FIKIH USULÜ. Hafta 10 SAKARYA ÜNİVERSİTESİ. Prof. Dr. H. Mehmet GÜNAY

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "FIKIH USULÜ. Hafta 10 SAKARYA ÜNİVERSİTESİ. Prof. Dr. H. Mehmet GÜNAY"

Transkript

1 SAKARYA ÜNİVERSİTESİ FIKIH USULÜ Hafta 10 Prof. Dr. H. Mehmet GÜNAY Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Sakarya Üniversitesi ne aittir. "Uzaktan Öğretim" tekniğine uygun olarak hazırlanan bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan ders içeriğinin tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Her hakkı saklıdır 2011 Sakarya Üniversitesi

2 ÜNİTE10 Hükmün Muhatabı: el-mahkûm Aleyh İÇİNDEKİLER HÜKMÜN MUHÂTABI: el-mahkûm ALEYH Ehliyet Kavramı Ehliyetin Kısımları Vücûp Ehliyeti Edâ Ehliyeti Temyiz Öncesi Dönem Temyiz Dönemi Bulûğ ve Rüşd Dönemi Ehliyeti Etkileyen Ârızî Durumlar (Ehliyet Arızaları) Semâvî Arızalar Yaş Küçüklüğü/Çocukluk (Siğar) Akıl Hastalığı/Delilik (Cünûn) Akıl Zayıflığı/ Bunaklık (Ateh) Uyku ve Baygınlık (Nevm ve İğmâ) Unutma (Nisyân) Ay Hali ve Lohusalık (Hayız ve Nifas) Kölelik Ölümle Sonuçlanan Hastalık (Maradu l-mevt) Ölüm (Mevt) Müktesep Arızalar Bilgisizlik (Cehl) Yanılma (Hata) Sarhoşluk (Sükr) 2

3 Harcamalarda Tedbirsizlik (Sefeh) Ciddiyetsizlik/Şaka (Hezl) Zorlama (İkrah) Borçluluk ve İflas Yolculuk (Sefer) DEĞERLENDİRME SORULARI KAYNAKLAR HEDEFLER Bu üniteyi çalıştıktan sonra; ü Ehliyetin sözlük ve terim anlamlarını açıklayabilecek, ü Mahkumun aleyh kavramını tanımlayabilecek, ü Mükellefin hak ve sorumlulukları ile ehliyet ilişkisini değerlendirebilecek, ü Ehliyetin kısımlarını gösterebilecek, ü Ehliyet arızalarını açıklayabilecek, ü Semâvî ve mükteseb ehliyet arızalarını ayırt edebileceksiniz. ÖNERİLER Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce; Halit Çalış ın, İslam Hukukunda Ehliyet Teorisi (Konya 2004) adlı kitabını okuyunuz. Zeki Koçak ın, İslam Hukuk Metodolojisinde Ehliyet ve Kısımları (Diyanet İlmi Dergi, 2003, XXXIX/4, s ) adlı makalesini okuyunuz. Mustafa Uzunpostalcı nın, İslam Hukuku Açısından Ehliyet (İHAD/İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, 2006, VIII, s ) adlı makalesini okuyunuz. Mustafa Uzunpostalcı nın, İslam Hukukunda Ehliyeti Daraltan veya Ortadan Kaldıran Sebepler, İHAD/İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, 2007, IX, s ) adlı makalesini okuyunuz. 3

4 Hükmün Muhatabı: el-mahkûm Aleyh HÜKMÜN MUHÂTABI: el-mahkûm ALEYH Dini terminolojide mükellefiyet, kişinin dinin hitabına muhatap olması halini ifade eder. Mükellef de, dinî hitapla yükümlü tutulan, düşünce, söz ve davranışlarına birtakım dinîhukukî sonuçlar bağlanan, aklî melekeleri yerinde (âkıl) ve ergin (bâliğ) olan insan demektir. Mükellefiyetin temel şartı ehliyet, yani kişinin dinî-hukukî sorumluluk taşımaya elverişli olmasıdır. Ancak böyle bir ehliyetin mevcudiyeti için gerekli olan şartlar muhtelif dini-hukukî ödev ve sorumluluklar bakımından bazı farklılıklar taşıyabilir Ehliyet Kavramı Sözlükte yetki, elverişlilik, yeterlilik gibi manalara gelen ehliyet fıkıhta, kişinin dinî ve hukukî hükme muhatap olmaya elverişli oluşunu ifade eden bir terimdir. Kur ân da yerin ve göğün taşımaktan çekindiği emaneti insanın yüklendiği belirtilerek (el-ahzâb 33/72) diğer bütün varlıklar arasında sadece insanın ehliyet ve sorumluluk taşıdığına işaret edilir. İnsanın dinin hitabına ehil olması akıl denilen anlama, düşünme ve ona göre davranma kabiliyetine sahip bulunması sebebiyledir. İnsanın bu anlamdaki ehliyet ve sorumluluğuna İslâm âlimleri ehliyyetü l-hitâb derler. Bundan maksat insanın dinin davetini anlayacak konum ve kıvamda olmasıdır. Bu tür dinî sorumluluk için aklın tek başına yeterli olup olmadığı veya ne gibi ilave şartlar arandığı özellikle kelâm ve usûl âlimleri arasında geniş tartışmalara konu olmuştur. Ehliyet, fıkıh usûlü açısından kişinin şer î hükümle olan bağını, fürû fıkıh açısından ise dinî ve hukukî hükmün doğmasının veya geçerliliğinin ön şartını ifade eder. Bu yüzden ehliyet bu iki ilim dalını da yakından ilgilendirir. Ehliyet konusu fıkıh usûlünde, mütekellimîn metoduyla yazılan eserlerde şer î hüküm bölümünde mükellef (el-mahkûm aleyh) başlığı altında, fukaha (Hanefî) metoduyla kaleme alınanlarda ise usûlün son bahsi olarak ayrı bir başlık altında ve daha ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Ehliyet kişinin haklardan faydalanmaya, bu hakları kullanmaya ve borçlanmaya elverişli olması demektir. Bu yüzden ehliyet cenin safhasından itibaren kişinin aklî ve bedenî gelişim seyrine paralel olarak parça parça kazanılmakta ve rüşd ile tamam hale gelmektedir. Önce bazı haklardan faydalanma şeklinde başlayan bu ehliyeti bütün haklardan faydalanma, bazı konularda borçlanabilme ve malî sorumluluk altına girme takip eder. Bunun ardından da kişinin dinen ve hukuken geçerli söz ve davranışta bulunabilme yetki ve sorumluluğu, yani hakları bizzat kullanabilme ehliyeti gelir. Bu sebeple İslâm fıkhında insan hayatı, hukukî kişiliğin başlamasından itibaren ehliyet açısından çeşitli dönemlere ayrılmış ve her bir dönem için kısmen farklı kurallar belirlenmiştir. Buna bağlı 4

5 olarak ehliyet için bu dönemlere uygun ayrım ve adlandırmalar yapılmıştır. Nitekim fıkıh eserlerinde ehliyet vücûp ehliyeti ve edâ ehliyeti şeklinde iki ana kısma, insan hayatı da cenin, çocukluk, temyiz, bulûğ ve rüşd şeklinde devrelere ayrılarak incelenmektedir Ehliyetin Kısımları Ehliyetin vücûp ehliyeti ve edâ ehliyeti şeklinde iki türü vardır Vücûp Ehliyeti Vücûp ehliyeti, kişinin haklara sahip olabilme ve borç altına girebilme ehliyetidir. Fakihler bunu zimmet kavramına dayandırarak açıklarlar. Zimmet, kişiyi haklara ve borçlara ehil kılan şer î bir vasıftır. Bir bakıma kişinin borçlanma ve borçlandırma kapasitesidir. Vücûp ehliyetinin temelini hayatta olma özelliği teşkil eder; bu ehliyetin yaş, akıl, temyiz ve rüşd ile alâkası yoktur. Aklî ve bedenî gelişimi ne durumda olursa olsun yaşayan her insanın bu tür ehliyete sahip olduğu kabul edilir. Anne karnındaki çocuğun (cenin) sağ doğması kaydıyla miras, vasiyet, vakıf ve nesep haklarının bulunduğu, bu sebeple de eksik vücûp ehliyetine sahip olduğu belirtilir. Ceninin doğum sonrasında müstakil bir kişilik kazanacak olması göz önünde bulundurularak ona teşekkül anından itibaren eksik bir kişilik ve vücûp ehliyeti tanınmıştır. Bu ehliyetin eksik oluşu ceninin sadece lehindeki bazı haklara sahip olması, herhangi bir şekilde borç altına girmeye ehil sayılmaması anlamındadır. Hanefî fakihleri zimmetin ve vücûp ehliyetinin kişinin ölümünden sonra da belli durumlarda geçici bir süre için devam edeceği görüşüne sahiptirler. Onlar ölenin malından borçlarının ödenmesini, teçhiz, tekfin, vasiyet gibi görevlerin yerine getirilmesini, sağlığında iken başlatıp da ölümü sonrasında sonuçlanan bazı fiillerinin kazandırıcı veya borçlandırıcı etkisinin doğrudan öleni veya terekeyi hedef almasını, kişinin zimmet ve vücûp ehliyetinin ölüm sonrasında da belli bir süre için bir yönüyle devam ettiğinin delili sayarlar. Daha çok mirasçıların ve üçüncü şahısların haklarını korumayı amaçlayan bu önlem, bir nevi eksik vücûp ehliyeti sayılabilir. Buna karşılık fakihlerin çoğunluğu kişinin zimmet ve vücûp ehliyetinin ölümle sona ereceği, mallarının mülkiyetinin mirasçılara intikal edeceği, yukarıda sayılan hak ve borçların da birinci derecede terekeyi elinde bulunduran mirasçıları ilgilendirdiği görüşündedirler. Kişi doğumdan itibaren tam vücûp ehliyetine sahip olur. Bu yüzden malî haklardan faydalanmaya ve malî borçlar altına girmeye tam ehil olur. Bu ehliyete sahip olan kişi; 1) Satım, kiralama, miras, vasiyet, hibe gibi akit ve hukukî işlemler sonucu kendisine intikal eden her türlü hakkı kazanabildiği gibi kendisi adına yapılan hukukî işlemlerden doğan borçlara, akrabalık nafakası, haksız fiilden doğan tazmin, öşür ve haraç gibi kamu düzenini ve sosyal yardımlaşmayı gerçekleştirmeye yönelik malî borçlara muhatap olur. 5

6 Zekât ve sadaka-i fıtırda malî yönü ağırlıklı gören fakihler bunların gerekmesi için de vücûp ehliyetini yeterli kabul ederler. 2) Bu kişilerin hakları bizzat kullanma yetkileri (edâ ehliyeti) bulunmadığı için hak ve borç doğurucu hukukî işlemleri onlar adına kanunî temsilcileri tarafından yapılır. Kanunî temsilcileri, temsil ettikleri kişinin sırf zararına olan hibe (bağış) ve vakıf gibi hukukî işlemlere yetkili değildir. 3. Vücûp ehliyeti sadece başkası adına yapılması (niyabet) mümkün olan hukukî işlemleri kapsadığından, niyabet kabul etmeyip şahsen ifâsı gereken iman, bedenî ibadetler ve malî yönü bulunmayan cezaî sorumluluk gibi ödevler için kişinin vücûp ehliyetinin bulunması yeterli sayılmaz. Ancak haksız fiilden doğan malî borçlarda failin kusurundan ziyade mağdurun hakkının korunması esas alındığından kişinin bu tür borçlarla yükümlü tutulması için vücûp ehliyetine sahip bulunması yeterli görülmüştür. Failin akıl, niyet ve iradesinin önem taşıdığı konularda ise kişinin vücûp ehliyeti ile birlikte belli derecede aklî yetkinlik kazanması aranır Edâ Ehliyeti Edâ ehliyeti, kişinin dinen ve hukuken muteber olacak tarzda davranmaya ve hukukî işlem yapmaya elverişli oluşu demektir. Edâ ehliyeti vücûp ehliyetinin daha kapsamlı hale gelmiş ikinci safhası sayılabilir. Edâ ehliyeti, kişinin vücûp ehliyeti sebebiyle faydalanmaya ehil olduğu hakları bizzat kullanmasını, hak ve borçlar doğurabilecek şekilde hukukî işlem yapabilmesini ifade eder. Bu yüzden bu ehliyete muamele, mübaşeret, tasarruf, fiil ehliyeti de denir. Bu ehliyetin temelini akıl ve temyiz gücü teşkil eder. Temyiz, kişinin iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ana hatlarıyla olsun ayırabilmesi demektir. Akıl ve temyiz gücü tam olduğunda tam edâ ehliyetinden, eksik olduğunda ise eksik edâ ehliyetinden söz edilir. Bu sebeple kişilerin edâ ehliyetini kazanması temyiz, bulûğ ve rüşd şeklinde ifade edilen üç kademede gerçekleşir. Bu açıdan insan hayatı farklı dönemlere ayrılır: Temyiz Öncesi Dönem Temyiz çağına gelmeyen çocuğun, akıl hastasının ve bu hükümde olan kimselerin tam vücûp ehliyeti bulunmakla beraber edâ ehliyeti yoktur, bu kişiler haklarını kanunî temsilciler vasıtasıyla kullanırlar. Bunların dinen ve hukuken geçerli niyet ve iradeleri bulunmadığından imanla ve ibadetlerle mükellef tutulmazlar, fiilleri sebebiyle cezaî sorumluluk da taşımazlar. Sözleri, hukukî fiil ve işlemleri hukuken geçersiz olup yok hükmündedir. 6

