Hutbeler ve Bildiriler

Transkript

1 Hutbeler ve Bildiriler Seyid Ahmed el Hasan İmam Mehdi nin (a.s) Vasisi ve Elçisi

2 Ahmed el Hasan 1 Hutbeler ve Bildiriler Seyid Ahmed el Hasan'ın (a.s) Hutbe ve Bildirilerinden Bir Derleme İlk Baskı Hicri 1436 Miladi 2015 İngilizceden Çeviren: Türk Ensar Çeviri Komitesi

3 2 Hutbeler ve Bildiriler İÇİNDEKİLER HUTBELER... 3 İMAM MEHDİ (A.S) İLE BULUŞMA HUTBESİ... 3 HAC HUTBESİ HAVZA ÖĞRENCİLERİNE HUTBE BAĞIŞLANMA HUTBESİ BİLDİRİLER BANA SAĞ ELİM GİBİ OLAN KİŞİDEN BAŞKA YAMANİ YOKTUR! MUHARREM BİLDİRİSİ ALLAH IN EVLERİNİN SAMARRADAKİ MUKADDES TÜRBELERİN BOMBALANMASI İLE İLGİLİ BİLDİRİ AHMED EL HASAN (A.S) IN İKİ MİNARENİN DAĞITILMASI İLE İLGİLİ BİLDİRİSİ FARKLI GRUPLARA VE DİNİ MERCİLER OLARAK HİTAP EDİLEN KİMSELERE, HERBİRİNİN KENDİ GRUBUNA GÖRE, BİLDİRİ BÜYÜK DECCAL KİM?... 57

4 Ahmed el Hasan 3 HUTBELER İMAM MEHDİ (A.S) İLE BULUŞMA HUTBESİ Rahmân ve Rahîm olan Allah ın adıyla İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Halbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler. Rab'lerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular: "Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?" Peygamber onlara dedi ki: "Rabbim yerdeki ve gökteki her sözü bilir. O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." Onlar, "Hayır, bunlar karma karışık yalancı düşlerdir. Hayır, onu kendisi uydurdu, hayır, o bir şairdir. Eğer böyle değilse önceki peygamberlerin (mucizelerle) gönderildikleri gibi o da bize bir mucize getirsin" dediler. Onlardan önce helak ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi de şimdi bunlar mı iman edecekler? Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz bir takım erkekleri peygamber gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun. Biz onları yemek yemez bir beden yapısında yaratmadık. Onlar ölümsüz de değillerdi. Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları ise helak ettik. Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? Biz zulmetmekte olan nice memleket kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka başka toplumlar meydana getirdik.

5 4 Hutbeler ve Bildiriler Onlar azabımızı hissedince hemen oradan süratle kaçıyorlardı. Onlara, "Kaçmayın, o içinde şımartıldığınız bolluğa ve yurtlarınıza dönün. Çünkü sorulacaksınız" denildi. "Eyvah bizlere! Bizler gerçekten zalim kimseler idik" dediler. Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti. Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık. Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş. Allah'a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size! {Enbiya 1-18} İmam Mehdi (a.s) ile bu fiziksel dünyada ilk buluşmam, İmam Hadi ve İmam El Askari (a.s)'ın türbesinde oldu. Ve bu buluşmada İmam Mehdi (a.s) ı tanıdım. Ve bu buluşma çok seneler önceydi. Ve bu buluşmadan sonra da O'nunla (a.s) bir sürü buluşmamız daha oldu. Ve kendisini bilinir kıldı ve başka bir çok şey de açıklığı kavuştu. Fakat kendisi o zaman, bana hiç kimse için bir mesaj vermemi emretmedi. Aksine, beni bilgilendiriyordu ki, böylelikle, terbiyeli ve itaatkar olayım ve ilahi ahlak mertebelerine ulaşayım. Ve beni ilim ile takdis etti ve o zamanki Necef'te bulunan Havza'nın, ciddi olan yanlışlarını ve hatalarını bilmemi sağladı. Gerek ilmi yanlışlar, gerek pratiksel (ameli) yanlışlar, gerekse politik, sosyal ya da ekonomik yanlışlar. Ya da bazısı, Havza'nın bazı dejenere olmuş sembolleriydi. Ve bu süreç bana çok acı veren bir süreç oldu. Bu son kalenin düşüşünü temsil ettiği için ki, ben bu dünyada hakkı temsil ettiğini düşünürdüm. Benim için tuzun bozulmuşluğunu temsil etti. Çünkü bozulan herşey, tuz ile düzeltilebilirdi. Peki ya, bu tuz da kötüye giderse? Bu hem acı dolu, hem üzücü, hem de aynı zamanda korkutucu bir süreçti. İmam (a.s) benim, baskıyı, tiranlığı ve yozlaşmışlığı görmemi sağladı. Ve beni, ne yapılacağının bilinmezliği ile yüz yüze bıraktı. Geldiğim yere geri mi dönmeliydim? Her zaman kendime sorduğum bir soruydu bu. Ve cevabı da, şu an Necef Havza'sının tam ortasında bir yabancı gibi kalmış olmamdı. Bu bildiğim gerçekle, ben şimdi nasıl bu dünyanın insanlarına yabancı olmayayım? Her halukarda, günler ve aylar geçti ve Allah, İmam (a.s) ile buluşmamı istedi. Ve O (a.s)

6 Ahmed el Hasan 5 da, beni o zaman Necef'in Havza'sına gönderdi ki, kendisinin anlattıklarını, küçük bir grup olan, Havza öğrencilerine salık verebileyim. Böylelikle, kısa da olsa, bu toplantıya gitmenin önemli olacağını gördüm. Bu buluşma, hayatımda tarihi bir anı temsil etmiş olduğundan bu yana, İmam Mehdi (a.s) bir manada, ilk defa beni onun için, Necef'in Havza'sında halka açık olarak çalışmaya yönlendirdi. Binlerce selam ve barış, O'nu (a.s) onurlandıranların üzerine olsun. Ve bu buluşmanın hikayesi de; bir gün uyuyordum ve bir rüya gördüm. Ve İmam Mehdi (a.s), İmam el Askeri (a.s)'ın kardeşi olan Seyyid Muhammed (a.s)'ın türbesinin yakınında duruyordu. Ve bana onunla buluşmamı emretti. Ve sonra uyandım. Saat 02:00 idi. Ve 4 rekat gece namazımı kıldım. Ve tekrar uyudum ve İmam Mehdi (a.s)'ın onunla buluşmamı sorduğu, başka bir rüya daha gördüm. Ve uyandım ve saat 04:00 idi. Böylece gece namazlarımı bitirdim ve ardından fecir namazını kıldım. Bu rüyaların ardından 2 gün sonra, İmam el Hadi ve El Askari'nin, Allah'ın selamı onlara olsun, olduğu Samarra'ya yolculuk ettim. Sonra Seyyid Muhammed (a.s)'ın bulunduğu ülkeye geri döndüm. Ardından, İmam Kazım (a.s) ve Cevad (a.s)'ın olduğu Bağdat'a gittim. Daha sonra da, İmam Hüseyin (a.s) ve şehitlerinin olduğu, Kerbele'ya gittim, Allah'ın selamı onların üzerine olsun. Ve İmam Mehdi (a.s) ile gece, İmam Hüseyin (a.s)'ın türbesinde buluştum. Sonra sabah, İmam Mehdi (a.s) ile, İmam Mehdi (a.s)'ın Kerbela'da, Hidra Sokağ'nın sonunda bulunan makamında buluştum. Böylece, Makam'da yalnız olarak oturduk, neredeyse, Makam Bekçisi'nden başka hiç kimse yoktu. Ve o da, bizden uzakta, kadınların ibadet alanının orada ayakta duruyordu. Her halukarda, bu gün, Hicri ay olan Şaban'ın 30. Günü ve 1420 yılı idi. Ve bu buluşmadan sonra geri döndüm ve Allah'ın ihsan etmesiyle, Ramazan ayı boyunca oruç tuttum. Sonra, Ramazan'ın sonunda, Necef'e doğru hareket ettim ki, böylece neyi bilmek için geldiğimi salık verebileyim. Böylelikle benle, bazı öğrenciler arasında konuşma hararetli oldu. Ve sonuç bazılarıyla bağları koparıyor ve onların bazıları da, külli anlaşmazlıkta kalıyordu. Ve bazısı bana yardım etmeden, benimle aynı fikirdeydiler. Ve Havza öğrencilerinden hiçbiri bana destekçi olmadan, günler, aylar hatta neredeyse 3 yıl geçti. Ve evet, Havza'daki mali yozlaşma konusunda benimle aynı fikirde olan bir kısım vardı ve buradan, bu mali yozlaşmayı düzeltme harekatı başladı. Fakat gerçek iyileştirmeler bir sonuç vermedi. Parayla ilgili olarak bazı Merci'lerin bazı prensipleri değişti, fakat bu bahsetmeye bile değmeyecek kadar küçük bir değişiklikti. Ve bir sürü alim aynı kaldı. Ve buna mukabil, toplumda, hastalıktan ve vücudun ve ruhun açlığından acı çeken, bir sürü insan vardı. Ve hiç kimse, durumu değiştirmek için çalışmıyordu. Ve bir kaç ay sonra, İmam Mehdi (a.s) ile olan ilişkim gözükmeye başladı. Ve ben, onun tarafından gönderilen bir Elçi idim ve bu süreç yalnız benim duyurumla da olmadı. Keza, bir grup Havza öğrencisi duydu ve Melekut Alemi'nde gördüler. Ve bu gördükleri, onlara gerçeğin ispatıydı. Bazı beni

7 6 Hutbeler ve Bildiriler tanıyanlar ve bazı benimle hiç iletişimi olmayanlar; bana biat etmek için ısrar ettiler. Ve ben onları bu meselenin zorluğu ile ilgili uyardım. Ve dedim ki; bana sırtınızı döneceksiniz ve tıpkı Müslim ibn Akil'i terkeden Kufe halkı gibi, siz de beni terk edeceksiniz. Fakat onlar; kendileri itiraf ettiği üzere; bana hizmet etmek için, kendi benlikleriyle, paralarıyla ve çocuklarıyla, bana biat ettiler. Ve ben bunların hiçbirisini onlardan talep etmedim. Ve bu, Hicri Yıl 1423'ün Cemazi ayındaydı. Ve bundan sonra bir sürü Havza öğrencisi bana bağlılık yemini etti. Fakat sonra onlara bir korku geldi ve Saddam'ın güçleri benim peşimden gelmeye başladı. Böylelikle onlar da, yeminlerinden ve sözlerinden döndüler. Ve sonra her bir birey ve grup, yeminlerinden dönmek ve beni suçla itham etmek için, bir bahane aradı. Fakat sonunda, iki şey üzerinde anlaştılar; ilki, beni büyük bir sihirbaz olmakla suçlamaktı. İkinci suçlama ise; benim Cinleri kontrol ettiğim ve kullandığım ve onların üzerine, kontrol etmek için çağırdığımdı. Ve böylece, grup ayrıldıktan sonra, ben de eve döndüm. Ve geriye benle beraber bir kaç Havza öğrencisi ile, bir kaç müminden başka kimse kalmadı. Ve 1424 yılının Cemaziyelevvel ayında, bir grup mümin bana geldi ve yeminlerini yenilediler. Ve beni evden çıkardılar ve Dava yeniden başladı. Ve 1424 Hicri yılının Ramazan ayının son 2 gününde (Kasım 2004), İmam Mehdi (a.s) bana, dünyadaki insanların tamamına ve onların her bir buyruğuna istinaden, İmam Mehdi (a.s)'dan gelecek olan emirle seslenmemi emretti. Ve Şevval'in 3. Gününde İmam Mehdi (a.s) bana baskıcı, zorba hükümdarlara karşı devrim yapmayı anons etmemi buyurdu. Ve adımları hesap etmek ve süratli çalışmak için ve Hakk'ı uygulamak ve "La ilahe illallah" sözlerinin yükselmesini sağlamak için, Hakk yolundakileri ve insanları, Hakk'ı desteklemeye çağırdım. Doğrusu, Allah'ın kelamı çok Yüce'dir! Allah'ın kelamı çok Yüce'dir! Allah'ın kelamı çok Yüce'dir! Ve Münafıkların kelamı çok düşüktür. O zaman, Allah'ı destekleyin, O da sizi destekleyecektir. Ve adımlarınızı sağlamlaştıracaktır. Allah'ın dininin bir destekçisi var mı? Kuran'ın bir destekçisi var mı? Allah'ın Veli'sinin bir destekçisi var mı? Allah'ın bir destekçisi var mı? [Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde

8 Ahmed el Hasan 7 bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.] {Nur 55} Ve ben alimlerden bana destek olmalarını beklemiyorum. İmam Sadık (a.s) ın onlarla ilgili dediklerinden sonra, onlardan bana destek olmalarını nasıl bekleyebilirim?! Birden fazla hadiste O (a.s) onaylıyor ki, birçokları İmam Mehdi (a.s)'a karşı dilleriyle sonuna kadar savaşacaklar. Ve mesele eli kulağında olduğu zaman, O (a.s), 70 büyük alimi, 3000 de küçük alimi ortadan kaldıracaktır. Onlardan nasıl destek bekleyebilirim ki, İmam Sadık (a.s) şöyle dediği halde: "Allah meseleyi hiç bidatı olmayan kişi ile destekleyecektir. Ve eğer mesele bugün gelse, o putlara tapanlar, bunu yapmayı bırakırlar" Ve İmam Sadık (a.s)'ın bahsettiği putlar, amelsiz alimlerdir ki, İmam Sadık (a.s)'ın zamanında, Ebu Hanife ve onun benzeleri haricinde, bir put yoktu. Ve O (a.s) dedi ki: "Ve Kaim huruç ederse, kendisini meseleyle ilgili gören insanlar, meselenin dışında kalacaklardır. Ve Güneş ve Ay'a ibadet edenler de, bu meseleye dahil olacaklardır" Ve Kaim (a.s)'ı desteklemeyenlerin amelsiz alimler olmasına rağmen, insanlar onların Kaim (a.s)'ın destekçisi olduğunu zanneder. Ve ben bu alimlerden nasıl destek beklerim, İmamlar (a.s) şöyle buyurduğu halde: Ümmetin ayrılması ve bozulması, bu alimlerin suçudur Ve Müminlerin Emiri Ali (a.s) demiştir ki: Ey Malik bin Zamra! Şiiler birbirleriyle şöyle ihtilâf ederse ne yaparsın? Ellerini birbirine yaklaştırıp parmaklarını birbirine geçirdi. Arzettim ki: Ya Emirel Müminin! O zamanda hiç hayır yoktur. Buyurdu ki: Hayırın hepsi o zamandadır ey Malik! O zamanda Kâim imiz kıyam edecek, Allah'ı ve Resulünü inkâr eden yetmiş kişi çıkacak. O da onları öldürecek. Sonra Allah herkesi onun etrafında toplayacak. Allah üstüne ve O'nun (s.v.t) Resulü'nün (s.a.a) üstüne yalan söylerler. Pek tabi ki, onlar amelsiz alimlerdir. İmam Cafer-i Sadık (a.s) demiştir ki: "Bu (kıyam) epey zaman geçtikten sonra olacak ve denilecek ki: öldü veya helak oldu, hangi vadiye gitti?"

9 8 Hutbeler ve Bildiriler Dedim ki: "Zamanın geçmesi nedir?" Buyurdu ki: "Şiilerin aralarında ihtilaf etmeleridir." Ve bugün bazı Şii alimlerinin demesi odur ki; büyük gaybetin sonu yoktur ve kimse onu hiçbir zaman görmeyecektir. Ve gerçekte, onun zuhurunu ve kıyamını görmeyi istemezler, çünkü onun (a.s) zuhuru, Şii'leri birbirinden ayıran ve hepsinin farklı yollar tutmasına sebep olan, Merci'lerin statülerinin sonu demektir. Ve İmamlar'dan (a.s) olan bir rivayette denilmiştir ki: "Kaim kıyam edince, Kufe'den çıkan bir kaç bin kişi, kendileriyle silah taşıyan Betriye mezhebinden olduğunu iddia edip, şöyle diyecekler: Nereden geldiysen oraya geri dön, burada Fatima'nın (a.s) oğluna ihtiyaç yoktur." Böylelikle İmam (a.s), onları kılıçtan geçirecek, ta ki en sonuncusunu öldürünceye dek. Ve ardından Kufe'ye girecek ve her mürted munafıkı öldürecek. Ve içindeki kaleleri yıkacak ve oradaki savaşçıları öldürecek, ta ki Allah hoşnut oluncaya dek. Ve İmam Bakır (a.s) dedi ki: "Kaim Kufe'ye girecek ve içinde 3 bayrak dikilmiş olacak. Böylece minbere çıkacak ve konuşma yapacak." Ve İmam Bakır (a.s)'dan, şöyle dedi: "Gözdeki sürmenin temizlendiği gibi temizleneceksiniz ey Âl-i Muhammed in şiileri. Ve gözün sahibi sürmeyi gözüne ne zaman süreceğini bilir ama ne zaman sürmeyi sileceğini bilmez. İşte aynı şekilde sabahleyin bizim şeriatımıza ve emrimize uyan akşamleyin ondan çıkacaktır. Akşam bizim şeriatımıza ve emrimize uyan ise sabahleyin ondan çıkacaktır." Ve Resullullah (s.a.a) şöyle demişken, ben nasıl olur da onlardan destek beklerim: "Ümmetime öyle bir zaman gelecek ki, Kur an dan resmi dışında ve İslam dan ismi dışında bir şey kalmayacak. Ve bunlar kendilerini Müslüman diye çağırıyor olacak. Halbuki buna çok uzaktırlar. Mescidler dış görünüşleri ile mamur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak. Onların alimleri gökkubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı ve yine onlara dönecektir." Ve Resulullah (s.a.a) Miraca'a yükselirken dedi ki: "Allah'ım, bu zaman (ya da Kaim (a.s)'ın kıyam zamanı) ne zaman olacak? Böylelikle Allahu Teala, Muhammed e (s.a.a) vahyetti:

10 Ahmed el Hasan 9 "İlim silindiği ve cahillik yayıldığı zaman ve hafızlar çok ama ameller az olduğu zaman. Ve hakiki alimler azaldığı ve amelsiz alimler çoğaldığı zaman. Ve şairler yayıldığı zaman ve mezarlarını mescit yaptıkları zaman ve Kuran'ı ve Mescitleri dekor olarak kullandıkları zaman ve açlık yayıldığı zaman." Hamdolsun Allah'a! Ölüm'ün sahibine hamdolsun. O'dur herşeyi gerçekleştiren. O'dur rüzgarları istihdam eden, O'dur dinini yeniden kuran ve gösteren. Hamdolsun Allah'a ki, O'nun Tevazusu'ndan, Cennet ehli titrer. Ve yeryüzü ve onun nehirleri sarsılır. Deniz ve içinde yüzen ölür. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Her halukarda, Ey Irak halkı, şüphesiz beni yeryüzündeki insanlara babam gönderdi ve o, şehirlerin anası olan Necef ile, sizinle başladı. Ve şüphesiz ben, Cebrail, Mikail, İsrafil ve Melekut Alemi ile desteklenmekteyim. Ve beni Hakk ile beraber kabul eden birçoklarından perde kaldırılmıştır ve onların rüyaları bugün demir gibidir. Onlar, insanların görmediklerini görürler, duymadıklarını duyarlar. Ve Ruhun bu alametinden başka, hangi alamet daha büyük olur? [Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır, derler.] {Hicr 14-15} Rüyalara gelince; sık sık çeşitli ilçelerden bir heyet bana geliyor, bazıları Necef'ten uzak. Ve onların birçoğu rüyasında bu Hakk Davayı desteklemeye iten şeyleri görüyor. Örnek olarak, Al-i Muhammed (a.s)'a düşmanlık içeren bir ya da iki tane rüya olmuş. Peki bu yüzlercesine ne cevap vermeli? Hayır hatta binlercesine! Ve çoğu da rüyasında bir masum görüyor. Ehli Beyt (a.s) şöyle buyuruyor: "Kim bizi görmüşse, gerçekten bizi görmüştür, çünkü şeytan bizim görüntümüze giremez." Oysa zalimlere kalsa diyecekler ki, rüyalar bir kanıt değildir. Hatta salih rüyalar, Nübüvvetin bir cüzzü sayılsa bile. Ve Resulullah (s.a.a) ve İmamlar (a.s), rüyalara ve onları dinlemeye büyük önem vermişlerdir. Ve ayrıca, onların te'viline de büyük önem vermişlerdir. Hatta bazı nebilerin (a.s) nübüvveti özellikle rüyalardan oluşur. Danyal (a.s) ın nübüvvetinin te'vili gibi. İmam Mehdi (a.s)'ın annesi Nercis bile, gördüğü salih rüya ile, İmam Askari (a.s) ile evlenmek için Irak'a gelmiştir. Ve Romalı Sezar'ın torunu olduğu halde kendini savaşla ve hapisle riske atmıştır. Ve Hüseyin (a.s)'ı destekleyen Hristiyan Vahab bile; zira rüyasında İsa (a.s)'ı görmüştür. Ve hatta asilzade Beni Ümeyye, Halid ibn Said ibnel As Ümeyye, Nebi (s.a.a)'i rüyasında görerek Müslüman olmuştur.

