Madde, Mânâ ve Elmas Teorisi (Tam metin)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Madde, Mânâ ve Elmas Teorisi (Tam metin)"

Transkript

1 Madde, Mânâ ve Elmas Teorisi (Tam metin) Sayı: Prof. Dr. Yunus Çengel - yunus@scs.unr.edu GİRİŞ Müsbet ilmin kaynağı gözlemdir, kamçısı da merak ve sorgulamadır. İlmin gelişmesi önündeki en büyük engel ise şartlanmadır, ve onun da kaynağı herşeyin üzerine siyah bir cehalet örtüsü çeken alışkanlıktır. İki şeyi her zaman birlikte görmeye alışan bir insan, zamanla bu iki şeyi birbirinin parçası veya birini diğerinin kaynağı olarak algılar, ve biri olmadan diğerinin olamıyacağı hissine kapılır. Zamanla betonlaşan bu önyargıları kırmak gerçekten çok zordur. Okullarda yapmaya çalıştığımız en mühim şeylerden biri öğrencilerin beraberlerinde getirdikleri bu tür yanlış anlamaları söküp doğruları ile değiştirmek. Ama bunu bile tam olarak başardığımız söylenemez. Mesela hiçbirimiz termodinamiğin birinci kanununda ifadesini bulan enerjinin korunumu prensibine itiraz etmeyiz, ama yalıtılmış bir odanın ortasına konup kapısı açık olarak çalıştırılan bir buzdolabının odayı soğutmayıp aksine ısıtacağını kabul etmekte zorlanırız. Çünkü buzdolabı ile soğutmayı beraber görmeye şartlandık. Farelerle yapılan deneyler de şartlanmanın nasıl yanlış bilgilerin kaynağı olabileceğini gösteriyor. Benzer şekilde, biz herşeyi kuvvet, sevgi, öfke, ve hatta hayat, görme, işitme vs ancak etkileri maddede görülünce algılıyabiliyoruz, ve tabii olarak herşeyin kaynağının madde olduğu yanılgısına düşüyoruz. Pek de sorgulamadan kendimizi içinde bulduğumuz bu önyargı günümüzde de ilmin üzerine kurulduğu platformu oluşturmaktadır. Ancak gittikçe yükselen bu binanın oturduğu zeminin sağlamlığı artık yavaş yavaş sorgulanmaya başlanmalı, ve gerekirse zemin muhkem hale getirilmelidir. Bu makalede evren ve varlıklar hakkındaki madde (veya enerji) den oluşan tek katmanlı mevcut görüş ciddi olarak sorgulanmakta, ve varlıklar hakkındaki anlayışımızı derinden etkiliyecek ve hatta değişterecek yeni bir görüş ortaya konmaktadır. Tüm varlıkların madde ve madde-dışı (mânâ) unsurlar karışımı olduğu gözlemlerle izah edilmekte, ve evrenin aslında madde-enerji katmanı ile beraber çok sayıda madde-dışı katmandan oluştuğu gösterilmektedir. Maddeye dayalı mevcut evren anlayışımızı temelinden sorguluyan bu iddialı yaklaşım okuyucuların değerlendirmesine sunulmuştur. MADDE VE ENERJİ Einstein in meşhur E = mc2 formülünden de görüleceği gibi, madde ile enerji aynı varlığın iki değişik tezahürüdur, ve biri diğerine dönüşebilir. Yani madde ve enerji aslında eşdeğerdir, ve maddeye enerjinin bir şekli olarak da bakılabilir. Keza, maddenin korunumu ve enerjinin korunumu kanunlarının ifade ettiklerinin aksine, evrende korunan madde veya enerji değil, ikisinin toplamıdır. Madde ve enerjinin ayrı ayrı korundukları prensibi temel değil pratik bir yaklaşımın sonucudur, ve sağladığı kolaylıktan dolayı genel kabul görmüştür. Madde, hidrojen ve karbon gibi elementlerden, elementler atomlardan, atomlar elektron, proton, ve nötronlardan, proton ve nötronlar da quarklardan, ve hepsi en niyayet evrenin temel yapı taşı olduğu tahmin edilen nötrino parçacık (veya dalga) larından oluşur. Elektron, quark, ve nötrino parçacıkları zıplayıp duran toplardan ziyade dalgalara benzerler, ve dalga özellikleri taşırlar. Mesela elektronların dalga özelliği interference deneyi ile kolayca gösterilebilir. Diyebiliriz ki fiziksel evren parçacıklardan, veya başka bir bakış açıyla dalgalardan oluşur aynen bir TV yayını gibi. Yani tüm evrenin hammaddesi en temel şekliyle ifade etmek gerekirse, enerji dalgası dır. Televizyon yayın dalgaları ekranda nasıl elma, çiçek, kuş, veya insan imajları oluşturuyorlarsa, evrendeki enerji dalgaları da elma, çiçek, kuş, ve insan (ve

2 hatta ses) oluyor. Yani bir insan bedeninin hammaddesi ile bir kuş veya elma veya bir kayanın hammaddesi tamamen aynı hepsi elektron, proton, ve nötronlardan (veya TV yayını gibi dalgalardan) oluşuyorlar. Madde ve enerjinin birbirine dönüşümü, parçacık fiziği araştırma merkezlerinde rutin olarak yapılan işlerdendir. Her parçacığın karşımadde (antimatter) denen kütlesi aynı yükü zıt bir ikizi vardır. Bir parçacık kendi karşıparçacığı ile karşılaştığı zaman, parçacıkların ikisi de yok olup eşdeğer miktarda bir enerjiye dönüşür. Gerekli kütleenerjiyi oluşturmaya yeterli enerji bulunduğu zaman da bir parçacık-karşıparçacık çifti oluşabilir. Mesela bir elektron ile pozitron (pozitif yüklü elekton veya anti-elektron) yüksek hızda çarpıştırıldıkları zaman, birbirlerni yok edip eşdeğer miktarda gama ışını, ve gama ışınından da quark ve antiquark parçacıkları oluşur. Benzer şekilde bir proton ve antiproton (negatif yüklü proton) çarpıştırılınca gluon ışını, ve ondan da quark, antiquark, elektron, ve nötrino parçacıkları oluşur. Artık bu madde-enerji dönüşümleri atom seviyesinde de oluyor yılında CERN laboratuvarında negatif yüklü bir antiprotonla pozitif yüklü bir antielektrondan bir antihidrojen atomu yapılmış, ve bu antihidrojen atomu hidrojen atomu ile çarpıştırıldığında her iki atomun da yok olup eşdeğer miktarda bir enerjiye dönüştüğü gözlenmiştir (Bilim ve Teknik, Aralık 2002). Güneşte her saniye 5 milyon ton madde enerjiye dönüşür. Bütün bu gözlemler açıkça gösteriyor ki madde enerjinin bir şeklidir. Parçacık fiziği teorileri, evrenin ilk oluşum aşamalarında madde ve karşımaddenin aynı miktarda olmasını gerektirir. Ama bugün karşımadde yok denecek kadar azdır, ve bu madde-karşımadde dengesizliği bir muamma olmaya devam etmektedir. Gerçi bu böyle olmasaydı, evrende madde diye birşey kalmayacak, ve herşey elektomanyetik radyasyona dönüşecekti. CP ihlali denen bu aykırılık hala izah edileceği günü beklemektedir. Ama her halükarda bizim temel yapı taşımızın televizyondaki bir insan imajının elektromanyetik radyasyon olan temel yapıtaşından pek de farkı yoktur. Ve denebilir ki elektrikler kesilince nasıl bir televizyon yayın alemi yok oluveriyorsa, bize çok sağlam görünen bu evrenin de bir anda yok oluvermesi gayet mümkündür. Bu televizyon analojisi şu meraklı soruyu da akla getirir: Televizyon yayını ve evrenin temel yapıtaşları aynı olduğuna ve televizyon alemi her an yeni yayınla tazelendiğine göre, acaba evren de daimî olarak her an yenileniyor mu? Acaba iddia edildiği gibi herşeyi yutan karadeliklerin tam aksini yapan beyaz noktalar var mı? Sakın bu beyaz noktalar karadeliklerin yapışık ikizleri olmasın? Neyse, biz bu konulari bilim-kurgu yazarlarına bırakıp konumuza devam edelim. Galaksilerdeki yıldızları bir arada tutan çekim kuvvetinin görülen kütle ile sağlanması mümkün değildir. O halde göremediğimiz bir karanlık madde gerekli ilave çekim kuvvetini sağlamalıdır. Karanlık madde ışık vermez, ışığı almaz ve yansıtmaz. Karanlık madde electron, proton, ve nötrondan oluşmaz Evrendeki tüm maddenin %80 i karanlık maddedir, ve karanlık maddenin en muhtemel temel yapıtaşı adayı evreni dolduran gölgemsi madde parçacığı olan nötrinodur. Yani içinde yaşadığımız evrenin büyük kısmı fiziken değil ilmen mevcuttur. Ayrıca, zaman ve mekan madde yüzünden vardır. Yoksa madde, zaman ve mekanda var olan bir şey değildir. MADDEYİ BİR ARADA TUTAN TUTKAL: KUVVET Eğer evren sadece madde (veya enerji) olsaydı, büyük patlamadan (big bang) sonra irili ufaklı bir toz bulutu (veya bir radyasyon alanı) olarak kalacaktı. Atom gibi anlamlı yapıların oluşması, parçacıkların bir araya getirilmesiyle olur, ve bu da kuvvet gerektirir. Mesela proton içinde quarkları, ve atom çekirdeği içinde birbirini iten pozitif yüklü protonları, güçlü kuvvet bir arada tutar.

3 Kuvvet maddeye etki eder, maddeyle iletilir, ama madde değildir. Kuvvetin kendisi görülmez; varlığı madde üzerindeki etkisinden bilinir. Bu etkinin kuvvet taşıyıcı parçacıklarla sağlandığı düşünülür elektromanyetik kuvvetin fotonlar ve yerçekimi kuvvetinin henüz gözlenmemiş graviton adı verilen parçacıklar tarafından iletilmesi gibi. Maddeye benzer olarak, tüm kuvvetlerin temel yapıtaşlarının aynı olduğu kanaati yaygındır, ama bu kuvvetlerin birliği teorisi unified theory henüz kanıtlanabilmiş değildir. Öyle görülüyor ki kuvvet olmasaydı, evrende biz dahil herşey infilak edip parçacık bulutuna dönecekti. Sanki herbir atomda kuvvetten oluşan bir manevî kalıp, bir yuva, bir ruh vardır, ve parçacıklar kanunların yönlendirmesi ve sevketmesiyle bu yuvalarına koşup yerlerini almaktadırlar. Yani en basit bir proton bile bir madde-mânâ karışımıdır, ve madde-dışı unsur olan kuvvet kaldırıldığı zaman fiziksel yapı adeta yok olmaktadır aynen bir binanın harcı çıkarıldığı zaman çöküp bir tuğla yığınına dönmesi gibi. Bazı parçacık fizikçilerinin görüşlerine göre her temel parçacığın bir gölge kuvvet taşıyıcı parçacığı, ve her kuvvet taşıyıcı parçacığın da bir gölge madde parçacığı vardır. Supersimetri denen kütle parçacığı ile kuvvet taşıyıcısı arasındaki bu ilişki üzerindeki çalışmalar CERN ve Fermilab laboratuvarlarında devam etmektedir. Kuvvet taşıyıcısı bu tür parçacıklar henüz gözlenebilmiş değildir, ve gözlenmesi muhtemel de görülmüyor. Çünkü kuvvetin kaynağı madde değildir. Madde veya enerjinin temel yapıtaşında (mesela nötrinoda) kuvvet diye bir unsur gözlenmemiştir. Bilim gözlemlere dayanır. Kuvvetin kaynağının madde olduğu tezi olsa olsa bir önkabuldur, ve bu aşamada bilimsellikten yoksundur. Madde ve kuvvetin yapışık ikizler gibi her zaman beraber görülmeleri, objektifliklerini korumaları gereken biliminsanlarını bile kuvvetin kaynağının madde olduğu konusunda şartlandırmıştır, ve bu önyargı yeni bilimsel açılımlar önünde ciddî bir engel teşkil etmektedir. Kuvvet, maddeden bağımsızdır, ve başlıbaşına değişik bir boyuttur. Artık evrene tek katmanlı değil, iki katmanlı (hatta çok katmanlı) bakma zamanı gelmiştir. Özetlemek gerekirse, Mevcut görüş (tek katmanlı): Varlık = Madde (veya enerji) Yeni görüş (iki katmanlı): Varlık = Madde (veya enerji) + Kuvvet Yani, elmasta karbon ile ışığı ayırd ettiğimiz gibi, madde ile kuvveti de ayırd etmeli, ve kuvveti evrende her maddeye tam nüfuz eden yaygın ama görülmez bir ışık olarak görmeliyiz. Bu yaklaşım, madde veya enerji ile ilgili bu güne kadar öğrendiğimiz hiçbir şeyi değiştirmemizi gerektirmez. Ama kuvvet ile ilgili içinde bulunduğumuz tüm çıkmazlara bir çıkış yolu açabilir kuvvet taşıyıcı parçacıkların bir maddesi olması gerekmediği gibi. Büyük patlamadan önce evrenin sonsuz yoğunlukta bir nokta olduğunu, ve varlığı gözlenemediği halde etkisinin tezahürüne bakarak ilmen evrende yaygın olarak karanlık maddenin var olduğunu kabulde zorlanmayan bilim dünyası, bu tür yaklaşımlara alışkanlıkların getirdiği önyargı ile değil, açık yüreklilikle ve objektif olarak bakmalıdır. Unutulmamalıdır ki bilim tarihinde en büyük açılımlar, en uçuk fikirlerden çıkmıştır. Bu kuvvetin kaynağının ne olduğu sorusu, büyük patlamadan evvelki sonsuz yoğunluklu noktanın kaynağının ne olduğu sorusu gibi, felsefe ve teolojiye havale edilebilir. Proton konusunu kapatmadan evvel ilginç bir gözlemi de ifade etmek gerekir. Bilindiği gibi evrende bir kısmı tabii olarak bulunan bir kısmı da laboratuvarda füzyon ile üretilebilen 100 den fazla element vardır. Bu elementlerin temel farkı çekirdeklerindeki proton sayısıdır. Mesela hidrojen atomunda 1, karbonda 12, demirde 26, ve altında 79 proton vardır. Ama tüm protonlar birbirinin aynıdır aynen pirinç taneleri gibi. Şimdi düşünelim: Eğer 12 pirinç tanesini birlikte sıkı sıkı bağlayınca 12 lik bir pirinç dizesi yerine bir mısır tanesi, 26 tanesini bağlayınca bir bakla, ve 79 tanesini bağlayınca bir