7 Temyiz Dönemi Henüz bulûğa ermemiş, fakat temyiz çağına gelmiş çocuklar eksik edâ ehliyetine sahiptir. Kişiler yaklaşık olarak yedi yaşından bulûğa kadar mümeyyiz sayılır. Mümeyyizlerin dinî edâ ehliyeti ile hukukî (medenî) edâ ehliyeti bazı farklılıklar gösterir. 1) Mümeyyiz çocuklar iman, namaz, oruç, hac, kefâret, cihad, iyiliği emredip kötülüğü engelleme gibi dinî ödevlerle ve bedenî ibadetlerle mükellef değildir. Davranışlarının hukukî-malî sorumluluğu bulunsa da cezaî sorumlulukları yoktur. Ancak çocukların dinî hayata, ibadetlerin ifasına erken yaşta alıştırılması ve bu yönde eğitilmesi tavsiye edilmiştir. Ayrıca Mu`tezile temyiz çağından itibaren Allah a imanın vâcip olduğu, Ahmed b. Hanbel de çocuğun on yaşından itibaren namaz ve oruçla mükellef sayılacağı görüşündedir. İslâm âlimleri, mümeyyiz çocuk mükellef tutulsun tutulmasın, imanının ve ifa ettiği ibadetlerinin sahih olduğu görüşündedir. Ancak bulûğdan önce yapılan hac ibadeti sahih olsa bile bulûğ sonrası farz olabilecek hac farîzasını düşürmez. 2) Mümeyyiz çocuğun ve bu hükümde olan kimselerin yaptığı hukukî işlemler geçerlilik açısından üç gruba ayrılır: Tamamen yararına olan işlemler: Hibeyi, sadakayı, vasiyeti kabul gibi sırf fayda yönü bulunan ve mal varlığında artışa yol açan hukukî işlemleri kimsenin izin ve onayına bağlı olmaksızın geçerli olur. Başkasına vekil olması da kendisi açısından hiçbir risk taşımadığı için bu grupta değerlendirilir. Tamamen zararına olan işlemler: Hibede bulunma, borç ikrarı, kefâlet gibi sırf zarar sayılan hukukî işlemleri ise mümeyyiz de kanunî temsilcisi de yapamaz. Bu sınırlamalar hem sınırlı aklî yetişkinliğe ve muhakeme gücüne sahip bulunan mümeyyiz küçüğü hem de üçüncü şahısları korumayı amaçlayan tedbirlerdir. Hem menfaatine hem zarara ihtimali olan işlemler: Niteliği gereği hem kâr hem de zarar yönü bulunan alım satım, kiralama, şirket gibi bedelli hukukî işlemleri ancak kanunî temsilcisinin izin veya onayı ile geçerli olur. İzinsiz yaptığı bu tür işlemlerin yürürlük kazanması kanuni temsilcisinin onayına kadar askıda (mevkûf, gayri nâfiz) kabul edilir Bulûğ ve Rüşd Dönemi Biyolojik ergenlik demek olan bulûğ, kişinin çocukluk döneminden çıkıp yetişkin insanlar grubuna katıldığı hayatının önemli bir dönüm noktasıdır. Bulûğ erkek ve kız çocuğunun fiilen ergenliğe kavuşması (erkeklerin ihtilâm olmaya, kızların âdet görmeye başlaması) ya da fiilen bâliğ olup olmadığına bakılmaksızın belli bir âzami yaş sınırına ulaşması demektir. Bu ikincisine hükmen bulûğ tabir edilir. Hükmen bulûğ yaşı Ebû Hanîfe ye göre erkeklerde 18, kızlarda 17; çoğunluğa göre ise her ikisi için de 15 yaştır. Bulûğla birlikte kişinin yeterli aklî yetişkinlik kazandığı varsayıldığı için aksini gösteren bir delil olmadıkça kişi akıl ve bulûğ ile tam edâ ehliyeti kazanır. Dinî terminolojide buna âkıl ve bâliğ olmak denir. Bunun anlamı kişinin, hakları kullanmaya, sözlü, yazılı ve fiilî hukukî işlemleri bizzat yapmaya, dinî ve toplumsal yükümlülüklere muhatap olmaya ve cezaî sorumluluk taşımaya ehil hale gelmesidir. 7

8 Kişinin malî konularda normal seviyede tedbirli ve basiretli davranması demek olan rüşd, genelde bulûğ ile birlikte gerçekleşir. Kişi bâliğ olmuş da reşid olmamışsa, bu durum onun dinî ve cezaî ehliyetini etkilemez. Bu durumda kişinin her iki ehliyeti de tam olarak mevcuttur, sadece malî yönü bulunan hukukî işlemlerde ehliyetine bazı sınırlamalar getirilir. Kur ân da, yetim çocuklara mallarının rüşd kazanmalarından sonra verilmesini emreden âyetin (en-nisâ 4/6) delâletinden de hareketle İslam bilginleri kişinin malî yönü bulunan hukukî işlemlerde tam edâ ehliyetini bulûğla değil rüşd ile kazanacağını kabul etmişlerdir. Rüşde kadar kişi bu açıdan eksik ehliyetli hükmündedir. Fakat bu kimsenin ehliyetindeki eksiklik mümeyyiz küçüğe göre daha sınırlıdır. Öte yandan kişilerin rüşd yaşı ve reşîd oluncaya kadar edâ ehliyetine uygulanacak kısıtlamanın şekli konusunda Ebû Hanîfe ile fakihlerin çoğunluğu arasında önemli görüş ayrılığı vardır Ehliyeti Etkileyen Ârızî Durumlar (Ehliyet Arızaları) Fıkıhta insan ehliyeti tamamlandıktan sonra onu daraltan, yok eden veya ehliyeti etkilemeksizin ilgili kişiye nispetle bazı hükümlerin değişmesine yol açan durumlara ehliyet arızaları adı verilir. Burada ehliyet tabiriyle edâ ehliyeti, arıza ile de insanın tabii ve aslî özelliği olmayıp edâ ehliyetini olumsuz yönde etkileyen durumlar kastedilir. Hanefi usûl bilginleri bu ârızaları semâvî ve müktesep olmak üzere iki kısma ayırarak incelemişlerdir. Fakat bu durum ve sebeplerin bir kısmı arıza tanımına tam uymayıp daha çok hayatın veya kişinin cinsiyetinin tabii seyri içinde yer aldığından bazı usûlcüler ehliyet arızalarını daha sınırlı tutarlar Semâvî Arızalar Semâvî arızalar, meydana gelmesinde kişinin çaba veya seçiminin bulunmadığı durumları ifade eder. Yaş küçüklüğü (siğar), akıl hastalığı/delilik (cünûn), akıl zayıflığı/bunaklık (ateh), unutma (nisyan), uyku ve baygınlık (nevm ve iğmâ), ay hali ve lohusalık (hayız ve nifâs), kölelik, ölümle sonuçlanan hastalık (maradu l-mevt), ölüm (mevt) gibi durum ve sebepler böyledir Yaş Küçüklüğü/Çocukluk (Siğar) İnsanın doğumundan bâliğ oluncaya kadar geçen süre çocukluk dönemidir. Bazı fakihler insan hayatının tabii bir dönemi olduğu gerekçesiyle çocukluğu ehliyet arızalarından kabul etmemektedirler. Ancak çocuğun bazı şeyleri idrak ve ayırt etmekten aciz olması sebebiyle diğer alimler bunu ehliyet arızalarından kabul etmişlerdir. Zira küçüklük bazı mükellefiyetleri ortadan kaldıran bir durumdur. 1.İbadetler Açısından Küçüklük: Küçük çocuk, ister mümeyyiz olsun ister olmasın, namaz, oruç, hac gibi ibadetlerle mükellef değildir. Çocukluk bir şeyin vacip olmasına engel değildir, ancak vacip olan hükümlerin edası için engel teşkil etmektedir. 8

9 2. Cezalar Açısından Küçüklük: Çocuk kısâs gibi bedenî cezalara ehil değildir. Hanefî, Mâlikî ve Hanbelilere göre çocukta kasıt oluşmadığı için, hata ile bedenî ceza gerektiren bir suç işlese dahi ona ceza uygulanmaz. Bunun yerine karşı tarafa diyet ödenir. Ancak diyet dahi çocuğun malından ödenmeyip çocuğun asabeleri tarafından ödenir. Ayrıca normal şartlarda katil vâris olamazken, katlin neticesinde gereken cezalar çocuğa uygulanmadığı için mûrisini öldüren küçük, öldürdüğü kişinin mirasından mahrum bırakılmaz. 3. Yetkiler Açısından Küçüklük: Küçük çocuk kendisi aciz olduğu için bir başkasına veli olamaz. Aksine küçüğün bir veliye ihtiyacı vardır. Özellikle malî tasarruflarını yerine getirebilmek için çocuğun velisinin bulunması gerekir Akıl Hastalığı/Delilik (Cünûn) Delilik (cünûn) iyiyle kötünün arasını ayıramayacak ve işlerin sonuçlarını idrak edemeyecek şekilde bir denge bozukluğuna sahip olmaktır. Delilik, kişinin aklını ve temyiz kudretini ortadan kaldıran bir durumdur. Ehliyete etkisi bakımından iki tür akıl hastalığı vardır: a) Devamlı (Mutbik) Akıl Hastalığı: Sürekli akıl hastalığı durumu ehliyeti hem haklara ehil olabilme (ilzâm) hem de borç altına girebilme (iltizâm) açısından tamamen ortadan kaldırır. b) Geçici (Gayri Mutbik) Akıl Hastalığı: Sara hastalığında olduğu gibi nöbetler halinde gelen hastalık halidir. Bu tür hastalar nöbet esnasında ehliyetsiz sayılırlar, diğer zamanlarda ise normal insanlar gibi tam ehliyetlidirler. Akıl Hastalığının Hükmü: - Akıl hastası edâ ehliyeti açısından gayrı mümeyyiz küçük hükmündedir. - Bu durumdaki kişi hakkında mallarına bakan velinin tasarrufları geçerlidir ve mallarında bütün malî yükümlülükler geçerlidir. Ancak Hanefîlere göre malından zekat alınmaz. - Akıl hastası, malî konulardaki fiillerinin neticesini tazmin eder, yani bir kimsenin malını telef ederse ona ödettirilir. - Sözlü tasarruflarından sorumlu değildir, böyle bir kimsenin ikrarı ve yaptığı akitler geçersizdir. - Namaz, oruç gibi bedenî yükümlülüklerle ve keffaretlerle sorumlu değildir. Ancak geçici akıl hastası aklı başında olduğu zamanlarda bu tür ibadetleri kaza eder. - İşlediği suçlardan bedenen sorumlu değildir. Yani akıl hastasına hadler uygulanmaz. - Akıl hastası hacr (kısıtlama) altına alınır. Bunların kısıtlılıkları hakimin kararına ihtiyaç kalmaksızın kendiliğinden mevcut sayılır. Dolayısıyla bu kimselerin sözlü tasarruf ve ikrarları tamamen geçersiz sayılır ve bu konuda velilerinin onayı da geçersizdir. 9

10 Akıl Zayıflığı/ Bunaklık (Ateh) Akıl zayıflığı, kişide doğuştan var olan ya da sonradan ortaya çıkan, akıldaki idrak ve anlama eksikliğinden doğan zayıflığı, yetersizliği, duraklama ya da gerileme durumunu ifade eder. Eksik anlayışlı, söz ve davranışları tutarsız, işlerini gereği gibi görmekte yetersiz kişilere aklı zayıf (bunak/ma tûh) denir. Akıl zayıflığı iki kısma ayrılmaktadır: 1.Temyiz gücünü tamamen ortadan kaldıran akıl zayıflığı: Akıl zayıflığı akıl ve temyiz gücünü tamamen ortadan kaldırıyorsa bunların durumu akıl hastaları gibidir. Yani bu kimseler temyiz gücüne sahip olmayan çocuk hükmündedirler. 2.Temyiz gücünü ortadan kaldırmayan akıl zayıflığı: Kişideki akıl zayıflığı akıl ve temyiz gücünü ortadan kaldırmaz, fakat kişi normal reşit kimselerin idrak derecesinden aşağı bir dereceye sahip olursa bütün hükümler bakımından tamamen mümeyyiz küçükler gibi kabul edilir. Yani böyle bir kimse hiçbir ibadetle sorumlu değildir, ancak yaptığı ibadetler geçerli olup bundan dolayı sevap kazanır. Yine böyle kimselerin lehine tasarrufları geçerli, aleyhine tasarrufları geçersiz, zarar ihtimali bulunan hukukî işlemleri ise kanunî temsilcisinin izin ya da onayına bağlıdır. Temyiz gücüne sahip olmayan ma tuh, akıl hastaları gibi hacr altına alınır ve bu konuda tamamen akıl hastalarının durumu gibidir. Ancak temyiz gücünü yok etmeyen akıl zayıflığında, kişinin lehine olan tasarrufları geçerlidir Uyku ve Baygınlık (Nevm ve İğmâ) Aynı kategoride değerlendirilmeleri mümkün olan uyku ve baygınlık hallerinde kişinin düşünme ve temyiz melekeleri ortadan kalkmaktadır. Bu durumdaki kimselerin edâ ehliyetleri olmadığı için her türlü hukukî muameleleri geçersiz sayılır. Ayrıca bu kimselerin hiçbir sözü muteber değildir ve fiillerinden de bedenî olarak sorumlu tutulmazlar. Mesela uyurken çocuğunun üzerine düşüp onu öldüren bir anne, öldürme kastı taşımadığı için bedenî olarak cezalandırılmaz, ancak diyet ödemesi gerekir. Uyurgezerlerin tasarrufları da bu kısımda değerlendirilebilir. Uyuyan ve baygın kimsenin bu halleri esnasında eda mükellefiyetleri de düşmüştür. Dolayısıyla bu kimseler bu hallerde ibadetlerini yerine getirmemelerinden dolayı sorumlu tutulmazlar, fakat ibadetin vücûbu düşmediği için bu durumlar ortadan kalktıktan sonra söz konusu ibadeti kaza ederler. Çünkü uyku ya da baygınlık çok uzun süreli olmadığı için çok fazla ibadet kaçmaz ve bunların kaza edilmesinde zorluk yoktur. Ancak baygınlık devamlı sürecek olsa veya kişi bitkisel hayata girse, normal yaşama geri döndüğünde yapmadığı ibadetleri eda etmesi gerekmez Unutma (Nisyân) Unutma, insanın sorumlu olduğu şeyi hatırlamasına engel olan ârızî bir durumdur. Unutma anında aklın tam olması sebebiyle vücûb ve edâ ehliyeti ortadan kalkmaz. 10

