Derneði Yayýnýdýr. odtülüler bülteni. ekim Yaz Bitti...

Transkript

1 ODTÜ Mezunlarý Derneði Yayýnýdýr 189 ekim 2009 odtülüler bülteni Yaz Bitti...

2 Ý Ç Ý N D E K Ý L E R ODTÜLÜLER BÜLTENÝ ODTÜ Mezunlarý Derneði aylýk yayýn organýdýr. Dernek üyelerine ücretsiz gönderilir. Ekim 2009 Dernek Adýna Sahibi ve Yazý Ýþleri Müdürü Himmet ÞAHÝN (EDS'83) Yayýn Kurulu Tülay ÜNLÜEVCEK (PSY'83) M. Nilgün EGEMEN (CHE'89) Þule ÞAHÝN (PSY'85) Melda TANRIKULU (CRP'06) Emrah DELÝKAN (CE'06) Kamil AKDOÐAN (ES'90) Günay BULUT (ADM'85) Hilmi GÜVEN (EE'83) Eda ACARA (SOC 04) Yayýn ve Reklam Sorumlusu F. Damla GÜLMEZ (ARCH 09) yayin@odtumd.org.tr Grafik, Tasarým ve Baský AJANS-TÜRK BASIN VE BASIM A.Þ. Ýstanbul Yolu 7. km. No: 24 Batýkent/Ankara Tel: Baský Tarihi: 09/10/2009 Ýmzalý yazýlardaki görüþ ve düþünceler yazarlarýna ait olup, ODTÜ Mezunlarý Derneði ni ve ODTÜ lüler Bülteni ni sorumlu kýlmaz. Yayýmlanan yazýlar ve fotoðraflar, Derneðin ve yazarlarýn izni olmadan kullanýlamaz. ODTÜ Mezunlarý Derneði Yönetim Kurulu Himmet ÞAHÝN (EDS'83), Baþkan Burçin BÜYÜKPAMUKÇU (BIO'88), Baþkan Yard. Oðuz ÜLKER (EE'86), Baþkan Yard. Nilgün EKERMEN (CHE'87), Yazman Füsun GÖNÜL (ECON'87), Sayman Taner ÖZDEMÝR (EE'88) Dilek ERGEÇEN (CENG 85) Ödentileriniz Ýçin T. Ýþ Bankasý, ODTÜ Þubesi 4229/ Garanti Bankasý, Maltepe Þubesi Burs ve Yardýmlar Fonu T. Ýþ Bankasý, ODTÜ Þubesi 4229/ (YTL) 4229/ (EUR) 4229/ (USD) Garanti Bankasý, Maltepe Þubesi (YTL) Duyuru 1 Eylül Dünya Barış Günü Kutlaması 12 Eylül Anması Dernekten YÖNDER Projesine Büyük İlgi Mezuniyet Yazıları Burs Verenler Danışma Kurulu Toplandı Dernekte Bu Ay ODTÜ de Müziğin Seyri Müzik Kulübü Çalışmalarına Devam Ediyor Tuz Gölü-Kulu Gölü ve Kozanlı ODTÜ den ODTÜ Yeni Eğitim Dönemine Başladı Kültür-Sanat Beyaz Perde de Kış Güneşi Güncel Ekimler ve Cumhuriyetler Viþnelik te Bu Ay Etkinlikler Ayın Dosyası Osmanlı Dönemi nde İstanbul un Hırsızları Yoksullar da Çalar Sosyal Adalet Birey Tarafından Sağlanabilir mi? Neden Hırsız Olunur? Eyvah! Fikrimi Çaldırdım! Tarih Yerinde Güzeldir! Elmayı Kim Çaldı? Kavramlar Bir Kavram Olarak Hırsızlık Çizgiyle ODTÜ den Bir Köþe Kesilen Ağaçların İzleri Hocam Ýnecek Var Yalvaç Yönetim Yeri ODTÜ Mezunlarý Derneði 428. Sk Yýl, 06530, Ankara Tel: (312) Faks: (312) E-posta: odtumd@odtumd.org.tr Dosya Konusu Hırsızlık Kapak Fotoğrafı Uygur TAYLAN Anýlarla ODTÜ Orta Doğu Teknik Üniversitesi nin İlk Yılları Düşünceler, Değerlendirmeler, Anılar... Kitaplar Arasýnda Öykünün Renkleri Tarihte Bu Ay Ödüllü Bulmacalar Yerel Süreli Yayýn ISSN

3 B Ý Z D E N S Ý Z E Sevgili Üyelerimiz, Coşku ve telaşla geçen, bir yandan da ekonomik krizin herkes tarafından daha çok hissedildiği kocaman bir Yaz Mevsimi daha bitiyor. Yaz tatilinde bir yerlere gidemeyen üyelerimize alternatif tatil imkanı sunan Vişnelik te güneş ve havuzla keyifli saatler geçirmemizi sağlayan sıcak yaz günlerinin sonundayız. Vişne Bahçesi nde yaz akşamlarında açık büfe yiyecek servisi ve dev sinema perdesi ile başlattığımız ve gök yüzündeki yıldızlar eşliğinde vizyondaki filmleri seyrettiğimiz şahane yaz geceleri üyelerimizden büyük beğeni topladı ve bizlere gerçek bir sinema şöleni yaşattı. Yaz aylarının bir başka güzel sürprizi ise özellikle sigara yasağından sonra üyelerimizin sıklıkla kullandıkları bir alan haline gelen Havuz Kafe nin açılmasıydı. Derneğimiz, Vişnelik e taşınmasının 10. yıldönümünde hem yeni bir kullanım alanı kazandı hem de üyelerimiz Vişnelik in doyumsuz güzellikteki manzarasını Havuz Kafe den seyretme imkanı buldular. Havuz Kafe aynı zamanda yaz gecelerinde Tango gösterilerine ve maç keyfine de tanık oldu. Kimi akşamlar sinema, tango ve maç keyiflerinin aynı anda yaşandığı dev alanda 1000 kadar üyemizi çok rahat bir ortamda ağırlama fırsatı bulduk. Ankara da bir örneği daha olmayan ve başka insanların üyesi olamadıkları için imrenerek baktıkları biz ODTÜ mezunlarını bir araya getiren, böyle bir tesise ve Derneğe sahip olduğumuz için çok şanslı olduğumuzu yaz boyu yapılan aktivitelerle yeniden hissettik. Yaz ayları düğünlerle, konserlerle, çeşitli dans ve tiyatro gösterileri ve çim amfi etkinlikleri ile geçti. Derneğimiz, üyelerinin taleplerini karşılamak ve birlik beraberliğini güçlendirmek için yaz boyunca çalışmalarına devam etti. Artık havaların yavaş yavaş soğumaya başladığı ve güneşli yaz günlerinin yerini sonbaharın serin güzelliğine bıraktığı şu günlerde bizler de üyelerimizin bina içinde de, bina dışında olduğu kadar keyifli saatler geçirmesi için organizasyonlara başladık. Sonbahar ve kış boyunca yine güncel konular ve sizlerin ilgi alanlarınıza ve beğeninize uygun olarak tasarladığımız paneller, seminerler, kurslar ve gezilerle sizlere ev sahipliği yapacak olan Vişnelik, sıcacık bir ortamda yarattığı sosyal çevre, birlik ve dayanışma ile sizleri bekliyor. Vişnelik in bir ODTÜ Mezunları Derneği mekanı olmasının dışında, üyelerinin ihtiyaç duyduğu pek çok sosyal ve kültürel faaliyeti yaparak, onlara sıcak bir yuva olarak kucak açmak hizmet vermek ve dayanışmayı sağlamak gibi sorumlulukları vardır. Bunun yanı sıra, ODTÜ bilincine sahip bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak, kurumsal bir yapı içinde aynı dünya görüşüne sahip diğer Sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte toplumsal sorunların çözümü kapsamında bilgi üretmek, gerektiğinde önderlik etmek ve sorunlara ortak çözüm yolları aramak gibi Dernek çatısı altında gerçekleştirdiği çok önemli çalışmaları da vardır. Yapılan tüm sosyal ve kültürel faaliyetlerin temelinde ortak üretim ve gönüllü çalışmaların esas olduğu bilinci ile hareket eden Derneğimiz, güncel ihtiyaçlara göre kurulan ve geliştirilen çalışma grupları ile mezunlarımızın ilgi ve beklentilerini karşılayan ve daha çok Dernek te olmalarını sağlayan pek çok etkinlik ve çalışma yapmıştır. Birlikte üretmek ve paylaşmak temeli ile oluşturduğumuz bakış açımız çalışmalarımıza yansımaya devam edecek ve üyelerimizin gönüllü çalışmalarına destek vermeyi sürdüreceğiz. Söylemle uygulamanın örtüştüğü ve pratikte yaşandığı kış döneminde daha çok üyemizi kucaklamayı hedeflemekteyiz. Gönüllü olarak çalışan ve üyelerinin kişisel gelişimlerine olanak tanıyan bu çalışmalar ODTÜ lü duruşu, bakış açısı ve ruhu ile bir bütünlük kazanmaktadır. Gönüllü örgütlenmelerin temelinde bulunması gereken düzgün bir örgüt içi işleyiş ve toplumsal kontrol mekanizmalarına dönük şeffaf yönetim anlayışı Derneğimizde yaşam bulmuştur. Önceki dönemlerde olduğu gibi, bu dönemde de üyelerimizin desteği ile birlik ve berberliğimizi geliştirmeye yönelik çalışmalarımızın daha da ivme kazanacağına inanıyoruz. Ekonomik kriz ve sigara yasağı nedeniyle kurumların zor zamanlardan geçtiği şu günlerde, üyelerimizin Derneğimizi daha yoğun olarak kullanmaları ve tüm aktivitelere katılmaları en büyük dileğimiz. ODTÜ Mezunlar Derneği her mezunun, mezun olduğu bölüm ve Üniversite ile arasında olması beklenen dayanışmayı güçlendirmeye ve geliştirilen projelerle karşılıklı olarak birbirlerine fayda sağlamalarına katkı vermeye devam edecektir. ODTÜ mezunlarının kendilerini bir arada güçlü hissedecekleri ve seslerini daha kuvvetli duyurabilecekleri bu çatının altında hep beraber üretip paylaşmaya tüm üyelerimizi davet ediyoruz. Saygılarımızla ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu Burs fonuna yapacaðýnýz ayda 10 TL ve üzeri yardýmlar bir araya geldiðinde, kaynak yetersizliði yüzünden burs veremediðimiz birçok ODTÜ lü kardeþimizin yüzünü güldürecek... Dileriz, bu kampanyada bizi yalnýz býrakmazsýnýz! ONLARI UNUTMAYINIZ Burs ve Yardýmlar Fonu Türkiye Ýþ Bankasý ODTÜ Þubesi (TL) (EUR) (USD) Garanti Bankasý Maltepe Þubesi (TL) E K İ M

