KÜLTÜR KARDEŞLİĞİ VE / VEYÂ ZENGİNLİK

Transkript

1 KÜLTÜR KARDEŞLİĞİ VE / VEYÂ ZENGİNLİK Zenginleştikçe insanların refahları artmakta, benlikleri kuvvetlenmektedir. Zenginlik ve refâhın artışı oranında, genel olarak, kültür kardeşliği ve / veyâ dinî kardeşlik ile yardımseverlik rûhunun zayıfladığı görülüyor. Zenginlerle ancak Allah (CC) başeder. Aziz Temiz Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Milletimiz in Maddî ve Mânevî Donanımı Kültür, millet oluşumunun temel öğesidir. Kültürü oluşturan unsurların başında din ve dil geliyor. Türkiye Profesörlüğü unvanı sâhibi değerli bilim adamımız Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, biyolojik genlerin ötesinde kültürle gelişen değerlere kültür genleri 1 adını veriyor. Kültür genleri bir çeşit kültür kardeşliğinin unsurlarıdırlar. Kültür kardeşliğinin yapısında din kardeşliği başta geliyor. Bu sözün Peygamber (SAV) Efendimiz in "Kuvvetli mü'min, zayıf mü'minden daha sevimli ve hayırlıdır (Beyhaki, c.10., s.152, H. No: )." hadisinden geldiği kuvvetle muhtemeldir. Çünkü: 1938 yılından îtibâren resmî bayram olarak kutlanan 19 Mayıs, "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" özdeyişiyle özdeşleşmiş gibidir. Resmi ideoloji bu özdeyişi Atatürk'e izâfe etmeye çalışır. Hâlbuki bu söz Atatürk'e âit değildir. İlk defâ Lâtin yazarı Juvenal'in (Juvenalis) eserinde geçen bu sözün aslı şöyledir: "Orandum est ut sit mons sana in corpore sano." Tercümesi ise şöyle: "Sağlam bir bedende sağlıklı, bir kafa vermesi için Tanrı'ya duâ etmelisin." Yâni aslında yine dinî bir anlamı olduğu gözden kaçmaz bu sözün. "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" sözünün, Atatürk'ün sağlığında, en yakın arkadaşları tarafından bile ona atıfta bulunmadan kullanıldığını görüyoruz. Nitekim devrin başvekili Celal Bayar 1937'de yaptığı bir konuşmada bu sözü "bir Türk atasözü" olarak aktarmıştır, üstelik de farklı şekilde. Bayar'ın "Salim bir kafa ancak sağlam bir vücutta olabilir" ibâresiyle aktardığı atasözünün, değiştirilmiş varyantından daha anlamlı olduğu gözden kaçmamaktadır. "Sâlim" kafa, selâmete ermiş, kurtulmuş, özgür kafa anlamındadır ve burada kastedilen elbette ismet Özel'in bir yazısında değindiği gibi anatomik bir sağlamlık değil, zihnen sâlim olmak, eskilerin deyişiyle "akl-i selim" üzere bulunmaktır. Dolayısıyla bu atasözünün hem anlamı bozulmuş, hem de Juvenal'in iken Atatürk'e mal edilmiştir (Böylece 18 asır'lık kadîm bir söz yüzyıllar geçtikten sonra Anadolu'da hatırlanmıştır.) Nitekim 21 Mayıs 1940 târihli Yedigün dergisinde bu sözün "Sağlam dimağ sağlam vücutta bulunur" şeklinde dile getirildiğini görürüz. Velhâsıl, Juvenal asırlar ötesinden bu Romalı prensibini sâhiplenen resmî ideolojimize göz kırpmaktadır., Alındığı İnternet Elektronik Adresi, En Son Erişim Târihi: Yukarıdaki yazıdan anladığıma göre bu söz Peygamber (SAV) Efendimiz in hadisinden geliyor 1 Pınar, M., Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU ile Bir Söyleşi, İnternet Elektronik Adresi, En Son Erişim Târihi:

2 2 Kültürün esas üç öğesinin (elemanının) din, dil ve târih olduğunu biliyoruz. Nitekim Bilim adamı Foullie şöyle diyor: Her büyük milletin bir dehâsı vardır. Onun birliğini ve kuvvetini teşkil eden de budur. Bu dehâ çökerse, yıkılırsa millet mahvolur. Kendini bulur canlanırsa, millet ilerler, yükselir. Bu dehâ ise din ve dildir 2 Târihî Nuh Tûfânı koptuğunda, Peygamber Nuh (AS), kendi dinine inanmamış olan oğlunu Tûfan da boğulmaktan kurtarmak için gemisine dâvet ettiği zaman, oğlu Ben dağlara çıkar, kurtulurum 3. diyerek bu dâveti kabul etmemişti. Oğlunun başına gelecek olan felâketi hisseden Peygamber Nuh (AS), hemen Allah a (CC) µ yalvararak oğlunu kurtarmasını istemişti 4. Allah (CC), Peygamber Nuh (AS) a, verdiği cevapta onu, bilmediği konularda kendisinden istekte bulunmaması husûsunda uyararak îkaz etmişti 5. Bu îkaz üzerine Nuh Peygamber, hatâ içinde olduğunu anlayarak Rab binden af dilemişti 6. Bu hâdise ile ilgili âyetlerde, Allah ın (CC) Peygamber Nuh (AS) a oğlu için "Ey Nuh!.. O kesinlikle senin ehlinden (âilenden-soyundan) değildir. Çünkü o sâlih olmayan bir amelin sâhibidir. şeklindeki hitâbı sebebiyle, biyolojik ilişkinin gerçek ilişki olmadığını, asıl ilişkinin din ilişkisinin (kardeşliğinin) olduğunu vurgulamıştır. Görülüyor ki, Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU, Kültür kardeşliği tezi doğrudur 7. Kültür genlerindeki en büyük pay da din kardeşliğinden ileri gelmektedir. Öyle ki, bu târihî hâdise, bir kültür kardeşliğini oluşturan kültür genlerinin biyolojik ilişkiden (ırk ilişkisinden) çok daha tabiî, normal ve daha üstün bir kimlik oluşturduğunu göstermektedir. Onun için bizim Kültürümüz, biyolojik genlere dayanan bir ırkçılık üzerine değil, daha kapsamlı ve kucaklayıcı olan kültür kimliği (kardeşliği) üzerine kuruludur. Bu açıdan bakıldığında Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu nun kültür genleri tanımının doğal bir tanım olduğunu anlıyoruz. 2 Baştürk, R., Sessiz Savaş, Sayfa 53, Kum Saati Yayınları, 2005, İstanbul. AS kısaltması Aleyhisselâm-Selâm üzerine olsun. demektir. 3 Hud Sûresi, âyet 40-44: Nihâyet emrimiz geldiği ve tennur (tandır veyâ geminin kazanı) tutuşup parladığı zaman dedik ki, "Erkeği ve dişisi olan her canlıdan ikişer tâne, aleyhlerinde hüküm verilmiş olanların dışında, âileni ve îman etmiş olanları geminin içine yükle". Zâten berâberinde îman edenler çok az idi. Nuh dedi ki, "Allah'ın adıyla binin içine Onun akışı da, duruşu da (O'nun adıyladır). Hiç şüphesiz Rab bim gerçekten çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir. Gemi içindekilerle birlikte, dağlar gibi dalgalar arasında akıp gidiyordu. Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna bağırdı: "Yavrucuğum, gel, bizimle berâber bin!.. Kâfirlerle berâber olma!.." O, dedi ki; "Ben, beni sudan koruyacak bir dağa çıkacağım". Nuh da "Bu gün Allah'ın merhâmet ettiğinden başkasını, Allah'ın bu emrinden koruyacak kimse yoktur." dedi. Derken dalga aralarına giriverdi. µ CC kısaltması Celle Celâlühû-O nun şânı çok yücedir. demektir. 4 Hud Sûresi, âyet 45: Bu âyette Nuh Rab bine niyaz edip demiştir ki, "Ey Rab bim!.. Oğlum benim ehlimdendi, senin vaadin de elbette haktır ve gerçektir. Ve sen hâkimler hâkimisin." 5 Hud Sûresi, âyet 46: Bu âyette bildirildiğine göre Allah ın (CC) Nuh Peygamber e cevâbı şöyle olmuştur: "Ey Nuh!.. O kesinlikle senin ehlin (âilen)'den değildir. Çünkü o sâlih olmayan bir amelin sâhibidir. Hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme!.. Ben, seni câhillerden olmaktan sakındırırım". 6 Hud Sûresi, âyet 47: Nuh, "Ey Rab bim!.. Ben bilmediğim bir şeyi istemiş olmaktan dolayı sana sığınırım. Sen beni bağışlamazsan, bana merhâmet etmezsen ben hüsrâna uğrayanlardan olurum diyerek af dilemiştir. 7 Temiz, M., Millî Kimliğimiz in Hayat ve İnsanlğımıza Yansımaları, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, En Son Erişim Târihi:

3 3 Biyolojik ırk ilişkisi, ancak donanım yapımızla, başka bir ifâdeyle, maddî yapımızla ilişkisi açısından, önemlidir. Çok kaliteli ürün elde edilen humuslu toprakla, ürünlerin kalitesiz olarak yetiştiği killi ve kireçli toprak arasındaki maddî farkta görüldüğü gibi, ırk açısından Türk Milleti nin, diğer ırkların donanımlarına göre, seçilmiş bir donanıma sâhip olduğu da âşikardır. Yâni, Türk Milleti nin çamuru kaliteli çamurdandır. Bir Arap ilim adamı olan İbni Haldun da eserlerinde en üstün milletin Türk Milleti olduğunu söylemektedir 8. Dolayısıyla, maddî ve mânevî olarak Millet imiz, Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. sözünün anlamına güzel bir örnek oluşturuyor. Peygamber (SAV) Efendimiz in: Benden sonra size dünyâ nîmetlerinin ve zînetlerinin açılmasından (gönlünüzü onlara kaptırmanızdan) korkuyorum 9. şeklindeki îkazı, aslında çok önemlidir. Zenginliğin İnsanı duygusuzlaştırıcı ve yoldan çıkarıcı bir özelliği vardır. 10 Peygamber (SAV), fakirliği tercih etmiştir. Fakirlerin davranışları ile zenginlerin davranışları arasında çok büyük farklar vardır 11. Babam rahmetli, Zenginlerle ancak Allah (CC) başeder. derdi. Ben de tecrübelerimle bunu hissettim. İyi ki, içimde hiç para ve zenginlik derdi yok... Fakirler ve Yardımseverlik Fakirler ve zenginliğin negatif etkisini İslâm ı daha çok yaşamakla hafifletenler daha çok yardım sever oluyorlar. Elektrik Bölümü daha yeni kurulmuştu. Üçüncü katta oturduğum oda, o günlerden sonra Bölüm Başkanlığı odası olmuştu. Bir gün odamda otururken Sangari Firması nın bir Pazarlama Müdürü geldi. Bu Firma o zamanlar daha çok eğitime dönük laboratuvar cihazları pazarlıyordu. Müdür ile tanıştık, adı Erol idi, soyadı aklımda kalmamış Erol Bey, daha sonraları Firma da Genel Müdür Muâvini olmuştu, hemen hemen her sene bir kere okula gelir görüşürdük. Onların işi cihaz pazarlaması yapmaktı. İlk tanıştığımız gün Erol Bey, Bölüm Başkanlığı odasında masamın tam karşısına oturmuştu. Oldukça geniş olan odada oturduğum eski bir masa, koltuk ve bir-iki sandalye ile birlikte bir de dolap vardı. Erol Bey le hem konuşuyor hem de derisi eskimiş olan koltuğun iki tarafında el ayası kadar genişliğindeki süngerlerin görünmesi sebebiyle, koltukta otururken 8 Manaz, Ü. N. ve Manaz,A., İbni Haldun, İnternet Elektronik Adresi, En Son Erişim Târihi: Buhârî, Zekât, B.47, Cihâd, B.37; Müslim, Zekât, H.No: Temiz, M., Zenginlik, Zenginlik Ölçüsüzlüğü ve Kârun, Akıl ve Ekonomi Her Şey midir?, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, YA DA En Son Erişim Târihi: Sancaklı,S., Fakirlik Ve Zenginlikle İlgili Hadisler Üzerine Bir Deneme, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, En Son Erişim Târihi:

4 4 kollarımı süngerlerin üzerine yayarak onların Erol Bey tarafından görünmemesi için gayret sarf ediyordum. Bir ara Erol Bey yeni bir konu açtı: Erol Bey, bir gün Meslek Yüksek Okulu yeni açılan bir kasabaya gittiğini, kasaba halkının sevinçli ve heyecanlı olduğunu ve müdürlük odasının her türlü mefruşâtını temin ettiklerini gördüğünü söyledi. Erol Beyin anlattığına göre, kasaba halkı Meslek Yüksek Okulu Müdürü ne demişler ki: Müdürüm!.. Sen hiç bir şeye karışma!.. Bu makam odasının her türlü mefruşâtını biz sağlarız. O zaman anladım ki, eski koltuğumun dışarı taşan süngerlerinin, ne kadar saklamaya çalıştımsa bile, Erol Bey tarafından görülmelerini engelleyememişim. Dedim ki: Erol Bey!.. Koltuğun dışarı sarkan bu süngerlerini size göstermemek için büyük gayret sarfettim ama bu anlattıklarınızdan anladığıma göre buna muvaffak olamamışım!.. Kusura bakmayın!.. Bu benden ziyâde, anlattıklarınıza göre, Denizlililerin sorunu!.. Gerçekten de öyle!.. Ben inanıyorum ki, bâzı istisnâları hâriç tutulursa, Denizlililer, kendi şehirlerinde en önemli mühendisliklerden birinin açılmış olduğunun bal gibi farkında olmalarına rağmen, bundan memnun olduklarını ne bir çiçek, ne bir söz veyâ ne de bir jest ile bile belli etmemişlerdir. Hayret doğrusu!.. Yıllar sonra aynı soğukluğu Niğde den öğretim üyesi olarak Bölümümüz de göreve başlayan Rafig Samedov un şu sözlerinde de görüyoruz. Birgün Rafig Bey bana: Size bir şey soracağım deyince ben de buyur dedim. İlâve etti: Mustafa Bey!.. Ben Niğde de iken halk iki ayağımı yere bastırmıyordu. Gidip geliyor, ihtiyaçlarımın giderilmesinde yardımcı oluyorlar, hattâ her hafta beni pikniğe götürüyorlardı. Denizli de böyle bir şey yok!.. Hattâ ev sâhibim bile bana selâm vermiyor!.. Bunun sebebi ne olabilir? Cevâbım ancak şu olmuştu. Orası Niğde, özbe öz Anadolu halkı Burası zengin Denizli 12!.. Hattâ şunu da ilâve edeyim: Denizli Elektrik Mühendisleri Odası-EMO bile Bölüm e ilk defâ tâ 5 yıl sonra hayırlı olsun a gelmişti. Ama bâzı istisnâlar, Denizlilerin şerefidirler. Onların fedâkarlıklarını burada dile getirmeyi bir vâzife sayıyorum. Dekan Bey, ne zaman boş kalsa berâberce söz ve nazımızın 12 Temiz, M., Üniversite ve Sanâyi İşbirliği, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, En Son Erişim Târihi:

5 5 geçtiği sanâyici ve iş adamlarını ziyâret ederek ihtiyaçlarımızı gidermeye çalışıyorduk. Bunlar arasında benim yâkinen bildiklerim arasında Fâtih Profil, Demsu ve Müsiad vardı. O sıralarda Fâtih Profil in sâhibi, aynı zamanda Müsiad ın da başkanıydı. Fâtih Profil ve Demsu nun yaptıkları yardımlarını unutamayız. İslâm ı yaşamak Kültür (Din) kardeşliğini kuvvetlendirdiği için, Denizli nin bu iki şirketinin sâhipleri, demek ki İslâm ı daha çok yaşayarak bu yolla zenginliğin negatif etkisini hafifletenler arasında bulunuyorlar. Zenginleştikçe insanların refahları artmakta ve benlik ve nefisleri kuvvetlenmektedir. Zenginlik ve refâhın artışı oranında genel olarak kültür kardeşliği ve / veyâ dinî kardeşlik ile yardımseverlik rûhunun da zayıfladığı görülüyor. Peygamber (SAV) Efendimizin, Allah tan (CC) fakirliği istemesinde elbette büyük hikmetler vardır. Bu hikmetler, Benden sonra size dünyâ nîmetlerinin ve zînetlerinin açılmasından (gönlünüzü onlara kaptırmanızdan) korkuyorum 13. şeklindeki îkazın içinde saklıdır. 13 Buhârî, Zekât, B.47, Cihâd, B.37; Müslim, Zekât, H.No: