TANAL: AKP, istikrar için bir tehdit ve tehlikedir

Transkript

1 CHP İstanbul Milletvekili Mahmut TANAL, marabalıktan, milletvekilliğine giden yaşamıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı EFSANE RÖPORTAJLAR TANAL: AKP, istikrar için bir tehdit ve tehlikedir Biz Urfa nın Hilvan İlçesinde Bahçecik Köyü nde, yani ağanın köyünde marabaydık diyen Tanal, gözaltında gördüğü işkencenin ayaklarının altındaki izlerini gösterirken, işkencelerin gönlünde, ruhunda açtığı yaraları ifade ederken gözyaşlarına boğuldu Ak Parti nin bir proje partisi olduğunu belirten Tanal: AKP istikrar için bir tehdit ve tehlikedir. AKP şu anda diktatörlükle, baskıyla, otoriterlikle istikrarı sağlamaya çalışıyor Efsane GÜZELDERELİ nin röportajı bugün 13. sayfada 23 Eylül 2015 Çarşamba Fiyatı 25 Kr Fotoğraf: Kenan Ergen Doğu ve Güneydoğu da yatırımlar durdu... Saldırılarda bir çok bina, işyeri, araçlar ve enerji hatları tahrip edildi Davutoğlu: Aday LİSTELERİNDE dengeyi sağladık Aday listelerinin hazırlanmasına yönelik son bir haftada yoğun mesai harcadıklarını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Değişmesi gereken şey ne? Şartlar, konjonktür değişmişse yeni politikalarla o konjonktüre hitap etmek gerekir. Onu yapıyoruz, seçim beyannamesinde de bunların işaretleri, 4 Ekim'de daha açık gözükecek. Küresel ekonomik, politik kriz yaşandı birçok şeyler yaşandığı yeni süreçler ve yeni taze unsurlarla da bunun takviye edilmesi lazım. Bu dengeyi sağladık" diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA Asr-ı Saadet e yolculuk imkanı veren müzeye ilgi Mekke'de, teknolojinin tüm imkanları kullanılarak hazırlanan görsellerle ziyaretçilerine "Asr-ı Saadet'e yolculuk" imkanı veren müzeye büyük ilgi gösteriliyor. Esselamü Aleyke Eyyühen Nebiyyü Müzesi, Hazreti Muhammed'in hayatının tüm yönlerini simülasyonlarla anlatarak, ziyaretçilerine "Asr-ı Saadet"e yolculuk imkanı tanıyor. Simülasyon gösterilerinden etkilenen ziyaretçiler zaman zaman gözyaşlarına hakim olamıyor. Asr-ı Saadet döneminde kullanılan çeşitli araç ve gereçlerin örneklerinin de sergilendiği müzede kurulan televizyon kanalında Hazreti Muhammed'in hayatı anlatılıyor. HABERİ 12. SAYFADA Fehmi Koru Hamaset gençlerin gıdasıdır, ama Sayfada 7 Haziran'daki seçimlerin ardından artan terör saldırıları ekonomiyi de hedef aldı. Saldırılarda birçok bina, iş yeri, araçlar, barajlar ve enerji hatları zarar gördü. Terör örgütü PKK, 7 Haziran seçimlerinin ardından 13 baraja saldırı düzenledi. Saldırılarda 171 bina ile aralarında ambulans, iş makinası ve tırların da bulunduğu 859 araç hasar gördü. Saldırılar sonrası oluşan hasarların 607'si polis, 423'ü jandarma bölgesinde gerçekleşti. Terör saldırılarıyla 89 iş yeri, 82 de kamu binası tahrip edildi Uzmanlar, saldırılar sonucunda ortaya çıkan ekonomik kaybın 150 milyon liraya yaklaştığını söyledi. Uzmanlar, saldırıların, yatırımların durması, bölgede artan gerginlik ve para piyasalarına etkisi de dikkate alınınca terörün maliyetinin çok daha yüksek rakamlara ulaşacağını ifade etti. HABERİ 12 DE Fakirlik Kağıdı vatandaş ile muhtarların arasını açtı Keçiören Pınarbaşı Mahallesi Muhtarı Bünyamin Gülümser, Fakirlik Kağıdı olarak bilinen belge için yaşadıkları yoğun talep yüzünden zaman zaman vatandaşla karşı karşıya kaldıklarını belirtti. Gülümser, yasada olmamasına karşın 18 yaş altı gençler için bizden fakirlik kağıdı isteniyor Gülümser, bu konuda çok mağdur olduklarını belirterek, Belediyelerimizin çok güzel sosyal ve kültürel projeleri var. Bu kapsamda özellikle başarılı öğrenciler, yaz kampı gibi etkinliklere götürülerek ödüllendiriliyor. Fakat kayıt için istenen başarı ve ikametgah belgelerin yanında Fakirlik Belgesi de istiyorlar. Oysaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 9.10 ve 11.maddelerine göre 18 yaşından küçüklere fakirlik belgesi verilmez diye açık bir ibare bulunmaktadır. ÖZEL HABER Kenan ERGEN in Haberi 5 te Van daki hain SALDIRIDA 13 asker yaralı Van'ın Başkale ilçesinde, terör örgütü PKK mensupları tarafından önceden yola döşenen el yapımı patlayıcının askeri konvoyun geçişi sırasında infilak ettirilmesi sonucu 13 asker yaralandı. HABERİ 12. SAYFADA Kılıçdaroğlu ndan AVRUPA ATAĞI CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimleri kampanyası kapsamında İsviçre, Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya ve Avusturya'da yaşayan Türk vatandaşlarıyla biraraya gelecek. Bugün İsviçre'nin Bern kentinden başlayacak Avrupa turu çerçevesinde Kılıçdaroğlu, AP Başkanı Schulz ve AP Raportörü Kati Piri ile de görüşecek. HABERİ 12 DE Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Diriliş Ertuğrul başlıyor... HABERİ 2. SAYFADA Türkiye yi eskrimle tanıştıracaklar HABERİ 15. SAYFADA Turizm teröre kurban oldu HABERİ 15. SAYFADA Almanlar Altınköy e HAYRAN KALDI HABERİ 6. SAYFADA 7/24 kesintisiz çağrı hizmeti HABERİ 5. SAYFADA

2 2 SİNEMA TV / MAGAZİN 23 Eylül 2015 Çarşamba "Diriliş Ertuğrul" başlıyor İSTANBUL- TRT1'de ikinci sezonu yayınlanacak "Diriliş Ertuğrul" dizisi, yeni katılan oyuncuları, mekanları ve aksiyonlu hikayesiyle 30 Eylül'de seyirci karşısına çıkacak. Dizinin yönetmeni Metin Günay AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni sezonda Ertuğrul Gazi'nin Moğol İstilası'na karşı mücadelesinin ana konulardan olacağını belirterek, "Kuruluş dediğimiz 13. yüzyıl itibariyle Anadolu, Mezopotamya, Asya ve Ortadoğu'daki bütün çatışmalar günümüz çatışmalarının bir benzeri. Öyle olunca da seyirci günümüz siyasi uluslararası çatışmalarını, haberlerde ve günlük yaşamın içerisinde izlerken, 13. yüzyılda geçen dizinin içinde de bulacaklar. Dönem itibariyle Anadolu üzerine kara bulut gibi çöken Moğol istilası var" ifadelerini kullandı. Dizide çok fazla aksiyon sahnesi olduğunu ve bunun da Türk televizyon tarihinde ilk kez yapılan, çekilen ve seyirciye ulaştırılan sahneler olduğunu kaydeden Günay, sözlerine şöyle devam etti: "Uluslararası standartları bulan aksiyon sahneleri çektik. Bunları çekerken her türlü zorluğu yaşıyoruz. Sebebi hem doğa şartları hem de hayvanlarla uğraşıyoruz. Atlara binen oyuncularımız var. Bunların karşı karşıya dört nala gelip cenk etmeleri var. Hepsi başlı başına problem yaratıyor. Ama ekip bir aile oldu. Herkes canla başla çalışıyor. Oyuncular günde 8 saate varan sürede at üstünde duruyorlar. Her anlamda zorluk yaşıyoruz. Ama ekip olunca, aile olunca bunların hepsinin üstesinden geliniyor." Yeni sezonda diziye katılan ve Artuk Bey karakterini canlandıran Ayberk Pekcan da oynadığı karakterin Dodurga obasından güçlü bir bey ve akil bir karakter olduğunu dile getirerek, süreç içerisinde hikayede danışılan, tavsiyelerde bulunan, aynı zamanda şifacı bir karakter olduğunu kaydetti. İlk kez bir dönem dizisinde oynadığını söyleyen Pekcan, şunları aktardı: "Daha önce 60'ları anlatan bir iş yaptık. Ama bu dizi oynamayı, çalışmayı istediğim bir projeydi. Bu işte çok iyi bir ön hazırlık dönemi geçirdik. İlk başta 45 gün at eğitimi aldım. Savaş sanatları, Türk tipi ok atma, kılıç kullanma herşeyi öğrendik. Bu sayede birkaç melekemiz daha gelişmiş oldu. Ciddi bir emek harcanıyor burada. Ben uzun süredir televizyon piyasasındayım. Böyle bir işte çalışmadım daha önce. Çok titiz davranıyorlar. Ekonomik yönden büyük bir bütçeyle çekilen bir iş. TRT'nin de çok büyük bir desteği var. İyi bir cast, iyi bir senaryo, iyi bir ekip." Dizide Aytolun'u canlandıran Evrim Solmaz ise Kayılar'ın Dodurga obasına sığınmasının ardından, çatışmaların ortaya çıkmasının söz konusu olduğunu, bu çatışmalar içerisinde de Aytolun Hatun'un önemli bir yer teşkil ettiğini ifade etti. Solmaz, dizi için oluşturulan platoya baktığı zaman gerçekle bire bir olduğunu dikkati çekerek, "Tarihin içerisinde hareket ediyormuşcasına bir hisse kapılıyorsunuz, bir ruha bürünüyorsunuz. Aslında o ruh geldiği zaman oyuncu olarak ona tutunmak en güzeli. Çünkü onun havasıyla akışın içerisinde yer almanın bana çok faydası oluyor" Dizi öncesi yaşadıkları hazırlık sürecine değinen Solmaz, şu bilgileri verdi: "Role hazırlanırken, yapım ekibinin, yönetmenin ve onların birlikte çalıştıkları tarih hocalarının, üslup, tarz, davranış konusunda, dönemin konuşma biçimleriyle ilgili, yapımın ve yönetmenin bize gösterdiği yolda bilgi edindik. Bazı çalışmalarımız oldu ve onlar bizi bayağı bir forma soktu. Nasıl bir dünya kurduklarını ve bu dünyanın içerisinde nasıl var olabileceğimiz konusunda çok yardımcı oldular. Benim kendi adıma da izlediğim bir kaç dönem filmi, dizisi oldu. Kayılar ile ilgili Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil'in kitabına başladım. Daha çok Moğolları, Osmanlı'yı ve tarihi araştırmam gerekti." Mehmet Bozdağ'ın senaryosunu yazdığı dizinin başrollerini Engin Altan Düzyatan, Esra Bilgiç, Kaan Taşaner, Didem Balçın, Osman Soykut, Serdar Gökhan ve Hülya Darcan paylaşıyor. Dizi, 13. yüzyılda Ertuğrul Bey ve Alp'lerinin Tapınak Şövalyeleri ve Moğollar'a karşı olan mücadelelerini ve Osmanlı Beyliği'nin kurulma sürecini anlatıyor. Vizyona yeni girecek filmler "Dabbe 6" Hasan Karacadağ'ın yönettiği filmin başrollerinde Murat Seviş, Sema Şimşek, Nilay Gök ve Fehmi Karaarslan yer alıyor. Dabbe serisi ile yerli korku sinema türünde adından söz ettiren yönetmen Hasan Karacadağ, yine cin temalı olan son filminde, en tehlikeli cin kabilesi olarak bilinen "Cuhenna" kabilesini işliyor. Polis kayıtlarına "Mukadder Yaman" vakası olarak geçen ve birbiriyle alakalı olduğu düşünülen 3 gerçek hikayeden yola çıkılarak beyaz perdeye taşınan filmin çekimleri Muğla'nın Yatağan ilçesinde gerçekleştirildi. "Her Şey Güzel Olacak" Alman sinemasının başarılı yönetmenlerinden biri olan ve Berlin Film Festivali'nde "Onursal Altın Ayı" ile ödüllendirilen Wim Wenders'ın son filmi "Her Şey Güzel Olacak"ın oyuncu kadrosunda Rachel McAdams, James Franco, Peter Stormare, Charlotte Gainsbourg gibi isimler bulunuyor. James Franco'nun göz dolduran oyunculuğuyla bir yazarın hayatına yeniden anlam kazandırma ve bağışlanma çabası üzerine kurulan film, Sevgilisiyle yaşadığı tartışmanın ardından öfkeyle sürdüğü arabasıyla bir çocuğa çarparak ölümüne sebep olan "Tomas" adlı yazarın, aradan geçen 12 yıl boyunca vicdan azabından kurtulamayışını konu alıyor. "Mr. Holmes ve Müthiş Sırrı" Bill Condon'un yönettiği filmde Lan McKellen, Laura Linney, Hiroyuki Sanada, Frances de la Tour ve Roger Allam gibi isimler oynuyor. Dram türündeki filmin konusu şöyle: "1947'de artık 93 yaşına gelmiş ve emekliye ayrılmış Sherlock Holmes, 2. Dünya Savaşı'nın yıktığı Hiroşima'ya yaptığı ziyaretten yeni dönmüştür. Burada hafıza kaybına iyi geldiği düşünülen bir bitkiyi aramış, ancak harap olmuş bir ülkeyle karşılaşmıştır. Yanında sadece küçük oğlu Roger ve hizmetçisi Bayan Munro vardır. 05:53 İstiklal Marşı ve Günün 05:55 6 Mantı 07:00 1'de Sabah 09:00 Beni Böyle Sev 11:20 Dizi Klip 11:25 İyi Fikir 13:15 Ana Ocağı 15:05 Pastane 15:55 Yunus Emre 16:55 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:10 Hava Durumu 19:15 Spor 19:20 Ana Haber Bülteni 20:00 Yabancı Sinema "Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı" 22:50 Pelin Çift İle Gündem Ötesi 00:30 Criminal Minds "Kriminal" 01:20 Beni Böyle Sev 07:00 Çocuklar Duymasın 08:30 Kırgın Çiçekler 11:00 Kaçak 13:00 Atv Gün Ortası Bülteni 13:40 Bugünün Saraylısı 16:05 Kırgın Çiçekler 18:45 Atv Ana Haber Bülteni 22:30 Kim Milyoner Olmak İster? 23:45 SAPLANTI Yabancı Sinema 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:30 TÜRK SİNEMASI DÜNYANIN EN GÜZEL KADINI 12:30 TURAN GÖRÜRYIL- MAZ İLE ÖĞLE HABERLERİ 12:50 ASLI HÜNEL İLE RENGARENK 14:50 ELİF'İN SOFRASI 15:50 DOLU DOLU ANADOLU 16:45 YABANCI SİNEMA KARTAL 1:ÇARPIŞMA NOKTASI 18:30 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER Haber (Canlı) 19:45 YABANCI SİNEMA ÖLÜM MELEĞİ 21:30 YABANCI SİNEMA KARA KUTU 23:10 BUNU KONUŞALIM 00:00 YABANCI SİNEMA 05:00 Güzel Köylü 06:30 Pulsar 08:00 Akasya Durağı 10:00 Sudan Bıkmış Balıklar 12:00 Güzel Köylü 14:30 Gönül İşleri 16:45 Beni Affet 19:00 Star Haber 20:00 Çilek Kokusu 23:30 Yerli Dizi 01:30 İnsanlar Alemi 03:10 Aramızda Kalsın 07:30 Oynat Bakalım 08:30 Çocuk Kuşağı 09:00 Aramızda Kalmasın 12:30 Arda nın Mutfağı 13:30 Kaçak Gelinler 14:45 Maral : En Güzel Hikayem 17:15 Maşa ile Koca Ayı 17:30 Ütopya 18:30 Para Bende 20:00 Rising Star Türkiye 23:15 Ütopya (Yeni Bölüm) 00:15 Ütopya Panorama 01:45 Maral: En Güzel Hikayem 03:30 Aramızda Kalmasın 05:45 Acemi Cadı 07:00 Shimajiro'nun Renkli Dünyası 08:00 Çok Güzel Hareketler Bunlar 09:00 Yaz'ın Öyküsü 11:00 Poyraz Karayel 14:00 Güneşin Kızları 16:30 Arka Sokaklar 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Kalbim Ege'de Kaldı Eşinden ayrı yaşamaya karar veren bir kadın kızıyla şehirden uzak bir eve taşınır. kızı evde bir bebek bulur ve kendisini çevreden soyutlamaya başlar. gittikçe içine kapanan kızı yeni bir çevreye alışmanın zorluğunu mu çekiyordur yoksa başka bir sebep mi kızının davranışlarını değiştirmiştir? iyi seyirler... 23:45 SAPLANTI 19:45 ÖLÜM MELEĞİ Orjinal İsmi:Angel Of Death Yönetmen:Wayne Rose Oyuncular:Steven Seagal, Amir Arison, Jesse Hutch Yapım Yılı:2012 Tür:Aksiyon/Polisiye Kane, Hayalet e adım adım yaklaştıkça Finch in sahada daha geniş görev almasına izin verir. Peki Finch bunun için hazır mıdır? Ekip, bavul ticareti yapan kaçakçıları takiptedir ancak, CIA bağlantısının kendilerine karşı çalıştığından şüphelenmektedirler. Kalbim Ege'de Kaldı yeni bölümde herkes, Zeliş ve Mustafa için endişeleniyor. Peki, genç çifte ne oldu? Kalbim Ege'de Kaldı yeni bölümü ile Bugün 20:00 KALBİM EGE DE KALDI

3 yurt haberleri 23 Eylül 2015 Çarşamba 3 Aileler, dünür adaylarını dedektife soruyor Fehmi KORU fkoru@gmail.com fkoru@htgazete.com.tr Şahin: Türkiye de yeni dolandırıcılık yöntemi 'CİN ÇIKARMA' KAYSERİ - Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, Türkiye'de en çok kullanılan dolandırıcılık yöntemleri arasında'cin çıkarma' bulunduğunu, bu kurbanların kimliklerinin bilinmesini istememesi nedeniyle şikayetçi olmadıkları içinde ne savcılık ne de polise intikal etmediğini belirtti. Şahin, önümüzdeki yeni dolandırıcılık yönteminin de emekli olacaklarla emekliler üzerine olacağını duyurdu. Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, hukukçulardan oluşan yönetim kurulu üyeleri ile birlikte tüketicilerin dolandırılma yöntemleri ile ilgili bilgi vermek üzere basın toplantısı yaptı. Dolandırıcılık yöntemlerinde kişi bilgilerine ulaşılmasının savcıları harekete geçirmesi gerektiğinin altını çizen Mahmut Şahin, "Bazı konularda tüketici dolandırıldığının farkına bile varmıyor. Bazılarında farkına varıp şikayetçi oluyor. Ama bazı konularda dolandırıldığını bilse bile şikayetçi olmuyor veya olamıyor ki, en sıkıntılısı ve mağdur sayısı belli olmayan yöntem de maalesef budur" Başkan Şahin, tüketicilerin, maddi kazanç vaadiyle bazen polisiye yöntemlerle, bazen de eğitim ve sağlık konularında dolandırıldığını anlattı. 11 ana başlık halinde ele alınan dolandırıcılık yöntemleri konusunda, uyarılarda bulunan Şahin, şunları söyledi; Özellikle jigololuk ve cin çıkarma yöntemlerinin, dolandırıcılar tarafından en çok kullanılan yöntem. Cin çıkarmada, maalesef şikayet edilmeyen veya edilemeyen başka bir dolandırıcılık yöntemi. Din kullanılarak dolandırıcılık yapılıyormuş gibi gözükse de, din konusunda yeterli bilgisi olmayanların düştüğü bir tuzak. Burada hem maddi hem de cinsel istismar söz konusu." Şahin, sağlıkta kişinin hastalık bilgisini alanların, kişilerin ev adresine kadar giderek ilaç satmaya çalıştığını belirterek, Eğitimde de benzer durumlar var. Savcıların kişi bilgilerinin kimler tarafından nasıl dışarıya sızdırıldığı ile ilgili harekete geçmesi gerekir Tüketiciler Birliği Başkanı Şahin kendilerini savcı, polis, eğitimci gibi tanıtıp veya Hediye kazandınız' mesajları atarak, tüketicilerin dolandırılmak istendiğine de dikkat çekti. (CHA) ANKARA - Polis Akademisi Başkanlığı, lisans mezunu yılı KPSS P3 puan türünden en az 50 ve üzeri puan alanlardan, yalnızca özel harekat branşında polis memuru olarak yetiştirilmek üzere 5 bin erkek öğrenci alımı yapılacağını açıkladı. Polis Akademisi Başkanlığının açıklamasına göre, kuruma bağlı Polis Meslek Eğitim Merkezlerine (POMEM), lisans mezunu yılı KPSS'lerin birinden P3 puan türünden en az 50 ve üzeri puan alanlardan, POMEM Giriş Yönetmeliği'nde belirtilen diğer şartları taşımak kaydıyla, sadece özel harekat branşında polis memuru olarak yetiştirilmek üzere 5 bin erkek polis memuru öğrenci alımı yapılacak. Sınavlarda başarı göstererek Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde eğitim gören ve eğitim sonunda başarılı olan adayların, özel harekat branşında, özel harekat polis memuru olarak atamaları yapılacak. Polis okulunda diğer polisler gibi eğitim göreceği belirtilen adayların, eğitime başvurmak için gerekli koşullar ise şöyle: "T.C. vatandaşı olmak, lisans mezunu veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak, Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından lisans mezunları için yapılan 2014 ve 2015 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavlarının birinden P3 puan türünden en az 50 puan almış olmak, Emniyet Teşkilatı şehit ve vazife malullerinin eş ve çocukları için ise Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından lisans mezunları için yapılan 2014 ve 2015 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavlarının birinden P3 puan türünden en az 40 puan almış olmak, (Emniyet Teşkilatında çalışan veya Emniyet Teşkilatından emekli olanların eş ve çocukları bu kapsamda yer almamaktadır) 18 yaşını tamamladıktan sonra yaptırılan yaş düzeltmelerinde, düzeltmeden önceki yaş dikkate alınmak şartıyla, sınavın yapıldığı yılın 31 Aralık tarihi itibariyle 30 yaşından gün almamış olmak (31 Aralık 1986 ve daha sonraki tarihlerde doğmuş olmak), Erkekler için 167 cm'den kısa boylu olmamak, beden kitle endeksi, 18 dahil ile 27 dahil arasında olmak, silah taşımaya veya silahlı görev yapmaya hukuki bir engeli bulunmamak, sağlık durumu yönünden, Sağlık Şartları Yönetmeliğinde belirlenen koşulları taşımak, Adayın kendisinin ve evli ise eşinin; kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl İSTANBUL - Çocukları evlilik hazırlığında olan bazı aileler, dünürlerini araştırması için özel dedektife gidiyor. Özel Dedektifler Derneği Genel Başkanı İsmail Yetimoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özel dedektifliğin, bilinenin bilinmeyen yüzünü somut kanıtlarla ortaya çıkarma işi olduğunu ve yaklaşık 13 yıldır dedektiflik hizmeti verdiğini söyledi. Çalışırken kişi hak ve özgürlüklerine müdahale etmediklerini, araştırmalarda, kamuya açık yerlerde ve açık bilgi kaynaklarından elde edilen bilgileri kullandıklarını belirten Yetimoğlu, "Bize daha çok ailevi olaylarla ilgili başvuru geliyor. Tabii ticari faaliyetler ile sahtecilik, dolandırıcılık gibi konularda da hizmet veriyoruz" Yetimoğlu, evlilik öncesi araştırmaların da diğer çalışma alanları olduğunu aktardı. "Sevgilimden veya nişanlımdan şüpheleniyorum" şikayetiyle gelenlere, "Biz size bu konuda yardımcı olamayız" cevabını verdiklerini dile getiren Yetimoğlu, şunları anlattı: "Bu alanda sadece ebeveynlere hizmet veriyoruz. Ailelerin evlatlarını evlendirirken bilgi alacağı kimse kalmadı. Evlilik öncesi araştırmalar da yapıyoruz. Kız babası komşuya ya da muhtara soramıyor. Aileler karşı tarafın geçmişini ve durumunu bilemiyor. Bu durumlardan kaygı duyanlar bize geliyor. Biz de onu aile yapısıyla ilgili varsa geçmişe dönük şüpheler ya da genel araştırmaları yapıyoruz. Dolayısıyla bu tür araştırmaları sadece ailelere yapıyoruz." Yetimoğlu, aile birliğinin bozulmadığı ve yargıya intikal etmemiş durumlara asla müdahil olmadıklarını ifade etti. Aile içerisinde dedektife gidecek kadar şüphe oluşmuşsa orada genelde aile birliğinin bozulduğunu aktaran Yetimoğlu, "Eş takibiyle ilgili yargıya intikal etmemiş durumlarda vatandaşa sunulacak deliller sonrasında yaşanacakları kestirmek çok zor. Özellikle bizim toplumumuzda kötü sonuçlar olabilir. Mahkeme boşanmayı talep eden eşten aldatmayı içeren delil talebinde bulunabiliyor. Biz de hizmetin bu aşamasında bulunmayı tercih ettik" diye konuştu. Yetimoğlu, soruşturma süresinin gelen talebe göre değiştiğini ifade etti. Çok iyi kamufle edilmiş bir durumu ortaya çıkarmanın daha farklı bir çalışma gerektirdiğini aktaran Yetimoğlu, bu süreçte insanların özel yaşamına asla müdahale etmediklerine dikkati çekti. Yetimoğlu, hizmet bedelinin konuyla ilgili kullanılacak yöntemlere ve ekip sayısına göre değiştiğini belirtti. Her işle ilgili önceden bir projelendirme yaptıklarını ve her türlü imkanlarını seferber ettiklerini aktaran Yetimoğlu, araştırma sırasında masraftan kaçınmadıklarını dile getirdi. Yetimoğlu, polis ya da görevli olmadıkları için kullanabilecekleri tek silahlarının zekaları olduğunu kaydetti. Yetimoğlu, özel dedektifliğin yaşamın içerisinde hep bulunduğunu söyledi. Ticari kanunlar kapsamında 2003'te özel dedektiflik büroları kurulmaya başlandığını belirten Yetimoğlu, "Bu alanda rahat çalışabilmek için bir kanunun zorunlu olduğunu düşündük. Bu amaca yönelik de 2007'de Özel Dedektifler Derneği'ni kurduk" Yetimoğlu, 2008'de Türkiye adına Uluslararası Dedektifler Federasyonu'na başvuruda bulunduklarını ve üye olduklarını, böylece uluslararası standartları ve meslek ilkelerini kabul ettiklerini ifade etti. Dedektiflik mesleğinin henüz Türkiye'de altyapısının olmadığını aktaran Yetimoğlu, 1994'te TBMM'de kabul edilen ancak dönemin cumhurbaşkanı tarafından reddedilen Özel Dedektiflik Yasası'nı revize ederek yeni bir taslak hazırladıklarını ve taslağın yasalaşmasını beklediklerini dile getirdi. Özel harekat polisliği için 5 bin öğrenci alınacak veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olmamak, Affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı mahkum olmamak veya bu suçlardan dolayı devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak, Adayın kendisinin ve evli ise eşinin; genelev, birleşme yeri, randevuevi, tek başına fuhuş yapılan konut ve benzeri yerlerde çalışmış veya aracılık ve bekleyicilik fiillerinde bulunmamış olmak, genel ahlak ve edebe aykırı mahiyette her türlü yazılı, sesli ve görüntülü eserleri, kaydedildiği materyale bakılmaksızın üretmek ve satmaktan veya kumar, uyuşturucu veya uyarıcı madde nedeniyle, hakkında herhangi bir adli veya idari soruşturma veya kovuşturma devam ediyor olmamak, bunlardan dolayı idari yaptırım uygulanmamak veya bu işler nedeniyle hüküm giymemiş olmak, Başvuru tarihinde herhangi bir siyasi partiye veya siyasi partilerin yan kuruluşlarına üye bulunmadığına dair yazılı beyan sunmak, Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı nedeniyle tedavi görmüş veya görüyor olmamak, Kamu haklarını kullanmaktan yoksun bırakılmış olmamak, Sağlık Yönetmeliği hükümleri hariç, polis eğitim kurumlarından çıkarılmamış olmak, Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumlu olmak." Bu uygulamayla alınacak 5 bin kişinin, hem polislik eğitimini hem de özel harekatçı eğitimini birlikte alacağı, alıma ilişkin sınav takviminin Polis Akademisi Başkanlığının resmi internet sitesinden ( ilan edileceği belirtilerek, diğer kaynaklardan yapılan açıklamalara itibar edilmemesi istendi. Hamaset gençlerin gıdasıdır, ama... Hamaset gençlerin gıdasıdır, ama... Seçime 40 gün kala AK Parti nin kampanya stratejisi belli oldu: Milli duyguları köpürterek seçmenden oy istenecek... Yenikapı da yapılan bayrak mitingi ile kampanyaya start verildi. Aslında, içinden Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu nu da çıkarmış olan kadronun en iyi bildiği, geçmişte en fazla icrasında bulunduğu bir alandır bu. İlk gençliğimiz Kıbrıs Türk tür, Bayrak gibi adlar taşıyan mitinglere katılmakla geçti. Birileri için çokça Kahrolsun diye haykırmışlığımız ve bazılarımızın o günlerden kürsüde veya topluca yürürken çekilmiş fotoğraflarımız vardır. (Sözgelimi benim vardır.) Tabii bizler o zamanlar bu tür mitingleri milli duyguları fazla gelişmemiş siyasileri uyarmak amacıyla düzenler, konuşmalarımızda ve attığımız sloganlarda onları hizaya getirme çabasına girerdik. Yıllar sonra benzer mitinglerin devlet adına düzenlenebileceğini, ne yalan söyleyeyim, aklımın ucundan bile geçirmezdim. Milli duyguları köpürtme amaçlı mitinglerin devlet adına olanlarına, bizde, yalnızca tek parti döneminde (1950 öncesi) rastlanmıştır; değişik Avrupa ülkelerinde yükselen dönemin moda ideolojisinden etkilenilerek... Pazar günü yapılan mitingde seçime dönük beklentiyi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dan işittik: Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz vurgusuyla şu arzusunu dillendirdi Cumhurbaşkanı Erdoğan: 1 Kasım seçimlerinde, hangi partiden olursa olsun, yerli, milli, bu ülke için çalışacak 550 milletvekili göndermenizi istiyorum. Daha önce 400 milletvekili isterken şimdi 550 milletvekili arzuluyor Cumhurbaşkanı; hem de yerli, milli ve bu ülke için çalışacak 550 milletvekili... Listeler açıklandı, Meclis e girmesi beklenen 4 partinin aday listelerinde bu sıfatları hak etmeyenler mi var acaba? Varsa, kim onlar? Cumhurbaşkanı Erdoğan ın hamaset yüklü konuşmasında bu sorunun cevabını bulmak mümkün değil. Başbakan Davutoğlu nun konuşması da hamasiydi ve hamaset ölçeğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan dan daha etkisiz sayılmazdı. Aradaki tek fark, aynı zamanda AK Parti nin genel başkanı da olduğu için, Davutoğlu nun rakip partiler hakkında daha açık konuşabilmesiydi. Davutoğlu, Bu milleti bölmek isteyen herkes kahrolsun, kahrolacak inşallah dedi, sonra da meydana bayrak mitingi için gelenlere, 1 Kasım için çok çalışacaksınız; bunları baraj altında bırakacaksınız talimatını verdi; Hak ettiklerini vermek için gecegündüz çalışmaya devam edeceksiniz tavsiyesini de ihmal etmeden... Herhalde sizler de bunlar ile kastedilenlerin kimler olduğunu anlaşmışsınızdır. Mitinge çağrılmayan tek parti: HDP... Evet, 7 Haziran seçiminde 6 milyondan fazla oy almış olan HDP nin barajın altında kalması isteniyor; bunu sağlamak için de bayrak altında toplanmış kitleye görev veriliyor... Sorun şurada: AK Parti 7 Haziran seçimini de aynı strateji üzerine oturtmuştu; milli-hamasi duygularına hitap edilen kitlelerden o zaman da HDP ye oy verilmemesi isteniyordu. Yüzde 10 barajına HDP takılırsa, AK Parti nin tek başına ve hatta başkanlık sistemi ni ülkeye getirmeye yarayacak bir çoğunlukla iktidara gelebileceği beklentisiyle... Ne olduğunu biliyoruz. Anlaşılan, bu seçim kampanyasında, hamasetin dozu bayağı artırılacak... Başarılı olunabilir mi? Farklı bir soruyu tercih ederim: Başarılı olunsa bile, sonrasında ortaya çıkacak ülke yönetilebilir mi? Ülkeyi sevmek, yerli ve milli olmak için hamasete değil, mantıklı düşünmeye ihtiyacımız var. 22 Eylül 2015/ HABER TÜRK Kurban Bayramı için camilerde özel program ANKARA - Diyanet İşleri Başkanlığı, Kurban Bayramı Özel Programı başlığıyla genelge yayımladı. Genelgede Kurban Bayramı'nın manevi atmosferinden halkın en üst düzeyde istifade edebilmesi, neşe, coşku ve huzurun ülke genelinde hep birlikte teneffüs edilebilmesi, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının pekiştirilmesine katkı sağlamanın önemine değinildi. Mu ftu lu klere gönderilen genelgede programın, mahalli şartlar dikkate alınarak il ve ilçe müftülüklerine bağlı merkezi camiler başta olmak üzere tüm camilerde uygulanacağı belirtildi. Genelgede sabah namazından önce okunacak Yasin-i Şerif ile başlayacak program çerçevesinde sabah namazı ile bayram namazı arasındaki bir saatlik sürede asŗ-ı şerif ve Hasŗ suresinin son ayetlerinin okunacağı, tesbihat yapılacağı, dualar edileceği bildirildi. Bayram vaazında ise kurban ibadetinin Iṡlam dinindeki yeri ve önemi hakkında bilgi verilmesi, bayramın bireysel ve toplumsal hayattaki öneminin ve Müslümanlara yüklediği sorumlulukların vurgulanması istendi. Bayram namazı sonrası bayramlaşma yapılmasına özen gösterilmesi gerektiği de kaydedildi. (CHA)