4 duyuru D E R N E Ğ İ M İ Z D E N D U Y U R U 1 Eylül Dünya Barış Günü Kutlaması Bugün 1 Eylül, İkinci Büyük Emperyalist Paylaşım Savaşı nın başladığı gün, Dünya Barış Günü olarak anılmaktadır. 52 milyon insanın ölmesine, milyonlarcasının yaralanmasına neden olan bu savaşın üzerinden yıllar geçmiş olmasına karşın insanlığın kalıcı bir barışın çok uzağında olduğunu söyleyebiliriz. Bugün hepimiz biliyoruz ki en temel insan hakkı olan yaşama hakkı emperyalist güçler tarafından "demokrasi götürme" masalları ile yok edilmektedir. Egemen güçler arasındaki güç dengeleri, bölgesel savaşlar ve çatışmalar ile devam etmektedir. Kapitalizmin küresel krizinin yarattığı yoksulluk, yoksulluğun getirdiği açlık yeni savaşları ve çatışmaları da kaçınılmaz hale getirmektedir. Ülkemizde de yıllardır süren ve çözülmeyen sorunlar, toplumsal gerilimin yükselmesine yol açmakta ve yıllardır süren çatışma ortamının gittikçe çözümsüzlüğe gitmesine neden olmaktadır. Bir an önce silahların susması gerekmektedir. Sorunun çözümü için demokratik ve barışçıl yolların dışında uygulanacak her yöntem toplumsal barışı zayıflatacaktır. Biz, baskı politikalarında ısrar edenlerin, barışın kalıcı hale gelmesinden kaçınanların, barışın önünde en büyük engel olduğunu ve tarihsel, sosyal, kültürel ve ekonomik nedenleri yok sayarak ülke barışından söz etmenin söz konusu olmadığını biliyoruz. Biz, şiddete yönelik çözüm önerilerinin çetecileri, rantçıları, darbecileri yarattığını ve ülkemizi felaketlere sürüklediğini biliyoruz. Biz, ülkemizdeki tüm renkler ile birlikte barış içinde bir arada yaşamak istiyoruz, biz "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" diyoruz. Saygılarımızla, ODTÜ Mezunları Derneği 12 Eylül Anması Güç odakları, bir toplumun aydınlanma, sosyal/siyasi gelişme ve bağımsızlaşma sürecini engellemek için o toplumda statükoyu korumak isteyen bazı kurum ve kuruluşlar ile iş birliği içine girerler. Böylece ırksal, dinsel ayrımcılığı yükselterek, toplumu gererek ve huzursuzluk yaratarak kendilerine empoze edilen rejimin gelmesini sağlarlar. 29 yıl önce ülkemizde yaşanan 12 Eylül 1980 darbesi de ülkemiz için yaşanan acı bir gerçektir. Tek amaçları düşünmek, ülke sorunlarına çözüm aramak, toplumun özgürleşmesi, demokratikleşmesi, sosyal bir hukuk devleti içinde eşit hak talebi olan yüzlerce yurtsever öldürülmüş, on binlerce insan işkence odalarında baskı ve zulüm görmüş ve idam edilmiştir. Üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen bu durum ülkemizde toplumsal barışın sağlanamamasına, gerileme sürecinin her yıl hızlanarak ülkeyi uçurumun kenarına getirmesine neden olmuştur. Asıl sorgulanması ve yargılanması gereken baskı rejiminin o dönemki kurucuları ve uygulayıcılarıdır. Bu süreci her yıl kınadığımız gibi bugün de kınıyoruz. Saygılarımızla, ODTÜ Mezunları Derneği 4 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

5 dernekten YÖNDER PROJESİNE BÜYÜK İLGİ Türkiye nin çeşitli illerinden ODTÜ yü kazanıp gelen ve genellikle maddi durumu yetersiz öğrencilerimize Ankara ya gelişlerinden itibaren sahip çıkarak, desteklemek amacıyla başlatılan ve 2008 yılında pilot uygulaması gerçekleştirilen Yönder Projesi 2009 yılında da, ODTÜ, Öğretim Elemanları Derneği ve ODTÜ Mezunları Derneği işbirliği ile devam etmiştir. Kayıt sürecinden önce 24 Ağustos 2009 tarihinde Vişnelik te gönüllülerle bir toplantı yapılmış, geçen sene katılanların deneyimleri dinlenmiş, yol haritası belirlenmiş ve karşılanacak öğrencilere kurumsal bir görünüm sergilemek amacıyla ODTÜ amblemi taşıyan şapka ve tişörtler ve yaka kartları dağıtılmıştır. Konsey üyesi ODTÜ Mezunları Dernekleri de 22 Ağustos 2009 tarihinde ODTÜ yü kazanan öğrencilerle, kendi illerinde eş zamanlı toplantılar düzenlemişlerdir. Konsey üyesi dernekler öğrencileri, kendilerini AŞTİ ve GAR da bekleyecek ODTÜ lü gönüllülerin olduğu konusunda bilgilendirmişlerdir. 3 Ağustos Eylül 2009 tarihleri arasında AŞTİ ve Tren Garı na gelecek öğrenciler için masalar açılmış, kurulan stantlarda ikişer gönüllü ve bir ODTÜ MD profesyonel görevlisi çalışmıştır. Gönüllüler gün içerisinde belirlenen nöbet takvimine göre terminallerde görev yapmış, öğrencileri otobüslerle ODTÜ ye götürmekle görevli olanlar ise, öğrencileri Kongre Kültür Merkezi ndeki kayıt masalarına teslim ettikten sonra aynı servisle AŞTİ ve Gar a dönmüşlerdir. Bu sene terminallerde 700 öğrenciye ulaşılmıştır. Bu sene, Projenin kurumsal boyutunu geliştiren önemli bir yenilik de terminallerde karşılanan öğrencilere anket formları doldurtulması olmuştur. 700 öğrenciden 511 kişiye form doldurtulmuş ve bir veri bankası oluşturulmuştur. Anketlerin değerlendirilmesi sonucu 511 öğrenciye dair aşağıdaki verilere ulaşılmıştır. Cinsiyet dağılımı : 214 kadın, 297 erkek Öğrencilerin geldiği ilk 10 şehir: İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Balıkesir, Adana, Bursa, Kocaeli, Aydın, Muğla Kazanılan ilk 10 bölüm: Elektrik Elektronik Mühendisliği, İngilizce Öğretmenliği, Makine Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, İşletme, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, İktisat, Fizik, Sosyoloji, Psikoloji Mezun olunan okullar : Anadolu Liseleri 313 öğrenci Fen Liseleri 76 öğrenci Diğer Liseler 49 öğrenci Normal Liseler 47 öğrenci Özel Liseler 26 öğrenci Terminallerde karşılanan öğrenciler, anket formlarına uygulamadan dolayı duydukları memnuniyeti belirten yazılar yazmışlar ve ODTÜ yü tercih etmekle, doğru karar verdiklerini anladıklarının altını çizmişlerdir. Öğrencilerin iletişim bilgileri de veri bankasına alınmış ve projenin devamlılığı için kendileri ile temas halinde olmanın gerekliliği prensip olarak benimsenmiştir. 10 Eylül tarihinde Rektör Danışmanları, Derneğimiz gönüllüleri ile bir değerlendirme toplantısı düzenlenmiş, önümüzdeki sene için şimdiden çalışmalara başlanması planlanmıştır. Terminallere gelen diğer üniversitelerin öğrencileri de benzer uygulamanın kendi üniversiteleri tarafından da yapılabileceği umuduyla okullarının amblem ve masalarını aramışlar, bulamayanlar ya kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalmış ya da başka organizasyonlar tarafından otobüslere bindirilmişlerdir. Böyle öğrenci kayıplarının gelecek sene de yaşanmaması için diğer üniversiteler ile iletişime geçilmesi ve proje hakkında bilgi paylaşımı yapılması kararlaştırılmıştır senesinde daha çok dernek gönüllümüzle, daha fazla sayıda ODTÜ yü kazanan öğrenciye ulaşmak umuduyla, dernek üyelerimizi söz konusu Projeye katılmaya davet ediyoruz. A. Füsun GÖNÜL (EKON 87) E K İ M

6 dernekten MEZUNİYET YAZILARI Merhaba, Sevgili ODTÜ Mezunları Derneği Burs Komitesi Üyelerine, Hazırlıkta bir akşam tesadüf üzerine öğrendiğim ODTÜ Mezunlar Derneğinin hayatıma hem maddi hem de manevi olarak yaptığı katkılardan dolayı çok müteşekkirim. Yapılan etkinliklerin bir kısmına katılım zorunlu olmasına rağmen ben birçoğuna seve seve katıldım. Bundan sonra da mezunlar Derneğine katkıda bulunmak arzusundayım. Her şey için tekrar teşekkürler. Murat Türk (HIST 09) Beş yıl önce ODTÜ ye geldiğimde o kayıt standından bu kayıt standına koşan yeni üniversiteliyken bir de sizin standınızı gördüm ve son işlem olarak size başvurdum. Yardım eliniz hem maddi hem manevi olarak bizlere uzandı. Bir aile olarak her sıkıntıda yanımda bulunabileceğinizi bilmek bile benim için güzel çok güzel duyguydu. Yapmış olduğunuz organizasyonlarla bilgi ve kültür dağarcığımızı geliştirdiniz. Ailenize katılmak her ne kadar İstanbul da yaşayacak olsam da bana gurur verecektir. Işığınız yeni gelecekleri aydınlatacaktır. Nurhan Numay (ESE 09) EYLÜL 2009 AYI ÝTÝBARÝYLE BURS FONU MUZA BAĞIŞTA BULUNUP ESKİ TALİMATLARINI GÜNCELLEYEN YENİ BAĞIŞ VEREN ÜYELERİMİZ VE ODTÜ DOSTLARI BURS VERENLER AYGÜL TÜRKMEN AHMET FİKRET GÜRDİL AYFER ELÇİ GEYİK BORA KILIÇ CİHAN İNANKUR CEVDET YÜKSEK ERCAN ŞENDİL ELİF BUZLUPINAR EMEL GÜLSOY Ö.FARUK TÜRMEN GÜLDEN ÇETİN İBRAHİM HALUK ÇERİBAŞI JAMİL ALİMARANDİ KUBLAY KUYUCU LEVENT ALKIŞLAR BÖLÜM BURS MEZUNÝYET YILI VERENLER BIOL 82 MEDAR ÖKTE CE 78 M.BÜLENT VARLIK CE 84 MEHMET KOÇLAR CE 94 MÜJGAN SÖNMEZ MAN 80 NEDİME ASLIHAN DUMAN EE 69 PINAR ÜLKÜDERNER ECON 91 SALİHE SİVRİ ECON 91 SONGÜL YENİÇERİ CHE 79 SONER GÜNER EE 83 SEYDİHAN ÇAMUR CE 89 SERAP BASMACI ENVE 92 SÜREYYA AKGÜN CE 90 ŞÖLEN ŞEN EE 71 YASEMİN BAYLAM URAL EE 86 ZUHAL ÇOBANOĞLU İSMİNİN AÇIKLANMASINI İSTEMEYEN 25 ÜYE BULUNMAKTADIR. ODTÜ DOSTLARI AYTEN ÖZGÜVEN ELİF GÜREL KEMAL BULUT MUZAFFER SİVRİ MEDİHA ERDEMLİ ŞÜKRAN ÖZGÜVEN ŞENAY DUMAN BÖLÜM MEZUNÝYET YILI EE 82 ECON 76 EE 76 PSY 87 AEE 96 EE 00 METE 80 CHE 73 ME 81 CP 86 MATH 79 MATH 79 ME 83 ID 91 MATH 85 BURS VEREN FİRMALAR EMİ İNŞAAT NOVALİT ELEKTRONİK 6 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

