini işleyen merhfirne Halide Nusret'in bir kimin eserleri rfe tahkiyeli ifâde tarzındadır. Bugün piyasada bulunmanın mümkün olmadığı bi ; risi uzun hikâye diğerleri roman olan tahkiyeli eserlerinde, O, millî ve mahallî tiplerin meselelerini elealmıştır. Eser ile yazarı arasında bir bağ olduğu malumdur. Zengin bir resmî ve husûsî hayattan topladığı malze meleri tahkiyeli eser hâline getiren Halide Nus ret'te tükenmez bir iyimserlik ve şefkat hissedilir; yine bu eserlerde, bilhassa kadın ruhunun derinlikleri çözülmeye, gösterilmeye çalışılmıştır. O, İslâmî- Türk değerlerden sapmalar karşısında yumuşak, müşfik bir ikazcı olarak karşımıza çıkar. Halide Nusret'in tahkiyeli eserleri, içine kapandıkça yalnızlığa ve ümitsizliğe düşen genç kız ve kadınlar için bugün de çok şeyler söyleyebilecek muthevâdadır. Hemen hiç birisini birinci sınıf eser sayamadığımız bu tahkiyeli eserler, basıldığı devirde büyük ilgi görmüş, tekrar yayınına vesile olan bir okuyucu kitlesi bulmuştur. (8) Kadın Dergisi, 27 Haziran 1967, "H. N. Zorlutuna 'nm Biyografisi". (9) Türk Yurdu (Ank.), Haziran 1965, 'Kıymetli Şâir H. N. Zorlutuna" (10) Edebiyatçılar ve Türk Edebiyatı (MJİ Yazar, İst.1938)'nda Halide Nusret Rüyaların Masalı, Şarkın Romanı adlı iki eserinin basılacağını söylüyor.

10 HALİDE KU5RET ZORLUTUNA Dr. Muhtar TEVFİKOĞLU 10 Haziran pazar sabahı gün ağırırken, uykuyla uyanıklık arasında onu karşımda gördüm. Bembeyaz başörtüsüyle...iyice derinleşmiş göz çukurlarında uzak yıldızlar gibi bir sönüp bir parlayan gözleriyle.. "Bir ışık vardı Görünüp kaybolan, Kâh küçücük, kâh kocaman... '*;. ınerdedir?.." Zekâ, imân ve tevekkülle kıvrılmış incecik dudaklarıyla... Birbirini tamamlıyan iki acı istihza cümlesi gibi. Romatoid artritis'ten yamru yumru olmuş tertemiz, yumuşacık, sıcacık elleriyle..ah, tıpkı annemin elleri... "Avuçlar göklere açık Yaralı kuşlar yerdedir Gökler Allah'ın, Geniş...Derin...Uçsuz bucaksız..." Evet böyle gördüm karşımda, alacakaranlıkta. Yarı saydam bir perdenin arkasındaki hayal miydi, hakikat miydi anlayamadım. İkisi de olabilirdi: ya hayal biçiminde gerçek ya da gerçeğin hayali. Tabii tarifi de güç. Onun içindir ki bilhassa gözleriyle ellerini anlatırken kendi mısralarmdan faydalandım. Hayalle hakikat arasındaki mesafe ne kadar kısa! Hayatla <>lum arasındaki mesafe gibi... İlâhî tecellilere inanmayanlara. > u/o'\ınp ıtı.ı dak bukenlere divecek sözüm yok. Kim ne derse <W\\\\, ben bir yüce manevî kudrete bütün kalbimle inanıyorum ve sığınıyorum. Çünkü onun tecellilerine hayatımda bir değil, birçok defa şahit oldum. İşte bu da onlardan biriydi. Belki yine gizli ulaklarla bir haber ulaştırılıyordu bana. Bir idrak perdesi aralanıyordu yine.. Fakat mânâsı ne olabilirdi? İnsan sevdikleri 4çin acı şeyler düşünemiyor. Nitekim ben o sabah bütün *otü ihtimalleri kafamdan kovmaya çalıştım. Fakat huzursuzdum. Kendisini ziyaret etmek için sabırsızlanıyordum. Tabii o arada tekrar muayene de edecektim. Gerçi daha önce kaç defa muayene etmiştim. Muayene ile birlikte gerekli tahlilleri yaptırıyor, hastalığının seyrini dikkatle tâkib ediyordum. Daha üç gece evvel de en yakınlarından biri bizdeydi. Sağlık durumunun her zamanki gibi olduğunu söylemişti. Yani eski müzmin hastalıkları devam ediyordu: En başta yaşlılık, sonra zaman zaman hecmeler yapan romatoid bronşit, hipertansions. kompanse kalp yetmezliği ara ara beliren ve kısa sürede kaybolan konfüzyon mantal.. En başta yaşlılık dedim. Çünkü yaşlılık, diğer bütün vetireleri ağırlaştıran ve tedaviyi güçleştiren başlıbaşına bir send romdu. Lâkin ne olursa olsun hemen kendisini /ıvaret etmeliydim. Bir müsait zamamnı öğrenmek için açtığım telefona Yağmur Tunalı çıktı. İyi kalbli vefalı dost Yağmur'un sesi titriyordu: "Maalesef gece yansından sonra 01.50'de ansızın kavbettil

11 Halide Niisret, Dr.Muhtar TEVFİKOGLU ile (Ankara 1982 Foto: Burh., -ttin ÖZBİLİCİ) ı O andaki hâlimi anlatmak mumkun mü? Hâmidin şiir cümlesiyle: "Eyvah benim o günkü hâlim" Sabahın erken saatinde yarı saydam bir perdeden benim gördüğüm işte bu hayaldi. İşte bu gerçekti, rüya veya karabasan... Hayır, havalın ve kâinatın bütün düğümlerini içindetaşıyan beyaz, esrarengiz bir an.. Ertesi gün onu Allah'ın rahmetine tevdi eder «m nedense aklımda hep Fûzulî'nin şu geniş manâlı mısraları vardı: "Gelin ey ehl-i hakikat çıkalım dünyadan" 'Gayr yerler görelim, dzge safâlar sürelim" Niye bu mısralar dilimin ucuna kadar geldi acaba? Belki bir çağırışım. Dört yüz yıl evvel Fuzulî nin doğduğu yaşadığı, öldüğü topraklarda (o zamanlar vatanımızın bir parçası olan Kerkük'te) Halide Nusret'in de bir müddet kalmış olduğunu hatırladığım için herhalde. Belki de ince ve derin duygulu şâirimizle Fuzulî arasında o anda bir ruh akrabalığını düşündüğüm için.. "Eşref saati gelir, Yaralı kuşlarda uçar Tâ arşa dek yükselir.. Mutlu günler ilerdedir.." Mezarlıktan ayrılırken de Allah'ın huzurunda özge safâlar sürmesini dilediğim Zorlutuna'nın yine nur gibi bir mısraı döküldü ağzımdan: Ya ilâhî rahmetinden kimseler dor olmasm " Paul Valery: "Kimyevi banyonun klişeyi tespit etmesi gibi ölüm de kişiyi tespit ediyor" der. Evet tespit ediyor. Bir an geliyor ki insan ömrü boyunca sayfala rina iyi veya kötü, yararlı veya zararlı, güzel veya çir kin ne yazmışsa yazmış hepsini bir kalemde noktalıyo k ve artık herhangi bir düzeltme, değiştirme imkânına sahip olmadan defterini önce Tanrı'nin âdil ve kesin takdirine sonra kulların bazan objektif, fakat çoğu zaman sübjektif değerlendirmesine sunuyor. Son nefesine kadar yaptıkları ettikleriyle,yazdıkları çizdikleriyle, günahları sevaplarıyla... Olduğu gibi.. Halide Nusret Zorlutuna da elbette değerlendirile çektir. Ama bana sorulsa, ben onun: "Bir türlü 'hazırım' diyemiyorum Hazır değilim ki... Ellerim bomboş!..." dovı>ini kabul etmiyorum. II