11 10 Hutbeler ve Bildiriler Tüm bu olanlara rağmen, cahiller ve tiranlar, rüyaları düşünmeden etmeden yalanlamış ve inkar etmişlerdir Ve hakk ile söylüyorum, şu an insanlara olanlar, rüyalarla gelen Yüce Vahiylerdir. Fakat çoğu insan Allah'ın nimetine karşı kafirdir ve çoğu Allah'a şükretmez. Bu Allah'ın bize verdiği bir fazl dır, fakat çoğu insan şükür bile etmez. Hamd olsun Alemlerin Rabbi Allah'a. Ve ben bir sürü insana önemli gelecek haberlerini anlattım ve hepsi anlattığım gibi gerçekleşti. Ve bunlardan biri de, insanlara bana ilk kez bağlılık yemini verdiklerinde, yeminlerinden döneceklerini söylememdi. Bu da yaklaşık 1.5 sene önceydi ve ayrıca bu sene (2004) içinde de tekrar gelip yemin edeceklerdi. Ve bundan sonra da, zina çocuklarının Saddam ve necis askerlerinin yönetiminin sonu olacağının hükmü geldi. Ve daha bir çok şey ki, bu tek bir demeçe sığmaz. Benimle onlar hakkında iletişime geçenlere sorun. İyisi mi, onlara mucizeleri sorun, kendi gözleriyle gördükleri. Ve böylece Allah hakkı için size soruyorum, Melekut Alemi kimin elindedir? Allah'ın mı yoksa Şeytan'ın mı, Allah ona lanet etsin? Eğer bu şeyler sihirdir ya da Cin'dendir derseniz ki; bu sizin yapmış olduğunuz beyanınızdır; işte hasım o kişidir ki, Melekut Alemi, şeytan'ın, Allah ona lanet etsin, elinde diyor. Ve Allahu Teala, bu cahilce aptal beyanı verene ve bunda ısrar edene ve Allah'a bunun için tövbe etmeyene lanet eder. Ve bugün sizden yardım talep ediyorum, ceddim Hüseyin (a.s) ın talep ettiği gibi. Bize yardım edecek kimse yok mu? Daha önce babalarınızın yaptığı gibi, bize sırtınızı dönerseniz, ya da bize ihanet ederseniz, babamın sabırlı olduğu gibi, En Merhametli (celle celaluhu), bana meseleyi vahiyle bildirene kadar, ben de sabırlı olacağım. Geçen sene beni, tıpkı Müslim ibn Akil (a.s) ı terkettikleri gibi terkettiklerinde de sabırlı olduğum gibi ki, o zaman, çok az kişi haricinde hiçbir destekçim kalmamıştı. Ve onlar başka bir şeyden dolayı ben terketmediler; Saddam'a olan korkuları haricinde; Allah ona lanet etsin; ve bu Dünya'ya olan açgözlülüklerinin haricinde... Fakat Allahu Teala, onun (Saddamın) münafık güçlerinin, beni tutuklamak için yapmış olduğu tüm girişimlerine rağmen, beni Saddam'dan korudu. Ve her kim bu "Hakk Davayı" yalanlarsa, işte burada ellerinizin arasındayım. Ve burada, bu davete inanan 10'larcası ki, perdeler onların üzerinden kaldırılmış ve onlar Melekut Alemi'ne bakmaktadırlar. Ve yüzlercesi, hatta daha da çoğu, İmam Mehdi (a.s)'la ilgili ya da diğer İmamlar (a.s)'la ilgili ya da Fatima Zehra (a.s) ile ilgili ya da Resulil Kerim (s.a.a) ile ilgili sadık rüyalar görmüş ve onlara bu Hakk ve Sadık Davayı takip etmeleri emredilmiştir.

12 Ahmed el Hasan 11 Ve ben Mübahele için hazırım; daha doğrusu İslam'ın tüm mezheplerinden olan tüm alimlerine meydan okumaktayım. Sünni ve Şii, hatta Hristiyan ve Musevi alimleri'ne de Ki ben Mehdi (a.s)'dan Müslümanlar'a, İsa (a.s)'dan Hristiyanlara ve İlyas (a.s)'dan Museviler'e gönderilmiş bir Elçiyim. Ve onların her birisiyle, kendi kitaplarıyla münazara etmeye hazırım. Ve ben Kuran-ı Kerim'i, İncil'i ve Tevrat'ı, onların bildiğinden daha fazla bilen, miskin cahil bir kulum. Ve Allah'ın bana bahşettiği ilim ayrıcalığı ile, onların uydurduğu yerleri de bilirim. Hayır! Bize Allah tarafından verilen ilme karşılık verecek güçte değiller. Ve benim yakinim vardır ki, onlardan herhangi biri hakkı talep ederse, verilecektir. Ve her kim, bu pis dünyayı arzuladığı için beni inkar ederse de, o zaman onu aynı oturumda Mübaheleye çağırırım ki, böylece kim yaşayacaksa, herkesin gördüğü, açık bir şekilde yaşasın. Ve her kim kim ölecekse, herkesin gördüğü, açık bir şekilde ölsün. Yani, her kim Hakk'ı üstlenerek kabul ederse, bu dünyada ve ahirette kazanacak ve mutlu olacaktır. Ve her kim beni inkar ederse, Hakk'ı inkar edecek ve hem bu dünyada, hem de ahirette kaybedecektir. Ve çok yakında hangi günahı işlediğinizi, hangi hürmeti ihlal ettiğinizi göreceksiniz. Ve pişmanlık size bir yarar sağlamayacak. Ve çok yakında, üzerinizde bekçi olacağım. Ey siz, Hüseyin bin Ali (a.s)'ın katillerinin tohumları! Sizin fakihleriniz ve müçtehitleriniz onu (a.s) sizden önce öldürdü, tıpkı şimr ibn Zilcevşen ve Şeys bin Rebia gibi ve sizlerin ataları, onlara yardım etti. Ve bugün eğer isteseydim, hanginizin şimr ibn Zilcevşen ve Şeys bin Rebia olduğunu söylerdim. Lakin Heyhat! Hemen hemen tek bir hadisi bile anlamayan bu akılsızlarla ne yapabilirim? Ve sakın sevinmeyin, ey Zalimler! Sizi terk ediyor olduğum için ve topraklarınızdan hicret ettiğim için sevinmeyin. Çünkü babam, Muhammed ibn El Hasan El Mehdi (a.s) ile birlikte dönmem, uzun sürmeyecektir ki, O (a.s) size, kılıçların gölgesi altında, kılıç ve ölüm haricinde başka birşey vermeyecektir. Ey siz, atalarınızın yaptıklarıyla tatmin olanlar ve Şimr'i izleyenler, Allah'ın laneti sizin bu zamanınızdaki Şimrin üzerine olsun! Ve Allah'ın laneti sizin bu diyarınızdaki Şeys bin Rebi'nin üzerine olsun! Ve o zaman pişmalıklarınız da bir fayda sağlamayacaktır, Ey Enbiya ve Enbiya oğullarının katilleri! Sizler bu dünyada ve ahirette hüsrandan başka birşey bulamayacaksınız, ellerinizle yapmış olduklarınız yüzünden, ve sahtekar dillerinizin söylediği dalavereler, yalanlar, iftira ve batıl ittihamlarınız yüzünden Ve babam, bana yaptıklarınızdan ve benim kutsallığımı ihlal etmenizden dolayı, size kızgın ve üzgün bir şekilde gelecektir. Ve sonra, ilim size hiçbir şekilde yarar sağlamayacağı zaman bileceksiniz ki, kime komplo düzenlemişsiniz. Ve Allah'ın, Muhammed'in, Ali'nin ve Ehlibeyt'inin, Allah'ın selamı onların üzerine olsun, hangi Hürmetini ihlal etmişsiniz. Sizler ey kelime cambazları ve ey Enbiya ve Enbiya oğullarının katillerini ihlal edenler! Allahu Teala, ceddim

13 12 Hutbeler ve Bildiriler Hüseyin (a.s)'ın boynunun vurulmasına izin verdiği gibi, benim de boynumun vurulmasına izin vermeyecek. Ve bu sondur ve bugün Allah'ın büyük günüdür. Ve bu ilk uyarılardan bir uyarıdır ve şüphesiz, bu büyük uyarılardandır. Bu insanoğluna bir uyarıdır. Ve ben, babam Muhammed ibn el Hasan el Mehdi (a.s)'a döneceğim, ve beni nasıl tekzip ettiğinizi ve Hürmetimi nasıl ihlal ettiğinizi söyleyeceğim! Yalan ve yanlış suçlamalarınızla! Ve sonunda; hiçbir suç işlememişken; sadece Hakk ile geldiğimi bildiğiniz ve yalanlarınızdan eser bırakmayacağımı bildiğiniz için; beni nasıl da hapsetmeye ve öldürmeye çalıştığınızı anlatacağım. Ve sizler, tıpkı komünistler gibi, Allah'ın varlığını inkar edenlerle el sıkışırsınız, lakin onları hiçbir şekilde reddetmezsiniz. Ben Allah'a dayanmaktayım. Böylece, siz ve ortaklarınız da, komplonuzu tasarlayın ve fakat komplonuzun sizin için endişe olmasına izin vermeyin. Sonra hükmüzü verin ve bana hiç soluk aldırmayın. [Eğer yüz çeviriyorsanız, sizden zaten hiçbir ücret istemedim. Benim ücretim, ancak Allah'a aittir. Bana müslümanlardan olmam emredildi. Onu yine de yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları ötekilerin yerine geçirdik. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Bak, uyarılan (fakat söz anlamayan)ların sonu nasıl oldu!] (Yunus 72-73) Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Ahmed el Hasan 27 Şevval 1424 Hicri 22 Aralık 2003 Miladi

14 Ahmed el Hasan 13 HAC HUTBESİ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Hamd olsun Allah'a. Allah'ın salat ve selamı, Muhammed ve O nun itreti olan İmamlar ın ve Mehdiler in üzerine olsun. Yüce Allah buyurdu: [Ve böylece Yusuf'a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Ve güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz. Ve elbette Âhiret ecri daha hayırlı fakat iman edip takvâ yolunu tutanlar için.] {Yusuf:56-57} Ey müminler! Herşeye muktedir olan Allah'tan korkun ve herşeye aciz olandan korkmayın. Daha doğrusu, Subhan olan Allah'ın kudreti, gücü ve iradesi dışında, hiçbirşeye gücü yetmeyenden korkmayın. Sizler bu hayatta yayalarsınız ve her bir yaya varmalı. Vardığınız yerin cehennem olmaması için dikkatli olunuz. Ve varacağınız yerin cennet olması için çalışınız. Akıllı her insan, kendisini güvenliğe ulaştıracak olan yolun arayışında olmalı. Çünkü, zamanın dolması ve teçhizatın 1 tamamlanmasından sonra, pişmanlık bir fayda sağlamacaktır. Ve siz, ey gerçek müminler; sizler doğru yolda yürüyor olduğunuzu ve Subhan olan Allah'ın istediği ve sizi bunun için, sizin de bildiğiniz hakk için yarattığı Hakk Dini'ni benimsediğinizi, Ahmed el Hasan'dan değil, Allah'tan öğrendikten sonra; çalışın, çalışın, çalışın, hatta nefessiz kalıncaya kadar... Sizin kurtuluşunuz çalışmaktan geçer. Zira, bilip de (bildiğiyle) amel etmeyen kişide bir hayır yoktur. Fakat gerçekten, ve size hakkı söylüyorum ki, İblis (lanetullahi aleyh) biliyordu, fakat amel etmiyordu. Zira, o amelsiz alimlerdendir. Hiçbir şeyden korkmadan ya da hiçbir şey düşünmeden, Allah'tan öğrenip bildiğinizle çalışın. insanların gözünde ne kadar büyük gözüktüğüne bakmayın. Zira onlar dünyayı ve maddiyatı düşünüp, Allahı hesaba katmazlar. Ve size hakkı söylüyorum ki, müsterih olun ey müminler. Rahim olan Rabb in selamı üzerinize olsun. Allah Subhan ve Teala sizi kurtaracaktır, çünkü O Kerim ve Şefkatli'dir ki, her çağda, seçilmiş mümin cemaatini savunur. Ve ben size hakkı söylüyorum ki, şefkatli bir baba, oğullarını ve ev halkını savunur. O zaman nasıl olur 1 Bu kelime, Kaim AS'ın hurucunu kastetmektedir ki bu da, onun ordusunun hazır olması ve zamanın tamamlanması ile olacaktır.

15 14 Hutbeler ve Bildiriler da Subhan olan Rabb, Kendi seçtiği insanları savunmasın? Evet, sizler Allah'ı desteklemek için seçildiniz ve O Subhan ve Teala, O'nun Dinini desteklenmesi için sizleri kabul etti. Çünkü O çok Kerim'dir, ufacık birşeyin karşılığını fazlasıyla verir. O yüzden çalışın, çalışın ve çalışın. Zira, bu Cennet'e götüren bir yarıştır ve mübarek o kazananlardır ki, onların isimleri ebedi hayat defterinde yazılıdır. Ben her zaman ve başından beri dedim ki, hidayet Allah'tandır, Ahmed el Hasan'dan değil. Allah Subhan ve Teala kimi hidayet ederse, dağlar devrilir fakat o devrilmez, çünkü o Hakk'ı Hakk'tan talep etmiştir ve Allah'ı Allah ile bilmiştir ve Allah hakkı için, Allah'ın Halifesi'ne tabi olmuştur. Şimdiye gelince, Hakkı bildikten sonra, size diyorum ki, Ahmed el Hasan'ın Ansarı 2 olmayın. Zira o, aciz ve fani bir kuldur, ve hiçbir şeye kadir değildir. Fakat sizler hiç Ölmeyen Dirinin (Hayy le yemut) ve Herşeye Muktedir olanın Ansarı olun. Allah'ın Ansarı olun, çünkü O Kerim'dir ki, kim gerçekten O'nu desteklerse, O da Kendisini ona adar. İnsanlar der ki, biz falan filanın Ansarıyız. Size gelince, deyin ki, bizler Allah'ın Ansarıyız. Ben, miskin kul, görüyorum ki; sizler hepiniz benden daha iyisiniz ve yine görüyorum ki; Allah'ın sözlerine inananlara ve Allah'ın sözleri ile amel edenlere, hizmet edecek nitelikte bile değilim. Onlar ki, şerre, baskıya ve Allah'ın Veli'sini inkar edenlere karşı sabırlı oldular. Ve ben, Allah'ın gerçek Ansarı'nın ayak bastığı bu toprakla onurlandım ve kutsandım. Ben, kendimi ve ailemi, Allah Subhan ve Teala'nın elleri arasında hazır bulunan, yetersiz birşey olarak görüyorum. Paraya gelince, onu hatrı sayılır ya da kayda değer birşey olarak bile görmüyorum. Hatta onun için, Allah'ın elleri arasında bulunan küçük birşey bile diyemem. Ben ölümü beklerdim ve hâlâ da, gece-gündüz bekliyorum. Çünkü bunun içinde Allah'ın düşmanlarından ayrılıp, Allah'a sevgili olanlarla; Muhammed (s.a.a) ve Ehlibeyti (a.s), Nebiler ve Vasiler ile buluşmak var. SubhanAllah. Ben, ölümü, onu talep edenler dışında kimseden kaçan görmedim. Ve ondan kaçanları da, şiddetle talep ettiğini gördüm. Ben önceden de ve hâlâ da yalnızlığı ve insanlardan uzak kalmayı seviyorum ve Subhan olan Allah'ın arkadaşlığı ile hoşnut oluyorum. Allah biliyor, insanların arasında bulunmak beni nasıl zorluyor olurdu, eğer marufu emretmek ve münkerden sakındırmak ya da onları aydınlatıp Allah'a yönlendirmek ve onlara O'nu (Subhan ve Teala) hatırlatmak ve cenneti müjdelemek ve cehennemle uyarmak olmasaydı... Aslında, özellikle beni, inanan kardeşlerin arasında bulunmak zorluyor, çünkü bana aralarında, özel bir değer ve makam veriyorlar ve ben bunu hakettiğimi düşünmüyorum. Ben ayrıca onlardan gelen bu özel takdirden dolayı, O Subhan ve Teala beni yargılar ya da suçlar diye, Allah'tan son derece korkuyorum. 2 Destekçi