7 dernekten DANIŞMA KURULU TOPLANDI ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri, Derneğimizin geçmiş dönem başkanları, ve ODTÜ Rektörü nün katıldığı Danışma Kurulu toplantısı 11 Eylül 2009 tarihinde Vişnelik te gerçekleştirildi. Toplantıda, ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Şahin ve Rektör Prof. Dr. Ahmet Acar ın açılış konuşmalarının ardından Üniversite Dernek İlişkileri, Dernek Çalışmaları, Dernek Yatırımları ve YÖNDER Projesi başlıklarından oluşan gündem maddelerinin görüşülmesine geçildi. Dernek çalışmaları görüşülürken Derneğimizin faaliyetini anlatan gösterim katılımcılar tarafından ilgiyle izlendi. Rektör Prof. Dr. Ahmet Acar, kayıtların ilk günü veli ve öğrencilere üniversiteyi tanıtım amaçlı gösterdikleri sunumun arasına ODTÜ Mezunları Derneği ni tanıtan sunumun da eklenebileceğini söyledi ve söz konusu öneri Danışma Kurulu üyeleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Toplantıda bu sene ikincisi gerçekleştirilen YÖNDER Projesi detaylı bir şekilde değerlendirildi. Diğer üniversiteleri kazanan öğrencilerin AŞTİ ve Tren Garı na geldiklerinde kendi okullarının stantlarını aradıkları ve hayal kırıklığı yaşadıkları belirtildi. Diğer üniversiteler ile söz konusu sorunların gelecek sene de yaşanmaması için işbirliğine gidilmesi gerekliliği üzerinde duruldu. Eski dönem başkanlarının öneri ve görüşlerinin dinlenmesinin ardından toplantı sona erdi. A. Füsun GÖNÜL (EKON 87) LOGOLU ÇİKOLATAMIZ BURS FONU YARARINA SATIŞA SUNULDU Özel günlerinizde, ODTÜ Mezunları Derneği Logolu, Patiswiss Çikolataları'ndan sipariş ederek bir fidana daha can suyu verebilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için: ya da E K İ M

8 dernekten DERNEKTE BU AY KENYA FOTOĞRAFLARI GÖSTERİMİ VİŞNELİK TE FUTBOL KEYFİ Vişnelik te maç izlemeye devam ediyoruz. Bu ay hangi maçlarla coştuk? 9 Eylül de Bosna Hersek-Türkiye maçı, 12 Eylül de Galatasaray- Beşiktaş Maçı, 13 Eylül de Bursaspor-Fenerbahçe Maçı, 15 Eylül de Beşiktaş-Manchester Maçı, 17 Eylül de Panathinaikos-Galatasaray ve Fenerbahçe-Twente Maçı ve 19 Eylül de Beşiktaş-Kayserispor Maçı. Bu sezon aklınızda bulunsun: Hep beraber maç keyfinde buluşalım! Çocukluğumdan beri en büyük hayallerimden biri Afrika da bir Safari ye katılmaktır. Özellikle Kenya da, hem vahşi doğayla iç içe olmak, hem de o kıtanın renk, kültür ve dokusunu yaşayabilmek Sanırım, o yaşlarda izlediğim pek çok filmden etkilenmişimdir. Mezunlar derneğimizin duyurularında, Vişnelik te yapılacak Kenya Fotoğrafları Gösterimi konulu mesajı okuduğumda, çocukluğumdaki heyecanı yaşadım! Türkiye de fotoğrafçılıkla profesyonel anlamda ilgilenen insanların yakından tanıdıkları sevgili Melih Özbek in yapacağı bu sunuyu kaçıramazdım. 3 Eylül akşamı Vişnelik Bahçesi bir başka güzeldi... Gökyüzünde porselen bir tabak gibi parlayan dolunay, sıcak bir atmosfer, dev ekran ve son derece keyifli bir kalabalık ile sunuyu izlemek üzere, ablam ve oğlumla şezlonglarda yerlerimiz aldık. Baştan sona profesyonelce hazırlanmış bu sunuda hayatın döngüsü tüm çıplaklığıyla gözlerimiz önünde, fotoğraftan video ya geçişlerle, Afrika nın büyüsüne kapıldım ve adeta oradaymışım gibi hissettim! Masai Mara nın nefis gün batımı, Nakuru Gölü ve Milli Parkı, yerlilerin renkli giysi ve dansları, tüm zarafetiyle çitalar ve leoparlar, pembe flamingo sürüleri, Naivasha Gölü etrafında inanılmaz kuş türleri ve elbette Big Five. Özel gezi araçlarının içinden değil de sanki yanı başlarındaymış kadar yakın çekimlerle: gergedan, leopar, buffalo, aslan ve filler Engin fotoğrafçılık bilgisi ve tecrübesini, bu muhteşem seyahat ile birleştirerek bizlere görsel bir ziyafet hazırlayan okulumuz mezunlarından Melih Özbek e bir kez daha sonsuz teşekkürler! Aylin ŞATGELDİ (STAT 91) 8 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

9 dernekten YAYIN KURULU YENİ DÖNEME MERHABA DEDİ Bu kez de bizden bir haber verelim; ODTÜ lüler Bülteni ni sizler için her ay hazırlayıp üyelerinin ilgi ve beğenisine sunan Yayın Kurulu, yeni dönem başlarken bir araya gelerek hep beraber keyifli bir akşam yemeği yedi. Yemek hem Yayın Kurulu üyelerinin toplu bir şekilde bir araya gelmesi hem de bülten tasarımcılarımızın da Yayın Kurulu yemeğine katılması bakımından bir ilkti. Bitmekte olan yaz gecelerinin sıcaklığını anımsatacak kadar güzel bir hava eşliğinde son derece keyifle geçen yemekte, bültenin geldiği başarılı çizginin oluşturulmasında geçmiş dönemde yapılanlar ve gelecek dönemde yapılması planlananlar konuşuldu, yenilik önerileri ve dilekler dile getirildi. Bülten i oluşturan Tasarımcı, Matbaa, Dernek ve Yayın Kurulu ekibinin yarattığı takım ruhu ile güzel bir ivme yakalandığından bahsedilerek, Bülten in hazırlık aşamalarının üyelere anlatılacağı bir workshop düzenlenmesinin yararlı olacağı konusu üzerinde duruldu. Bol bol muhabbet ettiğimiz ve sıcak bir aile ortamında geçen yemeğimizin ardından bu tip yemeklerin geleneksel olması dileklerimizi tekrarlayarak vedalaşıp evlerimizin yolunu tuttuk. SEFA BOLAT İLE ŞENLİK BANDOSU VİŞNELİK TE ESTİ 4 Eylül 2009 Cuma günü Vişnelik Restoran Bölümü nde gerçekleştirilen konserde, Sefa Bolat, oluşturduğu orkestrası ile Balkan, Rumeli ve Çingene toplumlarına özgü ezgileri, nefesli ve vurmalı çalgıların ağırlıklı olduğu bando görünümündeki orkestrasıyla çağdaş müzik normlarında yeniden yorumlayarak üyelerimize hoş bir akşam yaşattı. Restoranı dolduran birçok kişi geç saatlere kadar hareketli Balkan ritimleriyle eğlendi. TANGO GECELERİ Bütün bir yaz açık havada Ankara ışıkları eşliğinde bir şölen edasıyla geçti tango geceleri. Yeni dönemde de Tango ya devam diyoruz ve her Salı saat da sizleri Bar 56 ya bekliyoruz. Bu eşsiz müzik ve dans şölenini kaçırmayın. KUKLA GÖSTERİSİ: HACİVAT VE KARAGÖZ Geçtiğimiz ay Çocuklar Hiç Unutulur mu? dedik ve onlara eski ramazanlar tadında bir gün geçirebilmeleri dileğiyle unutulmaya yüz tutan geleneksel çocuk oyunlarını izlemeleri için bir program hazırladık. Büyükler Kenya nın fotoğraf ve video gösterimini izlerken minikler ve eskiye özlem duyan dev minikler de Tiyatro Çes in hazırlayıp sunduğu Hacivat ve Karagöz Oyunu nu izlediler ve çok eğlendiler. Yıldızların Altında Film Şöleni Vişne Bahçesi nde büyük sinema perdesinde gösterilen filmler, içecek ve yiyecek servisi eşliğinde tam bir şölene dönüşmeye devam etti. Eylül ayında neler mi izledik? Issız Adam, Sıcak, Cenneti Beklerken, Babam ve Oğlum ve Beyaz Melek. Mezunlarımız, Vişnelik Film Şöleni ni kaçırmadılar ve Yıldızların Altında onlar için ayırdığımız koltuklarında, bu yıl son kez yerlerini aldılar. E K İ M