12 HALİDE NUSRET ZORLUTUHA'nın SUR DÜNYASI YA İLÂHÎ Hak tanınsın: Kimse gaddar, kimse mağdur olmasın! Mest olup ikbâl meyinden, sonra mahmur olmasın. Bir misafirhanedir, iiünya'ya mağrur olmasın. Yâ ilâhî, rahmetinden kimseler dür olmasın! Avcumuz boş, gönlümüz hoş, bağrımız sad paredir, Yolcudur, yollarda şaşkın, çırpınır, * âvâredir; Koyma gafletlerde Râbbim, kulların biçâredir, Yâ ilâhî, rahmetinden kimseler dûr olmasın! Dil nazargâhmdır elbet, yüz çevirme, kalbe bak. Aşk ile pürnür kıl, sen günlümüz Rabbülfelâk! Zulmet artık kalmasın, doğsun müebbet şafak, Yâ ilâhî, rahmetinden kimseler dür olmasın! HALİDE NUSRET ZORLUTUNA Y. Doç. Dr. Bilge ERCİLASUN Çekil, bu gölgeli yolda gezinme, Bahar, bakışların yine pek sarhoş Yanılıp gönlüme misafir inme, Kapısı kilitli, mihrabı bomboş, Mâbeddir orası, meyhane değil. Ziyalar, kokular, sesler, çiçekler Ömrünün her günü bir başka dügun Bülbüller koynuıula aşkı çiçekler. Güller dökülürler göğsüne bütün. Gerçekten «üzelsin, efsane değil yılının sonbaharı.. İstanbul'da Edebiyaı fakültesi'nin anfiierinden birinde Osmanlıca dersindeyiz. Önümüzdeki kitapta Halide Nusret Zorlutuna'nın eski harflerle yazılı Git Bahar adlı * şiirini hece liye heceliye okumağa çalışıyoruz. Adını müphem bir şekilde bildiğim şâir Halide Nusret'i ilk defa, böyle, baharlı çiçekli güze! şiiriyle tanıyorum. Aradan yıllar geiıvor. Aydınlık Kapı adlı romanını okuyorum. Romancı Halide Nusret...Ankara'ya geliyoruz. Uzaktan uzağa hır romanından tanıdığım kızı Emine Işınsu ile tanışıyorum.zamanla Işınsu, yazar ve dost olarak vazgeçemiyecegim bir insan haline geliyor. Bir tarafta şâir ve romancı Halide Nusret, bir tarafta Işınsu'nun annesi Halide Nusret.. Sevdiğim, saydığım, rahatsız etmek korkusuyla kendisine yaklaşmağa cesaret edemediğim, karşısında korku, çekingenlik ve eziklik duyduğum eski bir Osmanlı hanımefendisi., bu yüzden

13 ' u Halide Nusret, Mütareke devrinde yazı hayatına atılmıştır. Şiirlerinde, devrinin diğer şairleri gibi, konuşulan Türkçeyi ve çoğunlukla hece ve/nini kullanır. Serbest tarzda yazdığı şiirleri de vardır. İşlediği temler de yine Mütareke Devri'nin ve Cumhuriyetin ilk yıllarının şairlerinin kullandıklarıdır: Anadolu, aşk. tabiat, din ve tasavvuf..» ba/ı vazifelerimi de ihmal ettiğim, rahatsız ederim diye ziyaretine gitmekten çekindiğim bir hanımefendi... ve «mm uzun süren hastalık yılları..vefatından sonra bana, îen şiirleri hakkında bir yazı yaz, diyorlar. İlk anda duyduğum his, bir korku..şair Halide Nusret/omancı Halide Nusret, arkadaşımın annesi Halide Nusret.. Bütün bunlar benim zihnimde bir yerlerde yıllarca ayrı ayrı kavramlar halinde yaşamışlardı. Bunları birleştirebilecek miydim? Şairliği hakkında yazmayı becerebilecek miydim? Derken bazı dersleri hatırlıyorum. Birdenbire şimdiki dersler^ yıllar öncesine bağlanıveriyor: Yine Osmanlıca dersindeyim. Bu defa öğrenci değil, hoca olarak.. Yine öğrenciler her sene sonbaharda Git Bahar şiirini heceliyorlar. Hep aynı yanlışlar yapılıyor: Kül değil kızım gül, hiç uzaklarda kül olur mu? Pembe kül değil, pembe gül...yakılıp değil yanılıp, oradaki kaf değil ki.. Ve ben her sene. hu eüzel şiirle beraber, öğretmenin zevkini tadıyorum. Soruyorum; naııcıe Nusret "ı tanıyormusunuz? Onlar şiirle değil harfler heceleri sukmekle uğraşırken ben kopuk kopuk, bir iki cümlelik bilgiler veriyorum: Şair ve yazar... Öğretmenlik yapmış Şimdi Ankara'da oturuyor.. Cumhuriyet devri kadın şairlerimizden.. Halide Nusret, ilk şiirini 1917'de yazmış. Bazı edebiyat tarihçilerine göre hecenin yedi şairinden biri. Ba/ı edebiyat tarihçileri Beş Hececiler diye bilinen Orffan Seyfi, Yusuf Ziya, Halit Fahri, Enis Behiç, Faruk Nafiz grubuna Şükûfe Nihâl'le Halide Nusret'i de ckhvorlar. Bence bu hececiler topluluğu, Cumhuriyetin ilk >aırlerine büyük ölçüde tesir etmişler ve kendilerinin az cok devamı sayılabilecek bir başka ekol yaratmışlar: Kemalettin Kamu, Ahmet Harhdi Tanpınar, Ömer Bedrettin Uşaklı...Burada yer alıyorlar. Halide Nusret ise, kısmen hececilere, kısmen de bu ekole dâhil.. Şiirlerine duygu, tem ve şekil olarak hececilerin havası hakim olmakla beraber, Kemalettin Kamu ve Ömer öedrettin'le de büyük benzerlikler gösteriyor. Fakat hepsinden ayp bir hüviyet ve şahsiyet taşıvordu». Kenan Akyüz onun hakkında şöyle </ı\or: "Sdi\ kadın sanatçılarımıza zaman zaman arız olan samimiyetsizlikten, yani bir kadın hüviyetiyle görünmek korkusundan kurtularak, olduğu gibi görünüp konuşabilen şarilerimizdendir. Romanlarında kadın psikolojisini de çok iyi tahlil edebilen sanatkârın şiirlerine ince jir melal ve zaman zaman romatikleşen güzel bir lirizm hâkimdir." Ben burada, bu değerlendirmeden hareket»derek Halide Nusret'in şiir dünyasını tahlil etmece ve edebi\atımızdakı verini belirtmeğe çalışacağım Halide Nusret, Mütareke devrinde yazı hayatına atılmıştır. Şiirlerinde, devrinin diğer şairleri gibi, konuşulan Türkçeyi ve çoğunlukla hece veznini kullanır. Serbest tarzda yazdığı şiirleri de vardır. İ>Jediği temler de yine Mütareke devrim ve Cumhuriyetin ilk yıllarının şairlerinin kulandıkiarıaır: Anadolu, aşk, tabiat, din ve tasa w uj.. Tabiat temini işlediği şiirleri arasmdabahara it olanlar dikkati çeker. Git Bahar, Ağla Bahar, Gel.ar, Bahar Geldi gibi... Git Bahar'da şair tabiatla din duygusunu birleştirir. Meyhane, peymane, bülbül, gül., gibi divan şiirinden modern şiirimize geçmiş unsurları kullanır. Bu şiirde bahar sarhoştur ve sevgiliye benzetilir. Bahar; ziyaları, kokuları, sesleri, çiçekleri içinde toplayan bir düğündür. Altınlı başında papatya niçin? Sarı saçlarına pembe gül takın! Git bahar, gönlümde ibâdet için Diz çöken kızları ürkütme sakın. Kalbime girme, o, kâşane değil. Git bahar, git bahar...uzaklarda gül; Denize renginden bırak hediye. Ufuklarda gezin, semaya süzül, Kalbime sokulma "peymane" diye, Gördüklerin kandil.. Peymane değil! Burada bahar sarı saçlı bir sevgilidir. Şairin gönlü ise, kapısı kilitli, mihrabı bomboş, birmâbeddir. Orada kızlar, diz çökmüş, ibâdet etmektedir. Bahar, son kıtada aşkı ve hürriyeti sembolize ediyor. Baharın getirdiği coşkunluk ve neşe karşısında, şairin gönlünü dolduran mejâl ve hüzün duyguları, tezatlı bir hava arzetmektedrr. 13