11 Unutmak hukûkullahta (Allah haklarında) özür kabul edilirken, hukûku l-ibâdda (kul haklarında) özür değildir. 1. Hukûkullahta: Allah haklarında kulun taksiri yoksa unutmak özürdür, ancak kulun taksiri de varsa o zaman unutmak özür sayılmaz. Mesela namazdayken namazda olduğunu unutarak yeme-içme durumunda unutma özür sayılmaz, ancak oruçluyken unutarak yemeiçme özür sayılır ve orucu bozmaz. 2. Hukûku l-ibâdda: Unutma, şahsın aleyhine sabit olacak bir vacibe ve borçlara engel teşkil etmediği için kul haklarında özür kabul edilmez. Buna göre, bir kimse arkadaşının olduğunu unutup kendisinin zannederek bir malı telef etse malı tazmin etmesi gerekir. Yine bir kimse vadesi gelen bir borcu unuttuğunu ileri sürerek borçtan kurtulamaz Ay Hali ve Lohusalık (Hayız ve Nifas) Hayız ve nifas halleri, bazı ibadetlerin bu süre içinde vacip olmasına ve onların edâsına mani olması cihetiyle ehliyet arızaları arasında zikredilmiştir. Zira hayız ve nifas halinde olan kadının namaz kılmayı ve oruç tutmayı bırakıp orucunu daha sonra kaza etmesi gerektiğine dair nasslar vardır. Namazın kazasının gerekli olması halinde kaza edilecek namazların çokluğu sebebiyle zorluk oluşacağından dolayı ise namaz kaza edilmez. Hukuk açısından bakıldığında bu iki durumun ehliyeti ortadan kaldıran haller arasında sayılması pek uygun görünmemektedir. Zira hayız ve nifas halindeki kadının bazı ibadetler haricindeki durumlarda ehliyetleri tamdır Kölelik Kölelik yalnızca edâ ehliyetini değil, aynı zamanda vücûb ehliyetini de engelleyen bir arızadır. Kölenin mülkiyet hakkı bulunmadığı için vücûb ehliyeti eksiktir. Dolayısıyla efendisi ona mülk edinebilme izni vermiş olsa bile köle hiçbir malı temlik edemez. Aynı zamanda köle mirasçı da olamaz. Kölenin edâ ehliyeti nâkıstır. Köle, aleyhine olan ve hem lehine hem de aleyhine olma ihtimali bulunan tasarrufları ancak efendisinin izniyle gerçekleştirebilir. Hibe ve vasiyet alma gibi tamamen lehine olan tasarrufları ise, diğer nâkıs ehliyetlilerde olduğu gibi, yapabilir. Ancak bazı fakihlere göre kölenin mülkiyet hakkı olmadığı için lehine olan işlemleri de yapamaz. Köle borçlara ehildir ve haksız fiil sorumluluğu vardır. Ancak işlediği haksız fiilleri efendisi tazmin eder. Hanefîlere göre ise me zûn (hukukî işlemler yapması için efendisi tarafından kendisine izin verilmiş) köle hukukî işlem ehliyetine sahiptir ve kendi adına hukukî işlem yapar. Şâfiîlere göre ise me zûn köle yalnızca efendisi adına hukukî işlem yapma yetkisine sahiptir. Mükâtep (efendisine belli bir meblağ ödemesi şartıyla hürriyet antlaşması yapmış) köle ise vücûb ehliyetine sahiptir, azad olduğu zaman ise tam edâ ehliyetine sahip olur. 11

12 Köle aile hukuku bakımından da nâkıs edâ ehliyetine sahiptir. Zira köle ancak efendisinin izniyle evlenebilir. Ayrıca kölelik velayete engeldir. Dolayısıyla kölenin hâkimlik yapması ve evlendirmesi geçersizdir Ölümle Sonuçlanan Hastalık (Maradu l-mevt) İyileşme ümidi olmayıp ölümle sonuçlanmasından korkulan ve genellikle de kısa sürede ölümle sonuçlanan hastalık haline maradu l-mevt (ölüm hastalığı) denir. Mecelle de ölüm hastalığı, Kendisinde çoğu zaman ölüm korkusu bulunan, dışarıda çalışan bir kimse ise, insanın kendi hizmetlerini evin dışında göremediği ve çoğu zaman bu durumda bir sene içinde ölümün vuku bulduğu hastalıktır (md. 1595) şeklinde tanımlanmıştır. Bir kimse bir hastalığa yakalanır da iyileşmeden ölürse, bu kişi bazı hak sahiplerine karşı malının belli kısımlarında kısıtlıdır. Ancak bir hastalığın ölüm hastalığı olup olmadığı -bir yıl şartından dolayı- hastanın ölümünden önce anlaşılamaz. Dolayısıyla ölüm hastasının tasarrufları, hasta hayattayken kısıtlanamaz. Bu kişinin yaptığı bazı tasarruflar, hastanın ölümünden sonra hastalığın ölümle sonuçlanan bir hastalık olduğu anlaşılınca, gerekmesi halinde geriye dönük olarak iptal edilir. Ölüm hastasının hem vücûb hem de edâ ehliyeti tamdır. Böyle bir kimse ibadetlerden ve aleyhine olan borçlardan sorumlu olduğu gibi bu kişinin lehine olan haklar da sabittir. Ancak bu tür bir hastalık, hastanın bazı fiillerini olumsuz yönde etkiler ve bazı tasarruflarını geçersiz kılar. Çünkü ölümünün yaklaştığını hisseden kişi vârisini mirastan mahrum etme gibi bazı tasarruflarda bulunmak isteyebilir. Bu sebeple böyle bir hastanın bazı fiilleri ve hakları hukuken sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırmanın amacı, kişinin alacaklılarının, vârislerinin veya kendisiyle hukukî işlemde bulunan üçüncü kişilerin aleyhine tasarrufta bulunup onları zarara sokma ihtimalini ortadan kaldırmaktır. Bu durumdaki hastanın karşı tarafın aleyhine olabilecek tasarrufları şunlar olabilir: 1. Hastanın Vâris ve Alacaklılarının Aleyhine Olabilecek Tasarrufları: Ölen kimsenin malında hak sahibi olan vâris ve alacaklıların haklarının korunması gerekmektedir. Bu amaçla ölüm hastasının malî tasarrufları nâkıs ehliyetlilerin tasarrufları gibi kabul edilmiştir. Yani bu kişilerin tasarrufları, bu tasarruflardan etkilenen kişiler açısından sınırlamaya tabidir ve geçerlilik kazanması bu kimselerin onayına bağlıdır. Hak sahipleri tasarruftan olumsuz anlamda etkilenmiyorsa söz konusu tasarruf geçerlidir. Ancak kişi, hibe gibi vâris ve alacaklıların aleyhine bir tasarrufta bulunacaksa, bundan olumsuz etkilenecekleri için, bu kimselerin itiraz hakkı vardır. Hak sahipleri razı olmazsa hükümleri geriye dönük olarak bu tasarruflar iptal olur. Ancak ölüm hastasının, satım ve kiralama gibi kendisinde karşılıksız kazandırma söz konusu olmayan akitleri ve içinde gabin bulunmayan akitleri geçerlidir. Ölenin malının sadece belli miktarlarında kısıtlamaya gidilebilir. Ölen kişinin, malının üçte birini dilediği gibi tasarruf etme hakkı olduğu için vârislerin hakkı terekenin üçte ikisidir ve ölen kimse mûrisler açısından ancak malının üçte ikisinde kısıtlanabilir. Alacaklılar açısından ise kişi borcu miktarınca kısıtlı sayılır. 12

13 2. Hastanın Nikâhı: Ölüm hastasının evliliği ve karısına vereceği mehir konusunda ihtilaf vardır. Ebû Hanîfe ve İmâm Şâfiî nin de aralarında bulunduğu İslam hukukçularının çoğuna göre bu kimsenin nikâhı sahihtir ve eşlerden biri öldüğünde diğeri ona mirasçı olur. Ancak evlilik için kararlaştırılan mehrin mehr-i misilden fazla olmaması gerekir. Bu miktardan fazla olan mehir hibe hükmündedir, dolayısıyla vâris ve alacaklıların haklarına zarar veriyorsa fazlası için onlardan izin almak gerekir. İmâm Mâlik e göre ise ölüm hastası olan kimsenin nikâhı geçersizdir ve dolayısıyla taraflar birbirlerine mirasçı da olamazlar. 3. Hastanın Talâkı: Fakihlere göre ölüm hastası, kendisiyle zifafın gerçekleştiği eşini onun rızası olmaksızın bâin bir şekilde boşarsa bu boşama geçerlidir. Ancak bu şekilde boşanmış kadının kendisini boşayan kocasından miras alıp alamayacağı konusu ihtilaflıdır. İslam hukukçularının çoğu, karısını boşayarak onu mirastan mahrum bırakmak isteyen kocanın bu kötü amacını gerçekleştirememesi adına kadının mirasçı olacağını söylemişlerdir. Zâhirîler ve İmam Şâfiî ise gizli maksada değil var olan boşamaya itibar edilmesi gerektiği düşüncesiyle, ölüm hastalığında bulunan kocası tarafından boşanan kadının ona mirasçı olamayacağı görüşünü benimsemişlerdir. Kadının boşanmaya razı olması durumunda ise kadın boşandığı kocasından miras alamaz. Bu durumdaki kadının mirasçı olabileceği görüşünde olan fakihler arasında kadının mirasçılık hakkının ne kadar süreceği konusunda da ihtilaf vardır: - Hanefîlere göre, kocası iddet müddeti içerisinde ölürse kadın miras alma hakkına sahiptir. - Hanbelîlere göre iddet bittikten sonra bile olsa bir başkasıyla evlenmedikçe kadın mirastan pay alır. - İmâm Mâlik e göre ise, boşandığı kocası öldüğü esnada bir başkasıyla evlenmiş olsa bile mirasçı olur Ölüm (Mevt) Ölüm ile insandan, vücûb ehliyeti, edâ ehliyeti ve her türlü şer î mükellefiyetler düşer. Çünkü ölüm ile insan tamamen aciz hale gelmektedir ve bunları edaya muktedir değildir. Bazı alimler, ölümle hukukî kişilik tamamen ortadan kalktığı ve dolayısıyla ehliyetin mahalli yok olduğu için ölümü ehliyet arızalarından saymamışlardır. Bu görüşe göre ölüm ehliyeti değil, şahsiyeti ortadan kaldırmaktadır. Ancak diğerlerine göre ise ölüm şahsı acze düşürerek ehliyeti ortadan kaldıran bir arızadır. Ölümle ehliyet ve zimmet de sona erer. Bu yüzden ölümle, - Allah haklarından sayılan namaz, oruç, kefaret gibi sorumluluklar ve nafaka borcu ve zekat gibi borçlar ortadan kalkar. - Kişinin zimmetindeki borçlar ile fıtır sadakası ve nafaka borcu gibi vazifeleri düşer. Ancak kişi bunların ödenmesini vasiyet etmişse bıraktığı malın üçte birinden ödenir. 13