16 Ahmed el Hasan 15 Ve size hakkı söylüyorum! Sizin bana biat etmenize başlangıçta ben ön ayak olmadım. Esasen, zorba hükümdar Saddam'ın zamanında; Necef-i Eşref'teki 3 İlmi Havza'dan bir grup öğrenci; İmam Mehdi AS'ın Elçisi olduğumu rüya ve keşifler görüp mucizelere tanık olduktan sonra; bana biat etmeyi karara aldılar. Onlardan sonra onlar, Necef'teki İlmi Havza'nın diğer öğrencilerinden de bana biat etmelerini talep ettiler. Tabi Allah bilir, onlar böyle söylüyor. Ve bu ilk biattı. 4 Sonra, Allah'ın ahdine sadık olan bir kaç kişi haricinde, insanlar biatlerinden dönmeye başladı. Ve bu dönenler, rüya ve keşiflerin Cinler'den olduğunu ve mucizlerin ise büyü olduğunu söylemeye başladılar. Sadıkul-Emin (dürüst ve güvenilir) derlerdi ve sonra büyücü ve yalancı demeye başladılar. Evime döndüm ve gündüz ve gecenin dinginliğinde kalıp, Habibim Allah Subhane'nin arkadaşlığının keyfine varıp, O'nun (s.v.t) kaza ve kaderine razı olup sabırlı şekilde Allah'ın, iyiliği mükafatsız bırakmayacağına ikna oldum. Zorba hükümdarın (Saddam ın) düşmesinden sonra, Allahu Teala istedi ki; o Allah'ın ahdine sadık olanlar; benim yönlendirmem ve ya talebim olmadan; insanları yeniden davet etmeye karar verdiler. Hatta onlarla o zaman görüşmemiştim bile. Sonra bana geldiler ve biatlerini yenilediler ve beni evden dışarı çıkardılar. Ve bu da, ikinci biattı. Çağrı genişledi ve yayıldı. İnananların sayısı arttı. Sonra Haydar Muşattat ve cemaati döneklik etti. Böylelikle, bir kaç sadık olanın haricinde, kimse Allah'ın yemininde kalmadı. Böylece, ben yine; Sevgili Yüce Allah'ımın arkadaşlığının tadını çıkarabilmek ve O'nun kerim zorluğuna sabredebilmek için, evime döndüm. Ve ben kimseyi bana biat etsinler diye çağırmadım. Fakat Allah Subhan ve Teala diledi ki; O'nun (Subhan ve Teala) Muhammed (s.a.a)'in Ehlibeyti'ne (a.s) olan sadakatleriyle arındırdığı ve bu dünyayı yaratmadan önce Muhammed (s.a.a)'in Ehlibeyt'inden olan Kaim'i desteklemek için seçtiği kişiler; bana gelir ve biatlerini yenilerler. Bu da, iki kere başımdan vurulduktan sonra olan, üçüncü biattı. Hamd olsun Allah'a ki, beni Zülkarneyn'e 5 benzer yaratmıştır ve beni Müminlerin Emiri, Ali'ye (a.s) benzer yaratmıştır. Ve hamd olsun Allah'a ki, beni İmamet'i talep eder kılmamış, bilakis, onu, beni talep eder kılmıştır. 3 Irakta bir şehir 4 Biat Bağlılık Yemini 5 Zülkarneyn'in hikayesi, hadislerde Ehli Beyt (a.s) tarafından açıklanmıştır ve en önemlisi, bu zamandaki Zülkarneyn'in, Kaim (a.s) olduğudur. Müminlerin Emiri'ne (a.s) Zülkarneyn'in Peygamber ya da Kral olup olmadığı sorulduğunda, O (a.s) demiştir ki: "Ne Peygamber, ne Kral fakat ibadet eden ve Allah'ı seven bir kimsedir. Böylelikle Allah da onu sevmiştir. Ve o Allah için insanlara öğütler vermiştir. Böylelikle, Allah da insanlara onun için öğütler verdi ve onu insanlara yolladı. İnsanlar da onu başının sağ tarafından vurdu. Böylece, Allah'ın dilediği kadar uzun bir süre insanlardan gaybete çekildi. Sonra tekrar gönderildi ve bu sefer de başının sol tarafından vurdular. Böylece, Allah'ın dilediği kadar uzun bir süre insanlardan gaybete çekildi. Sonra üçüncü kez gönderildi. Böylece, Allah onu yeryüzünde güçlendirdi. Ve sizin aranızda da onun gibi birisi vardır " Bihar'ul Envar c.12 s.178

17 16 Hutbeler ve Bildiriler Hamd olsun Allah'a ki, bana bu dünyayı arzu ettirerek, beni aşağılamamış, bilakis, bu dünyanın beni istemesini sağlamıştır. Vallahi ben hükümranlık, sultanlık, makam, pozisyon ya da; Subhan olan Allah'ın emri ve İmam Mehdi (a.s)'ın emri olmadan; insanların bana itaat etmesini ve emrime boyun eğmelerini istemedim. Ve aslında beni destekleyen birinin mevcudiyeti benim üzerime hüccet olmasaydı, Hilafetin ipini onun (hilafetin) kendi omuzlarına atardım. Vallahi, bu dünya bana, tıpkı Allah Subhan ve Teala'nın gösterdiği ve babam Ali bin Ebu Talib (a.s)'ın tanımladığı gibidir: bir cüzzamlının elindeki domuz teri gibi. Ne mutlu size ey müminler, siz ey Allah'ın hakimiyetini, O'nun Mülkünü ve O'nun Atamasını kabul edenler! Ne mutlu size ey müminler, siz ey Allah'ın hakimiyetini, O'nun Mülkünü ve O'nun Atamasını kabul edenler! Oysa ki, dalalet alimleri ve onlara tabi olanlardan, Allah'ın dinini reddetmiş ve Allah'ın Hakimiyetini ve ilahi Atama'yı reddetmiş o kimseler; onlara diyorum: Sizi ne hoşnut ediyorsa onu yapın. Şüphesiz, sizler ister istemez Varis'in önünü açıyor, yolunu yapıyorsunuz. Ve hem bu dünyayı, hem de ahireti kaybedeceksiniz ki, bu tam bir hüsrandır. İşte buradasınız, gün be gün bu dünyada kaybı deneyimliyorsunuz. Ve sizin yalan hesap ve tahminleriniz, herşeyi hesaplayıp, Allah svt'yı dışında tuttuğunuz gibi, gerçekleştirilecektir. Keza, O (s.v.t) sizin terazi ve tahminlerinizde nasıl da önemsizdi? [Allah'ı gereği gibi tanımadılar.] {Enam:91} Ve bu amelsiz din alimlerini takip edenler farkına varmaya başladılar ki, o alimler onları, bitki örtüsünün ya da suyun ya da ışığın olmadığı, ıssız ve karanlık bir vadiye koymuşlar, karanlıkta önceden belli olan ölüm gibi. Ve o amelsiz alimler söyledikleri ve yaptıkları şeyleri inkar etmeye başladılar. Hain çoban, koyunlarını kurtlar tarafından yağmalanmaya terk eder. Ve ben onların takipçilerine söylüyorum: "Onları terk edin. Acı ve ağır olan hakkı takip edin. Zira kurtuluşunuz bundadır. Görmüyor musunuz ki, onlar sizi kurtlara yem etmek üzere terk ettiler?" Orada, bu dünya ve ahirette garanti olan ölümden kendini kurtaracak, makul ve aklı başında biri var mı? Allah'tan korkun. Cehennemde, ruh ve vücudu beraber helak edecek olandan korkun. Ey insanlar, siz bu amelsiz alimler tarafından aldatıldınız ve onlar batılı hakka benzeterek sizleri büyüledi. Zira şüphe, hakka benzediği için şüphe diye isimlendirilmiştir. Müminlerin Emiri (a.s) demiştir ki:

18 Ahmed el Hasan 17 Şüphe, hakka benzediği için şüphe diye isimlendirilmiştir. Oysa ki, Allah dostlarının şüphelerdeki aydınlığı, Yakinleridir. Yolları hidayet yoludur. Halbuki Allah'ın düşmanlarının davet ettiği şey, dalalettir. Delilleri de körlüktür. Onlar sizi Küçük Şura ya çağırdılar ve Allah ın hükümlerini değiştirdiler, tıpkı Sakife ehlinin ve Büyük Şura nın ettiği gibi. Zira dün onlar bunu Medinede Ali bin Ebu Talip (a.s) a yaptılar ve bugün Mübarek Mehdevi Devlet inin başkenti olan Irakta İmam Mehdi (a.s) a karşı yapmaktalar. Sizi küçük seçimlere (şura'ya) çağırdılar ve Allah'ın kanunlarını, tıpkı Sakife'de yapıldığı gibi, değiştirdiler. Ve büyük şura yapıldı. Tıpkı dün Medine'de, Ali bin Ebu Talib as'a yaptıklarını, bugün kutsanmış Mehdi ülkesinin başkenti olan Irak'ta, İmam Mehdi as'a yapmaktalar. Huzeyfe bin Yaman ve Cabir bin Abdullah Ansari, Rasullullah (s.a.a)'in şöyle dediğini aktardılar: "Benden sonra, Büyük ve Küçük Şura yapan ümmetime yazıklar olsun." Daha sonra Rasullullah (s.a.a)'e ne olacak diye sordular ve O Hazret (s.a.a) dedi ki: "Büyük şura; ben vefat ettikten sonra şehrimde; hilafeti kardeşim Ali'den (a.s) gasp etmek ve kızım Fatima'nın (a.s) hakkını gasp etmek için yapacaklar. Küçük şura ise; Zevra'da (Bağdat), büyük gaybet döneminde, sünnetimi ve emirlerimi değiştirmek için yapılacak." Ve Müminleri Emiri Ali (a.s) uzun bir konuşmadan sonra; "Hilafet, Zevra'ya geri dönecek ve o şura olacak. O zaman Süfyani huruç edecek ve 9 ay hüküm sürecek ve millete en acı azapla zülmedecek." dedi ve sonra ekledi: "Sonra, sancağı İsa bin Meryem in (a.s) elinden teslim alan hidayet eden ve hidayet olunmuş Mehdi (a.s) huruç edecek." Size sesleniyorum ey İnsanlar! Kendinizi o sapmış ve diğerlerini de saptıran amelsiz alimlerin fitnelerinden kurtarmanız için (size sesleniyorum). Sizden önceki milletlerin durumunu düşünün. Hiç amelsiz alimlerin nebilerden herhangi birini ya da vasilerden herhangi bir vasiyi desteklediğini gördünüz mü? O yüzden yine aynı şeyi, o amelsiz alimleri takip ederek ve İmam Mehdi (a.s)'ın Vasisini ile savaşarak, tıpkı sizden önceki milletlerin amelsiz alimleri takip edip, Vasilerle ve mürsel Nebilerle savaştığı gibi, tekrarlamayın.

19 18 Hutbeler ve Bildiriler Kendinize karşı bir kez olsun adil olun ve şu soruyu sorun: "İmam Mehdi (a.s) ın Vasisi'ni, ahirzaman alimlerine sormazdan önce; ahirzaman alimlerini, Resulullah (s.a.a) ve İmamlar'a (a.s) hiç sordunuz mu?" Eğer bir nebi veya vasi gönderilirse, alimlerin daimi duruşlarının ne olacağını, Kur'an-ı Kerim'e sordunuz mu? İbrahim (a.s) için ateşi kimin tutuşturduğunu, İsa (a.s)'ı kimin öldürmek istediğini ve Nuh, Hud, Salih, Şuayib, Musa, Yunus ve diğer tüm nebi ve vasiler (a.s) ile kimlerin savaştığını, Kuran-ı Kerim'e sordunuz mu? Eğer kendinize adil olmazsanız ve bu soruyu şimdi cevaplamazsanız, o zaman hiç şüphesiz daha sonra, şu cevap ile cehennem ateşinde cevaplayacaksınız: [Ya Rabbena, demektedirler: doğrusu bizler beylerimize (dînde ileri gidenlerimize) ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler.] {Ahzab:67} Ve eğer Miraç hadisinde, Allahu Teala'ya sorarsanız, cevabı bulursunuz. Resulullah (s.a.a), Miraç'ta Allahu Teala ile yaptığı uzun konuşmada, bir yere kadar geldi ve şöyle dedi: Sordum: Ya Rabbim, bu ne zaman olacak (yani Kaim'in (a.s) kıyamı)" Allah Azze ve Celle buyurdu: "İlim kaybolup, cahillik belirdiğinde, vaizler çoğalıp, amel edenler azaldığında, cinayetler artıp, hidayet alimleri azaldığında ve hain bidat ehli alimleri çoğaldığında." Resulullah (s.a.a) buyurdu: "Ümmetime öyle bir zaman gelecek ki, Kuran'dan yazıları, İslam'dan da ismi dışında birşey kalmayacak. Kendilerini Müslüman sayacaklar ancak İslam'dan en uzak insanlar onlar olacaklar. Mescitleri döşenmiş ancak hidayetten yoksun olacak. O zamanın fakihleri, gökkubbe altındaki en şerli fakihler olacak. Fitne onlardan çıkacak ve kendilerine dönecek." Size sesleniyorum ey insanlar! Bu putlara tapmayı terkedin. Zira onlar Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını da haram yaptılar, siz de onlara itaat ettiniz, bu yüzden de Allah'ı bırakıp onlara ibadet ettiniz. Ebi Basir, İmam Caferi Sadık (a.s)'dan nakletmiştir: İmam a.s'a bu ayetin anlamını sordum: [Allah'ı bırakıp, hahamlarını ve rahiplerini Rabler edindiler.] {Tevbe:31} İmam a.s buyurdu: "Hayır. Allah hakkı için, onlar, insanları kendilerine tapmaya davet etmediler. Eğer bunu

20 Ahmed el Hasan 19 yapmış olsalardı, kimse onlara uymayacaktı. Lakin, helalleri haram ve haramları da helal yaptılar ve insanlar da anlamadan onlara kulluk etmiş oldu." Sizi, Allah'ın hakimiyetini kabul etmeye ve insanların hakimiyetini reddetmeye çağırıyorum. Sizi, Allah'a itaate, şeytan'a ve onun emsali olan amelsiz alimlere uymayı reddetmeye çağırıyorum. Sizi, Allah'tan korkmaya, O'nun (s.v.t) Hakimiyetini tanımaya ve bunun dışında kalan herşeyi; Amerika'nın dayattığı siyasi gerçekliğe itibar etmeden; reddetmeye çağırıyorum. Sizi, arzularınıza hitap etse de, batılı reddetmeye çağırıyorum. Bu dünya insanları mevkice aşağı arzulara sahip olup, bundan yoksun olsa bile; Sizi, hakkı kabul etmeye ve izlemeye çağırıyorum. Hakkın acılığına doğru yol alın. Zira, kronik hastalığın iyileşmesi, acı devadadır. Sizi arkadaşsız bırakacak olan, hakka doğru yol alın. Allah'tan (s.v.t) ve ahiretten başka hiçbir şey istemez ve dünyanın bütün süsünden ve karanlığından uzakta kalır iken, Hakka ve Nur'a doğru yol alın. Ebu Zer Gıffari demiştir ki: "Habibim Rasullullah (s.a.a) bana şöyle buyurdu: "Hakkı konuş, ey Ebu Zer." Ben de hakkı konuştum. Hak da beni arkadaşsız bıraktı." Ve Kuran-ı Kerim'de okuduğunuz gibi; [De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü Ve Hac'da telbiye getirdiğiniz gibi; yetensin.] {Ali İmran:26} Lebbeyk Allâhümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, innel hamde ven ni mete lek, vel mülke lek, lâ şerîke lek. (Hizmetine geldim. Ey Allah ım! Hizmetine geldim. Senin ortağın yoktur, hizmetine geldim. Hamd ve nimet senindir. Mülk senindir, ortağın yoktur.) Bu ayet ile ve bu telbiye ile amel ediniz. O zaman, atamanın, insanların değil, Allah'ın elinde olduğunu göreceksiniz. O zaman sizin derdiniz nedir? Nasıl hükmediyorsunuz? Hizmetine geldim. Ey Allah ım! Hizmetine geldim. Evvel zamanda ve Ahir zamanda, Senin (s.v.t) Mülk'üne ve Egemenliğine iman etmeyenlere rağmen; Mülk

21 20 Hutbeler ve Bildiriler Senindir, ortağın yoktur. Ve o Allah'ın (Halife) Atamasına iman etmeyenler ve onların takipçileri bir zaman gelecek, neyin tersini yapıp da, alaşağı edileceklerini bilecekler. Ve (iyi) akıbet müttekilerindir, onlar Allah'tan korkar, Allah'ın Ataması'ndaki herhangi bir yeniliği kabul etmez ve Allah için, O'nun Egemenliğinde hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Bu nedenle, bu telbiye, onlar amel etmez iken, ya da Allah'ın (Halife) Atamasını ya da Mülk'ünü tanımaz iken, onu hacda tekrar edenler için bir utanç olacaktır. Sanki sığırlar gibi, ne dediklerinin farkında bile değillerdir. Esasen, kendi yollarında daha da çok şaşırdılar, çünkü ne söylüyor olduklarını idrak etmek için yaratıldılar lakin kendilerini indirgemekte devam etttiler. [Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü müşriklerden beridir. Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz. (Ey Muhammed)! o kâfirlere elem verici bir azabı müjdele!] {Tevbe:3} Ve size hakkı söylüyorum ey müminler, yezid (lanetullah), Hüseyin (a.s)'ı öldüremedi, çünkü Hüseyin (a.s), Sakife'de ve Büyük Şura'da inkar edilen, Allah'ın (s.v.t) Hakimiyetini kabul ettirmek amacı ile kıyam etti. Hüseyin (a.s), Allahu Teala'nın Hakimiyetini yerleştirmede, Mülk'ün ve Atama'nın insanlardan değil, Allahu Teala'dan olduğunu ve insanların elinde değil, Allah'ın elinde olduğunu tanıtmada başarılı oldu. Fakat Hüseyin (a.s)'ın, onun Ehlibeyt'i ve Ashab'ının kanının meyvesi, imanlı bir ümmetti ki, milleti etkisiz hale getiren zorbaların yüzüne karşı kıyam etti. Ve bu imanlı ümmet, Allah'ın Atamasının yerine geçen kimseden, bin yılı aşkın bir süredir hoşnut değildi. Lakin sonra, Hüseyin (a.s), kurban edilmiş pürü pak (mukaddes) kanı ile ne inşa ettiyse, ahir zamanın amelsiz alimleri onu yok etmeye geldi. Onlar, insanların hakimiyetini (hakimiyetunnası) kurmak ve Allah'ın hakimiyetini (Hakimiyetullahı) reddetmek için geldiler. Ve bu ucuz dünyevi hesaplarla, ümmetin dünyevi çıkarlarını kendi noksan akılları ile teşhis edebilmeye muktedir olduklarını varsayarak ve ümmetin ahiret çıkarlarını hiçbir suretle hesaba bile katmadan, Allah'ın dinini sattılar. Ve size hakkı söylüyorum ey müminler, onlar Hüseyin (a.s)'ı öldüremeyecekler, çünkü Hüseyin (a.s) ve onun ilahi devrimi (ilahi Atama için direnişi), sizlerin sebebiyle devam etmektedir ey müminler. Onlara gelince, ne zaman Hüseyin (a.s)'a ağlamada ısrar etseler ya da Hüseyin (a.s)'ı ziyaret etseler, Hüseyin (a.s) onlara lanet okur çünkü onlar o'nun (a.s) bu zamandaki katilleridir. Onlar Hüseyni devrimi ve onun mütevazi amacını yok etmeyi denediler fakat başarısız oldular. Ve sizler, temiz ellerinizle Hüseyni devrimi'nin meşalesini kavradıktan ve onun mübarek hedefini