10 dernekten ODTÜ DE MÜZİĞİN SEYRİ MUSTAFA SU İLE SÖYLEŞTİK Müzik Kulübü nün ODTÜ lü müzisyenlerle yaptığı röportajlar tüm hızıyla devam ediyor. Röportajlardan bir tanesini de Türkiye nin önemli bir sigorta şirketinin genel müdürü olan mezunumuz Mustafa Su ile gerçekleştirdik. Mustafa Su nun müzikle olan bağlantısı, muhteşem bir sese sahip olması ve zengin bir repertuar ile şarkı söyleyebilmesi olarak bilinmektedir. Mustafa Su nun enfes manzaralı ofisinde sıcak bir Temmuz günü gerçekleştirdiğimiz röportajda kendisine aşağıdaki soruları sorduk: Bize kendinizden bahseder misiniz? 1953 Antalya doğumluyum ama kendimi Ankaralı olarak tanımlıyorum. TED Ankara Koleji ni bitirdikten sonra, 1974 yılında ODTÜ İşletme Bölümü nden mezun oldum. Bugüne kadar da hep bankacılık sektöründe görev yaptım. İş hayatı ile ilgili hep yaratıcılık isteyen işlerde çalıştım yılından beri bir sigorta kuruluşunun genel müdürlüğü görevini yürütüyorum. Evliyim ve bir kızım var. Müziğe amatör olarak, bongo çalarak başladım. Profesyonel olarak hiç düşünmedim. Amatör ruhla şarkı söylüyorum. Müziği içselleştirmek çok önemli. Müzik dışında hangi işle uğraşırsanız uğraşın, müzik hayatınızda yer almaya devam ediyor. Şirkette bir orkestra kurduk. Orkestrayı yaz sezonundan sonra lanse etmeyi düşünüyoruz. Acenta toplantılarında müzik yapmayı, elde edilecek geliri ise hayır işleri için kullanmayı amaçlıyoruz. ODTÜ de müziğin seyri açısından neler değişti? Müzik anlayışı dönemden döneme değişiyor. Biz, bizden önceki neslin müziğini dinlemezdik arası dönemde Türkiye de ve dünyada çok yıldız yetişti. İletişim olanakları daha kısıtlıydı. Şimdi iletişim olanakları ve gösteri dünyası gelişti. Gösteri müziğin önüne geçti. Müziğin önüne hiç bir şeyin geçmesini istemiyorum. Müziğe değer katan unsur, gelecek nesillerin de zevkle dinleyebilmesidir ve nesiller arası ortak beğeni o müziğin ölmezliği için bir kanıttır. Beatles ın müziğinin ölümsüzlüğü için verebileceğim hayatıma ait bir örnek kızımın Beatles dinlemesidir. ODTÜ Müzik Kulübü tarafından hazırlanan yeni bir kitap geliyor. ODTÜ lü müzisyenlerle yapılan ropörtajları bir araya getirecek ODTÜ de Müziğin Seyri isimli bu kitaptan bazı kısımları bültenimizde yayınlıyoruz. Şimdiden keyifli okumalar ODTÜ nün müzik tarihi açısından nasıl bir önemi var? Tarihe damga vurmak ODTÜ nün en belirgin özelliğidir. Her faaliyet alanında başarılı OD- TÜ lüleri bulmak mümkündür. Binlerce ODTÜ mezununun içinden çok nitelikli yeteneklerin çıkabileceğini düşünüyorum ve liste daha uzun olabilir. ODTÜ ye ilk geldiğiniz yıllardan bahseder misiniz? Kimler vardı o zamanlar? ODTÜ ye ilk geldiğim zaman, Kolej mezunu olduğum için şehir değiştirmemiştim ve gene Ankara daydım. İlk yıl biraz bocaladım ama ikinci yıldan itibaren güle oynaya yaşadım. Muhan Soysal gibi efsanevi hocalardan, ezberden ziyade Bu derse ne katarım? felsefesini keşfettim. O dönemde insanlar çok katı değildi. Futbol oynarken, müzik yaparken farklı kamplardan insanlar bir araya gelebiliyordu. Mezun olurken çok üzüldüm. O zamanlar hangi müzikler meşhurdu? Beatles, Elvis Presley çok dinlenirdi. Shadows, Monkeys, Frank Sinatra, Tom Jones, Engelbert Humperdinck bunlardan bazılarıdır. Okuldaki topluluklar ne gibi müzik faaliyetleri gösteriyordu? O dönem ortaya çıkmış, sivrilen topluluklar yoktu. Mimari balolarını hatırlıyor musunuz? (Gülümseyerek ) Mimari kantinini çok iyi hatırlıyorum. Kitapla birlikte bir CD hazırlayacağız. Hangi şarkıların/şarkıcıların bu CD de yer almasını istersiniz? Acenta toplantılarımızda konuk olarak çağırdığımız müzisyenler var. Bunlardan Özdemir Erdoğan ile beraber şarkı da söyledik. Erol Evgin, Fatih Erkoç, Işın Karaca olabilir. Etkilendiğiniz müzisyenler kimlerdir? li yıllarda müzik yapmış müzisyenlerin hepsinden etkilenirim, o dönemin müziği vazgeçemediğim bir tür. O dönemin duygularını şimdi bulamıyorum. Koleksiyonum da o döneme ait. My Way şarkısının sözleri beynime öyle işlemiş ki sözlerini unutmuyorum. Ancak My Way mutlaka Frank Sinatra dan dinlenmelidir. ODTÜ Mezunları na vermek istediğiniz kişisel bir mesajınız var mı? ODTÜ Mezunları olarak bir yerlere geldiysek, bu formasyonun sağlanmasında en büyük öge ODTÜ dür. İstihdamda ve hayatın her alanında ODTÜ Mezunu nun farklı olduğunu görebiliyoruz. Üniversitemize teşekkür ediyorum. A. Füsun GÖNÜL (EKON 87) 10 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

11 dernekten MÜZİK KULÜBÜ ÇALIŞMALARINA DEVAM EDİYOR ODTÜ Mezunları Müzik Kulübü kuruluşunun 3. ayı bitmeden ciddi projeleri gerçekleştirme yolunda mesafeler aldı. ODTÜ lü Müzisyenler ve ODTÜ de Müziğin Seyri adlı kitap yazımına ve yapılan çalışmaları Odtülüler Bülteni nde röportaj olarak yayınlamaya başladı. Karaoke Geceleri artık her ayın son cumasında Bar 56 da yapılacak. Durul Gence ile söyleşi 13 Ekim 2009 tarihinde saat 20:00 de Vişnelik Salonu nda gerçekleştirilicek. Ayrıca Durul Gence önderliğinde bir de Caz Tarihi Seminerleri için çalışmalar devam etmekte. Prof. Dr. Ahmet İnam Hocamız ile üstad Tahir Aydoğdu'nun birlikte hazırlayacakları Musikimizde Felsefi İmalar söyleşileri de planlarımızın içinde var. Müzik Kulübü nün ilk etkinliği olan Zeybekten Tangoya gösterisinin 13 Kasım 2009 da ODTÜ KKM Kemal Kurdaş Salonu nda yapılması planlanmaktadır. Leyla Çolakoğlu ve Hakan Aysev in birlikte seslendirecekleri geceye Prof. Erol Erdinç yönetiminde Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Senfoni Orekstrası ve Türkiye nin en ileri dansçılarından Armağan Davran ve Nilgün Bilsel de konuk olacaklardır. Geliri tamamen Burs Fonu na aktarılacak bu aktivite için ilk gönüllü sponsor olan sayın Deniz Coşkunsu ya çok teşekkür ediyoruz. Bu konuda Burs Fonu na ciddi katkılar sağlayabilecek sponsor arayışlarımız ise sürmektedir. Ahmet Kemal Üner, Prof Erol Erdinç, Leyla Çolakoğlu, Hakan Aysev (soldan sağa) Ahmet Kemal ÜNER (CE 77) E K İ M

12 dernekten Fotoğraflar: Elif GÜREL ODTÜ MD Fotoğraf Atölyesi Kuş Gözlemi ve Fotoğraf Çekim Gezisi Tuz Gölü-Kulu Gölü ve Kozanlı ODTÜ Mezunları Derneği Fotoğraf Atölyesi, eğitim çalışmaları kapsamında, 13 Eylül 2009 tarihinde günübirlik Kulu Gölü, Kozanlı Gökgöl ve Tuz Gölü ne bir fotoğraf çekim gezisi düzenledi. Fotoğraf Atölyemiz eğitmeni Melih Özbek (ME'92)'in rehberliği ve öğreticiliği, sevdalı kuş gözlemcisi Kamil Bey in deneyimleri gruba güzel bir gün yaşattı. Pazar sabahı saat 8:30 da Vişnelik ten başlayan gezinin ilk durağı kuruma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan Gölbek köyü idi. Son yağışların bile sulak alanı kurtaramadığını görerek üzüldük. Kulu dan Kozanlı Gökgöl e doğru giderken utangaç karaleylek eşliğinde yol aldık. Aracın çamura saplanma endişesi ile göle ulaştığımızda; gölden havalanan sakar meke, karabaş martı, erguvani balıkçıl, gri balıkçıl, karaleylek, Macar ördeği vb. yaban kuşları çeşitliliği doyumsuzdu. Yağmur bizi hiç üzmedi. Kâh çiseledi kâh durdu. Gökgöl kamp alanına indiğimizde; gölün çevresinin yaklaşık Eymir Gölü uzunluğunda olduğu uyarısı sonrasında kahraman birkaç kişi çevreyi 2,5 saatte heyecan yaşayarak tamamladı. Önümüzde havalanan kuşlar sürekli değişen göl manzarası, koyun sürüleri, yakın köyün köpekleri ile güzel heyecanlar yaşandı. Doğa fotoğrafları çekmek isteyenler parkta güzel görüntüler aldılar. Ancak kuşları resimleyebilmekte epeyce zorlandık. Elif Hanım ın bizim için hazırladığı kumanya ve derneğimiz bahçesinden topladığı nefis elmaları yedikten sonra Tuz Gölü ne doğru yola çıktık. Tuz Gölü nde büyükçe bir kalabalıkla karşılaştık. Gölde tripodlarımız, teçhizatımızla yansıma fotoğrafları hakkında hocamızdan bilgiler alarak harika fotoğraflar çektik. Modellerimizi, teçhizatlarımızı, yansıma görüntülerini resimlemek, tuz kristallerinin görüntüleri doyumsuzdu. Tuz Gölü nde gün ve gün batımı resimleri çekmek için keyifli saatler geçirdik. Yorulanlar kahve, çay ile soluklandılar. Güneşi batırıp son fotoğraflarımızı da çektikten sonra Ankara ya doğru yola koyulduk. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Nigar KARADUMAN (METE 88) 12 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