14 Hem iklim şartlarının, hem de yüzyılların getirdiği alışkanlığın sebep olduğu bu hayat tarzı, halk şiirlerinden başka, cumhuriyetten sonraki modern şiirimizde de görülür. Bundan başka yayla, yüksekliği ve genişliği dolayısıyla, şairlerin ruhlarındaki sonsuzluk ve hürriyet duygularını da sembolize edmistir. hande Nusret'teki bu hürriyet ve sonsuzluk duyguları, Dağlarda, Dağların Efesi, Dumanlı Dağlar adlı tabiat şiirlerindede görülür. Bu şiirlerde şair, dağı, yüce, ulu ve güzel bir varlık olarak tasvir ediyor. Dağ, tabiata ve duyguya âit her türlü güzelliği içinde barındırmaktadır. Şairin diğer taibat şiirlerinde de sık sık kullandığı gül ve bülbül motifi burada da vardır. Zümrütten sel olmuş güneş Akar da akar dağlardan. Mecnun küllenmez bir ateş Yakar da yakar dağlardan. Yayla I lirkısü'nde halk şiirinden celine birçok o/ellik vardır. Bir Erzurum türküsünün bir mısıaının verdiği ilhamla yazıldığı anlaşılan bu şiirde, Bingöl yaylasındaki bahar, bin renkli diye tasvir ediliyor. Bingöl yaylasında bin renkten bahar, O güzel adına kurban yaylalar! Bir yudum suyunda bin bir şifa var, Şiir, halk şiiri havasını taşıyan bir kıtayla devam ediyor: Gülüne başka gül uyar mı ola? Türküsünü Tanrım duyar mı ola? Düşümde gördüğüm bu yâr mı ola? Son kıtada şair, yaylanın Türk hayatındaki yerini ve önemini belirtir: Damarında akan Türkün kanıdır, Göğsünü kabartan Türkün şanıdır, Yayla Türkün canı, öz vatandır. Bu kıtalar, halk şiirinde ve halk türkülerinde görülen iki mısralık bir tekrarla birbirine bağlanır. Bu iki mısra, şiirin etrafında döndüğü temi de gösterir. Sarmaşır güneşle, öpüşür ayla, "Yaylalar içinde Erzurum yayla!" Yayla, cumhuriyet devri şairlerinin üzerinde durdukları bir temdir. Ömer Bedrettin'in Yayla Dumanı, Halide Nusret'in Yayla Türküsü adlı şiirleri, aynı zamanda kitaplarına ad olacak kadar önem taşımaktadırlar. Yaylanın, Türkün hayatı içinde önemli bir yer vardır.göçebelik devirlerinden beri Türkler, kışın ova larda, yazın yaylalarda yaşamışlar, bu yaşayış tar/ı, Anadolu'ya gelip yerleştikten sonra da devam etmiştir. U Başlarında yeller eser, "Bizdedir her güzellik!" der; Kara gözlü gelincikler Bakar da bakar dağlardan. Hicrana edip tahammül Aşkını haykırır bülbül. Gönlüne sıra sıra gül Takar da takar dağlardan. Dağların Efesi'nde "gözleri yaş dolu yorgun bulutlar"- m çevrelediği dağ, garip, mahzun, gururlu bir varlık olarak tasvir edilir. Dağlarda uçan al atlı ve kanatlı efe ise, bu sonsuzluk duygusun tamamlayan bir tablodur. Kalplerine basar al atlı efem, Başlarında uçar kanatlı efem, Sormaz bile gökler kaç katlı, efem Ata biner gibi biner dağlara. Dumanlı Dağlar'da yine gök, güneş, duman, pınar, çiçek., gibi tabiat unsurları bir araya toplanmıştır. Bu şiirde, halk şiiri söyleyişi açıkça görülür. Acep bu yolu seçer mi? Hiç burdan gelip geçer mi? Bu pınardan su içer mi? Sorsam dumanlı dağlara. Halide Nusret'in şiirlerinde, sık kutlanılan bir başka tem de Anadolu'dur. Anadolu, çoğu defa, belli coğrafi yerler olarak açıkça görülür. Şair, Anadolu'yu, diğer bazı şairlerin yaptığı gibi, mücerret bir vatan toprağı ul.ıuk değil, müşahhas ve mahalli yerler olarak tasvir eder. Erciyaş, Erzincan Akşamları, 1939 deprem felâketi dolayısıyla yazdığı Ah Erzincan, Vah Erzincan, Urfa Geceleri, Karaman'dan bahsettiği Kavaklar, Konya'-

15 dan geçerkenşiirlerinde olduğu gibi... Şair, Rumeli topraklarım da aynı şekilde ele alır. Bunlar arasında Tuna şiiri, tabiat, tarih ve vatan sevgisini birleştirmesi ile dikkati çeker. Burada bütün tabiat güzellikleri bir araya toplanır. I una mavi: gökler gibi. Bir ufuktan bir ufka eser gibi. Koşuyor...Koşuyor Tuna Coşuyor Tuna.. Tuna y<şıl: Bahar gibi. Bir ufuktan bir ufka rüzgâr gibi. Akıyor.. Zorlu akıyor Tuna. Hasretiyle yürek yakıyor Tuna. Tuna kızıl: Kan gibi. Duygulu bir insan gibi Yanıyor...İçinden yanıyor Tuna. Anıyor Tuna. Eski güzel günleri hıçkırarak. Tuna ak, Tuna berrak, Benim göz yaşım gibi! Tuna dertli bugün hummalı başım gib, Tuna, gökler kadar mavi, bahar kadar yeşil bir ufuktan diğerine esmekte, akmakta, coşmaktadır. Şair Tuna'yı kaybettiğimi/e yanar: Kendisi gibi Tuna da hasret yüklüdür Tuna, hem şehitlerin kanıyla, hem de içindeki hasretin ıstırabıyla kızıldır, kan gibidir, yanmaktadır. Şair Tuna'nın karşısında gözyaşlarını tutamaz. Tuna da ağlamakta, hıçkırmaktadır. Şiir, mazideki akınlara duyulan hasretin ifadesiyle biter. Dalgalarda köpükleniyor ak Kısrak-ların yeleleri İçimde bir yıldız, Bir hız İçimde çırpıntılar var. İçimde gür bir ses haykırıyor: İleri! Bu şiirde şair, kendi gönlünde derin bir surette hissettiği millî bir ıstırabı işlemiştir. Empresyonizmin fiç\w olarak görüldüğü bu şiirde hassas bir ruhun doğurduğu lirizm hâkimdir. Şair burada, diğer şıırlerındekinden farklı, yeni, serbest bir nazım ŞOKU kullanıyor. Ayrıca Zorlu akıyor Tuna ifadesiyle kendi Zorlutuna soyadına tevriye yapmaktadır. Şair, 1967'de yayınlanan Ellerim Bomboş adlı şiir kitabında, şiirlerini şu bölümlere ayırmıştır: 1- Allah adın zikredelim evvelâ( dînî Temli şiirleri) 2- Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır(mücerret vatan şiirleri) 3- Aşk imiş her ne var âlemde (ferdî sevgiyi işleyen şiirleri: annesine, kızına, oğluna^torunlarınâ yazdığı şiirlerle bazı tabiat ve aşk şiirleri bu bölümde yer ılıyor) 4- Sevinci güller açmış dertleri kor içimde-yurdumun dört bucağı sarmaşıyor çimde (müşahhas olaak vatan toprağından bahseden şiirleri) 5- M Ve elleri joğründe bif dünya dolusu insan..(sosyal şiirleri) Halide Nusret'in geniş olarak ele aldığı temlerden biri de din ve tasavvuftur. Erişebilsem sana, Arz ı Hâl adlı şiirlerinde ilâhî aşka varmağa çalışan bir ru ıun ıstırabı anlatılır. Dönsem, çırpınsam, yansam, adını ana ana, Ve böyle yana yana erişebilsem sana! Hakka yarar işim yoktu Ama derdim, gamım çoktu.. Hasretin bağrımda oktu. Ben sana nettim efendim? Yollarda ömür tükettim, Sandım ki kapına yettim. Nettimse kendime ettim Ben sana nettim efendim? Şair bazı şiirlerinde de Tasavvufu, Yunus ve Mevlâna'- ya bağlı bir şekilde ele alır. Ve bunlarda, onların derin ve mutasavvıf ruhlarından bahseder: Yunus'un türbesinde, Sana Geldim Yunusum, Gene O! Dâima O!, Çağır Beni Işıklara, Aman Efendim, Gönül, Mevlânâ...şiirlerinde olduğu gibi... Yağmur, demiler Bir /Oı> Uçtu Sulardan şiirlerinde küçük ve ı mermi/ rçibt görünen bazı varlıklardan Tanrı'ya varır. Bu şiirlerde, Hâmid'in Tabiattan Allah'a giden şiirlerini kısmen hatırlatır. Hâmit de tabiattan bahseden şiirlerinde, küçük ve büyük tabiat unsurlarından ilâhî bir varlığa gitmektedir. Fakat Hamit' te metafizik olarak* görülen bu din duygusu, Halide Nusret'te ferdî, ilâhî ve mistik bir hava taşır. Dalga dalga uçarak denizin mavisinden Göğün maviliğine süzüldü kanat kanat. Bir ışıklı rüyaya daldı bir an kâinat. Ben de, Rabbim kurtulup maddelerin sisinden Işıklara kavuşsam senin güzel adında. Erişiversem sana bir kuşun kanadında. Burada, denizden göğe doğru kanatlanan bir kuş, şaire Tanrıyı hatırlatıyor. Şair maddelerin sisinden kurtularak, bir kuşun kanadında Tanrı'ya varmak istiyor. Bir gülün kokusunda, bir yaprağın renginde Tanrıyı bulmakta, onu "can içre" duymaktadır. Yağmur'da, yağmur damlasının denize karışması, mutasavvıfın coşarak zikretmesi ve Allah'a ulaşmasını sembolize eder. \