14 Ölenin malı ya da kefili varsa zimmeti devam ediyor sayılır ve borç kişinin malından veya kefili tarafından ödenir. - Vedîa (emanet) ve gasp gibi ayna taalluk eden haklar düşmez. Ölmeden önce kişinin elinde bulunan emanet veya ölenin gasp ettiği mal, sahibine teslim edilir. - Kişinin ihtiyacı için meşru kılınan haklar düşmez. Bu yüzden ölünün teçhiz ve tekfini için gerekli masraflara öncelik verilir ve borçları bu masraflar düşüldükten sonra ölenin malından ödenir. Geri kalan maldan vasiyet ödenir ve kalanlar da vârislere paylarınca dağıtılır Müktesep Arızalar Müktesep arızalar, meydana gelmesinde mükellefin veya üçüncü şahısların irade ve seçiminin etkili olduğu, sonradan kazanılmış durumlardır. Bu grupta da bilgisizlik (cehl), yanılma (hata), sarhoşluk (sükr), harcamalarda tedbirsizlik (sefeh), ciddiyetsizlik (hezl), zorlama (ikrah), borçluluk ve iflas, yolculuk (sefer) gibi sebep ve haller yer alır. Usûl eserlerinde, özellikle Hanefî eserlerde her bir ehliyet arızasının niteliği ve hükümleri geniş bir şekilde ele alınır. Bu durum ve sebeplerin edâ ehliyetine etkileri de hayatın tabii seyrini teşkil eden temyiz öncesi dönem, temyiz dönemi ve bulûğ-rüşd sonrası dönem şeklindeki üçlü ayrım modeline göre ele alınır. Meselâ tam delilik, tam bunaklık, baygınlık gibi ehliyeti tamamıyla kaldıran durumlarda kişi gayri mümeyyiz çocuk hükmünde sayılır. Edâ ehliyetini kısmen etkileyen durumlarda ise mümeyyiz çocuk hükmünde kabul edilir. Bunların her birinin özel dinî ve hukukî sonuçları da fıkhın farklı alanlarına ve ilgili işlemlerin niteliğine göre birtakım ayrımlar yapılarak ayrıntılı olarak incelenir Bilgisizlik (Cehl) Kişinin inanç, söz ve davranışlarındaki bilgisizliğini ifade eden cehl aslında ehliyete engel değildir, sadece bazı durumlarda özür kabul edilir. Ancak cehaletin özür sayılabilmesi hususunda kişinin dârulislâmda mı yoksa dârulharpte mi yaşadığının tespit edilmesi gerekir. 1. Dârulislâmda Cehalet: Fıkıhçılar genel olarak Dârulislâmda bilmemenin özür sayılmayacağı kuralını benimsemişlerdir. Çünkü Müslümanların yaşadığı ve İslam hukukunun uygulandığı yerlerde şerîati bilmemek düşünülemez. Bu kural, İslam topraklarında yaşayan gayrimüslimler için de geçerlidir. Onlar ibadetlerle sorumlu olmasalar da başkalarının haklarına riayetle vs. sorumludurlar. Ancak herkesin bilmesi zorunlu olmayan ve çok açık ve umumi olmayan bazı olay veya durumların bilinmemesi özür sayılabilir. Mesela süt hısımlığı sebebiyle kendisine haram olduğunu bilmeden bir kadınla evlenmek, şarap haline geldiğini bilmeden üzüm suyunu içmek gibi durumlar özür kabilindendir. Yine vekilin müvekkil tarafından vekaletten 14

15 azlolunduğunu bilmemesi de böyledir; yani vekilin müvekkili adına yaptığı tasarrufların tamamı, vekil azilden haberdar oluncaya kadar geçerlidir. 2. Dârulharpte Cehalet: Dârulharpte Müslümanların şer î hükümler hakkında bilgi sahibi olamama ihtimalleri göz önünde bulundurularak bilgisizlik özür kabul edilmiştir. Bundan dolayı dârulharpte yaşayıp namaz gibi ibadetlerin kendisine vacip olduğunu bilmeyen kimse, bunu öğrendikten sonra yapmadığı ibadetleri kaza etmek zorunda değildir. Yine bu kimse haram olmadığını zannederek içki içse günahkar olmaz ve bu fiilinden dolayı cezalandırılmaz Yanılma (Hata) Hata, insanın kastı olmaksızın, istediğinden farklı bir şekilde söz söylemesi ya da fiil işlemesidir. Aslında hata yapılırken akıl ve temyiz yeteneği tam olduğu için hata ehliyete engel değildir. Ancak hata, Allah haklarının düşmesinde özür kabul edilir. 1. İbadetlerde: Bir kimse ibadetler konusunda üzerine düşeni yaptığı halde hata ederse hatası özür kabul edilir. Kıbleyi bilmeyen kişinin kendi çabasıyla kıbleyi tayin etmede hata etmesi gibi. Nitekim bu kişi kıble istikametinin dışında bir yere doğru namaz kılsa da kıldığı namaz sahihtir. 2. Cezalarda: Bir kimse hata ile cezayı gerektiren bir suç işlese bedenî cezalarda bu hatası dikkate alınır ve kasten bu suçu işleyene uygulanan ceza ona uygulanmaz. Çünkü hata şüpheyi barındırır, şüphe ise hem kısâs hem de had cezalarını düşürür. Dolayısıyla kısâs veya had gerektiren bir fiil hata ile yapılmış olursa faile kısâs ya da had tatbik edilmez. Ancak hataen adam öldürmede karşı tarafa diyet ödenmesi gerekir. 3. Kul Haklarında: Hata, kulların malî haklarında özür kabul edilmez. Bu yüzden bir kimse hata ile birisinin malına zarar verirse zararı tazmin eder. 4. Hukukî Muamelelerde: Hanefîlere göre hukukî muamelelerde hata tasarrufun gerçekleşmesine ve netice meydana getirmesine engel değildir. Bu görüşe göre bir kimse hata ile karısını boşayacak olsa, boşama gerçekleşir. Yine hata ile yapılan alışveriş akdi de aslen irade ve ihtiyar bulunduğu için gerçekleşir, ancak böyle bir akitte rıza bulunmadığı için akit fâsit sayılır. Cumhura göre ise hataen gerçekleşen sözlü tasarruflar geçersizdir Sarhoşluk (Sükr) İçki veya uyuşturucu gibi maddelerin vücuda alınması sebebiyle, ayıldıktan sonra da yaptıklarını hatırlamamak üzere, kişinin ne yaptığını ve ne dediğini bilemez hale gelerek akli dengesinin kaybolması durumuna sarhoşluk denir. Sarhoşluk esnasında akıl ve temyiz gücü bulunmadığı için bunlara dayanan edâ ehliyeti de bu sürede ortadan kalkmaktadır. Sarhoşluğun ehliyete etkisi konusunda iki farklı görüş bulunmaktadır. 15

16 a) İslam hukukçularının bir kısmı sarhoşluğun ne şekilde meydana geldiğine bakmaksızın bizzat sarhoşluk durumunun meydana gelmesini edâ ehliyetinin ortadan kalkması için yeterli görmüşlerdir. Bu görüş sahiplerine göre bir kimse ister mübah yoldan bu tür maddeleri alarak sarhoş olsun, isterse kasıtlı olarak haram maddeleri kullanarak sarhoş olsun edâ ehliyeti ortadan kalkar. Buna göre, ne şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin sarhoşun nikâh, talâk, alışveriş gibi tasarrufları geçersiz olur. Zâhirîler, bazı Hanefîler, bazı Şâfiîler ve bir rivayete göre Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel bu görüştedir. b) Hanefîler ile bazı Şâfiî ve Mâlikî âlimlerin aralarında bulunduğu bazı İslam hukukçularına göre ise esas olan sarhoşluğun meydana geliş şeklidir. Bu nedenle sarhoşluğu iki kısma ayırarak incelemek gerekmektedir: 1. Mübah Yolla Sarhoşluk: Kişi sarhoşluk veren bir maddeyi çaresiz kalarak, içmeye zorlanarak veya ne olduğunu bilmeden içtiği zaman mübah yolla sarhoş olmuş sayılır. Sarhoşluğun meydana gelişini esas alanlara göre dinin mahzurlu görmediği bir yoldan sarhoş olanın hükmü baygın kimsenin hükmü gibidir. Buna göre; - Sarhoşluk anında bu kimse ibadetleri eda etmekle sorumlu değildir, ayıldıktan sonra bunları kaza eder. - Bu kişinin alışveriş, kiralama, nikâh, talâk gibi sözlü tasarrufları geçersizdir. - İşlediği suçlardan bedenen sorumlu olmayıp cezalandırılmaz, ancak işlediği suç ve cinayetlerden malî açıdan sorumludur. 2. Haram Yolla Sarhoşluk: Bir kimse kasıtlı olarak sarhoşluk veren maddeleri içerek sarhoş olmuşsa bu kişinin edâ ehliyeti tam sayılır. Yani bu kişinin; - Nikâh, talâk, alışveriş gibi hukukî tasarrufları geçerlidir. Ancak Hanefîler sarhoşun dinden döndüğünü söylemesinin geçersiz olacağını ve yine söyledikten sonra dönülmesi mümkün olan ikrarlarının kabul edilmeyeceğini söyleyerek bunları istisna etmişlerdir. - Malî yükümlülüklerinden sorumlu olması sebebiyle maddî zararlarını tazmin etmesi gerekir. - Had ve kısâs cezaları bakımından ehliyeti tam kabul edilerek sarhoşken işlediği suçlardan dolayı cezaya çarptırılması gerekir Harcamalarda Tedbirsizlik (Sefeh) Fıkıh usûlcüleri sefeh i, gerçekte aklî melekeleri yerinde olmakla beraber, kişiyi aklın ve şer î esasların gereğine aykırı tarzda davranmaya yönlendiren bir tedbirsizlik hali şeklinde tanımlamışlardır. Mecelle de (md. 946) ise sefehlik sıfatını haiz kişi olan sefîh malını anlamsız ve amaçsız yerlere harcayan ve harcamalarında israf ve savurganlık göstererek malını telef eden kimse şeklinde tarif edilmiş, yine safdil veya ahmak olup bundan dolayı kar ve zararını bilemeyerek hukukî muamelelerinde aldanan kimselerin de bu kapsamda olduğu belirtilmiştir. 16

17 Bu tanımlardan anlaşıldığı üzere sefîh akıl gücüne sahiptir, ancak malını muhafaza edecek güçte olmadığı için rüşde ermemiş kabul edilir. Sefîhin aklî melekeleri tam olup yalnızca temyiz kabiliyeti tam olarak gelişmemiştir. Bu yüzden sefeh, ehliyeti ortadan kaldıran bir durum değildir. Dolayısıyla sefîh ibadetlerle mükelleftir ve cezaî sorumluluğu tamdır. Yine sefîhin malî olmayan akitleri geçerlidir. Ancak sefeh diğer tam ehliyetli mükelleflerden farklı olarak, malî akit ve tasarrufları açısından hacr (kısıtlama) altına alınır ve sefîh malî tasarrufları açısından mümeyyiz çocuk gibi olur. Bu noktada sefîhin sefîh olarak bulûğa erip ermemesi arasında bir fark yoktur. Buradaki amaç, sefîhin malını korumak ve bir süre sonra başkalarına muhtaç hale gelmesine engel olmaktır. Kısıtlanması durumunda sefîhe mümeyyiz küçüğün hükümleri uygulanır. Sefîhe hacr konması için yetkili mahkemenin kararı gerekir. Aynı şekilde kısıtlılığın sonra ermesi de mahkeme kararıyla olur. Sefîhin vasîsi bizzat hâkimdir. Sefîhin hacri konusunda Ebû Hanîfe ve Züfer in görüşü ise cumhur ulemadan farklıdır. Onlara göre sefîh olan kimse hacredilemez, hibede bulunma gibi aleyhine bir tasarruf dahi olsa onun tüm malî işlemleri geçerlidir. Ancak onlara göre de sefîh olarak bulûğa eren kimsenin malı ihtiyaten yirmi beş yaşına kadar eline verilmez Ciddiyetsizlik/Şaka (Hezl) Hezl (şaka), bir sözle hakiki veya mecazî manasının dışında bir şey kastedilmesi veya sözlü bir tasarrufla o tasarrufun şer î hükmünden başka bir şey kastedilmesidir. Hâzil, kendi istek ve iradesiyle tasarruflarda bulunup akitler yapmakta, ancak bunların sonuçlarının meydana gelmesini, bu tasarrufların doğuracağı hükümlerin gerçekleşmesini istememektedir. Böyle bir durumun şahsın ehliyetini ortadan kaldırıp kaldırmadığı konusunda ihtilaf vardır. Zira bazı alimler hezli ehliyet arızalarından saymamaktadırlar. Hakikaten hezl, vücûb ve edâ ehliyetini ortadan kaldırmaz. Ancak hâzilin bazı hukukî tasarrufları fâsit ya da bâtıl sayılacağı için hezli ehliyet arızalarından saymak mümkün olabilir. Hâzilin sözlü tasarruflarını üç başlık altına incelemek mümkündür: 1. İtikatla İlgili Sözleri: İtikadî meselelerde şaka yapmak ve alay etmek caiz değildir. Bu itibarla itikatla ilgili şakaya itibar edilir ve böyle bir söz sonuçlarını doğurur. Buna göre şaka yaparak İslam ı inkar eden kimse dinden çıkar ve mürted olur. Bu kimse tevbe etmediği sürece ona mürtedin hükümleri uygulanır. 2. İhbâr (Haber Verme) ile İlgili Sözleri: Hezlde, haber verilen (ikrar edilen) şeyin yalan olduğu açık olduğu için hâzilin ihbarı geçersizdir. Bundan dolayı şaka yaparak alımsatım, nikâh veya talâk ikrarında bulunan kimsenin ikrarları hiçbir hukukî sonuç doğurmaz, bâtıl olur. 3. İnşâ ile İlgili Sözleri (Hüküm Doğuran Sözleri): İnşâ, hüküm ve sonuçların sebeplerini işlemek demektir. Alışveriş, kiralama, nikâh, nezir (adak) gibi tasarruflarda bulunmak böyledir. Ancak hâzilin tüm inşâî tasarrufları bâtıl ya da fâsit değildir. Zira Üç 17

18 şey vardır ki, onların ciddi yapılmaları da ciddi, şaka olarak yapılmaları da ciddi netice verir. Bunlar, nikâh, talâk ve ric attir hadisinden dolayı nikâh, talâk ve ric ât gibi feshedilmeye müsait olmayan akitler şaka sebebiyle bâtıl ya da fâsit olmaz. Ancak alışveriş, kiralama gibi fesholunabilir akitlerde hezl, akdi geçersiz kılar Zorlama (İkrah) Bir kimsenin zor ve tehdit kullanılarak, razı olmayacağı ve kendi iradesiyle yapmayı tercih etmeyeceği bir işi yapmak zorunda bırakılması şeklinde tarif edilen ikrah mükteseb ârızî hallerdendir. İkrahın Rükunleri: İkrahın rükunleri mükrih (zorlayan), mükreh (zorlanan), mükrehun aleyh (ikrahın konusu), mükrehun bih (tehdit edilen ceza) olmak üzere dört tanedir. İkrahın Şartları: İkrahın gerçekleşmesi için aranan şartlar, rükunleri bağlamında ele alınabilir: 1.Mükrih ile İlgili Şartlar: - Mükrihin tehdit ettiğini yapabilme gücüne ve imkanına sahip olması gerekir. - Mükrihin âkıl ve bâliğ olması ise gerekmez. Çocuğun ve delinin tehdidi de geçerlidir. 2. Mükreh ile İlgili Şartlar: - Mükrehin ikrah konusu olan şeyi yerine getirmediği zaman mükrih tarafından tehdidin gerçekleştirileceğini zannı galip ile bilmesi ve tehdit karşısında aciz kalması gerekir. - Tehdit esnasında mükrehin rızasının bulunmaması gerekir. - Mükrehin edâ ehliyetine sahip olması gerekir. 3. Mükrehun bih ile İlgili Şartlar: - Hanefîlere göre tam ikrahta bu cezanın öldürücü, bazı uzuvları telef edici veya ölüme götürücü olması gerekir. Eksik ikrahta ise hapsetme, bağlama, vurma gibi nefse veya uzva zarar ve acı verici, kişide derin bir keder oluşturucu türden olması gerekir. - Şâfiîlere göre, tehdit edilen cezanın miktar ve türü kişiden kişiye veya yapılması istenilen işe göre değişir. - Mâlikîlere göre cezanın elem verici ve üzücü olması yeterlidir. - Hanbelîlere göre cezanın büyük bir zarar verici mahiyette olması gerekir. - Ayrıca mükrehun bihin her an ve hemen mevcut olması gerekmektedir. 4. Mükrehun aleyh ile İlgili Şartlar: - Tehditle yaptırılmak istenen şey mükrehin ikrahtan önce yapmaktan çekindiği, yasak veya mükrehi külfet altına sokan bir eylem olmalıdır. 18

19 - Mükrehun aleyh yerine getirildiğinde mükreh tehditten kurtulmalıdır. - Mükrehun aleyhin tehlikelilik açısından tehdit unsurundan daha ağır bir eylem olması gerekmektedir. İkrahın Türleri: Hanefîler ikrahı, ikrah-ı mülcî ve ikrah-ı gayr-ı mülcî şeklinde ikiye ayırmaktadırlar. 1. İkrah-ı Mülcî (Tam Zorlama): Kişinin öldürülmekle, bir organının koparılması ya da kesilmesiyle, ölünceye kadar dövüleceğiyle tehdit edilmesi veya ölecek derecede aç bırakılması şeklinde tezahür eder. Bu tür bir zorlama rızayı tamamen ortadan kaldırmakta, ancak iradeyi ortadan kaldırmayıp yalnızca ifsad etmektedir. Çünkü fiili yapıp yapmama ihtiyarı devam etmektedir. Kişi bu fiili gerçekleştirdiği zaman iradesiyle yapmakta, ancak razı olarak yapmamaktadır. 2. İkrah-ı Gayr-i Mülcî (Eksik Zorlama): Zorlananın ölümüne veya bir uzvunun sakatlanmasına sebep olmayıp ona sadece üzüntü ve sıkıntı veren, eziyetine katlanılabilecek türden dövme, hapis ve bağlama gibi tehdit unsurları ile gerçekleşir. Bu tür bir zorlama mükrehin rızasını yok eder, ancak kişinin tehdide sabretme ihtimalinden dolayı iradeyi ifsat etmez. İkrahın Hükümleri: 1. İkrahın Sözlü Tasarruflara Etkisi: Hanefîler dışındaki İslam hukukçularına göre ikrah altında söylenen sözün hiçbir hükmü yoktur. Bu sözün nikâh, talâk gibi feshi (bozulması) mümkün olmayan akitleri oluşturması veya alışveriş gibi feshi mümkün olan bir akit meydana getirmesi arasında bir fark yoktur. Buna göre ikrah altındakinin talâkı, alışverişi vs. sahih değildir. Hanefîlere göre ise ikrah altında söylenen sözlerin bir kısmı muteber, bir kısmı bâtıldır. Hanefîlere göre; - İkrah altında yapılan itiraflar yalan hükmünde olup geçersizdir. - Feshi mümkün olmayan ve şaka ile dahi gerçekleşebilen nikâh, talâk gibi akitler ikrah altında iken de geçerlidir. - Feshi mümkün olan ve şaka ile sahih olmayan alışveriş, kiralama gibi akitler fâsittir. Bu tür akitler bâtıl olmadıkları için ikrahtan sonra düzeltilirse sahih hale gelirler. 2. İkrahın Fiilî Tasarruflara Etkisi: Eksik zorlamaya maruz kalan kişi tüm yaptıklarından sorumludur. Buna göre hafif dövülmekle tehdit edilen kişi içki içse cezalandırılır. Tam ikrah altındaki tasarruflar ise hüküm bakımından üçe ayrılır: - Yapılması vacip olan fiiller: Mükreh domuz eti yemeye veya içki içmeye zorlandığında bunları yapmalıdır. Aksi takdirde ölümüne veya organlarının gitmesine sebebiyet vereceği için günahkar olur. - Yapılmasına ruhsat verilen fiiller: Mükreh bunları yapmazsa sevap kazanır, ancak yaparsa günahkar olmaz. Öldürülme tehdidi altındayken kafir olduğunu söylemek gibi. 19

20 - Yapılması yasak olan fiiller: Mükrehin bir müslümanı öldürmek, herhangi bir azasını koparmak ya da öldürecek kadar dövmek, zina etmek ve anne babayı dövmek gibi fiilleri yapmasına hiçbir şekilde ruhsat yoktur Borçluluk ve İflas Borçlu olma ve iflas, esasında kişinin ehliyetlerini kısıtlayan bir durum olmamakla beraber, borçlu kimselerin alacaklılarından mal kaçırmak için malvarlıklarını yakınlarına devretme ihtimalleri gündeme geldiğinden dolayı sonraki dönem hukukçuları alacaklıların hakların korumak adına borçlunun bazı tasarruflarını sınırlandırmışlardır. Buna göre borçlarını ödemeyen veya borçları malvarlığına eşit veya fazla olan borçlu, alacaklıların aleyhine olan tasarrufları onların icazeti olmaksızın gerçekleştiremez. İflas için de aynı hükümler geçerlidir. Ancak gerek borçlu gerekse müflis, kısıtlamadan sonra kazandıkları mallar üzerinde diledikleri gibi tasarruf ederler. Kısıtlılık yalnız kısıtlama anındaki malvarlığı üzerinde geçerlidir Yolculuk (Sefer) Yolculuk, üç gün üç gece veya daha fazla müddet orta süratte seyirle yolculuk yapmak kastıyla şehrin yerleşim alanından çıkmak şeklinde tanımlanmıştır. Her ne kadar yolculuk, müktesep ehliyet arızalarından sayılmışsa da aslında edâ ehliyetini ortadan kaldırmamaktadır. Zira yolculuk, kişinin akıl ve temyiz yeteneğini olumsuz etkilememektedir. Bu bakımdan yolculuk, bazı fakihlerce ehliyet arızlarından sayılmamıştır. Yolculuğun ehliyet arızası olarak değerlendirilmesi, bazı hükümlere olan etkisi sebebiyledir. Zira yolculuk genellikle sıkıntı ve meşakkati barındırdığı için ruhsat sebebi olarak kabul edilmiş ve sefer mesafesi uzaklıkta bir yere giden kimsenin yolculuğu dinen özür sayılmıştır. Nitekim bu durumdaki kimsenin ayağındaki mestin süresi üç gündür, dilerse daha sonra kazasını yapmak üzere oruç tutmayabilir ve dört rekatlı farz namazları iki rekat olarak kılar vs. Fakat bu ruhsatlara rağmen bu durumda kişinin ehliyeti tam olduğu için, yolculuğu ehliyeti tamamen ortadan kaldıran bir arıza olarak görmek mümkün değildir. Zira yolcu, yolculuk esnasında işleyeceği her türlü tasarrufundan sorumludur. EHLİYET ARIZALARI SEMÂVÎ ARIZALAR 1. Yaş küçüklüğü (siğar) 2. Akıl hastalığı/delilik (cünûn) 3. Akıl zayıflığı/bunaklık (ateh) 4. Unutma (nisyan) 5.Uyku ve baygınlık (nevm ve iğmâ) 6. Ay hali ve lohusalık (hayız ve nifâs) 7. Kölelik 20 MÜKTESEP ARIZALAR 1. Bilgisizlik (cehl) 2. Yanılma (hata) 3. Sarhoşluk (sükr) 4. Harcamalarda tedbirsizlik (sefeh) 5. Ciddiyetsizlik (hezl) 6. Zorlama (ikrah) 7. Borçluluk ve iflas

21 Tablo I. Ehliyet Arızaları ÖZET Mükellef, dinî hitapla yükümlü tutulan, düşünce, söz ve davranışlarına birtakım dinî ve hukukî sonuçlar bağlanan, aklî melekeleri yerinde (âkıl) ve ergin (bâliğ) insan demektir. Mükellefiyetin temel şartı ehliyettir. Ehliyet, kişinin dinî ve hukukî sorumluluk taşımaya elverişli olması, yani hakları kullanmaya ve borçlanmaya ehil olmasını ifade eder. Ehliyetin vücûp ehliyeti ve edâ ehliyeti şeklinde iki türü vardır. Vücûp ehliyeti, kişinin haklara sahip olabilme ve borç altına girebilme ehliyetidir. Bu ehliyete sahip olmayı mümkün kılan şey ise zimmet tir. Âkıl bâliğ olup olmadığına bakılmaksızın yaşayan her insanın bu tür ehliyete sahip olduğu kabul edilir. Anne karnındaki çocuk (cenin) ise eksik vücûp ehliyetine sahiptir. Vücûp ehliyetine sahip olan kimse akit ve hukukî işlemler sonucu kendisine intikal eden her türlü hakkı kazanabildiği gibi kendisi adına yapılan hukukî işlemlerden doğan borçlara da ehildir. Ancak bu kişilerin edâ ehliyeti bulunmadığı için hak ve borç doğurucu hukukî işlemlerini kanunî temsilcileri onlar adına yapar. Şahsen yerine getirilmesi gereken iman ve bedenî ibadetler gibi yükümlülükler ve malî yönü bulunmayan cezaî sorumluluklar için ise kişinin vücûp ehliyetinin bulunması yeterli değildir. Ancak haksız fiilden doğan malî borçlarda, mağdurun hakkının korunması adına, yalnızca vücûp ehliyeti bulunan kişi de bu tür borçlarla yükümlü tutulmaktadır. Edâ ehliyeti, kişinin vücûp ehliyeti sebebiyle sahip olduğu hakları bizzat kullanmasını ve hak ve borçlar doğurabilecek şekilde hukukî tasarrufta bulunabilmesini ifade eder. Bu ehliyetin temelini akıl ve temyiz gücü (iyiyle kötüyü birbirinden ayırabilme yeteneği) teşkil eder. Akıl ve temyiz gücü tam olduğunda edâ ehliyeti tam, eksik olduğunda ise edâ ehliyeti eksik olmaktadır. İslâm fıkhında insan hayatı ehliyet açısından çeşitli dönemlere ayrılmış, buna bağlı olarak ehliyet için bu dönemlere uygun ayrım ve adlandırmalar yapılmıştır. Buna göre ehliyet açısından insan hayatı temyiz öncesi dönem, temyiz dönemi, büluğ ve rüşd dönemi şeklinde devrelere ayrılarak incelenmektedir. Bu ayrıma göre, temyiz çağına gelmeyen çocuğun, akıl hastasının ve bu hükümde olan kimselerin tam vücûp ehliyeti bulunmakla beraber bu kimselerin edâ ehliyeti yoktur. Bulûğa ermemiş olmakla beraber temyiz çağına gelmiş çocuklar ise eksik edâ ehliyetine sahiptir. Böyle mümeyyiz çocuklar bedenî ibadetlerle sorumlu olmadıkları gibi bedenî cezalara da ehil değillerdir. Hukukî işlem açısından ise böyle kimselerin lehine tasarrufları geçerli, aleyhine tasarrufları geçersiz, zarar ihtimali bulunan hukukî işlemleri ise kanunî temsilcisinin izin ya da onayına bağlıdır. 21

KİŞİLER HUKUKU İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI İSLAM HUKUKU I. Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK

KİŞİLER HUKUKU İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI İSLAM HUKUKU I. Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI İSLAM HUKUKU I Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK 1 Ünite: 11 Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK İçindekiler 11.1.... 3 11.1.1. Gerçek Kişiler... 3 11.2. Hukukî Temsil...12 11.2.1. Hukukî Temsilcide

Detaylı

NİKAH-II (Rükün ve Şartları)

NİKAH-II (Rükün ve Şartları) İSLAM HUKUKU-I DERS -8 NİKAH-II (Rükün ve ) Prof. Dr. Abdülaziz BAYINDIR & Doç. Dr. Servet BAYINDIR İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri DERSİN AKIŞI Rükünleri Rükünlerde Aranan Şartlar

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri ÜNİTE VI HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Hukukun en önemli kavramlarından biri

Detaylı

hükme konu fiillerin (mahkum fih) şartları

hükme konu fiillerin (mahkum fih) şartları hükme konu fiillerin (mahkum fih) şartları malum olması malum olmaktan kasıt, mükellefin hükme konu fiili bilfiil değil bilkuvve (bilme imkanına sahip olması) bilmesi demektir. aksi halde suiistimallerin

Detaylı

Hulle'nin dayanağı âyet ve hadistir.

Hulle'nin dayanağı âyet ve hadistir. Bir İslâm hukuku terimi olarak; üç talakla boşanmış olan bir kadının, eski kocasına yeniden dönebilmesi için, üçüncü bir erkekle usûlüne göre evlenip, ölüm veya boşanma ile bu ikinci evliliğin sona ermesi

Detaylı

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI İİK. nun 277. vd maddelerinde düzenlenmiştir. Her ne kadar İİK. nun 277/1 maddesinde İptal davasından maksat 278, 279 ve 280. maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmetmektir.

Detaylı

SEVGİ USTA VELAYET HUKUKU

SEVGİ USTA VELAYET HUKUKU SEVGİ USTA VELAYET HUKUKU İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR...XXI VELAYET HUKUKU 1. Giriş...1 I. Konunun Tanıtımı...1 II. Kavramlarda Birlik Meselesi...14 III. Çalışmanın İnceleme Planı...18

Detaylı

NAFAKA. Nafakasının yiyecek sınıfları ekmek veya un, tuz, yağ, sabun, odun ve her ihtiyaçta kullanılmak üzere laz

NAFAKA. Nafakasının yiyecek sınıfları ekmek veya un, tuz, yağ, sabun, odun ve her ihtiyaçta kullanılmak üzere laz NAFAKA 1 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Hind, kendisini boşayan kocasından hamile olduğunu ifade edip, gebelik Açıklama: Kadın ister fakir isterse zengin olsun, ister Müslüman isterse ehl-i kitaptan bulunsun,

Detaylı

Evlenme Akdi. şartları. rükunler/unsurlar. irâde beyanı (icap-kabul/sîga) taraflar (veli-vekil) akdin mevzuu (makudun aleyh)

Evlenme Akdi. şartları. rükunler/unsurlar. irâde beyanı (icap-kabul/sîga) taraflar (veli-vekil) akdin mevzuu (makudun aleyh) Evlenme Akdi rükunler/unsurlar şartları 1. İnikad şartları 2. Sıhhat şartları irâde beyanı (icap-kabul/sîga) taraflar (veli-vekil) akdin mevzuu (makudun aleyh) 3. Nefaz şartları 4. Lüzum şartları bu üç

Detaylı

Mehir hakkında Dinimizin Bildirdikleri

Mehir hakkında Dinimizin Bildirdikleri Mehir hakkında Dinimizin Bildirdikleri Karabük ten Ali Kılınç: Mehirle ilgili dinimizin emirleri nelerdir? Düğün nişan gibi mesut günlerde hanım kızlarımıza erkek tarafından takılan takıların mülkiyeti

Detaylı

TÜRK HUKUK DÜZENİNDE MEVCUT YAPTIRIM TÜRLERİ. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

TÜRK HUKUK DÜZENİNDE MEVCUT YAPTIRIM TÜRLERİ. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi TÜRK HUKUK DÜZENİNDE MEVCUT YAPTIRIM TÜRLERİ Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi 1) CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİ Hukuka aykırılıklar çok çeşitli biçimde gerçekleşebilir. Her hukuka aykırılık

Detaylı

İslam Hukukuna Giriş

İslam Hukukuna Giriş İslam Hukukuna Giriş DİKKAT! Bu testte 20 soru bulunmaktadır. Cevaplarınızı, cevap kâğıdınızın İslam Hukukuna Giriş testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz. A 1. Fıkıh ilmi ile ilgili A) Kişinin haklarını

Detaylı

Bazı makalelerde, bu iptal kararı ile kanuni temsilcilerin geçmişe yönelik sorumluluklarının kalktığına dair yorumlar okuyoruz.

Bazı makalelerde, bu iptal kararı ile kanuni temsilcilerin geçmişe yönelik sorumluluklarının kalktığına dair yorumlar okuyoruz. Not: Makaleler yazarın kişisel görüşünü ifade etmekte olup kaleme alındığı tarihteki mevzuat düzenlemeleri açısından geçerlidir. Daha sonra meydana gelecek değişimler uygulamada farklılık yaratabilir.

Detaylı

ADLİ TIBBİ AÇIDAN ADLİ PSİKİYATRİ

ADLİ TIBBİ AÇIDAN ADLİ PSİKİYATRİ ADLİ TIBBİ AÇIDAN ADLİ PSİKİYATRİ Prof. Dr. Faruk AŞICIOĞLU Adli Tıp Uzmanı &Tıbbi Biyoloji Bilim Dr. Adli Tıp Enstitüsü ADLİ PSİKİYATRİ NEDİR? ADLİ PSİKİYATRİST KİMDİR? Hukuki çatışmaların çözümünde psikiyatri

Detaylı

MEDENİ HUKUKUN ALT DALLARI-TİCARET HUKUKU-ULUSLARARASI ÖZEL HUKUK. Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

MEDENİ HUKUKUN ALT DALLARI-TİCARET HUKUKU-ULUSLARARASI ÖZEL HUKUK. Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi MEDENİ HUKUKUN ALT DALLARI-TİCARET HUKUKU-ULUSLARARASI ÖZEL HUKUK Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi KİŞİLER HUKUKU Medenî Hukuk-Kişiler Hukuku Konusu: Hukuk bakımından hak sahibi

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Hukuki İşlemler Hukuki İşlem Kavramı Hukuki işlemler, kişilerin hukuki sonuç doğurmaya

Detaylı

Mal Rejimleri ve Tasfiyesi

Mal Rejimleri ve Tasfiyesi Mal Rejimleri ve Tasfiyesi Nazan Moroğlu, LL.M. MEF Ü. Hukuk F. Mal rejimleri 1926 tarihli Medeni Kanunda Mal Rejimleri Yasal mal rejiminin (Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi) özellikleri Mal rejimlerine

Detaylı

ehliyyet ve kısımları vücûb (hak) ehliyeti

ehliyyet ve kısımları vücûb (hak) ehliyeti ehliyyet ve kısımları kavramsal çerçeve ehliyetin kısımları arapça da ehl kökünden türetilmiş yapma bir masdar olan ehliyyet sözlükte yetki, elverişlilik, liyakat, yeterlilik gibi anlamlara gelir. islâm

Detaylı

CEZA HUKUKU 13. Ünite:13. Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK

CEZA HUKUKU 13. Ünite:13. Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK Ünite:13 CEZA HUKUKU Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI Suç, Allah ın, had ve tazir cezalarıyla işlenmesini yasakladığı hukuka aykırı fiillerdir. Burada verilen had kavramının, kısas

Detaylı

MEDENİ YARGIDA CENİNİN TARAF EHLİYETİ

MEDENİ YARGIDA CENİNİN TARAF EHLİYETİ MEDENİ YARGIDA CENİNİN TARAF EHLİYETİ Halil İbrahim KOVAR A. CENİN KAVRAMI Cenini, genel olarak ana rahmine düşen ancak henüz doğmamış insan organizması olarak tanımlamak mümkündür. Tıp terminolojisinde

Detaylı

MEDENİ HUKUK. Karine: Mevcut ve bilinen olgulardan bilinmeyen bir sonucun çıkarılmasıdır. Kanuni: (Kanundan alınır)

MEDENİ HUKUK. Karine: Mevcut ve bilinen olgulardan bilinmeyen bir sonucun çıkarılmasıdır. Kanuni: (Kanundan alınır) 6.Madde: MEDENİ HUKUK İspat yükü: Bir hakkın ileri sürüldüğü durumlarda o hakkın dayandığı olgunun kimin tarafından ispat edileceğinin belirlenmesidir, iddaa eden kişide ispat etme yükü altındadır. İstisnalar:

Detaylı

Dr. Sertaç Ak Dr. Mustafa Sercan

Dr. Sertaç Ak Dr. Mustafa Sercan Dr. Sertaç Ak Dr. Mustafa Sercan Çağdaş toplumlarda devlet ile yurttaşlar arasında bir sanal bir toplum sözleşmesi Devlet bu sözleşme ile yurttaşların devlete ve birbirine karşı haklarını güvence altına

Detaylı

AKTAY TURİZM YATIRIMLARI VE İŞLETMELERİ A.Ş. ANASÖZLEŞME TADİL TASARISI

AKTAY TURİZM YATIRIMLARI VE İŞLETMELERİ A.Ş. ANASÖZLEŞME TADİL TASARISI AKTAY TURİZM YATIRIMLARI VE İŞLETMELERİ A.Ş. ANASÖZLEŞME TADİL TASARISI ESKİ METİN YÖNETİM KURULU VE SÜRESİ: Madde 7: Şirket işlerinin idaresi, genel kurul tarafından, hissedarlar arasından en çok üç yıl

Detaylı

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN 6405 TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN Kanun Numarası : 3002 Kabul Tarihi : 8/5/1984

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM ADİ VEDİA SÖZLEŞMESİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM ADİ VEDİA SÖZLEŞMESİ İÇİNDEKİLER Sayfa No: ÖNSÖZ 7 İÇİNDEKİLER 9 KISALTMALAR 15 GİRİŞ 17 BİRİNCİ BÖLÜM ADİ VEDİA SÖZLEŞMESİ 1. VEDİA SÖZLEŞMESİNİN TARİHİ GELİŞİMİ 21 I. Roma Hukukunda Vedia 21 II. Eski Hukukumuzda Vedia 23

Detaylı

İSLÂM DA CEZA SİSTEMİ HATA İLE ÖLDÜRME

İSLÂM DA CEZA SİSTEMİ HATA İLE ÖLDÜRME 190 HATA İLE ÖLDÜRME Hata ile öldürme iki kısma ayrılır: 1- Öldürülen kimsenin isabet alması istenmemesine rağmen ona isabet etmesi ve onu öldürmesidir. Bir ava atış yapılırken bir insana isabet etmesi

Detaylı

Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 23 Mart Dr. K. Ahmet Sevimli Yardımcı Doçent Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 23 Mart Dr. K. Ahmet Sevimli Yardımcı Doçent Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1 Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 23 Mart 2016 Dr. K. Ahmet Sevimli Yardımcı Doçent Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi K. Ahmet Sevimli Kimdir? 1972 yılında İstanbul da doğdu. 1990 yılında Bursa

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. SENDİ YAKUPPUR TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESİ

Yrd. Doç. Dr. SENDİ YAKUPPUR TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESİ Yrd. Doç. Dr. SENDİ YAKUPPUR TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESI I. GENEL OLARAK...3 II. İLKENİN TAPU

Detaylı

TALAK (BOŞANMA) İla'nın tahakkuk etmesi için birtakım şartlar vardır. Şöyle ki: 1- İla'da bulunan koca akıllı ve buluğ çağına erişmiş olmalıdır.

TALAK (BOŞANMA) İla'nın tahakkuk etmesi için birtakım şartlar vardır. Şöyle ki: 1- İla'da bulunan koca akıllı ve buluğ çağına erişmiş olmalıdır. TALAK (BOŞANMA) 1 - Behce Fetvalarından: "Üç tane karısı bulunan Zeyd, üçüncü hanımına hitaben, eğer diğer hanımlarım Açıklama: İla, bir erkeğin, zevcesiyle cinsi mukarenette bulunmamak için yaptığı yemin-i

Detaylı

4.1. Tabii (Doğal) Aydınlatma oaydınlatma mümkün mertebe doğal olarak, güneş ışığı ile yapılması esastır. Bu sebeple İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu na göre işyeri taban yüzeyinin en az 1/10 u oranında

Detaylı

İŞ KAZALARINDA DOĞAN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUKLAR

İŞ KAZALARINDA DOĞAN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUKLAR İŞ KAZALARINDA DOĞAN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUKLAR 1 İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KURALLARINA UYMAYAN İŞVERENLERİN KARŞILAŞABİLECEKLERİ YAPTIRIMLAR A- İŞ KAZASI MEYDANA GELMEDEN: (İş güvenliği kurallarını

Detaylı

Yeni Borçlar Yasasında Hizmet Sözleşmesi

Yeni Borçlar Yasasında Hizmet Sözleşmesi Yeni Borçlar Yasasında Hizmet Sözleşmesi 04.01.2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Borçlar Yasasına bakacak olursak yeni yasada hizmet

Detaylı

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U 2 DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 3 İÇİNDEKİLER; 1. Ünite - Borç İlişkisinin Temel Kavramları- Borçların

Detaylı

Hasta ve Hasta Yakını Yönetimi: Şiddet ve Şikayetten Korunma

Hasta ve Hasta Yakını Yönetimi: Şiddet ve Şikayetten Korunma Hasta ve Hasta Yakını Yönetimi: Şiddet ve Şikayetten Korunma Yrd. Doç. Dr. Nezih VAROL Halk Sağlığı ve Adli Tıp Uzmanı SAHUMER Sağlık Hukuku Merkezi- Genel Müdür Pediatri de HASTA...? HASTA YAKINI...?

Detaylı

Yönetici Sorumluluk Sigortası

Yönetici Sorumluluk Sigortası Yönetici Sorumluluk Sigortası Yönetici, Müdür veya çalışanın yasal varisi veya temsilcisi ** Sigortalı Kimdir? Yönetim Kurulu Üyeleri Önemli! *Talebin sadece, Yönetici, Yetkili veya Çalışanın Haksız veya

Detaylı

HAYATA KARŞI SUÇLAR. Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, MÜEBBET HAPİS CEZASI ile cezalandırılır.

HAYATA KARŞI SUÇLAR. Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, MÜEBBET HAPİS CEZASI ile cezalandırılır. KASTEN ÖLDÜRME HAYATA KARŞI SUÇLAR Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, MÜEBBET HAPİS CEZASI ile cezalandırılır. (Madde 48- (1) Müebbet hapis cezası, hükümlünün hayatı boyunca devam eder.) Nitelikli

Detaylı

ASLI AÇIKGÖZ DAR ANLAMDA VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLER VE VESAYET ALTINA ALMANIN İŞLEM EHLİYETİ BAKIMINDAN SONUÇLARI

ASLI AÇIKGÖZ DAR ANLAMDA VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLER VE VESAYET ALTINA ALMANIN İŞLEM EHLİYETİ BAKIMINDAN SONUÇLARI ASLI AÇIKGÖZ DAR ANLAMDA VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLER VE VESAYET ALTINA ALMANIN İŞLEM EHLİYETİ BAKIMINDAN SONUÇLARI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...VII KISALTMALAR LİSTESİ...XIII GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM

Detaylı

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır.

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır. Eşyada yenip içilme bakımından asıl olan mubah olmaktır. Bütün eşya, aslında insanların yararlanmaları için yaratılmıştır. Onun için aslında temiz olan, akla ve sağlığa zararlı olmayan bir kısım hayvan

Detaylı

NAMUSA SALDIRI. Namusa saldırı fiillerini ana hatları ile şu şekilde toplamak mümkündür:

NAMUSA SALDIRI. Namusa saldırı fiillerini ana hatları ile şu şekilde toplamak mümkündür: Namusa Saldırı 327 NAMUSA SALDIRI Namusa saldırı fiillerini ana hatları ile şu şekilde toplamak mümkündür: Hayayı Ortadan Kaldıran Fiiller 1- Bir kadınla zina etmeye veya bir erkekle ilişkide bulunmaya

Detaylı

ÜNİTE:1. Vergi Hukukuna İlişkin Genel Bilgiler ÜNİTE:2. Vergi Hukukunun Kaynakları ÜNİTE:3. Vergi Kanunlarının Uygulanması ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Vergi Hukukuna İlişkin Genel Bilgiler ÜNİTE:2. Vergi Hukukunun Kaynakları ÜNİTE:3. Vergi Kanunlarının Uygulanması ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Vergi Hukukuna İlişkin Genel Bilgiler ÜNİTE:2 Vergi Hukukunun Kaynakları ÜNİTE:3 Vergi Kanunlarının Uygulanması ÜNİTE:4 Vergi Hukukunda Yorum ÜNİTE:5 1 Vergi Mükellefiyeti ve Sorumluluğu ÜNİTE:6

Detaylı

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI) Livata Haddi 71 LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI) Livatanın cezası zina cezasından farklıdır. Her ikisinin vakıası birbirinden ayrıdır, birbirinden daha farklı durumları vardır. Livata,

Detaylı

CEZA HUKUKU (FĐNAL SINAVI) 1- TCK ye göre, aşağıdakilerden hangisi davayı düşüren nedenlerden biri değildir?

CEZA HUKUKU (FĐNAL SINAVI) 1- TCK ye göre, aşağıdakilerden hangisi davayı düşüren nedenlerden biri değildir? CEZA HUKUKU (FĐNAL SINAVI) 1- TCK ye göre, aşağıdakilerden hangisi davayı düşüren nedenlerden biri değildir? a) Sanığın ölümü b) Hükümlünün ölümü c) Ön ödeme d) Genel af e) Dava zaman aşımı AÇIKLAMA: Bir

Detaylı

CEZA HUKUKU İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI İSLAM HUKUKU I. Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK

CEZA HUKUKU İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI İSLAM HUKUKU I. Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK 13 İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI İSLAM HUKUKU I Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK 1 ÜNITE: 13 Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK İçindekiler 13.1. SUÇ... 3 13.1.1. Suçların Kısımları... 3 13.1.2. Suçun Unsurları... 4 13.1.3.

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri HUKUKUN KOLLARI VE ALT DALLARI Hukukun Kollara ve Dallara Ayrılması Hukuk eskiden beri iki temel kola ve bunların

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Hukuki İşlemler Hukuki İşlem Türleri Hukuki işlemler çeşitli açılardan sınıflandırılabilir.

Detaylı

Yıllık İzindeki İşçi İşten Çıkartılabilir mi?

Yıllık İzindeki İşçi İşten Çıkartılabilir mi? Yıllık İzindeki İşçi İşten Çıkartılabilir mi? Bir iş sözleşmesinin taraflarca sona erdirilmesi iki şekilde olmaktadır. İş Sözleşmesi, bir haklı fesih nedeninin ortaya çıkması durumunda süresi belirli olsun

Detaylı

Dr. Ahmet NAR Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı TÜRK MİRAS HUKUKUNDA TENKİS

Dr. Ahmet NAR Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı TÜRK MİRAS HUKUKUNDA TENKİS Dr. Ahmet NAR Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı TÜRK MİRAS HUKUKUNDA TENKİS İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...VII KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM TENKİS KAVRAMI,

Detaylı

Diyanet'in arşivinden daha neler çıktı neler

Diyanet'in arşivinden daha neler çıktı neler Diyanet'in arşivinden daha neler çıktı neler Mustafa Solak yazdı Diyanet İşleri Başkanlığı bulûğ yaşının alt sınırını kızlarda 9, erkeklerde 12 olarak tespit etmişti. Bu ifadenin tepki çekmesi üzerine

Detaylı

TÜRK VERGİ SİSTEMİ-1.BÖLÜM

TÜRK VERGİ SİSTEMİ-1.BÖLÜM TÜRK VERGİ SİSTEMİ-1.BÖLÜM I. TÜRK VERGİ SİSTEMİNİN TARİHÇESİ Cumhuriyet öncesinde uygulanan Osmanlı dönemi vergileri, genel olarak şer i vergilerden oluşuyordu. Bunların arasında Müslüman olmayan tebaadan

Detaylı

Prof. Dr. Cemal BIYIK - Öğr. Gör. Dr. Okan YILDIZ - Yrd. Doç. Dr. Yakup Emre ÇORUHLU, KTÜ, 2014

Prof. Dr. Cemal BIYIK - Öğr. Gör. Dr. Okan YILDIZ - Yrd. Doç. Dr. Yakup Emre ÇORUHLU, KTÜ, 2014 11. MİRAS HUKUKU 1 Mirasın Konusu Miras bırakanın, ölümü ile sona ermeyen ve mirasçılarına intikal etmeye elverişli hakları, borçları, diğer hukuki ilişkileri mirasın konusunu oluşturur. 2 MİRAS HUKUKU

Detaylı

TAŞMAN & ŞANVER. Persembepazarı Cd. No 9 Kat: 5 / 402-404 Karaköy / İstanbul Tel: 90-212-245-4245 Fax : 90-212-245-4233 inbox@sanver.gen.

TAŞMAN & ŞANVER. Persembepazarı Cd. No 9 Kat: 5 / 402-404 Karaköy / İstanbul Tel: 90-212-245-4245 Fax : 90-212-245-4233 inbox@sanver.gen. TAŞMAN & ŞANVER Persembepazarı Cd. No 9 Kat: 5 / 402-404 Karaköy / İstanbul Tel: 90-212-245-4245 Fax : 90-212-245-4233 inbox@sanver.gen.tr BÜLTEN ELEKTRONİK İMZA Elektronik imza nedir? Başka bir elektronik

Detaylı

TÜRK CEZA KANUNU İLGİLİ MADDELERİ KANUN NO: 5237. Taksir. (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde. cezalandırılır.

TÜRK CEZA KANUNU İLGİLİ MADDELERİ KANUN NO: 5237. Taksir. (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde. cezalandırılır. TÜRK CEZA KANUNU İLGİLİ MADDELERİ KANUN NO: 5237 Taksir Madde 22- cezalandırılır. (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde (2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla,

Detaylı

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR.

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR. DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR. (1) Ana babanın parasal durumları iyi olsa bile, ilerde birgün yardıma muhtaç olmayacaklarını önceden kestirmek olanaksız bulunmasına

Detaylı

Edinilmiş mal sayılan değerler:

Edinilmiş mal sayılan değerler: MAL REJİMİ Evlilik birliği içerisinde eşlerin mallarının tabi olduğu rejim mal rejimidir. Eşler mal rejimini kendileri seçebilir ve evlilik süresince değiştirebilirler. Eşlerin açıkça mal rejimi seçimine

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2009/17402 Karar No. 2011/19618 Tarihi: 30.06.2011 İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161 CEZAİ ŞART KARŞILIKLIK İLKESİ BAKİYE ÜCRETİN YANINDA CEZAİ ŞARTINDA İSTENEBİLECEĞİ

Detaylı

İCRA KEFALETİ VE ŞEKLİ UNSURLARI ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İCRA KEFALETİ VE ŞEKLİ UNSURLARI ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA İCRA KEFALETİ VE ŞEKLİ UNSURLARI Av. Sevinçhan AKPINAR ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA 15.11.2016 sevinchan@eryigithukuk.com İcra kefaleti; icra dosyasının tarafı olmayan üçüncü kişilerce icra dairesi huzurunda

Detaylı

adli psikiyatride epilepsi

adli psikiyatride epilepsi adli psikiyatride epilepsi Mustafa Sercan AİBÜ İzzet Baysal Tıp Fakültesi Psikiyatri AD TPD Adli Psikiyatri Bilimsel Çalışma Birimi suç hukukun suç saydığı eylem, ya da eylemsizlik (ihmal vb.) 04 Haziran

Detaylı

MADDE METNİ : MADDE 11 : DEĞERLEME GÜNÜ

MADDE METNİ : MADDE 11 : DEĞERLEME GÜNÜ MADDE METNİ : MADDE 11 : DEĞERLEME GÜNÜ Madde 11- Bu vergiye mevzu olacak malların değerleme günü, miras yoliyle vukubulan intikallerde mirasın açıldığı, diğer suretle vâki intikallerde malların hukuken

Detaylı

LİMİTED ŞİRKET MÜDÜR VE ORTAKLARININ ŞİRKET AMME BORÇLARININ ÖDENMESİNE İLİŞKİN SORUMLULUKLARI

LİMİTED ŞİRKET MÜDÜR VE ORTAKLARININ ŞİRKET AMME BORÇLARININ ÖDENMESİNE İLİŞKİN SORUMLULUKLARI LİMİTED ŞİRKET MÜDÜR VE ORTAKLARININ ŞİRKET AMME BORÇLARININ ÖDENMESİNE İLİŞKİN SORUMLULUKLARI Bülent SEZGİN* 1-GİRİŞ: 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu nun (TTK) 503 üncü maddesinde limited şirket, iki

Detaylı

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI Amaç ve kapsam MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; kamu kurum ve kuruluşları ile iktisadî, ticarî ve malî sektörlerde üretim, tüketim ve hizmet

Detaylı

Kefilin Sorumluluğunun Sona Ermesi

Kefilin Sorumluluğunun Sona Ermesi Yrd. Doç. Dr. Ömer ÇINAR İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Türk Borçlar Kanununa Göre Kefilin Sorumluluğunun Sona Ermesi İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...VII KISALTMALAR...XIII

Detaylı

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK İLK TÜRK { DEVLETLERİNDE HUKUK Hukuk Anlayışı Hukuk fertlerin bir arada barış ve güven içinde yaşamasını sağlamak amacıyla oluşturulan hak ve kanunların bütünüdür. Bir devletin uzun ömürlü olabilmesi için

Detaylı

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI Sirküler Rapor 20.12.2011/ 149-1 VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI ÖZET : Danıştay Üçüncü Daire Başkanlığının 17.10.2011

Detaylı

KEFALET SÖZLEŞMESİNDE GEÇERLİLİK ŞARTLARI. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

KEFALET SÖZLEŞMESİNDE GEÇERLİLİK ŞARTLARI. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA KEFALET SÖZLEŞMESİNDE GEÇERLİLİK ŞARTLARI Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA 24.05.2017 Kefalet sözleşmesi; kefilin, borçlunun borcunu ödememesi, yani borcun ifa edilmemesi halinde

Detaylı

MALA YÖNELİK SALDIRILAR

MALA YÖNELİK SALDIRILAR Mala Yönelik Saldırılar 339 MALA YÖNELİK SALDIRILAR Menkul (Taşınabilir) Mallar 1- Saklandığı yerin dışında bir başka yerden alınması veya çıkartılması yada beytülmaldan çalınması gibi el kesme şartlarına

Detaylı

Türk Borçlar Hukukunda Müteselsil Kefalet Sözleşmesi

Türk Borçlar Hukukunda Müteselsil Kefalet Sözleşmesi Yrd. Doç. Dr. Özlem ACAR İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Türk Borçlar Hukukunda Müteselsil Kefalet Sözleşmesi İÇİNDEKİLER TAKDİM...VII ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XIII

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47 T.C YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/3079 Karar No. 2012/9383 Tarihi: 22.05.2012 İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47 GELİR VEYA AYLIK ALAN KIZ ÇOCUKLARININ SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMESİ AKDEDİLMİŞ

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi Yrd. Doç. Dr. İdris Hakan FURTUN Ünite 2 devam Dördüncü Hafta Ünite II DAMGA VERGİSİNİN

Detaylı

BAĞIŞLAMA SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ

BAĞIŞLAMA SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ Dr. Merve YILMAZ Hâkim 6098 Sayılı Yeni Türk Borçlar Kanunu ile Karşılaştırmalı Olarak BAĞIŞLAMA SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ İÇİNDEKİLER SUNUŞ... vii ÖNSÖZ...ix İÇİNDEKİLER... xiii KISALTMALAR...xix GİRİŞ...1

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2013/1856 Karar No. 2014/215 Tarihi: 16.01.2014 İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1 REKABET YASAĞI SÖZLEŞMELERİNDE GÖREVLİ MAHKEMENİN TİCARET MAHKE- MESİ OLDUĞU

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri ÜNİTE VI HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR HAKLARIN KAZANILMASI VE KAYBEDİLMESİ

Detaylı

TEBLİĞ HAKKINDA TEBLİĞ

TEBLİĞ HAKKINDA TEBLİĞ 28 Eylül 2008 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 27011 TEBLİĞ Sosyal Güvenlik Kurumundan: İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI SİGORTASI BAKIMINDAN İŞVERENİN, ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN VE SİGORTALILARIN SORUMLULUĞU İLE PEŞİN SERMAYE

Detaylı

Kabul Tarihi : 22.6.2004

Kabul Tarihi : 22.6.2004 RESMİ GAZETEDE 26.06.2004 TARİH VE 25504 SAYI İLE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞTİR. BAZI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN Kanun 5194 No. Kabul Tarihi : 22.6.2004 MADDE 1.

Detaylı

DR.DİLEK ÜNAL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ

DR.DİLEK ÜNAL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ DR.DİLEK ÜNAL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ Aydınlatma: Bir sorunun ya da kavramın tüm içerikleriyle açıklanması. Tıbbi Onam: Hastanın kendisi ile ilgili bir konuda tıbbi olanakları

Detaylı

Yasal Çerçeve (Bilgi Edinme Kanunu ve Diğer Gelişmeler) KAY 465 Ders 1(2) 22 Haziran 2007

Yasal Çerçeve (Bilgi Edinme Kanunu ve Diğer Gelişmeler) KAY 465 Ders 1(2) 22 Haziran 2007 Yasal Çerçeve (Bilgi Edinme Kanunu ve Diğer Gelişmeler) KAY 465 Ders 1(2) 22 Haziran 2007 Ders Planı Ders İçeriği: Yasal Çerçeve Bilgi Edinme Kanunu Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu Çalışma Usul ve Esasları

Detaylı

VERGİ USUL KANUNU VE AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN HÜKÜMLERİNE GÖRE ANONİM VE LİMİTED ŞİRKET KANUNİ TEMSİLCİLERİ VE SORUMLULUKLARI

VERGİ USUL KANUNU VE AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN HÜKÜMLERİNE GÖRE ANONİM VE LİMİTED ŞİRKET KANUNİ TEMSİLCİLERİ VE SORUMLULUKLARI VERGİ USUL KANUNU VE AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN HÜKÜMLERİNE GÖRE ANONİM VE LİMİTED ŞİRKET KANUNİ TEMSİLCİLERİ VE SORUMLULUKLARI Mehmet YÜCEL * 1.GİRİŞ Devlet ile, fert ve kurumlar arasında

Detaylı

SAYI : 2014 / 32 İstanbul, KONU : Hızlandırılmış KDV İadesi uygulamasına (HİS) ilişkin açıklamalar.

SAYI : 2014 / 32 İstanbul, KONU : Hızlandırılmış KDV İadesi uygulamasına (HİS) ilişkin açıklamalar. SİRKÜLER SAYI : 2014 / 32 İstanbul,23.05.2014 KONU : Hızlandırılmış KDV İadesi uygulamasına (HİS) ilişkin açıklamalar. 26 Nisan 2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan KDV Uygulama Genel

Detaylı

VERGİ İCRA HUKUKU KISA ÖZET KOLAYAOF

VERGİ İCRA HUKUKU KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. VERGİ İCRA HUKUKU KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime. 1 inci Fasıl BİRİNCİ BAB

BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime. 1 inci Fasıl BİRİNCİ BAB İ Ç İ N D E K İ L E R Lügatler 5 Ön söz, 7 BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime Feraiz lstıhları.... - 9 Velânın mânası, kısımları, hukukî mahiyyeti 11-13 Hesap Istıhlaları 15 BİRİNCİ BAB İrsin Rüknü 17 Terike

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO İnfaz ve Güvenlik Hizmetleri Programı Genel Hukuk-1 Dersleri HUKUKUN KOLLARA AYRILMASI VE KAMU HUKUKU-ÖZEL HUKUK AYRIMI HUKUK KAVRAMI ve TANIMI toplumsal

Detaylı

FIKIH KÖŞESİ YAZILARI Zekât ve Fitre Müslümanlar zekât ve fitrelerini şahıslardan ziyade kuruluşa verebilir mi? Zekât ve Fitre ibadetleri, sosyal

FIKIH KÖŞESİ YAZILARI Zekât ve Fitre Müslümanlar zekât ve fitrelerini şahıslardan ziyade kuruluşa verebilir mi? Zekât ve Fitre ibadetleri, sosyal FIKIH KÖŞESİ YAZILARI Zekât ve Fitre Müslümanlar zekât ve fitrelerini şahıslardan ziyade kuruluşa verebilir mi? Zekât ve Fitre ibadetleri, sosyal dayanışma ve İslamî değerlerin mali olarak desteklenmesi

Detaylı

13. ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR (İradi Mirasçılık)

13. ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR (İradi Mirasçılık) 13. ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR (İradi Mirasçılık) KONULAR VASİYET Vasiyet ehliyeti Vasiyet şekilleri El Yazısıyla Vasiyet Resmi Vasiyet Sözlü Vasiyet MİRAS SÖZLEŞMESİ (Miras Mukavelesi) ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN

Detaylı

TÜKETİCİ SÖZLEŞMELERİNDEKİ HAKSIZŞARTLAR HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TÜKETİCİ SÖZLEŞMELERİNDEKİ HAKSIZŞARTLAR HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar 17 Haziran 2014 SALI Resmî Gazete Sayı : 29033 YÖNETMELİK Gümrük ve Ticaret Bakanlığından: TÜKETİCİ SÖZLEŞMELERİNDEKİ HAKSIZŞARTLAR HAKKINDA YÖNETMELİK Amaç BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Detaylı

TIBBİ KÖTÜ UYGULAMAYA İLİŞKİN ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARI 1

TIBBİ KÖTÜ UYGULAMAYA İLİŞKİN ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARI 1 TIBBİ KÖTÜ UYGULAMAYA İLİŞKİN ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARI 1 A. SİGORTANIN KAPSAMI A.1. Sigortanın Konusu Bu sigorta sözleşmesi ile 1219 sayılı Kanunun Ek 12 nci maddesi çerçevesinde,

Detaylı

Kayseri 1.Asliye Ceza Hâkimi

Kayseri 1.Asliye Ceza Hâkimi Kayseri 1.Asliye Ceza Hâkimi 12 13.Haziran 2008 ANKARA 1 l- GENEL OLARAK A-Kavram: B-Edimin Türleri: 1-Olumlu/Olumsuz edim: 2-Ani /Dönemsel/Sürekli edim: 3-Bölünebilen/Bölünmez edim: 4- C- ll- KISMEN A-

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK. /68

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK. /68 T.C YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/6739 Karar No. 2017/6752 Tarihi: 12.10.2017 İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK. /68 ÖLÜMÜN SOSYAL GÜVENLİK RİSKİ OLDUĞU ÖLÜM AYLIĞI HEM EŞİNDEN HEM BABASINDAN

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Yargı Örgütü Dersleri ÜNİTE V İCRA TEŞKİLATI İCRA TEŞKİLATI İcra Teşkilatı Cebrî icra, bir hakkın devlet eliyle zorla uygulanması, yerine

Detaylı

YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME

YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME Tüzel Kişilik MADDE 4 Vakıflar, özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir. Yeni vakıfların kuruluşu, mal varlığı, şube ve temsilcilikleri

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101 T.C YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/15329 Karar No. 2013/8585 Tarihi: 29.04.2013 İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/1 5510 S. SGK/101 5510 SAYILI YASANIN YÜRÜLÜĞÜNDEN ÖNCE MEMUR VE İŞTİRAKÇİ OLANLARIN

Detaylı

(Resmî Gazete ile yayımı : 21.5.1991 Sayı : 20877)

(Resmî Gazete ile yayımı : 21.5.1991 Sayı : 20877) 350 Türkiye Cumhuriyeti ile Avusturya Cumhuriyeti Arasında Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun (Resmî Gazete ile yayımı : 21.5.1991

Detaylı

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM HUKUK HAKKINDA GENEL BİLGİLER A. HUKUK B. TOPLUMSAL KURALLAR VE MÜEYYİDELERİ 1. Toplumsal Kuralların Gerekliliği 2. Toplumsal Kuralların Sınıflandırılması a. Görgü

Detaylı

T.C. ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI D eniz Ticareti Genel M üdürlüğü DAĞ ITIM YERLERİNE

T.C. ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI D eniz Ticareti Genel M üdürlüğü DAĞ ITIM YERLERİNE 1 / 5 DAĞ ITIM YERLERİNE İlgi: a) Kültür ve Turizm Bakanlığının 12/03/2015 tarihli ve 48639 sayılı yazısı. b) Hazine Müsteşarlığının 24/03/2015 tarihli ve 9652 sayılı yazısı. c) 27/03/2015 tarihli ve 21665

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Sayı : 11395140-105[229-2012/VUK-1-...]--25513/02/2015 Konu : Tasfiye zararının geçmiş yıl karlarına

Detaylı

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte Borçlunun borcu için, borçluya yakınlığı ne olursa olsun 3. kişinin malvarlığına dahil unsurlar,haczedilemez. Bununla birlikte 3. kişilere ait bazı malların borçlunun olduğu kabul edilerek haczedilmesi

Detaylı

I.TENKĠS KAVRAMI II. TENKĠS DAVALARININ HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ. A. Tenkis davalarının özellikleri

I.TENKĠS KAVRAMI II. TENKĠS DAVALARININ HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ. A. Tenkis davalarının özellikleri I.TENKĠS KAVRAMI Sözlük anlamı azaltma, eksiltme olan tenkis, miras hukukuna göre, murisin yani miras bırakanın yaptığı tasarrufla saklı payı yani miras bırakanın çocukları için miras payının yarısı, anne

Detaylı

Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kanun No. 5194 Kabul Tarihi : 22.6.2004

Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kanun No. 5194 Kabul Tarihi : 22.6.2004 Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kanun No. 5194 Kabul Tarihi : 22.6.2004 MADDE 1. 24.6.1995 tarihli ve 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde

Detaylı

YENİ BORÇLAR KANUNU NUN YILLIK İZNE İLİŞKİN HÜKÜMLERİ İLE 4857 SAYILI İŞ KANUNU NUN YILLIK İZNE İLİŞKİN HÜKÜMLERİNDE FARKLILIK VE DEĞERLENDİRMESİ

YENİ BORÇLAR KANUNU NUN YILLIK İZNE İLİŞKİN HÜKÜMLERİ İLE 4857 SAYILI İŞ KANUNU NUN YILLIK İZNE İLİŞKİN HÜKÜMLERİNDE FARKLILIK VE DEĞERLENDİRMESİ YENİ BORÇLAR KANUNU NUN YILLIK İZNE İLİŞKİN HÜKÜMLERİ İLE 4857 SAYILI İŞ KANUNU NUN YILLIK İZNE İLİŞKİN HÜKÜMLERİNDE FARKLILIK VE DEĞERLENDİRMESİ Selahattin BAYRAM * I- GİRİŞ: Yeni Türk Borçlar Kanunu

Detaylı

CİNSEL SALDIRILAR ACİL HEKİMİNİN SORUMLULUKLARI. Dr. Serhat KOYUNCU Gaziosmanpaşa Üniversitesi Acil tıp A.D

CİNSEL SALDIRILAR ACİL HEKİMİNİN SORUMLULUKLARI. Dr. Serhat KOYUNCU Gaziosmanpaşa Üniversitesi Acil tıp A.D CİNSEL SALDIRILAR ACİL HEKİMİNİN SORUMLULUKLARI Dr. Serhat KOYUNCU Gaziosmanpaşa Üniversitesi Acil tıp A.D Tanımlar Cinsel saldırı çeşitleri Yasal düzenlemeler Acil hekiminin sorumlulukları Cinsel saldırı,

Detaylı