4 fındık oluyorsa, bunda bir iş var demektir. Veya, 12 beyaz adam bir araya gelip kenetlenince dev bir zenci adama, ve ayrıldıkları zaman da tekrar 12 beyaz adama dönüyorlarsa... Daha da acaibi, iki mühendis kenetlenince bir tıp doktoruna, ve üç mühendis kentlenince bir avukata dönüyorlarsa... Herhalde pes deriz. Karbon, demir, ve altının karekterleri birbirinden çok farklıdır, ama belli ki bu karekterler protonların kendilerinden gelmiyor. Çünkü protonlarda ne karbon karekteri var, ne demir, ne de altın. Hatta öyle görülüyor ki karbon veya demiri altına çevirmek gayet mümkün yapmamız gereken tek şey nükleer santrallarda uranyum atomunu parçaladığımız gibi karbon veya demir atomlarını parçalayıp açığa çıkan protonları 79 luk guruplar halinde biraraya getirmek. Benzer şekilde, iki hidrojen atomu ile bir oksijen atomu bir araya konursa, bu bir gaz karışımı olur ve karışım hidrojen ve oksijenin özelliklerini taşır. Ama iki hidrejen ve bir oksijen kimyasal bir bağ ile birbirine bağlanırsa, özellikleri tamamen değişik olan su oluşur. Kimyasal bağları sağlayan kuvvette su veya başka bir bileşik madde karekteri olmadığına göre, bileşimlerin karekterleri nereden geliyor? Newton un bir elmanın düşüşünü sorgulaması, fizikte bir çığır açtı. Burada ifade edilen soruların cevabının etkisi, herhalde daha az olmayacaktır. Biz evrenin tek boyutlu (madde) olduğunda ısrar edip duralım, ve iki boyutluluğa (madde ve kuvvet) acaba mı deyip mesafeli duralım. Ben öyle zannediyorum ki yüzyılların getirdiği şartlanma ve önyargıdan sıyrılmayı başarmış sorgulayıcı biliminsanları gözlemleyip göstereceklerdir ki evren bir veya iki değil, çok boyutludur. Ve bu boyutlardan sadece birisi içine çakılıp kaldığımız madde ile alakalıdır. EVRENİN GÖRÜNMEYEN MOTORLARI: KANUNLAR Kanun ve kurallar tüm dünyada düzen ve huzurun temelleridir, ve bu, evrende de böyledir. Mesela sadece yerçekimi kanunu iptal oluverse herşey havada uçuşmaya başlar, ve tam bir kaos olur. Bir ülkedeki kanunlar o ülkede yaşıyanların genel iradesini, evrendeki kanunlar da tüm evrende hükümferma olan evrensel iradeyi yansıtır. Ülkelerde polisiye kuvvetler bireylerin kanunlara itaatini sağlar. Evrende ise bu işi evrensel kuvvetler ve etkiler yapar - yer çekimi kuvvetinin dünyada herşeyin yerçekimi kanununa itaatini sağlaması gibi. Kanunlar madde değildir, ve o yüzden de zaman ve zemine bağlı değildir. Böylelikle her yerde geçerlidir, ama hiçbir yerde değildir. Maddenin her zerresinin tüm kanunlara tam itaati ve kanunların ancak maddedeki tezahürüyle görülüp bilinmesi, kuvvet gibi, kanunların da kaynağının madde olduğu önyargısını oluşturmuştur. Ama maddenin temel yapıtaşı olan parçacık veya dalgalarda kanun diye bir unsur yoktur. Hatta denebilir ki evrendeki tüm kütle yok olsa da kütlelerin çekim kanunu, ve hiçbir ısı iletimi olmasa da (tüm evrenin aynı sıcaklıkta olması durumu gibi) ısının iletimi kanunu geçerlidir. Bir maddeye aynı anda bir çok kanun etki eder. Bizim gözlemlediğimiz net etkidir. Biz analizlerde etkisi küçük olan kanunları kolaylık olsun diye dikkate almayız, ama her kanun her yerde etkilidir. Mesela elimizden bıraktığımız bir taşın düşüşünü analiz ederken genellikle sadece yerçekimi kuvvetinin etkisini dikkate alırız, ve havanın kaldırma kuvvetini (Arşimet kanunu) ve sürtünme kuvvetini küçük oldukları için (yoksa geçerli olmadıkları için değil) ihmal ederiz. Ama elimizden bıraktığımız helyum gazı doldurulmuş bir balonun hareketini incelerken havanın kaldırma kuvvetini mutlaka dikkate alırız, çünkü en büyük etkiyi o yapar (helyum gazı havaya göre çok hafiftir). Madde-kanun ilişkisini daha iyi anlıyabilmek için helyum balonunu tekrar dikkate alalım. Önce balonu serbest bırakıp havada yükselişini videoya kaydedelim, ve bir binanın tepesine varış zamanını ve nerede ve ne zaman patladığını not edelim. Sonra bilgisayarda balonun (ve hatta çevrenin) gerçekçi bir resmini çizip balon ve çevre şartları ile ilgili tüm bilgileri girelim, ve balonun hareketi ile ilgili tüm kanunları (yer

5 çekimi, sürtünme, kaldırma, idal gas, hava yoğunluğunun yükseklikle değişimi, vs) uygulayıp balonun hareketini ekranda grafik olarak izliyelim. Görülecektir ki bilgisayardaki sanal balonun hareketi gerçek balonunki ile aynıdır. Sanal balon da binanın tepesine aynı zamanda ulaşacak, ve gerçeği ile aynı zaman ve yükseklikte patlayacaktır. Hatta iki video yan yana oynatılırsa, gerçek balon hareketi ile sanalı ayırdetmek neredeyse mümkün olmayacaktır. Buna benzer binlerce örnek verilebilir, ve bu örnekten son derece önemli sonuçlar çıkarılabilir: Önce şu gayet açık olarak görülüyor ki varlıklarda esas olan madde değil, madde olmayan kanunlardır. Yani mânâdır. Kanunlar adeta bir yumak gibi balona has bir ruh oluşturmakta, ve balonun maddesi de o ruha tabi olmaktadır. Balon sanki o madde-dışı ruha bir kılıf veya bir cesettir, ve kanun yumağından oluşan balon ruhunun göze görülmesini sağlar (akıl gözü sanal balonun hareketini hayal perdesinde direk olarak ilim ışığıyla görebilir; çünkü akıl madde değildir, ve görmek için maddeye ve bildiğimiz ışığa ihtiyacı yoktur). Ayni kanunlar ve dolayesi ile aynı ruh, taş gibi havadan ağır bir şeyi kaldırmak yerine yere indirir. Balonun maddesi her türlü tehlikeye açıktır, ve her an patlayabilir. Ama balon, parçalarına ve hatta atom ve moleküllerine bile ayrılacak olsa onu uçuran ruh her zaman ve heryerde vardır. Balon sanki yok olmakla sonsuzluğa ulaşır. Kanunlardan oluşan o ruh, her zaman yeni bir balona ve hatta aynı anda milyonlarca balona girerek gördüğümüz madde aleminde tekrar arz-ı endam edebilir. Silahlar ve infilaklar balonun atomlarını bile tahrip edebilir, ama o ruha hiçbir zarar veremez, çünkü madde değildir. Evrende kanunlardan muaf olan hiç bir varlık olmadığına göre diyebiliriz ki basit bir atom dahil herşeyin en azından kanunlardan oluşan bir manevi ikizi veya bir ruhu vardır. Kanunlar kaldırılacak olsa, tüm varlıklar çözülür ve evren bir toz bulutuna döner. Balon örneğinden çıkarılacak ikinci bir ders de olayların daha olmadan nasıl olacağını görmemizi sağlıyan ilmin ve teorinin önemi ve gücüdür. Varlıkların gayet düzenli ve sanatlı olması, herşeyde hassas bir ölçü ile olması, ve bir faydaya ve gayeye yönelik olması, evrende herşeyin ilimle yapıldığını ve yaygın bir ilmin varlığını gösterir. İlim de kanun gibi mânâdır, yani kaynağı madde değildir, çünkü maddenin temel yapıtaşı olan parçacık veya dalgalarda ilim diye bir unsur yoktur. O halde ilim sabittir yani zaman ve mekanla değişmez, artıp eksilmez. Değişen sadece bizim farkına vardığımız miktardır. Araştırmacıların yaptığı ilmi icad etmek değil, ezelden beri var olan ilmi keşfetmektir bir hazine arayıcısının var olan bir defineyi keşfetmesi gibi. Varlıklardaki yaygın ilim ışığı, ancak akıl gözü ile görülür. Zaten ilmî araştırmalarda genellikle yapılan da gözlemlerle varlıklardaki bu ilim pırıltılarını görmeye çalışmak, yeterince gözlem yaparak bu pırıltıların hangi genel ilmî kuraldan kaynaklandığını ortaya koymak, ve yeterli sayıda yeni gözlemlerle bu kural veya teoriyi test ederek teyid etmektir. O yüzden termodinamikçi Botzman ın dediği gibi, iyi bir teoriden daha pratik bir şey yoktur. İlmin önemli bir kaynağı da kalbe doğan ilhamdır. Önsezi, 6. his, ve içgüdü ilmin akıl yerine kalbe yansımalarıdır. Evrensel kanun ve prensipler değişimleri kural altına alan genel ilimlerdir, ve varlıkların durumlarına has ilimler için bir çerçeve oluştururlar. Bir şey yaparken en iyisini yapmak ilim ile olur, ve ilim arttıkça herşeyin daha iyisi yapılır. O yüzden modern toplumlarda yüzyıllarca yıllık ilim birikiminin okullarda genç dimağlara aktarılmasına çok önem verilir. Çünkü yeni bir şey yaparken kullanılabilecek en değerli unsur ilimdir. Mimar ve mühendis gibi tasarım yapan kişiler, tasarlanan şeyi mesela bir televizyonu - madde kullanmadan ilim ile hayallerini kullanarak yaparlar, ve tasarımı kağıda veya bir CD ye kaydederler. Bu tasarım, yapılacak şeyin ilmî bir vücudunu oluşturur. Artık usta ve teknisyenlere düşen, ilimden oluşan bu ruha fabrikalarda binlerce hatta milyonlarca maddî ceset giydirmektir. El becerisi isteyen işlerin artık gittikçe robotlara bırakıldığı dikkate alınırsa, insan için en değerli şeyin ilim ile uğraşmak ve hayal ile inşa etmek olduğu anlaşılır. Sağlam bir ilmî vucudu veya ruhu olmayan şeylerin maddî bedenleri de