16 ' :.....,.... ' ' - - Bir yağmur başladı inceden ince, Tatlıdan tatlı. Hızlandı yağmur birden sel oldu, Göl oldu, Ağladı, güldü... Gök kubbeyi sardı yağmurun sesi, Derinden...Derinden bir "Ah!" Kıyıda duruldu yağmur, Denizi buldu. Damla, deniz oldu elhamdülillah, tilerim Bomboş, O Gün şiirlerinde ölüm temini ele alır. O Gün'de ölümü özler. O gün gelecek kadınım, gelecek, Özlediğin, beklediğin gün, Mutlak gelecek. Omuzlar üstünde, eller üstünde taşınacaksın. Uzanmış olacaksın upuzun, Ellerin iki yanında. Ellerim Bomboş'ta hastalığının ve ölümü bekleyişini anlatır. Ölüm kapısını çalmakta, şair onun soğuk ve müşahhas temasını duymaktadır. Fakat bir türlü kendisini hazır hissedemez. "Elleri Bomboş"tur. Geceden Taşan Dertler'de, açlıktan ölen insanların ıstırabını içinde duyuşunu tasvir eder. "Bak geceye...nasıl güzel, ne tatlı, ne hoş..'' Evet, güzel, dünya güzel...tabiat sarhoş.. Fakat kalbim sarhoş değil., kalbim kanıyor.. Istırabım için için büyüyen bir kor... Gül ve bülbül... Aşk ve şarap..insan bu perde.. Bak, açlıktan ölenler var bu viran yerde.. Ölenler var, ölemeyen kıvrananlar var.. Sayısız hasta çocuklar.. Sayısız dullar.. Bunlar j>eni harabetti, bitirdi, ezdi.. Ay göklerde böyle gamsız gezinemezdi.. Yerdeki bu sefaleti bilseydi eğer.. Bilmem nasıl dayanıyor bu acıya yer.. Benim gönlüm dayanmıyor, taşıyor derdim Bu inleyen cemiyette ben de bir ferdim.. Yeter artık insanların çektiği acı, Bu yaranın bulunmalı artık ilâcı 'da New York'ta yazdığı İnsanlar adlı IN, >ımrnu insanlar karşısındaki duygularını tasvir ediyor. İnsan lar kalabalık içinde yalnızdırlar, şair bu yalnızlığı şöyle anlatır: Bir türlü çözülmüyor düğümler Gerçekler gelmiyor dile. Duvarlar var taş demirden Perdeler kapji'»* '. *>-mn.«>wu Ve kapılar, k.ıpıljı» p.ıv kiiıtleriyle Acıyorum insanlara olesive.. Şair bu şiirde insanlara merhamet duymaktadır. İkinci şiirde insanlardan korktuğunu, üçüncüsünde onlara sevgi duyduğunu anlatır. Elleri var on parmağında on kara Taş yağdırır avuçları: Avizeler param parça Ve derinlerde bir yara Bütün yeşiller sapsarı.. Kalmaz bahçemizden eser içimizde Korkuyorum insanlardan ölesiye Üçüncü şiirde ise insanın sevgiye olan inancı ve ihtiyaç ağır basar Seviyor insanları /aman zaman. Bakıyorum yüreği güneş dolu Alnı ak Bir var. Ne dilinde iğne, ne avcunda taşlar Ne gözlerinde yalan Gerçekten insan. Gülüşleri, göz yaşları sıcak sıcak. Canımdan yakın yıldızlardan uzak Biri var, böyle biri var.. Ne güzel bu inanış bu kutlu ânl Seviyorum insanları ben.. Her zaman. Halide Nusret'in bütün şiirlerinde hassas bir ruhun yarattığı mistik ve lirik bir hava hakimdir. Dînî, 'millî, vatanî, sosyal konuları ele almakla beraber bu şiirler, ferdî bir karakter taşırlar ve duyan bir ruhun bütün ferdî ıstıraplarını dile getirirler. Şair, derin hassasiyeti ve küçük şeylere verdiği ehemmiyet ve dikkat dolayısıyla Servet-i Fünûh şairlerini hatırlatır. Fakat bakış tarzı, dil ve söyleyiş bakımından onlardan çok farklıdır. Bu şiirlerde Mütareke ve Cumhuriyet devri şairlerinin butun ö/ellikleri görülür: Millî ve sosyal temleri işlevi>, divan mazmunların modern bir tarzda kullanma, halk şiirinden geniş ölçüde faydalanma, yoğun ve derin değil, geniş bir şiir perspektifi, bütün bu ortak özelliklere rağmen ferdiyet ve şahsiyetin ağır basması.. Yalnızlık, onun çok kullandığı ferdî temlerden biridir. Ayrıca şair gül, bülbül, bahar motiflerini şiirlerinde çok sık kullanıyor. Dil, üslup ve ifade bakımından diğer şairlerden farklıdır. Halide Nusret'in ince, yumuşak, şiirli olan ifade tarzı, onu devrinin şairlerinden ayıran önemli özelliklerinden biridir.

17 Halide Nusret'in SEFER'İ YağmurTUNAU Ân ol günü kim âhir olub nev-bahârı ömr Berk-i hazâna dönse gerek rûy-i lâle-reng Bakî İr#an, çaresizliğin en çetinini ölüm karşı sınd* duyuyor. Vazgeçemediğimiz, vazgeçemeyeceğimizi sandığımız nice şeyleri hayat hâlinde önümüae seren yaratılışın şâhâne terkibinin, bir gün, ölüm hâlinde bizi yoklayacağını düşünmek ne kadar zor! Doğuştan itibaren, şu güzelim dünyada kalacafçk^ız mukadder zaman içinde, meğer hep ölüme doğru koşarmışız. Ve hayret, hayâtın ölümle iç-içe olduğunu bir türlü bilemezmişiz!.. Vazgeçemediğimiz, vazgeçemeyeceğimiz şeyler., ve elimizde olmadan geldiğimiz şu dünyâda, tanımadan, bilmeden sevdiğimiz, tanıyarak, bilerek sevmekte devam ettiğimiz insanlar... Ve bu insanların "ölüm"/denenmazeret tanımaz mukadder son'la elimizden,dünyâmızdan kayıp «M'Şİ- Çaresizlik» acz, dinmeyen acılar.. Çaresizliğin en çetinini ölüm karşısında duyuyoruz: Doğru. Herşeye gücü yeten, eli eren insan, aynı zamanda -ölüm karşısında olduğu gibi- ne kadar âciz ve ne kadar çaresiz. Dillere pelesenk cdüen "Bir yıldız kaydı!" sözünde, meğerönlatılamayan bu çaresizliği söyleyen bir mânâ da varmış. Torosların zirvelerindagççirdiğim çocukluğumun en keskin hâtıraları arasında, yıldız yıldız ürperen bir gökyüzünden yakın zaman aralıklarıyle kayan yıldızlar vardır. Toprağa basan ayaklarım, bir kardeşini kaybeden o yıldız dünyâsı için bir şey yapacak-kudreti'bulamaz ve çaresiz olduğum yerde mıhlanır, dalkr giderdim. Çok sonra anladım ki, o ânlarda içime düşen hüzün çırpınışları, "ölüm" duygusu karşısındaki tavrımıza benzermiş Ve "Bir yıldız kaydı", çocukluğumun ürperişleri gibi sâf.i ve sâf olduğu «Çin gerçeği dolambaçlı zihin arayışları ve söyleyişlerinden daha güzel ifade edebilen, mücevher gibi üç kelime imiş. Ne çâre, bir yıldızm kaydığını görüyor ve birşey yapamıyoruz. Mucizeler yaratan tıb, hâlâ mucizelerin bekleyişi içinde. Bilenler "Ölüme çâre yine ölümdür" diyorlar. Her gidenfrı ardından, yanık gönüller ve yaşlı gözlerle, bir kader ağının durmadan kendini tekrar eden -tekrar etmeden tekrar eden- macerasını kokluyoruz Bu mâcerâ bizimdir; sâdece bizim değil, yaratıfmış olan canlı m cansız bütün varlıklarındır. "Gelen gidecek" diyorlar, "Çâre yok". Bu gerçeği, bir güzellik çehresiyle gorenf "dindar tevekkülü", bu dünyâyı kesintisiz bir hayâtın küçücük birparçası biliyor, ölümü sevimli kılan bir anlayışın kucağında huzuru kokluyor. Aşk erleri, ölmeden evvel ölümü tatmanın çilesinde bir lezzet bularak, "zarurî bir durak"kabulettikleri bu dünyâdan -tâyîn edilmiş zamanı doldurarak-sür'- atle geçip gitmenin, Sevgili'ye kavuşmanın hasretini ve zevkini terennüm ediyorlar. "Zarurî bir durak"tan geçiyor olsak da ölümün duyurduğu hicrsn ağır geliyor. Her gidenin ardından,-mukadderatın çözülmez bilmecesini duyuyor ve ağlıyoruz. Adetâ, insanlığımızın pek hususi macerasının dünyâya âit kısmının son bulacağına hayıflanan bir şuuraltının tesiri altındayız. Hayret, bu şuuraltı kendini nasıl duyuruyor!! Halide Nusret Hanımefendi'nin kaybıyla, içimde biriken duyguları söyferrtek, bana, şuuraltımın gizli köşelerini açmak gibi geldi. Son demle- 17

18 rinde başucunda bulunmuş biri olarak neler hissettiğimi -daha doğrusu O'nun nasıl gittiğini- yazmamı istedikleri vakit, en gizli yerime neşter vurulmuş gibi irkildim. Bu mâcerâ yazılacak cinsten değildi. Gidenle benim aramda, gergefi örülmüş mahrem bir alış-verişti. Şahsımıza ait çok şeyi yazabilmek için kendimizi ikna etmemiz mümkün iken, böyle bir çetin devrede, emânetin teslimine dâir duyuş ve düşünüşleri nakletmek, ebediyete uğurladığımız dünyâ misafirinin hepimiz için mahrem olan, son derece husûsî ve bilinmesi güç hâline dâir söz söylemek, bana, sırrı zedeler gibi geldi. Böyle döşündüm, böyle düşünüyorum. Gerçi ölüme ve ölene dâir söz söylerken, bir bakıma tamâmiyle kendimizi söyleriz; fakat, hareket noktamızda kendimiz yokuz; Bunun için ürperiyorum. Şurası muhakkak ki, ölümde, hayâtı duyuran apaçık bir gerçek var. Bu gerçeğin dilini kim bildi? Kim o gerçekle dudak dudağa gönül gönüle bir sohbete vardı? Ölümle hayâtı birbirinden ayıdan tülü ortadan kaldıracak idrâke kim erebildi? Gelen niçin gelir ve niçin gider? Dahası, nasıl gider, nereye gider. Ve kalanlar, niçin kaynağı meçhul ağıtlara dökülürler? Rahmetli Halide Nu^et Hanımefedi'nin göçüşüyle yeni baştan idrâkime hücum eden bu soruları durduramıyorum.o, hiç şühpesiz, nereden geldiğini îmân hâlinde bilen ve yaşayan bir insandı. Ölmeden evvel ölmek sırrına erenlerin iklîmine benzeyen bir hayâtı vardı: Bunu hissederdiniz. 83 yıllık ömrü, hayâta inanılmaz derecede bağlı ve' ölümü hiç unutmayan bir mânâda geçti.. Şaşılacak olan şey, "nebati bir ömür" devresine girdiği anda da hayattan çekilmek istemeyen bir ruh taşıyan Halide Nusret Hanımefendi'nîn, bildiğimiz mânâda ölüm korkusu duymamasıdır. O'nu yakından tanıyanlar, hayâta bağlılığını ölümden korkmasına bağlarlarsa, bu, -kanaatimce- O'nun gerçeğini yanlış antamak otacakttr r O,-evet- hayâtı pek az insanın sevebileceği kadar sevdi. En ıstıraplı hastalık devrelerinde bile hayâta sıkı sıkıya sarıldı. Şâirdi ve her şâir gibi dünya cennetine bağlıydı. 0,75. yaşında söylediği gibi, hep normal sayılan insan ömrünü danıştığını bunun için Allah'a şükrettiğini tekrarlardı; Fakat" derdi, "Lütfet Allah'ım biraz daha yaşayayım!" bu ve buna benzer sözleri çok tekrarlaması, Onun hayâtı duyduğu kadar, ölümü de kuvvetle duyduğunun ve düşündüğünün ifâdesi sayılabilir. 1* Ancak, muhakkak olan şu ki, ölümü mukadder bilen imânı, Ona panik seviyesinde bir korku duyurmadı. Yegâne endîşesi, yaşadığı hayâtın hesabını verebilmekti. Bu hesabı önce kendr kendisine vermek lüzumuna inanırdı. Bunun için O'nun rahmetine sığınır ve aman dilerdi. Bu haliyle, 7 yaşından beri kıldığı 5 vakit namaza, anne, öğretmen, şâir ve yazar olarak hizmetlerine güvenmeyen, sâdece O'nun rahmetiyle buluştuğu vakit kul olabileceğine inanan samîmîbir müslümandı. İbadetleriyle övündüğünü duymadım. Hep dervişlik terbiyesiyle iç-içe olmuş eski zaman Müslümanlığımızın anlayışıyla, acz içinde görünürdü. "El-fakru fakrî" Hadîs-i Şerîfi'nin mânâsını büyük bir hassasiyetle duyar ve böbürlenmekten uzak kalmaya itinâ ederdi. Mesele, O'nun dîni bütün bir Müslüman olduğunu iddia ve isbât etmek değil. Bu, şu satır-* lan yazanın işi olmadığı gibi, bir bakıma kimsenin terazisinin tartacağı'bir şey de olamaz. Ama, neylersiniz ki; kendimizce güzel bulduğumuz şeyleri söylemeyi, gidenin ardından bir vazîfe biliyor ve okuyucuların bir dua ile anmalarına vesîle olmak istiyoruz. * * * Son altı ay içinde, âdeta yudum yudum tükeniyordu. Ara ara çok ciddî anlar geçirdi; her defasında Azrail kapıdan döndü. Fakat, artık sözesohbete gelemiyor, yediğini-içtiğini unutuyor ve hattâ en yakınlarını bile tanımadığı oluyordu. Birbirimize "Sevgilim" diye hitâb ederdik. Son Selislerimde "Nasılsınız Sevgilini?" ^dediğim vakitler 'İyiyim Sevgilim!" yâhud Arif Hoca rahmetlinin bu gibi sorulara verdiği cevâbı naklederek "İyi sayılırım yaşıma göre!" dedi, ama eski Sevgilim'in hâli yofctu; Üç beş cümle konuşabildiğimiz son görüşmemiz, uzaklardan gelen Sevgili bir misafirimle beraber gittiğimiz 5 Mayıs günüdür. Göçüşüne kadar geçen 34 gün içinde kırık-dökük sözler edebildikse de, artık "Sevgilim" bi/im dünyamı/a pamuk ipliği ile bağlıydı. Son on gün içinde de "Nasılsınız Sevgilim?" suâline, tebessüm etmeye çalışarak, ancak bir "Canım!" diyebildi. Beni tanımadığından emîndim. Son günlerinde her nefes alış-verişinde "Allah!" diyordu. Suudî Arabistan'dan dönen kızını, damadını ve torunu, derinden duyan gönlünün taşkın sevinciyle kar>ılayamadı. Adetâ, dünyâya bir tül arkasından bakar oldu. O'nu tanıyan- ^ flj