22 Ahmed el Hasan 21 yani Allah ın Yeryüzündeki Hakimiyetini, temiz kanınızla, muhafaza etmeyi kararlaştırdıktan sonra, Şeytan utanmış olarak geri döndü. Ahmed el Hasan, La kuvvete illa billah a (Allah'tan başka güç yoktur a) yakini olan haricinde başka bir şeyi olmayan zayıf bir kuldur. Ve onun yakini öyle bir yakindir ki, onunla dağları karşısına alsa, onları yok eder. Bilirim ki onlar, Allah'ı bırakıp onlara kulluk edenlerin üzerinde toplanan, muazzam miktarlarda paralara sahiptirler. Bilirim ki onlar, kitle iletişim (medya) araçlarına, onları şevkle öven, tanıtımını yapan bir ülkeye ve güce sahiptirler ki, bu da Amerika'dır. Amerika onları, onlar da Amerika'yı hoşnut ederler. Bilirim ki, onlar bu materyalistik dünyada bir çok şeye sahiptirler fakat ben onlarla bu yakinle ve La kuvvete illa billah ifadesi ile karşı karşıya geleceğim. Ve ben onlarla, Hüseyin (a.s)'ın, onların atalarıyla yüzleştiği şekilde yüzleşeceğim. Ve tüm dünya bu yeryüzünde yeni bir Kerbela görecek. Bir Kerbela ki, Hüseyin (a.s) ve onun Ashabı bulunacak, o kimseler ki az sayıdaydılar ve Hakka ve Hakimiyetullaha çağırıyor ve insanların hakimiyetini, Amerikan Demokrasi'sini ve Sakife'nin amelsiz alimlerini reddediyorlar. Bir Kerbela ki, Hüseyin (a.s)'ın ölüm emrini veren amelsiz alimler olan; Kadı Şureyh, Şimr bin Zilcevşen ve Şeys bin Rebi orada bulunacak. Bir Kerbela ki, Yezid, ibn Ziyad, Sir Caun (Husayn bin Numeyr) ve Amerika'nın arkasında olduğu Romalılar orada bulunacak. Ve dünya, kutsal topraklarda, Meryem oğlu İsa (a.s)'ın yeni mesajının destansı savaşını görecek. Ve bu İsa (a.s) ve insanların inançlarına zarar vermelerinden korkan, baskı görmüş birkaç havarisinin bulunduğu, kutsal topraklarda olacaktır. İsa (a.s)'ı öldürmede ısrar eden Musevi alimlerin ve onların bu ısrarına boyun eğen ve İsa (a.s)'ı öldürmeye çalışan Romalıların (Amerikalılar) da bulunduğu kutsal topraklarda olacaktır. İsa (a.s) demiştir ki: Ey sapkın alimler, Allah'ın (s.v.t) emri, sizin dileğinize veya seçiminize uygun değildir. Sizler ölüm için türüyor, harap olmak için yapıyor, bayındır kılıyor ve varisler için de yolu açıyorsunuz. Tüm destansı savaşlar burada oldu ve bu toprakta da olmaya devam edecek. Bu Rab'bin isteğidir. O zaman siz de, Rab'bin isteğinin gerçekleşmesine izin verin. O'dur (s.v.t) dostları, nebileri ve elçileri için zafer alacak olan: [Andolsun ki elçi olarak gönderdiğimiz kullarımıza geçmişte söz vermiştik: Zafere mutlaka onlar ulaşacaklar. Galip gelenler kesinlikle bizim ordumuz olacak.] {Saffat: }

23 22 Hutbeler ve Bildiriler Muhammed (s.a.a)'in Rab'bi, bu toprakta, zalimler üzerinde zafer kazanacaktır. O (s.v.t), Hüseyin (a.s)'ın katillerinin soyu üzerinde zafer kazanacaktır, çünkü onlar babalarının yaptığı eylemlerle tatmin olmuşlardı. Sizden her kim inanmak istiyorsa, inansın ve temiz olan daha da temiz olsun ve mukaddes olan, daha da mukaddes olsun. Ve sizden her kim inanmak istemiyorsa da, inanmasın. Daha çok zulmete boğulup necis olsun. Amelsiz alimlerinizi izleyin, İbrahim (a.s)'ın ateşini tutuşturmak için odun toplayın, Nuh (a.s) ile dalga geçin, Ali (a.s)'ın kellesi için zehirli kılıç hazırlayın ve Hüseyin (a.s)'ın göğsünü ezmek için atlarınızı hazırlayın. Fakat ben asla uzlaşmayacağım, asla pazarlık etmeyecek, asla Osman'a zıt düşmekten ve onu halka ifşa etmekten geri durmayacağım. Evet benim meydan okumam şu an, dedem Rasullullah (s.a.a)'in Kureyş putlarına meydan okumasından daha şiddetlidir. Çünkü onlar taştan yapılmış putlar idi, halbuki benim şu an meydan okuduğum putlar, Allah'ın Elçisi Muhammed (s.a.a)'in elbisesini giyen, Kuran'ın Taşıyıcısını taklit eden ve İmamlar'ın naibleri olduğunu iddia edenlerdir. Bunlar öyle putlardır ki; Nebi ve Elçilere karşı düşmanlık tohumu taşıyorlar ve onlar Ali (a.s)'ın ordusunu parçalamak için, Kuran'ı mızraklar üzerinde nasıl taşıyacaklarını gayet iyi bilirler. Lakin onlar Allah'tan başka bir kuvvet olmadığını anlamıyorlar, elhamdulillah. Ben yalnız değilim bilakis benimle birlikte hepsine hizmet etmekten onur duyduğum bir küçük inançlı grup vardır. Onlar, hakkı kalplerinde taşıdılar ve Allah'a yürüdüler, nura yürüdüler. Ve nur haricinde, içinde hiçbir zulmet kalmayana kadar da, hoşnut olmayacaklardır. [Onlara Nûh un kıssasını da oku! O, kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim! Eğer benim aranızda bulunmam ve Allah ın âyetlerini bildirmem zorunuza gidiyorsa, bilin ki ben yalnız Allah a dayanıp güveniyorum; siz de ortaklarınızı toplayıp ne yapacağınızı kararlaştırın, yapacağınız iş içinizde niyet olarak kalmasın ve bana mühlet de vermeden yapacağınızı yapın.] {Yunus:71} Bırakın Rabbinizin (s.v.t) isteği böyle olsun. Her zaman olduğu gibi; tağutların zafer kazandığı, Elçileri ve müminleri öldürdüğü gibi... Zira biz bu dünya için değil, fakat ahiret için yaratılmışız... Ey Allah'ım, eğer bu Seni (s.v.t) memnun edecekse, o zaman memnun olana kadar al; ya da bu sefer Rabbim, isteği'nin değişmesine izin ver ki, böylelikle tüm dünya, Allah'tan başka hiçbir kuvvet yoktur a Yakininden başka elinde hiçbir şeyi olmayan, ve bununla zafer kazanacak olan ve bu dünyanın daha önce hiç görmediği en kötü zorbaları mağlup edecek olan, bir kaç mazlum insan görsün.

24 Ahmed el Hasan 23 Bu amelsiz alimler diyecektir ki; aslında bazıları çoktan demiştir: "Ahmed el Hasan'ı öldürün. Zira o, alimler hakkında konuşuyor." Evet, o alimler hakkında konuşuyor çünkü o Allah Resulü'nün sünnetini eski haline getirmek istiyor. Ve hangi alimlerdir onlar? Onlar hakktan bir şeye çağıranlarla kavga edenlerdir. Öyleyse, ben onları bugün hakkın tamamına çağırırken, Nebiler ve Elçiler in tarihi'ne, İmamlar ve Vasiler in tarihi'ne, Muhammed (s.a.a) ve Ali nin (a.s) tarihi'ne, Hüseyin (a.s) ın tarihi'ne, İmam Mehdi (a.s) ın tarihi'ne, İsa (a.s) ın tarihi'ne çağırırken, bu nasıl olacaktır? İsa (a.s) demiştir ki: Hizmetçim iki elim, bineğim iki ayağım, yeryüzü yatağım, taşlar yastığımdır. Isınmam kışın güneşin doğması ile, ışığım gece ay ile olur. Azığım açlık, sloganım korku, kıyafetim palas, meyvem ve sebzem, yaban ve sığırlar için biten şeylerdir. Yokluk içinde uyur, yokluk içinde kalkarım. Buna rağmen yeryüzünde benden daha zengin birisi yoktur. Ben Allah'tan kolaylaştırma ve hazırlık olmadan, Hakkın tamamına, mutlak Hakka çağırmaya gelmedim. Allah (s.v.t) sizlere o amelsiz alimlerin hakikatini bilinir kıldı. O (s.v.t), haktan bir şeye çağıran alimleri gönderdiğinde, amelsiz alimler onları öldürerek ve sınır dışı ederek onlara zulmetti. Onların kimliklerini yok ettiler, öldürmek ve sınır dışı etmek için zorbaların yolunu açtılar. Ve onlar, yanı başınızda idi; Seyyid Humeyni, Seyyid Muhammed Bakır Sadr ve Seyyid Muhammed Muhammed Sadık Sadr. Kör olan, hakkı görmeyen ya da bakmayan bir gözdür. Sizi içine düşürdükleri bu tuzak nedir ey insanlar? Her daim bir Nebi, Vasi ya da hak yolunda amel eden bir alimi öldürmeye kastetmeniz ve yanlış yola götüren amelsiz dalalet alimlerinin safında yürümeniz hangi mantığa uyar? Ve sonra onlar onu bertaraf edince de, bağrınıza vurur, göz yaşı döker, menfur ve kerih olan pişmanlığınızı sergilersiniz. Sonra siz her seferinde tekrar aynı hatayı yapıyor, sapkın amelsiz alimleri takip ediyorsunuz. Aynı yılan her seferinde sizi aynı delikten sokuyor. Uyanın Ey Uyuyanlar! Uyanın Ey Ölüler! Benim konumumu ve İsa (a.s)'ın bahsettiği amelsiz alimlerin konumlarını biliyor musunuz? O zaman gelin bu örneği İsa (a.s)'dan dinleyelim: Üzüm bağı sahibi olan biri vardı. Bağını bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı. Bağbozumu yaklaşınca, üründen kendisine düşeni almaları için yardımcılarını bağcılara yolladı. Bağcılar adamın yardımcılarını yakalayıp, öldürdüler. Daha sonra bağ sahibi, 'Oğlumdan çekinir, bağı ve meyveleri ona teslim ederler.' diyerek bağcılara onu yolladı. Ama bağcılar adamın oğlunu görünce

25 24 Hutbeler ve Bildiriler birbirlerine, 'Bu onun tek oğlu ve varisidir; gelin, onu öldürüp mirasına konalım.' dediler. Ve o bağa el koyanlar, amelsiz alimler ve bağın sahibi de, İmam Mehdi (a.s)'dır. Ve O (a.s)'ın gönderdiği yardımcılar da, öldürülen ve sürgün edilen, amel eden alimlerdir. Esasen, onun oğlu da, size seslenendir: Uyanın Ey Uyuyanlar! Uyanın Ey Ölüler! Uyanın! [Diriler ile ölüler de bir olmaz. Allah dilediğine işittirir. Sen kabirde bulunanlara işittirecek değilsin.] {Fatır:22} Uyanın Ey Uyuyanlar! Uyanın Ey Ölüler! Zira bu amelsiz alimler kendi dünyaları uğruna, Harun un dünyası uğruna Musa bin Cafer el Kazım (a.s)'ı zindana atarak öldürmek istiyolar. Uyanın Ey Uyuyanlar! Uyanın Ey Ölüler! Onları takip etmeyin ve onlarla birlikte cehennemin derin kuyularına düşmeyin. Allah (s.v.t)'ya dönün, zira O (s.v.t) ne yaptıysa, Irak'ta ve dünyada da ne yapıyorsa, yeryüzündeki insanların buna kulak vermesini ister ki, belki hakka hidayet olunurlar. Allahu Teala buyurmuştur ki: [İnsanların kendi ellerinin (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları işler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad meydana çıktı ki, Allah, işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara taddırsın. Olur ki (küfürden ve işledikleri günahlardan tevbe ederek) dönerler.] Ve Allahu Teala buyurdu: {Rum:41} [Andolsun, dönsünler diye biz onlara (ahiretteki) en büyük azaptan önce (dünyadaki) yakın azabı elbette tattıracağız.] {Secde:21} Ve Allahu Teala buyurdu: [Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye onları azaba uğrattık.] {Zuhruf:48}

26 Ahmed el Hasan 25 Ve Allahu Teala buyurdu: [Andolsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. Belki doğru yola dönerler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık.] {Ahkaf:27} Allah'a dönün, Hakka dönün, Allah'ın Kitabına ve o Kitabın ehli'ne dönün. Zira, hakka dönüşünüz; bu dünya ve ahiretiniz için; bu dünyanın ve ahiretin azabından selametiniz için en hayırlısıdır. Ve kurtuluşunuz için başka seçeneğiniz yoktur, zira bu, O (s.v.t)'nın destekçilerinin muzaffer olacağı, Allah'ın günüdür. [Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, Müminlerin Emiri (a.s) dedi: insanlar (onun dinine) dönsünler.] {Zuhruf:28} Benden sonra öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda haktan daha gizli, batıldan daha aşikar bir şey olmayacak. Allah ve Resulüne yalan söylemekten daha fazla artıp yayılan bir şey olmayacak. O zaman halkına hakkıyla okunduğunda Kur'an'dan daha rağbetsiz ve tahrif edildiğinde ise ondan daha rağbetli şey olmayacaktır. Ülkelerde maruftan daha münker ve münkerden daha maruf şey olmayacaktır. Kur'an'ı yüklenenler onu atmış ve hıfzedenler onu unutmuş olacaktır. O günde Kur'an ve ehli kovulmuş iki sürgün, beraber yolculuk eden iki yoldaş olacak; fakat hiç bir kimse onlara yer vermeyecektir. O zaman da Kur'an ve ehli insanlar içindedir; fakat onlarla değil; insanlarla beraberdir, fakat birlikte değil... Çünkü bir araya gelseler bile dalalet hidayete uymaz. Bu halk ayrılık üzere birleştiler ve birlikten ayrıldılar Sanki kitabın önderleri onlar da, kitap onların önderi değildir. Onların yanında kitabın ancak adı vardır; sadece yazısını tanırlar, Bundan önce de salihlere her türlü zulmü reva görenler onlardı. Salihlerin Allah'a karşı doğruluklarına yalandır dediler, iyiliklerine kötülükle mukabele ettiler. [Nehc'ül Belağa/Hutbe:147] Ey müminler, bu günler Hac günleridir. O zaman Haccınız mübarek olsun. Kabe'ye gitmiş olsanız da, ya da evlerinizde oturuyor olsanız da, eşit şekilde, Haccınız mübarek olsun. Zira evlerinizde de olsanız, sizler hacılarsınız, çünkü Allah'ın evi sizin kalplerinizdedir. Esasen, Allahu Teala haccı insanlar üzerine, biatlarını arz etsinler ve Al-i Muhammed'in (a.s) Kaim'ini desteklesinler diye farz kılmıştır.

27 26 Hutbeler ve Bildiriler Peki, Al-i Muhammed'in (a.s) Kaim'ine yüz çevirenler, kime biatlerini ve desteklerini takdim edeceklerdir? Size hakkı söylüyorum, onlar ölüdür ve yaşamıyorlardır. Ve ne zaman dirileceklerini de bilmezler. Ve Cahiliye insanları da Hac'ca giderdi: [Onların, Kâ'be'nin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. Öyle ise (ey müşrikler) inkar etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı.] Ve bugünküler, dünküler gibidir: {Enfal:35} [Şüphesiz zulmedenler için (önceki müşrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler.] {Zariyat:59} Şüphesiz, Allah, o azaptan yüz çevirenleri uyarmıştır. Ve o uyaran kişi de masumdur: [Andolsun, biz onlardan azabı belirli bir süreye kadar geciktirsek, o zaman da mutlaka "Onu ne alıkoyuyor?" derler. İyi bilin ki, azap onlara geleceği gün, kendilerinden bir daha uzaklaştırılmaz ve alay etmekte oldukları şey, kendilerini çepeçevre kuşatmış olur.] {Hud:8} Hamd sadece, sadece ve sadece Allah'a mahsustur. Allah ım, hamd ve minnettarlık Senin üzerine olsun. Allah ım, ben Kitap ve ya İman bilmezdim, Sen öğrettin. Allah ım, ben yanlış yola yönelmiştim, Sen hidayet ettin. Allah ım, ben yolumu kaybetmiştim, Sen yolu gösterdin. Allah ım, ben hastaydım, Sen tedavi ettin. Allah ım, ben çıplaktım, Sen giydirdin. Allah ım, ben açtım, Sen besledin. Allah ım, ben susuzdum, Sen su verdin. Allah ım, ben fakirdim, Sen zenginleştirdin. Allah ım, ben yetimdim, Sen korumana aldın. Sana şükretmede takâtsiz kalırım. Çünkü Senin verdiğin hariç başıma gelen başka bir hayır yoktur. Senin haricinde kimse şerri benden defetmedi. Öyleyse, hamd olsun Sana, bu Senin vechinin cömertliği, cemalinin ihtişamıdır.