13 kültür-sanat E K İ M

14 odtü den ODTÜ YENİ EĞİTİM DÖNEMİNE BAŞLADI ODTÜ Eğitim Dönemi ne 28 Eylül 2009 tarihinde başladı. Bu kapsamda ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet ACAR ile yaptığımız söyleşiyi aşağıda bulabilirsiniz. Rektörlüğe başlayalı 1 yıl oldu. Bu süre içerisinde, ODTÜ nün başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz? 2009 Eylül ü itibariyle, Üniversitemiz in çok iyi bir konumda olduğunu söyleyebilirim. İsterseniz lisans eğitiminden başlayalım. Lisans programlarına taleple ilgili olarak Türkiye de gözlediğimiz iki farklı eğilim var. Bunlardan birincisi, tıp ve hukuk dallarına talebin hızla artması. Bizim tıp veya hukuk programlarımız olmaması nedeniyle bu eğilimden yararlanamıyoruz. İkincisi ise, Türkiye nin hemen her iline yayılan yeni üniversitelerin açılması ve belki ekonomik kriz nedeniyle lisans eğitiminde yerelleşme eğilimi. Yani, öğrenciler giderek artan oranda kendi kentlerinde veya kendi kentlerine yakın bir ilde eğitim görmek istiyor. Bu yılki ÖSYM yerleştirme istatistikleri bunu gösteriyor. Biliyorsunuz ODTÜ, Türkiye nin her bölgesinden öğrenci alan ve bu anlamda belki de ülkemizin en ulusal üniversitesi. Bu iki eğilime rağmen, öğrenci tercihlerinde ODTÜ nün önceliği bugün de kuvvetli bir şekilde devam ediyor ÖSYM sınav sonuçlarına baktığımızda, ilk 50 öğrenciden başlayarak ilk 10 bine kadar tüm dilimlerde ODTÜ nün ağırlığını görüyoruz. Lisans eğitimindeki başarımızı yansıttığını düşündüğüm bir anket sonucu da birkaç ay önce yayımlandı. Belki siz de okumuşsunuzdur: Türkiye de yayımlanan Newsweek dergisinin yaptığı ankette OD- TÜ, öğrenciler tarafından Türkiye nin En İyi Üniversitesi seçildi. Öğrencilerin %24 ü OD- TÜ yü ilk sırada gösterirken, en yakın üniversite ancak %10 oy aldı. ODTÜ nün lisans eğitimindeki farkı, Kuzey Kıbrıs Kampusü müzde de çok bariz olarak gözüküyor ÖSYM yerleştirme sonuçlarına göre, Kıbrıs taki diğer üniversitelerin ortalama doluluk oranı %25 iken, ODTÜ Kıbrıs ın doluluk oranı % 95 oldu. Eğitim programlarında uluslararası işbirliği açısından da öndeyiz. Son yıl başlattığımız 5 yeni programla birlikte, şu anda yurtdışı saygın üniversitelerle birlikte yürüttüğümüz uluslararası eğitim programlarımızın sayısı 18 e ulaştı. Carnegie Mellon, Binghamton, Humboldt, Delft bu üniversitelerden bazıları. Bu programların 4 tanesi lisans, geriye kalan 14 tanesi yüksek lisans veya doktora programı. Programları tamamlayan öğrenciler iki üniversiteden ortak veya çift diploma alıyorlar. Lisansüstü eğitimde de geçen senelerde başlayan atılımlarımız devam ediyor. Yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin sayısında artış var, bu artışın önümüzdeki dönemde de devam etmesini bekliyoruz Türkiyesi nde, ODTÜ olarak toplumumuza sunabileceğimiz en önemli hizmetlerden birisinin, doktora veya yüksek lisans derecesine sahip araştırmacıların ve öğretim üyelerinin yetiştirilmesi olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Türkiye nin öğretim üyesi ve araştırmacı açığı çok ciddi düzeylerde ve ODTÜ bu açığı kapatmak için en güçlü donanıma sahip üniversite. ODTÜ Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında, 40 Türk üniversitesi ve 8 yurtdışı üniversite ile imzaladığımız protokoller çerçevesinde bu üniversiteler için genç öğretim üyesi yetiştiriyoruz. Bugün itibariyle 600 e yakın araştırma görevlisi, ÖYP kapsamında ODTÜ de doktora eğitimi görüyor. Önümüzdeki dönemde yüksek lisans ve doktora mezunu sayısını artırmayı hedefliyoruz. Araştırma performansımıza gelince; Web of Science da yer alan uluslararası yayın sayımız 2007 den 2008 e % 6 arttı ve en büyük 10 üniversite arasında kişi başına yayın sayısında ilk sıradayız. Diğer endeksli uluslararası yayınları da sayarsak, son yıldaki artışın %10 a vardığını görüyoruz. ODTÜ nün tıp fakültesi olmamasına rağmen bu sonuçları almasını önemsiyorum, çünkü biliyorsunuz dünyanın her ülkesinde kişi başına yayının en yüksek olduğu alan tıp tır. Yayın sayısına ek olarak, Üniversitemiz, öğretim üyelerinin kazandığı AB projesi sayısı ve toplam bütçe miktarı açısından da Türkiye de açık ara önde. Yine, TÜBİTAK ve DPT gibi ana kaynaklardan en fazla destek alan üniversitelerden birisiyiz. Araştırma fonları Üniversitemiz e çok ciddi mali olanak sağlıyor. Üniversitemiz de harcadığımız her 100 liranın yaklaşık 35 lirası araştırma fonlarından geliyor. Bu bütün dünyada ciddi bir oran. Dolayısıyla, araştırma bütçemiz ve araştırma bulgularımızı paylaştığımız uluslararası yayınlar açısından çok iyi bir konumdayız. Araştırma alanındaki başarımızın bir diğer önemli göstergesi de, hiç kuşkusuz ODTÜ Teknokent. Üniversitemiz ile etkileşimi her yıl artan ODTÜ Teknokent, Türkiye nin en başarılı tekno- 14 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

15 odtü den kenti haline geldi. Krize rağmen, şu anda firma sayısı 250 ye yaklaştı ve Teknokent te 2 bin mühendis ve araştırmacı çalışıyor. Bu kampüsümüzdeki araştırmacı kapasitesinin neredeyse iki katına çıkartılması anlamına geliyor. Üniversitemiz in insan gücü ihtiyacını karşılamak üzere ciddi adımlar attık. Akademik kadrolarda bir süredir yaşanan darboğazı aştık. Son bir yılda 170 öğretim üyesinin atama veya yükseltme işlemini tamamladık. Genç öğretim üyesi sayısında önemli artış oldu ve terfi edemeyen öğretim üyelerimizin de problemlerini çok büyük oranda çözdük. Son yılda idari personel sayımızda da önemli bir artış oldu. Önümüzdeki dönem için ne gibi planlarınız var? Önümüzdeki dönemde, öğretim üyesi ve öğretim elemanı kadrolarını geliştirmeye öncelik vereceğiz. Çünkü ODTÜ nün eğitim ve araştırma yükü sürekli olarak artıyor ve başarımızın sürekliliği için her şeyden önce nitelikli insan gücüne ihtiyacımız var. Nitelikli genç akademisyenleri ODTÜ ye çekecek ve mevcut öğretim elemanlarının gelişimini destekleyecek ek mekanizmalar oluşturmamız gerekiyor. Örnek olarak, yurtdışı araştırma ve bilimsel toplantılara katılmak için verdiğimiz destekte bu yıl sağladığımız artışı gösterebilirim. Özellikle genç akademisyenlere yardımcı doçent ve yeni doçentlere verdiğimiz desteği arttırdık. Öğretim üyelerimiz, daha az mali külfete katlanarak yurtdışı bilimsel toplantılara gidebilsinler, daha çok araştırma ve yayın yapabilsinler istiyoruz. Son yıl içinde akademik kadrolara atama ve yükseltme kriterleri konusunda tüm akademik birimlerimizin katılımıyla yoğun bir çalışma yaptık. Yeni düzenlemeler şu anda Senato da tartışılıyor. Ayrıca, önümüzdeki dönemde idari kadrolarımızın desteklenmesi için de programımızda bazı adımlar var. Şu anda sürdürdüğümüz ve idari kadrolarımıza yönelik eğitim ve oryantasyon programlarımız da önümüzdeki yılda yoğun şekilde devam edecek. Öğrencilerimize sunduğumuz desteklerin artırılması, önümüzdeki dönemde öncelikli bir başka konu olacak. Öğrencilerimizin yaşam koşulları, Ankara ya ve ODTÜ ortamına uyumları akademik başarıları ve kişisel gelişimleri için çok önemli. Yurt olanaklarını hızla iyileştiriyoruz ve yeni bir yurt yapmayı hedefliyoruz. Burs olanaklarımızda da ciddi artışlar var. Bugün itibariyle, ODTÜ öğrencilerinin başarı veya ihtiyaç bursu olarak aldıkları bursların toplam karşılığı yılda 10 milyon liraya yaklaşıyor. Her yıl, 7 bin öğrenciye bu şekilde bir destek veriyoruz. Ancak, maddi desteğe ihtiyacı olan hâlâ çok sayıda öğrencimiz var ve kriz ortamında bu sayı daha da artıyor. Bu nedenle, başta mezunlarımız olmak üzere, tüm ODTÜ ailesinin, ODTÜ dostlarının ODTÜ öğrencilerine destek olması çok önemli. Mezun derneklerimizin büyük başarıyla yürüttükleri burs programları maddi ve manevi açıdan büyük değer taşıyor. Mezun derneklerimiz aracılığı ile burs veren tüm mezunlarımıza özellikle teşekkür ederim. Kriz nedeniyle, ODTÜ Geliştirme Vakfı, ODTÜ öğrencilerini desteklemek üzere ayırdığı burs fonunu bu yıl %50 oranında arttırma kararını verdi. Ve biliyorsunuz geçtiğimiz ilkbaharda, Türk Eğitim Vakfı ile bir anlaşma yaptık. TEV-ODTÜ Geleceğim Burs Fonu adıyla oluşturduğumuz burs fonunun gelirleriyle ODTÜ öğrencilerine destek verilecek. Bu fonun gelişmesinden memnunuz. Bu fon, sadece doğrudan yapılan burs bağışlarıyla değil, aynı zamanda ODTÜ lülerin ve ODTÜ dostlarının farklı nedenlerle TEV e ısmarladıkları çelenklerle de çoğalıyor. 90 bini aşan mezunumuzun çevresini de düşünürsek, yüz binlerce kişiye ulaşan bir ODTÜ Ailesi var. TEV den çelenk ısmarlarken ODTÜ burs fonuna bağışlıyorum demeleri yetiyor ve bu para olduğu gibi burs fonuna gidiyor, fon gelirleriyle de burs dağıtılıyor. Öğrencilerimizi ve öğrenimi desteklemek amacıyla Ekim ayında, Öğrenci ve Öğrenim Destekleme Ofisi ni açıyoruz. Burada amacımız, öğrencilerin hem akademik başarılarını hem de sosyal ve kişisel uyumlarını desteklemek. Şu anda, bölümlerde akademik danışmanlar var; sağlık merkezimiz psikolojik danışmanlık hizmetleri veriyor; öğretim kadromuza eğitim teknolojileri alanında ve etkili eğitim konusunda destek veriyoruz. Ekim ayında MM Binası nda kendi mekanına kavuşacak Ofis le, bu faaliyetlerin yelpazesini genişletmeyi ve profesyonel bir kadro desteğiyle ve koordinasyon içinde yürütülmesini hedefliyoruz. Öğrencilerimizin ODTÜ ortamına uyumlarını desteklemek amacıyla, bu akademik yılda El Ele Programı nın ilk uygulamasını yapıyoruz. ODTÜ ye ilk defa kayıt yaptıran, hazırlık veya 1. sınıf öğrencileri istedikleri takdirde bu programımıza katılıyorlar. Programa katılan ilk yıl öğrencilerine üst sınıf öğrencilerinden bir akran, yani ağabey veya abla danışmanlık yapıyor. Her ağabey ve ablaya ise 10 yeni öğrenci düşecek. Yeni öğrencilerimiz, sıkıntılarını bu ağabey ve ablalarla paylaşabilecekler veya onlara danışabilecekler. Bu sene 850 yeni öğrenci programa katılmak için başvurdu. Bu öğrencilere danışmanlık yapacak yaklaşık 85 ağabey ve ablayı da bu dönem başında bir eğitim programına alıyoruz. Mezun derneklerimizin ve Öğretim Elemanları Derneği nin katkısı ve gönüllü öğretim üyelerimizin desteğiyle yürüttüğü- E K İ M