6 sağlam olmaz, ve uzun süre bir arada kalamaz. Demokratik toplumlarda vizyonerlere değer verilir, çünkü onlar toplum için yeni bir ruh inşa ederler. Toplum benimsediği bu yeni ruhu adapte ederek yenilenir. Değişım istemeyen totaliter rejimlerde ise ilim ve hayalleriyle topluma yeni bir ruh üreten düşünür ve yazarlar, en tehlikeli kişiler olarak görülürler. MADDE ve MÂNÂ: Varlıkların Dış ve İç Yüzü Çevremizi ve varlıkları algılamamızda genellikle beş temel duyumuza (görme, işitme, koklama, tatma, ve dokunma) dayanırız. Bu beş duyu da maddeyle ilişkilidir. Yani maddesi olmayan bir şeyi (akıl ve sevgi gibi) göremeyiz, ve yine maddesi olmayan şeylere dokunamayız. Bunun sonucu olarak maddeyi gerçek varlık, maddesi olmayan şeyleri de adeta hayalî varlıklar veya maddî etkileşimlerin tezahürleri olarak görürüz. Aslında madde olarak algıladığımız herşey atomaltı parçacıklardan galaksilere, mikroplardan insana kadar madde ve mânâ karışımıdır, ve adeta madde ve mânâ iplikleriyle dokunmuş bir kumaştır. Ve esas olan madde değil, mânâdır. Madde sadece mânâların beş duyumuz tarafından algılanmasını mümkün kılan kılıf veya elbisedir. Yani mânâ öz, madde is kabuktur. Mânâ zaman ve mekân üstü, madde is zaman ve mekâna ve dolayesi ile fizik kanunlarına tabidir. Mânâyı anlamakta zorlananlar ve mânâ ile pek rahat hissetmeyenler için gayet ikna edici ve şüpheleri giderici çok örnekler vardır. 1) Kitap: Mânânın Tezahür Sayfaları Kitap görünüşte mürekkep ve kağıttan oluşan, gözle görülen ve elle tutulan maddî bir varlıktır. Ama aslında kitabı kitap yapan içindeki mânâlardır, ve kitabın maddesi manevî varlığı olan mânâsı yanında bir hiç gibi kalır. Zaten son yıllarda gittikçe yaygınlaşan ve onlarcası bir tek CD ye veya flashcard a sığan elektronik ekitapların ne kağıdı vardır, ne de mürekkebi. Kelimeler adeta ekran sahifelerinde ışığa dönüştürülen elektrik enerjisiyle istenilen renkte yazılıp bozulabilmektedir. Hatta denilebilir ki kitap denen şey mânâların sahifelerde görünmesini sağlayan bir perdedir, bir ekrandır, bir kılıftır, bir dürbündür. Örnek olarak, 99 gram kâğıt ve 1 gram mürekkepten oluşan 100 gramlık bir kitabı göz önüne alalım, ve bunu üzerine rasgele 1 gram mürekkep dökülmüş 99 gram kağıt ile karşılaştıralım. Madde olarak, 100 gramlık bir kitap ile 100 gramlık mürekkepli kağıt arasında hiçbir fark yoktur. Bunları madde tahlili yapan bir laboratuvara göndersek, her ikisi de aynı tahlille geri gelir. 100 gramlık kitap ile 100 gramlık mürekkepli kağıt madde olarak aynı olduğuna göre, bunların aralarındaki her fark mânâ ile alakalıdır, ve dolayesi ile manevîdir. İşte kitap için mânâ denen şey, kağıt ve mürekkep dışındaki herşeydir. O yüzden diyebiliz ki Kitap = Kağıt, mürekkep, vs (madde) + Mânâ Hatta daha küçük bir boyutta, yazı aleminin temel yapı taşları olan harflerin dizilimlerini kelime yapan yine mânâdır, ve denebilir ki kelimelerle ifade edilen mânâlar, mânâ aleminin en küçük birimleri yani atomlarıdır. Mesela, kitap bir kelimedir, çünkü bir anlamı vardır, yani mânâ yüklüdür, ama aynı beş harften oluşan kipat bir kelime değildir, çünkü taşıdığı bir mânâ yoktur. Yine diyebiliriz ki Kelime = Harf veya ses dizilimi (lafız) + Mânâ Açıkça görülüyor ki kelimelerde esas olan yine mânâdır, harf dizilimi olan lafız ise sadece bir kılıftır. Mânâ öz, lafız ise kabuktur. Mânâ lâtif, lafız ise kesiftir. Mânâ ruh, lafız is cesettir. Demek bir harf dizilimi, ancak bir mânâsı veya ruhu olduğu zaman bir kelimedir. Yani kelimeler de insanlar gibi bir bakıma canlı varlıklardır, ve onların ruhları mânâlarıdır. Mânâsını kaybeden bir kelime, ruhu giden bir insan gibi ölür ve dağılıp gider. Yeni bir kelimenin doğması için de önce mânânın oluşması lazımdır. Sonra bu mânâya uygun bir lafız bulunur. Mânâ ile lafız zamanla özdeşleşir, ve cilt ile beden

7 gibi birbirinden ayrılmaz olur. Mânâlar değişik bir alemdendir mânâ alemi ve harf ve dizilimlerinden tamamen bağımsızdır. Zaten aynı mânânin değişik dillerde değişik kelimelerle ifadesi de bunu gösterir. Kelime denen şey, belli bir harf (veya ses) diziliminin belli bir mânâ ile ilişkilendirilmesi, ve zamanla özdeşleştirilmesidir. Başka bir ifade ile, kelimeler, mânâ özü veya ruhunun harf (veya ses) dizilimi kılıf veya bedenine girmesi ve bütünleşmesinden oluşur. Zaten yeni bir dil öğrenen bir kişi de aynen bunu yapar: Bir harf veya ses dizilimini bir mânâ ile ilişkilendirir, ve o mânâ o harf veya ses diziliminde parlayıncaya (veya ruh bedene girinceye) kadar tekrarla onu pekiştirir. 2) Gül: Yapraklarda Yansıyan Güzellik Gül deyince akla güzellik ve sevgi gelir yoksa gülün yapı taşları olan karbon, azot, hidrojen, ve oksijen atomları değil. Gül, madde ve mânâ ilişkisini anlamak için de güzel bir örnektir. Şöyle ki: Birbirinin tamamen aynı olan iki gül alalım, ve bunlardan birisini iyice ezerek çamur haline getirelim. Sonra da bu iki gül arasında bir fark olup olmadığını soralım. Herhalde böyle bir soru çok tuhaf bulunur, ve gülün bir parça çamur ile mukayese edilemiyeceği söylenir. Ancak gül ile onun çamur ikizi bir kimya laboratuvarına gönderilecek olursa, her ikisinin eşdeğer olduğu raporu gelecektır. Yani madde olarak, bir gül ile onun ezilmesinden oluşan çamur arasında hiç bir fark yoktur. Ama bunlar farklıdır, ve aralarındaki fark madde olmadığına göre tamamen mânâdır. (Hiç kimse herhalde bunlar madde olarak aynı şeydir diye gül yerine gül çamuru vermeyi düşünmez). Demek gülün çamurunda olmayan her özellik ve hasiyet mânâ ile alakalıdır, ve mânâsı yanında gülün maddesinin kıymeti neredeyse bir hiçtir. Yani gülü gül yapan maddesi değil, o maddede tezahür eden mânâdır. Gül adeata bir mânâ taşıyıcısıdır, ve güzel mânâlar göndermek istendiğinde akla gelen ilk şey güldür. Gülü alan kişi de gülün maddesini değil, gönderilen güzel mânâları alır ve hisleriyle masseder ve zevkeder. Tabi yanlışlıkla gözü maddeden başka bir şey görmeyen mânâdan habersiz birilerinin eline geçmezse inek veya eşek gibi. Müsbet ilmin kaynağı gözlemdir. Biz de gülü gözlemleyip irdeliyerek mânâ ile ilgili temel bilgilere ulaşabiliriz. Gül (veya başka bir çiçek) deyince akla ilk gelen şey herhade güzellik tir. Ve biz bu güzelliği gözümüzle görürüz ama kalbimizle tanır ve hissederiz (burada elbette vücudun pompası olan fiziksel kalpten bahsetmiyoruz). Öyle görülüyor ki bu kalbin, güzelliği tadıp zevkeden bir his dili, ve güzelliği öğüten ve hazmedip tüm vücuda yayan bir güzellik midesi vardır. Bu midenin eli de görebildiği yer kadar uzun olan gözdür. Kişi güle bakmaya devam ettikçe gülün güzelliğini yemeye devam eder, ama gülden hiçbir şey eksilmez. Çünkü yediği güzellik madde değil, mânâdır. Kalben gelişkin bir insanın gözleriyle güzellik yemekten aldıği haz, ağzıyla yediği lezzetli bir yemekten aldığı hazdan daha az değildir. Bir koyun veya inek ise, ancak ağzına götürüp yerse gülden bir haz alabilir (tabi gülün dikenleri diline batmazsa). İşte insan ile hayvan arasındaki en temel fark, bu tür yüzlerce manevî hisler ve midelerdir. Yani hayvanda bir, insanda ise yüzlerce mide vardır, ve bunların biri hariç hepsi mânâ ile alakalıdır. Yoksa, bildiğimiz insan midesi ile hayvan midesi arasında pek bir fark yoktur. O yüzden yemek için yaşamak aslında insanlıktan istifa etmektir. Gülü güzel yapan herhalde atomlarındaki güzellik değildir. Zira canlı bir güldeki bir hidrojen veya azot atomu ile ezilip çamur haline getirilmiş bir güldeki hidrojen veya azot atomu tamamen aynıdır elmas ile grafitteki karbon atomlarının aynı olması gibi. Parçalarında olmayan bir şey bütününde olamıyacağına göre (korunum kanunu), gülün güzelliği kendisinden yani maddesinden değil, dışarıdan gelir aynen elmasın göz kamaştıran pırıltılarının dısarıdaki bir ışık kaynağından geldiği gibi. Gül ve diğer güzel şeylerin özelliği, bu güzelliği alıp yansıtabilmeleridir aynen elmasın özelliğinin ışığı alıp büyüleyici bir şekilde yansıtabilmesi olduğu gibi. Bu da evrende madde (ve zaman) ile

8 ilgisi olmayan yaygın bir güzelliğin, ve dolayesi ile bir güzellik katmanının, olmasını gerektirir. Eski Yunanlılar bile bu mânâyı hissetmişler ki bu katmanı güzellik tanrıçası Venüs veya Aphrodite olarak kutsallaştırmışlardır. Biraz dikkatle bakılırsa, gülde güzellikle beraber ilim, süsleme, san at, tanzim etme, koruma, ve sevgi gibi madde olmayan bir çok şey açıkça görülür. Öyleyse gül, madde ve mânâ karışımı olarak şöyle ifade edilebilir: Gül = Yaprak, koku, tohum, vs (Madde) + Güzellik, san at, vs (Mânâ) Gül, güzellik ve sevgi ile o kadar özdeşleşmiştir ki o nazenin yaprakları adeta atom ve molekullerden değil de güzellik ve sevgiden dokunmuştur. Güzellik ve sevgi, sanki yapraklara bürünüp gül olarak görülmüştür. Gülde tezahür eden bu mânâları dikkate almadan onu sadece molekül yığını anlamsız bir madde olarak görmek, gözlemlerlerimizle bağdaşmaz. Hidrojen ve karbon karışımı olan bir hidrokarbon yakıtı sadece karbon olarak görmek ne kadar yanlış ise, gülü de sadece bir madde olarak görmek o kadar yanlıştır, ve bu dar bakış açısıyla gülü anlamak mümkün değildir. Bır şeyi anlamak, ancak onun maddesiyle beraber mânâsını da anlamakla mümkündür. 3) Sinek: Hayat Bunun Neresinde? Şimdi de herhangi bir sineği gözlemleyelim. Diğer canlılar gibi, sineğin de temel yapı taşları hidrojen, oksijen, azot, ve karbon atomlarıdır. Bunlar da diğer atomlar gibi elektron, proton, ve nötronlardan oluşur. Yani tüm varlıklar, canlı olsun cansız olsun, atomlarlardan (veya elektron, proton, ve nötronlardan) yapılmışlardır, ve bu temel yapı taşlarını bir arada tutan harç da kuvvetlerdir (kuvvetli, zayıf, elektomanyetik, ve çekim kuvvetleri). Şimdi yeni ölmüş bir sineği canlı bir ikizi ile yan yana koyup karşılaştıralım. Ölümle madde kaybı veya kazancı olmadığı için, bu iki sinek madde olarak birbirinin aynıdır. Hatta eğer canlı sinek hareketsizse, canlıyı ölüden ayrırmak baya zordur. O zaman diyebiliriz ki canlı ve ölü sinek arasındaki her fark, madde-dışıdır yani mânâdır. Hayat Önce hayatı ele alalım. Canlıların temel yapıtaşı olan atom veya moleküllerde (veya onların da temel yapıtaşları olan parçacık veya dalgalarda) hayat diye bir unsur yoktur. Yapıtaşında olmayanın bütününde olamıyacağına göre, hayat madde olamaz. O halde hayat, madde-dışı bir şeydir, yani mânâdır, ve zaman ve mekana tabi değildir. O zaman evrende yaygın bir hayat katmanı vardır, ve bu hayat ışığını alabilen her şey maddî vücudu olsun veya olmasın canlıdır. Gözlemler, dünyadaki tüm canlıların ortak vasfının su içermeleri olduğunu gösteriyor aynen mikrodalga fırınlarda eletromanyetik radyasyonu emerek ısıtılabilecek şeylerin ortak vasfının su içermek olduğu gibi. Bu yüzden başka gezegenlerde hayat aramak, su arayarak yapılır. Ama su, hayatın kaynağı değildir, ve olamaz. Çünkü iki hidrojen ve bir oksien atomundan oluşan su molekülünde hayat diye bir şey yoktur, ve suyun kendisinde olmayan bir şeyin kaynağı olduğu iddiası abestir aynen rengarenk pırıltılarıyla göz kamaştıran elmasın ışık kaynağı olduğu iddiası gibi, veya televizyon aletinin ekranında görülen görüntülerin kaynaği olduğu iddiası gibi. O halde denebilir ki Canlı = Su (madde) + hayat ışını (mânâ) Yani, yapısında su olan bir varlık hayat ışınını alabiliyorsa canlıdır, yoksa değildir. Bir canlı hayat ışınını alma kabiliyetini kaybettiği zaman ölür. Ayrıca, mâna olan hayatın varlığı için maddenin varlığı şart değildir, ve bedeni olmayan canlılar da pekala mümkündür. Görme