28 Ahmed el Hasan 27 Allah ım, Muhammed ve Al-i Muhammed'e salat eyle ve kalbimin duyularını senin zikrine aç ki, Senin vahyini anlayayım ve emrine tabi olayım ve nehyettiğinden sakınabileyim. Allah ım, Muhammed ve Al-i Muhammed'e salat eyle ve benden yüz çevirme ve beni fazlınan esirgeme ve beni afvından mahrum etme. Beni, Senin dostlarına dost, düşmanlarına düşman yap. Bana Senden korkmayı bahşet, Sana rağbet etmeyi, emrine teslim olmayı, Kitabını tasdik etmeyi ve Peygamberi'nin (s.a.a) yolunu izlemeyi ihsan et. Allah ım, yürüyüşümü Senden öğrenmemde sabit kıl, sessizliğimi tefekkür, konuşmamı zikir kıl. Ve benim büyük günahımı bağışla ve beni Hakk ehli olan babalarıma kat. Ve evvelde ve ahirde, zahirde ve batında tüm övgüler Sanadır. Allah ım, selamımı, Senin mansur (desteklenmiş) ve musedded (korunmuş), haşir (toplayıcı) ve naşir (uyarıcı) olan Resul ün, Muhammed (s.a.a)'e gönder. Ve ben Sen'den ve ondan (s.a.a) Senin Veli'n ve onun mazlum oğlu Muhammed bin Hasan (a.s)'dan olan risaleti tebliğ etmede gösterdiğim kusurlar için özür ve mağfiret diler ve Sana tövbe ederim. Salavatın, o'nun ve onun tahir babalarının üzerine olsun. Allah ın selamı, rahmeti ve bereketi yeryüzünün doğu ve batısındaki mümin erkek ve kadınların üzerine olsun. Ahmed el Hasan Zilkade 1427 Hicri Kasım 2006 Miladi

29 28 Hutbeler ve Bildiriler HAVZA ÖĞRENCİLERİNE HUTBE Rahman ve Rahim olan Allah ın Adıyla Allah a imtihanından ve büyük mükafatlarından dolayı hamd olsun. [Ve içlerinden bir topluluk: «Ne diye Allah'ın helak edeceği veya çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme nasihat veriyorsunuz?» dediği vakit onlar dediler ki: «Rabbiniz tarafından mazur sayılmamız için, bir de bakarsınız belki Allah'tan korkar sakınırlar diye.» Kendilerine yapılan nasihatları unuttukları vakit, o kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulmedenleri de yaptıkları kötülükler sebebiyle şiddetli bir azaba uğrattık.] {Eraf: } Necef i Eşrefte ve Kumda olan Elmi Havzanın talebelerine, ve bu dünyadaki her noktaya: Kendinize karşı adil olun, ve kalplerinizi hikmete doğru çevirin, ve sözlerim üzerinde adil birinin düşündüğü şekilde, iyice düşünün, ve Al-i Muhammed i ihmal etmeyin zira o Arşa dayanmakta, şöyle diyerek: Rabbim, beni himaye edeni himaye eyle, beni ihmal edeni de ihmal et. Hidayete götüren hangi iki önemli şeye tutunmuşsunuz, Kurana mı, Ehlibeyte mi? Kendinize sordunuz mu? Kurana gelince, onu terkettiniz ve ona arka çevirdiniz ve kendi kefenizde onu en hafif şey yaptınız. Ehlibeyte gelince, onların Yamani hikmetini ve ilahi rivayetlerini saman gibi rüzgarlara savurdunuz. Ve sizler kendi arzularınıza uygun olanı kabul ettiniz, hatta onun ravileri çok az sayıda olsa da, ve sizler kendi fikirlerinize zıt olanı terkettiniz, hatta o onlardan (a.s) sıkça rivayet edilse de. Siz söylüyorsunuz ki, onların beni tarif ettiği hadisler delil değildir, ve Allah Resulünün (s.a.a), İmamları ve Mehdileri zikrettiği vasiyeti delil değildir, ve Kuranın ve semavi yolların ilmi delil değildir. Böylece, Muhammed, Kuran ve Ehlibeyt sizin ölçeğinizde nasıl da hafifler, ve onlar sizin düşüncelerinizde nasıl da zayıflar. Ve size hakkı söylüyorum, Tevratta yazılmış, [Rabbe, güven bütün kalbinle, ve kendi kavrayışına bel bağlama. Yaptığın her işte RAB'bi an, O senin yolunu düze çıkarır. Kendini bilge biri olarak görme, Ve Kuranda, RAB'den kork, kötülükten uzak dur.] {Özdeyişler, bölüm 3, özd.5-7}

30 Ahmed el Hasan 29 [Bizim uğrumuzda cihad edenlere gelince, elbette Biz onlara (Bize ulaştıran) yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, her zaman iyi davrananlarla beraberdir.] {Ankebüt:69} Siz diyorsunuz ki, Biz adil kimselerin şahitliğini kabul ediyoruz, öyleyse, işte Allah bana şahitlik ediyor, ve Muhammed (s.a.a) bana şahitlik ediyor ve Ali, Emirül Muminin (a.s) bana şahitlik ediyor, Fatımatüz-Zehra (a.s) bana şahitlik ediyor, ve Hasan (a.s) bana şahitlik ediyor, ve Hüseyin (a.s) bana şahitlik ediyor, ve Ali bin Hüseyin ve Muhammed ve Cafer ve Musa ve Ali ve Muhammed ve Ali ve Hasan ve Muhammed (a.s) bana gerçek müminlerin gördükleri yüzlerce rüyalarla şahitlik ediyor. Şimdi, siz onların şahitliğini, onların sözlerini ve sizler için olan tavsiyelerini Kabul etmiyor musunuz? Onlar size söylemediler mi ki, onlar (a.s) hak sahibi geldiği zaman, onun çevresinde toplanacaklar diye? Ve onlar (a.s) buyurdular, Eğer, bizim bir kişinin çevresinde toplandığımızı görürseniz, o zaman silahlarınızla bize doğru gelin. (Gaybeti-Numani, sayfa 197) Siz diyorsunuz ki, Şeytan Allah Resulü Muhammed i (s.a.a) taklid ediyor. [Andolsun ki, pek ağır, pek çirkin bir iddiaya cüret ettiniz. Az daha o yüzden gökler çatlayacak ve dağlar yıkılıp yerlere geçecek.] {Meryem:89-90} Ve Allah buyuruyor, [Ve bunu şeytanlar indirmedi, bu onlara hem yaraşmaz, hem güçleri yetmez.] {Şuara: } Böylece, eğer şeytan Kurandan bir harf bile okuyamıyorsa, o nasıl Muhammed i (s.a.a) taklit edebilir, mademki o (s.a.a) bütün Kurandır? [Sor onlara ki: «Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan; fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?»] {Muminun:88} Melekut-i Semavatın ve Yerin saltanatı kimin elindedir? Siz bir kere, Melekutun Şeytanın elinde olduğunu söyleyerek Allah a karşı insaflı olmuyorsunuz, ve siz Allah Resulünün (s.a.a) hürmetini ihlal ediyorsunuz. Ve güç ve kuvvet Yüce ve Büyük olan Allah iledir. Siz insanları aşağılıyor ve onlara söylüyorsunuz ki, Sizler Allah Resulünü (hayatta) gördünüz mü ki, rüyada onu tanıyabile sizin? SubhanAllah, İmam Sadık (a.s) ın zamanında Allah Resulünü görmüş birisi varmıydı ki, böylece İmam Sadık (a.s) söylerdi ( Herkim rüyasında Allah Resulünü görmek istiyorsa, şöyle ve böyle yapsın )? Ve bu manada birçok rivayet vardır, bunun için Dar üs

31 30 Hutbeler ve Bildiriler Selam ve başka rivayet kitaplarına başvurabilirsiniz. Diyorsunuz ki, rüya sadece onun sahibi üzerine delildir, ve siz böylece Allah Resulünü (s.a.a) Melekut Aleminde görmüş ve duymuş ve onun (s.a.a) tarafından hakkın bildirildiği, adil müminin şehadetini reddediyorsunuz. O zaman sizler onun bu cismani alemde gördüğü ve duyduğu gerçekle bağlı şehadetini nasıl kabul ediyorsunuz? [Öyle ise bu çok insafsızca bir taksim/bölgü.] {Necm:22} İmam Hasan el-askeri (a.s) tarafından rivayet edilmiş bir hadiste, Fazıl bin el- Harisin onu rüyasında görmesinden ve ona söylediği şeyi söylemesinden sonra, o (a.s) şöyle buyurdu, ( Bizim, uykudayken (söylediğimiz) sözler, uyanık iken söylediklerimizin aynısıdır. ) (Safinat el-bihar, cilt 10, s.199) Allah Resulü (s.a.a) Halid bin Said el-emevinin imanedişini, o rüya gördüğü için kabul etmedi mi? Allah Resulü (s.a.a), rüyasında Musanın (a.s), kendisine Muhammed in (s.a.a) hak olduğunu söylediği yahudi adamın imanedişini kabul etmedi mi? İmam Riza (a.s) Vakifiyenin imanedişini, onların, onun (a.s) hak olduğunu rüyalarında gördükten sonra kabul etmedi mi? İmam Hüseyin (a.s) Vahab Nasraninin imanedişini, o rüya gördüğü için kabul etmedi mi? İmam Mehdinin (af) annesi Narkis İmam Hasan el-askeriye (a.s) gördüğürüyadan dolayı gitmedi mi? Onlar böyle yapmadı mı, onlar böyle yapmadı mı...? Allah tan geldik ve dönüşümüz O nadır. Sizin kefenizde bu dünya ne kadar ağırdır, ve sizin arzu ve düşüncelerinizde Melekut-i Semavat ne kadar da hafiftir? Eski ümmetlerin kendi nebileriyle (a.s) olan durumlarını düşünüp taşının. Kendinize karşı adil olun ve kalbinizi hikmete doğru açın. Sizlere tavsiye ediyorum, sizleri uyarıyorum, Hüseyin (a.s)ın (hayat) sayfasını tavsiyeme bir kapı olarak açın, belki aranızdaki bu şahıs sağduyusu olan ve kendini cehennem kuyusunda fenaya uğramaktan koruyan aklı başında birisidir. Hüseyin (a.s) Allah ın (s.v.t) arşı için olan kurbandır, ve eğer onun (a.s) kanının pahasına olmasaydı, bu ilahi dinin açıkça bir yolu olmazdı, ve ahirzamanda İlahi Adalet Devleti kurulmazdı. İmam Hüseyin (a.s) gösterdi ki, bu ilahi din yalnızca onun mukaddes kanı pahasına kalacak. Böylece eğer Hüseyinin (a.s) Kerbela toprağına dökülmüş kanı pahasına olmasaydı, nebilerin ve elçilerin çabaları boşa gidecekti, ve Muhammed in (s.a.a) ve Alinin (a.s) ve Fatımanın (sa) ve Hasanın (a.s) çabaları boşa gidecekti. Ve Hüseyinin (a.s) evlatlarından olan İmamlar (a.s) ilahi din, ilahi vilayet ve Hakimiyetullah kanunlarını inşa edemezlerdi. Ve eğer herkim İmam Hüseyin (a.s) ı sadece insanların ona ağlamaları için öldürülmüş bir İmam yapmaya çalışıyorsa, o Hüseyin (a.s) ın kanını akıtanların ortağıdır, ve o kimse şimdiki zamanda Hüseyin (a.s) ı öldürmeğe çalışanlardandır.

32 Ahmed el Hasan 31 Kerbelada Hüseyin (a.s) şeytanla (l.a) ve onun tüm kötücül sembolleriyle yüzleşti. Hüseyin (a.s) İslam ümmetine egemenlik eden ve Allah ın (s.v.t) hakimiyetini ihlal eden liderlerle yüzleşti, ve Hüseyin (a.s) amelsiz alimlerle yüzleşti, Şüraih Kadı, Şebt bin Rebi, şimr bin Zilcevşen, ve onlar gibileriyle. Ve onlar yüzleşme aşamasındaki en tehlikeli halkalardı, çünkü onlar kendilerini haksızca ve sahtekarca dindarlık elbiseleriyle örtmüştüler, ve zulüm ve taklitle, insanları Hüseyin (a.s) a karşı Muhammed (s.a.a) in kılıcını kullandıkları düşüncesine sokarak kandırıyorlardı. Ve onlar Allah (s.v.t) adına yalan ve iftira üretmekle ilahi dinin temsilcileri olduklarını iddia ediyorlardı. Ve Ehlibeyt (a.s) onlarla ilgili söyledi ki, onlar onun kılıcını sağ elleriyle çıkardılar ve onu ona karşı kullandılar. Ve Kerbelada Hüseyin (a.s) bu dünya ve onun süsleriyle yüzleşti, ve Allah a (s.v.t) ahdini tamamlayan çok az kişi dışında hiçkimse onu (dünyayı) bırakmadı ve hiçkimse Hüseyin (a.s) ın ve nebilerin ve elçilerin kervanına, ve hakkın ve nurun kervanına katılmadı. Ve Kerbelada, Hüseyin (a.s) BEN le (Ego) yüzleşti. Ve Hüseyin as dan sonra bu yüzleşmenin şovalyesi, ve bu kaos üzerine gidenlerin en iyisi, suyu fırlatan ve Kurandan {Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, onları öz canlarına tercih ederler} (Haşr:9) ayetinin altını çizen el-abbas bin Ali (a.s) dı. Ne ihtiyaçtı el-abbasın (a.s) ihtiyacı ve ne tercihti diğerlerini kendine tercih etmesi?! O tercihi veya o hususu nasıl sözlerle tarif edelim ki?! Ve Kerbelada, Hüseyin (a.s) İblisle (l.a) yüzleşti, Ademoğullarının, onları doğru yoldan saptıran ve cehennem ateşinin uçurumuna düşüren eski düşmanı. Ve Hüseyin (a.s) ve onun şiaları (a.s) bu yüzleşmede galip oldular. Zalim hükümdarlara gelince, Hüseyin (a.s) onları öldürdü ve insanların hakimiyetinin geçersizliğini tüm yönüyle açıkladı, isterse bu onlar arasında şura (seçimler) yoluyla olsun, isterse de insanlar tarafından atama yoluyla olsun. Ve Hüseyin (a.s) açıkladı ki, hakimiyet Allah ındır, çünkü O (s.v.t) Mülkün Sahibidir, böylece (yalnızca) O (s.v.t) tayin edebilir ve insanlar onun tayinini kabul etmek zorundalar. Ve herkim Allah ın (s.v.t) atamasını reddederse, Allah a (s.v.t) secdeyi reddetmiştir, iblis gibi, Allah ona lanet etsin, o zaman ki, o Allah ın Yeryüzündeki halifesi Ademin (a.s) atanmasına itiraz etti, ve ona itaat etmeyi ve boyun eğmeyi reddetti. O halde, iblisin, çağrısıyla sizi etkilemesine izin vermeyin ve onun vaadine aldanmayın. Allah buyurdu, [De ki: «Ey mülkün sahibi Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de onu çeker alırsın, dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır Senin elindedir. Muhakkak ki, Sen her şeye kâdirsin.] {Ali-İmran:26} Ve amelsiz alimlere gelince, Hüseyin (a.s) onları açığa çıkardı ve onların kara ve kirli yüzlerinden kutsiyet maskesini düşürdü, ve Kerbelada Hüseyin (a.s) ın duruşu

33 32 Hutbeler ve Bildiriler hakkın, adaletin ve tevhidin duruşu olarak kaldı, ve dileyen kimse onu her çağda kulanıyor ve onun aracılığıyla sahte kutsiyet maskesi arkasından yalnışa sürükleyen amelsiz alimlerin çirkin yüzlerini görüyor. Bu dünya ve süsüne gelince, Hüseyin (a.s) ve ashabı onu terketti ve hakikat kervanıyla birlikte ilahi nura doğru yürüdü, ve bu Hüseyin (a.s) tarafından, onun mukaddes kanıyla; sözle değil, amel ile inşa edilen ikinci duruştu. Böylece o (a.s) kendi ameliyle gösterdi ki, bu dünya ve ahiret yurdu insanın kalbinde bir arada bulunmayan iki hasımdır. Böyle ki, eğer onlardan biri insanın kalbine girerse, diğeri (orayı) terkeder. Ve eğer insan onlardan birine doğru giderse, diğerinden uzaklaşır. Böylece, herkim Allahı (s.v.t) ve ahiret yurdunu dilerse, bu dünyayı bırakmaktan başka bir seçeneği yoktur. BEN e gelince, şunu söylemek yeter ki, bir kimsenin cömertçe kendi canını vermesi, nihai cömertliktir. Kerbelada BEN le çokça savaşıldı ve insanlık Kerbelada BEN üzerinde zafer kazandı, herbir hak sahibi insana kendi haklarını veren, adil ilahi mizanla/ölçekle inşa edilmiş zafer, Hüseyin (a.s) ve onun ashabı (a.s) tarafından, onların kanları pahasına doğrulanmış şehadet ölçeğidir, ki Allah tan başka ilah yoktur. İblise gelince, Allah ona lanet etsin, Kerbela savaşında, Hüseyin (a.s) onun ellerini ve ayaklarını zincirledi, ve onun göğsüne mızrak ekti. Böylece o hala kendi kanına boyanmış haldedir, onu vurmuş olan o büyük müsibetin acısı içinde bocalıyor, taki, Kaim (a.s) Kufe mescidinde onun boynunu vuruncaya kadar... Hüseyin (a.s) İlahi Adalet Devleti için kaldırım döşedi, sanki Hüseyin (a.s) Kerbelada, onun evlatlarından olan Kaimin (a.s) yönetmesi için katledildi, ve sanki Hüseyin (a.s) İlahi Adalet Devleti için ve Allah (s.v.t) nın Mülkü için kurban edildi, [Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.] {Saffat:107} Ve hakeza bu yol, bu kurban ediliş Allah a (s.v.t) giden yolda, alametlerin en berrakıydı, ve sapkın amelsiz alimler asırlar boyu Hüseyin as ı ne öldürebildiler nede silip atabildiler, ve o hala kalıyor ve hakkı talep edenler için gökyüzünde herzaman bir bayrak olarak kalacak. Ve bizler, eşeklerin sesleri geldiği zaman, Hüseyin (a.s) için korkmuyoruz, Allah buyurdu, [Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, ciltlerle Ve Allah (s.v.t) buyurdu, kitap taşıyan eşeğin haline benzer.] {Cuma:5} [Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir.] {Lokman:19}

