SOĞUK SAVAŞ SONRASI ABD NİN ORTADOĞU POLİTİKASI. Selim KURT

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SOĞUK SAVAŞ SONRASI ABD NİN ORTADOĞU POLİTİKASI. Selim KURT"

Transkript

1 Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Eylül 2014 September 2014 Yıl 7, Sayı XIX, ss Year 7, Issue XIX, pp DOI No: SOĞUK SAVAŞ SONRASI ABD NİN ORTADOĞU POLİTİKASI Selim KURT Özet Ortadoğu bölgesi gerek jeo-politik konumu gerekse de zengin fosil enerji kaynakları nedeniyle her zaman için dünyadaki büyük devletlerin güç mücadelesinin merkezinde yer almıştır. I. Dünya Savaşı öncesinde ve iki savaş arası dönemde bölge, büyük ölçüde, dönemin önde gelen güçleri olan İngiltere ve Fransa nın etkisindeydi. II. Dünya Savaşı ndan bu ülkelerin tükenmiş bir şekilde çıkmaları ve Sovyet Rusya nın anılan ülkelerin bıraktığı boşluğu doldurmak için harekete geçmesi gibi nedenlerle o döneme kadar izolasyonist bir politika uygulamakta olan ABD bölgeye doğrudan müdahil olmaya başlamıştır. Özellikle Soğuk Savaş ın sona ermesiyle dünyadaki tek süper güç haline gelen ABD bölgenin de en önemli aktörü olmuştur. Yürüttüğü politikalarla da bölge siyasetinin temel belirleyicisi konumundadır. Anahtar Kelimeler: Ortadoğu, 11 Eylül, Suriye, Teröre Karşı Savaş. Middle East Policy of The USA After The Cold War Abstract The Middle East region is always centrally located in power struggle of big powers of the World because of its geo-political location and rich fossil energy resources. The region was controlled by Britain and France, who were the leading countries of that period, before the First World War and between the two wars (First and Second World Wars). But America, who had been experienced isolation policy, started to step into region directly due to exhaustion of Britain and France following to the Second World War and took action of Soviet Russia for filling the gap of these two states in the region. America, who became only super-power of the World following to completion of Cold War, also became the most important actor of the region, as well. And she became the key determinant of region by the policies, followed by her. Key Words: Middle East, September 11, Syria, The War on Teror. Öğr. Gör., Giresun Üniversitesi, Keşap Meslek Yüksekokulu

2 Selim Kurt Giriş Ortadoğu ifadesi coğrafi bir tanımlamadan daha çok, siyasi bir tanımlama niteliğinde olup, büyük ölçüde bölge dışındaki büyük güçler tarafından oluşturulmuştur. Esasen Ortadoğu bölgesinin sınırları da I. Dünya Savaşı ndan sonra dönemin egemen güçleri olan İngiltere ve Fransa tarafından çizilmiştir. ABD nin Ortadoğu bölgesine yönelik ilgisi bölgenin zengin petrol yataklarına sahip olduğunun keşfedildiği 1920 li yılları kadar geri götürülebilirse de, bu dönemdeki ilgi esasen, ABD li petrol şirketlerinin bölge petrollerinden pay almaya yönelik çabalarından ibarettir. Bu nedenle ABD nin ülke olarak Ortadoğu ya yönelik bir politika oluşturması II. Dünya Savaşı ndan sonraki döneme rastlamaktadır. II. Dünya Savaşı nı takiben dünyanın SSCB ve ABD nin önderliğinde ideolojik temelli iki kutuplu bir hal alması ve savaş sonrasında SSCB nin Ortadoğu bölgesindeki ağırlığını artırmaya başlaması ve iki savaş arası dönemde bölgenin esas oyuncuları olan İngiltere ve Fransa nın II. Dünya Savaşı ndan zayıflayarak çıkmaları dolayısıyla bölgede güç boşluğunun oluşması gibi nedenler, birazda kendiliğinden, ABD yi Ortadoğu politikasının içerisine çekmiştir. Ortadoğu nun dünya petrol rezervlerinin % 60 dan fazlasına ve doğalgaz rezervlerinin ise yaklaşık olarak % 35 ine sahip stratejik bir bölge olması, blok liderleri olan SSCB ve ABD nin bölge üzerinde hakimiyet yarışına girişmesinin temel gerekçesidir. Bölge üzerindeki mücadele Soğuk Savaş sonrası dönemde, SSCB nin dağılıp, ABD nin dünyadaki tek süper güç olarak kalmasından sonra da devam etmiştir. SSCB nin dağıldığı 1991 sonu ile 11 Eylül olaylarının gerçekleştiği 2001 yılına kadar ABD, tek süper güç olarak kalmasına da paralel olarak, özellikle Irak ın Kuveyt i işgalinde de görüldüğü üzere, bölgede önemli bir hegemonya kurmuştur, ancak bölgedeki aktivitelerinde şeklen de olsa, bölge devletleri ile uluslararası örgütlerin desteğini almaya özen göstermiştir. Diğer taraftan 11 Eylül olayları, ABD nin bölgeye yönelik politikasını sertleştirmiş ve özelikle 2003 yılında Irak ın işgalinde de görülebileceği üzere, ABD tek taraflı olarak (bölge ülkelerinin ya da uluslararası örgütlerin desteğini aramadan) bölgedeki olaylara müdahale etmiş ve terörizmin kaynağı olarak gördüğü bölgedeki otoriter rejimleri gerekirse zor kullanarak demokratikleştirme politikası gütmüştür. Ancak uygulanan bu politikanın bölgede ABD nin inandırıcılığını azaltması (yani yumuşak gücünü aşındırması), ABD ye ekonomik ve askeri olarak zarar vermesi, dünya sahnesine Rusya, Çin vb. gibi büyük güçlerin çıkmaya [168]

3 Soğuk Savaş Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası başlaması ve demokrasinin güç yoluyla promosyonu politikasının Ortadoğu da köktenci akımları tetiklemesi gibi nedenlerle ABD bu politikasından, özellikle 2009 yılında Başkanlığa Barack Obama nın seçilmesiyle, vazgeçti. Başkan Obama, Bush döneminde uygulanan politikaların neden olduğu (yukarıda da sayılan) sakıncalar nedeniyle, bölgede ABD nin yumuşak gücünü aşındıran ve köktenci akımları güçlendiren demokrasinin promosyonu politikasından vazgeçerek, ABD nin güvenliğini önceleyecek daha pragmatik ve çok-taraflı istikrar politikalarını uygulamaya koymuştur. Bu çerçevede, çalışmamızda, bölgeye yönelik ABD politikası, sırasıyla Ortadoğu nun Jeopolitik Konumu ve Soğuk Savaş Öncesi Ortadoğu daki Genel Durum, Soğuk Savaş ve Soğuk Savaş Sonrası Dönemde ABD nin Ortadoğu Politikası, 11 Eylül Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası ile Obama ve Arap Baharı başlıkları altında incelenmeye çalışılacaktır. 1. Ortadoğu nun Jeopolitik Konumu ve SSCB nin Dağılmasından Önce Ortadoğu daki Genel Durum Ortadoğu her şeyden önce yalnızca bir bölgenin değil, aynı zamanda o bölgede süre giden düzenin de adıdır. Bu isim ona dışarıdan bakan birileri tarafından konulmuş ve bu coğrafya, bölgedeki müesses nizamın ana referans noktası olan Avrupa ya belirli bir mesafede konumlandırılmıştır. Ortadoğu bölgesi ve Ortadoğu düzeni Batılı olmadığı gibi, tam Doğulu olarak da kabul edilmemektedir. Aralarda bir yerde, sanki Batı nın kıyısına doğru üretilmiş bir münhasır bölge statüsündedir. Kendi hukuku ve özgün işleyiş mekanizmaları vardır. Bu düzenin çerçevesi 20. yüzyılda çizilmiş ve içi o dönemin koşullarında doldurulmuştur (Arıboğan, 2013: 81). Günümüzde Ortadoğu olarak adlandırılan coğrafya; Türk-İran havzası (Türkiye, İran, Afganistan) Arap Yarımadası (Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Umman, Katar, Yemen) Bereketli Hilal diye tabir edilen bölge (Irak, İsrail, Ürdün, Lübnan, Suriye) ve Afrika kıtasındaki Mısır dan müteşekkildir. Ortadoğu, oldukça geniş bir alana sahip ve barındırdığı petrol rezervleri sebebiyle büyük devletlerin ilgisini daima üzerine çekmiş bir bölgedir. Yaklaşık olarak 15 milyon km² alana ve 450 milyon nüfusa sahiptir. Ortadoğu adeta medeniyetlerin beşiği durumunda olup başta İslam dini olmak üzere Hıristiyanlığın, Yahudiliğin ortaya çıktığı ve yayıldığı bir bölgedir. Deniz havzası bakımından dünyada çok önemli geçiş yollarının bulunduğu (Süveyş, boğazlar, Basra körfezi vb..) önemli bir alandır. Ayrıca bölge, bu [169]

4 Selim Kurt özellikleri yanında, ekonomik anlamda da son derece hayati bir öneme sahiptir. Dünya petrol rezervlerinin % 60 ından fazlası, doğalgaz rezervlerinin ise yaklaşık %35 i bölgede bulunmaktadır. Çok uzun bir süre Osmanlı yönetimi altında kalan Ortadoğu, Osmanlı nın yıkılış sürecinde Batılı emperyalist güçlerin eline geçmeye başlamış, I. Dünya Savaşı sonunda da tamamen Batı kontrolüne girmiştir. Osmanlı'yı bu bölgeden sürmek ve kendi egemenliklerini bölgeye yaymak isteyen İngiltere ve Fransa, özellikle Ortadoğu'nun dünyanın en zengin petrol yataklarını barındırdığının fark edilmesiyle birlikte, bölgeyi paylaşma yarışına giriştiler. Bölge üzerinde benzeri hayalleri olan Almanya ve Rusya'yı I. Dünya Savaşı ile diskalifiye ettikten sonra da bölgeyi gerçekten paylaştılar. 20. yüzyılda bölgeye üçüncü bir güç daha girmiştir: Siyonizm, yani Filistin'de bir Yahudi Devleti kurma hedefindeki radikal Yahudi milliyetçiliği. Siyonistler Ortadoğu'ya henüz Sultan Abdülhamit zamanında girmek istemişler, ama Sultan'ın sert tepkisi nedeniyle beklemek zorunda kalmışlardır. Bölgenin Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliğinden çıkması, onlar için altın bir fırsat olmuştur. O dönemde, Ortadoğu da, özellikle Ortadoğu nun doğusunda hâkim güç İngiltere dir. Ancak II. Dünya Savaşı nın sonunda, İngiltere İmparatorluğunu tasfiye ederken, yavaş da olsa terk ettiği bölgelerden birisi de Ortadoğu dur (Erol, 2010). ABD, dünya sahnesine her ne kadar I. Dünya Savaşı nda çıkmışsa da etkili bir aktör olarak rol üstlenmesi, II. Dünya Savaşı ve sonrasında olmuştur. ABD nin Ortadoğu ya girişi konjonktürel gelişmelerin de etkisiyle olmuştur denilebilir. İngiltere, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde bölgeden çekilmeye başlarken; bölgede Amerikan etkisi artmaya başlamıştır (Akbaş, 2011: 2). ABD nin Ortadoğu bölgesinde kendisinin de bulunması gerektiğini anlaması II. Dünya Savaşı sonrasına rastlar. Bunun en önemli nedeni, Soğuk Savaşın getirdiği algılama sonucu ABD nin, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği nin (SSCB) bölgeye inmesini önlemek istemesidir. Neticede iki-kutuplu dünya sisteminde kutbun birini oluşturan ABD, bu özelliğine uygun bir rolü uluslararası arenada oynamak zorundadır, bunun için de enerji kaynaklarına ya sahip olmalı ya da yakın olmalıdır. Kısaca bu kaynakları kontrol etmeli ya da en azından kutbun diğer ucunun stratejik hedeflerini gerçekleştirmesine mani olmalıdır. II. Dünya Savaşı sona ermesiyle, dünya sistem olarak iki-kutuplu bir yapı alırken, Soğuk Savaş yılları başlamış ve dünya yeni bir şekle bürünmeye hazırlanmıştır (Erol, 2010). [170]