9 Hayat için söylenen herşeyi görme için de tekrarlıyabiliriz. Canlıların temel yapıtaşları atom veya moleküllerde görme diye bir unsur yoktur. Yine yapıtaşında olmayanın bütününde olamıyacağına göre, görme maddî bir şey olamaz. O halde görme, hayat gibi madde-dışı bir şeydir, yani mânâdır, ve zaman ve mekan üstüdür. O zaman evrende yaygın bir görme katmanı vardır, ve bu görme ışığını alabilen her şey maddî vücudu olsun veya olmasın görür. Göz olmadan maddî şeyleri göremiyor olmamız görmeyi gözün yaptığı anlamına gelmez aynen gözlük giyenlerde görmeyi gözlüğün yapmadığı gibi. Rüyada gözlerimiz kapalı iken görüyor olmamız bunu teyid eder. Koklama Koku, madde ile yakından alakalıdır, çünkü bir yerde güzel ve çirkin bir koku varsa, orada kokan bir şey (madde) vardır. Kokuları yayan ve burnumuza ulaştıran maddeler atomlardan (elektron, proton, nötron) oluşur. Yani gül, karanfil, ve hatta leş kokusunun temel yapı taşları aynıdır - elektron, proton, nötron. Biu temel parçacıklarda koku diye bir unsur olmadığına göre, peki, koku bunun neresinde? Bu da gösteriyor ki koku, maddede tezahür eder ve onunla taşınır, ama madde değildir. O halde koklama maddedışı bir şeydir, yani mânâdır. Benzer şeyler işitme, sevgi, şefkat, düşünme, bilgi, güzellik, vs için de söylenebilir, çünkü bunların hiçbiri maddenin temel yapıtaşlarında yoktur. Bütün bunların beynin harikalığının bir sonucu olduğunu söylüyenlere yine tekrarlamak lazım ki beynin de temel yapıtaşları atom veya moleküllerdir (veya onların da temel yapıtaşları olan elektron, proton ve nötron parçacıkları veya dalgalardır), ve ne dalgada ne de parçacıklarda bahsettiğimiz hiçbir hasiyet yoktur. Beyin ile bir taş parçasının malzemesi tamamen aynıdır (her ikisi de elektron, proton, ve nötronlardan oluşur). O yüzden beynin gösterdiği farklılık maddesinden değil, alıp yansıttığı mânâsındandır. 4) Dalga ve Renk Fizik ile aşina olanlar hatırlıyacaklardır ki güneş ve lâmba gibi diğer kaynaklar tarafından verilen ışık bir elektromanyetik dalgadır aynen televizyon ve radyo yayınları ve cep telefonları sinyalleri gibi - ve elektromanyetik radyasyon boşlukta ve havada yaklaşık saniyede 300 bin kilometre hızla hareket eder. Dalgalar, ard arda giden iki dalganın tepe noktaları arasındaki mesafe olan dalgaboyu ile karekterize edilir, ve dalganın hızının dalga boyuna oranına frekans denir. Elektromanyetik dalgaların dalga boyu veya frekansları sıfır ile sonsuz arasında değişir, ve böylelikle çok genis bir spektrum oluşturur. Dalgaboyları 0.40 ile 0.76 mikron (metrenin milyonda biri) arasında olan elektromanyetik dalgalar gözlerimiz tarafından algılanır ve bizdeki görme hissini uyarır. O yüzden, elektromanyetik spektrumun dalgaboyları 0.40 ile 0.76 mikron arasında olan kısmına biz ışık diyoruz, ve bu görülebilir bantta elektromanyetik dalga yayan cisimlere de ışık kaynağı. Güneşin yaydığı enerjinin yaklaşık yarısı görülebilir banttadır, yani ışıktır. Diğer yarısı ise gözlerimiz tarafından görülemez, ve biz ona ısı deriz. Keza, evlerimizdeki ampullerin yaydığı enerjinin sadece onda biri ışık, geri kalan onda dokuzu ısıdır, ve ellerimizi ampüle yaklaştırınca bu ısıyı hemen hissederiz. Güneş ve diğer ışık kaynaklarından gelen elektromanyetik enerji ısı ve ışık (veya nâr ve nur) karışımı olarak görülebilir. Işık veya nur gözümüz tarafından, ısı veya nâr ise bedenimiz tarafından hissedilebilir. Lisede fizik deneyleri yapanların hatırlıyabilecekleri gibi, ışık bir prizma ile kolayca renklerine ayrilabilir, ve prizma çıkışında aynen gökkuşağında olduğu gibi renkler kırmızıdan başlayıp maviye doğru giden bir renk kuşağı oluşturur. Ölçümler gösteriyor ki dalga boyu 0.40 ile 0.44 mikron arasında olan elektromanyetik dalgalar mor, 0.44 ile 0.49 mikron arasında olan mavi, ve nihayet 0.63 ile 0.76 arasında olan da kırmızıdır. Dalgaboyu 0.40 mikrondan küçük olan radyasyona mor ötesi, ve 0.76 mikrondan büyük olana da kızıl ötesi diyoruz.

10 Şimdi değişik renkteki iki ışığı, mesela mavi ve kırmızı ışıkları, daha yakından inceliyelim ve birbirleriyle karşılaştıralım. Bu iki ışık aslında hammadde ve karekterce birbirinin tamamen aynıdır ikisi de enerji ve ikisi de elektomanyetik dalga. Dalgaboyları dışında hiçbir farkları yoktur. Ama birisi mavi renkte diğeri kırmızı. Yani görünüşleri çok farklı. Peki, bu rengin kaynağı nedir? Evlerimizdeki ampullere gelen elekrik akımı sadece bir elektron akımıdır, ve elektronların veya elektrik akımının rengi veya içindeki değişık renk miktarları diye bir şey söz konusu değildir. Ama ampulden gelen ışıkta tüm renkler vardır. Demek ki ışığa renkler ışığın hammaddesinden gelmiyor, ve renk ışığın bir parçası değil. O halde herşeyi süsleyen renkler dışarıdan geliyor, ve ışıkta sadece yansıyor aynen elmasta parıldıyan ışığın elmasın parçası olmayıp dışarıdaki bir ışık kaynağindan geliyor olması gibi. Demek kainatta yaygın bir renklendirme veya daha genel ifadesiyle süsleme katmanı veya yayını vardır, ve varlıklardaki süsler varlıkların aslî parçaları değil, bu süslemenin bir yansımasıdır. Her varlık mahiyetine göre bu süsleme katmanının değişik cilvelerini alıp yansıtır. Mesela dalga boyu 0.45 mikron olan bir elektomanyetik dalga maviliği alık yansıtma özelliğine sahipken, dalga boyu 0.65 olan bir dalga kırmızılığı alıp yansıtma özelliğine sahiptir. Ama biz ışık ve rengi her zaman beraber gördüğümüz ve ışık olmayınca renk de olmadığı için, renkleri ışığın parçası olarak görmeye alışmışız, ve zihnimizdeki bu yapışık ikizleri ayırmakta zorlanmamız gayet tabiidir. Aynen karanlık diye birşey olmasaydı ve her taraf her zaman aydınlık olsaydı, elmasta parıldıyan ışığı elmasın parçası olarak göreceğimiz gibi çünkü o zaman ışık diye bir şeyin varlığından haberdar olmayacaktık. Veya radyo yayını diye birşey olduğunu bilmeyen bir kişinin, radyo cıhazını tüm müzik ve konuşmaların kaynağı zannedeceği gibi. Konuya biraz şüphe ile yaklaşanlar su ve suda oluşan dalgalara baksınlar. Su renksiz bir madde olarak tanımlanır, ve şeffaflığı ile bilinir. Denizler ve gökyüzü gün ortasında mavi, ve gün batımında kırmızımsıdır. Herkes gayet iyi bilir ki suda görülen renkler, suyun parçası değil güneş ışınlarının yansımasıdır. Birçok kişi için en büyük zevklerden biri gün batımında gökyüzüne ve denize yansıyan kırmızı renk tonlarından oluşan renkler manzumesini seyretmektir. Tabi güneş batınca, ışık ile beraber renkler de gider. Durgun suya küçük bir taş atınca küçük dalgalar, ve büyük bir taş atınca da büyük dalgalar oluşur. Aslen renksiz olan suda eğer küçük dalgalar her zaman mavi, ve büyük dalgalar da her zaman kırmızı görülseydi, kim bilir ne kadar şaşırırdık. Renklerin yine bir dış kaynaktan geldiğine hiç şüphe etmezdik. Ama bu sefer su dalgalarının boylarına göre ışığı nasıl yansıttığını inceler, ve bunun altında yatan prensipleri keşfetmeye çalışırdık. Sonunda bunu aynen ışıkta yaptığımız gibi boyları şu aralıkta olan dalgalar mavi, şu aralıkta olanlar kırmızıdır diye kurallaştırırdık. Ve bu farklılığı da değişik boydaki dalgaların değişik yansıtma özelliklerine verirdik. Malzeme ve mahiyetçe birbirinden farklı olmayan değişik boydaki ışık dalgaları için de durum farklı değildir. Deniz dalgalarındaki renkleri anlıyabilmek için nasıl ki yaygın bir ışık katmanının veya yayınının varlığını kabul etmek gerekiyorsa, ışık dalgalarındaki renkleri anlıyabilmek için de yaygın bir süsleme yayınının olduğunu kabul etmek gerekir. Yoksa ışıktaki renkleri anladığımızı iddia etmek mümkün değildir. O zaman ışığı madde ve mânâ karışımı olarak şöyle ifade edebiliriz: Işık ve renkleri = Elektromanyetik dalga + süsleme Yine fizikten biliyoruz ki değişik renklerdeki ışıklar birleştirilince beyaz diye de tabir ettiğimiz renksiz bir ışık oluşur. Bunu bir prizmanın ayrıştırdığı renkleri baska bir prizma veya mercek ile toplayarak da gözlemleyebiliriz. Yani renkler birden bire yok oluverir (ama ışığın maddesinde yani enerjisinde hiçbir artma veya azalma olmuyor). Bu yine süslemenin tezahürü olan renklerin madde olmadığını, sadece belli özelliklere haiz olan maddede yansıdığını gösterir. Değişik renkteki boyaları karıştırdığımızda ise hiçkimse

11 beyaz veya saydam bir karışım çıkmasını beklemez, çünkü boyadaki renk alıcı ve verici olan pigmentler maddedir, ve pigmentler karışımla özelliklerini kaybetmezler. Renklerin algılanması da yine başlı başına bir olaydır. Gözden beyindeki görme merkezine giden ışık değil, ışığın kara noktada emilmesiyle üretilen bir elektrik sinyalidir. Bu elektrik sinyali sonra renkleriyle beraber imajlara dönüşmektedir. Bu sinyali renklere ayıramayan ve herşeyi gri olarak gören kişilere de renk körü diyoruz. Bu süsleme nin evrenin temel yapı unsurlarından biri olduğunu kabul etmekte zorlananlar, başta kendileri olmak üzere her şeye, ve bilhassa güzel süsleri ile hayranlarının nazarlarını kendilerine çeken ve sanki cisimleşmiş süs olan kelebek ve gül gibi varlıklara dikkatle baksınlar. Göreceklerdir ki madde olmayan ancak maddede tezahürüyle bilinen süsleme veya güzelleştirme evrende yaygın olarak vardır, ve herşey bu mânâ katmanını alıp yansıtabildiği ölçüde güzeldir. Tüm gözlemler ve tecrübeler evrende madde ile beraber çok sayıda muazzam mânâ katmanları olduğuna işaret ederken, hâlâ madde katmanında çakılıp kalmayı ve maddeyi herşeyin kaynağı olarak görmekte ısrarı anlamak mükmün değildir. Tüm varlıklar, madde ve mânâ karışımıdır, ve asıl olan mânadır. ELMAS: MADDESİ ve PIRILTILARI Elmas deyince akla elmasın malzemesi değil, ona canlılık veren ve gözleri ve kalpleri okşayan cıvıl cıvıl rengarenk büyüleyici pırıltıları gelir. Aslında elmasın temel yapıtaşı siyahlığı ve matlığı ile bilinen ve üzerine düşen ışığın neredeyse tamamını emen (ki sihahlığın sebebi budur) karbon elementidir. Elması baştacı yaptıran şey, kesif olan malzemesinin kıymeti ve miktarı değil, kendisi dışındaki latif bir alemi (ışık alemini) içine alıp onun cilvelerini tezahür ettirebilmesidir. O yüzden en kıymetli elmas, büyüklüğü ve ağırlığı en fazla olan değil, saflığı, berraklığı, ve kusursuzluğuyla ışığı en güzel bir şekilde yansıtan elmastır. Yani ışığın pırıltılarını en mükemmel şekilde gösteren ve kendisi adeta hiç görülmeyen elmastır. O kadar ki elmasa bakan sadece ışığın sergilediği güzellikler manzumesini görür, ve malzemesi olan karbonu hiç farketmez. Demek elmas yok oldukça var oluyor, ve var oldukça yok oluyor. Herkes bilir ki elmasın pırıltılarının kaynağı kendi malzemesi değil, dışarıdan gelen ışıktır. Yani gözleri kamaştıran o büyüleyici pırıltılar elmasın yapıtaşı olan karbon atomlarından gelmez; güneş veya lamba gibi dışarıdaki bir ışık kaynağından gelir. Bu, elması karanlık bir odaya götürerek kolayca isbat edilebilir. Görülecektir ki karanlıkta elmasın pırıltılarından hiçbir eser kalmaz, kendisi bile görülemez. Demek elması elmas yapan ve ona şatafat, güzellik, ve bir bakıma hayat veren, dışarıdan gelip onda yansıyan ışıktır, ve ışıksız bir elmaz ruhu gitmiş ölü bir ceset gibidir. Elmastan çıkıyor gibi görünen ışğın dışarıdan geldiğini izah etmeye kalkmak, belki malumu ilam etmektir, ve abesle iştigal etmek gibi görülebilr. Çünkü bunun aksini iddia edecek kimse yoktur. Fakat herkesin kolayca kabul edebileceği bu basit gözlem, anlaması ve ulaşılması çok zor bazı mühim hakikatlara çıkan merdiven olabilir, ve o yüzden önemi büyüktür. Şimdi başlangıç olarak şu soruyu soralım: Eğer dünyada karanlık diye bir şey olmasaydı ve güneş vs gibi ışık kaynakları görülmeseydi, yani her tarafta yaygın bir aydınlık olsaydı, acaba artık her zaman parıldıyan elmastan gelen ışığı nasıl izah edecektik? Yine kolayca bu ışığın dışarıdaki görmediğimiz bir kaynaktan geldiğini mi söylüyecektik veya bu parıltıların kaynağının elmasın kendisi olduğunu mu iddia edecektik? İnsanların genelde görüşlerinin kısa olduğu ve olaylara yüzeysel baktığı dikkate alınırsa, bu sefer cevap hiç de kolay değil. Bu durumda biz yaygın bir ışığın farkında bile olmıyacağımız için, muhtemelen nasıl olduğunu anlamasak bile parıldıyan ışıkların elmasın kendisinden geldiğini iddia adecektik, ve aksini düşünemiyecektik bile. Böylelikle de derin bir yanılgıya düşmüş olacak, ve çelişkiler ve çıkmazlarla boğuşup duracaktık. Mesela, tek bir karbon atomunun (veya grafit halinde dizilen bir çok karbon