34 Ahmed el Hasan 33 ve ya amelsiz alimlerdir ki, onlar Hüseyin (a.s) ı öldürmeğe karar vermişler, o yüzden dediler ki, Hüseyin (a.s) hakimiyetunnası destekledi, halbuki o (a.s) hakimiyetunnası inkar etmek ve hakimiyetullahı inşa etmek için öldürüldü. Ve onlar, davranışları ve onu (a.s) temsil ettiklerini iddia ederek diyorlar ki, Hüseyin (a.s) Amerikalıları öneriyor ve onlar onu (a.s) temsil ediyor, halbuki o (a.s), hayatının son anına kadar zulüm ve fesadın yüzüne kılıcını kaldırarak, onu reddetti. Ve onlar dediler ki, Hüseyin (a.s) Amerikanın özgürlük ve demokrasisini destekliyor, halbuki Hüseyin (a.s) Allah ın kuludur ve Allah a ibadetten, Onun (s.v.t) emir ve düzenlerine boyun eğmekten başka birşey bilmiyordu. Bu amelsiz alimler Hakimiyetullahı inkan ettiler ve demokrasiye inandılar, Amerikanın demokrasisine, ve onu özgürlük adlandırdılar. Ve size hakkı söylüyorum, Amerika özgürlüğünü ve demokrasisini destekleyen o amelsiz alimler özgür insanlardır, zira onlar Allah ın kulu olsaydılar, Allah tan utanırlardı. Hüseyin (a.s) ve onun pak ataları ve evlatları (a.s) tarafından bilinen özgürlük tağuta köleliği inkar etmek ve Allah a (s.v.t) köleliğe iman etmektir, [Artık her kim Tağut'a küfredip Allah'a iman ederse, işte o, en sağlam kulpa yapışmıştır.] {Bakara:256} Kendinize karşı insaflı olun ve kalplerinizi hikmete doğru döndürün. Hüseyin (a.s) ın suikastine ortak olmayın, riya, yalan ve batıl içinde (binbir) bahanelerle göğüslerinize vurmayın ve elbisenizi yırtıp gözyaşı dökmeyin, Hüseyin (a.s) için ezadarlık yapmayın, zira bununla Hüseyin (a.s) ı yeniden öldürüyorsunuz, yapmayacağınız şeyi söylemeyin, [Ey imanedenler, niçin yapmayacağınız şeyi söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük öfke ile karşılanır.] {Saff:2-3} Eğer sizler Hüseyin (a.s) için ezadarlık yapmak istiyorsanız, o zaman onu, bedenlerinizden önce ruhlarınız yapsın ve gözyaşlarınızdan önce kanlarınız ona ağlasın. Görmüyor musunuz ki, bu dünya yüz çevirmek üzere, ve ahiret yaklaşmak üzere. Karaya ve denize Allah ın yarattıklarının en şerlileri, en fasıkları ve zalimleri, Amerikalılar ve onların inkarçı yandaşları hükmetmekte, [İnsanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat meydana geldi (ki Allah) yaptıklarının bazısını kendilerine tattırsın ki vazgeçsinler.] {Rum:41} İslamın hürmeti çiğnendi, ve İslamla genine boluna savaşıldı, (yapmadıkları) daha ne (kaldı)? Eğer siz içten ve dürüstçe Hüseyin (a.s) a Keşke seninle olsaydık, ve

35 34 Hutbeler ve Bildiriler büyük bir zafer kazansaydık diyorsanız, o halde Hüseyin (a.s) burda sizin aranızda, evladı İmam Mehdi (a.s) la birlikte, sizi görüyor ve amellerinizi gözetliyorlar, desteğinizi bekliyor ve sizi çağırıyorlar, Bizi ihmal mı edeceksiniz, ve bizi desteklemekten yüz mü çevireceksiniz? Allah bize yeter, ve O yardım edenlerin en iyisi. Şimdi, siz Al-i Muhammed i (a.s) ihmal etmeniz için takiyeyi mi bahane edeceksiniz, veya bu (ihmaliniz) sayınızın ve teçhizatınızın azlığından mı dolayı? Talut, Calutun ordusuyla, onların geniş boyutlu ordusuna ve büyük ölçekte teçhizatına karşın sayı ve teçhizat kıtlığıyla savaşmadı mı? Muhammed (s.a.a) Bedirde sayı ve teçhizat kıtlığıyla savaşmadı mı, ve Allah (s.v.t) onları galip etmedi mi? Kuran size işittirmiyor mu, [Nice az bir topluluk, Allah'ın izniyle sayıca çok bir topluluğu yenmiştir. Allah sabırlılarla beraberdir.] {Bakara:249}? Ey İmam Mehdi (a.s) ı desteklemeyi ihmal edenler, sizler en büyük Deccal Amerikaya uyduktan sonra, bir tek yezid bin müaviyenin varisi (Allah onlara lanet etsin) Sufyaniye (Allah ona lanet etsin) uymayı mı bekliyorsunuz? O halde ateş vaat edilmiştir, [...kafirler için hazırlanan, çırası insanlarla taşlar olan] {Bakara:24} Ne diyeceksiniz? Biz Hüseyinin (a.s) yolunda ağladık ve göğüs vurduk mu? Hüseyin (a.s) ın cevapı gelecek sizlere, Sizler, benim kanımı akıtanların ortağısınız, zira sizler benim oğlum Mehdi ile savaştınız. Daha ne? Bizler tarafsız kalmayı seçtik mi? O zaman size cevap şudur, Allah o kavme lanet etsin ki, onu duydu ve ona razı oldu. Gelin, herbir makul kişi bir daha kendinedönüp baksın.zira şanslar, birer bulut gibi geçiyor. Eğer siz hakkı talep ediyorsanız, şimdiki zamanda Hüseyin (a.s) ı destekleyin ve korkmayın. [Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir.] {Ali-İmran:139} Bedeni öldürenlerden korkmayın, fakat korkun o Kimseden ki, hem bedene hemde ruha cehennem ateşinde azap vermeğe kadirdir. Eğer sizin kararınız Hüseyin (a.s) ı bu zamanda ihmal etmekse, ve eğer sizler kendinize karşı insafsız olmayı seçiyorsanız, sizi uyarıyorum ve sizi Allah ın (s.v.t) bu dünyadaki ve ahiretteki azabıyla uyarıyorum, ne bir mazeretiniz olacak, ne debir mazeret edeniniz. Ve ben, BEN den Allah a sığınırım, azabın acil gelmesi ve üzerinize nazil olması için yalvarmayacağım, hatta sizi gölgelediğini görsem bile. Ve ben, bin yıl da geçse inşaallah sabırlıolacağım, ta ki Allah emri sonuçlandırıncaya kadar, ki artık kaderimize yazmıştır.

36 Ahmed el Hasan 35 Ve ben sizleri Allah a şikayet etmeyeceğim, doğrusu, dedem Resulallah (s.a.a) şikayet edecek, çünkü o vasiyetinde beni, ismimi, soyumu ve özelliklerimi zikretti. Ve atalarım İmamlar (a.s) şikayet edecekler, çünkü onlar beni ismimle, kökenimle, özelliklerimle ve meskenimle zikrettiler. Ve Kerbelada, Allah için, babam ve benim için akıtılan Hüseyin (a.s) ın kanı sizlerden şikayetçi olacak. Ve Allah ın nebileri ve resulleri sizleri şikayet edecek Ve İsiah, Danyal, İsa, Yuhanna Berberi sizleri şikayet edecekler, çünkü onlar yıllar önce benim meselemi yeryüzü ahalisine açıkladılar. Ve zikredildiğim Tevrat, İncil ve Kuran sizlerden şikayette bulunacaklar. Hepsi (sizi şikayet edecek), hala beni ihmal ediyorsunuz. Ben sizin yaşamanızı istiyorum, ve sizin hayatta kalmanızı istiyorum, öyleyse kendi nefislerinize karşı beni destekleyin. Ne mutlu, kendini Rabbinin elleri arasında kurban edene. Ne mutlu, sarp yokuşa göğüs verene. Ne mutlu, Benden ötürü sendeleyip düşmeyene. Mübarek onlardır ki, yeryüzü sakinlerine göre garip ve delidirler, ve gökyüzü sakinlerine göre makuldurlar. Ve ben, BEN den Allah a sığınırım, Rabbinin elleri arasında olan fakir ve miskin kul, hakkı talep eden aklı başında herkesi, İbrahim as ın yaptığı gibi bir balta taşımaya ve Allah tan başka ibadet edilen tüm putları yıkmaya çağırıyorum, kendi içinde yatan BEN (Ego) dahil, ve Allah (s.v.t) yı çokça zikretmeye çağırıyorum, ve bilin ki, Onu (s.v.t) ne kadar çok zikrederseniz, ihmalkarları geçmeyeceksiniz, ta ki, Allah ın velisini destekleyip secde edenlerden oluncaya kadar, ve bu dünyaya olan itibarınızı azaltıncaya kadar... Ve bilin ki, ne kadar sakınırsanız sakının, siz hala ona isteklisiniz, ta ki, sarp yokuşa göğüs verinceye ve yakanızı bu dünyanın ve ahiretin ateşinden kurtarıncaya kadar, [Fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi. Bildin mi, nedir o sarp yokuş?] Eban bin Tağlib dedi, {Beled:11-12} (Ben İmam Ebu Abdullah as a sordum, Ruhum sana feda olsun, Onun (s.v.t) bu buyurduğunun anlamı nedir, [Fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi]? O (a.s) buyurdu, Allah ın, kendisine bizim velayetimizi ikram ettiği kişi, sarp yokuşa göğüs vermiştir, ve biz o sarp yokuşuz ve herkim ona göğüs verirse, hayatta kalır. O (a.s) sustu ve sonra bana dedi, Sana bu dünya ve içindekilerden daha hayırlı olan bir söz söyleyeyim mi? Dedim ki Evet, ruhum sana feda olsun. O (a.s) buyurdu, Onun (s.v.t) [O, köle azad etmektir.] (Beled:13) buyurduğuna ilişkin; insanlar hepsi cehennem köleleridirler, siz ve sizin ashabınız hariç, Allah sizleri, biz Ehlibeyt in velayetinden dolayı cehennem ateşinden azad etmiştir. ) (el-kafi, cilt 1)

37 36 Hutbeler ve Bildiriler Ve İsa (a.s) buyurdu, [Benden ötürü sendeleyip düşmeyene ne mutlu!] (Matta 11:6) Nefsinizi Rabbin elleri arasında kurban edin, böylece bugün ve yarın susuzluğunuzu giderecek bir bardak (su) elde edesiniz, [Muhakkak Biz, sana Kevseri'i verdik. Sen de Rabbin için namaz kıl ve İmam Riza (a.s) buyurdu, kurban kes!] {Kevser:1-2} (Ben, babam Musa bin Cafer as ın şöyle buyurduğunu duydum: Ben babam Cafer bin Muhammed den duydum: Ben babam Muhammed bin Aliden duydum: Ben babam Ali bin Hüseyinden duydum: Ben babam Hüseyin bin Aliden duydum: Ben babam Emirel-Müminin Ali bin Ebu Talipden (aleyhimusselam) duydum: Ben Peygamber (s.a.a) in şöyle buyurduğunu duydum: Ben Allah ın (s.v.t) şöyle buyurduğunu duydum: La ilahe illallah Benim kalemdir, herkim Benim kaleme girerse, azabımdan emandadır (korunmuştur). Sonra O bizi onun şartlarıyla çağırdı, ve ben onun şartlarındanım.) (Uyun Ahbar er-rıza (a.s), s.145) Ve size hakkı söylüyorum, ben de onun şartlarındanım. Ben sizlere İmam Mehdi (a.s) ın adıyla geldim, ve ben kendi isteğimi değil, esasen beni gönderen kimsenin isteğini talep ettim. Ve ben kendi şanımı değil, daha doğrusu onun şanını talep ettim. Ve herkim beni kabul etmiyorsa, beni gönderen babamı kabul etmiyor. Ve size hakkı söylüyorum, oğula hürmet etmeyen, onu gönderen babaya da hürmet etmiyordur. Babam İmam Mehdi (a.s) bana şu sözleri söylememi emretti, Ben Ali bin Ebi Talib (a.s) ın sağ elindeki bir taşım, o bir seferinde onu Nuh un gemisine yol göstermek için attı, ve bir seferinde İbrahimin, Nemrudun ateşinde sağ kalması için attı, bir seferinde Yunusun balinanın karnından çıkması için attı, ve onunla dağda Musayla konuştu, ve o (a.s) onu denizleri yaran asa ve Davud için zırh yaptı, ve Uhud savaşında onu kullandı, ve Sıffinde onu sağ eliyle büktü. Kulağı olan herkes duysun ki: Bu, Dabbetül-Arz dır (yeryüzü yaratığıdır) ki, insanlara konuşuyor, ve bu, gelmesi amaçlanan Ali bin Ebu Talip (a.s) dır, [Söylenen söz başlarına geleceği zaman, onlar için yerden bir dabbe çıkarırız, insanların ayetlerimize kesin inanmadıklarını kendilerine söyler.] {Neml:82}

38 Ahmed el Hasan 37 Allah ım, şahit ol ki, ben haberdar ettim, Allah ım, şahit ol ki, ben haberdar ettim, Allah ım, şahit ol ki, ben haberdar ettim. Rahman ve Rahim olan Allah ın Adıyla, Elif, Lam, Mim, Sad. Bu, kendisiyle uyarasın diye ve mü'minlere bir ihtar olmak üzere sana indirilen bir kitaptır; sakın bundan dolayı yüreğinde bir sıkıntı olmasın! Rabbinizden size indirilene uyun, O'nsuz başka velilere uymayın! Sizler pek az düşünüyorsunuz! Biz, nice memleketler helak etmişizdir ki, onlara baskınımız gece yatarlarken veya gündüz uyurken gelmiştir. Azabımız kendilerine geldiğinde: «Bizler, gerçekten zalimlerdik!» demekten başka bir iddiaları olmadı. Sonra kesinlikle, Peygamber gönderilen ümmetlere soracağız; kesinlikle gönderilen peygamberlere de soracağız; Soracağız da kendilerine karşı olup biteni mutlak bir ilim ile herhalde anlatacağız; çünkü Biz, her an onların yanındaydık. O gün tartı tam hakkiyle yapılacaktır. Artık kimin tartıları ağır basarsa, işte onlar, felâha ereceklerdir. Kimin de tartıları hafif gelirse, bunlar da ayetlerimize haksızlık etmeleri yüzünden, kendilerine yazık edenlerdir. Andolsun ki, sizi yeryüzünde yerleştirdik ve sizin için onda birçok geçim kaynakları yaptık. Siz, pek az şükrediyorsunuz. Ve andolsun ki, önce sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere: «Adem'e secde edin!» dedik; hemen secde ettiler, ancak İblis secde edenlerden olmadı.

39 38 Hutbeler ve Bildiriler Allah: «Sana emrettiğim halde secde etmene ne engel oldu.» dedi. «Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan.» dedi. (Allah) buyurdu: «Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın.» İblis: «Dirilip kaldırılacakları güne kadar bana mühlet ver!» dedi. Allah: «Haydi, mühlet verilenlerdensin.» buyurdu. İblis: «Öyle ise andolsun ki, beni azdırmana karşılık ben de onları saptırmak için her halde Senin doğru yoluna oturacağım. Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Sen de çoğunu şükredici bulmayacaksın.» dedi. Allah: «Çık oradan, yerilmiş, kovulmuş olarak! Andolsun ki, onlardan her kim sana uyarsa, kesinlikle cehennemi tamamen sizinle dolduracağım. {Arâf:1-18} Ahmed El Hasan 8 Rebiülevvel, Nisan 2005

40 Ahmed el Hasan 39 BAĞIŞLANMA HUTBESİ Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla; Hamd olsun Alemlerin Rabbi olan Allah'a. Allah'ım, Muhammed ve Al-i Muhammed'e salat et! {İnanıp salih ameller işleyenlerin ve Muhammed'e indirilene - ki o Rablerinden gelen haktır inananların ise Allah günahlarını örtmüş ve akıllarını ıslah etmiştir.} Muhammed:2 Bu Allah'ın Hüccetlerine inananların durumudur. Onlar başlangıçta Allah'ın kelamına inandılar ve iman ettiler. Ve sonra, onlarla amel ettiler ve üzerlerine olan Allah'ın Hüccetlerine iman ettiler ki, bu onlara Rablerinden gelen haktır. Ve böylece, Rabbin onlara mükafatı ise; {günahlarının örtülmüş ve akıllarının ıslah edilmiş} olmasıdır. Ve şimdi gelin; Allah'ın söylediği gibi {günahlarını örtmüş} e göre mi amel ediyoruz, kendimize bir soralım? Mümin kardeşiniz, Allah (s.v.t) tarafından temiz ve saf olarak tanımlanmıştır. Allah, sadece günahlarını silmemiş, ayrıca tüm günahlardan da uzaklaştırmıştır: {günahlarını örtmüştür}. Ve silmek demek; gizlemek ve örtmek demektir. Evet, sadece onları affetmemiş, ayrıca gizlemiş ve örtmüştür. Ve biliyor musunuz kimlerden örtmüştür? Meleklerden örtmüştür. Evet, yeryüzünden ve bu itaatsizliğe ve günaha şahit olan herşeyden gizlemiştir. Yani günah artık mevcut değildir ve sanki hiç olmamış gibi, artık hiçbir etkisi de yoktur. Onları yazan melek: Allah yazdığını ona unutturmuştur. Evet, yeryüzüne ve herşeye silmiştir. Gerçeğe cahil olanlar da der ki, kötü ameller ve günahlar, Allah tarafından affedilir fakat etkileri baki kalır. Ve bu insanlar, nefse örnek olarak tahta parçasını, günahlara örnek olarak da, tahtaya çakılmış çivi örneğini verirler. Ve derler ki, çiviler sökülse bile, etkileri baki kalır. Yani günahlar affedilse bile, etkileri kalır derler. Bu onların dedikleridir. Ben de diyorum ve size gerçeği konuşuyorum ki; yanılıyorsunuz. Bilmediğiniz bir şey hakkında niçin konuşuyorsunuz? Tövbekar kişinin suratına Cennetin Kapılarını neden kapatıyorsunuz? Tahtaya çivi çakan kişi, tahtanın yaratıcısı değil mi ki, tahtayı eski haline geri getiremesin? Halbuki, günahları bir tek O (cc) bağışlar. O, ruhu

41 40 Hutbeler ve Bildiriler yaratan Allah'tır ve herşeyi yapmaya kadirdir. O (s.v.t), ruhu eski haline döndürmeye muktedirdir. Eger kul, Allah'a tövbe ederse, Allahu Teala, yazıcı meleklerin ne yazdığını onlara unutturur ve yeryüzü, kulun işlediği hangi itaatsizliklere şahit olmuş olursa olsun, onları ona unutturur. Ve tövbesinde samimi olan kulunsa, işlemiş olduğu her bir suçun izini, ruhundan kaldırır. Evet, annesinin onu doğurduğu gün gibi olur, saf doğal. Suç yok. İz yok. Hatırlayan hiçkimse yok. Evet, Allah'ın bir lütfu olarak, Allah kulunun suçunu hatırlamasını sağlar, ondan bahsetmek için değil çünkü Allah bundan memnun olmaz. Bilakis, tekrar ona dönmesin ve böylece sık sık itaatsizliklerinin acısını çekerek, itaat edebilsin diye. Ve bundan dolayı, acısı sayesinde yükselsin diye. O zaman Ey Tövbekar; sen bugün, annenin seni doğurduğu gün gibi, saf doğalsın (fıtrat). Eğer yükselmek istersen, Gökyüzünün kapılarından hiçbir kapı yüzüne kapanmaz. Yakın olanlardan olmak istiyorsun, evet lütfen kapı senin için açık. Ki bu kapı, Rahman ve Rahim olan tarafından açılmıştır. Allah-u Teala, O'nu duymanı ve şeytanın çağrısını terk etmeni istiyor. Onun şu dediğine kanmayın: Sen kimsin? Sen kim oluyorsun da, yakın olanlardan olacaksın? Onun şu dediğine de kanmayın: Sen kim oluyorsun da yüksek mertebelere çıkacakmışsın. Ve eğer ona dönmek zorunda kalırsan, ona de ki: Ben zavallı, kusurlu bir fani ve günahkar bir kulum fakat benim Rabbim çok şefkatli, çok merhametli ve çok cömerttir. Rabbim bana inisiyatif ederek bana kapıları açtı. Böylece Allah'ın Hücceti'ne iman edenin durumu budur {günahlarını örtmüştür}. Ve artık, O'nun (s.v.t) nasıl örttüğünü bildik. Peki o zaman onların hakkını veriyor muyuz? O zaman, o temiz ve saf olanlara haklarını veriyor muyuz? Her biri ile nasıl ilgileneceğiz? Evet, her birimizin bilmesi gerekir ki, onun mümin kardeşi, Allah'a sevgilidir. Allah mümini ve onu seveni sever. Onun saf olduğunu bilmen ve Allah'ın onun günahlarını örttüğünü bilmen, senin de onu sevmen için yeterli midir? Allah'ın sevmesi, senin de onu sevmen için yeterli midir? Nebilerin ve Vasilerin onu sevmesi, senin de onu sevmen için yeterli midir? Meleklerin onu sevmesi, senin de onu sevmen için yeterli midir? Bir kelimeyle mümini incitmenin, Allah'ı memnun etmeyecek olması, onu incitmekten sakınman için yeterli midir? Allah'a en sevgili olan mahlukun, Allah uğruna sevenler (mümin kardeşlerini sevmek) olduğunu bilmen için yeterli mi, ki böylece yeniden başlayasın? Ey sevgi ile arınmış olan mümin ya da arınmış mümin kardeşlerine zarar vermenin terki ile arınmış olan mümin! Evet, bu