4 423 Eylül 2015 Çarşamba Metin Yurdanur, Çankaya Belediyesi nce Yaşamkent te yaptırılan Anıtpark a yerleştirilecek heykelin tasarımını tamamladı ANKARA Tezhip sanatı Elmadağ da canlandı Anıtpark ın heykeli tamamlandı Çankaya Belediyesi nce Yaşamkent sakinlerinin talepleri doğrultusunda projelendirilen ve Türk Edebiyatı nın Unutulmaz Çınarı Yaşar Kemal in adı verilen 16 bin 440 metrekarelik parkta yapım çalışmaları devam ederken, Metin Yurdanur Heykel Atölyesi nde de çalışmalara hız verildi. Çankaya Belediyesi nin Çayyolu Yaşamkent te usta edebiyatçının adına yaraşır bir anıtpark yapımına başladığını dile getiren Heykeltraş Metin Yurdanur, heykel önerisinin Belediye Başkanı Alper Taşdelen den geldiğini söyledi. Yurdanur; Çankaya Belediyesi nce Ankara halkına, Türkiye halkına armağan edilen bu heykelin bir sembol olması gerektiğini düşündüm ve tasarıma başladım. Yaşar Kemal destansı üslubuyla okuyanı etkisi altına alan Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında ne güzel söylemiş: O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler, demirin tuncuna insanın piçine kaldık. Ben de anıtın formunu bu cümleden esinlenerek kurguladım şeklinde konuştu. Çalışma yöntemi olarak ellerini kullandığını anımsatan Yurdanur, Heykelde kendi irademin yansıması olarak ellerimin izini bırakırım. Yaşar Kemal Anıtı nda da çeşitli formlarda bunu görmek mümkün olacak. Sözünü ettiği o güzel atları, kayalara çarpan denizin dalgalarını ve sonsuzluğa giden o güzel insanları büyük usta ile bir araya getireceğim Tamamlandığında 1 metrelik bir kaide üzerinde 4 metre uzunluğunda 3 buçuk metre yüksekliğinde olacak anıtın bir saygı çalışması niteliği taşıdığını belirten Yurdanur, Bu anıt, kültür ve sanatın başkenti olan Çankaya dan tüm Türkiye ye güzel bir armağan olacak. Tıpkı daha önce Çankaya Belediyesi nce yaptırılan Madenci, İnsan Hakları ve Berfo Ana anıtları gibi. Elmadağ Belediyesi nin geleneksel Türk süsleme el sanatlarından olan tezhip kursuna bayanlar yoğun ilgi gösteriyor. Tezhip hocası Nilüfer Ölmez ile kursa katılan bayanlar da el emekleri ile birbirinden güzel eserler ortaya çıkarıyor. Tezhip sanatının diğer el sanatları gibi çok çabuk öğrenilen bir sanat olmadığını ve uzun süreçlerde emek isteyen bir süsleme sanatı olduğunu belirten Nilüfer Ölmez hafta içi her gün 08:00-17:00 saatleri arasında Kültür ve Sanat Merkezi nde program dahilin de birebir eğitimlerin devam ettiğini belirtti. Kursa katılan kursiyerler; hem huzurlu ve hoş bir zaman geçirdiklerini hem de anlamlı bir sanat öğrendiklerini belirttiler. Kursun açılmasında emeği geçen Belediye Başkanı Gazi Şahin e teşekkür ettiler. Belediye Başkanı Gazi Şahin, Bu sanat çok uzun bir tarih sürecinden günümüze gelmiştir. Bütün uygarlıklarda bir şeyleri süsleme, güzelleştirme, bir şeylere zengin ve hoş görünümler kazandırma olgusu vardır, bundan sonra da hep olacaktır diye düşünüyorum. Şahin; tezhip hocasını ve kursa katılıp özveri ile çalışmalarına devam eden kursiyerleri tebrik etti. 45 günde bin çiftin nikahı kıyıldı ENGELSİZ EĞLENCE Alpagu Milli Takımı na Ak destek Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Alpagu Milli Takımı na Dünya Şampiyonası hazırlıkları için belediye tesislerinin kapılarını açtı. Keçiören Belediye Başkan Mustafa Ak ın makamında gerçekleşen ziyarette Türkiye nin farklı illerinden gelen 50 kişilik sporcu kafilesine ALPAGU Federasyonu Başkanı Abdullah Canbulat da eşlik etti. Dünya Şampiyonası na hazırlanmak amacıyla Keçiören Belediyesi nin spor tesislerinde bir hafta süresince kampa giren milli takım sporcuları, kendilerine verdiği destekten ötürü Başkan Ak a bir plaket takdim etti. 5 bin yıllık geçmişi olan ve Kazım Karabekir in askerlerine savunma sporu olarak öğrettiği Alpagu nun adalet, liyakat, performans, akılcı, güçlü ve uyumlu kelimelerinin baş harflerini aldığını belirten Abdullah Canbulat, Başkanım amacımız ata sporumuzu tüm dünyaya tanıtmaktır. Alpagu savunma sporlarının bileşiminden oluşmaktadır. Türk sporu olmasına rağmen Çin ve Kore farklı isimlerle bize ait olan savunma sporumuzu sahipleniyorlar. Dünya Şampiyonası nda Türk Bayrağımızı dalgalandırmak istiyoruz. Bize vermiş olduğunuz destekler için size çok teşekkür ediyoruz diye konuştu. Sporun sadece beden sağlığı için değil, ruh sağlığı için de gerekli olduğuna işaret eden Mustafa Ak ise, Sağlıklı nesiller için sporun her çeşidine destek veriyoruz. Bunun için Belediyemizde sadece gençler ve sporla alakalı çalışmalar yapması için Gençlik ve Spor Müdürlüğü nü kuran ilk belediyeyiz. Sizden Keçiören, Ankara ve Türkiye için Dünya Şampiyonası nda bayrağımızı dalgalandırmanızı ve şampiyon olmanızı bekliyoruz. Başarılı olacağınıza yürekten inanıyor başarılarınızın devamını diliyorum mesajını verdi. Ziyaretin sonunda Başkan Ak genç sporcular ile birlikte hatıra fotoğrafı da çektirdi. AYŞEGÜL BALDEMİR- "Mutluluğa Engel Yok" Projesi kapsamında, Keçiören Belediyesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü ve Keçiören İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliği ile engelli çocuklar çin etkinlik düzenlendi. Keçiören Etlik Küçük Ev'de gerçekleşen etkinliğe katılan Engelli Danışma Merkezine kayıtlı 44 engelli çocuk ve aileleri gönüllerince eğlendiler. Engelli çocukların sosyalleşmesi ve topluma kazandırılması amacıyla yapılan etkinlik yaş arası çocukları bir araya getirdi. Birlikte eğlenceli aktivitelere katılan çocuklar, çocuk oyun alanında neşeyle eğlenerek çocukluklarını doyasıya yaşama imkanı yakaladılar. Birlikte piknik de yapan çocuklar, ayrıca halat çekme, kaşıkla yumurta taşıma gibi eğlenceli yarışmalarla da rekabeti yaşadılar. Programa katılan çocukların neşeleri yüzlerinden okunurken aileler de bu etkinliklerin çocuklarının topluma kazandırılması, arkadaş edinmesi ve keyifli zaman geçirmesine vesile olduğunu dile getirdiler. "Mutluluğa Engel Yok Projesi" kapsamında gerçekleşen ilk etkinliğin ardından yeni etkinliklerle proje devam edecek. Sinema gösterimi, bowling oyunu, akvaryum gezisi, 4 gün sürecek Bursa - Çanakkale Gezileri etkinliklerden bazıları olacak. Ayrıca engelli çocuklara yönelik halk oyunları ile müzik kursları da proje kapsamında devam ediyor. Proje sonunda çocuklar Aralık ayı içerisinde bir gösteri düzenleyecekler. Projenin detaylarının anlatıldığı bir sunum da engellilere yönelik eğitim veren okullarda anlatılacak. Etimesgut Belediyesi Nikah Memurluğu, Ağustos-Eylül aylarında 45 günde bin çiftin nikahını kıydı. Etimesgut ta günlük ortalama 22 çift evlenirken, nikah memurları nikahlara yetişmek için adeta koşuyorlar. Çiftler genellikle 16:00 ile 22:00 saatleri arasında nikahlarını kıydırmayı tercih ederken, nikah memurlarına da her 25 dakikada bir nikah kıymak düştü. Nikah salonlarının ilçenin farklı noktalarında olması, memurları nikahtan nikaha koşmak zorunda bıraktı. Çiftlerin çoğunluğu nikahlarını Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel in kıymasını talep ediyor. Başkan Demirel de programı dahilinde çiftleri kırmayarak nikah akitlerini gerçekleştiriyor. Demirel, Korkut Ata Kongre ve Kültür Merkezi Nikah Salonu nda Mustafa ve Olcay Çoturoğlu çiftinin nikahını kıydı. Nikahın ardından Demirel çifte iki cihan saadeti diledi. Çiftlerden vatan ve millet sevgisiyle dolu evlatlar yetiştirmesini isteyen Demirel, Yeni evlenen çiftlerimizi tebrik ediyorum. Ömür boyu mutluluklar diliyorum. Birbirlerine sevgide, saygıda kusur etmemelerini tavsiye ediyorum Nikah töreninde Çoturoğlu çifti Türk bayrağı açarak teröre karşı tepkilerini gösterdiler. Salondakiler genç çifti alkışladı.

5 ANKARA 23 Eylül 2015 Çarşamba 5 AYŞENUR GÜRER- Kızılcaham da bal hasadı başladı. Ankara Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler ve Jeotermal Daire Başkanı Özgür Güven ve Ankara Arıcılar Birliği Başkanı Selçuk Solmaz ın da katılımıyla Kızılcahamam da arıcılık yapan Kemal Yasin isimli üreticinin kovanları açılarak, oluşan ballar alındı. Elde edilen üründen memnun kaldığını belirten Kemal Yasin, Büyükşehir Belediyesi nin verdiği kovanlardan Ankara ırkı arılarla tamamen doğal bal elde ettiklerini söyledi. Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler ve Jeotermal Daire Başkanı Özgür Güven de kırsal kalkınma çalışmalarının hız kesmeden devam ettiğini söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek in, Ankara daki arıcılığın 3 katına çıkarılması talimatı verdiğini anlatan Güven, şunları söyledi: Hedefimiz, Ankara da 10 bin kovan dağıtmak. 10 bin kovanı 20 şer kovanla 500 kişiye dağıtırsak, Ankara ya 500 yeni arı üreticisi kazandırırmış olacağız. Tabii verdiğimiz eğitimlerle de üreticiler bu 20 kovanı, sonraki dönemlerde 30 a 40 a çıkaracak. Büyükşehir Belediye Başkanımız Melih Gökçek in verdiği sözle, Ankara daki arıcılığı 3 katına kadar çıkaracağız. Ankara nın balını üreten ünlü arı ırkının, proje kapsamında tekrar çoğaldığını belirten Güven, sözlerine şöyle devam etti: Bugüne kadarki projelerden farkı, boş kovan dağıtıyor olmamız. Bu konuda daha önce çok proje uygulanmış. Türkiye nin başka yerinden Ankara ya, içinde arısıyla beraber kovan getirilmiş. Onlar buranın iklimine alışkın olmadığından, çoğu arı telef olmuş. Bizim projemizde ise boş kovanları profesyonel arıcılara verdik. Ankara nın arısı yetiştirildi. Şu ana kadar 2 bin Yenimahalle halkına kaliteli, hızlı ve doğru hizmet etmeyi ilke edinen Yenimahalle Belediyesi 2012 yılında faaliyete geçirdiği "Çağrı Merkezi" ile memnuniyetin adresi olmaya devam ediyor. Yaklaşık olarak 3 yıldır hizmet veren ve600 binin üzerinde çağrıyı cevaplandıran merkez, her işlemi mutlaka sonuçlandırıyor. Süreli işlemlerde vatandaşları arayıp bilgi veren çağrı merkezi çalışanları, 11 kişilik ekiple 7 gün 24 saat kesintisiz çalışıyor. Kurulduğu günden bu yana 653 bin 850 ilçe sakini, Çağrı Merkezi aracılığı ile belediye hizmetleri hakkında bilgi aldı, borç bilgilerini sorguladı, ödemelerini ne zaman ve nerede yapacaklarını öğrendi ve evraklarını takip etti. HIZLI ÇÖZÜM Profesyonel hizmet anlayışıyla tüm çağrıların tek elde toplandığı merkezde çağrıların elektronik ortamda izlenmesi sağlanıyor. Günde ortalama 400 çağrının geldiği merkezde, hızlı çözüm üretme, sorunun giderilmesi ve vatandaşa gerekli durumlarda ulaşarak cevapların iletildiği sistemle vatandaş memnuniyetinin ölçümü de yapılabiliyor. İnsan odaklı hizmet anlayışıyla çalıştıklarının altını çizen Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, "Amacımız Yenimahallelilerin en iyi şekilde hizmet alması ve karşılaştıkları sorunlara anında çözüm bulunması. Mahalle sakinlerimiz belediyeye (YENİ) ve numaralı çağrı merkezi sayesinde bir telefon kadar yakın. Bunun için arkadaşlarımız özveriyle çalışıyor. Hepsini kutluyorum Kickboks Türkiye Şampiyonu Mustafa Okal ve antrenörü Muammer Efe, Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül ü ziyaret etti. Sırbistan da yapılacak Dünya Şampiyonası na katılarak hem ülkemizi, hem de Mamak ı temsil etmeye hazırlanan Okal, ziyarette Akgül den destek istedi. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getireren Akgül, Türkiye şampiyonu olarak göğsümüzü kabartan sporcumuza ve onun başarısında büyük payı olan antrenörünü canı gönülden Ankara Arıcılar Birliği ile Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle yürütülen proje kapsamında dağıtılan arı kovanlarından, ilk ürünler alınmaya başlandı. Arıcılara Büyükşehir desteği Yenimahalle Çağrı Merkezi 7/24 kesintisiz çalışıyor kovan arı verdik. 4 bin adet daha vereceğiz. Ankara arıcılığı ve balının geçmiş yıllarda gözde olduğunu belirten Ankara Arıcılar Birliği Başkanı Selçuk Solmaz, Büyükşehir Belediyesi ile yürütülen projeyle, Başkentli arıcıların büyük bir şans yakaladığını ifade etti. Solmaz, 20 kovanın, bir ailenin geçimini çok rahat sağladığına dikkat çekti. Mamaklı şampiyon Akgül ile paylaştı destekliyorum. İnşallah Dünya Şampiyonu olup Mamak a büyük bir gurur daha yaşatacaklar Şampiyon kickboksçu Mustafa Okal, Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül e şampiyonadan altın madalya ile dönme sözü verdi. Ziyaretin sonunda Okal, Akgül e Kickboks eldiveni hediye etti. İDDİA YOK Abdullah Cengiz Eğitimci/Yazar cengizicyer@hotmail.com SAHTE SİSTEMİN BİZANS OYUNLARI Daha yıl önce Kızılay, Ulus Sokaklarında, İslam gelecek vahşet bitecek Tek yol İslam diye bağırıp duvarlara yazı yazanlar, şimdi bunları hiç söylememiş ve duvarlara yazmamış gibi Batı dan ithal edilen Demokrasi havarisi kesilmiş durumdalar. Zaten Demokrasi denen zalim ve hilelerle dolu sistemin de hayra dokunur bir tarafı yok ki şimdi faydası olsun; dün olmadığı gibi Baksanıza, erk içinde erk; yargı içinde yargı; iktidar içinde iktidar; güç üzerinde güç Kimin ülkeyi, ne şekilde yönettiği belli değil. Bunlar da yetmedi kafasına yatmayınca kimse ne kanun dinliyor ne hukuk ne de adalet Arasındaki güce ve yetkiye güvenerek, astığım astık kestiğim kestik bir yönetim tarzı ile yaşasın Demokrasi Dün cuntalarla, Bizans oyunlarıyla yürüyen demokrasi denen sahte rejim, bugün de ülkeyi kan gölüne çeviren farklı Bizans Entrikaları ile milletin oyuna, sandığın başına gidip özgür iradesini yansıtmasına rağmen devam edip gitmektedir... Aslında aklı başında, dikkatlice düşünen, feraset sahibi bir Müslüman çevrilen dolaplardan, başımıza örülen oyunlardan haberdardır. Sözüm ona Halkın özgür iradesinin sandığa yansıması diye dikte edilen Demokrasi lafının arkasından neler geldiğini çok net görmektedir. Zaten Demokrasi dedikleri bu sistemin banileri, bugün bütün İslam Ümmetini biri birine kırdırma politikaları ile hayatiyetlerini devam ettiren zalim, münafık, ikiyüzlü Batı değil mi? Batı derken sistemlerini kast ediyorum. Masum, suçsuz insanlarıyla bir alıp vermediğim yoktur. O Batı ki ta yıllar önce Merhum Mehmet Akif tarafından Tek dişi kalmış canavar olarak adlandırılmıştı. İşin acı tarafı nedir biliyor musunuz sevgili okurlarım? Dün sokaklarda İslam i ve Kuran i terimlerle kitleleri aldatanların bugün hararetle ve ateşli bir şekilde Batı dan ithal bu rejimi savur hale gelmesidir Görmüyor musunuz? Çıkarları ve iktidarları için Âlem-i İslam ı bölüp parçaladılar. Şimdi de ülkemizin bir tarafını koparmak isterken benzer tuzaklarla yaklaşıyorlar. Oh ne güzel(!) Demokrasi, özgürlük, insan hakları vs. Bu uğurda su gibi kan akıyor Oysa verilen hakların birçoğu zaten insanımıza verilmesi gereken doğal haklarıdır. Fakat bir iki asır önceden başlayarak dikte edilen sözüm ona Demokrasi, insan hakları, özgürlükler Ancak onların anladığı manada olunca geçer akçedir. Gerisi fasa fiso Gömüyor musunuz, Suriye ye atılan ateş, kardeş kavgası, ayrılık-gayrilik onlara ulaşınca nasıl da yan çiziyorlar Mülteciler perişan, zavallı ve derbeder durumda kapılarına dayanınca insan hakları, mülteciler, esaret unutuluverdi. Bizi kendi güvenlikleri için NATO paktına alırken, güvenliğimizi tehdit eden saldırı karşısında kör, sağır, dilsiz oluveriyorlar. Nasıl da tarihteki Bizans Oyunlarını hatırlatan günleri tekrar yaşıyoruz değil mi? Bizde milyonlarca Suriyeli mülteci yaşarken, kapılarına dayanan beş on bin mülteci için kapılarını açmada nazlanıyorlar. Bırakın nazlanmayı, almamak için bağırıp çağırıyorlar Eeee! Hani demokrasi en iyi sistemdi? Hani mazlumların en iyi hamisiydi? Hani insan hakları, özgürlükleri, insanın korunması vs.? İnsanınıza gelince çok güzel, mazluma, biçareye, yolda kalmışa, kimsesize geline tü kaka Ahhh! İkiyüzlü Batı Ahhh! Bizans artıkları Ahhh! Sahte insan hakları savunucuları Siz bu ikiyüzlülüğü gösterirken, biz de yutturduğunuz sahte sistemin hamisi kesildik. Ne acı değil mi? Zaten onların da istediği budur. Varsa yoksa Demokrasi Yine merhum Akif in dediği gibi diyeyim: Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün! Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün! Tükürün milleti alçakça vuran darbelere! Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere! Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayâsız yüzüne! Tükürün onların asla güvenilmez sözüne! Medeniyet denilen maskara mahlûku görün: Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün! Hele İ'lanı zamanında şu mel'ul harbin, "Bize Efkâr-ı umumumiyesi lazım Garb'ın"; Oda ALLAHI bırakmakla olur herzesini, Halka iman gibi telkin ile dinin sesini Susturan aptalın idrakine bol bol tükürün Yine hicran ile çılgınlığın üstünde bu gün, Bana Vahdet gibi bir yar-ı musaid lazım Artık ey yolcu bırak, ben yalnız ağlayayım Gördüğünüz gibi zor günlerin dertli şairi, ta yıllar önce bu Bizans Oyunlarının yüzüne tükürülmesi gerektiğini haykırmış. Bununla yetinmeyip bu oyunlar karşısında sessiz ve duygusuz kalan İslam Âlemi ne de tükürün diyor. Biz de tükürüyoruz: Yapılan zulümlere ilgisiz kalanlara Millete alçakça saldıranlara ve onlara arka çıkanlara Bizans ın hayâsız yüzüne ve asla güvenilmez sözlerine Medeniyet denilen maskara mahlûkun maskeli vicdanına Huzuru, Allah ı(c.c) tanımayıp O na başkaldırmada gören sahte demokrasilere Hakkı ve hakikati haykıranları susturmak isteyen aptalların yüzüne Bugün bize vahdet, birlik, beraberlik, kardeşçe yaşama ve biri birimize kılıç ve ok atmama günüdür. Ne mutlu, içimize salınan sahte sistemle Bizans Oyun ve Entrikaları çeviren Ehl-i Salib in tuzaklarını fark edip, İslam Ümmeti nin birlik ve beraberliğinin tesisi için çalışanlara Başkan Güney den eğitime tam destek BURCU KERİM- Kendisi de bir eğitimci olan Kızılcahamam Belediye Başkanı Muhittin Güney, özellikle eğitim ve öğretim çalışmalarına öncelik veriyor. Okullardan gelen talepleri her zaman yerine getiren Başkan, ilk ve ortaokul öğrencilerine müjdeyi verdi. Kurban Bayramı sonrasında başlayacak Eğitim - Öğretim yılı öncesinde öğrencilere ve velilere müjde veren Belediye Başkanı Muhittin Güney, ilk ve ortaokul öğrencilerinin kırtasiye ihtiyaçlarınızı belediyemiz tarafından karşılanacağını belirtti. Geçtiğimiz yıl da öğrencilerimize online eğitim sistemi doping kart dağıtarak katkı sağlayan belediyemiz, dönem içerisinde de bayramlarda kitap ve ayakkabı dağıtımı yapmıştı. Ayrıca okullarımızdan gelen her türlü talep anında Belediye Başkanı Muhittin Güney'in talimatları ile gerçekleştirilmişti.

6 6 ANKARA 23 Eylül 2015 Çarşamba Elmadağ da okul müdürleri toplantısı Elmadağ İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Omaç başkanlığında yapıldı. Toplantı öncesi kahvaltılı toplantı düzenlendi. Almanya Büyükelçiliği Altınköy e hayran kaldı Okul müdürlerine motivasyon MURAT HAKKI SÖBÜTAY- Elmadağ İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Omaç başkanlığında yapılan sene başı okul müdürleri kurul toplantısı öncesi, Elmadağ Belediyesi tarafından kahvaltılı toplantı düzenlendi. Belediye kültür evinde düzenlenen kahvaltı sonrası söz alan İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Omaç, Karda kışta bizlerden desteklerini esirgemeyen Sayın Gazi Şahin, yaz boyunca da gerek okul çevrelerinin temizlik ve bakımı, gerekse de tüm okulların boya ihtiyacını karşılamıştır. Yine bir okulumuzun iç ve dış mekanlarının boyattırılmasını, bakımdan geçirilmesinin sağlayan Belediye Başkanımıza minnettarım. Sayın Başkanım! Sayenizde tüm okullar olarak eğitim öğretime hazırız Yeni eğitim öğretim yılının tüm okul müdürlerine, öğretmenlerine ve öğrencilerine hayırlı uğurlu olmasını diledi. Toplantıda konuşma yapan Belediye Başkanı Gazi Şahin, Okul müdürlerimiz, öğretmenleri ile birlikte eğitimi düşünmelidir. Hiç bir okul müdürünün boya, badana, bakım onarım gibi ufak tefek bakım işleri düşünmemelidir. Bunlar bizim görevimiz. Sadece şahsım değil, tüm belediye çalışanlarımızla yıl boyunca okullarımızın ihtiyaçlarında geçen yıllarda olduğu gibi yine tam destek vereceğiz. Altınköy Açık Hava Müzesi, Almanya Büyükelçiliği personellerini ağırladı. Türk ve Alman personelleriyle birlikte bir gezi düzenleyen Almanya Büyükelçiliği, yabancı çalışanlarına Türk kültürünü, gelenek ve göreneklerini daha yakından tanıtmak için Altınköy ü tercih etti. Her düzeyde elçilik personelinin katıldığı gezi, keyifli anlara sahne oldu. Altınköy ü karış karış gezen 65 kişilik grup, Altınköy de gördüklerine hayran kaldı. Altınköy deki her noktayı keşfeden, tüm gelenek ve göreneklerimizi yakından gören, tüm müzeleri gezen ve doğal hayatın tadını çıkaran grup, gördüklerinden çok etkilendi. Altınköy de geçirilen keyif dolu günün ardından geziden duydukları memnuniyeti dile getiren büyükelçilik çalışanları, böylesine güzel bir projeyi Altındağ a kazandırdığı için Altındağ Belediyesi ne ve Başkan Tiryaki ye teşekkür ettiler. Karacaören e yeni park Altındağ ın Artı ları dergide toplandı Altındağ daki tarihi ve turistik değerleri gözler önüne seren, konukları, özel röportajları ve gezi yazıları ile yakından takip edilen, Altındağ Kültür, Sanat ve Hayat Dergisi Artı çıktı. TESK ten bayram alışverişi uyarısı Tesk Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Kurban Bayramı öncesi piyasalardaki alışverişlerin hızlandığını belirterek, vatandaşları uyardı. Palandöken, Bayrama kadar piyasada olmayan sadece bayramlarda ortaya çıkan ve günü kurtarmak adına çarşı, pazar ve sokaklarda dükkânımızın önünde tezgâh açan, kaldırımları işgal eden korsan satıcılara mutlaka dikkat edilmelidir. Vatandaşlarımız sağlıklarını ön planda tutarak, bilmediği yerlerden, merdiven altında üretilen sağlıksız gıda alışverişi yapmamalıdır. Yetkililer tarafından çarşı pazarın hijyenik bakımdan ve fiyat yönüyle kontrol edilerek, denetimlerini artırılmalıdır. Denetim sırasında satış yapanların esnaf oda kayıtları mutlaka aranmalıdır. Böylelikle kirasını, vergisini veren küçük esnaf ve sanatkârın da haksız rekabetten zarar görmesi engellenmelidir Vatandaşımızı bayram dönemlerinde ortaya çıkan sorunlara karşı aydınlatmanın görevleri arasında yer aldığını belirten Palandöken, Bayram dolayısıyla piyasanın hareketlenmesini bekliyoruz. Geçen sene 6 günlük bayram tatilinde 851 bin 948 büyükbaş, 2 milyon 331 bin 917 küçükbaş kurban kesilmişti. Geçen sene kesilen kurbanlık sayısını baz alırsak bu sene piyasaya 6,5-7 milyar lira girecek. Kredi kartlarıyla da 4 milyar liralık bir harcama yapılmıştı. Bu senede kurban bayramının 9 günlük tatil olması turizm bölgelerinin de hareketlenmesini sağlayacak, ekonomiye bir hareket getirecektir diye konuştu. Uzakdoğu dan gelen ucuz mallar arasında kalitesiz kurban bıçaklarının da olduğunu, kurban keserken kullanılmaması gerektiğini vurgulayan TESK Genel Başkanı Palandöken, Kurban Bayramı nedeniyle piyasada kalitesiz kurban bıçak, satır ve baltaları işportalardaki tezgahlarda satılmaya başladı. İstenmeyen olaylara meydan vermemek için bu tür bıçak, balta ve satır gibi ürünlerden uzak duralım. Çünkü bu bıçaklar sacdan yapıldığı için hem kasap için hem de kurban için eziyet vermektedir. Ayrıca bilenmesi ve masatlaması zordur. Kurbanın derisi yüzülürken zarar vermektedir. Hâlbuki bizim dünyaca ünlü TSE damgalı, logolu Bursa da, Sürmene de üretilen çelik bıçaklar kolay kolay körelmemekte ve yapılan işten daha iyi verim alınmaktadır. Kurbanlık kesmek ustalık ister, mutlaka görevli kasaplarımıza kurbanlarınızı kestirin diye uyardı. Altındağ Belediyesi Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından hazırlanan, Altındağ ın gizli kalmış değerlerini açığa çıkaran derginin ikinci sayısının dağıtımına başlandı. Yılda 1 kez yayınlanan, meraklıları tarafından sabırsızlıkla beklenen ve raflarda satışı olmayan Artı dergisi, Altındağ Belediyesi nden ücretsiz olarak temin edilebilir. Artı dergisinin ikinci sayısı, yine Altındağ ın tarihi ve turistik zenginliğini gözler önüne seriyor. Hayata vurulan çekiç sesleri: Sobacılar Çarşısı bölümünde, Altındağ daki tarihi bir mekan olan Sobacılar Çarşısı okurlara tanıtılırken, Gizemli Dünya: Suluhan başlıklı bölümde Suluhan ın kapısı aralanıyor. Artı dergisi özel röportajlarıyla da büyük beğeni topluyor. Çalışmalarını Ankara Kalesi ndeki atölyesinde sürdüren, Ankara nın en değerli ressamlarından Kemal Çelik ile olan söyleşi, tarihi Ankara Kalesi ne farklı bir pencereden bakmayı sağlarken, Samanpazarı nın en eski esnaflarından olan Derman Eczanesi ve her derde deva eczacı Niyaz Dermancı ile söyleşi okuyanları kendine hayran bırakıyor. Gezi sayfalarında ise Türkiye nin ilk ve tek açık hava köy müzesi Altınköy okurlara tanıtılırken, Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi, Ulucanlar Yarı Açık Cezaevi Kültür ve Kongre Merkezi, Anafartalar Çarşısı ve Altındağ da bulunan tarihi camiler gibi önemli mekanlar da gözler önüne seriliyor. Derginin en çok ilgi gören sayfaları ise Yabancıların gözünden Ankara sayfaları Ankara da yaşayan yabancıların, Ankara hakkındaki düşüncelerini anlattığı sayfaların bu seferki konuğu Ankara ya yerleşmiş Yunanlı bir gazeteci olan Luke Theodossiou Bir gününü Hamamönü nü gezmeye ayıran Theodossiou, Hamamönü hakkındaki düşüncelerini okurları ile paylaşıyor. Hamamönü nü gördükten sonra, Ankara nın kalbinin başka bir yerde bulunmayacağını anladım. Altındağ Belediyesi tarafından yaptırılan ve Karacaören Mahallesi nin yüzünü güldürecek olan dev parkın tamamlanmasına çok az kaldı. Ağaç dikimleri yapılan, koşu parkuru ve sağlıklı yaşam için spor üniteleri tamamlanan, çocuk oyun grupları yerleştirilen parkta geri sayım başladı. Yeşil alanlarının ve çevre düzenlemesinin ardından açılışı yapılacak olan park, mahalle sakinleri tarafından büyük bir mutlulukla karşılandı. İlçedeki park sayısı 38 e yükselirken, toplam yeşil alan miktarı ise 2,5 milyon metrekareye ulaştı. Karacaören Mahallesi nde yapımına başlanan park, mahalle sakinleri için sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralıyor. 17 bin metrekare büyüklüğündeki parkta, 9500 metrekare yeşil alan, 4500 metrekare ise sert zemin bulunuyor. 500 metrekare çocuk oyun alanıyla mahalledeki çocukların büyük ilgisini çeken park, aynı zamanda yetişkinler için de sağlıklı yaşam vaat ediyor. Parktaki 2 adet fitness alanında bulunan spor aletleriyle rahatlıkla spor yapabilecek olan mahalle sakinleri, 450 metre uzunluğundaki yürüyüş yolunda ise keyifli ve sağlıklı yürüyüşler yapabilecek. Parka dikilen 300 ağaç ve 2500 adet çalı da mahalle sakinlerine oksijen ve huzur dolu bir hayat yaşatacak. Altındağ ın tüm parklarında olduğu gibi, bu parkta da temizlik ve konforun her zaman üst düzeyde tutulacağını belirten Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, parkın mahalle halkına hayırlı olmasını temenni etti. Altındağ ın ihtiyaçlarına cevap verecek yatırımlar yapmaya devam ediyoruz. Yıllardır Altındağ ın gecekondularında yaşayan Altındağlıların modern konutlarla, yeşil alanlarla dünya başkentlerine yakışır bir çevrede yaşaması için çalışıyoruz. diyen Başkan Tiryaki günü kurtaran değil, geleceğe dönük yatırımlar yaptıklarının da altını çizdi.

7 7 EKONOMİ 23 Eylül 2015 Çarşamba Zeytinyağında fiyat artışı devam edecek AYDIN - ALİ GÖKMEN ŞİRECİ - Aydın Ticaret Borsası Başkanı Adnan Bosnalı, zeytinde ağaç verimliliğinin çok düşük olduğunu belirterek, zeytinyağının litre fiyatının lirayı görebileceğini belirtti. Zeytinyağında sezonunda üretici litre satış fiyatı bir önceki sezona göre 6-7 liradan liraya, ambalajlandıktan sonraki market fiyatı ise liradan liraya yükseldi. Tüketiciler, zeytinyağının fiyatında düşüş beklerken, fiyatların daha da yükseleceği öngörüldü. Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bosnalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünya çapındaki iklim değişikliği nedeniyle yalnızca Türkiye'de değil, İspanya, İtalya, Tunus, Suriye ve Fas gibi birçok zeytinyağı üreticisi ülkede de sıkıntı yaşandığını söyledi. Zeytin ağaçlarında verimin azaldığına işaret eden Bosnalı, buna bağlı olarak zeytinyağı üretiminin azalacağını, fiyatların daha da artmasının kaçınılmaz olacağını savundu. Bosnalı, "Yalnızca Türkiye'de değil, dünya çapında zeytinle ilgili iklime bağlı bir sıkıntı var. Mesela Aydın'dan örnek vermek gerekirse ağaç sayısındaki verimde korkunç bir düşüş yaşanıyor. Biz dolu mahsullerde 55 bin ton zeytinyağı çıkaran bir bölgeyiz. Ancak şu anda 15 bin tonlardayız, 20 bin ton olursa seviniyoruz. Bu tamamıyla iklimsel bir etki. Buna bağlı olarak ilerleyen süreçte zeytinyağı fiyatlarında yükselen bir trend içerisine gireceğiz. Şu anda raflarda litre fiyatı 25 lira civarında olan zeytinyağında fiyatlar yeni sezonda lirayı görebilir" değerlendirmesinde bulundu. KOCAELİ - MEtİN GİRGİN - Türkiye'nin ilk elektronik atık geri dönüşüm firması olarak 12 yıl önce Kocaeli'de faaliyete başlayan Exitcom Recycling, kullanım ömrünü tamamlamış elektrikli ve elektronik eşyaları, Avrupa Birliği (AB) standartlarında geri dönüştürüp, ekonomiye kazandırıyor. Firmanın Genel Müdürü Murat Ilgar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tesise gelen atıklardan yüzde 92 ila 95 geri dönüşüm sağladıklarını kaydetti. Türkiye'nin yanı sıra Almanya, Suudi Arabistan ve Azerbaycan'da da elektronik atıkların geri dönüşüm işini yaptıklarını anlatan Ilgar, marketlerden, belediyelerden ve kurumsal firmalardan yılda yaklaşık 4 bin ton atık topladıklarını, bunları ayrıştırdıktan sonra geri kazanıma gönderdiklerini, tüm imha sürecinin görüntülü kaydedildiğini ve işlemlerin ardından geri dönüşüm oranının raporlandığını söyledi. Ilgar, atıkların anlaşmalı oldukları firmaların denetiminde, içerisindeki çevreye zararlı maddelerden ayrıştırıldıktan sonra uygun teknolojilerle kırıldığını belirterek, geri kalan demir, bakır, alüminyum gibi elementlerin ise ham madde olarak yeniden sektöre kazandırıldığını ifade etti. Türkiye'de yılda 500 bin ton civarında elektronik atık oluştuğunu ve bunların sadece yüzde 25'inin firmalarca toplanabildiğine dikkati çeken Ilgar, "Geri dönüşüm oranının düşük olması, Türkiye için ciddi sorunlar oluşturuyor. Bunlardan biri bilgi güvenliği. Bilgisayarlar, cep telefonları ve tablet bilgisayarlar içerisinde kişilere, devlet kurumlarına ve bankalara ait bilgiler var. Bunların ehil ellerde geri dönüştürülmesi lazım. Yoksa bunlar art niyetli kişilerin eline geçtiği İhRACAttA ARtIŞ beklentisi Elektronik atıklar ekonomiye kazandırılıyor Bosnalı, özellikle İspanya ve İtalya'da zeytinyağı üretimindeki azalış nedeniyle bu yıl Türkiye'den ihracatta artışı yaşanacağını da ileri sürdü. Dünyada zeytinyağı tüketim oranının 3 milyon tonu bulduğuna vurgu yapan Bosnalı, bu ihtiyacın karşılanmasında büyük sıkıntı yaşanacağını dile getirdi. Bu tablonun Türkiye zeytin ve zeytinyağı zaman farklı amaçlarla kullanılabilir" diye konuştu. Ilgar, cep telefonu veya bilgisayarlar bozulduktan sonra işin uzmanı bir geri dönüşüm firmasına verilmeyip çöpe atıldığı takdirde ikinci el olarak kullanılabileceğini vurgulayarak, cep telefonundaki seri numaraların başka telefonlara kopyalanabileceğini ve bunların illegal işlerde kullanılabileceğini söyledi. Bilgisayardaki bilgilerin de hackerler tarafından ele geçirilebileceğini anlatan Ilgar, "Bunlar aslında bir devlet politikası. Bununla ilgili Avrupa'da bilgi güvenliği kanunu var. Sadece bu değil, bankalardaki ve devlet kurumlarındaki kağıtlar da bunlara dahil. Bu kapsamda Türkiye'de ciddi atılımların yapılması lazım çünkü bunlar farkında olmadan başımıza çok ciddi sorunlar açabiliyor" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin yakın zamanda 4.5G teknolojisine geçeceğini hatırlatan Ilgar, "Bu önemli bir konu. 4.5G teknolojisine uyumlu olmayan milyonlarca cep telefonu çöpe atılacak. Dolayısıyla, bu telefonlar geri dönüşüm tesislerine verilmez ve kötü niyetli kişilerin eline geçerse ciddi boyutlarda mağduriyetler oluşabilir. Tesisimizde cep telefonları ve bilgisayarları kamera eşliğinde özel teknoloji cihazlarımızla kırıyoruz. İşlemin beyanını hem bakanlığımıza hem de çalıştığımız firmalara rapor halinde veriyoruz" diye konuştu. Ilgar, Türkiye'de elektrikli ve elektronik atıkların önemli bir kısmını televizyonların oluşturduğunu belirterek, her televizyon tüpünde yaklaşık 2 kilogram kurşun bulunduğunu ve önünde de yaklaşık 8-10 gram fosfor tabakası olduğunu söyledi. tekirdağ - EMRAh GÖK- MEN - Tekirdağ'dan 1 Eylül 'de "Vira Bismillah" diyerek Marmara Denizi'ne açılan balıkçılar, hem olumsuz hava koşulları hem de denizde yeterince balık olmadığı için ağlarını boş sarıyor. Tekirdağ Su Ürünleri Kooperatifi Başkan Yardımcısı Mustafa Yarapsanlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1 Eylül'de denize açıldıklarını ve iki haftadır Marmara sularında balık aradıklarını belirtti. Sezona umutlu başladıklarını dile getiren Yarapsanlı, "Sezon umduğumuz gibi değil, çok kısır bir sezon yaşıyoruz. Gerek hava muhalefetleri gerekse balığın havyar tutmamasından kaynaklı. Boğazda bir hamsimiz var o da normalde olması gereken fiyatın 3 katı. Sezonda normalde 5 liradan satılması gereken hamsi tezgahta 15 liraya yer buluyor. İstavrit deseniz yok. Palamut da lüfer de öyle. Umduğumuzu bulamadık. Arkadaşlarımız borç batağı içinde. Onları nasıl ödeyeceğiz, evimize nasıl ekmek götüreceğiz bunları bilmiyoruz" diye konuştu. tezgahlar EL YAKIYOR sektörünü olumlu etkileyeceğini, 9 bin tona gerileyen ihracatın yeni sezonda 15 bin tonu geçmesinin beklendiğini dile getiren Bosnalı, "Dünyada bir zeytinyağı açığı oluşacak. Bunu kapatmak için İspanya, İtalya gibi oyuncu konumundaki ülkeler Suriye ve Fas'ı bitirdikten sonra Türkiye'ye dönüp mal alacaklar. Bu da ihracatın yeni sezonda kuvvetli olacağını, 15 bin tonu çok rahat geçeceğini gösteriyor. Bu bakımdan 'şanslıyız' diyebiliriz" ifadelerini kullandı. Marmaralı balıkçı ağları boş çekiyor Marmara Denizi'ndeki fırtınanın da balık avını etkilediğini, balıkların kaçtığını belirten Yarapsanlı, fırtınadan önce de denizde bir yokluğun olduğunu ifade etti. Umutlarının ağlarını doldurmadığını vurgulayan Yarapsanlı, şunları söyledi: "Dinlenmiş bir meraya çıktık ama istediğimiz balığı alamadık. Sardalya biraz kendini gösterdi ama artık o da çıkmıyor. Bundan sonra nasıl gider bilemiyoruz. Şu an 5 lira olması gereken hamsinin kilogramı 15 lira. Pek düşeceğini de tahmin etmiyorum şu şartlarda. İstavrit yine öyle 5-10 lira arasında olması lazımken lira tezgahta. Denizde balıkçılar kan ağlıyor. Ege Denizi'nde de balıkçılar çok zor durumdaymış duyduğumuza göre, orada da balık yokmuş. Karadeniz'de de hava muhalefeti olduğu için oranın ne durumda olduğunu tam bilemiyoruz." DENİzLERİN bereketinin GELECEĞİNE İNANIYORLAR Balıkçı İdris Şeremet ise bol bereketli bir denizle karşılaşmadıklarını, bazı sıkıntıların olduğunu belirterek, denize açıldıklarında mazot yaktıklarını işçi paraları ödediklerini ancak tuttukları balıkların bunu karşılamadığını kaydetti. Denizlerin bereketli olduğuna inandıklarını vurgulayan Şeremet, "Denizde yavru balık var. Yavru oldu mu bereket vardır. Hava şartları düzelirse suların sıcaklıkları düzelirse bereketi göreceğiz. İlk denize çıktığımız günler bereketliydi ama sonrasında kesildi balıklar. Hava şartlar da bunda etkili. Devamlı poyraz esiyor" ARA-SIRA Nurullah AYDIN na741954@gmail.com AKBABALAR, KIŞKIRTICILAR VE TÜRKİYE Türk Milleti nin Türk Devleti nin başı üzerinde uğursuz akbabalar dolaşıyor. Suçlular sırf dokunulmazlık nedeniyle ülkeyi yönetirken, haklı hakkını alamazken, adalete güven kaybolmuşken, göreve gelme, adalet benden yana, bana karşı algısına göre işliyorsa, halkın adalet talebi en yüksekse, sokaktaki insan siyaset-din-yargı kıskacında mutsuz, huzursuzdur. Ne dediler? İleri demokrasi getiriyoruz Milletin talebini yerine getiriyoruz Geçmişten hesap soruyoruz Yapılan zulümlerden hesap soruyoruz Darbecilerden hesap soruyoruz Demokrasiye müdahale edenlerden hesap soruyoruz Oysa Türkiye de; İnsanların ölmesine göz yumamayız aldatmacası ile devlet, hukuk düzeni, toplumsal barış altüst edilerek, halk çarpıtılmış ilahi mesajdan uzak çarpık din afyonuyla, hayali umutlarla, kandırılıyor, yanıltılıyor. Hiç bir milli/ulusal çıkarımızın olmadığı, kazanılmış dostlardan yeni ve ebedi düşmanlar kazanacağımız, kaybettiklerimizin yanımızda kar kalacağı, daha çok insanın ve insanlarımızın da adaletsizliğe haksızlığa uğrayacağı bir İÇ VE BÖLGESEL SAVAŞA doğru sürükleniyoruz. Batı stratejik kuruluşlarında geçmiş yıllarda düzenlenen gizli açık toplantılarda dile getirilen senaryolar birer birer uygulamaya konuluyor. 18 Mart 1915 te İngiliz, Fransız, İtalyan haçlı ittifakı emperyalist taarruza geçit vermeyen Anadolu ydu. Şimdi ise; Anadolu, sömürgecileri işgal edecekleri coğrafyalara taşıyan köprüye dönüştürülmüştür. Çanakkale de bağımsızlık uğruna canını vatana siper edenler, vatanın bölünmez bütünlüğü için savaşanlar, bu kez batı çıkarları için onların yanında onlarla birlikte katliamların işgallerin figüranı yapılmak istenmektedir. Türkiye yi yönetenler; ABD-İngiliz-Fransız çıkarları adına durumdan vazife çıkarıyorlar. Oyunu bozanların yerini şimdi oyun oynayanlar aldı. Şehitleri anmıyorlar bile. Onlar vatan için savaşıp şehit oldular. Şehit kavramını bile tersyüz ettiler. Onlar için Suriye de, Filistin de ölenler önemli. Onların vatan kavramı yok. Bölgesel güç olacağız hayali ile ikna edilip taşeronluk yapanlar, Türkiye ye yakışmıyor. Oyun bozucular unutulmamalıdır. BOP nin eş başkanlarından biriyiz, bu projede görevimiz var, diyenler panik içinde. Piyon görenlerin öne sürdüğü bölgesel gelişecek bir savaşa doğru gidiliyor. Kore de, Galiçya da, Afganistan da boşa dökülen evlat kanlarımıza yenilerinin ilave edileceği yüz karası bir savaşın narasını atanlar var. Utanmadan pişkinlikle her gün Yeni Osmanlı diye sayıklıyorlar. Derin merkezlerin talimatını yerine getirmekte aceleleri var. Milletimiz diyorlar ama Türk Milleti demiyorlar. Diyemezler çünkü ne kadar soysuz varsa Müslüman görüntüsü altında örgütlenmiş zehir kusmaya, Türk Milletini aldatmaya devam ediyorlar. Bunun devam edeceğini sanıyorlar ama aldanıyorlar. Ancak unuttukları bir şey var. O da sakin olan Türk Milleti nin iradesi. O irade yi sindirdiklerini susturduklarını sanıyorlar. Bekleyelim. Olanlar olacakların göstergesidir. Günün Sözü: Bilinçli insanın iradesi sarsılmaz. Karadeniz hamsinin fiyatı 5 liraya düştü samsun- Karadeniz'de balıkçılar bol miktarda hamsiyle dönünce bu balığın tezgahtaki kilogram fiyatı 5 liraya kadar düştü. Karadeniz'de sezonun açılmasıyla birlikte hamsi, istavrit, mezgit ve palamut avlanmaya başlandı. Samsun Büyükşehir Belediyesi Balık Hali'nde kilogramı 3,5 liraya satılan hamsi ve istavrit, tezgahta 5 liradan alıcı buluyor. Palamudun tanesi 5-10 lira, mezgitin kilogramı ise 10 liradan satılıyor. Samsun Balık Hali Komisyoncuları Derneği Başkanı Davut Kıyak, AA muhabirine, balıkçıların Samsun ve Ordu açıklarında bol miktarda avlanmaya başlandığını söyledi. Bu yıl hamsi ile mezgit, istavrit, palamut ve kalkanın bol olacağını düşündüklerin anlatan Kıyak, "Havaların uygun gitmesi halinde önümüzdeki günlerde tezgahta balık daha bol ve ucuz olacak. Havaların soğumasıyla palamudun da artacağını düşünüyoruz. Yine istavrit, mezgit ve kalkanın da bu yıl bol olacağını tahmin ediyoruz. Zaten fiyatların düşmesi balığın bol olduğunu gösteriyor" Kentte balık satıcılığı yapan Yaşar Koca ise hamsinin "doğal antibiyotik" olduğunu ifade etti. Koca, denizden bol miktarda hamsi ve istavrit çıktığı için kilogram fiyatının 5 liraya düştüğünü belirterek, "Trol avcılığı yasağı da bugün sona eriyor. Trol teknelerinin denize açılmasıyla avlanan balık türleri artacak.