16 odtü den müz Yönder Projesi kapsamında, derneklerin yeni öğrencilerle tanışmak için bu yıl ilk kez kendi illerinde yaptıkları toplantılar çok yararlı oldu. Bu uygulamadan gelen sonuçları da kullanarak, gelecek yıllarda Yönder Projesi ni geliştirmek istiyoruz. Eğitimle ilgili olarak sürdüreceğimiz çok önemli bir projemiz daha var: Lisans eğitim laboratuarlarımızın yenilenmesi. Eğitim laboratuarlarımızın 2009 yılında yaklaşık 2 milyon TL yatırım yapıyoruz. Yenileme bu yıl başladı, önümüzdeki 5 yıl için yaklaşık 10 milyon liralık bir program hazırladık. Bu programla, Mühendislik ve Fen Edebiyat Fakültelerimiz deki lisans laboratuarlarını ve diğer fakültelerdeki eğitim altyapısını geliştirme olanağı bulacağız. Bu yıl, eğitim programlarımızın özellikle İngilizce eğitimi ve lisans programlarımızın gözden geçirilmesi için bir çalışma başlatıyoruz. Biliyorsunuz, Mühendislik Fakültemizin tüm lisans programları ABET tarafından periyodik olarak değerlendiriliyor. Diğer fakültelerimizdeki eğitim programlarının da değerlendirilmesi yarar sağlayacaktır. Çünkü, iyi olmamızın garantisi, sürekli olarak izlemek, değerlendirmek, karşılaştırmak, gözden geçirmek ve daha da iyisini hedeflemektir. Önümüzdeki dönemle ilgili hedeflerimizden bir tanesi de Kuzey Kıbrıs Kampüsü nde lisans eğitimi yanında yüksek lisans eğitimini de oluşturmak. Bu yıl, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında bir yüksek lisans programı başlatıyoruz. Kuzey Kıbrıs Kampüsümüzde lisans eğitiminin yanı sıra yüksek lisans ve araştırma gündemine ağırlık vermek istiyoruz. Bu yıl ÖYP ye ek olarak, DPT ye araştırmacı yetiştirme programı kapsamında iki yeni teklif götürdük. Gerekli mali desteği kısmen DPT den almayı öngörüyoruz. Lisansüstü ve doktora sonrası eğitim vereceğimiz bu programlardan ilki olan Araştırmacı Yetiştirme Programı (AYP) kapsamında, DPT araştırma için gerekli altyapıyı ve öğrencilerin maaşlarını karşılayacak. İkinci yeni programımız olan Sanayi Lisansüstü Programı (SLP) nda, maaş desteğini işbirliği yaptığımız kurumlar ve altyapı yatırımlarını DPT sağlayacak. SLP yi başlatmak üzere farklı sektörlerdeki 13 büyük firma ile 3 yıllık anlaşmalar yaptık. Bu programları bitiren öğrenciler, sanayide araştırmacı olarak istihdam edilecekler. Araştırma konusunda ikinci önemli bir başka konu ise, yenilenebilir enerji, çevre, ekosistemler, sürdürülebilirlik alanında başlattığımız mükemmeliyet merkezi projesi. Bu konularda Üniversitemiz de araştırma yapan çok sayıda öğretim üyemiz var ve son iki yılda bu alanlarda yaklaşık 180 e yakın uluslararası yayın yapıldı. Bu yayınlar, fotovoltaik pillerden, rüzgâr enerjisine, bio-kütleden deniz ekosistemlerine ve enerji iktisadına kadar uzanıyor. Akıllı binalar, çevre dostu bina tasarımları üzerinde çalışanlar var. Bütün bu faaliyetleri bir başlık altında toplayıp bir sanal mükemmellik merkezi kurmaya karar verdik. Hedefimiz, bu önemli konulardaki araştırma faaliyetlerini koordinasyon içinde geliştirmek ve temel araştırma ve uygulamada sinerji sağlamak. Bu yıl, yani 2009 da, aldığımız önemli miktardaki DPT desteğiyle kurduğumuz ODTÜ Güneş Enerjisi Araştırmaları Merkezi (GÜNAM) de bu şemsiyenin bir parçası olacak. Merkezin adını, ODTÜ-YESAM (İngilizcesi ME- TU-CARES) olarak belirledik. YESAM ın açılımı Yenilenebilir Enerji, Ekosistemler, Sürdürülebilirlik Araştırma Merkezi. Bu projenin, DPT desteği alacağını düşünüyoruz ve desteklendiği taktirde hemen uygulamaya geçmek için Üniversite de gerekli altyapıyı da hazırlıyoruz. Ayrıca, Üniversite de araştırma yönetim sistemini geliştiriyoruz. Yeni yapılanmayla, bir ulusal veya uluslararası araştırma fonuna proje teklifi verme aşamasından, proje anlaşmasının imzalanmasına; projenin yürütülmesinden, sonuçlandırılması ve sonucun bir ürüne, bir faydaya dönüştürülmesine kadar tüm aşamalarında öğretim üyelerimize verdiğimiz desteği genişleteceğiz. Bu amaçla hazırlanan modeli ve altyapıyı Üniversite kamuoyunun görüş ve önerilerine sunduk. Yine Teknokent ile ilgili projelerimiz var. Teknokent in Ankara daki diğer sanayi bölgeleriyle ilişkilerini geliştirmek istiyoruz. ODTÜ nün insan yapısı ve doğal çevresiyle ilgili projelerimizden de bahsetmek istiyorum. OD- TÜ Ankara kampüsü, içinde çalışmaktan ve yaşamaktan mutlu olduğumuz ve hepimizin gurur duyduğu örnek bir kampüs. Ancak yıllık binalarımızın sayısı giderek artıyor. Kampüs bölgesinin altındaki kil tabakası nedeniyle de birçok binamızda oturmalar, çatlamalar oluyor. Kil tabakası suyu aldığı zaman şişiyor, suyu kaybettiği zaman büzülüyor. Dolayısıyla bu tabaka üzerinde oturan binalarımız, bu hareketten olumsuz olarak etkileniyor. Binalarımızın bakım-onarımı ve altyapının yenilenmesine 2008 de hız verdik. Ciddi bir program ile Ankara kampüsümüzü önümüzdeki 5-6 yıl içinde yenilemeyi hedefliyoruz. Yapıların dışında, doğal çevremize, özellikle ODTÜ Ormanına ve ODTÜ Eymir Gölü ne sahip çıkıyoruz. Biliyorsunuz, Eymir Gölü nde yolun asfaltlanması bu yıl yapıldı; gelecek yıllarda da göl bölgesinde çevre düzenlenme çalışmalarımız sürecek. ODTÜ Ormanı nın bakımı için bir plan hazırlandı ve bu yıl Ağaç Dikme Şenliği uzun süredir ilk kez kampus dışında Oran bölgesinde yapıldı. Bu bölgeye yıl içinde yaklaşık 15 bin ağaç diktik. ODTÜ ve imar planı konusundaki düşünceleriniz neler? Ben üniversitelerin bağlı oldukları imar mevzuatının farklı olması gerektiğini düşünüyorum. Diyelim ki Eskişehir yolu boyunca yeni imara açılan bir bölge var. İlk defa imara açılan bu bölge ile ODTÜ Kampüsü nün aynı imar mevzuatına 16 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