42 Ahmed el Hasan 41 senin yükselebilmen için sana farzdır. Kapılar senin için açıktır, o zaman şeytanın hilelerine başvurma. Hiç bir zaman müminleri sevmeyi terk etme ya da onları incitmemeyi ki, sana açılmış kapılar bir kez daha kapanmasın. O halde, O'nun (s.v.t) dediği {ve hallerini düzeltmiştir} gibi mi amel ediyoruz? Lütfedilen emniyetli dinden ve gerçek bağlılıktan mutlu muyuz? {De ki: Ancak Allah'ın lütuf ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır. } Maide:58 Materyalistik zafer de dahil olmak üzere, dünyevi şeylerden sıyrılmış olmayı, umursamıyor muyuz? Ve eğer materyalistik zafer, sadece Allah'ın ihsanı ve O'nun lütfu sayesinde kazanılsa, mutlu olacak mıyız? {Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez.} Hadid:23 Eğer biz böyleysek, o zaman {akıllarını ıslah etmiştir}'e örnek olmamız lazımdır. Evet, O (s.v.t); Kendi yargısına olan memnuniyet ve Kendi emrine olan itaat ile, onların akıllarını ıslah etmiştir. O (s.v.t), O'na olan adanmışlıkları ile, onların akıllarını ıslah etmiştir. O (s.v.t), Kendi Hücceti'nin elleri arasında çalışmaları ile, onların akıllarını ıslah etmiştir. O (s.v.t), O'na olan samimiyetleri ile onların akıllarını ıslah etmiştir. O (s.v.t), onların akıllarını ümit ve korku ile ıslah etmiştir. Bazı cahiller vardır ki, belki şöyle tahayyül ediyorlardır; O (s.v.t), onların akıllarını, bu dünyayı, onlara iyileştirerek ıslah etmiştir, yani materyalistik durumlarını. Sanıyorlardır ki, O (s.v.t), onların akıllarını, materyalistik durumlarla ıslah etmiştir. Çünkü bu dünya, onların ilimde gidecekleri en uzak nokta iken; akılları ıslah edilmiş olanlar içinse; bu dünyanın tümü cehalettir, ilmin mekanları hariç. Ve ilmin tümü (sana karşı) bir hüccettir, amel ettiğin hariç. Ve amelin tümü nifaktır (gösteriş içindir), samimi olanı hariç ve samimiyet (ihlas) büyük tehlikededir, ta ki insan sonunun nasıl olacağını görene kadar. Ve samimiyetse, kişi bakıp onun için (hayatını) neyin mühürlediğini görene kadar, büyük tehlikededir. Böylece onların akılları O'nunla (s.v.t) meşguldür. Ve aklın Allah ile meşgul olmasından başka daha ıslah edici birşey olabilir mi? Evet, esasen her kim böyle olduysa, O (s.v.t) {akıllarını ıslah etmiştir}. Selam olsun size Ey Müminler! Allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun. O'nun selamı ve salatı, zorluklara ve sıkıntılara sebat edenlerin üzerine olsun.

43 42 Hutbeler ve Bildiriler Ve selam, Allah'ın destekçilerinin üzerine olsun, gerçek ve içten. Onlar, Allah'a olan ahitlerini tasdik ettiler. Ve böylece Allah da, onların ahdini onayladı. Allah onlara, Enbiya ve Elçileriyle, yüksek mertebelerde ikamet etmeyi nasip etsin. Selam olsun size; ey ahirete, güvenli, huzurlu, Allah'ın sevdiği ve onunla hoşnut olduğu, emniyetli din ile, geçenler. Allah'tan sizlere, bizim meselemizde, şefaat etmesini ve biz fakir insanlar olarak, bu cansız karanlık dünyada kalmış olduğumuzdan, bizim için dua etmenizi dilerim ki, o zaman bizim yolumuz; ki o geçiş günü bizim için yazılmıştır; sizin geçtiğiniz o ışığa doğru olsun. Ey Allah'ım, bizi destekle ve Senin ihsan ve lütfunla ve Senin inisiyatif vermenle, Senin dinini desteklemek için bizi kullan. Rahman ve Rahim olan Allah ın Adıyla {Allah'ın zaferi geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbini yücelt ve O'ndan bağışlama dile. Çünkü O tövbeleri çok kabul edendir.} Nasr:1-3 Ahmed El Hasan

44 Ahmed el Hasan 43 BİLDİRİLER BANA SAĞ ELİM GİBİ OLAN KİŞİDEN BAŞKA YAMANİ YOKTUR! Bismillahirrahmanirrahim Hamd olsun Allah a. Hamd olsun göklerin ve yıldızların akışını ayarlayan, rüzgarları kontrol eden, şafağı ağartan, hükmü yöneten Mülkün Sahibine, Alemlerin Rabbine. Hamdolsun Allah'a! Onun huşu uyandıran dehşetinden gökler ve içindekiler titreyip ürperir; Yer ve sakinleri sarsılıp titrer; Deryalar ve sularında hareket edip yüzen herşey Hep birlikte heyecan ve kargaşayla kabarır. Allah ım, Muhammed ve Al-i Muhammed e salat eyle, Kahredici derinliklerde yürüyen gemilere. Bu gemilere binenler kurtulur, Onları terkeden boğulur, onlardan öne geçen dönektir, Onlardan geriye kalan, yok olmaya mahkumdur, Ve onlara bağlı kalan hak üzeredir. {Ey Muhammed! Şimdi sen, sana emrolunanı açıkça ortaya koy ve Allah'a ortak koşanlara aldırış etme. Şüphesiz biz, Allah ile beraber başka ilah edinen alaycılara karşı sana yeteriz. İlerde bilecekler.} Hicr:94-95 Allah doğru buyurmuştur. Biz Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz. Güç ve kuvvet yalnız Yüce ve Büyük olan Allah iledir. Sonsuz lanet, Al-i Muhammed'e (a.s) ve onların Mehdisi, Muhammed ibn el-hasan (a.s)'a ve onun Vasisine ve Vasisinin Vasilerine biat edip, dönenlerin üzerine olsun. Ve sonsuz lanet, Allah ile yaptıkları ahitlerinden dönenlerin hepsinin üzerine olsun, ki onunla onlar biat edip vaat ettiler ki, İmam Mehdi Muhammed ibn el-hasan (a.s)'ın Vasisini savunacaklar, o Vasiyi ki, sizlerin sırtları arasından geldi. {Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.} İsra:34 Ve İmam Muhammed ibn el-hasan (a.s), Natık-ı Kuran'dır, Kuran'a karşı gitmekten çok uzakdır! Böylelikle, akılsız mel un birinin sizi kandırmasına izin vermeyin. Ve esasen, İmam el Mehdi (a.s)'ın Ensarlarının arasında, her bir bireyin boynunda benim biatim vardır. Hiçbirini bundan azletmeyeceğim ve Kıyamet Günü bununla ilgili

45 44 Hutbeler ve Bildiriler onlara soracağım. Ve her kesin boynunda, ona bağlanmış bir ahit vardır ki, Zer Aleminde onlardan alınmıştır. Öyleyse her kim kendi biatinden döner ve Ahdi'ni ihlal ederse, şüphesiz Allah'ın laneti, Nebilerin ve Elçilerin laneti, Meleklerin ve Salihlerin laneti onun üzerinedir. Böylece bilin, ey insanlar! Bana benim sağ elim gibi olan kişiden başka Yamani yoktur ve benim meseleme çağırandan ve Allah'ın yoluna hidayet edenden başka ki, ben bu yürüdüğüm yolu babam İmam Mehdi Muhammed ibn el-hasan (a.s)'ın hidayeti ile yürümekteyim. Böylelikle eğer bir gün, sağ tarafımda olan kişi sağa ya da sola yaslanırsa, Bidat onun üzerine vuku bulacak ve o kişi kaybolacak ve Allah'ın doğru yolundan sapacaktır, ve cehennem yoluna çağıracak ve iblis (Allah'ın laneti üzerine olsun) ona vahyedecektir. Ve böylelikle onun (iblisin) insanlardan ve cinlerden olan lanetli askerlerine tabi olduktan sonra, onların söylediklerini söyleyiverir; {Ben ondan daha hayırlıyım. Beni bir ateşten yarattın, onu ise bir çamurdan}. Ve o yanlış yapanlar, nasıl bir dönüşle döndürüleceklerini bilecekler. İyi akıbet muttakiler içindir. Güç ve kuvvet yalnız Yüce ve Büyük olan Allah iledir. Al-i Muhammed den (AS) geriye kalan Sağlam Sütun İmam Mehdi nin (AS) Tüm insanlara olan Vasisi ve Elçisi Cebrail ile desteklenen, Mikail ile güçlendirilen, İsrafil ile zafer verilen Birbirinden Gelme Bir Nesil Allah her şeyi İşiten ve her şeyi Bilendir Ahmed el Hasan Hicri 5 Şevval 1424 Miladi 30 Kasım 2003

46 Ahmed el Hasan 45 MUHARREM BİLDİRİSİ Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla Hamd olsun Alemlerin Rabbi olan Allah'a. Allah'ın salat ve selamı, Muhammed ve Al-i Muhammed'in, İmamların ve Mehdilerin üzerine olsun. {Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.} Ahzab:23 Selam olsun mutlu şehitlere. Selam olsun Allah'ın ve O'nun Resulü'nün sevdiklerine. Selam olsun Allah'a verdikleri ahdi yerine getirenlere. Selam olsun mübarek ve tahir kanlarıyla, Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik edenlere. Şehadet ederim ki, sizler Allah'ın yaratımının en iyileri ile yüksek mertebelerde diri olarak rızıklandırılıyorsunuz. Şehadet ederim ki, sizler orta ümmetsiniz ve insanlar üzerine şahitlersiniz, {Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık.} Bakara:143 Şehadet ederim ki, sizlersiniz şefaatçiler ve şefaat etmek üzere başvurulanlar. Şehadet ederim ki, dökülen tahir kanınız, Allah'ın sırlarından bir sır, Melekler tarafından bilinen, bu dünyanın alametlerinden bir alamet ve İlahi Adaleti yerleştirmeye anahtardır. O zaman selam olsun doğduğunuz güne, selam olsun şehid edildiğiniz güne ve selam olsun yeniden dirileceğiniz güne.

47 46 Hutbeler ve Bildiriler Benim size olan matemime gelince, vallahi, sizin o gününüzden bugüne kadar durmamış ve ben sizin yanınıza gelene kadar da durmayacaktır. Ağlamama ve göz yaşlarıma gelince, onlar yaşadığım müddetçe sizin için akmaya devam edecektir. Siz hakikaten, vallahi, Ahmed el Hasan'ın kalbinde derin bir acı ve yara bıraktınız. Öyle ki, göç ettiğiniz mübarek evinizde, sizinle buluşuncaya kadar da iyileşmeyecektir. Selam üzerinize olsun ey Ahmed el Hasan'ın en sevdikleri, kalbi, ruhu. Selam, yaralı ve mazlum tutsakların üzerine olsun. İnşaAllah, çok yakında yaralarınız iyileşecek ve tutsaklığınız son bulacaktır. Ve bu, Alemlerin Rabbi'nden müminlere bir alamet ve merhamet; kafirlere, Amerika'nın, Süfyani'nin ve Deccal'in kölelerine de bir lanet olacaktır. Allah onları hem bu dünyada, hem de ahirette lanet ve kahır etsin. Selam, sevdiklerini kaybeden mümin ailelerin üzerine olsun, özellikle annelerin. Umud ederim ki, Ahmed el Hasan'ı bağışlarsınız. Vallahi bu zorbaların, tek gözlü Deccal Amerika kölelerinin, temiz Ansarlara zarar vermelerinden ziyade, onun yerine binlerce kez beni öldürmeleri bana daha kolaydır. Ve bu dünyaya ölümsüzlüğü istemek üzere ya da içinde uzun süre kalmak için yaratılmadığımızın dışında söylenecek bir söz olamaz. Ve insanların en iyisi, sığınmayı bilen ve ayrılmak için hazırlanmış olandır. Ve ben o temiz olanların haricinde de buna onlardan daha iyi hazırlanmış olan kimseyi tanımıyorum. Zira vallahi onlar takvalı, ilim sahibi ve ilmiyle amel eden kullardır. Ve Allah onları; sadece bir nebi, bir vasi ya da iman üzere Allah tarafından kalbi sınanan bir müminin elde edebileceği; tüm hayırlara mazhar kılmıştır ki, o da gerçek şehitliktir. {Yeryüzü Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap ortaya konur. Nebiler ve şahitler getirilir ve haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle hüküm verilir.} Zümer:69 Allah'ın selamı, melekut ve yeryüzü varolduğu sürece, onların üzerine olsun. {Biz Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz} Bakara:156 Ve Al-i Muhammed'e (s.a.a) haksızlık edenler çok yakında, hangi dönüşle döndürüleceklerini bileceklerdir. Ve sığınak, yalnızca takvalılar içindir. Ahmed el-hasan Muharrem el-haram Hicri 1429 Miladi 19 Ocak 2008

48 Ahmed el Hasan 47 ALLAH IN EVLERİNİN SAMARRADAKİ MUKADDES TÜRBELERİN BOMBALANMASI İLE İLGİLİ BİLDİRİ Rahman ve Rahim olan Allah ın Adıyla Hamd olsun Alemlerin Rabbi olan Allah a Allah ın selamı ve bereketleri Muhammed ve Al-i Muhammed in, İmamların ve Mehdilerin üzerine olsun Allahu Teala buyurdu, {O evlerde ki, Allah onların yüceltilmesine ve kendi adının içlerinde anılmasına izin vermiştir. Onlarda sabah ve akşam üstleri O'nu tesbih ederler. Nice erler ki, ne ticaret, ne de alışveriş kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz; onlar, kalplerin ve gözlerin kıvranacağı günden korkarlar. Çünkü Allah, kendilerini yaptıkları işlerin en güzeli ile mükafatlandıracak, onlara lütfundan daha fazlasını da bahşedecektir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.} Nur Bugünlerde onlar, bizim kıyamımıza izin verdiği, Allah ın evlerinden bir evi dağıttılar. Biz Allah a aidiz ve şüphesiz Ona döneceğiz. Allah bize yeter ve O (s.v.t) işleri en iyi Düzenleyendir. Allahım! Bize merhamet eyle ve bize, kafirler topluluğuna karşı zafer vermekle güçlendir. Bize Kendi katından, yönetilen hükümet ihale et ve bizlere Kendi katından kolay bir fetih bahşet. Allahu Teala buyurdu, {De ki 'Ben sizden, akrabalarıma sevgiden başka herhangi bir ücret istemiyorum.' Kim bir iyilik işlerse onun iyilğini arttırırız. Allah Bağışlayandır, takdir edendir.} Şura 42:23 Allah tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah ın Resulüdür söyleyen herkes, Al-i Muhammed i sevmeğin vacip olduğunu ve Allah ın onu Kuran da vacip kıldığını kabul etmiş oluyor, ve Mukaddes Elçi Muhammed (s.a.a) bunun üzerinde ısrarla durmuştur ki, onun (s.a.a) Ehlibeyti ni (Allah ın selamı ve bereketleri onların üzerine olsun ve Onun Meleklerinin, Nebilerinin ve Elçilerinin selam ve bereketleri onların üzerine olsun) sevmek imandır ve Al-i Muhammed den (a.s) nefret etmek küfürdür ve seni, kanını koruyan İslamdan çıkarır.

49 48 Hutbeler ve Bildiriler Ve ahir zamanın Haricileri, Vahabiler, Allah onlara lanet etsin ve onları utanç içinde bıraksın, Al-i Muhammed e (a.s) olan düşmanlıkları ve sadece onları (a.s) izlediği için Al-i Muhammed in (a.s) Şiilerinden olan birisine düşmanlıkları ile, kendi küfürlerini beyan etmek için öne çıktılar. Ve İngilizler, Allah onlara lanet etsin, o Haricilerin (Nasibilerin) temellerini 20.yüzyılın başında Necd ve Hicaz topraklarında yerleştirdiler. Sonra Amerikalılar, Allah onlara lanet etsin, İngilizlerin bu törenini/uygulamasını, o Haricilerin, Allah onlara lanet etsin, kurulması sürecinde tamamladı. Ve bu süreç, Sovyetler Birliğinin Afganistanı işgalı döneminde, Amerikalıların ona (Afganistana) karşı savaşı zamanındaydı. Zira Usama bin Laden, Allah ona lanet etsin, Amerikan ajanıydı ve nihayet kendine ve kendisiyle birlikte olan kafirlere Irakta güvenli saklanma yeri buldu, sebep Irakta Amerikaya karşı savaştığını beyan etmekti. Ve onun bu sözde savaşından, Dünya kadınlarının efendisinin, Muhammed in (s.a.a) kızı Fatımanın (a.s) oğlu İmam Hüseyin bin Ali (a.s) ın türbesine saldırmaktan başka birşey görmüyoruz. Ve Fatıma (a.s), Allah Resulü Muhammed in (s.a.a) de bildirdiği gibi, o kimsedir ki, Allah onun hoşnutluğuyla hoşnut olur, gazabıyla gazaplanır. Ve bu kafirlerin Cihadının sonu, İmam Hadi nin (a.s) türbesini, İmam Hasan Askari nin (a.s) türbesini, İmam Mehdi nin (a.s) annesi Nercis in türbesini ve İmam Hasan Askari nin halası Hekime nin (a.s) türbesini dağıtmaktır. Öyleyse ben onların bu savaşının, şeytanların savaşından ve şeytanların (Allah onlara lanet etsin) devletini kurmaktan başka birşey olduğunu görmüyorum. Ve Allah o devleti yok etmeyi emretmiştir inşaallah, ve yakın zamanda bu Yeryüzünde ondan hiçbir şey kalmayacaktır inşaallah. Ve bu Hariciler (Nasibiler), Allah onlara lanet etsin, kendi düşmanlıkları ve Muhammed Nebinin (s.a.a) Ehlibeytine (a.s) karşı husumet taşımaları ile küfürlerini alenen beyan etmişlerdir. Ve bu, onların o iki İmamın, Ali Hadi (a.s) ve Hasan Askari nin (a.s) türbelerini dağıtmalarından sonra idi. Onlar kanı hifzeden İslamı terketmişler, fakat onların kanı beyhudedir. Onları öldürmemiz ve Allah ın dinini, Onun nebilerinin, elçilerinin dinini, Muhammed ve Al-i Muhammed in (a.s) dinini desteklemek için onlarla savaşmamız lazım. Ve onları öldürmemiz ve inşaallah, Allah ın En Yüce kelamını yüceltmemiz için onlarla savaşmamız lazım. Ve o Hariciler Al-i Muhammed in (a.s) düşmanlarıdır ve herkim Kaimin (a.s) elleri arasında Al-i Muhammed in (a.s) düşmanlarını öldürürse, o zaman ona Bedir ashabından 20 şehidin sevabı vardır. Ve herkim Al-i Muhammed e (a.s) karşı husumet taşıyan o kafir Haricilerle (Nasibilerle) savaş esnasında şehit edilirse, ona, Allah tan korkanlar için hazırlanan, genişliği Gökler ve Yer kadar olan Cennet ikametgahı müjdeleniyor ve o şehitlerin en iyileri arasında olacak ve Hesap Günü insanlara şefaat edecektir.

50 Ahmed el Hasan 49 Ey insanlar! Gerçekten ben, sizin için güvenilir bir danışmanım, hiç kimseye evinin ortasında saldırılmadı fakat onlar utaçtan muzdarip oldular, öyleyse bırakın o kafir Hariciler (Nasibiler) sizde kabalık ve şiddet görsün. Başarılı ve azim olun, inşaallah. Ve bilin ki, iyi olan herşey kılıçta ve ve kılıcın gölgesi altındadır, tıpkı Allah Resulü Muhammed in (s.a.a) bize bildirdiği gibi. Allahu Teala buyurdu, {Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve hoşnudluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vadetmiştir.} Fetih 29 La havle ve la kuvvete illa billahil Aliyyil Azim (Yüce ve Büyük olan Allah tan başka güç ve kuvvet yoktur) Ahmed el Hasan İmam Mehdinin (a.s) Vasisi ve Elçisi 23 Muharrem-ül Haram 1427 Hicri 22 Şubat 2006 Miladi

51 50 Hutbeler ve Bildiriler AHMED EL HASAN (A.S) IN İKİ MİNARENİN DAĞITILMASI İLE İLGİLİ BİLDİRİSİ Rahman ve Rahim olan Allah ın Adıyla, Hamd olsun Alemlerin Rabbi olan Allah'a, Allah'ın salatı ve büyük selamı, Muhammed ve Al-i Muhammed'in, İmamların ve Mehdilerin üzerine olsun. Biz Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz. Ve Yüce ve Büyük olan Allah tan başka hiçbir güç ve kuvvet yoktur. Allah ın laneti, Elçisinin laneti, Meleklerinin laneti Muhammed ve Al-i Muhammed in düşmanlarının üzerine olsun, ilkinden sonuncusuna kadar. {De ki: «Size amelleri en çok hüsrana gidenleri haber vereyim mi? Kendilerinin gerçekten güzel sanat yaptıklarını sandıklan halde dünya hayatında çabaları boşa gitmiş olanları.} Kehf: İblis, Allah ona lanet etsin, Allah (s.v.t) ya secde etmeyi reddetmedi, bilakis küfründen önce ibadetinin çokluğundan dolayı Tavus diye isimlendirilen bir kuldu. Halbuki o Adem (a.s) a secde etmeyi reddetti, sebep onun (a.s) Allah a ibadet etmek ve Allahı tanımak için Kıble oluşuydu, ve sebep onun, Allah ın kulları için Kendi elleri arasındaki vasıta oluşuydu. {İblis hariç. O, secde edenlerle beraber olmaktan (direnerek) kaçındı. Allah: «Ey iblis, sen neden secde edenlerle beraber olmadın?» dedi. İblis: «Benim, kuru bir çamurdan, biçimlendirilmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde etmem olacak şey değildir!» dedi. Allah: «O halde çık oradan; çünkü sen, artık kovulmuşsundur! Ve bu lanet ceza gününe kadar üzerindedir.» dedi.} Hicr:31-35 Böylece iblis, Allah ona lanet etsin, Allah ın Yeryüzündeki Halifesini reddetti ve ona ve Allah ın, özellikle onun için yarattığı rolüne karşı kafir oldu, sebep onun, Kıble ve Allah ın elleri arasındaki vasıta olmasıdır. Ve bu yüzden iblis, Allah ona lanet etsin, Allah a karşı kafir oldu. Ve bu, İslam tarihinde izhar etmiştir, Allah Resulünün (s.a.a) vefatından bu yana insanlar iblisi takip etmekteler, Allah ona lanet etsin. Böylece Ali (a.s) ın öldürdüğü Hevariclerin/Haricilerin sloganı Hakimiyet sadece Allah a mahsustur idi ve onların bundan kastı Allah ın şeriatı ile hükmeden kişinin Allah ın (s.v.t) Halifesi olması değildi. Bilakis onların kastettiği, iblisin (Allah ona lanet etsin), Allah ın (s.v.t)

52 Ahmed el Hasan 51 Halifesinin rolunu engellemek, iptal etmek ve ona kafir olmasıyla aynı şeydi. Ve o Hariciler bugün Vehhabilerdir, Allah onlara lanet etsin ve onları utanç içinde koysun, şeytani canavarlardan olan Bin Ladinin ve onun benzerlerinin takipçileri... Onlar aynen, Allah ın Yeryüzündeki Halifesinin rolunu inkar eden ve ona kafir olan iblisin (Allah ona lanet etsin) şeytani yaklaşımıyla yaklaşıyorlar. Ve bununla onlar, iblisin (Allah ona lanet etsin) takipçilerinin destesine katıldılar. Böylece onların Tevhide ve Şirki terketmeye çağırışı yalan ve aldatmacadan başka birşey değildir. Bu, iblisin iddiasının ta kendisidir, Allah ona lanet etsin, ki bu sadece Allah a secde edip Adem (a.s) a secde etmeyi reddetmektir. Çünkü o (a.s) Allah ın çamurdan yarattığı bir kuldur. Böylece iblis kendi hastalığını onlara bulaştırmıştır. O onları kendi çağrısıyla ayarttı, böylece de onlar onu takip ettiler ve günahkarlardan oldular. Ve bugün onlar, Muhammed in (s.a.a) kızı Fatıma nın (a.s) evine saldıranlarla birlikte; Cemel, Sıffin ve Nehrevan savaşlarında Müminlerin Emiri Ali (a.s) a karşı savaşanlarla birlikte olamadıkları için üzgünler. Ve onlar, Hasan (a.s) a zehir içirenlerle, defninde onu oklayanlarla ve Hicazda onun türbesini dağıtanlarla birlikte olamadıkları için üzgünler. Ve onlar Kerbelada Hüseyn (a.s) ı şehid edenlerle birlikte olamadıkları için üzgünler. Ve onlar hep onun (a.s) mabedini dağıtmaya ve onu ziyaret edenleri katletmeye çalışmışlar ve hâlâ da çalışmaktalar. Ve onlar kendi günahkar ve hain elleriyle Allah ın Halifeleri olan Masum İmamlar ın katledilmesini şahsen üstlenmedikleri için üzgünler. Böylece onlar, İmamlar ın (a.s) türbelerini yıkma görevini üstlenmekle kendi küfrlerini ve onları (a.s) katleden tağutlardan hoşnut olduklarını ve onları desteklediklerini beyan etmek istediler. Ki böylece onlar, Ebu Sufyanın oğlu olarak nitelendirilen Muaviye bin Hindin oğlu olarak nitelendirilen yezid bin Meysen (Allah onların hepsine lanet etsin) gibi, kendilerinden önceki atalarının yaptıklarından hoşnut olduklarını herkese beyan etsinler. Hivri dedi: Ben Ebül Hasan er-rıza (a.s) a sordum: Ey Allah Resulünün (s.a.a) oğlu, İmam Sadık (a.s) dan rivayet edilen şu hadis hakta ne diyorsun, Kaim huruç ettiğinde, Hüseyinin (a.s) katillerinin tohumlarını, atalarının yaptığı şeylerden dolayı katledecek. O (a.s) buyurdu, Evet, doğrudur. Dedim, Peki Allah ın (s.v.t) şu buyurduğuna ne dersin, {Bir günahkar başkasının günahını taşımaz} ayetinin anlamı nedir? O (a.s) buyurdu? Allah her ne buyurmuşsa doğru buyurmuştur. Fakat Hüseyin (a.s) ın katillerinin tohumları atalarının yaptığı şeylerle hoşnut oldular ve bununla gurur duydular. Ve bir şeyi kabul eden kimse onu yapan kimse gibidir. Böylece eğer bir kişi doğuda öldürülürse, batıda olan birisi buna razı olursa, o zaman Allah ın (s.v.t) nazarında, onu kabul eden kimse, katilin ortağıdır. Öyleyse Kaim huruç ettiğinde onları, atalarının yaptıkları şeye razı oldukları için öldürecek. Dedim, Kaiminiz huruç ettiğinde ne ile başlayacak?

53 52 Hutbeler ve Bildiriler O (a.s) buyurdu, O, Bêni Şeybe ile başlayacak, öyle ki, o onların ellerini kesecek, zira onlar Allah ın (s.v.t) Evinin hırsızlarıdır. (Bihar-ul Envar (Ellame Meclisi) cilt 52 s.313) Ve bugün, bir yıldan fazla zaman sonra, onlar yeniden Samarradaki iki İmam ın, Ali Hadi (a.s) ve el-hasan Askari nin (a.s) Minarelerini bir daha çevreleyip patlattılar. Böylece onlar, o iki İmam ı (a.s) katleden atalarının yaptıklarıyla hoşnut olmadılar. Bilakis bugün onlar o iki İmamın (a.s) her patikasını yoketmek istiyorlar ve onlar (a.s) Allah Resulünün (s.a.a) evlatlarıdır ve onlar (a.s) Allah Resulünün (s.a.a) ve onun (s.a.a) İlahi Mesajının f temsil ediyorlar. Allahu Teala buyurdu: {De ki 'Ben sizden, akrabalarıma sevgiden başka herhangi bir ücret istemiyorum.' Kim bir iyilik işlerse onun iyilğini arttırırız. Allah Bağışlayandır, takdir edendir.} Şura 42:23 Ve bununla onlar sadece Al-i Muhammed e (a.s) düşmanlıklarını değil, hem de Resulullaha (s.a.a) ve Allah (s.v.t)ya düşmanlıklarını beyan etmiş oldular. Onlar, Allah ın (s.v.t) Kuranda Al-i Muhammed e (a.s) emrettiği sevgi yerine, onlara (a.s) düşmanlıklarını, kin ve nefretlerini byan ettiler. Ve benim, yaklaşık bir yıldan fazla zaman önce, o Vehhabi Haricilerin, Allah onlara lanet etsin, o iki İmamın (a.s) mübarek türbelerini dağıtmak için geldikleri zaman söylediğim şeyden başka diyeceğim bir şey yok, bunun dışında ki, Cihad Allah ın, özellikle dostları için açtığı kapıdır. {... o takdirde küfrün ileri gelen elebaşlarıyla savaşın ; çünkü onların gerçekten yeminleri yoktur. Belki vazgeçerler.} Tevbe 9:12 Allahu Teala buyurdu: {Kendilerine savaş açılan kimselere (savaş) izni verildi; çünkü onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya gerçekten kadirdir. Onlar: «Rabbimiz Allah'tır.» demelerinden başka hiçbir haklı gerekçe olmaksızın yurtlarından çıkarıldılar. Allah, insanların bir kısmını bir kısmı ile defetmeseydi, şüphesiz manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adı çok anılan mescitler yıkılıp giderdi. Elbette Allah kendi (dini)ne yardım edene yardım edecektir. Şüphesiz Allah çok güçlü, çok izzetlidir.} Hacc 22:39-40 Öyleyse Allah ı destekleyin ki, O da sizi desteklesin, {Ey iman edenler, eğer siz Allah'a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı kaydırmaz.} (Muhammed 47:7), ve bilin ki Allah ın Halifesini destekleyen kimse, Allah ı desteklemiştir,

54 Ahmed el Hasan 53 {Andolsun ki, Biz resullerimizi açık delillerle gönderdik; beraberlerinde kitap ve mizan (terazi, ölçü) indirdik ki, insanlar adaletle tutunsunlar. Bir de demiri indirdik ki, onda hem çetin bir sertlik, hem de insanlar için birçok faydalar vardır. Çünkü Allah kendisine ve peygamberlerine gıyabında yardım edenleri belli edecektir. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, üstündür.} Hadid 57:25 Ve bu tağutlar üzerinde zafer kazanmanın ve Ferecin sadece bir yolu vardır ki, bu da hakkı takip edip Allah ın Halifesini desteklemek ve hakkı ve Hüccetullahı tanımak için Allah ın hükmü ile amel etmektir, {Oysa o ülkelerin halkı iman edip Allah'tan korksaydılar, elbette üzerlerine yerden ve gökten bereketler açardık. Fakat yalanladılar, biz de kendilerini kazandıklarıyla yakalayıverdik.} Araf 7:96 Iraktaki hükümet/yönetim denen şeye gelince, şüphesiz o, bu zamanda o mübarek türbeleri dağıtma yetkisine tamamen sahiptir ve onun yandaşı ise insanları onu (hükümeti) seçmeye çağıran amelsiz alimlerdir, zira onların parası, silahı ve ordusu vardır. Halbuki onlar, ilk bombalamanın üzerinden geçen artık bir yıldan da fazla zaman sürecinde, türbeler için gerekli korumayı ve imarı sağlamak açısından hiç müdahele etmediler. Onların içinde hangisi, ister amelsiz alimler olsun isterse de Irak hükümeti denen şeyin üyeleri olsun, kendi evlerini korumak için 10larla, hatta yüzlerle militan sağlamıyor?! Oysa eğer onlar iki İmamın (a.s) türbelerine azacık değer verseydiler, onları korumak için ellerinden gelen herşeyi yaparlardı ya da en azından o pak türbeleri korumaları için cemaati serbest bırakırlardı. Ve sonda o amelsiz alimlere, Iraktaki o hükümet denen şeye, Vehhabilere ve Nasibilere söyleyeceğim şu ki, gerçekten hepiniz bir daha hata işlediniz, {Yoksa bunlar, Allah'ın azabından; hepsini saracak bir belanın gelivermesinden veya farkında değillerken kendilerine ansızın kıyametin gelivermesinden güven içinde midirler? De ki: «İşte benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet ederim, ben ve bana uyanlar; Allah'ı tenzih ederim ve ben ortak koşanlardan değilim.»} Yusuf 12: Ahmed el Hasan İmam Mehdi (a.s)ın Vasisi ve Elçisi 27 Cemadi-ül Evvel 1428 Hicri

55 54 Hutbeler ve Bildiriler FARKLI GRUPLARA VE DİNİ MERCİLER OLARAK HİTAP EDİLEN KİMSELERE, HERBİRİNİN KENDİ GRUBUNA GÖRE, BİLDİRİ Rahman ve Rahim olan Allah ın Adıyla Hamd olsun Allah a. Hamd olsun göklerin ve yıldızların akışını ayarlayan, rüzgarları kontrol eden, şafağı ağartan, hükmü yöneten Mülkün Sahibine, Alemlerin Rabbine. Hamdolsun Allah'a! Onun huşu uyandıran dehşetinden gökler ve içindekiler titreyip ürperir; Yer ve sakinleri sarsılıp titrer; Deryalar ve sularında hareket edip yüzen herşey Hep birlikte heyecan ve kargaşayla kabarır. Allah ım, Muhammed ve Al-i Muhammed e salat eyle, Kahredici derinliklerde yürüyen gemilere. Bu gemilere binenler kurtulur, Onları terkeden boğulur, onlardan öne geçen dönektir, Onlardan geriye kalan, yok olmaya mahkumdur, Ve onlara bağlı kalan hak üzeredir. {De ki: «İşte benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet ederim, ben ve bana uyanlar; Allah'ı tenzih ederim ve ben ortak koşanlardan değilim.»} Yusuf 108 Söylenen sözü duyan ve onun en iyisine tabi olanlara, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel sözle çağıranlara, hakkı bilip, böylece hak ehlini takip edenlere, adil olup hakkı arayanlara, ilmine sahip olmadığı şeyi yalanlamayanlara... Ben, İmam Mehdinin (a.s) Ansarı tarafından önceleri yayınlanan gazetede alimler grubunu Mukaddes Kuran ile tartışmaya, ya da Mukaddes Kuranın tefsirinden, onunla gelmiş olduğum şeyi dinlemeğe çağırdım ki, onlara ya bunun ilimden kazanılacak birşey, ya İsmet Evi Ehline (Ehlibeyt a.s), ya da onlarla (a.s) irtibatta olan bir kişiye özel bir ilim olduğu açıklanmış olsun. Böylece onlardan hiçbirisi bu çağrıya cevap vermedi, bilakis onlardan bazısı hatta benden bir kelime bile duymadığı halde, benim yalançı olduğumla ilgili fetvalar verdi. Hatta İmam Mehdi (a.s) ile irtibatta olduğunu iddia eden bir kişiyi inkar etme izni veren alıntı ya da mantıklı bir delil olmamasına rağmen, ve herkim bu meseleyle ilgili açıklama ve ayrıntı istiyorsa, Gaybet-i Numani, Gaybet-i Tusi, İkmal-üd Din el-sadık, Beşarat-ul İslam (Seyid Mustafa Kazımi) ve Musuza İmam Mehdi (Seyid Muhammed Muhammed Sadık el-sadr) kitaplarına başvursun ve tüm bu kitaplar kopyalama güvenilirliği ve araştırma acısından ilk sıralarda yer alıyor. Ve onların tumu Ehlibeytin (a.s), İmam Mehdiyi (a.s) Büyük Gaybet döneminde rüyada görmenin ve bazı kişilerin önce gelip