5 Soğuk Savaş Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası Rus Çarları nın yeni topraklara karşı besledikleri arzular ve Batılı güçlerin, Çarların bu isteklerine verdikleri karşılıklar Soğuk Savaş ın habercisi olmuştur. XIX. yüzyılda Batılı güçler birliği, Avrupa da Rus yayılmacılığını engellemiş ve bu arada Japonlar da aynı işi Asya da gerçekleştirmiştir. II. Dünya Savaşı, Almanların ve Japonların güçlerine son vererek Fransa ve İngiltere yi zayıflatmıştır. Böylece Rus yayılmacılığının önündeki bu geleneksel engeller de ortadan kalkmış ve daha da önemlisi, savaşın sona ermesiyle, XIX. yüzyıldan beri, Yunanistan dan Türkiye ye ve İran üzerinden Afganistan a kadar oluşturulan güvenlik kuşağıyla Ortadoğu ve Yakın Doğu da Rus yayılmacılığını engellemiş olan İngiltere, Büyük Oyunu devam ettirebilecek güçten yoksundur (Knutsen, 2006: 308). Bu çerçevede, SSCB nin önünde yayılmasını engelleyebilecek bir güç kalmadığı ve geleneksel Batılı güçlerin gerilemesini takiben, ABD, bir bakıma mecburen, bu güçlerin boşluğunu doldurmak için dünya meselelerine daha çok müdahil olmaya başladığı için, II. Dünya Savaşı nın sona ermesi ile uluslararası sistemin güç yapısı ABD ve SSCB nin dengeleyici gücü ile iki-kutuplu bir sisteme dönüşmüş ve bu iki devlet II. Dünya Savaşı sonrası dönemde güç için mücadele etmeye başlamıştır. ABD ve SSCB arasındaki mücadele iki zıt ideoloji arasındaki bir mücadele ile etkileme üzerinde bir savaş olmuş ve bu mücadele ve savaş, Soğuk Savaşı hızlandırmıştır. Hasım süper-güçler arasındaki stratejik etki alanlarından biri ise Ortadoğu dur (Ward, 2006: 1). Ortadoğu nun stratejik önemi, Soğuk Savaş döneminde SSCB nin yayılmacı bir siyaset takip etmesinden dolayı sürekli artmaya başlamıştır. Bunun nedeni de Batılı Devletlerin Sovyetler in bu yayılmacı politikasını önlemek istemeleridir. ABD nin liderliğini üstlendiği Batı dünyasının yeni strateji planlarında Türkiye, Yunanistan ve İran, Yakın Doğu da Sovyet yayılmacılığını önleme politikasında bir kalkan olarak görülüyordu. Arap ülkelerinin ve İsrail in Avrupa, Asya ve Afrika arasında doğal bir köprü teşkil etmelerinden dolayı, bu ülkelerin uluslararası komünizmin eline düşmemeleri gerekiyordu (Sönmezoğlu, 1994: 89-90). Bu çerçevede, Amerika nın II. Dünya Savaşı sonrası güvenlik politikasını SSCB nin çevrelenmesi stratejisi oluşturdu yıllarda dağılma emareleri göstermeye başlayan ve Gorbaçov un iktidara gelmesiyle bu süreci tersine çevirmek için çeşitli reform programları uygulamaya koyan SSCB, tüm bu tedbirlere karşın, 1991 yılı sonunda resmen dağıldı. SSCB nin dağılmasıyla çift kutuplu sistem de sona ermiş ve tek-kutuplu sistemin başlaması bütün dünyada istikrarsızlıklara yol açmıştır. Ortadoğu [171]

6 Selim Kurt bölgesi, ABD nin Soğuk Savaş sonrasında en çok sorunla karşı karşıya kaldığı ancak hayati çıkarlarını da korumak zorunda olduğu bir bölgedir. Soğuk Savaş ın sona ermesi ile ABD nin Ortadoğu daki durumu ve Ortadoğu daki sorunları yeni bir hal almıştır (Erol, 2010). 2. Soğuk Savaş Sonrası Dönem ve ABD nin Ortadoğu Politikası 1991 de Sovyetler Birliği nin çökmesi bir dönüm noktasıdır. Bu çöküş, yoğun ideolojik rekabetin damgasını vurduğu uzun dönemi kapamış ve devletlerarası ilişkilerin yeniden düzenlenmesini gündeme getirmiştir. Eski devletlerarası yapıların yıkılması benzer jeopolitik yapıları da çözdü. Kitle iletişiminin yeni aygıtlarıyla dikkatleri üzerine çekilen dünya çapındaki belirsizlikleri körükledi ve toptan üretiminin küresel araçları kadar dünyadaki kitle imha araçlarının gelişimini de derinden etkiledi. Öncü güç olarak Birleşik Devletler in yer aldığı Batı, bu mücadelenin galibiydi. Pek çok Batılı, Sovyetler Birliği nin çöküşü ve Soğuk Savaş ın sona ermesini büyük bir sevinçle karşıladı da uluslararası gelişmeleri izleyen Batılı gözlemciler, liberal-demokratik Batı nın zaferini ilan ederek silahların önemli ölçüde azaltılacağı, barış ve refah dönemi yolunun açıldığı iddiasında bulundular ve ütopyacı teorileri gündeme getirdiler. Bu çerçevede Birleşik Devletler dünyadaki gelişmelerde daha bencilce bir rol oynamaya başladı. Irak ın Kuveyt i işgali, Yugoslavya nın şiddetli bir şekilde çözülüşü, Kafkasya ve Ruanda da kaos ve savaşların patlak vermesi, Soğuk Savaş sonrası iyimser cenahta yer alanları düş kırıklığına ve belirsizliğe sevk etti. Bu gelişmeler acı veren sürprizlerdi ve Soğuk Savaş sonrası siyaseti, sahip olduğu ütopik fikirlerden arındırdı. Söz konusu gelişmeler, Birleşik Devletler in, hala dünyadaki gelişmelerde öncü bir rol oynadığını kanıtladı ve Soğuk Savaş sonrası dünyasında düzenin sağlanmasında Amerikan liderliğine ihtiyaç duyulduğunu gösterdi. Bu itiraf, Amerika nın eski etkisini yitirmekte olduğu yolundaki görüşleri boşa çıkardı ki bu görüşler, 1970 lerin ortalarından beri pek çok uluslararası ilişkiler uzmanınca dillendiriliyordu. Bu durum, barış, demokrasi ve insan hakları adına uluslararası işbirliği ve Birleşmiş Milletler in müdahalelerinin (Kamboçya, Somali ve Bosna da) lehine işleyen yeni bir siyasi ortamın var olduğunu ileri süren yeni bir siyasal duyarlılık oluşturdu (Knutsen, 2006: ). [172]

7 Soğuk Savaş Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası Haziran 1992 deki bir konuşmasında Başkan Bush, Yeni Dünya Düzeni nden şu şekilde bahsetmekteydi: dünya şimdiye kadar iki askeri kamptan oluşuyordu, bununla birlikte, şimdiden itibaren dünya üzerinde tek bir süper-güç olacaktır. Dünya, bu durumu kesin bir şekilde, kalbinde herhangi bir korku olmaksızın, kabul edecektir, çünkü bize inanıyorlar ve haklılar. Onlar adaletli ve makul olduğumuza inanıyorlar. Onlar her zaman doğru neyse onu yapacağımıza inanıyorlar. Daha önce de belirtildiği üzere Soğuk Savaş döneminde ABD nin dış politikası Komünizm e karşı savaşmaktı. Komünizm tehlikesinin ortadan kalkmasını takiben ABD nin, Ortadoğu ülkelerinin tehditlerinden ülkeleri korumayı ve onlara karşı savaşmayı dış politikasındaki temel öncelik haline getirdiği açık bir şekilde görülebilir. Benzer şekilde, Irak, İran ve benzeri devletler Ortadoğu daki istikrara yönelik tehdit edici faktörler olarak tanımlanmıştır. ABD bu devletleri, kitle imha silahları üreten, şiddeti tetikleyen ve terörizmi destekleyen devletler şeklinde tanımlamakta olup, ayrıca bu devletler Haydut Devletler olarak da adlandırılmaktadır. Amerikan yönetiminin birincil amacı yardımsever bir hegemon olmak ve bu pozisyonunu sürdürmek için gerekli mali, politik, askeri ve coğrafi ihtiyaçları karşılamaktır (Azman, 2012: 97). Şüphesiz Soğuk Savaş ın sona ermesi ile başlayan yeni dünya düzenin en önemli olayı, Irak ın Kuveyt i işgali olmuştur. İran-Irak Savaşı bittikten iki yıl sonra, 1 Ağustos 1990 da, Saddam, Kuveyt in tarihsel olarak Irak ın bir eyaleti olduğu ve kaçak olarak Irak petrolünü çıkardığı gerekçeleriyle bu devleti işgal etti. Saddam ı harekete geçiren asıl etken Körfez petrollerine egemen olmaktı ve 1990 yılına gelindiğinde Körfez, saldırısına her zamankinden daha açıktı. Üstelik Saddam, İran a karşı başarısından cesaretlenmişti ve o başarının dış destekle sağlanan sığ bir zafer olduğunu düşünecek kafa yapısına da sahip değildi. Irak ın Kuveyt i işgali ABD Başkanı Bush u ve başta Suudi Arabistan olmak üzere bölgedeki müttefiklerini harekete geçirdi. Bosna-Hersek bunalımınkinden farklı olmak üzere, Kuveyt in işgali yalnız bölgeyi değil, petrol kaynaklarının denetimi dolayısıyla tüm uluslararası sitemi tehdit etmekteydi. ABD hiç zaman kaybetmeksizin, NATO ve çeşitli Arap devletlerinin katıldığı çokuluslu bir ittifak kurdu ve bölgede askeri yığınak yapılmaya başlandı. Birlemiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, aldığı bir kararla, 15 Ocak 1991 tarihine kadar Kuveyt ten çekilmediği taktirde Irak a [173]

8 Selim Kurt karşı silahlı harekata girişileceğini açıkladı. Saddam ültimatoma uymayı reddedip Kuveyt ten birliklerini çekmeyince, 17 Ocak ta savaş başladı. 23 Şubatta Kuveyt i kurtarmaya yönelik kara harekatı başlatıldı ve önemli bir direnme göstermeyen Irak, 4 gün içinde yenildi ve 27 Şubatta ateşkes anlaşmasına varıldı (Sander, 2000: ). Körfez Savaşı nın önemli sonuçlarından biri, şüphesiz, Irak ın esaslı bir şekilde ezilerek, bölgede sivrilmek ve başkaldırmak isteyen diğer devletler için bir örnek haline getirilmesidir. Tabii, aynı zamanda, Amerika nın Ortadoğu da fakat özellikle petrol kaynağı olan Basra Körfezi nde tam ve tartışmasız bir kontrol kurmasıdır. Sovyetler Birliği dağılmamış olsaydı, Amerika Basra Körfezi nde bu üstünlüğü ele geçirebilir veya devam ettirebilir miydi, tabii çok tartışılabilir. Körfez Savaşı nın sonunda Amerika nın bölgede kazandığı üstünlüğün bir diğer belirtisi de, şimdi Amerika nın Ortadoğu ya yeni bir düzen getirmek istemesiydi. Başkan Bush, 6 Mart 1991 günü, Amerikan Kongresi nin ortak toplantısında yaptığı konuşmada, Ortadoğu nun barış ve istikrarı için şu dört ilkeyi ortaya attı: i) Amerika nın hayati çıkarlarının müstakar ve güvenlikli bir Körfez e bağlı olması dolayısıyla, Ortadoğu da bir güvenlik sisteminin kurulması. Bu güvenlik sistemi bölge ülkeleri tarafından gerçekleştirilmeli fakat Amerika da buna yardımcı olmalıdır. ii) Bölgede kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi ve buna önce Irak tan başlanması. iii) Ortadoğu nun istikrarı bakımından, İsrail ile komşuları arasında, 242 ve 338 sayılı kararlara dayanan kapsamlı bir barışın gerçekleştirilmesi. iv) Ortadoğu doğal kaynaklar bakımından zengindir. Bu zenginlik (yani petrol ve su) bütün bölge ülkelerinin refahı için kullanılmalıdır. Diğer taraftan, Amerikan Savunma Bakanı Dick Cheney de 1991 Nisan ında yaptığı bir konuşmada, Ortadoğu nun, petrol kaynaklarının, Amerikan çıkarlarına ters düşen herhangi bir devletin kontrolü altında olmasına, Amerika nın izin vermeyeceğini söylemiştir. Görülüyor ki, Körfez Savaşı ile Amerika ağırlığını Ortadoğu ya koyarken, ortaya attığı ilkelerle de, Ortadoğu yeni bir yapılanmada yol almaya başlıyordu (Armaoğlu, 2012: ). Körfez Savaşı aynı zamanda Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD nin dünya üzerindeki hegemon gücünün de bir kanıtıdır. Şöyle ki; Amerika, [174]

9 Soğuk Savaş Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası dünyanın stratejik olarak önemi bulunan her tarafındaki donanmaları, hava üsleri ve kara kuvvetleriyle yer kürenin her yerine gerçekten erişebilme kapasitesine; ayrıca da acil bir tehlike durumu karşısında bu pozisyonları takviye edebilme yeteneğine sahip olan tek ülkedir da Irak ın Kuveyt i işgaline verdiği karşılık bu yeteneklerinin esnekliğini ve kapsamını ortaya koymuştur; birkaç ay zarfında Suudi Arabistan a uçak ile asker (ağır zırhlı birlikler dahil) gönderip, Akdeniz i Basra Körfezi ni ve Hint Okyanusu nu uçak gemileriyle doldurarak bu son zamanlarda eşi emsali görülmemiş bir askeri güç sergilemiştir (Kennedy, 1999: 377). Körfez Savaşı nın en önemli ve uzun vadeli sonuçlarından bir diğeri ise tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika da köktenci akımların güçlenmesidir. Bölgede 1945 den beri üzerinde en çok konuşulan ve tüm siyasal partilerin programlarının başında yer verdikleri konu olan Arap Birliği büyük bir darbe yemiştir. Körfez Savaşı nda Arapların ayrı ayrı saflarda kümelenmeleri ve kendi ulusal devletlerinin olduğu kadar Batı nın çıkarlarını da korumak için aralarında savaşmaları, Arap Birliği düşüncesini de ortadan kaldırdı. Ayrıca Körfez Savaşı, bölgenin kabileler, mezhepler ve yerel asiler arasındaki çatışmalara ve yeni yeni bölünmelere ve kaosa sürüklenmesi olasılığını da artırdı. Bölgede ulus-devlete ortak ve tam bir bağlılık hemen hemen yok gibidir. Üstelik bölge devletlerinin çoğunun sınırları yerel dinamikler, etnik ve dinsel yapı dikkate alınmaksızın, emperyalist devletler tarafından ve onların geçici çıkarları doğrultusunda çizilmiştir. Dolayısıyla Irak ın Kuveyt i işgali ve büyük ölçüde bölge dışı güçler tarafından yenilgiye uğratılması, bu Lübnanlaşma sürecini hızlandırıcı bir etki yapmıştır. Savaşın bir başka önemli sonucu ise, İran ın bölgede kazandığı yeni ağırlıktır. Her şeyden önce, Körfez in en güçlü iki devletinden birinin 1991 de uğradığı ağır yenilgi ve sonrasında Irak a uygulanan ekonomik ambargo, ötekini göreli olarak üstün duruma getirmiştir (Sander, 2000: ). Körfez Savaşı nedeniyle bölgeye yönelik ABD müdahalesinin, özellikle, bölgedeki kökten dinciliği, Amerikan karşıtlığını desteklemesiyle birlikte adım adım 11 Eylül olaylarına gelinirken Clinton'la beraber başlayan barış içinde bir dünya atmosferi beklentisi George W. Bush dönemiyle birlikte tarihe karıştı. IRA silah bırakmaya girişirken, Barak-Arafat görüşmesinin ucunda Nobel Barış Ödülü beklenmeye başlanmışken önce İsrail deki seçimlerde Şaron un kazanması ve hemen onu takip eden 11 Eylül şoku ABD'nin bütün savunma algısını değiştirmiştir (Erol, 2010). [175]

10 Selim Kurt Eylül Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası Batı dünyası 20. yüzyılın sonuna, Sovyet Blokunun dağılmasının yarattığı bir öforya, yani aşırı bir iyimserlik ve kendinden hoşnutluk duygusu içinde girmişti. Artık Batı sistemi rakipsiz bir biçimde dünyaya hakim olacak ve çatışmaları sona erdirecekti. Oysa bunun hemen ardından, her sistemin bir öteki sayesinde ayak durması kuralına uygun olarak, komünizm biçimdeki eski öteki, yerini dinsel bir öteki ye bıraktı. Artık mücadele Batı (Hıristiyan) medeniyeti ile İslam medeniyeti arasındaydı. Bu tez özellikle, 11 Eylül 2001 de İkiz Kulelere yapılan saldırıyla resmileşti (Ünsal, 2013: 14). Genellikle 11 Eylül 2001, dünya düzeninin oluşumunda 1945 veya 1990 a eşdeğerde belirleyici bir nokta olarak ele alınır. Gerçekten de bazı yorumcular, 11 Eylül ün, Soğuk Savaş sonrası dönemin gerçek doğasının ortaya çıktığı, eşi görülmemiş küresel karışıklıklar ve istikrarsızlıklar döneminin başlangıcı olan bir nokta olduğunu savunmaktadır (Heywood, 2013: 271). Ocak 2001 tarihinde göreve başlayan George W. Bush yönetimi, başarısız olarak gördüğü Clinton yönetiminin Ortadoğu politikasını kökten değiştirme iddiası ile iktidara gelmişti. Yeni yönetimin Ortadoğu politikası bölgeye ilişkin özellikler de taşımakla birlikte genel olarak yeni yönetimin küresel siyaset ve ABD nin liderliğini tesis etme projesinden de büyük ölçüde etkilendi. Bush yönetiminde etkin görevlere gelen yeni-muhafazakârların ideolojisi özellikle ilk döneminde büyük ölçüde Bush yönetiminin politikalarına yön verdi. Amerikan küresel liderliğinin hem Amerika için, hem de dünya için iyi olduğuna inanan yeni-muhafazakârlar, Amerika nın liderliğini kurmak ve güçlendirmek için gerektiğinde büyük askeri gücünü kullanmasından yanaydılar. Clinton yönetiminin politikalarını eleştiren yeni muhafazakârlar Amerika nın küresel liderliğini desteklemek amacıyla 1997 de kurdukları Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi adlı düşünce kuruluşu çerçevesinde yayınladıkları raporlarla ABD nin tekrar Ronald Reagan döneminde olduğu gibi askeri güç ve ahlaki açıklık politikası gütmesi gerektiğini savunuyorlardı. Bu ideolojiyi savunanlar 11 Eylül saldırılarından sonra hem Bush yönetimi içindeki ağırlıklarını arttırdılar, hem de politikalarına kamu desteği sağlamaları kolaylaştı. Böylece 2002 de geliştirilen yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, Bush yönetiminin yeni politikasının ilkelerini ortaya koydu. Amerikan hegemonyasının tesisi için ABD artık kuşatma politikası değil, önleyici savaş doktrinini geliştiriyordu. Bu tür savaşlara girişirken de BM gibi uluslararası kuruluşların desteğine illa da ihtiyacı yoktu. [176]

11 Soğuk Savaş Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası Bush yönetiminin yeni dış politika ve güvenlik anlayışı ve politikaları açısından Ortadoğu bölgesi özel bir önem arz ediyordu. Bunun başlıca üç nedeni vardı: Birincisi, dünya petrol rezervlerinin yüzde 60 ından fazlasını barındıran bu bölge daha önce olduğu gibi ABD nin küresel hegemonyası için kilit önemdeydi. Üstelik ABD nin buradaki etkinliği daha önceleri özellikle Avrupa ve Japonya nın Ortadoğu petrollerine olan aşırı bağımlılığı için gerekli idiyse, şimdi buna bir de ABD nin bu bölgeye artan bir şekilde bağımlı olacağı öngörüsü eklenmişti. İkincisi, Bush yönetimi ABD nin hegemonya projesine temel direnişin Arap/Müslüman dünyasından geldiğine inanıyordu. Bu bağlamda yeni yönetim Samuel Huntington tarafından ortaya atılan Uygarlıklar Savaşı tezinin parametreleri içinde hareket ediyor görünüyordu. 11 Eylül saldırıları bu tezleri güçlendirmişti. Öte yandan Irak ve İran gibi ülkelerin politikaları ABD nin Ortadoğu yu yeniden tasarlama projelerini sekteye uğratıyordu. Gerçekten de Soğuk Savaş sonrası ABD önderliğinde kurulmaya çalışılan yeni Ortadoğu düzeni sorunlarla karşı karşıyaydı. Yukarıda anlatıldığı gibi Arap-İsrail Barış Süreci sona ermiş, Irak ve İran konularında ABD politikalarına meydan okumalar artmıştı. Son olarak, yeni-muhafazakârlar için İsrail in güvenliği özel bir önem taşıyordu. Yeni-muhafazakârlar içindeki Hıristiyan sağı ve Likud yanlısı Yahudileri temsil edenler açısından bölgede İsrail in güvenliğine olan tehditlerin ortadan kaldırılması ve bölgenin yeniden yapılandırılması bu açıdan da elzemdi. Bu genel çerçeve içinde oluşturulan yeni ABD politikası aşağıdaki unsurları içeriyordu: Öncelikle Ortadoğu da zayıflamakta olduğu düşünülen Amerikan liderliğinin yeniden tesisi ve yeni Ortadoğu düzenine karşı direnişin kırılması gerekiyordu. Bush yönetimi başından itibaren Clinton yönetiminin politikalarının Amerika yı zayıf gösterdiğini, hem Irak ta hem de İran da başarısız olunduğunu iddia ediyordu. Bu çerçevede yeni politika oluşturma çabalarına girişen yönetim Ortadoğu da istikrarsızlık kaynağı olarak gördüğü bu ülkelere karşı politikasını sertleştirmekten yanaydı. Yukarıda da belirtildiği gibi bu görüş yönetim içindeki yeni-muhafazakârlarca da zaten desteklenmekteydi. 11 Eylül 2001 saldırıları bu görüşleri güçlendirdi, yönetim içindeki farklılıkları törpüledi ve kamuoyu desteği sağladı (Altunışık, 2009: 74-76). Bu çerçevede, Dünya Ticaret Merkezi kulelerine, Pentagon a ve Pensilvanya ya yapılan terör saldırıları Bush yönetiminin dış politikasına yeni öncelikler kazandırdı. 11 Eylül 2001 terör saldırılarının dış politika çıktısı teröre karşı savaş tı. Bush yönetiminin, 11 Eylül 2001 sonrası dünyadaki ilk [177]