17 odtü den tabi olması hiç anlamlı değil. Kampüste 50 senedir yapılaşma var ve zaten iskan amaçlı bir yapılaşma değil. Bütün yollar açılmış, yeşil alanlar fazlasıyla var; bütün sosyal altyapı parklar, okul, yeşil alanlar, vb. zaten hazır. Buna rağman belediyeler, sanki kampüs alanı ilk defa iskana açılan bir imar adasıymış gibi davranarak, Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) talep edebiliyorlar. Belediyeler, kampüs imar planını onaylarken toplam alanın %35-40 ına varan DOP taleplerinde bulunabiliyor. Yani şöyle düşünün, ODTÜ nün arazisine kabaca 40 bin dönüm dersek, bunun %40 ına sahip çıkmak isteyen bir belediye var. Bunun kabul edilebilecek bir tarafı yok. Dolayısıyla, mevzuatta büyük bir yanlış var ve bu yanlış diğer üniversite kampüslerini de aynı şekilde etkiliyor. Ne yapılabilir? Mesela, organize sanayi bölgeleri için ayrıca geliştirilmiş bir mevzuat var. Organize sanayi bölgelerinden alınan DOP, kendi kullanımları için organize sanayi bölgelerinin yönetimine bırakılıyor. Üniversite kampüsleri için de benzer bir düzenleme çok daha mantıklı olur. Bu talepler yüzünden ODTÜ de uzayan bir imar planı süreci yaşanmış. Çünkü, Üniversite haklı olarak belediyelerin bu tür taleplerini karşılamak istememiş. Yine de uzun süre önce belediye tarafından onaylanmış 1/5000 lik planlarımız var. 1/1000 lik planlarımızı da geçen yıl hızla hazırladık ve planlar 8 Ağustos 2008 de Çankaya Belediyesi tarafından kabul edilerek onay için Ankara Büyükşehir Belediyesi ne gönderildi. Büyükşehir Belediyesi, yerel belediyenin kabul ettiği imar planını onaylamadığını açıkladı ve tekrar hazırlanması için iade etti. Şu anda, Çankaya Belediyesi ile birlikte Koruma Amaçlı İmar Planı yapılıyor, artık son aşamalara gelmiş durumda. Dolayısıyla imar planı süreci devam ediyor. Ancak şunu da belirtelim ki, 1/1000 lik imar planlarının onaylanmamış olması, OD- TÜ nün plansız yapılaştığı anlamına gelmez. Aksine, ODTÜ Ankara kampüsünün, kampüs planlaması açısından Türkiye deki en güzel ve başarılı örneklerin başında geldiğini herkes kabul ediyor. ODTÜ Ankara kampüsünün aldığı ulusal ve uluslararası mimarlık ve çevre ödüllerini hatırlatmama herhalde gerek yok. Ancak, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü nün de mimarlık ödülleri aldığını bilmeyenlerimiz olabilir. Sonuç olarak, planlama konusunda ODTÜ yü eleştirmek değil, tebrik etmek gerektiğini söylememiz gerekir. İmar konusunda başka neler oldu? Büyükşehir Belediyesi nin 2008 yılında verdiği 45 yıkım kararına karşı 45 dava açtık ve 45 inde de yürütmeyi durdurma kararı aldık. Davalar birer birer lehimize sonuçlanıyor. Farklı mahkemelerin karar gerekçesi aynı: Belediye nin aldığı yıkım kararları yasalara veya kamu yararına aykırı. Bu 45 davaya ek olarak, 1/ lik Ankara imar planındaki, Kampüs içinden geçirilmek istenen yola karşı da dava açtık. Planın ilgili kısmı kampüs içinden yol geçirme kararı mahkeme kararıyla iptal edildi ve dava Danıştay da da lehimize sonuçlandı. ODTÜ nün ülke dışında bir takım girişimleri olduğunu biliyoruz. Bu konuda bilgi verebilir misiniz? Kosova da bir kampüs açmamız yönünde bir teklif var. Devlet bize bu teklifi getireli yaklaşık 2 yıl oldu. Bir dizi çalışma yapıldı; halen görüşme ve değerlendirmeler devam ediyor. Temmuz 2008 de Rektörümüz Prof. Dr. Ural Akbulut başkanlığındaki bir heyet Kosova yı ziyaret etti. Kosova yetkilileri görüşmeler için ODTÜ ye geldi. Nisan 2009 da ben ve arkadaşlarım Kosova ya gittik; Kosova Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Bakanları yla görüştük; belediyeye ve üniversitelere kadar bir çok yeri gezdik. Avrupa da araştırma ve lisans eğitimi veren bir kampüsümüzün olmasının ODTÜ ye sağladığı çok ciddi avantajlar var. Bu proje gerçekleşirse, ilk kez tam anlamıyla uluslararası bir kampüsümüz olacak. Ankara kampüsümüz de uluslararası bir ortam, ama öğrencilerimizin %90 ı Türk ve Türkçe konuşulan bir coğrafyada. Aynı şeyi, çok büyük oranda Kuzey Kıbrıs Kampüsümüz için de söylemek mümkün. Ancak, Kosova ya gittiğinizde, belki %90 ı Türkçe konuşmayan öğrencilerimiz olacak ve resmi dilin Türkçe olmadığı bir ülkede faaliyet göstereceğiz. Kosova da açılacak bir kampüsün, sadece Kosova dan ve Arnavutluk dan değil, tüm çevre ülkelerden, Makedonya, Sırbistan, Bosna-Hersek gibi, öğrenci çekeceğini biliyoruz. Hedefimiz, daha da geniş bir etki alanı olan, tüm Avrupa ve Asya dan öğrenci çeken bir kampüs olacaktır. Buradaki kritik nokta şu: ODTÜ kalitesinde eğitim verebilmek için nitelikli öğrencilere ihtiyacımız var. Bölgedeki gelir düzeyini düşünerek, nitelikli öğrencileri cezbedebileceğimiz düşük maliyetli eğitim sunmamız gerekiyor. Bu ne demek? Burası asla kendi yağıyla kavrulan bir kampüs olmayacak. Dolayısıyla, sadece kuruluş aşamasında değil, ileriki yıllarda da her yıl cari harcama ve yatırımlar için devlet desteğinin sürmesi gerekir. Projenin ilk 15 yılını kapsayan dönem için mali projeksiyonları geliştirdik, hem yatırım hem cari bütçe talebimizi ortaya koyduk. Buna ek olarak, Türkiye ve Kosova devletleri tarafından sağlanması gereken hukuki ve idari yapılanmayı da belirledik. Gerekli mali destek ve koşulların sağlanması halinde, projeye talip olabileceğimizi söyledik. Bu kapsamda, iki seçenek görüyoruz. Birincisi, Lipjan Bölgesinde bize önerilen arazide Kuzey Kıbrıs Kampüsü modeline paralel, lisans eğitimini de içeren kapsamlı bir kampüs oluşturulması. İkinci seçenek ise, başkent Priştina da, lisans eğitimi vermeyen, bir lisansüstü eğitim ve araştırma kampüsü, bir enstitüsü, açmak. Her iki modelin de, ODTÜ ye, Kosova ve bölgeye büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Her iki durumda da, Ankara, Kıbrıs ve Kosova kampüslerinin birlikte çalışacağı, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin yoğun dolaşımının olduğu bir model öngörüyoruz. Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Ben de, değerli okuyucularınıza seslenme olanağını bana verdiğiniz için teşekkür ederim. Söyleşi: Günay BULUT (ADM 85) Kamil AKDOĞAN (ES 90) Eda ACARA (SOC 04) E K İ M

18 kültür-sanat Beyaz Perde de Kış Güneşi Sonbahar ve kışın, sanatsal anlamda üretime ciddi bir katkısı olduğunu düşünmüşümdür hep. Daha fazla evlerde vakit geçirmenin, yağmurlu, hatta karlı şehir siluetlerinin sanatçıya, büyük ruhsal katkısı olduğuna inanıyorum. Belki de biraz da kendimden çalıyorumdur, keza ben daha çok kışları yazmayı, çekmeyi sevenlerdenim. Başka bir taraftan sanatın ticari kaygılarını da işin içine katarsak, sinema için yaz dışındaki mevsimler biçilmiş kaftan sayılıyor. Özellikle ülkemizde, yazar, senarist ve yönetmenlerimiz bunu iyi bildiğinden, kışları çalışıp tamamladıkları hikâyelerini, yazları kameraya kaydediyorlar. Düzenlemeler, montaj vb. derken, sinema izleyicisi olarak bizler filmleri bir daha ki yaza kadar geçen süreçte ancak izleyebiliyoruz. Üretim sürecinin tamamlanması ve ürünlerin yavaş yavaş tezgâha düşmesinden, Eylül ayı ile birlikte sinema sezonunun açılmış olduğunu görüyoruz. Benim için sezonun açılışı ile izleyeceğim ilk film çok önemlidir. Belki de nasıl başlar ise öyle gider sözüne inananlardanım biraz. Bilmiyorum ama iki şeyin bir araya gelmesini bekliyorum ilk filmimi izlemek için: beni çeken salonda olma isteği ile beni heyecanlandıran bir film. Bu sezon işte o film oldukça erken geldi diyebilirim. İlk izlediğim film Tarantino nun Soysuzlar Çetesi (Inglourious Basterds) idi. Bu filmden sonra heyecanım daha da arttı, Yahşi Batı çünkü gerçekten çok iyi bir film ile sezonu açmış oldum. Brad Pitt in çekici, biraz da kışkırtıcı Amerikan gerillası oyunculuğunun karşılığında hayranlıkla izlediğim bir Cristoph Waltz (Alman General) vardı. Tarantino nun çevik bir hayal gücü ile ürettiği kurgu film oldukça eğlenceli, hareketli ve her zaman ki gibi Tarantino nun kendine has üslubu ile bezenmiş. Tarantino yu Kill Bill ile tanıyan ve ondan ibaret sananlar için film biraz uzak kalabilir, biraz sıkılgan görülebilir. Ancak yine de izleyin siz karar verin derim. İlk filmden sonra önümüzdeki film dolu yıla bakacak olursak basından da sıkılıkla görebileceğiniz gibi yabancı sinemanın yanında bu sene içerisinde pek çok Türk filmi de izleyici ile buluşacak. Bu yıl ki filmografiye hem dünya sineması hem de Türk sineması için göz attığımızda bilim kurgu, korku ve aksiyon filmleri dikkat çekiyor. Bunun yanında üç boyutlu (3D) sinemanın da salonlarda artık daha sık boy gösterdiğine dikkat çekmek gerekiyor. Özellikle usta yönetmen James Camoron un üzerinde 10 yıl çalıştıktan sonra izleyebileceğimiz filmi Avatar bu yılın en dikkat çeken filmleri arasında. Yine 3D olarak izleyebileceğimiz bir film de Tim Burton dan geliyor. Alis Harikalar Diyarında. Bu filmler dışında 3D korku filmleri de gündemde. Yaz sonu itibari ile vizyona giren Final Destination (Son Durak) da bunlardan biri. Ben korku filmlerinden pek haz etmesemde meraklılarına tavsiye ediyorum. Dünya sinemasının festivaller tarafına baktığımızda ise 66. Venedik Film Festivali ile gün ışığına çıkan filmlere ve festivalin yarışma sonuçlarına kısaca göz atabiliriz. Festivalin yarışma seçkisine baktığımızda ben geçen yıllara göre daha soluk bir festival olduğunu düşünüyorum. Yeni yönetmenler, yazarlıktan yönetmenliğe geçenler, kısa filmden uzun metraja geçenler, yeni oyuncular ile o en eski festival, sanki yeni bir film festivali gibiydi adeta. Açıkçası benim olmazsa olmaz diyebileceğim bir film ya da yönetmen yoktu. Fatih Akın ın bu sezon vizyona girecek filmi Soul Kitchen ve Pulitzer ödüllü romandan uyarlama The Road, Tom Ford un ilk filmi A Single Man, Samuel Maoz un Lübnan da savaşın ilk yıllarını anlattığı Lebanon ve Todd Solondz un Life During War Time filmi en dikkat çekici filmlerdi. Ödüller de genelde bu filmlere dağıldı. 18 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý

19 kültür-sanat En iyi film (Altın Ayı) Lebonan a, en iyi yönetmen (Gümüş Ayı) Women Without Man filmi ile İranlı yönetmen Shirin Neshat a gitti. Fatih Akın ise Soul Kitchen ile Jüri özel ödülüne layık görüldü. Venedik Film Festivali nden sonra, sanırım sizin bu yazıyı okuduğunuz zamanlara denk gelecek, Toronto Film Festivali izleyicisi ile buluşacak. Festivalin bu yıl ki iki filmi de Türkiye den. Aslı Özge nin İstanbul ve Adana Altın Koza Film Festivalleri nden en iyi film ödülleri ile dönen Köprüdekiler filmi festivalin çağdaş dünya sineması bölümünde, daha çok fotoğrafları ile tanıdığımız İsmail Necmi nin ilk uzun metrajlı filmi Bunu Gerçekten Yapmalı mıyım? ise Festivalin keşfetme bölümünde izleyici ile buluşacak. Toronto nun benim için en dikkat çekici filmi, Festival de galasını yapacak olan bir Alejandro Amenabar fimi olan Agor. Harika bir gerçek yaşam uyarlaması olan Sea Inside dan (İçimdeki Deniz) sonra yönetmenin ilk filmi. Dikkatli izleyiciler iyi bilir ki, aynı zamanda iyi de bir yazar olan yönetmen Vanily Sky gibi hafızalara kazınmış bir filmin de senaristi, The Others ın hem yazan hem yönetenidir. Bunun yanında bir başka heyecan verici film de Cohen kardeşlerden geliyor. A Serious Man festivalin özel gösterimlerinden. Toronto nun en çok izlemek istediğim bölümü ise o ünlü kısaları oluyor. Sanırım kısa film yayınlayan festivaller arasında da en önemli yere sahip festivallerden biri Toronto Film Festivali. Bir gün yolumuzun düşmesi dileği ile Dünya sinemasını en kısa zamanda ülkemizde de izlemek üzere, geçelim önümüzdeki yılın Türk filmlerine. Sinema dergisinin Eylül sayısına göre bu yıl tam 50 Türk filmi izleyeceğiz. Komedi, korku, dram, belgesel neredeyse her dalda filmimiz var. Herkesin gideceği ya da gitmeyeceği filmler olacaktır ancak ben size kendi seçkimi aktarayım. Bunu yaparken dergilerde ya da internette bulabileceğiniz film özetlerinden bahsetmeyeceğim. Buna gerek görmüyorum. Yönetmen ve inandığım festivallerin geri bildirimleri bana fazlası ile yeterli oluyor. Karanlıktakiler- Çağan Irmak Çağan Irmak ın hiç mi hiç beğenmediğim filmi Issız Adam dan sonraki Karanlıktakiler ekim ayı itibari ile sinemalarda olacak. Fragmanlarında izlediğim kadarı ile ilgimi celbeden bir film oldu. Kesinlikle izleyeceğim. Köprüdekiler-Aslı Özge Geçen sene ne yazık ki festivallerde izleme fırsatı bulamadığım Köprüdekiler ile en sonunda Ekim de buluşuyoruz. İzleyenlerin ve eleştirmenlerin çok beğendiği bir film olan Köprüdekiler Aslı Özge nin ikinci filmi. Pek tanıdığım bir yönetmen değil ancak Toronto ya da seçilmesinden sonra keşfedilmesi ve desteklenmesi gereken bir yönetmen olduğunu düşünüyorum. Pus- Tayfun Pirselimoğlu 2007 yılında çektiği filmi Rıza ile ülkemizde pek çok festivalde ödüllendirilen Tayfun Pirselimoğlu bir ODTÜ lü. Hatırlayanlar olacaktır belki, 2008 yılında da kendisi ile yaptığımız bir röportajı yayınlamıştık. Yönetmenin Rıza dan sonraki yeni filmi Pus. İzlemeye değer olduğunu düşünüyorum. Kıskanmak-Zeki Demirkubuz Hiç barışamadığım bir yönetmen Zeki Demirkubuz. Masumiyet dışında hiçbir filmini beğenmedim. Ama bu sefer Nahid Sırrı nın Örik isimli romanından bir uyarlama çektiğini duyunca açıkçası merakla izlemek istedim. Demirkubuz hayranları zaten kaçırmayacaktır ancak bu sefer belki ben de kendisi ile barışabilirim. Kara Köpekler Havlarken- Mehmet Bahadır Er Genelde festivallerde kısa filmleri ile izlediğim ve beğendiğim bir yönetmen M. Bahadır Er. İlk uzun metrajlı filmini de mutlaka izleyeceğim. Gecenin Kanatları- Köprüdekiler Serdar Akar En son Barda filmi ile harika zor bir hikâyeyi perdeye taşıyan Serdar Akar bu sefer de Gecenin Kanatları ile karşımızda. Sevdiğim yönetmenlerden. İzleyeceğim. Siyah Beyaz-Ahmet Boyacıoğlu 7 Kocalı Hürmüz Ankara nın o en eski barının filmi yapılır da izlenmez mi hiç? Bir de Tuncel Kurtiz, Nejat İşler, Erkan Can bu filmde bir arada olursa, izlememek kabahat olur. Kaçırmayın derim. 7 Kocalı Hürmüz-Ezel Akay Sinema da 3. kez izleyeceğiz Hürmüz ü. Ezel Akay ın gözünden çok daha renkli ve eğlenceli olacağına eminim. Ejder Kapanı-Uğur Yücel Uğur Yücel yine vazgeçilmez oyuncusu Kenan İmirzalıoğlu ile sinemada ve yine bir polisiyegerilim filmi var sepette. Boş vakit bulunursa izlenebilir diye düşünüyorum. Vaviyen-Taylan Biraderler Engin Günaydın ın senaryosunu yazdığı ve Taylan Biraderlerin çektiği film Vaviyen Mart 2010 da bizlerle olacak. Engin Günaydın ın yaratıcılığına, Taylanların becerisine çok güveniyorum. Bir de Binnur Kaya, Settar Tanrıöğen gibi oyuncular da olunca bu film kaçmaz diyorum. Neşeli Hayat-Yılmaz Erdoğan Yılmaz Erdoğan ın Organize İşler den sonraki filmi olan Neşeli Hayat Kasım da vizyonda. İzleyelim görelim neler çıkmış. Yahşi Batı-Ömer Faruk Sorak Yine bir Cem Yılmaz Ömer Faruk Sorak yapımı komedi filmi olan Yahşi Batı merakla beklenenlerden. Açıkcası ben Cem Yılmaz ın Gora ve Arog filmlerindense Hokkabaz ını daha çok beğenmiş, bu filmdeki komedyen tarafındansa sinemacı yanını pek bir sevmiştim. Bir western uyarlaması olan Yahşi Batı da umarım ucuz bir komedi olmaktan öteye, bir sinema filmi olmaya adaydır. Bu sezonki benim film tercih ve tavsiyelerim böyle. Herkese iyi seyirler diliyorum. Emrah DELİKAN (CE 06) emrahdelikan@gmail.com E K İ M

20 güncel EKİMLER VE CUMHURİYETLER 5 Ekim, 29 Ekim İki tarih de sadece yaşadığımız coğrafya için değil, bütün dünya için önemli kilometretaşlarını ifade ediyor. Biri sosyalizmi teori kitaplarından çıkarıp ete kemiğe büründürerek bir ilki başaran Sovyet Devrimi. Diğeri ise, emperyalizme karşı kazanılan ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı nın meyvesi. Biri 1917, diğeri 1923 Milyonlarca yıllık dünya tarihi düşünüldüğünde bu iki kilometretaşı arasındaki zaman farkının sadece altı yıl olması da asla bir tesadüf sayılmaz. Her iki devrim de her şeyden önce dünyanın en güçlü emperyalist devletlerini tam cepheden karşılarına alarak verilen savaşlar sonucu zafere ulaşmıştı. Bir an için Ekim Devrimi nin yerine Rusya da hala çarlık düzeninin devam ettiğini kurguladığımızda çok açık görürüz ki, Kurtuluş Savaşımız çok daha çetin geçmeye adaydı. Ama o sıralarda kurulan sosyalist devlet ulusal kurtuluş savaşı veren bir ulusun arayıp da bulamayacağı bir nimetti. Her fırsatta emperyalizme karşı ezilen ulusların mücadele etmesi gerektiğini söyleyen bir sistem, elbette ki bu mücadeleyi ilk başlatan ulusa yardımcı olacaktı. 19. Yüzyıl ın sonlarından itibaren sosyalist ideolojinin farklı çizgileri Rusya da çok uygun gelişme olanakları bulmuştu. Her şeyden önce çarlık gibi köhnemiş, baskıcı bir imparatorluk vardı. Ekonomi iflasa doğru ilerliyordu. Vergiler adaletsizdi. Dış borçlar müthiş artmıştı. Toprak sorunu yakıcı bir sorun olarak ortada duruyordu. Çok çeşitli ulusal, etnik topluluklar yönetimden memnun değildi. Japonya ile zorlu bir savaştan çıkılmış ve bu savaşın üzerinden henüz 10 yıl geçmeden 1. Paylaşım Savaşı patlak vermişti. Bütün bunlar Rusya da sosyalist bir devrimin nesnel temellerini oluşturuyordu. Gerisi bu devrimi yapacak örgütlenmeler, kadrolardı ki Lenin ve arkadaşları bu işi yapabilmek için yeterince üstün nitelikler taşıyorlardı. 1. Dünya Savaşı halkın çarlık rejimine karşı başkaldırması için en uygun fırsatları yaratmıştı. Nitekim Mart 1917 de çarlık rejimine son verildi. Her alanda son derece güçsüz kalmış bir rejimin halk ayaklanmalarına direnmesi mümkün değildi. Yeni kurulan hükümette Bolşevikler yoktu ama yeni kurulan hükümet de halkın acil taleplerine yanıt verebilmekten son derece uzaktı. İşte bu başarısızlık Ekim Devrimi nin kapılarını ardına kadar açtı. Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı dünya üzerinde Ekim Devrimi sonrası oluşmaya başlayan yeni ilişkilerin sıcaklığında veriliyordu. Kurtuluş Savaşı nın başarıya ulaşmasının önemli nedenle- 20 O D T Ü L Ü L E R B Ü L T E N Ý