8 8 23 Eylül 2015 Çarşamba EKONOMİ Kestane üreticisi yeni Körfez sermayesi Türkiye de seçimleri bekliyor sezondan umutsuz İSTanbul - MuSab TuRan - Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Yardımcısı, Başbakanı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum'un himayesinde düzenlenen Yatırım Kongresinin Türkiye'deki tek yetkili firması LMG Global DWC Üst Yöneticisi (CEO) Gökhan İlgar, Körfez sermayesinin Türkiye'de siyasi istikrara odaklandığını belirterek, "Oldukça durağan bir döneme Türkiye'nin kestane üretimi bakımından önemli merkezlerinden biri olan Sinop'un Erfelek ilçesinde girildi. Körfez sermayesi 1 Kasım'a kilitlendi" AA muhabirinin sorularını yanıtlayan İlgar, Körfez üreticiler, olumsuz hava şartları nedeniyle yeni sezondan umutsuz. sermayesinin Türk gayrimenkul sektörüne ilgisinin Sİnop - gökhan gücüklüoğlu - seçim sonrası dönemde azaldığını söyledi. İlgar, Kabuğundan çabuk ayrılması, parlak rengi ve farklı "Seçim sonrası aynı zamanda yaz ve ramazana denk lezzetiyle bölgede "kuzu kestanesi" olarak adlandırılan kestanenin hasadına başlandı. Akabinde yeni seçim kararı da bunu perçinledi. geldiğinden oldukça durağan bir döneme girildi. Erfelek Ziraat Odası Başkanı Ali Kara, AA Bireysel yatırımlar dahi azaldı. Körfez sermayesi 1 muhabirine yaptığı açıklamada, "Üreticilerimiz her Kasım'a kilitlendi diyebiliriz" ifadelerini kullandı. yıl olduğu gibi yine bir heyecanla hasada başladı. Büyük yatırımcı grupların daha stabil noktaları tercih ettiğini belirten İlgar, bu dönemde özellikle Bizim de açıkçası sene başında beklentimiz bir hayli fazlaydı ama aşırı yağışlar sonrası bu sezon Amerika'nın revaçta olduğunu söyledi. Arap sermayesinin Türkiye'de yeni yatırımlar için aşağı yukarı bir yüzde 40 civarında verim düşüklüğü bekliyoruz" yıl bekleyeceğini savunan İlgar, Türk gayrimenkul sektörünün dünyadaki pastadan minik dilimler alabildiğini dile getirdi. İlgar şunları kaydetti: "FİyaTlaR yüksek Sevİyeye ulaşacaktır" Türk su ürünleri Moskova'da tanıtıldı İZMİR - Su Ürünleri Tanıtım Grubu (STG), Türkiye'nin önemli ihracat pazarlarından Rusya'da Türk su ürünlerini tanıttı. Ege İhracatçı Birliklerinden yapılan açıklamaya göre, STG, Rusya'da bu yıl 24'üncüsü düzenlenen ve 72 ülkeden bin 500'ün üzerinde katılımcının yer aldığı "World Food Moscow Gıda Fuarı"na katılım sağlayarak Türk su ürünlerini tanıttı. Rusya ve çevre ülkelerden çok sayıda ziyaretçinin gezdiği fuarda, STG standına gelen yaklaşık 3 bin ziyaretçiye, şef aşçı Hüseyin Çamor'un sunumlarıyla yaklaşık 200 kilogram levrek, çipura ve diğer su ürünleri pişirilerek ikram edildi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Su Ürünleri Tanıtım Grubu Başkanı Melih İşliel, Rusya'da yaşanan devalüasyonun etkisiyle bu ülkenin ithalatında bir yavaşlama görülse de tüketimin arttığı sonbahar aylarında, döviz kurunun da istikrar kazanmasıyla yeniden canlılığın yakalanacağını gözlemlediklerini belirtti. İşliel, "Rusya Federasyonu'na ihracatımız 2014 yılında 56 milyon dolar olarak gerçekleşti ve bir önceki yıla göre artış yaşandı. Eğer kurlarda yaşanan sorun Kara, verim düşüklüğünün fiyatların yükselmesine neden olacağını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Yüzde 40 verim kaybının olduğu bir yerde fiyatlar artsa dahi üretici memnun olmaz, çünkü üretici ürünü her zaman bol olsun ister ve dolayısıyla daha fazla ürün satmak ister. Şimdi fiyatların yüksek olması satışları yavaşlatacaktır. Böyle bir durumda üreticinin mutlu olma imkanı yok. Neden yok? Üretici kilogramı 17 liradan satışa sunulan kestaneye tabii ki alıcı bulmakta zorlanır ancak ürün bol olsa bu fiyatın daha altında bir ortadan kalkarsa 2015 yılını da artışla kapatacağımıza inanıyoruz. Rus halkının ürünlerimize gösterdiği güven ile gurur duyuyoruz " ifadelerini kullandı. "ÇİpuRa ve levrek bilinen balıklar" Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan ise fuar boyunca Türk su ürünleri sektörünün başarıyla tanıtıldığını, yapılan bu tanıtım çalışmaları sayesinde Rusya'da çipura ve levreğin bilinen ve sevilen balıklar olduğunu bildirdi. Rusya'daki ekonomik belirsizliklerin her sektörde olduğu gibi su ürünleri tüketimini de etkilediğini kaydeden Kızıltan, şu değerlendirmeyi yaptı: "Moskova'da her restoran, otel ve süpermarkette çipura ve levrek bulunduğuna şahit olduk. Ancak geçen sene 1 dolar 38 ruble iken, şimdi 1 dolar 66 ruble oldu. Bu değişen pariteden dolayı halkın alım gücü yüzde 30 düşmüş durumda. Bu durum ise su ürünleri ihracatımızı olumsuz etkiliyor. Paritenin normalleşmeye başlamasıyla satışlarımızın da tekrar normalleşeceğini düşünüyoruz." (aa) fiyata alıcı bulmakta zorluk çekmeyecektir." "kuruyan kestane ağaçları verimi Çok düşürüyor" Son yıllarda kestane ağaçlarında yaşanan kurumaların da önemli derecede verim düşüklüğüne sebep olduğuna işaret eden Kara, "Geleceği kurtarmak için mutlaka yeni kestane ağaçları dikmemiz gerekiyor. İnsanlar kendi arazilerinde bunu yapmaya gayret gösteriyor ancak kestane ağacı genelde orman ağacı olarak kabul edildiği için fazla bir müdahale etme şansımız olmuyor" ifadelerinde bulundu. (aa) Türk savunma sanayisi Katar'a çıkarma yapacak İSTanbul- Türk savunma sanayisinin devleri, ekim ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'nin resmi himayelerinde düzenlenecek olan High-Tech Port by MÜSİAD'a çıkarma yapacak. Fuara ilişkin AA muhabirine açıklama yapan High Tech Port Genel Koordinatörü Hakan Kurt, High Tech Port by MÜSİAD Katar'ın sadece Türkiye ile Katar arasında firma ve kurumların katılımlarıyla 6-8 Ekim 2015 tarihlerinde Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleştirileceğini söyledi. Diğer dünya devletlerine kapalı olan fuarın bu anlamda monopol bir iş geliştirme ortamı oluşturmayı hedeflediğini aktaran Kurt, "Türkiye ve Katar'dan toplamda 75 firma ve kurum katılımcı olarak alanda yer alacak. Türkiye'den binin üzerinde katılımcı ve ziyaretçi Katar'a çıkarma yapacak" ifadelerini kullandı. Kurt, sözlerine şöyle devam etti: "Katar en son büyük alımını Fransız bir firmadan 24 adet savaş uçağı olarak gerçekleştirdi. 24 adet savaş uçağı için 7 milyar dolarlık bir satın alma yaptı. Tam da bu noktada Türkiye gerçekleştirdiği kazanımlarla Katar'da Fransa'ya meydan okuyor. Fransız savunma şirketlerinin önemli bir pazarı olan Katar; devlet başkanları nezdinde devam eden diplomatik ilişkilerle artık Türkiye'nin pazarı haline geliyor. Orta vadede 5 yılda Katar'da 5 milyar dolarlık savunma ve havacılık potansiyelinin Türkler için oluşacağını öngörüyoruz." Hakan Kurt, savunma alanında Türkiye'nin 2004 yılından itibaren kendi ürünlerini geliştirmeye başladığını söyledi. Geçen 10 yılda yıllık 20 milyar doları aşan bir savunma bütçesi olan Türkiye'nin bunun yüzde 50'sinden fazlasını kendisinin karşıladığını aktaran Kurt, 2014 yılında ise 1 milyar 647 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini dile getirdi. Geliştirilen nihai ürünler taarruz helikopteri "Atak", Milli Gemi Projesi (MİLGEM), MPT, Kirpi ve Milli tank "Altay" gibi ürünlerle gelecek on yıl savunma sanayisinin ihracatta 10 milyar doları yıllık bazda geçebileceğine dikkati çeken Kurt, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye savunma sanayi stratejisini geliştirilmiş ürün odaklı oluşturmalı. Özellikle dünya standartlarının üzerinde ürettiğimiz insansız hava araçları gibi ürünler İsrail, Almanya gibi ülkelerin ürünlerine meydan okuyor. Böylece katma değeri ülkede bırakabiliriz." Türkiye Cumhurbaşkanı ve Katar Emiri himayelerinde Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile birlikte organize edilen High Tech Port by MÜSİAD Katar'ın diğer resmi ortağı Katar İş Adamları Derneği. (aa) "Dünya gayrimenkul pazarında bir yılda oluşan pastadan Türkiye binde 4 alıyor. Bir trilyon doların 4-5 milyar doları Türkiye'ye geliyor. Bu açıdan baktığımızda kabul edilebilir bir noktada değiliz. Kuzey ülke vatandaşları güneyden güney ülke vatandaşları kuzey bölgelerimize yatırım yapmak istediği halde satışlarımız neredeyse sıfır noktasında. Tabii mütekabiliyet de yeni çıktı, kötümser olmadan çok çalışmamız lazım özellikle tanıtım noktasında." "katar Sadece İngİlTeRe'ye 33 MİlyaR dolar gayrimenkul yatırımı yaptı" Türk gayrimenkulcülerin kendini iyi ifade edemediğini anlatan İlgar, Avrupalı ülkelerin gayrimenkul yatırımı çekme konusunda çok daha profesyonel çalıştığını kaydetti. Avrupa ve Türkiye gayrimenkul sektörü paydaşlarının Körfez'deki aktivitesini mukayese eden İlgar, "Özellikle İngiltere, İspanya, Fransa gibi ülkeler ile kesinlikle aynı ligde değiliz yılında sadece Katar sadece İngiltere'ye 33 milyar dolar gayrimenkul yatırımı yaptı. Biz bir yılda 5 milyar dolar henüz alamıyoruz bütün dünyadan, düşünün. Geliştiricileri bizimle iş birliği yapmaya davet ediyorum" diye konuştu. Araplar'ın Türkiye'de arsadan çok konut ve ticari mülkleri tercih ettiğini aktaran İlgar, "Ucuz konut ve getirisi yüksek ticari gayrimenkul Arapların ilk tercihi... Arsa daha sonra geliyor" Dubai'de yapılan Ciytscape Global 2015 Fuarı'na global markaların katılımının beklenen düzeyde gerçekleşmediğini belirten İlgar, "Cityscape, Türk firmalar için önemli bir organizasyon olsa da sıcak satış yapılamıyor. Türk firmaların marka algısı yüksek firmalarla birlikte katılım göstermesi ekonomimiz için büyük önem taşısa da fuarda sipariş, ön anlaşma ve protokoller yer alıyor. Bu yönüyle sadece network sağlanabiliyor, Cityscape'in etkisi abartılmadan sıcak satış fuarlarının önemi üzerinde durulmalı" ifadelerini kullandı. "1 kasım'da İSTİkRaR devam ederse yabancı gelmeye devam eder" Gayrimenkulün kısa ve orta vadede Türkiye'nin lokomotif sektörü olmayı sürdürebilmesi için 1 Kasım seçimlerinin çok önemli bir viraj olduğuna dikkati çeken İlgar, "Birçok firma bu süreçte piyasada zor günler yaşayabilir. Kredi ile iş yapan ki bir çoğu krediler ile dönüyor, zor durumda kalabilir. 1 Kasım'da istikrar devam ederse o ılımlı hava ile bir süre daha gideriz yabancı da gelmeye devam eder" ifadelerini kullandı. LMG Global olarak Londra, Cidde, Katar ve İstanbul ofislerini Dubai'den yönettiklerini aktaran İlgar, Türk müteahhitlerine profesyonel pazarlama tavsiyesinde bulundu. İlgar, "Körfez gerçekten büyük bir pazar. Özellikle Suud ve Katar. Ciddi iş yapan ve yapmak isteyen geliştiriciler ile iş birliği yapmayı ve yatırımcı portföyümüzü onlara açmayı hedefliyoruz. Türk gayrimenkul sektörünün geleceği için buradaki, yani Körfez'deki sermayeyi Türkiye'ye çekmeliyiz. Bunu profesyonel iş esaslarına uygun çalışırsak başarabiliriz" değerlendirmesinde bulundu. (aa) Elektrik sayaç bedeli iadesi devam ediyor ankara - Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, elektrik dağıtım firmalarının tahsil ettiği sayaç bedelinin abonelere iadesine devam edildiğini belirterek, "30 Mart 2013'ten sonra elektrik abonesi olup elektrik sayaç bedeli ödeyen 28 bin vatandaşımız ücretlerini geri almadı. Dağıtım şirketleri, bu bedeli kendilerine geri ödeyecek" ifadelerini kullandı. EPDK'dan yapılan yazılı açıklamada görüşlerine yer verilen Yılmaz, dağıtım şirketlerinin bu konuda üzerine düşeni yaptığını ve bugüne kadar 9 dağıtım şirketinin 169 bin 812 aboneye, toplamda 4 milyon 761 bin lira iade ettiğini kaydetti. Yaklaşık 28 bin abonenin iade bedellerini almadıklarını tespit ettiklerini belirten Yılmaz, "Bunların bir kısmına ulaşılamadığını, bir kısmının da sayaç bedelinin kendilerine geri iade edileceğinden habersiz olduklarını düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Açıklamaya göre, 30 Mart 2013 tarihinden itibaren, elektrik sayaçlarının mülkiyetinin dağıtım şirketlerine geçmesine rağmen bazı dağıtım şirketleri ücret almaya devam etti. EPDK'nın konuya ilişkin kararının ardından, dağıtım şirketleri abonelere sayaç bedellerini iade etmeye başladı. Yılmaz, söz konusu 28 bin aboneye, toplamda 466 bin 299 lira iade edileceğini ifade etti. (aa)