12 Selim Kurt hedefi Afganistan ve Osema Bin Ladin i avlamaktı. Taliban yönetimindeki Afganistan Bin Ladin e ve Kaide teröristlerinin eğitim kamplarına güvenli bir liman sağlıyordu (Ward, 2006: 79). Bu çerçeve de, ilk hareket, Ekim 2001 de ABD liderliğinde Afganistan a yönelik ve Taliban rejimini haftalar içerisinde deviren askeri saldırı oldu. Ocak 2002 de Başkan Bush, Irak, İran ve Kuzey Kore yi şer ekseninin bir parçası olarak tanımladı ve daha sonra bunu Küba, Suriye ve daha sonradan listeden çıkarılmış olsa da Libya yı içerecek şekilde genişletti (Heywood, 2013: 272). Bush yönetimin politikasının bir diğer özelliği, yine Clinton döneminin aksine, Arap-İsrail uyuşmazlığının çözümünü bölgesel güvenlik ve istikrar açısından önemli görmemesiydi. Bush yönetimi İsrail deki Sharon hükümetinin Filistin sorununu büyük ölçüde bir terör sorunu olarak gören yaklaşımını kabul etti. Bu çerçevede ağırlığı Filistin de reform ve İsrail in güvenliği konularına verdi. Öte yandan Clinton döneminden farklı olarak Barış Süreci nin İsrail- Suriye ayağını yeniden canlandırmak için hiç çaba göstermedi. Tam tersine yukarıda da değinildiği gibi Suriye yi izole etme politikası güttü. Suriye rejimini terörist örgüt olarak nitelediği Hizbullah ve Hamas ı desteklemekle, Irak ta direnişçilere destek olmakla suçladı. ABD Suriye nin Lübnan daki vesayetine daha önce göz yumarken, Bush döneminde Suriye nin Lübnan dan çekilmesi için baskı yaptı. Bush yönetiminin Ortadoğu politikasının son ayağını Büyük Ortadoğu Projesi olarak adlandırılan Ortadoğu da gerekirse askeri güç kullanarak demokratikleşme ve ekonomik reformları gerçekleştirme oluşturdu (Altunışık, 2009: 76). Bu amaçla, Bush un paradigmasında Arap yarımadasını, Kuzey Afrika yı ve Pakistan a kadar uzanan hattı bir bütün olarak ele almak ve mecburi demokratikleştirme sürecine sokmak bir hedef olarak belirmişti. BOP, GOP, GOKAP gibi kısaltılmış isimlerle tanımlanan projenin hedefi, bölgeyi demokratikleştirme yoluyla güvenli hale getirmek ve teröre kaynaklık eder durumdan çıkarmaktı (Arıboğan, 2013, s.81-82). Esasen Clinton döneminde de siyasi ve ekonomik reformların desteklenmesi fikri mevcuttu. Aslında bu politikanın temelleri 1980 lerde uluslararası sistemde başat hale gelen liberal söylemle bir devamlılık arz ediyordu. Uluslararası barış ve refah için liberal demokrasinin ve serbest piyasa ekonomisinin yaygınlaşması gerektiğine inanan liberal uluslararası siyaset anlayışı özellikle SSCB nin zayıflaması ve daha sonra iki-kutuplu dünyanın sona ermesi ile liberal müdahalecilik doktrinini de geliştirmişti. Bu dönemde [178]

13 Soğuk Savaş Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası uluslararası kuruluşlara da hâkim olan bu anlayış otoriter ve totaliter rejimlerin ezdiği bireyi korumak için insani müdahalenin meşru ve haklı olduğu fikrini ileri sürmüştü. Bush yönetimi bu söylemi daha da geliştirdi ve 11 Eylül den sonra başlatılan terörle savaş stratejisinin bir parçası haline getirdi. Böylece Bush yönetiminde yeni-muhafazakârlık ve liberal müdahalecilik ideolojileri bir araya geldi. Bu doktrin Ortadoğu da ABD nin yıllarca istikrarı demokratikleşmenin önünde tutmasını eleştiriyor ve bu politika yüzünden bölgede güçlenen otoriter rejimlerden zarar gören halkların ve sosyal hareketlerin ABD karşıtlığının oluştuğu iddia ediliyordu. Bu görüş demokrasi ve özgürlüklerin terörizmin panzehiri olduğu fikrine inanıyor, dolayısıyla Ortadoğu da rejim değişikliğini savunuyordu. Bush yönetiminin yeni Ortadoğu stratejisinin ilk ve en önemli uygulama alanı Irak oldu. Gerçekten Irak a savaş açmak Bush yönetiminin yukarıda tartışılan temel Ortadoğu politikalarını gerçekleştirmek açısından anlamlı görünüyordu. ABD bir taraftan Irak üzerinden Ortadoğu da zayıflayan itibarını onaracak, gücünü ve azmini dosta düşmana gösterecek ve başat rolünü yeniden tesis edecekti. Öte yandan Saddam sonrası oluşacak özgür ve demokratik Irak tüm Ortadoğu ya örnek teşkil edecek ve bir domino etkisi yaratılacak, dünyada yaşanan liberal dönüşüme en dirençli bölge olan Ortadoğu da dönüşümün fitilini ateşleyecekti (Altunışık, 2009: 74-76). Bunun sonucunda, ABD ve gönüllüler koalisyonu tarafından yürütülen 2003 Irak Savaşı çıktı. Irak Savaşı nı tartışmalı yapan şey, Afganistan a saldırının genel olarak bir meşru müdafaa şeklinde yorumlanmasına (Afganistan El Kaide ye ülkesel bir üs sağlamıştı ve El Kaide yle Taliban arasında güçlü siyasal ve ideolojik bağlantılar vardı) rağmen Irak a karşı savaşın önleyici saldırı doktrini çerçevesinde gerçekleştirilmesiydi. Bush yönetimi, Saddam rejimiyle El Kaide arasında bağlantılar bulunduğunu (somutlaştırmadan) ifade etmesine ve (daha önceki kanıtlarla çelişen bir biçimde) Irak ın kitle imha silahlarına sahip olduğunu iddia etmesine rağmen, temel gerekçe, Saddam ınki gibi haydut rejimlerin aktif bir biçimde kitle imha silahları arayışı içerisinde olması veya halihazırda elde etmiş olmasının 21. yüzyılda hoş görülemez olmasıdır. Başlangıçtaki etkileyici başarıya (Taliban ve Saddam ın Baas rejiminin devrilmesi) rağmen ABD ve müttefikleri, hem Afganistan hem de Irak ta, kendilerini beklediklerinden daha sorunlu ve uzun olduğu ortaya çıkan savaşların içinde buldular. Her iki savaş da, gerilla savaşı, terörizm ve intihar [179]

14 Selim Kurt bombalaması taktikleri kullanan düşmanlara karşı karmaşık bir karşı isyan savaşlarına dönüştü ve üstün Amerikan gücünün sınırlarına dikkat çekti. Teröre karşı savaşın yürütülüş temelleri, taktik başarısızlıklar ve stratejik zorluklarla oyuldu (Heywood, 2013: ). Bu çerçeveden bakılınca Bush yönetiminin politikalarının, Clinton dönemindekiler gibi, ABD açısından büyük ölçüde başarısızlıkla sonuçlandığı söylenebilir. Başka bir deyişle bu politikalar ne Bush yönetiminin amaçladığı gibi bölgede ABD nin başat pozisyonunu sağlamlaştırmış, ne İran ı etkisizleştirmiş, ne de bölgede ABD nin istediği dönüşümü sağlamıştır. ABD açısından tek başarı amaçlandığı şekilde Irak ta Saddam rejiminin yıkılması olmuştur. Ancak bu başarı da çok büyük bedeller karşılığında elde edilmiştir (Altunışık, 2009: 77). Öncelikle Irak ta savaş bittikten sonra ABD, denetimi tamamen elinden kaçırarak aciz kaldı. Başta Şiiler tarafından olmak üzere yapılan bitmez tükenmez saldırılar, ABD/Koalisyon ordusunu tam anlamıyla acizleştirdi. Bu ordu Irak ı işgal etti, fakat Bağdat ı bile denetim altına alamadı. Tek yapabildiği, ABD askerlerinden ziyade, Irak sivil yönetimi asker ve polislerinin ölmesine yol açmak oldu. Bütün bunların etkisiyle, 2004 e gelindiğinde, yani işgalden bir yıl sonra, ABD nin koalisyon ortakları sembolik kontenjanlarını çekmeye başladılar. Ovalık Irak, ormanlık Vietnam ın veya dağlık Afganistan ın istisnai örnekler olmadığını göstererek, hegemon gücün prestijine büyük bir darbe indirmiş oldu. BBC ye demeç veren BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Irak işgalini, BM antlaşmasını ihlal eden gayrimeşru bir eylem olarak nitelendirdi. Ayrıca, ABD, işkence yapan ve hukuku/uluslararası hukuku tanımayan bir ülke olarak tescil edildi. Ebu Gureyb cezaevinde patlayan ve seksüel aşırılıklarıyla iyice ayağa düşen işkence ortamının simgelediği, ama orada da kalmayan skandallar, ABD nin uluslararası prestijini dibe vurdurdu. Küba daki ABD askeri üssü Guantanamo da yapılanlar, Ebu Gureyb i fazlasıyla aştı. Diğer taraftan işgal özellikle ham petrol fiyatlarının hiç hesapta olmayan bir biçimde 77 Dolar ı aşmasıyla, ABD ye ekonomik olarak da yansıdı. Amerikan bütçe açığı baş edilemez bir hal aldı. İlaveten, belki de en önemlisi, anti-amerikanizm bütün dünyada, özellikle Arap ve Müslüman ülkelerinde bir tsunami gibi yükseldi ve muhtemelen, terörün gelecek kuşaklarda artarak devam etmesinin beşiğini hazırladı. İşgalden en kazançlı çıkan taraf Iraklı Kürtler oldu. ABD ye dayanan bir Kürdistan, hukuken olmasa bile fiilen kuruldu. Kürtlerin yanı sıra İran da kazançlı çıktı. Şii İran dünyası ile Sünni Arap dünyası arasında tampon görev yapan Irak üzerinde İran etkisi arttı, ülke, İran ve molla etkisine [180]