19 !ar bir bakışta anlarlardı ki, Halide Nusret Hanırrv efendi, ruhunu teslim etmeden bu dünyâ ile temasını kesmiştir. Bilhassa, son üç gün içinde, ne bir şey /iyebildi, ne de içebildi. Dili bir söze varmaz oldu. Yalnızca, her nefes alış-verişinde "Allah!" diyen kalbî ses duyuluyordu. 9 Haziran Cumartesi günü, saat civarında nefes almaktaki zorluk had safhaya ulaştı. 9 Haziran'ı 10 Haz iran'a'devreden gecenin saat 24'ünde artık iyice yorulmuş, vücûdunun n mukavemetini de kaybetmeye yüz tutmuştu. Saat'in 01.49'u gösterdiği anda, 15 dakikalık bir "ölüm öncesi iyileşme"den sonra, son defa duyulur bir sesle "Allah!" diyerek, "Her nefsin ölümü tadacağını" söyleyen ilâhî hükmün haber verdiği tad'la buluştu*..ve gitti. Ne bu üftidan ve ne de bu tadı duyuran ölümden haberi bulunan sevgili kızı Işınsu Ablam, torunları Elif ve Çağrı, Elifin nişanlısı Levent'le biz başucunda, O Yıun çekildiği bu dünyâda -çaresiz- kaldık. Çırpınışta? neye yarar, neyi değiştirirdi? Evet, feryâd-figan boşuna! Ne giden geri gelir ve ne de yaradılışın değişmez yapısında bir taş oynar! Ne giden bîfcim dilimizce bir şey söyler, ne kalan bir şey dinler! Bu gizli bir oluştur ki, bir ân olup hayâtın üzerine gölgesi düştüğünde, bir kıyamet haliyle kendini paralayanlar, ölüme değil, ölene yakın olanlardır. ölüm'le başlayan ve biten bir şey var: Bi ten'e "hayat" diyorlar, başlayanı kimse bilmiyor Ben, ona da "hayat" demek istiyorum; çünkü de vamlılık "Hayy" olanın bahşettiği bir şeymiş. "Hayy" olanın bitirdiği ve başlattığı bir hayat: Bu macerayı, siz, biz, hepimiz yaşayacağız. Evet, hayâtımızda herşey bu maceraya hizmet ediyor. İnanmak zor! Tefekkür bocalıyor: Giden var, ama nereye? I İnsan, var olduğu günden beri bilmediği, fakat gerçek olduğunu hep gördüğü şeylere inanmakta zorluk çekti. Ölüm'e dâir bir şey bilmiyoruz. Zamanın hoyrat eli, "unutuşun kollarında" bu inanışı da getirecek: "Tamam!" diyeceğiz, "Gitti!" fakat, ölümü bilemeyeceğiz. O'nu ölenler biliyor ve söylüyorlar; lâkin, dillerini biz bilmiyoruz. "Sevgilim", evet "Sevgilim" de gitfî; buna önce ben inanmalıyım, ölüm hangi bileğ^bükr^e- Ji?L Dilim, "inandım!" diyor. Gönlüm! Sen ne diyorsun? Aradan on gün geçti. Kollarımda can vermesine rağmen, hemen her akşam uğradığım evinde, O'nu yatağında uzanmış bulacağım hissinin, içimin gizli bir yerinde hâlâ yaşadığını duyuyorum. Alışmak ve unutmak, hayâtın en büyük mucizeleri imiş. Fakat, alışmak zor, unutmak zor! O'na herkes bir tarafıyla sahip çıktı. Kfc minin annesi, kiminin hocası, kiminin sırdaşı, k& minin arkadaşı... kiminin iyilik meleği idi: Onlar gözyaşlarında bu kaybın ıstırabını dile getirdiler. Ben, bir akranımı kaybettim. Bunu nasıl, anlatır nasrf duyurabilirim? Şimdi, kiminle oturup, Fuzû- It'den, Şeyh Gaalib'den konuşacağım? O ürperiş feri kiminle duyacağım? Bana* hasbelkader bir mısraını hatırladığım birgafcfclin tamâmını, gönlünü sesine koyarak, sarsılarak kirh okuyacak? Bozulan içtimaî dengeyi, Türklüğün mukadderatına dâir sancıları kiminle konuşup, kiminle onunla duyduğum gibi duyacağım? Herşeye ve herkese müsâ mahalı "Sevgilim" in benimle "kendisi" olduğunu zannettiğim giden demler geri gelir mi? Buna kim muktedirdir? Şeyh Gaalib, en yakın dostu Esrar DcuVnin ardından "Nâdîde bir güher telef ettim âh!" diye inliyordu. Ben, hangi mısraı söylesem, ki O' nu incitmeyeyim? Ben^önüldaşımı, dildaşımı, akranımı kaybettim! Şair gönlümün bir mısra'a gücü yetmiyor.gaalip Dede'nin Mısrâ'ına sığınıyorum: ''Nadide bir güher telef ettiğim ah!" O'ha dâir çok şey söylenecek; takat hemen O'nu söylemeyecek gibi bir hisle boluyum; çünkü, bilenler susacak, bizler konuşacağız. Bu, ne garip bircilvedir ki, sâdece duyuluyor, seziliyor, anlatılamıyor. Gönül erlerinin "kalbin bilişi" dedikleri şey, acaba bu hâle mi benziyor? Bilemem."Sevgilim"e sorsam, "bilemem ki!" derdi; ardından müjdeli bir söz ederdi ve ben o güzel şifreyle gülerdim: "Dîdeler rûşenjsevgilim Dîdeler rûşen!" derdim. Şimdi, toprağın koynundaki azîz varlığına* bilmediğim sevgili bir yerde kanat çırpan ruhuna o şifreyle sesleniyorum: Dîdeler rûşen, Sevgilim! Dîdeler rûşen! 19

20 HALİDE NÜSRET ve ANADOLU Alemdar YALÇIN "Siz de gelin işbaşına, dostların}, gelin: Açlara ekmek dağıtalım, Susuzlara su. Açalım kapılarımızı ardına kadar: ışığa Bir kutlu alışveriştir bu: Işıklar dağıtalım ışkıszılara. Ne kula borçlu kalalım, dostlar, NeAllah'a"(l) EMİNE IŞINSU ve HALİDE NUSRET Halide Nusret ismi ile Anadolu toprağı ara^ simfö Miç bir aydın Türk kadını arasında bulunmayacak tödar yakın bir bağ vardır. Anadolu fikri ünlü sanatçımızın yaşıtları arasında bir ideal olarak yaşadığı için, birçok insan onunla Anadolu arasındaki yakınlığı böyle bir bağ olarak kabul ederler. Oysa bu köşklerinden Beyoğlu'na, oradan Avrupa'ya giden yoldan başka yer görmemiş insanların tutturdukları türküler değildir. Mütareke sonrası İstanbul rttıda aydınlarımız ard sında Anadolu, uğruna yalnız Anadolu insanının öldüğü, hele ölmek son çare ise kısa yoldan tahsil bahanesiyle Avrupa'ya kaçılan, tehlike geçince de heyecanla edebiyatı yapılan ucuz bir idealdir. (2) Oysa Halide Nusret'te Anadolu hem ideal, hem romantizm hem de realitedir. Bu yüzden de hemen hemen her eserinde bakımsız fakat güzel, câhil fakat samîmf insanımız ve toprağımız adeta gülümser. Bilhassa şiirlerinde Anadolu'nun tabiî güzellikleri Kars, Erzurum Erzincan, Urfa, Erçiyes,Suruç ve daha birçok isim ve bölge yer alır. Edebiyat tarihimiz açısından bir değer yargısına varmak gerekirse sanırız sanatçımızın kalıcı ve ölümsüz husösiyetleri arasında Anadolu birinci sırada, memleket sevgisiyle birlikte yer alacaktır. Aklımıza hemen şu soru takılabilir. Halide \usrrt, neden kendi yaşıtlarından farklı bir Anadolu 20 anlayışına sahiptir? Bu sorunun cevabı sanatçının özel hayatında yatmaktadır. Çok küçük yaşından itibaren imparatorluk sınırları içerisinde köylüsü, şehirlisi, memuru, esnafı ile Anadolu havasını teneffüs et miş; Ana-"*İ dolu'nun güzelliklerini, çirkinliklerini ve korkularını yaşamıştır. İşte bu realite onu yaşıtı yazarlardan ayıran önemli özelliğidir. Bir çocuğun hayalinde en katı realitenin bile zamanla romantik birer duyguya dönüştüğü düşünülürse, Halide Nusret'te Anadolu, realiteden kaynaklanan bir idealizm ve romantizm hâlini almıştır diyebiliriz. Nitekim hâtıralarından romanlarına, hattâ şiirlerine kadar her eserinde memleket sevgisi ve Anadolu ideali kendisini gösterir. Konusu tamamen bir aşk hikâyesi üzerine kurulan Sisli Geceler isimli romanında bile kendi Anadolu sevgisi kahramanlarına aynen aksetmiş, hatta onlarda birer humma hâlini ılmıştır. "Biliyor musun, senin mektuplarını okudukça bende Anadolu'ya gelmek arzusu âdeta bir humma oluyor. Buradakiler pek yalnız kalacak diye düşünmesem bir dakika durmayacağım. "(3) Esas itibariyle konusu kadın-erkek münasebetine dayanan diğer romanlarında da Anadolu, Anadolu'ya gitmek bir ideal olarak kendisini gösterir. Aile 4^

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır. BEŞ HECECİLER Milli edebiyattan etkilenen Beş Hececiler, milli kaynaklara dönmeyi ilke edinmişlerdir. Şiire I. Dünya Savaşı Milli Mücadele yıllarında başlayıp Mütareke yıllarında şöhret kazanan edebi topluluktur.

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Nisan 20, 2017-11:17:00 Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde, 26 ülkeden, "39. TRT Uluslararası 23 Nisan

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) Yahya Kemal Beyatlı 2 Aralık 1884 tarihinde bugün Makedonya sınırları içerisinde bulunan Üsküp te dünyaya geldi. Asıl adı Ahmet Agâh tır. Şehsuvar Paşa torunlarından olduğu

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 27 Aralık 1936 Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı

Detaylı

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber Beykoz Yerel Basını: "Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ" Tüm Ülkede kutlanan Öğretmenler Günü Beykoz'da da coşkuyla kutlanırken, bu özel günde öğretmenlerimiz için çeşitli etkinlikler ve ziyaretler

Detaylı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı. İSTİKLÂL MARŞI'MIZ Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı. Kimisi yazılmış bilmem hangi krala; lorda, barona. Küçümsemem ama, benzetirim

Detaylı

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan.

temlerini işlediği şiirlerinden bazıları: Yol Düşüncesi, Sessiz Gemi, Rintlerin Akşamı, Ufuklar, Mehlika Sultan. TANITIM: 1912 den sonra şiir ve dil üzerinde yoğunlaşan Yahya Kemal, tarih, dünya görüşü ve aşk konuları çerçevesinde eserini oluşturdu. Mükemmel ve öz şiir anlayışını benimseyen şairin şiirlerinin sayısı

Detaylı

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...