12 atomlarının) ışık vermediğini görecek, ve yapıtaşında olmayan bir hasiyetin bütününde nasıl olabileceği temel sorusuna cevap arayacaktık. Bir kısım araştırmacılar karbon atomunu en ince ayrıntılarına kadar inceleyip ışığın atomun neresinden kaynaklandığını anlamaya çalışırken, ışık vermeyen grafitle ışık veren elmas arasındaki farkın atomlarda değil atomların diziliminde olduğunu gören diğer araştırmacılar da ışığın sırrını atomların kendilerinde değil, dizilimlerinde yani atomlar arası bağlarda arayacaktı. Delil olarak da elmasın şekli ve kesimi değiştikçe verilen ışığın nasıl değiştiği gösterilecekti. Sonunda birbiriyle çelişen ve kafaları karıştıran birçok teoriler kurulacak, bazı teoriler red edilirken bazıları da tutarsızlıklarına rağmen daha iyisi olmadığı için bir süreliğine de olsa kabul görecekti. Ve temel yanılgı içindeki bu araştırmalar pozitif bilim, ve bu araştırmaları yapanlar da biliminsanı olarak takdim edilecekti. Işığın kaynağını dışarda arama teklifleri ise akılları gözlerine inmiş bu kişiler tarafından bilimsel olmayan bir yaklaşım olarak değerlendirilecek, ve dikkate alınmıyacaktı. Bu önyargılı yaklaşım, bilimin önünü açmak yerine bir set oluşturacak, ve bilimin önünü tıkıyacaktı. Bilim tarihine bakıldığında, bilim dünyasındaki en büyük açılımların alışılmışın dışında yaklaşımların sonunda gerçekleştiğini görürüz Einstein in bir asır evvel klasik mekaniğin katı kurallarından sıyrılıp izafiyet teorisini kurması gibi. Yukarıdaki tartışmaların ışığında (hımm, yoksa tartışmalardan da mı bir nevi ışık çıkıyor?), elması şöyle ifade edebiliriz: Elmas = Karbon + Işık Yani elması elmas yapan ışıktır, daha doğrusu ışığı içine alıp yansıtabilme özelliğidir. İlginçtir ki elmasın etrafı da ışıkla doludur, ama biz her tarafı kuşatan o ışığı farketmiyoruz bile. Bu görmediğimiz ışık aslında uzay dahil her tarafta vardır, ama biz ışığın pırıltılarını elmas gibi ışığı alıp yansıtan maddelerde görürüz. O yüzden denebilir ki karbon malzemesinden olan bir şey, eğer ışığı alıp yansıtabiliyorsa elmastır, yoksa grafittir. En harika elmas, ışığı optik ilmi kurallarınca en harika şekilde yansıtandır. Dolayesiyle, elması keserken ve işlerken göz önünde tutulan temel şey ışıktır, ve ışığı yansıtma özelliğidir. Iyi bir elmas sanatkarı olmanın birinci şartı da ışığı ve özelliklerini iyi bilmektir. Görüldüğü gibi, elmasın hakikatı ve göz kamaştıran büyüleyici pırıltılarının sırrı ancak her tarafta yaygın olan ışık aleminin varlığını farkedince, ve elmasa karbon ve ışık alemlerinin uyumlu bir birleşimi olarak bakınca anlaşılır. Bu basit gözlem, varlıkların mahiyetini anlamakta sihirli bir anahtar rolü oynuyacak, ve çevremizi algılayışımızı ve yaratılış hakkındaki anlayışımızı derinden etkiliyecektir. Varlıkları temel katmanlarına ayırma yaklaşımı aynı zamanda ilmin önünü açacak, ve insanlığın yücelmesinin ve dünyada gerçek bir medeniyetin kurulmasının çekirdeğini oluşturacaktır. O yüzden, bu yaklaşıma elmas tesorisi denmesi gayet uygun düşecektir. KAPANIŞ M.Ö. 5. yüzyılda Empedocles tarafından basit gözlemlere dayanarak herşeyin hava, toprak, su, ve ateşten ibaret olduğu ifade edildi ve bu teori yüzyıllar boyunca bilime hükmetti. Ancak 17. yüzyıldan itibaren evrenin yapısının tekrar sorgulanmaya başlanması ve elementlerin keşfiyle ilmî gelişmelerin önü açıldı ve birçok yeni bilim dalları doğdu. Bugün gayet iyi biliyoruz ki her şey 100 küsur elementten oluşur, ve her madde bu elementlerin bir kombinasyonu olarak ifade edilebilir. Bu açılım birçok yeni kimyasal bileşenin de keşfini ve modern kimyanın gelişimini beraberinde getirdi. Günümüz bilim dünyasının da ciddî bir saplantısı, herşeyin kaynağının madde veya onun eşdeğeri enerji olduğu önkabulüdür. Bu da bilimde tıkanmalara ve çıkmazlara yol açmaktadır. Bilim dünyası artık fark ve itiraf etmelidir ki maddenin temel yapıtaşı olan

13 parçacık veya enerji dalgasında kuvvet, irade, hayat, şuur, görme, sevgi, güzellik, vs gibi şeyler yoktur, ve temel yapıtaşlarında olmayan bütününde olamaz. Artık evrenin madde-enerjiden oluşan tek katmanlı olduğu yaklaşımının bırakılıp çok katmanlılık, yani varlıkların madde ile beraber kuvvet, irade, hayat, şuur, görme, sevgi, güzellik, vs gibi birbirinden bağımsız madde dışı yani mânâ katmanlarından oluştuğu görüşü ciddî olarak dikkate alınmalıdır. Bu görüş, müsbet ilmin kaynağı olan gözlemlerle tam uyumludur. Evrenin büyük patlama öncesi madde-enerjisinin kaynağı gibi, bu katmanların kaynağı tartışmaları da felsefe ve teolojiye bırakılmalıdır. Elmasın hakikatı, ancak parıltıların karbon atomlarından değil elmas dışındaki bir ışık kaynağından geldiği farkedilince anlaşılır. Televizyonun hakikatı, değişik yayınların aletin içinden değil dışarıdaki onlarca yayın katmanından geldiği görülünce, yani televizyon aletinin yayınların kaynağı değil sadece alıcısı olduğu farkedilince anlaşılır. Eşyanın da hakikatı, maddedeki kuvvet ve hayat gibi onlarca madde-dışı pırıltıların maddenin parçacıklarından değil madde-dışı katmanlardan geldiği farkedilince anlaşılacaktır. İnsanlık için gerçek aydınlanma o zaman başlayacaktır. Prof. Dr. Yunus Çengel Nevada Üniversitesi, ABD yunus@scs.unr.edu

GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU

GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU Güneş ışınımı değişik dalga boylarında yayılır. Yayılan bu dalga boylarının sıralı görünümü de güneş spektrumu olarak isimlendirilir. Tam olarak ifade edilecek olursa;

Detaylı

Yıldızların: Farklı renkleri vardır. Bu, onların farklı sıcaklıklarda olduklarını gösterir. Daha sıcak yıldızlar, ömürlerini daha hızlı tüketirler.

Yıldızların: Farklı renkleri vardır. Bu, onların farklı sıcaklıklarda olduklarını gösterir. Daha sıcak yıldızlar, ömürlerini daha hızlı tüketirler. Yıldızların Hayatı Yıldızların: Farklı renkleri vardır Bu, onların farklı sıcaklıklarda olduklarını gösterir Daha sıcak yıldızlar, ömürlerini daha hızlı tüketirler. Yıldız Oluşum Bölgeleri Evren, yıldız

Detaylı

A. ATOMUN TEMEL TANECİKLERİ

A. ATOMUN TEMEL TANECİKLERİ ÜNİTE 3 MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ 1. BÖLÜM MADDENİN TANECİKLİ YAPISI 1- ATOMUN YAPISI Maddenin taneciklerden oluştuğu fikri yani atom kavramı ilk defa demokritus tarafından ortaya atılmıştır. Örneğin;

Detaylı

Yıldızlara gidemeyiz; sadece onlardan gelen ışınımı teleskopların yardımıyla gözleyebilir ve çözümleyebiliriz.

Yıldızlara gidemeyiz; sadece onlardan gelen ışınımı teleskopların yardımıyla gözleyebilir ve çözümleyebiliriz. Yıldızlara gidemeyiz; sadece onlardan gelen ışınımı teleskopların yardımıyla gözleyebilir ve çözümleyebiliriz. Işık genellikle titreşen elektromanyetik dalga olarak düşünülür; bu suda ilerleyen dalgaya

Detaylı

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ 1. Atomun Yapısı KONULAR 2.Element ve Sembolleri 3. Elektronların Dizilimi ve Kimyasal Özellikler 4. Kimyasal Bağ 5. Bileşikler ve Formülleri 6. Karışımlar 1.Atomun Yapısı

Detaylı

3- KİMYASAL ELEMENTLER VE FONKSİYONLARI

3- KİMYASAL ELEMENTLER VE FONKSİYONLARI 3- KİMYASAL ELEMENTLER VE FONKSİYONLARI Doğada 103 elementin olduğu bilinmektedir. Bunlardan 84 metal elementlerdir. Metal elementler toksik olan ve toksik olmayan elementler olarak ikiye ayrılmaktadır.

Detaylı

Atomun Yapısı Boşlukta yer kaplayan, hacmi, kütlesi ve eylemsizliği olan her şeye madde denir. Maddeyi (elementi) oluşturan ve maddenin (elementin)

Atomun Yapısı Boşlukta yer kaplayan, hacmi, kütlesi ve eylemsizliği olan her şeye madde denir. Maddeyi (elementi) oluşturan ve maddenin (elementin) Atomun Yapısı Boşlukta yer kaplayan, hacmi, kütlesi ve eylemsizliği olan her şeye madde denir. Maddeyi (elementi) oluşturan ve maddenin (elementin) kendi özelliğini taşıyan en küçük yapı birimine atom

Detaylı

2- Bileşim 3- Güneş İç Yapısı a) Çekirdek

2- Bileşim 3- Güneş İç Yapısı a) Çekirdek GÜNEŞ 1- Büyüklük Güneş, güneş sisteminin en uzak ve en büyük yıldızıdır. Dünya ya uzaklığı yaklaşık 150 milyon kilometre, çapı ise 1.392.000 kilometredir. Bu çap, Yeryüzünün 109 katı, Jüpiter in de 10

Detaylı

Parçacıkların Standart Modeli ve BHÇ

Parçacıkların Standart Modeli ve BHÇ Parçacıkların Standart Modeli ve BHÇ Prof. Dr. Altuğ Özpineci ODTÜ Fizik Bölümü Parçacık Fiziği Maddeyi oluşturan temel yapı taşlarını ve onların temel etkileşimlerini arar Democritus (460 MÖ - 370 MÖ)

Detaylı

Büyük Patlama ve Evrenin Oluşumu. Test 1 in Çözümleri

Büyük Patlama ve Evrenin Oluşumu. Test 1 in Çözümleri 7 Büyük Patlama ve Evrenin Oluşumu 225 Test 1 in Çözümleri 1. Elektrikçe yüksüz parçacıklar olan fotonların kütleleri yoktur. Işık hızıyla hareket ettikleri için atom içerisinde bulunamazlar. Fotonlar

Detaylı

Gelin bugün bu yazıda ilkokul sıralarından beri bize öğretilen bilgilerden yeni bir şey keşfedelim, ya da ne demek istediğini daha iyi anlayalım.

Gelin bugün bu yazıda ilkokul sıralarından beri bize öğretilen bilgilerden yeni bir şey keşfedelim, ya da ne demek istediğini daha iyi anlayalım. Kristal Yapılar Gelin bugün bu yazıda ilkokul sıralarından beri bize öğretilen bilgilerden yeni bir şey keşfedelim, ya da ne demek istediğini daha iyi anlayalım. Evrende, kimyasal özellik barındıran maddelerin

Detaylı

Nötr (yüksüz) bir için, çekirdekte kaç proton varsa çekirdeğin etrafındaki yörüngelerde de o kadar elektron dolaşır.

Nötr (yüksüz) bir için, çekirdekte kaç proton varsa çekirdeğin etrafındaki yörüngelerde de o kadar elektron dolaşır. ATOM ve YAPISI Elementin özelliğini taşıyan en küçük parçasına denir. Atom Numarası Bir elementin unda bulunan proton sayısıdır. Protonlar (+) yüklü olduklarından pozitif yük sayısı ya da çekirdek yükü

Detaylı

DEMOCRİTUS. Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400 lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur.

DEMOCRİTUS. Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400 lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur. ATOM TEORİLERİ DEMOCRİTUS DEMOCRİTUS Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400 lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur. Democritus, maddenin taneciklerden oluştuğunu savunmuş ve bu taneciklere

Detaylı

Elektromanyetik Dalgalar. Test 1 in Çözümleri

Elektromanyetik Dalgalar. Test 1 in Çözümleri 38 Elektromanyetik Dalgalar 1 Test 1 in Çözümleri 1. Radyo dalgaları elektronların titreşiminden doğan elektromanyetik dalgalar olup ışık hızıyla hareket eder. Radyo dalgalarının titreşim frekansı ışık

Detaylı

Coğrafya X-Robots-Tag: otherbot: noindex, nofollow

Coğrafya X-Robots-Tag: otherbot: noindex, nofollow Yazı İçerik Güneş Nedir? Güneşin Büyüklüğü Güneşin Bileşimi Güneşin İç Yapısı A) Çekirdek B) Radiyatif Bölge C) Konvektif Bölge Güneşin Yüzeyi (Fotosfer) Fotosferin Özellikleri Güneş Atmosferi Kromosfer

Detaylı

Fotovoltaik Teknoloji

Fotovoltaik Teknoloji Fotovoltaik Teknoloji Bölüm 3: Güneş Enerjisi Güneşin Yapısı Güneş Işınımı Güneş Spektrumu Toplam Güneş Işınımı Güneş Işınımının Ölçülmesi Dr. Osman Turan Makine ve İmalat Mühendisliği Bilecik Şeyh Edebali

Detaylı

YTÜ Makine Mühendisliği Bölümü Termodinamik ve Isı Tekniği Anabilim Dalı Özel Laboratuvar Dersi Radyasyon (Işınım) Isı Transferi Deneyi Çalışma Notu

YTÜ Makine Mühendisliği Bölümü Termodinamik ve Isı Tekniği Anabilim Dalı Özel Laboratuvar Dersi Radyasyon (Işınım) Isı Transferi Deneyi Çalışma Notu YTÜ Makine Mühendisliği Bölümü Termodinamik ve Isı Tekniği Anabilim Dalı Özel Laboratuvar Dersi Radyasyon (Işınım) Isı Transferi Deneyi Çalışma Notu Laboratuar Yeri: E1 Blok Termodinamik Laboratuvarı Laboratuar

Detaylı

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM ATOMUN YAPISI Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sa-hiptir. Atomda bulunan yükler; negatif

Detaylı

RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR Tanımlar Renk Oluşumu Gökyüzünde yağmur sonrasında olağanüstü bir renk kuşağı ( gökkuşağı ) görülür. Bunun nedeni yağmur damlalarının, cam prizma etkisi ile ışığı yansıtarak altı

Detaylı

BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK. Atom yapısı. Bağ tipleri. Chapter 2-1

BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK. Atom yapısı. Bağ tipleri. Chapter 2-1 BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK Atom yapısı Bağ tipleri 1 Atomların Yapıları Atomlar başlıca üç temel atom altı parçacıktan oluşur; Protonlar (+ yüklü) Nötronlar (yüksüz) Elektronlar (-yüklü) Basit bir atom

Detaylı

Evrenimizdeki karanlık maddenin 3 boyutlu olarak modellenmesi Karanlık maddenin evrende ne şekilde dağıldığı hala cevabı bulunmamış sorulardan

Evrenimizdeki karanlık maddenin 3 boyutlu olarak modellenmesi Karanlık maddenin evrende ne şekilde dağıldığı hala cevabı bulunmamış sorulardan CERN BÖLÜM-2 1970 lerin sonlarına doğru bugün hala tam olarak açıklayamadığımız inanılmaz bir keşif yapıldı. Bu keşfe göre evrendeki toplam kütlenin yüzde doksana yakını görünmezdi! Bu heyecan verici keşfin

Detaylı

MADDE VE IŞIK saydam maddeler yarı saydam maddeler saydam olmayan

MADDE VE IŞIK saydam maddeler yarı saydam maddeler saydam olmayan IŞIK Görme olayı ışıkla gerçekleşir. Cisme gelen ışık, cisimden yansıyarak göze gelirse cisim görünür. Ama bu cisim bir ışık kaynağı ise, hangi ortamda olursa olsun, çevresine ışık verdiğinden karanlıkta

Detaylı

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0 ATOMİK YAPI Atom, birkaç türü birleştiğinde çeşitli molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal öğeyi oluşturan parçacıktır. Atom, elementlerin özelliklerini taşıyan en küçük yapı birimi olup çekirdekteki

Detaylı

Elektronların Dağılımı ve Kimyasal Özellikleri

Elektronların Dağılımı ve Kimyasal Özellikleri Elektronların Dağılımı ve Kimyasal Özellikleri Helyum (2), neon (10), argon (18)in elektron dağılımları incelendiğinde Eğer bu üç elementin birer elektronu daha olsaydı, her birinde yeni bir katman oluşacaktı.

Detaylı

1. Aşağıdakilerden hangisi fizik bilim insanının özelliklerinden değildir?

1. Aşağıdakilerden hangisi fizik bilim insanının özelliklerinden değildir? FİZİK ÖDEV TESTİ - DÖNEM - ÖDEV - FİZİĞİN DOĞASI FİZİK ÖDEV TESTİ - DÖNEM - ÖDEV - FİZİĞİN DOĞASI Aşağıdakilerden hangisi fizik bilim insanının özelliklerinden değildir? A) Fizik biliminin sınanabilir

Detaylı

Radyoaktif elementin tek başına bulunması, bileşik içinde bulunması, katı, sıvı, gaz, iyon halinde bulunması radyoaktif özelliğini etkilemez.

Radyoaktif elementin tek başına bulunması, bileşik içinde bulunması, katı, sıvı, gaz, iyon halinde bulunması radyoaktif özelliğini etkilemez. RADYOAKTİFLİK Kendiliğinden ışıma yapabilen maddelere radyoaktif maddeler denir. Radyoaktiflik çekirdek yapısıyla ilişkilidir. Radyoaktif bir atom hangi bileşiğin yapısına girerse o bileşiği radyoaktif

Detaylı

Elementlerin büyük bir kısmı tabiatta saf hâlde bulunmaz. Çoğunlukla başka elementlerle bileşikler oluşturmuş şekilde bulunurlar.

Elementlerin büyük bir kısmı tabiatta saf hâlde bulunmaz. Çoğunlukla başka elementlerle bileşikler oluşturmuş şekilde bulunurlar. Elementlerin büyük bir kısmı tabiatta saf hâlde bulunmaz. Çoğunlukla başka elementlerle bileşikler oluşturmuş şekilde bulunurlar. Elementlerin bileşik oluşturma istekleri onların kararlı yapıya ulaşma

Detaylı

Maddenin içine yaptığımız yolculukta...

Maddenin içine yaptığımız yolculukta... HİGGS NEDİR? Maddenin içine yaptığımız yolculukta... madde atom elektron proton quark çekirdek nötron Standart Model Standart Model Atomun İçi Doğadaki Temel Kuvvetler Temel Kuvvetler Değişim Parçacıkları

Detaylı

Bir Bakışta Fen Bilimleri Kazanım Defteri

Bir Bakışta Fen Bilimleri Kazanım Defteri Fen Bilimleri 5 Bir Bakışta Akılda kalıcı özet bilgi alanları... Önemli noktalar... Alınacak notlar için boş alanlar... Tudem Yönlendirme sınavlarında çıkmış sorular... 2 Boşluk doldurma alanları... Konuyu

Detaylı

Not: Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. Ya da okumaya devam edebilirsiniz

Not: Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. Ya da okumaya devam edebilirsiniz Uzay Ne Kadar Soğuk? Uzay ne kadar soğuk, veya ne kadar sıcak? Öncelikle belirtelim; uzay, büyük oranda boş bir ortamdır. Öyle ki, uzayda 1 metreküplük bir hacimde çoğu zaman birkaç tane atom, molekül

Detaylı

STANDART MODEL VE ÖTESİ. : Özge Biltekin

STANDART MODEL VE ÖTESİ. : Özge Biltekin STANDART MODEL VE ÖTESİ : Özge Biltekin Standart model, bilim tarihi boyunca keşfedilmiş parçacıkların birleşimidir. Uzay zamanda bir nokta en, boy, yükseklik ve zaman ile tanımlanır. Alanlar da uzay zamanda

Detaylı

Malzeme Bilgisi Prof. Dr. Akgün ALSARAN. Temel kavramlar Atomsal yapı

Malzeme Bilgisi Prof. Dr. Akgün ALSARAN. Temel kavramlar Atomsal yapı Malzeme Bilgisi Prof. Dr. Akgün ALSARAN Temel kavramlar Atomsal yapı İçerik Temel kavramlar Atom modeli Elektron düzeni Periyodik sistem 2 Temel kavramlar Bütün maddeler kimyasal elementlerden oluşur.

Detaylı

Madde Dünya. Molekül Atom. Atomlar Elektron. Kuark

Madde Dünya. Molekül Atom. Atomlar Elektron. Kuark PARÇACIK FĠZĠĞĠ ve CERN Aytül ADIGÜZEL (Çukurova Üniversitesi) Tayfun ĠNCE (University of Bonn) 1 PARÇACIK FĠZĠĞĠ Maddenin temel yapıtaģları nelerdir? Bu yapıtaģlarının davranıģlarını en temel düzeyde

Detaylı

YILDIZLARIN HAREKETLERİ

YILDIZLARIN HAREKETLERİ Öz Hareket Gezegenlerden ayırdetmek için sabit olarak isimlendirdiğimiz yıldızlar da gerçekte hareketlidirler. Bu, çeşitli yollarla anlaşılır. Bir yıldızın ve sı iki veya üç farklı tarihte çok dikkatle

Detaylı

Elektronların Dizilişi ve Kimyasal Özellikleri

Elektronların Dizilişi ve Kimyasal Özellikleri Elektronların Dizilişi ve Kimyasal Özellikleri ELEKTRON ALIŞVERİŞİ VE SONUÇLARI: Helyum (2), neon (10), argon (18)in elektron dağılımları incelendiğinde Eğer bu üç elementin birer elektronu daha olsaydı,

Detaylı

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0 ATOMİK YAPI Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0 Elektron Kütlesi 9,11x10-31 kg Proton Kütlesi Nötron Kütlesi 1,67x10-27 kg Bir kimyasal elementin atom numarası (Z) çekirdeğindeki

Detaylı

ELEMENTLERİN SEMBOLLERİ VE ATOM

ELEMENTLERİN SEMBOLLERİ VE ATOM ELEMENT VE SEMBOLLERİ SAF MADDE: Kendisinden başka madde bulundurmayan maddelere denir. ELEMENT: İçerisinde tek cins atom bulunduran maddelere denir. Yani elementlerin yapı yaşı atomlardır. BİLEŞİK: En

Detaylı

Gece Aslında Karanlık Değildir: Olbers Paradoksu

Gece Aslında Karanlık Değildir: Olbers Paradoksu Gece Aslında Karanlık Değildir: Olbers Paradoksu 20. yüzyıla değin elimizde evren hakkında yeterli veri bulunmadığından, evrenin durağan ve sonsuz olduğuna dair yaygın bir görüş vardı. Ancak bu durağan

Detaylı

BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK. Atom yapısı. Bağ tipleri. Chapter 2-1

BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK. Atom yapısı. Bağ tipleri. Chapter 2-1 BÖLÜM 2 ATOMİK YAPI İÇERİK Atom yapısı Bağ tipleri 1 Atomların Yapıları Atomlar başlıca üç temel atom altı parçacıktan oluşur; Protonlar (+ yüklü) Nötronlar (yüksüz) Elektronlar (-yüklü) Basit bir atom

Detaylı

Radyasyon ve Elektromanyetik Spektrum

Radyasyon ve Elektromanyetik Spektrum Radyasyon ve Elektromanyetik Spektrum Türkçe de genellikle radyasyon vücuda girip mutant eden enerji anlamında kullanılsa da radyasyon kelime anlamı bakımından elektromanyetik dalga halindeki bütün enerjilerin

Detaylı

ATOMUN YAPISI ATOMUN ÖZELLİKLERİ

ATOMUN YAPISI ATOMUN ÖZELLİKLERİ ATOM Elementlerin özelliğini taşıyan, en küçük yapı taşına, atom diyoruz. veya, fiziksel ve kimyasal yöntemlerle daha basit birimlerine ayrıştırılamayan, maddenin en küçük birimine atom denir. Helyum un

Detaylı

Element atomlarının atom ve kütle numaraları element sembolleri üzerinde gösterilebilir. Element atom numarası sembolün sol alt köşesine yazılır.

Element atomlarının atom ve kütle numaraları element sembolleri üzerinde gösterilebilir. Element atom numarası sembolün sol alt köşesine yazılır. Atom üç temel tanecikten oluşur. Bunlar proton, nötron ve elektrondur. Proton atomun çekirdeğinde bulunan pozitif yüklü taneciktir. Nötron atomun çekirdeğin bulunan yüksüz taneciktir. ise çekirdek etrafında

Detaylı

ATOM ATOMUN YAPISI 7. S I N I F S U N U M U. Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir.

ATOM ATOMUN YAPISI 7. S I N I F S U N U M U. Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. ATO YAP Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sahiptir Atomda bulunan yükler; negatif yükler ve pozitif yüklerdir Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir Atomu oluşturan

Detaylı

7. Sınıf Fen ve Teknoloji

7. Sınıf Fen ve Teknoloji KONU: Atomun Yapısı Saçlarımızın elektriklenmesi, araba kapısına çarpan parmak uçlarımızın elektriksel yük boşalmasından dolayı karıncalanması, cam çubuğun kumaşa sürtüldükten sonra kâğıdı çekmesi, kazağımızı

Detaylı

Dünya ve Uzay Test Çözmüleri. Test 1'in Çözümleri. 5. Ay'ın atmosferi olmadığı için açık hava basıncı yoktur. Verilen diğer bilgiler doğrudur.

Dünya ve Uzay Test Çözmüleri. Test 1'in Çözümleri. 5. Ay'ın atmosferi olmadığı için açık hava basıncı yoktur. Verilen diğer bilgiler doğrudur. 5 ve Uzay Test Çözmüleri Test 'in Çözümleri 5. Ay'ın atmosferi olmadığı için açık hava basıncı yoktur.. Gezegenlerin Güneş'e olan uzaklıkları sırasıyla; Merkür, Venüs,, Mars, Jupiter, Sütarn, Uranıs ve

Detaylı

Elektromanyetik Işıma Electromagnetic Radiation (EMR)

Elektromanyetik Işıma Electromagnetic Radiation (EMR) Elektromanyetik Işıma Electromagnetic Radiation (EMR) Elektromanyetik ışıma (ışık) bir enerji şeklidir. Işık, Elektrik (E) ve manyetik (H) alan bileşenlerine sahiptir. Light is a wave, made up of oscillating

Detaylı

Atomlar ve Moleküller

Atomlar ve Moleküller Atomlar ve Moleküller Madde, uzayda yer işgal eden ve kütlesi olan herşeydir. Element, kimyasal tepkimelerle başka bileşiklere parçalanamayan maddedir. -Doğada 92 tane element bulunmaktadır. Bileşik, belli

Detaylı

Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler

Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler Bilinen yaşamın yalnızca Dünya da oluşarak, başka gezegen ve yıldız sistemlerinde oluşmamış olmasının birçok nedeni var. Bu yalnızca Dünya

Detaylı

1. IŞIK BİLGİSİ ve YANSIMA

1. IŞIK BİLGİSİ ve YANSIMA 1. IŞIK BİLGİSİ ve YANSIMA Işığın Yayılması Bir ışık kaynağından çıkarak doğrular boyunca yayılan ince ışık demetine ışık ışını denir. Işık ışınları doğrusal çizgilerle ifade edilir. Bir ışık kaynağından

Detaylı

A B = A. = P q c A( X(t))

A B = A. = P q c A( X(t)) Ders 19 Metindeki ilgili bölümler 2.6 Elektromanyetik bir alanda yüklü parçacık Şimdi, kuantum mekaniğinin son derece önemli başka bir örneğine geçiyoruz. Verilen bir elektromanyetik alanda hareket eden

Detaylı

Doğal Süreçler. yıldız, gezegen, meteor, nebula (ışık enerjisi yayarak görünür haldeki gaz ve toz bulutları) bulunur.

Doğal Süreçler. yıldız, gezegen, meteor, nebula (ışık enerjisi yayarak görünür haldeki gaz ve toz bulutları) bulunur. Doğal Süreçler Yıldızlar, gezegenler, Güneş sistemi, gök adalar, meteorlar sonuçta evren nasıl oluşmuştur? Evren ve bilinmeyenlerini anlamak, dünyanın oluşumunu öğrenmek için bilim insanları tarih boyunca

Detaylı

Bize En Yakın Yıldız. Defne Üçer 30 Nisan 2011

Bize En Yakın Yıldız. Defne Üçer 30 Nisan 2011 Bize En Yakın Yıldız GÜNEŞ Defne Üçer 30 Nisan 2011 Sayılar sayılar Güneş Kütlesi = 300.000 Dünya Kütlesi Güneş çapı = 110 Dünya çapı Güneş yoğunluğu = Dünya yoğunluğu/4 Güneş Uzaklık= 1 Astronomik Birim

Detaylı

SU Lise Yaz Okulu. Hubble Yasası, Evrenin Genişlemesi ve Büyük Patlama

SU Lise Yaz Okulu. Hubble Yasası, Evrenin Genişlemesi ve Büyük Patlama SU Lise Yaz Okulu Hubble Yasası, Evrenin Genişlemesi ve Büyük Patlama Doppler Etkisi Kaynak tra)ndan üre-len dalgaların tepe noktalarına bakalım. Ne kaynak, ne de gözlemci hareket ediyor olsun. λ=vdalga.t

Detaylı

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 4. ÜNİTE: OPTİK 5. Konu RENKLER ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 4. ÜNİTE: OPTİK 5. Konu RENKLER ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ 10. SINIF KONU ANLATIMLI 4. ÜNİTE: OPTİK 5. Konu RENKLER ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ 2 Ünite 4 Optik 4. Ünite 5. Konu (Renkler) ETKİNLİK-1 Cevapları a) b) c) ç) d) e) gül kısmı da, yapraklar da f) g) karpuzun

Detaylı

ÇALIŞMA YAPRAĞI (KONU ANLATIMI)

ÇALIŞMA YAPRAĞI (KONU ANLATIMI) ÇALIŞMA YAPRAĞI (KONU ANLATIMI) ATOMUN YAPISI HAZIRLAYAN: ÇĐĞDEM ERDAL DERS: ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞTĐRME DERS SORUMLUSU: PROF.DR. ĐNCĐ MORGĐL ANKARA,2008 GĐRĐŞ Kimyayı ve bununla ilgili

Detaylı

Yapıtaşları: Kuarklar ve Leptonlar örn: u,d,.. Elektron(e)..

Yapıtaşları: Kuarklar ve Leptonlar örn: u,d,.. Elektron(e).. PARÇACIK FĠZĠĞĠ ve CERN Aytül ADIGÜZEL (Çukurova Üniversitesi) Tayfun ĠNCE (University of Bonn) 1 PARÇACIK FĠZĠĞĠ Evren nasıl bugünkü halini aldı? Maddenin temel yapıtaģları nelerdir? Bu yapıtaģlarının

Detaylı

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ KİMYASALBAĞLAR BAĞLAR KİMYASAL VE HÜCRESEL REAKSİYONLAR Yrd. Doç.Dr. Funda BULMUŞ Atomun Yapısı Maddenin en küçük yapı taşı olan atom elektron, proton ve nötrondan oluşmuştur.

Detaylı

Proton, Nötron, Elektron

Proton, Nötron, Elektron Atomun Yapısı Atom Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sahiptir. Farklı yüklere sahip bu parçacıklar birbirini etkileyerek bir arada bulunur ve atomu oluşturur. Atomda bulunan yükler negatif ve

Detaylı

GÖKADAMIZ SAMANYOLU. Serdar Evren Astronomiye Giriş II

GÖKADAMIZ SAMANYOLU. Serdar Evren Astronomiye Giriş II GÖKADAMIZ SAMANYOLU Serdar Evren Astronomiye Giriş II - 2008 Samanyolu Samanyolu nun açık ve Ay sız bir gecede gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızdan oluşmuş bir bant yapı olduğu 17. yüzyılın başından

Detaylı

CERN BÖLÜM-3 İZAFİYET TEORİSİNDE SONUN BAŞLANGICI MI?

CERN BÖLÜM-3 İZAFİYET TEORİSİNDE SONUN BAŞLANGICI MI? CERN BÖLÜM-3 İZAFİYET TEORİSİNDE SONUN BAŞLANGICI MI? Geçtiğimiz ay sonlarında CERN den yapılan açıklama belki de bugüne kadar CERN den yapılan açıklamaların en sansasyoneliydi. Açıklamada nötrinolarla

Detaylı

RADYASYON FİZİĞİ 1. Prof. Dr. Kıvanç Kamburoğlu

RADYASYON FİZİĞİ 1. Prof. Dr. Kıvanç Kamburoğlu RADYASYON FİZİĞİ 1 Prof. Dr. Kıvanç Kamburoğlu Herbirimiz kısa bir süre yaşarız ve bu kısa süre içerisinde tüm evrenin ancak çok küçük bir bölümünü keşfedebiliriz Evrenle ilgili olarak en anlaşılamayan

Detaylı

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ Öğretim Üyesi: Doç.Dr. Tamila ANUTGAN 1

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ Öğretim Üyesi: Doç.Dr. Tamila ANUTGAN 1 KARABÜK ÜNİVERSİTESİ Öğretim Üyesi: Doç.Dr. Tamila ANUTGAN 1 Elektriksel olaylarla ilgili buraya kadar yaptığımız, tartışmalarımız, durgun yüklerle veya elektrostatikle sınırlı kalmıştır. Şimdi, elektrik

Detaylı

SU Lise Yaz Okulu. Evrenin Başlangıcı ve Enflasyon Teorisi

SU Lise Yaz Okulu. Evrenin Başlangıcı ve Enflasyon Teorisi SU Lise Yaz Okulu Evrenin Başlangıcı ve Enflasyon Teorisi Evrenin ilk zamanları Büyük patlamadan önce: Bilimsel olarak tar.şılamaz. Büyük patlama uzay ve zamanda bir tekilliğe karşılık gelir ve o noktada

Detaylı

Malzeme Bilgisi. Madde ve Özellikleri

Malzeme Bilgisi. Madde ve Özellikleri Malzeme Bilgisi Madde: Boşlukta yer kaplayan, kütlesi ve hacmi olan katı, sıvı veya gaz şeklinde bulunan her şeye madde denir. Ayırt edici özellikler: Bir maddenin diğer maddelerden farklılık gösterenyanları,

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU hasanyolcu.wordpress.com En az iki atomun belli bir düzenlemeyle kimyasal bağ oluşturmak suretiyle bir araya gelmesidir. Aynı atomda olabilir farklı atomlarda olabilir. H 2,

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Elektromanyetik Dalgalar. Test 1 in Çözümleri

Elektromanyetik Dalgalar. Test 1 in Çözümleri 35 Elektromanyetik Dalgalar 1 Test 1 in Çözümleri 4. 1. Radyo dalgaları elektronların titreşiminden doğan elektromanyetik dalgalar olup ışık hızıyla hareket eder. Radyo dalgalarının titreşim rekansı ışık

Detaylı

KİM-117 TEMEL KİMYA Prof. Dr. Zeliha HAYVALI Ankara Üniversitesi Kimya Bölümü

KİM-117 TEMEL KİMYA Prof. Dr. Zeliha HAYVALI Ankara Üniversitesi Kimya Bölümü KİM-117 TEMEL KİMYA Prof. Dr. Zeliha HAYVALI Ankara Üniversitesi Kimya Bölümü Bu slaytlarda anlatılanlar sadece özet olup ayrıntılı bilgiler ve örnek çözümleri derste verilecektir. BÖLÜM 5 ATOM ÇEKİRDEĞİNİN

Detaylı

Fen ve Teknoloji 8. 1 e - Ca +2 F -1 CaF 2. 1e - Mg +2 Cl -1. MgCl 2. Bileşik formülü bulunurken; Verilen elementlerin e- dizilimleri

Fen ve Teknoloji 8. 1 e - Ca +2 F -1 CaF 2. 1e - Mg +2 Cl -1. MgCl 2. Bileşik formülü bulunurken; Verilen elementlerin e- dizilimleri KİMYASAL TEPKİMELER Anahtar Kavramlar Kimyasal Tepkime Kimyasal Denklem Yanma Tepkimesi KAZANIM 3.1 Yükü bilinen iyonların oluşturduğu bileşiklerin formüllerini yazar. *Mg ve Cl atomlarının oluşturacağı

Detaylı

12. SINIF KONU ANLATIMLI

12. SINIF KONU ANLATIMLI 12. SINIF KONU ANLATIMLI 3. ÜNİTE: DALGA MEKANİĞİ 2. Konu ELEKTROMANYETİK DALGA ETKİNLİK VE TEST ÇÖZÜMLERİ 2 Elektromanyetik Dalga Etkinlik A nın Yanıtları 1. Elektromanyetik spektrum şekildeki gibidir.

Detaylı

GÜNEŞİMİZ. Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi

GÜNEŞİMİZ. Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi GÜNEŞİMİZ Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi Genel Özellikleri Çapı ~ 700000 km Yer in çapının 109 katı Kütlesi: 1.99x10 33 gram Yer in kütlesinin 333000 katı Gaz yapılıdır (Ort. yoğunluk = 1.4 g/cm

Detaylı

MADDENİN YAPISI ve ÖZELLİKLERİ

MADDENİN YAPISI ve ÖZELLİKLERİ MADDENİN YAPISI ve ÖZELLİKLERİ ÜNİTE : MADDENİN YAPISI ve Üniteye Giriş ÖZELLİKLERİ Her madde kendinden küçük atomlardan oluşmuştur. Ancak her madde aynı atomlardan oluşmamıştır. Maddeyi oluşturan atomlar

Detaylı

ÜNİTE 1: FİZİK BİLİMİNE GİRİŞ

ÜNİTE 1: FİZİK BİLİMİNE GİRİŞ FİZİK ÜNİTE 1: FİZİK BİLİMİNE GİİŞ Fizik Bilimine Giriş ADF 01 Bilim Nedir? FİZİK NEDİ? Dünyayı, evreni ve evrendeki olayları... ve... dayanarak mantıksal olarak açıklamaya... denir. 4. Optik:... ve...

Detaylı

Parçacık Fiziği Söyleşisi

Parçacık Fiziği Söyleşisi Parçacık Fiziği Söyleşisi Saleh Sultansoy - TOBB ETÜ Gökhan Ünel - UC Irvine HPFBU2012 12-19 Şubat, Kars, Kafkas Üniversitesi 1 Parçacık fiziği Maddenin ve etkileşimlerin alt yapısını anlamak 2 Büyük Patlama

Detaylı

KİMYA -ATOM MODELLERİ-

KİMYA -ATOM MODELLERİ- KİMYA -ATOM MODELLERİ- ATOM MODELLERİNİN TARİHÇESİ Bir çok bilim adamı tarih boyunca atomun yapısı ile ilgili pek çok fikir ortaya atmış ve atomun yapısını tanımlamaya çalışmış-tır. Zaman içerisinde teknoloji

Detaylı

STANDART MODEL VE ÖTESİ. Güncel sorunlar ve çözüm arayışı. A. Zorluer Türk Öğretmen Çalıştayı 8 Ocak 2018

STANDART MODEL VE ÖTESİ. Güncel sorunlar ve çözüm arayışı. A. Zorluer Türk Öğretmen Çalıştayı 8 Ocak 2018 STANDART MODEL VE ÖTESİ Güncel sorunlar ve çözüm arayışı. A. Zorluer Türk Öğretmen Çalıştayı 8 Ocak 2018 1 Evrenin kısa tarihi Görüldüğü gibi evrenimizin tarihi aynı zamanda atom altı parçacıkların oluşum

Detaylı

Atomun Tarihsel Gelişimi

Atomun Tarihsel Gelişimi Atomun Tarihsel Gelişimi Big Bang teorisinin de bir kez daha ortaya koyduğu gibi, Allah evreni yokluktan var etmiştir. Bu büyük patlama, her yönüyle insanı düşündüren, tesadüflerle izah edilemeyecek ince

Detaylı

DEV GEZEGENLER. Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur.

DEV GEZEGENLER. Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur. DEV GEZEGENLER DEV GEZEGENLER Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur. Bunlar sırasıyla Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gezegenleridir. Bunların kütle ve yarıçapları yersel

Detaylı

1. ATOMLA İLGİLİ DÜŞÜNCELER

1. ATOMLA İLGİLİ DÜŞÜNCELER 1. ATOMLA İLGİLİ DÜŞÜNCELER Democritus Maddenin tanecikli yapıda olduğunu ileri sürmüş ve maddenin bölünemeyen en küçük parçasına da atom (Yunanca a-tomos, bölünemez ) adını vermiştir Lavoisier Gerçekleştirdiği

Detaylı

TEST 14-1 KONU IŞIK GÖLGE RENK. Çözümlerİ ÇÖZÜMLERİ

TEST 14-1 KONU IŞIK GÖLGE RENK. Çözümlerİ ÇÖZÜMLERİ KOU 14 ŞK GÖLG RK Çözümler TST 14-1 ÇÖÜMLR 1. şık bir enerji türü olup doğrusal yolla yayılır (örnek olayları), saydam maddelerden (cam-su) geçer. ve 5. ve de koyu rengin tercih edilmesi güneş ışınlarının

Detaylı

Higgs bozonu nedir? Hasan AVCU

Higgs bozonu nedir? Hasan AVCU Higgs bozonu nedir? Hasan AVCU Evrenin başlangıcı kabul edilen Büyük Patlama'nın hemen saniyenin milyonda biri kadar ertesinde ilk parçacıklar da etrafa saçıldı. Bu parçacıklar saf enerjiydi, bir kütleleri

Detaylı

RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR Tanımlar Renk Oluşumu Gökyüzünde yağmur sonrasında olağanüstü bir renk kuşağı ( gökkuşağı ) görülür. Bunun nedeni yağmur damlalarının, cam prizma etkisi ile ışığı yansıtarak altı

Detaylı

12. SINIF KONU ANLATIMLI

12. SINIF KONU ANLATIMLI 12. SINIF KONU ANLATIMLI 3. ÜNİTE: DALGA MEKANİĞİ 2. Konu ELEKTROMANYETİK DALGA ETKİNLİK VE TEST ÇÖZÜMLERİ 2 Elektromanyetik Dalga Testin 1 in Çözümleri 1. B manyetik alanı sabit v hızıyla hareket ederken,

Detaylı

ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ SINAVI SORULARI VE CEVAPLARI (Şıkkın sonunda nokta varsa doğru cevap o dur.)

ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ SINAVI SORULARI VE CEVAPLARI (Şıkkın sonunda nokta varsa doğru cevap o dur.) ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ SINAVI SORULARI VE CEVAPLARI (Şıkkın sonunda nokta varsa doğru cevap o dur.) Her sorunun doğru cevabı 5 puandır. Süre 1 ders saatidir. 02.01.2013 ÇARŞAMBA 1. Güneş sisteminde

Detaylı

1. HAFTA Giriş ve Temel Kavramlar

1. HAFTA Giriş ve Temel Kavramlar 1. HAFTA Giriş ve Temel Kavramlar TERMODİNAMİK VE ISI TRANSFERİ Isı: Sıcaklık farkının bir sonucu olarak bir sistemden diğerine transfer edilebilen bir enerji türüdür. Termodinamik: Bir sistem bir denge

Detaylı

SU Lise Yaz Okulu. Samanyolu ve Diğer Gökadalar

SU Lise Yaz Okulu. Samanyolu ve Diğer Gökadalar SU Lise Yaz Okulu Samanyolu ve Diğer Gökadalar Samanyolu Gökadamız kendi kütleçekimi al1nda dengeli, milyarlarca yıldız, gaz ve tozdan oluşan bir yapıdır. Biz gökadamızı gökyüzünde bir kolon halinde görürüz.

Detaylı

Renkler Test Çözümleri. Test 1'in Çözümleri. Kırmızı renkli kumaş parçası mavi ışığı yansıtmadığı. için siyah görünür.

Renkler Test Çözümleri. Test 1'in Çözümleri. Kırmızı renkli kumaş parçası mavi ışığı yansıtmadığı. için siyah görünür. 33 Renkler Test Çözümleri 1 Test 1'in Çözümleri 3. 1. S K Y Şekilde gösterildiği gibi; + = + = + = + + = görünür. Bu duruma uymayan E seçeneği yanlıştır. Sarı renkli kumaş parçası ışığı yansıtmadığı için

Detaylı

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu 4.Kimyasal Bağlar Kimyasal Bağlar Aynı ya da farklı cins atomları bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok madde farklı element atomlarının birleşmesiyle meydana gelmiştir. İyonik bağ

Detaylı

CERN VE HİGGS HİGGS PARÇACIĞI NEDİR? Tuba KÖYLÜ Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü 27 Haziran 2017

CERN VE HİGGS HİGGS PARÇACIĞI NEDİR? Tuba KÖYLÜ Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü 27 Haziran 2017 CERN VE HİGGS HİGGS PARÇACIĞI NEDİR? Tuba KÖYLÜ Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü 27 Haziran 2017 2 CERN CERN; Fransızca Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi kelimelerinin

Detaylı

Elektromanyetik Radyasyon (Enerji) Nedir?

Elektromanyetik Radyasyon (Enerji) Nedir? Elektromanyetik Radyasyon (Enerji) Nedir? Atomlardan çeşitli şekillerde ortaya çıkan enerji türleri ve bunların yayılma şekilleri "elektromagnetik radyasyon" olarak adlandırılır. İçinde X ve γ ışınlarının

Detaylı

ATLAS Dünyası. Standart Model. ATLAS ağ sayfası Karşımadde

ATLAS Dünyası. Standart Model. ATLAS ağ sayfası  Karşımadde Fizikçiler dünyanın ne olduğunu ve onu neyin bir arada tuttuğunu açıklayan isimli bir kuram geliştirmişlerdir. yüzlerce parçacığı ve karmaşık etkileşmeleri yalnızca aşağıdakilerle açıklayabilen bir kuramdır:

Detaylı

BEYAZ CÜCELER, C CELER, NÖTRON YILDIZLARI VE KARADELİKLER

BEYAZ CÜCELER, C CELER, NÖTRON YILDIZLARI VE KARADELİKLER BEYAZ CÜCELER, C CELER, NÖTRON YILDIZLARI VE KARADELİKLER KLER BEYAZ CÜCELER, NÖTRON YILDIZLARI VE KARADELİKLER, EVRİMLERİNİN SON SAFHALARINDA OLAN YILDIZLARDIR. BİR YILDIZ ANAKOLDAKİ EVRİMİ BOYUNCA, ÇEKİRDEĞİNDEKİ

Detaylı

ALTIN NEDEN ÇOK DEĞERLĐ?

ALTIN NEDEN ÇOK DEĞERLĐ? ALTIN NEDEN ÇOK DEĞERLĐ? Altın binlerce yıldır değeri yüksek olan bir metaldir. Demir gibi paslanmadığı (oksitlenmediği) ve dünyada az bulunduğu için değerlidir. Çok değerli oluşu nedeniyle de geri dönüşümü

Detaylı

yansıyan ışık Gelen ışık

yansıyan ışık Gelen ışık IŞIĞIN SOĞURULMASI Güneş ışığını doğrudan alan bütün cisimlerde az ya da çok bir sıcaklık artışı olur. Bu durumun sebebi ise ışığın, madde ile etkileştiğinde maddeler tarafından soğurulmasıdır. yansıyan

Detaylı

ATOM NEDİR? -Atom elementin özelliğini taşıyan en küçük parçasına denir. Her canlı-cansız madde atomdan oluşmuştur.

ATOM NEDİR? -Atom elementin özelliğini taşıyan en küçük parçasına denir. Her canlı-cansız madde atomdan oluşmuştur. DERS: KİMYA KONU : ATOM YAPISI ATOM NEDİR? -Atom elementin özelliğini taşıyan en küçük parçasına denir. Her canlı-cansız madde atomdan oluşmuştur. Atom Modelleri Dalton Bütün maddeler atomlardan yapılmıştır.

Detaylı

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 1. Dünya mızın şekli neye benzer? Dünyamızın şekli küreye benzer. 2. Dünya mızın şekli ile ilgili örnekler veriniz.

Detaylı

Galaksiler kütle çekimiyle birbirine bağlı yıldızlar ile yıldızlar arası gaz ve tozdan oluşan yapılardır.

Galaksiler kütle çekimiyle birbirine bağlı yıldızlar ile yıldızlar arası gaz ve tozdan oluşan yapılardır. Galaksiler Galaksiler kütle çekimiyle birbirine bağlı yıldızlar ile yıldızlar arası gaz ve tozdan oluşan yapılardır. Galaksilerin barındırdığı yıldızlar ortak bir çekim merkezi çevresindeki yörüngelerde

Detaylı

Fizik 203. Ders 6 Kütle Çekimi-Isı, Sıcaklık ve Termodinamiğe Giriş Ali Övgün

Fizik 203. Ders 6 Kütle Çekimi-Isı, Sıcaklık ve Termodinamiğe Giriş Ali Övgün Fizik 203 Ders 6 Kütle Çekimi-Isı, Sıcaklık ve Termodinamiğe Giriş Ali Övgün Ofis: AS242 Fen ve Edebiyat Fakültesi Tel: 0392-630-1379 ali.ovgun@emu.edu.tr www.aovgun.com Kepler Yasaları Güneş sistemindeki

Detaylı

ATOMUN YAPISI VE PERİYODİK ÖZELLİKLER

ATOMUN YAPISI VE PERİYODİK ÖZELLİKLER ATOMUN YAPISI VE PERİYODİK ÖZELLİKLER IŞIĞIN YAPISI Işığın; Dalga ve Parçacık olmak üzere iki özelliği vardır. Dalga Özelliği: Girişim, kırınım, polarizasyon, yayılma hızı, vb. Parçacık Özelliği: Işığın

Detaylı

PROJE ADI: PARALEL AYNALARDA GÖRÜNTÜLER ARASI UZAKLIKLARININ PRATİK HESAPLANMASI

PROJE ADI: PARALEL AYNALARDA GÖRÜNTÜLER ARASI UZAKLIKLARININ PRATİK HESAPLANMASI 03.01.2014 PROJE ADI: PARALEL AYNALARDA GÖRÜNTÜLER ARASI UZAKLIKLARININ PRATİK HESAPLANMASI PROJE AMACI: Paralel aynaların arasına konulan bir cismin sonsuz tane görüntüsü vardır. Bu proje burada oluşan

Detaylı