15 Soğuk Savaş Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası açık hale geldi. Sonuçta, Şii-Sünni gerginliği ve Şiiliğin genel yükselişi hızlandı. Arap ülkelerinde Filistin sorununda yaşanan çıkmaz nedeniyle tırmanan ABD düşmanlığı körüklendi (Ünsal, 2013: 25-26). Yukarıda bahsi geçen nedenlerle, demokratikleşme projesi kısa sürede rafa kaldırıldı. Irak ta yaşanan sorunlar bu ülkenin Bush yönetiminin iddia ettiği gibi demokratikleşmesinin önündeki zorlukları ortaya koyarken, bir kez daha istikrarın öncelenmesine yol açtı. Diğer Arap ülkelerindeki bir demokratik açılımın siyasi İslamcı partileri iktidara taşıyacağının bir kez daha anlaşılması ile Bush yönetimi özellikle ikinci döneminde demokratikleşme söyleminden tamamen uzaklaştı (Altunışık, 2009: 77-78). 4. Obama Dönemi ve Arap Baharı ABD son derece farklı etnik gruplardan oluşan bir halka sahip olmasına rağmen, demokratikleşmenin dünya genelinde desteklenmesi konusunda ülke içinde bir konsensüs mevcuttur. Bunun nedeni, dünyada demokrasinin yayılması düşüncesinin Amerikan ulusal kimliğinin şekillenme aşamalarına kadar geri gitmesi ve Amerikan dış politikasında yerine getirilmesi gereken bir misyon olarak görülmesidir. Kapitalizm, bireysel özgürlük ve insan ilerlemesi bu siyasal kültürün temel özelliklerini oluşturmaktadır. Amerikalılar bu değerleri evrensel olarak görmekte ve tüm dünyanın benimsemesi gerektiğine inanmaktadır. Dolayısıyla demokrasinin yayılması misyonu, Amerikan halkının tüm insanlık için iyi olduğuna inanılan liberal demokratik ilkeleri ve insanlık tarihi boyunca denenmiş en iyi yönetim biçimi olan liberal demokrasiyi tüm dünyaya yaymak ve böylece dünyadaki diğer ulusları kurtarmak için Tanrı tarafından seçilmiş bir ulus olduğu yönündeki güçlü inanca dayanmaktadır. Bu inanç günümüze kadar varlığını korumuş ve Amerikan dış politikası üzerinde etkili olmuştur (Telatar, 2012: 55). Özellikle 11 Eylül sonrası Bush Yönetimi altında demokrasi promosyonu özel bir şekil almıştır. Demokrasi promosyonu geleneğindeki bu tarzı Bush yönetimi Özgürlük Gündemi olarak adlandırmış ve ABD nin büyük stratejisini yeniden şekillendirmiştir. Demokrasiyi getirmek için askeri müdahalenin gerektiğinde agresif olarak kullanılabileceği tezine dayanan bir zorlayıcı yaklaşımdır. Bu yaklaşımın neden ve nasıl geliştiği konusunda tartışmalar olsa da, Bush yönetiminin iktidara gelmesinden 11 Eylül saldırılarına kadar olan dönemde bu tarz bir zorlayıcı demokrasi promosyonu görülmez. Bush un zorlayıcı politikaya geçmesi bir yandan 11 Eylül saldırıları [181]

16 Selim Kurt ile bir yandan da ABD nin maddi kabiliyetlerinin gelişmesi ve içeride yenimuhafazakar bir milliyetçi politikanın hakim olmasıyla ilişkilidir. Buna göre, eğer Ortadoğu da diktatörlükler yıkılır da yerine demokrasiler kurulursa, bölgedeki ABD karşıtlığı sona erer, El Kaide gibi örgütlerle de köklü bir mücadele mümkün olabilirdi. Bu şekilde ortaya çıkan Bush doktrini çerçevesinde ABD Ortadoğu daki demokrasi projelerine eşi görülmemiş miktarlarda kaynak ayırarak, otoriter rejimleri devirmek için yola koyuldu. İki temel eksene dayanan bu yaklaşıma göre, liberal/seküler ya da Bush yönetiminin deyimiyle demokrasi-yanlısı unsurlar desteklenecekti. Böylece kurulacak yeni yönetimle İslamcılar marjinal konuma düşürülüp tasfiye edilecek ve ABD ye tehdit oluşturan İslamcı hareketler de sona erecekti (Duran ve Yılmaz, 2012: 28). Bu amaçla, aktif bir politika izleyen ve pek çok resmi insiyatife girişen Bush yönetimi, Irak ta askeri müdahale yoluyla Saddam Hüseyin rejimini devirmiş, İran ve Suriye gibi devletler üzerinde büyük bir baskı uygulamaya başlamış, Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan daki halk ayaklanmaları sonucu gerçekleşen rejim değişikliklerine dolaylı olarak destek vermiştir. Ancak bu amaçla gerçekleştirilen rejim değişiklikleri, özellikle de 2003 yılındaki Irak Savaşı, uluslararası toplumun büyük tepkisini çekmiş, bu misyonun imajı üzerinde derin hasarlara neden olmuştur. Bu durumu telafi etme görevi ise yeni başkana, yani Barack Obama ya kalmıştır. Selefinden oldukça olumsuz bir miras devralan Obama, dış politikasını ABD nin uluslararası imajını düzeltmek ve Bush yönetiminin politikalarının neden olduğu sorunları çözmek üzerine oturtmuştur (Telatar, 2012: 56-57). ABD nin küresel liderliğini yeniden canlandırmak amacıyla aktif bir dış politika izlenmesinden yana olan Obama ya göre, bu amaçla yapılması gereken, dünyanın ortak güvenliği paylaştığı anlayışına dayalı bir küresel liderlik sergilenmesiydi. Obama, Amerikan liderliğini yenilemek için Irak savaşının sonlandırılması ve dikkatlerin Ortadoğu ve İslam dünyasındaki diğer sorunlar üzerine yoğunlaştırılması, nükleer silahların yayılmasının engellenmesi, terörizme karşı daha etkili bir küresel strateji geliştirilmesi, ortak tehditlerle mücadele etmek ve ortak güvenliği sağlamak için ittifakların, işbirliklerinin ve kurumların yeniden inşa edilmesi, adil, güvenli ve demokratik toplumların desteklenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Görüldüğü gibi Obama yönetiminin dış politika gündeminde çoğunluğu Bush döneminden miras kalan pek çok sorun ve [182]

17 Soğuk Savaş Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası konu vardı. Dolayısıyla Obama, göreve gelir gelmez bu konularla meşgul olmaya başladı (Telatar, 2012: 58-59). Obama, Haziran 2009 daki Kahire deki bir açılış konuşmasında, hiçbir yönetim sisteminin, başkaları tarafından bir ulusa dayatılmaması gerektiği ve dayatılamayacağına dikkat çekerek, ABD ve dünya Müslümanları arasında yeni bir başlangıç çağrısı yaptı. Mart ayında, İran yılbaşına denk gelen bir tarihte Farsça altyazılı bir video yayınlayarak ABD nin İran ile ilişkilerinde (özellikle nükleer silah elde etmeye çalıştığı iddiaları doğrultusunda neo-con lar İran a bilhassa düşmanca davrandı) onlarca yıldır süren gerilimlerin sona erdirilmesini istediğini ilan etti ve Tahran ı saldırgan anti-amerikan söylemlerini yumuşatmaya çağırdı. Müslüman dünyaya ulaşmak ve daha kapsamlı bir kültürler arasında anlayış oluşturma yönündeki bu çabalar, ABD nin teröre karşı savaşı yürütme biçimini değiştirmeye yönelik diğer girişimlerle bağlantılıydı. Özellikle işkenceye başvurulmasını yasaklayan bir düzenleme imzalandı ve Guantanamo daki gözaltı kampının kapatılması (fakat Obama nın görevdeki ilk yılında yerine getirmeyi vaat ettiği bu sözden kısa sürede vazgeçildi) sözü verildi. Filistin sorununda ilerleme kaydedilmesi konusuna da daha fazla vurgu yapıldı (Heywood, 2013: 274). Böylece Obama pragmatik bir dış politika izlemeye çalıştı. Böyle bir pragmatist dış politikada demokrasinin yayılmasının yerinin Bush dönemi ile benzerlik arz etmesi beklenemezdi. Nitekim Obama, Bush yönetiminin iddialı özgürlük gündemini benimsemekten kaçınmıştır. Bush 11 Eylül sonrası dönemden itibaren dış politikasını dünyada, özellikle de Ortadoğu da, zorba yönetimleri sona erdirmek üzerine oturtmuştu. Ancak Irak savaşı demokrasinin yayılması misyonunu hem ülke içinde hem de uluslararası alanda tartışmalı hale getirmişti. Dış politikaya bakışını pragmatist olarak nitelendiren Obama ise, ideoloji tarafından yönlendirilen bir dış politika izlemek istemediğini, İslam dünyasına yönelik Amerikan ulusal çıkarlarını temel alan realist bir politika izlenmesi gerektiğini belirtmiştir. Dolayısıyla Obama nın başkanlığı devralmasıyla artık terörizmin kaynağının kurutulması için toplumların dönüştürülmesi ve demokratik ulusların inşa edilmesi yerine, El- Kaide nin ve diğer radikal ve terörist örgütlerin bu ülkelerde yeniden güç kazanmasının ve ABD ye karşı yeni saldırılar düzenlemesinin önlenmesine ağırlık verilmiştir (Telatar, 2012: 59). Demokrasinin yayılmasının Amerikan dış politikasındaki yerini yeniden tanımlayan Obama nın bu konudaki yaklaşımının temel unsurları dört noktada [183]

18 Selim Kurt özetlenebilir. Öncelikle, Obama yönetiminin demokrasinin yayılmasına ilişkin politikasını genel olarak dış politikasında benimsediği dünya ile yeniden angajman ve işbirliği çabaları çerçevesinde değerlendirmek gerekmektedir. Anti-demokratik rejimlere karşı sınırlı angajman politikası izlemeye başlayan ve Bush yönetiminin bu devletleri nitelendirmek için sık sık kullandığı haydut devlet ya da şer ekseni gibi uluslararası toplumun tepkisini çeken kavramları terk eden Obama yönetimine göre, bir yandan terörizmle mücadele, kitle imha silahlarının yayılmasının engellenmesi ya da ekonomik bağların güçlendirilmesi gibi çıkarlar üzerinde yoğunlaşılırken bir yandan da bireysel hakların ve fırsatların genişletilmesine çalışılacak, yani bu rejimlerle bu çıkarlar konusunda yürütülen siyasi diyalog insan haklarını geliştirmek için de kullanılacaktı. Dolayısıyla Obama yönetimi demokrasinin yayılması çerçevesindeki politikaların bu sorunların çözümüne yönelik insiyatiflere ve küresel işbirliği çabalarına zarar vermemesine çalışmıştır. Obama yönetiminin demokrasinin yayılması konusundaki yaklaşımının ikinci unsuru, model oluşturma görüşüne öncelik verilmesidir. Demokrasinin hiçbir ulusa dışarıdan empoze edilemeyeceğini açıkça ifade ederek ve her toplumun kendisi için en iyi olan ve kendi kültüründe ve geleneklerinde yer alan yolu izlemesi gerektiğini belirterek Bush dönemindeki aktivist korumacı yaklaşımı eleştiren Obama, Amerikan demokratik modelinin güçlendirilmesinin demokrasinin yayılmasındaki öneminden bahsederek model oluşturma görüşüne verdiği önemi ortaya koymuştur. Üçüncüsü, Bush tan farklı olarak, Obama nın demokrasi konusunu daha az tartışmalı olan insan hakları konusunun içine yerleştirmesidir. Nitekim 2010 yılındaki stratejide demokrasi ve insan haklarının yayılması aynı başlık içinde yer almış ve bu başlık altında da daha çok insan haklarına ağırlık verilmiştir. Stratejide düşünceleri ifade etme, toplantı yapma, ibadet etme, liderleri seçme özgürlükleri ile insan onuru, hoşgörü, eşitlik, adalet gibi Amerikan ulusunun üzerine kurulu olduğu değerlerin aynı zamanda evrensel olduğuna inandıkları, bu değerleri benimseyen ulusların daha başarılı ve ABD ye karşı daha barışçı oldukları, ABD nin de bu değerler üzerine kurulduğu ve bu değerleri dünya genelinde yaymak için çalışacakları ifade edilmiştir. Dördüncü ise, Obama yönetiminin demokrasinin yayılması çabalarını kalkınma konusundaki çabalar ile ilişkilendirmesidir. Buna göre, savunuculuğu yapılan demokratik değerlerin dünyada kabul görmesi için halkların günlük yaşamlarında ilerlemeler olması gerekmekte, zira dünya nüfusunun yarısı [184]