Detaylı

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI HÜRRİYET İLKOKULU 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI 1 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI Sayın Müdürüm, Saygı Değer Öğretmenlerim,Kıymetli

Detaylı

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM ATATÜRK ANLATIYOR 1 2 1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM Sahibi Atatürkçü Düşünce Derneği adına: Tansel ÇÖLAŞAN Yazı Kurulu Ayşe Nejla ÖZDEMİR (ADD önceki GYK Üyesi, Matematik Öğretmeni ) Alaattin ATALAY

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14 MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/2012 23:14 1.Aşağıdaki sanatçılarımızdan hangileri Beş Hececiler grubunda yer alır? A) Orhan Veli Kanık Ahmet Kutsi Tecer B) Yusuf Ziya Ortaç Faruk Nafiz Çamlıbel

Detaylı

KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR

KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ 2016-2017 OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR YARIŞMALARIMIZ Güzel Şiir Okuma Yarışması Şehitler Ölmez Konulu Resim Yarışması Kainatın Efendisi Peygamber Efendimiz (SAS) Konulu Kompozisyon

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları

Genç Kalemler, şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları bakımından ikiliğe düşürdü; edebiyatı cedide ve fecriati

Detaylı

8, Safsaf sokak Emirrân Tel. 63 52 31 27 Ağustos 1963. Muhterem Bey Efendi

8, Safsaf sokak Emirrân Tel. 63 52 31 27 Ağustos 1963. Muhterem Bey Efendi 8, Safsaf sokak Emirrân Tel. 63 52 31 27 Ağustos 1963 Muhterem Bey Efendi Yılmaz öztuna Beye 20/8/1968 tarihiyle yazdırınız mektubu gördüm. Orman Mektebinin Sami Paşa tarafından tesis edildiği "lalnamei

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan 2010 16:15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4075. 1 / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden, Çemberlitaş taki dedesinin konağında büyüyen şair, Amerikan ve Fransız kolejlerinde başladığı ilk ve lise öğrenimini Deniz Lisesi nde tamamladı. İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü nü 1924 te bitirince

Detaylı

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günü parlatan gözler. Havayı yumuşatan nefes. Yüzlere gülücük dağıtan dudaklar. Konuşmadan anlatan kaşlar. Bana şiir yazdırtan o parmaklar. (23.06.2004) M. Mehtap Türk - Günaydın Günaydın...

Detaylı

SÂMİHA AYVERDİ KİMDİR? Hazırlayan: E. Seval YARDIM

SÂMİHA AYVERDİ KİMDİR? Hazırlayan: E. Seval YARDIM SÂMİHA AYVERDİ KİMDİR? Hazırlayan: E. Seval YARDIM Handır bu gönlüm, ya misafirhane Derd konuklar, derman konuklar, hayâl konuklar, melâl konuklar; mümkün konuklar, muhal konuklar. Hele hasret, hiç çıkmaz

Detaylı

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü Selman DEVECİOĞLU Gönül Gözü SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ENGELLİLER BİRİMİ YAYINLARI Yayın No: 4 Editör Prof. Dr. Recep Toparlı Baskı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Matbaası Kapak ve İç Düzen Sivas Cumhuriyet

Detaylı

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) ÖZEL GÜNLER Aşağıdaki önemli günlerden

Detaylı

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır.

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır. 30.10.2015 DENİZATI ndan Herkese Merhaba! Haftanın ilk günü sohbet saatimizde herkes hafta sonu neler yaptığını anlattı. Duvarda asılı olan Atatürk resimlerine dikkat çeken öğretmenimiz onu neden asmış

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Ekim 01, 2016-1:20:00 Başbakan Binali Yıldırım, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla Seyranbağları Huzurevi

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ İSMEK İN USTALARI ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ 10-17 MART 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan eserlerin hiçbiri zahmetsiz,

Detaylı

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Bülteni

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Bülteni KTSO BAŞKANLARINDAN KARAMAN OSB DE ÇIKAN BÜYÜK YANGIN A GEÇMİŞ OLSUN MESAJI Odası Meclis Başkanı M. Gökhan Alkan ve Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Odası Meclis Başkanı Toktay, Organize Sanayi Bölgesinde

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ABD YENİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI SEMİNER ÇALIŞMASI Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri Konuşmacı Emre ERDOĞAN Beylerbeyi nde doğmuşum, bostanlara karşı bir evde yıl 1895 babam,

Detaylı

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti: Türk Ocakları Genel Merkezi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Efendi BARUTCU, Türk Ocakları nın 100 üncü kuruluş yıldönümü kutlamaları çerçevesinde, Sönmeyen Ocak Türk Ocakları ve Türkiye nin Geleceği konulu

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR...11 GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi...13 BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...27 5 İKİNCİ BÖLÜM Husrev ü Şirin Mesnevisinin İncelenmesi...57

Detaylı

TEMEİ, ESER II II II

TEMEİ, ESER II II II 1000 TEMEİ, ESER II II II v r 6n ıztj BEHÇET K E M A L Ç A Ğ L A R MALAZGİRT ZAFERİNDEN İSTANBUL FETHİNE (Dört destan) BİRİNCİ BASILIŞ DEVLET KİTAPLARI MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ _ İSTANBUL 1971 1000 TEM EL

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER İnsana eliyle kazandığından başkası yoktur. Simyacılık gafil işidir HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER BU BÖLÜMDE: Kim vardı diyâr-ı kîmyâya (Ayrıca bakınız: Gaflet içinde yaşamak) Allah bes, baki

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

Kahraman Kit Misafirlikte

Kahraman Kit Misafirlikte Technical Assistance for Promoting Registered Employment Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi Bu proje Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir. This project

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDEKİ BAĞIMSIZ SANATÇILAR YAHYA KEMAL BEYATLI (1884 1958) Şiirleri Milli edebiyat akımına uymaz, daha çok makale ve konferanslarında bu akımı

Detaylı

Sayın Okul Müdürüm, Saygıdeğer Basın Mensupları, Değerli Misafirler, Sevgili Öğrenciler,

Sayın Okul Müdürüm, Saygıdeğer Basın Mensupları, Değerli Misafirler, Sevgili Öğrenciler, Sayın Okul Müdürüm, Saygıdeğer Basın Mensupları, Değerli Misafirler, Sevgili Öğrenciler, Azıcık duyarlılık, birazcık özveri! düşüncesiyle 10-16 Mayıs Engelliler Haftasında; farklılıklarımızı değil bizi

Detaylı

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda: ilkokulu E-DERGi si 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda: 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Siir: Dünya Çocuk Bayramı Hikaye: Sagır Kaplumbaga Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur Siir: 23 Nisan Söylediklerimiz

Detaylı

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi. Malum ülkemiz son dönemde Globalleşen dünya ile birlikte oldukça sıkıntılı. Halk olarak bizlerde de pek çok sıkıntılar var. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sıkıntılar, sabotaj planları, suikast planları. Darbe

Detaylı

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( ) (1874-1931) Servet-i Fünun akımının önemli romancılarından biri olan Mehmet Rauf, 1875 de İstanbul da doğdu. Babası Hacı Ahmet Efendi, bir sağlık kurumunda çalışan bir memurdu. Önce Balat ta ki Defterdar

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler SORU- Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? MUHAMMED DİKAL

Detaylı

ÇOK AMAÇLI SALONUMUZA KAVUŞTUK OKUL MÜDÜRÜMÜZ TURGAY YOLCU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DEĞERLENDİRDİ. Hazırlayan: MÜCAHİT KARAKUŞ Sayfa: 1

ÇOK AMAÇLI SALONUMUZA KAVUŞTUK OKUL MÜDÜRÜMÜZ TURGAY YOLCU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DEĞERLENDİRDİ. Hazırlayan: MÜCAHİT KARAKUŞ Sayfa: 1 Y A K A M O Z G A Z E T E S İ HAZİRAN 2013 EĞERCİ İLKOKULU / ORTAOKULU YIL: 2 SAYI: 4 OKUL MÜDÜRÜMÜZ TURGAY YOLCU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DEĞERLENDİRDİ Saygıdeğer öğretmenlerimiz, sevgili öğrenciler

Detaylı

MEDYA. Uluslararası Arapça Yarışmaları BASIN RAPORU

MEDYA. Uluslararası Arapça Yarışmaları BASIN RAPORU 2013 BASIN RAPORU ARAPÇA HEYECANI 4 YAŞINDA Son zamanlarda coğrafyamızda meydana gelen politik ve ekonomik gelişmeler, Arapça dilini bilmenin ne kadar önemli olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne

Detaylı

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ -Okul nedir? Okulumuzu tanıyoruz.okulumuzun bölümlerini tanıyoruz. -Okulda kimler çalışır ve ne iş yaparlar öğreniyoruz.

Detaylı

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR LYS YE HAZIRLIK TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR Ş. İBRAHİM YILDIRIM Beta Yayın No : 3350 2. Baskı Ocak 2016 - İSTANBUL ISBN 978-605 - 333-508 - 5 Cop yright Bu ki ta bın bu ba sı sı nın Tür

Detaylı

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır.