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN ORTA OYUNLARINDA MÂNİ VE MANİYE AYAK VERMEK-1 Cevdet Kudret, "Orta oyunu, dört-bir yanı fırdolayı seyircilerle çevrilmiş bir meydanda belli bir konunun kanavasına uyularak, fakat herhangi yazılı bir metne bağlı kalınmadan canlı oyuncularla oynanan doğmaca (irticalî, tulûâtlı) bir oyundur. Bu oyun, belli bir vakanın çevresinde örülmüş çalgı, şarkı, raks, taklit ve konuşmalardan birleşiktir." diye Orta oyununu tanımlar. Biz bu yazımızda, geleneksel Türk tiyatrosu olan orta oyununda mâni öğesi ve oyunlarda "mâniye ayak verme" konusundan söz edeceğiz. Metin And, Geleneksel Türk Tiyatrosu adlı yapıtında bundan şöyle söz etmektedir. "Tanzir, ayak söylemek, ayak uydurmak, ayak açmak Karagöz ve orta oyununda çok baş vurulan bir yoldur; iyi bir kulak ve çeşitli koşuk biçimlerini bilmeyi gerektirir; öyle ki, orta oyununda kişilerden Külhanbeyi'nin bir özelliği mânilerde ayak açmaktaki ustalığıdır. Bir çok Karagöz ve orta oyununda bunu buluyoruz.'' Bahçe adlı orta oyununda Kavuklu, Pişekâr ve Külhanbeyi'nin karşılıklı konuşmalarından "mâniye ayak vermek" konusu oldukça öğretici bir biçimde ortaya konulmaktadır: KAVUKLU- Ben de öyle zannediyorum. Meydana gelir gedmez işe mâni ile başladı. Ondan sonraki sözlerini yine kendine tercüme ettirdim de ancak anlayabildim. O da yarısını haa! PİŞEKÂR- İki gözlüm? Bu delikanlı çok güzel ayak bulmakta meşhurdur. KAVUKLU- Ne ayağı İsmail? Sandalye, masa, kanepe filan gibi şeylerin ayağından mı? PİŞEKÂR- Değil ulan enayi, sıpa ayağı! Ulan, enayisin be! Ulan, mâni ayağı, anladın mı? KAVUKLU- Hayır, anlamadım. KÜLHANBEYİ- İsmail Efendi baba, şu bizim hımbıla anlat. PİŞEKÂR- Efendim, öyle ayak değil de, mâni ayağı. Meselâ, çalgılı kahvelerde Erbâb-i meraktan gençler ve bu sınıftan ihtiyarlamış yaşlılar gelirler. Kendine güvenen gençler mâni söylerler. Bu da iki satırdan ibaret, fakat iki satırında nihayet sözlerinin manâları kafiyeleri bir olacak. KAVUKLU- Aman, İsmail, yine bir şey anlayamadım. PİŞEKÂR- Dur, efendim, şimdi orasını da anlatacağım. Bak şimdi, şöyle olacaktır: Mesela bir mânici, mâninin birinci mısrasını söyler, ikinci mısrasını uygun olarak karşısındakinin bulmasına, yani ustalığa bırakır. İşte bu iki mısraa; "Birinci ayak, ikinci ayak'' denir. KAVUKLU- Anladım. Ne ayağı, İsmail? PİŞEKÂR- Efendim, anlatıyorum, işte mesela, ustanın biri; "Adam aman" diye beste ile başlar. "Adam aman aman aman aman dost aman Arada zurna ara nağmesi yapar. Mânici; Adam aman cin eler Süleyman kurdu binayı Toprağını cin eler Karşısındaki ikinci mısraı bulacaktır. Eğer o gece bu mecliste bu sunmazsa, ertesi toplantıya bırakılır. Anladın mı, birader? İşte bizim Salih Reis bu ayağı bulmakta mahir olduğundan, nam kazanmıştır. KAVUKLU- Pekala! Haydi bulsun bakalım! mi bulacak? PİŞEKÂR- Öyle ya, canım! Hâlâ anlayamadın mı? KAVUKLU- Pekala! Haydi bulsun bakalım! PİŞEKÂR- Efendim, burası çalgılı kahve mi? KAVUKLU- Şimdi değil ama, yarın senin bahçen bunlarla solacak, öbür gün de burası çalgılı kahveye dönecek. KÜLHANBEYİ- İsmail Efendi baba, moruk merak etti. Bırak da ona ayak bulayım, enayi de hayran kalsın. Neydi, İsmail Efendi baba, birinci mısra? PİŞEKÂR- Efendim, ben onu misal olarak söyledim. Yoksa, mâni ayağı değildir. KÜLHANBEYİ- Olsun. Zararı yok, sen söyle. PİŞEKÂR- Efendim "cin eler KÜLHANBEYİ- Anladım, elverir (zurnacıya). Ulan mâni havası yap! (Beste ile) Adam aman cin eler Süleyman kurdu binayı Toprağını cin eler Bak şu sanatkâr ustaya Neler yapmış şekerci neler PİŞEKÂR- Anladın mı, ayak neymiş, Hamdi Efendi? KAVUKLU- Demek ayak bu haa! Peki bu oğlan senin bahçede boyuna mâni ayağı mı söyleyecek! PİŞEKÂR- Hayır, canım. Orası çalgılı kahve mi? Dur bakalım kendi ile bir görüşelim. -Salih Reis, efendim, böyle ümit edilmedik sıralarda buralarda böyle, hayır ola? KÜLHANBEYİ- Hayrın çok ola, İsmail Efendi baba! Aşşaları gece geldik İnci mercan dize geldik Benim hürmetli efendim Arzuladık size geldik PİŞEKÂR- Var ol, evlâdım! Safa geldin, hoş geldin! Zannederim bizim bahçeden yeni haber aldın. KÜLHANBEYİ- Elbette öyle. KAVUKLU- İsmail, ne sıkıştırıp duruyorsun? Dedim ya, bahçede kendine göre bir iş aramağa gelmiş. Onun için, sana, "-Bahçede mâni ayağı mı söyleyecek?" dedim. Al malını rafa koy. Ben gidiyorum. (Gider, yenidünyaya girer.) Oyunun bu bölümünde seyirciye "ayak bulmak, mâni ayağı, mâni söylemek, birinci ayak, mâni havası vb. kavramlar veriliyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Seramik Bölümü Öğretim Görevlisi ve seramik sanatçısı Ergün Arda, kentin isminin oluşmasında önemli bir faktör olan Çanakkale seramiklerini cama aktarıyor. 23 Eylül 2015 Çarşamba9 Geleneksel Çanakkale seramikleri camla şekilleniyor Ustaya Saygı gecesinde, Barış Manço'nun eserleri seslendirildi İSTANBUL - 4. Uluslararası Klarnet Festivali kapsamında, Barış Manço anısına Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen "Ustaya Saygı" gecesinde ünlü isimler sahne aldı. Klarnet sanatçısı Serkan Çağrı eşliğinde, sanatçı Barış Manço'nun unutulmaz eserlerinin yorumlandığı geceye katılan oğlu Doğukan Manço, "Ruhumu yaralı hissettiğim zamanlarda ilaç olarak çözümü müzikte bulurum ve genelde reçetesi Barış Manço olur. Ülke olarak zor zamanlar geçiriyoruz. Ben yine reçeteyi babamda buldum" Gecede "Dağlar Dağlar" eserini yorumlayan opera sanatçısı Hakan Aysev, "Barış Manço, bu ülkenin yetiştirdiği en önemli sanatçılardandı ama ondan da önce en güzel insanlardandı. Bir sanatçı ancak iyi bir insansa bir şeyler yapabiliyor. Manço bu ülkeye çok güzel şeyler verdi" diye konuştu. Sanatçı Yavuz Bingöl "Kol Düğmeleri"ni yorumlayarak, şunları kaydetti: "Aramızdan ayrıldığı zaman, onun için yapılan bir albümde söylemiştim Kol Düğmeleri'ni. Hatta Lale (Ahıskalı) hanım bana onun kol düğmelerini de göndermişti. Barış abi bugün yaşıyor olsaydı, sanırım gitarını, orkestrasını alır, barış ve kardeşlik için dağ taş dolaşıp konserler verirdi. Çocuklara barışı, sevgiyi anlatırdı. Biz de bugün 'organizasyonu iptal edelim mi' diye çok düşündük. Ama kendi adına yakışır konseri iptal etmedik. Barışın, kardeşliğin egemen olduğu, daha güzel bir dünyada tekrar birlikte oluruz inşallah. Barış abiyi saygı ve sevgiyle anıyorum." Sanatçının "Gülpembe" isimli şarkısını seslendiren Zara da "Rahmetli anneannem 'her elini kaldırdığında vurur, her diline geleni söylersen insan olma mertebesine henüz ulaşmamışsın demektir' derdi. Önce 'insan' olmuş sanatçılara ne mutlu. Barış Manço büyük bir halk ozanıydı. Hepimizin örneğiydi. Ruhu şad olsun. 'Barış'ın önderliğinde bütün dünyada barış olsun" ifadelerini kullandı. Genç şarkıcı Yonca Lodi, Manço'nun "Anlıyorsun Değil mi?" isimli şarkısını seslendirdiği gecede, "Barış için, barış şarkıları söylüyoruz bu gece. Bu güzel ülkenin en çok barışa ihtiyacı olan zamanlarda, bu gecede, barışı 'Barış'tan başka kimse daha iyi kimse anlatamaz" Sanatçının "Kara Sevda" isimli sevilen şarkısını yorumlayan Keremcem ise "Barışa bu kadar ihtiyacımız olduğu zamanda, herhalde söylenebilecek şarkılar, Barış Manço şarkılarıdır. İnşallah yaşadığımız mutsuzluklar geride kalır. Barış içinde bir Türkiye görürüz" yorumunu yaptı. İDOB, sezona 9. Senfoni ile başlıyor İSTANBUL- İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), sezonunun açılışını, ünlü Alman besteci Ludwig van Beethoven'ın "9. Senfoni"si ile yapacak. Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre 2 Ekim'de düzenlenecek konser, Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi'nde gerçekleştirilecek. İDOB yeni sezonda ayrıca, önceki sezonlarda kapalı gişe oynayan eserlerin yanı sıra, klasikler ve dünya prömiyerlerinin de yer aldığı bir repertuarla izleyici karşısına çıkacak. Operaseverlerin yoğun ilgi gösterdiği "Külkedisi" (La Cenerentola), "Aşk İksiri" (L'Elisir d Amore) ve "Uyurgezer Kız" (La Sonnambula) operalarıyla, "Sylvia" ve "Afife" baleleri, "Seyahatname 2", "Şehir-Orman", "Akdeniz" ve "Ezel Bahar" adlı modern dans eserleri yeni sezonda sahnelenecek. Atatürk Oratoryosu ve Yahya Kemal Beyatlı Oratoryosu'nun da izleyiciyle buluşacağı sezonda ayrıca, Türk opera repertuarına önemli eserler kazandıran besteci Selman Ada'nın "Başka Dünya" operası sezon prömiyerini ve dünya prömiyerini gerçekleştirecek. Dünya opera repertuvarının ve Alman edebiyatının önemli isimlerinden Johann Wolfgang von Goethe'nin, "Faust Operası", Pietro Mascagni'nin "Cavalleria Rusticana" ve Johann Strauss II'nin "Çingene Baron Operası", sezonun yeni eserleri olarak sanatseverlerle buluşacak. Sezon içinde ayrıca, Pyotr İlyiç Çaykovski'nin "Fındıkkıran" balesiyle Adolphe Adam'ın "Le Corsaire" (Korsan) balesi ilk defa üç perde olarak sahnelenecek. ÇANAKKALE - Arda, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentteki seramik faaliyetlerinin geçmişinin 1700'lü yıllara kadar gittiğini, o tarihlerde Çanakkale'de seramikle uğraşan pek çok usta bulunduğunu söyledi. Ustaların 1970'li yıllara kadar geleneksel Çanakkale seramiği imal ettiğini aktaran Arda, "Çanakkale'deki seramik faaliyetleri bir halk sanatı. İznik ve Kütahya biraz daha saray sanatı diye geçiyor. Saraya hizmet veren bir sanat olarak biliyoruz bunları. Aralarında işçilik farkı var" Arda, geleneksel Çanakkale seramiklerini cam üzerine aktarmaya karar verdiğini ve bu konuda pek çalışma yapılmamış olmasının kendisini daha da heyecanlandırdığını belirterek, "Seramik ve cam eğitimi almış birisi olarak bunu yapmaya karar verdim. Bu konuda tecrübe kazanıp bilgi sahibi olduktan sonra geleneksel Çanakkale seramiklerini cam torna ve füzyon tekniğiyle şekillendirmeye başladım. Bunun sonucunda ortaya güzel işler çıkmaya başladı. Yetenek geliştirilebilir bir şey. Zor olduğunu söyleyebilirim. Çömlek çarkını bilen biriyim. Çömlek çarkını bildiğim için cam tornayı da rahatlıkla yapabilirim diye düşünmüştüm" ifadelerini kullandı. Çanakkale seramiğinin temalarının çok zengin ve heyecan verici olduğuna dikkati çeken Arda, şöyle devam etti: "Soyut, figüratif çalışmalar var. Hayvan betimlemeleri, kalyonlar, balıklar, develer, aslanlar, Atatürk'ün tasvirleri var. Mesela o dönem Osmanlı'ya bir zürafa götürülüyor. Zürafa deniz yoluyla götürülürken gemi Çanakkale'de mola veriyor. Çömlekçiler, Çanakkale halkı bu zürafayı görmek için iskeleye gidiyor. Çömlek ustası da hayvanı görüyor ve tabağında resmediyor. Yani çupra balığı yediyse ondan etkilenmiş, onu resmetmiş." Ergün Arda, Çakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin, geleneksel Çanakkale seramiklerine sahip çıktığını, kurulan Çanakkale Seramikleri Araştırma Merkezi'nde çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti. Türkiye'de ve dünyada geleneksel Çanakkale seramiğine meraklı birçok insan ve koleksiyonerler bulunduğunu vurgulayan Arda, sözlerini şöyle tamamladı: "Hem orijinallerine sahip hem de yenilerini alıp saklayan koleksiyonerler var. Buna değer veriyoruz ve sahip çıkmaya çalışıyoruz. Benim de arzum; geleneksel Çanakkale seramiğini camla buluşturup yeni yorumlamalar yapmak. Orijinallerini elbette yeniden yorumluyorum, aynısını yapmaya çalışıyorum. Tabii ki aynısı olmuyor. En azından serigrafi yapmıyorum, el işi, geleneksel yöntemlerle imal ediyorum. Geleneği ve geleneksel Çanakkale çömlek ustasının yaptığı gibi yaparak, örneğin 1700'lü yıllarda Çanakkale Boğazı'ndan kalyon geçiyorsa, bugün kuru yük, konteyner, yolcu ve savaş gemileri geçiyor. Onları geleneksel Çanakkale seramikleri üzerinde çalışıyorum." MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com HAYATA DAİR... AŞKTA ZAMANI DONDURMAK Deli olmuş, sana âşık, sana vurgun yüreğim, Bilemezsin ne kadar çok sana meftun yüreğim. Gönül aşk üzre yaratılmış, kalbin nefesi ayrılık ateşinde aşkla damıtılmış. Saatlerin durması mümkün mü, her geçen nefes kıyamete koşuyor? Mahşer gönüllü ruhum sevgiliye, sevgililer sevgilisine duyduğu iştiyakla ölümü vuslat bilip sonsuz aşkla coşuyor. Gelenler gider, gidenler dönmez kural bu. Acaba hasreti vuslatla yaşarken ölmeden nefes almanın başka bir çaresi yok mu? Şükrün secdesiz, ömrün duasız, inancın teslimiyetsiz, aşkın maşuksuz ne önemi var ki? Gönül aşk üzre yaratılmış, kalbin nefesi ayrılık ateşinde aşkla damıtılmış. Aşksız dünya, manasız savrulan yaprak misali; yârsız mahşer, boşlukların emsali. Beni ayakta tutan ruhuma eş, kalbim üşüdükten sonra varsın olsun ya da olmasın güneş. Yaşadığımızı aşkla anlarız, insan olduğumuzu merhametimizle Ömrün mayasını aşkla yoğurmazsak ne kemâle erebiliriz, ne hilâle. Zamanı durdurmak istiyorsak solmamalıdır gönlümüzün içindeki lâle. Hani deryada ufka bakarız ya, uzaklar yakın gelir gözümüze. Hani onca sıkıntıyı ve derdi unutup ömrü bir nefes olarak tanımlarız ya Aşktandır, her şey güzel görünür özümüze. Zamanı durdurabilmenin yolu sevgide, zamanı donduran şey kalbimizde. Aşk varsa cümle yaratılmış ilham olur gönlümüze, aşk varsa cümle dertler çekilir, aşk için dünyadan bile vazgeçilir. Maddiyat nefsimizi doyurur, bir ruh ancak aşkta ruh eşini bulunca huzur bulur. Güvenmek sevmenin anahtarı, asıl mutluluksa kalbimizde saklı. Varsın koşsun saatler ölüme, varsın dert deryasının dalgaları şahlansın, varsın hasret çeken gönlüm ve gözlerim uykusuzlukta kanlansın. Yâr için, aşkta çektiğim. Aşkla aldığım her nefes var için. Aşka inancım sonsuzluk diyarı için. Ne gam yer edebilir gönlümde, ne hasret Aşkla duracak benim kalbim, inancımın büyüklüğünden yerle bir olur bende nedamet. Gel sevgilim gel Sonsuzluktur zamanın durduğu yer, ömrümüz neye yarar olmazsa mahşer? Gel sevgilim gel Hiç kesilmesin rüzgârın, hiç susmasın fısıltıların Gel sevgilim gel Benim gönül saatim seni bulunca sende durdu, aşkın beni mahşerimden vurdu. Gel sevgilim gel Ellerimde kokun ve ruhumdaki varlığındır kâlû belâdan esen ve beni benden sensin geçiren. Sensin, sen Gel sevgilim gel Ölmek seninle güzel. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Gözler, eller mutluysa gülümseme başkadır, Gülen için teşekkür güldüren o aşkadır. Herkes sevilir lakin seven sonsuz severse, Mahşerine bir sevdâ yaşamak bambaşkadır.

10 10 SAĞLIK 23 Eylül 2015 Çarşamba Doğar doğmaz minik kalbi pille tanıştı Kalbinde ritim bozukluğuyla dünyaya gelen Alperen bebeğin minik kalbine, doğumundan hemen sonra pil takıldı. ANKARA - Konya'da yaşayan Osman-Kezban Akpınar çiftinin üçüncü bebeklerinin doğumundan önce yapılan kontrollerde, bebeğin kalbinde ritim bozukluğu olduğu tespit edildi. Tedavi için Ankara'daki Dr. Sami Ulus Çocuk Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvuran aile, burada yapılan testler sonrasında eşine az rastlanır bir durumla karşı karşıya kaldı. Anne Kezban Akpınar'da görülen romatizmal rahatsızlığın bebeğin kalbinde ritim bozukluğuna neden olduğu saptandı. Doktorlar henüz 36 haftalık olan bebeğin alınmasına, doğar doğmaz da kalbine pil takılmasına karar verdi. Henüz 2 kilo 500 gram ağırlığında olan Alperen bebeğin minik kalbi gerçekleştirilen operasyonun ardından 13 gramlık bir pille atıyor. Anne Kezban Akpınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ameliyat sonrasında yaşadıklarını anlattı. 16 yaşında oğlu ve 13 yaşında da kızı olduğunu anlatan Akpınar, "Yıllar sonra yeniden bebek sahibi olmak bizi çok mutlu etmişti. Hamileliğim çok zor geçmişti. 6 aylık hamileyken bebekte ritim bozukluğu tespit edildi. 36 haftalık olduğunda Konya'dan Ankara'ya gönderdiler. Sezaryenle doğum yaptıktan sonra bebeği ameliyata aldılar. Bir hafta yoğun bakımda kaldı ama bir hafta bana bir asır gibi geldi. Doktorlarımız her gün durumunun daha iyi olduğunu söylüyorlar" diye konuştu. Bebeğini kucağına alamadan kalbine pil takılmasının kendisini çok tedirgin ettiğini belirten Akpınar, "Hala da korkuyorum. Eve götürdüğümde ona nasıl bakacağımı, kucağıma nasıl alacağımı düşünerek endişeleniyorum" Daha önceki doğumlarında böyle bir durumla karşılaşmadığını dile getiren Akpınar, "Romatizmal rahatsızlığım bebeğe de geçmiş. Keşke geçmeseydi" ifadesini kullandı. Bebeği yaşadığı için çok mutlu olduğunu aktaran Akpınar, şunları kaydetti: "Allahıma şükür ediyorum yaşadığı için. Yaşadığına seviniyorum, gelip görüyorum, dokunuyorum. Hiç gözlerini açmıyordu. Geldiğimde onun gözlerini açık görünce dünyalar benim oldu. Seviniyor insan, kimse evladına bir şey olsun istemez. İnsan kucağına alınca her şeyi unutur. Pil takılacağını beklemiyordum, şaşırdım, 'küçücük çocuk pil nasıl takılacak' dedim. Zor geçti." Bebeğinin kalbine takılan pili görünce şaşırdığını ifade eden anne Akpınar, "Hayret ediyorum, çok şaşırdım. Ben daha küçük bir pil olduğunu düşünmüştüm. Şimdi bu mu var bebekte?" diye konuştu. Operasyonu gerçekleştirilen Kalp Damar Cerrahi Uzmanı Murat Koç ise şöyle konuştu: "Bebeğimiz doğmadan önce anne karnındayken bize kalp ritim bozukluğu olduğu bilgisi ulaştı. Doğum hazırlıkları yapmadan önce teknik detayları araştırdık. Pilimizi temin ettik, çünkü bebek dünyaya geldikten sonra ritim bozukluğu ile yaşama şansı çok zordu" diye konuştu. Alperen bebek dünyaya gelince, kalp hızının 60'ın altına düştüğünü anlatan Koç, "Acil olarak pili takma ihtiyacımız olduğu ortaya çıktı. Hızlıca ameliyathaneye alarak kalp pilini, kalbin üzerine gelecek şekilde yerleştirdik. Çocuğun yaşına uygun kalp pilini taktık. Kısa bir yoğun bakımdan sonra bebek yenidoğan ünitesine geçti." Alperen bebeğin 2 kilo 500 gram ağırlığında dünyaya geldiğini ifade eden Koç, bebeğin kalbine dünya üzerindeki en küçük pil ağırlığı olan 13 gramlık bir pil taktıklarını söyledi. Koç, pilin her 5 yılda bir enerji tüketimine göre değiştirileceğini, bu süreç içerisinde ailenin her 6 ayda bir kontrolleri yaptıracağını söyledi. Ailenin korkacak herhangi bir durumu olmaması gerektiğini vurgulayan Koç, şu ifadeleri kullandı: "Bebeğimiz şu anda normal kalp ritmine sahip. Normal bir bebeğin bakımı ne gerektiriyorsa, bu bebeğin bakımı da aynı orandadır. Üzerindeki pilin küçük çarpmalardan, düşmelerden etkilenme ihtimali yok. Ailemiz daha önceki çocuklarını nasıl büyüttüyse bu çocuğunu da aynı şekilde büyütecek. Biz de dönem dönem pil takiplerini yapacağız." Yenidoğan Uzmanı Dilek Dilli de bebeğin doğumdan sonraki tedavi süreci hakkında bilgi vererek, "15 gündür bebek yenidoğan ünitesinde kaldı. Bir haftadır serbest oksijenle beslenmeye başladı. Yakın zamanda taburcu etmeyi düşünüyoruz. Bu, oldukça az rastlanan bir durum. 20 binde bir görülüyor. Nedeni yüzde oranında annedeki romatizmal bir kalp hastalıkla ilgili. Annedeki kalp hastalığı bebekte kalp hastalığı yapmıyor, romatizmal hastalıklar bebeğe geçiyor. Bebekte kalp ritim bozukluğu olunca annedeki rahatsızlıklara bakıyoruz. Annedeki guatr rahatsızlığı bebeğe geçmiş şimdi hormon tedavisi uyguluyoruz. Bebeğin hem kalbine pil takıldı hem de guatr tedavisi erken dönemde başladı" diye konuştu. Çocuğunuz okula hazır mı? BARTIN - Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Firdevs Güneş, uzun yaz tatilinin öğrenci başarısını olumsuz etkilediğini belirterek "Aileler, çocukların okulda başarılı ve mutlu olması, çevresiyle olumlu ilişkiler kurabilmesi için okula hazırlık ve uyum çalışmaları yapmalı" Güneş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkede bir ders yılının, iki dönem halinde yaklaşık 180 iş günü olduğunu, geriye kalan sürede iki haftalık bir ara tatil ve yaklaşık üç aydan oluşan yaz tatili bulunduğunu anımsattı. Uzun yaz tatilinden çoğu öğrenci ve öğretmenin hoşlandığını ifade eden Güneş, "Ancak eğitim açısından yaz tatilinin uzunluğu öğrenci başarısını olumsuz etkilemektedir. Uzun tatiller ve ara vermeler öğrencilerin ilerlemesini engeller. Çünkü öğrenme sürekli bir süreçtir. Ders yılı boyunca kazanılan bilgi ve becerilerin kalıcı olması için devam ettirilmesi gerekir. Eğer yaz tatili boyunca hiç etkinlik yapılmamışsa öğrenmenin ritmi bozulur, unutmalar olur, okuma ve yazma becerileri geriler" Yapılan araştırmaların öğrencilerin okula döndüklerinde aldıkları puanların yaz tatiline ayrılırken aldıkları puanlardan daha düşük olduğunu gösterdiğini ve bu durumun giderilmesi için en az bir aylık öğretime gerek duyulduğunu vurgulayan Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Araştırmalar öğrencilerde yaz tatilinde görülen öğrenme kaybını en az SİVAS - Gelişen teknolojiyle artan "hareketsiz yaşamın", ani ölümlerin çoğunun nedeni olan toplardamarlardaki pıhtı oluşumu riskini yükselttiği belirtildi. Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Öcal Berkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gelişen teknolojik koşullar nedeniyle insanların daha çok masa başında çalıştığını, banka işlemlerini, alışverişlerini ve daha birçok işini internet üzerinden hallettiğine dikkati çekti. Bu durumun insanları hareketsiz bir yaşama sevk ettiğini söyleyen Berkan, bu kişilerin zamanla nedenini bilemediği sağlık sorunlarıyla karşılaşabildiğini söyledi. Berkan, bu şekilde ortaya çıkan ve tanı konulamayan ani ölümleri "sessiz ölüm" olarak da adlandırdıklarını ifade etti. Uzun süre hareket edilmemesi durumlarda kan akışının yavaşlamasına bağlı olarak bacak ve baldırlarda pıhtılar oluşabileceğini belirten Berkan, "Sessiz ölüm olarak da adlandırdığımız pıhtı bir aylık öğretimle eşleştirmektedir. Bu durum sürekli okuyan, yazan ve öğrenmesini sürdüren öğrenciler için söz konusu değildir. Bu konuda ailelere önemli görevler düşmektedir. Aileler, çocukların okulda başarılı ve mutlu olması, çevresiyle olumlu ilişkiler kurabilmesi için okula hazırlık ve uyum çalışmaları yapmalıdırlar." Okullar açılmadan birkaç hafta önce çocukların uyku düzenini okul saatlerine göre ayarlama, erken kalkma, kahvaltı yapma gibi fiziksel hazırlığa dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Güneş, şöyle devam etti: "Aileler öğrencilerin uyku düzeni, kahvaltı gibi fiziksel hazırlıkların yanında dil, zihin ve sosyal yönden okula oluşumu, dakikalar içinde gelişen olumsuz bir tablo sonucunda ani ölümlere yol açabilir. Her 100 kişiden 5'i hayatlarında en az bir kez bu olayla karşılaşmakta. Bu hastalık, dünyada ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer almaktadır. Tanıda yaşanan zorluklar göz önüne alındığında bu hastalığın görülme oranının aslında çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir" diye konuştu. Prof. Dr. Berkan, akciğerlere pıhtı atma riskinin hastanede yatan hastalarda normal kişilerden 10 kat daha fazla görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Özellikle hastanelerde beklenmedik hasta ölümlerinin en önemli nedenidir. Ameliyat sonrası, kalp yetmezliği ve nörolojik nedenle uzun süreli yatanlarda, kanser tedavisi görenlerde, kalça kırıklarında, gebelik ve doğum sonrasında pıhtı oluşması olasılığı mutlaka düşünülmeli ve önlem alınmalıdır. Pıhtı oluşumunu engellemek için yatak istirahatlerinde hastaların aralıklarla kaldırılıp dolaştırılması, uzun süre hareketsiz kalınacaksa baldır kaslarının çalıştırması, varis çorabı giyilmesi, 'heparin' adlı kan sulandırıcı ilacın verilmesi çok önemli." hazır olmalarına önem vermelidirler. Çünkü günümüz eğitim anlayışı öğrencilerin dil, zihin, sosyal ve duygusal becerilerini üst düzeyde geliştirmeyi, öğrenen ve kendini yöneten bireyler olmayı ve bilgi tüketme yerine bilgi üretmeyi öngörmektedir. Geleceğin insanı, öğrenen birey olmak zorundadır. Bu nedenle çocukları okula zihnen hazırlamak için okuma, yazma, matematik, resim gibi eğitici etkinlikler önemlidir. Düzeylerine uygun kitapları okuma, okuduklarını anlatma, çeşitli sorularla anlayıp anlamadığını kontrol etme üzerinde durulmalıdır. Bu süreçte geçen yılın kitap ve defterleri gözden geçirilebilir, bu yılın kitapları incelenebilir." Hareketsizlik öldürüyor Uzun süre hareketsiz kalınmamasının pıhtı oluşumuyla ortaya çıkan ani ölümlerden korunmanın en önemli şartı olduğunu vurgulayan Berkan, uzun süre bilgisayar başında kalınmamasını, uçak, otobüs ve arabayla uzun mesafeli yolculuklarda kısa yürüyüşler, bacakların ve ayak bileğinin hareket ettirilmesi gerektiğini önerdi. Berkan, 50 yaş üzeri kişiler, doğum kontrol hapı kullananlar, damar tıkanıklığı geçirenler, aşırı kilolular, gebeler, kanser hastaları, alkol ve uyuşturucu kullananlar, fazla sigara içenler, genetik yatkınlığı olanlar ile varis hastalarında pıhtı oluşma riskinin daha fazla olduğunu belirterek "Belirtileri, bacakta ya da baldırda şişlik, ağrı ve hassasiyettir. Yaşam tarzında değişiklikler yapılması, kilo verilmesi, sigaranın bırakılması, bol su içilmesi, genetik yatkınlığı olanlarda düzenli ilaç kullanılması hastalık riskini en aza indirir" Çok seyahat eden kişilere de uyarılarda bulunan Berkan, yolculuk sırasında gevşek, sıkmayan, rahat, bol giysiler giyilmesini, bol sıvı alınmasını, alkol ve fazla kahve kullanılmamasını tavsiye etti. Akciğer kanserinde umut veren çalışma ANKARA - Türkiye'de en sık görülen ve en çok ölüme neden olan kanser türlerinin başında gelen "akciğer kanseri" için uygulanan "immüno-onkoloji" yöntemine ilişkin 4 yeni ilacın klinik araştırmaları Ankara, İstanbul ve İzmir'deki üniversite hastanelerinde yapılmaya başlandı. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde klinik çalışmaları yürüten Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özden Altundağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, akciğer kanserinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok önemli bir sağlık problemi olduğunu, hastaların yüzde 85'ini ileri evrede teşhis edebildiklerini söyledi. Hastalığın ileri evrede tamamen ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını vurgulayan Altundağ, "Akciğer kanserleri maalesef her iki cinste de en sık görülen meme, prostat ve bağırsak kanserlerinin toplam ölümünden daha fazla ölüme yol açıyor" Altundağ, akciğer kanseriyle ilgili taramaların yetersiz olduğunu ve hastalığın ileri evrede kendisini gösterdiğini dile getirerek, sadece erken dönemde hastanın ameliyatla tedavi şansının olduğunu belirtti. Akciğer kanserinin daha çok erkeklerde görüldüğünü aktaran Altundağ, şöyle konuştu: "Akciğer kanserinin tedavisinde son yıllarda çok ciddi gelişmeler kaydedildi. Sadece akciğer kanseri ile ilgilenen bizler değil, aslında bütün onkoloji camiası son iki yıldır yaşanan gelişmelerdeki ivmeden büyük heyecan duyuyor. Çünkü son iki yıl içerisinde yeni geliştirilmekte olan immuno-onkolojik ajanlar sayesinde çok başarılı sonuçlar elde edilmeye başlandı." Bu alanda iki yıl önce akciğer kanseriyle ilgili faz denilen, erken klinik çalışmalar yürütmeye başladıklarını hatırlatan Altundağ, immüno-onkoloji alanında bazı ilaçların, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi ve Avrupa Sağlık otoritesinden onay aldığını, bazıları üzerinde ise halen çalışmaların devam ettiğini anlattı. Prof. Dr. Özden Altundağ, "immüno-terapi"yle tedavi yöntemine ilişkin, şu bilgileri verdi: "Tümör vücutta büyürken çevresinde kendisine bir yatak oluşturuyor. Mevcut yöntemlerle tümör ve çevresindeki lenfleri çıkarıyoruz veya kemoterapiyle tümörü yok etmeye çalışıyoruz. Ancak tümör kendisine başka büyüme alanları buluyor. Dolayısıyla biz immüno-terapiyle tümörü değil, vücudun savunma mekanizmasını güçlendirmeyi hedefliyoruz. Daha önce direkt tümörü hedeflerken, immüno-terapiyle direkt bağışıklık sistemini hedefliyoruz. Tümör büyürken kendisini normal akciğer dokusu gibi büyütmeye devam ediyor ve bağışıklık sisteminden saklanıyor. Aslında vücut tümörü büyürken yabancı bir cisim olarak algılasa, savunma yapacak ve tümör büyüyemeyecek. İmmüno-onkoloji işte tam bu noktada savunma sistemine bağlı mekanizmaları tetikleyecek moleküllerin tanımlanmasında devreye girdi. Bu moleküller, doğrudan tümörün çevresindeki bağışıklık sisteminin canlanmasını sağlıyor." Akciğer kanserinde immünoonkolojik tedavilerle ilgili klinik araştırmaların devam ettiğine dikkati çeken Altundağ, şunları kaydetti: "İlk defa geçen yılın sonlarında akciğer kanserinin bir tipinde standart kemoterapilerle karşılaştırıldığında daha önce kemoterapi almış hastalarda genel sağ kalımda bir avantaj sağladığı ortaya çıktı. Bu çok ciddi bir gelişme. Şu anda akciğer kanserinde Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı ve devam etmekte olan insani amaçlı erken erişim programları var. Bizim de dahil olduğumuz, Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere bazı üniversite hastanelerinde bu program kapsamında immüno-onkolojik ilaçlara erken ulaşıp, bazı hastalarımızda kullanıyoruz. Etkinliğinin değerlendirilmesi için biraz zamana ihtiyacımız var ama kesinlikle iyi sonuçlar alacağımıza inanıyoruz." Prof. Dr. Altundağ, tedaviyi kemoterapi almış ve ileri evre hastalarda kullandıklarını belirtti. Kemoterapiyle karşılaştırmalı çalışmalarla araştırmalarına devam ettiklerini ifade eden Altundağ, "Bütün dünyada 30'a yakın klinik merkezde 10 bin akciğer kanseri hastasının bu çalışmalara dahil edilmesi bekleniyor. Bu kinik araştırmaların sonucunda hastalarımızın çoğunluğu bu ilaçlarla tedavi edilmeye başlanacak diye düşünüyoruz. Kemoterapiden daha etkili bir sistem ama 'tek başına immüno-terapiyle hastalık tedavi edilir' dememiz için henüz erken. Bizim hastanemizde bu alanda 4 farklı ilacın araştırmasını yapıyoruz" diye konuştu. İmmüno-onkolojik tedavilerin akciğer kanseri dışında çok sayıda farklı kanser türünde de etkili olduğuna işaret eden Altundağ, yöntemin özellikle cilt kanseri kanseri tedavisinde kullanıldığını aktardı. Altundağ, immünolojik tedavilerin pek çok farklı kanser tipinde denendiği erken faz çalışmalarının yürütüldüğüne de dikkati çekerek, "İmmüno-terapide yeni bir çığır açılıyor. Özellikle onkoloji alanında çok önemli bir geçiş dönemindeyiz. Devam etmekte olan klinik çalışmaların sonucunu hepimiz heyecanla bekliyoruz. Sonuçların 2017'nin sonunda tamamlanması öngörülüyor. Biz kendi sonuçlarımızı da tamamladıkça dünyayla paylaşıyoruz" ifadelerini kullandı.

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA 23 Eylül 2015 Çarşamba 11 İHH'dan umut yolcularına yardım İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı, daha iyi bir yaşam umuduyla Batı Avrupa ülkelerine ulaşmaya çalışan sığınmacıların, geçici duraklarından biri olan Makedonya'da ihtiyaç sahibi sığınmacıların yardımına koşuyor. KUMANOVA - İHH, Yunanistan üzerinden Makedonya'ya gelen ve ülkenin güney ve kuzey sınırlarındaki sığınmacı merkezlerinde kalanlara yiyecek, içecek ve giyecek yardımında bulunuyor. Avrupa'daki sığınmacı krizinin en çok hissedildiği ülkelerden biri olan Makedonya'da, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve Kızılhaç gibi kuruluşlarla sığınmacıların yardımına koşan İHH, yaklaşan soğuk kış günlerinde de bölgedeki faaliyetlerini sürdürecek. Makedonya'nın kuzeyindeki Kumanova'ya bağlı Tabanovtse'de sığınmacılara yardım eden İHH ekibinden Burak Berberoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından bölgeye ulaşan sığınmacılara ihtiyaçları doğrultusunda yardım ettiklerini kaydetti. İHH'nın geçen ramazan ayında da bölgede olduğunu ve sığınmacılara iftar yemeği dağıttığını anımsatan Berberoğlu, sığınmacı krizinin büyümesinin ardından 10 gün önce yeniden Makedonya'ya geldiklerini ve burada sığınmacılara başta yiyecek olmak üzere yardımda bulunduklarını anlattı. Berberoğlu, her gün yaklaşık 500 gıda paketi dağıttıklarını belirterek "Gıda paketinin içerisinde meyve suyu, su, sandviç ve konserve bulunuyor. Bunun yanında ihtiyaca göre yardım yapmaya BUL- MACA Soldan sağa: 1. Bir mantarın oluşturduğu, kılları döken bir deri hastalığı. 2. Bir göz rengi. Gözde ağ tabaka. 3. Demirli betonla yapılmış yapı. Bir halk sazı. 4. Küçük ispirto ocağı. 5. Bir şeyin esas tutulan yüzü. İnme ya da sakatlık gibi bir sebeple yataktan kalkamayan kimse. 6. Mihrace. Bayrak. 7. Bir tür mürekkep balığı. 8. Müspet ilimlere verilen genel ad. Faiz, ürem. 9. Irmak ya da dere suyunun hızlı aktığı yer. 10. Tırnak, boynuz, kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde. Rusçada evet. 11. Yemek yemesi gereken kimse. Çivi çakmak için duvarın içine yerleştirilen ağaç parçası. 12. Uzaklık anlatır. Soyundan gelinen kimse. Gözleri görmeyen. 13. Sıkıntı ve korkulu düş, kâbus. 14. Parlak kırmızı renkte değerli bir taş. Bir cetvel türü. Yabancı. 15. Safranbolu yöresinde oynanan bir halk oyunu. Yardım istendiğini anlatan sözcük. 16. On para değerinde demir sikke. Nikelin simgesi. 17. Lokmanruhu. Hava basıncı birimi. 18. Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. Baston. 19. Yabani hayvan barınağı. Denizlerin çekilmesiyle oluşmuş yurtlanmaya elverişli bölge. 20. Bakı. Doktorun hastasına yazdığı. Yukarıdan aşağıya: 1. Bölüm, kesim. Lakin. Asaf Halet Çelebi nin bir şiir kitabı. 2. Kekliğin boynundaki siyah halka. Karagöz oyununda kullanılan kamış düdük. Kısırlık, verimsizlik. Sodyumun simgesi. 3. Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası. Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. Cüzamlı. 4. Ski. Çaresiz. Çılgın Roma İmparatoru. 5. Uzaklaşma. Salıverme. Dinlence. Vücudun salgıladığı tuzlu sıvı. 6. Tek bir sanatçının tek bir müzik aleti ile verdiği konser. Yazıt. Bir düşünce anlatan bir ya da birkaç cümlelik söz. 7. Binek hayvanı. Ağlayan, inleyen. Olumsuzluk anlatan önek. Eski bir devlet. Dahil. 8. Bir şeyin kalitesini belirtmek. Yemin, ant. Başarısız olmuş kimse. 9. Bitmemiş, eksik, tamamlanmamış. Bir tür yer mantarı. Voleybol, masa tenisi gibi oyunlarda maçın bölümlerinden her biri. 10. MS yılları arasındaki klasik sanatı izleyen resim ve mimarlık üslubu. Oruç tutulan ay. Sofrada kullanılan sahan altlığı. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu çalışıyoruz" Yanlarında bebekleri bulunan sığınmacıların, bebeklerini taşırken zorlandıklarını fark ettiklerini söyleyen Berberoğlu, bu kapsamda ihtiyacı olan sığınmacılara bebek kanguruları satın aldıklarını kaydetti. Yaklaşan soğuk kış günlerinde de sığınmacılara yardım etmeyi sürdüreceklerini söyleyen Berberoğlu, sığınmacıların ihtiyaçlarını karşılamak istediklerini, kış aylarında da bölgede olmayı planladıklarını ifade etti. Makedonya Demiryollarının sığınmacılara yönelik fiyat politikasına işaret eden Berberoğlu, sığınmacıları Gevgeli'den Sırbistan sınırındaki Tabanovtse'ye taşıyan tren fiyatlarının 5 avrodan 25 avroya çıkarıldığını vurguladı. Berberoğlu, "Bu gerçekten vahim bir durum. Buradan çok ciddi paralar kazanılıyor. Halbuki bizim kültürümüzde, insani değerlerimizde insana değer vermek önceliktir. Bu durumun düzeltilmesi lazım" Bölgede görev yaptıkları sırada farklı insanların farklı hikayelerine tanıklık ettiklerini söyleyen Berberoğlu, kilometrelerce mesafeyi geçen, hayatlarını tehlikeye atarak küçük botlarla Yunanistan'a gelen sığınmacılar arasında çok sayıda çocuklu ailenin de bulunduğunu belirtti. Berberoğlu, hiçbir yardım kuruluşuna bağlı olmadıkları halde bölgeye gelerek gönüllü olarak sığınmacılara yardım eden Makedonya halkına da teşekkür etti. Düğününe yetişemeyen damat geline kavuştu OSMANİYE - Yol güvenliği nedeniyle görev yaptığı Hakkari'den düğününe gelemeyen uzman çavuş Ahmet Karavelioğlu (25) geline kavuştu. Düğününe katılamayan uzman çavuş Karavelioğlu, Anadolu Ajansı'nın haberinin ardından yetkililerin yaptığı organizasyonla Hakkari'den Van'a, ardından Ankara'ya, oradan da uçakla Adana'ya geldi. 6. Mekanize Tümen Komutanlığı Genel Sekreteri Albay Atilla Öztürk tarafından havaalanında karşılanan Karavelioğlu, tümene götürülerek damat tıraşı yapıldı. Komutanları eşliğinde Kadirli ilçesine getirilen ve damatlığını giyen Ahmet Karavelioğlu'nu ilçe girişinde eşi Fatma Karavelioğlu (21) gelinlikle karşıladı. Büyük sevinç yaşadığı görülen çift, uzun süre birbirine sarılarak hasret giderdi. Gelin arabasına binen ve konvoy eşliğinde korna çalarak düğün evine gelen çifte yakınları sevgi gösterisinde bulunurken, "En büyük asker bizim asker" sloganı atıldı. Anne ve babalarının ellerini öpen Ahmet Karavelioğlu ve eşi daha sonra tebrikleri kabul etti. Osmaniye Garnizon Komutanı ve 39. Mekanize Piyade Tugay Komutan Yardımcısı Kurmay Albay Şefik Atak, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar tarafından gönderilen cumhuriyet altınını gelin Fatma Karavelioğlu'na taktı. Atak, gelin ve damadı tebrik ederek, şunları söyledi: "Yakın bir zamanda 3 tane vatan evladını Osmaniye'den son yolculuğuna uğurladık. Hep böyle hüzünlü haberlerle geliyorduk buraya. İlk defa böyle bir mesut haber için geliyoruz. Çok mutluyuz. Bizi böyle bir ortamda birleştirdikleri için Ahmet kardeşimize ve Fatma kızımıza teşekkür ediyoruz. Malum şartlardan dolayı bu düğünü gecikmeli yaptınız. Bu süre zarfında ailenin, bir asker ailesine yakışır şekilde vakur duruşu Sayın Genelkurmay Başkanımızın takdirini kazanmıştır. Bu takdirin bir ifadesi olarak Sayın Genelkurmay Başkanımızın hediyesi olarak altın takıyorum. Allah mesut, bahtiyar etsin." ÇÖZÜMÜ BUGÜN 12. SAYFADA TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com BİZE YENİ BİR NEVRUZ GEREK MANİSA - Terör örgütünün mayınlı saldırısı nedeniyle gençliğini hastanelerde geçirmek zorunda kalan Manisa Milli Eğitim Şube Müdürü Cezmi Yıldırak, engellerine rağmen eğitime dört elle sarılarak bir başarı hikayesine imza attı. Bitlis'in Mutki ilçesine bağlı Yanıkçakır Köyü'nde doğan, eğitimini sürdürmek için il merkezine giden Yıldırak, 1995'te liseden mezun olduğu gün terör saldırısının mağduru oldu. Okulun son günü karnesini alarak köyüne doğru yola çıkan Yıldırak'ın bindiği minibüsün geçtiği yolda, terör örgütünün döşediği mayının patlamasıyla 7 kişi hayatını kaybetti. Saldırıdan yaralı olarak kurtulan Yıldırak, "korkunç bir olay" olarak nitelediği patlamayı şu sözlerle ifade etti: "Ne olduğunu anlamamıştım. Yanaklarıma batan cam parçalarının acısını duyduğum için yaşadığımı anladım. Köye uzak bir mesafede, dağın tam ortasındaydık. Uzun süre birilerinin bize yardım etmesini bekledik. Araba tamamen yok olmuştu, sadece iskeleti duruyordu. Uzun bir müddet sonra Kürtçe ağıtlar arasında kendime gelebilmiştim." Patlamada göğsüne ve iki ayağına şarapnel parçalarının isabet ettiğini, yaklaşık 4 yıl tedavi gördüğünü, 5 operasyon geçirdiğini KONYA - Konya'nın Karapınar ilçesinde görünümü dolayısıyla ''dünyanın nazar boncuğu'' olarak anılan Meke Gölü'nün büyük oranda kuruduğu bildirildi. Volkanik patlamayla 5 milyon yıl önce meydana gelen kraterin zamanla suyla dolarak göle dönüşmesiyle oluşan Meke Gölü, yakın zamana kadar büyüleyici manzarasıyla görenleri kendine hayran bırakıyordu. Bundan 15 yıl öncesine kadar 100'e yakın kuş türüne ev sahipliği yapan Meke Gölü'nde su seviyesinin düşmesiyle kuşlar göç ederken, göl de bataklık haline geldi. TEMA Vakfı Karapınar gönüllü Nevruz, Türk milleti için yeni bir yıla giriş, tabiatın uyanması, Ergenekon zindanından çıkış ve bahar bayramıdır. Türk milletine yeni bir nevruz gereklidir. Uzun yıllardır kış uykusuna yatmış olan ve bu yüzden Rus, Çin, İran, Arap, Amerika ve Avrupa emperyalist politikaları altında iyice ezilen, silikleşen, şahsiyetini kaybetmeye yüz tutmuş, maddi ve manevi varlığı tehlikeye düşmüş, millet kimliğini unutmuş, Türklük ruh ve şuurunu, İslam ahlak ve faziletini kademe kademe terk etmekte olan dünya Türklüğünün uzun süren kış uykusundan uyanarak yepyeni bir kimlik ve varlıkla uyanması için bize yeni bir Nevruz gerek. Neredeyse iki yüzyıldır Türk milletinin tabiatı, vatan tarlası, kültür bahçesi, inanç dünyası sarardı, kurudu, tamtakır oldu. Kültür, sanat, bilim suları çekildi, kuraklaştı. Nüfus kalabalığı, devlet dirayeti, millî şahsiyeti, Türk-İslam kültür ve medeniyet bahçeleri kupkuru, çorak bir araziye döndü. Türklük tabiatının her alanda yeniden uyanması için bize yeni bir Nevruz gerek. Uzun zaman var ki Türk milleti bahar görmedi. Dağılmışlık, paramparça oluş, gerilik, fakirlik, cahillik, tembellik, ümitsizlik kışları içinde perişan bir halde yaşamaktayız. Dünya Türklüğünün, Turan Türk birliği içinde birlik ve bütünlüğe kavuşması, cehaleti yok edip bilim, kültür ve sanatla yeniden ayağa kalkması, ümit, cesaret, çalışkanlık, üretkenlik dinamizmiyle rengârenk bolluk ve bereket bahar bayramını kutlaması için bize yeni bir Nevruz gerek. Nevruz, yılın ilk günü demektir. Dünya Türklüğü, büyük Turan Türk biriliği şemsiyesi altında yepyeni bir güne ve yepyeni bir yıla başlamalıdır. Bize toptan bir diriliş için yeni bir Nevruz gerek. Nevruz, Ergenekondan çıkış kıyamıdır, özgürlüğe yürüyüş destanıdır. Bugün dünya Türklüğü, esaret, baskı, cahillik, dağınıklık, milliyetsizlik, şuursuzluk, mankurtluk, tarihî, kültürel ve millî hafızadan yoksunluk Ergenekon zindanında hapis hayatı yaşıyor. Bu milletin titreyip kendisine gelerek bu modern Ergenekon zindanından kutlu bir çıkış kıyamı gerçekleştirme zamanıdır. Bu anlamda da bize yeni bir Nevruz gerek. Eğitim azmini terör de kıramadı anlatan Yıldırak, eğitim hayatına da bu süreçte ara vermek zorunda kaldığını söyledi. Hayatının normale dönmeye başlamasıyla üniversite sınavlarına hazırlandığını ve 2000 yılında Atatürk Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü kazandığını dile getiren Yıldırak, köyün üniversitede okuyan ilk öğrencisi olarak mezun olduktan sonra da Siirt'in Şirvan ilçesinde kadrolu öğretmen olarak göreve başladığını anlattı. Siirt'te 6 yıl görev yaptıktan sonra şube müdürlüğü sınavını kazanarak Manisa İl Milli Eğitim Şube Müdürlüğü görevine getirildiğini dile getiren Yıldırak, genç nesle eğitimin önemini aşılamaya çalıştığını söyledi. Yürümekte sıkıntı çekmediğini ancak spor yapamadığını, vücudunda o günün izlerini taşıdığını anlatan Yıldırak, mayın patlamasında yaralanmış olmasının eğitim azmini engelleyemediğini, evde iyi olmayı bekleyerek yattığı yıllar boyunca, okula devam etmekten başka bir şeyi düşünmediğini ifade etti. Eğitim hayatı boyunca Kürt kimliğinden dolayı hiçbir engelle karşılaşmadığına dikkat çeken Yıldırak, Kürt gençlerinin birilerinin dayatmasıyla değil, eğitimle hayatlarını yönlendirmesi gerektiğini söyledi. Dünyanın nazar boncuğu Meke Gölü kuruyor sorumlusu Musa Ceyhan, gazetecilere yaptığı açıklamada, son yıllarda gerek yağışların azalması gerekse bilinçsiz tarımsal sulama yüzünden yeraltı sularının çekilmesi sonucu gölün durumunun her geçen yıl daha kötüye gittiğini söyledi.

12 12 haber 23 Eylül 2015 Çarşamba Doğu ve Güneydoğu da yatırımlar durdu... Saldırılarda bir çok bina, işyeri, araçlar ve enerji hatları tahrip edildi Terör ekonomiyi de vurdu ANKARA- 7 Haziran'daki seçimlerin ardından artan terör saldırıları ekonomiyi de hedef aldı. Saldırılarda birçok bina, iş yeri, araçlar, barajlar ve enerji hatları zarar gördü. AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, terör örgütü PKK, 7 Haziran seçimlerinin ardından 13 baraja saldırı düzenledi. Saldırılarda 171 bina ile aralarında ambulans, iş makinası ve tırların da bulunduğu 859 araç hasar gördü. Saldırılar sonrası oluşan hasarların 607'si polis, 423'ü jandarma bölgesinde gerçekleşti. Terör saldırılarıyla 89 iş yeri, 82 de kamu binası tahrip edildi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kamu yatırımlarını hedef alan terör örgütü PKK, sağlık, eğitim, ulaşım gibi hizmetleri de engellemeye çalıştı. Teröristler, 5 ambulans, 51 tır ve 94 kamyona hasar verdi. Toplam 70 iş makinası ile 5 belediye otobüsü de PKK'lıların hedefi oldu. 328'i polis, 68'i de askeri olmak üzere toplam 396 araç, terör saldırıları sonucu hasar gördü. Öte yandan bölgede faaliyet gösteren elektrik dağıtım şirketlerinin terör olayları neticesinde yaklaşık 14 milyon liralık maddi zarar gördüğü bildirildi. Son bir ay içerisinde enerji iletim hatlarına yapılan saldırılar sonucunda da 15 milyon liralık maddi zararın ortaya çıktığı kaydedildi. Saldırılar, bölgenin turizmini de olumsuz etkiledi. Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, konuya ilişkin bölgede büyük bir turizm potansiyelinin bulunduğunu, ancak terör eylemleri nedeniyle söz konusu potansiyelin değerlendirilemediğini belirtmişti. Diğer taraftan terör olayları nedeniyle Van'ın Saray ilçesindeki İran'a açılan gümrük kapısı "Kapıköy", Hakkari Yüksekova'daki "Esendere" ve Hakkari Çukurca'daki "Üzümlü" gümrük kapıları da geçici olarak kapatıldı. AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, saldırılar sonucunda ortaya çıkan ekonomik kaybın 150 milyon liraya yaklaştığını söyledi. Uzmanlar, saldırıların, yatırımların durması, bölgede artan gerginlik ve para piyasalarına etkisi de dikkate alınınca terörün maliyetinin çok daha yüksek rakamlara ulaşacağını ifade etti. Van daki hain saldırıda 13 asker yaralı VAN - Van'ın Başkale ilçesinde, terör örgütü PKK mensupları tarafından önceden yola döşenen el yapımı patlayıcının askeri konvoyun geçişi sırasında infilak ettirilmesi sonucu 13 asker yaralandı. Alınan bilgiye göre, saat sularında Başkale-Hakkari karayolunun 10. kilometresindeki Çamlık mevkisinde, teröristler tarafından yola döşenen el yapımı patlayıcı askeri konvoyun geçişi sırasında uzaktan kumandayla patlatıldı. Patlamanın etkisiyle kirpi tipi zırhlı aracın devrilmesi sonucu 13 asker yaralandı. Yaralı askerler, olay yerine sevk edilen ambulanslarla Başkale Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Hastanede ilk müdahaleleri yapılan askerler, daha sonra helikopterle Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi'ne sevk edildi. Teröristlerin yakalanması için bölgede operasyon başlatıldı. Davutoğlu: Aday LİSTELERİNDE dengeyi sağladık ANKARA - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Şartlar, konjonktür değişmişse yeni politikalarla o konjonktüre hitap etmek gerekir. Onu yapıyoruz, seçim beyannamesinde de bunların işaretleri, 4 Ekim'de daha açık gözükecek" Davutoğlu, Show TV'deki "Türkiye Sandık Yolunda Başbakan ile Özel" programında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Partisinin milletvekili aday listesi hatırlatılarak, "Buna bir öze dönüş listesi diyebilir miyiz? Neden ihtiyaç duyuldu" denilmesi üzerine Başbakan Davutoğlu, siyasi hareketlerin yaşayan varlıklar olduğunu ve belli bir dinamik şart içinde kendini yenilemesi gerektiğini vurguladı. Çıktığı zamana doğru hitap edebilen ve değişen şartlara en iyi şekilde uyum sağlayan partilerin hayatını sürdürdüğüne dikkati çeken Davutoğlu, "AK Parti hareketi 2001 yılının 14 Ağustos'unda yola çıktığında zamana doğru hitap ettiği için, o anın şartlarını en iyi okuyan parti olduğu için 1,5 yıl sonra iktidara geldi. Daha sonra da her değişimi doğru okuduğu için, bazen iniş çıkışlar yaşandığı anlarda dahi kendini toparlayabildi" diye konuştu. Başbakan Davutoğlu, bunun önemli bir özellik olduğunu belirterek, şunları söyledi: "7 Haziran seçimleri bize AK Parti'nin tazelenmekle köklü geleneğini sürdürmek arasındaki dengeyi doğru muhafaza etmesi gerektiği dersini verdi tabiri caizse. O açıdan da gerek 7 Haziran akşamı genel merkez balkonunda yaptığım konuşmadan şu ana kadar yaptığım her konuşmamda, '7 Haziran mesajını doğru alacağız, kurucu değerlerimizden sapmayacağız". Bu değerler 14 Ağustos 2001'de Cumhurbaşkanımızın, kurucu genel başkan olarak yaptığı konuşmada olan ortak akıl, tek akıl değil ortak akıl, ortak vicdan, şeffaf yönetim, bunlar hep bu konuşmada yer alan hususlar, tevazu. Bunların derlenip toparlanması lazım. Yani hepimiz insan olarak da karşı karşıya kalırız tarih içinde de siyasi yapılar da karşı karşıya kalmıştır, gücün, güç sahibi olmanın ortaya çıkarabileceği bazı yeni durumlar ve algı problemini de ortaya çıkaran şartlar oluşmuşsa gücün tekrar en iyi şekilde kullanımının önünü açmak lazım." "Bu aslında tam bir öz eleştiri değil mi" sorusuna Başbakan Davutoğlu, "Tabii. Öz eleştiri yapmazsınız kendinizi yenileyemezsiniz. Biz her zaman şahsi olarak da öz eleştiri yapmak durumundayız" yanıtını verdi. Başbakan Davutoğlu, siyasi hareketlerin öz eleştiriyi ortak yapmak zorunda olduğunu belirterek, 7 Haziran'dan sonra partisinin milletvekilleriyle, eski ve mevcut MKYK üyeleriyle, bütün yapılarıyla toplantılar yaptığını hatırlattı. "Yüzde 41 az bir oy oranı değil ama buna rağmen biz bu öz eleştiriyi yaptık" diyen Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Devam etmesi şey ne? Bu kurucu ilkeler. Bunların yozlaşmasına, sapmasına izin vermemek lazım. Yine devam etmesi gereken şey ne? İnsan kaynağı kolay oluşmuyor. Bugün aday tanıtım toplantısına giderken bir an geriye doğru döndüm, yani kendi konuşmamın çerçevesini, bundan önceki aday tanıtım toplantıları hangi psikolojide nasıl cereyan etti diye, ilk aday tanıtım toplantısı olması gereken 2002'de Sayın Cumhurbaşkanımızın yasaklı ilan edilmesi dolayısıyla yapılamıyor ama o dönemin kurucular kurulu, kurucu MKYK'sını aldığınızda veya AK Parti kadrolarının isimlerine baktığınızda listeye, şu anda herkesçe çok bilinen isimler o zaman meçhul isimlerdi. Çok başarılı gördüğünüz isimler o zaman yeni, denenmemiş isimlerdi. Ali Babacan'dan, Recep Akdağ'a, Binali Yıldırım'dan Veysel Eroğlu'na. Bugün herkesin hemen hemen bildiği isimler o zaman daha bilinen isimler değildi. O, kamuoyunca meçhul ama çok kıymetli isimler zamanla kendilerini ispat ederek kamuoyunun önünde bir yer edindiler. Asr-ı Saadet e yolculuk imkanı veren müzeye ilgi MEKKE - Mekke'de, teknolojinin tüm imkanları kullanılarak hazırlanan görsellerle ziyaretçilerine "Asr-ı Saadet'e yolculuk" imkanı veren müzeye büyük ilgi gösteriliyor. Esselamü Aleyke Eyyühen Nebiyyü Müzesi, Hazreti Muhammed'in hayatının tüm yönlerini simülasyonlarla anlatarak, ziyaretçilerine "Asr-ı Saadet"e yolculuk imkanı tanıyor. Simülasyon gösterilerinden etkilenen ziyaretçiler zaman zaman gözyaşlarına hakim olamıyor. Asr-ı Saadet döneminde kullanılan çeşitli araç ve gereçlerin örneklerinin de sergilendiği müzede kurulan televizyon kanalında Hazreti Muhammed'in hayatı anlatılıyor. Müzenin kurucusu olan ve Hazreti Hüseyin'in soyundan geldiğini ifade eden Dr. Nasir Misfir Al Quariyşi Alzahrani, bütün mal varlığını müze için harcadığını belirterek, "Efendimiz için 500 kaside ve 4 bini aşkın beyit yazdım" Müzeyi birçok ülkeden önemli devlet adamlarının ziyaret ettiğini kaydeden Alzahrani, projenin bir hayır ve vakıf projesi olduğunu, aynı zamanda Türkiye'de de aynısını yapmayı hedeflediklerini anlattı. 20 farklı ülkeden bu müzenin bir şubesini açmak için talep geldiğini kaydeden Alzahrani, şöyle konuştu: "İnsani ve hayır işlerini çok önemsiyorum. Bu projenin bu hale gelmesi için bütün masraflarını karşıladım. Bütün Müslümanların burayı ziyaret etmesi için burayı vakıf olarak mahkemede tescillettim. İstanbul'da projenin kurulması için yer dahi tahsis edilmiş. Bu projeye başladığımda Peygamber Efendimizin hayatını yazmaya başladım. Geçtikçe bu genişledi. Müzede Peygamber Efendimiz zamanında Mekke ve Medine nasıldı görülebiliyor." Kılıçdaroğlu ndan AVRUPA ATAĞI ANKARA- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimleri kampanyası kapsamında İsviçre, Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya ve Avusturya'da yaşayan Türk vatandaşlarıyla biraraya gelecek. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, yaptığı yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu'nun Kurban Bayramı programıyla ilgili bilgilere yer verdi. Kılıçdaroğlu'nun 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimleri kampanyası kapsamında, Avrupa turuna çıkacağını belirten Bingöl, bugün İsviçre'nin Bern kentinden başlayacak Avrupa turu kapsamında Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya ve Avusturya'nın ziyaret edileceğini bildirdi. Kılıçdaroğlu'nun sırasıyla Bern, Strasbourg, Brüksel, Amsterdam, Köln, Mannheim, Stuttgart, Frankfurt, Münih ve Viyana'da yaşayan Türk vatandaşlarıyla buluşacağını ve önemli isimlerle görüşeceğini ifade eden Bingöl, şunları kaydetti: "Genel Başkan Kılıçdaroğlu, çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu mültecilerin yaşadığı trajedinin Türkiye-AB ülkeleri arasında geliştirilecek ortak stratejiyle sona erdirilmesinin, insani bir zorunluluk olduğunu AB siyasetinin önemli isimlerine aktaracak. Suriye'de yaşanan iç savaşın sona erdirilmesinde AB'nin üstlenebileceği role ilişkin de önerilerde bulunacak olan Kılıçdaroğlu, bu kapsamda Strasburg'da, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks ile ayrı ayrı görüşecek. Kılıçdaroğlu, Brüksel'de ise Avrupa İlerici Çalışmalar Vakfı (FEPS) çalışma kahvaltısında bir konuşma yapacak. Kahvaltıya, Avrupa parlamenterleri, Avrupa Parlamentosu (AP) Raportörü Kati Piri, akademisyenler, AP Sosyalistler Demokratlar Grubu Başkan Yardımcıları ve AB yetkilileri katılacak. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

13 23 Eylül 2015 Çarşamba13 EFSANE RÖPORTAJLAR CHP İstanbul Milletvekili Mahmut TANAL, marabalıktan, milletvekilliğine giden yaşamıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı Efsane GÜZELDERELİ TANAL: AKP, istikrar için bir tehdit ve tehlikedir -1- Biz Urfa nın Hilvan İlçesinde Bahçecik Köyü nde, yani ağanın köyünde marabaydık diyen Tanal, gözaltında gördüğü işkencenin ayaklarının altındaki izlerini gösterirken, işkencelerin gönlünde, ruhunda açtığı yaraları ifade ederken gözyaşlarına boğuldu Ak Parti nin bir proje partisi olduğunu belirten Tanal: AKP istikrar için bir tehdit ve tehlikedir. AKP şu anda diktatörlükle, baskıyla, otoriterlikle istikrarı sağlamaya çalışıyor BAHÇECİK'DE, AĞANIN KÖYÜN- DE MARABAYDIK... E.G: Urfa'nın, Hilvan İlçesi'nin, Bahçecik köyünde başlayan hayatınızda, kader sizi T.B.M.M'ne kadar taşıdı. Umuyor ya da planlıyor muydunuz? M.T: Avukatlık yaşamını planlıyordum. Ama milletvekilliği hayali ancak ve ancak lise yıllarında başladı. Biz Bahçecik'de, ağanın köyünde marabaydık. Ben maraba bir ailenin çocuğu olarak şu anda parlamentodayım. Tek anne ve babadan 9 kardeştik yıllarında, terörün çok azdığı dönemde, babam, bu kadar çocuğun başına bir bela getirmeyeyim diye Şanlı Urfa merkeze göç etti. Diyarbakır Öğretmen Okulu'nu kazandım. Milliyetçi Cephe döneminde Antalya Aksu'ya sürgün gittim. ''DENİZ, MAHKEMEYE DÜŞMÜŞ. AVUKATI BEN OLAYIM'' E.G: Neden Hukuk Fakültesi'ni tercih ettiniz? M.T: Sürgün gittiğim yıllarda ''Deniz mahkemeye düşmüş. Avukatı, ben olayım'' parçasıyla avukatlık serüvenim ve hukuka olan merakım, ilgim, içimde hayal ettiğim, yapmak istediğim mesleklerin başında avukatlık geldi. Kendimizi, özgürlük ve tam bağımsız Türkiye mücadelesinde bunları savunmanın bir demokrasi gereği olduğu, bunun bir suç oluşturmayacağı, haksızlık karşısında mağdurları savunmak için o dönem avukatlığı düşünmüştüm. Biliyorsunuz ki; Avukatlık, bir hak arama mesleğidir. GÖZALTINA ALINIP İŞKENCE GÖRDÜ MÜ? E.G: Politik ve siyasi durşunuz lise yıllarından beri devam ediyor. Siyasi olaylara karışmışlığınız, gözaltına alınmışlığınız, işkence görmüşlüğünüz var mı? M.T: Var. Çooookkkk. Diyarbakır'da da, Antalya Aksu'da da yaşadım. Hatta o dönem Aksu, o dönem ÖGD'lilerin, yani ülkücü gençlerin elindeydi. Bizi sokmuyorlardı. O dönem Aksu'da gözaltına alındım. ''AYAKLARIMIN ALTI HALA İZDİR. O AYAKLARIN DERİSİ SOYULDU'' E.G: Çok çarpıcı bir anekdot var mı o yıllara ait? Belki bir işkenceyle ilgili... M.T: Benim ayaklarımın altı hala izdir. O ayakların derisi soyuldu. Mesela iplik fabrikasına yapılan saldırılar vardı. O dönem manevi anlamda destekler verdik. Bazılarını anlatmanın yeri ve zamanı olmayabilir. Deseniz ki; ''Yaptıklarınızdan pişman mısınız''. Değilim. TANAL'I GÖZYAŞLARINA BOĞAN SORU... E.G: ''İşkence izlerini ayaklarımın altında taşıyorum'' diyorsunuz. Ama o izler mutlaka gönlünüzde ve ruhunuzda da iz bırakmıştır. O izdüşümleri nelerdir? M.T: (Susuyor. Gözleri doluyor. Odadan çıkıp lavaboya giriyor. Bir mendille yüzünü silerek dönüyor.) Özür dilerim. E.G: Estağfurullah. Çok insani, çok duygusal bir tepkiydi. Hepimiz insanız. M.T: (İçini çekiyor)bunların hiçbirini yaparken, bireysel zenginliğim, kendi çıkarım, ailemin çıkarı için yapmadım. Tek bir şey vardı. Toplumun huzuru ve mutluluğu, herkesin eşit koşullarda yaşaması, insanların aç kalmaması, insanların özgürlüğü. Başarabildik mi? Başaramadık. ''PARLAMENTO, BROADWAY'LE GELİP MERCEDES'LE DÖNENLERLE DOLU'' E.G: Bu yolda çabalar sarfetmek de çok değerli. Hedeflenen final olmasa da mutlaka bir yol almışsınızdır. Mutlaka katkılarınız olmuştur. M.T: Herkesin yaşadığı travmalar farklı. Bunları toplum için yapıyorsunuz. Toplum peşinizden gelmiyor ya. Kahroluyorsunuz o zaman. Ama bu inadı bir türlü bırakamıyorsunuz. ''Değiştireceğim'' diyorsunuz. ''Taşı delen o damlalar. Suyun kuvveti değil'' diyorlar ya. İşte öyle. Bu bedende bu güç olduktan sonra devam edeceğim. Neye malolursa olsun. Mutluyum. Huzurluyum en azından. Sokakta yürüdüğüm zaman kimse bana küfür edemez. ''Kendisi için, ailesi için çalıştı'' diyemez. Meclise 4x4 jeep ile Mercedes ile geldim ve aynı araçla gidiyorum. Fotoğraf: Kenan Ergen MAHMUT TANAL KİMDİR? Mahmut Tanal, 1 Ocak 1961'de Şanlıurfa Hilvan'ın Bahçecik köyünde doğdu. Babasının adı Mustafa, annesinin adı Keziban'dır. Avukat; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Serbest avukat olarak çalıştı. Bahçeşehir ve Okan Üniversitelerinde Siyaset Okulu Programından sertifika aldı. Bahçeşehir Üniversitesinin Ceza Broadway ile gelip Mercedes ile dönmedim. Bu parlamento, bunlarla dolu. Meclise gelmeden de villada oturuyordum. İki evim olacağına bir evim olsun. Bir tanesinden diğer vatandaş yararlansın. Bari birlikte mutlu olalım. Vatandaş yarın mutsuz olursa benim kapımı, sizin kapınızı çalacak. Toplumda gerginlik yaratan bu mutsuzluklardır. Paylaşımcılık olmamasıdır. Maalesef halk da bu sınıfsal yapıyı korumak istiyor. ''ŞU DÖNEM HERKES AKP'Lİ'' E.G: Halk, güce mi tapıyor? Niçin? M.T: Güce tapar çünkü. Çünkü herşeyi güçten buluyor. Bir dönem herkes ANAP'lıydı, Halk Parti'liydi. Şu dönem herkes AKP'li. Böyle bir güç olabilir mi? Aslında insanların bu güç karşısında adaletsizliklere ''dur'' demesi lazım. Bu gücün karşısında mağdurun yanında olması lazım. Bir ülkede yolsuzluk yapılıyor. Biri çıkıp diyor ki; ''Bunlar hükümete karşı darbe'' diyor. Halk da buna inanıyor ARALIK..CEMAAT..BAYRAK- TAR, O EYLEM VE İŞLEMLERİ İKRAR ETTİ... E.G: Bunu diyen bir AKP'li vekile; ''O paraları, para kasalarını, para sayma makinelerini, ayakkabı kutularını da oraya cemaat mi koydu'' diye sormuştum. M.T: Niye cemaate teslim etmediler o parayı. Parayı faiziyle birlikte geri aldılar. Cemaat, o paraları koyduysa, benim evime, gariban Ayşe Hanım'ın, Mehmet Bey'in evine niye götürmüyor? Eğer cemaat koyduysa, o yolsuzlukta adı geçen hiçbir bakan bunu inkar etti mi? HAKİMLER..POLİSLER..SAVCI- LAR..İŞADAMLARI..BASIN... E.G: Sayın Erdoğan Bayraktar; ''Erdoğan, talimat verdi. Yaptım'' demişti. M.T: Bayraktar, o eylem ve işlemleri ikrar etti. İkrar etmek demek, bunun hiyerarşik bir yapı içerisinde bir organizenin olduğunun göstergesidir. Biz buna hukukta ''organize işler'' deriz. Madem gayet rahatlıkla cemaat deniliyor. O halde niçin ona bilgi vermiyor. Hiçbir din, hiçbir ahlak kuralı, hiçbir pozitif hukuk, yolsuzluğu bu şekilde perdelemek için birilerine cemaat birilerine paralel, birilerine terör örgütü demez. Bunun için şu an soruşturmayı yapan savcıları cezaevine attılar. Hakimleri, açığa aldılar ve cezaevine attılar. Mahkeme kararını infaz eden polisleri, cezaevine attılar. Tutuklananlar için tahliye kararı çıkaran hakimleri cezaevine Mahkemesi Hukukunda İletişimin Denetlenmesi ve Teknik İzleme Programı eğitimi ile Türkiye Barolar Birliği ve Avrupa Konseyinin birlikte düzenlediği Türk Avukatlarının Aşamalı Eğitimi Programına katıldı. Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Türk Ceza Hukukçuları Derneği ve Tüketiciyi Koruma Derneği Üyesi oldu. Orta düzeyde Almanca bilen Tanal, evli ve 2 çocuk babasıdır. attılar. MİT tırlarıyla Suriye'deki muhalif güçlere silah taşıyan araçları durduran cumhuriyet savcıları, emniyet müdürleri şu anda cezaevinde. Bunu toplumun hepsi kanıksıyor. Muhalif olan basın ve işadamları basılıyor. Bu ne demek? Mülkiyet hakkı. Kalktılar gayet rahat. İshak Alaton, Hürriyet, Cumhuriyet, Sözcü, STV, Boydak basıldı. Basın, faşist ve sosyalist olan rejimlerde, iktidarların sözcüsüdür. Basının bu şekilde susturulması, tek sesliliği getirecek. ''Basın, halkın, gözüdür, kulağıdır, dilidir'' diyoruz. Basının susturulması, halkın gözünün kapatılması, kulağının kapatılması, dilinin kesilmesi anlamına geliyor. BOYDAK'A YAPILAN OPERASYON VE İŞ DÜNYASI... E.G: TUSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Memduh Boydak 2 gün gözaltında tutuldu. Başka isimler de var buna benzer. İşadamları yargı ve vergi mariftiyle mi cezalandırılıyor? M.T: Burada Boydak'a yani iş dünyasına olan bu operasyon; 1)Mülkiyet hakkına saldırıdır. 2)Girişimci özgürlüğüne saldırıdır. Siz, iş dünyasına, iş yerlerine bu şekilde saldırı yapmakla, yatırımcının iş güvenliği olmaması sebebiyle yatırımını yapmamasına yol açarsınız. Yabancı yatırımcı gelmez. Yerli yatırımcı da dışarıya kaçar. İstihdam olmaz. Vergi toplayamazsınız. İşşizlik artar. İstikrar mı hukuk güvenliğini sağlar? Hukuk güvenliği mi, istikrarı sağlar? Hukuk güvenliği, istikrarı sağlar. ''DİLEĞİM; ARAP BAHARI DENİ- LEN KARGAŞAYI TÜRKİYE YAŞAMA- SIN''... E.G: AKP'nin tek başına iktidar olamaması da, istikrarın kaybı olarak nitelendirildi kimi çevrelerce. M.T: AKP'nin kendisi istikrar için bir tehdit ve tehlikedir. Türkiye'de istikrarsızlık eşittir AKP. AKP, varsa istikrarsızlık devam edecek. AKP, şu anda diktatörlükle, baskıyla, otoriterlikle istikrarı sağlamaya çalışıyor. Asıl olan hukuk güvenliğinin, istikrarı yaratmasıdır. ''Baskıyla istikrar sağlıyorum'' diyen ülkelerin hepsi yıkılmıştır. Dileğim; Arap baharı denilen o kargaşayı Türkiye'nin yaşamamasıdır. AKP, kaos yaratmak için elinden gelen çaba ve gayreti yürütüyor. AKP, PROJE PARTİSİ... E.G: Kaos AKP'ye ne kazandırır? M.T: Kaos, toplumu böler ve parçalar. AKP, zaten bir proje partisi. Erdoğan, Gül Başbakenken ilk ziyaretini A.B.D'ne yaptı. Orada ne eğitim, ne ders aldıysa, ne öğüt aldıysa bilemeyiz. Sonrasında Siirt seçimleri iptal edildi ve milletvekili oldu. AKP'nin bu topluma verebileceği zarar vardır artık. E.G: ''AKP, proje partisidir'' dediniz. Biraz açar mısınız? M.T: BOP projesi. E.G: Erdoğan'ın, BOP'un eş genel başkanı olabileceğini öngörüyor musunuz? M.T: Onu zaman gösterir. MAZLUMDAN, KİMLİK SORUL- MAZ E.G: LGBT'li bireylerin, Ergenekon'cuların, Cemaat'çilerin, ODA TV'nin, Soma'daki maden işçilerinin yanlarında gördük sizi. Hepsi de farklı farklı cenahlar. ''Mazlumdan, kimlik sorulmaz'' anlayışı mı sizi böyle davranmaya iten? M.T: Evet. Bana, mazlumun cinsiyeti, kimliği, düşüncesi, mezhebi, felsefesi, dini, rengi ülkesi sorulmaz. İnsan olsun kafi. TERÖRE HAYIR YÜRÜYÜŞÜ İLAN- LARINDAKİ AYRIŞTIRAN, ÖTEKİLEŞ- TİREN KAVRAMLAR E.G: Dün teröre hayır yürüyüşündeydiniz. Gözlemleriniz nelerdi? M.T: Evet.Teröre hayır yürüyüşündeydim. 553 sivil toplum kuruluşu da çağrı yapıyor. Bu gazetlerde yayınlanıyor. Bu ilanlarda, 1. paragrafta, ''Artık kardeşliğimizi sağlam bir zemine oturtmak zorundayız. O zemini hep birlikte ümmet bilinciyle oluşturabiliriz'' deniyor. Ümmet bilinci, doğru bir kavram değil. Burada olması gereken, insan hakları bilinciyle hareket ederek oluşturabiliriz. Burada ulus bilincini, vatandaşlık bilincini atıyor bir tarafa. Sizin ümmetinizden olmayanların yaşama hakkı yok demek. Güya barış adına yapılıyor. Bu, savaşı çağrıştırır. Ayrıştırır. Ötekileştirir. 3. paragrafta, ''Kandan beslenen, çatışma kültürünü geliştiren, aramızdaki bağı güçsüzleştiren zihniyetle mücadelenin yolu İslam kardeşliğidir'' deniyor. Çok büyük tehlike. Bunun yolu; Hukukun üstünlüğüdür, demokrasidir, özgürlüklerdir, insan haklarıdır. Bunlar gazetede ilan ediliyor ve hiçbir cumhuriyet savcısı soruşturma açmıyor. Açması gerekir. CUMHURİYET SAVCILARI İHBAR KABUL ETMELİYDİ..SANKİ BİR AYAKLANMA ÇAĞRISI... E.G: İhbar mı kabul etmeli? M.T: Tabi. İhbar kabul etmeli. Bir dini, diğer dine sahip olanlar adına, sanki bir ayaklanma çağrısı yapıyorsun. E.G: Anayasa karşısında herkes eşit haklara sahiptir, değil mi? M.T: Tabi ki. İlan metninin son paragrafında ''Hepimiz Adem'in çocuklarıyız'' diyor. Güzel. ''Hepimiz doğuştan gelen eşit haklara sahibiz'' diyor. Çok güzel. ''İnsanlar, renk, cinsiyet, dil, coğrafi ve benzeri yollardan bir ayrıma, ayrımcılığa tabi tutulmazlar. Tutmaya çalışanlara karşı da direnmeliyiz. Her türlü provokasyona karşı, kin, nefret ve düşmanlığı men etmeli her koşulda hak, hukuk ve barışı öncelemeliyiz'' diyor. Peki burada, din, mezhep, ırk, felsefi düşünce ayrımını yazmamışlar. Burada ön plana bunların alınması gerekirken bu ön plana alınmamış. Ülkemizde, Süryani, Hristiyan, Yahudi, Ateist var. Bu kardeşliği belli bir din üzerine nasıl izah edebilirsin? PKK'nın, terör örgütlerinin bir başka yansıması da insanları barış adı altında bölme, ayrıştırmadır. Bu ilan AKP zihniyetini yansıtıyor. Bu ilanı verenleri tek tek arayın. Sorun. ''AKP üyesi misiniz'' diye? DİNE KURBAN OLSUNLAR. DİNDE, HOŞGÖRÜ VAR... E.G: Din birliğinin sürekli vurgulandığından rahatsızsınız. Alevi-Sünni çatışması da gündemde. M.T: Dine kurban olsunlar. Dinde herkese hoşgörü var. AKP, sürekli Alevi- Sünni çatışmasını gündeme getirdi. Başarılı olamadı. Alevi kardeşlerimizi, Sünni kardeşlerimizi, bu oyuna alet olmadıkları için kutluyorum. SÜNNİ..UMRE'YE DE GİTMİŞ..''AKP, SİYASİ REKLAM YAPI- YOR''... E.G: Alevi misiniz? M.T: Sünniyim. Umre'ye de gittim. AKP, siyasi reklam yapıyor. Dini vecibelerinizi yerine getirirken ne kadar gizli olursa o kadar makbuldür. Ama bizde oy avcılığı için gösteriş amacıyla yapıyorlar. Geçen Meclis'te, adamın biri ağaçların altında namaz kılıyor. Arkadaş, saygı duyarım. Ama burada mescit var. Sen, niye millet görsün diye ağacın altında namaz kılıyorsun? Bir mesaj içindi herhalde. Memur mu burada bilmiyorum. ''ÇÖZÜM SÜRECİNİ, OY TOPLA- MAK İÇİN YAPTILAR'' E.G: İçimizin kan ağladığı günlerden geçiyoruz. Analar ağlamasın diye başlatılan ''çözüm süreci'' maalesef sona ermiş gibi gözüküyor. An itibarı ile 132 şehidimiz var. Sizce çözüm süreci yanlış bir adım mıydı yoksa adım doğruydu ve cesurdu ama süreç iyi yönetilemedi mi? Süreç bitti mi sizce? Eğer bittiyse sorumlusu kim? PKK mı, HDP'mi yoksa AKP'mi kabahatli? Süreçte herkes üzerine düşeni yaptı mı? M.T: Çözüm sürecinin adı daha önce milli birlik projesiydi. Daha sonra adı kardeşlik projesi oldu. Sonrasında da çözüm süreci denildi. İçinde ne var bilmiyorum. Hiçkimse de bilmiyor. Ama adı hoş. Genel Başkanımız, ''Bu terör sorununu halledelim. Kredi veriyorum'' dediği zaman dönemin başbakanı, elinin tersiyle itti. Bunlar oy uğruna bunu yaptılar. Niçin? Bu çözüm süreci, genelde AKP'nin iktidara gelebilmesi ve iktidarda kalabilmesi için oy nedeniyle, bu kavramların hepsi gündeme getirildi. Gündemde tutmakta da başarılı oldu aslında. AKP, OY ALAMAYINCA ÇÖZÜM SÜRECİ BİTTİ..PKK, GÜÇLENDİ... E.G: AKP, çözüm sürecinde samimi değildi yani. M.T: Değildi. Oy toplama kampanyasıydı. Bu ülkede, askerler enselerinden vuruldu, polis vuruldu, korucular öldürüldü, köyler basıldı, yollar kapatıldı, bayraklar indirildi, bombalar patlatıldı. Ama çözüm süreci bitmedi. AKP, oy alamadı ve çözüm süreci bitti. Burada AKP, çözüm süreciyle halkı oyalayıp uyuttu ve PKK'nın güçlenmesine, yığınak yapmasına olanak tanıdı. ''AKP, proje partisidir'' demiştim ya. AKP, zaten geçmişteki Refah Partisi'nin, Milli Nizam'ın devamı. Hepsinin tek bir amacı vardı. 2008'de Anayasa Mahkemesi'nin kararı diyor ki; laik, demokratik, hukuk devletini, eylemsel anlamda yıkım odağı haline geldiği için AKP'ye kapama davası açılmıştı. Orada 5'e, 6 ile reddedilmişti. Burada bu gaileler olmasa bu iddianamelerle gündeme gelmezdi. Bugün Rize'de Atatürk heykelinin indirilerek çay bardağı konulması gündemdeydi. Bunların bu rejimle, Atatürk ile, hukuk devletiyle bir hesaplaşması var. Röportajın başında, ''Maraba bir ailenin çocuğuyum'' dedim. Beni, o marabalıktan alıp, avukat yapıp, T.B.M.M'ne taşıyan Atatürk cumhuriyetidir. Atatürk Cumhuriyeti, kimsesizlerin kimsesidir. ŞIRNAK İZLENİMLERİ NELER? E.G: En son Güneydoğu'ya ne zaman gittiniz ve izlenimleriniz neler oldu? M.T: 8 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edilmeden önce Şırnak'a gittim ve yasağın 2 gün öncesinde geldim. Vatandaş diyor ki; ''Biz 7 haziran öncesi aynı insanlardık. Biz, o dönem AKP'ye oy veriyorduk. Bize çok iyi davranıyorlardı. Şimdi oy vermedik diye bizi terörist ilan ediyorlar. Biz, aynı insanlarız''. AKP VE HDP, AYNI TEHDİTİ YAPI- YOR..GARİBİM HALK, ARADA KAL- MIŞ... E.G: HDP'nin, bölgeden, tehditle oy aldığı iddialarına katılır mısınız? M.T: HDP, ne kadar tehdit yapıyorsa, AKP de aynı oranda tehdit yapıyor. E.G: Bölge halkı, arada mı kalmış? Devlet, orada yok mu? M.T: Evet. Arada kalmış. Garibim halk, perişan durumda. İsterseniz, üçümüz birlikte Tunceli'ye gidelim veya Erzincan'a. Erzincan'dan, Tunceli'ye gidelim. TUNCELİ'YE 40 KM KALA ÖRGÜT, 20 KM KALA ASKER YOL KESİYOR... E.G: Gidelim. M.T: Tunceli'ye, 40 km kala, terör örgütü yol kesiyor. 20 km kala da bizim askerimiz yol kesiyor. E.G: Güvenliğimizi sağlarsanız gidelim. Siz ve Kenan Kürt'sünüz. Ama ben değilim. M.T: Ben de sizin gibiyim. Sizden bir farkım yok. Ben, her türlü ırkçılığa karşıyım. TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELERİ, ASKE- RE SELAM SÖYLÜYOR... E.G: Ben de her zaman karşı oldum. Ama güvenlik açısından endişelerim var. M.T: Oradaki terör örgütü üyeleri diyor ki; ''Askere selam söyle''. Kalkıyorsunuz ve büyük şehirlerde terör örgütü arıyorsunuz. Siz, işyerlerini basıyorsunuz. Gidin. Adam, orada yol kesiyor ya. Cumhurbaşkanı, ''Biz, valilere, saldırı yapmayın'' talimatı verdik diyor. Korktukları için saldırmıyorlar. TERÖR ÖRGÜTÜNDEN KORKU- YORLAR..BUNLARIN KIBLESİ, OY... E.G Daha büyük bir direnişle karşılaşmaktan mı korkuyorlar? M.T: Tabi. Tabi. Korkuyorlar. Peki, madem terör örgütünden korkuyorsun, garibim vatandaş ne yapsın? Seçim öncesi operasyon yaparlarsa bunlar oy kaybına sebep olacağını düşünüyorlar. Bunların kıblesi oy. Kurban olsunlar kıbleye. YARIN: HDP VE PKK KÜRTLERİN TEMSİLCİSİ DEĞİL

14 14 23 Eylül 2015 Çarşamba TURİZM Noel Baba Müzesi kazılarında Osmanlı seramikleri bulundu Turizm teröre "kurban" oldu DİYARBAKIR / VAN - Çözüm Süreci ile turizm sektörünün parlayan yıldızı haline gelen Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, son günlerde artan terör olaylarından büyük zarar gördü. Bölgede sağlanan huzur ile oluşan yoğun ziyaretçi talebi karşısında büyük gelişme gösteren turizm, terör örgütü PKK'nın yol kesme, araç yakma, yola patlayıcı yerleştirme gibi eylemleriyle sekteye uğradı. Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman ve Van olmak üzere bölge genelinde üç ay öncesine kadar güven ortamı sayesinde yaşanan turizm hareketliliği, şiddet olayları nedeniyle sona erdi. Yıllarca saklı kalmış doğal güzelliklerin turizme açıldığı bölge, terör saldırılarıyla gündeme gelince, ziyaretçiler de rotasını değiştirdi. Bölgedeki birçok mesire alanı ise "özel güvenlik bölgesi" ilan edilerek ziyarete kapatıldı. Ayda yaklaşık 200 bin, yılda ise 2 milyonu aşkın yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da terör saldırıları nedeniyle turistler Kurban Bayramı için yaptığı rezervasyonları da bir bir iptal etti. Doluluk oranı yüzde 5'in altına inen otellerdeki yataklar, Kurban Bayramı'nda boş kalacak. Turistlerin gelmemesi nedeniyle günlük cirolarında çok büyük düşüş olan lokanta, kafe, hediyelik eşya satıcıları başta olmak üzere bölgedeki binlerce esnaf Çözüm Süreci'ndeki turizm hareketliliğinin yeniden yaşanmasını bekliyor. Bir süre önce Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumunca (UNESCO) Dünya Kültür Mirası olarak tescillenen Diyarbakır Surları, İslam Dünyası'nın 5. Harem-i Şerif'i olan Ulu Cami, peygamber, sahabe kabir ve makamları, Ongözlü ile Malabadi Köprüsü'nün yanı sıra çok sayıda kültür ve inanç değerine sahip olan Diyarbakır'da vatandaşlar Çözüm Süreci'ndeki huzur ortamını özlüyor. Dedeman Diyarbakır Oteli Genel Müdürü Mustafa Eryılmaz, AA muhabirine, terör olaylarının başlamasının ardından konuk sayısında büyük azalma olduğunu söyledi. Geçen yıl bu dönem çok sayıda turisti ağırladıkları otellerinde doluluk oranının bu dönem yüzde 5 civarında olduğunu kaydeden Eryılmaz, şöyle konuştu: "Terörden dolayı son 3 ayda çok büyük darbe aldık. Otelimiz maalesef son 3 aydır dibe vurdu. Bu bayramda 98 odamızdan 5'i bile dolmayacak. Rezervasyonlar son 3 aydır sürekli iptal ediliyor. Yıl sonuna kadar mevcut bütün rezervasyonlar iptal oldu. Maalesef yeni talepler de gelmiyor. Diğer otellerin de bizden farkı yok." Eryılmaz, barış ve huzur olmadan bölgeye turistin gelmeyeceğini vurgulayarak, "Terör olayları, tüm rezervasyonlara büyük darbe vurdu, iptallerin ardı arkası kesilmiyor. Böyle giderse oteller tek tek kapanır" ifadelerini kullandı. Turistik Otel Genel Müdürü Aziz Ilıksu, terör olaylarının ardından otelde konaklayanların sayısında büyük düşüş yaşandığını söyledi. ANTALYA - Antalya'nın Demre ilçesindeki Noel Baba Müzesi kazılarında Osmanlı dönemine ait seramikler bulundu. Antalya'nın en fazla ziyaretçi çeken ören yerlerinden Noel Baba Müzesi'nin kazı çalışmaları müzenin batı avlusunda kalan arazide yürütülüyor. Noel Baba Müzesi Kazı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sema Doğan başkanlığında yürütülen arkeolojik kazılarda, Osmanlı dönemine ait seramik parçaları ortaya çıkarıldı. Prof. Dr. Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Demre'nin 13. yüzyılda 5 metre alüvyonla dolduğu için, çalışmaların derin bir tabakaya inilerek yürütüldüğünü söyledi. UNESCO Dünya Kültür Mirası aday listesinde yer alan, dini ve politik yönüyle de önem taşıyan yapıyı dünya mirasına kazandırmanın en büyük amaçları olduğunu ifade eden Doğan, "Sadece kazı yapmıyoruz. Kış aylarında da ödeneklerimiz nispetinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yaz aylarında sadece kazı yaptık ancak konservasyon ve restorasyon çalışmalarına kış döneminde devam edeceğiz" Kazılar sırasında üst dolgu katmanlarında Osmanlı dönemine ait seramikler ortaya çıktığını da anlatan Doğan, buluntuların Noel Baba Müzesi açısından önemli olduğunu vurguladı. Demre'nin tarihinde Bizans sonrasında Türk-Osmanlı döneminin oldukça önemli bir yer tuttuğunu belirten Doğan, kilise çevresindeki kazılarda 19. yüzyıl günlük kullanım kaplarından bol miktarda bulduklarını, daha alt tabakalarda da Bizans dönemi eserlerine ulaşıldığını kaydetti. "Noel Baba" olarak bilinen Aziz Nikolas'ın Ortodoks Hristiyan dünyası için çok önemli bir şahsiyet olduğunu ifade eden Doğan, 4. yüzyılda yaşayan Nikolas'ın, Patara'da doğup, Myra'da piskoposluk yaptığını belirtti. Aziz Nikolas'ın özellikle denizcilerin, çocukların, fakirlerin ve çocuğu olmayan kadınların yardımcısı olduğuna inanıldığını, iyilikseverliğiyle de "aziz" mertebesine yükseldiğini anlatan Doğan, şöyle devam etti: "Nikolas, hem Yunan hem de Rus Ortodoks dünyasının önemli azizlerinden biri. Bu nedenle bu yapı özellikle Ruslar için hac yeri. Çok yoğun bir ziyaretçi akını var. Ortodokslar burada hacı oluyorlar. Sadece günümüzde değil Ortaçağ boyunca da Kudüs'e giden hacılar gidiş veya dönüş yolunda buraya uğrayarak hac görevlerini yerine getirmişlerdir." Safranbolu bayramda binlerce turisti ağırlayacak - Noel Baba'nın kemikleri İtalyan tüccarlar tarafından 1087 yılında Aziz Nikolas'ın kemiklerinin mezarından çalındığını ve İtalya'nın Bari kentinde, adına yapılan kilisedeki bir mezara gömüldüğünü belirten Doğan, son yıllarda Aziz Nikolas'ın kemikleri konusunda tartışmalar yaşandığını bildirdi. Türk bilimadamlarının kaçırılan kemiklerin geri getirilmesi yönünde çabaları olduğuna dikkati çeken Doğan, kemiklerin gerçekten Aziz'e ait olup olmadığının tam olarak bilinmediğini ifade etti. Doğan, "Çünkü şu ana kadar Aziz Nikolas'ın mezar yerinin neresi olduğunu dahi bilmiyoruz. Evet vefat ettikten sonra buraya gömülmüş, bu yapının altında yatıyor. Üzerine kilise inşa edilmiş ama giden kemikler onun mu? Bu belli değil" ISSN Yıl: 45 Sayı: Eylül 2015 Çarşamba GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Sahibi: Grup Birikim A.Ş. adına Nizamettin ÖLMEZ Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR HABER MERKEZİ Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Şevket Kalaycı, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Rüzgarlı Caddesi Plevne Sokak No:14/4 Ulus - ANKARA Tel: Fax: Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir KARABÜK - Karabük'ün tarihi konaklarıyla ünlü ilçesi Safranbolu'da, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde yaklaşık 100 bin yerli ve yabancı turistin konuk edilmesi bekleniyor. UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Safranbolu'daki otel ve pansiyonlarda bayram tatilinde rezervasyon yoğunluğu yaşanıyor. Yerli turistlerin yanı sıra özellikle Çin, Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkelerden gelen turistlerin adeta akınına uğrayacak ilçenin her köşesinde konuklara Safranbolu lokumundan ikram edilecek. Safranbolu Belediye Başkanı Necdet Aksoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bayram tatilinin uzamasıyla ilçede tam bir bayram havasının yaşandığını söyledi. İlçeye konukların gelmeye başladığını belirten Aksoy, 9 günlük tatil süresince günübirlikçilerle yaklaşık 100 bin turiste ev sahipliği yapmayı hedeflediklerini ifade ederek, "Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve konakların eşsiz güzelliğini keşfederek otantik havası içinde bayramda 'zamanda yolculuk' yapmak isteyenler, 3 bin yıllık geçmişe sahip ilçemize yoğun ilgi gösteriyor. Özellikle İstanbul, Ankara, Eskişehir, Bursa, Kastamonu, Zonguldak, Kocaeli, Sakarya ve Bolu gibi illerden bayramlarda yoğun talep görüyoruz"

15 23 Eylül 2015 Çarşamba "Gol krallığında Eto'o ile yarışmaktan mutluyum" RİZE -Spor Toto Süper Lig'in ilk 5 haftasında 4 gol atan Çaykur Rizespor'un Kamerunlu golcüsü Leonard Kweuke, gol krallığında Antalyaspor'un yıldız oyuncusu Samuel Eto'o ile yarışmaktan mutlu olduğunu söyledi. Kweuke, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gol krallığında Osmanlısporlu Papa Ndiaye ile ilk sırayı paylaşan Eto'o'yu herkesin tanıdığını belirterek, "Eto'o'yu konuşmamıza gerek yok. Herkes onu tanıyor. İyi bir forvet olduğunu herkes biliyor" Eto'o'yu geçmek için daha çok çalışacağını vurgulayan Kamerunlu futbolcu, "Gol krallığında Eto'o'nun arkasından gidiyorum. Açıkçası bundan mutluyum. Daha çok çalışacağım. Eto'o'yu geçebilirsem ne mutlu bana. Geçemezsem de güzel bir yarış izleyeceğimi düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Karadeniz'in muhteşem doğasında uçuş keyfi Karadeniz Bölgesi, muhteşem doğasıyla yamaç paraşütüne ilgi duyanların da ilgisini çekiyor. Yeşil sahanın "gazi" kaptanı TRABZON - Tatilcilerin gözde mekanlarından olan Karadeniz, sahil boyunca uzanan denizinin yanı sıra Karaca ve Çal mağarası gibi yer altındaki saklı cennetleri, buzul gölleri, göletleri, dereleri, yeşilin binbir tonunu bünyesinde barındıran ormanları, sayısız türdeki çiçek ve endemik bitkilerle bezenen muhteşem doğası, yaylaları, yöresel yemekleri, Sümela Manastırı gibi sayısız tarihi yapıları ve serin havası ile turizmde öne çıkıyor. Her mevsim turistleri ağırlayan Karadeniz, özellikle alternatif turizm olanaklarından yararlanmak isteyenlere kuş gözlemciliğinden termal turizme, heliskiden (helikopterli kayak) doğa yürüyüşüne kadar pek çok farklı alternatif turizm seçeneği sunuyor. Turistlerin şehrin gürültüsünden uzak tertemiz bir havada piknik yapıp yöredeki restoranlarda yöresel yemeklerden tatma imkanı bulduğu Karadeniz'de son dönemlerde yamaç paraşütüne de ilgi artıyor. Trabzon Akyazı Havacılık Kulübü Başkanı Kutsal Özsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yamaç paraşütü ve havacılığa çocukluktan beri ilgi duyduğunu belirterek, son yıllarda Karadeniz'de bu spora ilginin arttığını ifade etti. Yamaç paraşütü yapmak için kulüplerine gelenleri önce eğitim almaları için Türk Hava Kurumu'na (THK) gönderdiklerini belirten Özsoy, eğitimini alan herkesin rahatlıkla yamaç paraşütü yapabildiğini dile getirdi. Özsoy, Trabzon başta olmak üzere yörenin bu spora çok uygun olduğuna dikkati çekerek, "Yamaç paraşütü yöremizde yapılabilecek güzel bir spor. Yörenin coğrafi yapısı elverişli. Bu spora çok merak var, eğitimini alıp uçmak isteyen çok kişi bulunuyor. Bunları THK'ye yönlendiriyoruz oradan eğitim aldıktan sonra bizimle uçuş yapan çok kişi var. Kural dışına çıkmadıktan sonra çok güvenli bir spor. Kurallara uymak lazım. Yamaç paraşütü, eğitimini aldıktan sonra herkesin yapabileceği bir spor" diye konuştu. Kulübün Başkan Yardımcısı Ersan Saraç da yaklaşık 3 yıldır havacılıkla uğraştığını belirterek, "Karadeniz, havacılık açısından çok avantajları olan coğrafya. Bazen yanımıza suyumuzu yiyeceğimizi alıp saatlerce havada kalabiliyoruz. İZMİR - Şırnak'ta vatani görevi sırasında mayına basarak bacağını kaybeden Nurettin Balkaya, rehabilitasyon amaçlı başladığı ampute futbolda milli takıma kadar uzanan başarı hikayesine imza attı. Polonya'da Avrupa şampiyonu olan Ampute Milli Takımı'nın kaptanlığını yapan Balkaya, başarısını dünyaya taşımak istiyor. Şırnak 23. Jandarma Tümen Komutanlığı'nda, 2002 yılında er olarak askerliğini yaptığı sırada mayına basarak sol bacağını diz altından kaybeden Balkaya, Gülhane Akademisi Tıp Fakültesi'nde (GATA) 6 aylık tedavi süreci sonrası bacağına takılan protezle zorlu bir hayata başlangıç yaptı. Bu süreçte yaşadığı psikolojik sıkıntılar nedeniyle bir süre baba evinden çıkmayan Balkaya, TSK Rehabilitasyon Merkezi'nde tanıştığı bir komutan sayesinde ampute futbolla tanıştı. Rehabilitasyon amacıyla bu sporla ilgilenen Nurettin Balkaya, Türkiye'deki çeşitli futbol takımlarının ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi Ampute Takımı'nda top koşturmaya başladı. Ampute Milli Takımı'nda da forma giyen ve takımın kaptanlığını üstlenen Balkaya, son olarak Polonya'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda Ampute Milli Takımı'yla birincilik elde etti. Buca ilçesindeki Tınaztepe Spor Tesisleri'nde AA muhabirine açıklamada bulunan Balkaya, Türkiye'de henüz yeni olan bir dalda 3-5 kişiyle birlikte başladıkları ampute futbolda hem takımlar hem milli takım bazında güzel dereceler elde ettiklerini söyledi. Hedefleri Türkiye'yi eskrimle tanıştırmak Yunan basketbolu kabuk değiştiriyor MERSİN- Türkiye Eskrim Federasyonu Başkanı Murat Atalı, katıldıkları şampiyonalarda büyük başarılar elde etmek istediklerini, bu başarılar aracılığıyla da eskrimi Türkiye'nin her tarafına duyurmayı amaçladıklarını söyledi. Atalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mersin'de gerçekleştirdikleri Türkiye Gençler Şampiyonası'nda 3 branşta çok sayıda sporcunun yarıştığını, şampiyona sayesinde sporcuları yakından görme fırsatı yakaladıklarını belirtti. Eskrimde büyük hedefler koyduklarını ancak dünya arenasına çıkıldığında başarı sağlamanın çok zor olduğunu aktaran Atalı, şöyle devam etti: "Gerçekçi olmak durumundayız. Dünya arenasına çıktığınızda performansla sonuç alabiliyorsunuz. Ciddi bir hazırlığı, ön çalışmayı gerektiriyor. Uluslararası başarılar hiçbir zaman tesadüflere bağlı değildir. Biz de bu arenada yer almak için son yıllarda ciddi atılımlar yaptık ve iyi başarı sağladık." Atalı, en yakın hedefin 2016 Rio Olimpiyatları olduğunu, 3 sporcuyla olimpiyatlara katılmayı umut ettiklerini ve olimpiyat kotalarını geçmeye çok yakın olduklarını kaydetti. Tüm Türkiye'ye eskrimi yaymak istediklerini dile getiren Atalı, "Tanıtım aslında başarıyla oluyor. Eğer çalışmanız neticesinde bir başarı elde ediyorsanız hele ki bu uluslararası başarıysa tanıtım bununla yapılıyor. Reklamla, anlatımla falan olmuyor. En büyük tanıtım başarıyla sağlanıyor. Biz de bu başarıları sağlayıp, eskrimin gerçek manada tanıtımını yapacağız" diye konuştu. Atalı, federasyon olarak 42 ilde temsilciliklerinin olduğunu, bunu daha fazla ile yaymak için çalışmalarına devam ettiklerini sözlerine ekledi. LILLE - Avrupa basketbolunun ekol ülkelerinden Yunanistan, Vassilis Spanoulis, Yannis Bourousis ve Nikos Zisis'in milli takımı bırakmasıyla kabuk değiştirmeye hazırlanıyor Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Yunanistan'ın Letonya'yı yenerek olimpiyat elemelerine katılmaya hak kazandığı klasman maçının ardından emeklilik kararı aldıklarını duyuran üç oyuncunun ayrılmasıyla, mevcut kadroda 30 yaşın üstünde sadece 2 isim kaldı. Üç oyuncunun milli takımı bırakmasıyla Yunanistan'ın EuroBasket 2015 kadrosunda 30 yaşın üzerinde Stratos Perperoglou (31) ve Kostas Kaimakoglou (32) yer alıyor. Son yaprak dökümünün ardından mevcut kadrodaki NBA oyuncuları Giannis Antetokounmpo, Kostas Papanikolaou ve Kostas Koufos'a daha fazla sorumluluk düşmesi bekleniyor. Milli takıma veda eden üç isim arasında oyun kurucu Spanoulis, yokluğu en fazla hissedilecek isim olarak göze çarpıyor. Özellikle Theodoros Papaloukas ve Dimitris Diamantidis gibi önemli isimlerin ayrılmasıyla milli takımda öncü görevini üstlenen Spanoulis'in vedasıyla Yunanistan'da doldurulması güç bir boşluk oluşacağı tahmin ediliyor. Vassilis Charalampopoulos, Antreas Christodoulou, ABD asıllı Tyler Dorsey, Konstantinos Mitoglou, Vassilis Toliopoulos ve Dimitris Stamatis gibi isimlerin yaprak dökümü süren Yunanistan Milli Takımı'nda gelecek yıllarda önemli roller alması öngörülüyor.

16 23 Eylül 2015 Çarşamba Akçaalan, Ada, Bayır, Kalaba, Çukur, Bucakkışlı ve Bostanözü köylerinde eylül ayı, bir sene boyunca emek verip yetiştirilen üzümlerin hasat zamanı. Yetiştirilen üzümlerin bir kısmını yeşilken, bir kısmını da kurutulduktan sonra satan üreticiler, ürünlerinin önemli bir kısmından ise pekmez hazırlıyor. Orta Toroslar da pekmez telaşı KARAMAN - MEHMET ÇETİN - Karaman'da, Orta Torosların yamaçlarında kurulu olan ve halkın yoğun olarak bağcılıkla geçindiği köylerde, geleneksel yöntemle pekmez yapma telaşı başladı. Akçaalan, Ada, Bayır, Kalaba, Çukur, Bucakkışlı ve Bostanözü köylerinde eylül ayı, bir sene boyunca emek verip yetiştirilen üzümlerin hasat zamanı. Yetiştirilen üzümlerin bir kısmını yeşilken, bir kısmını da kurutulduktan sonra satan üreticiler, ürünlerinin önemli bir kısmından ise pekmez hazırlıyor. Bu köylerde yapılan pekmezler, yörede yaşayanlar için uzun kış mevsiminde sofraların baş tacı olurken, üreticiler için de önemli bir gelir kaynağı. Köylülerin birbirleriyle yardımlaştıkları pekmez yapma telaşında, bağlardan toplanan üzümler yıkandıktan sonra, çiğnenip suyu ile posası birbirinden ayrılıyor. Üzümün, "şıra" denilen suyu bir süre bekletildikten sonra kazanlarda kaynatılarak pekmeze dönüşüyor. Pekmez kaynayıp, kazanlardan çıkarıldıktan sonra oluşan köpük, misafirlere ikram ediliyor. Bu köylerde pekmezin köpüğünden ne kadar çok ikram edilirse, o kadar çok bereketli olacağına inanılıyor. Merkeze bağlı Bayır köyünde yaşayan Mustafa Bayır (65), AA muhabirine yaptığı açıklamada, en büyük geçim kaynaklarının bağcılık olduğunu söyledi. DİK yamaçlarda başka ürün yetişmiyor Köyün engebeli yapısı nedeniyle tarım yapılacak alanın az olduğunu, dik yamaçlarda kazma, kürek ve çapayla üzüm bağları oluşturduklarını ifade eden Bayır, "Dik yamaçlarda üzüm bağından başka bir şey olmaz. Onu da şartları zorlayarak yapıyoruz. Bağlarımızın sulanma şansı yok. Yağmur, kar az yağarsa az sulanır. İlaç, gübre bilmeyiz. Bağları çapalar, otunu yolar, asmaların bakımını yapar, hasadı bekleriz" diye konuştu. "KATKı MADDEsİ KullANMAyız" Bayır, ürünlerinin tamamen doğal olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti: "Pekmez yapılırken hiçbir katkı maddesi kullanılmaz. Üzümler bağlardan kesilir. Yıkanır, çiğnenir, şırası çıkarılır. Kazanlara alınan şıraya 'pekmez toprağı' dediğimiz beyaz toprak atılır. Bu toprak, bekleyen şıraya tat ve renk verir. Kazanda 2-3 saat kaynatılırken, sürekli savrulur. Sonra soğumaya bırakılır. Pekmez soğurken kenarında köpükler oluşur. Bu köpük, o an orada olan herkese ikram edilir. Bu bir gelenektir. Bu köpükten ne kadar çok ikram edilirse, pekmez de o kadar bereketli olur. Pekmezi geçmişte nasıl yapıldıysa bugün de aynı yöntemle yapıyoruz. Babamdan böyle öğrendim, o da babasından öğrenmiş. Ben de çocuğuma öğrettim. Bu gelenek böyle devam edecek." "NUSRAT" mobil oyunu rekora koşuyor Süslü kadınlar bisiklete bindi Sosyal medyada örgütlenen "Pedallayan Kadınlar", 22 Eylül Dünya Otomobilsiz Kent Günü dolayısıyla, günlük kıyafetleriyle bisiklete binerek, başkentte şehir turu yaptı. ANKARA - SELMA KASAP - Gençlik ve Spor Bakanlığınca, Çanakkale ruhunun gençlere dijital mecralardan da ulaştırılması amacıyla geliştirilen "NUSRAT" isimli mobil oyun, 1 milyon kullanıcıya ulaştı. Gençlik ve Spor Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı Proje Yöneticisi Emre Alıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 Boyutlu Çanakkale Mobil Savaş Oyunu Projesinin "NUSRAT"ın Gençlik ve Spor Bakanlığınca Çanakkale Zaferi'nin 100. yılında Çanakkale ruhunu teknoloji aracılığı ile dijital mecralardan gençlere ulaştırılmasına katkı amacıyla yürütüldüğünü belirtti. NUSRAT ismindeki mobil savaş oyununun ismini Çanakkale Savaşının kaderini değiştiren Nusrat Mayın Gemisi'nden aldığını ifade eden Alıç, şöyle devam etti: "Nusrat Mayın Gemisi, elinde kalan son 26 mayını boğaza döşeyerek düşman donanmalarında büyük kayıplar olmasını sağlamıştır. Mobil oyunun ilk bölümünde de bu tarihi görev oyuna yansıtılmış sınırlı sürede düşman gemilerine yakalanmadan mayınların döşenmesi beklenmektedir. Oyunun diğer bölümlerinde de tarih bilgileri doğrultusunda sırasıyla 18 Mart Deniz Muharebesi, Tekke Koyu Çıkarması, Kirte Köyü Muharebesi, Arıburnu Çıkarması ve Conk Bayırı mücadeleleri oyuna yansıtıldı." NUSRAT-2 DE ÇIKIYOR Alıç, oyuncuların kendini savaşın içinde hissederek, yerine göre top atışı yaparak yerine göre de süngü kullanarak mücadeleye ruhen de katılmasını sağlayacak kalitede ses ve görüntülerin özenle hazırlandığını belirtti. Alıç, projenin amacını, "Günümüz teknolojilerinden gençlerin en çok tercih ettiği platform ve mecra olan mobil oyun aracılığıyla tarihimizi onlara yaşayarak öğretmek ve etkili bir şekilde Çanakkale mücadelesinin ruhunu yaşatmak" sözleriyle aktardı. Mobil uygulama marketlerinden ücretsiz indirilebilen NUSRAT oyununun şimdiye kadar 1 milyon kullanıcı tarafından indirildiğini bildiren Alıç, oyun böylece mobil uygulama marketlerinde kısa sürede en çok tercih edilen oyunlar arasında ilk sıralara yükseldiğine işaret etti. Alıç, "Uygulama marketlerinde, sosyal medyada ve maillerle gelen 30 binden fazla geri bildirim de bir ilk olan bu milli oyunun ne kadar çok sevildiğini göstermektedir" ANKARA- "Süslü kadınlar bisiklet turu" sloganıyla Kurtuluş Parkı'nda toplanan kadınlar adına açıklama yapan Burçin Tarhan, bisikletin hayatlarının vazgeçilmez bir parçası olduğunu söyledi. Kadın olarak hayatın hiçbir alanında ikincil olmayı kabul etmediklerini belirten Tarhan, kadınların her geçen gün toplum baskısı, aile içi şiddet, ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını dile getirdi. Tarhan, ayrıca trafikte motorlu araçların yarattığı kirlilik, gürültü, sıkışıklığın yanı sıra trafik kazalarında insanların yakınlarını kaybetmesinden bıktıklarını ifade ederek, "Biz artık nefes almak istiyoruz. Biz artık güvenli ve insana yakışır bir kent trafiği istiyoruz" Tarhan, bu nedenle 12 ilde gerçekleşen "Süslü kadınlar bisiklet turu"na desteklediklerini belirtti. Erkeklerin de destek verdiği grup, "Yan koltuktan in bisiklete bin" yazılı döviz ve "Kadın kadındır, çiçek babandır" sloganı eşliğinde Kızılay ve Bahçelievler üzerinden Kurtuluş Parkı'na döndükleri bisiklet turu gerçekleştirdi. Öte yandan Ankara Bisikletlileri Ortak Platformu üyeleri de farkındalık oluşturmak şehir içinde bisiklet turu yaptı.