19 Soğuk Savaş Sonrası ABD nin Ortadoğu Politikası ekonomik, siyasal, yasal ve sosyal açıdan baskı altında bulunup marjinalleşmeye maruz kalıyorsa demokrasiyi geliştirmenin de tehlikeye girmesi söz konusu olmaktaydı. Böylece Obama, yönetiminin demokrasinin yayılması konusundaki yaklaşımını oldukça geniş bir çerçeveye oturtarak insan hakları ve kalkınma ile birlikte değerlendirmiş, bunların birbirlerini güçlendireceğine inanmıştır (Telatar, 2012: 63-66). Obama yönetiminin demokrasinin yayılmasına yönelik yaklaşımını daha iyi analiz edebilmek için dünya genelinde demokratikleşme bağlamında yaşanan gelişmeler karşısında nasıl bir tepki verdiğine bakmak gerekmektedir. Obama nın demokrasinin yayılmasına ilişkin politikası, başkanlığının ilk yılında üç önemli gelişme ile sınanmıştır. Öncelikle, İran da 12 Haziran 2009 da gerçekleşen tartışmalı seçimlerden sonra Tahran ve diğer büyük şehirlerde başlayan protesto hareketleri ve yönetimin bunları sert müdahalelerle bastırması karşısında temkinli bir politika izlemiş ve İran muhalefetinin seçimlerin demokratik niteliği konusundaki iddialarını kabul etmekte isteksiz davranmıştır. İran a karşı izlediği angajman politikası çerçevesinde Tahran ile iletişim kanallarını açık tutmaya ve bu ülkenin iç işlerine karışmamaya özen gösteren Obama yönetimi ise, seçimleri eleştirmesi ve muhalif aday Hüseyin Musevi yi desteklemesinin İran da radikallerin güç kazanmasını sağlayacağını, ABD hakkındaki olumsuz imajı güçlendireceğini ve bu ülkenin nükleer faaliyetlerine yönelik olarak yürütülen diplomatik çabaları olumsuz etkileyeceğini düşünmüş, dolayısıyla İran ın nükleer programı konusunda bir çözüme varılmasını demokratikleşme konusundan daha ivedi bir sorun olarak görerek pragmatist bir politika izlemiştir. Obama yönetiminin karşılaştığı bir diğer gelişme, Honduras ta seçimlerle iş başına gelen Devlet Başkanı Manuel Zeleya ya karşı 28 Haziran 2009 da gerçekleştirilen askeri darbe olmuştur. Darbeye verilen uluslararası tepkinin büyük olmasına rağmen, Obama yönetiminin darbeyi kınaması ve Zeleya nın görevine dönmesi çağrısında bulunması oldukça geç olmuştur. Bunun da ötesinde, Amerikan Devletleri Örgütü nün Honduras a ekonomik yaptırım uygulanmasına ve Zeleya nın ülkeye dönmesi için hazırlanan plana, istikrarsızlığa neden olacağı gerekçesiyle karşı çıkmıştır. Darbe yönetiminin anti-demokratik uygulamalarına ve insan hakları ihlallerine de oldukça geç ve zayıf bir tepki veren Obama yönetimi, darbe yönetimine ekonomik yaptırım uygulamaya sıcak bakmamıştır. 29 Kasım 2009 da Porfirio Lobo nun galibiyetiyle sonuçlanan ve pek çok insan hakları ihlallerinin gölgesinde [185]

20 Selim Kurt gerçekleşen seçimler çoğu Latin Amerika ülkesi tarafından tanınmamasına rağmen, Obama yönetimi seçimleri ileriye yönelik bir adım olarak tanımlamıştır. Obama yönetimi ayrıca, Afganistan da 20 Ağustos 2009 da gerçekleşen tartışmalı devlet başkanlığı ve 2010 da gerçekleşen parlamento seçimlerinden sonra da, bu ülkede istikrarın sağlanmasında Hamit Karzai nin işbirliğine duyduğu ihtiyaç nedeniyle, yüksek sesle eleştiride bulunmayı tercih etmemiştir. Washington un Karzai yönetimine kapalı kapılar ardında baskı yaptığı yönünde haberler gelmiş, fakat ne Obama dan ne de üst düzey bir yetkili tarafından yaşananları kınayan bir açıklama gelmemiştir. Obama yönetiminin bu tavrı, Bush un Afganistan ın demokratikleştirilmesi amacını terk ederek ABD nin bu ülkeye yönelik politikasının hedefini güvenliğin sağlanması olarak sınırlandırmasından kaynaklanmaktadır. Obama, başkanlığının daha ilk yılında karşı karşıya kaldığı bu üç gelişmeye yönelik politikalarında demokratikleşmeden ziyade güvenlik ve istikrara öncelik vermesi nedeniyle pek çok çevreden eleştiri almıştır. Bu politikalar Obama nın dış politika söyleminde demokrasinin yayılmasının merkezi konumunu zayıflatması ile birlikte değerlendirilmiş ve ABD nin demokrasinin yayılması misyonuna eskisi kadar önem vermediği iddialarının ortaya atılmasına neden olmuştur. Dolayısıyla demokrasinin yayılmasına yeterince önem vermediği eleştirilerini boşa çıkarmak için çaba sarf eden Obama nın bu demokrasi sınavlarında başarılı bir performans gösterememesi, bu çabalarını sonuçsuz bırakmıştır. Obama yönetiminin demokrasinin yayılmasına yönelik politikasının test edildiği asıl gelişme ise Arap Baharı olarak nitelendirilen ve pek çok Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesini etkisi altına alan halk ayaklanmaları olmuştur (Telatar, 2012: 68-70) yılının ilk aylarında Kuzey Afrika ve Orta Doğu da gerçekleşen bu halk ayaklanmaları, muhalif genç nüfus şişkinliğinin iletişim teknolojisi araçlarına daha fazla ulaşabilmesiyle gerçekleşen hızlı siyasi uyanışın canlı birer örneğidir. Bu ayaklanmalar bozuk ve sorumsuz ulusal yönetimlere karşı duyulan kızgınlıkla ortaya çıktı. İşsizlik, siyasi hakların tanınmaması ve süresi uzatılan olağanüstü yasalardan kaynaklanan yereldeki öfke ve hüsran, ayaklanmaları hazırlayan itici gücü sağladı. On yıllar boyunca süren iktidarlarında güvende olan liderler, bir anda kendilerini emperyal dönemin sona ermesinden bu yana Orta Doğu da başlamakta olan siyasi uyanışla karşı karşıya buldular (Brzezinski, 2012: 42). [186]

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Dr. Tuğrul BAYKENT Baykent Bilgisayar & Danışmanlık TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Düzenleyen: Dr.Tuğrul BAYKENT w.ekitapozeti.com 1 1. TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK KONUMU VE ÖNEMİ 2. TÜRKİYE YE YÖNELİK TEHDİTLER

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011 GELECEK İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011 SARIKONAKLAR İŞ TÜRKĠYE MERKEZİ C. BLOK ĠÇĠN D.16 BÜYÜME AKATLAR İSTANBUL-TÜRKİYE ÖNGÖRÜLERĠ 02123528795-02123528796 2025 www.turksae.com Nüfus,

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

Kerkük, Telafer, Kerkük...

Kerkük, Telafer, Kerkük... Kerkük, Telafer, Kerkük... P R O F. D R. Ü M İ T Ö Z D A Ğ A L A E D D İ N PA R M A K S I Z BAĞIMSIZ TÜRKMENELİ CUMHURİYETİ Kerkük Krizi ve Türkiye'nin Irak Politikası gerekçelerden vazgeçerek konuyu

Detaylı

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGIN SETA Abdullah YEGİN İstanbul

Detaylı

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL Title of Presentation Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL İçindekiler 1- Yeni Büyük Oyun 2- Coğrafyanın Mahkumları 3- Hazar ın Statüsü Sorunu 4- Boru Hatları Rekabeti 5- Hazar

Detaylı

Araştırma Notu 15/179

Araştırma Notu 15/179 Araştırma Notu 15/179 27.03.2015 2014 ihracatını AB kurtardı Barış Soybilgen* Yönetici Özeti 2014 yılında Türkiye'nin ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 3,8 artarak 152 milyar dolardan 158 milyar dolara

Detaylı

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3 KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3 - CENTER FOR MIDDLE EASTERN STRATEGIC STUDIES KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS

Detaylı

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES S A E STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ KASIM, 2003 11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ 11 EYLÜL SALDIRISI SONUÇ DEĞERLENDİRMESİ FİZİKİ SONUÇ % 100 YIKIM

Detaylı

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir Yalnız z ufku görmek g kafi değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir 1 Günümüz bilgi çağıdır. Bilgisiz mücadele mümkün değildir. 2 Türkiye nin Jeopolitiği ; Yani Yerinin Önemi, Gücünü, Hedeflerini

Detaylı

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL İSTANBUL 2015 YAYINLARI Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL Kapak ve Dizgi: Sertaç DURMAZ ISBN: 978-605-9963-09-1 Mecidiyeköy Yolu Caddesi (Trump Towers Yanı)

Detaylı

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Kamuoyu Yoklaması Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi 2017 1 Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara

Detaylı

Devrim Öncesinde Yemen

Devrim Öncesinde Yemen Yemen Devrimi Devrim Öncesinde Yemen Kuzey de Zeydiliğe mensup Husiler hiçbir zaman Yemen içinde entegre olamaması Yemen bütünlüğü için ciddi bir sorun olmuştur. Buna ilaveten 2009 yılında El-Kaide örgütünün

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ STRATEJİK VİZYON BELGESİ ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ Ekonomi, Enerji ve Güvenlik; Yeni Fırsatlar ( 20-22 Nisan 2016, Pullman İstanbul Otel, İstanbul ) Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca

Detaylı

Avantaj Tahran da: Trump ın yeni Afganistan stratejisi İran için bir fırsat

Avantaj Tahran da: Trump ın yeni Afganistan stratejisi İran için bir fırsat Avantaj Tahran da: Trump ın yeni Afganistan stratejisi İran için bir fırsat ABD'nin Afganisan daki strateji değişikliği İran a, Pakistan ın ülke sınırlarında devam eden savaş ile ilgili hırslarını yoklamak

Detaylı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı Orta Doğu Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı Ali SEMİN BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı 56 Stratejist - Temmuz 2017/2 Orta Doğu da genel olarak yaşanan bölgesel kriz ve

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi Araştırma üç farklı konuya odaklanmaktadır. Anketin ilk bölümü (S 1-13), Türkiye nin dünyadaki konumu ve özellikle ülkenin

Detaylı

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Geçtiğimiz ay Suriye de Irak Şam İslam Devleti ve diğer muhalif güçler arasında yaşanan çatışmaya ilişkin, Suriye Devrimci Sol

Detaylı

Doç. Dr. Aylin GÜNEY Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Doç. Dr. Aylin GÜNEY Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Doç. Dr. Aylin GÜNEY Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Raporun Anahatları Megatrends: Küresel ana eğilimler Game-Changers: Ana Eğilimlerde değişime yol açabilecek etkenler Senaryolar Ana

Detaylı

BLOG ADRESİ :

BLOG ADRESİ : BLOG ADRESİ : http://ozel-buro.tumblr.com ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBUNA AİT TUMBLR BLOGUNDA HALEN İŞLENEN VE İLERİDE İŞLENECEK OLAN KONULAR AŞAĞIDA GAYET AÇIK VE BİR ŞEKİLDE YER ALMAKTADIR. MAKALE VE ARAŞTIRMA

Detaylı

Afganistan şimdi Trump'ın savaşı haline geldi

Afganistan şimdi Trump'ın savaşı haline geldi Afganistan şimdi Trump'ın savaşı haline geldi Afganistan'ın işgalinden 16 yıl sonra, Amerika Birleşik Devletleri'nin en uzun savaşı olan bu ülkedeki çatışmaların sonu pek yakın görünmüyor. 23.08.2017 /

Detaylı

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI 1. ve Terörizm (UGT) Yüksek Lisans (YL) Programında sekiz

Detaylı

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT Zeytin Dalı Harekâtı Suriye DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT 2018 Önemli Gelişmeler Zeytin Dalı Harekâtının Hukuki Dayanakları Uluslararası Hukuk Bakımından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin terörle mücadele

Detaylı

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ NİN SURİYE KRİZİNDEKİ TUTUMU... 1 Giriş... 1 1. BM Organı Güvenlik Konseyi nin Temel İşlevi ve Karar Alma Sorunu...

Detaylı

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ, SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ, Araştırma grubumuza destek amacıyla 2000-2015 seneleri arasındaki konuları içeren bir ARŞİV DVD si çıkardık. Bu ARŞİV ve VİDEO DVD lerini aldığınız takdirde daha önce takip edemediğiniz

Detaylı

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL UNCTAD Dünya Yatırım Raporu Türkiye Lansmanı Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü nün (UNCTAD) Uluslararası Doğrudan Yatırımlar

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 Rapor No: 41, Mart 2011 KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Center for Mıddle Eastern Strategıc Studıes mezhepçilik Irak

Detaylı

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü santralistanbul Küresel Sorunlar Platformu http://www.platformforglobalchallenges.org http://www.twitter.com/pgchallenges http://www.facebook.com/kureselsorunlarplatformu İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar

Detaylı

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron Komple saldırı mı komplo tezgâh mı? -PARİS- İki devlet düşünün. Biri, güçlü ve etkili bazı devletler tarafından kuşatılmak istenirken, diğeri ise

Detaylı

JENS STOLTENBERG İLE SÖYLEŞİ: NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK

JENS STOLTENBERG İLE SÖYLEŞİ: NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK JENS STOLTENBERG İLE SÖYLEŞİ: NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, TPQ yla gerçekleştirdiği özel söyleşide Rusya ile yaşanan gerginlikten Ukrayna nın

Detaylı

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1) BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, 1914-1918 (1) Topyekûn Savaş Çağı ve İlk Büyük Küresel Çatışma Mehmet Beşikçi I. Dünya Savaşı nın modern çağın ilk-en büyük felaketi olarak tasviri Savaşa katılan toplam 30 ülkeden

Detaylı

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem NEDEN Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem YERLi VE MiLLi BiR SiSTEM Türkiye, artık daha büyük. Dünyada söz söyleyen ülkeler arasında. Milletinin refahını artırmaya başladı. Dünyanın en büyük altyapı

Detaylı

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler Türkiye ve Kitle İmha Silahları Genel Bilgiler Nükleer Silahlar ABD nin nükleer güç tekeli 1949 a kadar sürmüştür. Bugün; Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, İsrail, Hindistan ve Pakistan ın nükleer silahları

Detaylı

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ 1. "Azerbaycan Milli Güvenlik Stratejisi Belgesi", Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından 23 Mayıs 2007 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

Detaylı

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI Eski adıyla İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) günümüzde nüfusunun çoğunluğu veya bir kısmı Müslüman olan ülkelerin üye olduğu ve üye ülkeler arasında politik, ekonomik, kültürel,

Detaylı

Dünyada silahlanma artıyor, Türkiye 20'nci sırada

Dünyada silahlanma artıyor, Türkiye 20'nci sırada Dünyada silahlanma artıyor, Türkiye 20'nci sırada Bonn Uluslararası Silahsızlanma Merkezi nin 2016 Küresel Silahlanma Endeksi'ne göre askeri harcamalarda İsrail başı çekerken Türkiye 20'nci sırada. 02.12.2016

Detaylı

Yükselen Güç: Türkiye-ABD İlişkileri ve Orta Doğu Tayyar Arı, Bursa: MKM Yayıncılık, 2010, 342 sayfa, 18,00 TL ISBN:

Yükselen Güç: Türkiye-ABD İlişkileri ve Orta Doğu Tayyar Arı, Bursa: MKM Yayıncılık, 2010, 342 sayfa, 18,00 TL ISBN: Alternatif Politika, Özel Sayı 1, 113-117, Kasım 2010 113 Yükselen Güç: Türkiye-ABD İlişkileri ve Orta Doğu Tayyar Arı, Bursa: MKM Yayıncılık, 2010, 342 sayfa, 18,00 TL ISBN: 978-605-5911-19-5 Veysel AYHAN

Detaylı

Afganistan'da Afyon Üretimi Dosyası (İnfografik)

Afganistan'da Afyon Üretimi Dosyası (İnfografik) Afganistan'da Afyon Üretimi Dosyası (İnfografik) Uzun yıllar süren iç savaşlar ve dış müdahaleler sonucu istikrarsızlaşan Afganistan, dünya afyon üretiminin yaklaşık olarak yüzde 90'ını karşılıyor. 28.04.2016

Detaylı

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI 2010 Eğitim Öğretim Bahar Dönemi ZORUNLU DERSLER Uluslararası Ġlişkilerde Araştırma ve Yazma

Detaylı

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55 Dünya da politik dengeler dinamik bir yapıya sahiptir. Yüzyıllar boyunca dünyada haritalar, rejimler ve politikalar değişim içerisindedirler. Orta çağ Avrupa sı ve Fransız ihtilali ile birlikte 17. Yüzyılda

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI AZİZ BABUŞCU 4 te AK AK PARTİ İL BAŞKANI 10 da YIL: 2012 SAYI : 169 24-31 ARALIK 2012-7 OCAK 2013 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 2

Detaylı

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI (2015) GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI İRAN ANLAŞMASININ TÜRKİYE ÜZERİNE POTANSİYEL ETKİLERİ İRAN ANLAŞMASININ TÜRKİYE ÜZERİNE POTANSİYEL ETKİLERİ İran ın nükleer programı üzerine dünya güçleri diye

Detaylı

Merkez Strateji Enstitüsü. Türkiye-Rusya İlişkileri Mevcut Durumu ve Geleceği

Merkez Strateji Enstitüsü. Türkiye-Rusya İlişkileri Mevcut Durumu ve Geleceği Merkez Strateji nstitüsü Türkiye-Rusya İlişkileri Mevcut Durumu ve Geleceği 1 Türkiye-Rusya İlişkilerinin Tarihsel Seyri: Savaş-Kriz-İşbirliği Savaş Kriz İşbirliği 16. yy 1917 1940 1990 2011 2015 2 Türkiye-Rusya

Detaylı

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1 2018 HALI SEKTÖRÜ Mart Ayı İhracat Bilgi Notu TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği Page 1 HALI SEKTÖRÜ 2018 MART AYI İHRACAT PERFORMANSI 2018 yılı Ocak-Mart döneminde Türkiye nin toplam ihracatı

Detaylı

İKİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ İÇİNDEKİLER

İKİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER B İ R İ N C İ C İ L T Kitap Hakkında 1 Başlarken 5 CENGİZ HAN MEDENİYETE YENİ YOLLAR AÇMIŞTIR 1. Cengiz Han ın Birlik Fikrinden Başka Sermayesi Yoktu 23 2. Birlik, Beraberlik ve Çabuk Öğrenme

Detaylı

HAZIRLAYAN GAZİANTEP SANAYİ ODASI TİCARET DAİRESİ EKİM

HAZIRLAYAN GAZİANTEP SANAYİ ODASI TİCARET DAİRESİ EKİM SURİYE ÜLKE RAPORU HAZIRLAYAN GAZİANTEP SANAYİ ODASI TİCARET DAİRESİ EKİM 2011 SURİYE ÜLKE VE İHRACAT RAPORU RESMİ ADI BAŞKENTİ DİL : Suriye Arap Cumhuriyeti : Şam (Damascus) : Arapça (resmi), Kürtçe,

Detaylı

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu 2016 yılında 126 ülkenin ordusu değerlendirilmiş ve dünyanın en güçlü orduları sıralaması yapılmıştır. Ülkenin sahip olduğu silahlı gücün yanında nüfusu, savaşabilecek ve askerlik çağına gelen insan sayısı,

Detaylı

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI 2010 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi Zorunlu Dersler Uluslararası İlişkilerde Araştırma

Detaylı

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları Kıbrıs açıklarında keşfedilen doğal gaz rezervleri, adada yıllardır süregelen çatışmaya barışçıl bir çözüm getirmesi umut edilirken, tam tersi gerilimi tırmandırmıştır.

Detaylı

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU STRATEJİK VİZYON BELGESİ ( TASLAK ) 6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU İslam Ülkelerinde Çok Boyutlu Güvenlik İnşası ( 06-08 Mart 2015, Serena Hotel - İslamabad ) Güvenlik kavramı durağan değildir.

Detaylı

ÖZETLER VE ANAHTAR KELİMELER

ÖZETLER VE ANAHTAR KELİMELER ÖZETLER VE ANAHTAR KELİMELER Türkmenistan da Siyasal Rejimin Geleceği: İç ve Dış Dinamikler Açısından Bir Değerlendirme Yazar: Haluk ALKAN Özet: Türkmenistan, çok yönlü özelliklere sahip bir ülkedir. Sahip

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ Bismillairrahmanirrahim 1. Suriye de 20 ayı aşkın bir süredir devam eden kriz ortamı, ülkedeki diğer topluluklar gibi

Detaylı

Araştırma Notu 12/126

Araştırma Notu 12/126 Araştırma Notu 12/126 10.02.2012 Arap Baharı ve Avrupa Borç Krizi İhracatı Teğet Geçti Barış Soybilgen* Yönetici Özeti Orta Doğu nun önemi artmaya devam ediyor 2011 yılında Türkiye nin ihracatı 2010 yılına

Detaylı

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? Dünyada mal ve hizmet hareketlerinin uluslararası dolaşımına ve üretimin uluslararasılaşmasına imkan veren düzenlemeler (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası

Detaylı

Dersin Haftalık İçeriği

Dersin Haftalık İçeriği Saü Dersin Haftalık İçeriği * Tarihin Sonu * Batı Modelinin Etkisi Altında Küreselleşme * Uluslararası Sistemde Tek Süper Güç Dönemi * Uluslararası Örgütler * Körfez Savaşı ndan Kosova Bunalımına Bölgesel

Detaylı

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/ 1 Sayın Meclis Başkanım,/ Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/ 2018 yılının/ ilk meclis toplantısına hoş geldiniz diyor,/ sizleri saygılarımla selamlıyorum./ Sözlerime başlarken,/

Detaylı

Salvador, Guatemala, Kamboçya ve Namibya gibi yerlerde 1990 ların barış anlaşmaları ile ortaya çıkan fırsatları en iyi şekilde kullanabilmek için

Salvador, Guatemala, Kamboçya ve Namibya gibi yerlerde 1990 ların barış anlaşmaları ile ortaya çıkan fırsatları en iyi şekilde kullanabilmek için ÖN SÖZ Barış inşası, Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Boutros Boutros-Ghali tarafından tekrar çatışmaya dönmeyi önlemek amacıyla barışı sağlamlaştırıp, sürdürülebilir hale getirebilecek çalışmalar

Detaylı

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni

Detaylı

Dr. Zerrin Ayşe Bakan

Dr. Zerrin Ayşe Bakan Dr. Zerrin Ayşe Bakan I. Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Yeni Güvenlik Teorilerine Bir Bakış: Soğuk Savaş'ın bitimiyle değişen Avrupa ve dünya coğrafyası beraberinde pek çok yeni olgu ve sorunların doğmasına

Detaylı

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Bashar al-assad ın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Bayan Hayrünnisa Gül onuruna verilen Akşam Yemeği nde yapacakları konuşma 15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

Orta Asya daki satranç hamleleri

Orta Asya daki satranç hamleleri Orta Asya daki satranç hamleleri Enerji ve güvenlik en büyük rekabet alanı 1 Üçüncü on yılda Hazar Bölgesi enerji kaynakları Orta Asya üzerindeki rekabetin en ön plana çıktığı alan olacak. Dünya Bankası

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ ALAN KALDI MI?

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ ALAN KALDI MI? DIŞ POLİTİKA TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ ALAN KALDI MI? HAZİRAN 2011 SARIKONAKLAR İŞ MERKEZİ C. BLOK D.16 AKATLAR İSTANBUL-TÜRKİYE 02123528795-02123528796 www.turksae.com TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ

Detaylı

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN i 1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ Ömer Faruk GÖRÇÜN ii Yayın No : 2005 Politika Dizisi: 1 1. Bası Ağustos 2008 - İSTANBUL ISBN 978-975 - 295-901 - 9 Copyright Bu kitabın bu basısı

Detaylı

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

Çarşamba İzmir Basın Gündemi 16.09.2015 Çarşamba İzmir Basın Gündemi Krizler arasında Devrim Özkan Her şeyin dünyadaki tüm gelişmelerden etkilenebildiği yeni bir çağda yaşıyoruz. Son iki yüzyıllık dönemde dünyadaki tüm ekonomik

Detaylı

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir. İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim ŞAHİN nin Entegre Sınır Yönetimi Eylem Planı Aşama 1 Eşleştirme projesi kapanış konuşması: Değerli Meslektaşım Sayın Macaristan İçişleri Bakanı, Sayın Büyükelçiler, Macaristan

Detaylı

İran'ın Irak'ın Kuzeyi'ndeki Oluşum ve Gelişmelere Yaklaşımı Kuzey Irak taki sözde yönetimin(!) Parlamentosu Kürtçü gruplar İran tarafından değil, ABD ve çıkar ortakları tarafından yardım görmektedirler.

Detaylı

ABD'den NATO ülkelerine ültimatom: Savunma harcamalarını arttırın

ABD'den NATO ülkelerine ültimatom: Savunma harcamalarını arttırın ABD'den NATO ülkelerine ültimatom: Savunma harcamalarını arttırın "Amerikalılar, sizin çocuklarınızın gelecekteki güvenliğine, sizden daha fazla önem veremez" 16.02.2017 / 09:34 ATO Savunma Bakanları Brüksel

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

HALI SEKTÖRÜ. Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HALI SEKTÖRÜ. Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1 2018 HALI SEKTÖRÜ Ayı İhracat Bilgi Notu TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği Page 1 HALI SEKTÖRÜ 2018 OCAK AYI İHRACAT PERFORMANSI 2017 yılında Türkiye nin toplam ihracatı 2016 yılına kıyasla

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Polonya İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

Yaşar ONAY* Rusya nın Orta Doğu Politikasını Şekillendiren Parametreler

Yaşar ONAY* Rusya nın Orta Doğu Politikasını Şekillendiren Parametreler Bilge Strateji, Cilt 7, Sayı 12, Bahar 2015, ss.17-21 Rusya nın Orta Doğu Politikasını Şekillendiren Parametreler Yaşar ONAY* Adına Rusya denilen bu ülke, Moskova prensliğinden büyük bir imparatorluğa

Detaylı

NATO Zirvesi'nde Gündem Suriye ve Rusya

NATO Zirvesi'nde Gündem Suriye ve Rusya NATO Zirvesi'nde Gündem Suriye ve Rusya Zirveye, aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Obama nın da bulunduğu 28 ülkenin devlet ve hükümet başkanı katılıyor. 09.07.2016 / 10:21 Türkiye'yi Cumhurbaşkanı

Detaylı

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( ) TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ (1923-2010) Teorik, Tarihsel ve Hukuksal Bir Analiz Dr. BÜLENT ŞENER ANKARA - 2013 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii TABLOLAR, ŞEKİLLER vs. LİSTESİ... xiv KISALTMALAR...xvii

Detaylı

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te Mart 25, 2008-12:00:00 AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bölücü terör örgütüne yönelik

Detaylı

Amerika Küresel Politikasını Değiştiriyor mu?

Amerika Küresel Politikasını Değiştiriyor mu? Amerika Küresel Politikasını Değiştiriyor mu? Yazar: Ferdi Güçyetmez Amerika nın Değişen Tehdit Kavramı Geçtiğimiz hafta içerisinde ABD Savunma Bakanı James Mattis ülkesinin yeni ulusal savunma stratejisini

Detaylı

İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU

İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ SONUÇ DEKLARASYONU 18-20 Haziran 2009 İSLAM ÜLKELERİNDE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM KONGRESİ 1 İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) üyesi 57 ülkeye yönelik düzenlenen İslam Ülkelerinde Mesleki ve Teknik Eğitim Kongresi 18-20 Haziran

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004 ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Fatma ÇOBAN Doğum Tarihi: 1983 Öğrenim Durumu: Doktora Yabancı Dil : İngilizce Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Uluslararası İlişkiler

Detaylı

Medikal Turizmde Tanıtım, Pazarlama Stratejileri ve Hedef Ülkeler

Medikal Turizmde Tanıtım, Pazarlama Stratejileri ve Hedef Ülkeler Medikal Turizmde Tanıtım, Pazarlama Stratejileri ve Hedef Ülkeler Oğuzhan KAYA TKHK Kaynak Geliştirme Daire Başkanlığı khk.kaynakgelistirme@saglik.gov.tr www.tkhk.gov.tr Slayt1/28 Bakanlığımızın 2013-2017

Detaylı

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011 Seri/Sıra No 2000 li Yıllar / 6 Kitabın Adı Türkiye de Dış Politika Editör İbrahim KALIN Yayın Hazırlık Arter Reklam ISBN 978-605-5952-27-3 BBaskı Tarihi Ağustos-2011 Ofset Baskı ve Mücellit Ömür Matbaacılık

Detaylı

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1 2017 HALI SEKTÖRÜ Mart Ayı İhracat Bilgi Notu TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği Page 1 HALI SEKTÖRÜ 2017 MART AYI İHRACAT PERFORMANSI 2017 yılı Ocak-Mart döneminde Türkiye nin toplam ihracatı

Detaylı

TÜRKİYE DE FAİZSİZ FİNANS SEKTÖRÜ İÇİN YASAL ÇERÇEVE SEMPOZYUMU

TÜRKİYE DE FAİZSİZ FİNANS SEKTÖRÜ İÇİN YASAL ÇERÇEVE SEMPOZYUMU TÜRKİYE DE FAİZSİZ FİNANS SEKTÖRÜ İÇİN YASAL ÇERÇEVE SEMPOZYUMU Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Ali Akben, İstanbul Üniversitesi nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Türkiye de

Detaylı

KUZEYDOĞU ASYA DA GÜVENLİK. Yrd. Doç. Dr. Emine Akçadağ Alagöz

KUZEYDOĞU ASYA DA GÜVENLİK. Yrd. Doç. Dr. Emine Akçadağ Alagöz KUZEYDOĞU ASYA DA GÜVENLİK { Yrd. Doç. Dr. Emine Akçadağ Alagöz Soğuk Savaş sonrası değişimler: Çin in ekonomik ve askeri yükselişi Güney Kore nin ekonomik ve askeri anlamda güçlenmesi Kuzey Kore nin

Detaylı

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki 14.11.2013 tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki Tablo 1 Sosyal BilimlerEnstitüsü İletişim Bilimleri Doktora Programı * 1. YARIYIL 2. YARIYIL İLT 771 SİNEMA ARAŞTIRMALARI SEMİNERİ 2 2 3 10 1

Detaylı

Türk ve Alman Bak fl Aç s ndan ran daki Geliflimin Güvenlik Politikas Boyutlar

Türk ve Alman Bak fl Aç s ndan ran daki Geliflimin Güvenlik Politikas Boyutlar Türk ve Alman Bak fl Aç s ndan ran daki Geliflimin Güvenlik Politikas Boyutlar Nüzhet Kandemir İran daki Gelişimin Güvenlik Politikası Boyutları BM Güvenlik Konseyi nin 5 daimi üyesi ve Almanya nın ortaya

Detaylı

Kürtler gerçekten de ABD'nin umrunda mı?

Kürtler gerçekten de ABD'nin umrunda mı? Kürtler gerçekten de ABD'nin umrunda mı? Iraklı Kürtler, yerel aktörlerin sürekli yaptığı bir hataya düşerek, kendilerinin Amerikalıların gözündeki stratejik değerini fazla abartmış görünüyorlar. 04.10.2017

Detaylı

Dış Ticaret Verileri Bülteni

Dış Ticaret Verileri Bülteni Milyon $ Milyon $ (Milyar $) 3 216 Kasım- 216 TÜİK dış ticaret verilerine göre ihracat 216 yılı Kasım ayında, 215 yılının aynı ayına göre %9,7 artarak 12 milyar 817 milyon dolar, ithalat %6 artarak 16

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda Zeynep Fazlılar Açılım sürecinin, ayrılıkçı Kürtlerin siyasi taleplerinin karşılanamaz olduğunu gösterdiğini belirten Tuğgeneral (E) Nejat Eslen; şiddet riskini

Detaylı

NATO'yu nasıl bir gelecek bekliyor?

NATO'yu nasıl bir gelecek bekliyor? NATO'yu nasıl bir gelecek bekliyor? Dünyada yeniden şekillenen siyaset ve günden güne artan gerginlik, NATO'nun daha büyük sınavlarla yüzyüze kalacağına işaret ediyor. 27.05.2017 / 13:05 Bugüne kadar NATO'nun

Detaylı

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ... İçindekiler ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ... 5 I.1. Arnavutluk Adının Anlamı... 5 I.2. Arnavutluk Adının Kökeni... 7 I.3.

Detaylı