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır. MUSTAFA KARAŞAHİN İLKOKULU 4. SINIFLAR DEĞERLER EĞİTİMİ ÇALIŞMASI MART 2016 SINIFI DEĞER ADI.-. BARIŞ VE VATANSEVERLİK Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik

Detaylı

KOMPOZİSYON ATEŞBÖCEĞİNE ÖVGÜ Bazen öğrencilere yazmanın ehemmiyetinden falan bahsediyorum. Çoğu, yazacağım da ne olacak, der gibi bakıyor yüzüme. İçlerinden bunu dillendirenler de oluyor arasıra.

Detaylı

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Soruları cevaplayınız. OKULUMUZ Her yerden daha güzel, Bizim için burası. Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burda, Birçok arkadaş burda, İnsan nasıl sevinmez,

Detaylı

NECİP FAZIL KISAKÜREK

NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK kimdir? Necip fazıl kısakürekin ailesi ve çocukluk yılları. 1934e kadar yaşamı 1934-1943 yılları hayatı Büyük doğu cemiyeti 1960tan sonra yaşamı Siyasi fikirleri

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın Irmak Tank Tank 1 Vedat Yazıcı TURK 101-40 21302283 AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA Yalnız, huzurlu bir akşamda; şiire susadığınızda huzurunuzu zorlayacak bir derleme Üstü Kalsın. Mutsuz etmeye

Detaylı

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI AĞUSTOS 2017 Bülten 4 AĞUSTOS 2017 BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI Burdur 1 inci, 2 inci Organize Sanayi Bölgesi ve Isparta Süleyman Demirel Organize Sanayi

Detaylı

Sevgili Yol Arkadaşım Hasan ERÖKSÜZ; Kaybedilmiş bir dostun ardından yazı yazmak

Sevgili Yol Arkadaşım Hasan ERÖKSÜZ; Kaybedilmiş bir dostun ardından yazı yazmak -B İ Z D E N Sevgili Yol Arkadaşım Hasan ERÖKSÜZ; Kaybedilmiş bir dostun ardından yazı yazmak Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, cümlelerin bağlanamadığı, boğazınıza bir şeyin düğümlenip oturduğu o an İnsan

Detaylı

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ İÇİNDEKİLER BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri HEDEFLER TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

Detaylı

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 03.09.2018 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

"ben sana mecburum, sen yoksun."

ben sana mecburum, sen yoksun. Ad-Soyadı: Kübra Nur Akkoç Numara: 21302138 Ders - Şube: Türkçe 101-19 Öğretmen: Başak Berna Cordan Tarih: 17.11.2014 "ben sana mecburum, sen yoksun." Kavuşulamayandı. Erişilemeyen hedefti, sonu mutlu

Detaylı

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ 5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ HAZIRLIK SINIFI EKİM AYI ŞARKILARIMIZ OKULUMA BAŞLADIM BİR DÜNYA BIRAKIN SONBAHARIN SESLERİ SEVİMLİDİR HAYVANLAR HOŞ GELİŞLER OLA Her gün erken kalkarım Önce yüzümü

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BU ÖDEVİN HAZIRLANMASINDA MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BURCU OLGUN GÜLŞAH GELİŞ VE FATMA GEZER TARAFINDAN ORTAK HAZIRLANMIŞTIR. BİLGİSAYAR 1 DERSİ PROJE ÖDEVİ NURAY GEDİK

Detaylı

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü Yirminci asrın ilk yarısının sonlarına doğru Fransa da ortaya çıkan felsefi bir akımdır.

Detaylı

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR ÖTÜKEN Ârif Nihat Asya BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Şiirler: 1 BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Servet Asya ya Armağanımdır. DESTAN O zaferler getiren atların Nalları altındanmış; Gidişleri akına, Gelişleri akındanmış.

Detaylı

Selam size ey yüce şehitler, Yahya Çavuşlar, Koca seyitler. Uyuyan nice adsız yiğitler, Adınızı tarihe yazmaya geldim.

Selam size ey yüce şehitler, Yahya Çavuşlar, Koca seyitler. Uyuyan nice adsız yiğitler, Adınızı tarihe yazmaya geldim. Selam size ey yüce şehitler, Yahya Çavuşlar, Koca seyitler. Uyuyan nice adsız yiğitler, Adınızı tarihe yazmaya geldim. Tarihimizin altın sayfalarında yer alan en büyük zaferlerimizden biri olan Çanakkale

Detaylı

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12 Fecr-i Âti edebi topluluğundan sonra 1928 yılında Yaşar Nabi Nayır, Sabri Esat Siyavuşgil, Muammer Lütfi Bahşi, Kenan Hulusi Koray, Ziya Osman Saba, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret Solok gibi biri

Detaylı

Ýçindekiler Kayseri Ýli Yardým Derneði Ýstanbul Þubesi Adýna Sahibi, Dernek Baþkaný Yayýn Yönetmeni Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü M. Orhan CEBECÝ Dergi Komisyonu Gamze POSTAAÐASI Rýfat DEDEMAN Danýþma Kurulu

Detaylı

"15 Temmuz Şehidimiz hemşehrimiz Mustafa Cambaz ın kendisi artık belki aramızda değil, ancak onun Fotoğrafları Batı Trakya da sergileniyor.

15 Temmuz Şehidimiz hemşehrimiz Mustafa Cambaz ın kendisi artık belki aramızda değil, ancak onun Fotoğrafları Batı Trakya da sergileniyor. ŞEHİDİMİZ MUSTAFA CAMBAZ ARTIK ARAMIZDA DEĞİL AMA FOTOGRAFLARI MEMLEKETİNDE SERGİL "15 Temmuz Şehidimiz hemşehrimiz Mustafa Cambaz ın kendisi artık belki aramızda değil, ancak onun Fotoğrafları Batı Trakya

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

Akıl Fikir yayınlarından yeni kitaplar

Akıl Fikir yayınlarından yeni kitaplar On5yirmi5.com Akıl Fikir yayınlarından yeni kitaplar Akıl Fikir Yayınlarından çocuk kitapları ve hikaye kitapları. Yayın Tarihi : 24 Şubat 2016 Çarşamba (oluşturma : 1/5/2017) Akıl Fikir yayınları yeni

Detaylı

Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi, Orhan Seyfi Orhon, 1919, (Şiirler 1970)

Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi, Orhan Seyfi Orhon, 1919, (Şiirler 1970) Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi, Orhan Seyfi Orhon, 1919, (Şiirler 1970) ORHAN SEYFİ ORHON(1890-1970). İstanbul da ilk ve lise eğitiminden sonra girdiği Hukuk Fakültesi den mezun olur (1914). Kısa süreli memurluktan

Detaylı

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 13.5.2006 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfinle kurul Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI AHMET HAŞİM ( 1884 1933 ) Fecriati topluluğunun en önemli şairi olup modern Türk şiirinin kurucularından biridir. Türk edebiyatında akşam şairi olarak da tanınır. Sanat

Detaylı

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. (Kur an 50/16 Kaf)

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. (Kur an 50/16 Kaf) Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. (Kur an 50/16 Kaf) Her uzun yol bir adımla başlar. Olmasını istediğimiz her şey uzun

Detaylı

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri büyük yazılır. Cesur Yumak Nevşehir Japon Azerbaycan Ağrı Dağı Anıtkabir Cümleler her zaman büyük

Detaylı

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI \ ' I \ f T (_ U f>iz/l ENVER NACİ GÖKŞEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ.1970 TDK TANITMA YAYINLA R I TÜRK DlLlNE EMEK

Detaylı

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN MUTLU HAFTALAR Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok BÜYÜK HARFLERIN KULLANIMI Emir Defne Özel isimlerin ilk harfleri

Detaylı

23 NİSAN. Ferit Ragıp TUNCOR

23 NİSAN. Ferit Ragıp TUNCOR 23 NİSAN Vatan ufuklarında esiyordu korkunç yel, Her kalp keder içinde, bütün gönüller kıştı. Biz yeryüzünde yokken, bundan yıllarca evvel, Bu cennet Türk yurdunu, kara bir sis sarmıştı. Bir mucize ansızın

Detaylı

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE Ekim 2013 Sayı 1 Yazar; HARUN ŞEN 1 İçindekiler KALDIRIMLAR 1... 3 DİYET... 4 ÇOCUKLARINIZA ZAMAN AYIRIN... 5 2 KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama

Detaylı

> / f / Cumhuriyet 9387 V > Ü,

> / f / Cumhuriyet 9387 V > Ü, BÜYÜK KAYBIMIZ MalatyalI Hacı Müminzade merhum Hüseyin İnan ve merhume Rabia İnan ın oğullan, profesör Dr. Jale Inan m kıymetli eşi, Hüseyin İnan m sevgili babası, eski Müzeler Müdürü merhum Aziz Oğan

Detaylı

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde!

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde! Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde! İstanbul, bu yıl ikinci kez Mevlana Celaleddin-i Rumi nin ölüm yıldönümü olan Şeb-i Arus törenlerine ev sahipliği yapıyor.

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı