EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL KEMAL ATATÜRK OKULLARI PDR BÖLÜMÜ BÜLTENİ

Transkript

1 ADIM ADIM EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL KEMAL ATATÜRK OKULLARI PDR BÖLÜMÜ BÜLTENİ PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ YAYINI BU SAYIDA Cinsel Eğitim Ekran Bağımlılığı Verimli Çalışma Teknikleri Ergenlerle İletişim

2 MERHABA Evet, bir dönemin daha sonuna geldik. 16 gün sürecek bir ta le giriyoruz. Çocuklarımız, dinlenecekler, arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirecekler, kendileriyle de baş başa kalma olanağı bulacaklar. Bu dönem karnelerini alıyorlar. Karnedeki notlar nasıl olursa olsun performanslarıyla ilgili olduğu için heyecan ve kaygıya neden olabilir. Kaygısının yüksek düzeye ulaşmaması için çocuğumuzla kuracağımız ile şime dikkat etmeliyiz. Aynı zamanda, çabaları için onlara Aferin demeyi de unutmamalıyız. Yarıyıl ta linde sizler de çocuklarınızla ortak etkinlikler gerçekleş rebilirsiniz. Ta l dönemi, sinemadan yatroya, gezilerden spor f ak vitelere kadar birçok alanda eğlenceli ve eği ci günler geçirmek için iyi bir rsat. Bu yarıyıl ta linde, geçen dönem öğrendikleri konuları tekrar edip pekiş rmek için de zaman yaratmalarına yardımcı olalım. Rehberlik, bireyin gelişimini sağlamak amacıyla yapılan sistemli ve uzmanlık gerek ren yardım hizmetleridir. İSTEK Kemal Atatürk Okullarında, öğrencilerimizin kendini anlaması, sorunlarını çözmesi, gerçekçi kararlar alması, çevresiyle uyum içinde olması, kendini gerçekleş rmesi için destek sunan bölümümüzün çalışmaları şu ana başlıklar al nda toplanır: ORYANTASYON ÇALIŞMALARI BİREYSEL REHBERLİK ÇALIŞMALARI GRUP REHBERLİK ÇALIŞMALARI SINIF REHBERLİK ÇALIŞMALARI EĞİTSEL REHBERLİK ÇALIŞMALARI MESLEKİ REHBERLİK ÇALIŞMALARI SEMİNERLER VE KONFERANSLAR 7-19 YAŞ AİLE EĞİTİM PROGRAMI DEĞERLER EĞİTİMİ PDR YAYINLARI İSTEK Kemal Atatürk Okulları Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü olarak eği m öğre m yılının I. döneminde yap ğımız çalışmaları sizlerle paylaşmak istedik. Ayrıca sizlere yararlı olacağını düşüncesiyle farklı konularda hazırladığımız yazılarımıza da yer verdik. Bu sayımızda yer alan yazılarımız: Çocuklarda Cinsel Eği m, Ekran Bağımlılığı Nedir, Verimli Ders Çalışma, Ergenlerle İle şim Verimli ve keyifli bir ta l geçirmeniz dileğiyle. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü 1 İstek Özel Kemal Atatürk Okulları PDR Bülteni -I-

3 ÇOCUKLARDA CİNSEL EĞİTİM Aslı Emel YURDUN Anaokulu Psikoloğu Cinsel eği m, çocuğun sorularıyla başlar. Çocuklar doğaları gereği, cinsiyet farkı, doğum gibi konularda meraklıdırlar. Bu konularda sorular sorarlar. Cevaplarını alana kadar da soru sormaya devam ederler. Cevaplar tatmin edici olmaz ya da bu konunun yasak ve konuşulmaması gereken bir konu olduğu mesajı verilirse merakı daha da artar ve değişik kaynaklardan sorularına yanıt bulmaya çalışır. Cinsel eği m anne-baba tara ndan açıklıkla konuşulamazsa ya da yasak ve günah olarak da adlandırılırsa böyle bir konuda meraklanan ve araş rma yapan çocukta cinsellikle ilgili suçluluk duygusu oluşabilir. İlk sorulara anne-baba olarak nasıl cevap verdiğimiz çok önemlidir. Yetersiz ve çocuğun yaşına uygun olmayacak yanıtlar vermek çocuk için uygun olmayacak r. Yanıtlarımızı çocukların sorularına göre şekillendirmeliyiz. Çocuk zaten kendi ih yaç duyduğu, mereak e ği konuyu soracak r. Sizin de vereceğiniz yanıt onun için yeterli olursa konu ile ilgili daha detaylı sorular sormasına gerek kalmayacak r. 2 yaş civarında çocuklardan Kız ve erkek ne demek? gibi cinsiyetler ilgili sorular gelmeye başlar. Kız çocuğun bedeninin ileride çocuk doğurmaya uygun olduğunu, anne memesinin bebeğe süt vermek için oluşmuş olduğunu, erkek çocuğun bedeninin ise baba olmak için farklı olduğunu belirtmek bu yaşlar için yeterli yanıtlar olacak r. Bu tür soruların yanıtları için doğadan bazı örnekler verilebilir. (Örneğin; Pek çok hayvan annelerinin karnında gelişir ya da kedi yavruları annelerinin memelerinden süt emerek beslenirler.) 3-4 yaşlarına gelen çocuklar bebeklerin ve kendilerinin nereden geldiği konusunda soru sormaya başlarlar. Bu durumda da bebeğin annenin karnında büyüdüğünü, büyümesi tamamlanınca da anne karnından kolayca çıkabildiğini söylemek uygun olacak r. 5-6 yaşlarda da çocuklar bebeklerin annelerinin karnına nasıl girdiğini merak etmeye başlarlar. Annenin karnında yumurta olduğu ve bu yumurtanın İstek Özel Kemal Atatürk Okulları PDR Bülteni -I- babadaki küçük bir tohumla birleşip bebeklerin en minik halini oluşturduğu anla lmalıdır. Bu yanıtlar konunun tümüyle anlaşılmasına yetmese de çocuğun merakını giderdiği için başlangıçta yeterli olacak r. 7 yaştan önce çocuklar cinsel ilişkiyi anlamakta zorluk yaşayabilirler. Bu nedenle 7 yaş civarında cinsel ilişkiyi anlatmak gerekirse bunun için Anne-babanın sevgiyle birbiriyle temasıdır. demek yeterli olabilir. Mastürbasyon, 3-6 yaş arasındaki çocuklarda rastlanabilir. Bu durumu fark eden ebeveynler çocuklarını azarlamamaya dikkat etmelidir. Çünkü mastürbasyon çocuğun içinde bulunduğu gelişim dönemiyle ilgili bir ih yaçtan kaynaklanır, ama her çocukta görülmez. Bu durumla karşılaşıldığında çocuğun dikka ni başka bir olaya çekmeye çalışmak yararlı olacak- r. Önemli olan çocuğu utandırmamak r. 3 yaşlarındaki çocuk kendi cinsiye nin farkındadır. Bunu çevresinden duymaktadır. Toplum ona onun cinsiye ne göre davranır ve bu doğrultuda ondan davranış bekler. Zaten karşı cinsten kardeşi olan çocuklar bu ayırımı daha kolay fark ederler. Bu yaşlarda çocuklar kendi cinsel organlarını fark etmeye başlarlar. Bu, erkek çocuklarda daha erken olur. Çocuğunun cinsel organına dokunduğunu gören anne ve babalar Ayıp, bir daha yapma. diyebiliyorlar. Ancak bu durum, çocuğun merakını gidermesine yardımcı olmaz ve bu defa çocuk yalnız kalıp, yap ğının yanlış olduğunu da düşünse de vücudunu keşfetmeye devam eder. Son olarak, çocukların cinselliği merak etmelerinin çok doğal bir davranış olduğunu unutulmamalı. Bu konuyla ilgili sorularına zamanında ve doğru yanıtlar verilmelidir. Kaynak: Uzm. Pedagog Belgin Temur, Çocuklarda Cinsel Eği m (2003, Kasım) Türküye Bilimsel ve Teknolojik Araş rma Kurumu. (2004). Vücudunuz ve Siz. Ankara. 2

4 EKRAN BAĞIMLILIĞI NEDİR? Tamay TOLUNGÜÇ İlkokul Psikolojik Danışmanı yıl önce akşam yemeğinden sonra evlerimizde nelerle meşgul oluyorduk, ha rlıyor musunuz? Peki ya şimdi? Tablet, telefon, bilgisayar ve oyun konsolları haya- mızın bir parçası haline geldi. Hayır, ben kendimi kontrol edebiliyorum. diyor musunuz? Peki bugün kaç kere facebook a bak nız? Instagram da kaç kişiyi like e niz? Gazetenizi nasıl okudunuz? Twi er a gündemle ilgili yorum yazdınız mı? Medya araçlarının kullanımı bağımlılık yapabilen bir durumdur ve bir noktadan sonra tedavi edilmesi gerekmektedir. Bağımlılığı oluşturan ise sanal dünyanın karşı konulması zor çekiciliğidir. Kent yaşamının sosyal haya zorlaş rması ve insanların birbirleriyle ile şim kurmak için sanal ortamı tercih etmeleri, bağımlılığın ilk gerekçesi olabilir. Böylece, internet sayesinde, istenilen yerde, istenildiği zaman ve istenilen şekilde istediğiniz kişiye ya da bilgiye ulaşılabilir. Sanal ortamda seçenek çoktur, kendinizi istediğiniz gibi tanıtabilir, olmak istediğiniz kişi gibi görünebilir, ha a oyunlar sayesinde sanal bir kimlik bile oluşturabilirsiniz. Hiçbir şey için emek harcamanıza, sorumluluk duymanıza gerek olmaz. Toplumsal dene m zayı ır, kontrol kullanandadır ve sınırsız bir özgürlük vardır. Bir grubun parçası olmak, ile şim kurmak kolaydır, üstelik göz kontağına bile gerek olmadan. Çocuklar, ister internet konusunda deneyimsiz ister çok deneyimli olsunlar, onların farklı dönemlerdeki internet kullanımını yönlendirebilmek, sağlıklı gelişimleri açısından çok önemlidir. Aile içerisinde ilgiden yoksun kalan, sağlıklı ve güvenli bir ortam bulamayan çocuk, sanal ortamı bir kaçış aracı olarak görebilir. Ancak, sanal ortam, çocuğun gerçek haya aki ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Cep telefonu kullanımında da bu noktalara dikkat etmek önem taşımakla birlikte, telefonun çouğun yaşına uygunluğu ve kullanımla ilgili kuralların birlikte belirlenmesinin gerekliliği de unutulmamalıdır. Çocuklar, televizyonda ya da internet sitelerinde izledikleri görüntülerdeki karakterlerden etkilenerek onları günlük hayatlarına ve hayal dünyalarına taşıyabilirler. Şiddet, saldırganlık ya da cinsellik içeren bir yayını ebeveyn kontrolü olmadan izlemek, onları olumsuz etkileyebilir. Çocuk için iki boyutlu bir dünyaya bakmak, üç boyutlu gerçek bir dünyayı yani haya algılamaktan daha kolaydır. Televizyondaki ya da interne eki görüntüler, çocuğun üç boyutlu algı sistemini bozabilir ve çocukta dikkatle ilgili sorunlar oluşmasına zemin hazırlayabilir. İnterne n Etkileri Konusunda Neler Yapılabilir? İnternet oyunları konusunda sınırlama ge rin, tanımadığı kişiler konusunda uyarın. İnterne e öğrendiklerini sorgulamayı öğre n. Sanal ortamda paylaş ğı bilgi ve görüntülerin kişisel olmaması konusunda uyarın ve yönlendirin. İnternet sitesi üyelikleri, e-posta ve şifre bilgileri konusunda yönlendirin. İnterne e paylaş ğı her şeyin takip edilebileceğini, silindiği zaman bile onlara ulaşılabileceğini öğre n. Rahatsız olduğu bir durum karşısında sizden yardım istemesi konusunda ona güven verin. İnterne e geçireceği süreyi anlaşarak kısıtlandırın. Televizyonun ya da İnterne eki Görüntülerin Zararlı Etkileri Konusunda Neler Yapılabilir? İzlediği görüntülerin neden ona uygun olmadığını anlayabileceği şekilde ona açıklayın. İzleyecekleriyle ya da izledikleriyle ilgili ilgi sahibi olun, mümkünse siz de izleyin. Akıllı işaretlere göre TV programlarını değerlendirin ( İzlenecek programlara birlikte anlaşarak süre kısıtlaması ge rin. Çocuklar için zararlı olduğunu düşündüğünüz bir yayınla ilgili şikaye e bulunabileceğinizi unutmayın ( Son olarak, çocuklarımızla birlikte geçirdiğimiz zaman diliminde neler yap ğımız ve davranışlarımızla onlara nasıl örnek olduğumuz, yukarıda saydıklarımızdan çok daha önemlidir, unutmayalım 3 İstek Özel Kemal Atatürk Okulları PDR Bülteni -I-

5 VERİMLİ DERS ÇALIŞMA TEKNİKLERİ Ebru Nuray AYKAÇ Ortaokul Psikolojik Danışmanı Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölüm Başkanı Derslerde başarılı olup olamayacağın doğru yöntemlerle, yani sistema k ve doğru zamanlarda yeteri kadar çalışmana bağlı. Asıl başarıyı ge recek olansa dayanıklılığın, isteme gücün, bu isteği sınavlara taşıman. Dayanıklılık, kişinin başaracağına dair inancının güçlü olmasır. Kaybetme düşüncesiyle yola çıkan kişi yarı yolda kalır. Hiçbir hedefe Kazanamayacağım.", Başaramayacağım." diyerek ulaşamazsın. Kendine güven. Bu güveni kazanabilmek için 24 saatlik bir gününü, 7 günlük bir ha anı planla, orta ve uzun vadeli planlarını yap. Gerekli eği m öğre m materyallerini edin ve kullan. Ders Çalışırken Nasıl Bir Ortam Hazırlamalıyım? 1- Çalışma masam olmalı. 2- Masamda, o an çalışacağım dersle ilgili materyallerim bulunmalı. 3- Dersin içeriğine göre yanımda harita, atlas, sözlük, cetvel, pergel gibi araç gereçle; derste tutuğum notlar, not alabileceğim bir de er ve konu anla m kaynaklarım bulunmalı. 4- O an çalış ğım dersle ilgili olmayan materyaller masamda bulunmamalı. 5- Dikka mi dağıtacak açık durumdaki bilgisayar, cep telefonu, tablet, müzikçalar ders çalışma süresince çalışma masamda bulunmamalı. Onlarla molalarımda ilgilenmeliyim. 6- Elektronik aletler o sırada ders için gerekliyse onları kullanmamda herhangi bir sakınca yok. 7- Poster, afiş, fotoğraf gibi duvara asılan nesneler, masamın karşısında olmamalı. Zamanı verimli kullanmak için Hedefler koyalım. Plan yapalım. Planımızı yazalım. Uygulamak için çaba harcayalım. Günlük giyeceklerimizi ve çantamızı akşamdan hazırlayalım. Güne gülerek başlayalım, olumlu düşünmeye çalışalım. Elimizde yalnızca ilgilendiğimiz iş olsun, gereksizleri kaldıralım. Mutlaka bir de ere yapacaklarımızı yazalım. Kararlı olalım, hızlı hareket edelim. SİSTEMATİK TEKRAR YÖNTEMİ Öğrendiğiniz bir bilginin %80'ini bir gün içinde unu uğunuzu biliyorsunuz, Tabi ki tekrar etmediyseniz! Sistema k tekrar yöntemi ile 5-6 tekrar sonrasında öğrendiğiniz bilgiyi kalıcı ha zaya atabilirsiniz. Bilgiyi öğrendikten dk. sonrası, 1 gün sonrası, 1 ha a sonrası, 1 ay sonrası ve 6 ay sonrasında yapılacak kısa tekrarlar, sistema k tekrar yöntemidir. Böylece her defasında baştan öğrenmek zorunda kalmayacak zamanınızı verimli kullanmış olacaksınız. Uyumadan önce dakika çalışılan konular tekrar edilir ve sabahleyin de bu konular dakikalık bir süre tekrar edilirse çalışılan konunun uzun süre ha rlanabilmesi için önemli bir avantaj sağlanmış olur. DERS ÇALIŞMA PROGRAMINDA - Uygulanabilir program Derse başlama ve dersi bi rme saa (40 dk. ders - 10 dk. ara) Günlük ders tekrarı Ertesi güne hazırlık Sözel-Sayısal Zorlanılan derslere öncelik Uykuya ayrılan zamanı Okula ayrılan zaman Çalışma süresi Dinlenme ve eğlenme için ayrılan zaman Tekrarlar için ayrılan zaman Hangi ders ve konunun çalışılacağı SORULARININ CEVAPLARI BULUNMALIDIR. İstek Özel Kemal Atatürk Okulları PDR Bülteni -I- 4

6 ERGENLERLE İLETİŞİM Aydın ATAŞ Lise Rehber Öğretmeni Kendi öğrencilik yıllarımızdan beri en çok duyduğumuz cümlelerden biri şudur: Ders çalış! Bu cümle öğrenciler için genellikle olumsuzluk içeren bir çağrışıma yol açar. Veliler ya da öğretmenlerse Ders çalış! komutunu sık sık verirler. Oysaki akademik yönden yeterince performans sergileyemeyen bir öğrenciye yıllar yılı bu mesajı vermek onda etkisini çoktan yi rmiş, yalnızca olumsuz algıya yol açacak bir uyarandır. Öğrencilerimizin daha sistemli ve daha uzun süre, aynı zamanda verimli bir biçimde derslere zaman ayırmalarının yolları nelerdir? Velilere bu konuda nasıl sorumluluklar yüklenmelidir? Veli-öğretmen-öğrenci üçgeni nasıl oluşturulup etkin kılınır? Bunlar ve benzer soruları sıkça sormuşuzdur. Bu soruların her birinin farklı yanı olabilir. Bunun yanında, değişmez doğrularımız da bulunabilir. Bizim zamanımızda diye başlayan sayısız cümle kurabiliriz. Peki, tüm bunlar istediğimiz sonucu almamızı sağlar mı? Belki de bizim yöntemlerimizi değiş rmemiz gerekiyordur. Çocuklarımıza ilkokuldan beri, yanlış yöntemlerle yaklaşmış olabiliriz. Kendi çocukluğumuzda hiç hoşlanmadığımız yöntemleri, şimdi çocuklarımız için deniyor olabiliriz. Doğru ile şim kurmanın yolu çocuğumuza komut vermek, ondan hesap sormak, onu itham etmek değildir. Örneğin, çocuklarımıza emir kipinde cümleler kuruyor muyuz? Yatağını topla! Hemen yemeğini ye! Bırak şu bilgisayarı ar k! Şu televizyonun başından bir kalksan diyorum! Sen adam olmazsın! Bak Ayşe Hanım ın kızı nasıl çalışıyor! Kime çek bu çocuk anlamıyorum ki! Dilerseniz cümleleri burada bi relim. Sizce bu ile şim dilini haya mızdan çıkarmak daha doğru olmaz mı? Aynı düşünceyle benzer şeyleri çok farklı cümlelerle, anlayışlı bir ses tonuyla, rahatla cı bir beden diliyle anlatmak da mümkün olabilir. Bunu denedik mi acaba? Hesap soran, hüküm veren, tedirgin eden bir usluptan; güven veren, rahatlatan, duygudaşlık kuran bir dile geçsek çok daha yararlı olmaz mı? İyi de bu ile şim dilini kurmak o kadar kolay mı? diyenleri duyar gibiyiz. Bu sorunun yanı, net bir eve r. Matema k dersini dinledin mi? yerine; Günün nasıl geç? sorusu, Kendini nasıl hissediyorsun?, Haya ndan memnun musun?, Bu akşam birlikte bir şey yapmak ister misin? gibi sorular benzer duyguları başka bir biçimde dile ge rmek demek r. Şimdi bu sürece daha yakından, akademik ve bireysel açıdan bakmanın zamanıdır. Çocuklarımız anne karnında i baren anneyle ve dış dünyadaki seslerle ile şim kurmaya başlar. Bu ilişki gün geç kçe güçlenir, bebeklikten çocukluğa geçerken, çocukluktan ilk gençliğe koşarken ilişki sarmallaşarak sürer. Bebek göz teması kurmaya başladığı andan i baren ebeveynlerine isteklerini yap rma konusunda kararlı ve is krarlı bir tutum içindedir. Önce bedeniyle, sonra dil aracılığıyla anne-babasını yönlendirmek ister. Ulaşamayacağı şeyler için anne-babayı adeta bir televizyon kumandası gibi kullanmaya eğilimlidir. Çocuğa göre, ebeveynleri onun için bir servis sağlayıcıdır. Bu işlev zamanla biçim değiş rse de aradaki sevgiye ve paylaşıma rağmen sürer. Bu, çocuğun lehine gibi gelişen bir durum olsa bile uzun vadede çok önemli bireysel sorunların yaşanmasına yol açar. İyi yöne lememiş bir bebeklik, çocukluk ve ilk gençlik süreci, sıkın lı bir ergenlik ve ye şkinlik sürecinin habercileridir. Birey gelişimsel açıdan kazanması gereken davranışları kri k dönemlerde kazanamazsa bu durum onun toplumsallaşmasını doğrudan etkiler. Bu nedenle çocuklarımızın önce sorumluluk duygusunu kazanmaları amaçlanmalıdır. Sorumluluk bilinci içsel dene mle ilgili olduğu kadar, dış uyaranlar ve dışsal tepkilerle geliş rilebilir bir davranışsal kazanımlar bütününün adıdır. Sorumluluk duygusu, bireyin kendi yükümlülüklerinin yanı sıra, başka insanlarla kurduğu ilişkilerinin de düzene sokulmasını sağlayan ana etmenlerden biridir. Çocuklarımızın öğrencilik yükümlülüklerini yerine ge rebilmeleri, onların gelişimsel ve sosyal açıdan buna hazır olmalarıyla yakından ilişkilidir. Çocuk belli edimleri kazana kazana eği m öğre me hazırlanırsa öğrenim süreci bir bütünlük taşır. Aksi durumda hem öğrenci hem de onun ailesi sorunlar yaşar. Bundan ötürü, bireyin kişisel, ailevi, toplumsal sorumluluklarını kazanma süreci bir bütünün birbirini tamamlayan parçalarıdır. Parçalardan biri eksikse süreç sıkın- ya girer. Ebeveynlere düşense ile şimin dilini gerek ğinde değiş- rerek çocuklarıyla sosyal ilişkileri güçlendirmek için çaba harcamak r. Sözgelimi, çocuğumuzun sürekli cep telefonuyla ya da bilgisayarıyla vakit geçirmesinden yakınmak yerine, onunla birlikte alterna fler geliş rmeyi denemek daha doğrudur. Günümüzün en temel gerçeklerinden biri de teknolojinin yaygın kullanılmasından kaynaklanan sosyal ile şim sorunlarıdır. Bu konuda da araş rıcı olup teknolojiyi haya mıza sokarak onlara yaklaşmayı denemek daha akıllıcadır. Böylece, onlarla ortak bir dil geliş rmek kolaylaşırken, çocuklarımızın teknolojiyi kendine uygun olmayan biçimde kullanmalarının da önüne geçilmiş olunur. Başka bir deyişle, cep telefonunun, tablet bilgisayarın ar k çocuklarımızın sosyalleşmesinin temel araçlarından olduğunu kabul etmek gerekiyor. Dolayısıyla, onlara bu kanallardan ulaşmak daha kolay ve kullanışlı bir yöntem gibi görünüyor. Ar k anne-babaların da birer facebook, twi er, instagram hesaplarının bulunması bir gereklilik. Çocuklarımız günde ortalama 3 saatlerini teknolojik aygıtlarla geçirirken, sosyal çevrelerini de böyle ediniyorlar. Onları daha yakından tanımanın yollarından biri çocuğumuzla ile şimi sanal dünyada da sürdürmek r. Tüm bunların yanında unutmamamız gereken şudur: Sevgi, anlayış, duygudaşlık kapıları açacak sihirli anahtarlardır. 5 İstek Özel Kemal Atatürk Okulları PDR Bülteni -I-

7 İSTEK Kemal Atatürk Okulları Psikolojik Danışma ve Rehber Bölümü olarak eği4m-öğre4m yılının ilk döneminde birçok etkinliğe imza a8k. Öğrencilerimize ve velilerimize dönük en yararlı etkinlikleri yapmak için yoğun çaba harcadık. İkinci dönemde de hız kesmeden çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Paylaşımları ve bizimle işbirliği içinde olan siz değerli velilerimize ve birinci dönem boyunca bizlerle uyum içinde çalışan tüm çalışma arkadaşlarımıza ve okul yöne4mimize teşekkür ediyoruz. R İ B M E N Ö D E L Y Ö B İ T Ç E G Oryantasyon Hizme:çi Eği:m Veli Görüşmeleri Öğrenci Görüşmeleri Sınıf Rehberlik Çalışmaları PDR Bültenleri Selamlaşma Projesi 7-19 Yaş Aile Eği:mi (Veli) Meslek Seçimi Semineri Öğretmen Rehberlik Takip Görüşmeleri Teknoloji Bağımlılığı Seminerleri (Veli-Öğrenci) TEOG Bilgilendirme Sunumları (Veli-Öğrenci) Üniversiteye Giriş Sistemi Seminerleri (Veli-Öğrenci) Verimli Ders Çalışma Yöntemleri Sunumları Ben Büyüyorum (Veli Semineri) Eği:m Fuarlarına Ka;lım Değerler Eği:mi Akran Sohbe: İstek Özel Kemal Atatürk Okulları PDR Bülteni -I-

8